zaten mantık olarak önce müşteri bulup sonra sabunu üretmen lazım.

yoksa standart olarak migros'a en uygun fiyatı vermen lazım ki adamlar alsın.

ne alınır ne satılır bu işler nasıl olur sadece piyasaya girerek öğrenebilirsin. özellikle türkiye'de bütün işler ikili ilişkiler arasında döner.

www.hepsiburada.com

Siveno Defne Yağlı Doğal Sıvı Sabun 5 lt 97tl miş.

sen bu ürüne 25tl diyebiliyor musun? piyasa ona bakar.

problem sabun üretmek değil, problem sabunu satacak yer bulmak. şöyle diyeyim, eğer sabun satacak bir yer bulursanız, sabunu sizin için üretecek yeri bulmak yarım gününüzü alır.

Piyasada çoğu şey fason üretiliyor. Yani aldığınız F. Castell KAlem ya da arabanızdaki paspas, Zara'dan aldığınız Mayo... Bunlar Ferhatpaşa, Bursa, Okmeydanı gibi yerlerde üretiliyor.
Ürünün neye benzeyeceğini, nasıl kokacağını, hangi mamülden imal edilip ne miktarda ambalajlanacağını belirlemek kolay.
Migros Fbrikası diye bir şey yok zaten :j yani ben görmedim.

@Etanglement, zaten fason üretimden bahsediyorum. Migros fabrikası diye bir şey yok.

Ihale falan açılmıyor alakası yok. Fason üretim. Senin markan logon her seyin hazir. Esenyurtta da uretici. Gidiyorsun konusuyorsun adam diyor en az 500 seri ya da en az 1000 litre aylik vs vs. Anlaşırsin o uretir sloganini logonu neyse hazirlar paletler verir. Gerisi sana kalmis ister koy evine kullan ister bakkal bakkal gez satmaya çaliş

Türkiye'de çoğu girişimin sorunu budur.

Herkes önce ürünü üretiyor, restoranı açıyor, siteyi kuruyor. tüm enerjisini ve bütçesini buraya harcayıp satış ve pazarlamayı atlıyor.

Türkiye'de ve tabii dünyada da, ticaret büyük oranda ikili ilişkiler üstünden döner. Ürünün ne kadar iyi olursa olsun, onu çok iyi pazarlayacak biri olmalısınız ya da ekibiniz olmalı.

Senin ürettiğin sabunu toptancılara, temizlik şirketlerine, otellere, marketlere, birinin satması lazım. Bu sen olursun, ortağın olur, maaşla tuttuğun bir satış elemanı olur ama biri olmalı. Bu saydığım adamların hepsinin zaten hali hazırda aldığı ürünler var, niye seni alsınlar mesela?

özellikle otel, restoran gibi yerlere ürün vermek her zaman avantajlıdır. Çünkü sürekli sipariş gelir. Ama adam hiç tanımadığı birinden ürün alır mı? Şunu bilmek ister, sipariş verdiği gün 1000 tane ürünü ertesi gün kapsında bulmak ister vb. O yüzden güven ve ikili ilişkiler çok önemlidir.

Fason üretim için büyük markaların tedarik işleriyle uğraşan departmanlarına, satın almacılarına vb. ulaşmanız lazım. Onlara numuneler verebilirsiniz. Ama migros gibi büyük zincirlere fason üretim yapmak epey sermaye ve tecrübe ister.

Düşünün Migros'un her ilde şubesi var. Kendi markasıyla bir sabun ürettiğinde bunu her mağazasına koymak isteyecek. Tek seferde milyonlarca paket siparişi hazır edebilmenizi isteyecek.

Tabii bir de böyle markaların üretim standartları da yüksek olur. Mesela siz fason üretim de yapsanız tesisinizin çevre dostu olup olmadığı, çalışanlarınızın iş güvenliği vb konuları denetlemek siteyebilirler.

Farklı bir sektör ama Zara Türkiye'deki tüm fason üreticileri için çok yüksek standartlar koyuyor. FAbrikanın atık yönetiminden, işçilerin çalışma koşullarına kadar standartlara uygunluk istiyor.

İnternetten satış yapmak da bir opsiyon. ama orada da rekabet muazzan büyüklükte. Haliyle epey reklam harcaması yapmanız gerekir.

ticarette bilgiyi artırmanın en net yolu ticaret yapmak:) Hiçbir teorik eğitim pratikte karşınıza çıkacak şeyleri kapsayamıyor. Ama kosgeb'in online eğitimleri başlangıç için oldukça faydalı olur yeni iş kuracak biri için.

up

yokmu aklında gözünde canlanan kimse

up

Up up :(

holocaust

Dark places

en sevdiğim medcezir ama en iyisini ölçecek bilgim yok.

neyim var ki

en çok holocaust, rapstar ve med cezir sevilir. ama bence med cezir.

Suspus

medcezir

Medcezir +3

Benim için bir numara 'Kim Bilir' dir.

suspus +1

Cevapta görünce emin olmayıp baktım, neyim var ki rapstar'ın şarkısıymış, haliyle ceza şarkısı diyebiliriz. Bu durumda neyim var ki +1.

Neyim var ki, med cezir demeye gelmiştim

İlk dinlediğim şarkısı olduğundan yeri de ayrıdır, holocaust.

kim bilir ve medcezir arasında kaldım.

neyim var ki'nin uzerine daha turkce rap sarkisi gelmez.

gelmis gecmis en iyi turkce rap sarkisidir.

Bu Rap Muharebe

fight kulüp..

Şaka lan şaka, suspus

söz ettiğin fonları tanıyor musun? takip ediyor musun? ne kadar sürede %70,25 kar etmiş mesela. şunu demek istiyorum ülkenin içinde bulunduğu duruma göre fonlar, döviz, altın vs farlı tepkiler veriyor. örneğin altın fonu geçen sene en çok kar eden fon olmuştur ama faiz oranları vs. bir takım farklı değişkenler ile birlikte insanlar parayı altından farklı yerlere kaydırır. ülkenin borç durumundan tut, faizler vs bir çok farklı değişken var. yatırım yapacağın fonların grafiklerini tek tek incele. hangi dönemde artışa geçmiş, hangi dönemde düşmüş. sonra geleceği tahmin etmen gerekiyor. önümüzdeki dönemde neler olabilir ön görebilirsen doğru yatırım aracını tercih edebilirsin. zor işler. o yüzden ortaya karışık yap :)

Burada kısıt olmadığı için (yani en az bu kadarı ile F alacağım ya da her birine en az bu kadar yatıracağım gibi) size optimal bir şey yazamıyorum.
Hoş, yazsak da mantıksız zira değişkenlerin sayısı pek fazla.
Hepsinin artmış olması güzel bir başarı, D seçeneği mantıklı görünüyor.

Bir gün hepsinin yaklaşık oranda kıymetleneceğini düşünürseniz, (yani D Fonu'nun da bir gün %70'e varacağını düşünürseniz) D şıkkının tersini uygulamak da mantıklı olabilir.

Cevaplar için teşekkür ederim.

Draconas ilk mesajımın son kısmını tekrar oku lütfen. Ben işin matematiksel kısmını anlamaya çalışıyorum. Yoksa elbette yarın bu fonlardan herhangi biri tepetaklak olabilir onun farkındayım.

D seçeneği bana da mantıklı görünüyor. Hepsi zaten bambaşka fonlar. Avrupa var amerika var, petrol var, teknoloji var, sağlık var falan filan.

Peki D seçeneğindeki nispet olayını, doğru orantı mı yapmalı yoksa ters orantı mı? Yani "bu mal değerlenmedi şimdiye dek ama yarın değerleneceğini düşünüyorum o yüzden daha fazla miktarda fonu daha ucuza alabilirim şu anda" demek doğru bir mantık mı? Neticede yatırım dediğin şey "ucuzken al pahalıyken sat"tan başka bir şey değil.

D'yi biraz analiz ettim. D'yi oluşturan şeylerin şu anda yüksek olması hasebiyle D'yi elimden çıkardım. Dolar bazında sıfıra sıfır çıkmış oldum o fondan.

görsel yok.

Görsel burada:

resmim.net

Normalde kizginliga girdigi gunden 10gun sonra yapabiliyorlar ortalama. Ikinci kez girme olayini bilmiyorum. Zaten ameliyattan once kan degerlerine bakarlar, eger kan degerlerinde sorun varsa yapmazlar.

Ben olsam beklerim. Çünkü ben de beklenir diye biliyorum. Ya da başka bir hekim görüşü daha alın.

Ben de bekle derim. Ben de öyle biliyorum.

1 yaşından önce kısırlaştırma önermiyoruz. Bekleyin hayvanı da tehlikeye atmayın derim. Kızgınlıktan sonrası uygundur ama yanılıyor olabilirim bu konuda.

@amory siz kimsiniz

1 yaşından önce kısırlaştırma kim önermiyor anlamadım. Yurtdışındaki pratik 5-6 aya yerleşmiş durumda, İngilizce anahtar kelimeleri yazın şu bahsettiğiniz 1 yaşından önce önermiyoruz klişesini bir tanesinde bile göremezsiniz. Hatta ilk yazdığımda önüme gelen today’s veterinary practice’te acaba daha da mi öne çekilmeli tartişması. Çekilsin dediğimden değil, uygulamanın yerleşikliğini anlatmak için. todaysveterinarypractice.com
Burada da birçok veterinerin uygulaması bu yönde ama neye dayandığı bilinmeyen bir 1 yaş klişesiyle Bekletilen onlarca kedi hamile kalıyor, kızgınlık stresine giriyor, baş edemeyenler evlerinden atıyor.
Soruya gelince evde tek kediyse biraz daha beklerdim, sokakta tehlike altında erkek kedilerden kaçmakla geçiyorsa günü kısırlaştırırdım.

@sibernetik yolladığın sitede de yazıyor. Hipotermi riski yüksek. Riske girmeye gerek var mı? Ayrıca yaşı, kilosu, cinsi ve cinsiyeti vs de önemli.

Yavru kediyi başka bir şeyden dolayı ameliyat ediyorsak ve değerleri de uygunsa aynı ameliyatta kısırlaştırıyoruz. Onun dışında yapmıyoruz. Mesela uyutma(ötenazi) da yapmıyoruz. Seçim meselesi.

Bence barınaklarda yaşı küçük veya büyük bakmadan kısırlaştırıyorlar. Acaba niye diye düşünmek lazım. Adamlar kendileri de diyor nüfusu azaltmak için yapıyoruz. Feline fix by five var. Aynı amaca hizmet.

"The optimal age to spay/neuter a cat is before it reaches 5 months of age. For owned cats, the optimal age would be 4 to 5 months; for cats in shelters, the optimal age could be as early as 8 weeks."

www.avma.org

"The AVMA supports the concept of pediatric spay/neuter in dogs and cats in an effort to reduce the number of unwanted animals of these species. Just as for other veterinary medical and surgical procedures, veterinarians should use their best professional judgment based on the current scientific literature in deciding at what age spay/neuter should be performed on individual animals. The decision should be made by the animal’s owner in consultation with a veterinarian after discussing associated risks and benefits.​"

6 hafta yani bir buçuk ay ila 14 hafta yani 3 buçuk ay arasındaki hayvanların hipotermi riskinin nasıl minimize edilebileceğini tartışmışlar. Burada 1 yaşına kadar beklenmeli sonucunu mu çıkardınız?
Yolladığım sitede 5-6 ay “öncesi”nden bahsediliyor tekrar yazayım “öncesi”. Yurtdışında sahipli sahipsiz hayvanları kısırlaştırdıkları yaş 5-6 ay. Sizin söylediğiniz 1 yaş.. Barınaklarda daha da küçük yaşta 2 aylığa kadar hayvanlarda uygulanan operasyon ve riskleri konumuz değil. Evet muhtemelen çoğalmayı önlemek için erken yapıyorlar ameliyatı.
Amaç aynı olabilir ama bahçede, sokakta baktıkları kedilerini kısırlaştırmak isteyen insanları çok yanlış yönlendiriyorsunuz bu şekilde, onlarca hayvan doğum yapıyor ipin ucu kaçıyor. Son gönderdiğiniz alıntıda da sahipli hayvanlar için 4-5 ay demiş zaten. Siz de alıntılamışsınız.

@siberteknik

Buradan nasıl hipotermiyi azaltırız dediklerini çıkarıyorsun. Şuna hastayım Türkiye'de; herkes internette okuduklarının reelde de aynı şekilde işlediğini düşünüyor. Yapan vardır. Olamaz mı dedik? Biz yapmıyoruz dedim. Uygun görmüyoruz. Ev kedisi diyor başlık sahibi. Onlarca doğum yapıyor dediğiniz hayvanlar sokak hayvanı. Sana yolladığım yazılarda da yazıyor. Riskler mevcut. Minik vücutlarda her veteriner iş yapamaz. İnce parmaklılar daha iyi ameliyat edebilir. Hipotermi var diye yazıyor yazıda sen ise "hipotermiyi nasıl azaltırız yazıyor" diyerek konudan sapıyorsun.

Nüfusu kontrol altına almak için o yaşlarda kısırlaştırıyorlar diyorum konuyla alakasız diyorsun

"Concerns about small body size, hypothermia, and hypoglycemia are valid and require that the veterinary staff pay attention to maintaining body temperature and minimizing the length of time that food is withheld before surgery. Risk for hypothermia can be minimized by limiting the amount of hair clipped; using warm scrub solutions without alcohol; and using warming devices such as water-circulating heating pads, forced warm air flow, or active polymer warming blankets. Risk for hypoglycemia can be minimized by not withholding food for more than 2 hours before surgery."

