Prada SPR09P_EEAR_F01A1 buna benziyor.

plabox818.wordpress.com

Bana bu gibi geldi.

www.sunglasses-shop.co.uk
bence bu :D

Gözlük modelini bulamam ama yarın hemen öğrenebileceğin yöntemi söyleyebilirim;

Piyasadaki tüm ünlü kişiler ya stilist yada stil ajansları ile çalışır. Bu ajanslara tasarımcı ve/veya giyim firmaları ürünlerini verir. Ünlü kişilerde bu giyeceklerin ücretsiz alarak firma ve/veya stilistin reklamını yapar. Şöyle ki; ünlü kişi aynı elbiseyi zorda kalmadıkça 2.kez giymez. Bu nedenle de büyük bütçe ayırmak durumundadır giyim kuşama. Para harcamak istemeyen ünlü (ki hemen hemen hepsi bu yönteme başvurur ya da menajerleri tarafından başvurdurulur) bu ajanslar sayesinde bedava ve tarz giyinir.

Peki tasarımcı/firmanın karı ne bu işten, adam salak mı bedava ürününü kirlettiriyor?

Senin gibi ünlünün üzerinde gördüğü hedeyi merak eden kişiler, o ünlünün menajeri ya da ajansına ulaşarak bu bilgiyi hemen alır. Giyim firmaları bu tarz arayan kişileri kendilerine yönlendirmeleri için ünlüye sponsor olur. Bir nevi barter yani.

EK BİLGİ: İnanamayacaksın ama dizileri izleyip telefonları kitleyen bir kitle var. Her ne kadar 12-20 yaş arası ergen kızlardan oluşsa da çoğunluk, tasarım ve firmalar deli reklam yapar bu yolla. (öyle bir ajansın 1,5 yıl iletişim yöneticiliğini yaptım, oradan biliyorum)

SONUÇ: Yarın Murat Dalkılıç'ın web sitesinde yazan plak firması DMC'yi ara ve sor (www.dmc.com.tr ). Klip ilişkilerini plak şirketi yürütür. Şaşıracaksın ama 1 dk içinde marka ve modeli verecek telefonun ucundaki, tasarım okuyan stajyer kız ya da gay.

Plak şirketi ilgilenmezse basın danışmanını ara. Derdine derman olacak PR'cı kız. ( www.muratdalkilic.com )

o cep şeyini bilmemde ufak nargile iş görmüyor

20liği kuzen aldı ilk seferi güzel oldu ama ondan sonra dandik çıktı hep. ya da o beceremedi :D

neyse ufağı dandik gibi evet. büyük boy alayım bari madem ufak olmuyor. fiyatı da 50 liraymış. lan bunlar ne ucuz böyle? ben 20 lira zaten içmeye veriyorum.

2. İçin konuşuyorum sürekli kullanılmaz.o normal nargile keyfini vermiyo bir çok dezavantajı var

2. iş görmez. az biraz büyüğü iyi oluyor.

ufak olanı tütüne gelmez. diğeri de çok keyif vermez. biraz büyükçe bir nargile al keyif yapmak istiyorsan. standart boylarda olsun yani en azından.

edit: ufak olan dediğim cep nargilesi diye adlandırılan.

üstteki mini bong, nargilede de işe yarar muhtemelen ama sanmıyorum ki asıl amacı nargile olsun.

urun.gittigidiyor.com

aha bunu alayım o zaman.

1.sıradaki mibi bong (argoda fayfa da denir, almanca boru manasında)

esrar sarmasını bilmeyen üşengeç kadınlar için üretilmiştir. Amsterdam'da yolda yürürken, yumruk yapıp avucunun içinden çeken kızları görürsünüz. İlandaki görselde suç teşkil etmesin diye marpuça tek dal sigara koyulmuş ama o hazneye marihuana konularak tüketilir.

2.sıradaki süs amaçlı nargile. Tabi hem tütün hem de aklına gelen her tür uyuşturucu tüketilebiir bununla da.

Amacın nargile içmekse o zaman kafelerdeki büyüklerinden almalısın. Bu gösterdiklerinin haznesi ufak olduğundan her nefesten sonra tütün ve közü yenilemen lazım. İç, temizle, doldur, yak, tekrar iç uzun iş anlayacağın.

afiyet olsun..

nargileyi gözünle görüp almanda fayda var. nargile hususu ne yazık ki basit bir olay değil.
bir kere hava kaçırmadığından emin olcan. bağlantı noktalarına plastik conta konmuş mu?
sonracığıma tütün konulan yer geniş ve yüksek olursa iyi olur. yoksa ateş hemen yakıyor, yanık tadı veriyor.
hortumun dış koruması iyi olmazsa hemen kırılıyor, içine çekememeye başlıyorsun.

ateşi koymak için kendi alüminyum folyolarından alsan iyi olur. geçen sefer süzgeç üstüne koyalım dedik verim alamadık.

bunun gibi bir ton ayrıntısı var. tabi yine sen bilirsin.
daha kömür ve tütün kalitesi konusuna girmedim dikkat ettiysen. :)

2 yol var;

1) Şişli Belediyesi'ne gidip tezgah talebinde bulunuyorsun. Sonra araya adam sokup biraz da avanta ile çözebilirsin.

2) Daha önce belediyeden tezgahı kiralayan birinden biraz daha yüksek bir fiyatla kiralayabilirsin.

Ödevi Word'de yaz.

Save As (Farklı kaydet) dedikten sonra açılan kutucukta aşağı/ortada göreceğin Format kısmında yazan ''Word Document (.docx)'' kısmın PDF olarak değiştirerek kaydet.

başarılar..

çok teşekkürler.

bana agresif veya egoist gelmedi. daha çok hayallerinin peşinden giden gibi bir imaj yarattı.

you dream we design daha anlamlı olmaz mı?

@you dream we design
ama öyle değil biz düşlüyoruz biz tasarlıyoruz işte..yani işler öyle..

türkçesi de düşünüyoruz..tasarlıyoruz.. olsa ingilizcedeki kadar vurucu olmuyor işte..biraz daha düşüneyim..

Niye Türkçe bi slogan bulmamış eşekler derim maalesef.

whoosie'ye de katılıyorum, slogan işi tanımlamak için koyulmaz ki, pazarlamak içindir daha çok.

edit: hep beraber bulalım :)

her yıl ödüllerle ofisi dolduran bir şirket değilseniz çok ama çok iddialı ve irrite edici.
''hadi leen'' dedirten bir slogan..

we can dream... we can design... gibi yumuşatabilirsiniz

"we embody dreams" nasıl? hem "yaparız ulan!" gibi süper iddialı değil, hem de hayal kuranın kim olduğundan bağımsız.

mimarlık ofisi olsanız anlarım da mühendislikle dream design ne alaka.

we design what we dreamed

we engineer we chicks dont dig

picasa?

Picasa online değil mi, mac'in kendi programı yok mu yani bunun için windows photo gallery tarzında.

Fotoların hepsini command a ile seç. Sonra space tuşuna bas. Bir şeye ihtiyacın yok.

bak şimdi üst barda solda 4lü buton grubu var. onlardan en sağdakini seçecen.
aha böyle görünecek klasördeki resimler:
i.imgur.com

@battal gemalmaz, o zaman küçük oluyor taranmış dökümanlar okuyamıyorum da.

xee kullanin. O dediginiz cok güzel yapiliyor.

hm, o zaman bütün dokümanlar seçip preview ile açacaksın. bide sistemin yeniyse sağ üstte pencereyi tam ekran yapma tuşuna basarsan güzel olur.

2 yolu var:

1) CMD(elma) + A ile klasördeki tüm fotoğrafları seçip açabilir ve oklarla ilerleyebilirsin (png ve jpeg dosyaları ayrı ayrı açılır yalnız!)
2) MAC'in kendi programı Ön İzleme(Preview) ile yani klasör içindeki herhangi bir fotoya tek tıklayıp space'e basar ve oklarla ilerlersin.

ek bilgi: Picasa da mantıklı ama illla bir program kuracağım diyorsan ACDSee'yi öneririm. Picasa bilgisayarı çok kasıyor.

xee +1

Eklemek istediğiniz e-posta hesabı;

a) POP3 mü, IMAP mı, önce bundan emin olun.

b) Kullanıcı girişinde güvenlik seviyesi nedir, kontrol edin.

c) Gelen/giden postalarda güvenlik ayarı doğru seçilmiş mi, buna bakın.

Eğer bu üç adımdan da eminseniz yeni e-posta hesabınız geçici oşarak yanıt veremiyor olabilir. Sakin saatlerde tekrar deneyin.

a) pop3
b) nereden bakabilirim?
c) doğru seçilmiş sadece giden smtpout.europe.secureserver.net yazdığım zaman sürekli şifre soruyor, girdiğim halde tekrar ediyor.

sınama mailinde gelen de yeşil tik oluyor giden hatalı

Ayarlar/İleri düzey kısmından Kapı: 110 olarak ayarla ve SSL Kullan kısmını aktif et.

110 ile çalışmazsa bir de 993'ü dene ama 110 derdine derman olacaktır.

bol şans..

@fayda vallahi oldu :)))) çok teşekkürler!!

20-25 dk.

25 dk falwn surer surmez. Ben en son bindigimde aktarma vardi, ama cok oldu binmeyeli. Sogutlucesmeye iki farkli numarada metrobus geliyor birinde zincirlikuyu yaziyordu digerinde cevizlibag

ben hangisine bincem

34AS'ye binersen aktarma yapmazsın. Yarım saat civarı sürer. 34Z'ye binersen zincirlikuyu'da aktarma yapmalısın.

sogutlucesme'den 34AS olana bin, aktarma yok onda. ortalama 20-25 dakika surer.

Roma'dan Napoli'ye regional trenlerle gidebilirsiniz trenitalia nın. Napoli merkezdeki Piazza Garibaldi istasyonunda inip, Naples-Sorrento Circumvesuvian banliyö trenine binin. Pompei Scavi -Villa dei Misteri diye bir durak var banliyö treninde orada inersiniz. Napoliden 45 dk kadar sürer.

tabiki trenle gideceksin

www.lefrecce.it

Roma-Pompei 2,5-3 saat sürer. 45 Euro

blablacar.it i dene derim, yoksa trenle napoliye gidersin napoliden yine trenle pompei ye gecersin

roma napoli icin : www.italotreno.it yada www.trenitalia.it

napoli pompei arasi bulursun tren

en rahatı regionale tren. blablacar.it'i sürekli kullanan arkadaşlarım var, hiç sorun çıkmıyormuş söylediklerine göre ben güvenemiyorum o ayrı.

bir de şu site var www.iltrovatreni.it önceden bilet alıp kullanamayanlar 10-20 euro ucuza satıyor aklında bulunsun.

www.dreamhost.com kullanıyorum, çok memnunum. Ayrıca çok daha uygun fiyatları.

www.niobeweb.net 'ten şaşma, başın ağrımaz

imovie

Final Cut. Hollywood filmlerinde bile kullanılıyor.

Final Cut veya Edius kullanır profesyoneller.

amatör bir iş için windosws'la beraber gelen movie maker'ı (Mac için imovie) bile kullanabilirsin

şunlardan başla,

george orwell - hayvan çiftliği
george orwell - 1984

peşpeşe oku mümkünse.

george orwell +1

hatta bu adamı seversen diğer kitaplarını da okumanı tavsiye ederim en bilinen kitabı bu ikisi ama gerçekten diğerleri çok güzel kitaplar.

benim okudum bi de cesur yeni dünya vardı o da güzeldi.

okuduklarını söylesen belki öneriler ona göre gelir. boşuna yazılmaz tekrar.

android'ler elektrikli koyun düşler mi?

hayvanlar çifliği ve 1984'ü okudum malesef. cesur yeni dünya , mülksüzler de okuduğum ütopya kitapları arasında. yeraltı edebiyatı olarak da chuck palahniuk kitaplarını ve ayrıntı kitapevinden çıkan birkaç kitap okudum.

@kısa android'ler elektrikli koyun düşler mi?'ye bakacağım, teşekkürler...

