Havuz

çekinik olan genetik bozuklukların eşleşme ihtimali artıyor.

hocam iki temel faktör var. ilki çekinik gen bozuklukları ikincisi de bağışıklık sistemi. ilkinden başlarsak birbirine yakın genomlara sahip -ki aynı popülasyonda yaşayan insanlar nispeten yakındır, yani aynı şehirde yaşan çift bu örnkte- insanların çiftleşmesinde bozuk alellerin bir araya gelmesi ve hastalığı fenotipe yansıtma ihtimali daha yüksek oluyor. ikinci durum ise, ebeveynlerin genomları birbirinden ne kadar farklı olursa anti-body üreten genler o kadar çok çeşitli olur ve bu da o kadar fazla hastalığa karşı koyabilecek bir bağışıklık sistemi anlamına gelir. eğer genomlar birbirine çok yakın olursa bağışıklık sisteminin tanıdığı dolayısıyla karşı koyabileceği patojen çeşidi daha az olur ve birey daha sağlıksız olur.

camdan bakinca gordugun adam güzel anlatmış aslında. Bunun A şehri ile ne ilgili var dersen eğer, coğrafya derim. Coğrafya'nın bağışıklık sistemiyle, evrim süreçleriyle dolayısıyla genomlarla yakından ilişkisi var. Aynı coğrafyada yaşayan insarların farklı coğrafyada yaşayanlara göre genetik özellikleri nispeten daha benzer olur.

''matematik'te'' bütün suçu ne güzel çevreye atmışsınız.
daha çok çalışsaydım, iyiydi.

edit : ''matematik'te''

"bütün suç" değil matematik.

Bazı önemli sınavlara az çalıştığım icin ve dikkat eksikliği yüzünden potansiyelimin altında kaldım, şimdi telafi etmeye çalışıyorum.

Hobi olarak ilgilendiğim seyde doğru kişilerle (bana yol gösterip ilgimin ve enerjimin doğru yere aktarilmasini saglayacak) tanışabilseydim ve biraz da aileden varlıklı olsaydım çok farklı bi hayat yaşıyor olurdum. Nasip değilmiş.

ağlatacaksın şimdi beni, neyse.

elbette olabilirdim ama gelişimimi engelleyen veya yolumu tıkayan öyle trajik veya büyük bir olay falan olmadı - başardıklarım gibi başaramadıklarım da büyük ölçüde kendi salaklıklarımdan oldu.

yalnız en BUTTHURT olduğum şey lisansı almanya'da okuyamamak. ben daha 11. sınıfta almanya'daki okullara mail atıyordum keko gibi, böyle böyle ben sizi çok seviyorum ama benim param yok sizin çocuğunuz olayım mı diye. ciddi ciddi leipzig üniversitesine falan "orada yaşamak kaç para, ben 16 yaşındayım geliyim mi" yazıyordum ajfjsks.

ve hepsine cevap veriyorlardı. burs sayfalarına yönlendiriyorlardı, vize almak için neye ihtiyacım olduğunu anlatıyorlardı vesaire.

o dönemde euro uçmamıştı böyle. çocuğunun üniversite eğitimine aylık 2000-2500 lira ayırabilecek bir ebeveyn oğlunu/kızını almanya'da okuturdu.

o ara babam battı. değil almanya'da okumak, lise sonu teyzemin yanında okurken (ailem başka yere taşınmıştı, ben teyzemin yanında kalmıştım düzenim bozulmasın diye) "üniversiteyi hangi parayla okuyacağım?" diye ağladığımı hatırlıyorum. kadın bana harçlık ya da yemek vermese direkt açım yani, üniversiteye mi hazırlanayım iş mi kovalayayım, öyle bir durumdaydım.

16 yaşında leipzig'e "size geliyim mi" diyen adam 24 yaşında üniversite hazırlığı yeni bitirdi aq. babamı ayrı, kendimi ayrı skeyim. ama inat ettim aga, geçen sene kafam yerine geldi, it gibi uğraşıyorum. lisansa gitme şansım yok artık da yüksek lisans için kafaya koydum. kader ağlarını örüyorsa ben de kendi ağlarımı örüyorum artık, ağzını burnunu kırıcam onun.

hedef 2022. gerekiyosa böbreğimi satıcam ama çıkarıcam o parayı. 4 sene var önümde, eşek değilsem giderim. 18'de gidemedim 28'de gidicem. gittikten sonra bi çay içip huzur içinde ölebilirim, koymaz. ama gidicem.

olabilirdim ama cok cok kotu yerlerde de olabilirdim. Dunyanin buyuuuk bir bolumune gore cok cok sansli bir hayat yasadim ve yasiyorum. zengin degilim, alt-orta ekonomik sinif, kirada, devlet okullarinda büyümüş siradan bir vatandasim. buna sahip olmak bile koca dunyada buyuk bir sans. o yuzden ben nedense hep sansli tarafini goruyorum. yoksa milyar dolari olan bir aile icine de dogabilirdim tabii ki ama dusun dusun nereye kadar? bir faydasi yok.

Klişe ama neye göre daha iyi? Genelgeçer başarı kıstaslarına göre evet, hatta kesinlikle. Beni tanıyıp da potansiyelimi gerçekleştiremediğimi düşünen insanlar çok ama ben olduğum noktadan mutluyum. "daha mutlu olmak" düşüncesi tehlikeli bir durum, her zaman daha mutlu olunabilir ama mutlu olma kriterlerimi sağlayabildiğim için öyle düşünmüyorum.

Tam da böyle düşündüğüm için o "daha iyi noktada" olamadım, bunun da farkındayım ama bir önemi yok.

Bazı şeyler farklı şekilde gelişseydi şu anki kafa yapımda ve alanımda olamazdım. Daha iyi yerde olabilirdim ama alanımı ve şekillendiğim insanı seviyorum mutluyum.

Arda Turan'ın transfermarkt grafiği gibiyim

Olabilirdim de olmayabilirdim de. Bu neyi değiştirecek ki? Çok kafa yormadım yoracağımı sanmıyorum.

Kesinlikle daha iyi bir yerlerde olabilirdim diye düşünüyorum. Hiperaktivitem oldugu farkedilseydi ve bir enstrüman çalmaya teşvik edilseydim engin deham ve inanılmaz müzikal yeteneklerim boşa gitmezdi.

