fırında balık
fırında tavuk
fırında patates
fırında hazır köfte (kıyma+harç)
fırında makarna
suda kaynatarak makarna
tavuklu salata
ton balıklı salata
pilav

tavuk. patates ve tavuk. et. et ve patates. patates, domates ve patlıcan. fırında makarna. lazanya. lazanyayı dene gerçekten.

Köftelerin üzerine salçalı baharatlı güzel bir sos hazırlayarak fırına at az önce yaptım süper olmuş, patatesleri de baharatla sarımsak at tepsinin içine yine aynı şekilde fırına o da çok iyi olur..

Börek yapabilirsin, miföyle çok kolay oluyor..

Sıcak havalarda tercih edilmez ama balık alabilirsin, fırının türünü bilmiyorum ama en çok yaptığım; her tarafı güzelce tuzlanmış ve karabiberlenmiş olan çuprayı fırın poşetinin içine koyup çok az sıvı yağ ile mikrodalgada bir kaç dakikada hazırlayabiliyorum, yanına salata..

İlk aklıma gelenler bunlar, sonra ekleme yapabilirim..

Dünyanın en kolay tarifi:
Bir fırın kabını yağla. 2-3 patatesi çok kalın olmayacak şekilde yuvarlak kes. Kabın genişse üst üste, darsa yan yana patatesleri diz. Üzerine bir kutu krema dök, yay aralarına doğru. Üstüne de kaşar rendeleyip fırına at, 45 dak-1 saat pişir. İstersen aralara da kaşar koyabilirsin, pek güzel olur.

git kütüphaneden al.

beyazıt orhan kemal kütüphanesinde murakaminin 2-3 kitanını görmüştüm. hatta ben alacaktım sınavlar bitince.vazgeçtim alma sen :D

Kütüphane+1 yahut silistre:

www.nadirkitap.com

ben 2 tane kitabını 2. el buldum, aranırsa bulunur. 2. el bakın derim.

Muhtemelen daha ucuza bulamayacaksın, dayanamayıp alacaksın. Okuyup bitir, sonra o 48 lira olanı yarı fiyatına sat bana:) ne diyorsun?

Hakkatten bu kadar pahalı olmaz bu arada haklısın. Sahibinden, gittigidiyor ve nadirkitabı taki et, bir umut.

@puc sen al oku bana sat daha iyi olur :)

kütüphane mantıklı gözüküyor. büyük kitapçıların x liralık alışverişte %y indirim tarzı kampanyalarına denk gelinebilir ya da ikinci el, internet vs yerlerden bulmayı deneyeceğim. kahrolsun bazı şeyler.

senin hesaplamana gerek yok zaten. ders seçimini yaptıktan sonra bys'de ve dolayısıyla bankada borcun gözüküyor.

tamam da ona göre ders seçemeyecek miyiz ?

bir anda karşımızda 1000tl çıkarsa ödenmez ki.

kesin kayıt yapmadan önce gözüküyor olması gerek, ders seçtiğinde. bys'ye ders seçmek için girdiğinde ders ücretleri yazıyordu derslerin yanında. 2-3 sene önce böyleydi en azından.

(bkz: The Fountain) olabilir.

aklıma ken grimwood kitapları geldi ama biraz popüler kültür işi. cloud atlas'ın yanında pek derinliği yok yine de okutturdu kendini. her kitapçıda bulursun muhtemelen.

(bkz: perfume: the story of a murderer)
kismen.

mr. nobody olabilir.

"Synecdoche, New York" sanki:
www.imdb.com

cüppe ne renk o çok önemli.

cüppe ne renk olursa olsun üste beyaz alta siyah parça kıyafet seçilir. bu işin kuralı budur.

Resmi bir torene giderken ne giyiyorsaniz o sekilde giyinmeniz yakisik alir. Ozetle mevsime uygun "is kadini kiyafeti" denilebilir.

cübbe lacivert renk

siyah kalem etek üstüne de güzel bir gömlek veya bluz işte

önü kapalı olacaksa pantalon giyme yeter.

her zaman dolabinda olmasi gereken little black dress dedigimiz bir siyah elbise olabilir dizde.

topuklu giyebiliyorsan klasik bir siyah topuklu, sevmiyorsan siyah babet.

sade bir altin kolye ya da kupe

lacivert cüppe içine diz üstü beyaz pamuklu elbise giymiştim, güzel olmuştu. gene mezun olsam gene onu giyerim. koyu renkler, kırmızı, siyah falan lacivertin içinde yaz günü boğucu oluyor. uçuk pembe vs de olur. yani açık renkler ve ince kumaşlar iyi duruyor. çok sıcak oluyor zaten cüppenin içi.

teknik olarak evet

teknik olarak sapanla taş atmakta füze atmayla aynı olabilir ama.

biber gazının yarılanma ömrünün 11 yıl olduğu yazıyodu bi yerlerde, ayrıca kanserojen. bu durumda kimyasal silah sayılabilir gayet.

acı biber ekstraktı. yani özel bir yöntemle ayrılıyor biberden, doğal, ama akrep zehiri de doğal mesela. sonra nefes aldığında kurbanının ciğerine ulaşıyor. irrite ediyor. baz ya da asit modelleri mevcut. daha ne olsun? (bu arada, kuşlar kapsaisini falan acı olarak algılamıyor, biber gazı onlara etki etmiyordur muhtemelen, ama bütün memelilerde acılık etkisi var, acıklı bir etkisi var)

@melankoli

teknik olarak evet.

teknik olarak halkta konvansiyonel silahlar kullanıyor.

teknik olarak yalnız

teknik olarak hülya avşar da sanatçı. bu ülke de demokratik hukuk devleti.

diyebiliriz.

teknik olarak aşk 200 gram çikolata ile aynı

aşk=200 gr çikolata? nereden öğreniyorsunuz böyle hurafeleri:

www.kimyasanal.net

"En basitindan, cikolatada bulunan ve beyinde mutluluk hormonu olarak bilinen feniletilaminin ta kendisi. Ama yine benzer sekilde, yedigimiz cikolotalardaki feniletilaminin, beyine gitmeden metabolize oldugu bilinmektedir. "

wikipedia'da bütün göz yaşartıcı gazlar ölümcül olmayan kimyasal silah olarak geçiyor. biber gazı dediğimiz oc ile şu 10 kat ağır olan cs nin yarı ömürleri karışımlarına göre 1-15 dakika arasında değişiyor.

Tek basıma sıkılırım dıyorsanız gezi parkı iyi bir alternatif bence.

tek başına sıkılmazsın. istanbuldaki son akşamında canın sahilde çay içmek istiyorsa git sahile otur. bir şeyler yapmak için birilerini beklersen sıkılırsın esas. gezi parkına da müdahale olabilir bu akşam şeklinde söylentiler var, son akşam için biber gazlı bir alternatif olabilir. ben olsam sevdiğim bi yere gidip yürürdüm.

Saçmalamayın allahaşkına, tabi ki yok öyle bir şey.
Öğretmen-öğrenci ilişkisi yasaklanabilir mi? O zaman ders de vermemeleri lazım.

Sen yine de dürtmemeye çalış.

yasaların böyle bi konuda facebook'la ilgileneceğini düşünmüyorum.

onu da geçtim yoktur öyle bi şey ya. en azından bizim ülkede yoktur.

bugün duyduğum ( an itibariyle cumartesi) en saçma şey.Gün içinde daha saçma bişi duyacağımı da sanmıyorum.
Öyle bi şey yok.Hatta ben hocamla kankayım.Kadın olur, erkek olur, öyle şey olur mu ya..Bi arkadaşım bana öyle dese hade len derim anında.Acaba bile demem.

ilk defa duydum. hepsiyle de arkadaşım, ben mi suçluyum acaba onlar mı?

yasal değil denemez. bazı sakıncaları var denebilir. mesela zıt görüşlüsünüzdür. senin paylaştığın şeyi zoruna gidip notları ona göre verebilir. ya da senin yaptığın bir ima yanlış anlaşılıp kötü sonuçlar doğurabilir...
mesela sınavdan önceki gün öğrenciler cephanelikler tamam dese öğretmen kopya çekeceklerini düşünebilir.

Öyle bir şey yok. Kıçından uydurmuş. Yasal değil diye bir şey yok ama etik olmayabilir belki. Bizim bir hoca etik değil diye mezun olmadan eklemiyor mesela.

yok öyle bir şey. üniversitedeki öğretmenlere hoca diyoruz ayrıca.

godless +1 hahahahahah

deli misiniz arkadasim ne yasal olmamasi. yurtdisinda ufak universitelerde ogrenci hoca gayet arkadas gibi disari cikarlar cafede oturur kahve icerler birlikte muhabbet ederler.. bu da gayet normal.
facebook ne allasen. facebook ta arkadas olunca blowjob yapman gerekiyor diye bir kural yoktu son baktigimda

ben facebook'tan küfürleştim hocamla.

dün 12:08 East of Bucharest izledim güzeldi.

ne tür istiyosun onu da yazsaydın keşke. animasyon izle bence.

coraline
wreck-it ralph

gel güzelyalıya takılalım panpa.
bugun memento yu izledim güzeldi hatta cok güzeldi izlememişsen izle. ama beyin miker söyliyeyim. komedi olarak the dictator ü izledim dün o da güzeldi.

www.imdb.com

uykuyu seç 100 tlyi boşver derim otelde kal

kardeşim düşün kazanamazsan seneye bi daha deneyeceksin yarım yamalak uykuyla gidilmez seneye aynı masrafları tekrar yapacaksın gıt otele uyu tavsıyem bu

otele geç.

2 saatlik mesafe riskli bir uzaklık. felaket tellallığı adına söylemiyorum ama, yol boyunca oluşabilecek her türlü aksiliği göz önüne alarak hesaplamalısınız zamanınızı.

100 tlyi bana ver sınava gir ama tercih yapma hadi bakalım

otelde kal.

BİBER GAZINA MARUZ KALANLARA İLK YARDIM
Halk arasında "biber gazı" olarak bilinen gazın kısa adı OC‘dir. İçeriğinde Oleoresin Capsicum bulunmaktadır. Polisler bu gazı, genelde kitle gösterilerinde topluluğu etkisiz hale getirmek için kullanmaktadır. Ağız, burun, göz ve deriye etki etmektedir. İçlerinde kimyasal çözücüler, itici gazlar vardır.
Biber gazı, göz yaşartıcı bombaya nazaran daha etkilidir. Yakıcı etkisi olan bir maddedir. Biber gazına maruz kalınması gözlerde yanma, kızarma, yaşarma, geçici körlük, gözün kornea adı verilen bölgesinde duyarlılıkta artışa neden olabilmektedir. Burunda yanma ve burun akıntısına yol açar. Ağız içinde ve ciltte iltihabi reaksiyona bağlı olarak acı, yanma ve hassasiyete neden olabilir.

Biber gazı acı vermesi, birinci derece yanıklara neden olabilmesi ve vücuttan temizlenmesinin zor olması nedeniyle polis tarafından tercih edilmektedir.

Biber gazının yüksek dozlarda sıkılması, bronşlarda tahrişe neden olabilmektedir. Bu durumda uzan süren öksürük, bronşlarda kasılmaya bağlı nefes darlığı ve akut akciğer ödemi görülebilir. Özellikle astım hastası olanlar biber gazına bağlı olarak, solunum yetmezliğine girebilir. Biber gazının uzun dönem etkileri hakkında ise henüz yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Biber gazının etki süresi 20 dakika ile 2 saat arasında değişmektedir. Etkisinin bu kadar uzun sürmesinin nedeni, deriden emildikten sonra sinir uçlarında birikip yavaş yavaş salınmasıdır.

