Fob'u geçtim, oradaki set ne alaka, parça başı maliyet mi diyor onu söyleyin o da yeter.

fob yukleme limaninda teslim. set basina fiyat diyor porta kadar nakliye dahil.

2000-100000 da fiyat aralığı mı oluyor? yani şu fiyatlardan birini size kakalarız gibi

uzun zamandır sikişmemişsin.

işte öyle olmuyor benimde çevremde dolu güzel kız var ama sadece biri benim gözüme çekici geliyor :( kimseye de yüz vermiyor. aşk başka ulan ah.

(git: 349786)

asla sikişmemelisin.

İnsan olarak "düşünen hayvan" olduğumuzu kanıtlayan bir durum bu. Hayvani dürtülerinizi asla reddedemezsiniz. Hayvanlarda olan çiftleşme-çoğalma ihtiyacı insanda da hasıl olur dönem dönem. Bu utanılacak ya da üzülünecek bir durum olmamakla birlikte, gayet doğaldır.
(bkz: temel içgüdü)

@trawmatolog belkide hayvan düşünemeyen insandır hea?..

biyolojik, ruhsal olarak eş arayışı içlndesin.

sen korunmalısın

tabiki de alınmaz =)

Eğer daha önünde 1-2 yıllık öğrencilik hayatı varsa, dişini sık 2 ay daha para biriktir, bahar döneminde taksitle maksitle 2. el ps3'e gir bence. Ne bileyim sigara paket sayını azalt, 2 bira yerine 1 bira iç, 3 kere dışarı cıkacagına 2 kere cık ortamlarda takıl vs.

Yok ama son senem, sonrası allah kerim diyorsan sen bilirsin.

Ps3'ü satma şansın da var dişe dokunur paraya.

ancak ve ancak fifa/pes icin, o da 5-6 sene evvelinin grafik/fizik vs. teknolojisiyle.. yani fifa 12, pes 12 falan hala cikiyor ps2 ye..

ya da iste klasikleri oyniycam dersen.. sonucta zevk meselesi.. ben hala arada super nintendo yu, mega drive i falan bagliyorum tv ye.. ama daha eskisi de bayiyor artik, nostalji dediysek o kadar da degil..

alınır ya neden alınmasın oynamadıysanız çok sağlam ps2 oyunları var.

oynamadım :(

pc insanıyım... en sonra ilk çıktığı vakitlerde ps one'ım vardı.
sonra anakartını yaktım falan uzun hikaye...

öyle 2'nci senemiz üniversitede şöyle ikinci el alınsa oturup biraz vakit harcarız.

ps3 tavsiyesini kaale almıyorum next-gen konsollarda favorim xbox 360 500-600 lira vermeye kalksam xbox alırım.

elimde para zaten pek yok o kadar masraf yapamam.

Grafiklere çok önem veriyosan bence alınmaz. Şuanki grafikleri görmüş birine ps2 grafikleri atari grafiği gibi gelir. Grafikleri önemsemezsen güzel vakit geçirebileceğin oyunlar var tabi.

kanka satayım sana 70 tl. üç geldi bana. izmir.

yapacak bir şeyin yok. borçlar ödenecek. ama diyelim ki orada güzel bir sistem oturttun; yani paran var o zaman yolla annelere ayda 200 lira ödesinler borcu. askerliği bilemem.

2 ay sonra kyk ye kredi borcumu ödemeye başlayacağım yaklaşık bir 12.000 tl kadar borç çıkarmışlar
ödeme süresi 48 ay :oha
askerliği de seneye halledicem sonrasında kral benim zanza.

askerliği bilemem ama kyk borcunu bi şekilde öde derim. yarın öbür gün bu topraklarda sen olmasan bile sana kalan bir mirasa bile devlet el koyup o borcu alır. 3 yıldır kyk borcu ödüyorum. küfrede küfrede. son 8 ayım.

kyk borcunu ödedim sonunda, tatlı tatlı yemenin acı acı :D
devletle tek bağım askerlik onuda yarın teslim oluyorum sonra rahat rahat bu ülkeden ayrılabilirim..

www.dpreview.com

manuel ayarları gayet yeterli görünüyor.

Yalnız hepsiburada babasının hayrına fiyatları çekmez aşağı, vardır bir pislikleri.

bu alet zaten ucuz yurtdisinda,yani en azindan ben almayi düsünüyodum bi ara,sonradan ihtiyacim olmadigindan almadim.

simdiki güncel fiyatlari140€ imis baktim.ama bi ara 100€ idi bu alet.o sirada dikkatimi cekmisti.

s1500 var bende. satayım sana.

Yarı-pro makine alma. Ya profesyonel al ya da bas çek bişey al. Bende de Fujifilm s1600 var ve taşımak sorun oluyor :)

Kiralar öyle çok düşük değil. 600tl'den aşağı zor. Tabi semt yer çok değiştirir kiraları. Ben 1000Tl ile geçinemem izmirde açıkcası.

500tl ile guzel bir muhitte kira bulabilirsin.
yerine göre 600-700 e kadar da cıkabilir.
ulaşım olarak;
mesela 1 tam bilet ücreti ile 90 dakika istediğin kadar otobüs, metro, vapur, banliyö trenine binebilirsin, ama her biniş arasında 5 dk olması gerekli.
yani yaklasık 1.5 tl oldugunu varsayarsak tam biletin, gunde 3 lira ulaşım masrafın olur.
diğer harcamalar hayat standartlarına göre değişim gösterir.

Tek kişiysen, bin lira yeterlidir müdür.

ikisinde de yaşamıyorum ama izmir her türlü daha ucuz istanbul'dan, onu biliyorum. 1000 lirayla ne yapılır bilmiyorum ama mesela 2500 lirayla istanbul'da güçlükle geçinebilen birisi izmir'de çok daha rahat olur o parayla.

Peki Izmir'de medyanin durumu nedir? Medya sektorunde is imkanlari genis mi? Yerel gazetelerin yadsinamayacak bir yeri oldugunu duydum Izmir'de. Haber ajanslari, produksiyon sirketleri, fotograf ajanslari konusunda is imkanlari genis midir?

kuzenlerim buca gibi iğrenç bi yerde 750 liraya oturdu. bina yeniydi ve ev eşyalıydı ama ev göt kadardı. ve muhit gerçekten kötü.
yani ev kiraları açısından izmir de öyle çok istanbul'dan aşağı kalır gibi değil. istanbul ekstradan daha pahalı sadece. yaşam anlamındaysa izmir daha rahat bi yer, ulaşımı olsun, kalabalığın daha az olması olsun. fakat sanatsal faaliyetler, vs. bakımından çok geride kalan bi şehir. ve tabii istanbul'daki kültürün, çeşitliliğin, güzelliklerin yarısı bile yok.

@Yazaryan, bucada 750 ye öğrenci kira vericem derse ev bulur eşyalı ama kime sorsan 500 den yukarı kira söyleyen duyamassın.

alsancakta tek kalıyorum şu an kiram 500 ev 1+1 yakınlarda 2+1 vs de bulunur, 1000 tl ile tek başına geçinirsin(biraz da iş yerinden yol yemek verseler olur yani)

ha ama ev kiralayabileyeceğin yerler; şirinyer, konak, alsancak, bornova olabilir ki güzel semtlerdir.

yok dişimi sıkarım dersen 250 ye bile bucada ev bulabilirsin, ki içi yeni yapılı evdi sadece otobüs durağına uzak diye öyleydi.

@yazaryan sen nasıl benim semtime berbat dersin, kendi semptine çok mu güzel, tamam biraz kalabalık biras peşmurde olabilir ama burada burada hayatlar var yaşanan burada bir kalp çarpıyo
bu arada istanbuldan gelmeyi düşünenn arkadaş medyayla uğraşıyorsan buraya gelme deri yerel medya nanay vaziyette, birtane adam gibi kanal var onu da yerel firmalar reklam verip kendi reklamlarını izlemek için acıyö

600-650 liraya Karataş-Göztepe gibi güzel muhitlerde, içi güzel, merkezi bir ev tutabilirsiniz. Ben 600 liraya Karataş'ta oturuyorum, sahilin hemen arkasındaki ana cadde üzerinde. Kirayı biraz daha kısmak isterseniz biraz daha arkalara bakmanız gerek tabii ki. Buca örneği doğru örnek değil. Üniversite olduğu için kiralar gereksiz yüksek.

İş imkanları olarak İstanbul'a göre çok çok kısıtlı. Malum sebeplerden dolayı bir türlü yatırım çekilemiyor.

iyi araştırırsan 450 liraya uygun bir ev bulursun. yanına bir de ev arkadaşı alırsan zar zor da olsa geçinirsin bin lira ile. tabi bu biraz da sana kalmış. alkol filan yoksa, gezmeyi tozmayı çok sevmiyorsan idare edersin.

Hepinize teşekkür ederim öncelikle. Genel kanı olarak, kiraların İstanbul'a göre düşük olduğu aşikar. Lüks bir ev olması da şart değil. Dediklerinizden de yola çıkarsak uygun bir ev bulabilirim. Şuan muhabirlik yapıyorum İstanbul'da, ama yaşamak için İzmir'i tercih ediyorum bu yüzden İzmir'deki yerel bir gazetede dahi çalışabilirim. Ama anladığım kadarıyla arkadaşın da dediği gibi medya pek yaygın değilmiş. İşi hallettiğim takdirde ucuz kirası olan bir ev bulabileceğimi anladım. İzmirliler orda yaşadığınız için şanslısınız kıymetini bilin =)

izmir de geçinmek daha kolay iyi iş bulabilirsen.

istanbulda yaşamayı başardıysan izmir sana cennet gibi gelir.

İŞİN YOKSA SAKIN GELMEE... İZMİRDE İŞ BULMAN COK COK COK ZOR...

