dsmart veya digiturk gibi hd bir yayın servisi bağlatacağım eve diyelim. ben şu an da çanak antenden ditijal(sd?) yayın seyrediyorum. işte bir receiver var, çanak ona bağlı klasik bir şey işte.

peki ben atıyorum dsmart hd aldım diyelim. bu zımbırtının hd kutusunu benim normal çanağın, normal lnb'sine bağlı normal kablosuyla bağlamak nasıl hd yayın sağlayabiliyor? ekstra bir aparata gerek yok mu bunun için? ne bileyim, normal kablo-fiber optik farkı gibi bir şey bekliyordum, biraz araştırdım yok falan yazıyor.

sadece receiver mı yayını hd hala getirebiliyor, ya da hd yayını alıp tv'ye iletebiliyor yani? (niye taktım bu konuya hiç bilmiyorum, sinir oldum)

Selam ahali,

Bu temmuz mezun oldum sımdı merak ettıgım ben askerden ne kadar kacabılırım? 4 yıllık lisans bitirdğim için 2 yıl tecilim var. duyduğuma göre yukseklisansta 32 yaşına kadar uzatma ımkanı oluyormuş doğru mudur? ek olarak yuksekte tez durumuna gelince atılma yok diyolla var mıdır ole bısı ??

şimdi diyelim ben bu ara donemde yada bır sonrakı yılda yukseklısansa basladım. yukseklısansın ilk yılını iki senede versem tez durumuna geldiğimde de sallasam. sadece harc yatırsam falan bu işin en uc noktası ne olur. Doktora falan demeyin o kadar sebat yok.

Teşekkürler cevap için.

Televizyon alalım dedik eve. Ya spotcudan gidip bizim geleneksel tüplü televizyonlardan alcaz. Ya da ucuz bir LCD televizyon alıcaz. Para pek yok anlayacağınız. Görüntü kalitesi fazla önemli değil. Boyut olarak en az 26 inch en fazla 32 inch arası bir şey düşünüyoruz. Hard disk var ordan film izletebilsin,usb girişi olsun yani. Şöyle bi TV gördüm ucuz baya. Nasıl acaba? Ya da sizin bi tavsiyeniz var mı? Bütçe max:500.

www.teknosa.com

selamlar efenim

az önce küçükpark'ta bir berberde traş oldum, saç-sakal 30 tl verdim, yani birazcık pahallı değel mi?

siz ne kadar veriyorsunuz merak ettim.

Hz. Muhammed(S.A.V)'in 40 yaşında peygamber olduğunu ve ona ilk emrin "oku" olarak verildiğini biliyoruz. O yaşa kadar okuma yazması olmayan bir insan Kuran-ı Kerim gibi bir kitabı nasıl yazabilir? Ateistlerin bu konudaki fikrini merak ediyorum.

ucuz bi spor salonu arıyorum eryamanda şöyle aylık maks 70 lira falan. Öyle çok bir şey lazım değil ağırlıklar olsun yeter. bilgisi olan var mı?

Önceki gece uyumadım; dün sabah 7'de yatıp öğleden sonra 2'de kalktım. Göz kapaklarım kaşlarıma kadar şişmişti. Ve sızı vardı.
Bu sabah da 3'te yattım, 11'de uyandım. Gözlerim yine şiş ve bugün sol gözümün alt kapağında durmayan bir seğirme var.
Ayrıca, sol gözümde sulanma hissi var; ama sulanmıyor. Sanki jel gibi bir şey gözümü kapatmaya çalışıyor.

Birkaç haftadır uyanık olduğum hemen hemen her saat bilgisayarın karşısındayım ve çoğu zaman da, hem bilgisayarı kullanıyorum hem de defter, kitapla iç içeyim ve yazı yazıyorum. Büyük bir ihtimalle bunlardan kaynaklanıyor.

Günlerim en az 4 ay daha bu şekilde geçecek. Bu yoğunluk gözlerimde zamanla bozulmaya yol açabilir mi?
Eğer böyle bir ihtimal varsa; ki okuduğuma göre bu gibi yoğunluklar gözleri 0.25,0.25 şeklinde gitgide bozabiliyormuş, göz doktoruna gidip önlem almalı mıyım?

