[]

Düşük göz numarası

Göz numarası çok düşük olan kişiler hiç televizyona, bilgisayara, kitaba bakmıyorlar mı? Bunun genetik olduğunu biliyorum ama o kadar genetik de abartılı geliyor. Hava harp okuluna girebilen bir kişi o yaşa kadar nasıl gözü bozulmadan durabiliyor? Böyle kişiler var mı sitede? Gerçekten cam gibi mi görüyorlar yaşlarına rağmen?




 
sürekli bilgisayara bakıyorum. televizyona günde ortalama 2 saat. henüz sıkıntı olmadı. göz numaram 0.5. gözlük takmıyorum


  • jelly bear  (15.08.21 17:07:55) 
surekli bilgisayardayim. tv nadir. hipermetrop astigmat beraber var. toplam 0.75 falandi sanirim. bir sure kullandim sonra cikardim attim, bir eksikligini de gormedim acikcasi.


  • chezidek  (15.08.21 17:27:11) 
Çocuklığumdan beri oyun oynarım, işim gereği bilgisayar başında uzun saatler oturuyordum. Kitap vs de var. Yaş 29 sadece geçenlerde bilgisayarda otururken sağ gözüm biraz bulanık görüyor gibi gelmişti. Bir sene önce ölçtürdüğümde iki gözde de 0.25 astigmat çıktı. Anne babam da yaşlanınca gözlük takmaya başladılar


  • Ezequiel  (15.08.21 17:27:15) 
[]

Türkçe sözlük önerisi

Hep TDK sitesini kullanıyorum ama bazı kelimeler çıkmıyor.

Örnek olarak unaccompanied kelimesinin refakatsiz çevirisi var. Ama TDK sitesinde refakatsiz diye bir kelime yok.

Ama refakatsiz kelimesi resmî sitelerde bile kullanılmış. Türkçede böyle bir kelime yok mu yani?

Güvenilir online hangi siteler var?

 
Refakatsiz çıkmaz çünkü refakat kelimesinin çekimli hali. Kelimenin kendisi araman gerek, çoğu çekimli kelimw hiçbir sözlükte çıkmaz.


  • 1bir1bir1  (14.08.21 18:54:24) 
-siz çekim eki değil, yapım eki.


  • dissendium  (14.08.21 19:14:29) 
Refakatsiz değil, refakatçisiz daha doğru olur bence ki TDK sözlüğünde o da yok. Ya da cümleye göre eşlikçisiz, eşlikçisi olmadan, kimsenin refakatinde değil falan gibi dah serbest de çevirebilirsiniz. -siz eki bir şeyin yokluğunu belirtmekte kullanıldığı için de sözlükte olmasa bile isimlere ekleyerek gönül rahatlığıyla kullanırım ben olsam. :)

TDK sözlüğünde önce "sözlükler" kısmından bilim ve sanat terimleri (tümü), tarama, derleme, batı kökenli kelimeler sözlüklerini de seçip öyle arıyorum. Orada yoksa Dil Derneği sözlüğüne ya da Kubbealtı Lugatına bakıyorum.
  • kobuzchu kiz  (14.08.21 19:53:11) 
@kobuzchu kiz, ben refakatçisiz olarak da aramıştım ama o da çıkmıyor dediğiniz gibi. Teşekkür ederim.


  • dissendium  (14.08.21 19:57:47) 
[]

Kapı titreşimi

Evdeki bir kapı açılıp kapatılınca odamın kapısı titriyor. Hava yüzünden olduğunu düşünüyorum. Bu durum nasıl çözülebilir? Kapının titremesi nasıl engellenebilir?




 
kenarlarına yapışkanlı sünger gibi bir şey yapıştırılarak kapının boşluksuz kalması sağlanabilir belki.


  • blatta hiberna  (13.08.21 13:45:17) 
Kapının kilit karşılığını yeniden ayarlayarak boşluksuz kapanmasını sağlamak lazım.

Eski bir kapıysa contasızdır, yapışkanlı conta alıp kasaya dönüp, kapının ayarını bu contaya göre tekrar yapmak lazım.

Çünkü yeteri boşluk yoksa kapı kapanmakta zorluk çeker conta montajından sonra. Basit iş aslında, kilit karşılığı tarafından bir foto koy cinsine bakalım.
  • John Bloor  (13.08.21 14:15:54) 
@John Bloor, evdeki tüm kapılar yeni. 5 yıl bile olmadı. Uygun bir zamanda atacağım fotoğraf. Teşekkür ederim. Kapı ayarından anlamam büyük ihtimalle.


  • dissendium  (13.08.21 14:33:48) 
5 yıllık kapıysa kesin contalı/fitilli kasadır. Kilit karşılığını ayarlicaz 3 tane vidası var. Baya basit iş, evde şarjlı vidalama var mı?


  • John Bloor  (13.08.21 16:16:17) 
Fotoğraflar

www.hizliresim.com

www.hizliresim.com

@John Bloor, şarjlı yok, tornavida var. Conta, fitil falan hiç bilmiyorum. Fotoğraflardaki gibi.
  • dissendium  (13.08.21 16:37:18) 
1milyoncularda çift taraflı bant gibi ama esnek körüklü kapı fitilleri satılıyor kapı kapandığı zaman boşluk yapmasın tam otursun diye onlardan alırsan olur

aynı şekilde kapı süngerleri de var yapı market, nalbur veya 1milyoncularda onlardan alsan da olur.
  • killerbee  (13.08.21 17:49:05) 
John bloorun yontemi fis cikti sanki. Gorselden sonra yorumunu merak ettim. Olur mu gercekten? Sagda solda karsiligini ayarlayacak alan yok. Hem de yeterince uzaklastirmqzsan vidaların girdigi delik genisleyecek ve daha buyuk sorun olacak. Ama genede ayni mantikla biseyler yapilabilir.


  • Kirmizibavul  (13.08.21 22:47:52) 
Kasada conta var zaten, diğer yapıştırmalı önerilere gerek yok. Belli ki kapı ayarsız, karşılığın vidaları sökülüp biraz daha contalara yaklaştırmak gerekli, bu sayede kapı kasaya/contaya daha iyi baskı yapacak ve sıkı kapanacak, sallanmayacak.

Üst dile yuva açmamak da ayrı yavşaklık, bazı ustalar yapıyor bunu.

Bu arada karşılığı da ters takmış zaten.
  • John Bloor  (14.08.21 10:57:16 ~ 11:01:06) 
@John Bloor, ters takmış dediğiniz şey kilit yuvası çıkıntısının ters tarafa gelmiş olması mı? Söküp diğer tarafa çevirince contaya mı yaklaştırmak lazım? Öyle yaparsam @Kirmizibavul'un dediği gibi yeterince uzaklaştırmak gerekecek. Yeterli olur mu? Başka bir yöntem bulunamaz mı? Ben üst dil yuvasını sormuştum yapılırken ama o kadar yer dilin takılması için yeterli dedi. O konuda sorun olmuyor çok.

@sevilen progressive türkücü, onda sorun olmuyor çok.
  • dissendium  (14.08.21 15:08:06) 
Aynen öyle, ters çevirip doğru takılacak. Ve de biraz fitile doğru geri gitmeli ki kapı sıkı kapansın.

Dil yuvasını açmamak olmaz, şu an demirin et kalınlığı ile dil tutuluyor ama zamanla o demir aşınıp yuvarlanacak, dili tutamayıp bırakacak. Bir maket bıçağı ile bile yavaşça yuva açılır ileride lazım olunca.

Yalnız şarjlı ya da elektrikli vidalama olmadan elle pek olacak iş değil.
  • John Bloor  (14.08.21 15:56:07) 
[]

Batman, Superman tişörtleri

Batman, Superman tişörtleri giyiyor musunuz? Geçen bir tane Batman tişörtü beğendim ama son anda almaktan vazgeçtim. Çocuk işi gibi geldi. 28 yaşındayım. Batman tişörtü giysem yaşıma uygun olur mu? Batman tişörtü dediğim beyaz tişört üstüne Batman simgesi şeklinde.




 
batman tişörtü giyiyorum. çok güzel bence ama seviyorum. desenine tasarımına bağlı çocukluk işi. bence olur. superman tişörtünü her yaşta giyen var.


  • jelly bear  (11.08.21 20:40:44) 
Ben giyerim acımam 28 yaşındayım


  • kablelvuku  (11.08.21 20:49:08) 
28 yaşındayım, utanmadan sıkılmadan giyiyorum valla:)


  • bir fincan kahve ile film izlemek  (11.08.21 20:59:33) 
28 yaşındayım batman giyerim superman giymem :)


  • kendi dugunune gitmeyen kamber  (11.08.21 21:06:44) 
Solup gidene kadar Batman t-shirt'ü giyiyordum. Giy sen de ne olacak? Yaşına uygun falan, geç onları.


  • nawar  (11.08.21 22:45:50) 
33 yaşımın son aylarını sürüyorum batman t shirt'ü ile tanınan biriyim :)

Batman logolu t shirt hariç bir sürü çizgi roman, popüler kültür baskılı t shirtlerim de var.
  • hedep  (11.08.21 23:53:18) 
Hayatta giymem. Aynen dedigin gibi cocuksu. Muzik grubu tshirtu giymek cok daha normal bana gore onu bile lisede biraktim.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (12.08.21 00:48:58) 
giysem, giysem anca evde giyerim.
yaş 32.
bana da çocuksu geliyor.
biraz da yapı meselesi.
  • pangea  (12.08.21 10:49:28 ~ 10:49:45) 
35 yaşındayım,umrumda olmaz giyerim


  • awareim  (12.08.21 16:55:06) 
[]

Ehliyet başvuru

Sertifika ehliyet başvurusunda isteniyor mu? Ödemeleri yaptıktan sonra sadece biyometrik fotoğraf götürmek yeterli mi?




 
kurs size bi dosya vermedi mi? ben sadece o dosyayı alıp gittim. içinde sertifika, foroğraf da vardı ve evet sertifika isteniyor. bana geri vermediler çünkü nüfus müdürlüğünde. raporumu vs geri vermişlerdi.


  • elorelia  (10.08.21 16:45:46) 
@elorelia, sertifikayla beraber kayıt olurken ne kadar belge verdiysem hepsini geri verdiler. Bunları randevuya mı götüreceğim?


  • dissendium  (10.08.21 16:47:49) 
evet hepsini götürün. gerekli olanları alır, kalanı size verirler.


  • elorelia  (10.08.21 16:48:44) 
[]

İngilizceden Türkçeyi çıkarmak

Şunu demek istiyorum. Belki birçok insan İngilizce bir yazı yazacağı zaman önce Türkçe düşünüp sonra İngilizceye çeviriyor. Bunu ben de yapıyorum bazen. Sınavlarda da yetiştirememe sorunum var. Bunun sebeplerinden birinin İngilizce yazıyı Türkçeye çevirip anlamak olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden İngilizceden Türkçeyi tamamen çıkarmak istiyorum. Bunun için neler yapmak faydalı olur? Ne tür çalışmalar önerirsiniz? Bu arada genelde İngilizce yazıları Türkçeye çevirmeden de anlayabiliyorum bilmediğim kelimeler fazla değilse. Ama ben bunun sürekli bir hâle gelmesini istiyorum.




 
Lisedeki hocamiz Ingilizce - Turkce sozluk kullanmamiza izin vermiyordu, sadece Ingilizce - Ingilizce sozluk kullanma sarti vardi. Bunun buyuk faydasi oldugunu dusunuyorum. Onun disinda tabi ki bol bol okuma ve dinleme pratigi yapinca zamanla beyin artik ingilizceyi ingilizce olarak anlamaya basliyor, turkceye cevirmeye ihtiyac duymuyor.


  • vudin  (10.08.21 13:54:26) 
birinci sınıfta bize ilk essay ödevleri verdiklerinde ben de önce türkçe yazıp veya önce türkçe düşünüp öyle yazıyordum. sonra bıraktım. sadece ing düşünüp ing yazdım. bir süre sürekli bu şekilde essay yazınca ing yazım tarzım ve türkçe yazım tarzım da ayrıştı. yani pratik, pratik, pratik...


  • sana bir sarki yazdim fernando  (10.08.21 13:59:18) 
bence öncelikle bol bol ingilizce cümle analizi çalışın. aslında ingilizcede cümle kurmak hatta uzun uzun cümlelerle derdinizi anlatmak çok kolay. bunun için transitions-conjunctions vb yapıları, isim-sıfat-fiil cümlelerini ve bunları birbirine eklemeyi öğrenmelisiniz. ayrıca bir cümleyi farklı yapılarda nasıl kurabileceğiniz üzerine de alıştırmalar yapın. özellikle passive voice denilen edilgen çatıları vs çok iyi çalışın.

türkçeden ingilizceye çevirmemek için kendinizi zorlamayın nasılsa zamanla cümleleri otomatik olarak yazmaya başlayacaksınız. türkçe yazıp sonra ingilizceye çevirmek sadece çok vakit alır ama olsun cümle kurmayı öğrenmek aslında tamamen size kalmış bir şey.
ben aşağıda ekli kursu aldığımda onlarca yıldır kurslarda öğrenemediğim çoğu şeyi öğrendim. çok faydalı bence tavsiye ederim.

www.coursera.org
  • windymimas  (10.08.21 16:32:52) 
cok sikici bir cevap olacak ama ingilizce kitap okuyun.

herkesin yatkinligi farkli, bazisina ingilizce hazirlikta gordugu ingilizce bu tip seyleri asmasi icin yeterli gelebilirken bazilarinin daha cok ugrasmasi gerekiyor. bolca okuyup yazmaniz lazim. kitap okumaya ek olarak forumlar reddit falan da okuyup yazmaniza yardimci olabilir. Su an sadece sinavdan sinava ingilizce okuyup yazmaniz gerekiyorsa istedigini asamayi kaydetmeniz zor olabilir.
  • hot potato  (10.08.21 17:29:49) 
[]

Aşı, alerji

Biontech aşısı için bahsedilen alerji ne alerjisi? Bir süre önce mevsimsel alerji yaşamıştım. Bu sorun olur mu?




 
Bahsedilen alerji nedir bilmiyorum. Aşı içeriğindeki herhangi bir maddeye alerjiniz olup olmadığını soruyorlar sanırım. Mevsimsel alerji aşı olmanıza engel değil. Daha çok ilaç alerjiniz var mı onu soruyorlar.


  • burty  (09.08.21 00:52:53) 
www.cdc.gov

Şurada biraz açıklamışlar. 1 milyon aşıda ortalama 11.1 kişide görülmüş (bkz: anafilaktik şok)
  • archmage mahmut  (09.08.21 01:01:02) 
Benim alerjik rinitim olmasına rağmen (mevsimsel değil) aşı almaya çalışırken uyarı çıktı hastanede olun ve 30 dk bekleyin diye


  • eatpraylaw  (09.08.21 01:09:48) 
polietilen glikol diye bir polimer zincir var. bu arkadaş pfizer ve moderna aşılarda inaktif ortam olarak kullanılıyor. bazı kişilerde alerjik reaksiyona sebep olup anafilaktik şoka kadar gidiyor.

edit: başlıkta tek entry var, o da sırf bu konu üzerine değinmiş; ama aslında elektronik sigaraların sıvılarından tut da ilaç sanayine kadar çok geniş alanda bir kullanımı var.
  • chezidek  (09.08.21 08:13:06 ~ 08:15:44) 
İlaç alerjiniz var mı diye hemşireler sormuştu, ben de nikel eşimde ev tozlarına alerjisi var ama şimdilik bir sıkıntımız olmadı


  • esinikaybetmiscorap.  (09.08.21 08:41:14) 
edit: bugün 2. dozumu oldum ve aşı olurken hemşireler yine sistemden alerjimi görüp uyardılar alerjiniz varmış acil yok ama yine de 30 dk bekleyin hastanede diye


  • eatpraylaw  (09.08.21 11:48:50) 
[]

Toptan aldığınız şeyler

Toptan aldığınız şeyler var mı? Islak mendil kullanıyorum bayağı. Toptan nereden alabilirim ıslak mendil? Fiyat olarak ne kadar fark eder?




 
Meyve suyu, tualet kağıdı, redbul… şimdilik aklıma gelen bunlar


  • fıytfıyt  (07.08.21 14:38:33) 
ben toptancidan alisveris yapiyorum fakat toptan almiyorum. kasar, tereyagi, zeytinyagi, zeytin, sucuk, kahve falan aliyorum. disariya gore ortalama 3-4 lira fark ediyor tabi bazi kalemlerde daha cok fark var.

toptancilardan alisveris yapabilmek icin kendinin veya baskasinin sirketini kullanman gerekiyor. mesela metro market'ten toptan alabilirsin ama uyguna gelmeyecektir sadece toptan almis olursun.
  • nibba  (07.08.21 14:41:53) 
internette 10lu satanlar oluyor. oralarda nispeten daha ucuz.


  • jelly bear  (07.08.21 15:00:25) 
sigara, filtre kahve kağıdı, sıvı sabun, diş macunu, tuvalet kağıdı, mutfak havlusu, vücut tıraş bıçağı, duş jeli, ve bunlara benzer devamlı kullanımda olan şeyleri ciddi miktarlarda stokluyorum. maddi olarak pek bir getirisi yok ama hayatıma baya bi hız ve kolaylık getiriyor.


  • makarnavodka  (07.08.21 15:12:08) 
sarf malzemelerini (tuvalet kağıdı, jilet, kağıt havlu, kulak pamuğu, ped, mutfakta kullanılan streçler, buzdolabı poşetleri kağıtları vb.) toptancıdan almak mantıklı bozulan edilen şeyler değiller ama ıslak mendiller bir süre sonra olduğu yerde kuruyor. çok fazla almanın bir fayda sağlayacağını sanmıyorum.


  • Acil kan  (07.08.21 16:45:01) 
Un, sabun, bisküvi , bulgur vs toptan alıyorum. Paran ve yerin varsa al gitsin


  • photo85  (07.08.21 17:16:35) 
[]

Laptop şarj

Ben hep şarja takılı kullanıyorum. Bugün Avast pil sağlığı azalıyor dedi. Arada bir şarjdan çıkarıp o şekilde mi kullanmam gerekir?




 
o pil sağlığı ne yaparsan yap azalıyor en iyi nasıl kullanıyosan öyle devam et


  • nahtoderfahrung  (06.08.21 16:59:04) 
evet döngü ömrü var aslında.

haftada bir boşaltıp daha sonra fişe takmak daha sağlıklı.
  • xiii  (06.08.21 17:09:38) 
1. pil sağlığı cihaz kullanıldığı sürece azalacak, yapabileceğiniz hiçbir şey yok.
2. tabi ki sürekli şarjda kullanmayın, hatta mümkünse şarjda kullanmayın. en sağlıklısı bitene kadar kullanıp, şarja takıp kullanmadan bırakmak dolana kadar. bunu hiçbirimiz yapmıyoruz tabi üstünüze alınmayın.
3. günlük kullanım için ideali, şarjı bitene kadar fişsiz kullanın, uyarı verince takıp devam edin, dolunca çıkarıp devam edin.
  • ckorkmaz  (06.08.21 23:17:47) 
[]

Sıcaklarda neler yapıyorsunuz

Daha doğrusu sıcaklarda bir şey yapabiliyor musunuz? Film izlemek bile zor geliyor.




 
Yan gel yat
:)

  • photo85  (04.08.21 22:54:43) 
bi bok yapamıyorum. hayatımın geri kalanınıda yazları ne yapacağımı sorguladım bugün. o kadar boktan geçiyor ki. ya mayıstan ekime kadar tatilde olmam gerekiyor ya da çok kuzeylere taşınmam gerekiyor


  • avatar is back  (04.08.21 23:00:55) 
Paso evde oyun oynuyorum kac zaman sonra oyuna sardim yine


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (04.08.21 23:29:32) 
bu ay tum maasimi elektrik faturasina yatirmayi secerek klimayi aciyorum ve normal hayatima devam ediyorum :)


  • e mice  (05.08.21 00:02:46) 
iş verimim inanılmaz dustu.


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (05.08.21 00:36:04) 
İşimle ilgileniyorum bi yandan da ders çalışıyorum. Akşama kadar evdeyim aysonu elektrik faturası çok üzecek :(


  • mg3929  (05.08.21 01:25:55) 
Soğuk içecek en güzel çözüm bence bir de enseyi ve el bileklerini soğuk suyla ıslatmak de serinlik hissini vücuda iyi dağıtıyormuş. Ilıktan soğuk duş da çözüm ama her gün yapılmaz.


  • heathen  (05.08.21 02:18:29) 
issizim ve klimam yok. pc ve tv de yok. vantilatorun karsisinda yatiyorum gun boyu. telefondan gundem takip etmece...


  • batlegolas  (05.08.21 02:45:50) 
Çok uzun aradan sonra ilk defa bu yazı klimasız geçiriyorum, sıcak havayı oldum olası sevmem ama bu sene hiç baş edemiyorum, hiç bir şey yapamıyorum, kendimi oflarken buluyorum sürekli, gürültüyle ayrı sıcakla ayrı başa çıkamıyorum, sonra kendimi suçlu hissediyorum ülkenin dört bir yanı yanarken baş edemediğim durumun sıcak hava olmasından:( Vantilatör karşısında baş ağrısı, buz akülerini ısınana kadar vücudumun çeşitli yerlerine dokundurma, soğuğa yakın ılık duş ve cumartesi yağacak yağmur için gün sayma şeklinde geçiyor günler.


  •   (05.08.21 04:44:31) 
Metrobuslerin bazilari o kadar sicak ve havasiz oluyor ki, metrobusle gitsem 25 dk surecek yolculugu 1 saate cikartip metroya binip 2 metro degistirerek eve gidiyorum. Salondaysak vantilator, yatak odasindaysak klimayi acip serinlemeye calisiyorum. Klimayi gece uyurken sicaktan uyanirsam acip usumeye baslayinca kapatiyorum simdiye kadar hasta olmadik cok şükür. Hafta sonu bile bir yere cikmiyorum cikasaksam bile 4-5ten sonra minibus ya da taksiyle bakirkoye gidip orada takiliyorum, o kadar..


  • matilda  (05.08.21 09:18:00) 
Normalde ben de @mor bembombom gibiyim, sıcağa bayılıyorum. Ama bu iki haftadır ben bile sıcaktan şikayet etmeye başladım, nefes alamıyorum. Klima da yok, bu evden kısa zamanda taşınmayı umduğumuz için klima tantanasına girmedik.

Sürekli soğuk kahve yapıp içiyorum, buzluğa poşet poşet üzüm atıp donuk üzüm yiyorum. Ofis masamda kolonya var, arada ensemden aşağı kolonya boca ediyorum. Ofis masam dediğim evde, neyse ki evden çalışıyorum. Ama tuhaf biçimde son 4-5 gündür çok iyi çalışıyorum, odaklanma sorunum azaldı. Ama yemek yapmaya ve yemeye üşenmeye başladım, o sıkıntı. Akşam da koltuğa pelte gibi yayılıp dizi, yarışma vs izliyoruz.
  • kobuzchu kiz  (05.08.21 12:36:58) 
[]

Tehdit suçu

Tehdit suçunu polise şikâyet edince savcı hemen dosyayı inceliyor mu? Şahsın yakalanıp tutuklu yargılanması ve hemen mahkemeye çıkarılıp ceza verilmesi mümkün mü?




 
Tehdit suçunda tutuklama olmaz. Şüphelinin ifadeye çağrılması hangi şehir olduğuna göre, dosya yoğunluğuna vs göre değişir.

Minimum 6 aylık bi süreç.basit tehditse uzlaştırma prosedürleri uygulanır.
  • Vse budet horosho  (03.08.21 21:59:32) 
kimi tehdit ettiğine göre değişmekle birlikte (mesela cb. ise süreç çok daha hızlı oluyor) genellikle @Vse budet horosho'nun dediği gibi oluyor. ceza alsa da, ilk suçuysa hagb alıyor, hüküm tesis edilmiyor.


