Hiç olmuyor böyle bir şey. Kendime yeten bir insanım. Çıkarı için arayan olur da çok önemsemem. Sadece hal hatır sormak için arayanlar da var sonuçta.

Ne yüzde doksanı yüzde yüzü !

evet, çoğu zaman yalnız hissediyorum ama bundan şikayetçi değilim. hayatımda daha uzun yıllar yanımda olmasını dilediğim tek bir kişi var (hayır, bu kişi sevgilim değil). onun haricindekilerin canı cehenneme.

bir de iyi ki arayıp soranım yok, acaba bu beni çıkarı için mi arıyor yoksa sevdiği için mi diye düşünmeme gerek kalmıyor eheh. zaten arasalar da açmam telefonofobi var bende.

valla beni kimse çıkar için bile sevmiyor çünkü herhangi bir kişiye verebileceğim herhangi bir şey yok. netten tanıdığım ukraynalı bi çift vardı, ocak için davet etmişlerdi beni. bugün kadın yaptığı yemeklerin fotoğrafını falan göndermiş bana "canın çeksin ki çabuk gel" falan yazmış, onu görünce hüngür hüngür ağladım. kelimelerle ifade edemeyeceğim bi şey bu benim için ama onlara da anlatamıyorum salak görüneceğim korkusuyla. hayatımda böyle birinin olması çok güzel ama öte yandan 22 yaşında birine en çok sevildiğini hissettiren insanların yüz yüze sadece bir kez görüştüğü, anca parası olursa senede birkaç kez görüşebileceği evli barklı insanlar olması can sıkıcı bi şey. hadi sevgilisinde değilim de benim bikaç tane arkadaşımın olması lazımdı lan, gencim ben amk. o kadar mutsuz ve yalnızım ki az buçuk tanışıklığımın olduğu herkesi sanki peygamberlermiş gibi anlatıyom, "slm kızlar sahabe sevenleriniz eklesin" havasında takılıyom. çok üzücü.

Evet bende bu durum var, onlardan uzaklasmaya calisiyorum su an.

birinin beni çıkarı için sevmesi bile beni çok mutlu eder. şimdi sana 100 milyar versem beni sevmez misin? eminim içten bir sevgi duyarsın bana karşı. bence bu da sevgi yalan değilki. sana 100 milyar verdiğim için beni gerçekten sevdin. kimseye bir şey vermeden, hiçbir albenin olmadan sevgi oluşması bence imkansız. sevgi bence maddi manevi aldığın şeylerin karşılığı.

Genel olarak böyle bir düşüncem yok yani yalnızım ya da insanlar beni çıkarı için seviyor falan üzerine zaman harcayacağım konular değil. Böyle beklentiler oluşturmamayı çok oldu öğreneli. O yüzden yapmam gerekenleri yapıyorum ve üzerine çok da düşünüp takılmıyorum. Etrafımda güzel vakit geçirebileceğim dolu insan var. Sadece arada bir dertleşebileceğim birilerini arayabiliyorum ama sanırım o kadar fazla bireyselleştim ki o yüzden çok da özel paylaşım yapma gereği duymuyorum. Bu noktada kurtarıcılarım ailem ve eşim. Gerisi hikaye.

Ben hep yalnızım.

Evet

Bazen. İşte tanıdığım insanlar için bunu söyleyebilirim. Diğerleriyle çıkarlar ortak ya da karşılıklı.

eksiduyu.ru

sizce?

hayir,bana kimsenin isi dusmez zaten.

Onceleri hissediyordum ama arkadas cevremi yok denecek kadar azaltinca o his gitti ironik bir sekilde :D

Kuru kalabalik daha cok yalniz hissettiriyor insani bence.

evet ama bu bir sorun değil. bir durum sadece. yalnız olmadığını hissedenlerin o hissinin (ve o hissi veren insanların) ne kadar gerçek, ne kadar samimi olduğunu da düşünmeli.

evet bazen

Google'da arama yapınca sonuçlar arasında çıkıp spam'e konu olmasın diye yapmış olailir.

alışkanlıktır
ilk defa gördüm

aramalarda çıkmasın +1

Farklı olmak istemiştir belki.

telefonumun ekranı kırıldı, babamın telefonunu kullandım bir ay. onda rakam yazmak biraz eziyetti, o yüzden ben de böyle yazıyordum. belki telefonu eskidir :)

Teknik düşünceyle olan sebebini bilemem. Fakat bana kaydederken eziyet olsun diye yazmış gibi geldi.

Şu konuyla ilgili olabilir:
www.donanimhaber.com

Telefon yazmanın yasak olduğu arkadaşlık sitelerinde de öyle yazıyorlar

Arkadas olmak istedigin sitede telefon numarasinin verilmesinin yasak olmasi ne demek :D
Arakadaslik sitesi degildi tabii de belki bu tip sitelerde yazismanin getirdigi bir seydir.

Bir saniye. Airbnb'de telefon numarasi yazmak yasak olabilir mi?

airbnb devre dışı kalmamak adına özel mesajla telefon numarası yazılmasına engel getirmiş olabilir. aynı durum başıma gelmişti. bunun dışında ödemeyi gerçekleştirdiğinizde airbnb mail atıp paylaşır kiralayan bilgilerini.

kendini zorladıysan burun damarlarını çatlatmışsındır. tehlikeli olduğunu zannetmiyorum. bende de olur arada.

Sağ olun rahatladım

fazla kastıysan kendini tansiyonun oynamıştır burun kanaması olabilir.
Hatta kanaması iyidir beyin kanamasını önler sigorta gibidir derler ama ne derece doğru bilemem

Kusarken bazen olur öğürürken daha doğrusu tıbbi kıymeti yok yalnız

Ağzını çalkala yeterli gelir bir şey olmaz

burnuna sıktığın şeyin nereye gittiğini sanıyorsun? bişeycik olmaz..

Fazla yasamazsın

kimisi var ki tavırları o kadar itici ki , hastahanelerde doktor dövenleri haklı buldugum oluyor.

Kimisi var ki , elinden geleni yaptıgını hissediyor insan , ne yapsa güven duyuyorum.

Ha doktorluk bana göre değil , o ayrı

ben saygı duyuyorum. istisnaları var elbet.

Az önce acilden gelmiş biri olarak doktorluk çok zor diyorum. Doğrudan insanı konu edinen bir işte çok dikkatli ve sabırlı olmak zorundasınız. Ben makine mühendisliği okuyorum, mesela bizim bölüm de biraz zor, ama iş hayatına başlayınca çok fazla stres yaşamıyorsun. Hele bir de ofiste çalışan mühendis olunca fiziksel olarak çok yorulmuyorsun bile. Ama doktor olunca zor bir eğitim hayatı sonrasında yine zor bir iş yaşamıyla karşılaşıyorsun. Her insanın iyisi ve kötüsü vardır. İyi doktorlara her zaman saygı duyarım.

iyisi var kötüsü var. işini iyi yapanı var, kötü yapanı da.

her meslek gibi. mesleğe güvenmem, insana bağlı. ben güvenilir doktorda tanıdım, kötüsünüde.

zeki oluyorlar genelde.

bi tane bulsam basarım nikahı.

çok yakınımda başımda bir kaç tane var da bazen diyorum ki Allahım şunları bana muhtaç et. kimseyle samimiyet kuramıyorlar egoları yüzünden. aslında çok zavallı mahluklar. istisnaları vardır elbet diyim de kafamı ağrıtmasınlar. bazen düşünüyorum ben hayati bir konuda engin bilgilere sahip olsam onlar gibi olmam. kendimi insanlığa adarım hastalarla bir bütün olurum falan filan. tabi kazın ayağı göründüğü gibi olmayabilir de. ayrıca bunun hastalarla ilgisi yok anneannesine bile tepeden bakanlar var. ekşi sözlük gibiler bence hiçbir şeyi beğenmiyorlar.

Cogunu egoist buluyorum, meslege yeni atanan yeni yetme savcılar gibi.

bir tıp öğrencisi olarak genelde doktorlara güvenemiyorum. çok basit bir sorunum varsa bile hastane, doktor araştırıp öyle gidiyorum. birçoğu ' bilinçsiz' geliyor. ancak bu anlamda yorum yapabilirim.

ama doktorlar şöyledir böyledir demiyorum, tavırlarını da genellemiyorum. sadece dediğim gibi mesleki anlamda birçoğu bilinçsiz gibi.

toplum olarak doktorlardan çok hoşbeş bekliyoruz. kimse bu beklentiyi karşılamak zorunda değil. çalışma şartları çok zor ve yıpratıcı. sizin belki günde sadece bir kez karşılaştığınız problemli, gününüzü mahveden bir insanla doktorların bir çoğu gün içersinde onlarcasıyla karşılaşıyor. ve psikolojik anlamda insana çok yük bindiren bir meslek. bunlar insanı cok yoran seylerdir eminim.

son dönemlerde, iktidarın da körüklemesiyle doktorlara çok yüklenildi. toplumda da ' hak aramak' adı altında, alakası olmayan saldırgan bir tavır oluştu. gerçek bir doktorun var olan bilgisi, hizmeti çok değerli, önemli. bu acilen bilincine varılması/ vardırılması gereken bir şey.

daha bugün biri kadın, biri erkek olmak üzere 2 doktora muayene oldum(farklı branşlarda), dışarda mahşer kalabalığı varken ve saat 15.00 olmuşken, benimle gayet güzel ilgilendiler ve sorularımı cevapladılar.

saygı duyulmayı hak ediyorlar ve böylesine mütavazi doktorları da görünce insan x saygı duyuyorsa, 2x saygı duyuyor.

ben günde 2 insanla muhattap olunca yeter lan diyorum, onlar ne yapsın. sabırlar diliyorum.

pek görmemeye çalıştığım biraz çekindiğim insanlar aslında. tavır önemli.

aileden biri de yakında doktor olucak o zaman ne düşünürüm bilemiyorum.

