Giriş
(8)

Ofiste odaklanma problemi

harmanyeri
Ofiste diğer çalışanların aralarında fazlaca sohbet etmesi sebebiyle odaklanma problemi yaşıyor olsanız,kendilerine söylemeniz durumunda mutlaka alınacaklar ve kendileriyle ilişkiniz bozulacaksa,konuyu yöneticiye açmanız durumunda onlar kadar konuşmayan olarak sizin söylediğiniz anlaşılacaksa,kulakl
Ofiste diğer çalışanların aralarında fazlaca sohbet etmesi sebebiyle odaklanma problemi yaşıyor olsanız,
kendilerine söylemeniz durumunda mutlaka alınacaklar ve kendileriyle ilişkiniz bozulacaksa,
konuyu yöneticiye açmanız durumunda onlar kadar konuşmayan olarak sizin söylediğiniz anlaşılacaksa,
kulaklık takma veya başka bir yerden çalışma imkanı yok ise
ne yapardınız?
0
harmanyeri
(24.10.25)
"Tanrım lütfen daha az konuşsunlar" diye yalvarırdım.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(24.10.25)
tak kulaklığı aç müziğini podcastini bak keyfine bro
+1
messina123
(24.10.25)
Başkalarını rahatsız edecek derecede fazlaca konuşma, genelde boş kalmaktan kaynaklanıyor. İş yerinde verimlilik açısından onlara yeni görevler verilmesi hususunda plan , projeler yapar üstlere sunulabilir mesela.
Ama bunları yönetime birden ardı ardına bildirimlerle değil geniş zaman aralığına yayın.
Amacımız tabi ki bu gürültücü kimselere eziyet, yağcılık, kişisel maddi bir menfaat değil, kurumumuza biraz faydanın dokunması.
O kimseler ilkokul hayatlatında öğretmenden ödev isteyen çalışkan öğrenciye de karşı çıkmışlardı.
imgflip.com
0
diyecevaplandı
(24.10.25)
o saçma muhabbetlere katılıyormuş gibi yapar içten içe gülerdim. ciddiye aldıkça büyür bunlar kafada çünkü. mottomuz "çok da fifi" yani
0
Improbable
(24.10.25)
eğer sevmediğim insanlarsa, katlanamayacak kadar kötüyse istifa ederdim. bu çözüm için ağırsa yerinin değişmesini de isteyebilirsin.
-1
Başka
(24.10.25)
@Improbable +1

siz sanki zaten konsantre olamayacakmışsınız da, başkalarını bahane ediyormuşsunuz gibi geldi. kafaya takmazsanız rahatlarsınız. takın kulak üstü bir kulaklık, rahatlayın. hem duymazsınız, hem de kulaklık taktığınız belli olur. soran olursa, çok ses oluyor, o yüzden takıyorum dersiniz. yoksa gidip amirinize "amirim bunlar çok konuşuyor" diye ilkokul 3'teki gibi şikayet mi edeceksiniz?
0
co2s2
(24.10.25)
verdiğiniz problem tarifi "iletişim kurmadan derdimi nasıl anlatırım?" gibi bir ifadeye dönüşüyor.
i-le-ti-şim kur-ma-lı-sı-nız
0
Etanglement
(24.10.25)
kulak tıkacı tak. soracaklardır. çok konuşma var odaklanamıyorum dersin. mesaj iletilir.
0
archmeister8
(24.10.25)
(5)

Hazır ekmek hamuruna yumurta eklemek

selamun aleykum kitty
Hazır alınmış (kabarmış halde kullanıma hazır) mayalı ekmek hamuruna yumurta ekleyip poğaça yapsam nolur sizce iner mi hamur
Hazır alınmış (kabarmış halde kullanıma hazır) mayalı ekmek hamuruna yumurta ekleyip poğaça yapsam nolur sizce iner mi hamur
0
selamun aleykum kitty
(21.10.25)
Hamura eklemeye çalışma, yumurtanın sadece sarısını bir kapta çırp ve fırına atmadan önce hamurların üstlerine fırçayla sür

youtu.be
2.20 zamanı
0
grimavi
(21.10.25)
Eklemem lazım çünkü yumurtalı bi poğaça yapmam gerek :(
0
🌸selamun aleykum kitty
(21.10.25)
bir miktar inecektir illa ki.. ama ne olacak ki, 15 lira bir ekmek hamuru, 5 lira yumurta. 2 tane de bulaşık yıkayacaksınız?!? deneyin, sonuçları bize de bildirin.
+1
co2s2
(21.10.25)
Misafirlere rezil olmayalım da bildiririm
0
🌸selamun aleykum kitty
(21.10.25)
hamuru ikiye bölün, yarısını yumurtalı yapın. yarısı garanti yarısı deneysel.
+1
Etanglement
(22.10.25)
(5)

adhd arkadaşla çalışmak

duyurukullanıcısı
bir arkadaşım var çok güzel adhd. teşhisli vs. bir süre tedavi de görmüş ama sallamıyor fazla.arkadaşla herhangi bir şeyi tamamlamak çok mümkün değil. daldan dala atlıyor. cuma şunu yapalım desek perşembe olduğunda ben çarşamba yaptım falan diyor. kötü bir niyeti yok ama yani temel amaçlardan sürekl
bir arkadaşım var çok güzel adhd. teşhisli vs. bir süre tedavi de görmüş ama sallamıyor fazla.

arkadaşla herhangi bir şeyi tamamlamak çok mümkün değil. daldan dala atlıyor. cuma şunu yapalım desek perşembe olduğunda ben çarşamba yaptım falan diyor. kötü bir niyeti yok ama yani temel amaçlardan sürekli sapıyor.

arkadaş ile bir iş yapalım dedik. hiç bir yol alamıyoruz. sürekli ayrıntılarda kayboluyor. ben tüm fizibiliteyi yapıyorum, ütünü çıkartıyorum, fiyatlandırma,
imalat, ürün geliştirme hatta müşteri bulma bile bende. elemanın sadece bir sunum hazırlayarak kendi networkündeki firmalara gitmesi gerekiyor.

mart ayından beri bekliyoruz.

en son yapılması gerekenler diye resmi bir mail attım. madde madde yazdım. tamam yapıcam dedi. işe başlıyor 5dk sonra bambaşka bir yerde buluyor kendini.

maddi durumu iyi o sebeple benim gibi üstüne düşmüyor işlerin. en son geçenlerde dayanamadım "psikiatristinle görüşüyor musun ne dedi en son sende var biraz adhd falan" dedim. görüşüyorum vs dedi. anlamadı yani.

ben bu arkadaşla çalışmayı bırakayım mı? yoksa bir şekilde orta yol bulmaya çalışayım mı?

orta yolda şöyle sürekli küçük hatırlatma ve assigmentlar vereceğim deadline'lı takip et diyeceğim. vs

zor valla benim için.

bende obsesifsporluyum şahsen.
0
duyurukullanıcısı
(02.09.25)
en yakin arkadasim adhd, ben cok denedim birlikte bir seyler yapmayi, kendisi biliyor teshisli ilac da aliyor yani farkindaligi yuksek ama olmadi yapamadik, peek gondemleri oluyor, o donemde cok guzel is cikariyorlar sonra bir anda yok oluyordu benimki. hala canimin ici arkadasim ama is yapacagimi sanmiyorum. yapacaksaniz da bunlari bilerek gireceksiniz ve o yapmasa da isleyecek bir sistem kurmaniz gerekecek.
0
kassiopeia
(02.09.25)
Selam ben de teşhisli adhdspor. Buna rağmen uzun dönem ceo officede raporlama/proje yönetimi yaptım. Şirkette başka adhd olan liderler ile de çalışma fırsatım oldu.

Her adhd aynı olmayabiliyor. Birine olan çözüm diğerine uymayabiliyor. Öncelikli tavsiyem lütfen adhd veya psikiyatri hakkında konusmayın. Önce siz kendiniz için bir rahatlayın ve ilişkiye sıfırdan başlayın. Önemli olan arkadasın deadline lara uyması. Kalanına karısmayın. Beklentiler net olsun. Deadline a uyduğu sürece sorun olmaz. Hatta daha yaratıcı farklı düşüncelerle de geleceğine eminim.

Ben kendimden yola cıkarak tecrübemden bahsedebilirim.
Çarşamba yapmış olabilir. Bunda problem yok. Bazen beyin rahatlamak icin farklı görevler yapıp dinlenmeyi sever. Önemli olan deadline a uymak.

Arkadaşın biraz sıkıştırılması gerek - mobbing tarzında değil tabii ki - hatırlatma da pek işe yaramaz direkt update istemeniz lazım haftalık olarak. Sıkıştığında iş yapacak. Her hafta carsamba/perşembe günü haftalık updatei yazılı isteyebilirsiniz. Hangi programları kullanıyorsunuz bilmiyorum ama her hafta icin ayrı excel dosyaları oluşturup atabilir. (Tek excelde de yapabilir ama bu sefer onda da kaybolacak düzenleyecek vs) Mesela bunu perşembe isterseniz pazartesi plan yapıp salı çarşamba yapacak. Siz de gün sonuna kadar atmazsa bekliyorum diye hatırlatma yaparsınız.

Eğer yöneticisi değil baska ekipten biriyseniz haftalık 10dk catchup toplantısı yaparsınız. Hızlıca konusursunuz. Kendi tarafında yapılacaklar listesini bi zahmet o hazırlasın. Toplantıya vaktiniz olmasa bile takvimde dursun. Hatırlatıcı olarak görev yapar.

Anladıgı dilden biraz konusmak lazım. Ben şanslıydım kimse işi nasıl ve ne zaman yaptıgıma değil sonuca ve deadline a odaklanırlardı. Detaylarda kayboldugum zaman ceo gibi düsün böyle gereksiz seyleri duymak ister miydin ne duymak istersin diye bir sekilde büyük resme alıstırdılar. Yine detaylarda kayboluyordum ama bunu sunmuyordum. Detayları anlayınca kafada daha net oturuyor.

Ben normal fonksiyonlarımda calısabilmek icin kendimle çok uğraştım bu arada. Karşı tarafın da bu konuda istekli olması gerekli. Adhd yim yapamıyorum diye bahane olmamalı, adhd yim farklı şekilde yapabiliyorum demeli.
0
jazzabel
(02.09.25)
Bana arkadaşınız sadece uyuz ve önemsemiyor gibi geldi. siz de takılmişsiniz onemsetmek icin ya da onemser diye. yani is yapmaya devam edecekseniz bunu ben evlenince duzelir/değişir mantigina benzetirdim.

yukarıda farklı ornekler de verilmiş.

Her şeye ben adhdyim napayim diyen oysa da bu adhd'den daha farklı bir psikolojik sorun olsa gerek.
0
encokbenisevinnolur
(02.09.25)
kendinize göre düşünerek az ve basit iş vermeyin, onun output kapasitesi verdiğiniz işin nicelik ve niteliğine göre de değişir. Yani 2 iş verince birini yapmıyor fakat 20+ işi olduğu zaman günde 5-6 işi halledebilir. Yenilik, aciliyet, bilinmezlik taraflarını o arkadaş almalı. ilaveten iletişimleri yazılı götürmek hem sizin haklarınızı korur hem de karşı tarafa bir rehber olarak kalır. başka işe atlamaktan ayrı olarak aynı belli başlı bir işin içinde de kaybolunabilir. bunlara mahal vermeyecek şekilde vazifelendirme gerekir. ilaveten aynı ortamda çalışmak faydalıdır. izole kalmamalı.
son olarak, ilaç oldukça büyük etki yaratır fakat şahıs hırçınlaşabilir, ya da azla odaklanıp bu defa da bu yüzden uzatabilir. bunlara karşı hazırlıklı olunuz.
istekli bir dehb'li birey oldukça iyi performans gösterebilir. ilaç bu ihtimali neredeyse garantiler.
0
Etanglement
(02.09.25)
maddi durumu iyiyse sermaye ortağı olsun. kendinize bi pazarlamacı tutun, sunumları vs o yapsın.

arkadaşınıza da aydan aya finansal raporları sunup işin gidişatıyla ilgili bilgi verin. üzerinde baskı hissetmezse eskisinden daha sık tutabilir işin ucundan. bazı insanlara deadline verince geriliyor.
0
brkylmz
(02.09.25)
(12)

Kedim patisiyle suyunu disari atiyor

fakyoras
Selam,Kedim patisiyle suyunu disari atiyor. Normalde hep suya merakli kediydi, ne zaman yeni su koysam gelir bakardi nasil hareket ettigine. Banyoda suyu actigimda kosarak gelir, bulasik yikarken hep izler. Su kabiyla hep hafiften oynardi o yuzden altina tepsi koymustum ama dun isi abartti ve her ye
Selam,

Kedim patisiyle suyunu disari atiyor. Normalde hep suya merakli kediydi, ne zaman yeni su koysam gelir bakardi nasil hareket ettigine. Banyoda suyu actigimda kosarak gelir, bulasik yikarken hep izler.

Su kabiyla hep hafiften oynardi o yuzden altina tepsi koymustum ama dun isi abartti ve her yere dokmeye basladi. Daha kucuk kaba koydum, yine hepsini doktu. Farkli kaba koydum, yine doktu. Simdilik suyunu mutfak lavobosuna koydum ve icerden patisiyle bosaltma seslerini duyuyorum.

Sebebi ne olabilir sizce? Cozumu icin ne yapabilirim? Simdi ise gidiyorum, suyunu boyle dokmeye devam ederse ben yokken susuz kalacak bugun.

Not: kendisi kisirlastirilmis 7 aylik disi.
0
fakyoras
(01.09.25)
kediler hipermetroptur, yakını iyi göremez. yani ağzını su kabına yaklaştırdığı zaman orada su var mı yok mu görerek değil, değerek anlarlar, bıyıklar da bunun için, önce bıyığının ucu değiyor, suyun varlığını, ağzına uzaklığını oradan anlıyor. anlayamazsa patisiyle kontrol ediyor su var mı, yüksekliği ne kadar diye. o yüzden ya akan su olacak, aktığını görecek, oradan içecek. ya da bıyıkları suya değecek.

çözüm su pınarı veya devirip dökemeyeceği kadar geniş ağızlı ve derin bir su kabı.

benim salak da su pınarıyla kavga edip ikiye ayırıyor. akşam bi geliyorum motor kısmı bi tarafta boş boş çalışıyor, su haznesi bi tarafta duruyor.
0
kibritsuyu
(01.09.25)
Baya genis agizli bir yemek kabindan iciyor simdi, kesin degiyordur biyiklari. Dune kadar normal iciyordu dun basladi bir anda patisiyle bitirene kadar dokmeye :/

Su pinari almayo dusunuyorum ama bu sefer de su pinarindan da disari dokerse daha cok su dokulur diye korkuyorum.
0
🌸fakyoras
(01.09.25)
suyu değiştirmeyi dene. bu arada musluk suyu/arıtma suyu sakın verme.
0
neira
(01.09.25)
büyüyünce bıyıkları deymiştir +1
prenses hanıma boy boy tabak deneyin hangisi ile mutlu kalırsa onunla ilerleyin, musluk gibi şeylere alıştırmayın, olabildiğince geniş ve mama kabından ayrı bir yere koyun suyunu. birde mümkünse 1 yerde değil bir kaç odada suyu olsun, ayrıca krema veya yaş mamaya su ekleyerek vermeye alıştırınki daha fazla su içsin(bu bana veteriner önerisi)
0
eja
(01.09.25)
Birkaç adet, farklı konumlarda ağır ve derin kap işinizi görecektir. Suyu patisi ile değil kabı sallayarak döktüğünü varsayıyorum. Kımıldamayacak kadar ağır olmalı.
0
Etanglement
(01.09.25)
Suyu patisiyle kaziyor bildigimiz :( arada hareket de ettiriyor tabi oynarken.

Daha derin ve agir bi kap aldim bugun geliyor, bakalim onla nasil olacak.
0
🌸fakyoras
(01.09.25)
Arıtma suyu neden vermemeliyiz acaba?
0
rumpleteazer
(01.09.25)
benzer problemlerimizi su pınarı ile çözdüm. bir kaç yıl önce de denemiştim. içinden motorunu çıkartıyordu deccal kedilerimizden biri. bu sene sorun yok şükür.bunun bir benzerini marketten aldım.
www.hepsiburada.com
0
unalub
(01.09.25)
@unalub, su pinari kolay da onda da korkum yine suyu etrafa sacmasi. Icindeki suyu kaziya kaziya yine etrafa sacaraa bu sefer su miktari da cok daha sikinti olur :(

Buyrunuz kendisi, uzanmis yatiyor: hizliresim.com
0
🌸fakyoras
(01.09.25)
@rumpleteazer, arıtma cihazları sudaki mineralin %60'ına a yakınını fitreleyip çöp ediyor. veterinerime sordum taksive versem de içme suyu vermesem dedim yok olmaz dedi en iyisi içme suyu dedi.
0
neira
(02.09.25)
su pınarının üstü kapalı. tabak şeklinde maksimum yarım cm derinliginde su birikiyor. süzülerek devir daim oluyor alt kısma. bizim kör kedimiz de içine giriyordu diger su kaplarının. bunu kullanabiliyor.
0
unalub
(03.09.25)
sonuc: su pinari problemi cozdu. normalde cok su iciyordu ama bu dokme doneminde ne kadar ictigini takip edemiyordum. simdi su pinarindan kana kana iciyor.
0
🌸fakyoras
(07.09.25)
(8)

3 boyutlu yazıcı almalı mıyım?

Gradient_tabanlı_mor
Bir süredir oğluma oyuncak yapmak için 3d yazıcı alma planım var ama emin olamıyorum. Hem kullanılan malzeme çocuklara zararlı mıdır diye hem de bilmediğim başka handikaplar var mıdır diye? Bu amaçla alıp kullanan oldu mu? Ne dersiniz alayım mı? Eşim 3d modelleme uzmanı yani kendimiz istediğimiz oyu
Bir süredir oğluma oyuncak yapmak için 3d yazıcı alma planım var ama emin olamıyorum. Hem kullanılan malzeme çocuklara zararlı mıdır diye hem de bilmediğim başka handikaplar var mıdır diye?

Bu amaçla alıp kullanan oldu mu? Ne dersiniz alayım mı?
Eşim 3d modelleme uzmanı yani kendimiz istediğimiz oyuncağı modelleyebiliriz.
0
Gradient_tabanlı_mor
(28.08.25)
Ev tipi 3d printerlarda genellikle (şart değil) PLA filament kullanılıyor. Yani şu: en.wikipedia.org

Çocuk için zararlı bir şey değil diye anlıyorum ben. Biz kendimize ve tanıdıklarımıza ıvır zıvır, oyuncak, ufak tefek dekor nesneleri basıyoruz. Çocuklu bir arkadaşımız hem kendi çocuğuna hem yeğenlerine, arkadaşların çocuklarına oyuncaklar basıyor.

3d modelleme bilmek avantaj ama çok şart da değil zaten, aklınıza gelebilecek birçok şeyin modelini internette bireysel kullanım için ücretsiz bulursunuz.
0
kobuzchu kiz
(28.08.25)
taptaze bilgilerim ile sizi direk sonuca ulaştırıyım. Maddi Durumunuza göre bence mutlaka alın. Harika bir şey. PLA malzeme gayet sağlıklı. A1 mini combo serisinden başlayabilir misiniz? A1 mini combo inceleme deyin. Eğer daha fazla imkan varsa direk a1. çok daha imkan varsa p1s. Hepsi bambu. Eğer tasarım işi varsa zaten direk alın.
0
sakince
(28.08.25)
eğer modellemede avantajlı iseniz, bütün yatırımı makineye ve filamente yapmadan önce bir numune olması adına yakınınızdaki bir baskı atölyesine tasarımınızı yollayıp çıktısını alın. bunun üzerinden değerlendirirseniz son kararı daha da özgüvenle alırsınız.
ben kullanmaya başladım başlayalı aldığım çıktılar daha filamentin parasını çıkarmadı :)
Makine hediye geldiği için tabii muhasebesini yapmıyorum ancak anlamışsınızdır.
Bu arada, ev eşyaları, hobileriniz, taşıtlarınız, seyahatleriniz, temizlik ve mobilyalar hatta enstrümanlar hakkında sayısız geliştirme ve sınırsız kişiselleştirme olanağınız da olacak. :)
// bebiş olarak oyuncaklarımı annemin tasarladığı bir çocukluk geçirmek muhtemelen bu arkadaşa benim neslimin lisans eğitiminde ancak edindiği design thinking perspektifini verecektir. buna bile değer
// ay heyecanlandım alın siz ya tabii ki alın!
0
Etanglement
(28.08.25)
Duyuruya salça olmuş gibi olacak ama ne tür bir oyuncak basacaksınız merak ettim.
0
merhum
(28.08.25)
@merhum,
Oğlum 1 yaşında aslında çok bir fikrim yok ama onun seveceği bir şeyler yaparız diye düşündüm. Böyle tam eline sığan minik oyuncakları çok seviyor öyle minicik figürler hayvan insan filan basarız diye düşündüm.

Büyüdükçe daha etkileyici şeyler de yaparız tabi :)
0
🌸Gradient_tabanlı_mor
(28.08.25)
Valla çocuklar küçükken çok hevesleniyor insan böyle şeylere ama bir iki yaptıktan sonra bırakıyor. ama güzel düşünce. mesela bizimki sevecen ve tomurcuk diye kitap karakterlerini çok severdi. şimdi onları bassaydım diye düşündüm. böyle oyuncanları olmayan kitap veya çizgi film karakterlerini basıp konuşturabilirsiniz.
0
merhum
(28.08.25)
alın alın, tavsiye ederim, sadece corexy denen, küp biçiminde olanları tercih edin, birden çok renk basabilen modelleri tercih ederseniz daha ilgi çekici modeller üretebiliriniz.

ben bu gün bir kaç figür basayım kendime diye bakındım seçenek çok olunca sıkıldım :D

www.printables.com

www.printables.com buradan figur vs. bulabilirsiniz.

işe yarayan pratik şeylerde çıkartabilirsiniz ihtiyacınız oldukça.
0
selam
(28.08.25)
filamentli olanlar genelde tirt ya. bizim sirkette var bir tane arada bi seyler cikartiyorum ama baski yonune dik bir yuk geldiginde kolayca kiriliyor ya da filamentler kenardan cozuluyor. bizimki biraz dandik bir sey gerci iyileri nasildir bilmiyorum ama cok iyi olur mu emin degilim.

bence ikinci el alin hevesinizi alinca satarsiniz. 3d yazici cok "bir sure kullanilip kenara atilan esya" havasinda bence.
0
bohr atom modeli
(29.08.25)
(7)

macbook pro ekranında klavye izi lekesi

atcapar
Merhabalar az önce fark ettim güncelleme yaparken ekran siyah durumda iken ekranda klavye izleri oluşmuş tedirgin oldum. Bu klavye lekesi bez sprey ile temizleyince geçer mi? Ciddi bir durum mudur? bilgisayarı alalı daha 2 ay oldu. Apple nasıl böyle bi hatayı görmezden gelir aklım almıyor.
Merhabalar az önce fark ettim güncelleme yaparken ekran siyah durumda iken ekranda klavye izleri oluşmuş tedirgin oldum. Bu klavye lekesi bez sprey ile temizleyince geçer mi? Ciddi bir durum mudur? bilgisayarı alalı daha 2 ay oldu. Apple nasıl böyle bi hatayı görmezden gelir aklım almıyor.
0
atcapar
(18.08.25)
Bende de oluyor. silince geciyor.
0
nuevo
(18.08.25)
Geçer geçer. benim ekran hep öyle, arada siliyorum tekrar oluşuyor
0
but that was just a dream
(18.08.25)
bir süre sonra kalıcı hale gelebilir. bu yüzden ekran koruyucu kullanıyorum macbookda.

mcstorey.com.tr
0
duyulmasi gerektigi kadar
(18.08.25)
ayda bir silsen bile yeter. geçiyor. ekran temizleme sıvısı ve gözlük bezi iş görür.
0
jelly bear
(18.08.25)
uzun süre temizlemezsen iz kalabiliyor. veya klavye bölümündeki toz pislik ekrana yapışabiliyor. ben araya ekran ölçüsünde gözlük bezi gibi ince bez koyuyorum artık temiz kalıyor
0
nwnd
(18.08.25)
Tuslarda dokunmalardan kalan yaglar yapiyor. Hatta dur soyleyeyim, ekranin ortasindan altina kadar olan kisimda oluyor di mi? (orasi en cok tus kullandigimiz yer)

Ekranlara dokunma hassasiyeti olan bir insan olarak ben de rahatsiz oluyorum bu durumdan. ustelik 13 yil sonra ilk sonra ilk defa sifir bilgisayar sahibi oldum hic dayanamiyorum. Araya konan mikrofiber seylerden deneyecegim, bir de basima bir sey gelmeyecekse apple marka olan silme bezinden siparis ettim. deneyimlerimi sonra paylasirim isterseniz.

sakin! ekrani yag cozen alkol, micellar water vb bir seyle silmeyin. Apple sitesinde IPA kullanin der ama kullanmayin. bunlar ekranda bulunan parmak izine dayanikliligi saglayan coatingi yavas yavas tuketiyor. telefon vb icin de gecerli durum.

klavyeyi temizlerken o kadar hassas olmaniza gerek yok sanirim, ama bastiginiz tuslar sizi rahatsiz edecektir, o yuzden su appi kurmanizi ve klavyeyi kitlemenizi oneririm. folivora.ai
0
supergirl
(18.08.25)
laptop kapalı haldeyken üstüne ağırlık binmiş olmalı gerek çantada gerek masada
0
Etanglement
(19.08.25)
(6)

Kafamda Deli Sorular - 3 / Kapitalizm Olmasa Bu Gelişmişlik Olmaz Mıydı?

burka
Kafamda Deli Sorular-1: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1610416/kafamda-deli-sorular-1Kafamda Deli Sorular-2: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1610496/kafamda-deli-sorular-2SelamlarSahip olduğumuz konfor, imkanlar, teknoloji ve gelişmişlik düzeyinin temelinde kapitalizm mi var? Bu kriterleri açık
Kafamda Deli Sorular-1: www.eksiduyuru.com
Kafamda Deli Sorular-2: www.eksiduyuru.com

Selamlar

Sahip olduğumuz konfor, imkanlar, teknoloji ve gelişmişlik düzeyinin temelinde kapitalizm mi var? Bu kriterleri açıklayayım ki netlik kazansın, çünkü yanlış bir noktadan bakıyor olabilirim:

Konfor: Örneğin evler, ısıtma-soğutma sistemleri, bireysel ulaşım (araba, uçak gibi.), giyim ve moda sektörü gibi şeyler. Belki bundan 100 yıl önce çok zengin insanların bile elde edemeyeceği şeylerdi çünkü yoktu.

İmkanlar: Sıradan bir insan evinde su, elektrik sahibi. Sokağa çıktığında bir markete girip dünyanın her yerinden gelmiş ürünleri satın alabilir. Hatta dilerse neredeyse istediği her şeyi evine kadar getirtebilir.

Teknoloji: Sıradan bir vatandaşın elinde belki zamanında dini kitaplarda geçen mucizelerden çok daha gelişmiş cihazlar var :) Cep telefonu, tablet, bilgisyar, internet adına ne derseniz. Günümüzde sahip olduğumuz bu teknolojik imkanlar. Tam olarak Arthur C. Clarke'ın dediği gibi "Yeterince gelişmiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez" seviyesindeyiz. Bu ürünlerin pek çoğunu bırak nasıl çalıştığını anlamayı kullanmayı bile beceremediğimiz oluyor.

Steam, Netflix, Amazon, Google vb. vb. vb. bu düzeyde bir gelişmişliğin (refah demiyorum o göreceli) sebebi kapitalist sistem mi? Mesela alternatif bir yönetime sahip (sosyalizm, anarşizm, x, y, adını siz koyun) ve yüksek refah düzeyinde bir toplum olsa benzeri gelişmeler yaşanır mıydı?
0
burka
(15.08.25)
@arbre

Teşekkürler. Haklısın, borçluyuz borçlu olmasına da her bilim insanı her koşulda üretken olamıyor. Mesela Nikola Tesla Sırp ama üretimini Amerika'da verebilmiş. Ya da geçenlerde Ekşişeyler'de okuduğum bir başka bilimadamı. Sanırım roket biliminin kurucusu olan, bu düzeyde bir insan ama yıllarca Sovyet çalışma kamplarında işkence görüyor.

Ayrıca bir başka noktada görüşünüzü merak ediyorum. Sizce gece gündüz çalışma motivasyonu nasıl bir şey? Örneğin bilim, sanat, spor vb. alanda sadece doğuştan yetenekli, potansiyele sahip olmak yetmiyor bunun üzerine davranışsal olarak da (çalışma azmi, motivasyon, disiplin vb.) ortalamanın üzerinde hatta uçlarda olmak gerekli diye düşünüyorum. Bu insanlar nasıl yaşamlarını adayacak şekilde kendilerini adayabiliyorlar? Acaba bu düzeyde odaklanma, çalışma arzusu da yetenek kadar nadir bir karakteristik özellik mi?
0
🌸burka
(15.08.25)
büyük oranda rekabete borçuyuz ve evet kapitalizmin teknolojinin gelişmesinde ve genele yayılmasında çok çok olumlu etkileri mevcut. farklı alanlardaki problemlerine değinmeyelim ama kapitalizm/liberalizm rekabetin gücünü ortaya çıkardı, bu bağlamda insalık da kendini çok ileri götürdü. sosyalizmle bunun bu kadar hızlı ve yıkıcı teknolijlerle olma ihitmali yoktu. bir teknolojinin sadece gelişmesi değil, kitlelere yayılması da o sistemin daha ileriye götürülmesi için çok gerekli. sosyalizmle yönetilen ülkeler standart ürünler üretmek ve herkese aynı malı dağıtmak durumunda. sovyetlerde televizyon için bile 2 sene sıra bekliyorlardı. ama kapitalizm size paranıza göre çok daha iyi ürüne çok daha hızlı ulaşmanızı sağlıyor. ya da üretici çok daha iyi bir ürün yapıp çok daha iyi para kazanabileceği bir sistem ortaya çıkarıyor.

insan sömürüsü vs gibi taraflar ayrı konular. ama sorunuza şahsi yanıtım, kapitalizmsiz bu teknolojik refaha ulaşamazdık. bazısı buna gerek olmadığını söylese de inanslığın bu anlamda geldiği nokta şok edici. evet olumsuz tarafları da çok fazla ama toplumları averaj olarak yukarı çıkardığı da bir gerçek.
0
awlmi
(15.08.25)
Gelişmişlik dediğin, önce bir şeye ihtiyacın olduğuna inandirip.sonra uygun şartları yaratıp sonra sana onu satmak.

Uygun yalıtımla yapılmış evlerde otursak, yeşillik vs ona göre düzenlenmis olsa klima, vantilatör vs ihtiyaç duyulacagini zannetmiyorum bu kadar.