  • trajikomix  (03.08.21 22:11:50) 
[]

Hediye fiyatı

Sevgilinizin, eşinizin aldığı hediyelerin fiyatına internetten bakar mısınız? Bakıyorsanız bunu yapma amacınız nedir?




 
hayir ogrenmek de istemem


  • ala09  (03.08.21 15:11:09) 
Hayatımda belki üç defa bile hediye almamışımdır. Fiyatına bakmadım. Bakmak aklıma da gelmez. Yalnızca bir keresinde kardeşim şöyle bir cümle kurmuştu: “7,5 tl’lik şeyle bu kadar mutlu olacağını tahmin etmemiştim.” ajskdlf


  • ruhen hastayim ben  (03.08.21 15:12:51) 
bakmam cunku hediyenin verilis motivasyonu fiyati degil verilen kisiyi iyi hissettirmesidir daha duygusal bir sey var yani.

yalniz bir kere verilen hediyeyi cok begenmis yeniden almak istemistim o zaman haliyle bakmistim fiyatina :)
  • in vino veritas  (03.08.21 15:23:29) 
Ben geçen sene maddi değeri olan bir hediye aldım, fiyatını merak edip baktım valla :)


  • mg3929  (03.08.21 15:28:24) 
ben bakıyorum valla. hediye alırken altta kalmayı sevmem, sevgilim bile olsa.
(Ama ekonomik bir hediye almış olmasından rahatsızlık duymam o ayrı)

  • lcha  (03.08.21 15:34:42 ~ 15:35:18) 
ben bakmam. ama mesela eski kız arkadaşımın telefonunda, ona aldığım hediyenin reklam görsellerine denk gelmiştim. bir web sitesine girdiğinde üstte zırt pırt aldığım şeyin trendyol görseli çıkıyordu. o internetten bakmış araştırmış mesela :) her insanın huyu, merakı farklı olabiliyor.


  • norules  (03.08.21 15:38:25 ~ 15:42:23) 
Ben bakıyorum eşim benim kredi kartımla alıyor hediyeyi bakmamak elde değil :))


  • monkey  (03.08.21 20:45:13) 
İcha +1
Ne kadarlık bir hediye almış diye değil, fikrim olması için bakarım.

  • epitaf  (04.08.21 03:35:08) 
[]

Direksiyon sınavı

Bugün direksiyon sınavına girdim. Komisyon başarılı dedi. Ama paralel parkta komisyon kendi arasında konuştu dışarıda. Biraz tartışma oldu parkla ilgili. Dışarıda olan bir görevli de bunu yazıyorum dedi. Komisyonun dediğine göre o kişi müfettiş değilmiş ama görevli bir hocaymış. Bu durumda komisyon başarılı demesine rağmen dışarıdaki görevlinin yazdığı şey sorun oluşturur mu? Sınav iptal olur mu? Yönlendirme yapıyorsunuz gibi bir şey demiş. Kurs müdürü bir sorun olmaz dedi. Kurs hocam da bir sorun olmaz dedi. Komisyon başarılı dediyse sorun yok diyorlar. Böyle bir durum hakkında bilgisi olan var mı?




 
Sizin gectiginiz komisyon sizi basarili bulmussa sorun olmaz, diger olaylar sizi ilgilendirmez


  • balpolen  (31.07.21 16:20:41) 
[]

Türkiye'de eylem kültürü

Türkiye'de neden hiç eylem kültürü yok? Hatırladığım tek eylem Gezi Parkı. Şu an her şeye tepkisiz, tepki verme özelliğini kaybetmiş bir halk var. Bu nereye kadar böyle gidecek? Fransa'da her şeye eylem yapıyorlar. Polislerin fotoğrafını çekmeye yasak getiren bir yasa tasarısını protesto etmek için çatışma çıkardılar. ABD'de de seçim sonrasında birçok eylem oldu. Tabii ki ortalığı yakıp yıkmaktan bahsetmiyorum ama hiç tepki vermemek de anlamsız değil mi?




 
bunun sebebi insanların eylem yapmaya imtina etmesi değil, en barışçıl eyleme bile gazla copla müdahale edilmesi. insanlar artık korkuyorlar çünkü 10 kişi toplanınca tepene toma biniyor. bir noktadan sonra bunu riske alanlar "militan" denen tipler olunca da "omo onloron nuyotu boskooo" diyorlar. kimse kusura bakmasın, ben orada slogan atarken üzerime polis çullanıyorsa kendimi savunmak için elimden geleni yaparım. bunu anlamayan sözde barışçıl özde pasifize edilmiş konformist kesim de twitter'dan hükümet düşürsün.


  • Bruce  (30.07.21 01:16:45) 
Fransa'da belli haklar var. Tabiki hala polisin orantisiz guc olayi vs var ama kimse kolay kolay sokakta protestoya katilmaktan korkmaz.
Ama fransa ile herhangi bir ülkeyi karsilastirmak yanlis, fransa legendary seviyede bu iste, olimpiyati olsa ambargo koyar. ha bunun sebebi de fransiz ihtilalinden beri gelen hak ve özgürlük olayi. Adamlar her şeyi savaşa savaşa almış iste.

Bruce haklı; Türkiye'de biraz basini cikarsan jopu yersin kimse de seni savunmaz. Kimse seni kurtaramaz. Bu cok uzun zamandır böyle.

Bu arada Amerika'daki gösteri ile lütfen herhangi birşeyi karsilastirmayalim. Fransa'da bir grup gidip sarayi basmaz, o kadar da değil. O bahsettigin kisiler tufaya gelen salaklar, hepsi de saglam cezalar aliyor.

Ortaligi yıkmak; bazen sesin anca böyle çıkıyor. Yoksa devlet seni dinlemiyor.
  • logisticsmanager  (30.07.21 01:23:48) 
Söyleyeyim, kimin haksızlığına karşı protestolara katıldıysam; boykot yaptıysam aynı kişiler tarafından terörist ilan edildik sonra :)

Bu noktadan sonra beni doğrudan ilgilendirmeyen şeyler umrumda değil. Yine protestolarımı boykotlarımı yapıyorum ama başkaları için değil. Haber izlemesem iyi bir hayatım bile var her anlamda. Öküzler takmıyor ben onlar adına neden üzülüyorum ki.
  • aguen  (30.07.21 02:13:51) 
Üç kişi yürüsen polis üzerine gaz sıkıyor. Korkudan yapılamıyor bence. :(


  • suicides underground  (30.07.21 08:29:33) 
Hatırladığım kadarıyla darbe zamanı OHAL ilan edildiğinde gösteri ve yürüyüşler de uzun bir süre yasaklanmisti. Yanlissam düzeltin. Hatta valilikler kendi illeri için gerektiğinde çat diye bu kararı alıyordu. Orada da bir kırılma yaşandı bence

Diğer durumları arkadaşlar açıklamış.

Bir de ben 2021 yılında artık sokağa çok da gerek olmayabilecegini düşünüyorum. Binlerce insanin dusuncelerine çok daha kolay etki edebileceğin sosyal medya varken, sokakta iki esnafın önünden geçmeye çok da gerek olmayabilir. Hem daha güvenli

Sonuçta doğal seçilim ;) değişime adapte olup hayatta kalabilen türünü devam ettirir
  • abuzer  (30.07.21 08:33:36) 
"devlet babanın" büyüklüğü ve kutsallığı sebebiyle bence. devlet için ne doğrusuyla çilemi çekerim kafası var toplumda. bir de bir genç eyleme katıldığında hemen tutukluyorlar adli sicil kaydına geçiyor. devlette zaten güvenlik soruşturmasında çıkıyor. özel sektörde de adli sicile işlendiği için sıkıntı yaşıyorsun. bir de alt doy üst soyunu da etkiliyor. çocuğunu da kardeşini de işe almıyorlar vs vs.


  • Hallegadola  (30.07.21 09:31:49) 
TR'de polis sokakta adam vuruyor çünkü.


  • plutongezegendegilmi  (30.07.21 09:35:16) 
burası eylem yapılacak bir ülke değil artık. Polis tarafından öldürülsen adın bile duyulmaz. Fikrini ifade edenler direk hapiste zaten. Ayrıca herhangi bir amaçla toplanmak bile bir anda yasaklanıyor. Bırak eylem yapmayı, maçka parkında piknik bile yaptırtmıyorlar. Ne eyleminden bahsediyorsun. Gezi parkı eylemlerinden sonra halkın tekrar toplanmaması için ne gerekiyorsa yapıldı.


  • zimbirik  (30.07.21 09:54:24) 
Ic guvenlik yasasi ciktiktan sonra o is zora girdi. Eylemleri cekip ceviren 90lilar bunu biliyor, Gezi´de cok sopa yediler, o topa bir daha zor girerler.

Ayrica eylem kültürü, sadece sol tabanli ya da demokrat insanlarin tekellerinde degil. Hep bu yonuyle bakiyor olabiliriz.

Fransa, Avrupa´da da bilinen, bazen sakasi yapilan, farkli bir ornek. Fransa´nin -en azindan Avrupa menseeli halkinin- hak savasini okudunuz mu? Hicbir hak bedavaya kazanilmiyor. Polis siddeti orada da var. Polisin oldurdugu olaylar da var. Zaten polis siddetinin olmadigi ulke var mi acaba? Ancak dogru, polis her zaman "halka düsman bir yapidir. devletin istedigini eylemde oldurtmesi ve dovdurtmesi icin kullanilir." onyargisi bizdeki haliyle yok.
  • buf-e kür  (30.07.21 11:23:22) 
ohal ile birlikte sadece sokak gösterileri degil salon toplantilari bile izne baglandi, film gösterimleri, paneller, baro ve meslek odasi secimleri bile iptal edildi. en son pride haftasinda piknik yapacak kuir topluluga polis müdahale etti, parka giris cikis yasaklandi, piknik yapabilirler diye.

türkiye aslında 80 darbesinden beri de facto ohal ülkesi. dernek kurarsin ama polis basinda, okulda etkinlik düzenlersin polis başında, türkiyede basılan her derginin her kitabin bir kopyasini basın savcisina verme zorunlulugun var. daha da kötüsü türkiyede yasayan insanlar kaypaklik derecesinde konformist, bencil ve cıkarci. ikizderede hes i protesto eden köylü, bizim köye yapmayin yan köye yapin diyordu, ovacikta altin madenini protesto eden köylüleri maden işe aldı, köyün yarısı protestocularin aleyhine döndü. son 50 yildir gösteri yapan, birseyleri protesto edenleri toplasan genel nufusun yüzde 1ine denk gelmez. biraz bu etkinliklere gösterilere protestolara katilirsan, hep ayni tiplerle karsilastigini göreceksin.
  • spivak  (30.07.21 12:59:15) 
[]

Eczacılar, diş hekimleri, avukatlar, iş bulma sorusu

Eczacılar, diş hekimleri, avukatlar nasıl iş buluyor? Kariyer sitelerinde eczacı, diş hekimi, avukat ilanı görmüyorum hiç. Devlette çalışmaları da sınavla oluyor bildiğim kadarıyla. Bu kadar mezun ne şekilde iş buluyor? Eczane, diş kliniği, hukuk bürosu açmak o kadar kolay değil diye biliyorum. Kira ve önemli giderler oluyor. Böyle bir durumda ne yapıyorlar? Yeni mezun bir eczacının, diş hekiminin, avukatın yaptığı şeyler neler?




 
Eczacıları bilmiyorum ama Avukatlar için ilanlar var, ayrıca staj yapmak zorundalar ya yine kendi ekosistemlerinden network ile buluyorlar.

Eczacılar içinde aynı sistem geçerlidir muhtemelen, babasında para olan basıyor parayı açıyor dükkanı, parası olmayan garibanlar eczacı kalfası gibi takılıyor.
  • paramolacak  (26.07.21 22:50:42 ~ 23:11:41) 
Avukatlar için söyleyebilirim; yeni mezunken ist için baronun ilan sayfasını kullanıyoruz genelde. Çoğu arkadaşım ordan iş buldu, ben okuldan bi hocamın referansıyla bi şirketin hukuk departmanında başlamıştım. Onun dışında kariyerde, linkedIn da ilanlar oluyor.


  • hindistan cevizi  (26.07.21 22:51:35) 
Eczacılar sadece eczanede çalışmıyor. İlaç şirketlerinde çalışan bir çoğunluk var. Artık her bölgede belirli sayıda eczane olduğu için kafasına estiği gibi eczane açamıyor ve şu an açılabilecek eczane yerleri şehir merkezlerinden uzaklaşmış durumda. Merkezi bir yerde istiyorsa devir alabilir.

Diş kliniğinde çalışan çok diş hekimi var, kendini yerini açmak çok masraflı ve malzemele hep ithal. Genelde diş hekimleri birbirlerine haber veriyor bizde eksik var şurada eksik var gibi.
  • jazzabel  (26.07.21 23:33:34) 
Eczacılar alohanın dediği gibi artık o kadar kolay eczane açamıyor. Ecza depolarında, ilaç firmalarının ofislerinde çalışan çok eczacı var. Hastanelerin içindeki eczanelerde, ecza depolarında, kozmetik firmalarında, ruhsatlandırma firmalarında çalışabiliyorlar.

Diş hekimleri de devlet veya özel kliniklerde çalışmanın yanında çantacı diye tabir edilen, bazı özel klinik lerde sadece kendi branşındaki hastalar için komisyonla çalışanlar var. Mesela klinikte ortodontist çalışmıyor ama dışardan ortodontist gelip tel takıyor, kliniğe hastadan aldığı ücretin bir kısmını veriyor.
  • curukturpkokusu  (27.07.21 12:17:56) 
avukatlar için çok var.
eczacılar için "eczacı" şeklinde alım yapmaz ilaç firmaları ama ornegin ruhsatlandırma departmanı, farmakovijilans departmanları genellikle eczacılardan olusur.

  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (27.07.21 13:27:20) 
[]

Terk edilmek, ayrılık

1. Hiç terk edildiniz mi? Terk edilme sonrasında ilişkiniz kendiliğinden mi bitti? Kaç gün konuşmadınız? Son kez buluştunuz mu? Birbirinize eşyalarınızı verdiniz mi? Resmî olarak ayrılma durumu oldu mu? Hakkınızı helal edip mi ayrıldınız yoksa Allah belanı versin şeklinde mi ayrıldınız?

2. Hiç aldatıldınız mı? Aldatılmak nasıl bir duygu? Siniriniz, üzüntünüz ne kadar sürede geçti? Hayatınıza nasıl devam ettiniz? Hayatınıza devam ederken en büyük motivasyonunuz neydi, destek aldığınız şeyler nelerdi? Sizi aldatan kişiye ya da sizi aldattığı kişiye zarar vermek istediniz mi? Kendinize zarar vermek istediniz mi?

Bir sürü soru sordum. Cevap verenlere teşekkür ederim. Açıkça yazmak istemeyen mesajla da cevap atabilir.

 
1- hic terk edilmedim. cunku bir tane iliskim oldu.

2- o iliskimde de aldatildim. bok gibi bir duygu. yetememisim. cirkinim, salagim, vajinismusum, kotuyum, sikiciyim... aklima gelmeyen kalmadi. hep kendimde hata buldum. ogrendigim an basimdan asagi kaynal sular dokuldu. atesim yukseldi. 1 yilda gecti. yavas yavas gecti zamanla. bir motivasyonum yoktu. aglayarak, sinir krizi gecirerek, kendimi mesgul etmeye calisarak gecti. ogrendigim ilk an zarar vermek istedim ama fiziksel degil. bu sebeple butun tanidiklarina yaptigini anlatip onu rezil ettim. iyi geldi. kendime zarar vermek istedim ve verdim. kolumu bacagimi cam parcalariyla cizdim. bu yuzden o geceyi psikiyatri kliniginde bitirdik. antidepresanimin dozu arttirildi.
  • batlegolas  (26.07.21 00:00:43) 
Terk edildim.
Kariyer hırsım olmadığı, gevşek bir insan olduğum için terk etti beni. Böyle de söyledi. O mühendisti babasının fabrikasına müdür olarak işe başladı, ben salak bir üniden mezun olarak bir çağrı merkezine.
2 yıldan fazla sürdü ilişkimiz, iyiydik de hatta ben hayatımda en çok onu sevdim onun da beni çok sevdiğini hissettim son zamana kadar. Sonlarda bir şeyler oldu ona, belki evlilik düşüncesi geldi ve bu kadın aylağın teki, bununla yapamam dedi belki fe başka bir şey bilemiyorum ama aldatma değildi o yapıda bi adam değildi zaten.
Ayrılmadan önce bir konsere gitti İstanbul’a, ben çalışıyordum gidememiştim. İlk gittiğinde konuştuk sonra ne aradı ne mesaj attı.
Tam bir hafta sonra beni aradı, neden onu aramadığımı sordu dedim belli ki bir şeyler hesaplıyorsun, kafanı karıştırmak istemedim. Öyleymiş, benim girdiğim işte kaldığımı ilerlemek için çaba sarf etmediğimi ve bunun onun mantığına uymadığını, benimle gelecek planlayamayacağını, bu bir haftada da bensiz yapabilir miymiş diye denemek istediğini, bensiz de olabileceğine kanaat getirdiğini söyledi. Ay bak yazınca yine üzüldüm.
Tamam o zaman hoşçakal dedim kapattım.
Birkaç gün sonra aradı eşyalarımı vermek istedi, alırım bir ara acelesi yok dedim.
Haftasına yine aradı ya dedim bi dur istemiyorum şu an. Aslında onu görmek istemiyordum.
Sonra bir daha aradı, at hepsini istemiyorum dedim.
9 10 yıl oldu Hala acaba görüşmek için bahane miydi diye merak ederim.
Bir daha hiç iletişmedik.
O evlenmiş, ben de evlendim. Eşimi gerçekten çok seviyorum ama kimseyi onun kadat sevemedim. Bu yüzden böyle aklıma yılda bir de gelse üzüyor.
Ay ne güzel iç döktüm, teşekkür ederim.

Aldatılma ise biri becerdiyse de hiç yakalamadım.
  • somethinginthewayshemoves  (26.07.21 00:59:07) 
1. 3-4 aylık bir flört/sevgili oldu benden ilk ayrılan kadın oydu. İlk olunca çok yaralamıştı hani hala aklımda. Ayrılık hediyesi falan verdim ldfkgjdf (aslında daha önce almıştım, boşa gitsin istemedim) Sonra bir iki konuştuk arkadaş olarak ama güncel sevgili kişisi istemeyince konuşmayı kestim.


1.5 senelik sevgilim ayrıldı bir iki ay önce. Öncesinde ben de biraz soğumuştum ama sonra sevdiğime karar vermiştim ama bu sırada o da soğumuş iddiasına göre. Bir ay önce asla ayrılmam vs. diyorken suckerpunch olması beni çok kırdı ve yaraladı. Hala canım acıyor. Kavga vs. olmadı, doktora sebebiyle iki aya yurtdışına gidecek gitmeden önce mini bir tartışma yaşarız herhalde.

Şu anda hala günlük konuşuyoruz. Geçen hediye vermeye gelmiş kapıya.. Ben de içeride ona yollayacağım hediyeyi hazırlıyordum götürdüm verdim öyle saçma bir şey oldu. Hala en sevdiğim insan o ve onun da en güvendiği insanın ben olduğumu biliyorum, konuşuyoruz o yüzden.

Zaten ne iddia ederse etsin söylediği kadar sevmediğini biliyorum (sevgililik harici arkadaş olarak), ve 10 saat farkı olunca arkadaş kalmamız da yalan olacak o konuda zerre inanmıyorum. Benim eski flörtümle arkadaş kalmamam için tartışma çıkaran biri tabii ki kalmayacak :) Kendi ne derse desin komik sadece. O yüzden kaçınılmazı bekliyorum




2. Asla aldatılmadım. Sevgililerime inanılmaz saygı duyarım. Karşı cinsten tabii ki yakın arkadaşları olabilir, arkadaş kalmak isteyen exleriyle kalabilirler. En ufak bir aldatma -ki bu flörtleşme bile olur- benim bu güvenimi tabii ki yok eder o yüzden anında ayrılırım. Neyse ki asla öyle bir şey yaşamadım.
  • aguen  (26.07.21 01:11:56) 
1. biri hariç tüm ilişkilerimde terk edildim (diğeri de ortak kararla) ama çoğu %90 oranında internet üzerinden yürüdüğü ve yüz yüze görüşmeler fazla kısıtlı kaldığı için bunu biraz normal buluyorum. ben bunu çok sorun eden biri değilim, seviyorsam 2-3 sene bile beklerim ama karşı taraf neredeyse hiçbir zaman bu sabrın yarısını bile göstermedi. ayrılık süreci genellikle sevgilimin çok daha az konuşmasıyla başlayıp, "ben artık yapamıyorum" demesiyle sonuçlandı. çok duygusal ve ciddi terk edilme fobisi olan biriyim. bu yüzden ayrıldıktan sonra ikili iletişimi tamamen keser fakat bazen birkaç ay (belki daha uzun süre) "seni çok seviyom tülay novlursun geri dön" tarzı upuzun mail'ler atmaya devam ederdim. sağolsunlar hep anlayışla karşıladılar, hiçbiri bu huyuma & saldırılarıma karşı çıkmadı. içerik olarak zaten rahatsız edecek bir şey yok, "çok seviyom çok zorlanıyom" tarzı mızıldanmalar. muhtemelen okundu olarak işaretleyip geçmişlerdir. bir süre sonra kendiliğimden susuyordum. internet mevzuları sebebiyle eşya verme durumu olmadı, yüz yüze de olsa kendi eşyaları dışında hediyedir şudur budur vermezdim zaten. tüm ilişkilerim iyi bitti sayılır, hiçbirinde kavga gürültü olmadı çünkü özetle "özür dilerim, yapamıyorum, bye" diyen karşı tarafı izlemekle yetindim. konuşacak, kavga edecek bir şey olmadı.

2. aldatıldığıma dair net olarak bilgim olmadığı için kimseye bok atmak istemem ama lisedeki bir ilişkimde aldatıldığımdan neredeyse eminim. ayrıldıktan çok sonra gelmişti bu aklıma. hem bu yüzden hem de zaten yaşımızdan dolayı üzerinde durmadım. "yetişkin" ve "ciddi" ilişkilerimin birinde aldatıldığıma dair ciddi şüphelerim var. daha doğrusu aldatma sayabileceğim nahoş şeyler. yine %100 emin olmadığım için bi' şey diyemiyorum. kısacası aldatıldıysam da haberim yok yani, ayakta zkmişler. aldatıldığımı bilmek benim için ciddi bir travma olurdu ama insan alışıyor... ilişkilerle ilgili hep şunu telkin ederim kendime: "eski sevgililerinin sana yaşattıkları yüzünden başkalarını yargılama. gitmiş, geçmişte kalmış insanların geleceğini şekillendirmesine izin verme."

aldatıldıktan sonra güvenmek tabii ki çok zor olur ama ben bu düstur sebebiyle her zaman insanlara (aldatana değil, yeni insanlara) şans verme taraftarıyım. düşünsene aldatıldığın için 10 sene boyunca herkesten uzak duruyorsun mesela... belki bu arada gerçekten seni çok sevebilecek, harika bir insanı kaçırdın. neden? şerefsizin teki seni 13 sene önce aldattı diye... bunu istemiyorum ben. terk edilmek, aldatılmak, yarıda bırakılmak... bunlar her zaman hayatın parçası. yerine göre 30 yıllık evlilikler bile dağılabiliyor. hiçbir zaman garantisi yok bunların. sevdiğim, güvenebileceğimi hissettiğim biri varsa yardırırım ben. o açıdan ilk etapta müthiş zorlansam da, muhtemelen birkaç sene ölü gibi gezecek olsam da önünde sonunda atlatırım ayrılık/aldatılma acısını. geçmiş yüzünden yaralanmak, geçmişe çok takılmak ayrı; orada takılı kalıp asla ileriye dönük adım atamamak ayrı... ilki olur, ister istemez oluyor, ikincisini istemiyorum.

o değil de beni niye hep terk ediyolar lan, bi şey de demiyolar ki hani ne bileyim şöyle şerefsizsin, şöyle itsin deseler yine anlayacağım. hep saçmasapan sebepler, klasik "sorun sen değilsin benim" tripleri... tuhaf.
  • der meister  (26.07.21 02:08:40 ~ 02:09:31) 
Terk edildiğim de oldu terk ettiğim de. Böyle durumlarda hangi pozisyonda olduğunuza göre davranamazsınız ki. Karşınızdaki kişiyle ilişkinizin boyutu önemli. Sevgililik ilişkisini sonlandırmak çalıştığınız işten ayrılmak gibi bir durum değil. Belli davranış kalıpları yok genel geçer kabul edilebilecek.

Karşınızdaki kişi başkasına mı aşık oldu? Taşınma zorunluluğu mu doğdu? Sizden mi soğudu? İşini size tercih mi etti? Bağlanma korkusu mu? Aslında sizi arkadaş olarak mı görüyor? Sadece size karşı olan hisleri mi söndü? Karakter olarak mı uymadınız? Zevkleriniz uyuşmadığı için bir aradayken mutlu olamıyor musunuz? Ya da bambaşka bir şey...

Bir ayrılığın çok çeşitli sebepleri olabilir. Benim haklı gördüğüm bir sebep sizin için kabul edilemez de olabilir. "Terk edilince şöyle davranırsınız" diye bir şey olamaz.

Ancak neticede ayrılık çok sık karşılaşılan bir şey ve her birimizin başına gelme olasılığı çok yüksek. Bunu hayatın bir döneminde karşılaşmanız muhtemel bir şey olarak görüp, ondan korkmak yerine tatsız, ama olağan bir olay şeklinde ele almak çok daha mantıklı.

