Basitçe şöyle söyleyeyim:

İki kolonun farkını test edecekseniz Paired samples t-test
Tek bir kolonda var olan iki farklı grubun (misal kadın-erkek) farkını test edecekseniz Independent samples t test

Analysis altında Compare Means başlığı altınadır bunlar.

Bu belki işinize yarar:

en.allexperts.com

kızın profesyonel olmadığından emin olun önce. tavlayıp işinizi bitirdikten sonra "100 dolar aslanım" demesin. işi bu olabilir.

bakkal amca'dan peynir bıçağı darbesi yemek gibi bir tehdit yoksa bodos dal işte. teallam.
naber de, şuradan geldim buraya taşındım, şunu yer bunu içerim, işim gücüm şu, sen ne yaparsın ne edersin falan de işte birader.
madem seni "yercesine" kesiyor. takıl kafana göre.

Bakkalın duvarında tüfek asılı olup olmadığından emin olun bence önce.

çok basit ve doğal bir giriş seçin, bakın bakalım ummuduğunuz gibi mi?

şu marka meyve suyu yok mu, cappy markası meyve suyu değilmiş sırf konsantreymiş coca cola pazarlaması sayesinde yutturuyolarmış bize gibi mevzu iyidir..

yabancisin oraya soyle yol yordam gostersin.

buralarda gençlik nerelere takılır deyü sorun, daha sonra pek arkadaşım yok olayına girin, beraber gitmek isteyin. ısrarcı olun, eğer gelmek istemezse; o zaman ne bakıyorsun lan habire diye sorun.

bakkaldan alınan ürünler ilgili konuşur gibi yapıp başka muhabbetlere dalmak çok basit olabilir. mesela "bizim orada (nereden geldiyseniz) bu ekmekler böyle değildi, buranın ekmekleri daha güzel/kötü." ya da "sigara alıyorum ama evde çay bitmiş, sigarayı da çaysız içmekten nefret ederim. hangi çay en güzeldir? sen nasıl demliyorsun çayı? burada neden çay yok? ee varsa ben de içeyim"

ya da benzeri bir şeyler. bunun sonrasında kızla muhabbete devam edip yavaş yavaş onun "kim" (ya da "ne") olduğunu öğrenmek mümkün olacaktır.

nispeten küçük yerlerde (büyükşehirlerin yerlilerinde de olur) "umut vadeden" (işi gücü olan veya olma potansiyeli olan) genç erkekler, bir kurtuluş umududur. yani o "gel beni ye" bakışının anlamı "gel beni ye, sonra evlenmeye mecbur bırakayım" anlamı taşıyor oolabilir, çok çok büyük ihtimalle.

benzer bir durum ankara'da üni. okurken ev arkadaşımın da başıma gelmişti. sonra mahallede sevdiğim bir abi beni bu konuda uyardı. ve aynen söylediği şeyler çıkmaya başladı. kız resmen motor çıktı, derdi birine yamanmaktı. ailesi de kıza damat bulduk diye atladılar hemen olaya. çocuk okul bitince kaçtı resmen ankara'dan.

bu yüzden benim tavsiyem başınızı yakmayın. peşinizi bırakmayabilirler. mahallenin motorunu size kızoğlankız diye ittirmeye çalışırlar. en iyisi kıza bakıp azınca eve gidip asılmak ;))))

amman kacin, arkaniza bakmadan kacin, kizin motor olma ihtimali var ya, kasar olma ihtimali var ya, dusunebiliyor musunuz, kizoglankiz olmama ihtimali var, iyyy dusundukce bile tuylerim diken diken oldu. hem kucuk yerden bir kiz, hem karsi tarafa ilgisini belli ediyor, kesin ya profesyoneldir, profesyonel degilse de bakire de degildir, o da ayni kapi. patlamis mal almayin, alanlari uyarin. tobe tobe.

sorunun cevabı olmayacak ancak bir şekilde sohbete başlarken mümkün olduğu kadar temkinli konuşmakta fayda var.hatun gerizekalı veya bir şekilde sana hiç uymayacak bir şey çıkarsa çok çekersin baştan temkinli olmazsan. bir alt kattaki hatun kişinin manyak çıkabileceğini ve ikinizden biriniz oradan taşınana kadar problem yaratabileceğini de göz önünde bulundurmanı tavsiye ederim.

şimdi düşünüyorum da hiç uzatmaya gerek yok. şahsi tavsiyem bir üst kata çıkmakla sana ulaşabilecek hatun+hatun babası kombosu ölümcül olur. en iyisi sen yine sigaranı al, ekmeği yi! muhabbeti boşver.

(bkz: fahriye abla)

babasına iş çıkartmak için böyle davranıyor da olabilir. ava giderken avlanma mevzusuna gelebilirsin. tam iş tutayım diye donu gömleği çıkarttığında, bakkal amca kapıdan girip "eh şimdi benim sıram" deyiverse...

@okuryazar
keke valla ben başımıza geleni anlattım. kız tabi ki de gayet temiz olabilir, hiç de söylediğim gibi olmayabilir. ama ya tam da söylediğim gibiyse?

benim uyarımın amacı bu riski alıp almama konusundaydı. ben 5 yıl en büyük 3 şehirde de anlattığım durumu gördüm ve ben olsam bu riski almazdım. kaldı ki arkadaş, kızın bakışlarını "gel beni ye" olarak değerlendiriyorsa amacı "kıza olan aşkını anlatmak" değil "kızı en kısa sürede yiyebilmek"tir. bu durumda senin de söylediğin gibi "amman kaçın" :)))

In Flames - Everything Counts (Depeche Mode)
Megadeth - These Boots (Nancy Sinata)
Megadeth - Anarchy in the U.K. (Sex Pistols)
Megadeth - Paranoid (Black Sabbath)

Bu arada linkleri mi arıyorsun, böyle coverların ne olduğunu mu soruyorsun şimdi düştü? Ona göre devam edeceğim listeye.

rock'n roll değil de blues var;

iron maiden - nodding donkey blues

judas priest - johnny b. goode

Norther - Youth Gone Wild (Skid Row)
Exodus - Dirty Deeds Done Dirt Cheap (AC/DC)

wasp - paint it black

(bkz: garage inc.)

rakınrol kaviri degil ama dinlediginde taniyamayacagin bir cover: nevermore - the sound of silence (simon&garfunkel)

not: aşağıdaki şarkıları bulabilir misin bilemiyorum, ben fi tarihinde bulmuştum.

1. Iron Maiden - All In Your Mind (Stray cover) (4:28)
2. Iron Maiden - Communication Breakdown (2:40)
3. Iron Maiden - Cross Eyed Mary (3:55)
4. Iron Maiden - Doctor Doctor (UFO cover) (4:48)
5. Iron Maiden - I'm a Mover (Free cover) (2:47)
6. Ive Got The Fire - live (Di'anno)
7. I've Got The Fire (Montrose cover)
8. Kill Me Ce Soir (Golden Earring cover)
9. King of Twilight (Nektar cover)
10. Massacre (Thin Lizzy cover)
11. Rainbows Gold (Beckett cover)
12. Roll Over Vic Vella (Chuck Berry cover)
13. Rosalie -live (Thin Lizzy cover 1985)
14. Space Station No. 5 (Montrose cover)
15. That Girl (FM Cover)
16. Tush (ZZ Top cover)
17. Women in Uniform (Skyhooks cover)

edit: hepsi maiden coverı.

amorphis - light my fire var (the doors).. pek güzel değildi.

tam olarak rocknroll gruplarını coverlamasalarda pop muzıklerı yapmıslar gayette guzel olmus dınlemede fayda war
Gammaray- Its a Sin
Traceelords- Daddy Cool

shift + enter işini görebilir

Netten birşeyler kopyalayıp yapıştırmış ve o format üzerinden devam ediyorsanız sıkılıkla karşılaşabileceğiniz bir sorun bu.

Önce bütün metnin formatını temizleyin, hala yapıyor mu bir bakın. Muhtemelen default word formatında yapmayacaktır. Ondan sonra tekrar kendi istediğiniz gibi formatlayın.

çift satır aralığı olmuştur. teke indirirsen düzelir.

ilgili bölümü seçip, "normal format" olayını seçersen düzelmesi muhtemel.

efenim en ukala tavrımla söylemek isterim ki; bizim alt satıra geçer diye bildiğimiz enter tuşu aslında paragraf yapar. alt satıra geçmek için shift+enter kullanılır.

enter ile çift satır aşağıya gidiyorsa da paragraf ayarlarından ayarlayabilirsiniz alttan üstten ordan burdan olan boşlukları.

shift + enter işimi gördü, zaman ayırıp yardımcı olmaya çalışanlara teşekkürler.

yüksek lisans diplomamda tezli tezsiz diye bir şey yazmıyor. tezli yaptım ama tezsin yapanların da diplomasında özellikle belirtildiğini sanmıyorum.

Yüksek lisansı kariyer basamaklarında daha hızlı ilerlemek amacıyla yapıyorsanız tezsiz olmasının pek bir önemi yok işverenler açısından. Ha sonra doktoraya devam ederim, akademik kariyer yaparım derseniz, o zaman biraz problem olabilir. Olacak diye bir şart yok ama tezli yapmış adamı tercih edebilir üniversiteler.

Mesela İtü'de tezsiz yüksek eğitimi veriyor ancak doktora için tezsiz yüksek lisans mezunu öğrencileri kabul etmiyor.

konuyla ilgili literature hesaplara fln bak.

