"yarışan çıkarların tanınması ve bunların devamlılığının sağlanmasının garantisi olan yükümlülük her bir mühendis ile ayrı şekilde kurulur."

ben öyle anladım en azından.

Ben de şunları anladım:

"Bireyler (mühendisler) seçtikleri herhangi bir yerde (her nereyi seçerlerse orada) kariyerlerinde ilerlemeye çalışma hakkına sahiptir. Firmalar enformasyonlarını rakiplerinden koruma hakkına sahiptir. Rekabet eden bu menfaatleri (mühendisinki ile firmanınki kastediliyor sanırım) garantiye alma ve mühendis bireyle bağlarını sürdürme sorumluluğu tanınmıştır."

Muhtemelen mini-Jack denen Cole Ortiz (Freddie Prinze Jr.)'ı duymuşsundur, ama bahse girerim ki Dana Walsh (Katee Sackhoff) sahtekar bir yalancı olarak bilinen Dana Walsh (Katee Sackhoff)'ı duymamışsındır. Şimdi öğrendin! Ayrıca: Jennifer Westfeldt’in hıslı gazetecisi bu hikayeyle ilgili birşey yapmayacak. -Haklarında çok çok şey işittiğim bu kadınsı düzensazlıklar da dahil.


--------

Renee Walker bu sezon 24'te kötü müydü? Öyle olduğu hakkında söylentiler duydum.
- Stefanie Ausiello: Bu, kötüyü nasıl tanımladığına bağlı. Aslında kadın bir Dexter'a dönüştü, demek ki kız arkadaş bazı şeytanlar marifetiyle etkili oluyor.

neden süt olsun ki, likör alkol nedeniyle farklı

evet bende aynı mantıkla yaptım, çoğunluk süt ile likör arasında kalmışmış, süt yapanlarda olmuş, hatta likörden çok süt yapan var. ama ne gibi bir mantıkla süt, ben çözemedim.

herhangi bir işlemden geçmediği varsayılırsa elbette süt.

"Süt dışındakiler mamul (imal edilmiş), bazı şeyler de katılarak üretilmiş. Süt inekten çıktığı haliyle duruyor." diye düşünmüş olabilirler.

o mantıkla baktığımızda süt de pastorize edilme vs. gibi işlemlerden geçirilebiliyor; ancak bir limonu sadece elinize alıp sıktığınızda mevye suyu elde edersiniz, bir işlemden geçirmeye gerek olmayabilir yani..

@reeper redeemer doğru aslında. meyve suyu denince doğrudan kutudaki meyve suları geldi aklıma.

bu kadar çelişkili bir soru nasıl sorulur anlam veremiyorum, ordan baksan başka burdan baksan başka..tey allah'ım yaa kalkıp bi de bu soruları özel kurumlara hazırlatıyorlar.

süt ayran meyve suyu limonata hepsi soft drink yani alkolsüz. ben olsam ben de likör işaretlerdim. ama finansbank bu mantıkta soru sormaz. o yüzden büyük ihtimal süttür.

bu tarz sorularda genelde fazla derinlere dalmadan akla ilk geleni işaretlemek esastır.
otorite değilim ama direk likördür bence cevap.

Süt de sağılıyor. İşlem var.
Doğru cevap likör bence.

likör hariç hepsi tüm yaştan insanlara satılabiliyor. likör ise sadece belli yaşın üzerinde bir kitleye satılabiliyor. likör hariç hepsinin reklamı yapılabiliyor, likörün yapılamıyor. yani banka böyle şeylere bakar bence. içinde ne var ne yok bakmaz.

süt denilen şey bazı dişi hayvanlarda salgılanan bir sıvıdır. diğerleri insan eliyle üretilmiş-hazırlanmış içecekler.

likör hariç diğerleri doğaldır.

katkısızlık açısından bakılırsa süt, alkol açısından bakılırsa likör, yazım açısından bakılırsa meyve suyu (iki kelimeden oluşuyor). benim gönlümde sütün yeri ayrıdır o başka... bu durumda süt 2 oy alıyor ve doğru yanıt olmayı hak ediyor :)

likor aldatmaca olsun diye konmus. bence de direk sut. diger hepsi karisim cunku.

bence likor.
ayrıca finansbankı sordugu bu dandik otesi soru icin tebrik ediyorum.

dandik değil de, doğru ya da yanlış cevabı olmayan tarzda sorulardan olabilir..

cevaplayan kişinin kişisel özelliklerini anlamaya yönelik (tamamen atıyorum; süt diyenler duygusal ve içine kapanık profile sahip insanlar olurken, likör diyenler daha girişken ama bir o kadar da kontrolsüz olabiliyor falan gibisinden)

1- tutunu sıkılastırmak ıcın, daha tok bir içim oluyor.

2- gotune sok manasında o.

1- sigarayı vurmanın sebebi içindeki tütünü sıkılaştırmaktır. böylece sigaranın tadı daha sert oluyordur. ama çoğu insan gayriihtiyari yapıyor bu hareketi.
2- yüzükte bir dinleme cihazı, takip cihazı filan varsa diye önlem amaçlı bir hareket:P

kadehe atılan yüzük jest midir yoksa harbiden götüne sok anlamında mıdır...

buna yoğunlaşmak istiyorum, şimdi atarız yüzüğü göte girmesin :P

2 deki olay; adam yuzugu sunuyor kadın bardaga atmıyor mu ben mı yanlıs okudum ?

maydanoz olayım birinci soruya.

bir de sigarayı ve puroyu yalayanını gördüm. sigara için soracak olursam, kağıdını ıslatmak neye yarar?

bence de 2deki olay "yüzük sende kalsın dayı gotüne sokarsın" tandanslı bir hava veriyür

@ kibritsuyu

Sigara kağıdını tükürükle ıslatanlar var, kuru bir tütünse hafiften yumuşayarak çıra gibi yanmamış oluyor (merak ettim de denedim şimdi).

ıslatmak daha yumusak bir içim için. genız yanması olmaz fln.

@buryan

adam yüzüğü sunuyor kadın da bardağa atıyor...

e tmm işte bariz bi sekilde sktir diyor. dha acık nasıl denebilir ki.

kontrol edemedim, bi dener misin?

=EĞER(VE(A1>=0;A1<20000);A1*0,12;EĞER(VE(A1>=20000;A1<30000);TOPLA((A1-20000)*0,11;20000*0,12);EĞER(VE(A1>=30000;A1<50000);TOPLA((A1-30000)*0,08;10000*0,11;20000*0,12);EĞER(A1>=50000;TOPLA(A1-50000*0,06;100000*0,11;20000*0,8;10000*0,11;20000*0,12)))))

Deneyip neticeyi bildiririm. Teşekkürler,

(bkz: maşukiye)

Kerpe. İstanbul'dan gidiyorsanız Kandıra'ya giden otobüslere binip oradan minibüsle ulaşabilirsiniz.

Ağva , Maşukiye veya Termal. Bu mevsimde hepsi de ayrı güzel. İyi tatiller Zaugnakhaldun.

eskişehir. çok sık tren var, 16 tl'ye. zira kafa dinlemek için muazzam bir yer. ben 3 yıldır kafam dışında hiçbir şey dinleyemiyorum örneğin, öyle bir yer...

the importance of internal control and internal audit in terms of independent audit and a survey.

Importance of internal control and internal auditing in terms of independent external auditing and a survey study?

Alırlar gibi görünüyor, ama bazan havale/eft ücreti olmayacak şekilde ayarlanan hesaplar da olabiliyor, bazan da sadece ilgili şubeden yatırılabilmesi mümkün olup havale/eft yapılamayabiliyor.

Kesin cevap için, bankanın web sitesinden size en yakın şubenin telefonunu bulun, arayıp sorun. Ücretli ise, bankada hesabı olup da internet müşterisi olan tanıdığınız varsa ücretsiz yapacaktır.

okul hesaplarından genelde alınmıyor. ki bu hesaplar harc vs osym seysı fln resmı kurumlarla alakalı herangi bi işlemde ben ucret duymadım.

alır şerefsizler, sadece okul ordaki şube almaz, zaten o da hesabın olduğu şubedir. biliyorum ben. bilgiliyim ben.

evet arkadaşlar alıyorlarmış, hemde az buz değil 10 lira. ona göre...

hocam başka bankadan para yatırırsan alırlar aynı bankanın başka şubesinde nalmazlar

aynı bankanın aynı ilindeki başka şubesinden de alıyorlarmış maalesef ki.

AŞ ana sözleşme örneği (boşlukları doldurun, kaynak Sanayi Bakanlığı):

www.sanayi.gov.tr

yok mu devamı gençler :)

Var, hatta hayır duası alayım diye vergi levhası hazırladım openoffice'de, göndermeye vaktim olmadı. Emailinize gönderebilirim isterseniz.

Bir de avukat belgesini merak ettim, avukatlık ruhsatı değildir herhalde?

yani vurdun mu sevdin mi anlayadım kusura bakma benim niyetim kötü bir şey söylemek değil kimseye aciziyet ortada zaten... teşekkür ederim tekrar

? Ters bir laf ettiğimi sanmıyorum. Öyle bir niyetim de olmadı. Yazdığım da gerçek, levha isimli dosya masaüstünde duruyor. Ters bir düşüncem olsa ne ilk cevabı, ne ikincisini yazardım, hatta ikincisinde avukatlık ruhsatı deseydiniz onu da ayarlamayı düşünmüştüm (ailede avukat bulunduğundan).


Neyse...

Nedenini bilemedim. Metinde eksiklik yoksa, herhangi bir sayfada sayfa numarasına tıklayıp silerseniz tüm sayfa numaraları silinir. Daha sonra Ekle > Sayfa Numaraları'nı seçip numaralamanın sayfa altına mı üstüne mi, ortaya mı kenara mı konulacağını ve numaralamaya kaçıncı sayfadan başlanacağını seçerseniz doğru numaralandırma yapılır.

31. sayfaya gelin.
Sayfa Yapısı - Düzen'i açın.
Bölüm başlangıcını "Yeni sayfa"
Üstbilgiler ve altbilgiler kısmındaki "tek ve çift sayfalarda farklı" kısmını iptal edin.

Sorun dosyanın 29. sayfaya kadar bir bölümden, 29dan sonrasının başka bir bölümden oluşmasından kaynaklanıyordur (Section 1, Section 2 muhabbeti) Ve 2. bölümün seçeneklerinde "tek sayıyla başla" seçeneği işaretlidir (yukarıda bahsettiğim olay)Bunu iptal ederseniz düzelir.

Metinleri bi zahmet gönderiniz, dişime göre bişiy varsa elimden geleni yaparım. uyuklayankedi et hotmeyl kom

Sosyolojinin kökeni (Ortaya çıkışı, tarihsel koşulları, kendi toplumunu tanımayı mı, kolonileştirilen toplumları mı tanımayı mı hedeflediği, vb.)