Bugün yapılan birçok şeyin teknolojik olmayan ve aynı işlevi gören versiyonlarının geçmişte örnekleri var. Teknoloji dediğin bu örnekleri kötüleyip gelismemis gosterip sonra sana allanip pullanmis ve masraflı versiyonunu satmak demek.
0
encokbenisevinnolur
(15.08.25)
ulaştığımız teknolojiye bak, bir de kendi elinin temas ettiklerine bak. sence denge nerede? eline değen şeyler mucize falan değil; bunlar, çok daha büyük teknolojilerin sömürge düzeninde silaha dönüştürülmüş, merkezileştirilmiş ve sana sadece tüketici versiyonu satılmış halleri. her şey centralized. cebimizdeki parayı almanın yolları, biz doğmadan önce döşendi.

tarihsel olarak da böyle: sanayi devriminden bugüne teknolojik atılımlar, öncelikle askeri ve jeopolitik üstünlük için geliştirildi. örneğin GPS, başlangıçta tamamen Amerikan ordusunun kullanımındaydı; sivil kullanıma açılması 1980’lerin ortasında, üstelik hassasiyeti kısıtlanarak oldu. akıllı telefon dediğin, bugün kamerayla çocuk videosu çektiğin cihaz, esasen soğuk savaş döneminde geliştirilen uydu, mikroçip ve şifreleme teknolojilerinin sivil pazara sürülmüş versiyonu. sana satılan, onların askerî üstünlük kurmak için geliştirdiği teknolojinin kırpılmış bir “ürünü”.

yaratılan ihtiyaç illüzyonu bunun en bilinen yöntemlerinden biri. 2. dünya savaşı’ndan sonra ABD’nin elinde tonlarca MRE (askeri hazır yemek) stoğu kaldı. bunları eritmek ve devamlı satmak için pazarlama devleri devreye sokuldu. bizim gibi ülkelerde henüz “kahvaltı” diye bugünkü anlamda bir kültür bile yokken, paketlenmiş tahıl gevreği markaları çıkarıldı. (burada çekeceğim tepkinin farkındayım tabii ki de kahvaltı vardı fakat kahvaltı etmeyen nüfus daha kalabalıktı. evet kahvaltı sınıfsaldı ve akrabalarınıza sorun bana anlattırmayın. kitaplardaki ve filmlerdeki insanlar kahvaltı ediyordu. iki nesil öncemizde günde 2 öğün yenirdi. belki de sırf bu 'artistlere' özenen insanlardan dolayı Nestle birçok iş başarmıştır) “günde 3 öğün yemek sağlıklıdır” algısı tıpkı “sigara sağlıklıdır” dönemindeki gibi doktorlara para ödenerek yaygınlaştırıldı. insanlar, önceden hiç ihtiyaç duymadıkları bir şeyi, zorunlu sanmaya başladı. bu yalnızca beslenmede değil, elektronik, moda, otomotiv dahil her sektörde aynı formülle işledi: önce “yoksunluk” algısı yarat, sonra çözüm olarak kendi ürününü sat.

demokratik erişim meselesine gelince… uzay çağında yaşıyoruz diye sevinmenin anlamı yok, çünkü o çağa “girebilen” isimler belli: Jeff Bezos, Elon Musk, Katy Perry gibi figürler, turistik veya şov amaçlı gidip geliyor. biz üçüncü dünya ülkelerinde, uzay çağının ancak faturasını ödeyen tarafıyız. uzayla ilişkimiz, kendi üniversitelerimizde yetiştirdiğimiz genç beyinlerin başka ülkelere göç etmesi ve onların projelerine katılması üzerinden yürüyor. yarın öbür gün Ay’dan ya da asteroidlerden çıkarılacak madenler, insanlığa hizmet için değil, o madeni kontrol eden şirketlerin kârı için kullanılacak. bu düzen böyle giderse, gelecek nesiller, kaynakları tükenmiş bir gezegende, uzayın getirdiği avantajlara yalnızca bir avuç şirketin ve ülkenin erişebildiği bir yaşam sürecek.

benim “mucize falan yok” demem, umutsuz olduğumdan değil. hâlâ umutluyum. ama mevcut düzenin bizi getirdiği yer, kimsenin fark etmesine izin verilmediği için bu noktada. yüzyıllarca sömürülmüş ülkelerin ve sınıfların emeğiyle üretilmiş şeylerin, yine onlardan esirgenmesi artık bitmeli. bunun için sınıfsal farkındalık şart. bu yazıyı da bu yüzden yazıyorum: çünkü teknolojiye erişim hakkı, yalnızca parası olanın değil, emeği geçenin de olmalı.
0
Etanglement
(15.08.25)
- Sahip olduğumuz konfor, imkanlar, teknoloji ve gelişmişlik düzeyinin temelinde kapitalizm mi var?
-- evet

-..bu düzeyde bir gelişmişliğin (refah demiyorum o göreceli) sebebi kapitalist sistem mi?
-- evet

- Mesela alternatif bir yönetime sahip bir toplum olsa benzeri gelişmeler yaşanır mıydı?
-- hayır


----
soruların cevapları böyle.
ama tek kelime ile yanıt vermek şaka olur.
bugünkü teknolojik ve konfor düzeyimizin büyük kısmı kapitalist sistemin yarattığı rekabet ortamından doğdu. sermaye birikimi dev ar-ge yatırımlarına imkan sağladı.

kapitalizm olmasa idi bu kadar gelişmiş olmazdık da bu kadar gelişmiş olmaya ihtiyacımız var mıydı? hiç sanmıyorum. bu gelişmişlik hayatı kolaylaştırmanın çok daha ötesinde bir sürü sorun getirdi. en büyük sorun da dünyanın tükeniyor olması. artık dünya kendini yenileyemeyecek bir hızla tükeniyor. alışverişlerimiz, iletişim ve ulaşım hızımız, tek tıkla yemek söyleyebilme ya da ertesi gün evinde şeklindeki kargoların maliyetini sadece para olarak düşünüyoruz ama ötesinde ciddi bir hesaplanamaz maliyet var.

teknoloji geliştiği için bir sürü hastalıktan kurtulduk. önceden kolu kırılan bir insan bile hayatını ciddi şekilde engelli yaşıyordu belki ya da bir tanecik hapla geçecek bir rahatsızlık yüzünden hayatını kaybediyordu. onlar artık olmuyor. böyle şeyler olumlu. ama öte yandan eskiden olmayan bir sürü başka hastalıklarımız var. bu durum sadece "eskiden bilimsel yöntemler yeterli değildi ve teşhis koyulamadı" şeklinde basite indirgenemez.

teknolojik ilerleme ve gelişmişlik bize konforla birlikte bir sürü dert getirdi.

demiyorum ki ortaçağ'daki gibi yaşayalım, ama sahip olduğumuz gelişmişlik bizi mutlu etmiyor.

Steam, Netflix, Amazon, Google... bunlar olmasa da hayat geçer. pek azı hayati şeyler sağlıyor bize, varlıklarını bildiğimizden yokluğuna dair alternatifleri düşünmek istemiyoruz belki. ama bunlar olmasaydı da güzel güzel yaşardık. kapitalizm olmasa idi rekabet olmayacağı için bunlar olmayacaktı. bunlar yerine hükümetlerin ve devletlerin propagandalarını yapan aygıtlar olacaktı. ama bi dakka onlar şuanda da var. kapitalizm ve rekabet o yöndeki bir tekelliği ortadan kaldırmadı.

soğuk savaş döneminde bir sürü teknolojik yenilik yapıldı. keza öncesinde dünya savaşlarında yine devlet eliyle çok fazla bilimsel ilerleme kaydedildi. bunlar kapitalizm değil, devletin yaptığı işlerdi. yukarıda yazdıklarımı inkar eder gibi olacağım ama kapitalizm etkisi olmadan da çok şey yapıldı. internet ve gps mesela. askeri amaçlarla ortaya çıktı.

ama bu çıkan teknolojilerin bizim yaşam konforumuzu arttırması ve ulaşılabilir olması kapitalizm sayesinde oldu. yoksa belki hala internete erişemeyecek ya da gps'i telefonlarımıza kadar kullanamayacaktık.
0
biseysorcaktim
(15.08.25)
@awlmi
Teşekkürler. Peki kapitalizmin bu gelişmeyi tetiklemesinde sebep nedir? Parayı ve serveti merkezine koyup ne pahasına olursa olsun büyüme hırsı mı? Kapitalizm dışında başka bir yönetim ile bu mümkün olamaz mıydı?

@encokbenisevinnolur
Bu açıdan bakınca doğru. Teknolojik gelişmeyi bir yana koyarsak bazı insani sorunlar (örneğin, ısıtma, soğutma vb.) çok daha makul ve nihai şekilde çözümlenebilirdi gibi geliyor bana da. Peki nüfus artışı da kapitalizmin bir yan etkisi mi sizce?

@Etanglement
Katılıyorum. Teknoloji ve gelişmenin ortaya çıkması için bir amaç lazım. İnsanoğlunun bildiği ne büyük motivasyon da gördüğüm kadarıyla savaş ve çatışma. Haliyle de gelişimlerin çıkış noktası bu motivasyon oluyor. Sonrasında faydasının anlaşıldığı, sektöre dönüşebildiği noktada insanlığın kullanımına sunuluyor. Örneğin internet, GPS gibi teknolojiler. Zaten sanırım savaş motivasyonu dışında bir gelişim motivasyonu olsaydı dünya çok daha farklı bir yer olurdu. Örneğin ülkelerin "Beyler, Asya'da geri dönüşüm alanında çok büyük gelişmeler yaşanmış. Biz de onları yakalayım, hatta geçelim" gibi bir rekabet ya da "Lan! Arkeolojik araştırmaları çok kolaylaştıran bir tarama sistemi icat edilmiş! Sikerler, biz daha iyisini yapıp tarih araştırlamaları alanında bayrağı kimseye kaptırmamalıyız" gibi amaçlarla yarıştıklarını düşünsene...?

Uzay yarışında takılan zenginler, şirketler için de dünya bir oyun alanından farksız. Emeği geçme kısmı hak vermekle birlikte çok muallak bir konu. Öncelikle burada ne tür bir "emekten" söz ediyoruz. Teknolojinin paylaşılmasındaki emek zihinsel emek temelinde. Mesela Şili dünyanın en büyük Lityum madenlerine sahip diye "En gelişmiş enerji depolama teknolojisi bizim hakkımız" diyebilir mi? Ya da Arap ülkelerinde petrol sayesinde elde edilen zenginlik. Bunlar rastlantı, şayet doğal kaynaklar denk gelmeseydi bu ülkelerde dediğimiz sektörlerden söz edemezdik. Bu arada evet, pazarlama ve şirketlerin toplumu dizayn etmesi şaşırtıcı. Milyon milyar insanlar adeta kukla gibi oynatılıyoruz. Belki de toplumsal olmasa da bireysel olarak biraz nefes alıp, soluklanıp özümüze dönmemiz gereklidir. Büyük, radikal değişimlerden söz etmiyorum ama gündelik yaşamın koşturması bana olağandışı geliyor. Biraz farkındalık gerekli galiba.

@arbre
Elbette merak, keşif duygusu ve tutku gerekli. Ama galiba ben bu düzeyde, ömrü verecek, gece gündüz çalışacak düzeyde bir insan olmadığımdan o düzeydeki insanların çalışmalarını, motivasyonlarını pek anlayamıyorum.

@biseysorcaktim
Evet katılıyorum. Teknolojik ilerleme, bilimsel gelişmeler insanlık adına pek çok kazanım sağladı ancak bunları toplum yönetimi, medeniyet gelişimi için kullanamadığımızı düşünüyorum. Örneğin dediğiniz gibi bugün Çin'den ıvır zıvır pek çok şeyi kapımıza kadar getirtiyoruz. Bu işin arkasındaki Çin üretimini, çalışan insanları, lojistik ağını, harcanan enerjiyi ve tüm bunların ihtiyacımız bile olmayan bir parça uyduruk ürün için olduğunu gözden kaçırıyoruz. Resmen imparatorların sahip olmadığı imkanlara koltuğumuzda otururken sahibiz, bu resmen çılgınlık. Bir şeyin yapılabiliyor olması yapılması anlamına gelmemeli...

Gelişmişlik mutlu etmiyor çünkü tatmin olmuyoruz, doğumsuzluk bir norma evrildi. Sağlıklı olmayan bir sistemin yan etkileri de bunlar işte. Yeni sağlık sorunlarının başında da psikolojik sıkıntılar geliyor ki biz bunları resmen kendimiz yarattık. Yoksa tıp ve sağlık bilimi keşfettikçe çözümünü bulduğu sorunların üzerini tek tek çiziyor. Ama bu bizi daha sağlıklı hale getirmiyor işte.

Steam, Amazon, Netflix kısmı galiba doğru. Bu tür eğlence imkanları yokken de çok güzel filmler, animasyonlar pekala yapılıyordu. Spor müsabakaları, TV yarışma programları vb. vardı. Daha da ötesi kahvehanede kağıt oynamak bile aslında sosyalleşmek ve eğlenmek için yeterliydi ki hala daha öyle. Biz şimdi "Yav bu streaming platformlar yokken ne yapıyorduk" diyoruz ama pekala da gayet keyifli vakit geçiriyorduk. Ben şu 2025 hala kutu oyunu oynamaktan acayip keyif alıyorum. Demek ki bazı şeyleri "ihtiyaç" haline getirip fazla abartıyoruz. Yarın bir gün sanal gerçeklik gelip tek bir gözlük ile Matrix gibi dilediğimiz simülasyonda istediğimizi yapabildiğimiz zaman da herhalde "Lan VR olmadan neymiş o eskiden ya. Ekran karşısında oyun oynuyormuş millet, tabletten dizi izliyorlarmış lan düşünsene! Şimdi kendime özel sinema salonumda bana özel çekilmiş bir filmi izliyorum. Amma sıkıcı günlermiş" diyeceğiz.

Güzel bir beyin fırtınası oluyor, peki kapitalizm insanların yaratıcılık ve kendini ifade etmesini destekliyor mu? Bazı toplumlara (ABD, Japonya, Avrupa vb.) zaman ve imkan yarattığı gerçek. Bu refahın karşılığı sanat, dijital oyunlar vb. hayalgücünün rahatlıkla filizlenebildiği bir ortama imkan tanıyor mu sizce?
0
🌸burka
(16.08.25)
(3)

tırtıl arıyorum

emfuzi
evde besleyip büyütmek sonra da doğaya salmak üzere tırtıl arıyoruz, şurda kesin bulursun, benim bahçemde var gel al ya da ben göndereyim falan gibi her türlü öneriye açığız.
evde besleyip büyütmek sonra da doğaya salmak üzere tırtıl arıyoruz, şurda kesin bulursun, benim bahçemde var gel al ya da ben göndereyim falan gibi her türlü öneriye açığız.
0
emfuzi
(04.08.25)
2 sene önce Maçka Parkı'nda gördüm ama hala orada mıdır emin değilim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(04.08.25)
Tırtıl alerjisi, Ağ kurdu alerjisi, zehirli tırtıl, çam kese tırtılı konularını detaylı araştırmadan girmeyin o işe.

Bir küçük hanıma veya küçük beye lazımsa şöyle şeylere bakabilirsiniz.

www.sahibinden.com
0
Mirket
(04.08.25)
bol miktarda yeşillik/marul yıkayan toptan ürün alan restoranlar/çiğköfteciler mesela.
onlardan birine söyleyin size ayırsın :)
0
Etanglement
(05.08.25)
(13)

Yeni araba alan arkadaşa ne hediye alınır?

paintit
Merhaba, arabası olanlar yeni arabada ne lazım, ne olsa hoş olur daha iyi bilir. Ne alayım? Teşekkürler.
Merhaba, arabası olanlar yeni arabada ne lazım, ne olsa hoş olur daha iyi bilir. Ne alayım? Teşekkürler.
0
paintit
(04.08.25)
güneşli bir yer ise ön cam güneşliği
0
bravoteam
(04.08.25)
telefon tutacağı ama bunda tercihini sormakta fayda var.
çakmaklığa bağlanan lastik şişirme kompresörü.
0
lazpalle
(04.08.25)
süs. aynaya takılan.
0
gurur
(04.08.25)
Bir çift kamp sandalyesi olabilir. (Eğer yoksa tabii.)
0
amortisman
(04.08.25)
vavana angelic araç kokusu
spiegen telefon tutucu (kullanmayacak olabilir)
araç numaratörü
0
yazar yazmaz yazan yazar
(04.08.25)
lastik tamir köpüğü
0
gobekliraki
(04.08.25)
şarjlı el süpürgesi. detayları temizlemekte harikadır
Fakat eğer evinde halihazırda dyson gibi bir şey varsa almayın.
0
Etanglement
(04.08.25)
Bana üstünde adım yazılı özel tasarım haydar alınmıştı. Komikli bişi arıyorsanız gerçekten tatlı oluyor. Kaç araba değiştirdim, hepsinde haydar benimle geliyor hala.
Süs falan almayın, çok kişisel şeyler bunlar, herkes her şeyi sevmeyebilir
0
mor oje
(04.08.25)
Arabada Apple CarPlay/Android Auto özelliği yoksa ve telefonu koyacak uygun bir yer yoksa güzel bir telefon tutacağı kesinlikle iş görür, güzel ve kullanışlı bir hediye olur.

Arabada/telefonda kablosuz şarj özelliği yoksa kaliteli ve kısa bir şarj kablosu.

Eğer arabada USB çıkışı yoksa, güzel bir çakmak şarj aleti.

Böyle bir paket hem iş görür hem de alanı mutlu eder. Bana gelse gayet mutlu olurum şahsen.
0
10551037
(04.08.25)
en pahalı hediye sanırım araç kamerası olurdu.
en kullanışlı hediye telefon tutacağı olurdu.

araç yıkamayı seviyorsa araç yıkama seti.
0
false pretension
(04.08.25)
10 yıkamalık araba yıkama şeysi al. Aboneliği. Ya da neyse işte.
0
muhayyer divan
(04.08.25)
Araç içi kamera (2-4bin)
Tel tutucu (300-500)
Şarj kablosu (300-500)
Güneşlik (700-1500) tl
Güzel, işe yarar hediyeler bence
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(05.08.25)
otomatik lastik şişirme pompası. çakmak girişine takılanlardan.
0
merhum
(05.08.25)
(4)

fiver vs meyveli site

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
webmaster'lar için hangisi daha iyi? müşteriler fatura kesip muhasebeci tutmayı gerektiriyor mu?
webmaster'lar için hangisi daha iyi? müşteriler
fatura kesip muhasebeci tutmayı gerektiriyor mu?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(04.08.25)
armut yazınca ceza mı kesiyorlar? (merakımdan soruyorum).
0
brkylmz
(04.08.25)
kesmiyorlar. armut.com gayet yazılabilir. ben böyle söylemeyi tercih ediyorum.
0
🌸Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(04.08.25)
Ya öyle yazma sebebi şu: reklam olmasın, onların reklamını yapmayayım. Abicim sen böyle düşündüğün bir siteye üye olup iş alma zaten. Fiver kas, bionluk kas.
0
Shepard
(04.08.25)
bildiğim kadarıyla bu işlerin kanalı R10'da akıyor.
0
Etanglement
(04.08.25)
(1)

İstanbul'da kalburüstü dj performansları nerelerde dinleriz?

sekizdokuzon
Geçen Taksim'de bir yere gittim, atmosfer&set fena değildi ama ortamdaki eskort yüzdesi eğlenmeye tek çıkan biri olarak ufak bir pürüz çıkardı. Beni önce sivil polis sonra mama sandılar. Beyaz yakalı, standart insanın gidip eğlendiği dj performans mekanları arıyorum. Bu seneki eğlence anlayışım bu.T
Geçen Taksim'de bir yere gittim, atmosfer&set fena değildi ama ortamdaki eskort yüzdesi eğlenmeye tek çıkan biri olarak ufak bir pürüz çıkardı. Beni önce sivil polis sonra mama sandılar.

Beyaz yakalı, standart insanın gidip eğlendiği dj performans mekanları arıyorum. Bu seneki eğlence anlayışım bu.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(29.10.24)
NOH Radio - Gizli Bahçe
Mini Müzikhol
Castel denen yere gitmeyin, ya da gidin
En iyisi Frankhan olabilir
0
Etanglement
(29.10.24)
(13)

dilimizde şöyle bir durum var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum?

m e b
selamlar.yazıda, bir kelimenin ek almış hali o kelimeyi iki anlama sürüklüyorsa hangi anlamda kullandığımızı vurgulamak için asıl kelime kökünden sonra gelecek eki kesme işareti ile ayırarak yanlış anlaşılmanın, muğlaklığın önüne geçebiliyoruz.bunu sanki seneler seneler önce bir yerde okudum gibi ge
selamlar.

yazıda, bir kelimenin ek almış hali o kelimeyi iki anlama sürüklüyorsa hangi anlamda kullandığımızı vurgulamak için asıl kelime kökünden sonra gelecek eki kesme işareti ile ayırarak yanlış anlaşılmanın, muğlaklığın önüne geçebiliyoruz.

bunu sanki seneler seneler önce bir yerde okudum gibi geliyor ama aradım, taradım, bulamadım böyle bir bilgi. ben mi uyduruyorum acaba?

örneğin:

-bir sorun mu var? (bir problemin mi var?)
-bir soru'n mu var?

-onun elmasını çalmışlar.
-onun elma'sını çalmışlar.


biliyorum, örnekler zorlama gibi oldu da söylemek istediğime hizmet etsin diye rastgele aklıma geldiği için yazdım.
0
m e b
(21.10.24)
tabii ki de yok.
0
patronaj1
(21.10.24)
Dilbilgisi kuralı olarak yok, hiç görmedim ama informal yazıda vurgu için yapılıyor olabilir.
0
Bruce
(21.10.24)
Böyle bir şey yok, sen uyduruyorsun.

Anlam karışıklığı yaratabilecek cümlelerde kelimeler arasında virgül konulabiliyor anlatım bozukluğu olmasın diye. Onunla karıştırmış olabilirsin.

Örnek:
Hasta, adama doğru gitti. -> Giden kişi hasta, gidilen kişi adam.
Hasta adama doğru gitti. -> Giden kişi o, gidilen kişi hasta adam.
0
cek
(21.10.24)
Hocam öyle bir şey hiç olmadı, mesela 40-50 senelik kitaplara bakarsan bugün kullandığımız pek çok kural orada yok ama bu dediğini orada bile görmedim ben.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.10.24)
@Bruce: ya zaten kuraldan ziyade "yapsak da yanlış sayılmaz" tarzında bir şeydi bahsettiğim.

@cek: verdiğin örnek doğrudan bilinmesi gereken bir kural ya, onunla karıştırmamın imkanı yok :)
0
🌸m e b
(21.10.24)
Okulda öğrendim ancak ülke genelinde yapılan sınavlarda karşılaşmadım.
Zorunlu eğitim kapsamında öğretilmiş bir Türkçe dilbilgisi kuralıdır.
Farklı jenerasyonlardan gelen öğretmenlerce farklı kurumlar içinde öğretildiğine bizzat şahit oldum.
Bizdeki örnek; bir andan bahsedilirken "an'ı" olarak yazılmasıyla, hatıra anlamındaki "anı" kelimesini ifade etmekten kaçınmak üzerineydi.
0
Etanglement
(21.10.24)
@cek'in verdiği örnek doğru mu?
Ahmet, adama doğru gitti.' derken de virgül kullanırız. Yani oradaki virgül 'Ahmet ne tarafa ait' sorusuna cevap değil.
Ahmet, gidilen mi giden mi diye bir karışıklık yok orta yerde ama yine de virgül var.
:)
0
Mirket
(21.10.24)
@Mirket: ama senin örneğinde anlam karmaşasına yol açacak bir durum yok, virgül orada şart değil, o konuda bir sorunum yok. @cek'in örneğindeki gibi durumlarla yazılarda çok karşılaşıp doğrudan karşı tarafa "burada ne demek istedin?" diye soruyorum mesela.
0
🌸m e b
(21.10.24)
Yok öyme bir şey.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(21.10.24)
hece ölçülü şiirlerde ölçü uysun diye yapılıyor, karacaoğlan yerine karac'oğlan yazılması gibi. sizdeki sebep farklı tabi.
0
zemberek
(21.10.24)
böyle bir kural yok, bundan daha vahimi eşsesli kelimeler için söylenebilir. ihtiyaç var mı derseniz; genelde konuşmanın, yazının konseptine göre anlam çıkarılır zaten, o yüzden çok ihtiyaç da yok bence.
0
mustafakesekci
(21.10.24)
böyle bi kuralın varlığını hiç duymadım.
resmi olmayan yazışmalarda (arkadaşa mesaj atmak gibi) ben kullanıyorum bu dediğiniz şekilde.
0
biseysorcaktim
(21.10.24)
hayır kesinlikle öyle bir kural yok ama sosyal medyada çok görmeye başladım bunu, sen de o yüzden kural sanmış olabilirsin

özellikle "an'ı yaşamak" deyiminde çok görüyorum. yanlış bir kullanım
0
titanyum22
(21.10.24)
(3)

Yabay zeka

dieselsingle2
Bir fotoğraf yükleyeceğim ve bunun üzerinde düzenleme yap diyecegim ucretsiz bir yapay zeka uygulaması/sitesi bulamadım. Örneğin bir kedi fotoğrafı, bunu dergi kapağı yapÖrneğin bir insan fotoğrafı, bunu deniz kenarina montajlaOnerebileceginiz bir zımbırtı var mı?
Bir fotoğraf yükleyeceğim ve bunun üzerinde düzenleme yap diyecegim ucretsiz bir yapay zeka uygulaması/sitesi bulamadım.

Örneğin bir kedi fotoğrafı, bunu dergi kapağı yap
Örneğin bir insan fotoğrafı, bunu deniz kenarina montajla

Onerebileceginiz bir zımbırtı var mı?
0
dieselsingle2
(16.10.24)
bundan 5 ay kadar once chatcpt de ben yapıyordum boyle seyler dıye hatırlıyorum ama az once denedim yapamam ama nasıl yapılıyor ogretırım dıyor belkide ucretlisinde yapıyordur bılemedım kusura bakma
0
Zetnikov
(16.10.24)
Chatgpt fotoğrafı anlayabiliyor ama üzerinde düzenleme yapamiyor
0
🌸dieselsingle2
(16.10.24)
adobe firefly
canva
0
Etanglement
(16.10.24)
(16)

Tekrar çocuk olsanız anne babanızdan sizin için ne yapmalarını isterdiniz?

kullanicadi
SB
SB
0
kullanicadi
(11.09.24)
Nasil yapilacagini tam bilmiyorum ama cekingen biri olmama engel olmalarini isterdim. Gerci belki de cekingenligin sebebi ailemin yaklasimi da olabilir.
0
mbond
(11.09.24)
ben gider onlarla daha yakın olmaya çabalardım. neticede şu anda yetişkin mindset'i anlıyorum. insan neye ihtiyaç duyar, onu da anlıyorum. insanın ailede alıp/öğrenip ardından hayata atılması gerekir. bazı şeyler aile dışında pratik edilmez. ancak sınanabilir. o nedenle yeterli pratiğe kavuşurdum.
0
Etanglement
(11.09.24)
1 direk boşanmalarini
2 bari egitimimle ilgilenmelerini
0
Zetnikov
(11.09.24)
El bebek gul bebek yetistirmemelerini.
0
Kittie
(11.09.24)
anneme hamileyken bosanmasini söylerdim.
babama da hayatimdan cikmasini.
0
robert bosch
(11.09.24)
18 yasinda evden kovmalarini.
0
baldur2
(11.09.24)
eline geçen her para ile migros hissesi almasını
0
screamshot
(11.09.24)
Kittie +1

Bizimkiler ben 2 yaşında ayrılmışlar o yüzden evde kavga gürültü görmedim o konuda şansılıyım.

Ama evde anne-baba figürü de göremedim o yüzden gelişimimde bazı olumsuz sıkıntılara yol açtı bu durum.

Çok sıkıntılı bir çocukluk da geçirmedim ekonomik olarak. Sadece psikolojik olarak annem fazla dominanttı.

Şimdi buralara herkes kendinde olmayan şeyleri yazacak. Yani kavga gürültü ile büyüyen bir çocuk keşke ayrılsalardı demesi gibi, annesi babası ayrı büyümüş bir çocuk da keşke ikisi de yanımda olsaydı diyecek.

El bebek gül bebek yetişmiş çocuk, keşke beni zorlasalardı diyecek,
Şiddet, saygısızlık, zorbalık, erken yaşta çalışma zorunluluğu, psikolojik baskılar ile büyüyen çocuk da keşke daha sevgiyle yetişseydim diyecek.

Yani herkes kendinde olmayanı isteyecek ama bence "doğru çocuk yetiştirme" gibi mutlak bir seçenek yok. her yetiştirmenin kendine has iyi ve kötü sonuçları oluyor.

İyi yetiştirsen kötülüğe karşı direnci olmuyor, kötü yetiştirsen güçlü oluyor ama duygusal olarak zedelenmiş, güven sorunları yaşayan biri haline gelebiliyor. Sevgi ve empati eksikliği çekiyor, insan ilişkilerinde zorlanabiliyor. Duygusal bağ kurmakta zorlanan, sert biri olabiliyor. İç dünyasında kırgın, öfkeli ve mutsuz biri olabiliyor.

İyileri cebe atıp kötülerini belli bir yaştan sonra bizim düzeltmemiz gerekiyor. Yoksa yakınıp durmanın kimseye bir faydası olmuyor.
0
ananiyimioguz
(11.09.24)
müzik konusunda elimden tutmalarını isterdim
sporla alakalı küçük yaşta bir şeylere başlatmalarını isterdim
0
neira
(11.09.24)
Ayni aileye dogacaksam çocukluga dönmenin hiç bir faydasi olmazdi. Çünkü ailem epey yoksukdu, zengin bir ailede yeniden çocuk olacaksam extra bisi istememe gerek olmazdi.
0
Yourcousinmarvinberry
(11.09.24)
Çok derin bir soru olmuş. Muhtemelen bana inanmalarını, güvenmelerini, dinlemelerini falan isterdim. Zamanla tüm ailenin en güvenilen ve sözüne itibar edilen insanı oldum. En küçük olmanın zorluklarından birisi, hiç ciddiye alınmamak.

Bir de kitap okumama, resim yapmama karışmamalarını isterdim. Totalde iyi birer ebeveyndiler, Allah razı olsun.
0
yadigar
(11.09.24)
her yaz kuran kursuna göndermek dışında başka bir şey yapmalarını.
TEES Elektronik set almalarını :))
0
theconqueror
(11.09.24)
Ne hata yaparsam yapayım her zaman arkamda olacaklarını, düşersem kaldıracaklarını, kaldıramayacakları zaman sıkıntımı paylaşacaklarını hem net bir şekilde söylemelerini hem de hissettirmelerini isterdim.

Bence anne babanın en önemli görevi bu.
0
michael_knight
(11.09.24)
ilk önce @ananiyimioguz +1 dicektim.
Sonra @theconqueror'ın yazdığını okudum önce güldüm sonra üzüldüm kendi halime, sonra ona +1 demeye karar verdim :)

ulan köye giderdik köy de bile kuran kursuna giderdim. hoş köyde yapılacak çok bişey de yok ama olsun. hoca da bi yandan ayağı çıplak parmak aralarını temizlerdi :/
istanbuldakiler iyidi bak köye nazaran :)
ulan insan bi yüzme kursuna falan yollar. her yaz zonguldak'a giderdik baya denize de giderdik. yüzme bilmiyorum hala.
0
high hopes of the sozluk
(11.09.24)
Fazla rahat yetiştirmişler, sorumluluk sahibi bir insan olmak için çok uğraştım. İş eğitim kariyer vs konusunda sorunları hallettim ama geri kalan konularda kolaya kaçan ve sorumluluk almaktan huzursuz olan bir insanım.
Mesela ödevleri bitirmeden tv izlemek yok, şu kadar sayfa okumadan dışarı çıkmak yok gibi günümüzdeki temel çocuk yetiştirme tekniklerini uygulasalardı hayatım çok kolay olurdu. Rutinlere ve kurallara karşı ayak uydurmak zaman zaman zor geliyor.
0
Bruce
(11.09.24)
Valla karakterim üzerindeki etkileri için bir itirazım yok. Yoksul olmaları da onların suçu ve pek de ellerinde olan bir şey değil. Sanırım yapmalarını isteyebileceğim pek bir şey yok.
0
Amaranta ursula
(11.09.24)
(21)

Sevgili & Buluşma

sumuklurakun
Diyelim ki kız arkadaşınız 25 siz 30 yaşındasınız. Kız arkadaşınız teyzesi gilde kalıyor ve aynı şirkette çalışıyorsunuz. Kız arkadaşınızla buluşmalarınız ve saatler sürekli olay oluyor. En geç 22:30da evde olmasına tamam diyorsunuz ancak bu sefer de buluşacak gün ayarlamak için uğraşıyorsunuz. Art
Diyelim ki kız arkadaşınız 25 siz 30 yaşındasınız. Kız arkadaşınız teyzesi gilde kalıyor ve aynı şirkette çalışıyorsunuz.
Kız arkadaşınızla buluşmalarınız ve saatler sürekli olay oluyor. En geç 22:30da evde olmasına tamam diyorsunuz ancak bu sefer de buluşacak gün ayarlamak için uğraşıyorsunuz. Art arda iki gün çıkmak istemiyor, önceden size pazartesi buluşalım demişken pazar günü “ya filanca kuzenim yemeğe gelecek sonra buluşalım” diyor. Cumartesi çıktınız eskaza pazara da tamam demişken pazar günü akşam 7 olunca “dün de çıktık bugün eve erken gideyim” diyor.
Bunlara sebep olarak da başkasının yanında kalıyor olmasını gösteriyor. Başkası laf etmesin diye her şeyi yapabilecek birisi. “Aman elalem ne der” kafası.
Saate de okeysiniz ancak sürekli ertelenen buluşmalardan, onun hayatında sığıntı gibi hissetmekten de yoruldunuz.
Bu durumda siz haksız mısınız?
0
sumuklurakun
(10.09.24)
Haftada max 2 gün buluşabiliyorsunuz
0
🌸sumuklurakun
(10.09.24)
Bunu söyleyince de “iş yerinde her gün görüşüyoruz zaten birbirini uzun süre göremeyen ilişkiler de var” diye savunma geliyor.
0
🌸sumuklurakun
(10.09.24)
Yıl olmuş 2024, sevgili ayağı mı kalmış.
Yakın zamanda evlilik teklifi etmezsen senden ayrılacak, bunu bilmiş ol. Gelir başkası alır kızı haberin olsun kanka
0
füt
(10.09.24)
Bu elalem ne der kafasi degil. Kiz baya teyzesinde kaliyor. Hani apartmandan goren olur falan demiyor ki. Kizi hakli buldum. Ayrica ayni is yerindesiniz kismina da katiliyorum. Kizi asiri hakli buldum
0
Kittie
(10.09.24)
25 yaşındaki kızdan 30 yaşındaki kadın serbestliği bekliyorsun. ikisi bir arada olmaz.
0
titanyum22
(10.09.24)
Haklısınız ama o da haklı olabilir kendince kısacası birbirinize uygun değilsiniz

Bu arada iş yerinde görüşüyoruz kısmına katılmıyorum aynı şey mi ?
0
jülsezar
(10.09.24)
ben bu olayların 2. dk sında ayrılmayı tercih ediyorum.

iyi bir benchmark olmam sizin için. bence oturup konuşun.
0
baldan kaymak
(10.09.24)
Senin gerçekliğin ile onun gerçekliği farklı, birine ekonomik olarak bağlıysan yani kendi başına eve çıkacak imkanın yoksa öyle ben istediğim zaman çıkarım istediğim zaman dönerim diyemeyebilirsin, işin içine hareket ederken düşünülecek bir sürü parametre giriyor
0
grimavi
(10.09.24)
Evlen ya da ayril
0
yuvarlanantencereninkapagi
(10.09.24)
Ben kızı kendine göre haklı buldum. Daha rahat gorusebileceginiz bir iliski isteyebilirsiniz o açıdan sizi de hakli buldum. Ama ya kıza uyum sağlayacaksınız ya da ayrilacaksiniz. Bu kızdan istediginiz serbestliği bulmaniz biraz zor. Belki eve haftasonu arkadasimda kalicam falan diyerek arada birlikte tatile giderek vs idare edebilirsiniz.
0
passive aggressive
(10.09.24)
Kittie ve grimavi +1

Bu ülkede bazıları deneyimlemediği veya şahit olmadığı için pek inanmasa da hala pek çok kadın aile ve akrabalarından ötürü hayatını istediği gibi yaşayamıyor. Bu el alemin görüşlerini önemsemek değil, kendi hayat kalitesi biraz daha düşmesin diye birtakım baskılara boyun eğmek mecburiyetinde kalmak. Aileden, baskıcı ortamdan yana yarası olmayan kolay kolay anlamaz bu zoraki kabullenişi ama ben bu his ve davranış kalıbını benzer bir çevreden geldiğim için iyi tanıyorum.

