www.hd-bb.org

rapid linkleri ile dolu

Şimdi puppets bu işler böyle yürümüyor :) Ayrıca 1280*544 zaten 16:9 dur siz 4:3 arıyorsunz.

Bunları bulmakta sizin tercihinize kalmıyor filmler hangi formatta piyasaya sürülürse onu bulursunuz sadece.

@rurouni.


Bildiğim kadarıyla 16:9 formatı 1280*720. En azından 1280*544 formatı benim 16:9 luk monitörümde alttan üstten boşluk bırakıyor. Dolayısıyla onun 16:9 oranında olduğunu sanmıyorum :) Onu geçtim, 16:9 = 1.77777..., 1280:544 ise 2,35294.. diye giden bir sayı. Dolayısıyla 1280*544 ün 16:9 olma ihtimali pek yok gibi :)

tekrar baktım :) 1280x720 16:9 ama 1280x544 (bu 544 değişebilir) 2.35 gibi farklı aspect ratio.

Ama sonuç olarak bir film hem 16:9 u hem 2.35 i falan cıkmıyor veya 4:3 ü. Nasıl cıktıysa onu seyretmek zorundasınız. Veya full bluray 1920x800 gibi rakamlardan oranı bozarak kendiniz 1280x720 yaparbilirisniz. Tabi adamlar incelir kalınlaşır o kısımlardan emin değilim :)

yeni nesil sinema filmlerinin bir çoğunun artık 16ya 9 olmadığını biliyor muydunuz?

www.hotelanba.com

blancahotel.com var. fiyatta anlaşırsınız sanırım.

aslında görüntü kaliteli ancak sorun şu ki şu an sd yayın yapılan kanalları hd tv lerde izlemeye çalışıyorsunuz. 4e 3 yayınlar 16ya 9 tvye yayılıyor, normalde hd de 4 ayrı renk veren 4 piksel (oran bire bir değil) sd yayının bir pikselinin renk bilgilerini taşıyor. dolayısıyla görüntüde pikselleşme şeklinde yanlış bir tabir kullanılan upscaling gerçekleşiyor. şu an hd yayın yapan kanal az, o yayınları almak için de digiturk plus sahibi olmak gerekiyor.

şunu eklemeyi unutmuşum, bende uydu da var, ve uyduda mesela kanal d atv show falan görüntü kalitesi süper. ama digiturk ten bakınca aynı kanallar çok kötü. tv aynı tv yani?

Turksat uydusunda DSmart ve TRT transponder (Her bir tasiyici frekans) basina Video+Audio bilgisi iceren 6 kanalla hizmet verirken Digiturk sıkıstırma ve goruntuyu kanal basina orjinalinden cok daha az band genisligi tutacak sekilde sıkıstırarak ( Kaliteli bir bitmap goruntuyu jpeg yapip goruntu kalitesinden feragat etmek gibi) Eutelsat tan her bir transponder icin 12 kanala kadar Video+Audio servisi falan mı veriyor acaba

sizin kablo bağlantılarınızda ya da digiturk ayarlarınızda bir problem olabilir. uydu yayını dediğiniz yayının digiturk yayını ile gözle görülecek biçimde kalite farkı taşımaması gerekir.

ben de digiturkten kaynaklı olduğunu sanıyorum, yayını o kalite de veriyorlar, aynı kutu ve lcd ekran bende de var ama görüntüler iğrenç.

eşim elektr. haberleşme muhendisi hatta suan digiturk e box yapıyolar. o da digiturk ten oldugunu düşünüyor, çünkü ayardır kablo baglantısıdır hepsine baktı. neyse arayacagız artık digiturk u yüklenecegiz allah ne verdiyse. aynı tecrübeyi yasayanlar varsa duymak isterim ne cevap aldıklarını. uydudan çok daha kalitesiz olması aşırı saçma geliyor bana yani, ne bileyim

sebebi, digiturk'ün eutelsat'tan yayın yapması. eutelsat ile yeni turksat 3a'nın yayın kaliteleri karşılaştırılamayacak kadar farklı.

lcd tv'mde turksat'lı uydu kullanıyorum, aynı tv'den içerde salonda digiturk kurulu olandan da var. tek farkları uyduları.

kendinizden emin bir ses tonuyla, konuşun. Aynı anda yemek de verin. Kokunuzu aldıktan sonra sizi gördüğünde kuyruk sallayıp yavşayacaktır. Ama 1 hafta sürer size alışması.

Köpeğin kuduz olma ihtimalini de göz önünde bulundurun. Kulağında aşılarının yapıldığına dair küpe yoksa özellikle dikkat edin.

www.hepsiburada.com

öncelikle belirteyim köpekler şerefsiz değildir, insanlar öyle sanabilir. köpek mekanı evi gibi sahiplendiğinden ve siz de yeni olduğunuzdan böyle davranışlar sergiliyor, bunun için onu serefsiz olarak adlandırmak yerine apartman güvenliğini sağladığı için tebrik etmelisiniz. köpeklerle arkadaş olmak için illa da yemek vermeniz gerekmez, içten bir yaklaşma ile onun sizi tanımasını, koklamasını sağlayabilirsiniz. korkuyorsanız bunu hissedecektir zaten. ilk tanışmada yere diz çökün elinizi uzatın ve gelip sizi koklamasına izin verin, bunu yaparken salam sosis mama gibi şeyler kullanabilirsiniz. bir kaç kez bunu yapmanız, bir daha sizi gördüğünde agresif davranmasını engelleyecektir. artık zararsızsınızdır. bir de muş,mış gibi yapmak pek akıllıca değildir dediğim gibi hissederler. kolay gelsin.

köpeğin markası ne?

nası oluyor bilmiyorum ama, köpekler insanların onlara ne niyetle, ne hissiyatla yaklaştığını anlıyorlar. köpek onun hakkında şerefsiz, adi, uyuz diye düşündüğünü anladığından muhtemel, sana hırlıyordur. öncelikle ona karşı hislerini değiştirirsen, o da sana karşı tavrını değiştirecektir. brc'nin dediği gibi, miş, muş insanlara yapılır ama köpeğe yediremezsin. Yoksa dinazor kemiği versen hayvana nafile.

köpeüğin markası modeli önemli yanlız. o köpek bir akbaş ise mesela hiç boşuna uğraşmayın, canınızı riske atmayın..

yamuluyor olabilirim ama bir hastaneye gitmeden önce ilk defa kullanıyorsanız ssknızın açılması aktif edilmesi kaydı yapılması diye bir işlem var, onu yapmasanız devlet hastanesi de muayene etmez, işyerinin insan kaynaklarına danışın.

SSK çalışanıysan son altı ay sigorta primlerinin ödendiği gösteren vizite kağıdını götürmen lazım. SGK anlaşması çerçevesinde çoğu özel hastane muayene farkı almıyor. Alınan bölümler ise genellikle Göz ya da Kadın Doğum oluyor.

Arkadaşın ise hem muayene ücreti hem de tetkik ücreti öder. Bu nedenle pahalı olur. Devlet hastanesine giderseniz 15.5 TL muayene, hemogram için ise 6.5 TL öder. Biyokimya testi yaptıracaksanız içerdiği parametrelere göre fiyatı değişir. Geçmiş olsun.

son 6 ay prim ödendiğini gösteren vizite kağıdına gerek yok sağlık sigortasından faydalanabilmek için son 6 ay değil son 90 gün prim ödemiş olmanız yeterli.

Hepsini bulursunda o kadar paran var mıdır bilmiyorum. Dijital ortama da aktarırsın hatta blu-ray bile yaparsın 16mm den ama 100bin dolar falan aktarımı sanırım bir film için. 8mm pek işe yaramaz zaten.

Hepsinin yerine Full Hd saglam bir kamera alın daha ucuza gelir. Bi kere 10-15bin dolar verirsiniz.

vallahi bende işin özünde bunu merak etmekteydim ağzımın payını aldım resmen 100 bin dolar ne güzel paraymış

hepsi hallolur da bi dünya zaman ve bi dünya paranız gider. değmez. o paraya red cam alırsınız.

8 mm ve 16 mm birbirinden çok farklı formatlar. 8 mm eskiden amatör kullanıcılar için yapılmışken 16 mm hala profesyonel olarak kullanlıyor. 8mm filmleri kodaktan satın alırsan almanya da ücretsiz olarak banyo yapılıyor, kargo ücreti sana ait olmak üzere gönderiliyor. amatör alemlerde bu tür filmleri dijital ortama aktarmak için projeksiyonla perdeye yansıtıp iyi bir kamera ile çekme yöntemi izleniyor. 16 mm'nin dijital ortama aktarımında kullanılan yöntem telecine dir. bir makara filmin (4 dk) profesyonel ortamda telecine ile dijital ortama aktarılma ücreti hatırladığım kadarı ile 1500-300 TL arasında. Redcam olayına gelince; büyük sensor yapmak marifet değil. Red in en büyük sorunu cmos sensor kullanmasıdır. cmos bilgiyi satır satır iletir. dolayısıyla hareketli görüntülerde, ya da flash ışığı gibi sürekli ve ani ışık değişikliklerinin olduğu ortamlarda görüntünün ortadan kesildiğini görürsünüz. çünkü tarama yapmaya başladığı zamanki yer ve ışık bilgisi taramanın sonunda değişmiş olabilir. Tabi bu sabit ışık ve basit hareketler için geçerli değil. en basit test yöntemi olarak cep telefonunuzla video çekerken sağa sola hızlıca sallayın. ekranın ortasındaki kırık çizginin sebebi alıcısının cmos olmasındandır. ccd teknolojisinde ise tüm pikseller aynı anda tek bir görüntü datası olarak kaydedilir, ne kadar sarsıntı ya da flash olursa olsun ccd deki sorun olmaz. Hatta iyi kameralar bu ccd den 3 adet barındırır ki her rengi ayrı ayrı işleyebilsin. Red kameralarının özelliklerine göre ucuz olmalarının sebebi CCD kullanmalarıdır. Bu sebeple 35 mm ccd kullanan Sony Cine Alta nın fiyatı 100.000 EU'dan fazladır.

anladığım kadarıyla ben 8 mm ye yönelebilirim. dün sinanpaşa pasajındaki bir arkadaş 8 mm yi gayet dijitale aktarabildiğini kalitede bi değişme olmadığını idda etti. söylediği yöntem sizin söylediğiniz yöntemem benzemekteydi.

o bi aktarma yöntemi değil yanlız, bi nevi sahtekarlık, üçkağıt. görüntüyü karanlık odada 8mm projeksiyonu ile yansıtıp sonra dijital bi kamera ile kaydediyorsunuz o görüntüyü. çakma telesine derler hatta sinetele bile derler buna.

17 inçi taşımak işkence olur. 15 inç al derim.

edit: gerçi ikisi de işkence olur lan. 17 de alabilirsin. hatta 17 al evet.

17" kesinlikle. o işler 15'te çekilmiyor.

egere parada problem yoksa direk 17, insan alısıyor 15ine 17sine bakmıyor bi sure sonra.

montaj diyosun tabii ki 17

bana da calıntı malıntı temiz 2.el alsana 1000 usdem var?

indirim yaparlar genelde. bir ay daha boş duracağına 50 lira indirmesi aynı hesaba gelir kirayı çünkü. emlakçılar 50 liraya kadar fln bi indirim payı koyuyorlar ben 600 denilen evi kriz de var fln diye ikna edip 500e tuttum.

emlakçı pazarlığa yanaşsa da ev sahibini ikna etme güçlerine bakar ne derece oynaycağı fiyatın.

örnek olarak bir daire uzun süredir boştur, emlakçı da "biri alsın gitsin de ben de komisyon alayım ya" derdindedir. o durumda emlakçı ev sahibini indirime ikna etmeye çabalayabilir.

tabii indirim dediğiniz zaman bir çok şey işin iine giriyor; mahalle, darenin durumu, sizin durumunuz (erkek-kadın, bekar, öğrenci), emkalçının ve/veya ev sahibinin gözünün sizi tutup tutmaması ve son olarak sizin ikna gücünüz.

700 demişsiniz ama 700 nasıl ve nerde bir daire için konuştuğunuza göre değişebilir. çok da aşağı inmeyecektir muhtemelen. 700 yüksek bir rakam değil. ama mahalledeki diğer fiyatlarla kıyaslayarak inip inmeyceğine ilişkin tahmin yürütebilirsiniz siz.

sahibinden.com'da emlakci ilanlarina ek olaran sahibinden kiralik ilanlari da var. oraya bakmani oneririm.