İki ayrı evde, 4 dişi kedi bakıyoruz. İkisini eylül ayında kısırlaştırdım. Diğer ikisi için de ameliyat yakın.

Kızgınlık döneminde ameliyat yapmanın normal vaziyette ameliyat yapmaktan tek farkı kanama miktarı. Burada kanama kedinin yaşamsal fonksiyonları sürdürmesinden ziyade ameliyatı gerçekleştiren ekibe zorluk çıkardığı için endişe yaratıyor. Elbette vücudun travması da daha zor toparlanıyor ama ameliyatı başaramayan dişi kedi oranı 1000'de 3 civarıydı bildiğim kadarıyla.


İlave bilgi: Bazen kedilerin bünyeleri de şaşıyor. Bir hafta sonra tekrar girebiliyor ya da kızgınlıkta olup eskisi gibi çok ağlamıyor. Bu dış etkenlere ve biyolojik saatine bağlı olan bir şey. Saat burada günlük değil, biyolojik zamanlayıcısı anlamında.

5-6 ayın normal kabul edilip öncesinin risklerinin tartışıldığı makaleyi gönderdim size tekrar yazayım da. Siz bunu kafanızdaki 1 yaş saplantısını her şekilde doğrulandığını düşünüyorsunuz.
İnternette okuduğum şeyler demişsiniz bu basit bir kısırlaştırma ne zaman yapılıyor, uygulama ne şekilde sorusu ve evet Onlarca kaynakta da benzer cevaplar var. Türkiye’de de, yurtdışında da uygulamayı bu şekilde yapan (ev kedilerine ve sokak kedilerine) onlarca yer var. Tedbir olarak beklenebilecek dönemde yine5-6 aya kadar olan dönem olarak işaret edilmiş. Siz kafadan bir 6 ay daha ekliyorsunuz.
Konuyla alakasız olan 2 aylık yani aşırı erken kabul edilen kısırlşatırma. O şekilde yazdım okursanız. Diğer bahsettiğiniz bir hayvanın boyutlarının ameliyat için küçük olması, Sağlık durumunun elverişli olmaması bunların hepsi o hayvan özelinde değerlendirilecek konular. Benim de bir sürü sağlık sorunuyla doğmuş, ortalamadan ufak kalmış, kronik hastalıkları olan 4 yaşında kör bir kedim var. Hastalıktan başını kaldıramadığı için kısırlaştırmadım ama bu ona özel bir durum. Aynı şekilde başlık sahibinin durumu da biraz beklemesini gerektirebilir. Ama 1 yaşına kadar önermiyoruz diyerek yaptığınız genelleme bugün modern pratiğe uymuyor. Siz ev hayvanına, beklesin derim zararı yok nasıl olsa diye düşünüyor olabilirsiniz. Yine söylüyorum tersi yöndeki uygulamanın yaygınlığına rağmen. Yalnız bunu söylediğiniz zaman kapısının önünde kedisini besleyen bağ kuran insanlar da bekleyelim o zaman diyor. Sonuçlar ortada.

@siberteknik
"İnternette okuduğum şeyler demişsiniz bu basit bir kısırlaştırma ne zaman yapılıyor, uygulama ne şekilde sorusu ve evet Onlarca kaynakta da benzer cevaplar var"
Uçak nasıl uçurulur veya nükleer enerji nasıl oluşur sorularının da cevabı internette var. Ama gerçekte nelere dikkat edeceğin veya kaç bin değişkenin olduğu yazmaz. Kısırlaştırmada bir çok değişken var. Çok ameliyata girdim. Öyle dediğin gibi kolay değil hiç bir şey. Basit değil. Masadaki bir canlı. Bizim doktorlara internette baktım bende şu hastalık var diye caka satmaya benziyor yaptığın.

bayağı yanlış anlamışsınız , ben sorunun basitliğinden bahsettim, ameliyat kolay demedim, bu konuda tek bir sözüm keşke hiçbir operasyona ihtiyaç olmasa. Basit olan “soru”ya dönecek olursak, “kediler için uygun kısırlaştırma yaşı“ Bu basit bir soru ve evet internette sizin veteriner misiniz bilmiyorum meslektaşlarınızın da içinde olduğu grupların toplulukların bu konuda yılların birikimiyle sizin kabul etmediğiniz ama sizin pratiğinizin aksine verdiği cevaplar var. Sizinle tamamen zıt yönde giden tartışmaları var. Onlar da aynı ameliyattan bahsediyorlar, kedilerin özel hallerini de değerlendiriyorlardır. Çok da uzağa da gitmenize gerek yok soru sahibinin kedisini emanet ettiği veteriner de 7 aylık bir kediye operasyon yapacak.
Kedi kısırlaştırma için uygun yaş nedir sorusunu kaynaklardan araştırmakla internetten teşhis koymak arasındaki bağlantı kurmanıza şaşırmadım gerçi. Ne zaman gelecek diye bekliyordum. Size kendi uygulamalarınızda başarılar.

Tekrar yazayım soru da basit derken tartışılmamalı, tek bir cevabı olmalı anlamında değil. Hakkjndaki verilere, pratik uygulamalarınIn dünya genelindeki yansımalarına ulaşılabilirliği anlamında.

@siberteknik
İnternetten okuduklarınla burada haklı olduğunu öne sürüyorsun. İşin içinden biri olarak tecrübelerimi aktarıyorum.
"Just as for other veterinary medical and surgical procedures, veterinarians should use their best professional judgment based on the current scientific literature in deciding at what age spay/neuter should be performed on individual animals"

Yukarıda da yazdığı gibi veterinere sorun o bilir diyor. Senin gibi kesin cümleler kuramıyorum. Biz yapmıyoruz ve önermiyoruz da. Sen internetten okuduklarına inanmaya devam edebilirsin. Adamlar bas bas bağırıyor nüfusu kontrol etmek için bu yola başvurduk diye. Ev kedisi burada bahsettiğimiz. Mesleğini söyle bizler de sallayalım internette okuduklarımızla. Doktorsan mesela nasıl kanser teşhisi koyduğumuzu google'dan referanslarla sana gösterelim. Aselsanda isen taramalı bomba atarların ne kadar efektif olduğunu karikatürlerle gösterelim.

Başlık sahibinin kedisini tanıyan bilen kendi veterineri 7 aylıkken ameliyat edecekken ve soru bu değilken 1 yaş öncesi önermiyoruz diye dalan sizsiniz :)
Yurtdışında yerleşik anlayıştan bahsedince de onların tek kriteri nüfus kontrolüymüşçesine cevap veriyorsunuz.
Neyse dediğim gibi tekrar size kendi uygulamalarınızda başarılar.

Ne yapacağım diye sormuş. Senin mantığına göre kimse cevap atmamalı. Meslek erbabından çok bilen siz bile cevap atabildiğinize göre sorgulamanız pek mantıklı değil.

Yurtdışındaki uygulama burada da yapılıyor. Önermiyoruz diyorum. Yapan yapıyor. Nedir bu kadar takılıp kalmanız? İnternette yazılan her şeyi veterinerler o şekilde yapmak zorunda değil. 2 aylık kediye kısırlaştırma yapılır diyor ama her kedi sahibi o kırılgan canlıya bakabilir mi ameliyat sonrası? Enfekte oldu, dikiş attı, kanama veya vücut ısısı düştü veya arttı diyelim; bunlarla uğraşmak akıllı adam işi mi? Neyse teşekkürler vaktiniz içi Veteriner Bey/Hanım.

Evet 2 aylık kediye kısırlaştırma ameliyatı akıl işi değil, pratikte bir karşılığı da yok belki aşırı uç uygulamalar hariç. İnternette yazan şey dediğiniz makalelerde de böyle bir öneri yok. Herkes aynı fikirde.

İyi günler size de.

Yiruma - Kiss The Rain (daha çok River Flows In You ile biliniyor ama bence Kiss The Rain daha hoş)

evgeny grinko- valse

(git: youtu.be)

(git: youtu.be)

En sevdiklerim.

Al sana en bilinmeyeninden muhteşem bir eser. Bu adamın diğer şarkılarına da bak.
youtu.be

www.youtube.com evgeny khmara - element

Tigran Hamasyan şüphesiz

Parça ismi: Drip
İkinci eser: Kars1

ludovico einaudi - the earth prelude
niklas paschburg - tuur mang welten
george davidson - mariage d'amour

Ólafur Arnalds - www.youtube.com

Philip Glass +1
Joep Beving
Maria Joao Pires
Stimming

Erik Satie +1

Bu cevap için giriş yaptım.
(bkz: deli vahit)

erik satie

@kumandanım şimdiden favorim oldu. Aydınlandım. İçimdeki sanat aşkı körüklendi. Çok müteşekkirim.

ses ayarlarına girip kulaklığı seçip orada handsfree yazanı devredışı bırakırsanız artık hep normal kanal üzerinden bağlanır.

kulaklığı seçemiyorum işte sorun orada. birazdan ekran görüntüsü paylaşayım.

edit: görsel ekledim. sağ tıklayıp bağlan deyince hiçbir şey olmuyor.

bluetooth aç kapa

edit: olmazsa aygıt yöneticinden kaldır ekle

bir sürü şey denedim neler neler denedim ilk akla gelen şeyleri söylüyorsunuz.

ben komple kaldırıp yeni driver bulup yüklemiştim denemediysen bir de bunu dene derim.

hocam kulaklığı kaldırın pc'den. yeniden bağlayın. görev çubuğundaki ses kısmına sağ tıklayıp ses ayarlarını seçin. giriş cihazından mikrofonu kaldırın.

sürücü güncelleme gerekebilir, bluetooth sürümleri farklı olabilir.

Burger King başlığına çaylak olarak yaz. Dikkat çekerse birileri yardımcı olur belki. Ben siparişle entry yazmıyorum maalesef.

boşverelim rezillik başlıklarını. onu nasıl çözdüğünüzden ya da daha sonra insanların nasıl kaçınabileceğinden bahsedesiniz. daha yapıcı, daha randımanlı olur.

ekşi sözlüğe firma şikayet başlıkları açmak bazen baş ağrıtıyor ben bi banka başlığına bir şey yazmıştım şerefsizler gidip çalıştığım şirketi bulup aramışlar sizin çalışanınız bizi ekşide kötülüyor diye

Sanırım hız kiloya göre değişiyor. Adet değil kilo üzerinden yapsanız, en sonda kilodan adete geçiş yapsanız olmuyor mu?

Ortalama alman lazım.işe ilk geldiği zamanla,bir kaç saat çalışıp hızlandığı zaman arasında fark olur.el işçiliğine göre bu süre sektore gore yuzde 30 ları bulabilir.

Kilo hesabıyla girmek mantıklı, böylece bu 6 operatörü tek bir birim olarak düşünüp oraya giren kadar ağırlığın çıkması için gereken süreyi hesaplayabilirim.
Fakat bu mikro düzeyde veri vermez. Yani kişilerin her 3 parça için 4 farklı tipte halıdaki ölçümünü yapıp bunların en sonunda toplanması yoluyla ölçüm yapmış olmam. Ancak yine de istdiğimi almış olurum.
Teşekkür ederim @Frederick Co

Ortalama alıyorum @duptıs, art arda 30'a yakın gözlem yapıyorum her çalışanın başında. İğne değişme, makara yenileme, rötuş düzeltme gibi şeyler de dahil oluyor. Grafiğe dökünce normal seyirden uzak olaylar ve bunların sıklığının gözlemleyebiliyorum.

aşama aşama süre tutup toplam al
prosesi de bozmamış olursun

Dram.io ve Miro’ya bakmanı öneririm

Dram degil tabii! Draw!

Arayüz için Balsamiq Mockups kullanmanızı öneririm. 30 gün için ücretsizdir.
Geri kalan her şey için, elbette draw.io kullanmak yeterli olacaktır.

bence yetkiliyle görüşüp bakın ben son sınıfım ve şu tarihte mezun olacağım, bir yanlış anlaşılma yok değil mi diyerek teyit edin.

@candide Korktuğum gibiyse başlamadan bitirirler, bu da olsun istemiyorum. Zaten başka başvuru ve mülakat yapamam, bir ay kaldı mezuniyete.

3. sınıf olarak tanıtmışsa yüzde yüz yanlış anlamış.

yanlış anlamış. bence fırsattan istifade full time bi iş bak.

ben tam tersi ortada bi yanlış anlaşılma olmadığını sadece dil sürçmesi olduğunu düşünüyorum. okulla partnerliği olan bir şirketin çalışanın önünde de cv olduğu halde sınıfını yanlış anlama ihtimali bence düşük.

kaldı ki zaten ilanda da 6 ay sonunda kontratlı çalışan olma durumu var ve bu da zaten 3. sınıf öğrencileri için değil daha çok mezun adayı durumundaki öğrencilere teklif edilen bir durum.

bütün endişelerinizi ilgililerle görüşün sakince
* Ben 4. sınıfım beni 3. sınıf olarak algılamış olabilir misiniz?
* Beklentileri aşan bir performans göstersem, Şubat'tan sonrası için pozisyon açar mısınız? gibi

endişeyi taşımak iyi bir şey değil

Endişeyi taşımak iyi bir şey değil'e %1000 katılıyorum. Hemen sor, ne olacak. Devam etmek istediğini de söyle. Açık olmakta fayda var.

