bets10 bitcoinle yatırmayı getirdi. hiç uğraşma astro mastro.

kokmuyorsanız ve kıyafetleriniz pis görünmüyorsa neden uyarı alasınız? almazsınız.

kişi kokmuyorsa, hiçbir şey söyleme hakları yok.

ne münasebet. kimin ne haddine. hatta dünyada böyle bir trend bile var. insanlar aynı kıyafetten 5 takım alıp her gün işe giderken aynı kombini giyiyor.

Zaten kadin haklari orgutleri birkac yildir bu artistan soz ediyor.

Ancak bu insanlar, cok da uc kisiler degil. Etrafinda her gun karsilastigin kisiler.

bit.ly

Suclu hepimiziz!

Bir yanlışın var bana göre. Herkesi kendi terazinle tartmak gibi.

Bir insan annesi babası için yaşamaz kendisi için yaşar. Doğrusu budur, en azından norm budur modern toplumda.

Karısını kesen psikopatlar nasıl bir ailede yetişiyor bilmiyorum ama ana baba kontrolünde, ülkenin normu olan cinsiyetçi toplum yapısında büyüdüklerini düşünüyorum. O nedenle "erkeklik" denen kavramı kutsallaştırıp kendilerini aldatan/boşamakta olan vs karılarını bu gururun kırılmasına binaen öldürüyorlar çoğunlukla. Namusumu temizledim kafasıyla yapılıyor genelde o yüzden böyle diyorum.

Sorun annesini babasını sevmek değil, erkekliğine toz kondurmamak. Psikopat da değiller bence. Öyle olsa intihar etmez, öldürdüğü karıyı yok eder hayatına devam eder hiçbişe olmamış gibi vs.

Ben de tam tersini dusunuyorum, neden butun herkes sevgilsiini falan vurmuyor. Insanlar cok sabirli diye dusunuyorum.

Intihar icin de ayni dusunceye sahibim.

Valla her cezaevine düşen psikopat değil. Onların ne yaşadığını nereden biliyorsun? belkide üstüne çok gidildi. sabrı tükendi. biliyor musunuz neler yaşadığını?

aslinda o ailelerde sizin annenizden bile daha fazla o adamin ustune dusulmustur, agam pasam denilmistir, bebek gibi acikinca yemegi verilmis, cebine harcligi konulmus, hicbir konuda hicbir ise yaramasi beklenmemis, yillar icinde yaptigi butun hatalar ortbas edilmis, gormezden gelinmis, cevredekilerin yorumlarina inanilmistir.
yoksa gercekten cocugunu seven ve bilincli aileler cocuklarinda sorun gorduklerinde uzman destegi aliyorlar, sorunlari gormezden gelmiyorlar. cocuktur, evlattir demeyip topluma kendi secimleri sonucu olarak bir insan kattiklarini ve bunun bir sorumluluk oldugunun bilincindeler.
turkiye'de cocuguna bu gozle bakan insan sayisi o kadar az ki! yani herkes dunyanin kotuluklerinden cocugunu kurtarma konusuna konsantre olmus ama benim kendi kanim canim baskasina naapmis hiiiic umurlarinda degil, bugun eksi de yine bir baslik vardi iste, psikopatin biri parkin ortasinda kopek vurmus, guya cocugunu bahane ederek, o adam o cocugu evde catir catir dovmuyorsa, anasi da evde hicbir ise yaramasina izin vermiyorsa ben de birsey bilmiyorum.
ise yaramaz insanlar sorunlarin sozlu veya fiziksel siddetle cozerler. sekil 1a da goruldugu uzere, tayyip en guzel ornek, bilindigi uzere tam olarak boyle bir ailenin cocugu idi, simdi topluca sonucuna katlaniyoruz, sizce bunun anasi babasi bir gun olsun oglum sen cok ah aldin yaziktir demis midir?

Psikopatların beyninde empati sağlayan bölgenin gelişmemiş ya da daha az gelişmiş olduğu yönünde bazı veriler var.(Kaynak :Prof Dr N.Tarhan)

anneleri de böyle duyarlı, sevgi kelebeği, bilinçli insanlar değiller ki...
hiç mi okumuyorsunuz aynı haberlerde genelde bu tür manyakların (özellikle şiddet değil de tecavüzcü manyakların) anneleri (hatta kimi durumlarda eşleri) "oğlumun hayatını karartıyor" diye üstüne yürüyor suçlayan tarafın.
boşuna mı diyoruz, türk anneleri genel olarak manyak, aman da paşa oğluşuna zeval gelmesin. zaten öldürmek filan resmen hakkı oğluşunun. o "manyak karı"nın kaşınması hep...yoksa oğlunun hiç suçu olur mu? fatmagülün suçu ne diye bir dizi vardı orada zengin sınıftan aileler vardı o aileler de aynen böyleydi aman ört bas edilsin, oğluşlarına zeval gelmesin. bizde aileler böyle işte. alt kesim de aynı üst kesim de.

benim bildiklerim arasında üniversite mezunu adam öldürmüş 2 tip var..ikisi de güya annesini sayar sever, yani anne döven söven tiplerden değiller (biri aşırı şımartılmış paşa oğlum sendromu öbürü ailesinin isteklerinin altında ezilip kendi hayatını yaşayamayan bir manyak aile şimdi vicdan yapıyor). annelerine kalırsa oğluşları kadersiz, oğullarına yazık oldu, hiç demiyorlar ki yahu oğlum adam öldürdü, (üstelik ikisinin de öldürdüğü gencecik insanlardı, aileleri vardı, resmen ocakları söndü) cezasını çeksin, akıllansın, biz de hatalarımızı kabul edelim, nerdeee...oğullarının çocuklarını düşünüyorlar aman bi üstüne titriyorlar filan. e iyi de ölen adamın/kadının çocukları taş mıydı? ona yazık değil mi diyen yok. bu hataları böyle devam ettirirsek yeni yeni manyaklar türeteceğiz diyen hiç yok. "oğlum katil oldu" (bir can aldı) diye değil "oğluma katil, torunuma baban katil diyecekler" diye üzülen insanlardan bahsediyoruz...

Tamamen empati eksikliği.

Henuz yapmadim, o nedenle uygulamasini bilmiyorum ancak yurtdisinda calistiginiz surelere dair primleri SSK'ya kendi cebinizden odeyerek Turkiye'de de emekli olabilirsiniz. Sanirim adi istege bagli sigorta. Bu isimle arastirabilirsiniz.

o işi bana ver, sen burda kal. iş ne işiydi ?

hollanda kısmını bilmiyorum. emeklilikte sadece çalışmak değil yaş da önemli. türkiye için konuşursak, oradaki çalışmalarını belgelendirip burada toptan ödeyerek saydırabilirsin. ödemeyi istediğin zaman yapıyorsun ama yine yaşını bekliyorsun tabi. türkiye'deki çalışmaların yanmaz.

daha gitmeden emekliligii mi dusunuyorsunuz :) cifte vergilendirme prim gibi aratin dolu bilgi cikar

ikili andlaşma varsa işlemler daha kolay temsilcilik kanalıyla,hollanda ile var biliyorum.ama yoksa 5a kapsamında şahsen başvurarak prim ödemeye başlayabilirsin geçmişe dönük,tüm işlemleri kendin takip etmek zorundasın.türkçe çevirili yıllık hizmet cetvelleri,giriş çıkış kayıtları...diğer gerekli belgeleri temsilcilik kanalı yada sgk web sayfasından bulabilirsin.

Merhaba,

Hollanda'da emeklilik yasi, yasam beklentisine bagli olarak degisiyor hemen hemen her yil. 2018 icin 66, 2021'den sonra ise 67 olacak. Daha sonrasi simdilik belirsiz. Calisma yili degil yas onemli, Turkiye'de 5 sene calisma gecmisiniz olduguna gore tahminim en az 35 sene daha calismaniz gerekecek.

Turkiye'de emeklilik konsuna gelirsek, emeklilige kadar uzun vadeli dusundugunuze gore 5 yilin sonunda Dutch vatandasligina gececeginizi varsayabiliriz, bunun icin Turk vatandasligindan cikmak gerekiyor. Cifte vatandaslik ise Hollanda'dan izin alinmadan alinamiyor tekrar ( Haber vermeden tekrar Turk vatandasligi alanlar hakkinda Avusturya islem baslatti, Almanya ve Hollanda da yapacak diye konusuluyor ) Gecerli bir mazeretiniz yoksa da kolay kolay izin verilmiyor buna. Bu yuzden buyuk ihtimal Turkiye'deki emeklilik durumunuz yanacak.

Kaldi ki 5 yillik prim hicbir sey degil. 30-35 yillik izin vadede Turkiye'deki sosyal guvenlik sisteminin calisabilecegi ise muamma.

tekrar yikmaayi denedin mi ayakkabiyi? olmazsa ayakkabi kokulari +1

s600

mercedes e'den başlar derler, keyif için e ve üstü iyidir. benim için gerçekten zengin sınıfı cls ve s'dir. tabi model yılı olarak da yeni olması lazım.

e serisinde bile comar tipler olabiliyor, bence bu sorunun cevabi s serisi.

cls, s ve g

ayağa düşmekten kastın nedir?
genç adamsan da S kasaya binme yani bence.
E180 olabilir hoşuma gidiyor benim

Dusunmem. Az otede Kibris'ta bile taksiler komple Mercedes. Mercedes bir statu gostergesi degil.

Gecen belgesel izliyorum balina kasa 500 SEC topluyorlar, toplayan eleman Ingiliz, 80'ler disci arabasi dedi 500 SEC icin. Luks veya kalitelidir MB ama "seri uretim" hicbir araba bati dunyasinda oyle cok buyuk statu gostergesi degildir.