25 henüz çok genç bir yaş, kendi hayatını dilediğince yaşamak için gerekli maddi ve manevi refaha ulaşamamış olmaması çok normal. Kız başkalarına o sınırları esnetiyor veya esnetecek de seni yarı yolda bırakıyor ya da bunlardan seni mahrum ediyor değil, o yüzden bunu kişisel algılayıp incinme. Eminim o da kendisini kötü hissediyordur çünkü çevresindekiler ona kendilerinin bir uzantısıymış gibi davranıyor, belli bir kalıp içinde yaşamayı dikte ediyor. Düşünürken onun hesap vermesi gerekenleri, maruz kaldıklarını ve mecburiyetlerini de hesaba kat lütfen. Bir de kendi hayatında eski sevgilisini ölümle tehdit eden birinden ilişki tavsiyesi alma allasen.
0
moonie
(10.09.24)
@grimavi+1

Bir de iki gün üst üste buluşunca sıkılır insan zaten işte de birliktesiniz. Belki de bir yaştan sonra kafa kaldırmıyor bilemiyorum. Sorardım; senin arkadaşların falan yok mu halı sahaya falan gidin, çay, kahve içmeye gidin derdim :))
0
rock n roll
(10.09.24)
haftaici 5 gün ayni is yerinde calisiyorsunuz.
cumartesi günü görüsmüssünüz.
pazar günü de görüsmüs ve aksam 7de eve gitmek istedi diye elalem ne derci mi olmus kiz? dogru mu duydum?

aileden kalmadan bagimsiz herkes bu kadar dip dibe zaman gecirmek istemez sürekli.
0
robert bosch
(10.09.24)
Gil mi?
0
rewlack
(10.09.24)
Ben de kıza hak verdim ve üzüldüm. Bazı kız çocuklarının nasıl baskılar altında yetiştiğini bilmeyen ve bu kişilerin yetişkinliklerinde bir erkek rahatlığı ile sosyal hayata karışmasını bekleyen insanlar var. Yaşadığınız topluma bu kadar gözünüz kapalı olmayın. Eminim sizinle buluşmak için kendince epey riskler alıp buluşuyor ama buna rağmen karşında memnuniyetsiz biri var. Durum size göre olmayabilir ama bunun suçlusu o değil emin olun. Uygun değilse ayrılın uzatmadan onu da uğraştırmayın.
0
playing star again
(11.09.24)
@playing star again Kız o kadar haklı ki onun adına üzüldüm ben de... Siz sığıntı hissedecek en son insansınız bu durumda.

Sizinle görüşmek istemesine rağmen görüşememesi, iki taraftan da baskı altında olması ve bunu idare etmeye çalışması vs vs derken kız için üzüldüm.
0
silverleaf
(11.09.24)
Bu elalem ne der kafası değil, evdeki huzurla ilgili bir durum +1

Kız haklı, 25 yaş artık belli karakter düzeninin oturduğubir yaş, o yaşta aileye kafa tutmak zor bir şey. Alıştıkları davranış düzeni birden değişince aileler hemen sorgulamaya başlıyor. Teyzesinin yanında kalan bir genç için de sevgilisi olduğunun ve onunla vakit geçirdiğinin bilinmesinin neden sorun olabileceğini 30 yaşında ve hep bu ülkede yaşamış birine anlatmak gerekmese diye düşünüyorum. Bariz değil mi şartlar sizce de?

Bu durumda siz bizim aile yapılarımız çok farklı diye düşünüp ayrılabilirsiniz. Eğer ayrılmak istemiyorsanız da böyle kabul etmeniz gerekir. Bu görülmemiş bir durum değil, hatta genelde karşılaşılan şey bu zaten.
0
akhenaten
(11.09.24)
sen kendi hayatına bak, onsuz vakitleri ona ilham olacak kadar huzurlu ve neşeli geçir. katılmak istiyorsa katılır istemiyosa da ancak böyle anlarsın. davetle olmaz.
0
Etanglement
(11.09.24)
Allahaskina su gil tabirini kullanmayin.COk köylü isi gözüküyor :)

Bence kiz arkadasin seninle vakit gecirmekten cok hoslanmiyor. Her iliskide daha cok seven, daha cok bulusmak isteyen bir taraf vardir ama iliskinizde bu kisi kiz arkadasiniz degil gibi gözüküyor
0
turkuaz
(11.09.24)
İlişkilerde haklı-haksız olmak hiç önemli değildir. Haklı olduğunuza sizi temin etsek ve madalya taksak da hiçbir işinize yaramaz.
İlişkide mutlu, huzurlu olmak gerek.

Karşınızdaki kişinin sizinle görüşmek için zaman yaratmak isteyip istemediğini takip etmenizi öneririm. Bence hiç ısrar etmeyin.
Görüşmek için ne kız arkadaş ne de normal arkadaşa ısrar etmeyi hiç sevmem, etmemeye çalışırım.
0
michael_knight
(12.09.24)
harika bir kiz arkadasi bence. devamli onu yapalim bunu yapalim demesinden iyidir. bosver kral devam bence. ciddiyim.
0
baldur2
(12.09.24)
(6)

filtre kahvelerin hep americano gibi olması

f02561
https://www.trendyol.com/sinbo/scm-2953-filtre-kahve-makinesi-p-266284935şu şekil biraz dandik bi filtre kahve makinem var 2 yıllık. bunun içindeki plastik filtreyi çıkarttım kağıt filtre aldım 100lü onlardan koyuyorum. farklı kahve türlerinden filtre kahveler denesem de hepsinin tadı çok birbirine
www.trendyol.com
şu şekil biraz dandik bi filtre kahve makinem var 2 yıllık. bunun içindeki plastik filtreyi çıkarttım kağıt filtre aldım 100lü onlardan koyuyorum. farklı kahve türlerinden filtre kahveler denesem de hepsinin tadı çok birbirine benzer gibi geliyo ve genelde acı amerikano deneyimi alıyorum. denediğim kahveler de şunlar coffeehundert.com aşağı yukarı aynı tadı vermesi normal mi? 2.5 kaşık kahve ekledim mesela az önce yaklaşık yarım litre suya. haznesi zaten maks 600ml alıyor küçük makine. fazla mı ekliyorum sizce kahveyi? daha az ekleyince bu sefer de daha tatsız oluyor hiç güzel deneyim alamıyorum. önerilere açığım
0
f02561
(30.08.24)
origin değiştirmeli. her gün içmek de alt notaları algılama becerinizi köreltebilir. aftada bir gün ve 4 ayda bir hafta olacak şekilde içmemek iyi bir reset metodudur.
0
Etanglement
(30.08.24)
belki de kahvede problem vardır.

boxxcoffee.com
şuradan aldığım kahvelerin lezzetini alıyordum. Fakat chemex vardı onunla yapıyordum ben. Senin makine de pour over yani üstten dökmeli aynı mantık aslında, teoride aynı aromayı geçirebilmeli ama bilenler yazar makinelerde farklı bişey varsa bilmiyorum.

Fakat french press'te falan böyle tat alamazsın mesela. Chemex veya v60 güzel, espresso gibi olsun dersen aslında Mokapot diyorlar ama ben Aeropress ile çözüyorum o da iş görüyor.

edit: kaşık 8-10gr falan mı? Bir adet 200ml bardak için o civarda tavsiye ediliyordu ama ben göz kararı yapıyorum artık.
0
nhk ni youkosu
(30.08.24)
kimse dile getirmez ama herkes yaşıyor bu sorunu. kahve çok kısa sürede bayatlar ve tadını alamazsın. sen de bizler gibi çamurlu su içiyorsun
0
plastic_angel
(30.08.24)
Kağıt filtreler kahvenin kendine has aromasını ve yağ asitlerini emerek tekdüze bir kahve elde etmenize sebep olur o yüzden aromatik kahve içimi için bpa free plastik filtre kullanmanız gerekir.

Ayrıca kullandığınız çekirdeklerin karakteristik özellikleri araştırarak doğru demleme yöntemlerini çözebilirsiniz mesela ben arabica türü çekirdeklerden ziyade robusta türü çekirdekleri daha lezzetli doygun bulurum
0
apocalipy
(30.08.24)
V60 kullanma zamanınız gelmis
0
kaiserr76
(31.08.24)
kaiser +1
v60 deneyin. Fark hoşunuza giderse o şekilde devam edersiniz.
Aynı kağıt, aynı kahve, aynı su.
0
michael_knight
(31.08.24)
(12)

Sporda ve Beslenmeye Dikkat Ederken Çorbanın rolü ve önemi

put it in your appropriate place
Gittiği spor salonunda özel pt aldım. Çorbayı hayatımızdan çıkartıyoruz dedi. Tamam dedim ama niye diye sordum.Bir glüten var dedi. İki mideyi tıkıyor diye ekledi. Çok daha hızlı kilo verirsin diye ekledi.Çorbanın rolü ve önemi nedir, var mıdır önemi?
Gittiği spor salonunda özel pt aldım. Çorbayı hayatımızdan çıkartıyoruz dedi. Tamam dedim ama niye diye sordum.

Bir glüten var dedi. İki mideyi tıkıyor diye ekledi. Çok daha hızlı kilo verirsin diye ekledi.

Çorbanın rolü ve önemi nedir, var mıdır önemi?
0
put it in your appropriate place
(21.07.24)
Hayatımda bu seviyede saçmalık çok duymamistim iyi geldi.
Mideyi tikamak ne demek? Kilo vermek çorba vs ile kalori ile alakali ve çoğu corba da az kalorisi olan şeylerdir.

Bana biri böyle bir şey dese üzülerek bundan sonra söyleyeceği her şeyde şüphe ederim.
0
logisticsmanager
(21.07.24)
Mideyi tıkayacaksan çorbayla tıka bence. Akıllıca yapılmış leziz bir çorba insana her türlü enerjiyi de verir her türlü faydayı da sağlar. Bağırsaklarının gereğinden fazla katılaşmasını mı istiyor o senin pt? Vücuttaki bütün suyu atarak kilo verdiğini düşünmeni sağlayacak yani. Hahah.
0
muhayyer divan
(21.07.24)
@misket Kahvaltı haricinde ekmek yemediğimi belirttim.
0
🌸put it in your appropriate place
(21.07.24)
bu cahilin "çorba" derken kast ettiği şey ile ansiklopedideki çorba farklı şeyler olmalı. çorba bir formdur bu formda sonsuz çeşit aş çıkar. sıvı tüketimine dikkat edin. bu zavallılar dehidre olmanın kas kütlelerini ortaya çıkardığını öğrendiğinden beri acayiplikler sürüyor.
koskoca biyolojiyi geçtim, diyetetiği de geçtim, tek bir konu olan anatomiden de bihaber bu şahıs size yakında başka "bilgiler" de verebilir. dikkat edin.
0
Etanglement
(21.07.24)
Günümüzde gerek evde yapılsın gerek dışarıda içilsin çorbaların çoğu sağlıksız. İçinde diyete uygun olmayan malzemeler var. Öyle sadece çorba içeyim az yemiş olurum olayı işe yaramıyor. Birçoğunda çok fazla un var,o bile tek başına diyeti zora sokuyor. Bu dışarıda yenilen tüm sulu yemekler için geçerli. Sanıldığı kadar masum değil bence. Ben de şahsen çorba içerek diyet yapamıyorum o çorbanın devamı geliyor, iştahı daha da açıyor vs. Bunlar benim şahsi gözlemim, yanlış olabilir. Bilimsel bir dayanağım yok ama gittiğim diyetisyen de kendi saydığı çorbalar dışındakileri içmememi söylemişti. Sizin pt de bunları düşünmüş olabilir.
0
bhhs
(21.07.24)
mideyi çorbayla tıkamak daha mantıklı değil mi? aşırı saçma.
0
deartheodosia
(22.07.24)
belki kas falan için protein ağırlıklı beslen demek istemiştir ama kilo vermek için çorba gayet iyi bir seçenek. besin değeri falan yani günün her öğünü çorba mı içiyorsun? saçma, evet.
0
deartheodosia
(22.07.24)
@Bir ben var benden şurada bu arkadaşın dediği de bir o kadar problemli. şeker hastası değilsen şekeri kesmek zorunda değilsin ne demek. şekerin kanserli hücreleri çoğalttığı binlerce kez tıp makalelerinde yayınlandı. insan vucuduna iyi gelen bir şey değil. pankreası yorup şekeren hastalıgına giden yolu açan bir şey. insulin strike yapıp obezetiye götüren bir şey. gluten de öyle. çölyak olmasan bile buğday türevleri insanı halsizleştiren yaşam kalitesini düşüren bir gıda. sabah uyandıgınızda sizi halsiz hissettiren gıda buğday ürünleri. evet tam buğday olsa bile.

bu arada çorba da un yoksa şehriye yoksa gluten ne arar.o pt'den paranı geri iade iste.
0
xrated
(22.07.24)
Çok teknik detaya girmeyeyim ama glüten de aslında bitkisel bazlı bir protein fakat diğer proteinler bazı enzimlerle metabolize olurken glüten bazı insanlarda bu reaksiyona cevap vermez ve metabolize olmadan hayatına devam etmek ister ama sistemde bu şekilde yol alamayacak kadar büyük parçalara sahip olduğu için alerjik tepkiler oluşmasına neden olabilir bazı insanlarda, bazılarında da olmaz. Sizde böyle bir durum yaşanmıyorsa yemenizde sorun yok ama ishal şişkinlik bulantı vs. gibi sıkıntılar yaşıyorsanız size problem olabilir.

Şeker konusuna gelirsek; şeker şeker hastaları için sıkıntı olabilir, kanser hastalarına da sıkıntı olabilir ama "sağlıklı" bir insan için kanser hücreleri şekerle besleniyor gibi bir iddia olamaz çünkü bu kişilerde aktif bir kanser hücresi olmadığı için şekerle beslenecek bir hücre de olmaz, siz şeker yediniz diye de kanser olmazsınız ya da şeker yediniz de insüliniz çıktı diye obez olmazsınız, şişmanlık kilo alımı vs, bunların tek bir besin grubunun etkisinde olmadığı harcanan kaloriden daha fazla kalori alımı nedeniyle oluştuğu 100 yıl falan önce ispatlandı benim bildiğim. Ayrıca, şeker bu kadar "şeytan" bir ürün olsaydı evrim sürecinde beynin ve sinir sisteminin tek, diğer organların da yağ ile birlikte ortak kullandığı bir enerji türü olma özelliği ortadan kalkar bizi kanser ya da obez yapmayan başka bir enerji türünü kullanma eğilimine girerdik diye tahmin ediyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.07.24)
@kaleci'ye göre sağlık probleminiz yoksa basın karbonhidratları, şekeri, gluteni. görelim neler oluyor. hayatı kaliteli mi yaşamak istiyorsunuz yoksa yorgun mentali darmadağın mı. karar sizin. cımbızlayıp görüş çürütmeye çalışmak da ilginç bir trip.
0
xrated
(23.07.24)
Evet sağlıklıysanız belirli limitler içinde yemenizee bir sorun yok gıdaları şeytanlaştırıp insanların korkutmaya çalışmak konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmayıp kulaktan dolma bilgilerle fikir sahibi olduğunuzda yapabileceğiniz şeyler oluyor maalesef.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.07.24)
Bazı diyetisyenlerin çorba = ekmek gibi bir denklemi var ondan olabilir belki?
0
peki madem
(23.07.24)
(15)

başka bir dilde yazılan tabelalardan neden rahatsız olunur?

ezkaza
hayatım boyunca bunu anlayamadım. kategorik olarak ingilizce, arapça, rusça veya türkçe tabelalara karşı nötr durumdayım. bir önyargım yok. ancak tabela tarafında tıpkı menülerde olduğu gibi belirli bir standardizasyon getirilmesini destekleyebilirim. örneğin türkçe anadilimiz olduğu için türkçe ola
hayatım boyunca bunu anlayamadım. kategorik olarak ingilizce, arapça, rusça veya türkçe tabelalara karşı nötr durumdayım. bir önyargım yok. ancak tabela tarafında tıpkı menülerde olduğu gibi belirli bir standardizasyon getirilmesini destekleyebilirim. örneğin türkçe anadilimiz olduğu için türkçe olarak ne olduğu belirtilmek koşuluyla diğer başka dillerde de isteyenler tabelasını asabilmeli bence. sonuçta ticari bir işletme bu. ve işletmeci kendi kararını verebilmeli. biraz yeni doğan bebeğe isim koymak gibi düşünüyorum. isteyen istediği ismi koyar. isteyen istediği dilde tabelasını yazar.

diğer yandan özellikle arapça tabelalar konusunda ekstra bir hassasiyet söz konusu iken ingilizce, rusça veya başka dillerdeki tabelalar için bu hassasiyet yok gibi. kendimi bir arapsevici olarak nitelendiremeyeceğim gibi arapça karşıtı olarak da nitelendiremem. bu konuda oldukça şeffafım.
sonuçta türkçe tarih boyunca farklı alfabeler kullanmış bir dil. bugün malesef latin alfabeleriyle yazılan her şey türkçe gibi algılanıyor.

eğer amaç türkçe dilini korumak ise en başta ingilizce tabelalarla mücadele etmek gerekmez mi?
patisseri olmayan pastane veya rent a car olmayan araba kiralama şirketi kalmadı artık çünkü.
ama ingilizce global dil vs diye normalleştirmeyin lütfen. 2 yıl sırbistan'da yaşadım. starbucks tabelası latin harfleriyle yazılmanın dışında kendi dillerindeki okunuşuna göre ve kendi alfabeleriyle de yazılıydı. ingilizce sırbistan'da global değil mi yani şimdi koskoca şirket global markasını tek başına kullanamıyor.
0
ezkaza
(14.04.24)
ingilizce bilmek ve bir şeyleri ingilizce yapmak daha cool geliyor çünkü birçok insana. anadolu'da açılmasa hiçbir şey değişmeyecek üniversitelerde okuyup biosuna bölümünü üniversitesini ingilizce yazanları düşünün mesela. tabela mevzusuyla aynı kökten geliyor.

arapçada ise alfabe latin değil. ayrıca arapça tabeleların birçoğunluğu suriyeli dükkanlarında var. bazı yerlerde kendi mahallelerini kurdukları için neredeyse antipatik geliyor tabi ki tabelaları.

bir de ingilizce bilen ya da ingilizce marka kullanan kişi de yüzde doksan dokuz türk. neyin mücadelesini vereceksin ki? arapça tabelada öyle bir durum yok. mülteci muhabbeti olmasa yabancı tabela indirmenin ben bu kadar yaygın olacağını da düşünmem açıkçası.

benim şahsi fikrim kesinlikle başka alfabe kullanılmaması ve mümkün mertebe hepsinin türkçe olması yönünde.
0
black holes in the sky
(14.04.24)
ingilizce tabelalara dahi sınırlama gelmesi lazım..bunun x sevicilik x düşmanlığıyla alakası yok, tamamen kendimizle alakalı bir durum. tabii halkta bilinç olmadığı gibi bir de buna izin veren yönetici şaklabanlar olduktan sonra hiç umudum yok.
0
gule gule
(14.04.24)
kültür erozyonu dediğimiz durum bu. buradan bana sadece tabela değil, dilin doğru kullanılmaması da geliyor. buradaki amaç kendi kültürünü koruyup kollamak. bunun iktisadi durum için turist için kabul edebilirsiniz. ancak ülkesinde savaş olup maddiyatı sayesinde burada ikamet eden insanlardan böyle bir talep gelirse de verilecek cevap bellidir. "misafir umduğunu değil bulduğunu okumalıdır."
0
phonex
(14.04.24)
aslında olmamak lazım dediğiniz gibi yanında bir yerinde türkçesi de varsa. esnafın bölge şartlarından veya yaptığı işten kaynaklı hedef kitlesi olarak belirlediği bir millet varsa onların diline özgü tabela yapması gayet doğal. ancak şöyle bir şey var bir bölgede farklı dilden tabelaların olması o bölgede o dili kullanan milletten epey bir kişi olduğunun göstergesi. yani rahatsız olunan görünürde tabela gibi ama özünde bu durum oluyor esasında.

hayat tarzı, ideoloji gibi sebeplerden ötürü kendi şehrinde rusların yaşaması rahatsız etmeyip arapların yaşaması edebilir bir kesmi bu da gayet kendi içinde mantığı olan bir durum normal yani. tam tersi araplardan rahatsız olmayıp ruslardan olan bolca insan da var. bunlar kişiye göre değişir ve hepsinin kendine göre sebepleri var. amaç dili korumak değil yani o yüzden ingilizce de global dil olduğundan normal. ayrıca dili korumak da enteresan bir kavram dil canlı ve gelişen bir varlık işte bugün 100 yıl önce kullanılan dil ne kadar farklı geliyorsa bize 100 yıl sonraki türkçe de bugüne göre farklı gelecek muhtemelen beyhude bir çaba.
0
semaforo de medianoche
(14.04.24)
Beni rahatsız etmiyor. Türkçesi belirtildikten sonra isterse Elfçe yazsın. Kültürün böyle şekilci şeylerle korunacak bir şey olduğunu düşünmüyorum, daha kompleks bir olay
0
nundu
(14.04.24)
Bu tip sorular beni çok güldürüyor. Ya dışarıdan aşırı izolesiniz ya da gerçekleri umursamıyorsunuz.
0
sevilen progressive türkücü
(14.04.24)
Eğer ingilizler ülkeye gelip kendi mahallelerini falan yaratmaya baslasaydi belki de dediğiniz daha önemli olurdu.
Ama ben izmir'e geldiğim zaman bazı geçtiğim yerler resmen orta doğu olmuş. Bir sürü arapça tabela falan.
Eğer Türkiye'de arap mahalleleri yaratıyorsak o zaman sorun yok ama amaç bu değilse o zaman sorun var.
Misal al bak şunun aciklanabilir yanı var mi?
www.aykiri.com.tr

Ben de türkücüye katılıyorum yani. Ben iki üç haftalık tatilde bile Türkiye'nin geldiği hali görüyorum ve sonunda birilerinin buna karşı savaş baslatmasi güzel.
Örnek veriyorum Fransa'da da orta doğu, asya vs restoranları var ama isimleri iki isimli oluyor, tabelalar zaten Fransızca. Ben dil koruma konusunda fransiz gibi olmamizi tercih ederim. Misal sizin tepkinizde katıldığım örneklerden biri tobacco shop. Türkiye'de her yer tobacco shop olmuş, kim neresinden uydurduysa. Bunun da duzenlenmesi lazım.
0
logisticsmanager
(14.04.24)
Managerın bahsettiği gibi fransızların tek özendiğim yanı dillerini koruma konusundaki tutumlarıdır. Bizim ülkenin milliyetçisi bile nedense lütfedip diline önem vermez. Sadece dili korumak kültürü korumaya yetmez ama dili korumadan da kültür olmaz.
0
asteriks
(14.04.24)
Çok uzun yazacaktım da üşendim.
@sevilen progressive türkücü +1
demekle yetineyim.
0
Mirket
(14.04.24)
ben hicbiri olmasin istiyorum, o kadar ulke gezdim museum, city centre diye gosteren ingilizce tabela bile yok.
arapca da ise daha fazlasi var.
0
durgunfoton
(14.04.24)
Sevilen progressive turkucu +1
0
Kittie
(14.04.24)
sevilen progressive türkücü +1000
0
ercu cozer
(14.04.24)
İki önerme ile başlıyorum.
* Dil iletişim içindir.
* Tabelalar ticaridir.

Kusura bakmayın, tüccar kime ulaşmak derdinde ise onun dilinde yazar. Oyuncakçının şirin fontlu tabelası çocuğa nasıl hitap ediyorsa araç kiralama şirketi de turiste öyle hitap eder. Fırıncılar fırındır. Bakery değildir. İnadına yazanı göremezsiniz. Ancak pastacılık bize ithal gelmiştir. Haliyle patiseriden Éclair (ekler) almak da tabiidir.

En büyük derdimiz bu olsun. İyi pazarlar.
0
Etanglement
(14.04.24)
Başka dildeki tabelalar kültür istilası çünkü. Turistik bölgelerdeki tabelalar bile bilgilendirici olarak İngilizce alt metinli yapılabilir ama Türkçe olmalı. Bu arada marka adı ile tabela arasındaki ayrımı da yapmak lazım. Marka adlarını da hep yabancı yapmak ezik bir yabancı özentiliği ama verdiğin örnekteki gibi "patisserie" detayı gibi şeylere müdahale edilmeli bence. Yine aynı paragraftaki notunda olduğu gibi yabancı markalar da latin harfleri ile yazılmalı tabii ki.

Marka isimlerine Türkçe dayatamazsın tabii ki ama arapça seçmek isteyen "El Shaarawy Kafe" yazsın. Başka alfabe ile değil. Marka isimlerinde de Türkçe seçenlere teşvik ya da yabancı seçeceklere ekstra yük gelsin. Artık hangisi X'i o dönem daha mutlu edecekse.
0
nawar
(14.04.24)
yanıtlar için teşekkür ederim arkadaşlar,

@sevilen progressive türkücü
ne dışarıdan aşırı izoleyim ne de gerçekleri önemsemeyen bir tipim.
tabelaların hangi dilde olduğu konusuyla ilgilenmek benim dünya görüşümde oldukça gereksiz bir ayrıntı ve salt bu konu üzerinden milletçilik taslamak bana oldukça gülünç geliyor. çünkü milliyetçilik böyle şekilci uygulamalarla değil bu memeleket için katma değer üretmekle veya işini iyi yapmakla ülkeni milletini iyi temsil etmekle çok daha ilgili bir mesele.

tabelalar fransızca olunca ben frankofon bir kültüre sempati duymuyorum. fransızcaya bir hayranlık veya düşmanlık da beslemiyorum. diğer diller için de aynı. bu oldukça gereksiz ve keyfi bir durum çünkü. her dil ve kültür kendi temsilcisi için özeldir. eşimin kardeşinin londra'da bir restoranı var ve ismi türkçe. müşterileri büyük çoğunlukla türkler ve araplar.

tacir hangi kitleye hitap etmek istiyorsa veya bundan da bağımsız hangi alfabeyle hangi dille tabela yazmak istiyorsa yazsın bundan kime ne? gerekli standardizasyonu sağladıktan sonra yazılan dile tepki göstermek bana gerçekten çok gülünç geliyor.

arapça veya başka bir dilde yazılan tabeladan niçin rahatsız olayım ki? arapça tabela asılınca benim türklüğüm niye zarar görsün? ingilizce zaten dilimizi tarumar etmiş maksadın dil ve kültür hassasiyeti olmadığı gayet net burada.

bir süredir alanya'da yaşıyorum burada neredeyse her iş kolunda her yerde rusça tabela görmek mümkün. yani mağazadan restorana ve hatta avukatlık ofisleri bile. ben bundan rahatsız olmuyorum çünkü insanların hedef kitlesi belli. demografi belli. hatta belki mülk sahibi yabancı kendi dilinde tabela asıyor ve burada bir yatırım yapmış oluyor.
bundan bir insan niçin rahatsızlık duyar?
0
🌸ezkaza
(15.04.24)
(2)

Tak çıkar yapılabilecek, plastiği tutabilecek ürün

pianeta
Anlatırken vereceğim ürün örnekleri tamamen temsilidir ama birebir gibi de düşünebilirsiniz.Elimde şuna benzer ince bir stand var: https://ideacdn.net/idea/jy/75/myassets/products/635/masa-ustu-telefon-standi-tablet-tutucu-aluminyum-alasim-yukseklik-ayarli-katlanabilir-18515-jpg.jpeg?revision=169714
Anlatırken vereceğim ürün örnekleri tamamen temsilidir ama birebir gibi de düşünebilirsiniz.

Elimde şuna benzer ince bir stand var: ideacdn.net

Bir de tablet var.

Bu stand tablet için kullanılıyor ama standı çantada, cepte vs taşımak yerine direkt tablete entegre hale getirmenin bir yolu var mıdır?
Yani stand, tabletin arkasına yapışık olacak, kullanacağımız zaman çıkarıp kullanacağız. Sonra tekrar tabletin arkasına yapıştıracağız. Ama iz bırakmaması ve sürekli tak çıkar yapılabilmesi için direkt yapıştırıcı kullanamıyoruz tabi ki.
Ayrıca tabletin bataryasına, elektroniğine de zararı olmaması lazım.
Ürünlerin ikisi de plastik.
Kılıf vs. yok ve olmayacak.
0
pianeta
(01.03.24)
Arabalarda kullanılan telefon tutucular gibi bir çift ince mıknatıs iş görmez mi?
0
kobuzchu kiz
(02.03.24)
birer tarafı silikon bant olan velcro
0
Etanglement
(02.03.24)
(14)

Peynir severler, uzmanları; Hangi peynir?

silver apple
En sevdiğiniz üç peyniri iyiden başlayarak sıralar mısın? Marka önerisi de ekleyebilirsiniz.
En sevdiğiniz üç peyniri iyiden başlayarak sıralar mısın? Marka önerisi de ekleyebilirsiniz.
0
silver apple
(01.03.24)
Ezine- bergama tulumu- boğatepe gravyeri
0
adivar
(01.03.24)
koyun keçi inek karışık ezine - min 12 aylık
yine üstteki karışımla kelle-mihaliç
iyi bir deri tulumuna asla hayır diyemem
0
delidiyorum
(01.03.24)
parmesan
mozeralla
gravyer
0
mikahakkinen
(01.03.24)
eski kasar / kars gravyeri - kars gravyeri tam gravyer degil de eski kasar gibi. kahvaltilarda yemeye bayiliyorum. yurtdisindaki muadilini bulamadim.

rokfor - cok guclu keskin aroma. tuzlu. mavi kuflu peynirlerden ayni tadi alamiyorum. ama cok yagli oldugi icin cok yenmez. azicik bi parca alip sarapla yemek guzel oluyor.

gruyere (gravyer) - yapimi zor olsa gerek bazilari cok yavan oluyor ama guzel yapilmis bir isvicre/fransa gravyeri gunes yermis gibi hissettiriyor.

parmesan - yemeklere de gider, tek basina da yenir.
0
antikadimag
(01.03.24)
Manchego - ispanyol peyniri

St. Marcellin - fransiz.

