Mümkün

evet mümkün. itunes'da güncelleyip iphone ile eşleme yaparsan telefondaki uygulamalar da güncellenmiş oluyor.

ya işte sıkıntı orda.

itunesta apps kısmına giriyorum. hiçbir şekilde update butonunu göremiyorum bir türlü.

sistem komple bütünlesik.

android biraz daha rahat yapmak icin bu updateleri, parcalara bölüyor artik özellikleri.

basitce anlatiyim, mesela musik, album, telefon, chat, kamera gibi applerin neden ayri ?

cünkü salliyorum müzik icin tüm sistemi updatelemeyeyim diye, ya da ufacik bir müzik probleminde tüm sistem cökmesin. ayiriyorlar tüm özellikleri tek tek.

ileride de ayrilabildigi kadar ayrilacak iste. ama su anda o 2 gb nin tamamini indirip kurmazsa olmuyor :)

hee apple da yapiyor ama apple bu konuda biraz daha geriden geliyor bence.

macbooktaki itunes ile update ettiğim için mi acaba tüm sürümü indiriyor?

cep telefonu üzerinden mi update etmeliyim?

canim kardeslerim, öyle tek kelimeyi cekerseniz hee apple geriden geliyor demissin dersiniz.

benim dedigim bu parcalama ve ayri updatelerin yapilmasi. apple daha bütünlesik yapiyor sistemini, android ise biraz daha daginik, bunun nedeni apple in tek üretici olmasi.

androidin sistemi daha app lere bölündü, kamera, musik, album, kontaktlar, video, kulaklik takma etc özellesmis appler bütünlesik degil, ayri.

iOS'un öyle bütünleşik bir yapısı yok. OSX üzerinde çalışan özelleşmiş applerden oluşuyor. Hatta watch, wallet gibi çok kullanılmayan default applerin kaldırılmasıa izin vermiyor diye diye kızıyoruz adamlara. Kafasına göre iPod'la Music'i ayırdı falan.

Telefondan kurarsan sadece farkları indiriyor. Ufak bir dosya oluyor. iTunes'dan kurarsan tüm dosyaları indiririyor.

Marka farklı olabilir. Samsung evo 850 ler ideal. Windows için hdd neyse ssd de o. Hdd ye yaptığın her şeyi ssd ye de yapabilirsin. Sonuçta bunları nerden duydun bilmiyorum ama hepsi hurafe.

Teşekkürler.

Açkk şekilde derken yazılımla çok basit şekilde SSD üzerinde saklanan bilgiler çözülebiliyormuş. Dolayısıyla encryption ile kullanmak gerekiyormuş.

bütçen sınırlıysa samsung evo, sınırlı değilse samsung pro.

neden samsung diyorum. çünkü 10 yıllık ömür garantisi veriyor ki aynı garantiyi veren başka marka yok. samsung'un disk teknolojisi konusunda öncü firmalardan olduğunu söylememe gerek yok zaten.

ayrıca yanında verdikleri yazılımlarla ssd'nin kurulumunu yapmak ve diskten bilgi taşımak çok kolay. alıp evde kendi kendine kurabiliyorsun.

Başka bir şey demeye çalışmıştır, bu haliyle gülünmeyecek kadar saçma. Kaynak nedir?

www.techrepublic.com

www.infosecisland.com

Şöyle bir duyuru açmıştım önceden, belki cevaplar yardımcı olur: www.eksiduyuru.com

yolladığın linkler 2011'den 5 senelik yazılar yani. :) bir de bana kalırsa bütçen sınırlı değilse bile samsung evo al. pro yla evo arasındaki en ciddi fark vaadedilen kullanım ömrü. hız olarak fark hissetmezsin. ilk ssd mi 2012 temmuzda almışım. ocz vertex 4 tü. hala cayır cayır.

ek olarak; encrypted olan bir diski samsung un yazılımı ya da başka bi yazılımla klonlamayı denemeyin. ben ettim siz etmeyin. ya da bunu yapabildiğini ciddi ciddi iddia eden bi yazılım varsa onunla yapın. sonra windows eski hdd ile de boot olmuyor. garip ama 2 laptopla başıma geldi

Peki eski hard diski ne yapmalı acaba? Arkadaşın konusundaki gibi dvd rom yerine mi takmalı ya da harici kablo ile dışarıdan kullanılabilir mi?

İkisi de olur. Tercih senin

Teşekkürler.

Peki acaba bağlantı nasıl yapılıyor acaba? Hard diskin usb bağlantısı yok sanırım.

hard disk kutuları satılıyor. hepsiburada ya da gitti gidiyorda ucuz yollu bulursun. 2.5 inch hdd için olan kutulardan alıp hdd yi onlara takıyorsun. harici disk oluyor. zaten harici disk olarak satılanların da mantığı aynı. hepsinin içinde bildiğin klasik hdd var

çok teşekkürler.

kullanabilirsin hiçbir sorun olmaz. yalnız github ın türkiye ofisi yoksa ordaki faturayı zaten kullanamazsınız.

öğrenci belgesi veya email adresi ile alıyorsun indirimleri zaten. kimse araştırmıyor şirketin var mı diye.

öğrenci indirimli faturalar (yerli firmalardan aldığını varsayıyorum) senin kişisel adına ise *belki* muhasebede kullanılamayabilir. şirket adına fatura alman gerekebilir. o kısmı bilmiyorum ama salladım.

teşekkürler.

lakin şirket adına kesilirse bu sefer öğrenci indiriminden yararlandırmıyorlar, kurumsal fatura keselim diyorlar sanırım.

fan sorunuysa sokak tamircisi de kolayca ve ucuz yolla halledebilir ama deneyimli birine gitmek lazim. sehir-semt yazarsaniz tavsiye gelir. marka modeli kendiniz yazip arastirarak icini acip cozmeyi de deneyebilirsiniz fan kolay bi yerdeyse.

bir de ssd taktırmak istiyorum. avrupa yakasında her yer olabilir

bilgisayarın modeli gir internetten siparisi ver torna vida ile kendin de değiştirirsin en arkada zaten çok basit bir olay fan değişimi

peki hdd / ssd değişimi kolay mı acaba?

sony vaio'm var. ssd diski kendim aldım taktım. sony vaio için konuşacak olursak hard disk değiştirmek en kolay iş.

fanı bilmiyorum ama.

ssd olarak da samsung evo ya da pro serisi öneririm. ben 256 gb 850 pro taktım, uçtu makine.

Ufak tefek programlarsa, WINE dene.

başka fikri olan var mı

sanırım bootcamp ile zaten specifik sürümleri kurabiliyorsunuz. en son windows 8 kurulabiliyordu sadece. son durum nedir bilmiyorum.

sanal makine ile, vmware, istediğinizi kurabilirsiniz.

7 veya üstü 64bit olması gerekiyor. os x'in içinde bootcamp diye bir program var ordaki yönergeleri takip ederek yükleyebilirsin.

Vpn denedin mi?

denedim. Sözde 3mb ama 30kb ile haliyle vpn bile işe yaramıyordu.

Aradım müşteri hizmetleri, bağlantıyı resetlediler ve birden hoz 3mb çıktı.

demek ki bazı müşterileri bilerek blokluyorlar.

bilemiyorum.

çare; AdBlock

ublocku kapatıp denedim. normal reklam çıktı. sesli falan değildi.

yok zaten 100 sayfa gmsteriminde 1 defa çıkıyor. Google reklamları sesi default açmaz diye biliyorum ama bu durum bana garip geldi size sormak istedim.

Yeni nesil reklamlar türedi. Adblock a tanıtmak zorunda kaldım reklamı

ancak öyle reklamlar olduğunu duymuştum. birara sözlükte birkaç kişi küfür ediyordu bu reklamlara..

