Ayıp etmiş evet. Nelediyeden ruhsat alıp otobüs hattı işletiyorlar dünyanın parasını kazanıyorlar. Arada binen 3-5 ücretsize çemkiriyorlar. Anneme de yapmışlar. Denk gelsem ben de şikayet ederdim.

Sen belediye imkanlarıyla rahat rahat yolcu alıp paralarını yiyorsun. Şahsi bi işin değil ki o. Belediye taşıdığın şu kadar yolcu için şu kadar oara alacaksın diyor. Şunlar için de almayacaksın diyır. Karlı bir iş ki hatlar trilyon fiyatlarla el değişiyor. Söylenmesi çok ayıp

şikayet etmek için hafif bir olay ama şoför hıyar, orası çok net.

terbiyesizlik. net. kardeşim sen şöförsün işine bak. kapı açılmıyorsa git servise çemkir. patronun o ihaleyi alıp o işe girişirken o maliyeti yapmak zorunda yaşlı insanlara kart verilmesi olayı dün uygulanan bi şey değil. müşteri otobüs hakkında şikayette bulunuyorsa da ya ilet yetkililere ya da müşteriyi kibarca yönlendir. şirketin mali hesabı sana mı kaldı dingil?

zgrydn a katiliyorum, sikayetlik bir durum degil ama sofor ayip etmis.

çok ilginç ya, bunu geyik olarak gören sadece ben miyim? adam "gülerek" söyledi yani. "sen de hiç paket almıyorsun yav hep bizden otlanıyorsun" diye takılan bir arkadaş gibiydi ne bileyim.

ayıp falan ettiği yok.

65 yaş üstü bedava olduğundan beri yaşlılar amına koyuyor istanbul'un.
ora senin bura benim geziyor.
sırf öylesine otobüse binip inmeden geri gelenler var.
lakin çok pis laf koymuş.
bence ücretsiz olmamalı.
1 tl olarak ücretlendirilmeli en kötü.

tınlamalık bir olay değil bence. bazı yaşlılar da işin bokunu çıkarıyor. tek durak için otobüse binenler, tüm şehri dolaşmak için otobüse binenler var. ee tabi aralarında gerçekten işi olan da vardır bilemiyorum.

Ayıp ettiği yok. Sadece işgüzarlık yapmış. Ona alınıp şikayet edeceğiz diyenler daha da işgüzar. Amk kompleksli ezikleri.

şikayetlik bir olay, şöförlüğünü yapacak, işi bu.

Haklılar gayet de. Akbil dediğine göre İstanbul sanırım. Ankaralıyım, yeni Adana'ya tanıştım ve yaşlılar ortalığın bir tarafına koyuyor afedersin. Terör estiriyorlar otobüste, ücret ödemiyorlar, çirkefler, kızma eşiklerinin 30 katı gürültülüler...

hahaha abi bence komikmis ya. eğlenceli şoför bulmak zor artık İstanbul da :D

baba annemle nasıl tanıştınız??
power bankin ucunu saldım yavrum... ;_;

1 ila 1 bucuk gun arasi bekle atmazsa atarsin. Yalniz okurken o kadar samimi geldi ki sarilip vayy karsimmm diyesim geldi.

Lan çok iyi fikirmiş kablonun ucunu göndermek. Şaka değil ciddi söylüyorum. Biraz bekle hemen acele etme. Yarın atarsın.

Yarın atarsın "şarjın bitti mi" diyerek

senin sevgilin yok muydu evladim?
cevap: o mesaji bekleme gelmez, yazacaksan sen yaz.

;) çok iyi tanışma hikâyesi sevdim. Bence olayın etkisi sogumasin kız su an baya etkilenmistir. Yarın falan mesaj atın.

tam bir duyuru nick uyumu olmuş :D kardeş bence karşıdan bişey bekleme. sen gönlünden geçen adımları at derim. o da isterse sana meyil verir zati.

yılan gibi kablo sallamak da değişik bir kafanın ürünü.

ilk mesajı sen at ondan bekleme :)

demek ki neymis yanimizda powerbank tasimamiz lazimmis.

bu arada hemen mesaj atma. nasteddinhoha +1

Powerbank virali beyler, inanmayın. Gittim 2 haftadır yanımda taşımadığım powerbankımı çantama koydum, yolda lazım olur belki, kısmet.

Asus 10k mah powerbank siparis ettim ben de lanet olsun durduk yere borca soktun kardes.

Madem yılan gibi kabloyu uzatma yetin var, burada bunu sorman hata bence, sen punduna getirirsin, bence ama cmt'yi. bekle ses çıkmazsa öğleden sonra stratejik bir saatte ara. Sonucu da yaz buraya da millet merakından çatlıyor sonra.

şarZ lazım mı abla yaz. dönerse senindir ;_;

powerbank'i fulledim lazım olursa ara beni de :D hiç bekletme mesajı yolla...

telefonunu nasıl aldın o kısmı anlamadım ? :)

Kos lan mevzu var!
Tabii ki sen atacaksin. Yarin atarsin. Yarin at.

umarım o bela sevgilisi filan değildir :) bu tür durumlarda (hiç yaşamadım gerçi) hemen mesaj atmamak iyidir, görmemiş gibi. bir-maksimum iki gün bekle. akşam at, gece de atma bence. ne bileyim.

vay şerefsiz. at mesajı hemen.

3 gün kuralını uygula.

"Power bank in kablosunun ucunu koltuğun kenarından arkaya doğru saldım"

abi koptum ya, bu kadar keyifsiz olduğum bir günde hem de... eyvallah :)

harbiden ya noldu bu iş?

abi kabloyu saldım ne ya?

alşsdkfaşlskdfaskdfiasfaskdf

telefon numarasını vermişse mesaj atma fakir gösterir.. ara direk..

haha süper olmuş, yarın mesaj at bence.

Ama kabloyu salmak nedir abi ya alsfjskaldf :D ben olsam dönüp direkt söylerdim powerbankı verirdim herhalde ama seninki daha komik ve dolaylı :D tatlı olmuş.

@dedim dedim de kime dedim

abi kızla dolmuşta tanıştık zaten daha fazla nasıl fakir olabiliriz hahah

hacı sonuçta işin düştü bindin dolmuşa.. olabilir yani.. yanında powerbankle dolaşan adamsın.. ara sen ara.. benim anlamadığım tel numarasına hangi ara ne muhabbetle aldın? yine lazım olursa getiririm ben, salarım yine kabloyu falan mı dedin?

aksdlşasksdkasfkasfkaldkfi

şaka tabi bunlar.. hayırlısı.. :)

ahasdhadhahdahsdahs ağzımdan tükürük saçarak güldüm yeminlen :D
bu nasıl bir olaydır abi. kafamda canlandırıp gülüyorum hala :)

çok çapkınsın dostum, çok :D

not: sakın silme, ben bunu okuyup okuyup güleceğim moralim bozulunca. şarj kablosunu gıdım gıdım saldın ya :)

hiç gülmem sanıyordum. favorilere ekledim silme lütfen. o sana yazsın teşekkür falan etsin. olmazsa sen yaz zaten.

" Power bank in kablosunun ucunu koltuğun kenarından arkaya doğru saldım. Adeta bir yılan deliğinden çıkar gibi kablo koltuğun kenarından arkaya ilerliyor böyle gıdım gıdım. Baya bi ilerlettim kabloyu, "

bu ne ya (:

bayildim. sizde bu zeka varken bence burda sormaniz hata. devami gelir de yazarsiniz umarim:)

"Eşkıya filminde Tarlabaşındaki Kısmet Tamirhanesine mal dolu çantayı götüren Şener Şen gibi bakıyorum kızın suratına"

adres ver, sana bir sey gönderelim:
www.cablematic.de

hayal gücünün genis oldugu kadar, kablon da uzun olsun.

3 gün kuralı +1

vay vay vay çantaya pardon kabloya bak...

Demek yılan gibi sokulmaya devam etmekte kararlısın, bırak müziği falan da kral kobranın çiftleşme taktiklerini hafızana kazı, elbet yararını göreceksindir. Çok uzatma da olası rakiplere aman verme yiğidim.

haftasonu yemeğe çıkarıcam.

ben bir kadının karakterini tavuk döner yerken çözerim.

Randevuda hoşlanılan kıza karışık kuruyemiş kasesi testini uygula.

uzaktanda olsa takipteyiz
hadi aslansın kaplansın
mutlu mesut olmak seninde hakkın :)

tanışalı neredeyse bir ay olacak.
hikaye nasıl devam ediyor?

1 hafta zor dolmuş babacım? başkasının seksiyle mi zevk alıyorsunuz anlamıyorum.

Ballıymışsın hacı. samimi buldum seni. kolay gelsin.

Son durum nedir

kablo ucu uzatmak nedir, sen nasil bir psikosun aga?

hala mesajini bekliyorum

hocam noldu bu mevzunun sonucu?

peki ya kızın sevgilisi varsa ve ona ulaşabilmek için deli gibi şarj ihtiyacı varsa?
(işte bunlar hep fakirlik amk şlaskşlasdkasd)

@kivanc1

duymadın mı çocukları oluyor yakında...

daha yeni okudum ve favorilere ekledim. powerbank taşırsın, şarjı bitene uzatırsın filan ama bu olay bambaşka olmuş :)

harika olmuş.

harbi durum ne peki şimdi? evlendiniz mi?

sırt çantamda yıllarca onca malzemeyle dolaştım ben de. eh birkaç kişiye yardımcı olmuş oldum sadece.

her sene altyazı mı geçeceksiniz?

İlk defa okudum, noldu kızla?

Git be devilred densizce soru soran olursa da sizene la yapraam de. Icinden de en azindan.

git tabii ki. her gitmediğin gün gitmen biraz daha zorlaşacak ve sonuç olarak da öyle ya da böyle gideceksin. o yüzden daha fazla zaman geçmeden bir an önce yap.

@floydian

öğrenci möğrenci olsa sıkıntı sebebi denir de hocalar olunca onu demek de zor.

git de rahatla.

bildiğin asosyalsin la sen
gidemezsinki. herkesten çekinirsin. sorulardan, insanlardan, nizamiyedeki güvenliklerden her şeyden çekinirsin. senden bi cacık olmaz. ciddiyim.
istesende gidemezsin zati.
internetten bi film indirde yarın izlerisn en iyisi.

git yahu niye gitmiyorsun?

gitmezsen daha kötü olur evet. gidince daha kötü olmayacağına eminim.

git

Yuzlesmekten korkma nolursa olsun insanlari biraz kucumsemeyi dene bu biraz kolaylastirir cekinceni bence. Bi de yuzlesmek cesaretini arttiracak sonunda garip bir haz alacaksin.

@etna

yazdıkların ters psikolojiyse etkili değil, düz psikolojiyse gerçekçi değil. hani başkaları da görüp de ters psikolojiye abanmasın diye diyorum.

"gitme kal" diyemedim

Git, sonra gerisi gelir.

Gittim! Hiç de kötü geçmedi. Desteğiniz için teşekkür ederim!

bi anlık sinirlenip gemileri yakmak sanırım. en temizi hiç hissettirmeden, başlık falan açmadan bırakmak. o zaman geri gelsen de kimse "niye geldin, hani bırakmıştın?" diye sormaz :)

İlginin dayanılmaz çekiciliği.