Metro turizm

kamil koç'un İzmire giden bazı otobüsleri de Çanakkaleden geçiyor.

ulusoy vardi kış nedeni ile iptal oldu. metro ve kamil koc var sanirim. kamil koc u tercih ederseniz rahat edersiniz.

alakasız olacak ama, birisi çanakkale biletini bedavadan veriyordu. izmir-çanakkale

başlıklar fiyattan büyük olsun, böyle çok acayip duruyor, hatta ortadaki satırın boyutları sitenin geri kalanıyla tamamen alakasız onlar eşitlense daha güzel durur gibime geldi, hatta böylece ortada satır başına 3-4 ürün de gösterilebilir daha verimli olur

siteye rss eklerseniz takip ederim ne satılıyormuş ne veriliyormuş. ama rss olmazsa bakmak aklımın ucuna bile gelmez. ekşiduyuru ve ekşibition'ı öyle takip ediyorum ben. rss ekleyin ekşimarket'i de takip edeyim.

ilanımıza mesaj atılmış mı ya da attığımız mesaja ceap gelmiş mi diye siteye giriş yapmazsak gelen mesajlardan haberimiz olmuyor. bir bildirim gelsin e-mailimize ya da sözlük hesabımıza ne güzel olur.

bence duyuru ile ortak çalışma yürütülebilir ilgiyi artırmak için. mesela duyurunun sağdaki boşluğuna son ilanlar sıralanabilir.

hep ekşimarket'in gittigidiyor, sahibinden gibi işlek bir yer olmasını istedim. sanırım o yönde adımlar atılmaya başlanıyor.
bence işe kategorilendirmelerden başlayın. bir de güncellik çok önemli. 2007'den kalma ilanlar görmek can sıkıyor. şöyle bir sistem getirilebilir mesela, her ilan 1 haftalığına açılır. 1 hafta sonra ilan sahibinden onay istenir, eğer verirse tekrar yayına sokulur. bu yönden hem ilan kalabalığından kurtulmuş oluruz, hem de aramalarımıza güncel ilanlar takılır.
ayrıca sözlükte bol bol reklamı yapılsın ki insanlar tercih eder olsun.

yorumlara saat ve tarih konulmalı

SATILIK ve ALINIK seklinde 2 kategori de olsun

ilan ekleyen fiyat kesin bu gibi bir şeye tik koysun, ona göre altına teklif gibi zarf atacak fiyatımızı yazabilelim.

Biraz alakasız olacak kusura bakmayın ama güzel ülkemizde benim kafama öyle bir anlayış kazındı ki artık, elindeki bir şeyi satacak olan adamın benim gözümde satma sebebinin arkasında %99 bazı ters sebepler var gibi geliyor. sırf 2. el için değil, 0 olan her şey için de geçerli. yakında hiçbir şey almamaya başlayacağım sanırım.
hayır yani playstation olsun, monitör olsun, herhangi tırışkadan bir şey olsun, bu adam bunu satıyorsa bu fiyata kesin edeceği kârı bol bol koymuştur ve ürünün bir tersliği vardır gibi geliyor.

bunun ekşimarket'le zerre ilgisi elbette yok fakat bu anlayışı kökünden kaldırsanız ben bağımlısı bile olurdum :)) kolay gelsin herkese!

satılık ve alınık kategorileri olsun bunun yanında alınık ilanı açan adama aynı kategorideki ve kriterlerdeki ürünleri göstersin bir şekilde

halka açılsın. ekşisözlük yazarlarına kapansın. daha başarılı olur :)

sözlük ahalisinin profiline baktığımız zaman şu ürünlere;
otomobil motosiklet cep telefonu notebook'a ekstra önem verildiği görülüyor. manşet modeliyle ürünlerin duyurumu.

siteyle ilgilenecek editör alımı olsun. eksik ilanların tamamlatılması ve dandük ilanların modere edilmesi.

yazarların aldıkları ve sattıkları ürünleri göstermesi badget ile duyurumu. belki puan sistemi ile güvenilir satıcının öne çıkması vs.

eklenen ürünün ekşisözlük başlığı varsa oradan entari çekebilir.

evet diğer arayüz uzmanı arkadaşların dediği gibi genele hitap edileceği için daha standart basit arayüz.

logonun kötü olduğunu düşünmüyorum. logo kalabilir.

güvenli ödeme sistemi. get gibi.

duyuru gibi yalniz sözlük içine ve bütün internete olmak üzere düzeltin siteyi. saçma sapan olmuş böyle, her boku görüyoruz iletişim kapalı. çok zor sanki duyurudan birisine mesaj attırmak. iş çıkartmayın boşu boşuna.

ekşi duyuru'daki alınık/satılık bölümü direkt ekşi market'e yönlenmediği sürece ekşi market işlek hale gelemez. aynı ilanı 2 yerde vermiştim, birinde 10 kişi yanıt verdi, diğerinde bakan/cevap veren bile olmadı.

insanlar birine birşey satmışlarsa satış hakkında olumlu veya olumsuz yorum yapabilsin. gittigidiyordaki adamlara satış olumlu güvenilir gibi etiket verebilelim.

Şehire göre sıralama, filtreleme olabilir.

kiralık bölümü de olsun.

giyim bölümü olsun

takaslık bölümü olsun

eski tasarımı bile son halinden iyi idi bence vakit var mı bilmiyorum ama, önerileri aldıktan sonra tasarımı baştan yenilemeniz faydalı olur. bu tasarımın üstüne ne yapsanız yamalı bohça gibi olacak.

"hibe" diye bir kısım olursa insanlar kullanmadıkları şeyleri ihtiyacı olan kişilere hibe etmek konusunda daha bir hareketlenebilir diye düşünüyorum.

bir sürü şey yazılmış aramayla uğraşamadım.
ilanlar sahici mi değil mi diye ilan veren kişiye telefon açılıp onay alınabilir. kişi zaten yazar ve nicki belli olduğundan yalan ilan açamaz açarsa da bir daha ilan veremez. abuk subuk villa satanlardan kurtulmuş olursunuz.

konmuştur belki son durumu bilmiyorum ama şehir seçme özelliği olmalı.

kullanıcıların kredi kartı bilgilerini görsek iyi olur. nasıl fikir ama ?

ekşimarket gayet güzel bir oluşum. ilanların yanında satıcı hakkında kimdir butonu gibi bir buton olsa hoş olur.

''madem üreten biziz'' sloganini hazirlayan/düşünen arkadaşa ömür boyu başari plaketi verin. onun yerine daha hoş kulağa yatkin güzel bir slogan bulun.

araç bölümü de olsun.

* sadece yazarlara açık olsun. dışarıdan görülmesin. sahibinden.com vs'den farkı olsun. buranın önemi bizbize olmamız. bir sözlük yazarına tanımadığım bir insandan otomatik olarak daha çok güvenirim ben. biz bize olalım.

* satıcıların, güvenilir, çakal vs. gibi puan/yorum verebileceğimiz profil başlıkları olsun. güvenilir kim, kim yamuk yaptı bilelim.

Tasarımı komple facia bence, renk seçiminden başlayarak düzeltilirse iyi olur.

belli bir mesaj sayisini asmis, belli bir tarihten once alinmis duyuru uyelerinin de katilmasina izin verebilirsiniz. boylece benim gibi insanlar da yararlanabilir.

benım eksi acaountm kapali ama duyuru acik duyurudan da girilebilsin..

KEsinlikle sub ethada bir link olmalı ben duyuruyu o sayede takip ediyorum

İlanların görüntülenme çeşitleri çoğaltılabilir.Liste görünümü,resimli görünüm ve bir sayfada daha çok ilan görüntülenebilir.

ekşisözlük yazarı olmayan insanlara da hizmet etsin.

duyurudan da girilebilsin

Yazar olmayanlarda girebilsin,resimler tıklanınca büyüsün(pixel orantısızlığı rahatsız edici düzgün ve büyük görmek isteriz resimleri),ilanlarda tarih olsun.

zamaninda soylemistim, tekrar ediyorum: -beyaz-dan kurtulsun. eksi sozluk her zamanki olabilir ya da duyuru gibi renk secimi yapabilelim.

ekş yazarı olmasa bile en azından duyuru üyelerine açık olsun bari. bizim niye yok?

Dışarı açık olmasını istemem, öyleyse gittigidiyoru kullanırım ne farkı olur ki.

ayrıca hibe +1

Merhaba,
-Her şeyden önce ekşi sözlük kullanıcıları dışına çıkmamalıdır. Zaten bu işi yağan onlarca site var ve bu standartlara yükselmek biraz zor olur bence. Ayrıca bu şekilde daha güvenli ve samimi bir alış-veriş olacaktır.
-Tasarım üzerinde hiç uğraşılmamış hatta böyle bir şeyde olsun gibi bir şey olmuş kategori bile 3-4 tane. Daha uğraşılmış düzgün renklerde, logo ve tasarım olmalı.
-Kategori olayı bence daha rahat şu şekilde yapılabilir; kategori oluşturma gibi bir bölüm olur marka, model, durum vs... herkes kendisi ekler kategorisini benzer kategori var ise ona yönlendirilir ya da site admini tarafından ona eklenir.
-Hibe olayı mükemmel bir fikirmiş takdir ettim.
-Ekşisözlük bünyesinde üyelik girişi yapıldıktan sonra yanda yeni eklenen ilanlar gözükebilir.
-Şakacı butonlar değişmesin ekşisözlüğün vazgeçilmezi zaten onlar.
-İlana yorum olayı olmamış, mesaj yoluyla iletişmek en iyisidir.
.
.
.

