Ben de aynı üniversitenin aynı bölümünde okumaktayım fakat son sınıfım. Maddiyat tabii ki bir adım öne taşır seni fakat bölümün son sınıfındaki öğrencilere göz atacak olursan artık herkes bir şeylerin ucundan tutma çabasındalar ve buna akademisyenlik de dahildir(az da olsa).

Öncelikle bunu daha birinci sınıfta kafana koyman çok çok önemli çünkü son sınıf olmuşuz ve çoğu kişi daha ne olmak istediğini bilmiyor, bu seni 1-0 öne geçiriyor.

Çok yakın arkadaşlarımdan birisi akademisyen olmak için gerçekten çok uğraşıyor, maddi durumu öyle süper falan değil, ama kendisi bölüm birincisi ve bu işi başaracağından eminim. Yani maddiyat tek şart değil, ne istediğini bilmek daha önemli diyebilirim.

avustralya veya kanada'lı. aptal insanlardan ve stresten uzak güzel bir hayat yaşamak için.

aleman. otobanlarda hiz siniri yok. :D teknoloji ustalari olmasi bile yeterince cazip.

Oh Canada!

ingiliz çünkü çok sevdiğim müzik grupları/müzisyenler ingiliz, sevdiğim komedi dizileri ingiliz yapımı, ingiliz aksanı çekici, bol bira var.

iskandinav ya da alman olmak hoş olabilirmiş. hiç olmadı abd'li falan. sebebi: ülkeleri güzel. şu an sahip olduğum aptal sorunlardan çoğuna sahip olmazdım bu ülkelerden birinde doğmuş olsam. belki geçim derdiyle sevmediğim bi bölüm okumamış olurdum, çok daha sevdiğim bir işi yaparak şimdikinden daha yüksek bir yaşam standardına sahip olurdum falan filan.

isviçre, the zikidaşşaanadenks.
edit: pipi

ingiliz, nedenlerini m e l t e m açıklamış

fransız sanırım. Dünyaya Türk olarak gelmek bizim şansızlığımız işte

yaşamak istediğimiz ülkede yaşamak için o milletten olmamıza gerek yok. türk olamıyorsak olmak istediğimiz milleti ulus devletinin özelliklerine göre değil o ırkın genetik özelliklerine göre göre seçmemiz gerekir. bu durumda da zeki, kronik hastalıklara veya kansere en az yatkınlığı olan, uzun boylu ve zarif vücut hatlarına sahip bir milleti seçebilirdim.

kızılderili.

ingiliz. aksan :)

Türk. Hiçte özenmiyorum hiçbir millete. Bizim ötekilerden fazlamız var eksiğimiz yok.

ingiliz.

cahil olsam, güneş batmayan imparatorluktan gelmişim der mutlu olurum,
dolaşmayı seversem, pasaportumla muhtemelen en saygı görecek ülkeden gelmiş olacağım,
sanatla ilgileniyorsam, ingiliz müzik grupları, her ünlü edebi eserin ingilizce çevirisi mevcut.

bir kere ingilizce ana dilim olacak lo.

İlle de Türk olmak isterdim yine. Yok katiyyen olmazsa İskandinav olmak isterdim. Viking geçmiş, sakin ve kaliteli yaşam.

isviçre. avrupa'nın ortasına konuşlanmış kültürler bütünü. gelir seviyesi ve refah da çok yüksek.

Kanadali olmak isterdim, zaten olacagim da (vatandaslik olarak yani). Onun haricinde iskandinav ya da hollandali olmak iyidir, su anda dunyanin en iyi standartlarda yasayan toplumlari. Modern mimarligin da kalbinin attigi yerler.

Abi rus olup napican? Direkt bizim kafada adamlar zaten ve yasam standartlari, gelir esitsizligi vs her bok ayni yani. Tek fark hiristiyan olmalari, bir de daha guzel olmalari iste. Kiz arkadasim rus ve burada bayagi sayida rus-ukraynali vs (kisaca sovyet takimi diyoruz aramizda) arkadasim var, adamlar hakikaten bize fazlasiyla benziyor. Ha ama yemekleri cok vasat, turk yemekleri cok net eline verir rus yemeklerinin.

İngiliz. Zaten soğuğum, en azından yadırganmazdı. ehehe.. çünkü tanrı müzik konusunda bitirme tezini orada yapmış. aksanını söylememe gerek bile yok sanırım...

kanada veya amerikalı.

uruguaylı veya japon

iskandinav
eğer seçenekler arasından biri olacaksa rus
çünküsü kızlarla alakalı değil

SLAV.. herhangi bir ex-yugo ülkesi..

Çek Cumhuriyeti.

Bağcılar sokaklarının köşesinde duran hapçı, ayyaş gençler toplanıp bi ülke kurmaya karar vermişler orası da Çek Cumhuriyetiymiş gibi geliyor. Seviyorum. Tam benlik. Herkes s*kinin keyfinde. Ohh.

Arap olmak isterdim. Düşünsene o güzel dil, ana dilin. Muhtemelen etimolog falan olurdum Arap olursam da.

Ama yok ya, Türk olmasam Türklüğe özenirdim. Bunu ırkçılık olarak söylemiyorum da, tarih, karakter, tarz olarak bakacak olursak Türk milletinin üstüne yok. Kim ne derse desin. Şu dejenere halimizle bile iyiyiz bence.

Isvicreli. Olmadi fin. Olmadi norvecli.

çek. alayı ateist güzelim memleketin <3.

Capon olmak isterdim

ingiliz ya da anadili ingilizce olan bir başka ülke vatandaşı.
sonra da ingilizce öğretmeni olurdum.
ve dünyanın bin bir çeşit yerinde ingilizce öğretmenliği yapardım.
@blues da çok güzel söylemiş: "zaten soğuğum..."

brazilian women, genleri çok güzel. popomu gere gere gezerdim :)

italyan ya da ekvator milletleri.
soğuk ülkeler sevmiyor ben.

brazilyalı olmak isterdim spor rekabeti hariç çok eğlenceli tipler adamlar, bizim arkadaş ortamın neredeyse aynısı paso gırgır şamata.

Akdeniz'in kuzey kıyısından devam etmek isterdim. Yunanistan, İtalya, İspanya, Güney Fransa veya Portekiz. Rahat, geniş, yavaş, neşeli, kalıbı dinlendire dinlendire her şey ama bir şekilde de verimli. Bir de diğer yerlerde üşüyorum ben.

Şu Karayip kıyıları falan da olur ama oralarda sivrisinek ısırığından insanlar ölüyor. Güneydoğu Asya da olabilirdi ama orada da sürekli deprem oluyor. Kuzey Akdeniz iyidir.

Bir de Avusturalya. Oradakiler de rahat, neşeli ve sıcak yerde yaşıyorlar.

Yunan.

rus.
genetik.

california palo alto'da doğmak isterdim. ırk önemli değil.

Benedict Cumberbatch gibi olacaksa ingiliz.
Mads Mikkelsen gibi olacaksa danimarkalı.
vin diesel gibi olacaksa amerikanyalı.

(sesim çok cırtlak benim, hep bu yüzden gizli kapaklı ağlamalarım)

edit : Jean Dujardin in reisi unutmuşuz. fransayı da es geçmeyelim.

iyi niyet dunya barıs elcisi olmadııgım icin sıkıntı yok. senle aynıyım,mutluyum.

valla akpnin saygı duyulacak bir yanı yok zaten de senin hiç yok.
"8 yaşındaki çocuklara bıdı bıdı dinciler" ne la, bu vatanı böyle yapmakla itham ettiğin insanlar kurdu, istiklal harbini onlar kazandı.

Herkese 'bir' şans vermek lazım. Gerisi haram.

acıyorum istiklal harbinde verilen can'lara. O vatanseverlerin menfaatleri namustu, vatan namusuydu. Şimdi alayı çıkarcı ve satılık. Olmayanıda menfaatcilerin kucağunda tepiniyor. Üzülüyorum o şehitlere, telef olduğuyla kaldı

Farklı görüşlere saygı duymak zorunda değilsin zaten. Ben duymuyorum ve bunun açıkça saçma olduğunu, isterse onun da benim görüş/düşüce/hayat tarzımıa saygı göstermemesinin gayet doğal olduğu söylüyorum. Kurallar bunun için var.

sen kendine bahane arıyorsun olan bu. geri kalan da kendi kendine sergilediğin bir rol. şehidin ne demek olduğunu bilseydin o cümleyi kurmazya dilin varmazdı.

Akp ilk başta bir "görüş"ken saygım vardı. Şimdi bir organize suç çetesi, oy verenler de yardım ve yatakçı. Saygıyı hak etmiyorlar, ceza çekmeyi hak ediyorlar. Kimse kusura bakmasın. Suçluyu öven de suçludur.

Dini alet edip ülkeyi soyanlarla dini aynı kefeye koymayın.
İnsanlar salak olup buna kucak açarsa fırsatçılarda bunu kullanır.
Tayyibin ve etrafının dinle en ufak bir alakası yok gözümde hepsi dini kullanan birer fırsatçı.

Kesinlikle Akp li falan değilim, öyle dincide değilim.

bir şey yapma, paralel argümanlarla zıt görüşlü kişilerden de saygı duymayanların mevcudiyeti nötrlüyordur diye düşünebilirsin.

Farklı görüşlere saygı duymak zorundayız. Birini masandan siktiredersen yarın seni de siktirederler. Böyle olmaz. Böyle olduğu için yarın abdullah gül ile tayyip arasında seçim yapmak zorunda kalıcaz..

