barlar sokağında (kadife) zibilyon tane mekan var. gir içine sinende yaptırırsın...

ya ben de öyle biliyordum da internette deliklerinde boyut farkı olduğundan mütevellit aynı olmadığı yazıyordu kafam karıştı.

tamam teşekkürler :)

yurtiçi kullandım hep memnunum da hem telefondan tanıamvs de yapıyorlar

aras kullanma

yurtiçi,mng,aras. öncelik yurtiçi.

sıralama şöyle:
yurtiçi -> mng -> aras

asla kullanılmayacak: sürat

(bkz: #33792325)
(bkz: yurtiçi kargo'nun müşterilerini evde bulamaması)

Aras, Sürat uzak dur. Yurtiçide elemanların nasıl muamele gösterdiğini kargolara bizzat gördüm ancak bugüne dek hiçbir cihazımı kırmadan taşıdılar. Arasa verdiğim ilk ekolayzırımın anasını siktiler. Artık ne racke oturuyor, ne de kanallarından biri çalışıyor.

oyun zor. ram'i biraz düşük grafik programları da kasabilir. işlemci de süper denemez. ama günlük işleri iyi bir monitörle rahat rahat yapar.

bir de bunun hangi jenerasyon olduğuna, yeni jenerasyonun ne zaman çıkacağına falan bakmakta fayda var.

bunun 2011 üretimi biraz değişik bi modelini kullanıyorum.
ekran kartı zaten HD destekli yani iyi bi monitör kullanabilirsiniz. mac için çok az oyun var. windows kurmadığınız sürece delicesine oyun oynamayı unutun. çok ağır işler yapmayacaksanız grafik programlarını iyi çalıştırması lazım ama ekran kartı makinenin ram'indan yiyor galiba. o yüzden emin olamadım. bence bunun AMD ekran kartı bulunduran modeline bakın madem oyun da oynayacaksınız.
bence sırf windows esiri olmamak için bile değer mac mini almak. windows'tan sonra bana ilaç gibi geldi. ayrıca (ekran kartı zorlanmadıkça) çok sessiz çalşıyor. kapalı mı açık mı anlamazsınız bile. kasası çok az yer kaplıyor. acil durumlarda çantaya koyup götürebiliyorsunuz (başıma geldi). RAM'i upgrade etmek çok kolay. ana belleği de upgrade edebilirsiniz. kısacası memnunum, tavsiye ederim.

guzeldir. hardcore oyuncu degilsen windows yukleyip basit oyunlari oynayabilirsin. ram'i 8gb'e kadar cikabiliyor. 2012 modellerinde Intel ekran kartli olmayip amd ekran kartli olan modelleri vardi. turkiyeye bu modeller hic gelmedi sanirim. su anda amerikada da yok. ikinci el onlardan bulabilirsen oyun icin daha iyi olacaktir. i5 islemcili 8gb ramli amd ekran kartli bir model yeterince tatminkar olur diye dusunuyorum

Oyun hariç dert tasası olmaz. LOL gibi oyunları da belli bir seviyeye dek oynayabilirsin. Rami de 8gb'a yükseltirsen i5 işlemcili mac mini yeter.. Ben de bir adet almayı düşünüyorum.

core 2 duo 2.4 ghz işlemcili macbookta illustrator, photoshop vb. gayet rahat çalıştırıyorum bunda şahane çalışır.

mirafiori gibi ama

kendileri moskoviç olur.Rusların yaptığını biliyorum.

hakkında şöyle bir bilgi bulabildim.

www.uludagsozluk.com

1

mondial>lifan>kanuni

kesinlikle 1,olmadı 3.

onun adi scooter ve skutir seklinde okunuyor.

sadece goruntuyu soruyorsan

1-3-2

mondial

@gec türkçesi skuter oluyor.

Marka hakında yoruma gerek yok demene rağmen söyleyeyim, çinli bir skuter alma illa alacaksan bile merlin'i sakın alma, hatta bedava verseler yine alma o derece.

hiçbiri güzel değil.

23 yaşında hacettepe tıp'ı bırakıp boğaziçi felsefe'ye geçen bir arkadaşım var, şu an 26 yaşında, hayatının kararı olduğunu söylüyor her sorduğumuzda.

Bırakma. Okulunu bitir bence.

gereksiz bişey bence..25 yaşından sonra hala öğrencilik hala parasızlık çekilmez.aile çok zenginse o başka tabi.

denerdım. keske okuldayken bırazcık umudum olsaymıs. ben okulu bıtırdım coktan ama deneyecegım asıl ıstedıgım bolumu. sen de dene. 40-50 yasında keske yapsaydım demek ıstemıyorsan dene.

3-4 yıl geç para kazansan ne olacak ki? sonuç olarak sevdiğin bölümü okumak ve işi yapmak daha önemli. kendine güveniyorsan. yeniden hazırlanabilirsin. ömür dediğin göz açıp kapıyıncaya kadar geçiyor. kimse ölümsüz değil.

27 yasindayim 2 senem var okulun bitmesine gecen sene dgs ile girdim okula yani 26 yasinda

2 kez okul bıraktım 3.deyim, pişmanlığım yok, hatta çok doğru yaptım, hem dönemsel olarak hem de büyük resme bakıldığında güzel işler eylediğim görülüyor.

not: 5 kuruş param yok, hiç olmadı, bundan sonra olabilir ama meraklısı değilim, bana para kazandırmayacak yapmak istediğim şeyler var hala...

Ben de aynı hatayı yaptım pişmanım. Bırakma. 24 yaşındayım hala okuyorum. Yaşıtlarım masterı bitirdi ben sürünüyorum. Tez zamanda hayata atıl, paranı kazan. Çok zorlama kendini. Belli yaştan sonra okumak da zor ayrıca.

25'imde bölüm değiştirdim ben de. karar aşaması uzun oldu tabii ama gözümü kapatıp kendimi (okulu bitirebilmenin ötesinde) o mesleği yapar halde gözümün önüne getirmeye çalışıp da başaramayınca kararımdan emin oldum.

3 sene öğretmenlik okuyup mühendisliğe geçtim şu an 3. sınıftayım. okulu bitirdiğimde 26 yaşında olacağım ama tıp da okumayı planlıyorum. eder sana 32. 4 ya da 5 sene de psikiyatri eder sana 36-37. bir de üzerine hukuk etti mi 40? hah işte planım bu şekilde. şu hayata bir defa geliyorsun amk yardır gitsin.


edit: ayrıca "ya hemen para kazanmaya bak xdxd" diyenlere kulağını tıka. o kafayla lise bile okumadan hayata atılanları da görüyoruz. bi' bok yok yani erken atılmada.

dünyaya bir kez geliyorsun. yapmak istediğin şeyi yap.

29da askere alırlar.

www.eksiduyuru.com

Ve asıl bu soruya cevabım:

www.eksiduyuru.com

şebekedeki olası voltaj dalgalanmalarında bilgisayarın zikilmesine yol açacak bir davranış içindesin. pil takılı durmalı.

pil 24 saat takılı durursa bi kaç aya o pilin ömrü tükenir, çöpe atarsın. çok sık elektrik kesintisi olmuyorsa yaşadığın yerde pil takma. ben 3 senede pili toplam 10 defa falan anca takmışımdır alete, o da dışarı götürmem gerektiğinde. hiç bi sorun olmadı.

Loser insanlara yanlış bilgi vermesen? Hiçbir şekilde pilsiz kullanılmamalıdır. Pilin ömrü zaten bellidir. Kalkıp 5 yıl aynı pili kullanamazsın zaten. Pil uzun gitsin diye pili sökersen aleti eline alırsın ilk voltaj dalgalanmasında.

bilgi notu olsun, yaklaşık 1.5 senedir 24 saat takılı olarak kullanıyorum. şarj önceden 3.5 - 4 saat giderken şu an 2 - 2.5 saat civarı.

loser bilmeden sallamış dinleme onu. ben 3 senedir hep takılı kullanıyorum hala minimum 1.5 saat gidiyor kullanıma göre. pilsiz kullan da voltaj dalgalanmasında, kesilmesinde eline al aleti.

edit: adam harbiden loser çıktı. senin yaşamamış olman onun da yaşamayacağı anlamına gelmiyor ki. kendi çevremde 2 tane alet çöp oldu böyle ve burada da çok okudum bozulan aletleri.

e hadi beyler diyelim pilin ömrünün alakası yok o olayla. e amk şimdi de siz sallıyorsunuz. ilk voltaj dalgalanmasında gider de bilmem ne. 3 sene oldu aleti alalı, onlarca defa elektrik kesintisi de oldu voltaj dalgalanması da. hiç bi sorun yok alette.

ayrıca, aynı zamanda alınmış bir adet hp bir adet casper var evde. casper benim bahsettiğim. yani pil devamlı çıkık duruyor, hiç takmıyorum. bu süre zarfında hp'nin pil devamlı takılıydı ve yaklaşık 1 sene önce pil öldü, yenisi alındı. buradan yola çıkarak bir düşünün derim.

kardeşim, pil takılı olunca içindeki sigortaya benzer bir mekanizma devreye giriyor (en azından elektrik elektronik mühendisi arkadaşımın söylediği bu yönde). loser gibi davranıp anakartını yakan 2 adet arkadaşım var. sırf pilin ömrü uzasın diye (ki kendi halinde durunca da azalıyor bunların ömrü) aleti riske atmak mallık mıdır? bence öyledir.

Direk kablodan kullanarak yanlış yapıyorsunuz. 3 kuruşluk pil için elektrik kesilmelerinde hatta bazen elektrik kesilmelerine gerek olmadan şarj aletinin sorunlu olmasından dolayı anakart diyotlarını ya da anakartın tamamını yakabilirsin. Zaten pillerin raf ömürleri vardır. Siz onu kullansanız da kullanmasanız da belirli bir süre sonra öleceklerdir. Bu belirli süre dediğim pilden pile değişmekle birlikte Lityum İyon pillerde ortamala 5 yıldır.