On the Road - Jack Kerouac (yeraltı edebiyatının kutsal kitabıdır)

yerli yazar için Hakan Günday'ın tüm kitapları

öncelik:
Kinyas ve Kayra
Piç

ray bradbury - fahrenheit 451
George Cockcroft - the dice man (turkcesi zar adam - luke rhinehart)

yani yazmış arkadaş da gerçekten bir jack kerouac hayranı olarak öneririm on the road'u. bunun dışında dharma bums, beyaz zenciler ( ben pek sevmedim ama o da kült bir kitap).

(bkz: lanark)

ben bu yazdıklarını yapmıyorum. ama gözlemlediğim kadarıyla genelde ilişkisinde bu noktalar eksikse yapılıyor bu. yani sevgilisiyle artık flörtleşmiyorsa, başkasıyla flörtleşiyor. zaten bir insan flörtleşmeden nasıl yaşayabilir ki? insana enerji, heyecan, istek uyandıran birşey bana göre. ama nedense birçok insanın ilişkisi bir süre sonra '50 yıllık evli' moduna dönüyor. sıkılıyorlar birbirlerinden, başlardaki heyecanı kaybediyorlar falan. neden ayrılmıyorlar kısmı ise şöyle bana göre; birçok insan sevgililiği evliliğe giden adım olarak görüyor. evlilik için belirledikleri kriterlere uyan insanlarla birlikte oluyorlar. ayrılmak yerine evlenmeyi, ilişkilerinin heyecanını korumak yerine ise başkalarıyla flörtleşmeyi tercih ediyorlar. bu da bir ilişkiden ne beklediğine bağlı işte. haz almak, mutlu olmak mı yoksa evlenilecek adam/kadın bulup zamanı geldiğinde evlenmek mi? buna benzer duyurulara da yazdım hep, bilirkişi değilim :) saçmalamış olabilirim. 8 senelik, tek bir ilişki yaşamış bir kadın olarak gözlemlerim bu yönde sadece :)

buna istediğin samimiyette cevap verecek kadın yok dostum.

Hayatta yapmayacağım ibneliktir (gay kardeşler alınmasın tabir gereği dedim) sevgili seçerken kriterleriniz en oynak kız hangisi olursa sonuç böyle olur, şahit olduklarım öyle en azından.

De abijim, asıldığı kız "sefgilim var tamammıaa" yaptığı vakit Kezban diyenleriniz de var. Siz bunu niye yapıyonuz?

kadinim ama bu soruya verrcek cevabim yok. yani neden böyle yapiyotuz bilmiyorum. belki egoyla alakalidir. ama sanirim bunu bir tek kadinlar yapmiyor.

ilgiye aşıklar.

flörtleştikleri adamdan hoşlandıklarından değil, o yavşakların gösterdiği ilgiyi kaybetmek istemiyorlar.

rakipleri (diğer kadınlar) arasında ''o kadar süslenip püsleniyor, yarışıyorum sizle ama bu adam/adamlar sizi değil beni seçip benimle ilgileniyorlar. HIH!! '' diyerek psikolojik mastürbasyon yapıyorlar. sevgilileri veya kocaları olup olmaması önemli değil. beğenildiklerini hissetsinler gerisi yalan.

sonuç: küçükken anne babaları kendi sorunlarını çocuklarına yanıtmayıp bunları yeterince sevse, büyüyünce de ilişkilerinde ego savaşı yerine anlayışı baz alsalar böyle olmazlar aslında. yapacak birşey yok kadın kadındır..

(ps: erkeğim)

bu arada yazim yanlislari için afedersiniz. mobilden yaziyorum, düzenleme yapamadım. soru kadinlara sorulmuş ama cevaplayanların çoğu erkek. :D

bunun erkek veya kadını oldugunu sanmıyorum. insanın egosuyla ilgili bir olay. kızlar tarafından talep gören tiplerinde götü kalkık ve ayran gönüllü oldugunu görüyoruz etrafta.

sadece, bu kızlarda daha yaygın gibi duruyor cünkü arz-talep dünyasında onlar önde.

Tam olarak yaptığım bu değil ama sevgili durumlarında, dışarıdan birine "Sevgilim var" deme zamanını belirleyemiyorum. Erken söylesem veya ima etsem Kezban oluyorum, geç söylesem veya ima etsem "Ben sana asılmıyordum ki arkadaşız biz. Hemen de üstüne alındın" oluyor. Hiç söylemesen kaşar oluyorsun, bu anlattığından oluyor. Tabii bu genelde "Gülücüğe odaklan" felsefeli kişilerde oluyor. "Öyle durumlarda kafamda bir ilişki durumu bölmesi olsa ya da taksi şapkası gibi bir şey olsa, onu yandırsam-söndürsem" diye içimden geçirmiyor değlim.

Bir de beğenilmek güzeldir de suyunu çıkarmamak gerek.

cevabım hoşuna gitmeyecek belki ama maalesef çünkü kadınlar... minvalinde olacak.

bahsettiğin şey senin anlattığın dille dinleyince kötü duruyor farkındayım ama göründüğü gibi değil.( en azından aldatma meyili olmayan sevgilisini seven kadınlar için)

evrimsel süreçte her zaman, her canlı için birden fazla erkek bir kadın için savaşmıştır, hala savaşıyor. birden fazla erkek kadının gönlünü etmek için uğraşıyor ama kadın birini seçiyor eş olarak. nasıl erkeğin doğası tek eşlilikten yana değilse kadın da bu yüzden birden fazla erkeğin beğenisine ihtiyaç duyuyor. hala tercih edilebilir olduğunu bilmek hoşuna gidiyor. bu cebimde bulunsun anlamına gelmez her zaman.

öte yandan erkek arkadaşının eşinin iltifat etmesi yeterli değil mi? aslında yeterli ama ilişkinin ilerleyen zamanlarında çiftler gerçek anlamda onaylamasa da birbirlerini onayladıklarını söylemeye devam ediyor. bu da inandırıcılığın yitmesine sebep oluyor. bu durumda tamamen farklı ve herhangi bir kazancı olmayacak biri gelip durduk yerde iltifat ettiğinde daha tatmin edici oluyor. çünkü bir erkek başka bir erkeğin kadınına boş yere efor sarfediyor risk almış oluyor. gurur okşayıcı bir durum.

tüm bunların yanında ben sanmıyorum ki erkekler de aynı ego tatminini yaşamıyor olsun. kadınlar daha az iltifat eden varlıklar olduğu için erkeklerde aynı durumu gözlemleme fırsatımız olmuyor sadece.


olayı başka bir açıdan değerlendirecek olursak, sevgilisi olan bir kadına hiçbir art niyet gözetmeden, ne kadar güzel gülüyorsun dediğinde kadının sana ne diye karşılık vermesini bekliyorsun. üzülmeli mi? sana ne be salak mı demeli? öyle olduğunda kezban damgası yer ve zaten beğenilmek herkesin hoşuna gittiğinden bu tepki saçma olur.


ama senin dediğin tipte kadınlar yok mudur? elbette var. ama ben onların duygu durumlarını hiç bilmiyorum.

sorulara genel olarak cevabim hayir.

ama elbette ki ilgi, iltifat gormek guzel seyler.

kabul edelim.

Fakat ben net olmayi biraz seviyorum. Bu yuzden bana ilgi gosteren olursa sayet,

arkadas,

benim iliskim var. cok seviyorum. üstelik bir o kadar da sadigim. bunu bil. arkadasliksa arkadaslik. ama daha ötesi icin ümit beslememen senin icin daha iyi olur.

diye, cat diye söyledim daha gecen hafta.

bu tarz durumlarla cok sik karsilasmiyorsun zaten. orda burda cok takilmiyorsan, belirli cevren varsa falan.

ama karsilasinca da cok net oluyorum.

Not: Kadinlar biraz tuhaf yaratiklar. Sevmek, sevilmek herkesin hosuna gider ama kadinlarin ayri bir gider...

bir de sevgilisi oldugu halde, ona bu sekilde yaklasan, ilgi gosteren baska birine karsi bu tutum(ilgiyi yanitsiz birakma-ma ya da kestirip atmama), sevgiliyle olan iliskide problem oldugunu gosteriyor bana. sonucunda da aldatma cikiyor iste ortaya.

genel yazacağım ama elbetteki herkes böyle değil, biliyorum. belirteyim.

çünkü tüm erkeklerde ve kadınlarda bu yavşaklık/orospuluk ya da adı ne boksa vardır. bir çok erkek sevgilisi olmasına rağmen başka bir kız da olsa yok demez. fırsatları kollar. ben ise bir erkek olarak sevgilimden başka bir kızı hayal bile edemezdim. suyumda yok olmuyor. denedim bile, aşmak istedim bu durumu ama olmuyor. ama kimisi de vardır dediğim gibi önüne gelene "acaba/ya olursa" diyerekten yavşar. bunlar orospu çocugudur.

sokakta yürüye her 5 kadından 6 sı ykarıda sorunda belirttiğin şeyi yapmaktadır. bunu gördüm, bunu biliyorum. çok az kadın gerçekten beraber olduğu kişiye karşı tam dürüsttür. öyle bir kadın bulursan hayatını onunla yaşamlısın. ama çok zor. ben şahsen bulabilecğeimi sanmıyorum.

bu durumun bir çok sebebi vardır, sosyo kültürel sebepleri var. tabi bunları burada tartışmak mümkün değil. egodan tut, yetiştirilme tarzından, ezik geçen çocukluktna tut... evrimsel ve biyolojik sebepleri de var. ve son derece de önemli sebepler bunlar. ama hiç biri modern hayatta sağlık bir ilişki yaşıyorsak, haklı kılmaz. neyse, kanımca en büyük etken ego tatmini. sorsan kendilerine çok temiz dürüst kızlardır tabi.

kimi gerizekalılar da bunu farkında olmadan yapıyor. ciddiyim. bir başka erkekten ilgi görünce, harika bir ilişkisi olsa dahi, bi aptallaşıyor, bi gevşiyor, hoşuna gidiyor. bkz: eski kız arkadaşım :P
annemde de vardı, kız arkadşaımda da vardı. hepsini gördüm. etrafımdaki tüm kızlarda ve kadınlarda var.

edit. diğer cevapları okuyunca yazdıklarımda haksız ve sert olmadığıma emin oldum. çünkü düşünüyordum kendi kendime acaba yanlış düşündüğüm noktalar var mı diye. belirtmek istedim.

Find the vegan oyunu gibi oldu bu. Find the slut oyunu.

ok by'ı kara listeye alın, ben aldım, zaten Türkçe bilmiyor, bundan sonraki tüm cevapları otomatik olarak "irrevelant" olmuştur.

Zetacan senin feromonlara karşı koyamıyolardır adsdafsd

insan dediğin biraz da midesiz bir canlı dostum. ilgiden hoşlanır. hele bir de yaşı küçük ise aklı daha çabuk karışabilir, kadın veya erkek ilgi gördükçe şımarabilir.

kadın ve erkek diyorum bak, zira benim kadından ziyade erkek arkadaşlarım var onlardan hoşlanan kadınlar olduğunu bildiği halde uzaklaştırmayıp ama arkadaşlıktan fazla ilgi alaka da göstermeyip bir şekilde dolaylı yoldan hayatında tutan (sevgilileri yokken).

amaç cepte tutmaktan ziyade kalp kırmamak sanıyorum, en azından benim hayatımda öyle idi. sevgili olsun olmasın fotoğrafın içerisinde, gelip etrafında dolanıyor, oturduğun masa boşsa çayını kapıp geliyor, hal hatır soruyor, gereğinden fazla gülüyor, güldürmeye çalışıyor. hal hatır sorularına kısa kısa ''iyi, hoş, güzel'' diyorsun başka tarafa bakarak ve ikinci dakikaya kalmadan bir bahane bulup masadan kalkıyorsun, çoğu zaman kovalamaca oynuyorsun ama adam anlamıyor. sevgilin olunca da var bu tarz tipler.kalp kırmamaya çalışıp görmezden gelmek bana en pürüzsüz yol gibi geliyor çoğu zaman. amma velakin o zaman da benim karnıma ağrılar gırıyor.

bazen insan anlamayabiliyor, ama anladığın noktada uzaklaştırmak taraftarı oldum her daim. bir de ben bu ilgi gösteren insana üzülüyorum açıkçası, keyfin içi onu etrafında dolandırmak, öyle veya böyle umut vermek acımasızca ve insanlıktan uzak geliyor.

