radio'yu denedim, cillop gibi çalışıyor. sizin iş yerinin it personeliyle bir iletişime geçin isterseniz, belki onlar engellemişlerdir.

ha bir de (bkz: last fm)

vpn kullanabilirsin.

efendim "bilumum" olarak yazılan kelime aslında bir terkiptir. birlikte, tümüyle anlamı katan "bi" ön ekine; genel, hepsi anlamı taşıyan "umum" kelimesiyle birleşerek oluşturulmuştur. transkripsiyon dünyasında yazımı bi'l-umum şeklindedir. komutan örneği vermiş boilteau, ondan devam edelim. "bilumum komutan" diyemeyiz, "tüm komutan" diyemeyeceğimiz gibi. yani bilumum tüm anlamındadır. tabi daha geniş bir anlam çerçevesinde de kullanılabilir.

Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı - Eric J. Hobsbawm

bu kitapta ekim devrimi hakkında geniş bir yer var, bunun dışında tez olarak türkçe bir şey bulamadım, ingilizce olarak var tezler.

sosyalizm ansiklopedisi var. emule'den e-book olarak çekebilirsin.

devrimler ve kar$ıdevrimler ansiklopedisi de bir kaynak olarak incelenebilir.

google translate denediniz mi?
translate.google.com

bir kısmı wikipedia içinde bir yerlerde vardır, özellikle ikinci linkte see also kısmını biraz kurcalarsanız işinize yarayabilir.

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

@jangara: ilginiz için teşekkür etmekle beraber, google translate kelimelerin anlam karşılıklarını veriyor. yani özel isimler için kullanılamaz. kaldı ki ingilizce'den türkçe'ye çeviri desteği de yok bildiğim kadarıyla.

@hepax: teşekkür ederim. benim işimi görmemekle beraber, aradığım kaynak böyle bir şeydi.

zorunluluk yok, sonucta maaslari var.

ama misal 8,5 - 9 ytl lik falan bir sey aldim diyelim, 10 verip ustunu almiyorum.
veya tam 10 tuttuysa ben de sizin gibi veriyorum bozuk 1-2..

tamamen sizle alakali bir sey.

bence %10 civarı vermek iyi olabilir. 10 ytl ise 1 ytl, 15 ytl ise 1.5 ytl gibi.

tamam da armish o eleman sadece senin verdiğin 1 lira bahşişi almıyorki. günde onlarca yere gidiyordur. sürümden kazanıyor öyle düşün.
bence bahşiş vermelisin hiç vermesen daha iyi olmaz değil mi?

ben vermiyorum, tabi adam içinden küfredip gidiyorsa bilemem.

zaten adamlarda refleks mi olmuş ne, parayı alır almaz arkasını dönüp delicesine kaçıyor hepsi :)

hayatta vermem ben bahşiş, öğrenci adamım zaten, o parasını kazanıyo. neyse efendim, içinizi rahatlatmak adına yemeksepetine girip siparişinizi getiren şubenin sayfasını açıp orada siparişi isteyeceğiniz bölgeye göre "minimum paket tutarı"na bakabilirsiniz. onun altını zaten yollamıyolar. fazlasını da vermeye gerek yok bence. yine de bahşiş hesabın %10'u kadar olcak derler(krizden sonra oran nasıl değişir bilemiyorum tabi:))..

ülkemiz kültürü gereği bahşiş vermeye gerek yoktur. bu da garip, rüşvetin normal olduğu memlekette bahşişe iyi gözle bakılmaz. batılı memleket adetlerinden olan bahşiş bizde de yaygınlaşmakla beraber bir sisteme oturmamış olması insanı güç durumda bırakıyor. bunun en uygunu alınan hizmet bedeli üzerinden %10 vermektir sanırım. ancak kimi müesseseler zaten garsoniye ücretini fiyata yansıttıkları için bahşiş lüzumsuzdur, böyle müesseseler de toptur.

nerede okudum tam olarak hatırlamıyorum; bir kurye anlatıyordu sanırım. Sipariş teslim etmek için kapıyı çaldıklarında karşılarına çıkan insanların geneli onlara acıyomumuş gibi tavır takınıyorlarmış, kafalarını önlerine eğerek mahçup bir portre çiziyorlarmış. harçlık alma yaşı geçmiş çocuklara bayram bahşişi verme zorumluluğu gibi bir mahçupluk. bu tavrın yerine "merhaba, nasılsın," gibi diyalog kurmayaya çalışışsa daha güzel olurdu. su ikram etmeyi teklif etmek, iki kuruş atmaktan daha insancıl bence. bahşiş meselesine gelince, bu insanlar düzenli olarak maaş alıyorlar, bahşiş zaten temel olarak gönüllülük esasına dayanır. siparişiniz çabuk geldiyse, cebinizde fazladan paranız varsa, iyi gününüzdeyseniz ya da kuryeye ilk görüşte aşık olmuşsanız çıkarır verirsiniz. vermezsenizde kimse bu yaptığın etik değildir diyemez.

bu gibi yerlerde elemanın bahşiş alacağı varsayılarak maaşlar düşük tutulur.

yani adamın maaşı var diye vermemezlik etmeyin. bir yemeğe 10 lira verdikten sonra 1 lira da servis elemanına verince fakirleşmeyeceksiniz herhalde. bu kadar cimrilik de bence ayıp.

bahşiş olayı bütün dünyada var. hatta yurtdışında garsonluğun bahşişlerden dolayı acayip karlı olduğunu duyuyoruz.

ayrıca çoğu yerde bahşişler toplanıp sonra paylaşılıyor. yani bir tek o garson veya eleman kazanmıyor. bütün garsonlar.

sadece bazı yerlerde bahşişi garsoniye adı altında yüzde 10 fiyatlara giydirilmiştir, orda vermeye gerek yoktur.

ben genelde vermiyorum

%10 civari bir sey verirsen iyi olur. 10 liralik yemegi ayagina getirtecek hic kimse fazladan bir lirayi veremeyecegini iddia edemez. Vermek istemiyorsan o baska. Ama versen iyi olur.

%10 da kaba hesab. Rahatsan daha fazla, sikisiksan biraz daha az verebilirsin. Yeter ki az da olsa bir seyler ver.

ben veriyorum ve normal olduğunu düşünüyorum. evet maaşı var, iyi kötü çalışan herkesin maaşı var ama hiç kimse de kolay geçinmiyor.

durumuna bağlı aslında, vereceğin ekstra 1-2 lira senin gırtlağından hatrı sayılır bir eksilmeye yol açacaksa, ucu ucuna denk getiriyorsan o kişiyle pek farkınız yoktur muhtemelen ve bahşiş vermeye gerek yoktur. ama 1-2 liranın hesabını günlük hayatta yapmıyorsanız bence bu durumda da yapmamak iyi olabilir.

tabi tuhaflık faktörü var, yani insan çekiniyor biraz haliyle. bu yüzden ben alacağım şeyin parasını ve vereceğim bahşişi toplu bir şekilde bir yere koyuyorum, gelince adama tek hamlede verip teşekkür edip iyi akşamlar diliyorum (yani bu yemeğin parası al bu da sana bahşiş ehe ehe iyisin hadi demiyorum). Atıyorum eğer 9 liralık bişey aldıysam da 10 lirayı verip teşekkür edip hemen iyi akşamlar diliyorum (evet hep akşamları istiyorum yiyecek bişeyler).

öyle yani. kafasına kakmadan vermek lazım imkan varsa, cebinizdeki bozukluğun kaç para olduğu konusunda bir fikriniz yoksa eksilmesi bişey ifade etmez herhalde. Kuruş sayıyorsanız vermeyiniz tabii. Gönül işi...

ben vermiyorum. kimse vermezse ne böyle bir talep olur ne de işveren maaşı düşük tutar. işverenin ödemekle mükellef olduğu maaşa niye ben ortak oluyorum ki? hem ürünü satın alıyorum hem de maaşlı elemanının maaşını ödemeye işverenle ortak oluyorum. mantığım almıyor.

1ytl'yle zengin olmam ama ben de vermemek taraftarıyım (bazen vermem gerektiğini hissettiğim oluyor, veriyorum. neden veriyorum? daha iyi muamele görmek için, işimi gördürmek için, kıyak yapılabilsin diye, velhasıl "daha iyi" olması için malın/hizmetin. o zaman nedir? bahşişle rüşvet arasında çok ince bir çizgi vardır. bağlamsal olarak bakıldığında da benzer kökenlerden türediği gözlemlenir. benim inancım bu. ha bahşiş düşmanı mıyım? değilim dediğim gibi, arada veriyorum.)

bir de kayıtdışıya hizmet ediyor sizin için önemi varsa, heheheh.

verdim gitti.

ben bahşişi bol verme taraftarıyımdır.getiren eleman ikinci sefer benim adresimi gördüğünde son sürat geliyor.çoğu seferde ekstra bedelsiz ürünlerle geliyorlar.keza gittiğim yerlerde de ilk seferde verdiğim yüksek bahşiş ikinci seferde yol su elektrik olarak geri dönüyor.sonuçta bahşişi alan elemandır giren çıkan patronadır.evet muhterem bir insanım.

hatta zamanında kaldığım bir otelde bahşiş verdiğim bir eleman şu anda istanbul da 5 yıldız otelin ön büro müdürü olmuş.oraya gittiğimde tanıdı beni.halihazırda otelde çok komik ücretler karşılığında kalabiliyorum.

bahşiş iyidir.

bütün film bu şekilde ise aktarma/okuma/yazma hatası olmasının pek mümkünü yok. Bütün framelerde aynı hata olması gerekir yoksa.
bir codec problemi olmalı. (sorununa çözüm değil ama anki06'nın cevabının yanlış olabileceğini söylemek için yazdım)

ancak aynı dosya arkadaşımın makinesinde sorunsuz çalışıyor. Yani sorunun mkv dosyasında olduğunu sanmamaktayım.

kmplayerla açmayı dene

kmplayer indirip bir de onunla dene. mkv uzantılı dosyalarla o baş ediyor. sorun çözülmezse klite codec pack'in son sürümünü indir.

ha bir de ram, işlemci, ekran kartı bilgilerini de yazıverirsen daha sağlam cevaplar alman olasıdır.

makine laptop. Özellikleri :

core 2 duo 1.66 ghz
1 gb ram
geforce 8400 gs ekran kartı.