Sahibinden.com'dan öncelikli olarak emlakçıdan olmayan evlere bakın. O da tutmazsa emlakçılarla gezdiğiniz evleri aklınızda tutun, daha sonra aynı apartmana gidip gezdiğiniz evin karşı, alt-üst komşularınla konuşarak ev sahibine ulaşmaya çalışın. Bu cambazlıktan başka bir şey değil ama emlakçı denilen çakal sürüsüne vereceğiniz parayı 12'ye bölüp o rakamı kiranıza eklerseniz daha iyi bir semtte bile ev bakabileceğinizi görebilirsiniz. Pazarlığa da gerek kalmaz. Tamamen medeni cesaretinize bakar.

ilginiz için çok teşekkür ederim arkadaşlar

Kaç gb hafızası? Normalde donanimhaber forumlarında 750-650 arası gidiyor.

Hafızası 16 gb

komple şampiyonaya mı gitmek istiyosun? okulunu bitir olm önce :))

bazı turların paketleri oluyor, sana program yapıyorlar ülkenin takımına göre yanlız acele etmen lazım otellerde fln durum nedir bilmiyorum şu anda, istersen tamamen kendin de planlayabilirsin ama tavsiyem bu turlardan birine kapağı atmandır karşim. ayrıca son soru loto mu çıktı lan, çıktıysa beni de götür askdhalksd

3 makine de güzel. hp niye tercih etmediğinizi merak ettim doğrusu :)

mesela şöyle bir hp' de güzel olurdu;
www.vatanbilgisayar.com

illa yukarıdaki 3 laptop dan birini alacağım dersen, ben lenovo yu tercih ederdim.
lg' de güzel ama, o kadar para verip lg almazdım. en azından toshiba, hp falan bakardım.
sonuç da bu aletler desktop pc gibi değil. o yüzden kaliteli olmasına, yani markaya önem vermen gerekir.

oda arkadasimin hp'si vardi. hic memnun degildi. optik laboratuarinda da bi tane hp pav vardi kutuk gibi. sozlukte de hp pav 6 serisi icin pek de iyi seyler soylenmemis. o yuzden pek istemiyorum hp. hem bunun ekran karti pek iyi degilmis. 4650 veya gt130m'in yaninda...

senin sorundan sonra burnout paradise ve call of juarez'i denedim. yüksek ayarlarda oynayabildim. (lg'den bahsediyorum tabi)

lg kesinlikle tavsiye etmem. abim kullandı bi dönem, modeline has olabilir belki ama çok dandik makineydi. ben olsam lenovo'yu alırdım, eski ibm thinkpad'im hayatım boyunca kullandığım ve gördüğüm en kaliteli diz üstü bilgisayardı.

Kesinlikle Samsung Yalnız carrefour a bi bak orada daha ucuz ve mükemmel bir alet

Bunlarin %98ini Windows Movie Maker yapar.

Yaptigindan emin olmadigin alttan yazi gecme var. Digerlerini yapiyor.

(bkz: premiere pro)

nat geo da yayınlanan uçak kazası raporunda işlenmişti bu olay.

www.youtube.com

eğer bir şey bulamazsanız izmir'den kiralayıp çeşmeye gitmek mantıklı olabilir. fiyatlar hem daha ucuz, hem de dizel bir araba 15 lira fln benzin yakıyor çeşmeye kadar.

incir, kayısı, su, reçel vesaire?

geçmiş olsun;
anlattığınız hikayeden, tahmininizin doğru olduğunu düşünüyorum. anal fissür...
bu dışkının çıktığı yerlerde (anüste) çatlaklar, küçük yırtıklar oluşması durumudur.
tedavisinde en önemli unsur fissüre neden olan durumlarla yine karşılaşmamaktır. anüs bir mukozadadır ve çok kolay iyileşir (normal deri gibi değil). biraz dinlenir ve travmaya uğramazsa geçecektir. bunun için dışkınızın yumuşaması ve mumkunse sayısının azalması gerekmektedir.
iki çözüm yöntemi önerebilirim; ilki dışkı yumuşatmak için duphalac 3x1 ölçek kullanmanız. boylelikle yumuşak dışkılarsınız. ikincisi iyileşene kadar dışkı sayısını azaltmanız. bunun için sebze çorbası türü yemeniz gerekiyor.
ayrıca önerim sabah akşam ılık bir batikonlu banyo hazırlayıp içine 30 ar dakika oturmanız.

eczaneye gidip fissür için krem alın.

cevaplar için tekrar teşekkürler.

bi de asıl merak ettiğim şey, bu anal fissür, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan büyük ihtimalle düzeliyormuş. ancak dediğim gibi 2 haftadır yeme alşkanlığımı düzenlemeye çalışsam da bi gelişme yok. sizin de tedavi önerileriniz doğrultusunda, ne kadar süre daha iyileşmezse, olay kronikleşmiştir? yani şimdiden doktora gitmek istemiyorum, 1-2 hafta sonra çok daha kötü olur mu?

hocam götünün acı hikayesini okudum. benden iğrenebilirsin ama düzelene kadar tek çözüm; olaya bir 'el atmak'.

nickin çok karizmatik ayrıca :)

@atmosphere

ya dur sen de korkutma. zaten eczaneye gidip bu ilaçları almaya bile utanıyorum, eczanedeki herif arkamdan gay der die. hani gaylerle bi sorunum yok, yanlış anlaşılmasın ama biraz homofobik oldum lan :)

git kendine vazelin al. girmeden önce, çıktıktan sonta iyice bol bol sür, acın olursa yaşam kaliteni üst seviyede tutmak için ağrı kesici al. benm tavsiyem emla krem sür ağrılı bölgeye. sıcak su derler inanma, hemoroid değil bu. tuvalet kağıdını normal suyla ıslat sür temizle. tuvalet temizliği önemli. kortos krem de iyi gelir. kendini kasma fazla. zorlama sakın. hergün düzenli aynı saatte çıkmaya çalış. çıkmıyosa zorlama. 2 günde bir de olur. ama hergün çıkmak en sağlıklısı. bu aralar biradır, cipstir aburcuburu kes...kısacası;
eczaneye gidip, kortos krem, emla 5 li tüp al. hatta istersen fitil dene daha iyi oluyor. bozmaz merak etme. ıık suyla temizliğini yap. yemene içmene dikkat et. zamnanında ye zamanında çıkar. hatta tuvalete çıktıktan sonra git yatağına sırt üstü şekilde, bacaklar da 45 derece a.ı yapacak şekilde raatlamaya çalış 15 dk. 1 hafta sonra düzelirsin. geçmiş olsun.

hatta şunuda ekliyeyyim. şimdi bu hastalığın sorunu şu; dışkı çok sert olduğu vakit anüz çıkışında bir yırtık oluşuyo. şimdi bu kıçın yapısını düşündüğümüzde orada 2 tane kas mevcut. biri dışkının çıkmaını engelliyor(dıştaki kas) diğeri ise gazın çıkmasını engeliyor(iç kas). anal fissürde genelde iç kasta bi prgblem oluyor. hatta anüs çıkışında ele gelen garip bi çıkıntı bile olabilir. şimdi bu iç kas travmaya uğradığından(hatta belki dikkatinizi çekmiştir orda bir sertlik olur, siz burda sert bi damar var dersiniz) temiz kan ulaşamaz dokuya ve doku yenilenmesi hızlı olmaz. yani hızlı iyileşme yalan bi başka deyişle. bizim yapmamaız gerekn sadece o damarı travmadan kurtarmak yani kan akışını olağana çevirmektir. eczaneye gidip daflon hap alabilirsiniz. çok iyi gelir inanın. ordaki travmayı azaltır ve iyileşirsiniz. zaten cerrahi müdahalede şu şekilde oluyor; bu iç kastaki kasın alt kısmına bir çizik atıyorlar ve kas gevşiyyor. tabi bu gevşeme belli bir ölçüde oluyor yoksa tutamazsınız dışkınızı. kas gevşeyincede kendi kendini iyileştiriyor. zaten sıcak su muhabbetide bu yüzden. ama işlemiyor. neymiş,

ordaki kası gevşetmemiz gerekiyormuş. daflon diyin eczanede onlar anlar. ayrıca kremleride unutmayın. illet bi hastalık. hayattan soğutur adamı. geçmiş olsun tekrar.

@barfbag çok saol, süper anlatmışsın. sinameki dışında, yeşil çay fln da iyi gelir mi? normal çayı içmemem gerekiyormuş. çok da çay içerim ona göre yeşil çaya saldırayım.

wala çayların bu konudaki olayını pek bilmiyorum. ben normaldede çay kullanmam zaten. kendini kabızlıktan koru, yemekleri iyi çiğne, stres yapma, bol su iç, kola gazoz yasak, acı baharat yasak, karabiber fln yasak, bol yeşillik, lifli gıdalar tüket. dediğim vazelin işini mutlaka yap çnkü işini büyük ölçüde kolaylaştırır bu. utanma çekinme olmaz bu işte. burnundan kan gelse işkillenir doktora gidersin. ama bu kan kıçtan gelince nedense kimse doktora gitmiyor. çok ilginç. emla krem, daflon, kortos krem, progtolog fitil... on numara sonuç:)

bende büyük bi ihtimalle olacam ameliyat.. ölee büyük bi ameliyat değil çatlak büyürse o zaman işin daha zor.. elletme parmaklama konusunda o kadar abartma, sonuçta sağlık bu. ben göztepede muayene olurken bi kaç öğrenci bi acil cerrah, ameliyatı yapacak uzman cerrah falan taktı parmağı ama bende fistülde vardı canım yanıyodu. bu parmaklama olayına cok takılma. o bölge hassas ne gerekiyorsa yapmanda fayda var. narkozu yiyince bacagını kesseler duymuyosun amelıyathaneden odana gıdene kadar cok cok ufak bı agrı o kadar odana gelınce hemsıre ılk agrı kesıcı yapıyo. bı dahda agrın magrın kalmıyo. kolonoskopide ol endoskopide korkmaa.

normaldir

normaldir. 1024 kb=1mb olduğu için oluyordu sanırım. çok fena sıkmış olabilirim. biri daha iyi açıklar birazdan.

ama normal ondan eminim :)

ram hesabı yaparken 1024 alınıyor katsayı ama hard disklerde direkt 1 milyar byte oluyor 1 gigabyte..

imalatcılar 1000mb yi 1g kabul ediyorlar, os ise 1024mb yi 1g kabul ediyor. fark burdan. bi sorun yok.

sakin ol sorun yok.

memnun musunuz bu aletten ya? ben de almayı düşünüyorum.

valla an itibariyle henüz çalıştıramadım ve kıvranıyorum. kullanmaya başladığım an sizi haberdar ederim. :)

(git: 89039)

@domaine hasret, ben kullanıyorum aldıgımdan beri 7/24 takılı duruyor gayet de leziz çalışıyor. wd den daha sessiz ve titresimsiz kesinlikle.

leziz çalışma şeklini bana da çıtlatır mısınız sayın fury? :)

(: mesela senın karsılastıgın sorunların hicbirisini yasamadım. içinde gelen yazılımlardan ben hazetmıyorum aldıgım gbi silmiştim zaten. plug play her daim iyi bisey.

bi de hanı senın sorunda aklıma geldi de, folder rights lara bi gozatsana. take ownership diyip tum dosyalarıa sınırsız erisim yazma silme haklarını al.

500000000000 byte/1024 byte/kb= 488281250 kb

488281250 kb/1024 kb/mb= 476837 mb

476837 mb/1024 mb/gb= 465 gb

(bkz: hesaplayan adamlar)

Büyük ihtimalle oyuncak bir helikopter bu ve serbest düşüş sırasında çekilmiş bu video. Etraftaki rüzgar sesleri serbest düşüş sesine çok benziyor. Ayrıca pervane sesi ya sonradan eklenmiş ya da başka bir yerden geliyor. Pervane hareketsiz ama ses var.

"the video is real, heres the epxplanation - the video cameras dont film videos, they take fast images and put it together all they did is set the frame rate to the same speed as the helicopter blades so when the video took each frame the blades where in the same place. simple."

altına yazmışlar cevabı..

şimdi gördüm 2 alttaki cevabınızı. kusura bakmayın:(

@dambil
ingilizce bilseydim okurdum zaten. yani?

pervane dönüyor. video gerçek.

kameralar şu şekilde çalışır: izlediğiniz video kayıtları aslında çekilmiş resimlerin üstüste getirilmesiyle oluşur. bu kameranın çekme aralığı da pervanenin aynı noktasına denk gelmiş. üstüste binince de sanki aynı noktadaymış gibi görünüyor.

"video gerçek. işte açıklaması: video kameralar video çekmez, ardarda hızlı resimler çeker ve bunları bir araya getirir. tek yaptıkları saniyede çektiği kare sayısını helikopter pervanesinin dönüş hızıyla aynı yapmak. böylece kamera her kare çektiğinde pervane de aynı konumda oluyor."

aşağı yukarı böyle birşey söylemiş.

söyledikleri şey teorik olarak mümkün fakat pratikte çok zor. video kameraların fps'leri sürekli aynı kalmıyor, ufak da olsa sürekli dalgalanır. pervanelerin rpm'i de dalgalanır. yani pervaneler dönüyor olsa dalgalanma falan olur, anlaşılır diye tahmin ediyorum. videonun gerçek olduğunu düşünmüyorum.

edit: bu arada kameranın fps ile pervanenin rpm eşit olmak zorunda değil. birbirinin katı olsalar da olur.

