kesinlikle istinyeparktaki mağazasını tavsiye etmiyorum. vitrinde beğendiğiniz bir modeli denemek için içeri girdiğinizde "yalnız onlar indirimde değil" cevabını veren dengesiz çalışanları vardır. "he yavrım para möhüm deel" diyebilecek bir amca falan değilseniz sinir katsayınızı gereksiz tavan yaptırır.

Rahat deniyor genelde, en azından denerim gidip de. Gömlek de giyiyorum çok klasik olmasa da, buna uyumlu bir çeşidi var mı sizce?

tamam güzel ayakkabilar da, yani gereginden fazla abartiliyor new balance, yani new balance in da cok rahatsiz ayakkabilari var, reebok un da mikemmel rahat ayakkabilari var.

rahatlik olarak bakiyosaniz.
www.amazon.co.uk

mükemmel.

New balance guzel bence, ben severek gıyıyorum ve rahat buluyorum.Bordo rengi var çok hoş. Akmerkez mağazasında baya çeşit var.

ergenler arasında popüler, ancak çok dayanıksız.

@serabetan

O ayakkabı da hiçbir şeyin altında güzel durmaz gibi. :

Başka hangi ayakkabıyı tavsiye edersiniz bu özelliklere uyan?

çok rahat eywallah ama inanılmaz dayanıksız. Birincisi arkadan yırtıldı 6-8 ay içinde. İkincisi bir hafta içinde sağ dış taraftan.

2. garantiyi verdim yenisini aldım. Çok çabuk haşat oluyor.

ayni serinin cok güzel renkleri de var.

www.ebay.com.au

beyazini cok begeniyorum ben, o renk ve modelini bende sevmedim zatende örnek olarak gösterdim, beyazini begeniyorum ben,

Beyazıt'ta bi ayakkabı mağazası var hemen İstanbul merkez kampüsünün oralarda 3 katlı.Orda baya çeşide rastlıyorum ben ama fiyatlar daha mı uygun,hayır.Nerde ne fiyattaysa orda da aynı,e sonuçta turistlerin de uğrak yeri.

Erkeksen bordo rengini alabilirsin,çok güzel duruyor da biraz.

adidas'ın yeni çıkan modelleri var, çok rahat.

ama fiyatları 300 küsür.

rahat değil diyen insanlar neye dayanarak söylüyor anlamış değilim. resimdeki 2. new balancem(londra olimpiyatları için çıkarttıkları koleksiyon) ve inanılmaz memnunum. hem rahat hem çok şık(bana göre)
www.highsnobiety.com

dipnot: biraz önce 3-4 saat yol yürüdüm, yaklaşık 10-15km. bayır çıktım-indim, en ufak bir ağrı, yorgunluk belirtisi olmadı. kardeşim 250tl verip merrell almış, teknoloji harikası(!) kapıdan içeri zorla girdi.

new balance alınız, aldırınız. yalnız 574 serisinin dışındaki ayakkabılarını tavsiye etmiyorum. ilk ayakkabım bu seri dışındaydı, rahat olmasına rahattı ama 2. kadar güzel değildi.

new balance bence de abartılıyor. geçen ay newyorktaydım. buranın yarı fiyatına new balance vardı. genelde indirimde de olmuyorlar yine de buranın yarı fiyatı. nike, adidas falan indirimler havada uçuşurken bunda indirim yoktu. bunun nedenini sordugumda, çok tutulan, çok ta abartılacak bir marka değil bu yüzden indirim yapılmıyor pek fazla yanıtını aldım.

modellerini de öyle çok renkli oldugundan ben istediğim modeli de bulamamıştım.

kesinlikle git acile.

gecmis olsun.

charter uçuşları araştırın

germanwings ve easyjet var onlara bi bak.

40€ ya paris kesinlikle uzak degil, ben viyanadan gelis gidis parise 100€ ya aldim ki 3 hafta önce filan almistim biletide ucustan.

ben sahsen hic 3€ ya filan ucamadim. en ucuz 17 € ya uctuydum o sirkette batti dönüs biletini kullanamadan amk.

ryanair ile 1 euro'ya uçmuşluğum var :)

cikarabilirler, bunlar en önemli seylerden biri cünkü.

allah korusun ölseniz kalsaniz, maalesef ülkemiz bizim cenazemizi almiyor bu da masraf oldugu icin iste. öyle olunca yabanci ülke cebinden yolluyor bizim ölümüzü ülkeye.

sonucta az buz olan olaylar degil bunlar.

organlarımı ve tüm vücudumu bağışlıyorum de kurtul.