Yahu ne kasıyorsunuz en ucuzundan bi güç kaynağı alın hem dalgalanmaları önlemiş olursunuz hem de modemi de takarsınız elektrik gidince net de gitmez.

Ayrıca ben de mümkün olduğunca pili çıkık kullanmaya çalışıyordum. Zira fiş ve pil takılıyken 1-2 ay kadar kullanıp pilin nasıl güçten düştüğünü gözlerimle gördüm içim acıdı lan :/

Ya pili shyz0re'nin dediği gibi kullancaksın ya da en temizi pili çıkarıp fişi güç kaynağına takarak kullancaksın.

Bir de tik at millete yazıktır.

bende sadece fişe takılı kullanıyordum, şurada yazılanlardan sonra pili takıyorum.

bak ben elimdeki netbuku 3 yıla yakın zamandır kullanıyorum. cihazı baştan beri kafama göre şarja takıp çıkararak kullandım. başta şarjı 4.5 saat falan gidiyordu. normal olarak zamanla azalıyor. bunu engelleyemiyorsun. her pil bir yerde ölüyor. yine de netbuklarınki daha uzun sürüyor. örneğin son 1 senedir cihazın pili git gide zayıfladı. artık pili değiştirin uyarısı veriyor ama şarj hala 1 saat kadar idare ediyor. bu soru burada son 10 15 günde belki 5 kere daha soruldu. kardeş pili istediğin gibi kullan bir şey olmuyor. aramadan bak işte bir sürü şey göreceksin.

üstteki yorumlardaki loser'ı salla bi kere, troll resmen herif, bu konuda bilgisiz olduğu hp ve casper kullanmasından belli.
o pili takarak kullan diğer arkadaşların dediği gibi voltaj dengeleyici o. unutma pil maks 200tl dir ama yanan anakartı yenilemek için kat ve kat fazlasını vermen gerekebilir. sürekli doldur boşalt yapmakta iyi değil shyz0re'un dediği gibi, bu sefer pillerin doldur-boşalt ömürlerinden yemiş olursun hızlıca.
haftada 1 kez doldur boşalt yapılmalı, onun dışında pil takılıyken elektrikte kullanmaya devam etmek faydana olacaktır

vlan kurabilirsin.

@fakyoras

biraz daha bilgi vermen mümkün mü?

vlan sanal ağ demek.

kümeler gibi düşün, iki farklı küme oluşturuyorsun.

modemden modeme değişiyordur sanırım, eğer modem desteklemiyorsa ek bir cihaz ile oluşturabilirsin.

Modemin marka modelini yazın da destekleyip desteklemediğine bakalım.

Vlan +1

bazı modemler birden fazla ağ kurabiliyor. bak bakalım bi.

yazdıklarından çıkardığım bilgi düzeyinle cpanel vb. panel olmadan altından kalkamazsın.

vps zaten kurulu gelecek ancak alır almaz 4/4 lük olmuyor. bir takım optimizasyonlar ve güvenlik önlemleri almak gerekebilir. yada ilerleyen zamanlarda karşılaşacağın sorunları çözebilmek içinde bilgi sahibi olman gerek. örn. virüs girmesi, sunucunun saldırı alması vs.

çok fazla site barındırmayacaksan, çok büyük hitli sitelerin yoksa, herhangi bir yazılım kurmayacaksan (yazılım derken http protokolünde çalışanlar değil) vps'e de ihtiyacın yok.

al resellerını, otur aşağıya. limitlerin sınırında istediğin kadar web sitesi barındırır, hesap yaratır, işini görürsün.

mantıklı görünüyor. teknik kısmını bilmiyorum ama.

norek, şimdi sivil havacılık okuyan gelse şu duyuruya ne güzel olurdu.

Sivil Havacılıktan kastın pilotaj mı?

zaten ingiliz dili ve edebiyatı okuyanların uydurmak gerekirse %87'si bir şekilde havayolunda çalışmaya başlıyor. hem bir arkadaşım ekolü, hem ben...

uu1, pilotaj değil aslında. kabin hizmetlerinde bulunmak isitiyorum.

sopiro, vallaha mı? ne okuyorsun? anlatsan ve beni aydınlatsan ya.

ben bir şey okumuyorum artık :)yıllar önce okudum ve bitti, ingiliz dili ve edebiyatı idi.
hem öğrenciyken hem de okuldan sonra benim yıl grubumdan ve sonrakilerden en az 15 kişi bir havayolunda kabin memuru olarak çalışıyordu. Hatta okulda böyle bir geyik muhabbeti yapılırdı, müfredata bu içerikte ders alınsın diye.
İngilizce ve genelde ek yabancı diller bildikleri için tercih ediliyorlardı. Buna ek olarak ingiliz edebiyatı okuyan kızlar başlığına bakabilirsiniz :)

bişey olmaz. daha iyi olur.

16 yaşında üniye başlayanlar var. (zeka düzeyinden dolayı 2. sınıftan okula başlayan, liseyi 3 yıl okuyanlar)
siz dışarda gezerken knight online oynayanlar, kredi almak için babasını okuduğu vilayete imza atmaya çağıran gördü bu gözler.
18 yaş gene iyi

niye herkesi salak yerine koyup en az 2 yıl hazırlanıyor diyorsunuz ki? tanıdıklarım arasından çok az kişi 2 yıl hazırlandı. 20-21 yaşında adamların arasında da olmaz, olsa da sorun olmaz.

ben 17 yaşında başladım, ilk dönemin sonunda yurt dışına çıktım, 25 yaşındaki adamlarla okudum.
hiç endişelenme daha bile iyi oluyor.

Ben de 17'de başladım. 23 yaşındayım hala okuyorum :) Millet bara gitmek istediğinde ben başım ağrıyo hastayım diye yurda dönüyrdum, onun dışında bi sıkıntısı yok. Ama sene kaybetmemek için istemediği bölüm okuyorsa yazık olur, örnek direkt benim işte. 6 sene.

hiçbir şey olmaz. hatta daha güzel olur. ben de yıl kaybı olmadan üniversiteyi kazandım. mesela sırf geçen yıl biraz rahat edeyim, alttan ders alıp ortalamamı yükseltiyim mantığı ile okulu yarım dönem uzattım. sırf bununla da kısıtlı değil. üniversiteyi 4 yılda bitse 22 yaşında mezun oluyorsun. hala çok gençsin ama 18 yaşına göre çok daha olgunsun. ne yapmak istediğini bilen bir insan olarak kariyerini herhangi bir kısıtlama olmadan istediğin şekilde yönlendirebilirsin. bu önemli bir lükstür kanımca.

Ben 18 yaşındayım ve şu an 2. sınıfa geçtim. Oraya girince zaten insanlar direk yaşının 19-20 olduğunu düşünüyorlar çok parlak, tüysüz bir oğlan değilsen. Gerçi benim 22-23 gösterdiğimi söyleyen de var ama...

Edit: Evet ben de 17'de başladım ve gayet 24-25 yaşında adamlar da var etrafımda.

bu sorunun hiçbir zaman tek cevabı yok ki. tamamen ortam ve kişilik şartlarıyla alakalı. mesele illa ki örnek vermekse benim de bir arkadaşım 17 sinde başlayıp ortamı kaldıramayınca 1 yıl daha hazırlanıp bizim bölüme gelmişti.

kardeşiniz genel olarak sosyal falan biriyse çok problem olmaz. bir de ev ortamı baya önemli. ola ki dışarı göndermeyi düşünüyorsanız ilk başlarda yine uyum sağlama kabiliyetine bağlı olarak zorlanması bir ihtimaldir. ama yok kendi evinden gidecekse ve insanlarla anlaşma kabiliyeti varsa bi cacık olmaz merak etmeyin.

Kariyer için yaş, çok büyük avantaj.

Erken mezun olmanın faydaları saymakla bitmez.Apar topar bir işe girmektense mezun olunca adam akıllı iş aramaya yüksek lisans yapmaya vs. zamanı olur.

o değil de, iki yıl hazırlananlar niye "salak gibi" oluyor ?

hangi üni-hangi bölüm?

"nasılsa benim yaşım küçük, okulu uzatabilirim, boşlayayım gitsin" gibi düşünmediği sürece sıkıntı yaratacağını sanmıyorum. zaten üniversitede sizin yaşınız kaç olursa olsun daha büyük ve daha küçük birileri olacak etrafınızda. yani 19 yaşında da başlasanız, 27 yaşında olup da afla dönmüş, 30küsür yaşında olup da sonradan girmiş birileri falan çıkar.

ben de 17'ye girince girmiştim üniversiteye. hiç bir sorun yaşamadım. yaşımın kaç olduğu gündeme bile gelmedi hiçbir zaman.

okuluna, insanına, çevresine göre değişir herhalde.

lise değil ki bu, sorun olmaz, boy yaş vs. iyi işte sınıfta falan kalırsa avantajı olur. hem iş hayatında yaş çok önemli.

afferin benim yavruma. tabiki iyi yapıyorsun. :)

tabi iyi radyasyonu yaymasını engellemek iyidir. hele ki her gece üşenmeden yapabiliyorsan süper.

iyi yapıyorsun tabi... modem çalıştıkça ısınıyor hem, dahilinde tasarruflu.. gerçi bunları dememe rağmen ben bile yapmıyorum ama bir akraba var, katien unutmaz.. bravo içeren ince hareketler bunlar. ;)

wifi sinyalleri, kafanı sinyal dağıtan antene dayamadığın sürece zararı yoktur dalga boylarından dolayı. modem de çok elektrik tüketen bir alet değil...

ya aslında 2 yıldır yapıyorum bunu ama şimdi modemin arkasındaki açma kapama tuşu bozuldu onun için yapamıyorum. alışkanlığım arıza sonucunda elimden gitti ona yanıyorum

sen kapatsan bile sağdaki soldaki wirelesslar 7/24 açık. elektrik tasarrufu açısından iyi ama sağlık açısından bir yararı yok.

gereksiz ya. modemin omrunu de kisaltiyor olabilir hatta. sabah internete girmeden bes saat acilmasini beklemek icin bile kapatma derim.

kapatma abi şunu gece de biz faydalanıyoruz komşular olarak.

soruna gelince, kapatmak tabi ki fayda sağlar. sonuçta bir ışın eksik hayatında. her ne kadar etkisi kanıtlamamış olsa da psikolojik etkisi olur.

asus iyidir, candır.

bu işi tam anlamıyla profesyonel olarak yapan yerler mb başına yada dakika başına fiyat çeker. tabi bu tarz firmalara, veriler çok kritikse gidilir genelde...

o işin içinde şirket varsa pek ucuz bir yolu yok.fiyatlar uçuyor.