Örnek olarak arabada giderken yanınızdaki arabanın tekeri geri gidiyor gibi görünür veya çok hızlı bir araba izlerken falan insan gözünün yetersizliğiyle alakalı çünkü gözümüz saniyede 25 değişimi algılayabiliyor..

video youtube'de açılmıyor başka adres var mı ? ? ?

fps tutsa bile tıpkı araba cantlarında olduğu gibi pervane hafif blurlu gözükür. bu kadar net ve keskin gözükmesi imkansız.

pistir yahu, topraktan çıkıyor sonuçta... üşenmemek lazım...

çokta bir zararı yoktur, ama sindirim yönünü bilemiyorm tabi. vitamin ile alakası yok ama.

bende olduğu gibi doğrayıp kızartıyorum hiç bişi olduğu yok iyidir.

ekleme: dambil böyle bazı yerlerde (çeşitli restoran filan yani) elma dilimli patateslerde kabuklu oluyor.

patates kabuğunun bazı kısımları köklenmiş olabiliyor. oraları içe doğru oymak lazım en azından.

güzelce yıkadıysan sorun yok. daha da lezzetli olur.

kumpir bile kabuğunu yemediğinde lezzetli olmaz ki? dışarıda ne pis yiyecekler yiyoruz da siz yıkayın patatesleri öyle atın fırına sonra rahatça yiyin. afiyet olsun.

pattesten pattese değişiyor o. ince kabuklu özel bir versiyon var onlar zaten kabuğuyla pişiriliyor. kalın kabuklu olanı sanırım istesen de yiyemezsin :)

iyidir iyidir hem tadı daha güzel oluyor öle :D bağışıklık sistemi de güçlenir fena mı :D

vitamini kabuğunda hocam, yiyebilirsiniz.

elma dilim patatesde kabuklu zaten =)

yukarida yazmislar simdi gordum..

kabuklu iyidir yaa. biz eskiden sobada kızartırdık kabuklu kabuklu şahane olurdu.

kabuklu güzel olur da , fırçalanır benim bildiğim, böyle çok da sert olmayan bi fırçayla fırçalayın, kabuğu hafif incelsin, öyle yiyin, daha lezzetli olur.

1-Ben araştırırken doğubank, yazıcıoğlu gibi yerleri önermişlerdi, sonra ben forumdonanım'daki bi elemandan aldım, tamamen piyangoydu yani, ama bi sorun çıkmadı.
2-Aslında bir iki orijinal oyun alıp sürekli takas yaparsan çok masrafın olmaz, ps2'ler de baya ucuzladı zaten.
3-Çipin modelini öğrenmen lazım, benim şimdi aklımda değil ama burada cevap veren arkadaşlar olur, birkaç iyi model var, onlarda sorun çıkmaz kolay kolay.
4-Ben 150 liraya almıştım ikinci el, dediğim gibi risk tabii, sözlükten de arada sırada ilan verenler oluyo, burayı da takip et derim.

çipsiz ps2 alınmaz. çok manasızç çip kalite farkı vs. yaratmıyor. o sektör gayet oturdu, alın çipli bir ps2 temizinden, miss gibi kullanırsınız. çipsiz ps2 yi satarken de pek almak isteyenin çıkacağını sanmıyorum.

1- uygar elektronikten kesinlikle şaşma. 2 kez ps2 sahibi olmustum ps3 oncesi, ikisinde de onlara yaptirdim. sorunsuz.

2- orjinal toplu oyun satanlar cok var internette. sahibinden, gittigidiyor, donanimhaber forumlar..

3- chipi takanlar 1 yil garanti veriyor (uygar), ama aleti yordugunu daha cabuk bozdugunu soyluyolar.

ya bence alabiliosan ps3 al ya da pc n varsa ona biraz yüklen ps2den pek bişi bekleme oyunları artık çıkmamaya başlıyo pc de oyun oynayan birisiysen eğer atari oyunu gibi gelio bazı oyunlar(bkz: pes 2009) bu kadar:)

Uygar elektronik artik satmiyormus. Yine yazicioglundan vizyon elektronikten aldim.. Ilk gun sorun cikti, goturunce degistirdiler. Su anda sorunsuz oynuyorum. Butun cevaplayanlara tesekkurler

kuşadası'nı eleyin. kalan 2 seçenekte ben de kararsız gibiyim ama ben olsam alaçatı'ya giderdim.

çeşme-alaçatı arası 10 dakika zaten. alaçatı çeşmeye bağlı...

ben yüzmek için ılıca sahilini öneririm, halk plajı var güzeldir h. içleri ama istersen clubta bulabilirsin.

çeşme içinden günlük tekne turuna çıkabilir, adaları gezer koylarda denize girersin, zennelerle göbek atabilirsin :D akşam üstü dönüşünde alaçatı çarşıya gidip gezebilirsin, artık çok pahalı gerçi ama görüntü olarak güzeldir. h.sonu çok kalabalık olması muhtemel. ama git gör tabi.

ılıca sahilinde yıldız koyu idi sanırsam tam merkezde barların olduğu sahil kesmi, orası da güzeldir tabiki biraz tuzludur.

yemek olarak kır çiçeği pidecisi iyidir ılıca'da.

tek olay şu 3 sen önce olsan gözün kapalı git derdim ama şimdi o kadar heveslisi değilim. 3 senede 3-4 kat arttı fiyatlar.

yol rahattır çeşme otobanı ile 45 dakika toplamda 1 saat sürer.

e- hiçbiri.
bence foça, urla filan.
dediğin yerler pazar günü mahşer gibi olur. hiç keyif alamazsın.

çok teşekkürler. ama lütfen cehaletimi bağışlayın:

ılıca sahili ne tarafta?
foça ve urla da çeşme kadar yakın mı? denize de girebileceğimiz güzel plajları var mı?

çeşmeden tekne turu olayı çok cazip geldi... fiyatları çok tuzlu mudur ki?

Akdeniz insanıysanız Alaçatı'nın suyu size gelmez, adı üstünde Çeşme'deki en ılıman denizi Ilıca'da bulabilirsiniz. Ben 3 gün üstüste Alaçatı'da (Babylon+Seaside) denize girdikten sonra Ilıca havuz gibi gelmişti (sıcaklık açısından). İyi tatiller.

haftasonu seaside'daydık. ben de mersin'li olarak alaçatı'nın buz gibi suyunda dondum resmen. orda bi de kendine has bi akıntı varmış, boğazdan sonra girdiğim ikinci en soğuk denizdi.

tekne turları ucuzdur 20 tl yi geçeceğini sanmıyorum + öğlen yemek veriyorlar "balık"... sabah 10 gibi kalkıyor tekneler, 3-4 tekne kalkıyor ve hepsi birbiriyle "biz daha çok eğlendiriyoruz" tarzı rekabet içindeler... eğlenmiştim şahsen arkadaşlarımla ben, zenneler iyidir gökkuşağı mı, yunus mu öyle bir adı olan teknedeydim. zennenin adı da murattı :D müthiş eğlenceli biri, youtube da bile videosu var... bana kucak dansı yapmışlığı var :D

----------ılıca
çeşme------------------- izmir gelişi ...
----------alaçatı

bu şekildedir. önce alçatı çeşme ayrımına gelirsiniz, çeşme ayrımında ılıca karşınıza çıkar 10 km sonra çeşme merkez...

kuşadasını eleyin.

terminalden veya üçyoldan çeşme otobüslerine bindiğinizde önce alaçatı'ya girip yolcu indirirler. çeşme bi 15 dakika sonra. ama alaçatıdan minibüsle çeşmeye gidecekseniz yolcu indir-bindir derken 25-30 dakika sürer.

www.cesmekentrehberi.com/

alaçatı içeride kalıyor biraz. deniz için kestirmeden 10 dakika yürüyerek sheraton'ın önündeki kumsala gidilebilir. bisikletle ılıca öğretmenevi civarlarına gitmem 10-15 dakika sürmüştü ağaçlı yoldan. yani yakın yerler bunlar birbirlerine. rüzgar sörfü ve çağla kubat turizmi süzer otel tarafında yapılıyor. orası ters biraz.

çeşme de tekne turunu kafadan eleyin. bangır bangır müzik eşliğinde apaçiler arasında kabile dansları yapmaya niyetiniz yoksa tabii. normalde kuzeye gittikçe su soğur dolayısıyla foça da çeşme den daha soğuktur ama bu fark 1 dereceyi geçmez. foça sakindir ama pazar gecesi dönüş trafiği üzücü olur. çeşme de kalabalıktır.

ama ben sizin yerinizde olsam dalışa giderdim. www.divecesme.com veya www.egebaracuda.com ikiside dalyanköy limanından çıkar deneme dalışı artı öğle yemeği 70tl dir. arada da istediğiniz kadar güneşlenir ve denize girebilir şnorkel yapabilirsiniz. hem kalabalık olmaz hem de daha önce hiç görmediğiniz yerlere gidersiniz.

ben şu anda ılıca'dayım denizini oldukça beğendim. sheraton'un hemen yanından girmenizi tavsiye ederim. şezlong ve şemsiyeler 5'er TL. akşam da alaçatı'ya gitmek iyi bir fikir bence.

ılıca da deniz ve akşam da gözde restaurant da rakı-balık kombinasyonu yapılabilir.
araba ve mangal gibi bir opsiyonunuz varsa sabah erkenden ıldırı ya gidilir, balık mezatından yakışıklı balıklar alınır. pişirilir afiyetle tüketilir. erithrai antik kenti gezilir denize girilir süper olur.

aynı şekilde daha fazla huzur daha az tatilci için karaburun da tavsiye edilir.

"böyle soruları aklım almıyor." bundan oturu olsa gerek.

hönk galiba şöyle savunuyor moderasyon "böyle soruları aklım almıyor" kısmı entry'i legalleştiriyor.

gerçi ben hatalı diyorum hala ama..

ek: modlog'a baktım da ilk silinmiş zaten sonra canlandırılmış filan sonra silinmemiş bir daha..

Yani soru başlığa cevap entry girip devamında tanım yaparsak legal mi oluyor?

eh tabi.
tanimin nerede oldugu onemli degil. olmasi onemli.

silmiyorlar ama tarihçeye sert bir şekilde ekliyorlardır bence. yani öyle umuyorum..

format abuse dedikleri hede..

bence açık bir ironi olduğu için göz yumuluyor böyle bi entry'e. bence yumulmalı da sıkıcı bir bürokrası işlemiyo ya sözlükte. ironiler bizim gözbebebeemiz.

Peki "karnımı acıktıran başlık" diye herhangi bir entrye başlayıp devamında tanım yapsam legal olur mu? Tanım var nihayetinde?

(bkz: entry basligin sozlukteki haliyle ilgili)

"böyle soruları aklım almıyor" bu bir tanım değil ki?

evet değil=) tanım devamı olarak geçiyor..