Hoca kendi yaptığı çalışmalara yakın konularla ilgili sorular sorabilir, tabii işiniz bunları bilmenizi gerektiriyorsa. İnternetten falan hocanın hangi alanlarda çalıştığına bakın.

yani sektörde senin tecrübende insanlar ne alıyorsa üç aşağı beş yukarı onu söyle. ve şu aşamada kendinin geliştirmenin,istediğin bir yerde çalışmanın senin için ön planda olduğunu belirt bir arada. para ikinci faktör benim için hesabı.
Nedir bu anlamadım ben üniversite bünyesinde birşey mi. yoksa kurumun yönetici sıfatını taşıyan kişisi aynı zamanda akademisyen mi?
Çoğu mülakatta yöneticiler kendileriyle uyum içinde çalışacağını düşündüğü kişileri alırlar. bence bu böyle gerisi fasa fiso. bu adam iş öğrenir mi, iki ay sonra çekip gitme ihtimali nedir, ya da en basitinden kanı kaynadısa ikinci faktöre bakmaz bile. Sevdir kendini:) Bir de çok iyi bilmediğin konularda şunu yaptım ben deme. çünkü sen diyip geçmeyi planlamışsındır kafanda ama karşıdaki adam belki sırf muhabbet açmak için "hmm evet bahsetsene biraz, biz de bir ara şunu yapmıştık " falan derse sen de baka kalıp bilmediğin konularda ahkam kesiyor durumuna düşmezsin. eğer iyi bilmiyorsan hiç girme derim. Ya da "şöyle de birşey duymuştum ilgimi çekmişti, karşıma böyle bir fırsat çıkarsa bu konuyla ilgili de çalışmak isterim" gibi. Önemli olan ne öğrenmiş olduğun değil bundan sonra neler öğrenebileceğin. Uzattım biraz. Son olarak kendine güven.Hoca dediğin de nihayetinde bu yollardan geçmiş biri. işte bir de bol bol ön hazırlık yap. bizim böyle bir şeyimiz var duydun mu deyince, tak tak cevap verirsin. hem mülakat esnasında güvenin de artar. başarılar

işe başvurduğun firma hakkında internetten araştırma yap kesinlikle. çünkü arastırdın mı bilgin var mı diye soruyorlar. ama sektör belli firma belli değilse başvurduğun pozisyonla ilgili arastırma yap güzel cevaplar hazırla.

özellikle bu is kolunda basarılı olabilcekmisin ya da neden bu is seklindeki klişe sorulara parlak cevap verebilirsen bir adım daha öne çıkabilirsin.

göz temasından kesinlikle kaçınma ve konusurken gözlerinin içine bak. beden diline çok dikkat et. beden diline inanılmaz önem veriyorlar. sorulara cevap verirken uzak bir tarafa bakma, kesinlikle elerini ve kollarını kavusturma.

edit: maaş konusundaki soruna gelince eğer arkadasların bahsettiği gibi kendine güvenen bir tarz değil riske girmem yuvarlak olsun dersen " firma kurumsal bir firma ve şüphesiz bir ücret politikaları var. ben ücret politikalarına saygı duyarım " minvalinde bir şeyler söyleyebilirsin. yine de bir ücret telaffuz etmeni muhtemelen isteyeceklerdir onu da piyasa sartlarını isin durumunu düsün ve sen karar ver.

istediğin bir miktar var ise kesinlikle onu aralık vererek belirtmelisin. mesela "1500 düşünüyorum" değil "1400-1600 arası bir şeyler düşünüyorum" şeklinde. gayet etkili olduğu söylenir bu yöntemin.

Su anda calistigim firmanin mulakatinda bana da istedigim maasi sordular. Sizin bana en uygun maasi vereceginizden eminim, o konuda bir saorun yasayacagimizi sanmiyorum dedim. Bekledigimden de yüksek maas verdiler. Bu ne olsa raziyim dan öte, "size güveniyorum siz piyasayi degerlendirip uygun bir maas öngörecek kapasitedesiniz benim de hayvani beklentilerim yok" seklinde söylenmeli.
Aklinizda olsun. Illa bir rakam da isteyebilirler o zaman da bir aralik verirsiniz iste.

herkese çok teşekkür ederim.

Evet belediyelere yatırılıyor.
İstanbul'da Ataşehir belediyesis ervis kaldırıyor hatta belediye binasına.

bankadan yatırabilirsin. süresi geçmişse eğer, belki yatırılamıyabilir.
internet şubesine giriş yaptığında, ödemeler gibi bir bölüm olur genelde, o bölümden yapabilirsin.

edit: geçende telefonuma internet' ten emlak vergisi yatırabileceğime dair mesaj gelmişti. şimdi internet şubesine giriş yaptığımda göremedim :)
murty' nin dediği gibi oluyor galiba.

bağlı bulunuduğunuz belediyenin websayfası üzerinden kredi kartı ile de yatırabilirsiniz. tabi böyle bir destek mevcutsa. örneğin şişli belediyesini nin var ve ben netten yatırıyorum.

Posta havalesi ile de yatırılıyor, ayrıntısı burada var : (bkz: emlak vergisi/#13348237)

Yalnız ilk taksidi Mayıs sonuna kadardı, dolayısıyla onu yatırmaya çalışıyorsanız, muhtemelen cezalı duruma düştünüz. O nedenle belediyeye gitmeniz gerekebilir.

Sarıyer Belediyesi de netten kabul ediyor, zamanı geçmişleri de cezasıyla falan ödeyebiliyorsunuz.

koko olabilir diye düşündüm ama o da sadece kuruyemişçilerde olur istanbulda . istanbul diye yazdım çünkü baska şehirde görmedim hiç , bilene de rastlamadım.

coco star?

(bkz: gofy gofret)?

spring olabilirmi? gerçi spring çok daha eskiden vardı ve etinindi ve çok lezzetliydi ve çok kısa bir süre kaldı piyasada :(

yazdıklarından aklıma sadece crunch geliyor ama halen piyasada kendileri. crunch bir ara gofret de çıkarmıştı, buradaki küçük bakallarda göremesem de büyük marketlerde var.

bu duyuru aracılığıyla hemen seslenmek isterim, kahrolsun o çok beğendiğimiz abur cuburları piyasaya sürüp sabretmeden üretimini durduran firmalar! ama tam kahrolmasınlar, gene çıkarabilsinler o ürünleri.

yeri değil ama birde kesty yada kesti vardı algida nın.hem ucuz hemde en lezzetli dondurmalarından birisiydi.dışı çikolata kaplı içi ise kestane kremalı süper bişeydi.ama o da malesef çok kısa bir süre satışa sunuldu.sonra bir daha yüzünü göremedim :(

koko o dediğin. bizim burda hala var. kocaman bişi

evet ya, koko'ydu ama internette bir tane bile resmini bulamadım.

@quasimodo, o dediğin kesi'ydi, ortasında gerçek kestane vardı hatta, ben de çok severdim (:

karbonatla ovmayi dene. parlar diye garanti veremem ama. benim de kimi metallerimi parlatir kimisinde fazla ise yaramazdi cunku.

camasir suyu kapkara yapar, sakin daldirmayin icine. sigara kuluyle ovun veya bulasik deterjani karistirilmis suyun icinde bekletin.

Sigara külü ile ovun, denenmiştir.

gümüşteki kararmayı gidermek için kullandığınız yöntemlerin çoğu işe yarar aslında. en nihayetinde metalin üstündeki oksit tabakasını temizliyorsunuz. gümüş temizleyicilerin içeriği özellikle Ag2O için özel bir aktif madde içeriyor olabilir onu bilemem tabii, ama zararları dokunmaz.

en sağlıklısı polisaj makinesinde cilalamak. ben bu işi yapıyorum yüüğünü yapabilirim ama yakın mıyız acabo? acıbademdeyim ben.
yok eğer uaksak çamaşır duyu falan sakın denemeyin daha beter kararır. sigara külü de gümüşü parlatır.

(bkz: empati)

insanlara saygı duymakla oluyor.

her tarafa çekilebilecek bi soru sordum fazla dağınık ve tam istediğim şekilde soramadım anca bu kadar oluyo şu halde.her türlü cevaba açığım

Pratikte insanlara saygı duyan ve empati yapabilenler fazla önyargılı olmuyor evet.

Fakat insanların önyargılı olması engellenemez bir şeydir bana göre. Ne kadar empati yapılırsa yapılsın, ne kadar saygı duyulursa duyulsun illaki farkında olmadan insanları yaftalayabiliriz diye düşünüyorum. Sanırım içgüdülerle alakalı bir durum, insanlar farklı olanları daima tehdit olarak algılayabilir.

Genel anlamda insanları yaftalamam, önyargıda bulunmam ama kimi zaman farkında olmadan yapıyorum.

kafanla düşünüyorsun. direkt kesmen zor olabilir. ama onun yerine piyano teli bağlayıp yüksek bir yerden atlarsan yüksek ihtimal kopacaktır.

Çnyargılar bize vakit kazandırabildiği için kullanıyoruz, kısa yol tercih etmek gibi. Daha önce çin yemeği yiyip nefret ettiyseniz yeni bir çin yemeğini de denemeye daha az meyilli olursun. ama kısa yolların sosyal durumlarda hazin sonuçları da olabiliyor ayrımcılık gibi. yalan yanlış öğrendiğimiz bir bilgiyi farkında olmadan kullanabiliyoruz.