Ve son olarak, kısa vadede gözlerimdeki bu şişlik ve ağırlık için ne yapabilirim? Çaya pamuk batırıp ya da patatesi suda bekletip gözlerimin üstünde bekletmek gibi önerilere ihtiyacım var.

şimdi, hazır ortam da uygunken sorayım dedim; takım taraftarsız oynama cezası aldığı halde neden kadın ve çocukların maçı izlemesine müsade ediliyor?
düşününce, bunun altından bunlardan taraftar olmaz zaten; gelseler ne olur gelmeseler ne olur gibisinden bir mesaj çıkmıyor mu?
ya da ne bileyim, sırf kadınların maçı izlemesi ceza olarak da reva görülüyor olabilir ceza alan takım için.
işin asıl garibi de, karşı cinsin bu durumu hiç garipsemeyip, lay-lay-lom maçlara gidip gelmesi; ulan, madem seyircisiz oyama cezası verildi, bizim ne işimiz var o zaman diye sormamları.
haksız mıyım sizce?

az önce altta bi' duyuruda gördüm de. nedir bunun olayı, yaygın yapılıyor mu? öğrenci koçu ne yapıyor tam olarak? ne ücret alıyor? vs.

Şöyle içimi ısıtıcak bi şarkıııııı şeyttirsenize üstadlar

Belirli aralıklarla kendiliğinden print screen alıp kaydeden bir program arıyorum. Var mıdır böyle bir şey? Yoksa çok mu şey istiyorum?

Yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler...

arkadaş insanlar internet üzerinden çatır çatır izliyor.
hele ki şu 100 mbit gelsin daha manyak olacak.
e bu ligtv niye hala düşürmüyor fiyatı.
adam keriz mi beleş varken gidip para versin.
tek maça 15 tl istiyor.
aylık 20 tl olanı 10 liraya düşürse bari.

Niye tuttu bu şarkı bu kadar sizce?

www.youtube.com

Prezervatifli olarak hem de. Ne diyorsunuz?

ayda 200 tl kenara koyma imkanınız olsa nasıl değerlendirirdiniz? tşk.

Merhaba,

İçinde 3 tane mavi kablo (birbirine bağlanmış) ve 3 tane siyah kablo (birbirine bağlanmış) olan bi buat var.ben siyah ve mavi kablonun birleşim yerine kablo çekersem enerji alabilir miyim sağlıklı olur mu ?

Teşekkürler.

ne yaparsın?

Benim iPhone 4'e iOS 6 yüklemeyi çok istiyorum ama cesaret edemiyorum. Aranızda yüklemiş olan var mı? Eğer varsa,

-Herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?
-Telefonda yavaşlama vs. oldu mu?
-Yükleme işlemi ne kadar sürdü?

genel olarak müzik aletleri filan ne kadardır acaba bilen var mı.

ev kirası dışında 600 civarı gidiyor.işin ilginç tarafıda öyle fazla gezen bir tip değilim.millet bu kadar gezip tozup sevgili olaylarına girip nasıl aylık 400 e ayakta kalabiliyor ? nedir bunun sırrı ?

bu nike+ sensörünü, tabanında nike+ yuvası olmayan herhangi bir ayakkabıyla kullanmış olan var mı? (bir kılıfla bağcıklara tutturarak falan) sağlıklı sonuç alınıyor mu?

ebay'de sensör için kılıflar satılıyor ama nike mağazasında konuştuğum eleman sensörün çalışması için ayak altında olup ayağın uyguladığı basıncı algılaması gerektiğini söyledi. gerçekten öyle midir yoksa fiyatları 200 liralardan başlayan nike plus'lı ayakkabıları satmak için mi gazlamaya çalışıyorlar?

Cevabından korktuğunuz bir soruyu ne pahası olursa olsun sorar mısınız? Sorsam mı la

yirmi küsür yaşlardayım ancak iyi bir işim, gelirim olmasına rağmen çok yalnız hissediyorum. canım bir şeyler yapmak istemiyor. aslında bir çok şey yapmak istiyorum ama yalnız başıma sap sap yapınca hiç bir değeri olmayacakmış gibi geliyor.