"aklımın almadığı soru"

#15945848 galiba şu entry'de yazmıştım. dolaylı tanım oluyor o.
kaynak: moderasyonla yazışmalarım cilt 2

adamı bi temiz döv derim ben. ciddiyim yani.

anneme "ayrılmadığınızı biliyorum" demeli miyim?
-demelisin
"bu onun hayatı,ne isterse yapar" diye görmezden mi gelmeliyim?
-gelmeye çalışmalısın küçük çocuk değil ki koca kadın ben olsam benim ricalarımı sözümü dinlemiyosa ne halin varsa gör derim ve arama ciddi mesafe koyarım ama zaten sizi kaybetme korkusuyla yola gelecektir
adama ulaşıp sayıp sövüp karısına söylemekle tehdit mi etmeliyim?
-adamla oturup konuşabilirsiniz hatta 2siyle beraber konuşmak daha mantıklı
müdahale etmeden öylece köşeme mi sinmeliyim?
-yok sinme konuşmaya çalış

ha hiçbisey fayda etmiyosa yapabilecek biseyiniz yok sırf hoşunuza gitmiyor diye hayatına da karışama hakkınız yok koca kadının anca mesafe koyabilirsiniz ilişkinizde..

adama ulaşın derim. imho adamın dürüst olmadığını düşünüyorum, o yüzden bir temiz dövün önce. sonra da karısına ulaşın ve olan biteni anlatın.

annenizi karşınıza alıp konuşun, babanızdan ayrılmasını söyleyin. kabul etmediği takdirde hiçbir ilişkisine onay vermeyeceğini net şekilde belirtin. annenizi dışlamak değil, birliktelik yaşayacağı kişiyi yok saymak/aşağılamak tarzında eyleme geçin.

babanıza bir şey belli etmeyin.

adamı dövün.

beat him, not to death but beat him.

anneniz sizin kıymetliniz, o da biliyordur bunu. adam da gollum bu durumda, gollum'a güven olmayacağını lotr okuyan bizler biliyoruz.

gollum'u dövün, yüzüğü kurtarın derim.

annenle baban neden boşanmıyor ki? normalde çocuklar için boşanılmaz, bir de laf söz olmasın diye belki. ama laf söz olmasın diye ahlak yoksunu gibi davranmak da saçma. bence annenize de tavır koymalısınız. boşanmadıgın veya boşanmamayı tercih ediyorsan bu ilişkiye devam ettiğn sürece bla bla gibi tavır alabilirsiniz. eminim seni o adamdan fazla seviyordur. hatta bence adamın eşi ve babanıza durumu bildirmelisiniz, anneniz devam etmekte ısrarlı olursa, yok bırakırsa tabii ki örtersiniz üstünü..

adama bulasmak annenizin size karsi tavir almasina yol acabilir. ben olsam fevri bir harakete girismeden etraflica dusunurdum.
once suna yanit bulun bence; ikisi de bosanip evlense rahat edecek misiniz? (sonucta karisini hali hazirda aldatan bir adamla evlenmis olacak)
cok fazla baski cok daha fazla istek dogurur genelde. sogutacak seyler soylemek ve mesafe koymak belki cozum olabilir.

böyle bir duruma duygusal yaklaşmamanın zor olacağını tahmin ediyorum, ama babanızın 20 yıldır bir erkek olarak varlık göstermediği düşünüldüğünde, annenizin başka bir erkekte ihtiyaçlarına cevap araması kadar doğal birşey olamaz. bu dünyaya gelmiş her canlının hakkıdır, ve annelik, kadınlık, insanlık, bireylik vs. gibi her sıfatın üstündedir.

buna ek olarak türkiye gibi bir yerde boşanmalar vesair her zaman göründüğü kadar kolay olmuyor, özellikle kadın için. annenizin her ne kadar ekonomik olarak güçlü olduğundan söz ettiyseniz de, bu sosyal yadırgayışa karşı koyacak güce sahip olmaktan farklı takdir edersiniz ki.

buna karşın adamın annenizi kullanma, onu incitme ihtimaline karşı gard almanız, annenizi kollamanız kadar da doğal birşey yok.

bu durumda ilişkiyi sabote etmek yerine, medeni şekilde annenize erkek arkadaşıyla tanışmak istediğinizi söyleyebilir, adam ile bir yakınlık kurup niyeti hakkında daha sağlıklı bir tahlil yapabilirsiniz.

yine de yanlış anlamayın, herşeyden önce sosyal, ardından hukuksal akitlerin ihlal edilişini savunuyor değilim, yalnızca büyük insanlar olarak onların bu ilişkiye bitirmelerinde fevkalade etkisiz kalabileceğinizi, üstelik dövdürme gibi metodların gayet ciddi şekilde geri tepebileceğini göz önünde bulundurmanızı, bu yüzden direk mukavemet koymak yerine biraz politik davranıp önce durumu objektif bir şekilde gözlemlemenizi tavsiye ediyorum. önemli olan duygularınızın dikte ettiği şekilde öfke kusmanız değil, şayet gerçekten annenizin iyiliğini düşünüyorsanız, çözüme kesin ulaşacak şey neyse onu takip etmeniz. biraz kurtla kuzuyu karşı tarafa geçirmeye benziyor, başlarda çözümden ulaşıyor gibi görünebilirsiniz, ama belki de çözümün tek yolu budur.

sabır ve güç diliyorum.

tehdit et anneni. herkese anlatırım de. sanırım saklıyor, çevreniz hoş karşılamayacaktır diye.

ben olsam adamın karısını bulurum ve konuşurum.

adamın karısına ulaşıp durumu anlatmak olayları çörap söküğü gibi bir çözülme sürecinin başlangıcına sebep olacaktır. bence en mantıklısı da budur.

Annenizle konuşacağınızı konuştunuz.
Bence adamla konuşun, tanışın, niyetini anlayın. Konuşma ve hareketleriniz hayatta hiç olmadığınız kadar sakin, düzeyli ve nezih olsun. Medeniyet iyidir.
Bu konuşma esnasında onaylamadığınızı, muhtemelen annenizin parasının peşinde olduğunu, eşiyle de konuşacağınızı vs... içinizde ne kaldıysa söyleyin, tepkisini ölçün.
Siz bağırıp çağırısanız, küfür ederseniz, fiziksel aksiyona girerseniz o da çileden çıkıp aynısını yapacak, adamın kalitesini ölçemeyeceksiniz.

Sonunda eşiyle konuşun da. Eşi ve adamın arasında doğacak sorunlar birçok yeni açılıma gebedir de. Adam eşinden boşansa bile sorunun bir ayağı çözülür.

Sonuçta koca insanlar, mutlularsa yapacak çok bir şeyiniz yok ama en azından beyefendinin eşi de durumdan haberdar olsun.

Yaptıklarınızı/yapacaklarınızı annenize de anlatın. Aynı sakinlikle ve dinginlikle. Son olarak en önemlisi: ANNENİZİ KAYBETMEYİN, yaptıkları doğrudan size karşı değil ki, onun da bir hayatı ve duygusal/fiziksel ihtiyaçları var.

noluyor ya, yok karısına ulas mıs bilmem ne. arkadasım kucuk cocuklardan bahsetmıyoruz burda. iki yetiskin, felegin cemberinden gecmıs insanlar. e hadi karısına ulastın kocamdır yapar dedi nolacak ? ne yapcanız ?

lhun a katılıyorum, her ne kadar begenmesen de, onay vermesen de iki yetiskin insan. hanı senın gozunde paradır sebep vs ama bi de su var senın paran da degil. diledigi gibi de harcar. travmatik ama kendını dusun bi de ? manıtasız gecirdigin donemleri ? indirdigin pornoları vs vs. bi de su var annen 20 yasında bi cıtır degil her gun baska birini bulabilecek kadar cekici degil.

tasvip etmıyorsan mesafe koyabilirsin, annenle konus adamla tanıs bak bakalım ne durumda cidden. ondan sonra tekrar dusun ne yapacagını.

adamın karısına hiç bir şey söylemeyin şuandaki en tehlikeli durum bu.kadının haberi olursa anneniz kötü kadın durumuna düşecek.kadın bütün suçu annenize atar, sonra kocasına daha çok bağlanır, nazıyla filan oynar adamla ilgilenir, onlar mutlu mesut devam ederler hayatlarına, olan annenize olur.bu senaryoda olan sizin annenize olacak.
hele babanıza hiç söylemeyin.ikisi birbirinden umudu kesmişler zaten.durumu çirkinleştirmenin alemi yok.
siz bu adamı bulacaksınız.oturup adam akıllı konuşacaksınız.
sizin annenizden beklentisi ne ?
kendi karısından neden boşanmamış ?
devamlı karısıyla ilgili sorular sorun.
yaptığının etik bir şey olup olmadığını sorun.
aynı şeyi sizin karınız yapsa ne hissederdiniz ? diyin.
kısaca durumu güzelce bir şekillendirin.önce annenizle adam akıllı konuşun.o ne istiyor.sonra bu adam ne istiyor onu bulun.ama ne istediklerini anlayın.birde bu işin böyle devam etmeyeceğini annenizede adamada söylemeniz lazım.burda duygu sömürüsü ve tehditler araya gidiyor.bir sonuca bağlamak için fazla zorlamadan üstlerine gidin.bunca şeyi yapmışlar sonuçlarınıda düşünsünler.ama özellikle annenizi çok hırplamayın.
konu anneniz siz ve adam arasında kalsın.sonuca bağlamadan da bu işin peşini bırakmayın.bu annenizin kendi hayatı olabilir ama yıllar önce o sizi hayatının bir parçası yaptı.
tehditten kastı:duygusal tehdit.bak karısına söylerim sen bu duruma düşersin gibilerinden.

yetiskin insanlar birbirini aldatmazlar.

benzer bir aile hayatı sürecinden geçmeyenlerin tavsiyesini dinleme mümkünse.
yok illa dinleyeceğim diyorsan evli değil bekar bir erkekle beraber olmasını doğal karşılıyorsan annenle bu durumu konuş . bana kalırsa bu saatten sonra başkasıyla evlenmemesi senin ve kendisi açısından da en iyisi.

-adamı döv tavsiyesi üzerine.
hadi diyelim dövdü. sonuç? neye çözüm getirdi bu. .annesi mutlu oldu mu sonucunda bunun?. gidip adamı dövmeyeceksin ama niye dövemiyorum falan diye de kızma kendine böyle saçma şey olmaz.
-anneni tehdit et üzerine:
yuh artık. bıçaklasın bir de namusunu temizlesin oldu olacak.
-karısına söyle üzerine:
adamın karısının annesinden bağımsız olarak böyle birşeyden haberi olması hakkı. ne var ki pek sağlıklı bir çözüm olacağını da zannetmiyorum.

senin yerine koysam kendimi açık söyliyim, olay büyümeden (daha doğrusu elegüne laf gitmeden çözmeye çalışırdım). yani karısına söylemek ya da adamı "bak karına söylerim" diye tehdit etmek saçma. adam bundan korkmaz zira böyle birşey beklemez. yapmassın çünkü. yapabilir misin ben yapamam gidip bi kadına kocan böyle böyle annemle.. çok zor.
kimse yemez yani bu tehdit edicem lafını. olayı annenle çözmen lazım.

internet sakat. adamın dediği her şey yalan olabilir. velev ki doğru, çoğu arkadaşın dediği gibi, evli ve kocaman çocukları olan bir kadının hassas ruhundan faydalanıp nasıl ayartısın ulan diye döv. adam lazımsa bizi ara. harbi dayak ve tehdit önemli. babana haber ver, adamın karısına da haber ver. sonra iki taraf da boşanıp ne yapıyorlarsa yapsınlar. ama dayak önemli.

bu tip adamlar karılarını çeşitli kişilerle ve biçimlerle aldatır fakat boşanmayı düşünmezler. bence adamın düzenini bozun. gidip karısına her şeyi delilleriyle anlatın ki kadıncağız benim kocam yapmaz iftira moduna giremesin. eğer hakikaten mutsuz bir evlilikleri varsa bu şekilde biter. anneniz de yeni duruma göre karar verir.

anneninizin bileceği iş.
sizi zerre ilgilendirmez.

kendi işinize bakın, size ne canım? annenizin bekçisi misiniz? anneniz ben ne yapayım akıl ver diye size müracaat etti mi? neden karışıyorsunuz?

hazmetmesi zor olsa da başkalarının hayatına saygı duymak lazım.

ben olsaydım;

gerekli malzemeler:
1 adet araba
3 adet hayattan beklentisi olmayan adam
1 adet uzun ip
2 adet tabanca
3 adet bıçak
1 adet ıssız tepe

öncelikle adamı iş çıkışı veya başka bir şekilde kaçırırdım. sözü geçen ıssız tepeye adamlarımla birlikte götürürdüm. sonra adama güzel bi işkence ettikten sonra (korkutmak için) adamı soyardım adamın kıyafetlerini alıp gaza basıp normal hayatıma dönerdim. sonra adam o halde şehre gelirdi rezilliğide cabası. üstelik adam senin hakkında suç duyurusundada bulunamazdı bulunsa bile ilişkisini karısından çocuğuna kadar herkes öğrenirdi. adamın kulağına küpe olurdu

her sey bir kenara, anne dunyadaki en onemli seydir bir insan icin, istisna kisiler olabilir tabii de.

bir gonul iliskisi icin anneyi uzmeye, kirmaya gerek yok. sizin annenize olan herhangi bir kotu yaklasiminiz, onun bazi seyleri icine atmasina ve hastalik bile cikarmasina sebep olabilir. cok duygusaldir anneler genelde. konusarak, guzel guzel anlatin duygu ve dusuncelerinizi.

unutmayin, gun gelir de "keske burda olsaydi da on tane insanla iliskisi olsaydi" derseniz geriye gelmez hic bir sey.

adamin karisiyla konusmak bana mantikli gelmiyor. ama adamla tanisabilirsiniz, biraz insan sarrafiysaniz da zaten anlarsiniz durumu.

annenizle konuşun. içinizdeki her şeyi söyleyin.
bu kadarıdor bu konuda üstünüze düşen.

anneniz zaten duruma göre ne yapacaksa yapacaktır o zaman.

anneniz için siz kendisinden bile önce geliyorsunuzdur tahminen. bunu bilin ama çirkin bir şekilde kullanmayın. kafanızdaki her şeyi annenize söyleyin. hepsi bu.

adamın tarafına karışmanız anlamsız, üstelik tehlikeli olur.

bunu yapan scanerlar var faza da pahaı değil.
diğer yol, perdeye düşen görüntüyü kaydetmek.

hangi şehir için soruyorsunuz? izmir için var aktaran

pardon yazmayı unutmuşum. istanbul il sınırları çerçevesinde arıyoruz.

bu işlemin teknik terim olarak karşılığı telesine olsa gerek. Google'a "8mm telesine" yazdım. Şöyle bir yer çıktı: bidavtelesine.com
Fiyat hususunu bilemeyeceğim..

ucuza telesine yaptıramazsınız. 8mm projeksiyon bulabilirseniz karanlık odada perdeye ya da duvara yansıtıp handycam'le kaydedin.

bu aktarma makineleri oldukça ama oldukça pahalıdır zaten. ucuza yaptıramazsınız. çünkü makine ekstrem pahalı. 10 binlerce dolar diyebilirim. zaten az var. çeşitli prodüksyon şirketlerinde bulunabilir.

istiklal de galatasarayın orada pasaj da ben film alıyodum, onlar da seritli makara filmlerden cd ya da dvd ye aktarıyolardı.pasaj tam olarak galatasaray lisesinin karsı sokagında sahafların oldugu pasaj da.eger ki hala cözüm bulamadıysanız telefonunu verebilirim bu isi yapan abinin.

