Ekşi Duyuru

Bilmislik etmek istemem de ilacin etkenine baktim bilim ilacin boyle bir goz damlasi var, form olarak biri tablet biri damla uymuyor tabii ama ilaca hic bi turlu ulasamazsaniz doktorunuza danisip bunun muadili gibi kullanilabilir mi ogrenebilirsiniz

www.bilimilac.com

Anneme de geçen ay aynı tanı kondu ve aynı ilacı bulmakta çok zorlandık. En son depodan geçmiş satışları öğrenerek sayı olarak fazla almış eczaneleri gezerek bulmuştum. Farklı eczaneleri gezmenizi öneririm. Elinde olan eczacılar olabiliyor.

düzenli olarak abd amazon 'dan ilaç sipariş veriyorum.
gümrükten almak için doktora reçete yazdırmanız lazım. ben aile doktoruna yazdırıyorum.
aldığım ilaçlarda multivitamin, antioksidan tarzı reçetesiz satılan ilaçlar.
reçetesiz satılmayan ilaçlardan hiç getirtmedim.

Çok teşekkür ederim cevaplar için

Derdim yok demişsin, dertlenmek için sebebim yok demişsin, olan dertleri çocukluktan çözdüm demişsin. Bence sana rahat batıyor. Dertsizlikten canın sıkılıyor. Hedefsizsin belki de. Rutinden çıkıp uzun vadeli planlar yap ve bunu gerçeklemeye odaklan.

Varoluş sıkıntısıdır belki

Hedefsizlik bence de. Kısa, orta ve uzun zamanlı hedefler koyun kendinize. İyi gelebilir.

içimizdeki çoçuk - doğan cüceloğlu
Bi bakın.

Benim annem öldü 1985te. Yatılı okulda büyüdüm 13 yasimdan sonra. Çok dayak yedim. Ve hınç doluyum hayata karşı. Hani Ahmet Kaya bir şiirde diyor ya (Orhan Kotan sözü) sıkılmış bir yumruk gibi giriyorum hayata. Ama hayat beni kiriyor, büküyor. Mesela benim üstün gelmeme elverişli de değil hayat.
Hayata yine Orhan Kotan deyişiyle hedefine çevrilmiş namlulardan bakıyorum. Mevzu bu :)
Ben de kalkıp hep kötü geçen çocukluğuma veriyorum.

Hayatı Yeniden Keşfedin kitabını öneriyorum.

Rüya görüyor musunuz ve hatırlıyor musunuz?

Cevaplariniz icin tesekkur ederim. Tespitleriniz bence kismen dogru, ozellikle hedefsiz olma kisminda. Akademik bir iste calisiyorum, etrafimdaki insanlari, yapilan seyleri gordukce akademik dunyaya olan inancimi buyuk olcude kaybettim. Hayallerimden biri ise yarar bir seyler yapan bilim insani olmakti, fakat benim gibilere yer olmadigini goruyorum akademik dunyada. Muhtemelen akademik devam etmeyecegim, bu yuzden belki ic sikintisi yasiyorum gibi geliyor.

bence uc sebebi olabilir.

1. somut sebep: hedefsizlik, beklentisizlik, rutine baglamak, gecmis travmalarin ortaya cikmasi.
2. soyut sebep: karakterin, burcun, yasin, astrolojik sebepler, sagliksal sebepler
3. yukaridaki ikisinin karisimi.

son 2 yildir bu yukaridaki sebeplerle ilgili bir suru video izleyip, makale okudum. bence hepsi mantikli seyler. en ufak ornegi, d vitaminin eksik olabilir. bu da sen de melankoliye sebep oluyordur ve eski travmalarla birlesince dayanilmaz hale geliyordur.

Omurganızda (skolyoz, duruş bozuklukları), kan değerlerinizde (özellikle Demir değerlerinizde) veya midenizde parazit olup olmadığına da baktırmanızda fayda var. Bunlar farkında olmadan ruh halinizi etkileyebilecek biyolojik unsurlar.

Bunların haricinde bahsettiğiniz gibi hayattaki değişimler/belirsizlikler hayattan aldığınız zevki düşürebilir ancak belli bir sürenin üstünde (6 ay/bir sene ) sürekli seyreden bir mutsuzlukta bir psikoloğa danışmanızda fayda olabilir. Psikiyatrist değil, psikolog ! yani ilaçsız bir şekilde sizi sıkıntıya iten düşüncelerinizi anlamanızda yardımcı olabilir.

Yazdıklarınızdan anladığım içinizde bir çatışma yaşıyorsunuz. Bu çatışmanın sonucunda da vardığınız sonuç sizi mutlu etmiyor. Hissettiğiniz iç sıkıntının sizi harekete geçirmek için orada olduğunu fark etmelisiniz. Acı sebebini anladığınızda diner ve sizi rahatsız eden şeyi değiştirmeye çalıştığınızda da mutluluğa dönüşür. Umarım hissettiğiniz duyguları sizin için motivasyona çevirip harekete geçebilirsiniz.

Bu arada naçizane tavsiyem “kaçık prens” podcastine de fırsatınız varsa göz atmanız kendinizi anlamanızda faydalı olacağını düşünüyorum.

bunu okudugun okulun international officeine sormamanin bir sebebi var mi?

trenle gitmeyi de dusunebilirsin

çoktan sordum, bir çözümleri yok. türk konsolosluğuna danışabilirsiniz dediler sadece.

eğer oturum kartınız varsa ikinci pasaport alıp onunla seyahat edebilirsiniz diye düşünüyorum; oturum kartınız yoksa pek bir fikrim yok :/

ikinci pasaport olayı ile ilgili nereden olduğunu bilmediğim ama bilgi veren bir belge: kms.kaysis.gov.tr

edit: gerçi almanya'da iç hatlarda hiç uçmadım, iç hatlar olduğu için mantıken oturum kartınızı istemiyor da olabilirler ama emin değilim.

Schengen bölgesinde kaldığınız için geçerli bir kimlik belgesi de iş görüyor olması lazım. İsterseniz uçacağınız havayolu şirketine danışın. Konsolosluk da ihtiyacınızı geçerli bulursa geçici pembe pasaport düzenleyebilir.

almanya'ya seyahat gitmesi gereken bir arkadas, o arada tr'de konsolosluga verilmis olan (vize icin) pasaportunu seyahat süresinde geri aldi. o arada basvuru devam etti. seyahat sonrasi pasaportunu konsolosluga geri birakti.
Yani amerikan konsoloslugu ile görüsün. o sürecte acil bir seyahat durumum cikti. ben 11'inde pasaportumu alsam sonra size geri getirsem olur mu diye sorun bence.

edit: bu arada almanya'da ic hatlar ucusunda kimse pasaporta bakmiyor. online checkin yaparsiniz. ama iste oldu da bir sey oldu bence risk olur. hic yoktan basiniz derde girmesin.

Bahsettiginiz sey pozitif ayrimcilik, literaturde bu sekilde aratirsaniz epey kaynak bulursunuz. Burada bahsi gecen sey kadinin tercih edilmesi degil, is icin gerekli ozellikleri tasiyan kadin ve erkek aday varsa kadinin tercih edilmesidir. Yani ayni ozelliklere sahip kadin erkek aday icinden kadinin tercihidir ki belirttiginiz gibi aksine yaygin olan uygulama erkegin tercih edilmesidir. Pozitif ayrimciligin desteklenmesinin nedeni de halihazirda yaratilmis ciddi bir ucurum var, ayrimcilik nedeniyle, bu ucurumun kapatilmasi ve adil bir esitligin saglanmasi icin mudahale edilmesidir.

Ben gerekli buluyorum ve destekliyorum; hic etrafinizda bir erkege is gorusmesinde cocuk sahibi olmayi dusunuyor musunuz, iki cocugunuz varmis kendinizi ise tamamen verebilecek misiniz, nasil idare edeceksiniz tarzi sorular soruldugunu duydunuz mu? Ya da hic ayni isin yapan ve donanimlari ve performanslari arasinda belirgin bir fark olmayan erkegin kadindan %25 daha az ucret aldigini duydunuz mu? Ya da kadinlarin yonetici pozisyonlari icin degerlendirilirken o gune kadar yaptiklariyla erkekler ise potansiyelleri ile degerlendirildigini biliyor muydunuz? Gibi gibi gibi
Daha gidecek cook yolumuz var yani, tum dunya olarak

Pozitif ayrimcilik modern dunyanin kanseri. Boyle devam ettikleri icin ne akademi kaldi ne dogru duzgun uretim yapan sirketler. is gorusmesinde karsiniza cikan aptal ik'cilar bu sekilde sirf kadin diye torpille ise alinan bos insanlar. Bunlarin ise aldiklari da bos oldugu icin sirketler giderek daha da kalitesizlesti.


Eger esitsizlik varsa kotu mesleklerdeki esitsizligi de cozsunler.
Neden konforlu mesleklerde kadinlara pozitif ayrimcilik yapilirken zor alanlarda(maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında) işlerde kadinlarin calismasi kanunla yasaklaniyor. Cunku feminazilerin islerine oyle geliyor.

ingiltere'de de mevcut bu olay ve tamamen sacma buluyorum. kotuye kullaniliyor suan, basarili iki adaydan kadin olanin ise alinma durumu yok. erkek adaylar cok daha iyi olsa dahi, kadin varsa onu ise aliyorlar. bizim arastirma grubunda, is bulanlarin cogu kadin. doktora seciminde de ayni sansla gelmislerdi. diger gruplari bilmiyorum, ama bizdekiler doktora derecesini hakettigini dusunmuyorum, cunku erkek doktora ogrencileri cok az yardimla doktorasini bitirirken, kadinlar surekli yardimla ittire ittire bu duruma geldiler. yazin erkek doktora ogrencileri, ofiste calisirken; kadin ogrenciler, 2ay 3ay avrupaya tatile gitmeler vs..tamamen sacmalik.

not: kafasini gercekten kullanan, calisan kadinlari bu bahsettiklerimin disinda tutuyorum.

normalde ozel sektorde ya da belirli is gruplarinda sirf kadin olduklari icin ise alinmama durumunun onume gecmek icin bir tur tesvik. fakat bu pozitif ayrimcilik, normalde var olan negatif ayrimciligin onune gecmis bir durum degil. belirli ulkelerde ya da akademide biraz daha taraftar bulmus bir durum. kesinlikle zannetmiyorum ki kalifiye ya da is icin yeterli olmayan bir kadini sirf cinsiyeti icin kalifiye baska bir erkek yerine ise alsinlar.