Bu konu üzerine ben de çok düşünmüştüm şöyle bir yöntem buldum, bir sıfatın ya da niteliğin tanımladığı şey dışında bir şeyler de içerdiğini düşünürsen düşüncenden vazgeçmek gibi. Mesela abartılı süslü püslü bir kadın gördüğünde kafasının çok çalışmayabileceğini düşünebilirsin, o zamana dek gördüğün tüm süslü kadınlar gerçekten boş kafalı olabilir ama o tek kadınla ilgili diğerlerine dayanarak çıkarım yapamazsın bu çıkarımı yapman için sana bu niteliğe ilişkin birşey sunması gerekiyor. sunarsa tamam o hakikaten boş kafalıdır ama sunmayabilir de, önyargılarından bağımsız bir gözlem yapman lazım. Bu sadece olumsuz önyargılar için değil olumlu önyargılar için de geçerli. Gördüğün tüm patagonyalılar yardımsever insanlar olabilir ama yeni tanıştığın bir patagonyalıyı da bu önyargıdan bağımsız değerlendirebilmen gerekiyor. Yani olumsuz görüneni bırakıp olumlu görünendeki önyargılarında ısrarcı olmaman lazım, tutarlılık gerekiyor.

Başka bir yöntem de şu, algı, düşünce ve davranışların merkezi olan beyin her an o kadar büyük bi hızla yeniden yapılanabiliyor ki kişilerin deneyimleri arasındaki farklar kişilikleri arasında çok ciddi farklara yol açabiliyor. İki ikiz bile aynı genleri ve çevreyi paylaşmalarına karşın birbirinden çok farklı olabiliyor. Senin izlerken heyecandan öldüğün, dinlerken coşkudan bayıldığın bir şarkıyı aynı şeyleri hissetmesini bekleyerek birilerine sunduğunda onların nasıl da sıkıntıdan bayıldığına tanık olmuşsundur muhakkak. Kendi dünyamızın merkeziyiz ama kendi algımız dünyanın merkezi değil. Bunu kabul etmek göründüğünden daha zor olsa da kabul edebilirsen çok şey kazanmış olursun.

"without judgement perception would increase a million times"
(bkz: without judgement)
(bkz: chuck schuldiner)

insanları zihinlerde putlaştırmamakla da oluyor. birisini zihninde putlaştırıyorsun sonra başkası onu eleştirince bu da adam değil ne bilir aydın düşmanı diye yaftalıyorsun...

beynindeki frontal lobu kesebilirsin mesela, işe yarar. hem frontal lob olmadan da yaşanabiliyor. süper bir koygötünegitsincilik gelir huzura erersin.

manson ailesi de tercihlere dahil edilebilir

edit:hımm bu duyuru ilgimi çekti faydalanıcam cevaplardan

unitarian universalism

www.uua.org

fetocuları deneyebilirsin anlatılanlara bakılırsa çok eylenceli ortamları var.onların içinde olup onlardan olmaz eğlenmene bakarsın nolucak.diyosan ki aidd olmak istiyorum e oluver

(bkz: maradona tarikatı)

yok canım, hiç bu kadar olur mu...yukarıdakilerin hepsini birden dene sen bence.
yetmezse; hatta bu listeye bir de add yi ekleyebilirsin. o da babadır, candır, vazgeçilmezdir. ergenekonla birlikte güme gitme ya da yozlaşma ihtimallerine karşı elini biraz çabuk tutsan iyi edersin.

add var zaten listede. ama hiç ortam çok güzel diyen yok. sözlükte herkes yanlız kovboy tadında takılıyor demek.. benim gibi önemli bir üye/mürit/partili vs kaybettiniz. yazıklar olsun..

nihal atsızcılar var tek geçerim

sorosçular iyidir. para b.k gibi. ortamı zaten o kadar parayla kendin yapıyoorsun, kendi kendine olşuyor hatta. arıyorsun corc'u tak beş milyon dolar. tavsiye ederim ben çok memnunum.

Şu an türkiye de en revaçta olan ve baya hareket kabiliyeti olan: nurcular (f gülen). Mesela bugün bir belediye kütüphanesine gittim. Çalışanlar açmışlar ders yapıyorlar :) Hem zamanla artısıda çok yurtdışına yollarlar falan mesela yurt dışında bunlar dernekler kuruyorlar sonra bir okulu falan kiralayıp konferans veriyorlar oldumu almanyada ... kişisi konuşuldu lafı.böyle konferans vermeye gidersin, eş iş aş bulurlar, ilerlesen değişik toplantıları oluyor.Benim kuzen bir referansla bir yurda gitmiş giderken abartıp takım elbise giydi ( geçici kalıcak yer arıyordu) adamı dersane müdürü sanıp toplantıya almışlar :D buda ses çıkarmadan takılmıştı. Anlattıkları baya ilginçti. İlginç bir dünya vesselam. Gir bunlara sırtın yere gelmez bu aralar :)

Edit:artık kalabalıklar çok popülist yaklaştılar olaya son 4-5 yılda.O yüzden sivrilmen zor olabilir. Bir kitapçık bastırılabilir bu konuda :)

pontus rum cemiyeti'ni de canlandırabiliriz. birlikte el atsak bir şeyler çıkar bence. ekmek yer miyiz bilmem.

rotary iyi sanırım bu konularda

scientology. geçen türkiye ayağı çökertildi diye haber vardı gazetede. niye çökertildiyse_? neyse para varsa girin. tom biradere selam edin. yoksa da girmiş gibi yapın ben size yazı ayarlarım enayilerin parasını yeriz.

masonlar biraz sizi zorlayabilir, çok sadık ve detaylı araştırmaları olan bir topluluk, katılmak isterseniz sizi, çevrenizi, yaşamınızı falan inceliyorlar birkaç ay gizliden gizliye,
toplantılara katılmaları zorunlu, sebepsiz katılmama atılma sebebiniz oluyor, tabi şu bu gibi sebeplerde değil ciddi olmalı, genelde konferans, konuşmalı toplantıları dışında cuma yemekleri var iki haftada bir miydi, haftada bir miydi anımsayamadım.

bir de toplumdaki statünüz önemli, zengin olmanız değil kültürlü ve bilgili olmanız gerekiyor.

başka?
hmm aklıma gelen bunlar sanırım...

birisinin tavsiyesiyle katılımınız da kolay olur gibi bir yargı var ama bilemeyeceğim.

(bkz: kıdemli yönetici arkası duvar yumuşakçası)

Bu başlığa göre kapitone deniyormuş.

ben de kapitone diye biliyodum da bi arkadaş tutturdu yok başka bi ismi var diye. mersi.

farklı tahminlere açığım halen.

(git: www.dmo.gov.tr)

varsa burada vardir diye düsünüp, pano, yönetici, duvar keywordleri ile aradim ama bulamadim. bi sansinizi deneyin bence :)

bağımlılık

kafeinin zararları geçerlidir işte.

genel anlamda bağışıklık sistemini yorar..
saç tırnak ve cilt problemleri, mide problemleri ilk aklıma gelenler..
tansiyonla da ilintisi var die biliorum..

hatunsan basenlerde kalcada portakal oluyormus.

sabah kalktığında "lem uyumak için bir güncüğüm daha olsaydı ne olurdu be" hissi içinden gün boyu gitmez insanın. işin kötüsü akşam eve dönüldüğünde de ertesi sabaha kadar geçer.

Hamileysen düşük riskini artırırsın mesela.

İlaç kullanıyorsan onlarla etkileşime girip etkiyi artırma ya da azaltma durumu olabilir.

Gastritini reflünü azdırabilir. Yoksa yapabilir (bundan emin diilim fazla)

bunu kimse size söylemez kolay kolay çünkü çok az kişi bilir. www.bodytr.com buradaki beslenme uzmanına göre (bana msnden söylediğine göre) kimse söylemeye kolay kolay cesaret edemezmiş ama kahve testesteron üretimini azaltıyormuş. uuu uyanın badiciler :-) yazcam bunları ama okumuyorsunuz ki arakdaş cık cık cık

tuvalette yaşarsın. insan işemekten sıkılıyor yaw

kalp çarpıntısı.kalpte ritim bozukluğu

Uyku kalitesini de etkiler o yüzden gece yatmadan 4 saat önce kahveyi kesmek gerekir.

Vücuda alınan herşeyin etki etmesi ve etkisinin kaybolması için belli bir süre geçmesi gerekiyor. Sigara kahvenin bu grafiğini çok hızlandırıyor. O yüzden normalde kafein 4 saat kadar etki ederken, sigara içenlerde 1-2 saate düşebiliyor etkisi, benzer bir şey doğum kontrol hapları için de geçerli.

erowid'de de şunları demişler:


* Increases anxiety and nervousness at high doses or in sensitive individuals [Lieberman 1992, Loke 1988]
* Insomnia, decreased ability to sleep [Smith 2002]
* Caffeine withdrawal can worsen mood [Schuh 1997]
* Caffeine withdrawal causes headaches, flu-like symptoms, feelings of lethargy and reduces motivation [Schuh 1997]
* Increases jaw tension and bruxism [Erowid Self Reports 2000, Ohayon 2001]

dikkat toplayamama. inanmıyorsan sabah 4 bardak kahve çak sınava gir. sorulardan çok kim öksürdü, kim tıksırdı, şu kızın eteğe bak lan gibi şeyelr düşünüyor insan.

Niye elinizle yapmıyorsunuz ki? Un su maya sonuçta. Bir 10 dakika yoğurup fırına atsanız en şahane ekmek olur. Nette envayi çeşit ekmek tarifi var. Biz jamie oliverden bakıp bakıp yapıyoruz misal.

