sergen 2

55 cm

Dıgıdık

Steve McManaman'ın iki yarış atı vardı bir ara ve birinin adı "some horse", diğerininkiyse "other horse"'tu. Ben muhtemelen "at" veya başka bir hayvan ismi koyardım direk, "tavşan" gibi...

Deh güzel olurdu (hem süreklide söyleyeceğim için)

soyadımı koyardım

uckac'ı bahsettiği kişi robbie fowler: (bkz: #13637931)

at!

dehdeh duldul jr

leyla

jimmy mandolin
1beygir
etigüzel

şahbatur

zıpkın...

Jessica parker

şirk

Oymapınar

oynayabiliyorsun.

eksikliği şimdilik benim gözlemlediğim: 2vs2 maç vs yapıcaksan arkadaşınla birlikte sen protoss ya da zerg ırkını seçemiyorsun, sadece terran oynayabiliyorsun eğer arkadaşında hots warsa (heart of the swarm oluyor)

onun dışında ben birşeye rastlayamadım.

popülerliği azalmıyor çünkü bu dengeli dağılımda multi rts oyunu yok. senaryo birim ırk ve denge konusunda çok hassas blizzard.

party de heart of swarm ı olan arkadaşın varsa hep beraber onu oynuyorsunuz. ben ilk hafta oynarken sadece terran seçtirdi ama sonra diğer ırkları da seçebilir oldum anlamadım.

populerliği azalmıyor, sende hots olmadığı için hots oynayanlarla oynamadığın ve sc2 oynayanların neredeyse tamamında hots olduğu için sana kullanıcı az gibi geliyor olabilir.

hots almanı tavsiye ederim, sonuçta oyunun üniteleri değişti. birkaç yeni ünite geldi bu da gameplay'i, stratejileri, alışkanlıkları tamamen değiştiriyor.

geçen sene popülerliği çok düştüğü için yeni oyunu çıkardıklarını duymuştum mlg streamde mi ne bir yerde

abicim zaten üçleme olarak planlandı oyun. ilk çıkarken de belliydi genişleme pakedinin çıkacağı, bir üçüncüsü gelecek protoss'la ilgili. yani sonradan planlanmış bir şey değil.

ekran kartına 50 lira veririm.
donanımhaberciyim.

dostum ikinci el pc parçası inan çok zor satılıyor. bizzat denedim. 200dolara aldığım ekran kartına 10 ay sonra 50dolar verdiler. Vermedim. Daha da araştırdım. Sonra 50 dolarda veren çıkmadı.

forum.donanimhaber.com

kasa güzel değil coolmaster al.
intel core i5-3470 çok iyidir perfomans fiyat bakımından.

kasayı şundan al:

www.vatanbilgisayar.com

eğer gerçek bi verim istiyorsun mutlaka ama mutlaka sdd harddisk al.yoksa bi şey anlamazsın..ben iki tane aynı sistemeden kurdum.tek bir farkları vardı, birinde ssd diğerinde sata harddisk..ve iki sistem arasında çok net fark var.ki bu sistemler 8 çekirdekli 8 gb ddr3 ramli sistemler.

ssd olayına katılıyorum. yüksek kapasiteli ssd fiyatı muhtemelen yüksek gelir. o yüzden hibrit depolama olayını araştır. 32-64 gb bir ssd ile 320 gb bir harddisk alsan hibrit şekilde güzel performans verir bence sana.

Oyun oynamayı planlıyorsun herhalde, 6850'den bunu çıkardım. Şöyle söyleyeyim, örneğin render falan almayacaksan, büyük görsel dosyalarla Adobe Illustrator vs. ile uğraşmayacaksan işlemcinin zaten üst model i7 falan olmasına gerek yok. Bu bağlamda doğru segment ama AMD düşünebilirsin 3330'a nazaran. Tabi ki Intel'in performansı daha iyi ama şu an örneğin fx6300 işlemci tercih edebilirsin ki 120 liralık bir fark yapıyor vatan'da hafta sonu indiriminde, bu parayla daha iyi bir ekran kartı alabilirsin.

bilgisayar mühendisiyim ve oyun tasarımcısı olarak çalışıyorum, işim icabı oyun oynarken sorun çıkarmayacak bir bilgisayar topladım. işlemcim fx6100(6300 bile değil) ama ekran kartım powercolor hd 7870 pcs+. 500 lira civarında fiyatı. Örneğin BF3'ü her grafik ayarını fulleyip(aa, af dahil) oynadığımda bile en ufak yavaşlama olmuyor, 20+ fps civarında oynuyorum. Üstelik işlemciyi stok fanla kullanıyorum. Kasa cooler master rc430. Zaten üstünde 500 wattlık PSU ile geliyor, tavsiye ederim. Bu ay 36 liraya iki tane 12 cm'lik TT fan aldım ve ısınma sorunu da tamamen kayboldu. Ramimin de 4 gb 1333 mhz kingston hyperx olduğunu belirteyim.

unlock için kare ye bas diyor işte aşağıda

high hrothgar'a git. Greybeards'ın oraya. Orada "whirlwind sprint" shout'unu öğrenmeden diğerlerini aktifleştiremiyorsun dragon soul'lar ile. Olmazsa da bug'tır.

Kareye basmak lazimmis shdjsghshs

ps3'te skyrim'de çok bug var, yavaşlıyor falan diyorlar, doğru mu bu arada, alacağım, tırsıyorum.

Arada ufak tefek sacmaliklar olsa da gayet keyifle oynaniyor

Hem hosting işinde hem de site işinde doğrudan ben yardımcı olabilirim ; referanslarımı isterseniz gönderirim.

(git: www.nette.com.tr) bu piyasada tek geçebileceğim firmalardandır. bi görüşün derim.

www.renklikare.com buna da bakın

www.wegetfat.com

onu bunu geç

sene 2013 .net öğreneceksin basik bitti.

vb kadar gereksiz bir dil görmedim hayatımda, bence hiç bulaşma.

VB.net vs C#.net nerdeyse ayni guce sahip. VB'nin C#'a gore bazi yonde gucleri var, C#'in VB'ye gore baska yonlerde gucu var. ama bu farklar goz ardi edilebilecek seyler.

Ben iki dilde de uzun zaman kod yazdim. Mecbur kalmadikca C#'i kullaniyorum.

C# kaynak, örnek, gelişim açısından daha ön planda.

C# her zaman daha popüler ama her ikisi ile de her şeyi yapabilirsin. Ama .Net'e yönelmelisin aynı zamanda.

battle.net'te ladder oyna, zaten haritaları vs. kendi indiriyor.

6-7 saat pil ömrü olan bir notebook yok.
pilsiz çalışırsan duruma 2-3 saat gider.

pcdepo.com adresine gir.
canlı destekten yardım iste.
işlemcisi bu yıl çıkmış olan bir modeli sor.
yani 2013 yılında çıkan yeni işlemciler.
şu an i5 olanlarda 3230m idi yeni çıkanlar galiba.

toshiba veya dell den sasmayacaksin. daha onceki tecrubelerim soyluyor bunu.

şu bu diyemem ama asus tan şaşma bence. 3 adet kullandım. birini sattım iyidir heralde. diğeri kardeşimde, en eskisi ise hala sahibine hizmet sunmakta. içini açtım, kapattım. söktüm taktım hala taş.

lenova yeni leptoplar da güzel ama asus cok güzel.

sarj aleri takılı olacak zaten. o dert değil.
6-7 saat sonra ekranı kararmasın, mavi ekran vermesin, aşırı ısınmasın falan

o fiyat aralığında alabileceğin en iyi laptoplar lenovo ve dell'dir. onun dışında çok parayla ok iyi laptop istiyorsan asus, sony. çok paran ama ortalama pc istiyorsan da toshiba.

asus'un da o fiyata notebooklari var.
asus kullaniyorum, memnunum.

bu biraz da şans işi bence artık, ben 2009'un kasım ayında acer 5739g aldım, core 2 duo var cihazda, hiç format atılmadığı gibi tozlanma dışında bir sorun olmadı ve şu an 3 gün 23 saattir açıkmış. çok gerekmedikçe restart bile atmıyorum, hiç sorunu yok.

öneriye gelirsek de toshiba'dan da çok çeken arkadaşım var, asus'tan da. dell diyorum ben.

www.pcdepo.com
www.pcdepo.com
www.pcdepo.com


bunları önerdi pc depo siz ne diyorsunuz?

www.pcdepo.com
bu ürün iyi işlemci olarak da kasa olarak da tercih edilebilir.

Model olarak söyleyemeyeceğim ama arkadaşlarda yazmışlar , Asus , Dell , Lenovo bakın hatta tipi önemli değilse Lenovo'nun taş gibi laptopları uygun fiyatlı bir Lenovo alırdım ben olsam.

kronik problemi olan hp pavilion 6835 et kullanıyorum makine 6 yaşında ısınmadan dolayı ekrn kartı tamir gördü 6 ay kadar oldu ama normal yanı 6 senelik elektronık alet

tavsiyeme gelince lenovo thinkpad serisi 1500 e bulabilirmisin bilmiyorum ama
asus i7 işlemcili ultrabook 5 saat den fazla şarjı gider karma kullanımda üstüne ekran kartı yok ısınma sorunu yok diye bişliyorum hafif mükemmel taşınabilir incecik bir kitap gibi

üniversitedeki hocalarımda kalas gibi tarihi eser thinkpadlerden vardı hep

ben de lenovo diyorum. ısınma derdi yok, malzemesi sağlam, fiyatı uygun.

anneniz akademisyense madem alınsanızasa bir tane retina ekranlı mac air yorulmasın kadıncağız taşırken arızası şunu bunu olmasın.

anneler günü için up bir model www.vatanbilgisayar.com
1750 tl ye en ucuz mac air i5 işlemcili ısınma donma fln fişman sorunu olmaz www.vatanbilgisayar.com

ALIP ta bana dau etmeyeniiii...
edit: Fiyat düzelttim

Ben 5110 kullanıyorum Dell ve pek bir sorunla karşılaşmadım. Garantisi de ayağına kadar gelip tamir ettiği için bence tercih sebebi.

kesinlikle hiçbiri. casper alma, pişman olma.