öyle reklamlardan bana da denk gelmişti adblock kurmadan önce. aynı şekilde kalp krizi geçirtiyor insana hele kulaklık da varsa.

Merhaba,

Elde yapılan işler genelde çok para getirmiyor, kölelik derecesinde kullanıyorlar insanları. Eğer hobi bazlı ise aradığın iş puzzle olabilir, maket olabilir, kağıt katlama olabilir.

Ama en iyisi e-kpss ye girmesi ve memur olması eğer yaşı büyükse.

Teşekkürler arkadaşlar.

Lakin el-kol kordinasyonu fazla yok. basit işler ve zihinsel olarak çok yorucu olmayan işler yapabilir ancak.

Manisa'nın Kula ilçesi devlet hastanesinde görüp göreceğiniz belki de en ilgili göz doktoru var mesela.

teşekkürler. şehri eklemeyi unutmuşum. istanbul için sormuştumm

Şişli Kolan. Op. Dr. Okan TOYGAR

en bi süperi, şifa hastanesi, cenk oğurtanı.

www.kadikoysifa.com

pilotların doktoru diye geçer.

Bağkurun şartları, emekli sandığı ve SGKya kıyasla hala çok kötü, güya birleşti! Bağkur ödeyeceğinize kendinizi bir yerde sigortalı göstertebilseniz onun primini ödeseniz daha iyi.Bağkurun süresi prim günü uzun, emekli yaşı yüksek, maaşı düşük vb.

"bağkur sigortasının özel hastane için pek bir faydası yok gibi"
o öyle değil mesela kan testi yapılır devlet 10 lira öder özel 10 lira ek masraf çıkartır siz sadece 10 görüyorsunuz bağkur olmasa 20 ödeyeceksiniz. devletle hiç anlaşması olmayan 1. sınıf özellere gidiyorsanız onu bilmiyorum. onlara gitseniz burada bizimle olmazdınız sanki :) viskinizi yudunluyor olurdunuz.

"Özel sağlık sigortaları var onlara geçmeyi düşünüyorum ama emeklilik hakkı var mıdır onlarda"

türkiyede devlet harici emeklilik yok

peki bagkurdan cikip , kendimizi bi yerde sigortali gosterip prim odesek bu mumkun mu?

her ay 560 tl civari bagkur oduyorum
ssk ya gecmek daha avantajli olacaksa degerlendirmek isterim

bir yerde sigortalı çalışınca bağkur primi ödenmiyor mu zaten? ssk sanırım memurlar için galiba. tam olarak ayrımı nedir bunların?

Bir yerde sigortalı çalışanlar 4-A ssklıdır.
Bağ-kur, işverendir kısaca. Kendi iş yeri olan esnaf gibi düşünün. Onlarda 4-B'ye tabidir. Emekli sandığına tabi çalışanlar 4-C'ye tabidir.

"bir yerde sigortalı çalışınca bağkur primi ödenmiyor mu zaten"
hayır SGK primi ödeniyor, özelde maaşlı çalışana işveren SGK öder, bağkur kendi işi olan esnaf sanatkar ve şirket sahibinin kendi ödediği.

memurlara devlet emekli sandığı ödüyor--onların da bikaç ayrı sistemi var da onu boşverin.
şimdiki sistemde bunların adı değişti (4ABC filan oldu) ama aslında eski düzenden değişen fazla bişey olmadı.

"peki bagkurdan cikip , kendimizi bi yerde sigortali gosterip prim odesek bu mumkun mu"
bu yeri bulursanız mümkün, tanıdık filan olmalı ki adam bunu yapsın.

çok teşekkürler cevaplar için.

peki bağkurun maaşı neden düşük acaba diğerlerine göre? haksızlık değil mi?

devletin kendi işçisinin ve memurunun bile emeklilik ücretleri çooooook farklı ki. diğer işverenler filan bi kenarda dursun.
bu memlekette haksız olmayan bişey gördün mü?

devlet hastanesinde de öyledir. doktor istek yapar kan tahlili için. devlet hastanesine gidin madem.

iyi de ben rutin tahlili mi yapmak istiyorum. doktora ayrıca her kan tahlili için 100-300 lira vermek devlete de kişiye de zarar değil mi?

Lab lara gidin direk yaptırın. Doktor muhtemelen sizden extra tahlillerde isteyecek biraz daha para kazandırmak için.

ama labdaki doktor da tahlili yazarken muayene olarak görmez mi yazma işlemini? sanırım laborantlar yada sekreterler istek yapamıyorlar, öyle değil mi?

Hangi tahlilleri istediğinizi bilirseniz yaparlar direk. Şu şu şu tahlilleri istiyorum diyin.

Eskiden doktor isterdi telefonda benden Düzen Lab'a gidip yaptırırdım. Hoş düzen çok pahalıydı gereksiz.

Siz lab derken bu kendi başına kan tahlili yapan kurumları mı kastediyorsunuz?

yoksa özel hastanedeki biyokimya bölümünü mü?

Özel Labaratuarları bahsediyorum. Ucuza yapan yerler var.

Ev yaptiracaksiniz direkt tuglalari mi ormeye basliyorsunuz yoksa muteahhit, mimarla mi gorusuyorsunuz?

Belki baktirmaniz gereken baska seyler var? Sonucta sikayet olmadan oyle kolesterol baktirmak falan hicbir saglik sisteminde olmayan seyler (check up diyecekseniz esas o para tuzagi)

Yani once doktorun gormesi, sikayetler dogrultusunda lab/goruntuleme istemesi en mantiklisi.

Hastaneler muayenesiz istek yapılmadan tahlil yapmaz evet.

Düzenli baktırdığınız bir durum söz konusu ise özel lab'larda yaptırabilirsiniz ama önce fiyat alın astarı yüzünden pahalıya gelmesin.

Babamın 2-3 ay arayla bazı markerlerine bakılıyor. Bu sefer hastaneye yormayayım onu dedim evde kanını aldıralım dedim özel bir lab 830 lira fiyat verdi ve kendince indirim yapıp 500 liraya yaparız dedi.

Tahlilin türüne göre fiyat coşabilir.

Ekleme: Sadece tahlil için tabi bunlar özel hastaneler gereksiz. Devlet hastanelerinin polikliniklerinden internetten numara alınca direkt saatinde giriyorsunuz beklemeden. Doktora bu tahlilleri düzenli yaptırıyorum derseniz hemen yazar hatta muayene de eder daha güzel olur.

bu dükkandan bozma lablara da pek güvenemiyorum açıkçası. hastane ortamı gibi güvenli gelmiyor bana.

iki ay önce muayene olmuştum. zaten takip için tekrar kan tahlili olmak istedim. açıkçası tekrar muyayene olmak gereksiz geldi bana. bir de muayeneyi şart koşuncalar işkillendim.

Muayene şart.rutin de olsa. Kaldı ki muayene deyince doktor sizi sıfırdan muayene etmiyor. Bir iki soru soruyor rutin diyorsunuz. Işten yapıyor lab .a gidip kan veriyorsunuz. Sonuçlara da online bakabiliyirsunuz.
Devlet hst gidebilir
Aile hekimine gidebilir ( haftanın belirli günü kan alirlar)
Özel hst. Anlaşmalı ücretsiz aile hekimi y da dahiliye vb varsa onlari tercih edebilirsiniz

saticinin guvenilir oldugundan emin olman gerek, urunu begenmezsen, kirik, bozuk, sahte cikarsa geri gonderme maliyeti alicinindir cogu zaman.

odemeyi paypalle yap ki bir sorun olursa arada aliciyi koruycan bir kurum olsun.

evet posta kullanirlar genelde ve takip numarasi verirler. tahmini 2 hafta icinde gelir.

elektronik alet ise %99 gumruge takilir, gumruk vergisi verip urunu gumrukten teslim alman gerekebilir.

teşekkürler.