şöyle bi alternatif sunayım sana.diski hiç görmüyorsa muhtemelen sorun kontrol kartındadır.aynı model marka bi hdd bulursan(çalışıyor olması gerekiyor) az bişey işi bilen bi teknik serviste kontrol kartını kendi diskine aktartabilirsin.adama da sadece işçilik ödersin.

O ttnet Wi-Fi ama her yerde yok

ttnet wifi denen bir olay var. sadece ttnetten aldığın şifre ile girebiliyorsun.

yani olay şu;

ttnet şehrin belirli başlı noktalarına wifi yayını yapan güçlü modemler kuruyor. sende ttnet şifrenle bu modemlere bağlanıp internette takılabiliyorsun.
her ttnet internet üyeliği olan herkes ayda 300 dk yararlanabiliyor.
ayrıca kendin gidip bunun için paket satın alabiliyorsun.

dikkat etmen gereken;
paket almadan önce, internete gireceğin yerden kablosuz ağ taraması yaptır ve "ttnet-wifi" diye bir kablosuz ağ bulabilecek misin onu gör. eğer bulabiliyorsan çekme kuvveti de seni tatmin etmişse git al paketini.
çünkü ttnet-wifi maalesef tüm şehri kaplayacak cinste henüz bir ağ oluşturmadı. heryerde görmeye bilirsin. mesela ben evde bağlanmak için amuda kalkmak zorunda kalıyorum. beynime kan gidecek bir gün.

eyyorlamam bu kadar.

ttnet wifi. öyle her yerde yok, avm, restorant gibi mekanlarda var.

garanti.

ne olursa olsun garantiden uzak dur.

işbank candır.

iş bankası

en az kesinti için kuveytturk ü öneririm. çalıştığım yerlerin hiçbiri kuveyt ile çalışmadığından mecburen başka bankalarla çalışıyorum. garanti, işbankası, ziraat ve yapıkredi ile çalışmış biri olarak en müşteri yanlısı kuveyttürk diyorum. (ayrıca tefeciyle çalış ama garantiyle çalışma, o derece)

enpara.com

kesinti yok, eft ücretleri yok.

enpara.com +1

iş bankası +1

iş bankası.

Is diyorum.

Kuveyt türk. interneten eft, havale ücreti yok. kart ücreti yok, aidat yok

grid based temalara bakacaksın..

biraz karmaşık yazmışsın, tam olarak anlayamadım ama derdin panel kullanıcı adı ise administrator, admin yada zyxel dene.

@uu1 kısacası banlayacağım kişilere izin verdim (para vermeyenler) kendimi ve para verenleri banladım. ama modem bizde değil res atamıyoruz. denedim olmuyor dediklerinizi.

aklımda iki ışık yandı, biri modem ayarlarına ulaşmak için gereken kullanıcı adı ki genelde standart olur. modemin cinsini biliyorsanız internetten aratın zaten üreticileri kendi sitelerinde bile yayımlıyor genelde.

diğeri de ttnet kullanıcı adı. modem kullanıcı adını değiştirince ikisi aynı olsun mantığıyla aynı kullanıcı adını koyuyorlar genelde.

@dark colours teşekkür ederim. şifreyi biliyorum. panele girerken kullandığım her zamanki şifre. şimdi tutup da o şifreyi kabul etmeyecek değil ya?
kala kala kullanıcı adı kalıyor. denediklerim: admin, administrator, ttnet, zyxel...
yine kabul etmedi.
ben şimdi para veren interneti kullanan arkadaşlara ve kendime yanlışlıkla ban attım (mac adresinden banlayacaklarıma 'izin ver' dedim 'reddet' diyeceğime sonuç olarak diğerlerini ve beni otomatikman banladı ötekiler sefasını sürüyor) diyorum ki mac adresinden ban attığım için acaba panele girmiyor? off nasıl halledilecek bu delireceğim uyuyamadım.

çözüm mac spoofing google çalışmalarına başlayınız kardeş , kolay gelsin.

modem web arayüzüne (yani panel dediğiniz şeye) girebilmek için önce o modeme bağlı olmalısınız. ancak MAC adres filtreleme yapıp kendinizi yasakladığınız için zaten şu anda modeme bağlanamıyor olmanız lazım. dolayısıyla bir şekilde modemin yanına gidip kabloyla bağlanacaksınız ve ayarları o şekilde düzelteceksiniz, ya da modemi fabrika ayarlarına çekip yeniden ayarlayacaksınız.

yanlış anlamayın ama anlatış tarzınızdan pek mac spoofing olayını becerebilirmişsiniz gibi gelmedi.

aynısı başıma geldiği için biliyorum ki modeme fiziksel erişim kurmadan o işi yapamazsınız.
mac spoofing de güzel yol ama siz gidin o anahtarı alın kabloyla bağlanıp sorunu çözün daha az yorulursunuz.

seozeo iyidir.

@freekara siz teklif verin ben patrona sunayım. yapılmak istenen işi anlattım zaten.
@divit mesela benim n11.com'un çıkışı çok dikkatimi çekti. adamlar bir anda fırladılar. seo kasmadıklarını söyleyemeyiz dimi? tamam ilk sayfada çıkmayalım biz de. ama bi 50 100 satışa çıksak zaten sonra daha ciddi yatırımlar yapar patron diye düşünüyorum.

Valla ben pislik olan nakliye sektöründe kurallara uyarak üst sıralara çektim ki onlarca keimede sonuç istedikleri halde. Tek başına doğru teknikte işe yaramıyor. Birde sitenin trafiği çok önemli.

max. performans için okuma/yazma hızı değerleri. 400'u gecmezse derken, kaç gb arıyorsun önce bu önemli.

Intel 240gb aldım, taş gibi çalışıyor osx için ekstradan trim enabler kurdum.

kablosuz bir modem alabilirsin, bütün sorunlarını çözer.
Edit: Başka türlü mümkün mü emin değilim.

yeni modem alıcan ya da wireless usb adaptör alıp masaüstüne takacaksın. oradan interneet vereceksin. pc açık kalmak zorunda. kapatırsan diğerleri baplanmaz.

ya da kablosuz router alıp modeme bağlarsın. bu durumda yeni modem almak daha mantıklı.

modem ara yüzüne girip kablosuz ağ etkin seçeneğini seçmelisin. kurcalarken denk geldi bi ara.. şunu da kontrol edebilirsiniz

forum.donanimhaber.com

(bkz: access point)

normalde jambon ve salam çok severim ama sıcak havalarda içinde et bulunan sandviçlerden kaçınırdım ben herhalde, çok bilindik bi yerden almıyorsam. beyaz peynir domates marul..

şehiriçinde bir benzinliklerde sandviç gider mi peki? Çünkü şehir içinde bir sürü yemek alternatifi var.Ya da süper marketlerde? üniversite kantinleri otomatlar.Hastaneler?

şehir içinde gitmez.

benzinliklerle birlikte, hatta onlardan da önemlisi otogarlarda gayet iyi gider.

salam kaşar domates. 3ü yetiyor bana. ekmek susamlıysa çok daha şahane oluyor.

tavuklu salatalı var ya dardanel'in o çogzel ya. Bu arada hastane süper fikir bir de otobüslerin mola verdiği yerlerde olabilir.

peki monosodyum glumat diye bir şey var.Çin tuzu diye de geçiyor. sizce kullansam insanlar buna çok dikkat eder mi?Yiyeceklerin tadını güzelleştiriyor.Ayrıca 125 gram yumuşak ekmekli bir sandviç 3.5 tl olması sizce pahalı mı?

ege bölgesinde otellerin plajları işgal etmediği küçük plajlarda, plajın yakınında mutlaka bakkal büfe tarzı şeyler oluyor, dağıtımını yapabiliyorsan bence iyi bir fikir olur, hem halihazırda ellerinde bulunan içecek dolaplarında bir raf ayırarak başlarsın, ayrıca otomat dolap vs. masrafı olmaz. sandviç ekmeklerini çeşitlendirebilirsin aslında, siyah zeytinli, kekikli falan sandviç ekmekleri oluyor ya. bir de yine ege bölgesindeki zeytinli rock olur foça rock olur o tür festivallere ucundan kıyısından girmeyi dene, 3 günde 1 yıllık satış yaparsın bence.

okulda 3.5 tl veriyorum ben de. çok değil derim.

bana bak, öyle kimyasal muhabbetlere hiç girme. %100 doğal bi şey yap ve bunu vurgula. insanlar da inanarak, güvenerek yesinler. ayrıca bunu bizim yerimize doğrudan müşterilerine sorabilirsin. "en sevdiğiniz sandviç nedir?" gibisinden bir yazı-kağıt ekleyip, sana dönüş yapmalarını iste. görüşlere göre bu sandviçlerin imal edileceğini filan söylersin.. onlara önem verdiğini gösterirsin...

gece açık olan ama yiyecek satmayan ve işlek yerlerde, caddelerde veya gece hayatı canlı semtlerdeki tekel bayi, bakkal vb. Yerler olabilir.
Tavuklu rus salatalı olabilir sandviçlerden bazıları, gider yani.