Aldatılmak biraz daha farklı. Aldatılmak karşınızdaki kişinin kendi özü üzerinde sahip olduğu bir hak sonucu değil, sizin üstünüzde kurduğu yalan örüntüleri sonucu doğar. Ben henüz flört döneminde olduğum biri tarafından aldatıldım. İlişkimiz çok ileri bir boyutta olmadığı için onu kaybetme hissinden ziyade geleceğe, henüz tanışmadığım insanlara karşı çok büyük bir güvensizlik hissi geliştirdi içimde. Ne var ki "ben kimseyi aldatmadım, ben bunu yapmadıysam o kadar da özel bir insan olmadığıma göre benim gibi başkaları da elbette vardır" düşüncesiyle kendimi toparlayabildim.
  • mentuhotep  (26.07.21 08:12:58 ~ 08:14:28) 
evet terk edildim. 6 senelik ilişkimde bir mesajla terk edildim. genellikle zorlayan tarafım yoktur. kafa bulanıklığı yaşıyordur diye düşünüp üzerine düşmemiştim. ancak bana mesaj atarken yeni sevgilisinin yanına gitme planları yaptığı için yüzüme konuşma cesareti gösterememiş. ben bunları ayrıldıktan 4-5 gün sonra öğrenebildim. çok yakın iki arkadaşıma utanmadan yeni sevgilisi ile fotoğrafını atıp onlarla tanıştırmak istemiş. arkadaşlarım üzülmemem için konuyu bana açmamışlar bir süre ama sonra fotoğrafı gösterip her şeyin ortaya çıkmasına karar vermişler.

üzerinden 2 seneden fazla geçti, hala o fotoğrafı gördüğümde hissettiğim duyguyu hatırlıyorum. olduğum yere gömülmek istedim. daha fazla nefes almak istemedim. o zaman aldatılmanın ne demek olduğunu anlamıştım. zaten ayrıldıktan 6 ay içinde evlendi.

evimde bulunan tüm eşyalarını götürüp ailesine bıraktım. ne kendime, ne karşı tarafa zarar verme hissiyatı duydum. atlattığımı düşünüyorum ve bu süreçte ailem, arkadaşlarım konuyu hiç açmasa bile oldukça destek olduklarını hissettim.

şöyle geriye dönüp baktığımda terk etmesi çok iyi olmuş diye düşünüyorum. ileriye doğru daha fazla adım atmama sebep oldu. o an çok üzücü gelip insanı dibe çekse bile, her şeyi detaylıca düşündüğüm zaman kazanmam gereken tüm tecrübeyi kazanmışım.
  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (26.07.21 08:41:29) 
[]

Motosiklet

Youtube'da bir yığın motosiklet kaza videosu var. Bazıları küçük şeyler ama ciddi kazalar da var. Ki küçük şeylerde bile az da olsa maddi zarar çıkıyor. Bu kadar sık kaza yaşanırken insanlar neden motosiklet alıyor? Ne avantajları var? Yakıt olarak arabayla karşılaştırıldığında nasıl bir fark oluyor?




 
yakıtı zaten hiç karşılaştırılmaz sanırım

asıl avantajları bence;
*park yeri sorunu yaşamamak
*sürüşünün keyifli olması
*satın alırken çokkk ucuz olması
*araba kadar masrafının olmaması

ama sormaya çalıştığın asıl sorunun cevabu sanırım şu; milyonlarca otomobil kazası da var ama insanlar kullanmaya devam ediyor.
  • abuzer  (24.07.21 21:11:36) 
@abuzer, otomobil kazası da çok oluyor tabii ki de motor kazası bana çok bedavadan geliyor. Yani adam düşük hızla giderken bile bir yere çarpıp motordan düşüyor, sürükleniyor. Bir yeri kırılsa boş yere sağlığı gidecek. Arabada hiç değilse arabadan çıkmıyorsun kolay kolay.


  • dissendium  (24.07.21 21:14:19) 
Sahile gitmem arabayla 1 saat motorla 5dk suruyor.

Hadi gittin park yeri parali ya da parasiz imkansiz.
Bir sekilde park ettin donuste 1 saat park kuyrugu.

Yakit zaten komik. 1.8 yakiyor araba 10 yakiyor 5 kati gibi gozukse de fark daha cok.
Cogu araba trafikte dururken yakiti saymaz.

Bu tarz kullanimda kaza yapmazsin zaten arabalar gidemiyor bekliyor, istanbul'da 7/24 trafik oldugu icin kaza sansin dusuk.

Trafiksiz yere de arabayla gidiyorum zaten.
  • divit  (24.07.21 21:50:22) 
köpeğe çarpmamak için devirdim 2 yıl önce motosikletn %30 u kadar maliyet çıktı. Köpek benden önce kalktı :)

Park sorunu yok, trafik sorunu yok, marşa bas git, işletme maliyeti az, gözünüb önünde hep, dikkat çekiyor, şekil şukul, rüzgarı kucaklıyorsun, doğayı kirletmiyorsun, yaşamın ve canlıların değerini daha iyi biliyorsun, keyifli.

Kaza hep olur. 8 senedir otomobil ehliyetine sahibim hani şu 18 ine girer girmez alanlardan. Ama sürüşümü motosikletten önce ve sonra diye ikiye ayırıyorum. Advance Riding Skills eğitimi aldım şu mayıs ayındaki tam kapanmada. O kazalar öyle değerli bilgiler içeriyor ki. Mayıs öncesi ve sonrası diye de ikiye ayırdım sürüşümü. Artık trafikte herkes kafasını çevirip bu motosikletli bunu nasıl tahmin etti de kurtardı diye izliyorlar. Yani kaza hep olur yeter ki ders çıkarmayı bilin.

Ayrıca Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun martı sevdiği denizden vazgeçmez diyerek motosikletimi sürmeye gidiyorum, gittim.
  • baldan kaymak  (24.07.21 21:54:27) 
12 yildir hemen hemen her gün motosiklet kullanıyorum. Herhangi bir kazaya karışmadım. Bırakmak için herhangi bir sebep görmüyorum.


  • chavezding  (24.07.21 22:07:07) 
Motosiklet kazalarının çoğu belki de eğitimsizlikten oluyor. Ileri sürüş eğitimi çok önemli motorda. Hiçbir eğitim alamayan biri YouTubeda altın elbiseli adam ve zafer Akçay videoları izlese baya bir yol kateder


  • Fusha  (25.07.21 10:07:28) 
[]

Lüks şeyler

Buradaki lüks gereksinim dışı anlamında. Yani ihtiyacınız olmasa da satın aldığınız şeylerden bahsediyorum. Konunun çıkış noktası aslında şu.

Harry Potter ve Büyülü Taş kitabını çok merak ediyorum. Bu kitap Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabının YKY tarafından yayımlanmadan önce başka bir yayınevinden çıkmış biçimi. Ama kitap 200 TL düzeyinde. İhtiyacım yok ama bir gün almak istiyorum. Sizce almaya değer mi?

Size sorum şu. Sizin de bu şekilde ihtiyacınız olmasa da belirli bir düzeyde para harcayıp aldığınız lüks şeyler neler?

 
Parfüm
Puro
Viski
  • logisticsmanager  (20.07.21 22:16:35) 
Asla değmez. Popüler kültür ,kişisel gelişim ya da bestseller yayınlar hiç bir işe yaramıyor.
Bir de arka kapaklarındaki tanınmış medya kuruluşlarının önde gelen isimlerinden eser hakkındaki görüşler sıralanmıyor mu satış amaçlı yalancılıktan başka bir şey değil.


i.hizliresim.com
Benim için lükstür. 90ların çocukluk tatlarındandır. unutulmazdır. Az önce tanıdıklarıma dağıttığımdır.
Her yerde bulunmazdır.
Arı maya silgisi burna, bu ise dile hitap eder. O derece..
  • Erva  (20.07.21 22:23:31) 
Taş plak almaya çalışıyorum kelepir denk geldikçe. Dinleyecek ekipman bile yok elimde 15-20 sene içinde ancak güzel bir koleksiyon olduktan sonra falan alabileceğim sanırım. Bazen düşünüyorum çok gereksiz diye ama heves işte alıyorum denk geldikçe de...


  • nickimin hakkini veremedim  (20.07.21 22:28:17) 
@Erva, bahsettiğim kitabı çok sattığı için almıyorum. Harry Potter çocukluktan gençliğime kadar hayatımda yer almış, yeri bende ayrı olan bir kitap ve film serisi. Bu seriye işe yarama ya da işe yaramama olarak bakmıyorum. Zaten çok satması da söz konusu değil. Bu kitap çıktığında Harry Potter Türkiye'de bilinmiyordu bile.


  • dissendium  (20.07.21 22:30:03) 
Valla bu kadar istiyorsan ve merak ediyorsan al gitsin, düşünme bu kadar bence.

Benim lüks tanımımı genelde değişik oyunlar oluşturuyor. Hiç ihtiyaç yokken alıyorum sonra da deli gibi vakit geçiriyorum.
  • j r r tolkien hayrani  (20.07.21 22:30:15 ~ 22:31:16) 
Hepsi saçmalık. Değmez. Özel basım, ilk basım, cart curt edisyon. Tüketim çılgını olmanın gösteriş sevdası ile evliliği günümüzdeki insanı çıkarıyor.

Minimalizm gerekli. Az sahiplik, sağlıklı düşünce.
Benim lüksüm yok. Her şeyi pragmatik amaçlı alıyorum.
  • ryhmer  (20.07.21 22:36:07) 
@ryhmer yazmak istediğim her şeyi yazmış.

Eski ben olsa ödünç alarak okuyup çok beğendiğim kitapları sırf sahip olmak adına satın almak derdim. Ama artık eşyayı şeyleri ise yaramadiklari sürece yük olarak görüyorum.

Sorunuza cevap: Bence değmez, o paraya işinizi görecek başka bir şey alsanız daha iyi.


Edit: Cevabinizdan sonra anladım. Bu kadar seviyorsanız, onu tekrar okumak sizi mutlu edecekse alın. Ben yine de almazdım sanırım.
  • Amaranta ursula  (20.07.21 22:43:22 ~ 23:03:34) 
@ryhmer, olay yanlış anlaşılıyor. Kitabı ilk olduğu için satın almak istemiyorum. YKY'nin çevirisiyle ilk yayınevinin çevirisi farklı. Ben ilk çeviriyi okumak istiyorum. Amaç burada kitabı okumak. Kitabı almayınca da kitabı okuyamamış oluyorum.


  • dissendium  (20.07.21 22:53:12 ~ 22:53:40) 
Alırdım 200 tl çok para değil değer. Benim gereksiz para harcadığım şeyler teknolojik şeyler oluyor genellikle, gereksiz yere gittim 9k’ya macbook aldım kendi laptopumu da kardeşime verdiim onda iş gören külüstür bişey olmasına rağmen.

Ama abartısız 7-8 ay düşündüm aklım gitti geldi. Ondan al gitsin ya çok düşünmemek lazım
  • phiphi  (20.07.21 23:09:47) 
arabaya uzundur olmasi gerektiginden fazla para harciyorum ama tek luksum o diyebilirim.
onun disinda arada bir pahali bir sise icki olabilir.

  • cooperr  (20.07.21 23:10:53) 
Bence al çünkü belli ki Harry Potter hayatında önemli yeri olan bir şey. Bu durumda alınır bence.

Benim bu tanıma en çok uyan şeylerim plaklarım. Bir süredir düzenli olarak almıyorum ama istediğim plaklar denk geldikçe fazla düşünmeden alırım.
  • ms brownstone  (20.07.21 23:10:58 ~ 23:12:33) 
Alırdım yerinde olsam. Bu tür keyfi alışveriş yapmamak sanki annelerimizin özelliği gibi :) belki ben de yakında öyle olacağım ama şu an biraz salsak olur sanki.
Ben de ihtiyacım olmadığı halde keyif aldığım ya da hoşuma giden şeyler alıyorum arada.
Mesela çok aktif değilim, çalışmıyorum da bir süredir, çocuğu büyütüyorum, online eğitim okul vs. Ama apple watch aldım sırf beğendiğim için.
  • somethinginthewayshemoves  (21.07.21 00:13:29) 
Ben bu kadar sevdiğim bir şey olunca zaten o 200 tl cebimden başka şeyler için çıkacak bunun için çıksın diyorum genelde.


  • jazzabel  (21.07.21 10:17:19) 
Kitap almaya değer mi? Valla hocam inanılmaz kötü bir çevirisi var. Okurken gülebilirsin ama cringe de olabilirsin. Her türlü 200 liraya değecek bir tecrübe olduğunu düşünüyorum.

Ben "gereksiz" harcama yapmıyorum, ama o biraz paradan bağımsız bir mevzu. Yani @ryhmer'in minimalizm olayına katılmıyorum.

Misal oturduğum sandalye kırıldı, yenisini almak yerine (kötü bir şekilde) tamir ettim ve öyle idare ediyorum. Niye? Çünkü kocaman sandalye, bunu atsam dünyanın bir yerindeki çöp dağlarına ya da okyanusun dibine gidecek, herkesin sürekli bunu yapması sürdürülebilir bir şey değil. Bu benim kişisel çabamla çözülecek bir sorun değil tabi ama başka türlü içim rahat etmiyor. Aldığın her şey bi noktada çöp olacak, bu kadar çok tüketmek sağlıklı bir şey değil. Bu seviyede tüketim dünya için bir problem bence şu an.

Öte yandan netflix'te bile minimalizm belgeseli var. Bi noktada bu işin insanları 50 m^2'lik kümeslerde tatsız tutsuz bir hayata ikna etmek için pompalandığını da düşünmüyor değilim. Yani bir şeylere sahip olmak iyidir, ama çok tüketmek iyi değildir. Bu ikisi farklı şeyler, arada bir nokta tutturmak lazım.

Mesela evimin bahçesine 150 tane çiçek ektim bu sene. "İşlevsel" bir faydası var mı, yok. Minimalizme halel getiriyor mu, evet. Ama güzel mi, evet. Bazı şeyleri güzel olduğu için yapmak lazım yani, pragmatizmi o yüzden sevmem, Adolf Loos'u yaşarken yakalasam darp ederdim. Allahtan 100 sene önce ölmüş.

Karışık yazdım ama demek istediğim şu: bir şey güzellik olsun diye yapılıyorsa lüks (ya da gereksiz) değildir. Güzellik de bir ihtiyaçtır. O kitabı alınca hayatın güzelleşecekse al. Ama bunu yaparken çok çöp üretip gezegeni mahvetme. Arada bir çizgi tutturmak mümkün.
  • plutongezegendegilmi  (21.07.21 11:31:14) 
Bahsettiğin şey 200₺ değerinde kitap, Rolex değil :) ama seni Rolex kadar mutlu edecek gibi duruyor, al bence hiç düşünmene bile gerek yok.
Kendimi düşündüm böyle şeylerim var mı diye, parfüm sayılırsa o var onun dışında tüm paramı kedi ürünlerine harcıyorum galiba:)

  • megalomaniac  (21.07.21 12:02:28) 
"Lifestyle" kapsaminda iste. Size bu kitabi bulundurmak bir haz verecek mi? Ilgi alaniniz Harry Potter ise buyuk ihtimalle evet. Tartisilacak bir konu degil. Adi uzerinde luks tuketim.

Ozel saraplari icmeye "ihtiyacim" yok ama denemek istiyorum, merak ediyorum. Gecen hafta saraplarini merak ettigim bir yerde tadim icin 3.000 km uzakliktaki yere gittim ve iki yildir gitmek istiyordum.

Cevremde kimse cikip bu harcamami yargilamiyor. Herkesin ilgi alani var. "Siradan" bir ise sahip arkadasim kisin kayak tatiline gidiyor haftalarca. Kayak sporlarini seviyor, takip ediyor. Muhtemelen parasinin buyuk kismini bu alana "gomuyor". Türkiye´de daha farkli. Luks ve gereksiz bir arac alsam kimse yargilamaz, ama pahali bir sey yiyip iciyorsam yargilanirim.
  • buf-e kür  (21.07.21 12:37:48) 
al gitsin bro 3 günlük dünya ya seni de mutlu eder


  • all girls dream  (21.07.21 17:25:25) 
Seni mutlu edecekse al. Kendimi mutlu edecek luks harcamalar yaptigim zamanlar oluyor. Kalem aliyorum. El yapimi deri malzemeler aliyorum.


  • nax  (22.07.21 01:17:15) 
[]

Direksiyon sorunu

Direksiyonu tam sol ya da tam sağ yaparken sonlara doğru bir noktada çevirmek zorlaşıyor. O noktadan sonra biraz zorlayınca son noktaya geliyor. Bu neyden olur?




 
Eski arabalarda direksiyonu en sona çevirince tak diye sınır noktasına çarpardı. Direksiyon nihayetinde bir kaldıraç ve hızla çevirince hasar görmesin diye bir yavaşlatıcı mekanizma koymuşlardır diye tahmin ediyorum.


  • mikro patlama  (20.07.21 02:28:59) 
araba zaten oldugu yerde tam sag ya da tam sol yapilmaz. eski ehliyet alanlar bilir. lastikleri yersin baban ya da deden ensene bi tane patlatirdi. lastikler esnemez az bir sey ileri ya da geri yaptiktan sonra yani cok az ileri ya da geri yaptiktan sonra kalan turu devam ettirirsin boylece hem rahat doner hem lastiklerin asinma suresi artar.
bi adamin sofor olup olmadigini da buradan anlarsin

  • turbo sadık  (20.07.21 06:38:23) 
Direksiyon Tam sağ ya da tam sol yapılmaz. Uğuldamaya benzer bir ses gelir o esnada zaten. Diğer aksamlar zarar verme olasılığı var.


  • Erva  (20.07.21 07:03:04) 
[]

Deniz sorusu

Merak ettiğim bir şey var. İzmir, Muğla gibi tatil yerlerinde yaşayanlar ne sıklıkta denize giriyorlar? İstanbul'dan İzmir'e tatile gidenler sınırlı sayıdaki günlerini değerlendirmek için hep denize giriyorlar. İzmir'de yaşayanların böyle bir sorunu yok. Bunu düşününce İzmir'de yaşayanların deniz diplerinde olmasına rağmen daha az denize girmesi gibi bir durum var mı? Bu arada denize uzak ilçeleri buna katmadım. 1, 2 saatlik yolculukla denize ulaşabilme durumunda olanlar için soruyorum.




 
Var. Sezonda en fazla 5 defa giderim. Hiç gitmediğim olmuştur. İlk zamanlar hevesle işten çıkıp koşa koşa denize girdiğim olurdu. Artık çok ilgimi çekmiyor gibi

Edit: Deniz yürüme mesafesinde.
  • infernalcadre  (17.07.21 22:33:02 ~ 22:33:41) 
Evden yürüyerek 15-20 dk deniz. Haftada bi giriyorum. Uzakta olanlar senede bi iki kez giriyordur


  • olaylar olaylar  (17.07.21 22:33:20) 
Denize yürüme mesafesi , ilk defa perşembe günü girdim.


  • suicides underground  (17.07.21 22:35:05) 
En son 2018'de denize girdim. Annemler her yaz sık sık giderler. Ben üşendiğimden takılmıyorum peşlerine.

Yüzülebilir deniz 1-1,5 saat arabayla
  • nundu  (17.07.21 22:36:02) 
plaj evden yürüyerek 10 dakika haftada 3-4 kez birer saatliğine gidiyorum, zamanla kıymet bilmemezlik gibi duruyor dışarıdan ama böyle


  • grimavi  (17.07.21 22:36:36) 
yıllarca antalya da yaşadım. şimdi de izmir'deyim. bulduğum her fırsatta giderim. deniz kadar ruhsal olarak arındığımı, hafiflediğimi hissettiğim bir başka etkinlik yok.


  • Phoebe  (17.07.21 22:48:26) 
Didim'de yaşıyorum, sezonda 10 kez girmiyorumdur


  • materyalist imam  (17.07.21 22:50:52) 
Ayvalıkta yaşıyorum. Her iş çıkışı tüm vücut olarak girmesem bile belli bir seviyede girip çıkıyorum.


  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (18.07.21 08:41:25) 
Tam olarak Phoebe +1


  • invictae  (18.07.21 10:27:21) 
Benim de evim denize yürüme mesafesinde fakat aşırı kalabalıktan dolayı çoğu kişinin keşfetmediği, daha uzak plajlara gidiyorum. Eskisi gibi temiz bırakılmıyor plajlar maalesef. Denizde fazla durmam sıkılıyorum çünkü artık, güneşlenip kitap okumayı, denizi seyretmeyi daha çok seviyorum. Haftada 2-3 kez gidiyorum.


  • tamam sakinim  (18.07.21 10:38:56) 
Denize 1 saatlik mesafedeyim, ama beni deniz çok yoruyor cilt hassasiyetim var vs geçen sene hiç girmedim bile. Deniz yerine ormanda yürümeyi tercih ederim beni daha çok dinlendirir


  • kestane gürgen palamut  (18.07.21 21:54:17) 
[]

Kızartılmış köfte bozulur mu

Yemekli bir düğünden kalan bir kutu kızartılmış köfte var. Ne zaman kızartıldığını bilmiyorum ama düğünde tazeydi. 1 gün geçti sadece. Evde hep buzdolabında kalmış. Şu anda da buzdolabında. Şimdi köfteler ısıtılırsa bir sorun olur mu?




 
yoo neden sorun olsun gömün


  • cokponcik  (17.07.21 19:49:06) 
Soğuk bile yerim


  • kisa  (17.07.21 19:49:47) 
@cokponcik, hava çok sıcak diye.


  • dissendium  (17.07.21 19:50:01) 
Hocam et bi hafta bekler piştikten sonra, hiçbir şey olmaz.

Köftenin içinde yumurta varsa o biraz sorun olabilir, ama o da zaten eser miktarda oluyor. Ben gömerdim her türlü.
  • plutongezegendegilmi  (17.07.21 21:02:26) 
Normal şartlarda tabii ki bozulur ama sıcakta/açıkta kalmadıysa 1 günde bir şey olmaz.


  • nawar  (17.07.21 21:27:18) 
sıcakta kalmadıysa hiçbir şey olmaz +1


  • işimdeyim gücümdeyim  (17.07.21 22:40:43) 
[]

Avrupa ülkeleri

Avrupa ülkeleri arasında bilime, teknolojiye en fazla katkı yapan ülke hangisi?

Bilim, teknoloji olarak en fazla yazılı kaynak hangi dilde var?

Avrupa'da bilime, teknolojiye katkısı büyük olan 10 kişi kimler olabilir? (19. yüz yıldan günümüze kadar)

 
einstein
almanya

  • reanarchy  (16.07.21 17:50:03) 
bilime en çok katkıyı açık ara almanya yapmıştır. Almanyanın peşinden ingiltere sonrasında da fransa gelir (ingiltere fransa başa baş nerdeyse)

Temel bilimlerde ise yayın sayısı son 10-12 senedir sıra değişmiyor. Usa-China-germany banko ilk 3 sırasında. Peşinde japan-uk mücadelesi var. 6-7-8 vs fransa india italy gidiyor öyle.

Almanlarda; Gauss, Hilbert, Riemann, Weierstrass, Dirichlet matematikte hem dünyayı değiştirmişlerdir hem de benim okulumun uzamasına sebep olmuşlardır. Mühendislikte de mesela Gutenberg, Avrupa'ya matbaayı getirmiştir; Hans Geiger, Geiger sayacını icat etmiştir; Konrad Zuse, ilk bilgisayarı yapmıştır. Zeppelin, Daimler, Diesel, Otto, Wankel, Von Braun ve tabiki de Benz dünya motor ve taşıt tarihini yazmıştır. Tabi daha einstein, planck, fischer gibi fizikçiler kimyacılar vs var daha ama o alana pek hakim değilim ama o alanda da dünya tarihini almanlar yazmıştır desek hata olmaz sanırım.

Ha bir de daha karl marx, max weber, engels, heiddeger vs toplum bilimciler var. daha sabaha kadar uzar gider bu liste.

Tabi yukarıda almanlar istatistiki olarak avrupada 1.sırada, dünyada 3 ama bence çok çok açık ara Almanlar kadar dünyaya etkisi olan millet olmamıştır temel bilimlerde.

teknoloji için özel olarak bir şeyler yazmadım ama zaten başta alman fizikçiler ve mühendisler tüm dünya teknolojisini oluşturan altyapıları yapmışlardır. teknolojiden kasıt yazılım vs ise, şu an da yapılan çalışmaların ekmeğini 10-12 sene sonra yemeye başladıklarında tekrar bir 19-20.yy şahlanışını görebiliriz o alanda
  • avatar is back  (16.07.21 18:07:50 ~ 18:13:15) 
Planck


  • durgunfoton  (16.07.21 18:09:22) 
Kaynak buldum: nces.ed.gov

Kişi başına Luksemburg ama küçük bir ülke olduğu için toplamda Türkiye'yi gecemez. Ama toplamda Almanya, hem kişi başı bakımından yüksek hem de nüfus nedeniyle toplamda.