Hanımla tanışana kadar ben de çok sevmiyordum doktorları ama sayesinde yıktım önyargılarımı işleri zor valla. Ama şu okulu yeni bitiren tiplerden olabildiğince uzak durmakta da fayda var hiç çekilmiyorlar.

Ben mühendisim (odtü elektronik). Yaptığım işte uğraştığım insanlar, türkiyenin en zeki %2'sini falan oluşturuyor.

Türkiyede üniversite mezunu %11, bunun çoğu da 2 yıllık yüksek okul mezunu. 4 yıllık fakülte mezunu sayısı daha da az, %5 civarı sanırım.

"üniversite mezunu olmak zeka göstergesi değildir" dediğinizi duyar gibiyim ancak kimse de genel olarak mühendislerin toplumun genelinden daha zeki olmadığını iddia edemez heralde.

mimarların iş arkadaşları da ilk %5'teki insanlar. iş yaptıkları müteahhitler de en azından iş hayatında dikiş tutturacak ve zengin olacak kadar zekiler, ilk %5'te olmasalar da. Onların arasında bile gıcık insanlar var bol bol.

mühendis olarak da çalıştığımız müşteriler veya diğer firmalar, toplumun ortalamasının üstünde insanlar. köylü mehmet amcayla veya maganda abdullah dayıyla uğraşmıyoruz. mimarlar da uğraşmıyor, fizikçiler de.

ama doktorlar, türkiyenin en zeki %2'sinin içinde olmalarına rağmen, halkın %100'üyle uğraşmaları gerekiyor.

biz burada ekşiduyuru'da takılan insanlar olarak bile bu halkın ilk %20'lik kesimindeyiz. Ekşiduyuru'yu biliyoruz, login olabiliyoruz, email adresimiz var falan.

En iyi üniversitelerden mezun olabilen meslekler arasında, "gerizekalı"yla uğraşması gereken tek meslek doktorluk ve benzerleri (psikologlar, eczacılar vs).

Böyle olunca, ben bile mühendis halimle müşterilerimi beğenmiyor ve küçük görebiliyorsam, doktorların durumunun ne kadar daha vahim olacağını tahmin edebiliyorum.

Öyle laftaki kadar kolay değil herkese eşit değer vermek. Karşındaki insan kendi fikrinin seninle aynı değerde olduğunu zannediyorsa, ve bu insanlardan her gün yüzlercesiyle uğraşmak zorunda kalıyorsan, kısa zamanda sen de herkese otomatik olacak gıcık olursun.

Bir doktorun hastası, aksini ispat etmedikçe, gıcık ve aptal biridir. Doktorun tavrının iyi olmasını istiyorsan, öyle bir insan olmadığını ispatlaman gerekir.

Ben, bir doktora dert anlatmak zorunda olduğum zaman, önce kendi kişiliğimi gösteriyorum, sonra doktordan saygı bekliyorum. Aksi takdirde doktorun bana yukarıdan bakacağını biliyorum, ben doktor olsam benim de öyle yapacağımı biliyorum çünkü.

Mühendisler mimarlar falan anlamaz, çünkü hep kendi %5'lik kesimiyle uğraşan izole bir hayat yaşıyoruz biz. Müşterilerimiz de görece kalifiye insanlar, iş arkadaşlarımız da, patronlarımız da, arkadaş çevremiz de. Biz de doktorlar gibi halkın %100'üyle uğraşsak birkaç aya kalmaz herkese pislik gibi davranırız, eminim.

Doktor kızlar eqlesin. @shotgunwoman sana diyorum.

şaka şaka evliyim ben, bi avukatla. O da halkla uğraşmaktan bıktı.

Farkındaysanız, "tavırlı meslekler" hep okuması zor bölümler bitirip, halkın tamamıyla uğraşması gerekenler. Doktorlar avukatlar hakimler gibi.

bir doktor olarak doktorların dünyanın kahrını çekmeye geldiklerini düşünüyorum.

geçen cuma 24 saatlik bir acil nöbeti tuttum. tam 450 hasta bakmışım. bu ay tahminime göre 2600 hastaya bakmış olacağım (sadece bakmak yani kimse kaliteli bir muayene beklemesin) toplamda 392 saat mesai yapmış olacağım.

yıpranmış hissediyorum. son 10 günde sadece 1 kere evde uyudum kalan günler hastane köşelerinde.

Tip okuyorum ben de o yuzden biraz daha icerden bakiyorum olaya. Doktorlarin bir kismi çok kültürsüz sadece kendi branşlarıni bilip dunyayla ilgili bilgilere kendini kapatan insanlar ki bu kisim genelde daha egoist oluyor cahillikleriyle paralel olarak. Ama bazı doktorlar da cok entelektüel ve pek cok konuyla ilgili bilgisi var. Onlar ise genelde hastalara daha iyi davranıyorlar.

Yalniz burada doktorlar egoist diyen arkadaşlar biraz haksızlık ediyor. Doktorluk cidden bi yerden sonra tanri kompleksi yaratan bir meslek. Yani bi aile hekimi olup en öyle çok agir vakalar gormesen bile bi sekilde insan tedavi ediyosun ve bu sana sen istemesen de ego yüklüyor. Bu yuzden her doktorda bi miktar ego vardır diğer meslek gruplariyla karsilastirirsan ki bence bu haksiz sayilmaz.

dehsetli itici buluyorum. kendilerini bi bok sanıyolar. ne sevgilim olur ne yarın colugum cocuguma okuturum o meslegı

Bazı hastaları bırak tedavi etmeyi camdan aşağı atmak istiyorsun. İçeride hasta varken kapıyı çat diye açıp kaç saattir aynı hastaya bakıyorsunuz, bekliyoruz burada diyor mesela. Manyak manyak tipler geliyor. 36 saat kesintisiz çalışan, günde 100 hasta bakan doktor ne yapsın. O yüzden bilgili ve hastasının yararını gözeten doktor bulduğumda tribine bakmam. Yılların hastası taze doktor adayı bildirdi.

mühendisler kadar kendini beğenmiş olduklarını düşünmüyorum. mühendisler her zaman daha kendini beğenmiş gelmiştir bana.

Acil doktorları benim gozumde efsanedirler. Allah yardimcilari olsun.

Alaninda uzman ve unvani artan doktorlari ise bazen anlayabiliyorum. Herkes takintili, herkes hasta. Ben bile mali işler konularinda işyerinde ufak tefek seylere darlanabilirken, doktorlarinda bu hakkinin olabilecegini dusunuyorum, sureklilik arz etmedigi muddetce. Hepimiz insaniz, robot degil..

Bir de cerrah olan bir doktorun havasi olsun arkadaş az biraz.;)

İyi komşu olur diye düşünüyorum, öğrenciyse sessiz sakin ders çalışır, hayvan gibi evde ses sistemi kurup parti vermez; mezunu da eve gelir film izler, kitap okur, makale okur yine sessiz sakin takılır. Bütün mahallemiz keşke doktor olsa (Alt komşusunun gürültüsünden baygınlık geçiren emekli albay yorumu).

Ben hep cok iyi doktorlara denk geldim. Hep ilgilendiler. Doktorlari cok seviyorum ve saygim sonsuz. İyiki varlar..

bir doktor bulsam evlenicem:) saygı duyuyorum

Çok saygı duyuyorum. İşleri hem ciddi, hem zor. Bir ton insanla içli dışlı olmak zorundalar, ki çok zor bence.

Yine de bir kısmının dediklerine güvenemiyorum. Basit farenjit, soğuk algınlığı gibi hastalıklar değil de, büyük hastalıklarda ikinci, üçüncü görüş almadan iş yapacak kadar güvenemiyorum. Bol bol doktor araştırıyorum. Bir kısmı kendilerini geliştirmiyor ve mezun olduğu ya da en son 15 yıl önce girdiği sınavdaki bilgisine göre iş yapıyor. Atıyorum ki, bir devlet hastanesinde çalışan, branşı olan, eskice bir doktor evine gittiğinde kendi alanındaki makaleyi okuyup "Hmm, bak böyle diyorlardı. Demek ki şöyleymiş" demiyordur. Öyle olmayınca da güvenemiyorum. Herhangi bir alanda kendi bilgisiyle yetinen insana güvenemem zaten. Tıp olunca daha da zor oluyor. Sürekli bir şeyler öğrenen doktora canım feda. Geçen ay ünlü bir yerde çalışan bir profesöre gittim ve iki gün içinde minik bir operasyon olacaktım. İkinci bir görüş almaya gittim başka birine. Meğer ilk doktorun o belirtiler için koyduğu teşhis de, o teşhis için önerdiği tedavi de yanlışmış ve teknolojisi de bayağı geride kalmışmış. İkinci doktor poposuyla gülüp "Bu adam nasıl meslekten men edilmiyor" dedi. Üstelik o "minik operasyon" dediği şeyin hayat boyu kalıcı sorunları olacakmış ve o operasyonu olmam bile gerekli değilmiş. E bunların ikisi de profesör. Biri benim gözümde Tanrı katındayken, diğeri sıradan vatandaş.