Zamanında büyüklerimiz de siktiretmeyeymiş eğitip öğreteymiş iyi olurmuş.

ben coktan yitirdim. iki kisi siyaset konusurken hatta televizyonda konusulurken bile tahammul edemiyorum. nicedir haber vs. okumuyor, zaten tvyi hic izlemiyorum. benimle siyaset vs. konusmaya yeltenen kisileri de susturuyorum.

farklı görüşlere saygı duymak politik doğrucuların saçma sapan bir davranışından başka bir şey değil. eğer yeri geldiğinde fikrinin yanlışlığını fark edebilecek olgunlukta görüyorsan kendini, kimsenin görüşüne saygı duymak zorunda değilsin.

yanlış olduğunu bildiğin, ya da en azından senin referanslarına göre yanlış olan görüşe saygı duyulmaz olsa olsa tahammül edilir. ha bunun da sınırları vardır, ben mesela tanrıya inanan birine tahammül ederim ama ak parti savunan(hatta liberal kisvesiyle bunu yapan) birine tahammül etmem.

ha şu var, kimse de bana tahammül etmek zorunda değil. bu meseleleri asla kişiselleştirmem yani, illa mevzunun kim daha okumuş kim daha bilgili'ye gitmesine gerek yok. sınırlar iyidir.

bu arada faşizm aslında öyle bir şey değil. ama o başka konu.

hep batı yalamları yüzünden bu algı oluşturuldu. yoksa avrupa'nın bir çok yeri insan, asayiş ve görüntü olarak istanbul'dan geride.

bencede şişirme bir foto var avrupa ile ilgili,
İstanbul çoğu ülkeden daha iyi durumda güvenlik ve medeniyet konusunda

ee fransa da aynı böyle. gemiyle geliyorlar afrika'dan, akdeniz arap ülkelerinden. yakında türkiye de böyle olacak.

(bkz: geri kabul anlaşması)

@patricia kitten Fransa'yı blmiyorum, İtalya'nın kuzeyi bitti sayılır, güneyi de bitsin oraya da gelicem inşallah.
Polisin tuttuğunu kimlik sorup, kaçaksa sınırdışı etmesi lazım. Biz bilet kontrolcüsüne yakalansak 50-60 Euro ağzımıza sıçarlar, burda bunlara dışarı beyler diye araçtan atıyorlar sadece.

Kaçak olarak geliyorlar. AB bunu FRONTEX projesiyle önlemeye çalışıyor. Örneğin yunanistana gelen kaçak yolcuları özel tim botlarıyla türkiye sınırına itip orada kaçak yolcuların botlarını batırıyorlar, bu kaçak yolcular da türkiyeye kalmış oluyor, ha çoğu ölebiliyor orası ayrı. Ha bir de bu vize muafiyeti olayı var TR'de. 2016'da uygulamaya girecek sanırım. İşte bu uygulamayla Türkiye AB'deki mültecileri kabul edecek, böylece vatandaşlarımıza vize muafiyeti sunacak. Yani Türkiye'de de o zenci abileri 3-5 yıla kadar görebileceğiz.

benim arkadaş kardeşiyle napoliye ve oradan diğer şehirlere gitti. afrikalı çeteler çocukları soymuşlar bi güzel trende. hiç bir şey yapamamışlar. terör içinde yurda geri döndüler.

bağcılar gibi hakkaten.

Cogu avrupa memleketinin sisirme oldugunu soylemekten dilimde tuy bitti.
Gunduz gozune sokaga iseyeni brukselde gordum, tirt anadolu sehirlerinde yok

5 senedir milanoda yasiyorum, bundan sonra da buradayim artik. istanbulda dogup buyumus birinin burada (siyasi sebepleri, ozgurluk kisitlamalarini haric tutuyorum) rahat etmesi cok zor. son derece minimal bir yasam var.

bu surede edindigim izlenim (sadece italya icin degil avrupa icin de) bu avrupalilarin cidden gerizekali oldugu yonunde. mis gibi medeniyet kurmussun, sonra ne idugu belirsiz bir suru iti kopugu (italya icin it kopuk kuzey afrikali -aslinda fasli direk- oluyor) doldurmussun, hic bana misin da demiyorsun.

yemin ediyorum su milanoda adam bicaklama, hirsizlik, kapkac vs olay oluyorsa %70 fasli, %30 filipino. cinliler, hintliler ve zenciler kendi hallerindeler. lan derdin ne, yolla gitsin hepsini, ne diye kasiyorsun? adamlar ilginc gercekten

İşeme konusunda ek bilgi. İşeyenler çoğunlukla Avrupalıların ta kendisi oluyor. Hatta, senle konuşurken "Ben bir su dökeyim" uyarısı yapmadan bile donu indirip işeyebiliyorlar. Kimse de yadırgamıyor.

@aychovsky yok benim olaydakinde Hintli tipi vardı.
Bir de naçizane tespitim kuzey afrika tayfasında cinsel olarak inanılmaz bir açlık var, gözle taciz vs onlar için sıradan zaten gece klubü bar çıkışında sarhoş kızlara tacizlerine rasladım

bazı arkadaşlar özelden Torino'da yaşadığım olayı sormuşlar, onu da yazayım:
Öğlen 12-1 gibi Juventus stadı ve müzesini gezmek için koyuldum yola, massaua metro istasyonunda inip 62 no muydu neydi o otobüse aktarma yaptım. İneceğim durağı vs. takip edebilmek için cam kenarı bir yere oturdum. Bir iki durak sonra otobüs doldu, ayakta da 7-8 kişi var. Duraklardan birinde saçı sakalı birbirine karışmış, körkütük sarhoş, sendeleyen, yalpalayan bir adam bindi. Adam iri yarı, 1,80 boylarında, göbekli yapılıda bir tip. Evsiz tipi var, belki evsiz değil sadece sarhoştur, elinde de büyük bir içki şişesi var. Bu binince otobüse bir koku yayıldı zaten, içki kokusu artı bok kokusu gibi bir şey. Şarkı gibi bir şey mırıldanıyor. 1-2 durak sonra aniden agresifleşti bu. Bağırmaya başladı, İtalyanca bir şeyler söylüyor, küfür ya da tehdit cümleleri falan sanırım. Hareket halindeki otobüste oluyor bunlar, cama falan yumruk atıyor, otobüste bir aşağı bir yukarı geziyor. sarhoş haliyle yalpalaya yalpalaya bağıra bağıra. Kadınlar yaşlılar korktu, çığlık atıyorlar. Erkekler desen sus pus hepsi, ulan hadi ben turist adamım yurt dışında başımı belaya sokmak istemiyorum, bir gram cesaret de mi yok sizde. Hiç bir şey yapamıyorsan git şoförün yanına söyle, otobüsü sağ çeksin, kapıları açsın inelim. Şöfor korunaklı kısımda pezevenk, olayları izliyor yoluna bakıyor. Durak gelince durdu kapıları açtı sonunda pezevenk şöfor. Hepimiz indik, sarhoş içerde kaldı, elindeki içki şişesini otobüsün tutunma demirlerine vurup kırdı. Neyseki kimsenin burnu kanamadı. Sonra sarhoş da otobüsten dışarı çıktı. Bizim yavşak şöfor meğer olayları sadece izlemiyormuş, diğer 62'nin şoförüyle telefondan iritbata geçmiş, yolcuları aktaracakmış. Yani durakta 2 tane 62 nolu otobüs var, herkes dışarda, sarhoş da dışarda, yeni otobüse bineceğiz, diğer otobüste cam kırıkları vs var binilemez. yeni otobüse biz bindik, sarhoş da bindi gene a.q. Güler misin ağlar mısın? Yaşlılar kadınlar falan otobüsten indiler sarhoşu görünce. Ben otobüste kaldım, bir kaç erkek bir de sarhoşla birlikte. Neyse yolculuğa devam ettik sarhoş gene bağırmaya gezinmeye başladı otobüste. Ulan kimse mi tepki vermez skeyim bu İtalyanları, türkiyede olsa 1,50lik adam bile posta koyar sarhoşu otobüste linç edip atardık adamı yeminle. Adama bir yumruk, tekme bir şey atsan bir şey olur sarhoş adama al başına belayı, ordaki yavşak İtalyanlar da seni suçlu çıkarır aleyhine tanıklık yapar bu yavşaklık. Sarhoş götlerini skse bir şey demez bunlar. Neyse bir zaman sonra adam duruldu ağlamaya başladı kendi kendine, sonra gene bağırmalar falan 5 dakika sonra. Durağın birinde park gibi bir yerde gelince indi kendini yeşilliklere attı da kurtulduk ipneden. Kısaca hayatımız pamuk ipliğine bağlı, Avrupa çok refah, ferah geyiğini yapanın ağzına çakarım

@speedy

italya acik hava timarhanesi. bizim ulkede akli dengesi bozuk olanlar ya evde ya hastanede tutulur, burada sokakta ozgurce geziyorlar (gezmesinler diye demiyorum, farki belirtmek icin soyluyorum). sokakta binlerce akli dengesi bozuk kisiyle karsilasabilirsin, once normal konusmaya baslayabilir sonra "bu ne diyo amk" diyerek durumun farkina varabilirsin. bu bir.

ikincisi de, cingeneler, evsizler (siradan evsizler degil, bildigin elinde posetlerde copten topladigi curuk yemeklerle binen, altina sicmis durumda olan falan) ve yine akli dengesi bozuk insanlar. ilk ikisi les gibi kokar, kimse de bi bok demez, yaninda durmayip ileride sikis pikis dururlar.

tram'a kontrolor biniyor, biletsizlere ceza yaziyor, cingenelerin yanindansa pas geciyor nasil olsa paralari yok diye. e yarraam ben neden bilet aliyorum o zaman?

son olarak, kavga da etmezler. trafikte mesela tartisiyorsun ya da tartisiyorlar, maksimum arabadan disari cikip yine kendi arabalarinin yaninda durup bagrisir, arabalarina biner yola koyulurlar. bizim memlekette oyle mi, o arabadan indiysen ya karsindakini sen bicaklayip, sikacaksin, ya da bunlarin kendine yapilmasini goze alacaksin.

sozun ozu boyle bir memleket iste.

ya bırak şu gevşek herifleri, 20 senedir bi centrale istasyonunu yola sokamadılar. Mına kodumun yerinde arttırın şu polis sayısını, güvenliği. Bizim Gökçek'in Topbaş'ın taşşağını yesinler, staja başlasınlar yanlarında

vize değil de sanıyorum oturma izni imiş o. Geçmiş olsun emin değilim ben de duymuştum öyle olduğunu. Moralini bozmak gibi olmasın ama Almanya'da oturma izni almaya gittiğimde 100 euro deyince çıkarıp parayı vermemle memur kadın gülüp sen bize değil biz sana 100 euro vereceğiz demişti.