bu arada şu an zaten kazaa'nın son codecleri yüklü durumda.

pardon ama hangi filmi izliyorsun?

değişik player'larda dene. tavsiyem gom player. codec'lerden arınmış bir sisteme k-lite mega codec pack kur. k-lite'ı kurarken codec namına işaretleyebileceğin her şeyi işaretle. (quicktime alternative de kur hatta.) gom player'ı kurarken gom player'ın kendi codeclerini kurma. çünkü çakışma yapabilir. gom player'ı ilk açtığında birkaç ayar soracak. orda normal görüntü seçeneği seçili kalsın. (diğeri kaliteli gibi bir şeydi, ama kastırıyo o.) gom player'ın bilgisayarının kaldıramayacağı kalitede videoları, bilgisayarın kaldırabileceği şekilde gösterme gibi bir özelliği olması lazım. mesela media player classic'in çok kaliteli ama kasıla kasıla gösterdiği videoları, gom akıcı bir şekilde ama kalitesini düşererek göstertebiliyor.

izlediğim ya da izlemeye çalıştığım film dünyanın merkezine yolculuk.

aslında filmi başka bir formata dönüştürüp izlemeyi deneyebilirsin. dönüştürücü olarak avidemux önerebilirim.
avidemux.sourceforge.net

Mkv 720 P divx dosyasıdır içinde altyazı + birden çok ses + divx rip dosyası bulunur. Kalitesi yüksektir. Matroska codec pack indirerek bu sorunu halledebilirsiniz.

zabıta amirliğine diye tahmin ediyorum.

sinirinde sonuna kadar haklısın. zabıtadan önce bence bağlı bulunduğu durağa ve şoförler odasına şikayet etmelisin. ama şunu da akıldan çıkarmamak gerek "hatalıysam 3535'e mesaj yolla, hatasız kul olmaz melodisi cebine gelsin". pervasız adamlar bunlar. karşı karşıya kalmamak, kalınırsa olayı elemanın tırsacağı mercilere çoktan intikal ettirmiş olmak gerek.

izmir minibüsçüler odası adresinde iletişimde verdikleri numarayı arayacağım yarın.

işin garibi, ne zaman kral oldu bu adamlar? ben buna inanamıyorum. minibüse binen herkes amele olsa yine de insan gibi davranırsın. kaç defa in-bin yaptık, elemanın umru değil. yemişim polisi, zabıtayı, havalarında.

bizi bindirdiği diğer dolmuşun şöförü de kızdı çok. madem öyle inmeyin, bir tur daha yapacak işte, siz inince böyle oluyo bu adamlar diyor. yahu adam stop etti arabayı, o kadar kızdım ve söylendim ama eğer zorla inmesem evime kadar da takip eder, kıllandırır da insanı. bi istanbul un taksicileri, bi de büyük şehrin minibüsçüleri.. öğretmeni, ressamı, tornacısı pıss oldu resmen ya..

resmi tatillerde çalışmıyorlar.

ilgili kargo yurt içi ise eğer. siparişin teslim edilme tarihini siz belirleyebiliyorsunuz. bir telefon edip detay alın isterseniz. cumartesiye filan erteleyebilirler belki.

28 Ekim saat 15'ten 30 ekim sabah saat 9'a kadar kapalılar.

Ne kadar güvenilirdir bilemem, ancak 29 Ekim'de Sürat Kargo açıkmış. Az önce öğrendim.

Sağolasın üstat MNG'yle geliyor zaten merak etme :)

ptt kargo çalışmıyor, hatta arefesinde de çalışmıyormuş. uyuz ettiler beni zaten.

canlı hayvan, hele de balık taşıyan kargo firması var mıdır? bunun için özel bir prosedür olmaz mı?

çiçekçi var balıkçı niye olmasın diye düşündüm

www.akvaryum.com

site kullanıcıları kendi ürettikleri balıkları satıyor. akvaryumcu sahipleri de üye. illa ki bulursun.

google books kitaplari minik minik resimler halinde barindirdigindan ciktisini malesef alamiyorsunuz...

üstadım biraz uğraştırıcı bir metod anlatacağım. 150 ytl mi bu metod mu karar senin.

öncelikle #9468446 numaralı entry'de tam görünüm olmayan bir kitabın nasıl okunacağı belirtilmiş. bu şekilde kitabın sayfalarını tek tek çevirirken pdf'nin bulunduğu ekrandaki "iki sayfa" ve "tam sayfa" seçeneklerini seçebilirsin. ilki iki sayfanın açık olduğu bir kitap diğeri ise büyüteç ikonu şeklinde hemen metnin üstünde yer alıyorlar. daha sonra f11'e basarak browser'ını (internet explorer vs.) tam ekrana geçirip print screen butonuna basarsın. herhangi bir resim editörünü açıp yapıştır dediğinde kitaın iki sayfalık bir bölümü resim olarak elindedir. şöyle bir görüntüsü olmalı:
img211.imagevenue.com
700 küsüur sayfalık bir kitapta bu işlemi 350!den fazla kez yapacak olduğuna göre seni uzun saatler bekliyor. kolay gelsin.

@thunder thunder thunder thundercats: google book kitapları küçük resimler halinde değil resimlerden elde edilip ocr'la çözümlenmiş ve daha sonra pdf'e çevrilmiş dokümanlar halinde saklıyor. telif hakları sorunu sona erince (kitabın ilk basım tarihi üzerinden 75 yıl geçince) de kullanıma açıyor.

sharebus'da filefactory linkleri var.

üstad öyle kaideler koymuşsun ki tırstım dvd'ye atıp kapıya getiresim geldim.

www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com
www.filefactory.com

filefactory de bir bazen iniyor bazen inmiyor.. uploaded.to veya gigasize olursa super olur aslinda. arada ben de arayayim..

@tannhauser: :)

(bkz: muzik tarihi) - ahmet say

ayrica gecmiste kilisenin muzik uzerine etkileri konulu sanirim binlerce yazi bulabilirsiniz. muzikolog arkadaslari bulup konservatuvarlarda, onlardan da bilgi alabilirsiniz.

metin and külliyatından ne bulursan okuman başlangıç açısından faydalı olacaktır. güvenilir bir araştırmacı olduğu için tavsiye ediyorum. bizzat okuma fırsatı bulduğum eseri minyatürlerle osmanlı-islam mitologyası var. osmanlı'da tiyatroyla, cumhuriyet döneminde tiyatroyla ilgili eserlerinde mutlaka bilgiler, daha da önemlisi yönlendirmeler vardır.

ayrıyeten google scholar hizmetinden faydalanmak da akılcı bir yöntem olur.

Yaklaşık3-4 yıl kadar önce aboneydim bu sisteme.
İşleyişinden bahsedeyim ben de;
Dergiler 1 ay geriden takip ediliyorlar. Size bu ayın değil geçmiş ayın dergisi getiriliyor. Ve paket olarak abone oluyorsunuz. 5 dergi seçip sisteme bu şekilde dahil olabiliyorsunuz. Fiyatıda normal aboneliklerin %50 ile %60 fiyatı aşşağısında.

e adres? bilgi?

feci karlı bişiymiş bu. bütün dergiler var mı? hemen abone olalım.

www.444dergi.com

oha diyorum. aylık minimum 12 liralık bir abonelik yapmak gerekiyormuş.

daha neler hani kar edicektik?

e kârlı işte yine de. yarı fiyatına, üstelik ücretsiz kargo. tek dergiye abone olma imkanı olsaydı kargo parasını müşteriye ödetirlerdi, bu durumda da bu iş karlı olmazdı...

ama işte bütün dergiler yok ki? misal sinema dergisi olsaydı en azından bir tane onu da dahil eder paketi tamamlardım. bir tane bile sinema dergisi yok.

nasıl bir hevesle daldım. site daha açılmadan, express, roll, toplum ve bilim, tarih ve toplum, toplumsal tarih, doğu-batı hepiniz benimsiniz canlarım dedim. ama erken davranmışım. dandik dergiler varmış sadece!

@tannhauser ben de senin bahsettiğin dergileri istiyorum.

siteye mail attım. dedim dergi sayınız az. çoğaltma imkanı var mıdır?

cevap vermişler kopyalıyorum. ben de cevaben sinema, tarih dergisi filan olsun dicem. siz de yazın.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Merhabalar,
Öncelikle önerileriniz için teşekkür ederiz.
Sistem Türkiye de çok yeni olduğundan tüm yayıncıların katılması doğal bir zaman alacaktır.
Şimdilik DB, Doğuş grupları ile başlanmıştır.
Abone olduğunuzda seçmiş olduğunuz dergileri değiştirme imkanınız bulunduğunu hatırlatmak isteriz.
İlginize teşekkür ederiz.
-----------------------------------------------------------------

ben omnia kullanıyorum cok memnunum .. bilgisayar yaniniz da gibi .
tum sevdigim mp3 ler, klipler, fotograflari attim.. opera ve explorer var.. msn var . dosya bile gonderdm msn den :) kalemi de var. o da kolaylk sagliyo :)

xda-developers.com sağolsun htc'lerde ev yapımı rom ve program desteği zibil gibi. o yüzden diamond memnun eder. touchflo arabirimi ve ekran hassasiyeti de güzel. omnia'yı hiç canlı görmediğim için bi yorum yapamayacağım ama ekran çözünürlüğünün az olması en kötü özelliği.

şu an piyasada kararsız kaldığın telefonlar dışında alınabilecek güzel bir şey yok zaten. nokia n96'dan falan uzak durmak gerek direkt.

bugün teknosada gezerken nokia e71'i inceledim biraz (bak sen). şahsen hoşuma gitti. ince, hafif, hızlı, kullanışlı. 8.6/10 puan verdim kendimce. bilmem tarzınıza uyar mı.

bence "iphone almam" gibi bir önyargın olmasın. özellik olarak baktığında omnia daha üstün evet. ama eline alıp kullanımına bakmalısın. omnia'nın touchscreen'i acaba iphone'unki kadar hızlı cevap verebiliyo mu sana? menülerde gezerken kasıyo mu falan. bunlara da bak yani. sen sadece telefonların özelliklerine bakınca onların kullanım hissini anlayamazsın. ben iphone veya omnia kullanmıyorum ama 2sini de canlı olarak gördüm. iphone'un touchscreen'i daha iyimiş gibi geldi bana. telefonları eline alıp inceleme şansın varsa o şansı kullan derim.

omniayı tavsiye etmiyorum cep bilgisayarını bu konunda deneyimli markalardan almak daha mantıklı ben de htc touch diamond, hd ya da pro öneririm.

samsung'un yeni çıkan innov8'e bi bak. i8510 olarakta geçiyo. kral telefondur.

samsung innov8 candır. kebabtır. şiştir.

cevap yazan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.