-Ve son olarak ekşimarket ile alakası olmayan tamamen ekşi sözlüğü biraz daha temizlemek adına ekşi forum gibi bir forum sayfası açılsa acaba ekşisözlüğe ilgi azalır mı? Bence azalır ama en azından boş konuşan ya da saçmalamak isteyen orada takılabilir. Nacizane bir fikir, sonucu saçma sapan bir şeyde olabilir.
-

(bkz: #23699676)

1. logo berbat. sitenin tamamı için iyi bir tasarım gerek
2.kesinlikle siteye girmek ve ürün satmak için yazarlık şartı aranmamalı. (facebook için okul mail adresi girmek zorunlu olsaydı bu kadar yayılabilir miydi?)
3.ürünün satılma tarihinden belirli bir süre sonra satıcıya bu ürünün hala satılıp satılmadığı ile ilgili otomatik sorulsun. site güncelliğini korusun.
4.ürünle ilgili gelen mesaj satıcı yazarsa sözlüğün mesaj kısmına ve maille yazar değilse yalnız maille bildirilmeli
5.ekşi ilan sözlükte ya da duyurularda da akıcı bir şekilde görülmeli

ekşi sözlük yazarı olmayanlar da en azından satıcılarla iletişim kurabilsin.

Istekleri gerceklestirdik sayin duyurucular. Gorusler icin tesekkurler. Yeni versiyona goz atmak isterseniz dogrudan siteye gidebilir (eksimarket.com) ya da once degisiklikler hakkinda sozlukteki detayli aciklamayi okuyabilirsiniz (www.eksisozluk.com ). Saygilarimla.

ekşi hesabımızla ya da facebook hesabımızla giriş yapabiliyormuşuz sadece. çok adalaetsizce bence.
üye olayım dedim babayı aldım, ayıp be :(

ne olucu şimdi ?
benim facebookum yok, ekşi yazarı da değilim
ekşi duyurucuyum
bari duyuru hesabıyla da girilebilsin ?....

keleş?

glock

kesinlikle keleş.

ak-47

tr.wikipedia.org

bence budur ya :/

smith wesson

AK-47 +1

ak 47 yüz milyon üretilmiş hala üretiliyor

yani her 60 insandan 1inde var

iline göre değişir, yerine göre değişir, değişirde değişir..

200ü geçer diye tahmin ediyorum.. artık ikea, koçtaş tarzı mağazalar marangozlardan daha ucuza geliyor.. marangozlarımız da kolay kolay iş beğenmiyorlar.

geçer.

bence kendiniz bile yapabilirsiniz cok basit.

gerekli olculer boyutunda tahtalar kestirip 15 liraya migrosta satilan vidali matkapla ve pembe tutkalla evde montaj yapabilir sonra da boyayabilirsiniz.

ikiyüze ben sana 3 tane yaparım

150 civarı tutar.

bence de kendin de yapabilirsin. bağlantı yerlerinin sırıtmaması için (köşelerin olduğu yerler) uygun bir yöntem bulabilirsen halledersin. duvara monte edilen raflar var. ikeada filan.

maliyet ve fizibilite dediğin hangi ders oluyor ?

mesela tesis planlama, tesis yerleşimi gibi bilgiler veren dersler lazım benim için ayrıca fizibilite ile ilgili bilgiler lazım.

aynı vizeye calısıyorum su an. tesis planlamayla ilgili elimde 200 sayfalık not var ama ingilizce. eğer istersen upload edeyim.

güzel olur. sevinirim. başka elinde türkçe kaynaklar da var mı? kardeş olalım:)

kanka upload oluyor dosya. ama 20mb ve adil kullanım kotası mı ne ondan dolayı hızımı feci düşürmüşler. artık ne zaman upload olursa koycam linki :D başka yok elimde malesef benim eğitim dili ingilizce oldugundan bir tek bu var.

olsun ya. onu olmadı arkadaşla çeviririz yarın. çok sağolasın. peki endüstri mühendisliği ile ilgili güzel bir forum var mı girdiğin? ya da bu işler için güzel anahtar kelimeler? resmen sömürüyorum seni ama işin düşerse ben de sana bir mesaj kadar yakınım metalürji mühendisi olarak.

www.2shared.com dosya burda hacı al tepe tepe kullan.

valla bizde bi sistem var hocalar internete upload ediyor not vs. tarzı şeyleri ordan indirip calısıyoruz. veya hocanın ödevde falan verdiği soruyu google'a yaz mesela nerden arakladıgına bak öyle araştırarak bir şeyler bulmaya çalışabilirsin. kolay gelsin :)

seneye.

zorda değilsen alma bence ben aylık 300 tl ödüyorum:)

alma.

zorda değilsen tavsiye etmem ama illa lazım dersen sene sonlarında yeni yıl başlamadan başvurular oluyo yani artık başvuramazsın diye biliyorum ama kyk.gov.tr den takip et belki değişiklik olmuştur...

O biletler internetten alınamıyor, sadece kulübün belirlediği gişeden kimlik fotokopisi karşılığında dağıtılıyor.

GS - FB maçı için de talebin çok yüksek olması muhtemel, o yüzden gidip sıra beklemek gerekebilir.

bence en sağlıklı bilgiyi klübü arıyarak alabilrsin.

www.galatasaray.org

mecidiye köyedeki çadırdan alınıyor diye biliyorum.

iki kenar toplamı ve farkı bir kenarın aralığında olabiliyorsa üçgen oluşur. bu zaten üçgen oluşumunun kuralı. a+b>c>a-b şeklinde bir formül. iki parçaya bölmekten bahsettiğin şey üç tane çubuksa tabi.

google'da araştır bence çok ünlü bir soruydu bu.

"Birim uzunlukta elimizde bir çubuk var".2 parçaya bölerek 3 tane farklı parça elde ediyoruz.bunun üçgen ve dik üçgen olusturma olasılıklarını sormustum

google sonuçları: goo.gl

ilk soru için direkt çözüm: goo.gl

dik üçgen için de pisagor koyup hesaplayabilirsin sanırım?

jangara teşekkür ederim.
dik üçgen ile ilgileneyim en mantıklısı.

yahu üşenme de git bir kargocuya olmadı illaki yurtta birinden tartı baskül falan bulursun neyse. sen lazsın kesin belli.

sanırım uçakla gideceksin bir yerlere. sırt çantanı uçağın içine alacaksın. onu tartmıyorlar çok kıl bir durum olmadıkça. valizde kitap gibi ağır şeyler varsa onları sırt çantasına yükle. ağır ne varsa ona yükle. sadece elbiseler sıkış tepiş doldurmadığın sürece 15 kiloyu geçmez.

barilla

daha iyisi vardır ama kolay bulunanı barilla.

barılla kesınlıkle

barilla reyiz

filiz

bim'de 60 kuruşu var bi' tane, çok deli makarna.

onemli olan markasi degil barilla bolu da uretiliyor, nuhun ankara galiba uretici fakat adamlar oyle ambalajlara koyuyorlarki makarnayi maliyet sisiyor pahali diye iyi saniyoruz.bu arada barilla fabrikayi Turkiyeye tasiyormus.

filiz in 300 gr lik paketleri var yumurtali olanlar super, yinede pisirme teknikleri onemli en iyi makarna bile bilmeyenin elinde cop olur.

nuhun ankara'dan şaşmamak lağzım.

yeşilli olan var bi tane. italyan. adını unuttum şimdi

Avcılar.Genelde iü-avcılar kampüsü çıkar metrobüsle ulaşabilirsin.

davutpaşa ytü

marmaranın bahçelievlerde kampüsü yokmuydu iktisadi ?

sorun cikartan baliklari ayirmak mantikli bir cozum gibi geliyor sanki.

bir bardagin icine koyup akvaryumun yaninda birkac gun beklet. akillari baslarina gelsin keratalarin.

(git: )www.akvaryum.com
burdan daha net cevaplar alabilirsiniz!

zebra saldırgan balıktır panpa. o balıkları ayırmazsan öldürebilirler diğerlerini. çöpçüler genel olarak ortalıkta takılmayı sevmezler, ki zebralar çok bir şey yapamaz onlara. istersen akvaryuma bitki al biraz. ortam karmaşık olsun, hayvanlara saklanacak yer çıksın. bir de balıkları dürtme pek.

images.gittigidiyor.com
gerçekten dalga geçmiyorum gerçekten etkili oluyor soğudukça ketılda su kaynatıp yenileyin.

alın elektrikli battaniyeleri acın televizyonunuzu,paşalar gibi yatın cıkmayın yataktan napcaksanız yatakta yapın

bu durumlar için bir elektrik sobası bulundurun.

genelde (abartmadan) sık el yüz yıkamak çok işe yarar.

dün de birilerine önermiştim sanırım. eğer grip olmadan sadece kırgınlık hissettiysem hemen first defence adlı spreyden iki üç fıs sıkıyorum burnuma, ertesi güne bir şeyciğim kalmıyor. bunun yanında bol c vitamini (dememe gerek var mı bilemedim).

doğrudan yüzüne doğru öksüren veya aksıran olmadığını var sayarak yazıyorum. grip tokalaşmayla ve kapı kulpu, telefon gibi griplilerin dokunmuş oldukları şeylere dokunmakla bulaşır.

yani "gribim, öpmeyeyim" diyen kişiyle tokalaşmak, virüslerin elden ele geçmesine neden olur.

öyle ortamlarda elleri sık yıkamak ve ASLA ağıza, burna, göze değmemek gerekir. mekanizma şu: gribin neden olduğu şıpır şıpır burun akıntısı virüslerin en çok bulunduğu vücut salgısıdır. gripli kişinin elleri de o akıntıya bulaşmıştır ve çok fazla sayıda virüs taşır. seninle tokalaştığında virüsler hooooop senin elinde. sen gayrıihtiyari elini gözüne, burnuna, ağzına götürdüğünde, hoooop senin vücuduna geçmiş olur.

vücudunu soğuğa alıştırmak da faydalı bir yöntemdir. yavaş yavaş alıştırmak lazımdır. yani bir mevsim boyunca, giyecekler azaltıla azaltıla sonunda mart ayında tişörtle gezer hale gelebilirsin. fiziksel acı verir, karizmatik ve kerizmatik görünür ama vücut direncinin yükselmesine yol açar.

her gün bir yumurta yemek de iyidir. vücudun proteinsiz kalmasını önler. protein eksikliğinde bağışıklık sistemi iyi çalışmaz. çeşitli beslenme, kestanesinden, karadutuna, enginarından, sarmısağına gibi çeşitler de işe yarar.

grip başlayacağını hissettiğin en erken aşamada, etken maddesi ibuprofen olan bir ilaca başlamak da gribin daha hafif geçmesine yol açar.

katarin etkili diye biliyorum. ama soruşturmadan içme.