Oyun oynayacaksan bilgisayarının performansı yüksek olmalı ama tabi işlemci performansı ne kadar yüksek olsa da ona uygun bir ekran kartı olmazsa oyunlardan bir şey anlamazsın. İ5'li ve İ7'li modelde de Nvdia GT 630M ekran kartı var. Fakat İ5'lide 3GB diğerinde 2GB görülmekte ve İ7 4 çekirdek olmasına karşın İ5 çift çekirdek. İşlemci açısından i7 önde ama ekran kartı açısından i5. Eğer i7'li de ekran kartı 3GB olsaydı kaçırma onu al derdim.Marka tercihin illa Casper ise (git:www.casper.com.tr ) daha iyi.Bu arada kişisel fikir Casper alma. Evde kullandığım var özelliklerine kanıp almıştım ama performansından memnun değilim. Onun yerine (git:www.vatanbilgisayar.com )çok daha iyidir.

Birincisi, şu laptoplarla oyun oynayamazsın, oyun oynayabileceğin laptop'ın ekran kartı m değil, gt değil, gtx serisi olmalı ki gtx serisi mobil ekran kartları pahalı olduğundan bu tip oyun oynayabileceğin laptoplar pahalı oluyor. gerçi oynayamazsın demeyeyim de, düzgün oynayamazsın diyeyim. her oyunu en düşük görüntü ayarları ve çözünürlükte oynamaya fitsen o senin bileceğin iş tabi. ben senin yerinde olsam monsternotebook.com'a bakardım, gerçi laptop almazdım bir kere, gider doğru düzgün pc toplardım, geçen hafta topladım da. şu gözden çıkardığın parayla en yeni oyunları ultra ayarlarda oynatacak pc toplanır.

kişisel fikrim olarak; genelde dayak atan kişilerin dayak yemesi bazen kafalarda "etme bulma dünyası" cümlesinin dolaşmasını sağlıyor bence.

dayak yiyen polis memuru mu dövmüş dayak atanları? Aynı üniformayı giyenler aynı kişi mi oluyorlar?

genel olarak ayrımcılık yapmaları ve orantısız güç kullanmaları.

mesela yollarda hiç türbanlıları çevirmezlerken, başı açıkları çevirmeleri.

teröristlere dokunamazlarken, öğrencileri, futbol seyircilerini doğduklarına pişman etmeleri.

ayrıca, farzedelim ki öyle, bu adamlar amirlerinin dediklerini yapıyorlar, tipini beğenmedim deyip dövmüyorlar ya insanları.

@dzingis polislerin işini iyi yaptıklarını iddia etmedim ki zaten ne gereği var bu açıklamanın?

ayıp lan. sabah sabah sinire kestim, adama küfrediyorum :)

çünkü polislerin çoğu ellerindeki copla, biber gazıyla kendini adam zanneden şerefsizler ordusu. evet sopa yediklerinde içlerinde "insan" olan bazıları da maalesef zarar görüyor.

ama polis şiddeti yüzünden yüz binlerce insan acı çekerken ve çekmişken, 200 tane polisin içinde 20 tane iyiye üzülemeyeceğim, kusura bakmasınlar.

devlet işçileri insanları öldüresiye dövmüyor ayrıca. polisle devlet işçisi aynı şey değil. polis farklı bir sınıf. asker gibi.

her polis memuru küçük ya da büyük pis bir işe karışmıştır diye düşünüyorum. çünkü mevki gereği gerek çevreleri, gerek halk gerek de üstleri tarafından alıştırılıyorlar bu şekilde davranmaya. zaten pis işlere karışmayanları aralarında da barındırmıyorlar. zamanında şöyle bir haber de olmuştu:
"rüşvet alması için arkadaşları tarafından baskı yapılan polis memuru, 2 arkadaşını öldürdü, daha sonra da intihar etti." haberi arayıp bulamadım şimdi ama bütün bu haberler neticesinde türk polisinin kafalarda oluşan resmi maalesef bu.

bunu değiştirmek çok uzun zaman alır, çünkü şu anki düşüncelerin kafamıza kazınması da uzun süren tanıklıklar sonucunda oluştu en nihayetinde...

güzel kardeşlerim ben de bugüne kadar hizmet aldığım hiçbir hekimden memnun kalmadım ama bunu tüm hekimlere mal edip, hekim dövmüyorum.

dzingis sakin ol abi.

@loveinaflipbook bu söylediğine inanıyor musun?

Her meslek camiasında işini şerefiyle yapan da vardır yapmayan da vardır.

hekim seni üstlerinden emir alıp bilerek öldürmez. öldürmekle dövmek aynı şey değil tabi ama imkan olarak dedim. ayrıca sağlık kutsal bir olay doktorlarla polisi bir gören zaten yok.

ortaokul arkadasım değil de lise arkadaşım polis. adam eline gücü alınca çok değişti. bizim bakış açımız değişmedi zaten lisede polis olacağını söyler dururdu. artık daha artist.

das experiment filminde çok güzel anlatmışlar aslında bu psikolojiyi. oradaki insanlarında dövülmesini biraz ohh diyerek izleyebiliyorsun.

das experiment örneği güzel oldu, diğer ekibe gardiyan rolü verilseydi bir şey değişmeyecekti, bu durumda oh olsun demek aptalca değil mi

iyi veya akıllı olduğunu savunmuyorum, insan psikolojisinden bahsettim. sonuçta poliste copu sallarken kendini karşısındaki insanın yerine koyarak sallamıyor. böyle bir yönü de var işin.

ve ben polislerinde haber izlerken dayak yiyen halk için oh iyi olmuş şerefsizlere akıllanırlar dediğini düşünüyorum.

babam emniyet müdürü, kardeşim ise polis.

kardeşim yeni yetme, daha çok tecrübesiz, arkadaşlarıyla birlikte takıldım, gerçek anlamda cahiller (kardeşim dahil) istediğin yöne çekebilirsin.

zamanla rütbesi yükselenlerin egosu şişiyor (mesela babam) babama göre, dünyada hiçbirşeyi ondan daha iyi bilemezsin, her konuda uzmandır kendisi ve karar mercidir. polislik zamanlarında insanları nasıl karakolda dövdürdüğünü, adalete teslim etmek yerine hıncını nasıl çıkardığını ballandıra ballandıra anlatır, örneğin böyle bir olayda yanına en iri yarı polisi almış, böyle taşkınlık yapan birisini jobla hastanelik edene kadar dövmüş, iri kıyım polise de sen biraz uzakta dur bir şey olursa gel beni kurtar demiş. örneğin, hırsızı yakalamayıp peşinden koşmuş, tam yakalayacakken yavaşlamış, kendisinin saatlerce koşacak gücü var, amacı hırsızın pes ederek yere yığılması ki öyle de olmuş, adam kendini yere atmış gel tutukla naparsan yap demiş. bütün bunları övünerek anlatır.

kardeşimde bunların hiç biri yok, çok saf temiz bir çocuk, arkadaşları da öyle, psikolojik destek verilmediği sürece zamanla kurum kültürünü edinmeleri, birbirlerinden ve yaşadıklarından etkilenerek zorba baskıcı insanlar olmaları kaçınılmaz.

ne yazık ki durum böyle, polis baskıcı faşist yönetimi temsil ediyor, suçluyu adalete teslim etmek, güvenlik sağlamak görevleriyken, kendi adaletlerini uyguluyor ve hınçlarını anlık öfkelerini baskılamak yerine sınırsız bir şekilde vatandaş üzerinde boşalıyorlar.

polisin durumunu biraz acınasi kilan şu. polis kim emir verirse onu yapiyor, dün kürtlere ve solculara saldiriyordu, bugun celenk birakmak isteyen milliyetci gruplara aman süreç zarar görmesin kaldirin o celengi diyebiliyor. dün ögrenciye saldiriyordu, bugun başındaki adam istese, yüzlerine sıcsa ses cikarmazlar. polisler acınasi cünkü senin de söyledigin gibi ne emir verilirse onu yapiyorlar. cok polis tanidim, ne dogru düzgün egitimleri, ne de saglam bir ideolojik duruslari var silah kabzalarina yapistirdiklari üc kurusluk ay yildiz cikartmalari disinda. polis acinasi cünkü aksam eve gelip de üniformasini cikardiginda yan komsusuna cay icmeye gitmek istiyor, haftasonu piknik olsun istiyor mahalledekilerle. polis acinasi cünkü g.tü üc bucuk atiyor bazi mahallelerden gecmeye, servis aracina bindiginde ulan bugun bomba yer miyiz diyor. polis acinasi cünkü su son zamandaki maaş iyileştirmesi olmasa üc kurus paraya onun bunun bekciligini yapiyor, üstüne en fazla ve en gereksiz uzun mesailer onlar da, mesai ücreti falan da yapamiyor. polise acımak lazim, cünkü o copu gencecik insanlarin kafasina indirirken, kafede otururken laf atan adama tekme tokat girisirken yüzündeki maskeyi cikarmaya tirsiyor. polis hakikaten acınası, cünkü biliyor ki o halini kendi cocugu görse, kendi cocugu ondan korkacak, belki de bir daha hic sarilamayacak biber gazi kokan giysisi ile ona. polis kötü degil, acınası.

bir daha söyleyeyim, polisten nefret etmemekli, acımali ona.