Burayı bir alışkanlık, öyle ya da böyle bir zaman geçirme aracı, bir iletişim ortamı ve hepsinden öte bir ihtiyaç olarak gördüklerini düşünüyorum.

Ha duyuruyu terk edip aynı nickle geri dönenler, ha başka nick alıp tanınmamaya çalışanlar hakkında aynı düşünceye sahibim.

Aynı nickle geri dönenler en azından kendi kararının bir şekilde arkasında dururken - bu karar ayrılma kararı sonrası dönmek de olsa- farklı zilyon tane nickle burada takılanlar hakkında düşüncem aynı değil. Ortamdan saygı ve düzey beklerlerken düzensizliğe katkıları olduğu kanaatindeyim, dolayısıyla hayır, sempati beslemiyorum.

Ha, şu var, anonim takılmak isteyebilir, hakkıdır. Ancak burada eski üye olup da veyahut buraya bir şekilde yolu düşüp de, o zamanlardan kafasına taktığı insanlara gelip yeni nickle saldırmak veya ortamı kokladıktan sonra yeni hesap alıp trollemek işin çirkin tarafı bence.

ben bi kere ara vericem diye yazmıştım. asla "duyurunuz batsın ulen!" diye değil de, insanlar bana destek olsun diye. hani olur da görürlerse buralarda cevap yazdığımı, duyuru açtığımı, uyarıp beni teşvik etsinler diye. o aralar işim gücüm sıkışıktı, projelerim vardı tamamlemem gereken. kimse destek olmadı amk :((

ama öteki türlüsü, bence: ilgi çekici olmak
kenmaksan.rehberalem.com

duygusal pezevenkler diyorum ben

@dude; ben sayıdırıp gidenleri kastediyorum senin alınmana gerek yok.

efendi efendi veda edip sonra pişman olur dönersin eyvallah, ama giderken "hepinizden tiksiniyorum buradaki herkes seks peşinde koşuyor, duyuru kızları çok kezban, seviye düşük, sorulara tatmin edici cevap gelmiyor, erkekler her gün taciz ediyor (özellikle bunu söyleyen yaşlı bir kezban vardı, gidiyorum dedi gidemedi)" deyip duyuru ve buradaki insanları yerden yere vurduktan sonra tekrar gelir burada takılmaya devam edersen bu evet tükürdüğünü yalamak olur. ortam aynı, seviye aynı, kullanıcılar aynı, neden bu seviyesizlikte takılmaya devam ediyorsun o zaman?

Loser dolu buralar.

İlgi orospusu olduklarını düşünüyorum ben. Ki böyle yapanların genelde bu karakterde olduğu duyurudaki veya sözlükteki mevcut hallerinden de çok belli oluyor. Ha mesela sessiz sedasız gidip 3 ay sonra geri dönenler de var, onlar ne güzel insanlar işte.

ilgi çekmek+1 de diyeyim ek cevap olarak. Genel itibariyle ''Ben gidiyorum.'' duyuruları açmak mantığıma yatmıyor.

Madem sevmiyorsun burayı, madem şikayetçisin, çeker gidersin veya çözüme katkıda bulunur, buranın sevmediğin ortama dönüşmesine engel olursun. İspiyon yaparsın, başkasının duyurusunun altına işeyenleri uyarırsın, kendin bu hareketleri yapmazsın vb.
Ha, şikayetçi isen duyuru açıp ''Ben gidiyorum.'' demek ''kısmen'' mantığıma yatıyor; derdin var ortamla, ifade etmek istiyorsun; ama bu noktada da sevmediğin dolu insana veya ortamın kendisine atarlanmak neyin nesidir? Zaten sevmiyorsan insanlar da sana bayılmıyor demek ki.

Git arkadaşım, bize ne?
Samimi olduğun birkaç insana özelden mesaj atıp ben hesabı kapatıyorum canlar yazarsın, istersen iletişim bilgilerini verir hesabı kapatırsın.

gitmek istiyorsa gitsin gelmek istiyorsa gelsin arada olur öyle bizim kapımız herkese açık

Kim olduğunu bilmediğim insanlar çıkıyor yok ben bırakıyom diyor, yok geri dönüyom diyor. Ee bana ne? Bırakıyosan bırak niye ilan ediyon. Çok da umurumuzdaydın. Kimsin ya... Bırakmak nedir, çıkış yapar bi daha girmezsin.
Çok önemli insan sanki de davulla zurnayla uğurlanacak. Özetle bu bırakma olayını çözemedim ben.

Salak salak hareketler diye düşünüyorum. Çünkü banane onun yazmak istemediğinden, sıkıldığından vs vs.. Kendini nimetten sayıp vedalar bilmem neler.

Iyy tam mallık.

fikri değişmiş diyorum geçiyorum. çok ilgilendirmiyor beni, o yüzden bir saat onlarla ilgili tanım kasmıyorum.

not: hesaba ihtiyacı olan varsa özelden yazsın ucuza ayarlarım bir şeyler :D böylece insanlara dert olmazsınız. seçme nicklerde fiyat artar...

bu arkadaşlar duyuru'ya ve kendisine haddinden fazla anlam yüklüyor.
gideceksen git, ara vereceksen ver. bunu duyurmana gerek yok. kimse sen gidiyorsun diye özel birşey hissetmeyecek, yazdığın veda metnini okuyup okuyup içlenmeyecek.

– "ben gidiyorum." "beni de yendin duyuru." "hepiniz sahtenisiz, yozlaşmışsınız, daha fazla dayanamayacağım."
– la s.ktir git anasını satayım, sen kimsin. ne yapalım yani gideceksen. tarikat şeyhisin de müritlerine mi veda ediyorsun nedir yani.

bunlara kızmıyorum, kınamıyorum da.

hakkaten var mı böyle insanlar ya. komikmiş:)

benim bu. bırakmıştım 3 yıl önce sanırım. yeni geldim işte. yine bırakırım.yine başlarım. ikiside benim kararım.

ama geride kalanlara demedim bir şey..

moderasyona kızmıştım. değişmiştir 3 senede heralde. yeni geldim. değişmediyse de yine bırakılır, benim buraya muhtaç olduğumdan daha çok burasının bana(sana) ihtiyacı olduğunu kabullenmeli. bir sorar 5 cevaplarız çünkü.

Duyuruyu bırakıp geri dönmek değil de bunun için duyuru açmak aşırı saçma. Yokluğunu fark edecek, muhabbetinin olduğu insanlara mesaj atarsın da herkesin gözüne sokmanın bir anlamı yok. Insanlar burayı kişisel blogları sanıyorlar herhalde.

Facebook hesaplarını dondurup dondurup açan tipler bunlar. İlgi orospusu+1

Kalorisinin yanında çok fazla şeker içeren ürünler onlar. Hiçbir yararı da yok. Önerim maden suyu içmen. Mesela ben tek başına içerim ama içine biraz limon damlatıp içenler de var.

İçilmemeli. Limonata haftada bir sıkıntı yapmaz diye düşünüyorum.

İce Tea ve limonatada şeker, Zero'da ise aspartam var.

diyet yapan adamın hayatında yer almaması gerektiğini söyler, geçerim.

hazır içeceklerin hemen hepsini hayatından çıkaracaksın. meyve suyu, cola, ice tea ne varsa içmeyeceksin. bi tek sade maden suyu olabilir.

no pain no gain, hayatindan cikarmalisin onlari dostum.
kalori olmasa seker var, aspartam var...

Olay sadece kaloride bitmiyor, kalori dediğin kavram sadece bir enerji birimidir. Vücuda besinler yoluyla ne kadar enerji girdiğini gösterir fakat kilo kontrolündeki tek kriter değildir. Hatta birçok kriterin yanında oldukça basit kalan bir anlamı vardır. Bir ürünün 0 kalori olması, onu içtiğinde sana kilo aldırmayacağı anlamına gelmez. Zira ne dedik? Kalori sadece bir enerji birimi. Şeker kullanmayıp aspartam kullanırsın, kaloriyi sıfırlarsın fakat normalde şekerin verdiği 1 birimlik etkiyi 200 katına çıkarırsın. Yani normal/rafine şeker (Sakkaroz) insülini 1 birim yükseltiyorsa aspartam 200 birim yükseltir. Bu da normal şekerin 200 katı daha hızlı kilo alımı demektir, 1 birimlik şekerin vücutta yaptığı tahribatın 200 katı tahribat demektir. Tabii bunların yanı sıra içeriğindeki metil alkol gibi nörotoksinler konusu var ama o bölüme hiç girmiyorum konu sadece kiloyla ilgili olduğu için.

polis onu alıp huzurevine yerleştirecek değil. eğer şikayetçi olmayacaksan adamı rahatsız etmiş olursun sadece. eğer yardım edeyim istiyorsan gündüz yemek yardımı falan yaparsın.

Battaniye ve yemek ver

Hepsi de kabul etmez yardımı haberin olsun.
2 Gün önce aksaraydaydım, parkta kartonun üzerinde yatan bir adam vardı. Benim yaşlarımda bir genç 5 tl uzattı. Paraya baktı çocuğa baktı, eline vurdu kovalamaya başladı cebinden bir şey çıkarmaya çalışıyordu ama çocuk kaçmıştı.
Dönüşte baktığımda karton falan topluyordu, gururlu olanlar var. Veya ihtiyacı yoktur bilmiyorum.

hiçbir şey.
polis bir şey yapmaz.

tek çare polis mi derken?

1-Dünyanın bütün işçileri birleşin

2-Eğilmesine bile gerek yok

içindeki güçle alakalı bişeyler çıakbilir.

içimdeki piç bırakma beni hiç

özgüvenin karşısında hiçbir engel duramaz.

korkularınızla yüzleşin

fotoğraf güzel değil. düşünce güzel ama kullanılan model olmamış. adam kocakafalı aynı zamanda kalçası da büyük.

ama işte illa kullanacağım bunu diyorsan işte baharat'ın dediği gibi içinde ki güçle ilgili bir şey olabilir.

bu arada üçgen görünsün diye vücut takım elbisenin belinden iğnelemişler ya da bir şey yapmışlar ama g*tü çıkmış ortaya :D

boyu değil işlevi.

şaka şaka.

"yürüdüğünüz yolda hiçbir engel yoksa, o yol sizi hiçbir yere götürmez." gibi bir söz vardı.

Film & dizi izlerken.

sevgilimle dertleşirken. bu aralar çok sık oluyor, malum, ölümler coğrafyasıyız.

durduk yere canım ağlamak istiyor diye ağlayabilirim. her an her yerde her durumda kısaca.

Asla bir baskasinin yaninda aglamam. Ağladığımi goren olmamistir. Onun disinda nerde gelirse artık.

animelerde olabiliyor. (bkz: ano hana)

özlediğimde

FİLM

içerken.

six feet under'in final bölümünün son 10 dakikasında.

sadece yalnızken. mümkünse geceleyin karanlıkta, yatmadan hemen önce. ağlarım, rahatlarım, deşarj olup mis gibi uyurum ve ağladığım gecelerin ertesi sabahı güne genelde çok güzel başlarım.

Hicbiri.

Vanttuday +1.

want2die+2.

Yalnızken, okuduğum kitapta, izlediğim filmde veya dinlediğim müzikte kendime ait bir şeyler bulunca.

sinirlendiğimde.