Almanya, Birlesik Krallik'tan hem toplamda hem kisi basina ileride.
  • howfaristhesky  (16.07.21 18:22:14 ~ 19:27:58) 
19. yüzyılla sınırlandırdığın için alamanya. 17 veya öncesi deseydin İngiltere'ye rakip olacak ülke yok dünyada (hep bu Newton denilen adam yüzünden).


  • noluyo yaa  (16.07.21 18:26:18) 
Hala Almanya'dır muhtemelen. Mesela günümüzde MEMS konusunda onca amerikan, kore ve japon firmasının arasında avrupadan bir tek Bosch var. Otomotiv elektroniğinde yine Bosch ve Infineon var.Ya da bakıyorsun kenarda köşede bir firma micro dalga ile ateşleme yapan buji geliştiriyorum diyor. Yine başka tarafta başka bir firma bundan 20 sene önce ilk yapay kalbi geliştirip, takmış.


  • reactionic  (16.07.21 18:54:35) 
herkes almanya demiş ama bana nedense ingiltere gibi geldi.

en fazla yazılı kaynağın ingilizce olması sebebiyle böyle düşünüyor olabilirim ama öte yandan amerika'nın da etkisi olduğu için yanıltıcı olabilir.
  • co2s2  (16.07.21 19:13:20) 
Önce İngiltere sonra da (bismark ve Hitler'in etkisiyle ) Almanya denebilir sanırım.

Bir şekilde bize öğretilmiş popüler olmuş isimleri sıralamak yerine Avrupa'nın, ortaçağın karanlık ve kilisenin sert baskısı altında geçen zamanlarından sonra asıl olarak batıdan Endülüs emevilerinden aldıkları bilgi, tecrübe ve kitaplarla bugüne geldiğini söylemek yanlış olmaz. Doğudan da Osmanlı'dan etkilenmişlerdir.

Buna bakarak bilime yatırımın da ispanyadan başlaması gerekirdi aslında ama yaptıkları katliamlarla büyük bir ah ya da beddua almış olsalar gerek öyle Almanya veya İngiltere gibi gözle görülür bilimsel bir ilerleyişleri yoktur.
Ne zaman İspanya dense geçmişi tarihi yapılarıyla ile hatırlanırlar o nedenle. İspanya, Endülüsün bilimsel mirasından nasibini alamamıştır. Hatta mimari yönden tarihi yapıları İslam kültür ve dokusundan doğrudan etkilenmiştir.
  • Erva  (16.07.21 19:48:35) 
19. Yuzyildan baslatiyorsan full+full almanya.
Sirf savas zamani cikardiklari aletlerle uzaya gidildi.
Savastan kacan almanlarin yaptiklariyla da dunya degisti.

ingiltere getir goturunu yapar almanya'nin, diger ulkeler de yemegini falan yapar iste.

Ayni donem amerika da cosmustur ama bakarsan hepsi alman kokenlidir.
Onlara gonderdikleri casuslarla ayni anda rusya da ayni aletleri yapabilmistir.
  • divit  (16.07.21 20:56:22 ~ 20:57:48) 
@aloha snackbar, katkıdan kastım keşif, icat, kitap, makale, kayda değer olan her şey.

@howfaristhesky, cevabınızla soru arasında bağlantı kuramadım. Eğitimle ilgili bir soru sormamıştım.
  • dissendium  (16.07.21 23:49:34) 
faraday, bohr, einstein, maxwell, planck, heisenberg, turing, hubble, schrödinger, anlatılanlar doğruysa tesla.

ben çok bilmem. aklıma gelenler bunlar.
  • ya ben lan neyse  (17.07.21 00:42:03) 
[]

Hayat ve kontrol

Hayatınız bazen kontrolden çıkıyor mu ya da hayatınızın kontrolden çıktığı oldu mu? Demek istediğim, olaylara çok müdahale edemediğiniz, su kaydırağındaymış gibi hissettiğiniz, birden fazla şeye zaman ayırdığınız, kendinize yeterince zaman ayıramadığınız dönemler oldu mu? Bu tip dönemlerin sonunda neler değişti? 5 yıl sonra herhangi bir gün "şunu yapıyor olurum" diyebiliyor musunuz? Hayatınızda büyük oranda her şey belli mi?




 
Hep kontrol dışı neredeyse


  • kisa  (16.07.21 08:10:49) 
Bu biraz yaşla alakalı. Yirmili yaşlarda sizin dediğiniz gibi hissediyordum. Sanki hayatım akıp gidiyor ve ben sadece izliyorum gibi. Para kazanmaya başlayınca insan önceliklerini daha iyi belirleyip ona göre hayatını daha fazla yönlendirebiliyor.

"Ben ne istiyorum?" sorusuna dürüst bir cevap verebilmek önemli.
  • pispinti  (16.07.21 09:38:17) 
dünyada 8 milyon, türkiye'de 80 milyon, istanbul'da 16 milyon insan var. bizim evde ben, eşim ve çocuğumuz var.

bunların hepsinin aldıkları kararlar, yaptıkları şeyler sizin hayatınızı etkiliyor. kimi daha çok etkiliyor, kimi daha az etkiliyor. ama öyle ya da böyle etkiliyor. şirketten birisi istifa etse, normalden daha fazla iş yükünüz oluyor, akşam geç çıkmak zorunda kalıyorsunuz, evde daha az vakit geçiriyorsunuz, yorgun ve mutsuz oluyorsunuz. patron şirketi satsa, yeni gelen daha az zam yapabilir. sabahleyin manyağın teki yolda kaza yapar. şirkete geç kalırsınız. bunların hepsinin sonunda kontrolün sende olmadığını düşünürsün

yapacak bir şey yok
  • co2s2  (16.07.21 15:06:02) 
[]

Yüksek lisans soruları

1. Otomotiv mühendisliği tezli yüksek lisans programına sıcak bakmaya başladım. Konular ilgimi çekiyor. Bu programı bitirmiş olanlar varsa programın içeriğiyle ilgili genel olarak bilgi verebilirler mi?

2. ALES'te kaç puan yeterli olur? Bunu nasıl öğrenebilirim?

3. Mülakatta neler sorarlar? Bir de bilim sınavı var bildiğim kadarıyla. Nasıl sorular gelir?

4. Tez konusu ne zaman belirleniyor?

5. Hocanızla tez aşamasında ne sıklıkta tez değerlendirmesi yapmıştınız? Kaç makale okumuştunuz? Deney yaptıysanız ne kadar sürdü?

Bilgi verenler olursa teşekkür ederim.

 
2. Asgari puan enstitünün sayfasında yazar. Ama ben olsam önceki dönemlerde girenlerin puanlarına bakardım. 80+/85+ iyidir ama.

3. Belli başlı temel sorular olur zaten. Bölümün temel notlarını bir fotokopiciden alıp çalışman yararına olur. Ama ben önceki dönemlerde girenlere bı şekil ulaşıp sormuştum, size mülakatta neler sordular diye. Ama kişisel deneyimimi söylersem eğer, kararlı kendinden emin bir duruş jüriyi oldukça etkiliyor. Farklı bir alanda yapmak bir adım geriden başlamak olarak görülebiliyor birçok bölümde ama bunu neden istediğinize jüriyi ikna ederseniz avantaja çevirebilirsiniz.

4. Bazı üniversiteler bir araştırma önerisi de istiyor tezde ne çalışacağına dair ama çok idealist değilseniz başladıktan sonra tez danışmanınizla ya da kendi alan arastirmalarinizla bir konuya karar verirsiniz.

5. Bu bölümden bölüme ve danışmandan danışmana değişiyor. Ve tabii araştırma yönteminize göre de değişir. Okuduğum makale 100/150'yi aşmıştır diye düşünüyorum.
  • Amaranta ursula  (12.07.21 21:47:21) 
[]

İngilizce telaffuz

Blow kelimesinin fiil ve isim olmak üzere iki sözcük türü var. İki sözcük türünde de telaffuzlar aynı.

www.oxfordlearnersdictionaries.com

www.oxfordlearnersdictionaries.com

Merak ettiğim, fiil olanı farklı, isim olanı farklı okunan kelimeler var mı İngilizcede? Yoksa kelimenin telaffuzu sözcük türünden bağımsız mı? Fiil de olsa isim de olsa telaffuz aynı mı?

 
fiil ve ismin farkli telaffuz edildigi cok ornek var. record ve present geldi aklima ilk. kimisi ayni oluyor ama kimisinde degisiyor telaffuz.


  • der meister  (09.07.21 23:41:05) 
  • e haliyle  (09.07.21 23:56:03) 
Live on tv /layv/

I live in ... /Liv/
  • howfaristhesky  (10.07.21 00:25:48) 
İkisi de fiil olup farklı okunanı bile var. Read/read. Present olanı riid, past olanı red.


  • kobuzchu kiz  (10.07.21 00:35:36) 
@kobuzchu kiz, onu biliyorum. Hatta yazılan örnekleri de biliyordum ama hiç aklıma gelmedi niyeyse. Enteresan bir olay.


  • dissendium  (10.07.21 00:52:30) 
ingilizcede katı bir kural olmamakla birlikte şöyle bir eğilim var. bir kelime, fricative (f,v,θ,ð,s,z,ʃ,ʒ,h) bir ses ile bitiyorsa ve isim ile fiil ayrımına gidiliyorsa (yani o kelimenin hem isim hem de fiil versiyonu varsa) isim olan voiceless fricative (f,θ,s,ʃ,h), fiil olan ise voiced fricative (v,ð,z,ʒ) bir ses ile seslendirilir.

excuse
fiil /ıkskju:z/
isim /ıkskju:s/

use
fiil /ju:z/
isim /ju:s/

close
fiil /kloʊz/
sıfat /kloʊs/

breathe
fiil /bri:ð/
isim /breθ/ gibi.

bazı durumlarda bu fenomen yazıya da yansımıştır.

believe (fiil) /bıli:v/
belief (isim) /bıli:f/

relieve (fiil) /rıli:v/
relief (isim) /rıli:f/ gibi.
  • the guy from batman  (10.07.21 00:59:31) 
[]

Hâlâ aşı olmayanlar

Aşı hakkı olup hâlâ aşı olmayan var mı? Aşı hakkı geleli bayağı oldu ama aşı olmaya daha karar vermedim. Aile hekimliği 50 metre uzakta ama erteliyorum sürekli. Aşı karşıtı da değilim. Sadece kalp iltihabı riski korkutuyor biraz. Siz ne zaman yaptırmayı düşünüyorsunuz? "Gençleştim resmen, bu kadar mı fark eder" diyen var mı? Kol ağrısı gibi etkiler hemen geçiyor mu?




 
kalp iltihabı olayı 26 yaşından küçük erkeklerde görülmüş, onun da bir oranı vardı.

Ben yarın sabah ikinci dozu yaptıracağım. İlk aşının etkisi iki günde geçmişti, ikinci dozu göreceğiz. Öyle gençleştim diyecek bir şey yok ki :D vücudumun virüse karşı bişeyler geliştirebildiğini tahmin ediyorum sadece, o biraz rahatlatıyor.

Bu arada covid geçirenlerde de uzun vadeli nefes problemleri, bilinç bulanıklıkları vs. var, bizzat 33 yaşında bir arkadaştan duydum kendisi covidi nefes sıkıntısı çekerek atlattı, sonrasında da işime odaklanamıyorum diyordu. 3 ay falan geçti şu an daha iyi ama hastalığın da fena etkileri olabiliyor yani.
  • nhk ni youkosu  (09.07.21 01:11:12 ~ 01:12:37) 
Kol ağrısı gibi etkiler kişiden kişiye değişiyor. Ben aşıdan birkaç saat sonra aşılı kolumun üstüne yatıp uyudum sabaha kadar, koluma biraz şiddetli bastırmadıkça ağrı falan yoktu.

Etrafımda en az 6-7 kişi öldü, hepsi de yaşlı ve/veya hasta değillerdi. Arkadaşımın arkadaşı, sağlık sorunu olmayan 30'lu yaşlarında biri öldü. Ben bilime güveniyorum ama onu geçelim, 38 yaşımda koronadan ölmek mi, 50-60 yaşımda bugünkü aşının uzun vadeli yan etkilerini görmek mi diye tartınca aşıyı tercih ederim :)
  • kobuzchu kiz  (09.07.21 01:19:02) 
kalp iltihabı riski milyonda 12 gibi bi orandaydı. Hastalığı asemptomatik geçirenlerdeki kalp hastalığı ya da ileride yaşanan nefes darlığı gibi sorunların oluşma ihtimali bile çok daha fazla. Aşı yine daha kârlı yani bu durumda.

Ayrıca faz 3 çalışmaları bitmedi diye sağa sola yazanlar var, buraya da gelirler belki birazdan. Aşıların faz 3 çalışmaları geçen sene yapıldı ve sonuçları yayınlandı. Girip bakabilirsiniz. Denek falan olmuyorsunuz aşı olunca.

Yan etkisi olarak da bende sadece kol ağrısı oldu ama benim birkaç arkadaşımda bi iki günlük hafif ateş, halsizlik falan oldu. Ama bu dediklerim hep doktor ve birkaç ay önce iki doz sinovac olmuşlardı, 3. doz aşısında oldu yani. Benim de 3. doz aşısıydı ama işte kol ağrısı dışında olmadı. Çok da şiddetli değil tabi yan etkileri ama bi iki gün halsizlik, hafif kas ağrısı falan olabilir aklınızda olsun.
  • nundu  (09.07.21 01:20:06 ~ 01:22:26) 
Hala sinovac var alman olmak zorunda degilsin.

Asi benim icin de asiri gereksiz, bulasacak bir ortamim yok. Hatta normal nezleden,alerjiden de kurtuldum maske ve kolonya sayesinde.
  • divit  (09.07.21 01:42:27) 
Annemle babam olmadi, ben oldum ilk doz biontech. Seeettiiiimin kol agrisi haric tum yan etkileri gosterdim. Ilk gun ates max 37C ye yukseldi ve ilk 3 gun grip olmus gibiydim. Sonra gecti. Ama kalp ritminde bi bozukluk var gibi hissediyorum, dinlenme durumunda bile bi carpinti oluyor ara sira ve bazen ani bi saplanma oluyor geciyor. 2. doz hakkim temmuz sonunda ama oncesi ekg cektirsem mi bilemedim.


  • e mice  (09.07.21 03:46:57 ~ 03:49:33) 
ben acayip sagliksiz biri olarak aynen senin gibi kalp iltihabi veya hik diye dusup olme korkusu yasadim. sonucta asi olmanin olmamaktan daha iyi olacagini dusunup oldum.

ilk gun belli belirsiz kol agrisi, sorun yok. ikinci ve ucuncu gun kas agrilarindan belimi oynatamiyordum, hasta sayilmaz ama keyifsizdim ve enerjim dusuktu. kademeli olarak duzeldi.

saka yapmiyorum, anksiyetemin de etkisiyle ben "birazdan kalbim durabilir ve olebilirim" korkusuyla gecirdim ilk gunleri. anneme demistim sabah ise gitmeden falan kontrol et nefes aliyor muyum diye, o da ciddi ciddi etmis fjdkdod.

simdi asi oldugumu bile unutmus durumdayim yani hicbir sey olmadi. haaa uzun vadede yan etkisi cikarsa da bilim sehidi sayarim kendimi, asi olup olsek kimse bahsetmez bile asi karsitlarina koz vermemek icin, oyle sessiz sedasiz gideriz.

bence bir sey olmaz ama ya baksana İsrail butun ulkeyi asilayali aylar oldu, bir sey cikmadi. kalp kasi iltihabi da cogu kisi icin zaten tedavi edilen bir sey sanirim.
  • der meister  (09.07.21 04:48:55) 
Aşı olmanın faydaları aşı olmayıp covid geçirmekten daha iyi. Fayda zarar oranı böyle. Aşınızı olun, amerika tüm herkesi biontech’le aşıladı bir b*k çıksa orada çıkar olay olurdu infial yaratırdı zaten. 3 doz aşı oldum ben, zımba gibiyim yani, yan etki falan yaşamadım :D


  • helena  (09.07.21 07:32:43) 
Ben de aynı kaygılarla erteledim de erteledim. Tam da az önce "artık alayım şu randevuyu, ne olacaksa olsun!" derken duyuruya denk geldim. Güvendiğim tek şey Amerika'da ve Avrupa'da insanların biontech ile aşılanmış olması. Kendi devletime güvenmiyorum ama herhalde onlar kâr-zarar, yan etki hesabını iyi yapıp öyle vurmuşlardır aşıyı diye kendimi ferahlatıyorum.


  • Mossy  (09.07.21 10:09:07 ~ 10:10:01) 
neden gençleşeyim aşı bir virüs için sonuçta.
yan etki olmadı.

doğru dürüst dışarı çıkabiliyorum. biraz daha kapalı ve endişeli kalsaydım ruh sağlığımı tamamen kaybedecektim. hareketsizlikten zaten akciğerler küçüldü, yağlandık, eklemler güçsüzleşti vs.bu saatten sonra salgına tahammül edebilmek ve ölmemek için başka seçenek göremiyorum.
  • jimjim  (09.07.21 10:12:45) 
yalnızca 2 gün kol ağrısı oldu. yumruk yemişim gibiydi.

Kalp iltihabı riski kovid sonrası daha yüksek. Yani aşı olduğunda bu riski düşürmüş oluyorsun.
  • zimbirik  (09.07.21 10:24:11) 
kol ağrısı olayına millet neden bu kadar takılıyor? tetanoz aşısı da sağlam ağrı yapar. yapılan çalışmalarda aşının doğrudan kalple alakalı sıkıntı yarattığı tespit edilemedi. aşı öncesi-sonrası kalp hastalıklarında anlamlı bir fark yok.


  • silah taciri  (09.07.21 11:20:39) 
2.5 ay önce Corona gecirmis biri olarak 19 temmuzda asilanabiliyordum en erken; 19 temmuz sabahına randevu aldım. Aynı şekilde Avrupa ülkelerinden birinde vatandaşlığım var; burada henüz covid gecirenlere üç ayda bir aşılama gelmemisken diğer ülkede bu sistem başlamıştı, orda da 23 temmuza moderna için randevu almıştım.

Ben hastalığı çok hafif atlattım; koku ve tat duyularım gitti, 5. gunde tat duyum geri gelmişti, iki hafta sonunda hiç Corona olmamış gibiydim. Buna rağmen en hafif hali bile emin olun ki çok hem psikolojik hem de fiziksel olarak insani çok yoruyor. İkinci defa geçirmiş olma fikri bile beni ürkütüyor.

Dolayısıyla hastalığa karşı elimizdeki tek silah asiyken, aşının yayınlanan sonuçları çok büyük oranda guvenilirken (evdeki herhangi bir ilacın prospektusunu okuyun, çok daha ağır yan etki ihtimallerini orda da goreceksiniz) ben aşı olmamayı düşünemiyorum.
  • fraise  (09.07.21 14:24:07) 
ortopedi ameliyatı olduğum için şu an ekstradan eklem ağrısı çekmek istemediğim için olmuyorum ben.


  • jepa  (09.07.21 14:27:51) 
Zatürree aşısı ile kıyaslarsak onun 4te 1i kadar yorgunluk yaptı. Ailecek çürük dnalı olmamıza rağmen çook hafif sıkıntılar verdi. Bence mutlaka olun


  • photo85  (09.07.21 15:55:32) 
olmak istemeyen iş arkadaşlarım var. kendisine 6 metre yaklaştığımda maskesini yüzüne çeken iş arkadaşım da var. ben uzun uzun okuduktan sonra mrna aşısı olmaya karar verdim, öncesinde kararsızdım. normal enerji seviyelerime gelmem birkaç günden fazla sürdü, yalnız. aşıyla böyle oluyorsam, dedim... bana aşılanmamak biraz sorumsuzca geliyor. benim fikrim sadece, tabii...


  • e haliyle  (09.07.21 22:26:55) 
[]

Grammar sorusu

Şu cümlede to disperse sonrasındaki heat ifadesinin the heat olması gerekir mi?

The researchers measured the core body temperature of cattle and found that cows lie down when it is cold and stand up when it is hot to disperse heat.


 
yoo... yani olsa cok bir sey olmaz ama gerek yok. metnin daha oncesinde cowlarin belli bir sebeple ısındığından falan bahsediyorsa ve o heatin disperse edilisine vurgu yapiliyorsa olabilir yoksa gerek yok bence.


  • robokot  (08.07.21 14:00:21 ~ 14:00:45) 
the heat dese sanki spesifik, bilinen, daha fiziksel kavram olan bir heatten bahsediyor gibi, burda oyle bir durum yok genel konusuyor


  • neverletyougodown  (08.07.21 16:59:42) 
yanimdaki amerikali'ya sordum. the yok dedi.


  • supergirl  (08.07.21 23:34:35) 
[]

İkinci el otomobil

İkinci el otomobillerin ekspertiz videolarını izliyorum bazen. Adamlar dolandırıcılıkta doktora yapmışlar. Arabanın önü 2012 model, arkası 2016 model. Birleştirmişler ama işçilik çok iyi. Satın alan birkaç ay fark etmemiş bile. Merak ettiğim, yurt dışında da böyle bir olay var mı? Almanya'da böyle şeyler yapan var mıdır? Arabalar zaten ucuz olduğu için o kadar uçacaklarını zannetmiyorum ama yine de sormak istedim. Bir de diyelim biri sıfır araç almak istiyor. Sıfır aracın ekspertizi nasıl oluyor?




 
Avrupa/abd işçilik çok ücreti pahalı ve araçlar uygun fiyatlı olduğu için kimse girmiyor o işlere. Sıfır arabayı alanda gidiyor ekspere giriyor. Bazen araba taşıma esnasında çiziliyor ve ya başka bi sebeple kaportasında hasar oluşuyor. Bayide aracı servisinde boyatıp satıyor. Bir arkadaşım bagajı boyalı aracı bayi fiyatının altında aldı bayi söyledi burası boyalı o yüzden fiyatı uygun diye.


  • 1917  (07.07.21 19:41:57) 
Kanada'da kaporta isciligi inanilmaz pahali ve iyi kaportaci bulmak cok zor. O yuzden buyuk kaza yaptin diyelim iki secenek var. Ya sigorta dahil oluyor ve hasara bakiyorlar, eger aracin degerinin %50sini gecen hasar varsa ki airbagler falan patladiysa bu cok yuksek ihtimalle boyle oluyor, arac perte cikiyor. Sana aracin parasini veriyorlar, yeni arac ile devam ediyorsun.

Ya da sigorta karsilamiyorsa (tek tarafli sigorta yaptirdin ve suc sende ise sigorta senin degil karsi tarafin hasarini karsilar) ve hasar cok cok buyuk degilse o zaman sen kenarda kosedeki dandik kaportacilara gidip, cikma parca falan kullanarak toplattirmaya calisiyorsun. Kazali araba o yuzden cogunlukla 10km ilerden belli oluyor. Araba da ucuz oldugu icin cogunlukla bu ihaleye kimse girmez.

Hasar kaydi eger ise polis/sigorta dahil olmadiysa gozukmuyor.

Elimde eski bir arac vardi mesela, bel alti boya attirmak istedim $5000 fiyat verdiler. Komple araci boyatmak icin $10.000 civari para istiyorlar.

Iscilik cok pahali oldugu icin kesilmis eklenmis arac falan bulmak pek mumkun degil, ama insanlar hobi olarak kendi garajlarinda 3 kulustur alip parcalari birinden birine aktarip bir arac ortaya cikartabiliyorlar, sonra onu muayeneye sokuyorsun gecerse binersin.
  • cooperr  (07.07.21 19:58:49) 
ABD'de arada bir vardır belki ama bu kadar yaygın ve kanıksanmış durumda değil tabi. Anca kendi proje aracın için sağdan soldan parça ile toplayacaksın da anca öyle erişeceksin böyle ucubeliklere. Buradaki 16-17 yaşındaki elemanlar bile garajda yaptıgı dandik proje aracına en azından bir roll cage koyuyor ki bu da dalavere ile iş yapmak değil zaten.

Bir de bu 3 hurdadan 1 araba toplama olayı burada sıradan oto tamircilerinin, kaportacılarının yapıp para kazanacağı bir iş değil. İşini etik ile yapan adam zaten kazanıyor. Bunun üzerine bir de aylık ~$500 vererek altına AMG çekebliceğin ortamda kim 10 yaşındaki araçları birleştirerel tekerlekli tabut imalatıyla uğraşacak yani.
  • rm  (07.07.21 20:12:16) 
[]

Sollama

Eklediğim görüntüdeki yolda sollama yapmak yasak mı? Sağda market var. Arabalar park hâlinde. Bazen araba çıkıyor. Sağ şerit genelde dolu oluyor. Bu nedenle sollama yapmak yanlış olur, değil mi?

www.hizliresim.com


 
Yasak. Kesikli çizgi olması lazım.