Alamanci bir kuzenim var banka muduru Almanya'da, adam E400, S500, C55 AMG, Panamera falan aldi satti son yillarda. Almanya'nin orta diregi bu adam.

Turkiye icin soruyorsan A serisine binen de hali vakti yerinde adamdir 200 bin tl civarina dayandi nitekim.

Esas keyfi diye bir olay da yok.
SLK 55 AMG ile S600'un surus deneyimi bir olabilir mi biri roadster biri flagship sedan.
A serisinin de kendine gore keyfi vardir S'in de vardir Travego'nun da vardir hepsi MB.

Parayla alinabilen, alt tarafi 4 tekerlekli metal bir kutu araba dedigin sey. Dogal bir guzellik degil, teknolojinin son noktasi hic degil.

S serisi yada c63 e63 vb gibi modeller. son kasalarda modelin sonunda 63 yazıyorsa kesin zengindir :D

Artik oyle bir ayrimi yok bence. Musteri yelpazen ne kadar genisse bayagi elde ayakta bir firmasindir.

Mercedes ve bmw nin bu konuda artik bayagi statusuz oldugunu dunuyorum.

Tepede maybach diyen olmus. Maybach i olan 50+ yas birisidir zaten. Statu arayabilecegin biri oldugu sonucuna varmak icin takim elbisesine ve pozisyonuna bakarsin. Tr'deki sebepsiz zenginlesme sonucunda bakilmasi cok zor.

63 yazisi evet zenginlik belirtisidir. Ancak statu icin s series. Bmw de de yeni kasa 5 7 ler bu grupta denebilir.

A yada 3 serileri her ikisi icin parasi yetmeyen genc musteriler icin gibi. O yuzde a180 ile yola cikarsan 320 ile devam edersin :)

g wagon

Görür görmez bu adam kesin zengindir diyebileceğin mercedes modeli G 4x4'ün karesi olan modeldir.

S63.

S500, 600, S63 AMG ve G serisi.

Maybach

kesin beraberlik, tum parayi bas.

2-3 gole bas.

ilk yarı gs hızlı başlayıp alır.maç sonucu berabere biter.

10bin tl cezasi var.

Ne cezası? Yurtdışından arkadaşım benimle kalıyor dese benim hatun,ne olur ki?

Bunu karakolda anlatirsin delikanli keh keh.

Saka bir yana gunluk ev kiraliyorsan kimlik bildirme yukumlulugun var. Adi airbnb olunca sartlar degismiyor.

Kesin bankayla nufus arasinda bir entegrasyon vardir o yuzden uyarmislar bence. Erasmuscularin falan takildigi sayfalar oluyor onlar nasil halletmis girsin sorsun.

Bankayla nüfus arasında özel durumlar dışında sürekli bir entegrasyon yok. Birşey olmaz.

@hebanon

Bir şey olmaz da kız açmak istiyor bu hesabı.Nasıl kanıtlayalim adresi polise gitmeden?

Oturma izniniz olmadan banka hesabı açamıyorsunuz diye biliyorum ben?

Sağlıklı beslenmeye odaklanma 1 hafta değil 3 aydır var.Onu eklemeyi unutmuşum.

Karbonhidrat depolarında yer varsa oraya depo edilir, yer yoksa yağ olarak depo edilir. Eğer anlık soruyorsan, misal 2 saattir yemek yemiyordum yağ yakıyordum Nutella'yı yedim ne oldu diyorsan, vücut insüli salgıladığın an yağ yakımı durur, insülin kandan temizlenene kadar enerji yağdan değil şekerden gelir, insülin temizlendiğinde günlük enerji tekrar yağdan karşılanır.

Doğru olabilir, şimdi bu çocuk oyuncu değil, herhangi bir ünü şöhreti de yok. Yetenekli o ayrı ama şöhret değil.

Gidip deselerdi ki "babanın çocukluğunu oynatacağız sana, para da vermicez" yine kabul ederdi ki. Kim olsa ederdi yani, bak artık bu sayede şöhret oldu.

başvurular bitti. seneye kasım'da

başvurular geçti

seneye artık:

dvlottery.state.gov

Yalnız çıksa bile gitmeden önce mülakat yapıyorlar. Dil bilgisi hiç olmayan biri için biraz hayal olabilir green card.

Mülakatta görüşmeyi Türkçe veya İngilizce yapma seçeneği sunuluyordu en son. Dil bilmek veya bilmemek herhangi bir şeyi değiştirmiyor.

gümüşsuyu peron dediği taksimden aşağı inerken sola dönüp 100-150 metre yürüyünce bir peron vardı askeri hastanenin arasında, o olabilir. hala orada mıdır bilmiyorum da en yakın o geldi aklıma.

Gezi hotel var gezi parkının karşısında mete caddesinde. Hemen onun arkası. maps te bakın Göreceksiniz.

Havaistleri bilmiyorum

1: yıkılmış olan akm'yi karşınıza aldığınızda hemen solundan girin karşınıza otopark çıkacak, sola dönüp 100 metre devam edin, gümüşsuyu peron sağınızda kalacak

2: taksim point otelin önünden kalkıyordu o şekilde arayabilirsiniz. Taksim metrosunun geziparkı çıkışından çıkarsanız yakınına çıkarsınız

söylediğin kadar kurumsalsa şayet firma gezi planını önceden planladığını belirtip onlara nasıl bir yol izlemen gerektiğinde yardım isteyebilirsin. yardımcı olurlar. şahsen benim müdürüme yeni başlayacak birisi bunu dese anında tabii ki sorun değil, git biraz dinlen öyle gel der

hocam bence adamla konustugunda
konuyu ac
ama de aciliyet varsa iptal edelim de
faturası agir ama
diger adaya bakalım demelerinden iyidir

Bence dürüst olarak söyle derdini. "Bu işten önce tatil planı yapmıştım arkadaşımla, onu yüzüstü bırakmak istemiyorum." de ancak işin aciliyeti varsa hemen başlamaya da hazırım de. Topu onlara at.

ovungec zeus +1, ben aynen boyle yapmistim baslamadan once. gel basla 2 hafta sonra gider tatilini yapar donersin demislerdi sagolsunlar. tabi calismadigim gunler bir sonraki senenin izninden dustu maalesef. ama sen once tatil sonra is diyeceksen izin derdi de olmayacaktir. o kadar kurumsal sirketlerde genelde (eger cook cok acil bir pozisyon degilse) problem etmiyorlar boyle seyleri.

ben de bunu yaptim. kimse bir sey demedi, hatta iznimden dusulmesin diye ucretsiz izin almistim, iki haftalik bir surecti benimki. kurumsal bir sirketse anlayisla karislar. onemli olan durust ve profesyonel oldugunuzu gostermek.

görebileceğin en kurumsal, kurumsallığı ile gına getiren bir yerde çalışıyorum.
3 sene önce işe başlarken daha iş görüşmesi aşamasında "yılbaşı için planım var, yılbaşı öncesindeki hafta izin kullanmam gerekecek" demiştim. tabi bunu üst perdeden değil, usulüne uygun söylemiştim.

burada sorduğun şeyi sen de gayet açık ve samimi bir dille sorabilirsin.
illa gel hemen başla derlerse de "tatile yine gidersin ama işi bir daha bulamazsın" derim.

Acıbadem Kukis daha iyisini görmedim.

beyaz fırını dene bence.

kukis kesinlikle

Yedi-Sekiz hasanpasa fırını-Beşiktaş.

Tazecik ve harika

senin işini zincir pastaneler değil dediğin gibi ufak ve pastacılığı zanaat olarak gören yerler çözer.

dünyanın pastanesine gittim derken bi gün tuzlada bir ara sokakta bi pastanede arkadaşımla buluşacaktık, haritadan baka baka gidiyorum, neyse buldum, tenha bir köşede ara sokakta alakasız bi yerde bi pastane. girdim içeri, ya ara sokak, pastahane de büyük bayağı, içerisi salaş, dedim lan bu adam niye açmış ki bunu buraya, iş yapamaz ki bu dekorasyonda tırt.

derken arkadaşımın gecikeceği tuttu, ben de acıktım, börek söyledim , sonra bir daha söyledim, sonra pastalara saldırdım. ben ömrümde pasta börek falan yememişim abi onu çok net anladım.

gittim sonra konuştum içerideki arkadaşla benimle yaşıt, benim baba mesleği bu, sen bakma öteki zincir yerlere. bizim gibi olamaz onlar hiç bir zaman dedi.

ben de bitiremiyorum. erkek arkadaşıma yalvarıyorum bölüşelim diye. o hepsini tek başına yiyebilir ;(

bana az geliyor valla. sadece kunefe fazla geliyor. hele cheesecake porsiyonlari gittikce daha kuculmus gibi geliyor.

Devlet tesvik ediyor insanlar manita yapsin diye, hic tek basina tatli yiyen gordun mu? Goremezsin.
2 senedir tiramisu yiyemiyorum sevgilim yok diye.

Buyuk. Avrupa'da restoran kalitesi arttikca porsiyonun ebati ufaliyor. Ama boyle olmasi kesinlikle daha iyi. En sevmedigim sey accik accik verilmesi her seyin. Pintilikten nefret ederim.

Ay cok o ben yiyemem diyenler de siparis verirken ben nah bu kadar istiyorum, fazlasini yiyemem cope gitmesin dese aslinda iyi olur cevre acisindan.

Bana küçük geliyor valla. Abartmıyorum, 2 tabağı hiç zorlanmadan yerim. Hele cheesecake falan tadımlık gibi bence. 2 kişilik fondüyü asla birisiyle paylaşamam mesela, ekstra meyve de söyleyip tek başıma yerim adfsd.