50 doların altında ürün. gene de gümrük çıkabilir mi?

Acaba daha hızlı gönderim şartları yok mu? Mesela Amazon gibi 3 günde gönderebilirler mi?

saticiyla iletisime gecip fiyat farki karsiliginda kargo ile gonderim isteyebilirsin.

bizim gumruk memurlari isguzar oldugu icin elektronik gorduklerinde fiyata bakmadan genelde ayiriyolar kenara, ama takilmayabilir de.

www.google.com.tr

türkiyeye satışı yok bildiğim kadarıyla

sahibinden'de satanlar var yurtdışından alıp da getiren. illa ben kendim alıcam dersen ebay'de var ancak tuzluya geliyor biraz.

www.ebay.com

peki acaba gittigidiyor yada ebayde satılanların refurbished ya da çin malı olup olmadığını nasıl anlayabiliriz acaba? güvenilir mi acaba bu ürünler?

türkiyeye satışı olmayan yerler için bir çözüm vardı ama şirketin adını hatırlamıyorum.

internetten her hangi bir siteden istediğin şeyi alıp bu şirketin adresini veriyorsun, atıyorum bestbuy bu şirketin amerikadaki deposuna yolluyor kargonu, onlar da türkiyeye sana yolluyor ama ismini hatırlayamadım.

@yonge and bloor, borderlinx

Türkiyedede yapılıyor, genetik tanı merkezlerinde
ama bu öyle hımm sen astıma yatkınsın hımmm sen vertigo olursun gibi bişey değil, söylenen şeyler afaki diyebilirim.
ben sormuştum hocama, haritasına bakıp ne önerebiliyorsunuz hastalara diye işte en sık yapılan şeyin yerçekimie karşı egzersiz önermek filan olduğunu söylemişti (ip atlamak gibi). yani büyük büyük laflar etmiyorlar beslenme ve yaşam tarzıyla alakalı bir iki şey söyleyip yolluyorlar.
bu 8 sene filan önceydi tabi ama bildiğim bir devrim olmadı bu sürede.
genetik okumuş bir insan evladıyım

anladım. ama bu aralar oldukça populer. angelina jolie baktırıp göğüslerini aldırmıştı önlem olarak, kansere yatkın genleri nedeniyle.

ücreti hakkında bir bilginiz var mı acaba?

basitçe söylemek gerekirse böyle testler kesin cevap veremez, belli bi oran verebilir. angelina kesin kanser olacağından değil de çok yüksek ihtimal olabilşrsin dedikleri için aldırdı mesela, birkaç hastalık için net cevap alınabilir, ama onu da duymak istemeyebilirsiniz. haa ülkemizde zaten yaptırmayın derim çünkü genetik araştırma merkezlerinin başında doktor bulunuyo ve bir genetikçi kadar işe hakim olmadıklarından elinize kağıt tutuşturup gönderiyorlar yorumlamasını size kalıyor(onların işi bu değil elbette yapmaları gerekmiyor).

Angelina'nın baktırdığı şey DNA haritası değil

onun ailesinde genetik bir mutasyon var BCL-2 geni böyle bazı özellikli gen mutasyonları var BCL, RB, kistik fibroz, CAH ya da kromozom düzeyinde tespiti gereken sıkıntılar var vs.

DNA haritalarının mantığı -bildiğim kadarıyla- tek tek gen bakmak değil. babalık testlerinin mantığı gibi, diye biliyorum. açıkçası ben harita çıkarmadım hiç ama dediğim gibi yapılan yerdeki hocamla konuştuğumda bu bilinen gen mutasyonlarına bakıldığını söylememişti -gerçi ben de sormamıştım. belirli bir geni özel olarak taramak istersek o gene özel bakmak lazım gibi geldi bana, şöyle diyelim: DNA/genom haritası: türkiye fiziki haritası BCL-2 mutasyonu bakmak ise: çankayanın bir sokağına bakmak. Bir harita öyle her mutasyonu tek tek ortaya koyabilecek çözünürlükte değil. Ama belli başlı şeyleri gösterecek şekilde yapılandırılması mümkün. Türkiyede kim testi nasıl yapıyor, bazı genlere özel bakılıyor mu, hangi genler -bunu bilmiyorum.

@pamuk testleri analizleri genetikçi yapıyor, onaylamasını doktor yapıyor. genetikçilerle beraber çalıştığım için biliyorum, genetikçiye onaylaması ve yorumu kalsa mevcut durumdan daha afaki şeyler çıkar ortaya

23andme firmasi hastalik tahminine baslayacak diye bir haber cikmisti. Daha once etik kaygilar nedeniyle bu testler durdurulmustu falan, yine baslayacak diye haber cikinca bayagi tartismalar dondu. Yalniz yukarida da soylendigi gibi sadece yatkinlik belirtiyor bu testler. niye ama'nin cankaya sokagi ornegi gayet basarili.

$99 odeyerek aile gecmisinizi ogrenebilirsiniz ama yukaridaki firmadan.

23andme hastalık konusunda dna testi yapmaya tekrar başladı. bilginize.

@la noix biliyorum testleri yapan genetikçi ama yorumlama yapılmıyor maalesef bikaç arkadaşım böyle testleri yaptırdı ve eline verilen kağıtla dolaştılar sonra bu ne demek diye bana sordular biraz daha bilen insanlar üniversitede hocaları falan arıyor ama "test yaptırma" bu olmamalı. Doktorlarin yapması gereken şey değil zaten o yüzden islerini yapmıyorlar demiyorum.

Dalga geçmediğinizi var sayarak cevap veriyorum.

yemek yedikten sonra, aç olmadığınız bir zaman, yemekten 3 saat sonra da olabilir önemli olan tok olmanız. o zaman kullanabilirsiniz ilacınızı.

teşekkürler cevap için.

yok dalga geçmiyorum. gerçekten sordum.

aldığımız besinler, mide asitleri, yemek zamanı, bağırsak sindirim enzimleri alınan ilacı etkileyebilir. Tok karnına ifadesi biraz muhlak geldi.

Ayrıca tok hissetmek de biraz subjektif. yemek yerken de tok hissebiliriz 15 dakika içinde ya da 3 saat sonra da dediğiniz gibi.

hangi süreyi seçerek en verimli bir şekilde ilaçtan istifade etmek için sordum.

Yemekten sonraki 1 saat içinde.

hangi tahlili kast ediyorsanız onun adını verseniz daha iyi belki çok özellikli bi şey sorduysanız bilemedim, bildiğim standart kan tahlillerinde haftalarca sürecek bi şey yok
haftalar sürenler daha çok az bakılan tahliller her gün çalışılmıyor, belli sayı olsun diye bekletiyorlar yoksa tahlili yapması sürmüyor haftalarca
bazı tahliller ise bi bakteri üreyecek mi diye mesela mecbur bekletiyorsun
hormonlarda bazı sapmalar olabiliyor ama bu testten değil hormonların dengesizliğinden kaynaklanıyor
evet, bazı tahlillerde kullanılan pratik yöntemden daha uzun sürecek bazı daha doğru ölçümler olabilir ama daha maliyetlidir. üstelik zaten standart sapmaalar referans aralıklar belli, sakat iş yapmıyorlar
laborant iş yükü nedeniyle kafasına göre değer girmez, öyle saçmalıklar yapmaz, manyak değilse. zaten testler panel olarak yapılıyor değeri elle girmiyorsun ki.
ancak testler çok hızlı yapılabilir, makinelere düzgün bakım yapılmayabilir, vs.

önerdiğin "aman ne uğraşıcam" olayının hukuki boyutu var, farkındasın değil mi?
pek çok test direkt kanı/idrarı koyuyorsun makine çalışıyor ama önemli bi bölümünde ön hazırlık gerekiyor

pek bilgili değilim bu konularda merakımdan sormak istedim.