İLKYARDIM
Biber gazına maruz kaldıktan sonra üstünüzdeki kıyafetleri çıkartıp dayanabileceğiniz soğuklukta suyla duş alın.
Kıyafetleri yıkarken güçlü deterjanlar kullanın. Bunun nedeni bu kimyasalların toksik etkili olmaları ve siz onları temizlemediğiniz sürece sizi ve etrafınızdakileri zehirlemeye devam etmeleridir.
Temizlenene kadar vücudunuzun herhangi bir bölgesine, diğer insanlara ve mobilyalara dokunmayın.
Etkilenen küçük bölgeler için mineral yağı denilen sıvı parafin veya sıvı vazelin kullanılabilir. Sıvı vazelini küçük bir bez parçasına sürün ve bunu etkilenen bölgeye tatbik edip zaman geçirmeden alkol ile temizleyin. Bu arada vazelinin deride 30 saniyeden uzun süre kalmamasına dikkat edin. Daha uzun süre kalması kimyasalların etkisini artırabilir.
Biber gazına maruz kalınması sonrası, 'limonlu ilkyardımın' etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Biber gazının temas ettiği derinin en az 10 dakika veya daha uzun süre su ve sabun ile yıkanması ve temizlenmesi gerekmektedir.
Göz temasında yine en az 10-15 dakika süreyle suyla temizlik şarttır.

Kişide bilinç kaybı halinde solunumunun kontrol edilmesi ve temel yaşam desteği uygulanması, biber gazının yutulması halinde ise, ağzın derhal yıkanması ve ardından 112 Ambulansın aranarak Acil Servise başvurulması gerekmektedir.
Uz. Dr. Ülkümen RODOPLU
Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı

aradığınız tam böyle bir şey değil galiba ama belki biraz işinize yarar evrimagaci.org

aslında ben görüntü arıyorum. bilgiler elimizde mevcut :)

Evlilikte olabilen şeyler eşler birbirlerine gereksiz yere kızabilir, kalbini kırabilir(yanlış bir hareket haksız bir hareket ama işyerinde birşeye takılmıştır size patlar, özür dilemesi gerekli), sürekli oluyorsa kendisiyle konuşun çözüm yolu arayın, bence çareyi burada aramamalısınız.

Evliyim.

kocanız öfkesini kontrol edemiyor. böyle insanlar var. ecnebilerin diliyle bir "anger management" lazım, yani öfkesini kontrol etmesi için bir uzmandan yardım alacak. yoksa ilerlemez. bu yazımı da aynen gösterin kendisine.

Bu sorunlar baska seylerden kaynaklaniyor gibi. Is yerinde bir seye kizip evde pilavdan cikartmak gibi.

gates +1. Uzun vadede onu ikna etmelisiniz. Kısa vadede ise, açık bir şekilde ne kadar kırılıp üzüldüğünüzü, bu olanların sizin için ne ifade ettiğini anlatın ve artık yorulduğunuzu vurgulayın. Muhtemelen evlilik de işin içine girince, size canının istediği gibi davranabileceğini düşünüyor; onun hayatındaki yeriniz kalıcılaştıkça, davranışlarında daha rahat ve özensiz olabilir. Böyle olmaması gerektiğini hatırlatın. Ve eğer canınız şu an konuşmak istemiyorsa, ya da konuşmanın kavgayla sonuçlanacağını düşünüyorsanız, derdinizi yazarak anlatın. Söz uçar, yazı kalır..

Not: Derdinizi anlatırken onu suçlar gibi değil de ("sen bana şunu dedin, bunu yaptın."), "böyle şeyler yaşıyoruz.." gibi daha yapıcı bir anlatım kullanırsanız, daha iyi olur. Aksi takdirde hemen savunmaya geçip esip gürleme ihtimali var.

çok alakasız olacak, ama kadının işi klasmanına giren şeylere karışan erkeğe her zaman sinir olmuşumdur.
yani çöp torbasının büyüklüğüne ya da pilavın suyuna evin erkeği karışınca böyle oluyor.
evdeki düzeniniz sizin de isteğinizle böyle olmuştur belki, bilemiyorum.
bunlar tercih meselesi sonuçta.

ama tamamen yüzeysel olarak bakınca her şeye karışan erkek profili görüyorum ben.
bunun çok benzerini kendi çevremde de 1-2 kere gördüm çünkü.
genelde kısmen ukalalık ve "sen bilmiyorsun/beceremiyorsun, ben daha iyisini yapıyorum" türünde eleştiriler gelebiliyor sonraki adımlarda.

bu yüzden, çağımızın şartlarına uygun olmasa bile her zaman pilav yapmayı bile bilmeyen, masada oturup önüne yemek koyulmasını bekleyen erkeği tercih ederim.

bunun dışında gates'e katılıyorum.
bir de belki de siz biraz pasif ve yapıcı taraf olduğunuz için hafif bir şımarma da olabilir.
yani anladığım kadarıyla bizim bildiğimiz "evin patronu kadındır/annedir" havasında, adama evin düzenine uymadığı için kızan kadın profili yok sizde.
bunun değişmesi gerekiyor olabilir.

-dediğim gibi olaya tamamen yüzeysel bakıyorum ve sorunların da altında bir şey aramadan yazdım.-

eşiniz mükemmeliyetçi olabilir, yaptıklarınızı beğenmiyor olabilir.

çöp kovasına küçük poşey konulmayacağını düşünememek,
pilavı doğru yapamamak,

bir ev hanımına yakışmayacak şeyler. ben olsam ben de çok sinirlenirim.

ek olarak arkadaşlarını yemeğe çağırmış, illa ki her şeyin güzel olmasını ister, insan eşinin yemeğini beğenmezse nasıl onunla övünebilir ki karım çok hamarattır bilmem ne diye? bu açıdan bak, senin sorumlulukların bunlar, hiç şikayet etme.

ek olarak, seni sevdiği için kızıyor. bel fıtığın var ve sızlanıyorsun adam belli ki seni düşünüp neden kendine dikkat etmiyorsun diyor..


ben buradan tek suçluyu siz olarak görüyorum, hiç kusura bakmayın.

mükemmeliyetçilikle falan ilgisi yok bence. insan insanı bu kadar saçma şeylerden dolayı kırmamalı. ayrıca eşiniz bildiğin küsüyor. çok sinir bozucu bence. insan sorunlarını ne kadar büyük olursa olsun konuşarak vs. çözmeli ki sorunlar da küçük küçük sizin durumunuzda. bu kadar yıldır siz her küstüğünde üstelediğiniz için önünü almanız çok zor bu saatten sonra.
son olarak sözlerimi küsen adam mı olur diyerek noktalıyorum.

Kızması değil de bu kadar uzatması dert.

Pilav yapamamak, çöpe küçük poşet kullanmak vs cidden sinir bozucu olabilir ancak 18 saat dediğin inanılmaz bir süre.

önce onunla konuş.eğer devam ederse sen küs ona,yok say onu.çünkü hep taviz veren taraf olmuşsun,o da cesaretlenmiş.böyle basit şeyler yüzünden bi insan eşine bunları yaşatmamalı.

kocanın adı kezban mı ?

Biz sadece buraya yazılan kadarını biliyoruz, belki de tuvaleti doğru temizlemiyordur ya da ne bileyim seçtiği deterjanın kokusu çok kötüdür. Küsmüştür, kızmıştır, uyarmıştır ve siz hala farklı hatalarla devam ediyorsunuzdur.. O sebeple 2 poşet yüzünden böyle de küsülmez ki canım demek kolay.

Eşiniz genel anlamda sizden memnun değil, onu memnun edemiyorsunuz, bana kalırsa.

başta gates, so weit so gut ve baltaya kafa atan zombi olmak üzere herkese tek tek teşekkür ederim.

yapıcı tavır olsun, sinirle bağırma olsun, onun yaptığı gibi konuşmama olsun hepsini denedim bugüne kadar. bu sefer söylediklerinizi tek tek dikkate alarak bişeyler yapmaya çalışıcam. (bu arada tesadüfen hep mutfak işleri denk gelmiş yazdıklarıma ama yelpaze çok geniş.)

asıl sorun eşimin konuşmaya yanaşmaması ve konuşunca da çok inatçı bir yapısının olması nedeniyle hatalı olduğunu bilmesine rağmen geri adım atmaması.

kocan tam bir malmış kusura bakma ama ..

hayat yaptıklarımızın sorumlulugunu almayı gerektırır.. bır malla yasamaya devam edeceksin işin özü bu.. yaşlandığında daha da aksi olurlar genelde.

kolay gelsin.

Hala "kocam hatalı ve inatçı" diyorsun...
Asıl sorun sende be kadın. Bu gidişle daha çoook mutsuz olursun.

ayn-i cemin bülbülü, benim de hatalarım olabilir. ben ilişkilerde kendi hatalarını görmeden eşinde 4x4lük seviyeyi aramaya çalışıp bulamayınca arıza çıkarılmasından bahsediyorum. (hiçbirimiz 4x4lük değiliz)
ona çoraplarını etrafa saçtığı, buzdolabının içine ettiği, horladığı ya da bu gibi günlük şeyler yüzünden kızmıyorsam o da bana kızmamalı. tamamlayıcı ve kolaylaştırıcı olunmazsa evlilikten ne anladık?

şimdi bir de onun ağzından dinlemek lazım herkes giydirmiş adama bunlara kızılır mı canım filan diye.

arkadaşlarını yemeğe davet etmiş ona göre bu önemli bir yemekse ve sen de özensiz şekilde yemek yapıp lapa yaptıysan adamın haklılık payı var. normal zamanlarda olsa bir nebze bir şey söylenmez ama gerekli zamanlarda özenli olmak yaptığın işe önem vermek gerekir. belki de cidden özensiz birisin biraz da kendine bak.

çöp kovası meselesi de aynı dökmeye giden adamdır muhtemelen çöpler doluyor taşıyor, akıyordur vs bunu söylediği halde büyük poşet koymuyorsan rahatsız edici cidden. birkaç kere söylendiği halde aynı şekilde davranıyorsan adam kızmakta haklı.

Bence kendindeki sorunları çöz 44lük olmaya çalış ondan sonra kocanı eleştir.
Eminim ki senden o kadar şikayetçidir ki...
Bir dinle bakalım bende neyi eksik buluyorsun de.

Hayatın boyunca dedin mi bunu?

bence bu adam çoraplarını etrafa saçtığı ve verdiğiniz diğer örnekler için sıkı fırçaları hak ediyor.
iki kere spatulayla mutfaktan kovalayın "çöp torbası seni ne ilgilendirir?" diye.
bir şeyler değişecektir.

bir taraf gemi azıya aldıysa maalesef böyle hümanist yaklaşımlar pek sökmüyor.
kocanızın sizden biraz çekinmeye ihtiyacı var, muhtemelen çok yumuşaksınız.

normalde yumuşaklığa yumuşaklıkla karşılık verse tamam, ama böyle davranan adama diş göstermek lazım.


@ayni cemin bülbülü:
adam yemeği beğenmeyip bunu söyleyebilir vsvs.
ama bir erkek tuvaletin nasıl temizleneceğini ya da hangi çöp torbasının nasıl kullanılacağını karısından daha iyi bilmez/bilmemeli.
büyük boy bitmiştir, küçük boy koyar.
evde erkek istediği kadar ev işlerine yardım etsin (ki edince böyle oluyor işte maalesef), evin düzenini kadın kurar.
önüne bir kase yemek koyuluyorsa, ev genel olarak düzenli tertipliyse tamam işte.

sonuçta 10 yıldır birlikte bu insanlar.
arkadaşlarını ağırlarken de bir kere lapa olmuş olur pilavı.
kadından memnun değilse seçmeyi bilseymiş o zaman.

adamın üstüne vazife değil yani teftiş yapmak.