Masum iltifatlarda sorun yok, söylenirse hoşuma gider, gülümserim kibarca ama iş bir adım öteye götürülmeye çalışılıyor ise o durumda karşı tarafı da kırmadan bir şekilde sevgilim olduğunu ima ederim, cümle içinde kullanırım, yükleme soru sorarım vs.

Ama ben "bir kenarda dursun" bakış açısında da büyük sorunlar görmüyorum. Belli ki kendi ilişkisinde sorunlar var ve yalnız kalabilme gücü yoksa da o kadar "aman yarabbi" bir durum değil. Herkes eninde sonunda kendinden yanadır. Ama kadının gerçekten mutlu olduğu bir ilişkisi var ise ve 17 yaşında falan değilse, zaten bu sayılan durumların hiç biri olmaz, kadın dönüp bakmaz bile, inanın. Bu cepte dursun diyorsa, kendi ilişkisinden ümidi kesmiştir.

@fengari, kendi ilişkisinden ümidi kesen ilişkiyi de kesecek, öyle rebound guy'ım bench'te dursun ben 5 faul'den sepetlediğim sevgilim yerine onu sokarım oyuna diyerek olmaz o işler, iğrenç diye addedilen bir şeyi meşru kılmak için neler yapacaksınız daha çok merak ediyorum.

saygısızlık.

tamamen karakter meselesi.

kadınlar erkekler gibi masum değildir. şartlar elverişliliğini bozarsa yeminleri bozup siktiri çeker .bunu yaparken diğer seçeneğe masummuş, çekingenmiş ayakları yapmaya başlamıştır bile.

Bana asıldığından emin olduğum biriyle görüşmeyi tamamen kesiyorum ama emin olana kadar vakit geçiyor tabi. Konuşmanın en başında/alakasız bir yerinde nişanlı olduğumu söyleyemiyorum "herkes beni ... istiyor" düşüncesine sahip olduğum zannedilmesin, kezbanlık yapmayayım diye.

Emin olamadığım durumlarda benim yerimde nişanlım olsaydı, bu sözler ona söyleniyor olsaydı rahatsız olur muydum diye sorgulayıp ona göre davranıyorum.

Bir de, "gözlerin çok güzel" demeden "gözlerin çok güzel" demeye fark var. Flört maksatlı olmuyor iltifatlar her zaman.

İlave: Reddetmek için somut bir teklif almış olmak gerekiyor. Teklif yoksa neyi, nasıl reddedeceğiz? Teklif aşamasına gelene kadar karşı tarafa bir şey demeyip cesaretlendirmek istemediğimiz için "sevgilim var/nişanlıyım" demek istiyoruz. Bu yüzden zamanlama sıkıntı oluyor. Onlardan bahsetmeyip, onlar yokmuş gibi davranarak sevgilimize/nişanlımıza da haksızlık etmiş oluruz. İlişkisi olmayıp da reddetmek ayrı bir durum.

ilgi orospulugu. baska bir sey degil. ben erkek halimle sevgilim oldugu icin apacik sevisme teklifini reddediyorum. dusun yani, bir erkegin basina kac kere gelebilir ki bu bir kadina kiyasla? ama iki dugmesini acsa on kisi salyalarini akitarak yazdigi halde, yine kesin bir reddedis olmuyor bazi kadinlarda. neden? cunku onlar ilgi orospusu.

ayrica kizlarin "sevgilim var" diye kezbanlik yapmasina gerek yok. kibarca reddedilebilir. hala israr ediliyorsa cevap verilmez. bu kadar basit.
reddetmek icin sevgilim var denmesine gerek yok.

@devorgilla the gunslinger: benim hiçbir şeyi meşru kılmak gibi bir derdim yok hacı. siz bu kadın milletini kesinlikle anlayamıyorsunuz; ya melek oluyor gözünüzde, ya da şeytan. ortasını bir türlü bulamıyorsunuz. iyi bir şey yaptığı zaman nerelere koyacağınızı bilemediğiniz gibi, sizinle beraberken başka bir adamın iltifatı hoşuna gitti diye de orospu ilan ediyorsunuz. böyle bir iki uç arasında gezen bir cins yok dünyada. size öyle görünüyor olabilir, bir kadın olarak bana nasıl göründüğünü, ne düşündüğümü anlatmaya çalıştım.

her insanın mutlaka zaafları vardır, yapabilir, insanlık halidir bu. ilişki dediğin şey öyle kesin çizgiler ile belirlenmiş, başı sonu belli bir time table değil en nihayetinde. bitme yoluna girmiş ama hemen kopulamayan ilişkiler oluyor, alışkanlık oluyor ayrılamıyorsun, ümid bitse de belki diyorsun vs. ya da basit ve net olarak bazı kadınlar yalnız kalamıyor, korkuyor arkadaş. ben sevgilisini aldatsın, daldan dala konsun, benchten girsin, rebounddan çıksın demedim. rica ediyorum bir metni okurken olabildiğince nesnel yaklaşın, bir kadın sizin hoşunuza gitmeyen şeyler dedi diye tuhaf tuhaf yakıştırmalar yapmayın, ayıptır.

@fengari. ilişki dediğin kesin çizgilerle belirlenmiş bir time table'dır, seviyorsundur ya da sevmiyorsundur, seviyorsan bunu yapmazsın, sevmiyorsan da bunu yapabilecek şeyi hissettiğin an orada bir durur ilişkiyi bitirirsin, sonra gider ne istiyorsan onu yaparsın zaten, bunu sorgulamıyoruz.

bak genellemişsin, "siz böyle düşünüyorsunuz tü kaka" diye, nereden biliyorsun? beni tanıyor musun mesela? hayır. ama bunu yapan kadına bakış açısı aynıdır, yani olması gereken bakış açısı aynı, sevgilisi olan kadın gidip başkasından duyduğu iltfattan hoşlanıp sonra eksen kayması yaşıyorsa kusura bakma ama senin gibi "insanlık hali" gibi bir söylemle onu hafif hale getiremem, getirilmemeli de, bu kötü bir şeydir, öznel olarak değerlendirildiğinde "kötü" olarak yaftalanmalıdır, başka bir anlamı yoktur.

seninle ikidir anlaşamıyoruz, ikidir zıt düşüyoruz, demek ki kafa yapılarımız oldukça farklı, ben daha da senin söylemlerine antitez üretmeye çalışmayacağım, zira bunun gibi iğrenç bir şeyi "insanlık hali ya" diye nitelendiremiyorum.

this conversation is over, gn.

@devorgilla the gunslinger: nerede anlaşamamıştık daha önce? (vallahi hatırlamıyorum, dalga geçmek için değil.)

herkesin her konuda anlaşması gerekmiyor. ancak asgari müştereği fikirlere saygı duymak ve karşı tarafa hakaretamiz laflar etmemek olarak belirlersek hiçbir sıkıntı olmaz.

kendi adıma;
böyle bir şey yapmadım hiç, yapacağımı da sanmıyorum. Ama böyle yapan çoğu kadının nedeni, ''ego''dur. başka bişeye yoramadım yani. o kadar şeytan olamayız.

iyi de herhangi bir iltifata "ama bnm svglm vr :s.s" diye cevap vermenin gereksiz ve saçma olduğunu düşünen bir tek ben miyim? bu tür şeylerin bir tek cevabı vardır bence, "teşekkür ederim".
flörtleşmeden kasıt nedir onu tam olarak bilemiyorum, aslında sanırım ben orda biraz sıkıntı da yaşıyorum; kişilik olarak biraz flörte yatkın olduğumdan mıdır nedir, bazen ayarı kaçırdığım oluyor galiba, işte o zaman "sevgilim var" açıklaması gerekli oluyor. bu sefer de ne hikmetse "yanlış anlamış" oluyorum, Kezban oluyorum, bir şey oluyorum. ne bileyim lan bak sinirlendim şu an. o tip durumlarda açıklama falan yapmadan direkt ortadan kaybolmak işime geliyor galiba.

Kadınların özgüven kaynağı erkeklerin aksine "kendileri" değildir. Dışarıdan beslenmeleri gerekir. Kişilik zayıfladıkça buna ihtiyaçları da artar. Ve evet, burada buna samimi cevap alamazsın.

o an acil bilgi almam gerekiyorsa (A)

ama genel de (B)
(ufkumu açsın yeter, ben doğruya yürürüm google sayesinde)

Kesin bilgiler almayi daha cok isterim. Ortak bir kanida anlasilamamasi deli eder. Ama yorum sorularinda ne kadar cevap o kadar iyi tabii.

Fayfa'ya harfiyen katılıyorum.
genel bir soru(n) ise b
acil bilgiye ihtiyaç varsa a

çeşitli cevapların gelmesi iyidir. ancak kafa karıştırıcı olmasından ziyade insana yeni şeyler katan türde olması tercihimdir.

kesin bilgi içersin. klavyes olan yazmasın.

İkisi de olsun isterim. Kesin bilgi yeni bir ufuk açmayabilir. Kesin bilgi her zaman işe yaramayabiliyor.

Herkes nasıl mutlu olacaksa öyle takılsın isterim, kendim çok geyik yaptığımdan geyik cevaplara da sonunda kadar açığım efenim maksat neşelenelim this is intırnet not real life

hukuki meseleler, yol tarifi, sağlık konuları ve aklıma gelmeyen birkaç bir şey daha - A
görüyorum arada sallayanlar çıkıyor bir başkası yanlışını düzeltiyor.

subjektif yorumlara açık, birden fazla doğrusu olabilecek duyurular - B

kendini rambo sanan ırak askerinin ibretlik sonu diye sözlükte arat

Alkislarlayasiyorum.com

alkislarlayasiyorum.com

ben diyorum.

mesela ben çıkıp namaz seti reklamında oynamam.

ben de diyorum.

kim oynamış ki?

ben diyorum. sensin gerizekalı.

oynayana örnek mali alabora isimli ingiliz vatandaşı vardı.

ben de. solcuysa tanım geniş araya kaynar ama sosyalistim diyorsa höstsün.

ben de varım..!

1) solcuysa banka reklamında oynamaz

2) sosyalistse reklama karşıdır, hiç bir reklamda oynamaz

ben de varim.

solcuysa senindir, degilse hic senin olmamistir.

kim oynamış biriniz söylesin artık!

memoli mi?

ha banka reklamında oynamışsın ha içki reklamında, ya da ne biliyim namaz seti reklamında..

bi ürünü veya hizmeti sattırmak için reklamda oynamak demek o ürün veya hizmeti günün birinde yok etmekten alıkoymaz bence.

dolayısıyla mantık dışı bi eylem değil.

etik mi değil mi? tartışmasına bile gerek yok zira etik ne ahlak ne?

ben içki reklamında oynadım yav. anarkososyalistim :/

"Solcuysan banka reklamında oynayamasın" demek büyük saçmalık ya, o sizin dediğiniz romantik akım 30 sene önce bitti arkadaşlar. O dönemin romantikleri de bugün reklam ajansı işletiyor zaten. Hadi hepsini geçtim, meslek lan bu. Profesyonellik. Para kazanıyor adam. Banka reklamında oynamayacaktı da ne yapacaktı, İstiklal Caddesi'inde Evrensel mi satacaktı. Ya yemin ediyorum kızmayayım kızmayayım diyorum ama böyle üniversiteye girer girmez anında dünyayı kurtaracağını zanneden aşırı sol eğilimli öğrenciler gibi konuşmaya başlıyorsunuz ya dayanamıyorum. Solcusu sağcısı fark etmez, banka reklamında da oynar tesettür reklamında da. Banka reklamında oynayamaz diyen adam gidiyor her ay 500 lira kredi kartı taksiti yatırıyor. O da ayrı komik. O adama banka reklamında oynayamaz diyene kadar sen at bakalım kredi kartını çöpe, atabiliyor musun.

