Kulaktan dolma denmiş de, kulaktan dolma bile olsa genel geçerliği var söylenenlerin. Playoff'taki sıkı savunma falan hikaye. İstediği kadar güçlü, fiziksel olsun oyuncular, Amerikan milli takımının 2006 yılında Japonya'da Yunanistan karşısında düştüğü rezil durumu hatırlatmak lazım. O zaman da kadroda Melo, Lebron, Howard vs. azmanlar vardı ama Avrupa basketbolunun taktiksel üstünlüğü karşısında Yunanistan'a hem de oyun olarak ezilerek yenildiler. O maçta Papaloukas, Diamantidis ve Spanoulis'in pick&roll'larına çare bulamadılar. Hatta önceki iki turnuvada da rezil oldukları ve Avrupa basketboluyla başa çıkabilmek için NBA antrenörlerini es geçip Duke koçu Kryzsewszky'yi getirdiler takımın başına ve 2006'dan beri sonuç ne olursa olsun onun yönetimindeler. İstedikleri sonuçları geç de olsa almaya başladılar ama zaman gerektirdi adaptasyonları.
Durum şudur ki NBA'de fiziksel ve bireysel sertlik ne kadar fazla olursa olsun Euroleague'deki yardım savunması ve yardım savunmasının sertliği NBA oyuncularını bile yıldıracak seviyede. Oyuncu performanslarını da örnek göstermemek lazım, yanlış bir karşılaştırma. Biri Gasol kardeşler gittikten sonra şöyle oynuyor, orada bir halt olmayan Farmar bile nasıl oynuyor derse ben de önceki sene Barça'da rotasyonda oyun kurucu pozisyonunda neredeyse 3. tercihe düşüp berbat bir sezon geçiren Ricky Rubio'nun performansına veya NBA'e gitmeden önceki sezon İtalya'da oynayan ve berbat ortalamaları olan Brandon Jennings'in çaylak sezonundaki ortalamalarına bakmalarını öneririm.
Bence NBA final four'unda oynayan takımların arasına NBA'in en iyi takımlarından birini, örneğin Miami'yi(ki Wade ve Lebron azmanlarıyla en ters gelebilecek ve NBA basketboluna en iyi örnek olacak, üç yıldız ve diğerlerinden oluşan bir takım) koysak bile şampiyon olabileceğinin garantisini kimse veremez.
0