@sıfırbir, almanyada onu nasıl yaptılar öyle? hangi yabancılar ofisi yapar ki bunu? biz de gittik 100 euro verip paşa paşa aldık oturumumuzu. kimseden "yea bana da üste para verdiler" şeklinde bir şey duymadım.

@babasi iskandinav annesi bayburtlu, konsolosluğu arayıp öğrenmelisin en doğru bilgiyi. gerçi okulunun dış ilişkiler ofisi de biliyordur muhtemelen. kulaktan dolma bilgilerle bu işler çok net olmuyor, sürekli bir şeyler değiştiği için.

Ben Almanya/Giessen'da 1 yıl erasmus yaptım. Giden arkadaşlarınız ya da forumlarda denk gelirseniz sorabilirsiniz. Bizim eyalete özel bir şey de olabilir bilmiyorum ama erasmus öğrencilerinin oturma izni alması için teşvik primi gibi bir şey. Aksi durumda çok örneğini duyduk; adamlar gelmiş ülkeye oturma izni almaya gitmemiş yıllarca almanyada kaçak yaşamış. Oturma izninin asıl ama senin nerede ikamet ettiğini bilmek bir problem cıktığında, vizen bittiğinde ülkeni terk etmediysen adresine gelip seni bulabilmek amacıyla yapıldığını söylediler. Böylece iki hafta sonrasında banka hesabıma 100 euro yatırılmıştı. Başkasından duysam mışlı muşlu anlatırdım ama bizzat başıma gelen bir şey olduğu için kesin ve net konuşuyorum. Öğrenci olduğum için vize ücreti de ödemedim.

@letheavendangered eyvallah abi zaten en mantıklısı o kesin bilgi için.
@serabetan dediği olayı ilk defa duyuyorum zaten yurtdışına da ilk defa çıkıcam:)
1. olarak erasmus ana merkez dediğin yer ayrı bir yerde mi yoksa okuldaki erasmus koordinatorlüğünden mi bahsediyorsun ?

2.olarak refund olayını da aynı şekilde senden duydum ilk ondan da bahsetsene biraz.

eyvallah abi ben bu refund olayını bir araştırayım.olursa buraya ve sözlüğe de yazarım.sonraki nesillere ışık olsun icabında :)

Ede-Wageningen'e 23:58'de varmis galiba en son.
www.ns.nl

ama amsterdam merkeze gece boyu tren var, merkeze gidip oralarda takilabilirsin istersen. redlight'a falan gidersin belki :P

Vallahi Lockerları bilemiyorum ama çok pahalı olduklarını sanmam. Amsterdam Centrall'de vardı, elektronik ve oldukça ucuzdu. Havaalanında ise sabahladık, gece boyu bir sürü insan oluyor zaten. Tabi her taraf aydınlık falan olduğu için öyle rahat rahat uyumak pek mümkün değil ama güvenlik açısından sakınca yaratacak bir şey de yok.

Redlight önerisini değerlendirmeye alıyorum :)

Tam 8 saat geçirdim orada.Locker'lar çok pahalı değildi.Aradan baya zaman geçti sallamayayım şimdi.

Onun haricinde ben yemek yemiştim.Epey de dolatım.Zaten sadece oyalanmadan bir ucundan diğer ucuna yürümek 40-45 dk. sürüyordu.Ondan sonrada galiba ikinci katta bir yerlerde uyumak için böyle uzun yatay koltuklar vardı.Oralarda uyumuştum ama yer bulana kadar sotede birinin kalkmasını beklemiştim.

napolyon bonaparte

III. napoleon

2 adet

3 tane ünlü var. Ancak soylu olmayan napolyon bir habsburg prensesi ile evlenince ve Avrupa'nın tamamını fethedince; soyundan gelenler birçok yerde prenslik yapmışlar.

Napoleon bonaparte: 1804-1814 arası Fransız İmparatoru(en ünlü olan Napolyon)

Napoleon 2: Napolyon'un oğlu; İtalya'da küçük krallıklar ona verilmiş(1817'ye kadar)

Napoleon 3: Napolyon'un yiğeni 1852-1870 arası Fransa İmparatoru

ilk napolyonu baz alırsak eğer
baba napolyon; oğul napolyon; torun napolyon

ilki bizim bildiğimiz napolyondur, sonuncusu da her şeyin içine edendir.

www.imdb.com

son napolyon torun değil yeğen napolyon.

meşhur olan iki tane.

3 tane. ama esas napolyon corsicalı olan. hakiki napolyon..

iki tane var

Napoleon Bonaparte: Kendisi en hakiki napolyondur. el fenomen. fransız ihtilalinden sonra general olarak italyada avusturyalıları yenerek meşhur olmuş, mısıra çıkarma yapmış tam fiyasko olacakken fransaya çağırılıp konsül yapılmış. daha sonra birinci konsül, 1801 yılında da fransa imparatoru olmuş. impratorlukları, krallıkları, prenslikleri yıkmış. eşini dostunu kardeşlerini avrupa krallıklarının başına getirmiş, tüm avrupaya metrik sistemi ve nice fransız kurallarını, laikliği getirmiş. rusyaya saldırmış ve yenilerek geri çekilmiş ve 1814'te tacını bırakmış korsikaya sürgün edilmiş, daha sonra tekrar ordu kurup savaşmış ve 1815te tekrar yenilerek atlas okyanusuna sürgün edilmiş ve ölmüş

bir diğeri: III Napolyon. Napolyonun yeğenidir. önce fransa ikinci cumhuriyetinin cumhurbaşkanı, daha sonra fransa imparatoru olmuş. almanlar 1871de parisi işgal edince tahtı tası taragı bırakmış, fransada üçüncü cumhuriyet ilan edilmiş

ha niye birden üçe atlanıyor dersen, napolyon tahtı bırakınca küçücük oğlunu imparator ilan etmiş ama kimse siklememiş. yeğen napolyon ise onu da sayarak kendisine üçüncü napolyon demiş.

bu ancak dili kullanan toplumun izole ve tutucu olarak yaşamasıyla gerçekleşir diye düşünüyorum.

sttc+1

İkincil olarak, Türkçe ve farsça grammer yapısı olarak yabancı sözcüklere çok kolay giriş imkanı veriyor. Dahası, bu sözcükler anlamı zenginleştirebiliyor bile. (refuze oldum, ignore edilecek adam değilim) gibi... Arapça'daki grammer yapısında bu imkansız.

Eminim araplar da televizyon ya da internet için farklı bir kelime üretmemişlerdir, orası da ayrı mesele tabi..

değişmediğini kim söylüyor ki? kuran arapçası yüksek arapça olarak kabul ediliyormuş. onun dışında pek çok farklı ülkede pek çok farklı arapça şivesi varmış ve bazen birbirlerini anlayamıyorlar bile. biz kutadgu bilig okuyunca anlayabiliyor muyuz?

kim demiş değişmemiş diye?
Günlük konuşma diliyle Kuran-ı Kerim arasında dağlar kadar fark var. Hem adamlar da tevil ve tefsir yapıyorlar Kuran için...

arapça binlerce yıldır epey değişmiş aslında.. biraz google araştırmasıyla nasıl değiştiğini görebilirsin.

değişmiş diye duyduydum.

Farsça olmasın o?

değişmiş. gayet de değişmiş. amma ki değişikliği öyle sıradan, türkçe gibi, ingilizce gibi olmamış. sebebi basit:

1- dini metinler. yunanca da, latince de değişmemiş o kadar. bu adamlar da mı izole ve tutucu?

2- bölük pörçük ve saçma da olsa toplumsal geleneği sabit durmuş. misal osmanlı osmanlıca yapmış, "karamanca'yı" takmamış ama araplarda bu yok.

değişse kuran'da yazardı. ;)

adamlar günlük konuşmada dünya kadar ingilizce kelime kullanıyorlar. hemen hemen bütün körfez ülkelerinde durum aynı

japonca çince de öyle. ama arkadaşların dediği gibi popüler kültürle alakalı çok kelime var dillerde. niye alfabe aynı mı diyorsun onu anlamadım. herkes latin alfabesi mi kullanmalı?

3 ay sonra aç bu duyuruyu. ihtiyacın kalmayacak zaten 3 aya, endişelenme. insanlara konuşmakta biraz zorluk çektiğini anlayış göstermelerini rica et başta.

1-2 aya gayet akıcı olursun, sosyal bi yaşantın olduğunu düşünürsek.

Türkçe konuşan insanlarla bir arada bulunmadığın sürece özellikle yapman gereken pek bir şey yok, buna dikkat edersen yeter diye düşünüyorum.

türkçeyi unut, türkleri unut.
bolca televizyon izle. film ve haber kanalları dışında çeşitli programları da izle.
bolca oku. sadece kitap değil, dergi, gazete, ilan vs.

zaten ister istemez ilerler.
konuşmaya çekinme bir de.

@reavelyn sosyal yaşantım yok şimdilik sosyallik olmadan da kendimizce yapabileceğimiz çözümler var mıdır?

yukarıda bol bol yazmışlar tekrarlamayayım ama, alışverişe falan çıktığında insanlara sormayı deneyebilirsin. burada yeniyim, hangi ürün daha kaliteli vs. vs. diye reyondakilere sorarsan ufak pratikler yapma şansın olur.

sosyal yaşantın şimdilik yok ise, bunu oluşturmaya çalışman gerekiyor önce.

bulunduğun şehirdeki tek yabancı kişi sen değilsindir elbet. genellikle bu insanların buluşmaları...vs olabilir, belli blog ya da site adı altında. oralara katılabilirsin.

kendi becerine ve zevklerine uygun workshop yapıldığında katılabilirsin.

tek başına çıkıp bulunduğun yere yakın olan ufak barlara, cafelere gidebilirsin. bir zaman sonra yüzün tanıdık gelmeye başlar insanlara.