@edge_nabby: iphone'u daha önce pek çok yerde dile getirilen eksileri dolayısıyla düşünmüyorum. çünkü bunlar önemli benim için.

@yuto: her ikisi de wmobile kullandığı ve omnia'nın donanım özellikleri daha iyi olduğu için omnia'dan yana kullanıyorum tercihimi. daha önce yazdığım gibi htc touch hd çıkmış ya da bir iki haftaya kadar uk'de çıkacak olsa hiç düşünmez, böyle bir başlığı da açmazdım.

@etna, @ataturkiye: innov8 şeklen beni hiç cezbetmedi. bazen estetik her şeyden önce gelebiliyor.

son olarak htc touch hd'de aklım kaldı diyor. benim gibi işi acele olmayanlara kesinlikle touch hd tavsiye ediyorum.

otomatik olarak yapan var mı bilmiyorum. ama manuel olarak şöyle yapılabilir. sony sound forge 8 kurulur. open denir mp3 dosyası açılır. en baştan ilk ses olmayan geçiş kısmına kadarki kısım seçilerek kopyalanır, "paste to new" yapılır, kaydet denilir ve track1.mp3 olarak kaydedilip kapatılır, ana mp3'te bu şekilde dosya sonuna kadar gidilerek tüm track'ler kaydedilir.

şöyle ücretsiz bir program var. denemedim ama!!
www.softpedia.com

bir temiz silinir emule, torrent, rapid alternatiflerinden birinden yeniden indirilir be abi.
tabi çok bulunmaz bir albumse bilemeyeceğim.

go.microsoft.com black zune theme

öpücüğümü isterim.

royale noir theme. zune benzeri ama tamamen siyah. isterseniz mavi de yapabilirsiniz.

www.softpedia.com

teşekkür ederim arkadaşlar. aradığım rolaye noir'di tam olarak.

@ sofistike maymun

öpcük köpeen olsun :D

öncelikle soru soran ve yanıtlayan arkadaşlar çok sağolun.Bende zune adam gibi çalıştı ama royale noir theme niyeyse siyah yerine beyaz oldu :)Kendisinin farklı bir kurulumu mu var ?

huleyn- sen sanirim yanlis olani indirdin.

sistemin 64bit ise: download.softpedia.com

32bit ise: download.softpedia.com

...indirmen gerekiyor.

@huleyn
uxtheme.dll dosyası yüzünden problem yaşıyor olabilirsin. kullandığın xp sp2'li ise.
www.downloadtr.com
onu da bu şekilde halledebilirsin.

alın size "concave vs", kendim yaptım. siyahı var, beyazı var, siyah-beyazı da var. tepe tepe kullanın. (bu kıyağımı da unutmayın)

georgeharrison.deviantart.com

150 liradan aşağı olmazlar genelde. istinye parkta gördüm gibi sanki belki.

200-300 ytl civarı

nişantaşı ya da cevahir dir muhtemelen.
diesel in sitesinde yok mu liste?

tr sitesi yok sanırım... soylediğiniz fiyatlar yüksek ama diesel ayrı tabi ucuza nerden kapatırım bu pantolonları...?

pazardan ucuza bulabilirsin. cakma diesel ama.

z.burnu oliviumda outlet magazasi var bildigim kadariyla. fiyatlar hakkinda hicbir fikrim yok. daha ucuza olsa olsa outletinden kapatabilirsiniz.

dosyalar.hurriyet.com.tr
4.sırada diesel outletinden bahsediyor

bundan beş sene önce benim arkadaşım yapıyordu zeytinburnu'nda. diesel'in kendi mallarından kaliteliydi valla. hatta ünü yedi düvele yayıldı ki fransa'dan sipariş almıştı. zaten işi bok eden de o oldu. fransa'dan siparişi veren eleman çok rahatmış. mallar uçakla gitti fransa'ya. allah'ın bir hikmeti, kimse bir halt fark etmedi. ama eleman malları almaya havaalanına gitmeyince (iki hafta kadar) depoya kaldırmadan önce kontrol etmişler ve bizimkiler de yakayı ele verdiler. gerçi bir şey olmadı ama... vs vs vs. demem o ki diesel de kotlarını eskiden zeytinburnu'nda yaptırıyordu. çakmasının iyisini bulursanız orjinalden ayrılmaz.

fiyatlar 175 ytlden başlıyor üst sınırı pek yok gibi 750 ytlye kadar olanları geliyor Türkiyeye daha üst special modelleri fiyatları dolayısıyla getirmiyorlar 1200 2000 ytlye kadar çıkıyor fiyatlar dediğim gibi üst sınır pek yok ama 175den başlıyor.

istiklal caddesinde vardı bir mağaza

Var. Ama anlatması zor. Headings vs.nin düzgün hazırlanmış olması lazım.

Sayfalardaki konu başlıklarının ilk baştan itibaren çok düzgün ve sıralı şekilde yapılması gerekiyor. Aksi takdirde kendiniz elle yapabilirsiniz.

cevaplar için teşekkür ederim. ancak verilen cevaplardan sormak istediğim şeyi tam olarak soramadığımı anladım. hazırlamak istediğim, içindekiler tablosu değil. Yani:

Önsöz 3
Giriş 5
I. Bölüm 11

şeklinde bir tablo hazırlamak değil niyetim. "kişi ve yer adları dizini" hazırlamak istiyorum. mesela metinde "sarı çizmeli mehmet ağa" hangi sayfalarda geçiyor. onu bulacağım ama onu da yukarıda anlattığım gibi, ben "sarı çizmeli mehmet ağa"yı aratarak değil büyük harfle başlayan kelimeleri aratarak.

ingilizceniz varsa cevab şurada:

www.klariti.com

modeminle ilgili bir problem olabilir, bağlantı kablolarıyla ilgili bir problem olabilir, bulunduğun semtteki internet hatlarıyla ilgili bir problem olabilir, indirdiğin serverlarla ilgili bir problem olabilir.

modemden yahut kablolardan olup olmadığını nasıl anlarım? semt ile ilgili olduğunu sanmıyorum. bir de yani firefox'tan sorunsuz iniyor fakat download manager işi bozuyor işte.

ödünç bir modemle deneyebilirsin mesela. kabloları da sorarsın bir bilene, kaliteli mi diye. bir ihtimaldir tabi. ama inca filan gibi bir modemin varsa, kuvvetli bir ihtimale dönüşebilir.

nerden indiriyorsun dosyayı? rapidshare gibi bi yerden mi? yoksa direct link var elinde, ordan mı indiriyon?

evet rapidshare'den. ama indirdiğim dosya ile alakası yok çünkü başka herkeste çalışıyor. dosya bana inerken bozuk iniyor sorun orada.

@tannhauser, evet modemim inca. peki benim anlamadığım niye sadece .rar dosyalarında sorun var? internetle ilgili diğer her şey düzgün çünkü.

"indirdiğin dosyayı" başka bir bilgisayarda açabiliyor musun? önceki sorunda "dosyayı bir arkadaşa yolladım sorunsuz açtı" demişsin, "indirdiğin dosyayı" mı yollladın yoksa linkini mi yolladın?

sorun şu ki ben dosyayı bozuk indiriyorum. haliyle dosyayı kime yollarsam hiçbirinde açılmıyor. linki yollarsam ise indirdiklerinde sorunsuzca açabiliyorlar. yani dosya benim bilgisayara inerken şifayı kapıyor.

cevabıma baktın mı? işe yaraması lazım. rapidshare premium kullanıcısı mısın?

emule'da vardır belki bi araştır.

edit: başka bi yerde zor bulursun gibime geliyor.

emule de var zaten de sharebus.com a da bak bi.

www.capturetv.com

bu siteyi bir karıştır, eskiden rapid linkleri mevcuttu. belki hala vardır.

(git: 37201)

hdd'yi kutusundan çıkarıp, kasa içine, direkt anakart üzerinden bağlamaya çalışın.

@tannhauser sanırım okuma başlığıyla ilgili para bayılmaya kararlıyım

1/ kendi bölümünde yüksek lisans yapacaksan hocaların sevgilisi olman yeterli.
2/ az biraz mat. yapsan (minimum notu tutturacak kadar) gerisini mülakatta halledebilirsin (bkz: madde 1)
3/ bence sana uygun (tabii bir cümleden karakter tahlili yapmak zor)


yolun kardeşimle paralellik gösteriyor, o yüzden yazdım. yoksa bunlar şahsi tecrübem değil. başarılar.

Üniversitelerde akademik çalışma yapıldığını mı sanıyorsun :) Notlar filan hikaye. Okulu zor bitirip doktora yapanları biliyorum.

Bir Türkiye gerçeği için: Torpil torpil torpil!

1 - yalan. aslında belli noktalarda doğru; iyi üniversiteler mesela kesinlikle belli bi' ortalamanın üstünde olmanı bekliyo'lar. kendi bölümünde yapacaksan denildiği gibi hocalarla iyi olman ya da ortalamanın iyi olması lazım. ama hocalar zaten seni işe yaramaz bellediyse biraz zor. başka bölümde yapacak olursan (ki ben öyle yapıyorum), "bölümle sevişmiyo'dum, alan ilgimi çekmiyo'du, ondan s.çtım" deme şansın olur (ki ben öyle yaptım, ortalamam 2.64 idi). yalan da değildi benimki ama sende biraz yalan durumuna gelebilir bu :p sen yine de hak'katen niyetliysen, 2 senen daha var, toparlamaya bak ortalamayı, hiç olmazsa sırf koşullar tutmadığı için başvuramadım diye kafanı duvarlara vurmazsın.

2 - ales'e de genelde dikkat ediliyo', lise 2-3 matematiği falan da var, çalışsan biraz hiç fena olmaz.

