[]

garanti miles&smiles kredi kartı

garanti'den miles&smiles kredi kartım var. thy miles&smiles programına bağlı.

şimdi ben bu kredi kartımı iptal ettirsem, biriken millerim sıfırlanmaz değil mi? miles&smiles üyeliğim dursun, sadece kredi kartım iptal olsun istiyorum.

thy sitesinden giriş yaptığımda millerimi orada görebiliyorum, kullanabiliyorum.

 
yil sonuna kadar saklanir, sifirlanmaz


  • tahtakafa  (03.03.20 12:06:38) 
Sıfırlanmıyor. Ben aynısını yaptım. Miller olduğu gibi kalıyor.


  • himmet dayi  (03.03.20 12:54:15) 
[]

Netflix ne kadar internet harcar?

Standart paketteki full hd görüntü kalitesi ile ne kadar internet harcarız?

Wifi olmayan bir yerde olacağım. Paketimdeki 5gb internetle kaç dakika izlerim?

Telefondan, bilgisayardan veya full hd tv'ye bağlanmış box ile izlemek fark eder mi?

 
20 dakikalık bir dizi bölümünü indirdiğinde 100-120 MB civarında data kullanıyor.
Telefondan indirdiğinde kalitesi düşük olacağı için telefondan izlemeni öneririm. Telefonun internetini bilgisayara kişisel erişim noktası olarak tanımlayıp bilgisayardan izlediğinde öküz gibi sömürür. 1 filmde direkt kotan biter. Box ile de durum aynı.
İmkanın var ise windows pc'ye netflix uygulamasını indirip izlemek istediğin dizileri, filmleri wi-fi bulduğun bir yerde indir.
  • himmet dayi  (29.02.20 11:48:22 ~ 11:49:16) 
720p 40 dklık bir dizi aşağı yukarı 400-500 mb civarında olur, 5gb ile 6-7 bölüm izlersin tahminimce.


  • nahtoderfahrung  (29.02.20 13:05:52 ~ 13:06:27) 
[]

günümüzde sinemalarda filmi neyle oynatıyorlar?

soru başlıkta. herhalde artık 35mm film makarasını tırrrr diye çevirip ışıkla ekrana yansıtan makineler yoktur.

projeksiyon cihazı falan mı kullanıyorlar? nasıl bir cihaz bu? bildiğimiz projeksiyon gibi bir şey mi?

peki oynatılan medyanın formatı nedir? bizim bilgisayarda izlediklerimizden değildir herhalde?

 
Evet, neredeyse artık fiziksel film bandı kullanan sinema kalmamıştır. 5-10 yıldır dijital sisteme geçiş vardı ve belki de tüm salonlar tamamlamıştır bu dönüşümü.

Çünkü zaten filmi kopyalayıp çoğaltmak büyük bir maliyetdi, kopyalama maliyeti olmayınca düşükk bütçeli sinemacılar epey rahatlamışlardır.

Öküz gibi bir cihaz kullanılıyor yine :)

Neredeyse bir mini fırın kadar, ya da 2-3 tane pc kasasının yanyana durması büyüklüğünde.

Holywood baronlarının belirlediği ve başından beri uygulanan bir format vardı, DCM miydi neydi? Bir film ortalama 250 gb, harddisklerde geliyor salonlara.

Ama filmi oynatmak için elde o harddiskin olması yetmiyor, film dağıtıcısından anlık olarak bir şifre alınıp sisteme girildiğini okumuştum.

Sanki seans saatleri bile giriliyordu bu sistemde, hani mesai saati dışında kafana göre oturup izleyemiyorsun sanırım sinema sahibi olsan bile.
  • John Bloor  (28.02.20 08:33:30) 
DCP.

Video dosyası değil, photojpeg yani her saniye için 24 fotoğraf dosyası + ses + altyazı dosyaları var harddiskte.
  • nhk ni youkosu  (28.02.20 12:57:38) 
[]

engelli kişiyle iletişim kurmak

abi hiç anlamıyorum bu işten.

babamın liseden arkadaşının torunu. işyerine babamı ziyarete geldiklerine torunu da geliyor. babam arkadaşlarıyla odasında sohbet ederken çocuk da benim yanıma geliyor sohbet etmeye. çocuk dediğim de 29 yaşında. probleminin tam olarak tanımı nedir bilmiyorum ama zihinsel engelli. dış görünüşü normal, sadece gözleri biraz şehla bakıyor.

iletişim kuramıyorum. sürekli bir şeyler anlatıp gülüyor. gündemden bahsediyor kızın biriyle tanışmış, telefonda konuştu yarın buluşacakmış, daha doğrusu kız salladı galiba ama çocuk çok heyecanlandı, napiyim abi, elini tutuyim mi abi, yanağından mı öpiyim abi, anneme ne zaman söyliyim abi, dedeme ne zaman söyliyim abi, dayıma ne zaman söyleyim abi, bugün nasıl uyuycam abi, bana akıl ver abi diye sorup duruyor. aynı şeyleri sürekli tekrarlıyor. of ne zor gerçekten.

nasıl iletişim kuracağımı bilemiyorum. baştan savma cevaplar veriyorum ama ben baştan savma cevap verdikçe tatmin olmayıp tekrar tekrar soruyor.

probleminin ne olduğunu bilsem internetten arayacağım ama onu da bilmiyorum. kendisine de sorulmaz herhalde.

bir yol gösterin nasıl iletişim kurulur yetişkin zihinsel engelli kişiyle?

 
bence normal davranmayı dene. muhtemelen kendisi de az da olsa farkındadır durumunun. insanlarla nasıl iletişim kuruyorsan o şekilde iletişim kurmayı deneyebilirsin. en fazla biraz daha yavaş ve sakin konuş bence.


  • foolrules  (21.02.20 15:42:38) 
[]

dr. house ne yiyor

şimdi hekimoğlu diye bir dizi var ya, house dizisinin birebir türkiye uyarlaması.

ben hayatımda hiç house izlemedim ama hekimoğlu'nu izliyorum. izleyenlerin söylediğine göre diyaloglarına kadar birebir aynısını çekiyorlar.

hekimoğlu sürekli tantuni yiyor, domatessiz olmasına da dikkat ediyor.

biraz aradım ama bulamadım. dr. house ne yiyor? tantuninin orijinali ne? o da tantuni değildir herhalde.

 
aslında takıntılı olduğu bir yemek yok house’un. wilson ne yerse ondan otlanır :)


  • lesfeuillesmortes  (18.02.20 15:08:08) 
diyalogları birebir çekiyorlardır öyle bir hikaye yazamayacakları için.
ama eğer karakterden, alışkanlıklarından, tepkilerinden falan bahsediyorsak alakası yok. karşılaştırmak gereksiz.
ancak domatessiz tantuni yedirirler, çok ince bir uyarlama gerçekten, kimin aklına gelirdi.
  • not dark yet  (18.02.20 15:56:16) 
hastanenin kantininden sandviç alırdı ama turşu koydurmazdı. bir de lesfeuillesmortes'in dediği gibi ya wilsonun yemeklere otlanır, ya da ona ödetirdi aldığı şeylerin parasını. düzenli yemek ya da sağlıklı yemek gibi bir durumu yoktu ki klasik uyuşturucu bağımlısı davranışıdır.


  • durbakalim  (18.02.20 16:31:13) 
Bir bolumde but yiyordu, cok da zevk alarak yiyordu, normalde hic sevmememe ragmen canim istemisti, oyle istahliydi...


  •   (18.02.20 19:03:17) 
[]

bu araç alınır mı v2

geçen hafta bir peugeot 2008 sormuştum. peki bu nasıl dersiniz?

www.sahibinden.com

bunun kilometresi de az ama fiyatı...

sizce?

 
ben şahsen 3 yaşında Nissan Qashqai'ye o parayı vermem. evet km düşük, temiz ama çok pahalı be. üstelik 4x2.


  • giovanne  (18.02.20 11:48:30) 
makyajlı kasasını al bu aracın. 2017'de geliyor makyajlı kasa.


  • nuisance  (18.02.20 12:11:54) 
abi saçında makyajında değilim.

az yaksın
otomatik olsun (şart değil ama 1998 yılından beri düz vites kullanıyorum, 40 yaşımdan sonra azıcık da konfor olsun be)
içi ve bagajı geniş olsun (aile aracı olacak)
bi de vuruğu boyası olmasın (hani boya takıntısı olan aramasın dedikleri adam var ya, o benim işte).
  • kibritsuyu  (18.02.20 13:15:52) 
bu paraya sıfır 2008 var hocam. geçen sorduğun 2008 yüksek km'deydi yanlış hatırlamıyosam.

bu fiyatlara sıfır araba almak daha mantıklı geliyor bana 2.el hep belirsiz.
  • ayin yazari  (18.02.20 14:16:08) 
bu arabalar bu fiyatlara çıktı mı ya? yeni 2008 gtlin 213 bin tl git onu al kafan ağrımasın.


  • mikahakkinen  (18.02.20 16:10:42) 
[]

tiktok nedir?

evet bir uygulama. orda burda görüyorum tiktok videosu tiktok videosu diye.

e video işte. adam video çekmiş paylaşıyor. bunu feysbuk da yapıyor, instagram da yapıyor, youtube da yapıyor.

tiktok ne yapıyor? özelliği ne bunun? alayı da dünya saçması kısa videolar. yani özellikle saçma kısa video çekme uygulaması mı, akıllı bir şey çekmek isteyince izin mi vermiyor, nedir yani?

 
İnstagramdan önce facebook vardı. Esasen instagramdaki fonksiyonların hepsi facebookta vardı. Fakat öznellik ve kullanım amacı daha farklı olduğu için albüm oluşturma daha sonra görsel reklamlar için ideal hale geldi. Tiktok scorp vine o bu şu hepsinin hedeflediği bir kullanım şekli var. Cringe tayfa kullanıyor o ayrı


  • filipis  (17.02.20 01:16:45) 
Merdiven altı sosyal platform. Beğeni adına Ne kadar arıza icraat varsa orada.
5-10 saniye içinde başkası adına utanmanın tam yeri.

  • Erva  (17.02.20 05:04:58) 
ya tamam bu dediklerinizi biliyorum da niye tiktok? niye boktan işler yapmak için illa farklı bir uygulama gerekmiş? pekala instagram ile de yapılabilir görünüyor. niye instagram yapmamışlar da tiktok çıkınca "aha tam bize göre" diyip yapıyorlar? tiktok'un instagram'la yapamayıp tiktok ile yapılabilen ve bu boktan işleri yapmak isteyenler için bulunmaz fırsat olan bir özelliği olmalı sanki.


  • kibritsuyu  (17.02.20 09:37:15) 
Programın tam olarak nasıl çalıştığını bilmiyorum, ama instgram'da rastladığım ve izlediğim videolardan anladığım kadarıyla;

sanırım kısa videolar çekerken, video üstüne aynı anda daha önceden programda var olan ya da sizin eklediğiniz müzikleri koyarak video çekmesi.

Daha özet anlatmaya çalışayım, sanırım programı açıp oradan bir müzik seçiyorsunuz, sonra da video kaydına başlıyorsunuz. Galiba gündeme göre meşhur olanlar ön sıralarda olabilir, çünkü birbirine benzer onlarca videoda hep aynı müzikler var.
  • John Bloor  (17.02.20 09:48:20) 
orda burda görüyorum tam olarak tiktok olayını özetliyor aslında.tiktok her platformda çok kolay paylaşılabilen,ayrım yapmayan,1,5 milyar download 500k active user sayısına sahip bir uygulama.oldugu yere gelmesi benzerleri açısından çok kısa sürede gelmesi,2019 da most downloaded listelerinde tepede olması bu sayıyı her gün yükseltiyor.

Orjinali musically isimli bir uygulamaydı bu arkadaşın,benim tanışmam kızım sayesinde oldu çünkü evde garip hareketler yaparak video çekiyordu.bu neymiş diye o dönemde incelediğimde arka fondaki müzik eşliğinde videolar çekilebilen bir uygulama olduğunu görmüştüm.videoların bu şekilde olması özellikle asya ülkelerinde uygulamanın yayılmasına sebep oldu.kısacası halk bunu sevdi.yanılmıyorsam 2018 de de tiktok dönüşümü gerçekleşti.streaming şeklinde olması,kolayca random bir videoya geçebilmen olayın özü.bununla beraber videolar güvenli aile tipi videolar,şirket bu konuda taviz vermiyor.

2020 de gelinen nokta şu buradaki kitle inanılmaz büyük,böyle olunca evvelden burayı umursamayan,avam bulan önemli sayıda insan buraya gelmeye başladı.bu da trendin daha hızlı yükselişini sağladı.

kendi açımdan söylersem bu yılın başından itibaren tiktokla uğraşıyorum,ağırlık reklamı,pazarlamayı oraya kaydırdım,geri dönüşler diğer platformlara oranla çok daha iyi,en önemlisi nihai kullanıcılar.instagram da 50k takipçi var,neredeyse hepsi reseller,sample gödersene diye binlerce dm atan adamlar.

Toparlarsak halk bunu sevdi,öne çıkma ihtimalin diğer uygulamalara göre daha fazla,kolayca bütün mecralarda paylaşabiliyorsun,kısaca 2020 de dans eden dayılara devam.
  • duptıs  (17.02.20 11:48:15) 
biraz çevre ile alakalı facebook da dayısı ninesi amcası varken salak videolar atmak istemiyor ergenler.


  • basond  (17.02.20 16:31:08) 
[]

Basketbol dili ve edebiyatı

8 yaşındaki oğlum 2 yıldır basketbola gidiyor. Geçen yıl ara vermiştik ama şimdi yeniden başladı.

Ben de çok anlamam basketboldan. Dün canlı canlı maç izledik, sordu durdu ne oldu bu ne demek falan diye. Hakem eliyle masaya bi işaretler yapıyor, ne dedi diye soruyor. Skorbordda bir sürü sayı yazıyor, masanın önünde bi oklar var sağa sola doğru, o ne diyor, zaaaaarrrtt diye tır kornası gibi bişey çalıyor, o ne diyor cevap veremiyorum.

Fiba kural kitabı yollamayın da, şöyle basitçe el hareketleri, skorbord tercümesi, masadaki o oklar, basitçe kurallar falan öğrenip anlatabileceğim bir yer var mı? Üşenmezseniz anlatabilirsiniz de.

 
Skorboard:

tepede kalan süre. Altında skorlar. Sağda solda oyuncu sırt numaraları. Yanında nokta ya da rakamla faul sayıları. Ek olarak ortada hangi periyot olduğu ve toplam takım faulu de yer alıyor.
  • valentinov  (16.02.20 18:17:29) 
Hakem masaya yapılan faulu kimin nasıl yaptığını söylüyor. 34 dirsek ile vurdu gibi.

Masadaki oklar hücum yönünü gösteriyor.

Başka soru varsa alabilirim.
  • valentinov  (16.02.20 18:19:02) 
hakem işaretleri için şunu izleyebilirsiniz.

www.youtube.com

masadaki oklar valentinov'un dediği gibi hücum sırasını gösteriyor. ne işe yarıyor dersen de twitter.com
  • aziz dostum jack  (16.02.20 19:11:07 ~ 19:12:41) 
Alakasız gelebilir ama konsolunuz var ise NBA 2K serisinden bir oyunu (mümkünse 13-16 arası) alıp oynayın. Orada her şey var, NBA gurusu olursunuz 1 ayda.


  • Avoiding The Puddle  (16.02.20 20:30:34) 
Oyun kuralları ağır gelir. Aradığınız cevabı aşağıdaki masa görevlileri el kitabında bulacaksınız.


www.google.com
  • artci sarsinti  (16.02.20 21:13:43) 
peki şu höööyyynnk diye çalan canavar düdüğü ne demek oluyor? mola bitişinde hadi geçin oynayın anlamında çaldığını düşündüm ama bambaşka zamanlarda da çalıyor.


  • kibritsuyu  (17.02.20 00:04:29) 
24 saniyelik hücum süresi dolduğunda o ses çıkar. takım oyuna başladığı andan itibaren karşı potaya topu gönderene kadar 24 saniyesi vardır. top potaya değmezse o ses çıkar. top karşı tarafa geçer.

potanın hemen üzerinde 24'den geriye sayım olur. 0 olduğunda ses çıkar. oraya bakabilirsiniz.
  • anarsika  (17.02.20 00:54:39 ~ 00:56:23) 
ama hücum süresiyle alakasız zamanlarda da çalıyor. mola bitişinde çalıyor mesela. hatta çalarken panyanın etrafında da kırmızı veya sarı ışık yanıyor.

bir de masada sağa sola ok işaretleri dışında bir sağda bir solda masanın en kenar taraflarında açıkta duran kırmızı ampul var mesela o ne? hangi okun yandığını masada oturan görsün diye zannettim ama oklardan bağımsız şekilde yanıyor bunlar da.
  • kibritsuyu  (17.02.20 02:02:36) 
:))
- O ses höynnnkkk diye mola süresinin bitimine 10sn kalınca çalar hatırlatma amaçlı. Ve mola süresinin bitiminde çalar tekrar oyuncular sahaya çıksın diye.
Ayrıca 2dklık periyod aralarında maçın başlamasına 30sn kala çalar. Yine hatırlatma amaçlı.

- masanın solunda ve sağındaki lambalar takım faulü lambalarıdır. Bir takımın 4 faulünün dolduğunu belirtir. Lamba yandıktan sonra, lambası yanan takım faul yaparsa 2 atış verilir karşı takıma.

- ok işareti topa sahip olma hakkı olan takımın hücum yönünü gösterir. Yani belirsiz konularda ve hava atışı çalındığında ok'a bakılır, ok hangi tarafı gösteriyorsa, top o yöne hücum yapan takıma verilir. Verildikten sonra ok'un yönü değiştirilir.

Aslında basit bir kere kafaya yerleşince.
  • artci sarsinti  (17.02.20 02:24:52) 
[]

bu araç alınır mı?

www.sahibinden.com

kilometresi biraz fazla ama hatasız araç.

ne dersiniz düşünülebilir mi sizce?

 
Fiyatına yorum yapamam ama yaşına göre kilometresi o kadar da fazla değil bence.


  • himmet dayi  (11.02.20 13:25:45) 
Yetkili bayinin satması avantaj, hatasız olması iyi, km yaşına göre bi tık fazla, 80-90 bin olmalı 4 yaş için ama önemli değil.

Fiyat emsallerine göre normalse alınır.
  • John Bloor  (11.02.20 13:40:47) 
goral in arabalari iyi oluyor. ama piyasanin biraz uzerinde satiyorlar


  • foster  (11.02.20 14:09:58) 
Dizel araç için kilometre bu civarda normal sayılılabilir. Göral gibi yerler genelde kiralık şekilde kullanılmış araç satarlar. Kamuda veya şirketlerde kullanılmış ve 3-4 yıllık kullanım ömrünü bitirmiş araçları görürsünüz. Avantajı ekspertizi doğrudur, bölgesel al-satçı veya galericiler gibi çakallık çıkma olasılığı düşüktür. Dezavantajı kiralık araçların nasıl kullanıldığını kestirmek zor olur.


  • Abdurrahman  (11.02.20 14:14:54 ~ 14:18:33) 
4 yaşında, 128.000 kilometrede dizel bir araç beni üzer mi, canımızı sıkar mı peki?


  • kibritsuyu  (11.02.20 14:14:54) 
Fransız dizel motorları gayet sorunsuz ve yakıt tüketimleri de gayet iyi bence. Ben Peugeot alırken son düşüneceğim şey motoru olurdu sanırım. Daha düşük kilometrede aynı temizlikte aracı en fazla 5-6 bin fazlaya bulabiliyorsanız düşük kilometre mantıklı, aksi halde ben bunu alırdım.


  • Abdurrahman  (11.02.20 14:20:49 ~ 14:21:39) 
Motoru sıkıntı olmaz, bir ihtimal otomatik şanzıman sıkıntı çıkarabilir. Araçta kullanılan şanzıman hakkında bilgi toplamak lazım.


  • John Bloor  (11.02.20 14:27:59) 
off bunun haşatı çıkmıştır. 3 yıllık dizel araç bu kilometredeyse kesin kiralıktır. hadi araç sorunsuz olsun..yüzlerce, binlerce kişinin bindiği kimbilir içinde ne maceralar yaptığı arabaya binebilecek misin, aileni sevdiklerini gönül rahatlığıyla bindirebilecek misin?


  • yedek  (11.02.20 15:28:40) 
alınmaz.