Gelende bu tür kopukluklar İK ile ilgili iş birimi arasında olabiliyor. Ms. X ile açık konuş. Bazen bir bölüm olmazsa başka bölümde devam ettirebilirler. Ancak bunu şimdiden konuşmalısınız.

Mrs.X ile konuşup durumu anlatın. eğer yok biz illa öğrenci istiyoruz derse derslerinizin içinden en kolayından geçmeyin dersi bırakın. 1 dersten dönem uzatın. bu durumda hala öğrenci olduğunuz için problem ortadan kalkacaktır. bu dersi de yazın tek ders sınavından verip geçersiniz.

tetris

cod 2 , age of empires2

Muthis tavsiyeler.

Half - Life serisi (1,2 Ep1, Ep2)

Fallout 3

Portal

Don't Starve

Don't Starve Together

Age of Empires 3

sniper elite serisine bak v2 oynarsın gibi

Zula, Just Cause, Tropico

burada oynamadığım tek oyun sniper elite şimdiye kadar.

biraz daha zorlayın lütfen :(

edit: son cevabı görmemiştim.

stardew valley
to the moon
aoe 2, 3
beholder 1, 2
a bird story
bully
caravan
crusader kings 2
distraint 1, 2
don't starve
finding paradise
game dev tycoon
gta vc, as, iv
half life 1, 2, ep1, ep2
kingdom
limbo
inside
Machinarium
runaway: a twist of fate
civ
this war of mine
trine 1, 2
mb warband
left 4 dead 2

Geforce Now kullanın. Sistemin desteklediği kütüphanenizdeki oyunları hiçbir sorun yaşamadan akıcı ve son ayarlarda oynayın.

zamanında termal macunu çok kötü uygulamışım(3-4 sene önce) o zamandan beri hem leş gibi tozlanmış hem de resmen termal macun yokmuş. şimdi güzel bir uygulama yaptım sanki pc'yi upgrade etmişim gibi oldu. 720p'de yüksek sıcaklıktan yer yer 30 fps altlarını gösteren oyun şimdi 1080'de 60 fps altına inmiyor. bırakın şimdi dandik oyunları ne oynuyoruz witcher 3 mü red dead redemption 2 mi kehkehkeh.

2.54

Alfa mist - antiphon albümü
Adam aslında kendi çapında baya ünlü ama denk gelmediysen

Dj suppa - indica albümü de güzel

www.youtube.com

trip hop playlistim var.

İstiyorsan bak bi

open.spotify.com

Grup değil ama nedense direkt bu iki şarkı canlandı aklımda, ne tarz istediğini tam anlayamadım aslında khruangbin'in o listede yer alması kafamı karıştırdı.

open.spotify.com
open.spotify.com

Khruang Bin gibi grup var ama aynı sound aynı gitar yok.
Yine de:

Ginger Root (beraber turne yaptılar)
Mild High Club
KGLW

Bonus: Elias Rahbani - Dance of Maria

Moloko I am not a doctor ve Things to make and do albumleri.

ben geçen birine nasılsın diye sorunca kötü dedim.

dalga geçti. senden de ne beklenir ki zaten minvalinde bir şey dedi.

bizim ülkede işlemiyor. iyi de geç.

bu durumda çoğunlukla yarım bir yanıt veriliyor, ''eh işte'' gibi. karşıdaki hakikaten merak ediyorsa neler olduğunu soruyor, o halde paylaşıyorsun

nasılsın diyen herkese kötüysem de iyiyim diyorum.
gerçekten kötü oldugumu anlattıgım iki kişi falan var, onların da nasılsın demesine gerek kalmadan ben anlatıyorum.

“İdare ediyoruz”
“Yaşıyoruz”
“Bir an önce eve gitmek istiyorum”
Nasıl gidiyor cevabına da “gidiyor” diyorum kötü olduğumda, daha fazla soru sorulmaması için hemen ortadan kayboluyorum.

Ben yakındakilere de iyiyim diye cevap veriyorum ki

nolsun diyorum ben direkt. eh işte falan demem pek. haydaa sorduk şimdi dert anlatır kafasına girerse diye. kimse benim derdimi dinlemek zorunda değil ama annem, babam vs olursa onlara söylerim tabii ki.

İyi diyorum. Herkese, her zaman.
kimsenin, kimsenin derdini salladığı yok.

hocam dolar o zamana
ucar
doların dursun
taksit taksit öde

Ekonomi problemi gibi çözün, doların artmış haliyle elinize gelecek kazanç eğer kredi indiriminden az ise şimdi indirimden faydalanmak rasyonel bir çözüm olacaktır.

Edit: 2024 Ekim'i şimdi gördüm. Düşününce, doları tutmanın borç indirimini kompanse etmesi için ilerleyen zamanda doların 2024'e kadar 11,75 gibi bir değere erişmesi gerekiyor ki erişir. 11,75'e eriştikten sonraki her yükselme sizin için kazanç demektir.

Lisansta aldığım derslere göre tavsiye verebilirim.

Çok kriterli karar verme - çok zevklidir
TKY
Yalın Üretim
TZ ve Lojistik yönetimi
ERP uygulamaları da olabilir ama hangi program üzerinden anlattıklarına göre değişir. SAP falan ise çok iyi. Netsis ise çöp.

Mühendislik Ekonomisi dersini lisansta gördüm. Bol hesaplama içeriyordu. Yüksek lisans için biraz hamallık olabilir.

Tedarik Zinciri, Yalın Üretim, Toplam Kalite Yönetimi tavsiye ederim.

İlk 4 ders ve toplam kalite yönetimi mühim dersler.
II süreçleri yönetimi de gerekli çünkü ilgilenen başka bölüm yok. İş etüdü ve işbilim adıyla da veriliyor bildiğim kadarıyla. Bilmem ilginizi çeker mi fakat bahsettiğim diğer 5 seçenek mühim.

Bir de yöneylem araştırması denen bir ders var ki, o olmasa endüstri mühendisliğinin anlamı yarıda kalırdı.

asosyal olduğum dönemlerde ne yaşadıysam onları yaşıyorum şu anda, ofise gitmeyi özledim. yalnız kalmak bana göre bir şey değil.düzgün beslenemediğim için kilo aldım, saldım kendimi iyice. yarın ofise dönüyoruz arkadaşlar deseler pantolonum yok giyecek

Çalıştığım alanda daha önce hayal edemeyeceğim seviyelere ulaştım, hayatımdaki en iyi yıl diyebilirim.

İş bulamadan biterse en büyük darbeyi vurmuş olcak muhtemelen. Hayatım komple değişti, sıfırdan başlıyorum ve devam edebilmek için işe ihtiyacım var. Eğer bulamazsam... inan bilmiyorum :) şuan 2021’e ışınlanıp hala iş aradığımı görürsem hiç iyi olmaz o yüzden bu şekilde ağır ağır devam etmeye razıyım.

oyle guzel insanlarlayim ki, iş konusu op basima koy modunda. ama hersey yine degisecek donemecteyim.

araba almak istemistim. tatile gitmek. simdi bunlarin uzagindayim.

Garip bir şekilde 2020 bana hayalini kuramayacağım kadar güzel şeyler getirdi.

iş anlamında rahat bir sene. evden çalışmak çok rahat. ama keşke ilişkim bozulmasaydı. Aynı anda her şey güzel olmuyor hayatta demek ki. Hep bir şey eksik.

Benim önceki senelerim çok daha kötüydü. 2019dan sonra gittikce güzellesmeye basladı.

benim için fena geçmedi yahu.
iyiydi yani, enteresan oldu.
ekim-kasım-aralık'tan daha da yüksek randıman bekliyorum.

Küresel ve ülkesel olarak kötü bi yıl tabi ama bireysel olarak ilginç atılımlarım oldu. İyiyim diyebilirim hayatımdaki birkaç pürüz hariç. Bu arada evden çalışma durumunu bi ömür sürdürmeyi düşünüyorum. İstanbul kalabalığında araçla trafik ya da tıklım tıkış metrobüs çekilecek şeyler değildi.

Genel olarak da arkadaş eş dostla görüşmeyi pek sevmezdim, covid de bahanesi oldu. Hatta berbere gitmek bile ölüm gibi gelirdi, şimdi evde kendim kesiyorum kimse de yadırgamıyor :)

git gide kötüleşeceğini 2013te falan söylemiştim. her geçen yıl hatta an bütün dünya özellikle ülkemiz daha kötüye gitmesine rağmen hala daha gelecekten medet umuyorsunuz. her şeyi bu hale getiren biz insanlarız ve mecburen çekiyoruz. ilk virüs çıkınca ziyadesiyle sevinmiştim lakin işe yaramayan bir şey olduğunu anlayınca daha beter depresif oldum. dünya nüfusu şöyle toplam en fazla 1milyar olacak şekilde bir şey çıksa harika olur

Beni de tepetaklak etti, konuyla ilgili duyuru da açmıştım :)
Hala toparlamaya çalışıyorum, şu an iyi gibiyim ama yarım saat sonrası için garanti veremem her an ağlayabilirim :)
çok güçsüz hissettiğim dönemdeyim, tek başıma altından kalkmaya çalışıyorum ve gerçekten yoruldum :(
Gerçekleşmesini çok çok istediğim bir dileğim var gerçekleşirse çok mutlu olacağım, biraz onu düşündükçe mutlu hissediyorum o kadar.
İnşallah zor günler hepimiz için geride kalır, daha iyi olduğumuz zamanlar hakkında konuşmaya başlarız artık.

Valla büyüyorum, arkadaşlarım da büyüyor, onlara bakınca da seviniyorum. Çok iyi geçmedi ama keyfim yerinde, biraz gözümü açtı. Daha ileride böyle bir şey yakalasam silkelenirdim. Gelecek için crash course, bottleneck (darboğaz) gibi bir deneyim oldu. Bakalım, Aralık ayında boss fight olacak mı?..

hem tatlı hem ekşi bi yıldı uzak doğu yemekleri gibi...

Metrobüsle Söğütlüçeşme'ye gelmeniz 20 dk, Söğütlüçeşme'den Göztepe'ye Marmaray 5 dakika. Tabii ki tren bekleme süresi hariç. Yolculuk süreleri bu şekilde.

Toplam sure ne kadar peki? Bu daha onemli :) hatta metrobus bekleme kismi ile beraber.

Toplam süre metrobüs beklemek ve aktarmalar dahil 35 dakika. Sadece köprü trafiği değişime sebep olabilir.

Metrobüs doluluk, boşluk olarak düşünmezseniz 3-5 dakikada binersiniz. Treni de maksimum 10 dakika beklersiniz. Söğütlüçeşme'den hem Gebze-Halkalı hem de Zeytinburnu-Maltepe trenleri geçiyor. İlki 15 dk, ikincisi 8 dk arayla çalışıyor.

Metrobüsten inince de istasyona yürüme ve giriş süresi var hadi 5 dk da ona ilave edin.

Kabaca 45 dk diyeyim ben güvenlik payı koyayım :)

Kitap ya da podcast dinliyorum mutlaka uyurken. Rüyama hiç girmedi şu ana kadar.

Nadiren Aphex Twin albümü açıp uyuyorum. Uyanana kadar çalmak yerine Spotify'ın zamanlayıcısı ile ayarladığım sürenin sonunda kapanıyor. Rüyama ya da uykuya etkisini ayrımsamadım. Uykuya dalış kısmı için yapıyorum bunu.

uzun zaman once podcast ve ingilizce sesli kitap acip uyumaya calistim. bir de kus ve nehir sesi gibi selerle de uyudum.

uyku kalitesi cok fazla dusuyor, olumsuz etkileniyor. ben de hemen biraktim.

hiç etkilemedi rüyalarımı şu ana dek.

bu gece tekrar deneyim bakalım belki o niyetle şekillenir.
şimdi siz deyince bir kurt düşmüş oldu, filizlenir bir kaç saate.

Zamanlayıcıyı yarım saat ayarlayıp yatıyorum. Çoğu zaman yarım saat içinde uyuyamıyorum ama ikinciye döndüğünde uyumuş oluyorum. Bir etkisini görmedim. Bazen yatarken düşündüğüm şeyler rüyama giriyor, o kadar.

Ben little ceasertan alıyorum genelde.

Papa jonesta fena değil.

Lokasyon yazmadığınız için sevdiklerimi sırasıyla yazıyorum
Beppe moda,miss beyoğlu,locale akaretler ,eatlay zorlu

@Crufy

little sezar ile kötü hatıram var, hayatta yemem ordan, ve eminim oradan 10 kat güzel yapan bilyon tane yerler vardır.

zincirlerden pizza bulls, papa johns fena değil.

Pizza Locale

Pizza bulls.

Zincir: Pizza Station

Restoran: Çukurcuma 49 (cihangir)

yediğim en kötü pizzalardan birini pizza locale'de yedim. o sebeple bir daha da kapılarından girmem. yani onu da bir güzel elemek gerek bence.

zincirlerden pizza bulls

fornello ve donatello fena degil. kadikoy.

fornello ve çukurcuma 49 +1
Miss pizza (şişhane)
Zucca pizza (kurtuluş)

benim evin sokağında var bi pizzacı
istanbulda yediğim en iyi pizza sanırım.