@acemi, bizim okulda lablarda deney makinelerinden sorumlularin hepsi erkek, kadinlarimiz prenses oldugu icin ne makineden anlar (ilgilenir) ne de temizligini yapar. lab makineleri tasinirken bir tane kadin yoktu mesela. proje icin onlar da kullaniyor..bir gunden bir gune baskasina bir yardimi dokundugunu gormedim hicbirini. calistigimda alanda calisan sirketlerde de durum farkli degil. kadinlar yaptiklari isle ilgilenmiyor, sadece suslenip prenses gibi geziyorlar. sinir bozucu, ama bilmiyorum..boku cikmis durumda bunun. kadinlarin cogunlukta oldugu sektorde boyle degildir heralde. belki de sadece avrupa'nin hastaligidir bu.

Yanlis. Pozitif ayrimcilik adi altinda haksizlik ve sacmalik.


Bazi meslekler insanlae bu meslek erkek meslegi dedigi icin degil, daha az kadin o meslegi tercig ettigi icin erkek agirlikli. Mühendislige ilgi duyan kadin sayisi erkek sayisindan az oldugu icin daha az kadin muhendis goruyorsun etrafta.

Kadinlara her yerde haksizlok yapiliyormus, her alanda haklari yeniyormus gibi bir algi yaratiliyor toplumda ve buna paralel politjlikalar izleniyor fiilen. Ve bu kaos getirir.
Su anlattigin sey gercek olduguna inanilamayacak kadar sacma ama gerçek ne yazik ki.

Kadına ayrımcılık yapılıyor haklari yeniyor ayagana hicbir sekilde ayrimcilik olmayan yerlerde ayrimcilik varmis gibi davraniliyor tum dunyada.
Ortada muthis bir iluzyon var vw millet zombi gibi peşinden gidiyor.

Isin komik tarafi kadinlar soyme magdur boyle magdur diye kampanyalae baalatilip pozitif ayrimcilik isini sacma sapan boyutlara taşıyan ulkeler dünyada kadinin en rahat oldugu ulkeler. Ortadoguda kadinin hakki yeniyor dersin anlarım.

Akademide kadinlara dogrudan oncelik tanimak korkunc bir saçmalık.
Bir yerde kadinin az olmasi kadinlarin içeri sokulmadigi anlamına gelmez.

Bu politikalarin zerre mantigi yok ve asiri derecede suistimale acik.
Amac kesinlikle esitlik falan değil. Calisma hayatinda genel olarak esitlik saglanmaya calisilsa zaten sonuc kadinlarin aleyhine olur.

Is hayatinda sadece isine gelen istatistikleri on plana cikaran feminist otoriteler manipulasyonla seni beni bu sacmaliklara inandiriyor iste.
Feminizmin boku cikmis durumda halihazirda.
Bu aptal politikalar ve bunlari destekleyen argumanlae celiski deryasinda yuzuyor zaten.
Kadin ile erkek arasindaki "dogal" farkliliklari yok saymaktan kaynaklaniyor hep.

saçmalık. bu işler liyakate bakmalı. iyi olan girecek. iyi olan travesti olsa da o girsin mantık bu

tam tersi olsa dünya ayağa kalkardı. erkekler önceliklidir, deseniz sıkıntı olurdu. kadınlar öncelikli dendiğinde de aynı sıkıntı var.
eşit durumdaki iki insandan biri sırf cinsiyeti yüzünden seçiliyorsa bu saçmalık.
bir kadın olarak söylüyorum, asansöre önce kadınlar binsin diye beklemeniz bile saçmalık. ilk kim beklediyse allahından bulsun.

eğer o ülkede yaşasaydım, seçildiğimde yerimi bir erkeğe bırakır, bunu da sosyal medyadan falan ilan ederdim. erkek haklarını savunurdum.
kadınlara acıyıp fazlasıyla hak vermek bence aşağılamak için yapılan bir davranış. kafada kadın ve erkek eşitliği hâlâ yok demek ki.

Eşitsizliğin, adaletsizliğin temel sebeplerini, sorunun kaynağını bulup bunları çözmek ve gerçeklerle yüzleşmek zor olduğu için işin kolayına kaçıyorlar.

Her türlü eşitsizliğin ve ayrıcalığın uzun vadede büyük zararlar verdiğini düşünüyorum. Bir çeşit nefret oluşturuyor ve sonrasında düşmanlık doğuruyor. Böyle böyle bir döngü oluşuyor.

Gelişmiş ülkelerde bile bir konudaki haksızlık bitirilmek istendiğinde, dengeyi tutturamıyorlar. Irk ayrımcılığında da, eşcinsellik konusunda da çok örneği var. Eşcinselliğin normal kabul edilmesini istiyorlar, ama bunu yapmak için eşcinselliği övüp, reklamını yapıp, teşvik ediyorlar.

Dediğiniz gibi bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeye çalışıyorlar. Aslında daha çok doğuya ait bir eylem tarzı bu. Plansız ve anlık hareket etmenin sonucu.

Kadınların birçok alanda dezavantajlı olduğu doğru. Çoğu sektörde kadın yüzdesi 5-10 arası. Aynı işi yapsalar bile daha düşük maaş alıyorlar. Ama bu sorunları kadınlar kendileri aşmalı. Şöyle bir örnek vereyim; bir sınavı kazanarak gelen mi daha başarılı olur, yoksa tanıdığı vasıtasıyla oraya yerleştirilen mi? Liyakata önem vermezseniz hazin bir sonuçla karşılaşırsınız.

Jordan Peterson'ın konuşmalarını takip ettiğim için batıda bu konularda çok fazla tartışma döndüğünü biliyorum. Size de izlemenizi öneririm.

Benziyor.

youtu.be

Vizeniz 1 yıllık olsa da kullanım süresi bitmiş olabilir, genelde 90 gün kullanım süresi oluyor, ona dikkat edin, bir de tekrar kullanabilmeniz için çok girişli olması gerekiyor vizenin. Onun dışında bir problem olacağını sanmam, Macaristan'a hiç gitmedim, tavırlarını pek bilmiyorum ama ülkelerin tüm şartları yerine getirseniz dahi girişinize onay vermeme ihtimalleri var ama ben böyle bir duruma hiç rastlamadım.

toplam kalış gününe dikkat

vize tek girişlik değilse ve son 6 ayın 3 ayında schengen bölgesinde kalmadıysan sorun yok ama 3 ay almanya'da geçirdiğine göre şimdilik problem olur gibi.

3 aydan az kaldım ya yanlış yazmışım, 2.5 ay gibi

(bkz: siber zorbalık)

cunku nefret sevgiden daha motive edicidir.
herkesin kızdıgı birsey var.
eksiye yazıp icini rahatlatıyor.
bana göre yalakalıktan iyidir.
zaten ne demişler, nefretin sahtesi olmaz.

Sanatçı başlıklarında ben çok rastlamıyorum, farklı sanatçılara bakıyoruz demek ki. Mesela yabancı sanatçı başlıklarında hiç nefret yok. onlarda efsane, şahane, muhteşem vb. yorumlar oluyor.

Sözlükte ve internette beni en rahatsız eden şey güncel olaylardaki linç söylemleri. Üşenmesem "aklıbaşında değil" deyip engelleyeceğim.

Diğer başlıkları badilerden okuyorum, sorun yaşamıyorum.

Nefretin sebebi; trollüğüne yapan da vardır, birine bişeylere kızıp öfkesini kusan da vardır, herkes yapıyor ben de yapayım diyen de vardır, kişiliği, karakteri oturmamıştır, bozuktur, ruhsal dengesi bozuktur...

Muhtemelen başka işleri ve dertleri olmayan boş beleş ve kompleksli insanlar. Laf ettiği kişinin karşında tek cümle dahi kuramayacakları da acı bir gerçek.

Bilgi yok, fikir var sadece. Bir de nick arkasına saklanıp konuşmak daha kolay oluyor.

İnternetteki ve ekşideki insanlar genellikle sosyal ortamlarda söz hakkı tanınmayan insanlar oluyor, başarılı insanların oturup saçma sapan konuları tartışacak çok vakti yok zira. O kişiler de söz hakkı tanınmışken yardırıyor. Yoksa kadına, erkeğe, insana, çocuğa, türke, kürde, metalciye, arabeskçiye, minibüsçüye vs bu kadar kin kusulan bir ortam yok gerçek hayatta, herkes kendi çapında hayatını yaşayıp yuvarlanıp gidiyor, kimse de kimsenin o kadar umrunda değil.

(bkz: Aşağılık kompleksi)

fırat budacı - kendimi durduracak değilim

üzgünüm ama yok.

Naber dergisini alabilirsiniz. Umut bu tarz yazıları artık orda yazıyor. Eski sayıları da satılıyor sitesinde. Yarım kitaplık yazı vardır toplamda.

while yerine "for i in sayi:" kullanarak iterasyon yapmalısın. liste içindeki sayılara o şekilde erişemezsin. ayrıca sayi/10 diyerek elemanı değil listeyi 10'a bölmeye çalışıyorsun. while içindeki işlemi de anlayamadım, 10'a bölüp sayaci 1 artırınca bulunan şey anlamlı değil. örneğin basamak(999) yapıyorum, 327 çıkıyor sonuç.

ipucu: basamak sayısını listedeki elemanı string'e çevirerek bulabilirsin. len(str(sayi[i])) gibi. Biraz uğraş olmazsa kodu gönderirim.

2 tane için aldım bile. baya diyorsun veriyorlar.

Öyle bir servis yok.

Bana da gelmiyordu, şebekeyi değiştirdim gelmeye başladı. Mesela Turkcell(3G) ise Vodafone(3G) yapıyorsun manuel olarak.

