[]

Kendi çabalarımla bir site kurmak istiyorum, ne yapmalıyım?

Merhaba arkadaşlar,

İşlerim için bir site kurmak istiyorum. Reklam falan almayacak. Freelance olarak çalışıyorum ve artık bunu bir üst seviyeye çıkarmak istiyorum. O yüzden bir nevi kendi markamı yaratmak gibi bir şey yapmak istiyorum. Şirketlerle beraber çalışmak istediğimde freelancer olarak değil de ajans olarak iletişime geçmek istiyorum. Bu yüzden onlara kimlik gibi gösterebileceğim bir şey olsun istiyorum. Çok ahım şahım bir şey olsun istemiyorum. Makul olsun yeter. Sitede verdiğim hizmetler, referanslar, portfolyo gibi şeyler yer alacak.

Her neyse siteyi kendim yapmak istiyorum. Fazla bütçem yok. Ama kodlama falan bilmiyorum. Kodlama bilmeyenler, web tasarımından anlamayanlar için Wordpress bayağı idealmiş galiba. Wordpress ile bir site yapmaya kalksam bana maliyeti ne olur sizce? Aylık maliyet ne olur sizce? İnternette elbette bilgiler var ama her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. O yüzden daha somut detaylar için buradaki uzmanlara sormak istedim.

Bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
öncelikle uzman değilim, ama wp bir site kurmak için gerekli şeyleri söyleyeyim;

domain + sunucu + ücretli/ücretsiz wp teması

domain dediğin şey 100-150 lira tutar. yıllık sucunu ücreti de 200tl olsa temayı da ücretsiz halletsen 350 tl falan çıkar herhalde ortalaması. yine de güncel olarak bu işle ilgilenen arkadaşlardan bilgi almak lazım.
  • oldz  (04.03.22 21:19:21) 
wix.com ‘dan aylık 17,50TL gibi makul bir ücrete hem domain hemde hazır site alabilirsin.


  • Northern Mariner  (04.03.22 21:49:37) 
[]

İnsanların teşekkür etmemesini çok mu abartıyorum?

Merhaba arkadaşlar,

Birkaç gün önce abone olduğum bir servisten dağıtılan 400 TL değerindeki oyunu ilgimi çekmediği için birine vermek istedim. Ekşi'den birine verdim. Ama sonrasında en ufak bir teşekkür mesajı bile göndermedi. Ya ayağıma falan kapansınlar istemiyorum. Sadece bir teşekkür mesajı atmak zor mu?

Konu sadece bu olay değil. Bugüne kadar tonla örneğiyle karşılaştım. Toplu taşımada birilerinin kartları falan olmaz, rica ederler onların yerine basarım, para da istemem. Bazıları da zorla verir parasını. Bazıları da parasını teklif etmek dursun teşekkür bile etmez. Sonra yine toplu taşımada birilerinin elinde ağır bir yük varsa, kadınsa, kucağında çocuk varsa veya yaşı biraz ileriyse bazen yer veririm. Bazıları teşekkür eder bazıları sanki mecburmuşum gibi tek kelime bile etmez.

Yahu ben bana yapılan en ufak bir iyilikte bile defalarca teşekkür ediyorum. Bu insanlar neden böyle? Neden incelikten, nezaketten bihaberler? Kimse kimseye yardım etmek zorunda değil. Acayip kafama takıyorum. Duymak istediğim sadece basit bir "Sağ ol" veya "Teşekkür ederim", hepsi bu. Bazen sırf bu yüzden yardım edeceğim falan varsa etmiyorum. Elimde kullanmadığım veya başka birinin daha çok işine yarayabilecek bir şey olsa "Bırak, ziyan olsun daha iyi!" diyorum.

Size de oluyor mu bu? Yoksa ben mi çok abartıyorum? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Eski iş yerinde bi kadın vardı, işe girerken bi kapıdan geçiyorum bu da arkamdan geliyor, kapıyı tutuyorum ben de. Hiç böyle teşekkür falan etmiyor. Teşekkürünün bana bi faydası olacağından değil ama aşırı kaba bi davranış gibi geliyordu bana da.

Neyse sonra bi gün kapıyı tuttum, tam bu geçeceği anda da suratına kapattım. Ondan sonra teşekkür etmeye, sabah akşam falan selam vermeye başladı.

Yanisi, bazı insanlar ne yaptığının farkında değil. Kaba olduğunu düşünmüyor, normalin o olduğunu zannediyor. Bi şekilde tepki gösterirsen yanlış yaptığını farkedip düzeltebiliyorlar. Kötü niyet değil de düşük sosyal zeka gibi bişey. Kesin benim de oluyordur arada teşekkür etmeyi unuttuğum insanlar falan.

O yüzden teşekkür etmediyse hafif iğneleyici bi şekilde rica ederim falan diyebilirsin. Onun haricinde aşırı kafaya takacak bir konu değil bence.
  • plutongezegendegilmi  (03.03.22 21:45:39) 
Bırak öküzlük onlarda kalsın.
Sonuçta sen kendi vicdanın için yaptığın bir olay bu.
5kişiden birisi içten teşekkür etse diğer 4ünden almadığın teşekkürün yerine geçer diye düşünürüm.
  • solenkol  (03.03.22 22:15:01 ~ 22:16:50) 
Ziyan olsun düşüncesindeyim ben de. En ufak şeye üç kere teşekkür eden biri olarak hem de.


  • ruhen hastayim ben  (03.03.22 23:09:01) 
Sen çok abartıyorsun abi, bu sanki "sırf biri teşekkür etsin de kendimi iyi hissedeyim" amacıyla iyilik yapıyormuşsun gibi bir hava oluşturdu bende. Ha öyle değildir muhakkak ama öyle gözüküyor. Ayrıca bir iyilik karşısında defalarca teşekkür etmek de abartı.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (03.03.22 23:16:20 ~ 23:17:36) 
Normalinin bu olduğunu düşünüyorlar ve galiba teşekkür etmek lügatlarında yer etmemiş. İncelikli bir insan zaten değiller, bunu kesin söyleyebilirim çünkü bu nezaket meselesi. Eylemin sırf teşekkür etmeleri için yapılması da gerekmiyor hani sürekli bununla karşılaştığım için ben de insanlara eskisi kadar yakın değilim iyilik yapma vs açısından. Birincide üçüncüde beşincide teşekkür beklemiyorsun ama bir yerden sonra bu durum sıkıyor. İletişimde bir güleryüz, bir çift söz, teşekkür bekler insan.


  • heathen  (03.03.22 23:41:27) 
abartmiyorsun. hele ki o eksi'deki cok buyuk ayip etmis. ben olsam eksi'den herhangi birine cop vermezdim.

ben de senin gibiyim en ufak bir iyilikte tesekkur yagmurlari falan. bu dunya iyi niyetli insanlar icin cehennem yaw
  • nibba  (04.03.22 00:05:15) 
birine teşekkür almak için yardım ediyorsanız haklısınız abartmıyorsunuz. bir dahakine önceden "sonunda teşekkür ederseniz yardım edeceğim" derseniz problem kalmaz.


  • bohr atom modeli  (04.03.22 00:51:30 ~ 00:52:36) 
Görgüsüzlük konusunda hiç abartmıyorsun. Farkında olmayabilir bir insan ama görgüsüzlük o zaten. Görgü kuralından bihaber yani. Yoksa bilerek teşekkür etmiyor oluşu görgüsüzlük değil saygısızlık.

Kafaya takma konusunda abartıyor olabilirsin. Milyon çeşit insan var. Görgüsüzü de var elbette. Bunlara takılmak insanı yorar. Bir de birileri teşekkür etmiyor diye iyilik yapmayı ya da yardım etmeyi bırakmamak lazım. Yani "ziyan olsun daha iyi" kısmına katılmıyorum. Öyle düşünsek buradaki kullanıcıların önemli kısmını cevapsız bırakmak gerekirdi, tik vermeyi bile akıl edemedikleri için. Ben kasıtlı olarak saygısızlık yapanlar dışında herkese cevap vermeye, yardım etmeye çalışırım. Ama kara listem de boş değil :)
  • himmet dayi  (04.03.22 05:10:35 ~ 05:11:40) 
oturup buna dertleniyorsanız abartıyorsunuz. medeniyetsiz insan çok, hangi biriyle uğraşacaksınız nihayetinde. teşekkür almamak canınızı sıkıyorsa da yardım/hoşluk etmeyiverin madem. ben de kapıdan geçerken arkamda biri varsa kapıyı tutuyorum ama bir yerine çarpıp yaralamasın diye yani hoşluktan falan değil. bunun nezaketle alakası da bu durumdan geliyor zaten, yoksa niye milletin kapısını tutalım. kendisi tutar. biri benim için tutunca teşekkür ederim, ama bana etmeyeni de umursamam, kaldı ki edeni de duyacağımı sanmıyorum. diyeceğim o ki işin içinde ben varsam güzel güzel teşekkür ediyorum, ama ülkenin medeniyet seviyesi dolayısıyla teşekkür alıp almamam meselesine genel olarak takılmıyorum.


  • kimwexler  (04.03.22 10:30:28) 
[]

Ruslar savaşta neden dandik ekipman kullanıyor?

Merhaba arkadaşlar,

Birçok kişi gibi ben de savaşı takip ediyorum ve Twitter'dan falan düşen görüntüleri izleyip Rusların keklik gibi avlandığını görünce kaç gündür dumur oldum resmen. Tabi ortada çok büyük bir dezenformasyon da var. Rusların vurduğu Ukrayna araçlarını Ukraynalılar kendileri vurmuş gibi lanse ediyor. Ama her iki tarafın da paylaştığı görüntülerde çok açık bir durum göze çarpıyor. Ruslar basbayağı Sovyet döneminden kalan hurdaya çıkarılması gereken araçları kullanıyor Ukrayna'ya karşı. Ortada doğru düzgün tank yok. Büyük bir kısmı BMP-2 sınıfı zırhlı araçlardan oluşuyor. Modernizasyon yok, bir şey yok. Tenekeden farkları yok. Bırakın tank güdümlü füzeyi RPG ile havaya uçarlar. O yüzden de sıpır sıpır dökülüyorlar.

Bir diğer olay mürettebatı tarafından terkedilen bir sürü araç gereç var.

Reddit'dekilerin bir kısmı bu durum için Rusların bilerek önden dandik araçları göndererek Ukraynalıların gücünü tartmak, ellerindeki tanksavar roketlerini bu araçlarda kullanmasını sağlayarak cephanelerini bitirmek, ellerindeki üst sınıf araçları riske atmamak istediklerini söylüyor. Şahsen ben de öyle düşünüyorum. Tabi Ukraynalıların kolay lokma olacağını da düşünmüş olabilirler. Askerler de bayağı savaşa hazırlıksız gelmiş gibi görünüyor. Acaba bunlar Belarus'ta tatbikat yapan birlikler olabilir mi?

Diğer kısmı ise aslında Rusların güçlerini balon gibi şişirdiklerini, aslında dandik bir kara ordusu olduğunu, orduda yozlaşmanın fazla olduğunu ve bu yüzden bütçenin orduyu güçlendirmek için harcanmayıp cebe indirildiğini, elindeki esas gücünün nükleer silahlar olduğunu söylemişler ki bu kısım gözümdeki güçlü Rusya imajı yönünden beni şaşırttı. Eğer bu doğruysa üçüncü bir dünya savaşı çıkacak olsa Rusya'nın bir kara savaşında pek şansı olduğunu düşünmüyorum.

Sizce hangi durum geçerli? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
bu saatten sonra batı medeniyeti ukraynaya gerekirse yüzbinlerce anti tank ve anti hava füzesi gönderecektir. ukrayna savunması artık berlin yada londra savunması kadar elzem durum haline geldi.

o tanklar rpg ile etkisiz hale gelmez. ukraynaya verilen anti tank füzeleri tanesi yüzbinlerce dolarlık teknoloji harikası oyuncaklar. o füzeler sadece rus tanklarını değil alman yada abd tanklarınıda etkisiz hale getirebilir.

rusyanın gücü uzaktan füzelerle şehri dümdüz edebilme yeteneğinden geliyor. mecazi anlamda değil gerçek anlamda 8-10 katlı binaları toz yığınına çevirecek ateş gücü var. ukraynada putin yanlısı kukla başkan koymayı düşündüğü için bu kadar sert girmiyor oyuna.

ama X gün sonra putin şunu diyecek.
"48 saat ateşkes ilan ediyorum. tüm sivilleri şehirlerden çıkarın. şehirde kalan siviller asker muamelesi görecektir."

o 48 saat bittiği zaman şehri öyle bir yıkabilirdi, tankla değil bisikletle girse şehre sorun olmaz artık.

ha batı medeniyeti izin verirmi bilinmez.
rusyanın sabotaj ekipleri varda cia'nin mi6 'nın moskovada sabotaj ekipleri yokmu ? batı sabotaj ekipleri moskovayı 5 dakika içinde haftalarca doğalgaz ve elektirik hizmeti alamayacak hale getirebilir.
bunların planları onlarca senedir düzenli revize ediliyordur. sorumluluğuda ukrayna üstlenir olur biter.

piskopatlıkta acımasızlıkta batı uzmanları rusyadan az değildir. sadece gibi açıktan yapıp tepki çekmezler.
  • aslindasorunumpsikolojik  (27.02.22 20:04:59) 
[]

AB vatandaşı olmayı veya Stamp 4/1g vizesini şart koşan işler

Merhaba arkadaşlar,

Bugün LinkedIn aracılığıyla yurt dışında tanınmış bir şirketten İrlanda'daki bir pozisyon için bir iş teklifi aldım. Ancak bana atılan iş ilanına baktığımda başvuru koşullarında AB vatandaşı olmak ya da Stamp 4/1g (eşi İrlandalı olanlar için) vizesine sahip olma şartı arandığını ve sponsor olmadıklarını gördüm.

İK'cı "İlgileniyorsan söyle, görüşelim." demiş. Ben de AB vatandaşı olmadığımı ve bana bu konuda yardım edip edemeyeceklerini sordum. Ancak henüz cevap gelmedi(Alacağım cevabı biliyorum tabi ama umut fakirin ekmeği işte). Stamp 4/1g vizesine başvuru yapabilmem için İrlandalı bir hanımefendi ayarlamayacaklarına göre şansım yok değil mi? Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
belki ilanlarinda sponsorluk yapmayacaklarini yazip internal recruiting yaparken duruma gore bu imkani sagliyor olabilirler neden olmasin?


  • robokot  (18.01.22 19:47:26) 
[]

Türkiye'de neden aeroponik tarım benimsenmiyor?

Merhaba arkadaşlar,

Geçenlerde aeroponik tarım diye bir şey olduğunu öğrendim. Neymiş ne değilmiş diye incelerken bayağı hoşuma gitti. Neden geleneksel tarım bırakılıp bu sisteme geçilmiyor? Üstelik geleneksel tarım bu kadar sömürücü olmasına rağmen? Sağladığı diğer avantajları hadi boş verin, geleneksel tarıma giden suyun sadece 2 %' si ile sürdürülmesi bile başlı başına seçme sebebi. Bi ekipman maliyeti var çok para gerektiren, diğerinden çıkan uçuk maliyetlerin yanında esamesi bile okunmaz bence.

Birçok ürün de yetiştirilebiliyormuş. Sizce de normal tarıma göre avantajlı değil mi? Bu sistem benimsense daha iyi olmaz mı bence? Uzmanı olmadığım için belki kaçırdığım noktalar vardır ama bana avantajlı gibi geldi? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Benimsenmediğini kim söyledi.

Toprakta çilek yetiştiriciliği diye bir şey kaldı mı acaba?
  • Mirket  (16.01.22 19:59:49) 
@mirket Tarla tapan ile uğraşanların mümkün olduğu kadar azalmasından bahsediyorum aslında. Ancak bunlar hala çoğunluğu oluşturuyor.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (16.01.22 20:16:22 ~ 21:01:22) 
Para kazanılması için aeroponik sistemlerin (veya benzeri)düzenli ve titiz bir şekilde yapılması gerekiyor. Örneğin günde en az iki defa su kalitesini ölçmek gerek vs (14 mineral var aslında gereken).

İlk yatırım maliyeti de zaten yüksek. Saldım çayıra mevlam kayıra olmuyor. Kültürümüz bu disipline yatkın değil.

Kafa yapısı farklı olan ve sermayesi olanlar da çilek yetiştiriyor (yılda 3 mahsul). Derin su kültürü veya aquaponic sistemleri ise, bilen veya uygulayabilen 3-5 firma yoktur şu anda.
  • alfired  (16.01.22 20:56:09) 
  • late viper  (16.01.22 21:05:15) 
Domatesin kilosuna 10 lira yerine 100 lira vermek istemediğimiz için.

Geçenlerde bi video görmüştüm, silikon vadisindeki bi kaç gerizekalı güneş paneliyle elektrik üretip, o elektrikle led kullanarak bitkilere ışık veriyorlardı. %3 verim artışı için ürettikleri plastiği, atığı, madenciliği falan geçtim, güneş henüz bedava abi, direkt onu kullanabiliyorsun??

Yani bozulan tarım arazilerini yeniden verimli hale getirmek (a.k.a. ağaç dikmek, permakültür vs), binlerce dolarlık yatırım yapıp, bir sürü plastik ve elektronik kullanarak kapalı alanlarda tarım yapmaya çalışmaktan daha mantıklı geliyor bana.
  • plutongezegendegilmi  (16.01.22 21:33:29) 
Ekilebilir topraklarımızın bile tamamını kullanmıyoruz ki, kaldı ki topraksız tarıma geçelim. Bizim ülkemiz için pek bir ihtiyaç değil şu an, ülkemizdeki sera sayısının bir misli kadar daha bile kurulacak alan vardır belki de.


  • John Bloor  (17.01.22 10:15:11) 
Öncelikle birçok üründe Türkiye'de bu şekilde ciddi bir üretim görebilirsiniz. Eski bir sınıf arkadaşım çilek üretiyor mesleğini bıraktı bu işe girdi. Şu anda 2. tesisini açıyor.

Ama her çözüm bir ihtiyaçtan doğar. Bu tarz tarım faaliyetlerinin öncü ülkelerinin tamamı ihtiyaçtan buna yöneliyor.

İsrail, almanya, kore, gibi ya soğuk iklim ya da alan yetersizliği gibi sorunlar yaşıyor. Bu kriterlere uymayan tek ülke ABD. Onun da aşırı tüketici nüfusunu beslemek.


Bu yüzden ya iklim koşullarından bağımsız bir alan oluşturmak için,
ya da sınırlı tarım arazisini oldukça verimli kullanmak için faydalı o ülkeler için. Bu adamlar ithal edeceğime, nakliyeye saklamaya ödeyeceğime kendim üreteyim diyor mantıksız değil.

Türkiye'nin iklimi uygun (hala), tarım arazisi sorunu da yok. O yüzden direk tarlaya ekmek daha ekonomik. Elbette dezavantajları ve riskleri var. Birinci sebebi bu.

İkincisi kurulum maliyeti çok yüksek. Sistem iyi mühendislik istiyor. Yanlışlıklar, uzun vadede verimlilik düşüşü olarak dönüyor. Forumlarda, youtube'da bakın, sistemi kurulan ama %40 verimle çalıştığı için kar edemeyen adamlar var.

Kurulum maliyeti de oldukça yüksek diyorlar. Ben de araştırdım bu konuyu küçük bir arsamız vardı orayı değerlendirelim diye. Ama maliyetli geldi bize.

Anladığım kadarıyla da Türkiye'de bu uygulamaları kuran merdivenaltı firma çok ve çok insanın canı yanmış. O yüzden de bir ön yargı var çiftçide. Bu konuda bilgi birikimi de olmadığı için henüz, firmalar için bu işe niyetlenen her çiftçi bir deneme ve arge çalışmasına dönüyor.

Son olarak şu an ürün çeşitliliği az. Belli başlı ürünler dışında ürün yetiştirmek kolay değil sistemin ona uygun customize edilmesi gerekiyor vs.

Şu an için bu yüzden çok ilgi görmüyor bu sistemler. Ama başarıyla işletenler var. Tabii o başarılı örnekleri inceledim, oldukça iyi sermayeyle kurulmuş tesisler. Oldukça da büyükler. Büyüdükçe birim maliyetin düşüyor. Futbol sahası kadar alanda üretenle, 100 metre kare yerde üretenin 1kg çileği üretme maliyeti farklı. Büyük daha ucuza mal ediyor.

Bu yüzden çok rağbet yok. Tarımda sürümden kazanıyorsun sonuçta.

Ama orta vadede Türkiye'yi bekleyen bir su ve iklim krizi var. Bir noktadan sonra kaçınılmaz olarak bu sistemlere yönelmek zorunda kalacak birçok üretici.
  • anten  (17.01.22 18:45:51 ~ 18:50:25) 
[]

Sözlük'te gündem olacak bir rezalet başlığı açmanın sırrı nedir?

Merhaba arkadaşlar,

Bir başlık açınca onun tutmasını sağlayan etkenler nedir? Yani birinin açtığı başlığa sayfalarca entry girilirken başka birinin açtığı başlığa "meh" dedirtecek sayıda entry giriliyorsa başlığı tutan arkadaş bunu nasıl sağlıyor? Başlığı açanın sahip olduğu takipçi sayısı falan mı belirliyor bunu?

Bunu şunun için soruyorum. Bir arkadaşın beraber çalıştığı şirket tarafından hakkı yendi ve rezalet başlığı açmanın yerinde olduğunu düşünüyorum. Ben açmayı düşünüyorum bu başlığı ancak çok aktif yazmıyorum, yazar olalı çok olmadı, sahip olduğum entry sayısı 20, zaten bunun 10 tanesi çaylaklık döneminde yazıldı. 1 tane de takipçim var.

Bu konu beni de ilgilendiriyor. Şimdi başlık açsam tutar mı tutmaz mı bilmiyorum. Arkadaşımın hakkını almasını ve şirketin özür dilemesini, diğer söz konusu şirketlerin de ibret almasını istiyorum. Başlığın başarılı rezalet başlıkları gibi tutmasını istiyorum. Ne yapmak gerekir? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
bilmem ne rezaleti ve başına tarih girersen mutlaka tutuyor zaten merak etme.


  • aeroknight  (13.01.22 19:48:53) 
,

1. olta başlık açmak: kızların xxx olması, doktorların xxx olması
2. siyasi trollük: ekrem'in xx yapması, reis'in iyi yönleri
3. cinsel başlık: xxx'in yürek hoplatan pozları, asansörde yiyişen çift
  • dokunmakalbime  (13.01.22 20:40:24) 
Gercek bir rezaletse ve gundem cok yogun degilse tutar.