Pizzeria 14, nişantaşı

zincir restoran pizzası sevmiyorum ben

fornello +5

Hem Kadıköydeki hem küçükbakkalköydeki güzeldir.

beylikduzune servis yoktur herhalde ama dilim pizza - yesilkoy malzeme kalitesi olarak cok iyidir. Suflesi de harikadir.

Android için sadece son üçüne bakın. Ram gerçekten mühim.

4 ya da 7

Abi android tabletin çöp olmayanına denk gelmedim.bir yıl sonra pil diyecek,zararlı yazılım diyecek,tuğla olacak falan.mümkünse bir tane ipad al minimum 5-6 seneliğine bu konuyu kapatırsın.kafası ağrımaz,alet saçmalamaz,tepe tepe kullanır.

elimde farklı zamanlarda alınmış iki android tablet var. ikisi de çöp olmuş durumda. ipad al +1

Tertemiz ipad mini 3 satıyorum ilgilenirseniz konuşalım. Tablette android gerçekten de çok kötü hiç tavsiye etmem.

fiyat/peroformans'a göre kanaatim Huawei T5

-ıspanak, yumurtalı ya da pirinçli
-mantar yemeği
-bezelye, tavuklu ya da havuç/patatesli

ıspanağı dondurulmuş alırsan eğer, yıkama derdin olmaz, bir de fiyatları gereksiz yüksek gidiyor son zamanlar, dondurulmuş daha ekonomik. en azından bizim buradaki sebze marrketlerde.

normal ıspanağı en az 4 5 su yıkaman lazım kafadan yarım saatten fazla sürer. dondurulmuşta öyle bir problem yok.

taze fasülye (zeytinyağlı) tam zamanı.

Ayran aşı çorbası, tam da yaz yemeği soğuk soğuk. Ben de geçen gün ilk defa yaptım, hem bu kadar basit hem bu kadar lezzetli hem de bu kadar sağlıklı bir yemeği niye şimdiye kadar denemedim diye hayıflanıyorum o zamandan beri. Onun dışında çılbır, kısır falan geldi aklıma. Bir de az malzemeli zeytinyağlılar da aslında çabuk oluyor, kabak mesela.

-Şehriye çorbası
-Kabak yemeği
-Kıyma alıp köfte yaparak dondurmak, sabahtan çıkarıp akşam kızartmak. Bir gün 2 saat falan uğraşırsın ama en az 10 akşam rahat edersin miktara göre.

hazir kavurma alip yumurtayla veya tavuk sote gibi falan yapabilirsin.

sebze hasla, karnabahar, patates,

patates tava. zeytinyağıyla. karabiber, pulbiber, çok az köri ve tuz. patatesleri ufaltın zaten birbirine yapışıp kitleler oluşturacaklar sonra. turuncu olunca hazırdır. çok az sucuk çok yakışır. yumurta da kırılabilir üstüne.

ben son dönemde sebze soteye takmış durumdayım. manavda güzel sebze ne varsa alıp karıştıra karıştıra sote yapıp yiyorum sürekli. içine krema koyabilirsin bunun, peynir koyabilirsin, soya sosu konabilir... fazlaca yapıp sonra soğukken yiyebilirsin.

sabahları da burrito yapıyorum fiks. tavada pratik bir biçimde çırpılmış yumurta, aynı tavada evde şarküteri ne varsa salam sosis vs, bunları lavaşın içine koyup domates salatalık peynir ekliyorum, sarıp yiyorum. tavsiye ederim.

video onemliyse redmi note 8 pro alma en azindan bunu soyleyebilirim.

huawei p30 pro iyiydi o konuda ama fiyati ne su anda bilmiyorum.

kamera konusunda tüm cihazlar bi yana, iphone'lar bir yana. iphone se 2020'nin tasarımı canını sıkmayacaksa al derim. iphone 11'le hemen hemen aynı kamera var sanırım. karşılaştırma videoalrına da bi bak tabi

google camera ile en iyi sinerjiyi yakalayan android telefonu bulmaya çalışın. google kamera oldukça büyük fark yaratıyor. Redmi Note 7'de kullanıyorum. İnanılmaz başarılı. Donanımın potansiyelini yazılım ile artırıyor. Üstelik pek çok farklı versiyonu var, deneyerek seçebilirsiniz.

filtre kahveyle içiyoruz biz. gayet keyifli. oranı kendi damak tadına göre belirleyebilirsin

Sıcak kahveye döküp içilir. Soğuk kahveye döküp içilir. (Kahveye bir shot kadar yeter mesela.)
Tiramisu yaparsanız kremasında kullanılır.
Kırık buz üzerine döküp içilir. Hatta kırık buz üzerine baileys üzerine çok az çikolata sosu ya da azıcık rende çikolata olur hakkaten evet, çok da güzel olur.

Üstteki tavsiyeler geçerli olmakla birlikte sıcak kahveye bir shot Baileys ekleyip bir miktar soya sütü, badem sütü veya vanilya şurubuyla da tatlandırabilirsiniz. Diğer alkoller gibi aylarca dayanmıyor ama dolapta bir aya kadar dayanır, sıkıntı olmaz.

soğutulmuş koyu bir espresso ile 1:1 ölçüde karıştırıp bir buz ile ufak şeffaf bardakta güzel oluyor.
hindistancevizi - süt - çikolata - fındık gibi aromalarla ve özellikle vanilyayla uyumu var. Halihazırda vanilya bulundurduğu için vanilya şurubunu dikkatli kullanın.

Filtre kahveye ilave ediyorum ben,bir de üstüne toz tarçın ve toz muskat ekliyorum.

votka ve süt eklenerek white russian yapılır ve the big lebowski eşliğinde içilir.
edit: bir de kahve eklemelisin unutmuşum :)

@bohratommodeli kahve likörü olmadan white russian anlamsız.irish cream ve kahve likörü aynı şey değil.

Bence nesquike ya da cikolatali sut gibi seylerle karistirdiginizda likorun kendi tadi cok geride kaliyor. Soguk sade kahve ile guzel oluyor. Kahve yoksa soguk sut ve buz ile de keyifli bence.

Yer belirlemek zor olabilir öyle bir yerleşimde yeni mezarlık için. Her yere gömemiyorlar.

virüs gelir, yapışır, etkisiz hale getiremezsen (bağışıklığına bağlı) hücrene girer ve hücrene kendisinin kopyalarını ürettirir. sonra o hücrenin çeperi erir ve etrafa saçılan virüsler aynı işlemi tekrarlarken olayı kontrol altına almak için bu işin içine adı karışmış kim var kim yoksa öldürmeye gelen nötrofiller gerekli ve gereksiz tahribata sebep olur sen de bu sırada pnemoni yaşarsın. 14 günde bu olaylara dair bir şey yaşanmamışsa 15. gün bulaştıracak bir şeye sahip değilsindir muhtemelen.
elbette bu arkadaş kamu kuruluşu gibi 14 güne kapatıyoruz demez senin bünyene bakar. kuluçka dönemi uzayıp kısalabilir ama 14 gün içinde semptom gösterirsin istatistiğe göre.


fakat virüsü virüs yapan şey sağının solunun belli olmamasıdır, endişemiz de bu yüzden zaten.

Vücudunda 20-25 gün virüs kalan hasta örnekleri var. Ama bulaşıcılığının devamı konusunda net bilgiler yok.

önceden malzemeleri hazırla yeter. mama, kum, oyuncak, tırmalama.
kediler zaten bir şekilde kendi kendilerine takılıp hayatta kalıyor :)
kılıf falan al mobilyalara.

www.eksiduyuru.com

0) En önemli madde en son aklıma geldi o yüzden 0. madde olarak ekliyorum. Ben sıkıldım, çok miyavlıyor, masrafı çok, ev sahibim bik bik ediyor, annemin alerjisi varmış, taşınırken yanımda götüremem, bakımının altından kalkamıyorum diyeceksen hiç başlama.

1) Kısırlaştırmazsan 1 sene sonunda evin her yerine işer, özellikle erkek olanlar
2) Tırmalaması için oyuncak almazsan koltukların kolçaklarından tırnaklarını sokabilecekleri herhangi bir eşyayı paramparça ederler.
3) Kapı, pencere, balkon açık unutursan kaçar veya aşağı düşerler
4) Çamaşır makinasını çalıştırmadan önce kedi içinde mi değil mi diye kontrol etmen gerekiyor
5) Taze suyu severler, kapta beklemiş suyu içmeyi sevmezler.
6) Mamasının miktarını ve saatini ayarlamazsan öküz gibi yer ve obez olurlar, hele ki kısırlaştırılmışlarsa.
7) 10 seneden sonra kanser riski var, devamlı kontrol etmen lazım, eline ufacık da olsa bir şişlik gelirse hemen işini iyi yapan bir veterinere götürmen lazım.
8) Kalitesiz mama kullanırsan sağlık sorunları, tüy dökülmesi, tüylerinin rengi bile değişir hayvanın. Gidip market maması denen mamalardan kullanma, kalitesi mama kullan.
9) Seyehat edeceğinde emanet edecek birisinin olması lazım, hadi evde suyunu mamasını koyarsın 1-2 gün durur ama ötesi için elini kolunu bağlar.

eger yavru ise mutlaka en az iki tane sahiplen. tek yavru iyi degil. hayvancagiz surekli oynamak istiyor sen ne kadar ilgi gostersen de yetmiyor hayvancagiza, mutlaka bir esi/oyun arkadasi olsun

Su ile mamayı aynı yere koymayın. Aynı odaya koymasanız daha iyi olur.

Asla ses yükseltmeyin, asla sert olmayın.

Vurmak yerine üfleyin. Bağırmak yerine belli bir ünlem sesi çıkarın ve tanınabilir olsun. Hatta başkalarının da yapabileceği bir ses olsun. Yoksa sadece sizi dikkate alır.

Kumu temiz tutun. Koku yapması için demiyorum, bakteri üremesin diye.

Sizin alamayacağınız kokuları da alıyor, ortalığı temiz tutmalı. Ekstra temiz.

Onun da 5 (beş) duyusu var. Bu duyuları boş yere meşgul edecek uyaranlar onu tedirgin eder. Çünkü etrafı kontrol altında tutamaz. Tehditlere açık hisseder. Bu yüzden süpürge çalıştığında koltuğun aklına saklanırlar. Süpürgeden korkmazlar yani.

İlgi gösterin, oyun arkadaşı olun. Tanımaya çalışın, tanışın iyice. Enerjisini almanın ötesinde asıl sizin enerjinizi dengeleyecektir.

mi9t yerine yeni çıkan samsung a51'e de bi bak istersen

redmi note 7

Mi 8se 1900 lira görünüyor hocam

Bütçenize göre değişir, ikisi de biribirinin ikamesi/alternatifi değil sınıf farki var. Mi9t daha orta üst bir cihaz.

Mi 9T

Mi A3 nasıl? Bütçeyi kenara koyarak cevap verebilirseniz sevinirim. En başta bütçemin yettiği telefonları sordum çünkü.

Mia3 bütçesi olmayıp orta segment özelliklerine sahip olmak isteyenler için biçilmiş kaftan. Gidip inceleyin paneli 720p rahatsız etmezse yapıştırıp geçin paranız cebinizde kalsın. Uzun süre android güncellemesi de cabası.

Yok türkçede acı var. Bunu istersen biber için kullan istersen aşk için.

yavan (emin değilim)

@Etanglement yalan biraz eksik kalıyor sanırım

Badem acısı kısmen karşılıyor.

Kekremsi

at kestanesi aciligi gibi mi? pis ama yenebilir olmayan bir aci mi denilmek istenen?

brokoli-marul çok kartlaşır ya böyle acı acı tadı gelir, pistir de tadı onu kast ediyorum

düşürürüm diye korkuyosan düşürürüm ben güvenemiyorum de ve alma zaten

ama bi gün alırsın umarım mecbur kalmak değil yaşamın bir parçası.

en öncesinde çünkü kendini seviyorsun. seviyorsun ki buraya gelip sorununu yazmışsın. sevdiğin için kendini önemlisin,bu soruna çözüm arıyorsun. yani birine borçlusun bu sevgi için. sende bu önemliliği birine aşılamak durumundasın. hayat böyle. biz sevdiklerimiz için varız.

her çocuğa sıcak davranman gerekmez. ama kardeşin, yiğenin onlar canın kanın. sahipleneceksin. seveceksin ki aktar. aktar ki onlar da seni, sana ait şeyleri korusun sahiplensin. aile bu' dur.

ağlaması demişsin 40 yaşında değil sende biliyosun. sende ağladın. birileri sana önemlisin dedi o zamanlar. almışsın o duyguyu ki burdasın. çünkü önemlisin.

bıkmış olabilirsin o tamam. sevmemek de tamam. olabilir. ama bunu sevmiyorum diye adlandırmak biraz da bir sorun ibaresi gibi. çünkü bu biber sevmemek değil. insan sevgisi olmalı ki toplumun parçası kalabilelim.

hayırlı günler dilerim.

çevremde bebek sevmeyenler bebek sahibi olduklarında "çok farklıymış insanın kendi çocuğu olunca" diyorlar. senin de sevmemen anormal değil. ama zaten senin sorun "nasıl başa çıkabilirim".