şehir turlarına katılabilirsin. ya da farklı turlar da kesin yapılıyordur. yani ne bileyim şarap tadım turu olabilir bu, ya da farklı bir yemek için yapılan turlar olabilir, gibi.

spor salonuna yazılabilirsin.

tabii bir de klasik olarak dil okulu var, onu elbet düşünmüşsündür. ayrıca kurs olarak farklı seçenekleri de düşünebilirsin, kendi zevklerine göre.

sonuç olarak, hepsine tek başına katılacaksın ama arkadaş edinmeni de sağlayabilecek aktiviteler bunlar. arkadaş edinemesen dahi dili kullanmanı teşvik eder en azından.

kafanızın rahat olması açısından, ben olsam 15 gün global pass alırdım. biz arkadaşla 2 kere öyle yaptık. turu 15 güne çıkarıp 2 gün madrid, 2 gün barcelona, 1 gün de brüksel yapabilirsiniz hem.

gidiş roma, dönüş belçika'dan en ucuz uçak hangi şehirdense eheh

ben olsam 10 güne bu kadar sıkıştırmam paris ve brugge'u ertelerim. araya bi kaç italya şehri daha eklerim (verona mesela)

Amsterdam'a uçakla gidip birkaç günü orada geçirdikten sonra brugge'a da geçebilirsiniz, sıralamayı tersten yapıp romadan türkiyeye geri dönebilirsiniz. Amsterdam'ı görmeden olur mu?

buhebu +1
Süreyi değiştiremiyorsanız yerleri gözden geçirmekte fayda var.Interrail demek normalde gitmeyeceğiniz şehirleri sırf tren aktarmanız var diye görmek bi yerde.
Ama illaki böyle yapalım diyorsanız italya ve kuzey arasındaki ryanair uçuşlarına bakın geziyi iki parçaya ayırınca 5 günlük pass de yetebilir(yanınıza silinebilir tükenmez kalem alın)
Türkiyeden çıkış ve dönüş uçaklarını da skyscannerdan en uygun hangi tarafsa ona göre ayarlayabilirsiniz

10 gün yetmez.
buraları kesin görmek istiyorsanız gün artırmanız gerekli.
planınızı gün gün yapın. yani roma floransa buralara tek gün yetmez. paris, venedik sabahın köründe varabilecekseniz kalmadan belki halledilebilir. bruggea pisaya yetebilir birer gün ama tren saatlerine bağlı yine. ben olsam her şehre 2 gün sayar, en çok görmek istediğime ise 3 sayardım. çünkü illaki plandan şaşmalar, hadi madem bu kadar dibine geldik şurayı da görelim demeler vs. olacak ki olmalı da. o yüzden planı çok sıkışık tutmamak lazım. şimdi diyebilirsiniz "ulen ben venedikte 2 gün ne yapacağım?" ama yaşarken işler değişebiliyor.

Frankfurt, Ankara gibi bir şehirdir. Yani sen atraksiyon aramadıkça bulamazsın, kendiliğinden pek çıkmaz. Couchsurfinge bi bak derim, pub crawl tarzı etkinlikleri kaçırma, güzel mekanlar vardır. Erasmuslularla takıl.
Hayvanat bahçesine gitmeni öneririm. Ayrıca Eintracht Frankfurt maçına gidip bir bundesliga tecrubesi edinmeni şiddetle öneririm, gerçekten kültür farkını daha iyi anlayacaksın. Rakip takımların aynı trende yolculuk yaparken birbirine karşı acı-tatlı tezahüratları yanında yeri geldi mi biralarını paylaşmaları benim için noktayı koymuştu :)
Ayrıca yakınlardaki Kassel, Wiesbaden, Wetzlar gibi şehirlere de haftasonları uğrayabilirsin. Bisiklet turları gerçekten çok güzel oluyor, ormanlık alanlarda yürüyüşlere de katıl. Frankfurtta orman bulamazsın ama yakın şehirler bu konuda muhteşem. Diyeceğim o ki, nerede bi topluluk görürsen katıl, hiç kimse yadırgamaz. O şehirde birçok senin gibi yabancı insan var. şimdilik aklıma gelenler bunlar, sorun olursa çekinmeden sor :)
iyi eğlenceler!

edit: ek olarak müzelere gitmeyi unutma! Gerçekten müzeler çok çok iyi. Goethe'nin evine de ilgin varsa bir uğra

aslında tam da frankfurt türkiye'nin hangi şehridir diye soracaktım, cevap vermişsin, sağol. ankara'yı severim :)

erasmuslular için yaşlı, futbol için ise takım tutmayı üniversitede terkedip doğru yolu :) bulan bir adam olduğumdan nasıl olur bilmiyorum ama rakip taraftarlarla birlikte yaşadığın olay çok güzelmiş gerçekten. öyle bir ortamda olmak isterdim hakkatten.

müzeler tamam.
günü birlik yerler için teşekkürler, tamam.

genel olarak tüm tavsiyeler için teşekkürler.

Freiburg'u bilmem ama ben Giessen'da bir yıl erasmus yaptım. Gerçekten şimdiye kadar hayatımın en güzel yılını yaşadım şu an kıskanarak okudum sorunu. Almanya'nın hemen hemen her yanı aynıdır zaten. Maddi sorunun yoksa(ki olsa bile) gecelere akmak sorun olmayacaktır, zaten içkiler çok ucuz. Abaza ortam pek yok, herkes kafasına göre takılıyor, clublar çok çok iyi, türk olduğunu duyunca kaçan kızlar da olacaktır ama artık eskisi gibi değil insanlar pek sallamıyor türkmüşsün japonmuşsun pek önemli değil bu klişelere çok takılma.
Ben hergün döner yediğim zamanları bilirim, döner buradaki gibi sağlıksız değil. Denetim altında olduğu için sağlıklı koşullarda yapılıyor zaten tadı da çok çok güzel, Deutsche Qualitat.
Heidelberg'e uğramayı unutma sana yakın sayılır, özellikle gideceğin mevsimde çok tatlı olacaktır. Travel konusunda ise Schönes Wochenende biletleri arkadaş yapmak için muhteşem bir fırsattır. Erasmus ile gidiyorsan(gitmiyorsan da yaz) facebook gruplarına şu tarihte şuraya gidiyorum schönes wochenende ticket'ımı paylaşmak isteeyen var mı diye sorarsan elbet birileri çıkar. (Schönes Wochenende: 5 kişilik grup biletidir. Almanya'nın neresine gidersen, 5 kişiyle, kişi başı 8 euro düşmektedir. Tam bir öğrenci dostudur. Hızlı trenler hariç bütün trenleri kullanabilirsin ki hızlı olmayan trenleri güzide ülkemizin hızlı trenlerinden daha lüks ve daha hızlıdır.
Yanında pek bir şey götürmene gerek yok diye düşünüyorum. Zaten bir sürü türk marketi var, onlardan alış veriş yapabilirsin. Penny, Aldi en ucuz alman marketleridir, Rewe daha sağlıklıdır ama biraz daha pahalıdır. Benim tek götürmediğime pişman olduğum şey perde olmuştu. Yurtta perde yoktu. Amma ve lakin karşımdaki odada perdesiz, evinde cıbıldak(tamamen) gezen alman hatunu görünce ben de bir süre sonra bu duruma alıştım. Rahat insanlar.
Diyeceğim şu ki, her dakikani güzel geçir. Arkadaş yap, Türklerle pek takılma, sosyal çaresizliğimiz seni depresyona sokabilir. Onlardan birisi ol kısaca. Ne diyeyim, iyi eğlenceler :)

ill manors.

para avcısını izledim en son , güzeldi

nebraska

the best offer. 2 hafta oldu hala etkisindeyim.

incendies

güncel film değilse istenen, dünya sinemasından birkaç öneri yapayım:

(bkz: los lunes al sol)
(bkz: voces inocentes)
(bkz: tangshan dadizhen)
(bkz: et maintenant on va où?)
(bkz: la sconosciuta)
(bkz: Hævnen)
(bkz: Mickybo and Me)

Non stop

Ben tatmin oldum

(bkz: rush)

Rush+1

The broken circle breakdown

the best offer
in a world
about time
miracle in cell no.7
the secret life of walter mitty

The Secret Life of Walter Mitty,
Rush.

Adana diş dünyasına(kenan evren bulvarı) gitmiştim en son. normal fiyatları bilmiyorum ama bana biraz pahalı gelmişti. Ama yine de ilgilidirler ve temiz bir yerdir, İbrahim abi iyidir, en son gittiğimde ilk muayene ücretsizdi.

silahlanmaya ayrılan bütçenin bir kısmının bile kalkınmaya ayrılmasını sunmaktansa, silahlanmanın orta/uzun vadede azaltılmasına yönelik bir çalışma yapsan (her ne kadar mümkün olmasa da) ve buradan çıkacak olan ekstranın sürdürülebilir kalkınmaya yönlendirilebilmesi için bazı "ciddi" projeler üretsen daha güzel olmaz mı? zira silahlanmaya ayırdığınız parayı kalkınmaya verin dersen kimse pek dinlemeyecektir çünkü bu yıllardır söyleniyor. ya bu konuda bir adım atman lazım, ya da farklı bir çözüm getirmen.