Pecorino romano- italyan

Buche de chevre- fransiz. Türkiye'de büş diye geçiyor ama tam aynısı değil.

Comté - fransiz.

Tête de moine - İsviçre.
Türk olarak da izmir tulum, eski kaşar ve karışık ezine.


Aslında bitmez yani bu sorunun cevabı malum Fransa'da yaşıyoruz.
0
logisticsmanager
(01.03.24)
kars gravyeri, gouda, izmir tulum, racklette peyniri. parmesansız makarnaya da makarma diyemiyorum.........
0
ala09
(01.03.24)
Geçen gün aldığım günlük süte sirke karıştırarak yaptığım lor'un lezzetinin yanına hiçbiri yaklaşamıyor. En azından ne yediğimi biliyorum.
0
Mirket
(01.03.24)
konya küflü peynir
orta sert ezine
kars eski kaşar

kars gravyeri fazla aromatik geldi. gouda da aynı şekilde.
0
unalub
(01.03.24)
provolone piccante
polonya kaskavali
gorgonzola veya benzeri blue cheese
Avusturya'nin salam gorunumlu smoked peyniri
Not: y.disi, Turk peynirlerine ulasimim yok
0
neck_and_neck
(01.03.24)
Ezine lokum beyaz
Deri tulum
Kokulu Koyun peyniri
0
hasmetizm 2046
(01.03.24)
Şok peyniri
Bim peyniri (biraz bozdu ama kıvamı iyi)
A101 peyniri

bonus: migros indirimleri
Sayarak bitirebildim, malum Türkiye'de yaşıyorum.
0
Etanglement
(01.03.24)
Doğruluk ezine peyniri, böbreklerimi satacağım yakında. Çanakkalede peynirci arkadaşım gönderiyordu önceden :(

Silifke küflü peynir

Deri peyniri

Yurtdışında da bulduğum her peyniri yedim çok sevdiğim için, güzeller. bizim peynirlerimiz onları tokatlar ama reklamı, argesi falan yok.
0
durgunfoton
(01.03.24)
ezine
kelle-mihaliç
tam yağlı lor-kelle loru
0
zikardo
(01.03.24)
Burrata
Mozzarella
Trakya Eski Kaşar.
0
kumandanim
(01.03.24)
(7)

Diğer inançlara sahip insanların orada kalma sebepleri ney?

ananiyimioguz
Veya şöyle sorayım, farklı inançlara sahip kişiler, tek doğru olarak kendilerinin seçtiği yolu mu görüyorlar yoksa "başka dinler de var biliyorum ama biz bu yolu seçmişiz" gibi bir farkındalığa sahipler mi?Yoksa bu soru inanç ile çelişiyor mu? Yani ben ineğe tapıyorum diyelim, bunun için geçerli seb
Veya şöyle sorayım, farklı inançlara sahip kişiler, tek doğru olarak kendilerinin seçtiği yolu mu görüyorlar yoksa "başka dinler de var biliyorum ama biz bu yolu seçmişiz" gibi bir farkındalığa sahipler mi?

Yoksa bu soru inanç ile çelişiyor mu? Yani ben ineğe tapıyorum diyelim, bunun için geçerli sebeplerim var. Farklı bir yoldan gittiğimin ve bizim de kendimizce böyle bir motivasyonumuz var'ın farkında mıyım yoksa diğer herkes yanlış da ben doğruyum gibi bir inanç mı olmalı illa bir şeye inanıyorsam?

Mesela bir hristiyan neden o inancını sürdürüyor? Hani biz diyoruz ya son din bizimki o yüzden buna inanmamız lazım.

E madem son din bizimki gibi bir kanıtlanabilir bir şey var elimizde, diğer farklı inançtakiler neden bizimkine inanmıyor? Bunu sadece biz mi biliyoruz? Bizim savımızı neden onlar benimsemiyor? Öyleyse güçsüz mü bizim savımız?

Bir hristiyanın, bir budistin, bir musevinin hala orada durma motivasyonu nedir yani?

Veya biz nasıl ki tek doğru bizimkidir... gibi bir inançla bağlıysak, onlar da öyle bağlıysa, bizim inandığımız din de onlarınkinden farksızsa, burada bizimkini özel kılan nedir? Başkalarının dinlerine nasıl bakıyorsak, onlar da bizimkine aynı boş vermişlik veya inançsızlık ve yanlışlık ile bakıyorsa, biz de bir illüzyonun içinde olamaz mıyız?

Yani aynı bedende ingilterede doğdunuzu düşünün, büyük olasılıkla hristiyan olacaktınız. Şimdi oradan orta doğuya bakın. Müslümanlığa bakıp ne düşüneceğizi düşünün. Veya yahudiliğe. E şu an aynı şekilde biz de burada müslümanlıktan onlara bakıp aynı şeyleri düşünüyoruz. Demek istediğimi anladınız mı yani tek doğru bizimkidir nasıl diyebiliyoruz, orada doğsaydık başka bir şey diyecektik.

Bir hristiyanın, bir budistin, bir musevinin hala orada durma motivasyonu nedir yani? Sorusuna cevap tabii ki yetiştirilirken büyüdüğü kültür ama yetişkinlikten, yani düşünmeye ve sorgulamaya, araştırmaya başladıktan sonra da kalıyorsa neden kalıyordur? Çok çok nadir din değiştirenler veya dinden uzaklaşanlar var. Diğerleri sorgulamıyor mu?
0
ananiyimioguz
(27.02.24)
Sen hasan mezarciya neden inanmıyorsan, Hristiyanlar da o yüzden Muhammed e inanmıyor.
0
allah yazdiysa bozsun
(27.02.24)
Senin burada durma motivasyonun nedir? Sen Müslüman olmadın, Müslüman doğdun, Acaba deyip dinini araştırdın mı? Kuran'ı hiç baştan sona Türkçe okudun mu? Farklı tefsirler var deyip tefsirler arası kıyaslama yaptın mı? Tam tercümesi olmayan arapça kelimelerin özünü anlamaya çalıştın mı? Eski Ahit ne der, yeni Ahit ne der diye baktın mı? İncil'i okudun mu mesela, On emir nedir, niyedir, araştırdın mı? Kuran'da Avesta'dan izler bulmaya çalıştın mı? Roma Paganizmi ile Yunan Paganizminin arasındaki farka kafa yordun mu? Bugünün dinlerinde Amon Ra'dan izler aradın mı?

Yanlış anlama. Bu sorular sana değil. Biz Müslüman olmadık, Müslüman olarak doğduk. Bize ne söylendiyse, gerek kendi dinimizle ilgili, gerekse diğer dinlerle ilgili ona inandık. Motivasyonumuz falan yoktu. O din mensuplarının da bir motivasyonu yok.
0
Mirket
(27.02.24)
Şahsen farklı milletlerden sonradan Müslüman olan çok fazla insanla tanıştım bunların içinde Avrupalı, Afrikalı ve bir çok Rus var benim tanıdıklarımın ortak özelliği ise çok fazla okuyan araştıran insan olmaları çevrelerinde bir müslüman tanıdığı arkadaşları olmamasına rağmen araştırarak tamamen kendi iradeleri ile İslamiyet'e geçmişler hatta en son tanıştığım Rus arkadaşın yaşadığı bölgede hiç müslüman bulunmuyor genel olarak şunu söyleyebilirim öncesinde İslamiyet'e ve müslümanlara karşı önyargılı veya yanlış bilgiye sahipler genelde öncesinde ateist veya deizme yönelmiş kişiler. Bu konu açıldığında İslamiyet'in inkar edilemeyecek hakikatlere sahip olduğunu ve mantığa hitap ettiğini ifade ediyorlar.

Bizdeki ateisme, deizme veya satanizm gibi inançlara özenen kişiler ise tamamen popülizmin tesisiyle ve sosyal medyanın etkisiyle bu tarz inançlara veya inançsızlığa yöneliyorlar aslında bir temelleri ve omurgaları yok mensup oldukları inanç veya kimlik hakkında bilgi sahipleri değiller sadece propoganda ne yönde ise o yöne meylediyorlar moda gibi veya takım tutmak gibi.
0
doharkoman
(27.02.24)
Semavi dinler özelinde her din kendinden sonra gelen dinleri yalancılıkla suçlar. Hıristiyanlara göre Muhammed yalancıdır. Hatta orta çağ'da bazı hıristiyanlarca deccal olduğu düşünülür. Aynısı isa için de geçerli. Yahudiler eski ahit'te bahsedilen mesih'in isa olamayacağını, isa'nın eski ahit'te verilen mesih tanımına asla uymadığını söyler. Kendi aklınızla bir karar vermiyorsanız, ailenize veya bir din bilginine gidip "bakın ama böyle bir din varmış, son din olduğunu iddia ediyor" derseniz muhtemelen "boş ver onları, onlar yalancı" gibi bir cevap alırsınız. Kaldı ki hıristiyanlar İsa'nın tanrı olduğuna ve hakikati zaten dünyaya getirdiğine inanırlar. Dolayısıyla ondan sonra daha önemli bir güncellemenin gelecek olduğuna inanmaları mantıklı değil. Tanrı bizzat tecessüm edip gerçekleri söylemiş, daha sonra gelecek fanilerin ne önemi var diye düşünürler.

Semavi olmayan dinlerin birçoğu (bunların bir kısmı dinden çok öğreti gibidir) tek ve asıl din olma iddiası taşımazlar. Dolayısıyla diğer dinleri ve öğretileri kabul etmeleri daha kolay olur.

Öte yandan bir üst cevapta popülizm falan diye saçmalayan arkadaşı ciddiye almayın lütfen.
0
stronzo
(27.02.24)
İnsanların büyük bir kısmı bu konuya kafa yormuyor, doğduğunda gördüğü gelenek ile devam ediyor.

Yani özellikle bu dinle devam etmeliyim motivasyonu yok, diğer kültürel konulara baktığınızda da aynısını görürsünüz. Kolay kolay başka bir yaşam, yemek, giyim kültürü benimsenmez, insanların büyük bir kısmı gördüğüyle devam eder.
0
xephyr
(27.02.24)
Burada asıl sorulması ve üzerine düşünülmesi gereken şey, "A dinine inanan birini B dinine geçmekten alıkoyan şey ne?" sorusundan ziyade, insanları bir dine inanmaya iten ve inanmaya devam ettiren şey ne? sorusu olmalı.

İnsanın dine inanma ihtiyacının sebeplerini ve dinler tarihini incelediğinizde zaten bu soru otomatik olarak oluşuyor. Tarih boyunca pek çok mitolojik anlatı birbirini etkiledi ve besledi. İnsanlar da tarihin farklı dönemlerinde bu anlatıların peşinden gittiler. Peki ne oluyor da bu kadar bilimsel gelişme varken insanlar hala uçan bir atın üzerinde göğe yükselme mitine inanmaya, ayı ortadan ikiye ayırma hikayelerine inanmaya devam edebiliyor ve bugün dahi, burada bunun propagandasını yapma motivasyonuna sahip olabiliyor?

Bence bu soruya verilecek cevapları, daha yukarıdan bir pencereden bakarak insan varlığını sosyolojik olarak anlamanın da bir yolu.
0
thracia
(28.02.24)
manevi inanç ve pratikleri rasyonalize edip, içlerinden birinin diğerinden daha doğru olabileceğini varsaymışsınız. maneviyata belli bir vakit ayırmış; biz neyiz, nereden geldik neden buradayız ve buranın öncesi sonrası nedir gibi konuları düşünen, tabiatı takdir etmeyi bilen herkes bulunduğu kültürün dini ritüellerini anlamlı bulmaya yatkındır. ancak temelde hepsi aynı şeyi yapar. ve olayın temelde aynı olduğunu o insanlar anlar. bu soruyu sorduğunuz için, sizin henüz düzenli bir pratiğe sahip olmadığınızı varsayıyorum. herhangi bir keşiş, imam ve papazın birbiriyle sohbetini canlandırın. onların "bizim savımız" ya da "desteklemek"ten bahsedeceklerini sanmıyorum. dini öğretilerden gelen farklar kültürel ve dünyevidir. bunlar olaya maddi boyuttan bakan biri için her şeymiş gibi görünür. "vay canına biri yumurta boyuyor diğeri oruç tutuyor diğeri et yemiyor diğeri kök bitki yemiyor. bunların hepsi aynı anda 'doğru' olamaz" diyebilirsiniz. ancak dinin varlığı maneviyattan gelir. niyette ve insanın içinde olan dışarıya farklı biçimlerde yansıyabilir. neticede kültlerin ortaya çıkışlarında konum ve zamanda farklılıklar var. iklimler ve kültürler farklı. tehdit ve fırsatlar farklı. yas ve kutlamalar farklı. bu yüzden dışarıdan baktığımızda işin maddi kısmı farklı görünecek. manevi boyutta aynılar. daha da derine gidip manevi kısmı da rasyonalize etmeye çalışırsanız bazı tezli programlara başvurabilirsiniz :)
0
Etanglement
(28.02.24)
(7)

Animasyon dizi önerebilir misiniz...

pianeta
Netflix ya da Amazon'dan animasyon dizi önerebilir misiniz? En önemli kriter bitmiş olması, yeni sezon betlememesi.Şimdiye kadar beğendiklerimiz:Inside JobF is For FamilyRick and MortyBojack Horseman
Netflix ya da Amazon'dan animasyon dizi önerebilir misiniz? En önemli kriter bitmiş olması, yeni sezon betlememesi.

Şimdiye kadar beğendiklerimiz:
Inside Job
F is For Family
Rick and Morty
Bojack Horseman
0
pianeta
(15.01.24)
blue eye samurai / netflix
the midnight gospel
carol at the end of the world
0
freebird5406_2
(15.01.24)
Scavengers Reign
0
Etanglement
(15.01.24)
captain fall
archer
disenchantment
uncle from another world
avatar
cat burglar
invincible
the tick
0
inheritance
(15.01.24)
Disney+'da var ama şiddetle tavsiye ediyorum:

Gravity Falls.

Rick and Morty ve Inside Job seven bunu da sever. Disney channel için yapıldığı için görünüşte çocuksu duruyor ama altyapısı falan harika. Hatta rick and morty'ye bi gönderme var easter egg şeklinde, aynı evrende geçiyorlar denebilir :D
0
nundu
(15.01.24)
Undone
0
gyroscope
(15.01.24)
animatrix
0
zagrebingözleri
(15.01.24)
Yazılanların üstesinden geçeyim.

blue eye samurai +1
avatar +1
Gravity Falls +1
Undone +1
Animatrix +1


carol at the end of the world, benim de listemde.
0
put it in your appropriate place
(15.01.24)
(12)

çantada bulunması elzem olan ufak tefek şeyler?

denizzz
yükte hafif olan neler var beklenmedik anlarda çok iş görebilen?
yükte hafif olan neler var beklenmedik anlarda çok iş görebilen?
0
denizzz
(13.06.23)
kalem, diş ipi, mint
0
a7x
(13.06.23)
islak mendil. isvicre cakisi.
0
baldur2
(13.06.23)
nefes tazeleyici sakiz
agri kesici
gunes gozlugu
tirnak makasi
telefon sarj kablosu
0
hot potato
(13.06.23)
çengelli iğne
0
eja
(13.06.23)
İğne, iplik, düğme. Ufak bir dikiş seti.
0
burka
(13.06.23)
Minik canta askisi.
0
kuehles blondes
(13.06.23)
Kucuk pakette kolonya
Sarj aleti mumkunse android ve iphone ucu olan
Yarabandi
Ilaclar vs
Kitap
Nane sekeri
Su
0
Slynmaster
(13.06.23)
Yukarıdakilere ek: Leke çıkarıcı kalem (düzgün yemek yemeyi beceremeyen sakarlar için hayat kurtarıyor.)
0
kobuzchu kiz
(13.06.23)
agri kesici
sarj kablosu
yara bandi
tampon
dosya klipsi (ben bunu her seye kullaniyorum)
paket lastigi veya sac lastigi
kuru pecete, olmazsa olmaz.
kulak tikaci
kucuk decathlon havlusu, disarlarda havlu olmayinca ise yariyor cok yer de kaplamiyor.

bende acilabilen sirt kasima seysi de var mesela, her gun kullaniyorum. sirt kasimaya degil ama klima kanadi kapatmaya vb.

edit: poset de lazim olabiliyor aslinda, benim cantamin bir yerlerinde olur genelde.
0
supergirl
(13.06.23)
Kalem. Hiç olmadık yerde lazım olabiliyor ve ilginç bir şekilde bulunamıyor.

Çok az yer kaplayan ama hacmi büyük bez çanta.

Islak mendil, kuru mendil, kolonya, tel toka, kablolu kulaklık ve kulaklık dönüştürücü.
0
chicha_v2
(13.06.23)
powerbank, çakı, lip balm, çakmak, sakız, ağrı kesici, yedek anahtar
0
Etanglement
(14.06.23)
Şekerleme
0
photo85
(14.06.23)
(16)

Hatay ve Hataylılar neden bu kadar çok seviliyor?

anais
Türkiye’de başka bir şehir ve sakinleri için bu kadar sevgi gösterildiğine şahit olmadım. Hatay sevgisinin nedeni ne? İkinci sorum Hatay’daki gayrimüslim nüfusun diğer Anadolu şehirlerine göre yoğun olmasının sebebi nedir?
Türkiye’de başka bir şehir ve sakinleri için bu kadar sevgi gösterildiğine şahit olmadım. Hatay sevgisinin nedeni ne?

İkinci sorum Hatay’daki gayrimüslim nüfusun diğer Anadolu şehirlerine göre yoğun olmasının sebebi nedir?
0
anais
(13.02.23)
uzun uzun yazamayacagım su anda ama "hatay(antakya) insanı kalender olur" algısı var mesela bende. bi ıslanmış da kurumuş, bi yanmış da sönmüş insanlar gibi.
0
fatihkkk
(13.02.23)
çünkü künefe ile bize pozitif duygular yaşatıp pavlov deneyi gibi koşulluyorlar büyük oyunu görelim.
0
anon1m
(13.02.23)
ben antep"İ de seviyorum. yemek kültüründen olabilir. hatay"lı arkadaşım hayatımda tatmadığım lezzette portakal getirirdi. ben bu yüzden seviyorum diğerlerini bilmem. birde kurtuluş savaşında düşmana ilk kurşun oralarda sıkılmış.
0
sanemz
(13.02.23)
6 sene yaşadım orada.
Toprağının verimliliği ve limanıyla tarih boyunca cazibe merkezi olmuş, değişik dinden insanlar gelip geçmiş, bir kısmı da yaşamaya devam etmiş. Her dinden ve değişik mezheplerden insanın olması birbirlerine saygıyı, birbirinin yaşam tarzına müdahale etmemeyi öğretmiş. Bu hoşgörü herkesin dinini özgürce yaşamasını sağlıyor.

Kadınlar da bu özgürlükten nasibini almış. Kaçma göçme yok. Kadın görünürlüğü fazla.

İnsanlarında garip bir insan sevgisi var. 'Abi sen inme, senin yükün ağır, Herkes inince ben seni gideceğin yere bırakayım' diye dolmuş şöförlerine falan rastlıyorsun.

Kendi acısını bir kenara bırakıp kurtarma ekibine yemek yapmaya kalkan depremzedeler varsa hiç şaşmam.

Esnafı kazık atmayı bilmiyor. Şöyle insanlar yaşıyor orada.
twitter.com

Yemekleri çok güzel <3
0
Mirket
(13.02.23)
Hatay ayrı bir devlet olarak yaşamını devam ettirme şansı varken kendi isteğiyle Türkiye Cumhuriyeti'ne katılmış Atatürk'ün de Hatay'ı Türkiye Cumhuriyet'ine katmak için özel olarak çaba gösterdiği bir şehir, bunun da bir etkisi vardır muhakkak.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
Valla güzel bi tespit yapmışsın, benim de çok pozitif bakış açım var hataylılara karşı. Tanıdığım hataylılar hem kral insanlar, hem de biraz daha toplumun çağdaş kesiminden oldukları için sanırım.
0
roket adam
(13.02.23)
denizi, doğası, yemeği, tarihi, müzesi, kendine haslığıyla sevilecek tüm şeylere sahip.

son sorunun cevabı ulus devlet türkiye'ye 1939'da katılmasıyla alakalı. hepsini küstürdü ve avrupaya falan göç ettirdi türkiye ama burada 1 tık daha az. her 2 senede bir yarılanıyor nüfusları. depremde benim tanıdığım birçoğu da hayatını kaybetti ve kalanlar yine göç edecek.
0
patronaj1
(13.02.23)
şahsen hataylı biriyle tanışmadım ama bende bile hatay sempatisi vardı hep, görmek istediğim bir yerdi. hatayspor süper lig'e çıktığında gözlerim dolmuştu, maçı izleme şansım olmadığı halde son dakikalarını takip etmiş ve hatta videosunu çekmiştim.

türkler için zaten atatürk'ün sözleri ve ülkeye dahil oluşu itibariyle yeri ayrı. o cepte. onun üstüne kültürel olarak, lokasyonu gereği çok renkli bir şehir intibası vardı bende. ben türküm, ülkemi de severim ama açık konuşayım genel olarak cahil/tırt insanlar olduğumuzu düşünüyorum kolektif olarak. fazla duygusal, yapıcılıktan uzak, riyakar bir milletiz ama bu şerefsizliğimizden değil de eğitimsizliğimizden ve uzun süredir kah darbesiyle kah şusuyla busuyla memleketin içinin boşaltılmış olmasından ileri geliyor. hatay için ise tam tersi bir görüntü var kafamda: bölge insanının her biri sokrates değil elbet ama hiç değilse farklı inançlara, ortalama bir türkün tahammül edemediği renklere rağmen sevimli sevimli yaşıyorlardı.

şimdi ben tarihimiz, içinde bulunduğumuz durum ve konum itibariyle türkiye'nin çok uluslu bir yapıda sağlam kalabileceğini düşünmüyorum açıkçası. o yüzden dediğim yanlış anlaşılmasın, ülkede 30 bin farklı din ve 36 esnik vörsun olsa uzay çağındaydık demiyorum ama hatay'ın o güzel güzel geçinen renkli yapısını seviyor, özel buluyordum.

belki uyuz bir hataylı tanıyor olsam sırf o yüzden hatay'a karşı negatif duygular da besleyebilirdim elbette, sonuçta benimkisi çok sağlam ve temelli bir izlenim değil ama yine de şahsi görüşüm bu şekilde. kız kardeşime bile osmaniye'ye gittiğinde "yauuuu orada ne işiniz var iskenderun'a filan yerleşin bari oralara gitmişken" demiştim hep, şimdi ne yazık ki iyi ki yapmamışlar diyorum olanları görünce :(
0
mark greg sputnik
(13.02.23)
10 il var degil mi. Kilis, Osmaniye ufak zaten cikaralim 8 il. Hatay'i one cikaran gruptaki diger iller. Nacizane sehirli biri olarak diger illerden cok sikintili tiplerle karsilastim oyle boyle degil. Hatay'dan 2 kisi tanidim sadece, ikisi de iyi insanlardi. Herkesin hayat tecrubesi kendine.
0
freedonia
(13.02.23)
X insanı güzellemeleri fostur ama Hataylılar merhametli ve hoşgörülü olurlar. Tanıdığım tüm Hataylılar insandı.
0
ruhen hastayim ben
(13.02.23)
Bu arada Hatay şehir değil, il. Hatay içinde iki tane şehir var Antakya ve İskenderun. Onun dışında Samandağ, Dörtyol vs büyük ilçeler de var. Hataylı değilim ama bu ayrım önemli bence ki hiçbir Antakyalı Hataylıyım demez.

Sorunun kendi adıma cevabı olarak, fakültede çok arkadaşım vardı Antakyalı, Samandağlı, İskenderunlu vs. Hepsi de çok iyi insanlardı. Bi de hep denir ya Antakyalılar koca bir aile gibidir diye. Bizde de Antakyalı arkadaşlar 6 sene boyunca hep beraber gezdiler, aralarından kimseyi dışlamadılar. Üniversitenin ilk haftası kurulan arkadaşlıklar genelde ikinci yıl dolmadan biter ama Antakyalı arkadaşlar gerçekten hep beraberdi.

Ayrıca Antakya gezip görmeyi en çok istediğim şehirlerdendi maalesef yapamadım. Tabii ki hayatını kaybeden, yakınını kaybeden, büyük travma yaşayan insanlar için inanılmaz üzgünüm ama aynı zamanda Türkiye'nin en kendine has şehirlerinden biri olan Antakya'nın tüm tarihi dokusunu, camiilerini, kiliselerini, sinagoglarını, müzelerini, tarihi çarşısını, Hatay cumhuriyeti meclis binasını vs kaybettiği için de çok mutsuzum. Şehir kültürü insan hayatını aşan bir şey ki Antakya gerçekten dünya çapında tarihi olan bir şehirdi. Umarım TOKİlerle doldurup geçmek yerine uzun vadede düzgün planlanarak olabildiğince eski şehir dokusunu koruyarak yeniden restore edilebilir.
0
nundu
(13.02.23)
Hatay çeşitliliği zenginlik kabul edip, bir arada efendi efendi yaşayan insanların bulunduğu bir yer.
Her telden insan var ve aynı ortamda güzel güzel yaşıyorlar. İnsanlar en başta.
Gidip gördüğüm için, bizzat şahit olduğum için şanslı hissediyorum kendimi.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(13.02.23)
Son göçleri saymazsak Hatay insanı çok yardımseverdir annem 30 sene önce görev yaptığı zamanları anlatır, alevi bir mahallede konaklamış, ailemden farksızlardı derdi şöyle iyiler böyle iyiler, çarşıda bir şey sorarsın insanlar işini gücünü bırakır önce senin derdini çözer vs. diye de abarttığını düşünürdüm.

2-3 sene önce Hatay'ı gezmeye gittiğimizde ben de insanlarla sohbet edince fark ettim cidden sıcak kanlı, sohbeti seven insanlar. Birine yol sorduk farklı yöne gitmesine rağmen bizimle geldi tarif etti sonra geri döndü adam garip gerçekten.
0
ananiyimioguz
(13.02.23)
hatay hıristiyanı müslümanı arabı türkü bir arada yaşadığı için, halkı son derece açık fikirli oluyor. bu yüzden de insanı seviliyor.

kapalı toplumların (iç anadolu) halkı genelde dış dünyaya kapalı olur ve bu da onları sevimsiz yapar.
hatay ise tam tersi.
0
tchuck
(13.02.23)
Alevilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerden. Yobazlık az. İklimi güzel. Yemekleri güzel.
0
scholar
(13.02.23)
En önemliyi en üste yazıyorum: Şehirde o kadar farklı kültür, o kadar başka yaşam tarzı bir arada yaşıyordu ki; kimse kimsenin hangi din/mezhep/kültürden olduğuyla ilgilenmezdi. Orada etnik açıdan gruplaşma, ayrışma olamazdı. Çünkü çoğunluk olan nusayri halkı, bu gücü daima diğer kültürden insanlara konfor sağlamak için kullandılar.
Ülkedeki diğer vilayetlerin aksine, şehirde hiçkimse çakallık bilmiyor. Özellikle Antakya ve İskenderun'dan bahsediyorum. Defne de dahil. (Defne, Antakya'nın bölünmesiyle oluşmuş bir ilçe, aralarında mesafe yoktur)
Etraftaki sayısız tarihi mekanı ve tabiatı görmenizi yürekten isteyen esnaf, sohbetin üçüncü dakikasında size motosikletini ödünç vermeyi teklif eder. Sokaklar hava kararsa dahhi çocukların oynayabildiği güvenliktedir. Herkes herkesi tanır. Öylesine default olarak tanırlar ki, tamamen başka bir şehirden oraya giden kişiye de yine yerlisiymiş gibi samimi davranılır. Yabancılar bu beklemediği seviyede hoşgörü karşısında daima şaşırır.
Buranın insanı dışarı çıktığında kimseyi ayırmaz, ayıranlardan başka. hatay insanı ayrımcılıkla karşılaşana kadar, diğer memleketelerin insanına kıyasla gözle görülür seviyede daha hoşgörülü, daha samimidir ve bu her zaman dikkat çeker. Yurtta, okulda, ofiste, hastanede, sporda daima bunu gördüm. Tatillerde, yolculuklarda, konaklama alanlarında daima Hataylıları ayırt edebilen işletmeciler gördüm.
0
Etanglement
(13.02.23)
(12)

Kedi sahipleri neden çip takılmasına karşı?

michael_knight
Kedi sahipleri neden kedilerine çip taktırmak istemiyorlar, bu uygulamaya karşılar?Kediye zarar vereceği endişesiyse bu konuda bilimsel bir kanıt veya yaşanmış kötü tecrübeler var mı?Köpek sahiplerinde de benzer bir tutum var mı?
Kedi sahipleri neden kedilerine çip taktırmak istemiyorlar, bu uygulamaya karşılar?
Kediye zarar vereceği endişesiyse bu konuda bilimsel bir kanıt veya yaşanmış kötü tecrübeler var mı?

Köpek sahiplerinde de benzer bir tutum var mı?
0
michael_knight
(23.12.22)
cahilliklerinden, çok bilmişliklerinden.

yavruyken amerikada çip takılmış kedimiz var. şu an 11 yaşına girecek. bir sıkıntı yaşamadı şu zamana kadar. türkiye'de sisteme kayıt ettirdim.

2 hafta önce 10 yaşındaki diğer kedime çip taktırdım. onda da bir sıkıntı görmedim şu zamana kadar.
0
false pretension
(23.12.22)
benim köpekler 11 ve 14 yıldır çipliler yaklaşık. nasıl kötü bir şey yaşanabilir ben de anlamadım. hatta bir tanesinin çipli olduğunu bilmiyordum bile, barınakta yapmışlar meğer. barkodu okutunca gördük çipli olduğunu.
0
pide
(23.12.22)
türk insanında klasik bir her şeyin altında komplo teorisi arayarak kendini zeki gösterme gibi garip bir tutum var onun ürünü bence. herkes için faydalı olacak bir uygulama halbuki. dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde benzer uygulamalar da var.
0
roket adam
(23.12.22)
çip kelimesini duyunca bişey sanıyolar sanırım, benim eskiden aşıya karşı olan arkadaşlarım şimdi de çipe larşılar.
0
entropik
(23.12.22)
kim karsi olabilir ki derken asagidaki birkac duyuruda karsi cikanlari gordum. Ulkede her seyin olumune savunucusu ve karsi cikani var diyip gulup gectim:)

Cipin kediye bir zarari yok, kaybolursa vs bulunmasi icin yararli hatta.
0
fakyoras
(23.12.22)
cahil de değilim, kedilerimi sokağa bırakmayı da düşünmüyorum, zira biri 22 yıldır benimle yaşıyor.
insanların bazı konulardaki çekincelerini anlamadan etmeden yaftalamak asıl cahilliktir bana göre.

kendi bakış açımdan anlatayım.
kedilerimin hepsi 10 yaş üzerinde.
bu saatten sonra bu kedilere çip takılmasının beni huzursuz etmesinin en büyük nedeni, çip takılan bölgenin çevresinde röntgen ve tomografi gibi görüntüleme cihazlarında sorun çıkartması.
hatta bu yüzden veteriner de enseye değil, bacak tarafına taktı.
tam en çok hasta olup yaşlanmaya başladıkları dönemde, bu tip bir görüntülenme sorununun yaşanmasını istemiyorum, mümkün olsa taktırmazdım.