Hayir, potansiyelimi canimi cikararak sonuna kadar kullandigim yerdeyim. Daha ustune kapasitem yok.

ben hedeflerime göre epey iyi bir yerdeyim diye düşünüyorum

yalnızca çocukken spora yönlendirilseydim iyi bir sporcu olabilirdim gibime geliyor
geçtiğimiz günlerde ajax erkek futbol takımının kamp yaptığı otelde konaklama fırsatım oldu
sabah taktik, öğlen kuvvet antrenmanlarını izledim, içim gitti, çok imrendim

kendim haftada 5 gün spor yapıyorum ama profesyonel seviyede bir sporcu olmak hep ukte kaldı içimde :)

ortalamaya vurursak günde 2-3 saat olabilir. akşam 6'dan 12'ye kadar olan sürede dizi veya film izlemediğim zamanlar hep dinliyor oluyorum. hafta sonu evdeysem 10 saat çaldığı da oluyor. evde olmadığım zamanları düşünce 2-3 saat oluyor galiba.

artik calisirken bile dinledigim icin gunde 5-6 saati buluyor. bilgisayar basindaysam zaten dinlemiyor olma ihtimalim cok dusuk. yolda yururken dinlemem ama toplu tasimada olsun, bankada sira beklerken olsun vs. affetmem.

last.fm raporuna göre geçen hafta 650 şarkı. hepsi ortalama 3,5 dk desek 2275 dk / 7 = günde 325 dk. bunun yarısı kadarını da youtube'da dinlediğimi varsayarsak günde ortalama 8 saat yapıyor. tabii bunların çoğu çalışırken arka planda çalan müzikler. sadece müzik dinleyip başka hiçbir şey yapmadığım an bunun yüzde biri falandır.

sanirim benim de ayda ortalama ancak 10dk oluyodur :D hic sevmiyorum muzik dinlemeyi.

Eğer içmiyorsam nerdeyse hiç. Ssdece içerken dinlemeyi seviyorum.

Bilgisayar başında olduğum her an. Sabah 10 gibi çalışmaya başlayıp akşam 5 gibi ayrıldığım düşünülürse epey ediyor. Akşamları da yemekten sonra uyuyana kadar.

kafe restoranda çalıştığım için mesai boyunca 11-21 müzik dinliyorum. tabii arada sevdiğim şarkılar çıkınca dikkat kesiliyorum daha çok, bu şekilde çok da dinleme denemez belki. bir de işe gidiş ve işten dönüşlerde dinliyorum.

yani en kötü 5-6 saat dinliyorumdur.

Spotify raporuna göre geçen yıl 70.000 dakika müzik dinlemişim. Günde ortalama 194 dakika yapıyor :(

günde on saat çalışıyorum, ofiste hep müzik dinliyorum. eve geliyorum, oyun oynarken de müzik açıyorum. yatağa yatıyorum uyumak için de müzik açıyorum. 10-16 saat arası çıktı.

Sıfır. Çok yoğunum. Şu an canlı müzik dinliyorum sayılırsa.

bugün 2 albüm, 2 buçuk da radyo programı dinledim uyandığım saatten itibaren. hesapladım; 8 saat 15 dakika olmuş toplamda. uyuyana kadar 1 saat falan daha dinlerim herhalde. film izlediğim, kitap okuduğum ya da biriyle buluştuğum günlerde düşüyor ama bu süre. ortalama 6-7 saat oluyordur sanırım.

superfluid +1

Çalışırken radyo açık. Günde 10 saat onu dinliyorum bir kere. Gece uyurken muhakkak bir şarkıyı loopa alıp öyle yatıyorum. İşe gidip gelirken telefondan dinliyorum. Dışarı çıktığımda arabada dinliyorum. Eve gittiğimde eğer dizi & film izlemiyorsam muhakkak şarkı çalıyor arkada.

Günde müzik dinleMEdiğim süre en fazla 5 saattir.

Edit: Üniversitedeyken sapık gibi bir şarkıyı bir hafta loopa alıp araya başka şarkı sokmadan dinlediğim oluyordu. Evden de dışarı çıkmadığım için 24 saat müzik açık oluyordu sanırım.

arabaya biner binmez açarım. işe gelir gelmez de sabah 8:30 gibi açar akşam 18:00'da bilgisayarı kapatırken müziği de kapatırım. arabada usb'lerim var moduma göre takıyorum. işte youtube'dan. ara ara radyo da açıyorum.

3-4 saat dinliyorumdur en az.

7-8 saat kadar

hayır

başkasına benziyor

baktigimiz taraf farklı
sehir savasları vs. farklı

Evet aynı(Üşengeç Bethesda)

İmparatorluk tarafını seçersen Windhelm'e saldırıyorsun, asileri seçersen Whiterun'e saldırıyorsun. Tek fark bu. Onun dışında ufak kale basma, kamp basma gibi şeyler aynı.

ne şikayeti?

hakaret vs ise savcılığa gidebilirsiniz, sözlük karışmıyor.

sözlük içinde şikayet fasilitesi kurumsal olarak var. öyle moderatöre ö.m atayım, entry sildireyim devri yok artık.

ilgili entry'nin yazarının sağında üç nokta var. oraya tıklayıp şikayet ediyorsun.

sözlüğün başına hukuki açıdan sıkıntı çıkarmayacak entry'leri dikkate almıyorlar. yani formata uygun değil diye şikayet edeceksen uğraşma. o iş için eskiden ispiyon vardı. tüm modlar istifa edince (webrazzi olayı) o da kaldırıldı.

Soundhound'a göre şu oyun müziğin remiksi imiş:

www.youtube.com


www.youtube.com

Sen on entry yaz sonra yazar oluyorsn zaten bana da olmuştu

Aynısını yaşadım.
bir kaç gün içinde, düzelir diye düşünüyorum.

Listenin sonuna gitmiyorsun. Muhtemelen 1-2 hafta içerisinde onaylanırsın.

çok iyi olmuş valla, böyle böyle biteceksiniz inşallah

@guzel gun: loop a al bak: ytcropper.com

rıklım ılınır

Bahsettiğin Deadric prensi hatırladım, nidayı hatırladım ama görevin içerini tam hatırlayamadım. Ama olay sanırım sacrifice muhabbetiydi zaten. Hatta o şaman adamın kızı vardı. İlkten üzülüyordu falan ama o da sacrifice falan geyiğine bağlıyordu işi.

Bethesda'nın kendi yaptığı oyunlarında, hele hele bethesda nın kendi yaptığı oyunlarının görevlerinde öyle farklı yoldan bitirme falan çok çok nadirdir ya. Bence kesin yoktur, varsa helal olsun bethesda der geçerim :)

cunku hakaret

Kendi irkina irkcilik yapamazsin - yani garip olur.