Sahsi simarikliklarini ya da cok spesifik dertlerini de rezalet diye yazanlar var. Onlarinkini iplemiyor kimse.
  • brkylmz  (13.01.22 20:40:34) 
gözlemlediğim kadarıyla sözlüğün hafiften canlı olduğu vakitlerde açılmalı (yine de bundan tam emin değilim), girişte özet geçilmeli, paragraf mantığına uygun yazılmalı. aralara tarih, görsel, belge vs eklenebilir.


  • isveperver  (13.01.22 22:13:25) 
[]

Fiziksel kitap okuyamıyorum telefondan okumak da abartı geliyor

Merhaba arkadaşlar,

Öncelikle hepinize mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yeni yıl diliyorum.

Ne olduysa önceden 3-4 günde 400-500 sayfalık kitabı hiç eden ben artık kitap okuyamaz hale geldim. Fiziksel kitap okuyamıyorum artık. Kitap alıyorum en fazla 50-100 sayfasını okuyup yarım bırakıyorum. Çok da ihtiyacım var aslında okumaya. Çünkü kendimi ifade etmekte, düşüncelerimi ifade edecek kelimeler bulmakta zorlanıyorum son zamanlarda. Bir de bu sorun çıktı başıma nereden geldiyse. Ancak içimden okumak gelmiyor. Okuma alışkanlığı kazanırım belki diye Amazon'dan Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan kitabını aldım, 50-60 sayfasını okudum sonra bi bıraktım bir daha elime almadım. Masamın üzerinde durup döküyor.

Kitabı ancak dijitalde okuyabiliyorum. Telefona bi ara Moon Reader yüklemiştim. O sayede hatırı sayılır miktarda kitap okumuştum. Ona da 2 sene önce ara verdim bir daha başlamadım. Kara Kule'nin 5. kitabında kalmıştım. Şimdi tekrar başlamak istiyorum. Ama zaten sabahtan akşama kadar telefon ve bilgisayar elimden düşmüyor. Ekran sürem çok fazla. Biraz uzaklaşmak istiyorum dijitalden. Kitabı da oraya taşırsam iyice androide bağlayacağım.

Keşke fiziksel kitap okuyabilsem. Siz ne önerirsiniz? Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Canın isteyince değil, gün içinde bir saat belirleyip kitabı eline al, buna sayfa sayısı ve süre de belirleyebilirsin, günde 50 sayfa ya da yarım saat gibi

Dikkatin dağılmasın diye bu sürede telefonu sessize alıp ekranı aşağı gelecek şekilde uzak bir yere koy, bildirim ses ışık dikkatini dağıtmasın
  • freebird5406_2  (01.01.22 14:59:17) 
Fiziksel kitap okuyamıyorsan bir ebook reader alabilirsin kindle tarzı. Ben de fiziksel okuyamıyorum.


  • sta  (01.01.22 15:01:34) 
e-okuyucu alabilirsiniz. telefon/tablet gibi LED ekranlardan çok daha rahat eder gözünüz. telefon/tablet kitap okumak için uygun aletler değil. hem baskı sevmiyorsanız sizin için motive edici bir alternatif olabilir.

onun dışında sürekli kitap okuyan insanların da başına gelen bir şey bu. yani siz okumuyorsunuz diye olmuyor. bazı dönemlerde ritimli ve sürekli okuma yaparken bazı aylar (belki yıl) insan bir sayfa bile okuyamıyor.

(bkz: reading slump)

bunu aşmanın çeşitli yöntemleri var. aklıma gelen önerilerden bazıları:

1- bunun normal olduğunu kabul edip bir süre kendinizi zorlamamanız. zaten dibi görünce burda duyuru açmanız gibi insana bir şeyler yapma isteği geliyor.

2- en başta ilginizi çeken ve görece kısa şeyleri okumanız.

3- daha önce okuduğunuz ve bildiğiniz bir seriyi ya da kitabı tekrar okumanız ritim kazanmak adına.

4-daha sistemli olmanız. alışkanlık kazanabilmek adına günün belli saatlerinde belli bir süreyle zor da olsa bir süre okuma yapmaya çalışmanız.

5- goodreads, 1000kitap vb. sitelerde kendinize mütevazi challengelar koyabilir, kitap okuyan insanlar ile etkileşime girebilir ve burdan da motivasyon bulabilirsiniz.

*** 6- sosyal medya gibi dikkat sürenizi mümkün oldukça kısa seviyelerde adapte eden alışkanlıkları zor da olsa azaltarak dopamin arama ve kazanma döngüsüne girmemeye alışarak zihninizi eğitmeniz daha uzun süreler kitaba konsantre olmanıza yardımcı olacaktır

7- okuma dönemlerinde de tür konusunda çeşitliliğe açık olmanız.

not : e-okuyucuyu basılı kitabın yerini alacak bir şey değil de bir alternatif olarak düşünmelisiniz. ben her iki türü de kullanıyorum böylelikle aslında bahanem daha az oluyor ve bazen okumayı daha kolaylaştırıyor.
  • AlsterWasser  (01.01.22 15:03:19 ~ 15:17:03) 
Günde elli altmış sayfa okusam daha ne isterim. Bence şartlama kendini. Yeri gelir bi oturuşta biter kitap yeri gelir bir hafta hiç okumamış olursun.


  • oyokbuyoknevar  (01.01.22 15:44:30) 
[]

Tinder'da nihayet elle tutulur bir hanımla eşleştim gibi. Ne yazsam?

Merhaba arkadaşlar,

2 ay önce açtığım Tinder'da adamakıllı ilk eşleşmemi aldım galiba. Bundan önce 4-5 eşleşme yakalamıştım ama öylece kaldı onlar. Bu hanımefendi beni sağa atmış ve önüme gelince de eklemiş olduğu Insta hesabından falan inceleyerek rasyonel bir hanım olduğu kanaatine vararak (takipçi sayısı çok değil ama takip ettiklerinden fazla) sağa attım ve eşleşme oldu :D

Hoş bir hanım ve gezmeyi seviyor galiba eklediği fotolara bakınca. Denk geldiğim birçok profil "Selam" gibi tipik mesajlardan sıkıldıklarını belirtmişler. Bios'da da bir şey yazmıyor mesaj atmamda ipucu olarak kullanabileceğim. Hiçbir tanışıklığınızın olmadığı bir insana ne mesaj atılır ki? Aklıma bir şey gelmiyor. Hiç değilse detay olsaydı biraz. Bu arada Insta'da yatırım uzmanı (üst ligde) olduğu yazıyor. Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Bio'da birsey yoksa fotograflardan birindeki bir detayla ilgili hafif flörtümsü, hafif komik birseyler yaz.


  • polopan  (21.12.21 22:29:51) 
ne yazacağının çok bir önemi yok çünkü cevap vermeyecek. daha doğrusu, cevap vermesini sağlayacak bir şey yazma ihtimalin çok düşük. hele buradan alacağın cevap çok daha düşük.

illa bi trick paylaşmak gerekirse.
sosyal medyada insanların etkileşime girmesini sağlayan şey soru sormaktansa yanlış bilgi vermek-miş. sence şu anda dolar almalı mıyım diye sormak yerine "tl'nin önlenemez yükselişine karşı gelemeyeceksiniz sizin gibi yatırım uzmanları, seni gidi dış mihrak" yazabilirsin. cevap verip vermeyeceği senin tipine bağlı ama olsun, selam'dan iyidir.
  • Bruce  (21.12.21 22:56:03) 
Bu kadar düşünmeye gerek yok sen bunları düşünürken eşleşmeyi kaldırabilir, ya da cevap vermeyebilir o yüzden taktik arama.


  • olaylar olaylar  (21.12.21 22:57:14) 
1250. Kişi olduğunu bilerek yaz. Milyonda bir şansını iyi değerlendir


  • neymis  (21.12.21 23:11:50) 
parali asker olabilir boyle bir ihtimal de var.


  • ubi dubium ibi libertas  (21.12.21 23:27:15) 
dünyanın yarısı kadın biraz fazla abarttın olayı
böyle yaklşa mevzuya

  • bir soru sorcam  (22.12.21 08:53:57) 
Ben olsam ''asl plz:)'' yazardım, eski chat sitelerinde olduğu gibi.


  • geçerkenugradım  (22.12.21 09:04:35) 
[]

dolar yükselmesine rağmen usdt ile alınan coinlerden kar edemiyorum

merhaba arkadaşlar,

bundan 1.5 ay kadar falan önce tl ile aldığım coinleri tether'e dönüştürdüm ama o günden bugüne kadar dolar kaç katı oldu benim coin kazancım yerinde sayıyor. şu an coin piyasası durgun ama dolar artarken neden benim kazancım da artmıyor? aldığım coinler düşüşte ondan mı acaba? ama dolar onların düştüğünden daha çok yükseliyor. fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. teşekkür ederim.


 
Şu an coin piyasası durgun değil düşüşte. Bitcoin 67 bin dolardan 45 bin dolara geldi. %33'lük bir değer kaybı söz konusu. Böyle zamanlarda altcoinler daha fazla değer kaybediyor. Dolayısıya yerinde sayman normal. Yükseliş trendini kırdığı anda nakde geçseydin (USDT'ye yani) yerinde saymamış olurdun.


  • himmet dayi  (20.12.21 16:26:59 ~ 16:27:18) 
aldığın coinleri tethera dönüştürdüysen dolar bazında kazanamazsın zaten mantıken? tether sabit bir coin çünkü.


  • jelly bear  (20.12.21 17:08:53) 
tether'de beklemiyor muhtemelen o zaman parası artardı. Aldığınız coinler yarı yarıya düştü hala paranız çok eksilmedi ya da arttı gibi duruyorsa sebebi doların artışı. Normalde paralarımız erimişti.


  • denizmaniaherif  (20.12.21 17:27:35 ~ 17:27:51) 
"dolar onların düştüğünden daha çok yükseliyor" derken dolar/tl'yi kastediyorsan o bir illüzyon. yükselen dolar değil, alçalan tl. doların yükselip yükselmediğini merak ediyorsan dxy e bak.

"kar edemiyorum" derken doları mı baz aldın tl'yi mi?
  • ya ben lan neyse  (20.12.21 21:03:45) 
@ ya ben lan neyse Doları baz aldım.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (20.12.21 23:03:26) 
Bence sen şu an ne yaptığının farkında değilsin.

İlk olarak TL ile coin alıp o coinleri USDT'ye çevirmek diye bir şey yok. Coin ETH ise ne ile aldığının o andan itibaren hiçbir önemi yok. Sen muhtemelen ETH/TRY sayfasından değil de ETH/USDT sayfasından değer kontrolü yapıp kâr etmiyorum diye düşünüyorsun. Ama bu yaptığın da mantıklı değil. USDT sayfasından bakıyorsan zaten doların TL karşısındaki hareketleri orayı etkilemiyor. ETH/USDT sabitken dolar artarsa sen USDT bazında bir şey kazanmış olmazsın. TL bazında kazanmış olursun. Bunu da ETH/TRY grafiğinde yükseliş olarak görürsün. Sen günün sonunda örneğin 1 ETH'ye sahipsen "3.922 dolarım var" ya da "55.230 liram var" diye düşünürsün. Ilk yatırım miktarın 55.230'dan az ise TL bazında kâr etmiş olursun. Benzer hesabı yatırım anı ve şimdiki dolar fiyatları üzerinden de yapabilirsin.
  • himmet dayi  (21.12.21 06:13:34 ~ 06:15:34) 
@himmet dayı Detaylı açıklaman için çok teşekkür ederim. Yanlış lanse etmiş olabilirim. TL ile aldığım coinleri satıp USDT aldım ve o USDT ile coin aldım. Çevirmekten kastım buydu. Kazancım artmıyor dediğim de senin dediğin gibi TL cinsinden varlıklarıma bakıyorum. Dolar artmasına rağmen TL cinsinden varlıklarım artmıyor. Hatta bugün zarardayım.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (21.12.21 18:43:08) 
[]

Ben bundan sonra kaç papel isteyeceğim iş görüşmelerinde?

Merhaba arkadaşlar,

2-3 aydır iş aramıyordum. Çalışmak istediğim alanla ilgili çok iyi bir eğitim aldım ve şimdi yeniden başlayacağım başvurulara. Ancak asgari ücretin 4250 TL olmasıyla birlikte şimdi görüşmelerde kaç para isteyeceğim konusunda hiçbir fikrim yok. Önceden 4000 TL civarında istiyordum ancak asgari ücrette bu kadar artış olması hesaplarımı karıştırdı. Şimdi de en az 5000 TL olmalı diye düşünüyorum hatta eğitim aldığımı da sayarsak 5500 TL de olabilir diyorum. Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Söz konusu alan dış ticaret ve lojistik.

 
sektörü bilmiyorum ama ben yaptığım iş görüşmelerinde şu an çalıştığım yerden aldığım maaşın %60 fazlasını talep ediyorum. sadece bu asgari ücret zammını düşünme işe girdikten sonra uzun bir süre zam da alamayacaksın ve piyasa berbat kimse öngöremiyor, bu yüzden beklentiyi yüksek tutmakta fayda var. gelen geri dönüşlere göre de düşürür veya çıkarırsın.


  • aziz dostum jack  (17.12.21 19:19:55) 
valla işten çıkartmalar artacağı için ve çalışanların da büyük çoğunluğu asgariye çalışacağı için yüksekten uçmamakta fayda var bence. misal 6 bin isteseniz sizle aynı donanıma sahip olup da 5 bine çalışacak bir sürü kişi bulabilirler. o yüzden 5 - 5.5 arası düşünüyorum ya da 5.5 civarı düşündüm diyebilirsiniz.


  • rose parks  (17.12.21 19:24:32) 
8-9 bin iste en az.


  • gabe h coud  (17.12.21 20:01:35) 
yüksekten uçmamakta fayda var +1

şu anda senin için bir yerde çalışmak, hiç çalışmamaktan iyi midir, önce bunu bir değerlendir..
ben de "yeni yılda kesin bırakacam beni, asla tutamazlar" diyordum ağustos gibi, şimdi bir aksilik olmadıkça, yeni bir iş bulana kadar çalışırım diyorum.
feci bir kriz ortamı var. iş kolunu ve seni bilmiyorum ama makul seviyede tutmak yararına olabilir.
7000 isteyip ocak şubat mart çalışamamak, iş bulamamak veya 6000 isteyip 12 ay çalışmak, nasıl olurdu?
büyük bir kriz ve işsizlik var.
bir de net istemek yerine aralık istemek olabilir, 5500-6500 aralığı gibi.
  • tabudeviren  (17.12.21 20:37:23) 
Tecrübe, cvde yazan sirketler etiket mi yoksa taninmayan yerler mi, yabanci dil seviyesi/okul, is aranan şehir gibi seçeneklere göre değişir.

Misal izmir'de arkadaşım 16 maaş ile beraber 7.5 civari aliyor ama 4 yillik tecrübesi var.
Ayni arkadaşa tanidik tarafından iş buldum 8-8.5 civarı.
İstanbul'da koç grubunda çalışan satin almaci arkadaş 8-9 aliyordu. Ankara'da kendi çalıştığım firmanin fabrikasina sordum, 12 net veririz dediler.

Yeni mezunsaniz 5-5.5 üstü zor. Çok yetkin olmaniz lazım (cok iyi okul, cok iyi iki dil, cok iyi stajlar falan).

Maalesef dis ticaret ve lojistigin maaslari, satış tarafinda olmazsaniz, genelde kötü. Tedarik zincirinde para getiren yerlerin maaslari iyi (satın alma, planlama). Geri kalani desteğin desteği gibi gözüküyor.
  • logisticsmanager  (18.12.21 01:11:57) 
[]

Sanal ortamların hayatımıza etkisine yönelik bir anket

Merhaba arkadaşlar,

14 yaşındaki yeğenimin bir Tübitak projesi için "sanal ortamlarda geçirdiğimiz süre ve hayatımıza etkisi" konulu bir anket çalışması yapması gerekiyor. Katılım sağlarsanız yeğenim çok mutlu olacaktır. Şimdiden ilginize teşekkür ederim.

forms.gle

Moderatöre not: Birkaç gün sayfa başında kalırsa memnun olurum.

 
[]

Farklı pozisyonlar için iki defa iletişime geçen şirket

Merhaba arkadaşlar,

Daha önceki görüşmenizden bir şeyin çıkmadığı şirket aradan zaman geçince farklı bir pozisyon için iletişime geçtiğinde ne tepki veriyorsunuz ve görüşme olursa nasıl geçiyor? Bildiğiniz bir şirket diyelim. Daha önce böyle bir şey olmadıysa nasıl geçerdi? Tecrübelerinizi ve düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.


 
İkinci pozisyonu kabul edip yıllarca çalıştığım bir şirket oldu açıkçası.


  • lappuntamento  (29.11.21 20:22:02) 
Açıkçası İK çalışanlarına pek güven olmuyor. Günü doldurmak için çağırmış da olabilirler. Çok umutlanmadan bir şans gibi görmek lazım.


  • dissendium  (29.11.21 21:17:45) 
İkinci pozisyonu kabul ettiğim oldu. İlk görüşmede görüştüğüm bölüm yöneticisi sağ olsun benim için 'tecrübesi şu bölüme daha uygun' diye geribildirimde bulunmuş. Birkaç gün sonra diğer pozisyon için aradılar. Gidip görüştüm ve 1 hafta içinde süreç tamamlandı.


  • himmet dayi  (30.11.21 07:39:05 ~ 07:40:03) 
Ben 3 kere arandım. İkinci aranmam ilk aranmanın üzerinden 1 gün geçmişti ve o gün de ilk aranmanın mülakatı vardı. Arandığım pozisyonlar birbirine karıştı, IK ile tam anlaşamadık. İlk aramanın mülakatını yaptık. İlk aranmadaki pozisyona göre konuştum, mülakat ikinci aranmadaki pozisyon için çıktı. Mülakat sonunda öğrendim. Bu pozisyon için çalışır mısın diye sordular, olabilir dedim. Sonra olumsuz dönüş geldi. Aradan bir süre geçti ve ben daha kurumsal bir yerde işe girdim. Üçüncü aramayı yapıp ilk aramadaki pozisyon için mülakata davet ettiler, kabul etmedim.


  • birşeylersoracağım  (30.11.21 10:41:34) 
[]

Dövizle maaş veren şirketler neyi baz alıyor?

Merhaba arkadaşlar,

Dövizle maaş veren yabancı şirketler birini işe aldığında vereceği maaş miktarını neye göre belirliyor? Söz konusu pozisyonun TL cinsindeki piyasa karşılığını mı veriyor (mesela ortalama 5000-5500 TL verilen pozisyon için 600 USD mi verirler) yoksa o pozisyonun dünya genelinde USD cinsinden aldığı maaş mı? Bunu Türkiye'deki dövizle maaş verdiğini ilanda belirten yabancı şirketlere başvuru esnasında beklentimin ne olacağını belirlemek için soruyorum? Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.


 
piyasa karsiliginin tlsini veriyolar ama brut oluyor tabi. kimisi direkt bordrolama sirketlerinden bordrolaniyor normal brut tl maas aliyor. kimisi sahis sirketi kurup fatura kesiyor, kimisi bunun ustune tesvikler aliyor. tamamen beraber calistigin kisinin legal gereksinimleri ve senin icin mantikli veya en masakkatsiz olani secmek sana kalmis oluyor. sirketlerin genelde bunun icin altyapisi mevcut oluyor ve genel yonlendirmeler size yapiliyor.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (09.11.21 00:41:54) 
mobil edit: ha tabi bunlarin hepsi senin is icin yeteneklerine ve kendini pazarlama tekniklerine bagli.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (09.11.21 00:43:02) 
600 usd veriyor, zam donemi de 50 usd falan yapiyorlar.

Dolar artip fark acilirsa tl'ye donuyorlar ya da sifir zam aliyorsun.
  • divit  (09.11.21 01:12:30) 
2018'den beri türkiye'de ticari varlığı olan her şirket çalışanlarının maaşını TL olarak ödemek zorunda. TC vatandaşıysan, ve seni işe alan "ACME tic. ltd. sti." gibi bişeyse, TL ödemek zorundalar.

iş sözleşmesi "şu kadar TL" veya "şu kadar TL karşılığı [döviz]" diyebilir, "şu kadar [döviz]" diyemez. kur dönüştürülecekse yasa "maaşın yatacağı günkü kurdan hesaplanır" diyor diye biliyorum, genelde de bu şekilde veya o ayın ortalaması alınarak hesaplanır.

yabancı da olsa şirket burada benzer pozisyonların ne aldığını az çok bilir, yani "ya biz zaten en az 5000 USD veriyoduk" demezler. ama maaş konuşurken bu durumu avantajına kullanarak pazarlığı biraz yukarıdan açmak elbette mantıklı.
  • celeron 300a  (09.11.21 02:00:37) 
bizim şirket direkt hesaba döviz olarak yatırıyor. şirketin iş dalına göre bu hala yapılabilir.


  • akiskan  (09.11.21 03:42:30) 
yerli ya da yabancı bir şirketin, maaş verirken türkiye değil de, dünya ortalamalarını dikkate alması için çalışanın çok hızlı bir şekilde dünya çapında iş bulabiliyor olması lazım. (örnek veriyorum, gemi adamları ya da uçak pilotları) özellikle yabancı firmalar için bunun sebebi, türkiye'de iş yapmak istemelerinin sebebi maaşların düşük olması. sadece türkiye içinde iş yapmaktan bahsetmiyorum, global bir iş yapıyorsanız da aynı durum söz konusu. maaş düşük olmasa şirket neden gelsin buraya?

türkiye'de herkese türk lirası maaş verilmesi zorunluluğu tam olarak doğru değil. bu durumun bazı istisnaları var. (biraz muğlak bir konu olduğu için örnek vermek istemiyorum) ancak örneğin bizim şirkette bir kısım Türk personelin, Türkiye'de yaptıkları iş karşılığında hak ettikleri maaşı bir Türk bankasındaki hesaplarına dolar olarak yatırıyoruz. bir kısım personele dolar karşılığı Türk lirası yatırıyoruz. bir kısım personele de dümdüz Türk lirası veriyoruz.
  • co2s2  (09.11.21 09:58:26) 
[]

Başvurum için video kaydı isteyen şirket

Merhaba arkadaşlar,

Yabancı bir şirkete başvurmuştum ve dönüş yaptılar. Online görüşme yerine onların belirttiği sorulara cevap verdiğim bir video kaydı istiyorlar. Ancak sorun şu ki ben ne kendimin ses kaydını almayı seviyorum ne de video çekmeyi. En gelemediğim şeylerden biri. Gereksiz bir kompleksim var bu konuda ve ne yapacağımı bilemiyorum. Gidip video konferans istesem çok mu abuk olur sizce? Ne yapmamı önerirsiniz? Böyle kompleksleriniz varsa nasıl aşıyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim? Teşekkür ederim.