2 boyutta ekmek yapman öneriliyor, sen ölçeği kendi kafana göre küçülterek daha küçük ekmekler yapabilirsin ama bu sefer de kabuğu çok büyük olur o yüzden normalde önerilmiyor bu. Makine 3 saatin belki 2 saatinde saadece duruyordur çünkü kabarması için bekliyor çok. Bunun dışında sanırım belli bir sıcaklığa ayarlı çünkü önce ısınıyor (800w), o sıcaklığa ulaşınca ısıtması duruyor(~0w), sonra soğumaya başlayınca yeniden çalışıyor...

Ekmek yapmak hiç zor değil, hiç bi işlem yapılmıyor sadece koyuması gereken malzemeler koyuluyor (belirli bir sırada koyulması öneriliyor) o kadar.

Ben bu makineyi 3-5 ay kullanıp sonra mutfağın tozlu raflarına yollamış biri olarak şunu söyleyeyim, eğer yapılan ekmeğin tadına hasta değilseniz, veyahut çevrenizde taze ekmek yok diye zorunluluktan almıyoranız hiç akıl karı değil, hem de çok maliyetli. Biz aldığımızda hihaz 99 TL idi artı ekmekler de dışarıdakinden ucuza gelmiyordu...

Yapılan ekmeklerin tadını etkileyen faktörlerden en önemlisi kullandığınız malzemelerin kalitesidir. Kaliteli unlar ile mükemmel ekmekler ortaya çıkarabilirsiniz. Siz küçük ekmek yaparsanız yeterli olur. Makine sadece son kısımda, yani pişirme esnasında çok elektrik tüketiyor. Arada sırada ekmeğin mayalanabilmesi için uygun koşulları sağlamak üzere rezistans devreye giriyor.

Evinizde yapılan ekmeğin verdiği zevk paha biçilemez.
(bkz: #13057555)

aga sen o ekmek makinalariyla somun ya da pide yapabilecegini zannetmiyorsun umarim, yapsan yapsan avusturyalilarin ya da almanlarin yedigi o alengirli ekmeklerden yapilir. parana yazik bence.

@sui hocam sabah kalktigimizda ekmek hazir olsun istiyorum. sabahin 7 sinde okula kalkip okula gitmeden firinda zor is.

@tm 100 series: aga yurtdisinda yasiyorum. somun yapabilcegimi dusunsem sormaz alirdim.

@selimse: hocam yapmak o kadar alengerli degilse almayi planliyorum. ekmek markette satiliyo 80 sent. sicak degil bisey degil. makine 40 yuro, unun paketi 35 sent. buradaki ekmek fiyatina gore karli oluyorum walla.

elektrik çekişi benim kullandığım essenso marka çift merdanelide ekmek satın alma fiyatını 3 ayda amörti edecek kadar diye hesapladıydık biz.

bazı makinalarda küçük ekme yapma ayarı var ona göre az koyuyorsun. ama biz anca 3-4 günde bir ekmek bitiriyoruz, bayatlamasın diye ekmek pişip soğuduktan sonra dilimlere kesip bir kısmını buzluğa atıyoruz, sonra da ekmek kızartma makinasında ısıtıyoruz yapmadığımız günler.

(git: 57832)
(git: 28631)
(git: 30175)

(bkz: aramaya inanmak)

Farkli numaralandirmak istedigin bolumleri ayri secton (bolum) olarak tanimla. bunu roma rakamli olmasini istedigin sayfalarin sonuna section end (bolum sonu) koyarak yapabilirsin.

Daha sonra footer a gidip bir same as previous (oncekinin aynisi) seciliyse onu kaldir. Ikinci bolumde.

Bu sekilde her bolumu ayri numaralandirabilir hatta bazi sayfalari dikey bazilarini yatay yapabilirsin.

Baktin olmadi haber ver ben yapiyim.

isteginizi en kisa sürede icerisinde degerlendirecegiz.

ama sen burda meşhur sayılırsın zaten, ekşisözlüğü zorla bence :)

kartımı al, sana albüm yapıcam.

Sen zaten meşhursun ki, sitede en çok ilanı olan kullanıcı olmanın yanında en yardımcı okurlar listesinde de adın var. E yeter işte, bundan iyisi can sağlığı.

Ben bu kadar meşhur olamadığım için hergün kendimi Hülya Koçyiğit gibi yatağa yüzüstü atıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.

sokağa çık, beni siken yok mu diye bağır, dakkasında meşhursun :)

bağırdım. salak salak bakıp geçtiler. siken falan olmadı. meşhur da değilim hala.

hııımmm... işin zor öyleyse

bir arkadaşının ağzından "kibritsuyu'nu kaybettik" yaz.

bikaç gün hesabına girme. herkes atıp tutacak tabii.

bir hafta sonra falan şöyle bi entry gir: "olum var ya yeni yerlere giderken kesin harita alın. kaybolmuşum, yolu anca şimdi bulabildim."

şanın, şöhretin artmazsa ben de bişey bilmiyorum.

maliyeyi dolandırma teknikleri diye bi panel duzenle. anında olmasa da 3 gun içinde olur.

bikinili fotoğrafının linklerini ver burada. bir anda türkiye'nin starı olursun. valla bak=)

istersen sozlukte bi operasyon yurutelim, tum eksiduyuru bir hafta hep beraber "kibritsuyu soyle mukemmel, kibritsuyu boyle sahane" diye entry girelim. belki bir devinim yaratiriz, bir gazla seni celebriti yapariz.

bu topraklardan da bir selebriti ciksin artik lan!

cm 01-02, sanırım artık ücretsiz dağıtılıyor.

olmazsa cm 03-04 56 mb'lık kurulum gerektirmeyen paket dosya halinde piyasada dolanıyor,kolaylıkla bulabilirsin.

(bkz: worms)

Dyson diye real time strateji tadinda basit,kisa ve eglenceli bir oyun var:

www.dyson-game.com

zuma
warblade
crimsonland

edit: hiçbiri freware değildir.

(bkz: generally)
(bkz: armadillo run)
(bkz: demonstar)

www.k2xl.com

bagimlilik yaratir.

unuttum bir de şu var,

(bkz: crazy machines)

soldat

little fighter 2

theme hospital. eskidir ama oynatır hala kendini=)

(git: 72759)

flash oyun olmaz mi?

armorgames.com

kendin bi kitap alıp öğrenmeye çalışmadan önce belki profesyonel yardım alabilirsin, 4-5 ayda dediğin konuların yetişmesi için çok kasman gerekebilir, çünkü 5 yıldır matematik görmemişsin, lisede ne kadar ilgilendiğine bakar yani biraz da.

Bahsettiğin konular matematiğe ciddi anlamda uzak kalmış bir insanın okuyarak kolaylıkla yapabileceği şeyler değil. İmkansız demiyorum ama bence de bilen birisinin anlatması daha efektif olur. Bir de eğer bunlar kullanılacaksa yüksek lisansta, bunu anlatacak kişinin bu konulara ingilizce olarak hakim olması da gerekebilir biraz.

Bunlar yalnizca 2 tane derste kullanilacak o da ilk seneki ortak derslerde. Gerisi hep siyaset bilimi ve felsefe zaten. Hic mi bir kitap oneremezsiniz? En azindan daha ciddi yardimlar almaya baslamadan evvel bir goz gezidirip nedir ne degildir fikrim olsun.

Zaten bolum baskani hic bilgisi olmayan felsefe ogrencilerinden de kayit olanlar oldugunu soyledi. Yalnizca bir bilgin olsun azcik dedi.

Bolumde okuyanlara da sorular sordum, ordan cevap alınca tekrar soracagim buraya. Bakalim ne sormuslar.

herhangi bir üniversitede iktisat fakültesinde okuyan/okumuş bir arkadaşından ilk sene kullandığı iktisat ve matematik kitaplarını istersen çok işe yarayacaktır.
böle bi arkadaşım yok diyosan herhangi bir üniversite kütüphanesine gidip başlangıç iktisat ve matematik kitaplarını sorabilirsin.
veya direkt kitapçıya gir sor al.
kitap ismi vermek çok manalı değil çünkü iki konuda da her hoca kendi kitabını okutur ama her kitapta da 100 yıldır aynı okutulan şeklinden ileri pek gidilmez.

word'de sola yaslayı kullanmışsınızdır herhalde?

yo hayır, iki yana yasla tuşu işlemiyor, buraya yapıştıriim bakın:

States should use its
enormous economic strength to help restore
Europe and Japan as great powers, so that the
burden of containing the Soviet threat could be
shared rather than borne alone by a country that

Dün de soran olmuştu:

CTRL+H ile replace kısmına geliniz wordun.
Sonra değiştirilecek alan kısmına ^p
yerine geçecek alan kısmına da bir boşluk koyun.

Hepsini değiştir deyin.

Alt satıra her atlamayı bir boşlukla değiştirir bu işlem. Daha sonra tekrar bir paragraflama ayarlaması yapabilirsiniz, ama sürekli backspace yapmaya göre daha hızlı ve kolaydır paragraflama.

İp çekme

kocaman bir tepsinin içine yoğurt doldurup altın atarak oynanan bir türü vardı bunların uyar mı bilemem.

sise cevirme(ce?)

sandalye kapmaca

pek anlamam ama baya bir dolgum var şahsen. içten içe çürüme çok özel durumlarda olabiliyor mesela bende bir tane yanal düzlem çürüğü vardı. iki dişin arası çürük yani tabi röntgen ve şikayet üzerine gidince anca ortaya çıktı. yine de dikkatli bakınca görülebiliyordu sadece oraya bakılmadığı farkedildi. çok hayvani bir operasyon sonucu dolgusu yapıldı tabi orası ayrı.