  • sizofren06  (11.02.20 15:35:58) 
Bu tip bu kasa araçtan kiralık olmaz kolay kolay, ne çalışana verilecek bir tipi var ne de yöneticiye.

Kiralık olsa kesin bir kaç parça boya olurdu, değişen olmasa bile. Malum kiralık araçların nasıl kullanıldığı belli.

Boya bile yoksa bu araç sahibi tarafından kullanılmıştır, biraz fazla şehir dışı yapmış ya da iş icabı sık sık farklı şehirlere giden bir kullanıcı profili var.

Şanzıman hakkında yorum ve fikir alın forumlardan.
  • John Bloor  (11.02.20 16:46:11) 
Ben almazdım.
Hem konya’dan araba almam
Hem de 130 bin km yapmış aracın nokta hatasız olması bana imkansız geliyor.
Kilometreye bakılırsa şirket aracıymış. Yılda 25 bin kilometre iddialı bir rakam.
Kesinlikle eski sahibini sorgula. (Şahıs mı şirket mi kiralık mı)
Konya’da başka bir pejo bayii varsa mutlaka oraya da ekspertize sok. Vereceğin para 400-500 TL.
Kimse yoğurdum ekşi demez.
  • otopsicocugu  (11.02.20 16:46:38) 
araç konya'da değil yahu ankara'nın göbeğinde.

konya nereden çıktı?
  • kibritsuyu  (11.02.20 17:39:42) 
130 135bin tlye daha az kmli 2008 bulursunuz. Peugeot 2008 kullananlar gurubu var facebook'ta oraya göz atin ilanlar oluyor. Ben 130bin paramı 125bin kmdeki araca vermezdim. Ki ben de 2008 kullanıyorum sıfır almıştım 2015te. 5 bin filan daha çıksanız 130 135e pazarlikla 50binde 40binde araclar var degmez. Kullandığım icin biliyorum alt takim masraf çıkarabilir. Degismesi gereken parcalar olabilir.


  • karacigerim vur kadehlere  (11.02.20 18:13:43) 
yarı otomatikten uzak dur. bir ki sene ileri versiyonunda tam otomatik aisin olabilir.

peugeot'un bu dönem araçlarında adblue ve eolys katkıları var emisyon düşürmek için. arkadan vurmazlarsa eolys sıvısı ömürlüktür (yine de seviyesini kontrol ettirmekte fayda var). adblue'yu ise kendin doldurmalısın uyarı çıkmadan. dibine kadar kullanırsan enjektör, boru ve adblue pompası masrafı (pompa genelde tankla gelir) sana girer. sürekli yağlanan triger kayışı var diye biliyorum bu arabada. motor yağ seviyesini kontrol ettir. triger kayışı değişim periyodu 180 bin km civarı olması lazım.

peugeot dizel motorları çok kurumlanmaz (eolys sayesinde özellikle) ama bence şehir içinde sık dur kalklı kullanacaksan dizel gereksiz.

illa 2008 istiyorsan 1.2 turbo benzin almanı tavsiye ederim. peugeot teknik bültenleri 0w30 yeni nesil yağ kullanıyor. bunun da kullanıldığına emin ol.

not: konya'da özkaymak da peugeot bayiliği yapıyor artık.
  • rain when i die  (11.02.20 18:58:37 ~ 19:00:41) 
125bin cok bir km degil hocam. Hele de dizel icin. Dizel motorlar daha uzun omurludur, 125bin dizel icin cok bir km degil. Ben bu km yi sikinti yapmazdim fiyati da ona goreyse.
Yani araba kafaniza yattiysa bu km ye gore de fiyato normalse alin derim temiz ise.
Milletin abartmasina bakmayin Offf bunun hasayi cikmis hosag olmustur bu mahvolmustur falan. Araba bakarken hep boyle korkuturlar adami.
Arabayi alacaksaniz ekspertiz disinda servise de goturup baktirin motoruna, sorun cikmazsa alin.
Hor kullanizlmazsa dizel motorun omru 500-600bin rahat var. Benzinli motor daha kisa omurludur.

He ben sahsen yari otomatik arabaya yanasmam ama motor konusunda ben cekinmezdim, servise gosterirdim ama.
  • stavro  (11.02.20 20:19:45) 
Biraz bakındım aynı paket, aynı model araçları filitreleyip. Ortalama 130 bin liraya 50-80 bin km lerde var araçlar.

Fiyat avantajı olmayacaksa bu km almaya gerek yok bence, 128 bin km motor ömrü açısından hiç önemli değil ama bunu ileride satacaksınız da, fiyat avantajı yoksa yüksek km almaya gerek yok.

Bir kaç cevapta otomatik - yarı otomatik konusunda yazılanları okuyunca yanlış bilgiler olduğu kanısına vardım.

Yeni nesil arabalarda tam otomatik (tork konvertörlü) şanzıma yok denecek kadar artık, her markada robotlaştırılmış şanzıman var.

Çünkü tork konvertörlü şanzıman aşırı yakıt tüketimi yaptırıyor, bunun aksine robotlaştırılmış şanzıman insandan bile daha iyi yakıt tüketimleri yakalayabiliyor.

Çok ekstrem modellerde, 5-6 bin cc motorlu, 2-3 tonluk premium lüks arabalarda kullanılıyor olabilir.

Tuhaf bir şekilde hyundai getz, kia ceed, bazı astra modellerinde de vardı yakın zamana kadar. Sanırım zamanında üretilip stokta bulunan şanzımanların değerlendirilmesi için varlar.
  • John Bloor  (12.02.20 11:39:59) 
[]

oğlanın ingilizce ödevi (ingilizce bilmeyenler de bakabilir)

mesleklerin açıklaması yazıyor, karşılarına ne olduğu yazılacak.

sorulardan bir tanesi: "I work with animals and plants". türkçesi "hayvanlarla ve bitkilerle çalışıyorum".

lan ben türkçesini de bulamıyorum. hayvanlarla ve bitkilerle kim çalışır? türkçesini bulsam ingilizcesi kolay.

botanikçi, zoolojist falan değildir di mi? basit bir şey olmalı ama 8 yaşındaki bebeye sorulacak hayvan ve bitkiyle çalışan kim var?

 
biyolog


  • helenart  (11.02.20 10:10:05) 
Çiftçi olmasın?


  • canbonomobenseno  (11.02.20 10:11:06) 
Soru cidden baya üzücü :/

Çiftçi: farmer
  • mg3929  (11.02.20 10:16:41) 
bence de farmer denmesini istemişler. Ama emekli bile denir :)


  • lcha  (11.02.20 10:25:57) 
farmer en mantıklısı hocam :)


  • bbb_1  (11.02.20 13:22:09) 
[]

excel - kırmızı yazılı hücre eksi olsun

evet biraz gogıl kurcalasam bulurum belki ama buraya sormak kolayıma geldi.

banka ekstresi var excel formatında. hesaba girişler siyah renk, çıkışlar kırmızı renk yazılmış aynı sütuna. sayının başında eksi yok. dolayısıyla muhasebe programına gektirdiğim zaman hepsini artı, yani hepsini giriş sanıyor. benim ekstreyi programa çekmeden önce o sütundaki bütün kırmızı yazılı hücrelerin başına eksi koymam lazım.

nasıl yabılır?

 
bir hücreye -1 yazın. ve bu hücreyi kopyalayın. değişecek tüm hücretleri seçin. Seçili hücrelere sağ tıklayıp özel yapıştır-çarpma işlemini seçin.

www.excelcampus.com
  • faithless  (09.02.20 13:02:09) 
Aynı şeye benim de bi ara ihtiyacım oldu ve nası yaparım diye baya düşünmüştüm. Temel matematik, -1 le çarpın :)


  • IncredibleMau  (09.02.20 13:12:18) 
support.office.comı-tipi-rengine-hücre-rengine-veya-simge-kümelerine-göre-filtre-uygulama-4af3e865-3e34-4d81-9814-1893ffaada3c


  • her giriste sifresini unutan adam  (09.02.20 13:34:12) 
bin tane satır var, tek tek kırmızıları seçip -1 ile çarpmam mümkün değil.

renge göre filtre uyguladığımda ekranda sadece kırmızılar kalıyor ama seçip -1 ile çarp dediğim zaman aradaki gözükmeyen siyahları da çarpıyor. filtreyi kaldırınca o da ne, hepsi eksi olmuş.

dedikleriniz olmadı.
  • kibritsuyu  (09.02.20 15:23:30) 
başka şekilde sorayım. E sütunundaki rakam eksi olması gereken satırların G sütununda "B" harfi var.

"G sütununda B harfi yazan satırların E sütunlarını -1 ile çarp" demenin formülü neydi? renkle çözemediysek bu da işimi görür.
  • kibritsuyu  (09.02.20 15:25:36 ~ 15:26:12) 
önce renge göre sırala sonra senge göre filtrele ve -1 ile çarp.


  • kuzey li  (09.02.20 15:26:09) 
e sırası bozuluyor o zaman. tekrar A sütunundaki tarihe göre sırala diyince de eski haline gelmiyor, tarih sırasına sokuyor ama aynı tarih olanlar ilk haline gelmiyor. kendi aralarında karışıyor.


  • kibritsuyu  (09.02.20 15:28:02 ~ 15:28:58) 
bakın şu da olur. kırmızıya göre filtreledim ya, ekranda sadece kırmızılar kaldı. yanına yeni sütun açıp kırmızıları kes, yan sütuna yapıştır dersem de olur, hatta daha güzel olur. ama onu da yapınca aradaki gözükmeyen siyahları da kesip yapıştırıyor.


  • kibritsuyu  (09.02.20 15:31:12) 
hoca selam, renge göre kırmızıları filtrele sonra alayını seç ve "select visible cells" e çıplat, -1 ile çarp. izi. görünen hücreleri seç kullanmıyorsun belliki, onu da ayarlardan kısayol alarak getirebilirsin. 4 tena mavi karecik gibi bi simgesi var. kolay gelsin (kısayolu da alt + ; onu da kullanabilin.)


  • atadam  (09.02.20 15:41:29 ~ 15:43:15) 
son cevap gelene kadar farklı şekilde hallettim.

yanına yeni sütun açtım. =EĞER(G5="B";E5*-1;"") dedim. yani G5 hücresinde B harfi varsa E5 hücresini -1 ile çarp dedim. B yazanları -1 ile çarpıp yeni sütuna yazdı. sonra yeni sütunu kopyalayıp aynı yere "sadece değerler" diyerek özel yapıştırdım. sonra kırmızıya göre filtreleyip ilk sütundaki kırmızıları sildim. eksi olması gerekenler farklı sütuna geçmiş oldu. en azından kendi programıma girişler E sütunu, çıkışlar F sütunu diyerek tanımlama şansım oldu.
  • kibritsuyu  (09.02.20 15:47:14) 
=EĞER(G5="B";E5*-1;E5*1)

İlla aynı sütunda görünmesi gerekiyorsa üstteki de işe yarardı.
  • IncredibleMau  (09.02.20 18:30:46) 
Excel’de makro yazmadan renge göre eğer formülü yazamazsınız. İsterseniz 3-5 satır Macro yazabiliriz sizin için.


  • birdenbire  (09.02.20 21:12:35) 
aynı sütunda olması şart değil, siyah renkli giriş tutarlarından ayrılması yeterdi. benim şansım renginin kırmızı olması yanında, kırmızı satırın ayrı bir sütununda "B" yazıyor olması oldu. dediğim gibi yeni sütun açıp "B" yazan sütunları eksiyle çarparak o sütuna alıp, eski sütundan da silerek hallettim. girişler bir sütunda, çıkışlar diğer sütunda olmuş oldu.

işim sadece renge kalsa ya filtre yoluyla, yeni öğrendiğim "sadece görünenleri seç" özelliği kullanarak hallederdim, o da olmadı makro için rica ederdim, gerek kalmadı.

teşekkürler.

yardımcı olanlara teşekkürler.
  • kibritsuyu  (10.02.20 02:10:53) 
[]

Aylık kontakt lens

Aylık lenslerde kullanım süresi;

Lensi açtığımız günden itibaren 1 ay mı,

Lensi 30 gün boyunca kullanmak mı?

 
Açılan günden itibaren 1 ay. Ama bazılarında 15 gün yazar aylık kullanım süresi, onlarda hiç gozden çıkarmamak koşuluyla 15 gün oluyor.


  • superfluid  (07.02.20 19:01:42) 
Hijyen konusunda 30 gün, yıpranma ise 30 gün sürekli kullanım. Ha kimi lensi 2-3 ay bile kullanabiliyorsun ama göz kuruluğunu kronik hale getirebiliyor.


  • filipis  (07.02.20 19:11:40) 
Ben 1 ay gözümden çıkarmadığımı bilirim ama tavsiye etmem. o 1 ay kullanmak değil, ömrü. Yine de insanlar lens ile uyuyabilsin diye aylık lens üretiliyor. Günlük lens ile uyursan kuruma ihtimali var. Aylık lens kurumaz ama sen yine de yapma böyle şeyler.

Lens göz merceğinin kalınlığını azaltır. Bu da ileride olası bir ameliyat olmak ihtimalinde olamamanı sağlar.
  • quricco  (07.02.20 19:53:29) 
[]

vücut kılları için makine önerisi ***midesi hassas olanlar dikkat***

vücut kıllarım kalın ve sert. gorilden halliceyim. askerliğim, her banyoda "çavuş kazağı çıkarmayı unutmuşun ehe ehe" esprileriyle geçti. göğüs, sırt, omuzlar bildiğin maymun gibi kıllı. bacaklar falan normal, orada sıkıntı yok.

haliyle ben bunları alıyorum. sırt, omuz falan sıfır, göğüs de 3-4 numara olacak şekilde.

efsane moser 1400 kullanıyordum. lakin son tıraşta o dana gibi makineyi ağzının üstüne düşürdüm ve kırıldı. tamir ettim ama verimli çalışmıyor. bi de elektrikli, 220 volt ile çalışıyor, banyoda yalın ayak ıslak zemine basıp kırkınırken korkuyor insan çarpılacam diye. eşek ölüsü gibi de ağır.

şimdi ben bunun yerine ne alayım, ne önerirsiniz? sert ve kalın vücut kıllarını yağ gibi alsın. elektrikli olmasın, şarjı verimli olsun.

 
ben şunu kullanıyorum:
www.johnlewis.com

  • ozdek  (31.01.20 13:15:29) 
Lazer yaptırıp kurtulsanıza


  • gadlemler  (31.01.20 13:28:20) 
Ben berberimden aldım 80 liraya makine, onunla oluyorum.
Traş olduğun berbere sor kullandıgı modelden elinde muhakkak vardır yada getirttirir.

  • birbilsem  (31.01.20 14:45:03) 
philiphs bodygroom almıştım ben çok kullanışlı göğüs, omuz,koltukaltı,ense kullandım
Sıfır kıl varmış gibi kötü de durmuyor.Farklı türleri var ıslak kullanılabilen vs.Ama benim kullandığım pahalı olmayanı

  • bbb_1  (31.01.20 15:05:02) 
arkadaşlar, bütçe yok ki lazer yaptırmıyorum. niye lazer önerip duruyorsunuz, yaptırabilsem yaptırır kurtulurum zaten.

iğne miğne. kıllı gezmeye göre tercih ettiğim için tıraş ediyorum ne yapayım? denize havuza öyle goril gibi gidemiyorum çünkü.

makinem kırıldı, yenisini arıyorum.
  • kibritsuyu  (31.01.20 16:09:41) 
abiler ablalar romalılar galiçyalılar. derdimi anlatamıyor muyum?

makine istiyorum yahu. sadece makine istiyorum ben.

param yok lazer yaptıramıyorum. çok istesem de ona verecek param olmadığı için yaptıramıyorum.

millet kazak esprisi yaptığı için kesmiyorum lan rahatsız oluyorum abi. siz kıllarınızla mutlu olabilirsiniz, kıllarınızı seviyor olabilirsiniz ama ben sevmiyorum abi, nefret ediyorum. kaşıntı yapıyor, koku yapıyor, sırtüstü yatarken kıvrılıp dötüme kaçıyor, sırtımı acıtıyor, plajda üstüm çıplak şezlonga yatıp kafamı hafif doğrultup kitap okurken kıllar ağzıma giriyor.

41 yaşında adamım. 15 yıl önce yaptığım askerlikten kalan espriler içime oturduğu için değil, kıllarımın ne kadar çok olduğunu anlayın da burun kılı alma makinesi falan önermeyin, bayaa bildiğin koyun kırkma makinesi önerin diye yazdım onları da.

velhasıl makine istiyorum abi.

peşin peşin söyleyeyim. ağda da yaptırdım. sir ağda. dört buçuk saat sürdü ve acıdan bayılma derecesine geldim. yine de sonrası çok güzeldi be abi. pişman değilim. o derece sevmiyorum kıllarımı. o yüzden şöyle 200 300 liralık bir makineyle mutlu mesut yaşamak istiyorum.

arz ederim.
  • kibritsuyu  (31.01.20 17:52:35 ~ 19:25:24) 
Kıllarını betimlemene bakılırsa philipsin multigroom makineleri işe yaramaz. Ben sakal için kullanıyorum. 5 dakika sonra güçten düşmeye başlıyor ve kesme gücü moserle kıyaslanamaz bile. Dediğin gibi sana bir kırpma makinesi lazım. Moserlerin en büyük dayanıksızlığı düşmesi zaten, onun dışında 20 sene kullan hık demez.

Samimi diyorum, pille çalışan hiç bir makine kısa-orta vadede ortalama bir moser kadar verimli olmuyor. Hele ki 200-300 liralık makineler hiç bir işe yaramaz bence.

Nereden mi biliyorum, dedemin traş makinesi fetişi var. Alıyor kullanmıyor bana veriyor. Hiç biri benim sakal ve saç traşıma dayanamadı. Elimden ucuz/pahalı bir sürü makine geçti, moser bambaşka.
  • denizgonen  (31.01.20 18:05:52) 
kalın ve gür kıllara lazer yaptırmak da bir çeşit işkence oluyor sanırım, bir arkadaş acıyor deyip bırakmıştı.


  • prizmatik  (31.01.20 18:44:22) 
2015 yılında 60$' a amazondan almıştım. tabi o zamanlar kargo ücretleri abartı değildi. vergi olaylarını biliyorsun zaten.
www.amazon.com
kazaklı değilim memnunum baya. değişik uzunlukta kesmek için aparatı var. şarjlı.
yurt dışına giden birisi denk gelirse getirtmeni öneririm.

edit: suyun altında da kullanılabiliyor. su ile durulayarak temizlenebiliyor. yanlız tatildeyken bir pansiyonda deniz suyu karışmış musluk suyuna. az kalsın elime alıyordum aleti.
  • morcivert  (31.01.20 23:41:10 ~ 23:45:38) 
Reis eminönüne git tahtakalede berber malzemeleri satan zibilyın tane işyeri var. İstemediğin kadar çeşit var. Kaç yıllık yazarsın. BuIradan tavsiye mi istiyorsun


  • deepfear  (01.02.20 01:36:54) 
[]

netflix soruları

arkadaşlar 4 kişilik netflix abonesi oldum, tv box da aldım, güzel güzel izliyorum. henüz 30 günlük deneeme süresindeyim. ama sorularım var.

1. 4 kişilik olması gerekiyor ama bir benim profilim ana profil, 4 tane de kullanıcı tanımlattı, 5 kişi olduk. o dört kullanıcıdan ilkine de kendi adımı yazdım, aynısı olmaz dedi. E bu 5 kişilik oldu şimdi? niye öyle oldu? kaçırdığım nokta nedir?

2. e abi girişte "kim izliyor" diye sorduğunda ben bunlardan hepsini seçebiliyorum. bi şifre mifre, her kullanıcıya özel profil, gizlilik falan yok. yani ben diğer kullanıcıya tıkladığımda ne izlemiş, neyi yarım bırakmış falan görüyorum. aynı şekilde onlar da benimkini görüyorlar. lan istemiyorum, herkes kendi profilini görsün. rocco siffredi'nin belgeselini izleyecem ama bunu diğer profillere atadığım karımın kardeşi ve eşi (kayınço ve eşi) görmesin, lan sapık gibi olacaz. yok mu profilime girerken şifre sormasının bir yolu? hem belki onlar da izleyecek, ben yanlışlıkla tıklasam "ehehe gayınçoya bak rocco'yu izlemiş eheha" diycem, ayıp yahu. ben mi bulamadım bunun yolunu?