şu sıralar kimse oynamadı, genel olarak denileni kastediyorum. hangi akımın neyi savunduğu değil ne amaca ulaşmak istediği önemli. sormamdaki sebep tam da bu ayrım. savunmanın yapılması için amaca ulaşılmış olması gerekiyor. konjonktür nedir, bunu bilip sonra neyi bilip bilmediğimizi tartışmak daha anlamlı olur. konjonktürün hesaba katılması gereken durumda hesaba katmayıp toptancı yaklaşım sergilemek, toptancı yargılarda bulunmak daha sıkıntılı.

angelus, reklamlarda kullanılan şey oyuncunun halk nezdindeki imajı. arda turan, kadir inanır bilmem ne bu tür insanları banka reklamlarına seçmelerinin sebebi toplumda belli bir yerlerinin olması. mali alabora isimli ingiliz vatandaşını örnek olarak alırsak, bu adamın toplumda uyandırdığı izlenimi kullanıyor banka. yani bu alabora isimli ingiliz vatandaşı banka reklamında oynayarak ben bu bankaya güveniyorum siz de gelin demek istiyor.

öte yandan kredi kartı kullanmak ise çoğu zaman bir ihtiyaç ve tamamen bireysel, topluma etkisi olmayan bir tercih. kıyaslanamaz bile.

mehmet öz'ün marlboro reklamında oynaması gibi bir şey bu durum.

tescillimarka; Oyuncu en nihayetinde çalışan işini yapan bir insan, sanatçının halk nezdindeki imajı gibi bir şey yok. Ya da sanatçı topluma örnek olmalı gibi iddialar. Bunlar cidden günümüzde herhangi bir anlamı olmayan kavramlar. Sen nasıl ki ihtiyacına göre kredi kartı kullanıyorsun, o adam da para kazanmak için reklamlarda oynuyor. Neresi kıyas kabul etmiyor anlamıyorum. Yani mikro düzeyde olunca bankalar cici, makro düzeyde olunca kaka mı oluyor? Öyle düşünüyorsanız bu çok daha anlamsız. Kadir İnanır da oynar banka reklamında Arda Turan da. Bunda hiçbir tuhaflık yok.

sanatçının topluma örnek olması gibi bir iddiam yok. reklamlarda oynatılan oyuncuların toplumdaki imajı kullanılıyor işveren tarafından ve oyuncu da bunun gayet farkında. insanları bankalara özendirmek farklı, bireysel olarak bankayla işinin olması farklı.

şuan ben dinsizim en kral din reklamında kurani kerim vs satış reklamında vs oynarım satış yapıp milleti sikerim bu millete böylesi gerek az bile (bkz: tayyip)

solcu sosyalist olup bankacı olmakta benzer birşey.

tescillimarka iyi noktadan girmiş, kendince bir zemine oturtmuş; fakat imajsız kişiler de oynasa bankalar müşteri sahibi olacaklar, sistem bunun üzerine kurulu. imajlı kişilerin rolü reklamı yapılan bankaya kişileri kaydırmak olabilir ancak.

zamanında solcu olup ağlayanlar şimdi milyon dolarlık evlerde kalıyor

bu da böyle bi anektodumdu.

zamanında triportör kasasında gezenler bu gün 1000 odalı sarayda yaşıyor. bu da benim böyle bi anektodum.

Hersey para degil, ben icki icerim ama icki ve sigara sirketinden gelen teklifi geri ceviriyorum. Gencleri zehirleyen adamin isini yapmam. İssizligi parasizligi ayri tutuyorum, issiz olsam calisirdim.

@divit

uydurma birader; içki ve sigara reklamı katı bir şekilde yasak zaten. ne ara teklif geliyorda kabul etmiyorsun sen?!!

bu da farklı bi karşı cinse yürüme tekniği tabi. inceden mesleği belli ederek karizmatik ''herşey para değildir'' ayağı :)

iyiymiş.. ama yemezler bro ;)

Aman banka reklamında da oynar iphone sırasına da girer coca cola'dan hisse de alır, sosyalistler böyle.

Yalnız Memoli İngiliz vatandaşı değil ya, öyle haber çıkmıştı ama adam kendi yazdı twitter'ından öyle bir şey yok diye.

abi yemin ediyorum bu ülke bir "çakma insanlar" cenneti. adam mehmet ali alabora'dan bahsederken habire "ingiliz vatandaşı" yazmış, ingiltere hükümeti kendisine vatandaşlık verse topukları kıçına vura vura britanya adasına gitmeyecek var mı birader aranızda? bir yiğit var mı, "yok ben istemem" diyecek? lafa gelince herkes artist memlekette.

adam ister banka reklamında oynar, isterse de dildo reklamında. sana hesap mı verecekti beyim? şunu eleştiren adamlar/kadınlar ne üretmişler fikri veya cismi olarak şu ahir ömürlerinde çok merak ediyorum. hayır işin garip tarafı, insanların bunu eleştirme hakkını kendisinde görmesi. öyle de bir içi boş özgüven, kibir.

hala oyuncuların, futbolcuların oynadıkları reklamlar ile "insanların bankalara özendirildikleri" iddia ediliyor. bankaya özendirmesi mi kalmış arkadaş? büyük bankalardan bir tanesi batsın da gör bak ne oluyor ülkede. allaha yalvarır duruma gelirsin her gece allahım batmasın nolur diye.

bomboş, temelsiz eleştiriler yapıyorsunuz. hayır denizde kum, bizde eleştirilecek konu ama herkes kafayı parayla bozduğu için, sevdikleri adamlar da kendileri gibi çulsuz kalsın istiyorlar.

siz istiyorsunuz ki, herkes sizin inandığınız değerlere inansın, sizin doğrularınızı benimsesin. adamın doğrusunun farklı veya değişmiş olması ihtimaline dahi tahammül edemiyorsunuz. insanların yaptıklarına saygı duymak diye bir mefhum yok memlekette. anca senin gibi düşünüyor ve hareket ediyorsa saygıyı hak ediyor. herkes kendi çapında bir erdoğan oldu, ne güzel.

@fayfa is teklifi demek reklamda oynamak mi demek? Bu adamlarin fabrikasi ofisi falan yok muymus? Ulan surda kizlara benim kadar aciktan yuruyen adam yoktur zaten, niye inceden yuruyeyim direkt seviselim mi yazarim.

"sevdikleri adamlar da kendileri gibi çulsuz kalsın istiyorlar."

hehe.

maxhoper laf sokmuş, oturup ağlamalıyım

yeryüzündeki insanların 1/6'sında bu problem var ancak uykuda yaşanan bir hede olduğundan kimse farkında değil. sabah uyanıldığında çenede bi ağrı hissediyorlar ama anlam veremiyorlar; ağrının nedeni gece diş sıkmak!

tek nedeni: stres

çözüm: çene kaslarına botox. Botox sayesinde oradaki kaslar etkisiz hale getirilerek dişlerin sıkılmasıyla o kasların kuvvetlenmesi ve bilinç dışı (refleks haline gelip) diş sıkma engelleniyor.iyi bir ''gülümseme tasarımcısı'' diş hekimine gitmende fayda var.

geçici çözüm: uyurken boksörlerin kullandığı dişlik takarak uyumak. bu sadece sabahki ağrıyı azaltacaktır, diş sıkma huyunu gidermeyecektir.

geçmiş olsun..


ayrıntılı bilgi ve çözüm için: www.emeksaran.com

benzeri bana oluyordu üniversitede bitirme projesi yaparken. metrobüsle okula giderken birden bakıyordum dişlerimi sımsıkı sıkmışım farkına varmadan. okul bitince direk geçti. bir daha yaşamadım.

Bunun sebebi genellikle sikinti strestir. Ayrica uyusturucu (antidepresan) kullaniminda da olur. Belki de sadece tik olmustur. Gece yatarken takilam agizliklar var kisiye ozel yaptiriliyor. Ama tabi sebebini bulup cozmek daha dogru

tebrikler nur topu gibi (git: bruksizm) sahibi olmuşsun demek istiyorum öncelikle. genelde stres kaynaklı olduğu söylenir .net bi çözümü yok ama dişlerin kabaca sıkıp kırmamak için gece plağı dedikleri bir dişlik yapıyorlar. en kısa zamanda dişçine uğramanı tavsiye ederim. bnim dişçim teşhisi koymuştu mesela. gündüz çenenin kasıldığını farkettiysen uyurken de dişlerini sıkıp gıcırdatıyosundur.şimdiden geçmiş olsun

kaygı bozukluğunuz olduğunu söylemişsiniz zaten, daha fazla bir nedene gerek yok gibi. öğrenciyken sabahlayıp bir kaç saatlik uykuyla dolandığım günler diş sıkmam tavan yapardı. bence önemli nedenlerinden biri de uyku düzensizliği ve uykusuzluk.

Bende de vardi. Ertesi gun hayvan gibi cenem ve boynum agriyordu artik dusun. Discide silikon bi dislik yaptirdim gece takmak icin. Kalibini alip sana ozel yapiyolar. Ise yaradi. Sonra da gecti zaten.

@capitatum Alma. Alakam yok. Kendime sorduğum soruyu duyuruya sorup, olayı bilmeyenlerin de idrak edip nasıl çözümler üreteceğini merak ediyorum sadece..

Olayı bilmeyenlerin fikirlerini merak ediyorsun da olayı bilmiyoruz. Elimizde sadece 5000 bin mi var? Aynı zamanda inek de mi var? İnekleri satarım demişsin çünkü.

5000 başka hiçbir şeyimiz yok mu? Mesela survivor'daki gibi adadalar mı? Eğer öyleyse evi bir şekilde ağaçlardan yapabiliriz, yiyeceği doğadan elde edebiliriz ama ormandaysak falan tabi. Hiç bilmediğimden bir şey geliştiremiyorum. Şartlar nedir?

@secilmis uye www.utopya.com.tr linki olayı anlamanız için verildi. Bir zahmet bi tıkla

özet: 15 kişi boş bir çiftliğe sadece kişisel eşyalarıyla giriyor. Sadece 5000 TL, 2 inek, 4 tavuğunuz var. Bir cep telefonunuz var. İstediğiniz herşeyi sipariş verebiliyorsunuz, getiriyorlar (ücreti karşılığı tabi). Hergün halktan isteyen çiftliğinizi ziyaret edebiliyor ve gelen insanlara satış/hizmet sunarak para kazanmanız gerekiyor ki ihtiyaçlarınızı karşılayacak parayı kazanabilesiniz.

Aylarca o çiftlikten dışarı çıkmadan yaşamanız lazım, yani paraya ihtiyacınız var.

Komün hayatı yani ve üretim yaparak kazanmanız lazım.

Neler yaparak üretim yapar ve bunları satarak yaşamaya devam edebilirsiniz?

added: yarışmada hiç bir kural yok. tüm kuralları yarışmacılar kendileri koyuyor.

çiftliğin yeri neresi, baktım şöyle bi ama bulamadım, büyük şehirlere yakın bir yerdeyse, parayla en ucuzundan ve beslenmesi de ucuz çiftlik hayvanları alırım, 2000 liraya 2 tane keçi, 1 at, 1 eşek, 10 tane tavşan, 10 tane cins tavuk, 3-4 ördek alırım, doğal yaşam hayvanat bahçesi diye de broşür bastırırım 500 lira da reklam kısmı tutsa, bu 15 tane elemanı da boş beleş durmasın ya, bütün özel ilkokullarına kreşlere gönderir reklamımı yaptırırım.
çocuklar gelsin, hayvanları sevsin, doğayla iç içe bir gün geçirsin, bahçeden çiçek toplasın, özel at ve eşeğe binme turlarımız, köy yumurtalı kahvaltımız vardır diye. bir de tur ayarlayanlar için dolmuş tutarım gerektikçe, gider alır getirir, çocuk başına 50 kaat gibi bir fiyata, çocuklar tavşan neyin sever, yanlarında gelen ana babalar köy yumurtası keçi yoğurdu o may gad veri organik der. hele bir de televizyonda yayınlanacak, istanbula falan yakınsa çiftlik sıra olur millet çocuğum televizyona çıkacak diye. ehehe.
ilk paranın 2000 lirasını hayvan ıvır zıvıra verdik, kalan 2.000 ile de ilk anda çok gerekli ihtiyaçları, hani çiftlik demişsiniz banyosu bile yok demişsiniz de dört duvar var yani sanırım. bir çingen sobası, bir kaç köy işi yorgan döşek, banyo yoksa su bağlantısı var ama? bir kaç tane de kazan alırım kombiye ne gerek var, bahçede ateş yakar suyu ısıtırız, eskiden kombi mi vardı. ayakta dinelip su dökünsün pezevenkler. kalan 500 lirayla da uzun süreli saklanabilecek en az 2 aylık gıda alırım, bulgur, mercimek vs. turlar yapılmaya başladıkça haftada 2 gün yani haftasonları, günde 2-3 sınıf geziye gelse, en az günlük 60 çocuk yapar, günlük 300 lira, haftada sırf 600 lira bundan gelir, ineğin keçinin sütünden peynir, tavuğun yumurtası falan da gelen velilere kakalasak 100 lira da ordan gelse, haftada 700 lira, yemeksepetinden yemek söylemediği sürece bu 15 kişi, bu parayla ufak tefek domates salatalık fideleri alacak kadar atarlar kenara her hafta.