öncelikle bütün yazılanları tek tek kaydediyorum herkesin fikirleri benim için çok değerli bu aileyi seviyorum gerçekten hepiniz sağ olun var olun.

sizce bu üçgen sandviç mi güzel(git:www.agencebretagnepresse.com )

yoksa bu baget sandviç mi?

(git:www.google.com.tr )

yada klasik yumuşak sandviç ekmekleriyle yapılan sandviçler mi?

soruna cevap: net baget sandviç. odtü yurtlarının otomatlarında o üçgenlerden var. berbat.

bana sorarsan iş hakikaten endüstriyelleşmişse derim ki otomat işi iyi. üniversitelerde yurtlarda vs. çünkü doğru dürüst olmasa bile peynir ekmek gibi gidiyor. açlıkte her şey yeniyor.

sandviç de beyaz penirli domatesli falan hoş olurdu tabi :)

üçgen sandviç sevmiyorum, diğerlerinin görünüşü daha doyurucu, daha sağlam gibi. baget ekmeği terc,h ederim sanırım.

salam-kaşar. kendim tercih edeceğimden değilde, insanlar ağırlıklı olarak klasikleşmiş, bildiği şeyleri tercih eder. herkes jambon veya tonbalığı topuna girmek istemez. kendim ise düşünmeden ton balıklıya atlarım.

baget ekmek çok daha güzel, hem lezzet hem görüntü olarak.
haşlanmış didiklenmiş tavuk eti ve rus salatalı bir sandviçiniz olsa mesela, buldukça yerim.ama tavuk etini soğuk olarak ulaştırma dağıtma zor mudur bilemiyorum. bir de normal salam yerine hindi salamlı alternatif yapabilirsiniz.

Tavuğun soğuk taşınması ve raf ömrü konuları çok hassas.Fakat yinede bu yönde bir çalışmam var.Sizce tavuklu sandviçi mayonezli sosla karıştırıp sandviç hazırlasam abes olur mu?Çünkü sandviç soğuk olduğu için mayonez yemeyi kolaylaştırıyor.

hastane kantinleri iyi bir tercih olabilir.

bir de aklıma geldi, ets tur vasıtası ile bir otele gitmiştim. giderken ve gelirken yolda bize sandviç ve meyve suyu vermişlerdi. böyle uzun yolculuklu turlarda falan sandviçler hemen bozulan ürünler olmadığı için iyi gidiyor, turlar tercih ediyorlar genelde.

bir de havaalanında malum yemekler çok pahalı bazen insan acıkıyor, market tarzı yerlerde sandviçler satılıyordu ben hep alırdım ki baya tüketiliyordu gördüğüm kadarıyla.

işin içinde olmadığım için olur mu olmaz mı bilemedim de farklı fikir deyince söyleyeyim dedim.

edit: baget üçgen, salamlı peynirli her tür sandviçi yerim. en sevdiğim şeylerden.

otobüs terminalleri ve tren garlarındaki büfelere de bırakabilirsin belki.

burada jambonlu sandviç beğenilmiş ama genelde halk jambona uzak duruyor.

otomat falan koyacaksan hoş ambalajlı ve albenili olmalı. 3 buçuk çok yüksek bir fiyat değil ama çeşit olsun diye daha düşük gramajlı ve düşük fiyatlı bir şey koyabilirsin.

mevsime göre farklı ürünler de koyulabilir;
salatalık+domates+beyez peynir gibi.

Tüm cevaplara tek tek teşekkürler.Hepsi benim için değerli :) bu yazıları okuyupta söylemek istediğiniz bir şey olursa üşenmeyin yazın.Bunlar benim için çok değerli :)

ambalajı çok janjanlı olmasa da, basit bi etiket gibi bi şeyler üzerine neli olduğunu yazarsan daha iyi olur bence, eğer birkaç çeşit yapacaksan. insanlar bakınca anlasın içinde ne var, sormaya gerek duymasın. dışarıdan hepsi aynı sanılmasın, değişik çeşit olduğu belli olursa daha çok satar ve dikkat çeker bence.

beyaz peynir domates sivri biber maydanoz
ton balığı marul (kaşar da olabilir)
pastırma beyaz peynir domates
rozbif kaşar domates marul
füme somon dereotu

yasak ama burasi turkiye.

ne antistatiği yaa ben haftada bi kaç kez alıyorum hemde 5 ya da 1,5 litrelik su şişesine...

ruhsat gösterildiği sürece sorun olmuyordu.

Abicim ne ruhsatı ben kayık için alıyorum ruhsat muhsat yok.
Geçen gezi muhabbetne vermiyorlardı kavga ettim vardiya muduryle yine aldım :D

benzi istasyonları olan bir arkadaşımıza rakip firmaları olan bir istasyondan benzin alıp, hediye etmeyi düşündük ancak kırmızı benzin galonu gerekmekteymiş. yaklaşık 2 yıl kadar önce.

ama 23:50 de istasyonda olmanız gerekiyor. 12 de son metrolar kalkıyor.

son araç 00:00'da ancak, 11:59'a kadar giriş yaparsan metroya, sen binene dek araç kalkmıyor.

icnrp standartlarına göre sağlığa zararlı değildir.

oluruna bırakmak lazım. nerde kaçacaksın ki wi fi den.

dalga boyu sebebiyle wifi sinyalleri, kafanı wifi sinyal dağıtıcısına gömmen durumuda sadece zararlı olabiliyor. onun harici zararsız.

www.inhabitots.com

wi-fi'ye gelene kadar o kadar çok kanser tetikleyicisi var ki, sıralamaya bile girmez. içersen sigara, içmezsen pasif içicilikten, egzoz gazlarından, katkılı yiyeceklerden-içeceklerden, içkiden. Hayatımızdaki bi çok şey kanserojenken anonymice'ın da dediği gibi nereye kadar kaçabilirsin wi-fi'den.

ben hiç sanmıyorum büyük bir tetikleyici olduğunu.

nexus, mixer'den insert girebileceğin bir vst değil diyebiliyorum. direk vst kanal açıp, midi tetiklemeyi denesen?

alsin iceri ne olacak? hangi birimizi alacak?

çok doğru yazmışsın.
twitter da ad-soyad-kişisel foto yayınalamzsan hiçbir şekilde bulamazlar.

usta dediklerinden hiçbir şey anlamadım. şimdi tt istese bütün secereni çıkarır. yani o ip'den kaç tane facebook hesabına girilmiş. düzenli mi girilmiş. fake mi gerçek mi vs. değil mi?
anlamadığım bu değil ama. isim farklı olsa ne olacak? sonuçta hat sahibini alacaklar demişsin.. e babamı götürseler iyi mi olacak şimdi.. iyice çorba oldu.
daha açık anlatman mümkün mü?

o ip'den kaç tane facebook hesabına girilmiş gibi bir kanıt olamaz soruşturmada. ancak 'facebook şirketi şu mesajın bu ipden yazıldığını söylüyor' belgesi olabilir. ayrıca evet hat sahibi ile başlıyorlar bildiğim kadarıyla.

twitter'dan adını soyadını sil, location'lu tweet atma, insanlara hakaret etme, mümkün olduğunca koz verme, sıkıntı çıkmayacak. çözümü bu.

şimdi mesela ben ekşi sözlüğe gerçek adımı yazmadım. ama mail adresim sık kullandığım adres. mail adresime gelen çoğu mail'de gerçek adım yazıyor. mesela aynı mail adresini daha ciddi bir platformda kullanmam gerekmiş ve orada gerçek bilgilerimi vermişim.. bu şekilde bulunmak mümkün değil mi?

yok bu benim en dikkat ettiğim şeylerden birisi zaten.. insanlara hakaret etmemeye, suç oluşturacak şeyler yazmamaya dikkat ederim çoğu zaman.. kendim için sormadım. sadece kafamda netleşmedi. teşekkür ediyorum cevapladığınız için..

benim merak ettiğim diyelim göz altına alındık ve haliyle göz altında dayak yedik. -ki göz altında bu muhtemel senaryo zaten. hatta birkaç arkadaşımı yakalayıp, araca alıp dövüp 4-5 sokak ötede salmışlar.

böylesi bir durumda şahitlerimiz olsa, hakkımızı arayamaz mıyız? bana koyan bu. böyle iş mi olur arkadaş.

polis kafasina taktigini isim soyisim girsen de girmesen de bulur. ben twitter ismimi mahmut armut yapayim mesela beni bulma sureleri 10 dakika daha uzar. o kadar.
keske her sey bu kadar basit olsa.

ayrica anonim kalmak istemiyorum. yazdiklarim benim dusuncelerim. capulcunun krali gibi bir nick ile yazmak bana gore degil.

Ekşi Sözlük için konuşmadım, TWITTER için söyledim. Sözlük zaten TC yasalarına tabi, ne yaparsan yap IP bilgilerini vermek zorunda savcılığa.

roket adam, atladığın bir nokta var, adamlar evi basıp hdd'lere el koyunca. o hesaba dair çerez veya hash taramasında kullanıcı bilgilerin ortaya çıkıyor.
,

O twitter hesabının sana ait olmadığını bulamıyorsa, evini nasıl bulacak?

karaktersiz bir liboş oluyorsun canım kardeşim.

eşitliği savunmayıp ırkçılığa karşı olman ayrı bi kafa karışıklığı yaratmış sende.
sefiller'i ya da suç ve ceza'yı okuduktan sonra tekrar konuşalım

3h hareketini denediniz mi? :))

Yunusa bas sen seçimlerde.

@raki o anlamda demedim tüm insanlar eşittir ırk saçma bişey ama parasal anlamda herkesin eşit ücret alması bakımından

iş aş haydar baş

Agnostiğimden sonrasını okumadım.
Agnostiğim ne lan. Nedir agnostik olmak bana bunu açıklar mısın. Agnostikmiş. Hadi tamam agnostiksin, bi de kralısın da nasıl agnostiksin.

Bu agnostisizmi kim bulduysa ağzına sıçayım. Her bokun başı bu.

bildiğin akplisin.