şaka değil,
domuz gribi furyasında aşısını olmuştum. o zamandan beri grip olmadım.

Black Label Society
Lamb of God
Pantera

Sırasıyla B.L.S: Suicide Messiah LoG: Redneck dinleyerek ısınmaya başlayabilirsin. Pantera'nın her parçası da aynı işi görür.

@vexations zamanında pantera, lamb of god falan çok dinledik çok çaldık şimdi pek cazip gelmiyor :)

Büyük Ev Ablukada, Gevende

HIM,radiohead

in flames, megadeth yardır gitsin...

bossa nova ve gypsy jazz türündeki bütün parçalar..

sen bunları boşver, biraz da şunları dinle: current 93, sol invictus, of the wand and the moon, falkenbach

modest mouse
tenhi
tamburada
telepopmusik
the go betweens
port royal
orphaned land
porcupine tree
molotov
muse
istanbul blues kumpanyası
explosions in the sky
ambulance ltd
badly drawn boy
blackbud
clawfinger

YAPAMAZ!

yapar.

yapar

yapar. hani eşittik ?

var mı hikayesi collinsin son reklamı güzel cidden

yapmalıdır. kaptırırsa görür o zaman yapmamayı.

Konuşmayı bilmiyor mu, neden yap(a)masın?

yapmasın

geçen sene sanırım kütahya'da böyle bi durum olmuştu, gazeteye falan çıkmıştı. kız ailesi oğlanı istemeye gitmiş :)

yaptım oldu.

yaptı, Oldu...

yapmaz da adamı öyle bi yapması gereken noktaya getirirki adam bile anlamaz.

ben sevgilime demiştim sana evlenme teklif edicem diye, çok kızdı o erkeğe özgü bi durummuş öyle bi hakkı elinden almama izin vermezmiş.

burdan çıkarım yapın artık.

yapmışlığı var

Yaparsa "düğündür, mobilyadır, ben ayarlarım, sen onları kafaya takma" da demesi lazım. Bizde bu işler hep erkeğin üzerinde olduğu için teklif etmeden önce maddi olarak hazır olduğundan emin olmak ister.

Yapar.. yapti da.

yapamaz demeyelim de yapmaz diyelim.

4-5 kere yapildi

çoğu teklifte olduğu gibi...

yaptırır!

En karlı çözüm bir adet termostat satın alıp, aletin işi otomatik olarak yapmasını sağlamaktır. Fakat öğrenci olduğunuza göre, termostata vereceğiniz parayı büyük ihtimal çıkaramazsınız öğrencilik hayatınız boyunca.

neyse, 1+1 evde 4 tane petek olayına çüş diyorum öncelikle. eğer genelde tek bir odada takılıyorsanız elektrikli ısıtıcı daha ucuza mal olur ama ev kombinin ısıtıması gibi ısıtmaz tabii.

Öte yandan hem elektrik hem gaz fiyatları geçen seneye göre arttığından bu sene aylık daha fazla ödeyeceğinizi garanti ederim.

bildigim kadarıyla tek petekle çok petek arasında bir fark yok.
tek odada ısınacaksan ve çok kullanmayacaksan muhtemelen elektirik ufo tarzı ısıtıcı işini görecektir.

termostatlı ve buharlı kumtel marka elektrik sobasında karar kıldım. hadi hayırlısı.

dysondan şaşma

@bacardi bu aşar beni:)

dyson valla, diğerlerine sürüge demeye bile şahit ister dysonın yanında

böyle sopalı olanlar var. tüp şeklinde gibi değil de uzun ince olanlardan. çok kullanışlı kendileri. tavsiyem.

www.darty.com.tr

philips. geçen yıl electroworld den 200 TL'ye aldık linkteki fiyata bakma, elektronik mağazalarında daha ucuz. en son 279 TL idi.toz torbası da plastik çıkıyo yıkanıyo vs. memnunuz.

LG alma.

www.vatanbilgisayar.com

www.samsung.com ben şununla çok mutluyum, tavsiye ederim

sinbo 1600 watt 79 tl. çok memnunum.

sağlıklı olsun da, gerisi mühim değil.

hahaha,yap da cidden kime ne,adini bruce koy hatta,yabanci ülke vatandasligina gecince yapicagim ilk is,adima robert ya da bruce eklemek.

yapıyım yani diosunuz,gayrimeşru çocuk yapmaya ilişkin fikirleriniz nelerdir düşüncleriniz yani

sen istiyorsun da bakalım çocuk gayrimeşru olmayı isteyecek mi, diye soraulabilir mesela.

virus detected..sosyal ve psikolojik mutasyona uğramış zavallı kocaman bir bebek..

sizce istermi istemezmi toplum nası bakar bunları soruyorum arkadaşlar,soruda ben çocuk yapıyorum izniniz var mı demedim zaten.

başkalarının düşüncesi bu kadar önemliyse yapma. sonra sağdan soldan laf ederler. moralin bozulur.

bebene piç derler. yapma.

adama fikriniz ne diye soruyorum başkalarının fikri bu kadar önemliyse diyo bambaşkaymışsınız.

aile olarak çocuk yetiştirmenin çok zor olduğu bu devirde meşrusuna bile katlanamazken yüreğin bebişe piç denmesine razı olacak ise ve onu taşıyacak bi anne adayı bulabiliosan ve bir kadından çocuk çıkartabilecek kadar kendine öz güvenin var ise o çocuk çıkarıcak kadın ile evlen be adam :)

yani galyalılar gayrimeşru çocuklara piç denmez bir babası vardır hepsinin soruda örnek olarak 2 tane isim vermeme rağmen hala baba ve piçden girip duruyorsunuz saçma

kim bakacak bebelere peki?

ben bakıcam karun kadar zenginim

bir ebeveyni eksik olacak, babası/annesi belli olmayacak. yazdıkça sinirledim bu bencilliğine. git kendine bi köpek filan al. yazık o doğacak olan insan evladına.

maddi konumunuz ve sosyal statünüz yüksekse yapın, isterseniz on tane yapın. kimse küçük ido'ya senin ananla babanın nikahı yoktu, baban başka kadınla resmi nikahlıydı diyemez. ancak çocuğunuzu mahalledeki ilkokula göndermek durumunda kalacaksanız çocuğun psikolojisi üzerinde büyük baskıya sebep olacaksınız.

mahalle baskısından şikayetiniz olmayacaksa yapın.
bence yapmayacaksınız. öylesine bir soru gibi bu.

verilen bilgiler dahilinde diyebilecek pek bir seyimiz yok. Aile kurumuna sadik kalmak zorunda degilsiniz. Özgur ve acik fikirlilige dogru ilerleyen bir dunyadayiz(belki ulkede degil ama). Nitekim ozgur ulkelerde hem tek eslilik hem de aile kurumu degerini kaybediyor. Geleneklerimize göre bu dunyanin sonu gelecek gibi gorulse de; bilimsel olarak ne gibi zararlari olabilir, orasi tartisilir.

Siz, kisi olarak cocuk yapip bakabilir miyim diye soruyorsaniz, elimdeki tek veri bunu burada soruyor olmaniz. Negatif bir veri bence.

He sahsi ve genel fikrim yapmayin yonunde. Dunya yeterince kalabalik, gidin evlat edinin.

19 aydır sabit gelirim var, kenara daha bir maaş koyamadım. sanırım kredi çekip borç altına girmekten başka çare yok benim gibi iradesiz insanlar için.

maaşın yattığı gün gidip bir çeyrek ya da yarım altın alın. hemen bozamayacağınız için maaşınız azaldığında kendinizi tutmasını bileceksiniz.

ya da intenet bankacılığı kullanıyorsanız gram altın alıp o parayı unutun. birikir.

dolar, euro ya da altın alın. cüzdanınızda olsa bile kolay kolay harcayamıyorsunuz.

ben sevgilime vermiştim dövme yaptırma fonu olarak, fakat gayet düzgün bir insan olmasına rağmen tam "hadi şu dövmeyi yaptıralım." dediğimde "ben o parayı yedim!" dedi :(
annemle de aynı şeyi yaşadık.

kumbara. mesela de ki, şuraya 5 liradan aşağı para atmayacağım. ben sadece bir senede 100 lira bozuk para biriktirmişim. sıkıştığım an açtım kutuyu. ne kadar bakkal varsa gidiyorum dayıyorum bozuk parayı adeta bir sapık gibi.

İşin açığı öğrenciysen para birikmez, sadece iyi yönlendirilir. Kitap gibi, üç beş güzel giysi veya herhangi bir aksesuar vs vs...Para harcarken bir öncelik listen olsun bunu almadan şunu almam gibi.

butce yap. hesap dokumune bak, en cok hangi seylere gereksiz harciyorsan onlari belirle, kendini tut biraz (hayati zehir etmeden tabii). bi de gercekci ol, yani gereksiz harcadigin 200-300 liranin hepsini de bi anda kenara atip biriktiremeyebilirsin. once bi 100 lirasini kenara atmayi hedefle, sonrasini dusunursun.

ufak tefek seylere harciyorum ben de genelde parayi, sinir oluyorum kendime. butce yapmadan yasiyordum, biraz ucundan kiyisindan yapmayi denedim, basariyorum gibi bisey.

bireysel emekllik dışında hiç bir şekilde para biriktirilemez..!

ayrı yazılıyor.