10 yıldır birlikte ama 1 yıldır evli ve 1 yıldır böyle.
Demek ki kadın iyi bir ev kadını olamamış.

ben sordum, bunun üzerine konuştuğumuz oldu. ders aldım veya almadım diyelim. o hiç sordu mu bana?
benim görüşüm şu: ölümlü dünyada zor bir hayat yaşıyoruz hepimiz. eşler olarak birbirimizi seviyor ve saygı duyuyorsak, ayrıca sadakatte taviz vermiyorsak ıvır zıvırdan niye tartışalım, niye saatlerce konuşmayalım?

not: 1 yıldır böyle değil. genel yapısı bu ama tabi aynı çatı altında olunca sıklığı arttı

@blatta hiberna bilemez, karışamaz diye bir şey yok. adam bekar hayatında iyi tecrübe edinmiştir bunları. ne kadınlar var yumurtayı bile düzgün kıramıyor.

hemen dayanışma olaylarına girmişsiniz nerden biliyorsunuz bu kadının gerçekten beceriksiz, özensiz biri olup olmadığını? kusura bakmayın ama pilavı benden kötü yapan kadın mutfakta söz sahibi filan olamaz. beceremiyorsa laf dinleyip öğrenecek.

aylaktumuvit ablacım, sen sormuşsun güzel. peki bir ilerleme kaydetmemişsen
bu adamın sinirlenmemesi için yetmez mi?

üstelik o anlattığın şey bir evliliğin mutlu devam etmesi için hiç ama hiç yeterli değil, hiç böyle bir beklentide olmayasın.

kadınlar size ve sizin arkadaşlarınıza yemek yapmak zorunda değil.yapıyosa teşekkür etmelisiniz.ha beğenmiyo musunuz o zaman bi zahmet kendiniz yapın.

@öteki ben:

benim söylemeye çalıştığım şey şu:

adam sonuçta 10 yıldır bu kadınla birlikte.
eğer bu kadar çok önem veriyorsa bu tip şeylere, evlenirken de herhalde kör değildi.
hani 1 yıl içinde tanışır, evlenir, aşktan gözü kör olmuş, istediği gibi olmadığı halde evlenmiş dersin.

ortada bir yumurta bile kıramamak diye bir şey yok zaten belli ki.
benim söylemeye çalıştığım şey, görünürde bir sorun olmaması.
yani dediğim gibi yemeğin kötülüğünü falan söylersin de, evin müfettişi gibi dolaşmanın anlamı yok.
ha, ev gerçekten pistir, kadın hiçbir şey yapmıyordur o ayrı.
benim söylediğim ortalama bir düzen için geçerli.

pilavın suyuna laf eden adam, yumurta kıramayan kadınla evlenir mi?
10 yılda öğrenmiştir yani yumurta kırabilen/kıramayan bir kadınla evleneceğini.
ben bunu söylemeye çalışıyorum.

evi çöp eve çeviren kadınlar da var ona bakarsanız.
ama durum böyle görünmüyor.

üstelik evde her hareketinizin kontrol edilerek yaşadığını düşünsenize.
"ay şimdi böyle der, aman şimdi şöyle olur" diye yaşanır mı?
orası adamın olduğu kada kadının da evi.

dediğim gibi, memnuniyetsizlik belirtmek "pilav çok kötüydü ya aşk olsun rezil oldum arkadaşlarıma" demek ayrı şey, küsüp çocuk gibi konuşmamak, istediği gibi olmayınca olay çıkarmak ayrı şey.

ha, pilav bu kadar önemli bir şeyse, kötü pilav yapan ya da pilavını yemediğin kadınla evlenmeyeceksin.
anlatabiliyor muyum?

yani bunlar 10 yılda 100 kere görülmüş olması gereken şeyler.
dediğiniz gibi bir durum olsa zaten bu adam bu kadınla evlenmezdi.

öğrenciliğim boyunca (tıp) ders çalışmaktan yemek yapmayı falan çok öğrenemedim, kabul. şimdi de iş hayatım çok stresli ve çalışma saatlerim çok uzun. fakat eşim de farkında ki sürekli öğrenme çabasındayım. 1buçuk yılda da ilerleme kaydettim, eşim bunun da farkında, zaman zaman takdir ediyor. erkekler olarak sadece mutfak becerilerinden gidiyorsunuz. bense maneviyata önem veriyorum. önemli olan eşini güler yüzle karşılamak, stresli zamanlarında ona yoldaş olmak, eğlenilecekse beraber eğlencenin dibine vurmaktır.

Madem pilavını beğenmiyor, ''bir dahakine sen yaparsın o zaman'' diceksin. Bence biraz şımartmışsın bu adamı. Senin hatalı olduğuna -ki olabilirsin sorun değil- ve dönüp özür dileyeceğine cok güveniyor.
Hem bi pilav için seni kırmasına değer mi? Sana verdiği değeri sorgulamasını söyle.

Sorun kimin evde neyi iyi yapıp yapamadığında değil, sorun üslupta. Eşi bile olsa, bu kadar ufak şeylerden dolayı kimse koskoca kadını azarlama, konuşmayarak cezalandırma hakkına sahip değil. Uzlaşmayı bilmeyen adam, evlenecek olgunluğa ulaşmamıştır bence.

Memnuniyetsiz adam bunu düzgün dille ifade eder, eğer sorun kendisi için gerçekten çok önemliyse çözüme yönelik adımlar atar. Küsüp gitmek ne demek!

İşinden memnun olmadığını, acısını sizden çıkardığını varsayalım; yine de gelip de size "psikolojik şiddet" uygulamaması gerekiyor. İnsan sevdiği insanı üzmeye nasıl kıyabilir?!

Sizin durumdan ciddi bir rahatsızlık duyduğunuzu net bir şekilde belli etmeniz gerek. Yoksa bu katılıkla eşinizin bunu görmesi çok zor. Gerekirse "ben artık dayanamıyorum" diye rest çekin. Kimse sizi üzme hakkına sahip değil.

@so weit so gut
görüşleriniz ve desteğiniz için teşekkür ederim. dikkate alacağım.

Şikayet etme, neyi şikayet edeceksin şu aşamada?
Önce kalma sebebini öğren hocayla görüşüp.
Final notunu öğren ve kağıdını gör ki haklı dayanağın var mı onu bil.

hocaya gidip beni niye bıraktın falan deme tabi. şikayette hiç bulunma. nerelerde hata yaptığımı öğrenebilir miyim, bütünlemede nerelere çalışayım tarzında sor. üslup önemli.

hocanın sınav kağıdı okuma gibi bir alışkanlığı yok. kafasına göre not veriyor. notlar açıklanmadı ama en azından dd ile geçeceğime emindim. devamsızlık yok, ödevimi verdim ki adamın dersten geçirme kriterleri bunlar. kimse bu dersten nasıl geçtiğini bilmiyor. finalde çok bir şey yapmadan geçtim diyenler var. 100lük kağıt versem de okumaz. bütünleme de faydalı olmayacak yani ondan korkuyorum. ortada bir not yok ve ben ff alıyorum. notların harf açıklanmadan önce açıklanması gerek. bunu mu şikayet etsem acaba diye düşünmüştüm.

Hocam bence herşeyi göze alıp, hocayla konuşmalısın. Benzer bir durum başıma gelmişti. Yaz okulunda bir ders aldım. Vizelerim son derece yüksek olmasına rağmen yıl sonu notum CB gelmişti. Şüphelendim. Sonra amaan herhalde finalde düşük almışımdır dedim ve kovalamadım. Ama içimi yiyen bir kurt vardı. Onun öncesinde de 2. vize açıklanırken benim notum açıklanmamıştı. Hoca yazmayı unutmuştu. Ben de hoca notu sisteme girmedi diye şüphelendim. Yaz okulu bittikten sonra Ekimde bölüme uzun bir mail attım (Tabi sen maille başvurma) Hakikaten notum girilmemişti. Sağ olsun ilgili bir hocam sayesinde CB olan notum BA oldu.

Bence peşini bırakma. En azından vize notlarını öğren için rahatlamış olur.

Notunu sayisal olarak ogrenmek yasal hakkin mi ogren bi asistandan, sonra birakan hocayla konus sonra dekanliga dilekce verirsin duruma gore.

hocana önce notunu sor, eğer saçma sapan bahane öne sürerse büte kal. baktın yine olmadı, hocanın yanına git ve "hocam tek ders sınavı için gün belirleyin" de. o zaman geçirir.

evde kaldın-kalıyorsun

bak onlar gereksiz işler yapıyo,sen yapma mesajı veriyo.

bana gelen mesaj "millet de evlenmeye ne meraklıymış" şeklinde oluyor.

"evlen evlen bitmediler amk" diyor bence

kaderini sikim diyor olabilir.

evren hepimize aynı mesajı veriyor olamaz :)

"Hala serbestsin, keyfine bak. Carpe Diem " diyor bence =)

er kişi olarak şuan hayatımdan memnunum ama nereye kadar evrenın bu msj larını görmezden gelicem

Baskalarinin hayatini bosver facebook a bakma diyor olabilir

sırf bunlar yuzunden face gırmıyorum artık zaten

oreo daha güzel

Yerli malı, yurdun malı. Negro büyük ihtimalle Oreo taklidi olarak çıkmıştır; ama bence daha güzel. O da benim hatıralarımla alâkalı olabilir tabii.

negro tabii ki.

Oreonun biskuvisi daha kitir, negronun tadi cok sekerli. Ama negronun tipi guzel.

oreonun kreması daha kaliteli ve bisküvisi daha yumuşak

oreo tabii ki.

oreo

Oreoyu dün ilk defa yedim, 16lı paketti ve hepsini aynı anda tükettim. Negro'ya da bayılırım normalde.

Oreo sanırım 9.yu yemeye başladığımda tuzlu bi tat verdi, çok fazla ufalanıyo. Bence ikisi de farklı tatlar kıyaslamaya gerek yok. Ben tadlarını benzetemedim oreoyu yerken aklıma negro gelmedi.
Tadı da güzeldi ama ikisi yan yana dursa birini seç deseler negroyu alırım yerim paşa paşa. En azından tuzlu tat gelmez ağzıma. Hem bisküvisi daha çikolatalı daha güzel.

Bence oreo overrated. Abartıldığı kadar yok. Sıradan bi bisküvi.

negro çok şekerli. oreonun kakaosu daha yoğun. oreo.

Oreo resmi olarak satılmaya başlandımı Türkiye de? Nerelerde satılıyor.

Migros'ta vardı.

Oreo bence de daha güzel, ki bence minilerinden tadı o kadar anlaşılmıyor bilmiyorum. Negro, eti puf kakaolu fln etinin bu ürünlerinde hep aynı tat var.

Tshirt için Avcılar'da Dee Dee diye bir mağaza var orayı önerebilirim.5-10 tl arası süper tshirtler var. Merkez'de havuzun oradaki burger king'in tam karşısında.

anadolu mu avrupa mı? kadın mı erkek mi? kadınsanız kadıköyde, boğanın arkasında ramizin arada bir dolu, ihraç fazlası yabancı markaları ucuz ucuz satan yer var.