 
2. soruyu ben de vakti zamanında sormuştum. o öyle demişlerdi. Yani 2. soruda yapacak birşey yok. ''öyle'' :)


1. soru ve 2. soru için aynı cevap: Kullanıcı eklemenin bi' numarası yok, o aynı anda açık olan ekran tanımlaması sanırım. Yani aynı anda 4 farklı ekran kullanabilirsiniz gibi bir anlamı var SANIRIM.
  • mete kudur  (24.01.20 19:28:38 ~ 19:30:47) 
1. 4 kişilik derken aynı anda maksimum 4 ekranda açabilirsiniz. en fazla 5 profil ekleyebilirsiniz. "2 kişilik" netflix paketinde de 5 tane profil açabilirsiniz.

2. yok.
  • fezagezgini  (24.01.20 19:32:43) 
Oturup kim ne izliyor bakıp taşak geçecek adamla ortak profil açma zaten


  • hosein  (24.01.20 21:36:05) 
höfff illa çocuğa anlatır gibi anlattıracaksınız. ne kadar çok seviyorsunuz soruyla alakasız yorum yapmayı. üç paragraf yazı yazıyorum, adam onca yazının içinde sadece taşak kısmını görüyor yahu. eşşeğiz tabi burda, dert anlatmaya çalışıyoruz.

o kısmını biraz espri olsun diye yazdım, yazımı neşeli hale getirmek için yazdım, okuyan biraz tebessüm etsin diye yazdım oldu mu? bunu da illa söylettirecek kadar anlamadıysanız siz cevap vermeyin.

peki o zaman şöyle sorayım, aklı sadece "taşak geçenle profil paylaşma o zaman" diyen de buna cevap versin.

dört profilden birine 8 yaşındaki oğlumu koydum. "kids" diye ayarladım, seçince çizgi filmler falan çıkıyor. kendi profillerimize de 18+ için pin koydum, 18+ içeriği açmak isteyince pin soruyor.

ama 8 yaşındaki oğlumun bilerek veya yanlışlıkla benim profilime tıkladığında son izlenenler içinde yer alan ve çıplak bir şekilde öpüşen ve seviştikleri alenen belli olan film afişini görmesini nasıl engelleyeceğim? görsün istemiyorum, baba olarak bu benim hakkım. ama izlemek istiyorum. üye olarak bu da hakkım. tıklayınca pin soruyor ve direkt açılmıyor evet, ama tıklamayınca da gözüküyor amk. "o" (it) filmindeki korkunçlu palyaço suratını görmemesini nasıl sağlayayım, palyaçodan korkuyor zaten. buna da "çocuğu olan netflix izlemesin" veya "çocuğu olan korku filmi açmasın" mı diyeceksiniz?

hem illa taşak geçmesine mi gerek var, ben ne izlediğimi gizlemek istiyor olamaz mıyım ulan, bu nasıl bir düşüncedir?

"bunun anlamı aynı anda 4 ayrı ekranda izlemek" olsa bile, ben yan yana dört tane televizyon dizim hepsinde aynı anda dört farkklı içerik mi açacağım yani, illa ki öteki üçünü bir başkası izleyecek. arkadaşım olur, ailem olur. izlediğim şeyleri niye mecbur oluyorum paylaşmaya?

netflix bunu düşünememiş veya özellikle koymamış da olabilir. ama bunun cevabı "o zaman başkasıyla paylaşma" olamaz, olmamalı. 4 kişinin aynı anda izleyebileceği bir sistemi başkalarıyla paylaşıyorsam , izlediklerimi gizlemek benim hakkım olmalı.
  • kibritsuyu  (25.01.20 11:24:09) 
çocuk olayı bambaşka, siz "kaynımgil görüp taşak geçerse" demişsiniz. ben de eğer kaynıngil taşak geçecekse açma demişim gayet net değil mi?

gelelim çocuk olayına, internet ek koruması ve netflix çocuk kilidi var diye biliyorum. bunları devreye sokarsanız iyi olur.

ayrıca 8 yaşındaki çocuk eğer yanında büyük biri yokken sizin profilinize giriyorsa bu bambaşka bir sorun demektir. çocuğunuzu korumak sizin göreviniz, netflix ve diğer internet içerik sağlayıcılar sadece uyarı koyar +18 vs. gibi gibi.
  • hosein  (25.02.20 16:35:54) 
hacı sonuçta sorum açık. aynı anda birkaç kişinin izleyebileceği bir platform var. belli ki aynı anda birden fazla kişi izleyecek bunu. yani kendi kendime dört ayrı ekranı yan yana dizip aynı anda farklı içerikler izlemem saçma olur di mi? yani bu aynı anda dört ekran kullanabilme özelliğini, farklı farklı kişiler aynı anda izleyebilsin diye yapmışlar di mi? bunda mutabık mıyız?

hal böyleyken ister danaya girer gibi farklı kişiler olsun, ister aile üyeleri olsun aynı anda kullanma imkanı olan bir platformda birbirlerinin profillerine herhangi bir nedenle ellerini kollarını sallaya sallaya girmeleri normal mi ya? kaynımgil olsun, çocuk olsun, eşim olsun, yahu paylaşmak zorunda mıyım ne izlediğimi? illa kaynım gülecek, illa çocuk görecek diye niye sürekli yazdığım şey üzerinden cevap verip anlamamakta ısrar ediyorsunuz.

yahu istediğim çok basit bir şey. gizlilik. netflix'in "aynı hesapta dört ekran paylaşabildiğine göre bunların birbirinin izlediğini görmesinde bir sakınca yok" demesi gizliliği ihlal eden bir şey değil mi lan? bu bir tek bana mı anormal geliyor niye anlatamadım ben bunu? en azından benim gizleyebilmek gibi bir tercihim olmak zorunda değil mi ya?

benim bütün kart, banka, mail, telefon, sosyal medya vs. şifrelerimi karım bilir mesela. kartımı alıp isterse para çekebilir. ama ben çekmesini istemiyorsam hop şifreyi değiştirmem yeter. bankaya gidip "bu benim kocamdır verin şifreyi" dediği zaman netflix gibi "bunlar evlidir, şifreyi vermekte sakınca yok" demezler, şifreyi alamaz. hiçbir internet sitesi ben gizlemek istediğim sürece sırf tanıdığım diye benim özelimi paylaşmaz. "haa karısıymış o zamak ok, maillerine bakabilir" diyip şifremi vermez. ben "verin o benim karım" desem bile vermez.

netflix'ten de beklentim sadece bu kadarcık gizlilik. espri olsun diye kaynımgil diyorum, "ehehe taşak geçecek adama verme". çocuk diyorum "senin sorumluluğun". gizli olsun lan işte illa spesifik spesifik kimden gizlemek istediğimi yazmama ne gerek var. gizli olsun kimse görmesin anasını satayım bunu istemem niye anormal? her profile şifre konacak lan altı üstü. avukatı mısınız anlamadım ki neyini bu kadar savundunuz.

çocuk kilidi denen şey de sadece 18+ olan içeriğin açılmasını engelliyor, o da açık zaten. çocuğumun sorumluluğu bana ait, zaten de kendi çocuk profili varken benim profilime girmeyecek kadar da akıllı. ama çocuğumun girmiyor olması, "girilebiliyor" olduğu gerçeğini değiştirmiyor. girilemesin. niye serbestçe istediğin profile girilebilsin ki yahu?

ben sadece yine örnek olsun diye yazdım çocuk diye. ama yine sadece demek istediğime odaklanmak yerine örneğe cevap vermişsiniz.

sizin için başka örnekler bulamayacağım. zira her şeye bir lafınız var. istediğim bu çok basit ve aslında tek cümlede anlatılacak şeyi yukarıdaki üç ayrı mesajımda (soru + 2 cevap) paragraflarca yazdım. umarım bu sefer anlatabilmişimdir.
  • kibritsuyu  (25.02.20 18:23:33 ~ 22:39:52) 
[]

lastik deseni ne kadar önemli?

soru başlıkta. bir otomobil lastiğinin üzerindeki desenin bir önemi var mı? sürüşte, tutuşta, çekişte bir etkisi oluyor mu?

cevabınızı duyar gibiyim, "elbette bir etkisi oluyor". peki o zaman asimetrik desenli lastiklerin olayı nedir? örneğin petlas kış lastiklerinin desenleri simetrik değil. bakınız ekteki resim 1.

i.imgyukle.com

petlas'ın sitesine giriyoruz, şöyle bir açıklama var: www.petlas.com.tr

özetle adamlar diyor ki; "lastiğin bu tarafı içe, bu tarafı dışa gelerek takılır, içteki desen şu işe yarar, dıştaki desen bu işe yarar, normali budur, ters gibi gözükse de değildir".

lan nasıl değildir? iç taraftaki kavisli desenler solda aşağı bakıyor, sağda yukarı bakıyor. kavisli desen içe geliyor ama ters ulan?? hani desen de önemliydi?

he illa asimetrik olacak diye ısrar edip o deseni kullanacaksan, popon yiyorsa sol taraf için ayrı, sağ taraf için ayrı, kendi içinde asimetrik, ama arabaya takınca simetrik desen olacak şekilde lastik üret. sol lastik ayrı olsun, sağ lastik ayrı olsun. bakınız üstün paint yeteneklerimle ürettiğim yeni model lastikler için ekteki resim 2.

i.imgyukle.com

başlıktaki soruyu tekrar soruyorum. lastik deseni önemsiz mi? önemli ise kavisli deseni içeri getirince şeklin ters olmasına ne yapacuk?

 
tamamen fikir yürütüyorum,

bnce petlas yalnızca tek bir lastiğin fotoğrafını çekmiş. sonra bu fotoğrafı photoshop'da döndürerek ikinci fotoğrafı elde etmiş. tembellik yapmışlar ve fotorğafı asimetrik döndürtüklerinin farkında değiller.

desen fark etmesi lazım haklısın yani.
  • emfuzi  (21.01.20 17:31:27 ~ 17:32:29) 
petlas sitesinde gerzeklik yapmış olabilir, fakat didrectional diye geçen lastiklerde lastiği çevirince aynı görünmez, simetrik desenlidir o.
asimetrik olanlarda yuvarlanacağı taraf yazar, ve desenleri farklıdır.
bu tür lastiklerin taban deseni, çoğu zaman en ideal su boşaltma, frenleme ve tutunmayı amaçlayacak şekilde tasarlanır prntscr.com gibi.
diğer türlü takarsanız ne düzgün su boşaltır, ne frende iyi tutunur ne de virajda.
  • gkhncnzdgn  (21.01.20 19:36:51) 
desen illaki önemli. hankook aldım yağmurda en iyi tutuş diyor değişik bir vadi var lastikte. bence foto çekimiyle alakalı takerken usta onu aynı yönle takar gibi geldi bana.


  • mikahakkinen  (21.01.20 20:47:52) 
sevgili arkadaşlar, canlar, gençler.

petlas fotoğrafı koyarken kolaya kaçıp fotoşopla ters çevirip koymuş olabilir de sorun petlas'ın sitesindeki fotoğraf değil, sorun lastiğin asimetrik desenli olması nedeniyle arabaya takınca da bu sitedeki fotoğraf gibi olması.

petlas'ın bir tane lastiği var. tek çeşit, tek desen. sağ taraf için ayrı, sol taraf için ayrı lastik üretmiyor. hiçbir firmanın da böyle bir şey ürettiğini sanmıyorum. bir tane lastik var o da şu:

i.imgyukle.com

bu gördüğünüz lastiği alıp, karşı tarafa takarsanız,

i.imgyukle.com

böyle olur. ne oldu? desen de ters döndü.

hiçbir usta, desenini mirror image olacak şekilde çeviremez, çevrilemez. ustalık iş değil bu. ters desenli lastik üretmek lazım. yapmayın arkadaşlar, lastiği alıp "dış taraf" denen tarafı dış tarafta kalacak şekilde 180 derece çevireceksiniz.

i.imgyukle.com

şu lastiği alıp "dış taraf" denen tarafı dışa gelecek şekilde karşı tarafa takarsanız

i.imgyukle.com

böyle olur yahu. desen de ters dönüyor. usta bunun desenini nasıl çevirsin?

lastikler de arabanın üstünde

i.imgyukle.com

böyle gözükür. bakınız, kavisli desenler ters.biri aşağı bakıyor, biri yukarı bakıyor.

prntscr.com örneği verilmiş ama bu lastik asimetrik değil ki abicim, tam ortadan dikine böldüğün zaman sağı da solu da aynı. yuvarlanma yönüne göre taktığın zaman gayet simetrik oluyor.

ben de zaten bu soruyu sitedeki fotoğrafı görüp değil, sokaktaki arabayı görüp sordum. sormadan önce gogıllayınca da petlas'ın sitesi çıktı. isterseniz yarın sokakta bir arabanın üstünden de çekip koyayım.
  • kibritsuyu  (22.01.20 00:38:02 ~ 14:57:00) 
o halde fikir yürütüyorum, bu desenlerin amacı suyu tekerlerin altından arabanın dışına doğru atarak yanal kaymaları ekarte etmektir. yani lastikler dışarı doğru kayma eğiliminde olmasın diye desenler bu şekilde olmuş olabilir mi?


  • emfuzi  (22.01.20 09:32:02) 
Bugüne kadar hiç dikkatimi çekmemişti, lastik değiştirirken dış tarafın dışa takılması çok dikkat ederim, hatta ters takan sığırları uyarıp düzelttirdiğim de olmuştur.

Fakat taban deseninin bu şekilde terse döneceğini düşünmedim de fark etmedim de.

İngilizce googlelayınca da bir çok markada bu şekilde gördüm desenleri.

Yani soldaki lastiklerin desenleri havaya bakarken sağdakilerin desenleri yere bakar bu durumda, gerçekten ilginç.

Örnek;

www.ctyres.co.uk

İçeride bizim merak ettiğimiz konuya değinen cümlelerin alıntıları;

"Asimetrik lastikler yönsüzdürler, aracın her iki tarafına, sol veya sağ tarafa yerleştirilebilirler"

"Bazı lastikler hem asimetrik hem de yönlü olabilir, bu nedenle lastiğin doğru şekilde takıldığından emin olmanız gerekir"
  • John Bloor  (22.01.20 11:01:41) 
[]

retweet'in gündemdeki hashtag'e faydası

nasıl soracağımı bilemedim.

şimdi ülke gündeminde #hebele diye bir tag var. içinde #hebele geçen tweet atıldıkça bu tweet sayısına göre tag listede yükseliyor.

içinde #hebele geçen tweet'leri retweet ettiğimiz zaman da bu hashtag'in tweet'lenme sayısı artıyor mu?

yoksa illa sıfırdan #hebele içeren tweet mi atmamız lazım?

 
benim bildiğim kadarıyla artmıyor olması lazım. ayrı tivit lazım diye biliyorum.


  • viyana kangurusu  (15.01.20 16:53:49) 
[]

tack it saçtan nasıl çıkar?

benim salak oğlum saçına tack it yapıştırmış, çıkmıyomuş.

images.ofix.com

saçtan nasıl çıkar bu? gerçi zaten kısa saçlı ama yine de üçe vurdurmaktan başka yolu var mı?

 
Ay cok guldum. Biz sakiz yapistirirdik eskiden demek ki zamane cocuklari bunlari kullaniyor.
Baya saglam bir malzeme oldugundan kesmekten baska careniz yok. Normalde duvar yuzeyinden cekilir, uzar ve kopar. Gecmis olsun simdiden.

  • nax  (13.01.20 17:17:52) 
gogula sordum bebe yagi ile cikiyor diyor

www.goingonanadventure.co.uk
  • JohnOakley  (13.01.20 17:21:18) 
Aynını benim kız becermiş geçen hafta,çıkmayınca saçını kesmiş.baktımsaçının önünde tuhaflık var,dibinden kesmiş atmış.


  • duptıs  (13.01.20 17:23:33) 
sakızın çözümü buz. soğuğu görünce kuruyup dökülüyor. deneseniz belki işe yarar.


  • genc irisi  (13.01.20 18:00:56) 
Başkasına da lazım olursa diye sonucu da yazayım, wd40 ile çıkardım.

Tabii bebe yağı (ya da yukarıdaki linkte yazdığı gibi hindistan cevizi yağı) varsa pas çözücü kimyasaldan önce onu deneyin.
  • kibritsuyu  (14.01.20 07:48:05) 
[]

netflix'i az akıllı televizyonda seyretmenin yolu

televizyon 2011 model bir led tv. helbette içinde netflix uygulaması falan yok. uygulama yükleniyor ama netflix uygulamasının yükleneceğini sanmıyorum. tarayıcı var, belki ordan girip izlenir de ne kadar verimli olur onu da bilmiyorum.

neticede televizyona bağlanıp netflix falan izlemeye yarayan cihazlar var. pek araştırmadım, önce buraya sorayım dedim.

nasıl çalışıyor biraz bahsedebilir misiniz? aleti mi internete bağlıyoruz (modem televizyonun yanında) wifi mi, bağlanıyor, kablolu mu bağlanıyor, bilgisayardan telefondan açıp onu mu aktartıyoruz?

full hd görüntü versin, bi de takılmasın yeter.

ne alalım? ne önerirsiniz?

 
www.hepsiburada.com

ürünün açıklama kısmında sorularının cevapları mevcut.
  • awlmi  (13.01.20 13:14:51) 
chromecast


  • mayeskuel  (13.01.20 13:17:13) 
xiaomi mi tv box sorunlarınızın hepsini çözecektir.

bu cihazı hdmi kablosuyla birlikte televizyonunuza bağlayıp android işlemli bir ekran kullanıyorsunuz. blutv, netflix, youtube, spotify gibi tüm programları rahatlıkla kullanabilirsiniz.
  • mcsword  (13.01.20 13:17:13) 
Xiaomi mi box var bende, cok memnunum. Kendi internete baglaniyor, uzerinde dahili Netflix, Youtube falan var. Televizyonu yalnizca ekran fonksiyonu icin kullaniyor. Verdiginiz her kurusun karsiligini odeyen bi cihaz, tavsiye ederim.


  • msb  (13.01.20 13:19:15) 
Xiaomi mi box kullanıyorum ben de yaklaşık 1 yıldır. 2013 model televizyonumu akıllı yaptı. Netflix youtube blu tv spotify kullanıyorum memnunum. Bazen donuyor çok açık kaldıgında kapatmayı unuttugumda restart ediyorum düzeliyor. Tek sorun diyebileceğim şey bu.


  • solenkol  (13.01.20 13:23:04) 
peki hepsiburada.com'un kara cuma'dan beri süren sıkıntıları sona erdi mi, fiyat iyiymiş.

yoksa hiç macera aramayıp amazon'dan falan mı alayım?
  • kibritsuyu  (13.01.20 13:31:03) 
ahh ahh. kaç zamandır bekliyorum xiomi box'u geçtiğimiz aralık ayında 339 lirayken almadım. 380 lirayken yine almadım. şimdi 400 :(
belki yardımcı olamadım ama 20 lir 20 liradır. acil değilse beklenebilir.

  • sutlu nescafe  (13.01.20 13:36:26) 
care chromecast. her eve lazim.


  • crucio  (13.01.20 14:14:11) 
xiaomi mi tv box


  • Kahir ekseriyet  (13.01.20 15:07:11) 
tamam xiaomi mi box s hoşuma gitti.

peki nereden alalım, fark eder mi? amazon, hepsiburada, trendyol, n11 vs. şurada xiaomi bayisi var, 450 lira ama türkiye garantili dedi, o sitelerde satılanlar garantisiz dedi.

var mı öneriniz?
  • kibritsuyu  (13.01.20 16:18:08) 
xiaomi mi box s 4k +++++

ben teknostoredan almıştım. bir gün içinde geldi sıkıntı çıkmadı.
  • inheritance  (13.01.20 20:26:06) 
[]

Sindirim sistemim aşırı hızlı çalışıyor

İnsan yediklerini 5-6 saatte sindirip çıkarabilir mi? Öğlen işyerinde yediğim şeyleri akşam eve gelip çok affedersiniz dışkılıyorum.

Şu anda bu duyuruyu tuvalette giriyorum ve akşam yediğim acı biberler şu anda çıkıyor. Daha önceden yediğim bir acı olamaz, zira bundan önceki acıyı en son yılbaşında yedim. Şu anda yandığına göre akşam yemeğinin sindirimini tamamlıyorum.

Bu kadar hızlı çalışması iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemedim.

Ne dersiniz?

 
Çok hızlı sayılmaz bence. Bende 1-2 saate kadar düşebiliyor o süre.