Bir de ABD'de soyle bir egilim vardir - bir ulusa ya da irki elestirmen icin onlardan olman gerek. Ornegin, bir Yunan ya da baska bir yabanci Turkiye'yi elestirirse neredeyse her Turk karsi cikar. Ama bir Turk, Turkiye'yi elestirirse belki de hakli oldugu noktalari goruruz. Bizdeki ulus kavrami yerine iste ABD'de irk kavrami var. Bir Yunan ile Turk'u ayirt edemezsin ama aralarinda dusmanlik olmustur. ABD'de ise benzer irklar digerleri ile ayrilir. Yani atalari Cek, Ingiliz, Bulgar fark etmeksizin kendilerini beyazlar arasinda bulurlar; Brezilyali, Belizeli fark etmeksizin kendilerini Latino sinifinda bulurlar. Is bulma sanslari, egitim firsatlari... bu renk skalasina gore degisir zaman zaman.

çünkü tarihte siyahileri aşağılamak için kullanılagelmiş ve negatif birçok anlam yüklenmiş bir kelimedir. bunu yapanlar beyazlardır. bu sebeple beyazlar bunu bir silah olarak kullanmıştır diyebiliriz. Siyahiler de bu silahı alıp kendi malları ilan ediyor benzetme yapacak olursak. yani onları incitecek bir şeyi alıp yıkıma uğratıyorlar. bu sebeple kendi aralarında kullanarak onun negatif anlamını yok ederken beyazlara da bu kelimeyi artık kullanamayacakları sinyalini veriyorlar. fakat kelime hala ırkçı nitelikler taşıdığı için beyaz birisinin bunu kullanması hala yanlış. yani öyle bir kelime ki beyazın elinde silaha dönüşüyor.

bir diğer örneği de "faggot" kelimesidir, türkçe'de "ibne" diye aynı şekilde kullanılan bir kelime. Sadece lgbt+ bireylerin kullanmasının etik olduğu bir kelimedir, çünkü heteroseksüel cisgender kişiler yüzyıllardır bu kelimeler ile lgbti+ bireyleri aşağılamışlardır ve artık kelime lgbti+ler tarafından ele geçirilmiştir.

ya turkiye'deki durumdan cok farkli degil. arkadaslar birbirlerine sikik derler pezevenk derler laf arasinda konusurken sakalasirken birbirlerini elestirirken. "lan gotveren, sana dedik dinlemedin" der bir arkadas arkadasina, hic bir sey olmaz. ama trafikte kavga ettigin adam sana "gotveren" derse hakaret sayilir kavga buyur.

nigger siyahilerin kole oldugu zamanlarda beyaz kole sahiplerinin siyahlari asagilamak icin kullandigi bir hitap bicimiydi. kendi aralarinda kullandiklari zaman bizdeki arkadasin arkadasa kufru gibi algilaniyor haliyle. beyaz biri kullandiginda yabanci biri sana kufur etmis gibi oluyor. bunu sadece siyahlar arasinda ok diye de dusunmemek lazim, birbirini tanimayan iki siyahtan biri digerine tartisma icinde nigger derse o da hakarete girer olay cikar yani.

Abi her şeyi filmlerdeki hoodlar gibi sanıyorsunuz. Tamam birbirine nigga nigger falan diyenler var da her siyah da yapmıyor bunu. En dipten Obama'ya kadar her tabakadan Afro-Amerikan var.

kural 1: zencileri anlamaya çalışmayın, anlayamazsınız. Adam istemiyorsa demeyeceksiniz. Mesela Pascal Nouma bir fb maçında gol atınca tombala hareketi yaptı, haklı olarak da yerden yere vuruldu, sktr edip kovuldu. Bu hareketi toplum içinde yapan onlarca örnek gördüm zenci toplumunda, bu mallar bunu elini cebine sokmak ile aynı şey olarak algılayan dallamalar, bunun neyini anlayıp, anlamlandıracaksın
Not: 4 küsür senedir zencili ortamlarda yaşayan biri

Bu sadece zencilikle ilgili degil; herhangi bir asagilama amacli sozcugu baskasina karsi kullaninca hakaret etmis oluyorsun ama kendine ya da icinde kendinin de bulundugu bir gruba laf soylediginde tepki icerige gore degisiyor.

Ornegin, "Ben gerizekaliyim" dersen kimse seni asagilamakla suclamaz ama "Sen gerizekalisin" dersen birini asagilamis olursun; bunun gibi. Ya da soyle soyleyeyim, daha acik olsun. Diyelim ki cok yakisiklisin ve yanina cirkince bir arkadasin geldi. "N'aber lan tipsiz" dersen ve eger arkadasinin bu konuda gecmis bir yarasi varsa onu alindirmis olursun. Ancak, tipsiz biriysen arkadasina boyle bir sey soylediginde o da "Sen kendine bak" diye cevap verebilir ve bu sekilde bir denge saglanir. O toplumun dengesi de bu sekilde olusturulmus. Hassas ve sakat bir denge; bu hassas ve sakat denge itina ile korunmaya calisiliniyor. Hatta denge "Niye bir insana tipsiz oldugunu soylersin ki, soylememelisin" diye devam ediyor.

Babam koyde ogretmenlik yapti. Orada lakaplar vardi Avrat Hasan, Topal Mehmet, Kor Huseyin, vb. diye. Amerikali birine bu fiziksel kusurlari sevgi amacli kullandigimizi soyleyince ilk once bir inme indikten sonra barbar oldugumuza kanaat getirdi ornegin.

Son zamanlarda, eger kendine irkinin ozellikleri ve stereotipiyle hakaret edersen, bu icsellestirilmis irkcilik ya da oz-nefret sucu olarak degerlendirilmeye baslandi. Ornegin, bizim Koreli bir hocamiz "Uzak Dogu'lu insanlarin hayal gucu pek yoktur. Emirlere itaate alistigindan hayal etmeyi pek beceremezler" demisti. Bunu baska bir irk icin soylersen dogrudan irkcilik oluyor. Lakayt okul ortaminda soylediginde biz buna gulup gectik ama adam gecenlerde bunu pek olmayacak bir yerde kullanmis ve olay Insan Kaynaklari'na sikayete donusmus ve adama 5 hafta icsellestirilmis irkcilik kursuna katilma ve psikologa gorunme cezasi vermisler isyerinden. Eger devam ederse ceza da buyuyor. O yuzden konustugun ortam ve kullandigin kelimeler de onem tasiyor. Burada da dalga gecme ve asagilama ayrimi var. Kendi irkinla dalga gecebiliyorsun; yerine gore hakaret edebiliyorsun.

Ayni sekilde guzel bir sey soylemek de irkciliga giriyor. Yani, "Afro-Amerikalilarin da basketbol yetenegi cok iyi" dersen, ona da irkcilik gozu ile bakiliyor.