örneğin özel hastanelerde belki fazladan tedavi masrafı alabilmek adına tahliller üzerinde oynayabileceklerini düşündüm.

bu arada sanırım biotin'di. yaklaşık 21 gün sonrasına sonuç vereceklerini söylemişlerdi.

jak2 testi yaptırdım. kanı vereli 3 ay olacak neredeyse. hala sonuç yok. set bekleniyormuş falan...
yani dediğin gibi sallama olsa 3 ay bekletmezler.

Spor öncesi bir şey yiyip içmen şart değil. Birçok tip antrenman öncesi enerji versin diye yemek yer ama en fit sporcunun vücudunda bile neredeyse 50 bin kalorilik enerji deposu var, yemeklerden gelen 300/500 kaloriye muhtaç olduğunu düşünmek saflık sadece. Onun dışında tüm sporcular için ve spor yapmayan herkes için günlük minimum 70/80 gram protein şart. Ağırlık çalışıyorsan bu miktar artar. Yani antrenman sonrası protein ve tercihen sebze ve kuruyemiş kaynaklı karbonhidrat iyi olacaktır. Oranlar yapılan antrenmana göre değişkenlik gösterebilir ama genel olarak aynıdır.

ben işten sonra gittiğim de bi tane muz yiyordum.

@angelus, gene bir internet sayfasında spora başlamadan önce alınan karbonhidratın daha çok çalışmaya ve daha çok kas geliştirmeye imkan tanıdığını okudum. sizce öyle değil mi?

Ben de epey arastirmistim bu konuyu. Agirlik calisiyorum. Angelus'un dedigi gibi bir sey yemek sart degil bilimsel olarak. Ancak ben bos mideyle calismaktan rahatsiz oluyorum o yuzden salona gitmeden 30-45 dk once muz ve cok az badem, fıstık falan yiyorum.

Antrenman öncesi gerçekleşecek insülin salınımı kan şekerini düşüreceği için olumsuz yönde etkileyecektir performansını. Yani karb. alımı bu nedenle riskli. Kaldı ki dediğim gibi; vücut yağlarının 1 gramı 9 kaloriyken 1 gramı 4 kalori olan karbonhidrat, daha yüksek performans artışı sağlamaz.

Antrenman sonrası karbonhidrat alınmasının nedeni, growth hormonun karaciğerden salınımı yapılan IGF-1 hormonuna sentezlenip işler hale gelmesinden dolayıdır. IGF-1 olmadan growth hormonu tek başına bir işe yaramaz yağ yakımından başka. Bu hormon (IGF-1 Hormonu) meyve suyu içerek de salınabilir ıspanak yiyerek de. Meyve suyu içersen yağ yakımın ve growth hormonun salınımı durur. Zira insülin varken growth olmaz. O zaman da IGF-1 hormonun yükselmesinin bir anlamı olmaz. Zira o da growth olmadan bir işe yaramaz.

teşekkürler cevaplar için.

anladım. antreman sonrası için kana yavaş karışan karbonhidratları öneriyorsunuz, öyle değil mi? peki bu yavaş karbonhidratın sınırı nedir acaba? insulini artırmayacak şekilde kaç gr yavaş karbonhidrat alınabilir?

Orası yaptığın spora göre disipline göre değişir. Hipertrofi çalışıyorsan 250/300 gram karb. alırsın toplamda. Güç çalışıyorsan daha az alırsın. Yağ yakmaya çalışıyorsan ondan da az alırsın. Bu ne yaptığına göre değişir.

Kahve performansı doğrudan etkiler fakat bunu yaparken kullandığı araçlar sinir sistemini etkilediği için olur. Tıpkı uyanık kalmak için kahve içmek gibi. Enerji artışıyla ilgisi biraz bu yönde. Yani mitokondriyal bir enerji artışı sağlamaz, ATP üretimi yapmaz.

@angelus, teşekkürler. peki toplamdan ziyade antreman sonrası öğün için bir seferde en fazla ne kadar karb alınmalı?

hipertrofi için hesap edersek, günde 5 öğün için, her öğünde 300/5=60gr karbonhidrat almak gerekiyor.

ama düşük glisemiks indeks sınırı sanırım 10gr'dı. her öğünde 60gr karbonhirat alınırsa insulin salınacak ve hipertrofi olmayacak.

bu hesaplamadan aklım karıştı. rakamları yanlış mı kullanıyorum acaba?

Toplam gramı vermemin nedeni; günde 5 öğün de yesen tek öğünde, gelişimde bir şey fark etmez. Bu. Günde 5 veya daha fazla öğün alanlar genelde anabolik steroid kullanırlar. Yani onlar ne kadar çok yerse o kadar fazla gelişim gösterirler. Zira ilaçlar normalin üstünde bir sentez kapasitesine sahiptir, haliyle gelişimleri de o kadar artar. İlaçsız birinin bu kadar öğün alması gereksiz. Normali iki öğündür. İki öğün yapmam dersen üçe böl yiyeceğini o şekilde al. Yani 300 gram karb. alacaksan antrenman sonrası 100 gram alırsın olur biter. Bunu ister kompleks karbonhidratlardan al ister bir kısmını kompleks karbonhidratlardan bir kısmını basit karbonhidratlardan al, hipertrofi her şekilde olur. İnsülin salınırsa hipertrofi olmaz demedim ben. Orasını yanlış anlamışsın. İnsülini basit şekerle salınım yaptırıp kan şekerini hızla yükseltirsen growth hormonunun salınımı durur dedim ama bu sıfırlanacak anlamına gelmiyor. Birinde %80 verim alırken diğerinde %40 alırsın. İnsülin olmadan kas gelişimi olmaz zaten. Proteini kaslara taşıyan, ribozomlara protein sentezi yaptıran madde insülindir. Fakat bunu kompleks karbonhidratla salgılatmak her zaman daha sağlıklı olan yöntemdir.

@angelus, anladım şimdi. çok teşekkürler.

ben kompleks de olsa 100gr karbonhidratı bir şekilde insulini pik ettirebileceğini düşünmüştüm.

son olarak kompleks karbonhidratları istediğimiz kadar yiyebiliyor muyuz? insulini pik ettirme tehlikesi hiç yok mu kompleks karbonhidratlarda?

Çok zıplatmaz ama kontrolsüz tüketimde yine yağlanma yapar.

tüik birkaç numune seçiyor biri de sen olmuşsun :)
gerçekten ceza ile karşılaşabilirsin. anketi yap kurtul. bazı kişilerin evine falan gelipte görüşüyolar

yapıcam da şifre gerekiyormuş. mmektupta şifre ayrı gönderilecek diyor lakin gelmedi halen.

vardı, geçti

Saygılar

teşekkürler. ben şu anda giremiyorum.

an itibariyle girebiliyorum. teşekkürler.

Asics ten çok memnunum ben. Nike Adidas Puma alma diyebilirim. Skechers ta iyi diyorlar. Onları da deneyebilirsin

Ayagina gore ayakkabi alman lazim oncelikle
Sonra zemine gore

ben bundan kullanıyorum
gayet memnunum mesela.

www.decathlon.com.tr

Fiyat aralığı dq önemli 100'den 600'e kadar ayakkabı var.

adidas Duramo 6

para sıkıntı değil ama gereksiz şekilde de fazla pahalı ürün almak istemem. topuk kısmında amortisor gibi boşluklu olanlar var acaba onlar topuğa gelen darbeyi azaltmaya yardımcı olabilir mi?

www.decathlon.com.tr
şu çok rahat ve bildiğin beleş.

asics +1 diyorum ben de

www.bodytr.com

Ben decathlondan kalenji aldım ve çok memnunum.Sonradan Kalenji'nin 3 katı fiyata Sketchers aldım 3 ay evvel ama Kalenji'den o kadar memnun kaldım ki Skechersı birkaç defadan fazla giymedim daha.