3 - okumayı seviyo'san iyi güzel de, yazarların geçmişinde bırak yazsın akademisyen olduğu, sana ne ki hak'katen istemiyo'san? devlet üniversitesine kapağı atarsan (ki çok kolay bi' şey değil bu), deliler gibi araştırma yapmadan da idare edebilirsin gerçekten. özel üniversiteler için durum biraz farklı ama. zaten hedefin sırf akademisyen olmak/görünmekse, 23 (26 mıydı yoksa?) devlet üniversitesinin rektörleri daha yeni açıldı, gani gani açık var. hedefinin ne olduğuna çok bağlı her şey bu noktada..

4 - bi' site bilmiyorum ama çok basit olarak şunu söyleyebilirim; akademisyen olmak için ilk adım master/doktora zamanı bi' asistan kadrosu bulup, or'dan başlamak diyebiliriz..

5 - başka soru da varsa sor, niye sorma ki?

1) çok yüksek notlarla mezun olman şart değil ama belirli bir ortalamayı da geçmelisin. çünkü sınav başvuru şartnamelerinde 65 ve üzeri, 70 ve üzeri gibi şeyler olabiliyor. ayrıca yök'ün 31 temmuz tarihli bir genelgesi 65 altında not ortalaması olanların araştırma görevlisi olarak istihdam edilemeyceğini belirtiyor. yüksek lisans-doktora mülakatına gireceğin hocaların seni tanıması önemli. buna bir yerde torpil olarak da bakılabilir ama diğer yandan da adamlar ileride meslektaşları olacak insanı seçiyorlar, kolay değil.

2) ales matematikten önce bir pratik sınavıdır. hızlı okuma ve okuduğunu anlama matematik bilgisinden önde gelir. bölümün itibariyle temel matematik bilgisi sana yetecektir. mesela ben sözelciyim ve ilkokul matematik bilgimle 82 puan alabiliyorum. biraz çalışsan sen de bu puandan fazlasını rahatlıkla alabilisin.

3) nasıl bir akademisyen olacağına bağlı. mesela üniversitenin birinde eğitim bilimleri hocasının biri öğretmen adaylarına derste sınıfa nasıl hakim olunması gerektiği, dersi dinletmek için ne gibi yöntemler izleneceği ile ilgili bir şeyler anlatıyor ve kimse dinlemiyor, kitap okuyan, muhabbet eden vs. böyle bir adam olmamak için gerçekten çok çalışmak lazım. uykusuz geceler, zevklerden feragat vs. yüksek lisans mülakatı, doktora mülakatı, doktora yeterlilik sınavı, doçentlik başvuru dosyası tamamlama, doçentlik mülakatı stres olarak insanın ömrünü kısaltır. akademisyenlik tam zamanlı bir meslektir. avukat bürosundan çıktığında ahmet, mehmettir ama akademisyen her daim işiyle ilgili düşünen kimsedir. ha bunun aksi olmaz mı? olur ama öylesine de bilim adamı değil film adamı diyorlar. bu arada tüm didinme sonucunda eline geçen para, şunuyla bunuyla 5.000 ytl olacak. o maaşa da 10-15 yıl sonra ulaşacaksın. ana hedefin yazar olmaksa (sanatkar olacağını varsayıyorum) akademisyenlikle bağlantısı yok. yaşar kemal orta mektep tedrisatından ötesini görmemiştir mesela. bu yetenek işi. ali şeriati islam-bilim adlı araştırmasının girişinde "fransa'da edebi devrim sorbonne üniversitesi dersliklerinde değil, champs elysees çevresindeki cafelerde gerçekleştirilmiştir" diyor.

4) aklına takılan bir şeyler olursa sözlük'ten ulaş, olabildiğince yardımcı olmaya çalışırım.

yüksek not ortalaması kesinlikle gerekmez. iyi notlar, derslerle ilgili olmak yeterlidir. önemli olan hocalarla aranın iyi olması. onlarla aranı iyi tut, derslerle ilgilen, akademik toplantılara git vs vs. hocaların gözüne gir.

ales filan iyi güzel de bütün okullara mülakat ile öğrenci alınır ve bu da tabii ki hocaların takdiri ile olur.

hayat tecrübelerim şunu gösterdi ki her türlü olasılığa hazırlanmak lazım. formasyon alabiliyorsan al. ilerde neler olacağını kimse bilemez.

önemli olan moralini bozmadan, elindeki şartlara uygun bir şekilde planladığın bir şekilde yoluna devam etmendir. bu yolda ilerlerken önüne engeller çıkar, düşebilirsin. düşmek önemli değil, bu herkesin başına geliyor. önemli olan buna takılmadan, moral bozmadan kalkmak ve yola devam etmek.

bence olan biteni oldugu degil yonetmenin istedigi sirada ogrenmek en guzeli, altinci his'te olaylari kronolojik olarak ogrenseydik filmin bir olayi kalmazdi misal diye dusunuyorum ben, dusundum, bitti.

kadim ekşi duyuru kullanıcıları daha önce bu soruya şöyle bir yanıt aradı;

(git: 33577)

sofistike'nin yönlendirdiği duyuruda bir çok şey yazılmış çizilmiş. doğruluk payları da vardır. şahsi kanaatimse 1-2-3-4-5-6 sırasıyla izlenmesi yolunda. zira 4-5-6-1-2-3 sıralaması yönetmenin seçimi değil zamanında ep 1 için harcanak para bulunamaması. ha ben 4-5-6'yı çocukken izlemiştim, bu yüzden 4-5-6-1-2-3 şeklinde izlemiş sayılabilirim ama aklımda kalan bir kaç sahneyle beraber 1-2-3-4-5-6 sıralamasını takip edince bayağı güzel oldu.

sozluk.sourtimes.org

kendi deneyiyim ise çekildiği sırayla, 456123 diyor. bi arkadaşta 123 diye başlamayı denedim. adam bu muymuş lan dedi haklı olarak. jar jar binks'ler gungan'lar, pod yarışları, abidik gubidik komik şirin karakterlerle bi çocuk filmi ilk iki episode. ha izleyici sinema ehliyse ep.4 ve belki 5'ten sonra 1, 2, 3 izletilebilir. return of the jedi sona saklanabilir.

ben olaya şöyle bir çözüm getirdim:
3 güne yayılmak üzere 1-2-3-4-5-6-1-2-3 şeklinde en güzeli :D

önce konuyu kavrıyorsun, olayların gelişimini ve sonucunu idrak ediyorsun, sonra bir kez daha gözünü şenlendiriyorsun, ehuheheh..

4-5-6-1-2-3 olarak izlemezsen hiç bir şey anlaşılmaz. yani episode 1 i izlerken senin hikaye hakkında çok şey bildiğini kabul edip hikayeyi anlatmıyo.

hatta en iyisi için 4-5-6-1-2-3 yaptıktan sonra 4-5-6 yapmanı tavsiye ederim, ama sakın 1-2-3-4-5-6 diye başlama.

prosedürü tam olarak bilemiyorum ama benim başıma gelen olayı anlatayım ben.
2002 de aibü ye girmiştim düzce myo daydım. yurta falan başvurmamıştım ama kalacak yerimde yoktu, yurta gittim durumu anlattım onlarda asılların ve yedeklerin kesin kayıt tarihlerinin süresi bittikten sonra geleceksin dedi. yurtta boş yer var istersen kalabilirsin fakat normal ücretin iki katı dedi, bende kabul ettim boş yer olduğu için misafir öğrenci olaraktan kayıtların bittiği güne kadar kaldım ondan sonra kayıt oldum, yurt ücreti normale döndü.
bu kadar.

evet kalabilirsin. yurda gelen talebe göre de 1-2 ay içinde gelir zaten sıran, tabi eğer yer kalmışsa. yurt idaresi onu bildirir zaten. mesela sakaryadaki devlet yurdunda artık yedeklere sıra gelmesi baya zor. zira her sene çok sayıda yeni öğrenci geliyor ama mezun olup yurttan ayrılan ya da eve çıkan kişi sayısı eskisi kadar çok değil. mesela ben 6 sene önce girdiğimde 500. yedeklerde filandım, sanıyorum 1 ayda filan gelmişti sıra ama şimdi pek mümkün değil 500 e sıra gelmesi.

neyse diyelimki yer sorun değil gittiğin yerde, o fazla para denilen miktarı dert etme fazla. normal yurt ücreti 3 aylık 170 milyon sanırım. 2 katı olsa 340 yapar ki onunda aylığı 120 milyon yapmaz bile.

sanıyorum öğrenim kredisinden bahsediyorsun, evet devlet artık başvuran hemen herkese veriyor bu krediyi ama alıp almaman konusunda pek etki etmek istemem. sözlükteki öğrenim kredisi başlığını okuman yararlı olabilir.

ama şöyle söyleyeyim durumun iyi sayılırsa 160 milyona pek işin düşmeyecekse alma derim. sonra ödemesi sorun olabiliyo, okul bitiyo iş askerlik hay huy derken geri ödeme kağıtları geliyo, daha işe girip çalışmaya başlamamışken nasıl ödeyeceğim diye düşünüyor insan.

üstad şu krediyi alacağına part-time işte çalışsan hem daha çok para kazanırsın hem de geri ödeme muhabbeti olmaz. düşünsene okul bitecek işe ya yeni başlamış ya da daha kötüsü başlamamış olacaksın bir sürü masrafla beraber bir de o acı koyar. ben almadım, çok da isabetli bir karar olmuş. ödeme güçlüğü yaşayan arkadaşlarımı gördükten sonra.

(bkz: sistire)

laminatta olmuyomuş sanırım sistire.

soruya cevap değil ama laminat parkelerin üzerinde bir tür sır oluyor, bu sırrın kalite ve kalınlığı da laminatın kalitesini belirleyen ana unsur zaten. bu yazacağım kulaktan dolma bilgidir: laminatlarda nahşap parke gibi cilalama işlemi mümkün değil. tabi gidip ustasına sormak lazım.

üzgünüm ama değiştirme harici hiçbir çözüm söz konusu değil. malesef laminat böyle bir şey :(

laminata zımpara yapmaya kalkmayınız.

bi çözümü yok sanaırım bu işin...
tüm cevaplara teşekkür ederim.

laminat parke olduğu gözümden kaçmış. sistire bırakın laminat parkeyi lamine parkeye bile uygulanmaz. sadece ahşap parkeler içindir. sizin değiştirmekten başka şansınız yok dendiği gibi.

bence star wars serisi safi bu söylediğinizin destanıdır.

bonfire of the vanities var, pek severim kendisini. bir de fight club var yenilerden. the constant gardener da olabilir.

türk filmi olsa olur mu?