Bana da aksine çok küçük geliyor, şerbetli tatlılar neyse de diğerleri için birkaç tane yemem gerekiyor.

küçük bence. 1 porsiyon bana yetmiyor.

bence de fazla, ama burasi turkiye, sen bu memlekette 3 michelin yildizli restoran gibi koca tabaklarda minicik porsiyonlari dayarsan adami doverler :)
www.visitcopenhagen.com

kucuk +1

Valla bende açlık/tokluk durumuna göre ve söz konusu tatlıyı ne kadar çok sevdiğime gore değişiyor. O yüzden net bir şey diyemiyorum.

biz yeğenimle künefeyi paylaşmıştık o bile fazla gelmişti ama yeğenim ilk defa künefe yiyordu ağır bulmuştu tadını.

Fazla tatlı yoktur, tatlı yeme kapasitesi gelişmemiş insan vardır. Lütfen piyasayı yanlış yönlendirmeyelim!

Hayir hic de buyuk degil. 1 kunefe bana tam denk geliyor mesela. He yarisini da yesem olur ama 1 porsiyon fazla gelmiyor.
Sutlu tatlilar falan zaten kucuk bile. (kilolu iri bir adam falan degilim)

bence tatlılar genel olarak normal boyutlarda geliyor ama cheesecake gibi yabancı ve maaliyetli tatlıların porsiyonu genelde küçük oluyor. ayrıca bruce +1 lol

bana buyuk gelmiyor, kucuk de geliyor diyemem ama kendi porsiyonumu bitirir ustune esimin porsiyonunu da bitiririm hatta gerekirse ucuncu porsiyonu da yiyebiliyorum. ama yurtdisina gore porsiyonlar buyuk dogru.

Bence küçük ama yemek ziyan eden, önüne konanı yiyemeyen çok ergen var.

Bazı restoranlardaki atık yiyeceklerle ordu doyar. Yiyemeyeceksen söyleme kardeşim.

Yemekten hemen sonra yiyeceğim bir tatlı ise, çook büyük gelir.

Öncesinde yemek yoksa, kesinlikle küçük geliyor.

daniel klein.

Yves Klein

sosyetik bi lokasyonda açarsan, seni şişirecek sosyetik ve ünlü arkadaşların varsa olur.

ne kadar aşçısın kaç michellen yıldızın var bilmiyorum ama türkiyenin en iyi şefleri bile maaşla biyerlerde çalışıyor, mekan açmıyor artık, açan da dürümcü falan açıyor.

yemekten anlayan kimse yok çünkü, millet cuppa cuppa kafasında.

kiralar cok yuksek, mekan acan arkadaslarim oldu ve alayi kira yuzunden batti. benim gordugum bu restaurant isinde iki tip isletme hayatta kalabiliyor.
1 - mulk sahibi olanlar
2 - baska sektorlerde parayi kirip restaurant'i ikinci/ucuncu sektor olarak gorenler. adamin yemege karsi hevesi var, bir de mekani digger sektordeki musterilerini agirlamak icin bir prestij meselesi olarak kullaniyor.

En iyisini pahalıya yapmak kârdan çok zarar getirir. Gözlemlediğim kadarıyla çok kazanan ve istikrar sahibi olan yeme-içme işyerlerinin ortak özellikleri; standardı ortalamanın üzerinde bir kalitede yemek sunmaları ve rekabetçi fiyat sunmaları (ne çok ucuz ne de çok pahalı) ve istikrarlı olmaları. 2-3 senede kapanan yerler de gördüm, 40 yıldır hiç değişmeyen ve aynı hizmeti ve kaliteyi sunan istikrarlı yerler de.

Ekonomik krizde tavsiye etmem. En azindan 2020 ortasina gelene kadar nakitte kal, ve o zaman ortam musait ise ve bunu karsilayacak maddi durumun varsa acilabilir. Ancak oyle bir ruh hali ve para bollugu icinde olmalisin ki batsan da uzulmemelisin cunku acilan mekanlarin buyuk kismi batiyor.

Millet lezzetliyi kaliteliyi değil instagram'da en çok izlenen/görüntüleneni yiyor. Malesef.

Tatlıcılardan çıkmayan biri olarak; Çok net söyleyeyim tatlının neler olduğuna bağlı kesinlikle.

Bahsettiğiniz b blokta görmüşsünüzdür kuyruk oluyor, neden, adam sütlaç ya da kek yapmıyor. Şu an aşırı trend olan san Sebastian cheesecake ve benzerlerinden bir tık farklı browni veriyor.

Benzer konsept, Kadıköy'de çikolata dünyası ve Asuman var. Ağırlıkla Çikolata ve çilekten oluşan çok basit 4-5 tatlı. Mualla, Asuman, Oya gibi isimler verilmiş tatlılara. Yer bulamıyorsunuz, o kadar kalabalık.

Yani: Trendleri yakalamak/ Lezzetli, her yerde olmayan farklı tatlı çeşitleri

Beşiktaş ve Moda da özellikle öğrencilerin takıldığı yerde bu tip şeyler çok iyi gidiyor. Lokasyon olarak öneririm.

İstanbul da bu tip tatlıyı yapan ilk 3 yer arasında olmak" derken, sektörü bilmeden, her yerde olan künefe yaparsanız tutmaz mesela. Düşündüğünüz tatlı çeşitleri ne çok merak ettim, tutar mı tutmaz mı ben söyliyim size tatlısever olarak:))

Decathlonda branşlara uygun çok güzel şeyler var.tayt,tozluk gibi şeyler alabilirsin

Orijinal bir fikir degil ama, cocuklara kitap hediye edilmesinin olumlu bir tarafi oldugunu düsünürüm ben.

Kindle alabilirsin. Her çocuğun edinmesi gereken bir şey.

twister oyunu al.

www.trendyol.com

spor kiyafeti olabilir. tayt - tshirt vs. degistirme karti olsun tabi.

butce varsa paten.

imaginarium biraz da kucuk cocuklar icin daha cok cesit iceriyor. 11'de artik ergen gibi bir sey kiz cocugu.

dnr'a bakilabilir.

mikrofon olabilir.

paten

kenan ışık da saunaya girmişti. spordan sonra çok sakat.

İnsanlar pek uygulamıyor ama sauna ve egzersiz sessionlarını ayrı tutmak lazım.

Selam spaya giderim düzenli olarak. Spordan sonra saunaya ve buhara aynı anda girmek yerine buharı tercih et derim. Buharda takriben 20 dk kalıyorum duruna göre 15.

Kenan Işık 60 yaşında adamdı lütfen panik yapmayınız.

Bir de şok duş yapabilirsin buhardan sonra.

sauna süper bişi. favorim. ne zaman otelde kalsam kendimi saunaya atıyorum. spa ya indiğimde, 10 dakikadan fazla kalmıyorun saunada sonra buhar odasına giriyorum 5-10 dakika da onda takılıyorum. sonra varsa havuza atlıyorum çıkınca da aynı işlemleri tekrarlıyorum. dünyanın en güzel icadı sauna bence:DD evimde yer olsa da yaptırabilsem keşke..

O tatlı dediğin kahke aslında...
Onu da tabi bulmak kolay değil İstanbul da

benim yediklerim hep tuzluydu ama üstüne yumurta ve sanırım biraz da şekerli su sürüyolar kızarsın diye tatlılık oradan gelebilir.

karafırın simitlerinin üstüne de şekerli su sürerler güzel kızarsın diye.

tat ve koku mahlepten geliyor

Sağlıklı beslenmek neden ızdırap gibi algılanıyor anlamıyorum. Yukarıda söylediğin yemeklerin kusra bakma çoğu çer çöp zaten, çoğunu bir çok insan yemez bile.

Sorun bence insanların kısıtlı gıda alışkanlığında.

Anlamadın sanırım.

Çok farklı mutfaklardan farklı şeyler denersen, buna açık olursan öyle zart zurt canın junkfood çekmez.
Bunun literatürde adı (bkz: junkfood) = çer çöp.



Yukarıda yazanların alayı sarhoş yemeği cheesecake hariç, o direkt tatlı hadi.

yazdıklarınızın hepsinin tadını çok seviyorum. sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmeden önce ard arda yediğim besinlerdi hepsi.

bu alışkanlığı kazandıktan sonra tadını sevsem de hepsinin çöp olduğunu bildiğim için yemek içimden gelmiyor. tatilde değilsem, yanımda yemem için ısrar eden kırmak istemediğim biri yoksa kendi isteğimle yemem.

Cheat meal de hikaye. Tadini aldin mi birakamiyorsan hic yanasma. Doner,kokorec ekmeksiz sorun olmaz.

sağlıklı beslenme alışkanlığım zaten sıkı diyet seviyesinde. ekmek yemiyorum. canım çekerse yerim ama güzel olduğna karar verirsem. diyelim canım kokoreç çekti. gözüme güzel gelirse yerim. beğensem de beğenmesem de bi 5 ay çekmez canım. tüm öğünlerimi kendim hazırladığım ve dışarıda yemeyi sevmediğim için zaten pek işim olmuyor öyle şeylerle. haftasonu krep yemeyi seviyorum kahvaltıda. içine ne istersem koyuyorum sınır yok. fındık ezmeli yedim en son. ama kavanoz orada duruyor hala dolu halde. 2 ayda anca biter. biraz irade biraz disiplin ortayı bulmak lazım. robot değiliz ama kendimize de saygımız var. ve evet çok sevdiğin yemeklerden daha çok uzak durmalısın. benim için el açması börek ve patlıcan oturtma.