önce bir hususa açıklık getireyim. yazım ile ilgili konularda tdk kesinlikle referans alınmamalıdır; alınmıyor da. sebebi de 1980 darbesinden sonra yapısının değiştirilmesi sonucunda imza attığı bir sürü tutarsız uygulama. sözgelimi birkaç yıl öncesine dek hıristiyan olarak bildiğimiz sözcük için tdk çıkıyor "bundan sonra hristiyan yazacağız" diyor. bu tutum akademide, reklamcılıkta veya yayıncılıkta ciddiye alınmıyor. en çok bileşik sözcüklerin yazımında çıkıyor bu tutarsızlıklar. sözgelimi adamsendecilik sözcüğünü adam sendecilik diye yazmışlar. yahu madem her şeyini ayrı yazıyorsun, adam sen decilik diye yazar insan. buna benzer bir sürü dil mantığına aykırı uygulamaları var.

akademide ve yayıncılıkta tdk yerine ana yazım kılavuzu kullanılıyor. ancak onun da eksik yanları var. ben ana yazım kılavuzuna baktım ama koltuk altı'nı bulamadım. koltukaltı ile kastedilen tek bir sözcüktür - bileşik sözcüktür - diyorsanız birleşik yazılması gerekir. ama "koltuğunun altında" gibi bir kullanım mümkünse ayrı yazılmalıdır. türkçede pekâlâ "koltuğunun altını temizledi" gibi bir kullanım mevcut. dolayısıyla bence ayrı yazılması gerekir. yani tdk burada tutturmuş.

birleşik kelimelerle ilgili şöyle bir kural vardır. ayrı yazıldıklarında başka anlam ifade eder, birleşik yazıldığında başka anlam. koltuk altı dersek berjerin altı gibi olur o yüzden ben oyumu koltukaltından yana kullanıyorum. kelimeye ek koymak gerektiğinde ise tabi bölücez ama sonuçta cümle içinde kullandığımı için anlamında karışıklık olmayacak.

"al şu tavlayı koltuğunun altına"

bence de ayrı.

@kediebesi bileşik (sonradan bazılarınca birleşik denmeye başladı. birleşik değil, bileşik doğrusu) sözcüklerin oluşmasındaki tek yok anlam değişimi değil.
üç yolla bileşik sözcük oluşur:

1-anlam değişimi yoluyla
2-ses değişimi yoluyla
3-dizimsel kalıplaşma yoluyla

burada üçü de yok. sizin dediğinizi tartışacak olursak, anlamsal değişme yok. çünkü koltuk sizin bildiğiniz anlamda üstüne oturmaya yarayan kolçaklı şeyden başka bir anlama da geliyor. o da omuz başının altında, kolun gövdeyle birleştiği yer. koltuk altı/koltuğun altı da buranın altındaki kısım anlamına geliyor.

microfiction sağol üşenmemiş açıklamışsın. ben kendi mantığımı yazdım. kılavuzlara girmemiş, bi tek netteki bi kılavuzda buldum koltuk altı denmiş.
aklıma arkadaşımın kardeşi geldi, yılbaşında hediye edilen deodorana bu ne diyip, koltuk altı deodoranı cevabını alınca kokuyu kanepelerin altına sıkmıştı. :) bu da böyle bi anı olsun.

bence kullandığın yere göre değişir. insanın koltukaltı. koltuğun koltuk altı gibi.

Elbette "koltuk altı" doğrusu.


@microfiction İnsanları yanlış yönlendirmeyin. Hangi akademik çevrede TDK'nın kaale alınmadığını gördünüz? Açıklar mısınız lütfen?

Koltuk altı, bitişik yazılmıyor olabilir ama o da bir birleşik kelimedir.


@microfiction Ayrıca, gramer terimi olarak kullanılacaksa, doğru olan kullanım "birleşik" olandır.

ayrı yazılan bileşik kelimeler de mi olabiliyor? =)

@greenish insanları yanlış yönlendirdiğim yok. gerçekleri yazdım. "ayrı yazılan bi[r]leşik sözcük" gibi saçmalıklar yüzünden tdk dikkate alınmıyor. tabii bu dediğim durum müfredatı öğretmekle yükümlü türkçe öğretmenlerimiz için geçerli değil. onlar bile ilköğretimde farklı öğrettiklerini lisede farklı öğretiyorlar. böylece bir ikiliğe sebep olunuyor. onlar yılların bileşik sözcüğünü çocuklara birleşik sözcük diye öğretmekle yükümlüler. arzu ederseniz ösym'nin üniversite sınavı için hazırladığı soru kitapçıklarına bakın, bakalım. hangi kılavuz esas alınmış?

1980 darbesinden sonra tasfiye edilen eski tdk başkanı ömer asım aksoy başkanlığında hazırlanan kılavuzda darbe sonrasınaki tdk'nın tutarsızlıkları, çelişkileri, dil mantığına aykırı uygulamaları anlatılmıştır. dilerseniz alıp okuyabilirsiniz.

Bakınız, hala net bilgi vermiyorsunuz. "Hangi akademik çevre TDK'yı ciddiye almıyor? Kaale almıyor?"
Ayrı yazılan birleşik sözcükler de (sizin deyiminizle saçmalık) gramer kuralları dahilindedir ve mantıklıdır. Dil hakimiyeti olan herkes bunu kolayca fark eder. Hatta isterseniz bin dokuz yüz kırk dokuz tarihli sözlüğe bakarsanız orada da bu kelimelere rastlayacaksınız. Bu demek oluyor ki "saçmalık" diye adlandırarak belli bir döneme ait olduklarını iddia ettikleriniz; esasında çok daha eskilere ait ve bağlı olduğunuzu söylediğiniz kurallar dahilinde.

akademik çevre demedim, akademi, yayıncılık ve reklamcılık dedim. ayrıntılı bilgi istiyorsanız öss (şimdiki adı ne oldu bilmiyorum ama kimin hazırladığını biliyorsunuz), belli başlı yayınevleri (sözgelimi iletişim, can, metis, yky, everest) ve üniversite yayınlarında tdk'nın esas alınıp alınmadığına bakın. uzun uzadıya liste çıkaracak halim yok.

yukarıda, tdk tutarsız ve mantıksız uygulamalarıyla ilgili bir iki örnek verdim. siz türkçe öğretmeni olarak okullarda tdk'ya uymak zorunda olabilirsiniz ama türkçe okuyan-konuşan-yazan ve türkçeyi bilen diğer insanların böyle bir zorunluluğu yok.

"ayrı yazılan birleşik sözcükler"e esas teşkil eden ve dil hakimiyeti olan herkesin kavrayacağını iddia ettiğiniz 'kural' için mantıklı diyorsunuz ama tamamen tutarsız. bu kurala göre bileşik sözcüğü oluşturan sözcüklerden her biri kendi anlamını koruyorsa ayrı yazılır deniyor. ama ilkbahar, şeşcihar, teyzezade, amcazade, cumhurbaşkanı, yüzyıl gibi sözcüklerde bu geçerli değil. tdk'nın uygulaması diğer pek çok uygulaması gibi tutarsız ve dönemden döneme değişiklik gösteriyor. düzeltme iminin kullanımı bu tutarsızlıklara en güzel örnektir.

p.s. noktalı virgülü yanlış kullanıyorsunuz.

bu arada eskinin tartışması olmuş, ama microfiction'ın terazisine bir tık.

TDK tutarsızlıklarından ve mantıksızlıklarından dolayı pek çok ciddi yayında kale alınmıyor. ki microfiction yeterince net ve açık örnekler vermiş. onu da geçtim "kaale almak" diye bir şey de yok hani. dil mil eleştiriyorsunuz milleti de önce kendinize çeki düzen verin sevgili panpa. ki eklemek de isterim noktalı virgül kullanımız da yanlış azizim panpito.

Kullanım alanını tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

bankacılık düşünmez mi ki hiç? lan bölümümü kabul etseler de bankacı olsaydım diye kafamı duvarlara çok vurmuşluğum var..

istatistik sertifikası ya da yüksek lisansı ya da benzeri bir şeyi yapıp özel sektöre atılabilir.

özel sektörde, şirketlerde vb. çalışan bir sürü matematik mezunu var. önleri de oldukça açık.

kpss memurluğu ya da özel ders derim ben.

devlet planlama teşkilatı, maliye ve disk'te matematik mezunlarının başvurabileceği kadrolar var.. ingilizcesi falan da sağlamsa iyi kadrolara yerleşir.

bi torrent sitesinde buldum ama seeder yok:/

zamunda, broadcasthenet, torrentday, karagarga ve torrentleech e baktım yok valla :/

bunları sormak yasak değil miydi yahu?

yok artık.

warez-bb ve torrentz de bişi bulamadı

passthepopcorn da merak ettiysen onu da soyliyim sadece 2 kişi indirmiş ama :D

türkçe okunuşuna göre diye biliyorum ama emin değilim, teyit bekleyelim.

türkçe okunuşuna göre. lacoste'un. gerçi bunun normalde nasıl okunduğunda emin değilim belki lakoste gibi okunuyour eheh. ben de lakost diye okuyorum gerçi de.

lacoste'nin diye biliyorum bn.

edit: google.a lacoste'nin yazdım ukala makine lacoste'un mu d emek istediniz diye sordu.

türkçe okunuşuna göre.

okunuşuna göre kardeşim. yani lacoste'nin diye. hatta oraya lakos yazman lazım. ama bu tarz kurallara pek uyulmuyor nedense.

okunuşuna göre. yani lacoste'un. kaynak: (bkz: ana yazım kılavuzu)

kafam karıstı hangisi??

lacoste'un. lacoste'nin diye bir yazılış yok. çok kafanız karıştıysa ana yazım kılavuzu'nu almanızı öneririm. en güvenilir kılavuzdur. hakkında ekşi sözlük'te de bilgi vardır. yayıncılıkta, akademide vb. de bu kılavuzu kullanıyoruz zaten. ayrıca tdk da aynı şeyi söylüyor bildiğim kadarıyla. her ne kadar 1980 darbesi sonrasında tdk artık güvenilirliğini kaybetmiş olsa da... lacoste'nin yazıp lacoste'un okumak saçmadır zaten.

ayrıca ekşi sözlük'teki başlıklara da bakabilirsiniz. ekşi sözlük'teki başlıklar hacivat adı verilen dilbilgisi denetleyicilerinin elinden geçerler. hepsi ya akademisyen ya editördür. aklınızda bulunsun.

hayır

iphone uygulamasini kullananlar atabiliyordu sanirim.

yazar olduktan sonra çaylak olduysan evet.
diğer türlüsünü hatırlamıyorum ama atılamıyordu sanırım.