ERKEK ve aradığım en çok Pantolon ve Gömlek

Bostancida bi yer var ismi alimod mu oyle bi seydi

m.yelp.com.tr buradan

Starbuckslardan birine gidin. Oraları bilmiyorum ama elbette vardır birkaç tane.

boğanın ordaki starbucks. huzur dolu sessiz sakin rahat

bahariyedeki starbucksın üst katında da büyük masa var.

yarın pazar bahariye starbucks ana baba günü olur mu peki ?

Röyksopp'un bazı şarkıları bu kategoriye girebilir.

Örnek: www.youtube.com

soul ve ambient karışımı. biraz da electronic.

baskın olarak ambient.

Jango var internet radyosu. moby diye aratirsan o tarz sarkilar calar.

normal. benim yeğen de böyle.

bırakın istediğini giysin.çocuklar bu yaşlarda biraz inat oluyolar.

şımarıklık değil demişsin ama şımarıklık bu anlattıkların. Bir kere 4 yaşındaki bir çocuk nasıl oluyor da bir pantolon yüzünden ortalığı birbirine katabiliyor ki? Bu toleransı ona siz vermişsiniz yani şımartmışsınız. Kesinlikle pedagog şart

benim kuzen de küçükken öyleydi.büyüyünce geçti.

o yaşlarda ben de sevmediğim kıyafetleri giymezdim. şimdi de boş zamanlarımda seri katillik yapmıyorum. abartmayın bence çocuğa istediği şeyleri giydirin bitsin.

Annen baban düşünüp karar verse, sen niye bu kadar sorumluluk alıyorsun ki anlamadım.

kizi goturmeyin annesini goturun. cok simartmis kiz, cocuk oldugunun farkinda degil

@rock n roll Ya öyle bişey değil. Gel sen kendin al, ne istiyorsan onu giy diyorum ona da yanaşmıyor sadece ağlıyor.

@gallipoli Sadece şımarıklık değil diye düzelteyim o zaman. Yaz gelince böyle sadece onu da söyliyim. Alerjik bi kaşıntısı var sanırım o yüzden bi hırçınlık söz konusu birazda.

@demoniclewinsky
İnşallah geçer kardeşimin ki de. Benim korkum zaten hep böyle kalması, başa çıkılıcak gibi değil

www.forumdas.net

Burada yazilanlari okudugunuzda ve biraz arastirma yaptiginizda 4 yasindaki cocuklarda boyle seylerin gozlemlenmesinin normal oldugunu gorebilirsiniz.Egitimi icin farkli acilardan yaklasmak gerekir,hangi durumda nasil davranmaniz gerektigi bircok psikologun internet sitesinde de anlatilmis,bunlardan yararlanabilirsiniz.

Ayrica 1 yasindan itibaren cocuklarin psikolojik gelisimlerini anlatan,sizin nasil davranmaniz gerektigini cok guzel orneklerle aciklayan bir suru kitap var.Bunlardan birkacini alip okumakta fayda var.

Pedagog icin de sunu soyleyebilirim;cocuk yetisrirken mutlaka bir uzmana danismalisiniz diye dusunuyorum.Maalesef Turkiye'de cogu anne-baba cocuga karsi nasil davranmasi gerektigini bilmiyor.

Kisaca bu donemki psikolojisi icinde boyle seyleri yapmasi normal,onemli olan sizin ona karsi yaklasiminiz.

Bu aralar ben ilgileniyorum da kardeşimle. Anca ben ikna ediyorum, edebildigim kadar.

4 yaş hırçınlık dönemi. bence bizim milletçe en büyük hatamız çocuğun aşırı üstüne düşmemiz, pantolonu giymiyorsa, yemeğini yemiyorsa saatlerce peşinden koşup mücadele etmeyin. sakin olun, hiç yüksek sesle konuşmayın. giyinmiyor hırçınlık yapıyorsa mesela (evde bakabilecek biri varsa tabii) gayet sakin ve normal şekilde, giyinmediğin için bizimle gelemiyorsun deyip gidin. ama yapın bunu tehditte bırakmayın.

bildiğim kadarıyla 3-4 yaş döneminin ergenlik gibi kendine özgü özellikleri var ve bu dönemde her şeye hayır demek gibi huylar ediniyorlar yani yaptıkları normal bir araştırın derim.

benim de 3 yaşında kardeşim var seni anlayabiliyorum. ilk olarak "annen baban düşünsün sen niye ilgileniyosun" tarzı apsal saptal sözlere aldırış etme. ben kardeşime bu durumlarda oturup açıklama yapıyorum. ağladığı sürece istediği hiçbir şeyi yapmıyorum. ağlaması bitince -illa ki bitecek unutma- anlatıyorum her şeyin sebebini. ancak kendi seçimlerini yapmasına izin verin ona zarar verecek bir sonuç doğurmayacaksa. mesela hep aynı pantolonu giymek istiyor ve ağlıyosa önce ağladığı sürece hiçbir şekilde onu dinlemeyeceğimi ve istediği kadar ağlayabileceğini söylüyorum. sonra artık başka pantolon giymesi gerektiğini çünkü diğer pantolonun kirlendiğini söylüyorum. %99 sorun çözülüyor. önemli olan ağlarken istediği şeyi yapmamak. kızmamak ve sinirlenmemek gerekiyor. çünkü onun amacı seni sinirlendirmek. ağlıyorsa hiç ona bakmayın bile. orada yokmuş gibi davranın. ayrıca her şeyin açıklamasını mutlaka yapın. çocuğa "bu pantolonu giyeceksin" demekle olmaz. neden onu giymesi gerektiğini anlatın. 4 yaşında bir çocuğun algılama kapasitesini küçümsemeyin eğer sebebiniz mantıklıysa kesinlikle hak verip anlayacaktır. önemli olan inatlaşmamak. dediğim gibi, ağlarken ilgilenmemek ve sakince sebepleri açıklamak kilit çözümler. ağlarken onunla uğraşırsanız kafayı yersiniz. bırakın ağlasın. ilginizi çekemediğini fark edince susup sizi dinleyecektir. dinlerken de makul sebepleri açıklamak sorunu çözmeye yeterli olacaktır. pedagogluk bir durum olduğunu sanmıyorum. sabır çok önemli. bu tabii ki benim fikrim.

Annen baban ilgilensin sözü neden aptal saptal olarak nitelendiriliyor anlamadım. Sadece pedagoga götürmek gibi, çocuğa nasıl davranılacağıyla ilgili temel kurallara karar verme gibi sorumlulukları anne babanın üstlenmesi, bu konuda da abi ya da ablayı bilgilendirmesi lazım.

@ack3000 bende kesinlikle ağlarken dinlemiyorum, ne dediğini anlamiyorum diyorum mecburen susuyor. Bu sefer o ikna etmeye çalışıyor beni. Benim istediği seyi yapmamam mümkün olmadigindan dolayı oluyor genelde. Sonunda da benim dediğim oluyor ama olana kadar çok uğraştıriyor sorun orda zaten.

Kendi haline bırakmak konusunda da şunu soyleyebilirim. Ben onu bıraktığım zaman o beni bırakmıyor peşimde koşup ağlıyor resmen.

Herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Herkese cevap veremedim ama çok yardımcı oldunuz gerçekten.

Annem babam tabiki ilgileniyor ama bende uzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Ben burdanda yardım almak istedim. Duyuruda muhatap benim yani :)

@snowflake uzun uzun yazmışsınız çok teşekkürler dikkate alıcam mutlaka :)

ispanyolca

türkçe bilen biri için en kolay yabancı dillerden birisi farsça.

herhangi bir fonksiyonu olmasa da: esperanto

italyanca kolay diyorlar. değil. ispanyolca nispeten kolay geliyor bana (bildiğim bir diğer dil sebebiyle)

Fransızca kolay değil, sadece almanca'dan daha kolay. Telaffuz olayını becerebilirsen tabi, bunun yanında italyanca cidden kolay değil, tense değişimlerinde kelime içinde ilginç değişimler oluyor. İsveççe kolay bir dil, araştırmalısın.

ispanyolca

almanca. ingilizce gibi çünkü. hatta ingilizce, almanca kökenlidir. o yüzden almanca.

ingilizce bilen birine artikelleri çıkarırsak kolaydır almanca
ingilizce biliyorsan almancada kısa sürede derdini anlatacak seviyeye gelirsin diye düşünüyorum
ikisi de cermen dilidir
almanca bilirsen de iskandinav dilleri

Konuşan Sayısı/Öğrenme Kolaylığı oranı açısından ezici üstünlük İngilizce ve İspanyolca'da. İsveççe de kolay çünkü tıpkı Türkçe gibi yazındığı gibi okunuyor ve harfleri okuyuşları bizimkine çok benziyor ama sadece kuzey avrupada birkaç ülkede geçerli bir dil. Fransızca'nın o le/la olayını ve aşırı sayıdaki istisnalarını ezberlemek zor ama İngilizce veya İspanyolca bildikten sonra onun kapısı da açılıyor.

Zaten BM'nin 6 resmi dili(İngilizce Fransızca Arapça İspanyolca Rusça Mandarince) dünya çapında önemli dilllerdir. diğer her dil sadece o ülkeye özgü işler için öğrenilebilir.

güneşe maruz bırakma

kapalı yerde hafif nemli ortamda bırakmak gerek sanki. rutubetli ortam gibi.

cok az islatin ekmegi, cok az ama..

nemlendirip naylon poşet içinde bırakın. yanına da küflenmiş başka bir şey varsa onu koyun

spreyle falan azıcık ıslatın. sonra hava almayacak şekilde kapatın folyoyla falan. oda sıcaklığında beklesin

nem + karanlık en önemli etkenler.

ekmeği nemlendir
poşete koy ağzını kapa sıkıca.
oda sıcaklığında beklet.

öğrenci evi.

açık havada kolay küflenmez yalnız. en etkili yöntem şekerli suyla nemlendirip poşete koymak sanırım.

kuflu baska bisey bulabilirsen yanina koy.rutubetli ortama koy ayrica acik havaya degil.

ilkokulda banada lazımdı en acilinden, hafif ıslatıp buzdolabı poşeti gibiküçük bi poşete ağzını kapatarak koyduk ve normal dolabın içerisinde beklettim

öğrenci evi +1
şaka bi yana ılık, temiz hava almayan nemli ortam

benim ilk kez lens takabilmem 40 dakika surmustu abartisiz. ayna karsisinda sakin sakin oturup dene. olmadi goz kapaklarini diger elinle iyice acip tam irisin uzerine degil daha asagi falan tak, sonra saga-sola-yukari-asagi gozunu hareket ettirerek yerine oturtabilirsin (yukari bakar ve lensi irisin altina birakirsan elinin gozune yaklastigini gormeyeceginden daha kolay olabilir). gozunu acamaman tam oturmamasindandir. zamanla 2 saniyede takar hale gelirsin.

ilk birkaç seferde ne kadar zor gelse de bulun takabilen birini(ya da gözlükçülere gidin rica edin) sürekli ona gidin. 2-3 hafta sonra elini yaklaştırınca refleksle gözünü kapatma olayı bitiyor. oradaki kas tembelleşiyordu sanırım öyle bir açıklaması vardı. 2 hafta dayan gerisi kolay yani.

yüzük parmağınla gözün altındaki deriyi aşağı çek, lens orta parmağının ucunda dursun, gözünü kırpmamayı henüz başaramayacağın için diğer elinle de gözkapağını tut, gözünü kırpmamaya çalışarak (odaklanmadan karşıda sabit bir noktaya bak) orta parmağının ucundaki lensi göz yuvarlağına değdir, kendi oturur zaten gözüne. batıyorsa üstünde toz falan vardır, ya da ters dönmüştür.
ya da son çare, hassasiyeti ortadan kaldırıp gözünü kırpmanı engelleyen damlalar var. sürekli kullanmazsın ama alışana kadar denenebilir.