 
Ise ihtiyacin varsa cekip gondereceksin. Ise ihtiyacin yoksa eleyeceksin. Yok ben hayatta bunu yapamam dersen mesaj atip sor ancak cevabin olumlu olacagini pek sanmiyorum.


  • j r r tolkien hayrani  (07.11.21 21:35:31) 
Tek başına konuşup kayıt almak zor geliyorsa skype, zoom vs bi şeyden bir arkadaşınla konuşurken kayıt al?


  • 10032007  (07.11.21 21:53:45) 
Selam, geçenlerde girdim böyle bir görüşmeye, hiç iyi geçmemişti, son kısımda direkt "bu soruları bir insan sorsa daha farklı olur, hiç sağlıklı bir değerlendirme sistemi değil bu" diyerek çıktım. İnsan faktörü bence şart.


  • devorgilla the gunslinger  (08.11.21 09:10:13) 
[]

Şu dating appleri adamakıllı kullanan bir insan evladı yok mu?

Merhaba arkadaşlar,

Bir süredir Tinder ve Okcupid ile meşgulüm son birkaç gönderimde göreceğiniz üzere. Bu arada derdimi sevebilirsiniz :D Neyse konu şu ki son zamanlarda bu uygulamaları kullanırken artık ayar olmaya başladığımı fark ettim. Çünkü adamakıllı kullanmaya niyetli insan sayısı o kadar az ki. Sadece cinsellik için kullanmaktan bahsetmiyorum, arkadaş edinmek olsun, sevgili edinmek olsun, her anlamda yani.

Özellikle Tinder'da abartmıyorum önüme çıkan her 10 kızdan en az 5 tanesi Instagram hesabını yazmış, bakıyorum en düşük takipçili olanın bile 1500 takipçisi var. Ya abi sen oraya Instagram'dan takipçi kasmak için mi kaydoldun? Instagram yazanları artık sola kaydırıyorum ve sağa attıklarım o kadar az ki. Aslında bir bakıma işe de yarıyor Elo pointin düşmemesi açısından ama platformu sabote etmeleri gerçekten sinir bozucu. Sabote etmeyen ve ilgimi çeken hanımlar çölde vaha gibi oldu resmen.

Sonra diğer sıkıntıysa eşleşiyorsun, mesaj atıyorsun karşıda tık yok. Madem öyle neden beğeniyorsun? O malum Koreli hanımefendiden (Gitme kal be yanımda şurada başucumda demek geliyor içimden off :D)sonra 2 eşleşme daha aldım, biri fake duruyor ona yazmadım o yüzden, diğer kıza yazıyorum sanki 24 saatte bir cevap verme yeteneği varmış gibi tek satırlık cevaplar veriyor günde bir kere. Lafı ağzından kerpetenle alıyorsun. Öyle çok da bir şey yazmıyorum açıkçası. Diyeceğim şimdi "Senin cevap vermen için bi cooldown süren mi var?" diye olmayacak. Ulti açıyor sanki bana.

Kadın profili açıp erkeklere baksam kim bilir oradan neler çıkacak? Artık dalgasına kullanmaya başladım sanırım. Hem sinir edip hem eğlendiren böylesine değişik bir uygulama bulmak zor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Ofansif algilanmasin da tinder'a bir kizin ihtiyaci yok zaten.
Girenler de takipci kasiyor iste.

  • divit  (05.11.21 17:21:19) 
Kadınlar ve erkeklerin beklentileri arasında farklılık var çokça. Bu da dengesizleştiriyor uygulamayı. Ama sonuçta herkes arayıp ihtiyacı beklentisi ölçüsünde kişi bulabilir


  • damladamla  (05.11.21 17:29:06) 
cevabı kendin vermişsin zaten

" Ya abi sen oraya Instagram'dan takipçi kasmak için mi kaydoldun? "

e evet.
  • dafuq  (05.11.21 17:51:27) 
Instagram takipçi sayısına göre "iş birliğinden" oturdukları yerden para kazanmanın kolay olduğunu gören kadınlar tinder vs. açıp takipçi kasıyor. en kolay takipçi arttırma yöntemi :) kullanması bedava, hiçbir şey yapmıyorsun takipçi geliyor. illa ki tinder'ı date için kullananlar da vardır ama en az %80'i tamamen Instagram takipçisi kasıyor.


  • ilgeru  (05.11.21 17:55:41) 
bizde yok galiba hakikaten, meraktan okcupid konumunu ingiltere vs. gibi yerlere değiştirdiğimde kadınların en azından profillerini doldurduğunu görüyorum bizde büyük çoğunluk ya "eğlenceli" yazıyor ya da instagram adresini


  • edaddy  (05.11.21 18:44:49) 
Turkiye, Hindistan gibi yerler arz talep dengesizligi arsa vardigi icin guzel bir ortam sunamiyorlar bu konuda.

Ama komik olan diger yerlerde de durum anlatildigi kadar gunluk guneslik degil. Corona ile birlikte insan iliskileri konusunda garip bir doneme girdik. Herkes yalniz ve butun ortamlar toksik. Hayirlisi diyorum.
  • cleric  (05.11.21 20:29:50) 
[]

Tinder'da eşleşme aldığım Koreli kız eşleşmeyi kaldırdı :(

Merhaba arkadaşlar,

Az önce Koreli bir hanımefendiyle Tinder'da eşleştik, ilk o yazdı ancak yazışmaya başladıktan bir süre sonra hanımkızımız eşleşmeyi kaldırıverdi :D Ne oldu anlamadım cidden. Türkiye'den olduğumu söyledim ve ondan sonra Korelilere karşı büyük bir sempatim olduğunu söyledim (Cidden öyle. Hatta bu konuyla ilgili bir gönderim de vardı burada). O da bunun üzerine "O niyeymiş?" diye sordu ve eşsiz bir kültürleri olduğunu söyledim, K-Pop'dan falan bahsettim. Benim gibi bir sürü insan olduğunu da ekledim ve bir baktım ki eşleşmeyi kaldırmış.

Ne diyeceğimi bilemedim :D Sohbetim mi sarmadı acaba yoksa mesafe çok fazla olduğu için mi? Yani zaten önüme çıkan Koreli sayısı azımsanmayacak ölçüde. Ne istiyor bunlar anlamıyorum. Madem böyle yapacaklar neden pasaport kullanıyorlar? Beklentim çok yüksek değildi, sohbet falan ederdik diye düşünmüştüm.

Siz ne düşünüyorsunuz? Neden kaldırmış olabilirler eşleşmeyi? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Ha bu arada unutmadan ben nerede yanlış yaptım? Teşekkür ederim.

 
belki de sende bir sorun yoktur. onun aradığı artık her ne ise sende yokmuş demek ki. ya da diğer eşleştiği kişi daha uygundu.


  • lazpalle  (03.11.21 17:50:55) 
Tanıdığım tüm koreliler k-pop tan utanç duyan insanlar, k-pop'u kültürlerine bir hakaret olarak sayıyorlar ve emek sömürü sistemi olduğunu düşünüyorlar. Hatta birisi k-pop sanatçılarının köle gibi muamele gördüğünü uyusturucu uyarıcı madde bağımlısı yapıldığını anlatmıştı baya karanlık bir sektör aslında. Bana göre k-pop muhabbetinden aşağılanmış hissetmiş olabilir.


  • apocalipy  (03.11.21 17:52:22) 
internetten rasgele önüme çıkmış bir kızın muhabbeti kesmesini kafaya takacak kadar düşünmezdim. birşey düşünmezdim kısacası.


  • false pretension  (03.11.21 18:10:02) 
Youtube'da birkaç Korelinin Asyalılarla takıntılı olan beyazlardan rahatsızlık duyduklarını anlattığı bir video izlemiştim. Hatta bunun bir ismi de var ama şimdi hatırlamıyorum. Onun bireysel (fiziksel de olabilir kişisel bir detay yoksa) özelliklerinden hoşlandığınızı söyleseniz daha iyi olurdu.


  • slow like honey  (03.11.21 18:22:26) 
Sizlik bir durum değil. Çoğu Koreli böyle, ben sorunun kpoptan bahsetmeniz yada mesafe olduğunuda düşünmüyorum. Haftalarca konuştuğum kız (bir dil öğrenme uygulamasında tanışmıştık ve genelde ielts üzerine konuşuyorduk) bana nasılsın diye sorduktan sonra engellemişti. Daha böyle nice örnek var, kafaya takılacak bir mesele değil kesinlikle. Sanırım Korelilerin genel yapısı böyle.


  • hayalhayal  (03.11.21 19:57:28) 
ilk kez mi biriyle eşleştiniz? öyle bir tepki vermişsiniz. ciddi bir sebebi yoktur belki, muhabbetiniz açmamıştır, sıkılmıştır sizden. tinder benzeri şeyler kullanıyorsanız böyle şeylere alışın.


  • yedigimiztavuk  (03.11.21 20:10:08) 
nolcak kanka sadece selam vermiş, abartma bu kadar:) ben de çinli kızla eşleşmiştim birkaç konuştuk, sonra yok oldu kız. instagram'dan bile takipleşmiştik. boşver başka bulursun.


  • nothing in my way  (03.11.21 20:28:37) 
Dünya hassas kalpler için cehennemdir be kardeşim. Bu tinder camiasında çok sık rastlanan bir durum. Üzerine kafa yormaya bile değmez.


  • olaylar olaylar  (03.11.21 22:35:17) 
korelilerden hoşlanıyorum ne demek abi :) senin bir önemin yok koreli olman yeterli demişsin. az biraz flört et eşleştiğin kişilerle, kendini anlatma, kendinle ilgili şeyleri açık etme. kapalı kutu ol ki kutunun içini merak etsinler.

kafana bu kadar takma hiç tanımadığın birinin eşleşmeyi kaldırmış olmasını.
  • selam  (04.11.21 09:52:28) 
slow like honey +1

Bunun adı bildiğim kadarıyla koreaboo. Korelilere bu şekilde fetişistik şekilde yaklaşan, Koreli olsun nefes alsın yeter diye yürüyen çok insan var. Hatta siz de benim gibi bir sürü insan var diye özellikle belirtmişsiniz! Ona bu şekilde yaklaşan çok olmuştur ve artık uğraşmak istemiyordur ki bence haklı. Bir dahaki sefere diğer hobilerinden, ilgi alanlarından falan girin muhabbete.
  • peki madem  (04.11.21 12:30:50) 
[]

DMax veya TLC izlerken garip bir mutluluğa kapılıyor musunuz?

Merhaba arkadaşlar,

Televizyon izleyen biri değilim. Takip ettiğim bir dizi dışında pek izlemem, izlediklerim de genelde ya Dmax ya da TLC oluyor ama daha çok DMax'de takılıyorum. Bana hitap eden birçok program var. Bugün "Karavan alıyoruz" temalı bir program izlerken şunu fark ettim: Bu kanallardaki programları izlerken beni değişik bir mutluluk kaplıyor. Kendimi programın içindeymişim ve oradakileri de sanki çok uzun süredir tanıyormuşum, çok yakın ve samimiymişiz gibi geliyor.

Ya adamlar kırsalda yaşıyor, küçük kızları üniversiteye gitme kararı alıyor, ben daha çok seviniyorum, ev alıyorlar, karavan alıyorlar sanki ben almışım gibi mutlu oluyorum. Çok beğendikleri bir şey olunca ben de yükseliyorum. Ya yayınladıkları neredeyse her program için aynı bu. Benim hayatımda olumlu/sevindirici bir şey olduğunda bile bu kadar mutlu olmuyorum.

Bir bizim Türk kanallarına bakıyorum bir de bu iki kanala bakıyorum. Aradaki farkı anlatmaya kelimeler yetmez. Bunun sebebi nedir? Sizi de bu kanalları izlerken böyle değişik bir mutluluk alıyor mu? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
eskiden çok izlerdim ev yenileme, büyük evler, ya sev ya sat, ada satın alma (evet ada), her ülkede çekilen bütçeye uygun ev arama, dekore etme, ağaç ev ustaları, tiny little house vs gibi programları, ancak son zamanlarda izledikçe sinir olmaya başladım bizim ülkenin ekonomik koşulları sebebiyle,

birim para üzerinden insanlar bütçelerine göre çok güzel evlerde yaşayabiliyorlar, biz burada köle gibi çalışıp saçma sapan evlere dünya kadar kira ödüyoruz, dekorasyon , güzel mobilyalar vs. artık iyice ulaşılmaz noktalara geldi. şaka gibi ama vallahi o programlara tahammülüm kalmadı. ülkeye bakıyorum herkes mutsuz, o programlardaki insanların mutluluğu sinirimi bozuyor ahahaha.

ben sınır koruma, uyuşturucu kaçakçıları, kabusa dönen yolculuklar, tam paçayı kurtarıyorumdulardan devam.
  • hypathia  (31.10.21 20:24:47) 
Genelde mutluyken izlendiği için klasik koşullanma diye bir duruma dönüşüyor. Aynısını eski maçları izlerken Ercan Taner'in sesini duyduğumda hissediyorum.


  • olaylar olaylar  (31.10.21 21:11:13) 
[]

Canım hiçbir şey yapmak istemiyor ama stresten ölüyorum

Merhaba Duyuru'nun Hayat Dolu Tatlış İnsanları,

Başlıkta da okuduğunuz gibi canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Bir şeye heves ediyorum iki dakika sonra tadı kaçıyor. Motivasyonum yerlerde. İş bulmam gerekiyor ama iş aramayı da 2 haftadır falan bıraktım. O kadar sıktı ki artık her gün 2-3 saatimi ayırıp ilanlara bakmak, yoruldum yeminle. Serbest çevirmenlik yapıyordum bıraktım, tam zamanlı iş bulacağım diye. 1-2 ay önce başımdan aşağı resmen çeviri yağdı, ancak sadece bir tanesini almak geldi içimden.

Kendimi geliştirmem gerekiyor, bazen bildiğim diller konusunda zayıf olduğumu hissediyorum veya yeni bir dil öğreneyim diyorum, gram kılımı kıpırdatmıyorum. Benden seviye olarak geride olanların bir şekilde düzen kurduklarını fark etmeme rağmen eylemsiz kalmaya devam ediyorum. Bu da en çok koyan şeylerden biri. Buna izin verdiğim için kızıyorum kendime.

Şu an kendim için yaptığım tek hayırlı şey profesyonel bir kurumdan mesleki eğitim almak. O da zaten delicesine aradığım bir şeydi. Bu eğitimi de bahane ederek yapmayı düşündüğüm her şeyi bu eğitimin bitimine erteledim. Spora başlamayı düşünüyordum, onu da pandemi bahanesiyle erteledim.

Kendimi her ne kadar insanlarla kolay temas kurabilen biri olarak görsem de şu an sosyal ilişki adına bir düzenim kalmadı. Bir tarafım insanları, bir tarafım yalnızlığı istiyor ve şu an dışarı çıkabileceğim bir arkadaşım dahi yok. En iyi arkadaşımla çok saçma bir sebepten dolayı iletişimi kestim.

Her neyse daha fazla yazmak istemiyorum ama gerçekten artık o kadar zor geliyor ki stres nöbeti gibi, atak gibi bir şey geliyor. Bunu ilk defa Instagram açıp düzen kuran arkadaşlarımın hesabına bakınca yaşadım, sonuncusunu da dün yaşadım, birkaç defa yaşadım bunu son 6 ayda. Derin derin nefes alma ihtiyacı hissediyorum ve sol tarafıma bir sızı saplanıyor. Kalp krizi geçirecek gibi hissediyorum. Benim açımdan olumsuz bir uyarana maruz kalınca oluyor. Böyle bir şey açığa çıktığına göre ciddi sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Nasıl kurtulabilirim bu cendereden? Bu cendereyi bırakabilir miyim? Yaşayanınız olduysa nasıl çıktı? Fikir ve tavsiyelerinize açığım. Teşekkür ederim.

 
Öğretmenlik düşünmüş müydünüz? Formasyon alıp öğretmenlik yapma şansınız varsa onu deneyin derim. Bu şekilde atanmaya çalışırsınız ya da kurslarda öğretmenlik yaparsınız. Gerçi bazı kurslar dil ve edebiyat mezunlarını da çalıştırabiliyor. En kötü özel ders vermeyi deneyebilirsiniz.


  • dissendium  (26.10.21 19:15:49) 
Valla olayin sebebi belli iste, kendini oturup milletle kiyaslamayacaksin. 'Benden seviye olarak geride olanlar' ile seklinde baslayan cumlen zaten tum olayi ortaya cikariyor.

Ise ihtiyacin varsa is bulman gerekiyorsa oncelikle hangi isi yapmak istedigine karar ver. Su an oyle bir kararsizligin varmis gibi gozukuyor. Yapacagin ise karar verdikten sonra da is bulana kadar sadece is basvurulari yap ve kendini gelistirmeye cabala. 'Millet su an su konumda' vs diye dusunup kendine iskence cektirme. Isi bulduktan sonra gerisi gelir.
  • j r r tolkien hayrani  (26.10.21 19:53:31) 
[]

Tinder'da kimse beğenmiyor

Merhaba arkadaşlar,

Tinder bataklığına saplanma arzusuna ben de kapıldım ve buraya düştüm. Ancak hesabı açmamdan bu yana 3 gün geçmiş olmasına rağmen bırakın eşleşme almayı bir Allah'ın kulu hanım kız bile beğenmedi. 0 beğeniyle kaldım öyle. Tamam karizmatik değilim ama öyle aman aman tipsiz olduğum da söylenemez. Koyduğum fotoların da giderli olduğunu düşünüyorum. Bazen Tindercıların yazdıklarını okuyorum, yalan mı doğru mu bilmiyorum, açar açmaz 9 eşleşme falan almış. Ya zaten yoklukta kalıp da "Yhaa çok yalnızım, ölüyorum" diye ağlayanlardan değilim, ölücüleri ile ünlü forum sitesinde çok var bunlardan. Beğenilme arzumun yüksek olması gibi bir zaafım var, doğal olarak beğenilmemek üzüyor daha çok.

Önceden okulda yan yana dizilip ciddi şekilde Tinder'a gömülen arkadaşlar vardı (arkadaşımın arkadaşları daha doğrusu), onları görünce acayip gülesim geliyordu. Şimdi ben de bu meretin başına geçtim ve iki de bir hanım kızları sağa kaydırıp birilerinin de beni sağa kaydırmasını beklemek çok daha komik geliyor.

Her neyse sizce neden beğenilmiyorum? Umutsuz vaka olduğum söylenebilir mi? Deneyimlerinizi ve fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Arabalı foto koy.


  • olaylar olaylar  (15.10.21 17:12:42) 
@olaylar olaylar Arabam yok maalesef. Olsa bile sırf arabam var diye beni beğenen birini istemem.

@beretta beretta Ben de hiç kadın tanımadım :D 30 yaşındayım. İnimden çıkmaya karar verdim diyelim :)
  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (15.10.21 17:28:48) 
tinder kullandığım dönem ne kadar yakışıklı olursa olsun türk erkeklerini direkt sola atıyordum. bir yerden sonra fotoğrafa bile bakmayı bırakmıştım direkt türk ismi görünce sol yapıyordum. yakışıklılıkla alakası olmayabilir yani. şunu da söyleyeyim, bir kadın olarak erkek bulmak çoook kolay tinder'da ama kadın olarak kadın bulmak zor mesela. çok az eşleşme alıyordum kadınlarla. sebebi ne bilmiyorum ama güzelliğimle alakası yok.


  • aweamadeus  (15.10.21 17:42:36) 
Tinder algoritmasının belli çalışma prensipleri var. Detaylara maalesef burada giremeyeceğim. Ufak birkaç taktik verebilirim
-herkesi sağa atma. Sistem seni sağık ya da bot gibi değerlendirir. Herkesi sola da atma. Eşleşmek istemiyor gibi görünür.
-kendi liginde oyna. Çok güzelleri sağa atmak yerine biraz az güzellerini sağa at eşleşme almaya çalış.
Profilin nasıl?
Benim tavsiyem 3 ya da 4 fotoğraf kullanman. İlk fotoğraf sadece senin gözüktüğün ama selfie olmayan başkasının çektiği uzaklara baktığın gizemli ve çekici bir foto olsun. Eğer bir aktivite yaparken çekilmiş böyle bir fotoğrafım varsa epey işe yarar. Ben dağcılık yaptığım zamanlardan bir fotoyu kullanmıştım ve epey ekmeğini yedim… sosyal arkadaş ortamından bir foto ekle. İçinde yoğun kadın olan bir fotoğraf şansını artırır.
Yine bir aktivite yaparken ya da kediyle köpekle yipenle kuzenle bi foto ekleyebilirsin. Selfie yok.
Bio’nda kendini tanıt ama dümdüz klasik değil. Hayallerini yaşamak için doğduğu topraklardan ayrılmış yollarda bir adam vb. Çok şaire bağlamadan duygulu birşeyler olmalı.

Bunlara dikkat ederek tekrar dene. Eşleşmeler olursa yeni başlık açıp sorarsın açılışta ne yazalım, nasıl mesajlaşalım diye. Sabırlı ol.
  • hepbiarayisicinde  (16.10.21 02:45:43) 
kadınlar için eşleşmek çok kolay. neredeyse kimi sağa kaydırsa eşleşir. o halde neden seni tercih etsin? bu soruyu kendine sor ve yanıtı da ver :)

öte yandan bu uygulamalarda, sitelerde tanışma işi eskiye göre epey zorlaştı.
  • tabudeviren  (16.10.21 11:47:30) 
kadınlarda hesabı açar açmaz +99 beğeni geliyor. 1 kıza 50 erkek düşüyor orda. adamın tipi de iyi ayrıca yatıyla katıyla fotosu var orda senin haşin bakışlı fotonun beğeni almaması doğal. kadın olarak hesap aç ortamı görürsün veya bir kız arkadaşının hesabına bak. vakit ve para harcayarak şansını artırabilirsin.


  • kelepir  (16.10.21 12:26:10) 
+1 hepbiarayisicinde

herkese beğeni atma.
esprili güzel bir bio yaz. internetten nasıl yazılabileceğine bak.
kalite fotolar at. çözünürlüğü düşük fotolar atma.
arkadaşlarınla olduğun bir foto at. kendini tanıtan hobilerini gösteren fotolar da olur.
arabalı fotoya düşen insanlar mevcut. o tiplerle eşleşmek istiyorsan arabalı foto koyabilirsin.

tinder'da olmuyorsa okcupid dene. tinder'a göre daha niş bir site.
  • false pretension  (17.10.21 16:37:42) 
[]

İş başvurusu sonrası çağrıldığım sınava nasıl bir kıyafet ile gidilmeli?