öğünleri yeterli (tıka basa anlamında değil) ve sağlıklı bir şekilde yiyince genelde o tarz şeyleri can çekme durumu minimuma iniyor. sağlıklı beslenicem diye ihtiyacı olan gıdayı almayan insanlar geceleri hamburger düşlüyor diye düşünüyorum.

benim canımın çekme durumu direkt olarak görünce ortaya çıkıyor. mesela cheeseburger çok severim, acıktığım bir an görünce baya canım istiyor ama yerine koyacak hem lezzetli hem de besleyici bir alternatifim varsa (ki çoğu zaman oluyor) sağlıklı olanı tercih ediyorum. bu düzenimi kırma durumum da genelde sosyal ortamlarda oluyor. şeker konusunda katıyım ama kırk yılın başı zincir olmayan etine güvendiğim bir burgercide hamburgerimi yiyip kendimi şımartırım.

Tat-bak sanırım adı, şu zincir olan. Oradan alıyorum, etli ama parlak olmayan güzel bir cins. Parlak olanlar sanki şekerli su ile parlatılıyolar gibi.

Fatih, Fatih camisi bitişiğindeki malta çarşısında ve civarında,
sadece hurma satan dükkanlar mevcut.
aradığınızı orada bulabilirsiniz.

avrupa yakasinda eyup
anadolu yakasinda umraniye

Türkiye'de Kudüs hurması denen, ama aslında Kudüs menşeeli olmayan hurma çok güzel. Mısır Çarşısı arkasında, markasız olarak satılıyor. Çok iyi kalitede, İsrail'deki gibi değil elbette. Yoklukta alınır.

Fatih Malta + 1.

Her çeşit var, deneyerek alabilirsiniz.

5 yıldır spor yapıyorum ve leslie ne demek bilmiyorum. "bilen bilir" de biz belki bilmiyoruz. soru sorarken bari şekil yapmayın. şimdi baktım. of ya kadının adını egzersiz ile mi bağdaştırdın. evde yürüyüş desen ne olurdu?
kilolu olan herkese öneriyorum ben çevremde bunu. terlemek normal. olay zaten hareket edip canlılık kazanmak. ev hanımları için uydurulmuş ama hanım kızlarımızda 18 yaşında hala moduna girdikleri için egzersiz ihtiyaçları çok fazla. sabah aç karnına yapabilirsin yetişeceğin bir yer yoksa. sabit aynı şeyi yapma, çeşit kat, çok fazla videosu var indirmiştim hep oradan biliyorum.

Ayda 6 kilo vermistim gecen sene. Aksamlari yapmistim ben.

İzlemedim ama mümkün sanırım: www.youtube.com
(google dostunuzdur yoldaşınızdır)

[EDİT: yeni cevap yazıp kalabalık etmek istemedim, alttaki ateşe cevap vereyim: "kullananlardan tavsiye" istiyorsanız sorunuzda bunu belirtmeniz epey faydalı olabilir. sdshasd]

@gonion

Kullananlardan tavsiye istiyoruz burda.Sitenin amacı bu.

Kullanan biriyim tam yazacaktım ki cevabını gördüm. Öküzlük yapma amacını anlamadım ama adabı muaşeretten habersiz köylü kurnazlarını sevmiyorum

@Kara

Ne öküzlüğü yapmışım acaba?Bugün günlerden ne diye sormadık herhalde.

ketojenik diyet yapin, saglik sorununuz yoksa hem istediginiz kiloyu verirsiniz hem de 5 kilo verdiginiz halde 7-8 kilo vermis gibi gozukursunuz.

tabiki spor. degiğinizi yapmanın tek yolu kas yoğunluğu arttırmak. şişirmekten bahsetmiyorum. protein ağırlıklı beslenip kardiyo yaparak bu sonuca ulaşabilirsiniz.

Yağsız şekersiz beslenip spor yapmak.

Spor +1, kas gruplarını çalıştırarak hem kastan kilo kaybetmenin önüne geçersiniz, hem de kaslar büyümek/güçlenmek istediği için oralara protein pompalar vucut.

Önce kilo verilecek, keto veya metabolik balans ile kilo yağdan verilecek. Bu süre içinde spor yürüyüş ve sakin yüzme haricinde yapılmayacak. Sonrasında sağlam bir spor ritmi ile istediğiniz görüntüyü yakalarsınız.

6 kişilik iyi bir pasta için az bile, pasta fiyatları baya uçuk.

ünlü pastane ve 6 kişilik diyorsun az bile +1
geçen mecburiyetten körfezden aldım 6 kişilik falan 45 lira ama ayıptır söylemesi itin önüne at yemez.

nasıl az bile ya. pasta da yenmeyecek artık.

yaşasın petibör puding pasta!

millet yedikten sonra pasta çok güzelmiş dedi mi?
dedilerse boşver iyi fiyata almışsın. hem havan olmuş olur.

4 kişilk 60 lira filan. 6 kişi olunca 2 katı filan oluyor. az bile +1

Normal

istanbul/atakoydeki unlu bir pastanede de orta boy (4-6 kisilik) 80T, buyuk boy (6-8 kisilik) 100TL.

Bir pasta en fazla 50 lira olmalı. Ama gerçekçi olur piyasayı göz önüne alırsak az bile tutmuş. 150 de gelebilirdi. Artık yapacak bir şey yok, afiyet olsun.

İmza: Dışarıya çıkarken "bakalım bugün kimden kazık yiyeceğiz" diye söylenen adam.

cuma günü aldım ben de mahallenin pastanecisinden. bizimki bölgede en iyisi. çok ünlü değil ama. üstüne resim falan bastırttım 45 lira verdim. öyle aman aman bi pasta da değildi. 100 lira kreması, dolgusu güzelse pastaya verilir bence.

normal ya fazlası olur azı olmaz.

İzmir deki ünlü pastanelerde fiyatlar o kadar uçuk ki gittiğin pastanenin ününden şüphe ediyorum.

Bravo Patissserie kankalar Karsiyakadaki.

Ben de iki gün önce Reyhan'dan aldım 6 kişilik bi pasta 93 tl ödedim, her ne kadar fiyat yüksek gibi görünse de yedikten sonra gelen beğeni verdiğim paranın önemini yitirmesine sebep oldu :)

4 yirmilik çekimi, 6-7 dolgu yenilemesi ve diş temizliğine iki bin lira vermiştim. 2017 kışında. doktor aile dostu. yaklaşık 20 yıllık hukukumuz var.

Yirmilik çekimi tane başı 250, diş taşı temizliği 1.000 , dolgu tane 400
2 sene önceki fiyat.

Diğerlerini anladım da diş taşı temizliği nasıl 1000 TL oluyor yahu? 150-200 TL'lik bir şey değil mi o?

600-1000

çok iyi bilmemekle birlikte bu olay ithal etten kaynaklandı.
ve yine çok iyi bilmemekle birlikte bu meret 80 derecenin üzerinde ölüyormuş ama köfte gibi şeylerde orta bölgenin sıcaklığı bu kadar yükselmeyebiliyor bu nedenle risk de artıyor. fakat tencere yemeği gibi kaynayan yemeklerde risk daha az.
ben bildiğim yer de olsa eti şu ara sadece sulu yemekte tercih ediyorum. köfteden, orta pişmiş etten falan uzak duruyorum ama bu daha ne kadar böyle gider bilmiyorum. etsiz hayat hayat değil...

ben takip etmedim ama takip eden yakınlarımdan dinlediğim çok abzürt hiç yapılmayacak hatalar silsilesi yapılması.

örnek olarak meksika şuan bir çok ülke tarafından şarbon sebebiyle ambargo altında.

kimse meksikadan hayvan almıyor , almak istemiyor.

sen bunca olaya rağmen kalkıp devasa bir gemi hayvanı türkiyeye getiriyorsun, sonra burada kıyamet kopunca da gemiyi geri göndericem almıyorum deyip izmir açığında bekletiyorsun.

veterinerler kontrol etmek görmek istiyor, izin vermiyorsun.


şarbon çok çok tehlikeli.

1 deri yoluyla bulaşan deri şarbonu var. tedavisi sadece pansuman yada şarbonlu yeri oyarak çıkarmak

2 sindirim sistemine giren şarbon var, bu öldürücü ve tedavisi yok.

3 akciğerlere giren şarbon var. bu da hayvan tüyleri ile yerleşiyor akciğere bu da öldürücü.

yani düşün bak ne kadar tehlikeli bir hastalık. evet ben de senin gibi düşünüyordum, tanıdık kasabımdan alırım kendisi yetiştiriyor hayvanı diye de.

aralarına 1 tane şarbonlu hayvan karşısa ötekileri de hasta edecek, dolayısıyla bize bulaşacak. bu saatten sonra kesinlikle ama kesinlikle kırmızı ete ağzımı sürmem.

salam sosis türü şeyleride katiyen alıp yemem, hangi marka olursa olsun istisnasız olarak.

dışarıda da katiyen yemek yemem. et yemeği yemesen aynı kaplarda pişiyor ediyor, öteki yemeklere bulaşmayacağının garantisi yok.

şarbonlu eti 126 derecede 20 dakka kaynatırsan şarbon zayıflıyormuş, yine ölmüyor.

dün annem gelip açıklama yapana kadar benim bu olaylardan pek bi haberim yoktu, ülkede net haber olmadığı için haber izlemem.

yanlız bundan önce dikkatimi çeken şey oldu, süpermarkette herşeye aşırı derece zam gelmesine rağmen, bazı kaliteli marka işlenmiş et ürünleri sanki 5 ay önceki fiyatlardaydı, bunu gördüm almadım ama bi bokluk olduğunu oradan anladım.

hala uyarılar çok yetersiz, sanki bu olay hiç olmamış gibi bir durum içindeyiz, kimbilir kaç kişi bu hastalığa yakalandı ölüyor ya da hastalığı devam ediyor ama haberimiz yok.

bence böyle her koldan saldıran bir hastalık çok çabuk yayılır ve çok can yakar. umarım kendimizi bu durumdan koruyabiliriz.

ayrıca ben kırmızı et yemiyorum demek te bizi sanırım kurtarmayacak. çünkü bu et tavuk üreticilerinin bir çoğu entegre tesise sahip. et de işliyor, tavuk da, et olarak da satıyor, çiğ tavuk olarak da, salam , sosis, füme bilmem ne olarak da.