Telefon ve sim kart çalışır durumda yurtiçinde kalacaksa SMS forwarding diye arayın. Şu var mesela: autoforwardsms.com

Bunun dışında telefon yanınızdayken yurtdışında sms alabiliyor olmanız lazım, yurtdışında kullanıma açık olması gerekir sanırım, telekoma bir sorun.

bulunduğun yerde olan avmlerin içinde yapı kredi şubesi var mı diye bir bak. yarın açık olurlar. gidip rahatla ordan çekersin.

yapı kredi mobil uygulamasını indirip paranı tl'ye çevirip direkt oradan çekebilirsin ama 2 defa kur farkından zarara uğrarsın. direkt döviz çekebilir misin bilmiyorum ama sanmıyorum direkt döviz çekebileceğini. yine de bir dene.

edit: ben de yapıkredi'de euro hesabımda euro ile gittim oradan anlaşmalı bankadan çekerim direkt diye(sivrisinek'in attığı liste) ancak çekemedim direkt olarak euro tl'ye çevirip öyle çekmem gerekiyordu.

kartını burada bırak. başka bir yapıkredi atm kartı varsa tanıdıkta vs. onu al git. o euro miktarı kadar ya da istediğin kadar tl yüklesin.

orada hypovereisbank'tan çekersin euro olarak ve sadece tl'den euro'ya çevirmiş olur.

gelince sen çeker verirsin borcunu.

üniversite olduğu için yaz okulu yoksa özellikle kendi çalışmaları dışında insanlar okulda bulunmak istemiyorlar. ramazanla değil, yaz aylarıyla alakalı bir şey bence

Memurlardan bahsediyorsak onların salmaları için oruç gibi bir mazerete ihtiyaçları yok. Fakat o kadar geç gelmeleri enteresan.akademisyenlerden bahsediyorsak onlara mesai saati yok, birkaç emsal de var hatta.

Bence teknolojinin iş hayatını bu kadar kolaylaştırdığı bi zamanda toplumun ihtiyaçlarına göre esnekliklerin planlı bir şekilde sağlanması gerekiyor. Ben bu gece 2 saat uyku uyuyabildim ve sabah 7 de kalktım ofise gittim. Halbuki evden çalışsam da bir aksaklık olmayacaktı. Yani bence düzenleme yapılması gereken idari bir sorun bu. Kaldı ki üniversite gibi kurumların bu duzenlemeyi cokd aha kolay yapabileceğini ve yapması gerektiğini düşünüyorum. Kolaylık olsun diye yapılmadiysa belki de bu gevşemeyi önlemek için yaparlar. İyi bile olmuş.

Ha bu gevşekliğin muhafazakar iktidara güvenerek yapıldığını da düşünebilirsiniz, ki muhtemel. Ama bence bundam önce yukarda dediğim kısmı düşünürseniz daha guzel olur ve en azından bir mevzuyu da siyasi çatışma eksenine getirmeden tartışmış, çözüm aramış oluruz.

Fushanin da dedigi gibi boyleleri ramazanı bahane ediyorlar. Evet hem oruç tutup hem iş çok yorucu. Ama gec gelip erken gitmenin bahanesi olamaz.

bu nedene başka şeyler eşlik ediyorsa belki. Eğer sadece doğum günlerinde oluyorsa boşver :P

Genel olarak mutsuzsun gibi.

Doğmamış olmayı temenni etmen gösteriyor mutsuz olduğunu.

Zira mutsuz insanlar ister varolmamayı.

neden ki? boşver ya... iyi ki doğdun. istanbul'daysan, anadolu yakasında, sana bir de doğum günü hediyesi vereyim. cidden.

Bende de benzer şeyler oluyor da, mutsuzluk gibi değil, gerginlik gibi. Doğum günü de sıradan bir gün, o gün veya ondan önceki gün başıma ne gelecek, nasıl kalkacağım, kafamda neler olacak bilmiyorum ki! O gün planlı bir şekilde mutlu olmak bana garip geliyor, hayatı akışına bırakmayacak olmak hissi huzursuz ediyor biraz. Ki genelde mutsuz kalkan bir insan değilim ama doğum gününün üstünde dana gibi 'Mutlu' diye bir etiket olması geriyor. Eğlenmenin veya mutluluğun en güzeli plansızdır, o an gelişendir ya da planlıysa da bir kişi üstüne yoğunlaşmaz bence. Doğum günümü kendim için değil de kutlamak isteyen bir iki kişi için yaşıyormuşum gibi geliyor. Bunun dışında, genelde birtakım 'iyi ki doğdun'larla, bazen kutlamalarla hayatımın güzel günlerine göre sıradan bir şekilde geçip gidiyor.

Sadece doğum günlerinde mi bir mutsuzluk var, genel bir mutsuzluk mu var? Genel bir mutsuzluk varsa gidin tabii. Doğum gününüz de mutsuzsanız da görünseniz bir şey kaybetmezsiniz.

Mecburen sahiplendiririm, başka yolu yok. Sahip bulana kadar kediyle konuşurum, halimi ona anlatırım, ondan hem izin isterim hem özür dilerim hem helallik isterim... böyle olmasını hiç istemedim derim... onu da kendimi de hazırlarım ayrılığa. Kedi bile olsa o da bir emanet taşıyor, hislidir muhabbetlidir hakkı vardır. Sahiplendirilir, başka çıkar yolu yok...

Çok şifalar dilerim, tez zamanda geçmiş gitmiş olsun sağlığına kavuşsun annen.

şehir olarak neredesiniz bilmiyorum ama istanbul Ataşehir hayvan barınağında veteriner arkadaşım var .ona danışalım isterseniz . 12 yaş civarında bir kedi olduğundan sahiplendirmek zor olur .

Konusma +1

Ayrica annenizin psikolojik destek almasi gerek. Anlattiginizdan anladigim kadariyla epey çökmüş durumda. Bunu ihmal etmeyin.

Tesekkurler degerli yorumlariniz icin.

peki muayene oluyor muyuz? beni muayeneye gönderdiler de, şube genel er celp dönemi mart 2017 yazıyor.

lisans sonrası ilk tecilde muayene olur.

Benim 1 ayi gecmisti diye hatirliyorum.

Martta girdim daha bu hafta geldi. Normalde 4-8 hafta arasi bi sey. Ben sallamadim pek gecikmesini. Sonra gelmeyince mail attim yolladilar hemen.

store.steampowered.com

oynadım kol bacak kopmuyor

Hatred güzel oyun +1
Manhunt diyorum ben de. Psikopatlık anlayışın illa uzuv kopması mı? Serius sam falan oyna

cuma girilen sınav sonraki cuma açıklanıyor. pzt'ye de kalabilir.

olası pişmanlıklar pişeceğinizden ziyade dikiş yerlerinin dandikliği dolayısıyla açılması, içeri böcek möcek girmesi veya çadırın içine çiğ düşmesi, çabuk yıpranma, hemen bozulan fermuar, bölgesel su geçirme vs gibi şeyler olabilir. çadırı güneşin altına koyarsanız pişersiniz misal, gölgeye koyun. kamp olayını tekrarlamak niyetindeyseniz ucuza kaçmayın. ucuz kamp malzemesi pişmanlıktır, bu lafımı bi' yana yazın :(

dikiş yerlerinden su alabilir. ama 5 kat çok ucuz demektir. bence bu seferlik alıp deneyin.

bu arada yatak için mat yeterli olmuyor, şişme yatak alınız.

bu ayder yaylası civarında kamp yapan kampçılar kısa süreli konakladıkları için 20-30 liraya çadır alıyorlarmış dönerken de toplamadan gidiyorlarmış :P kısa süreli bişeyse mantıklı gibi duruyor. diğer konularda pek bilgim yok hiç kamp yapmadım bunu bi yerde okumuştum ondan paylaşıyorum. yaygın bişey sanırım

Organik materyal erimeden önce yanmaya başladığından ya da parçalandığından dolayı. Aynı sebepten mesela donumş bir insana balyozla vurunca parçalarına ayrılmaz çünkü lifler var. Örneğin tahtayı ne yaparsan yap eritemezsin.

en.wikipedia.org

www.reddit.com

her şeyin bir çözücüsü vardır tavuk etinin bile!

Tezinin iyi olması referanstan elbette çok daha önemli. Referansı çok aşırı başarılı ve dünyada isim yapmış bir prof.tan falan almadıkça çok bir şey fark etmez kimden aldığın.

Gpa ve üniversitenin adı bir dereceye kadar etkili sadece. Yurtdışında iyi yerlere gelmiş Türk'lere bakarsanız başaltı üniversitelerden gelenlerin de epey fazla olduğunu görebilirsiniz. Bunun en son örneği geçen nereye olduğunu unuttum seçilen en genç bilim kadını seçilen Türk akademisyendi. Kendisi lisansı Hacettepe fizik mühendisliğinden mezun olmuş ki çok parlak bir bölüm değildir.

Asıl sizi sivriltecek olan bilimsel çalışmalarınız olur. İyi dergilerde bol atıflı yayınlar her kapıyı açar. Geçen bir postdoc ilanı gördüm h indexi 5 istiyordu mesela.

konunun da popülerliği büyük bir etken yani öyle değil mi?

Ya benim Türkiye'den gördüğüm ABD için paraya dönüşecek işler daha çok tutuluyor. Ahaha stalker gibi görüneceğim ama dün bir Türk'ün cvsine bakmıştım. Penn state'teki mastarından sonra MİT'de doktoraya başlamış teziyle ilgili ve para kazandıran bir birimin de yöneticisi olmuş.

Ama bu demek değil ki nakit olarak geri dönüşü olmayacak teorik fizikçi kabul almaz.

Referansın etkili olacağını sanmıyorum.
Diğer bir mevzu: konu dışı olacak, polemiğe de yol açmak istemem, fakat Hacettepe Fizik için buradaki yorumu isabetli bulmadım. çok başarılı fizikçiler yetiştirdiklerine ve akademik olarak da güçlü olduklarına birebir şahidim, hatta bana göre akademik olarak, üniversitenin çoğu bölümünden de yetkindir. (not: oralı değilim).

Yüksek lisansını yaparken yayımladığın makale, makalenin kalitesi, atıfları vb etkenler hocanın referansından kat be kat etkilidir. elbette, arkadaşların söylediği gibi iyi bir hocadan alınan referans yardımcı olacaktır ama doktoraya kabul alırken akademisyenler daha çok sizin lisans/yüksek lisans akademik geçmişinizi, yaptığınız çalışmaları inceleyecek ve en önemlisi sizi mülakata alacaklar. Bütün bu faktörleri düşününce okul/hoca biraz daha önemsizleşiyor.

