1. Bulundugun yerde baska telefonlar cekiyorsa once telefonu kapatip ac.
2. Olmazsa SIM kartini baskasinin telefonuna tak. Calisirsa senin E71'de sorun var.

kendi kendine düzeldi. dün yüklediğim opera 10 mobile dan sonra bir şey olmuş olabilir belki de ?

100

100

100

100 :)

türkiye sırbistan maçında en son kalan süre 5 salise değil yarım saniye (0,5 saniye), yani 50 salise idi.

araya sokuşturayım dedim.

ayrica 100 - 60 = 40

40. yıl kutlu olsun

Salise saniyenin altmista biridir.
tdk.gov.tr

100'de biri sanilmasinin sebebi, bircok kronometre tipi saatte saniyeden sonra saniyenin yuzde gosterilmesidir. Bu salise degil, sadece saniyenin yuzde biridir.

Obur yandan guncel kullanim 1/100 seklinde oturmussa ikisi de dogru denebilir tabi. Dil degisen bir sey sonucta.

gelin şunu kırka bağlayalım 40 yapsın
(bkz: 40 yapar)

sözlükte de nette de 100 diyen de gırla 60 diyen de. bunun resmisi yok mu? yoksa ikisi de resmi midir? mesela wpi'nin dediği gibi salise arapça'dan gelen 1/60, ama kronometrede şurda burda 1/100.

türkiye-sırbistan maçında salise diye bir olay yoktu. her basketbol maçında olduğu gibi saniyenin oranı vardı. formula ve motor sporlarda da böyle. atletizm falan fıstık, süreli sporların hepsinde saniyenin oranı olur. ama salise galiba 60 yapar.

o dosyayi tutup sola dogru cek, ta ki sag ust kosedeki dugmeleri gorene kadar. onlardan ortadaki ekrana yayma dugmesini dene bakalim. olmasi lazim.

yüze bastırıyorlar sıcak sıcak..iyi geliyor herhalde. hiç business yolculuk etmedik ki anasın satiym 8)

yuzunu, elini siliyorsun. iyi geliyor.

gözenekleri açar , dinlendirir . bunu berberlerde yapar genelde sakal tıraşından önce.

business class'larda ya da okyanus uçuşlarında kimi havayollarının teamülü uygulamadır

hararetini alır, yumşatır

emirates ile uçarsanız her türlü yolcuya var o sıcak havlu...ahah ben mi ? her haftasonu emirates ile uçarım

almayaydın keşke. o kadar övmüşler nette, sağda solda falan bir bka yaradığını görmedim. attım bir köşede duruyor.

hadi ya? =/ neyse artık beğenmezsem bi dahakini sorarak alıcam. zaten niye şimdi de sormadıysam. ekşiduyuru never lets you down. =)

saç sakal olayına gelince. sakal kesilmez. tabiri caizse yüzünün mına koyuyor. epilasyon cihazından biraz daha az acı veriyor. teknosadan aldıysan 15 gün değiştirme hakkına sahpsin.tabi açmamak suretiyle.açsanda farketmezler.tüm aksamlarını çıkar suda temizlet kurulat güzelce paketleyip geri ver. haa bide o sitker işini nasıl halletçen bilmiyom.

belki vucut killari sactan sakaldan daha seyrektir ve bu cihaz sadece o seyrek killarla iyi calisiyordur.

sakalda kullandım bir sorun çıkardığını görmedim ama jilet kadar pratik olmadığı için vazgeçtim. saç için ise gücü yetmedi, bende saçlar biraz sık malum.

vücut için kullanmak ise oldukça pratik oluyor. jilet kullanırken olan batık bunda oluyor. yarım saat önce cillop ettim vücudu mesela. 2 senedir severek kullanıyorum.

mavi tarakları takınca pek kesmiyor tek sorunu o. taraksız oldukça iyi.

sutunu secip ya da hucreleri, tarih olarak ayarlayıp sort ettiginde oluyor

Tabloyu sec, Data (veri?) kismindan Sort (diz?) yap. Satirlarin iliskisi bozulmuyor, istedigin kolona gore dizebiliyorsun.

tarihi örnek olarak verdim.

A
S
D
F

şeklindeki datayı

F
D
S
A

şekline nasıl getirebiliriz?

filter-sort-ascending/descending o dedigin.

arkadaslar israrla eldeki verileri siralamani istiyor nedense :) sen veri sirasi istemiyorsun, eldekini terse cevirmek istiyorsun (sirala diyenler icin yazdim)

en basa bir sutun ekle. her satira sirayla sayi gir:
1
2
3... diye. sonra tum sheet'i secip bu sutuna gore tersten siralat. sutunu sil; bitti.

aynen dediğin gibi 507. ben tam anlatamadım derdimi sanırım. söylediğin yöntem basit ama mantıklı, teşekkürler.

şurda da bi makro var: excel.tips.net

tarif edisin sıralı gidiyordu ondan sort la olabiliyor tam tersi desen neyse de.

Verdigin numara kime ait ve o hap hangi hap bilmiyorum ama sigara aliskanligini kirmaya yarayan ilaclar var, buyuk ilac firmalari tarafindan uretiliyorlar. Benim arkadasim Pfizer'in ilacini kullanarak sigarayi birakti.

www.7gunsaglik.com

Faydaları :
- Sigara tiksindiricidir.
- Stresi giderir, sakinleştirir.
- Kronik öksürüğü azaltır.
- Göğsü yumuşatır.
- Balgam söktürür.
- Diş eti ve ağız yaralarına iyi gelir.
- Uyku düzenini sağlar.
- Vucüda enerji ve zindelik verir.
- Anjin, boğaz iltihabına iyi gelir.
- Ağız kokusunu giderir.

denmiş. bence şunu deneyin (git: 159957)

bu duyuru cevaplarında bahsi geçen videoyu zaman ayırıp izleyin. bahsettiğiniz hapın içeriğini bilmiyorum ama eğer vücuda nikotine alternatif bir şey vererek sigarayı bıraktırıyorsa bunun kalıcı olması zor.

hapları bilmiyorumda nikotin sakızından kesinlikle uzak durulmalı.. sigarayı bırakayım diye nikotin sakızı kullandım.. Daha sonra nikotin sakızını bırakmak için tekrar sigaraya başladım !!

sigara bırakmanın kişinin kararlılığıyla ilgili olduğunu düşünenlerdenim. annem babam bu nikotin bandıdır, nikotin hapıdır, elektronik sigaradır(sanırım böyle bişeydi, sallamış olabilrim) hepsinden kullandılar. hiçbiri bi işe yaramıyor. bu tür şeylere boşuna para harcama derim.

Kararsiz komutan'in yorumu ile ilgili olarak: benim bildigim ilac "nikotin hapi" degil. O yuzden "nikotin bandi veya hapi ile bu isler olmuyor" demeden once hapin ne oldugunu, nasil isledigini ogrensen iyi edersin.

wpi,
sana yönelik bi yorumda bulunmadım, yazdığını okumamıştım bile. sen cıngar çıkarınca okudum şimdi. sadece soruya göre cevap vermiştim. tabiki dediğinin doğruluk payı vardır. kişisel algılamanı istemem.
not: hapın ne olduğunu biliyorum. yakın zamana kadar tıp öğrencisiydim

cingar degil yahu?
belki mesajin tonu sert gelmis olabilir ama oyle bir sey demek istemedim. hap var hap var, ondan iyice arastirmak gerek demek istedim.