10 kere ağladıysam 9'u uyumadan öncedir. yapayalnız olsam bile, "şimdi uyuyacağım" diye yatağa yollanmadan önce kafam bir şekilde meşgul olduğu için ağlatacak konuya tam olarak odaklanamıyorum. o yatağa giriş, "gün bitti, uyuyacağız" düşüncesinin zihne hücum edişi... benim kayış genelde o anda kopuyor.

Uyumadan önce ve uyandıktan sonra hiç ağlamadım. İçerken de hiç ağlamadım.

Beni üzen bir konuyu konuşurken / düşünürken ağladığım olur. Yer ve zaman farketmiyor yemek yerken de ağladım, telefonda biriyle konuşurken de ağladım, evde iş yaparken de ağladım.
Bir de nikah kıyılma anı, 9 eylül gibi milli bayramların bir kaçında duygulanıp ağlamaklı olmuşluğum gözyaşımı tutamamışlığım var.

En son ağlamam ağustos başındaydı ve inanılmazdı. İlk kez neredeyse avazım çıktığı kadar bağıra bağıra ağladım. Arkasından da koruma kalkanlarımı kaldırdım artık kimsenin beni üzmesine izin vermeyeceğim.

ağlamak var ağlamak var.
hıçkırarak ağlamak var, boğazın daralırcasına nefes alamıyormuşcasına, sadece gözlerin dolması ve ağlamamak için kendini tutmak için çabalamak var. sessizce ağlamak var aynı odada uyuyan arkadaşınız duyamacağı derece sesssiz ki bunda da iyiyimdir. ağlarken çalan telefona hiçbirşey yokmuş gibi cevap verebilmek var ki en iyi yaptığım şeydir.

kendimle iken, çoğu zaman gecenin ilerleyen saatlerinde 4 gibi fln hıçkırarak.
bazen eski sevgilimin bende bıraktığı izler canımı acıtınca, damların akması şeklinde.

bazen bir şarkıda, bazen karşımda oturmuş birbirine sahip çıkan seven tanıdığım iki insanı görünce dolan gözler.

alkol alınca ağlamam. sigara içince ağlarım. uyanınca ise hiç ağlamadım. bir arkadaşımla dertleşirken bir kere fln gözüm dolmuştur sadece.

Hicbiri.


Edit: Simdi farkettim, eski bir duyuruymus ve zamaninda da ayni cevabi vermisim, o zaman da gamsizmisim:)

şimdi düşününce, istisnasız olarak tek başımayken.
bir otel odası ya da evin bir odası.
bazen gece arabayla giderken.

en son ne zaman ağladım hatırlamıyorum +1

ağlamışsam da gizli gizli evde ağlamışımdır.

Daha cok kadinlarda goruyorum ben bu tarz bileklikleri, bence ne cirkin ne guzel, notr, cok pahali gelmez derseniz massimo dutti'nin bileklikleri guzel.

Ek: Genel fikrimse bileklikleri erkeklere yakistirmiyorum.

28-29 yaş grubu "genç işi" demeye ne zaman başladı yahu :) siz lise/üniversite öğrencisi kıvamında bir şey kastettiniz sanırım, ama bana kalırsa bileklik gayet uygun. "genç işi" olacak bir tarafı da yok.

yaşlandık hacı.

kadınsı.

instagram.com

bu adam genellikle erkeklere yönelik tasarım yapıyor mesela. böyle bir şeyler de düşünebilirsiniz. yakışana yakışıyor ayrıca :)

ama yakışmayana da hiç yakışmıyor :D

Başıma bir şey gelmeyecekse ben beğendim. Ayrıca 28-29 gayet genç yaşlar. Artık devir değişti, 40'lı yaşlar dahi genç kabul ediliyor.

Bim varsa yakında git kantaron yağı al bir iki tatlı kaşığı iç.

mide asitlerin onu yakar parçalar bir şey olmaz.

götü keser sıçarken dikkat et.

kesmiş olman kücük bir ihtimal gibi gorunuyor.
kendini izlemeye devam et.

ve merak etme ölmeyeceksin. sadec çişini , kakanı falan izle bu bir iki gun icinde

hemen acile. çişini falan takip et yağ iç diyen olmuş lan alakası yok. yemek borunu yırtabilir iç kanama yapabilir akciğerleri bile etkileyebilir. mide ve barsaklarda da aynı durum. en kötü senaryoları söyledim ama git.

Bir zararı olacağını düşünmüyorum. Sportstracker diye bir uygulama var (ben onu kullanıyorum yoksa başka programlar da var) onu telefona kurarak yaptığın yol, çıktığın yükseklik, aşağı yukarı yaktığın kalori gibi verileri alabilirsin. Her yaptığın turu ayrı ayrı kaydedebilirsin.

Samsung'un S-Health diye bir uygulaması var. Oradan da tükettiğin besinleri kalori değerlerine göre düzene sokabilirsin.

Neticede spordur bu ve bir zararı olmaz. Sadece yorgunken çok zorlamamak lazım sakatlık çıkabiliyor.

Edit: Ayrıca kalp ritmi göstergesi edinebilirsin. Dinlenme nabzının yüzde bilmemkaçında (bu veriler internette bulunabilir şuan aklımda değil) antrenman yapıp maksimum verimi alabilirsin Bip bip diye ötüyor onlar gayet faydalı.

cildin catlamaya musaitse dizlerine krem sur, kotu oluyor sonra.

Selenin cinselliğe etkileri olduğu söylenirdi, aslı astarı var mı bilmiyorum. Ben trafik canavarlarından ötürü bıraktım bisiklet sürmeyi.

Bisiklet bağımlılık yapabilir. Zararı o olur en fazla :)

Amatör sporcuların bu kadar yüklenmeleri ben doğru bulmuyorum. Zira otonom sinir sistemine bu şekilde çok fazla yük biniyor. Bir de vücudu bu tür faaliyetlere karşı hazırlayan sempatik sinir sistemini bu denli yorduktan sonra parasempatik sinir sisteminin ihtiyaçlarını atlarsanız, yani dinlenme ve beslenme gibi faaliyetleri gerektiği gibi yerine getiremezseniz vücut bir zaman sonra olumsuz tepki vermeye başlayacaktır. Bu tepkiler psikolojik de olabilir fiziki de. O nedenle her gün 15 km. bisiklet sürüyorsan ona göre beslenmen ve ona göre dinlenmen lazım. Onun dışında, bu tür faaliyetlerde vücut yoğun olarak kortizol ve adrenalin salınımı yapacaktır. Adrenalinin bu kadar fazla üretilmesi hipertansiyona neden olmakla birlikte karaciğerde glikojenolize neden olduğu için kan şekerinin yükselmesi ve bağlı olarak hipoglisemi krizine girmene neden olabilir. Tabii hipertansiyona bağlı kalp hastalıklarına ve felç durumlarına girmiyorum. Aynı şekilde bu tip stresli durumlarda salgılanan kortizol de uzun vadede kas kaybı yaşamana neden olabilir. Yani demem o ki; vücut belli bir dengede hareket ediyor. Bir tarafa fazla yüklenip diğer tarafı ihmal edersen, ya da ihtiyacın olanı gerektiği gibi karşılayamazsan, buna muhakkak ki tepki gösterecektir.

50 km çok gibi geldi bana.

Diz kikirdagini asindirirsiniz. O bolgede kanlanma az ve kikirdak kendisini yenileyemiyor.

Mekanik hasari bilmiyorum ama ben uzun bir süre oyleydim. Minimum 5-10 maksimum da 80-90 sürüyordum. Buna uygun olarak da beslenmemi düzenlemistim ama.

fat32

tenkyu canlarım ciğerlerim.

kaç para kombine?

Okul açık'tan al.
1.000 TL kale arkaları.
Ortada taraftar grupları var, yani ortanın 1-2 blok yanını tercih edebilirsin karmaşa içinde olmak istemiyorsan.

Kale arkasinda ben kimsenin numaraya göre oturdugunu görmedim ki. Fiyat farkliliklari varsa al en ucuzundan sonra otur istedigin yere. Numaralar sadece kenarlarda isliyor. Son dönemde hic kalearkadasinda degildim, ortam degistiyse bilemem.

Kale arkasında numarayaa göre oturmak diye bir şey yok.

bence erken seçime doğru gidiyoruz. fed de kasım aralık gibi faiz artırırsa yıl sonuna kadar 2,90'a gider diye sallıyorum. atış serbest nasıl olsa.

artacağı kesin, almaya niyetin varsa da şuan zamanı.

olm adamı hasta etmeyin.

amk şurada olsa olsa 10.000 dolarınız var.
lan olm kurdan kar yapmak için olacak ki şöyle bi 200-300 bin dolar da kurdan kazandım diyesin.

fed faiz artırımı yapınca zaten kesin artacak. koalisyon hükümetinin kurulması da azalmasına sebep olabilir bence. çok azalmasa da azalma bekliyorum. şu anda siyasi senaryo olarak en iyimser senaryo zaten koalisyonun kurulması. erken seçime gidilirse siyasi iktidarsızlık nedeniyle dolar uçar. o yüzden şu an sabit bir konumda kalıyorsa koalisyon sonucunda yavaş yavaş iner.

olay fed'de yani. faiz artışına giderse dolar 2.80 olur bence.

Ekonomiye giriş:

Erken secime gidilirse siyasi istikrarsizlik nedeniyle dolari ucuracak olan kim?

Halkin "rasyonel" tavri mi?
yoksa bambaska kontrol mekanizmalari mi?


Siyasi istikrarsizligi anlayan nasil bir mekanizmaymis bu ya?

Neoliberallik bence doga üstü bi olay

Ben de 2.74 den alan akılsızlardanım. Bir önceki alım kademem 2.65 idi oradan da almıştım bir miktar. Bu şekilde alımalrı olan birinin vereceği tavsiyelere ne kadar uyarsın bilmem ama daha çok kazanacağım diye rallileri kaçırmamak gerektiğini gördüm.Ralli görüyorsan 5 kuruş da artsa satacaksın çünkü mutlaka inip çıkıyor dalgalanıyor.

@altay, 3 ay önce 2.72 iken almak gibi bi enayilik yapmıştım. seçim sabahı 2.80'den sattım. 5000 tl'lık almıştım, 2500'ünü sattım, 200 tl kar ettim, çok da tatlı oldu. bu biraz da adamın ne gibi bir kar beklediğine bağlı.

koalisyon kurulursa siyasi belirsizlik ortadan kalktı diye tlnin değerlenmesi söz konusu olabilir. fed faiz artırırsa dolar mutlaka yükselir fakat büyük amerikan şirketleri çok sıcak bakmıyor doların daha fazla değerlenmesine. doların 2.85leri görmesi şimdilik hayal diyebiliriz.

bu yıl içinde fed ilk kademeli artışını yapacak gibi. bu durumda yatırımcı gidiyor ülkeden biliyorsunuz. tcmb durumu izleyip ona göre faiz arttırımı yapıp dengelemeye çalışır, nereye kadar tutabilir, bekleyip göreceğiz. türkiye ülkesi 5 kırılgan ekonomi içinde en sakat durumda olanı yani doların yıl sonuna doğru 2.85'leri görmesi hayal değildir. Adamların toplantı yapması bile doları ateşlendiriyor. tl hiçbir zaman kendi imkanlarıyla, üreten global ekonomilerin para birimleri karşısında değerlenemez. kutunda çok paran varsa, bu kıyıda dursun diyosan uzunca düşün. bak adama gömmüş kutuya doları, 2 yılda 3 mılyon tl kar yaptı. az paran varsa kısa kısa paslaş. ha böyle tehlikeli bir ülkede kısa kısa nasıl paslaşacaksın demi? sabah bakıyosun bi başka, akşam bakıyosun götü başı oynamış doların, tl devalüe olmuş. işi gücü bırakıp bununla mı uğraşacan? 2.70 lerden dolar alanlar bence bekleyebilir, yada çık dolardan, git tl mevduat yap, zararını aylık gelecek faizle ört, elde var :sıfır. beklemek akıllıcadır.