Üçkağıt tabii ki olur neden olmasın ki? Bu memlekette eğer tıbbi bir işlem yapıyorsanız (diş olur, ameliyat olur, doktor görüşü olur, yazılan ilaç olur) 3 doktora fikir sormadan iş yapmayacaksınız. Benim deneyimlerim bu yöndedir.

panoromik radyografi veya periapikal serigrafilerle dişlerinizde cürük olup olmadığını öğrenebilirsiniz. röntgen yöntemleri bunlar.
periapikal serigrafi daha ayrıntılı olur, ön bölge daha rahat görülür.

tum text'i secip "clear formatting" butonuna tiklarsin, olur.
img188.imageshack.us

sağol hocam format sıfırlandı.ama hala tum satıra yayamadım yazıyı yarım satırdan sonra asagıda kalıyr,şiir gibi yani ama ben tüm satır yapmak istiyrm.tek tek yukarıya cekilecek kadarda kısa degil.

Ctrl+h
değiştirilecek olan ^p
yerine geçecek olan bir boşluk

Bunu yaptıktan sonra paragrafı olmayan bir metniniz olur, ama o aşağıya atma olayı düzelir. Paragrafları açmak da diğer yukarı çekeye göre daha kolay sonuçta.

Paste Special > Unformatted Text bu şekilde yapıştırırsanız düz metin olarak gelir.

4 - Eşim sabah Balçova'dan Yeşilyurt Hastanesine araba ile 15 dakika civarında gidiyor.

basın sitesi güzel, sakin bir yer. dediğin gibi hastaneye çok yakın hemen altında zaten. güzelyalı'dan da dendiği gibi arabayla kısa sürede ulaşılabilir hastahaneye. ama üçyol kalabalık diye istemiyorsan güzelyalı da bu açıdan ters gelebilir. hem fiyatlar da basın sitesi'ne göre daha pahalıdır. balçova'dan da sabah trafiği sorun olabilir. bir de metro çalışması filan var zaten. gerçi ona da 15 dakika demişler. doğal gaz olaylarını bilmiyorum.

balçova da genelde jeotermal var. doğalgaza gerek duymazsın. teleferik civarları süperdir. araba ile 15 dakika sürer doğrudur. doğayı seviyorsan balçova aradığın yer. zira ciddi ciddi bir orman var süper vakit geçirebileceğin. (teleferik değil bu orman, arka tarafa doğru, barajın o tarafları, süperdir.)

ya benim gönlümden geçen balçova aslında. her açıdan tatmin edici. sakin, yeşillik, termali falan var. Ama açıkçası trafik yorsun istemiyorum. hani 20 dakikayı bulacaksa yol, bornovadan taşınmak çok anlamlı olmaz sanki?

"Bütün isimler x, y veya z'den yalnız birini içerir." anlamı çıkıyor sanırım. Bence ikisini birden içeremez yani.

sadece birini icerir diyo

Sadece biri. En az biri olsaydı "at least one of the following" falan demesi gerekirdi.

her isim tam olarak bunlardan birini içerir diyo.

Bence tüm isimlerin x, y veya z'den en az birine sahip olması anlamı var. Eğer sadece birini içerseydi "Exactly" yerine "Only" kullanılırdı. Buradaki "Exactly", "sadece" anlamında değil "kesinlikle" anlamı taşıyor. Kısaca tüm isimler x, y veya z'den en az birini kesinlikle içereceğini söylüyor. Yani ikisini ve hatta üçünü de içerebilir.

Normalde devir sırasında aracın sicili çıkarılır, devirde ceza çıkmamış olamaz. Deviri nasıl yaptınız?

Ayrıca muayene sırasında ödenmemiş ceza olmaması gerekir diye biliyorum.

sorun oluyormus evet, altta bi duyuru daha vardı.

devirde ceza çıkmamış olabiliyor.
bariz borçuz devir aldığımız (belgeli melgeli) arabanın 60 70 milyon cezası çıkmıştı üç dört ay sonra.
türkiye burası, derdini kime anlatacaksın.

arbayı aldığım orospu çocuğu da ayrı şehirlerde olduğumuz için oralı olmamıştı çok.

Normal şartlar altında aracın noterde devrini yapabilmeniz için, aracı size satan kişinin borcu yoktur yazısı getirmesi gerekl. Dolayısıyla bu yazıyı getirebilmesi için borçları kapatmak da onun sorumluluğunda.

Ama aşağıdaki sorunuzda da belirttiğim gibi, nasıl oluyorsa oluyor, devirde görünmeyen bir borç sonradan pörtleyebiliyor. Öyle bir borcu muayenede kal'e almıyorlar.

konsolosluğa sordunuz mu? ayrıca sağlık raporu bildiğimiz sağlık raporundan başka ne olabilir ki? herhangi bir hastaneden alınan? ehliyet için bile alıyoruz 20-30 liraya. adının sağlık raporu olduğuna eminseniz gidin bir kliniğe/kızılay'a sağlık raporu istiyorum diyin.

Bize geçenlerde bir usta gelmişti, çalışmak için Suudi Arabistana gitmek istemiş, sağlık raporunda hepatit çıktığı için kabul etmemişler. Yani bu tip hastalıkları da kapsayan bir rapor olsa gerek.

Konsolosluğu arayıp nereden alınan sağlık raporlarının geçerli olacağını öğrendiniz mi?

Örneğin Amerikan Konsolosluğu sdece İstanbul ve Ankarada belirlediği hastahanelerden alınan raporları kabul eder. Sizin sorup öğrenmeniz lazım, belki böyle bir durum vardır.

@wizard_merlin; jiksiks[at]gmail.com benim mail adresim, bir mail atarsanız oradan devam edelim isterseniz? ayrıca şimdiden teşekkürler.

İnternette yer alan bilgiler şu şekilde. Konsolosluk kendi bildiği yer olduğu için Ankara demiştir:

# SAĞLIK RAPORU DEVLET HASTANESINDEN (NOT: SAĞLIK İL MÜDÜRLÜĞÜ VE VALİLİKTEN ONAYLANACAK) APOSTİLLE KAŞESİ KESİNLİKLE VURULMAYACAK.
# ELİZA TESTLERİ ( A:HBSAG B:HCV C:HIV ½ (NOT: SAĞLIK İL MÜDÜRLÜĞÜ VE VALİLİKTEN ONAYLANACAK APOSTİLLE KAŞESİ KESİNLİKLE VURULMAYACAK.
# SAĞLIK RAPORU VE KAN TAHLİLİ 1 AY SÜRELİ OLACAK. ALDIĞINIZ TARİHTEN İTİBAREN 1 AY GEÇMİŞSE SAĞLIK RAPORU VE KAN TAHLİLİ KABUL EDİLMEYECEK.AKSİ TAKDİRDE TEKRAR SAĞLIK RAPORU VE KAN TAHLİLİ ÇIKARTMAK ZORUNDA KALIRSINIZ

arkadaşını bir gruba al ve o gruba offline gözük. yeni chatte böyle bir seçenek var.

Chatte öyle bir opsiyon var zaten artık, kiminle çet yapıp yapamayacağını kime görünüp görünmeyeceğini ayarlayabiliyorsun son bir kaç haftadır.

ablam bana ben küçükken "çocuklara öyküler" diye bir kitap almıştı, feci beğenmiştim içindekileri. orjinal ismini bilmiyorum, eve gittiğimde bakarım. ama talihsiz serüvenler dizisiyle aynı ayarda narnia günlükleri var mesela. sonra biraz fantastik edebiyata girersek dragonlance serisi süperdir. sonracığıma hobbit de, tolkien in halihazırda bir masalıdır. yüzüklerin efendisine temel hazırladığı için daha bir heyecan vericidir hatta.

biraz masala dönecek olursam, yine ben küçükken bir sürü türk masalları kitabı almış ve hepsine bayılmıştım. hala da yeğenlere okurken çok mutlu oluyorum. bunları internetten nasıl bulursun bilmiyorum ama alelade bir kırtasiyeye gitsen veya bir kitapçıya uğrasan çok daha fazla bilgi edinirsin. sonuçta, kitap internetten alınmaz, kitap kitapçıdan alınır.

vaktim yok diyorsanız da, ben hep oradan alışveriş ettiğim için gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki beyaz adam'ı arayıp kitap sorabilirsiniz. çok yardımcı oluyorlar, gidip alacaksanız size kitap ayırıyorlar böylece katlarda boşuna dolanmıyorsunuz.

Valla Grimm olmasın demişsiniz ama, Grimm ve de Andersen Kardeşlerin bizim hiç bilmediğimiz bin tane masalı var. Hatta bunların toplu ciltleri de var, İstanbul'daysanız Robinsonda ya da Pandorada olabilir, üstelik 10-15 lira falan. İçlerinde gayet grotesk olanlar var.

Grotesk deyince Perrault var tabii bi de.

neil gaiman ın tüm kitapları birer masal değil mi zaten?

ısrarla neil gaiman okuyunuz

herbiri başka güzel

olmadı terry pratchet veya david eddgins

tabi ki roald dahl hikayeleri.üzülürsünüz valla.aklıma ilk gelen bu

kesinlikle neil gaiman arıyorsunuz bence de siz.

neil gaiman idi, tolkien idi, m. weis - t. hickman idi, narnia idi hepsini okudum/gördüm. modern şeyler aramıyorum. ben daha çok halk masallarını kastetmiştim. hani 40lı 50lı (hatta daha eski) yıllarda dedelerimizin filan anlattıkları şeyler. harbiden içlerinde çoook acayip olanları var.