Konunun popülerliği önemli bir faktör ama bahsettiğin Türkiye'nin en iyi denebilecek özel üniversitelerinde tahminimce popüler konular çalışılıyordur zaten. Çalıştığın/çalışacağın konu veya buna benzer konularda araştırma yapan hocaları ve okulları sapta şimdiden. Önümüzdeki zamanlarda takip et onları, onların araştırmalarına göre kendine bir hedef de belirleyebilirsin. Yüksek lisansta çalıştığın konulardan %100 bağımsız olmasa da alakasız olabilecek konularda da PhD yapabileceğini de unutma. Yolun açık olsun.

Hocam ben Hacettepe fizik mühendisliğinin içinden sayılırım. Kötü bir bölüm demedim ki zaten böyle başarılı bir kadını çıkarmış içerisinden.

Öte yandan fizik bölümü olarak bile düşünsek Türkiye'de ilk beşte ya da onda sayılmaz.

bu kadar "meta" niteliğindeki bilgi ile herhangi bir yardım bulabileceğini sanmıyorum. bağlamdan kopuk "x" ve "y" gibi değişkenlerden bahsediyorum yani. bunlar yerine açık açık ne çalışmak istiyorsun, hangi hocalarla başvurdun, nereye ve **neden** girmek istiyorsun bundan bahsedebilir, hikayeni anlatabilirsin. bizler yapay zeka değil, insanız. insanların hikayeleri olur. neyi gizliyorsun? basamak demişsin, nereye ve neden "yükselmek" için?

sırf bu anlatım tarzın yüzünden bile "doktora" (doctor of philosophy) için uygun bir aday olmayabileceğini söyleyebilirim.

@francala

hikayemi paylaşmamayı tercih ederim, ekşiduyuruya motivasyon konuşmamı mı yapacağım ki :d. genelleştirilmiş/basitleştirilmiş bir soru sordum, tecrübeniz varsa paylaşsaydınız daha iyi olurdu sanki. bu başlığa bakıp bana benzer durumda olan insanlar da faydalanabilir böylelikle değil mi?

çünkü hikayenin içini doldurmadığın takdirde, bahsini geçirdiğin "motivasyon konuşmanda" refere ettiğin motivasyonunun sadece anlamsızca "yükselmek" olduğunu düşünecek insanlar. en azından bağlamdan kopuk değişkenlerle bezeli ve oportünist bir alt metne sahip olduğunu düşündüğüm bu şımarık ve sığ metnin bende böyle bir intiba uyandırdı. her lisanüstü eğitim mülakatının standart sorusunun "neden lisansüstü düşünüyorsunuz" olması bir tesadüf değil, bir akademisyen olarak olayda ince eleyip sık dokuyan bir tavra sahibim ve sanırım bundan dolayı beni suçlayamazsın. anlıyorum ki uygulamaları bilimlere ait bir disiplinde lisansüstü eğitim düşünüyorsun. okulunda illa ki "lan bu herifi kim hoca yapmış" dediğin birilerine denk gelmişsindir, hele türkiye'deki sosyokültürel yapı düşünüldüğünde bu kaçınılmaz. sonra bu "kim hoca yapmış lan bunu" denen adamın cv'sine açar bakarsınız, milyon adet yayını vardır, en prestijli okullardan elde ettiği diplomaları bulunmaktadır. bunun sebebi yine, dunning-kruger sendromu, eminim sen de haizsin bu bilgiye. soru: türkiye'deki sosyokültürel yapıdan kendini ne kadar izole edebildin? soru: insanlar seni tanımadan ve amacını bilmeden senin "iyi bir yere" kabul almana neden yardım etsinler? soru: bir türk üniversitesinde iki diferansiyel denklem çözmeyi öğrendin diye, doktora planları kurmaya seni iten şey neydi? bu bağlamda diğer herkesten farkın ne? soru: sence ben bu şekilde senin karşına dikiliyorsam, günün birinde bir mülakatta karşına birileri bu şekilde dikilmeyecek mi? akademi, personel olarak girebileceğin herhangi bir şirket değil. bu konuda bana itimat etmiyorsan Max Weber'ın Wissenschaft_als_Beruf isimli metnini okuyabilirsin, düşüncelere katılmasan da en azından kendi retoriğini kurmuş olursun.

ben olsam y'yi secerdim; arkadaslara katiliyorum.

@ francala sen nasil bir kafa yasiyon ya adam dogru durust sormus sorusunu iste te allaam nasi tipler var.

Bir sürü şey söylenmiş aynı şeyleri tekrarlamaya gerek yok ben de şöyle iki kelam edeyim nacizane.

Yukarda söylenildiği gibi (alanın ne bilmiyorum özellikle sosyal bilimlerde bu çok daha rahat) yüksek lisans tezinden başka bir alanda phd yaparken kendini bulabilirsin..Şartlar, senin ilgi alanların okulun yayınların durumu ne getirir bazen bilemiyorsun.. Sadece bir alanda ilginde olamaz zaten.. İlla ki bir kaç konuda az çok fikir sahibi oluyorsun..Yayınları takip ettikçe ilgine duruma göre başarılıysa phdde diğer ilgi duyduğun uygun alana yönelebilirsin.

Ayrıca Türkiyede yazılan yüksek lisans tezlerinin o kadar bağlıyıcılığı olduğunu sanmıyorum ( gerçekten iyi iş çıkaranlara değil sözüm..). Hatta genel olarak master tezinin akademik anlamda bağlayıcılığı pek yok..Çoğu akademik cv de çoğunlukla doktora yapılan yer ve doktora tezi daha üzerinde durulan bir şeydir. Bilime gerçek anlamda katkı yaptığın nokta, bilim insanı olma yolunda atılan asıl adım orası çünkü. Yüksek lisans evet, öğretici ve bir başlangıç adımı ama türkiyede ne şartlarda nasıl yazıldığıda belli işte..Önemli olan kendini ilgi duyduğun alanlarda yetkin hale getirmek, akademik alışkanlıkları kazanmak. ayrıca (özellikle) gpa ve referans ve (varsa) mülakat başvuruda daha çok öne çıkıyor.

avm lerdeki ciks paşabahçe mağazalarında var. ama ne kadar hoşlanırsınız bilmem.

oralarda pahalı olur diye tahmin ediyorum :d. daha ucuz bir şeyler bulmam gerek.

şuraya bak derim en azından:
www.gittigidiyor.com

markafoni vs.de lav'ın kampanyaları oluyor. ben dev su bardakları seviyorum diye almıştım, özlerinde bira bardağıymışlar :)
ama yok kulplu olan baya bira bardaklarından diyorsan ikea'dan almıştım, tahtakalede gördüğümü hiç hatırlamıyorum

Pahalı biliyorum ama crateand barrel çok iyi

artık büfelere promosyon bardaklar gelmiyor. yasaklandı. avm'lerdeki züccaciyecilerde güzel bardaklar oluyor. bazı bar pub'larda belki rica ederseniz markalı bardaklardan da verebilirler.

paşabahçe + 1.
pahalı derken ne kadarı kastettiniz bilmiyorum ama 3.75 tl civarında bardaklar.

www.pasabahcemagazalari.com

ikea da olabilir.
www.ikea.com.tr

Metro marketlerde bir çok çeşit oluyor. Fiyatını tam karşılaştıramıyorum ama uygun olabilir diye düşünüyorum.

ikea. çok güzel bardaklar var

Ben direkt gittigim barlardan(samimi olduklarimdan) istiyorum, yada tekelden aliyorum.

Erkek için kabul edilebilir ama kendini bilen bir kızın kendisi bunu yapmamalı. Allah korusun başına bi iş gelirse ailen nerede olduğunu bilmeli.
Güvenlik için söylüyorum.
Bence tabi.

Her türlü söylerim. Tereddüt etmeden. 3 yıldır birlikte olduğun kişi biliniyırdur artık. Gittiğim yer değil de, kiminle olduğum konusunda söylerim ağırlıklı olarak.

ailene tatile bir kız arkadaşınla gideceğin yalanını söyle.
olası açıklar ve etna'nın söylediği güvenlik problemi bakımından en uygunu bu.

güzel plan. söyleyin bence. üç yıllık ilişkiniz var, yoğun bir dönemden de geçmişsiniz. iki üç gün çok da uzun bir süre değil.

keyfinize bakın. ama yalana alışmayın. yalan yalanı doğurur misali.

Değer bence yardır. Ama kızlarla gidecez diye bir yalan ekle, yolda başına bir şey falan gelir.

Soylerim. Ama tatile gittigini bilsinler, nerede oldugunu vb.

Cok sosyal medya kullanan biriysen foto koymazsan gicik olabilirler, ona da "bu tatilde telefonsuz/sosyal medyasiz olmaya karar verdik" vb bir sey uydurabilirsin :D ama arkadaslarina da haber vermelisin:D

Ha normalde cok konusmuyosaniz zaten sikinti yok bence. Yakin bi arkiniz bilse de yeter sadece aslinda.

Tatile gidecegini bilsinler aksi halde diken ustunde olursun keyif alamazsin. Baska arkadaslarinla gidecegini soyle. Ama git, değer :)

Bizim aile mi cok rahat bilmiyorum ama 23 yas bence aileye yalani gerektirmemesi gereken bir yas. Hele de 3 yildir birlikte oldugun sevgilini vs taniyorlar ise. ama söylemeden de gitmezdim.

aileme doğruyu söylediğimi hatırlamam.

tabi benim kadar olma da.

git yani sevgilinle. güzel bi şe sevgiliyle tatil

Seks yapmayın tatilde. Sekssiz tatilse gidilebilir. Böylece aileye ayıp olmamış olur.

Bir arkadaşımla gidiyorum ama eşcinsel o, zararsız o türü bir şey sıkarsanız pembe bir yalan söylemiş olursunuz. O da nereden baksan iyi bence.

yalan söylem değilde 2-3 günden ne olucak ya? biraz daha kalacağım der ailesine tatilini yapar karşı mı gelecekler? 23 yaşında koca adamlar/kadınlar tatil yapabilir bence.

izin vermezlerse söylerim yalan tabi neden söylemiyim.
anneme hep doğruyu söylüyordum ama babama hep yalan söylüyordum.
mesela babamdan habersiz 1 haftalığına amsterdama bile gitmişliğim var. 23 yaşındaki insana karışıyorlarsa ailen de yalanı hakediyordur.

ohoo durduğun kabahat

Kimyacı değilim ama ben bu işi yapan şirketlerin bu tip bilgileri gizli tutabileceğini düşünüyorum. Sonuçta bahsettiğin veriler deneysel çalışmalar sonucunda elde ediliyor ve bu nedenle de oldukça değerliler. Kimse prosesini bu kadar ayrıntılı paylaşmak istemez.