(bkz: ceza)
(bkz: atom fiziğine ve profesörlüğe lanet olsun)

employee of the month

(bkz: kibar feyzo)

- allahıma ordalar, ordalaaar..
- aha kafası yarıldı..

amelie de olabilir. hani en başta diana nın ölümüne şaşırıp yere bir şey düşürüp sonra da o şey amaaaaan işte ondan sonra değişmişti.

olur mu oyle sey yau, ilk gun mıllet sırf araba içinde icti fln dısarda yasak diye.

Özür dilerim düzeltiyorum...
-
19 Mayıs 2008 tarihinden itibaren:

* Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
* Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,
* Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
* Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,

19 Temmuz 2009 tarihinden itibaren:

* Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde


Böyle yazıyor bakanlık sitesinde...

araba kamuya acik alan degil, kisisel alandir (orn. herhangi birinin arabasinin kapisini acip icine giremiyoruz izin almadan). dolayisiyla ister icer, ister ictirmez diye dusunuyorum ben. ama atmis olmayayim tabii...

ben de atıyor olabilirim ama bildiğim kadarıyla arabanın kime ait olduğu önemli olmaksızın direksiyon başında içmek aynı cep telefonu gibi yasak olması lazım.

arabada sigara içmek suç olabilir mi :) taksi nedeniyle karışıklık yaşadın galiba.

kiralık arabalarda bile kiraladığın süre içinde içiliyor....

bu yasayla ilgisi yok ama direksiyon başında içmek yasak. uygulanmayan, yaşamayan bir yasak. ileride barlardaki sigara yasağının da başına geleceği gibi.

cevaplar için teşekkürler. kazandım iddiayı eheh.

çarşafı tanımadığın tekelden almayasın, direkt esrarkeş muamelesi yapıyorlar.

turk tutunu sert oluyor, drum var bi de golden virginia var. golden nefis, sabah bogaz sertligi fln yapmaz. içimi yumusaktır fln.

kagıt olarak kalın olanları var onları tavsiye ederim, digerleri yandıkca cok amele bi goruntu yapıyor.

izmir2 caddesinde amerikan pasaji var. ayakkabi dunyasini gectikten sonra sola kivrilan caddenin sag tarafinda kaliyor. sorarsan gosterirler. orada bulabilirsin bu dediklerini. drum diye bi tutun var. filtresiz sarma makinesini alirsin, zaten drum'in icinde carsafi da geliyo, gonlunce sarar sarar icersin. yalniz elle sarmak zordur. ben beceremedim, makineye devrettim o isi. koydeki amcalar tek elle traktorun direksiyonun tutarken, diger eliyle de sigara sariyomus. vay anasini

itfaiye meydanında muhteşem tütüncüler var, hani öyle bikaç tane dükkan içinde kenarda köşede falan değil bildiğiniz tütüncü efendim. kendilerinde çarşaf da bulunur, tütün koymak için kavanoz ve küçük kutular falan da bulunur, filtre de var, akabinde misal isterseniz sarılmış boş sigaralar (yani filtre ve kağıt sarılmış sigara gibi ama içi boş, tütün dolduruyorsunuz) ve o sigaraları doldurma makinası da var. öyle bir sigara imal etme cenneti.

elxa demiş itfaiye meydanı diye ama daha bir dar demiş heh..

sağolun dostlar gayet doyurucu oldu cevaplar teşekkürler birde bu tütüne drum tütün mü deniyor isterken rezil olmayalım.itfaye meydanının yeri biraz ters gibi bi bakarım(gerçi pekde bilmem oraları ama önemli değil) yada olmadı izmir2 yi biliyorum oraya bi bakarım
@tannhauser benimde tam tırstığım bir durumdu biraz da o yüzden önce bi buraya sorayım dedim

not:birazcık araştırınca biryer daha buldum ankamall ın üst katında iyi bi tabakko shop varmış ama fiyatlar nasıldır onu bilemiyorum.

drum tütünün markası. golden virgina da bi marka. bu arada tunalı hilmi üstünde de var bi yer, yani tam net hatırlamıyorum yerini, küçük bir yer cadde üstünde, tobacco shop diye yazıyor. eski kavaklıdere sinemasına yakın bir yerdeydi. onu hatırlıyorum.
bir de bilkent real'de de var tobacca shop, ordan da bulabilirsin..
ama en güzeli, olur da tanıdıklarından, free shop'a giden falan olursa, onlara aldırmak aslında. daha ucuz oluyor.

bu arada bu bahsettiğim yerlerde açık tütün yoktu yanılmıyorsam. drum ve golden için söyledim.
drum : en.wikipedia.org:Drum_Tobacco.jpg
golden: en.wikipedia.org:Golden_virginia.jpg

ankamall'un ustundeki tobacco shop'ta bi bok yok hocam. bosu bosuna gitmeni istemem. basit bi captain black pipo tutunu bile bulamamistim ben orada.

ha bi de drum var mi dedigin zaman onlar anlar zati. drum tutunu deme evet :)

@cutterfly ve @osuruklu saolun mesaj alınmıştır :)

Ankara'da Kentpark'ın zemin katındaki (Çağdaş'ın yanındaki) Tobacco Shop'da da Arap dahil hemen tüm kağıtlar var, ancak tütün namına pek birşey bulunmuyor ne yazık ki.

zuhal olcay'ın var böyle iyisinli bi şarkısı. o mudur acaba?

"Sen bana fazla iyisin, iyisin" gibi bir nakaratı var idiyse, Zuhal Olcay'ındı o şarkı. Çok nostaljik geldi birden :)

Geçen gün radyoda güncel bir cover'ını duydum onun.

zuhal olacayın ki var bende ama ayşegül aldinç daha bi iyi sölüyo bana göre: ) onu arıyorum : )

Utorrent yüklü durumda, isohunt-torrentz-piratesbay ve belli başlı biçok torrent arama sitelerinden yaklaşık 20 torrent indirdim, 'senin işin bi haftadan evvel bitebilir kardeş' diyen çıkmadı, hepsi estimated time'ı en az iki haftadan açıyor. İlk sezonu komple indirmeye çalışıyorum bu arada. Bi ayarı bişeyi yanlış yapıyor olabilir miyim?

divxplanet'a üye bir dost edineceksin,
sonra ister torrent ister ed2k linklerini oranın forumundan edineceksin,
böylece paşa paşa tertemiz, sorunsuz, kaliteli ripler elde edeceksin.

bilgisayarım bozulmamış olsaydı (masaüstü olan)
bana bir kutu boş dvd gönderirdin,
ben de ara ara kopyalar kargolardım,
ama şansın yokmuş...

utorrent de option-speed guide da connection type 256 yapip test tusuna tikla ok diyorsa
arenabg.com a uye ol ondan sonra "lost dvdrip" torrentlerini indir

rapidshare opsiyonunu denemek istersen sözlük'ten irtiabata geç.

o kadar uzun surmemesi lazim. modeminizde bi dene port acmaniz lazim utorrent icin. portforward.com isinizi gorur. herseyi anlatiyo orda.

ahaha.
ben size ne diyeyim yahu.
trojandır en sağlamında. nod32 sırf antivürüsse, eset smart security'ye geçiş yapın. olmuyorsa spyware doctor ya da en azından adaware türü bir antispy'la taratın sisteminizi. bu işin görünen kısmı sadece, kesin keylogger da vardır. muhtemelen bilumum şifreleriniz filan elemandadır da sizi uyandırmak istemiyordur. kredi kartı filan kullanırsınız diye bekliyordur. bu durumda en küçük porbleminiz kardeşinizin bir iki link bularak sevinmesi, sizinle taşak geçmesi olur.

perfect keylogger diyeceğim ama nod'un onu tanıması lazım hem de resim dosyalarını windows'da saklaması söz konusu değil.

edit: ha bu arada illa komşunun msn'ini alacam diyorsanız yukarıda bahsettiğim programı kendiniz kurun, gizli modda çalıştırın. bilgisayarınızla ilgili her türlü bilgiyi görün. tek tek girilen şifreler, siteler vs raporlanır.

eneee len bu benim kardeşim knight hedesi oynuyodu arkadaşlarını eve getirip soymak için ardamax keylogger indirmişti onun başının altından çımış olmasın bu ?

bol şantajlı az huzurlu günler bekliyor seni:)
kardeşinin yerinde olmak isterdim:)

bende samsung'un bundan azıcık üst bir modeli var ama tepki süresi hariç aşağı yukarı aynı.hatta bu: www.hepsiburada.com ama bitmiş.
diğerlerine de bakmıştım mağazada philips de güzel görüntü verme açısından ama bence samsung basar.

inca falan bulaşma bile bence.

2053bw falan alın... dvi siz lcd almayın, inca da almayın... hepsiburada da pahalı satıyor, incehesap a , netsiparis e falan bakın...

benden uyarması...

samsung varken inca almak sacmalik. ben bunu yaptim siz yapmayin..

tekrar olacak ama inca almayın.

dvı genelde lcd monitörlerde bulunan daha kaliteli görüntü veren bi giriştir cd monitörlerde hem vga hem dvi girişi bulunur istediğini kullanısın

üzülerek enter saltman'ın yazdığını düzeltmem lazım. her lcd monitörde dvi+vga çıkışı yoktur. dvi olmayan bir lcd monitöre ise kesinlikle yaklaşmamanızı öneririm. bakmadım ama bildiğim kadarıyla ekran kartınızda dvi var. bu arda netten alacaksanız iki kere düşünün. (bkz: #12140580) samsung'un 500 ytl'lik bir ürünü vardı, onu tavsiye ederim.

dvi girişli almayacaksanız, almayın zaten.