20:00

pt - pacific time (mesela los angeles)
et - eastern time (mesela new york)

tam pişmeden önce ayırmaya çalışıyor olabilir misiniz? çünkü tavada pancake yaparken de önce yapışıyor, kaldırmaya kalkışınca dağılıyor. bi süre kendi haline bırakınca ayrılıyor ama...

edit: wishmaster +1, ben de yağsız yapıyorum.

hamuruna da yag koymaniz gerekiyo. su tarifi deneyin hele bi:

250 gr. un
250 ml süt
100 gr. seker
iki yumurta
bi cay kasigi kabartma tozu
125 gr. yag (margarin de olur)

karistirin bunnari cirpin bi güzel, sonra makinayi isitin ve yaglayin. hamurdan da cok dökmeyin icine, kabariyo, tasiyo saga sola sonra.

afiyet ossun

pancake, waffle, krep hamurlarina yag konuyor biraz, bu duruma etkisi olur herhalde. sizin tarifte yag var mi?

uzeri teflonsa yag ile ilgili bi sıkıntı olacagini sanmiyorum.
ben evde yaptigimda ne krep tavasina ne krepin icine yag koyuyorum hic yapismiyor.
buyuk ihtimalle ya hamuru yanlis yapiyorsunuz yada pismeden cevirmeye calisiyorsunuz.
dr oetkerin hazir krep unlari var onlarla deneyin.

krepte veya waffle'da içerikte yağ konulduğunu da ilk defa burada okuyorum bir yaşıma daha girdim.

wishmaster'ın ve kobuzchu kiz'ın dediklerine ek olarak;

tava, alet tam olarak kızmadan, iyice ısınmadan karışımı döküyor olabilir misiniz?

yumurta, un, tuz, şeker ve sütten başka bi şey koymuyorum. iyice çırpıyorum bunları.
aynı harcı yağlı teflon tavada yapınca yanmadan yapışmadan yapabiliyorum, sorun olmuyor. ama makinenin teflon kısmını yağlamama rağmen yapışıyor.

bi dahaki sefere margarin/yağ ekleyeyim hamurun içine.

Ikinci opsiyondaki masrafa yurtdisindaki bankanin alacagi ucret dahil mi? Olmayabilir bence. Eger o ucret dahil olunca yine yakinsa masraflar, ikinci opsiyon daha rahat. Cunku para hesap iken kolay kullanilir.

kart derim her daim. ne ugrasacaksin para aktarmakla vs.

orada banka hesabı açın paşalar gibi kullanın. türk atm kartınızla günde en fazla 500 dolar çekebiliyorsunuz, bir acil para ihtiyacı olsa zor olur.

sanırım ing bank yurtdışı çekimlerinden komisyon almıyordu ama sormanız lazım emin değilim.

bir de gittiğiniz ülkede atm kartıyla alışveriş yaygınsa yine oradaki hesabınızda para bulundurmak daha kolay olacaktır.

Su linkler isine yarayacaktir:

www.google.co.uk

Buradaki parayi orada dusunme. Dogrudan orada cost of living'i hesapla, ona gore konus.

dublin'de ev kiralari neresinde yasamak istediginize gore degisir. kuzey'i daha ucuzdur, guney'i pahali. en iyi fikri www.daft.ie sitesinden ogrenebilirsiniz.

maasi aylik dusunmeyin bu arada. sizin gorustugunuz sirketi bilemeyecegim ancak orada anlasmalar yillik brut maas uzerinden yapilir. vergi hesaplamasi ise soyle oluyor. atiyorum yillik 45bin yoro'ya anlastiniz. bu miktarin 33bin'e kadar olani 20% uzerinden kalan miktar ise 42% uzerinden vergilendiriliyor. soyle ki
33bin * 0.8 = 26400
12bin * 0.58 = 6960
Toplam net yillik = 33360
Toplam net aylik = 2780

vergi dilimleri/yuzdeleri degismis olabilir. ayrica bu krizden dolayi 2% harc vardi bir de. ama son birkac ayda degismis olabilir.

Ekstra birseyler daha var ama 45bin icin elinize gecen miktar 2700 euro civari olur gibime geliyor, +/-150 yoro diyeyim. (maasa +tax credit - prsi da olacak bu arada. bunlari ogrenirsiniz gidecek olursaniz.)

elektrik 2 ayda 1 80 90 euro geliyordu sanirim.
su beles.
gaz olursa kalacaginiz evde o da 80 90 euto gibi birseydi sanirim.
internet upc'den 20 mbit 40 yoro idi.
yeme icme nerede yiyeceginize gore degismekle birlikte 20 yoro'ya halledersiniz her gun disarida yerseniz.

2500 yuro yeter, ustune para da biriktirirsiniz. yalniz oraya gidince avrupa'yi gezerim gibi bir dusunceniz varsa unutun. anasini sattigim memleketi schengen degil ve diger ulkelere vize almaya kalktiginizda turkiye'de cektiginiz cileye yakin cile cekiyorsunuz. bir de gozunuzde buyutmeyin dublin'i, koy gibi bir yer.

yemek acisindan, ben bi ogunu yuvarlak 15 euro olarak hesaplardim.

@fdegir
dublin'e köy dedin bütün hayallerimi yıktın

yorumlar için çok teşekkürler. makbule geçmekte.

cigarillo, captain black bos isler, djarum cherry ic.

Cafe Creme'in Arome'si fena degil.

king edward

bir kilo karbonhidrat mı daha kalorilidir bir kilo protein mi?

deneysel ortamda protein daha kaloriliymiş ama metabolizmada protein ve karbonhidratın kalorisi eşit.

bu durumda patates kızartmasının balık kızartmasına göre daha sağlıklı olması gerekirdi. ama değil.

Patates kizartmasi da balik kizartmasi da kizarirken epey yag ceker. Cok yagli olduklarindan da cok kalorili olurlar. Ikisini de "sagliksiz" yapan sey budur.

Patates bir sebzedir ama "sebze sagliklidir" dusuncesindeki sebzeler grubuna ucundan girer. Yesil sebzelerdir asil burada kastedilen. Patates tek basina cok kotu degil ama kizarinca epey kotu oluyor.

Balik da bir protein kaynagi olarak epey sagliklidir. Onu da kizartmak gorece sagliksiz konuma dusururur.

Ikisini karsilastirmaya gerek var mi bilmiyorum. Kotunun iyisini bosverip yiyeceksen arada bir ye, sik yeme.

patates sağlıksız değildir, yağda kızartılan patates sağlıksızdır.
yağda kızartılan balık da sağlıksızdır, ama balık yağı gibi ve proteinleri açısından da sağlıklıdır.