2.635ten aldik bakalim

fanatizm değil ki bu ifadeler. kalıplar denebilir. yani dindarlar " cunku allah/tanri boyle emretmis" demsin de ne desinler? başka bir şey deseler dindar olmazlar zaten. "eğitimlilier" ve "deistler" kısımları haricindekiler için de geçerli bu (onlar dışında yazdıkların doğru/yanlış anlamında demiyorum da, onlar dışındakiler için de belirsizliklere/farklılıklara yer yok anlamında diyorum).

bir de " olsun ben yine iyilik yapayim, alttan alan taraf ben olayim, bu iyilik donup dolasip bana iyilik olarak geri doner " düşüncesinin, tutumunun nesi yanlış/zararlı/fanatiklik ve bu neden sadece deistler ile bağdaştırılmış anlayamadım. deistlerin inandıkları felsefe gereği öyle bir kaygıları yok ki, tamamen karakterle ilgili, öznel bir şey bu.

"Her fraksiyon hayatini ulvi bir emele adayip, adeta bunun fanatigi oldugundan gercekleri goremiyor. Toplum olarak komple paranoid sizofreninin kiyisinda miyiz nedir?" sorusuna verecek cevabım yok. soru bana cevap verilebilir gelmedi.

bize bireysecilik daha gelmedi. insanlar ideolojik veya metafiziksel bir seye baglanarak hayata tutunuyorlar, hayatin gunluk akisi bu ideolojilere gore sekillenmis cemiyetlerin icinde suruyor.

bi de kategorilestirmelerin cok tirt olmus, soylemeden gecemicem.

iq'muz düşük. Genel neden bu. 90 altıyız çoğumuz iq score olarak. near idiot.

whimsical + 1

Ek olarak, gerçekler nedir? Bunlardan biri olmayı veya olmamayı çıkardım, gerçek nedir cidden? Gerçekten merak ettiğim için sordum, yoksa "Gerçek nedir ki" gibi retorik bir soru değil. Düşündüğün gerçeğin gerçek olduğundan emin misin?

Herkesin farklı görüşü olması ve görüşüne sadık kalması kadar normal bir şey yok ki. Tüm bunların hepsi çatışacak, herkes birbirini fikirleriyle dövecek ki ortaya beraber nasıl yaşanacağı, doğru düzgün bir ülke politikası çıksın. Bu da öyle kolay bir şey olmamalı zaten, herkesin görüşü ortada toplandığında kafalar karışmalı.

Ek olarak, tüm bu görüşler de bu kadar net değil. "Allah böyle emretmiş"te bile anlaşılamayan, uzlaşılamayan bir ton kısım var. Her çizginin bol bol derecesi, rengi var. Bu kişilerin de uzlaştığı bazı noktalar dışında, tek bir doğrusu yok ki. O ayrıntılar olmadan da günlük hayatı ilgilendiren yasalar işleyemez.

@whimsical, tesekkurler yanit icin.

Tanimimi " sadece mantigiyla karar verse gerçekleştirmeyecegi eylemi, bu ulvi kavramlar yuzunden gerceklestiriyor" diye genisletmeliydim.

İste atalim, dindar, tanrisi emrettigi icin kizini universiteye gondermek yerine " bizim dinimizde boyle, rahibe okuluna gitsin" diyebiliyor. Oysaki kizi universite egitimi alsa hem ailesi hem de toplum icin daha faydali olabilecek. Bireyin 5 vakit namaz kilmasi gibi eylemleri kastetmedim sorumda

Ya da "karma" safsatasina inanan dinsiz, her ay yukku bir miktari dilencilere hibe ediyor.

Ya da adam gidiyor merdivenleri haftalarca gokkusagina boyuyor ve bunun "bak asil iyiler biziz, renklerle dogayla iciceyiz; siz ise griyi ve siyahi savundugunuzdan kotusunuz ve iyiler her zaman kazanir!"

Gibi eylemler bana hayallar alemi urunleri geliyor.

@aychovsky, tesekkurler.

sorumu bir onceki cevabia duzeltmeye calistim. Senin cevabin sorumla pek alakali gelmedi, ben de soylediklerini savunuyorum, insanlar faekli dusuncelere sahip olabilir ama en temel kararlarini bile " ulvi kavramlar boyle emrediyor" diyerek mi bicimlendirmeli?

verdiğin örneklerden anladığım kadarıyla sana "boş" geliyor bunlar. gerekçesini sorduğunda aldığın cevap sebep sonuç ilişkisine dayalı kişisel bir cevaptan ziyade kendini bir yere koyma, kategorize etme gibi olduğundan rahatsızlık duyuyorsun diye anlıyorum.

o konuda yapılacak bir şey yok. insanlar kabul gören düşünceleri sorgulamadan benimsediklerinde toplumda kendilerini daha güvenli hissediyorlar. farklı olanın dışlanması, sevilmemesi, yok edilmeye çalışılması da bundan. aykırı bir şey oldu mu "hoşgör" deriz ama "hoşgörü" kelimesi bile kendi içinde çelişkili.

sosyolojik, psikolojik ve felsefi olarak hali hazırda araştırılan tutumlar bunlar. bir düşünceyi benimseyince o seni tanımlıyor da aynı zamanda, yani var oluyorsun, değerli, önemli hissediyorsun, yaşamının bir anlamı oluyor.

hiçbir kategoriye dahil olmama, kendini her etiketten uzak tutmaya çalışma da bir çaba. hepsi birey olmak için.

tabi bence. :)

edit: ilk paragrafta düzeltme yaptım.

cevap üzerine edit: "hiçbir kategoriye dahil olmama, kendini her etiketten uzak tutmaya çalışma da bir çaba. hepsi birey olmak için." cümlelerim sana yönelik değildi. öyle gibi anlaşılmış sanırım, yanlış anlaşılmış öyle anlaşıldıysa. zıtlıkların/çatışmaların da ortak noktaları olduğunu anlatmaktı amacım.

@whimsical, Ben daha cok akilciligi savunuyorum, " hic bir gruba ait degilim , oh cok marjinalim" i degil.

Mesela baska bir kesim her firsatta "yargilanacaksiniz" diye haykirip duruyor. Niye? Cunku kendisi iyi ve karsisindaki kotu ve iyiler her zaman kazanir . devletin egemen guckerini kontrol altina almis ve gittikce guclenen birisine karsi, bu "yargilanacaksiniz" iddiasi bana hayal urunu geliyor. Dayanagi nedif, hangi sosyal dinamik "yargilanacaksiniz" i mumkun kiliyor?

Soruma donecek olursam, diger ulke vatandaslari ( avrupalilar oluyor bu genelde) olaylari akil isiginda cozerken, bizim insanlarimiz neden bu ulvi kavramlara bu denli siginiyor? Cahil miyiz, hayat mi zor, mevcut donemlerin iktidarlarinin doktrinleri ve egitim sistemleri mi bizim kafamiza bu kavramlari soktu, aile ici yanlis egitimin sebep oldugu asagilik kompleksinin bir sonucu mu, ya da hala koyluluk, hemsericilik gibi mikro milliyetci kavramlarla buyumus bireyin kendini ispatlama cabasi mi ya da baska bir sey mi ?

İsin ironik kismi, Bu yukarida degindigim kesimlerden aklini en faa kullanan da bu ulvi degerleri kullanarak cok saglam propaganda yapan malum kisilerdir.

Neyse, herkese yanitlari icin tesekkurler. Bu durum kafama takiliyordu, kismen yanit bulmus oldum.

Ay ben deist miyim yoksa

çünkü hayaller paris hayatlar muş

Demek istediğim şu idi. "Ulvi" dediğin şeyler tek cümleyle özetlenebilir görünse de, insanlar oraya tek noktada ulaşmıyor. Hepsinin kafasında bir çıkarsama noktası onları buraya çıkarıyor. Tabii bunun için de birtakım "ulvi" ya da ulvi olmayan şeyleri temel almak zorunda.

Avrupalılara gelince, adamların ağızları yanmış zaten Hitler'i, Franco'su, vb.si ile. Bunlardan da genellikle halk hareketi ile (bazen yardımlı) kurtulmuş insanlar. Haliyle bir daha o günlere dönmeleri yakın değil. Sonuçta "yargılama"dan bahsediyorsun, bu kişilerde "Yargılayacağız" yok, çünkü bizim "Yargılayacağız" deyip de yargılamadıklarımızı anında yargılıyorlar zaten. Yargılanmazsa bile rezil rüsva ediyorlar. Tabii bunların bir ton ayrıntıları var bildiğim ve bilmediğim, bu kadar basit değil. Biz o aşamadan geçmedik, ağzımız sağlam yandı ama bir anda ve o kadar toplu yanmadı.

Dostum, ev kiralama işlerinde tecrübeli biri olarak soyluyorum, emlakçı denen insanlar ortadunyanın orklarıdır o kadar diyim.

Güvenme, buyuk ıhtımal suriyeli bir aile bulur, onlara kiralar..

Evin kaloriferlerini eline almak var işin sonunda...

O kucuk aidatı ver ama huzurundan vaz gecme. boş dursun, duzgun kiracı elbet cıkar.

SAKIN!

AİDAT

emlakçı büyük ihtimalle günlük kiralama işine girecek.

anonymice +1
kuzey li +1

evi kerhane yapacak pardon karhane.

@dinsiz adam düzelttim.

Emlakçı açısından günlük kiralama gayet mantıklı görünüyordur, haklısınız. Ancak Bina girişnde, lobi'de falan çok muhafazakar adamlar var. Bir iki olur ses çıkarmazlar ama sonra mutlaka burası aile ortamı bozmayın diyerek cingar çıkarırlar diye düşünüyorum.

Ha Suriyeli'ye kiralayabilir işte. Bu durumda ne olur bilemem.

win-win durumu var. bence kirala ikiniz de kazanın

Rus da olcak mi yoksa hepsi moldovali mi?

Merkezi bir yerdeyse ona kiralamak yerine otel yap? Ben avrupada cok kaldim, daireyi otel yapmislar, odayi geceligi 100 euro'dan kiraliyorlar, bence iyi, ayda 3000 euro yapar, 1000 masrafin olsa, temiz 2000 :)

Keranacıya kiralarız :) O sektörden de tanıdık olması fena olmaz ;)

Günlük kiralık işi sakat fuhuşa araciliktan mahkemelik olup sabıka kaydı olan iş arkadaşım var kirayı makul tut ver birine emlakcidan uzak dur benim oturduğum sitede de bu muhabbet çok vardı ahlak masasından polislerle işbirliği yapıp analarinin eline verdik emlakcilarin daireler mühürlendi ev sahiplerine dava açıldı yetmedi site yönetimi avukat zaten tahliye davası açıp aylarca boş kalmasını sağlıyor dairelerin hala kiraya verilmesi mümkün değil oldu

@steward,

Hocam burda ben evi, sallıyorum emlakçı Ahmet'e kiraladım diyelim, o da başka birine günlük kiralayıp fuhuşa aracılık yapsa, ev sahibi bu durumdan ne kadar etkilenir ki. Sonuçta ben Ahmet'e al bu evde otur demişim. O da gitmiş keranacılık yapmış. Burda suç ev sahibinde mi, Ahmet'te mi?