tüm vücudumu niye bağışlıyorum durup dururken yea :) tamam öyleyse bi sigorta yaptırmak şart oluyor şu durumda :s teşekkürler

Hdi,sompo japan, euro sigorta dan yaptirmada hangisinden yaptirirsan yaptir

haftada bir günden fazla calisacaksin.

bacak için haftada 1 gün yeter eğer sağlam giriyorsan. izole hareketler değilde temel hareketleri yap leg press, squat, deadlift, lunge. onun dışında genetikte olabilir benimde calflerim çok ince mesela haftanın 3 günü calf çalışmama rağmen.

bisiklet

ağr kiloya gir ve haftada 2ye çıkar dostum

hepsine gittim, viyana'yı direk elerdim. prag ve budapeşte birbirine çok benzer ama burun ucuyla prag sanırım.

hepsine gittim direk viyana derdim :)

Hepsine gittim tabiki de prag

budapeşteye gitmedim, viyanaya bir daha iş için falan olmazsa adımımı atmam, prag ise bence çok kendine has bir yer.

budapeşteye çekimser kalarak prag diyorum.

hiç birine gitmedim ama direkt prag diyorum.

hepsine gittim prag ve budapesteye 2 kez gittim (viyanaya 2. kez gitmeye deger gormedim) budapeste'ye bi 4-5 kez daha giderim

hepsine gittim. viyana-prag-budapeşte sıralaması

Hepsine gittim; Prag.

630 € filandi yanlis hatirlamiyorsam avusturyada bir cok yerde.
vergi iadesi de %10 olmasi lazim.

en azindan fikir verir.

kindle.

program olarak mı?
eğer aleti diyorsanız, telefon yeni aldığım için bir de onu alamam şu an :)

:)) program olan.

az geyige baglama niyetim vardi aslinda yazarken de, bildigin kindle in okuma programini diyorum eger program ariyor isen.

aa programı olduğunu bilmiyordum hemen araştırayım, teşekkür ederim.

ben gecen sene cok aradim ama yazin bulamadim hic bi yerde istedigim gibi, 3-5 yerde var ama genelde cogu kisliklari eylül gibi bikarmaya basliyo. ondan eylülde bak derim.

istanbulda aksaray civarında genellikle ruslara hitap eden mağazalarda oluyor her renkten uzun palto, kaban.

adl de geçtiğimiz kış bissürü vardı.

erdem karabulut, almanca sinavlara hazirlik(ismi buydu galiba)

bu kitap benim piyasada gördügüm en güzel kitapti.

almanca icin en büyük olay istek, cünkü ingilizceden farki, günlük yasamda kullanilmiyor türklerce, söyleki, dizi ve filmler inanilmaz bicimde istemli/istemsiz ingilizce ile muahatap oluyoruz, keza arastirma etc icinde, almancada bu söz konusu degil. her sey yeni gelecektir, ondan zorluk kismi var biraz, istek olursa olur yoksa, almancada ek olarak mesela insanlarin cogu 3-4 ay icinde biseyler anlamaya basladigini sanir, ingilizce de bu olabiliyor ama almancada cok mümkün degil, daha cok insanlar anladigini saniyorlar ama o cümle bambaska bir anlamda olabiliyor.

bundan dolayi birinci olay istek, ikincisi ise bol bol calisma ve pratik.

kelime ögrenmek icin, bazi seriler var bilim, teknoloji, tip, ekonomi gibi neredeyse her alanda cikan ilkokul düzeyindeki kitaplar ya da kolay almanca denen bir sistemde yayinlanmis kitaplar, bunlar ilk bir kac ay sonra anlasilabilecek ve kelime dagarcigini inanilmaz bir hizla gelistirecek kitaplar(bulamadim nette isimlerini)

yani eger imkan var ise amerikan dizilerinin dublajlilarini da türkce ya da ingilizce altyazi ile seyredebilir. kulak dolgunlugu acisindan. salliyorum house, suits, seyretmek gayet yararli olabilir.

serabetan ve normal sacli orkestra sefi ikinize de çok teşekkür ederim öncelikle,

erdem karabulut'un kitabına hemen bakacağım çok çok sağ ol,

mesaj atacağım, zira ilk tercihim technische universitat münchen, çok teşekkür ederim tekrar :)

arkadas niye gec olsun. aktör bile olursun sonradan hatta forklift operatörlügünden oyunculuga gecis yapan liam neeson filan var.