örneğin boğazda gidip en lüks restoranda yemek yemek istiyorum. ama şimdi orada tek başıma oturup da yemek yemek benim için hiç bir anlam ifade etmiyor. gece klubüne gidip sabahın ilk ışıklarına kadar dağıtmak istiyorum. helikopter kiralayıp havadan şehir turu yapmak istiyorum. haftasonu allahın unuttuğu yerlere gidip piknik yapmak istiyorum. festivallere gitmek istiyorum. konserlere gitmek istiyorum. sabaha kadar telefonda konuşmak, sabah 7'de de işe uykulu gözlerle gitmek istiyorum. cuma akşamı iş çıkışı herkes bir yerlere giderken ben eve gitmek istemiyorum. evde kendi başıma yemek yapıp kendi başıma yemek istemiyorum. yağmur altında öpüşmek istiyorum. birinin gözlerimin içine bakarak "seni seviyorum" demesini istiyorum.

çok mu şey istiyorum ?

var mı böyle hayatını iyi bildiğiniz, sempati duyduğunuz kimseler?

Eğitim hayatım dışındaki başarılarımı anlatan 1 sayfalık bir yazı istiyor TEV. Ne yazılır ki buna? Düşündüm de hiç yok, kimin var ki öyle başarısı? Küçükken devletin mantık ve zeka sınavıyla aldığı bir yeri kazanmıştım onu yazsam, başka ne yazılır? 1 sayfa ne demektir yahu.

evet arkadaşlar ben hala bu oyunu oynuyorum :D arada canım sıkıldıkça açar oynarım öyle. neyse sorum şu ki, hayvan gibi kadro kurdum, ama oynamıyorlar adamlar doğru düzgün. potansiyellerini kullanmıyorlar. en büyük sorunum şu: hücumda adam kaleciyle teke tek kaldıysa yanında boşta duran arkadaşına kesinlikle pas vermiyor, şut çekiyor. halbuki pas verse %100 gol. işin kötüsü bu çektikleri şutlarda da başarı oranları çok düşük, 10 pozisyondan birini anca atıyor. bir de savunmada çok mal boşluklar veriyorlar. tutabileceği adamı bırakıyor durduk yere, saçma sapan yerlere gidiyor.

özellikle ilk sorun olmak üzere bu iki sorunu nasıl çözebilirim? önerebileceğiniz training taktikleri var mı?

siz de başka birisinin bilgisayarının başına oturunca bi garip hissediyor musunuz? ne bileyim, ben bi garip hissediyorum, bi başkasının tişörtünü giymişim, başkasının yatağına yatmışım gibi..

bütün ayarları değişik, mouse hızı farklı, dosyaların yerleri değişik, opera kullanıyor falan...

fikri olan?

Acil olarak cevaplarınızı bekliyorum.. :)

çok sportif olmayan biriyim, geçen sene de spora tamamen ara vermek zorunda kaldım.
ama öğrenci bütçesi nedeniyle spor salonuna gitmeyeceğim, evde ve dışarıda çalışabilirim.
yürüyüşle başlayıp, zamanla tempomu artırıp koşayım istiyorum. bunun dışında ne tür egzersizler yapabilirim?
koşarken sadece bacaklar mı çalışır? benim kollarımı ve karnımı da çalıştırmam gerekiyor.
uygulamamı önerdiğiniz bir teknik var mı? şu kadar dk koş, şu kadar dk yürü, önce şunu yap, sonra bunu yap gibi.

not: dişiyim, kilo problemim yok. (170 boy, 52 kilo.) beslenmem düzgün. düşük tansiyon, hızlı nabız ikilisinden doğan iki merdiven çıkınca tıkanma durumu var.

Örneğin Fizy, "fastest music search engine" diyor, Volkswagen "en iyisiyiz" diyor, diş macunu şirketinden biri "en iyi bu temizleriz" diyor. Tüm bunları hangi dayanakla yapıyorlar? Sırf o kelimelere takıldığım için soruyorum. Bunun hukuksal olarak sıkıntılı bir yanı, denetleyen yada karar verebilecek seviyede bir merci\kurumu var mı?

Teşekkürler.