Sonuçta araç kiraladın diyelim, onu başka birine kullandırırsan sorumlu/suçlu sen oluyorsun. Araç sahibi firmaya bi zararı dokunmuyor. Yanlış mıyım?

@pietro,

Maalesef çok merkezi bi yer değil. Otel gibi kullanım çok mümkün görünmüyor :(

sen içini rahatlatmaya çalışıyorsun da. sadece fuhuş değil. günlük kiralıcak. ne bileyim evin adı çıkacak uyuşturucu partisi verecek biri başın yanacak...

Evin kötü reklamı olabilir sonradan. Komşular kötü bilecekler evi. Ben paramı bakarım gibi bişeyde olanaksız burada.

bir şeyler yazayım
stres büyük etken.
birşeyi kafaya takıp düşündüğün zaman akşama azıyor bu lanet hastalık.
abim remeron diye bir hap vardı onu içip yatıyordu.
yan etkisi iyi geliyor ama uyutur ve iştah açar.
sonra azaldı.
tamamen stres kaynaklı bence.
saçını da sonuna kadar kurut ve çık işte.
önemli olan geçtikten sonra artık yakalanmamak.
stresten full uzak dur.
geçmiş olsun.

hayır.

Tokatlayan arkadaş haklı olmasına rağmen 3 ay hapis cezası aldı ve yattı. Çavuş da arkadaşa vurduğu için para cezası ödedi.

uzman cavus mu
kıdemli bas cavus mu?

ben de çavuştum kimseyi tokatlamadık bize de tokat atan olmadı

Evet. Bölük komutanı asteğmen idim.

eğer senin üstünse ceza alırsın, çok içimden gelen anlar oldu ama yemiyor, öyle kolay değil. En fazla bizim bölükten birisi çılgın bir cesaret gösterip "amına koyarım senin" dedi. Çavuş haksız olduğu için görmezden gelindi.

www.ruyatabirleri.com

valla bende 2 yıl önce benzer şekilde kaybettim parayı. sırra kadem bastılar. dava ile ne olur bende merak ediyorum. favorilerime ekledim.

para yalan olur. kurs iflasını açıkladıysa en fazla ellerinde kalan mallar satılır sonra kime ne borcu varsa ödenmeye çalışılır. icra olacak mallar sonra satışa çıkacak epey uzun iş.

778 lira ediyormuş.

www3.tcmb.gov.tr

walla üstünden onca zaman geçtiğinden ölü para sayar, ne verdiysem onu isterdim geri.500 ise 500.

topluma taşıma ücretinden falan hesapla. kaç kere otobüse binebiliyordun şimdi aynı sayıda binebilmen için ne kadar lazım falan adsdasd. 500 isteme. salaklık olur. ya da arkadaşın dediği gibi 778 tl al.

500 ver yeter de gitsin.

500 al yeterli. diğer türlü net bir sayı vermek zor. belki fazla alırsında farketmeden sen ona borçlanırsın bu kez.

Sen beşyüz iste de, gerisi onun insanlığına kalmış..

1 temmuzu esas alırsan 500 liraya o dönem yaklaşık 325 dolar alıyormuşsun. o da şu an yaklaşık 870 lira paraya karşılık geliyor.

sen 500 iste de gerisi ona kalsın. belli olmaz ; belki senin de ona işin düşer. arkandan "faizine kadar hesaplamış paragöz herif" demesin.

kahvaltılık bir şey ye.
çok yağlı gıdalar olmasın.
yumurta suda pişir ye misal iyi olur.

Son iki uc yildir kahvalti yapiyorum. Sicak olarak sadece sut var, diger her sey peynir-recel filan.

Yumurta yemiyorum ama ise yariyor diyorlar.

kadın "eve gelince kahvaltı yaptık, normalde kahvaltı yapıyoduk ama şimdi canımız istemiyo" yazmış gelen cevaba bak: kahvaltılık bir şey ye. ahahah.

aklıma ilk olarak çorba geldi benim. hem hafif olur, hem yapmakla uğraştırmaz hem de "meeeeh o neymiş" denecek bir şey değil. her zaman her koşulda iyi gider sıcak çorba. onun yanında eğer varsa meyve falan yiyebilirsiniz, yine klasik salatalıklı domatesli bir salata olabilir. aklıma başka bi şey gelmiyo.

evde yufka varsa gözleme yapabilirsiniz.

Bol olacak şekilde meyve salatası veya direkt salata yapabilirsin.

Not: Meyvedeki şeker çabuk acıktırabilir ama gün içinde.

krep, börek, salatalık, çorba makarna

ceviz,fındık vs

bende note 2 var. 400 liraya vereyim sana.

S pen kullanıcısı için alternatif yok, ya note 3 ya note 4 alacaksın, ikisinin arasındaki özellik farkı ve fiyat farkına göre karar vereceksin.

Note 1-2 ve 3 kullandim sirayla. Hem de cikar cikmaz alan tiplerdenim. Ama 4 almayi hic dusunmedim. 3'le 4 arasinda aman aman farklar yok. Acil alman gerekiyorsa (ki durum acil gibi) 3 al. 5'in cikmasina az kaldi. Temiz ikinci el 3 bulursan kacirma. 5 cikinca bakarsin aradaki farka ona gore 5 almayi dusunursun. Ama yazdiklarina gore 3 hayli hayli yeter sana.

note 3 ile note 4 arasındaki en bariz fark (telefoncuya sorsan ühüü öyle farklar sayıyor ki şaşarsın ama hiçbiri lazım değil) note 4'ün çerçevesi metal. note 3 plastik. note 3 yere düşünce ekrana bir şey olmasa da çerçeve eziliyor, boyası falan bökülüyor. note 4 öyle değil. aradaki fiyat farkına değer diyorsan note 4 al.

ben kırmızıyı beğendim, pembe biraz kezbanımsı gibi geldi.

vurmayın.

kırmızı

ikisini de beğendim ben.

kırmızı daha kullanışlı olur gibi, ama gri-pembe de tatlıymış. mavi kotun üzerine güzel olmuş modeldeki gibi.

saçlar koyu renkse güzel olur ikisi de. saçlar açık renkse kırmızı kesinlikle daha iyi durur.

çikolata renkli ablanın giydiği: anthrazit-schwarz.

saçlar koyu renk de bunu böyle dağa bayıra çıktığımda kullanacağım. iki polarım var, biri fuşya ve kapüşonlu, diğeri mor. bu montun içine illa ki ikisinden birini giyeceğim ama o iki renk de kırmızıyla çok alakasız durur. mesela fuşya kapüşonu kırmızının üstüne çıkarsam çok çirkin durmaz mı? kırmızı da tam kırmızı değil bu arada. mercan rengi. dün mağazada görünce beeğenip bu saydığım şeyleri hiç düşünmeden aldım da gidip geri mi versem diyorum sırf renk uyumundan dolayı.

ikisi de kötü.

late viper, sadece linkteki rengi soruyorum. bütün montlarım siyah zaten. bi siyah daha olmasın.

mercan rengiyle uyar fuşya da mor da, kötü olmaz. mor da fuşya da kırmızı bazlı renkler.

Kırmızı

örnek:

cdn2-www.thefashionspot.com

dontmocktheclothes.files.wordpress.com

1.bp.blogspot.com

s-media-cache-ak0.pinimg.com

pembenin mavilisi güzel maviye taktım bu ara

gri-pembe olanı bence daha hoş.

Kırmızı daha kaliteli göründü gözüme. Diğeri biraz pazar işi gibi duruyor.

kırmızı. diğeri ucuz duruyo pazar işi gibi.

ama bence de ikisi de ahım şahım değil

galiba 1 gün mühlet tanıyorlar yaw.

mühlet falan yok ki. az önce oyun bitti, hasan ile merve sms'e kaldı. şimdi de konseye çıktılar, az sonra biri elenecek. hepsi 1 saat içinde oluyor.

sms'ler ne ara gönderildi?

tek ihtimal şu geliyor aklıma. hafta boyunca sms'e kimin kalacağı belli falan olmadan bütün yarışmacılar için sms numaraları açık. herkese mesaj atılıyor, en son sms'e kim kaldıysa sadece onların oylarına bakılıyor. ötekiler boşa gidiyor. ama bu da saçma. insanlara hiç sms'le işi olmayacak kişiler için bile sms attırtmak nedir? mesela bugün televizyon açtığımda begüm. hasan ve merve yarışıyordu. en sonunda begüm kazandı, sms oylamasına kalmadı. eğer dediğim gibiyse ona bir haftadır oy atanların oyu hiçbir işe yaramamış oldu.

2 /3 hafta önce SMS attı millet . o smslerle millet elendi ve bu elemede de o sms sayılarına bakılacak.

kutlu olsun biraderim sıkma canını en kötüsü bu olsun

doğum günlerine bu kadar anlam katma. yarın da benim doğum günüm mesela, kimseden bir şey beklemiyorum.

doğum günün kutlu olsun. Nice mutlu yıllara

media.giphy.com :)

Sevgilin kutlamadıysa sıkıntı var demektir. Bunu sorgula. Nice yaşlara.

doğum günün kutlu olsun. hüzün kötü şey, kendi başına takılma. en yakın arkadaşını ara, çağır. arkadaşlar bugünler için

sevgilin kutlamadıysa sorun ciddi olarak sende demektir, hacı durumu bir sorgula

doğum günün kutlu olsun. bugün böyle oldu, bundan sonraki günlerin mutlu geçsin.

kutlu olsun ama daha bitmedi yahu. 2 saat daha var.

nerde bu kafe?

bazı aşklar bitmesi için yaşanır,
bazı doğum günleri kötü geçer,
bazı romeolar julietleri iplemez... demiş şairin biri. olsun.

yine de arkaya dönüp baktığında en güzel hatırladığın yaşlarından biri olur umarım bu yeni yaşın. nice senelere...

benim doğum günüm de benzer geçti. hatta pasta falan almayın çiğ köfte alın yiyelim dedim annemlere, onlar da hem pasta yapmışlar hem de çiğ köfte almışlar. akşam ben eve geldiğimde pastayı yiyorlardı. çiğ köfteyi de gömmüşler.

en kötü doğum günün böyle olsun.

Doğum günün kutlu olsun:)

Nice yaşlara, bu sene böyle olsun siktir et...

Siktiret kutlu olsun kardeşim :)

doğum günün kutlu olsun. bence de canını sıkma. benim de yarın doğum günüm. tüm yengeçler toplanmışız burada. duygusallığımızdan oluyor hep bunlar :)

Doğum günün kutlu olsun :) hüzünlenecek hiç bir şey yok, çok güzel bir yaş geçireceksin emin ol :)

İçme suyu. Onların da çok temiz olduğunu düşünmüyorum ama en azından vicdanım rahat.

musluk da olur normal de

damacana, çay, kahve vs suyu da damacanadan

kahve hariç musluktan.