  • himmet dayi  (06.07.21 22:22:18) 
@himmet dayi, sağda park etmiş araç var, geçiş nasıl olacak, ortadan mı?


  • dissendium  (06.07.21 22:24:37) 
Sollanir ama kaza durumunda sen suçlu olursun.
Önümde mıy mıy birisi gitse ben dayanamam geçer giderim ya da arkadan taciz ederim.

  • etna  (06.07.21 22:50:34) 
mecburen karşıya geçilecek ama kaza olursa sadece sen suçlu olmazsın, oraya park edenler de kazaya sebebiyetten suçlu olur. pratikte orada karşı şeride geçtin diye ceza yemezsin ama teoride sollamanın yasak olduğu şerit çizgileri onlar.


  • himmet dayi  (07.07.21 00:43:13) 
ortadakiler "sollamanın yasak olduğunu gösteren şerit çizgisi" değil, "bölünmüş yol çizgisi"dir. orası aslında bir refüj, bir kaldırım, bir görünmez duvardır. yani burası geliş gidiş çift yön bir yol değil, bildiğin "bölünmüş yol"dur. o çizgiden karşıya geçmek, ortadaki refüjün üstünden aşıp karşı şeride geçmekle aynı şeydir.

ihlal edersen "hatalı sollama" değil, "karşı şeride geçme" cezası ile karşı karşıya gelirsin.

tabii bu yazdıklarım teorik. park edeni bi de üstüne gidilecek yolda ikinci sıra yapıp dörtlü yakan olunca durup bekleyecek halimiz yok, karşı şeritten geçer gidersin. polis bile görse ceza yazmaz buna. ha gıcık oluğ yazdı diyelim, yapacak bir şey yok, yasal olarak haksızsın. itiraz edersen en fazla ikinci sıradakine, veya park yasakda ilk sıradakine de park cezası yazdırırsın, ama senin karşı şerit cezanı da silmezler tahmin ediyorum.
  • kibritsuyu  (07.07.21 01:12:16) 
[]

Kedilerin dil bilmesi

Şu videoda kedinin tepkisi söylenen şeyi anladığını mı gösteriyor?

youtu.be

Diyelim bu kedi doğduğu andan itibaren hep Türkçe öğrendi. Biz bu kediye Türk kedi diyelim. Bu Türk kedi ABD'ye gitse söylenen şeyleri anlar mı? Bir süre İngilizce öğrenmesi mi gerekir? Yoksa kediler dil bilmiyor da sadece konuşma biçiminden mi anlıyor söylenenleri?

Kediniz varsa neleri anlıyor?

 
Kedinin önceki videosuna sonradan ses de eklenmiş olabilir. Internette gördüğünüz her şeye inanmayın.

Dilbilimci olarak bu konuda çok test okudum. Hayvanlar kelime ogrenebilir. Stop kelimesini duyan köpekler gerçekten buna alismissa durur and dur derseniz durmaz. Yüksek sesle söylerseniz belki dikkatini çektiği için bir saniye bakar. Bu kendi gözlemim. Tabi bir cümle anlayamazlar.
  • howfaristhesky  (04.07.21 19:36:21) 
@howfaristhesky, her şeye inandığımızı nereden çıkardın?


  • dissendium  (04.07.21 19:41:33) 
Cumleyi anlamiyor vurguya ses tonuna falan bakiyor.
Polis kopeklerine ayni komutlari baska dillerde de ogretiyorlar. Yine tek hece tabi.

Bizim akrabanin kedisine de of her yerim tuy oldu kalk ustumden diyordu anlayip gidiyordu. Orada anladigi tek sey kadinin of demesi.
Of hava cok sicak dese yine kalkacak.
  • divit  (04.07.21 19:57:14 ~ 19:57:32) 
Hayvanlar uzun ve komplike cümleleri anlayamazlar.
Basit ve anlaması kolay kelimeleri ( ses tonu ve vurgudan da faydalanarak) tanırlar. Türk kedisi türkce kelimelere daha yatkın olur tabi ki.

  • vizivozo  (04.07.21 23:24:31) 
[]

Türkiye'nin en refah zamanları

Türkiye'nin en refah zamanları ne zamandı? Yaşım 28. Türkiye'nin geçmişte refahının yüksek olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Şimdi de refah yüksek değil. Çoğunluk yoksulluktan şikâyetçi. Yalan da değil. Ekşi'yi açıp okuyunca 90'lı yıllarda Magnum, Pringles almaya özenen çok insan olduğu dikkat çekiyor. Bu ülke hep böyle miydi? Gelecekte artış olur mu?




 
2000'lerin başları, akp'nin ilk zamanları.


  • candide  (03.07.21 21:22:22) 
2006'da ilk işe girdiğimde milletin götüyle güleceği bir para alıyordum. her cumartesi 3-4 bira içerdim taksimde. kendi yol paramı karşılardım. ayda 200 kontör alırdım ve bankaya da yine hatrı sayılır para atardım. hatta ara ara şu içki muhabbeti ne zaman elit bir olay oldu diye konuşuyoruz ve happy hour saatlerini hatirlayanlar olacaktır, bira yerine göre 2,5 tl veya 3 tl falan oluyordu.


  • evimin paspasi  (03.07.21 21:24:20) 
2005-2009 arası bence. 2008'de 1,20lere düşmüştü dolar. Dışa bağımlı bir ülke için dolar ne kadar azsa refah o kadar yüksek denebilir ki akp'nin demokrasi yaklaşımının zirveleri o zamandır. O rüzgarla 2010da referanduma girildi ve ülkenin "aydın" kesimini bile kandırdılar.


  • Jux  (03.07.21 21:26:38) 
türkiye hep böyleydi. gerçi böyle dersem haksızlık etmiş olurum, bu kadar kötü değildi ama hiçbir zaman şahane bir ülke değildi ekonomik açıdan. cumhuriyet kurulduğunda zaten enkaz devralmış, yepyeni ve maalesef çok cahil bir ülke var. sonrasında ikinci dünya savaşı geliyor, biz paçayı sıyırsak da ekonomik sonuçlarından doğal olarak etkileniyoruz. sonrasında zaten siyasal islam'ın pençesine düşüp kah sağ-sol kavgası, kah "amerikan desteği" derken dandik bir ülke olup çıkıyoruz.

ekonomik açıdan da hep bir dengesizlik var ama 2000'lerin başının özlenmesinin ve daha iyi kabul edilmesinin sebebi sanırım temel ihtiyaçların daha ucuz olması. temel ihtiyaç derken evi falan da dahil ediyorum bu arada... yani 20 sene önce tek maaşla üç çocuk okutup ev alıyormuş insanlar. şimdi dene bakalım. hayalini bile kuramıyorsun. bu arada bu durum yalnızca türkiye'yle ilgili değil - avrupa'da filan da market alışverişi, araba vs. ucuz tamam ama öyle ayda €2500 alıp büyük şehirde ev almak, torun torbaya bırakacak kadar birikim yapmak kolay değil.

kontrolsüz kapitalizmin sonuçlarını yaşıyoruz. türkiye gibi orman kanunlarının geçerli olduğu ve bu modelin hiç mi hiç iyi yönetilemediği coğrafyalarda etkiler çok daha keskin ve zorlayıcı oluyor. okul bitirenin iş bulamaması, üniversite diploması sahibi olanın burger'da hamburger çevirmesi gibi geyikler mesela dünyanın her yerinde var artık ama fark şu ki oradaki insanlar burger'da çalışsa bile iyi kötü ayaklarının üzerinde durabiliyor. burada tam zamanlı olarak burger king'de çalışsan yapabileceğin şey en fazla 2-3 ev arkadaşıyla birlikte eve çıkıp makarnayla beslenmek oluyor maalesef.

sözün özü türkiye hiçbir zaman müreffeh değildi ama yaşamanın daha kolay olduğu bir ülkeydi sanki. hemen hemen her ülkenin ekonomik olarak bunalmaya başladığı bir süreci ekstra kötü yönettiğimiz için şu an perişan olmuş durumdayız. çok fazla insan ve otomasyon var artık. on parmağında on marifet yoksa, köle gibi çalışmak istemiyorsan sana yer yok. günde 12 saat çalışmak, "kendini geliştirmek" (tabii işle ilgili olacak) "erdem" oldu artık.

millet sövüyor da en iyisini youtuber'lar, tiktoker'lar yapıyor valla.
  • der meister  (03.07.21 21:28:11 ~ 21:29:20) 
2000-2010 arasi, tam net tarih veremem ama insanlarin normal ihtiyaclarini rahatça alabildiği bir dönemdi.
Misal biz clio almistik 35 bin lira mi ne. Su an bilmem kaç yüz bin lira.
Onun dışında bir dönem ülkede best buy vardi, böyle teknolojik ürünleri çok ucuz fiyatlara falan aldik gene. Ayni şekilde yurtdışına gitmek kolaydi. Ben o dönemler bir kere rusya bir kere avrupa gezisi yaptim, bir de Erasmus yaptim. Aileme 3-4 bin lira yüküm oldu. Su an hayatta yapamazdim.

Yani Türkiye böyle cok refahli İsviçre gibi falan zaten olmadi da bu saçma halde de değildi.
Şu an hem hayat çok pahalı hem de is hayati inanilmaz les (issizlik cok olduğu icin firmalar olucu, ek olarak ayni sebepten firmalar mesai su bu umursamiyor).
  • logisticsmanager  (03.07.21 21:46:22) 
1950 ve 1960 arası belirgin olarak ekonomik yönden farklılık arz ediyor kaynaklara göre .

90lardan itibaren bu yakın zamana kadar ise güzel şeyler yapılmak isteniyor ama çeşitli engellemelere takılıyor.
Üstüne imfden borç almayla mutluluktan göklere uçulacağı hikayelerini gördük kısmen geçmişte.
  • Erva  (03.07.21 22:18:38) 
kendi yasamadigim donemi bilmiyorum, 2005'te avrupaya gidip ne kadar dandik yer lan falan demistim.
Ayrica her sey asiri pahali ve ilkel gelmisti.

Genclerin elindeki telefonlar kamerasiz ve renksizdi.
Rehber kullanmayi bilmeyip telefonu kagida yazan yasitlarim vardi.

Geri donunce topragi opmustum.
Gecenlerde gidip baktim araya ucurum girmis.

Bir de 2011 gibi arabalar asiri ucuzlamisti astsubay falan passat aliyordu.
Sirkette herkesin iphone'u vardi ve devamli degistiriyorlardi.
Ben audi a3 almaya kalkmistim ilk maasimla.
3 kurus maas aliyorduk ama is cikisi gayet guzel mekanlarda bira icebiliyorduk.
5 yildizli otelde 1 hafta kalmak bana koymuyordu, su an o 5 yildizli otelin geceligi 3bin olmustur.



Sonra refahta ani bir dusus oldu.
2016 gibi tekrar bi yukseldi, 80bine merso almaya kalktigim donem.
Sonra mersoyla arama ucurum girdi :)

Aslinda alim gucundeki sikintiyi ben hic cozemedim.
Yani soyle, ben 2bin alirken otel 100 liraydi yemek 10 liraydi araba 30bindi.

Ben 5bin alirken otel 2bine yemek 50 liraya araba 200bine cikti.
Bu kopma nasil oldu anlamadim.
Sanirim milyon milyon kazananlar sebep oldu.
  • divit  (03.07.21 23:16:04 ~ 23:21:42) 
2016'dan sonra hiç durmadan kötüye gidiş var. 2008-2009'da lise harçlığımla sigara alabiliyordum. o dönemler pall mall içicisiydim. 3-3.5 lira falandı sanırım. 2.5 liraya da sigara vardı diye hatırlıyorum.

2014'te 2.5 liraya lahmacun yiyordum. şimdi lahmacun 10 lira. 2012'de 5 liraya 3 çeşit yemek yiyordum, şimdi 20-22 lira civarı
  • OrangeYellow  (04.07.21 02:13:48) 
2005-2015 arasi muhtemelen cumhuriyet tarihinin en iyisi. onu geri getirebilen bir hukumet muhtemelen uzun yillar basta kalir.


  • baldur2  (04.07.21 04:58:50) 
2004-2014 arası diyebiliriz. rte hep bu dönemin kaymağını yiyor zaten.

hem ekonomik hem özgürlüklerin en iyi olduğu dönemi 2005-2013 arası sayabiliriz.
  • nuisance  (04.07.21 07:31:13) 
[]

Ağaç diktirmek

Ağaç diktirme işi nasıl oluyor? Parasını verip bir ağaç diktirmek mümkün mü? Böyle bir şey var mı? Deneyen varsa nasıl olduğunu anlatabilir mi? Benim uğraşmam zor. Bahçede zaten bir sürü ağaç var. Ben böyle ağaçlandırma bölgelerine bir ağaç katkıda bulunmak gibi bir şeyden bahsediyorum. Bir de para ödedikten sonra gerçekten dikiyorlar mı, o da var.




 
eskiden sadece tema vardı, şimdi pek çok yer var. ağacın dikilmesini istediğiniz bölgeyi de seçebiliyorsunuz


  • ofelia  (01.07.21 16:29:02) 
ağaç dikimi için tema vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarını tercih edebilirsiniz. yanlış hatırlamıyorsam tema'ya bağış yaptığınızda, bağış bedeli karşılığı fidanı o anda oluşturdukları ormana dikiyorlar ve size bir sertifika veriyorlar. gerçekten dikiyorlar mı? bence dikiyorlardır. yılların tema vakfından aksini beklemem.
eğer kendiniz için ya da şirketiniz adına hatıra ormanı yaptırmak gibi daha kapsamlı birşey düşünüyorsanız profesyonel hizmet almanız gerekir. öyle bir niyetiniz varsa bana özel mesaj ile ulaşabilirsiniz.

  • semyasa  (01.07.21 16:44:45) 
[]

Roll on tavsiyesi

Adidas roll on kullandım uzun bir süre. Çok iyiydi. Hiç koku yapmıyordu. Sonra Rexona aldım. Üzerinde 48 saat yazmasına rağmen Adidas kadar etkili değil. Adidas gibi başka hangi markalar var? Nivea nasıldır?




 
Gillette Endurance Arctic Ice Antiperspirant Clear Gel
üstüne tanımam

  • jamswety  (01.07.21 15:29:24) 
[]

Dondurma yemek ama hasta olmamak

Daha yeni bir kutu antibiyotik bitirdim. Dondurma yedikten sonra hasta olmuştum. Sonra da soğuk şeyler içtiğim için bademciklerim şişti biraz. Şu an dondurma yemek istiyorum ama hasta olmak da istemiyorum. Bunun bir yöntemi var mı? Dondurma yedikten sonra sıcak içecekler içsem işe yarar mı?




 
bu durumda dondurmama yememen daha dogru olacak gibi.

hatta ve hatta yogurdu ufleyerek yemen gerekirdi. (mecazi) ancak sen ille de dondurma diyorsan sana diyecek bir seyim yok. bir daha hasta olursan da farkli doktora git ki kizmasin sana.

gecmis olsun.

salep icebilirsin dondurma yerine. veya icine dondurma atilan kahveler var.
  • tiredpanda  (30.06.21 17:52:09 ~ 17:53:04) 
Dondurma sizi hasta etmez ki. Antibiyotik kullandıysanız vücudunuza giren bir mikrop sizi hasta etmiş, siz de bunun tedavisini tamamlamışsınız. Dondurma soğuk algınlığı, nezle, grip yapmaz.
Yedikten sonra boğazınız rahatsız oluyorsa dondurmayı yerken ara ara oda sıcaklığında su için. (Yatırım tavsiyesi değildir.)

>
www.ent.com.tr
Kişinin ağız ve boğaz hijyeni bozuk (diş çürükleri, kronik tonsillit, vs.) ve astım, alerjik rinit, sinüzit gibi kronik hastalıkları varsa aşırı soğuk gıdalar boğaz-bademcik bölgesindeki damarlarda geçici bir büzüşmeye yol açar. Bu da direnci düşürüp, enfeksiyona uygun bir ortam hazırlar.

Dondurmanın bu durumlar dışında boğaz enfeksiyonlarıyla direkt ilgisi olduğu kanıtlanmamıştır. Hijyenik şartlarda hazırlanmış dondurmanın yalama veya küçük parçalar halinde ağız içinde eritilerek yenmesi kolay kolay enfeksiyona yol açmaz. Yine de dondurma yerken arada soğuk olmayan su içilmesi de bu nedenle önerilmektedir.
  • kobuzchu kiz  (30.06.21 18:24:36) 
Dondurma ve soğuk su içerek hasta olunması tamamen şehir efsanesidir, yok yani böyle bir şey.

Muhtemelen terlediniz ve teriniz vücudunuzda soğudu ve üşüttünüz. Ya da antibiyotik aldığınıza göre başka tür bir enfeksiyon oluştu.
  • Avoiding The Puddle  (30.06.21 18:33:42) 
Ben ne zaman soğuk su içsem boğazım şişiyor. Çok susamıştım, dayanamayıp cumartesi akşamı iki büyük bardak su içtim, pazar sabahı boğazım şişmişti. Hasta olmuyorum ama şişiyor. Böyle bir tepki olabiliyor yani, bu her ne kadar saçma geliyor olsa da gerçekler bazılarımız için böyle.

O yüzden birden soğuk içmemeye dikkat ediyorum, dondurmayı da yavaş yavaş yiyorum. Başka çare bulamadım.
  • hayirsiz  (30.06.21 18:45:30 ~ 18:47:10) 
Dondurmalar da hasta edebiliyormuş. Özellikle buz dondurmalarda, dondurucunun doğru çalışmaması nedeniyle normal dondurmalarda buzlanma olması nedeniyle bakteri üreyebiliyormuş. Dondurma biraz çözülüp tekrar donmuş olabilir. Bunlar da sorun.


  • dissendium  (30.06.21 18:45:50) 
Gayet de hasta eder, ustune ilik su icersen faydasi oluyor.


  • divit  (30.06.21 19:36:04) 
herseyden once bayat ve acikta satilan sagliksiz ddondurma hasta eder. paketli dondurmalarda skt gecmemis olmasina dikkat edebilirsiniz, acik dondurma alacaksaniz da temiz hijyenik yerleri terciih edn. cok cabuk bakteri urer sutlu dondurmaalarda.

bunun disinda dondurma yedikten sonra oda sicakliginda suyu yavas yavas icerseniz bogazinizdaki soguklugu alir ve hasta olmazsiniz
  • exlibris  (30.06.21 20:31:41) 
Fazla hızlı yiyor olabilir misiniz? Azar azar ağızda eriterek yemek daha sağlıklı bana göre. Dondurma vs üstüne sıcak birşey içmenin dişlere zarar verdiği söylenir.


  • mikro patlama  (30.06.21 22:19:01) 
[]

Ösym kamera

Girdiğim Ösym sınavlarında salonda kamera yoktu. Bu kamera olayı mit mi? Kamera olan bir salonda sınava girenler varsa açıklayabilir mi? Kamera nerede duruyor, ne tarz bir kamera?




 
  • ryhmer  (26.06.21 18:26:55) 
Hayır, kameraların çoğu doğu/güneydoğu illerine gittiği için batıdaki şehirlerde (belki başka bölgelerde de) kameralar sadece bina sınav sorumlusu odası ve girişe konuldu.


  • giovanne  (26.06.21 18:29:14) 
bizde de yoktu. normalde dijital saatlerin köşesinde kamera oluyordu. her salona yetmemiş bu sefer anlaşılan.


  • jelly bear  (26.06.21 18:31:33) 
bizde dijital saat bile yoktu.


  • bluntaf  (26.06.21 18:40:42) 
dijital saat ile kamera tek parca zaten. yks’ de genelde buyuk illerde her salona konmuyor. sayi yetersiz. hatta cts ve pz sinav olan gunlerde yks gibi genelde pek yok yerde kamera olmaz.


  • helenart  (26.06.21 19:08:05) 
Benim gorevli oldugum salonda da yoktu. Bazen oluyor bazen olmuyor neye gore geliyor-gelmiyor cozemedim. Kamera genelde ogretmen masasinin hemen ustunde duvara sabitlenmis bir demir aparatin ustune yerlestiriyor. Dijital saat ve kamera birlikte helenart'in da dedigi gibi. Saat gibi gorunen seyin bir kosesinde kamera var ve kayit aliyor. Sinav bittikten sonra bir gorevli geliyor once kayitlari flash bellege aktariyor ardindan kamerayi söküyor, kutusuna kaldirip osymye gonderiliyor. Kameralarin amaci zaten olasi bir sikayette kayitlari acip izlemek. Yoksa kimse onca kamera kaydini oturup da izlemez.


  • dedim ben sana  (26.06.21 20:53:53) 
O kamerasiz siniflarda kopya döndügünü düsünsenize veya sinavinizin haksiz bir sekilde gecersiz sayilip, sizin de bunu ispatlayamadiginizi ?

Bu durum aslinda ÖSYM'nin kendi yönetmeligine göre suç teskil ediyor. Madem caydirici önlem alamiyorsun, kapida da arama yapma o zaman.
  • Avoiding The Puddle  (26.06.21 21:19:11) 
her sınıfa dijital saat koymuyorlar niye bilmiyorum. Ben analog saatleri zor okuyorum ve 2014'te lys'ye girdiğimde matematik sınavında dijital saat yoktu, analog saati okuyacağım diye baya uğraşmam gerekmişti sınav anında. Kamera ve dijital saat entegre evet ama insan en azından her sınıfa aynı saatten koymayı becerir..


  • nundu  (26.06.21 21:24:11) 
Gözetmen öğretmen olana kadar ben de mit olduğunu zannediyordum. Dijital saat ve kamera tek parça +1


  • ruhen hastayim ben  (26.06.21 21:45:13) 
[]

Alman disiplini

Alman disiplini gerçek mi yoksa biraz abartılıyor mu? Bir videoda izlemiştim, Celâl Şengör'e bir Alman profesör sabah saat 7 için randevu vermiş. O da ben 12'de uyanıyorum, 7'ye randevu mu verilir diyordu. Gerçek hayatta Almanlar gerçekten çalışmasa bile erken saatte uyanan, zamana dikkat eden insanlar mı?

Almanya'da yaşayan bir tanıdığım var teyzemin tarafında. Çocukları olduğunda çocuğun uyku saati geldiğinde çocuk ağlasa da çocuğu uyutuyorlardı. Türkiye'de çocuk ağlayınca tamam, uyuma deyip pes ediyorlar. Bu örnek abartılı mı yoksa tüm Almanya'ya yayılmış bir olay mı?


 
Abartı şeyler bunlar. Nice disiplinsiz alman arkadaslarim oldu, nice almanla calisiyorum hic de öyle makine gibi değiller.
Dakikligi bilemem de öyle herkes 7de uyanıyor falan saçma.

  • logisticsmanager  (23.06.21 16:32:49) 
Ortaokul ve lisede anadolu lisesinde Alman hocalarla okudum, net bir şekilde bu konularda karakterime yön verdi. Buraya bile yayılıyor yani :) Tabii ki Alman disiplini olsun diye diye yapmıyorlar, normalleri öyle, bizim gibi sallapati yaşamak diye bir konsept yok. Çünkü her şeyin belli bir günü ve saati var, x şey için yarın alırım diyemiyorsun çünkü kapalı oluyor kesin vs. Ama tabii ki tüm ülkenin her bireyi aynı değil. Yoksa delisi divanesi de çok, niye olmasın.


  • whoosie  (23.06.21 16:35:04 ~ 16:36:08) 
Adamlar ilkokuldan üniversiteye önemli şahsiyetler olarak Kant, hegel, marx, scheler, huserrl, nietzche filan okuyorlar ya da onları okumuş öğretmenler tarafından yetiştiriliyorlar. Biraz farkları olsun.


  • iddaaci  (23.06.21 17:06:17) 
genelleme yapmak gerekirse, almanlar kesinlikle daha sistemli calisiyorlar, isleri belirli bir plana gore ilerliyor ve zamaninda da tamamlaniyor. esneklige, son dakika degisimlilerine acik degiller haliyle. planinin disina cikmak, is taniminda degisiklerin olmasi tolere edebilecekleri seyler degil. bu sadece is icin gecerli degil, sosyal yasantilari da oyle, spontane hadi suraya gidelim gibi durumlar onlara ters geliyor. bulusulup biryerlere gidilicekse cok onceden planlanmis olmasi gerekiyor.


  • Labyrinthe  (23.06.21 17:25:38) 
Üniversitedeyken Alman öğrencilerle birlikte okumuştum. Öğlene kadar uyuyup dersi kaçıranı da var projeyi iki hafta önceden bitirip hazır bekleyeni de var. Mesela biri her gününü saati saatine planlar, sabah altıda uyanırdı. Onun yakın arkadaşı kervan yolda düzülür kafasındaydı.
Genelleme yapmak cok zor. Mesela ben Alman olmama rağmen ortaokuldan beri her sabah altıda kalkar, günlük programa göre hareket ederim. Bence milletle pek alakası yok.