@klassno onu ben de düşünüyorum fakat konu şu ki o zaman konunun şekli değişiyor. Benim komitem Rio+20 yani sadece Sürdürülebilir Kalkınmayı amaçlıyor. Oraya girersem konumu aşar diye düşündüm fakat haklısın. Bir de silahlanmayı durdurma fikrini ortaya direk atmam çok mu ütopik olur diye düşündüğümden dolayı ''durduramasak bile...'' gibi düşündüm. Ama teşekkür ederim yorumun için.

cok zor bir oneri. yillardir zaten bu konu tartislir, savunulur ama henuz gercege donusturebilen cikmadi. cunku guvenlik konusu devletler icin high politcs'tir. yani devletin bekaasi her durumda her seyden ustundur. silahlanma da guvenligin saglanmasi icin en etkili yontem olarak kabul edilir. yani hic bir devlet ben guvenligimi riske atayim ama yeter ki 1000 yil sonra torunlarimizin torunlari da refah icinde yasasin ve 3.dunya da kalkinsin diye dusunmez.

silahsizlanma yerine ortak guvenlik mekanizmalarinin gelistirilmesini dusunebilirsin belki. bireysel savunmadansa toplu savuna hem daha ucuz hem daha caydircidir.

ya da ozellikle gelismekte olan ulkelerin tehdit algilarinin degistirilmesi icin bir oneri gelistirebilirsin. sonucta silahlanmaya en cok kaynak ayiran ulkelerin basinda aslinda gelismekte olan ulkeler geliyor. ve aslinda surdurulebilir kalkinma politikalarina da en cok ihtiyac duyan ulkeler bunlar.

anlıyorum. ancak şu var ki oradaki insanlar senden global ölçekli projeler üretmeni istiyorlar. en azından global uygulanabilirliği olan projeler üretmeni. bunu yaparken, bence silahsızlanmayı durdurmayı istemek çok saçma olmakla birlikte, eğer ekonominin çok büyük bir kısmını oluşturan bir harcamayı azaltıp bu tarafa yönlendirmek gibi bir proje yapacaksan, harcamayı azaltmayı mantıklı sebeplerle açıklaman lazım, ki bunlarda "savaş kötüdür", "insanlar ölüyor" seviyesinde olmamalı. aksine, daha az harcama ile daha gelişmiş silahlar temin edilebileceği yönünde bir fikir projeyi "uygulamaya koyabilecek insanların" daha çok ilgilisini çekecektir ve bu da senin sürdürülebilir kalkınma projen için gereken maddi altyapıyı sağlamana olanak verecektir.

ama bana sorarsan silahsızlanma filan hiç girme, yüzyıllık goygoy çünkü. bence sıktı artık küresel birliktelik gerektiren projelerin ısıtılıp ısıtılıp sunulması.

almanya'nın neredeyse bütün büyük şehirlerini gezdim, en çok köln'de eğlendim.

Heidelberg!

Koln de yapcak pek bisey yok. Berlin diyorum.

münih diyorum. tam da oktoberfest dönemi gidecekmişsin, daha eğlenceli bi ortam bulamazsın heralde almanya'da.

bence Hamburg. Haftasonları St. Pauli bambaşka bir yer. Ayrıca en iyi aksan kuzeydedir Almanya'da. Şehir çok güzel, hem de diğer şehirler gibi kartpostaldan daha gerçekçi.

Hamburg+1 limanı filan var deniz havası çok güzel, st pauli güzel. hamburg güzel :)

Gitmediysen askere git. Bitince sabah uykusu bile cennet gelir.

herkesin birbirinden şikayetçi olduğu bir ülkede asıl sorumlular kim gerçekten elime geçirirsem ağızlarını burunlarını kırıcam. evet ironi yaptım:)

bu filmden başla ;) goo.gl

Yani hani genelde uğraşsız amaçsız insanlar mutsuz olur, anlattığın kadarıyla öyle biri de değilsin ama genel bir sıkıntı olabilir.
Çok fazla düşünme bence. Bir de spor yapabilirsin, kafa rahatlatır.

öce bir psikolog a git ya da yaşam koçuna sonra işine yani projene sarıl kız işi nasip kısmet işi haytın düzene girer.

Hatun konusunda nolur seçici olma. Boyuna posuna kilosuna bakma. Gülüşü güzel birini bul yeter.

Bir önerim yok ama şunu söylemeliyim ki iyi adam olmak zordur ve iyiler hep kaybeder. Yazını okurken kendimi gördüm, ve ben de hala kaybediyorum.

for short, all those annoyed me.

cümlenin sonuna in brief getir.

anyway

long story short, all these pissed me off..

@avamys'in bulduğu da güzel:"anyway"

shortly olabilir. shortly my joviality is gone because of these.
keyif kaçması tam türk işi çevirildi.

eğer essay den bahsediyorsak,


in conclusion denir.

ustteki cevaplarin bazilarinda hatalar var. dogrulari:

in short
long story short
to be brief
to sum up

in short, all these stuff made me upset.

to sum up(özetle)

consequently

bottom line

Yazdıkların gayet anlaşılır. Anlamazsa görüşme bence

olma ihtimali kesinlikle yoksa bunu belirt açık bi şekilde.. umut bırakma yani.. tabi bunu kırmadan yapabilirsen daha iyi olur..

arkadaş kaldığınız sürece eğer hisleri değişmeyecekse de arkadaş kalmanızın onun zararına olduğunu söyle.. zaten hisleri değişmezse doğru düzgün bi arkadaşlık kalmaz ortada.. yani değişmeyeceğinden emin isen görüşmeyelim bundan sonra de kendisine..

prensip geregi arkadaslarimla sevgili olamam.de

"prensip geregi arkadaslarimla sevgili olamam"
hahaha güldüm.
olmaz o iş.

seni arkadaş olarak görüyorum de

Aynısını ben yaşıyorum. Uzun yıllardır arkadaş olduğum kıza ondan hoşlandığımı söyledim. Ama hakkaten hoşlanıyordum, yani yıllardır hep aklımda vardı. Zaman zaman hergün konuşur zaman zaman ayda bir konuşurduk. Ama hergün konuştuğumuz zamanlarda kendimi çok kaptırırdım, bağlanırdım. Bu yüzden ara sıra kaçardım ondan, ayda bir bile konuşmazdık belki. Ama 6-7 yıllık arkadaşlıktan sonra bunu ona açıkladım. Ama benim dostluğumu kaybetmek istemediğini söyledi. Konuşmaya çalışıyor benimle ama bu beni daha da üzüyor. Aramızda sevgili olmak konusunda bir sınır var diyor ama 24 saat beni düşündüğünü de söylüyor. Fakat ben mutlu değilim. Şu an konuşmuyoruz ve mutlu olmaya çalışıyorum, en azından kötü hissetmiyorum. Demek istediğim şudur ki; sen onunla konuştukça o sana bağlanabilir, üzülebilir..

Onu bunu bilmem de, arkadas kalalim olayi geyik. Oyle bir dunya yok yani. 3 ay gececek yine acilacak. sonra 3 ay daha.. bi 3 ay daha.. bu boyle gider.

Cok deger verdigin, kaybetmeyi istemedigin ve senin de ilgi duydugun biriyse bence en azindan denemelisin. Bunu su sebeple soyluyorum, "hoslandigi kadin tipi degilim cok iyi biliyorum felan" cok buyuk bir yanilgi. Kendimden biliyorum, hayatta cikmam diyebildigim bir kadin oyle sempatik geliyor, oyle iyi anlasiyorsun ki bazen, o "tarzim degil" olayi tamamen yok oluyor.

Arkadaş kalınmaz, bitmiştir o arkadaşlık,
O senden zaten hoşlanıyormuş turda cesaretini şimdi toplamıştır, dene derim ben..

şu klişenin tam yeri: ben seni sadece arkadaş olarak görüyorum :)

bana da oluyordu eskiden, şimdi olmuyor. Nedir ben de bilmiyorum ama bu işin gizemi hoşuma gidiyordu :)

değilsin. yani ben değilsem sen de değilsindir herhalde. uyurken çekmece açıp içine işemişliğim var(ciddiyim). arada olur öyle şeyler.

sıcak havalarda gece kalkıp soğuk yer arayisindan kaynaklanir. kışın pek olmaz mesela.

@ground dedigin mantikli abi. cam acik tam yattigim koltugun dibinde. ama tamamen bilincdisi gerceklesmis olay, ondan urktum.

ee olduğu gibi yazmışın bi esprisi yok ki..

bence şöle yaz;

"this is for a big juventus fan I met in another world and she caught me in 48 hours, hope she will never let me go again :)"

polonyalı bir arkadaşına lehçe yazdırsan daha da güzel olur sanki

Hassiktir! çok çok güzel duruyor... Ne yapsak yazsak mı ya? Hocam bunu normal arkadaşa da yazabilir miyiz? Yani etkileniyorum ama arkadaş da olabiliriz... o ihtimal saklı kalır mı bunu yazsak?

Tekrar baktım da çok güzel be çok teşekkür ederim arkadaşım harika tek kelime harika :))

rica ederim:)

e normal arkadaşa da yazılailir tabi ama kız anlm arıyosa o anlamı da bulur. haa bu ne ya ne diosuuuaaaannn tepkisi verirse ne var arkadaşız işte ehe diyedebilirsin..

Öncelikle uludağ üniversitesinde ilgili öğrenci işlerinden dersin içeriğini almalısın. Çünkü denkliği olup olmadığını ispatlaman gerekecek. Onları bölüm başkanına iletebilirsen daha iyi cevap alabilirsin. Mail adresi falan yok mu?

dersin içeriğini hocana göster, onaylarsa dersi orada alırsın.

anladığım kadarıyla şimdi benim hocalarıma uludağ üniversitesinde alacağım derslerin denk olduğunu onaylatmam lazım.

fakat şu an uludağ üniversitesinde hangi derslerin açılacağı belli değil dolayısıyla nasıl onay alacağım?

bir de bu onaylatma işi nasıl oluyor belgesi falan mı var bunun?