Sulu yemek genelde yemiyorum zaten ama çorba gibi suyu bolca tüketilecek yemekten içme suyu kullanıyorum. Musluk suyundaki temel sorun ağır metaller çünkü.

Onun dışında salata yaparken limonlu sirkeli suda bekletme aşamasında da içme suyu kullanıyorum.

Fakat haşlama ve ardından suyunu süzme gibi işlemlerde çeşme suyu kullanıyorum, evet onda da ağır metal giriyordur vücuduma ama konsantrasyonu çok daha az kalıyordur diye düşünüyorum.

Kahve çay vs hepsi içme suyundan zaten.

Hepsi damacana, açıkçası musluk suyundan çay kahve çok kötü oluyor.

su nasıl olsa kaynıyor diye musluk suyu kullanıyorum ayrıca içme suyuna para mı dayanır?

olm içme suyuna para mı dayanır adamın dediği gibi.

damacana su bir kandırmaca, su andaki teknoloji musluktan ıcılebılır su akıtmakta yeterli.

Damacana bir pazarlama harikasıdır.

hepsi içme suyu

yemeklere musluktan.

ankara - musluk suyu

biz ailecek intihara meyilliyiz. (suicidal)

musluk suyunu içersen aşırı kireçten bir sürü hastalığa davetiye çıkartırsın. hele ki senin yaşadığın bölgede hiç içilmez. zaten istanbul'un suyunu içmeyin diyorlar.

ankara çay-kahve dahil musluk suyu.

aritmadan elde edilen su

Direkt suyla muhattap olacaksam mesela corba cay kahve gibi onlari icme suyundan digerlrrini makarna vs musluktan

Bursa'da çeşme suyu. Çeşmeden kana kana içerim suyu acımam. Zaten tükettiğiniz sular hep Bursa'dan. Kaynak aynı, kıps.

Damacana.

turkiye de hele hele ankarada icme

hepsinde içme suyu kullanıyorum.

musluktan.

çay içme suyundan yapılır bizde.

sorun olmaz bence. sonuçta iran vatandaşları da amerikaya gidiyor yaşıyor. onların vizeleri de Turkiyede veriliyor ama turkiye vatandaşı kadarda iran vatandaşı gidiyor oraya. senden önce onlar giremezdi ole olsa.
Bildiğim tek sorun yaşanacak ülke Küba. Onun dısında sorun yasamazsın gibi geliyor.

olabilir.
bomba eğitimi almış derler.

Ben onu Irak diye biliyorum

eksisozluk.com

İngiltere bu konularda daha katı bildiğim kadarıyla, yeşil pasaportlulardan (hatta kırmızı pasaportlulardan formalite olmasına rağmen) vize istiyordu diye biliyorum. Belki örnek teşkil edebilir.

öyle bir şey yok. şehir efsanesi.

Sikinti olmaz.

Velev ki oldu, en fazla birkac soru sorar ne isin vardi Iran'da diye. Teror egitimi almadiysan sikinti olmaz.

Sonuc: Sikinti olmaz.

pasaport ofisine git, ben iran a gidicem ama sorun çıksın istemiyorum de, elindeki pasaportu alıp kasaya kaldıracaklar sana da yeni pasaport verecekler, sen onunla iran a gidip gelip sonra eski abd vizeli pasaportunu geri alacan

saçmalamayın sorun falan olmaz. iran'da gezerken onlarca batılıyla tanıştım, onlar gitmezdi ilk etapta.

ayrıca abd'nin amerikalılara koyduğu bir iran'a seyahat yasağı yok. bir tur grubunda oldukalrı müddetçe abd'liler turist olarak gidebiliyor iran'a.

Doblo tabi ki. Gerçi ne için kullanacağınıza göre de değişir tabi. Ben Fio kullandım epey dardı, basık geldi bana. Doblo yu yıllarca kullandım, bir kere bile üzmedi beni.

Fiorino biraz daha ufak. doblo daha geniş galiba. bende doblo var. ben memnunum ticari bir araç. bunun dışında kişisel kullanım için doblo uygun değil. fiorinı daha iyidir herhalde bu konuda.

fiorino benzinsiz çalışabiliyor, o derece:(

arabayı kişisel kullanım amacıyla alacağım.ancak bu sınıf arabaları çok iyi bilmiyorum.yukarıda belirttiğim fiyatlar uygun mu peki?

Caddy al.

kişisel kullanım için niye bunları arıyorsunuz ? yani büyük bir aile değilseniz çok gereksiz bence.

aile biraz geniş, normal ölçülerde bir otomobille yolculuk sıkıntılı oluyor.ilaveten iki farklı ilde ikamet ediyorum yıl içerisinde.haliyle bir şeyler götürüp getirirken de sıkıntı çıkıyor.velhasıl ihtiyaçlarıma yönelik araçlar aşağı yukarı bu ayardaki araçlar.

stres kaynaklı olabilir. bende de oluyor bazen.

çok kez oldu ama kendi kendine geçiyor.

Abartı kahve, abartı sigara, ağır yemek, stres yapmış olabilir. Korkmayın ama eğer uzun süre geçmezse doktora gidin bence.

gazdır o gaz

Regli döneminde böyle ağrılar olabilir, kas ağrısı olabilir, sütyen takıyorsanız onun demiri/dikişi nedeniyle ağrı oluyor olabilir, gaz ağrısı olabilir.

Döküyor evet. Dermatologlar kullanılmamasından yana, ama saçın kalın telli olunca, gür olunca mecburen kullanıyorsun.

Köke değdirmemek de gerekiyor. Arkasında öyle yazsa da değdirmeyin, uçlara sürülür saç kremi. Kökte yapacağı bir iş yok. Jöle de saç döküyor tabi ki, efsane değil o da.

bu nasıl filtre? arkasında kökten uca uygulayın yazdığı için mi dökmüyor? peki ya göte sokun yazsa ne olacaktı?

no.
saç dökülmesi genetik bir şeydir.

döküyor olsa çoktan kel kalmam gerekirdi. sanmıyorum... kullandıklarım head&shoulders ve clear bu arada... bunlar saç derisi ve kökleri için zaten asıl amaç olarak... ama bazı saç kremlerinde boylara ve uçlara sürün yazıyor, onları köklere sürmek belki sıkıntı olur bilemiyorum...
ama temel faktör genetik.

saç kremi saç dökmez. söyleyeceklerim bu kadar :D

iş yerindeyim. normalde tamamı oruç tutması gerekirken yani izlenim olarak iş yeri olarak falan neyse %35 tutmuyor.

bence istanbul'da oruç tutanların oranı %55 falan.

Çalıştığım yerde 20 kişi var. Sadece 4 kişi tutuyor.
Bence İzmir'in %35'i oruç tutuyordur.

Benim etrafımdaki Müslümanların çoğu bazı günler tutuyor, bazı günler tutmuyor. Sadece ilk ve son günü tutan var. Bir hafta tutan var. İşleri, sağlık/enerji durumlarına göre mümkün olduğu kadar tutan var. Bence Diyanet'in verdiği yüzde bunu hesaba katarak doğrudur. Türkiye'deki Sünni Müslümanların %83'i her gün tutmuyordur da, bir gün ya da birkaç gün tutuyordur.

yüzde 83 ramazanda en az bir gün oruç tutanlar diye hatırlıyorum o anketi. Benden önce yazan arkadaşların oranlarına katılıyorum.Ankara'da yüzde 50 civarlarında diye düşünüyorum.

Büyük şehirlerin ortalaması sünni müslümanların geneli hakkında bilgi vermez.

Demin twitterda gordum bi caps. Kiz kendi yapmis resminin ustune.

Kalbime prezervarif takma sevgili
Birak ask icine bosalsin

Yaziyodu. 17 18 max.

:(

Bu tip ergenler ve ergen hareketler eskiden de vardı ancak o zaman sosyal medya üzerinden yayılmadığı için bilinmiyordu.
Açıkçası biraz da muhitle alakalı.

Abi kızların cümlelerini gördüm, videoyu tahmin ederek izlemedim ama cümleler bile evde haykırarak gülmeme neden oldu.

Sosyal tespitte bulunmayacağım zira tespitte bulunmak için harcadığımız zamana yazık.

sadece ergenler.

bunlar maksimum 5-10 sene sonra evlendirilip normal başı kapalı teyzeye evrilmeye başlayacaklar. o yüzden genel halk profilinde bir değişim yok. sadece daha özgüvenli, daha aptallar ve internetleri var.

neden izlenilmesin ki?
çıplaklık için diyorsan kız arkadaşla porno bile izlenir bu mu izlenilmesin.

izlenmez.

he izlenir. ama kız bi huylanırsa bi daha yanına gelmez. film mi yok la bu nedir.

Ben de 5. maddede yazıldığı gibi düşünüyorum.

5. madde diye biliyorum.

5. madde komplo teorisi gibi duruyor.

Ama asla savaşa girmeyecek olan ABD halkını savaşa ikna etmek, savaşa sokmak ve savaş sonunda eski dünyanın güçten düştüğü, almanya, ingiltere, fransa vb, ve ABDn,n süper güç olduğu sonucuna bakarsak, o kadarda komplo teorisi gibi gelmiyor.

yahudiler gibi birbirini acayip tutan bir milletin hangi amaçla olursa olsun bu seviyede kendilerini katledeceğine inanmıyorum. hitler yahudileri kesti, çünkü ırkçıydı. bugün de hitlerin devamı olan partiler fırsat bulsa türkleri keserler. bina yakan, türklere tehdit mesajları atan almanlar var. bir türk başarılı olup zengin olduğu için arabasına saldıran, dükkan camlarını kıran almanlar var. ırkçı işte. temize çıkarmaya çalışmaya gerek yok.

Yahu bırakın şu komplo teorilerini artık. Bulunduğumuz coğrafyada üretilen komplo teorileri dünyanın geri kalanında üretilenden fazla. Vallahi insaf.

Irkçılıktı arkadaşım alıp veremediği. Mein Kempf kitabında anlatıyor zaten. "Ben ırkçıyım!" diye anlatmıyor tabii, de salak değilsen okuyunca anlıyorsun.
- Hitler aşırı ulusalcıydı. Beyaz ırkı üstün görüyordu, Almanları herkesten üstün görüyordu. O dönem Almanya'da Almanlardan sonraki en büyük grup Yahudilerdi. Hangi ülkeye gidersen git, oradaki ırkçılar en çok en büyük belirgin olarak farklı azınlık grubuna gıcık olur. Ulusalcılık yüzünden Yahudilere gıcıktı, ulusalcılık yüzünden Birinci Dünya Savaşı'nın intikamını Batı Avrupa'dan almak istedi.
- Hitler fakir bir aileden geliyor. "Bu azınlık grubu Yahudiler arasında benden çok zenginler, başarılılar var" diye ayrı da gıcık oldu. Aslında Almanya'da Yahudilerin çoğu normal yaşayan insanlardı ama bazıları ülkenin en iyi bilimadamları oldu, iş adamları oldu...vs Hitler bütün o pozisyonlarda "saf Alman" olanları görmek istiyordu.
- Hitler kendisi çok dindar değildi ama ailesi epey muhafazakar Hristiyan. O dönem ve gerisi dönemler öyle insanlar Yahudilere gıcık olur. 1) İsa'yı peygamber olarak bile görmedikleri için. 2) İsa'yı Yahudilerin öldürdüğünü düşünüyorlar. Oysa kendisi de Yahudiydi, onu takip edenler Hristiyandı neyse. Ailesi de Yahudilere karşı ırkçı olabilir söyleyeceğim.