@douchebag dayak atılan polis memurunun baban gibi zalim mi, kardeşin gibi masum mu olduğunu bilmiyoruz. Bahsettiğim, tüm polislerin baban gibi zannedilmesi, ki sen de kardeşin üzerinden öyle olmadığını söylemişsin. Zamanla öyle olur mu olmaz mı, o başka konu.

e kardeşim "polis"ten bahsediyorsun. iyi o zaman, herkes farklıdır diye hiçbir konu hakkında görüş belirtmeyelim. konfeksiyon işçisi, kamyon şoförü değil bu. polis. kurum. içinde iyilerin olması iyi oldukları anlamına gelmiyor.

güzel abim ama sen kurumu dövmüyorsun ki kurumun çalışanını dövüyorsun

pkklılar da çoğu emir kulu. nazi askerleri de emir kuluydu. katile, tecavüzcüye üniforma ver al sana polis.

pkk lı bizzat sivil bombalayacağını bilerek, bile isteye oluşuma katılıyor. Polislik ise bizatihi bir meslek. Polislik mesleği mi kaldırılsın yani?

www.skorer.tv
şu videodaki polisler dayak yese çok mutlu olurum.

ama yürüyüş yapacağız ayağına elinde taş ve molotof ile gezenleri de polis döverse üzülmem.

her polis aynı değil ama çoğunun zır cahil olduğu çok açık.

dayak yiyen kimsenin kendisini gerçek kişilerin mi, kurumların mı dövdüğünü düşündüğünü sanmıyorum. bir BEDAŞ memuru gelip bana, "elektrik faturanı niye ödemiyosun lan?!" diye şaplak atsa, bunu adamın ayıbı olarak görürüm. adamları dövmeyince işten mı çıkartıyorlar polisleri bir de? emir emir diye adam da mı öldürecekler istenirse? ya da şöyle değiştireyim soruyu; rüşvet alan, adamı ölesiye döven, öldüresiye pataklayan, yeri geldiğinde ölüsünü yerde bırakanlar emir üzerine mi yapıyorlar sence bunu?

ha eşek hoşaftan ne anlar mantığıyla düzgün şekilde karşı koymak kimsenin işine gelmiyorsa, o zaman dayak yemek de çok yaralamamalı aynı kişileri. o dayak yiyenlerin yeni mezun, bıyığına ter düşmemiş, hiç eylemde bulunmamış olduklarını da sanmıyorum. sadece takviye ekip yetişememiştir.

edit: benim de polis tanıdıklarım oldu, ama onlardan daha da çok polisten dayak yiyen, hakaret gören, aşağılanan, hor görülüp ona göre muamele gören arkadaşım oldu. demek ki bir ezici üstünlükleri var kurum olarak kendilerinin. bir kere pataklanınca bu kadar olay olmasına anlam da veremiyorum.

sana şaplak atan memuru döversin ama bedaşı basıp önüne gelen memura tekme tokat girişmezsin heralde

toplumdaki en vasıfsız, en gözü dönmüş piskopat insanları polis yapıyorlar. üniforma, cop, silah, bomba veriyorlar. çözüm için bir seçim, bir test yapılması lazım polis istihdam ederken.

ayrıca bütün hareketlerinin kayıt altında olması lazım. kızın kafasına o gaz bombası atan polis hangisi bilebilmeliyiz ve yargılayabilmeliyiz.

ama bu tip hükümetler iktidarda olduğu sürece bu gerçekleşmeyecek. zira hükümetlerin istediği de tam olarak hiçbir insiyatif almayan, ne deniyorsa onu yapan, yaptıklarından sorumlu tutulmayan bir köpek sürüsü. iq'sü 90'ın üstünde olan bir polis, memurlara gaz bombası atmaz. kendisinin de memur olduğunun farkındadır.

bir de polis kurumunun tarihine bakmak lazim, fransa'da ingiltere'de amerika'da polis teşkilatlari kurulurken en azili suclulara üniforma verip polis yapmislar ki digerleri ile başa cikabilsinler. polis, yasal zorbaligin, sucun rasyonalize edilmiş halinin, devlet ceberrutlugunun eli maşali bekcilinin simgesidir.

tüm bunlar kurumun kalitesiyle ilgili değerlendirmeler, kurumun varlığının gerekliliğini ortadan kaldırmıyor.

@pipepicture, polissin herhalde, en azından böyle düşünmeme neden oldun. Ben polis kurumunun gerekliğini savunuyorum, tabi ki asayişi sağlamak birinin görevi olmalı. Fakat sadece ülkemizde değil, birçok ülkede polis teşkilatı yasal bir suç hatta terör örgütü gibi davranıyor. Polis olan akrabalarım, arkadaşlarım, tanıdıklarım var, içlerinde gerçekten iyi insanlar var ama ne yazık ki yaşadığım, tanıdıklarımın yaşadığı kötü olaylar çok daha fazla.

Ben kendim yaşadım polisin açgözlülüğünü, şerefsizliğini. Tabi kendi suçlarını kendilerine şikayet etmek zorunda olduğun için de bir sonuç alamıyorsun çoğu zaman. Hatta ifşa edince bile o kadar kanıksanmış olduğunu görüyorsun ki durumun, kimse sesini çıkarmıyor.

Bunun dışında polislerin %80-90'ı benim nazarımda genel kültür ve bilgi seviyesi düşük, başka bir iş yapamayacağı için polislik yapan insanlar. Bu tip bir psikolojik durumda olan insanın kompleks sahibi olması garip değil. Kompleks sahibi insana da şiddet uygulama hakkı tanırsan bu yaşananlar, şiddet, rüşvet, vs. garip kaçmıyor.

Polis kurumunun asli görevi kanunlar dışında hareket eden kişileri durdurmak ve yakaladığında adalete teslim etmek. Şiddet uygulayabileceği durum da kendi veya başka vatandaşların can sağlığının tehlikede olma durumu. Ama bizim ülkemizde polis o kadar keyfi şiddet uyguluyor ki işin hayati tehlikeyle falan alakası olmuyor. Sadece şiddet de değil, örneğin bir trafik polisi bile megafondan anons yaparken insan gibi konuşmak yerine azarlar bir tonda emir veriyor.

Polisler amirlerinden, amirleri kendi amirlerinden, onlar emniyet müdürlerinden, emniyet müdürü validen, vali içişleri bakanından, içişleri bakanı da başbakanın emri altında, burası tamam. Polisin özellikle yürüyüş ve eylemlerinde kullandığı şiddetin asıl sorumlusu devlet, ona da tamam ama ben hangi hükumet olursa olsun bir yürüyüş ya da gösteri yapılacağı zaman her seferinde "bunların kafasına kafasına vurun, elinizi korkak alıştırmayın" dediğini sanmıyorum. Tamam, bu hükumetin örneğin genel bir politikası var. Kendine karşı gelen herkese gaddarca davranıyor ve polis de bir şekilde bu politikayı eylemcilere uyguluyor. Fakat en ufak olayda bile tutukladığı insana işkence eden, şiddet uygulayan, sokaktaki köpeğin yüzüne biber gazı sıkan, eylemcilerin geçtiği yönde kafede oturan insanı döven, laf edeni, itiraz edeni tartaklayan da aynı polis. Yani bence polis şiddetinin nedenini özele indirgeyip "kötü insanlar var diye bütün polisi kötülemeyin" demek -senin yaptığın gibi- mantıksız.

Yukarıda demişsin, ben de doktorlardan memnun değilim ama dayak yesinler istemiyorum diye. Doktor seni keyfi bir şekilde dövmüyor ya da elindeki yetkiyi kullanıp hakkını gasp etmiyor. Zaman zaman bu şekilde kadınları tedavi ayağına taciz eden art niyetli doktorlar çıkıyor ama onlar da kanun önünde cezalarını çekiyorlar. Ayrıca bu tip doktorlar afişe olduğu zaman toplum ve özellikle kendi mesleki çevrelerinde ayıplanıyorlar. Oysa bir polisin hakkında dava açılması için bir insanı öldürmesi veya hastanelik etmesi ve bu olayın da ülke gündemine taşınması gerekiyor. Hatta ve hatta böyle olduğunda bile birkaç ay-yıl, her ne kadarsa meslekten uzaklaştırılıyorlar veya sürülüyorlar. İhraç edilen, ayıplanan, toplumdan dışlanan pek olmuyor aralarında. Böyle bir polis oldu mu da bence "yakalanmış yaparken" gibisinden bir tepki veriyorlardır meslektaşları için. İnsanlar o kadar kanıksadı ki polis içindeki ahlaksızlığı ve yozlaşmışlığı, dediğim gibi her şey normal karşılanıyor.

Son olarak polislerin çoğu bizim ülkemizde sağcı ve herhangi bir eylemde solcu gördüler mi ekstra motive oluyorlar. Solcu gördükleri anda işin kontrolü kaçıyor ve şevkle şiddet uyguluyorlar insanlara. Bu yüzden bir polis dayak yediğinde memnun oluyorum hatta bazen öldüğünde bile rahatsız olmuyorum. Polis nasıl bir eylemde eylemciler iyi insan mı değil mi, haklı mı haksız mı diye düşünmeden dalıyor, ben de bir polis zarar gördüğünde umurumda olmadan mutlu oluyorum.

uckac +10000000. adam her şeyi çok net özetlemiş, bunun üstüne kimse laf edemez sanıyorum.

hayır, polis değilim, hatta ve hatta; polise ne zaman işim düşse, söylediklerini doğrular biçimde, işlerini iyi yapmadıklarına ve kaba davrandıklarına şahit oldum. Zaten söylediklerimde polisi savunan herhangi bir taraf da yok. Neyse konu anlaşılamıyor zaten, taraf olmak, insan psikolojisinin iğrenç yönlerinden biri. ne yapsak bu mengeneden kurtulamıyoruz. Neyse kalın sağlıcakla.

bu soru hala geçerli mi? :)

kavga savaş kötüdür haklısın ancak 3. tarafta olmanın mümkün olmadığı durumlarda insanlar polisin karşı tarafını seçiyor çünkü kimse polisi sevmez.

insan topluluklarının bilincinin olduğunun düşünülmesi sinirimi bozuyor

dediğin gibi çocukluk arkadaşlarım. ve öyle kansız haldeler ki, bizzat facebook hesaplarından da takip ettiğim üzere.

evet genellemek yanlış, bu demek değil hepsi aynı. ancak bir çocuğunun için kin ve öfke kaplamış.

minecraft'ı bi dene hacı. portable. save dosyasnı yanında taşırsın.

batman'in oynanış tarzını sevdiysen assassin creed'i de seversin.

Sana öyle bir oyun öneriyorum ki iddia ediyorum bir el oynadıktan sonra bitirmeden kalkamayacaksın.

Robokill : www.vazgectimsenden.com

arkham city var devamı oynadın mı onu da?

Call of Duty 4 oynamalısın. Mükemmel bir hikayesi vardır. Assasin's Creed demişsin zaten. Dene seversin.