Bu sitede arama yapabilirsiniz: www.acs.org

rahat ol, durumunu anlat, yardımcı olurlar diye düşünüyorum.

Ben Boğaziçi'nde aynısını yaşadım, sıkıntı çıkarmadılar.

Birşey olmaz, kabul ederler. Sabah da açmıştın duyuruyu, onda da herkes bişey olmaz demişti. Çok heyecan yapma, Türkiye'de yaşıyoruz. Kimbilir kaç kere çeşitli kurumlarda deadline'dan sonra işimi halletmişimdir. Kaldı ki sabancı özel üniversite, çok iyi de olsa en sonunda parasını verip giriyorsun. Abim de Koç'ta okudu, oradan biliyorum, öğrenciyi el üstünde tutuyorlar, bir belgeyi 2 gün geç verdin diye seni reddedecek halleri yok. :)

türkiyede oy vermek haricinde her şeyi deadlineından sonra da yapabileceğini düşünüyorum. merak etme halledersin bence.

online başvuru formu zaten ellerinde var. niye panik yaptın anlamadım. git pazartesi erkenden ver.

bilmiyorum, cok gitmek istiyodum, kerizlik yaptim ona uzuldum

öğlen 12-1 gibi diye hatırlıyorum. muhtemelen daha erkendir.

uyanıp yatakta baktığımı hatırlıyorum, öğleden önceydi.

Küçükken her çocuk gibi bisiklet kullandım, arkadaşımın kurye motoru tarzı honda activa motoru var. Yazlıkta bazen bir yere gitmem gerekiyor alıyorum bundan işimi hallediyorum ilk kullandığım zamanı hatırlıyorum herhangi bir şey göstermemişti direk bindim üstüne yardırdım ki sen uzun süredir bisiklet kullanıyorum diyorsun hiç zorlanmazsın.

Bir keresinde vitesli bir tane kullanmaya çalıştım o zorlamıştı ama onda da vites olayı sıkıntı ona da 10 gün içinde alışırsın.

Ama sana tavsiyem böyle bir niyetin varsa motor ehliyetini aldıktan sonra motorsiklet kullanımı ile ilgili güvenli sürüş eğitimleri oluyor. Ben otomobil ile ilgili olana auto droom diye bir firmada katılmıştım gerçekten çok faydalı olmuştu. Motor da risk daha yüksek olduğu için mutlaka katılmanı öneririm.

bapyemir +

kesinlikle sertifikalı bir özel akademiden eğitim al. ekipmanlar motordan ve süren kişiden daha önemli. ha bir de ve ekşi teker'i unutmayasın ^^

motosikletin denge kısmı hariç bisiklet ile hiç alakası yok. bir defa ağırlık farkı çok büyük ve frenleme mantığı çok farklı. motosiklet kullanmanın ustalık kısmı aracı mekanik şekilde A noktasından B noktasına götürmek değil. bunu yapmayı öğrenmek 1 hafta alır. önemli olan doğru trafik ve yok stratejilerini öğrenmek.

temel olarak aynı denge sistemi, bence bisikleti kullanan motorsikletide rahatlıkla kullanır tabii ki motora iyice alışınca.

bence burada dikkat edilecek en önemli husus birincisi büyük motorlarla başlamamak 600 1000 cc gibi, ikincisi tip olarak kendi vücut özelliklerine uygun seni bedenen çok zorlamayacak bir motor olması(durup kalkarken mesela 200 kiloluk bir motor sana ilk başlarda çok ağır gelebilir ve motoru devirebilirsin.)

tabii ki eğitimde çok önemli. hondanın yamahanın sürüş akedemileri var incelemeni tavsiye ederim.

surus teknigi ve trafikteki potansiyel tehlikelere karsi senaryolari bilmeniz lazim. bu da tecrubeyle ve araba gibi sizi koruyan bi kafes icerisinde olmadiginiz icin bunye farkli tepkiler verebilir.

mesela tirin yanindan gecerken adrenalin veya araclarin arasindan gecerken vs. kendine guvenin varsa yaparsin. dun amcanin biri gidecegi yeri bilmiyor yolun icine etti bir sag- bir sol sonra bakti bana korna abaniyor, aynalarini kapadim giderken. boyle eglenceli seyler de olabiliyor.

oncelikle aradaki 'r' harfini kaldiralim, motosiklet dogrusu.

zorlugu kisiden kisiye degisiyor bence. kimi insan oturup kullanmaya basliyor, kimi sinavi 3-4 kerede anca geciyor. ama 3-4'te gecemeyenler azinlik. bir de panik tipler tabi. ben cabuk ogrenmistim ama gene de alisana kadar zaman gecti bayagi. simdi bir parcam gibi ama ilk zamanlar sirtimda 500 kilo tasiyorum gibi gelirdi.

bisikletle ilgili kisim denge sadece. iki tekerin dengesine alisik olmak iyi tabi ama cok da degistirmez sonucu. bisiklet kullanamayan biri kullanandan iyi bir surucu olabilir.

motosiklette seni hayatta tutacak seyleri zamanla ogrenirsin. yoksa gerisi orpheus'un dedigi gibi A'dan B'ye, bir numarasi yok o kismin. ama mesela sakinligini korumak zordur. ya da tum tehlikeleri ongormek dikkat ister. dizi asfalta degirmek degil marifet. trafigi bok etmeden, kendi hayatini, baskalarinin hayatini tehlikeye atmadan akici sekilde surebilmek onemli. kursa gidersen surec hizlanir.

Rahat ol, herkesin yaşadığı standart depresyonu yaşıyosun. Buraya yazabildiğine göre durum henüz kötü değil. Kötüleşirse intihara doğru sürükleyebilir. Psikiyatra git. Hatta hemen git. Tedavi bitince şuanki halinle götünle güleceksin.

hangi pskyatr a nerede gitmem gerek? devlet hastanesinden alayım mı?

önce askerlik sonra iş hayatı.
hayatın tamamen değişecek, iyi gelir. hissettiğin boşluklar zamanla yepyeni şeylerle dolacak.

Hangisi bilmiyorum ama bu durumun nedeni başkaları için yaşamanız olabilir mi? Sahip olduğunuzu söylediğiniz şeyler ne kadar sizin seçiminiz? Gerçekten istediniz mi onları yoksa sadece çoğunluk tarafından sahip olunması gereken şeyler arasında görüldüğü için mi çaba gösterdiniz?

psikodinamik yaklaşımla çalışan bir psikolog ya da psikiyatriste gitmeniz daha iyi olur sizin için. devlet hastanesinde psikiyatriste gittiğinizde size muhtemelen antidepresan yazıp gönderir.

devlet hastanesindeki psikiyatrların hiçbirine güvenmiyorum. Mümkünse özelde git, hatta kliniğine git. Bağdar caddesinde divan pastanesinin ordan sağa girince ileride solda bir apartmanın 1. katında bi kadın var. Handandı sanırım ismi. O iyidir mesela.

aklıma mezun olduğum zamanlar geldi. ne okuyorsun bilmiyorum ama mühendislik bitiren insanlar bu dönemden geçer. ama uyku hapı meselesi sıkıntı. psikiyatra gitmeni tavsiye ederim. devleti hiç bilmiyorum, özel de pahalı oluyor. sen seç.
veya daha ucuz bir yöntem olarak seni hasta ettiğini düşündüğün şeyleri hayatından atıp atamadığına bir bak. her şey olabilir. arkadaş, sevgili, gelecek korkusu, bilinmezlik.. zaten psikiyatr da sana bunu söyler sanırım.
bol şans.

Viktor frankl insanin anlam arayisi kitabini bi okusan derim, hayatini degistirmez ama profesyonel yardima gidene kadar yada yardimla beraber sana uzerinde dusunecek guzel fikirler sunabilir. Kitap her ne kadar benden daha kotu durumda olanlari goreyim de ibret alip sukredeyim kitabi gibi gorunse de en zor kosullarda yarina dair yasamin garantisi yokken bile insanin yasami surdurecek gucu nasil buldugunu anlatiyor.

Gerçekten bazen verilen cevaplar beni üzüyor. Eminim yardımcı olmaya çalışıyorsunuz ama adam yaşamaktan zevk alamıyorum, bağımlı olmaktan korkuyorum diyor. Yarın öbür gün başka başka kararlar alsa üzülmeyecek misiniz, uzmanlığınız yokken "askere git, kitap oku.." diye salık verdiğiniz için? Hem de tedaviye karar vermiş buna cesaret bulabilmiş, sorusu hangi uzmanın daha iyi geleceğine dair olan biri bu.

Yapılacak şey önce doktorun vermediği her türlü ilaçtan uzak durmak. Sonra bir psikologla işe başlanabilir diye düşünüyorum çünkü anlattıklarınızı yakınlarınızla paylaşmadığınıza göre henüz işlevselliğinizi bozmamış gibi duyuluyor. Psikolog gerekli görürse zaten yönlendirecektir bir psikiyatriste.

abi ne cahil insanlarsınız lan. ne yani psikiyatrist demek daha havalı geliyor herhalde size ki ısrarla her 'içim darlanıyor' diyene 'inci pisikitristi gidiciksin11!1' diyorsunuz.

bunun bir yolu yöntemi var. öncelikle psikoloğa gidersin, o seni bir dinler, gereken tetkiği yapar ve gerekli görürse psikiyatrist'e yönlendirir.