  • Anthony McCarten  (23.06.21 17:43:42 ~ 17:44:37) 
Böyle şeyler genele nispet edilir. İlla zıt örnekler vardır. Benim gözlemimde genel anlamda dakikler. Düsseldorf’ta sabah 6’da tramwaylar dolu oluyordu hep insanlar işlerine gidiyordu erkenden.


  • but that was just a dream  (23.06.21 17:44:19) 
@iddaaci, dediğiniz şeyle bağlantı kuramadım maalesef.


  • dissendium  (23.06.21 18:11:06) 
avusturya liseliyim.

bir öğretmenimizin eşi vefat ettiğinde kadın "yasımı kendi boş zamanımda tutabilirim." diyerek ertesi gün okula gelip derse girmişti.
bunun gibi çok örnek hatırlarım lise yıllarımdan.

genel olarak "iş zamanında iş yapılır, boş zamanda boş zamanda ne yapmak istiyorsan o yapılır" kafasındalar.
  • blatta hiberna  (23.06.21 18:17:16 ~ 18:17:56) 
Almanya'da Erasmus'ta okulda surada burada iki Alman tanidim, onlar soyledi o zaman 85 milyon Alman'in hepsi boyle diyen tipler turemis. Bunlarin Alman versiyonu iki Turk gorunce tum Turkler barbar diyen tipler.

Gercek su, Almanya'da disiplin kulturu var. Kultur var kisaca. Cogunluk bu kulture uyum saglar. Arada 15 milyon farkli insan da secebilirsin, kalan 70 milyon bu acigi kapatir.
  • howfaristhesky  (23.06.21 18:26:55) 
cocugu bilmem ama is hayati su sekilde:

mesai girisi: 7:15 olan isler var. 7:15'te gelirsen personeli bulursun.

bir is gorusmesine gittim. berlin'de potsdam diye bir bölge var. berlin merkeze uzak. görüsme 8'deydi. ben 7:50'de vardim. görüsmeciler 2. tur kahveye dönüyordu.

son örnek: asi merkezi 7:12'ye randevu verdi. 7'de gittim. sira vardi ve islemler baslamisti. öyle bir iki degil calisan. ~70-80 kisilik bir ekip var asi merkezinde.

diyecegim o ki is ve saat konusunda hassaslar.
  • helenart  (23.06.21 18:35:24) 
Ben size Almanlarda neyin farkli oldugunu soyleyeyim.Elbette Alamanlarda da kaytaran, tembellik yapan, vergi kaciran, kurallara uymayan, toplumsal normlara ters hareket eden kisiler var.Ancak bu gibi davranislarda bulunan kisiler yaptiklarini arkadas grubunda anlattiginda herkes ayiplar.Kimse helal olsun demez.Toplumsal ahlak cok guclu.Bu toplumsal ahlak insanlari dogru ve duzgun olana yonlendiriyor.Bizde ise tam tersi.Ne kadar kaytarirsan, kurallari ihlal edersen o kadar itibar gorursun.Herkes seni takdir eder.


  • turkuaz  (23.06.21 18:45:33) 
Almanya'da doktora yapiyorum en caliskan ögrenciler Tr'den gelenler. digerleri saat 17 olunca kaciyorlar. Alman caliskanligi yalan.
Sabah erken kalkiyorlar ama saat 8'de zaten heryer kapaniyo, erken uyuyorlar.
sert bi disiplin degil de, yapilacak isleri programlayip yapiyorlar, ama aklina sert yogun bi is programi gelmesin.

edit: zuhahaha
  • durgunfoton  (23.06.21 18:57:00 ~ 21:37:40) 
Almanlara spesifik bir disiplin değil bu bana göre. Kuzey ve batı Avrupa'da cehalet az olduğu için insanlar olması gerektiği gibi yetiştiriliyor. Olması gereken bu yani.
Ha Almanlar o bölgenin bayrak sallayanı olduğu için adları çıkmış tabii disiplinli diye.
2. Dünya savaşı ile anilmalarinin da bunda büyük etkisi var işte Nazilerin gümbür gümbür yürümesi gibi :)
  • yarey  (23.06.21 19:23:30) 
Alman ekolunde mukemmelliyetcilik kesinlikle var, herseyin perfect olmasi lazim. Liyakat cok onemlidir. Almanlar disiplinde herhalde dunyada ilk uce girer. Oyle olmasa o kadar dunyaca unlu markayi sansa cikartamazlardi.


  • cooperr  (23.06.21 19:32:53) 
21. yüzyılda ajanda kullanıp 3 ay sonra yapacağı (çok da önemli olmayan) şeyi yazan Hollandalı gördüm ama Alman görmedim. Belki de Hollandalı disiplinini konuşmalıyız?


  • 1195  (23.06.21 19:39:35) 
Almanya bizim gibi jenerasyonlar arasi devasa farklar var.

Su an disiplin falan yok aldiklari projeleri bitiremiyorlar, berlin havalimani insaatina bakabilirsin.
Asiyi bile vuramadilar kendi urettikleri halde beceremiyorlar.

Iyi zamanlar gevsek insanlar getirir muhabbeti iste.
Projeye turk muhendis almasinlar fabrikalari bile acamazlar.
Biontech gocmenlerden olusmasa 100 yil gecse o asiyi bir alman bulamazdi
  • divit  (23.06.21 19:56:34 ~ 20:56:09) 
Türkiye ya da diğer orta sınıf ülkelerden giden doktora öğrencileri ABD'de de daha iyi çünkü o ülkenin kendi vatandaşının iş bulmak için ugrasmasina bizimki kadar gerek yok. Lisan bitirdi diye ayda en az 3000 dolar maaşla işe basliyorlar. Bizim lisans bitiren mühendisimiz 1000 dolar maaş alamıyor. Yüksek lisans yapayım doktora yapayım da maaşım 8000'e çıksın en azından 1000 dolar olsun diye uğraşıyor. Bu nedenle Batı'da ortalama biri Türkiye'de ise en iyiler yurt dışında doktora yapıyor. Onların en iyileri dünyanın en büyük sirketlerinde.

Bu nedenle doktora öğrencisi karşılaştırması yapmak yanlış. Hala iki üç Almanla Almanya'yı karsilastiriyorsunuz.
  • howfaristhesky  (23.06.21 20:20:25 ~ 20:22:38) 
yanlış bulunsa da doktora öğrencisi olarak da yazacağım :D
Tanıdığım tüm arkadaşlarımın ajandaları var, çok yükleri yok ama kesinlikle programlarına uyuyorlar.
bir proje sundular, 10 yılda bitirdik, başarılıyız vs. diye, şok geçirdim. Türkiye'de 3 öğrenci ile 4 yılda yapılır. ama 1 ay çok yapılabilir, 1 ay gevşek yapılabilir, bunlarsa aynı sabit hızla ilerliyorlar. Kendi araştırma merkezimde hiç 10 yıllık proje görmedim, belki askeriyede vardır bizde.
  • Ley  (23.06.21 20:52:45) 
Kaç zamandır %90 Almanlardan oluşan bir ortamda çalışıyorum. X jenerasyonundan Z jenerasyonuna kadar her tür her insan var. Ben övülen disiplinlerinden çok gereksiz prosedür ve bürokrasi ile isleri zora sürmelerinden başka bir maharetlerini görmedim.


  • PopeHope  (23.06.21 22:19:26) 
Hem Almanya'da, hem Türkiye'de çeşitli projeler için Almanlarla birlikte çalıştım. Almanlar zamanı verimli kullanıyor. Bir de sorumluluk bilinci yüksek. Arada elbette gevşekler var. Ama genel oranda sayıları bizdekinden fazla. Fark bu. Şöyle özetleyeyim gözlemlerimi:

-Ofisten genelde Türk ekipleri en son çıkar. Daha çok çalıştığımız için değil. Gün içinde geyiğe çok sarıp işi yetiştiremediğimiz için. Almanlar iş saatinde iş yapıyor. Bizde 10'a kadar çay sigara eşliğinde güne hazırlanma. 11'e kadar statüs görünümlü sohbet muhabbet. 45 dk iş. 1145'ten itibaren yemek için hazırlanma. Uzun bir öğle yemeği, yemek dönüşü bir sigara. Türkiye'de gerçek mesai 1buçukta başlar. Böyle uluslararası projelerde genelde İtalyanlarla Türkler çok iyi anlaşır:)

-Buna ben akıllı çalışmak diyorum. Genelde yukardaki örnekteki gibi durumlarda Türk ekibi şöyle bir tribe girer... "biz geceye kadar mesai yaptık". Yahu mevzu mesai yapıp kendini yıpratmak değil ki. Akıllı ol günü verimli kullan sen de 6'da çık.

-Paralarını da tasarruflu kullanıyorlar. Genelde savurganlıktan hoşlanmazlar. Bizde her ofis çalışanının mesela bir temizlikçisi vardır. Maaşı kaç olursa olsun. Almanlar'da bu oran çok düşüktür. Dışarda yemek konusu da öyle. Çoğu insan yemeğini evden getirir.

-Ben bir toplantıya hazırlanırken şirketin genel müdür yardımcısının elinde paspasla yerleri sildiğini gördüm. Türkiye'de bu pozisyonda bir adam gidip kendi suyunu bile almaz mesela. "AYşe hanım 1 çay 1 su rica edelim...". Hatta Türkiye'de şunu görmüşlüğüm var yediği yemeğin çöpünü odası kokmasın diye kapının önüne bırakıyor adam. KApının önü 100 kişinin çalıştığı ofis. Çöpe atmıyor adam "title"ı yüzünden. Almanlar bunlara çok takılmıyor gördüğüm kadarıyla.

-
  • anten  (23.06.21 22:42:47) 
Uzun süre Almanlar ile çalışmış birisi olarak gerçek olduğunu söyleyebilirim.


  • depresif çocuk  (23.06.21 23:10:06) 
Alman yöneticileri olan biri olarak iş anlamında konuşabilirim. Disiplinden ziyade sistemli çalışıyorlar bence de. Belirledikleri sistem dışına çıkman, inisiyatif alman, sonuçları olumlu olacak olsa bile onlar için anlamsız. Zaten sistem kendini götürüyor niye ekstra bir şey yapman gereksin ki modundalar.

Alman politikası ile Türkiye'de iş yapmaya çalışmak çok zor, buradaki pazarın farklı olduğunu anlamak bile onlar için zor; sebepleriyle anlatıyorsun ama öyle bir sebebin olacağını bile kavramakta zorlanıyorlar. Açıklıyorsun, olsun yine de normaldeki gibi yapalım diyorlar. Ve işin tuhafı, sistemin dışına çıkıp sıra dışı başarı göstersen bile sonuca odaklanmayıp bi dahakine böyle olmasın diyorlar.

Jenerasyon arası fark olduğuna katılıyorum ama. Eskileri aynı zamanda despot, gençler biraz daha sistem dışına çıkmaya meyilli; en azından seni anlamaya çalışıyorlar.
  • Jux  (23.06.21 23:16:52) 
[]

Yüksek lisans fikir

Merhabalar. Makine mühendisliği mezunuyum. Kendi bölümüm dışında aşağıdaki bölümlerde yüksek lisans yapma şansım var. Sizce hangisi ya da hangileri kariyer olarak daha iyidir? Bölüm ya da bölümler hakkında bilgisi olanlar fikirlerini paylaşırsa sevinirim. Teşekkür ederim.

Elektro-Optik Sistem Mühendisliği

Biyomedikal Mühendisliği

Havacılık Bilim ve Teknolojileri

Enerji Sistemleri Mühendisliği

Otomotiv Mühendisliği

Deniz Ulaştırma Mühendisliği

Tümü tezli yüksek lisans.

 
Kariyer olarak derken iş hayatında bir noktaya gelme açısından kendi bölümünüz daha iyi olur. Türkiye'de yüksek lisansa yüklenen anlam çok fazla. Üstteki alan dışı bölümler 3 yılınızı alacaktır. Sonuç olarak da bir şey vermeyecektir.

Tavsiyem akademi düşünmüyorsan hiç bu işlere girme. Gireceksen de tezsiz falan yap geç. Özellikle iyi üniversitelerin tezsizine pas parayı.
  • dekart  (22.06.21 19:42:28 ~ 19:43:30) 
Akademik kariyer planı yoksa önce kendinize uygun olduğunu düşündüğünüz alanda iş bulun.
O alanda gelecek görüyorsanız eğer kariyer fırsatları kovalarken avantajlı duruma geçmek için o alana uygun bölümü tercih edersiniz.

Akademik kariyer planı varsa eğitimini aldığınız alana en yakın olanları seçmek daha mantıklı.
otomotiv, enerji sistemleri müh gibi.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (22.06.21 20:01:40) 
@dekart, bu bölümler alan dışı değil baktığım üniversitede. Bilimsel hazırlık yok. 2 yıl sürer bir sorun olmazsa.

Tezsiz yüksek lisansa anlam veremedim. Ortalama üniversitelerde bile 10 bin lirayı buluyor. Zaten bölüm çok yok. Nasıl bir faydası olacak?

@emcekare olmadi einstein olsun bari, akademik kariyerle doğrudan ilgisi olduğunu düşünmüyorum günümüzde. Yüksek lisans yapan mühendislerin büyük bir kısmının akademiyle bir ilgisi yok ama yapmışlar yine de. Otomotiv mühendisliğine olumlu bakıyorum ben de.
  • dissendium  (22.06.21 20:08:22) 
Bence kendine asıl sorman gereken sorular şunlar:

1) Bu bölümlerde ders verecek öğretim üyelerinin araştırmacı profilleri nasıl? 1 atıf almış profesörün olduğu bir ülkede yaşıyoruz; bu adamdan zerre bir şey öğrenemezsin. Genelde bu çöplük profesörler, doçentler de Boğaziçi, ODTÜ, İtü, Koç, Sabancı haricindeki üniversitelerdeler. Yani, bu saydığım üniversitelerin dışında bir üniversiteden bahsediyorsan, çok daha iyi araştırman ve didiklemen lazım

2) Hangi bölümün dersleri ilgini çekiyor? Kendine karşı dürüst ol ve gerçekten ilgini çekiyor mu çekmiyor mu onu düşün. 6 bölümün dersleri de ilgini çekiyor olamaz. İlgini çekmeyen bir bölümde yüksek lisans yapmak, tamamen ahmaklık olur. İstediği kadar iş imkanı fazla olsun, sen o alanda UZMANLAŞMAK üzerine okul okuyacaksın
  • hümanist tabutçu  (22.06.21 20:39:57) 
Akademik bir hedef yoksa, mühendislik yerine alternatif bir alanı seçerdim. Marketing, işletme gibi. YA da iyi bir MBA. ÖYle ya da böyle mühendis olarak kariyerinizi bir noktadan sonra yönetici pozisyonda sürdüreceksiniz ve bu alanlarda bir eğitim rekabette çok avantajdır.

Yöneticilik ayrı bir disiplin ve yönetici olduktan sonra artık mühendislik bilginiz yetmeyecek başarı için
  • anten  (22.06.21 20:41:38) 
emcekare +1

Yazdığın yüksek lisanslar güzel görünmekle birlikte, çok genel oldukları için sana fazladan bir yetkinlik kazandırmazlar gibi duruyor. Yüksek lisans yapmamış bir yeni mezuna göre avantajın olur ama bu işin ideali önce özel sektörde deneyim kazanmak. Örnek olarak otomotiv mühendisliği YL'sı yapmak yerine Daimler'de işe girebilsen, daha sonra üzerine çalıştığın iş hoşuna giderse onunla ilgili teknik bir alanda YL yapsan çok daha verimli olur.

Eğer iyi bir universiteden mezun oluyorsan, kariyerin için iş deneyimi kazanmanı tavsiye ederim.
  • archmage mahmut  (22.06.21 20:43:19) 
yükseklisans hem zamanını alacak, hem de endüstride deneyim elde etmeni erteleyecek. üstelik yüksek lisansın var diye verecekleri maaş farkına değmeyecek. daha kötüsü sırf yüksek lisansın var diye farklı alanlara yönelmeyi göze alamayıp seçeneklerini sınırlandıracak.

önerim ilgin olan alanda işe başlayıp deneyim kazanman. çalışırken de kitap, döküman, eğitimler ile kendini geliştirebilirsin.

yüksek lisans yapmış makinesi mühendisi olarak yazdım.
  • sttc  (22.06.21 22:26:06) 
Hem akademik hem de iş dünyasında belli bir süre çalışana kadar yüksek lisansın çok önemli olduğunu düşünürdüm ama gerçekten laf olsun diye yapıldığı sürece kişiye diploma haricinde bir katkısı olmuyor. Çok klişe bir cevap olacak ama zamanınızı harcadığınız her diploma ya da mesleki yeterlilik/sertifika mutlaka "Uzun vadede ben bunu yapabilirim." diyeceğiniz bir şey olmalı.


  • PopeHope  (23.06.21 01:41:48) 
Mesela şöyle düşün.

Yukarıda saydığın branşlar için aklında bir tez konusu var mı, bu tezi yapabileceğin şahsi imkanların var mı, seni süpervize edecek konu ile ilgili uzman hoca var mı?

Bir de oldu ki derslerde kastılar falan. İş hayatından koparsın.
  • dekart  (23.06.21 01:47:41) 
[]

Behzat Ç. sorusu

Spoiler içeriyor. Uyarayım.

Dizinin üzerinden zaman geçtiği için hatırlayamadığım ve kafamı karıştıran bir durum var.

"Abi" karakteri bir bölümde bir evde intihar etmiş olarak gösteriliyordu. Memduh Başgan ve Behzat olay yerindeydi.

Başka bir bölümde de "Abi" karakteri Memduh Başgan tarafından dışarıda vurulup öldürülüyordu.

Bunların hangisi gerçek?

 
hocam memduh basgan abi'yi oldurdu daha sonrasinda intihar susu verdiler


  • nibba  (21.06.21 21:25:17) 
[]

Çocuk sahibi olmak

Çocuk sahibi olmak hakkında düşünceleriniz neler?

Ben günümüzde çocuk yapmanın çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Hem dünyada birçok sorun var (küresel ısınma, aşırı nüfus, su kıtlığı, besinlerin kalitesizliği, hava ve deniz kirliliği, savaşlar...) hem de ekonomik olarak büyük bir yük olduğunu düşünüyorum çocuk sahibi olmanın. Hele 3 çocuk sahibi olan insanlar bana bayağı ilginç geliyor. Ben 1 çocuğumun olmasını isterim. 2 çocuk bile bence fazla. Maliyet direkt iki katına çıkıyor. Siz kaç çocuk sahibi olmayı istiyorsunuz? 2 ve üstü sayıda çocuk düşünen kişilerin motivasyonları ne? Çocuk yapmak yerine evlat edinmeyi düşünür müydünüz?


 
Bu hayatta en net olduğum konulardan biri çocuk sahibi olmamak

Evlat edinmek değil ama ekonomik olarak biraz rahat olsam çocuk ya da çocukların eğitim ve sosyal hayatına destek olmak isterim
  • freebird5406_2  (19.06.21 17:36:40) 
Çocuk yapmak yerine evlat edinmeyi düşündük. Ama kedi sahiplenmek gibi kolay değil. Biz kritere uymadık mesela. Evimiz kira, benim kronik rahatsızlığım var, en az 5 yıldır evli değiliz. Direkt eleniyoruz. Kriterler uysa da 3 yıl çocuğa koruyucu aile oluyorsun daha sonra mahkeme kararıyla çocuğu evlat edinebiliyorsun. Evlat edinmek kolay olsaydı tüm varlığımızı, paramızı son kuruşuna kadar tüp bebek merkezine gömmezdik. Bizim çocuk sahibi olma motivasyonumuz kendimiz gibi bir insanın daha olmasıydı. Tabi bu özetin de özeti. Ben kendim gibi farkındalığı olan, duyarlı ve ahlaklı bir insan daha olsun istedim. dondurulmuş embriyolarımız var. İlerde maddi gücümüz ve sağlığımız elverirse bir embriyo çözdürebiliriz:)


  • suicides underground  (19.06.21 17:38:07) 
Çocuk sahibi olmak istemiyorum. Hatta istememekten öte bu konuda çok netim. Dünyanın en büyük sorumluluğu ve insanların çok büyük bir kısmının bu kadar rahat bir şekilde bu sorumluluğun altına girmesi bana da çok ütopik geliyor.

Çocuklardan hiç hoşlanmıyorum açıkçası ve evlat edinmek de çok ütopik bir şey benim için bu yüzden. Mümkün değil başkasının çocuğuna dokunamam ya da hiçbir çocukla 1 gün bile geçiremem.
  • ms brownstone  (19.06.21 17:39:30) 
çocukları severim ama çocuk sahibi olmayı pek düşünmüyorum, her açıdan büyük sorumluluklar gerektiren bir iş.

32 e
  • blue rebel motorcycle club  (19.06.21 17:46:24) 
ben öyle bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum gibi argümanları sevmem ama çocuk bakmak dünyanın en sıkıcı şeyi gibi geliyor bana. komşunun çocuğunu, yeğenlerimi falan seviyorum. güzel bir bebek gördüğümde de dayanamayıp severim ama konu çocuk bakmaya gelince bana çok korkunç geliyor. bir kere sosyal hayatın sıfırın altına inecek. hele ki yaramaz bir çocuk insanı çok hızlı yaşlandırır. bu pahalılıkta hala 3-5 çocuk yapanları ben de anlamıyorum.


  • nothing in my way  (19.06.21 17:48:17) 
youtu.be

Sirf 46 gun yuva yapmaya kasiyor, sonra kari koca besliyorlar. Hatta erkek olan disiyi besliyor.
Sonra bunun cogu ölüyor. 2 tanesi ucuyor.

Bunun bir de sahinli versiyonu var, o kadar vahsi kus dagin basina et tasiyor devamli.
Disi kaciyor, yavrularin hepsi ölüyor erkek yine bastan basliyor.

Dusun iste cocuk yapmak oyle manyak bir icgudu, istemesen bile genlerinde kodlu oldugu icin karsi koyamiyorsun.
  • divit  (19.06.21 17:48:42) 
Cocuk dogurmanin bencil ve yanlis bir davranis oldugunu dusunuyorum. Ebeveynler kendi istek ve kaygilari dogrultusunda dunyaya bir hayat getiriyorlar. Ancak bu bebege yasamak istiyor musun diye soran yok.
Kendi istek ve arzularimiz disinda dogurulup bu dunyaya atiliyoruz...

  • nax  (19.06.21 17:49:45) 
Ekonomik durumum iyi, duygularımı saklamam, sevgi göstermekten çekinmem, haksız olduğum kanıtlanırsa kabul ederim vs. vs. çok iyi bir baba olacağımı düşünüyorum ama bu dünyaya bir çocuk getirme planım yok.

Hem hedeflerim çok büyük, isteklerim çok fazla; çocuk yaparsam zaten az olan kişisel zamanım yok olacak çünkü hepsini ona ayıracağım; çocuğu boşlamayacağım.

Hem de ülkeye göre iyi bir durumdayım ama bu ülkeye çocuk mu getirilir. Mutsuz yaşayacağına hiç var olmasın daha iyi bence. Hadi yurtdışına gittim diyelim; insanların gelir artışının enflasyonun çok altında olduğu bir sistem sürüyor. 30 yıl sonra ne durumda olacak insanlık bilmiyoruz.

Kirlilik, su krizi, küresel ısınma, nüfus patlaması bunlar yaşanabilir alanları yok ediyor ve yakın gelecekte yüz milyonlarca mülteci olacak. Sistem değişmediği sürece çocuk yapmayı düşünmüyorum. Şu an ilişki durumumuz karışık olan son sevgilim de çocuk yapmaya karşıydı ama evlat edinmeye açıktı, eğer gerçekten kişisel olarak istediğim noktaya gelirsem o opsiyonu düşünebilirim.

Yine de gelecek hayallerimde çocuk yok. Kedi ve tavşan ağırlıklı planlar yapıyorum.
  • aguen  (19.06.21 17:52:44) 
Valla ben istiyorum ya da istemiyorum şeklinde net bir şey diyemiyorum. Hayat bu insan değişiyor her şey değişiyor. Ancak çocuk yapma büyütme süreci oldukça meşakkatli. Öte yandan bir canlıya ahlaki ve insani şekil vermek çok zor, ağır ve önemli bir sorumluluk. Böyle bakınca ne gerek var diye düşünüyorum. Ama birgün anne olursam iyi bir anne olacağıma inanıyorum. Evlat edinme konusunda da olumlu düşünüyorum.