Chris Rock bu konuda super stand-up'lar yapiyor. "Zenciler diger acilardan cekiyor ama konusma acisindan cok rahat. Her turlu hakareti sahnede soyluyorum ama basima bir sey gelmiyor. Bir beyazin bana bunu soyleyebilecegi tek durum var. Noel gecesi saat sabahin 4'u ile 5'i arasinda olacak, ben cok sarhos olup onun arabasina carpacagim. Sonra da ona kirk tekme atacagim ki, o kelimeyi kullandigi icin suclu sayilmasin" diye. Chris Rock sahnede surekli kufrediyor mesela.

Hayır.

Gerekmiyor, moderasyon döneminde gerekiyordu şimdi gerekmiyor, süren bitince çıkıyorsun.

silmeye gerek yok hocam
karakterinde sorun olur
skyrim acilisinda gosteriyor hangileri aktif
dragonborn - bir adada gecen questler
hearthfire - ev yapma simulasyonu
dawnguard - vampirli questline cok efsanedir

hocam direkt dlc'lerle başlayayım mı? yoksa önce dlc'siz orijinali mi oynayayım. dlc ler orijinal oyundan bir şeyler eksiltiyor mu?

dlc ler ile basla
dragonborn - seni oldurmeye cultistler gelecek - ilk gorevi yap birak
hearthfire - bekle zaten falkreath te arazi almadan baslayamazsın oyuna etkisi olmaz
dawnguard - vampirelar saga sola saldırıyor ara ara

bir mod vardı bunların aktiflesmesini engelliyordu
ya da baslangıcta yükleme bunları öyle ilerle

Dlcleri kaldırma çünkü oyun bozuluyor. Load game yapınca takılır kalır öyle. Bir zararı yok, bırak dursun.

Oyunu açmak için çalıştırdığında launcher bölümünde veri bilmemnesi kısmı var. orada gösteriyor hangi dlcler var. onları işaretlemen gerekiyor. işaretlediklerin oyun içinde aktif oluyor.

Dlclerle başla, dlclerle eksiksilme değil, artış oluyor :) Karakterin ekstra çıkabileceği level artıyor, daha fazla yan görevler oluyor, daha farklı silahlar, mesela at üstünde kılıç kullanma, ejderhalara binme gibi şeyler dlcler ile oluyor. dlclerle eklenen yan görevler daha zevkli ve zor :)

Dlclerle oynayıp, ana oyunu bitirince dlclerin görevlerine devam et.

fps şeklinde, hikayesi var ama multiplayer olarak da ilerleyebiliyorsun anladığım kadarıyla. level atlamalı falan. borderlands 2 var bende, çok da sarmadı. bioshock'un yerini tutamaz :)

pubg ile borderlands kalite olarak çok farklı oyunlar. borderlands belki klasik müzik olmasa da rock n roll'dur, pubg birkaç aylık pop hit'idir.

pubg tamamen multiplayer bir oyun, borderlands ise sp de oynanır mp de. ikisinin de tadı farklı oluyor ama bence mp çok eğlenceli. aslında mp demek de doğru olmaz daha çok co-op bir oyun yani yapay zeka düşmanlara karşı beraber savaşıyorsunuz. çok az da olsa rpg öğeleri de var borderlands'te.

proletarier +1.

borderlands PUBG ve bioshock, 3'ü de tamamen farklı şeyleri hedefleyen oyunlar o yüzden karşılaştırmak yanlış. single oynayıp hikaye içinde kaybolayım dersen bioshock, arkadaşlarla multi coop oynayalım dersen borderlands.

borderlands'in single player'ı da iyidir, ben dlc'lerle beraber sadece single'a 200 küsür saat gömdüm. hikayeden çok oynanabilirliği yüksek, binbir çeşit silah ve diğer gear'lar, boss, görev var. easter egg'ler, gizli görevler silahlar falan; kocaman bir dünya. bioshock'un bir şeyler anlatma kaygısı daha çoktur, hikayesi daha tutarlıdır ama borderlands'in eğlencesi, esprileri orada yoktur.

coop modu da çok iyi, her oyunda böyle coop olmadığı için daha çok coop oyunu olarka öne çıkıyor ama single player'ını kesinlikle dene, zaten gayet ucuz. goty edition al tabii...

Her multiplayer oyun PUBG gibi PvP değildir. Borderlands'in multiplayer modu coop yani PvE'dir. Bioshock serisi tamamen solodur yani PvE.

Borderlands güzel oyundur bu arada. Başlarda sarmayabilir ama devam edin, hikaye ortalamanın üzeri, item çeşitliliği de güzel. Tırt görevler de çıkıyor tabi arada.

kasaya sabitliyorsun zaten hdmi vga çıkışını aldığın yerden. bozulacak olsa yer yüzündeki ekran kartlarının %140'ı bu şekilde kullanılmazdı.

soru yanlış değil. eksik gibi :)
evet yan durunca sorun olmaz. ancak hayvani çift fanlı 30-40cmlik kartlar ağır oluyor. onları tabii ki arkadan da sabitlemek lazım. sadece ekran kablosunun takıldığı yer yeterli olmaz. bu kasanın içinden de çıkabilir kasanın kalitesine bağlı olarak. ayrı alman veya kart ile de gelebilir.
bunları yaptıklarına göre sorduğun soru yanlış değil dediğim gibi.
www.google.com.tr
veya aynı link:
goo.gl

Hiçbir şey olmaz. Zorlar evet, ama o kadar zorlama ile kırılacak veya bozulacak adilikte bir kartsa zaten, tutucu kullansan da fayda etmez. Kartı çıkarıp takarken bile bozulabilir mesela.

Ahahahaha gündemle efsane

Bir an malum şahısa hediye edilesi geldi gözümün önüne

eski sevgiliye almalıkmış

Ama sanki bunun tam bok degildi manasi gibi bir story hatirliyorum. Yine de ülkeyle ve gundemle alakali mis. :)

Valla ben de bunu kim alır diye düşünüyordum ve geçen teknoseyirde görünce demek ki bunlar alıyormuş dedim eşime :D

Benim bulunduğum yerde 4'ten beri var

Ankara merkez
burası lojman bölgesi, başka yerleşim yok, biz nadiren duyarız böyle kutlamaları, ara ara geçiyorlar
silah duymadım henüz

Ataşehir kornalara silah sesleri eşlik ediyor.

Hatay bölgesi.. öttürüyor millet

Hocam pendikte de var. 2 saattir hem de.

izmir karşıyakadan bildiriyorum. tek tük var.