Ne tip bir makine kullanmak istediğini bilmiyorum ama yağcı olacaksın önce belli bir süre yağcılık yaptıktan sonra tecrübe edinmiş olursun zaten.

Bir de test yaparlar genelde işe almadan önce. Tecrübeden çok yetenek önemli yani.

bu arada ne hayal kurmuşum arkadaş www.google.com www.ilgincresimler.org

- demir olması hoş değil, temizlemede kolaylık sğalıyor olabilir ama kışın oturulamayacak kadar soğuk oluyorlar

yağışlara ve güneşe karşı korumalı olsun. kompozit malzeme olsun. yekpare olsun.

bu lanetlerin iki modelini gordum,

varoşlarda metal, bi karıs oturma yeri olan, götün yarısının dısarida kaldigi rahatsiz mi rahatsiz,

boğaz bölgesinde (şişli, m.köy, beşiktas v.b) ahşap aksamlı, oturunca icine gomuldugun, gomulurken la noluyo amünüm diye höykürdügün yine rahatsiz mi rahatsiz modeller.

parka gidin, bi bank çalın duraga koyun.

en rahati elbette
www.globenotes.com

söyle olur

ama optimum olarak, plastik tek kisilik olursa olur, ya da tahta standart bench.

www.google.fr

ben de bunlardan isterdim. arrêt de bus climatisé diye aratırsan çıkar başka tipleri de.

Tekli olup aralarında biraz boşluk olsa daha iyi olurdu gibi.

Antalyadaki klimali duraklar gibi olsun yeter

-kaygan olmasın
-başkasının terini tutmasın
-arkalığı olsun
-mümkün mertebe soğuk - yağmur - güneşten korusun

fakyoras +1 demir olmasın da şekli önemli değil. kışın her sabah böbrekleri bankta bırakıp biniyoruz tramvaya.

durakta armutlar olsun. onlara oturalım.

bnde arada motosiklet kaskı şeklinde bank diyecekken durak anlamışım Hmffsss hmfs

kickstarter'a falan bakabilirsin
ama yatırımcı olmak şirketlere doğrudan yatırım yapmak falan demek, gözüne kestirdiğin şirkete gidip görüşüyosun falan hani daha manuel. etohum var türkiye'de girişimlerin kendini tanıttıgı, yatırımcı aradığı.

sen param var de biz seni buluyoruz zaten.
girismci organizasyonlari oluyor sik sik, oralarda gorunmelisin.

ürünün ilgi çekerse tanıtım ve haber olabilirsin sonra onlar seni bulurlar zaten. direk kendin başvuru yapacaksan linkedin üzerinden investment şirketlerini keşfederek iletişime geçmeye çalışabilirsin

bana mesaj at ben sana uluslarasi anlamda bulurum.

bi yerde ayarlarinda download all gibi bir secenek vardi ben gecende yaptim diye hatirliyorum sanki.

evet varmis. list gorunumunde yapinca cikiyormus.

vizde bir eksikliğin yoksa (süresi veya geçerliliğinin bitmesi, tek girişlik vize olması, vs) elini kolunu sallaya sallaya girersin kimsecikler de bir şey demez. ve evet hepsi şengen bölgesinde.

editledim duyuruyu, vizem Fransa'dan.. hala sorun yok degil mi? ..

yok. hala sengen bolgesi icinde

fransaya daha önce giriş çıkış yaptıysan sorun olmaz. ama yapmadıysan orada biraz vize memurunun inisiyatifine kalıyorsun. çoğunlukla sıkıntı çıkarmıyorlarmış ama ne olur ne olmaz demeli tabii. iş vizesi olduğu için yırtabilirsin de.

Fransa'ya giris cikisim da var, o zaman hala sorun yok.
tesekkurler

vize kisminda sorun olmaz dediginiz gibiyse.

vize kısmında sorun olmaz. ama diğer arkadaş/lar vize alacaksa sakın çek cumhuriyeti'nden almasın vizeyi. o ülkenin anasını sikeyim erasmus öğrencisi olarak gidicem hibem bile var 2 aya vize vermiyorlar. sözlüğe yaz zaten görürsün.

erasmus vizesi için çok bekletiyor çek evet, ama turistik vizede durum o kadar vahim değil. tabii yine de bi ispanya değil :)