Google'ladım, 6-8 saate normal diyor.
  • duseyazar  (11.01.20 00:56:59) 
cnn'de oytun hoca'nın katıldığı bir programda akşam yemeği örneği verirken 5 saatte o iş hallolur diye konuşuyorlardı. yani dışkılama kısmı değil de sinidirim kısmı için çok doğalmış.

bu tuvalet olayı da sanırım alışkanlıkla alakalı, eğer acının etkisi, sütün etkisi gibi normal dışı bir gıda aksiyonu yoksa günde 1 aynı saatte ben hep tuvalete giderken yakalıyorum kendimi. ya da mesela o saatte unuttum evden çıktım, tuvalet ihtiyacı hissetmiyorum, akşam döndüğümde ya da tuvaletini rahat bulduğum bir yerde tuvalete gidiyorum. bunun psikolojik bi' aksiyonu olabilir.

o yüzden normaldir bence.
  • mete kudur  (11.01.20 10:47:51) 
[]

ankara'da 8 yaşında çocuk için basketbol okulu

8 yaşındaki oğlum için ankara'da düzgün ve çok pahalı olmayan ve evimize (öveçler) nispeten yakın bir adreste basketbol spor okulu bakıyorum.

gazi ihtisas'a gidiyorduk, çok da memnunduk ama çalıştıkları bize yakın (emek) salonla anlaşamayıp 20 kilometre öteye (batıkent) taşındılar, bırakmak zorunda kaldık. okulumuzda (gölbaşı) da var ama ondan da hiç memnun değil beyefendi, bir şey öğretmiyorlar, anca koşturup duruyorlar diyor. hafta içi de akşam 8'de turşu gibi geliyor eve.

o yüzden yine bir basketbol okulu arıyorum. bugün armada'da fenerbahçe'nin deneme dersine gideceğiz ama alternatifimiz de olsun.

öveçler'de anadolu birlik var, dikmen caddesi'nde hidayet türkoğlu var, bunlar hakkında bilgisi olan var mı? veya başka bir okul önerebilecek olan?

 
sadece spor salonunda bilgilendirme tabelasını gördüğüm için yazıyorum. hidayet türkoğlu basketbol okulu varmış. sanırım gölbaşında. internetten bir araştırın isterseniz.


  • helenart  (05.01.20 16:16:10) 
basketbol olmasa da iyi bir sporcu olmasını isterseniz Karşıyaka Ankara voleybol spor klübü var. www.kskankara.com


  • mikahakkinen  (05.01.20 16:42:51) 
[]

ankara'da iyi oto ekspertiz

tarcanlar ayarında olmasa da, ankara'da ikinci el oto alırken araca baktırabileceğimiz güvenilir, işini düzgün yapan bir ekspertiz önerebilir misiniz?




 
Abi, ben bu işi daha önce (teknik değil de ortak olarak) yaptım. Kime gidersen git, aracın başında dur. Bakanlara sorular sor, şuraya baktınız mi falan gibi. Kapı ve kaput menteşelerine tekrar baktır.
İstanbul yolunda gimat dı sanırım. Orada “garantili arabam”ın merkezi var. Merkez derken bunların çok franchisingi olduğu için diyorum. Orası iyi. Ama sen dediğim gibi yap eğer araç alıcı kişiysen.

  • deadwampir  (05.01.20 16:05:55) 
çevik kuvvetin arkasında mega center var. iki kere araç götürdüm. gayet iyi. ama tarcanlar gibi airbag bakmiyor. ankara'da airbag bakan yüce auto var. sanırım yenimahalle'de. ama ben şahsen gidip tecrübe etmedim.


  • helenart  (05.01.20 16:17:57) 
[]

bunun neresi dizi?

şimdi bende netflix, blutv falan yok. o yüzden kulaktan dolma duyduklarıma ve okuduklarıma göre soruyorum. yanlış bir şey söylersem cehaletimi çok yüzüme vurmayın.

"netflix'te atiye dizisinin birinci sezonu yayınlandı" deniyor. "blutv'de behzat ç'nin dördüncü sezonu" deniyor.

bütün sezonu koca paket halince tek seferde platformda yayınlamanın neresi "dizi"? dizi dediğinin her hafta bir bölümü yayınlanır, o bölüm bitince acaba devamında nolacak diye ertesi haftayı beklersin.

hea 5-10 yıldır haftada bir bölüm olarak yayınlanan dizinin tüm bölümleri bitince "toptan indirip izlemek" diye bir zıkkım icat olduğu için pek anlamı kalmadı da, ilk yayınında da hikayeyi 10 bölüm çekip hepsini birden aynı anda yayınlayınca onun adı niye dizi oluyor? bölüm bölüm koyma da tek parça koy film olsun??? en azından ben böleceğim yere kendim karar verip yarım bırakırım?

 
blutv behzat ç.'nin son sezonunu dediğin şekilde her hafta yeni bölüm olarak yayınladı zaten ama evet netflix tüm sezon şeklinde yayınlıyor dizileri. dizi kelimesinin anlamına bakınca tezatılık yaratan bir durum yok. sıra sıra bölümler işte, dizi. her hafta yayınlanmak diye bir şart yok. her gün yeni bölümü çıkan dizi de var mesela. yayınlanma frekansıyla alakalı bir durum değil yani "dizi" olması. tek parça olunca adı film oluyor.

tüm sezon tek seferde yayınlanınca da istediğin yerde başla bitir bir engel yok. kaldığın yerden devam ediyorsun zaten.
  • nrmnm  (30.12.19 10:33:23) 
Türk dizilerine alışık olmaktan kaynaklı sanırım bu kafa karışıklığı.

Dizilerin bölümleri, bir kitabın bölümleri gibidir. Bir hikaye vardır, bunu küçük parçalara bölerek izleyici/okuyucuya aktarılır iki türde de. Eğer anlattığın hikaye kompleks ve uzun olacaksa bu yol her zaman daha mantıklıdır. Çünkü klasik giriş-gelişme-sonuç mantığında bir bütün olarak olguyu anlatmak çok zordur.

Bölümler aslında diziyi yapan ekibin (yazar, yönetmen vs) senin için hikayeyi böldükleri ve hikayeyi sindirimeyi kolaylaştırdıkları küçük parçalardır. Bir bütün hikaye anlatıyorsan atıyorum 10 saatlik dediğin gibi film olarak yayınlandı, izleyicilerin her biri farklı bir noktada bırakacaktır. Bu çeşitli dezavantajlara yol açabilir. önemli bir noktadan hemen önce bırakmış olabilir, merak unsurunu ana hikaye sanıp izleyici bırakabilir, öyle saçma bir noktada bırakır ki izleyici devam etmez izlemeye ama sırf kendi hatası yüzünden hevesi kaçar vs. Her bir bölümün kendi içinde giriş gelişme ve sonucu vardır ana hikayeye ek olarak. Bu sayede daha düzenli bir örüntü olur. Bu sayede yapan insanlar senin izleme deneyiminle benim izleme deneyimimin olabildiğince yakın olmasını sağlıyor. Dışarıdan göründüğünün aksine bu işlerin bir matematiği vardır ve her bir izleyici bu matematiğin çökmesi için karıştırıcı değişken rolü oynar.

Aslında netflix gibi platformlar senin isyanın olan şeyin tam tersini yapıyor. Sen bölünmeyi kendi tercih hakkın elinden alınmış gibi hissediyorsun, fakat 10 bölümü bir arada yüklemek sana bir tercih hakkı sunuyor. En büyük parça dizinin sezonu, en küçük parça dizinin bölümü olarak düşünürsek, dizi bölümlerini bir araya getirerek orta seviye parçalar yaratmana imkan tanıyor. Ana hikayenin temposuna göre dizi bölümlerini toptan yada sırayla izleme şansın oluyor. Eskiden insanlar bu hakka sahip olmak için dizinin sezonunun bitmesini beklerdi ki bu sayede parçalara bölelim. Hatta çevremde sırf bu yüzden final yapmamış diziyi izlemeyen insanlar vardı.
  • ManikD  (30.12.19 10:53:29) 
Dizi ardıl olarak gösterilen yayınlar işte, bunu ister her hafta yaparlar ister her gün yaparlar ister yılda bir kere yaparlar, zamanında diziyi yayınlayan kanallar izleyiciyi kendisine bağlamak için bu şekilde bir strateji geliştirmişler böyle yayınlamışlar o da konvansiyonel hale gelmiş, böyle olmuş diye de bunun illa bu şekilde olacağı anlamına gelmez, senin gibi heyecanla beklemek için de bir seçenek sunuyor beklemek istemeyen için de bir seçenek sunuyor, bu yayınlar klasik tv mantığıyla çalışmadığı için sistem olarak ilgi çekici bir hale geliyor bu şejilde. Ha 10 saati komple tek parça halde yayınlansın diyorsan o da dizi olmaz zaten dediğin gibi film olur, kimse de oturup 10 saat film izlemez sanırım.


  • angelus  (30.12.19 11:06:27) 
"Dizi dediğinin her haftada bir bölümü yayınlanır" tanımı doğru değil bence. Dizinin 10 bölümünü tek seferde yayınlayınca film de olmaz. Her bölümün kendi içinde bir girişi, gelişmesi ve sonucu var. Filmdeki sonuçtan farklı olarak dizideki sonuç net değil sadece. Ama her bölümün farklı dinamikleri oluyor. Yani 3 saatlik filmi yarımşar saatten 6 bölümlük dizi gibi haftada bir izlesen ne anlarsın o filmden ona bakmak lazım. İkisi farklı şeyler.

Netflix'in bir sezonu bütünüyle yayınlama politikasını anlamlı buluyorum. Netflix yapımları kalite olarak bir HBO kadar olmadığı için bu yapımları haftada bir bölüm olarak yayınlarlarsa çok seyirci kaybederler. Ancak bu haliyle seyirci vasat üstü bir yapım için 'sabretmek' zorunda kalmadığı için bir çırpıda diziyi izleyip bitirebiliyor.
  • himmet dayi  (30.12.19 11:07:46) 
[]

ilkokul öğretmeni var mı? (türkçe)

oğlum ilkokul 2. sınıfa gidiyor. özel okul. şimdi hafta sonu ödevini gördüm. bazı kelimeleri yazıp karşılarına eş anlamlılarını sormuşlar.

eş anlamlıları sorulan kelimeler de öğrenci (beklenen cevap talebe), öğretmen (beklenen cevap muallim), sınav (beklenen cevap imtihan), görev (beklenen cevap vazife) falan filan.

abi muallim kelimesini benim 84 yaşındaki babam kullanmıyor. 8 yaşındaki çocuğa bunu niye öğretiyorlar? imam hatip okulu falan değil burası, medrese de değil. okulun sahipleri arapçı cemaatçi falan da değil.

gözünüzü seveyim müfredatı bilen biri açıklasın bu tarihin tozlu sayfalarından kopmuş kelimeleri tazecik beyinlere niye öğretiyorlar? müfredat dışı ise okula şarlayacağım. müfredatta var ise gidip müdürle dertleşeceğim. ama önce sebebini öğrenmek istiyorum.

 
Yani eğitimci değil bilakis ameleyim, ama yorum yapmak istedim.

Mesela şunun için olabilir mi?

Bir türküde muallim kelimesini duyunca "bu ne lan" demesin diye, ya da Türk edebiyetına damga vurmuş bir roman okurken talebe kelimesini görünce anlasın diye vs.

Neden aslında çok zengin olan dilimizi iyice sadeleştirerek kullanalım ki?

Bununla ilgili bir anlatım vardı, her şeyde üzgün kelimesini kullanıyoruz ama aslında her hali anlatan bir sürü kelimemiz var dilimizde. Gam, keder, elem, hüzün, tasa, ve daha aklıma gelmeyen kelimeler var mesela.
  • John Bloor  (21.12.19 12:04:02) 
işte bunlar hep genel kültür.


  • tabirimekruh  (21.12.19 12:08:25) 
İlkokul öğretmeni değilim, işim kitaplarla uğraşmak.

O sözcükler dilin zenginliği, medreseyle cemaatle ilgisi yok. Tazecik beyin öğrenmezse ne zaman öğrenecek? Çocuk Reşat Nuri okuduğunda anlasın, hayatı boyunca beş yüz sözcükle konuşmasın, üniversiteye geldiğinde "ali ata bak"tan daha karmaşık ve güzel cümleler kurabilsin falan hani...

john bloor +1
  • kobuzchu kiz  (21.12.19 12:22:04) 
8 yaş, "muallim" kelimesini genel kültür olarak öğrenmesi veya reşat nuri okuması için biraz erken bir yaş değil mi? "ali ata bak"tan daha karmaşık cümleleri, öncelikle güncel kelimelerle kursa olmaz mı? yani her kuşu sevdik bi leylek mi kaldı daha 8 yaşında?

"eş anlamlı" kavramını öğretecek kelime mi kalmadı?
  • kibritsuyu  (21.12.19 12:35:04) 
Türkçede -m harfiyle başlayan sözcüklerin azımsanamayacak kısmı Arapçadır. Dilimizden Arapça Farsça sözcükleri söküp atabilme lüksümüz yok. Çocuğunuzun bunları nispeten erken yaşta öğrenmesi 30 yaşına geldiğinde harıl harıl sadeleştirilmiş metin okumasından yeğdir.


  • stoa  (21.12.19 12:38:36 ~ 12:40:07) 
öncelikle öğretmen değilim. talebe, muallim, imtihan ve vazife gibi kelimelerle imam hatip, medrese, arapçılık ve cemaatçiliğin bağlantısını kuramadım. ben arapçılık ve cemaatçilikten uzak bir birey olarak kendi çocuğumun bu ve bunun gibi, dilimize nispeten daha önceden girmiş ve yerleşmiş olan kelimelerin anlamlarını bilmesi için gerekirse fazladan ücret bile öderdim. bilsin yani ne var bunda, kelime bilgisinden niye rahatsız olduğunuzu bir türlü anlayamadım.


  • Kahir ekseriyet  (21.12.19 12:54:30) 
öğretmenim. umarım sizin gibi velilerim olmaz. ya da bu düşüncelerinizi değiştirirsiniz. yoksa yavrunuz eski ile yeni arasında bir bağlantı kuramayacak, eski dile yabancılaşacak, bu durum onu "eski"yi tamamen reddetmesine neden olacak. bu süreçte karşılaşacağı ikilemlerle siz ilgilenirsiniz. (pedogojik cevap)

benim lisede hatta üniversitede "muvaffak" sözcüğünü bilmeyen öğrencilerim var.

filanca savaşta "atatürk muvaffak oldu" diyince sonucun ne olduğunu kestiremiyorlar.

sonuç olarak...

kim 500 milyar ister programına katılıp ilk soruda eleniyorlar.
  • iddaaci  (21.12.19 13:07:44) 
arkadaşlar, öğrenmesin demiyorum. 8 yaşındaki tazecik beyine niye öğretiyorlar diyorum. erken değil mi diyorum yahu? yaş 8 dedim onu gördünüz değil mi? kelime mi kalmadı allah aşkına. biriniz reşat nuri okuyunca anlasın diyorsunuz, biriniz lisede bile bilmiyorlar diyorsunuz.

arapçılıkla medreseyle şu ilgisi var, çünkü bu kelimeler arapça veya farsça kökenli ve epey eski ağdalı türkçe. konuşmayı 3 sene, okumayı 1 sene önce öğrenmiş çocuklar için ağır bir dil.

lisede edebiyat dersi geldiğinde öğrensin. ya da ortaokul türkçe dersinde öğrensin. önce bi adam gibi türkçeyi öğrensin, ondan sonra osmanlıca ile eşleştirme kısmına baksın.

ne reşat nuri'si yahu, bu çocuk daha yeni cin ali'den iş bankası yayınları çocuk kitaplarına geçti. ne ara geldik reşat nuri'ye. ben de isterim öğrensin, ama 8 yaşında değil, 15 yaşında öğrensin. atatürk'ün gençliğe hitabesi'ni okuyunca anlasın, istiklal marşı ne diyor bilsin isterim. ama muallim kelimesini, muvaffak kelimesini 8 yaşında öğrenmek ne kazandırır el kadar bebeye? az büyüsün kelimenin köküne kadar öğrensin, ilkokul ikinci sınıfta ne gerek var?

"mektepteki derslerinde muvaffak oluyor musun evladım, muallim tedrisatı iyi eyleyebiliyor mu" şeklinde mi konuşalım evde? 8 yaşındaki bebenin şunların güncel türkçeleri dururken arapça, farsça, eskimiş türkçe eş anlamlılarını ŞU YAŞTA öğrenmesinin doğru mu?

illa öğretilecekse bile 84 yaşındaki babamın bile kullanmadığı muallim, mektep gibi kelimeler yerine biraz daha dilimizde kullanılan eski kelimeleri öğretseler yetmez mi?
"görev-vazife" gibi mesela. 41 yaşındayım, ben hayatımda muallim sözcüğünü cümle içinde kullanmadım, gerek duymadım. şart mı yani bu kadar tozlu bir kelimeyi öğretmek?
  • kibritsuyu  (21.12.19 13:53:50 ~ 13:58:59) 
Benim oğlum okula yeni basladi.
Günlük konuşmalarımızda uzun süredir bu yöntemi izliyorum. Bir sözcüğün diğer anlamlarını da konuşma sırasında söylüyorum.
Şimdilik zararını görmedim. Uzun vadede de faydasi olacağını deneyimlerimden biliyorum.

Böyle giderse puslu kıtalar atlasini bir iki seneye okur herhalde.

Doğrudan cevap olmadı ama paylaşmak istedim...
  • bumbum  (21.12.19 14:05:04) 
23 yaşındayım. İlkokulda aynı saydığınız kelimeleri öğrendiğimizi hatırlıyorum. 2. ya da en geç 3. sınıftaydık bire bir aynı örneklerle eş anlamlı sözcükleri öğrenmiştik.

Bunlar sabit örnekler. Muhtemelen 1980'de de bu örnekler veriliyordu, benim öğrendiğim 2004'te de, 2019'da da ve yine muhtemelen 2030'da da bu örnekler verilecek. Çünkü doğrusu bu.

Demişsiniz ki lisede öğrensin. Liseye kadar hiç eski Türkçe sözcük görmeyecek mi bu çocuk? Liseye geçmiş birine oturup bunları öğretmek de zor. Erken yaşta öğrenmeleri iyidir. Ayrıca Reşat Nuri mi okusun 8 yaşındaki çocuk demişsiniz. Bence hiç okumasın, o dönem Türk edebiyatı'nda okunmaya değer kitap olduğunu düşünmüyorum ama bu sınıflarda Türkçe ders kitaplarında genelde bu tarz kitaplardan okuma parçaları alıp koyuyorlar. Ömer Seyfettin vs. o parçalarda da geçiyor bu sözcükler.
  • nundu  (21.12.19 14:53:27) 
[]

egzersiz salonu adabı

arkadaşlar hayatımda hiç şu koşu bantı, bisiklet vs. olan egzersiz salonlarına gitmedim, bilmiyorum.

ben yüzerim. 1-2 yıldır ona da gitmiyordum ama şimdi yeniden başlayacağım. ankara üniversitesi'nin havuzuna yeniden kayıt yaptırdım. amacım sabahları gidip yüzmek.

ama üyelik paketimin içinde egzersiz salonu ve sauna hakkım da varmış. hani canım belki yüzmek istemez, o gün de salonuna gideyim derim belki.

iyi güzel de ben ne nasıl yapılır hiç bilmiyorum. salonda bir görevli, antrenör falan var mı onu da bilmiyorum. spor kıyafeti tamam, havlu tamam. peki gittim koşu bandına çıktım. nasıl çalıştırıcaz, nasıl hızlandırıp yavaşlatıcaz, biri gelip gösteriyor mu, kendimiz mi kurcalayıp buluyoruz?

ya da boş gördüğümüz cihaza öylece gidip çıkıyor muyuz, internet kafede masa açtırır gibi "3 numaralı bandı açar mısın hamdi abi" falan mı diyoruz nasıl oluyor?

raconu bi anlatır mısınız bana, cahil gibi kalmayım oralarda.

 
Koşu bantları elektrikle çalışıyor, menüden seçim yapıp hızını ayarlarsın ve motoru dönmeye başlar.

En başta quick modunu seç bas gitsin, inan çok basit seçenekler.