Burda yok küçük bir ilçede yaşıyorum

İzmir karsiyaka-alsancak arasinda birkaç konvoy gördüm, o kadar bir coşku yok henüz.

Üsküdar'da silah sesleri eşliğinde çalıyorlar 2.5 saattir falan. Öncesi de vardır da ben Kadıköy'deydim o zaman.

İstanbul, Maltepe çok fena. Gülsuyu'ndan, Başıbüyük'ten inen çomarlar Maltepe merkezde gövde gösterisi yapıyor.

Hdp baraj konvoyu geçti bir, o kadar.

kadıköydeyim ve korna çok.

var, tekirdağ çerkezköy'de.

ama öyle akın akın konvoy halinde olmasa da kafa açmaya yeter.

ayrıca, suudi arabistan bayrağı ile gecen bir tip de vardı.

Antalya'da şehrin göbeğinin özeti: "düt düt, düüüüt"

Aklina gelen her sey var su anda burada. Silah, korna, dombura, havaifisek, recep tayyip erdogan tezahurati, tekbir getirenler hepsi var su an.

Bağcılar..
Kafamız şişti..

korna olsa yine iyi saatlerce çeşit çeşit silah sıktılar. (izmir karşıyaka)

Niye kardesim? Bak: "*doktor* bir kerede al" demis. Neden yani? Bir bok olmaz da neden boyle seyler yapiyorsun?

bu vitaminlerin büyük bir kısmı idrarla atılıyor.

yarım alıp, uzuuun bi süre çişini tutarsan olabilir.

lan kusuyorum belki yağı direkt içince. pazar günü nerden bulayım doktoru. amma tatava yaptınız amk.

@038576: az içince kusmuyom. ilaç büyük oranda ayçiçek yağı.

o vitaminden 6 kere kullandım. bir kere bile kusma yapmamıştı bende. burnunu tıka direk yut.

1 kerede almalısın. Oksitlenirse hiçbir işe yaramaz. Ayrıca D vitamini idrarla atılmaz.

Kalanından hayır gelmez, ikinci sefer yenisini açıp kırın bence.

İlk hali "elini sıkmayan"dı zaten ama sonra elini uzatıyormuş da sadece tripliymiş diye başlık değişti.

basliktaki kamera acisindan gorunmuyor. ama kadin ile tokalisiyorlar. farkli acilardan videolar var. ancak kadinin ifadesi ve tavirlari hos degil.

avrupa'ya meslegin paran varsa kolay vize cikiyor zaten ugrastirmiyorlar (turist vizesinden bahsediyorum), istedikleri belgeleri veriyorsun, vizeyi aliyorsun. o yuzden bazi mesleklere farkli baktiklarini veya bakmadiklarini soylemek guc.

Mesleğin önemi yok. Ben işsizken bile Schengen aldım zamanında.

Parali meslekler. Memurlara da kolay cikiyor genelde.

Eşim gazeteci daha kolay vize alıyor. Ben ondan daha çok maaş alıyorum ama onun kadar kolay vize alamıyorum, Daha kısa süreli vize veriyorlar.

En kolay üniversite ogrencileri aliyor vizeyi ve tabii ki memurlar.

giriş buradan: store.steampowered.com
girdikten sonra imleci sayfanın üstünde sıralı olan başlıklardan kullanıcı adınızın üstüne getirin, games/oyunlar'a tıklayın.
ya da
giriş yaptıktan sonra sağ üst köşede kullanıcı resminiz çıkacak ona tıklayın, açılan sayfada yine sağ tarafta games/oyunlar'a tıklayın.

İste. İsteyemem dersen gündeki diğer arkadaşa söylersin vermedi diye. Rica edersin hatırlatır mısın ayıp olmasın ben söylemeyeyim diye...

ipne büyük ihtimalle maddi zorluktadır. vermeyeceğini sanmam. ama ipnelik katsayısının yüksek olduğunu düşünüyorsanız, iyi tanıyorsanız arayın açıkça söyleyin. ne bilim ihtiyacım var diyin. veremem derse savcılığa gidiyorum diyin. ama çözüleceğini tahmin ediyorum.

İste ve ısrar et. Face deki bazı alış veriş gruplarında borcunu ödemeyenleri ifşa ediyorlar. Yola gelip borcunu ödeyen de oluyor böylece. Aslında bankaların yaptığını yakın çevremizdekiler ve hatta esnafta yapmalı. Borcunu zamanında ödemeyenler hakkında ortak bilgi havuzu oluşturulmalı. Borcunu ödemeyen bu kara listeye girmeli. Borç ödenene kadar ismi orada bulunmalı. 5 yıl boyunca uslu akıllı bir vatandaş olursa borç arşiv kaydı da silinmeli.

Ya ne işin var hacım gün dediğin her ay kenara 500 tl atmak. Ne diye milletle iban atışıp yüz göz oluyosun.

@lata: çok pişmanım. hele ki bu mallardan biri fetöcü falan çıkarsa sıçtık diye düşünüyorum.

vermedi piç. sırf hobisine ev yaptırıyor şimdi köyüne.

Niye hepsini geri yükledin?

İşine yarayani tikleyip yüklenecektin

hocam çok fazla dosya vardı. tek tek seçmek uzun sürerdi. bu zz dosyalarını sileyim mi?

Acilmiyorsa sil tabi. Hatta şöyle yap. CCleaner yükle. Onun otomatikman silmesi lazım

hepsinde işe yaramamakla beraber var

sözlükte yok. savcılığa başvur.

kişilik haklarına ihlalden dolayı silebiliyolar,ispiyon et ama her zaman yapmayabiliyolar, modların insafına kalmış biraz.

yani ben böyle silindiğine şahit oldum ama ispiyonlanıp hiç bişey olmadığına da.

zordur ama temiz bulabilirsen megan2/3, fiesta, fluence

www.youtube.com

2004-2007 arası mk3 mondeo

fiesta veya c3

Cruze

düşürebilirsen temiz dizel megane 3 bak derim. az yakar, parçası boldur, hızlı satılır.

Megane 2, symbol, clio. Az yakar, parçası ucuzdur.

Country

taylor swift gelmesin aklına.

www.youtube.com

blues, rap?

Bruno Mars'ın Mirror diye bir şarkısı var. Pop tarzında ama sözleri aynı bizim arabesk tarzına çok yakın.

www.youtube.com

Blues ve rap+1

3 doors down
Here without you

Steelheart - She's gone var ki sözlerini çevirip İsmail YK'ya okutsak sırıtmaz

Folk, Americana.