22 yaşındaki kedimde de artık yaşa bağlı bir kilo kaybı var, yani çöp gibi değil ama zayıf diğerlerine göre.
bacağına çip takılırken üç kere dışarı attı çünkü deri esnekliğini artık biraz yitirmiş, kilo da olmayınca rahat takamadılar.
şimdi 22 yaşında hayvana ben neden bu sıkıntıyı yaşattım ki?
evden kaçmayı bırak, koltuktan kalkmıyor zaten.
yeni doğan, küçük, genç veya yavru hayvanları anlarım.
ama kendi kedilerim için hiçbir sebep görmüyorum açıkçası.

sarcoma falan gibi sorunlara yol açtığı da lab farelerinde gözlemlenmiş, uzun süredir çip kullanan ülkelerde vaka sayısı az değil ama yine de oransal açıdan düşük kalıyor.

hayvanseverler genelinde daha da büyük bir sorun var.
bu çip meselesinin temelinde, sokak hayvanlarını temizlemek var.
yani siz sokağınızda beslediğiniz 3 tane sokak kedisi varsa, bunu çipletemeyeceksiniz.
çipletirseniz, çip okutulduğunda sizin adınız çıkacak ve kedi evde bulunmuyor olacak.
bakacaklar, kayıp olarak da bildirilmemiş, hop ceza yiyeceksiniz.
ama çip taktırmadığınızda da sahipsiz hayvan olarak belediye alıp istediğini yapabilecek o hayvana.
siz de ne izini sürebileceksiniz, ne hak iddia edebileceksiniz.

evde rahat rahat yaşayan hayvanlar için zaten aşı karnesi vb. uygulaması senelerdir var.
işin çok yönü var ve zaten evlerde yaşayan hayvanların da şu anda sadece yüzde 25'i çiplenmiş durumda.
sistemsel sorunlardan bahsetmiyorum bile, benimkilerden birinin çipi günlerce hata verdi, kaydını bir haftada ancak yaptılar.
nereden baksanız sorunlu bir sistem bu.
0
blatta hiberna
(23.12.22)
kediler, köpek olmadıkları için. senelerdir evde oturuyoruz. çipsiz seviyoruz birbirimizi. 'niçin çip taktırmalıyım?' diye bir rehber de görmedik. teşviği geçtim bilgilendirme dahi yok. onun yerine yalnızca bir ceza aracılığıyla güdülüyoruz.
0
Etanglement
(23.12.22)
Bir faydasi yok cunku.

Kedi kacarsa bulunma ihtimali cok dusuk. Benim kedim mesela olumune korkak giderse gecmis olsun.

Asi kaydi cart curt zaten eski karneye de isleniyor.

Bana ne faydasi var biri anlatsin cahilligim gecsin
0
another satisfied lover
(23.12.22)
sırf para koparma amaçlı olduğundan karşıyım. kedim 8 yaşında ve sokaktan eve aldığımdan beri sokağa çıkmışlığı yok. evdeki tüm camlarda kediye dayanıklı sineklik var. kedinin tasması var, künyesi var.
sırf birileri para kazanacak diye ben neden kalkıp hayvana çip taktırıyorum? işim gücüm var tarım bilmemneye gidip çip taktırmakla uğraşmak ya da veterinere yüzlerce lira neden vermek zorundayım? aşısını her şeyini yaptırıyorum sağlık karnesi her şeyi var sırf bir rantın parçası olmayı da reddediyorum.
0
denizgonen
(23.12.22)
hayvan başına vergi alsalar ne olacak.
0
sert siyah krom
(23.12.22)
Konuya pek vakıf değilim de bence bu Türkiye'de köklü değişiklik olarak sunulup arkasından gelenler bilindigi için doğal bir tepki. Mesela bizzat maruz kaldığım yeni cipli kimlik kartlari için de aynısı oldu bu olaydan ben aynı kokuları alıyorum. Ödeme için kullanılacak bunlarsiz osym sınavlarına girilemicek pasaport olarak kullanılacak vs dediler çoğu ya hiç olmadı ya da kısmen ama çok az insanın hayat rutininde olan bir şey için kolaylığa dönüştü. Belki de ilk alınanların geçerlilik süresi bitmeden bir özelliği de olmayacak yeni kimlik kartlarının.

Bu konu da böyle, iyi olacak hem sahiplerine hem kedi köpeklere süper olacak hem alıp sokağa atanları da cezalandiricaz vs laflar yayıldı medya vs de aracılığıyla, benim hiç inanasim gelmiyor açıkçası. Öyle bir organizasyon oluşturmaya dair güven verse devlet ve belediyeler bakanlıklar zaten pek sokak hayvanı diye bir şey olmaması lazım bu bir.

İkincisi bütün Türkiye yüksek güvenlikli sitelerde yaşamıyor, kırsalı var şehir merkezinde bahçeli evi vs olan var. Bahçen varsa kedi de olur mesela. Zaten pek yaşayacak yerleri kalmadığı için mesken edinirler sen beslemesen de. Nolucak şimdi mesela? O kedi bahçemde diye ceza mı yiyeceğim ben? Ya da yemek artığı bile vermiyorum diyelim değil beslemek, bahçedeki çöpümu karıştırıyor yemek bulmak için diye ya da farenin hasaratin peşine düştü diye piyango neden bana patlasın?

Bunları da geçtim, diyelim şahit oldum hayvan can çekişiyor. Hayatım boyunca bakmaya imkanım zamanim... yoksa neden tedavi de ettiremiyorum? İlla zalim kalpli biri olup napalim yasalar böyle diyip izlemek zorunda mıyım? İşte bu yasa dolaylı olarak bunu dayatıyor.

Her zamanki gibi biz yaptık oldu olacak uygulaması. Aa ne güzel işte diye yaklasanlari da en nazik tabiriyle saf buluyorum.

Tüm bunların içinde, hayvanların beden dokunulmazligi vb. kısmı da var ama, bence çok üst düzey bir tartışma o çünkü o anlayışta biri yok pek ortada.
0
encokbenisevinnolur
(23.12.22)
Cahil değilim, kedimi sokağa bırakmayı düşünmüyorum ve karşıyım. Bir canlının vücuduna gereksiz bir şekilde müdahale edebilecek hakkı kendimde görmüyorum çünkü. Tasma da takmıyorum kedime çünkü rahatsız oluyor mesela. Çip de takmak istemiyorum çünkü kedimin yararına en ufak bir faydası yok. Aksine derisi hassas olan ve veterinerde aşırı stres olan kedime bir sürü eziyet etmiş olacağım.
0
Gradient_tabanlı_mor
(23.12.22)
(3)

Robot süpürge tavsiyesi

a man alone
Kullanıp memnun kaldığınız, servisi iyi olan önerebileceğiniz bir marka-model var mı?
Kullanıp memnun kaldığınız, servisi iyi olan önerebileceğiniz bir marka-model var mı?
0
a man alone
(19.12.22)
roborock s5 max kullanıyoruz çok memnunuz.
0
kraldan cok kralci
(19.12.22)
ben ucuzken wiami fx-11 aldım. 5-6 ay kadar oldu. hiç sıkıntı yaşamadığım için servisi nasıl bilemiyorum ama cihazın kendisinden baya memnunum şimdilik. ilk süpürgenizse hepsi memnun eder bence bu arada.
0
vaveylababa
(19.12.22)
Xiaomi Roidmi EVE
0
Etanglement
(19.12.22)
(7)

2 haftalık sevgiliye doğum günü hediyesi

elitoangelito
Tek çiçek çok mu hafif kaçar? 27 yaşında kadına alınacak.
Tek çiçek çok mu hafif kaçar? 27 yaşında kadına alınacak.
0
elitoangelito
(29.11.22)
çiçek yerine ufak bir hediye alınabilir, gümüş kolye vs. gibi
0
lcha
(29.11.22)
iyi bi date night dahilinde, iki haftalık bilgiden aldığın içgörüler ışığında ufak bir hediye de verebilirsin. yani, boya yapıyordur fırça alırsın vs.
0
Etanglement
(29.11.22)
Bir yemek rezervasyonu şık olurdu. 2 haftada tanıyıp ne hediye alabilir ki insan?
0
ruhen hastayim ben
(29.11.22)
çiçek yeterli bence. çok bile.
0
since1907
(29.11.22)
Yemek ayarlarim ben olsam pasta vs
0
zimbirik
(29.11.22)
Bence hediye al ya ama öyle abartılı bir şey değil. Kolye kitap gibi
0
elorelia
(29.11.22)
Hediye almak daha uygun olur. 2 haftalık ama tanıştığınız gün sevgili olmadıysanız bir flört, tanıma dönemi olmuştur. Hoşuna gidebilecek küçük bir şey alabilirsiniz bence.
0
anneboleyn
(29.11.22)
(8)

Filtre kahveyi türk kahvesine dönüştürebilir miyim?

juan pablo pino
Evde elektrikli çekirdek öğütücü var. Filtre kahve çekirdeğini en ince ayarda öğütsem türk kahvesi için uygun olur mu?
Evde elektrikli çekirdek öğütücü var. Filtre kahve çekirdeğini en ince ayarda öğütsem türk kahvesi için uygun olur mu?
0
juan pablo pino
(25.10.22)
espresso olur, türk kahvesi olmaz.
0
Etanglement
(25.10.22)
ben denemiştim. olmuştu ama tam türk kahvesi gibi olmuyor :)
0
false pretension
(25.10.22)
arabica türü kahve çekirdegiyle aynı tadı yakalarsın. Fakat asıl farklılık Türk kahvesi yapacaksan bu çekirdegi daha az kavurup pudra tozu inceligine gelene kadar ögütmen gerekiyor. Filtre kahva yapmak için aynı çekirdeği daha fazla kavurup daha tanecikli halde ögütmen gerekiyor. İkisinin birbirinden farkı bu .
0
limonlu eksi
(25.10.22)
@limonlu eksi, emin misin? Asıl Türk kahvesi fazla kavrulmuşla yapılır diye biliyorum. Filtre kahvelik kahve çekirdeğini çok kavurursan standartlaşıyor ve tadım notaları yok oluyor, asitliği düşüyor.

elektrikli öğütücünün de kalitesine bağlı bu arada. standart küçük öğütücüler espressoluğa kadar çekebiliyor. Türk kahvesi çok çok ince.
0
tey tey
(25.10.22)
Öğütücün ne bilmiyorum ama bende iyi bir tane var, o bile türk kahvesi inceliğinde çekemiyor.
0
prole
(25.10.22)
öğütücü bu.
(git: www.amazon.com.tr

fiyatına bakmayın geçen sene 280 TL'ye almıştım.
0
🌸juan pablo pino
(25.10.22)
bununla türk kahvesi seviyesi çekemezsin maalesef.
0
tey tey
(25.10.22)
o öğütücü ile espresso seviyesine bile inmek zor.
0
argent dawn
(25.10.22)
(9)

Kulaklık Tavsiyesi

joker hakki
Kulak içi, kulak üstü, kablosuz, kablolu, memnun kaldığınız kulaklıkları öğrenebilir miyim?
Kulak içi, kulak üstü, kablosuz, kablolu, memnun kaldığınız kulaklıkları öğrenebilir miyim?
0
joker hakki
(17.10.22)
Hocam geçen de kulaklık öneren olmamış başka. 1500 civarı için anker q30 önereyim günlük iş görür fakat akg den alıştığın tonları bulamayabilirsin

Geçen önerdiğim soundpeats air 3 ün fiyatı 630 dan 850 ye çıktı :/
0
freebird5406_2
(17.10.22)
kulak içi olarak KZ ZS6 çok iyiydi ama kablolu ve 3.5mm jacklı olduğundan bir süredir kullanmıyorum. (KZ ürünleri genel olarak bayağı başarılı)

Düzgün kablosuz kulaklık istesem noise cancellingli Sony veya Bose bakardım.

Audiophile level ama müzik dinlemekten çok "enstrüman dinleyip" zevk almak istesem Sennheiser HD600 - HD560 - HD660 alırdım.
0
nhk ni youkosu
(18.10.22)
Çok kulaklığım var fakat en memnun olduğum KZ ZSN Pro
0
uvcray
(18.10.22)
@uvcray KZ ZSN Pro bende de var. Treble manyağı bir kulaklık. EQ ile falan da yola gelmiyor. Sahne genişliği diye bir şey yok. Detaylar birbiri içinde çözülüyor. Tek iyi yanı (ki aslında değil) boyundan büyük bir volume'u var. Ama sağladığı ses birbirine girmiş gürültü olduğu için, yüksek sesle gürültü dinlemenin bir alemi olmuyor. KZ ZSN Pro benim için bir hayal kırıklığı oldu, çekmecede tozlandırıyorum :(

@nhk ni youkosu ZS6'yı bilmiyorum fakat bir daha KZ almam sanırım.

@freebird azmine hayranım, seni alnından öpüyorum kardeşim :D Beni iki duyuruda da yalnız bırakmayan hayırsever arkadaşım, sağolasın :D
0
🌸joker hakki
(18.10.22)
KZ ZSN Pro'yu ilk aldığımda treble olayından ötürü ben de para çöpe gitti demiştim, şuan memnunum kulağım mı alıştı burn in midir bilmem. Kullanmıyorsan ucuza bırak bana :))
0
uvcray
(18.10.22)
Öncelikle KZ hiçbir modelini tavsiye etmem. Son derece yüksek ve rahatsız edici tizlere sahip. Tizleri güçlendirerek ses çözünürlüğünün/detayının yüksek algılanması gibi ucuz bir numara yapıyorlar.

Belirli bir tercihin yoksa çok genel şeyler söyleyebiliriz. Mesela bass için tfz t2 galaxy olabilir. Mid için kbear kb100 olabilir. Bunların ikisi de sökülebilir olduğu için kabloda sorun çıkarsa kulaklığı çöpe atmak yerine sadece kabloyu değiştirip kullanmaya devam edebilirsin. Ya da bluetooth kablosu alarak bluetooth kulaklığa dönüştürebilirsin.
0
henchman
(18.10.22)
KZ kesinlikle başarılı bir kulaklık. AirPods ile peş peşe, aynı kaynaktan aynı parçaları dinleyerek kıyasladım. Bass/tiz dengesini EQ ile sağlayınız. 4 sürücülü bir kulaklık, her frekanstaki sinyale cevap verebiliyor.
0
Etanglement
(18.10.22)
iem olarak 7hz salnotes zero aldım gelmesini bekliyorum. incelemelerde gayet dengeli olduklarını söylüyorlar bakalım nasıl çıkacak.

over ear olarak beyerdynamic dt 900 prox kullanıyorum evde. open back olduğu için dışarıda bir işe yaramıyor ama detay falan süper. arkadaşımın indirimi vardı avrupada 200 euroya almıştım. bu fiyat bandında daha dengeli bir şey bulunur mu bilmiyorum. biraz tizler yüksek bunun da ama alıştım sanki. autoeq da iş yapıyor. soundstage eh işte.

kz'lerin ek sürücülerinin çalışmadığına dair bir yazı okumuştum. kz'ye güvenmiyorum.
www.headphonesty.com
0
argent dawn
(18.10.22)
yakın zamanda araştırdığım için tek tek yazayım fikirlerimi (kulak üstü-kablosuz için):

1) satın almadım ama bütçe uygunsa bang&olufsen
2) benim bütçem uygun olmadığı için sennheiser aldım (250bt), ses kalitesi çok iyi ama tasarım ve konfor vasatın da altında. kulak çevreleyen bi model olmadığı için. ama aşırı hafif olduğu için sorun olmaz diye düşünmüştüm, sorun oldu asdfh
3) bir tane de yurt dışından hediye bi kulaklık geldi, burda sadece amazon'da satılıyormuş, srhythm diye bi marka (model de nc75pro). Ses kalitesi sennheiser'dan bile iyi olabilir, malzeme kalitesi de çok net daha iyi. biraz daha ağır ama. tasarım eh fakat daha iyi tasarımı olan modelleri de var ki yine sennhheiser'dan daha ucuz. Bunun tek sıkıntısı bluetooth'unun çekim gücü pek iyi değil. O konuda sennheiser 5'e falan katlar.
4) tasarım ve ses kalitesi olarak jabra da gayet iyi bi marka. ama ortalama üstü modellerine yönelmek lazım.
5) soundcore (anker) ve taotronics gibi çok satılan markaları denemediğim için bişey diyemiyorum. Ama soundcore bi tık daha iyi gibi..
6) kablolu olarak da (bose ve beats dışında) behringer ve yine sennheiser önerebilirim.
7) bi de jbl var tabi, her 5 kişinin 6'sında olduğu için ben dönüp bakmadım ama ses kalitesini deneme şansım oldu; gayet iyi. ama diğerlerinden daha iyi değil yani, aynı seviyelerde.
8) marshall da denedim. ses kalitesi epey iyi ama o da kulak çevreleyen bi model olmadığı için uzun kullanımda kulak ağrısı yapıyor. bi de çok pahalı. o ses kalitesini daha ucuz markalarda da bulabilirsin.
Şu an aklıma gelenler bunlar. Eğer şu şu marka/model nasıl diye sorarsan (ve eğer biliyorsam) fikirlerimi söyleyebilirim.
0
tembelhayvandandatembelhayvan
(21.10.22)
(29)

Ev sahibi evi satıyor. Alıcılara iki yıl daha oturacağız demek uygunsuz mu?

psmstc
Şöyle ki ev sahibi ilk bize çıkın evi satacağım dedi. Biz çıkmayacağımızı ifade ettik. Aramızda uzlaşı var. Kavga gürültü yok. İstediği zammı yaptık.Şimdi satmak üzere birilerini getirdi. Satın alacak kişi de oğlunu oturtacakmış. Eşim memur iki sene daha minimum buradayız, dedim.Ev sahibi bozuldu be
Şöyle ki ev sahibi ilk bize çıkın evi satacağım dedi. Biz çıkmayacağımızı ifade ettik. Aramızda uzlaşı var. Kavga gürültü yok. İstediği zammı yaptık.

Şimdi satmak üzere birilerini getirdi.

Satın alacak kişi de oğlunu oturtacakmış.

Eşim memur iki sene daha minimum buradayız, dedim.

Ev sahibi bozuldu ben öyle söyleyince. Satışını baltalıyorum gibi.

Yanlış mıdır sizce bunu söylemek?
0
psmstc
(17.10.22)
Tabi ki yanlış.

Yasaya kanuna uymayacağını, işgalci olarak devam edeceğini açıkça belirtmişsin.

Ev satıldığında yeni ev sahibi seni sebepsiz çıkartabilir. İlk ay ihbar çeker. 6. Ayın sonunda boşaltman gerekir.

Sen iki sene kalmaya kararlı bir hava çizdiysen, ihbar aldığın halde çıkmayacağını belli ettiysen pek hoş olmamış.
0
zimbirik
(17.10.22)
Yanlış değil.
0
malheiros
(17.10.22)
çokta yanlış değil. ev sahipleri istiyor ki çık diyeyim çıksın gir diyeyim girsin kafasında olsun kiracılar. ev taşımak, yer değiştirmek, düzen değiştirmek hem maddi olarak hem de psikolojik olarak o kadar zor süreçler ki...

sen düşünceni, talebini söyle, zaten çok zordaysa satacaksa alıcı da çaresizce bu evin peşindeyse zaten işler yürür gider. onun haricinde yaptığın doğru
0
avatar is back
(17.10.22)
sen baştan söyliyceksin ki alan kişi de ona göre alsın. öyle bir planı varsa ona uygun evlere baksın, sizinkine değil. bence hiç sıkıntı yok, evi almayı düşünen kişi için de sizin için de uygun bir bilgilendirme. ev sahibinin de vermesi gereken bilgi bu en nihayetinde ama çıkarlarına uymuyor, bu yüzden bozulmuş. dürüst satıcı olsa, benden sonrası tufan kafasında olmasa bozulacak bir şey de yok.
0
sirkelimon
(17.10.22)
Ben de kiracıyım. Ev satıldıktan sonra ve size ihtar çekildikten belli bir süre sonra çıkmama gibi bir lüksünüz kalmıyor. Yeni ev sahibi sizi istememe ya da kendisi oturma hakkına sahip. Sizin bunu söylemeniz sadece alıcıyı soğutur, uğraştıracağınızı düşünerek. Böyle bir hakkınız olmadığını düşünürsek evet yanlış bir söylem.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(17.10.22)
yanlış değil hatta bence evi alacak kişiler için de daha iyi olmuş söylemeniz, daha sonradan çok daha büyük tartışmalar yaşanmasındansa en baştan konuşulması daha iyi.

hukuki açıdan daha iyi bilenler de yazacaktır muhtemelen de. yasaya kanuna uymamanız ya da işgalci olarak devam edeceğiniz gibi bir durum söz konusu değil. ev satıldığnda da yeni ev sahibinin sizi sebepsiz çıkarma hakkı yok. evi alınca ilk bir ay içinde ihtar gönderirse 6 ayın sonunda tahliye davası açma hakkı kazanıyor sadece. direkt evi boşaltma söz konusu değil. bu davayı açarsa da aynı şehirde başka bir evin olmaması, kendileri ya da birinci derece yakınlarının oturacağını ispat etmesi vs gerekiyor bildiğim kadarıyla.

yasal haklarınızı hem sizin hem de onların kullanmasında herhangi bir sakınca ya da etik dışı bir durum söz konusu değil. bunun yerine oturup taşınma masrafı yeni ev kirası vs konularında belli miktar ödeme almanız konusunda anlaşıp evi istedikleri zaman da tahliye etmeniz seçeneklerinizden birisi. yasalar çerçevesinde kalmak koşuluyla kimseyi mutlu etme gibi bir zorunluluğunuz bulunmamakta.
0
hypathia
(17.10.22)
Niyetini söyle tabii ki bunda yanlış bir şey yok. Adam ben yasal haklarımı kullanacağım uğraşacağım derse o ayrı. Sen söyle niyetini. Evi alacak kişi olsam bunu önceden bilmek isterim. Eğer çıkacağım deyip çıkmazsan daha büyük problem.
0
roket adam
(17.10.22)
Uygunsuz olan bunu soylemen degil ama kendileri oturmak icin aldiklari evi isgal etmen sorun.
0
kuzey li
(17.10.22)
Yanlış çünkü böyle bir hakkın yok. O evde sonsuza kadar oturamazsın. Sen ev alacak olsan ve biri böyle eve çökse ne yaparsın ona göre doğru mu yanlış mı düşün. Adı üstünde evi kiralıyorsun. Hadi %25 olayi neyse de eve çökme gerçekten yanlış.

Sana ihtar çeker ve 6 ay içinde çıkarsın maksimum. Çıkmazsan da yeni kontrat yapılır ona göre para isteyerek çıkarır. Önceki kontrat yeni ev sahibini bağlamaz. Bu süreçte sadece karşındakini uğraştırırsın o kadar. Şimdi diyecekler ki zam da yapamaz... çıkaramaz da.. adam sana direkt evi vermiş hayırlı olsun.
0
OrangeYellow
(17.10.22)
yanlış değil, niyetini ifade etmek gayet doğrudur.
söylenmemiş hakikat yalandır. burada aramızda etiğini tartışmayalım diye hukuk var, orası karar verene kadar da kimse sizi çıkaramaz. yeni ev sahibinin, dolu bir evi satın aldığının şuurunda olduğunu unutmayın. bütün dönecek dolabı kendi lehine planladığını, birini evinden çıkaracak bir adım attığını biliyoruz. ev sahibiniz de buraya ''yanlış mı?'' etiketli bir soru bırakabilirdi. onunki de değildir, iç meşruiyetini sağlamış olmalı şimdiye dek.
0
Etanglement
(17.10.22)
burada işgalden, eve çökmekten bahsedenlere de şöyle içimi dökmek isterim,

2020 yılında aynı sitede karşılıklı iki daire vardı kiralık, iki daire arasında seçim yaparken tek kriterim en azından 4-5 yıl oturabileceğim taşınmakla uğraşmayacağım bir ev olmasıydı. ev sahibi ile günlerce konuştuk, uzun yıllar oturacağımı anlattım elbette dedi, evi boyasız badanasız tuttum çıkarken de öyle bırakacaktım, eve girdim emlakçı kira nakliye ve ev içi tadilat boya badana, stor perdeler vs derken 15bin tl masrafım oldu, taşındıktan 6 ay sonra ev sahibim başta uzun yıllar oturacağım konusunda anlaştığımızı ama fikrini değiştirdiğini evi satmaya karar verdiğini söyledi.

takip eden 6 ay boyunca en azından 6 farklı emlakçı sürekli evime geldi, yatak odam dahil her odamın onlarca fotoğrafları çekilip sitelere konuldu, haftanın bir günü mecburen evi gösterme günü yaptım 6 ay boyunca ayda 4 gün, kovid döneminde dışarı çıkmazken onlarca insan evimin ortasında pazarlık yaptı.

hepsine oturmaya devam edeceğimi söyledim, bir tane uyanık emlakçı satılır satılmaz çıkmam gerektiğini yasal hakkımın olmadığını söylediğinde açıp ona ilgili maddeleri gösterdim. geri adım attı, masraflarımı istedim alamadım, 6 ayın sonunda lanet ederek kendime iki katı kiraya ev bulup çıktım, ev sahibim hakkımı helal etmemi söylediğinde sadece güldüm ve asla dedim.

kimse lütfen işgalden, etikten haktan hukuktan bahsetmesin. ev satın almak demek anında tüm haklara sahip olup o evde kiracı olarak oturan insanların anında evden çıkarılması demek değil, kiracının evi işgal etmesi demek de değil. bir sözleşme yapılıyorsa bu iki tarafı da bağlar. sorun yaşamak istemeyenler kiracısız ev almayı tercih ediyor. yasa var , sözleşme var, herkesin maddi gücü imkanları farklı. kimsenin kendinizi kötü hissettirmesine izin vermeyin,
0
hypathia
(17.10.22)
satışını baltalamak gibi oluyor ama gerçek bu büyük ihtimalle. Ben alıcı olsam duymak isterim bunu.

Satılırsa ilk ay ihbar çekip 6 ay sonra onlar dava açacak, o 1-2 yıl sürecek. Bu sürede oturan kiracılar var. Alan kişinin de bu ihtimali bilmek hakkı. "1-2 yıl oturamayabilirim" diyerek almalı. Babamlar tam olarak böyle bir evi almak üzereler ve artık en kötü bir yıla falan ev boşalır diye umuyoruz.

edit: önceki kontrat gayet yeni ev sahibini de bağlıyor, avukattan gelmişti bu bilgi. ilk ay tebligat gelmezse zaten direkt kabul etmiş sayılıyor.
0
nhk ni youkosu
(17.10.22)
-Kanuna göre yeni mülk sahibi, -tapuda şerh yoksa- tapu devrinden sonra bir ay içerisinde kiracıya evi boşaltmasına dair ihtarname göndermelidir. İhtarname gönderildikten sonra eğer kira sözleşmesi 6 aydan uzun süre sonra bitecek ise, kiracı 6 ayda evi boşaltmalıdır. Şayet kiracı evi belirtilen tarihlerde terk etmez ise dava yoluyla kiracı evden tahliye edilebilir.

Bir avukatın sitesinden alıntı. 1-2 sene bekleme falan yok. İhtar çekildi mi çıkmama durumu olmuyor. Max süre 6 ay. Bu kafalar oldukça 1000 dolar üstü kiralar istemek en doğru olanı gibi görünüyor.
0
OrangeYellow
(17.10.22)
"Şayet kiracı evi belirtilen tarihlerde terk etmez ise dava yoluyla kiracı evden tahliye edilebilir."

o dava ne kadar sürüyor onu bir sor. Şu an en erken 6-7 aya süre veriyorlarmış ki tek seferde karar çıkmayabilir. Alıcının eve gerçekten ihtiyacı olduğunu kanıtlaması gerekiyor.

Bu arada ben kiracıyım ama babamlar alıcı durumunda iki taraftan da biliyorum olayı.
0
nhk ni youkosu
(17.10.22)
Dava düşen mahkemenin yoğunluğuna göre sürer.
0
OrangeYellow
(17.10.22)
@OrangeYellow ihtar çekilince pat diye evden çıkma evi tahliye etme gibi bir durum söz konusu değil, ancak dava açmaya hak kazanılıyor 6 ay süre dolunca, dava aşamasında da evde kimin yaşayacağı 1 derece yakını ve, ya da aynı şehirde başka evin olup olmadığı vs gibi konuları kanıtlamak gerekiyor. süre doldu hop kapı dışarı gibi bi durum söz konusu değil, hukuk sizin düşündüğünüz gibi işleyen bir şey değil,

bahsedilen 1-2 senelik süre bu dava aşaması ardından kararın verilmesi ardından kararın temyizi kesinleşmesi vs. ev sahibi kazanırsa evi tahliye ettirir ve dava masraflarını da alır, kaybederse kiracı hakkı olan evde oturmaya devam eder. bu tartışmaya pek açık bir durum da değil zaten.

iyi ki hukuk devletiyiz, iyi ki yasalarımız, bizi ve haklarımızı koruyan sözleşmelerimiz var değil mi.
0
hypathia
(17.10.22)
İyi ne deyim sonsuza kadar otursun. adamın paraya ihtiyacı var belki gerçekten. Bu durumda cidden zorbalık.

"6 ay sonra ev sahibim başta uzun yıllar oturacağım konusunda anlaştığımızı ama fikrini değiştirdiğini evi satmaya karar verdiğini söyledi" adamın paraya ihtiyacı olmuştur. Belki acil bir durum var. Bu nedenle para bulması gerekiyor. Bu durumda ne yapacak? aaa benim kiracım vardı. ben ölsem de otursun mu evde diyecek?

Neyse sen çıkma kardeşim. Eskimo halkları gibi tüne adamın evine.
0
OrangeYellow
(17.10.22)
@OrangeYellow yeter ki ev sahibi hiç üzülmesin yaaaa, ben 6 ayda bir durmadan 15k ödeyip masraf yapıp ev değiştireyim, zaten bi saatlik iş değil mi, benim zor durumum benim paraya ihtiyacım olup olmamam, haklarıma rağmen mağdur edilmiş olmam filan hiç önemli değil yeter ki ev sahibi olanlar mutsuz olmasın, yeter ki onlar üzülmesin.

sen otur dediğin ben hakkım olmasına rağmen iki katı para verip uğraşmamak adına çıktım gitim, ben burada yasa hak hukuk diyorum, umarım kimse sizin kiracınız olmak zorunda kalmaz.
0
hypathia
(17.10.22)
Ben hiç üzülmüyorum ev sahiplerine. Bu arada benim de kiracım var. Ama diyorum ki müstehak bu tarz ev sahiplerine.

Öncelikle evi alan adam kira kontratını da devralır. Sizin konuşmanızda sıkıntı yok yani.

Bir defa bu yanlış değil. Ev sahibi ile kiracı arasında bir minnet ilişkisi olsun bekleniyor. Ev sahibi istiyor ki sana evin kullanım hakkını verdi diye minnet et.

Ama ortada ticari bir sözleşme var ve bu sözleşme iki tarafı da bağlıyor. Sana kiralarken satacağını söylemedi değil mi? Mesela şunlar bile oluyor. Adam evi ocak'ta kiralamış. Kiralar coşunca haziranda satacağım çık diyor. Yok yaaaa...

Bir de ağlıyorlar evime çöktü, işgalci diye. Allah Allah...

Nedense bu ev sahipleri evini kiralayan sıradan vatandaşa aslan kesiliyor. Ama evini bir iş yerine ya da dükkanını bankaya falan verince hiiiiiiç ses edemiyor. Bakalım kaç dükkan sahibi mülkünü kiraladığı bankaya, evini kiraladığı avukat'a öyle zöt zöt konuşabildi? %150 zam teklifi götürebildi.

Sonuçta evi satıyorsa zaten senin çıkman ya da kalman ev sahibini ilgilendirmez alıcıyı ilgilendirir.

Sen de oturma isteğini potansiyel alıcıyla konuşabilirsin. Hatta ev sahibinin yanında kira için pazarlık bile yapabilirsin.

Bir defa şu bir gerçek. Ev satılsa bile, senin orada bir süre daha yasal olarak oturacağın net. Ev satıldı 1 ay sonra çok diye bir şey olamaz. O yüzden söylemende sakınca yok. Alıcı çık dese bile senin yasal süreni bitirmeni beklemek zorunda.

O zaman adam bilsin ona göre alacaksa alsın. Almayacaksa almasın.

Ev sahibin de birçok ev sahibi gibi keko gibi kirayla geçinirim diye aldığı yatırımlık evin turşusunu kursun.

ben emlakın yatırım olduğunu düşünmüyorum. Kişisel görüşümdür bu. Benim anneanneden kaldığı için duruyor yoksa gidip para verip almadım. Ama kira alırım diye milyonları eve saçan adamlara müstehak bunlar. Az bile:)

Sonuçta alan adam da senin çıkacağına güvenerek ev almasın. Gitsin boş ev alsın.
0
anten
(17.10.22)
@hypathia

abi tamam sen haklısın. ekşi sözlükçü daima haklıdır zaten :) adam hasta paraya ihtiyacı var diyelim yine sen haklısın. Yaşasın Sjw, halkların kardeşliği, sokak hayvanları uhüüüw.
0
OrangeYellow
(17.10.22)
yasaya uygun. 6 ay bekleme süresi var. 6 ay sonunda dava açar. dava 2 yıl sürer. yani tahmini 2.5 yıl oturabilirsiniz.
0
nickini degistiren yazar
(17.10.22)
doğru yapmışsınız tabi ki. kendisi oturacaksa ya da daha yüksek bedele kiraya verme düşüncesi varsa ona göre karar verecek alacak olan kişi de. ya diğer seçeneklere yönelecek ya da yasal süreçle uğraşması gerekeceğini bilerek alacak illa o evi istiyorsa.