Arkadaşım öncelikle en çok gideceğin ülkeden vize alma zorunluluğu var ayrıca çek cumhuriyeti konsolosluğuna başvuru yapacaksan mutlaka otel ve uçak konfirmeleri istenmekte çek cumhuriyetinden başvuru yapacak san cekkonsoloslugu.gen.tr adresindeki bilgileri detaylıca okumanı öneririm.Macaristan vize başvurlarında booking otelleri ve thy uçak rezervasyonları kabul edilmekte ama en çok kalışın macaristanda olmak zorunda bunun için macaristankonsoloslugu.gen.tr buradan detaylı bilgi alabilirsin bana göre ise yapman gereken avusturya da kalış çok gösterecek şekilde avusturya konsolosluğundan başvuru yapman bu işini çok kolaylaştıracaktır.bunun içinde güncel ve datylı bilgilere buradan ulaşabilirsin avusturyakonsoloslugu.gen.tr yardımcı olabildeysem ne mutlu :)

Vize başvurusu yaparken mutlaka büyükelçiliğin/konsolosluğun resmi web sitelerini ve aracı kurumun (IDATA, VFS) web sitelerini kontrol edin. En güncel bilgiyi resmi web siteleri verecektir. Konsolosluk web sitelerinin resmi olup olmadığını gov uzantısından anlayabilirsiniz.

oturum var ise ilk 6 aydan sonra hayir.

turistik amacli ise 6 aya kadar evet.

toma çizdir.

çapulcuyum yaz omur boyu hatırlarsın.

penguen çizdir.

only god can judge me yazdir.

serabetan +1

ya hocam siparişle dövme mi olur? yapmayın etmeyin.

olmuyor, kisitlamalar var neredeyse hepsinde, bu ülkeden ülkeye degisir.

mesela 180 gün icinde 90 gün izin verebilir, ya da son 3 ayda 1 ay maksimum izin verebilir vizesiz gibi.

sipesifik ülkeye bagli bu.

(git:tr.wikipedia.org) verdiğim linkte vizesiz ülkelerin listesi bulunmakta, bu ülkelerin bir çoğu kural olarak "6 ay içinde 30 gün" vizesiz seyahat kabul ediliyor. yalnız vizesiz olduğu için sakın hotel rezervasyonu veya dönüş bileti çıktısını göstermeyi unutma, bilhassa Sırbistan bu konuda çok problemli bir ülkeymiş...

yurt disindan getirtebilirsiniz.

dedem şarap yapıyor isterseniz ondan alın.

Mardin suryani sarabi
+1

mürefte

trakyalı bir arkadaşın varsa söyle getirtsin hemen.

mantarlı tavuk sote veya nohutlu soğanlı kuşbaşı et yemeği yapabilirsin.
kime sorsan anlatır :

standart menü önereyim

Çorba (mercimek/düğün/kremalı mantar/ezogelin)

Salata

Şehriyeli pirinç pilavı

fasulye/türlü/vb

evet kremalı tavuk ve pilav iyi tercihtir.

tatlı olarak güllaç

mantarli tavuk sote iyi fikir

aynisini kirmizi etle de yapabilirsin. adinin havali olduguna bakma basit ve hemen yapabilirsin

yemekatlasi.com

malzemelerde sarap demis tabi onu es geciyoruz :)

soslu tavuk gögsü filan satilir, onu alin sadece pisirceksiniz zaten, firinda filanda olur.

yanina patates kizartmasi yapabilirisniz, ya da elma dilim patates alir makretten firinda yaparsiniz, yanina da domates corbasi hazir, ohh yarim saatte hepsi hazir.

eee yani?

şimdi onlar düşünsün

kola, şekerli ve asitli içecekler, diyet kola, yapay şekerler tatlandırılmış diyet ürünler, glikoz şurubu ile yapılmış içecekler, bisküviler vs, yapay maddeler kullanılan hazır çorbalar, cipsler, kızartmalar, her türlü fast food (hamburger vs), şarküteri, ucuz sokak işi yemekler tüketmiyorum.

hayvansal ürünleri az yağlı tüketmeye çalışıyorum.

yağ olarak margarin kullanmıyorum, zeytinyağı kullanıyorum ve az tereyağı.

hormonlu tavuk ve yine hormonlu sebze ve meyveleri tüketmiyorum.