@tannhauser genelde dedim

@enter saltmanenter saltman: af edersin.

böyle bir ekran kartını tam performansla kullanabilmek için elbetteki dvi girişi olan bir lcd olmalı. kaldı ki bu ekran kartının bildiğim kadarıyla 2 adet dvi çıkışı var ve vga çıkış için çevirici kullanmanız gerekir. ben de haftaya benzer bir ekran kartı ve samsung 19" monitör alacağım ve yaptığım araştırmalara göre şu model fena değil.

www.exa.com.tr

hiçbir şekilde bir bilgim olmamasına rağmen, bana biraz trişkadan bi hayalmiş gibi göründü.. film hilesi diyeyim de rahatlayayım.. ama yani tamamen löp etten uydurdum..

sorunun cevabını bilmiyorum ama 20 yaşında filandım bir arkadaşıma sigarayı bırakması için yetkin bir doktor olan amcası hüpnosla telkinde bulunuyordu. şu anda hala fosur fosur içiyor. telkinin ilk döneminde azalma olmuştu sadece. seans arası açıldığında kullanımı artıyordu bile.

manevi bağımlılık bir yana, maddi bağımlılık ne olacak? istediğin kadar unut, tüm yoksunluğu ve yan etkilerinin görüleceğini düşünüyorum.

hayır. deneyen biliyorum.

Unutulmaz, çünkü eroin tıpkı kokain gibi ağırlıklı psikojenik bağımlılıktan çok fiziksel bağımlılık yapıyor. Bu nedenle mümkün değil.

zeytinyağı.

zeytinyağı veya el kremi dene

gres yağı olma mı

sabun.
önce alt tarafi sonra üst tarafindan dogru cikart

elini uzun bir süre soğuk suyun içinde tut. bunu yaparken kolun mümkün olduğunca yatay ya da hafif yukarı doğru bir konumda olsun. sonra da sabun, krem vs. ile dene

parmağını aşağı doğru salla biraz, bir kan dolaşımı olsun hele bir.
sonra sakin sakin bir daha dene. dümdüz yukarı değil de, biraz sağdan biraz soldan iterek

kadın çorabını ayak bölümünden kes, parmağına tak, yüzüğü çorabın üzerinden geçir. çorabın arkadan çıkan uçlarını aşağı doğru çek.

muhtemelen denemişsinizdir ama çekerek değil çevirerek çıkartmaya çalışın

ehuu parmağı kes yüzüğe bişi olmaz :P

çıktı mı yüzük??

hic kiz arkadasi olmadigindan ortaya cikan ezikliktir
ilgi cekmeye calisiyordur

İlgi çekme çabasından başka bir şey değildir. Orada yazdıklarını gerçek hayatta analarına, karılarına, kızlarına diyecek göt olduğunu zannetmiyorum bu arkadaşlarda.

bence hala ilkokul yıllarında kalanların yaptıgı bir şey olsa gerek (tabi zeka yaşı olarak). çünkü hatırlıyorum bir psikoloji dersinde hoca, "ilkokulda bir erkeği bir kızın yanına oturtamazsın, ama lise ve daha sonrasında da yanından kaldıramazsın" diye bir cümle kullanmıştı. hakkaten de gözlemlediğim kadarıyla o yaşlarda karşı cinsi için "ay çok salak o" gibi cümleler kullanan çocuklar azınlıkta değil bunun sebebini bilmiyorum, bilenler anlatır.

ilgi çekmek falan da olabilir ama ilgi çekmek için bu kadar düşülür mü bi fikrim yok, ben dediğim gibi "büyüyememe" veya sizin de dediğiniz gibi "beyin hücrelerinin yetersiz gelişmesi"ne bağlıyorum.

bu da başka bir ilgi çekme akımı konusu. başka bir konu bulunana kadar sürecektir malesef.

safi mal olmalarından mütevellit...

sozluk.sourtimes.org

"burnu kalkik, turk erkeklerinin kasini gozunu begenmeyen, gosterip ama vermeyen kizlar, benim italyan oldugumu dusununce yataktan cikmaz oldular."

egotm bu senin cümlen. madem mideni bulandırıyor, öncelikle kendin yapma.

salt troll, ciddiye almayın.

cevaplar icin sagolunuz, troll disinda baska etkenlerin oldugunu dusunuyordum ama yanilmisim.

@blackdog, o duyurunun gercek olduguna inanan birilerinin cikacagini dusunmemistim :S

@egotm: yalan söyleme, sen o duyuruyu yazdığında bir sürü adam tepkili cevaplar verdi sen de duyuruyu sildin, yani "gerçek olduğuna inanan birilerinin olduğunu" gözlerinle gördün. Bir de madem doğru değil neden öyle bir duyuru yazıyorsun? sorunlu musun sen?

Konsepti bozmadan soruyu cevaplayayım ben: işte o salak, beyin hücreleri yetersiz gelişmiş insanların öyle davranma nedeni senin mevzubahis duyuruyu yazma nedeninle aynıdır.

patlamaz.

POWERCOM BNT-600A UPS imiş model. 600w olacak bağlanacak bilgisayar.
patlar mı derken bozulur mu demek istedim tabii :)

o sadece bir aracı. bozulmaz öyle.
voltajı regüle eder, aşırı akım gelirse korur ve dayanabildiği sürece güç verir kasanıza. ups'in değerine göre sizin 300W'dan 600W'a çıkan harcama değerinize göre elektrik kesildiğinde, pc'yi açık tutucak süresi azalır sadece Watt değeri arttığından.bende 300lük ups var, 650W'lık güç kaynağı var. içiniz rahat olsun. öyle bi kıyaslama yok(:

mesajları sim karta ata ata, kopyala kaydet falan yaparak olursa olur..

kopyala vs diye bir şeyde yok işin kötü yanı

yeni telefonuna bir arkadaşının kartını tak, geldiği sırayla hepsini ona gönder.

hayır.

16 yaşında abd de ehliyet alanlar da sanırım eyalet dışına çıkamıyor.yanlış biliyor da olabilirim.

eyalet dışına çıkacaksa amerikalı 18 yaş altı sürücü, "out of state" ehliyeti çıkarmak zorunda ki 60 günlük filan süreleri oluyor.

türkiyede ise hiçbir şansı yok, en az 18 olmak zorunda.

sorularınızın hiçbirinin cevabını bilmemekle beraber, bu yayınevinin kitaplarının çevirilerinin hiç de hoş olmadığını söylemek isterim. okumak işkenceye dönüşebiliyor bazen.

tannhauser'e kesinlikle katılıyorum. bu yayınevinin çevirilerine temkinli yaklaşmanızı tavsiye ederim.

yukaridaki arkadaslarin iddialarini goruyorum ve arttiriyorum: bordo siyah'tan uzak durunuz ve dunya klasikleri icin o yayini tercih ediyorsaniz iletisim yayinevi ne bakin derim. hem cevirisi cok basarilidir, hem de cemberlitas'taki merkez subesinden kitaplari %40 indirimle alabilirsiniz.

@tannhauser ve @think martini uyarılarınız için teşekkürler.

dünya klasikleri için hangi yayınevinin çevirileri iyi? bunun için bir yayınevi önerecek olan var mı?

edit: @egotm tavsiye için tşk. diyarbakır'da olduğum için çemberlitaş'a gitme imkanım yok ne yazık ki :) burdaki kitapçılardan yayınevinin kitaplarını bulabilirim, gözüme çarpmştı bir kaç yerde.

Guzel ceviri icin Yapi Kredi Yayinlarini tercih edin. Beyoglu/Galatasaray'daki kendi magazalarindan her kitabi %20 indirimli alabilirsiniz. Ayrica son gittigimde 4 kitap alana 1 kitap hediye ediyorlardi. Gidin alacaginiz butun klasikleri ordan alin; ustune de kitap hediye etsinler.

Biraz daha pahalidir ama %20 indirimle filan iyi oluyor.

Not: Simdi gordum Diyarbakir'daymissiniz. Internetten alisveris yapacaksaniz da Yapi Kredi'nin yayinladigi klasikleri tercih etmeye calisin. Bu arada evet, Iletisim de kesinlikle cok iyidir. Onu da es gecmeyeyim, saygisizlik olmasin.

v4vendetta, iletisim yayinevi'ne gaziantep'de oldugunu soylersen kitaplari yine ayni indirim+kargo ucreti ile gondereceklerini umuyorum; calisanlari yardim sever insanlardir , bir sansini dene derim :)

bense bordo siyahı severim, çevirileri de canımı hiç sıkmaz. satın almak içinse internet değil ama sahaf veya 2. el kitap satan dükkanlara bir uğrayın derim. bu türden ticaret erbabları çoğunlukla emsallerine göre oldukça ucuz olan bordo siyah yayınlarını bulundururlar. yoksa bile talep ile getirtmeleri muhtemeldir.

monitör crt mi lcd mi?
başka monitör takıp bakma şansınız var mı?
dbence ekran kartından kaynaklanıyordur. ekran kartı onboard değilse söküp boarddaki ekran kartıyla bir deneyin. devam ediyorsa monitörde arıza var diye düşünebilirsiniz.
monitör crt ise böyle abuklamalar yaşından kaynaklanabilir. değiştirmek iktiza eder.

renklere özel tepkiler veriyor olmasın?onu deneyin : karşılama ekranı rengini getirin köşeye paintte mesela.

muhtemelen ekran kartından kaynaklanıyodur. ekran kartının sürücüsünü internetten güncellerseniz belki çözülür. olmadı windows format. windows bazen böyle anlaşılmaz ve açıklanması zor şeyler yapabiliyor. o da çözüm olmazsa ekran kartı veya monitör tamiri veya değişimi zannımca.

bu ciddi ancak üstü örtülen bir durumdur. ancak yurtdisinda gece acik demek biraz yanlis olsa da, siz bunun bile var oldugunu söylemek istediginizi anliyorum, boyutsal olarak o düzeye gelinmesi epey zor.

cok cok cok büyük bir baltalama var. bir basibosluk bir laubalilik hakim kütüphane sistemlerinde. harika kütüphanelerimiz de vardir ama kitap okumak icin demek ki gerekli rahatsizligi toplum yeterince kavusamadi.

nefret edilmiyor aslinda, hic bir sey hissedilmiyor ki nefret edilsin. o duygu yok.

mesela izmir milli kütüphanesine ne zaman gitsem, hep tadilat var ve hep kapali hep kapali. bu 3 senedir böyle. önümüzdeki aylarda oraya yeniden gedicem büyük bir ihtimal mutlak uydurulmus bir bahane ile yine kapalidir.

kitap okumaktan ziyade okumu konusunda, ciddi sorunlarimiz var, ekonomik sartlar bunun icin öne sürülüyor, aslinda biraz da hak vermek lazim. cünkü okumak isteyen bir cok insan (yetiskinler) günlük vakitlerinin cogunu isleriyle ve sorunlariyla geciriyorlar. mutluluk ya da özgürlük zamani biraz az. bunlar ana sebep degil tabi. ama cok etken rol var, dogdugumuz günden bugüne kadar bize etken bir cok sey sebep buna. ancak ben toplumsal olarak olaya bakis acimi yazip kimseleri kirmak, haddim olmadan inciltmek istemem.

fakat neden soruna su cevabi verebilirim; temel de yürümeye basladigimiz zihnimiz acildigi günden itibaren bazi isaretler cocuga verilmeli. ve o cucugun cevresindeki yetiskinler örnek olmali. tipki küfür gibi.

ben avrupayi örnek verebilirim, yeni nesiller tüm dünyada bir tüketenler haline geldilerse de, ana köklerinden gelen gerek ic ve gerek dis cevre ile okuma olayinda kisisel bir deneyim seviyesine yükseliyorlar.