Grunge, emotional punk/emo.

benzinli modeli vardi bende, cok yakiyor ve bombos arac.
ozet benzinli ise alinmaz, dizelse belki

o sınıfta ve o model yılında dolu bir araba bulmak çok zor. aynı model aracın diğerlerinin fiyatına da bak, fiyat uygunsa ve ustaya da gösterdikten sonra alınabilir. maalesef otomobillere dünyanın en çok para veren ülkelerinden birisiyiz.

boş araba ayrıca 1.25 sizi üzer bence alınmaz.

Arabaya binerken üç buçuk atmayacak noktaya gelene kadar kullanılabilir.

Var, bana almışlardı universitedeyken 8 senedir kullanıyorum, herhalde degistiririm artık :)) soyle düşünün; bi yere sürtüp vurursanız caninizin cok yanmayacagi ve parcalari ucuz bir araba olsun. Toyotanin parçaları ucuz diye biliyorum. Diger araclari da arastirirsiniz.

parçası bol olan. daha önceki hasarları nedeni ile fiyatı uygun olan arabalar genelde bu grup. illa kaza yapacak diye bir şey yok ama özellikle park manevraları sırasında çok sayıda sürtme ve çarpma olabiliyor. bu durumda 0 araca göre ucuz oluyor fiyat.

amortismani sonlanmis aractir genelde. benimki 1989 Honda Civic idi, ozlerim hala.

kaza sürtme vb illa ki yapılıyor. dünya kadar para verip, güzel sıfır bir araç alıp satmaya kalktığınızda, el kadar çizik yğzünden aracını değerini aşağı çekenleri gördüğünüzde hak vereceksiniz.

ayrıca acemilikte mekanik sorunlara da yol açabilirsiniz. debriyaj baskı balatası tüketmek, ön takım oarçaların erken bozulması vb gibi.

Valla paran varsa alabileceğin en iyi ve en yeni arabayı al. Çiziksiz araba diye bir şey yok, ustanın kralı da olsan çizilebiliyor, kafaya bu kadar takmıyorum ben. Babam yıllardır araç alır satar, hep de hasarsız çiziksizdir, bir tane adamın "abii süper" dediğini duymadım, fiks laf "abi istanbulda çiziksiz araba mı var, canın sağolsun".

Ha bi de bu alacağın dandik "acemilik arabası"nın değişen parçalarının, yaptırılan kaportasının güvenliği var, eskimiş parçalarının yaratacağı güvenlik zafiyetleri var, yani bildiğin kendini riske atıyorsun aslında.

ablamda bu eğilim vardı. "ben hiç araç sürmedim çarparım" vs..
bir sürü ikinci el baktık. hiçbiri içine sinmedi.
inceldiği yerden kopsun dedi gitti sıfır aldı. direksiyon derslerini ben verdim.
şu an sorunsuz kullanıyor.

"alırım biraz kullanır satarım" veya "ileride model yükseltirim" diyorsanız acemilik arabası alın.
arabayı uzun yıllar kullanırım diyorsanız sıfır alın.

Biri göğsü diğeri tricepsi çalıştırır.

Telefon numarası görünmüyor direk mesaj gönderilebiliyor.

adama mesaj attım. cevap verirse yazarım sana.

Valla tartışma olacaksa hödük falan dinlemem, giderim kapılarına. Ama yetişkin, okumuş etmiş bir insan olarak sakin olmam gerekir. O yüzden önce hanıma söylerim, çocuğun anasıyla konuşması için. Bu tip durumlarda kadınların konuşması daha iyi oluyor. Benim hanıma da artistik yaparlarsa savaş çıkarırım. Çocukken ben de kavga ettim. Olaya dayak yemek olarak değil de kavga etmek olarak bakıyorum ben. Çok da abartmamak lazım.

Kendime hakim olamayip anlayissiz babasina girisebilirim. Sonra derim ki farzet senin cocuguna boyle yaptilar.

Çocuğa dövüşmeyi öğretin parçalasın öbürünü. Türkiye'de böyle, biz böyle büyüdük. Çünkü ana babanın çocuktan farkı yok.

Ha isveç'te falan oturuyorsanız gidin öğretmenle ebeveynle görüşün tabi.

Bir kerelik bir durumsa olabilir. Kendi çocuğuma kavgadan uzak durması gerektiğini öğretmeye çalışırım. Ama zorbalığa uğruyorsa ve kavga olayı olağan bir şeye dönüşüyorsa ebeveyniyle konuşurum. Mecburen anlayacak.

şimdi dövme var, dövme var.

bacağına tekme attı, yok kolunu ısırdı gibi tek bi hareketten oluştuysa, ilk seferde bir şey yapmam muhtemelen.

ha bildiğin pata küte girişmeli, sistematik bir dövme eylemi söz konusuysa 7 yaşında falan dinlemem, çocuğun velisi hödük olsun olmasın muhakkak tepkimi gösteririm. çocuğun davranışının normal kabul edilemeyecek seviyede olması öncelikli olarak bu durum hakkında etraftakileri uyarmayı da gerektirir diye düşünüyorum. okul ortamında olduysa öğretmenle de muhakkak konuşurum.

çocuğum olmadığı için cevap da farazi tabi.

bos gezen +1

evebeynine bildirin bence, cocugunu tembihlesin. yigenim icin ayni olay birkac defa basimiza geldi, ise yaradi bu yontem. ayiptir ya, bu ne?

Kaldım
Rica ederim

kardeşim yediler sürücü kursuna gitti hayatında aracın şöfor koltuğuna oturmamıştı ilk seferde çat çat geçti çok memnun kaldı.

beyaz altın gibi bir şeydi cengiz topel cad. üzerinde. 10 saat uygulamalı eğitimi (peco 206 ve vw polo) olmuştu toplamda. Memnun kaldım. Yalnız sınav kışın ortasına denk gelmişti kaldırım boyunu geçen kara rağmen iptal etmediler :V

aynısı daha sağlıklı olur ama mutlaka aynısı olması gerekmiyor. 1600 yerine 2000 2333 de takabilirsin, o 1600 de calısır.

Evet. Ayni dil ailesinin uyeleri. Proto-Hint-Avrupa (proto-Indo-European) olarak adlandirilan tek bir dilden kokenlendikleri, sonralari dunyaya yayildigi dusunuluyor. Bu ilk formun da Neolitik donemde (yaklasik 10000 yil kadar once) konusuldugu tahmin ediliyor.

Edit: Traveller hakli, yanlis yazmisim. Indo-Irannian, Inndo-European'in alt dil ailesi tabii ki.