@buff emin olamıyoz reyiz tanrı var mı yok mu napak yani galeri3.uludagsozluk.com

@tirt adam yok panpa ya mhp, akp, bdp olmadıgına eminim

ben simdi senin eve girsem neyin var neyin yok gotursem bravo mu diyeceksin ben anlamadim seni be gulum.

@babamasoliim etc
ilginç bi yaklaşım ama aklımda olan rüşvet filandı böyle organ mafyacılıgı hırszılık filan değildi

siyasi görüşün yok senin. gerek de yok zaten.

illegal yoldan parayi bulmak rusvetle olmuyor sadece . milleti soguslemekle oluyor :)

katılıyorum gerek yok cidden böyle bişeye ye iç seviş yeter bana.

akp'lisin evet ama farkında değilsin.

özalcısın

Marjinallere dahil oluyorsun.

liboşsun. ileride para nereye ben oraya modunda olduğunu da keşfedeceksin. eğer ki akp üzerinden yolunu bulma imkanın olsa ağır akp'li de olabilirsin. bu tüm partiler için geçerli ayrıca.

agnostik gaspçısın.

"illegal yolla adam parayı bulmuşsa bravo derim"

bu ne la?

en.wikipedia.org

Liberalsiniz efendim, tebrik ederiz.

kilo almak sagliginizdan daha mi onemli?

whey kullandiniz mi?

hardline alma, çok fazla şeker var yağlandırıyor. gnc de tavsiye etmiyorlar, ben kullanmadım bilemiycem. şu ürün kaliteli www.gym-market.com

kilo almak için toza, boka püsüre gerek yok. bende yırtınırdım kilo alayım alayım diye. çok da yemek yediğim halde. meğerse gereken katı gıdalar ve şekermiş. bu ikisine dayandığın halde en sağlıksız şekilde şisersin.

tabi bunları kullanırken spor yaptığını varsayıyorum. gain fast kullandım, faydasız bir ürün. gnc ürünlerini de kimse beğenmez nedense, kullanmadım. optimum nutrition serious mass gerçekten çok iyidir. ama üzerinde yazan ölçünün yarısı kadar kullanın. ama mutlaka spor da yapın. body olur, crossfit olur.

hayır

milattan önceki güncellemelerde, driverlar da kalmış bir kaç makinada böyle şeyler yaşamıştım.

önce flash sürümünün güncelliğini kontrol ettikten sonra, grafik driver'ına da bir bak istersen.

bıze hergun kargo ıle gelıyor duzgun paketlemezsen kırılma ıhtımalı cok yuksek.

nereye gondereceksın ?

yok göndermedim daha ucuz şeyleri yollamayı bile göze alamıyorum çünkü

evet. sakarya - eskişehir arasında sıkıntısız geldi. yurtiçiydi galiba.

yazıcı kutusu büyüklüğünde bir şeye koyuldu. içine sünger ve köpük koyuldu. köşelere ve yüzeylere. kutunun üzerine de kırabilecek diye bir etiket yapıştırıldı ve sorunsuz geldi.

fiyatını bilmiyorum. üç kilo bir şeydi. internetten sorgulama yapabilirsin.

istanbul - antalya arasında gitti geldi. yurtiçi ile gönderdik hep.
dahinnotha'nın dediği gibi sünger ve köpüklerle içine sabitledik, sağlamlaştırdık. sağına, soluna her yerine kırılacak stickerı yapıştırdık kargoda, bin kere de tembihledik, sıkıntı olmadı.
fiyatını bilmiyorum alıcı ödemeli halletmiştim.

ç.kaleden sakaryaya yurt içi kargo ile gönderdim. kendi kutusundaydı ek bişey yapmadılar. yanılmıyorsam 17 lira verdim. bişey olmadı

bi laptop aldım ptt kargo ile.bi lcd tv aldım yurtiçi kargo ile.ikisi de temiz geldi.iyi ambalaj yapınca sorun çıkmıyor.ama ptt kargoya dikkat edin mecbur kalmadıkça buraywww.haberfx.net kargo vermeyin.
www.haberfx.net

ptt kargoya verme, buradan birisininkisini skip atmışlardı, ekranı çatlatmışlar falan.
yurtiçi kargo sigorta yapmıyor ama iyi paketlenince ulaştırmıştı düzgünce 2 3 kez.
aras kargo sigorta yapıyor olabilir.

açılmamış, orjinal kutusu için garanti veriyorlar. ama başka bir kutuda gönderirken kırılmazlık, hasar garantisi vermiyorlar.

kat kat şu baloncuklu şeylere sar. için acır kargo çalışanlarının eşyaları nasıl fırlattığını görsen.

dostum malum ortamlara düştü. leaked diye aratırsan bulabilirsin. itunes'da ücretsiz dinlemeye açılmıştı, 192kbps kayıtlar yani tam itunesun da yaydığı gibi. o esnada birisi akıllık yapıp kaydedip, yaydı anlaşılan.

teşekkür ettim. albüm çıkınca 256 kbps indirip dinleyeceğiz o zaman.

www.dancingastronaut.com

akordeonda tuş hassasiyeti körükle ayarlanır. tuş ağırlığı ise klavyedeki yumuşak tuş hassasiyetine benzer.

tuşu bırakınca sustain olmaz. yani uzamaz ses

kişisel fikrim olarak; genelde dayak atan kişilerin dayak yemesi bazen kafalarda "etme bulma dünyası" cümlesinin dolaşmasını sağlıyor bence.

dayak yiyen polis memuru mu dövmüş dayak atanları? Aynı üniformayı giyenler aynı kişi mi oluyorlar?

genel olarak ayrımcılık yapmaları ve orantısız güç kullanmaları.

mesela yollarda hiç türbanlıları çevirmezlerken, başı açıkları çevirmeleri.

teröristlere dokunamazlarken, öğrencileri, futbol seyircilerini doğduklarına pişman etmeleri.

ayrıca, farzedelim ki öyle, bu adamlar amirlerinin dediklerini yapıyorlar, tipini beğenmedim deyip dövmüyorlar ya insanları.

@dzingis polislerin işini iyi yaptıklarını iddia etmedim ki zaten ne gereği var bu açıklamanın?

ayıp lan. sabah sabah sinire kestim, adama küfrediyorum :)

çünkü polislerin çoğu ellerindeki copla, biber gazıyla kendini adam zanneden şerefsizler ordusu. evet sopa yediklerinde içlerinde "insan" olan bazıları da maalesef zarar görüyor.

ama polis şiddeti yüzünden yüz binlerce insan acı çekerken ve çekmişken, 200 tane polisin içinde 20 tane iyiye üzülemeyeceğim, kusura bakmasınlar.

devlet işçileri insanları öldüresiye dövmüyor ayrıca. polisle devlet işçisi aynı şey değil. polis farklı bir sınıf. asker gibi.

her polis memuru küçük ya da büyük pis bir işe karışmıştır diye düşünüyorum. çünkü mevki gereği gerek çevreleri, gerek halk gerek de üstleri tarafından alıştırılıyorlar bu şekilde davranmaya. zaten pis işlere karışmayanları aralarında da barındırmıyorlar. zamanında şöyle bir haber de olmuştu:
"rüşvet alması için arkadaşları tarafından baskı yapılan polis memuru, 2 arkadaşını öldürdü, daha sonra da intihar etti." haberi arayıp bulamadım şimdi ama bütün bu haberler neticesinde türk polisinin kafalarda oluşan resmi maalesef bu.

bunu değiştirmek çok uzun zaman alır, çünkü şu anki düşüncelerin kafamıza kazınması da uzun süren tanıklıklar sonucunda oluştu en nihayetinde...

güzel kardeşlerim ben de bugüne kadar hizmet aldığım hiçbir hekimden memnun kalmadım ama bunu tüm hekimlere mal edip, hekim dövmüyorum.

dzingis sakin ol abi.

@loveinaflipbook bu söylediğine inanıyor musun?

Her meslek camiasında işini şerefiyle yapan da vardır yapmayan da vardır.

hekim seni üstlerinden emir alıp bilerek öldürmez. öldürmekle dövmek aynı şey değil tabi ama imkan olarak dedim. ayrıca sağlık kutsal bir olay doktorlarla polisi bir gören zaten yok.

ortaokul arkadasım değil de lise arkadaşım polis. adam eline gücü alınca çok değişti. bizim bakış açımız değişmedi zaten lisede polis olacağını söyler dururdu. artık daha artist.

das experiment filminde çok güzel anlatmışlar aslında bu psikolojiyi. oradaki insanlarında dövülmesini biraz ohh diyerek izleyebiliyorsun.

das experiment örneği güzel oldu, diğer ekibe gardiyan rolü verilseydi bir şey değişmeyecekti, bu durumda oh olsun demek aptalca değil mi

iyi veya akıllı olduğunu savunmuyorum, insan psikolojisinden bahsettim. sonuçta poliste copu sallarken kendini karşısındaki insanın yerine koyarak sallamıyor. böyle bir yönü de var işin.

ve ben polislerinde haber izlerken dayak yiyen halk için oh iyi olmuş şerefsizlere akıllanırlar dediğini düşünüyorum.

babam emniyet müdürü, kardeşim ise polis.

kardeşim yeni yetme, daha çok tecrübesiz, arkadaşlarıyla birlikte takıldım, gerçek anlamda cahiller (kardeşim dahil) istediğin yöne çekebilirsin.

zamanla rütbesi yükselenlerin egosu şişiyor (mesela babam) babama göre, dünyada hiçbirşeyi ondan daha iyi bilemezsin, her konuda uzmandır kendisi ve karar mercidir. polislik zamanlarında insanları nasıl karakolda dövdürdüğünü, adalete teslim etmek yerine hıncını nasıl çıkardığını ballandıra ballandıra anlatır, örneğin böyle bir olayda yanına en iri yarı polisi almış, böyle taşkınlık yapan birisini jobla hastanelik edene kadar dövmüş, iri kıyım polise de sen biraz uzakta dur bir şey olursa gel beni kurtar demiş. örneğin, hırsızı yakalamayıp peşinden koşmuş, tam yakalayacakken yavaşlamış, kendisinin saatlerce koşacak gücü var, amacı hırsızın pes ederek yere yığılması ki öyle de olmuş, adam kendini yere atmış gel tutukla naparsan yap demiş. bütün bunları övünerek anlatır.