Selam, Şişlide evrensel bilgisayar bu işi hakkıyla yapıyor. 02122314147 www.evrenselbilgisayar.com

izmirdeysen sata driverlerı yüklü xp versiyonu verebilirim

www.intel.com

burda olmasi lazim yanlis olmadiysa. indirip driverlari bulduktan sonra, nlite indir.
www.nliteos.com
sonra xp cdsini alip o programi acip once tum cdyi bilgisayara aktarip icine gereken driverlari atip tekrar bos bi cdye yazacaksin. ben daha gecen hafta boyle yaptim, oldu.

bi ihtimal de bilgisayar acilirken bios'a girip, sata ile ilgili yerde AHCI yerine IDE secersen rahat rahat kurabilirsin ama SATA destegi olmaz o sekil yaparsan.

sharebus'ta gömülü driverlı güzel isolar var. ben oradan kullanıyorum.

www.notebook.gen.tr

burada video ve yazı ile nasıl yapabileceğiniz anlatılmış.

(bkz: macdrive)

Canon HF 100 alın bitsin gitsin.

sadece hafıza çeşidine göre makine seçmek çokta mantıklı gelmedi bana.

bunlar dışında bütün özelliklerin aynı olduğunu düşünürsek tabiki 120gb dahili hafıza en iyisi :)

@paulista: hımmmm... bunu not edelim...

@cnonefb: mantıklı aslında :)

daha önce kullanmayınca insan ayrıntılı kıstaslarını bilmiyor işte. bir de işte zaman kısıtlamamız var ya o açıdan çok kurcalayamıyoruz.

ayrıca mesela kameralar bence hd digital çekim yapanlar ve yapamayanlar olarak ikiye ayrılır. hd digital olmadıktan sonra hani çok da kurcalamaya gerek yok gibi düşünüyorum.

neyse yazın işte arkadaşlar birşeyler. bunu aldık, şunu kullanıyoruz, memnunuz vs vs..

misal şunu inceledim azıcık:
Sony DCR-SR75E 60 GB Hard Disk Video Kamera

bakıyosun bir yamuğunu göremiyorsun. bir kere sony diyorsun. 60 gb diski varmış. zor doluyormuş zaten saatlece kayıt yapsak bile..

www.hizlial.com


gibi..



yazın işte

edit e gireceksiniz kasete kaydeden dv ya da hdv hatta full hd kameralardan birini tercih ediniz. tavsiyem canon hv 20 ya da hv 30 dur.

cevaplar için tekrar teşekkürler herkese..

dediğim gibi zaman kısıtlı olduğundan seçim konusunda bi acelelik durumu vardı. ilgili kişiler hdd'li bir sony'de karar kılmışlar. olduğu kadar diyip evlenen çifte mutluluklar diliyoruz..

bu arada bu araştırma bana da yaradı. alınacaksa hd kalitesinde olmasının gayet iyi sonuçlar doğuracağını felan öğrendim.. gibi..

bir başka vidyo içerikli soruda görüşmek üzere. esenlikler...

işte siz orkide çiçek yağını böyle hatırlayın diye reklam panosu koyuyorlar.

hazırlık maçları tr de çok izleniyor bu nedenlerden birisi. bir diğeri ve daha önemlisiyse: "para konuşur"

demek ki tr şirketleri daha çok para ödüyor reklam vermek için. ne kadar boktan koşullarda yaşasak da dünyanın en büyük 15. ekonomisi türkiye. avusturya ise 35. en son verilere göre.

kısacası parayı veren reklamı yayınlatıyor. maç ingilterede veya almanyada olsaydı emin ol bizim reklamlar yoğunluklu olmazdı.

şampiyonlar ligine değil de premier lige veriyordu beko.

eyke'nin söylediklerine ek olarak;

nüfus önemli öncelikle. avusturya'nın nüfusu 10 milyon türkiye'nin 70 milyon. ayrıca nüfusun futbola ilgisi de önemli bir etken ve türkiye'de daha yüksek. toplam nüfusların avusturya'da %10'u türkiye'de %15'i maçı izlese avusturya'da 1 milyon, türkiye'de yaklaşık 10 milyon kişi o reklamı görecek. sonuçta ne kadar çok kişiye ulaşılabilirse o kadar çok reklam etkili ve dolayısıyla değerli olur.

bizim şirketlerin zenginliğinden ziyade ordaki pano reklamları ucuz. saracoğluna samiyene reklam veremeyenler oralara verebiliyor.

hiç doğru değil. türkçe bölümden mezunum, çatır çatır ingilizce konuşuyorum. bu tamamen o dili sevmek ve kullanmakla ilgili bir şey.

Mesleki ingilizce ile sokak ingilizcesini ayrı tutmak lazım. Eğer mesleğini uluslararası icra etme, yurtdışında master/doktora yapma niyetlerindeysen tabi ki ingilizce bölümde okuman daha avantajlı olur. fakat ingilizce meselesine bakışın, salt o dili konuşabilmek ise onun bölümle öyle doğrudan bir alakası yok.

bizim müdür selçuk elektronikten mezun. zamanında 3 yıl ingilizce kursuna gitmiş. az önce toplantıda şakıyordu. okulda öğrenenler şakıyor da böyle de şakıyan varmış.

ingilizce bölümde okuyanlarin ingilizce bildigini nereden cikartiyorsunuz :)

tabiki şart deildir ama blackdog'n da dediği gibi mesleki bir ingilizcen olmasını iş hayatında ing kullanmayı istiyorsan ing bölüm her zaman daha avantajlıdır.yoksa hersekilde ingilizceyi öğrenirsin.

iyi yabancı dil bilenler çoğunlukla o dili zaten üniversite gelmeden öğrenmiş oluyor, üniversitede de gelişiyor. Yabancı dil istiyorsanız üniversiteye değil; bir önceki okuluna bakın.

htc hd tabii ki

htc touch pro daha pratik ama daha takoz 2. nesli şık ve daha ufak diye kalmış aklımda ama

htc derim. google phone'u da onlar yapıyor, yanlış hatırlamıyorsam tabii.

driverını bulun netten yükleyin düzelecektir. google da model ismi yazarak internet sayfasına gidip orada driverlarına ulaşabilirsiniz. bir takım driver ve yazılım yüklemesi ile eski özelliklerine yeniden ulaşabilirsiniz.

ingilizce sorusunun cevabı (bkz: bitch)

üstad bende de koç gibi lenovo y530 var, sizde one key recovery özelliği var mı bilmiyorum, ama bilgisayarı aldığım zaman format atmamam, atacağım zaman ise sadece one key recovery ile yapmam gerektiği söylendi. belki alakaladır.

@galahad yalan o. kustahlik. Compiteri nerden aldin bilemeyore ama. Ben aldigim da, ,haci, internet var bizim evde baktim ordan bunun bi de rikoveri cidisi varmis, dedikten sonra, aa biz onu unuttuyduk deyip, 200 dolerlik cidiyi cikarip verdiler. obur turlu, o novo tusuna basarsan acI formatI kayIyor makinaya ne var ne yok siliyor. bendeki cidi ile sadece windowsu adam ediyor pornolora sey yapmiyor.

ama bu tuslar nasil kendine gelecek hala bilmiyorum. cok kullanisliydi olm ya. buhu

bi de yok mu su mis, li gecmis zamanin ingilizce karsiligi ya hazretler?

- She had gone to become/be an actress.

Şimdi böyle tek başına olunca pek akla yatmıyor ama şöyle düşün; "I have heard that she had gone to become an actress." Bu örnekte oturuyor misal. Ben böyle biliyorum.

@ o s c a r yanlis bilmiyor isem, ki kuvvetle muhtemel bunu da yanlis biliyorumdur:

She had gone -kafadan turkcedeki misti oluyor. ikinci cumle de ise nasil iki farkli zamani ayni cumle icinde kullandin onu anlamadim?

Pre perfect- past perf?

İki farklı zaman şu şekilde aynı cümle içinde kullanılıyor.

O eve geldiğinde ben çoktan uyumuştum --> When She got home, I had already slept.

Bu çok yaygın bir kullanım. İngilizce isimlerini sorarsan zamanların karıştırabilirim , ama kurallarını bildiğimi düşünüyorum:)

www.ingilizceturkce.com

Bak burada görebilirsin örnekleri. Kopyalıyorum ne olur ne olmaz;

She told me his name after he had left.
(Ayrıldıktan sonra ismini bana söylemişti)

They thanked me for What I had done.
(Yaptıklarım için bana teşekkür ettiler)

@o s c a r sabrin ve yardimin icin sagol ama ben derdimi anlatamadim ondan boyle oldu.

benim sorum su:

dun uc kisi kaybolmus.

ayse evdeymis.

bugranin bacagi kirmis.

gunlerin kopegi hava bugun cok sicak diyormus.

yani benim istedigim bunlarin cevirisi.

you should say that bugra,s leg has been broken. ama iste bu zalim cumlenin turkcesi, bugranin bacagi kirilmis. burda sorun yok.

ama bana ayse evdeymis,in mantiksal cevirisi nedir? evet budur ve bu da aciklamasidir i ogrenmek istiyorum. iki farkli zamanin ayni cumle icerisinde kullanilmsina dair verdigin ornek, When She got home, I had already slept. iki farkli zaman degil ayni zamanin gecisleri. past-past perfect.

verdigin siteye baktim. ornekleri de inceledim. tesekkur ederim. ama bu yine de benim sorumun cevabi degil. cunku,

She told me his name after he had left.
(Ayrıldıktan sonra ismini bana söylemişti)

gecmisin gecmisi durumu bu cok acik. bununla ilgili sorunum yok zaten. benim derdim turkce,deki hikaye zaman olan -mis-in kullanim sekli sadece -mis-, (misti degil).


Bulacam. Umarim.

Ben anlayamadım belki de sorunu ilk başta, neyse.

Aradığının ingilizce karşılığının tek cümlede olduğunu açıkçası sanmıyorum. Anca ilk cevabımda dediğim gibi "I've heard that..." kalıbıyla girildiğinde o zaman türkçedeki hikaye zamanlı -miş kullanımının anlamı ortaya çıkar.

Eğer yanılıyorsam, aradığın gibi bir kalıp ingilizcede varsa buraya yazarsan sevinirim. Biz de öğrenmiş oluruz.

@yohtur
Uyumluluktan ve codeclerden kastını açarsan sevinirim. Söylediklerien hakim olmadığımdan ne demek istediğini çok anlayamadım.

olayin sadece ram le alakasi yok ki. islemcin nedir?

AMD Truion 64x2 TL-60 ( 2.0 Ghz, 2.512 Kb L2 cache)

Yazanı aynen aktardım.

ram olayı için 3gb switch ayarlarını yapmanız gerekir. Yanılmıyorsam Adobe ürünleri buı ayar ayapılmadığında mevcut ram'in 1 GB lık kısmını sistem kullanımına ayırıyor. Bu ayar için boot.ini dosyasını editlemeniz gerekiyor. 2GB üzerinde ram e sahiptüm 32 bit windows kullanıcılarının bu ayarı yapmasını tavsiye ederim. Bu şekilde 1 GB ram iniz boşa gitmemiş olur.

www.microsoft.com burada nasıl yapılabileceği anlatılıyor.

Diğer soruna gelince kesinlikle codec sorunu yaşıyorsun. Öncelikle editlediğin dosyanın uzantısını .avi olarak değiştirmeyi ve o şekilde çalışmayı dene. Olmadı Canopus Procoder türevi bir programla çalışabileceğin başka bir formata çevir. Bir de deneme sürümünde bir çok 3rd party codec desteklenmez, eğer deneme sürümü kullanıyorsan sorun bundan da olabilir.