Ve en büyük neden, adam MANYAK. Sadece Yahudileri öldürmedi, Sovyetleri, çingeneleri, eşcinselleri, komünistleri, fiziki ve beyinsel engellileri de öldürttü. Emin ol başarılı olsa sıra Müslümanlara, ateistlere, ve diğer uyruktan olanlara da gelecekti. Kısacası deli sevmediği kim varsa ölsün istedi, herkes Alman olsun ya da en azından Almanların kontrolüne girsin istedi.

su ara ali kuzunun dünyanın derin devleti illuminati kitabını okuyorum ve tam olarak 5.madde olduğu kitapta yazıyor. şahsı fikrim bence de 5.madde

hitler, göç etmek istemeyen yahudileri zorla göç ettirmek için tutulmuş bir askerdir. çünkü kutsal kitaplarına göre vaadedilmiş topraklara sahip olmak istiyorlar. e bunun için de adamların gelip ülke kurmaları gerek. böyle böyle işte. zorla güzellik oldu yani.

5. madde demek kolaya kacmak bence, bunun alt yapisinin arastirilmasi ve sorunun irkcilik olmadigi antitezinin ispatlanmasi lazim. Bence görünürde en büyük etken irkcilik. Bu irkiciligin günümüzde etkileri hala devam ediyor. Alman devleti üzerinde uluslararasi baskilar olmasina ragmen, irkiciliga karsi bircok program uygulanmasina ragmen her yil bircok türk dükkani salidiriya ugruyor, türkler asagilaniyor. Daha gecen yil berlinde sehitlik camisini yakmaya calistilar. Bugün bircok engele ragmen durum böyleyken o yillarda, hele almanyanin en büyük ekonomik krizi yasanirken irkcilik yoktu demek, bu olanlarin nedeni irkcilik degildi demek cok büyük iyimserlik ve hedef saptirma. Birilerini oyununa gelmeyelim derken yine baska birilerinin oyununa gelmemek lazim.

Bu irkciligin nasil yükseldigi konusunu anlamak icin yine ayni harketin baslatildigi Leipzig ve Dresden "Pegida" eylemlerini iyi anlamak lazim. Bu gün bu eylemlerin önüne gecilmezse en kücük alman ekonmik krizinde bu eylem grubundan yine bir lider cikar bu dünya kamu oyunu anti islam , anti türk tezine ikna eder ve türkler en iyi ihtimalle sinirdisi edilir. Günümüzde bu pek olasi degil ama sartlar olgunlasirsa olmamasi icin bir neden yok.

3 bence :{ kompleksli herif işte. koskoca almanya'da almanların ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesini hazmedememiş.

Bu kadar 5. Madde yazan gorunce insanliga olan umudumu kaybettim. Sosyolojik be psikolojik gerekcelere ulasmak yillarca surecek bir arastirma birikimi istediginden, populer kulturde hep bir 'dunyayi yonetme' ve 'her seyi kontrol eden guc' tasavvuru vardir. Dusunmeye usenenler de 'konusabilsinler' diye bu mefhum, tarihin en basindan beri soz konusuydu. Bu sekilde kesip atmak ve yuzlerce yillik bilgi birikimine ulasmaya cabalamadan bir 'fikrimsi' belirtmeye cabalamak kolay yol tabii.

Sordugun sorunun ise cok fazla, farkli noktalardan cikan cevaplari var. Psikolojik olarak, avrupa'daki ulusal birlik benligi kurulumunda, yahudiler 'oteki' olarak secilmislerdir(1800'lerin ozeti icin Marx'in kitabi var, onun disinda dreyfus vakasina bakilabilir). Ayrica savastan sonra yikilmis Almanya'da, sola karsi birlik saglamak amaciyla eski dusmanliklarin su yuzune cikartilmasi var. Yani super egonun, baskinin yansimasi olarak zengin ve acgozlu yahudi fikrinin pompalanmasi. Bu pompalama, yeni yaratilan baski turlerini mesrulastirmak ve gerceklik ilkesinin asil sahibini(naziler ya da uluslararasi sirketler ya da tr acisindan islami elitler) gizlemek icin kullanilir.

Sosyolojik aciklamalar icin kapitalizmin aile kurumu yerine toplumsallastirma islevini kurumlara yikmasinin asirilasmasi, birikim rejiminin radikallesmesi, geleneksel Alman soylu/endustricilerinin(junker) secimleri, orta sinifin ic savastan cikma cabasi vb. Teoriler var.

Sonuc olarak, her sosyal ve psikolojik olgu gibi, icinden kolayca cikilabilecek bir soru degil. Ustune, yuzlerce yillik birikimle, bir suru calisma yapiliyor. Bu calismalardan haberi olmayan birisinin, konuyu kahvede, arkadas ortaminda ogrendigi cop niteliginde bilgilerle cozumlemeye calismasi ve bu soruda 5 deyip gecmesi, insanlik adina utanc verici.

başka bir neden göstereyim. 4e yakın gerçi ama biraz farklı.
6-almanyada yaşanan ekonomik buhranın (ünlü 1929 bunalımı) yahudilerin nedeniyle olduğunu düşünmesi. bir de daha önceden kalan yahudilere karşı avrupanın genelinde olan önyargıya da sahipti. sonuç tarihte yazıyor.

@protector yazmışsın uzun uzun. (daha ispatlanamayan) teorilerden bahsetmişsin. üstüne insanlığa olan umudunu kaybetmişsin.senin bildiğin nedir bu konuda ? üstteki arkadaşın 6. yı sıraladığı gibi sen de bir zahmet 7. yi ekle.
( 5. madde diyen, diğer duyuru kullanıcılarıyla bu konuda kahvede toplantımız da olmadı. dahası hiçbirini tanımıyorum) yakın çevremde bu konularla ilgilenen bir tanıdığım bile yok.

@1adam, teoriler genelgeçer biçimde ispatlanamaz. Özellikle de sosyal bilimlerde. Sadece üzerlerinde bir konsensus olur. Örnek olarak, 20.yy'ın başlarına kadar geçerli olan kütle çekim teorisi verilebilir(daha ispatlanamayan derken neyden bahsettiğini anlayamadım; muhtemelen daha önce görmediğin argümanlara bunu yazıp geçmişsin, bir cevap vermeme gerek yok sanırım). Daha ispatlanamayan dersen, söz konusu paradigmalara karşı düşünceni sunarsın, tartışılır ve sonuca varılır. Tabii üstünde konuşulmaya değer şeyler vardır, ama her şey bu kadar değerli değil. 5 nolu şık en meşhuru, popüler kültür için. Ama tartışmaya değer değil. Çok büyük soru işaretleri var. Bireysel ve toplumsal davranış kalıplarına ilişkin, ekonomik paylaşıma ilişkin vb. bir sürü eksik nokta var. Bu nedenle tartışmaya değer değil. Bu iki sebep de öylesine bir araya getirilmiş sözcüklerden oluşmuyor. Yüzyıllarca birikmiş bir bilgiden bahsediyoruz. Nasıl bir fizikçiye, hareketin sebebi tanrıdan kaynaklı dersen seni küçümserse, bir sosyal bilimciye de bu argümanı sunarsan seni küçümser.

Bu girişten sonra, bolca araştırmayla yapılmış temel varsayımları sıralamıştım sanırım, ona geçebiliriz. Tam tamına 6 tanesini sıralamışım zaten. Yani numaralandırma da yaparsak, 6-11 arası numara verebilirsin onlara. Rastgele sıralanmış sözcükler değillerdi.

Maalesef sadece 1-2 sözcükle geçtiğim varsayımlar, binlerce sayfalık bir literatüre sahip. Üstelik söz konusu literatürün anlaşılması için de belli bir alt yapı gerekiyor. Haklarında, hazırlanmadan hele de burada, uzun bir yorum yapmam imkansız. Sadece anahtar kelimeleri vermiştim ki, araştırmak isteyenler anahtar kelimeler aracılığıyla araştırma yapabilirler.

Diğer 5 numara diyenlerle sohbet etmene gerek yok zaten. Klasik kulaktan dolma, düşünsel değeri olmayan söylemleri kastetmiştim. Sosyal bilimler, pozitif bilimlere oranla günlük dile daha yakın olduğundan, isteyen herkes konuşma cüretini kendinde bulabiliyor. Bu sorunu göstermeye çalıştım. Kimse lise fen bilgisi eğitimi ya da popüler bilim köşeleri okuyarak ya da kendince çıkarımlarda bulunarak atom-altı fiziği üzerine konuşmuyor(çünkü dili günlük hayattan farklı). Maalesef sosyal bilimlerde bunu engelleyecek bir mekanizma yok. Oldukça karışık olan sosyo-psikolojik mekanizmalar hakkında hiçbir şey bilmeden siyaset ve sosyoloji konuşmayı engelleyen hiçbir şey yok.

@protector
açıklaman için teşekkür ederim. bildiğim; siyonist kongresinde alınan kararlar ,ardından 2. abdülhamid'den istenenler, sonrasında hitlerin yaptıkları düşünüldüğünde bu tarihler arasındaki bağ ve yakınlık bu ihtimali kuvvetlendiriyor.
yüzeysel kalmamamız konusunda da haklısın tabii. ama maalesef akademik anlamda derinliğe/yetkinliğe sahip değiliz ki burada nitelikli argümanlar ortaya koyalım. yanlışlanabilir olsa da, çoğunluktan beklenen bir oylama söz konusu burada.

tarih komplo teorileriyle yazılmaz. elinizde bununla ilgili resmi kaynaklar yoksa söylentiden ibarettir. Kavgam'da okuduklarıma göre sebebi 3'tür. Ayrıca antisemitizm hitlerle başlayan bir şey değildir. Daha derin bir mevzudur bu sebeple toplum dinamiğini iyi incelemek lazım. Bunun dışında ruslar gibi bir çok millet yahudileri de dışlamıştır.

hitler'in zulmünden kaçan yahudileri de filistin'de yer alması için finanse eden rotschild'dir. amaç büyük israil'in kurulmasıydı. hala da öyle.
hitler'in silah fabrikasının ismi farben'di. farben'in ortaklarından biri de standart oil company'ydi. bu şirket de siyonist rocefeller'e ait. fakir yahudilerin öldürülüp, filistin'e kaçmasını sağlamak için hitleri'i finanse ettiler.

öğrenciler tatilde sanırım, cevap yok:)

ikisi de olur. 2. cümlede mecaz-ı mürsel yapılmış olur.

"saygı nedir bilmeyen bir ülkede yaşamak"

bilinmeyen diyorum. bilmeyen olmaz ki. ülke orda kişi yerine geçmez. ülkede bilinmez kişiler tarafından.

başka bi cümlede öyle olabilir tabi ama yukardaki örneklerde olmaz. çünkü "yaşayan" kişiler. ülke değil.

@she was my baby, ülke neden kişi yerine geçemezmiş, onu da açıklarsanız sevinirim. Bu cümlede ülke kelimesi gayet de o ülkede yaşayan kişiler yerine kullanılabilir. Noktalama işaretlerini bile düzgün kullanamayan birinin, dil konusunda tavsiye vermesi de ironik olmuş. :)

ikisi de yanlış.