öyle 6 ayda atma falan yok bu arada. 1 ay içinde yazılı bildirim yapma şartıyla 6 ayın sonunda açılacak dava ile sözleşme sona erebilir. ayrıca evi satın alan yeni ev sahibi otomatik olarak eski sözleşmeyi de devralmış olur aynı şartlar ile. turunculu arkadaş sallamış baya ama mevzuatta açık açık yazıyor hepsi. dün soru sorup gelen cevapları reddeden kullanıcının yan çarı olabilir kendisi ahdkfkf
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(17.10.22)
doğru demişsiniz. alacak olan kişi, sizin çıkmak istemediğinizi bilerek evi alsın.
evi aldıktan sonra, iharname yollar, davasını açar, davanın bitmesini bekler.
bunları göze alabiliyorsa evi satın alsın, göze alamıyorsa gitsin boş bir ev baksın.
0
de jure
(17.10.22)
ya burada kesin kesin hukuki yorum yapanlara inanmayın. ilk yorum yapan arkadaş tamamıyla sallıyor. hukuk hiçbir şekilde bu şekilde söylemiyor. bir de bu kadar işkembeden sallayıp bu kadar kendinden emin yazmak da bir garip yani.

ev sahibi sebepsiz çıkarabilirmiş işgalci olurmuşsunuz falan… pehh!
0
al sana nick it
(17.10.22)
kiracıların bu tavırları uzun vadede kendilerine zarar. nasıl olsa hukuk yavaş işliyor diye bunu suistimal ediyorlar. tahliye kağıdı olmadan kimse evini kiralamayacak yakında. rayiç bedelin %30'una kadar da düştü kiralar. zaten alınan para harçlık gibi. bu tavırlardan da dolayı birçok ev sahibi evini boş tutacaktır.
0
nick bulamadim
(17.10.22)
19 yıllık kiracıyım. benim ev satıldı.
kira yükseltmesini 1 ay geçe satıldı. çıkmayacağımı belirttim.
yeni ev sahibi noterden yeni kira artışı dönemi için ihtarname çekmek durumunda kaldı.
hala 11 ay oturma hakkım var yani.
0
ankarakecisi
(17.10.22)
Hayir soyledigim yanlis degil. Burada verilen öneriler yasaya uymayıp davalık olmayı içeriyor. Ama o dava kurala uymayan kiracı nedeniyle açılıyor. Bu dava sonunda kiracıya çıkan masrafın çok fazla olmaması, bu davanın kiracı evde işgalci olduğu için açıldığı gerçeğini değiştirmiyor.

Ve evet yeni ev satın aldıysanız, ilk bir ay ihbar çekersiniz kiracının çıkması için, 6. Ayın sonunda kiracı çıkmalı. Ya da sözleşme yenilersiniz. Sözleşmeniz öylece kaldığı yerden devam etmek zorunda değil. Ev sahibiniz değişince sözleşmeniz, kiranız, evde devam edip edemeceğiniz değişir. Zaten bu kurala uyulmadığı için ev sahipleri ile kiracılar davalık oluyor.

Sanki bu davalık olma durumunu sürecin olağan işleyişi gibi aksettirmemek gerekli.

Olaya ev sahibi gözünden de bakmıyorum. Her şey kağıt üzerinde yasalarla net zaten. Uymayınca da davalık oluyorsun. Bu kadar basit.
0
zimbirik
(18.10.22)
Duyurunun ev sahiplerini kiracılardan ayırt ettiren bir cevap külliyatı olmuş :D

Yanlış değil tabii ki. İçinde kiracılı bir ev satın alıp kiracıyı çıkarmak için binbir türlü avukat, noter işleriyle uğraşan biri olarak söylüyorum.

Yeni evi alacak kişinin sizin çıkmaya niyetinizim olmadığını bilmesi çok önemli. Biz evi alırken "Kiracıyla konuştuk, kesin boşaltacak 3 ay içinde" demişlerdi. Sonra binlerce lira masraf ödedik adamı evden çıkarana kadar.

Noterden ihtarlar çekilmeden, size taşınmak için 6 ay süre sunmadan kimse sizi o evden çıkaramaz. Rahatınıza bakın.
0
BuddyGuy
(18.10.22)
ülkemizde okuduğunu anlama oranı gerçekten çok düşük. yoksa yukarıda da aynen söylendiği gibi "Her şey kağıt üzerinde yasalarla net zaten". yeni ev sahibi sadece dava yoluyla sözleşmeyi sona erdirebilir, bildirimle değil. ev sahibinin bildirim yoluyla fesih hakkı olan tek durum 10 yılın dolması.

prnt.sc

www.mevzuat.gov.tr
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(18.10.22)
(1)

Cadılar Bayramı makyajı

ırene adler
Istanbulda cadılar bayramı makyajı kime yaptırılır? Aşağı yukarı ne kadar olur fiyat?
Istanbulda cadılar bayramı makyajı kime yaptırılır? Aşağı yukarı ne kadar olur fiyat?
0
ırene adler
(16.10.22)
Mimar Sinan öğrencilerinin bazısı bu konuda istekli olabilir. özellikle sahne tasarımı gibi bölümlerin talebeleri. muhtemelen siz bu satırları okurken onlar masa lambası açısında eğik alınları ile telefona bakıyorlar, hangi platformdan erişeceğinizi tahmininize bırakıyorum.
0
Etanglement
(17.10.22)
(11)

Sağ muhafazakarların elinde neden sanata dair bir şey yok

aretwoane
Rahmetli grup yorum emekçisi diyordu yiyorsa bize sanatla cevap verin ama yapamazsınız elinizde sanata dair hiçbir şey yok. Şimdi düşünüyorum da akp başta olmak üzere muhafazakar kesimin hiçbir sanatsal bilimsel etkinliği yok neden tüm sanatçılar soldan çıkıyor, örneğin pir sultan adam aşmış bir Oza
Rahmetli grup yorum emekçisi diyordu yiyorsa bize sanatla cevap verin ama yapamazsınız elinizde sanata dair hiçbir şey yok. Şimdi düşünüyorum da akp başta olmak üzere muhafazakar kesimin hiçbir sanatsal bilimsel etkinliği yok neden tüm sanatçılar soldan çıkıyor, örneğin pir sultan adam aşmış bir Ozan ve aydın. Osmanlı tarafından katledildi.
0
aretwoane
(07.10.22)
sanata dair çoğu şey tu kaka da ondan. sanatsal faaliyetlerin çoğu şiir, hattatlık ve mimari ile sınırlı ki onlarda belli bir dairenin içinde yapılmak kaydıyla.
0
lazpalle
(07.10.22)
Bu tür provokatif başlıklar prim yapıyor heralde ;) grup yorum gibi protest müzikler sosyalist başkaldırı kökenli olduğu için olmasın ? Ama bu sosyalist olmayanların elinde sanata dair bir şey olmadığı anlamına gelmez sadece tarz, üslup farkı olabilir. Katledildi dediğin kişiler isyan çıkardılar ve cezalarını gördüler tıpkı Atatürk'ün iç isyanları bastırması ve isyancıları cezalandırması gibi lütfen mezhepçilik yapmayın.
0
beemaker
(07.10.22)
Pir Sultan Abdal'ın solcu olduğunu nereden çıkardınız:)
Pir sultan abdal 1400'lerde yaşamış.
"solculuk" kavramı 19. yüzyılda çıkmış.

Sanat uygarlık tarihinden beri var. Sağ-sol ideolojisi ise sanayi devrimiyle gelmiş, belki de bir süre sonra unutulacak kavramlar. Yani sanat ideolojilerin üstündedir.
Sanat her zaman politik olmak zorunda da değildir. Bizde öyle bir yanılgı var.

Ha neden birçok sanatçı düzene muhalefet eder diye sorabilirsiniz? Sanatçı, bilim adamı, düşünce adamları genelde toplumun birkaç adım önünde yürür. Bu yüzden bazen toplumun kabullenmeyeceği, henüz hazır olmadığı fikirler ortaya sunar.
Haliyle mevcut düzene muhalif bir duruma düşer.

Ha bazen de sanatçılar siyasi kavgalara dahil olur. O da sanatlarından bağımsız bir durum bence. Muhafazakarlık ya da aydın olmalarıyla alakası yok bu siyasetin.

Bu yüzden sanatçıların ya da sanatın hep muhalif olması gerekiyormuş gibi düşünür birçok insan.

Ama dünya tarihinde tam tersi aşırı muhafazakar sanatçılar da var. Mesela Finlandiyalı besteci Jean Sibelius ciddi manada milliyetçi muhafazakar bir çizgidedir hatta sanatı da bu yönde ilerlemiştir.

Hatta romantik dönem ve barok dönem bestecilerin çoğu Bach vs milliyetçi ve dindar muhafazakarlardı.

Bugün bile global manada sol görüşlü ya da sağ görüşlü sanatçılar mevcut. ABD'de, ingiltere'de, Türkiye'de bu hep böyle.

Bence sanatçıları sağcı&solcu diye sınırlamak çok dar bir bakış açısına götürür bizi. Özellikle de sağ sol kavramlarını sadece bugünkü ideolojilerle değerlendirmek.

Genel olarak bizde ideolojik körlük mevcut. Yani sol görüşlü, özellikle de bunu yaşam tarzı haline getirdiyse, kitle sağ görüşlü kitleyi aşağı görüyor. O yüzden sadece kendi fikrine uyan sanatçıları dinliyor, izliyor. Ama dinlemiyorsunuz ya da beğenmiyorsunuz diye eserler yok sayılamaz.

Aynı hatayı sağ görüşlüler de yapıyor.

Sanat ideolojiler üstüdür ve sanat eseri kişisel beğeniyle değil, kendi bağlamı içinde değerlendirilir.

Örneğin en bilinen örnekle başlayalım. tüm Türkiye'nin bağrına bastığı barış manço koyu bir ülkücüdür. Üstelik bunu saklamadı da. Adamın mehter marşlarını söylediği albümleri var. Şimdi bu onun eserlerini, "modern bir ozan" olduğu gerçeğini değiştiriyor mu?

Ya da ömer seyfettin muhafazakar bir karakterdi. İstiklal marşı'nın yazarı mehmet akif ersoy muhafazakardı hatta cumhuriyet devrimlerinin bazılarını da çok kabullenmediği söylenir.

Ama bunlar kalemi, sesi, edebiyatı kuvvetli isimler. Şimdi Ömer Seyfettin'in edebiyatına gölge mi düşüyor? Aziz Nesin'in ateist olmasının onun eserlerinin değerini düşürmeyeceği gibi.

Ama işte Türkiye'deki sorun bu. Bir taraf ateist diye Aziz'i okumuyor.
Bir taraf dindar oldu diye Necip Fazıl'a küsüyor.

Bence ideolojik körlükten kurtulmak lazım. Dünya artık çok evrensel bir noktada
ve biz evrensel kültürden kendimizi koparttık kendi günlük siyasetimiz etrafında konuşuyoruz.

Prof. Dr. Ahmet Arslan'ın Yunan Felsefesi üzerine podcastini dinlemenizi öneririm.
O zaman bizim günlük sağcı solcu, muhafazakar-modernist kavgamızın anlamsızlığını görebilirsiniz.

Açıkcası grup yorumun bu yorumunu da biraz ideolojik körlüğe bağlıyorum.

Dünya siyah ve beyaz olamaz. Yani bir insan sanatçıysa solcu olmalıdır, solcuysa şöyle bir ideolojisi olmalıdır gibi beklentiler komik ve güncel değil. Dünya çok hızlı değişiyor. Bizdeki solculuk ve sağcılığın bile karşılığı yok aslında günümüzde.
0
anten
(07.10.22)
Anten tebrik ederim keşke herkes sizin gibi objektif bakış açısına sahip olabilse herşey daha güzel olurdu. Bu arada Mehmet Akif Ersoy "siyasal İslamcı" düşünceye sahipti.
0
beemaker
(07.10.22)
Hazir sözlük trolu objektiflik kasmaya calisirken söyleyeyim;
Mevcut hükümet ve maaşlılarına bakmayin. Sağcı olup çok iyi olan sanatçı da dolu. Bunun sagcilik solculuk ile alakasi yok. Kısacası mevcut hükümet adamlari dışında grup yorum ile aynı şeyi düşünmeyip onlara cevap verecek hatta onlarla aynı cümlede kullanilmayacak kadar değerli insanlar var.

Bir insanin sanat yapıp yapmamasi zekaya bile bakmiyor zaten. O yüzden siyasi ya da dünya görüşlerinin mantıkli ya da modern olup olmamasini beklemek sacma.
0
logisticsmanager
(07.10.22)
Hangi açıdan baktığınıza bağlı. Sağ muhafazakarlar daha ziyade hat ve kaligrafiyle ilgileniyor, en azından günümüzde geniş bir çevre tarafından ilgi gören alan bu. Geçmişte şiir, edebiyat, ebru ve minyatür gibi dönemin sanatları da yaygındı ancak bugün ele avuca gelir bir şey yok bunla ilgili. Olanlar neredeyse sadece nostaljik "tarihi yaşatalım" kafasıyla yapılan şeyler.

Resim, heykel gibi klasik sanatlarda sağ muhafazakar olmalarından ötürü uzaklık var.

Gününüzdeki moda, fotoğrafçılık, modern tiyatro, dans gibi alanlara sağ muhafazakarların çok ilgisi yok haliyle sanatçı da çıkarmıyorlar. Modern edebiyat ve şiir alanında bulunanlar var ancak onlar da dar çevrelerce takip ediliyor. Sinema konusunda üretim var ancak bunlar daha ziyade tüketime yönelik televizyon yapımları. "Sinema sanatı" içinde ele alınacak aklıma gelen bir şey yok.

Müzik konusunda hareket var. Daha çok ney, kanun gibi enstrumanlara yöneliyorlar ancak yine bestecilikten çok eski eserleri yeniden ve yeniden çalmaya yönelik işler çıkıyor.

Bunun sebebi sanırım sağ muhafazakarların sanata olan ilgisizliği en başta. Ben kitlesel olarak; şiir okuyayım, bir sergi gezeyim, akşam müzik dinletisine gideyim yönünde bir talep göremiyorum zaten muahafazakar kesimde. Talep yokken üretim olması da garip olurdu zaten.
0
akhenaten
(07.10.22)
sanatı sol keşfetti çünki
bi pir sultan abdal'a bakın
muzikonair.com
bi de dönüp sağcılara...
0
comp
(07.10.22)
sadece mesajımı bırakmak için yazıyorum, sorunuzu direkt olarak yanıtlamayacağım.
ideolojik çatışma, bir fikri savunma ya da herhangi mesaj kaygısı içeren eserleri sanat saymıyoruz. sanatçılardan da bunu beklemesek daha iyi. yanılıyor olabilirim. çok az düşünüp konuşuyorum. ancak böyle inanıyorum. topluma propoganda ya da eğitimle anlatılamayan şeyleri anlatacak kapasitede şahıslar mevcuttur. evet sanatsız da bunu yapamazlar, (diğer metodların başarısız olması da sanatsızlığındandır) ancak zaten bunu sanatla yapmaya çalışırlarsa da yaptıkları şey ''ruha dokunan propoganda'' olarak adlandırılır. sanatın definition'ı ile çelişir, bence.
//hakikaten çok az düşünüyorum, dilerim kızmazsınız.
0
Etanglement
(07.10.22)
biat kültürü ile alakalı, sanat özgür bir zihinle sınırları kaldırarak geliştirilir, bilim de keza öyle; biat kültürünü bırakmadan sanat ve bilimde başarılı olunamaz.
0
gezegen olan pluton
(07.10.22)
sanatin gelismesi icin

a- özgür düsünce,
b- cemaat (dini cemaati kastetmiyorum) merkezli degil insan merkezli düsünce,
c- deneme, yanilma, yeniden deneme icin özel alan ve kisiye ait boş zaman,
d- kutsalın yerle bir edilmesi, geleneğin sorgulanması ve ötesine gecilmesi gerekiyor.

muhafazakar düsüncenin (sol ya da sag muhafazakarlık fark etmez) ruhuna ters bunlar. ayrica
a) pir sultan solcu degil.
b)türkiyede islamcilar arasinda cok iyi sairler var, sezai karakoc, ismet özel gibi, cemil meric ve rasim özdenöeren gibi düsünür ve yazarlari var, murat menteş ve hakan albayrak gibi nevi sahsina münhasir yazarlar var. ama dikkat ederseniz bunlarin büyük cogunlugu yüzü batiya dönük, batidan beslenen müslümanlardır, türkiyedeki müslüman kitlenin bu müslüman aydınlardan haberi bile yoktur, ya da kendilerinden kabul etmezler. türkiyede islamcilik ve islamci aydinlarla ilgili giris babında tanıl bora'nın "cereyanlar" kitabina bir göz atabilirsiniz, libgen'de bulunuyor.
0
tadellesever
(07.10.22)
Tüm sanatçılar soldan çıkmıyor, kendini sol içinde konumlandıran bazıları sol olmayanları sanattan ve sanatciliktan aforoz etme yetkisini her nasılsa kendinde görüyor.

Sanat hep intellect ile çatışti ve öyle yaşadı. Dante de caravaggio da Baudelaire de Nedim de Orhan Veli de böyle yaptı.

Kayda değer bulmasam da sorunuza doğrudan cevap olan bir şeyler de yazmaya çalışacağım:
0
encokbenisevinnolur
(08.10.22)
(3)

data science ve google analytics

baldur2
arkadaslar data science alaninda kariyer icin nasil bir yol cizmemiz gerek? google analytics ile mi baslamaliyiz? iyi bir universitenin 3-5 aylik sertifika kurslarini alsak mesela bir de, is yapar mi? bunlarin yaninda bir de python mu ogrensek? ekonomi lisans, muhasebe yuksek lisansim var. cok genel
arkadaslar data science alaninda kariyer icin nasil bir yol cizmemiz gerek? google analytics ile mi baslamaliyiz? iyi bir universitenin 3-5 aylik sertifika kurslarini alsak mesela bir de, is yapar mi? bunlarin yaninda bir de python mu ogrensek?

ekonomi lisans, muhasebe yuksek lisansim var.

cok genel bir soru oldu farkindayim ama tam olarak bir yerden baslamak istiyorum.
0
baldur2
(15.09.22)
Bence Jose Portilla'nın Udemy'deki kursları ile başlayabilirsiniz, genel olarak güzel anlattığını düşünüyorum pratik kısmını.
www.udemy.com
Bence sırasıyla:
2022 Complete Python Bootcamp From Zero to Hero in Python
The Complete SQL Bootcamp 2022: Go from Zero to Hero
2022 Python for Machine Learning & Data Science Masterclass

alınabilir. fiyatları yüksek görünüyorsa eğer gizli sekmede vs açınca bu kurslar genellikle 60-70 tl bandında oluyordu
0
guguklusaat
(15.09.22)
Google Data Analytics Certificate program - Coursera'da anlatılıyor. Aylık 39$ ücreti var. İki ayda bitirebilirsiniz. Excel-Tableau-R öğretiyor ve bunun yanında sürekli sözel bilgilerle pekiştirme yapıyor. Kapsamlı bir anlatımı var, öyle direkt tool'ları öğretip onaylamıyor bizi. En sonunda da kişisel proje tamamlatıyor, sertifika alıyoruz.
0
Etanglement
(15.09.22)
Google Analytics yanlis oldu galiba, veri bilimi ile ilgili bir konu degil.
0
dunal
(15.09.22)
(6)

Yürüyüş güzergahını kaydetmek

inawen
Normal yol bulunmayan ormanlık arazideki yürüyüş haritamı kaydetmek ve daha sonrasında bu haritayı kullanarak aynı güzergahta tekrar yürüyüş yapmak istiyorum. Bunu Google Maps'le yapabiliyor muyuz, bulamadım. Android için farklı bir uygulama biliyorsanız o da olur. Teşekkürler.
Normal yol bulunmayan ormanlık arazideki yürüyüş haritamı kaydetmek ve daha sonrasında bu haritayı kullanarak aynı güzergahta tekrar yürüyüş yapmak istiyorum. Bunu Google Maps'le yapabiliyor muyuz, bulamadım.

Android için farklı bir uygulama biliyorsanız o da olur. Teşekkürler.
0
inawen
(08.09.22)
kaydetme işini egzersiz takip uygulamaları yapar.
0
inheritance
(08.09.22)
Sorunuza cevap değil ama internet servis sağlayıcınız o ormanlık alanda ne kadar etkin konusunu gözardı etmeyin.
0
Mirket
(08.09.22)
www.alltrails.com

Bu tip hazır rotalar var bir bakabilirsiniz.
0
kullanıcıadımbuolsun
(08.09.22)
strava
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(08.09.22)
play.google.com

gps kaydı yapabilen bir uygulamaya ihtiyacınız var, sonra bu kayıtları dışa aktar deyip google earth ile de içe aktar dediğinizde size yapmış olduğunuz rotayı çizer

gps kullanmak için wi-fi ya da mobil bağlantı şart değil, yani internetiniz olmadan da gps çalışır
0
freebird5406_2
(08.09.22)
Bunu Google Maps aracılığıyla gerçekleştirmeniz mümkündür.
Profil avatarınıza tıkladığınızda açılan menüde Timeline'ı aktive ederek o tarihten sonraki toplu taşıma, uçuş, bisiklet, yürüyüş, sürüş gibi seyahat aktivitelerinizi kendiliğinden kaydeder. eksisozluk.com
Bazen metroyla yaptığınız yolculuğu şehir içi bir uçuş sayabilse de çoğunlukla isabetlidir ve sizin düzeltme yapmanıza olanak tanır.
0
Etanglement
(08.09.22)
(10)

Almanya'daki kaynakçı ile Türkiye'deki kaynakçı neden aynı parayı kazanamaz

ya ben lan neyse
ekonomi bilimi dahilinde, cahile anlatır gibi anlatır mısınız?ikisi de aynı işi aynı nitelikte ve aynı sürede, aynı mesaiyle yapıyor diyelim. neden ikisi aynı maaşı alamıyor? neden ikisinin alım gücü aynı değil?
ekonomi bilimi dahilinde, cahile anlatır gibi anlatır mısınız?

ikisi de aynı işi aynı nitelikte ve aynı sürede, aynı mesaiyle yapıyor diyelim. neden ikisi aynı maaşı alamıyor? neden ikisinin alım gücü aynı değil?
0
ya ben lan neyse
(03.09.22)
Aynılıktan kasıt ne anlamadım ama Türkiye'de de iyi kazanıyorlar. Kaynak işi tüm EA ve sözel mesleklerinden iyi para kazandırıyor Türkiye'de de.
0
OrangeYellow
(03.09.22)
Aynı ücreti alamaz çünkü iki ülkenin emek piyasaları farklı.

Emek piyasasındaki arz talep, regülasyon vs. içsel ve dışsal faktörler farklı.

İki ülke arasında emek tümüyle homojen ve mobil değil vs vs.

İkisinin alım gücünün aynı olmaması yine bağlantılı olarak bu sefer makroekonomik anlamada iki farklı ülkededen bahsediyor olmamızdan haliyle. İki ülkedeki enflasyon, para birimlerinin uluslararası piyasalrdaki değer farkı, tüketim, tasarruf oranları farkı vs vs.
0
AlsterWasser
(03.09.22)
@alsterwasser çok güzel anlatmış. türkçe'ye çevireyim, almanya'dakinin hayatı türkiye'dekinden daha kıymetli olduğu için.
0
ahmet oturum cerezi
(03.09.22)
Türkiyede yaptığı işi ucuz işçi gücüyle piyasaya daha uygun fiyata sokuyor patronlar kazandığı kar az oluyor yetmiyor birazda işçiden kısıyor.

Almanyada yasalar daha çok koruyordur ucuza çalışmıyordur kesilen vergi farklıdır.

Arz-talep te önemli bir etken
Bizde kaynakçı çok daha fazladır muhtemelen
0
kararsızataletfilozofu
(03.09.22)
aynı iş değil,

made in germany ile
made in turkey

arasında en az %700 fiyat farkı var.

yani almanya'daki üretilen ürünlerin katma değeri daha fazla. o sebeple bir alman katma değeri düşük bir ürün istediğinde türkiye'ye gönderir.

basit aslında.
0
duyurukullanıcısı
(03.09.22)
Bu mavi yaka islerin Avrupa'da aldığı paradan bahsedilirken galiba herkes kendi işi olan adama bakıyor. Misal benim hanimin ailesinin yaşadığı yerde hayvan gibi havuzlu villada yaşayan boyaci var. Şimdi de bmw suv ile taksi yapıyor. Bu örneğe bakarak "boyaci çok iyi kazanir" diyebiliriz. Ama boyacı maaşı diye aratirsaniz hiç de öyle fantastik maaş yok. Aynısı kaynakçı için de yok ama işsiz kalmaz ve işini iyi yapıp çevre yapan kişi kendi yerini acarsa iyi kazanir. Bunun sebeplerinden biri herkesin yapmamasi. Mavi yaka işler kolay isler değil.

Bu arada şunu da söylemek lazım; Türkiye'de canı isteyen herkes her işi yapiyor. Bir ara denk gelmistim biri eve boyacı arıyordu altında yüzlerce kisi numara vermis arayın konuşalım diye. Avrupa'da böyle bir olay yok. Google'a elektrikçi yazınca az insan çıkıyor, öyle mahalle kenarında elektrikçi vs olmuyor.
Misal bir diğer goygoy da araba tamircisi çok kazanıyor. Evet, sahibi. Araba tamir yerinde çalışan adam 3-4 bin euro alıyor sanan üzülür.
Diğer söylenenler+1
0
logisticsmanager
(03.09.22)
logicmanager a katkı olsun,

abd de banyo ya da su tesisatı gibi işleri yapan biri bu işleri yapabileceğine dair sertifika almalı. bu sertifika şu sebeple önemli. diyelim ki su tesisatı yapılması laım ve sertifikan yok(türkiyeden gittin ama 20 yıllık ustasın) tamiri sen 200 dolara yaptın oysa sertifikalı usta 2000 istiyordu. 200 e yaptın ve bir şey oldu tamiratı yaptığın boru patladı evi su bastı, duvar kabardı boya aktı vs vs. evin sigortasının ilk baktığı şey bunu kim tamir etti? yetkinlik belgeleri varmı? yoksa sıkıntı büyük tek kuruş ödeme gelmez sigortadan on binlerce dolarlık zarar.

bizde peynir ekmek gibi kalfalık ustalık belgesi hatta universite belgesi dağıtılıyor o sebeple kimsenin işine güven olmuyor. türkiyede müteahhid(böyle mi yazılıyordu bu kelime ? inşaatçı diyelim) sayısı 80 bin civarındaymış. gelişmiş ülkelerde bu sayı bir kaç bini geçmez.
0
haskoylu deli hasan
(04.09.22)
Emek piyasası farkı. Batılı gelişmiş ülkelerde zanaat kıymetli Türkiye, çin, hindistan, Endonezya gibi ülkelerde işçilik ve zanaat izafi olarak ucuz ancak Türkiye'de de zanaat değerleniyor eskisi gibi çıraklıktan berber veya boyacı yetişmiyor hatta piyasada ciddi eleman açığı var artık herkes okulunu okuyor alaylı yetişmiyor hükümet bu konuda MYK belgesi zorunluluğu getirdi bir kaç yıla MYK belgesi olmadan iş yapanlar ciddi yaptırımlara uğrayacak
0
beemaker
(04.09.22)
@AlsterWasser ve @duyurukullanıcısı +1

Aynı işi aynı kalitede yapsalar bile Türk kaynakçının yaptığı iş Alman kaynakçının yaptığı işten her zaman daha ucuz olur.

Mesela bir örnek, piyasada Alman üretimi ile Güney Afrika üretimi olan C200'e bakış açısı da 2. el fiyatı da farklıdır.
0
John Bloor
(05.09.22)
İki ayrı coğrafyada bulunan, toplayıcılık ile geçinen, aynı fiziksel kapasitede iki kişiyi düşünürsek:

Biri yalnızca yabani yemişler toplarken diğeri aynı enerjiyle taze meyveler topluyor.
0
Etanglement
(05.09.22)
(12)

Bunlar bi isaret mi?

kuehles blondes
Merhaba, bir bisiklet turuna cikmaya karar verdim ama aksiliklerin ardi kesilmiyor. Yarin basliyorum, bugune kadar olanlari sayiyim, siz de isaret mi degil mi onu soyleyin :(1. Ilk defa bir airbnb hostum cevap vermedi super host olmasina ragmen, bu aksam kaldigi yeri apar topar dun ayarlamak zorunda
Merhaba, bir bisiklet turuna cikmaya karar verdim ama aksiliklerin ardi kesilmiyor.
Yarin basliyorum, bugune kadar olanlari sayiyim, siz de isaret mi degil mi onu soyleyin :(

1. Ilk defa bir airbnb hostum cevap vermedi super host olmasina ragmen, bu aksam kaldigi yeri apar topar dun ayarlamak zorunda kaldim
2. Cumartesi gunu bacagimi kopek isirdi. Cok kalin pantolon giydigim icin disler tam gecmedi ama yara var, her gun pansuman yapip doktorun verdigi antibiyotigi aliyorum.
3. Trenime 40 dk kala evden ciktim, bi baktim sorunsuz lastik gitmis, icinde hicbir hava kalmamis bir lastik gelmis. 25 dk suruyor normalde istasyona. Lastigi yaptrdim trene de 2 dk kala yetistim. (Nasil yetistim hala bilmiyorum, mucize olmus olmali, tek olumlu kisim)
4. Trende farkettim ki “aa lastik patlamis, eyvah treni kaciricam!!” paniklemesi yaparken bisiklet kilidimi arka bahcede unutmusum. 40€ girdi bana durup dururken yeni kilit almak zorunda kaldigim icin.
5. Bogazim agrimaya basladi
6. Yolda giderken itfaiyenin kaza gecirmis bir aractan insanlari kurtarmasini gordum. Kapiyi kaynak gibi bir seyle kesip iceriden yarali ve baygin insanlari cikarmasi filan.

Yani icimden bir ses “kuehles zorlama iste” diyor, en cok da bogaz agrisi sebepli. (Aksamlari cok serindi ve ben hazirliksiz yakalanmistim) diger ses ise “kuehles bu turu ne zamandir yapmak istiyorsun, vazgecme!” diyor.

Siz ne diyorsunuz?
0
kuehles blondes
(15.06.22)
endişesiz ve moral açısından yenik olmanız oldukça doğal, ancak başınıza gelecekler neşeniz gayet yerindeyken olabilecek şeylerle aynı. hata yapacağınıza inanırsanız, inanınca yapacağınız her şey gibi, yaparsınız. temkinli olun, km hedefinizi düşürün mesela?
0
Etanglement
(15.06.22)
Bundan yeni bir Son Durak filmi çıkar. Daha ne olsun. Zorlama bence. Zaten bu şekilde zevk almazsın.
0
dissendium
(15.06.22)
devam et. cok da anlam yukleme.
0
helenart
(15.06.22)
belki de mesaj "weiter weiter ins verderben"dir, arkana bakma.
0
der meister
(15.06.22)
Senin canın gitmek istemiyor derdim bi arkadaşım anlatsaydı bunları. Git tabii ki ne mesajı. :)
0
naksidil
(15.06.22)
Evren yaşayacağın güzellikler öncesi gözünü korkutuyor.
Durma, devam.
0
neymis
(15.06.22)
Evet, yapmak istediğiniz şeyden vazgeçmemeniz için bir işret.

İnsanın hayatına öyle ya da böyle bir yön vermesi zor bir iş, illa bir şeyler çıkıyor. Bazen çok, bazen az.

Aklınıza koyduğunuz şeyi yapın, aksi halde hiçbir şey yapamıyor insan. Her türlü bir aksilik çıkıyor. Sonra bir bkıyorsunuz yıllar geçmiş bütün heveslerinizi ertelemişsiniz.
0
akhenaten
(15.06.22)
ohooo. gerçek bir tur mazoşisti olduğunda bunlar sadece tuzu biberi.