Merhaba arkadaşlar,

Resmi bir kuruma yaptığım iş başvurusu sonrasında sınava çağrıldım. Bu sınava giderken normal bir mülakata gider gibi takım elbise mi giyilmeli yoksa normal bir kıyafet mi giyilmeli? Yardımcı olursanız sevinirim, teşekkür ederim.


 
sadece sinavsa normal kiyafetinle git tabii ki. aksini gorebilirsin gittigin yerde ama komik oluyor oyle


  • Kittie  (10.10.21 18:16:20) 
Gomlek pantolon giyerdim ben. Her turlu durumu kurtarır.


  • stavro  (10.10.21 18:47:57) 
bu saatten sonra (yani iş görüşmeleri yapacak yaşa geldikten sonra) her durumda öncelikle smart casual'dan yana davranmalı.
güzel kanvas pantolon + beyaz gömlek+ kravat. bir dirhem iki çekirdek gibi durup sırıtmaz ama business style mı evet.

  • rewlack  (10.10.21 21:46:01) 
[]

Ankara-Kırıkkale ulaşım nasıl sağlanıyor?

Merhaba arkadaşlar,

Pazartesi günü erken saatlerde Kırıkkale'de olmam gerekiyor. Ben Ankara'da yaşıyorum ve daha önce Kırıkkale'ye gitmedim. Her ne kadar aradaki mesafe az olsa da daha önce gitmediğim için biraz kaygılıyım. Saat 9.00-9.30 gibi orada olmam gerekiyor ve bu yüzden yola erken çıkmam lazım. En sorunsuz ve hızlı şekilde nasıl Kırıkkale'ye gidebilirim gecikmeden?

Aşti uzak olduğu için oraya gitmem mantıklı olmaz. Belli yerlerden otobüs falan kalkıyor mu acaba? Sanırım bir de Samsun yolundan geçiyormuş Kırıkkale'ye giden otobüsler, Samsun yoluna yakınım, oradan binme ihtimalim var mı? Bildiğiniz başka bir yöntem var mı acaba? Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Samsun yolu uzerinden galiba belirli noktalarda aliyorlar. Arayip telefonla sorabilirsiniz. Aydinlikevler tarafina yakinsaniz telekom binasinin orada duruyorlar. Okul servisine benzer araclarla tasimacilik yapiyorlar genelde.


  • duyulmasi gerektigi kadar  (08.10.21 20:09:22) 
ankara kırıkkale arası çalışan minibüsler var, saatte 1 karşılıklı sefer yapıyorlar. aştiden de binebilirsin samsun yolundan da. ama önce bi bak sitelerinde bilgi vardır. minibüsler hızlı gider, o yol son yıllarda yoğun oluyor.firma isimleri: es, altınışık bide boyter var galiba.


  • Topalordek  (08.10.21 20:19:20) 
[]

Soğuk yapan karşı cins arkadaşımın tekrar ilgili davranması

Merhaba arkadaşlar,

eksiduyu.ru

Özet: Önceki sorduğum bir soruda okul döneminde aramızın çok iyi olduğu ama ilgisine karşılık vermediğim bir karşı cins arkadaştan bahsetmiştim. Seneler sonra Instagram hesabı açıp onu da eklediğimde ve ona yazdığımda bana karşı soğuk olduğunu ( doğal tabi) hissettiğimden bahsetmiştim. Ancak arkadaşım hiçbir sebep yokken numaramı isteyip sohbet etmek istediğini söyledi. Nedeni ne olabilir?

Önceki sorumda belirttiğim gibi arkadaşım ona birkaç defa yazdığımda soğuk davranmıştı ve konuşmakta isteksiz gibiydi. Arkadaşımın bu soğuk tavırları üzerine bir daha yazmama kararı almıştım. Ne olduysa dün bu arkadaşım yazmış ve numaramı istemiş, müsait bir zamanda arayıp konuşalım diye. Numaramı verdim ve yazışmayı Whatsapp'a taşıdık. Eskisi gibi yine sıcak konuşmaya başladı ve "Uzunca sohbet edelim uygun bir zamanda." dedi. Ben de görüntülü görüşme de yapabileceğimizi söyledim, o da daha güzel olacağını söyledi. Görüntülü konuşacağız ve ne konuşacağımızı merak ediyorum. O eski sıcaklığı hissetmeye başladım gibi. Sizce ne oldu da birden sıcak davranmaya başladı?

Yanlış anlamayın hoşuma gitmedi değil, aksine hoşuma gitti ama bilmiyorum, sonuçta kalbinin kırılmasına neden oldum. İçimde bu yüzden bir suçluluk var. Ama bu kız hayatım boyunca tanıdığım en karakterli ve en iyi kalpli insanlardan birisi, üstelik tatlı ve hoş. Aradan geçen zamanda onu kaçırmanın büyük bir aptallık örneği olduğunu ve kibrimin kurbanı olduğumu düşünmeye başladım ama tren kaçmıştı bir kere.

Ancak ona yazdığımda onun önce soğuk davranıp şimdi sıcak davranması benim için bir sürpriz etkisi yarattı ve paranoyak bir deli olduğum için ciddi ölçüde arkasında bir sebep var mı diye kuşkulanmaya başladım. Sonuçta bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü? Bu 1-2 ay içinde ne değişti de tekrar sıcak davranmaya başladı? Sıradan bir erkek olsa "Hadi len, yine dört ayağının üstüne düştün!" diye sevinirken ben "Acaba bunun içinde başka bir iş mi var?" diye şüphe ederim. Sonuçta kırık bir kalp var ortada ve bunun sorumlusu ile tekrar samimi olmak çok ihtimal dahilinde bir olay değil bana göre. Bu da beni haklı olarak geriyor ve düşündürüyor.

Yaşlar-cinsiyet: Ben: E-30 O:K-32

Sizce neden tekrar ilgili davranmaya başladı? Sebebi ne olabilir? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Sevgilisi yoktur. Şansını denemek istiyordur.


  • dissendium  (02.10.21 19:29:10) 
[]

CV'mi nasıl adam edebilirim?

Merhaba arkadaşlar,

CV'im konusunda kafa karışıklığım var. Geçen günlerde yeni bir CV hazırladım ve bazı şeyler kafama takıldı:

1- CV'nin sade olmasını istiyorum ama bayağı kalabalık oldu. Bunun başlıca sebebi bir sayfa olmasını istemekti. 2 sayfa da olabilir ama yine kalabalık geliyor.

2- Kalabalığı oluşturan kısım iş deneyimleri, hepsine de görev tanımlarını yazdım. Görev tanımlarını yazmasam çok yüzeysel kalıyor, yazsam çok yer kaplıyor.

3- En çok dert ettiğim şey ise tam zamanlı çalışma deneyimim çok az, biri 4 ay diğeri 2 ay olmak üzere 2 şirket var tam zamanlı çalıştığım, departmanlar farklı (yani birbiriyle alakasız alanlar) ve bu iki iş deneyimi birer yıl arayla. Her ne kadar bu iki işte bu kadar kısa süreli deneyime sahip olmamın sebebi benden kaynaklanmasa da İK bunu umursamaz. Bu durum da beni istikrarsız ve başarısız gösteriyor.

4- Eldeki işe yarar deneyimler: Okulda 9 ay kısmi zamanlı çalışma ve 2 yıl serbest çevirmen olarak çalışma.

5- Ben şimdi bu tam zamanlı çalışma deneyimlerini silsem mezuniyet ile serbest çevirmenliğe başlama arasında 3 yıl boş kalıyor. Hem 3 yıl boş boş gezdiğimi hem de hiç tam zamanlı çalışma deneyimim olmadığını düşünecekler. Üstelik 4 aylık olan deneyimim şu an çalışmak istediğim alanla ilgili. 2 ay olansa kurumsal ve bilinen bir şirket. Bayağı şey öğrenmiştim, Excel formülleri, ERP programı. Silsem bir dert silmesem başka bir dert. Acaba 2 ay olanı silsem mi? Yoksa dönemsel bir iş mi desem?

Yazdığım bu maddelerdeki sorunlar kafama takıldı. Sizce nasıl adam edebilirim bu CV'yi? Yoksa parayı bastırıp İK çözümü sunan şirketlere CV mi hazırlatsam (Bilindik şirketlerden biri 200 TL istiyor)? Tavsiyelerinizi ve düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.

 
Çok uzundu hepsini okumadım ama insanlar cv deki o kadar şeyi okumuyor göz atıyorlar o yüzden görev tanımlarını yazmasam boş kalıyor deme bırak boş kalsın, göz sayfadaki şeyleri rahat seçebilsin, örneğin mülakatta müdür cv ye göz attı gözüne çarpan şeyi sorar zaten o zaman sözel olarak açıklarsın


  • freebird5406_2  (21.09.21 19:57:59) 
öncelikle cv hazırlamaya yardımcı siteler vasıtasıyla hazırla direkt kendin hazırlamaya kalkma. mesela europass'ten hazırlıyorum şık ve güzel oluyor bence başka siteler de var. orada sorulara cevap verirsin ve cvni sana hazırlarlar genelde de 2 sayfa olur zaten sorun değil.

görev tanımları da aşırı ayrıntılı yazılmaz zaten toplam 6 ay tam zamanlı çalışmışsın anlamadım ki nasıl kalabalık oluyor. işine yarayabilicek bazı keywordleri yazarak kısaca özetle, tabiki de düzgün iş tecrübelerini silme hocam niye siliyosun. anladığım kadarıyla senin formatta bir sıkıntı olduğundan karışık geliyor sana europass gibi güzel cv formatlarına sahip sitelerden oluşturursan hallolur bence.
  • semaforo de medianoche  (21.09.21 20:14:34) 
4- okulda çalışma ve serbest çalışmayı "işe yarar deneyim" olarak görme. Kimse de görmeyecek zaten.


  • etna  (21.09.21 21:08:03) 
size mesaj attim.


  • la lykia  (21.09.21 21:46:24) 
europass eski europass değil, şimdi ki şablonlar göz kanatıyor. önceden çok iyiydi. yalnız estetik dışında bir şeyi atlıyoruz. birincisi zaten o cv'yi gerçek bir gözün önüne düşürebiliyorsan zaten şanlısın ve cv iyidir. neden? çünkü firmalar yoğun bir şekilde filtre kullanıyorlar. bu filtreler de illa ki "requirements" kısmında yazılanlarla aynı olmak zorunda değil. yani adam "boğaziçi odtü dışındaki ele gitsin" ya da "şu keywordlere sahip olanlara daha yüksek puan ver (sektör lideri şirketin ismi veya sertifika adı)"

bu nedenle ne kadar standart cv, ne kadar typosuz cv, ne kadar çok (düzenli) bilgi o kadar iyi... bence.
  • 1195  (21.09.21 22:44:50) 
görev tanımlarınızı sadeleştirerek maddeler halinde yazabilirsiniz diye düşünüyorum. başvuracağınız işle ilgili görev tanımlarını yazıp diğer işleri yalnız başlık olarak da bırakabilirsiniz.


  • bana bir nick verin  (21.09.21 23:27:03) 
bence cv'nin 2 sayfa olması sorun değil. hatta iş tecrübesi 15 yılı geçiyorsa 3-4 sayfa da olabilir.

ben iş tanımlarını en fazla 2-3 cümle ile tutuyorum. (basit işlerde çalıştığım için) yani en fazla iki satır tutacak kadar. eğer deneyimin 2-3 cümleye sığmayacak kadarsa o bölüm için tablo yapabilirsin. iş tanımını daha küçük formatta yazabilirsin.

tam zamanlı çalışma deneyimleri en silinmeyecek olanlar. sakın!

cv'de boş zaman aralığı gözükmesinde sakınca yok bu arada. dikkatli birisi atıyorum bu x sene aralığında ne yaptın diye sorarsa biraz politik bir cevap iyidir. çalışmadığım süre içerisinde kendimi geliştirmek için şunları şunları yaptım ve hobilerime zaman ayırdım gibi.

ben cv'de bir ay çalıştığım yeri bile yazdım. nerde ne yaptıysan emek harcadıysan yaz kardeş.

cv'yi basit tutmanın en güzel yolu iş deneyimlerini ve kronolojik olarak yazıp alttaki bölümde yetenekleri sıralamak olacaktır. böylece iş tanımlarında göstermek istediğin, öğrendiğin yetenekleri o bölümde sıralayabilirsin.
  • mastermindj  (22.09.21 00:26:14) 
[]

İlk iş görüşmesinden sonra teknik görüşme ama ne konuşacağız?

Merhaba arkadaşlar,

Başvurum sonrasında bir şirketle ilk iş görüşmesini gerçekleştirdim ve bundan sonra teknik bir görüşmenin olacağını söyledi İK. Ancak benim bu pozisyonda ve sektörde yeterli tecrübem yok (yani teknik görüşmenin gerektirdiği birikim yok). Daha önceden kısa süreli tecrübelerim oldu ama çok kayda değer bir tecrübe değil. Bu yüzden teknik görüşmede "teknik" bakımından ne konuşacağız bilmiyorum. Pozisyon dış ticaret üzerine, sektör de mobilya. Sektör hakkında mı konuşacağız yoksa dış ticaret üzerine yeterliğimden mi bahsedeceğiz hiç bir fikrim yok. Teknik görüşme konusu yaptığımız görüşmenin sonunda açıldığı için sorma fırsatım olmadı, detay isteyemedim.

Dış ticaret ilgilendiğim bir alan olduğu için AÖF'den bu alanla ilgili bir bölüm okuyorum, gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum, eğitimlere katılmaya başladım. Bu yüzden bu alana bir aşinalığım ve fena olmayan bir seviyede teorik hakimiyetim var. Sizce teknikten kasıt daha çok dış ticaret üzerine mi olur? Ne konuşabiliriz sizce? Tüyo verebilirseniz ve fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Teşekkür ederim.

 
ithalat ihracat süreçleri ve genel haliyle mevzuatları


  • reanarchy  (20.09.21 14:49:13) 
görev tanımını buraya kopyalayabilir misiniz?


  • irene  (20.09.21 15:59:25) 
@irene Ne yazık ki görev tanımını yazmamışlar, sadece aradıkları nitelikleri yazmışlar. Oradan da bir şey çıkarmak zor. Aradıkları niteliklerde dış ticarete yönelik maddeler eklememişler. Daha çok yurt dışı satış olarak ele almışlar.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (20.09.21 16:25:45) 
görev tanımında operasyon tarafı da varsa;
akreditif okuma, konşimento okuma, gümrük beyannemesi okuma gibi testler yapabilirler.
navlun ayarlama konusunda sorular sorabilirler.

Eğer satış odaklıysa;
Müşteri arama çalışmalarını nasıl yaparsın diye sorabilirler.
Dil seviyeni ölçebilirler.
İletişimini ölçebilirler, bunun için sorular sorabilirler.
Bilgisayar kullanımını ve öğrenme hızını ölçmeye çalışabilirler.
  • PoscheN  (20.09.21 22:05:08) 
[]

Sözlük yazarı olmanın hissettirdiği bir ayrıcalık var mı?

Merhaba arkadaşlar,

Ta 6 sene önce açtığım sözlük hesabı ne hikmetse bugün onaylanmış ve şu an yazar durumundayım. Kayıt olduğum zamanlar önemsiyordum yazar olmayı ama şimdi o kadar önemli gelmiyor. Gündemi sözlükten takip ederim ama yazarlık pek matah gelmiyor. Ummadığım bir anda onaylanması bir değişik hissettirdi. Siz ne düşünüyorsunuz? Sevinilecek bir durum mu sizce? Eğer yazarsanız yazarlığınız onaylanınca ne hissettiniz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.


 
İnstada 10k takipçim olsa daha ayrıcalıklı hissederdim ekşi bi anlam ifade etmiyor


  • olaylar olaylar  (31.08.21 21:06:10) 
15 yıl önce hissettiriyordu. şimdi bahsini açmaya bile değmez, böbürleneni kafamda direkt ezik diye kodlarım hatta.


  • kiyiya vuran dildolar  (31.08.21 21:06:23) 
2004-2005 civarı havalıydı


  • freebird5406_2  (31.08.21 21:11:20) 
Köpeğimin TikTok hesabı daha havalı geliyor.


  • the she ronin  (31.08.21 21:14:51) 
2007'de yazar oldum, olağanüstü geliyordu. okulu uzattığımı unutmuştum. şimdi yine sıradayım ama sırf dursun kenarda diye sıraya girdim. entry yazma amacım yok. mesaj falan atarım lazım olur.


  • ya ben lan neyse  (31.08.21 21:16:50) 
Hiç yok bende


  • basond  (31.08.21 21:45:48) 
Sebepsiz yere kufur yemek istiyorsan guzel ortam.

5-10 sene once 400 lira falandi hesap, bir degeri vardi.
Simdi aliskanlik olmasa bedava verirdim.

Genel iq cok dusuk.
  • divit  (31.08.21 21:53:41) 
2007'den beri yazarım. 2008-2011 top dönemi. şimdi çöp.


  • duyurukullanıcısı  (31.08.21 21:55:00) 
2011 öncesi vardı yazar sayısı belliydi şimdiye oranla da çok azdı.


  • monsieur turti  (31.08.21 22:00:18) 
Başta bi heyecan oluyor anaa yazar mı olduk la diye sonra geçiyor. Artı eksi verebilme olayını seviyorum bir de açtığım başlık tutarsa okumayı seviyorum onun dışında bir olayı yok ama o kadar bekleyişten sonra yazar olma hissi güzel, beklediğine değmiş oluyor. 6 sene çokmuş ben 2,5 sene beklemişim. Bazıları instagram- Twitter hesabının bio kısmına yazıyor ekşi yazarı olduğunu, bunu garipsiyorum. Cv’ye eklemenin bir tık gerisi.


  • heathen  (31.08.21 22:46:42) 
ayrıcalık demeyelim de seviyorum ben sözlüğü. bir yere bir şeyler yazmak iyi geliyor. kimi zaman geyik, kimi zaman gündem, kimi zaman alakasız bir konuda bir makale.

twitter instagram vs. beni çok sarmadı. bir de çoğu normal hayatta tanıdığım insanlara fikrimi anlatmak çok ilgimi çekmiyor. fenomen falan olacağım tanımadığım bir sürü kişiye ulaşacağım desen çok uğraş vermen gerekiyor.

e ne yapacağız o zaman? blog falan açılabilir ama onun için de bir konsept belirleyeceksin, konsept belirlemesen bile bir okuyucu kitlesi kazanman gerekecek vs. ekşi sözlük ise kısa yol bu konuda yani. deşarj noktası benim için.



he hissettirdiği bir şey var mı ? sözlükle alakası olmayan insanlar hala bir garipsiyor bir şekilde sözlük yazarı olduğumu duyunca. insanların kafasında ufaktan da olsa herkesin yazar olamadığı yer fikri var. ama dediğim gibi bunlar azınlık.


benim yazarlığımın onaylanması çok kısa sürdüğü için çok da bir şey hissetmemiştim açıkçası. torpil falan değil bu arada. sözlüğün eski alım sistemiyle alakalı. önceden sözlüğe kayıt tarihiniz önemliydi. benim de okumak için açtığım bu hesabım vardı. sürekli okurdum ama hiç yazar olsam mı dememiştim. sonrasında yazar olayım dedim. 10 entryi tamamlayınca ve kayıt tarihim diğer sıradakilere göre çok eski olunca muhtemelen direkt sıranın en üstüne yerleştim. çok fazla beklemeden de yazar oldum. bu süre hatırladığım kadarıyla çok kısaydı. bugün 10 entryi tamamlayıp yarın yazar oldum gibi bir şeydi galiba. o yüzden çok da heyecan yaşamamıştım açıkçası ama ilk başlarda yazdıklarıma çok dikkat ediyordum. hem dil bilgisi açısından. hem de çok emin olmadığım konularda yazmama açısından. her an fularlı bir ekşici gelip ayar verecekmiş gibi geliyordu ki o dönemin ayarları şimdikilerden çok daha iyiydi. atıyorum bir şeyle alakalı yarım yamalak bir bilgi yazdınız, altına bir fularlı gelip paragraf paragraf işin doğrusunu anlatır sizi itin götüne hiç küfür etmeden sokardı. şimdi koy götüne aklıma ne gelirse yazıyorum ehehe :) zaten spesifik konular hariç öyle dolu dolu pek bir yazar da kalmadı.

ne çok yazdım yahu.
  • syozkn  (01.09.21 02:12:59) 
2006'da onaylanmıştı yazarlığım, sevinmiştim o zaman. entry'lerin bir adabı, yazarların iyi kötü fikirleri, bilgileri oluyordu yazdıkları başlıklar hakkında. sonra hızlı bir düşüşe geçti sözlük. trollük çıktı. entry'ler tanım olmaktan, bilgi içermekten uzaklaştı. sözlüğün de pek bir itibarı kalmadı. dolayısıyla artık ayrıcalık falan da hissettirmiyor. yıllardır doğru düzgün girmiyorum bile sözlüğe.


  • treize  (01.09.21 02:53:32) 
ayricaliklik bir sey yok. simdi yine nostaljik dedeler gibi olacagim ama sozluk ilk acildigi zamanlarda guzel bir yerdi bence (ben 2001 girisliydim, 2006'ya kadar falan aktif kullandim, sonra tum entrylerimi sildim ama hesabim duruyor, kullanmiyorum). bir avuc yazar, cogumuz birbirimizi tanirdik, zirveler yapar bulusurduk. yaptigin guzel bir espriyi ertesi gun rastgele insanlardan duyabilirdin. benzeri bir ortam turkce internette kesinlikle yoktu. bence o zaman bir tatliligi vardi. hissettirdigi bir ayricalik yoktu bence ama ne bileyim, turunun tek ornegi bir mecra olarak guzel bir tecrubeydi. ben yaslandim ondan mi bilmiyorum ama artik hic oyle bir yermis gibi gelmiyor bana.


  • robokot  (01.09.21 03:05:45) 
[]

Hayatı Düzene Koyma Macerası: Tıfıllıktan ve Depresiflikten Kurtulma

Merhaba arkadaşlar,

Kısa bir süre önceye kadar loserlığın diplerinde yaşarken şöyle bir titredim kendime çeki düzen verip iyi kötü bir motivasyon toplayarak dünyaya meydan okumaya karar verdim. Bu uğurda ilk olarak, kariyer hedeflerime ulaşmak için hangi şehir olursa olsun iş başvurusu yapmaya başladım.