Türkiye ortalaması kendini pek geliştirmemiş ve özgüveni düşük olduğundan kibirli, yine önemli bir kısmı mini çakal.

Doktor bir meslek grubu tanımlamaz, hangi alanda olsun doktora yapan herkes doktor olur.

Sen hekimleri soruyorsan, bildiğin teknik eleman. mühendis gibi, öğretmen gibi,...

Bir meslek grubuna güvenilmez, kişiye güvenilir. Hekimlerin de içinde iyisi de var, kötüsü de.

Hekim olmak pek mantıklı bir iş gibi gelmedi bana, o yüzden de olmadım. Aşırı zorlayıcı bir süreç, olağanüstü çalışma saatleri ve doğrudan bakanlık insiyatifinde bir iş hayatı var. Gece nöbeti falan derken iyice zorlayıcı.

Herhangi bir alanda doktora yapıp 5+ yıl tecrübeli iken o maaşları alamıyorsan bir sorun var demektir. Yani özel bir sevgin yoksa tıp okuyacağına makina mühendisliği oku, odtü makinadan mezun ol, çalışırken master doktora yap, hekimler hastanede nöbet tutarken sen biranı yudumla falan filan, sonra aynı maaşı rahat al.

İnsanla uğraşması, sorumluluğu falan da cabası. Yok zorunlu hizmet, yok hastadan şiddet tehtidi, abartılı bir hoca kaprisi falan derken bana mantıklı gelmedi.

Kabaca böyle.

evet

var, kullanıyorum.

şu ana kadar sadece askerlik işleri ve gss için kullandım. başka fonksiyonlarından haberim yok.

yurtdışında yaşıyorsan işine yarıyor. ben de var.

vardı eskiden. sonra şifreyi kabul etmedi nedense. ben de gidip yeni şifre almadım. ara sıra banka sayfaları üzerinden giriyorum. eski şifreyi istemiyor :)

Yok bende hic almadim kullanmadim.

yok, gerekince internet bankacılığından hallediyorum girişi.

Evet

var bende kullanıyorum

Var, kullanıyorum.

evet?

Evet.

Kullanmadim, yurtdisinda yasiyorum. Ihtiyac da duymadim ama hic

Benim yok, çok sıkışırsam banka üzerinden girebiliyorum.

yok ama mahkeme için lazımmış sanırım, almam gerek şifre.

Evet. Kurcalamayi da seviyorum.

var da şu an kullanamıyorum, unuttum.

Evet çok pratik

Şifrem yok ama internet bankacılığı üzerinden giriş yapıyorum.

yurt dışında yaşıyorum. yok. hiç ihtiyacım olmadı.

ilk defa şifre alacaksan 2 lira. unuttuysan 5 lira.

evet , ben de vize için sigorta dökümü almak için bazen de sigortayı yatırıyolar mı diye kontrol etmek için kullanmıştım.
başka fonksiyonlarından benim de haberim yok.

kullanıyorum. şifremi de en az iki kere unutmuşumdur. boşuna gidip pttye para vermeyin. şifreyi unuttum kısmından basitçe çözülüyor. yakınından biririnin tc'sini falan istiyor.

Herkesin yok, alırsan oluyor. Postaneden alınıyordu şifreler. Unutursan yeni şifre almak zorundaydın. Şimdi unutunca ebenin tcsini falan verince yeni şifre alabiliyorsun AMA internet üzerinden SIFIRDAN şifre oluşturma imkanın var mı bilmiyorum.

El-cevab; benim var, kullanıyorum.

hayat burada daha fazla yoruyor bedenlerimizi ve ruhlarımızı.
basit yaşamıyoruz doğal yaşamıyoruz. Kendimiz için yaşamıyoruz.
çalışmak için yaşıyoruz adeta.

hastaneye bence gitmek çok çok daha az avrupaya göre ama popülasyon çok türkiyede. hele istanbulda. ne yapsan kaldırmaz zaten.

hastalıklar ya da kendine bakmama durumlu hastalık türklerde daha fazla. nedeni spor yapılmaması. başka ufak nedenlerde var ama en büyük neden spor.

avrupalı yürür, dolaşır, gezer, koşar, bisiklete biner. türk evden işe işten eve. spor yapacağına acun izler işte.

unutmuşum bir de yaşam daha stressli tr de.

basondun dediği doğru ama memurlarda olmaması gerekir bir çok hastalığın o zaman. ama onlarda da aynı. bundan dolayı işin olduğundan daha fazla türk kendine bakmıyor sporla.

Stress, kötü beslenme, şeker bağımlılığı (özellikle çay), hareketsiz yaşam

hastalar aile hekimlerine gitmedikleri için hastaneler kalabalık

aile hekimliği sistemi yok. yani var ama işlemiyor.
hasta fazla, hastane az, doktor az, hemşire az.
sağlık sistemine ayrılan para çok kısıtlı.
sağlık sistemi berbat yönetiliyor, bir iş beş iş oluyor.

İnsanlar istedikleri ilgiyi göremiyorlar da ondan. Fazlasıyla dışa bağımlı bir milletiz.

goturun bence.

Bocek, ari gibi bisi sokmus gibi duruyor. Bence de doktora bi gidin.

Bence dudağını emmiş. Siz emerseniz sizin de şişer. Alerjik olsa tamamen şişerdi diye düşünüyorum. Yine de gitmesi en doğrusu olur.

Var mı bir şeye alerjisi? Masum bir şey olmayabilir alerji her zaman. Soluk alıp vermesi filan nasıl? Yani bence sabaha kadar bekliyceklerse başında beklesinler açıkçası.

dudak emmece yok. acı veya kaşıntı yok diyor. köri soslu tavuk yemiş bir lokma, alerji yaparsa anca o yapar yediklerinden. belki böcek sokması falan diyecem ama acı/kaşıntı olmaması nedeniyle tam böcek de denmiyor. valla bilemedim.

(git: www.google.com.tr
anjiyoödem.

Bence sivrisinek olabilir. Benim de gözümü şişirmişti bi zamanlar.

anjiyoödem, solunum sıkıntısı yaşamadıysa risk çok düşük. ancak yakın takip gerekir ilk 24 saat. eğer sıkıntı olacak gibiyse yine de bir hekim başvurun derim.

solunum sıkıntısı yok. gayet normal kudurmasına devam ediyor. teşekkürler cevaplar için

Baya sismis, goturun iciniz rahat etsin. Gecmis olsun.

alerjik görünüyor, gitseniz iyi olur şişmeye devam ederse sorun çıkarabilir. Kori soslu tavuk olabilir. Karışık bir baharat yedikten sonra eşimde de olmuştu. Antihistaminikle geçiyor hemen ama boğaza vurmaya başlarsa solunum güçlüğüne neden olabilir ciddi bi durum bu.

ne tatlı bişeymiş. geçmiş olsun. baharata duyarlıdır belki. bir doktora götürün, daha kötü semptomlar oluşma ihtimaline karşı.

en yüksek ihtimal kendisi emmiştir. 2.si allerji, 3. de herediter anjiyoödem olabilir. acil olanı ise sadece allerji. allerji ise şu anda iyi veya geçti bitti dememek lazım 24 saate kadar gözlem gerekir. bifazik anafilaksi ihtimali her zaman vardır.

Benim de sıkça başıma gelen bir durum bu, ya gözüm ya da dudagim şişer ki bugün sabah göz şişmesiyle uyandim. Ya sinek isiriyor ya da sineğin bir türlü gözün/ dudağın üzerinde gezinirse böyle şişiyor. Gün içinde de yavaş yavaş iniyor. Sis inince anlıyorsunuz hangisi olduğunu.

Küçüklüğümden beri olan bir durum, alerjik reaksiyon. Genelde alerji hapı içince iniyor çabucak. Doktora gotursunler tabii en azından neye alerjisi olduğunu öğrenirler; ilaç, krem vs verir.

doktora götürmüşler. sivrisinek ısırığıymış. bir şeye alerjisi varmış ısırık onu tetiklemiş.
cevap verenlere tekrar teşekkürler

Yok yemek dahil 27.

Haftada en az 3 kere spor, rahat rahat her şeye zaman yetiyor.

Serbest meslek.

40 saat artı freelance de çalışıyorum. iş hobi iç içe geçmiş durumda.

bu ay 98 saat lik çalışma programım var haftalık.kendime hobilerime zaman ayıramıyorum. yorgunluğumu uyuyarak atıyorum.kişisel bakımımı ve ev işlerini yapacak kadar zamanım kalıyor.

Yol hariç 45 50 saat arası. Kendime vakit ayırıyorum desem yalan olur.
Bazen yorgunluktan 9da uyudugum bile oluyor.

Yol yemek dahil 40 45 saat arası, ayda iki uc kere 4 5 saatlik extra mesaim de oluyor.

30.

Öğle arası dahil.