ülkemizde cok büyük bir kitle kitap okumadigi icin, dolayisi ile kütüphanelerin kapilarini da acik görmemen normal. enteresandir ki, ben minik kasabalara gittim zaman (bati anadoludu da) firsat bulursam, kütüphane varsa giderim, ekseriyetle bostur. bir kac sey kurcalar sonra cikar giderim.

aslinda bu konu hakkinda universite´nin birinde cok ciddi acinasi bir durum ile karsilastim, onu fazla derinlemesine anlatamam özetle geceyim. bir uni´nin bir kampüsü´ndeki kütüphane´den kitap disari cikarmak yasak idi. kampüs´ten birakin disari cikarmayi okul icine cikarmak bile ögrencilere yasakti. ve bu yasagi belirleyen kapüsün tepesindeki adamdi.

yani neden okunmuyorlari gecelim bir kalem arkadas, neden okutulmuyorlara gelelim.

:o lan yakismamis oraya.yine de siz bilirsiniz.

kalkınmışlıkla direk alakalı diye düşünüyorum

biz hiç bi zaman o düzeye gelemedik. bu saatten sonra da gelemeyiz. çünkü internet çıktı kütüphane bitti. bi kaç on yıl içinde dünya çapında kütüphaneler kitap müzeleri haline gelir herhalde.

99'dan bu yana kütüphaneye kitaplarından, dergilerinden faydalanmak için gittiğimi hatırlamıyorum. halkın büyük çoğunluğu zaten bişe okumuyor. türk akademik dünyasında da kütüphane, "sınav zamanı ders çalışmak için sessiz ortam" olarak tanımlanıyor. üniversite öğrencisi böyleyse gerisini siz hesap edin.

üstadım siz de takdir edersiniz, arz talep ilişkisi mühim bir mefhum. bizim kültürümüz şifahi bir kültür. her üç türk'ten beşi şairdir diyor ya, boşa demiyor. şiirle, kafiyeli sözle aktarıyoruz biz kültürümüzü. eskiden insanlar sallarlardı. işte efendim osmanlı zamanında kahvehane değil kıraathane vardı. şimdi kahvehanelerde kitaplık bile yok diye. hatta bir ara kampanya başlatmışlardı, kahvelere kitaplık filan yaptırıyorlardı, 4 cilt larousse, bir iki de gazete hediyesi, adi basım klasik koyuyorlardı. aynen içinde bozulmuş tentürdiyot, sararmış gazlı bez bulunan ecza dolapları gibi. halbuki özlemi duyulan kıraathaneler sayılıydı, ve buralarda da çeşitli masalara çöküp kitap okuyan insanlar filan yoktu. bir okuyucu olur, o okur diğerleri dinlerlerdi. bu mekanların ne kadar rağbet gördükleri tartışılır.

hasıl-ı kelam biz okumuyoruz. okumayınca da üç-beş kişi için kütüphaneler açık tutulmuyor. bu ülkede benim gördüğüm en iyi kütüphane isam'ın üsküdar'daki kütüphanesi. saat 23:00'a kadar da açıktır burası. hem personel hem de koleksiyon iyidir ama araştırmacılara hitap eder daha çok. süleymaniye kütüphanesi'ne de sırf müdürüyle hasb-i hal etmek için gidilir. çok netameli bir konu bu.

geçen kanada'dan bir arkadaşla yazıştık, dehşete düştüm. kitapları ve cdleri evinden ısmarlıyormuş. kuryeyle gelen kolileri de iade edebiliyormuş. üstelik o memlekette turist vizesiyle bulunuyordu kendisi. biz kütüphaneye gidip faydalanamıyoruz. bırakın ayağımıza getirtmeyi. ooof of.

üniversite kütüphaneleri biraz daha şanslı bu konuda. kullanıma dayanıyor yani olay bence.

vatandaşlık numarasından bir yere kadar gidebiliyorsun. ben babamın dedesine kadar gitmiştim mesela. şöyle de bir link vereyim: soyagaci.info
ama tabi ki daha ileriye gitmek isteyeceksindir herhalde. bunun için de ailendeki kalan yaşlıları dinleyerek bir şeyler bulabilirsin belki.
kolay gelsin.

teşekkürler yardım için. ben de bu sistemle dedemin babasına kadar gittim bir de varlığından habersiz olduğum dedemin bir kardeşi daha açıktı ortaya. ayrıca bu büyük dedemin karısı ile annesinin isimleri aynıymış o yüzden iyice kafam karışmıştı zor toparladım.

İnternetten bulamıyorsanız kütüğünüzün olduğu nüfus müdürlüğünden talep ettiğiniz taktirde 1800'lerin sonlarında doğanlara kadar şecerenizi geriye götürebilirsiniz. Daha gerilere gitmek isterseniz Arap alfabesini okumayı da öğrenmek gerekiyor. 1831 ve 1841 nüfus sayımları ile ilgili belgeler henüz tasnif edilmediği için de ancak 1894 tarihli sayımın "nüfus sayım defterleri"ne bakmanız gerekiyor. ondan önceki tarihe ilişkin bilgiyi ise ancak tapu tahrir defterlerinden falan çıkarabilirsiniz ki bu da zor iş.

bi de online soyağacı tutmak için tavsiye edeceğim bir site

www.genoom.org

burada internet kullanan tüm sülale kendi bildiği verileri girip ortak bir ağaç kurabilirsiniz.

dedemin dedesinin babasının nüfus bilgilerine (ve doğal olarak onun da babasının ismine) kadar ilerleyebildim ve çocukları falan derken 1851'den bugüne kadar epey bir genişlettim ben, buraya kadar internetten öğrenmek mümkün (sadece ismini öğrendiğim büyük dede de sayılırsa 1820 civarına kadar gitmiş sayılırım)..

daha geriye nasıl gidildiğine dair bir fikrim yok ama dayım neredeyse homo erectus'a kadar takip etmeyi başarmıştı, yani daha geriye gitmek de mümkün.. ama oldukça yoğun bir araştırma yapmak gerekiyor ve "on yedi kuşak önceki dedem japonya'dan gelmiş" gibi bir cevap sizin için yeterli olmayacaksa geriye gittikçe günümüze doğru onların çocuklarını da araştırmanız lazım.. bir başka deyişle işi gücü bırakıp kendinizi bu işe adamanız gerekiyor..

bi halt anlamadım
bildiğin tc kimlik sorgulama ekranı orası
anca tc kimliğimi sorguladı
büyük dedemin nerden geldiğini yazmadı vallaha

cebit fuarinda nvi nin 100. yılı anısına herkese çıktı vermişlerdi... nvi den öğrenebilirsin ama alman zor...

demlikpoşet bende anlamamıştım soyagaci.info bakınca biraz daha kolay anlaşılıyor

üstadım, şevkini kırmak istemem ama bu bizim ülkemiz açısından boş bir uğraştır bana göre. iki sebebi var. birincisi yönetici aile haricinde aristokrat sayabileceğimiz aileler yoktur ve aristokratar haricinde de şecereyle uğraşacak vakti bulamaz insanlar. ikincisi ise teknik sebeplerden ötürü. 1830 yıllardan itibaren modern anlamda nüfus kayıtları tutulmaya başlamıştır. her üç ayda bir nüfus yoklama defterleri hazırlamıştır osmanlı. nüfus yoklama defteri diye aratırsan bu defterlerin muhteviyatıyla alakalı fikir edinebilirsin. şecere araştırmasına girerken ilk yapman gereken nüfus müdürlüğünden ulaşabildikleri derinliğe kadar kayıtları almak. bu aşamada bu adamların verdikleri bilgilerin sağlıklı olacağının garantisi olmadığını belirteyim hemen. daha sonra ulaştığın dedenin bağlı olduğu idari birimin ilgili nüfus yoklama defterlerini geriye doğru taramalısın. bu defterlerin hepsi sağlıklı saklanmış mıdır bilemeyeceğim. bulabileceğin yerler çeşitlidir. en derli toplu olan koleksiyona istanbul'da sultan ahmet'te ticarethane sokak'ta ikamet eden başbakanlık osmanlı arşivi'nde ulaşabilirsin. eksikler varsa bir nüshalarının da ilgili idari birimin köy hizmetleri, belediye ya da tapu arşivlerinde olma ihtimali mevcuttur. buradan belge çıkarabilir misin, çıkardığın belge sağlam olur mu bilemem. bu yolla 1830'a dek inebilirsen tapu tahrir defterlerine atlarsın. tastamam koleksiyon arşivde mevcuttur. osmanlıca'nın en meşakkatli yazısı olan siyakatla yazılmışlardır. uzmanı azdır. ben sekiz yıllık eski yazı deneyimine rağmen bir aylık uğraş sonucu ancak rakamları okumayı öğrenebilmiştim. arada boşluk olmazsa, dedelerinin yaşadığı yer sürekli osmanlı hakimiyetinde kalmışsa, dedelerin fazla göç etmemişse, lakap değiştirmemişse bu yoldan 16. yüzyıla dek inme ihtimalin vardır.

tüm bunlara değer mi bilmem?

cevaplar için sağolun.

sevgili tannhauser; cidden uğraşıp yazmışsınız fakat sizin de deiğiniz gibi bu kadar işe değmez gibi duruyor; hele sonuçta japonya falan çıkmazsa hiç değmez. değse de ben bunları yapabilecek çapta bir kişi değilim. iyice işsiz güçsüz olduğum bir kaç gün uğraşabilirim belki gelecekte.
internet vasıtasıyla da dedemin babasına geldik ama babama sorsam o da bilirdi herhalde neyse...

yok bende böyle bir sorun.
hatta denedim senin dediğin gibi srt yaptim fekat yine karşilaşmadim böyle bir sorunla..