Kalenji spor ayakkabı piyasadaki fiyat/performans oranı en iyi spor ayakkabısı bence üstelik terletmiyor hiç

n14u iyidir. n17u hoştur. n55u güzeldir.

Asus'tan mı bahsediyorsunuz acaba?

tp-link iyidir. onlara da bakabilirsin.

Şimdi hiit ve liss yani nabzın fazlaca arttığı yüksek yoğunluklu koşu, bir de nabzın nispeten aynı ve daha düşük kaldığı düşük tempolu koşular var.

Yeni başlayan birisi hiit yapamaz daha doğrusu yapar da o tam anlamıyla hiit olmaz, eğer hiç kondisyon yoksa liss ya da yürüyüş ile başlayın. Dolasıyla ilk başlarda 20 dakika ya da 40 dakika bile olur, 120 nabız çok zorlayıcı bir nabız değildir. liss antrenmanı diyebiliriz.

yeni başlayansanız hiit ile başlamayın kesinlikle ancak 1 ay sonra filan kondisyon arttıkça yavaş yavaş programınıza dahil etmelisiniz.
hiit daha fazla efor sarfedildiği için daha fazla bir recovery gerektirir bu nedenle haftanın 2-3 günü hiit, diğer günler liss diyorlar.

hiit için: maximum eforda 130-160 civarı, düşük eforda 100-120 civarı, 15-20 dakika (ilerleyen aylar için söylüyorum)

liss için: genel olarak 120 civarı, ortalama 30-45 dakika


özet: nabız 120 iken dakikayı kendiniz belirleyebilirsiniz. Koşu bandına bağlı kalmayın, kendiniz başlarda bir tempo belirleyin, sonraları da hiit programlarını araştırıp haftanın 2-3 günü hiit ilave edin. Farklı nabız aralıklarında çalışmak iyidir ancak 95-110 arası değişim çok etkili değil bence. O yüzden ilk etapta 120 de zorlanmıyorsanız 120 ile kondisyon artırmaya bakın sonra hiit. 120 çok zorluyorsa daha düşük nabız 110 gibi liss yapın.

Kondisyon ilerledikçe her ikisi de ideal bir program için gereklidir, 3 ay sürekli 120 nabız ile 20 dakika koşarsanız, aldığınız verim zaman içerisinde yüzde olarak düşecektir

Bir de @angelus uyardı, liss için yürünecekse; hiit verimini yakayalabilmek için en az 1,5 saat yürünmesi gerekiyormuş.
yani ilk aylar biraz tabana kuvvet :D

teşekkürler yardımınız için.

hiit'in çok yağ yaktırdığını lakin vucudu tükettiğini okudum bir yerde. normal kilolu insanların yapması yavsiye edilir mi acaba? bu noktada aklım karıştı.

Çok kilolu iseniz hiit yapmayın zaten, yürüyün ya da aralarda çok yavaş koşun/yüzün/eliptik bisiklete binin vs. düşük tempolu çalışın başlarda.

hiit'de eklemlerin sakatlanma ihtimali daha fazladır zamanla yani 2 ay sonra filan haftada 1 gün, sonra 2. ay haftada 2 gün, 3. ay haftada 3 gün şeklinde artırırsınız.
Kilo fazla olunca yürüyüş bile ciddi kalori yaktırır şu an metabolizmanız zayıf insanlardan daha hızlı kalori yakacaktır.

O yüzden siz liss ile başlayıp 1-2 ay sonra yavaş yavaş yoğunluğu artırın.

Vücudu tüketmesi de maximum efor harcandığı için ertesi güne toparlanması (recovery) nispeten zor olabiliyor,hatta hiit başlığında bunu yazanlar çok.

bir de düşük tempolu koşularda kalbe tam kapasitede kan dolabildiği için stresle mücadelede biraz daha etkili, o yüzden sürekli yapanlar stres düzeylerinde çok fazla azalma olmadığını hatta arttığını bile söyleyebiliyorlar(hiit için). En güzeli ilerleyen zamanlarda ikisini de kombine etmek.

edit: normal kilolu demişsiniz çok özür diliyorum, normal kilolu insanlar da haftada 2-3 gün yapabilir. önemli olan kas yıkımını engellemek için ''dengeli'' beslenmek. Yin de siz hemen hiit ile başlamayın.

çok teşekkürler yardımınız için.

"o yüzden sürekli yapanlar stres düzeylerinde çok fazla azalma olmadığını hatta arttığını bile söyleyebiliyorlar."

bu kısımda aklım karıştı. liss stress azaltıyor ama ileri dönemde etkisizleşiyor mu demek istediniz?

saygılar

Onu hiit için dedim yanlışlık olmasın :) Yani yorucu olduğu için, sürekli haftanın her günü hiit yapılmasın diyenler var.

Liss iyidir ama ilerleyen aylarda sizi kesmeyeceği için haftada 2-3 gün hiit ilave ederek, yoğunlaştırmalısınız demek istedim.

tekrar teşekkürler.

peki bir insanın sahip olması gereken kardiyo kondisyonun bir ölçütü var mı? sağlıklı sınırlar içerisinde kardiyoyu nereyekadar zorlamalıyız uzun planda?

Şimdi bu çok göreceli bir soru çünkü profesyonel atletler , yüzücüler günde en az 4-5 saat kadar kardiyo antrenmanı bile yapabiliyor.Dolasıyla ''insanoğlu'' için bir limit varsa o limite profesyonel sporcular anca ulaşıyordur. Ama normal bir insanın tabiki de bu aşamaya gelmesine gerek yok dahası ''overtraining'' nedeniyle zararlı bile olabilir. Çok uzun kardiyolar sonrası vücut stres cevabı geliştirip kortizol salınımına başlayarak, kas yıkımını ve yağ depolanmasını artırabilir bile. Overtraining'i amatör ve kondisyonu düşük olanlar, tecrübeli sporculara nazaran daha hızlı bir şekilde deneyimleyebilirler.

Bunun da önüne geçmek için öncelikle ''yeterli'' proteinli beslenmek gerekiyor. Yani abartmaya gerek yok vücudunuzun ihtiyacı olan proteini, her sağlıklı insan gibi tüketmeniz lazım. Hareketsiz bir insanda yıkıcı etkisi daha yavaş ortaya çıkabilir ama yoğun kardiyo yapanda göreceli olarak en az 1-2 ayda kas yıkımı 1-2 kiloya kadar ulaşabilir bile (kişiye göre de değişir tabi). O yüzden uzun kardiyo yapıyorsanız ve yağ depolarınızı da artırmak istemiyorsanız beslenmenize dikkat etmelisiniz.
Onun dışında normal spor amaşlı yapılan egzersizlerde, kondisyon da arttıkça biraz daha yoğun eforla yapacağınız için 45 dakikadan uzun kardiyo pek iyi bir şey değil, bu saydığım sebeplerden ötürü.

Hiit içinse 20 dakikayı zaten geçmeyin ki tam anlamıyla yapılan bir hiit'de 20 dakikadan daha uzun süre zaten dayanamazsınız pek fazla.

Not: maraton koşanlar var ama onlar her gün en az 40 km maraton antrenmanı yapmıyor mesela, aralıklı antrenmanlar yapıp proteinli beslenme ile destekliyorlar. Ben düzenli yapılan egzersizlere yönelik konuştum daha çok.