özetlemek gerekirse, ikisi de kızartma olduğundan aynı derecede sağlıksızdır; ancak protein ve balık yağı içermesi nedeniyle balık daha sağlıklıdır.

ben de o hatayı yaptım. üstelik bankadaki veznedar çalışacağına dair bilgi vermişti. alışveriş yapamadan dönmüştüm.
zamanım olmadığı için uğraşmamıştım ama parayı bir bankadan çekmek gerekiyormuş galiba. çalışmaması normal gerçi, hesap kartı, internetten kullanılamıyor, chip i yok. tipinde meymenet yok

bankalar cesitli uluslarasi atm aglarina uye oluyorlar. o aga bagli atm'ye gittigin zaman calisiyor. bu aglar bazen atm kartinin ustunde logolar ile belirtiliyor, bazen belirtilmiyor. bu zamanda artik boyle bir aga bagli olmayacak bir banka dusunmek istemiyorum. tahminin ag disi birkac atm'ye denk gelmis olman. burada bir arkadasin varsa ziraat'i arasin yurt disinda hangi atm aglarini kullanabilecegini sorsun.

ya da olmazsa, denedigin atm'lerin ag uyeliklerine bak (mesela nyce var, cirrus var). denedigin atm'lerdeki aglardan farkli aglara uye atmleri dene sonra.

e yani. annen yerine anneniz de olur. sonuçta çocukları 2 tane.

zaten bu ingilizcede Türkçede'ki gibi senin ve sizin kelimeleri olmadığından olmadığından karışıklığa yol açmıyormu ? mesela why dont you love me'de neden beni sevmiyormusun yoksa neden beni sevmiyorsunuz? hangisi? yada your kelimesindende örnekler verilebilir.

orijinali how did i meet your mother dır.
yalnız bu tür kullanımlar da mevcuttur ingilizcede.
did i verb2 yerine direk olarak i verb2 kalıbı kullanılr.

karışıklığa falan yol açmıyor. gördüğün gibi cocuk sayısının bir veya birden fazla olması cümlenin anlamını etkilemiyor. ancak bu cümleyi söyleyeni tanıyorsan farkeder, o zaman da çocuk sayısını bilirsin zaten. hatta cümle direk çocuklarına yönelik zaten.

sen/siz ayrımının olmaması kasıntı saygı durumlarının da önüne geçiyor ve gayet de güzel.

@ rony & madyb:

burada buram buram noun clause var! o yuzden "how I met your mother" kalibi bir noun gibi davraniyor. Subject veya Object konumunda olabilir:
This is [ an apple / "how I met your mother" ].
[ Your name / "How I met your mother" ] is weird.

gibin...

how i met your mother = annen(iz)le nasil tanistigim
how did i meet your mother? = annen(iz)le nasil tanistim?

cumle hatali gibi ama assa yukari..

denk "aftward"i adaptoru sok emicinin "ball-pad" inin altina gelecek sekilde yerlestirin.

aftward, towards the stren = kıça-arkaya doğru gibi bir anlamı var. Ve aftward'ı havacılıkta şöyle yakaladım mesela:
- MACH Tuck is the result of an aftward shift in the center of lift causing a nose down pitching moment.
- Alternatively, if the aircraft maintains the same speed and climbs, the balancing force is a greater aftward component of weight,
- The aircraft canopy fracturing system recited in claim 1 wherein said severable region is forcefully propelled aftward once severed from said canopy

Bakınca, havacılıkta da "arkaya doğru" anlamını koruyor gibi sanki belki sanırım???

denizcilikteki aft havacilikta da kullanilir.

Sayende ben de öğrenmiş oldum.

wiki.answers.com

house "ev"dir. tuğladan, betondan falan yapılma ev binasına house denir. binanın kendidir yani. "istanbul etiler'de bir ev aldım" derken house kullanırsın.

home ise "yuva"dır. yaşanılan yer manasında. daha manevi bir anlamı vardır. kast edilen bina değildir. "ooh akşam olsa da eve gitsem" derken mesela kast edilen ev binası değildir, yuvadır.

House mustakil ev anlamindadir. Bir binadan bahseder.

Home kisinin evidir, ama bir binadan ziyade yasadigi yeri anlatir.

bir de house diyince bahceli mustakil ev anliyor kimi gavurlar. daire diyecekseniz apartment kullanabilirsiniz.

waffle hamuru markette satılıyor.. onu alıyorsun, sonra internette waffle tariflerine bakıp yapıyorsun.. zor birşey değil zaten hamur tost makinasına yapışmasın diye azıcık yağla tereyağı ile sonra üstüne allah ne verdiyse canın ne istiyorsa sür.. hem hava sıcak tost makinasına gerek yok bence al onu üzerine direkt malzemeleri boca edip de yiyebilirsin..

bu arada waffle hamuru her yerde bulunmaz söylim.. kadıköy falan yakınsa ama yer söylebilirim..

pancake tarifi göndermiş bulunmaktayım. waffle bilmiyorum ama.

"Krep yap" diye tozlar var ki gayet başarılı. Kutunun içinde sütle karıştırıp iyice çalkalıyorsunuz, sonra hafifçe yağlanmış tavaya ince bir tabaka halinde döküp döndürerek iki tarafını pişiriyorsunuz, canavar gibi oluyor.

waffle yapmak için özel bir alet var diye biliyorum. ama pancake evde yapılıyor. ben yapıyorum mesela. tarifini internetten bulmuştum, google'a yazarsanız çıkar. :)

Pancake hamuru ile krep hamurunun ayni olmamasi lazim. Benim internetten derleyip Turkce'ye cevirdigim, kendi kullandigim pancake tarifim soyle:

Malzemeler:
360 ml (1.5 cup) un
1 paket kabartma tozu
2 corba kasigi seker (opsiyonel)
3/4 tatli kasigi tuz

360 ml (1.5 cup) sut
1 yumurta
2-3 tatli kasigi yag

Yapilis:
Kuru malzemeleri birlestirip karistir. Ortasinda cukur acip islak malzemeleri kat, yavasca karistirmaya basla. Iyice karisip cogu putur yok olunca hazir.

Tava isininca kepce vs ile hamuru tavaya bir kerede dok. Orta ateste piserken kenarlari sertlesip ortada delikler olusmaya basladiginda kaldirip altina bak, rengi guzel
kahverengi olmussa cevir. Ikinci tarafta kisa sure pisirip (yine renk tutana kadar) yana al.

Ilk 1-2 pancake genelde cirkin/kotu olur, sonrakiler iyi.

özellikle tungur eezi ve wpi'a teşekkürler. en kısa zamanda denemelerle geri döneceğim.

bütün elektronikcilerde var, teknosa tarzı yerlerde de.

Teknosa ve benzeri dukkanlarda oluyor genelde.

en yakın b.düzü bauhaus

mahalle elektrikçinize de sorunuz. genelde en ucuz onlarda olabiliyor. bauhaus gibi yerlerde de bulunur bazen bakmak lazım.

hiç birinde bulamassan beylikdüzünde ki media markt a bak

biraz hallice bi çin pazarında bile var artık bunlar;)

(bkz: ölümcül tür)

bu da web sitesi;
www.thestraintrilogy.com

dur ya bi seri var çok popüler, filmleri falan da vardı.. ııııh, dilimin ucunda ya, twi bişe..

anne rice'in vampir serisi guzeldir.

fantastik turde olan 'i, strahd: the memoirs of a vampire' tavsiye ederim. daha detayli bilgi icin; (bkz: ravenloft)

edit: sirayi sasirmisim. once 'vampire of the mists' okunmali.

bram stoker's dracula. evet.

kitap olarak küçük vampir i oku

angel ve buffy the vampire slayer izle gerçek vampirler öyle olur

diziport.com al buradan izle

twilight serisi , ehehe:D

true blood dizisi bir kitap serisinden esinlenmişti. onu okuyun, pişman olmazsınız.