''yoh yav psikiyatrist işte adı üstünde daha bilgili hem ilaçta yazıyor, psokolog onun vasıfsızı'' diyerek cahilliğinizi vurmayın daha fazla dışarıya.

ben de psikiyatriste gitmeni öneririm majör depresyon gibi duruyor anlattığın kadarıyla. ben de bu konuda daha önce tedavi gördüm, şimdi de görmeye başladım yeniden. şimdi gittiğim doktorum ilk konuşmamızda terapiden önce depresyonumun açılması gerektiğini söyleyip önceden kullanıp bıraktığım ilacı yeniden verdi mesela. (örnek olarak ben konuşacak durumda değilim o soru sordukça asabileşiyorum) burada insanlar spor yap, kitap oku falan diyorlar ama öyle şeylerle geçecek olsaydı zaten geçmişti. açılayım diye sahilde yürüyüşe çıkıyorsun, bir bakmışsın kendimi denize atsam da boğulsam diye fantazi kurmaya başlamışsın. ya da başkalarının hayatına bak şükür et diyorlar ama o zaman utançtan daha da yerin dibine giriyorsun daha da kötü oluyorsun öleyim de parazit olmayayım artık diyorsun. çünkü dediğin gibi sağlıklı düşünemiyorsun, beyninde kimyasal bir sorun var ve bunun düzelmesi için yardıma ihtiyacın var ilk etapta.

insanlar önce psikiyatra giderler ve psikiyatr onu yönlendirir. senin işini terapi görür, bize gelmene gerek yok derler.
çocukluk arkadaşım psikiyatr.

benim de emmi oğlu mühendis, ne yapalım yani arkadaşlar bende gidip açık kalp ameliyatı filan mı yapayım? buradan gelmiş herkes doktorculuk oynuyor, teşhis koyuyor. internet üzerinden neyin teşhisini koyuyorsunuz?

@cemlem, yapman gereken öncelikle bir psikologla görüşmen ve kendi kendine ya da çevrenin tavsiyesiyle ilaç kullanmayı bırakmalısın.

bir ekleme yapacağım; ayrıca insanların önce psikiyatriste gitmeleri, yaptıkları işi doğru kılmaz. o yüzden genelleme yapmak her zaman doğru sonuç vermez.

psikoloğa git zira psikayatrın verdiği ilaçlar zaten insanı senin gibi yapıyor.

hayır

ben evet diye hatırlıyorum. kız gösteriyodu falan hatta

hayır. amına kodumun boksörünün başının altından çıkmıştı her şey.

nein

Hayır olm, ne ırzı, Kamil?

hayır.

amına kodumun boksörü ne işler açtı başımıza diyordu.

Hayir tabi ki.

Vantilator önünde havayı itiyorsa arkasında da havayı çekiyor. Ölü bölgeler oluşmuyor yani, bazı hava molekullerini iten başka hava molekülleri var. Bu hareketi de vantilatör sağlıyor.

"Vantilatör çalışırken kalorifer nasıl ısıtıyor" diye merak ederseniz bakmanız gereken "forced convection"

"vantilatör calismazken noluyor" içinse "convection"

"Etrafta vakum olursa kalorifer nasıl isitir" derseniz "radiation" kelimeleri sizi yonlendirecektir.

ek olarak,
ısınan havanın yükselmesi için; "natural draft"
vantilator etkisi için; "forced draft"

zorlanmış (forced) ve doğal (natural) convection ile ilgili yorumlara ilaveten akışkanlar çoğunlukla continuum, yani kesintisiz olarak kabul edilirler. Bu da sistemin, kendisini oluşturan moleküllerin birbirleri ile aralarındaki mesafeye göre büyüklüğü (mean free path) ile ilgilidir. yani ölü bölgeler oluşmuyor, ısınan ve hareketlendirilen sıcak moleküllerin (yüksek enerjili) yerini daha soğuk moleküller (düşük enerjili) alıyor.

deme be abi

onlar ne yazdigini bakmiyor, nasil yazdigina bakiyor. bu yuzden icerigi salla gitsin.

Kitap okumaya başla.
Mesela hayvan çiftliği var güzel bi kitap. Hem çabuk da biter onu oku. Sonra çok alakası olmayan dönüşüm kitabı var franz kafka nın onu oku. Belki sonra bi şiir kitabı okursun. Sonra bi roman olur. Çok itap yazar tavsiyesi vermek istemiyorum. Ne bileyim farklı farklı alakasız kitaplar oku. Git fethullah gülen kitabı oku bir tane. Ne diyor bu adam de. Sonra al eline nazımı bu adamı niye sevmiyorlar de. Orhan pamuk neden hain olarak anılır onu düşün vs. Her fikre açık ol hepsini savunma üstüne düşün ve araştır...
Kitap okumak zihni düzenler. Hayal gücünü geliştirir. Ufak ufak fikirler üstüne düşünürsün. Burada yazara katılmıyorum, hah işte şairin bu şiiri çok güzel vs. Şeklinde kitabı düşünce süzgecinden geçirirsin. Yavaş yavaş zihin antrenman yapar sonra düşünebilirsin.
Kolay gelsin.

Bunu dersin için değil sadece düşünebilmen için yazdım. Gelecek yaşamında düşünmek önemli zira.

sorun şu ki, okul dönemi boyunca çok fazla şey okuyorum. Herhangi bir yazı vs. görmek içimi daraltıyor. Uykusuz ciltleri aldım, kafayı dağıtmak için onlara bakıyorum yapabildiğim tek şey bu.

abi eksiduyuru gibi bi yerde takılıp nasıl oluyo da hayata karşı vizyonsuz biri olabiliyosunuz? çok über acayip bi platform olduğundan değil. herkes bişe yazıyo şurda biri bişe soruyo öteki fikrini belirtiyo. yazılanları okusan zaten bi vizyon kazanırsın. senin anlattığına tamı tamına benzer bi arkadaşım var. çok güzel vakit geçiririz ama ciddi bi konu üstüne tartışamazsın adamın fikri yok çünkü ama onun farkı internetteki forumlarda bile takılmaması. olm bu kadar kapatmayın lan kendinizi dış dünyaya. insanların düşüncelerini öğrenmek bile bişe katar size.

not: mühendislikle alakası yok. 2010da makine mühendisi olarak mezun oldum ben de.

ielts'de ne yazdığınıza da önem verirler.
cambridge'in ielts çalışma kitapları var, orada örnek sorular ve sunulabilecek fikirler yazar. onlardan oturun çalışın.

Tv kanallarindaki bu tür haberlerin aktariminda/sunumunda kurulan cümlelere dikkat et. her bir kanal işine geldigi sekilde aktariyor haberi.
bence iyi yapildi yasaklamayla.

milletin galeyana gelip bir kaos ortamı oluşturmasını önlemek. ne de olsa "ignorance is bliss".

Terörizmin hedefi korku salmaktır bilindik bir şey bu. Sen 7/24 patlamadan bahseder, ölü fotoları gösterirsen amaçlarına en etkili yoldan (medya) ulaşmalarını sağlamış olursun.

Operasyon yapiyorlarsa getirilir bir de yasak hani gazeteciler arastiriyor bahsedemesinler falan. Tabii bizim ulkede ne arastiran gazeteci kalmis ne operasyon yapan polis

Ölen insanları mı göstersinler? Bence çok iyi bir uygulama. Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini gösterir dünyaya karşı. Fransa patlamalarında parçalanan bir insan gördünüz mü?

teröristlerin ekmeğine yağ sürmemek için çıkarılan bir yasak ama son zamanlarda o kadar fazla olaya o kadar fazla yayın yasağı getirildi ki ne kadar samimi olduğu tartışılır.

şu olaya yayın yasağı getirilsin ok de ilahiyat prrofesörünün çocuğu taciz etmesine neden yasak getiriliyor mesela? görsünler işte dini bütün denilen profesörler hocalar ne kadar orospu çocuğu.

yasak iyi oldu diyenlere soruyorum. bu saldırıyı pkk ile ilişkili bir yapı üstlenseydi sizce bu yayın yasağı konulacak mıydı? hadi bekliyorum cevaplarınızı.

not: görsel paylaşılmasına yasak konulabilir sadece. halbuki burada asıl yasak konulan başka bir şey. hükümete yüklenilmesini engellemeye çalışıyorlar. açık ve net

fransa örneği verilmiş. fransa'da yayın yasağı mı vardı? yayının veriliş şekli ayrıdır, toplumun bilgi alma hakkını engellemek ayrıdır. toplumu direkt ilgilendiren bir terör olayıyla ilgili insanlar olan biteni öğrenmek istiyor ve sen de bunu elinden alıyorsun. teröristin ekmeğine yağ sürmek, yok efendim medeniyet göstergesi gibi tuhaf söylemler sadece bu ülkeye mahsus olsa gerek. kusura bakmayın da bu denli aptallaşılamaz.

ayrıca ilahiyat profesörünün çocuğa taciz etmesi haberine yasak getirilmesi gayet mantıklı karşılanabilir. zira ortada bir çocuktan bahsediliyor. birey olarak o çocuğun o anda yaşadığı travmayı da, geleceğini de düşünmek zorundasın. bu tür toplumu direkt ilgilendirmeyen fakat bireysel alanda hassas yerde bulunan konular üzerinde kısıtlama getirilebilir. ancak tüm ülkeyi ilgilendiren bir terör olayıyla ilgili ya da yolsuzluklarla ilgili bir yasak getirmenin medeni, çağdaş devletlerde yeri yoktur. ancak işin kötüsü, görüldüğü üzere eğitimli yurdum insanı bile yasaklamaya destek vermekte.

Hehe yasakcilar is basinda. Hastaliklisiniz diye bos yere demiyorum.

Bir de malum sahsi putlastiriyorsunuz. Acaba Islam putlastirmayi yasaklamamis miydi?

kart ücreti yansıtmış olabilirler mi ?

ekstrede öyle bir şey yazmıyor ve öğrenci kartı. yapmamaları lazım.

valla baştan yok deyip aldıklarına çok şahit oldum.
nakit avans çektiyseniz onun faizi de fazla oluyor ama bu kadar olmaması lazım.

online işlem şifresi yapıp dönem içi işlemlere bakın derim.