1-2 caylak yazarla msjlasmisligim var. bi de soyle bi entry var: (bkz: #20244533) edit kismina dikkat.

yazar olduktan sonra çaylak olursan atabiliyorsun. atamazsın diyor, fakat atılıyor. bir de mesaj geldiğinde mesaj ışığı yanmıyor.

ben çaylak edilmişken atılabiliyor sanırım.

ben şu an daha entrylerimi giren bir çaylak olarak atamıyorum yazarlara

yapıyor adanalıyım 5 ocakta tatildik zamanında

yapılıyor her yerde. :)

izmir'de olmuyordu yau

Resmi kurtuluş günü tüm yurtta resmi tatildir.

diğer harfler kapıldığı için.

Bazi simgeler vardir ya matematikte yunan alfabesinden gelir bunlar da bir seyi simgeliyor olabilir mi diye merak ettim.

x sözcüğünün arapça 'şey' yani kelimesinden geldiğini okumuştum biryerlerde. Yani bilinmeyen, değişken gibi şeyler için (bakın şey dedim hemen) şey kelimesi kullanılmış, bu da batılılar tarafından yazılıp kısaltılığında x (xay) olmuş.

x-y düzlemi de bir bilinmeyen x ve bu x ile değişen bir y den oluşuyor. y muhtemelen x e bağlı değişken olduğu için hemen ondan sonra gelen harfle gösterilmiş.

x eksen - axis den gelir gibi geldi bana. ama y yi bilemedim.

fonksiyon [y=f(x)] grafiklerinden kaynaklanan
bağımsız değişken=x
bağımlı değiken=y

durumundan dolayı x-y eksenleri denir. uzayda doğal olarak bunlara bir de z ekseni dahil olur.

sadece x ve y yok ki. i j k var; a b c var...

kartezyen koordinat sistemini rene descartes bulmus. bu x,y ve z harfleri onun la géometrie kitabinda koordinatlari bu harflerle isimlendirmesinden geliyor. matematikte eski bir gelenek yani. bilinmeyen sayilar alfabenin son harfleriyle gosteriliyor genelde.

ayrica ek olarak johan sebastian nikli arkadasin dedigi de dogru. descartes'tan once aritmetigin kokleri daha eskilere dayaniyor ve arap dunyasindaki matematikcilerin kullandigi terimlerden geliyor. bilinmeyen şey veya nesne için araplar "shei" kelimesini kullanıyordu ve bilinmeyen değerler için de kullanılıyordu. Sonra ispanyollar xay, yunanlar xei olarak kullandı ve daha sonra da x olarak kısaltıldı.

Tabi Descartes'tan sonra x ile birlikte y ve z gibi harflerle de kullanılarak bu gelenek oturtulmus oldu.

ayrıca:
(bkz: #1202960)
(bkz: #1822847)
(bkz: #17313043)

4 saat.

başkent, cumhuriyet, sakarya, boğaziçi ekspresleri lüks tren kategorisindeler ve genelde 4 - 4,5 saatte ulaşırlar. diğer ekspresler (kilometrik trenler) pek hızlı değil, her durakta duruyorlar neredeyse. 6 7i bulabilir anadolu, güney, doğu flan.

8'i bile bulabilir.

10 bile olabilir bilemezsin, belki de hiç gitmez.

Başkent, Cumhuriyet, Sakarya, Eskişehir Eks. en hızlılarıdır. Teoride 3 saat 50 dakikada.. Pratikte 4 Saat 15 dakikada alırlar yolu.
Fatih 4 saat 30 dakikada.
Anadolu 5 saat 10 dakikada alır...ve şaşmaz pek.

kamil koç'la git daha iyi.

sabahları kanal7 de ve samanyolu'nda oluyor.

www.startv.com.tr

@sndnzr okulda oluyorum tüm gün ne yazıkki.

@gsgs... videolar açılmıyor bende mi bi sıkıntı var anlamadım indirip izlemeyi deneyim bu sefer olur umarım.

hiç açılmıyorsa eklenti yüklemeniz gerekebilir, başka video çıkıyorsa reklam o, biraz bekleyince sağ üstte reklamı geç butonuna tıklayıp videoyu izleyebilirsin.

hallettim, tam istediğim şey. teşekkürler.

you tube'da bu tarz bir sürü video var. özellikle arapların okuduğu videolar çok etkileyici oluyor. tavsiye ederim

tabii ki sibop var üstünde ordan havası indirilebilir. bir bisikletçi varsa etrafınızda bunu rahatlıkla yapabilir.

hiçbir şey yapamazsan koy buzdolabına iner havası. ya da bir spor mağazasına git, onlarda top şişirme pompası olur; ucunu sokup söndürüversinler.

bildigim kadariyla zaten havasini indirmeden ucaga almiyolar. o yuzden en iyisi bi bisikletci bulmak.

haa ben bisikletçiye kadar gidemem diyorsan , tükenmez kalem ucuyla ındırebılırsın havasını..

millennium üçlemesi ejderha dövmeli kız gayet güzel akıcı sıkmayan kitaplardır.

nzlgzn öyle olmuş biraz :) yani şöyle himym tarzında birşeyler arıyorum aslında. kafa dağıtmalık.

edit: ayrıca otostopçunun galaksi rehberi bu kıvamda mıdır?

Terry Pratchett kitaplarını oku. Fantastik komedi ama Türkçe'si nasıl bilmiyorum. İngilizce okyabiliyorsan İngilizce'si çok eğlencelidir ama.

siriustan gelen kurbağa

ayn rand denemiş miydin hiç ?

hayatın kaynağı mesela çok iyi gelebilir.

eğer vaktim var diyosan atlas vazgeçti de olabilir biraz daha heyecanlı :)

dublorün dilemması-murat menteş

john fante- üzüm kardeşliği

harry potter tarzını bilmem bu hoşuna giedecektir.

ohoo açlık oyunları serisini istemişsin hacı sen.

yeni okuduğum; senden başka yok! tam çerezlik, heyecanlı, gülümseten, kimi zaman da duygulandıran çerez bir roman.

güzel bir de seri önerebilirim,çok çok heyecanlı, Çatı serisi.

benimklieri okutrsan habere t beğendim/beğenmedim diye.

bilimum ihsan oktay anar romanları. güldürür eğlendirir vayvayvay dedirtir. hem felsefe yapar hem tarihi mavra.

puslu kıtalar atlası, ihsan oktay anar +1

ütopyaları öneririm.

Fahrenheit 451
Cesur Yeni Dünya vs.

Kadınlar- Charles Bukowski

siktiri cek, vur kapiyi cik git. baslamisim stajina, okurken benim canim sIkIldi amk. oradan bi hayir gelmez sana.

yuh, kapıyı vurup çıkmadan bir kaç tanesini indir.

maalesef pek cok yer stajyerlere boyle davraniyor.

(bkz: cemil ipekçi/@la traviata)

gecen seneki pek cok ogrencim bu sene stajyer ve cogu bunu yasiyor. dilekce ile staj yerinin degismesi icin basvurabilirsin. köle degilsin bunu unutma, sagligin daha onemli stajdan ondan bundan.

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı'na şikayet et. her türlü soru, eleştiri, ihbar, şikayet ve öneriler için: alo 170.

iş verildiğine tamam de ama yapma. sana patlamaz bence.

la ben mühendis oldum aynı şartlarda çalışıyorum. staj da iş hayatına alışma ise bir nevi çok doğru bir staj yeri seçmişsin.

öyle yerde durulmaz hacı.
bi ters çek izaya gelmezlerse,
terse devam.
stajı yakma biraz daha dayan başka çare yok.
arkadaşın dediği gibi işleri yapma,
olay sana patlamaz bencede asıl sormlusu kimse ona girer.

-"su an bir seyle ilgileniyorum"

çayları müsshil damlası ile sabote et , bilgisayarlara virus sok yada hdd üstünde , çevresinde kuvvetli mıknatıs dolaştır.zarar ver zarar.

çekilmez, benim işim değil kapı,bulaşık de. artislik yaparlarsa, atarını yapıp öyle git. bak sinirlendim sabah sabah.