önce kulak aşinalığı kazanmak. dizidir filmdir müziktir. sonra da sağlam bir gramer eğitimi almak. bahsettiğiniz gibi "1 ayda ingilizce öğretiyoruz" olayı pek mümkün değil.

mümkünse o dilin konuşulduğu o ülkede bir süre yaşayarak

Dil dile değcek

kendi kendine halletmen zor sıkıcı ve çok çaba gerektirir filmle şarkıyla altyazıyla falan hiç uğraşma git yazıl bi kursa öğretsinler ha kurs devam ederken bunları kesinlikle yap ki sağlamlaşsın gelişsin yabancı dilin. onun dışında dili çat pat bilipte bir ülkede yaşamakta anlamsız ve gereksiz. haber siteleride yarar sağlamaz uğraşma.. birilerinden eğitim alman senin yararına. o temeli al ki bu sayılanları yapabilesin.

imkanın varsa yurtdışı tabii ki. onun dışında Rosetta Stone diyorum. Ayrıca filmleri ingilizce altyazıyla daha sonra altyazısız izlemek..

bilmem kaç yüz saat eğitim ve ardından yurtdışı tecrübesi ve sertifikasyon.

hazırlık sınıfı olan bir üniversite kazanmak. beleş ve garanti.

fotografci olarak is bulma ihtimalin var.
isini kendin de bulabilirsin
aile yaninda kalma genelde au pair seklinde oluyor.
ehliyet gerekmez genelde
vize kolay aliniyor
sen bu bolumle iyi kazanamazsin diye dusunuyorum ama 2 ayda 8 10 bin kenara atip doneni gordum.
kalacak yer ve yerlesim tamamen senin burada yaptigin anlasmaya gore belirlenir havaalanindan karsilanip direk dayali doseli eve de goturulebilirisn havaalaninda hostel ilanlarina bakip bir yer de bulabilirsin

baska bir sey olursas sor cvplamaya calisirim.

bu blogu incelemeni tavsiye ederim ...merak ettiğin herşeyi anlatmışlar

alaskaciyiz.wordpress.com

Six Flagste fotoğrafçı olarak çalıştım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki kolay bir iş yok. Her işin kendine göre zorlukları var. Ben allahın her günü saatlerce güneşin altında çalışıyordum, artık amele yanıklarım neredeyse geçmeyecek şekildeydi. Değdi mi? Sonuna kadar değdi. Çok zor bir işti fakat getirisi daha çoktu. Para çok kazanmadım ama eğlence parkı olduğu için insanlar zaten muhabbete direk açık, çok eğlenceli geçiyordu vakit, insanlar zaten güler yüzlü. İngilizcem iyi derecedeydi giderken, geldikten sonra çok iyi dereceye yükseldiğine inanıyorum. Tabii şikayetçi olup dönenler de çok oldu.
Ehliyet çok gerekmiyor, işe bağlı olaraktan. Pedicap vardı ehliyet istiyorlardı ama pedicap kaldırıldı, vermiyorlar artık WAT öğrencilerine.
Vize işinde sorun olmaz, kendine güvenin olsun yeter. 2 ortalama istiyorlardı 1.60 ortalamayla aldım. O kadar rahattım ki sanki ortalamam 4.00.
İyi kazanma konusuna gelince, iyi kazanacağın işler olur ama ingilizceni geliştirmenle ters orantılıdır. Örneğin alaskada iyi para kazanırsın ama 300 kişilik kasabanın 400ü türktür.
Kalacak yerin senin için sorun olacağını bilerek git, ama elbet halledersin. Senden önce gidenlerle konuş danış fikir al.
Şiddetle öneririm. Bana çok şey kattı. Amelelik yaptım ama olsun hiç unutamayacağım bir tecrube yaşadım. Filmlerde gördüm American Dream'i yaşıyorsun. İnsanlar zaten rahat.. daha ne deyim ki?

@nekodunlangafana ve @sıfırbir teşekkür ederim. Ve @mira_ blogu da inceleyeceğim teşekkürler.

Özellikle kendi alanımda iş aramıyorum aslında ama öyle imkanlar olabilse iyi olabilirdi diye düşündüm.
Fotoğrafçılıkta profesyonellik bekleniyor mu? Kulağa eğlenceli geliyor sanki, ben de fotoğrafla ilgileniyorum, orta karar bir makinem var ama teknik bilgilerim çok gelişmiş değil.

İngilizcem de çok süper değil o yüzden kalacağım yeri orda kendim ayarlayamam diye düşünüyorum. Madem şirkete bağlı o zaman iyi bir şirket bulmam gerek demek ki.

Öncelikli isteğim iletişim konusunda beni çok zorlamayacak bir iş. Ve elbette haklısınız her işin zorluğu olacaktır.

Not konusunda da sorunum yok ortalamam iyi. Gidene kadar ingilizceye asılırsam idare eder bir hale getirebilirim diye de düşünüyorum. İngilizceye de sözlü görüşme yapılarak mı karar veriliyor?

fotoğrafçılığın profesyonellikle çok alakası yok. Yani insanları durduyorsun, fotoğraf ister misin diyorsun, hiç bilmeyen biri bile çekebilir. Tek sorun biraz hızlı çekmen lazım, insanlar sıkılabiliyor ama ona da zamanla alışıyorsun. 10 Saniyede 10 fotoğraf çekecek kıvama gelebilirsin. İngilizce açısından bakarsan bu işle ingilizcen muhteşem gelişiyor. Ben ilk gittiğimde zorlanıyordum anlamakta ama sosyal anlamda cesur biri olduğum için kısa zamanda çok insanla arkadaşlık yaparak pratik yaptım. Yani diyeceğim şu ki; ingilizcem kötüdür, ben iletişim kuramam diyerekten hareket edersen bence hiç gitme daha iyi.

bence 3 idiots'u izle keyifli olur işte değişik hem de.

@ekaterina+100000

diziye başla. (bkz: peep show)

@tahret musluğu;

tatilin ilerleyen zamanlarında başlamak istediğim başka diziler var, bitmesi gerekenler var. şu an yeni bir dizi çok olur :) ama yazdım bir kenara

Diziyse Bored to Death.

hazır finallerden de sağ salim çıkmışsın sana bi survival film gerek o yüzden The Way Back diyorum.

büyük ihtimalle izlemişsindir ama In Bruges diyorum. şahsen 6835743 kez izlememe rağmen bugün finallerin bitişi şerefine tekrar izleyeceğim. =)
onun dışında snatch, into the wild, shaun of the dead, 50/50...

webislem.superonline.net

buradan kullanıcı adını girersin, sol tarafta kullanım bilgileri olması lazım orada kota görüntüle var

jet

usain bolt

ttnet

ferrari

zaman

(bkz: fly by)

para

takyon
ışık hızı
ses hızı
roket
uçak
gökdoğan
bugatti
formula
ferrari
lamborghini
kurşun
internet
speedy gonzales
tavşan
araba yarışı
almanya otobanları
şimşek
yıldırım
motorsiklet
koşucu
at
roller coaster
tsunami
tornado
elektron

speedy gonzales

akaplumbaga

arriva arriva! :)

tazi

zıpkın, ok, mermi, jet, füze

fırtına

flaş

f1
rally

www.istockphoto.com
www.gettyimages.com

kime göre neye göre'den gaz alarak: perfectwallpapers.org

www.freeimageslive.co.uk

us.123rf.com

www.google.com.tr

steam lazım, bi ara cracklenmiş olarak vardı ama çok sorunluydu. Ben geçen aylarda TTnet'in bi kampanyasından oyunun orjinalini 10 TL'ye almıştım online oynuyorum.

Pakistan

afganistan en köklüsüdür.
edit pakistan olacaktı.

caponya

www.japanese-greatest.com

yurt dışı tecrübelerime göre bae (özellikle dubai) türkiye hastası bir millet diyebilirim. türk olduğunu öğrendiklerinde çok ilgi gösteriyorlar. plase bosna hersek.

macaristan

endonezya

polonyayı alalım o listeden ermancım, avrupa'nın iranından bahsediyoruz. finlandiyalılar var, antalya etkisiyle vatandaşları türklere sıcak fakat hükümetin görüşü nedir bilemedim.

macaristan mı? şaka sanırım.

makedonya diyorum ben de.

Papua Yeni Gine

Ülke derken devletleri mi halkları mı kastettiğinize göre değişir.

@386 dx devletler ve halklar ayrımı zor elbet ama sizi anladım devletler diyelim.

elektrikten falan anlamam da:

epilatörümü brezilyada kullanmıştım. adaptör yok sadece değiştiren şeyden vardı. baya bi yavaş çalışmıştı

110v/220v falan yazar bazı ufak ev aletlerinde bunları kullanabilirsin ama diğerleri için dönüştürücü şart

adaptörün üstünde voltaj aralığı yazar. eğer 110 destekliyorsa sorunsuz çalışır, desteklemiyorsa çalışmaz. Eğer destekliyorsa basıt bir uç değiştirici ile (3-5 lira bişey elektronikçilerde satılır) kullanabilirsiniz.

Asıl sorun şu şekilde, amerikadan gelen biri, 110 v luk cihazı 220 volta takarsa cihaz uçabiliyor, bu durumlarda dönüştürücü gerekiyor

ben giderken vatan bilgisayardan 20TLye converter aldım,ör: laptop fişinin ucuna takıyosun aparatı, hiçbir sorun olmuyor. Yani dönüştürücü olmadan kullanamazsın, girişi farklı. acayip dandik

tırşık

bi kedim vardı, böyle aynı senin gibi isim arıyodum, bulana kadar da kedi kedi diye sesleniyodum, kedinin adı kedi kaldı. Gerçi bi ara başka bi isim buldum ama Kedi'ye alışmıştı. Çok orjinal di mi?

çemçük

tarumar

aslan
cabbar

tırt

pertev

boynuna kırmızı fular bağlayıp adını yoldaş koymak istemişimdir hep. kırmızı fularlı kedi imajı çok komik geliyor.

bir köpeğe koymuşlardı arkadaşlar beğenmiştim KOPUK

sarman erkek kedilerin adı hep osman'dır gözümde.

bizim mahallede 3 tane sarman var. adları garfield (çok şişko), benek (burnunda sarı benek var), azman (gargamelin kedisine benziyor)

bence karşınıza alıp suratına bakın, bakın, sonunda aklınıza gelen isim doğru isimdir.