@alice practice

çiftlik İstanbul - Polonezköy'deymiş

tüm siparişler İstanbul'dan araçla geliyor

Dışişleri Müsteşarı'mıymış neymiş. TV dergisinde öyle yazıyordu.

Dizinin bir bölümünde bir karara imza atıyordu Mehmet Rauf; imzaladığı kısımda danışman yazıyordu.
Çok büyük olasılıkla Genel Başkan Danışmanı ve Başbakan Başmüşaviri (yani Yalçın Akdoğan)

çıtlatma. ağrılar için ağrı kesici kullanabilirsin.

teşhis: oturuş bozukluğundan kaynaklı omurga ve boyun eğrilmesi

belirtiler: sabah dinç uyunamama, aşırı boyun/sırt ağrıları, sırtta sertleşme (kulunç), kulunçları duvar kenarına sürte sürte masaj yapma isteği vs.

tedavi: tek çözüm kiropraktik tedavi. (iyi bir uzmandan tabi. her kiropraktikçiye güvenme)
fizik tedavi, masaj vs. hepsi yalan.


geçmiş olsun..

üçlü prizin tamamını görmüyoruz ki videoda.

güzide okullarda dereceye falan girmedim de böyle bişey mümkün değil abi. biri çıkıp mümkün desin de görelim bakalım.(sakinim)

hadi ışığın yanması azcık mantıklı gelir gibi oluyodu tam adam ampül yaktı siktirsin ordan. o çakmak zımbırtısı kaç volt veriyoki yaksın ampülü. 1 sn bile yakamaz.

neyse abi yok yalan dolan o video.

edit:ampülden sonrasını izlemediydim bi de mikser takmış pezevenk. te allam.

aramaya inanalım..

(bkz: bedava elektrik üretmek)

www.youtube.com

anaa sonsuz enerji uretmisler ya la!

erke donergeci

@irbat

3lü prizin tamamı derken..? Kablolar ve kutunun her yeri gözülüyor, kablo ucu başka yere uzanmıyor gayet açık..

3lünün içinden bahsediyorsan 'tamamı' diyerek, sorunun kendisi o zaten
(bkz: kesin ip var abi)

1.22 ile 2.40 arasını kastediyorum esas wuu olaylarının döndüğü saniyelerde prizin tamamı yok videoda.

ha bana kalsa düz mantıkla sonsuz enerjisiyi bulan adamın evde uyduruk video çekmek yerine üstüne dolarlar dökülürken elinde martini bardağıyla ha ha ha diye gülmesi lazım zaten en başından..

@irbat

1.22de kablonun bir kısmının kadrajdan çıktığı dakika senkron kaymıyor; kamerayı durdurup ucu elektriğe takma olasılığı yok. 1.22-2.40 arası elektronik aletler değişirken kameranın sarsılması ''acaba kamerayı durdurup durdurup çalıştırıyor'' dedirtse de senkronda gram şaşma yok. eksisozluk.com daha mantıklı.

bi pijlik sözkonusu tabi, yoksa o martini içen o kokainman da öldüğünde jobs'a üzüldüğüm gibi üzülürdüm. pijliği nasıl yapıyorlar onun peşinde soru..

mühendislere değil sihirbaz merlin'e sorman lazım çünkü olay imkansız.
:)

p=i*v yani watt olayı amper ve volt'un çarpımı, volt ne kadar artarsa amper o kadar azalır, tersi de keza aynı, üretebileceği güç sabittir çünkü. dolayısıyla bir çakmağın bir ampülü yakmak için üretebileceği volt yeterli olsa da, akım buna müsaade etmez.

@Fayfa böyle birşey olmuyor. olması da teknik olarak imkansız. Termodinamik yasalarına tamamen ters. Dolayısıyla o videoda gördüğün herşey basit bir sihirbazlık ilizyonu. Göz yanılması. sözlük lugatıyla sazan.avi

he ilizyonu nası yapmış falan dersen onun da çok çeşitli yolları var elbet ama orada baya bildiğin şehir şebekesinden elektrik alıyor bundan emin olabilirsin. Elektrik üretimi falan söz konusu değil.

youtu.be

cdn.yazete.com

görüşmeye gireceğin an ceketi giysen, çıkar çıkmaz geri atsan çok şeyapmaz heralde?

gomlek pantolon yeterli

gömlek pantol kravat yeterli

terliyorsanız ceket giyin fakat terlemiyorsanız gömlek kravat pantolon yeter. bence gene de ceketi yanınıza alıp orada giymeniz.

İk'ci değilim ama çalıştığım şirkete her gün birileri görüşmeye geliyor. Görüşmeyi yapanların gözünde düzgün bir takım elbise her zaman iyi bir izlenim bırakıyor. Zaten iş görüşmesinin büyük bi kısmı ilüzyon ve kendini satmak üzerine yarım saat ceket giymek o kadar da zor olmasa gerek. Ben de ciddi bi elbise ile iş görüşmesi yapmıştım şimdi pijama model pantolonlarla işe gidiyorum. Özetle ilk izlenim önemli

ceketi elinde taşı. orada giyersin.

sektöre göre değişir. bankacıysan sike sike takım elbise, reklamcıysan kafana göre

iş görülmesinde ne giyeleceğne dair tek kural vardır: Görüşme yapacağın kişi/patron ne giyiyorsa o tarz giyinmelisin.

şirketin yapısı, kurumsallık derecesi, iş alanı ve başvurulan pozisyonda; o şirketin yöneticisi nasıl giyiniyorsa öyle giyinilmelidir.

bol şanslar ve başarılar..

Lacivert

yurtiçi uçuş ise olmaz. yurtdışı ise bilemiyorum.

Doğum tarihi sebebiyle indirim almadıysan bir şey olmaz.

thy ve anadolu jet için konuşuyorum, olmaz.

edit: tc kimlik numaranın da hiç bi önemi yok.

TC kimlin no doğru ise gerisi teferruat. Dert etme.

iyi yolculuklar..

how to make money selling drugs

The Union - The Business Behind Getting High olabilir

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Bonus:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

turk filmi, dram ama duygu somurusu yapmayan; tabutta rovasata, masumiyet, uzerine kader, sonra kiskanmak.

Bunlara ek karpuz kabuğundan gemiler yapmak.

Sonbahar

karpuz kabuğundan gemiler yapmak demeye gelmiştim de denmiş. +1 basayım bari.

piano piano bacaksiz.

Mutluluk var (Talat bulut-özgü namal)

- gemide
- gelecek uzun sürer

zıkkımın kökü. kitabı da çok güzeldi.

umuda yolculuk. (bkz: reise der hoffnung)

Deli Deli Olma
Ağır Roman

korkuyorum anne

duvar

atlıkarınca ama o da konusu itibariyle çok fena. kesinlikle duygu sömürüsü yapmıyor, çat çut beynine, kalbine girişiyor insanın ve bitince çakılı kalıyorsun.

Almanlar herşeyi yer. Bu nedenle;

- pastırma
- rakı
- türk kahvesi (kuru kahveci mehmet efendi)
- çekirdek-kuruyemiş (iyi bir kuruyemişçiden ve taze, paket değil)
- Antep Koçak'tan baklava
- Beypazarı kurusu
- Ankara simiti
- Sahlep (toz halinde tabi!)
- Kestane şekeri

bol şans..

baklava - havaalaninda karakoy gulluoglu urunleri satiliyor.

kuruyemis

turk kahvesi

cevizli sucuk

benim alman cezeryeye bayılmıştı. bitmesin diye bana bile yedirmedi hatta. pişmaniye de olabilir. düzgününden bi hazır çiğköfte bulursan hep birlikte ibrahim tatlısese bağlayabilirsiniz. bizim girişimimiz pek hoş sonuçlanmadı gerçi tattan dolayı.

salep
kuru incir
kuru yemis
turk kahvesi
yogurt
baklava
sucuk-pastirma ustune de iki yumurta kirarsin. bandir bandir yesinler.
borek
soklanmis manti

sucuk götür. hem normal sucuk hem cevizli sucuk. olsa da yesek.

bence sucuk götürme. ben almanyadaki sucuklara bayılmıştım zira. üstelik orada buradakinden çok daha ucuz et.

kadayıf dolması

Yogurt ne lan? Cok farkli gercekten.

Benim yabanci arkadaslar fiskobirlik'in findik ezmesine bayiliyorlar, denenebilir. Ayrica cezerye ve cigkofte +1.

pismaniye +1, bizimkiler kutulari yiyecekti nerdeyse bayiliyorlar pismaniyeye garip geliyor sanirim. ama kalitelisinden al yapisik yapisik olmasin agizda dagilanlardan olsun.

teşekkürler herkese cevaplar için.
baklava ilk aklıma yatan sevmeyeni yok sonuçta -ben hariç-
lakin burdan almanyaya nasıl götüreceğim onu yalnız akar şerbeti yapış yapış olmaz mı? bir de gitmeden alacagım baklava kaç gün taze kalır sizce?

onun dışında, pişmaniye, taze kuruyemiş ve çigköfte şimdilik aklıma yatanlar.

@bisse: geçen yurt dışına giderken baklava götürecektim, şerbeti ve kaymağı bozulur dediler, vazgeçtim. yani havaalanına gitmeden önce alırsan anca kurtarır.
kuru baklava seçeneği var ama onun içinde de kaymak var galiba.

9 bin

Yerel aşiretlerle iş birliği yapıyorlar, yerel kuvvetler garnizon olarka kalırken ışid'in profesyonel ve tecrübeli adamları sıradaki yere saldırıyorlar.

ışid'in farkı askeri bir mantıkla yönetilmesi, komutanları en dindar manyaklardan değil en çok askeri/çatışma tecrübesi olanlardan ve stratejiden anlıyan adamlardan seçiliyor.

başarıları sebebiyle en tecrübeli cihatçılarında hep ışid'e katıldığını düşünürsek az ama tecrübeli ve disipline bir grup oluşturmuşlar

çok yüzeysel bir cevap olacak ama yine de yazayım. taban işid'i destekliyor, zaten bu şekilde ilerliyor bir açıdan.
tabi sadece küçük bir bakışla cevapladım ben. arkada dönenlerden bihaberim.

Baiji'deki rafineriyi de aldıktan sonra resmen petrol zengini oldular.Dünyada şu an daha farklı bir yer edindiler ve devlet refleksiyle resmen malikiyi işgalci statüsüne soktular.
Kontrol altına aldıkları yerlerde halkın taleplerini karşılamakta daha başarılı ve organize biçimde çalışıyorlar.

adamlar kafa kesip futbol oynama tarzı videolarla resmen PR çalışması yaptı, isimlerini duyan korkup kaçıyor zaten karşılarında duracak adam kalmıyor.

- Her işgal ettikleri şehirde önce hapishanelerin kapısını açıp mahkumları silahlandırıp çığ gibi büyüyorlar.

- Silah ve logistik desteği de RTE'den alıyorlar.