Maksimum oksijen alım sınırı var. VO2 Max. Bu sınırı aştığın zaman oksijensiz solunuma geçersin. Bu sınırı belirleyen test Cooper Testi. Hastahanelerde yapılabiliyor. Fakat o kadar bilimsellikle uğraşamam dersen bi nabız ölçer alır 10 dakika yürür vücudunu ısıtırsın, sonra birkaç dakika depar atar soluğunun kesildiği noktada nabzına bakarsın, senin kondisyon sınırın odur. O sınırın %60 ve %80'i arasında çalışırsan yağ ve şeker yakarsın, üstünde çalışırsan laktik aside karşı dayanıklılığın artar. %60'ın altında çalışırsan hafif düzeyde yağ yakarsın.

@neferkitty, teşekkürler süpersiniz.

@angelus çok teşekkürler. VO2 Max gelişme imkanı var mı acaba? kardiyo kondisyonu arttıkça VO2 Max de artar mı?

Tabii gelişebilir, bu sabit bir şey değil. Yapılan antrenmana göre gelişme gösterir. Yani hiç spor yapmamış biri koşmaya başladığında 50 metre sonra tıkanır fakat 1 ay sonra aynı kişi 30 dakika aynı tempoda koşacak hale gelir. Bu, maksimumum oksijen tüketme kapasitesinin artmasıyla olur. Kardiyovasküler sistemi gelişir kanı dokulara daha kısa sürede daha fazla oksijen taşımaya başlar. Tabii aynı zamanda dayanıklılığı da artar, laktik aside karşı direnci yükselir bu da yorulmadan daha uzun süre antrenman çıkarmasına olanak verir.

Eminonu'nde Kapali Carsi'da yerel urunler satan dukkanlarda. (Yasadigin yeri belirtmemissin Istanbul diye default location aliyorum).

sanki herşeyimiz organik de duş lifimizin sentetik olmaması önemli oldu. :) az önce bende migrostan sentetik duş lifi aldım. ama doğal süngerler de vardı da 15 tl vermek istemedim şimdi.

aktarlarda vardı kabak lifi falan.

teşekkürler cevap için.

evet Istanbul için sormuştum.

Petrolden yapıldıkları için vucuda karıştıkları iddia ediliyor. Pek sağlıklı değilmişler.
eksisozluk.com

anne örgüsü lif kullanıyorum pazarlarda denk gelirse teyzelerden alabilirsin. gerçi o ipler de naylon ama en azından diğer topaç lifler kadar plastik değil. bi de duş jeli şampuan zaten yeterince kimyasal barındırıyor lifin doğalına bakana kadar bir sürü zımbırtı var yukarda arkadaşın dediği gibi.

Peki poşeti kesip çayı bardağın içine atsak nasıl olur acaba? bu şekilde içilebilir mi?

Kimya hocamız poşet çayların kanser yaptığını söylerdi

bi şeyin de kanser yapmadığını duysam dişimi kırıcam.

kuş gribi kimseye tavuk yemekten bulaşmıyor. hasta hayvana direkt temasla bulaşıyor. tavuk yemekle gribin bir bağlantısı yok. tavuk piştiği sürece gribin yaşayabileceği bir ortam da kalmıyor. sorun yok o yüzden. yiyorum ben.

ben gripten ziyade artık tüm tavuklar konvensiyonel diye almıyorum. çiftlikte hapla, yeme 40 gün büyütüp kesiyorlar. hiçbir markaya da güvenim yok açıkçası.

bazı insanlar organik diye alıyor bazısı kasaplardan köy tavuğu diye alıyor ama bana mantıklı gelmiyor. sözde köy tavuğu satıyorlar 20-30 liraya ama aylarca gezecek, sahibine yem, bakım yükü yapacak hayvanı kim bu kadara satar.

Tavuk pişirip yemekle kuş gribi geçmezmiş.
Ancak yumurta aldığınız zaman, yumurtanın dışını yıkamak gerekirmiş.

Yemeyin hocam alayı antibiyotikli.

Haftanın 4 günü yarım kilo kadar yiyorum.

ben tavuk ve balık dışında et yemem. balık pahalı olunca haliyle tavuğa abanırım. çok severim, her gün olsa da yerim. bana bir şey olmuyorsa kimseye olmaz.

çiğ yeme dostum, için rahat olsun.

tabii ki alıyoruz. neden almayalım ki?

abi en kötü zamanda bile gram kesmedim hiçbir şeyi. ne kuş gribi, ne deli dana olaylarında. organik sevmiyorum, o antibiyotikli tavuklar bana oldukça lezzetli geliyor. katkı maddesi de varsa var.

iki ay evvel check-up yaptırdım, şükür turp gibi çıktım. yemeye devam. çiğ olsun, çiğ yerim.

balık da, kırmızı et de tavuk etini öttürür tabi ama artık o kadar ilacın, antibiyotiğin yanında ne veriyolarsa hayvanlara, benim de sık sık canım ister oldu tavuk. kesin bi bit yeniği var amk, en az tercih ettiğim et nasıl oluyo da eve en fazla giren et oluyo bilmiyorum asjdf

offf cehalet boyu aşmış burada....45 günde kesim ağırlığı için hayvan ıslahı konu başlığınız araştırın.

antibiyotik kullanımı 2000'lerin başından beri yasak. kullanan şirketi öttürüyorlar. yurtiçi ve yurtdışı tüm ithalat vs iptaline kadar yolu var.

yem katkısı kullanılıyor yalan yok. hormon değil tabi ki onlar. pharmaton, solgar gibi bişiy ama vitamin mineral değil aminoasit (Çoğunlukla Metionin) ve mineralden oluşuyor.

köy tavuğu-organik diye bir şey yok 3-4 yaşındaki şi bitmiş yumurtacı tavukları 100 katına enayilere pazarlıyorlar (eskiden afrikaya tavuğun tanesi 0,5 liradan satılırdı şimdi enayilere 15 liraya kilosunu satıyorlar).

tabi köyden gidip alanlar da var... -şu aralar newcastle disease coştu köydekiler aşılatmadıkları hasta tavukları kakalayacak enayi arıyorlar. bugün çatalcadan 2 tanesi geldi bize mesela kesip satsak bişiy olur mu diye ağız yolluyorlardı- bilindik markalardan şaşmayın tavukta.

avian influenza diye bildiğimiz kuş gribi uzun süreli kontaminasyon haricinde insanlara bulaşmaz. raad olun.

tavuk alırken dikkat edilecek husus aldığınız ortamdaki sıcaklık. süpermarketlerdeki üstü açık tezgahlardan alıyorsanız sıcaklığına dikkat edin. içerisine elinizi sokun +4 gibiyse alın. bağzı mahalle arası süpermarketler (mesela ifa, show) elektrikten kısmak için dolabı düşük ayarda çalıştırabiliyorlar. sonra evde merhaba salmonellosis, merhama campylobacter...

bilgiyle kalın. ezbere konuşmayın...

ailenizin "atarlı" veteriner mikrobiyoloğu :)

@unique hint kumasi

budur hocam. vuruyorum gözüne gözüne market davuğunun. yemeyen yemesin :)

www.youtube.com
Birkaç kere daha paylaştım burada. Bu videodan sonra yemiyorum mümkün olduğunca, bir yere yemeğe gidince önüme konursa mecburiyetten yiyorum.

sevgili six packsiz özür dileyerek bu dingilin videosunu ne diye paylaşırsın anlamıyorum. adamın en ufak bir bilimsel kanıtı yok bu konularda. hatta kesin veri bile yok çünkü çalışmaların sonuçlanması için çok erken dönemler bunlar...

adamın temel bilimler bilgisi yok denecek kadar az... sayısız defa tezkip yedi özür dilemek zorunda kaldı akıllanmadı medyatik maymun... böyle adamları adam yerine koyan medyanın suçu sizin değil...

ayrıca kulağınızdaki cep telefonu, kullandığınız bilgisayar, sokağa çıktığınızda maruz kaldığınız güneş... hatta bazı virüsler de kanser yapıyor... kanserojen olmayan ne var acaba? peki ya genetik faktörler? tavuk eti kanser yapıyor demek cahilliğin dik alasıdır! yavuz dizdar denen dingilde bayrak taşıyanıdır. her platformda kendisi ile kapışırım! gerçi kendisi pek çıkmıyor bu tarz olaylara ama neyse... kaçtığı neyse bilemedim...

teşekkürler cevaplar için.