Türkiye'de dünya ölçeğinde sosyolog bulunup bulunmadığı, var ise dünya ölçeğinde olmasının gerekçeleri

Türkiye'de bilişsel sosyolojinin yerini tartışmak isterdim ben.

turkcell müşteri hizmetlerini ara bilgi al..

Tahminimce:

"Kazandınız", "son gün" gibi ifadelerle reklam kokusunu azaltmaya çalışmışlar; check up müşterisi yokluğundan fiyatları aşağı çekmek zorunda kalmışlar, bunu da fırsat gibi sunmaya çalışmışlar 'indirim' meraklılarını avlamak için.

bana da 541'li numaradan gelmişti :)
(bkz: %80 indirimli tam kapsamlı check up )

sağlık, yangın, kaza falan filan sigortası satmaya çalışıyorlar. bu indirimden de ancak kredi kart bilgilerini verip poliçeyi imzaladığında yararlanıyormuşsun.

dolandırıcı ve palavracılar onlar.

1- bir şeye başvurmadan ne kazanıyorsunuz?
2- sağlık sigortası yapınca çoğu firma bedavaya senede 1 kez check up hakkı veriyor zaten neden bahsediyorsun dolandırıc?

sil gitsin.

@brnbrs: turkcell müşteri hizmetleri bende alerji yapıyor.
@supergirl: sözlükte aramıştım bulamamıştım, teşekkürler.
@dunden beri dimdik: o nasıl nick be hocam:D ,sağol tekrar.
@uyuklayan kedi, ve darknum: teşekkürler, adamlar sazan avına çıkmışlar sanırım. bu gelen 2. sms'miş.

sağlık sigortalarının hediye verdiği check up'a dahi gidilmez.

adam bedavadan öğrenecek ne sakatınız var neyiniz yok.

oğlunuzun sünnetine, maliyeyi davet eder misiniz, o hesap.

Mükemmel değil ama cevap gelmediği için kendimce çevirdim, derdinizi anlarlar sanırım, birebir olmadığından Türkçe'sini de yazdım:

Dear .....,


We had preferred your company to protect especially from the attacks like that. (Firmanızı, özellikle bu tip saldırılardan korumak için tercih etmiştik.)
In fact, it was enough to ensure keep opened the website. (Aslında web sitesinin açık kalması yeterli olurdu.)
Meantime, please send the logs which can be proof to my email address. (Bu arada, kanıt olabilecek logları lütfen email adresime gönderin.)
I will inform public prosecutorship about these logs and this issue will be solved by legal ways within two or three weeks. (Bu logları savcılığa bildireceğim ve bu mesele 2-3 hafta içinde yasal yollardan çözülecek.)
Please keep our website opened during next two or three weeks. (Web sitemizi, önümüzdeki 2-3 hafta boyunca lütfen açık tutun.)

Thank you for your interest in advance & regards (İlginize şimdiden teşekkürler, saygılar)

banka kartlarının hiçbirini internet üzerinden alışveriş icin kullanamazsınız. paypal a ekleyemezsiniz. öğrenim kredisi cektiginiz kartta buna dahil tabiki

üzerinde visa electron yazıyor ama. paypal'ın da visa electron kabul ettiği yazıyor.

Evet Paypal'da logosu olan VISA ve Master kredi kartları ile birlikte, debitcard (bankamatik kartı deniliyo genelde bizde) olan Visa Electron, Maestro da sayılmış. Hatta adı Debit Direct olan bir kartın logosu da var.

POS'larda da alışveriş yapılıyor yıllardır banka kartları ile, demek ki onlar da netten kabul ediyor.

paypal yeni başladı banka kartını kabul etmeye googleda filan aratırsan banka kartıyla paypal üyeliği filan diye birşeyler çıkar.

Fakat sana şunu söyliyeyim. Ziraat bankası sen o kartı başka bir yerde kullanma diye elinden geleni yapıyor. Ben internet bankacılığı şifremi bile alamadım. Öğrencisin diye vermiyorlar. İnternet bankacılığı şifreni almak istersen öğrenci olduğunu belli etme sakın.

(git: 94101)

nil karaibrahimgil - kamikaze
anonim - uç uç böceğim

feridun düzağaç-gamlı uçak

Burning Spear - Social Living

aydın - kuşum

yavuz cetin - benimle ucmak ister misin?

gülben ergen - uçacaksın

teoman - uçurtmalar

bulutsuZluk oZlemi - uctu uctu

ezginin günlüğü - martı
uç beni uç beni uç yavru kuş ol uç beni

hasretinle yandı gönlüm

(bkz: kramp) - (bkz: püf püf)

bilmem tam oldu mu ama?

Otomobil uçar gider
Ömrüm gibi geçer gider
Ben talihin peşindeyim
Talih benden kaçar gider

Edit: Bir Münir Nurettin Selçuk bestesi. Oğlu Timur Selçuk da kendi tarzında söylemiştir.

tarkan - uçmasam da göklere bir kuş olsam pencerede diye giden güzide eseri.

uçan da kuslara malum olsun

otisabi, mengus - dikkat et

Tünel'e doğru yürüyün, Tünel'e gelmeden sola (Şahkulu Bostanı Sk.) girin, hemen sağda.

nostalji tramvayına binip tünelde inin.

1.de virgül kullanılmalı gibi geldi bana.
2.kullanım doğru, bağlama edatlarından(ama, lakin, çünkü...) önce noktalı virgül kullanılır.
3.kullanımda vırt, zırt ve hırt arasında virgül olmalıydı, virgül kullanıldığında noktalı virgülün kullanımı doğrudur. (kısaca açıklamak gerekirse; aynı görevde olan kelimeleri vürgülle ayırdığında cümlede virgülle ayırman gereken başka yerler varsa karışıklığa sebep olmamak için noktalı virgül kullanılmalı)
4. bakınız 2. (yanlış kullanım)
5. bakınız 3.
6. 1. ile aynı.
7. kesinlikle virgül olmalı.
8. 1. ile aynı.

1) Neden virgül değil?
2) " " "
3-5) " " " (Bir tek grup var sıralanan, şöyle olabilirdi: "Felsefe bilgisi x bakımından a,b ve c'ye; y bakımından d, e ve f'ye bağlı olarak değerlendirilebilir."
4) Burada noktalı virgül kullanımının yanından anlatım hatası da var sanki. Çünkü olmadan ikinci kısım buna göre değiştirilebilir. İlk cümle ile onun açıklaması olan ikinci cümle arasında da kullanılıyor bu noktalı virgül. Ama virgül de iş görür sanki.
6) İlk maddelerle aynı.

TDK için kendimce örnek:

1) Çiftlikte inek, koyun, kuzu ve tavuklar; erik, kiraz ve elma ağaçları; gül, lale, ortanca fidanları vardı.
2) Uykusuzluktan, yorgunluktan ayakta duramıyordum; gözlerimin kapanmasına, dizlerimin titremesine engel olamıyordum.

Arkadaşlar,
Örnekler çok önemli değildi. Önemli olan "neden" ve "neye dayanarak" kullanıldığı ya da kullanılabileceği.

Yine de örnekler hakkında görüş bildirmenize sevindim.

Şimdi berdush'a sormak istiyorum:
"bağlama edatlarından(ama, lakin, çünkü...) önce noktalı virgül kullanılır." demişsin. Ama sen bunu neye/kime dayanarak diyorsun?
Ayrıca "aynı görevde olan kelimeleri vürgülle ayırdığında cümlede virgülle ayırman gereken başka yerler varsa karışıklığa sebep olmamak için noktalı virgül kullanılmalı" ne demektir? Örnekli bi açıklasan.

Bu arada arkadaşlar, ben hatalı noktalı virgüller yerine bazen iki nokta bazen de virgül koyuyorum ama bazen de kaldırıp atıyorum onu.

@uyuklayankedi
Bu cümlelerle sıkça karşılaşıyorum. Ben de cevap arıyorum.
Bu arada 3. örnek cümlemi yanlış yazmışım, değiştiriyorum:
"Felsefe; aşkı, sevgiyi, nefreti ve affetmeyi de işler."
3. Cümle bu olsun.

ÖNEMLİ CÜMLE EKLEME
Jim Harrell bla bla bla blaaaa blaa blaaa. Jimbo; aileme evlat, kız kardeşlerime amca, erkek kardeşlerime ağabey ve bana da kardeş oldu.


Yukarıdaki noktalı virgülü yorumlayabilen olursa çok memnun olurum.

virgülün kuvvetlisi. yani virgüllü cümleyi paranteze almak gibi.

ali, ahmet, mehmet, sinemaya, yemeğe, eve gitti.

şimdi her araya virgül koyunca olmadı, üç kişinin gittiği üç ayrı yeri anlatacağız. o yüzden şöyle olmalı:

ali, ahmet, mehmet; sinemaya, yemeğe, eve gitti.

virgül ama daha kuvvetli bir virgül yani.son örneğiniz de böyle. "kuvvetli virgül" alıştırmasını diğer cümlelere de deneyebilirsiniz. genellikle tutar.

kibritsuyu
verdiğin örnek cümleyle benim -son verdiğim dahil- cümlelerim farklı.
kaldı ki neye dayanarak "virgülün kuvvetlisi" diyorsunuz
ya da diğer açıklamaları yapıyorsunuz arkadaşlar onu soruyorum
neye dayanarak?

dil konusunda bilgime ve mantığıma dayanırım ve asla tdk'yı bir otorite, bir dayanak olarak kabul etmem ben. onların doğru dediği bir sürü şeyi kabul etmeyip kendi doğrularımı kullanıyorum. benim gördüğümden bildiğimden öğrendiğim noktalı virgül kullanımı bu şekildedir. sizin verdiğiniz örnekte de kuvvetli virgül aslında. virgülle ayrılan cümleleri paranteze almış gibi.

"Jimbo; aileme evlat, kız kardeşlerime amca, erkek kardeşlerime ağabey ve bana da kardeş oldu."
=
Jimbo aileme evlat, Jimbo kızkardeşlerime amca, Jimbo erkek kardeşlerime ağabey, Jimbo bana da kardeş oldu.

şimdi jimbo'nun ne olduğunu tek tek yazmak yerine jimbo diyoruz, parantez açıp, yani noktalı virgül koyup diğerlerini de virgülle ayırıyoruz. jimbo'yu da virgülle ayırırsak bu sefer jimbo ötekilere dağılmaz. oraya kuvvetli virgül koyuyoruz ki jimbo'nun arkadan gelen virgülle ayrılmış üç ayrı cümleciğe de dağılsın, hepsiyle alakası olduğu görünsün.

matematik işlemi gibi düşünün.

o jimbo cümlesinde noktalı birgül yerine bana kalırsa iki nokta kullanılabilir.