Taksitlendirilmiş alışveriş olabilir

geçmiş aylardan taksit erteleme olabilir

o bölümdekilerin 4 yılda öğrendiği kavramları senin belki 6-12 ayda öğrenmen gerekecek. ama endüstriden mezun olup tarihte yüksek yapan arkadaşım var. her şey mümkün.

yurtdışına kapak atmaya bak. trde işin zor

Koç Kimya-Biyoloji mühendisliğini araştırın hocaları sağlam bursları iyidir. Lisans nedir ki en kötü bir sene bilimsel hazırlık alır öğrenirsiniz kilit konuları. Cevabım burda bulunsun müsait olunca uzun uzun mesaj da atacağım hocalarımdan örneklerle :)

Biyoloji bitirdim alanima biraz uzak bir muhendislik bölümünde yüksek lisans yapıyorum. En buyuk zorluk bilimsel hazırlık olmasi. Bilimsel Hazırlık yoksa bi farki yok pek ama bilimsel hazirlik okuman gerekecekse hic tavsiye etmem. Bilimsel hazirligi niye tavsiye etmiyorum çünkü amelelik. tekrar lisans dersleri ile ugrasip bazi seyleri sifirdan ogrenmek sanki sinifta kalıp okulu 8 yila uzatmissin gibi bi psikoloji icine sokuyor insani, ben yüksek lisans yapıyorum moduna giremiyorsun. Iyi yani ise ilgi duydugun seylere dair bi kulak dolgunlugun oluyo. Ama yüksek lisans dersleri icinde de ayni bilgileri veriyorlar zaten bana kalsa bilimsel hazirlik gereksiz ve sıkıcı bir olay.

kendimdem örnek vereceksem, kamu yönetimi bitirdim, maliye yüksek lisansı yapıyorum. bazı dersler zorlayıcı olabiliyor benim için, ekstra çaba sarfetmem gerekiyor (özellikle mikro iktisat temelinin sağlam olması gerekiyormuş), 1 dönem bilimsel hazırlık fena olmayabilirdi ama okumadım, bir şekilde ayak uydurabiliyorum ama zorlayıcı olabiliyor. 2 dönem değil de 1 dönem olacaksa, bilimsel hazırlık düşünülebilir.

tam olarak dediğini yaptım ama daha önceki tavırlarından ötürü sana anlatasım yok açıkçası.

bölümden bölüme değişir bence. mesela fen bilimleri mezunu biri sosyal bilimlerde yl yaparsa maya tutmaz.

onun dışında, kardeş bilimdallari için de terminolojiye az çok hakim olsan bile düşünme tarzı farklı olabiliyor. ayrica bir çok hoca teorik hazırlığı olmayan öğrenciden hoşlanmaz.

yoksa yapılır, turkiyedeki yl anlayışıyla her şey olur

en büyük zorluk fazladan dönem ya da yıl kaybettiren bilimsel hazırlık olur, onun dışında ders aşamasında %30 daha fazla çalışarak diğer biyoloji kökenlilerle aranda bir fark yaratmazsın, en büyük sorun tez aşamasında idealist davranıp bildiğin değil de istediğin, merak ettiğin alan üzerine çalışma yapmak olur; bu noktada hakikaten bazı eksikleri derinden hissedersin ama o da bir şekilde halledilir. Sonuçta pek ekstra zorluğu olmayan bir durum hatta türkiye'de bu garip dursa da abd ve avrupa'da bu tarz alan değişimi çok normal.

Uzun vadede pek fazla bir şeyin heyecanlandırdığını söyleyemem ama: sahneye çıkmak çok değişik bir haz veriyor. sergilemek yani bir şeyleri. teşhir gibi değil de performans olarak düşünürseniz sevinirim :D

bir de basketbol oynamak.

bu ikisi tutku gibi bir şey bende, yaşama direncimi arttırıyor.

birileriyle yaratıcı bi şeyler yapmak.

yurtdışıyla ilgili plan yapmak, vize almak vs.
vizemi akdım, bir aya gideceğim, heyecanım duruyor. onun dışında pek yok.

tip alanindaki gelismeler.

Altın ve doların hareketlerini izlemek. Manyakca heyecan vermeye başladı..

para, başarılı olma hissiyatı. ota boka hissetmiyorum ama bunu.

moderatör arkadaşlar bi baksınlar lütfen konu kilit.

Adana dürüm

yeni bir şeyler yapmak. yeni bir işe başlamak. bilmediğim bir yere gitmek ama öyle turla falan değil, kendi başıma. bir şeye sahip olmak, hayatıma sokmak.

Öğrendiğim her şey çok heyecanlandırıyor, hele bir yerlerde uygulayıp sonuç görürsem şampanya patlatasım geliyor. İnsanlık için damla kadar değeri yok, benim için aydaki yerçekimsiz kocaman adımlar. Çocuk gibi heyecanlanıyorum.

yemek.

@rayde yazınca düşündüm, beni yemekten daha çok motive eden çok az şey var.

büyük bir organizasyonda koşmak. mesela maraton, yarı maraton vs.

borsada zincir işlem yapmak ve hepsinin gerçekleştiğini izlemek.

Şehir hayatından uzaklaşıp daha az insanli, daha cok doga&hayvan iceren bir yaşam kurma fikri.

Parayi veren dudugu calar.
1 yillik vize parasini ver 6 aylik olan yerine, 1 yillik versinler.
5 yillik parasi verirsen 5 yillik :D

Amerikada ama 6 ayin parasi da 10 yilligin parasi da ayni.

Vize basvurusunu yaparken 1 yillik ucreti odeyin ve evraklarin yanina konsolosluga hitaben sebebi aciklayan bir mektup yazip imzalayin.

urun.n11.com

moser ile canavar gibi kısaltıyorum sakal bıyık ne varsa. 60 TL civarı olmalı. çok taklidi oluyor dikkat et o yüzden. (üstteki de güzelmiş aslında. fiyat da gayet uygun.)

braun, philips gibi bilindik markalar iyidir. moser en kralıdır (diyorlar). moser'in resmi sitesine git, orada türkiye distribütörü yazıyor, onun web sitesinden al ki orijinal olsun. berberlerin kullandığı dana kadar olan model dışında böyle sakal bıyık düzeltmek için daha ufak olan modeli de var. fiyatı da 100 liranın altında diye hatırlıyorum.

ben dingling kullanıyorum, 1 sene oldu memnunum.

urun.gittigidiyor.com

Migros'tan Raks aldım 5 yıldır kullanıyorum. 30TL.

unisom aynı şey sanırım. bizim eczanelerde satılıyor.
*değilmiş. yanlış gelmişim :)

antidepresan değil, direk melatonin olarak satiliyor

ben de amerikadan aldığım melatonin sayesinde uyuyabiliyorum çoğu zaman. benim araştırdığıma göre kimyasal değil bitki özlü olduğu için bağımlılık yapan bişey değil. ama türkiye de eczanelerde satılanların çoğu kimyasal şeyler.

sadece şu supplement satan markalar var ya onların sattığı bir ürün var. adını hatırlayamadım şimdi. onların arasında bitkisel bir uyku desteği var. hatta izmirdeyseniz forum bornovada kipa yanında mağazaları var.

edit: GNC imiş mağazanın adı. uykusuzluk böyle bişey işte.

uykuyu başlatmakta mı güçlük çekiyorsun yoksa sürdürmekte mi?
kullandığın diğer ilaçlar? diğer hastalıklar?
alkol kullanıyor musun


kimyasal veya bitki veya dana testisinden elde edilmesiyle pek alakası yok bağınlılığın.
morfinde, kokoin de bitkisel sonuçta.
kısa süreli kullanmakta bir zarar yok deniliyor.
agomelatin melatonin özel reseptörüne bağlanıyor. doğal melatoninden daha güvenli gibi gözüküyor şimdilik.

uykunun başlaması sıkıntı.

kullandığım bi ilaç yok. hipoglisemi var. alkol sürekli kullanmıyorum. ayda 1 belki.

abd savas pilotlarinin kaliteli uyku gecirmesi icin melatonin kullaniyor. turkiye'de ise girisi ve satisi yasak. ben kiz arkadasima almistim eskiden,

Nature's Bounty Super Strength melatonin 5mg'lik. getirtebiliyorsan getirt bu firmanin urununu.

bir psikiyatrist veya nörologla konuşup başlayabilirsin.

wordde equation koyabiliyorsun. direkt menüden seçerek de olur ya da \partial x / \partial y gibi de olur ( \partial olmayabilir de, \del olur başka bir şey olur ama sadece yazı ile yapılabiliyor). ya da x\dot ve x\ddot da olur. aynı şekilde integral falan da yazdırılabiliyor. alışınca kolay.

mathtype

latex

wolframalpha'nın bir math editor'ı olacaktı. aslında "math editor" olarak aratırsanız işletim sistemi vs.'inizle uyumlu olan pek çok program görürsünüz ki muhtemelen mobil destekli de olur bunlar.

edit: bence tablet/smart phone editorlarını kullanıp, denklemleri telefonda halledip daha sonra dosya içlerine aktarmak için bilgisayara geçin.

GM1*M2/d^2=M1*g

Kütleniz önemli, merkeze uzaklığınız daha da önemli.

Ayin kutlesi kendinden kucuk oldugu icin ayi cekiyor kendine. Ayi tutyor derken, yorungede olan bir cisim aslinda surekli duser. Surekli dusuyor oldugu icin etrafinda doner buyuk kutleli gezegenin. Ayni sekilde uydular da iss da surekli dusmekte. Daha buyuk kutleli cisim daha hizli dusmez.

bi dk anlamadım şimdi. insanlar ayın kütlesinden daha küçük. merkezine de daha yakın, daha fazla çekmesi lazım değil mi?

Aslında bu durum bazen yanlış da anlaşılıyor. Ayın kütlesi daha büyük olsaydı aynı yerde kalmayacaktı mesela. Farklı yörüngelerde kendisiyle görüşebilirdik, küçük ihtimal aynı yerde de kalabilirdi.

Her yerde düşmeden bahsediliyor ama açıkçası ben bunun da yeterince açıklayıcı olduğunu düşünmüyorum. Uzayda düşmeden bahsetmenin doğru olduğunu düşünmüyorum.

ayın da bir kütleçekimi var bu iki kuvvetin birbirine üstünlük sağlayamadığı yerde ay yörüngede geziyor. güneşin kütle çekimi daha fazla onun her şeyi yutması gerekirdi ama ufacık merkür bile güneşe en yakın gezegen ve yutulmuyor.
çekim kuvvetini elektrik süpürgesi gibi düşünme. senin de bir kütlen var sen de az da olsa kuvvet uyguluyorsun.

Ekleme yapayim. Ayin kutlesi dunyaninkinden kucuk oldugu icin derken, oyle olmasaydi hic cekmeyecekti anlamina gelmiyor. Dunyanin kutlesi daha fazla oldugu icin ne olacagina o karar veriyor diyelim. Dusme olayi ise dogru ama senin soruna cevap degil.

yerde cukur olunca siz de icine dusuyorsunuz, degil mi?