İkinci hedefim ise bu depresif moddan kurtulmama yardım edecek ve beni loser değil de bir "erkek" olarak gösterecek bir görünüme kavuşmak. Şu an bayağı tıfılım, boy 1.65 civarında kilo 55. Omuz diye bir şey yok, dar ve düşükler. Duruş bozukluğum var. Yaş 30. Bazı boş ve anlamsız şeylere takılıp boşvermişliğe kapılıp bu duruma sürüklendiğim için, daha fazla mücadele etmediğim için üzgünüm, aklım sanırım yeni yerine geliyor. Her neyse umarım akıllanmışımdır.

Size sormak istediğim bu tıfıllıktan spora başlayarak kurtulmam mümkün mü? Yaş 30 olduğu için zaten boya yapacak bir şey yok ama en azından kilo falan alıp derli toplu bir görünüme kavuşabilir miyim? Bu arada kilolu olmaktan, şişmanlıktan, fazlalıktan ölümüne nefret ederim ama ben sadece beni ideal gösterecek bir görünüşe kavuşmak istiyorum. Omuzlarım, biraz kaslarım olsa çogzel olur. Üzerime giydiğim şeyler tam otursun, omuzlardan sallanıp emanet gibi görünmesin istiyorum sonra. İşverenler çocuk gibi görmeyip ciddiye alsın istiyorum. Kadınların gözünde "Yhaa ne şeker şuna baksana!" konumundan "Kızııım, bu çocuk bi fena" konumuna yükselmek istiyorum bir de :D

Kollarım, bacaklarım incecik. Tam bir skinny sizin anlayacağınız. Tam şu tipe benzer bir vücudum var:
cf.girlsaskguys.com

Sizce sporla ne derece mümkün bu sizce? Ha bir de uyku, beslenme düzeni diye bir kavram yok bende. Sabaha kadar oturup öğlene kadar yatıyorum. Spor bu düzensizlikten çıkmama ne derece yardımcı olur? Spor hocası yardımcı olur mu tüm bu istediklerime kavuşmama ve ideal vücuda ne kadar sürede kavuşabilirim sizce? Son olarak bütçem ne olmalı (ayırabileceğim 1500-2000 TL) ve Ankara'da bildiğiğiniz f/p oranı iyi bir spor salonu konusunda fikir verirseniz sevinirim. Yanlışlarım varsa ve eklemek istediğiniz şeyler varsa mutlaka bekliyorum. Teşekkür ederim. Seviyorum sizi <3

 
Spor daha iyi bir görünüm ve daha sağlıklı bir zihin için faydalı olur. Spor için para harcamana gerek yok. Yürümek, koşmak bedava. Daha iyisi bisiklet alabilirsin. Yine de para harcayacağım diyorsan spor salonuna kayıt olabilirsin. En güzeli yüzmeye kaydolmak ama daha pahalı olur. Bir tane basketbol topu alıp akşamları yakınlardaki bir okulun bahçesinde basketbol oynayabilirsin.

Evden çıkarsan acıkırsın. Acıkırsan yemek yersin. Kilon daha iyi duruma gelir. Sanırım çalışmadığın için evden çok çıkmıyorsun ve vücudun kilo alacak fırsatı bulamıyor. Bir de kendi mesleğini yapmak zorunda değilsin. Farklı alanlara da yönelebilirsin. Askerlik yapmadıysan askerlik yap. Hayatında değişiklik olur.

Son olarak vücut işi biraz da genetik. Bazı şeyler Allah vergisi. Kafana çok takıp kendini aşağı çekmene gerek yok.
  • dissendium  (30.08.21 22:34:11) 
@dissendium Her şeyden hevesi çabuk geçen ve dikkati hemen dağılan biri olarak kendi başıma spor yapmak imkansıza yakın neredeyse. O zaman da iki gün uğraşıp üçüncü gün bırakırım. Spora kaydolmayı biraz da o yüzden istiyorum aslında. Para verdiğim için mecbur gideceğim çünkü. Bana disiplin lazım. Bunun yanında sosyalleşmek de istiyorum. Yüzmeye gelirsek yüzme bilmiyorum, maalesef.

Evden çıkacak bir motivasyonum yoktu bu zamana kadar genellikle. Okula giderken de olsun, çalışırken de olsun hep böyleydi. Meslek konusu karmaşık maalesef. Askerlikten 10 yıl önce bir rahatsızlığımdan dolayı muaf oldum.

Vücut konusunda haklısın ama geliştirme imkanım varsa denemek istiyorum. Cevap için teşekkür ederim.
  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (30.08.21 23:22:09) 
savaş cebeci videolarını öneririm.

bi de her gün şundan bi tane mutlaka ye. www.altunbilekler.com
  • ycm  (31.08.21 03:48:45) 
Fiziğe bakacak kadın önce boya bakar. Omuzlarını geniş yapman, kaslı olman fiziksel eksikliğini hiç bir zaman kapatmayacak. Hayata bakış açını gözden geçirmeni tavsiye ederim, bu saatten sonra dış görünüşü kendin ve karşındaki insan için 2. plana koyman gerekiyor. Kendine olan özgüvenini asla kaybetme. Yürüyüşünü, konuşmanı düzelt. Güzel kıyafetler giy ve hayatın akışına bırak kendini.

32 yaşında 170 cm boyunda bir adamım.
  • kanlakarisikyagmur  (31.08.21 09:54:11 ~ 09:55:47) 
etrafındaki herhangi bir macfit türü salona yazıl. ilk başta 5x5 gibi basit bir programla başla. sporun doğası gereği ilk 6 ay - 1 yıl çok hızlı ilerlersin. bu süreçte spor kadar önemli olan konu beslenmedir. tek başına ne spor ne de beslenme faydalı olmaz. gerçekçi hedefler koy. sıkı çalışma ile 1 yıl içinde yağlanmadan geleceğin kilo 60-62 civarında olacaktır. ancak bu bile görüntüde çok fark eder.

çok iyi bir bütçen yoksa spor hocası yerine bu konuyu kendinin derinlemesine öğrenmen en doğru yol. şurdan başla site ve videoları takip et.

düzenli spor ve kas kütleni arttırmayı sadece karşı cinsle ilişkiler için düşünme. bu hem senin bedensel sağlığını-enerjini arttıracak hem de özgüvenini yükseltecek.

www.agirsaglam.com

www.youtube.com
  • orpheus  (31.08.21 14:10:56 ~ 14:11:52) 
yurumeye ve kosmaya degil, direnc antrenmani yapmaya ihtiyacin var.
onun icin de spor salonuna gitmeye ihtiyacin var (vucut agirligiyla da yapilabilir ama senin durumunda salon daha faydali olur)

stronglifts 5x5'e bakmani oneririm ama hareketleri cok iyi ogren acele etmen. izole hareketlerden uzak dur, compound hareketleri kucakla.

duzgun beslen ve ihtiyacindan fazla kalori al ki kilo alabilesin. yazdiklarinin hepsinin caresi sporda, kendinle barisik ol, ozguveninin kaybetme gibi beyhude laflara kulak asma ve kendin icin en iyisini iste.
  • bay b  (31.08.21 14:19:03) 
Arkadaşlar destekleyici, bilgilendirici ve ayrıntılı cevaplarınız için çok teşekkür ederim.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (31.08.21 18:01:38) 
[]

Bu işi kapmak istiyorum. Tavsiyelerinize talibim.

Merhaba arkadaşlar,

O kadar bekleyişten sonra nihayet bir şirket görüşmek için aradı. Online bir görüşme yapacağız ve görüşmeye İK ve departman müdür yardımcısı katılacak. Şirket üst düzey ve uluslararası bir şirket. Pozisyon için yabancı dil bu pozisyonun ana odağını oluşturduğu için yabancı dil bilgimi de test edecekler ama nedense genellikle mala bağlıyorum ve aklıma bir şey gelmiyor. Mülakatta beynim duruyor sanki. Ama mesela bi turistle konuşsam o durgunluktan eser olmuyor. Söz konusu yabancı diller İngilizce ve Almanca. Pozisyon genel olarak yabancı dili yazılı olarak kullanmak üzerine olacak ve sözlü yabancı dili gerektiren pek bir durum olmayacak. Zaten ben iki dilde de yazılı çeviri yaptım ama konuşma dili kullanma fırsatı olmadığı için pek akıcı değil. Buna anlayış gösterirler mi sizce?

Bu arada daha önceden deneyimlediğim üzere şirketten birden fazla kişinin katıldığı görüşmeler çapraz ateşe dönüşebiliyor. İki taraftan gelen bu ateşi daha iyi püskürtmek için neler yapmalı? Bu arada sizce beni öne çıkarabilecek ne gibi sorular sorabilirim ? Sektör: E-ticaret.

Ayrıca şirket üst düzey olduğu için nelere dikkat etmeliyim? Artık şeytanın bacağını kırmak istiyorum. Bu kardeşinizin şeytanın bacağını kırması için tecrübelerinizi, tavsiyelerinizi paylaşır mısınız? Teşekkür ederim

 
Yabanci dil mülakatta soracagı soruları kestiremesen de en azından kendini anlatacagın kısımları daha önceden pratik yapabilirsin. Büyük harflerle bir kagıda yazabilirsin. Arada bakarsın vs.

Bol şans, iyi haberlerini bekliyoruz.
  • ırene adler  (26.08.21 12:26:09) 
mülakata en iyi mülakatta çalışılır. yani birini bulun ve ingilizce işini o şekilde çözmeye çalışın, sizi ing mülakata alsın. gerekirse çapraz ateşe alsın, o da olur. sonra oturup neyi eksik yaptığınızı, neyi geliştirebileceğinizi tartışın ve tekrar mülakat yapın. tek başına yapmak da beeelki fayda verebilir ama tam olarak o atmosfer olmaz.


  • sana bir sarki yazdim fernando  (26.08.21 12:27:18 ~ 12:27:49) 
Kurumsal bir firma ise büyük ihtimalle mülakatın yanısıra Değerlendirme Merkesi uygulamalarına da dahil ederler.

Assessment Systems firmasının youtube'da kanalı var. Bu firma Türkiye'de büyük şirketlere yetkinlik bazlı değerlendirme araçları ve uygulamaları hizmeti veriyor. Videolarını mülakat konulu olanlardan başlayarak izlemenizi öneriririm.
  • la lykia  (26.08.21 12:50:31) 
Bir yakınınız size prova mülakat yapsın +1


  • la lykia  (26.08.21 12:51:05) 
bu tip görüşmelerde ingilizceyi nasıl/nerden öğrendiniz şeklinde bir soru olabiliyor. bu soruya hazırlanabilirsiniz. aynı zamanda kariyerinizde ne işler yaptınız şeklince cv'nizi özetleyebilirsiniz bunlar belki hazırlanarak biraz daha akıcı konuşmanızı sağlayabilir.

iyi şanslar.
  • kırkmerak  (26.08.21 13:32:23) 
[]

Defalarca özgeçmişime bakılmasına rağmen arayan soran yok

Merhaba arkadaşlar,

1-2 aydır şehir içi şehir dışı demeden deli gibi iş başvurusu yapıyorum. İyi olduğunu düşündüğüm de bir önyazı hazırladım ve başvuru yaptığım işler çoğunlukla aynı alanda olduğu için çoğu başvuruya ekliyorum bu önyazıyı. Ne kadar istekli olduğumdan, yeteneklerimden, taşınmanın benim için sorun olmayacağından falan bahsediyorum bu önyazıda. Her neyse bu başvurular sonrasında özgeçmişim çoğunlukla günlük garanti 10 görüntüleme alıyor. Bazen bir günde 2-3 kez bakan birkaç şirket oluyor ama sadece bakıyorlar. Birisi Türkçe diğeri İngilizce olmak üzere 2 tane özgeçmişim var ve 90 günde toplam 150 civarında görüntüleme aldı. Bu benim için rekor denecek bir sayı. Delireceğim artık. Günde en az 2-3 saatimi bunlara ayırıyorum ama bir geri dönüş alamamak canımı sıkıyor. Napıyor bunlar fotoma bakıp gülüyorlar mı "Ehehe enayiye bak! Sen daha çok beklersin!" diye.

Uzun zamandır böyle bir motivasyon yakalayamamıştım ve zaten motivasyonunu kolay kaybeden biriyim. Zaten görüşmeler benim için iyi sonuçlanmıyor ama ona bile hasret kaldım. Bunlar niye aramıyor sizce? Ekran görüntülerine bakarsanız dün ve bugün olmak üzere 2 şirket dörder defa bakmış ama dönen falan yok. Çoğu şehir dışında bakanların ama şehir dışı olmasını dert edip aramıyorlarsa neden bakıp bakıp duruyorlar, dert etmiyorlarsa neden aramıyorlar? İşin kötüsü kendi şehrimde olup böyle yapan yerler de çok. Bunun gibi bir sürü şirket var. En sonunda kafayı kırıp garson olmaktan korkuyorum. Sizce dertleri ne bunların? İş arıyorsanız sizde durum ne? Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.

Not: İş alanı dış ticaret ve lojistik genel olarak.

 
Hocam benim yeni başladığım iş için ilk mülakat davetini iletmek amacıyla aramaları, özgecmisime baktıklarından 2 hafta sonrasıydı.

Bir liste oluşturuyorlar ve sırasıyla arıyorlar. Ik'nın iș yükü, ihtiyacın çok da acil olmaması gibi sebeplerle uzadıkça uzayabiliyor.
  • materyalist imam  (25.08.21 18:49:50) 
Kariyerde görüntülenme sayım 3. Bu bile başarı. Şok oldum.


  • fantastico  (25.08.21 21:20:00) 
Sabırlı olacaksın başka yolu yok maalesef. Bu yaşadığın süreç normal. Bunların çok büyük kaliteli noktanoktalar olduğunu önce kabullenmek gerek. Dostum tarihin en … oluşumu bize denk geldiği için böyle bir problem var. Çünkü saygıları ahlakları bu kadar. Neysek oyuz desek de yeridir. Arkadaşım yabancı, yurtdışında çok vasıflı olmamasına rağmen gelişmiş bir ülkede de olmamasına rağmen işler o kadar sistematik ve net yürüyor ki. Başvuruyu yapar, gördülerse kısa süre içerisinde dönüş, çok kısa süre içerisinde olumlu veya olumsuz yanıt ya da en kötü şimdilik almadık ama bekleyeceksiniz gibi süreci bitiren cümleyle konu kapanıyor. Bizi anlattığımda şoka girdi, yani mesela ona göre cv görüldüyse o hafta içinde araması lazım ötesi yok. Bizde? Ee işte noktanoktalar çok olursa onların oyun alanı oluruz. Cv yi görmesini beklemek ayrı dert, gördükten sonra arar mı ayrı dert arasa mülakat sonucunu öğrenmek ayrı dert. .


  • patos64  (26.08.21 06:22:13) 
@gabe h coud Evet, LinkedIn'de varım ve çok olmasa da başvuru yapıyorum ama oradan şimdiye kadar sadece bir tane yer aradı. Sadece görüntülüyorlar o kadar :D


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (26.08.21 11:30:03) 
[]

Diksiyon kursu konusunda yardımcı olur musunuz?

Merhaba arkadaşlar,

Diksiyon konusunda kusurlarım olduğu için buradaki arkadaşların da tavsiyesiyle bir diksiyon kursuna gitmeyi düşünüyorum. Ancak kursların çoğu azımsanmayacak derecede para istiyorlar internette baktığımda. Bunun yanında Udemy'de, İstanbul İşletme Enstitüsü gibi yerlerde de "ucuz" diksiyon eğitimleri var ama bu tarz yerlerin de fabrikasyona bağladığını düşündüğüm için bi faydasını göreceğimi düşünmüyorum ve vakit kaybı olarak görüyorum.

Bu arada bahsettiğim diksiyon kusuru pelteklik ve de ses tonumu sevmiyorum. Bazıları konuşmamı görünce engelli olup olmadığımı soruyor o derece. Biraz profesyonel bir şey istiyorum bu yüzden. Sizin bildiğiniz iyi bir diksiyon kursu var mı? Bütçe 2000 TL'ye kadar. Konum Ankara. İyi olduğu sürece online da olur. Bir de birebir özel olanlar çok mu pahalı olur sizce? Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Sanirim sizin sorununuzu cozecek yer diksiyon kursu değil. Nereye gideceginizi bilmiyirum ama diksiyon kursu değil bana sorarsaniz.
Yine de duzgun bir diksiyon kursu tavsiyesi istiyorsaniz baskent iletisim var. Guncel fiyatlarini bilmiyorum.

  • stavro  (25.08.21 02:16:18) 
konuşma terapisti arıyorsunuz, onlara bakın.


  • bronz böcek  (25.08.21 03:04:56) 
[]

Işid'e karşı savaşılırken Taliban'a karşı neden savaşılmıyor?

Merhaba arkadaşlar,

Malum Afganistan'da tek kurşun bile atılmadan şehirler Taliban'a teslim edildi ve Taliban'dan daha güçlü olan Afgan ordusu sürpriz şekilde çöktü, askerlerin bir kısmı Taliban saflarına katılırken bir kısmı da arkasına bakmadan akın akın bize doğru kaçmaya başladı. Benim merak ettiğim Amerika tarafından bu kadar ekipman, eğitim sağlanan ve mevcut olarak Taliban'dan daha büyük olan bu oluşum neden bir kurşun bile sıkmadan dağıldı? Saflarını terk etmeyip Taliban'a karşı oldukları yeri savunan birlikler de var ama onlar da bir avuç.

Işid ortaya çıkıp her yerde ölüm kusarken Suriye ordusu olsun Irak ordusu olsun Türkmen birlikleri olsun hatta YPG falan bile ölümü göze alıp cesurca savaştı. Onlar da kaçabilirdi mesela ya da Işid saflarına katılabilirdi. Ama savaştılar. Çok büyük kayıplar verildi ama sonunda Işid'in kökünü kuruttular. Peki Afgan askerleri Işid'den daha güçsüz olan Taliban'a neden karşı koymadı? Biliyorum Taliban daha ılımlı bir politika izliyor düşmana karşı, çoğunun aralarında bir uzlaşma politikası var ama bu terörist oldukları gerçeğini değiştirmez. Bilindik dizilerden birinde zaten bu işleniyor. Sizce neden savaşmıyor kaçan askerler? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Irak görece daha yönetilebilir bir ülke ve abdnin yerel güçlerden kendi yanına çekebildiği örneğin pyd gibi güçler var. Afganistan tam bir kaos.


  • dreamsandcolours  (23.08.21 17:32:18) 
afganistan'da devlet otoritesi yok çünkü, herkes kafasına göre takılıyor. abd 20 yıldır orada başı, belli organları olan bir devlet yaratmaya çalışıyordu. hedeflenen buydu. ama dikiş tutmadı. yoksa taliban'la savaşamadıkları için kaçmıyorlar. sistem dikiş tutmuyor, organizasyon sıfır, en sonunda bırakıp gittiler.

e geriye kalan askerler de ne işe yaradığı belli olmayan, kendinden başka kimseye hayrı dokunmayan saçmasapan bir oluşum için kendi canlarını tehlikeye atmak istemediler. taliban esasında çok güçlü falan değil, sadece karşılarına çıkacak kimse yok. taliban'a katılanların motivasyonu açık. güç var, para var, kontrol sende... karşı taraftaki afgan misal niye taliban'la savaşmak istesin? kabile devletinin kendine hayrı yok, e amerikanlar bırakıp gitmiş, taliban'la savaşsa ne yapacak ki, kazansa ne olacak mesela? o yüzden savaşmıyorlar.
  • alevli deniz sortu  (23.08.21 18:09:06 ~ 18:09:15) 
Afgan ordusunun çökmesi sürpriz değildi, ama "20 yıldır bi ordu bile eğitmeyi beceremedik" diyemeyecekleri için "Afgan ordusu çok güçlü, kesin yener Taliban'ı" dediler. Biden'ın söylediği tek bir doğru söz mü var?

Afgan ordusu niye dağıldı? Çünkü bi arada durmaları, savaşmaları için bir sebep yok. ABD para veriyor diye takılıyorlardı, o gidince savaşmak için bi sebepleri kalmadı, bireysel olarak bir çoğu Taliban rejimi altında yaşamaya okey. Geri kalan da Türkiye'ye kaçtı. Taliban'ınsa güçlü bir ideolojisi var, o yüzden sayıca az olsalar bile kazanan onlar oldu. Hem de sadece Afgan ordusuna karşı değil, ABD'ye karşı da. İdeoloji mühim.

IŞİD'e karşı en başta Irak ve Suriye ordusu da dağıldı aslında, Suriye ordusu sonradan toparlandı, onda da Kürtlerin ve Esed'in bireysel etkisi büyük. Irak ordusunun toparlanmasında da İran'ın (ve Sünnilere karşı savaşmak isteyen Şii'lerin) etkisi büyük. Yani Kürtler devlet kurmak istiyor, Suriyeliler devletlerini kaybetmek istemiyor, Şii'ler de Sünni'leri sevmiyor. Hepsinin savaşmak için bi sebepleri var. Afganlarda bu yok. Daha doğrusu Taliban kadar güçlü ve net bir şekilde yok.

Günümüzde "terörist" lafının bi anlamı kalmadığı için o son kısma girmiyorum, kime göre neye göre yani. Bakarsan bana bile her gün televizyondan terörist diye bağıran birileri var, ama artık kimse bu söylemleri ciddiye almıyor.
  • plutongezegendegilmi  (23.08.21 18:49:47) 
Dogrudan soruya bir cevap degil ama suna değineyim: bir bolgede herhangi bir teror orgutunun varligi o orgutle savasilacagi anlamina gelmez. Dunya uzerinde "bir yerde terorist varsa onlarla savasilir ve bolge terorsitlerden arindirilir" diye genel bir uluslararası duzen yok. Bunu sartlar belirler. Sartlar derken politik, stratejik, ekonomik, aklına gelen her turlu sartlardan bahsediyorum. Ve tabii ki müdahil olan uluslararası aktörlerin (diger ulkelerin) cikarlari.
Insanlar "yav burda terorist var koskica ordular neden bunları temizlemiyor" veya Amerika buraya niye mudahale etmiyor gibi sorulari bu gerceklerden habersiz oldugu için soruyorlar genelde.