çok basit olacak ama, bi tekrar yükle derim ben.

ben de her türlü uzantıyla izliyorum çeşitli dosyaları. hiç sorun yaşamadım. ayarlarında da bununla ilgili birşey yok. bence de uninstall edip başka bir sürüm kurun. gomhiç yamuk yapmazdı hayret.

km player kullanın farkı görüceksiniz

ben böyle problem yaşamıyorum.
mesela geçen lostun 4. sezonu nu izliyorum. aynı klasörde tüm video ve altyazılar var. altyazıların kimi .srt kimi .sub uzantılı.

bana kalırsa siz ya da başka biri gom player in ayarlarıyla oynamış. bence hiç uğraşmayın! önce gom playeri kaldırın, sonra tekrar kurun. muhtemelen düzelecektir. (dikkat varolan gom playerin üzerine kurmayın! önce mevcut gom playeri bi kaldırın. daha sonra tekrar kurun)

kmplayer falan kullanmayın gom player varken. gom player her derde devadır. sizin sorununuza dair bir ayar olup olmadığını karıştırmadım henüz lakin mutlaka vardır ve onunla oynanmıştır. öncelikli olarak ayarlara bakıp buna dair bir ayar olduğunu kontrol etmenizi, yok bulamıyorsanız kaldırıp tekrar kurmanızı öneririm. gom player candır!

gom da manuel olarak altyazı görüntüye sürüklenip altyazı kullaılabiliyor sanki.
hiç olmadı öyle yapın.

gom player iyidir güzeldir hoştur. kmplayer ultra mega süperdir. gom > km diyenin alnını karışlarım. :)

benzer sorunu kuzenimin bilgisayarında da yaşadık, programı kaldırıp yeniden kurduk olmadı, kaldırdık, registry'deki anahtarları aratıp sildik, belgelerimdeki ve program files'daki dosyaları sildik olmadı. neredeyse format atacaktık. düşmanımın başına vermesin.

(bkz: cern)

(bkz: aramaya inanmak)

bu dokuman kafanizdaki butun sorulara yanit verecektir.

www.biltek.tubitak.gov.tr

soruya cevap olmaz ama angels and demons'ta bahsedilen hadiseye benziyor bu sanırım. hatta cern'in de adı geçiyordu romanda. okumadıysan, bir oku.

bilinen TÜM fizik kuralları değişmez, o iş öyle yürümüyor. öyle olsaydı okullarda hâlâ klasik mekanik öğretiliyor olmazdı, her problemi göreli sistemlerde çözüyor olurduk filan. ama çok önemli fizik kurallarının değişebileceği bir gerçek.

ayrıca dünya da yok olmaz, söylenenleri ciddiye almayın.

hepsi medyanın abartması. bir astrofizik öğrencisi olarak gülüyorum bu haberlere. o deneyde karadelik oluşma olasılığı herhangi bir uzayda (yaşadığımız yer de olabilir) ve herhangi bir anda yanıbaşınızda karadelik oluşma olasılığından çok çok az daha yüksektir o kadar. öyle konuyu derinlemesine öğrenmeye üşenip, popüler bilim kitaplarından ve dergilerden öğrendiği bilgileri haber yapan gerzek editörlerin abartmasıdır. karadelik oluşması için maddenin akıl alamayacak hacme küçültülmesi gerekiyor (bir atom için bu değer yaklaşık 10^-30cm3 civarı bişeydi). bu değerlere erişildiğinde gerçek bir karadelik oluşur ve korkmaya başlamalıyız. ki bir maddeyi bu değere küçültebilecek bir güç varsa zaten en başta ondan korkmalıyız, deneyden değil.

ayrıca bildiğim kadarıyla deney bir nevi big bang simulasyonu olacak (gerçeği yapılmayacak yani) dolayısıyla ters giden bir şeyler olduğunda müdahale edilerek süreç durdurulabilecek.

bildiklerim bunlar. yanlışım olabilir, en nihayetinde kronik bir öğrenciyim, varsa hatam affola.

ps3'te sesi harici bir kaynaktan alacağını varsayıyorum. peşin para tam 500 ytl'ye geliyor.
www.hepsiburada.com

tepki süresine ve dvi girişi olmasına dikkat et.
ayrıca kendi kullandığım markanın farklı bir modeli
www.vatanbilgisayar.com
zamanında önyargıyla yaklaşmıştım ancak f-419 modelini 1 buçuk senedir sorunsuz kullanıyorum. fiyatı da gayet uygun.

@tannhauser, ben de bu modeli kestirmiştim gözüme

@tai, o modeli araştırdım biraz, donanımhaber'de kullanan hemen herkes netlik problemi yaşamış, ilk başta heyecanlandırdı beni ama sonra soğudum:(

yani 500 liraya bilemiyorum da televizyon almayı düşünürsen toshiba regza 81 inç tv'yi 1 milyara satıyorlar. tv'ye ihtiyacım yok 81 inç de çok büyük çüş falan diyorsan ya da 1 milyar param mı var itoğluit dersen haklısın abi.

ha tv'den çok memnunum şimdilik hadi bakalım.

@bodom, 81 inç mi yoksa 81 ekran mı?
81 inçse ne yapar eder bulurum 1 milyar abi

Samsung'lar gayet güzel. Ben grafik tasarım için hassas seçim yapmak için çok monitör denedim, Samsung 932GW modelinden aldım sonunda, hatta çok beğendim iki tane aldım.

Benimki 19", sen aynı ürünün 22" olanından al. 932NW ve 932GW diye iki model vardı, biri 2 ms biri 5 ms, ben 2 ms olanını aldım ama diyorlar ki 5 ms de alsan çok farketmiyor.

sanırsam şöyle bir şeyler, iddialı değilim baştan söyleyeyim, daha önce hiç dinleyerek çeviri yapmamıştım.

"merhaba
pek çoğunuz bu filmi sevmeyeceksiniz
pek çoğunuz da seveceksiniz
ve pek çoğunuz da film bittiğinde ne düşüneceğinizi bilemeyeceksiniz
ancak düşüneceksiniz
bu film bir çocuğun gözlerinden, eğer şok edici bir yanı varsa masumiyetinden kaynaklanır.
sizlere bir yetişkin olarak öğrendiğiniz her şeyi unutmanızı öneririm.
dünya görüşünüzü karartan şeyleri, korkularınızı, önyargılarınızı,
bir çocuk olmanın neye benzediğini yeniden keşfetmeye çalışın; hayret etme duygunuzu, masumiyetinizi ve gülmeyi unutmayın.
unutmayın; çocuklar güçlüdür (anlamadım), onlar hayatta kalmak için tasarlanmışlardır. onları aşağı bıraktığınızda -lastik top gibi- zıplarlar. (don lastiği gibidirler, çekersin çekersin, bıraktığında aynı şekli alırlar diyor)
bu filmi çektiğimde 64 yaşındaydım, içimdeki çocuğu bulabildiğimi sanıyorum. bana küçük bir kız çocuğu gibi geldi.
teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler."

anlaşılmayan kısım:
"...children are strong, they're resilient..."

resilience metanet demektir. Yani bir sarsıntı, çöküş veya darbeden sonra tekrar toparlanabilme anlamına gelir. Bu durumda "Çocuklar güçlüdür, kolay toparlanırlar" diyebiliriz.

hocam özelliklerini yazman lazım. ben biraz baktım ama bu öğretmen kampaysı için verilen diz üstüler de 1000 ytl lik de var 3000 ytl lik te. sen özelliklerini yaz yardım olalım.

592 mhz,496 ram.. diye bişe var =)

daha söyliyimde, nerden bakcağımı bilmiyorum.. nereye gireyim ?

bilgisayarım simgesi, sağ tıkla, açılan menüde en alttan özelliklere tıkla. orada yazılan işlemci ve ram değerlerini yaz. meraklısı anlar hangi model olduğunu. ama 300-400 ytl üzeri de satabileceğini sanmam.

ikinci el notebook eskiyen (ve yenilenemeyen) pil sorunu yüzünden pek rağbet görmez. yani şahsen ben almam kendisine has pili olan ikinci el bir elektronik eşyayı :)
ama acil notebook ihtiyacı olan birine 200-300ytl'ye satabileceğinizi sanıyorum. şarj cihazıyla birlikte iş görür neticede.

2,5 sene önce 2200liraya bi asus aldım.800e satsam 10 takla atıcam.öyle boktan bir durum yani

bilmiyorum ama firefox kullanmanı tavsiye ediyorum. (evet, fanboy'um.)

Büyük ihtimal; DNS ayarlarından. İkinci bir ihtimal; o anda interneti sömüren bir programın açık olması olabilir.
DNS için; burada dns yazıp aratırsanız epeyce sonuç çıkar.

Ayrıca opera öneriyorum, fanboy değilim, aklın yolu bir...

ssg microsoft ie kullanıcısı olduğu için en iyi ie de çalışır mouseda problem olabilir(bende olmuştu)

zilyon tane sebebi olabilir. senin modeminin performansı, o anda gelmekte olan verilerin çokluğu, hatların yoğunluğu, telekom'un beceriksizliği, açmaya çalıştığının sitenin yoğunluğu vs.

trende uydum ben de öneriyorum: maxthon 2

Kartın limiti dolmuş görünüyor. Paypal ve godaddy'ye çok hosting/domain ödemesi yaptım, bu sorun sadece kredi kartı limiti dolunca çıkıyor. Tabi bi de kart iptal olmuşsa çıkıyor ama dediğine göre olmamış :)

@harzem: bilakis, limitin yarısı anca dolu. kredi kartının iptal edilmiş veya askıya alınmış olması daha yüksek bir ihtimal :) teşekkürler.

ilgili midir bilemeyeceğim ama bir arkadaşım toronto'dan kalkıp new york'a gidiyor, oradan güney amerika'da bir yere, oradan bir avrupa kentine, oradan istanbul'a, oradan da samsun'a.yüm bu yolculuklar 15-20 gün içerisinde yapıldığı ve her bir kentte aynı kredi kartı kullanıldığı için kartı bloke etmişlerdi.