@zipirinsan: türk masalları derken hangileri mesela? bir de daha yazar veya kitap adı bulamadım. bir bulsam.

@sui: mesela neler var? hmm perrault'a bakacağım, sağol.

@demlikposet: hepsini okudum, dediğim gibi daha çok halk işi, eskilerden.

@zombikanı: amanın! çikolata fabrikasını yazan adam değil mi o? tabi ya, nasıl da aklıma gelmedi!

@snowflake: hiç yazar ya da kitap ismi biliyor musunuz?

hepinize teşekkürler. başka yazarlar/kitaplar biliyorsanız onları da memnuniyetle araştırırım.

a ha! evet. teşekkürler baloban.

kaliriz.
(bkz: debate)
(bkz: munazara)

bir de sosyal psikolojide gecen conformity diye bir olay var ki turkce tam karsiligini bilmiyorum ne yazik ki. mesela bir sınıf dolusu insan var ve cogunluk siddetli bir sekilde bir dusunceyi savunuyor ve sen buna inanmasan bile onlara uyum sagliyorsun. bu konuda yapilmis bir suru tuhaf deney de var..

hmm evet conformity, bu cevabi ben de vermistim bir soruda. munazara da kararlastirilmis sekilde yapiliyor sanirim. bir sekilde zorunda kaldigimiz durumlarda oluyor yani.

peki zorunda kalmadigimiz halde yapar miyiz bunu?

ben yapıyorum bazen. dine inanmam ve dolayısıyla türban'ı da doğal olarak saçma bulurum. ama bir chpli karşısında türbanlıları savunmak zorunda kalıyorum. annem bana yobaz oldun sen, akp'ye oy verirsen şaşırmam der mesela(ne var ki sosyalist bir partiye üyeyim)

aslinda zorunda kalmadan da yapiyoruz bence. mesela bir arkadasimiz bir suru para verip bir elbise aliyor hevesle ve elbisenin rukus oldugunu dusunuyoruz ama kiz o kadar mutlu bir sekilde soruyor ki "yeni elbisem guzel mi?" diye, eh bizde mecburen "evet cok yakismis, gule gule giy" diyoruz.

(bkz: cognitive dissonance)

bu cognitive dissonancela ilgili mesela bilindik su ornegi de verebiliriz; adam komur icin ak partiye oy veriyor ama aslinda mhpli. ak partinin iyi olduguna inanmamasina ragmen komur aldigi icin kendini bir sekilde borclu hissediyor. bu durumda da bir sure sonra "aman herkes yiyor, bunlar hem yiyor hem de is yapiyor" demeye basliyor cunku beyin dusundukleriyle yaptiklarinin celismesini istemiyor.

(bkz: otokinetik deneyi)
(bkz: asch deneyi)

bazende arkadaşların arkadaşlarını kilitlemek için yapılır. misal ben evrim tartışmalarında şimdiki maymunlar niye insan olmuyor, senin atan şebekse bilemem benim atam insan komunizmde çöpçü ile işçinin maaşı eşit mi olacak, herkes istediği ile sikişebilecekmiş, her kadın şap diye veriyormuş gibi seviyesizliğin bir süre dibine vurup sonra ayı gibi gülerim.

aşık olabilir bu eylemi gerçekleştiren arkadaş. mesela benim de yapmışlığım vardır. öğretmenime aşıktım. onun derse geç gelmesi ya da dersi erken bitirmesi en çok beni üzer ya da sinir ederdi ama bir gün sınıftaki öğrencilerden biri oğretmeni dersi erken bitirdiği için kurs yönetimine şikayet etmişti ve ben bu durum karşısında sınıfın geri kalanını organize ederek onların her biri için ayrı ayrı dilekçeler hazırlayarak imzalatıp öğretmene destek olmak amacıyla yönetime vermiştim bu dilekçeleri. yani çeşitli sebepleri olabiliyor.

bende de başka bir psikopatlık var, şeytanın avukatı oluyorum mütemadiyen birinden normalde benim de savunacağım şeylerin karşı tezleriyle çıkabiliyorum.. herşey çok boyutludur türkiye insanına bu öğretilmelidir en çok. ama tabi bu psikopatlığım milliyetçilik, ırkçılık, faşizm vs gibi tam manasıyla karşsında yer aldığım kavramlarda geçerli olmuyor.

inatçılık ve ego ilişkisi.

münevver karabulut'un o iğrenç katilinin avukatı mesala..
hala suçlu diyemiyoruz cem garipoğlu'na.. yargılanıp "suçlu, katil" sıfatına bürünemedi henüz.. sadece "zanlı" seviyesinde.. ama ak göt karagöt, neyin ne olduğu apaçık belli (imho).. herkesin bu durum karşısında "inandığı" ve "inanmadığı" şey ortada sanırım..

ama bu eleman yakalanıp yargılanacaği zaman bunun avukatı nasıl savunacak bunu..

tam olarak "inanmadığı bir şeyi savunacak" adam.. veya kadın..

Ateistim, ama kemalist rejmin türbanlılara yaptığı baskıdan iğrendiğim için her ortamda türbanın özgürlüğünü savunuyorum. Halbuki başörtüsü/türban bana saçma gelen bir şey. Hatta 2 belediye, 1 milletvekili seçiminde AK Partiye oy vermişliğim var, antikemalist yanım ağır bastığı için.

İnternet şubesinden kendine cep bank havalesi yapabilirsin. O zaman ATM'den çekilir. Ya da kimlik göstererek direk şubeden çekeceksin.

www.lufthansa-usa.com
www.purposegames.com
www.sporcle.com

facebookta buna benzer bi oyun var geo challenge diye..

www.travelpod.com adresindeki oyunda da sordugu ulkeleri en kucuk hata payiyla bilmeye calisiyorsunuz. level atlamak icin belli puanlari almak gerekiyor.

kız arkadaşımın yalancısıyım: tur furinta kesso

Intertn adındaki bir çevirgene göre "Abyssus est alius populus" imiş. Hell is other people'dan çevrilmiştir.

Pandora, Literatür, Boğaziçi Üniversitesi Kitabevi (Kuzey Kampusteydi en son)

Homer Kitabevi var,tam adresini bilmiyoru internet sitesinden kataloguna falan ulasabilirsin

alamanca ariyorsaniz, turk-alman kitapevi var tunele yakin.

bi de eskiden project yayinevi mi ne vardi taksim'de, yine eski soho'nun sokaginda. ikisinin de yerinde yeller esiyor olabilir.

Muhtemelen maaş hesabı olduğu için ücret kesilmiyor.

Garanti ile cebelleşerek hesabı vadesize dönştürmeniz, oraya yatan maaştan da vadeli bir hesaba para aktarmanız mümkün, ama biz sizin şirketle elma hesabı diye anlaştık falan derlerse ne olur bilemem.

Normal kredi kartı kapatma prosedürlerini uygulayın denizbank için.

garanti'de maaş hesaplarına otomatikmen elma hesabı tanımlanıyor. maaşınız yatmadığı halde sizden bugüne kadar hesap işletim ücreti kesmemeleri ise tamamen şans. çalıştığım yerde 5 ay öncesine kadar maaşlarımızı garanti'den alıyorduk. bir ay maaş yatmayınca hemen hesap işletim ücreti kestiler hesabımdan.

daha sonra biz de denizbank'la çalışmaya başladık ve kredi kartlarımız bankamatik kartlarımızdan önce geldi tabi. çağrı merkezini arayıp kapattırdım ve bir daha da göndermediler. ayrıca sene dolmadan kart kullanım ücreti alınmaz.

Adrese gönderiyorlar, benimki 1 haftada gelmişti.

kuryede falan kaybolmaz ise maksimum 2 3 hafta içinde elinde olur. istersen adrese değil de istediğin bir banka şubesine de yönlendirebiliyorsun sanırım.

konu kredi karti olunca, emin olun ki mumkun mertebe cabuk bir sekilde elinizde olmasi icin gayret edeceklerdir.

bugüne kadar bana hep süresi bitmeden önce yenisi geldi garanti bankası'ndan. şubeye gidip ya da alo garanti'yi arayıp carlayın "ne diye yenisini göndermeden alıkoyuyosunuz, mağdur oldum" falan diyin. bir haftada gelir.

subeyle gorustum, 3 hafta sonra subeye gelecekmis.

sahilevlerinde altınoluk kahvaltı salonu var bir numaradır.. inciraltı turkuaz patlıcan...

Altınoluk'un servisinden hiç memnun kalmadık, yanında Şirincan var tavsiye ederiz.
Daha değişik çeşit için, Sahilevleri tarafında Şen Mantı Evi var, mandalin ağaçları içerisinde.

Bir de bugün Çiçekli köy tarafına gittik, orada da çeşit bol, servis hızlı, fiyatlar iyi.

ciceklikoy'u tek gecerim. uzun zamandan beri gitmedim, biraz bozulmus diyorlar gerci .

inciraltı patlıcan. adamların bir patlıcanlı-tulum peynirli gözlemesi var ki dillere destan.

bostanlı-sahil yasemin cafe

Grip tarzı bir durum ise first defence önerebilirim, en az 3-4 defa hasta olmadan atlattım sayesinde.

artık çok geç ve yok öyle bişi. ama şu boğaza sıkılan sprey antiseptik ilaçlardan deneyebilirsin.