- Rehin aldıkları insanların ülkelerinin hükümetlerinden de fidye ile mali sıkıntıyı çözüyorlar. (bizim konsolosluk görevlileri için 100 milyon, kamyon şoförleri için de 50 milyon dolar istiyorlar. Pazarlık devam ediyor)


bu şartlar altında Orta Doğu'da şehir işgal etmek Candy Crush'ta bölüm geçmekten kolay emin ol ki..

zaten değinilmiş bu adamların içinde çok fazla profesyonel savaşçı var. çeçenistan, afganistan, libya, sudan gibi yerlerde savaş tecrübeleri olan adamlar.
ayrıca ışid amerikaya karşı tepkinin en yüksek olduğu sünni ağırlıklı yerlerde ilerledi. musulda zaten içerde kuvvetleri mevcut ki yerel hiçbir direnişle karşılaşmıyorlar. mevzideki askerleri öldürüyorlar sadece ki onlar da 20 li yaşlarında işi askerlik olmayan çocuklar.
ayrıca bu olayı "kuzey ırak petrolünün nereden pazarlanacağı" sorunundan da bağımsız düşünemeyiz. eminim bu adamlara bir şekilde yol verildi.
ek olarak ışid şii topraklarında ilerleyemez. iran şii bölgelerine adamlarını yerleştirmiştir bile. zaten açıklama yaptılar şiiler için kutsal bölgeleri koruyacaklarına dair.

ambd büyükelçilerinden birinin açıklamasını okudum bugün biz silahlandırdık diyolla abdnin beslediği köpekte sağlam oluyor haliyle

kesinlikle o isin icinde bir is var. aksi halde ister halk desteklesin ister bilmemne olsun musulu, baijiyi oyle al gulum diye yar etmezler.

Su'dem, olgunlar sokak

net piknik olabilir mesela

pancar. rakı-meze için ideal. hatta özellikle mezeleri için gidilmeli.

- Meyhanemiz (Şili Meydanı)
- Ayvalık Meze Balık (Tunalı)
- Zarif (Emek 3.Cadde, salaş)
- Nefis (Reşit Galip Caddesi)
- Fıçı (Güvenlik Caddesi, salaş)

yarasın..

Göksu

seni aday gösterseler tayyip denenin karşısına sana da oy veririm.

tayyip'in karşısına babamı koysalar ona oy veririm.

pardon böyle demiyorduk galiba. :)

komedi ya. seçimin heyecanı kaçtı benim açımdan.
reis le bırak boy ölçüşmesini, aynı emel için aday olmaları reis e zul resmen.
neyse en azından ikinci turu olmayacağı kesinleşti.
daha önce reis in yuzde 55 alacağını varsayıyordum, şimdi 60 lara rahat dayanır.
bu kim la? puhahhaha! ne adam bu kemal müdür ya...

ozzpwnz +1

hani hakkında hiçbir şey bilmiyorum. zaten sokaktan adam bile çevirsen rte'den daha kötü olacak değil ya?

muhafazakarlaşan türkiye gerçeğini çok daha net açıklayan bir aday kendisi. ama bu yönden doğru bir hamle gibi gözüküyor, vahim olan da bu aslında. tatava yapıp oy moy vermeyeceğim ama benim ya da çevremin oy vermemesi pek de bir şeyi değiştirmez, değiştirmiyor. merak ettiğim ise, muhafazakarların ve kürtlerin bu adaya nasıl bir tepki verecekleri.

benim gibi islamofobiğin allahı bile "islamofobi'ye karşı çalışmaları" ile ödül alan birine oy verecek. ironi mironi, tatva yapmayıp basıp geçeceğiz mecburen.

o kadar kötülenecek bir adam değil bu. koskoca uluslararası ünü ve tecrübesi olan bir bilim adamı.

Tatava yapmam, basar geçerim.

'çatı aday' ise evet seve seve oy veririm ki AKP faşizminden kurtulmak istiyorsak duygusal değil, mantıksal düşünmeli ve karar vermeliyiz.

çatı aday değil CHP'nin adayıysa (ki öyle olmadığı görülüyor) oy vermem.

Sonuç: AKP'den kurtulmak isteniyorsa bu coğrafyada yaşayan Türk-Kürt-Arap-Çerkez-Gayrımüslim-İslamcı-Laik-Ateist-Erkek-Kadın-Eşcinsel vs. vs her kesimi kapsayan, bilim ve aklın yolundan giden bu tarz bir adaya gönül rahatlığıyla oy ve-re-ce-ğim!

Ayık olun, karşımızdaki tehlikenin farkında olun..

Türkiye'nin İslam hegamonyasından siksen kurtulmayacağının açık göstergesi adam. Verir miyim bilmiyorum ama rte de gelse bu adam da gelse sonuç özgürlükler ve insan hakları açısından aynı olur. Çünkü adamı sırf din yüzünden gösterdikleri bariz ortada.

Oy verir miyim bilmiyorum.

oy vereceğim ama seçileceğini düşünmüyorum.

ya islamcı olacak ya da islamcı olacak öyle mi? yani bu kadar vahim artık durumumuz. kesinlikle ama kesinlikle oy vermeyeceğim. yapılan bu dayatma gerçekten kabul edilebilir gibi değil benim için.

tatava yapma bas geçi her kim ilk dediyse sandığı götüne sokmak istiyorum..

nasıl irite edici nasıl aşağılayıcı bir söz anlatamam..

tayyip e vericem ulan ben oyumu.. ciddi ciddi ona vericem..

bu da dini bir aday ama en azından bilim adamı lan-profesör. Basıp geçeceğiz tabii ki.

açıkçası akademik olarak da saygı gören bir insandır. bu, islam konferansı görevinden falan önce de böyleydi.
ama saygı görmesi ile doğru aday olması başka şeyler, ben doğru aday olduğu konusunda pek iyimser değilim şu anda.

oy vermeyeceğim. yeter artık lan, benim de bir dünya görüşüm, bir fikrim, bir yaşam tarzım, bir hayatı algılayış biçimim var. yaşım 31. doğduğumdan beri bu ülkedeyim. her seferinde yok sayılmaktan, kötünün iyisine tamah etmekten, adam yerine konmamaktan, karşı uca yaklaşmak ve alttan almak zorunda kalan taraf olmaktan bıktım. ekmeleddin ne amına koyayım? yolda görsem selam vermeyeceğim, zerre kadar ortak yönümün bulunmadığı bir islamcıya neden başıma gelmesi için oy vereyim? ne olacaksa olsun amk ülkesine.

hangi tanıdık aday olsa zaten tartışmalar kaçınılmaz olacaktı. bir homojenlik sağlanamazdı.
akşener mi? başbuğ mu? baykal mı? kamer genç mi?
hangisine aday olsa kazanır gözüyle bakıyorduk? şu isimlerden biri de olsa yine eleştiri alacaktı. şu kesimden kesin oy alamaz diyecektik. rte de aynı şekilde rahat rahat eleştirecekti belli kalıplar çevresinde.

peki aynı rte ihsanoğlu'nun adaylığı karşısında aynı tavrı sergileyebilir mi? bence hayır. çünkü o da beklemiyordu bu hamleyi.

muhalefet bilindik, tahmin edilebilen bir aday seçmeyerek cesur bir adım attı kanımca. kalıpların dışına çıktı. boykotun sırası hiç değil. ortak paydada buluşulması gereken şu günlerde hele.

dolayısıyla rte'yi o koltukta görmek istemeyeceğim için gözüm kapalı oy vereceğim.

oy vermeyeceğin diye yırtınıp tatava yapan arkadaşlar.

benim dünya görüşüm bu herifinkiyle bile muhtemelen yüzde yüz zıt, ateistin bayrak taşıyanı, islamofobiğin önde gideniyim ama bir günde değişmez düzen. önce baş belayı defedeceksin, sonra kendi getirdiğini göndermek kolaydır.

düşündüklerimi genel hatlarıyla anlatan bir sözlük entyrisi, @filhafizalibalik güzel özetlemiş, şüphe ile yaklaştığım tek nokta son satırlarında %20'lik pastanın çoğuna yakınını alabileceğine ilişkin iyimser yaklaşımı.

eksisozluk.com

Oy vermem bu saatten sonra. Ne yerlerse yesinler.

ama adam doğru yolu bulmuş, bakın ne demiş:
"Ortadoğu'da son 20 yılda gördüğüm en büyük lider Erdoğan"

trollerin paniği bile adayın doğruluğu hakkında fikir veriyor ayrıca.

sağ kesimden de fazlasıyla oy alacak. ;)

chp nin ankara adayı mansur yavaş dediler... dalga geçtik, yahu bu adamı chp den nasıl adayı gösterirsiniz falan dedik; "aha akp liler korkuyor. demek ki mansur kesin alacak" dediler.
chp nin istanbul adayı sarıgül dediler... yahu bu adam kim, istanbul u yonetmek kim. ego patlaması yaşayan, vatandaşı yumruklayan bir adam kadir bey e rakip olamaz dedik; "aha akp liler korkuyor. demek ki sarıgül kesin alacak." dediler.

yav he heee:) acayip tırstık Ekmelettin den... yahu reis in karşısında bu adamın şansının olmadığını ilkokul çocuğu bile söyler. e biz de bunu soyluyoruz, yine aha korktular oluyoruz... ne diyek beyler?

ya adam yerine koyup cevap vermekle hata ediyoruz zaten biliyorum ama naparsın..

o yüzdendi di mi dönen onca şaibeli sandık? ha evet ya, biz uyduruyoruz onları.

adam senelerdir gördüğü en büyük lider erdoğan olduğu için karşısına aday olmaya karar vermiş zaten. he canım he.

yazının sonunda kimin adayı olduğu belli bu adamın:
m.takvim.com.tr

rte ye vereceğime çalıya çırpıya sürterim, o derece

@sir gawain +1
yeter bence artık.. vermiyorum arkadaşım.. bu kadar basiretsiz adamların olduğu bir tarafı destekleyerek şu anki var olan durumdan da olamıcam artık.. amk ülkesinde en azından istikrar var..
gelemsinler lan.. kapanalım hepimiz, şeriat gelsin, zerre umrumda olursa insan değilim..

mansurda oldugu gibi bi gucler birleskesi olucaksa, voltran icin veririm.

yıllardır medyayı , sosyal medyayı , sokaktaki konuşmaları dinlerim...akpartiyi desteklemeyen birçok kişiden hep aynı şeyi dinledim "akpartiyi destekleyenler neyi desteklediğini bilmeden oy kullanıyor" gibi farklı argümanlar dinledik...

şimdi görüyoruz ki akpartiyi neden destekliyosunuz sorunu soranlar , adayın kim olduğuna bakmaksızın , sadece seçimde recep tayyip erdoğanı devirmek için her yol mübah mantığıyla hareket etmektedir...buna saygı duymakla beraber şöyle bişe de eklemek istiyorum...siz gidip istediğiniz kişiye oy verirsiniz bunda sıkıntı yok fakat her insanın bi siyasi görüşü olmalı...tayyip erdoğan devrilsin mantığı bi siyasi görüş değildir , bu tayyip erdoğanın gücünün göstergesidir...

seçime gelicek olursak tayyip erdoğanın bu saatten sonra bu adaya karşı şansının çok yüksek olduğunu düşünmekteyim...

twitter.com

ona da oy vermem. onun rakibine de. oy vermeye gitmem bu sefer.

Oy vermeye gitmeyince rte mucizevi bir şekilde cumhurbaskanlığı seçiminden çekilmeyecek. Tek rakibi olan adama da oy gitmeyince kim kazanacak? Tayyip ne zaman gidecek ya uff diyerek dolasirsiniz etrafta. En azından şansımizi değerlendirelim.

tanımıyordum.
tanımıyorum.
3-5 satır okudum hakkında.
veririm.
doğru mu?
değil.

böyle de acınacak haldeyiz.

ikö genel sekreteri olduğu dönemde o kadar etkisiz oldu, o kadar beceriksiz bir yönetim sergiledi ki, tam bizim başımıza uygun diye düşünüyorum.

twitter.com

vicky cristina barcelona geldi aklıma.
www.imdb.com

2 kadın 1 erkek değil, 2 erkek 1 kadın bahsettiğim filmde hanımlar beyler.. ''vicky cristina barcelona'' değil yani

ah çok pardon. üçlü olunca kafa direk ona gitti tabi...
sonradan y tu mama tambien geldi ama başında dediğin gibi bir sevişme yoktu yanlış hatırlamıyorsam. zaten kadın sarışın değil bir kere...