Kankolikler

tetikler. sıcak suyla nefes almak fenalaştırıyorsa, hamam kesin fenalaştırır.

Bence zorlamayın.
Ayrıca hamamlarımız ne yazık ki pek temiz değil...

"sıcak su ile yapılan banyo"

hamam = her yer sicak + her yer su

nefes darlığınız varsa kesinlikle gitmeyin, vallahi bayılır kalırsınız. bünyesi zayıf olan insanlar bile kaldıramayabiliyorlar.

bende nefes darlığı yok. ona rağmen ilk kez gitiğimde fena olmuştum, nefesim kesilmişti. 20 dk sonra dışarı atmıştım kendimi. bi daha da gitmedim zaten. ayrıca ortam iğrenç. ovalanan çırılçıplak dayılar falan vardı, bir daha hayatta gitmem.

hem nefesi dağıtıyor hem de çarpıntı yapıyor.
[BAN]
__|(O_O)

hamamda ılık, sıcak ve soğuk bölümler oluyor genelde, ılık ve soğuk bölümlerde takılabilirsin bence.

normalde yasak, çok fazla koyma ki bavulunu açıp sana bunlar ne diye sormasınlar. 3 şişe falan koy bence.
bazen hiçbişey demiyolarmış ama sana denk gelirse problem olmasın diye söledim ben.

almanya tarafinda sorun olmamasi lazim, sonucta orada vergisi odenmis ickiler. ama turkiye de sorun olur. yakalanmadiginiz surece istediginiz kadar koyabilirsiniz ama abartmayin 3-4 sise makuldur.

Turkiye'ye icki getirmekten bahsedilirken hep "gumruk veya vergi odemeden icki getirmek"tir aslinda bahsedilen. Bu bilginin isiginda konusalim.

Turkiye'ye gumruksuz olarak 1 litre yuksek alkollu icki getirebilirsin. Daha detayli aciklama surada: www.referansgazetesi.com

Bunu nereden aldigin farketmez. Yani Almanya'da bakkaldan, Almanya havalimaninda magazadan, Almanya havalimani duty-free'den, ucaktaki duty-free'den veya Turkiye'de havalimanindaki duty-free'den al, sinir ayni sinir. Daha fazlasi yasak. Kanunen durum bu.

Ama tabi denetimin az olduguna guvenip yurtdisindaki magazalardan daha cok alip bunu cantasina bavuluna saklayan olabilir. Ondan sonra gelip ek olarak Turkiye duty free magazalarindaki izin verilen bir siseyi de alip bircok siseyle giriyorlardir.

Ha istesen, "daha cok getirecem, vergisi neyse oderim" diyorsan o ayri konu. Ithalat falan ama, ben bilmiyorum yani.

Iki bavul toplam 50lb.

1 de el çantası taşıyabilecegim ama degil mi?

evet

2 bavul eskidendi, normal ekonomi uçuyosan artık 1 bavul. geçmiş olsun.

yüz yıl öncesine dek, avustralyadaki kabileler veya doğudaki toplumların ilahi dinlerden bihaber olması.

Google'da "ateizm sorular" diye aratinca epey cikyior. Mesela:
ateizm.blogspot.com

-Tanrı her şeyi yapabilir olm aklına gelen her şeyi
-E o zaman kaldıramayacağı kadar ağır bir kaya yaratsın
-Oldu bak yarattı
-Hadi kaldırsın
-Ama olm kaldıramayacağı kadar bir kaya demedin mi tanrı bu kayayı kaldıramaz ki
-O zaman her şeye kadir değil olm senin tanrın bir kayayı bile kaldıramıyor
-Evet lan..O zaman yaratmasın..yapma tanrım allam yaratma da göt et şu ateyi
-Hani herşeyi yapardı bu tanrı. Bir kaya dedik onu bile yaratamadı yapamadı.

@cemek coşmadan hocam, sakin...


@wpi sağol bu blog işe yarayacak gibi.

wpi'nin verdiği kaynakta benim verdiğim örneğin aynısı varmış.şaşırdım:)

@kobunder, konuya hakim olman için "zeitgeist"i izlemeni şiddetle tavsiye ederim.

Richard Dawkins'in kitapları birebir. Bu konuda yığınla soru bulabilirsin.

An Education?

www.imdb.com

yok yok onu biliyorum da o değil, 5-6 yıl önce falan izlemiştim yeni değil, kız aktif olarak opera söylüyordu bir de..

Little Miss Sunshine tam olarak uymuyor anlatımına ama yine de bi önereyim dedim.

"türkiye'deki tüm internetler ttnetten çektiğine göre"

TTnet disinda yurtdisina baglantisi olan firmalar var. Superonline bunlardan biri olabilir.

Ama olmasa bile olay o degil zaten. Smile ADSL ve benzeri firmalarin TTnet'ten aldigi sey evlere olan bakir kablo baglantisi. TTnet o hat icin belli bir ucret aldigindan, o hatlari kiralayan firmalar cok daha ucuza hizmet saglayamiyorlar.

Superonline'in 10Mbit hizmeti ise fiber, bakir kablo degil. Kendi fiberini dosuyor. Zaten o yuzden de cok az yerde o hizmeti almak mumkun.

suğeronline kendisi fiber kablo dosuyor, ttnet altyapısı değil. bi de adil kullanım sınırı mı ne vardı.

superonline deli gibi kablo döşüyor son zamanlarda, izmirde sürekli görüyorum. kendi alt yapıları var yani.

Wikipedia soyle diyor: "a diagnostician with specializations in infectious diseases and nephrology"

Yani bulasici hastaliklar ve nefroloji (bobrek hastaliklari).

bikaç bölümde salgın hastalıklar uzmanı olduğunu vurgulamışlardı ama tıbbi terimi bilemedim şimdi.

diagnostic onun uzmanlık alanı. yani tanı koyma :) her hastalığa tanı koyuyor, kendisi ameliyat falan etmiyor yani teorikte.

arkadaslarina sorarsak buyuk ihtimalle "jerkology" gibi bir cevap aliriz.

ana uzmanlı kalanı nefroloji; böbrek hastalıkları.

yuh lan, enfeksiyon hastalıkları.

bob? =P

genelde ana dili kullanmayı tercih etmeyen oyuncular masaya oturduğundan memlekette de ona "check" veya "bob" denir. "gördüm", "devam" diyeni de var. hiçbir şey demeyip sadece elini masaya vuranı da.

"Bop", TDK'da mevcut ama anlamı bahis konulduğuna işaret ediyor.

www.tdk.gov.tr

"Devam" olabilir gibi geldi. "Pas" desem ağır bir oyun için hafif mi kalır? :)

Çeviri için soruyorum bu arada. Her hâlükârda Türkçe bir sözcük yazmam gerek.

tdk ya takılma bu kadar dünyadan haberi yok onların.

doğrusu kesinlikle bop

sözlükte yer alması doğal. bob demek, bob'la devam etmek, bob demeyip pot'u arttırmak filan kullanıyor çok yaygın olarak. çeviri içinse bob'dan başka bir kelime kullanmak eğreti kalır bence. ama yine de kullanmak istersen..
her ne kadar "call"un da "bob"un da türkçe karşılığı "gördüm" gibi dursa da "gördüm" en güzel karşılığıdır.

yalnız bob muydu bop muydu, şu an tam hatırlayamadım. bop bop.. doğru diyorsunuz.