Kolay gelsin.

boot.ini dosyasında son satıra /3GB eklerseniz 3 gb'ın tamamını kullanabilirsiniz. sorununuz için de eğer lap top 2gb ram e sahipti siz 1 gb eklediyseniz sonradan, ekleme ram'i çıkartıp öyle deneyin. ayrıca trial versiyon olmadığından emin olun elinizdeki sürümün. quicktime ın son sürümünü ve k lite codec paketinin full versiyonunu yüklemek de mutlaka yapılması gerekenler.

bütün oyuncularına astronomik transfer teklifi yolla (paran olmasa da)

diablo taktiği diye bir taktik var internette, onu araştır biraz. saçma sapan takımlarla şampiyonlar ligi bile alınabiliyor o taktikle. biraz fm ile ilgili siteleri araştır yani.

interest işini yanlız o da sana karşı misilleme olarak yapmaya kalkarsa sen daha zararlı çıkarsın

(bkz: wants to move to a bigger club)

kendim cevaplayayım:

(bkz: guerilla marketing)

viral marketing deniyor evet, hatta en başarılı örneklerinden birisi bugün facebookta patladı.

(bkz: eski sevgilinin eşyalarını gittigidiyor'da satmak)

(bkz: #14100053)

(bkz: #16450243)

arkadasım artık ne var ne yok kırıyola www.pspvadisi.com www.mcpsp.com bakmanı tavsıye ederim...

kırılıyor artık. chicken ile cfw emule edilebiliyor.

psp-hacks.com dan cfw enabler'i araştırın. chickHEN ile yapabilirsiniz.

3000 için olanları yükleyin, eğer eskilerini yüklerseniz alet elinizde kalır.

@carnicero

İzlemem gereken linki söyleyebilir misiniz o zaman? Bir de sanırım psp'yi kapatınca her şey başa dönüyor. Bunu nasıl engelleyebilirim?

daha ilk eleme, hele bi soluklanalım

galatasaray var fenerbahçe var. tanıdık takım işte:) playofflarda gelir diğerleri de. 3. turdan sonra yani.

uefa'da yer alabilmek için ülkenin en az 2 ilinin avrupa sınırları içinde olması gerekiyor gibi bi şey duymuştum ben. kazakistan'a bu kadar takılana kadar türkiye'ye baksak mesela!? kazakistan'ın topraklarının %17'si avrupa'da ama türkiye'nin sadece %3. israil için mantıklı bi açıklamam yok ama şöyle bi şeyim var:
(bkz: israil'in uefa da yer alması)

konuyu sapitiom ama kazakistanin neresi avrupada oluo ya. benim bildigim hepsi asyada. somurgesi falan mi var avrupada???

not: cografyam cok zayif

israil zamanında arap devletleri tarafından protesto edilip Asya birliğinden çıkmış, biraz da mecburen uefa'ya katılmış.

@deadstar: %17 çok değil mi yav.
en.wikipedia.org:Europe_map_kazakhstan.png

haritaya bakınca bana da çok geldi aslında. küsuratlı rakam verip de salladığı anlaşılmayan adam gibi hissettim. bi yerde okumuştum onu da ben ama. özür dilerim. :'(

her kıta federasyonu katılmak isteyen ülkeleri belli kriterlere göre değerlendirir ve kabul eder veya etmez. bu kriterleri bizim bilebileceğimizi pek zannetmiyorum. örneğin avustralya milli futbol takımı asya federasyonuna bağlı. asya şampiyonlar ligi'nin finalinde ya da yarı finalinde bişeyinde işte bir avustralya kulübü oynadı, var mıdır ötesi.

avustralya'nın bu başvuruyu yapmasındaki gerekçe ise okyanusya elemelerini şampiyon tamamlayan takımın bile dünya kupasına gidebilmek için güney amerika 5.si ile eleme oynamak zorunda olmasıydı. kısacası kafasına estiği gibi başvurabildi avustralya, ve kabul de edildi...

3. elemeden başlayacak olan fenerbahçe bile 2 tur oynayacak gruplara katılmak için o yüzden bekleyelim daha.

haa bu arada kazakistan'ı bırak azerbaycanın bile avrupada toprağı yok. kazakistan, takımlarının daha iyi takımlarla mücadele etmesi için uefa'ya katıldı.

kazakistan' bilmem ama azerbaycan'ın var avrupa'da toprağı.

bayansanız çeko'yu tercih edin derim. çünkü ik departmanında çalışan bayanların pek çoğu çeko mezunu. üzerine çeko okuyanlarda -nedenini anlamasamda- ik alanına yoğunlaşıyorlar.

eğer kamu sektörü düşünüyorsanız maliye derim. kpss için bi temel oluşturup, çalıştınız mı da sağlam bir puan alıp kurum sınavlarında kendinizi üst sıralara itelersiniz.

(kendim işletme mezunuyum. tarafsız bi gözle benden bu kadar)

çeko'nun havasını kısa süreliğine de olsa solumuş ve sevmiş birisi olarak maliyeden yana kullanıyorum oyumu. ik'da işe girmeyi başarabilen çeko mezunu sayısı fazla değil. hatta çoğu iibf mezunu kpss ve bankalara yönelmek zorunda kalıyor. maliye kpss'de daha avantajlı. ne istediği de önemli tabi, sevmeyeceği bir bölümde okuyup cehennem azabı yaşamasın sonra.

kesinlikle maliye derim. çeko dan uzak durun, uluslardan daha da uzak.

çeko mezunuyum. al birini vur ötekine. yine de maliyeye göre çeko daha tercih edilir. ayrıca çeko mezununun ik alanında yoğunlaşmasını anlamayan arkadaşa sesleniyorum: çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri adlı bu güzide bölümün asıl uğraşı budur da ondan. hatta bölümün adı insan kaynakları olarak değiştirelecekti bir dönemler. ik'da çalışmak gibi bir hedef olduğu belirtilmemiş ama ik'da çeko mezunu tercih etmeyen şirket, inşaat mühendisine inşaatında mühendislik için tercih etmeyen şirket gibidir. hıncaldır, uluçtur.

kendini geliştirmek(dil vs) + hakkını vererek bitirmek kaydıyla maliye süper bir bölümdür.

acetobalsamico.blogspot.com

bana kalsa etoo için ibrahimovic artı 40 milyon vermesi lazım interin ama

ispanyollar çok ırkçı be kardeşim

KAlemine sağlık scugnizzi nin.
www.scugnizzi.org

fifa kuralları gereği sözleşmesinde son 1 seneye girmiş oyuncuların bonservisi, son sene alacakları meblağ kadar olur.

e'too'nun yıllık kazancı 10 milyon euro.

eto nun sözleşmesi sezon sonu sona eriyor. ve barça ile sözleşme yenilemeyeceği neredeyse kesin durumda. isterse bu senelik ücreti karşılığı sözleşmesini satın alıp bonservisini eline alabilir. yani bi sene daha oynarsa sezon sonu zaten serbest kalacak, ya da 10 m euro'ya hemen serbest kalabilir

cristiano ronaldo nun 95 milyon ettigi piyasada ibrahimovic in etoo+40 milyon eurosu normal. bu acidan bakinca etoo nun degeri 35 milyon u buluyor...

kesinlikle inter daha karlı çıkacak, eto'o ibrahimovic'ten ne kadar az katkı yapabilir ki? 26 gol atmaz 20 gol atar.o 6 golü de hleb atar:) ama kesinlikle rahat bir 30 milyon euro karı var interin. sonuçta ikisi de aynı yaşta oyuncular fakat eto,o daha takım oyununa yatkın ve verimli bence.

utorrent açıkken interneti kullan(a)mıyorum.

modem zoom adsl mi?

modem airties. ratiomaster' ı (sadece yabancı trackerlar) kullanmak için 1.81 kullanıyorum.

ihbar süresi deniyor kanunda ve çalıştığın toplam süre ile belirleniyor süresi. Yasal olarak belirlenen süre öncesinden haber vermen gerekiyor veya onlar çıkartırken sana o kadar önceden haber vermeleri gerekiyor ancak ihbar tazminatı verirsen hemen ayrılabilirsin kanuna göre.

Ayrıca iş kanununda işçi lehine şart vardır ve ihbar tazminatı genellikle işveren için uygulanan bir hükümdür. O bakımdan senden tazminat istemeyebilirler.

Ayrca anayasaya göre kimse isteği dışında çalıştırılamaz suçtur bu.

çalıştığın süreyle doğru orantılı olarak 2 haftadan 8 haftaya kadar bir ihbar süresi kadar çalışman gerekiyor. ihbar süresinde çalışmama hakkın var ama bunun için ihbar süresi kadarlık maaş ve yan haklarını işverene ödemen gerekiyor.

en kısa bu kadar oluyor..

1 ne kadar çalıştın orada? bu o ihbar süreni belirleyecek.
2 ihbar süren ne kadardıysa, o süreyi beklemeden hemen ayrılışın durumunda o süreye denk maaş miktarı tazminat ödersin mekana. ama patronla anlaşırsan almayadabilirler.
3 istifa dilekçeni insan kaynaklarına vermen kafi. patrona söylemek / göstermek / vermek (dilekçeyi) etik olarak makuldür, ama yasal olarak zorunlu değildir.

en genel hali 1 yıla kadar calistiysan 2 hafta, bir yıldan fazla calistiysan en az 1 ay onceden istifa edecegini bildirmen gerekiyor, calistigin yerin kurumsalligina gore senden bu sure kadar calismani isteyebilirler. Ama calistigin yerin confidential bilgi sahipliği ve senin işe/işyerine zarar verebilme kapasitene gore aynı gun gonderip yarın gleme yolun acik olsun da diyebiliyorlar
Her ihtimale karsi patronlari beklemeden dilekceni yaz ki dilekcedeki istifa tarihi olabildigince erken olsun, hukuki süreclerde o tarih gecerli olacak

tazminat ödemeden ayrılmak istiyorsan, istifanı verdiğin günden itibaren şu kadar daha çalışman gerekiyor:

işe başlayalı 6 ay olduysa 2 hafta
6 ay-1,5 yıl olduysa 4 hafta
1,5-3 yıl olduysa 6 hafta
3 yılı geçtiyse 8 hafta

bu rakamlara haftasonları da dahil elbette. ayrıca ihbar süresi denen şey çalışanın iş, işverenin de işçi bulması için gerekli süre olduğundan istifanı verdikten sonraki her iş günü için 2 saat iş arama, yani işte bulunmama hakkın var. istersen bu 2 saatleri biriktirip ihbar sürenin sonunda kullanabilirsin.

ihbar süresi içinde ne kadar ticari gizli bilgi varsa alırım tribi yaparsan kapıdan içeri bile almazlar.

kanunda yazmakla birlikte pratikte uygulaması neredeyse hiç yoktur. çünkü sanılanın aksine bu sürede yine normal maaşınızı almaya devam edersiniz. bu yerinize biri alınana kadar patrona manevra yapma fırsatı vermek için konulmuş bir kanundur ama dediğim gibi muhtemelen size istifanızı vermenizle birlikte selametle diyeceklerdir.

cevaplar için teşekkürler. benden tazminat isterlerse yüz binlerce euroluk makinalarla uğraştığım için beni orada zorla tutamayacaklarını farkettirmem yetecek sanırım. gerçi topuklarıma sıkma ihtimalleri de var. zaten derdim patronla değil dandik ustalarla.

1 sene çalıştım, sanırım 4 hafta önceden başlatmam lazımdı yazışmayı. günlük 2 saat iş arama hakkını öğrendiğim de süper oldu, çalıştırmayı düşünürlerse çirkeflik yapmam için güzel koz.

ticari bilgi olarak da oldukça yüklüyüm, sanırım sorunsuzca ayrılırım gibi görünüyor.

cevap verenlere tekrar çok teşekkürler.

kanunda şöyle bir cümle de var 2 saat iş arama iznini kullandırmak istemezlerse öne sürebileceğin:

"İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırırsa, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder."