Bunların dışında denemen gereken oyunlar bence:
- Limbo
- Bastion
- Braid
- Shank 1&2 //Bunlar SNES de mario sevdiğin için :)

- Mirror's Edge
- Bioshock //Bunlarsa oynanış tarzı olarak değişik olan 2 adet nacizane FPS :)

battlefield serisi şu an piyasada olan en iyi fps serisi bence, battlefield 3 de en iyi fps oyunu. hikaye olarak da iyi. mw3 ve bf3 karşılaştırmalarına bakabilirsin.

okuldan okula değişiyo galiba bu, öğrenci işleriyle görüşsen daha net bilgi alırsın

yanılmıyorsam ortalamaya göre değil. eğer bir dönem 3 dersten kalırsan krediye dönüyor.

ama şöyle de bir şey var, bunun takibini kyk doğrudan yapmıyor, okulunun kyk'yı bilgilendirmesi gerekiyor, bu bursiyer başarısız diye. eğer bilgilendirmezse bir şey olmuyor. burada birkaç kişi daha sormuştu. üniversiteler bu konuda çok titiz davranmıyormuş. her zaman bilgilendirmiyorlarmış.

3 dersten değil. Senin okulunun bir başarı, başarısızlık kriteri vardır. Örneğin çoğu üniversitede mezuniyet notu 4 üzerinden 2'dir ve bu başarı kriteridir her dönem. Ben de öğrenciyken KYK bursu almıştım, notum 2'nin altına düşünce krediye dönüşmüştü.

itü'de mesela, gözetim diye bir olay vardır. ortalaman 1.8'in altındaysa fazla ders alamıyorsun vs. başarısız sayılıyorsun yani. ben bir dönem gözetimde idim. beşinci dönemimi okuyorum hala hiç 2'yi görmedi ortalamam ama krediye dönmedi bursum.

yıllar yıllar önce ben daha 1. sınıfta iken 3 dersten kaldım ve geri ödemesiz olan bursum kesildi. Hiçbir işlem yapmadan geri ödemeli olan bursum yatmaya başladı. Şimdi ödüyorum.3 dersten kalmasaymışım iyiymiş.

arkadaşlar hepinize teker teker teşekkür ediyorum. ama kafam karıştı. hangisi doğru?

alttan bir dersim var şuan da
genel not ortalamam: 2.70
ve bu dönem aksilikler beni buldu. tahmini olarak iki dersten kalacağım.
üniversite - anadolu üniversitesi

arkadaşlar lütfen tekrar cevap yazarsanız çok sevinirim.

Tamam işte, Anadolu bilgisayar mühendisliği mezunuyum, dinle beni, 2.00'ın altına düşmediğin sürece bursa krediye dönüşmez. Yine de git fakültenin öğrenci işlerine sor, için rahat etsin. Bir şeyler değişmiş olabilir ama sanmıyorum.

dün dedigini yaptım

20 yıl hapis istedi savcı iddianamede.

hangi dede? gerçek olan mı çakma mı?

serbest bırakıldı olaydan 3 gün sonra, bi şey cıkmaz sonrasında zaten.

dede hiç haber vermeden o kadar malı icicekti ah aldı ondan oldu böyle (:

ttnet yalın internet?

@sadun.net

o hariç, zaten normalle hemen hemen aynı fiyat. telefon alıp da internet bağlatmakla aynı fiyat nerdeyse.

uydunet var bazı bölgelerde.

kablonet var ama hangi semttesiniz?

@rurouni

bahçelievler mah.

kablonet bayilerinde mahallenizde kablonet servisi olup olmadığını söylüyorlar. muhtemelen telefon edince de söylerler.

orda yok, kablonet çarşı tarafında var. vişnelikte falan

çoğu günler sadece webe özel ibaresiyle indirim var. bazı günler de "tüm ürünlerde yüzde 25". işte o günler mağazada da indirim var.

yalan. her haftasonu aynı indirimi yapıyorlar. üstelik gerçek anlamda yaptıkları %1-2 ancadır. isimsiz siteleri araştırmanı öneririm. istanbuldaysan doğrudan mağazasına gidip alışveriş yapabileceğin onlarca yer vardır.

ürünlerin %90'ında vaadettikleri indirimi sunuyorlar. örneğin benim şu ekran kartım genelde 230 ile 280 lira arasında değişiyor baktığım yerlerde. üsteik vatan bilindik yer, en azından bir sıkıntı çıkarsa muhattap bulurum karşımda.

isimsiz sitelerde ekran kartı vb. hassas ürünleri riske atmamak gerekir 2-3 tl fark için.

geçen ay 1525 tl ye aldığımız laptopu %25 indirimle bu ay 1510 tl ye satıyorlardı. Sen bilirsin fakat isimsiz dediğim yerler müşteri ile daha fazla ilgilenirler satış sonrası. Esas vatan gibi kurumsal yerlerde bin dereden su getirtirler. Akakçe gibi fiyat sıralaması yapan sitelerden en ucuza satan yerlerin dükkanlarına gitmeni tavsiye ederim.sana bir örnek vereyim dün kingston 2gb ram aldım tekmardan 30tl idi. Vatanda genel indirim varmış aynı ürün %15 VEYA 20 indirimle 50 liraydı. Seçim senin.

Uzun süredir vatan'ı takip ediyorum. OEM ürünlerde çoğu ürünü gerçekten indirimde oluyor. Tabi ki tek tük yerlerde daha ucuza indirim bulursun ama daha ucuza satan yerler muhtemelen yurt dışından kaçak olarak getirip uluslararası garanti veriyorlardır çoğunlukla. konsollarda olan bu. gerçi aynı şeyi kurumsal yerler de yapıyor. gold'dan aldığım ps3'ün eurasia garantisi yok, ithalatçı başka bir firma ve onların garantisi var. dikkat etmek lazım yani.

ama genel olarak ben vatan'ın indirimlerini beğeniyorum. donanımhaber forumları gibi yerlere bakarsan çoğu insan vatan'ın haftasonu fiyatlarını baz alıyor sıfır için.

ayrıca web mağazasına özel indirim tüm kartlarda geçerli %25. mağazalarda ise indirim değişiyor, sadece iki karta %25 indirim var, bunlar da sanıyorum world ve bonus. diğer kartlara dediğim gibi anlaşma oranında indirim veriyorlar. örneğin paraf'a mağazada %20, web'de %25 indirim var. indirim her hafta sonu oluyor, kaçırma gibi bir durum yok.

ps4 diyorsunuz ama bu yıl sonuna doğru gelecek, gelince de fiyatları hemen düşürmeyecek, yani 2014'e kadar fiyatlarda mucize beklemeyin derim, hele ki türkiye'de.

ürün mis, gt5 ve uncharted 3 zaten ps3'ün en güzel nimetleri, fiyatı da gayet uygun. zaten bu iki oyun toplamda 200 falan ediyor.

xbox'da kopya oynayabiliyorsunuz tabi bu apayrı bir boyut katıyor olaya. fiyatı da ps3'den daha ucuz.

bekleme ya ne beklemesi? bekleye bekleye yalan oluyor hep böyle şeyler. ben ps3 diyorum her türlü, bunun zevki anca arkadaşla falan oynayınca iyice çıkıyor ve türkiyede ps3 bu açıdan baya önde.

xbox'a bulaşma derim, live'ı paralı, oyunları microsoft henüz resmi olarak türkiye piyasasına aleti sokmadığı için ps3 oyunlarından bile pahalı, ikinci el oyun bulmak çok daha zor ps3'e göre. kopya oyun oynarsın ama online oynayamazsın onu da xbox'ta, banlanma ihtimalin var sürekli. online oynamayınca da oyun oynamanın bir anlamı kalmıyor.

ps4 çıktığında bile ps3 fiyatları düşmeyecek çünkü ps3 oyunlarını desteklemeyecek ps4 deniyor. desteklerse belki düşer ps3 fiyatları ama celeron 300a'nın da dediği gibi 2014'ün sonlarına kadar mucize beklememek lazım.

bu arada linkteki aletin fiyatı uygun bence de. gt sevmiyorum ama uncharted 3 playstation'ın en iyi exclusive oyunu.

bence deger, amerikadan da anca biri yaninda getirebilir. arasira amerikadan gelenler duyuru aciyor bisey isteyen var mi diye. komisyon aliyorlar yalniz. tanidik olursa bedavaya getirirse tadindan yenmez.

turkiye'de bu ozellikleri bu fiyata bulamazsin.

Oyunsa amacın şu makine mükemmel;

www.pcdepo.com

Oyunlar i7 işlemcileri sömüremiyor, işlemciden önemli olan ekran kartı. hd 7970 var üstünde, şu an piyasadaki en iyi ekran kartlarından biri. işlemciyi de saçma sapan bir şekilde monster ve alienware gibi i7 ve 8 gb ram yetecekken 16 gb ram koyması maliyeti 1000-2000 lira arası artırıyor.

bu yukarıda yazdığın makineden tek farkı monitör büyüklüğü ve işlemcisi. 400 dolar fark var arada ve burada satılıyor benim dediğim makine, 2 sene garantisi olacak, alıp getirme zorluğu olmayacak, klavyesi, işletim sistemi türkçe olacak, vs.

o markalar kendi laptopunu toplamana izin verdiği için iyidir. emme o alet feci ağır olur onu söyliyeyim. dizüstü sevmediğim için gereksiz buluyorum açıkçası. oyun oyanaycaksan masaüstünün kralını toplarsın, oynamaycaksan zaten bi ultrabuk işini görür. ayrıca bunlarda oyun oynamak için aletin altına bide soğutucu koyman lazım ki,, nerde kaldı konfor/ergonomi? tamam anladık taşınabilir ama nereye taşıyacaksın ki. akıllı telefon almadım ben evden çıktığımda netten, oyundan uzak olayım, insan içine karışayım falan diye.

Bankayı aradınız ve hesaba yatan para olmadığını mı söylediler? Yoksa alışveriş mi yapılamıyor? Ya da atm'den aldığınız hesap ekstresinde mi görünmüyor?

annem aramış, gözükmüyor ödeme sistemde. hangi şubeyle konuşmak gerek ama. gerçi şimdi kapalı ama...

Sevdigim sporlarin Maclarini seyretmeyi seviyorum

Kimin galip gelecegi
Nasil ve hangi taktikle yenecegi
Hangi oyuncunun yildizlasacagi
Mac icerisinde yapilacak basarili bireysel ve ekip oyunlari
Mac icerisindeki gelgitler (kaybeden takimin geriden maci cevirmesi vb)
Son dakikalardaki heyecan,stres

Bu sebeplerden seviyorum. Hayatinda hic mac seyretmemis insan cok sey kaybetmistir. Futbol, basketbol, tenis, atletizm, boks. Bari birine ilgi duy seyret kardesim.