* ben motorla tura çıkmadan önceki gece çantaları sağlam bağladım mı diye görmek için küçük bi teste çıktığımda, dur bakalım şu viraja fazla yatayım çanta dengeyi bozacak mı dedim. bozdu, highside olup düşerek dirseğim çıktı. 6 hafta sonra daha yerine kaynamadan yine tura çıktım. dirsek ağrıdıkça sallayıp rahatlatıyodum. yolun ortasında arabalardan bakıyolar bu niye electro buggie yapıyo diye: youtu.be

* yine bi motor turunda bi yanık yağ kokusu geliyor, bi baktım yağ en az 1 litre eksilmiş. boxer'ın yağ yakma karakterini turda öğrendim. yağ ekledim bu sefer krank sensörü kaynaklı motor durunca stop etmeye başladı. gidip gelene kadar hiç durmamaya çalıştım. motor stop ederse bi daha çalışmayabilir diye. kamil koç otobüs şoförü gibi kırmızı yanınca 1 km kala yavaşlayıp yeşil yanınca durmadan devam ede ede gittim geldim.

* bi uzun yolda motorda pederi de götüreyim dedim. dönüşte arka çanta plakası kırıldı, çanta düştü düşecek, adamcağız 500 km eliyle arkadan çantayı tutarak geldi.

* Sonsuz Rota kanalını izliyorum bazen. yeni evli çift iran turuna çıktı. kız evlendikten sonra değişen soyadını ruhsata işletmemiş, motorun da muayenesi yapılmamış. bunu iran sınır kapısında öğreniyorlar. iran'a giriyorlar airbnbde kaldıkları evde pasaporta mühür vurdurmadıklarını farkediyorlar, kadın motosiklet sürücüsüne şeytan gözüyle bakılan bi ülkede kaçak olarak gözüktükleri için gece gece gümrüğe geri koşturuyorlar hehe. şu bölümde: youtu.be

* ride2world kanalı var. karda kışta Nordkapp yapıp döndüler. lastiğe takacaklaır vidalı çivileri yol üstünde uğrayacakları bir ülkeye kargoyla söylüyorlar, rahatlığa bak. buzda milyor kere düşmüşlerdir. en mutlu oldukları an düşmelerden birinde ön camın kırılması sonucu yapı marketten aldıkları temizlik kovasını kesip ön camın yerine bantla yapıştıracak olmaları.


oluyor yani bişeyler illa ki.
0
onemoremile
(15.06.22)
kötü şansları tükettim diye düşünürdüm.
edirne'ye gideceğim sabah yok yere ayak baş parmağımda ağrı oldu. o kadar hazırlanmışken vazgeçmek işime gelmedi. bisiklete binince ağrıyı falan unutmuştum. sonrasında da geçmişti.
0
lazpalle
(15.06.22)
işaret değil
0
ala09
(15.06.22)
İşaretlere inanmam ben ama bu kadar keyif kaçıran şey sonrasında kendimi şımartacak şeyler yapardım zahmet olacak şeyler değil.
0
jazzabel
(16.06.22)
Kisa bir guncelleme: cevaplar icin tesekkurler herkese.
Tura ciktim.
Tur sabahi antibiyotik yan etki yapti, o yuzden gec basladim. Aslinda son ana kadar vazgececek gibiydim ama trendeki konduktor o kadar iyiydi ki fikrimi o degistirdi gibi oldu.
Harika manzaralar esliginde super bir tur yaptim.

Bu sabah kalktigimda bir gozum sisik durumdaydi, hala da oyle. Sebebini bilmiyorum. Bu da bir sonraki isaret olsa gerek :///
0
🌸kuehles blondes
(16.06.22)
(9)

starbucks’a gidiyorum ne iceyim

pelovann
hep ayni seyleri iciyorum sizin favori icecekleriniz hangileri? sanirim tatli icecekleri daha cok seviyorum en sevdigim toffee nut latte idi mesela.
hep ayni seyleri iciyorum sizin favori icecekleriniz hangileri? sanirim tatli icecekleri daha cok seviyorum en sevdigim toffee nut latte idi mesela.
0
pelovann
(04.05.22)
el cevab: starbucks'ta parasina degen tek urun olarak:
ristretto
tabi ki de
0
nibba
(04.05.22)
Flat White için gidiyorum yalnızca. Herkes memnun kalır, evde de yapması görece zahmetli.
0
Etanglement
(04.05.22)
Decaf Ice Latte
0
heritage
(04.05.22)
toasted vanilla oatmilk latte, abd'de yeni satılmaya başladı türkiyede var mı bilmiyorum.
0
bos dusunce balonu
(04.05.22)
ristretto bianco kesinlikle+1
berry hibiskus soguklardan tercihim
0
ala09
(04.05.22)
soya sutle espresso frapuccino.
0
alperz
(04.05.22)
tatlı içecekleri seviyorsan: white chocolate mocha

bunu söylerken de kendimi tiki plaza çalışanı gibi hissediyorum ama seviyorum bu kahveyi açıkçası :)
0
ahm1
(04.05.22)
kahve içmek istemezsen cool lime güzel gelebilir.
0
gottacatchemall
(05.05.22)
Ristretto bianco>cortado>latte>misto oluyor benim siralamam. Eskisi kadar sık gitmedigim icin tercihimi ristrettodan yana kullaniyorum genelde.
0
dedim ben sana
(05.05.22)
(13)

"şükür" böyle birşey mi?

füt
insanların, kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması, "şükretmesi" midir?elbetteki değildir. buna eminim.insanların kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması'na ne denir?edit: benim bildiğim, insan şükretmek için "öteki" nin varlığına ihtiyaç duymaz. ya
insanların, kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması, "şükretmesi" midir?elbetteki değildir. buna eminim.

insanların kendisinden daha kötü durumda bir insanı gördüğünde mutlu olması'na ne denir?

edit: benim bildiğim, insan şükretmek için "öteki" nin varlığına ihtiyaç duymaz. yani bir kıyas söz konusu değildir. varlığa da şükreder, yeri gelir yokluğa da şükreder..
0
füt
(06.01.22)
Konu daha geniş izah gerektiriyor ama kısaca söylemek gerekirse
eskiler:
bir şeyin şükrü kendi cinsindendir.
Örneğin insanın maddi durumu iyi olduğunda sadece çok şükür demesi değil ayrıca o maddi imkanla durumu zayıf olanları gözetmesi ve yardım etmesidir.. der
0
Erva
(06.01.22)
sahip olduklarımızın kıymetini onları kaybedince anladığımız gibi, sahip olmayanları gördüğümüzde de anlıyoruz. şükretmeyi kıymet bilmek gibi düşünebilirsiniz.
0
harmanyeri
(06.01.22)
birisinin şükür etmek için daha kötü durumdaki birini "görmesi" gerekmez diye düşünüyorum. az biraz canlandırmayla veya geçmiş deneyimlere dayanarak da şükredilebilir.

aradığınız şey bir kelime veya tanım sanırım. şükretmek az çok karşılıyor bunu sanki. zira şükretmek minnet duymak gibi bir şey. çok kötü durumdaki biri görülüp de, "yatıp kalkıp haline şükret" dendiğinde aslında "bu halde olmamanın sebebi sensin, her ne yaptıysan buna minnet duy, kendine teşekkür et" anlamına geliyor. bence. yani bu bir mutluluk değil sizin dediğiniz gibi, ama bir "rahatlama", "iyi ki" deme durumu. mutlu olana göd derdim ben olsam.
0
posthuman
(06.01.22)
bahsettigin sey icin turkce'de direk bir kelime yok sanirim. almanca'da meshur "Schadenfreude" sozcugu dedigin seyi karsiliyor.

en.wikipedia.org
0
robokot
(06.01.22)
katarsis denir.
aristoteles-poetika falan bakabilirsiniz.
0
rewlack
(06.01.22)
edit: benim bildiğim, insan şükretmek için "öteki" nin varlığına ihtiyaç duymaz. yani bir kıyas söz konusu değildir. varlığa da şükreder, yeri gelir yokluğa da şükreder..
0
🌸füt
(06.01.22)
esasında şükür Allah'a yapılır, düşünmek; tefekkür etmek amaçlı
haline kalpten razı olmak, hoşnut olmak hayatın için

alıntı: Erva
"örneğin insanın maddi durumu iyi olduğunda sadece çok şükür demesi değil ayrıca o maddi imkanla durumu zayıf olanları gözetmesi ve yardım etmesidir.. der"

daha fazlası için emek vermek, insanlara yardım etmek bağlantılı emirler

kötü durumda bir insan görünce kendim için mutlu olmam
o kişi ahirette burdaki dezavantajların dikkate alındığı bir adalete tabi olur diye inanırım
kendim için de aynı şekilde, ahiretteki karşılığı mutlu eder
0
bir soru sorcam
(06.01.22)
şükretmek, başına gelen şeyin iyi mi kötü mü olduğunun ölçülmesiyle başlayan bir şey. bir şeyi ölçebilmek için de birden fazla kere var olması gerekiyor, o yüzden ötekinin varlığı olmadan şükretme eylemini gerçekleştiremeezsin.
0
nahtoderfahrung
(06.01.22)
başkasının ya da kendi kötü haline bakarak şükretmekten ziyade sahip oldukları için mutlu ve müteşekkir olmak bence şükür. zorlayarak yapılacak şey değil, insan mutlu olacak ki içinden şükretmek gelsin.

bendeki tanım böyle.
0
durme
(06.01.22)
Şimdi hatırlamıyorum nerde gördüm ama bir istatistik koymuştu bir sayfa:

-Eğer bu metni okuyabiliyorsan, dünyada okuma bilmeyen 1 milyar insandan daha şanslısın.
-Bugün sağlıklı uyandıysan ve 1 hastalığın yoksa, bu hafta bir hastalık yüzünden ölecek milyonlarca insandan şanslısın.
-Eğer iyi kötü bir sağlık güvencen varsa, hasta olsan bile doktor bulamayan milyonlardan şanslısın.
-Şu an bir savaş, kıtlık, susuzluk, esir düşme gibi riskin yoksa, özgürce gezebiliyorsan 500 milyon insandan şanslın
-İstediğin siyasi görüşü destekleyebiliyor, özgürce ibadet edebiliyor, istediğin tarzda yaşayabiliyorsan, dünyadaki 3 milyar insandan daha şanslısın.
-Buzdolabında yemeğin, dolabında giysilerin, ve başını sokabileceğin sıcak bir evin varsa dünyanın %75'inden daha zenginsin.
-Bankada biraz nakitin, yatırımın bile olsa dünyanın en varlıklı %8'lik dilimindesin.

O yüzden bu elindekiler için şükret, değerini bil ve bu imkanları olmayan insanlarla imkanlarını paylaş gibi bir metin. İstatistikler ne kadar doğru bilemem.

Bence kimse kendinden kötü durumda olanları görünce mutlu olmuyor. Yoktur böyle bir insan. Ama kendinden kötü durumda insanları görünce elindekinin değerini anlıyordur.

Şöyle düşünüyorum, daha büyük ev istiyorsun mesela, daha iyi araba istiyorsun. Alamayınca üzülüyorsun. Arkadaşların yurt dışına çıkıyor sen üzülüyorsun bu sene bütçen olmadığı için. Ya da herkes iphone 13 alıyor sen ortalama bi android kullanıyorsun memnun değilsin bundan içten içe.

Ama mesela evine internet bile bağlatamayan çocuğu görünce, diyorsun ki "yahu öyle böyle benim internet erişimim var". Ya bu da olmasaydı?

Arkadaşın yeni lüks bir araç almış. Senin 2. el mütevazı bir araban var. Özeniyorsun, ama başkasına bakmana bile gerek yok. 2 sene önce soğukta 45 dakika otobüs beklediğin günleri düşünüyorsun, şükürler olsun diyorsun. En azından sağa sola gidebilmeni sağlayan bir aracın var.

babam mesela vefat etmeden önce ömrünün son 1 senesini kısmi felçli geçirdi. Balkona kadar gitmek, orada 1 saat oturmak bile büyük olaydı onun için. Bu tarz durumları düşününce, bırak tatile gitmeyi şöyle sahilde bir oturmak, çay kahve içmek bile ne kadar değerli olabiliyor fark ediyorsun.

Şükretmek sanıldığı gibi aza tamah etmek değil. Elindekinin kıymetini değerini bilmek. Bir karikatür görmüştüm, senin normalin, başkasının hayali olabilir diye.
Yolda ortalama arabada giden bir adam, yandaki lüks 4x4'e bakıyor hayran hayran.
Hemen yanda da tekerlekli sandalyede bir adam o mütevazı arabadaki adamın arabasını kullanabildiğini hayal ediyor kafasında düşünce balonunda. Tam olarak bu durum.

Elindekinin kıymetini bilmek önemli. Elbette daha iyisi için mücadele etmeli insan. Hayal kurmalı. Ama son yıllarda o kadar materyalist bir yaşama geçtik ki, hayallerimize kavuşamayınca elimizdekinden bile nefret ediyoruz.

Çocuklarda çok olur bu, eğer değer bilmeyi öğrenmediyse görürsünüz. Oyuncak ister atıyorum. Evde var ya bir sürü oyuncağın dersin. Onları beğenmez. Öbürünü almadığın için gider onları da kırar falan...
0
anten
(07.01.22)
evet, sizin bildiğiniz doğru.
"ben x'ten iyi durumdayım" diye şükredilmez.
şükür şartlara bağlı olmayan, içten gelen, bireysel bir şeydir.
yani olan hâle, dış koşullardan bağımsız olarak şükredilir.

sabah uyanırsın, bugün de uyandım diye şükredersin.
"başkası uyanamadı, aman ben uyandım çok şükür" dendiğinde o şükür olmuyor.
0
blatta hiberna
(07.01.22)
Şükür kelimesi benim islamiyetle öğrendiğim bir kavram. Allah diyor ki "şükredin ki size nimetimi artırayım". Demek ki şükür denen şey çoğaltıcı, artırıcı bir şey. Bu sebeple de içinden geçirerek veya telaffuz ederek yapılan bir şey olmadığını düşünüyorum.

Bir şeyi ne artırır diye düşününce de ilk aklıma gelen, o şeyi temiz kullanmak, iyi bakmak, onu sağlam/sağlıklı kılmak için gerekenleri yapmak gibi şeyler geliyor. Bildiğin "kıymet bilmek" hatta Doğan Cüceloğlu'nun tanımladığı haliyle "sevmek" yani.

Onun için bana göre şükretmenin Türkçesi kıymet bilmektir, sevmektir. Her konuya da uyarlanabilir diye düşünüyorum.
0
muhayyer divan
(14.07.22)
şükrettiklerimiz, kendi hakkımızda razı olduklarımızdır. etrafta hiç insan olmadan da şükretmek mümkün ise; diğerlerine bakınca yaşadığımız, ancak ve ancak o insanlarda kendi geçmişimizden yansımalar görüp bunları geride bırakmış olma konusunda kendimizi takdir etmektir.
bilinçli ve farkındalığı olan birey, egodan ve materyalden her ne kadar uzaklaşsa da bazen diğerlerinin bu aşamaya gelememiş olmasını hor görebilir. yeterince berrak görebilirse, aniden bu durumun da egosunun başkalarının üzerinden rayonel ilişkilendirmelerde bulunduğunu fark eder ve halen arınmadığını ayrımsar.
0
Etanglement
(14.07.22)
(8)

anksiyete atağı geçiriyorum sanırım

kakamelsokoban
günlerdir, hatta haftalardır üst üste felaket haberleri duymaktan psikolojim çok kötü bozuldu. 4 yaşında bir kızım var. zaten o doğduğundan beri sürekli korku halindeyim ona bir şey olursa diye. durduk yere aklıma kötü ihtimalleri getiriyorum şöyle olursa naparım, böyle olursa naparım diye çözüm yol
günlerdir, hatta haftalardır üst üste felaket haberleri duymaktan psikolojim çok kötü bozuldu. 4 yaşında bir kızım var. zaten o doğduğundan beri sürekli korku halindeyim ona bir şey olursa diye. durduk yere aklıma kötü ihtimalleri getiriyorum şöyle olursa naparım, böyle olursa naparım diye çözüm yolları üretiyorum. yolda giderken araba caddeye azıcık hızlı girse bi anda yoldan çıkacak bizi ezecek gibi geliyor, ya da kızım elimi bırakıp birden caddeye fırlayacakmış ve ben tutamayacakmışım gibi hissediyorum bazen. evdeyken de şu anda deprem olursa ne yaparız korkusu var. çok şükür evi olabildiğince korunaklı hale getirdim her türlü ev kazası ve depremde devrilebilecek şeylere karşı ama zihnim sürekli alarm halinde. genel olarak sakinleşemiyorum, gece yatağa yattığımda bile saatlerce uyuyamıyorum bazen olabilecek kötü şeyleri düşünmekten.

önce ülkeye mültecilerin dolması, kızım genç kız olduğunda sokakta rahatça dolaşabilecek mi endişesi, ya yolunu keserlerse, ya zarar verirlerse, nasıl korurum, dışarı çıkma diyemem ama çıkınca da hep bir risk vs. önceden korkularım nispeten önceye aitti. sonra yangınlar, yanan insanlar, hayvanlar, evsiz barksız kalanlar... tam yangınlar söndü yardımlar yerine ulaşıyor derken suriyeliler yetmezmiş gibi tipi bozuk afganlar doluştu ülkeye. on sene sonra naparım derken şimdi bile kızımı okula götürüp getirirken huzursuzum. oturduğum yer istanbul, fatih suriçi. buralar zaten birleşmiş milletler gibi her milletten insan var. hep diken üstündeyim, hep gergin ve savunma halindeyim. ülkenin durumu zaten belli ekonomik ve sosyolojik çöküş hali ayrı geriyor. ben çok mutlu bir çocukluk ve gençlik yaşadım ama kızım benim o yaşlarıma geldiğinde başka ülkede mülteci olmak zorunda mı kalacak, iç savaşın ortasında mı yaşayacak diye düşünmekten delireceğimden korkuyorum.

şimdi de bozkurttaki sel videolarına denk geldim salak gibi oturdum izledim bir de. videonun sonunda biri "çocukların cesetlerini poşetlere dolduruyorlardı anne" dediği yerde videoyu aniden kapattım ve nefesimin kesildiğini hissettim.

direkt sahne geliyor aklıma kızım sokakta oynarken sel sularına kapılıyor ve bir şey yapamıyorum. yazdıkça biraz daha nefes alabilir haldeyim ama ofiste yalnızım, dışarı çıkma şansım yok ve bu duyuruyu yazmaya başlayalı yaklaşık 25 dk oldu ben ara vere vere yazıyorum. nefes alamıyorum kalbim çok hızlı atıyor. bağıra bağıra ağlamak istiyorum içim yanıyor. o annelerin yaşadıklarını, o çocukların yaşadıklarını düşünüyorum elimde olmadan.

düşünmemi durduramıyorum! zihnimi susturamıyorum kendime de kızıyorum benim daha empati yaparken fenalaştığım şeyi insanlar yaşadı, yaşıyor. daha başımıza neler gelecek belli değil üstelik başımızda beklenen büyük istanbul depremi var.

bilmiyorum yazarak rahatlayabiliyorum şu an çünkü konuşabileceğim kimsem yok, sanırım en kısa zamanda da psikolojik yardım almaya başlamam lazım. sıtma tutmuş gibi titriyorum şu an, dişlerim bile birbirine vuruyor, sakinleşemiyorum, ağlamaya başlarsam susamayacağımdan korkuyorum.

hiç mi güzel gün göremeyeceğiz artık, bir daha gülüp eğlenemeyecek miyiz? evde bile 1 2 dk mutlu olsam vicdan azabı gibi oluyor insanlar ne halde ben burda gülüp eğleniyorum tuzum kuru tabii diye. hayatı kendime zindan etmeye başladım.

üstelik sosyal medya olmasa bunların hiçbirinden haberimiz olmayacak. haberlerde şöyle bi kısa özet verip geçiyorlar sanki ufak bir şeyden bahseder gibi. durumun vehametinden çoğu kişinin haberi yok!

ben artık kafayı sıyırıyorum diye eşim kafamızı dağıtmak için tatil ayarladı, yola çıktığımız andan eve girinceye kadar da haber izlemek, sosyal medyaya bakmak yok dedik. normalde yolculuğa gideceğimiz zaman aşırı mutlu olurdum, müzik açıp valiz hazırlardım güle oynaya. onu bile yapmak gelmiyor içimden.

sürekli kötüyü düşüne düşüne kötüyü çağırıyorum gibi geliyor. elimden geldiğince felaket bölgesindeki insanlara yardım ediyorum, kendi çevremde de çantamda mamalarla, su kaplarıyla geziyorum ama benim etim ne budum ne elimden gelin sadece bu kadarı.

bu kadar üzüntü yeter, ben artık mutlu olmak istiyorum diye düşünmek bencillik midir? elimden gelen yardımı yaptım bundan sonrası beni aşar zaten diyip içimi ferahlatmak istiyorum ama olmuyor. sosyal medyaya giriyorum bakıyorum kimsenin umrunda değil o tatil storisi atıyor, beriki yediği yemeği paylaşmış, ötekisi birilerine atarlı giderli laflar sokarak gönderi paylaşıyor. ya son 10 günde yüzlerce belki binlerce can öldü bu ülkede. ben mi abartıyorum nasıl bu kadar umursamaz olunabilir?

nolur arkadaşlar gelin dertleşelim, konuşup rahatlayalım, ben en büyük derdimin yuh 450 lira doğalgaz faturası mı olur olduğu günleri çok özledim. çocuğum diş çıkardığı için günlerdir uyumuyor diye dünyamın karardığı günleri çok özledim. dertsizlikten sikko sorunları büyütüp aşılmaz dağlar gibi şımarıklık yaptığım günleri çok özledim. işyerindekilerle takışıp iş üstüne iş kitleniyor diye söylenmeyi özledim.

sizin psikolojileriniz nasıl?

edit: gerçekten bok gibi bir psikolojiyle ve nefes alamadıkça dura kalka yazdım. bazı yerlerde saçmaladıysam ya da kendimi tam ifade edemediysem kusuruma bakmayın lütfen.
0
kakamelsokoban
(13.08.21)
hepimizin psikolojisi böyle. ben ve eşim de tam olarak böyle hissediyoruz. özellikle pandemi ve sonrasındaki süreç hepimizi etkiledi. ama bu süreçte mesela twitter'ı kaldırdık, ekşiye girmemeye çalışıyoruz, instada haber paylaşan siteleri engelledik, yani bilmemnerdeki afganın bilmemnesine maruz bırakmıyoruz kendimizi, bunları bilmek zorunda da değiliz esasında. eğer bu uyaranlardan uzaklaşmazsanız psikolojik problem yaşamamak elden değil. 7 24 olumsuz haberlere maruz kalan bir insan normal kalamaz. gerekirse gidin bir 3310 telefon alın, bilgisayarda bu siteleri engelleyin ama bu haberlere (ve özellikle video - fotolara) maruz kalmayın derim.
0
roket adam
(13.08.21)
Twitter ve Instagram'ı kaldırdım. Twitter hesabımı dondurdum hatta. Ekşi'deki haber başlıklarını okumuyorum. Ankara'daki saldırıdan dün arkadaşlarım konuşurken haberdar oldum, sel felaketini de ailem söyledi. Duymak, bunlardan kaçınmak mümkün değil gibi ama sosyal medyadan kaçınmak kesinlikle işe yarıyor.

Ben henüz üniversite öğrencisiyim, TR'de önü açık 2 3 bölüm var bence ve onlarda okumuyorum :D Yeğenim 2.5 yaşında, yaz aylarında vakit geçirme fırsatımız oluyor ve ona baktıkça hem onun hem kendim için güzel bir gelecek pek hayal edemiyorum ben de...

Bütün bu felaketler yaşanırken insanların normal hayatlarını sürdürmesine bir şey diyemiyorum ben. Evet belki hiçbir şey yokmuş gibi davranmak duyarsızlık çoğumuzun hayatı zaten kötü. İnsan başına gelmedikçe bilmez böyle şeyleri ama şahsen benim yapabildiğim tek şey bağış oldu. Afet bölgelerine gidip yardım etme imkanım olmadı ne yazık ki. Birçok insan da sosyal medyada bağış kampanyalarını vs paylaşıp bağış yapıp vicdanını rahatlatıyor ben de dahil olmak üzere. Bir insana ufak bir yardım bile önemli sonuçta.

Ben kendimi sizin kadar yıpratmazdım ama. Hakikaten zor günler geçiriyoruz ve kendiniz için daha da zorlaştırmayın :(
0
black holes in the sky
(13.08.21)
Sizin durumunuz cok kotuymus, bence bir psikiyatra gorunun. Evet herkesin psikolojisi cok bozuk ama siz bu olaylardan once de anksiyeteli bir insanmissiniz (kizim elimi birakirsa, tutamazsam vs yazmaniz bana bunu dusundurdu) o yuzden hayati kendinize ve sevdiklerinize daha da zorlastirmamak adina modern tiptan yararlanin derim. Gecmis olsun.
0
kuehles blondes
(13.08.21)
psikolojik olarak benzer bir durumdayım. neyse ki çocuğum yok, ama olmamasının en büyük sebebinin çocuk istemeyişim olmasını isterdim. ülke bu haldeyken, biz bu psikolojideyken çocuk sahibi olmak çocuğa haksızlık gibi geliyor artık. en çok da bu sebeple aile kurmak istemiyorum. zorlasam yurt dışına gitme şansım var ama ya geride bırakacaklarımız? ailem, kardeşlerim. küçük kız kardeşimin çocukluğu pandemiye denk geldi mesela, ne okula gidebildi ne dışarı çıkabildi. gençliğinde kim bilir nelerle uğraşacak. her şey hep kötüye evriliyor gibi geliyor. hiçbir sorunu sağlıklı bir ortamda tartışamıyoruz. kim olduğu belli olmayan insanlar hiçbir sağlık veya kimlik kontrolü olmadan yaşam alanlarımıza yığılıyor, ama "bu iş normal değil, olacaksa da bir uyum politikası/eğitim programı vs olsun" diyorsunuz ne hikmetse ırkçı oluyorsunuz. tecavüz-taciz korkusu çok gerçek bir korku benim için, ama bu veya benzeri kaygılar en ummadığımız insanlar tarafından 3 kuruşluk konfor olarak addediliyor. kaldı ki, ülke doğalında da güvenli bir yer değil zaten. devlet mevlet de yok. herhangi bir şeyi paylaşıp tartışamadığımız ortamda neye nasıl çözüm üretilebilir onu da bilmiyorum. ne kendim güvende hissediyorum ne de yakınlarım için olduğundan daha güvenli bir ortam sağlayabileceğimi sanıyorum. keşke hiç doğmasaydık gerçekten.
0
kimberly
(13.08.21)
Öncelikle bütün bu konularda endişelenmekte son derece haklısınız. Ancak yorumlarda yazdığı gibi haber siterlerini onu bunu engelleyip "olanı görmezden gelmek" sadece kafanızı kuma gömmekten ibaret olur. Evet daha az kötü habere maruz kalırsınız ve bir miktar psikolojiniz rahatlayabilir ancak etraftan haberiniz yokken nereden nasıl bir tehlike geleceğini de kestiremeyip hazırlıksız yakalanma ihtimalleriniz her bir olay için artar ve en önemlisi de gerçeklerden nereye kadar kaçabilirsiniz?

Gün içinde o kadar çok habere olaya maruz kalıyoruz ki herşey artık anlık gibi geliyor. Biri yangınla boğuşurken diğeri selle boğuşuyor başkası ise denizde keyif yapıyor ve diğer yandan günlük çalışmalar, koşturmalar, zamlar vs vs.. Normal bir psikoloji zaten bu kadar şeyi dengeleyemez. Sağlık bakanı son bir yılda artan antidepresan kullanımı ve psikolojik tıbbi destek alan hasta sayılarından bahsetti bu çok normal. Diyorlar ya avrupada sıradan bir ülkede bir yılda yaşacanacak gündem bizde 3-5 günde yaşanıyor diye, tam olarak öyle gibi hissediyorum.

Eşimle yıllardır çocuk sahibi olmama sebebimiz tam olarak bugünleri ve daha ilerisini öngörmemizle alakalı. Eminim çocuğumuz olsa şu an kafaları yiyor olurduk. ben küçük çocuklara, yiğenlerime vs bakarken bile üzülüyor, üç gün sonası dahi bu kadar belirsizken onlarca yıl sonrası nasıl olur kestiremiyorken
kendi çocuğum olsa ne olurdu hiç tahmin edemiyorum. Akıl işi değil çünkü. sizin adınıza üzgünüm.

Diğer taraftan 20 yıl önce var olmayan şeyler şu an hayatımızın olmazsa olmazlarıyken bir 20 yıl sonrasını düşünmek gerçekten çok zor. Hele ki küresel ısınma etkisinin her geçen gün artacağı, iklim ve su krizlerinin kapımızı çalacağı gerçeği karşımızdayken ben huzurun geçmişte kalıp artık oradan bize el salladığını düşünüyorum. Günden güne borçlarımız artıyor ve fakirleşiyoruz ve anlık kısmi mutluluklar yşarsak onunla avunuyoruz.
0
foolrules
(13.08.21)
Herkesin psikolojisi son donemde olan olaylardan cok etkilendi.
Ama sizin durumunuz sadece bu durumdan etkilenmek degil, zaten oncesinde de farkinda olmasaniz da bir seyler varmis.

Profesyonel yardim alacaginizi soylemissiniz zaten, bir an once baslayin bence.
0
blatta hiberna
(13.08.21)
medyadan uzak durulmalı haber medyası insanların korkularından beslenir.
0
aegina
(14.08.21)
okuduklarınızdan fazlasının yaşandığının - tamamını okumanın ya da birazını okumanın hangi niyetle hizalndığını gözden geçirmeli. ve olayların temelde iyi ya da kötü değil yalnızca olaylar olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. kontrol alanınız dışında zuhur eden bu olaylar, varoluşunuzun tek değişmez unsuru olan bilincinizi etkiliyor ve bilinciniz üzerinde gerçekten tahakkümünüz olan tek yer. şayet bedenimizin, uzuvlarımızın dahi kontrolünü yitirebiliriz fakat zihniniz size ait. ilaveten, bu olayların ifade ediliş şekli yani medyanın üslubu da bir yerlerde sizin gibi birinin bu yaşadıklarınızı yaşamaması gibi onurlu emellerden uzak işliyor. habercilik felaketi normalleştirmeye, romantize etmeye, çözüm yerine teslimiyete temel hazırlıyor. yani, bu hislerinizden yalnızca siz sorumlu değilsiniz.
0
Etanglement
(31.08.25)
(15)

Bana oyun önerin nolur

matilda
En sevdigi oyun rdr2 olan, gta v, watch dogs 2, sleeping dogs,days gone bitirmis gta iv sevmemis, hali hazirda the witcher 3 oynayan ama pek de sevmeyen birine oyun onerir misiniz?Cyperpunk sevmedim yarida biraktim sildim. Watch dogs legion oynamak icin tr yama bekliyorum..Hikaye oyunlarini ve abidi
En sevdigi oyun rdr2 olan, gta v, watch dogs 2, sleeping dogs,days gone bitirmis gta iv sevmemis, hali hazirda the witcher 3 oynayan ama pek de sevmeyen birine oyun onerir misiniz?
Cyperpunk sevmedim yarida biraktim sildim. Watch dogs legion oynamak icin tr yama bekliyorum..
Hikaye oyunlarini ve abidik gubidik salak sacma gorevleri yapmayi severim.
0
matilda
(27.07.21)
Fallout 3 | (2008)
0
Etanglement
(27.07.21)
tomb raider
0
dafuq
(27.07.21)
Assassin's creed watchdogs la aynı mantıkta hemen hemen. Bölge ele geçir. Civarda irili ufaklı ana görevi sürdürmek için gerekli yan görevler açılsın. Origins ve odyssey güzel.

Bir de satın aldım birkaç oyun ama oynamadım. Far cry da ubisoft olduğu için onun konsepti de benzer bekliyorum. Tomb raider da bunun biraz bulmacalısı.
0
baal
(27.07.21)
halo serisi
middle earth: shadow of mordor ve shadow of war
skyrim
0
bass solo take one
(27.07.21)
Deus Ex
0
plutongezegendegilmi
(27.07.21)
Skyrim.denmis
Skyrim +1000
0
kingcyrax
(27.07.21)
fallout denmiş. outer worlds ile arttırayım.
0
cay koy geliyorum
(27.07.21)
witcher 3 sevmeyen adam skyrimi de sevmez bence.

en iyisi fallout gibi yine.
0
bohr atom modeli
(28.07.21)
Uncharted serisi?
0
materyalist imam
(28.07.21)
late viper
(28.07.21)
Ubisoft'un tüm oyunları size hitap eder aslında.
Just Cause serisi de tam size göre.
Size hitap eder mi bilmiyorum ama Tomb Raider reboot serisini seveceğinizi düşünüyorum.
Dying Light'ı mutlaka oynayın.
Mafia serisini de seversiniz bence.
Saints Row serisi- Buna bayılırsınız bence
Yakuza serisi
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(28.07.21)
Horizon Zero Dawn
0
vuranyum
(28.07.21)
Horizon Zero Dawn + 1
Ghost of Tsushima
0
hamsiii
(28.07.21)
middle earth: shadow of mordor ve shadow of war
Skyrim
Just Cause
Tomb Raider

Benim öneri sıralamam bu olurdu.
0
cursor
(28.07.21)
Lineer ilerleyen bir hikaye ama müthiş bir oyun olarak,
Hellblade : Senua's Sacrifice.