Sabah 7.40ta cikiyorum. Aksam 7.20de eve geliyorum. Sabah 9 aksam 6. Serviste ya kitap okuyorum ya da dizi izliyorum.
11.30-12 gibi yatiyorum, 7den o saate kadar kendime ait, bisiklete binerim, enstruman carim, spofa giderim, kitap okurum bana kalmis.

günde 10 saat çalışıyorum. sabah 7.30 akşam 6.30 12.30-13.30 yemek molası. 2 haftada 1 gün iznim var. cuma günleri.

yol yok bu arada. sabah 6.30 kalkıp giyinip kahvaltı yapıp işe gidiyom.

evet burası şantiye. ..

temassizlik bazen toz kaynakli olabiliyor. kullanilmayan kuru bir dis fircasiyla veya makyaj forcasiyla icini fircalayin oyle deneyin.

toz ve cepteki pamukçuklar yüzünden tıkanabiliyor. kürdanla falan çıkarıyorum ben bayağı kalıp gibi toz, pamukçuk çıkıyor.

@carabelli @ontheroad onu daha önce yapmıştım bir 6 ay idare etti ama şimdi kar etmiyor

ilaç bilmiyorum ancak, ekmek içi veya çubuk kraker veya nane limon iyi geliyor.

Metpamid olabilir.

Emedur.

Edit: rennie bulantıya değil yanmaya iyi geliyor diyebiliyorum.

Emedur

emedur

ilaç değil de ot söyleyecem. karabaş otu kaynatıp içince acayip iyi geliyor.

emedur +1

Metpamid kanser hastalarına veriliyor, yaşadığım en ağır mide bulantısında kullanmıştım ve işe yaramadı. Sonrasında Emedur'u kullandım ve geçirdi. Eğer ilaç bulma imkanın yoksa da leblebi de inanılmaz işe yarıyor, 1 avuç falan ye. Leblebi geçirmezse Emedur al.

metpamid tablet

Morluk tırnağının altındaysa hematom olmuştur, boşaltılmazsa sızlamaya devam eder.

kesin tanı için röntgen çektirmen lazım. fakat cerrahi müdahale gerekmez. en fazla parmağın hareketlerini engellemek için sabitlenebilir.buz uygulanması,kalp seviyesinden yukarı kaldırılması gerekir.ağrı kesici alınabilir.ve hematom yeterli seviyede ise drenaj.

catlamis olabilir 112 ara

112'yi arama böyle bir şey için. Kafa travmasına bile gelmiyorlar.

şu da capsi. gideyim mi acile? yarın ağrısı geçerse gitmeyeyim

hizliresim.com

düşmeden dolayı tırnak altında kanama olmuş. Buz uygulaması yaptıysanız yeterlidir. Acil'de müdahale edilecek bi durum yok buna. Çok ağrınız varsa bi ağrı kesici alabilirsiniz. 15-20 gün tınağın içindeki siyahlık duracaktır. Korkulacak bi durum olduğunu sanmıyorum.Ancak içinizin rahat etmesi açısından müsait bi zamanınızda genel cerrahi polikliniğine randevu alıp gösterebilirsiniz. Geçmiş olsun.

2 hafta içinde o morluk geçer, tahminen 1 hafta kadar da ağrı hafifleyerek devam eder.

İltihap vardır onda kulak cubuguyla iyice temizle ve yine kulak cubuguyla sabah akşam baticon sür içine birkaç güne toparlar diye düşünüyorum

multiyasam.com

Burada tüm cevaplar mevcut

Kil donmesi de yapar koku. Kulak çubuk ile temizle iyice

P.sinüs

Oraya giren bir kıl, kıl dönmesi yapmış olabilir.

kıl varsa cımbızla çek onları. temizle sadece sabunla suyla yıkayınca gitmiyor.

kokunun göbek deliğinden geldiğine nasıl emin oldunuz?

Orjinali yok diye biliyorum bu meretin fakat bir Alman malı markası vardı ona çok iyi diyorlar bir araştır. Bana göre iphone serisinin en güzel kasası 4 tür. Seviyorum sorunumuz yok diyorsan değiştir kullanmaya devam et bence.

pil kablo şarj derken 100 lirayı bulacak. o şekilde de telefonu en fazla 1 sene daha kullanırsın. pilin ömrü yine biter. bikaç uygulama 4s e desteği kesebilir bu arada.
gerçi şuan da 4s epey yavaş kalıyor yeni uygulamalarla.

idare ederim dersen bu değişimi yap. 1 sene sonra da 5s ler 900 a falan düşünce ikinci el temiz bi telefon alırsın. bazen kutusu açılmamış da satıyorlar. daha iyi pil ömrü için sıfır da alabilrisin.

valla ben 4s'i 4 yıldır kullanıyorum, 5 kablo eskitmişimdir. yine iyi dayanmış sizinki.

ben seviyorum telefonu ama yurtdışına gittiğimde yenisini alacağım. türkiye'de çok pahalı. yakın zamanda almayacaksanız olabilir.

wohoo, 4s sevenler derneği. ben de varım, açılın.

ios6'ya sürüm düşürmenin çeşitli yollarını keşfettim. artık eskisi gibi imkansız değil bazı şeyler apple'da. şu an ios6 için uyumlu olmayan whatsapp ve instagram'ın eski sürümlerini de buldum. bunları da yükleyip bir 4 yıl daha gideceğiz birlikte.

4s güzel telefon. ana vatanına kavuşunca, yani ios6'ya batarya süresine daha da etki edeceğine eminim. internette bataryalar 50 lira civarı. şarj cihazı da bir o kadar. cihazı seviyorsanız 100 liraya değer. ben seviyorum ve bazı uzun ömürlü batarya markaları var, onları araştırıp alacağım.

ios10'un 4s'e verilmemesi yapılacak en iyi şeylerden biriydi. kaldırır mıydı, elbette kaldırırdı. ama apple'ın planlı eskitme politikasının bir sonucu olarak telefon daha da hantal olabilirdi. bu kötü bir şey değil bence.

şarz demek ha. orijinali doğru yazıp şarz yazman değişik olmuş.
cevap: 200-250 lira

Piyasada orjinal iPhone pili yok . Aliexpress ten al

4s'ime bir jack girişi, 2 pil ve zibilyon tane de şarj kafası ve kablosu taktıktan sonra adam edemedim. eylül 2012'de alınmış telefonu en son ağustos 2016'da yeni bir se alarak aldatmakla beraber; şükür ki 25 saat dayanabilen ve günde bir kere şarja taktığım bir telefonum oldu.

--------

bu saatten sonra masraf etmeye değmez. değiştir gitsin.

Dolaşım ile alakalı bir problem olabilir bence bir gösterin zarar gelmez.

Kırık travmaya baglı olduysa yani çarpma vurma vs olduysa morarma normaldır. Yumusak doku zarar görmüstür.morarma normaldir.

Sürebilirsen hirudoid fort jel sür . Morarma normal . T shirt ü keserek çıkar

babası kongolu annesi türk olan bi bebek biliyorum, dünyanın en güzel bebeği olabilir...
babasının rengi aşırı koyu annesi de beyaz tenli çocuğun rengi de rihanna gibi diyim...

Orta okulda vardi boyle bi bebe. Vucut yapisi, tipi, saclarinin kivircikligi tam zenciydi. Ten rengi de tam bi sutlu cikületaydi.

Zenci ciftten tek yumurta ikizi dogup biri zenci biri beyaz olan bile var. Ayni cocugun bir beyazindan bir siyahindan var. Bu cok nadir bir durum tabii:)

soru: zenci ile beyaz sevişirse ne olur.

cevap: zenci ile beyaz sevişiyor zaten...

asıl cevap: a) genelde melez oluyor.
b) zencilerin ana babasının beyaz olma ihtimali sıfır değil hatta ebeveynlerden biri siyah ise siyah olma ihtimali daha yüksek.

bunlar kişisel tespit, görüş ve değerlendirmelim sonucu oluşan verilerdir. bilimsel bir çalışma, test, anket ve seks sonucu ulaşan bilgiler değildir.

dip not: hep melez çocuğum olsun istiyorum lakin ben siyah değilim, nasıl siyah olup beyaz bir bayan ile sevişip melez çocuk yapabilirim. (akıl yakan sorular)

@stavro onlar tek yumurta ikizi degildir, cift yumurtadir.

Sütlü kahve oluyor. Hiç mi neskafe'ye cafe cream katık etmediniz? Hıammına.

Peki zenci olmanin kurali nedir ? Yani demek istdigim:D cok cok esmer insanlar goruyorum bildigin siyahlar. Birine zenci demek icin ne olmasi gerekir? Melez degil zenci.

interracial olur.

defne joy foster olur

anne ve baban has zenci olursa sen de zenci olursun

iki zencinin çocuğu kireç beyazı, iki beyazın çocuğu kömür siyahı olabilir. bunlar çok olası değil tabi. ten rengi bir sürü gen kombinasyonu sonucunda belirleniyor.

sakiz cigne bogazdaki kaslari harekete gecirir

ekmek ye.

soluk boruna kaçmamıştır ya. soluk alış verişinde bir zorluk yoksa yemek borunda kalmıştır. ya da sen boğazını zorladıkça orada var gibi hissediyorsundur.

Bol su iç. Bazı hapların içindeki maddeler bu hissi veriyor. Boğazında kalmamıştır.