edit: ilk kez lens takmayı denediğimde lensi yırtmıştım. alışana kadar kolay olmuyor.

ters takiyor olmayasiniz ? ustunde numaralar yazar ordan ve biraz da olsa seklinden duz mu ters mi oldugunu anlayabilirsiniz
ya da lens yirtik vs. olabilir. yirtik lens anormal derecede batar goze yanar.
iyice temiz olmasina da dikkat edin ustunde kirpik kil ya da iplik vs. olabiliyor

sulandirin iyice gozu ve lensi solusyonla.
orta parmaginizla gozunuzun altindan tutup iyice acin ki kolaylassin
isaret parmaginizin da tam ucuna koyun lensi, tam ucuna yani parmak izinizi basar gibi degil de tam uca tirnaga yakin.

edit: ya da gelin yakindan birakin bu isi :) lens uzun vadede goze cok zararli bir sey.. guzel bir cerceve begenin kendinize gozluge devam
far probleminin cozumu lenste mi sadece, bulunur bir sey

öncelikle şunu söyleyeyim, lensin daha kaygan olan tarafı göze temas edecek olan tarafıdır. temelden başlayacak olursak;

lensi takmaya başlamadan önce lens kabının kapağını açıyor ve takmaya hazır hale getiriyoruz.

lense dokunmadan önce ellerimizi sabunla yıkıyor ve iyice duruluyoruz ama havlu ile kurulamayın. şöyle bi silkeleyin elleri yeterli. (hiç bir yere de dokunmayın)

daha sonra işaret parmağı ile kaptaki lensi alıp baş ve işaret parmakları ile hangi tarafın kaygan olduğunu saptıyoruz ve lensi göz takmaya ugun yöne döğru bükük hale getiriyoruz.

lense bir damla kadar solüsyon damlatıroyoruz.

yüzük parmağı ile alt göz kapağını aşağı çekiyoruz. göz kırpma problemi varsa diğer el ile üst göz kapağı yukarıda tutulabilir.

lensi göz dokundurduğumuz anda zaten o gözde kalıyor. daha sonra gözleri hareket ettirmeden önce ös göz kapağımızı ell dışarı doğru çekerek gözümüzü kapatıyoruz ve gözümüzü hareket ettiriyoruz.

normal şartlarda lensin şu an göze tam oturmuş olması lazım.

nedense ben bu problemleri hiç yaşamadım. doktor etrafımda lens kullanan biri olduğunu söylediğimde nasıl takıldığını anlatmamıştı bile ama lens kullanan abim o dönem şehir dışında okuyordu. sadece yıllar önce bi filmde görmüştüm lens takan birini ordan yola çıkıp sorunsuz takmıştım.

bi süre sonra lensle dans etmeye başlarsın rahat ol.

@there is a light that never goes out bahsettiğin tekniği biliyorum sanırım.videolardan filan çok izledim.herkes bunu öneriyor.

@babamasoliimbananickaldirsin hocam lens sağlam.yeni paket açtım şimdi.ikiside aynı numara.ters olmasın diye iki yönlüde deniyorum şuan.

ancak elime yapışıyor.gözümün üzerinde sağında solunda bile kalmıyor :(

@foster iki yönlü denemene gerek yok lens zaten göze oturabileceği şekilde duruyor ambalajın içinde, sen çukur kısmı gözüne değdireceksin. gözünün şeklinde yani zaten, düz değil lens. eline yapışmaması için de parmaklarını solüsyonla ıslat ve lensi parmaklarının uçlarıyla yerleştir gözüne takacağın parmağa. başaracaksın kendine inan :)

Ben ilk defa lens alırken doktorumdan almıştım ve doktorum bana birkaç defa takıp çıkarttırmıştı. Onun yanında kendim takıp çıkarttığım için daha sonra hiç sorun yaşamadım. Temel olarak tereisalight....'ın dediği doğrudur.

@moskale hocam çok teşekkür ederim.detaylı şekilde yazmışsınız.umarım yeni başlayanlara ders olur.okullarda okutulur.

@there is a light that never goes out hocam lens oval.zaten öyle kayık gibi duruyor.dış bükeyi tarafında parmağım.tüm şartlar sağlandı ama hala yapışmıyor.20 dakika denedim.gözüm çok acıdı biraz ara verdim :(

verilen tavsiyelerin hepsi yardımcı olabilecek şeyler. ben de düşündüm söylenenler dışında bir şey gelmedi aklıma. parmağındaki lense solüsyon damlatmak yazılmış ama önemli o bence tekrar yazdım.

lensi vücudunun bi parçası gibi düşün, lensten çekinme onu kucakla.

(bkz: feromon)
senin feromonun da kızı etkilediyse mümkün.

Uzgunum ama sen elmayi seviyorsun diye elma da seni sevmek zorunda degil, ha gonul ister ki butun elmalar bizi sevsin.

o arastirmadaki ter kokusu bizim bildigimiz ter kokusu degil yalniz.onun farkindayiz di mi?

terledikten hemen sonra; zaman gecmeden, ter bekleyip de bakterilerce curuk yumurta, soganli teze fasulye veya cemen turevi kokulara benzetilmeden onceki koku.
yani bir nevi kokusuz koku.

mümkündür.
birinin kokusunu sevmen onunla genetik bir şeylerin tamamen farklı olduğunu, doğacak çocuklarınızın sağlıklı olma ihtimalinin daha fazla olduğunu gösteriyor.
o araştırmaların özü bu.
ve o sana uygunsa sen de ona uygunsundur muhtemelen.
ama belli olmaz tabi.

ama şu da var ki bütün olay koku değil.

öyle bir saçmalık yok.

öyle bir saçmalık var

kız güzel mi?

seviyorsan git konuş bence

muhtemel, ben de biyerde izlemiştim insanların bir kısmı deney için 1 hafta aynı kıyafeti gıyıp hafta sonunda hava almayan bir kaba koyuyolardı, sonrasında kişilerden karşı cinse ait bu kokuları sıralamaları isteniyordu. genelde adaylar kokusunu beğendiği kişi, kendi kokusunu beğenen kişi oluyodu.

yakışıklıysan terinden etkilenir :))) değilsen havacıva

discovery. human after all da hoşuna gidebilir. albüm olarak.

(bkz: alive 2007) direkt konserle giriş yap bence.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Ayrıca
www.youtube.com
www.youtube.com
Görüntü kaliteleri düşük olmasına rağmen defalarca sıkılmadan izlemişimdir.Her izleyişimde de tüylerim diken diken olur,yerimde duramam.

şunu dinle bi ara:
www.youtube.com
işin kökleri bu sanki

the game of love sevdiğin bi şarkıysa, something about us onun başlangıcı gibi düşünebilirsin. the game of love da something about us'ın hala kapanmayan hesabı gibi.

hayat hiçbir zaman 70ler sonu 80ler başı kadar güzel olmadı, olmayacak. daft punk bu yüzden sevdiğimiz bir grup.

leylek

öndekiler de martı.

Ne leylegi yahu, gri balikcil bu.

Kafasinin ustundeki siyah uzun tuylere bakin: img01.imgfotokritik.com

paris texas
anayurt oteli

sırf esas karakter değil tüm karakterlerin oldupu (gerçi sürünmüyolar buluşuyolar ama)

www.imdb.com

identity, psycho, 1408

başlıktan yola çıkarak;
hostel serisi
4 rooms
vacancy
memento
iyi seneler londra

Spun

masumiyet

the shining
psycho

the million dollar hotel

birdy.

Ölü Bir Deniz

Eick de iyi demiş bu arada, Painted Veil de iyidir.

atları da vururlar.

50/50

the painted veil

Byôsoku 5 senchimêtoru. www.imdb.com

Kısa bir anime film, ilk izlediğimde fena çarpmıştı.

wall-e olsada yesek.

sana inanılmaz bir kim-ki-duk filmi önereceğim mutlaka izle derim: (bkz: bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom)

wicker park

www.imdb.com

stand by me

biofinity. uyuyorum uyanıyorum, hep mis gibi.

ben çok tavsiye edilen bir şey olduğunu duymadım.
açıkçası ben göz doktorum da lens kullanıyor.
o zorunlu sonuçta aletleri gözlükle kullanmak sıkıntı.
kadın bana tek gnlük lensi önermişti.
sabah takıyorsun akşam çıkarıp çöpe atıyorsun. aslında en sağlıklısı o imiş.
maddi durumun varsa bunu dene bence 2 aylıktan ziyade.
bana o biraz üşengeç işi gibi geliyor..

Bausch Lomb Soflens 59

(Yalnız bu marka-model uyumaya ve saatlerce kullanmaya müsait bir lens değil aslında. Sadece ben bana rahatsızlık vermiyor diye hiç çıkarmıyorum. Muhtemelen korneanın anasını belliyorum ama.)

@senialanaglasin lensi 2 ay takmak değil zaten derdim, 2 ay takınca rahatsız etmeyecek kadar rahat bir lens bulmak.

soflens +1

b&l purevisionu öyle kullanan birkaç tanıdığım var, ama ben hiç bir lenste o rahatlığa ulaşamadım oasys ve pv dahil. sanırım gözle alakalı biraz da :)

Bausch & Lomb Purevision. 1 Taktımmı rahat bir ay, 1.5 ay plase çıkarmıyorum. 2-3 sene böyle kullandıktan sonra bi arkadaş" lan nabıyon gözün ebesini bellersin" dedi. Korktum hemen gittim özelde muayene oldum. doktor hiçbir sıkıntı yok gözünde dedi. Sadece kirpiklerimin dibinde bir sorun varmış, o da akşamları çıkarsan da olur, her gözün tepkisi farklı dedi.

Öte yandan ofiste bi arkadaş benden gaza gelip aynı marka modelden aldı, eskisinden de kötü oldu. Eski markasını akşamları çıkarıyordu sadece. Yenisini günde 2 kere çıkarmaya başlayınca vazgeçti.

Yani her göz farklı oluyor. Kullanmadan bilemezsin.

4-5 yildir kullaniyorum, halen bilgisayar basinda kismen rahatsiz ediyor.. etmeyen modelleri de vardir elbet ama bilgisayar basinda pek kullanmadigim icin degisiklige gitmedim..

ilk kez taktigin icin ekstra bi rahatsizlik verme durumu vardir.. bi kac gun icinde alisirsin, o kadar rahatsiz etmez..

astigmat varsa lensi hissetmen normal..astigmatta lens kalın oluyor çünkü.

lensi takamamışta olabilirsin.göz kuruluğunda olabilir.

lensi hissetmekten ziyade görüntünün beklediğim gibi olmamasından hoşlanmadım aslında. neyse bekleyelim bakalım. ayrıca arada göz kuruluğum oluyor. refresh diye bir göz damlası kullanıyordum bunun için. lensele beraber kullanabilir miyim onu bilginiz var mı?

gözünde lensin varlığını bir süre sonra hissetmeyeceksin. o şekilde uyuyor ya insanlar o yüzden hepsi.
bilgisaayr ekranında beni de rahatsız ediyor 4 yıllık bir kullanıcı olduğum halde hala.
yakın mesafede başka şeylerde de sıkıntı çıkarıyor.
kağıttaki şeyleri okurken gözlerimi kısmak zorunda hissettiğim zamanlar oluyor.
bunları hiçbiri gözlüğün yakın mesafede baktığındaki etkilerinden fazla değil.
lensi tercih ederim çünkü gözlüğe göre daha özgür bir görüş alanı sağlıyor.