Soru açık. Sadece beyazlar boşta.

İçgüdüsel olabilir, çünkü içgüdüleriyle harekat eden hayvan bile an geliyor bokunu ulu orta yapmasından hicap duyabiliyor.

Aynı hayvan ulu orta sevişmekten kaçınmıyor ama insan için böyle şeyler ayıp, utanç verici. Demek ki bize utanç duygusunu veren şey toplumun dayatması mı? Yoksa içimizden de geliyor mu birazcık?

boyle birsey mumkun mudur? mumkunse yapanlar kimlerdir?

şu fotoğrafın yazısız halini bulmam mümkün mü? evetse nasıl?

www.cosmosmagazine.com

Ben bu muhabbete biraz uzak kaldım da, birkaç sorum olacak:

1) AKP bu yasayı geçirmeye çalışırken savunduğu görüş ne? Yani dışarıya ne söylüyor, bahanesi ne?

2) Sizce AKP'nin esas amacı ne?

3) Sizce bu yasanın avantajları ya da sakıncası ne?

Not: Soruları ayrı ayrı cevaplarsanız şükelâ olacak.

Edit: Bir zahmet sebepleriyle, mantıklı bir şekilde yazın. Çıkıp "AKP dindar nesil yetiştirecek" ya da "Böylesi daha iyi" demek havada kalıyor. Sebeplerini merak ediyorum ki soruyorum ben de.

ekşi duyuru ahalisi tavsiyelerinizi bekliyorum.

not: sanat müziği halk müziği farketmez mümkünse piyasada bu versiyonda çalınmamış olsun.

www.zapkolik.com

bu olayın aynısına bizzat şahir oldum. adanada oturuyorum. atıyorum araba ile kanala düştüler. kurtarma işlemi nasıl olmalı?

detaylardan bahsediyorum.

mesela kapıyı açarken su içine çeker mi? kurtarmaya çalışırken daha mı bok ederiz böyle işi?

bu konu hakkında bilgisi olan var mı?

ozellikle kordon kısmı.

bu konuda cok cahilim. ingiltere, biritanya, united kingdom, iskocya, irlanda hepsini birbirine karistiriyorum. kisaca ne nedir aciklar misiniz?

dsmart maçları yayınlanıyor mu kahvelerde?

bizim apartmana bakan 23 yaşında bi kapıcı var çocuk baya hevesli gerekirse özel ders alacağım diyor devlet demiryollarına girmeyi hedefliyomuş ne diyonuz olur mu..

Tıbbi anlamda bir bölgenin "görüntülenmesi" nasıl ifade edilir?

Mesela: "Omuriliğin hangi bölgesinin görüntülenmesi gerektiğini bilmem gerekir."

i need to know which part of the spinal chord must be ________ ?

imagined falan olur mu?

zamaninda sadece commandos oynadim.
futbol muzbol falan isim olmaz.
internete baglanip da türkün gücünü dünyaya gösterme gibi derdim de yok.

az sonra evden cikip bunlardan birisini alacam, benim aklim playstationdan yana, cünkü ne bilim o joystickle önceden tanismisligim var.

wii cok enzantrik geliyor ama, 1 hafta sonra eeeh bu ne lan deyip bi daha bakmam sanirim.

xbox? o ne la?

hangisini alayim beyler, acil yardim.

eheh biliyorum daha çok entel bi kitap ismi gibi. Ama resmen bana kabus yaşatan bi gerçek!

Ayıptır söylemesi dün gece, öhm...
neyse,
sabah kalkıp çöp poşetini gördüğümde dehşete düştüm. kullanılmış prezervatifin içi karınca kaynıyordu!
aga bunlar delirdi mi? benden çocuk mu istiyorlar? yoksa sperm yutma keyfi karıncalara kadar mı vardı?
ya da sadece suyunumu içiyorlar:/ kıyamam lan.. evde su da var gerçi?

Abi bi nedenini açıklayıverin be?
Sanki işten döndüğümde oturma odamda kocaman bi karınca bana baba diye sarılacakmış gibi hissediyorum:/

Türkiye'de böyle durumlara rastlanıldığı olmuş mudur? Var mı bir bilginiz?