  • Amaranta ursula  (19.06.21 17:57:19) 
Çok doğru düşünüyorsunuz. Çocuk sahibi olmak isteyenlerin en büyük argümanı "çocuk evin neşesi" klişesi. Çok büyük bir istismar bu, çocuğu eğlence aracı olarak görüyorlar. Diğerleri de sanki 200 IQ'lari varmış gibi genlerimi aktarmak istiyorum diyor. Bu kişiler bu konuyu düşünenler yine de. Diğerleri ise ne toplumu ne de kendi hayatini sorgulamayan kişiler. Koyun gibi oku, çalış, çocuk yap, tüket, emekli ol, öl mantığında kişiler.


  • howfaristhesky  (19.06.21 18:05:26) 
Hayattaki kendi verebileceğim kararlar içerisinde ilk kırmızı çizgim heralde. Çocuk istemiyorum. 30 e.


  • the real brad pitt  (19.06.21 18:13:43) 
Antinatalizm deniyo bu olaya, çocuk yapmanın doğru bir şey olmadığını savunan bi akım.

Ben şahsen çok olumlu bakıyorum çocuk olayına, hedef 5 çocuk. Henüz hiç yok gerçi, belki ilk 2'den sonra fikrim değişir, bilmiyorum :)

Sorumluluk almak hayatta en sevdiğim şey, öbür türlü sıkılıyorum. O dandik Twitter postlarından gibi olacak ama bi sürü ülke gezdim, her şeyi yedim içtim falan, baydı bi noktadan sonra. Yani kötü değil ama kesmiyor diyeyim. 50 yaşıma gelip 3. kedimle baş başa oturuyor olmak düşlediğim gelecek değil.

Niye 1-2 değil de 5? Çok çocuklu geniş ailelerde çocuğun daha geniş bir özgürlük alanına sahip olduğunu düşünüyorum. Önemli bir şey bu.
  • plutongezegendegilmi  (19.06.21 18:47:05) 
Bir çocuk istiyorum, iki çocuk belki. Esim iki cocukmus ve iki cocuk konusunda mantıklı yorumları var.

Yalniz çocuğu yapmadan aşağıdakiler olacak;
-arabanin kredisi bitecek (39 ay)
-benim kalacagim ülke ya da sehir daha netlesecek (bir üst müdürüm 4 seneye falan emekli.amaclari beni onun pozisyonuna atamak ama büyük firmada olunca bir anda kendimi İsviçre, İrlanda'da falan bulabilirim).
-bu ikinci kisim olursa artik bir eve girisecegiz.

Bunlar olunca cocuk yapabiliriz diyoruz. Normal sartlarda herşey düzgün giderse çocuk 18 yasina geldiginde isteyecegi eğitim icin bi 20-30 bin euro para olabilir ama iki cocuk olursa biraz zorlu.

Neyse; genel düşüncelerimiz para durumumuzun iyi olmasi ve benim kariyerimin biraz daha belli olmasi. Öyle acayip çocuk yapalim olayimiz yok. Daha yasimiz var, bir 4-5 seneye bakariz.

3 cocuk bana göre de fazla :)
  • logisticsmanager  (19.06.21 18:56:46) 
Çocukken bile diğer çocukları sevmeyen bir çocuktum. "Biyolojik saatin alarm verecek, sen de çocuk isteyeceksin" dediler yıllarca, kırkıma geliyorum ama hâlâ istemiyorum. Dünyanın sorunları, ülkenin ekonomisi falan gibi "mantıklı" gerekçelerim yok. Basitçe, çoğalma güdüsüne sahip değilim.

Evlat edinmek gibi bir niyetim de yok. Kedilerimden biri üç gün önce ameliyat oldu, ilaçları, iğneleri, kuma giremediği için parkeye işemesi derken ameliyattan bir gün sonra "Yok ben zaten çocuk falan bakamazmışım, bu ne ya, bıktım, yoruldum, yeter" diye homurdanıyordum evde, o bile fazla geldi. Çocuk isteyen arkadaşlarım, yakınlarım çocuk sahibi olduğunda onlar için mutlu oluyorum ama bir yandan da çok çekecekler ya yazık diye üzülüyorum içten içe.

Çok çocuk yapma motivasyonu çok karmaşık. Üremek ve soyunu devam ettirmek çok ilkel/temel bir insan güdüsü, bir kısmımız mantığı devreye sokup çocuk yapmazken ya da bir çocuk yapıp bütün sermayesini/enerjisini ona yöneltirken bir kısmımız da "bol bol çocuk yapayım da en az biri soyumu devam ettirsin" seviyesinde davranıyor (bunu bilinçli yapması gerekmiyor, güdü işte). (Mültecilerin kamplarda bile çocuk yapmaya devam etmesi, pandeminin ortasında insanların bile isteye çocuk yapması da buna dahil bence.)

Ya da inancı gereği doğum kontrolünden uzak duranlar var, eğitimi-parası-imkânı olmadığı için doğum kontrolüne erişemeyenler var. Çok fazla ve karmaşık sebep var bunun arkasında.
  • kobuzchu kiz  (19.06.21 18:57:54) 
çok üstün zeaklı olursun ya da ne biliğim dünya için çok önemli şeyler başarırsın belki genlerin bir sonraki nesle aktarılması için yaparsın da arkadaş dünyayı tüketmekten başka bir şey yapmayanlar neden illa kendi egoist ihtiyaçlarını karşılamak için ürer. Neyse ki uzun vadede insanlar ya çocuk yapmayı seçmeyecek ya da imkanları buna el vermeyecek ya da bunun kombinasyonu olacak.


  • bartholomew87  (19.06.21 19:01:58) 
Temeli sağlam bir aşk evliliği yapmak, sevgi, saygının olduğu huzurlu bir yuva kurmak çocuk yapma eyleminden çok daha zorlu geliyor bana. Şiddetli geçimsizlikten herkesin apar topar boşandığı, birbirine tahammülünün zayıfladığı bir dönemdeyiz. Belki kendi anne babamda sağlıklı evlilik göremediğim için inancım bu kadar zayıf olabilir. Sıcak bir yuvada, eğitimli, ekonomik olarak rahat ve ruh sağlığı yerinde anne baba ile büyüyen çocuklar özgüvenleri, hayata karşı pozitif bakış açıklarıyla kendilerini belli ediyorlar zaten hemen. Çocuk doğduğunda bir kil kütlesi gibi aslında, çevre ona bir heykeltıraş gibi şekil veriyor sunduğu iyi ve kötü yaşantılarla. Gerçekten doğru eşi bulduğuma inanırsam ki olasılık biraz düşük geliyor bana, ekonomik açıdan da sıkıntı yaşamadığım sürece 1 tane çocuk yapmak isterdim. Herkes anne baba olmak zorunda değil, olmamalı da zaten. Hele evliliğini kurtarmak için eve neşe gelsin diye çocuk hiç yapmamalı. Asgari düzeyde fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçları bile karşılayamıyor çoğu ebeveyn, bencil ebeveynler bu gibi ebeveynler bana göre.


  • Josephine.  (19.06.21 19:15:01) 
çocukları çok seven, çocuk hassasiyeti fazla olan biri değilim ama çocuk sahibi olmak istemenin bununla bir ilgisi pek yok gibi.
elbette çocuk isterim.
hatta duruma göre 2-3 tane de istenebilir ama şartlar çok önemli.
maddi ve manevi olarak kısıtlı imkanları bölüştüreceksem gerek yok.
onu ilkini yaptıktan sonra düşünmek lazım.

benim asıl kriterim gerçekten benden çocuk yapmak isteyen birinden, gerçekten çocuk dünyaya getirmek isteyeceğim biriyle bunu yapmak.
önemli olan bu.
  • blatta hiberna  (19.06.21 20:12:13) 
biz yaptık büyütüyoruz maşallah sağlıklı sıhhatli büyüyor yapmak isteyen yapar istemeyen yapmaz zaten ama kısır döngü bu bilinçli insanlar az çocuk yapıp yada yapmayıp bilinçsizler üredikçe toplum git gide daha kötü yozlaşıyor


  • basond  (19.06.21 20:17:37) 
Biraz dar bir perspektiften bakıyorsun. Mesela kendine çocugun tum masrafları devlet tarafından karşılansa çocuk dogurup doğurmayacağını sorabilirsin. En son danimarka tatilde hamilelik oranı daha yuksek oldugu icin tatile teşvik paketleri başlatmıştı. Ya da Almanya 25 yaşına kadar çocuğa gelir sağlıyor. Vallahi ben doğurmak istiyorum. Ama finlandiya'ya taşınacağım galiba doğurmak için. 3 yaşına kadar evde bakacağım çocuğuma deyince maaş ödüyor ebeveyne. Jeff evde ilgilenir, Aylık 200 euro da bu bakıcı maaşın dışında çocuk için veriyorlar. Bir de bütün bebek bakım malzemleri koli ile geliyor yaş ilerledikçe. Her çocuk başına para artıyor çocuk sayısı arttıkça. Bukadar maliyet dedin diye yazdım bunları (*-*)/ Ülkeye göre gideri bırak üzerine para alıyorsun.


  • velvetmorning  (19.06.21 21:10:15) 
@velvetmorning, yahu Danimarka, Finlandiya gibi 5, 6 milyonluk ülkelerde 50 yaşındaki insanlar da çocuk yapar. Almanya zaten yaş ortalaması yüksek bir ülke. Tarihten silinmemek için mecbur teşvik etmesi gerekiyor. Ben bunları referans kabul etmiyorum maalesef. Bu tip ülkelerde doğmak zaten hayata 3 0 önde başlamak demek. Ben Türkiye'yi ve yakın coğrafyayı dikkate aldığımda dar bir perspektife sahip olduğumu düşünmüyorum. Bu arada erkeğim. Bunu doğum konusu için belirttim. Ama para da verseler yine 2'den fazla çocuk istemem.


  • dissendium  (19.06.21 21:19:11) 
Maddi durumlari cok iyi olanlar genelde cocuk yapiyor. Gozlemim bu yonde.


  • medusa  (19.06.21 21:59:14) 
benden 16 yaş küçük kardeşimin yalnız bir çocukluk geçirmesinden dolayı diyorum ki: eğer çocuk sahibi olunacaksa en az 2 tane olmalı ve yakın yaşlarda olmalılar. tek çocuk her şeyden önce çocuk için sıkıntı. kardeşim mesela pandemi vardı okula gidemediler, dışarı çıkamadılar, çıksalar oyun oynayamadılar. kardeşi olsa bu kadar yalnız ve oyunsuz kalır mıydı? hayır. ebeveylerle buyuklerle bir yere kadar oluyor o ve gerisi olmuyor, olmaz. bu konuda aşırı netim. tek çocuğa karşıyım. eğer bir gün anne olursam o yola en az 2 çocuk için çıkmışımdır. ama çok büyük ihtimalle olmayacağım, çünkü 1) doğurmaktan ve hamilelikten ölesiye korkuyorum 2) klişe ya da her neyse bu dünyaya çocuk getirip üzülmesine, yorulmasına, haksızlığa uğramasına, çaresiz kalmasına vb hiçbir şekilde yaşayacağı olumsuz şeylere sebep olmak istemiyorum. ben her türlü yanında olurum ama illa ki büyüyecek ve hür bir birey olacak, bu ülkede veya bu ülkeden kaçıp herhangi bir yerde ne kadar hür olabilirse tabii. e bir de baba olacak kalibrede erkek tanımamam da etkili tabii. ama buna gelene dek zaten oluru yok.


  • levybroo  (19.06.21 22:29:38) 
Ben çocuk istemiyorum, ama hormonlarım zaman zaman baskı yapıyor. :) Çocukları severim aslında. Fakat bakımını üstlenmek istemediğim için evlat edinmeyi de düşünmem.


  • auroraaurora  (19.06.21 22:55:23) 
2 tarafın da ana baba sağ ise ve yakında oturuyorlarsa yapılabilir
2 taraf da çalışabilir bu durumda
ama anne 3 yaşa kadar izin alma imkanı olursa daha sağlıklı olur
  • bir soru sorcam  (19.06.21 23:18:48) 
cocuk sahibi olmak istemiyorum. kimsenin dusunmedigi, umursamadigi kadar cok sorumluluk gerektiriyor.

ulkenin hali belli. dunyanin hali belli. dogaya verdigimiz zarar, siyasi sorunlar... bunlar zaten hayati mahveden seyler. boyle bir hayata bir cocuk getirirsem karsilasacagi sorunlarin ustesinden nasil gelirim bilmiyorum.

hem ben bu cocuga yeterli ilgiyi veremem, cok yogun bir is hayatim var. cocuklari da oyle cok sevmiyorum. basa cikamam.

zengin degilim, her istedigini yapamam. kaliteli bir hayat yasamasi icin gereken ihtiyaclarini asgari olcude bile karsilamam cok zor. saldim cayira mevlam kayira bir sekilde cocuk buyutmeyi dogru bulmuyorum.

saglikli, mutlu, ozguvenli, merhametli, egitimli, enerjik, ogrenen, eglenen, akilli, bilgili, saygili bir cocuk yetistirmek icin yapmak gereken cok sey var. bu cok seyi ben yapamam. zamanimi cocuga ayiramam. yeterli de olamam zaten.

evim, arabam, birikmis param yok. ben bu cocugun gelecegini nasil garantileyecegim? bana bir sey olursa bu cocuga ne olacak?

en basitinden saglikli beslenmesini saglayamam. kendim bile saglikli beslenmiyorum. yemek yapmayi sevmiyorum.

bu cocugun okulu var, lisesi var, universitesi var, erasmusu var, masteri var. var oglu var.

ben bu egitim sureci boyunca ona hicbir sekilde destek olamam. ha benim gibi tasarimci olacaksa olurum ama matematik, fizik, kimya, biyoloji... bunlardan anlamiyorum. destek olamam. ogretmen tutmak gerekir, para ayiramam.

bir suru hastalik var. hastalandiginda en iyi tedaviyi almasini saglayamam. para para para. oldu da kotu bir durum yasadi diyelim. bir uzvunu kaybetti veya yasitlarina gore daha sakin yasamasini gerektitecek bir kalp hastaligi cikti diyelim. ben ona bu durumda ihtiyaci oldugu psikolojik destegi saglayamam. benim zaten psikolojim bozuk.

evet bak benim psikolojim bozuk. nereden yaptim bu cocugu keske yapmasaydim derim. cocuga yazik ettim kendimden nefret ediyorum derim. berbat gunler geciririm. bu hallerimle cocugu korkuturum. onun da psikolojisi bozulur.

benden anne manne olmaz. yok yok istemem.
  • batlegolas  (20.06.21 12:29:11) 
[]

Alışveriş merkezleri

1. Türkiye'de ve dünyada en güzel alışveriş merkezleri hangileri sizce?

2. Türkiye'de en sevdiğiniz alışveriş merkezi hangisi ve neden o alışveriş merkezi?


 
Trde hilltown avmyi seviyorum. Avm içindeki cadde-açık hava konsepti güzel. Açık havaya çıkmadan avm içinde 1 saat falan geçirsem başıma ağrılar giriyor.


  • mg3929  (18.06.21 16:27:53) 
içinde rahatça gezebildiğim tek avm kanyon.
lazım oldukça gittiğim yer --> akasya ve optimum, yakın diye gidiyorum bu istinye park vs tarzı kapalı avmler inanılmaz boğuyor.

  • roket adam  (18.06.21 16:29:40 ~ 16:47:54) 
palladium


  • since1907  (18.06.21 16:33:03) 
Yeme içme için Kanyon, alışveriş için Hilltown.


  • auroraaurora  (18.06.21 16:35:13) 
Kanyon demeye gelmiştim ben de.


  • kedimedi  (18.06.21 16:40:28) 
2- kanyon, istinye park, armada ilk acildiginda guzeldi simdi nasildir bilmiyorum.


  • bay b  (18.06.21 16:41:56) 
evime yürüme mesafesinde, her daim sakin ve küçük olduğu için capitol.


  • sir gawain  (18.06.21 16:42:48) 
TR’de Viaport Tuzla Marina


  • Northern Mariner  (18.06.21 16:47:03) 
İzmir'de Agora AVM'yi seviyorum. Evime yakın olduğu için taa ilkokuldan beri çok gittim arkadaş buluşmaları, aileyle gezmeler falan güzel anılarım var. Mimarisi, mağazaları, yeme içme bölümü ve kafeleri de güzel. Ayrıca aşırı kalabalık olmuyor pek etrafta çok avm olduğu için.

Üçkuyulardaki İstinye AVM yapılınca orası kapnacak falan diyolar ama bilmiyorum umarım doğru değildir.
  • nundu  (18.06.21 19:09:03) 
2. hilltown.
ilk başlarda evime yakın olduğu için mecburen gittim.
sonra çok sevdim.
bence avm gibi olmaması en önemli özelliklerinden biri.
üstelik açık katında hem alışveriş yapıp hem yemek yiyebilmek çok iyi.
  • blatta hiberna  (18.06.21 19:35:07) 
2-Üstü kapanmadan önce Oasis'ti, kapandıktan sonra Karum.


  • heritage  (18.06.21 20:03:17) 
busan'da Shinsegae i gezmiştim yanılmıyorsam dünyanın en büyük kapalı avmsi. bu kadar ünlü olmasına rağmen açıkçası bana ilginç gelmemişti.

shen zhen'de coco park isimli bir avm var. bizim zorlu avm'yi andırıyor ancak çok daha büyük. içinde barlar-gece klüpleri var. konsepti ilginç gelmişti.

evime yürüme mesefesi olduğu için sürekli gittiğimiz avm kozzy. aslında avm bile sayılmaz avmcik denebilir. ancak diğer avmlere kıyasla giriş çıkış çok pratik. bu yüzden tercih ediyoruz.
  • orpheus  (19.06.21 01:34:36 ~ 01:38:52) 
[]

CV oluşturma

CV'yi Word'de yazmak çok kullanışlı olmuyor. İnternette daha modern gözüken CV'ler hangi programda oluşturuluyor?

Şu şekilde olanlardan bahsediyorum.

cdn-images.zety.com

Bunların taslak olduğunu biliyorum ama bu şekilde başka taslaklar oluşturmak istesek hangi programı kullanmamız gerekir?

 
Vektörel çizim programlarıyla yapılır dediğiniz gibi. Ben inkscape'de yaptım son cv'mi.


  • reactionic  (16.06.21 17:15:08) 
LaTeX/Overleaf. Canva'ya da bakabilirsiniz.


  • fotrsapka  (16.06.21 18:15:37) 
novoresume.com

ben buradan oluşturdum. tek sayfa CV bedava. Sonra baktım çok güzel duruyor ama bazı bilgiler tek sayfaya sığmıyor. Yazı tipini falan küçültmem gerekti. Yaptığım CV'nin aynısını Excel'de oluşturdum. Şimdi Excel üzerinden değişiklik yapıyorum. Fikir vermesi açısından güzel tasarımlar var bu sitede.
  • himmet dayi  (16.06.21 18:15:44) 
Valla ben HTML ve CSS ile yapmıştım.


  • j r r tolkien hayrani  (16.06.21 18:52:44) 
[]

ABD'de yaşamak

1. ABD'de hangi eyalette, hangi şehirde yaşamak isterdiniz? Neden?

2. Yaşama şansınız olsa California'da mı yaşamak isterdiniz, New York'ta mı? Neden?

Bu iki eyaletin birbirlerine göre ne gibi avantajları var?

 
Arizona'da yasiyorum, daha once 1 yil California'da yasadim. California'da hava cok guzel, yazin pek sicak olmuyor kisin da soguk. Arizona simdi 45 derece olmus. New York da cok soguk, kar firtinasi oluyor. Arizona'nin tersi durum var. Firsatim olsa bu nedenle Guney California'da yasardim. Okyanus kenari olmasi da onemli.


  • howfaristhesky  (13.06.21 20:39:13) 
New York'ta bulundum, California'da yaşayan arkadaşlarım var. Kesinlikle California.

New York İstanbul'un çok daha büyük ve daha yorucu olanı. Çok iyi para kazanmıyorsan yaşaması zor, turist olarak gidip gezmek şahane. İklim olarak da geride +1
  • kobuzchu kiz  (13.06.21 20:59:14) 
Chicago


  • integrative  (13.06.21 21:12:53) 
soğuk yerlerde yaşadım yine oraları seçerdim, wyoming, utah, colorado gibi eyaletler


  • megacracker  (13.06.21 22:14:50) 
Ya ben özür dileyerek New York diyorum kesinlikle. Yani New York'un gece hayatı, drag mekanları, lgbti scene'i falan çok merak ediyorum. bir de çok çeşitli bir şehir yani. Her milletten insan var, ırkçılık falan daha az olur gibime geliyor. Gerçi Aamerika genelinde öyle zaten diyenler olabilir ama new york tam bir dünya kenti bence. istanbul gibi nişantaşı'sı da vardır, çekmeköy'ü de muhtemelen. o yüzden pahalılık konusu çok umrumda olmazdı herhalde.


  • sec guard  (13.06.21 23:33:02) 
1) California, Texas, Florida
California Long Beach , Texas Galveston, Florida JAcksonville genelde yaptığım işin en yoğun olduğu limanlara sahip. İş bulmam kolay, iklimi güzel gibi.

2) Kesinlikle California, sıcak, güneş ve LA :)
  • Northern Mariner  (14.06.21 00:34:29 ~ 00:35:29) 
Eyalet sorulmus ama herkes "siz sehir demek istediniz herhalde" diye new york city'den bahsetmis. New York eyaletiyle sehri arasinda daglar kadar fark var. Eyaletin geri kalani cogunluka ufak sehirler ve kirsal alan, ekonomisi de iyi degil.

Kaliforniya da genel olarak kuzey ve guney olarak ikiye ayrilmis sekilde dusunulur. Gene bu iki bolge arasinda benzerlik az. Los Angeles bolgesiyle San Fransisco'nun falan kulturu ekonomisi ve ozellikle iklimi cok farkli.
  • hot potato  (14.06.21 00:34:48) 
3 yildir houston da yasiyorum. Eger izmir istanbul gibi sehirlerden geliyorsaniz texas ugramayin bile. California ya da new york city tasinmayi dusunuyoruz. Chicago da olabilirdi ama nyc den de soguk, dehset soguk.


  • oscar  (14.06.21 01:03:59) 
oregon, washington ya da colorado'da yasamak isterdim; bence muazzam tabiatlari var ve cok buyuk kalabalik yorucu yerler degil. texas'ta da austin ya da ufak sakin bir sehirde yasamaya hayir demezdim.

california ama asla buyuk sehirlerinden birinde yasamayi istemezdim.
  • bay b  (14.06.21 09:18:53) 
Buraları gördüm / yaşadım seneler önce:

1- Maddi herhangi bir sıkıntım olmasa aslında Boston'da yaşamak isterdim. Hem Avrupa şehri gibi hem de ABD. İki adım ötesi NY. Ben daha Doğu yakası insanıyım sanırım. Hayal kurdurdunuz bana.
2- Yukarıdaki benzer sebeplerle NY. Ama soğuk derseniz CA.
  • SiyamkedisiZorro  (14.06.21 09:46:10) 
evet madem hayal kurması bedava, o zaman New York'ta (city olur, eyalette farklı yerler olur) yaşayayım uzun bir süre. yine uzunca bir süre San Fransisco alayım. orta uzun LA, kısa bir süre Portland-Oregon, yine uzun bir süre Chicago. biraz Boston. azıcık ucundan Texas. belki Washington (dc olan). baltimore'un da ismi güzel ya aklımda kalmasın onu da ekleyeyim. hepsi olur ya denemek lazım.


  • levybroo  (14.06.21 13:31:57) 
[]

İş hayatı için eğitimler, İSG uzmanlığı

Merhaba arkadaşlar. Bir mühendis olarak iş hayatında avantaj sağlayabilecek ne tür eğitimler, sertifikalar alabilirim? Geçen KOSGEB'in girişimcilik eğitimini gördüm. İleride bu eğitimi almayı düşünüyorum. Diğer taraftan C sınıfı İSG uzmanlığı için uğraşmak da aklıma geliyor. Bu şekilde ticaret olsun, işletme olsun, ne tür eğitimler alabilirim?




 
Anadolu Üniversitesi E-Sertifika programları var onların içinde işenize yarayan programlar bulabilirsiniz. 2 Temmuz’a kadar kayıtlar devam ediyor


  • avarel dalton  (12.06.21 20:58:43) 
[]

Trafik soruları

Yakın zamanda direksiyon sınavım var. Kavşaklarda biraz kafa karışıklığı yaşıyorum çok tecrübem olmadığı için. Birkaç sorum var.

1. Dönel kavşağa girdik diyelim. Adadan döndük. Girmek isteğimiz yolun sağ şerit tarafında site girişi var. Sağa girsem önüme araba çıkabilir. Hiç sağ şeride girmeden direkt sol şeride girebilir miyim? Adadan çıkarken sola sinyal vermem gerekir mi direkt sol şeride girersem?