"gördüm" artırılan pot miktarına karşılık verilen cevap.

ortadaki pot miktarında artış yoksa bop.

bop veya bob "gördüm" ün tam karşılığı değil.

yukarıda belirttim. rakip oyuncu hiçbir miktar sürmeden devam ederse buna call da denir bop da. yani 0 pulun call edilmesine bop denir. o yüzden gördüm demek yanlış kullanım sayılmaz.

call'un arttirilmamis bahsi görmek icin kullanildigina hic şahit olmadim açıkçası biri arttırdıktan sonra call eger kimse arttırmamissa bop benim bildigim

Biz yer diyoruz. "Yerdeki (masadaki, ortadaki) para uygun" der gibi.

Pas kesinlikle denmemeli bence. Elden cikmak icin kullanilan sozcuk olmali pas.

Ayni sekilde gordum de bir arttirmaya tepki olarak verilebilir.

Ceviri icin oldugunu dusunmemisim. Ceviri icin "yer" gitmez bence. Ama "yer tamam" diyebilir birisi. Ondan sonra "yer" denmesi anlasilir. (Yani "yer"i begendiysen, kullanabilmek icin diyorum)

"Bop" bence de teknik olarak dogru degil. Ama ceviride kullanilmasi durumda en rahat anlasilacak olan sozcuk obur yandan da.

Bob ortada pot olmadiği durumlarda kullanilir (yani adam bisi koymamistir), gordum dedigin zaman karsi taraf/lar bi pot koymuslardir. sonuc olarak , bob

öyle başladıysan değiştirme istersen de, filmleri türe ya da yönetmene göre sınıflandırmak daha kullanışlı olur.

onlar kelime değil, ek diye mi geçiyorlar bilmiyorum. das experiment, das artikel ya mesela, öyle afilli bi adları olabilir :D

À bu da sonuçta=) A'ların arasına karıştır.

a serious man gibi a ile başlayanları değiştirmem.

A, The, Le, La vs hepsini ismin sonuna not etmek dogru. Ya bunu yap. Ya da hicbirine dokunma.

Ama A'lari sayiyorum, La'lari saymiyorum dersen isler karisir, icinden cikamazsin.

artikel denebilir bu the, la, les vs.lere. ama mesela A Serious Man'deki A ile À bout de souffle'deki À aynı anlamda değil ve burda yerini değiştirirsen anlam kayması da olur. gerçi kendin için bi sınıflandırma yapıcaksın herhalde ama doğru olmaz sonuç olarak o À'yı sona koyman. ya da sorudaki örnekte un artikel değil ingilizce'deki a'ya denk geliyor o. yani anlamını bilmediğin şeyleri bu artikeldir diyip sona atarsan anlamsız şeyler ortaya çıkabilir.

I am looking forward hearing from you biri bana böle yazmıstı gramer yanlıs olabilir.

see you soon. yaz gitsin.

Hope to hear you again

ilişkiniz resmi ise sokakkedisinin dedigi gibi degilse hope to hear you soon

hope to hear you değil, hope to hear from you soon.

"hope to hear you soon" denmez, "hope to hear from you soon" diyebilirsiniz.

şimdi aklıma geldi, take care de diyebiliriz...

sincerely, love, regards, yours, bye, take care vs. de kullanabilirsiniz.

keep in touch (irtibatı koparmayalım)

see you soon.

numaralamayi elle degil de heading kullanarak yapmak gerekiyor. o zaman index yapiyor.

Outlınıng toolda ındexte gorunmesını ıstedıgın herseyı gorunmesını ıstedıgın order da ısaretlıyorsun
Ornek
1Dedem (level 1)
1.1Bizim aile (level 2)
1.1.1Ben (level 3)
1.1.2Annem (level 3)
....
1.2Teyzemler
1.2.1Kuzı

gerıye kalan herseyın body text olması gerek daha sonrasında ındexı ınsert ettıgın de sorunsuz calısması gerek

elle değil heading kullanarak yaptım munarayı.
ancak çözümü gene bulamadım. yine deniyorum bakalım :(

turkcell musteri hizmetlerini arayip kufur etmeden istegini belirt. yardimci olmazlarsa (icinden) kufret.

sonunda hallettim online işlem merkezinden iptal edince oldu.

1 gün tıka basa ye, ondan sonra devam et.

öncelikle boyun ve kilon kaç? nasıl bir beslenme programını uyguluyorsun? spor da yapıyorsan ki kas çalışmasından bahsetmişsin sarkma olmaz. kilo vermek, yağ yakmak istiyorsan programına kardiyo ekle. 30dk koşu 15dk bisiklet şeklinde. sonra bunu çok ağır olmamakla birlikte süper set ile destekle, eğer fazla kilon varsa vermemen elde değil.

Sudur onun çoğu su. Kilonuzu yazmamışsınız ama obezler dışında gerçekten haftada 7 kg vermek kolay değildir. Teorik olarak günde 1700 kalori az almanız ya da yakmanız gerekir. O yüzden durdu gibi geliyor size.
Devam edin daha sıkı diyet ve spor yapın ayda ortalama 2 kg civarına gelirseniz halinize şükredin. obezite varsa ayda 4-6 kg civarını görebilirsiniz ama çok uzun vadeli olmaz 4 e geriler yine. bazı aylar haftalar sıfır gibi olabilir malum vücut savaşıyor noluyor lan kilo kaybediyoruz sıfırlanmayalım diye.
kolay gelsin.

bir süre sonra yine hızlanacak kilo vermen. böyle olur hep kilo vermelerde. bana oluyordu en azından hiç bozmadan devam et sen aynı düzene. birkaç haftaya yine gitmeye başlar kilolar hızla.

bu arada yumurtayı üç günde bir ye ve her gün bir tane multi vitamin al. sandozlardan, suda eriyorlar ya işte o. her gün bir soda iç. aslansın kaplansın

haftada 1 kilo hesabından gidildiğinde normal kilo verme hızındasınız. bir de kilo ne kadar fazla ise ilk diyete başlanıldığında kilo verme o kadar hızlı olabiliyor. şimdi plato evresine girmiş gözüküyorsunuz.. trista'nın dediği gibi metabolizmayı şaırtacak birşeyler yapmak gerek. ingilizceniz varsa sparkpeople.com'u öneririm. sağlıklı kilo verme konusunda bulunmaz bir nimettir.