şarbon tencere yemeklerinde ölmüyor, 126 derecede 20 dakika kaynatırsan eğer zayıflıyormuş, yine ölmüyor yani.
tr.sputniknews.com

hayvandan hayvana, etten ete bulasan bir sey. hatta trakya bolgesi icin 20 yil iyilesme suresi var diye bir haber okumustum. sporlu bir bakteri oldugu icin hayvanlarin yedigi ottan ya da ne bileyim topraktan bulasma riski var deniyor.
acikcasi ben kafayi yedim, paranoyak oldum. afedersin bok yoluna gitmek bu resmen. o yuzden yemiyorum, yedirmiyorum, burasi guvenli diyebilecegim bir yer de yok!

hepimizin vejetaryen olması için güzel bir sebep.

Bir sevgi faresine katılıyorum. Bununla ilgili başlığa da yazı yazmayı düşündüm şu an bunun aklıma ve başıma nasıl geldiğiyle ilgili.

Yurtdışından gelen şarbonlu hayvanlar pek çok şehirde hayvan pazarlarına giriyor. Aynı ahırdaki diğer hayvanlara da bulaşıyor. Sonra o ahırda hastalık kapan inek satılıyor başka bir ahıra hastalık taşıyor derken sizin güvendiğiniz kasabın da ahırına kadar ulaşabiliyor. Kurban dolayısıyla çok büyük bir hayvan transferi yaşandı. Mesela normal zamanda Yozgattaki canlı hayvanlar sadece civardaki 7-8 ile satılırken kurban dolayısıyla İzmir'e İstanbul'a gitti. Bu transferler sırasında yüzlerce inek direkt birbirine hastalık bulaştırabilir. Bi de dolaylı yoldan teması da düşünürsek salgının boyutu korkunç düzeylere çıkabilir.

Tedbir açısından dışardan et yememek en garantili çözüm. Veteriner kontrolünden geçtiğine emin olduğunuz ya da geçmişini bildiğiniz (yaylıma çıkmamış vs) ineğin etini alıp iyice pişirerek tüketilebilir.

Bende de benzer bir durum vardı. Sanki farklı yere gidecek diye çok öğürmüşlüğüm var.
Şöyle bir taktik geliştirdim. Hapı ağzıma atıyorum. Hap ağzımdayken olabildiğince suyu ağzıma dolduruyorum. Sonra sanki su içiyormuş gibi tek seferde yutuyorum. Su içme refleksiyle beraber hap da gidiyor.

Agzima yiyecek bir sey atip lapa yapiyorum. Sonra hapi koyup laps diye yutuyorum

ben de senelerce hap yutamadım. o iğrenç tada katlanmak pahasına ufak hapları bile ikiye üçe bölüp öyle içerdim. ama sonra bunun mideye zarar verebileceğini öğrenip vazgeçtim. hapı ağzıma atıp başımı yukarı kaldırıyorum. sonra da lokur lokur su içiyorum suyla beraber gidiyor. başlarda her hap için iki üç bardak su içmek zorunda kalıyordum şimdi birkaç yudum suda gidiyor.

ilaca biraz tereyağ/zeytinyağı sürebilirsiniz diye bir öneriye denk gelmiştim, kapsül uygunsa deneyebilirsiniz belki.

hapı dilimin üzerinde olabildiğince geriye koyup suyu içiyorum. dilimin ucuna veya ortasına koyarsam hele aspirin gibi hemen dağılan bir ilaçsa kusacak gibi oluyorum.

Dandik bir diyeti yoksa, misal kilo verecem diye yağ tüketimini tamamen kesmediyse bir sıkıntı yaşamaz ama her ihtimale karşı Beta Glukan kullanabilir fakat çok şart değil.

Gerek yok.

Multivitamin ve balık yağı öneririm.

6 ayda 45 kilo verdim, ekstra vitamin vs kullanmadım, hiçbir sıkıntı yaşamadım.
Ama 2-3 ayda bir kan tahlili yaptırsın, demiri d vitamini düşükse takviye alsın. Zaten kaliteli besleniyorsa sıkıntı yaşamaz.

Onu bence, ödülü alan kişinin firmaya, "ben bu telefonu almayayım, direkt bana parasını verin." demesini engellemek için yazmışlar. Devir de aynı şey. "Ben kazandım ama, ödülü x'e verin." demenizi engellemek için. Tabii, telefonu teslim aldıktan sonra, ister satarsınız, ister camdan aşağı atarsınız. Kim karışabilir ki?

Agluna +1
Satmana karışamazlar. Kazandıktan sonra gerekli işlemleri yapıp aldıktan sonra satarsın.

Almaz

2002-2007 gibi 20 yıl geçerse belki. O zaman sağlam adımlar atılmıştı.

"imkânsız" demekten çekinecek olursak ihtimalin %1 olduğunu söyleyebiliriz önümüzdeki 20 yıl için. kaldı ki 2040'a yaklaştığımızda ortada avrupa birliği olur mu, orası da şüpheli. şimdi bile kendi içlerinde yeterince sağlam değiller. millet çıkmaya uğraşırken bizim girmemiz için 40000 fırın ekmek yememiz lazım. en başta mevcut hükümetin zaten öyle bir derdi yok, olsa bile çoook uzun yıllar reform üstüne reform yapmamız lazım şakkadanak metoduyla. olmaz o iş. bu kadar cahilleşmiş, eğitimden ve dünya gerçeklerinden uzak kalmış bir topluma EU'yu kabul ettirmek de kolay değil artık.

ben de mesela azılı bir alman hayranı olmama rağmen kokoreç yasaklanacaksa istemiyorum avrupa birliği'ni ehehe. thug life.

Erdoğan ve şürekası yönettiği sürece imkansız. Bu birinci sebep.

İkincisi AB salak mı da İran, Suriye, Irak gibi götüme benzeyen ülkelerle komşu olma riskine girsin. Türkiye gibi tampon ülkeyi bulmuş. Ticaretini yapar, karışmasını istemez ama birliğine de almaz.

Üçüncüsü Kıbrıs. Biz Kıbrıs üstündeki haklarımızdan vazgeçmedikçe AB üyeliği şeklen imkansız. Çünkü AB üyesi bir ülkeyi biz tanımıyoruz. AB üyesi olan bir ülke de bizim toprağımız olan KKTC'yi tanımıyor.

Bak daha hayvan gibi nüfusumuz, çomar insanımız falan demedim. Bunlar ikincil sebepler. Ana sebepler üsttekiler.

bos gezenin bos ustasi +1
türkiye ab'ye komşu olmak için harika, ab üyesi olmak için kötü bir ülke

kıbrıs sorunu çözülmedikçe almazlar. zaten maddelerin açılamamasının sebebi kıbrıs. o yüzden bloke yedik. kıbrıs için de öyle tamamen bir çözüm gerekli değil, sadece türkiye'nin g.kıbrıs'ı tanıması, limanlarını filan açması gerekiyor. bence hükümet isterse olmayacak iş değil çünkü ab üyeliği "abi bizi istemiyorlar o yüzden almıyorlar" tarzı keyfi bir şey değil. belirli başlı yönetmelikler var. uygulayınca giriyorsunuz.

No fucking way.

Asla almazlar. Cunku bu nüfusla ab'de yonetimde etkin oluruz. Buna izin verirler mi sizce? Bunu nasıl atlıyorsunuz anlamıyorum.

Haçlı birliği ora

15 yıl sonra avrupa birliği olmaz.

sürekli orda işler çok tıkırındaymış gibi düşünüyoruz ama ciddi sıkıntılar var. sözde yunanistan denetim süresinden çıktı ama nereye çıktı? gene iflas vermesi falan çok olası. onu takip edecek italya var, ispanya var, portekiz var. ekonomik durumlar çok iyi değil. ingiltere'nin brexit'le çıkması da hiç iyi olmadı. onun kendini kurtarmış olacağını gören diğer ülkeler ve bu akdeniz ülkelerinin ekonomik sıkıntılarıyla birlikte 2-3 ülke daha çıkıyoruz dese, çöpe zaten.

almazlar diyorum

Faturaya ek alıncada nakit almış gibi fatura kesiyor bayi onla gidiyorsun sorun olursa

Orijinal ürün olursa fatura, garanti belgesi vs. istemiyor samsung servis merkezleri.
Gittiğinizde başkanın çağrısına uydum apple ı kırdım samsung aldım derseniz daha bi ilgiyle yaklaşacaklardır mutlaka :D

mikla restoran

Del Mare, Park Fora, Vouge, Sunset

Nicole

Mikla

(bkz: linkedin)

ec.europa.eu

Avrupa için
Ancak çalışma izniniz, Ab vatandaşlığınız yoksa şirketler pek yanaşmıyor

linkedin
indeed
glassdoor

internet bankaciligindan kesilip kesilmedigine bakin. bazen gece yarisi kesiyorlar ekstreyi.

Gece yarısına kadar geçerli süre, yani tarih 10 08 2018 gösterdiği sürece yaptığınız alışveriş henüz kesilmemiş olan ekstreye yazılır.

boyle boyle sureklilik sagliyorlar. her seyi bir arada verirlerse 2 sene sonra ne satacaklar kankato. birden o bataryalar 10 bin mah olur, eger bataryada devrim ayagina satis patlatmak istedikleri zaman.