çevrende çok fazla çocuk olmuş ve uzun süre maruz kalmışsın. hak veriyorum. kimse kendisinin olmayan çocuğa bu kadar katlanmak zorunda bırakılmasın.

uçaklarda veya otobüste de aynı. çocuk olunca herkes nefret ediyor. ama katlanıyoruz. umarım senin etrafındaki çocuklar da bi an önce büyür

bebeklerden uzak durmak yeterli olur herhalde. baska ne yapabilirsin ki zaten? :) soru biraz sacma geldi* sonucta al bu bebek sonsuza kadar seninle olacak demiyorsa kimse mecbur degilsen sevmedigin icin ozel bir sey yapmaya neden ihtiyac duyuyorsun?

Kedi yavrusuna ne hissediyorsan onları hissetmeye çalış. Belli ki henüz göremediğin bir şey var. Bir bebeğin potansiyelini, masumiyetini, saflığını başka canlıda bulamayız. Bunları değerli bulmuyorsanız elbette bebeğin size sunabilecekleri oldukça azdır.

napayım ben sizce?
-bişey yapma.

soruyu anlamadım.

neden bebek sevmiyorum bende bir gariplik mi var diye soruyorsanız içiniz rahat olsun. bebek sevmeyen milyonlarca insan var.

neden bebek sevmiyorum sevmek zorundayım. sevmek için napmalıyım diye soruyorsanız yavaştan başlayın oyuncak bebekle falan.

saygılar.

İnsanlar mutlu ve güzel vakitler geçirmek için böyle günleri bahane ediyor sadece, çok da abartı değil.

abartmıyoruz. maksat yeşillik olsun. eğlenmeye bahane işte ne güzel.

angelus +1, sembolik önemi olan ve insanların sevdikleriyle bir araya gelip güzel vakit geçirmeye çalıştığı bir gün sadece. abartılı olan kısmı nedir, anlamıyorum. kutlayanlar da aralık ayının bitmesinin özel bir anlamı olmadığını biliyor, merak etmeyin.

geçen bir arkadaşın çocuğu oldu böyle sevinçli falan
dedim çok abartıyorsun sonuçta dünyadaki 7,53 milyar olaydan biri,
bir küfretti aboovvv

ya insanları rahat bırakında eglensinler. bir bahane.

@angelus +250
@sizofren06 +250

Burada olay herkesin başına aynısının gelmesi. Mesela herkes depremi hissettiği ve kimlik fark etmeksizin etkilendiği için herkes depremi konuştu. Oysaki trafik kazasında ölme riskimiz daha yüksek. Ama herkes trafikte değil, konuşulmuyor.
Örneğim kötüyse af diliyorum. Özetleyeyim:
Büyük olmasının sebebi herkesin aynı anda bir şeyi, (bir yılı bitirmek) başarması. Tek başımıza olduğumuz bir gezegende yaşasak umursamayız mesela. Ama iki kişi olsak, muhtemelen bir şeyleri farklı yaparız. Bu da böyle, gezegende birçok ulus bunu anlamlı ya da anlamsız olarak büyüttüğünde doğal olarak herkes yapmış olmak istiyor. Sonra dünyaca kutlanıyor. Amaç moda, amaç iletişim, amaç ''biz de sizin kadar insanız'' demek. Moda bunu sağlar.

abartan biz miyiz sadece? bi avrupa ülkelerini gör. abartılsın neden kafana takıyorsun ki.

Sizofren ve Angelus +1 demeye geldim. Kutlamak istemeyen kutlamaz da kutlayanlara karsi sürekli bir eleştiri içinde olmak da doğru değil. İnsanların hayatlarında o kadar kötü şey varken bırakalım da böyle günlerde bahaneleri de varken eğlenip mutlu olsunlar.

Kimsenin abarttığı yok ? Tatil günlerinde ne yapıyorsa farklı bir şey yapmıyor insanlar. İnstagramda herkes sahte takılıyor aydınlanmasını yasayan üniversite 2. Sinif öğrencisi tespiti bunlar.

Abartıyoruz tabi ki, abartmaya özel gün arıyoruz, şimdiden 2020 resmi tatili hesaplayan arkadaşım bile var herif bırak 2020 ye girmeyi şimdiden yılı bitirdi.

bence bu sene çok sönük, sen birde 2000'i hatırla, yada ne bileyim 1997'yi hatırla, çok değil 5 sene öncesini hatırla.

bu yıl başı için ise hissettiğim yeni bir ayı bitirdiğim ve bir yıla girdiğimin, biraz daha yaşlandığımı anladığım biraz daha mutsuz, sinirli biraz daha ruhsuz bir gün mesela, işten kaçmak için bir bahane etrafıma soruyorum onlarda benzer durumda, işte aslında yılbaşı kutlanılması demek bu hissiyattan kurtulmak biraz olsun ortama ısınmak demek aslında. dolayısı ile bence abartmıyoruz, abartamıyoruz, o seviyeye gelemedik, gelemeyeceğiz. başka şeyleri abartacağız ama.

Düşmesini bekleyip enpara'da halihazırda bulunan birikim hesabınızla döviz almak.

Fikrimce;

Sektör gereği görece eğitimli kişilerden oluşuyorlar yönetimden en alta kadar. Beyaz yaka denince ilk akla gelen sektör de bankacılık malum. Zevkleri bu yönde. Olmayan biri bile olsa içine girince benziyor diğerlerine.

1- hitap ettigi kitleye yönelik olumlu kurumsal kimlik olusturuyorlar.
2- aynı zamanda reklamlarini yapmis oluyorlar, televizyona verecegi reklam parasi ile bir etkinlik sergi düzenler banka.
3- vergiden düsüyorlar.

Vergi avantaji oluyor. Sadece bankalar degil, bir cok buyuk sirketler grubu yapıyor bunu.

Müşterilerin banka tercihlerini etkiliyor. Bir de bu var:
www.aydinlik.com.tr

Türkiye'de sanata en çok yatırım yapan Koç grubudur.

nedeni

proteus +1

Vergi ile ilgili olarak; vergiden düşünce kar etmiş olmuyorlar.

100 lira gelirime %15 ödeyeceğim ve elimde 85 lira kalacak.
100 lira gelirim oldu, 20 lirası ile sosyal sorumluluk projesi yaptım, 80 lira üzerinden %15 vergi ödeyeceğim elime 68 lira kalacak. aslında 20 liranın 18 lirasını harcamış oldum, 2 lirası yine vergiye gitti.

Sanmıyorum ki sadece türkiyede böyle olsun; ki bir google araması ile ingiltere bankasınında başka türlü etkinlikleri olduğunu gördüm.

bu etkinliklerden para kazanıyorlar sonuçta sosyal sorumluluk projesi yapıp insanlara bedavaya vermiyorlar biletleri, yada kitapları bedava dağıtmıyorlar, uygun fiyatlı olabiliyor, bazı festivallerde ücretsiz etkinlikler de olabilir. tabii her zaman kar edilecek diye bir şey yok, bazen süreklilik, istikrar vs. için bazen prestij için üst üste zarar bile etse bankanın finans gücü ile devam edebiliyorlar.

Aynı şekilde özel sektör destekli veya özel girişimlerle başlayan, bir kaç kez yenilendi diye hemen kendisine geleneksel ön ekini ekleyen festivaller de oldu, ancak kötü bir ekonomik dönem (ki türkiyede hiç eksik olmuyor malum) sonrası tarihin hatıratlı bölümünde yer aldı.

Bankalar ellerinde tuttuklari tasinmazlari 3 yil icinde elden cikartmak zorundalar. Cok kiymetli binalari satmamak icin hop hemen sanat galerisi. Ayrica tum giderler vergiden dusuyor. Ve ve ve sanatla ilgilenenler zenginler. Bankalarda da zenginin parasi var.

Karlmarx iştirakine gayrimenkul ü satıp o yükümlülükten kurtulabilir banka. Neden sanat galerisi için kassın ki

vergi
+mis gibi hazır hedef kitleye pr

@Selam ilk senaryoda elinizde 85 lira ve sıfır reklam
ikinci senaryodaysa 68 lira, reklam, marka kimliğine katkı kalıyor elinizde.

Hedef kitlenin zevkine göre yatırım yapılıyor. Jazz görece daha yüksek refah seviyesindeki insanlara hitap ediyor. Parası olup banka kullanmayanlar da pek az.

Sık tüketilen yerli alkollü içecek markalarının konserleri ve spor müsabakalarını desteklemeleri gibi bu. Potansiyel tüketici nerede olacaksa marka da evvelden o köşeyi kapıyor.

işin aslı bu kalbi bir soru değil.

kadınsan sorun yok. evlenip açığı kapatıp yoluna devam edersin. erkeksen işin rengi çok değişiyor maalesef.

iş bul düzen oturt. askerlikti arabaydı. aylar yıllar geçecek.

kadınsan kısmına basit bir çözüm yazdım ama orada da benzer şeyler daha az baskıyla oluyor ve zaman tabi.

hepsi düzensiz hayattan olur. hayayı düzenli yaşamaya çalıştığınızda bunlar olmaz çünkü sizde onlara eşlik edeceğinizden sorun odağınız: çocuk evlilik falan oluyor. sonrasını bilmiyorum çünkü bende oralardayım.

Farkına daha geç varmadığın için mutlu olmalısın. Neticede bunları yazacak kıvama gelene kadar zaten bu haldeydin. Şimdiden sonra plan yapacaksın. Başkası olmaya çalışma ama, yani sırf plan yapıcam diye gidip bilmem kimin gittiği ülkede gönüllü işe girecem deme. Bugüne kadar kimdin, o üniversiteye başlarken mezun olunca ne yapmayı planlıyordun? Bunları düşün. Hiçbir şey kaçırmış değilsin, yaşam uzun. Bunların farkına beş sene sonra varmadın. Aferin. Millet evliyken falan da fark edebiliyor.

Daha önce elma yememiş bir insanın canı elma çekmez.

Araştırmalı, öğrenmeli, denemeli ve yanılmalısınız.

Sanatla ilgilenebilirsiniz. Karakalem, sulu boya, yağlı boya gibi farklı teknikleri deneyebilirsiniz. Hem sanat yapayım hem de sanatçılar kadar aç kalmayayım derseniz illüstrasyon öğrenebilirsiniz.

Ui/UX öğrenip hem güzel paralar kazanabilir hem de dribbble, behance, instagram gibi platformlarda paylaşımlar yaparak insanlardan beğeni geldikçe mutlu olabilir, işinizi tutkuyla yapabilirsiniz. Bu iki meslekte de okulludan çok alaylı mevcut. Özellikle de ui/ux'te.

En önemlisi rahatınızdan biraz feragat ederek hayatın gerçekçi çalışma koşullarına adapte olabilir, böylelikle gününüzü boş geçirmekten ziyade bir amaca adayabilirsiniz. Amacınız oldukça varlığınız, zamanınız, karakteriniz, attığınız adım, soluduğunuz hava anlam kazanır. Kendimden biliyorum bunu.

Mesleğim haricinde ideallerim var benim mesela fakat onlar olmasaydı dahi mesleğim bana başlı başına bir amaç sunuyor. Mesleğime adım atmadan evvel sizin yaşadığınız sıkıntıların hepsini çektim ben de. Fakat hayatın gerçek şartlarının amaçsız bir genç için hiç de pozitif koşullar sunmadığını anlamamla birlikte değişti çoğu şey benim için.

Son olarak, her ne yaparsanız yapın, kilit nokta sabırdır. Belki de tutkusuz değil, sabırsızsınızdır.

Cevabın sorunun içinde saklı aslında.
"İlla para kazanacam diye bir şey aramıyorum" demişsin.
Geçim kaygın olmadığı için bütün bunlar.

hazir para yiyicisiysen isin zor. kendine dert bulmalisin.

Jane Maryam

(git: )www.facebook.com

hem dinleyip hem seyredebilirsin.
seyretmek daha hoş olacak :D

www.youtube.com

open.spotify.com&ved=2ahUKEwiIqr_IvYfmAhU8RhUIHejnAyQQjjgwAHoECAUQAQ&usg=AOvVaw0RTPSEjqB8I6DtnyXFQFd2

Keane - Everybody's Changing

Aphex Twin - aisatsanA [102]

Plantronics tavsiye ederim.

kz zs6

kullanıyorum, çok iyi

yakın zamanda o fiyat bandında araştırma yapıp, sonunda sony wh-ch 510b karar verip aldım. (400TL)
memnunum, tavsiye ederim

Dixit ve Munchkin.

@kobhuzcu kız: belirtmemişim, dixitimiz var. şimdi munchkine bakıyorum. :)

codenames

uno

boardgamegeek.com
O zaman bir de bu, oynaması epey keyifli.

grup kalabalıksa town of salem'in çakması gulyabani çıktı. town of salem biliyorsanız onun neredeyse aynısı. imkanınız varsa orijinalini oynayın tabi.

www.hepsiburada.com

scotland yard: www.hepsiburada.com

Tabu, jenga.

decrypto

Eğer 5 - 6 kişi olacaksınız one night ultimate werewolf oyununu tavsiye ederim. epey zevkli.

bohnanza'da güzel oyun. Fasulye ekip, hasat ediyorsunuz. Bu da baya zevkli.