Bu sebeple ilaçları bol si ile içmek ve yarim saat kadar yatmamak gerekiyor

soluk borusuna kaçar mı, lütfen arkadaşlar, ölürsünüz.
bol su iç, gövdeni ve omurganı esnetecek bir şeyler de yapabilirsin.

eger su icmene ve bir lokma bir sey yemene ragmen his devam ediyorsa bogazina yapismamistir. bazen ilac icerken ilac yemek borusunu cizerek gecer, oradaki tahris bize oraya bir sey yapismis gibi bir his olarak doner ama aslinda tahris olmustur sadece.

Soluk borusunda değil

Boğazında kalmadı. Oradaki his, boğazında bir şey kaldığı anlamına gelmiyor. Bir keresinde boğazıma kılçık kaçtı diye gece acile gitmiştim. KBB doktoru boğazıma bir cihaz soktu ve orayı görüntüledi, bir şey göremedi. Kılçığın boğazımı hafif çizip boğazımdan geçtiğini, bunun da orada bir şey kalmış gibi hissettirdiğini söyledi. Birkaç gün sürdü bu his ve sonra geçti. Cismi boğazında hareket ettirmeye çalışıp da ettiremeyişin de normal, çünkü orada bir şey yok :) Panik yapmana gerek yok :)

ben kotu bir sey olacagindan korktugum icin icmiyorum. nadiren icersem bira icerim; o zaman da ikinci bardaktan sonra midem bulaniyor.

Benim. Fakat dînî sebepler DE var, sadece dinden ötürü sevmemek değil, anlamsız geliyor mesela. Üzgünken alkole sardırmaya çok müsaitim, eskiden sigara içerdim ve üzgünken sigaraya sardırırdım. Alkolü hiç içmedim değil, içtim, fakat çoğu zaman çok anlamsız ve tehlikeli buldum. Dinen de haram kılınmış olduğu için kullanmayı bıraktım.

Nesini seviyorlar anlamıyorum. Hadi içerken keyif alıyorlar diyelimki. Hangover olmak kadar kötüsü yok. Baş ağrısı, ağızdaki iğrenç tat vs ...

buyrun benim.
ne dini ne çevresel hiçbir sebebi yok
içmeyi de sevmiyorum içmeyi bilmeyeni ve sarhoş olup götü başı dağıtanı da sevmiyorum hatta nefret ediyorum bile diyebilirim sigara da aynı şekil
ergen de değilim :D

23 yaşındayım, alkol ve sigara kullanmıyorum, kullanmayı da düşünmüyorum. İlgimi çekmiyor bunlar. Lisede bira falan içmişliğim var, ama o zamandan beri hiç içmedim. Zaten o da arkadaş ortamında olan bir şeydi.

Tamam çok güzel, bu konuda yalnız olmadığımı bilmek harika. Merak ediyorum acaba seven birileri de çıkıp neden sevdiğini açıklayabilir mi :D

içkiden içkiye fark ettiriyor.genel bira,rakı flan içerken bi haz vermiyo evet veriyosa da mesela cola içerken aldığım zevk daha fazla.ama iyi bir şarap ya da baileys benim için gerçekten guzel içkiler.

@valkin rockefelle bak güzel bi noktaya deyindin. Ben rom severim mesela, biraz daha tatlı alkolleri.. Ama onun da aşırısı sıkıyor..
Daha çok "oo 6 bira alayım da evde demleneyim" ya da "dışarıda içtim yetmedi eve geçerken de bir şeyler alıp devam edeyim" gibi insanları merak ediyorum.

sosyal içicisin. güzel olan da o. kafaları çekmek kadar itici gelen bişey yok bana.

tadını sevip tüketen varsa viskiden ve şaraptan başka bişe içmiyodur zaten.olay tadı değil zaten hocam. arkadaşlarınla eğlenmek alkolle daha kolay.

ikisinin de tadı kötü ama insanın tat alma duygusu eğitilebilen, yönlendirilebilen bir şey. bir süre sürekli zorla da olsa içersen, 1 aya tadına alışırsın, 1 ay sonra da zevk alırsın. sonuçta farklı bir ruh haline de sokuyor, belli bir süre sonra keyif almak çok az sarhoş olmakla eşdeğer oluyor. sigarının da çok kötü tadı var, ama alışınca kötü gelmiyor ve seni bağımlı yapıyor. başta tadı kötü geldiği için bağımlı olmayacağını düşünüyorsun, ama öyle olmuyor. yemek yerine sigaraya para veren insanlar var.

ikisini de çok fazla kullandım birkaç sene. önce alkolü sebepsiz yere bıraktım. sadece artık istemiyordum. sigarayı ileride kanser olmaktan korktuğum için bıraktım. şimdi senin gibi yılda 1-2 kere bira olmayan bir şey içiyorum. birayı hiçbir zaman sevmedim.

susamışsam ve sıcak da bir gün ise bira içmeyi severim. ama normal vakitlerde ben de pek keyif almıyorum sadece bir müddet sonra oluşan sarhoşluk hissini yaşamayı seviyorum

Ben de bira içmeyi sevmiyorum, midemi bozuyor ve zorluyor. Ama tat olayı çok çeşitli bir şey, neler denedin ki?

@Adramelekhh rom, rakı, tekila, vodka, viski, absinthe, şarap, likör(malibu,baileys,jager vs) , çeşitli barların kokteyl ve mixleri...
Romu Cuba Libre olarak, şarabı şargoz, malibu'yu çikolatalı sütle içen biriyim yani o derece düşün. Arada bir de kahveye tat katsın diye baileys :D

tamam işte alkol kullanımının en doğrusu o zaten. alkolün en eğlenceli olan kısmı 2 3 bardak yada 2 3 duble olayıdır. bakma bizim millet bokunu çıkartıyo bende dahil.

iç baba iç. iç , doldur içecek o kedi buraya gelecek falan.

ben bi ara günde en az, 2-3 düzenli içiyordum. anahtar kelimeler "en az" ve "düzenli". Bunu fark ettim. Buna bağlı, bağımlı, devam etmek için alkole ihtiyaç duyan, aciz bişey gibi hissettim kendimi. içmiycem demedim, ama yokluğunda bi garip olmak, garip. Uyuşmaya ihtyiaç duymak, ayık olmaya dayanamamak. Ayık yaşasaydın bambaşka düşüneceğin şeyleri kaçırmak.. Neden yani. Bunları düşünürken isteğim azaldı. bayaadır içmiyorum.

Bira sevmem hiç, içmiyorum o yüzden çok uzun süredir. Ama rakı şarap vs sevdiklerim var.

Olabilir ya herkes sevecek diye bir şey yok. Ben de hiç şarap içemem,dokunuyor galiba.

bugün avrupa bile gençlerini alkolden korumak için çeşitli önemler alıyor, sınırlamalar getiriyor. hatta avrupanın en batılısı (coğrafi olarak) bile kendi kültürlerinden dolayı alkol alımını halka açık yerlerde yasak. amerikadaki durumu zaten biliyorsunuz. bence bu sebepler altında içmemen beğenmemen çok normal. akıllıcı davranıyorsun. paran cebinde, bedenin seninle :)

Çoğunluk baskısına kurban gitmişsin. Bu o kadar güçlü ve korkunç bir şey ki tamamen normal bir tercihte bulunsa bile insan kendini anormal hissedebiliyor. Normalliği çoğunluğun tercihinde aramanın tamamen kusurlu bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Üzerine düşünülürse alkol kullanmanın ne kadar ahmakça bir iş olduğu görülebilir. Üç kuruşluk bir zihnin var ve sen onunla bir şeyler yapman gerekirken sırf gerçeklerden, düşünceden kaçmak, rahat hissetmek için onu yok etmeye kalkıyorsun?

Ben de alkol tuketmeyi hic sevmiyorum. Cunku cok pahali. Ocagim söndü.

23 yaşındayım. şu ana kadar ne sigara ne de alkol kullandım. dini sebeplerden değil, zararlı olduğu için.

bira içmekte zorlanıyorum tadı berbat geliyor. rakıyı mezeler güzelse seviyorum ama kötüyse onu da seve seve içmiyorum. votka rom viski vs sırf sarhoş olmak için içiyorum. yani aslında alkol sevmiyorum ve sürekli de tüketmiyorum fakat nadiren sarhoş olmak istiyorum o zaman içiyorum işte sevmediğim bi yemeği yemek gibi bi şey işte sonra kafayı buluyorum o hoşuma gidiyor...

aşırı kontrolcü insanlar içmez alkolü, benimde bi arkadaş var öyle , biraz rahat olun alkol rahat adam işi , kasıntıysan bulaşma sen alkolü değil alkol seni sevmiyordur zaten

çok yakınım olmayan ama tanıdığım birinin düğününe katılacağım 3 hafta sonra, 1 gram altın takmayı planlıyorum. ama tabi şehir dışında olacağı için uçak biletini ben aldım oteli ben ödüyorum. bunlarla birlikte zaten 1 yarım altından fazlasını harcamış oluyorum.
genel olarak ise aileden çok yakın olanlara yarım, yakın arkadaşlara ise çeyrek altın takıyorum. diğerlerine gitmiyorum.

Kisiye gore yarim,ceyrek,para veya hediye goturuyorum.

Arkadaşlarımın düğününe gidecek kadar samimi isem mecbur çeyrek takıyorum . Geçen sene elimde nakit varken almıştım birkaç tane .kaldı ki o zaman en fazla 160 tl idi.şimdi olmuş 205tl çok gerçekten . Ama samimiyetim yoksa hiç gitmeme taraftarıyım .