İlk sorunun nedenini bilmiyorum ama batması geçecek. Bende de ilk 1 hafta batıyordu, normal dediler ama geçmeyince birşeyleri yanlış yaptığımı anladım. Lensi takmadan önce avcunun içine al ve lens solüsyonuyla iç tarafını iyice temizle, parmağını içine sokmana gerek yok biraz solüsyon sık yeter, sorun geçecektir.

bende de bazen hala rahatsızlık hissi oluyo, ama geçiyo sonra. aynı şekilde başlarda yakına bakarken ben de çok sıkıntı çekmiştim. başıma ağrılar giriyodu anında ama hepsi geçer zamanla. dedikleri gibi sonra hissetmiyceksiniz bile. 4 yıllık kullanıcıyım.

yakın mesafe çok yakın değilse(5cm ya da daha yakın) sorunsuz. bilgisayar monitörünü filan bırak rahat rahat güneş gözlüğümün üzerindeki en ufak tozu bile görüp temizleyebiliyorum. uzak "fena değil" değil, mükemmel. lens takmaya başladığım ilk gün dahil netlik sorunum olmadı.

lensin batması ilk zamanlar takarken zorlamamdan dolayı olmuştu bende. 1 hafta boyunca taktıktan sonra 1-2 saat kadar rahatsız oluyordum, sonra geçiyordu. zamanla azalarak bitti bu sorun.

torik lens kullanmadım, sadece yüksek derece miyop var. torik lens için "belki" normaldir.

kuruluk zaten varsa lensin de sebep olacağı kuruluk ile normalden fazla rahatsız olmanız da olası tabiki, lens kuruduğunda olması gerektiği gibi net göstermeyebiliyor. refresh'i bilmem ancak ben kuruluk hissettiğimde solüsyon(biotrue) damlatıyorum gözüme. göz doktoruna sormanız en doğrusu olur bu soruları eğer çok kötü durumdaysa ya da 1-2 haftada geçmezse.

bir arkadaşım da arada net arada bulanık görüyordu lensi gözüne tam oturmayıp kaydığından, kullanmayı beceremeyip gözlüğe döndü zaten.

ters takma ihtimalinizi kontrol edin ne olur ne olmaz...(ters takmak daha zor :D )

ters takmış(dışa gelecek kısım gözün içine değiyor olabilir) olma ihtimalini göz önünde bulundur. iki göz numaran farklıysa karıştırmış olmadığından emin ol. 6-7 senedir lens kullanıyorum ama ben hala yapıyorum bunları. neyin yanlış olduğunu anlar hale geliyorsun tabi zamanla. lens olduğunu hissedersin zaten.

Bence gayet kullanışlı olabiliyor, bilmediğiniz bi mekana gittiğinizde tavsiyelere bakmak, orada ne yenir, ne içilir, nesi güzeldir öğrenmek açısından faydalı.

hiç kullanmadım, ne olduğunu bilmiyorum, üstteki yorumdan az buçuk anladım gibi, eksikliğini hissetmiyorum.

tatillerde, seyahatlerde falan güzel olabiliyor. onun dışında normal günlük yaşamda bilmediğiniz yerlere gittiğinizde de yabancılık çekmeyebiliyorsunuz. deneme yanılma yapacağınıza, en azından çoğu insanın bependiği bir şeyi denemek daha mantıklı.

Gerekli olduğu kadar tehlikeli olduğunu düşünüyorum.

Gereksiz buluyorum.telefona indirdim ama kullanmiyorum

bonzo ya katılıyorum o mekanın tavsiyelerine bakıyorum, eğer ben beğenmediysem oraya yazıyorum ki insanlar yararlansın diye.

bazıları için nimet bu uygulama.

son derece gereksiz.

surada ise yarayabilir

ornegin sizin turkiye genelinde isyerleriniz var
buralari kontrol eden bir ekibiniz var
onlari kontrol etmek icin cekin yapis tarihlerini saatlerini kontrol edebilirsin

ama bunu yapana kadar baska yontemler de var.

en az instagram kadar gereksiz

yaygınlaştırmaya çalıştıkları bişey var işletmelerin, burada checkin yapın indirim kazanın, gazoz kazanın vs gibi. böyle işine yarayabilir insanın

Gerekli.çevrendeki veya bilmediğin bölgelerdeki gidilebilecek yerleri görebilirsin, o yerler hakkındaki yorumları tüyoları okuyabilirsin,gittiğin mekana check in yaptığında o sıralarda o mekanda olan diğer foursquare kullanıcılarına akabilirsin, vb. ayrıca İlla gittiğin yerlere check in yapmak zorunda değilsin. Sadece keşif amaçlı kullanılabilir.

gittigim gordugum yerleri arşivleme bi durumu da var. insanlar genelde alkollu mekanlarda check in yapıp birbirini eklemek icin kullanıyo olsa da.

çözüm çok basit. ayrıl abla.

30undan önce evlilik düşünmüyorum diyenler bence karşılarına seveceklerini birilerini bulamadığı için böyle diyorlar. sen dahil, ben dahil. o hocayla ol demicem çünkü bu kadar çabuk gelişen bi durum, bilmiyorum bana fazla hızlı geldi. ama şu anki ilişkini nolursa olsun bitirmen gerekiyor. sırtındaki kambur olmuş. kendini hapis hissettiğin için de o adamdan etkilenmiş olabilirsin.

ben olsam ikisinden birini tercih ederdim.

çocuğa umut verip ayrılmazsan çok küfür yiyeceksin. çok ettim ordan biliyorum.

ayrıl sevgilinden

sevgilinize saygı gösterip, başka bir eğitmen bakın kendinize. aramız zaten limoni tarzı bahaneler kendinizi avutmaya yönelik. gün gelecek evleneceksiniz, sonrasında da karşınıza hoş insanlar çıkacak, o zaman ne yapmayı planlıyorsunuz? boşanacak mısınız?

edit: sevgilinizden ayrılacaksanız da bunu onu artık sevmediğiniz için yapın, karşınıza bir başkası çıktı diye değil.

ben de kendimi karşı tarafın yerine koyarak cevap vereyim. insanlar kimseyi ölene kadar sevmek zorunda değil ama hayatındakine karşı bazı sorumlulukları ve zorunlulukları var. buna benzer bir mevzudan şu an çekmekte olan bir kadın olarak diyebilirim ki lütfen herkesten hoşlanmaya bu kadar açıksan çocuğu oyalama ve o hocaya olan hislerin iyice artmadan önce sevgilinle ayrıl. birinin senin yerine tercih edilmesi ve o yüzden terk edilmek gerçekten üzücü olduğu kadar gurur kırıcı da bi şey. başka sorunlarınız elbet vardır ilişkinizde onları söyle bahane edeceksen et ve lütfen ayrıl. çünkü yarın bigün "ben başkasına aşık oldum" diyerek sevgilinin hayatından çıktığında onu artık sallamadığın için acılarıyla bir başına bırakmış olacaksın. umut verme kimseye ve kimsenin onuruyla gururyla oynama. hocadan vazgeçsen bile yarın önüne başkası çıktığında yine aynısı olabilir. çocuğu özgür bırak da o da onu gerçekten sevecek birileriyle olma şansı yakalasın.

arkadaşlar herkes beni suçlayıcı cevaplar yazmış ama tekrar söylüyorum daha önce hiç böyle bişey yaşamadım. ne bu ilişkimde ne de önceki ilişkilerimde. sevgilim olduğunda karşı cinse hep kör bakan biriyim. ama bu sefer nasıl oldu ben de anlamadım. önüne gelene aşık olan ayran gönüllü kadınlardan olmadım hiç.

yargılamadan önce olaya benim penceremden bakın lütfen.

ver gitsin elemana. önce sevgilinden ayrıl ama

ayrılman gerek.sen de onun açısından bak.

Olaya sizin pencerenizden bakılsa ne olacak, hayatınızda biri varken bir başkasından hoşlanmaya başladınız diye tebrik mi bekliyorsunuz anlamadım? Herkes yapılması gerekeni söylemiş. Belli ki sevgiliniz sizin gözünüzde olması gereken yerde değil artık. Bu ilişkiyi bu halde sürdürmenin bir anlamı var mı, yazık değil mi o adama?
Ayrıca sevgiliniz olduğunu bile bile sizinle iki saat muhabbet eden hocanın derdini de anlamadım doğrusu, yani eğer o sohbetlerde arkadaşlık çerçevesi dışına çıkıldıysa.

boşa boşa boşşş...

Benim direksiyon hocam da "esin seni calistirabilir" demisti. Evli degilim, kadinim, hoca da kadin. Demek agzimi ariyomus aman tanrim.

keşke itmeseydin kakmasaydın da daha önceden bitseydi ilişkin.

genel olarak üsttekilere +1

bir de zaten sevgilini aldatıyorsun şu an. whatsapp'ta saatlerce konuşmalar falan, direksiyon hocalığının ötesine geçmiş bile bu mevzu. o yüzden daha fazla kendini kandırma. adamdan ayrıl. bunu da seni değil, erkek arkadaşını düşünerek söylüyorum. kimseyi sevmek zorunda değilsin ama dürüst olmak zorundasın.

direksiyon hocası gençse biraz kıllandım şimdi, bunlar pek bir artist olur, uzay mekiği yönetiyo sanki pezevenk. Genelde arabadan korkan, heyecanlı, yeni öğrenen karşı cins olarak ona duyduğunuz birtakım hayranlıklar yanıltıcı olabilir.

bu kadar cevaba ragmen hala pencere diyorsan bence fıratpen.

ite kaka giden bir ilişki de olsa kıyıp bitiremedin diye suçlu değilsin tabi ama çok iyi bir yol da değil
bu direksiyon hocası çıkmasaydı karşına devam edip gidecektiniz ta ki sen yeter artık ben evlenmek istiyorum seninle evlenemem diyene kadar
ya da adam seni bırakana kadar
ama demek ki ne yapmak lazımmış 3 senelik bir ilişki de olsa ite kaka gidiyora yeni birini heyecanı filan beklemeyip en azından ardından kesin olarak ayrılmasanız bile "bu iş böyle gitmiyor, ben yapamıyorum" konuşmasını yapmak lazımmış.
Ayrıca karşımızdakinin de cocuğumuz filan değil yetişkin bir insansa aranız iyi değilse, ite kaka gidiyorsa bunun farkında olması lazım? hayal aleminde değilse tabi.
Kadın/erkek olarak hiç bakmıyorum olaya ama çok yalın/basit değil mi arkadaş? insan mutlu olmadığı bir ilişkiyi 20'li yaşlarda ite kaka nereye kadar sürdürür?
maalesef bu işler böyle karşına heyecanlandığın biri de her gün çıkmıyor.. sana aman ha peşinden git de sakın ha sevgiline ayıp da diyemiyorum yalnız direksiyon hocaları konusunda bir önyargım var bak onu diyim. Gördüklerimin hepsi ağzı acayip laf yapan adamlar bi de herhalde iş gereği seni germemek adına vs. yaklaşımları çok pozitif.