Eger agirlik calisiyorsaniz Rammstein'in testosteron kokulu parcalari cok iyi gidiyor.

oasis-bittersweet

gloria gaynor-i will survive

(bkz: koşarken dinlenecek şarkılar)

mj-they dont care about us

rage against the machine-revolver
nine inch nails-getting smaller
metallica-Suicide & Redemption(9dklık bir şarkı son albumden kesinlikle sağlam gaza getirmekte özellikle de lars ulrich'in atakları)

mj-bad

disturbed - meaning of life, violence fetish (iki ayrı şarkı bunlar)
three days grace- animal i have become
rob zombie- dragula
devils never cry(şarkının adı bu da kimin şarkısı olduğunu bilmiyorum)
frank klepacki- hell march, hell marc 2
velvet revolver- do it for the kids, headspace, set me free
drowning pool- bodies

Eminem - son albumu

Guns'n Roses- Welcome to the jungle
Styx- Renegade
Rush- Tom Sawyer

eric prydz-call on me

holy diver

yanlış maddeyi gönderdim az önce. doğrusu şu olacaktı:

a. Dört yıl ve daha fazla süreli fakülte akademi, yüksekokul ve enstitüleri bitirenler ile yurt dışı yüksek öğrenim kurumlarını bitirip dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim gördüklerine dair YÖK. Başkanlığınca denkliği onananların, iki ay içerisinde aşağıda yazılı belgelerle yerli veya ikametlerine en yakın askerlik şubesine müracaat ederek askerlik kararını aldırmaları gereklidir.

(1) Dilekçe, (As. Ş. Bşk.na hitaben) (Dilekçe örneği için Bkz.:EK-1)
(2) Diploma veya mezuniyet (Çıkış) belgesi aslı ve üç adet fotokopisi,
(3) Nüfus cüzdan aslı ve iki adet fotokopisi,
(4) 8 Adet vesikalık fotoğraf,

hayır düşmessin. ben altı ay sonra tecilimi yaptırmıştım.

ekim 31 e kadar bir şey olmaz, sonrasında yoklama kaçağı, 21 şubattan sonra bakaya olursun, yani sizin durumda bir sorun yok, rahat olun terslik çıkmaz.

ben de bu konularda sizden daha tecrübeli değilim ama hocası bilgili olan bir yere gitseniz size bir program çıkarırlar. şişmek istemiyorum, güçlü olayım ve kaslar belirginleşsin istiyorum deyin. ona göre ayarlar onlar. istanbul'da iseniz size salon önerecek arkadaşlar vardır.

onlar gibi şişemezsin merak etme. şişmek o kadar kolay bir şey değil. bunu vücut geliştirmeye gittikten birkaç ay sonra anlarsın.

lütfen salona gidip hocaya "fight club'daki brad pitt vücudu istiyorum" deme. komik oluyorsun emin olabilirsin.

o brad pitt vücudu için günde yarım kilo et tüketip en az 6 ay salona gidip gelmen lazım. bu da ancak kolay şekil alan bir vücudun varsa olur.

ayrıca şu an öyle kocaman kollar istemiyorum diyorsun ama emin ol bu spora başladıktan sonra asla tatmin etmeyecek seni kolların.

@ency
öyle bir vücudu yapmak için hayatta 6 ay salona gitmem dediğimi de hatırlamıyorum. ya da kolay yoldan öyle bir vücut verin bana allahsızlar da demedim. sadece geçmişten bahsetmiştim. kaldı ki estetik zevkimi biliyorum, gözlerime de güveniyorum. "çok abartıyorum" diyebileceğim noktayı görebileceğimi sanıyorum.

bunun yanında herhangi bir cevap da bulamadım ben yazdığında. neyse.

eğer bayanların vs de gittiği bir salona gidersen onlar sana daha rahat yardımcı olacaktır. ya da netten bu tarz programlar bulabilirsin. şişmek gerçekten zor vücuda istediğin şekli vermek ise iyi bir diyet ve düzenli çalışmayla elde edilebilir. nette body fat diyetleri olarak aratırsan bulabilirsin bu diyetler yağ oranını yüzde 14 ler seviyesine düşürerek brad pitt gibin bir vücuda sahip olmana beslenme yönüyle yardımcı olacaktır. ayrıca hemen her tür kasını çalıştırabiliecek bir programa ihtiyacın var. vücudu çalışarak belirli bi şekle sokarsın ama o görüntü için şart olan şey yap oranını düşürmek. bu da çalışmayla beraber iyi bir diyeti de gerektiriyor.

madem özel bir ilgin yok (3 aydan fazla devam edememenden yola çıkarak diyorum bunu) salon işlerini salla.
yamaç paraşütünden daha sık yapabileceğin ama ilgini çekecek, tercihen sosyal yönü de olan fiziksel aktiviteler araştırabilirsin.
örneğin seks, doğa yürüyüşleri, eğer doğa yürüyüşlerini seversen dağlarla ilgili varyasyonlar, belki kaya tırmanışı, kürek, tenis, dövüş sporları vs vs o kadar çok çeşit var ki.

insanların sürüler halinde salonlara kapanıp çoğunun sıkıcı bulduğu şeylere mecburmuş gibi talim etmesine üzülüyorum. eğer zevk almıyorsan belki de zevk alacağın alternatifler düşünmenin vaktidir.

vücut konusunda verdiğin siparişe gelince, bu bahsettiğim sporların profesyonel sporcularının vücutlarını inceleyip bir fikir elde edebilirsin şemalleri hakkında. öte yandan verdiğin "fine tune" detaylar pek çok şeyden önce genetiğine ve halihazırdaki yapına çok bağlı. brad pitt bilmemne gel bunları siktiret, sen kendine özgü güzel fiziğini yap kendi güzelliğini taşı, en önemlisi bunu yaparken zevk aldığından emin ol.

en iyi ihtimalle ölünce, o kaslar solucan yemeği olacak, sadece hayattan aldığın keyif sana kalacak.

öncelikle şunu belirteyim istesenizde bahsettiğiniz süreler içerisinde o salondaki herifler gibi olamazsınız.genelde hayvan gibi kol kası ve six pacleri çıkmış kişiler yıllardır spor yapan kişiler olduğundan hocu spor yapayım ama öle öküz gibi olmak istemiyorum" düşüncesi yanlış.siz kardio ve yanında vicut geliştirme yaparsanız işinize yarayabilir yaramaya da bilir vicudunuzun yapısına bağlı.o adamlar o yüzden ordalar ufakta olsa kişinin dış görünüşünden az çok neye ihtiyacı olduğunu bilecek konumda olduklarından (lisanslı antrenörlerden bahsediyor yazar burada)onlara danışmanız buraya sormanızdan daha mantıklı olur.

Şimdi ilk olarak ronaldo gibi olabilmen için haftanın 7 günü antremana çıkman yaklaşık aylık ücreti 10000 dolarlara varan özel kondüsyonerler falan tutman lazım ki evet çok zor.Sana fit kalıp şişmeme konusunda tavsiyeler verebilirim şimdi örenğin ben senin tam tersini istiyorum ve 2 senedir de bunun üstüne uğraşıyorum benim isteğim doğrultusunda yaptığım şey şudur.Çok ağır kilolarla setleri yavaş yavaş tamamlamak örneğin biceps curle girdim indirip kaldırırken 1001 1002 1003 şeklinde sayıp indiriş ve kaldırışı 6snde yapıyorum.Peki sen ne yapıcaksın bunun tam tersini çok az ağırlık takıcaksın atıyorum dumbellla çalışıyorsun 3er kiloluk alıp en az 30 seti hızlı hızlı yapman lazım.Yani senin ilaç programın şöyle bunu salona gitmeden evde yapıcağını ve en azından bir çift dumbellın olduğunu varsayarak yazıyorum:
-30dk koşu (18.dkdan sonra vücut yağ yakmaya başlar bundan daha azını yaparsan sadece ısınmış olursun
-crunch(karın sıkıştırma) normal mekikten farkı ayağımızı koltuk gibi birşeyin altına koyup dizlerimiz bükülü vaziyette mekik çekiyoruz.Bu sayede karın kaslarımız daha kolay sıkışıyor.Bunun da setlerini şu şekilde yaparsan çok faydalı olur.Örneğin 8 tane yaptın hemen içinden 1001 1002 şeklinde 8e kadar say ardından bir 8 daha yap bu şekilde 8*8 crunch yap karın kasların şekillenmeye başlar
-dumbellarla triceps ve biceps çalışıcaz.Biceps yani pazu için yapıcağın en önemli 2 hareket var birincisi ayakta dumbelları aşağı ve yukarı kaldırmak dediğim gibi sen çok şişmesin istiyosun bu yüzden çok tekrar az kilo.İkinci hareketse sandalyeye oturuyoruz hatta bürotipli koltuk daha iyi olur ellerimizde dumbell sırtımızı yaslıyoruz koltuğa dumbelları sağ ve sol boşluğa doğru indiriyoruz sonra gene ayaktaki gibi aşağı ve yukarı kaldırıyoruz çok tekrar az kilo.Triceps içinse frech triceps en temizi hem çizgileri çeker hem güç kazandırır(git: www.shapefit.com )(git:www.criticalbench.com )
-trapezsiz omuzsuz vücut kesinlikle belli olmaz.Trapez için dumbelları dümdüz aşağıda tutuyoruz boynumuzdan kaldırıp indirmeye başlıyoruz(git: media.photobucket.com ) omuz için (git:img2.blogcu.com )
-şınav kesinlikle olmazsa olmaz göğüs için daha önce de yazmıştım en temel 3 tane şınav şekli var bir herkesin bildiği yatıp kalkma iki yukarı çıkarken iki elimizi de yerden çekip birbirine çarpma üç ayaklarımız yerden yükseğe koyarak şınav çekme bu üçü alt ve üst göğüs için birebir.Göğüs içleri içinse dumbelları çapraz şekilde bir sağa sola hareket ettiriyoruz aynı anda.
-Sırt için superman uçuşu yapıyoruz nasıl dersen yere yatıyosun önce ellerini uçar gibi kaldırıyorsun sonra ayaklarını ya da şöyle söylüyeyim paraşütle atlar gibi düşün kendini bu şekilde en az 30 sn duruyoruz belimiz ve sırtımız sağlamlaşıyor.

Bu antremanı haftada 3 defa yap 2 ay içerisinde gelişmeleri görürsün yalnız şunu da söylüyeyim ben böyle başladım bu işe 2 sene önce sonra yetmemeye başladı ki sana da yetmiycektir çünkü kolunun aldığı şekli gördükçe hep daha fazlasını istemeye başlıycaksın çünkü vücut geliştirme VÜCUDUNU BEĞENMEME SANATIdır.

kusura bakma ama brad pitt vücudu denince elimde olmadan yazıyorum böyle şeyler.

spor salonlarına gidip vücut yapmak gerçekten zor. salonda geçirdiğim her dakikadan keyif almama rağmen bazen ben de sıkılıp bırakmak istiyorum.

daha önce sporu denemiş ama pek başarılı olamamışsın. ben yerinde olsam spor salonun yerine beden gücu gereken başka bir sporu denerim. mesela kaya tırmanışı.

miniDV kasetten bahsediyorsun anladığım kadarıyla, en fazla 3-4 saat sonra alabilirsin, çoğu fotoğrafçı yapıyor bunu. bunun için ayrı bi zımbırtıları var adını bilmediğim, en fazla yoğunluktan ertesi gün verirler.

kadıköy'de bi yer adı veremem ama dediğim gibi birçok fotoğrafçı yapar.

Kadikoy Yazicioglu Pasaji'ndaki bircok dukkan bu isi yapiyor. Birkac saat icinde, olmadi ertesi gun alirsiniz.

bilgisayarınızda 1394 girişi varsa kameradan kendiniz de aktarabilirsiniz

aynısı bu mayıs bana da oldu bodrumda, amele yanığı gibi, diğer bacakta bir şey yoktu. hatta aynı bacakta, sadece bileğime kadar falandı. kıpkırmızı, haşlanmış gibi, ufak ufak da kabarmıştı ve acaip hassaslaşmıştı.
birkaç güne geçiyor, dediğin gibi deniz anası falan olabilir.

kaşıyorsanız daha fazla kızarabilir. buz koymanız rahatlatır biraz. 1-2 güne tamamen geçer diye tahmin ediyorum. ama antihistaminik sürmeniz yararlı olabilir.

muhtemelen deniz anasıdır. buzdan ziyade soğuk su rahatlatır. çok rahatsız olursan antihistaminik hap da alabilirsin. geçmiş olsun..

denizanasıdır buyuk ıhtımalle. yanma yapar ve kızarır. degdıgı an sırke ıle o bolgeyı sılmek gerekır ama sızınkının uzerınden zaman gecmıs. yanma ve kızarıklık gecmezse doktora gorunmekte fayda var. gecmıs olsun.

-doktor değilim doktorunuza sorunuz-

doktorumuz, deniz mevsiminde yanımızda fenistil taşımamızı önerdi. iki yıldır taşırız, her türlü deniz anası çarpmasında işe yaradı.

deniz anası ise, eczaneye gidin bir merhem veriyorlar hemen geçiyor.