@unique hint kumasi, tartışmak manasında sormuyorum.sadece bilgilenmek maksadıyla soruyorum. bu piliçlerin yürüyemediklerini food inc. adlı belgeselde de belirtmişlerdi. var mı acaba böyle bir durum?

saygılar

unique +1500

keskinoğlu bu suçlamalardan o kadar bunalmış durumda ki doktorları diyetisyenleri çağırıp demo yapıyolar fabrikalarında. yavuz dizdar'ı da çağırdılar, adam da gitti, gezdikten sonra da beğendiğini söyledi. aradan 3 gün geçti yine aynı faso fiso devam. adam da bi yerde haklı, bu işten para kazanıyo :D daha fazla bu adamın adını anıp değerli vaktimi kaybetmek istemiyorum :)

ailem yem ve gıda katkısı işinde. hatta yemde daha çok tavukçuluk diyelim. o bi ton para bayılarak aldığınız probiyotikler 20 sene önce ineklere veriliyordu. yeni yeni insanlara geçti. yemlerdeki katkılarda vitamin ve mineral ağırlıklı. şirket sırrı olmasa 1-2 premix formülü paylaşırdım :D

eve her zaman tavuk almayı sürdürdük. beypiliç ve keskinoğlu gerçekten iyi markalar.

telefondan öte sim kartın üzerine gidilir.

koskoca bankayı telefondan hacklemek.. vay be

kuzenin lisbeth salander değilse bir şey olmaz
kaldı ki faturası sende olsa da eşi dostu telefonu kuzene vermişti diye tanık göstertirsin

teşekkürler cevap için.

ben örnek olsun diye cep telefonunu vermiştim. laptop'ı da verebilirim. bazen arkadaşına vermek durumunda da kalıyor insan cebini yada bilgisayarını bir kaç günlüğüne. sormak istedim, boyle ekstrem durumlarla karşılaşınca hukuki açıdan ne olur maksadıyla.

saygılar

süt başlı başına zararlı yetişkin insan için tabi.
illa tüketeceksen günlük pastörize daha iyi tabi

Ben deli gibi günlük şişe süt içerim henüz ölmedim sıkıntısı neymiş ki

Teşekkürler,

Ama neden daha iyi. Sonuçta ikise de süt ve ısıtılmaktan geçmişler. Neden günlük süt tavsiye ediliyor, anlayamadım?

Şöyle bir örnek var sütün zararları hakkında:
www.besindestekleri.gen.tr

uht, aylara varacak şekilde, günlük sütten çok daha uzun süre dayanıyor. doğal olmayan bir şeyler var demek ki.

eksisozluk.com
hiçbir hayvanın yetişkini süt içmez. bunun nedenini düşündünüz mü?

Soya sütü veya badem sütü denediniz mi? Ben sağlık sorunları nedeniyle hayvansal gıdaları tüketemiyorum ve bitkilerden üretilen sütleri kullanıyorum. Çekinceleriniz varsa dediğim ürünleri de kullanabilirsiniz.

Sarın aldığına göre internetten indireceğin windows 7 isosu bile olur, önemli olan sürümü (home basic, home premium vs)

Yani içindeki dosyaları kopyalayıp saklayabilirsin, iso'yu flash belleğe açarsan bellekten de kurulum yapabilirsin yüksek ihtimal.

Internetten indirme opsiyonu olduğunu bilmiyordum. Windows Store'dan mı bahsediyorsunuz acaba?

ne beklediğine bağlı. duvar değilde ekran perdesine yansıtman daha iyi olur. eğer webde gezinmek için istiyorsan pek başarılı olmayabilir, ucuz projektörlerin çözünürlükleri düşük olduğundan sıkıntı olabilir.

teşekkürler. evet laptop ekranı deaktive edip tüm işleri projecktör ile halletmeyi düşünmüştüm. sürekli ekrana bakmaktansa uzağa ve daha büyük bir ekrana bakmayı planlıyorum lakin bu projecktörler gündüz ışığında verimli olurlar mı bilemiyorum.

karartma perde yaptırmadan verim alamazsınız. ya da çok para harcamanız lazım gün ışığında verim alabilmek için. tavsiye etmem.
55 inç tv 2300 tl civarına bulunabiliyorken hiç tavsiye etmem. gece kullanmak içinse ya da karartma perde kullanmak sorun olmayacaksa iyi oluyor.

ne alırsan al 16:9 formatına uygun ev sineması için olanlardan al.
1-4:3 ofis için olanlardan alırsan altta ve üstte siyah bantları izlemek zorunda kalırsın. bu da kontrastı bozar.
2 ofis için olanlarda ses db si yüksek olur fan sesi duyarsın. bu ikisini dikkate al pişman olma sonra.
ben yandım sen yanma.

ne bağladığına bağlı.buzdolabı,ütü,çamaşır m.gibi aletleri bağlarsan kablo mablo kalmaz.
ama bılgısayar hoparlor baglarsan sorun değil.

teşekkürler cevap için.

2 laptop, hoparlor, bazen cep telefonları ve ipad, bazen de yazıcı ve tarayıcıları bağlamam gerekiyor.

Beşli prizle bir sıkıntı olmadı şimdiye kadar ama soket sayısı 5 olduğu için birini çıkarıp diğerini bağlıyordum. İki beşliyi seri bağlıyayım dedim ama sıkıntılıymış.

Hangu oda derken, ticaret odasina kaydolmaniz gerekiyor diye biliyorum.

esnaf ve sanatklarlar odası adlı bir oda daha varmış. ben ticaretle uğraşmıyorum. dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odası daha uygun olur diye düşünmüştüm. ticaret odası kaydı zaururi midir?

Bir smmm söylemişti bana bunu, ben de pek bilmiyorum.

Öncesinde sadece tc no ile sorguluyordun yine gelişme sayılır, en azından kimliğe bir şekilde ulaşmış olmak gerekli.

senin sgk borcunu baskasi ogrense nolur? bence guvenlik acigi degil. kendi adima bu konuda biraz rahatim. google bizi takip ediyormus, facebook ebemizin adini biliyormus. bilsin bana ne. benim siradan hayatim adamlarin ne isine yarayacak diye dusunuyorum. burda da sigorta primlerimi birisi gorse nolur ki.

bana kalırsa görememeli. bir bakıma ticari bir bilgi ve kişiye özel. ayrıca bu kadar bariz bir açık veriliyorsa kim bilir diğer önemli bilgilerimiz ne durumdadır?

bağış faturalandırılmaz. ama gelirin şekli ne olursa olsun yıl sonunda gelir vergisi matrahında yer alır.

Teşekkürler cevap için. Peki kısaca ne yapmam gerekiyor? İlgili EFT dekontunu muhasebecime mi göndermeliyim sadece?

hukuki konu dediğin çok geniş bir yelpaze oluyor hocam. eğer ki hukuki bir konuda sorununuz varsa elbette avukatla işinizi yürütebilirsiniz. vekalet vermeden de danışabilirsiniz. bakmayın biz burada beleşe yapıyoruz ama danışma genellikle ücretlidir:)

avukata vekalet, sadece sizin adınıza hukuki işlerinizi yürütmesini istiyorsanız vermeniz gerekir. bir şey danışmak için vekalete gerek yok.

Vekalet dava aşamasında gerekli, hukuki bilgi/danışmanlık için vekalete gerek yok. Ama düzenli bir hukuki danışmanlık olacaksa (örneğin şirketlere verilen danışmanlık), o zaman taraflar arasında "hukuki danışmanlık sözleşmesi" yapılır ve ücretlidir.