şimdi sizin "bilgi ve mantığınız" nerelere dayanıyor? oralar güvenilir yerler mi?
piyasada bunca birbirini tutmayan kitap ve uygulama varken?

tdk yeterlidir ve mutlaka doğrudur demiyorum da
sizinki de yani biraz
şey olmuş :-)

iki nokta üst üsste koyarsanız "jimbo nedir?" sorusuna böyle tanımvari, ansiklopedik cevap olur. cümle gibi değil.

jimbo: afrika'da yaşayan otla beslenen bir hayvan türü.

gibi olur.

bilgim tecrübem derken de elbet bir tarafımdan uydurmuyorum. yine kitap, eğitim, ilkokuldan liseye alınan dersler, öss, gördüğüm ve mantıklı gelen hep anlattığım şekildeydi. illa yazılı bir kaynak gösteremem. aksini iddia edenle tartışırım.

kibritsuyu noktalı virgülle ilgili araştırmalarım derinleşerek devam etmekte.
jimbo örneğindeki kullanımı özneyi ayırmak için yani özneye ait özellikleri virgülle saydığı için tekrar virgülle ayıramıyor ama bi yandan da özneden sonra bir duraklatma istiyor
ben de bu kullanımı doğru bulmaya başladım
sen haklıydın yani
ayrıca iki noktayla ilgili son açıklaman gerçekten yararlı oldu, teşekkürler.
ama açıklaman yeterli gelmemişti bana

neyse
noktalı virgülle ilgili son kararımı merak edersen mailimi ekle ciddi olarak bu konu üzerinde düşünüyorum
sen ve konuyla ilgilenen başka biri msn ekleyerek konuyla ilgili son yazımı bitirdiğimde okuyabilirler.
ilsadozkan [et] hotmail [noktaaa] com

Koçtaş pahalı zaten de Ikea'da her bütçeye göre bişiler oluyo(bilmiyorum bulunduğunuz şehir neresi ama..)oraya bi bakın derim.zira hazır almayıp birine yaptırmak bazen astarı yüzünden pahalıya gelebiliyo..

tepehome u gez bi, cok ucuz guzel seyler oluyor genelde.

izmirdeysen gıda çarşısına git.en az yarı fiyatına.

bence internetten üretici firmaların (doğtaş, ege seramik vs.) sayfalarına ulaşıp dağıtım merkezlerini araştır. malzemeleri oralardan al, çok ucuza gelecektir. sonra da iyi bir usta bulup yaptır. yarı yarıya yaptırmış olursun hem de en iyi malzemeleri kullanarak.

Ustayı tanımanız veya tanıdık tavsiyesiyle bulmanız hayat kurtarır. Baştan anlaştığınız gibi yapmayan bir usta, hem zaman ve para kaybettirecek, hem de sinirlerinizi bozacaktır.

@saleen

Ikea ya gittim bayrampaşadakine ama koçtaş kadar çeşit yoktu.

@hışır poşet

bide tam yerini adresini filan yazabilseydin süper olurdu :) yinede tşk.

Filmler işinize yarar sanırım kısmen de olsa.

istanbul belgesellerinin bazılarında osmanlı dönemindeki çarşıların gösterildiğini hatırlıyorum. ama trt'de mi izledim yoksa national geographic ya da discovery channel gibi belgesel kanallarında mı hatırlayamıyorum. gerçi kanllar dışarıya arşiv açma konusunda ne derece duyarlılar bilemiyorum ama araştırmak sonuç verebilir.

ye$ilçam filmleri derim ba$ka bir $ey demem.

d & r mağazalarında 2.90 liraya siyah beyaz türk filmlerinin DVD'leri satılmaktadır.
Bence alıp seyredin.

www.facebook.com

işini görür umarım

Sayın Bay,

Siparişiniz, ilave bilgi istemek zorunda olduğumuz anlamında işaretlenmiştir. Kredi kartınızın kopyasını gönderemediğinizden, istediğimiz kimlik kopyası ve onay formunu gönderebilirsiniz. Bunlar bize ulaştığında süreci başlatabileceğiz.

öncelikle evli falan olmadığımı söyleyeyim. yani baba olma konusu bana hala uzak bir konu. yorumlarım bu yüzden bu hissiyatta olacak.

eşinizi seviyorsunuz, o da sizi seviyor. eğer ikinizden birinden kaynaklanan bir sorun nedeniyle çocuğunuz olmayacaksa olmayabilir. yani bu değişmiyorsa değiştiremezsiniz. böyle de mutlu olabilirsiniz, ama çocuk özleminiz varsa eğer, ki bende de böyle bir problem olabilir henüz bilemiyorum doğal olarak, benim yapacağım şeyi size de tavsiye edebilirim ancak. shçek'nda çok güzel bebekler var. evlat edinebilirsiniz. hem böylece bir çocuğunuz olmuş olur, hem de belki 15-20 yıl sonra bir köşede yitip gidecek bir hayatın çok daha güzel geçmesini sağlayabilirsiniz.

thor odinsson güzel söylemiş.

ayrıca, kısırlık varsa tüp bebek deneyebilirsiniz tabii, ancak o da bir defada olmayabilir.

çevre baskısıyla çocuk yapmamanızı öneririm, hem size hem çocuğa yazık; çevre bencilce bir talepte bulunuyor, onları kırmamak üzere hareket etmeniz doğru değil bence.

tüp bebek yöntemleri oldukça gelişti, biraz sabır ve inatla(tedavi süresi için) muhtemelen sorun olmaz. ama önce buna ihtiyacınız olup olmadığını anlayın, bir an önce doktora gidin. hatta eşinle beraber, ailenden gizlice git size biraz daha zaman kazandırır

bence doktora gidip ne var ne yok diye danisin, bu sürecten aileniz haberdar olmak zorunda degil, ayrica esinizin de bu yüzden sizi birakacagini hic sanmiyorum, muhtemelen sizin hissettiginiz tedirginlikleri o da yasiyordur, acaba benden mi kaynaklaniyor ya eküri ailesi ve toplum baskisi yuzunden beni bırakırsa diye korkuyordur.

Ablam ve eşi boyle bir durum yasamislardi, cocuk sahibi olmak isteyip bir sure yapamamislardi, aile baskisi baslamisti vs. bi yil doktora gidip geldiler, herhangi bir ameliyat olmadan tüp bebek vs olmadan ilac tedavisiyle hallettiler ve su an cocukları 2 yasinda cok sukur. İlaclarin yaninda doktor bir de erkek sunu yesin bunu yemesin, kadın sunu yesin bunu yemesin gibi bir diyet de uygulamisti, bence once esinizle korkularinizi paylasip sonra birlikte doktora gitmeniz en iyii olur.

öncelikle 3. maddeyi aklınızdan çıkarın, birbirinizi sevdiğiniz sürece sorun olmaz.
tüm diğer sorularınız için doktorla görüşmenizde yarar var.
belki de hiçbir problem yoktur, bu sırada kilo vermeniz iyi olacaktır.
paniğe kapılmayın elbette ancak böyle bir şey düşünüyorsanız çok da zaman geçirmeden gidin doktorla görüşün.öncelikle sorun neymiş bu konuda bilgilenin.

yanıtlayan herkese sonsuz teşekkürler, çok dikkatle okudum. genelde erkekler cevaplamış sağolun. bu son zamanlarda toyota'nın bir reklamı var, dikkat etmişsinizdir belki, araba koltuğunda uyuyan bebekler var. hatta en sonda bir sarışın kız bebek var. eşimin o reklamı görünce işini gücünü bırakıp dikkat kesilip sonra da o bebeğe göz bebeği parlayarak bakışını bir görseniz, toplum baskısı falan da var evet. ama bu kız anne olmak istiyor, deliler gibi istiyor, bana fazla belli etmiyor, çünkü ben şimdiye kadar hep çocuğu sallamayan adam rolünü oynadım. çünkü kendimle alakalı endişelerim vardı.

toplum baskısına gelince... ailesi evlenmemizi zaten istememişti. çünkü ben kiloluydum, o benden daha iyi eğitim almıştı. evlenince ailesinden uzakta yaşayacaktık. vs. vs... ona annesi söylemiş, "bak bununla evleniyorsun ama bu kırk yaşına gelmeden kalp krizinden ölür, sen de dul kalırsın" falan demiş... ama beni çok seviyor, herkesi, kardeşlerini ailesini abilerini karşısına aldı, benim için her şeyinden vazgeçti. ama annelik içgüdüsünden vazgeçebilecek mi... en büyük korkum işte bu, bu anlamda daha çok hanımlardan yanıt bekliyorum. böyle bir durumda eşinizden vazgeçer miydiniz? bu ülkede çocuk sahibi olamadığı için bırakılan terk edilen bir sürü kadın var, aynı şey erkeklerin başına gelince durum değişiyor sanki kadınlar daha fedakar.. yine de çok korkuyorum. napacağımı bilemiyorum. doktora gideceğim tabii. zavallıcık kendisinde bir sorun olduğunu falan sanıyor, ama şu ana kadar jinekolojik bir sorunu olmadı, hiçbir düzensizliği falan olmadı. kilosu normal, sağlıklı biri... yüzde doksan sorun bende... en azından onu bu sıkıntıdan kurtarmak için gideceğim. herkese tekrar tekrar teşekkürler. umarım hiçkimse böyle bir sıkıntılı durumda kalmaz..

öncelikle doktor olmadığımı ve bu konularda şahsi tecrübem olmadığını söyleyeyim. gazetelerin sağlık yazı dizileri tvdeki sağlık programları gibi yerlerden duyduklarımı yazdığımı belirteyim.
eşiniz doktora gitti mi bilmiyorum ama bu tür durumlarda öncelikle erkeklerin doktora gitmelerini tavsiye ediyorlarmış sebebiyse, kadın kısırlık tetkiklerinin erkeklerinkilerden daha uzun sürmesi ve maliyetli olmasıymış. toplumda genel kanı "çocuk olmuyorsa sebebi kadındır ve onun tedavi olması gerekir" şeklinde olduğu için, erkeklerin tedavi için başvurması çok daha geç oluyormuş; çok kolay tedavi edilebilecek durumlar için bile çok zaman kaybediliyormuş bu yüzden.
ilaç, diyet, ameliyat vb tedavilerden uygulanıyormuş duruma göre. mikrocerrahi yöntemleriyle testislerde sperm aranması ve alınan spermlerle tüp bebek tedavisi gibi şeyler yapılabiliyormuş.
fazla sayıda tüp bebek merkezi olduğu için iyi bir araştırma yapmak şart sanırım(hem umudunuzun hem paranızı sömürülmemesi için)
ama bence öncelikle üniversite hastaneleri gibi çok yönlü araştırmaların yapılabileceği bir yere başvurmanız, tüp bebek tedavisinde karar kılınırsa iyi bir merkez aramanız daha doğru olacaktır(çünkü tüp bebek tedavisinden önce başka yöntemler denenebilir ve tüp bebekle uğraşmadan hamilelik elde edilebilir). tüp bebek tedavisinde ilk seferde sonuç alamayabilirsiniz, 7. 8. denemede hamile kalan insanlar var, sabır önemli.
ayrıca eşinizin üzerinde çok daha fazla baskı vardır şu anda, ve zaman geçtikçe daha da artacaktır. sizin bu durumu savsaklamanız da(durumu onun kadar ciddiye almıyormuşsunuz gibi) onu daha çok üzüyordur. ona haber verip vermemek size kalmnış bir karar ama bence bir doktora gidip danışmakta fayda var.