kardeşimde bunların hiç biri yok, çok saf temiz bir çocuk, arkadaşları da öyle, psikolojik destek verilmediği sürece zamanla kurum kültürünü edinmeleri, birbirlerinden ve yaşadıklarından etkilenerek zorba baskıcı insanlar olmaları kaçınılmaz.

ne yazık ki durum böyle, polis baskıcı faşist yönetimi temsil ediyor, suçluyu adalete teslim etmek, güvenlik sağlamak görevleriyken, kendi adaletlerini uyguluyor ve hınçlarını anlık öfkelerini baskılamak yerine sınırsız bir şekilde vatandaş üzerinde boşalıyorlar.

polisin durumunu biraz acınasi kilan şu. polis kim emir verirse onu yapiyor, dün kürtlere ve solculara saldiriyordu, bugun celenk birakmak isteyen milliyetci gruplara aman süreç zarar görmesin kaldirin o celengi diyebiliyor. dün ögrenciye saldiriyordu, bugun başındaki adam istese, yüzlerine sıcsa ses cikarmazlar. polisler acınasi cünkü senin de söyledigin gibi ne emir verilirse onu yapiyorlar. cok polis tanidim, ne dogru düzgün egitimleri, ne de saglam bir ideolojik duruslari var silah kabzalarina yapistirdiklari üc kurusluk ay yildiz cikartmalari disinda. polis acinasi cünkü aksam eve gelip de üniformasini cikardiginda yan komsusuna cay icmeye gitmek istiyor, haftasonu piknik olsun istiyor mahalledekilerle. polis acinasi cünkü g.tü üc bucuk atiyor bazi mahallelerden gecmeye, servis aracina bindiginde ulan bugun bomba yer miyiz diyor. polis acinasi cünkü su son zamandaki maaş iyileştirmesi olmasa üc kurus paraya onun bunun bekciligini yapiyor, üstüne en fazla ve en gereksiz uzun mesailer onlar da, mesai ücreti falan da yapamiyor. polise acımak lazim, cünkü o copu gencecik insanlarin kafasina indirirken, kafede otururken laf atan adama tekme tokat girisirken yüzündeki maskeyi cikarmaya tirsiyor. polis hakikaten acınası, cünkü biliyor ki o halini kendi cocugu görse, kendi cocugu ondan korkacak, belki de bir daha hic sarilamayacak biber gazi kokan giysisi ile ona. polis kötü degil, acınası.

bir daha söyleyeyim, polisten nefret etmemekli, acımali ona.

@douchebag dayak atılan polis memurunun baban gibi zalim mi, kardeşin gibi masum mu olduğunu bilmiyoruz. Bahsettiğim, tüm polislerin baban gibi zannedilmesi, ki sen de kardeşin üzerinden öyle olmadığını söylemişsin. Zamanla öyle olur mu olmaz mı, o başka konu.

e kardeşim "polis"ten bahsediyorsun. iyi o zaman, herkes farklıdır diye hiçbir konu hakkında görüş belirtmeyelim. konfeksiyon işçisi, kamyon şoförü değil bu. polis. kurum. içinde iyilerin olması iyi oldukları anlamına gelmiyor.

güzel abim ama sen kurumu dövmüyorsun ki kurumun çalışanını dövüyorsun

pkklılar da çoğu emir kulu. nazi askerleri de emir kuluydu. katile, tecavüzcüye üniforma ver al sana polis.

pkk lı bizzat sivil bombalayacağını bilerek, bile isteye oluşuma katılıyor. Polislik ise bizatihi bir meslek. Polislik mesleği mi kaldırılsın yani?

www.skorer.tv
şu videodaki polisler dayak yese çok mutlu olurum.

ama yürüyüş yapacağız ayağına elinde taş ve molotof ile gezenleri de polis döverse üzülmem.

her polis aynı değil ama çoğunun zır cahil olduğu çok açık.

dayak yiyen kimsenin kendisini gerçek kişilerin mi, kurumların mı dövdüğünü düşündüğünü sanmıyorum. bir BEDAŞ memuru gelip bana, "elektrik faturanı niye ödemiyosun lan?!" diye şaplak atsa, bunu adamın ayıbı olarak görürüm. adamları dövmeyince işten mı çıkartıyorlar polisleri bir de? emir emir diye adam da mı öldürecekler istenirse? ya da şöyle değiştireyim soruyu; rüşvet alan, adamı ölesiye döven, öldüresiye pataklayan, yeri geldiğinde ölüsünü yerde bırakanlar emir üzerine mi yapıyorlar sence bunu?

ha eşek hoşaftan ne anlar mantığıyla düzgün şekilde karşı koymak kimsenin işine gelmiyorsa, o zaman dayak yemek de çok yaralamamalı aynı kişileri. o dayak yiyenlerin yeni mezun, bıyığına ter düşmemiş, hiç eylemde bulunmamış olduklarını da sanmıyorum. sadece takviye ekip yetişememiştir.

edit: benim de polis tanıdıklarım oldu, ama onlardan daha da çok polisten dayak yiyen, hakaret gören, aşağılanan, hor görülüp ona göre muamele gören arkadaşım oldu. demek ki bir ezici üstünlükleri var kurum olarak kendilerinin. bir kere pataklanınca bu kadar olay olmasına anlam da veremiyorum.

sana şaplak atan memuru döversin ama bedaşı basıp önüne gelen memura tekme tokat girişmezsin heralde

toplumdaki en vasıfsız, en gözü dönmüş piskopat insanları polis yapıyorlar. üniforma, cop, silah, bomba veriyorlar. çözüm için bir seçim, bir test yapılması lazım polis istihdam ederken.

ayrıca bütün hareketlerinin kayıt altında olması lazım. kızın kafasına o gaz bombası atan polis hangisi bilebilmeliyiz ve yargılayabilmeliyiz.

ama bu tip hükümetler iktidarda olduğu sürece bu gerçekleşmeyecek. zira hükümetlerin istediği de tam olarak hiçbir insiyatif almayan, ne deniyorsa onu yapan, yaptıklarından sorumlu tutulmayan bir köpek sürüsü. iq'sü 90'ın üstünde olan bir polis, memurlara gaz bombası atmaz. kendisinin de memur olduğunun farkındadır.

bir de polis kurumunun tarihine bakmak lazim, fransa'da ingiltere'de amerika'da polis teşkilatlari kurulurken en azili suclulara üniforma verip polis yapmislar ki digerleri ile başa cikabilsinler. polis, yasal zorbaligin, sucun rasyonalize edilmiş halinin, devlet ceberrutlugunun eli maşali bekcilinin simgesidir.

tüm bunlar kurumun kalitesiyle ilgili değerlendirmeler, kurumun varlığının gerekliliğini ortadan kaldırmıyor.

@pipepicture, polissin herhalde, en azından böyle düşünmeme neden oldun. Ben polis kurumunun gerekliğini savunuyorum, tabi ki asayişi sağlamak birinin görevi olmalı. Fakat sadece ülkemizde değil, birçok ülkede polis teşkilatı yasal bir suç hatta terör örgütü gibi davranıyor. Polis olan akrabalarım, arkadaşlarım, tanıdıklarım var, içlerinde gerçekten iyi insanlar var ama ne yazık ki yaşadığım, tanıdıklarımın yaşadığı kötü olaylar çok daha fazla.

Ben kendim yaşadım polisin açgözlülüğünü, şerefsizliğini. Tabi kendi suçlarını kendilerine şikayet etmek zorunda olduğun için de bir sonuç alamıyorsun çoğu zaman. Hatta ifşa edince bile o kadar kanıksanmış olduğunu görüyorsun ki durumun, kimse sesini çıkarmıyor.

Bunun dışında polislerin %80-90'ı benim nazarımda genel kültür ve bilgi seviyesi düşük, başka bir iş yapamayacağı için polislik yapan insanlar. Bu tip bir psikolojik durumda olan insanın kompleks sahibi olması garip değil. Kompleks sahibi insana da şiddet uygulama hakkı tanırsan bu yaşananlar, şiddet, rüşvet, vs. garip kaçmıyor.

Polis kurumunun asli görevi kanunlar dışında hareket eden kişileri durdurmak ve yakaladığında adalete teslim etmek. Şiddet uygulayabileceği durum da kendi veya başka vatandaşların can sağlığının tehlikede olma durumu. Ama bizim ülkemizde polis o kadar keyfi şiddet uyguluyor ki işin hayati tehlikeyle falan alakası olmuyor. Sadece şiddet de değil, örneğin bir trafik polisi bile megafondan anons yaparken insan gibi konuşmak yerine azarlar bir tonda emir veriyor.

Polisler amirlerinden, amirleri kendi amirlerinden, onlar emniyet müdürlerinden, emniyet müdürü validen, vali içişleri bakanından, içişleri bakanı da başbakanın emri altında, burası tamam. Polisin özellikle yürüyüş ve eylemlerinde kullandığı şiddetin asıl sorumlusu devlet, ona da tamam ama ben hangi hükumet olursa olsun bir yürüyüş ya da gösteri yapılacağı zaman her seferinde "bunların kafasına kafasına vurun, elinizi korkak alıştırmayın" dediğini sanmıyorum. Tamam, bu hükumetin örneğin genel bir politikası var. Kendine karşı gelen herkese gaddarca davranıyor ve polis de bir şekilde bu politikayı eylemcilere uyguluyor. Fakat en ufak olayda bile tutukladığı insana işkence eden, şiddet uygulayan, sokaktaki köpeğin yüzüne biber gazı sıkan, eylemcilerin geçtiği yönde kafede oturan insanı döven, laf edeni, itiraz edeni tartaklayan da aynı polis. Yani bence polis şiddetinin nedenini özele indirgeyip "kötü insanlar var diye bütün polisi kötülemeyin" demek -senin yaptığın gibi- mantıksız.