Ben henüz çeyrekten fazlasını takmadım. Bana ne takarlarsa onu takmayı planlıyorum.

Fazla takmışsın. Ben çok düğüne gitmem zaten, gitsem de ve çok yakın arkadaşımsa çeyrek takarım banane. Bunun çocuğu var, ev hediyesi var... Zaten 2-3 kişiler neyse ki.

Bir de yeri gelmişken içimi dökeyim. İşyerinde de evlenen, çocuğu olan tipler olunca ekibinden biri "x'imizin bilmem nesi için hediye alacağız, katılmak isterseniz şuraya para yollayın" diye iban dosuyorlar. Çok yüzsüzce bence. Normalde yüzüne bakmazlar karşılaşınca, konu para olunca tatlis oluyor ibneler. Tabii ki ölü taklidi yapıyorum.

Sadece minimum çeyrek altın takacağım kişilerin düğünlerine gittiğim için minimum çeyrek takıyorum.

ben hep 50 lira takiyorum

200 tl kağıt banknot takıyorum. kuyumcuları zengin etmeye gerek yok bence

hem gereksiz maliyet, hem gereksiz efor. akşam yemeğinde o kadar şey yenir mi ya? maksimum iki veya üç çeşit bişeyler yiyorum. genelde de az bişiy salata, ızgara, varsa zeytinyağlı yoksa yoğurt gibi bir menüm oluyor.

Tek başımayım tek çeşit yerim en fazla yanına salata

aileniz kaç kişi? valla ben o kadar yemeği bi arada görsem doyarım. biz çorba sevmiyoruz. yemek+pilav/makarna +salata bazen- yoğurt da ben alıyorum da yiyolar. bazen hatta pilav makarna bile yapmıyoruz. yemeğe düşkün değiliz pek. dümdüz salçalı makarna yemişliğim de çok. bize gelmiş olabilir misin?

Düz salçalı makarna iyidir
Bizde akşamları genelde sadece çorba içilir yanında bazen salata olur
Arada bir tek çeşit bir sebze ya da bakliyat olur yanında belki pilav


Düşündüm de dolma da baya çok yenir bizde. hem sıcağı hem zeytinyağlısı.
Yaprak, biber, kabak. Zeytinyağlısını sevmem de sıcağını pek severim.

ben bu yaşıma geldim hala önüme yemek olarak çorba ya da makarna falan gelirse höykürüyorum manyak gibi, "böyle akşam yemeği mi olur" diye. belki karnım doyar ama zihnim doymaz oncacık şeyle. akşam yemeği tek çeşit olmaz. illa 9 çeşit yemeğe gerek yok ama bi ana yemek bi de salata ya da pilav gibi bi şeyler, belki çorba vs. olmalı.

tabii bu durum yemeği başkasının hazırladığı durumlarda geçerli eehehe, hayatımda hiçbi zaman kendim oturup 2-3 ayrı çeşit yemek yapmadım. gömdüm makarnayı, gömdüm pizzayı.

Tek basimaysan tek cesit yeterli geliyor. Hatta cogu zaman onu bile yapmaya usenip gecistiririm.

Ben tekken pek uğraşmam ama annem aynı şekilde hazırlar yıllardır.

corba salata pilav suluyemek dortlusunu yapiyordum. milletin aksam yemeklerinde bir iki cesit yedigini gorunce biraktim.

bizde de max iki çeşit çıkar. ailecek yemek yemeyi sevmiyoruz sanırım. bazen sadece çorba bile olduğu oluyor. salata yoğurt gibi şeyleri de hiç aramam. bir tabak yer kalkarım.

edit: ayrıca her akşam ekstra pilav/makarna mı yiyorsunuz gerçekten? düşünemedim.

Biz de pek yemek yiyen bir aile degiliz. Annemin 4 çeşit yaptığı da olur. Ama fix salata olur masada.
Hava sicaksa pek corba icmeyiz.
Pilav veya makarna iki gunde bir kesin olur. Sulu veya kuru yemek makarna veya pilavin yaninda olur .
Ama genelde 3 çeşit yeriz biz.

tek çeşit yaparım. yanına da salata.
niye 80 çeşit şeyle uğraşayım ki? zamanımı neden böyle bir şeye ayırayım? kolay mı öyle ha deyince çeşit çeşit yemek çıkarmak? hele ki işten yorgun argın gelmişsen. benim zaten yemekle hiç aram yok, kolayını bulsam kapsülle besleneceğim. tek çeşit yemek bile benim için büyük bir başarı çünkü çoğu öğünümü ıvır zıvır atıştırmalıklarla geçiriyorum.

benim çok çeşit yeme alışkanlığım yok genelde yanlız yaşadığımdan ama sağlam yerim yani.sade makarna yemem, yaparsam beşamel soslu kıymalı fırın makarna yaparım mesela gayet doyurucu olur.

yada tost bile yapsam süper mega hoppa cuppa karışık yaparım. 4 çeşide bedeldir. gibi.

ama canım çorbaister bazen yada bakliyat o zaman 2 çeşit 3 çeşit yaptığımda oluyor ama çok ender.,

salatayı tatlı yerine yerim ben genelde yemekte değilde.

benim annem bunlara ek olarak herkesin sevdiği ya da yediği yemekler farklı olduğu için 5 kişiye en az 2-3 ana yemek (birine patates yemeği, birine köfte, birine fasulye vs. gibi) yanına pilav ya da makarna , salata, çorba yapıyor ama ruh hastası. yemeklerin çoğu da kalıyor zaten. ben kendi evimde tek çeşit yapıyorum canım isterse o da, ama genelde salata ile geçiştiriyorum akşam yemeklerini.

annem için
çorba her zaman olur
salata he zaman olur
babam kızartma ve ağır yemediği için sebze olur babam için, yoğurdu kendisi mayalar olur genelde. annem babam için bu kadar.
Ama erkek kardeşim bunlarla doymadığından o varsa et yemeği, pilav, kızartma,başka bir sevdiği yemek gibi en az 1 bazen 2 çeşit eklenir. sofrada başkası da varsa yemek seçmeler olduğu için onlara göre eklemeleşr olur.
"aile" yemeği denilen olay bizim aile ve çevrede 5 çeşit gibidir, ortalama.
Ben ne bulsam yerim, tek yaşıyorum. Her gün yemek de yapmıyorum, çeşit çeşit de yapmıyorum. Ama tabak hazırlarım kendime mesela, aynı tabağa 2-3 çeşit şey koyabilirim. Kızartma, salatalık/yeşillik, et, makarna/yoğurt gibi.

Ben de 3-4 çeşit olmadan sofraya oturmayanlardanım, anneden alışkanlık.

Kendi evimde de ana yemek (genelde 2 çeşit oluyor zira ben et yemiyorum, erkek arkadaşımın da sebzeyle arası iyi degil)+ salata, cacık, meze türevi + çorba (kışın haftanın 3-4 günü oluyor ama bazen es gecebiliyorum) + pilav, sote/haslanmis/izgara sebze, patates püresi, garnitur gibi eşlik eden başka şeyler.

Tabii çok yorgunsak o ayrı ama genelde menu bu sekilde oluyor, başka şekilde eksiklik hissediyorum.

Ana yemek; çorba, makarna veya pilavdan biri; turşu veya salata. Tek çeşitle doymam. Kilo almaya çalıştığım dönemde zıbarana kadar da yemeye devam ederdim. Son zamanlarda akşam yemeğinden sonra pek bir şey yemiyorum.

tek çeşitle doymam, ama oturup da 3 çeşit yemek yapmakla hayatta uğraşmam. yanına yoğurt koyar yerim.

Yalnızken tek çeşit yemek yaparım hatta çok yorgunsam yapmam.
Ailece yemek yeniliyorsa da genelde dediğiniz gibi olur bizde de.

et-sebze
et-salata
bakliyat-sebze
bakliyat-salata
tavuk-sebze
tavuk-salata

yoğurt, peynir ve zeytini her öğünde sevdiğim için yazmadım.

Tek kişiyken dahi en az 2 çeşit yemek hazırlarım.

et yemegi veya sebze yemegi; yanina da makarna/pilav/patates olmak uzere 2 cesit.

Yoğurt
Balık günüyse ek olarak salata
Et yemeği
Sebzeli yemek
Et ızgaraysa yanına süsleme sebzeler/patates kızartması gibi şeyler
Pilav veya çorba

dünyada en çok sinirlendiğim şeylerden biri tek çeşit bir yemeğin önüme koyulmasıdır.
ki genelde önüme annem yemek koyar ya da kendim yaparım.

geçiştirmek ya da karın doyurmak için yemek yemek hayat görüşüme ters.

en az 2-3 çeşit olacak, keyifli olacak, sofra olacak falan filan.
dışarıdan bir şey istediğimde bile iki dakikada atıştırılacak bir şey olmaz.

çorba hep olmaz bizde, ama bir tavuk/et/balık yemeği, yanına makarna ya da pilav ve mutlaka salata olur en azından.

değmez. ben kaskosuz biniyorum şahsen. 40000TL değerinde aracım.