bir kadın olarak düşündüklerimi yazayım:
demişsiniz ki, bu ülkede çocuğu olmadığı için terk edilen bir sürü kadın var. doğru, çünkü genellikle erkekler çocuk sahibi olmak, soylarını sürdürmek isterler. (tüm genellemeler yanlıştır). kadınlarsa anne olmak isterler evet, ama sevdikleri adamdan çocuk sahibi olmak isterler, sırf çocuk olsun diye değil. bu da genelleme, ama bence çocuğu olmayan erkeklerin terk edilmesinin nadir olmasının nedeni bu. eşiniz o kadar önemli bir şeyi, ailesini karşısına almış sizin için, sanmam ki çocuğunuz olmuyor diye sizi terk etsin. öncelikle bunu düşünmeyin, bu sizi yıpratmaktan başka işe yaramaz.
benim fikrim, acilen birlikte bir doktora gitmeniz. eşinizin yerinde olsaydım çocuğunuz olup olmamasına değil, benim duygularımı önemsemeyip doktora gitmediğiniz için size kırılırdım. kısırlıkların pek çok çeşidi var, doktora gitmeden tedavi edilip edilemeyeceğinizi bilemezsiniz. gidin, öğrenin, ondan sonra önünüzdeki seçeneklere bakarsınız. evlat edinme seçeneğini silip atmayın. annelik illa kendi doğurduğun çocuğu sahiplenmek değildir, evlat edinmek gözünüzü korkutmasın.
sonra ekleme yaparım ama şimdi zamanım yok...

sevgili eküri,
şimdi evlenirken insan her ihtimali gözden geçiriyor.evlilik bu iyi günde kötü günde diye yola çıkıyorsunuz.
bende de sorun olabilir eşimde de, bu ihtimali düşündüm ben.çocuk aşırı seven, 3 kardeş, kardeşleriyle çok mutlu bir aile hayatı yaşamış biriydim ben.yani çocuk özlemini geçin tek çocuk bile düşünmem, çocuğu kardeşlik duygusundan mahrum bırakmak olur diye.
ama bu işler kader kısmet.hiç sahip olamayabilirim, Allah korusun engelli bir bebek sahibi olabilirim, Allah korusun evlat acısı görebilirim.hayat bu, ne getireceği belli olmaz.Allah eşime sağlık sıhhat versin, elbette isteriz çocuk ama hiçbir şey dünyanın sonu değil, elinde olmayan nedenlerinden ötürü onu bırakmam onu geç sevgimde en ufak azalma olmaz.
çocuk konusunda ondan dolayı, ya da benden dolayı olacak bir sorun onun/benim değil bizim sorunumuzdur.

İçinizi rahat tutun, yıllarca bebek isteyip ummadıkları bir anda bebek sahibi olan o kadar çok aile var ki, umarım en doğru zamanda sağlıklı bir bebeğiniz olur.

merhabalar, çok yakın çevremde benzer bir durum yaşayan bir çift var. bir süredir denemelerine rağmen bebek sahibi olamadıkları için doktora başvurdurlar. bu gibi durumlarda önce kadın bir takım jinekolojik muayenelerden ve hormonal testlerden geçiyor, daha sonra erkekten bazı testler isteniyor. bahsettiğim çiftin sorunu erkeğin azosperm (menisinde hiç sperm yoktu) olmasıydı. bir takım tedavilere başlandı vs vs. uzun hikaye ama size şunu söylemek istiyorum: hiç korkmayın/karamsarlığa kapılmayın. bu tür süreçler karı-kocanın birbirlerine daha da çok bağlanıp kenetlendikleri süreçlerdir ki bahsettiğim çiftte de durum bu şekilde gelişti.

tekrar tekrar teşekkür ederim. ben burdan aldığım gazla bir hastaneden randevu aldım. medical park göztepe hastanesinde bir doktora gitcem cumartesi günü. tüp bebek merkezinden bir erkek doktordan. eşime de o gün iş olduğunu falan söyledim şu anda. söylemeyeceğim sanırsam. negatif bir sonuçla karşılaşırsam da onu da o zaman düşünürüm dedim kendi kendime. en azından olup olmadığını bilmediğim bir şey için beynimi kemirip durmasın bu düşünce...

beni yanıtsız bırakmayan herkese özellikle de bayan arkadaşlara teşekkür ediyorum. zahmet ettiniz. ben eminim ki bu duyuruyu açan başka biri olsaydı benim eşim de aynı şeyleri söyler ya da yazardı. objektif bakıldığında insan olmak bunu gerektirir. eşimin insanlığından kendiminkinden daha fazla eminim aslında. ama iş başa gelince neler olur, nasıl açıklanır, ne tepkilerle karşılaşılır. böyle bir durumda insan daha mı hassas olur, daha mı hırçın olur, daha mı kırılgan olur. bu durum bizi yıpratır mı noktasında, ben çocuk istemiyorum deyip kestirip atmak işin kolayına kaçmak olacak galiba. yaşayıp görmek lazım. iyi dilekleriniz için minnettarım. umarım her şey gönlünüzce olur.

neticeyi burdoan bildoirmeye çalışcam. eğer olumlu bir şey olursa kesin bildiririm de, olumsuz bir şey olursa bilmiyorum naparım. söz veremiyorum yani:))

kolaylıklar...

önceki cevaplara şöyle bir göz attım. Neyse, şey diycem.
Bence doktora birlikte gidin. Öncesinde birlikte bunu konuşup, bir doktardan yardım almayı kararlaştırın ve bu süreçte birbirinizi yalnız bırakmayın. Yani sen gizlice git, sonra o gizlice gitsin ve amaç birbirinizi üzmemek olsun, bana tuhaf geldi. Şayet bir sorun varsa, bunu iki taraf birlikte aşmalı ve bu tanı sürecinde de böyle olmalı.

Hadi siz gittiniz, bir sorun çıkmadı diyelim. Daha sonra doktora gittiğinizi eşinizden hep saklayacak mısınız? Söylerseniz de ondan sakladığınız için alınabilir, kırılabilir ve bunda haklıdır da. Vicadanınızı / içinizdeki kuşkuyu giderirken, eşinizde güven sarsabilecek eylemlerden kaçınınız derim.

Eşim benden habersiz doktora gitse, şahsen bozulurum buna. Madem bebek 2 kişilik bir eylem ve sorumluluk, sonrasında da olduğu gibi öncesi de paylaşılmalıdır yani eşim bu sıkıntısını bana neden anlatamadı, bana güvenemedi mi? vs gibi şeyler düşünür, bana güvenini sorgulayabilirdim. Bazı kırgınlıkların tamiri olmaz ya, ben böyle bir şeye şahsen çok kırılırdım.

Doktora birlikte gitmeyi neden düşünmüyorsunuz ki? Belki onda da benzer kuşkular ve o da size anlatamıyor. Otutun bi akşam karşılıklı, de ki; hanım, böyleyken böyle, gel beraber bi doktora danışalım... vs vs.. gerisi gelir zaten.

@pyro clustic flow

siz çok haklısınız, ama ben hep negatif düşünüyorum...

şimdi birlikte doktora gittik, ve ben olumsuz bir cevap aldım diyelim. mesela, benim fazla kilolarıma beş senedir üzülen karımın yanında doktor bana önce zayıflayın, fln dedi... ya da tahlil yaptılar sonuçta benim çocuğumun olmayacağını söylediler. o zaman karımın gözünde kızgın bir bakış ya da bir pişmanlık görürsem falan... ben işte asıl o zaman yıkılırım. asıl o zaman aramıza duvar gelir dikilir. ben diyorum ki önce ben bir gidiyim, negatif bir şey bile varsa eve gelir, ona sarılır ağlaya ağlaya ona anlatırım. tanısanız siz de anlarsınız, o nasıl yumuşak kalplidir, benim üzülmeme zerre dayanamaz. ama dışarda bi yerdeyken belki o kadar rahat olamam. tepkilerimi ayarlayamam, yine aldırmaz, sallamaz tavırlar takınırım o da kızar, üzülür...bu bebek istemek konusunda pazar günü hamile olmadığını öğrendi, bana söyledi, ilk önceki tepkim öküzleşmek oldu,. boşver ya... hadi sinemaya gidelim dedim. çok ağladı. tamam sonrasında çok özür diledim ama insanın yapısı değişmiyor işte. ben bu öküzlüğümden korkuyorum, böyle olumsuz bir şey duyunca, "napalım ya hayırlısı olsun" falan diyorum, o hemen yas tutmaya başlıyor. yoksa , ben de isterim el ele tutuşup da beraber gitmeyi ama çok korkuyorum karşılıklı tepkilerimizle birbirimizi yıpratmaktan..

ama dediğiniz çok doğru, her şeyi birlikte paylaşmak lazım. ben napcamı tam bilmiyorum aslında şu an. bugün belki konuşurum, cumartesile alakalı itiraf ederim. cumartesi için kesin olarak bildiğim şey doktora gideceğeim. ama eşime bunu söyler miyim bilmiyorum. size yerden göğe kadar hak veriyorum da ... napcamı bilmiyorum...

sağolun zahmet edip fikrinizi belirttiğiniz için.

Düzenli olarak cinsel ilişkiye girdikleri halde bir yıl boyunca gebelik oluşturamayan çiftler infertil sayılır. Bu nedenle izlemeniz gerek yolu şöyle özetleyebiliriz:

1 - İlk olarak sizin spermiogram yaptırmanız gerekir. Spermiogram sonucu normal gelirse bu durumda eşinizin testlerine geçilmesi gerekir.

2 - Fazla kilolu olmanız çocuk sahibi olmanıza engel değil.

3 - Birbirinizi seviyorsanız bazı şeyler mutlu bir evlilik için engel teşkil etmez.

4 - Aspermi (hiç sperm olmaması) olmadığınız sürece tüp bebek için bir sürü yöntem var. Mikroskop altında hareketsiz spermlerin alınması ve invitro fertilizasyonla ovumun döllenmesi işlemi yapılabiliyor. Tüp bebek merkezine tek başına gitmeniz bir anlam ifade etmez. Eğer kendinizden şüpheleniyorsanız herhangi bir üroloji kliniğine başvurun. Üç günlük cinsel perhiz sonrası sperm vermenizi isteyecekler. Çoğu devlet hastanesinde ne yazık ki bu test çok uygun olmayan koşullarda yapılıyor (merdiven altı odalar, ortak kullanılan tuvalette bu işi yapmanızın istenmesi gibi). Eli yüzü düzgün bir yere giderseniz testi daha uygun koşullarda yaptırabilirsiniz.