Afganistan ordusu neden savaşmiyor sorusu da gecerli bir soru değil aslinda burada, Afgan hükümeti neden savasmadi diye sorman lazım. Asker hukumete bagli, herhangi bir hukumet otoritesi olmayan ve dolayısıyla emir komuta zinciri ortadan kalkmis olan bir ordu artik ordu değil, kamuflajli insanlar topluluğundan ibaret oluyor. Orduyu devlet otoritesinden bagimsiz dusunemeyiz haliyle. Dolayisiyla bir ordunun askerleri kendi inisiyatifiyle herhabgi bir savas baslatmasi soz konusu degil. Hukumet teslim olduğunda otomatik olarak ordu ve emir komuta zinciri de yok olmus oldu. Ordu değil hükümet savasmadi kısaca.
  • stavro  (23.08.21 20:04:38) 
Bu arada Afganistan ordusu cok guclu muhabbeti de sanırım Biden soytarisinin açıklamalarına dayandirilarak söyleniyor. Amerika'nın bolgeden cikmadiyla ortada hiçbir sey kalmadi orada. Afganistan yillardir bir b.k cukuru idi. Daha once de orada Taliban yonetimi ele aldi, darbeler oldu vs hicbir zaman dikis tutmadi ve saglam bir politik duzen ve devlet otoritesi olmadı. Afganistan'ın guclu bir ordusu olduğunu da sanmıyorum. Zaten o da yok artik.


  • stavro  (23.08.21 20:07:15) 
Işid bence çok gerizekalı bir oluşumdu ya. adamlar sünni diye geçinip sünni kafası kesiyorlardı. üstelik şii iran'a karşı apaaçık bir düşmanlık güdüyordu. ışid'in etrafında ona direkt düşman olan kürtler, iran ve suriye vardı, daha sonradan da türkiye eklendi. o yüzden ışid'in barınması imkansızdı. bir de ırak'ın topraklar değerliydi hocam. petrol rezervlerinde dünyada ilk 5'te idi en son.

taliban denen oluşumun yurtdışı kaynaklı pek düşmanı bulunmuyor. zaten afganistan'ın da ırak ve suriye kadar değeri yok. üstelik de afgan'ların vatan, millet, devlet gibi bir kültürleri hiç olmadı, olmayacak. o yüzden afganların birlik olması, devlet kurmaya çalışması falan olacak iş değildi. zaten afgan'ların kadın, çoluk çocuk bırakarak kaçıp gitmeleri de nasıl bir kültüre sahip olduklarını gösteriyor. ırak'ta yıllarca savaş oldu, hiç bu denli büyük bir mülteci akını olmadı. adamlar ışid gördü, saddam gördü, abd gördü. ırak ve suriye'de devlet ayakta durup ışid'e karşı bizzat savaştı. afgan'lar korkup kaçtı. yabancı bir ülkenin yerinde olsan "ulan adam kendi toprakları ve vatanı için savaşmıyorken ben neden adamlar için savaşayım" demez misin? dersin.

konu ile alakasız ama afgan'ların korkup kaçması haberini duyduğumdan beri göktürkler yok olmak üzereyken bilge tonyukuk'un söylediği şu söz geliyor aklıma; korkmadık, savaştık.
  • ilgeru  (23.08.21 20:42:26) 
[]

Instagram'da aradığım kişinin hesabının pat diye karşıma çıkması

Merhaba Duyuru'nun Instagram Uzmanları,

2-3 ay önce bir Instagram hesabı açan Instagram cahili biri olarak sormam gereken bir soru var. Hiçbir ortak arkadaşımın olmadığı ama arkadaşlarının hesaplarını ara sıra stalkladığım (onlarla da takipleşmiyorum ve ortak arkadaşım yok) birini arıyordum Instagram'da. Hesabı korumalı olmayan çalışma arkadaşlarının hesaplarını falan alt üst ettim ama bulamadım bu arkadaşı. Ancak aynı isimde başka bir arkadaşıma bakmak için arama kısmına ismi yazdığımda bu aradığım arkadaşın hesabı pat diye en üstte karşıma çıktı. Resmen gökte ararken yerde buldum. Sizce nasıl olabilir bu?

Çalışma arkadaşlarından birinin yanlışlıkla hikayesine bakmıştım o söylemiş olabilir de bu aradığım arkadaş da hesabıma baktığı için üstte çıkmış olabilir mi ya da arkadaşlarını stalkladığım için olabilir mi? Kafamda deli sorular. Bu cahili aydınlatırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Valla hepsi olabilir. Ama asıl konu instagramdaki verin sadece instagram'da değil. Facebook'tan, mailleştiğin kişilerden, whatsapp'ta konuştuklarından, ziyaret ettiğin sitelerden vs. vs. her yerden deli gibi veri topluyorlar. O kadar veri olunca da kim kimin eski sevgilisi mesela kabak gibi görünüyor. Instagram üzerinden hiçbir bağlantınız olmasa bile sizin onu arayacağınızı tahmin edebiliyor yani.


  • plutongezegendegilmi  (22.08.21 20:16:37 ~ 20:16:49) 
@plutongezegendegilmi Mantıklı ama kendisiyle Instagram dışındaki yerlerde de bir bağlantım yok. Ne Facebook'da falan aradım ki arayamam zaten kendisi karşıma çıkana kadar soyadını bilmiyordum ne de numarası falan var. Reel dışında kendisiyle yabancıyız yani.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (22.08.21 20:34:13 ~ 20:35:12) 
Arkadaşlarını stalkladığınız içindir. "Bunu arayan bunu da aradı" gibi...


  • SiyamkedisiZorro  (26.08.21 14:44:30) 
@İnatçı, reel'de de aynı lokasyonda bulunuyorsanız, aynı baz istasyonundan veya modemden internete bağlanıyorsanız önerilere çıkar, çünkü aynı lokasyonda olduğunuzu biliyorlar.

Tam olarak instagram bunu yapıyor mu bilmiyorum ama facebook yapıyordu. Aynı şirket, yapıyor olma ihtimalleri var.

Aynı yerden benzer özelliklere sahip (yaş, cinsiyet vs) başka birini sadece isimle aratın. O da üstlerde çıkıyorsa bu teori doğru olabilir.
  • plutongezegendegilmi  (26.08.21 19:55:04) 
[]

"İlk gelen alır" prensibiyle çalışan sistemler için bot-yazılım

Merhaba arkadaşlar,

Diyelim ki bir havuz sistemi üzerinde işler( yazılım-çeviri-tasarım gibi) yayınlanıyor ve işler eklendiğinde size mail geliyor. Siz de mail gelince sisteme girip işi alıp çalışmaya başlıyorsunuz. Sistem böyle. Fakat birisi veya birileri isterseniz mail gelir gelmez sisteme girin, sizden önce muhakkak o işi kapıyor. Hiç istisnası yok ve her defasında böyle.

Sonra başka bir örnek vermek gerekirse bültenlerine abone olduğunuz bir teknoloji markası var ve bazen bazı oyunlar için key dağıtıyor. Bu keyin olduğu mail gelir gelmez hemen almak için ilgili yere giriyorsunuz ama o da ne! Binlerce, on binlerce keyden bir tanecik bile kalmamış. Bu da her defasında böyle.

Ben işin içinde bot veya yazılım türevi şeylerin olduğu numaralar döndüğünü düşünüyorum. Bunlarla nasıl mücadele edilir? İlk gelen olup bunları almak için ne yapmak lazım? Bilgisayarı riske atmadan kullanabileceğimiz yazılım, eklenti şeyler var mıdır bildiğiniz? Bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Chromium tabanlı yazılımlar ile anlık maili dinleyip linki açıp işi alabilirler yazılımcı isen bunu sen de yazabilirsin.
soruna gelince bunu yapan birine karşı daha hızlıısnı yapman gerekir sanırım

  • neymis  (21.08.21 21:32:26) 
Mailler sırayla gönderiliyorsa (ki öyledir), bazılarına sizden önce gidiyor ve sizden önce alıyor olabilirler. Bot kullansalar da kullanmasalar da mail üzerinden haberdar olarak bunun önüne geçmek mümkün değil.


  • plutongezegendegilmi  (22.08.21 00:00:18) 
[]

Friendzone'a girmemek ama nasıl?

Az önceki duyuru silindiği için düzenleyip tekrar soruyorum. Umarım bu sefer silinmez.

Merhaba arkadaşlar,

Bu gördüğünüz sap kardeşiniz 30 yaşında ve şu ana kadar hiç mi hiç, bir tane bile sevgilisi olmadı (oha cidden). Bu okuduklarınız karşısında "Evlerden ırak! Amann Ya Rabbi!" dediğinizi duyar gibiyim ama yapacak bir şey yok. Hoşlanan hanımefendiler oldu, ben değerlendirmedim benim hoşlandıklarım ise beni değerlerdirmedi. "Beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim ise beni beğenmez!" durumu yani. Aktif olarak sadece üniversite zamanında koşturdum hanımların peşinden ama istediğim bir sonuç alamadım. Ondan sonraysa bir daha uğraşmadım.

Ama 30 yaşının getirdiği "Hayatıma çeki düzen vermeliyim." kafası mı bilmiyorum fakat yalnızlıktan sıkıldım. Lakin gönül işlerinde kısmetim kapalı, tanıştığım 10 hanımdan dokuzunun friendzone una giriyorum, o geri kalan bir tanesi de benim friendzone uma giriyor. Fena değil denebilecek bir tipim var ama kısa boyluyum maalesef. Öne çıkan özelliklerim espritüel ve entelektüel biri olmak. Kendimi "Geldi yine tipini..." karikatüründe gibi hissediyorum. Böyle biri gönül işlerinde nasıl başarılı olabilir? Tinder gibi uygulamalar son çarem gibi görünüyor ama buralara düşmek istemiyorum? Siz ne önerirsiniz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
abi erkekadam.org bu siteye gir oku. cold approach ne öğren ve yap. sakın şey düşünme "bu avrupada yapılır burda yaparsam bağırırlar, esnaf döver" falan deme. yap. yeminle bir şey olmuyor. bir de friendzone meselesi var. azcık utanmaz, arsız ol. sohbetin çok keyifli diye iltifat etme mesela. bırak bu efendi adam ayaklarını. tüm süslü sözlerin ardında sen erkeksin karşındaki de kadın. ne biliym içinden geçeni söyle. mesela boydan gidelim. biri sana boyun kısa diye laf mı soktu, "ben yarış arabası gibiyim küçük ama yüksek performans için üretildim." de. hatta "deneme sürüşüne çıkmak ister misin?" diye ekle.


  • karahan01  (20.08.21 19:59:43) 
0- sosyallik edinmek için kurs, etkinlik, dernek ne varsa araştır, katıl. her şey olabilir. siyasi gruplar bile.
1- eninde sonunda arz talep dengesi oturmalı. seni beğeneni senin de beğendiğin bir noktaya ulaşman lazım. önyargılı yaklaşma, belki sana göre alt grupta hissettiğin kız görüşünce tanışınca çok hoşuna gidecek. o dengeye bir türlü ulaşmıyorsa sebebi bi altta olabilir.
2- porno bağımlılığın varsa bunu kesinlikle tekrar düşün. azalt. aşırı önemli bu.
3- friendzone olayı, kızlar seni yanına yakıştırmadığı için mi, yoksa sen net sinyaller veremeyip, arkadaş gibi davrandığın için kızların çaresizlikten seni koyduğu bir durum mi oluyor bunu düşün. efendi adamlar biraz tutuk olur. belki sen de tutuksundur biraz? net bir şekilde istediğini hissettirebiliyor, ısrar edebiliyor musun?
4- tinder, instagram, ıvır zıvır ne varsa hiç fark etmez. bunları kullanmak ayıp değil. yıl 2021, tinder'dan evlenen bi ton insan var.
5- kendine güven edinmek için spor, hobi, farklı şeyler edinmeni öneririm. özellikle spor inanılmaz fark ettiriyor. salon üyeliği ayda 150 lira falan, hayatında harcadığın en iyi 150 tl olur gidersen.
  • roket adam  (20.08.21 21:11:42 ~ 21:13:21) 
erkekadam.org demeye gelmiştim.


  • birfincankahvedahaisteyenadam  (20.08.21 21:50:51) 
esprilive entelektuel olmamayi dene.

Okan bayulgen demisti. sen masada saatlerce kizlari guldurursun, gecenin sonunda masads agzini hic acmayip somurtan tiple odaya giderler.
  • divit  (20.08.21 22:05:26) 
[]

Bu iş görüşmesi iptal mi sizce?

Merhaba arkadaşlar,

Birkaç gün önce başka şehirdeki bir iş ilanına başvurmuştum ve dün dönüş sağladılar. Taşınma durumunu sorduklarında taşınacağıma dair kesin teyit verdim ve bugün online bir mecradan görüşme gerçekleştirecektik. Görüşmeyi sanırım ilgili departmanın yöneticisiyle yapacaktık, öyle söyledi İK. Görüşmeden önce de teyit için arayacaklardı. Ancak görüşme zamanına yaklaşırken teyit için aramadılar ve ben de kendileriyle tekrar irtibata geçtim teyit almak için.

Benimle görüşen İK, görüşmenin gerçekleştirileceği mecra ile ilgili bir aksaklık olduğunu ve özgeçmişimi bulamadıkları için numaramı bulup arayamadıklarını söyledi. Kendilerine numaramı tekrar verdim ve başka bir alternatif önerdim. Benimle irtibata geçecektiler. Az önce başvuru yaptığım platforma baktım, özgeçmişimi tekrar görüntülemişler. 2 saat geçti ve arayan soran yok. Saf gibi takım elbiseyle bilgisayarın başında oturuyorum ve ya ararlarsa diye üstümü de değiştiremiyorum. Sizce iptal mi görüşme? İkinci defa aramak istemiyorum. İnsan arar bir bilgi verir hiç değilse görüşme iptal diye. Ölü taklidi mi yapıyorlar? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

 
iptal olmasi icin gorunurde bi sebep yok gibi. bunu ogrenmenin en kolay yolu arayip tekrar sormaniz. is yogunlugu dolayisiyla 2.plana atmis olabilirler.


  • guldum gectim genceciktim  (20.08.21 12:58:47) 
[]

Tacizci veya sapık gibi mi görünmüşüm?

Merhaba arkadaşlar,

Bugün aile eczanemize gitmiştim. Eczanede ben, eczacı bir de muhtemelen eczacının (erkek) arkadaşı olan (aile dostu gibisinden) genç bir kadın vardı. Ben doktorun yazdığı ilaçları eczacının vermesini beklerken kadın üstüne çeki düzen vermek isterken bir anlığına tişörtünü kaldırdı ve ister istemez göbeği göründü. Ben de istem dışı bir şekilde kadının açılan göbeğine bakarken buldum kendimi. Kadın muhtemelen gördü beni. Her şey çok kısa bir süre içinde gerçekleşti. Sonra hem kadını hem de eczacıyı selamlayarak ayrıldım ancak oradan çıktıktan sonra kendimi kötü hissettim. "Acaba kadın bana sapık gözüyle mi baktı?" diye huzursuz oldum. Bana böyle bir gözle bakılmasındansa ölmeyi tercih ederim.

Kadın rahatsız olsa ve durumu eczacıya anlatsa eczacı "İnatçı iyi çocuktur, öyle bir niyeti olmaz." diye savunur beni. Çünkü eczacılarla birbirimizi çook uzun zamandır tanıyoruz. İlaçlarımızı falan istisnasız hep oradan alırız.

Sizce kadının bana sapık gözüyle bakma ihtimali var mı? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

 
muhtemelen bu yazıya ve bunu düşünmeye harcadığın mesainin binde birini harcamamıştır kadın ve düşünmemiştir. en fazla bir anlık düşünüp unutmuştur. yanındaki çocuğa falan ayh bu da bana baktı gibisinden lafını edeceğini hiç sanmam. türkiyede yaşıyorsa zaten her gün senin baktığının on katı öküz gibi süzüyorlar kızı. çok etkileyeceğini sanmam bunun.


  • fff02561  (19.08.21 18:00:35) 
Tacizci ve sapık gibi görünmek için genelde tacizci ve sapık olmanız gerekir. Olmadığınız biri gibi görünmek çok kolay ve sık rastlanabilecek bir şey değil. İnsanın duruşu, beden dili, ses tonu çok şey anlatır. Karşınızdaki insanda bunu yalnızca hisseder. Çoğu şeyi bilinçli yapmıyoruz. Takmayın kafanızı.


  • akhenaten  (19.08.21 18:02:35 ~ 18:03:18) 
Bahsettiğiniz gibi olduysa gayriihtiyari baktığınızı düşünmüştür, belki de hiçbir şey düşünmemiştir, kötü hissetmenize gerek yok.


  • shakespearesmother  (19.08.21 18:13:02) 
gözünüz takılmış, normal.
olayın yaşandığı sahneye bağlı olarak, bir anlığına tişörtünü kaldırması bakmanızdan daha anormal bile olabilir.

  • blatta hiberna  (19.08.21 18:17:20) 
Bence kadın bunu düşündü ya da düşünüyorsa bile sapik olan odur.


  • encokbenisevinnolur  (19.08.21 19:59:21) 
Bence kadin sapik, seni taciz etmis.

Aynisini sen yapsan linc ederlerdi.
  • divit  (19.08.21 20:06:44) 
Genelde kadının başına gelen şey bana çok olur. Üstümü başımı düzeltirken ya da rüzgarlı bir havada eteğim açıldığında ve birisi beni gördüğünde hiç sapık gözüyle bakmadım.


  • Hallegadola  (20.08.21 08:22:55) 
O esnada kıllı ve göbekli bir abinin de tişörtü açılsa insan anlık olarak gözü dalar ve bakar, sıkıntı yok, kadın da aşırı kezban değilse üstünde durmamıştır.


  • John Bloor  (20.08.21 10:27:29) 
olaya farklı ancak gerçek bir yönüyle bakayım, tipiniz nasıl? türk toplum standartlarında derli toplu, temiz, özgüvenli, bakımlı, güçlü ve yakışıklı mısınız?

eğer evet’se sapık damgası yemeniz abartılı hamleler yaprak bakmadıysanız imkansıza yakın.

yok cevap hayır’sa, yani tipsiz, bakımsız, ezik, diksiyonsuz ve özgüvensiz biriyseniz, tipiniz de Allah’ın yüzüne gülmediği insanlardansanız, bu damgayı yeme ihtimaliniz 10x artacaktır.
  • bugisme  (20.08.21 12:17:18 ~ 12:19:27) 
[]

Hızlı klavye kullanan, bakmadan yazabilen biri 10 parmağı hızlı öğrenir mi?

Merhaba arkadaşlar,

Çok uzun yıllardır bilgisayar kullandığım için artık seri şekilde yazabiliyorum ve hızlı olmasa da orta seviyede hatasız olarak bakmadan yazabiliyorum. Biraz zorlarsam daha hızlı yazabiliyorum bakmadan. Şimdi 10 parmak öğrensem mi diye düşünüyorum. O kadar şeyi bakmadan 2 saniyede yazan insanları görünce imrenmeden edemiyorum. Sizce böyle biri kısa zamanda öğrenebilir mi? 10 parmak kullanabilenler ne kadar sürede öğrendiklerini belirtirse sevinirim. Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.


 
keybr.com sitesinden calis 1 haftada alisirsin.


  • robokot  (18.08.21 14:57:23) 
Eşim normalde q klavye kullanırken f'e geçip çok mesai harcamadan bir ayda falan 10 parmak bakmadan yazmaya başlamıştı.

Yani o kadar zor değil.
  • armagan abanuz  (18.08.21 15:27:46) 
Ben 1-2 haftada öğrenmiştim. Beni en zorlayan kısmı sağ el serçe parmağımi kullanıma alabilmekti ama o da 1 ayda oldu yani.


  • encokbenisevinnolur  (18.08.21 16:45:08) 
çalışmaya başlayın. en azından işin temelini öğrenin. hangi parmakları nereye koymanız gerektiğini öğrenin. yavaş yavaş düzeltirsiniz.


  • co2s2  (18.08.21 18:04:35) 
[]

Gemi acentesinde çalışmak için ne yapmak lazım?

Merhaba arkadaşlar,

Bu aralar gözüme armatörleri, gemi acentelerini kestirdim. Oralarda çalışmak için ne yapmak lazım? Dil-edebiyat mezunuyum. Gemi acenteliği eğitimi veriyorlar ama onu da galiba sadece gemi acentesinde çalışanlar alabiliyor. Bu eğitimlere katılmam mümkün mü sizce? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim, teşekkür ederim.


 
Cosco’da çalışan fransızca öğretmeni, oocl’de çalışan ingiliZce öğretmeni tanıdığım var. Hiç de öyle eğitim falan almıyorlar.
Müşteri temsilcisi ilanına başvurup oradan yükselebilirsiniz. Mesela ben daha bu hafta görmüştüm, msc ve dsv arıyordu.
Temel düzeyde bilgi sahibi olduğunu göstermek mülakatlar için artı puan olur.
Mesela yarın oaib’in incoterms eğitimi var ücretsiz ve online.
  • irene  (17.08.21 21:34:55) 
[]

Şu zamanda aşılı biri için hastaneye gitmek riskli mi?

Merhaba arkadaşlar,

Epey zamandır ciddi biçimde unutkanlık, odaklanamama, basit şeyleri bile anlamakta zorlanma gibi bir takım sorunlar yaşıyordum ve burada da sorduğumda B12 vitaminlerime baktırmam tavsiye edildi. Ancak pandemiden dolayı hep erteledim ama artık erteleyemeyecek durumdayım. Canıma tak etti, hayat kalitem, insanlarla olan iletişim kalitesi ciddi ölçüde düştü.

Bir an önce hastaneye gitmek istiyorum ancak 2 doz Biontech aşım olmasına rağmen söz konusu hastane olunca bir tırsma geliyor. Üstelik vakalar da yükselişteyken ve 2.doz aşı olanların oranı 50% gibi tatminkar olmayan bir seviyede olduğu için emin değilim. Sizce gitmemde bir risk var mı? Siz hastaneye gidiyor musunuz? Bu arada ailecek aşılarımız tam :D Sadece 2 küçük yeğenim var. Abartıyor muyum sizce? Siz hastaneye gidiyor musunuz? Ha bu arada vitaminlere baktırmak için Dahiliye'ye mi yoksa Hematoloji'ye mi gitmeliyim? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Abartıyorsun.
Bugün gittim üstelik görece basit bişey için.

  • rewlack  (16.08.21 19:38:57) 
Sizi anlayabiliyorum ve diyorum ki; bu işin bir sonu yok.