Bulundugun ilcenin hayvan barinagina gotursunler. CHP'li belediyeler ilgileniyor. Biz de bir kusu bulmustuk. Kadikoy Belediye binasina goturduk hemen ilgilendiler. Ilceniz CHP degilse CHP'li bir belediyeye teslim edin sizinki ilgilenmezse.

bulundugum yer chp belediyesi (maltepe) fakat almadilar. bayram bitince kadikoyde sansimi denicem, kesin olarak bilen eden var mi?

Evet bayramda kapalidir. Iki gun daha idare eder umarim marti. Nasil tedavi edilir bilmem ama umarim iyilesir.

yok aciklardi ama sadece kedi kopege yardim ediyorlarmis.

Oww cok kotu. Oyleyse Kadikoy Belediyesi'ni arayin bence once. Sonra kusu bir kutuya koyup belediyeye goturun pazartesi.

istanbul veterinerlik fakütesinde rehabilitasyon merkezi var onlar için. eğr hala çözüm bulmadıysanız belediye buraya ulaşımını sağlamak zorunda. belediyeniz aramazsa ibb'yi arayıp söyleyin (153) akp-chp çekişmesi sadece burada işe yarıyor. ibb belediyenin buraya ulaştırmasını sağlıyor.

153'ü aradım, martılara hizmetleri yokmuş. Il orman mudurlugunu aradim, onlar da almiyolarmis. Bakalim nolucak.

fakülteyi arayıp sorabilir misini ulaştırma imkanınız varsa? aslında 153 kafasına göre takılıyor. biraz çıkışınca hallediyorlar. bizim belediye gelip almıştı fakülteye götürmek için.

fakulteye goturecegim yarin. belediyeye ne desem gelip alirlar?

belediyeye sizin göreviniz bu hayvanları sorumlu yerlere ulaştırmak diye biraz çıkışınca (kavgacı ses tonu kullanmadan) geliyorlar. martının talihsizliği bayram tatiline denk geldi. belediye şu konuda haklı belediyenin veterinerlik hizmetlerinde martılar için bir prosedür yok ama 153 gelip alıp bahsettiğim yere getiriyor. hatta arkadaşım baykuş yavrusu bulmuştu ertesi gün gelip aldılar. siz getirirseniz daha iyi olur ama. ibb son zamanlarda sokak köpeği katliamları yapıyor. o martıyı da ölür bu zaten diye denize atıp giderler.

iü veterinerlik fakültesine bıraktım.

duyarlılığınız takdire değer. o kadar yolu üşenmeyip bir can kurtardınız. iyi ki varsınız.

iü'ye vererek en iyisini yapmissiniz. ada'da iki sene once bir at'in olme durumu olmustu. sagolsunlar kurtardilar. iü baya ilgileniyor.

yok.

hayır.

evet 2 her zaman kızdı.

Evet. Çift sayılar kadın tek sayılar erke gibi gelirdi. Hala da öyle geliyor. Ayrıca sayıların karakteri olduğunu da düşünürdüm.

hayır

bana hala geliyor;
1 erkek
2 kız
3 erkek
4 kız
5 erkek
6 kız
7 erkek
8 kız
9 kız
10 kız diye gidiyor
ayrıca harflerin de cinsiyeti var bana göre

Hayır.

Hayır.
Alakasız ama bana da Excel erkek, Word kız gibi geliyor.

geliyor

1,3,5,6,8,9 erkek
2,4,7 dişi

ayrıca mesela
ç, g, l, j, ş, ü, n, m, y, e, s harfleri de dişi.

(git: eksisozluk.com)

Çift sayılar genelde iyi, daha kolay, daha babacan bizden biri. Tek sayılar ise bana zorluğu anımsatıyor hep nedense. Sıkıntılı, problemli.

1,3,4,7 erkek
0,2,5,6,8,9 dişi gibi gelirdi bana da.

www.livescience.com
insight.kellogg.northwestern.edu

evet hala da öyle geliyor tek sayılar erkek çift sayılar kız. 0 hariç sıfır da erkek

Hayır ama 2 utuye benziyor.

bana renkleri var gibi geliyordu.
1 beyaz,2 kırmızı,3 uçuk mavi gibi..

hayır.
oldum olası 3, 4 ve 6 dan nefret ediyorum.

manyak mısınız olm siz? sayının cinsiyeti mi olurmuş amk..

hatta derste onları çizerken cinsiyet belirten şekilde kaş göz aksesuar çiziyordum

1 erkek 2 kız 3 erkek 4 erkek 5 erkek 6 kız 7 erkek 8 erkek 9 kız

ama mesela 1 ve 8 erkek olmasına rağmen 18 kız .....

Hala oyle geliyor. Hatta harf ve renklerin de cinsiyeti var gibi geliyor.

Alakali: en.wikipedia.org

Hayir ama tasitlarin suratlari ve bu suratlara bagli yuz ifadeleri ve ruh halleri, karakterleri var gibi geliyordu.

yalnız değilmişim

hayır. bana köpekler erkek, kediler kız gibi geliyordu.

pişirin yiyin dicektim de antibiyotik vermişler yenmez de o şimdi.

Belediyeyi arayın gelip alsınlar onlar bakımını yaparlar. Biz öyle yapmıştık

@loser blueser

hobi olarak mı gerzeksin yoksa ciddi misin

yapabileceğin en iyi şey daha fazla alışmadan bir kedi veya köpeğin önüne atıp diğer hayvanın karnını doyurarak yaşam döngüsünü devam ettirmek.

yav he he

istanbul'daysanız ist. veterinerlikte rehabilitasyon merkezi var. belediye alıp oraya götürüyor. bayram tatilinde belediye çalışmayacaktır muhtemelen ama siz götürebilirsiniz. telefonla bilgi veriyorlar.

@mrthany hasta hayvanı diğer hayvanlar yemez, yaşam döngüsünü biraz yanlış anlamışsınız.

dhl vs. kargo goturur sanirim. ptt kargo da olur.ucakta kabine alamazsin ama bagaja verip gonderirsin.her durumda itip kakmalara karsi saglam paket lazim. bi de miktar fazlaysa yani ticaret yapacak boyutta ne olur bilemem.

Bizimkiler Almanya'ya salça götürmüştü. Sen de bal götürebilirsin İngiltere'ye bence.

çok bilinçli bir hedef değil çoğu para kariyer statü algısı

edit: biraz açayım kariyer kısmını neticede herkes kendine bir kariyer hedefleyebilir sorun yok ama mba yaptım = hemen iş bulup çok para kazanacam gerçekçi değil

Az bir kısım gerçekten idealist bir şekilde MBA yapmak istiyor fakat geri kalanı şu an popüler olan bu olduğu için ben bunu yapıyorum demek için veya kendi bölümünü yeterli görmeyip bundan medet umduğu için yapıyor bence.

mba'ye iş tecrübesi yaparsın biraz ondan sonra başlarsın linsans biter bitmez değil. insanlar da genelde network yapmak için yapıyorlar mba'i

insanlar MBA yapar yapmaz, yönetici olacağını sanıyor. MBA yapmadan yöneticilik çok zayıf olur, evet. MBA yapan iyi yönetici olur, evet. Ama her MBA yapan yönetici olamaz.

Zaten çoğu üniversite artık iş tecrübesini bir şart olarak görüyor MBA başvurularında.

CV'de şık durur, insan tanırsın vs.

bu sıçrama olayına metaztas deniyor sanırsam. bu kelimeden araştırırsanız kaynaklar çıkacaktır. umarım her şey güzel olsun.

Çok geçmiş olsun, acil şifalar dilerim.

Öncelikle doktor değilim ancak babamdan dolayı okumadığım kaynak ve görüşmediğim doktoru uzmanı profesörü kalmadı. Kanserde kaçıncı evrede olduğu çok önemli ancak doktorumuz bize metastaz yapmışsa zaten otomatikman 4.evredir demişti.

Primer kanser neresi belli oldu mu? Zaten doktorlar raporları inceledikten sonra açık açık size yaşam standardını söyleyecek. İyileşme bekleyip beklemediklerini vs.

Tekrar acil şifalar dilerim.

kolon kanseriymiş, diğer yerlere sıçrama yapmış

Geçen hafta Ağvadaydım sevgilimle. Araç olmadığından otobüsle 3 saatte gittik eziyet oldu. Ağva da halk plajı var ama haftaiçi olmasına rağmen çok kalabalıktı, elbiseyle haşemayla denize girenler çoktu. deniz de pek temiz değildi.
araç olsaydı şile tarafına doğru akçakese plajına gidecektik. Orası güzelmiş.
Ağvada nehir kenarındaki oteller güzel ve romantik. Tavsiye ederim.
Ama tekrarlıyorum aracınız yoksa tek gece için otobüsle gidilmez, zaten 3 saat dur kalk otobüs yolcuğuğundan sonra pertiniz çıkar, tek geceden birşey anlamazsınız.

cumartesi için istanbula yakın halk plajı tercihi bence çok sıkıntı. kefken kerpe cebeci taraflarına gitmek hatasında bulunduk geçtiğimiz haftalarda, inan nefes alacak yer yok kalabalıktan. yola vereceğin parayı verip girebileceğin özel pla havuz vs varsa bence çok daha rahat edersin.

Anadolu kavagini tavsiye ederim, uzak oldugu icin meraklasindan baska giden yoktur. vardiginizda kucuk bi koy goreceksiniz ve lan istanbulda koy mu vardi tepkisi vereceksiniz. halk plaji bildigim kadariyla yok ozel isletmeler nezih ve ucuzdur gunubirlik tatil icin uygun, otel bulamazsiniz kalacak yer bulabilmek becerinize kalmis.

Kilyos tarafı olabilir bence. Plajı kalabalık oluyor diye biliyorum.
Ağva 'ya gitmek için günlük araç kiralayabilirsiniz. Ben geçen ay araç kiralayarak gittim çok kolaylık oluyor. Etrafı da gezebilirsiniz.

Henüz gitmedim ancak Avşa Adası güzel olabilir diye düşünüyorum.

Riva.

3 plaj var, halk plajı olanı hariç diğerleri gayet iyi. Giriş ücreti sadece 5 TL. Üsküdar'dan 2 vesait ile gidilebiliyor.