Bence bunları kafaya takıp sorun yapacağınıza eşinizle beraber doktora başvurun ve çocuk için ilk adımı atın. Geçmiş olsun.

enteresan bir şekilde bu akşam geniş aile adlı dizide de bu konu işlendi:))

dalga geçtiğimi falan sakın sanmayın, ama dizide konu şöyle ele alındı, takip edenler bu isimleri biliyorlar. içgüveysi damat mürsel kendisinin çocuğu olmayacağını sanıyor, korka korka doktora gidiyor, ama eşinin bir sorunu olduğunu anlıyorlar. muhteşem bir destek veriyor eşine. fln fln...

kendi yorumum: bence son sözü benden önce yazan arkadaş söylemiş. ben de bir bayan olarak şunu diyeyim: evlilik denen şey sorunsuz olmuyor, aileler falan bir şekilde "hadi hadi torun nerde" diye bastırabiliyor. çocuk süresi biraz uzasa, bir sorun mu var diye işkillenmeye başlayabiliyorlar... ilk başta onlara bir bahane bulunmalı, biz şu tarihten önce çocuk istemiyoruz, biz çift olarak böyle karar verdik denilebilir. diğer konu: benim eşim benden habersiz doktora gitse ve bunu da ben üzülmeyeyim diye yapmış olsa, üstte de yazılmış zaten, fena halde üzülürüm, kırılırım, düşünürüm: acaba benim bir sağlık sıkıntım olsa falan "sen kendi başına hallet, beni karıştırma" mı demek istiyor, biz çift olamamış mıyız? ne biçim iş bu? falan diye düşünürüm...

sizin derdiniz benim ilgimi çekti, kişisel olarak, biz de yeni evli sayılırız, bebek istemiyoruz şimdilik ama eşimin fazla kiloları var, kardeşi bir süredir bebek sahibi olmak için tedavi oluyor, o da variko.. ameliyatı oldu falan falan... benim de ailem biraz karşı çıkmıştı, ama sonra sen bilirsin demişti... biz bebek istediğimiz zaman eğer eşimden kaynaklı bir sorun olsa idi, benim de yanıtım şu olurdu: tamam bir bebek sahibi olmak isterim, ama bunun seninle ortak çocuğumuz olmasını isterim. sen baba olamıycaksan, ben de anne olmamaya razıyım. çünkü seni çok seviyorum, bebek olmazsa olur, ama sensiz yaşayamam ben..


bence tedaviye eşinizle beraber ve bir an önce başlayın, sakın ondan gizli iş çevirmeyin, bunu asla yapmayın, tepkilerinizi ayarlarsınız, her duruma hazırlıklı gidin doktora, olumsuz bir cevapla karşılaşırsanız, duygularınızı kontrol etmek gibi falan kasmayın kendinizi, ağlayacaksanız orda ağlayın, nolcak ki!! sonra da bakın duruma göre, bebek sahibi olmayı çok istiyorsanız, eşiniz anlattığınız kadar sevgi dolu bir insansa, (şahsen ben cesaret edemeyebilirdim ama) evlat edinme seçeneğini de es geçmeyin bence...

iyi şanslar, başarılar, mutluluklar...

doktora eşinizle birlikte gidin, eşinizden gizli yapmayın bu işi, sakın...

çok teşekkür ederim tüm cevaplar için...

@ yattara valli

akşam oldukça sıkıntılı bir halde başladı benim için. o diziyi eşim çok seviyor ve seyrediyor. dün akşam da bu dizi sayesinde ben kurtuldum nasıl bir tesadüfse artık senaristler günübirlik burda grüp de mi yazdılar bilmiyorum... diziyi izledik bu sırada ben de gülüyorum bir yandan bir yandan da reklam arasında, biz de doktora gidelim mi? dedim..
çok sevindi evet dedi. ben de ona ben sana sormadan bir şey yaptım dedim. böyle böyle cumartesi için yalan söyledim. cumartesi doktordan randevu aldım dedim. doktorun ismini verdim. hemen internetten araştırmaya falan başladı. gece de ben ona benle alakalı bir sorun olursa nolur dedim. bişey olmaz, tedavi oluruz sorun kimdeyse inşallah çözülür dedi. hatta "ben mürsel kadar olamıycam mı sanıyosun" dedi güldü.. çok sevinçli şu anda, eşimin beni bu sebepten terk etmeyeceğine çok eminim. ama ben sizin sayenizde çok rahatladım sağolun.

cumartesiden sonra ben burdan haber vermeye calışcam durumları. tekrar tekrar teşekkür ederim.

ne oldu acaba bu çift çocuk sahibi oldu mu?

soru ta 2009'da sorulmuş. oldu mu acaba, ekuri beeyy??

1 için yanında not defteri ya da bir a4 kağıdı katlayıp taşı. bir zararı olmaz. aklına gelince çiziktirirsin hemen.

2. soru biraz karışık. sorumluluk vs. zevk savaşı yaşıyorsan zihninde ondan bir an evvel kurtulman gerekmekte. işler bir kenarda yığın haline geldiyse ilk olarak zevk alacağını bildiklerini yap. ardından yapman gerekenlere yapabilecek hale gelirsin..

ya lütfen bir defter al, yaz gitsin hepsini. sürekli bu duyuruya denk geliyorum ben sanki. intihar edeceğim bu duyuru yüzünden.

yapmam gereken, devamlı olarak ertelediğim bir sürü şey var. hiç unutmuyorum ama çok üşeniyorum yapmaya. keşke unutsam birazını, hiç hatırlamasam.

telefonunun mesaj kısmına yaz ve kaydet bu tip durumlarda. nokialarda taslaklar kısmı hayli iş görüyo. bi süre sonra otomatiğe baglanacak ve taslaklara gün içinde en az bi kez bakacaksındır.

Bir zaman diliminde yapmanız gereken veya kaydetmenizde fayda olan şeyleri küçük br not defterine,
Mutlaka belli günde, saatte yapmanız gereken işleri de telefonun hatırlatma şeysine kaydediniz.

Bir ya da birkaç ya da bir çok erkek yapabilir, orasını bilemem. Ama yapmayanlar da olmalı (bizim zamanımızda çoktu yapmayanlar, azaldılarsa da ölmemişlerdir daha).

herkes her seyi yapabilir

yapar, kız da yapar erkek de yapar..

adamına göre değişir yani adamsa yapmaz değilse yapar

kızdan hoşlanıyorsa yapmaz ama kız o adam için önemli değilse yapar.

Kisinin egosuyla orantilidir. Bir erkek olarak benimle ilgilenen bircok hatun kisiyi en yakinimdaki arkadaslarim dahi bilmez.

apaçilikle falan alakası pek yok. kızın erkeğin gözündeki imajıyla alakalı birazda. eğer kızdan hoşlanmıyorsa arkadaşlarıyla geyik yapabilir pek tabi. kızdan hoşlanıyor ise normal bi konuşma içinde samimi arkadaşlarıyla paylaşabilir. ama çok geyiğin döndüğü de olmuştur benim içinde bulunduğum muhabbetlerde. bazen çok komik şeyler olabiliyo çünkü.

Gayse yapmaz, salağa yatar egosunu şişirir. /off the record/ çünkü gerzonun tekidir.

kızına göre değişir, erkeğine göre de değişir.
1. kız hafif bir kızsa erkek yapar tabi, ama saglam bir kızsa kolay kolay yapamaz erkek.
2. erkek adam değilse yapar, eger yaptıysa koşarak uzaklaşın.

bir adamın arkadaşlarıyla bir kız hakkında yapacağı muhabbet tamamen kızı önemseme seviyesiyle ilişkilidir.

apaçiler + geri kalan erkeklerin %80ine mahsus bir özellik.
arkana bakmadan kaçmalısın.

tala iyi geliyor diyebiliyorum ama kıl değil, tüy için. diğerlerininde jiletten farkı yokmuş sanırım.

bazılarının üzerinde "hassas bölgelere kullanmayınız" yazıyor bence kullanmayın. evet kıllarınızı sertleştirir ve arttırır.

etek bolgesi icin tuy dokucu kremler var.

genital bölge için özel tüy dökücüler var. köpük şeklinde.

marka önerisi var mı genital bölge için ?

Kullanılır, kökü etkilemez. Bakınız örnek bir ürün:

www.kozmetikdepom.com

Ayiyogi nin dediği gibi varsa marka önerisi kullandığınız ürün falan? Teşekkürler.

eğer akademik beklentiniz yoksa, gelecek sene 3 kardeş birden üniversitede olacak ve aile bütçesini yoracaksınız bence şu anda iş hayatına eğilmek daha mantıklı olabilir.

zira, iş hayatına yeni başlayan biri için hem iş hem yüksek lisans zordur. neden, çünkü birincisi işverenler yüksek lisans derslerine gidecek olan birini işe almak istemezler. ikincisi ise hangi sektörde olursan ol, çalışma hayatının ilk yılları daha zorlu geçiyor. daha fazla iş yapıyorsun, daha çok mesaiye kalıyorsun.

ayrıca, sanırım, biraz iş tecrübesi edindikten sonra yüksek lisans daha mantıklı. mesela ben okul biter bitmez başladım. ama sonra çalıştığım alan çok farklılaştı. yüksek lisans alanıma severek başlamış olmama rağmen, çalıştığım alanı daha çok sevdiğimi fark ettim. eğer şimdiki aklım olsaydı, çalıştığım ve sevdiğim alanda yüksek lisans yapmış olurdum...

kahvegibi ye katılmakla brlikte, diğer yandan işe başladıktan sorna tezli yüksek lisans yapman zor olur. tezli yüksek lisansın dersleri gündüz olur genelde (devlet üniversitelerinde öyle diğerleri de tuzlu malum). çalışırken derselere gidemezsin. ancak tezsiz yapıp akşam derslere gitme şansın olur. ona göçre karar vermek gerekyor.

ama kahvegibinin de dediği gibi akademik beklentin yoksa eğer, tez yazmanın sana vakit ve sağlık (yaşadığın stres ve sıkıntının götürdükleri (kendimden biliyorum)) kaybından başka çok fazla bir getirisi olmayacak. yüksek lisans yapmak olabilir ama tezden uzak dur derim (sıkıntıya gelemem dediğin için böyle diyorum, sıkıntının allahını yaşarsın)

İş bulabiliyorsanız başlamanızı öneririm. 1-2 sene sonra yüksek lisans yapıp yapmayacağınıza, yaparsanız hangi alanı seçeceğinize karar vermeniz kolay olacak, öte yandan öğrenim masraflarınızı kendiniz karşılayabileceksiniz.

Çalışırken okumayı tercih ederseniz buna anlayış gösteren hocalar olacaktır, ama hiç okula uğramadan da olmaz; ödevler-sınavlar derken iş hayatının yorgunluğunu unutup kitaplara-makalelere dalmaya enerjiniz olmalı. Lisansta vasatın biraz üzerinde olan bir öğrencinin yüksek lisansta zorlanacağını sanmam.