Gm bildigim kAdariyla kaliteli bir cinli ama ben uzak duruyorum acikcasi. Samsungun duo bir modeli olacakti o uygun olabilir belki. Acikcasi cift telefin tasiyorum ama biri iphone digeri de samsungun 90 liralik katlanan modellerinden dugu icin yer kaplamiyor gecinip gidiyoruz.

samsungun modellerinden şaşmayınız. general mobile bildiğiniz çin malıdır ötesi değildir.

samsung c5212 kullanıyorum. çok araştırdım almadan önce çift hatlı dünyasını. kararım bu oldu. çok memnunum. general mobile ise dandik ötesi uzak durulası..

bu tarz maddeler hemen hemen tum is sozlesmelerinde vardir. olmasinda bir sakinca yoktur.

ilk madde siz elinize balyoz alip ortaligi kirip dokmedikce yururluge konulmaz.
ikinci madde de sik sik izinsiz/habersiz ise gitmeme, isyerinde huzursuzluk yaratma vs genel kurallara uymama ve yukumlu/sorumlu oldugunuz gorevleri yapmamaniz durumunda uygulanabilir ki ben kidem vs verilmeden atilan adam gormedim henuz.

not: hukukcu degilim, calisan gozu ile yaziyorum, imzaladigim sozlesmelerde hep bu tarz maddeler vardi.

imzalayın, ikisi de zararı olmayacak ve hukuken geçerli maddeler.

ilk madde geçerlidir.
ancak ikinci madde biraz sorunlu bana kalırsa. iş kanunu kıdem ve diğer işçilik alacaklarının ne zaman ödenmeyeceğini çok net bir şekilde açıklıyor. (md 16-17) sözleşmede buna aykırı maddeler varsa işveren iş sözleşmesini göstererek tazminat ödememezlik yapamaz.

eğer üzerinde cidden iş akdi sözleşmesi yazıyorsa orda kimse bu işerden anlamıyor demektir, korkmayın.

=)

başlığı ben uydurdum. ben anlamıyorum:)
yardımlarınız için teşekkürler, halledilmiştir.

ikinci maddenin bir geçerliliği yok. kıdem ve diğer tazminatların hangi hallerde alınıp hangi hallerde alınamayacağı iş kanununda belirtilmiştir ve bunların dışında işçi aleyhine olmak üzere konulacak tüm şartlar geçersiz sayılır.

ikinci maddenin geçersizliğini savunan arkadaşlara;
eğer ki sözleşme ve bütün maddeleri harfiyen İş Kanunu'na uygunsa ve sözleşme İş Kanunu'nda düzenlenmiş olan fesih sebeplerinden başka fesih sebepleri göstermiyorsa (uygulamadaki çoğu sözleşme gibi) elbette ki ikinci madde de bal gibi geçerlidir.

@nesilsiz

demişsin ki "sözleşme İş Kanunu'nda düzenlenmiş olan fesih sebeplerinden başka fesih sebepleri göstermiyorsa "

iş kanununda olan fesih sebeplerinden başka sebep göstermiyorsa ne gerek var öyle bir maddeye???

insanlar kendilerini garantide hissetmek için İş Kanunu'nda düzenlenmiş maddeleri bire bir kopyalayarak bir de sözleşmeye eklemeyi severler. gerçekten mesela ben de bazen hazırladğım iş sözleşmelerinde bunu yaparım. zaten İş Kanunu'na aykırı olacak maddelerin geçersizliğini bildiğim için, İş Kanunu'na birebir uygun maddeler hazırlarım.

renk körüsün. bunun çeşitleri var ilgili başlığa bakarsan görebilirsin.

eğer pilot,astronot olmayacaksanız yüksek ihtimalle sorun yaratmayacaktır. Ehliyet için felan düşünüyorsanız ana renkleri seçtireceklerdir. Ezberle felan olmaz öyle:)

şu sayıyı (86) göremiyorsan renk körüsün. bazılarını görebiliyor olman renk körü olmadığın anlamına gemez.

bu sayı 86 ise ben de renk körüyüm. ben 74 görüyorum çünkü...

hayır bu sayı 34?

yani sadece bu şekilleri seçemiyorum.
bazılarını bilebiliyorum ama hepsini bilemiyorum.
ehliyet için değil. bu arada eklediğim fotodaki sayı 74 değil mi? :D

lens gibi birşey varmış internette araştırdım "chromagen contact lens" ama çok pahalı olsa gerek .

bence de renk körü olmalısınız. gayet ilk bakışta görünüyor 74.

ya renk körüsün ya da ileri derecede astigmat. gayet rahat okunabiliyor.

bunlar cesit cesit, bazilarini gorebiliyor olman, herhangi bir renk korlugun olmadigin anlamina gelmez, bu sebeple test bir tane degil. Bunu goremiyorsan bu renklerle alakali bir sorun var demektir. Benim bir sorunum var mi yok mu bilmiyorum ancak 74 goruyorum. Ozel bir caba sarfetmeye gerek yok aninda gozukuyor.

Ehliyet sınavından önce kontrole girerken sınıfta sizinkine benzer durumda bir çocuk vardı. Ana renkleri görebiliyor fakat bu tarz görsellerde sorun yaşıyordu. Yanılmıyorsam kısmi renk körlüğü deniyor ve trafiğe çıkmanızda bir engel taşımıyor.

Tabi asıl sebebiniz bu mu bilemiyorum, sallıyorum :)

ahaha polemik çıktı :D 74 abicim o, benim gözler sağlam :D

bi film vardı kadının aşkının peşinden gitmesi için göz muayenesini geçmesi gerekiyordu ve ondan önce girenleri izleyip harfleri ezberlemiş öyle geçmişti:P tavsiye etmiyorum tabi bi sorun varsa hileyle halletmemeli:)
ya bir de burdaki numarayı görebilmek için şaşı bakman gerekiyor. hani şaşı bak şaşır diye şeyler olurdu eskiden dergilerde hahh işte öyle ama bakmayı bilmiyorsan nasıl öğretebilirim hiç bilmiyorum ben zaten şaşı olduğu miçin kolay oluyor ;)

bildiğin 74

Hiçbir bilgim olmamakla beraber usavurma yöntemiyle renk körlüğüne çözüm olacak lensler bugün olmasada gelecekte varedilebilir gibime geliyor.
ayrıca yeri gelmişken renk körleri neden ehliyet alamaz onu da anlamam trafik lambasını renk artı işaret şeklinde yap olsun bitsin bu fikrimi birine söylemiştim saçmalıyorsun demişti sanki köre kabartmalı trafik lambası yap diyoruz hayret bir şey
tabii ben burada sorduğun soru üzerinden sorununu çözmeyen bir beyanat vererek tamamen kendime hizmet ettiğimin farkındayım ama göründüğü gibi sükse peşinde biri değilim
umarım sorununu halledebilirsin

bu arada orada varolan sayı 74
bir kişi hem gerçekten renk körü değilse ve aynı zamanda bu sayıyı doğruda okumuyorsa
o kişi ya bu sayıyı ya da kendini çarkıfelek misali hızla dönen bir düzeneğe yerleştirip öyle okumaya çabalıyordur. renk körü olmayıp bu sayıyı okuyamama durumuna getirebileceğim en mantıklı açıklama şimdilik bu

kimsenin birbirini yemesine gerek yok..

www.cihannet.com

bu testi çözün, bazen sadece renk körlerinin görebileceği mozaikler de olabiliyor.. yani bu ekteki fotoğrafa güvenmeyip benim verdiğim linkteki mozaiklere bir göz atın.. sonuçları paylaşın..

ben renk körüyüm, asla pilot olamayacağımı biliyorum mesela :/

sağlık raporu alacağınız hastanenin fotokopicisine bir uğrayın. onlarda çıkmış soruların kopyası vardır ama maalesef renk körüsünüz gibi :(

bi sayı da ben söyliyim: 74 :)

linkteki testin 14 ve 15 numaralıları dışındaki tüm sayıları bildim.. biri 14 ve 15. rsimlerdeki sayıları söyler mi ?

bence o iki resmi bizi yemek için koymuşlar.

mouse'u göz işaretine getirip açıklamayı okumadınız mı arkadaşlar. 14 ve 15. resimde "renk körü olanlar bilmemne okur, normal olanlar hiçbir şey okuyamaz" yazıyor. yani 14 ve 15'i okuyamadıysanız renk körü değilsiniz. renk körlerinin okuyabileceği şekilde yazılmış bir şey o da. ötekilerin tam tersi.

kibritsuyu: ben de o açıklama çıkmıyor niyeyse.

O sitede cikmiyor yazilar (benim browserimda) ama bu resimler klasik internette her yerde var (tineye.com dan birini aratirsaniz cikar), o iki resimde bir cesit renk korlugu olanlar silik bir sekilde bazi sayilari gorurken, saglikli gorusu olanlar bir sey goremiyor. normal yani.

geçtim testi çok zor degilmiş kagıtta gormek daha kolaymıs kitapçıktaki ilk 10 sayıyı sormustu hepsini bildim saolun cevaplar icin :)

telefondan internet büyük ihtimalle telekomununkinden daha hızlı olacak ama uygun bir fiyata düşmesi için senelerce beklememiz muhtemel..

aslında 3g adsl ile rakabet edebilir. ama telekom ve gsm şebekelerinde karmaşık çıkar ilişkileri olduğu için bu tip halk yararı oluşturabilecek güdüler oluşamıyor. tahminim 3g ile mobil internet fiyatları da düşecek ama adsl e göre pahalı olacak. hele sınırsız mobil internet biraz hayal gibi şimdilik.

Uzun vadede Telekom bir hayli zora girecek orasi kesin, girsin de zaten.

Mesela su anda evimde bulunan sabit hatli telefonu kullanmamama ragmen her ay sabit ucretiydi osuydu busuydu en az 20-25 tl para oduyorum. E bir de 30 TL adsl ucreti! Yani her ay 50-55 TL en dusuk hizda internete ulasabilmek icin odedigim rakam (Dunyanin en dusuk hizda internetine en yuksek ucret, yolunacak tavuguz ya biz). 3G yayginlasinca direkt olarak ev telefonumu ve adsl hattimi iptal ettirip, Avea sınırsız tarifesine gecip, Telekom'la tum ilisigimi kesmeyi dusunuyorum. Bircok insanin da benim gibi dusundugunu zannediyorum. Telekom bunu hak ediyor cunku, pislik herifler!

şu anda adsl tarfielerinin iki katı gibi olacağı söyleniyor. ayrıca sınırsız tarife hiç olmayabilir gibi bir söylenti de mevcut. genellikle kıbrıs da 6 aydır tcell bu hizmeri verdiği için oradaki fiyatları baz alıp böyle olacak diyenler de mevcut. ama bi akıllılık eder de adsl fiyatları ile aynı bile olursa turk telekomdan gına gelmiş bir çok insan anında 3g ye terfi eder mobil modemlerle.

bilgisayar dosyaları silerken dosya adının ilk harfini siler ve gerekiyorsa yeni şeyleri üstüne yazar. yani ekstradan saklamak için bi yer yok. 1 gb diyorsa 1 gb dir dosya kurtarma programları da %100 geri getiremez eski silinmiş dosyaları. kısaca 1 gb lık veri atıp silersen üzerine 1 gb daha veri koyarsan eski veriyi geri getiremezsin.

geri getirme olayı o datanın henüz üzerine bir şey yazılıp yazılmamış olmasıyla alakalı. eğer hdd o partın üzerine başka bir veri yazarsa dataları fbi bile geri getiremez

şimdi en eskiden bildiğim şöyle bir şey var. bu diskin, hafızanın falan bir yerinde bir harita var. diskin neresine ne yazıldığını, kaç mb olduğunu falan tutuyor. ayrıca diskin, hafızanın bir yerine de bu bilginin kendisi yazılıyor. bilgiye ihtiyaç olunduğunda harddisk kafası haritaya bakıyor, aha diyor okumam gereken şey üçüncü sektördeymiş, gidiyor oradan okuyor. en basit anlatımıyla işleme mantığı bu.

biz sil dediğimizde bu harddiskin üçüncü sektöründe kayıtlı olan şey silinmiyor. o orada duruyor. peki ne siliniyor? haritadaki o bilginin nereye kayıtlı olduğu bilgisi siliniyor. haritada o kısma ait bilgi olmadığı için harddiskin o kısmı boş zannediliyor. üstüne bir şey yazılmak istendiğinde boşmuş üstüne gibi yazılıyor. ama üstüne bir şey yazılmamışsa sen kurtarma programıyla harita ihtiyacı olmadan o kısma gidip bilgiyi okuyabiliyorsun.

kibritsuyu güzel açıklamış. özetle: neden bir diskin içindeki veriyi silmek için zaman ve enerji harcayasınız ki? bunun yerine sil dediğinizde o kısmı tekrar yazılmaya uygun hale getiriyor, diskin o kısmı boş gibi görünüyor ve siz yeni birşey yazdığınızda eski verinin üzerine yazıyor.

o harita dediğiniz yer için

(bkz: buffer)

diskte yazılan hiç bir şey silinmez, sadece buffer dan silinir