Şunlar sana ağır geliyosa şimdiden çalışma zaten sen, patronu olabileceğin bi iş bulmaya bak. Te allaam ya, staj böyle bişey ayrıl mayrıl atar yap deyip durmayın, kapıya bakmak ağır mı geliyor size?

bulaşık yıkamak biraz enteresan olmuş. bunları sadece sen yapıyorsan ve diğer stajyerler yapmıyorsa biraz da sorunu kendinde araman lazım.

ben şu an çalıştığım şirkete stajyer olarak girdim. kurumsal bir yapı olduğundan hiç bulaşık yıkamadım, çayı da bir kere şaka olsun diye getirttiler. elinde hıyar olana tuzla koştum ve ben de "oha abi heriflerin yaptığı işi şu halimle yapıyorum iyiymiş" diyordum. şimdi 1 sene part-time olmak üzere (ki üniversite devam ederken haftada 4 gün geliyordum işe) ikinci senem doldu. gelen gideni çok olan bir departmanda çalıştığım için şu an müdürümden bile daha uzun süreli bir çalışanım ve görüyorum ki stajyerken sahip olduğum yetkinlikler ile şu anki halim arasında bayağı fark var. daha 7-8 ay önce "tamam ya ben oldum müdür yapın beni" ayaklarındayken şimdi farkediyorum ki hala daha çok çok fazla gidilecek yol, yenilecek ekmek var. burada şunu unutmamak lazım, sen tüm şirketteki elemanlardan çok daha zeki olabilirsin ama iş hayatını bir atletizm mücadelesine benzetirsek 10 yaşındaki usain bolt'tan bir farkın yok.

bu sebeple eğer bütün gün dizimag'dan bihter-behlül izliyorsan, ekşi sözlük'te fink atıyorsan sana kapı açtırmaları çok normal. ama gerçekten copy-paste olsa bile bir işin ucundan tutmaya çalışıyorsan ve insanlar seni kendi çalıştıkları saatler de yanlarında istiyorlarsa bu noktada o şirkette çalışmaya devam edip etmeyeceğine bakmanı öneririm. kalmayacaksan salla tabii. şu an başka bir şeyle uğraşıyorum de geç. ama ortamı sevdiysen, işi beğendiysen saat 19.00'da çıkmak, yeri gelince cumartesi çalışmak çok çok normal bir durum.

benim tavsiyem orada samimi bulduğun, beraber çalıştığın bir çalışana derdini anlat. çay getirmekten, bulaşık yıkamaktan hoşlanmadığını söyle. eğer gerçekten senin bu işleri yapmaktan daha değerli işler yaptığını düşünüyorlarsa zaten onlar bunu engelleyecektirler. haa dersen ki ben en iyi üniversitede okudum, benim ailem şöyle böyle siz kimsiniz oğlum atara atar gidere gider, en basitinden "peki" derler bütün gün sandalyenin tepesinde oturtup 1 ay sonra staj defterine yazdıklarından yapmadığını gördükleri hiçbir şeye de imza atmazlar. referans olarak da ne diyeceklerini tahmin edersin sanırım.

kısacası 100 metreyi 10 saniyenin altında koşacak teknik ve güce ulaşmadan bunu sana öğretebilecek kim ve ne varsa yapmaktan kaçmamak lazım. kapıyı vurup çıkarsan emin ol senin gibi 10 tane daha bulması 10 saniyesini almayacaktır ama senin orası gibi bir yeri bulman 10 seneni alabilir.

ya sanki ömür boyu çalışıcan yap stajını sonra zaten durmazsın.boşboşuna stajını yakacaksın.hiç dayanacak gücün yoksa şefemi müdüremi ne biliyim bir üst düzey yöneticisine git şikayet et.stajer olabilirim ama ben kimsenin kölesi deilim de ne biliyim işte anlat derdini.sen şimdiden iş hayatında derdini anlatamazsan sıçtın söyliyim.

saiko güzel demiş ayrıca. adamlar ne yapsın şirketin 5 senelik stratejisini mi yaptırsın sana yoksa yüz bin dolarlık projenin teklifini mi hazırlatsın. gerçekten işin varsa veya bir işi yapabileceğini düşünüyorsan zaten bulaşığı yıkamak veya çay getirip götürmek için zamanının olmaması lazım ve bunları yapamadığında da sana hiç kimse bir şey diyemez. sana iş vermiyorlarsa da en kötü efendi bir şekilde bunları yapmak istemediğini, daha başka konularda daha verimli olabileceğini düşündüğünü söyle. söyle arkadaşım öldürmezler ya seni. haa sırf youtube'da sabah akşam video izleyen elemandan çay istendi diye gelip bilgisayarları bozarsa kan grubunu belirlerler orada.

meslek lisesi mi üniversite mi? ne kadar sürecek?

bi kere sana, asgari ücretin üçte biri mi neydi, para ödemek zorundalar bildiğim kadarıyla.

önce üst düzey yöneticilerden biriyle görüş. eğer aynı şekilde devam ederse screamshot'in dediği gibi şikayet et.

okuluna danış. çalışma koşullarını anlat. belki yol gösterirler.

"orası gibi bir yer bulmak 10 seneni alır" demiş birisi de. tamam lafın gelişi demişsin de ne 10 senesi ya? adam para almadan bedava çalışıyor. öyle bir iş kariyerine de bi bok eklemez. 7 kişinin çaliştigi dandik bi yer. ne deneyim kazandım diyeceksin çay getirdim kapı açtım kapadım deneyimi mi? düzgün bir iş yeri olsa zaten o tarz işleri yapacak birisini işe alırlar. madem çayı çorbayı götlerini kaldırıp kendileri alamıyorlar. ben de küçük yerlerde çalıştım ve oralarda da hep stajer oldu. patron dahil kimse stajerden çay istemezdi. gider efendi efendi kendi çayını kendin alırsın.

10 seneni "alabilir" dedim. nerede çalıştığını bilemiyoruz tabii. bana kalırsa da milletin bulaşık yıkattığı yerde çalışma tabii de genel anlamda bu staj işlerine bakmak gerekirse ayı gibi bir hukuk bürosunda çalışıyorsa da hakkaten 10 senesini yakmaz ama 10 sene boyunca yanar tek bir kötü referans ile.

bir restaurantın bulaşıkhanesinde staj yapmıyorsan bence de ayrıl.

siz ne saçmalıyorsunuz arkadaşlar, bu kadar mı kapitalizm kölesi oldunuz? Arkadaş orada "staj" yapıyor. Yalandan da olsa iş yapıyor olması işin ucundan tutması gerek. Bulaşık, kapı ve bunun gibi işler için bir "ofisboy" almaları gerekir. Bedavaya çalıştırdıkları stajyerin görevi kesinlikle bu değildir.

Dostum ne okuyorsun? Sektörümle alakalı bir bölümse yardımcı olmaya çalışırım. Şu zorunlu staj olayını getiren sistemin de allah belasını versin.

Çıksan bile yaptığın gün kadarını saydırabilirsin. Bence derhal başka bi yerlere bak ve ordan hemen uza

eger staj oncesinde sozleşme imazaladıysan orda yazar stajyer 8 saatten fazla calıstırılamaz diye bunu soylersin şefine vs elinde bi kozun olur en azından

Efemdim hiç de staj "böle bişey" değildir.

Kimse stajyer diye her söyleneni yapmak, sinir hastası edilmek durumunda değildir.

abi sen hasta mısın? Çay getir bulaşıkları yıkana ne?? atarı yap, tek tek suratlarına tükür öyle git. senin ruh sağlığından ve ezilen büzülen egondan daha mı önemli?

eğer ölüm kalım meselesiyse buradan stajını alman atar yap ve tehdit et bir şekilde.

@saiko, aile şirketlerinin leşliğini de kurumsal şirketin güzelliğini gördüm. Okulda saçımı ağarttım, henüz mezun değildim ama diplomalı elektrik elektronik mühendisine ve mezun olmak üzere olan bana bahçe temizletmeye, köpeğin boklarını temizletmeye çalışan bir patronum vardı. "Beni temizlik listesine yazmayın" dedim müdüre ve bahçe temizliği yapmadım. diplomalı olan mühendis paşa paşa yaptı temizliği, o sırada durumu çok sıkışıktı. 1 ay sonra atıldım ama en azından bu amına koduklarıma tamah etmedim.

Bu heriflere boyun eğmeye meyilli adamlar oldukça daha çok sikerler çalışanları.

Hadi çay getirilir, kapıya bakmak zaten gayet normal eyvallah da bulaşık ne lan ? O kadar pislik iş yaptırasın varsa git çaycı al, temizlikçi al.

stajını gerekirse yak, sokarım böyle adalete.

staj kesinlikle böyle bir şey olmamalı! bence ilk olarak pozisyonunuzu belirleyin mesela mühendisseniz mühendislerden iş öğrenmeye, onların yaptıklarını gözlemlemeye ve illa birilerinin işlerini yapacaksanız onlarınkini yapmaya çalışın. tabiki çay getir gibi kişisel işleri değil ufak tefek evrak ya da bilgisayardaki işlemleri yani iş hayatında kullanabileceğiniz işlerden bahsediyorum. ikinci olarak 'kapı çalıyor duymuyor musunuz?' dediklerinde başkaları da varken neden üstüne alınıyorsunuz ki? eğer 'ibomiu kapıyı aç' şeklinde emir geliyorsa sürekli o zaman bi bahane uydurun ya da açıkça tek stajyer olmadığınızı söyleyin. cumartesi çalışmaya gelince kaç iş günü çalışacağınız belli değil mi? mesela benim yaz stajımda 20 iş günü çalışmam gerekiyordu cumartesileri gitmedim. illa gel deselerdi 20 gün meselesini anlatırdım. mutlaka bu şekilde bir gün-saat sınırlaması vardır okulunuzdan öğrenin. unutmayın siz köle değilsiniz, ayak işlerini yapmak zorunda değilsiniz. işi öğrenmek için ordasınız. birşey öğrenmiyorsanız zaten orda staj yapmanızın manası yok. şimdiden kolay gelsin..

sanirim stajyerlikle alakali mevzuatlardan falan kimsenin haberi yok burada : ) tam kahve muhabbetine donmus.

"gercek hayat zaten boyle, dogru yerde staj yapiyorsun" diyenler mi ararsin, neler neler diyenler var icinizde.

egitimle baglantili konusularda ne olursunuz biraz dikkat edin.

ne korkak adamsın sen yanarsa yansın stajın ben kaç kere yaktım stajlarımı. hayatta dik duracaksın uysal koyun olmayacaksın. en az 3...

tamamen senin hatan! askerlikte de ezerler böylelerini... üzgünüm mesele stajyer olma meselesi değil karakter meselesi... büyüklerimiz bu hikayeyi dinlese daha çok bulaşık yıkar o derlerdi... neyse sorunun çözümü siktir git çayını kendin al demek madıfakır demen... gülme... şimdi diyemezsen yarın gerçek işlerde hiç diyemezsin... gençsin daha çok uzun bi yol var önünde... nasıl başlarsan öyle gidersin... kolay gele... adam bulaşık yıkamış ya... neyse kızdım çok, ben gider...

kapı mı çalıyor, arka odalardan birine doğru yol al. çay mı istediler; geç getir, onların işlerini mi yap dediler; arada hata yap;) yani hem eğlen hem de öğren.