1. telefonda konuşmaları - iki kişinin de konuşmasını

2. otomatik olarak

3. uyarı sesi (bip) vermeden

kaydedebilen program - telefon arıyoruz.

iphone - blackberry - android'de böyle bir imkan var mıdır?

2 yıldır öyle duruyor. Son birkaç aydır üzerine düştüm. Accept-Kill the pain (sololar hariç), amon amarth-under the northern star şarkılarını çalabiliyorum bir sadece. Arada bir de charlie brown.

sizden şarkı önerisi isteyeceğim. Böyle basit, türkçe olmayan, yeni başlayan etiketine sahip.

hadi bakalım.

selam papua yeni gineli halkı.
şimdi ben bir arkadaşımın evinde 1 ay ikamet edeceğim. arkadaşım yok.
2 kişi bir evde kalıyorlar.
ve şu an diğer insan diyor ki, evin kira + faturaları 3 e bölünecek.

ben ise diyorum ki hayır ben arkadaşımın odasında kalıyorum. bundan önce ne ise o şekilde bölünecek ben arkadaşımın payını vereceğim.

diğer insanın böyle demeye hakkı var mı?
benim teklifim ile onunki arasındaki fark, ev insanının benim sayemde arkadaşıma kendi payından pay ödettirmesi.
diğer insan arkadaşıma ayıp etti bence.
ya da bana öyle geliyor.

yorumlarınızı bekliyorum.

edit: arkadaşım evde kalmıyor. ben ve onun ev arkadaşı kalıyoruz.
ben 1/2 ye razıyım. arkadaşımın hakkını ben ödemek istiyorum.
sorun şu diğer insan benim evde kalmamdan kar elde ediyor,
bugün ona "benim kalmamın seni ilgilendiren bir durumu yok. kiranız faturanız neyse söyle arkadaşımın payını onu ödeyeceğim" dedim.
ben arkadaşımın çıkarını korumaya çalışıyorum.
biz arkadaşımla zaten daha sonra anlaşırız.
o diğer adam beni delirtti. ama ben büyütürsem adamın tavırları yüzünden ev dağılma noktasına geledebilir.

ama tabi bu çok zor. çünkü 1 hafta kaldı.

şimdi anlatmaya kalksam o kadar uzun olur ki okunup cevap verilmeyebilir. özet geçeceğim o yüzden.

biz 6 yıldır sevgiliyiz. ortalamanın üzerinde kavgalar ettik bu süreçte. ve 3 ay önce artık evlenme kararı aldık.

ben sevdiğim için bu kavgaları da görmezden geldim. yoksa mantığımla baktığımda böyle bir yola çıkmamalıydım kesinlikle. yani risk aldım kendimce. sevdiğimle olabilmek için dul bir erkek olma riskini aldım.

fakat son 3 ayda öyle şeyler yaşandı ki benim aldığım risk 10 kat arttı. ve beni soğuttu bir çok şeyden.

3 ay önce evlenme planları yaparken sevgilim çok anlayışlıydı maddi birikimimiz olmadığı için olsun diyordu ne kadar yapabilirsek o kadar yaparız önemli olan mutluluğumuz diyordu. ancak şimdi çevremde gördüğüm tüm kızlar gibi herşeyi istiyor. (istemesine sözüm yok ama kavgaya dönüştürüyor birşey olmadığında) mesela kına gecesine orkestra tutmayalım dedim diye demediği kalmadı. ben cebimdeki parayı gösteriyorum ona bak düğüne 1 hafta kaldı bu paradan başka para yok diyorum o sen hiçbir şeyi önemsemiyorsun diyor. şunu da belirtiyim çok şükür diyerekten hiçbir eksik kalmamacasına herşeyde onu fikriyle, beğenisiyle evi dayadım döşedim. düğünümüz lüks denilebilecek bir düğün salonunda olacak. elbise kıyafet beğendiğini alsın diye 200-300 km gezdik. herşey en güzeli olsun, onun istediği gibi olsun diye didindim durdum 3 aydır. (bunları övünmek için değil haklılığımı/haksızlığımı bilmek için anlatıyorum)