yemeği çok az yemek diet yapmak değildir. ben şöyle bir programla 4 ayda 19 kilo verdim:

sabah elma suyu ile tam tahıllı mısır gevreği
2 saat sonra 1 adet yeşil elma
öğlen yağsız sulu yemek (genelde protein ağırlıklı) 3 çorba kaşığı mümkün oldugunca az yağlı pilav veya bulgur, 2 kaşık yoğurt, 1 servis tabağı salata ve su
2 saat sonra 1 adet yeşil elma
akşam 200-250 gr diet ton balığı veya tavuk göğsü, 2 adet domates , su (bazen 1-2 kaşık yağsız lor peyniri ilave ediyordum tamam iğrenç bir öğün olarak görünebilir ama gayet lezzetli idi :))


günde 2,5 - 3 litre su tüketiyorum. boyum 1.82 kilom 74. 91 kiloydum 71 kiloya kadar düşmüştüm işte şimdi 3 kilo aldım ve artık kilo almıyorum. yukardaki diet programını artık uygulamıyorum ama halen tıka basa doyacak şekilde yağlı salçalı yemeklerden uzak duruyorum. haftanın 4 günü vücut geliştirme çalışıyorum ve gidişattan şu an için memnunum.

nasıl kilo verdiğimi görmen açısından bu diet programını yazdım, bende işe yaradı diye sende de işe yarayacak diye bir kaide yok, sonuçta her insanın metabolizması farklıdır. ayrıca kilo almadan önce ben de spor yapıyordum ve bıraktıktan sonra 20 kilo aldım.

kolay gelsin.

kilo verirken belli bir yerden sonra tikanma olmasi normal. rejim ve spor duzenini bir sureligine (1-2 gun) bozup yeniden baslarsan faydasi olabilir. tika basa yemek yerine biraz daha bol yemek, normalde yemedigin seyleri yemeyi deneyebilirsin.

bu arada eger gercekten cok az yemek yiyorsan vucuduna zarar veriyor olabilecegini unutma. gunde 1200 kaloriden az almamak lazim en basidinden. biraz daha bu kalori ihtiyaci konusunu arastir eger zaten yapmadiysan.

1 ayda ortalama 4 kilo civarında vermek iyidir. Sen biraz hızlı vermişsin prens evladım. Ayrıca kilo verme eğrisi zamanla düşüşe geçer.

Azimli olmaya devam et, kendini zorlama. Haftada bir yumurta bu arada protein alımı için çok az, tabii diğer yediklerini bilmeyerek söylüyorum bunu.

vücut kıtlık moduna çekmiş kendini demek ki. günde 4 öğün yememe rağmen üstelik. yumurta deri altında saçma bezeler çıkarıyor diye çok yemek istemiyorum. malum yaz falan. aminoasit hapı alabilirim belki bu sebeple. profosyonel yardımlarınız için teşekkürler. metayla oynayım biraz madem. bundan öte spor, diet olamaz zaten.

and in which contex the need for luxury is attached to it?

and where is the need of luxury in that?

are the consumers' needs defined by their status?

"why DO people go after the cheap consumption" olmasi lazim.

Ikinci kisimda da "bunun" dedigin icin, su sekilde ceviririm:

"and where does the need for luxury fit in?"

dikkatli okumamisim, ilk cumlede bir duzeltme daha var, 'the' olmayacak. yani tam hali su:

"why do people go after cheap consumption and where does the need for luxury fit in?"

1)b
2)a

1-b
2- Tennis courts in our neighborhood are free for us.

1. b

2. There are tennis courts in our neighborhood which are free for us.

2'nin a cevabinda 'which'den sonra 'are' yazilacakmis, herhalde unutulmus. Bu duzeltilirse cevap rahatlikla a oluyor ve cevap diger sorudaki formata da uyuyor.

evet ?

telefonda 3g veri hizmetini, telefon hizmetini kimden aliyorsan ancak ondan alabilirsin.

vinn ya de jet gibi harici 3g modem alip bilgisayara takmak ayri bir konu, onu istediginden alirsin.

İçki bozuk değildir tahminimce. Fazla alkol tüketimi ishal yapabiliyor.Alkol yüzünden vücutta su emilimi azalır. İdrar veya dışkı yoluyla vücuttan fazla miktarda su atılır.

hafız belki süt bozuktur veya yediğin bir şey dokunmuştur. hemen alkolde suç bulmayın lütfen.
bıırakın bu işleri sizi allahın yoluna davet ediyorum.

alkolun günahı yoktur :)

alkole suç bulmakla zaten alakası yok konunun. sadece fazla alkol tüketiminin bir sonucu.

Normalde cok sut icmiyorsan uc bardak sut dokunmus olabilir. Buyuk ihtimalle suttur yani. Ama alkol de sindirim sistemini ters etkileyebilir, hafif ishal vs yapabilir.

eğer alkol sindirim sistemime ters etki yaptıysa bu hep böyle mi olacak? yani ağız tadıyla içemeyecek miyim yoksa zamanla alışır mıyım? bugün yine içsem mallık mı yapmış olurum? çok da canım çekiyor hani.

hafız süt gaz da yapar cırcır da bu sütün fazla tüketiminin sonuçlarıdır. söylediğim gibi herkes kabahati sütte buldu. içki şişesinin üstündeki her şeyi buraya yazmışsında süt şişesinin veya kutusunun tarihine falan baktın mı hiç hafız veya ne bileyim süt buzdolabında değilse yine bozulabilir. arkadaşların dedikleri gözünü korkutması sen içmeye devam et biraz antreman ile düzelir mide bünye bağışıklık kazanır. tabi sende abartıp alkolik olma da. kısacası içmeye devam. ama sen yine de hak yolunu bir düşün.
selametle
allah cool u seyduna

likörlerin diğer alkollü içeceklere göre belli bir tüketim ömrü var.şişenin üzerinde "3/03/2009E" yazan da bence son kullanma tarihi, "E" expire-son kullanma tarihi kısaltması.

1. kahvenin sertligini kahve miktarini ayarlayarak degistirebilirsin.
2. hayir
3. hayir

birkac denemeden sonra begendigin turde kahveyi bulacagini tahmin ediyorum. afiyet olsun.

1-markaların kahvelerini denedikçe damak tadınıza uygun olanı bulacaksınız.yoğunluk için kahve miktarını azaltıp çoğaltarak kendinize uygunu bulun.
2-bir kağıdı bir kez kullanın, zaten ıslanan kağıttan 2.ye hayır gelmez.
3-bir kere yaptığınız kahveyi 2.ye kullanarak evet acı ve zihir bi tat elde edersiniz ve sonra kahve içme isteğiniz kolayca soğur. islanmış ve dem vermiş bir kahvenin üstüne taze kahve eklemek bana pek mantıklı gelmedi.

ayrıca mutlaka kahvelerinizi hava almayacak kaplarda muhafaza edin, uzun süre duran çekilmiş kahve tadını da yitiriyor. çekirdek olarak alıp az az taze şekilde çektirin ;)
tchibo, starbucks gibi mağazalarda güzel lezzetli kahveler var, 50'şer gram alıp deneyin.

mokapota.com

You would make a very good <x>

you could been a wonderful (X) olmaz mı peki?

Pek hoş gelmiyor kulağa.

In fact, there would be a so good x from you!

"In fact, there would be a so good x from you!" bu çeviri o kadar çok Türkçe kokuyor ki, chicken translate'i hatırlattı bana.

you would have made a great "x" derim, başka birşey demem. başka bir alternatif kullanırsanız, karşınızdaki ne demek istediğiniz anlamayacaktır.

bir de "out of you" var. i'm gonna make a terrific killer out of you. (süper katil yapıcam senden) gibi bi şeyler hatırlıyorum.
çıkar manasında olsa gerek. senden iyi öğretmen çıkar gibi.

you could've been such a good X. Bu durumda X'in kesinlikle isim olmasi gerekiyor (terzi, baba, artis.....
wonderful vs. olmaz.

wpi'nki doğru cümle kalıbıdır.