Cok cok uzun sarj suresini saglayacak teknoloji yok su an. Su an elektrikli otomobil olup elektrikli ucak olmamasinin sebebi de ayni mesela. (elektrikli ucak var demeyin, onlar emekleme asamasinda)
Batarya teknolojisinin gelismesini bekleyecegiz.

webrazzi

yerli webrazzi.

yabancı
crunchbase
producthunt

Direkt alakalı olmayabilir ama pazarlamasyon
Onun dışında tech crunch

www.inc.com

yukarıdaki yazıda bulunan sorular ve cevaplar hazırlanacağınız mülakat için faydalı olabilir, soru soruyu açmış çünkü.

Mesleğin çevirmenlik ya da doğrudan İngilizce ile ilgili değilse, telaffuzuna gramerine o kadar titizlenme. Anlatacağın işin özüne odaklan, kendine güven ve heyecan duyduğunu göster. Her iş görüşmesinde en çok puan alan şey budur: Anlattığın şeye karşı tutkunu, inancını belli et. Bunu basit cümlelerle de yapabilirsin.

bence en öncelikle rahat ve doğal olmaya çalışın ve size gelebilecek tüm soruları daha önceden tahmin edip olası cevaplarınıza çalışın (işe yarıyor tecrübe ile sabit) yoksa :)

ingilizcebankasi.com

baska firmanin adi altinda duzenleyenler de var sanirim. o firmanin lisansini kullanip, o firmanin adiyla. ama tum organizasyonu kendisi yapiyor.

bu arada tursab.

hangi sınıf seyahat acentası açacaksınız? öncelikle buna karar vermeniz gerekiyor. bir teminat yatırılması gerekiyor. herhangi bir tur otobüsünü kiralayamazsınız, o tur otobüslerininde sınıfları, izinleri, belgeleri ve karşılamaları gereken özellikler var. kokartı olan rehberlerle çalışmak zorundasınız.

turizm sektörüne ne kadar hakimsiniz bilemiyorum ama eski bir turizmci olarak söylüyorum, bu sektörde deneyiminiz yoksa 3 günde soyup soğana çevirirler sizi. piyasanın öyle farklı dinamikleri var ki, daha siz ne oluyor bile diyemeden, altınızda ki zemini çekmiş olurlar. buna rehberler, o tur otobüslerinin kaptanları, hanut veren kuyumcu/derici vesaireler tamamı dahil. etik çalışan birileri ile nadiren kesişir yollarınız. bir de yanlış anlamayın ama o butik turlar önemli ölçüde bir süre sonra erik dalı çalınan turlara dönüşecek. buna da hazırlıklı olmanızı öneririm :).

yigm.kulturturizm.gov.tr

yiyecek/içecek otomatını işletenlerden halledilebilir.

demir para da veriyorlar mı bilmiyorum ama geçen sene karaköy'deki merkez bankasında bir miktar parayı 5'liklere bozdurmuştum balya balya para vermişlerdi. bir dene istersen.

minibüsçüler yapar. bir hattın son durağına gidip alabilirsin. onların da işine geliyor para bütünletmek.

Bankalarda yapılabilir.
Minibüsçüler için de tam tersi
diye biliyorum ben ya, kumbaramı hep bizim minibüs şoförü komşuda bütünletirdim, onlara bozuk daha çok lazım oluyor.
Yine aynı şekilde market/bakkal gibi yerler de bozuklukları bütünlemeyi sevenlerden.
En garantisi banka gibi geliyor.

fırın yapar su bayisi yapar

çok bilinmiyor olabilir ama normal bakkal da yapar, bir sor bence.

en garantisi bankalardır. atm için paraları olur onların. gidip rica edersen bir şubeden yardımcı olabilirler

Halkali tarafina yakinsan ben hallederim.evde bi kac kavanoz dolu var.

Bakkal da yapar +1, çünkü elinde biriken bozuk paraları poşete koyup fırına kitleme derdinde onlar da.

Bakkalda yoksa fırına sorun, ona vermiştir :)

akljsdsldfk çok detay olur diye belirtmedim ama aynen @John Bloor ın dediği gibi.

sadece bir kısım hakkında bir şeyler söylemek istiyorum:

sizin en baştan 90 bin liranız var diyelim. siz bu paranın tamamını gömmüş oluyorsunuz zaten yatırıma. şoförlere asgari ücret verseniz, yaklaşık 50 tl eder günde, günlük 500 tl getiriyor deriz o taksi için. bunun içinde vergi ve ekstra masraflar hariç.

günde 500 liradan değil de 400 liradan hesaplayalım. karın 400 tl olduğu iddia edilmiş çünkü. 90 bin / 400 yaparsak bu para 225 günde (7 ay) amorti ediyor. bunda da aracın bedeli hariç. aracı sattığınızda bir gelir daha elde edeceksiniz (ki taksi çıkması araçların değerleri düşük oluyor)

gelecek olan cevapları merak ediyorum

edit: bruceandwayne +1 bu üretim değil, hizmet. bu yazıyı yazan arkadaş eminim ki faiz daha çok getirse parasını faize yatırırdı. üretin arkadaşlar kısmı biraz şov

rakamlar doğruysa çok kebap iş. şöförlerden birini iptal edeceksin sen kullanacaksın zaten kar da sana kalacak, 2000 lira yapar heralde aylık. bi de mevcut araç varsa zaten sermayeye gerek yok. hususi araç taksiye çevrilebiliyor mu acaba?

ama her ay kirayı çıkarmak için ciddi çalışma gerektiriyor yani emekli adam günde 8 - 10 saat direksiyon başında olabilecek mi. haftanın her günü üstelik.

Guzel ve olabilecek bir sey ama bunun adi uretim falan degil. Uretmek boyle bisey degil.

uzaktan davulun sesi hoş gelir vakası gibi duruyor.
bir taksi söförüne gidip 200 tl yevmiye normal mi, ödenir mi bir sor bence.
bu arada benzini elbette şöför öder.
bir de bu araçlar 7X24 çalışmaya dayanacak mı?
kazası, arızası da var bu işin.

taksicilik sektorunun 10 seneye kadar ayakta kalacagini sanmiyorum. musteri memnuniyeti merkezli olmayan hicbir sektor uzun donem ayakta kalamadi cunku. geleneksel taksicilikte bu menuniyetin m'si bile yok.

kisa donem icin karli olabilir. uzun donem icin mantikli degil.

Valla internetten bakınca rakamlar tutuyor, birkaç tane yakın tarihli haber var taksicilerin 200 - 230 TL arası sabit tutarı plaka sahibine ödedikleri, plakaların aylık 7000 - 8000 TL civarına kiralandıkları yönünde falan. Bu mantıkla bakınca güzel yatırım. Ancak diğer yandan iktisadi olarak ilginç, ikinci el bir araba, keyfe keder çalışacak bir eleman ve bir şoför kombinasyonuyla bile kendini rahat rahat 10 - 12 ayda amorti eden 50 - 60 bin liralık yatırım var; teoride buna baya bir insanın talip olması lazım.

Kemiksiz 4500 o kadar da kemiksiz değil.

Öncelikle kaçınılmaz olarak arabaların amortismanı var. Ne olursa olsun sürekli gezen araba çok hızlı eskiyecektir.

Benzin/mazot/lpg diye bir şey var.

Normal şartlarda gelir vergisi diye bir şey var, fakat ne kadar kayıtlı kuyutlu bilemiyorum. Ayrıca şoförler de kayıtsızdır muhtemelen zira onların da asgari ücreti şusu busu...

Sonra kaza riski var, kasko masrafları var.


Bu kişi 300bin lirayı bugünlerdeki oranlarla faize verse 70 günde(35+35) alacağı faizle aşağı yukarı 311,756 lirası olacaktı.

Yani yaptığı iş için bağladığı para yüksek ve anapara(arabanın kendisi) günden güne eriyor, değerini yitiriyor. Arabaları geri satıp 300bin lirayı alamayacak.

Bu tarz rantlar yerine gerçek bir iş kurmak hem ekonomi için hem de kişisel birikim için daha faydalı.

Örnek: Aynı miktarla kuyumcu açsa veya altın işleyen bir atölye kursa bu işten geri dönerken altın yine değerini korurdu. Sermaye erimezdi.

Edit: Buradaki en kazançlı kişiler plakalarını kiraya veren plaka sahipleri.

Ek olarak her zaman aynı tempoda iş yapmak mümkün olmayabilir, kaza durumunda araba yatacak iş duracak, gider çıkacağı gibi gelir de olmayacak...

Bu saçmalık ancak

Hiç bozulmayan bir araç.
Trafiksiz bir istanbul.
2 adet robot şoför.
3 tl mazot.

Ile mümkün olur.

O hesabın içinde gelir vergileri, sigorta, mtv, yıpranma vb. giderler yok. Ayrıca araca yatırdığınız 80bin liranın da finansman giderini eklemeniz gerekli. Bunu genelde dolar üzerinden yapıyorlar.

Benzer diyaloglar geçen sene servis araçları için yapılıyordu. Araç al, servisçiye ver, aylık kemiksiz 10bin lira bırakcak gibi. Adam gibi 5 yıllık fizibilite getirsin görelim.

O kadar kolay degil.

Bir ulkede o ulkenin parasiyla yapabilecegin en risksiz yatirim devlete borc vermektir (enstrumani tahvil). Devlet der ki benden bu tahvili al, ben sana x yil sonra bu parayi % su kadar faizle geri vereyim. Bunlarin da faizleri bellidir, oynar eder.