ATA

mestan

garfield koymada ne koyarsan koy. mestan olabilir fiks kedi ismi

kendi hayatından, senin için manası olan özel bir şeyler koyman bence daha isabetli olur. illa rengine, spesifik özelliklerine göre klasik bir isim koymana, kendini o tarz yönlendirmelerle sınırlamana gerek yok. bu şekilde daha anlamlı ve daha tatlı olur.

prosecco

saldıray.

zebertcet :)

kesinlikle tevfik ;İstanbul beyfendisi o kedi

su an evdeki tekir olur da bir sarman bir de beyaz(!) kedi dogurursa gerceklestirecegim bir proje var. ken ve ryu

bostik.

herkese çok teşekkürler :)

ken aklımda kaldı şuan... ama isim veremedim, eski bir rock yıldızı ismi de olabilir. Sapsarı, masmavi gözlü bir erkek :)

felix

bi tek küçükler mutlu

ha bi de meczuplar

kesinlikle katılıyorum, özellikle istanbul denen felakette.

herkesınde gozunun ıcıne bakamam kı ne bakıyorsun dese napcam:D

yol var yol var. nişantaşı teşvikiye caddesi de yol, bağcılar mahmutbey caddesi de.

ıstanbul'da yasamak cıle cunku herkes mala baglıyor yolculuk yurume fln derken o hale gelıyor mıllet

gülen insanı ciddiyetsiz hatta yavşak olarak değerlendiren bir milletiz. halbuki gülmek, neşeli olmak kötü bir özellik değil. ha bir de neşeli insanın keyfini kaçırmaya çalışmak gibi acaip huylarımız var. niye böyleyiz bilmiyorum.

yetinmeyi bilmiyoruz.

evim var,arabam var,borcum yok, kira gelirim de var.
lakin işlerim şu an pek yolunda gitmiyor.
sağlığım da yerinde anam babam da sağ.kardeşlerim de iyi.

mutlu olmamak için sebep yok ama hala birşeyler düşünüp duruyorum nasıl daha fazla para kazanırım diye..kazandığımız parayı 45 den sonra sağlığa vereceğiz ya o da ayrı zaten.

Kuru buz dedikleri sanırım katılaştırılmış karbondioksit. Zamanında çok yedim o dondurmadan, o buz ile. Bir şey olacağını sanmıyorum sonuçta karbondioksit. Bir şey olsa koymazlardı heralde. Üzülme zaten o dondurmayı erimeden yiyemezdin :)

eriyen dondurmayı yersen zehirlenebilirsin. dikkat ettiysen tüm dondurulmuş ürünlerin, dondurmaların üzerinde çözüldükten/eridikten sonra tekrar dondurmayın, yemeyin gibi ibareler var.

Beyler, dondurdum, tas gibi oldu, yedim, olmedim. Tadinda cok minik bir degisiklik vardi, ama ben daha once maras dondurmasi yemedigim icin tadini bilmiyorum, mesela daha az sekerli, daha cok sutlu tadi vardi.

İzle izle.

izle izle , süper film . Yalnız üçleme gibi birşeyi ilk kez duydum . Bildiğim kadarıyla öyle birşey yok .

Üçleme. Fakat hikayeler birbirini takip etmiyor. İntikam üzerine bir üçleme.

yönetmenin intikam üçlemesi var ama birbirinden bağımsız filmler. sırası yok yani. direkt izle derim ben. en iyi filmi oldboy çünkü.

üçleme değil fakat izledikten sonra seni ruh hastası yapabilir. İzledim, ruh hastası oldum. Pişman mıyım? yooo bi daha izlerim lan hatta

sağlam miden varsa izle.

Mideyle ne alakası var la, iyidir Oldboy, izleyin.

izle.

İntikam üçlemesinin ortasındaki film, izlemenizde bir mahsur yok, lorenzen'in de dediği gibi bağımsız filmler sayılabilirler, ortak noktaları intikam.

jenerik

(bkz: credits)

Cast

Eyvallah sağolun. Evet Closing credits.

arkadaki arkadaş muhabirin telefonunun hacılıyor

bafili video sanıp ben de girdim.
ama sadece hırsızlık olayıymış.
habertuk biz milyonları kandırdı :)

bence yürüyen turisti fordluyo

1100 TL çok uygun fiyat. Ama dikkat et oradaki GSM operatörüyle Locked olarak alma, yani GSM operatörüyle anlaşarak alma. Bağımsız olarak al, gelince de pasaportuna kaydettir.

burda pasaport kayıtlı 14004 satılıyordu. sımdı ordan alıcam pasaporta ısletme fln ucretlı mı bırde geldıgımde dırek kartımı takınca calısır mı telefon. kırdırtma muhabbetlerı fln var bılgı verırsen bıraz sevınırım

ben geçen yaz geldim, 10tlye avea bayiinden pasaportuma kaydettirdim(bu olayın değiştiği hakkında söylenti var ama bilemiyorum). Pasaportuna kaydettirmen için yurtdışına yakın vakitte çıkış yapmış kişinin pasaportu gereklidir. Telefonun locked(yine dediğim gibi oradaki GSM operatörü ile anlaşmalı alırsan locked olur bu da başka operatörlerde çalışmaayacağı anlamına gelir, sana önerim GSM operatörlerinden bağımsız al) ise burada çalışmaz ama kıran yerler de var.

jeaılbreak kotu bır yanı vardı sanırım neydi o bırsey yapılamıyordu fln?

bağımsız alacak zaten kz arkadasım getırıyor kabın memuru o kendı pasaportuna ısletıcek gelırken. bagımsız alacak. onun dısında ne ıslem kalıyor dırek kartı takıp calıstırabılır mıyım? bıde yurtdısından aldıgım ıcın garantı olayı nasıl oluyor trde?

Geçen hafta kayıt yaptırdım 10 tl istediler turkcell'den ona da kıllık çıkaracaktım (çünkü önceki kayıtlarda ücret alınmamıştı) neyse dedim, bu kadar. Başka bir ücret alınmadı.

apple storedan alıyorsa genelde onların garantisi international oluyor ama burada apple store nerede var orası meçhul, sanırım istanbulda vardı. Evet, zaten getirip takınca sim kartını direk çalışır ama pasaporta kaydettirmezsen 30 gün gibi bi sürede kapanabilir. Başka bir işleme gerek yok. Jailbreak yaparsan garantisi yanar telefonun.

appstoredan degılde baska bır magazadan alsa uluslararası garantısı olmuyor mu? appstoredan aldıgımızda dırek burda bır ucret odemeden yaptırabılıyorum ozaman ıstanbulda?

O ancak satan yerin ne kadar uluslararası olduğuna bağlı fikrimce. Yine bi sorun, çok haşin kullanmadığın sürece apple ürünlerine bir zarar gelmez kolay kolay ama haklısın yani garantisi olsa çok iyi olur.

tesekkurler cevaplar ıcın

türkiye'de apple store yok. yani yurt dışından alınma cihazların international garantisi burada bir işe yaramıyor. telefon bozulursa anca yurt dışına çıktığında ya da tanıdığın biri çıktığında telefon official bir apple store'a götürülecek. ya da burada paralı özel servisleree vereceksin.

Uluslararası garanti 1 yıl yanılmıyorsam. Yani yurt dışından alınan telefon faturalıysa buradaki yetkili servisler ücretsiz servis vermek zorundalar ilk bir yıl. Ayrıca söylediğiniz fiyat için bu riske girmeye değer bence.

dıyelım kı arızalandı nereye verıcem bellı br adres var mı? bırde 100 mılyona fln garantı verenn yerler varmıs bır arkadasım demıstı var mı oyle bırsey

arkadaslar iphone 4 mus ya s degıl 1100 uygun mu sızce

yine de sıfır bi iphone 4 için fena değil derim

bildiğim ev yok fakat önerim şudur; haziran 15i gibi ev aramaya başlarsanız çok rahat bulursunuz. Geçen sene öyle yaptım, güzel bir ev buldum. 3+1, ısıtmalı, 750 TL, metroya 4 dk.

deprem sonrasi

edit; ya da depremden sonra gelen deprem-artci *gerci aftershock da deniyor artci depreme ama. buyuk ihtimal deprem sonrasi demek.

deprem sonrası olabilme ihtimali var harrage arkadaşın dediği gibi

contexti görsek daha net cevap alabilirsin.

evet deprem sonrası imiş.

bunca yıllık adanalıyım, daha görmedim

bende görmedim o yüzden yakın yerde nerelerde var merak ediyorum

istanbulda kesin var.bakırköyde bildiğim kadarıyla.onun dışında ankarada var mı emin değilim

istanbulda forum istanbulda var. bir de sanırım bostancı lunaparkta. onun dışında izmirde de vardır bence

Bi Adana'lı olarak en yakın bostancı'da gördüm ben de

sorman hata. vakit kaybediyorsun şu an.

kesinlikle izlemesiniz, kaçırma.

evet.

evet.

(tam adı sherlock)

artık ne cevap gelmiş diye bile bakma aç otur izle

izlemeyen dangalaktır. öyle diyim yani

hala izlememiş ve intihar etmemişsen bu senin ayıbın bence.

hala burda mısın sen.. izlesene hadi

önce soruya bakarım soru mu diye, sonra sorana bakarım adam mı diye.

soru soru değil, seni tanımıyorum kardeşim.
aç izle. ama üzüleceksin çünkü tek bölüm 3 ayda bir çekiliyor, yeni sezon 2013 ocakta geliyor. Ha değer mi izlemeye? wtf, tabii ki evet.

otogardan havaalanına direk giden belediye otobüsler var, durakta yakalayabilirsin.. kentkartın varsa 3.5 tl civarında yoksa 5.5 tl civarında bir şey olması lazım.

En kolay otobandan gidilir, gaziemir sapağından girilir. Ekonomisi hangi vasıtayı kullanacağına bağlıdır. Otobanı da ancak taksiyle kullanablirsin.

banliyö ye binip halkapınara gel orda in ve metroya aktarma yapıp basmaneye gidebilirsin.

aynı taktirde havaalnının dışında otobüslerde kalkıyor onlarda işini görür. iyi uçuşlar dileriz .

not : kaptan pilot benim.