Seçimine göre birden fazla sonuca bağlanan hikayesi başarılı, ilerledikçe resmen karar vermeden önce "hmm şimdi böyle yapsam bu olsa" falan diye düşünmek durumunda kaldığın
Detroit Become Human


Tr yama bekliyorum dedin diye pc de oynayacağını düşünüyorum. Eğer ps oyuncusuysan Ghost of Tsushima tam senlik. Bir kaç tane daha ps kült oyunu var ama istersen önerebilirim.

Son olarak da yakın zamanda pc için de çıkan, tam senin tarzına uygun, yan görevler silah geliştirmeleri, skill geliştirmeleri falan oldukça saran Horizon : Zero Dawn.

He bi de Control'ü deneyebilirsin.
0
baharat
(28.07.21)
(5)

kayısı

diffarentiationation
Bu sene bizim buraya güzel kayısı gelmedi, fiyatı da hep 8-12 lira arasındaydı. Şeftali 2.5 liraya kadar düşmüştü. Kayısıya ne oldu bu sene?
Bu sene bizim buraya güzel kayısı gelmedi, fiyatı da hep 8-12 lira arasındaydı. Şeftali 2.5 liraya kadar düşmüştü. Kayısıya ne oldu bu sene?
0
diffarentiationation
(10.07.21)
Ben de hiç güzel kayısı yemedim. Bu hafta hem manav hem pazarcı kayısılar yaramaz vermeyeyim deyip vermedi :(
0
somethinginthewayshemoves
(10.07.21)
Kayısılar olmadı çünkü henüz.
0
etna
(10.07.21)
Çok kısa bir dönem alyanak çeşidi güzeldi, normalde Iğdır kayısı severim ama bu sene pek güzeline rastlamadım henüz.
0
(10.07.21)
ağaca bakarak yanıtlıyorum, İStanbul'da da olmadı henüz. Olmak üzereler. Bir de bunun daha da şekerlenmesini bekleyin. İçi kristal kristal olanından.
0
Etanglement
(10.07.21)
Bizim burda baya iyi kayısılar. Reçel yapacak kadar çok aldık hatta. Yer: çanakkale
0
suicides underground
(10.07.21)
(6)

2021’de ortalama ev kurma maliyeti ne kadar?

avatar is back
https://m.bloomberght.com/ev-kurmanin-maliyeti-3-yilda-2-katina-cikti-2283840Şurada 65 civarı denmiş ama bana biraz az geldi. Normal midir yoksa? Ne çok lüks ne dandik, bazı mobilyalar orta bazıları ortalama üstü desek kaç kağıt tutar acep? (Listede pc falan sayılmış onu bile saydıkları için 65’e az
m.bloomberght.com

Şurada 65 civarı denmiş ama bana biraz az geldi. Normal midir yoksa? Ne çok lüks ne dandik, bazı mobilyalar orta bazıları ortalama üstü desek kaç kağıt tutar acep? (Listede pc falan sayılmış onu bile saydıkları için 65’e az dedim)
0
avatar is back
(08.07.21)
Bir ay önce bütçe çıkardığımda buna yakın hatta bundan da az bir sayı çıkmıştı.
Evin Salon büyüklüğü ve kaç odalı olduğu büyük unsur.
Belirleyici kısım beyaz eşya ve yatakların fiyatı tabii.
0
Etanglement
(08.07.21)
100 binin altı zor.
0
alicandan
(08.07.21)
Açılın cumartesi nikahım var.
Ev aileden.
Buzdolabı çamaşır bulaşık makinesi ankastre 21bin (Bosch taksitli- personel indirimi)
TV 5.5bin (Philips peşin ve personel indirimi)
Yatak odası yemek odası salon takımı 45bin (Dogtas peşin)
Toplam 71bin etti. Aldığımız her ürün, o ürün yelpazesinin ortalama fiyatlarının üzerindeydi.

Ek olarak
Ortalama büyüklükte bir mutfagi yenilemek 20bin
Banyo dusakabin ve lavabolar 5bin
Her ikisinde de fayans işine girmedik.
Banyo ve mutfak bataryaları 3bin.

100bini bulmak çok kolay. Ee bir de bunun altın işi var. Takım elbise damatlık gelinlik.
0
allah yazdiysa bozsun
(08.07.21)
zaten ana itemler en az 55-60 tutuyor.

daha tabağı, çatalı bıçağı, bardağı, evin süsleri, ayakkabılığı gibi ince şeyler giriyor. ben 100binden ucuz olacğaını düşünmüyorum. ben 5 sene önce 22bin liraya kurmuştum.
0
tchuck
(08.07.21)
Linke daha yeni tıkladım. Bahsedilen rakamlar imkansız değil. Ama açıkçası ben erkek halimle bile pek gönüllü olamadım. Bazı yerler var. Misal ben ofis mobilyası alırken koltuk takımını metre hesabı ile almıştım. Ucuz ama ben eve yakıştırmam. Ben yatak odasına 17bin verdim. İş arkadaşım 6bine almış. Oluyor.
0
allah yazdiysa bozsun
(08.07.21)
ya ortalama bir koltuk takımı 15 bin lira, 65'e ne ev kurması :d
0
candide
(08.07.21)
(4)

İstifa Ettim | Ancak Size Sorularım Var

Etanglement
çalıştığım yerde 3. ayı pazartesi dolduruyorum.Dün (07 Temmuz) istifa bildirimi yaptım. Süresiz sözleşme var,Patron ihbar sürecindesin deyip biraz tutmak istiyor ancak ben hemen çıkmak istiyorum. Bu durumda ihbar tazminatı alabilir, bunu ödenecek maaşımdan kesebilir. İki hafta önce, mesai süresinin
çalıştığım yerde 3. ayı pazartesi dolduruyorum.

Dün (07 Temmuz) istifa bildirimi yaptım.
Süresiz sözleşme var,

Patron ihbar sürecindesin deyip biraz tutmak istiyor ancak ben hemen çıkmak istiyorum. Bu durumda ihbar tazminatı alabilir, bunu ödenecek maaşımdan kesebilir.

İki hafta önce, mesai süresinin 08:30 - 17:30 yerine 09:00 - 19:00 olmasına karar verdi patron. Ofisten kimse itiraz etmedi. Patron şikreti çünkü. Biz de öyle yaptık yani fazladan çalışmış oldum zaten.

Şimdi çıkarken bunu kendi lehime nasıl kullanabilirim?
0
Etanglement
(08.07.21)
Toplam çalışma süresi haftalık 45 saati aşıyor ve 45 saatin üstündeki süreleri fazla mesai olarak ödemiyor ise bu durumu dile getirip ihbarsız ayrılmak istediğini söyleyebilirsiniz. Kabul etmez ise tek taraflı fesih hakkı doğurur ama hukuki süreç olur. Neticede içerde maaşınız var ise onu ödemez ama hukuki süreç tamamlandığında fazla mesai ücretleri ile birlikte içerde kalan maaşınızı da vermek zorunda.

Bu arada 9.00 - 19.00 süresi içinde toplam 1 saat mola var ise ve 5 gün çalışılıyor ise haftalık toplam 45 saat yapar ve bu durum yasaya uygundur.
0
himmet dayi
(08.07.21)
zaten 2 hafta değil mi süre ? günde 2 saat iş bulma iznini de kullanırsın.
0
alicandan
(08.07.21)
1 yada 1,5 hafta daha dayan. Zaten günlük 2 saat iş arama süren ver daha fazla tutamazlar seni. Bu süreçte muhtemelen tavır yapacaklar ama alttan al, kavga etme nasıl olsa gideceksin.
0
kanlakarisikyagmur
(09.07.21)
Güncelleme:

Toplantı aldık, uzlaşarak çözdük, lehime sonuçlandı. Teşekkürler herkese.
0
🌸Etanglement
(10.07.21)
(1)

Ben bunu nereden bileceğim?

infernalcadre
Şimdi bu banabi getir istegelsin istemezsengelmez sıkıyorsaiste çağır götür yarasın diye diye epey bi bu işi yapan çıktı.Fakat ben nereden bileceğim bizim şehirde/ilçede/mahallede var mı yok mu?Tek tek onlarca uygulama yüklemek istemiyorum canım telefonuma.
Şimdi bu banabi getir istegelsin istemezsengelmez sıkıyorsaiste çağır götür yarasın diye diye epey bi bu işi yapan çıktı.

Fakat ben nereden bileceğim bizim şehirde/ilçede/mahallede var mı yok mu?
Tek tek onlarca uygulama yüklemek istemiyorum canım telefonuma.
0
infernalcadre
(23.06.21)
Merhabalar,

lP adresinizden anlaşıldığı üzere, şehrinizde Yemeksepeti/Banabi servisi mevcuttur Nazım Bey.

İyi günler dileriz,

Satış&Operasyon Ekibi
0
Etanglement
(24.06.21)
(5)

İstanbul'da bira içilecek yer

mammamia
İstanbul'da (tercihen Beyoğlu, Kadıköy veya Beşiktaş'ta - veya buralara ulaşımı az zahmetli olan bir yerde) ya ortamı güzel olan ya da manzarası güzel olan, bira icebilecegim bir yer arıyorum. En ucuz birayı aramıyorum, ortamı güzel olsun ve 1-2 saat kendi kendime takilayim. Önerilere açığım.
İstanbul'da (tercihen Beyoğlu, Kadıköy veya Beşiktaş'ta - veya buralara ulaşımı az zahmetli olan bir yerde) ya ortamı güzel olan ya da manzarası güzel olan, bira icebilecegim bir yer arıyorum. En ucuz birayı aramıyorum, ortamı güzel olsun ve 1-2 saat kendi kendime takilayim. Önerilere açığım.
0
mammamia
(21.06.21)
Beyoğlunda Limonlu Bahçe geldi aklıma.

Tünele doğru Varuna Gezgin var, arkadaki bir yeri de almışlardı aynı sokakta 2 tane Varuna var, girip bakarsın istersen.

Manzaralı bir yer bilmiyorum, bu üstteki iki mekanın da hala açık olduğu varsayıyorum, kapatmamışlardır umarım.
0
nhk ni youkosu
(21.06.21)
çarşıda thales var.
ortamı güzeldir.
0
pangea
(21.06.21)
Beşiktaş Misket teras,
0
Etanglement
(21.06.21)
Kadıköy'de Barış Manço Kültür Merkezi'nin karşısında Oblomov var. Hem kokteylleri güzel hem de güzel ortam. Manzarası yok maalesef.
0
himmet dayi
(21.06.21)
Beşiktaş Beergarten.
0
kumandanim
(21.06.21)
(4)

Sarıyer'de müsilaj var mı?

rose parks
Özellikle kilyos tarafında? Karadeniz tarafı olduğu için yoktur diye tahmin edüyorum ama sorayım dedim.
Özellikle kilyos tarafında? Karadeniz tarafı olduğu için yoktur diye tahmin edüyorum ama sorayım dedim.
0
rose parks
(21.06.21)
Gözümle görmedim ama sadece marmara'da yaşanan bir durum bu.

www.trthaber.com
0
himmet dayi
(21.06.21)
Bana denk gelmedi.
0
arnold schwarzeneger
(21.06.21)
Kilyos’da yokmuş. Kuzenim kilyosda teknede çalışıyor o söyledi.
0
suicides underground
(21.06.21)
son üç pazar (dün dahil) Kilyos'ta idim. Su tertemizdi.
0
Etanglement
(21.06.21)
(5)

Su tarz bir sirt cantasi nerden bulabilirim?

freedonia
https://youtu.be/KAGFuY8pO3I?t=171 Sagdaki abinin cantasi cok havali, klas geldi gozume. Pahali da olsa bir kere alinip senelerce kullanmalik gibi de duruyor. Markasi, modeli, kategorisi hakkinda bilgisi olan, nerden bulunur bu tarz bir sey?
youtu.be Sagdaki abinin cantasi cok havali, klas geldi gozume. Pahali da olsa bir kere alinip senelerce kullanmalik gibi de duruyor. Markasi, modeli, kategorisi hakkinda bilgisi olan, nerden bulunur bu tarz bir sey?
0
freedonia
(19.06.21)
avcılık ürünleri satan dükkanlarda internette bulursun çok standart bir tasarım, günlük kullanım için büyük olur ama 2-3 gün bir yere gidiyorsan geniş rahat sığarsın

internette askeri/tactical sırt çantası diye arat
0
freebird5406_2
(19.06.21)
Askeri taktik çantası+1
0
neysene
(19.06.21)
Pubg haritalarında biraz ararsan rastlarsın. :j

Aliexpress'ten bakardım eğer şaka yapmaya çalışmasaydım.
0
Etanglement
(19.06.21)
kdz store
0
selfdestruct
(19.06.21)
istanbul'da yasiyorsan, karaköy-yds mağazası. netten de bakabilirsin.
0
evimin paspasi
(19.06.21)
(7)

96 kg bir erkeğin, kilo vermek için ihtiyacı olan motivasyon

yamuhu
Evet o motivasyonu buldum sanırım.Geçenlerde arkadaşla sohbet ederken şöyle bir diyalog geçti Ben ona çayı şekersiz içmesini tavsiye ettim ilk 3 5 gün tadının berbat olduğunu sonrasında ise çayın şekersiz haliyle harika birşeye dönüştüğünü gün gün hissediyorsun dedim.O da bana; madem öyle bende sana
Evet o motivasyonu buldum sanırım.

Geçenlerde arkadaşla sohbet ederken şöyle bir diyalog geçti

Ben ona çayı şekersiz içmesini tavsiye ettim ilk 3 5 gün tadının berbat olduğunu sonrasında ise çayın şekersiz haliyle harika birşeye dönüştüğünü gün gün hissediyorsun dedim.

O da bana; madem öyle bende sana şöyle bir tavsiye de bulunayım.
Akşam 18 den sonra hiçbirşey yeme ilk 3 5 gün açlıktan kafayı yicen ama sonrasında bünye açlığa alışacak.

Evet evet evet aradığım motivasyon cümlesi bu sanırım.

Açlığa alışmak
Cidden artık ağlayacak vaziyetteyim ben ki askerde 53 kilo idim
Diyet spor karbonhidrat protein vs konular bana Çince öğrenmek kadar zor geliyor acilen musluğu kesmem lazım.

Gerçekten aradığım şeyi buldum galiba kendimi açlığa alıştırma evresine girdim. Misal şu an öyle açım ki ama yemiyorum. Ölmem ya ;)
Sizin çok dolu dolu bir motivasyon kaynağınız var mı? Bu arada lütfen beni kötü anlamda eleştirmeyin kendime göre tutunacak bir dal buldum çünkü
0
yamuhu
(19.06.21)
X saatten sonra yemek yememek açlığa alışmak falan çok saçma tavsiyeler aslında mantıklı bir tabanı yok. Kilo almaya neden olan şey gün içinde aldığın toplam kalori fazlası, 18'den önce kalori takibi yapmadan yiyen biri çok rahat şişmanlayabilir ya da gece 12'de yiyen ama kalori takibi yapan biri çok rahat kilo verebilir, yemek yediğin saatle kilo vermenin ortak bir noktası yok. Ha motivasyon oluyorsa o ayrı tabii.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(19.06.21)
"Bu arada lütfen beni kötü anlamda eleştirmeyin kendime göre tutunacak bir dal buldum çünkü"

Cümlenin nahifligine binaen yazıyorum. Neden eleştirecekmişiz ki, gayet güzel bir şey yapıyorsun.
Motivasyon olarak da aynada kendini beğendikce motivasyonun artacak. Sporu ihmal etme ama.
0
ozgurluk savascisi
(19.06.21)
ben de 3-4 haftadır saat 7'den sonra hiçbir şey yemiyorum ve ciddi egzersiz yapıyorum. bunun dışında her gün fast food devam. buna rağmen kilo veriyorum, zaten 1 senedir her gün günde 45 dakika yürüyüş yapıyordum ve 2 sene önceye kıyasla trigliserid 10 kata yakın azalmış, kolesterol sınırda ama yarıya inmiş. :D

yer fıstığı ezmesi kankam oldu, glisemin endekslere bakıyorum genelde besinlerde. metabolizmam hep hızlıydı ama kötü bir yılda yaklaşık 30 kilo almıştım.
0
passion rules the game
(19.06.21)
Açlığa alışmak temel motivasyonun olmasın. Çünkü aç kalıp klio vermek sağlıklı olmayabilir çoğu zaman. Bir diyetisyenle görüş, sana uygun bir program versin. Yemek yiyerek kilo verirsin. Hiç aç kalmadan hem de. Öğle yemeğinin tokluğu henüz geçmeden, tok karnına akşam yemeği yiyorsun ve kilo veriyorsun. Üstelik yediğin şeyler de bildiğin köfte, balık, tavuk, sebze yemeği, çorba, yoğurt vs. Öyle haşlanmış brokoli yemiyorsun sürekli.
0
himmet dayi
(19.06.21)
intermittent fasting olayini arastir derim. karbonhidrati azaltip onun boslugunu saglikli yaglar ve proteinle doldurmaya calis. 5 senede neredeyse 50 kilo almis bir seker bagimlisi olarak buna dikkat ettigimin ikinci haftasinda tank gibi hissedip deli gibi kilo vermeye basliyorum.

acliga alismak diye bir sey yok, bu haliyle cok yanlis bir sey yapiyorsun. ac dolasmak iskence. surdurulebilirligi de yok. iki ay direndin diyelim eee insan ac yasayarak nasil saglikli ve mutlu olabilir? senin yapmak istedigin sey surekli yemek istemeden yasamak. onun icin kan sekerini hizli yukseltmeyen (glisemik indeksi dusuk) ve saglikli yiyeceklere yonelmek, mumkunse vucuda gunde 15-16 saat dinlenme araligi vermek (boyle beslenince bir sure sonra acikmiyorsun gercekten) lazim. daha dogrusu boyle guzel bir yol var kendimde uyguladigim.

yoksa sen sabah ve ogleden sonra yarim ton yemek yiyip de gece kendini ac birakirsan sadece eziyet etmis oluyorsun kendine.

o yuzden "fazla yememe" kismi guzel ama ac kalma dusuncesi yanlis. vucudun ihtiyaci olani vereceksin ki isini yapsin. sen ac kalirsan kan sekerin manyak olur, surekli yemek istersin, ustune kaloriyi cok kesersen vucudun da yag yakmayi birakir. dengeyi bulmak gerek.
0
der meister
(19.06.21)
kilolu olmak kadar tehlikeli bir şey de sağlıksız kilo vermek.
aç kalarak kilo verdin diyelim nereye kadar böyle sürecek?
valla sana bunlar zor gelse de az biraz doğru beslenme nedir araştırıp öğrenmelisin. atom fiziği değil neticede. çok ince detaylara girmeye de gerek yok.

ara öğün yapmayarak, kesinlikle tek tip beslenmeyerek (misal sabah akşam yulafla beslenen tiplerden olmamak), tıka basa ihtiyacından fazlasını yemeyerek, endüstriyel gıdalardan uzak durarak, basit karbonhidrat alımını en düşük seviyeye çekerek ve kardiyo yaparak bir insan hem yağ yakar, hem sağlıklı olur hem de psikolojik olarak kendini iyi hisseder.
0
lazpalle
(19.06.21)
Çok iyi yapıyorsun, ben sana hoşuna gidebilecek tavsiyemi de ekleyip takdir edip çıkayım.

Yemek yerken zevk almamak odaklı besleniyorum. Son 10 8 senede edindiğim bir özellik.

* Haşlanmış yumurtayı baharatla yemek.

* Sulu yulaf

* Çiğ sebzeler.

* Tuzsuz yağsız limonlu salatalar.

Özetle: Hiç düşünmeden yemek, bulduğun şeyi mideye indirmek ancak onu bir projede, bir tarifte kullanmamak. İşlemeden yemek her şeyi.
0
Etanglement
(19.06.21)
(17)

İş hayatı hk.

deepest
Merhaba,Diyelim ki bankada 1 milyon tl paranız var, çalıştığınız işyerinde pozisyonunuz güzel, istanbul şartlarında ortalama aylık 10k maaş alıyorsunuz diyelim. Ama iş yükü ağır, her gün sabah işe giderken lanet ediyorsunuz. Bitmek bilmeyen toplantılar, mesai bitimi bile olsa işle alakalı çalan tele
Merhaba,

Diyelim ki bankada 1 milyon tl paranız var, çalıştığınız işyerinde pozisyonunuz güzel, istanbul şartlarında ortalama aylık 10k maaş alıyorsunuz diyelim. Ama iş yükü ağır, her gün sabah işe giderken lanet ediyorsunuz. Bitmek bilmeyen toplantılar, mesai bitimi bile olsa işle alakalı çalan telefonlar vs. Kısaca çalışmak istemiyorsunuz ve hayatı yaşamak istiyorsunuz ama işyerinin size sunduğu imkanlar size işten çıkarsam acaba pişman olur muyum hissi uyandırıyor.

Şu da bir gerçek ki, iş hayatında bir daha çalışan köle olmak kesinlikle istemiyorsunuz bu işten çıkarsanız. Yani bir daha ücretli çalışan olmak istemiyorsunuz.

Not : ev sizin. Arabanız da var.

Soru net, bankadaki paraya güvenerek istifa eder misiniz?
0
deepest
(11.06.21)
1 milyon tl öyle güvenilecek bir para mı :(
0
freebird5406_2
(11.06.21)
duh!
en az o kadar maaş ve daha iyi iş koşulları ve mükkemmel yan hakları, 1 milyon tl birikmişim olmadan sadece işten nefret ettiğim için bıraktım. bir de 1 milyonum olsaydı heralde 40 gun 40 gece istifa partisi yapardım.
0
levybroo
(11.06.21)
Valla 1 milyon TL ve 10 bin gelir biraz değişik bir olay olmuş. Onu geçersek eğer o 10 bin TL bana aylık yetiyorsa istifa ederdim. Hemen hemen 10 yıl yine aynı standartlarda iş yapmadan yaşardim. Sonradan da yani para suyunu çekince de tekrar çalışmaya başlardim da o zamana kadar kim öle kim kala.
0
j r r tolkien hayrani
(11.06.21)
haha aynı durumdayım, hatta çok daha fazla param var ve hala sevmediğim işte mal gibi çalışıyorum. hem de daha az maaş ile çalışıyorum. tam bir malım
0
abelardo
(11.06.21)
1 milyon guzel bir para. Elini güçlendiriyor. Daha yi bir işe, sektöre geçmen ya da yüksek lisans yapman konusunda kafanın rahat olmasını sağlar. İşi bırakıp boş takılmak da mutlu etmez hem de para suyunu çeker.
0
black mamba
(11.06.21)
"hayatı yaşamak istiyorsunuz"

cok tutumlu biri belki 1 milyonla belli bir sure idare edebilir ama "hayati yasamak isteyen" biri icin kisa surede ucup gider o para. cevap hayir.
0
hot potato
(11.06.21)
Ederim. Hatta anlamadığım şey şu, madem elinizde böyle bir koz var, mesai bitiminde çalan telefonu niye açıyorsunuz ki? Açmayın, kovarlarsa alırsınız tazminatınızı geçersiniz. Yani elde paranın olmasının iş hayatında sizi rahatlatması gerekmiyor mu?

Kenarda paranızın olması yeni iş arama sürecinde de elinizi güçlendiriyor, acele yok, daha iyi teklif gelene kadar bekleyebiliyorsunuz.

Ama yine de çok arayı açmadan çalışmaya dönmeniz lazım, yoksa o para yetmez. Mesleğinizi sevmiyorsanız meslek değiştirebilirsiniz bi de.
0
plutongezegendegilmi
(11.06.21)
Hiçbir şeyim yokken istifa ettim. Pişman değilim. Giderken herkes senin yapabildiğini biz de yapsak keşke dediler. Cesaretleri yokmuş asdfasad :D

Özetle beni mutlu etmeyen hiçbir yerde bir dakika durmadım. Durmam. Önemli olan mutlu olabilmek. İyi bir pozisyondaysanız ve nitelikliyseniz iş bulmanız kolay olur diye düşünüyorum. Bazen sıfırdan başlamak daha iyi geliyor insana
0
Corpsebridee
(11.06.21)
o işte çalışmak istemiyorsam kafamın rahat olacağı ama bişeyler yaptığımı hissedeceğim arada başarı hissi veren bi iş bulur bulmaz çıkarım

boşluk daha fena bişey bence, çalışmadan insan ne yapabilir ki, tabi ben kendim için konuşuyorum:)
0
megacracker
(11.06.21)
Kendi şirketimi kurarım kesinlikle.
0
ashleybon
(11.06.21)
Tam 100 ay yani 8 sene yetecek kadar paran var bankada. 8 senede de ne yapacağına karar verirsin herhalde.
0
roket adam
(11.06.21)
Ben İstifa eder, Kendi bildiğim işi devam ettirerek o bir milyonu, iki milyon yapardım 1 sene içinde.
Kendi işini yaparak kazandığın 5.000 tl, maaş olarak aldığın 10.000 liradan iyidir ayrıca.
0
etna
(11.06.21)
Ben hiçbir şeyim yokken aile parasına güvenip istifa ettim. Sonra sevdiğim başka bir iş buldum. Bankada param olsa daha öncesinde istifa ederdim.
0
jazzabel
(11.06.21)
Bankadaki paraya güvenip istifa edilmez bence. Ama bunu her ay bankadaki paranın faizini yada oradan yeme durumu için diyorum.

O parayı pasif kazanç getirecek şekilde kullanır bir kısmıyla da geçiminizi sağlayacak kendi işinizi yaparsanız (insanlar hobilerinden de para kazanıyor) güzel yaşanır. Hatta benim de hayalim bu. Eyyorlamam bu kadar.
0
sumuklurakun
(12.06.21)
para için yaşıyorsam devam ederdim, kendim için yaşıyorsam ve bunun bir tatil ya da iç/dış herhangi etkenle farkına vardıysam istifayı basardım. Ayrıca, o kadar network ve tecrübem varken kendi işimi kurarak yine çalışır, en azından yatırım yapardım. Hürriyetimden vazgeçmeden para kazanmak mühim olan. Kimse sonsuz tatil istemez.
0
Etanglement
(12.06.21)
Kesinlikle hayalim. Yukarıdaki arkadaşa da katılıyorum. Nasıl bir şey acaba 1 milyon tl hesapta ve her ay onbin gelir var çalışarak. Sen milyon milyoru faize yatırsan 15 16bin faizi geliyor zaten ayda. Bu para hiç bir şeyi beğenmeyen tayfa için az olabilir ama bekar ve aile sorumluluğu olmayan birisini geçindirir.

Kesinlikle istifa eder yeteneğimin olduğum bir işte hobide eğitim alıp kendi iş yerimi açar veya dersler verirdim en azından. Ufak bir gelir kendi programını kendin yapacağın stressiz bir iş iyi olurdu.
0
grand kimyon
(12.06.21)
1 milyon tl'nin aylık faizi 10 bin tl'den fazla ediyor olması gerek.

ev ve araba da bana aitse arkama bile bakmam istifa ederim. sadece faizden gelen para aylık harcamalarımın çok çok üzerinde zaten :) tabii hep böyle yaparım diye söylemiyorum. bir süre. belki şu iş hayatının sıkıntılarından arınana kadar belki pandemi bitene kadar vs. o iş tamamen kişisel. ömür boyunca hayatımı yaşayayım parası 1 milyon tl değil 10 milyon tl de değil :) orası çok zor.
0
ilgeru
(12.06.21)
(5)

Antakya'da bir günde nerelere gidilir? (yemek)

hadi ya la
Yarın misafirlerimiz geliyor, biz de buranın yabancısı sayılırız.Şöyle düşündük,İlk olarak Hatay Gastronomi Evi'nde mezelerle başlasak,Sonra Pöç Kasabı'na gitsek,Ardından Çınaraltı'da künefe yesek,Bir kahve arasından sonra başka neler yesek diye düşündüm, özellikle buranın yerel lezzetlerini tatmak
Yarın misafirlerimiz geliyor, biz de buranın yabancısı sayılırız.
Şöyle düşündük,

İlk olarak Hatay Gastronomi Evi'nde mezelerle başlasak,
Sonra Pöç Kasabı'na gitsek,
Ardından Çınaraltı'da künefe yesek,

Bir kahve arasından sonra başka neler yesek diye düşündüm, özellikle buranın yerel lezzetlerini tatmak için geliyor arkadaşlar. Nerede ne yememizi önerirsiniz?
0
hadi ya la
(10.06.21)
Bütün ana akım mantıklı seçimleri saymışsınız. Bunlara ek olarak aklıma gelenler midenize sığmaz.
İnci Kıraathanesi'nde (Affan Kahvesi olarak bilinir) - Haytalı adlı tatlı kesinlikle denenmeli. Antakya'da ya da Türkiye'de başka yerde olmayan bir lezzet. Elbette Lübnan'da bulabilirsiniz. Gastronomi evine yürüme mesafesindedir. (hoş, Antakya'da her şey yürüme mesafesindedir)

Taşıtınız mevcut diye varsayarak akşam için önerilerim:

Akşam yemeği için Maho ya da Saymın (Maho'nun Oğlunun yeri)
O tarafa gitmek yerine Harbiye Kule Restaurant

Pöç kasabı, gastronomi evi gibi yerler son 5 sene içinde oluşmuş, önceden bilinmeyen ve oranın yerlisi olarak bana fazla ticari gelen yerler. Ancak daha az romantik baktığımda görüyorum ki, günübirlik ziyaret eden insanların ihtiyaçlarını fazla araştırmaya gerek kalmadan karşılayacak bir yer her türlü ticari ve modern oluyor. Orijinal dokudan kaybı da oluyor haliyle.

İyi eğlenceler dilerim, iştahınız kapanmasın


Ana akım olmayan inanılmaz lezzetler:
* kekikli zeytin salatası
* Humusçuda bakla yemen (Fava da derler ancak başka yere benzemez)
* Sac oruğu (içli köftenin yatay olanı)
* Suriyeli restoranlardan Falafel, Fatte, Tabooleh yemek
* Kakuleli kahbe almak (habbilhel) - Menengiç kahvesi de alabilirsiniz
* İncir rakısı
0
Etanglement
(10.06.21)
Bir gunde o kadar yapilir anca zaten. Hurmali kombe mi kahke mi ne vardi, uzun carsida satiyorlsr onlardan yedirebilirsini yanlarina da alirlar hatta.

Muzelere ilgileri varsa arkeoloji muzesine gidilmeli kesinlikle
0
fakyoras
(10.06.21)
valla muzesi muazzam eger merakiniz varsa mutlaka gorun.
cinarlati fazla overrated bence gitmezseniz olmezsiniz, ben zaten hatay'da kunefeden cok kabak tatlisi yiyorum gittigimde.
humus seviyorsaniz humuscu nedim usta'ya muhakkak gidin, bana sonra tesekkur edersiniz.
zahter salatasi mutlaka yiyin ve severseniz donuste yaninizda taze zahter mutlaka goturun.
0
bay b
(10.06.21)
Çok teşekkürler. Peki künefe için nereyi önerirsiniz?
0
🌸hadi ya la
(10.06.21)
inan kunefede uzulme gibi sansin yok ya :)
ben mesela harbiyede kule restoran var oraya yemege gitmistim sene 2015-16 falan bir kunefe geldi yarisini zor yedim kocaman ve citir citir ve hesapta da 7 lira yazmislardi hahah. bu arada cinaraltina laf ettim ama kotu diye degil kendinizi sartlamayin diye.
dedigim gibi hatay'da kunefede kebapta kolay kolay uzulmezsiniz. o tarihi carsidaki kuneficlerden donmus kunefe alip getirmistim onlar bile cok guzeldi mesela oyle soyleyim.

ama kabak tatlisi alip getirmek isterseniz koprubasi tatlicisi var kunefecilerin oldugu meydanda, orayi tavsiye ederim.
0
bay b
(11.06.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.