Pasif yatirimla bu faiz uzerinde elde edeceginiz butun gelirler, bu ekstra gelirin yuzde olarak ne kadar daha fazla olduguna orantili olarak risklidir. Piyasalar boyle calisir. Emin olun, plaka kiralayip taksi isletmek, zarar etme ihtimali olmadan bu kadar getiri getiriyor olsa Turkiye'de kimse parasini bankaya koymazdi, herkes bu isi yapmaya calisirdi. Bu artan talebe karsilik plaka sayisi da yetismeyecegi icin plaka fiyatlari bu geliri piyasa faizlerine oranla kafa kafaya getirecek sekilde (+ risk) piyasa icinde otomatik olarak ayarlanirdi. Yani plakaya talep artar -> plaka sayisi kisitli / sabit oldugu icin fiyatlari artardi. Fiyatlarinin mevcut konumu bu isi olmasi gerekenden karli olacakmis gibi gosteriyorsa orada hesaba katmadiginiz bir seyler var demektir.

Yani plakanin su anki kirasi ve elde edilebilecek potansiyel getiri farki orani (banka faizine vs. kiyasla) bu isin riski ile orantilidir, bu her halka acik herkesin bildigi fikirler uzerinden pasif yatirimda boyledir.

O yuzden bu hesabin yanlis oldugunu gormek icin oturup kalem kalem hesaplamaya gerek yok. Taksi isletmek cok orijinal bir fikir degil, herkesin bildigi bir sey. Piyasanin verimli calistigi bir konu yani. Cok az kisinin bildigi bir sır degil. O yuzden pasif bir yatirim olarak gorunen bu cabanin "kemiksiz" o paralari uzun sure birakip diger risksiz yatirimlari uzun vadede gececek kadar kar ettirmesi mumkun degildir. Orijinal ve taklit etmesi zor bir pasif yatirim fikri olsaydi boyle demezdim ama orijinal bir fikir degil.

Ha ille nereden patlar diye merak ediyorsaniz oturun hesaplayin tabii.

Ulkem insanin "taksi isletmek" gibi bir fikri uretmek sanmasi ise, neyse...

ELS inside out kitabı bu tanıma uygun olabilir fakat seviye olarak beni aştığı için birkaç sayfa bakıp sonraki zamanlara bırakmak üzere rafa koymuştum o yüzden kesin bilgim yok.

Cambridge University Press - Advanced Grammar in use (Martin Hewings)

Konular örneklerle açıklanır ve her konunun ardından alıştırmalar verilir. Alıştırmaların da cevapları var. Kıyıda köşede kalmış konulardan kastınız ne bilmiyorum ama 100 tane konu başlığı var.

Cambridge University Press - Advanced Grammar in use (Martin Hewings) +1. Normal bir öğrenciye çok tavsiye etmeyebilirim (English Grammar in Use daha mantıklı) ama özellikle bu tarz bir kitap arıyorsan çok iyi kitap.

Aradığın öğrenmelik değil de referans kitabı ise (ki dediğinden öyle anlıyorum) yukarıda belirtilenlerin ikisi de olmaz.

ilacin practical english usage - swan. normal gramer kitaplarina benzemez ama adinda da belirttigi gibi boylesi cok daha pratik. oneririm.

köyceğiz'deki ekincik koyu'na bakabilirsiniz

Antalya demre

datça ve marmaris koyları.

Kalamar, karides, levrek dibine vuralım kısmını çıkartırsan (ki gene vurursun aslında) bozcaada da sulubahçe oteli tam aradığınız yer. kesinlikle tavsiye ederim. giderseniz aysel ablaya selamlarımı iletin. :)

www.otelsulubahce.com

palamutbükü'nün açık ara en pahalı yeri mavi beyaz otel. küçük pansiyonlarda veya apartlarda kalıp deniz ürünlerini de birkaç restorana gidip tüketmek çok daha mantıklı.

mavi beyazın sırf kendi restoranı var diye günde 500 lira vermeye gerek yok.

İdeal ve sorunsuz bir yaşam tarzı için teoride evet bu şekilde yaşanabilir. Ama sağlık sorunları, beklenmeyen giderler, kiracıların ödemeyi aksatması gibi sıkıntılar her zaman olacaktır. Yani bence pratikte bu şekilde yaşamak mümkün değil. Ayrıca hazıra dağ dayanmaz diye de bir laf vardır.

bu sistem hızlı çöker.
aylarca kira vermeyen o kadar çok insan duydum ki. elbet biri (belki de aynı anda ikisi birden) denk gelecektir.

yıllar içinde kentsel dönüşüm, artan kat mülkiyeti gibi piyangolar vurmaz ise muhtemelen evler eskiyip kira gelirleri düşer, ki gelişen teknoloji ile akıllı evler revaçta olacak, tüm evlerin akıllı sistemlere entegre olması söz konusu olacak, arkadaşınız bu tarz yatırımları yapamaz ise gelirleri ciddi düşer.

türkiye'den daha ucuz savaş, kaos olmayan, yaşanabilir ülke çok zor, nitekim bizim ülkemiz bayağı ucuz oldu dışarıdan bakınca, olsa olsa da %10-20 ucuzu olur, TR'den gelir alıp dışarıda devam ettirmek zor bence.

Yalnız arkadaşınızın hayat görüşünü beğendim, biraz cesur olursa istediği hayatı yaşar, önerim bence evleri satıp dükkan satın alması, hem bakımı çok olmaz hem de geliri daha garanti olur.

Bildigim var boyle yasayan. Kira geliri biraz daha yuksek, 40 li yaslarina geldi bu insanlar. Takiliyorlar hep, arada zeckine ufak is girisimlerine girip batirdiklari sa du ama para kazanamdilar hic kirayla gecindiler. Son 20-30 yilda evleri eskidi ama yerleri daha da degerlendi, mis gibi hayat

idealde, evlerin bulundugu yerler kotulesmezse ve kenara para ayirirsa tikanmaz.

ama para ayirma konusunda disiplinli olmasi lazim. kullanilan ev eskir, gelecekte ara ara sifirlanmasi en kotu tadilati gerekir. yoksa kira geliri giderek o gunun sartlarina gore duser. Yani bugun 1 kirayla 10 ekmek aliyorsa gelecekte 1 kirayla 6-7 ekmek alacak hale gelir.

zam oyle yuzde 10 ile falan olmaz, enflasyon orani kadar zam yapma hakki var yasal, ve onu yapmak zorunda, yoksa kira geliri duser. Bugun kiranla 10 ekmek aliyorsan, enflasyon %15 ise, ama sen %10 zam yaparsan, yarin kiranla 9 ekmek alabilirsin. sonraki sene bu 7.5 ekmege duser, sonra da kusa doner. enflasyonu takip etmeli kira.

kendine bir acil durum fonu olusturmali ayri olarak cunku gun gelecek bir veya iki kiracisi birden kirasini odemmeyecek, belki aylarca. mahkemelik olacak ve belki 1 sene kiradan vazgecmek zorunda kalacak, o para buharlasacak, bu şoklari absorbe edecek bir fona / para biriktirmeye de ihtiyaci var.

kendi saglik sigortasini yapmasi lazim. Yani 3000 liradan her ay bu giderler cikarilmali, kalan para yenebilir.

Şöyle de bir sey var tabii, bugun bir cok yerde evler 20-25 yillik kira bedeline satiliyor. iki ev var, bu 40-50 yillik kira parasini pesin almak demek. Evleri satip isi bilen birinden destek alip bu parayi yatirim yapip da yasayabilir, dovize cevrilir bir kismi yabanci borsalara konur vs. riskler dagitilir ve her sene buradan belli bir yuzde cekerek yasayabilir. Yani ayni emeklilik parasi gibi, sabit bir para var ve bunun marketlerdeki getirisinden gecinme. Hatta 3 evi birden satirip bilesik getirisini yukseltebilir, gezmeyi seven biriyse bir eve de bagli kalmaz.

Bence iyi yonetilirse para 3 evi olan birinin calismasina gerek yok minimalist bir insansa ayni zamanda. Ben evleri satar parayi degerlendirerek yasardim ama para yonetimi bilmiyorsa sonu kotu olabilir. Kira gelirinde de kotu kiraciya denk gelme riski var. Veya bir ekonomik kriz durumunda yine kirasini alamaz. Ev giderleri vs. icin hep kenarda para biriktirmesi gerekir oyle dezavantajlari var.

Çalışmaz - en basitinden allah korusun hastane ile ciddi bir işi olsa falan zora düşer->sağlam bir özel sağlık sigortası lazım o da zaaten bu parayı yer

Kocası zengin olacaksa, onun evinde kalıp, onun sigortasından yararlanıp 3 ev kirasını ayrıca yiyecekse olur.

En iyisi ilgilendiği bir işte çok da yorulmadan uğraşması bir gelir elde etmesi, illa maaşlı çalışmasına gerek yok

İnsan üretmediği sürece, kendine başkalarına faydalı olduğunu hissetmediği sürece psikolojik olarak çöker diyorum ben.

Maddi olarak da çok sağlam bir sistem gibi gelmedi bana.
Yüklü miktarda paraya ihtiyacı olursa zorda kalır.

valla çevremde sadece ev kirası geliriyle yaşayan en az 5 kişi var. her yaş grubundan var. hepsinin ortak özelliği şu: hayattan hiç bir beklentileri yok, minimalize yaşıyorlar. bimdem petibör alıp yiyip falan yaşıyorlar. arabalarını hiç değiştirmiyorlar. 20 senedir aynı arabaya biniyor. mesela öğlen siesta falan yapıyorlar. yani asalak gibi mal gibi yaşıyorlar bana göre. imreniyormuyum? evet imreniyorum.

arkadaşlar hem sosyolojik hem psikolojik hem de ekonomik gayet güzel yazmışlar. ben biraz daha detay vereyim;

sağlık problemleri carla çomak sokabilir.
ev sahibi olarak 2 evin çöp ve emlak hatta bazen asfalt gişeleri vb vergileri yilda 2 kere bütçe ayrılmalı.

yine apartmanda olabilecek tadilat (boya, dis cephe, cati..vs) masraflar da evsahibine ait. bunları da öngörerek kenara para ayırmalı.

kısa vadede çabuk çöker bu sistem.