Yukarıda demişsin, ben de doktorlardan memnun değilim ama dayak yesinler istemiyorum diye. Doktor seni keyfi bir şekilde dövmüyor ya da elindeki yetkiyi kullanıp hakkını gasp etmiyor. Zaman zaman bu şekilde kadınları tedavi ayağına taciz eden art niyetli doktorlar çıkıyor ama onlar da kanun önünde cezalarını çekiyorlar. Ayrıca bu tip doktorlar afişe olduğu zaman toplum ve özellikle kendi mesleki çevrelerinde ayıplanıyorlar. Oysa bir polisin hakkında dava açılması için bir insanı öldürmesi veya hastanelik etmesi ve bu olayın da ülke gündemine taşınması gerekiyor. Hatta ve hatta böyle olduğunda bile birkaç ay-yıl, her ne kadarsa meslekten uzaklaştırılıyorlar veya sürülüyorlar. İhraç edilen, ayıplanan, toplumdan dışlanan pek olmuyor aralarında. Böyle bir polis oldu mu da bence "yakalanmış yaparken" gibisinden bir tepki veriyorlardır meslektaşları için. İnsanlar o kadar kanıksadı ki polis içindeki ahlaksızlığı ve yozlaşmışlığı, dediğim gibi her şey normal karşılanıyor.

Son olarak polislerin çoğu bizim ülkemizde sağcı ve herhangi bir eylemde solcu gördüler mi ekstra motive oluyorlar. Solcu gördükleri anda işin kontrolü kaçıyor ve şevkle şiddet uyguluyorlar insanlara. Bu yüzden bir polis dayak yediğinde memnun oluyorum hatta bazen öldüğünde bile rahatsız olmuyorum. Polis nasıl bir eylemde eylemciler iyi insan mı değil mi, haklı mı haksız mı diye düşünmeden dalıyor, ben de bir polis zarar gördüğünde umurumda olmadan mutlu oluyorum.

uckac +10000000. adam her şeyi çok net özetlemiş, bunun üstüne kimse laf edemez sanıyorum.

hayır, polis değilim, hatta ve hatta; polise ne zaman işim düşse, söylediklerini doğrular biçimde, işlerini iyi yapmadıklarına ve kaba davrandıklarına şahit oldum. Zaten söylediklerimde polisi savunan herhangi bir taraf da yok. Neyse konu anlaşılamıyor zaten, taraf olmak, insan psikolojisinin iğrenç yönlerinden biri. ne yapsak bu mengeneden kurtulamıyoruz. Neyse kalın sağlıcakla.

bu soru hala geçerli mi? :)

kavga savaş kötüdür haklısın ancak 3. tarafta olmanın mümkün olmadığı durumlarda insanlar polisin karşı tarafını seçiyor çünkü kimse polisi sevmez.

insan topluluklarının bilincinin olduğunun düşünülmesi sinirimi bozuyor

dediğin gibi çocukluk arkadaşlarım. ve öyle kansız haldeler ki, bizzat facebook hesaplarından da takip ettiğim üzere.

evet genellemek yanlış, bu demek değil hepsi aynı. ancak bir çocuğunun için kin ve öfke kaplamış.

spor bıraktıktan sonra illa ki kas kaybı ve doğal olarak kilo kaybı olur.

karbonhidrat tozu alma ama spora yazıl.

hala spor diyo ya :)

kilo vermenin sebeplerini öğrenmeyle başla
doktora falan git
belki hipertiroit vardır ya da ne bilim metabolizman çok hızlı çalışıyodur sana ilaç verir
belki de az yiyorsundur sporu kes yemek ye der :)

karbonhidrat tozu, ekmek tozu gibi birşey mi.

ayrıca @2 haklı, spor yapmazsan kas kalıcı birşey dğeildir vücudunda. Protein tozu vs gibi doğal olmayan yöntemlerle de spora gidersen, sporu bıraktığında sarkma da yapar. Tavuğu eti yumurtayı sütü basıp gitmen lazım. Ama yine sporu bırakmama kuralı geçerli.

gece yatmadan ekmek arası makarna yarım litre kola. üzerine tatlı olarak yarım kilo baklava ye. her gece yap bunu normal öğünlerinin haricinde. kahvaltıda da nutellaya aban.

KALICI olarak kilo alırsın.

durup dururken kilo mu veriyorsunuz? daha fazla beslenmeniz lazım bu durumda ama kendi kendine kilo vermek gibi bir durumu düşünemediğim için bilemedim. kalorisi bol ürünler tüketin demek çok sağlıklı olmayabilir çünkü içlerindeki şeker ve yağ oranı sizi bir yağ fıçısına dönüştürüp kan değerlerinizi mahvedebilir.
diyetisyen yardımı alabilirsiniz ama önce normal yemek yediğinizi düşündüğünüz halde neden kilo verdiğinizi bulmanız lazım.
not: kurt bile olabilir sonuçta ülkemizde çok görülüyor barsak kurtları.

şurda beslenme konularından anlayan biri çıksa şaşardım zaten, bir ikisi hariç hep amatör cevaplar sıralanmış

Gunde harcadigin enerjiyi ortalama olarak hesapla, hesabinin ustunde kalori saglayacak seyler ye. Esittir kilo.

cevaplar vasat. soruyu tam anlamadan cevap yazanlar var.
adam zaten spor yapıyor spora yazıl diyorsunuz. biri besin takviyesine girme sporu bırakınca sarkma yapar diyor. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın gençler. yanlış yönlendirmeyin insanları.

bence parayı basıp uzman bir doktordan diet programı çıkartmak lazım. ya da internetten mantıklı bir liste edinilebilir. o listeye tam uyamıyorsak öğünlere göre karbonhidrat veya protein tozu ile besin takviyesine girmek gerekecektir.

misal haftada yarım kilo almak istiyorsak günde 500kalori fazladan almak gerek. harcadığının üstüne 500 koyman lazım. böylece haftada 3500kalori yarım kilo aldıracaktır.

bunun mac'i pc'si yok. mekanik disk ile, katı hal diskinin çektiği akım farklı olduğundan pili etkileyecektir.

pil uzuyor. 8 saate çıktığını bilirim. (tasarruf modu)

samsung 840 serisi tavsiye ederim.

bana da garip gelmisti zaten de takip deneyimleyen adamlar oyle yazdiklari icin ekstradan bir merak olusmadi degil hocam .gavura guvenmemek gerek demek :P

ben de paran yetiyorsa samsung 840 pro'yu öneririm, yetmiyorsa da samsung 840 serisi de iyidir, yalnız 120 ile 250 arasında ciddi yazma farkı var, iyi araştır. ayrıca ssd'ler daha az güce ihtiyaç duyarlar atıl zamanlarında. deli gibi dönmelerine gerek yok yani. dolayısıyla pil ömrünü de etkiler.

bu samsungun modellerini pek goremedim turkiye'de sanirim yurtdisindan falan getirtmek gerekiyor. valla 250 liklere cikacak butcem olmadigi icin onlari dusunmuyorum pek fazla su aralar . olaydi iyi olurdu ama en azindan daha yuksek kapasite diye.hiz olarak farkini bilmiyorum ama bakmak lazim tabi

bende de mid 2009 modeli var, iki sene önce 8'e çıkarttım ram'i, farketti tabi. ama bir ara, hazır dvd sürücüsü de bozulmuşken, onu tamamiyle iptal edip, onun yerine ssd takayım diyorum. heralde mantıklı olsa gerek böyle bir hareket? ama nedir ne değildir çok bilemiyorum, hazır konusunu görmüşken buraya yazayım dedim, birileri başka şeyler de yazar belki.

@theperfectman: o zaman bütçeni söyle, ona göre yardımcı olalım. samsung 840 250 gb 450 liraya tr'de bulunabiliyor. o fiyata çıkamıyorsan 120-160 gb olanlara bakabiliriz.

@bykush sagolum hocam.
ben butceyle o kadara cikamadigin icin baktim 99 dolara bulup aldim 120 gb ligini samsung 840'in. turkiyede daha ucuz var midir bilmiyorum ama pek o fiyatlara goremedim bir yerlerde , iyi gibi geldi fiyati.

Olur

benim de bir cilt rahatsızlığımdan sonra doktora sormuştum bu yaştan sonra alarjim olabilir mi diye.. çünkü okulumun yolunda çam ağaçları çoktur.. o da alerjik reaksiyonlar her yaşta her zaman ortaya çıkabilir demişti..

olur, alerji sonradan ortaya çıkabiliyor.

ne kadar doğru bilmiyorum ama bu sene polen fırtınası olacakmış. alerjisi olanların dikkatine diyordu gazete.

edit :Avrupa'da uzun süren kış nedeniyle polen patlaması yaşanıyor. Ve alerji yapan polenlerinin rüzgâr nedeniyle Türkiye'ye taşınması bekleniyor.

Sabah gazetesinden Didem Seymen'in haberine göre "Uzun süren soğuk nedeniyle polenler hayli uzun bir süre kar altında kaldı. İlk tomurcuklanma önce ısınan ardından yeniden soğuyan hava nedeniyle kesintiye uğradı" diyen Leipzig Üniversitesi'nden Prof. Dr. Andreas Dietz, havaların ısınmasıyla bahar çiçeklerinin büyük bir hızla açacağını kaydetti. Baharda ilk tomurcuklanan bitkilerden olan huş ağacının polenlerinin çok alerjik olduğuna dikkat çeken Dietz "Küresel ısınma dolayısıyla, havalar ısınır ısınmaz ilk saman nezlesi vakalarını bekliyoruz" dedi. Andreas Dietz, saman nezlesine karşı hiposensibilizasyon denilen bir tür aşılama tedavisi uygulanmasını öneriyor. Bu tedaviyle alerjik bünyelerin yavaş yavaş reaksiyon gösterdikleri maddelere alışması sağlanıyor. KBB uzmanı son dönemde bunun için dil altından emilimi sağlanan damla ve drajelerin geliştirildiğini, ancak en iyi sonuçların küçük enjeksiyonlar halinde sağlandığını vurguluyor. Dietz akut durumlar içinse antihistaminik kullanımını öneriyor.

olur, bende de 25'den sonra basladi.