Kolay gelsin.

akademik beklentiniz yoksa bilhassa tezli yüksek lisansa bulaşmayın. ben bulaştım pişman oldum. ancak özellikle sevdiğiniz bir alanla ilgili yüksek yapıyorsanız çok da zevkli olabiliyor, ancak tez her halükarda problem.

anladığım kadarıyla tezli yüksek lisans ile iş hayatı zor. tezsiz yüksek lisans da şu durumda zor gibi görünüyor. akademik hayat da bana göre değil sanırım. önce iş sonra duruma göre lisans önerisi var. biraz daha araştırmak lâzım. nasıl olsa biraz daha zaman var. fikirler için teşekkürler... tek tek dikkate alacağım...

cikti aldiginizda elinizdeki dosyayı okumaniz gerektigini varsaysak;

1- 180 sütün her biri tek rakam degilse A4'e enine ya da boyuna sigmaz. 1200 satirdan hic bahsetmiyorum bile.
2- Bu çıktı işlemini yapılandırmanin en kolay yolu, hem asagi hem saga dogru sayfalar olacagi icin, sayfa yapısı menusunden çalışma sayfası sekmesine tıklayarak olur. burada eger ust ve yanda yinelecek satirlar varsa hem onlari ayarlayabilir. hem de pencerenin alt kisminda sayfa sirasini gorebilirsiniz.
3- belli bir kenar boslugu birakma zorunlulugunuz yoksa kenar bosluklari sekmesinden bu bosluklari en aza indirebilirsiniz.
4- tum bu islemlerden sonra excel size hangi sayfayi nerede basacagini gosterecektir.
5- sayfa numarasini alt veya ust bilgi olarak 1/250 ile gibi otomatik olarak verdirebilirsiniz. boylece sayfalarda birbirine karismamis olur. yine bu alt veya ust bilgi olarak baski tarihi ve saatini de otomatik olarak excel in yazdirmasini sagliyabilirsiniz.

1/250 derken, baskı önizlemede ölçekten mi bahsediyorsunuz? anlayamadım pardon. o kısmı açarmısınız biraz?

1/250 sayfa sayısı. 250 sayfalık belgenin 1. sayfasını göstermenin bir yolu. 1 olarak da, 1/250 olarak da gösterilebilir formata göre.

zübeyir, umut, beyoğlu

Umut Ocakbaşı (Büyükparmakkapıdan girip ilk sağa girince Simurg'un yanında)

Beyoğlu Ocakbaşı (Bekar Sokak'ta, İstiklal'den girince sağda)

zübeyi +1

bacanak gs lisesinin iki ilerisindeki sokakta sağda

badem ye bolca

hangi ilacı alırsanız alın, sürekli olarak kullanmak sakıncalıdır. basit bir çinko veya demir takviyesi bile 2 hafta sürer, sonra 1 hafta ara verilmesi tavsiye edilir.

ilacın suyunu çıkarmayacaksanız elbette yararlı olacaktır. örneğin bu kışı onunla geçirebilirsiniz. ama 1 yıl boyunca durmadan alırsanız yanlış yapmış olursunuz.

Kullanan bir yakınım var, merak edip prospektüsünü okuyunca gereksiz bir şey gibi geldi, ilaç gibi gelmedi. Yan etkisi yok, ilaç etkileşimi yok; genel sağlık ve beslenmeyi desteklemesi yuvarlak geldi biraz. Bir de (ekmek mayası ve hissetmeyi sağlama!):

"Beta glukan ekmek mayasından (Saccharomyces cerevisiae) elde edilen ... doğal bir maddedir."

"Kişinin kendini sağlıklı hissetmesini sağlayan ..."

denemedim ama olur gibi geliyor. kısık ateşte ve tavanın kapağını kapatarak 15-20 dk pişirirsen gayet güzel olur bence.

Kesinlikle çözülür, çünkü kısık ateş ve kapaklı tavada hamur halindekini bile pişiriyor millet.

ustune nasıl pişecek. illa ki üstünden ısı vermelisiniz yoksa ustu hamur kalır altı yanar, onun yerine lavas(tortılla) alın uzerine pizza sosunuzu peynırınızı ve malze. ekleyın daha guzel olur tavada fikrimce.

acaba bunu önce çözdürsek, sonra alümiyum folyoya sarsak önünün arkasını? peki ya sonrasında tavada önce altı alta gelecek, sonra da üstü alta gelecek şekilde bişirsek? bence olabilir sanki.

pizza tenceresi diye adlandırılan teflon tavaya benzer elektrikli şeyler var bunun için.annemde almış bi tane ,üstelik dünya kadar para vermiş,üzerindeki kullanma tarifine uygun olarak bi kek denemesi yaptım,sonuç felaketti.sıcaklığı sıcaklığı sadece alttan veriyor ve elekrtikli olduğu için tahmin ettiğinizden daha çok ısınıyor,yani altı yanıp kap kara olduğunda üzeri hala cıvık kalabiliyor kapagını hiç açmamış olsanızda...ben çevirmeyi denedim biraz zor oldu ama zavallı kek kalın bir krebe benzedi.belki çok kısık ateşte,ara sıra altını yoklayarak verim alınabilir...ama yinede önermiyorum...

sayfa yani 1000 karakteri 20 ytl gelecek şekilde fiyat verirsen gayet iyi.

yurt dışında yaşıyorum demişsin. 1000 karakter/ 1 sayfa için 20 tl yi burdaki çeviri büroları da alıyorlar. iki katını söyle bence.

googleda yaşadığınız ülkede bir tercüme bürosu arayıp müşteri ayağına fiyat isteseniz?

www.turktrans.net

Fiyatlandırma için çeviri sektöründe çoklu değişkenler mevcut, yani:
- İş veren firma Türkiye'de mi yurt dışında mı?
Türkiye'de ise 1000 karakter için 20 ytl veren bir firma bulmak zordur (bulursanız mutlaka haberim olsun!) ortalama 5-10 lira arasında değişir 1 sayfası (1 sayfa = 1000 karakter). Yurt dışında karakter yerine kelime başına ücretlendirilir ki proz.com'da ortalama 0.005 euro).
- Metnin içeriği nedir (Hukuki-tıbbi-teknik metinler ile "ürünümüzden memnun kaldınız mı?" anketi aynı fiyat olamaz!)
- Firmaların müşteriden istediği fiyat sizin için referans olmasın, o fiyatlar çevirmene asla verilmez, yarısı verilirse bu iyi bir ücrettir!

Not: 6 yıllık tıbbi çevirmenim...

proz.com sayfalarinda bir dolas bence de hangi ülkede yaşiyorsan oranin forumlarina bir göz at.

www.cambridge.org
şiir kitabı değil ama güzel kitaplar okuma geliştirmeleri için. allta leveller var

Şiir çevirmek için mükemmel düzeyde olmak gerektiğini düşünüyorum. Şiir öyle devrik olmayan cümlelerle, katı kurallarla yazılmıyor, aksine söz oyunları, kelime türetmeler barındırabiliyor. Mot a mot çevirilemeyecek bir tür, bir sözcüğün kaynak dildeki sözlük anlamından başka çağrışım alanlarını falan da dikkate alıp yapmak gerekir diye düşünüyorum. İlgilendiğiniz konularda makale falan çevirseniz, hem keyifli hem de geliştirici olabilir sanki. Beklediğiniz cevap bu değil gibi, ama fikrimi söylemek istedim.

www.istanbul.edu.tr/enstituler/denizbilimleri/turkce/ogrenci/TezFrm.doc

Ek-4'te içindekiler örneği var.

Word'un özellikleri ile yapıp pişman olmuş biri olarak (değişiklik falan olması gerekebiliyor, güncellemek istediğinizde yapmayabiliyor ve otomatik yapmanın bir avantajı kalmıyor) önerim, tablo hazırlamanız. Satır sayısı ne ise o sayıda satır ve 3 sütun seçerek tablo oluşturun. İlk sütuna ilgili başlık metnini, 3. sütuna sayfa numarasını ve aradaki sütuna da noktaları koyun, nokta koyulmasa da oluyor (okulunuzun yönergesine ve onaylanmış tezlere bakarsınız).

Acil değilse kendi bilgisayarıma eriştiğimde örneği gönderebilirim (tedirginlikhucresi et yahu kom), ama dediğim şekilde de aynı zamanı alır. Kolay gelsin.
Kolay gelsin.

tesekkur ederim uyuklayan kedi.
bi de ben bu aktivasyonu yaptırmasam bir şey olur mu onu merak ediyorum aslında..

:S uyuklayan kedinin yanıtı görünmüyor, yanına tik atayım derken sildim mi ki?

eğer işten çıkacaksanız gidip o işlemi yaptırmayın.

babanızın sigortasından çıktığınızda tekrar geri giremiyorsunuz işsiz kalsanız da.

Rica ederim. Ben edit etmek isterken sildim amadışarı çıkmam gerekince kaldı öyle.
Bence bişey olmaz (daha önce denedim). Hatta bir süre boşluktan sonra iş değiştirdiğimde eşimin Emekli Sandığı'na bağlı gördüler, TC numarasını verdim oldu. Yine de siz bilirsiniz tabii.

eş durumu farklı, babadan yararlanma farklı. geri dönemezsin babanınkine ve yeni bir iş buluncaya kadar sigortasız kalırsın onun için hiç yaptırma. eğer hala babanın sigortasından yararlanabiliyorsan tabi.

Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950) - Yahya S. Tezel

İstanbul Külliyatı Cumhuriyet Dönemi İstanbul İstatistikleri 13. Sanayi I (İmalat-1) . (1932 - 1982)- Ahmet Kal'a

Türkiye Cumhuriyetinin 1. Sanayi planı 1933
Türkiye Cumhuriyetinin 2. Sanayi planı 1936 başlangıç dönemi için yardımcı olabilir

Türk Tarih Kurumundan çıkmış kitaplar. Elimdekiler 1973 basımı, yeni basım var mı bilmiyorum..

Bilsay Kuruç'un kitaplarına da bir göz atın..

zafer toprak'in kitaplarina da bak.

3 Mayıs'ta yapılan 22 Mayıs'ta açıklanmış.

3 Mayıs bilgisi:
osym.gov.tr

22 Mayıs bilgisi: sonuc.osym.gov.tr

teorik olarak konuşuyorum (dilbilim okudum ama ingilizceden sonra japonca öğrenmeye çalışmadım) japonca yapı bakımından ingilizceden çok türkçeye daha yakın bir dil. deneyip başarılı olup olunmadığına bakmak lazım.

denemeden bilinmez. seninle alakalı bir durum çünkü.

bildiğim kadarıyla ingilizce ile pek alakalı değil o iş hatta türkçe bilmen daha bi avantaj çünkü japonca cümle dizilişi olarak türkçeyle hemen hemen aynı o nedenle sadece kelime ezbeleyerek rahatça konuşabilirsin. tabi bir bilen daha aydınlatıcı olur senin için.

yazı öğrenmek çok zamanınızı alacak. bir de hem japoncanın hem türkçenin öğe diziliminin özne-tümleç-yüklem olmasının dil öğrenmeyi söylendiği kadar kolaylaştıracağını sanmıyorum. aynı şekilde bir sürü dil var hepsini hemencecik öğreniyor muyuz o halde?

bir tek japoncanın da eklemeli diller sınıfında olması kavrama yabancı olmamamız açısından fayda sağlayabilir diye düşünüyorum.