Fazla otostop çekmesinde ne yaparsa yapsın. Ülke sapık dolu totoyu çizdirmesin

Bu arada kira evden geliyorsa o evin yıpranma masrafları olacak, vergisi olacak, 25-30 sene sonra hurda haline gelecek.

3000tl kira ile gecinmek icin yeterli degil. kenara hic para atamaz. arada evleri tadilat ettirmesi gerekir, evlerin bos kaldigi zamanlar olur, emlak balonunun patlayip, kiralarin dustugu yada zam yapamadigi yillar olur vs. kendisi icin yapacagi ekstra masraflara vs deginmedim bile digerleri deginmis onlara. o yuzden 3000tl iyi bir miktar degil bu is icin. kira ile gecinen insanlarin buyuk cogunlugunun 10+ evi olur ve kenara ciddi para koyarlar ki gerektiginde evlerin 30% kadari bos da kalsa yada evleri ciddi bir sekilde tadilattan gecirmek zorunda da kalsalar sikintiya dusmesinler

İyi akşamlar. Böyle tanıdığım biri var. Ben.

Yeri güzelse gittiği yere kadar gider. Benim dedem ölmeden 2-3 sene önce benim üzerime 2 daire 2 dükkan yaptı öldü gitti. O dükkana biz arkadaşla tobacco shop açtık 2 sene işlettik başka yere 2. şubeyi falan açtık. devredip kiraya verdim sonra. Tek dairede kendim yaşıyorum, diğeri kira, 2 dükkan kira. 6 bin lira falan geliyor. yetiyor gayet. Yani çalışmadan 6 bin lira gelince, eforsuz falan yeter be şükür diyip geçiyorsun. Tek sıkıntısı işte, 1 sene oldu ben devredeli bağkur ödüyordum sıkıntı yoktu ama şimdi saldım onu ödemiyorum. Sağlık çok sıkıntı abi, ben öyle hiç hasta olmam falan ama olur ya başıma bir iş gelse sıçtık yani. Diğer sıkıntı ise insanların ''ulan böyle hayat mı olur'' diye sitem etmesi. Tabi bazısı özeniyor, bazısı kızıyor. Ben de 2 dükkan açtık daha napak emekli oldum diyip geçiyorum.

kiracılarla fazla yüz göz olmuyorum. Arıyorlar yavuz kardeşim falan diye sadece tamam abi diyip geçiyorum. Zam yapmıyorum, zam için aramıyorlar, elden vereceği zaman arıyor sadece gidip alıyorum. İşler nasıl abi hee abi tamam abi diyip geçiyorum. Yüz göz olursa yanar. Olmayacak, olmamalı. Yer güzelse, benim yer güzel mesela. Biri çıksa 1 hafta içinde başkası hemen yerleşiyor. Boş kalmıyor hiç. Yani yer güzelse gittiği yere kadar gider. Ama işte sağlık sıkıntı.

kiradaki evleri sayet apartman icerisinde ise olur da bir gun kentsel donusum yapmasi gerekti, cogunluk apartmanin yenilenmesini istiyor, istanbul da bi ev yenilemek 150-200 bin tl oldu artik, tabi bu lokasyondan lokasyona degisiyordur, ortalama konusuyorum, o denli buyuk bir meblayi ayarlayamacagini varsayarsak, evini satmasi baska yerden ev almasi vb gerekecek, kendi basina bunlari ayarlamasi zor olur, basinda bir buyuk olmadan, yutarlar onu, dolandirilmaya cok musait tek basina, cok fazla detay var.

Dolar 5 lira oldu 3000 lira para 600 dolar ediyor, mütevazi bir hayat tarzıyla bile sürdürülebilir bir sistem değil. Arkadaşın hala gençken bir 10-15 sene çalışsın daha sonra emekliye ayrılır bu mütevazi hayatı yaşar. Bunun dışında arkadaşın evlenmeyi düşünürse ev bütçesine 3000 tl katkıda bulunarak eşiyle birlikte gül gibi geçinir gider.

bence gül gibi geçinir gider. kendi oturduğu evi de kiraya verir, gezer tozar. o arada da ufak gelir elde ederse (yazarlık gibi işler) tadından yenmez.

zaman içinde o evler eskise de değerleri artacak. çünkü lokasyon.

böyle yaşayan çooook insan var. okul-iş-beyaz yaka kölelik çemberinden kurtulamayanlara çok garip geliyor nedense.

bence gezip tozmasın. sevdiği ve para kazanabileceği bir iş bulsun. tabii 8-5 hayatı zindan etmesin ama hem para kazanabileceği, hem eğlenebileceği bir uğraş. ne bileiym geziyorsa youtube kanalı açsın. :D ayrıca 3 bin lira geliri varsa onu da yatırım yapsın. direkt mal gibi hepsini harcamasın. harcasın ama harcarsan bu 3 binlik kira gelirini nasıl daha arttırabilirim diye düşünsün. kira vermiyormuş zaten. çalışmasın ama 2 bine geçinip 1000 lirasını köşeye atsın.

huaweiden yana oyumu kullanıyorum.

p 20'yi bilmem de mate 10 lite kullanıyorum. gayet memnunum huawei markasından.

p10 kullanicisiyim subat ayindan beri. telefon gerçekten cok iyi. benim aradigim bir cok özellik bulundugu icin tercih etmistim. kamerasi, ekrandan yemeyen kapasitif tusu, ekran/telefon boyutu, hizi ve guncellemeleriyle huawei övücüsü biri oldum adeta. bi sonraki telefonum da huawei olacak muhtemelen. ama p20 pro olmaz zira iphone x özentiligiyle yaptiklari centik cok rahatsiz edici. ayarlardan kapatilabiliyor orasi tabii ama,deneyimlemedigim icin henuz bu yonden eksi benim icin.

Kanatçı Haydar

Ranchero (meksika mutfağı)

Kanatçı Haydar +1

Mirza Köfte (Bayrampaşa’da bir balkan köftecisi esnaf lokantası gibi salaş bi yer lezzet mükemmel kuru etli köfte efsane)

Ben bu lezzeti herkese anlatmazsam olmaz.

Nişantaşı Virginia Angus Hamburger. Böyle lezzetli bir hamburgeri ABD'de yemedim.

Köftesini orta pişmiş söyleyin.

etiler kebapçı'da lahmacun

özel kursları bilmiyorum ama ileri seviye bi kaç yer var, model çekimi, ışıklı çekim için.

daha çok workshop gibi 3 gün sürüyor, sonra stüdyoyu kullanarak fotoğraf çekiyorsun falan.

bunun dışında ismek in kursları var, sonuçta anlatacakları temel fotoğrafçılıkla ilgili şeyler olacak.

kompozisyon, ters, ışık düz ışık,iso, diyafram, enstantane.


toplu fotoğraf çekmek için çeşitli fotoğraf grupları var, haftasonları plan yapan eden, atıyorum şu hafta şuraya gidilecek ücret şu kadar, yapılacaklar şunlar, kayıt olun vb vb gibi.

Kursların bir çoğu standart eğitim verip standart şehir gezileri yapıyorlar. Eğer bilgin başlangıç seviyede ise uygun birini seçerek deneyimleyebilirsin. Sonrasında bence bu işe gönül vermiş bir fotoğrafçının derslerine katılmayı tercih etmelisin.

İsmek kursları hiç fena değil. Gezi de düzenliyorlar.

İfsak

O kadar boş vakti varsa zor değil de çok enerji harcayacağı için çok yemek yiyecek, beslenmeyi sporla dengede götüremezse sonuç istediğiniz gibi olmayabilir. Bir de dediğin gibi sürdürülebilir mi bu o konu var, bir zaman sonra overtraining olup tamamen bırakabilir de bu işleri.

sarımsaklı yoğurt ve tereyağ ile tatlandırılmış mantı

Valla sayılır mı bilmem ama mangal başında et ya da tavuk yemek çok keyif verici benim açımdan.

Dondurma aşktır
Bir de yoğurt eşliğinde yeşil mercimekli bulgur pilavı
...canım çekti :(

macaron

Körili zebze. (Brüksel lahanası, brokoli, havuç, büber)

edit: nasıl unuturum! fırında levrek.

kalamar

pideli köfte

Bonfile ya da antrikot ve tabii ki pirzola. Başka da bir şeyi hevesle yemem.

Kirmizi et, karpuz, kiraz.
Tarif edilemez seyler yasiyorum bunlari yerken.

Doner konusunda Bayramoglu Doner'den daha iyisine denk gelmedim Istanbul'da. O hazzi baska yerde alamadim:)

barbunya, patates kızartması, kıymalı pide ve iskender :)

Beyti
Manti
Ev yapimi köfte
Bamya
Zeytinyagli enginar

Tatlilardan güllac.

Supangle üzerine limonlu dondurma

her gün barbunya ve sivri biber yiyebilirim.

bimde satılan ekler.

ne görgülünün ne madonun ne sütişin ne de diğerlerinin ekleri bimde satılanınki kadar güzel gelmiyor bana.

Haşlanmış mısır
Çikolatalı yaş pasta
Hamsi

:D