Power grid; elektrik dağıtma strateji oyunu. Kafa yoran bir oyundur.

exploding kittens; çıtır çerez bir oyun. kaç kişiyle oynandığını tam hatırlamıyorum ama gayet zevklidir. Çok fazla kafa olmaz. Kafa patlatan oyunların ardından
2 - 3 el oynanabilir.

Catan!

Trivial pursuitte cok fazla soru var. elbette ayni sorular nadir de olsa denk geliyor ama cabuk tukenecek bir oyun degil.

catan.

çok net catan.

her harita ayrı bir oyun, her seferinde farklı bir zevk.

catan'ı oynayınca diğerlerine bakmazsınız.

Biliyorum yazılmış ama Dixit çok güzel oyun be. :-) Ondan öte ben Risk'i çok seviyorum.

monopoly trivial tabu favorilerimizdir. Jenga ucundan azıcık denebilir.

boardgamegeek.com

Uzaklığa bağlı olarak Doğan Kaymaklı kadayıf diyorum.

şalgam

markette temizlenmiş şırdan ya da mumbar (içi boş) vardı ambalajlı, başka şehirlerde bulunmuyor. ilginç olabilir.

Şalgam tabiki

şoklanmış olarak satılan mumbar, şırda. hatta bir çok kebapçı uzağa görüteceğim diyin adana dürüm yapıyorlar.. içine soğan vs koymadan. ayrıca folyo ile sıkıca paketleyip veriyorlar.

Kerebiç
Mamül
En temizdir
Bir klasik olarak şalgam
İçi dolu şırdan ve mumbar taşınmaya gelmez. Anca boş alır buz aküsü ile taşırsın. Değer mi tartışılır. Adanalı olmayan herkes sallamış bir şey.

cezerye,kerebiç,mamül, şalgam, bandırma (cevizli sucuk), kuş yuvası, burma kadayıf, karakuş tatlısı, şırdan, mumbar, kebap, adana peyniri, sürk peyniri, maraş tarhanası, tatlı limon, meyan kökü, adana pidesi, adana lahmacunu aklıma gelen bunlar.Bunların dışında meyve - sebze'de alınabilir. Adana'da ki meyve sebzelerin lezzeti ve kokusu büyük şehirlerde satılanlardan farklı.

bana gönder ben de likör yapayım :(
www.taste.com.au

Buzluğa atılmaz. içinde su olduğu için su kısmı donar tadı gider.
Reçel yap bol bol. Bozulmadan taze halde koruyabilirsin.

yazın sade dondurmanın üstüne de dökebilirsin mesela.

mandalina suyundan şarap yapabilirsin. ben bayılıyorum.

az çok şöyle fermantasyonaski.blogspot.com

marmelati guzel oluyor.

dilimleyip fırında kurutabilirsin. kışın abur cubur niyetine yersin.

komuslarina ver tadimlik, goz hakki

bir kismiyla marmelat yap tarifi vardir youtube'da

mandalina suyu

Kabuğunu ayrıca reçel yapmak çok iyi fikir olabilir. Ya da bütün işin bittiğinde biriktirdiğin tüm kabuğu soğuk press'e yollayıp yağ elde edebilirsin. Kıymetlidir.

- @kablelvuku, ne demek, aramızda 1-2 kg mandalinanın lafı olmaz, adresini yaz göndereyim:) Link için teşekkürler.

- @kitik, dondurma üzeri kulağa harika geliyor. Teşekkür ederim.

- @babilbaligi, bir ay önce üzümlerimle deneylememiştim şarap yapmayı ama bu hiç aklıma gelmemişti. Umarım yüzüme gözüme bulaştırmam. Teşekkür ederim.

- @turbo sadık, teşekkürler, mutlaka deneyeceğim.

- @sir gawain, bu abur cubur fikrine bayıldım. Mutlaka yapacağım. Teşekkür ederim.

- @exlibris, varolan tek komşuma da 2 kg kadar olanlarından verdim. Bakıyorum, bazen arabayla gelip geçenler de dışarı sarkan dallardan topluyorlar ama ben tek başımayım ve yine de kilolarca mandalinam var :| Marmelat mutlaka deneyeceğim. Teşekkür ederim.

- @insan opusen hayvandir, tabii yaparım. Teşekkürler.

- @Etanglement, soğuk press harika fikirmiş, derhal araştırıp, yapacağım bunu. Kabukları mutlaka ayrıca değerlendireceğim. Teşekkür ederim.

İyi de diğer yangınların çoğunu (belkide hepsini) PKK üstlendi zaten kendi haber ajansı üzerinden!

Yangınlarla mücadele konusunda eleştirelim ama ormanları istihdam ile korumak pek mantıklı değil gibi.

Merak edip baktım, 22.342.935 hektar orman varmış. Safi orman ama diğer bozkır yayla filan değil. Onun hesabı ayrı.

Bir hektar 10.000 m2, yani 10 dönüm. Her 10 dönüme bir bekçi koysak, ki bir insan ormanlık alanda değil 10 dönüm 5 dönümü bile kontrol edemez. Bir dönüm ağaçlık alanda saklanan birini göremezsiniz ancak duyabilirsiniz.

Evet her 10 dönüme bir adam koysak yine 22 milyon küsür adam lazım bu iş için, hesabım yanlışsa düzeltin ama pek mantıklı değil.

Orman yasa/kanunları çok keskin arkadaşlar, yangınla tahrip olan orman alanları asla imara açılamaz.

Yangını geçtim, 1980 den sonra orman alanına kaçak ev yapanlar bile 2b yasasından yararlanamıyor mesela.

Adam 25 senedir ev yapmış oturuyor ama kaçak, imar ruhsat vs yok. Orası hala orman alanı yani, devlet ve belediye yüz göz olmamak için yıkmıyor ama çivi bile çaktırmıyor.

Önceki yıllarda çıkar orman yangını haberlerini araştırın netten, o bölgeleri uydudan kontrol edin şimdi. Hepsinin ağaçlandırıldığını görebilirsiniz.

Bu bir devlet politikasıdır, hükümet değil.

yerleşim yerlerine yakın ormanlar bu şekilde yakılıp suç birinin üstüne atılır genelde. 2 sene sonra oraya evler toplukonutlar vb dikilir. sorarlarsa terör örgütü yakmış dersin, kim nerden bilecek... benzer durumu çatalca durusu'da senelerce yaşadık. orman arazileri yakılıp yakılıp (yangın çıktı, yakmışlar, kundaklanmış vb diye açıklanıyor tabi bize) hemen aynı sene üstüne ev yapılıp yapılıp satıldı. yani orman yangını bolu'da yerleşim yerlerine 50 km uzak bir yerde olsa bir şekilde yiyeceğiz belki. ama terör örgütü neden pendikte orman yaksın, böyle böyle ülkeyi mi ele geçiricekler hevaller :)

Danışıklı dövüş olduğuna inanıyorum.

severim.

belinde sorun olduğu için kaldıramıyorsundur belki

yaptığın hareketten ziyade neticeyi düşünmeye çalış.

hayatın kendisi de manasız, kendi manalarını yaratmazsan..

so, derdini seveyim git o halteri kaldır.

Tamam. Evde mi olsun paket mi istersin?

Bu işten zevk almıyorsan hiç yapma boşuna. Yüzmeye git, evde barifks şınav çalış ama salona gitme.
Spor salonuna gitsen birkaç haftaya sıkılıp bırakacaksın çünkü.
Bu sporda gelişim görmek ciddi emek, sabır ve disiplin istiyor.
Olur da 4-5 ay düzenli gider, iyi beslenir, güzel bir programla çalışırsan vücudundaki değişimi görürsün. Sonra yavaş yavaş bağımlılık haline gelir.

sana aşırı hak veriyorum bir kadın olarak.

vücut geliştirme o uüzden bence, sadece spor yap dinç kalabilmek için. o kaslar falan sanıldığı kadar çekici değik.

amelelik değil, zevkli.

kaslar mojiziku için çekici değilmiş o kadar, bence de o yüzden vücut geliştirmeyi bırak. spor dünyası şokta. salonlar birer birer kapanıyor. mojiziku için yapılan tüm kasların yakılmasına karar verildi. tüh.

@der meister jfkdks, hasta yatağında yüzümü güldürdün sağol valla.

Ağırlık çalışmasına yerden al yere bırak/indir kaldır şeklinde bakarsan amelelik gibi gelebilir, evet.

Onun yerine, her hareketi mükemmele yakın yapmaya özen gösterirken, her tekrarda dahi vücudunda yarattığı etkiyi hissetmeye çalışsan? Böyle diyince bi garip oldu evet, ama anlatmaya çalıştığım şey şu, ağırlık idmanı aslında kendinle savaştığın bir süreç. Vücuduna karşı acayip bi meydan okuma. Hele ağırlıkları artırdıkça mazoşistçe bir zevk aliyosun valla hehe. Kadın olarak diyorum bak bunu, ben de vücut geliştirmeyi bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmezdim seneler evvel. Kilometrelerce yüzerdim falan. Maksat biraz güçleneyim diye bir başladım, şimdi bildiğin bağımlısıyım. İlk 3-4 ayı ciddi bir şekilde temel hareketleri ve etkilediği kasları, postürün nasıl olması gerektiği vb gibi noktaları halletmeye ayırdıktan sonra, emin ol aşırı zevk almaya başlayabilir, buna kendin bile şaşırabilirsin. Bakış açını değiştirip birazcık şans vermeye çalış, ha sonrasında da olmuyorsa olmuyordur herkes severek yapacak diye bir kaide yok.

herkesin aslında belli bir yağ kas oranına sahip olması gerekir. amelelik olarak düşünme. vücudunda belli bir kas oranı gereklidir ve iyidir. onun için uğraşıyorsun.

Bi zamanlar bana da öyle geliyodu. Ama değil. Bunun faydasını uzun dönemde görürsün, uzun dönemde zevk almaya başlarsın.

Sırt çalışıyosun mesela. Sırtında daha kas yok. O yüzden çalışırken kası hissetmen ve keyif alman çok zor. Ondan dolayı boş gelir. Ama zamanla kanatlar, göğüs, triceps oluştuğunda, latissimus dorsiyi, pec majörü çalıştırdığını net bir şekilde hissetmeye başladığında, üstelik hareketin mekaniğini sinir sistemine ezberletmiş olduğunda keyif almaya başlayacaksın.

Yoksa amelelik tabii. 22 delinin bi topun peşinden koşması gibi.

Kasların da çekici olmadığını söyleyenlere bakma.

Dolgun, kalkık kalçalar, dik göğüsler ne kadar çekici değilse kaslar da o kadar çekici değildir. Lol

Ağırlık antrenmanları bana göre her erkeğin yapmak zorunda olduğu antrenmanlardır. Zorunda. Bu sporun sana kattığı bedeni yeterliliği hiçbir şey veremez. Allahın bir lütfu bence. İyi ki var.

Eski California valisinin gencken soyledigi bi soz var pumping iron belgeselinde:
Hep agirlik basisimda, kaslara kan pompalar, bu penise kan pompalanmasi gibi orgazm hissi yaratir.

Haftada 2-3 gün compound hareketler yaparsanız hem minimum sürelik periyotlarla (haftada 2-3 saat) güçlenmiş olursunuz hem de kas iskelet sisteminizi geliştirerek ileriye dönük fıtık eklem rahatsızlıkları ihtimalini düşürmüş olursunuz.

Bunun dışında kas oranı belirli bir haddeden sonra vücuda ne yararlı ne de zararlı olduğu söylenemez. (Fiziksel bir iş yapmıyorsanız)
Sağlık için kolu 45-50 cm yapmak tamamen palavra. Sadece fiziksel tatmin, daha fazla güç isteği gibi kişisel arzulardan ibarettir.
Demem o ki dediğim şekilde çalışırsanız hem o hissi vermez hem de amacınıza ulaşırsınız.
Öte yandan sporların atası bence cimnastiktir :)

olur, ben beğenirdim. hatta yanına bir paket kahve ve çikolata da koy.

27 yaşında bir kadına sevimli kahve kupası almadan önce bir kaç kez daha düşünmeni öneririm. Bana yapılsa ben beğenmem. Daha özel, daha kişisel, daha klas bir şeyler isterdim. Maddi durumunuzu bilmemekle beraber çıtayı daha yukarda tutmanızı nacizane tavsiye ederim.

Pahalı bir hediye değil kastettiğim şey. Özel bir şey yapmanız. Mesela bir haftasonu kaçamağı sınav öncesi kafasını dağıtması için farklı bir mekana gitmek. Araba varsa günübirlik bir yerlere kaçmak, yıldızları izlemek, çok güzel bir yerde yemek yemek vb.

Atmosfer yaratmak en değerli hediyedir bence.

@medre Maddi olarak bir sınırım yok, kolye, çanta vs almak istemedim bu sefer, yoksa zaten başka bi şehre gidip güzel bir yerde akşam yemeği ve kahvaltı yapacağız, bunları ayarladım. Bunun yanında da işte bir hediye almak istedim, ki kendisi pahalı şeylere pek değer vermiyor zaten. Ama bu hediye olayını beceremiyorum. Biraz daha düşüneyim :) Eğer hediye fikrin varsa alabilirim :)

@beta version evet fikri aldım, biraz yaratıcılığıma kaldı )

@respect @pati tesekkürler bi karar vereyim )

@msb termos fikri mantıklı gelmeye başladı )

Bi kahvesever olarak kupa alinsa hosuma giderdi ama sicak tutacak termoslu bir sey daha da hosuma gider. Su siralar starbucks'ta guzel bi termos serisi var biraz pahali ama turkuazina hasta oldum resmen. Yanimdaki kiz arkadaslarim da bayilmisti. 130 tl civariydi sanirim.