"saygının bilinmediği bir ülkede yaşamak"

illa saygı nedir bilmemek kalıbı kullanılacaksa da;

"saygının ne olduğunu bilmeyenlerin olduğu bir ülkede yaşamak" veya

"bu ülkedekiler saygı nedir bilmiyor"

@nuka cola, terbiyeden nasibini almamış birinin de bana laf çarpması ironik olmuş. ahahah sanki makale yazıyoruz burda. bile demiş bir de. başka ne var?

she was my baby +1
ülke "o ülkede yaşayan kişiler" yerine geçerse "o ülkede yaşayan kişilerde yaşamak" demiş oluruz da ondan :)

@kül trollük mü yapıyorsunuz ciddi misiniz? Bu kadar mı dil bilmiyorsunuz? Hiç söz sanatı falan öğretmiyorlar mı artık okullarda?

"Saygı nedir bilmeyen bir ülke" ifadesi yanlıştır diyenler, acaba "Türkiye yasta", "İstanbul olimpiyata hazır" vb. ifadeleri hiç duymadı mı?

Mecaz-ı mürsel diye bir kavram duymadınız mı hiç? Yani mesela taşıt kelimesini incelesek, "nehirlerin taşarak tomrukları taşımasından dolayı kökü taş'tır" mı diyeceksiniz?

1.si saygı nedir bilinmeyen daha doğru, ülke bir şahıs değil ki bilsin ya da bilmesin, ancak orda yaşayan insanlar bilir ya da bilmez
2. cümlenin mecazı mürsel olduğunu sanmıyorum, İstanbul ağlıyor, Türküye yastayla saygı nedir bilmeyen ülkenin aynı şey olmadığı okununca anlaşılıyor, aradaki nüans anlaşılmayacak gibi değil bu
saygı nedir bilinmeyen bir ülkede yaşamak doğrudur +1

(bkz: bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün )

@nuka cola öncelikle 1. cümle kulağa daha hoş ya da daha anlamlı geliyor yani hadi diyelim 2. de kullanılır ama 1. cümle de yanlış olan bir durum yok gramer ve anlam bakımından, sizin verdiğiniz örneklerde mecazı Mürsel olarak genellikle ülke şehir vs. gibi özel isimler içindeki olarak kullanılmış burda özel bir ülke ismi yok sadece ülke diye geçiyor ve saygı bilmeyen ülke çok sakil duruyor

Verdiğim örneği "yas tutan bir ülke" olarak değiştireyim. Ne oldu şimdi? Yine mecaz-ı mürsel.

"Saygı nedir bilmeyen bir ülke" ve "yas tutan bir ülke" arasında fark yoktur. İkisinde de mecaz-ı mürsel kullanılmıştır.

Bildiğiniz doğru değil diyeceğim de, "deyil" diye düzeltilmekten korkuyorum.

1.si doğru. 2.sinde ülke insan yerine kullanılamaz çünkü "yaşamak" diye bahsettiğine göre onu o cümlede yer olarak kullanıyorsun. ancak tek başına "saygı nedir bilmeyen bir ülke" şeklinde kullanabilirsin, çünkü bu şekilde "ülke" ile "ülkede yaşayan insanlar"ı kast etmiş olursun.

sonuç: "saygı nedir bilinmeyen bir ülkede yaşamak" doğrudur.

@rencideedip Adıvar noktayı koymuş+1 demek istediğim de oydu aslında aradaki fark. Arkadaşlar her benzer şeye mecazı mürseli yapıştırmak her sakallıyı deden sanmakla aynı şey

Doğru ya, "bütün ülke yasta" derken ülke sözcüğü ile elmayı kastediyor gazeteler, yer olarak kullanmıyor. Haklısınız.

ikisi de olur. ikincide yapılan şeye de ad aktarması ya da mecaz-ı mürsel diyoruz.

ikisinin arasındaki fark ülkenin birinde özne birinde dolaylı tümleç olarak kullanılmasıyla alakalı. Yani gramer olarak değil anlamsal olarak kasttettiğim. Aradaki fark bariz belli ve açıklanmış hala elma falan diyerek yanlışı savunuyorsunuz. Doğru cevap adana arkadaşım yani 1.

İç-dış ilişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi söylenerek dışı kastedilir.

Örnek: Evi gelecek hafta taşıyoruz. (Evin eşyalarını)

www.xn--edebiyatgretmeni-twb.net

vay anam vay neler dönmüş serhat ya.

sorudan bağımsız bütün cevaplar verilmiş. bakın ilk cevabımda ne dedim. "saygı nedir bilmeyen bi ülke" tek başına doğru bi kullanım. başka bi cümle içinde de doğru şekilde kullanılabilir. ancak yaşamak / ülkede yaşamak şeklinde kullanılınca, ülke bir topluluğun yani içindeki insanların yerine kullanılmış olmuyor. özetle cansız bir varlık anlamına geliyor. bu yüzden de saygıyı bilen kişiyi ülke olarak tanımlamak mümkün değil. dolayısıyla saygı nedir (insanlarca) bilinmeyen bir ülkede yaşamak doğru cevap oluyor. diğeri ise anlatım bozukluğu oluyor.

yıllardır böyle. siz, allah bilir, "yapması çok eğlenceli bir iş" gibi cümleler de kuruyorsunuzdur. işte bunlar hep anlatım bozukluğu. konu ismini de verdim. öss kitaplarında bol bol soru bulabilirsiniz. başarılar.

ben bu ülkede yaşıyorsam bir bildiğim vardır. ama bu ülkede kimse saygı nedir bilmiyor açıkçası.

ohooo, ad aktarmasının tam olarak nerede gerçekleştiğini de söyleyelim bari:

"saygı nedir bilmeyen bir ülke"

tam olarak burada gerçekleşmekte, yanına istediğin fiili koy sonra. öss ders kitabı tavsiyesi verilmesine üzüldüm, zamanımda tam net çıkarmıştım zira öss türkçeden.

@dersaadet vapurlari ... bak baştan anlatıyorum:
"bütün ülke yasta" yani "ülkedeki tüm insanlar yasta" burası tamam. burada ülkede yaşayan insanları kast etmişsin. ama eğer bir cümlede "... ülkede yaşamak" diyorsan, "yaşamak" fiilinden dolayı sen bu "ülke"yi dolaylı tümleç olarak kullanırsın (fiili yer bakımından bildiren öge) ve bir ögeye birden fazla işlev yükleyemezsin. o yüzden de eğer bu cümlede "ülke" sözcüğü dolaylı tümleçse -ki bariz bir şekilde öyle- sen onu "saygı nedir bilmeyen"in sonuna ekleyip de "saygı nedir bilmeyen bir ülke" şeklinde, özne olarak kullanamazsın. hayatımın 8 yılını dil ve edebiyat bilimine vakfetmişim, benim kalbimi kırmayın rica ederim.

buradaki özne, "saygı nedir bilmeyen bir ülkede yaşamak" ifadesinin bütünüdür. bir 8 yıl daha gerekmekte sanırım bu ayrımı yapabilmek için.

bu arada, hangi cumlenin oznesi? ben ayrica bir cumle goremedim. mastar halinde olunca ozne sayilir diye bir kural da hatirlamiyorum.

rencideedipadivar +1,

lan sonunda bilen birileri daha cevap verdi.

Müsait zamanda uzunca yazacağım fakat şimdi uyumam lazım. duyuruyu kaybetmeyeyim.

Sana da hayırlı ramazanlar!

hz.osman zamanında zaten kitap haline getirildi.
hz.osman dönemine kadar da sözlü olarak gelişti.
zaten çok da büyük bir zaman geçmedi.

Sozlu gelenegin bir kismini alip digerini almamak mantiksiz degil. Esas mantiksiz olan dinde araya birini sokup onun agzindan cikanlari dogru saymak. %100 guvenilir bilgi yok. Hep elestirel filtreden gecirmekte fayda var.

ilkini yap, olmazsa ikinciyi yaparsin zaten.

İlkini yap, parayı bul

tabiki bir.

ilki tabiki.

işe sıkı sarılki para kazanma ihtimalin patlama ihtimalinden daha fazla olsun

baldur2 +1

ticaretin tadını alanlar kariyeri götünün kenarıyla siler.
emin ol.

ticari zekaya sahipsen ve risk seviyorsan ilki, benim gibi korkaksan ikincisi.

ikisi dışında bir üçüncü alternatif yok mu?
hayatımın ne kadarını satacağıma bağlı olarak bu soruyu cevaplardım.

2. Eğer tecrüben yoksa işinin yaver gitme olasılığı YÜZDE SIFIR.

Ticaret %99.9 oranında tecrübeye dayalı bir iş. Mutlaka satış ve yönetim odaklı bir işte en azından birkaç sene çalışmadan ticarete girmeyin. Başta kolay gibi görünüyor fakat inanılmaz çakallıklar var, inanılmaz detaylar var, bunları zar zor biriktirdiğiniz sermayenizle öğreneceğinize birinin yanında 9-6 çalışırken öğrenin. Aman diyeyim.

abi işin içine racon giriyosa bence orda racon "söz senettir".
ne biliyim arkadaşlık seviyenizi bilmiyorum ama ben bi arkadaşımdan borç alacak olsam, gel notere kağıt imzalayalım dese çok bozulurum. parayı felan almayabilirim...

Edit : bu arada salça oldum avukat felan değilim anlaşıldığı üzere...

bu soruyu buraya soracak kadar arkadaşa güvenmiyorsanız ya borç vermeyin ya da verip unutun.

Noterde onaylanmış senet düzenletebilirsiniz ancak ''geliri ya da malvarlığı yoksa'' o borcu tahsil edemeyebilirsiniz diye biliyorum. Örneğin evde 2. bir televizyon yoksa televizyona haciz konamıyor gibi bayağı ince detaylar var bu senet işinde, bir avukatla görüşün yoksa parayı geri alamama ihtimaliniz de çok yüksek. Bankaların ipotek usülü ile çalışmasının sebebi de bu zaten.

alinacak ev teminat olamaz mi?

güven degil. güven var, ama isin kazasi var, turlu isi var. elimde bi belge olsun istemem hak degil mi?
baska bi evi var tekirdag'da ama kucuk ve satilmasi zaman alir. o yuzden banka kredisi aliniyor zaten.
yeni bulunan kelepir ev kacmasin diye.

Alınacak evi bankaya teminat gösterirse size teminat gösterebilecek mi mesela, bir de o var yani noterde belge imzalatmanız ''resmi olarak borç verdiğinizi'' ispatlar ama parayı geri alabilmeniz için avukatla birlikte iş yapın kesinlikle, ticaret kurumlarında zaman aşımı nedeniyle ibraz edilemeyen o kadar çok onaylı senet var ki, senetin bir anlamı kalmıyor dolasıyla. Devlet memuru ise filan ya da düzenli geliri varsa, maaşa icra konuluyor o durumda alınabiliyor diye biliyorum. Avukat degilim ama eski is yerimde noter onayli senetlerin cogu durumda bir ise yaramadigina sahit oldugum icin ve avukatlarin da bu yonde gelen bilgilendirmesine gore cevap yazdim.

noterden imza attıracağın adama borç verilmez.

canlarim neticede 5-10 bin az para degil.
neler goruyoz duyuyoz.
elimde resmi bi belge olsun. siz "söy senet" deyip veriyonuz mu hemen anlamadim ki..