şunlardan biri bence: www.listal.com

yakaladık @kisa bisey olsun istemistim. eyw..

www.listal.com

Intouchables
Little miss sunshine

Geçenlerde birilerine de önerdim galiba
(bkz: Moonrise Kingdom)
www.imdb.com

Öyle durumlarda Eyvah Eyyvah'ı izliyorum ya da Döngel Karhanesi'ni, rahatlatıcı.

good bye lenin

www.imdb.com Taare Zameen Par

Im Juli (Temmuz'da)

bunların çoğunu izledim de Intouchables ve Taare Zameen Par'a bakıcam. bi onlari izlemediydim. goodbye lenin'i çok izledim ama hakikatten tam ruh halime uygun gibi. ağlarım da yüzüm de güler.
şu izlemediklerime bi bakayım da bakarsın üçünü arka arkaya izlerim..

varsa daha böyle filmler yazıversenize. önümüzdeki günlerde de ihtiyacacım olacak gibi...
iyi ki varsınız!!

starbuck.
azıcık ağlatan ama enteresan gelecek bir film: café de flore.
her

ben bu gibi durumlarda pride and prejudice izliyorum gerçi.

her şey çok güzel olacak
being there
crazy stupid love
midnight in paris
forgetting sarah marshall

- big fish
- what dreams may come
- wristcutters: a love story

1) Mutlaka 'to do list' hazırlayarak çalış. Öncelik sırası olmadan günlük işlerini tek tek yaz.
2) Öncelik sırasına göre sırala.
3) Saban 9.00-11.00 arası öncelikli olmayan işlerle oyalan ( müzik dinleyerek, bi yandan Facebook/Twitter'a bakarak ypılabilecek işleri yavaş yavaş temizle.
4) Öğle yemeği zamanı gelmeden öncelikli işlerden birine (rakam ile 1) başla ve o işi bitirmeden yemeğe gitme.
5) Yemek ye
6) Yemekten sonra pencereyi aç temiz hava al derin derin ve 'to do list'teki en öncelikli işe başla
.
..
...
....

bu sistemle rutine bağlarsın. Öncelikli işler ve deadline'ları belirlemezsen götün sıkışmayacaktır ve verimli çalışma nedir bilemeceksin.

kolay gele..

ps: gündüz saatlerinde uyuşturucu kullanma..

doktora gidip b12 düzeyini ölçtür, azsa dodex iğnesi vurdur, bu konuyu tekrar inceleyelim. + omega 3 alman gerek bence.

Eger bunun huyun oldugunu hissediyorsan, ki bence icten ice hissediyorsundur, can cikar huy cikmazmis :) ben birkac huyumu tespit ettim mesela yillar icinde, aman neysem oyum dedim, huyuma-suyuma gore gitmeye calisiyorum artik. Yoksa bir sikinti hissi geliyor, kasiliyorum :s

zeki demirkubuz itiraf, yeralti. onur ünlü'nün bilumum filmleri.

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak
Dedemin İnsanları
Deli Deli Olma
Jin
Yüreğine Sor
Eksik Sayfalar (Yabancı versiyonu için 'Exam' )
Barda
Masumiyet
Kader
Sonsuz
Toprağın Çocukları
Karşı Pencere
40
Zenne
Kirpi
Devrimden Sonra
Vay Arkadaş
Aşk Tesadüfleri Sever
İncir Receli
Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?
Yazı Tura
Polis
Takva
Anlat İstanbul
Yahşi Batı
Vavien
Ejder Kapanı
Soul Kitchen
Başka Dilde Aşk
Küçük Kadın Büyük Aşk
Hayat Var
Devrim Arabaları
Bir Ticaret Masalı
Mustafa Hakkında Herşey

bonus: Crossing the Bridge: The Sound of Istanbul
bonus 2: Anadolu'nun Kayıp Şarkıları

iyi seyirler,

bir zamanlar anadolu'da

Kişisine bağlı. Öncelikle çok yakınımdaki sayılı kişilerinkine değer veririm genelde. Onun dışındaki insanlar için saygı duyduğum biri olması lazım ciddiye almam için, sadece eleştiride değil, genel muhabbet vs anlamında da.

aşırı nefret sezmediğim her eleştiriyi dışarıya yansıtmasam da ciddiye alırım. insana bağlı eleştiri kabul etmek de tam anlamıyla eleştiri kabul etmek ya da değerlendirmek olmaz. hoşuma gideni alırım o zaman. eleştiri eleştiridir. her yazılandan temiz bir sonuç çıkarırım.

kişiliği oturmuş bir insan sizi tanımayan birisinden aldığı eleştiriyi zaten önce akıl mantık süzgecinden geçirir doğruysa hak verir değilse saçmalama der geçer gider.

burada eleştiri sizi az çok tanıyan birisinden geliyorsa istediğiniz kadar karşı çıkıp sinirlenin ilk etapta, daha sonra durup düşünmeniz yararınıza olacaktır.

ben en son atar yapıp sonra kendi kendime eleştiriyi doğru bulup üstüne birde o yanımı düzelttim. dışardan umursamaz gibi görünen birisiyim güya.

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanların eleştirilerini ya da daha doğru tanımıyla saldırılarını ciddiye alamıyorum. duyuru için geçerli tabii bu, günlük hayatta bu tarz saldırılara maruz kalmıyorum.

fikirlerine, tavrına, bilgisine saygı duyduğum insanların eleştirisini ciddiye alırım. saygı duyma aşamasına gelmek zordur lakin.

Bazen niyetim hiç öyle olmadığı halde kaba olabiliyorum. O zaman kibarca dalga geçenler karşısında utanıp, hemen toparlıyorum kendimi. Fakat, misal sözlükte, aşırı tepki verenler, ayar vermeye çalışan kişiler zerre umrumda olmuyor.

Reel hayatımda beni eleştirenin kim olduğu ve hangi üslubla söylediği önemli. Saldırgan bi tutumsa hiç umursamam, hatta daha da abartırım. :) Yok kibarca söylenmişse dikkat ederim.

yapıcı olduğu noktada ciddiye alıyorum. "böyle yapma, şöyle gitme, şöyle davranma.." ee nası yapayım dediğimde evelemece gevelemece cevap alıyorsam sallamam.

Gerçek hayatta soruyosan, eleştirilmek istiyorum ama yeterince eleştiren olmuyor. Çünkü bilirsin buralarda tuhaf bir tutum var o konuda. Aman yannış annamasın, aman incinmesin, aman feelingleri hurt olmasın gibi abartılan bir yaklaşım var. Halbüse, bak gardaşım, sen iy, has adamsın da, şunnarı şunnarı bööle yapmasan, daha da iy olacan, türünden bir geribildirimi özlüyorum. Bir keresinde, şu anki âmirim ciddi bi fırça emaili döşendiydi yurtdışından. (O sırada seyahatteydi). Ben de onu neden öyle yaptığımı madde madde izah eden ve sonunda da, I would love to go over these steps of the process together to analyze my wrongdoing when you are backvâri bi cevap yazdım. Bi daha da lâfını bile etmedi seyahatten döndüğünde. O kadar şiddetli fırçaya sebep olacak birikim yerine, gelse arada bir, bak aslanım, şuraya bi ince ayar çek! dese, çok daha makbule geçecek. Genel olarak eleştirisizlik, finger pointing'in tü kaka olması kültürü hâkim biliyosun. En hafifi, laf sokmaktan başlayıp lafla lince kadar uzanan bir kültürden geliyor olduğum için, çok da şikâyetçi değilim bu durumdan tabii! Orama toma, burama to ortamından, kreş ortamına geçmişsin gibi oluyo. Ama yapıcı eleştirinin eksikliğini de biraz hissediyorum doğrusu.

Burda bana 3 kişi mesaj attı ve niye şive kastığımı sordu. Ben de genel olarak insanların ne düşündüğünü sordum. Şiveden rahatsız olanların 3 kişiden fazla olduğunu görünce de, elime biraz çeki düzen verdim.

Ama hakâret edenler olduğunda çok ciddiye alasım gelmiyo çünkü hakâret edilmesi gereken biri olduğumu pek düşünmüyorum.

Eleştiren kişinin eleştirirken eleştirilen kişinin gözlerine bakıp bakmadığına göre...

Eleştirirken sol göze bakıyorsa sallamıyorum. Sağ göze bakıyorsa iyi niyetli olduğunu ve olumlu bir eleştiri olduğunu düşünerek ciddiye alıyorum.

Dene.. Kesin çalışıyor

ps: Freud'un askerleriyiz

Iyiligimi istediklerine "kesin" emin oldugum kisiler; anne, baba, kardes, yegenim, esim ve bir tane arkadasimi tamamen ciddiye alirim. "Bekara kari bosamak kolay, davulun sesi uzaktan hos gelir" temali kisi ve onlarin elestrilerini en azindan saygi olsun diye dinler, aninda gecerim. Bir de mesleki yeterlilikte benden birikimli olanlari dinler, kendimle bagdastirabiliyor ozumseyebiliyorsam degerlendiririm. Yoksa yine direkt gecerim. Herkes kendine baksin, kendi derdine yansin valla, uc gunluk hayatimi milletin agzina bakarak geciremem.

görüşlerini dikkate alacağım biriyse ister istemez ciddiye alıyorum. zaten böyle insanlar gerekli olmadan bir şeyi söylemez ve söyleyeceklerini de düşünür söylerler. ama sadece eleştirmek için eleştiren, "haters gonna hate" odağında kötü niyetiyle konuştuğunu sezdiğim kişileri ciddiye almam hatta ne haddine diye bayağı kızarım.

hararet isaretidir o efendim. motor soguktur maviyken. isiniyor iste gidince o da gorevim bitti diye sonuyor.

bir de fazla hararet yapinca kirmizi olur o arkadas. umarim gormezseniz o zamanlari.

MAVİ: aracı ısıtmadan hareket etmişsin. Aracın motoru ısınınca kendiliğinden söner

KIRMIZI: El frenin çekik. İndir öyle hareket et

not: Aracın kullanım klavuzuna bak buraya yazacağına. Bu tembellik ve kolaycılık bitiriyor bizi. Eşeğe biner gibi arabaya binilmez (çok masraf çıkarır)

iyi yolculuklar,

abi bi taktik görmüştüm, şişeyi ıslak mendille mi, normal peçeteyle mi ne sarıyorlardı 5 dakikada deli gibi soğuyormuş.

bira yaklaşık -2 derecede donar. bu da buzlukta o biraların patlayacağı anlamına gelir.

@sttc he o biraları içmek için dışarı çıkarmıyacağım yani ben?

içindeki alkol oranına göre değişir. normal bira olduğunu düşünerek cevap veriyorum:

21 dereceden 4 dereceye (-18lik dolapta ve biranın 330 cl olduğunu varsayarsak) yaklaşık 14 dk. Yaklaşık diyorum çünkü bira şişe mi kutumu bilemediğimden tam hesap yapamıyorum.

ps: Kimya değil fizik

ps 2: Birayı ıslat sonra buzluğa at daha hızlı soğuyacaktır.

ps 3: Bardağı ıslatıp buzluğa at donsun. Birayı o bardakta iç

yarasın..

ana kaynaktan yani mail server'ından silmen gerekiyor. Mac'in Mail programı her gönder/al dediğinde ana server'dan çekiyor tüm çöp kutusunuz.

alterntif yol: Mail ayarlarından /Posta kutusu davranışları kısmından 'silinmiş iletileri sunucuda sakla' kısmındaki tiki kaldır.

Ben tanışma faslında genelde dinlemem isimleri o yüzden hatırlama ihtimalim olmuyor. Daha sonra o kişiyle tekrar görüşeceksek, bir şekilde adını öğreniyorum. Ondan sonra da pek unutmam. Özel bir yöntemim yok yani.

ben de. soruyorum tekrar, "kusura bakma isim konusunda çok aptalım malım ben hehe" diye şirinlik yapıyorum.