Maddi olarak cok bunaltmayacaksa kasko yaptırırdım, cok ciddi bir konu bence.

orient sigorta 630 liraya yaptırdım.

yaptırma diyenleri sakın dinleme

Çok güzel araba kullanırım . Son iki senedir 40 bin km yol yaptım . Ufak çaplı kaza dahi olmadı . Ben yaptırmazdım . Tabi hep risk . Başkasından kaynaklanan bir kaza durumunuz olabilir .

Ben olsam yaptırırdım.

Televizyonda kundaklama olaylarını duydukça korkuyor insan.
Birde oturduğum yer bu olaylara gayet müsait. 700-800 max 1000 e razıyım.

ben de yaptırırdım, yaptırıyorum da zaten.

öncelikle yilda yapilan kilometrenin ve daha once kaza yapilip yapilmadiginin hiç bir onemi yok. yilda 50 bin den fazla gezen taksi dolmus soforlerinin nasil sacmaliklar yaptigini hepimiz biliyoruz :)

maddi olarak fazla kulfet olmayacaksa yaptirmakta fayda var. ama 630 lira olan ile 2050 olan arasinda ciddi fark oluyor kapsam olarak. poliçeyi iyi okumak gerekli.

sadece kendi aracınıza gelebilecek zararları düşünmeyin. yolda giderken bir ferrayi'ye de çarpabilirsiniz. trafik sigortasının yetersiz kaldığı durumlarda karşı tarafın hasarını da siz ödemek durumunda kalabilirsiniz. bence kasko şart.

kadıköy'de ekran değişiminde master yapmış telefoncu var. hatta gsmiletisim diye bi sitesi var. onlara bi sor bakalım belki aradığın kalite onlarda vardır.

ben de internetten orayı gördüm az önce, sağlam bir yere benziyor. sanırım ücret de 150 lira, makul görünüyor, ne dersiniz?

Aliexpress ten al kendin değiştir

Yasamiyorum. İki gundur ablamla evde oturup arada kahve icmeye cik Yorum. Annem babam burda olsaydi yasardim ama

iyi bayramlar,

biz de evde yattık ama annemler filan bu geleneği sürdürüyorlar. şöyleki

köyde;
1.gün
-uyanış
-namaza gidiş
-cami sonrası sıra olup bayramlaşma
-kurban kesimi
-akşam en büyüğün evinde toplanmaca
2,3,4. günler
-ziyaretler ziyaretler

şehirde
bayram öncesi
-bayram esnasında asla durulmayacak olan evi temizlemece
1.gün
-uyanış
-namaza gidiş
-harçlık dağıtmaca(yaşınız kaç olursa olsun illa verirler, şaşmaz ne kadar kazanırsan kazan o 20-50 artık ne kadarsa onu alacaksın)
-kurban olayları
-akşam 1.dereceden 1 akraba ziyareti
-yatış
2. gün
-ulaşılabilenecek akrabaların tamamının ziyareti(ayrım yapmadan, mesela dayının eşinin üvey annesi,üvey annesinin oğlu gelini filan hepsi)
-ulaşılamayanları telefonla aramaca hal hatır sormaca
3.gün
- ankaraya ilk gelinen mahalleden başlayarak orada kalan komşuları kronolojik şekilde ziyaret
4.gün
-piknik

tüm bunların yanında o ziyaretlere gidilmeden öncede ziyaretçi kabulü yapma, ama böyle 10'ar dakika filan yani. sonra herkesin gideceği bir yer varmış gibi evden çıkılıyor.

ben en çok ev temizlenirken, kitaplar ve aldığım notlarla kıymelimis kalemlerimin bir kutuya haldır huldur doldurulmasına kızıyorum. evet. ama bayramlar güzeldir.

yaşamadık. gecen bayram bile böyle değildi. bu bayram iyice rezalet oldu.

Ne yazık ki bayram demeye bin şahit ister

çocukluğumdan beri bayramlaşma akrabalardan sadece dedem yaşlarında olanlarla oluyodu. diğerleriyle mesela onların çocukları torunlarıyla bir bağımız oluşmadı. şimdi de yaşlılardan sıkılıyorum ve bayram harçlığı verenler hariç gitmiyorum ki gitmiyorum dediğim kapı komşum olanlar bile var onlara da. çünkü tanımadığım torunlarının okul ve iş başarılarından ya da hastalıklarından başka bir şey konuştukları yok sıkılmam da ondan. onlara sorsan yeni nesil bozdu falan diyen olabilir ama tam tersi kendileri sıkıcılar, bayram dediğini neşeli olur o da neşeli biriliriyle oluyo ancak. ziyaretler et vs. olsa da bana tat vermiyo.

onun dışında da birkaç arkadaş var onlarla da dışarda görüşüp bayramlaşıyoz ki bayrama özel bir şey değil.

Yasamiyordum ki bu sabah kalkinca gidip butun akrabalari ziyaret edesim geldi. Zaten neredeyse hepsi yurume mesafesinde oldugundan bir gunde hallettim. Guzel oldu valla.

Eskiden de yaşamıyordum şu an da yaşamıyorum. Sebebi akrabalarımın çoğunun yurtdışında olması, ömrüm boyunca yüzlerini 1-2 defa görmüşümdür.
Küçükken kıyafetlerimizi giyip apartmandaki konu komşunun elini öperdik, sonra eve gelip üstümüzü çıkarırdık kimse gelmez artık diye. O zamanlar üzücü gelirdi. Annem de ısrarla evde beklerdi belki biri gelir diye. Son yıllarda onun da beklentisi-hevesi kaçtı. Ailece yemeğe-sinemaya gidiyoruz, günübirlik geziler yapıyoruz. Tatil havasında geçiyor.

Arefe gününden itibaren non stop çalışıyorum . Yarın sabah 96 saatlik çalışmam bitecek . Halama gidip kavurma yemeği düşünüyorum.

www.eksiduyuru.com

aynen bunları sole ver parasını

biraz daha uğraş ve parasını ver. adamin yaptigina bakilirsa aradan gecen zaman da pek az değil sanirim.

ne kadar süre geçti?

@uzman, 1,5 yıl oldu. numarası vs. yoktu, yani benim telefonum vs. gitti başıma o dönem olmadık işler geldi, şimdi aynı şehirlerde değiliz maalesef evine vs gidip veremeyeceğim.

adam konuşmuyor bile direkt mesaj görür görmez engelliyor.

bence uzatma artık. git o parayla hayır yap bari en azından vicdani olarak biraz rahatlarsın.

@sadegazoz almazsa geri gider

Ortak bir tanidiginiz varsa mesajini iletmesini iste.
Olmuyorsa da yapacak bir sey yok.

ptt yolla bırınden mesaj attır +1

yaz kı parayı almazsan ptt ye kalıyormus bır de ozur mesajı döşe gıder alır ptt ye kalmasın dıye almazsa da sana gerı gelır alırsın hayır yaparsın

elbette dolar almalı yanına.100'lük banknotlar almasını tavsiye ederim.bazı doğu ülkelerinde küçük banknotları düşük değerden bozuyorlar.

Dolar .

doktor tavsiye demem ama tedavi olmak için önce rahatsızlığının kesın adı konmalı.skolyozun var ise derecesine göre ve yaş müsaitse ortopedi tarafından ameliyat bile edilebilirsin.Değil ise fizik tedavi ve alternatif yollarla tedavi görürsün.kısacası önce tam teşhis sonra tedavi.gecmiş olsun.

Ortopediye gidiyorsun dedigin rahstsizlik varsa seni zaten beyine göndercek.

istanbul cerrahi hastanesine git
beyin cerrahi metin beye muayene ol
Sonra bana dua et
asiri pahali degil muayenesi 200 civari olmasi lazim

her ikisi de değil.fizyoterapist muayene yapmaz zaten.fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına görünmen lazım.gerek görürse beyin cerrahisine seni yönlendirecektir.182'yi arayarak sıra almayı unutmayın.

prof sabri narmana gidin. musyenesi 400 tl flndır ama boşa zaman kaybetmezsiniz ve adam akıllı muayene olursunuz.

bir insanın hareket edebilmesi için neler gerekiyorsa onu sağlamak için çalışırlar. masa başı çalışanlarının kamburunu düzeltmekten sporcuların sakatlıklarını iyileştirmeye kadar her alanda elleri vardır. yaptırdıkları egzersizler bir süre sonra günlük rutininiz olur ve 'keşke daha önce gitseydim' dersiniz. mesleklerine derin bir saygıyı hak ederler.

www.fizyoteam.com

uklon ile taksi.kafan rahat olur.

taksi tut. ama pazarlık yap.

dedikodu. aka gıybet.

Aşırı övünme - üstünden başından başlayıp ailesinden kocişinden süper zeka çocuğundan kendini ve sahip olduklarını öve öve bitiremeyen tiplere gıcık oluyorum, dinlerken kulağım kanamaya başlıyor neredeyse.

sigara ve sarımsak. ikisini kullanana da pek dayanamıyorum.

bu ikisinin bulunduğu ortamda duramıyorum.

bir de ekşiduyuruda yeni yeni türkçe neferleri. ya eleştirsinler eyvallah ama abartmaya gerek yok.

Ter kokusu,ayak kokusu, ağız sapirdatma,Sürekli geğirme.