Bisikletler sen çevirmeye başlayınca kendi elektrik üretip ekranı filan açılıyor, açıldıktan sonra onda da zorluk derecesi ve süre filan seçersin.
  • John Bloor  (19.12.19 17:29:54) 
normalde bu saydıklarınızın hepsi için biri sizi yönlendiriyor. eskiden salona ilk gittiğinizde görevli birine "ben yeni başladım" dediğinizde o gün kimin ilgilenmesi gerekiyorsa ona yönlendirirlerdi, o sizi dolaştırıp ne yapmak istediğinizle alakalı bilgi verir, program yazardı. şimdilerde bu işin randevuyla yapılanı da var, yeni üyeler belli bir gün ve saatte hocayla buluşup derdini anlattıktan sonra yine yukarıda saydıklarım yapılıyor. sizin orada nasıl yürüyordur emin olamayacağımız için gittiğinizde görüşürseniz bu senaryolardan biri olacaktır diye tahmin ediyorum.


  • bir garip melek  (19.12.19 21:33:40) 
bos gordugun cihaza yerlesiyorsun. kalabalik saatlerde kardiyo aletlerinin cok uzun sure isgal edilmesi sevilmez.

kosu bandinda dugmeye basiyorsun donmeye basliyor. hizini filan ayarliyorsun.
bisiklet de aynen dedikleri gibi dondurmeye baslayinca calisiyor ekran. ordan yokusu direnci filan ayarliyorsun. ama acele yok, otomatiklerden birini de secebilirsiniz. biraz alistiktan sonra karsinizda duran paneli de tamamiyle okumus olacaginizdan neye basacaginizi ogreniyotsunuz zaten.

bir de bunlari yaparken hangi alet nasil kullaniliyor ona bakin yapanlardan. agirligi kenardaki agirlik seylerinden ayarliyorsunuz. cok agir yapmayin alisana kadar. bazi aletlerin hafifi cekilmiyor ama.

diger onemli sey, oturma yeri gogus koyma yeri gibi seylerin ayarlanabiliyor olmasi. ama oldugu gibi kullanabilirsiniz, zamanla eliniz alisir o ayarlari degistirmeye. herkes boyle ogreniyor.

ben de bu sene basladim ilk defa.

havlu ve sise su yeterli olur. havluyu aletlerin ustunde birakmayin :)
  • yoggi  (19.12.19 22:46:02 ~ 22:46:34) 
yukarıdaki cevapta yazanları yapmamanızı öneririm. spordan soğuyup vazgeçmek ve daha da kötüsü sakatlanmak için birebir zira. ağırlık çalışması "başkalarına bakarak" veya koltuk ayarını "eliniz alışana kadar" yanlış kullanarak yapılmaz. herkesin böyle öğrendiği doğru, o yüzden memlekette kimse spor yapmıyor zaten.

kulüpteki işi size bunları öğretmek olan hocalardan hakkınız olduğu şekilde bilgi alın.
  • bir garip melek  (21.12.19 17:02:03) 
şimdi burası macfit gibi bir spor salonu kompleksi değil de, üniversite bünyesinde yer alan ufak bir egzersiz salonu olduğu için, orada sırf bu iş için görevli bir antrenör var mı bilmiyorum. ben daha önce de hep havuzuna gittim. havuz tribünlerinin arkasına tek sıra dizmişler cihazları. yüzerken gördüğüm kadarıyla hep biri geliyor, çalışıp gidiyor. herhangi bir hoca görmedim. aynı şekilde yüzerken de kenarda oturan antrenör, cankurtaran falan var da, ne ben, ne bir başkası gidip bir şey söyleme ihtiyacı duymadık, yardım istemedik. ha yüzerken ne yardımı zaten o ayrı da, ekiptekiler de pek öyle teşrifatçılık yapacak gibi değiller. anca su yutarsın, kramp girer, boğulursun falan, koşar kurtarırlar.

o yüzden görevi bana öğretmek olan bir hoca var mı bilmiyorum salonda.
  • kibritsuyu  (21.12.19 17:12:23) 
[]

turşunun suyu

teyzem sağolsun çok nefis turşu yapar. kışın başında iki bidon salatalık/biber yaptı verdi. bidonun tekini yedik, ama suyu duruyor. (kazım efendi haklıymış. iyisi limonla oluyormuş).

şimdi bu su hala aktif bir yapıda mıdır? yani ben bu bidonda kalan turşu suyuna lahana bassam, o lahanayı da turşuya çevirecek gücü var mıdır? yoksa bütün aktivitesini önceki salatalık ve biberleri turşu etmek için kullanmış, geriye bir etkinliği kalmamış mıdır?


 
uzun süre sıcak bir ortamda kalmadıysa, küf bozulma vs olmadıysa yeniden kullanabilirsin, belki biraz sirke ve tuz ilavesi ile.


  • rockinside  (04.12.19 17:16:31) 
kırmızı pancar veya kırmızı lahana doğrayıp at içine, hem suyu renk alır ve tadı enfes olur hem de turşu olur. biz yapıyoruz oluyor. sonra hoşgeldin reflü.


  • aziz dostum jack  (04.12.19 19:16:07 ~ 19:17:15) 
[]

bu ne demek?

farklı firmalarda duydum. çağrı merkezini aradığımızda baştaki ses kaydı, yasal zorunluluk gereği bunu söylüyor:

"kişisel verileriniz, kişisel verilerin korunması kanunu gereği x şirketince İŞLENECEKTİR."

"kişisel verilerimin işlenmesi" ne demek? ne yapacaklar kişisel verilerime? işlenmek ne demek?

 
Genelde kendi iclerinde istatislik tutuyolar.

Su sebeple su kadar kisi aradi diyip;aylik haftalik tablo olusturuyolar vs. .

Tabi paylastigin bilgileri saklayip baskalarinada satabilirler. Bunu devletimiz yaptiktan sonra x firmasi neden yapamasin
  • bir3iki7  (02.12.19 15:21:41 ~ 15:21:53) 
Mail, telefon vs bilgilerini ortak şirketlerine ya da 3. şirketlerle paylaşacaklar.

Yani birileri arayıp ya da sms atıp reklam yapacaklar, şikayetçi olursanız "haberiniz varmış, size söylemişler" denecek.
  • John Bloor  (02.12.19 15:27:32) 
burada söylenenler kadar kötü bir anlamı yok "işlemenin". kanuna göre, kurum bu kişisel bilgileri hiçbir şey yapmadan veri tabanında tutsa dahi, işlemiş sayılmakta. kanundan dolayı bu ifadeyi kullanıyorlar.

edit: şöyle bir açıklama daha faydalı olur zannedersem.

Kişisel Verilerin İşlenmesi Ne Demektir?

Kişisel verilerin işlenmesi, kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hale getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi ifade eder. Örneğin, kişisel verilerin sadece bir sabit diskte, CD’de, sunucuda depolanması, anılan verilerle başkaca hiçbir işlem yapılmasa da bir veri işleme faaliyetidir. Dolayısıyla veri işleme kapsamına giren eylemler sınırlı sayıda olmayıp, kişisel verilerin ilk defa elde edilmesinden başlayarak veriler üzerinde gerçekleştirilen tüm işlem türlerini ifade etmektedir.
  • givemesomesubstance  (02.12.19 15:37:51 ~ 15:40:46) 
yani şu mu, doğru anladıysam.

şimdi bana bunu söyleyen bir kargo firması. kargo firmasında benim adım soyadım, tc kimlik numaram, adresim, telefonum, her şeyim var. kayıtlı ve o firmayı her kullandığımda adımı girince otomatik geliyor. ya da bana kargo göndermek isteyen birisi adımı söyleyince sistemde çıkıyor.

şimdi ben çıkıp da "siz ne hakla benim bütün bilgilerimi depolarsınız da her sorgulamada karşınıza çıkarırsınız" demeyeyim diye bu uyarıyı yapıyorlar. yani "biz size bunları saklayacağımızı söyledik işte" diyebilmek için.

doğru mu anladım?
  • kibritsuyu  (02.12.19 15:46:19) 
evet, kısmen doğru anladınız. bu izni/bilgilendirmeyi siz ileride bir şekilde hesap sorduğunuzda kendilerini savunmak için yapmıyorlar. yani tek sebebi bu değil. mesela atıyorum, telefon numaranızı verdiğinizde pat diye ekranda adınızı soyadınızı görebilmeleri için bu bilgilerinizi veri tabanlarında tutmak durumunda bir çok firma. hah işte bu kayıt tutma da işlemeye girdiği için sizi bilgilendiriyorlar önden (zorundalar).

yani aslında eskiden bu kanun yokken ne yapıyorlarsa aynısını yapıyorlar. kanun artık ya kişiden izin alacaksın ya da bildirim yapacaksın (ikisinin durumları farklı, açıklanıyor kanunda) dediği için bu bildirimler/izinler zorunlu hale geldi. bu epostayla, sms ile izin istemeler ya da ekrandaki bilgilendirmeler hep bundan.
  • givemesomesubstance  (02.12.19 16:44:04 ~ 16:50:05) 
www.mevzuat.gov.tr

e) Kişisel verilerin işlenmesi: Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi ifade eder.


Ancak kanunen, size açıkladıkları amaç dışında kullanamazlar.
  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (02.12.19 16:49:27) 
[]

ankara'da etli lahana sarma

arkadaşlar ankara'da böyle ev yapımı gibi etli lahana sarma nerede yiyebilirim?

maalesef 5 yıldır annem yok.


 
İkbal (ankamall'deki) ev yemekleri yapıyor. Etli lahana vardı diye hatırlıyorum.


  • kendi helvasını kavuran zombi  (02.12.19 10:33:25) 
  • kablelvuku  (02.12.19 10:44:32) 
[]

formula 1'de çalan milli marşlar

podyumda arka arkaya iki ayrı milli marş çalıyor.

ilk çalan pilotun memleketinin milli marşı.

ikinci çalan neyin milli marşı?

"takımın memleketinin milli marşı" dediğinizi duyar gibiyim.

takımın nesinin memleketi?

yani az önce max verstappen podyuma çıkınca ikinci olarak avusturya milli marşı çaldı.

takımın adı aston martin (ingiliz) redbull (avusturya) racing. motoru da honda (japonya).

hadi aston martin'i boşver. niye içecek firmasının marşı çalınıyor ula? honda'nın japonya'nın marşını çalsanıza.

hakkinen yarışırken takımın adı mclaren mercedes idi, ama milli marş diye ingiliz mclaren'in değil, alman mercedes'in marşı çalınırdı.

evet çok uzattım. niye japonya çalmadı da avusturya çaldı?

 
Takım redbull takımı çünkü. Honda takımı değil.


  • intihar etsem de kendime gelsem  (17.11.19 22:22:32) 
takım redbull'un. o nedenle de avusturya lisansı var.


  • biergarten  (17.11.19 22:32:55) 
aston martin sponsor, honda motor sağlayıcısı, red bull racing takımın kendisi.
geçen yıl motor renault'ydu mesela. bu yıl honda oldu.

edit: hakkinen kazandığında takım marşı olarak birleşik krallık marşı çalardı, alman değil.
zaten 'Team Maclaren Mercedes' dönmeinde de takım her zaman olduğu gibi McLaren'dı, motor sağlayıcısı Mercedes'ti. McLaren çok uzun yıllardır var. Eskiden McLaren Honda idi, Mercedes oldu, Honda oldu, şu an Renault, 2021'de tekrar Mercedes olacak. Ama asıl olan McLaren. O yüzden UK marşı çalardı.

Örnek: www.youtube.com
  • himmet dayi  (17.11.19 23:03:17 ~ 23:07:12) 
honda motor sağlayıcı, takımın adı redbull honda değil. mclarenda takım motor sağlayıcısı mercedesti.


  • mikahakkinen  (18.11.19 09:08:15) 
[]

illuminati kıyafeti

d.wattpad.com

şu fotoğraftaki cübbeli illuminati kıyafeti (ya da adı ne haltsa) elbisenin üstüne mi giyiliyor, yoksa çıplakken elbise niyetine mi giyiliyor?


 
Elbise niyetine


  • apocalipy  (15.11.19 04:46:17) 
[]

excel sözümü dinlemiyor, dediğimi yapmıyor

dış bir programdan aktararak elde ettiğim bir tablo var. bu tablonun ilk sütunu tarih, ikinci sütunu evrak numarası vs.

dış programdan aktardığım için midir nedir, excel tarih yazan hücreyi de, evrak numarası yazan hücreyi de metin zannediyor. hücrelerin başında ' işareti de yok halbuki. şekli de excel'in beğeneceği gibi, gg.aa.yyyy şeklinde yazılmış ha, abuk bir formatta da değil.

tarih sütununu seçiyorum, sağ tık, hücre özellikleri "tarih" diyorum, olmuyor. evrak numarası sütununu seçip "sayı" diyorum olmuyor.

sayı için kolayı var. excel o kadar akıllı. hücrenin köşesinde yeşil üçgen var, üstüne gelince sarı ünlemle bir uyarı çıkarıyor. "metin denmiş ama içinde yazan şey sayıya benziyor" diye uyarıyor tüm sütunu seçip o ünleme tıklayıp "sayıya dönüştür" diyince yapıyor.

tarih için ne yeşil üçgen var, ne sarı ünlem. demiyor ki "metin denmiş ama bu yazan şey tarihe benziyor" diye.

hücreye gelip F2 tuşuna (düzenle) basıp, hiçbir değişiklik yapmadan enter yaptığımda oluyor. sanki yeni yazmış gibi. e demek ki tanıyor. yazılış şekli doğru, başında boşluk yok, ' yok. otomatik tarihe çevirebiliyor. niye tüm sütunu seçip tarih yap diyince olmuyor peki? 2500 tane satır var. 2500 kere F2 ile hücre içeriğine girip F2 enter F2 enter yapamam ki.

nasıl yapıcaz?

 
Tarih sutunun yanina yeni bir sutun ekleyin, sonra tarih sutununu komple secip bu yeni olusturdugunuz sutuna yapistirin. Bu sekilde ya kendisi otomatik taih olarak gorur, ya da hepsini secip tarih yap derseniz kabul eder diye tahmin ediyorum.

Ise yararsa eski tarih sutununu silersiniz.
  • crown  (09.11.19 16:51:41) 
hücreye gelip f2 enter deyince oluyor ya hani. çözümü şu.

Her biri için yapmayın. belirttiğiniz sütun a olsun, b sütununa yani yanına bir sütun açıp b sütununu number veya tarih olarak biçimlendirin. sonrasında b1'e =1*a1 yapın. sağ alttaki noktaya çift tıklayın aşağıya kadar indirsin sonra b sütununu kopyalayıp a sütununa paste value olarak yapıştırıp b sütununu silin. Eğer başta b sütununu tarih değil de number olarak biçimlendirdiyseniz ora 43948 gibi rakamlar göreceksiniz. o a sütununu seçip tarih olarak biçimlendirin. geçmiş olsun.
  • biseysorucam  (09.11.19 17:53:10) 
excel hiçbir zaman aptal değildir.

yorumlarda gereken açıklama yapılmış. eğer oto hesaplama kapalıysa açın.
  • baldan kaymak  (09.11.19 21:25:23) 
Bir de şunu deneyin...

Excel’de Metnedönüştür ve Tarih adında iki tane fonksiyon var. Bizim işimize yarayacak olanı Tarih isimli formül.

Başka programdan gelen bir dosyası açarsanız, Excel verilerin içindeki tarihleri tanımayı dener. Ancak bazen tarihler tanınabilir olmaz. Bunun nedeni sayıların tipik bir tarihe benzememesi veya verilerin metin olarak biçimlendirilmiş olması olabilir. Böyle bir durum olduğunda, bilgileri tarihlere dönüştürmek için TARİH işlevini kullanabilirsiniz

Örneğin A2 hücresinde 09112019 yazıyor. Yani GGAAYYYY

B2 hücresine şunu yazın: =TARİH(SOLDAN(A2;2);PARÇAAL(A2;3;2),SAĞDAN(A2;2))

Bunu yazarsanız formül yazarak o hücrenin biçimini de tarih yapmış oluyorsunuz.
  • birdenbire  (09.11.19 23:25:12) 
excel aptal değil, ama ortada bir aptallık var. sonuçta yap dediğimi yapmıyor.

otomatik hesaplama açık. açık olmasına rağmen hesaplamıyordur diye F9 (hesapla) yaptığımda da düzelmiyor. demek ki hesaplama ile ilgili bir sorunumuz yok.

excel'in dinlemediği lafı, yukarıda anlatıldığı gibi formülle, kandırıp arkadan dolaşarak falan çözüyoruz.

crown'un dediği şekilde de olmadı.

biseysorucam'ın dediği gibi yaptım. önce açtığım sütunu tarih olarak ayarlayıp sadece "=A1" yazdım, 1 ile çarpmadan bi deneyim dedim. yeni sütunu kopyalayıp sadece değerleri yapıştır diyerek A sütununa yapıştırdım yine olmadı (elbette A sütununu önceden tarih olarak ayarlamıştım).

sonra yeni sütuna =1*A1 yapıp kandırdım. kandırdıktan sonra kopyala, sadece değerleri yapıştır diyip ilk sütuna yapıştırınca oldu.

excel tarih yazan sütunun tarih olduğunu ben söylediğim halde anlamadığı için abuk subuk işler yaptım. aptal değilse de biraz gerzek olduğu kesin.

ya da biri çıkıp desin ki "şurasını şöyle ayarlaman lazım, yoksa anlamaz. ben de diyeyim ki demek ki aptal olan benmişim. çünkü hala aklım ermiyor niye tarih yazan ve metin zannettiği sütunu seçip "tarih bu" diye seçtiğimiz halde tarih olarak göremediğine ve anlasın diye takla attığımıza.

neyse sorun çözüldü sonuçta.
  • kibritsuyu  (10.11.19 22:47:20 ~ 22:51:38) 
@kibritsuyu'na bu konuda katılıyorum ek olarak. aynen a1'le olmuyor, bir matematiksel işlem yapmak gerekiyor malesef. makrolardan tut en kompleks formüllere, günümün büyük bir kısmı excelde geçiyor işim gereği ve müthiş bir program olmasına rağmen anlam veremediğim birkaç konudan biri bu konu. Neden algılamadığını inanın çözemedim ama en azından çözümünü biraz uğraştıktan sonra buldum, yani ben böyle yapıyorum. Bir de bazı formatların sadece ve sadece text to columns deyip ilerlemeden finish diyerek istediğim formata gelmesini hiç anlamıyorum ama bu başka bir konunun duyurusu. neyse içimi dökeyim dedim.


  • biseysorucam  (11.11.19 00:19:55 ~ 00:27:59) 
[]

intermittent fasting

arkadaşlar bu konuyla ilgili bana net bir şekilde, böyle aptala anlatır gibi bilgi verecek bir yazı var mı?

tekniğiyle, nasıl çalıştığıyla şusuyla busuyla çok ilgilenmiyorum.

saat kaçta ne yiyeyim? hangi saatlerde yemek serbest, hangi saatlerde tutucaz, yediğimiz zaman neyi ne kadar yiyecez onu söylesin yeter.

bin tane yazı okudum, hala o 8 saatlik kısımda istediğimiz gibi yiyebiliyor muyuz, yoksa 8 saatin başında yiyip, sonuna kadar yine aç mı duruyoruz anlamadım. yani akşam 8'de yedik, bıraktık. ertesi gün 12'ye kadar bir şey yemedik. ertesi gün 12'de yiyip akşam 8'e kadar yine bırakıyoz mu, yoksa o arada istediğimiz gibi yiyor muyuz anlamadım mesela.

bende de var biraz aptallık da o yüzden de olabilir.

oturup kendiniz anlatmayın, zahmete gerek yok (anlatanlara teşekkürler). "şunu oku, şu siteye gir" deseniz yeter. ama gözünüzü seveyim bana teknik bilgi anlatmasın, yok vücut şöyle insülin salgılar yok böyle glikojen harcar, yok efendim atp kullanır bilmem ne. bunlara gerek yok.

 
Senin örneğe göre 12 ile 8 arasında 8 saat boyunca ne istersen yiyorsun.


  • Mirket  (08.11.19 10:28:25) 
Anlatayım kısaca

Sabah akşam yemeği diye düşünme.

Yemek yemediğin süre 16 saat olsun.
Günün son yemeğinden sonra iki saat içerisinde uyuma
Yemek yemediğin sürede sadece su, şekersiz çay şekersiz sutsuz kahve ve sade soda tuketebukirsin.
  • kisa  (08.11.19 10:31:01) 
saat aralığı olarak 12-8 verdiğin için söylüyorum, öğünlerini 12'yle 8 arasında alıyorsun. yemek yediğin saatler sınırlı olduğu için zaten öğle ve akşam yemeği yiyosun ve doyuyorsun. bu sırada azıcık dikkatli beslenirsen de zaten istemsiz kilo vermiş oluyorsu. örneğin gece 11de gelen ağza çukulata atma isteğini uppps bu saatte yiyemem hiç kusura bakma canım diyip ertesi güne öteliyor ve ertesi gün de o çukulatayı unutuyosun. böyle böyle kilo veriyosun işte, if böyle bişiy.