2. U dönüşü yapacağız diyelim sola doğru. Sola sinyal verdik. Normalde sağ şeride girmemiz gerekiyor diye biliyorum. Tam sağ şeridin başlangıcında da araba var şeride girmemizi engelleyen. Bu durumda sol şeride girebiliyor muyuz? Şeritlerin o an için boş olduğunu kabul ediyoruz tabii ki. Çok temel sorular olabilir. Yeni öğreniyorum. Bilgi veren olursa teşekkür ederim.

 
1. tam canlandıramadım. 1-2 ihtimal gözümün önüne geldi ama çizebilirseniz çok iyi olur
2. www.youtube.com
bu hoca sınava göre anlatmış. ama gerçek hayatta özellikle şehirler arası yolda yolun ortasında durmak çok tehlikeli, araca arkadan birisinin çarpma ihtimali varsa asla bu şekilde durmam. sağda uygun açıklık varsa oraya girerim oradan trafiğe göre dönüşe başlarım ya da o dönüşü yapmam. hızın düşük olduğu bölgelerde videodaki gibi yapılabilir. çoğu yerde zaten dönüş yapılan yere araç büyük ölçüde sığabiliyorsa girmek emniyetli oluyor.
  • surprise  (10.06.21 21:05:20 ~ 21:07:40) 
1- bende tam canlandıramadım ama canlandırdığım kadarıyla (ilk dönel kavşağa giriş yani sola dönüp, sağ şeride geçmeden sol şeritten devam edeyim mi diye soruyorsunuz) pratikte yapılıyor, kural der ki; sağa gidecekseniz dönel kavşağın sağ tarafında kalarak sola dönüşü geniş alıp sağ şeritte kalın.
2- suprise +1 sağ şeride girmeniz asli kusur, yani yanlış, ters bir durumda suçlu siz olursunuz. kural der ki; uygun mesafede sinyal vererek (şehir içi 30 metre, şehirler arası 150 metre) solda kalmanız gerekiyor, arkanızdaki aracın siz dönüşü bitirinceye kadar beklemesi gerekiyor. pratikte bunu çok kişi kullanmadığı için sıkıntı oluyor.

tavsiye: kimseden çekinmeyin, özellikle arkanızdaki araç sizde baskı oluşturmasın, sakin olmaya çalışın, siz kurallar doğrultusunda gittiğinizde sadece korna ve küfür yersiniz ama ileride şöför olursunuz :)

edit: imla
  • pccopath  (10.06.21 22:04:30 ~ 11.06.21 00:37:41) 
1- Ben dediğini anladım. Orada duran veya yola çıkan bir araç yoksa sol şeride geçmek mantıklı gelmedi. Her an araç çıkabilir düşüncesiyle sürekli şerit değiştirmek mantıklı değil. Misal benzin istasyonlarından veya tali yollardan da sürekli araç çıkabiliyor. Araç çıkıyorsa ve sol şerit boşsa işaret verip geçilebilir. Ama yoğun trafikte sürekli şerit değiştirmek tehlikeli ve gereksiz.

2- U dönüşü nerede yapılıyor onu anlamadım. Sağda uygun anı beklemek kazaya sebep olabilir. Bazen tek gidiş tek gelişli yollarda, özellikle uzun yol acemisi sürücüler, arkamdaki bana çarpmasın veya bekletmeyim korkusuyla sağa çekip sola işaret verirler. Bu hatadır. Sola dönüş soldan yapılır. Sadece aynalar yardımıyla arkadaki iki şeridi kusursuz göremeyebilirsiniz. Bu şekilde çok motosiklet kazası oluyor. Sürücüler motorları göremiyor.
  • the coon  (11.06.21 02:21:25) 
[]

Birkaç üretim sorusu

Diyelim bir tane kimya şirketi kurduk. Sıvı el sabunu üretmek istiyoruz. Bu aşamada müşteri nasıl bulunur? Olayın genel mantığı nedir? Bununla ilgili kaynak da paylaşabilirsiniz.

Bir de Migros'un bazı ürünlerinde Migros yazıyor ama Migros üretici değil. Bir tane firmaya ürettirmiş. Bu firmaları Migros nasıl buluyor? İhale mi açılıyor? Bir de ürünün nasıl olacağını Migros mu belirliyor yoksa şirketin bu tip durumlar için ürün kataloğu var ve Migros bu katalogdan ürün seçimi mi yapıyor?

Son olarak işletme, ticaret gibi alanlarda bilgimi artırmak istiyorum. Kaynak tavsiyesi alabilirim. Bilgi veren olursa teşekkür ederim.

 
zaten mantık olarak önce müşteri bulup sonra sabunu üretmen lazım.

yoksa standart olarak migros'a en uygun fiyatı vermen lazım ki adamlar alsın.

ne alınır ne satılır bu işler nasıl olur sadece piyasaya girerek öğrenebilirsin. özellikle türkiye'de bütün işler ikili ilişkiler arasında döner.

www.hepsiburada.com

Siveno Defne Yağlı Doğal Sıvı Sabun 5 lt 97tl miş.

sen bu ürüne 25tl diyebiliyor musun? piyasa ona bakar.
  • duyurukullanıcısı  (10.06.21 11:42:51) 
problem sabun üretmek değil, problem sabunu satacak yer bulmak. şöyle diyeyim, eğer sabun satacak bir yer bulursanız, sabunu sizin için üretecek yeri bulmak yarım gününüzü alır.


  • co2s2  (10.06.21 12:18:12) 
Piyasada çoğu şey fason üretiliyor. Yani aldığınız F. Castell KAlem ya da arabanızdaki paspas, Zara'dan aldığınız Mayo... Bunlar Ferhatpaşa, Bursa, Okmeydanı gibi yerlerde üretiliyor.
Ürünün neye benzeyeceğini, nasıl kokacağını, hangi mamülden imal edilip ne miktarda ambalajlanacağını belirlemek kolay.
Migros Fbrikası diye bir şey yok zaten :j yani ben görmedim.
  • Etanglement  (10.06.21 12:48:03) 
@Etanglement, zaten fason üretimden bahsediyorum. Migros fabrikası diye bir şey yok.


  • dissendium  (10.06.21 12:51:11) 
Ihale falan açılmıyor alakası yok. Fason üretim. Senin markan logon her seyin hazir. Esenyurtta da uretici. Gidiyorsun konusuyorsun adam diyor en az 500 seri ya da en az 1000 litre aylik vs vs. Anlaşırsin o uretir sloganini logonu neyse hazirlar paletler verir. Gerisi sana kalmis ister koy evine kullan ister bakkal bakkal gez satmaya çaliş


  • optimistbakunin  (10.06.21 13:51:16) 
Türkiye'de çoğu girişimin sorunu budur.

Herkes önce ürünü üretiyor, restoranı açıyor, siteyi kuruyor. tüm enerjisini ve bütçesini buraya harcayıp satış ve pazarlamayı atlıyor.

Türkiye'de ve tabii dünyada da, ticaret büyük oranda ikili ilişkiler üstünden döner. Ürünün ne kadar iyi olursa olsun, onu çok iyi pazarlayacak biri olmalısınız ya da ekibiniz olmalı.

Senin ürettiğin sabunu toptancılara, temizlik şirketlerine, otellere, marketlere, birinin satması lazım. Bu sen olursun, ortağın olur, maaşla tuttuğun bir satış elemanı olur ama biri olmalı. Bu saydığım adamların hepsinin zaten hali hazırda aldığı ürünler var, niye seni alsınlar mesela?

özellikle otel, restoran gibi yerlere ürün vermek her zaman avantajlıdır. Çünkü sürekli sipariş gelir. Ama adam hiç tanımadığı birinden ürün alır mı? Şunu bilmek ister, sipariş verdiği gün 1000 tane ürünü ertesi gün kapsında bulmak ister vb. O yüzden güven ve ikili ilişkiler çok önemlidir.

Fason üretim için büyük markaların tedarik işleriyle uğraşan departmanlarına, satın almacılarına vb. ulaşmanız lazım. Onlara numuneler verebilirsiniz. Ama migros gibi büyük zincirlere fason üretim yapmak epey sermaye ve tecrübe ister.

Düşünün Migros'un her ilde şubesi var. Kendi markasıyla bir sabun ürettiğinde bunu her mağazasına koymak isteyecek. Tek seferde milyonlarca paket siparişi hazır edebilmenizi isteyecek.

Tabii bir de böyle markaların üretim standartları da yüksek olur. Mesela siz fason üretim de yapsanız tesisinizin çevre dostu olup olmadığı, çalışanlarınızın iş güvenliği vb konuları denetlemek siteyebilirler.

Farklı bir sektör ama Zara Türkiye'deki tüm fason üreticileri için çok yüksek standartlar koyuyor. FAbrikanın atık yönetiminden, işçilerin çalışma koşullarına kadar standartlara uygunluk istiyor.

İnternetten satış yapmak da bir opsiyon. ama orada da rekabet muazzan büyüklükte. Haliyle epey reklam harcaması yapmanız gerekir.

ticarette bilgiyi artırmanın en net yolu ticaret yapmak:) Hiçbir teorik eğitim pratikte karşınıza çıkacak şeyleri kapsayamıyor. Ama kosgeb'in online eğitimleri başlangıç için oldukça faydalı olur yeni iş kuracak biri için.
  • anten  (10.06.21 18:51:43 ~ 19:07:39) 
[]

Saat kaçtan sonra yemek yemiyorsunuz?

Saat kaçtan sonra yemek yemiyorsunuz? Yaşınızı belirtirseniz iyi olur. Belirtmek zorunda değilsiniz. Yeme içme işini kaçta bırakıyorsunuz? Yemek yerken kendinize sınır koyuyor musunuz? Beş poğaçadan fazla yemeyeyim, geç saatte kola içmeyeyim, üst üste tatlı yiyecekler yemeyeyim gibi. Ya da bu hafta mutlaka sağlıklı bir yemek yiyeyim, meyve yiyeyim gibi şeyler düşünüp bunları uyguluyor musunuz?




 
öyle bir kısıtlama yapmıyorum. hatta demin pirinç pilavı ve patlıcan oturtma ile yoğurt yedim. yaş 36.
yemeden önce kararsızdım. sonra dedim ki aklımda kalacağına midemde kalsın.

  • sutlu nescafe  (06.06.21 23:51:01) 
yemeği öğlen 12 ve akşam 6 arasında yiyorum, 2 öğün olarak. öncesinde ve sonrasında kalorili hiç bir şey tuketmiyorum.


  • nahtoderfahrung  (07.06.21 00:19:52) 
rafine şeker tüketmiyorum

net bir saatim yok ama gece yemek yememeye özen gösteriyorum

33 irkek
  • hedep  (07.06.21 00:22:43) 
Genelde 6'dan sonra bişey yemem. Meyve veya içinde rafine şeker olan herhangi bir şey yemiyorum. Yapay olarak işlenmiş hiçbir şey yemiyorum (örn: kimyasalla kurutulmuş et yemem, ama doğal yollarla kurutulmuş yerim gibi). Peynirimi, zeytinimi, ekmeğimi genelde kendim yaparım, sebze, et, yumurta vs. organik alıyorum.

Bunların istisnası: dışarıda yerken her zaman seçme şansım olmuyor, ortama uyuyorum.

Bi de bugün 6 bardak soğuk kahve içmişim mesela, o tarz şeylere takılmıyorum. Yani "doğal" olduğu sürece np gibi.

29 E
  • plutongezegendegilmi  (07.06.21 00:33:16) 
Doktor tavsiyesi yeme içme işini yatmadan 3 saat önce bitirmem yönünde. Gastritim var. Ben 1 saate düşürebildim.


  • auroraaurora  (07.06.21 00:33:46) 
çok zayıf olduğum için kendimi kısıtlamıyorum, ne zaman ne istersem yiyorum. yaş 24.


  • rose parks  (07.06.21 00:40:48) 
1 mayıstan beri kilo vermeye çalışıyorum. son bir hafta biraz gevşettim ama sabah ağırlık idmanı, 12-1 gibi günün ilk öğünü, akşam 7'de de günün son öğününü yediğim bi sistemim var. yediğim süreyi kısıtladığımda miktarı kontrol etmek daha kolay oluyor benim için. sonuç alıyorum :)


  • reavelyn  (07.06.21 01:04:45) 
19. 3 haftadır geceleri yemek yememeye çalışıyorum. Pandemi başından beri haftada en az 3 4 gün geceleri sürekli abur cubur yiyorum ve genel olarak rahatsız olmaya başladım, kilo almam bunun sebeplerinden biri. Tam olarak kesemesem de abur cubur yemeyi bırakmaya çalışıyorum, tek istisnam dondurma :( Sebze yemeklerini çok sevmediğim için salata yemeye daha fazla yöneldim birkaç haftadır. Ara öğün yerine ceviz yiyorum.


  • black holes in the sky  (07.06.21 01:28:50) 
İlk öğünü genellikle 12’den sonra yiyorum. Çoğu zaman 2’yi hatta bazen 3’ü bile bulabiliyor. Böyle olunca erken acıkmıyorum ve akşam yemeği saat 8 civarına kalıyor. Çok çok canım istemedikçe akşam yemeğinden sonra bir şey yememeye çalışıyorum.


  • ms brownstone  (07.06.21 02:22:02) 
İşk öğünü 11 den sonra, son öğünü 7 den önce yemeye çalışıyorum.

Bazen dayanamayıp meyve yediğim oluyor akşamları. O yüzden almamaya çalışıyorum.

Yemek düzenim yok akşamları dışarıdan söylüyorum. Ama ev yemeği söylemeye, sağlıklı ızgara söylemeye çalışıyorum. Haftada en az 2 kere bozuyorum
  • zimbirik  (07.06.21 06:30:51) 
ne zaman acikirsam o zaman istedigimi yerim.

ne yapacam her seye dikkat edecem de 150 yasina kadar tek basima mi yasayacam.
  • dio  (07.06.21 08:31:13) 
18.30’da akşam yemeğimi yiyerek kapatıyorum midemi. En geç 19.00. Ertesi gün 13.00 veya 14.00’a kadar da bir şey yemiyorum.
Evet kısıtlama yapıyorum. Örneğin ilk öğünümde meyve porsiyonlarıma dikkat ediyorum. Yarım elmadan/armuttan fazlasını yemiyorum. Onun dışında her hafta sebze ve bakliyat pişirmeye özen gösteriyorum. Pilav/makarna gibi şeyleri iki ayda bir belki yiyorumdur.

24K
  • ruhen hastayim ben  (07.06.21 09:06:51) 
Ağırlık günleri Carb backloading yapıyorum. Antrenman sabah sonra yükleme günün kalanında Low carb.

Kondisyon günlerinde hep low carb. Genelde akşama doğru her türlü lean proteine dönüyorum ama.

Sabah 5’te kalktığımdan akşam 8-9 gibi en geç yemeyi kesiyorum uykuyu bok etmesin diye.
  • arnold schwarzeneger  (07.06.21 13:59:35) 
intermitten fasting yaptigim icin 8 gibi en son.


  • baldur2  (07.06.21 14:01:11) 
21'den sonra yemiyorum.
40+

  • SiyamkedisiZorro  (07.06.21 15:41:18) 
"haydaa ulan durduk yere ölücez şimdi" diye düşünüp insan olmaya karar verdiğimde genelde şöyle yaşamaya çalışıyorum,

en başta intermittent fasting. kahvaltı zaten sevmem. öğlen 12-1 gibi, sonra akşam 5-6 gibi bir öğün. bitti gitti. tabii ayı yavrusu olduğum için gerekli enerjiyi alabilmek adına protein ve sağlıklı yağ yönünden zengin, karbonhidratı az öğünler tüketmeye çalışıyorum böyle yaptığım zaman. o açıdan çok sağlıklı olmasa bile genel olarak düzgün öğünlerim oluyor. bol bol salata, zeytinyağı, kuruyemiş, yumurta, yeşil yapraklı ve serseri sebzeler vs.

kola ve tatlı benim için her zaman çok ciddi bir sorun oldu, sigarayı bıraktım bunları bırakamadım. becerebilirsem şeker tüketimimi "ayda bir gofret" seviyesine çekmek ve su, ayran, maden suyu vs. dışında hiçbir içecek tüketmeme isteğim var. bunu yapmaya çalışıyorum genelde.

tamamen kendi adıma konuşuyorum elbette ama benim için sağlıklı, sürdürülebilir ve ideal yaşam özetle budur: yetecek kadar yemek, işlenmiş üründen mümkün olduğunca uzak dur, ayu gibi yeme IF yap vücudun 15-16 saat kendini yenileyecek zaman bulsun, çok ağır olmamak kaydıyla antrenman yap, neblim bol bol yürü ve bir sporda kendini geliştir, su iç, pis şeylerden uzak dur ama arada mantı falan görünce de affetme, robot değiliz sonuçta. bence 30 günün 25'ini sağlıklı geçiren bir insanın ara sıra geceleri kola içme veya tek oturuşta karpuz bitirme hakkı olabilmeli, çok etkilemez herhalde, en azından 50'li yaşlara kadar.
  • der meister  (07.06.21 16:02:14) 
[]

Direksiyon sınavı

Kursta her gün 1,5 saat, 6 gün eğitim sonunda hiç boşluk olmadan direksiyon sınavına gireceğim. Bu süre sizce direksiyon sınavını geçmeye yeter mi? Siz kaç saat direksiyon dersi almıştınız?




 
Parklarda başına bi iş gelmezse yeter.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (05.06.21 18:07:25) 
Yeter ama şans faktörünü de unutmamak lazım.


  • elorelia  (05.06.21 18:17:21) 
Sana bağlı


  • bare gud dømmer meg  (05.06.21 20:08:53) 
Ben yarım saatten 5 ders aldım, manuel araç ile geçtim. Zaten ders aldıysan sınavda ne soruldugunu biliyorsundur. Kendi arabanızla idman yapman iyi olur eğer kendine guvenmiyorsan.


  • prole  (05.06.21 20:24:22) 
[]

Aşı tercihi

Merhabalar. 20 ile 30 yaş arasında olanlar, aşı sırası size geldiğinde hangi aşıyı tercih etmeyi düşünüyorsunuz ve neden?




 
seçim tercihi olmayacağını düşünmekle beraber biontech. vize sorunu yaşamamak için.


  • duyurukullanıcısı  (03.06.21 22:17:31) 
Yasim belirttiginiz araligin uzerinde ama yine de cevap vereyim, siram geldiginde mumkun olursa BioNTech olacagim.


  • invictae  (03.06.21 22:21:02) 
2-3 ay önce olsa sinovac derdim de şimdi tereddütsüz biontech diyorum. koruma oranı daha yüksek, ilk dozda dahi kaydadeğer bir koruma sağlıyor, mutasyonlara karşı da etkisi olduğu belirtildi, bir de ağustos'ta ingiltere'ye gitme olasılığım var sinovac'ı tanıyacaklarını sanmıyorum.


  • signore  (03.06.21 22:29:10) 
Ben de seçme şansım olursa Biontech seçerim.


  • buff  (03.06.21 22:40:46) 
Biontech'ciler, ilerde çıkabilecek yan etkilersen korkmuyor musunuz ?


  • vizivozo  (03.06.21 22:50:45) 
anneme biontech aldık, oldu da. ben de olursam biontech.

Tüm avrupa + ingiltere biontech vuruyor vardır bi bildikleri.
  • phiphi  (03.06.21 22:58:50) 
Koruyuculuğu daha az ancak Sinovac daha güvenilir.


  • pro9it9is9  (03.06.21 23:28:00) 
onceligim biontech ama siram gelince tursu suyu bassalar bile umrumda degil artik yeter ki salsinlar bizi biktim kendim icin degil ben zaten asosyalim de insanlik icin istiyorum sokaga cikilamayan bir dunya mi olur yeter la


  • der meister  (03.06.21 23:37:10) 
Cin asisi olcam, eger tercih hakki verilirse.

almanlara guvenmiyorum.
Asiyi ugur sahin olmak istemedi beni killandirdi.
Volkswagen skandalini daha sindiremedik.
2 yil alman sirketinde calistim projelerde cok kolpa isler yaptilar ayar ettiler beni.

Cin'de en kotu ihtimalle musluk suyu vurulmus oluruz o da oldurmez.
  • divit  (04.06.21 00:42:59) 
Bu aşıyı Sadece türklere yaptırıyor olsalar hadi şüpheye düşeyim derdim ama dünyada onlarca ülke gözü kapalı biontech i seçmişken ve sinovac yalnızca tr seviyesinde üç beş ülke tarafından talep edilmişken sinovac olamazdım.
Biontech 1. dozu oldum 2 hafta önce.

  • somethinginthewayshemoves  (04.06.21 01:00:18) 
israil ve bahreyn vakalarına bi göz atın derim. ona göre aşınızı olun, geniş ölçekli iki örnek.

ben biontech düşünüyorum.

twitter.com
  • false pretension  (04.06.21 02:11:00 ~ 02:13:01) 
Tam simdi ustteki grafige bakiyordum, denk geldi.
iki grafik ayni olcekte bile degil.
Bahreynin tepe noktasi digerinin normali gibi.
Zaten vurduklari asi da sinovac degilmis. Baska bir cin asisiymis.
Ulke baskani aciklamasini okudum ramazan bayrami nedeniyle ve test sayisini artirmalari nedeniyle sayilar cosmus.
Zaten nufuslari da 1.5 milyonmus.


Bu medyatik doktorlar niye istatistik manipulasyonu yapar hic anlamiyorum.
Adam nerdeyse sayiyi artiriyor diyecek.
  • divit  (04.06.21 03:16:38) 
Belki kötü bi tesadüf ama çevremde son bi ayda biontech aşısi olup kalp krizi geçiren 5 kişi oldu.yaslari 50 ve üzereydi.


  • essoist  (05.06.21 01:01:30) 
[]

Excel sorusu

Excel'de aşağıda anlattığım şeyi yapmak mümkün mü?

İki sütun var.

A X

A Y

Şeklinde düşünün.

A için X ve Y gibi farklı değerler var.

Üçüncü bir sütunda bu farklı değerlere sayı verilmesini istiyorum.

A X 1

A Y 2

gibi.

Hatta başka bir satırda A için Z değeri eklenirse Z için de 3 yazacak.

 
Böyle bir şey mümkün de, verinin boyutuna göre değişir cevap. Mümkünse dosyanın kendisi ya da örnek bir sayfa gönderebilirsen ona göre bir cevap vereyim.

İlk sütunda sadece A mı var?
İkinci sütunda 2 ya da 3 farklı değer mi var? Buna göre cevap değişir.
  • himmet dayi  (30.05.21 18:04:35 ~ 18:05:35) 
IF ile yazilabilir.
=IF(A2="X",1,IF(A2="Y",2,3))

A2'deki deger X ise 1, Y ise 2, ikisi de degilse 3 koyarsiniz bu sekilde.
  • pike  (30.05.21 18:18:42) 
@himmet dayi, dosya yok ama kelime listesi gibi düşünülebilir. Bir sayfada 1000 satır olabilir.

İlk sütunda sadece A yok. İkinci sütunda B de olabilir. İlk sütunda farklı değerler olacak. İkinci sütunda 3'ten daha fazla değer de olabilir.

En basit olarak şöyle açıklayayım.

Elma | Kırmızı Elma

Elma | Yeşil Elma

Armut | Boş hücre

Üzüm | Çekirdekli Üzüm

Üzüm | Çekirdeksiz Üzüm

Bu şekilde olacak.
  • dissendium  (30.05.21 18:35:13) 
[]

Fransızca diyalog

Şu videoda 23:06'da sürücünün söylediği kelime ne?

youtu.be

Bir de 22:25'de başlayan konuşmada özet olarak ne konuşuluyor?

youtu.be

Videolar ilgili zamanlara ayarlı. Bilgi veren olursa teşekkür ederim.

 
23:06 : "ça marche" = "peki, oldu o zaman" gibi bir anlamı var bu kalıbın

22:25 :

Kadın: o alana mi girmem gerekiyor, nereye girecem?
Adam: girmeye gerek yok, şöyle bir manevra yapsan daha kolay olur
Kadın: bir daha tekrarlar mısınız, nasıl bir manevra yapmam gerekiyor
Adam: şöyle öne doğru gidip dönüş yapabilirsin
Kadın: doğru, akıllıca, peki o zaman
  • yarey  (30.05.21 15:34:25 ~ 15:36:10) 
Ben de ilkini yazmaya gelmiştim devamını çok anlamamıştım.


Ayrıca ekseriyetle Fransa’ya göçen ailelerin çocukları neden bu kadar ağır bir aksanla konuşuyor hiç anlamıyorum. Paris’in göbeğinden gelenler bile böyle konuşuyor, sanırsın ki hepsi gettoda zenci.
  • tessera  (30.05.21 15:41:22) 
1 ... •910111213141516   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.