Sinirlilik, gürleyerek-bağırarak konuşma, ortalığı yakıp yıktıktan sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranma, çirkeflik, şark kurnazlığı, sürekli her şeyden şikayet etme, bir de yabancıların 'drama' dediği devamlı olay çıkarma, bir bardak sudan fırtınalar çıkarma.

sesli sakız çiğnemesi,dişlerinin arasındakileri çıkarmaya çalışırken cik cik sesler çıkarması,bir nesneyi ya da parmaklarını bir yere vurarak ritimli sesler çıkarması.bu seslerden nefret ediyorum.bunun dışında bilim dışı boş sohbetler yapması(alternatif tıp vs.)

Fal, buyu, burc ve turevlerini dalga gecerek degil ciddi ciddi konusanlar, uzerine yorum yapanlara katlanamiyorum. Bilimsel oldugunu iddia ederlerse ortami terk ederim.

bencillikleri.

Bilmedikleri konuda ısrarla hatalı bilgiçlik taslamaları, okumuş insan da olsa sabit fikirli bir cehalet belirtisi. Bu tarz insanlarla tartışmaya girmekten kaçınıyorum.

samimiyetsizlik
sürekli kendinden bahsetme

topluluk içinde sürekli kendi aralarındaki "inside joke"larla geyik yapıp durmaları. bi de bazı insanlar yapış yapış oluyor. havanda olmadığını, konuşmak istemediğini çok net biçimde anladığı halde saygısızlık derecesinde yapışıyor, rahatsız ediyor vs. böylelerinin ağzına zumzuğu çakasım geliyor. neyse ki asosyalim de böyle ortamlara girmiyom.

dunning-kruger sendromu yaşayan arkadaşlar.

Yapmacıklık, gösteriş düşkünlüğü, taklitçilik, ilgi budalalığı, yanılgıyı kabul etmeme, çok ve boş konuşma, mantıksızlık, tutarsızlık, düşüncesizlik, fanatizm, sık küfür etme, sürekli espri yapma çabası vb. şeyler.

1. ağız kokusu
2. faşistlik

Keskulpesent +1

Ek olarak, olmayacak yerde cok kokulu seyler yiyen insanlar varsa direkt uzaklasiyorum.

Saygısızlık, hadsizlik, densizlik, bunlarla paralel terbiyesizlik.

uyuz edici konuşmaları ki bu uyuz olduğum konular çoktur. tek örnek vermem gerekirse tek gecelik veya sevgilisi ile olan cinsel münasebetini gelip çok büyük başarıymış gibi, bir de partnerini ezik görür bir tavırla anlatması.

En cok ben bilirimci, tepeden bakmaci tavir takinanlar.

Olurlar.

açıklar spesifik bir alana görünecekseniz dokturu izinli olabilir ama testi yaparlar.

evet açık ama acilleri sadece.hangi testleri istediğinize göre değişir.

En kesin bilgiyi direkt hastanenin müşteri hizmetlerini arayarak öğrenebilirsiniz.

Kan testi ise eğer, çoğu hastane 7/24 kan alır, ama sonuçların çıkması bayram yüzünden aksayabilir.

akciger,solunum, kan testleri vs. istediler

Bence sabihadaki fiyatlari aklinda tut, lvivde daha ucuzsa ordan alirsin. Degilse donuste yine sabihadan alabilirsin

bence fiyatları orjinal sattığına inandığın güvenilir türk sitelerinden de check et. duty free olmasına rağmen daha pahalı olabiliyor.

Daha ucuz trye gore. 50lik satilan fiyata 100luk aliyorsunuz.

Benim cekincem oraya gidince chanel bulamamak. Giden arkadaslar lviv duty freesi nasildi buyuk muydu?

Ebay ya da aliexpress ten al . Alet edavatla satıyorlar. 6$ a almıştım . YouTube da videolar var . İzleyerek kendim değiştirmiştim . iPhone 5 vardı . Kolay bir işlem .

@uzman aslında demek istediğim bataryanın değişmesi telefona sorun çıkarır mı, yoksa yeni gibi kullanmaya devam edebilir miyim?

Ben appleda degistirmeyi dusunuyorum 5s icin. Batarya gibi biseyde yan sanayiye guvenemiyorum :/ sarj olurken patlar filan gibi bi korkum var.

Apple degistirdigine gore degisiyor ve duzelme oluyor.

Öncelikle apple dışarıya Orjinal batarya vermiyor . Piyasada bulacağın bataryalar Orjinal değiller . Çıkma bulursun o ayrı tabi.
Değişim işleminden önce elini kalorifer değdir . Vücudundaki statik elektrikten kurtul . Ben ek olarak anti statik cımbız almıştım 1$ a yine aynı sitelerde satılıyor .
Telefonda herhangi bir problem oluşmaz . Çok basit bir işlem . Eskisi gibi sıkıntısız kıllanırsın telefonunu .

tostum android telefonlar ıcın ebayde polarcell marka var, iphonr ıcın de vardır dıye dusunuyorum.

alman malı bataryalardır, panzer gibidir.

@uzman niye orijinal olmasın, orijinal telefonu parçalayarak elde ediyorlar bataryayı.

@kuehles apple kaça yapıyor? telefoncularda da orijinal batarya.

@psv ona çıkma diyorlar zaten ama çok fazla yok piyasada . Olsa bile ne kadar yıprandığı meçhul . Kullanılmamış sıfır diye satılan bataryaların tamamı yan sanayi . Dediğim gibi apple yedek parça olarak dışarıya pil satmıyor . Kendi bünyesinde değiştiriyor sadece .

Kemiğin içinde de kan damarı var.

Kemik iliğinde üretilir.Kemiğe giren kemikten çıkan bir sürü damar var.Kemiğin sert olduğuna takılma.Canlı kanlı bir doku.Bazı kırıklarda bir parça kopar kemikten nekroze olur bazen.Kangren olur beslenmesi bozulduğu için

x her yıl yüzde 5 büyüsün
1000x her yıl yüzde 4 büyüsün.

gene yakalar.

x yılda 5/100 x büyür. 2x yılda 8/100 x büyür. yakalayamaz.

yakalar. iki kısma ayırıp da düşüneceksin. birincisi %5 , %4 ten büyüktür yani bu demek oluyor ki fark kapanacaktır(%lik büyüme söz konusu iken). ikinci part ise x ile 2x arasındaki fark. bu fark ne kadar büyükse o kadar geç yakalayacaktır. ama zaten belirtmişsin herhangi bir zaman diye. yani zaman kısıtlamamız yok.
kısacası yakalar.

74. yılda yakalar
ikincisi 1000x olsun o zaman da 723. yılda yakalar.

biraz daha detay verebilir misin?mesela ödem neye bağlı oluştu.travmatik bir durum mu mesela?ne zaman oluştu?

Travmatik büyük ihtimalle doktorum mr'a bakıp öyle dedi. 1 senedir aynı ama ben bu sekilde olmadan öncesine dair burkulma vesaire hatırlamıyorum. Kas gevşetici ve ağrı kesici kullanınca hicbir problem yok. Tabi bu ilaçların da mideyi mahvettiğini öğrendikten sonra uzak duruyorum. Bilekligimi taktığım sürece problem olmuyor ama sürekli takamadigmdan cikarinca eski aci dolu kilitlenmeler gelecek gibi oluyor.

bilekligi takmadigin zamanlarda surekli soguk kompres ile. o jel pedler var buzlukta tutulan. onlar bu ise birebir. iki tane al surekli bileginde tut. yalniz dikkat et bez kaplari olmadan ciplak tende cok tutma, yakabiliyorlar.

@ in vino veritas deneyeceğim teşekkürler.

ödemin üç tedavisi var. elevasyon(yani ayakları kalp seviyesinden yukarı kaldırma),soğuk kompres ve steroid (kortizon buraya dahil). ağrı kesicilerin çoğu (parasetamol hariç) steroid olmadığı halde steroid etkisi gösterir. mideye olan olumsuz tesirini engellemek için lansor kullanabilirsin.

@ uzman pratisyen teşekkürler.

Ben indol adli ilactan cok buyuk fayda gordum. Tabanlik, steroid enjeksiyonu, egzersiz fayda etmemişti. Indolu yaklasik 1 ay kullandim surekli olarak.

@curukturpkokusu teşekkürler.

böyle kronik hiçbi' doktorun çözemediği ağrılar çekiyorum. sabahları çok şiddetli oluyor, gün içerisinde de zaman zaman yokluyor. stresten olur filan diyorlar. işini mi sevmiyosun acaba? ben sevmiyorum çünkü.

Yok 2 aydir evdeyim calismiyorum ama calisirken de cok stresli degildim. Ders calisiyorum masa basinda ondan mi acaba :/

Romatizmal hastalıklar olabilir.

@evde liyakat kalmamis fibromiyaljiye benziyor

Fibromiyalji dusundum ben de. Sabah tutuklugu fibromiyaljide sık gorulur. En etkili tedavisi egzersiz.

ya zarar vermişsindir, ya da ısınmadığınız için yine zarar görmüştür.

1-2 hafta içinde ağrı geçmezse dktora gidin.

bir sağlık kuruluşuna başvurmanıza şimdilik gerek yok.gerçi acil hariç bayram sonuna kadar kapalı.ağrı kesici ve kas gevşetici iç.bir de aynı türden (masaj yapmadan) bir ilaç sür yeterli gelir.bayramdan sonra da devam ederse FTR polikliniğine başvurursun.182'den randevu almayı unutma.

bu arada ilk ekşiduyuru cevabım bu benim :)