Şimdiden ortada bir sorun yokken bir avukata vekalet vermeyin, gerek yok. Bir sorun olduğunda avukatı bulduğunuzda ve anlaştığınızda verirsiniz, vekalet vermek yarım saatlik iş.

+1 meddah

Teorideki düşünceleri bir kenara bırakıp, hayatınızın da normal bir şekilde idame ettirdiğinizi varsayarak.(kanunsuz iş yapmamanız, aşırı profesyonel davranan bir çevrede yaşamamanız, size kalacak milyonlarca dolar veya sizin milyonlarca dolarınızın olmadığı, iş adamı/tacir olarak yüksek meblağlı ve riskli işlerle uğraşmamanız.. vb.) Dediğiniz gibi gerekmesi durumunda vekalet vermeniz yaşadığımız ülke açısından yerindedir.

Gönül ister ki herkes hukuksal haklarını bilsin, buna göre bilgilensin ve davransın. Ancak ülke olarak sosyokültürel yapımız ve ekonomik durumumuz buna müsait değildir.

Evet vekalet vermeden avukattan bilgi alabilirsiniz. Danışmanlık ve diğer davalara ilişkin asgari ücret tarifesi aşağıdaki gibidir:
www.istanbulbarosu.org.tr (sayfanın en altında)

Teşekkürler cevaplar için.

Aslında hem iş hem de kişisel durumlar için hazır bir avukata sahip olmanın faydalı olabileceği kanısındayım. Anlaşmalı mali müşavirler gibi. Lakin düzgün ve doğru şekilde yapmak istiyorum.

Peki acil durumlarda süreç nasıl işliyor? Örneğin herhangi bir avukata vekaletimin olmadığı bir zaman diliminde yan komşum beni fazla gürültüden şikayet ederse karakolda hukuki açıdan ne yapmam gerekiyor? Avukatın olmadığı durumlarda barodan tahsis edildiğini okumuştum lakin süreç nasıl işliyor tam olarak? Açıklarsanız sevinirim.

Saygılar

Valla buyuk aileler disinda hic gormedim bireysel ve aylik danismak icin avukata vekalet veren. Sirketiniz varsa ya da tacirseniz bence vekalet verin aylik belli ucret karsiligi danismanlik alirsiniz ama bireysel vatandassaniz tanisin yeter. İsiniz dusunce ararsiniz sadece.

Baro sanirim fakir degilseniz hukuk davalari icin avukat atamaz.

Öyle bir durumda karakolda ifade vermeden önce "barodan avukat talep ediyorum" derseniz, size bir avukat tahsis edilir.

her insanın bir muhasebecisi ve bir avukatı olmalı derler, çok doğru bence de :) bizim şirket için var birlikte çalıştığımız, sözleşme vs için. kişisel birkaç davamıza bakmışlığı da oldu, miras-tapu gibi. biz işimiz olunca arıyoruz valla, öyle acil durumumuz da olmadı hiç ama olursa ararız gelir yani, o durumdayız. biz de önce tanışarak başladık, sonra birkaç iş takibi verdik derken ilişki ilerliyor zaten. biz telefonda sözlü danışmanlık için para vermiyoruz mesela ayrıca ama vermek lazım sanırım cevaplardan anladığım kadarıyla :) yani kafana yatan biri varsa tanışırsın, gider bir kahvesini içersin, durumunu anlatırsın, aranızda bir yol belirlersiniz ona göre. ben olsam öyle yapardım.

Anladım çok teşekkürler.

Peki bir avukata vekaletimin "olduğu" durumda barodan gene avukat tahsis edilir mi? Örneğin İstanbulda yaşıyorum ve İstanbulda bir avukat ile anlaştım, lakin Antalya'da tatildeyken karakolluk oldum. İstanbuldaki avukatımı çağırmak durumunda mıyım? Gelemeyecekse barodan avukat talep etme hakkım var mı?

Tekrardan teşekkürler.

Saygılar

Hayır istanbuldaki avukatınızı çağırmak zorunda değilsiniz, zaten polis sizin kimde vekaletiniz var bilmez ayrıca her vekaletiniz olan avukatı her işinize çağırnak zorunda da değilsiniz. Sözün özü, evet antalyada karakolda ifade vermeniz gerekirse antalya barosundan avukat talep edebilirsiniz.

Eger hacmi fazla bir is yapmiyorsaniz sozlesmeli bir avukatinizin olmasi size pahaliya patlayabilir. hacmi yuksek bir is yapiyorsaniz da zaten iyi kotu bir avukatinizin olmasi gerekir.

ufak tefek sorulara para istemezler ama sozlesme inceleme vs gibi konular icin para isteyeceklerdir.

bunun yaninda, vizyonsuz ve turk isi bir onerim olacak. para vererek bu isi yaptirmak yerine tanidik bir avukat bulmak ve ona yazilmak daha pratik olabilir. mesela kuzenin enistesi, yengenizin kayinpederi (ki bu sizin babaniz olabilir)

bütün dinler hikaye oldugu için
merak etme

Eboue mi söyledi sana Hristiyan olduğunu?

@Skey295, adam Haç çıkarıyor dua bittikten sonra.

dua ederken ellerin avuçlar gökyüzüne bakacak şekilde tutulması eski medeniyetlerden, çok tanrılı dinlerdne beri var olan bir alışkanlıktır. tanrının/tanrıların gökyüzü gibi ulaşılması güç bir yerde yaşadıklarına olan inançtan ötürü bu şekilde davranılır.

bahsedilen kişi anladığım kadarıyla bir futbolcu. tanımıyorum etmiyorum kısacası. davranışlarını da tam olarak görmedim ama aynı şekilde dizlerin üstüne çökerek, yüz yere bakacak şekilde üst bedeni öne eğmek, bu sırada da elleri yere koymak yine aynı şekillerde antik çağlardan beri süregelen bir saygı ya da itaat ifadesidir. bazı kültürlerde bunun tamamen yüzüstü yere yatılarak yapıldığı da olur.

@kedili_madam, teşekkürler. Evet dinler arasında etkileşim var. Budistlerin secde ettiğini biliyorum ama Hristiyanların secdeyi garipsediklerini Italya'dan biliyorum. Genelde büyük dinler diğerlerini taklit etmemeye çalışıyorlar. Pagan öğelerin kötülenmeye çalışılması gibi.

Secde eden oldukça da inançlı bir Hristiyan görmek merakımı celbetti. Afrikalı bir futbolcu olduğu için İslamin etkisi olduğunu düşünmüştüm. Tekrar teşekkürler.

Haç çıkarıyor da süpermiş, neresinden çıkarıyor :)))

Hee pardon çok dikkat etmemiştim ıstavroz çıkarttığına falan.
E bir de bu adam Allah falan diyerek dolanıyordu kameralar etrafında bi aralar.
Bu da mı etkileşim hakim bey :D

dediğiniz film " vantage point " olmasın sakın..

forum.divxplanet.com

buyrun buradan bakın isterseniz..

magnolia

rashomon

jackie brown'da olabilir. bu tarz çekilmiş bayaa film var. istersen biraz daha detay ver.

(bkz: a la folie pas du tout)

reconstruction

Herkese teşekkürler.

Bir iki sene önce bir derginin ilgili yönetmen ile yapılmış röportajını okumuştum. Hatırladığım kadarıyla yönetmen uzak dağuluydu ve film yeni dönem filmiydi. Gene yanlış hatırlamıyorsam, yönetmen metroda metro treninin önüne kendileri bırakarak toplu intihara girişen genç Japon kızlarını konu alan bir film de çekmişti. Rashomon gibi duruyor aradığım ancak biraz eski bir film.