Acilen C vitaminine ve ıhlamur vb. gibi çaylara başlayabilirsiniz.

vick's first defense filan çak bir

bu arada lütfen şu first defence i denersen ve faydası olursa buraya yaz denedim etkili oldu diye çünkü ben de sık sık seninle aynı dertten muzdarip oluyorun ve 10 günden evvel de geçmiyor meret.

"Deflu" içerim ben böyle zamanlarda ve dşrek toparlarım. Teraflu gibi tehlikeli de değil..

Grip tarzı bir hastalık olduğunu düşünüyorsan kekik suyu öneririm. hamile bir tanıdığımıza doktoru ilaç yerine önermiş. O zamandan beri hasta olacak gibi hissedersem alıyorum kekiği, cezvede biraz kaynatıp içiyorum. (Çok acı ama, pek hoş değil.) Şifa niyetine.

Ayrıca Atom derler Ankara'da, her türlü C vitaminli meyveyi karıştırıp yaptıkları bir meyve suyu var. Tostçularda filan oluyor, gözünün önünde havuç, nar, portakal, mandalina vb. ne bulurlarsa sıkıp veriyorlar. Hemen içmen gerekiyor. Vitamin bombası. Çok iyi geliyor.

az önce 6. eczane gezip sonunda 1 tane first deffence bulabildim. bakalım noolcek

supradynnnn!!! supradyn multivitamin'i alıyorsun arkadaşım bir şeyciğin kalmıyor. ama bunu her gün kullansan çok daha iyi tabi. bir de bunun energy versiyonu var, onu da 3-4 günde bir kullanıcaksın.

ah mesele bu

İlaçla 7 günde, ilaçsız 1 haftada iyileşirsin.

1. cevap
=EĞER(C1="T";A1+B1;"")

2. cevap
o formülle değil de, biçim menüsünde koşullu biçimlendirme ile yapılır.

bu cevaplar open office içindir. noktalama işaretleri ve menü isimleri değişkenlik gösterebilir.

1. soru:

D1 sütununa şu formülü girin: =IF(C1="T";SUM(A1:B1))

Peksimet

bizimkiler kangal sucuk ve aluminyum folyo götürüp sonra sucuğu folyoya sarıp ateşte pişiriyorlardı... eğer ateş yakabilecekseniz tavsiye ederim. ateş yakamasanız da tavsiye edeirm. çiğ de yenir ki.

Zeytinyağlı salça, tulum peyniri, kuru kayısı, hurma vb. kuru meyveler.

aa doğru lan, lembas peksimet zaten.
kangal sucuk için ateş yakabilirim fakat sıcakta bozulmaz mı üç gün içinde?

ton balığı.teneke kutu yerine vakumlu pakette olanları var.taşıması kolay.bisküvide de ayı gibi kalori vardır.ayrıca bi adet snickers üstüne bi litre suyu içtiğinizde en hızlısından karnınız doyar.

konserve?

Konserve yemekler

Not: Sucuk bozulmaz sıcakta ama çiğ de yenmez.

ekmek için de marketlerde satılan paketlenmiş pişirilmiş lavaşlardan al. hem uzun süre dayanıyorlar hem de doyurucular.
fındık, fıstık ezmesi de iyidir.

sayfayı yenilemeyi deneyin, belli mi olur.

webmail dediğiniz gmail olsaydı siz yazarken otomatikman taslaklara kaydetmiş olurdu mailinizi.

"geri" butonuna basın eski mailiniz olduğu gibi geri gelir ama chrome'da bir "geri gitme" sorunu var diye biliyorum.

Webmail sistemlerinde genelde sonuç bir bardak soğuk su oluyor maalesef. Bir dahaki sefere ara ara CTRL+Clemeyi alışkanlık haline getirmeye bakın.

(bkz: ambigram)
www.ambigram.com

çaktırmadan sorun neye ihtiyaçları olduğunu. genelde herkes benzer şeyler aldığından yeni evlilerde bazı şeyler çokça bulunur.
ya da farklı ve kullanışlı bir şey bulabilirseniz sormaya gerek de kalmayabilir belki.

Evlilik hediyesi diye bir şey vardır. Eksik kalan bir eşyası (ama neye ihtiyacı olduğunu sorun, evinde şu an bin tane borcam türevi şeyi olması muhtemel) olabilir. Ya da bir çeyrek-yarım altın verirsiniz artık ilişkinizin boyutuna göre.

sormanın ayıbı kalmadı, direkt sorun bence neye ihtiyaçları olduğunu.
küçük bir ev aleti almanız çok akıllıca.

evlilik hediyesine "takı" denir. yalnız senin sordugun sanırım "ev hediyesi". bu yuzden eve yönelik bişey alabilrsin. biblo, süs, tablo, küçük ev aleti vs. ama samimiyetin yeterliyse en iyisi sormak, çünkü bu sürpriz degil zaten ve evlenenin de ihtiyaçları olyor ve söylüyor.

ha tabi sen dügüne de gitmedysen hem takı, hem de ev hediyesi goturmen lazım. racon böyle yapacak bişe yok. yenge-ya da enişteyle bozuşursun sora:)

bildigim bir ornegi anlatayim. isparta'ya gecen sene icinde burger king acildi. sehrin merkezinde valiligin altinda bir yer falan.
(sanki belediye yapmis gibi) eski belediye baskani $300000'lik yatirim yaptik diye reklam yapmisti.

İstanbul Maslak'taki adam 500,000 dolar ödedik, bir senede çıkardık parayı demişti. Bu anlattığım 6-7 sene önceki bir konuşmadır.

bildiğim kadarıyla McDonalds bayilik vermemektedir isteyen satın alıp kuramaz Burger King ve KFC'de büyük ihtimal öyledir..

dütdüt: Yanlış biliyormuşum şimdi baktım Mcdonald's veriyormuş mekanın büyüklüğüne yerine göre felan $400.000 ve $500.000 arası değişiyormuş..

500.000 dolar. vay be. hacı dedemin 3 dairesini satsak 600.000 dolar yapıyor. ben bu 600.000 dolarla mcdonalds işine girceğime toptan bir market açarım.150 bin dolar falandır. bizim yer de var. bir market en az 100 milyar ciro yapıyor. evet bunu yazdığım iyi oldu. market işine giriyorum. 10 yıl sonra zincirleri birbirine dolucam. buradan kalifiye eleman bile alabilirim.

saka bir yana da hiç akıl karı bir iş değil bence. bu şekilde bir iş için ya çok büyük risk almak ya da en az 2 milyon dolar sermaye olması lazım. türkiye gibi bir ülkede sırtını sağlama almadan iş yapmak çok zor. bizim komşunun tekstil dükkanı battı geçen. 11 yıldır tıkır tıkır işleyen(ki en az 50 milyar yapıyordu ciro) tekstil 2 ayda battı. varın gerisini siz düşünün. gıda işinde para var diyorsanız unutmayın sizin gibi düşünen binlerce girişimci var. aynı şekilde market olayı da öyle.

www.franchise.com.tr

(bkz: footer)
support.microsoft.com

Insert>Footnote

(bkz: dipnot)

muhtemelen o duzeyde bir tez degildir ama kurumlarin tez yazim formatlari o kurumdan cikan tezlerdeki referanslarin hangi formata uygun olmasi gerektigini de belirler. dipnot kullanmak formata aykiri ise onceden bilmek faydali olabilir.

biraz daha genisce bilgi: en.wikipedia.org

word 2007'de reference tuşu var direk olarak, ona basıyorsunuz yapıyor, tezin sonuna da bibliyografiyi otomatikman ekliyor. eğer footnote yaparsanız bibliyografiyi de kendiniz eklemek durumunda kalırsınız.

öğleye kadar gelmez ise osym burosuna gıdersenız 3 tl karsılıgında alırsınız.

neredesiniz bilmiyorum ama o merkezler kalabalık oluyor. göz önünde bulundurasınız diye diyorum.

bu arada benim de gelmemişti. gidince anlamıştım ki yalnız değilim. bir tür para alma yöntemi gibi gelmişti bana. iyice paranoyak yaptılar bizi

bu arada aday işlemleri internet sitesinde de sınav merkezi henüz belli değil diyor :(

Site öyle demeye devam ediyor, bizim de ÜDS'de aynı şey başımıza geldi. Siz acilen yenisini çıkartın.

evraklar bu saatten sonra gelmeyecek arkadaşlar üsküdar ösym merkezinden kendiniz almanız gerek ve sıra çoook uzun haberiniz olsun...

benim de gelmedi hala, üsküdar'daki merkez "cumartesi" de açık oluyor mu acaba?

İnsanoğlunun dünyadaki en tehlikeli enfeksiyon olduğu muhabbeti vardı bir aralar, hoca böyle bir cevap arıyor olabilir mi, yoksa Ebola falan mı bekliyor?

3. soruya cevap: Tyzzer's disease

kuduz

diğerleri için de arıyorum...

@ sui: insanoğlu üzerindeki en tehlikeli infeksiyon hastalığı?

@ mortifera: daha fazla olması lazım ama bu da işime yarıcak teşekkürler şimdiden.

ilk soruya cevap: Mycobacterium tuberculosis

dünya sağlık örgütü tarafından en zararlı infectious disease olarak seçilmiş:
www.news-medical.net

@ gonium: fowler bilinen menenjit hastalığı olmakla beraber semptomları tanımlanmış. en tehlikeli olması için (sanırım) dünya üzerinde çok yaygın olup, tedavi imkanının olmaması gerekebilir.

mortifera'nın cevabı doğru cevap sanırım.

yine de teşekkürler.

birinci sorunun cevabi "malaria" yani "sitma" da olabilir bence

edit: cunku her yil 350-500 milyon vaka ve 1 ila 3 milyon arasinda olum goruluyor.