Tum insanlarin kokeninin Afrika oldugunu duymussundur. Bu gruplardan biri Kafkasya bolgesine gocup ortak bir dil konustu, buna Proto - Indo European dendi. Sonra bu grup ikiye ayrildi, biri Avrupa dillerini digeri Iran - Hint dillerini olusturdu. Bu grup Avrupa'ya gittiginde zaten orada bulunan cok az halk vardi. Bunlardan biri Basque, simdi Ispanya'da yasiyorlar ve dilleri hicbir Avrupa diline yakin degil.
Dogu'da kalan grup Kurtce, Farsca, Tacikce, Hintce gibi dilleri olusturdu. Yani Kurtce ve Hintce, Ingilizceye Ruscaya Turkcenin oldugundan cok daha yakin.

Benzer sekilde Kuzey Dogu Avrupa'da Proto Uralic diller konusuldu ancak insanlar zamanla goc etti. Bu gruptan Finler kuzeye, Macarlar Orta Avrupa'ya goc etti.

Turkic dil ailesinden Turkler de Orta Asya'dan Anadolu'ya goc etti. Turkcenin Arap dil ailesinden gelmedigini anlattigim Avrupali ve Amerikalilar da ayni tepkisi veriyordu: "öyleyse ne alaka?" Iste insanlar goc eder ama dillerinin kokeni sabit kalir.

Edit:

Bonus Video: www.youtube.com

Video'da Anatolian denilen dil Turkce degil dikkat et. Hititlerin ya da Yunanlilar geldiginde Truvalilarin konustugu dil o.

Söyleme manyak mısın. Sadece Romanların çalıştığı departmanı çok merak ettim ya. Satın alma falan mı acaba?

söylemeyin.
bu o kişinin önyargı ile başlamasına sebep olur ve olmayacaksa bile takındığı tedirgin/olumsuz tavır nedeniyle normalde kendisi için problem olmayacak şeyler sorun haline dönüşebilir.

başlasın, rahatsız olduğu durumlar olursa bunu amiriyle kendisi halletsin. sizin yerinizde olsam ileride yaşadığı problemler hakkında size açılırsa bile kişisel yorumumu katmadan dinlemeye çalışırım.

bizde çok problemli departmanlarda dışarıdan gelen ve hic sorun yaşamadan çalışanlar oluyordu. bazen dışarıdan gelmek kronik sorunlara yeni bir bakış acısı kattığı için aksine avantaj bile olabiliyor.

mobil edit:söyleseniz ve kendisi sizin problem olarak nitelediğiniz şeyleri gormez/yaşamazsa siz durduk yerde kendisinde kötü bir izlenim bırakabilirsiniz.

eğer bilse de bir şey fark etmeyecekse söylemeye gerek yok.
ancak herkes düzgün bir yerde, sakin kafayla, sükun ve refah içinde çalışmayı hak eder.

Çok merak ettim nasıl bir işmiş özelden atar mısın :)

Söyleme, önyargili baslamasin yeni isyerine.

sıralama yapılır.
sıralamada ilk olan ilk tercihine girer
sıralamada ikinci olan ilk tercihine girer/ilk tercihi birinciyle aynıysa ikinci tercihine girer.
..
...
....


not rocket science.

@binder: hocam şu aynı hesaba gelir mi?

a kurumunu mehmet 10 puanla 1. sıraya yazmış 1. sırada tercih edenler içinde en yüksek puanlı adam bu. ahmet de 11 puanla 2. ye yazmış. ahmet 1. tercihine gidememiş. şu halde a kurumuna ahmet gider değil mi?

binder +1

Ayrica tercih yapilirken onceki yerlestirmelerde kim hangi puanla hangi kuruma girmis bunun verisi oldugu icin tercih yapanlar kurumlarin taban ve tavan puanlarini gorur ve bu skalaya gore kendi puaninin yettigi kurumlara basvurur.
Duzgun tercih yapmilmazsa(cok kotu bir puanla en tepedeki kurumlara basvurmak gibi) acikta kalinir cunku o okullara kuvvetle muhtemeler siralamada ustte olanlar basvurur ve puanlari daha yuksek oldugu icin oncelikle onlar girer.

Evet Ahmet gider

ahmet 1. sıraya yazdığı yere giderse a kurumuna mehmet gider. önce ahmetin tercihine bakılır. sıralamanın olayı budur zaten.

genelde yerleştirmelerde tercih hakkı sınırlı olduğu için, yani örnekte herkes 253 tercih yapamayacağı için bazı pozisyonlar boş kalır. ikinci yerleştirmeler de bu sebeple yapılır.

kurum baz alınsa aynı hesaba gelir mi?

a kurumunu 1. sırada tercih edenler içinde en yüksek puanlı a'ya, 1. sırada tercih eden kalmadıysa bu sefer 2. sırada tercih edenler içinde en yüksek puanlı olan a'ya, 2. sırada kalmadıysa 3, 4, 5.

aynısı b kurumu için
aynısı c kurumu için
.
.
.

binder'in dediğiyle aynı kapıya çıkar mı dostlar?

sizin sormak istediğiniz şey galiba tercih sırasının yerleşmede etkisi var mı? hayır yok. sizin puanınız 11 ise ve 5.tercihiniz a kurumu olsa siz ilk 4 tercihinize yerleşemezseniz ve a kurumunu sizden daha yüksek puanlı birisi yazmamış ise(10 puanlı 100 kişi ilk tercihine a yazsın) oraya siz gideceksiniz.

araç yerine ihtiyaç çek. aracı rehin etmezsin. vakıf 1.37

Benim eski aile hekimi kadın kankim gibi bir şeydi. İstemeden veriyordu. Hastaneden hiç rapor almadım. Alanların tanıdığı oluyor genelde.

Benim devamli yaptigim yontem:hastaneye gidiyorum acile.ishalim diyorum.kan testi yapiyolar..10-15 dakika sonra kan testi cikiyor.doktor kontrol ediyor kan degerlerinde birsey yok buyuk ihtimal yedigin birsey dokunmus mideni bozmussun diyip gulerek rapor ister misin diye soruyor..ben de evet fena olmaz diyip raporu kapiyorum.zaten doktora midemi bozmusum diye gittiginde buyuk cogunlugu isten kaytarmak icin rapor aldigini anlayip anlyisli davraniyorlar.en azindan benim karsilastiklarim hep oyle.

Doktora yakınlık, ikna becerisi, ya da doktoru da yakından tanıyan birinin etkisiyle oluyor bu işler. Tabi doktorlara zamanla yalancıyı da ayırt edebilme yeteneğini de kazandıran bizler oluyoruz sonuçta.
Çok şükür ömrümde rapor aldığımı ve bu yüzden yalan söylediğimi bilmem.