İlk olarak ; aa benim lan bu
Altta da yazıldığı gibi Türkçe'yle aynı gramer yapısına sahip. Japonca'nın zorluğu kanji ve keigo denilen "saygı dili"dir. Diğer kısımları gayet kolay. Ezberin iyiyse ve Japonca'yı seviyorsan öğren.

Şahsi kanaatim, her öğrenmede olduğu gibi dil öğrenmede de, esas önemli nokta merak ve zevk almadır. Biraz yetenek de varsa öğrenebilirsiniz. Merak olunca yazı öğrenmek de sorun olmaz sanırım, ben orta derecede bildiğim ve kiril alfabesi kullanan bir dili 15 yaşımdayken falan kendi kendime 1-2 kitapla öğrenmiş idim.

Bu konuda gereklilik değil de merak ve istek varsa maksimum başarılı olunur.

gayet basarı olursun.anadili türkce olan biri için japonca ögrenmek kolaydir.

Damlaların toz, sprey vb.den daha etkili olduğunu duydum. Stronghold değil, Frontline kullanmıştım, çok iyi sonuç vermişti. Stronghold kullananlar da memnun. İç parazitlerden bazılarına etki edemiyormuş. Bir de, Stronghold bulamayan biri öneri üzerine İvomec (iç ve dış parazitler içinmiş) kullanmış, beğenmiş.

Ben de yakın yerlerde nedense damla bulamıyorum bu aralar, her tür ilacı araştırıyorum netten. Yeni bilgilere ulaşırsam haber ederim.

ben de frontline kullanıyorum yazın, çünkü dışarı çıktığında sokak kedilerine yaklaşıyor, çimlerde geziyor, ister istemez pire geliyor. ama bu damlayı enseye damlattıktan sonra pire derdinden kurtulduk diyebilirim.

iç parazitlere bir şey yaptığını zannetmiyorum, zaten iç parazit aşısı ayrıca yapılıyor kedilere. aşı yaptırmak istemezseniz de hap ve şurup şeklinde de vardı sanırım.

bu ilacın etki ettiği iç parazit kalp kurdudur. diğer parazitlerin ilacı farklı, damla değil onlar.
veterinerler satıyor, ya da devletin hayvan hastanesinden daha ucuza bulursunuz belki.

damla çok iyi bir şey, köpeklerimizde hiç pire olmadı; kedi dışarıda çok dolandığı için köpekler kadar etkili olmasada daha sık yapınca etkisini gösteriyor hemen.
yalnız kedinin erişemediği bir yerine damlatmanız gerekli. (ense)

Sonundaki s ile birlikte sözlükte geçiyor, çağ, devir vb. anlamında. Waters da var sözlükte, mesela bir anlamı karasuları; başına the alınca da derya, deniz oluyor. Açıklayıcı olmadı belki ama s harfini çoğul eki gibi değil de kelimenin herhangi bir harfi gibi düşününce sorun kalmıyor -benim açımdan yani.

türkçede olduğu gibi, bir dönemi anlattığı için çoğul eki almıştır diyebilirsin bence.

ancient times
old times vs

babylon sözlük şöyle der:

times
i. kere, defa, kez, çağ.

usingenglish.com'dan açıklama:

Some nouns are countable AND uncountable. It depends on the meaning:

-There is little time before the show. UNCOUNTABLE
-The show is at three different times: 8:00, 10:00 and 12:00. COUNTABLE

-There is a little wine in the bottle. UNCOUNTABLE
-French wines are the most expensive. COUNTABLE

time, hem sayilabilir hem de sayilamaz kelime. duruma gore degisir.

sayilamaz kelimelerin mantigi soyle:
i have two times (iki zamanim var) diyemezsin mesela. (ama diyebilecegin yer bile cikabilir)

cogul olamaz diye bir kaide yok yani her zaman. ayrica "times" dergisi de ozel isim oldugu icin uygun bir ornek degil. cocuklara aciklamak var tabi bir de :)

Zannedersem Kadıköy happy moon's beklentilerinizin hepsine cevap veriyor.

www.happymoons.com.tr

Hala yerindeyse casa della moda.

moda teras

reçel vardı hala duruyor mu ben de bilmiyorum. ünlü çay bahçelerinin (hatta kemal'in yerinin) hemen karşısında.

2 pi r bar - cafe tarzı bi yer..cok hos öneririm
moda caddesinde ali usta dondurmacısının karsısında hot dogcunun uzerinde bulunuyo..

Ek hesap para çekmek için değil, paranız para yokken yararlanabileceğiniz kredili bir hesap. Ne için çekildiği önemli değil, ister çeker harcarsınız, ister kartınıza havale edersiniz.

Kredi kartı faiz oranı ile ek hesap faiz oranını karşılaştırın, hangisi uygunsa onu borçlu bırakın.

bankaya tel. açtım ek hesap faiz oranı %4,50, alışveriş faiz oranı ise %3,25..

evet "ek hesaptan ödemek ister misiniz" sorusunun hiçbir anlamı yok. ancak "asgari tutarı ek hesaptan ödemek ister misiniz" gibi bir soru sorulmalıydı. tercihe bırakılması yanlış çünkü kalanını da birlikte ödemek kişiyi durup dururken daha fazla zarara sokuyor.

18 yaş sınırı getiriledi diye biliyorum. hatta evlenmemiş kızlar için bile 18.

ogrenci belgeni sskya goturup ogrenci oldugunu belirtmen gerekiyor. bu sekilde faydalanabilirsin

öğrenci değilse 18 yaş bildiğim kadarıyla, crucio'nun dediği gibi öğrenci belgeni götürünce hallediyorlar, ben de geçen hafta yaptırdım, oluyor.

Erkekler öğrenci ise 25 yaşına kadar yararlanabiliyordu bundan 3 yıl öncesine kadar ama şimdi bir değişiklik oldu mu bilmiyorum. Kızlar da ise evlenmemişse hâlâ sigortalı/emekli kişinin yanında yaşıyorsa yaş sınırı olmadan yararlanabiliyor diye biliyorum. Emin değilim ama.

erkekler mezun olmamış ise 25 yaşına kadar faydalanabiliyor kızlar evlenene kadar faydalanabiliyor.. öğrenci belgeni ver sgk ya hallolur ama erkeklerde mezun olunca yüzüne bakmazlar sölim 25 ten küçük olsanda

Artık öğrenci değilseler kızlar da faydalanamıyor.

Madde değil, enerjidir.

yok malesef. 18 yaşını geçmiş erkeğe vermiyorlar. zamanında ben de denemiştim, olmamıştı.

annem devlet memuru. annemin üzerinden babamın bile yeşil pasaportu var. üstelik babamın devlet memurluğuyla uzaktan yakından alakası yok.

bunu da araya sıkıştırayım ki kafanız karışsın :)

ayrıca pasaport vermeme işi, okumuyorsa ve/veya çalışıyorsa değil miydi?

18 yaşını aşmış erkekler yeşil pasaport hakkından faydalanamazlar.

benim vardi ama 18ime girdigim gün süresi bitti hala durur ewde ama bi ise yaramio maalesef bayanlarda ewlenene kadar kalabilio ama

Eş durumundan oluyor zaten yeşil pasaport. Babanızın devlet memuru olması gerekmiyor.

Kendi egolarınızı hayvanlar üzerinde tatmin etmek yerine başka uğraşlar bulunuz.

para karsiligi kedinizi misafir edebilecek veterinerler bulabilirsiniz. yapan arkadaslarim var.

bu bir ego tatmini midir? komik olmayin. kedi beslemek yerine her sabah kosmak gibi bir "ugras" bulsun de mi? lol herkes de ayarci olmus.

evinizden uzun sürelerle ayrı kalacaksınız sürekli kedi bakmanız uygun olmaz. bir ev arkadaşınız ya da güvenilir bir komşunuz varsa ve siz yokken kediyle ilgilenebilecekse sorun yok tabii.
eve kedi alamayacaksanız ama kedi sevgisinden mahrum kalmak istemiyorsanız sokağınızdaki kedileri besleyip eve alıştırmadan da ilgilenebilirsiniz.
hangi şehirde okuduğunuzu belirtirseniz geçici olarak kedi bakacak gönüllülere ihtiyaç duyan hayvansever gruplar ve derneklerle bağlantı kurmanızı sağlayabilirim.

Vallahı kedı beslemek buyuk bır sorunluluk once bunu bıl. Yemek ve sağlık masrafları var egerkı aşı yaptırırsan öğrencısın senin ıcın zorlayıcı olabılır. Ve küçük alırsan hele sürekli ilgilenmen gerekir oyun oynaman gerekir birde bunların buyudukce kızgınlık donemleri oluyor. Üniversiteyi bitirdin diyelim kediyi ne yapacan aılen ısteyecekmi dışarı salamazsın cünki içeri alıştımı asla yaşayamaz ya araba ezer yada diğer hayvanların saldırısına uğrayabilir.

www.eksiduyuru.com bu duyuruma insanlar güzel cevaplar vermişti, okumanı öneririm.

Hayalleriniz suya düşmesin. Sokaktan bir yavru alın. Aşılarını, ücretsiz veya uygun fiyata nerede yaptırabileceğinizi öğrenin. Genellikle veterinerlik fakülteleri ve yerel yönetimler uygun olacaktır. 1-2 hafta için eve uğrayacak birini bulabilirsiniz sanırım. Her gün gelmesi gerekmez, 2-3 günde bir uğrasa yeter. Büyürse daha kolay yalnız kalabilir. (Tecrübeyle sabittir, psikolojik sorun falan olmamıştır.)

Kedi sizi değiştirecek, kendinizi tanımanızı sağlayacak, sorumluluk verecek, arkadaşlık edecek, ve daha neler neler. Bir sorumluluk alın, hem sizin için, hem kedi için iyi olacak.

çok teşekkürler cevaplarınız için.

genel olarak söylemem gerekirse, uzun süredir kedilerle ilgilendiğimden, zaten bütün başlıkları okuyordum. aşı, mama vs masraflarının olduğunu biliyorum, öğrenciyim ama durumum çok da kötü sayılmaz, o yüzden zaten böyle bir işe kalkıştım. Çok büyük bir sorumluluk olduğunu da biliyorum, hele benim gibi tek yaşayan bir insansanız, başka biriyle de paylaşılamıyor bu sorumluluk.

yardımlarınız doğrultusunda, şimdilik erteledim. oturduğum sitede birkaç sıkı arkadaş edinmeyi planlıyorum, ileride lazım olacaklar gibi. :)

Tekrar teşekkürler :)

Anadolu Hisarında

Veterineria (Poliklinik)
Begonya Cad. B246A Göksu evleri Sitesi Anadolu Hisarı
Beykoz / İstanbul
(216) 465 01 52

Bizim köpeğimiz kanser olmuştu, önce ameliyat, sonra da ciddi/zahmetli bir kemoterapi sürecinden geçti, daha sonra komşunun köpeğine de aynısını yaptılar (evet, hayvanlarda bulaşıcı olan bir kanser türüydü). Çok ilgili/bilgili ve kaliteli hekimler. Ziyaretlerim sırasında, çok sayıda ameliyatlı kedi de gördüm.