İyi halt ettin, yaptığın şey belki bi heves.. İnsanın gönlü kayar vs. Ama umarım sevgilin sana aşık değildir.. Sen en iyisi kimseyi kendine aşık etme.

bir ek daha yapayım, dersi veren kişi bu işten para kazanmıyor. yani tamamen bizi tanıştıran arkadaşın hatrına bu işi kabul etti. yani müşteri kaçırma gibi bi derdi yok.

madem kimsede böyle bişey hissetmedin, madem sevgilin böyle bişeyler yaşatamadı (vay ahmak vay), e dünyaya da bi kere gleiyosun, 20 li yaşların ortası yani golden age'ini yaşıyosun, vur voleyi be kadın.
bizden bunu dememizi bekliyosun sen. sevgilinle ayrılsan, 3 yıllık ilişki olgunlaşmıştır, bu bi kere derin iz bırakır. ama şunu diyeyim, bence sizden bi cacık olmaz artık, ilişkide kafa sallama evresindesiniz. o çocuktan olabildiğince az hasarla ayrıl. o adamla da ciddi bişey olacaksa o ayrılma sürecinde senden kopmaması gerekir. bunu da tehit etmiş olursun.
daha yazacaklarım olur da, şimdilik bu kadar.

ben de acıdım erkek arkadaşına ki 3 yıllık ilişkinin böyle boktan bitmesi de ...
acı.

hotaru no haka +1. sonra da bir yere göndermeyince neden güvenmiyorsun oluyor. işte güvenince elektrik çarpıyor..

İcinden ne geliyorsa yap da, gelismeleri buraya yazmayi unutma. Ayrildin, ayrilmadin, cocukla birlikte oldun, olmadin, vs. Anlat, yuzlerce insan bunu merak ediyordur eminim. Bol sans.

shiranai +1

hoca sadece vesile olmuş, yoksa ona takılma.

Konu hakkinda yorumumu da ekleyeyim. Kiza neredeyse Bir orospu denmedigi kalmis. Bu durumdan rahatsiz olmus ki, akil danisiyor; tek hayatimiz varsa, baskalarina zarar vermeden doyasiya tadini cikarmaya bak. O yuzden simdiki erkek arkadasindan ayril ve bu sofor cocukla yeni bir iliskiye basla. İliskinin yillarca surmus olmasi, bunu sinlandirmayacaginiz anlamina gelmemeli.

Bol sana, gelismeleri eklemeyi unutmayin.

İnsan aynı anda birden fazla kişiden hoşlanabilir. Tek eşlilik bir karardır, içgüdü değil. Bu sebeple yeni tanıştığınız birinden hoşlanmanız da bu doğrultuda garip değil. Vicdan azabınızı bir kenara bırakın önce. Şimdi, eğer;

1. Aldatmak istemiyor; ama bu adamla yatmak istiyorsanız, sevgilinizden ayrılın ve yatın.

2. Aldatmak istemiyor ve bu adamın daha iyi bir sevgili (?) olacağına inanıyorsanız hiiç acele etmeyin ve adamla sadece arkadaş olun, tanıyın. (bu haksızlık olabilir evet ya da olmaz mı lan bilemedim)

3. Sevgilimle zaten bitmişti, sadece yalnız kalmak istemediğim için ayrılmadım diyorsanız, hemen ayrılın bu adamla olun.

4. Sevgilimle son zamanlarda monotonlaştık, aslında kötü değiliz, bu da heyecan verdi diyorsanız; heyecanı ilişkinize başka nasıl katabileceğinizi düşünün. Sonuçta yeni adamla da ilişki monotonlaşabilir, yani uzun ilişki monotondur zaten?

5. Sevgilinizle çok eşlilik/kaçamak/açık ilişki hakkında konuşun ve ikna olursa bu adamla yatabilirsiniz "aldatmadan"...

derim ben...

Kusura bakmayın da bu yaptığınız sevgilinize cok büyük haksızlık.

Sevgilinizi artık sevmiyor olabilirsiniz,bunu anlarım ama onunla birlikteyken baska biriyle görüşmek cok mantıklı olmuyor.Aldatmak sadece sevişmek demek degil,whatsapptan konuşurken de pekala aldatmış sayılırsınız.

Bu durumda yapacağınız sey iyice dusunmek.madem ilişkinizden memnun değilsiniz,ayrılın,sevgilinizi de üzmeyin.


Hoca konusuna gelince,gelip geçici bir heves de olabilir,hemen acele etmeyin,biraz akısına bırakın.Duygularinizdan Eminseniz başlarsınız bir seylere.

@mavikalem aynştayn
ayrıl sevgilinden.

whatsapp vs de aldatmaktır kesinlikle bu cepte de ben şu iki kısıma takıldım;

"sevgilimle ilişkimiz özellikle son 1 yılda çok bozuldu ite kaka gidiyor, açıkcası onun iteklemesiyle gidiyor benim pek emeğim olduğum söylenemez."

"bi yandan da ona kızıyorum aramız çok iyi olsa böyle bi şey kesinlikle olmazdı bugüne kadar hiç olmadı böyle bi şey çünkü."

şimdi ikisini art arda oku sonra kendi pencerenden bak, hem emek vermemişsin ilişkiye adam sevdiği için çabalamış hem de iyi olmaması için hala ona kızıyorsun kısaca pes diyorum.

Benden önceki yazan kişilerin önerilerini okuyamadım kusura bakmayın.


Arkadaşım sen daha iki gündür tanıdığın adam için sırf şu an çok etkileniyorsun diye sevgilini terk edeyim deme bir kere. Sonra bu yeni adam bir gün sana tekmeyi basarsa şu anki sevgilini çok ararsın, pişmanlıklardan pişmanlık beğenirsin. Yüksek bir olasılıktır bu, aklında bulunsun.

Ha aranızda saygının, sevginin tamamen bittiğine inanıyorsan o zaman zaten bitir ilişkiyi.

Seni ahlaki olarak yargılamıyorum. Ne yaşadığın ve hissettiğin buradaki yazarları değil, bir tek seni ilgilendirir zira. Sadece mutsuz olmaman için bu sözlerim. Çünkü benim başımdan da iki kez aynı böyle bir olay geçti.

Naçizane tavsiyemdir.

öncelikle insanın kafası karışabilir; bu, çok normal.
ben olaya mantık açısından bakarım.
yapabileceklerin:
sevgilinden zaten ayrılacaksan ayrıl, vesile olmuş olur bu etkilenme olayı, bu adamla da takılır keyfine bakarsın.
ama yok iyi kötü gidiyor diyorsan, devam et. o hocayla da görüşme, çünkü sonunda bişi olmayacaksa, şu an o heyecan hoşuna gitse bile, boşa sonuçta.. her görüşme uzatmaktan başka bir şeye yaramaz.
yapmazsan iyi olacaklar:
sevgilinden ayrılmadan hocayla pişman olacağın bir şey yaşama.
yeni adamdan bir şeyler bekleme. elbette belli olmaz, hayatının adamı bile olabilir o ama- muhtemelen olursa takılmaca olur onunla..

adım at alevlensin sonra zaten hevesin kaçar daha sonra da sevgilinden de ayrılırsın olur biter

Son durum için buradan arkadaşlar:
(git: 609116)

somon kizarir mi?

eti cok musait degil sanki kizartmaya.

dokum tava dediginize gore izgara gibi yapacaksiniz.

cok uzun olmamali sik sik cevirmelisiniz.

yağ koyma bence, kendisi zaten çok yağlı balık ve pişerken baya yağ salıyor. biz yağ koymadan pişiriyoruz en azından, kendi yağı yetiyor hatta artıyor.

www.youtube.com

evet ızgara gibi yapmak istiyorum. yapışmaması için falan neler yapabilirim ?

teflon tavada yağ koymadan yapabilirsin sadece. somon, yağ ile kızartılmaz. şayet elinizde teflon tava yoksa alternatif olarak fırında yapmayı deneyin.

teflon yok malesef... döküm tavada çizgili ızgara gibi olanlardan. ama somon ince kesilmiş yani parmak kalınlığında.

Şurada gayet güzel kızartıyor valla aşçı.
tvarsivi.com

tavaya attıktan sonra dokunmadan 2-3 dk bekleyin... Mühürlenince çevirmek kolay olur...

Bekaretinle kapatmaya çalışsanda
Bedenin saklamıyor ruhundaki fahişeyi
Hem sadece bacak arasından ibaret olsaydı bu namus
Yaradanda kapatırdı inekteki memeyi... Neyzen

%50

değildir. oral kesin yapılmıştır.

özel üniversite ise kesin anal yapmistir. devlet üniversitelerinde sadece oral a izin var.

%0 net

herkesin fikri kendine bana bakire lazim ciddi dusunuyorum ustunden erkek gecmis kadini ne yapayim ben madem okadar vermis her bokunu bir herife onunla beraber olaydi

üniversiteden beri takıldığı elemanla yıllarca karşılıklı oturup çay mı içiyorlarmış?

ayrıca bakireliğe bu kadar takmışsın, "üzerinden erkek geçmiş" gibi bir tabir bile kullanabiliyorsun. sen ne kadar bakirsin?

ankarada özel üniversitelerde kayıtta paravanın arkasına geçip direk bekaretinizi çıkarın lütfen diyorlarmış hocu. kız isterse bir şovalye edasıyla kılıcını savurup, korumalıyım, bekaretiiiiim bekareeettthh diye bağırsın dayıyorlarmış ağzına kılıcı.ben olsam üniversiteli kız almam bu kadar basit.köyden alacan 14 yaşında kızı, analı oralı bırak eline değen ilk erkke eli sen olursun namussuzum.

hobaaa. troll müsün birader. ne alakası var özel üniversiteyle falan.

Sozluge soracagina yemesi durumunda kendisine sorulmasi makbuldur. Sonucta basini biz tutmadik.

ne kadar ihtimal olduğunu söylüyorum: sana ne!

elalemin şeyinin çetelesini mi tutuyosun hacım? kendine gel, haddini bil.

birisin özel üniversitede okuyup sevgili edinmesi yada öteki birinin kıçını başını kapatıp gezmesi sana sadece ön yargılarınla bakmayı öğretir.

ben merak ettim, mesela kimler sana göre bakire kalmış olabilir ? her kız için aynı ihtimalleri konuşabilirsin. anal, oral, diktirme vs...bu kafa sadece sana zarar verir, beynine yazık !

Solcuysa vermiştir, sağcıysa sadece ön sevişme.

he kardeş he

cok zor 20 li yaslarda gencken sevgilisi oldugu icin mutlaka sexi denemistir bu hanim kizimiz cunku o yaslarda insan daha bir sex istiyor hele bir de erkek arkadas varsa cok cok zor sabretmesi.


zaten herif de muhtemelen kizi bu nedenden birakmistir kullandi ve temiz bir baslangic yapacak bakireyle

bakire oldugunu sanmiyorum. yani orospu. annelerimiz de bakire degil, yani onlar da orospu. ay herkes orospu <3

Bakire olsa bile saatlerce oral yapmıştır. Oral yaparken kesin kasıklarını yalamıştır partnerinin. Blowjob yapmıştır bazende, hani böyle sinemada, otobüste falan heyecan olsun diye. Anal yapmış olabilir bunu göz önünde bulundurmuyorsun, yapmasa bile elbet sarılarak birlikte uyumuşlardır. Adam arkasından sarılıp uyuduysa gece azıp sürtünerek boşalmışta olabilir. Tabi bunların yanı sıra sadece el ele tutuşmuşta olabilirler :D

bakire değildir kanki. Hadi çok küçük bi ihtimal bakıre diyelim oral falan kesin yapmiştir

Sabri beyi dışarı alalım

Evanescence mi neydi. Bring me to life olabilir sarkinin adi.

www.defacto.com.tr

kiremit rengi değil turuncu, portakal turuncusu.

h&m'de vardı.

turuncu erkek pantolonu olmaz. ibneler giyer o renk.

defacto'da vardır yine de.