(bkz: izban)

Gaziemir'de otobüs firmalarının servisleri var. Havaalanından izbanla gaziemir'e gelebilirsin ya da taksiyle 6-7 tl yazar servislerin orası.

normal şartlarda havaalanından çıktığın zaman sol tarafındaki kırmızı, üzerinde bornova yazan belediye otobüsüne bindiğin zaman otogara direk olarak gidebilirdin fakat en son izmire geldiğimde, eğer durum değişmemişse(1 hafta oldu geleli) uluslararası bölüme iniyor uçaklar. Uluslararasına inerse de çıkışta kırmızı otobüslerin çıktığın yol üstünden geçiyor olması lazım, yanlış hatırlamıyorsam bornova otobüsleri 40 geçelerde geliyordu. Ya da ek bi seçenek olarak anarkokombi'nin dediğini yapabilirsin.

lmfao - sexy and i know it

die zauberflöte dinle
cecilia bartoli dinle
anna netrebko dinle
la traviata dinle

referans serisi bir kulaklık aldı iseniz, pop değil de mesela katie melua-moonshine dinleyin elbette flac olarak.

codlplay - viva la vida

metric - gimme sympathy

çok sesli şarkılar aç. yani tutup da solo piano, ya da klasik davul-gitar şarkılarına bakıp "niye o kadar fark etmedi ki ya ?" deme. gerçi onlarda da yine baya bir fark göreceksin. :)

hep 10-20 liralık kulaklıklar kullanırdım. sennheiser'ın güzel bir modelini aldım. hayatımda ilk defa bas gitarı çok rahatlıkla duyuyorum diyebilirim. :)

party rock anthem

fun. - we are young

www.youtube.com

skrillex - first of the year

madonna-mdna

Battleship'e bok gibi diyen bok yemiş. Filmin ilk yarısı çok sıradan ama ikinci yarıda aksiyon başlayınca gayet de güzel. Hatta uzun zamandır ilk defa sinemaya verdiğim paraya acımadım.

hunger games gideceğin yerde hala vizyondaysa tavsiye ederim

hunger gamesi geçen hafta izledim :/

şahane misafir dicem ama?

Battleship'i ben keyifle izledim valla. Dendiği gibi ilk yarıda biraz monoton ilerse de ikinci yarı oldukça keyifli. İyi seyirler.

aşağıda yazdım. (git: 398665) netten adresi gidişi herşeyi bulursun.

ege üniv. hastanesi karşısında pansiyonlar var. uygun fiyatlıdır ama memnun kalmazsın. ben gittiğimde bizi ertesi sabah çıkardı.

samimiyetim.biraz oyuncu olmak lazım.

HaYaTıMdA yApTıĞıM En BüYüK hAtA HeNüZ YaPmAdIğImDıR... ♥
:)

hata falan yok. çok da fifi.

* Bir başkasının hatasını kapatmaya çalıştım, bana patladı; öyle böyle değil, kariyerimin gidişatını değiştirdi.
* Çok beğendiğim bir ev vardı, pahalıydı; ama biraz sıkışsak taksit-maksit alırdık. Almadık ev 5 kat prim yaptı 1 sene içinde.
* Dayım Almanya'da çalışıyordu, ben çok küçüktüm. Sadece bayramlarda kart atar bir de TR'ye döneceğine yakın uzun uzun istediklerimi yazardım. Annemler parasını verirlerdi istediklerimin ama taşıyıp getirmenin bile nasıl bir zulüm olduğunu büyüyünce anladım. Bir de yalnızlık çeken birine mektup atmamanın ne kadar fena bir şey olduğunu. Hala utanırım...

zamanlama ile ilgili olanar. zamanında üniversiteye gidememek 5 yıl sonra gitmek.askere 9 yıl sonra gitmek. zamanında evlenmemek. keşke bir çocuk daha yapsaydım demek. kaçan fırsatların farkına varamamak, daha doğrusu ilgilenmemek.

güvenmek

sevgiliyle sevişirken suratına patlamak.

Türkiyede doğmak

burda yazmistim

www.eksisozluk.com

herkesi kendim gibi sanmak :(

milyonlarca sperm arasından birinci gelmek
bok vardı

hayatımın dönüm noktası sayılabilecek bir bölümünde inisiyatifi ele alıp kendim karar vermek yerine başkalarının benim yerime karar vermesine izin vermek. ergendim, önemini anlayamadım. hala pişmanlığını çekerim.

Ortalama yeterli olduğu halde
DC olan dersi tekrar almak
ve o dersin finaline girememek

sunset0771 +1000

telefonu kapat ac, arama yapmayi, sms gondermeyi, internete baglanmayi dene.. wi-fi bulup onu dene.. yurtdisindan alindiysa pasaport kaydi oldugundan emin ol.. kamerasini kontrol et.. sarj etmeyi dene.. pusulasini, accelerometer'ini, onundeki isik ve yakinlik sensorunu kontrol et..

750 sifir olani icin bile pahali bence.. ne kadar temiz de olsa ve duzgun de calissa fazla.. hem eskidi artik 3gs.. yeni iphone'la birlikte(eylul diyen var yaz başinda diyen var..) muhtemel olarak gelecek olan ios 6'yi desteklemememe ihtimali var.. desteklese bile iphone 3g'nin ios 4'u destekledigi kadar olacaktir diye dusunuyorum..

yazar yazmaz yazan yazar kardesim.
750 tl pahali. Garatisinin devam etmesi avantaj. Türkiye cihazı oldugunu tahmin ettiğimden kaydına bakmana gerek yok. Ölü piksel var mı ona bakabilirsin. home tuşu - power tuşu tek tıklamada tepki veriyor mu. Son olarakta bi test araması yap. Azıcık üstüne koyup iphone 4 2. el al derim. saglıcakla...

@buzzlightyear ben sık telefon değiştiren birisi değilim bu cihazı aldım mı en az 3 sene götürür beni o yüzden bir problem yok benim açımdan eskimiş olmasının. ios 6'yı desteklememe konusu kesin değil anladığım kadarıyla. diyelim ki desteklemedi çok mu fark olacaktır ki ios 5 ve 6 arasında?

@rishone azıcık dediğin 500 tl fark ediyor be dostum:))

(git:cep-telefonu.gittigidiyor.com )
(git: www.sahibinden.com

Gitti gidiyor komisyon aldigi icin biraz farkediyor. Uzun süre kullanacaksan 4 al der giderim arkadas :)

3gs'i alıp 3 yıl kullanman gerçekten zor. iOS 6 çıkınca farkeder mi çok? Farkeder tabi, telefonun artık güncelleştirme dışı kalacak, kimi uygulamaları yükleyemeyeceksin, telefon çok yavaşlayacak. Eh o zaman iphone almanın mantığı ne? iphone 4'ün bi 3 yıl daha gideri olur ama.

ben olsam 2.el iphone 4 alırım, aynı fiyata bulabilirsin.. belki azcık daha koyman lazım

güncelleştirme dışı kalacağı kesin mi? açıklama mı yapıldı?
arkadaşlar üzerine biraz daha koyup 4 al diyorsunuz da sanırım "birazcık" anlayışımız çok farklı yukarıda da dediğim gibi min. 500 tl fark var aralarında ve bu benim için birazcık değil "devasa" bir fark :)

3gs'lerin gps'i bozuk olabiliyor ipad basebandi ile unlock edilmişlerse. Baseband 6.15 ise gps yok. Preferences de bir yerde yazar.

hiç mi olumlu yorum yok yani? :)

hocam telefonu konuşma ve sms için kullanacaksan 3 yıl değil 6 yıl bile kullanırsın. kendisine uyumlu uygulamaları kullanırsan yavaşlamaz da. hem ne fark eder ki. illa o kadar güncel kalmaya gerek yok. bizim ofiste ilk çıkan iphone'u kullanan adam var. telefon bendeki iphone4'ten daha temiz duruyo. fiyat konusunda bişey diyemiycem piyasasından haberim yok.

edit: ha bi de 8 gb az gelebilir.

bf3ün campaign i bok gibi ama online ı mükemmel.

ikisini de oynamış biri olarak söyleyeyim;

bf3 parasını hakediyor
bf3 ün multiplayerı eğer büyük harita seviyorsan daha iyi, ufak dar haritalarda (counter strike kafası) mw3
bf3 ün 15 e yakın haritası ve 6 farklı oyun modu var yine bf3.

Kısaca açıklayayım, MW3 deki matchmaking sistemi aşırı kötü ve hile aşırı derecede var. BF3 de ise avrupa bölgesindeki serverları seçerek onlardan oynuyorsun. PC de serverların farklı kuralları olabiliyor, oyun süreleri değişiyor.

Zorlanacağın noktaları da söyleyeyim, bf3 gerçek savaş oyunu keyfi veriyor fakar mw3 de böyle bir olay yok. Duvardan seken kurşun seni öldürüyorken bf3te, modern warfare de böyle bir olay yok. MW3 de bir adamın üstünde bir şarjörü boşaltınca adam ölüyor, bf3 de ise, 3-4 mermi tutarsa adam iner, ya da headshot tek vuruşta.

BF3 dediğim gibi gerçek savaş deneyimi veriyor, fakat oyun kasımda çıktı ve şu an çok fazla yüksek level adam var, ben oyuna 1 ay önce başladım ve hala baya zorlanıyorum, çünkü önceden hiç BF oyunu oynamadım, ve karşımdaki adamların yerine göre çok yüksek silahları olabiliyor.

MW3 te de level mantığı var ama daha yapay.

Campaignde ise MW3 döver, ama multide BF3. MW3 ü private serverlarda oyunu satın almadan oynayabiliyorsun, fakat BF3 ü almadan multi oynayamazsın

BF3 online olarak muhteşem. Ayrıca internetten rus cd-keyi ile satanlar var, 35TL civarında bir şeydi, ingilizce yamasını indirince da rahatça oynayabilirsin. Ben satın aldım, oynuyorum gayet de keyifli.