şimdi bir şeyi biraz tasaruflu hale getirmeye çalıştım mı çıngar çıkıyor. mesela kınada maşa yaptırcakmış saçlarına 90 liraymış olur dedim bişey demedim ama sordum çok değil mi dedim normalde ne kadara yapıyorlar dedim 20-30 lira dedi. burda kına diye gereksiz kazık yemek istemediğimden konuştum ama ben hiçbir şeyi önemsemeyen değersizleştiren kişi oldum neticede.

ailesi çok değerli hale geldi normalde hep benim yanımdayken son zamanlarda ailesi ne derse o doğru olmaya başladı onun için. sadece ailesinin ağızına bakıyor.

saygı diye birşey kalmadı aramızda bu olanlarla birlikte.

mesela az önce şundan dolayı kavga ettik
ben yapı olarak biraz kullanılmaya başladığımı hissettiğim an aşırı cimri hale gelirim ve kendimi soyutlarım karşıdakinden.
geçen gün davetiye gelmiş onlara babası dedi ki ben veririm takıyı siz gider takarsınız ben uğraşamam hiç. ben de tamam dedim.

bugün benim hatun bana mesaj yazdı gitçeğmiz düğün için plan yapıyoruz. ne takıcaz dedi bana ben de baban vercekti zaten ben bilmem dedim. o da sorarım ama verir mi bilmem dedi.

benim tepem attı direk. adam vermem dememiş, aksine vericem dedi ama benimki takıyı bana itelemeye çalışıyor. ailesi masraf etmesin diye bana ne takçan diyor. (ki ben tanımam etmem gitçeğmiz düğündekileri) bu benim kafamda kullanıldığım hissi yarattı.

ben de cevap olarak baban vercem dedi sen neden şu zor zamanımda bana ödetmeye çalışıyorsun ayıp yaptığın dedim. demez olaydım yemediğim hakaret kalmadı. tamam cimrilik olabilir bu tavrım zaten az önce açıkladım durumumu ama inanın ordaki takı değil derdim kullanılma hissi. bu bana çok koyar herkesden fazla koyar.

bunları anlattımki ilişkimizin boyutunu anlayın.

soruya gelirsek;

ben bu saatten sonra vazgeçemiyorum tabiri caizse eşim tam bir kezbana dönüştü. ilerde mutsuz bir evlilik veya boşanma görüyorum. evlenceğim için içimi hüzün kaplıyor. mutluluğum, hevesim kaçtı.

tedavi edilebilir mi? psikiyatrist fayda edermi. onla karşılıklı alabileceğimiz önlemler neler. siz benim geleceğimi nasıl görüyorsunuz.

tüm öneri ve eleştirilerinize açığım.

herşey için teşekkürler.


edit: tüm cevaplar için teşekkürler. 1 hafta kalmışken davetiyeler dağıtılmışken herkes hazırken ertelenmiyor. vazgeçilebilir tabi ama söylediğim gibi bunu da ben yapamam. 6 yıldır seviyordum 3 ayda çok değişti/m geçici olmasını dilemekten başka yapabileceğim birşey yok sanırım. ama tüm öğütlerinizi ciddiyetle düşündüm tarttım. şimdi ilk olarak kendisiyle konuşmaya çalışacağım herşeyi bir bir anlatçam kendisi de dul bir kadın olmak istemez herhalde 1 yıl sonra. bu konuda çok başarılı olamazsak annesiyle konuşacağım kırmadan. belki annesi de bana hak verirse nişanlım da kendini sorgular ve bu halinden vazgeçer. ya da daha mantıklı çözümler sunar ertelemek gibi bir yol varsa bunda yardımcı olur. kendi ailemle de konuşabilirim ama bunu mantıklı bulmuyorum onu aileme şikayet etmek aralarını bozmaktan başka sonuç doğurmaz. herşeyin hayırlısı olsun bu saatten sonra.

(bkz: bikininin iç çamaşırından farkı olmaması)

ne düşünüyorsunuz bu konuda ? bir kadının sahilde iç çamaşırıyla dolaşıp denize girmesi normal olur mu? bütün iç çamaşırı çeşitleri, ıslanınca içi gösterir mi ki ?

neden bikini de utanmayıp, iç çamaşırında utanıyorlar..