Bence Starbucks ne kadar başarılı olsa da, ana akım yerleri -özellikle kıymetli birine hediye almak için- tercih etmemeye çalışın.

Kupa seti yerine lezzetli kahveler demleyebileceği, şık bir alet (sifon olur press olur amerikan press olur) alabilirsiniz. Kupayı da set olmasa da bir tane alırsınız?
Bir de stresinden kurtaracak bir uygulama, düzenli yapacağı bir şeyler ile tanıştırırsanız çok çok güzel bir hediye olur. Neticede herkes her objeye ulaşabilir ama birisi için fikir bulup ona hediye etmek paha biçilemez.

@etanglement çok haklısın, ben de gittim moka pot +kahve+1 kupa ile işi bitirdim bu saha güzel oldu teşekkürler :)

afyondan vekilime kaymak lazım

ankaralı turgut

mor ve ötesi - cambaz

youtu.be

Redd - masal. Klibi izlenince daha da anlamlı gelir.

youtu.be

Bariş Akarsu - Kimdir O

Manga&Gripin - Baba Mesleği

Yüzyüzeyken Konuşuruz - 2013

Rapçi Ozbi'nin birkaç şarkısı var. Popüler Fetiş mesela

www.youtube.com

www.youtube.com

Duman irezil

open.spotify.com

Duman dönek

Türkçe Rap:

Çağrı Sinci-Bebek www.youtube.com
Şehinşah-Yak Yak Yak www.youtube.com
Şehinşah-Sayın Türk www.youtube.com
Maestro-Semt İşi www.youtube.com
Jagged-Hırsız Var www.youtube.com
Hidra-Ezilmiş Çocuklar www.youtube.com
Saian-Kırmızı Çiçeklinin Öyküsü www.youtube.com
Sagopa Kajmer-Didaktik Kitaplar www.youtube.com

Ağaçkakan - molotoflu vodvil

Rashit

hocam polisten başka nasıl bi cevap yazılabilir ki ? bilemedim, ara söyle polise

Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14’üncü maddesinin yasaklar bölümü

“Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaktır

1-savcılığa şikayet edebilirsin
2-orman bakanlığının bir hattı vardı sanırım oraya şikayet edebilirsin

kiyiya vuran dildolar+1
pitbull bebeklere en iyi bakan köpektir.

şu anda onların başında olan şey eskiden dobermanların, kangalların ve rottların başındaydı.
dönem dönem katil köpek tanımı değişiyor.
bütün köpeklerde söylediğin içgüdüler var.
belli ki hayvan saldırgan değil, bugüne kadar öyle bir şey olmamış.

adama söyleyin, tasmalı dolaştırsın.
onun dışında hayvan bugüne kadar kimseye bir şey yapmamışken neden saatli bomba olsun?
parka rastgele ateş etmekle falan da aynı değil bu durum tabii ki

hayvan neden durup dururken yuvasından sahibinden ayrılsın, adam neden durup dururken sevdiği hayvandan olsun?
saldırgan pitbulllar bile gözü dönüp delirmiyor, kendine göre bir tehdit görünce saldırıyor.
adam müptezel ya da değil, neticede belli ki hayvanı dövüştüren hıyarlardan değil.
hayvan normal ev köpeği herhalde.
hatta belki yaşlı falan bile olabilir.
önce biraz araştır, endişelerinin yersiz olduğunu göreceksin.
biraz sakin.
aktif olarak dövüştürülmediği sürece pitbull da herhangi bir köpektir.

aynı zekadan bir kadın yıllar önce halka açık bir partkta pitbull' u tasmasız gezdiyordu, 3-5 ay derken bir gün çocuğun birinin nerdeyse kolunu koparıyordu.
(yıl 99 konya)

şahsi düşüncem risk mutlaka vardır, mutlaka birine saldıracaktır, belki 3 ay sonra belki 3 yıl sonra.

oncelikle ben pitbull sevdim tassaklarini siktim hic bir sey olmadi sen ne zalim bir insansin demek bir cozum degil. sorun da bu zaten. senin tassaklarini siktigin kopek bir cocuk aniden kolunu sallayinca isirabiliyor. bir cok kopegim oldu. kimisi cocuklarla cok iyi anlasirken durup dururken yoldan gecirmedigi cocuklar da oldu.

kisisel anektotlar burda gecerli olmuyor. bu kadar insan icinde sorun etmeyenler oldugu kadar tedirgin olanlar da olacak. bunlar da bilincsiz olarak pitbull icin tehlike olusturabilirler.

ustelik israrlara ragmen gerekli onlemi almayan bir kopek sahibi var burda. sanmiyorum ki direk gidip bre muptezel tasma tak demediler. usulunce ilettiler arkadasa. bu durumda bu arkadasin kopegine ve beraber yasadigi insalara saygisi olmadigi sonucunu cikariyorum.

oncelikle kopek sahibinin basina gelecek seyleri bilmesi ona gore kopegini korumasini beklerim eger gercekten kopege deger veriyorsa. inatla bunu yapmasi ise farkli. burda kopek sahibine de sorabiliriz eger biri sikayet etse de kopegin uyutulsa vicdanini etkiler mi diye?

Hayvan saatli bomba olmayabilir. Bir ırka tümüyle kötü demek gerçekten korkunç şeyler. Ama pitbull bebeklere en iyi bakan köpektir demek açık olarak yalan konuşmak. Koruma güdüsü çok üst düzey bir cins bu. Bu bebeklerle çok iyi anlaşır demek değil. Onları çok iyi korur demek olabilir belki. Pitbull savunacağım diye yalan konuşmaya gerek yok.

Hayvan saldırgan değil diyen de, köpeklerin hatta çoğu hayvanın kriz anlarını yaşamamış belli ki. Aslında tehdit olmayan durumları, tehdit gibi algılayıp saldırması çok mümkün hayvanlar bunlar. Pitbull'daki sorun, acı eşiğinin çok yüksek olması, karakterinin çok inatçı ve vazgeçmeyen bir yapıda olması ve çok güçlü olması. Golden'ın bile çenesini kitlediğinde açmak çok zorken, Pitbull'da bu az önce belirttiğim sözler yüzünden imkansızlaşıyor.

Köpeği başka insanların içinde tasmasız dolaştıran, köpeklerin kriz anlarındaki hallerini görmeyen insanlardır. Bir şey olmaz tavrının o kriz anlarında hiçbir işe yaramadığını gördü bu gözler. Elinde tuttuğu canlı saldırdığında, nasıl ayıracağını bilmeyen, hayvanları döverek ayırmaya çalışan gözler gördü. Tasmasız köpek gezdirmek, insanların arasına tasmasız bırakmak, net olarak ahmaklıktır. Pitbull da ise tasmaya ek, ağızlık da bulunmalıdır.

Araştırın diyen, bu konuda araştırmamış olunca komik oluyor.

Kişiyi uyarın. Aksi halde şikayet etmek zorunda kalacağınızı kibar bir şekilde belirtin. Şikayet etmek istemediğinizi, orta yolu ılımlı bir şekilde bulmak istediğinizi belirtin. Onun da haklı olduğunu söyleyin hatta. İletişimin gücünü kullanın kısaca.

kötüsünüz ya vallahi kötüsünüz. pes.
"kalabalıktan bir çocuğa saldırmıştı" desin diye tavsiye geliyor. bravo. fikrimi savunacağım derken kendinizi kaybediyor, haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

ha; pitbulu besleyen adam da kötü bu arada. hani biri şikayet etse polisin köpeğini elinden alıp barınağa koyacağını biliyor olmalı. bu neyin özgüveni. gösteriş olsun diye yapıyor muhtemelen. benim hayvanım olsa sırf böyle tatsızlık çıkmasın diye tasma takarım. yoksa anlatılanlara bakılırsa köpeğin kimseye bir zarar vereceğini düşünmüyorum. pitbulların böyle kötü şöhrete sahip olmalarının tek sebebi onları dövüş köpeği olarak yetiştirenler.

bu durum sadece pitbullarda değil her köpekte var. örneğin chihuahua diye bir köpek var hani sinirli, ona buna car car havlayan ama boyutu nedeniyle tehlikeli bulunmayan bir köpek. o köpeği de sakin yetiştirirseniz sakin oluyor. ama mal insanlar onun bu sinirli halini komik buldukları için öyle yetiştiriyorlar.

bence adama söyleyin, tasmayla dolaştırsın. tasma takmazsan şikayet edeceğiz köpeğini elinden alacaklar diyin.

ayrıca senin gibi düşünmeyenlere tik atmaman sığlık olmuş. herkes saygı çerçevesinde fikrini belirtiyor.

Köpegi tasmasiz gezdirmesi yasak, 5199 Hayvan Haklari Kanunu oyle diyor. 5 kiloluk kopek dahi olsa bu kanun boyle.

Pitbull zararsiz olabilir ama konu o degil. Hicbir kopek sizin bahsettiginiz sekildeki bir ortamda tasmasiz ve kontrolsuz dolastirilmamali.

Polisi arayip tam olarak hangi birime sikayet edebileceginizi sorun. Sanirim buyuk irk oldugu icin ayni zamanda agiz maskesi de tasmasi gerekiyor. O sart da saglanmadigi icin ekstra para cezasi kesilir. Ilk olarak boyle bir uyari gelsin. Devam ederse sitedekiler ile ortak hareket edip oyle sikayet edin.

Genelleyecek olursak, bu kopeklerin sahipleri sorumsuz, kopegi agresiflestirme egiliminde olan gerizekali tipler. O tiplerle olan deneyimlerden dolayi da soruyu soranin kopegi "tehlikeli" gormus olmasi normal. Buyuk cins kopegim var, kendi kopegimi de otobuse-trene agizlik ile bindiririm. Agizliksiz dolasan pitbull dolastiran biri gorursem aninda sikayet ederim. Bu tur kopekler besleniyorsa, kuralina gore beslenecek, bu kadar basit.

Öff pitbullu savunan insanlarda ciddi bir algılama problemi var. Genetik nedir bilmeyen cahillerin yazdıklarını geçersek eğer, şikayet et ve uyutsunlar. Vicdanım zarar görme ihtimali olan masum insanlar ve çocukardan yana.

Deli köpek seviciyim, köpek de aklım gidiyor, o kadar, ne olursa olsun toplum icin de o köpek tasmalı, sahibinin yanında olacak. tasmasız dolaştırmak istiyorsan çık dağa bayıra ormana sal yavruyu, atsın taklalarını. Ya da diyelim oralaeda da insan var sabah erkenden git, insan olmayan zamanlarda. Türü falan fark etmiyor. Cocuklar, insanların yanında köpek tasmalı olacak. Insanın bile koşullar altında nasıl davranacağıni evrensellestiremedik, hayvana koşulları bilmeden "yapmaz demek" dünyanın en saçma şeyi. Ha evde yetismistir, kendi cocuģuna, bebeğe tanıdıktır, sevemesi anlasması icin koşullamışsındır, ona bir şey demiyorum. Ama yabancı başka. Bir koku bile neler yaptırabilir. Birinin bir yerine zarar gelse, insan kopek sahibi olarak vicdan aģrısindan ölür. Kaldırılamaz yani, ihmale gelmez. Cevap, site yönetimi ve güvenlik görevlileriyle konuşmak.

1. pitbullar doğaları gereği saldırgan olmayabilir. ama pitbullar doğaları gereği ısırdığını kopartan güçlü çenelere sahip. istersen bununla ilgili ikiyüzelli tane kaynak bulabilirim. bulmama da gerek yok, biliyorsundur.

2. ayrıca sadece pitbull değil, sadece köpek de değil, insan dışındaki hiçbir memelinin insan gibi muhakeme yeteneği yoktur. bu hayvanların (insan dışındaki bütün memelileri kast ediyorum) içgüdüleri, akıllarından önce gelir. bazılarının öğrenme yeteneği daha fazladır. ama en öğretilebilir olanında bile "dur lan bunu yapmayım, yok bunu böyle yapayım" şeklinde muhakeme yoktur. içgüdüleri her zaman akıllarının önündedir. öğrenme denilen şey de aslında öğrenme değil, şartlı reflekstir. bu da biyolojik bir gerçektir. kaynak istiyorsan darwin'den, pavlov'dan falan girip başlayalım.

yahu hiçbir canlı doğası gereği saldırgan değildir aslında. memeliler dedik madem, memelilerden gidelim. aslan da doğası gereği saldırgan değildir, ayı da saldırgan değildir. durup dururken saldırmaz hayvan. ne dedik, içgüdü dedik. açlıktan seni yemek olarak görür, gelip yemek istediği için saldırır. kendi alanına tecavüz ettiğin için düşman olarak beller, alanını korumak için saldırır. her hayvan (ya da her memeli) içgüdüsel olarak, düşünmeden, muhakeme etmeden saldırması gerektiği bir durum fark edip ona saldırır.

hayatında hiç kedi görmemiş bir köpek bile ilk defa kedi gördüğünde onu kovalama isteği içine giriyor. hayatında hiç köpek görmemiş bir kedi bile köpek gördüğünde "bu ne lan" demiyor, kabarıp tıslıyor. gurbanolduğum yüce rabbim öyle yaratmış işte. doğuştan bunlar kodlu geliyor hayvanlarda. birlikte yaşayanlar da birlikte yaşamayı sonradan öğreniyorlar.

o yüzden saldırgan mıdır, doğası gereği bilmemne midir diye uzun uzun yazmaya gerek yok. saldırgandır veya değildir, ama kesin olan, gerçek olan iki şey var.