Ben de pandeminin başından beri mecbur kalmadıkça hastaneye gitmeme kararı almıştım, gitmedim de. Geçenlerde ise mecbur kaldım ve sonunda gittim. Ama özel hastaneye mi gittim, devlet hastanesine mi gittim, anlamadım. Daracık bir bekleme ortamında, kalabalığın içinde buldum kendimi. Bayağı huzursuz oldum ama yapacak bir şey yok yani. Bu covid durumları bugünden yarına tamamen bitmeyecek, o belli olduk.

O yüzden siz de salın artık kendinizi, kafayı rahat tutun.. Gidin hastaneye, işinizi görün.
  • magni  (16.08.21 19:46:01) 
B12 değerine baktırmak için aile hekimine de gidebilirsiniz. Bir bakıma hastaneler en güvenli yerler bile denebilir, maskeye mesafeye dikkat edildiği için.

Ben aktif bir şekilde devam eden bir salgının ortasında bu tip endişeleri hiç abartılı bulmuyorum, kendim de mecbur olmadıkça insanların içinde bulunmuyorum ama sağlık için hastaneye gitmek durumunda bulundum bir kaç defa. Probleminiz için dahiliyeye gidebilirsiniz.
  •   (16.08.21 19:54:48) 
Hastaneyle uğraşmayın. Sağlık ocaklarında bir günde veriyorlar sonucu. Randevuya gerek yok, sabah gidin hallederler.


  • herzan  (16.08.21 21:52:32) 
Abartiyorsun bence de :) Ben daha hic asi olmamisken kac defa hastaneye gittim, kan verdim, ultrasona girdim. 10 defa disciye gitmisimdir hem de en peak yaptigi zamanlarda.

Ikinci soruna gelince dahiliyeye git o seni gerekli gorurse tahlil sonucundan sonra yonlendirir.
  • e mice  (16.08.21 22:45:09) 
bir hastaneye gitmekle avm'ye gitmek arasında çok fark yok bence. hatta avm'ye giren çıkan sayısı daha fazladır, hastalık riski daha yüksek olabilir.

hastanelerde koronalılar ortalıkta zombi gibi gezinmiyor. benim gördüğüm 1-2 hastanede korona için ayrı acil girişi yapmışlar. servisler zaten ayrı yerlerde. çok korkacak bir şey yok bence.

son 1 ay içerisinde bir özel hastanede refakatçi olarak 3-4 gün kaldım. bir devlet hastanesinin acilinde de 4 saat ayakta bekledim tüm hastaların arasında. hala ayaktayım:D
  • co2s2  (17.08.21 11:39:19) 
Biz normalde tercih etmiyorduk. Ama tercihimiz dışında acil ameliyatlar, yoğun bakım vs nedeniyle yatan aile bireylerimiz oldu. Zaten eşim hergün hastanede ayrıca pandemide de çalışıyor. Henüz hastaneden birşey kapmadık, ama kendi ihtiyacımız olursa gitmiyoruz, çocuk hasta olursa onu götürüyoruz. Ffp2 maske takın, birşey olmaz.


  • curukturpkokusu  (17.08.21 19:24:36) 
[]

Bu arkadaşım neden benden soğumuş gibi?

Üniversiteden aramın çok iyi olduğu bir kız arkadaş vardı. Ben erkeğim bu arada. Benden hoşlanıyordu muhtemelen. Benimle olan dostluğunun hiç bitmesini istemediğini söylüyordu sürekli. Bazen "Bize gel." diyordu. Kendi tek yaşıyordu. Bazen bir yerlerde falan buluşuyorduk, bir şeyler içiyorduk. Her telefon konuşmamız en az 1 saat sürüyordu. Bayağı iyi birisiydi. Çok iyi anlaşıyorduk. Aynı profilde biri olmadığımızı düşündüğüm için sevgili olmak için çaba göstermedim. Ancak çok iyi bir dostluk gösterdim ona karşı. Gerçekten iyi birisiydi. Her neyse ben ondan daha önce mezun oldum. Bir daha da görüşme fırsatımız olmadı mezun olduktan sonra. O başka şehirde yaşıyor çünkü. Ancak mesajlaşıyorduk. Bu olaylar 5-6 yıl önce oluyor bu arada.

Her neyse 2018 yılına geldiğimizde iletişimsiz geçen bir dönemden sonra mesaj attım. O da müsait olmadığını, beni arayacağını söyledi. Sonra aramadı ve bir müddet sonra da numarasını değiştirmiş olacak ki numarası Whatsapp'dan kayboldu. Sonra 1-2 ay önce Instagram hesabı açtım ve onu da takip etmeye başladım, o da beni takip etti.

1 ay kadar önce o kadar zaman konuşmadığımız için Instagram'dan "Napıyorsun?" tadında bir mesaj attım. O da annesinin Covid'e yakalandığını, o yüzden keyifsiz olduğunu, daha sonra yazacağını söyledi. Ben de geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Aradan 2-3 hafta geçmiş olmasına rağmen yazmadı. Annesi herhalde iyileşmiştir diyerek tekrar yazıp annesini sordum, iyileştiğini söyledi. Sonra havadan sudan, birbirimizden bahsetmeye başladık. Ama konuşmakta isteksiz gibiydi, benim bir paragrafıma karşılık o 2-3 cümle ile cevap veriyordu. O eski günlerdeki arkadaşlığımızdan eser kalmamış gibiydi. Yani ben yazmasam yazmazdı asla, ondan emin oldum.

Sizce normal mi bu? Tamam yani benden hoşlanıyorsa karşılık vermemem buna sebep olmuş olabilir ve araya giren zaman da etkili olmuş olabilir ama bu seviyede bir soğukluk normal mi? Siz ne düşünüyorsunuz fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Bence siz hiç arkadaş olmamışsınız, kız tarafın niyeti farklıymış ve olmayınca da farklı bir aksiyon almış.


  • purplee  (13.08.21 22:19:17) 
normal. kız arkadaş olarak görmemiş seni, sende bunu fark ettiğin halde kızı kendine yakıştıramamışsın ama bri yandan da hoşuna gittiği için yakınında tutmuşsn.

zaman geçmiş kız kendine farklı bir hayat kurmuş seni unutmuş neden şimdi seni tekrar görmek istesin ki?

senin amacın ne bu kıza ulaşmaya çalışmakla?
  • srjkvon  (13.08.21 22:21:56) 
su an sicak konusulacak hicbi durum yok ki unide iyiydiniz uni bitti gitti


  • ala09  (14.08.21 11:45:47) 
aradan baya zaman geçmiş normal böyle olması. samimi arkadaşlıklar böyle bitiyor.


  • jelly bear  (14.08.21 11:59:18) 
[]

İnternet taahhütü bitiminde yüksek fatura

Merhaba arkadaşlar,

Kısa bir süre öncesine kadar Türk Telekom'dan internet hizmeti alıyordum. Taahhüt bitince başka bir sağlayıcıya geçtim. Bayrama denk gelmesi sebebiyle abonelik işlemleri uzadığı için aktivasyon sağlanana kadar taahhüt bittikten sonra 1 hafta kadar daha Türk Telekom kullandık. Şimdi ödememiz gereken son bir fatura daha var mı diye kontrol edince her zamankinden yüksek bir fatura çıkarılmış. Normalde 107 TL ödüyorduk ama şimdi 140 TL çıkarmışlar. Normal mi bu? Yani taahhüt bittikten sonra da kullandığımız için mi yoksa tipik bir Türk Telekom kurnazlığı mı? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.


 
normal, bize taahhütsüz ücret günde 4-5 lira gibi bir şey demişlerdi. 75 lira öderken son ayın faturasını 110 lira olarak ödedim.


  • amugochi  (14.08.21 10:55:45) 
zamanında abonelikten çıkamadığınız için yeni ayın faturası kesilmiş. yapacak bir şey yok.


  • xrated  (14.08.21 11:09:33) 
[]

Seyahat acentası kurmak kaç papele patlar?

Merhaba arkadaşlar,

Hayalperestliğin suyunu çıkaran bir çulsuz olarak seyahat acentası kurmak gibi olmayacak, lüks bir hayalim var sürekli. "Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış." hesabı. Aşağı yukarı hesap tahmini için geçenlerde internete baktım. Daha en başta Aidatı ve TURSAB üyeliği ile 75 Bin TL'ye yakın bir masraf çıkıyor ilk siftah olarak. Bunun A sınıfı B sınıfı olmasına göre tabi başka masraflar da çıkıyordur izinler falan derken. Bayi olmak isterseniz onun komisyonu da vardır. Peki sizce ortalama tüm masraflar hesaplandığında cepten kaç para çıkar?

Bir de kredi çekmeyle falan olacak bir iş midir bu? Kağıt üzerinde hiçbir geliri olmayan ve kredi notu da olmayan (kredi kartım falan yok, hiç kredi çekmedim) birine "Girişimci mi olcan sen? Sen ne tatlış şeysin öyle ha! Al sana 200K, benim hayalperest çocuğum!" diye para verirler mi? Ben de "Çalışıp para kazanınca öderim!" diyebilir miyim? Bunu şunun için soruyorum, her ne kadar klişe gelse de "Öğretmenliği bıraktı, köyüne dönüp çiftlik kurdu.", "Genç ev hanımı atölye kurdu." gibi haberleri görünce "Acaba?" demeden edemiyorum.

Bir de bir sürü insanın ağzında "Kendi işini kur! Napıcan maaşlı işi!" lafı var. Gerçekten iş kurmak bu kadar kolay mı? En önemli şey parayken paranın esamesi bile okunmuyor böyle konularda. Zengin oldukları için mi paradan bahsetmiyorlar yoksa gerçekten de parası olmayan ama bir şeyler yapmak isteyenlere destek veren birileri var mı? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
diğer konulara hakim değilim ama kendi işini kur, ne yapıcan maaşlı işi muhabbeti tam boş adam muhabbeti onu diyebilirim. uzmanı olmadığın, çalışmadığın, bilmediğin, hazırlığının ve hazır müşteri kitlenin olmadığı bir alanda küçük sermayeyle kuracağın iş %99 batmaya mahkumdur.

böyle bir planın varsa git bir seyahat acentasında 1-2 sene düşük paraya çalış. çakallıklarnı öğrenmeden bu işe girme.
  • roket adam  (07.08.21 21:55:14) 
Abi herkes biletini, otelini, planını araya birini sokmadan internetten hallediyor. Bu devirde boş iş, bir de covidiydi kriziydi turizm en iyi günlerinde değil yani.


  • eksisozlukokuryazari  (08.08.21 00:46:53) 
[]

Bu iş görüşmesi için dönüş yaparlar mı sizce?

Merhaba arkadaşlar,

Bugün çalışmayı tercih etmediğim bir sektör olan çağrı merkezinde değerlendirmek üzere bir şirket ulaştı bana. Yabancılara hizmet verilen bir alanda Almanca bildiğim için ulaşmışlar bana. Almancamın nasıl olduğunu sordular, ben de okuldan bu yana pek kullanma fırsatım olmadığı için konuşma kısmında paslandığımı belirttim. Sürecin ilerlemesini istersem benimle Almanca bir mülakat gerçekleştireceklerini söylediler. Ben de sağlam bir yer oldukları için denemekten zarar gelmez diyerek sürecin ilerlemesi yönünde tercih yaptım. Sonra kapattık.

Ben görüşmeyi Pazartesi falan beklerken 1-2 saat sonra aradılar. Birazcık yusuf yusuf ediyordum "Napacağım? Nasıl hazırlanmalı?" kafasındayken beni hazırlıksız yakaladılar. Ama korktuğumun aksine batırmadım, ara ara teklemeler haricinde ve soruları ikilettirmeden konuştum. Fakat Almanca konuşan kişi başta biraz hızlı konuştuğu için biraz yavaş konuşmasını kibar bir dille rica ettim. Tabi ki beklendiği gibi çok akıcı konuşamadım ama berbat bir performans da sergilemedim. Zaten çok sürmedi. Her neyse "Biz sizi ararız." gibisinden bir şey söyledi kapattık. Yanlış bilmiyorsam işe aldıkları kişiyi oryantasyon sürecinden geçirip öyle başlatıyorlarmış. Sizce dönüş yapma durumları var mı? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Valla ihtimal vardır tabii ancak yüzde kaç olduğunu da burdan hayatta bilemeyiz. Sen en iyisi hiç olmadı gibi davranıp ona göre takil.


  • j r r tolkien hayrani  (06.08.21 21:53:27) 
Bence ihtimal yüksekte, asıl konusacak kadar almancaniz varsa direk yurtdışı kovalasiniz daha iyi olmaz mı?


  • bepicolombo  (06.08.21 22:06:49) 
"Biz sizi ararız" genelde olumsuz oluyor ama düşük de olsa bir ihtimal var.


  • dissendium  (06.08.21 22:27:20) 
Ben söyleyeyim; olumsuz. Çünkü öyle bir yerde mülakata girme şansı yakaladım. İçeridekilerin tamamı ya kesin dönüş yapmış gurbetçi, ya da expat. Benim kıçı kırık fransızcamın esamesi okunmadı tabi.

Öyle yavaş olur musun falan diye sorduysanız, ve teklediyseniz geçmiş olsun. Önünüzdeki maçlara bakın derim.
  • feel the blanks  (06.08.21 23:41:16) 
hic bekleme.
hatta oncesinde yurt disi gecmisini sormamis olmalari bile garip aslinda.

feel the blanks +1
o islere hep yurtdisinda dogup buyuyenler giriyor.
mantiklisi da o degil mi zaten sence de? cagri merkezi bu, ana dil olmali
  • Kittie  (07.08.21 00:27:27) 
Biz bayagi buyuk bir cagri merkezinin cevirilerini yapiyoruz. Gecen benden ana dil bilen tercuman istediler. Cagri merkezinde calismak icin basvuranlarla konusup ana dili gibi biliyor mu diye bakmasini istediler. Yani bayagi ana dil seviyesi istiyorlar bence de olumsuz


  • matilda  (07.08.21 11:05:14) 
Dönebilirler de. Belki asgari ücret veriyorlar, anadili almanca olan biri beğenmeyecek bu şekilde düşünmek lazım. Peki anadili gibi yabancı dil bilen birine ne kadar veriyorlar?


  • Cokgezenti  (07.08.21 11:55:47) 
[]

Yeni aldığım cep telefonuma kılıf alsam mı?

Merhaba arkadaşlar,

Kurban Bayramı'ndan önce cep telefonu almıştım. Bizimkiler hemen kılıf almamı istediler ama pek gönlüm yok ama bir yandan da telefonu hem peşin aldığım için hem de telefona harcadığım parayı gece gündüz demeden hayvan gibi çalışarak geçirdiğim yoğun bir süreç sonunda kazandığım için telefona bir şey olmasını düşünmek de can acıtıcı geliyor.

Telefon (Samsung Galaxy M31S) hem büyük hem de bataryası nedeniyle ağır olduğu olduğu için ele kolay gelmiyo. Bu da beni geriyor, elimden kayacak diye. Kılıf alsam da bu sefer telefon daha kalın olacak. Ne yapsam bilemedim. Gözüme kestirdiğim iki kılıf var ama birisi gereksiz pahalı geldi ( kaliteli ama kılıfa o kadar para vermek müsriflik gibi geldi) diğerine de "meh" diyesim geliyor. Linklerini aşağıda bulabilirsiniz. Siz ne düşünüyorsunuz? Telefonunuzu kılıflı mı kullanıyorsunuz kılıfsız mı? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

www.amazon.com.tr

www.amazon.com.tr

 
Hocam su hayatta kilifsiz ve cam korumasiz kullanilmaz.
Telefonu kac kere yere düşürdüm unuttum yani. Ama çizik yok spiegen kilif.
Ince kilif bulursunuz. Önemli olan ekranla aynı yükseklikte olmamasi. Öyle olursa ekran darbe alir.
  • logisticsmanager  (04.08.21 21:59:34) 
Ben hiç telefonla kılıf kullanmadım ya, arada düşürüyorum da ama hiç bişey olmadı şimdiye kadar.

Ama düşse kırılsa gider yenisini alırım (ya da gider random bişey alırım, çok telefon kullanmıyorum zaten), çok umrumda olmaz. Çok umursuyor olsam herhalde kullanırdım.
  • plutongezegendegilmi  (04.08.21 22:03:12) 
pahalı bi telefon var kılıf kullanmıyorum baya da düştü. ön ve arkasında koruyucu cam var sadece. kılıfla kullanmak hiç güzel gelmiyor bana o yüzden.


  • jelly bear  (04.08.21 22:09:33) 
ben de telefonla hic kilif kullanmadim. goruntusu ve hissi icin aldigim telefonu baska sekilde kullanmak hosuma gitmiyor. cam filmleri de goruntuyu bozuyor.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (04.08.21 22:32:10) 
son model araç alıp üzerine branda çekip kullanmak gibi geliyor telefona kılıf takmak. düşerse düşsün ben o riski alırım. 10 yıldır hiçbir telefonum yere düşmedi zaten.


  • yazar yazmaz yazan yazar  (05.08.21 11:30:06) 
[]

Yanan bölgeler büyükşehir kategorisinde olsa durum yine böyle olur muydu?

Merhaba arkadaşlar,

Felaketin yaşandığı bölgeler büyükşehir kategorisinde olsaydı ya da İstanbul, Ankara gibi bölgelerde çıksa felaketin üstesinden daha çabuk gelinebilir miydi yoksa durum farklı olmaz mıydı? Diyelim ki Muğla veya Antalya başkent olsun veya İstanbul gibi ülkenin kalbi diyebileceğimiz bir yer olsaydı.

Bu arada, o bölgelerin dağlık alan olduğunu, ulaşımı zor olduğu gerçeğini bir kenara bırakalım. Benim değinmek istediğim aslında daha çok kaale alınır mıydı, umursanır mıydı, siyasisinden vatandaşına askerinden polisine kadar tüm seferberlik sağlanır mıydı ya da yine çaresiz kalır mıydık? Başka ülkelerden gelecek uçaklara muhtaç kalır mıydık? THK envanterindeki uçaklar yine hangarlarda yatmaya devam eder miydi? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Turk Hava Kurumu, bir belediyeye ait bir kurum degil. Belediyenin cop arabasi olur, yangin sondurme ucagi degil.


  • howfaristhesky  (03.08.21 20:15:35) 
muğla antalya büyükşehir zaten?

iç anadoluda olsa söndürmesi çok daha zor olurdu ama iç anadoluda o kadar çok orman yok zaten. istanbul olsa bense bu kadar büyümezdi ama istanbulda da bu kadar orman yok.
  • jelly bear  (03.08.21 20:29:08) 
yanan yerler büyük şehir.
yanan yerler ülkenin kalbi zaten. muğla antalya gitti? siz farkında mısınız?

  • rewlack  (03.08.21 20:49:26) 
Müdahale farkı olurdu. İstanbul’da, Ankara’da hapşırsan sadece o şehirler hapşırdı sayılmaz. Yani bir kere canlı yayınlar olurdu, gündemde olurdu, müdahale çok daha hızlı ve kapsamlı olurdu. Yakın şehirlerden takviye gelirdi vs.

Soruda kastedilen büyükşehir olayının mahalli idare anlamında olmadığını sanıyorum.
  • epitaf  (04.08.21 02:55:11) 
Mobildeyim editleyemedim.
İstanbul’da ormanda ve yakınınlarında her yıl yangın çıkar ve helikopterler müdahale eder, haberlerde bile görmezsiniz pek. Yani bu çapta büyümez zaten, büyüyecek olursa da yukarıdaki açıkladım.

  • epitaf  (04.08.21 02:59:16) 
[]

Yangınlardan dolayı kendinizi savaşta gibi hissediyor musunuz?

Merhaba arkadaşlar,

Ülke cayır cayır yanıyor. Yangın bölgelerinden izlediğim videolar dehşet verici. Sanki gerçek anlamda bir savaş var. Oralarda yangınların söndürülmesi için varını yoğunu koyan herkes cephe hattında savaşan askerler gibi. Yangınların söndürülmesi için hava desteği istiyorlar ama gelen giden yok. Akın akın gelen yoğun düşman dalgaları karşısında telsizden destek istemelerine rağmen hiç kimse gelmediği için tek başına savaşan askerler gibi. Diyorum kendi kendime "Gerçek bir savaş olsa manzara bunun tıpa tıp aynısı olacak belki de."
Savunmasız ve çaresiz olduğumuz hissi hiç böylesine tokat gibi çarpmamıştı yüzüme. Kurtarmaya gelecek kimse yok gibi.

Yarın gerçekten bir savaş olsa ne yapacağız ki biz? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

 
Uzun bir zamandir memleketin isgal altinda oldugunu dusunuyorum.


  • rm  (02.08.21 20:16:31) 
Yangınlar telafi edilir de önümüzdeki yıllarda iklim değişikliği türkiye'yi ciddi şekilde etkileyecek. Bu iktidar gitmezse gıda enflasyonu,susuzluk ve mülteciler yüzünden çok değil 20 seneye Pakistan seviyesine gelebiliriz. Ülkeyi yöneten İslamcılar için Afganistandaki Sünni taliban teröristi, Sünni olmayan komşusundan daha değerli. Elinde olsa komşusunu öldürüp talibancıları alırlar.


  • potsdamer  (02.08.21 20:34:14) 
uzun yıllardır işgal ediliyoruz.


  • ayseee  (02.08.21 20:39:54) 
ülkemizin işgal edilmiş olduğunu ve bifiil savaşta olduğumuzu düşünüyorum.

son 1 aydır en çok hissettiğin duygu neydi diye sorarsanız dehşet ve korku derim.

tüm doğamız mahvoldu. ormanlarımız yandı, denizlerimiz bitti. ırmaklarımız hes'ler ile tarumar edildi.
tarım ve hayvancılık bitti.
fabrikalarımız, kara yollarımız, madenlerimiz satıldı.
kadınlar her gün tecavüz ve cinayet korkusu ile yaşıyorlar. sokaklar güvenli değil. hırsızlık, kapkaç, taciz gibi bir şeye uğrarsam polise güvenim yok.
ekonomiyi ve işsizliği söylemiyorum bile.
daha da kötüsü, ülkede hukuk kalmadı. bu gündelik hayatlarımıza bile yansıyor. trafikte başıma bir şey gelse adamın yanına kalacak. hukuk ve güvenlik yok.

bunların işgal ve savaş şartlarından bir farkını göremiyorum.
çok umutsuzum.
  • la lykia  (02.08.21 21:56:21) 
Zaten işgal altındayız +1

Maalesef işgal komutanı olsa malum şahsın yerinde yeminle daha insaflı olurdu. Yok lan bu kadar da yapmayalım yazık derdi. İliğimizi kurutana kadar sömürdüler, o altında ezildiğimiz ağır vergiler ise bu gibi zamanlarda işe yarayacakken kim bilir kimin cebinde şu an.