"you would make a very good ..."

viski+çikolata. içki 3-4 günde bozulmaz. cini limonlu severim. ağız tadın hakkında ipuçu versen daha çok tavsiye gelebilir.

1- migroslarda bulursunuz. cin olarak gordon's iyidir. likör olarak kahlua en iyi kahve likörüdür bana göre tavsiye.

2- cin için, cin-tonik-limon en kolayı, en güzeli. likör için bi dünya tarif var. ama kolay olarak kar şeklinde buz, kahlua ve biraz süt ile gayet güzel olur. yada uğraşıyım ama tam olsun diyosan white russian ı araştır:)

3- bişey olmaz. yinede dolapta saklayın.

4- gerek yok mezeye:)



tavsiye olarak baileys öneririm.

viski+soda ( meze: beyaz çikolata )veya yumuşak olsun diyorsan baileys iç aynın likör gibin. içki bozulmaz da hafız içip içip sen bozulma derim ben. en yakın zamanda cemaat olarak aramızda görmek isteriz seni de.

@seyduna

teşekkür ettim. kırk yılın başında yalnız kaldım atraksiyon yapayım bari bu sürede dedim.

1. Gordon's marka cin iyidir, rahatlikla icebilirsin. Likor olarak ne likor icmek istedigine karar vermen lazim. Portakal, nane, kahve, visne? Kahve likoru olarak Kahlua iyidir ama tek basina pek onermem. White Russian yapabilirsin.

3. Cinin kapagi sikica kapali olsun. Mumkunse direk gunes almayan bir yerde sakla. Aylarca, hatta yillarca dayanir. Likorler daha kisa sure dayanabilir, seker ve alkol oranina bagli. Yine de birkac aydan once bozulmazlar.

cool runnings / usutuk popolar

spoilt daha iyi.

duruma gore naughty de kullanilir.

spoilt degil, spoiled.

dogru yazilisi: zwack unicum, nesin nesi oldugu icin (bkz: unicum)
intoxicologist.files.wordpress.com

hehe unicum herkes bilmez, iyi denk gelmissin.

tadini cok iyi hatirlamiyorum, ben de iceli yillar oldu. ama ya fernet brancaya, ya da jaegermeistera benziyor olmasi lazim.

Birey onemli, evet. Adelet daha iyi isliyor, evet.

Mukemmel degil tabi, ama daha iyi.

yasalar soylendigi kadar mukemmel degil. torpil her daim isliyor sadece bu tip konular ya da problemler haber niteligi tasimadigindan basinda cok cikmiyor o sebepten her sey mukkemmel saniliyor.
devlet dairelerindeki prosedurler zinciriyle kafayi yemen isten degil.insanlarin cogu okumus yazmis ama ozgurlugun adi yok.sadece karsindakina saygi mevzusu had safhada o da kimi yerlerinde.cidden abartmamak gerek.
kuzey avrupada zaten nufus az o sebepten insan cok degerli.senin komsunsam eger senin evde ictigin sigara beni rahatsiz ediyorsa bunu polise bildirip hakkinda cezai islem uygulatabilirim.
umarim yeterli olmistur

yaya geçidi olayı çok acayip. türkiye'den alışkın olduğum üzere yaya geçidinde arabaların geçmesini beklerken hızla gelen arabanın bile zınk diye durmasına anlam veremiyordum başlarda. yani cidden, o anda anlam veremiyordum, arabanın şöförüne mal mal bakıyordum bir süre. sonra farkediyordum ki adam (kadın ya da) ben geçeyim diye durmuş. ulan nasıl alıştırdılarsa türkiye'de, yaya geçidinin olayı bu zaten. nacizane arz ederim.

underscene'e katilmiyorum. arada bariz bir fark var.

dedigim gibi, orada ornegin torpil yok degil, ama buradakinden daha az. fark edilir derecede az. ayni sekilde adalet sorunlari da yok degil, ama buradakinden daha az.

nufus da bir bahane degil farklar icin. almanya'nin nufusu 81 milyon, turkiye'den fazla.

esas mesele her yaşam ile ilgili her şeyi kurgularken bunlar insan için yapılıyor diye düşünüyorlar, otobüs şçfçrü bile yaptığı işin insana hizmet olduğunu farkında. Ancak tabi bunlar yüzlerce yıllık birikim sonucu olmuşlar, bizde 150 yıl önce insanlar padişahın basit kullarıydı.

4.5 senedir isviçre, lozan'da yaşıyorum. yazacaklarım sadece lozan için geçerli diğer yerler için yorum yapamam.

otobüs şöförü sizi istediğiniz durakta birakır ama geç kalıp şoför kapıyı kapattıktan sonra dur ineyim derseniz o zaman özel durumlar dışında (hamile, yaşlı, bebek) hayatta durmaz, bir sonraki durakta inmek durumunda kalırsınız. tabi aynı şekilde adam kapıları kapattığında koşa koşa otobüse yetişmeye çalıştığınızda %99 sizin için durup kapıyı açmaz (ki bu son otobüs veya çok seyrek çalışan bir otobüs olsa bile)

yaya geçidinde cidden öncelik yayaların, yaya geçidine adımınızı attığınız anda dururlar, siz güvenle kaldırıma çıkana kadar da beklerler. buna alışınca yalnız istanbula her geldiğimde ciddi hayati tehlike atlatıyorum ilk 1-2 gün.

torpil ve rüşvet olayını hiç duymadım, bizdeki durumdan bahsedince çok şaşırıyorlar.

işler düzenli yürüyor, herşey organize ama aslında rahatsız edici bir düzenlilik ve sistem söz konusu. örneğin polise direk gidip acil bir durum için sikayette bulounamazsınız, çünkü polisin merkesden emir gelmeden müdahale etme yetkisi yoktur. yarım yamalak fransızcanızla polise derdinizi anlatmaya çalışırsınız polis hiç kaale almaz merkezi ara der.

suç oranı düşük görünür, çantanız telefonunuz çalındığında karakola gidip zabıt tutturmak istersiniz, imei numarasıyla telefon bulma diye birşeyin olmadığını öğrenirsiz bir de üzerine polis nasılsa bulunmaz ki diyerek zabıt tutup suçu kayda almadan sizi evinize gönderir.

herşey çok organizedir, ama dediğim gibi abartılı organize. tuvaletiniz sızdırır, kendiniz tesisatçı çağıramazsınız, emlakçıya haber verirsiniz, emlakçı-tesisatçı-kiracı üçgeninde yazışmalar sonucu sonunda tesisatçı teşrif eder, bakar ve "e bu tuvalet tıkalı değil" der meğerse o sadece tıkanıklık açan tesisatçıymış ki siz zaten tuvaletiniz tıkalı değil sızdırıyor demişsinizdir emlakçıya. neyse sonra sızdırmadan sorumlu tesisat bakanı gelir ertesi gün, bakar tamir edemez çünkü pratik çözümler üretmek onların yaşamında yoktur, söker tuvaleti yerine yenisini takar.

artik ayni oldular gibi.