1. o bir köpektir ve köpek içgüdülerine sahiptir. o içgüdüyü bızıklayacak en ufak bir harekette "dur bi dakika ben buna kızmayacak şekilde yetiştirildim, buna kızmamam lazım" diye oturup düşünmez, içgüdüsü ağır basar ve saldırır. bunun ne olduğunu da anlamazsın.

2. çok güçlü bir çenesi vardır, kaptı mı kopartır.

sadece ve sadece kendi belirlediği alanın içine girdiği için koruma içgüdüsüyle saldırabilir.

o yüzden pitbulları "saldırgan değildir" diye savunmak yerine köpeklerin (ve insan dışındaki diğer memelilerin) birer insan olmadığını, insanlar gibi muhakeme yeteneklerinin, düşünme yetilerinin olmadığını, içgüdülerinin ağır bastığını kabul etmek gerekir. her an hangi içgüdüyle neye kızıp saldıracaklarını da bilmek pek mümkün olmadığından pitbull veya golden fark etmez, tasmayla dolaştırılmaları gerekir.

''Bu gerizekalı beyinsiz ... kıt beyinli uyuşturucu müptezeli bir serseri'' diye tanımladığınız kişi sizin hakkınızda hiçbir şey düşünmüyor.
Sizi tanıdığı kadarıyla da bu seviyede şeyler söylemeycektir. Siz ise ne kadar haklı olduğunuzu yeterince gösteremiyormuşçasına karşı taraf hakkında kendi içinizi çok net yansıtan şeyler yazmışsınız.
Sözkonusu şahısla ikili iletişime girmeye çalışmadığınız belli. Bütün memleketin komşusu ile konuşmamasının sebebi bu zaten 'yaftalamak'. Siz de buraya sığınıyorsunuz şikayetvar.com yerine. ''Belki köpek korkusu taşıyan başka cahil insanlara rastlarım, bana destek çıkarlar'' diye durumu güzelce süsleyip anlatıyorsunuz. Sonra eleştiriye açık bu gönderinize verilmiş en güzel yanıtlara saldırıyorsunuz. Tek istediğiniz onaylanmak. Yoksa tavsiye alsanız da harekete geçeceğiniz yok. Bu belli bir şey. Pasif davranıp olayın kendiliğinden sona ermesini ya da başkasının çözmesini bekleyeceksiniz. Alın size sizin tarzınızda çözüm.

pitbull gibi bir hayvanın zararsız, masum olduğunu iddia edecek kafalara sahip olanlara güzel bu dünya. aynen, diktatörler de esasında demokrat adamlar. kendilerine tehdit algılamadıklarında hiçbir zararları yok kimseye.

semt pazarlarında uygun fiyatlı beyin satışına geçilmesi lazım acil.

Tıpkı sözlükte olduğu gibi burada da yaygın bir pitbull-sever terörü hakim ve ısrarla kendi argümanlarının bizim öne sürdüklerimizden daha hakkaniyetli, iyimser ve de adil olduğunu düşünüyorlar şaka gibi. Belinde AK-47 ile gezen, uzun sakallı ve sarıklı abiler de kamuya açık alanlarda ellerini kollarını sallayarak dolaşsın mesela, sonuçta onun da makul(!) bir açıklaması olacaktır.

Her neyse, değil pitbull, normal, ortalama bir köpeğin bile park gibi, cadde gibi halka açık ortamlarda sahipsiz dolaşması hiçbir medeni batı ülkesinde kabul dahi göremeyecekken bizim über düşünceli anadolu çomarları bu konuya da bir çıkış yolu bulmuşlar: "herkes pitbulları sevecek aksi taktirde parçalanırmışız sahiplerinin de desteğiyle."

eğer pitbull aşılı, karneli,çipli ve kısır ise isterseniz allah'a şikayet edin yine de hiçbir şey yapamazsınız.

eğer değilse de belediye el koyar, hayvancağız sonsuza kadar barınağa kapatılır.

buna razıysanız şikayet edin.

ek: pitbull veya japanese tosa gibi yasaklı ırklar içgüdüsel olarak saldırgan değildir. herhangi bir hayvanı saldırgan yetiştirirseniz saldırgan olur. yeleli arslanı bile evccilleştirebilirsiniz. bilip bilmeden "pitbillir diğisi giriği sildirgindir." diye atıp tutmayın.

Tarım Orman Bakanlığı'ndan yerel hayvan koruma görevlisi veterinerlik öğrencisiyim. kesin bilgidir.

Bakin anlamadiginiz ya da anlamak istemediginiz bir nokta var:

Hayvanin insanlari isirip isirmamasi, isiracak gibi olmasi, isirma ihtimalinin yuzde kac oldugu, genetiginin isirmaya meyilli olup olmamasi, yetistirenin duzgun yetistirip yetistirmemesi, oyle ya da boyle o hayvan bir sekilde isirdiktan sonra neden sonuc iliskisini cozumlememis, sucun kopekte/sahibinde/isirilan adamda olmasi falan bunlarin hepsi baska konu.
O kopek hicbir zaman isirmayacak diyelim. Ben kopekten korkan bir vatandas olarak bu kopegin beni isirmayacana dair bir teminatla karsilasmis degilim. Kopegin isirmamasi sahibini kopek birini isirana dek sucsuz kilmaz. Kopegin genetigi asiri minnos olup asla isirmayacak olabilir, bunu sen biliyorsun ben degil.
Kopek sahibinin etraftaki insanlara bu korkuyu yasatmaya hakki yok. Ayrica bir sekilde isirirsa bunun geri donusu de yok.
"Bu hayvan saldirgan degil" argumani hicbir sekilde gecerli bir savunma degil. Bu sav %100 dogru bile olsa.

Hayvan seviyor, kopeklere bayiliyor, pitbull cinsi de ozellikle sevip sempati duyuyor olabilirsiniz. Ama kendinizi baska insanlarin yerine koymaniz olaya adil bakmaniz lazim. Pitbull seviyor olabilirsiniz, bu seviginizi diger insanlarin kisisel hak ve ozgurulukleriyle cakismayacak cercevede yasamalisiniz.

ozetle @kiyiya, @blatta, tamamen haksizsiniz bu konuda.

polise ve şikayet edebileceğiniz her yere şikayet edin.ama büyük ihtimalle sonuç çıkmaz.
ağızlıkla gezmesi gerek. internetteki pitbull saldırı videolarının çoğunda pitbullar zaten tasmalı ama bir önemi yok. bi defa çenesini kitledikten sonra sahibi de o köpeği durduramaz. size tavsiyem yanınıza sustalı gibi bir bıçak alın. herhangi bir saldırı durumunda boğazına saplayın. internetteki pitbull sevicileri hayvanat bahçesine gidip timsah sevseler onun da evcil hayvan olarak beslenmesini savunur. akıl sağlığı yerinde değil bunların.

Tatavaya gerek yok şikayet et geç.

Haberlerde vardı geçen sene bu pitbullardan biri çocuğun tekinin ayağını kapmış bırakmamış. Esnaf koşmuş su dökmüşler falan ama bırakmamış tabi. Sonra esnaflardan biri bıçağı kaptığı gibi 2-3 tane sallamış köpeğe öyle bıraktırmışlar. Haberde köpeği tedavi eden veterinerle konuşuyorlardı, kadın ''O esnafı şikayet edicem'' diyordu :DD Çocuğun ayağı, canı falan hiç önemli değil tabi.

Tatava yapmadan şikayet et, eğer can güvenliğin tehlikedeyse yine tatava yapmadan o esnafın yaptığını yapmak gerek.

E 29

Godoş olmadığım için izin vermem.

(bkz: nasıl godoş oldum)

encrypted-tbn0.gstatic.com

Şimdi geniş diyenler olacak, sevgilime güveniyorsam (ki güvenmediğim kişiyle sevgili olmam) arkadaşını da tanıyorsam ve niyetinin bozuk olmadığını düşünüyorsam iyi tatiller dilerim :) dostun kadını erkeği olmaz.
31 k

Öncelikle siz cinsiyet ve yaş belirtseydiniz keşke. Şimdi bir kaç husus mevcut. Geniş ya da godoş, gavat, alagavat değilim. Ancak burda ki önemli hususlardan biri sevgilinizin tutumu. Tabi gideceğim sanane tarzı bir yaklaşımı mı var, ya da "biliyorum gitmemi istemiyorsun ancak çok önceden ayarladık vs" mi diyor ? Ayrıca siz o şahsı tanıyor musunuz ? , tanımıyorsanız tanışın. Belki kanınız kaynayacak. Ne kadardır arkadaşlar, uzun süredir samimi arkadaşlar mı gerçekten. Karşı cinsin sevgilisi var mı ?.

Ayrıca, siz tanışmadan önce gerçekleşen bir durum için iptal etmesi mantıklı değil. İlişki süreniz ne kadar ?, size ne zaman söyledi, Sizin için önemli olan aynı oda olması mı ? ayrı oda olsa bile aynı turda olduktan sonra oda farketmiyor gidip gene aynı odada yatabilirler.
Cevaptan çok soru sordum ancak bu durumlarında önemli olduğunu düşünmekteyim. En azından aynı durumda ben olsaydım bunlar çerçevesinde değerlendirirdim.

E 27

gider.

e 30

Gidebilir. K 34

1 yil sonrasina ayarlamamistir herhalde. bu durumda iliski yeni.

karsi cins arkadasi olabilir sevgilimin ancak bu kadar yakin bir arkadasligi ben kabul edemem. ben zaten onun hayatinda yeniysem ben ayrilir gecerim. para odemis ayarlamis. ne olacagimiz belli degil iptal et diyemem.

mumkunse ben de ayarlar onlarla giderim. degilse de asla dayanamam ayrilirim.

cok genislik oluyor bu. boyle insanlar nasil sevgili yapiyor da guvenilmelerini bekliyorlar anlamiyorum.

ben kadinim ve daha once aldatildim. artik hic kimseye guvenmiyorum. bu kadar yakin oldugum 1 tane bile erkek arkadasim yok.

28 k

İlişki yeni ise ve karşı cins tanıdığım güvendiğim biri ise bişey diyemezdim heralde. Güle oynaya yollamazdim ama gitme de diyemezdim galiba.

Şimdi önce açık olayım, böyle bir tur söz konusu ve ben değil de o gidiyor öyle mi?! Onun yerine benim gitmem için her türlü psiliği yabarım bir kere, rüşvet teklif ederim, ben gideceğim sana ne oluyor derim (*-*). Baktım başarılı olamıyorum gitsin, ne yapayım. Hayır sorun benim için kiminle kalacak, ne olacak değil ki. Bne giddemiyorum güzelim tura. Pis ya. Bak bi uyuz oldum şimdi içten içe sevgilime. Cevap: gider. Kadınım.

Bence sakıncalı durum. Non refundable ise bile sağlık raporu ve ısrarla iptal ettirmeye çalışılabilir.

Erkek 25

Asla izin vermem. Arkadaslik ve dostluk sinirlarini asmis bi iliski. Tamamen keyfi bir durum.

Gavat olmadığım için karşı tarafa parasını verir sevgilimle beraber giderdim. Kabul etmezse sevgilimi göndermezdim,giderse ayrılırdım.

ilişkiden önce ayarlanmışsa gitme demeye yüzü olmamalı insanın, izin vermem diyenler falan çıkmış bi de. benim sevgilim izin vermiyorum dese sana mı sorucam hödük derim mesela.

sevgilim güveniyor ve aynı evde defalarca kalmışsa benim için hiç sorun yoktur. bu kadar yakınsa zaten tanıyorumdur elemanı. tehlikeli olduğuna dair bir ibare yoksa(ki varsa gerekli aksiyonu önceden almışımdır) hiç problem etmem.
28/E

Yine ilkel kabile insanlari bir araya toplanmis :)

Kendisi isterse gider, benlik bir durum yok derdim.

E 32

k 25 gider ama geldiğinde beni göremez :)

İki dost oldukları kadar sevgilisi olmayan iki insanın ayarladığı bir tatil olarak da bakabilirdim olaya. birlikte ilk tatilleriyse Belki o tatilde aralarındaki arkadaşlık boyut değiştirecekti, bilemeyiz şeklinde kötü niyetli düşünebilirdim. İsterse gerçekten kardeş gibi olsunlar çok hoşlanmazdım durumdan.

Ayrıca Tatili Yıllar önce ayarlamadıklarına göre yeni bir ilişkideyiz demektir. Çok eski olmayan bir ilişkide ne Arkadaşını ne de sevgilimi çok iyi tanıyorumdur zaten. Ne de böyle streslere değer. O yüzden Çözüm bulunamıyorsa hiç uğraşmaz ayrılırdım.
26 K

çok düz mantıkla bir şey olacağı vardıysa şimdiye kadar olurdu zaten. kendi adıma karşı cins arkadaşımla tatile gittik, yalnız kaldık, vs. kendi adıma sorun görmem, bir süre içim içimi yer ama bu benim problemim. 38 e