10-15 kisinin adlarini kisa bir sohbetten sonra ogrenebiliyorum hemen.sohbet benim merak ettiklerimi sorarak ilerliyorsa bu is cok kolay oluyor.

hic tutamiyorum. ozellikle ilk tanismalarda. embesil gibi hissediyorum kendimi :(

soyle bir sey okumustum
ismni daha once soyledigi halde bilmediginiz kisiye karsi mahcup olmamak icin su konusma tavsiye ediliyor

+pardon isim neydi
-ruknettin. daha once de soylemistim ya!
+ismini biliyorum soyadini sormustum yanlis anladin heralde:) (isim ogrenilir)

Ben isim hatırlıyorum ama yüz hatırlamıyorum. Dolayısıyla da kafamdaki isimlerin bir yüz karşılığı yok. Milleti tanımadığım için görünce selam da veremiyorum. Yeniden tanıştığımızda ise isim soruyorum, çünkü isimle yüzü tekrar eşleştirmem gerekiyor.

Şöyle ki 15 yaşında Can diye bir çocuk vardı, ilk gördüğümde hoşlanmıştım. Adını hala hatırlıyorum ama ikinci gördüğümde tanımamıştım.

(bkz: amnezi)

bazen her gun gordugum insanlarin bile ismini unutuyorum ben! is, okul arkadaslarimin falan da... bu durumlarda varsa facebook sayfalarini aklima getirmeye calisip (gorsel hafiza olaylari sanirim) oyle hatirliyorum.

yeni tanistigim insanlarinkini zaten sormuyorum nasilsa unutucam diye :)

tutmuyorum!
gerekli biri olursa zaten unutmuyorum.
sivil toplum işinde gönüllü çalıştığım için son 10 yılda hayatıma binlerce gerekli gereksiz insan girdi. hepsinin anısı az çok beynimde. isimler kayıp. ihtiyaç duyarsam illa biri hatırlatıyor...

isimleri dinlemiyorum.
eğer tanıştığım kişiyle daha sonra görüşmem gerekirse bir şekilde adını buluyorum.

karşındaki adını söylediğinde yüzüne bakarak içinden kişinin adını 10-15 kez tekrarla. unutmayacaksın

kişinin söylediği isimle aynı isimdeki bir yakınımı/tanıdığımı ya da ünlüyü düşünüyorum 2 saniyeliğine :) sonra hiç unutmuyorum.

tanistiktan sonra memnun oldum x yada nasilsin x diye konusmak faydali olabilir

kulaklığın mikrofonu bozulmuş. yenisini al

Daha önce sorulmuş bu soru, cevap olarak mihrabat korusu denmiş, bölüm sayısı verilmemiş ama bir görsellerine bakın isterseniz..

Mihrabat Korusu (sadece ilk bölüm değil çay içilen her sahne koru içerisinde İBB'nin işlettiği tesiste çekildi)

çok teşekkür ederim, bakacağım şimdi fotoğraflarına (:

mazot 14 karbon yapılı, benzin 9 karbon yapılı. mazotu elde etmek daha az rafineri işlemi gerekiyor, dolayısıyla daha ucuz

uzman degilim ama, mazotun üretim maliyetinin benzinden daha fazla oldugunu biliyorum. yurtdisinda mazotun benzinden pahaliya satima nedeni de bu diye biliyorum.

Patrol hidrokarbon (HC) yapısındadır. Benzin de aynı şekilde..

En az maliyetle önce benzin elde edilir. Üretilen benzin vs. yan maddelerin artıkları diyebileceğimiz az gelişmiş HC bileşenleri (mazot) gibi atık gibi düşünülebilir. Bu nedenle sorunu cevabı;

önce (üretmek kolay ederi yüksek) BENZİN
sonra (üretmez daha zaman alıcı ama ederi düşük, çünkü bir nevi posa) MAZOT

bikac kaynak incelendiginde türkiyede benzinden alinan vergi oraninin mazota göre fazla oldugu görülüyor.

Milliyetin 12Mart2013 haberine göre: Benzinde ÖTV 2.17 TL/litre iken motorinde 1.60 TL/litredir.

2010 Ocak Rafineri cikis fiyatlari da söyle:

95 Oktan benzin: 0,89 tl
Motorin: 1,02 tl

Ayrica bir Tüpras yetkilisi 100 ton petrolden 48 ton benzin, 18 ton motorin ve 11 ton lpg cikiyor, bu değişmez bir kimya kuralı diyor. Mazot maliyetinde bunun önemli etkisi olsa gerek..

en.wikipedia.org:Petroleum_distillation.png

Resimde gördüğün gibi benzin üretmek mazot üretmeye engel değil. Distilasyon ünitesinden önce benzin alınıyor. Mazot daha sonra alınıyor.

spigen - armor serisi gayet etkili. herhangi bir dolgu malzemesi içermeyen, şok emici özelliği olmayan cüzdan / flip tarzı kılıflar sadece kozmetik çiziklere karşı koruyor.

BUMBER denilen dış çerçeveyi kotuyan metal korunaklar dışında hepsi haram..

image.dhgate.com

Telefonu en çirkin yapan kılıf en iyi koruyandır. Ttec mi ne öyle bir markanun kılıfını almıştım kaç sene şantiyelerde bana mısın demedi.

şimdi markasını falan bilmiyorum ama "dağcı kılıfı" denen bir kılıf var. amcam çocukları yüzünden aldı. çocuklar telefonu duvara fırlatsa da bişey olmuyor. ki fırlatıyorlar da.

www.lunatik.com

Telefonu yere fırlatıyorum bir şey olmuyor. Ama bu günlük kullanım için uygun sayılmaz tabii

normal su olmaz. lens uyumluysa, lensle uyu.
solüsyon dışında bir çözümü yok çünkü.

arkadaşının evinde suni göz yaşı var mı? yani batmalarda falan kullanılan?
içeriği lens suyuyla aynıdır

Madem daha once lenslerinle uyumussun demek ki uyumlu bu gece de yativer :)

Çay bardağına tükür bol miktarda içine koy lensleri. Sabah ağzını suyla çalkala ve sonra lensleri ağzında ıslat bir süre. Sonra tak.

(evet pek sevimli bi yöntem değil ama 'antiseptik' bulabileceğin tek sıvı tükürüğün şuan, ya da nöbetçi eczane kovalayacaksın)

Kolay gelsin..

tükürük yapma sakın bu arada.

ben de 3-4 defa uyudum lenslerimle. gözlerim lens takmaya normal şartlarda bile uygun değilken hiçbi rahatsızlık hissetmedim.

Bence yarim saat gec uyu ama nobetci eczane bul
hakikaten sabah pisman edici bi hal aliyo
Gozlerine yapma bunu

çay bardaklarını su ile doldur. kaskatı kesilecekler, dikkat et. daha sonra eve dönerken lens solüsyonuna koyarsın.

1.olasılık: Sana sorup seni travmatik olarak tetikleyebileceğinden korktuğu soruları soracak. Detay alacak.
2.olasık: Şizofreniden korkuyor o yüzden senin söylediklerinle onunkileri karşılaştıracak ve senin doğrularımı yoksa doğru olarak kendini kandırdığın yalanlarla mı yaşıyorsun onu kontrol edecek.

merak etme, her iki durumda da senin iyi olman için çağırıyor arkadaşını.

geçmiş olsun..

Şizofren şüphesi

ne sorarsa kötü olur? ya da ne sormasını istemezsin?

muhtemelen bu suallere de cevap olacak ne soracakları.

yapar. makine çalışır çalışmaz açılıyor o kapak ve makine su alarak köpürtme işlemine geçiyor.
Eskiden toz deterjan yaygın olduğundan o hazneler kullanıldı. şimdi tablet ve sıvı deterjanlar çıktı ve işlevsel bi aparat olarak kaldı kapaklar.

çatal, bıcakları koyduğun sepete 1 tane tablet koyman yeterli.

kolay gelsin..

bazi programlarda once bir tur durulama yapip suyu bosaltiyor. fayfa'nin cevabindan bu asamadaki soguk suyun tablet ve kapsul icin sorun olmadigini anliyoruz ama toz ve sivi deterjan icin ayni seyi soyleyemeyiz.

Hostes, pilot ?

Bizim sektör. Endüstriyel otomasyon.

şöförlük

ilaç mümessili (reprezant)

tuccar

banka müfettişliği

edit: daha doğrusu bütün müfettişler.

Bir kimse de demiyor ki gemi kaptanlığı.

gemi kaptanı çok net.

pilot- hostes- gemi kaptanlığı-gemi personeli-banka müfettişleri-reprezantlar-mağaza denetçileri-herhangi bir firmanın bölge müdürleri, müdüriyet personeli,

en.wikipedia.org

kriterlerin ne olduğunu söylemeden önce. (bkz: gecko ) (bkz: webkit ) (bkz: trident) gibi keywordleri vereyim de olası yanlış anlaşılmaların önüne geçeyim.

www1.ihale.gov.tr

@skinoskesama bu 2002 yılı tasarısı. İhale konusu büyük rant olduğundan AKP sürekli değiştirdi KİK'in bakanlığını.


2013 itibariyle son durum nedir? Soru bu

KİK bir üst kuruldur. Aynı zamanda Maliye Bakanlığının ilişkili kurumudur.

memeliyse evet.

kedi köpek görüyor, eminim.
ama, yılda 1 falan.

tavşan.

Tüm cevapları tiklemişsin ama bazı cevaplar yanlış!

CEVAP: Kedi, köpek, at, koyun gibi hayvanlarda belirli mevsimlerde ortaya çıkmasına karşılık (mevsime bağlı östrus) , kimi türlerde örneğin sığır ve domuzlarda tüm yıl boyunca devam eder. Kedi ve köpek mevsime bağlı (6 ayda bir) tek kızgınlık gösterirken, koyun ve at belirli mevsimlerde birden fazla kızgınlık gösterir.

Ovulasyonun şekillenme mekanizmalarıda hayvan türleri arasında farklılık gösterir. Kimi türlerde örneğin sığır, koyun, domuz ve atta ovulasyonun oluşumu çiftleşmeye bağlı değilken, kedi ve tavşanda çiftleşme sırasında provoke olarak ovulasyon oluşmaktadır.

Bakımınasıl yapılır sorusunun ucu çok açık? Hangi hayvana sahipsin?
Köpek gibi büyük bi hayvansa ve ev içerisinde bakıyorsan pet shop'larda satılan pedlerden alır bağlarsın.
Diğer büyük baş hayvanlar outdoor yaşadından bakımı falan olmaz. Sal gitsin hayvan kendi kendini temizler doğası gereği. Tavşan besliyorsan da o zaman sen peşinden gezip temizleyeceksin o kanı, ped vs. tutmaz küçük hayvana.

ps: Ped bağlamaya karşıyım ayrıca. Hayvanın doğasına aykırıdır ve psikolojik olarak olumsuz etkiler.

şirketin legal bölümü yok mu? onlar bu kanunun bu sene yürürlüğe girdiğini biliyordur. onlar bu işi organize etmesi için işyeri kaynaklarına haber salabilir, dolayısıyla iş ciddiye binebilir. bu işin kaydını tutması gerekenler de tutar, daha fazla önlem alınır belki böylece. şirketiniz zaten iş güvenliği açısından işyeri risk analizi yaptırmak durumunda.

Birçok insan bu durumdan bi haber; ama sgklılar hastanede işi bitince "Taburcu onay formu yani Hastane çıkış belgesi alabiliyor.

dostum şirketin iş güvenliği uzmanı vardır, veya olması gerekir. onu bul, sorununu çözecektir.

iş güvenliği uzmanı da yoksa işyeri hekimini bulabilir, durumu açıklayabilirsin.

ikisi de yoksa alo 170'den bu konularda şikayette bulunabilirsin.

şirketin legal departmanı yurtdışında, Türkiye'de yerel bir legal departman yok. buranın kanunlarını bilmek zorunda mı o departman bilmiyorum, ama olmadı kanundan alıntı yaparak bildirebilirim durumu belki...

@eksi sozluk e bir daha geldim - şirketin iş güvenliği uzmanı da bu örtbas eden departmanda zaten. büyük ihtimalle müdürü baskılıyo onu ama, yoksa kendisi bu tip bi işe kalkışacak birisi değil...