PDA'ler ilk populer olduklarinda telefon ozellikleri yoktu. Telefonlarla ayri gelistiler. Bugun artik PDA'ler telefonlu, telefonlar da takvim, mail vs ozellikli oldugu icin PDA ile Smartphone ayni oluyor. Tabi gidip piyasada kalmis 2-3 telefonsuz PDA'i bulmazsan.

www.uzmantv.com

3 saniyelik bir Google aramasi guncel hava durumu ve senelik ortalama degerleri veriyor.

www.google.com

Mesela:
freemeteo.com

Kanada'yi gezmeden gelme. Amerika'ya da el at hatta.

cok sey var. rocky mountains'a gitmen lazim. orda whistler dahil tonla dag tepe var, doga mukemmel. gitmeden dagcilikti, spor ayakkabiydi vb. her turlu ekipmanini hazirla. ekipman kiralamak genelde pahali oluyor.
vancouver'a git. orayi gez. extreme spor seviyorsan tam yeri. parasut, dagcilik, dalgiclik vb. her turlu olay var orda.

iklim yazin fena degil. usumezsin. ama bi ceket olsun. yagmur olur tahminimce. hava soguk olur ama gunes kemiklerini oldukca isitir. aksam tekrar soguk olur.
gitmeden muhakkak amerikan vizesi alip seattle'a fln git.

bu konuyla ilgili bircok teori olabilir tabi. ama bunlardan sacma olmayan bir tanesi, idam edilmesi durumunda kahraman olup pkk icinde daha da onemli ve kuvvetli bir sembol haline gelmesidir. bu istenmedigi icin idam edilmez, hapiste surundurulur.

ab istedi, üstü kapalı bir şekilde idam ederseniz ab'ye almayız dediler.

türkiye bu veya şu şekilde dünya ile entegre olduğundan idam edemez. aksi halde bir sürü ekonomik ve siyasi yaptırımla baş etmek zorunda kalabilir.

neden ve nasıl yakalanabildi sorusuna gelince, o zamanki iç ve dış siyasetin gereği sam amcanın da oluru sonucunda ele geçti ve ağzımıza bir parmak bal çalındı yoksa daha sittin sene yakalanmazdı.

yönettiği falan da yok. apo'nun bizzat kendisi piyondur.

adamın doğum günü, yakalanış yıldönümü, ilk suçiçeceği geçirdiği gün'lerde bile memleketin mına koyuyorlar.idam edilse gtümüzden kan alırlar..

evet gençler, göreceğiniz üzere , kolluk kuvvetleri(tsk dahil) ve hükümeti beceriksizlikle itham ediyorum.

sonuçta adam bir örgütün lideri. lideri öldürürseniz, örgüt içinde parçalanmalar olur, biçok adam yanına birilerini alır, artık pkk benim der ve büssürü yeni örgütçük çıkar. tabi siz bunları birbirine düşürtüp, kendi kendilerini kırdırabilirsiniz ama biz o işi biraz zor yaparız.
ne olduğu belli olmayan birkaç terör örgütü ve yeni liderler yerine, hiç değilse az çok ne olduğu, ne yapacağı bilinen, kimler tarafından nasıl kullanıldığı bilinen bir apo daha yeğdir.

madagaskar +1. odası daraltıldı diye karakollar basılıyor ve siz nasıl idam edilemez diye soruyorsunuz.

o zaman ben de mahmut diye bir aşiret kurayım, 20 sene boyunca sayımı 15 milyona dayayayım, sonra istediğim şeyler olmayınca sorun çıkartayım, herkes benden korksun. memleket bu kadar mı aciz? eğer acizse bu acizlik nasıl çözülebilir?

idam cezası kesinleşince öcalanın avukatları AİHM (avrupa insan hakları mahkemesi ne gittiler. bu süreçte cezanın infazı zaten uluslaraası hukuk etiği açısından mnümkün değildi, ki türkiye'de 20 yıldır infaz edilmiş bir idam cezası da yoktu, bu ceza verilmiş ve veriliyor olsa dahi.
AİHM türkiyeyi insan hakları sözleşmesinin 3. ve 6. maddelerinden hak ihlali yaptığı için mahkum etti. söz konusu maddeler işkence yasağını ve adil yargılanma hakkını düzenliyor. sözleşmeye göre, bir insanın ölüm cezasıyla yargılanması bile manevi işkence kapsamında yer alıyor. bu nedenle 3. madde ihlali kararı çıktı. adil yargılanma hakkına göre insanın tamamen tarafsız ve objektif bir mahkeme tarafından ve savunma hakkı da tanınarak yargılanması gerek. ancak o dönem itibariyle var olan devlet güvenlik mahkemesinde askeri hakim bulunuyordu. ve askerin de öcalan ve pkk konusunda tarafsız olamayacağı ön kabulüyle 6. maddenin ihlali kararı da çıktı.

buna istinaden türkiyede yapılan yasal değişikliklerle önce idam cezası kaldırıldı, sonra dgm'lerdeki asker üye çıkarıldı ve öcalanın yargılaması yenilendi. yani dosya açıldı yeniden sivil mahkeme karar verdi ve yeniden kapattı, cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapise çevrildi.
budur.

vatandaslik gecici bir sey degil ki? pasaportun tarihi gectiyse ya uzatiliyordur, ya da yenisi cikiyordur. pasaport alinan yere basvurun, cift vatandaslik durumunuz da yoksa korkacak bir sey yok.

belki saçma olacaktır ama konuları bilmiyorum.alman vatandaşı iseniz niye pasaport gerekiyor ki?

Kanyon Macro'da var.

Teşekkürler.

bir doktora git belki ter bezlerinde bir anormallik vardır. zira insan terlemezse çatlar ya.

böyle hamam sauna gibi yapay terletici olaylara başvurabilirsin. terle çok toksin atıyoruz çünkü, bunları atamadıkça sakatlık çıkar sanıyorum.
bir de spor yapabilirsin, kendini çok yormadan yoga yapmanı öneririm. ben de senin gibi fazla terlemem, bana çok fayda getiriyor. şıpır şıpır terkedikçe de durma devam et. terin kurumadan da girip yıkanmaya bak. sonra da dinlen güzelce.
doktora da danışabilirsin, gizli bir nedeni var mı, düzeninde bir sakatlık var mı diye.

genetik olabilir. benim annem de terlemez, ben de terleyemiyorum. elbette terlemek vücut için gayet yararlı bir olay, ama ben şu yaşıma kadar bir sağlık sorunu yaşamadım.
yorucu işler yapın, bunalmanızı sağlayın, ne biliyim gidin koşun, spor yapın. başta ben de hiç terlemeyebilirsiniz, ama yavaş yavaş terlemeye başlıyor insan.

terlemeyen, ya da genel olarak vucut isisi kontrolunda zorluk ceken insanlar var. durumun ciddiyetine gore cesitli onlemler almak mumkun. ama kesinlikle doktora gitmeniz lazim.

aq. ben terden sırıl sıklam oluyorum.

ya bende terlemiyorum kötü bişey olabileceğini düşünüyodum ama doktor bi arkadaşa danışdım bi sorun olmadığını söyledi terlemeyenlerde toksinlerini v.s idrar yoluyla atarmış bi problemin yok yani..

@hoot çok güldüm :D

@elmayra şöyle bir rahatsızlık varmış:
www.mamashealth.com