@ ermanen: neden sıtma olabilir?

toz fırtınasına da baktım da, nerede olduğuna göre çok fark eder gibi geldi.

@ mortifera: uğraşların için çok teşekkür ederim. toz fırtınası ile ilgili ben sadece akciğerlere yerleşen veya solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan patojenlerle ilgili bir şeyler araştırıyorum. az buçuk bir şeyler bulabildim.

ciddiye alıp değerli vaktinden ayırdığın için tekrar teşekkür ederim. +rep. (keyfim yerine geldi heheh.)

atipik bakteriler var akciğere yerlesen hava yoluyla.nadir hastalık yapıyormus gerci

1. sorunun cevabı clostridium botulinum olabilirmiş, nanogram düzeyinde tüm insanlığı öldürebilecek güçteymiş falan filan.

1. soruya cevaben sanırım AIDS yazıcam. Bütün dünya AIDS tehlikesi altında ve henüz aşısı geliştirilebilmiş değil. Bulaşma yolları ise kan yoluyla, cinsel ilişki yoluyla, şırıngaların birden fazla kullanımıyla bulaşabilirken anneden çocuğuna da plasenta yoluyla bulaşabiliyor. HIV virüsünün bulaştığı kişi ilk başta hiç bir şey anlayamazken virüs yavaş yavaş bağışıklık sistemini çökerterek diğer hastalıkların oluşumuna ön ayak oluyor. HIV virüsü bulaşan kişiler genelde deri kanserinden ölüyorlarmış.

Ama 2005 yılı WHO verilerine göre mycobacterium tuberculosis en tehlikeli infeksiyon hastalığı seçilmiş ve dünya'da her üç kişiden birinde görülüyormuş. Hoca ders esnasında da üzerinde baya durmuştu.

Clostiridium botulinum da çok tehlikeli olmasına rağmen 'en tehlikeli' sıfatını taşımıyor.

evet dogru cevabini buldun birinci sorunun, dunyanin en olumcul 3 hastaligi sirayla soyleymis:
1. aids
2. tuberkuloz
3. sitma

soyle bir tablo var bir de:
www.who.int

vicdan sızlaması yaratabilir.

yuh ya.
bizde normal bir paperda birinin bir cümlesini kaynak göstermesek aylarca uzaklaştırma cezası var..tez çok daha ciddi bir şey. nasıl internetten indirip veriyorsunuz hayret ettim, şok oldum valla.

kaç tane arkadaşım yaptı, bir halt olmadı.

ama üstüne vakit harcadılar çocuklar yani. öyle olduğu gibi vermediler.

bir de onların verdiklerinin hiçbiri internetten değildi... bulunması zor.

muassır medeniyet seviyesine ulaşmamız ertelenir. (bkz: elveda ay, elveda feza )

lisans tamamlama ile ilgili çalışmalardan tezden çok bitirme ödevi şeklinde. bende bitirme tezi yanlış bir kullanım. neyse eğer ki hoca size verdiği konuda literatüre hakim ise ve verdiğiniz tezin pdf kopyası falan varsa durumu çakabilir. bu tamamen tezi değerlendirecek kişiye bakar. yüksek lisans tezi yaparken intihal olmasın diye bir sürü makaleyi ve tezi inceliyor insanlar. yüksek lisansta yaparsan intihal oluyor çünkü yök e yaptığım alıntılar için kaynak gösterdim şeklinde beyan veriyorsun.

Yüksek lisansta da yapsanız, ilkokulda da yapsanız farketmez, intihal olur. Özetle başka birisinin emeğini çalarsınız. Vicdanınızı bir kenara bırakıyorum, suçtur.

kusura bakma ama eşşeklik olur be arkadaşım :)Bir yerlerden topla çabucak oluştur fazla zamanını almaz. Elinde nurtopu gibi bir tez olur işte.

ulan biri çıkmış, hırsızlık, şerefsizlik, uğruluk yapsam ne olur? diye sormuş. millet de olası kötü sonuçlardan kaçınmanın yolunu anlatmış. yarın bir gün de "bu türkiye böyle amoa goyim" diye sağda solda atıp tutarsınız.

cevap veriyorum arkadaşım, yukarıda yazdığım gibi; bir başkasının emeğini alıp kullanırsan hırsızlık, şerefsizlik, uğruluk ve daha nice iğrençlik olur. velev ki o kişi bilsin bunu...

Baya düştü bu ara, 1.50'lerde bence alınır. Roubini'ye göre çok kötü günler bizi bekliyor zaten.

bugunlerde aldın aldın...
bence :)

walla ben 1.59 iken aldım 1 hafta once epey dustu ama doları alırken dovız burosunda kı cocuk sey dedi "abı cok mu acil imf anlasmasını bekle o zaman daha da dusucek" tabii ne kadar dogrudur bilinmez

imf ile anlaşmanın yakın olduğu, borsanın yükselme enflasyonun düşme eğiliminde olduğu dönemde, doların yükselmesi çok olası değil bence,

kedilerin yol açtığı toxoplasma diye bir hastalık var. bu hastalık kedilerden bulaşıyor ama bunun kedilerden bulaşması iiçin kedinin fare, kuş vs gibi bir şey yemesi lazım.

oysa ev kedilerinin çoğu dışarı hiç çıkmıyor. dolayısıyla bu hastalığı bulaştırma ihtimalleri sıfır. ama insanlar araştırmadan etmeden hop atıveriyorlar kediyi. aferim onlara, hep böyle devam etsinler. bravo.

bilgisiz doktorların payı büyük. doğru düzgün bilgilendirmeden o kedi gidecek diyorlar. bizim de kedimiz var ve ben de karşıydım bu işe nişanlım kafama vura vura anlattı zararı olmadığını. yalnız tek sorun var kedinin bebeğe karşı tutumu işte o biraz riziko

kardeşim 4 kedili bir evde geçirdi gebeliğini. doktoru hemen atın kedileri vs dedi. sonra olayı veterinere sorduk, araştırdık, sanıldığı kadar risk olmadığına kanaat getirdik. kedi aşılıysa zaten risk yok gibi bir şey dedi veterinerimiz. ayrıca kedilere test yapılıp, sorun varsa da tedavi edilebiliyormuş vs vs.
( burayı atrin için yazıyorum) doğumdan sonra da biri tekir olan 4 kedinin bebeğe tavrı sorun olabilecek tek şeydi. bebek eve ilk geldiğin anlamadılar ne olduğunu. ağlayınca hepsi başına üşüştüler, şaşırdılar, canı yanan bir hayvan zannettiler sanırım. bebek battaniyeye sarılıydı zaten, elimle parmaklarımı aralayıp bebeğin yüzüne koruma yaptım, pançak atmalarına karşı. bunlar gelip kokladılar bebeği. ( hepsi de birbirinden kıskanç kedilerin ve 2 tanesi de fırlama) arada merak ettiklerinde aynı şekilde yüzünü korumaya alıp koklamalarına izin verdik. 2,5 ay geçti ve ilk günden itibaren sanki o evde yokmuş gibi davranıyorlar ama bir kıskanma var. ona karşın da işte bebekle ilgilenmedikleri zamanda kedileri daha çok seviyorlar, kaşıma, tarama vs işlemleri. şimdilik böyle durum.

Sadece kedi için değil, nerdeyse her şey için geçerli bir paranoya hali başlıyor hamile kalanlarda. Sağdan soldan duyulan anlamsız şeyler, denildiği gibi doktorların bilgisizliği, genel bir "ay ay ay" temalı hamilelik psikolojisi kombosu içinde süregeliyor bu toprakların beyaz türklerinde hamilelik. Kedi meselesini de ona bağlıyorum ben. Yoksa amerikada hamilesi, çoluğu çocuğu kediyle köpekle kuşla yaşıyor bir halt olmuyor, aşısı maşısı olduktan sonra ne olacak ki nihayetinde.

valla rahatladım bunları duyunca. yalnız insanlar nasıl bu kadar cehaletle yaklaşabiliyorlar, sahip olacakları çocuk için kılı kırk yararken sahip oldukları diğer canlar için birazcık araştırma yapmaya gerek duymuyorlar; onu anlayamıyorum, yazık bu hayvanlara.

eşim 9 aylık hamile ve bize de "aman deyim, atın kediyi" diye vaaz veren çok oldu. ama hem bizim doktorumuz hem de kedinin doktoru veteriner abi kahvegibi'nin anlattığı gibi meseleyi özetledi, ki veteriner abinin eşi de daha iki hafta önce doğurdu ve evde iki kedileri var. aynı şekilde bir arkadaşımın daha doğumu oldu ve yine evde bir zamanlar dışarılarda da çokça dolaşmış bir kedileri var, kendisi biraz da hırçın; bu yüzden epey temkinli davrandılar ama nihayetinde kedi (biraz durumu çözememe gibi bir hisse kapılsa da) oyunbozanlık yapmadı. rahat olunuz, kulaktan dolma bilgilerle hareket edenlere inanmayınız. bırakın kediyi, envai çeşit hayvanla beraber yaşayan türlü insan evladı doğuyor, kimselere de bir şey olmuyor.

çünkü insanlar hala; "kedi tüyü ciğere kaçıyomuş, kist yapıyomuş" cehaletinde. o insanın elinde yaşamasın zaten o kediler. sokakta şansları daha yüksek olabilir.