özel hastaneyw gidi para verip alıyorsun. ya da gidip gerçekten sebebini belirtirsen veriyorlar.

10 numara yağ?

Adblue?

kod olur genellikle üstünde bir yerlerde , kutu ile şişenin eşleşmesi gerekir...
başka bilemedim..

Batch kodu checkcosmetics sitesinden aratarak üretim yılını görebilirsiniz ancak baska parfümlerin batch kodunu orjinal olmayan parfümlere eklemeye başladılar. Parfümü güvenilir yerlerden alınız. Güvenilir yerlerde(sevil,boyner vb) fiyatlar az cok aynı zaten.

Matrix'in içi komple program, Neo Morpheus Trinity vs. hepsi bilgisayar programı, o nedenle çok fark etmiyor insan hayvan, zaten insanlar insan değil dediğim gibi.

ben iki katman var diye biliyorum yani zion'daki neo falanda bir alt katmandan oraya bağlı vs diye

Matrix'ten uyanılan dünya da simülasyon aslında. O nedenle Neo etrafı o biçim görebiliyor.

Zaten gerçekçi bir durum değil insandan enerji üretmek. Güneş enerjisi yok diye nükleer enerji de mi yok en basitinden.

Matrix'te izlediğimiz her şey esasında Mimar'ın oluşturduğu bir program, ortada "Gerçek Dünya" dediğimiz bir şey yok, Zion için evvela gerçek insanların yaşadığı bir şehir izlenimi veriliyor ama Zion da yine program, Mimar'ın herkesin mutlu yaşadığı bir simülasyon yaratma gibi bir takıntısı var ama bunu gerçekleştiremeyince Zion diye ikinci bir program yazıp mutsuzları ayrılıkçıları iti uğursuzu buraya gönderiyordu, yani gerçek insanların ve sanalların yaşadığı ayrı ayrı dünyalar yok hepsi programın bir parçası. Zaten Neo'yu da bu yüzden yaratıyor, yani bakıyor Zion'da çok insan var çok enerji tüketiyor, ki bu dünyanın enerji sıkıntısı var, Neo Zion'dan veri toplamak için yaratılıp oraya gönderiliyor, her gönderilip geri döndüğünde Zion'un adam olmayacağı görülüp yok ediliyor ki bu 6 defa oluyor, bizim izlediğimiz Neo'nun 7. yaratılışı, 7. yaratılışındaki olayları izledik filmde, ki Mimar'la Neo konuşurken zaten söylüyor bunu, bu olaylar daha önce 6 defa yaşandı diye.

0km ile orantili artiyor 2.el de tabii ki. Avrupa'da pek oyle degil ama burada boyle. arabanin olusu para ediyor cunku burada.

adam diyor ki bi 30 bin kredi çekerim arabayı da 20 ye satar üstüne koyar yenilerim. kur artıyor almak istediği araba 10 bin artıyor bu da doğal olarak ikinci el fiyatına yansıyor.

Calvin klein euphoria

tom ford-oud wood

L’eau par - kenzo

Allaşkına şekerli bir koku olmasın. Bugün şekerli parfüm kullanan erkek gördüm, erkeklerden soğudum.

Yves Saint Laurent l'homme Intense.

yaz? kış?

30 yaş için, takım elbise dersek belki bleu de chanel olabilir. acqua di gio olabilir. creed git, belki terre d'hermes olabilir(çok sıcakta kasar), chanel allure homme edition blanche
kışın dior homme, guerlain extreme edp, gene terre d'hermes, ck euphoria intense (tartışılabilir bence bu ama güzel koku kesin), serge lutens chergui olabilir,

bvlgari aqva

ilk yardım yöntemi olarak kullanılmayan bir şey bu, kursa giderseniz yapmamanız gerektiğini öğretiyorlar. filmlerde oluyor yalnızca bu.

House çok yaptı ordan bakabilirsin. Ciddi diyorum.

öncelikle adı krikotirotomi. ve hayır öğrenmeye çalışmayın öyle göründüğü kadar kolay bir şey değil.

shadow of the colossus
trico

oblivion da güzel.

shadow of the colossus +1
dead space 2

dragon's dogma dark arisen

the witcher 3 başarılı bence. Ejderha anlamında değil ama tema anlamında beni heyecanlandırmıştı oyun.

Heyecandan kastiniz hikayenin epik bir sekilde yukselmesi degil de, ihtisamli devasa bosslar ise Playstation - Dark souls serisi.Hatta Pc icin de port edildi sanirim. Aslinda hikaye de saglam ama ilerleyis, anlatim sekli cok farkli. Diyalog yok denecek kadar az.

diğer para birimlerine karşı güçlü dolar peşinde amerika.
edit:trump özelinde bilemem ama fed düzeyi bunu gösteriyor. serbest para politikası yerine doları abd'ye çekmeye çalışıyorlar 5-6 yıldır.

aslında ilginç ki trump'ın başkan seçilirken ki vaadi düşük kurdu. daha fazla ihracat yapabilmek için kuru düşürmek istediğini söylüyordu.

bir şey yapmaya çalışmıyor. ihtiyacı da yok. dolar dünyanın rezerv parası. bu nedenle de doların güçlenmesi veya zayıflaması dış ticaret dengelerini pek oynatmıyor. zaten bedavadan printerla basıyorlar. değeri ha 2 olmuş ha 5, tamamının maliyeti sıfır. kaçtan satsalar hep kazanıyorlar.

Trump geldiğinden beri dolar euro karşısında inanılmaz bi değer kaybı yaşadı, amacı da buydu zaten. Başkan olduğunda 1 euro 1,06 dolar falandı neredeyse birebirlerdi, şu an 1,2.

Paranın değerinin düşmesi, bir noktaya kadar dış ticarette lehine oluyor.

şu castrol nfs videosunda söylüyor en güncel o 29 sanırım öyle kalmış aklımda.

89'ludur kendisi.

o kadar genç miymiş lan. en az 35 gösteriyor:)

2016 sıfır mı garajda mı yatmış? ben olsam almazdım ikinci el full paket araç alırdım.

Fiyat fena değil. Yalnız fena benzin yakıyor, babamda var, 2 senede 12 bin anca yaptı.

al 5 koy saat.

al 8-9 koy sat

10, 12 litre ortalaması var sanıırm. Çok yaktığı için tutulmuyor. Öyle üzerine 5-6 koyayım da satarım denecek bir araç değil. Benzer araçların ilanlarına bakıp karar verebilirsin.

gerçekten 0 km mi yoksa sıfırlanmış mı onu iyi araştır.

3 bin tl civarına lpg taktırıp mutlu mesut binersiniz. Ben alırdım.