  • evde liyakat kalmamis  (08.11.19 10:34:16) 
Kabaca bu.
O yemek yediğin kısımda çok çok kalori alırsan elbette zayıflatmaz ama yine de çok fayda görürsün.

  • kisa  (08.11.19 10:34:35) 
ne istersen yiyorsun falan hikaye hocam öyle saçma şey olmaz zaten. ne istersen yemiyorsun tabi ki. protein ağırlıklı beslenmen lazım ki if bir işe yarasın.

kendim ne istersem yediğim ve protein ağırlıklı beslendiğim iki farklı şeklini tecrübe ettim. protein ağırlıklı if yapınca 1 ayda 7kg zayıfladım.

size tavsiyem diyetisyen kontrolünde yapmanız.
  • ayin yazari  (08.11.19 11:22:04) 
yanlış biliyorsam uzmanlar düzeltsin.

IF'nin olayı temelde yemek yeme periyodunu kısıtlamak, geri kalan sürede insülini tetikleyecek hamlelerden kaçınarak vücudun kendini yenilemesine ve yağ yakmasına fırsat tanımaktır. vücudun besin tükettikten sonra geçtiği çeşitli aşamalar var, bu nedenle oruç durumuna geçmenin 12-14 saat sürdüğü kabul edilir (aşağı yukarı). IF'in de farklı çeşitleri var. 16 saat yemeyip 8 saat yemek, 18 saat yemeyip 6 saat yemek, 20 saat yemeyip 4 saat yemek veya OMAD (one meal a day - günde tek öğün) şeklinde de yapılabiliyor. bu tamamen sana kalmış: IF'in kendi mantığı basit: oruç tutmanın avantajlarından yararlanmak, bu yüzden 16 saat aç kalmak.

ne yiyeceğin, ne yapacağın tamamen sana kalmış. IF bir diyet değil, beslenme tarzı sadece. sekiz saatlik aralıkta pekala iskender gömebilirsin ama kilo vermek amacıyla IF yapıyorsan kalori açığını yine bırakmak durumundasın. kalori sayıp detaylı hesaplara girişmeye gerek yok ama biraz daha dikkatli ve temkinli olmak iyi bir fikir; çünkü yakamayacağın kadar kalori alırsan 16 saat yine yetmeyecektir.

velhasıl IF'nin temeli çok basit ve anlaşılır. geri kalanını sen belirleyeceksin. kimse sana 8 saatlik sürende ne yiyeceğini söyleyemez. sadece şu var işte: sağlıklı yağların ve proteinin ağırlıklı olduğu, basit karbların olabildiğince az (mümkünse hiç olmasın) bulunduğu, kompleks karbonhidratların da uygun miktarlarda yer aldığı öğünler IF'i çok kolaylaştırır. özellikle alışma sürecinde uzun süre aç kalmak zor gelebilir, çikolata gofret yersen çok çabuk acıkırsın. o açıdan yediklerini de modifiye ediyor insan zaten yavaş yavaş IF'e geçince... "ben zaten 16 saat aç kalıcam, şimdi dürüm yiyip beş saat sonra karnımı guruldatacağıma oturup ıspanak falan yiyim" diyorsun.

ölçülü beslenmeyle (yeşillik, sebze, sağlıklı yağ, borotein ağırlıklı) birleştirildiğinde şahsen edindiğim kazanımlar şöyle oldu,

* gavur gibi kilo veriyorum. gerçi o benim çok şüşko olmamdan kaynaklı ama olsun, pata küte gidiyor yani.

* sürekli yemek derdi yok, ben öğlen okulda yiyorum, akşam da yarım saatte tavuktur mantardır sebze sotedir vs. bi şeyler yapıyorum.

* ölçtürmedim ama vücut rahat bırakıldığı için özellikle insülin falan rayına giriyor. normalde canı çikolata istiyor diye duvar yumruklayabilen bir hayvanım. IF düzenime sadık kaldığımda canım ne gofret, ne tatlı çekiyor. yemekleri bile "yemezsem vücut ters tepki verir" diye yiyorum, çok acıktığımdan değil. kaldı ki ben kalori alımımı ciddi ölçüde kısıtladım, günlük ihtiyacım ortalama 2500 kadarken ben 1700'ü geçmemeye dikkat ediyorum (kilo vermek için). ona rağmen acıkmıyorum.

* mental olarak biraz mallık var, herhalde karbonhidrat beynim hâlâ alışamadı ama fiziksel olarak kendimi lisedeki gibi hissediyorum, o zamankinden 30-35 kilo daha ağır olmama rağmen... atlayıp zıplayasım, durduk yere markete gidesim falan geliyor. enerji farkını daha 5-6. günde görmek mümkün.
  • der meister  (08.11.19 11:29:37) 
if bir nevi niyetsiz oruc,hic kasma,bi yere kadar gidiyor bir yerden sonra hoytt yerim bole diyeti diyorsun.keto rules.elden ayaktan dusmuyorsun.


  • duptıs  (08.11.19 11:34:57) 
@duptıs, ya bu durum bana çok tuhaf geliyor. keto yapabilmek için terminatör gibi olmak lazım. çelik irade lazım. yani keto yapabilen bir insanın IF gibi nispeten çok daha kolay uygulanabilir bir yöntemi zor bulması bana çok ilginç geliyor. IF'i canın istiyorsa esnetirsin, çok zor geldiyse bir güncük ara verirsin, canın tatlı istiyorsa 8 saatlik yeme periyodunda gömersin bi' şeyler... keto çok çok katı. dışarıya çıksan yiyebileceğin neredeyse hiçbir şey yok. her öğünü, her şeyi titizlikle hesaplaman lazım. minnak bir karbonhidrat parçası yedin diyelim, hooop, belki üç günlük emek çöp oluyor. bence ketoyu yapan biri IF'in altını üstüne getirir.

onun dışında if+keto ikilisi müthiş olur tabii ama duyuru sahibinin insülin ve glikojen bile duymak istemediği göz önüne alınırsa bence kendisi ilgilenmez ketoyla. keto çok manyak bi şey, yapabilenler beni ürkütüyor. o ne biçim irade öyle yav.
  • der meister  (08.11.19 11:51:06) 
şu kısmını bi netleştirelim.

16 saat aç kalmakta problem yok. zaten 8-9 saati uykuda geçiyor. sabah da deli gibi aç uyanmıyorum, öğlene kadar dayanabiliyorum.

asıl sıkıntı öğlen yemeği ile akşam yemeği arasında. sürekli çalıştığım için, sürekli enerji harcadığım için, bi de yaptığım iş sıkıcı olduğu için elim dursa ağzım durmuyor. elbette ki böyle bir sistem yapıyoruz diye yemeğe de abanmıyorum. yine sağlıklı besinler tüketmeye özen gösteriyorum.

peki 12'deki öğle yemeği ile, 8'deki akşam yemeği arasındaki 8 saatlik dilimimde bir şeyler atıştırabilir miyim? 12'de yemeği yedim. akşama kadar fındık fıstık atıştırsam? ne bileyim 1-2 mandalina yesem? çubuk kraker falan yesem? oluyor mu?

yoksa 12'de yemeği yedikten sonra 8'e kadar yine tamamen aç mı durucaz, sadece çaya kahveye mi izin var?

ya da bir yerlerde açlık bölümünde de "yeşillik serbest" demiş biri. akşam tv izlerken çekirdek yer gibi kıvırcık, marul, maydanoz, roka falan yiyebiliyor muyuz?
  • kibritsuyu  (08.11.19 11:54:24) 
12-20 arası yiyecek tüketimi serbest. şöyle düşün, 16 saat oruç tutacaksın ya, sen diyorsun ki ben bunu 20-12 arasında yapıyorum. haliyle senin yemek periyodun 12-20 arası oluyor. öğlen yemeğini, akşam yemeğini ve istiyorsan atıştırmalığını, abur cuburunu vs. bu aralıkta yiyebilirsin. o 8 saat içerisinde "oruçlu olmak" beklentisi yok yani, o aralık senin vücudununun yemek göreceği, sindirimle uğraşacağı, "yemek geliyo la tililili" diye coşacağı periyot. bi kere yedim bi sonrakini 8 saat sonra yiyebilirim diye düşünme. sen akşam 20 ile öğlen 12 arası oruçlu musun? tamam, her ne yiyeceksen saat ayrımı yapmaksızın 12-20 arasında yani oruç tutmadığın sürede gömebilirsin. sadece yeme içme işini 20'de bitirdiğinden ve 16 saat geçmeden tekrar bir şey yemediğinden emin ol. olayın özü budur: 16 saat oruç tut, geri kalan 8 saatte serbestsin, ne yiyeceksen o zaman ye.

şimdi sen insülin, glikojen duymak istemiyorum diyorsun ama temelde orucu bozan şey insülinin tetiklenmesi olur. o yüzden vücudun sindirmek zorunda kalacağı bir şey tüketmemek lazım oruç süresince. bazıları 50 kaloriye kadar tüketilebilir deniyor ama ben riske girmiyorum. oruçluyken şekersiz-sütsüz (kısaca kalorisiz) çay, kahve, su, maden suyu vs. tüketilebilir sadece. ben maden suyuna limon da sıkıyorum bazen. interlekte bozmadığı yazıyor. yeşilliklerin kalorisi çok düşük tamam ama insülini tetikliyor olabilirler, emin olamadım. ben yemezdim. sonuçta vücudun "bi şeyler geliyo, bunu hücrelere götürelim" diyebilir.

insülin diyorum çünkü insülin salgılandığı anda oruç bozuluyor olmalı, o yüzden vücudun "bu bi şeyler yiyo" dememesi lazım oruç süresince. su, kahve, çay vs. kalorisiz olduğu için vücut onlara ses etmiyo zaten ama kalori girince çarşı karışır.
  • der meister  (08.11.19 12:05:26) 
Abi arkadaşlar net anlatmış der meister özellikle açıklayıcı olmuş; IF bir diyet değil "sadece" beslenme periyodu oluşturan bir program, 8 saatlik bölümde istediğini yiyebilirsin; ister pizza ye ister tavuk ye ister pilav ye bunu ister tek öğünde ye istersen 15 dakikada bir ye bunlar sana kalmış, amacın kilo vermekse her şartta kalori açığı vermen gerekir zaten; IF'i kalori açığı vermeden istediğin kadar katı uygula kilo veremezsin; kalori açığı oluşturup 8 saatlik periyotta 10 öğün de yesen arada atıştırma da yapsan kilo verirsin ama en optimal sonucu, 8 saatlik dönemde alman gereken kaloriyi en az öğünle almak.

Ha ben kalori açığı verdim 2 öğün beslendim arada da 2 mandalina yedim, kilo verir miyim diye soruyorsan kilo verirsin evet. Fakat ana nokta he zaman kalori açığı, kalori açığı verdikten sonra her şekilde kilo verirsin, (bak burası önemli) IF sadece durmadan atıştırmanı engellemek için sana otokontrol sağlamayı amaçlar, en büyük özelliği budur.

Açlık bölümünde bir şey yeme abi sadece kalorisiz sıvılar, programın amacı zaten seni yememeye teşvik etmek, yeşillik yiyerek sistemi abuse etmeye gerek yok.
  • angelus  (08.11.19 12:11:35) 
eğer kilo verme amaçlı yapıyorsan ne istersen yemiyorsun tabii ki.


  • xvyz  (08.11.19 12:31:07) 
btw
Bu araştırma / bu yöntem'i bulan Japon adam nobel ödülü aldı.
Bu yöntem kilo verme odaklı yöntem değil (kilo da verdirir tabii)
Bu yöntemi adamın bulma / ve adamın uzmanlığı "hücre yenileme"
bu yöntemle beslenirsen, daha geç yaşlanıyorsun ve daha iyi yenileniyor hücreler
  • Corc  (08.11.19 12:42:13) 
Bir de, söylemeyi unuttum, IF'i kilo vermek maksadıyla yapacaksan bunu bir diyet programına entegre etmen gerekir, ancak o zaman çalışır. Yani IF+Lov Carb-IF+High Carb-IF+Lov Fat-IF+High Fat vs vs gibi. Önceden de dediğim gibi; IF kendi başına kilo verdirmez, kilo vermeni oluşturacak kalori hesaplaması yaptığın bir diyet programındaki yeme düzenine entegre edip bir beslenme rutini oluşturabilirsin sadece. Sana kilo verdirecek olan IF değil, uyguladığın diyet olacaktır.


  • angelus  (08.11.19 12:47:31) 
çok kısa sürede çift haneli kilolar verdim.bunda bilinen, uygulanan yöntemlerden uzak beslenmem de faydalı oldu. her bünye bir değil ve bu meret her bünyede aynı etkiyi sağlamıyor.

öncelikle nasıl bir işte çalışıyorsunuz? masa başı-saha-beden işçiliği vs. eğer çok efor gerektiren bir işte çalışıyorsanız 18-6'dan uzun durun. ben 18-6 yöntemiyle başardım.

sonraki aşama günde kendinize bir saat seçmeniz. benim saatim akşam 7'ydi. yazın 8 oldu bu. gün içinde şekersiz her türlü içeceği içtim. 18-6 (6 saat yediğimiz süre) içerisinde 6 saatin sadece yarım saatinde yemek yedim. geri kalan 5,5 saatte hiç yemek yemedim. krakermiş, meyveymiş, lifli besinlermiş. onlarla kendimi geçiştirdim.

çok sigara ve çok kahve içerim. sabah kalkar kalkmaz kahve içenlerdenseniz kahveyi belli bir orana düşürmeniz lazım. mental olarak çok yıpratıyor bunlar insanı.

hiç ekmek yemedim, hiç ama. 2 tabak yemek yedim ama ekmek yemedim. tatlı falan da öyle.

spor da önemli. günde 10 12 km yürüdüğüm günler de oldu hiç yürümediğim de. ama en az 1 saat tempolu yürüyüş şart. çok daha hızlı ve rafine kilo veriyorsunuz. if'den sonra spor salonunda "lan buram da sarkmış" diye üzülmek yerine sporu önceden yapın ki iki iş birden çıkarmayın.

ben kendime bir ödül günü koydum. kokoreç'i çok severim, tavuk döneri de öyle. ödül günlerinde - mesela 2 haftada 1- yiyebildiğim kadar yedim. sporu da ona göre yaptım. ekmek de var bu aşamada.

en önemlisi de istikrar. arkadaşın doğum günü, kardeşimin mezuniyet kutlaması vs. demeden devam etmeniz lazım. bir kere bozuldu mu hep bozuluyor. denendi onaylandı.

son olarak yulaf ezmesi alın. bulunsun evde. bazen an gelecek ölecekmiş gibi hissedeceksin. 2 kaşıt yoğurt ve 2 kaşık yulaf, tek öğünü bile atlatmanıza yardımcı oluyor.

bol şans.
  • mind mischief  (08.11.19 12:54:01) 
Amaç kilo vermekse en önemli şey kalori alımı. Hangi diyeti yaparsan yap, en nihayetinde aldığın kalori harcadığından fazlaysa kilo alırsın.

Intermittent fasting hem insülin direncini kontrol ederek metabolizmanı hızlandırmanı sağlıyor, hem de yağ yakımını hızlandırıyor. Kolestrolu falan azaltabileceği de iddialar arasında.

Ben bunu on/off 2 yıla yakındır yapıyorum ve kalorik alımı biraz kısıtladığımda sıradan diyetlere göre çok daha hızlı kilo veriyorum. Ama cipsleri gömdüğüm zaman o olmuyor tabi.
  • noluyo yaa  (08.11.19 15:46:24) 
[]

uzmanlarına excel sorusu

"C sütunundaki hücre boşsa (veya doluysa), o hücrenin olduğu satırı komple sil"

dememizin kolay bir yolu var mı?


 
Makro ile mümkün.

Sub sil()
For i = 100 to 1 step -1
If cells(i,3) = "" then rows(i).delete
Next i
End Sub

Bu makro ilk C1:C100 aralığında boş olan hücrelerin satırlarını siler.
If satırındaki = yerine <> koyarsan boş yerine dolu olan satırları siler.
  • cakabo  (07.11.19 18:08:38) 
teşekkürler.

"C sütunu" bilgisi burada nerede yazıyor? yani dolu olanları sil diyeceksem C değil D sütunu olacak, ona göre değiştireyim.
  • kibritsuyu  (07.11.19 18:13:34) 
A,b,c =1,2,3

Özetle 3 yazan yer
  • bagcivan  (07.11.19 18:25:44) 
peki işi zorlaştırayım.

C sütunundaki hücre içeriğinde "HEDE" ifadesi GEÇEN hücrelerin olduğu satırları silmesi için tırnak işaretlerinin içine ne yazmalıyım?

hücre içeriği aynen olmayacak ama, yani C sütunundaki hücrede sadece "HEDE" yazanları değil "GAYDIRIGUBBAK HEDEHEBELE HÜBELE" yazan satırı da silecek.
  • kibritsuyu  (07.11.19 19:00:03) 
"*HEDE*"


  • kaiserr76  (07.11.19 21:06:07) 
"*HEDE*" olmadı.


  • kibritsuyu  (07.11.19 21:31:29) 
"*HEDE*" olayını

daha önce yapmıştım. Geçmiş çalışmalarıma bakmam lazım. bulunca yazarım.
  • kaiserr76  (07.11.19 22:25:07) 
Like da olmadı.


  • kibritsuyu  (07.11.19 23:50:02) 
Sub sil()
For i = 100 to 1 step -1
If Instr(1,cells(i,3),"HEDE") > 0 then rows(i).delete
Next i
End Sub

Instr fonksiyonu hücre içinde arama yapar ve bulursa aradığın değerin kaçıncı karakterde başladığını söyler. Bulamazsa 0 döner.
  • cakabo  (08.11.19 09:13:30) 
[]

günde 2-3 litre su içmek

hani sürekli tavsiye ediliyor ya, günde en az 2 litre su için, 3 litre su için diye.

ben günde 2 litre su içtiğim zaman 1.5 litresini işiyorum. 3 litre su içiyorum, 2.5 litre işiyorum.

doğrudan yarım litre içsem olmaz mı? hadi toleranslı olsun, 1 litre içeyim.

böbrek taşım falan da yok ki böbrekler temizlensin diyeyim. temizlenecekse de bulaşık makinesine calgon koymuş gibi ayda yılda bir 3 litre içip temizlik yapayım.

tam tersine olmadık yere böbrekleri yoruyormuşum gibime geliyor. vücutta kalması gereken mineraller falan da fazla suyla gidiyormuş gibime geliyor.

ne zoruma 3 litre içip 2.5 litre işiyorum ki? vücuda lazım değil demek ki. boşu boşuna üstten içip alttan çıkarmanın bana ne faydası var?

 
Yukaridan su tutuyorsun gibi dusun, az su dokersen kirler akmaz, saril saril dokeceksin ki kiri pasi pisligi aksin :) O hesap :)


  • msb  (06.11.19 19:06:40) 
son derece yanlış bir mantık.

kimse bana "sağlık için günde 3 kilo yemek ye" demiyor. bunu dese, ben de 3 kilo yemek yiyip 2.5 kilo çıkarsam onu da gelip sorarım. üstelik tokluk hissim fazla yememi engelliyor. o hissi umursamayıp yediklerim de çıkmayıp götümde göbeğimde birikiyor. dolayısıyla sorduğum soruyla eşdeğer bir kıyas değil bu.

tamam su içmeyeyim demiyorum ki. hücrelerim için yarım litresi yetiyor demek ki. üre dolu sıvıyı çıkarmak için de bi yarım daha içeyim.

3 litre su içip geziyorum, yürüdükçe midem lak lok lukur lokur ediyor. prostatlı dede gibi 15 dakikada bi tuvalete gidip dupduru bembeyaz işiyorum.

niye bu eziyet?

lavabo muyum ulan ben? oldu olacak önden bi bardak da kostik içeyim de bari kireci pası da söksün anasını satayım.
  • kibritsuyu  (06.11.19 19:10:52 ~ 19:12:44) 
bence bu dediğini yapıp yeterli süre sonunda diyalize başlamalısın. kararını sonuna kadar destekliyorum.


  • tantunizade murat efendi  (06.11.19 19:32:31) 
Valla ben susadıkça içiyorum. En fazla 1 litre falan (yaz günü değilse ya da spor yapmıyorsam).