@doğabey, saçma salak konuşma!

boss orange, orage 25 modeli renk: coloured orange. h&m de de gordum turuncu erkek pantolonu.

c&a
pull and bear.

e abi ortam değiştirdin. sen değiştin. lisede kaldı o ergenlikler, aynı şeyleri yapmak haz vermiyor sana. bıktın, sıkıldın. (daha gider bu.)

bahaneden kolay ne var ki?

ödev verdi salak doç.

mınına kodumun asistanı bu herif/karı prof olsa kimbilir ne kasıntı olur. bla bla.

4 sene beraber geçirdin yani sıkılmak en doğal hakkın .biraz daha görüşme özleyip görüştüğünde daha güzel zaman geçiriliyor. benim şuanki sınıfımın 23 kişisi lisede ki sınıf arkadaşlarım mesela ben nerden atlayayım :)

ben de üniversite bittiğinden beri üniversite arkadaşlarımla görüşmüyorum görüşmek de istemiyorum. ortam değişiyor, sen değişiyorsun, birlikte takılma zorunluluğu ortadan kalkıyor, zaten sıkılmış olduğunu farkediyorsun ve artık onlarla görüşmemek gibi bir alternatifin var, gayet doğal.
dersler çok yoğun dersin, okuldan arkadaşlarla bi yere gidiyoruz dersin, birinin doğum günü var dersin. 3-5 seferden sonra çağırmazlar zaten.

tebrikler, büyüdün!

yakında hiç görüş-e-meyeceksin.

buna tecrübe diyoruz.

demek ki gercek arkadas degilmissiniz. ortaminiz ayni oldugu icin takiliyormussunuz. benim master bitecek hala en yakin arkadaslarim ortaokul liseden gorustuklerim. uni den gorustuklerim de var ama ortaokuldaki arkadaslarla olan yakinligimiz yok.

asdfghjkasdfghjk ay ben gülerim.

o cocuk hakkinda deil de senin hakkinda bu cocugu fazla kiskaniyosun diye dusunurum

gerizekalı olduğunu düşünürüm ama , bir anlık mallığına gelipte böyle birşey yapmış olabilir kesin gerizekalı diyemeyiz.

ayrıca derece ile girmiş ama sadece zeki takılıyor zeki değil.
eğer birisi zeki ise onun nasıl takıldığını anlayamazsınız tabi siz zeki değilseniz anlayamazsınız.

bir şey düşünmem.

egoist.

dikkat cekmek istiyor:)

rentts +1

images.wikia.com

3 kırmızı tuborg

dostum onun tadı berbat diyolar?

kirmizi sarap al bir de dark bira. :)

15-20 liraya şarap bulursun marketlerde.

tuborger.blogspot.com

müdür bu buna itiraz et

efes filtresiz

15 öğrenci adama çok :)

efes filtresiz ne oluyo? Tadı ve fiyatı nasıl?

eksisozluk.com

harika.

kirmizi tuborg'un tadi berabet degil, bardaga doldurup icerseniz o bahsedilen metalik tadi almazsiniz.

en küçüğü kaç cl ve fiyatı ne kadar? Bide her efeste bulunur demi?

33'lüğü var.

fiyatını bilmiyorum, bar, restoran dışında marketten alıp içmedim. carrefourlarda var diye biliyorum.

bu arada, kolay kolay kafa yapmıyor :(

+1 kargn

burnunu tıka da iç mazot gibi ama güzel kafa yapar yanında da tatlı bişeyler ye ki kana karışsın

meyve

ağaçta yetişenler meyve yerde yetişenler sebze diye öğrettiler bize ilkokulda.

çiçekten oluşanlar meyve. yenen kök, gövde, yapraklar sebze.

evet domates meyvedir, havuç sebzedir bu yüzden

yukaridaki tezleri curuteyim

agacta yetisenler meyve ise kavuun karpuz nedir

cicekten olusanlar meyve ise kabak, patlican, biber nedir?

limon daha cok yemeklerle kullanildigi icin bence sebzedir

ama iki arada bir derededir

meyve

@exlibris patlıcan kabak biberin çiçeği vardır. meyve çiçeğin gelişmesiyle oluşur yani onlar da meyvedir. yaprak kök vs de sebzedir. sebze diye ayrı bir bitki kısmı yoktur. havuç bitkinin kökü olduğu için sebzedir mesela.
okulda biyoloji derslerini biraz dinleseydiniz keşke.

sebze

limon bir turunçgildir, turunçgiller meyvedir, öyleyse limon bir meyvedir.

the body shop

badi şop el değiştirdi onlar da cani artık.

ps: eksisozluk.com

o fotoğrafların gerçek olduğunu nerden biliyorsunuz? bir film sahnesinden screen alıp altına "x markası bunu yapıyor! y markası da yapıyor!!" yazmak ne kadar kolay, farkında mısınız?

ha öyledir değildir demiyorum, sadece bilin yani işin bu kadar kolay olduğunun.
90'lardaki "FW:FW:FW: İŞTE AMERİKANIN GİZLİ OYUNU" maillerinden bu yana Türk internet kullanıcısı hiç değişmemiş, onu görüyoruz.

evet loreal aldı diye biliyorum ben de ama sitelerinde karşı oldukları yazıyor, politikalarından ödün vermemiş görünüyorlar.

@hjarteblod altında yazılan markaların veya fotografların ne kadar doğru olduğunun önemi yok. ama var olan bir gerçek var. ben de sadece bilinçli tüketim adına danışmak istedim bilenlere, o kadar...

evet peta'nın sitesinde cruelty free tüm tüketim markalarının listesine ulaşmak mümkünmüş, çok teşekkürler!

www.peta.org

loccitanne, kiehls.

Lush kesinlikle yapmiyor diye biliyorum ama tam olarak makyaj urunlerinden ziyade; sabun,krem,dus jeli,sampuan,parfum vs. satiyorlar

Yazın bir ay değil 3 ay yap o işi ama yap mutlaka. Ben sana açıkça söyleyeyim, ezilebilirsin, (müşterilerden ve patronundan) kötü muamele görebilirsin. Ama kendinden ve karakterinden emin olduktan sonra bunlar vız gelir tırıs gider. Aynı zamanda insanların yüzsüzlüklerinden, kimilerinin yüce gönüllülüğünden çok daha güzel haberdar olursun. Bunun yanı sıra bu genç yaşında bu işi yapacak olman, ilerisi adına, okulun adına kamçılanmana sebep olacaktır. Ve emin ol bu işi bıraktıktan sonra ömrün boyunca garsonlara samimiyetle teşekkür etmek, oturduğun bir restoranı objektif bir gözle analiz etmek, tabağını çatalını masanı düzgün bırakmak gibi güzel alışkanlıklara sahip olarak ve daha güçlü bir karakterle yoluna devam edeceksin.

edit: acil bir ihtiyacın yoksa da kazandığın paralarla bir yabancı dil öğren ve sonraki sene dilini kullanabileceğin daha iyi yerlerde, farklı bir sektörde çalış.

18 yaşını doldurmadan hatta bir ara 21 gündemdeydi alkollü mekanlarda garsonluk yapamazsın. 1 ay için işe almaz kimse (alır da onlar da ne sigorta yapar ne doğru düzgün maaş verir.) zira işin portor muayenesi, sigortası vs var.

mc donald's ve burger king bildiğim kadarı ile part time olarak eleman alıyor. yaza girmeden başvurursan daha iyi olur sanırım. ve tahminimce hizmet sektörünün en zor işlerinden birisi garsonluk.

greenpeace yüzyüze projesi de olabilir (evet gönüllü değil onlar). 18 yaşından küçük alıyorlar mı bilmiyorum ama alıyorlarsa eğer insanlarla iletişimin falan da baya gelişir.

eğer başka bi özelliğin varsa geliştirebileceğin, ilgi alanın vs. onu yap. neden diye sorarsan, en başta 1. sıradaki arkadaşımızın dediklerini benim gözümle bak,

- insanların yüzsüzlüklerine zaten günün her anı tanık oluyorsun, otobüste, sokakta, ve olacakısn da. hele bir gerçekten işe başla.. bunları şimdiden tanımak sana bişey katmaz. hayattansoğutur. ilişkilerine güvenin sarsılır, eleştirel bakacam diye vs. oturduğun restoranın garsonların vereceğin tepki onların sana vereceği hizmetle orantılıdır. eğer iyi hizmet ederlerse sen de emir vermez rica ile ya da kibarlıkla siparişini verirsin. üstelik garson olursan, ki tecrübesiz olduğun için oldukça ezileceksindir her iş sana yaptırılacaktır, en çok sen yorulacaksındır ve ciğeri 5 para etmez adamlar sana emir verecektir; üstüne üstlük tiplerini (bahşiş) çalacaklardır. oturduğun restoranda benzer tipleri gördükçe onların da senin gibi insanları nasıl ezdiğini hatırlayacaksın, bu sebeple hiçbir zaman kibar davranmayabilirsin garsonlara karşı. ayrıca, kimse tabağını çatalını nizami bırakıp gitmek zorunda değildir.

benim tavsiyelerime gelince, yazları yorulman kesinlikle tavsiye ettiğim bişey değil. git basket oyna, yüz, koş, bisiklet sür, akşamlara kadar iç, gez.. eve geç gel, gül, eğlen.. bunları yap. garsonluk sana günlük 20 ila 30 lira arasında bir para verir bahşişlerle 35'i geçmez ve tüm gün pestilin çıkar. böyle yapacağına git bir halısaha maçına gir iddiaya gir, iddialı olduğun şeyler yap.

garsonluk bir bok katmayacak sana.

benim kuzenim yazın beni burger kingte işe sokacaktı ona güvendik iş aramadık yer bulmadık.
yaz geldi :

18 i doldurmayan olmuyormuş işte 1 aylık almıyorlarmış gibi bahaneler ile kıvırdı uğraşmadı.
böyle bir hataya düşme eşşeğini sağlam kazığa bağla.

çalıştığında yaptığın işin hakkını versinler ne iş olursa git.

garsonlukta biraz boylu poslu olman gerekiyor galiba , biraz olgun göstermen gerek alıyolar.

nerde oturuyosun sen

ismin güzelse ve çok eski bi isim değilse konur.mesela ben kendi ismimi çocuğuma koyardım

2. ahmet, 3. mahmut gibi yap, karışmaz en azından.

şimdi bizde junior, senior gibi ismin sonuna ekleyebileceğimiz takılar olmadığı için çok saçma. adam misal oğluna michael jr. der, kendi ismi de michael'dır michael senior olur kendisi. çocuğa da ya mike, mikey falan diye ya da michael junior diye seslenirler böylece kime seslenildiği karışmaz. burda durum bu. ama bizde bu olayı yapan net gerizekalıdır. hatta hakim olsam babasının adını taşıyan biri isim değişikliği için gelse anında kabul ederim değiştiririm ismi.

Benim iki tane var biri iyi biri kötü. Kötü olanı koyardım pezevenge. Ben çektim yıllarca o da çeksin.

gereksiz bir atraksiyon

genelde babalar ogullarina koyuyor
hic anne adinin kizina kondugunu gormedim
var mi boyle

@exlibris derya baykal'ın kızı var derya şensoy. bence hoş değil.

isimlerin köküne kıran girdi sanki tee allaam.

maksat yeşillik minvalinden davranışlar.

bunu yazdıktan sonra farkettim,
babamın adıyla dedemin, halamın adıyla babaannemin adı aynı :)