Büyük İstanbul depremi falan olursa bunlar bizi canlı canlı gömer o İstanbul'a.

En kısa zamanda kurtuluruz umarım ama onlar gittiğinde de bir anda her şey toz pembe olmayacak maalesef. Çok kalıcı, bazısı düzeltilemeyecek, bazısı uzun yıllar alacak çok fazla yaramız var.

Allah yardımcımız olsun.
  • chicha_v2  (02.08.21 23:15:54) 
yangınları umursamıyorum.
yangını söndürcek kurumlar belli ülkede, onlar söndürür yada söndürmez, benim için haber değeri yok bu konunun.
siz dert edecekseniz küresel ısınma, çevresel kirlilik, insanlığın %80'inin boğaz tokluğuna çalışması, temiz enerji üretemememiz gibi konuları dert edin.
  • aslindasorunumpsikolojik  (02.08.21 23:25:11) 
Hissetmiyorum düşünüyorum hatta eminim.
Az önce de aşağıdaki duyuruya yazdım. Daha değerli hangi toprağımız var? Bunu ciddi soruyorum. “Gerçek savaş” tan kastettiğiniz ne tam olarak? insanların silahla, 2021 de süngüyle öldürülecekleri bir senaryo mu canlanıyor?
Şu anda işgal edilmiş hatta işgalden beter edilmiş durumda değil mi yani yanan yerler. İnsanlar yaşam alanlarından memeleketlerinden oldu.
Gitti güzelim topraklar, geçmiş olsun.
  • jimjim  (03.08.21 01:49:03) 
nasil bir nefretse hadi bizi yaktilar tamam, sira dagdaki keklige, domuza geldi. heralde Atatürk'ün dedigi son yörük cadirini da yakma pesindeler.


  • durgunfoton  (03.08.21 02:08:40) 
[]

TSK'nın sosyal medya yönetimi neden bu kadar zayıf?

Merhaba arkadaşlar,

Instagram'da İsrail ordusunu (IDF) takip ediyorum, TSK da takip ettiklerim arasında. Dikkat ettiğim bir şey var, TSK neredeyse hiç kendi reklamını yapmazken, "Biz ortamlardayız!" minvalinde paylaşımlar yapmazken IDF günde en az 2-3 gönderi paylaşıyor. Sürekli eğitimlerden kareler paylaşıyorlar, ordudaki kadın askerlerin önemini belirten gönderiler, Hamas'ın nasıl okul, yerleşim yerleri gibi sivil alanları kendilerine kalkan olarak kullandıklarını harita üzerinde gösteren gönderiler falan paylaşıyorlar. Bu da onların insanların gözündeki sempatilerinin artmasına neden oluyor.

Bir de TSK'nın Instagram hesabına bakıyorum, ayda yılda bir gönderi paylaşılmış. Onların da geneli resmi bayramları kutlamak, önemli günleri hatırlatmak için falan. Sahadan, tatbikatlardan falan çok az gönderi var. Devir internet, sosyal medya, imaj devri olmuşken nedir bu ortamlardan uzak durma sevdası? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim, teşekkür ederim.

 
İKK (istihbarata karşı koyma) kuralları var. bu kurallar nedeniyle paylaşım yapılmıyor.


  • trajikomix  (31.07.21 22:34:18) 
TSK bence doğru olanı yapıyor. Son zamanlarda üretilen her silahın ayrıntılı tanıtımının yapılmasını yanlış buluyorum. Bunlar güvenlik zaafı oluşturabilir.


  • dissendium  (31.07.21 22:51:23) 
Açıkçası aynı sey mi bilmiyorum ama Fransa'da malum zorunlu askerlik vs yok e baska isler de çok olduğu icin kimse "aman maasi guzel asker olayim" demiyor kolay kolay.
Bu sebepten Facebook, twitch, YouTube sürekli karsima fransiz silahli kuvvetleri reklamlari falan cikiyor gencleri etkilemek için.
Aha bu da Instagramlari;
instagram.com

Yani biz buradayızdan ote gencleri cekmek icin. Ben de katılıyorum ama belki de tsk'nin adam ihtiyaci yok.
  • logisticsmanager  (31.07.21 23:12:50) 
bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin neden reklama ihtiyacı olsun ki? mesela sallıyorum ermeniler sosyal medyada görüp vay be türkler ne güçlüymüş mü diyecekler? ya da yunanlılar "ya türkler çok ponçik" mi diyecekler?

israil bu denli aktif kullanması insanları savaşlarına ikna edememesinden kaynaklı (bence). bella hadid, dua lipa, roger waters falan sosyal medyalarından israil saldırıları arttığında tepki göstermişlerdi. ilk aklıma gelen ünlüler. o yüzden israil "aslında suçlu onlar, bakın sivilleri onlar kullanıyor" tarzı propaganda yapmak için tüm medya araçlarını kullanmak "zorunda" gibi geliyor bana. türkiye'nin konumu ile israil'in konumu bir değil. türkiye'nin kimseye bir şey kanıtlamasına gerek yok. yalnızca israil örneğine bakarak aklıma gelenler bunlar.
  • ilgeru  (31.07.21 23:15:49) 
ihtiyacı yok çünkü. Ama bu işi öğrenip yapsalar çok iyi olur o ayrı. Türkiye içinde de dünyada da algıyı değiştirebilirler.

Zorunlu askerlik olmayan ülkelerde (mesela İngiltere'de gördüm) baya sinemada televizyonda "ülkenize hizmet edin, askerlik ne güzel şey, dostlar edinin vücut yapın bakın burada hayat çok güzel" temalı reklamlar yapılıyor. Askere adam toplamak için mantıklı bu. Ama senin dediğin biraz dış dünyaya mesaj, onu yapacak ekip bambaşka olmalı. Mesela bazen polisin askerin çocuklarla hayvanlarla falan fotoğraflarını paylaşıyorlar ama çok Türk kafası birileri çekmiş oluyor. Bizde duygusallık, arabesklik vs. ön planda. Daha batıda yetişmiş olaylara dışarıdan bakan birinin organize etmesi lazım bunları. Amerika bu tür şeyleri çok iyi becerir, işgal ettiği yerleri bile müthiş kahramanlık hikayesi olarak paylaşıyor genelde.
  • nhk ni youkosu  (01.08.21 02:07:29 ~ 02:08:28) 
[]

Türk TV ve sineması efekt yapmayı ve çekim tekniklerini neden beceremiyor ?

Merhaba arkadaşlar,

Bazen kah Kurtlar Vadisi gibi dizilerin Youtube'dan sahnelerini izlemek olsun kah TV'de falan denk geldiğim yapımlarda dikkatimi çeken bir amatörlük var. Sinema da dahil buna. Biz Türkler olarak galiba çekim tekniklerinden pek anlamıyoruz ve doğru düzgün efekt yapamıyoruz. Daha çok aksiyon ağırlıklı yapımlar için konuşuyorum. Mesela karakterler kötü adamlarla dövüşüyor , karakterler falan adamakıllı hazırlanmadığı için ortadaki olmamışlığı, hamlığı örtmek için sahneler x2 hızına alınmış gibi hızlandırılıyor, oldu bittiye getiriliyor. Yani tamam bir Jason Statham performansı bekleyip akıcı ve kesintisiz bir dövüş sahnesi beklemiyoruz. Ama böyle de olmaz ki.

Sonra bir el bombası patlıyor mesela ama el bombası olduğuna bin tane şahit ister. El bombası patladıktan 3 saniye sonra adamlar ölüyor. Ha bir de adamlar ölüyor derken ölme şekilleri çok kör göze parmak. İnsan biraz inandırıcı olur. Adam vuruluyor iki saniye sonra Matrix'deki gibi fişleri çekilmiş gibi ölüyorlar. Bazılarının ölme şekilleri çok komik hele.

Görsel efektlere gelecek olursak orası ayrı bir konu. Ortalık Çukur, Kurtlar Vadisi, Arka Sokaklar gibi dizilerden geçilmezken ve sürüsüne bereket şekilde yapılmaya devam edilirken bu konuda bir gelişme görememek insanı üzüyor. Yıl olmuş 2021 hala çatışma sahneleri görsel anlamda tek kelimeyle re-za-let. Silahların gerçek olmadığı o kadar belli ki sanıyorsunuz ki çocuklar bayramda mantar tabancası almış da onu sıkıyor. Patlamalar, alev efektleri falan çok yapay duruyor.

Ses de yine öyle. Mesela makineli tüfekten çıkacak sesi hafif taramalıya
koymuşlar ya da bir silah sesi koymuşlar, aynı sesi bir sürü silaha atamışlar. Yani bu tarzda şeyler 3.sınıf bir saçma komedi yapımında olsa orada eğreti durmaz, hatta cuk diye oturur. Tüm patlamaların sesi aynı.

İki dakika izlesem "Olm kim izliyo lan bunu?" dedirtiyo. Onu izleyeceğime boş boş otururum daha iyi. Millet ağzı iki karış açık şekilde nasıl izliyor anlayamıyorum. Hiç mi dikkatini çekmiyor? Ben kendimi hakarete uğramış sayarım. Yoksa biz hep Amerikanyacı falan olduğumuz için mi gözümüze bu kadar batıyor?

En dandik Amerikan dizilerindeki efektler bile bizim en çok izlenen dizilerdekinden bile daha kaliteli.

Yani tamam çok güzel işler çıkaranlar da elbette var ama çok yoklar. Sizce sorunun kaynağı nedir? Yeterli bütçe mi yok, yetenekli, adamakıllı efekt yapmayı bilen insan sayısı mı az yoksa "Amann ne gerek var! Ne versek yiyolar zaten!" kafası mı var?

Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
Bence ne koysak izliyorlar seçeneği ağır basıyor.

Sese, görüntüye gelene kadar senaryo, kurgu ve elbette oyunculuklar o kadar kötü ki millet oturup 3 saat nasıl izliyor anlamıyorum.

Zengin fakir ilişkisi yüzeyselliğinden kurtulamadık 20 yıldır dizi sektöründe. Filmler desen bağımsızlar harici çok izlenenler hep leş, bir iki güzel yapım çıkıyor onca kaynağa rağmen.
  • chicha_v2  (24.07.21 14:14:44) 
amerika bu sektörü kuran ülke, kaç yıllık deneyimiyle ortaya belirli bir standart koyuyor, yeteri kadar zaman ve para verirsen türkiyede de çok kaliteli sonuçlar alırsın

marvel in bazı filmlerinin de efektleri çok kötü, çünkü yapım şirketi çekimleri tamamlayıp gösterime girmesi için 3d görselleri yapan şirkete 6 haftalık zaman vermiş bu da kalite düşüklüğüne neden olmuş yoksa aynı şirketin çok iyi işleri de var
  • grimavi  (24.07.21 14:15:18) 
Filmler için birşey diyemem ancak diziler çok uzun. Her hafta iki saatlik dizi mi olur? Adamlar neredeyse her hafta bir uzun metraj film çekiyor. Bunu sonucu olarak da kalite düşüyor. Bir de söylediğiniz gibi verirsek yerler mantığı da var.


  • inheritance  (24.07.21 14:36:01) 
Ne kadar ekmek o kadar köfte, dizilere pek bütçe ayrılmıyor. Bu da işin kalitesini belirliyor.


  • olaylar olaylar  (24.07.21 15:19:12) 
Sektore uzak birinin yorumu oldugu cok belli.

Ilk olarak turk dizilerinin ulke icin bir ihrac kalemi oldugunu bilmeniz gerek. Begenmediginiz isler 150 farkli ulkede yayinlanip ulkeye doviz getiriyor.

Dizi icin konusursam konudan bagimsiz turkiyede isler ucu ucuna ilerler. Cekim biter 4-5 gunde montaj yapilir, es zamanli ses ve renk duzeltmeye gider ve total 2 gunde, bu isler bittikten sonra yayin bandi basilir kanala gonderilir. Netflixte vs ayila bayila izlediginiz dizilerin bir sezonu bir seferde cekilir, post produksiyon icin ise ayri bir zaman dilimi vardir. Yani ilk once cekim yapilir sonra posta gider. Hic bir sey ucu ucuna gitmez, genis bir deadline sureniz vardir. Bu nedir? Ise ozenmeye, detayli calismaya cok daha fazla vaktiniz olur, kafa yorarsiniz ve tum gereklilikleri yerine getirip isi hazir hale getirirsiniz.

Teknik olarak hic bir ulkeden asagi kalir yanimiz yok lakin icerik olarak yerlerdeyiz. Aga, pasa, konak, ask mesk vs arasinda sikismis bir yerdeyiz. Dijital platformlar acildida hani konu olarak biraz daha cesur isler yapabilir konuma geldik yoksa televizyon bu konuda cok kisir.

Sinema icin konusurusam isini iyi yapan ve kotu yapani salonda izlediginiz vakit anlarsiniz. Gorsel ve isitsel olarak cok daha kuvvetli kaynaklariniz (dev perde, dolby digital ses vs) vardir. Buna bir sey diyemem yapimci parayi verirse guzel is izlersiniz, yok vermezse dandik is izlersiniz :)

Kisaca bu iste para konusur.
  • thesomberlain  (24.07.21 21:30:52) 
türkiye'de birçok şey yurtdışına göre berbat zaten. şu an olimpiyatlarda bir başarı bekliyor musun? ya da gs daha geçen 5-1 yenildi. türkiye gelişmemiş bir ülke. bunu her sektörde görebilirsin. sinema da bununla alakalı. dizilerin ihraç ediliyor olması bir şeyi değiştirmez. hala niteliksiz. bir türkiye'de yapılan dönem dizilerine bakın bir de game of thrones'a. efektleri geçtim sahne, dekor, kostüm her şey daha ileri. tabii abd dengimiz değil ancak türkiye'de yeterli noktada değil. görüntü teknolojisinin dijitalleşmesiyle görüntü yönetimi gitgide iyi olmaya başlıyor. ancak onda da 10 yıl öncesinde ne vardı? daha doğru düzgün ışık yapamıyorlar.

yalnız bütçe dolaylı yoldan da etkili. yani türkiye'de de 100 milyon dolar harcasanız bence abd'deki işlere göre yine kötü olur. çünkü yetişmiş çalışan yok. görüntü yönetmeni gidip kaç tane yüksek bütçeli işte çalışacak ki tecrübe kazansın? bu birçok çalışan için böyle. efekt konusunda da tecrübe kazanılacak bir sektör yok.
  • black mamba  (24.07.21 22:30:13 ~ 22:35:18) 
[]

Bayramlarda şehir dışından gelen yakınlarınızı uğurlamak zor oluyor mu?

Merhaba arkadaşlar,


Başka şehirde oldukları için uzun zamandır görüşemediğiniz yakınlarınız bayramlarda veya başka zaman geldiğinde onları uğurlarken zor oluyor mu? Başka şehirlerde yaşadığımız için ve iş yoğunlukları dolayısıyla 8 yıldır görüşemediğimiz kuzenim ve ailesi geldi, epey vakit geçirdik, bizde kaldılar. Çocukları falan kocaman olmuş. En son gördüğümde çok küçüktüler. Bayağı da iyi anlaştım çocuklarla. Çok kaliteli insanlar hepsi de. Az önce uğurladık ve içime öküz oturmuş gibi oldu. Kim bilir bir daha ne zaman görüşeceğiz. Uğurlarken böyle hissettiğim ve "Keşke burada yaşasalardı!" dediğim çok yakınım yok.

Şehir dışında yaşayan başka yakınlarım da var ama hepsinde de böyle bir his oluşmuyor, giderken o kadar da üzülmüyorum. Zaten genel olarak akrabalık müessesesini pek önemseyen biri değilim. Sizler neler hissediyorsunuz? Duygularınızı paylaşırsanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
10-15 sene önce zor olabilirdi ama bu kadar görüşme imkanının arttığı bir ortamda zor olmaz.


  • sutlu nescafe  (24.07.21 11:39:42) 
Şu anda hiç kimseye karşı böyle şeyler hissetmiyorum, görüştüğüm pek akrabam da yok ama çocukken kuzenlerim şehirlerine döndüklerinde çok fena boşluğa düşerdim, yaz tatilleri, bayramlar kuzenlerle beraberken çok güzel geçerdi. Şu an aynı kuzenlerim dünyanın öbür ucundalar, yılda bir anca bir iki saat görüşüyoruz, iyi oldu özlemişim diyorum ama ne öncesinde bir görüşme hevesi oluyor, ne de sonrasında keşke daha yakın yerlerde yaşıyor olsaydık diyorum.


  •   (24.07.21 12:28:31) 
Kuzenimle en son 2013’te görüşmüşüz. Yurtdışında yaşıyor. Whatsapp ile görüşmek bir yere kadarmış. İlk karşılamada da ağladım, dönerken yolda da ağladım. Kendisi benim hayatta en sevdiğim insanlardan biri. Onunla en azından aynı ülkede yaşamak isterdim.


  • irene  (24.07.21 12:29:09) 
Babam farklı şehirde yaşıyor görüşüp ayrılırken üzülüyorum baya. Pandemide uzun süre görüşememiştik o zaman çok koymuştu.
Akraba sevmediğim için diğerlerine karşı böyle hissetmiyorum.

  • jazzabel  (24.07.21 12:36:52) 
Çok tatlisko bir sulalemiz olduğundan bilimum akrabamla vakit geçirdikten sonra gitmesi üzüyor. Ama sevmeseydim, sırf akraba diye böyle hissemtezdim


  • abuzer  (24.07.21 13:32:28) 
Genelde şehir dışından gelen ben oluyorum. Anne babamın yanından dönerken evet bir iç oturması oluyor ama diğer akrabaların (amca dayı hala vs.) yanından dönerken döndüğüme sevinir oluyorum.


  • inheritance  (24.07.21 17:42:06) 
valla soyle diyeyim: evime yatiya kendimin bir kopyasi gelse karalar baglarim herhalde, yatili misafir hic sevmem ve kendimi de severim baya yani. ona ragmen. o yuzden dedigin gibi bir sey hayal edemiyorum.


  • robokot  (24.07.21 17:47:53) 
Ailemden (annem, babam, kardeşim) ayrı bir ülkede yaşıyorum, her seferinde aglamakli olup o içime öküz oturması hissini yaşıyorum maalesef.

Onun dışında uzun süredir gormediysem teyzemlerden ayrılırken de aynı şekilde üzülürüm zira dediğiniz gibi bir daha ne zaman göreceğim hiç belli olmuyor.
  • fraise  (24.07.21 18:30:16 ~ 18:30:55) 
[]

Akla gelmeyen yerlerde ölüp yiten macera tutkunları var mıdır?

Merhaba arkadaşlar,

Tomb Raider oynarken Lara ile ancak bir kedinin girmeye cüret edebileceği darlıkta yerler, dibi olmayan uçurumların kenarındaki patikalar, suyla dolu yeraltı mağaraları vs. yerlerde dolaşırken kendi kendime "Böyle yerlerde en ufak bir hata sonucu ölüp gitsen kimsenin ruhu bile duymaz. Cesedini bile bulamazlar veya yardıma ihtiyacın olsa, sakatlansan falan işin bitti." diyorum.

Acaba gerçekten böyle arkeolojiye, dağcılığa falan derin bir tutkusu olduğu için kimsenin bu kişileri aramayı aklına getirmeyeceği yerlerde ölen yiten ve bulunamayan maceraperestler, hazine avcıları var mıdır sizce? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.

 
youtube da bolca olay var böyle mesela dağcılar ve mağara keşifçilerinde çok oluyor, bazen de şu uçak gibi elbise giyip paraşütle atlayanlarda.

everestte 1900lü yıllarda ölmüş iki dağcının geçtiğimiz yıllarda cesedi bulundu mesela.

adrenalin bağımlılığı zamanla çok çok artıyor ve bu insanlar iyice uç noktalara doğru gittikleri için kendilerine yetişecek, riske girecek arkadaş bulamamaya başlıyor sanırım. o yüzden tek başına da böyle şeyler yapıp ölebiliyolar.

mesela defineciler, bunlardan bulunamayan binlerce vardır türkiyede. tuzaklı defineler var, mesela adam incecik bi sütun yapmış tonlarca toprağın altına dokunduğun anda komple çöküyor.

diğer tuzaklar kum ve suyla yapılıyor. mesela incecik bi dehlize girdin tilki deliğinin insan bedeni geçecek gibi olanını düşün, kazmayı vurduğun anda kum boşalıyor orada kalıyorsun.

bu tür şeyler hep ilgimi çekmiştir ve tuzaklı defineler üzerine de çok şey var youtube da, ilgimi çeken şey define değil tuzaklı defineler, kaç yüzyıl bin yıl önce adamlar ne tuzaklar kurmuş hala duruyor.
  • killerbee  (22.07.21 18:02:38 ~ 18:13:59) 
Tam örnek olmasa da 127 Saat filmi buna en yakın iyi bir örnek. Kolu kayaya sıkışan bir insanın hayatta kalma macerası anlatılıyor.


  • dissendium  (22.07.21 18:07:59) 
var tabii, boyle islere kalkisip bir daha asla haber alinamayan sayisiz kisi var.


  • robokot  (22.07.21 22:54:05) 
[]

Samsung Galaxy A52 ve A71 Amazon ve Hepsiburada'dan kaldırıldı mı?

Merhaba arkadaşlar,

Bir süredir telefon almayı düşünüyordum ama ertelemiştim. Şimdi almaya niyetlendim gibi. Ama şimdi de almayı düşündüğüm modeller olan Samsung Galaxy A52 ve A71 Amazon ve Hepsiburada'nın kendi stoklarından kaybolmuş. Satıcılardan almak gibi bir niyetim yok. Yalnızca bu iki platformun kendisinden yapıyorum alışverişleri. Stoklara yeni ürün girişi mi bekleniyor acaba yoksa kaldırıldı mı stoklardan? Ama ikisinde birden olması da kaldırılma ihtimalini güçlendiriyor gibi. Ona göre seçeneklerimi güncellemeyi düşünüyorum. Bilgisi olan paylaşırsa sevinirim. Teşekkür ederim.


 
Stokları bitmiş olabilir, yenileri gelebilir A52'nin bence, A71in yeni stoğu gelmeyebilir.
Eğer mevzu üçüncü parti satıcı güvensizliği ise ben olsam, mediamarkt, teknosaya falan da bakardım, mesela:
www.gittigidiyor.com
  • atom karincanin torunu  (13.07.21 22:19:32) 
Amazon a chat üzerinden sorun cevap veriyorlar. Bana bilgi sağladılar bu şekilde, ben de ürünü alabildim takip ederek


  • nucleon  (13.07.21 22:58:43) 
123456  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.