"ay 22 erkek bi topun peşinde :))))" insanıydım. sonra bahisle tanıştım. 2-3 maça bahis yapıp (miktarı fark etmez, 2 liralık kupon yaptığım da oluyor 150 liralık da) o maçları izlemeye başladım. çok keyifli geldi. öyle oturup 90dk ona bakmıorum, bilgisayarda bi sekmede açık oluyo işte. arada facebook'a falan bakıp cevap yazıyorum biri bişi demişse. biraz adrenalinli oluyor.

ben izlemekten çok oynamayı severim maç yapacaz desinler dünya durur ama maç izliyecez deseler kılım kıpırdamaz. Basketbol futbol masa tenisi hepsi buna dahil.

sevmeyebilirsin, sevmek zorunda değilsin.

ama televizyonda izleyeceğin sporcuların(türk futbolcuları hariç tutuyorum) %90'ının senden benden zeki insanlar olduğunu ve o an salak salak topa vurmayıp onlarca şey düşündüğünü, saniyede 5 karar alıp bunu uygulayabilecek kapasitede olduğunu unutma derim.

binlerce/milyonlarca insanla aynı heyecanı paylaşmak, tüm bu taktik savaşına, mücadeleye şahit olmak falan... güzel şeyler bunlar.

ilgini çekmez, eyvallah. ama "vövövö spor çok salak" dersen üzülürüm, kızarım. bu saçma bir yaklaşım.

@hjarteblod: artemisbet'e gel la

var abi mesela türk basketbol ligini seyrederken patlıyorum. adam bomboş potaya koşuyo smaçı vuracağı yerde turnike bırakıyo. bu ne abi?! ergen misin? özgüvenleri olmadığı için oyunun içine ediyolar. dolayısıyla ben de nba seyrediyorum.

sana tavsiyem NFL izle. tatmayan bilmez bizim futboldan iyidir.

insanın hayatta kalma içgüdüsüyle alakalı spor çok derine indiğimizde bence. geçmiş devirleri düşün, böyle masa başı işleri yapmıyordu kimse. erkekler gidip avlanıp ağır işleri yapmak zorundaydı, kadınların da yine fiziksel güç gerektiren rolleri vardı toplumda, bu yüzden zaten halen içgüdüsel olarak fit vücutlara ilgi duyuyoruz çiftleşip neslimizi sürdürebilmek için. roma zamanında gladyatörler vardı, şimdiyse sporcular var. fiziksel mücadele ve o mücadele verilirken insanın zekasını kullanması, bunları birleştirip saha içinde bir şeyler başarabilmesi çok güzel bir duygu, herhangi bir spor müsabakasına katılmadıysan bilemezsin bunu.

ben basketbol oynadım uzun süre, antrenörlük yaptım, şimdi göt göbeği saldığım için biraz, televizyonda veya salonda izlemekle ve yazı yazmakla yetiniyorum. futbol da ha keza öyle. halı sahada bile oynayamayabilirim, o kadar kötü fiziksel durumum(bel fıtığı vs). o yüzden bu heyecanı en azından izleyerek yaşamak, karar anlarında kendin o oyuncu yerinde olsan neler yapabileceğini düşünmek güzel bir şey. bir şekilde simüle ediyorsun kendini oyun içinde.

dediğim gibi, spor yapmamış adamın anlaması zor. ya spor yapanlar ya da çok kuvvetli bir mücadele ruhuna sahip olanlar izliyor bu yüzden.

türklerle oynayıp ne yapacaksın?

Türkler bok gibi oynuyor aq. varsa yoksa camp, ne pislik varsa bunlarda aq. İnsanı kökeninden soğutuyorlar yüzsüzlükleriyle. Rus, çin ve türk hariç hangisiyle oynarsan oyna gerisine karışma amk

yok öyle birşey kim çıkarıyor anlamıyorum bu lafları. 90 ların geyiği o eskide kaldı. AMD taş gidir.

ben de uzun süre almayı düşündüm ama şu anda türkiye'de bulabileceğin en iyi amd işlemci olan fx 8350'nin bile performansı i5 3570'in gerisinde kalıyor oyunlarda. fiyat olarak ucuz da olsa oyun performansında intel'in i5 2500 k ve buna benzer serideki işlemcileri daha iyi, örnek verdiğim 3570 gibi.

hangi ırk pigme olarak sıfatlandırılıyor? dwarf, gnome?

hakaret ya da benzetme olabilir de ırkçı ifade değil.

"gol makinesi dedik aldık çamaşır makinesi çıktı" beyanatı kadar ayrımcı değil ama ayrımcı, ırk ayrımcı.

bence futbolcuya duyulan kin yuzunden hakaret icin kullanilmis. "belhanda denen kürt", "belhanda denen türk"ten farksiz degil. fikrinizi sormak istedim.

bir antropolog tarafından kullanılmadığını varsayarsak, pigme türk toplumunda küçümseme anlamında kullanılır. ırkçı değildir çünkü türkler genelde pigmeyi ırk olarak değil, cüce ve aşağılık olarak görürler. ırkçı değil, hakaret, küçük düşürücü söylem.

Bütün pigmeleri öldürelim, pigmeler insanlığın yüz karası, pihgmeler düşman bir ırk şeklinde bir şey hiç duymadım.

pigmelerin ayırd edici özelliği boylarıdır.

o bakımdan hakaret var, ırkçılık yok.

gene de malca bir söylem

her şeyi ırkçılık olarak nitelendirebilen bir güruh var, önlerinde saygıyla eğiliyorum.

Edrawsoft Edraw Network Diagram or visio

microsoft visio ya da ücretsiz arıyorsan dia. tam bu istediklerini ypaıyor

Dia diye open source bir program var. her türlü çizim için onu kullanıyorum ama kullanması biraz gerebilir.

Gimp, Inkscape kullanabilirsen bunlar da iyidir. Ben onları kullanıyorum.

smart draw başarılı.
www.smartdraw.com

smartdraw'u indirdim, güzel ama çok pahalıymış. şirkete almayı düşünüyoruz. tabi dia tüm ihtiyaçlarını karşılar diyorsanız o da kullanılabilir.

(bkz: linked list)

malloc kullanmazsan eleman sayın sabit olmak zorunda (3,5 vs).
malloc kullanırsan variable length olabiliyor (x).

ne biliyim bir stringi kopyalayan bir fonksiyon yazacaksın mesela. mallocla yapınca direk o stringin lengthi kadar bir yer açabilirsin. bütün lengthlerde çalışır. array olsaydı fonksiyonu yazarken düşünüyorsun. bu fonksiyona girse girse en fazla 100 uzunlukta bir string girerdi diyip char[100] açıyorsun direk. ileride bir gün 101 uzunlukta bir şey girdiğinde patlıyorsun.

menopoza girmediyse hamile kalabilir

konu seni cok ilgilendirmiyor, iki kişi karar vermis cocuk yapacaklar. onlari mutlu edecekse, senin kardes istemem diye tepinmen komik kaliyor.

42 yaşinda anne olan bir kadin biliyorum, kendisi su an 84 yaşında ve son derece saglikli. dogurdugu cocuk da büyüdü, anne oldu, o da gayet saglikli. ama neticede düşük riski cok fazla. daha cok dikkat etmeliler.

kalabilir ama çocuğun gelişimi konusunda problemle karşılaşma ihtimali artar. ayrıca olayda senin pek söz hakkın yok. istemezsen görüşmezsin, olur biter.

kalamaz. büyük ihtimal menapoza girmiştir. girmese dahi doktor izin vermez. 40'tan sonraki doğumlar riskli. kanama durdurulamıyor.

menopoza girmediyse kalabilir. 42-43de hamile kalan çok kadın var. fakat ben de istemezdim o yaşta kardeş. akıl var mantık var diye babana belirt. elalem torunun zannedecek baba de.
rezil rüsva olursunuz. yapmasınlar bence. çok çirkin duruyor.

kardeş sahibi olmaya tahammül edemeyecek kadar bencil olmak da ilginç bir şey olsa gerek. hele 24 yaşında koca bir insan için. hani o yaşta çocuk sahibi olup çocuk 20 yaşına geldiğinde ebeveynleri 70 yaşında olacak diye çocuğu düşünseler neyse. ne tipler var...

ne kadar travmatik bi durum olsa da söz hakkın yok bu konu hakkında.. kadın tarafı 43 olduğu için hamileliği riskli ama tabi menapoza girmediyse halen imkanı var demektir.

24 yaşında en kötü ihtimal üni öğrencisi birisin bikaç sene içinde zaten kendi hayatını kuracaksın. boşver insanlar da kendi hayatını yaşasınlar. sonuçta kimse kimseyle görüşmek zorunda değil. sen de sadece bayramda seyranda katlanırsın ve çocuğu da bayramlarda gördüğün bi akraba olarak bellersin.

söz hakkın yok ama yorumda bulunma hakkın var ailenin bir ferdi olarak. bebek sevmek iyi hoş güzel de bu yaştan sonra size bişey olursa bu velede kim bakcak de, geleceğini düşünmeden hareket etmeyin falan de, hem doğum yapmakta hayati riskli bunu biliyosunuz falan de. direk bu yaştan sonra bana kardeş falan diye girersen ters tepebilir. kadın da hani anne falan olmak istiyorsa en doğal hakkı tabi de sen fikrini belirt yinede

arkadaşlar çocuk yapmışlar yapmamışlar benim umrumda değil.ben zaten ayrı bir şehirde yaşıyorum şu anda.ancak kadının hiç bir akrabası yok.annesi-babası ve iki kardeşi depremde ölmüşler.bir tane teyzesi var ayrı bir şehirde.babamın tarafı desen amcamlar beş para etmez.olurda ilerde bir şey olursa ikisine çocuk benim sorumlulugumda kalacak.biyolojik olarak bakıldıgında bu yaştan sonra başlarına bir şey gelmesi çok muhtemel.başa gelmeyince konuşması kolay oluyor ama olayın içindeyken işler değişiyor.

50 yaşında anne olan birini tanıyorum, neden doğuramasın, tıp bu konuda çok iyi.