Turbonun çalışma prensibini bilemem ama en tasarruflu sürüşü aracı devrinde kullanarak sağlarsın.

1- turbo soyle calisir; egsozundan cikan gaz bir turbinde hizlandirilarak tekrar motorun hava emme yerine gonderilir. bu sayede motor daha iyi bir hava emisi sagladigi icin daha performansli calisir. Turbo devreye girdiginde bir miktar tuketim artar. Bununla birlikte performansi da artmis olur.

2- bir depo dizelle 600 kilometre gidersin ama birazdan yazacagim uzere 12 km yolu 2. viteste gidersen degil.

3- Devrinde kullanmak diye bir kelime nedir bilmiyorum acikcasi. hangi yolda devrinde diye girebilirsin ancak? Benim yari otomatik skoda citigo aracim 50km hizla 2000 devirin altinda 5. vitese gecmis oluyor. Buradan bir seyler cikartmalisin sanirim.
Mumkun oldugunca yuksek viteste kullanmaya calis aracini. Zaten cok yuksek vitesteysen aracin gaz tepkisi dusmeye baslar anlarsin vites dusurmen gerektigini.

4- Debriyaj balatasinin selahiyeti acisindan yanlis. Ben de ilk baslarda hep boyle kullanirdim arabayi cok sallamiyim diye. Fakat bir yerden sonra alisiyorsun debriyaja sadece en son duruken ya da vites atarken basmaya. Ayrica virajlarda debriyaja bastiginda arabayi bosa cikartmis olursun ve gereksiz hizlanip tehlikeye yol acabilir.

1. turbo her viteste devrededir tabi ki, 2500 devir civarında devreye giriyordur. zaten ivmelenmeyle hissedersiniz devreye girdiğini. 3000 devir sonrası falan ölüdür zaten turbodizellerde. burada önemli olan ne çok erken ne çok geç vites değiştirmek. turbo devreye girmeden üst vitese atarsanız bu sefer üst viteste bayılır, yine çok yakar.

2. şehir içi çok dikkatli kullanmasanız bile 6-6,5l yakar diye tahmin ediyorum. depo 45 litreyse evet şehir içi 600km yapar.

3. araba tabi ki her zaman devrinde kullanılır-kullanılmalıdır. hiç olmadı yol bilgisayarından anlık tüketim değerlerini izleyin, ona göre sürüş tarzınızı belirleyin. dediğim gibi çok erken vites değiştirmek de tüketimi arttırır, çok geç değiştirmek de.

4. acemilikte normaldir sol ayak sürekli debriyaja gider. çok keskin doğru yanlış diyemem ama arabanın viteste kalması iyidir diye düşünüyorum.

keyifli sürüşler.

git itfaiyede uyu bence.

görevi toplum hizmeti olan (polis, ordu vb.) herhangi biryere gidip durumu açıklaman halinde yardımcı olmaları gerekir. hem bulundukları konum hemde vicdanen. yardımcı olmayacaklarını da sanmam.

dipnot: biz 5 arkadaş sokakta yatmıştık, götümüz donmuştu ama zevkliydi. tabi senin senaryonda tek başına olma durumu biraz sıkıntılı.

camide yatın.

bir arkadaşını ara... onun kredi kart numarası ve şifresi ile otelin birinde gecelik konaklama için ödeme yapabilirsin...

o okullardan atpl ile mezun olursunuz, bilmem kaç bin kiloya kadar olan uçakları tip eğitimi almadan uçurabilirsiniz. ama ben gidecem boeing, airbus ile takılıcam dersen tip eğitimi alman gerekir, tam net değil ancak yuvarlak hesap

atpl : 45bin dolar
tip eğitimi: 20-30bin euro civarıydı, ben bu konuyla 2-3 sene önce ilgilenirken...

amorti etme konusuna, net birşey demek yanlış olur. öyle okul biter bitmez thy, pegasus vs. çalışırım kafasındaysan o işler biraz zor.

özel pilotluk vb gibi daha farklı kollar hakkında da pek bilgim yok.

66.500 dolar.

(bkz: cennetten kovulan) kendisi dövme sanatçısı. bir ulaş sözlükten istersen. yazarlara indirim de yapıyormuş.

(bkz: danny garcia)

ayrıca cennetten kovulan a.k.a güney abi'ye de uğrayabilirsin. eski yeri kadiköy'deydi, hergün kadiköyde olmama rağmen bir türlü denkleyip gidememiştim yanına. direk facebook üzerinden ulaş kendisine çok ilgilidir.

www.facebook.com
(çok renkli dövme yaptıracağım tek insan olabilir kendisi)

öncelikle allerji, sinüzit, rinit vb. hastalığın var mı? varsa yüksek ihtimal bunlarla alakalı çıkacaktır. kendimden biliyorum. yalnız böyle birşeyin sebebini internette değil de doktorda aramak en sağlıklı çözüm. ilk fırsatta doktora görün.

basinctan oturu olabilir
kulak akintim oldugunda, kulagim tikandiginda bana hep olur
muhtemelen iltihaptir, antibiyotik ile gecer.

@uu1 o hastalıklar bildiğim kadarıyla yok ama özel olarak kontrole gitmemiştim

randevu aldım kulak burun boğazdan ama nedir diye merak ediyorum ve bazen tahammül edemiyorum

evreka okul ve ev arasındayım genelde ama son 2 haftadır çok sık taksim levent arası metro kullanıyorum belki ondandır

genelde akşam 6dan sabah 6ya kadar sıklığı artıyor şu an pek olmuyor mesela

Kadıköy barlar sokağı - incir pub, bu aralar iyi

Kadıköy barlar sokağı - bu aralar uzak dur. büyükşehir'e yanaşma sevdalısı belediye başkanı son 1 aydır zabıta dikti sokağın başına ve tabiri caizse sokağın anasını siktiler. yaz,kış özellikle cuma, cumartesileri iğne atsan yere düşmeyecek olan sokak şimdi sinek avlıyor.

Gelenlerde mekanlarda belli saatler arası içerilere tıpışmak zorunda. Eğerki irish pub kafası biryer istersen barlar sokağının paraleli, moda caddesinin de başı olan migrosun tam karşısında zeplin diye mekan açıldı, on numara.

google translate, çevirisini kiril alfabesiyle çeviri yapıp, yazdırdığı kutucuk var ya. işte o kutucuğun altında transliterasyonu da yazıyor.

привет


privet


diye...

dikkatsizlik başa bela. evet dediğiniz gibi yazıyor.

teşekkür ederim.

translit.ru sitesi de aynı işlevi yapmakta.Google translateden çok daha önce Kirilce yazmak için kurulmuştu

(bkz: türker çolak)
www.turkercolak.com.tr

(bkz: retina display)

Şimdi bu retina dediklerinin farki dpi'in yüksek olmasıymış(kulağa mantıklı geliyor). 72dpi çalışıyorsan, 326dpi çalış mantıken retina olması gerekir...

developer.apple.com

verme, durumu da göster.
mal kusurluysa o halde kullanmak zorunda değilsin.

direk para vermemek gibi bir yola başvurmak ahlaki açıdan doğru bir hareket değil. (ben neymişim be)

Onun yerine perdeyi diken arkadaşı eve çağırıp durumu gösterip, düzeltmelerini talep etsen?

güpür olduğu için sanırım 1000 tl verdiniz yoksa 3 pencerenin o kadar tutmaması gerek. bir de çatı katına bu tarz klasik perdeler yerine koçtaştan hazır perde veya stor baksaydınız maliyeti yüzde 90 azaltabilirdiniz.

tavsiyem ne yapın edin bu parayı vermeyin. hatta perdenin tekini söküp farklı bir perdeciye giderek maliyeti nedir'i bir öğrenin. tahmininm tanesi 100 liradan fazla etmez.

ayipli mal sayilir bence de, parasini vermemektense kendisine bu durumu duzeltme sansi verilmeli, bir de annen baban ugrasmak istemeyebilir, sen onlara ben hallederim de, sana da hayat dersi olur, nasil olsa onlar parayi gozden cikarmis.

diplomanın üzerinde yazan doğrudur.Sisteme yanlış girmişlerdir.

yıl sonunda girdiğin bütünleme sınavları diploma notunu yükseltmiş olabilir. ösym'ye daha önceden bildirildiğinden güncel olmayan diploma notu ile karşılaşman normal.

her türlü yerleştirme vb. işlemde de diploma üzerinde yazan değil, ösym veritabanındaki puan kullanılır.

direk kendi kulaklık/ses çıkışı stereo'dur. ancak plugin bok püsür ile kullandığın player'ı 7.1 ses verecek şekile ayarlayabiliyorsun nette araştır biraz bulursun. ama 7.1 filmler vs mantıken o modda çalışmaması gerek en fazla 2 kanal sesi 7ye yayar...

başka türlü harici bir ses kartı ile direk 7.1 çıkış alabilirsin.

macbook'un ses cikisina optik kablo baglayip onu da optik girisi olan bir cihaza (optik decoder, ya da optik girisli ses sistemi mesela logitech z5500) baglarsan 7+1 cikis alabilirsin.

evet optik giriş var ama onu optik bi sistemde denedigimde 5.1 yada 7.1 tam sesi alabilecegimden emin degildim,denicem saolasın

motu track16 dertlerine deva olacaktır hem akustik hemde dijital

$150 bile vermek istemeyen, sadece 2 kanala ihtiyacı olan arkadaşa

16 giriş / 14 çıkışlı yaklaşık 2000liralık alet önermek de iyiymiş...