  • orient blue  (06.11.19 19:33:14) 
yahu arkadaşlar, gözünüzü seveyim bi soruyu okuyun, bi anlamaya çalışın bu herif ne diyor diye.

"su içmek istemiyorum, su içmezsem ölür müyüm" falan mı demişim acaba? su içmek istemediğimi nereden çıkarıyorsunuz da "haklısın kanka az su iç de diyalize gir" falan diyorsunuz?

lan sorduğum çok açık be. 3 litre içip 2.5 litresini işiyorsam niye 3 litre içiyorum yahu? ihtiyacım yarım litre ise, 1 litre içeyim, yarım litresi vücudun ihtiyacını karşılasın, öbür yarım litresini de işeyeyim, böbrekleri kanı falan temizlesin. niye fazlasını da içip geri işiyorum? bunun mantığını anlatacak olan varsa mantıklı bir şeyler duymaya ihtiyacım var.
  • kibritsuyu  (07.11.19 01:58:33 ~ 02:01:33) 
Günde 8 saat uyudugunu varsayarsak 16 saat ayaktasin demektir. Günde 3 lt suyu da 16 saate yayman gerekir ki faydasi olsun. Saat basi standart bir su bardagi (200 ml) ile su icersen 5 saatte 1 lt su icmis olursun, uyanik kaldigin 16 saat boyunca da 3 lt su icmis olursun.

Hatta dr lar diyor ki o birdak suyu icerken de 4-5 seferde yudumlayarak için. Agaca bir kova suyu birden dokersen cogu akar gider ama damla sulama yaparaan tamamindan yararlanir.
  • gulbatur birinci sahbatur sondan geliyor  (07.11.19 07:49:42) 
tamam da niye lan niyeeee. niye 3 litre? saat başı da içsem, öyle de etsem, böyle de yapsam fazlasını işiyorum yahu.

al işte sabah 7'de kalktım. kaltığımdan beri de 3 saatte 1.5 litrelik pet şişenin yarısı kadar su içtim. 750 ml. yapar. ve kalktığımdan beri 4 kere tuvalete gidip affedersin at gibi şarıl şarıl işedim. neredeyse içtiğimin tamamı çıkmıştır.

e o zaman ben bu kadar suyu niye içtim?
  • kibritsuyu  (07.11.19 08:26:08 ~ 10:18:24) 
Ben nedenini söyleyeyim. Su lobisi. Tamamen daha fazla su satabilmek için yayılan yanlış bir bilgi. Fazla su içmenin hiçbir yararı olmadığı gibi zararı da var, zira mineral kaybı yaşıyorsun. Zaten kimse 2 litre 3 litre gibi bir standart koyamaz, herkesin ihtiyacı boy kilo, terleme oranı ve yediği şeylerdeki su miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Sen bol sebze meyve yersin, yarım litre yeter ama başkasının belki 4 litre içmesi gerekir. Yeterli su içip içmediğini idrarının renginden anlayabilirsin. Şeffaf olması gerek diye bir kanı var, doğru değil. Şeffaf olması fazla içtiğini gösterir. Koyu sarı olması da az içtiğini. Açık sarı olacak. Bu arada sabah kalktığında bir şey yemeden en az 20 dakika önce yarım veya bir limonun suyu ve tuz ekleyerek yarım litre civarı su içmenin çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Ondan sonra gün içinde yemek saatlerine uzak vakitlerde ara sıra yudum yudum içebilirsin.


  • Psychender  (07.11.19 10:58:03) 
[]

yara izi kalmaması için

8 yaşındaki oğlum okulda arkadaşıyla boğuşurken gözlüğünün sapı kırılmış ve menteşesindeki metal kaşından elmacık kemiğine kadar çizmiş.

dikişlik bir şey yokmuş. revirin dediğine göre öyle çok da kanamamış. pansuman yapıp kapatmışlar. yarayı göremedim, görsem de yorum yapamam ya.

şimdi iz kalır diye korkuyorum. iz kalır mı derseniz gözlük sapındaki metalin çizmesiyle? iz kalmaması için ne yapabiliriz, ne sürebiliriz?

 
domuz yağı.


  • eeb  (04.11.19 14:06:17) 
contratubex veya sarı kantoron yağı. ama iz kalmaz diye düşünüyorum.


  • candide  (04.11.19 14:06:32) 
madecassol krem yara ve yanıklarda oldukça başarılı. Ama oğlunuz yaş itibariyle kullanabilir mi onu eczacıya danışın.


  • hayvanat  (04.11.19 14:07:34) 
daha çok küçük öyle iz kalmaz. ama içinize sinmiyosa candide+1


  • lcha  (04.11.19 14:27:23) 
Kantaron yagi tabii. Iz kalacaksa da kalmaz. Gecmis olsun.


  • la.luna  (04.11.19 14:30:41) 
Aloe vera. Cilt kekelerim geçti.


  • geçerkenugradım  (04.11.19 14:50:21) 
Benim de tavsiyem kantaron yağı. Biz ailecek tüm yaralara kullanıyoruz, hem iz kalmıyor hem de hızlı iyileşme sağlıyor. Tabi tıbbi geçerliliği nedir bilemem.


  • yercekimini kendine ceken adam  (04.11.19 15:25:54) 
[]

günümüzde film izleme yöntemi ne?

film vizyondan kalktı, artık sinemalarda oynamıyor.

eskiden video kaset vardı, vcd oldu, dvd oldu, bluray oldu. şimdi ne kitapçılarda dvd görüyorum, varsa da dikkatimi çekmiyor, ne teknoloji marketlerde oynatıcısına rastlıyorum.

nereden izliyoruz vizyondan kalkan filmleri?

illa netflix gibi bir platforma mı üye olunacak? münferit, ben şu filmi izlemek istiyorum diyip izleyebilecek bir yöntem var mı? mesela parasını verip indirebileceğimiz bir site falan?

elbette yasal bir yöntem soruyorum. ötekiler hakkında bilgim var.

 
amazon prime video ve apple movie gibi sitelerden satın alabilir veya kiralayabilirsiniz


  • superb  (30.10.19 18:56:23) 
yazınızdan anladığım kadarıyla kalıcı bir çözüm arayışındasınız. oysaki tek bir sistem üzerinden istediğimiz film veya diziyi izlemek.. pek olası değil. ben kendi adıma, izleyeceğim bir film veya dizi olduğunda, onun ismini yazıp "izle" diye aratıyorum. eğer netflix, blutv. vb. platformlarda varsa 1 aylığına üye oluyorum.

daha sonra başka bir şey izlemem gerektiğinde yine aratıyorum. bakıyorum hangi platformda yer alıyor. tabi bu aşamada görüntü, ses, altyazı kalitesi de değerlendirmede yer alıyor.

özetle, izleme yapacağımız ürüne göre platform arayışı şu an bizi sonuca götürüyor diyebilirim.
  • daglien  (31.10.19 17:02:21) 
[]

"pota" nedir?

hani masterchef, survivor gibi yarışma programlarında eleme adaylarının olduğu gruba "pota" deniyor ya. "bu hafta eleme potasında cemre ile açelya var", "yaptığım yemekle potadan çıkacağım", "bu hafta kıvanç'ı potaya göndereceğim" vs.

bu pota nedir hacı? basket potası gibi bir şey mi acaba? ne alakası var?

ciddi soruyorum dalga geçmeyin. pota dedikleri şey ne?

 
Yok o demir memir eritme potasıyla ilgili bi metafor.


  • angelus  (26.10.19 20:22:06) 
Pota (mecaz)
çeşitli şeylerin bir araya getirildiği, kaynaştırıldığı yer.
"Herkesi bir potada birleştiremezsiniz"
  • Northern Mariner  (26.10.19 20:23:21) 
(bkz: melting pot)


  • heritage  (26.10.19 21:00:36) 
bir metafor, bir mecaz olduğunun farkındayım elbet. o demir eritme potası da aklıma geldi de anlam veremedim.

yani elenecek adayları koyacak kap mı kalmadı? leğen de, kova de, tepsi de, dolap de, kutu de, sandık de, çuval de, torba de, sepet de.

pota niye? yani hangini hayatınızda kaç kere pota gördünüz? nereden çıkmış bu pota?
  • kibritsuyu  (26.10.19 21:43:26 ~ 27.10.19 03:51:17) 
Abi şimdi metalleri potaya koyduğunda yüksek ateşte eriyip gidiyorlar ya, yarışmacılar da “erimek-elenmek” maksadıyla potaya giriyor, sonra bazıları erimekten kurtulup dışarı çıkabiliyorlar, kendilerini kurtarmış, potadan çıkmış oluyorlar, o manada.


  • angelus  (26.10.19 21:56:15) 
Pota ergitilen metalin bulunduğu büyk kaptır. Burdan kalıba dökülür, ergimiş metal kalıbın şeklini alır.


  • [GODDARD]  (26.10.19 23:43:32) 
Yarışmanın ABD-İngiltere versiyonunda belli bir durumu tanımlamak için kullandıkları bir kelime, phraseler oluyor, onları dilimize mota mot alıyorlar böyle şeyler çıkıyor sonra. Bir benzeri "transfer window" var mesela gavurun kullandığı, bir kaç spor yorumcusundan duydum transfer penceresi açıldı, kapanıyor diye çalmışlar kullanmaya çalışıyorlar, ne iğrenç duruyor farkında değiller, bu da öyle bir şey işte


  • speedy  (27.10.19 00:56:33) 
pota sözcüğünün bu manada kullanılmasının yaygın olduğunu ve kabul gördüğünü düşünüyorum. TDK sözlüğünde de mevcut çünkü.
sozluk.gov.tr

  • fezagezgini  (27.10.19 01:58:36 ~ 01:59:15) 
Pota kelimesi mantıklı seçim. Potada metal eritilir, sıcaktır yani, potaya düşen yarışmacı zorlu, stresli bir zaman geçirmek zorunda sonuç belli olana kadar. Mecazen gayet sıcaktır potanın içi. Türkçe'de benzer anlamda "ateşten gömlek" diye bir deyim var mesela.


  • mikro patlama  (27.10.19 07:05:28) 
Ben bunu basket potası gibi bir şeyden düşerek elenen insanlar olarak gözümde canlandırırdım. Şu görseldeki gibi mesela.

encrypted-tbn0.gstatic.com
  • Lim5  (27.10.19 14:44:45) 
[]

kilo verdiğimde göbeğim toparlar mı

tabii görmeden cevap vermek zor olsa gerek.

boyum 1.80, kilom 105, yaş 40, cinsiyet erkek.

zamanında çok yüzdüğümden olsa gerek (hala da fırsatını buldukça yüzerim), kollarım lömbür lömbür yağlı değil, omuzlarım geniş, bacaklarım da ince, dötüm de küçük denmez ama çamaşır leğeni gibi de değil. asıl bütün sorun göbekte.

şimdi ben kilo versem, 80 kiloya düşsem, bu göbek derisi toparlar mı, yoksa sarkar mı?

 
bende toparladı ancak spor şart bu kütlede 25 kilo aman aman sıkıntı yaratmaz size


  • basond  (24.10.19 13:03:25) 
çok hızlı kilo vermenin sarkmalara sebep olabileceğini duydum sağdan soldan ama 100 den 80 e düşen erkek için değil

140 dan 80 e düşen için problem o sarkma olayı.

110dan 90 a düştüm sarkma falan olmadı, aksine göbeğim sarkıyordu kilo verince toparlandı ufaldı :)
  • hem şişko hem deli  (24.10.19 13:07:18 ~ 13:09:14) 
105ten 80e 1.80 boya hicbir sey olmaz


  • anais  (24.10.19 14:15:54) 
40 yaşında toparlanma çok az olacaktır. Konunun kilo verme hızınla alakası yok.


  • arnold schwarzeneger  (24.10.19 17:08:38) 
[]

gözü bozuk f1 pilotu olur mu

arkadaşlar saçma olacak bir şey soracağım.

gözü bozuk formula 1 pilotu (veya benzer bir yarış pilotu) olur mu? yani lensle falan yapılabilir mi bu spor?


 
Var. ama çoğu göz ameliyatı oluyor yoksa lens gözünü yarıştayken fazla kırpamadığın için kurutuyor.
www.racefans.net

Hulkenberg gözlük kullanıyormuş lense geçmiş sonra ameliyat olmuş mesela.
  • bahoho  (13.10.19 13:09:27 ~ 13:10:13) 
gozu bozuk pilotlar var ama belirli ameliyatlar ve belirli dereceye kadar izin veriliyor.

lensle kullaniliyor mi bilmiyorum. yarislarda kevlar ve motor sicakligindan dolayi inanilmaz su kaybi yasaniyor. 2-3 lt terleme yasaniyordu. gozluk buna asla musade etmiyor da lensi bilmiyorum.
  • turbo sadık  (13.10.19 14:33:48) 
[]

dijital saat tavsiyesi (akıllı bileklik tarzı da olur)

babam için düşünüyorum.

aradığım özellikler çok değil

1. saati dijital olarak göstersin
2. ışıklı olsun. ama öyle lcd ekranın arkasından ışık verilmiş şeklinde değil, doğrudan rakamların kendisi ışıktan olsun.
3. rakamları büyük olsun, yakın gözlüğü olmadan rahatça görebilsin.
4. su geçirmez olsun (yüzülebilsin).

onun dışında akıllı saatlerde bulunan adım sayar, nabız, hede hödö falan lazım değil. tek amaç gece uyandığında gözlük arama derdi olmadan karanlıkta saati görebilmek.

benim mi band 3'ü verdim, al kullan, beğenirsen senin olsun diye. beğendi ama rakamları çok ufak olduğu için işini görmedi.

bütçe de 100 lira civarı diyeyim.

 
bu özelliklerde 100 liralık saatler çok adi oluyor. Up Watchlar var rakamları gayet büyük ama suya dayanıklılığı iyi değil.

mi fit'de zaman göstergesi ayarı vardı oradan değiştirmeyi denediniz mi?
  • kablelvuku  (09.10.19 15:32:13) 
o zaman casio f91w alman lazım.
www.hepsiburada.com

"çocuk saati gibi durur" dersen metal olanını al.
www.hepsiburada.com

istersen nato strap da takarsın.
i.redd.it
  • sinek kral  (09.10.19 16:17:02 ~ 16:20:56) 
decathlonda aranan ozelliklte hem de 99 liraya saat var.


  • turbo sadık  (09.10.19 17:16:51) 
www.amazon.com

aradiginiz boyle bir sey olsa gerek.
  • tabudeviren  (09.10.19 19:40:46) 
Yakın görmezler, karanlıkta hele bir de uykudan uyanınca iyice yakın görmez oluyorlar. Dijital ekran yazıları hele hiç göremiyorlar.Olayı kol saati ile çözemezsiniz.

Benim tavsiyem İkea'da el çırpınca ışığı yanan duvar saatleri var. Net çözüm.

İlla ki kol saati diyorsan, boş ekranlı akrep,yelkovanlı, akrebi ve yelkovanı fosforlu bir saat bak.
  • Mirket  (09.10.19 20:16:01 ~ 20:19:49) 
[]

xiaomi mi band 4

arkadaşlar mi band 3 kullanıyorum, gayet de memnunum.

şimdi mi band 4 çıkmış. renkli ekran, yok müzik değiştirme vs. bunların hiçbiri umurumda değil, lazım da değil.

ama mi band 4'te yüzme takibi varmış. yani egzersizlere yüzmeyi tanımlamışlar, stilleri tanıyıp kaç kulaç atıldığını, ne kadar mesafe yüzüldüğünü falan sayıyormuş.

ben yüzen bir insanım. koşu veya fitness yapmadığım için 3'ün egzersiz modları benim işimi görmüyor. yüzerken denedim, nabzım dışında ölçebildiği bir halt yok haliyle.

mi band 4'ü yüzerken deneyen var mı? yüzme mesafesini, kalori hesabını, kulaç sayısını vs. doğru ölçebiliyor mu? ölçebiliyorsa sırf bunun için almak istiyorum, yıllardır aradığım cihaz çünkü.

 
1 kere denedim. doğru ölçüyor gibi. fakat her gidiş sonrası saatte yönünün değiştiğini belirlemen gerekiyor. saat bunu anlamıyor.

mesela 50 metrelik havuz. 50 metre gidince bileklikte diğer tarafa döndüm diye telefonlardaki açmak için kaydır gibi bir hareket yapıyosun. bu sulu şekilde bazen zor olabiliyor. suda düzgün çalışmıyor çünkü dokunmatiği.
  • tinky winky  (08.10.19 17:46:29) 
yüzmede denedim ben de. 25m'lik havuzda 20 kere gidip geliyorum, hatta ara sıra dinlendiğim filan da oluyor. onu algılamıyor. tur atıyormuşsun gibi sayıyor. kullanım kitapçığından/internetten filan bi bak derim. belki ben kullanamadım.


  • reddoggsaysraffraff  (08.10.19 18:41:22) 
[]

samsung telefon - arayan fotoğrafı

samsung note 5 kullanıyorum. modeli çok önemli değil, sorum farklı samsung'lar için de geçerli.

bazı kişilere profil fotoğrafı ekledim, ararken çıksın diye. eskiden (bu telefonda mıydı, eski telefonumda mıydı tam hatırlamıyorum), fotoğrafı olan biri aradığında ekranda kocaman, neredeyse tam ekran fotoğrafı çıkar, üstünde de adı ve numarası yazardı. ta cehennemin dibinden de baksam koca ekranda arayanı görürdüm.

güncelleme mi geldi ne halt olduysa şimdi koskoca ekran boş, arayanın resmi ortada 5 kuruş boyutunda bir yuvarlak içinde çıkıyor.

olm mal mısınız, o fotoğrafı seçecek kadar yaklaşınca zaten ismini de okuyorum.

babamın gözleri biraz zayıf. o da telefonu ilk aldığında hepimiz resimlerimizi koyduk, aradığımızda kim arıyor diye yazı okumakla uğraşmasın, resmimizi görsün diye. güncelleme mi geldi ne olduysa resim bit kadar oldu. adam da resmi göremez oldu, yazıyı okuyacam diye eziyet çekiyor.

yok mu arayan kişinin fotoğrafı ekranda kocaman çıksın, bunun bir yolu?

 
ben de ariyorum bunu ama ekstra bir uygulama olmadan tamamen telefondan telefona degisiyor. telefonun stok uygulamasindan baska bir arama uygulamasi deneyebilirsiniz belki.


  • tanaka  (02.10.19 08:05:50) 
[]

pdf'e kaşe imza yapmak

her ay mail yolu ile bir sürü pdf uzantılı mutabakat formu gönderiyorlar. mutabıkız yazıp kaşe imza yapıp geri göndermem gerekli.

çıktı al, kaşele imzala, sonra tekrar tara, pdf dosyasını bul, mail at zor geliyor artık. boşa kağıt harcıyorum, tarayıcı ağda çalışıyor ve içeri odada, git kağıdı koy, gel taramayı başlat, git kağıdı geri al ohooo.

mutabıkız yazısıyla birlikte kaşe ve imzayı tarayıp jpg yapsam, gelen pdf'in üstüne bunu koyup merge etsem yollasam hiç çıktı alıp taramakla uğraşmadan.

neyle yaparım ben bunu? pdf'ler için foxit kullanıyorum. yapıyor mu böyle bir şey? nasıl oluyor?

 
Macbook’ta bir çaresi var

www.sihirlielma.com
  • her giriste sifresini unutan adam  (02.10.19 01:58:53) 
şöyle yapıyorsun. maile yanıt verip, mutabıkız yazıyorsun.
cevap geliyor, kaşe imza diye. tarayıcımız bozuk diyorsun.
tarayıcımız, başka departmana alındı diyorsun. alıştırmıyorsun.

sizinkinde kaşe imza yok, önce istediğiniz gibi, kendiniz gönderin diyorsun.
tabi bunlar biraz öz güven ister. bol şans.
  • ayaklibalik  (02.10.19 03:08:14) 
hocam
olur
nitro pdf
ile kase imza yapistirabilirsin
ya da editleyebilirsin

ya da smallpdf ile word e cevirip
yapistirirsin


tarayıcı bozuk felan deme sakın ne yapiyorsun :)
  • kingcyrax  (02.10.19 09:29:47) 
en kolayı nitro pdf, 10 sn alır.

az uzunu: pdf sayfasının ekran görüntüsünü al. resim dosyasını paint ile açıp kaşe-imza yapıştır. sonra uygun resim editörüyle pdf olarak kaydet (en kolayı irfanview)
  • 507  (02.10.19 10:03:17) 
stajyerler tarayıcı bozuk cevabımı neden beğenmediniz.
firmalar artık on-line mutabakata geçti. kim uğraşacak tarayıcı ile.

her ay bu şekilde gönderenlerden önce siz de gönderebilirsiniz.
  • ayaklibalik  (02.10.19 13:15:11) 
[]

Sporcuların çorapları

Çoğunlukla görüyorum, hep dizlerine kadar çekilmiş uzun çorap giyiyorlar. Hadi futbolcuları anlıyorum, içine tekmelik koyuyorlar. Tekmeyle işi olmayan adam da dizine kadar çorap giyiyor.