@littlestone sakına sakın doğacak çocuğa üvey kardeş ya da hiç kardeş değilmişsiniz gibi davranma. ayrıca kimin öleceği, kimin hayatta kalacağını kimse bilemez. sen o doğacak çocuğa şu anda önyargıyla yaklaşıyorsun ama belki senin kucağına verdiklerinde bambaşka şeyler hissedebilirsin onun için. sen ona ne kadar destek olacaksan o da sana destek olacak. kardeşlik müessesesinin kuralı budur. korkma.

insanlık tarihi bundan daha yaşlı gebeliklerle dolu.
bal gibi de çocuk yapabilirler.

prozac var ama reçetesiz antidepresan kullanmak kesinlikle akıllıca bir fikir değil.

kendiniz için soruyorsanız mutlaka bir uzmana danışmalı, durumunuzla ilgili bir kaç seans konuşmalısınız. internetten edindiğiniz bilgilerle ya da depresyon tanısı konmuş kişilerin "aha işte bende de böyleydi, sen de kesin depresyondasın." telkinleriyle kendi kendinize tanı koymayın.

gerçekten depresyonda bile olsanız kullanacağınız antidepresanın dozu ve çeşidi ancak bir uzman tarafından belirlendiğinde yararlı olacaktır.

depresyonun pek çok çeşidi vardır ve tedavi yöntemleri farklıdır.

valla passiflora mı ne öle bi şey vardı ama.

prozac, lustral.

istediğini alabilirsin eczaneden parasını verip lakin who by fire reyizi dinle

psikiyatriste gittiğinde zaten illaaaki bi şeyler yazacaktır sana. çok istiyorum diyosan efexor'u makul bi fiyata veririm :p

Passiflora antideprasan değil "sakinleştirici" dir. Üç kuruş para ver bi psikiyatra git devlet hastanesine. Akıl sağlığın bu kadar değersiz mi deneme tahtası yapıyorsun? Eğer sadece stresli bikaç gün geçiriyosan pasiflora iç ama sorunun daha ciddiyse doktora git. Cahillik etme. Kusura bakma sert konuşuyorum biraz ama akıl sağlığı şakaya gelmez.

Ayrıca bazı antidepresanlar doktor kontrolünde alınmadığında intihar eğilimleri gösterebiliyor. Daha kötü olabilirsin.

cipralex

antidepresandan bahsediyoruz vitmin hapından değil.bu kadar bilinçsiz olmayın, doktora gidin.

being human - yeni versiyonu

carnivale i izlemelisin

Behzat Ç. ile Seinfeldi aynı listede görmek ne fenaymış.

Sherlock? Gerçi 3 bölüm sezonları ama muhteşem bi dizi.

girls

hööhhh daha ne izliceksin çık sosyalleş azcık

Lost room olabilir, kısacık zaten.

curb your enthusiasm

Girls son zamanların en iyilerinden.
Bir HBO kalsiği True Blood.
Onun dışında Downton Abbey.

scrubs

(bkz: community)

bir de misfits i sevdiyseniz skins i de seversiniz.

(bkz: malcolm in the middle)

seinfeld ve coupling izlemeyene kız vermiyorlar bizim orada.

bir tane ingiliz veya fransız yapımı vardı herhalde, birkaç dakika izledikten sonra hayal kırıklığına uğrayıp kapatmıştım. bildiğim kadarıyla güzel bir tanesi yok ama dexter izlemek suç ve ceza izlemek gibi oluyor bazen.

bildiğim kadarıyla yok. film olarak başarılı olabileceğini düşünmüyorum. raskolnikov özel bir karakter ve onun iç dünyasını beyazperdeye aktarmak kolay olmaz.

suç ve cezanın milyon tane filmi çekilse romanın havasını vermez.

zeki demirkubuz seneye çekecekmiş. o ara izlersin.

link domates olmuş panpa.

link patlak ama i5 işlemcili bi asus bilgisayarda sorun yaşayacağını zannetmiyorum. büyük ihtimalle ortalama bir oyuncunun beklentilerini rahat karşılar ama bilgisayarı göreydik eyiydi :)

oyun performansı daha çok ekran kartına bağlı. ekran kartını görmeden bir şey demek pek mümkün değil.

arpacık ?

bir şişkinlik vs. yok.

göz kapağında alerjik bir durum ve buna bağlı enfeksiyon olabilir. henüz arpacık veya daha beteri olan şalazyon aşamasına geçmeden göz doktoruna görünmende fayda var. sonrası çok acılı bir ameliyat olabiliyor tecrübe ile sabit. :\

ben oynuyorum, arada sanırım istanbul'da saturn turnuva düzenliyor. çevremde de oynayan, oynamış insanlar var.

hotspot shield ya da benzeri bir program kullanıyorsanız o şekilde açılıyor.

Eğer ip adresinizi Türkiye dışından gösteren bir program varsa arkadaşın dediği gibi hotspot shield, anonymox vb; site size sadece fragman ve reklam gösteriyor.

ben yurt dışından gayet izliyordum dizimag'i geçen yazın sonuna kadar.

Geçen yazmış işte o bak.

stackoverflow.com böyle şeyler var.

matrix manüpilasyonunu ben de yaparım, programlama kısmı sorun değil. önemli olan add/delete yapabilecek bir tool bulmak.

List<List<int>> olsa?

4'ü *'i ve 3'ü 3 ayrı sütuna yazarsan. toplamını aldığın yere de ona göre bi formül koyarsan istediğin olur gibi geldi bana.

o olur da aynı sütunda halletmek istiyorum.

ufak bi örnekleme yapıp gönderirsen excel'de halletmeye çalışırım. sorunu tam olarak anlayamadım çünkü. eğer özel bilgiler ise sayıları textleri değiştirerek bi örnek gönder istersen. mail adresimi mesaj atıyorum.

Alttaki A1'de bulunan x*y çarpımının sonucunu veriyor.

=SOLDAN(A1;BUL("*";A1)-1)*SAĞDAN(A1;UZUNLUK(A1)-BUL("*";A1))

Bunları tüm hücreler için toplatmak lazım onun için de ya ayrı bir sütun ya da VB kullanmak lazım herhalde.

amazon.com var

ebay'de sifir urunler de var.

frys
bestbuy
amazon

ebay istemiyorum pek, amazon değil de sadece elektronik üstüne olan siteler daha iyi olur.

www.circuitcity.com

amazon
newegg

www.deals2buy.com

belgeler-SIGames-fm13-Crash Dumps klasörünün içine bir dosya atıyor bu hatayı verince. o klasöre gidip dosyaları sil, sorun ortadan kalkar muhtemelen.

@uckac

o yöntemi denedim, fayda etmedi malesef.

Calisan bir save dosyasindan devam etmekten baska care yok bildigim kadariyla. Hatta bu oyunda save i bile cifter almak lazim, onlar da corrupt oluyor bazen.

Hayat bu kadar zor değil.

Çek kenara, "söylemek istediğin bir şey var mı" de. Söylesin.

çok mu çirkin?

edit: bok gibi mi?

seviyorsa çağır konuş bence

abilerini çağır. kızı dövsünler.

erkek adamsın,dön konuş belki farklı birşey vardır.korkma olum kız o kız yemez

Bobreklere dikkat et.

sevgilin varsa okula çağır, bir iki sarıl öpüş vs.

sevgilin yoksa manyak mısın hacı ne güzel kız kendi gelmiş.

ver +1
çok mu çirkin? verilmeyecek gibi mi?

kızın gideri var ama roller değişince elektrik alamadım ben.

:D Seni çok iyi anladım. Ben üniversite hazırlıktayken bi tane kız sapıklık derecesinde bana sarmıştı. Hatun bizim sınıfta takılabilmek için kızlardan tekiyle arkadaş oldu, her ders sınıfa girip kızın omzundan beni kesiyodu. İnanılmaz rahatsız oluyodum geriliyodum bildiğin. O kızın tavırlarını gördükten sonra bi daha hiçbi kızın peşinden koşmadım :) Ama şu anki kafam olsa direk selam verip işime bakarım :) Azcık gideri varsa sen de aynı şeyi yap :)

sonra kız ilk adımı atsın der durursunuz.
git konuş işte. beğenmiş seni takip ediyor.
kızlardan daha nazlısınız ha.

sik onu

şaka bi yana sik onu.

cidden şaka bi yana git söyle hacı "böyle böyle kusura bakma elektrik alamadım senden" diye.

kalbini kırmaktan korkma. Gün gelir aynısı olursa tekrar tekrar çekinerek kaçmak zorunda kalmazsın. Yüzsüz olacaksın yüzsüz. Yeni nesil kızlar insanlıktan anlamıyor.

otonom ve mukon+1
işini gör diyenler iğrençsiniz ibneler, kızın sevişmek istediğini nereden çıkardınız? hoşlanıyor ya da aşık oldu belki.
hayırdır bir şey mi söylemek istiyorsun de çekinmeden yüksek ve kararlı bir sesle. kesin daha beter aşık olacak :)) ama en azından yüzsüz gibi rahatsız etmez.

ahaha atmosphere + 1

1. amerika'da yaptım 2 stajımı da

2. iyi para kazandım, ister istemez dile katkısı da baya olmuştur

3. bir yakınım aracılığıyla, çalıştığı şirkette yaptım

1. Hırvatistan,
2. Dil açısından faydalı oldu,
3. Kendim iletişime geçtim.

-almanya (mercedes)
-epey oldu hem almanca ogrendim hem calisma sartlarini insan iliskilerini kültürü vs. vs.
-kendim buldum

1- Portekiz.
2- Faydası oldu, hani bir klişe var ya Avrupa'da insana değer veriliyor diye, işte o klişeyi gözlerimle gördüm, herkesin birbirine, haklarına, her şeye saygısı var. Profesyonel açıdan da faydası oldu.
3- AIESEC

1- ingiltere.
2- uckac'ın dediği gibi + eğer yeni mezun biri olarak yurtdışında çalışmak istiyorsan cv'inde sadece türkiye'de yapılmış stajla iş bulabilme olasılığın sıfıra yakın.
3- ingiltere temelli iş bulma sitelerine sürekli bakarak ve bir sürü başvuru yaparak buldum.

almanya.
muhteşem oldu, para bile biriktirdim. kariyerimin büyük kısmını ona borçlu olacağım gelecekte.
ilanları takip ettim, açık ilanlarla iletişime geçtim.