Şimdi başlarına birşey gelse, başka hiçbir yeri düşünmem bile. Arzu ederseniz bir görüşün (yönlendiren kişi olarak, Çıtır ve Eddie'nin annesi diyebilirsiniz isterseniz).


Öte yandan, eğer Bahçeşehir'e yakınsanız,
Asya Veteriner Sağlık Merkezi
Badem 08 - Villa 02
Bahçeşehir / İstanbul
Telefon:
212 669 62 87
212 669 62 88

Animalia vs. gibi para tuzaklarından bahsetmiyorum dahi.

Geçmiş olsun.

Çok geçmiş olsun. Bilgi sahibi değilim ve veterineriniz de herhalde olsa önerirdi ama insanlarda olduğu gibi kan yapıcı ilaç veya iğne kullanılamaz mı? (Kediler de bizim kullandığımız ilaçlardan kullanabildiği için aklıma geldi.)

kedim 13 yaşındayken meme tümörü oldu, birkaç ayım ameliyat için uygun veteriner aramakla geçti. yeşilköy'de doğuş veteriner kliniği'nde fakülteden prof. dr. kürşat özer ameliyat etti. kedim şimdi 16 yaşında.
kürşat bey ameliyat için zeytinburnu veteriner kliniği'ne de gidiyor, iletişim bilgileri aşağıda.
cedilla'nın öenrdiği asya veteriner de çok iyidir.
aslında en iyisi hem ameliyatı yapabilecek hem de evinize uzak olmayacak bir yer bulmak.
ameliyat sonrasındaki kontroller için gidip gelmek de eziyet olmaz böylece kediciğe.
eğer ameliyat için uygun bir yer bulursanız bence narkozun etkisi geçince veterinerde kalmasın, eve getirin. kediler alıştıkları ortamda daha çabuk iyileşiyorlar.

kan değerlerini toparlamak için aslında serum verilse iyi olur gibi geliyor ama tabii ki kendisinin de yemesi lazım. ben et suyu ve haşlayıp püre haline getirdiğim bir miktar eti karıştırıp 50lik büyük enjektörde zorla veriyordum kedime. günde en az 2-3 kez bunu yaptım. gün içinde su içmemişse suyu da aynı şekilde verdim. ama ameliyat öncesinde kan değerlerini düzeltmek için bir kaç gün ve sonrasında da kendisi yemek yemeye başlayana kadar 1 hafta serum da bağlandı.

doğuş veteriner kliniği
0212 573 86 01 - 574 04 00
sarı yakup sok. no: 2/1 yeşilköy

zeytinburnu veteriner kliniği
0212 546 81 51
58. bulvar sok. no: 3/1 zeytinburnu

kedinize acil şifalar dilerim.

istanbul ataköyde yaşadığımız için sanırım en uygunu yeşilköydeki doğuş veteriner kliniği. bizim götürdüğümüz veteriner umut yok benzeri konuştuğu için zaten çok sinirliyim. buradakilerin serum vb. birşeyler konusunda ilgili, istekli olacağını ümit ediyorum. hepinize çok teşekkürler, hala her türlü tavsiyeyi beliyorum...

nasıl bir dert olduğunu en iyi ben bilirim. vizeyi mizeyi bırak bütün gün başka bir şey düşünemiyor insan 11 yıldır birlikte yaşadığı arkadaşı böyle olunca.

istanbul için net bir adres veremem belki ancak veterinerlik fakültesi ile bir görüşün durumu anlatın. ama öğrencilerin eline bırakmayın tabii, cerrahi profları falan vardır illa ki. ameliyat için olmasa bile ne yapabileceğiniz hakkında bilgi verebilirler diye umuyorum.

büyük geçmiş olsun.

cok gecmis olsun belki istanbul universitesi veteriner fakultesi klinigi size yardimci olabilir.iletisim bilgileri asagidaki linkte mevcut.
veteriner.istanbul.edu.tr

kürşat bey bizim köpeğin de cerrahı. uzak olduğu için aşı vs. için götürmüyorum ama ciddi sorunu olduğunda ona götürürüm, arkadaşlarımı da yönlendirmişliğim çok.
randevu alırken onun olduğu saatleri sorun, çoğu zaman zeytinburnu'nda bazen de yeşilköy'de oluyordu eskiden.
not: erken saatlerde fakültede oluyor ama siz kliniğe gidin isterseniz, daha rahat olur, beklemezsiniz vs.

önce yeşilköy doğuş veteriner kliniğini aradık ama kürşat bey artık oraya gitmiyormuş. zeytinburnunu aradık orada da kürşa beyin muayne yapmadığını sadece operasyona girdiğini söylediler. sonra bir kere daha arayıp konuştuk, saat 5ten sonra getirin dediler şu an bıdık ablam ve babam orada, ben sınavım oldğu için gidemedim, umarım kürşat bey ilgileniyordur.
diğer tavsiyeler için de çok ama çok teşekkür ederim, bu zor durumumda emin olun daha iyi hissetmemi sağladınız. yeni tavsiyeler isteyebilir/gelişmeleri buradan bildiririm...

merhaba arkadaşlar. bıdık 19 kasım günü ameliyata alındı ve aşağı yukarı ceviz büyüklüğünde bir kist alındı bu ameliyatta. ancak doktorumuz kistin başka yerlere de yayıldığını, 90% ihtmalle lenf kanseri olduğunu söyledi. farklı yerlerden bir kaç parça alıp veterinerlik fakültesi patolojiye yolladılar. tahlil sonuçları da bizi şaşırtmadı ve lenf kanseri olduğunu öğrendik. bayramdan sonra kemoterapiye başlayacağız. doktor bu şekilde 2-3 yıl daha uzayabileceğini söyledi bıdık'ın ömrünün. ben daha fazla da yaşayabileceğini umuyorum. ben burada gelişmeleri yazmakta geç kalınca bana bıdık'ın durumunu soran arkadaşlara -kendilerine çok teşekkür ediyorum- da dediğim gibi; her ne kadar kanser ilk başta kulağa kötü bir haber gibi gelse de; biz bu ameliyattan önce bıdık'ın her an, her an olmasa bile 1 hafta içinde öleceğini ve hiç bir şey yapamayacağımızı düşünüyorduk. oysa şimdi önümüzde bir tedavi süreci, yapılacak işler vs. var. bu bile çok olumlu ve önemli bir gelişme. umuyorum ve inanıyoeum ki bıdık da hastalıkla savaşacak ve yenecek.
yardım eden, ilgilenen herkese çok teşekkürler. ayrıca tüm ekşiduyuru camiasına iyi bayramlar (:

1) Şart olmadığını gördüm ama lisans mezunu iseniz sanırım MYO'larda okutman olabiliyorsunuz

2) Geçen yıl verilen bir ilanda (MYO idi) ALES ve KPDS istemişlerdi.

3) Dil puanı veya yüksek lisans şart koşulmuşsa, mantıken bunların belgelerini başvuru sırasında isterler (benim mantığım tabii bu).

4) Dersi Türkçe verecekseniz öylesine istiyorlardır sanırım (bu da benim mantığım).

Not: Koşulları biraz da okulların belirlediğini anladım ben yakın zamanda yaptığım araştırmalardan. Memurlar.net'te ilanlar kısmını izleyerek bu tür ilanlar çıkınca koşulları öğrenebilirsiniz.

1) Değil. MYO falan değil, her yerde okutman olabilirsiniz. Ancak bazı üniversiteler (genelde vakıf ünileri) ilan verirken belirtiyorlar yüksek lisans şartını. İşte ancak o zaman şarttır.

2) Herhangi bir dil sınavına girmeniz gerekiyor (ÜDS, KPDS, TOEFL). Olmazsa olmaz.

3) Dil puanını zaten baştan isteyecekler. Yüksek de en başta istemedilerse istemeyecekler.

4) Olmaz. Bkz.2'deki sınavlar geçerlidir.

Özetle, dil sınavına her halükarda başvurudan önce gireceksiniz. Yüksek lisans şartı da belli okullar hariç şu anda yerleşmedi. Siz göreve başlayıp kadro aldıktan sonra da kimse sizden yüksek lisans beklemiyor. Hatta yapmasanız daha iyi, çünkü size haftada bir gün izin vermek zorundalar eğer yüksek lisans yapıyorsanız.

Değişiklik olmadıysa yeşil pasaporta vize istemiyor. Dışişleri'nin sitesi güncelse, o da bunu teyit ediyor. Mısır hususi pasaporta vize istemiyor. Umumi (mavi) pasaport haricinde diğerleri vizesiz gidebiliyor.

www.mfa.gov.tr

Yeşil pasaport direkt gidiyor, mavi de gidip orada harç verip vize alıyor.

keşke bende gidebilsem:)

verdiginiz bilgiler icin tesekkur ederim ve brnbrs- insallah birgun gidersin...

aradan uzun zaman geçti acaba gittinizmi mısıra merak ettim.özür dilerim merakımı mazur görün....

selamlar, yok gitmedim misira aile fertlerim gidicekler... ocak-subat gibi donerler ozaman soracaginiz sorulari yanitlayabilirim

sorum yok sadece merak ettim.çünkü en çok gitmek istedim yer diyebilirim

uamrım güzel vakit geçirirler,kıskandım onları...

Heyaban (Khiyabân)'ın Türkçe karşılığı cadde diye biliyorum.

Edit: Bir de Amir Kabir Publishers diye birşey var, aynı şeyse:
www.iranica.com

adı geçen cadde devrim sonrası khiyaban-ı inkilab adını almıştır. Emirkebir de iran'ın en büyük yayınevlerinden birisidir

yürümek yerine koşmak ya da hızlı adımlar atmak.

bir yerde beklerken olduğumuz yerde sadece ayaklarımızla yaylanıp kalf denen kısımları çalıştırmak.

(bkz: kegel egzersizi)

Bilgisayar başında otururken, omuzları, boynu dairesel hareketlerle çalıştırmak; kol ve bacaklar için de basit egzersizler düşünülebilir.

"Kireçlenmeyin, hareket edin."

Dükkanda boş otururken çay içilip geyik yapılacağına şınav çekmek? Koltukta karın hareketleri yapmak? Yanısıra terlemek? Tümgün müşterilere pis pis kokmak? İnsanlar terlememek için de hareket etmekten korkuyorlar.