Sanırım zorunlu staj yapıyorsun. Okulunla konuş, kaç saat çalışacağın ve c.tesileri çalışma zorunluluğunun olup olmadığı konusunda sana yol gösterirler. Zorunlu staj öğrenci işi yaşayarak öğrensin diye yapılır, iş haricindeki herhangi bir görevlendirme staj tanımı dışına çıkar.

Çay getirmek görevin değil, bulaşık yıkamak ta öyle. Bunu sana bir daha söylerlerse direkt reddedebilirsin. Kapı konusunda diğer herkes kadar iş düşer sana. Onun haricinde işe ne kadar sokarlarsa seni o kadar iyi aslında. Ama istemediğin halde okulca belirlenmiiş saatler dışında kmse seni çalıştıramaz. Aksi takdirde okulundan yardım iste, sana başka staj yeri bulsunlar.

@kimlanbu ???? evet bulaşık konusunu ben de ekstrem buldum ama bi kapı açmaya çay getirmeye, başkasının işlerini yapmaya da insanlar sesini çıkarırsa ohooooo işimiz var yani, her şeye de atar yapılırsa bi bok öğrenip bi yere de gelinmez tamam patronun götünü yalayın demiyorum ama, bi çay getirmeyle de ofisboy olunmuyor. cumartesi eğer zorunlu staj olayının içindeyse gün olarak sayılıyorsa gelinecek o kadar net, sayılmıyorsa zaten gelmessin.

ha onun dışında arkadaşlar siz stajyer olarak ne yapmak isterdiniz ? çay getirmek kapı açmak dışında, benim bilgisayar konusunda ilgim vardı, şirket dışarıdan gelen bilgisayarcıları zırt pırt çağırma olayını bıraktı. benim stajım zorunlu da değil, ki zorunlularını da yaptım, ayrı mesele.

bazen şirketin sahibi adam geliyor al şu excel dosyalarındaki değerleri topla hallet vs diyor yapıyoruz, yapacağız yani. konşimentoda hazırladım, bilmem neyi de yaptım.

ama siz daha burda çay getirmem kapı açmam derseniz olmaz bu işler, iş hayatına ısınma turları bunlar malesef, daha neleri ile karşılaşacaksınız kim bilir, para kolay mı kazanılıyor ?

direk atar yap çık diyenleri de merak ediyorum, hepsi böyle kurumsalın allahı her şeyin tanımlı olduğu vıcık vıcık bi iş ortamında mı çalışıyolar ?

ikinci el bir 5800 alabilirsiniz.

samsung körbimi oyle bişey vardı en ucuzundan alabilirsiniz

bence 13 yaşındaki kardeşine telefon aldırma. daha çok erken telefon falan kullanmasın ne gerek var?

alsancakta var, kordonda. bir de fuarda var. ama millet göztepe'nin tesislerinde koşuveriyor toz olsa da her yanları.

Bostanlı'da da var.

üçkuyularda Göztepe Gürsel Aksel tesisleri akşamları halka açık.

halkapınarda(atatürk stadının yanı) rahat rahat koşabilirsiniz hem soyunma odaları halka açık.

çok klişe olacak ama alkol İÇİN.

dicloflam falan var mı evde?

antibiyotik. bir doktora git, çektirmene bile gerek kalmaz.

dişinol adında karanfil esanslı bir zımbırtı var. pamukla ağrıyan dişe az sürüosun, uyuşturup ağrıyı kesiyor. Dudağına falan değdirme kullanırken dudağını uyuşturuyor.

kuşum benim ben de çektircem benim baya uzadı korkudan gidemedim.ada çayı iç günde 3 fincan.benim apse yapmıştı ada çayı ile tedavi ettim.ada çayı ada çayı ada çayı başka ilaca gerek yok.geçmiş olsun:)şuan evde olmayabilir ama sabah git al.pişman olmayacaksın.yaprağını alcan, aktardan alman daha iyi.bi tutam atıp fincana, fincana sıcak su dök yaprakların üstüne.5 dk demlensin onlar, süz yaprakları, iç çayı.aktaa gitmişken ağrı kesici de söyleyeyim sana haşhaş ezmesi.dozunda kullanmak şartıyla.sona çörek otu yağıda balla karıştır ye.vücudun neesinde olursa olsun iltihabı atar.biliyorsun çörek otu her derde deva.bu doğru.ne alaka deme herşeyin doğalı güzel.çok yazdım.by by:)

eczaneden dişinol al ama sadece dişine değmeli diş etine falan değmemeli! yakar yara yapar. yada anestol merhem al onu sür. anestol direk uyuşturuyor diline sürme onuda.

son günlerde stresliysen üstteki yirmilikle gece sıktığın çenen sürmekte olan dişin etrafındaki dişetini tahriş etmiş olabilir ağrısı gıcıktır biraz ağrı kesici iç
eğerki dişin etrafında ki dişetine bastırdığında içinden böle fış fış tuzlu ama rengi yeşil sıvı geliyosa gıda birikimi sonucu enfekte olmuştur antibiyotik kullanman gerek..
yok dişin sürüyosa da diş kaşıyıcı al em onu filan.
ekşi poliklinik hizmetleri

15 gündür onlarla uğraşıyorum, ağrıyı en iyi apranax fort alıyor. doktora da bir an önce gidin bence, çektirmek en mantıklısı.

eczaneden dvit3 ampülü al iç 1 tane
balık ciğeri yağı al bir çorba kaşığı iç
bol lahana brokoli karnıbahar ve yeşil ot ye.

benzin için geçer.

bir arkadaşım aynı dertten müzdaripti. eczaneden bebeklerin kullandıkları diş çıkarıcı bir krem almıştı. çok rahatlattığını söylüyordu.

www.blogspot.com

arkadaşın verdiği yere gir, blogunu kur. düzenle filan var oralardan renkleriyle oynarsın falan filan. çok zor bir şey değil gibi aslında.

birşeyler yaptım ama saçmaladım sanki.
burada video falan koyabiliyor muyuz peki?

Blogspot, wordpress, blogcu.com gibi birçok alternatifiniz mevcut bu meseleyle ilgili olarak. Gerekli adımları izlediğiniz takdirde ücretsiz ve çok kolay.

Blog açınca hedeflenebileceklere dair ise şöyle birşey karaladım, belki işinize yarar: www.yenideneyim.com

3 saat falandır heralde

google map te 3 saat diyo.

bozüyük heykel- afyon otogar kemiksiz 3,5 saat.

bozüyük - kütahya 43 kilometre. kütehya afyon 97 kilometre. 140 kilometre 3 saat sürer mü yahu, otobüsle bile, ördek toplama hariç.

toplamda 143 km ise o yol 2 saat sürer diyorum ben de. saygılar.

tam olarak 2 buçuk saat sürmüş arkadaşlar :)

izin istanbulu süsler madamın tam amına gerince külodu

teras bul oraya bar aç orada bir bira iç

neye yarar
hiç
asmalı mescit işe yaramıyor
neviza
deyi kaybetmesek yeter'e geldin koca istanbul.

ıskaladığımız bunca şey ve şemsiye git şezlongunu sen bul.

bulmazsan ben bulurum.

noluyo lan beynim yandı ne yazıyosunuz siz

ızdırap misafir olmayı sevmiyor

öyle bir kara daldın ki bu ara
elletmiyor memesini
işetmiyor sikini
aran mı dar
varan mı var
şilede girdim denize
ucumda havuç bir avuç kum ısırdım yanağını karadenizin

2 yıl
1 yıl

iç bunu karadeniz
her sigara cinayet şebekeniz.

annemin bacakları ağrıyor,
benim kalbim
kulaklıktan haykıran sesler
bastırıyor gecenin pusunu
ve bir ümit duası yükseldi akşama.
kalemtıraş ve bidon,
çok hüzünlü bir kablo bağdaştırıcısıydı sevgili
ve anılar.

feza hazin semazen
bazen
sözüm size, saza söze
zakkum ziyan,
zamane zorluğu
zillet olmazmı zaten
zaat, zakin, zikzak,
zanat, zalim, zam-zam
zamanımın zamanı az
zaten zor zeytinden zafer
keza
sizi gözlüyor rezalet

beggin

98 polo 1.4 gw
o paraya temiz honda accord bulursan da kaçırma derim.

bozulmamıştır, gönül rahatlığıyla içebilirsiniz.

Bol sıvı tüketimi ve kalın giyinmek.

ah ne güzel şeyler
yazmışsınız siz böyle
ama anlayamadım birden öyle
sonra anladım;
anlamamam gerektiğini
ve size,
böyle bir şiir yazdım

google translate. bi umut.

benim çocukluğumda koru tesislerinde bi kaşarlı tost yaparlardı ki artık kars kaşarı mı kullanıyolardı her neydiyse öyle bir uzardı ki, bayılırdım o tostlara. tadı da çok güzeldi evet, sen güzel kaşar yememişsin.

güzel tabi. hem kaşar hem beyaz peynirli daha güzel oluyor ayrıca. tavsiye ederim. bir de krem peynir sür.

yok tadı iğrenç ama sen böyle saçma bi soru sorabilesin diye yiyoruz.

tadı güzeldir kaşar peynirinin. katımsı halindense ekmeğin arasında erimiş hali daha bir lezzetli oluyor sanki. pizzada mozarella seviyorsan benziyorlar aslında sanki...(illa ki subjektif)

ben de karpuz sevmem mesela. çok da kızılır, ayıplanırım.

her türlü kaşarı çok severim;)

uyduruk tostçu boktan kaşarları koyacağı için ona kaşarlı tost denmez tabi. kaliteli tadı tuzu yerinde halis kaşarla yapılırsa şahane olur. ekmeğin kalitesi de önemli.