Ben yurtdisinda staj yapmadim ama yurtdisinda calisiyorum. Cevremdeki Turklere baktigimda buyuk cogunlugu yurtdisinda staj yapip hem o sayede edindikleri baglantilar hem de cv'deki yurtdisi deneyimi sayesinde simdi yurtdisinda calisiyorlar.

Ama tabi yurtdisinda staj yaparsan artik hayat sana guzel denilemez, o senin caliskanlik ve sosyal becerilerine bakiyor gene sonunda.

sevgiliyi buldun. artık kategorize ediyosun. bravo.

tabi ki hayal olarak kalacak bu hele ki voleybol ile ilgili insanlar tanimiyosan.

31e devam.

sürekli maçkara git önlerden bilet maç çıkışı muhabbet etmeye çalış.

beşiktaş bayanlar voleybol takımı manager'ını tanıyorum :)

voleybolcu kız arkadaşım oldu.

forum falan bulmaya çalış. voleybol ile ilgilenenler, amatör bu spor ile uğraşanlar. asdasjhd:d

milletin ne derdi varrrr, senin ne derdin var.

voleybol maçlarında top toplayıcı ol.

tahtadan yapıcaksan marangoslara takıl. metalden yapcaksan cnc ve tornacı ortamı iyidir. eger modelleme yapcaksan grafikerler var 3ds max ciortamı şenlikli olur.

voleybol takımında bi tarafı kalkık olmayan kızlar 1 i 2 yi geçmez onların da hepsi kapılmıştır muhtemelen. diğer kesim ise eğlenceye düşkün antremanlardan sonra takılmayı sever. eğlenceliysen ve de para konusunda fazla sıkıntı yoksa şansın olabilir. hafta içi antremanlarını takip et, çıkışları filan kovala diyim bn sana :D

genelleme yapmak doğru değildir ama spor geçmişim olduğu için, kulübün voleybol takımındaki kızları da tanıdığım için söyleyebilirim ki çoğu taş gibi vücutları olmasına rağmen kafalarına şöyle parmağının ucuyla vursan içeride eko yapacağı için vücut güzellikleri en büyük özgüven kaynakları ve bu yüzden saçma sapan bir g.t kalkıklıkları var, eğer 1. veya 2. lig seviyesinden bahsediyorsan. ben olsam uzak dururdum, o kadar voleybolcu tanıdım, arkadaş olup iki muhabbet edecek 3-4 tanesi sadece, var sen düşün. erkeğim bu arada, cinsiyeti belirtelim.

ha aklıma geldi de git masör sevgili yap en iyisi o :)

çocuğumu keserdim nasıl para olm o öyle var mı ki o kadar para ?

35 milyon dolarım olsaydı değil bunu almak sefaköyü cümle içinde bile kullanmazdım.

gayrimenkule yatırım yapardım ve envayi çeşit apple ürünü, en güzelinden leicalar alırdım sonra illa ki birer nikon f3af, f4, f5, f6, f100 alırdım.

sonra yine nikon d4 ve d800 alırdım sonra işte envayi çeşit en güzelinden lensler...

o abi de sıfırları yanlış yazmış diyeceğim cık olmaz üçlü üçlü ayırmış kesinlikle eğlenmek isteyen birinin işi :)

e5 üzerinde trafiğin her gün tıkandığı bir yerden bahsediyoruz. Kar oranı çok çok yüksektir.

Hesaplayan adam oldum (günde eşit miktarda benzin mazot sattığını öngörerek) günde 60 bin liraya yakın para kazanıyor( benzinin öz kütlesi 0.88, mazotun 0.85 aldım). 35 mio dolar, 62,650,000 tl ediyor. Günde 60 bin liradan bu işletme 4 yıldan kısa bir sürede dönüyor. (işin içindeki abartıyı da düşünürsek 5 yıl) bu durumda fiyat makul.

ki "20 TON PAREKENDE ACIK HESAP CALISAN" kısmını katmadım. Oha lan çok karlı oluyor böyle de. Sanırım ya ben yanlış yaptım ya da ucuz. Hatamı görenler düzeltsin lütfen.

Edit: Vay arkadaş, kıçıma başıma sürerdim desem tik alacakmışım.

Cevap2 o zaman: Hepsiyle bira alır duşumdan yemeğime hayatta sadece bira kullanırdım.

o'nu filan almazdım, gider ada alırdım okyanustan. 3-4 milyon bir şey. kalanı ile de amerikada emlak işlerine girerdim.

ilanımı buraya taşıdığın için teşekkür ederim çok şaşırdım gerçekten :0 benzin fiyatları bizi de mahvetti. 35 milyonu tahsil edip ardahan'a taşınacağım hayırlısıya.

gerçek mi bu :s

dampire haklı, güzel hesaplamış. bence de eder.

asıl merak edilen konu adam neden satıyor, onu araştırmak lazım. kamulaştırma mı var, yoksa izinler falan mı gidici, iyi bakmak lazım hacıtlar.

ha net 35 milyonum olsa hiç bi bok yapmam. ciddiyim. başıma bela almam, gider yıllık bağış yaparım sağa sola, yeni mühendislerin şirket kurmasını falan desteklerim onlardan pay alırım. yatırımcı olurum yani. keyfime bakarım.

@leontikhos

öyle para var, o paranin 40 mislini sadaka olarak veren de var:

www.huffingtonpost.com

@compadrito bill gates e babalık davası açmaya gidiyorum ben

Kredi kartına taksit seçeneği var mı? Fiyatı çok uygun...

O değil de get açmamış, açaymış iyiymiş.

Dual Core'dan kasıt nedir? Bir model ismi yok mu? Gerçi 2GB RAM'den anlaşılıyor az-çok ama öğrenmekte fayda var.

E5200

Hiç uğraşma. HD 4830 al, yeter de artar. HD 4850 ya da HD 4870 falan da olabilir ama 30 iyidir.

atdhe.tv

Hocandan kaynaklanıyordur bence.

Konu benim için şöyle bir özetten oluşur:

Genelde zamanla (ya da pozisyonla, vs) değişen niceliğin değişimini ifade edersin, denklem oluşur, bu diferansiyel denklem olur. Burada durumu basitleştirip denklemle ifade edebilmek gerekiyor. Bu da x,y,z'yi öğrenmeye başladığımız ortaokul zamanında kazanılması gereken bir beceri.

Sonra bu denklemi çözersin. Belli kalıplar vardır belli denklem tipleri için. Derste bir kısmı işlenmiştir zaten.

Boundary condition'lari çözümüne koyup bilinmeyen katsayıları sabitleri filan bulursun.

Böylece sistemin parametrelerinin (sıcaklık, büyüklük, hız, konum vs) zamanla (ya da pozisyonla) nasıl değiştiğini (belli boundary condition'lara göre) bulmuş olursun.

Bol problem çözmeden okuyarak diferansiyel denklem çözümü öğrenilmez. Bol bol soru çözmelisin. Kolay gelsin.

Dif cidden çok basit ders. Mat 1, Mat 2 ve Mühmat arasındaki en kolay dersti, ha ben de ilkinde geçemedim ama olsun.

Belli kural ve kalıplar var. Onları ezberle ve sık sık pratik yap, her türlü halledersin.

www.youtube.com
şunlara bir gözat

türev ve integral biliyorsan çok kolay bence de. birkaç tane denklem türü var, hangisi olduğunu bulman lazım, ondan sonra dönüştüre dönüştüre sonuca ulaşıyosun sonuçta.

Diferansiyel denklemleri ben de bir kaç yılda verdim ama verdiğim sene oha nasıl bu kadar salakmışım dedim kendi kendime. hakikaten bence de üniversitedeki matematik derslerinden en kolay olanı.

her denklemin belirli bir dizilimi var. sizin yapmanız gerken sadece sorudaki denklemin hangi denklem oldugunu bulmak. çözümleri çok basit. Epey vakit geçti ama mesela, linner denklemin çözümünü öğrenin, akabinde bernoulli denklemini lineer e dönüştürerek çözüyordunuz, riccatti yi de önce bernoulli ye ordan lineer e sanırım. tam hatırlayamadım şimdi ama denklemler standart bir özellikte ve hepsinin standart bir çözümü var. hiç şaşmıyor. siz sadece sorudaki denklem hangi denklem tipi onu bulacaksınız. gerisi geliyor.

ispatarı okursan güzel anlarsın, d ile cok zor geçtim, sonra lazım oldu bastan tekrar calisip boyce diprimanin nerdeyse butun sorularini cozup ispatlarini yaptim.

dif sikinti yapacak ders degil tek sorun calculustan itibaren ezberletilen algoritmik matematigin, x2 nin turevi 2x dir kafasinin sonunda patlamasidir.

ogrencinin en buyuk takildigi nokta x in y nin y nin turevinin ne oldugunu tam olarak anlamamasi ezbere gitmesi, bunkarin harften sembolden ibaret gorulmesi

mesela neden formule ihtiyacin var hio merak etmedin mi y' = 2xy nin x e gore integralini direk alirsan ne olur ? bagimli degisken neden bagimliyken kismi turev alinirken ya da cift katli integrallerde yok sayilip sabit sayi kabul edilir gibi matematigin oturmamis ezberci biciminin sonucudur.

kaliplari exberlemeni onermem sinavda iice sasiirsin.

b kapısına mi gitmek istiyorsunuz hlimani metrosu sonra sorup yuru teknik hatların orda yada bulunduğun yerden thy servisi var mi varsa kaçta geçiyor öğrenmek icin turex i ara nette vardır numaralari

hangi binaya g,ideceğini söylemeniz gerekir gisad binası sanırım kastınız

Yeni Bosna Merkez Mahallesi, Çınar Caddesi, No:6-1

Yenibosna / İstanbul

diyor.

Lara Croft and the Guardian of Light
tam aradığın gibi bir şey bence.

+bonus
UP the video game (pixar UP'ın oyunu)

blur

@uckac, araba yarisi olan Blur? Ekranı ikiye bölmeden oynatıyor diyorsun yani?

oynatıyor olması lazım. kuzenlerle oynamıştık diye hatırlıyorum, başka oyun olma ihtimali de var ama %90 blur'dü diye hatırlıyorum.

blur split-screen diye biliyorum ben de. zaten öyle olmadan multiplayer olarak ancak psn üzerinden oynayabilirsin, ki theli'nin bahsettiğinden farklı oluyor.

trine da aklıma geldi şimdi. 2.si de çıkacak diyorlardı bir ara hatta ama sanırım yattı. bu da bayağı güzeldir.

edit: anaa çıkmış lan!