Benim için çorabın tek amacı; ayağımın terini emsin, ayak doğrudan ayakkabı ile temas etmesin, ayağım yara olmasın vs. Yani ayağımla ayakkabının temasını kessin yeter. Hadi düşüp ayakkabının içine kaçmasın diye bileğe kadar gelsin.

Dize kadar çorabın amacı ne? Şık da durmuyor bence. Kalf'leri falan sıksın kasları tutsun gibi bir amacı mı var?

 
üsümemek.

terliyorsunuz, ter asagiya dogru akiyor usulca. bu sirada ayaginiz üsüyebilir, konsantrasyonunuzu bozabilir.

bunlar disinda rüzgar eser, bocek konar gibi seyler konsantrasyonu bozacagi icin kullaniliyor.

ek olarak baska bir nedeni ise zamaninda bu islerde sorgu sual olmazdi, ne gördüysen devam eder, zamaninda alismis adam aynisina deva ediyor haliyle.
  • duygusuzromantik  (29.09.19 18:16:55) 
Bisikletçiler için, la vuelta izlerken duymuştum, çoraplar hava sürtünmesinin etkisini azaltarak 20 kilometrede 2 saniye avantaj sağlayabiliyor gibi bir şeyler söylemişlerdi, rakamları yanlış hatırlıyor olabilirim ama bu tür bir etki. Baya dizaltına kadar çorap çekme sebepleri sanırım bu. hatta ufak bi aratınca şöyle bişi gördüm mesela:

bikerumor.com
  • nimberjack  (29.09.19 20:43:50) 
kan basıncını artırsın diye varis çorabı gibi şeyler giyenler de var.


  • babilbaligi  (30.09.19 08:39:29) 
[]

bu nerenin şivesi (ağızı?)

geliyalaa gidiyalaa şeklindeki konuşma hangi yörenin ağzı?




 
ege koyleri de boyle


  • jimicik  (19.09.19 10:10:54) 
Ege değil, geliverin gidiverin, gelipbatır... gibi kullanıyolar.Gelivee derler.

laiklik elden gidiyeah diyen abi nereliydi acaba? onun memleketi işte.
  • lcha  (19.09.19 10:23:56) 
batı egenin kırsal kesim şivesi bu. babam ve oğlum'u hiç mi izlemediniz yaw??


  • '  (19.09.19 10:30:19) 
afyon olabilir.


  • tabudeviren  (19.09.19 11:06:40) 
Afyon değil. Afyon antalya falan: geliyolaa

Bu geliyalaa sinop civarı olabilir.
  • Kahir ekseriyet  (19.09.19 11:08:09) 
samsunlu olarak biz de öyle konuşuyoruz.
en azından iç kısımlarda.

  • m e b  (19.09.19 11:16:49) 
Laiklik elden gidiyeah diyen amca Sinop veya Kastamonuluydu sanırım


  • burya  (19.09.19 11:44:46) 
ordu.
laiklik elden gidiya iltica geliyaaa.
ordu ağzı.
  • turbo sadık  (19.09.19 11:51:30) 
Geliyala gidiyala diyorsa kastamonudur.


  • Tears of Devil  (19.09.19 12:32:01) 
Kastamonu civarı


  • damla sakızlı dondurma  (19.09.19 12:56:56) 
Bilecik'in bazı ilçeleri canlandı gözümde. Gölpazarı ve Yenipazar mesela.


  • siyah noktali film  (19.09.19 13:01:17) 
anthemis +1

rahmetli babaanem kastamonuluydu ve böyle konusurdu
  • mamu  (19.09.19 14:12:55) 
Kastamonu, Karabük tarafı.


  • aksi kanitlanmadikca cocuktur  (19.09.19 15:18:46) 
arkadaşlar aradığım cevap bolu imiş.

bir numaralı örneği de seksenler dizisinde gıcık bi hastabakıcı karakter vardı, tam olarak aradığım o adamın konuşması imiş. o tip aklıma gelince gogılladım, bolu çıktı karşıma.
  • kibritsuyu  (19.09.19 17:10:51 ~ 17:29:58) 
[]

wok tava tavsiyesi

sadece normal tavanın kenarları yükseltilmişi olmasın, wok tava gibi wok tava olsun.

tavayı sallayarak içindekileri çevirebileceğim kadar dengeli olsun. ayı gibi ağır olmasın. dandik tenekeden de olmasın tabi.

bu çok şart değil ama mümkünse sapı metal olsun. sapı metal olmayanlar elde sallayarak çevrilmeyecek kadar ağır ve iki sallayışta o sap gevşiyor.

kaplaması da biraz dayanıklı olsun. yani iki kullanımda çizilip kararmasın.

bütçe maksimum 200 lira.

 
www.morhipo.com

buna çok benzeri ama sanırım eski seri olanı var bende. açık gri. işimi çok görüyor memnunum ama istediğiniz gibi mi emin olamadım. elde çevriliyor ama tüy gibi değil.
  • bir ileti paylastim  (12.09.19 17:50:08) 
Ben sunu www.krc.com.tr kullaniyorum, cok guzel


  • somethinginthewayshemoves  (12.09.19 19:55:41) 
www.ikea.com.tr

aradığın şey bu olabilir, ben de bu aralar wok tava bakınıyorum, tefal ile kötü bir maceram var o yüzden ikea ürünleri bu aralar favorilerim arasında.
  • blue rebel motorcycle club  (12.09.19 21:11:02 ~ 21:11:17) 
bütçenizi 12 lira aşıyor ama ben şundan almayı düşünüyorum.
www.hepsiburada.com

bir de şu var:
www.hepsiburada.com

içindekileri sapından tutup değil de, spatulayla çeviririm derseniz gayet iyi bence.
bu markanın saç kavurma tavasını kullanıyorum, memnunum.
  • blatta hiberna  (12.09.19 21:34:29 ~ 21:40:01) 
blatta hiberna'nın ilk linkteki ürününü kullanıyorum, memnunum. eşek ölüsü gibi değil ağırlığı, rahatça içindekileri sallayarak çevirebiliyorum. bundan önceki ikea idi (blue rebel motorcycle club'ın paylaştığı değil), ama o biraz tenekemsiydi ve çizilen cinstendi.


  • brena  (12.09.19 22:18:18) 
[]

meyve fidanı tavsiyesi

bodrum'da bir yazlığımız var. etrafında da ufacık bir bahçesi var işte çiçek falan.

buraya genellikle temmuz sonu, ağustos başı gibi gidiyoruz. istiyorum ki oğlumla bahçeye bir veya birden fazla ağaç dikelim, ileride oğlum kendi diktiği ağacın meyvesini yesin.

yıllar önce ben çocukken bahçeye malta eriği (yeni dünya) çekirdeği gömmüştüm, filizlendi (bir sürü çekirdek gömmüştüm de bir tek bu çıktı). şimdi koca ağaç ve dalları kırılırcasına meyve veriyor. aşılı falan da değil ha, doğrudan çekirdekten çıktığı haliyle. o benim gözbebeğim. ama maalesef nisan mayıs gibi verdiği için ne biz ne başkası yiyebiliyor. yazın gittim, bütün meyveler ya dökülmüş, ya üstünde kurumuş. fırsat olup baharda gidecez de peey.

şeftali vardı eskiden, önce meyveleri sonra ağacın kendisi kurtlandı, çürüdü, söktük.

şeftaliyi söktüğümüz yere limon diktik, o da 4-5 yıldır bodur kaldı. 1 tane limon vardı üstünde daha yeşil, olgunlaşana kadar tatil bitti, yeşil haliyle kopardım, lime niyetine içkimize kattık.

3 yıl önce çiçekçiden armut fidanı aldım, oğlumla birlikte diktik, can suyu verdik falan. o da yerini mi sevmedi nedir, 3 yıldır ne büyüyor, ne meyve veriyor. bu yıl iki tane armut vermiş, ona da yetişemedik.

temmuz sonu, ağustos başı gibi meyve veren, bodrum iklimine uygun ne ağacı dikelim biz buraya?

 
Fidanları bölgedeki bir fidanlıktan alın demeye geldim. Başka şehirden kargoyla falan değil. İklime alışık olur böylece


  • kisa  (27.08.19 17:59:52) 
Kaktüs olabilir meyve veren cinsi, prickly pear diye geçer türkçesini bilmiyorum. Bodrum'da yetişiyor hem de bitkisi güzel. Meyve Mevsimi ağustos.

İncir de olabilir o da yetişir. Meyve dönemi de sizin dönemler aşağı yukarı.

Bir de badem olabilir o da güzel olur. O daha temmuz başı-ortası gibi olur ağustosa kalmayabilir
  • mirafiori  (27.08.19 18:12:02) 
@mirafiori

türkçesi kaynana dili. aslında o kadar da arsız bir şey ki yörede yol kenarlarında bile var bundan. pazarda meyvesi satılıyor. lakin dikenli kabuğu olduğundan soyup yemesi de ayrı eziyet. tadını da sevmedim, oğlum yemedi ama onun da pek seveceğini sanmıyorum.. bi de pek ağaç kategorisine sokamadım onu.

incir iyi fikir. bir de vişne geldi aklıma ama. ya da yine şeftali ile şansımızı deneyebilir miyiz acaba.
  • kibritsuyu  (27.08.19 18:17:04 ~ 18:18:29) 
Fidan almanıza gerek yok bence. Beğendiğiniz meyvelerin çekirdekleri iş görür.

(bkz: #32739497)
  • komando kani var bende  (27.08.19 18:17:12) 
kızılcık/kiren severseniz araştırın. şuan karadenizde olmuş durumda...


  • qobel  (27.08.19 18:17:25) 
@komando:

bunu ilkbaharda denedim (limon, portakal, kivi, elma, kiraz, papaz eriği vs), hani yaza kadar azıcık filizlenirlerse götürüp bahçeye dikerim diye. limonlar çekirdeğini patlatıp kök çıkardı ama toprakta filizlenmediler, elimde patladı. beceremedim yani.
  • kibritsuyu  (27.08.19 18:21:10) 
Bu zamanda şeftali ve incir oluyor. hatta şeftali bir iki hafta geçti zamanı ama yetişirsiniz belki.


  • kitik  (27.08.19 18:27:08) 
üzümü de düşünün derim. hem bu aylarda orda meyve verir, hem de yaprağını toplayıp sarma yaparsınız, yaprakta balık yaparsınız, olur da olgunlaşmamış taneleri olursa koruk ekşisi yaparsınız. olur da hastalık kaparsa kurursa falan yenisini ekip yeniden meyve almanız 2-3 sene sürer en fazla


  • yemrem  (27.08.19 19:07:58) 
[]

whatsapp mesaj editörü / mesaj saklama görüntüleme vs

arkadaşlar whatsapp denen uygulama artık çığrından çıktı. arkadaşlar arasında mesajlaşma uygulaması, oldu sana bütün işlerin üerinden yürüdüğü, bütün evrak alışverişinin, yapılması gerekenlerin üzerinden döndüğü bir iş uygulaması.

adam kimlik fotosu atıyor, su tarihte işe giriş yap diyor. eskiden bu işler maille olurdu. ya da bir evrak istiyor, whatsapp'tan at diyor. kolayına geliyor herkesin.

telefonum elalemin kimlik çöpüne döndü. resmi indirip arşivlemek işimi görmüyor. önünde berisinde yazılanlar da lazım, gönderildiği tarih lazım. bu yüzden telefonda duruyor hepsi. durması da lazım. 3 yıl sonra bile herif çıkıp "ben sana şu gün göndermiş olmam lazım, sen işe girişi geç yapmışın" falan derse açıp burnuna sokabilmeliyim. silemiyorum telefondan.

tamam drive yedekliyor, ne bileyim ben yedekliyorum da yedeklediğim şey de ancak yine telefonda açılıyor. başka türlü yedekleme de ancak text dosyası ile oluyor.

yok mu şöyle bilgisayara, hariciye, flaşa falan atıp sonra bilgisayarda aynen açabilmemin bir yolu?

 
sohbeti dışa aktar - medyaları dahil et diyip drive'a veya e-postanıza o kişinin tüm sohbetini medyalar dahil .zip formatında kaydediyor.


  • alwayschargeneverbend  (20.08.19 14:35:06) 
peki o zip formatını ne yapıyoruz sonra? drive'da durmaktan gayrı benim ne işime yarıyor?

yani soruda da sorduğum üzere; o dosyayı neyle, hangi programla açıp içine bakıyoruz?

ayrıca 150 tane benzer sohbet var yedeklemem gereken. tek tek mi yapacağım bunu?

toplu olarak bütün vatsap külliyatını alıp, bilgisayarda aynen açıp kullanmak istiyorum. telefonda durmasın, silecem telefondan ama bir yerde de durması ve ulaşılabilmesi lazım.
  • kibritsuyu  (20.08.19 15:04:29 ~ 15:08:34) 
bu bahsedilen alıştığınız tarzda komple yedek değil, evet her sohbet için teker teker yapmanız gerekecek maalesef.
drive'a şimdi yedekledim denemek için, medyaları dahil ettiğimde mesajların önemli bir kısmını almadı, fakat medyaları eklemediğimde tüm sohbeti yedekledi, ve .txt dosyası olarak. muhtemelen iki farklı defa yedek alıp birinde medyaları eklemek daha mantıklı olur, bu şekilde hem metin hem medya yedeklenmiş olur.
fakat .txt dosyasında medyaların hangisi olduğunu ayırmanın bir yolu yok gibi görünüyor, o satır "29/04/2019, 21:18 - gkhncnzdgn: <Media omitted>" şeklinde yazılı. drive'da hangisi olduğunu bulmanın da bir yolu yok gibi geldi bana.
yani düşündüğünüz kadar kötü değil, ama mükemmel de değil.
  • gkhncnzdgn  (20.08.19 17:46:33) 
[]

doktor yazısı okumaca vol.76

şu iki raporda ne yazdığını tercüme edebilecek sümeroloji uzmanı var mı aranızda?

eksiup.com
eksiup.com

yahu sevgili doktor arkadaşlarım, hekimler, tabipler. yahu sizin bize gareziniz nedir abicim? yazdığınız yazıyı insan okuyacak. hadi eczacılar alışmış (ki onun da okuyamayanını gördüm, ben söyledim glukofen yazdıydı ama o olabilir mi acaba diye), siz niye biraz özen göstermiyorsunuz? tamam acele iş yapıyorsunuz, 4564895 tane hasta bakıyorsunuz da karşınızdaki adama da saygı yahu. sizin yazdığınız yazıyı ben okuyacağım. adam iş kazası geçirmiş, tek bildiğim bu. ama acildeki doktorun yazdığından adama ne olmuş anlamam mümkün değil. bu raporu benim okuyup sisteme girmem lazım personelimiz iş kazası geçirdi diye. iş kazası sistemi de maşallah ıncık cıncık soruyor. illa okumam lazım. inci gibi yazmıyorsanız da azıcık okunaklı olsa ne olur ya, "yazdım benim görevim bitti ehehe" mi diyorsunuz?

 
2. fotoyu net çeker misin? zaten cidden inanılmaz çirkin bir yazı, arada kelime bile seçmek çok zor net olmayınca :)


  • bir ileti paylastim  (01.08.19 15:31:30) 
net çekemem çünkü şantiyedeki kaza geçiren usta çekip yolluyor bunları. keşke kağıt benim elimde olsa. usta tayfasına düzgün resim çektirmek pek mümkün olmuyor. daha önce denedim, yahu net çek, ekrana tam denk getirip çek diye, yapamadı, pes ettim.


  • kibritsuyu  (01.08.19 15:36:32) 
1. Kafasına metal düşme sonucunda/şikayetiyle (?) Gelen hasta

2. hiç okunmuyor net değil.

Sizin işçiden hikayenin birazını öğrenme şansınız yok mu? Biraz bilsek bişeylere benzetiriz ama bu şekilde çok zor. Alternatif olarak acil sekreterliği aranıp sistemdeki epikrize ne yazılmış o öğrenilebilir.
  • curukturpkokusu  (01.08.19 15:38:24) 
2. Sayfa 2. Paragrafta il cümle şu an için hayati tehlikesi yoktur


  • curukturpkokusu  (01.08.19 15:39:46) 
Tam cümleleri tercüme edemiyorum ama basit tıbbi müdahale ile giderilebilir, geçici hekim raporudur, kesin rapor beyin cerrahi tarafından verilmelidir yazıyor.

2. Sayfanın üst kısmında sadece sağ paryetalde diye bir yeri okuyabildim.
  • curukturpkokusu  (01.08.19 15:45:46) 
[]

doktor yazısı okumaca (lens reçetesi)

geçen yıl da sormuştum, cevap gelmemişti.

ne yazmış şimdi bana? bc değerim neymiş? bütün değerleri yazmış anasını satayım, hepsi uyar mıymış yani? yazdığı markaları da okuyamıyorm. hangi lensi yazmış bana?

eksiup.com

 
Gecen yıl da cevap vermiş olabilirim. Lens acuvue oasis günlük lens alttakini okuyamadım.


  • curukturpkokusu  (31.07.19 10:43:28) 
evet geçen yılki tek cevap da sizden gelmişti teşekkürler. ama çok faydalı olmamıştı, çünkü eğer şart değilse günlük lens istemiyorum. o yüzden alttakini de okuyabilmek istiyorum.


  • kibritsuyu  (31.07.19 10:46:14) 
Hocam, aylık Acuvue Oasys

BC: 8,4
DIA: 14

gayet olur size. 13 yıldır lens kullanıyorum farklı farklı markalar denedim. Esas mevzu, değerlerinize en uyan lensi bulmak, yani doktorun verdiği markaya bu kadar bağlı olmaya gerek yok. BC ve derecenize uyan bulursanız tüm lensler olur zaten.
  • lcha  (31.07.19 10:53:17 ~ 10:55:29) 
Alta marka yazmamış, aylık veya günlük yazmış


  • curukturpkokusu  (31.07.19 11:11:13) 
zaten 2-3 yıldır acuvue oasys 8.4 kullanıyorum. memnundum da. ama son zamanlarda çok da rahat değilim.

doktor acuvue oasys'in 1 günlük lenslerini de tester olarak vermişti bir çift. onu denedim, hoşuma gitti, ama dediğim gibi günlük de kullanmak istemiyorum, çok pahalıya geliyor.

acuvue oasys 15 günlük lens. iki kutu alıyorum (numaralar farklı çünkü), 3 ay gidiyor, 180 lira. hadi 1 şişe de solüsyon koyalım 200 lira olsun.

günlük lens 30'luk 2 kutu alıyorum, 1 ay gidiyor, 220 lira. 3 aylık alsam 660 lira. yazık, neredeyse 4 katı.
  • kibritsuyu  (31.07.19 11:13:09 ~ 11:13:25) 
[]

çanakkale/bozcaada civarı uygun otel

çanakkale, bozcaada ve o civarda adı aklıma gelmeyen her yer olabilir. bayramdan önceki hafta (1 ağustos-9 ağustos arasında) anne-baba-çocuk şeklinde çekirdek aile için, temiz, uygun fiyatlı, denizi güzel bir otel önerebilir misiniz?

not: ankara'dan geleceğiz, aracımız var.


 
fiyat bilmiyorum. ege otelde kaldık beğendik.
bozcaadaya araçsız girmek daha mantıklı olabilir. aklınızda olsun.

  • kisa  (22.07.19 13:09:25) 
ataol tatil çiftliği diye bir yer buldum. yer de uygun, fiyatları da genele göre fena değil. ama yorumlarda kimi çok övüyor, kimi de çok gömüyor.

rezervasyon yaptırdım ama ücretini henüz yollamadım.

fikri olan var mı?
  • kibritsuyu  (22.07.19 22:46:51) 
Assos'a yakin Sivrice Rıhtım Motel. bungalovlar yapmislar 8-10 tane onlarda kaliyorsun, restaurantdaki yemekler guzel, plaj sakin, guzel bir koy.


  • cooperr  (22.07.19 23:16:22) 
1 ... •456789101112   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.