Trine gameplay e baktim sahaneymis ..

O senin internet hızınla alakalı dostum.

İnterneti bütün apartman ortak kullanıyoruz ama bağlantı 20 mbps.

bütün apartman ortak interneti de ilk defa duydum. eğer öyleyse stabil bi hız göremezsin zaten hiç, diğer daireler internete girdikçe normalde düşecektir hız. gerçi sabahın köründe apartmanda kim bağlanır internete bilmem, senin gibi nba'ciler vardır belki. ama normalde de öyle dalgalanacaktır muhtemelen.

league pass'in yazılımı genelde senin için uygun olan hızı seçiyor seçtiğin hızı kasarsa. gecenin köründe kimse nba izlemiyor olabilir ama benim gibi download yapacaksa gece makineyi açık bırakanlar olabilir.

bi arkadaşa, "gökyuzunde 1 saat icinde bir ucaga rastlama oranı %10 ise 15 dakikada rastlama oranı nedir?" diye sormuşlar.

@penetre cevap 2,5 değildir değil mi?:)

@chemnil değil /:

bilgi teknolojilerinde mi sormuşlar bunu? cevap neymiş merak ettim.

yine %10 mudur acep?

%50dir, ya rastlarsın ya rastlamazsın :)

Ne anlamda benzeri? Absürdlük? Zaman yolculuğu? Ana karakter olarak benzer? Bilim kurgu? Psikolojik olarak benzer?

Donnie Brasco

isim olarak baya benziyor

donnie darko filmini izlemedim ama ben x filminin dvd'sinde ''donnie darko'yu sevenler bunu da sevdi'' tarzı bir şey yazıyordu. belki yardımcı olur.

Dur bakayım hele.

Moon'a bir bak.
The Fall öyle, adam da benziyor.
Mr. Nobody, ilginçtir bir bak.
Naked, ağır film, cinsellik var, karakter çok alakasız ama izlersen neden söylediğimi anlarsın.
One Flew Over The Cuckoo's Nest
Requiem for a dream
Le Huitieme Jour (Bence direk bunu izle ama yine alakasız).
A clockwerk orange.
Interstate 60 (Gizem açısından benzer ama mutlu son vardı galiba, güzel film boşver benzerliği izle gitsin. Çok bilinmez de.)
Powder var bak mesela bu da bilinmez ama iyidir, güzeldir. Filmin havası da benzer Donnie'ye.

Ondan sonracığıma 2001: A Space Odyssey var alakasız ama biraz.

Bu filmlerde Donnie Darko'yu bulamazsın ama benzerlikleri var, yine de hepsi çok güzel filmler. İzle gitsin alayını.

mr. nobody +1

sen nba ile kıyaslıyorsun bence avrupa basketbolunu. bence hiçte fena değil.

su siralar takimlar hazir degil ve daha cok tras maclar oynaniyor. final 8 civarini geldiginde tadindan yenmez. sen nba ile kiyaslamissin ama nba daha cok bireysellige dayalidir avrupa'da ise bir butundur. nba finalleri disinda avrupa daha iyidir. amerikanin pazarlama stratejileri gozunu boyamasin.

Avrupa= Fundementalın tavan yaptığı, belli çizgiler üzerine, genelde boş adam bulma ve set hücumları.

NBA= Arada set hücumları, son saniyelerde top dışarıdan sokuluyor ya timeout alınca, orada set hücumları, genelde tek başına gidip penetreyle smaç, spektaküler üçlükler...

en iyi örneklerinden biri: www.youtube.com

wayne super orneklemis. o maci da tesadufe canli izlemistim. avrupa basketbolunda pek boyle olaylar olmuyor. gecen sene spanoulis'in yaptiklari bile rakamsal olarak cok etki etmiyor. sahadaki etkisi cok daha buyuk. ama nba'de tripple doublelar girla. ibaka blokla falan yapiyor o derece. ikisini de severim orasi ayri.

bana da nba iğrenç geliyor bi o smaç basıyor bir diğeri, adamlar uçuyo falan, çok yetenekli hayvani adamlar var, şova yönelik basketbol oynanıyor, savunmalar desen sistemli ve ciddi değil. Avrupa basketbolu daha insancıl, sistem, savunma, mücadele üstüne kurulu. Euroleague ilerleyen turlarda çatır çatır basket oynanıyor boş şut diye bir şey yok hacı daha ne olsun.

Ya kusura bakmayın da, verilen bilgiler çok kulaktan dolma olmuş. Fundemental denmiş, sorarım size Tim Duncan'daki fundemental eurolig oyuncularının toplamında var mı? Hangi euroleauge takımı lakers'ın üçgen hücumunu uygulayabilir, San antonio'nun hareketli hücumunu hangi euroleague takımında gördünüz ? Doc Rivers gibi kaç koç var hücum seti çizen avrupa'da ? Bunlar hep kulaktan dolma.

Euroleauge oyuncuları yeteneksiz ve çirkin basketbol oynanıyor. 3 sayı fark varken faul yapılıyor son saniyede mesela, yugoslav faulü iğrençliğine hiç girmeyeceğim. Nba'da hiçbir halt olamayan Farmar euroleague'de döktürebiliyor. Nba'e gidip gelen avrupa oyuncuları o kadar seviye atlıyorlar ki, ülke şampiyonalarında dalga geçiyorlar diğerleriyle neredeyse. (Gasol kardeşler mesela)

Savunmalar sistemli ve ciddi değil denmiş, playoff'larda uygulanan savunmayı ortalama bi euroleague takımına yapsan o maç 100-55 falan biter. Eğer bi takımda o kadar yetenekli bir adamınız varsa tabi ki oyunu onun üzerine kuracaksınız ve bireyselliğe izin vereceksiniz. Elinizde kobe, james, wade bunları bırak joe johnson falan varsa bile o adama set çizip boş orta mesafe şutu mu yaratacaksınız? Tabi ki elinizde yetenek varsa o yeteneği insanlara izletmelisiniz.

Kulaktan dolma denmiş de, kulaktan dolma bile olsa genel geçerliği var söylenenlerin. Playoff'taki sıkı savunma falan hikaye. İstediği kadar güçlü, fiziksel olsun oyuncular, Amerikan milli takımının 2006 yılında Japonya'da Yunanistan karşısında düştüğü rezil durumu hatırlatmak lazım. O zaman da kadroda Melo, Lebron, Howard vs. azmanlar vardı ama Avrupa basketbolunun taktiksel üstünlüğü karşısında Yunanistan'a hem de oyun olarak ezilerek yenildiler. O maçta Papaloukas, Diamantidis ve Spanoulis'in pick&roll'larına çare bulamadılar. Hatta önceki iki turnuvada da rezil oldukları ve Avrupa basketboluyla başa çıkabilmek için NBA antrenörlerini es geçip Duke koçu Kryzsewszky'yi getirdiler takımın başına ve 2006'dan beri sonuç ne olursa olsun onun yönetimindeler. İstedikleri sonuçları geç de olsa almaya başladılar ama zaman gerektirdi adaptasyonları.

Durum şudur ki NBA'de fiziksel ve bireysel sertlik ne kadar fazla olursa olsun Euroleague'deki yardım savunması ve yardım savunmasının sertliği NBA oyuncularını bile yıldıracak seviyede. Oyuncu performanslarını da örnek göstermemek lazım, yanlış bir karşılaştırma. Biri Gasol kardeşler gittikten sonra şöyle oynuyor, orada bir halt olmayan Farmar bile nasıl oynuyor derse ben de önceki sene Barça'da rotasyonda oyun kurucu pozisyonunda neredeyse 3. tercihe düşüp berbat bir sezon geçiren Ricky Rubio'nun performansına veya NBA'e gitmeden önceki sezon İtalya'da oynayan ve berbat ortalamaları olan Brandon Jennings'in çaylak sezonundaki ortalamalarına bakmalarını öneririm.

Bence NBA final four'unda oynayan takımların arasına NBA'in en iyi takımlarından birini, örneğin Miami'yi(ki Wade ve Lebron azmanlarıyla en ters gelebilecek ve NBA basketboluna en iyi örnek olacak, üç yıldız ve diğerlerinden oluşan bir takım) koysak bile şampiyon olabileceğinin garantisini kimse veremez.

Bende şöyle bir algı var: Avrupa takımlarının hepsi aynı tarz yani aynı oyunu oynuyorlar ve o oyunu daha iyi beceren kazanıyor. NBA'de ise çok farklı yapılarda takımlar var. 4 kısa ile oynayan da var klasik de. Mesela geçen sene Spurs-Thunder serisi farklı stillerin yapıların kapışması gibi oldu.

Yardım savunması yaygın olabilir Avrupa'da ama Westbrook kadar hayvanlaşan rakibi bunaltan eleman var mıdır? Veya Chris Paul gibi savunma açık verene kadar topu elinden çıkarmayan da var yahut Tony Parker gibi direkt savunmayı delip geçen de. Yani bu açıdan NBA daha renkli geliyor. Şu an zirveye oynayamayacagi belli olan Denver Nuggets var ki onların macları da zevkle izlenebilir ama ornegin Efes'in son maçına bakıyorsun adamlar ilk çeyrekte 7 üçlük atıp 20 sayı fark yaptılar maç da öyle bitti. Tabii ileriki turları da takip edeceğim fikrim değişebilir ama bana böyle gözüktü durum.

istisnalar hiçbir zaman kaideyi bozmaz. Bir şampiyonada afallandı diye, bunu tüm basketbol sistemine yayamayız. o saydığınız adamların hepsi çaylaktı veya 2. 3. yıllarıydı. ezildi çok iyi savunma yaptı falan dediğiniz maç 101-95 bitti. çok iyi savunma yapan yunanistan 95 sayı yedi yani. ve o maçın tamamında nerdeyse abd 5 kısa ile oynadı. 5 kısanın pick and roll savunması yapmasını beklemiyordunuz herhalde.

bence nba'de ilk 20 arasına giren bi takım euroleague'i alır diye düşünüyorum çok da fazla zorlanmadan.