Gunde 3 ara, 3 ana ogun yiyorum, sabah yumurta zeytin peynir bol yesllik, tam tahilli yada tam bugday ekmegi. Arada bi meyve bi bardak sut. Oglen mutlaka et. Salata, ayran. Arada yine meyve ve sut. Aksam da sebze yemegi yine bol salata. Sonra yine meyve ve sut, leblebi, findik, ceviz falan da olur.

ekleme yapayım:

sigara vb tüketmiyorum. alkol de nadir. alkol tüketimi direkt karaciğere zararlı. abartmamak lazım.

ara öğünleri unutmamak ve çok aç kalıp şekeri düşürmemek lazım.

abur cuburu kaldırıp ceviz, badem, fındık gibi sağlıklı yağlar içeren şeyler yemeye çalışıyorum.

kahvaltı çok önemli. abartmadan iyi yemek, karnı iyice doyurmak lazım. öğlen ve akşam yemekleri daha orta karar olmalı.

ayrıca ben eti ancak haftada 1 filan tüketiyorum. bazen canım çekiyor ayda bir filan pastırma alıyorum.

bunları yapıyorsun da çok mu sağlıklısın derseniz eskiye göre çok dikkat ediyorum. ancak bazen miktarı abartabiliyorum. ehem ehöm.

sanırım tek kaçamağım haftada 1-2 iyi bir pastaneden alınmış 3-4 makaron ya da kurabiye filan oluyor. öyle kremalı, şerbetli tatlılarla aram yok.

bugun bi arkadasa yazmistim.

sabah ton baligi konserve, sade ya da sebze ile - domates, salatalik, paprika etc

ara ögün elma, gün icinde 1 saat bisiklet ya da kosu, 1 saat kadar vucut gelistirme.

gün icinde tavuklu salata tarzi yiyecekler, ya da cok yorulmussan hazir corba, ya da yagi günlük ihtiyacin %10-20 si civarinda, karbonhidrati cok düsük, tuzu az,proteini cok hazir yemekler. ama en iyisi tavuk, balik.

arada meyve ama elma genelde.

aksama da salata, tavuk etc.

arada az kuruyemis.

bunlara ek olarak döngü icinde, %3 yagli bi peynir, günde 1-2 dilim kara ekmek, domates corbasi, ton baligi, brokoli, haslanmis sebze geliyo aklima. bunlari döngüye dahil ediyorum bazen.

ek olarak günde zamana yayilmis 3-4 litre su, zaten sporda 2 lt ye yakin iciyorum.

ramazanda spor isi biraz olmaz. hem kilo verme acisindan, hemde eger kasla fitlestirmekse olmaz.

düzenli az yemek yemek ve ciddi oranda su icmek lazim.

cipsi biraktim, en cok özledigim sey :), asitli icecekleri biraktim, cok nadir canim cekerse zero iciyorum, tuz, seker kullanmiyorum, beyaz ekmek yemiyorum, zaten günde 1-2 dilim kara ekmek yiyorum sadece, bunun disinda, sekerleme, yagli yiyecekleri hep kestim.

bunlar nacizane yaptiklarim.

kaç saattir konuşuyoruz bir kere bile "yoğurt" dememişiz.

evet, yoğurt da çok önemli. ancak ben hep unutuyorum yemeyi :(

gerçi ayran içiyorum ama sulandırılmış.

süzme yoğurt çörek otu serpiyorum üzerine üstüne de hafif bi bal gezdiriyorum.antioksidan için çok sağlam bir kaynak bu.çörek otları çiğ olmalı ve mümkün olduğu kadar çiğnemeye çalış kırılmalı ağzında.ağzın zor kokar terin az kokar her anlamda temiz olursun.cildin iyi olur.her anlamda hafif olursun.bi de sigara içiyorsan yoğurt akciğerlerini temizler.süzme yoğurt tercih edin düz yoğurtlara pek güvenilmiyor bu aralar.

çaydan bağımsız harnup pekmezi tüketiyorum.bu cinsel güç için(erkek) iyi oluyor.ayrıca pekmezin demirlerini alıyorsun.saçını falan da sağlıklılaştırır bu.içindeki çinko ile.

süt ve yumurta da önemli.neden önemli zengin falan değil bunlar.ama her şeyden çok az var bu arkadaşlarda.fakirler vitaminsizlikten eksiklikten eriyip gitmesin diye yaratılmış adeta.her şeyden çok az.

bir de buraya hafiften bi omega 3 ekle.ister balık tüket (ki çok daha rahat çözüyor) ister ceviz badem falan ye.omega 9 için zeytin yağı tüket.omega 6yı salla.istemeden tüketiyosun zaten.

bunları uzun vadeli yapınca güzel sonuçlar doğuruyor.ama bu şekilde beslenip 2-3 gün sonra hani la bişey yok deme çat diye etkilemeyebiliyor.yavaş yavaş çıkıyor etkileri açığa.

Karatay diyetini oneririm.

Neyi neden yememiz gerektigini bilimsel olarak acikliyor.

uzun pantolon varsa ayağınızda giyilir bence, en kötü spor çorabı denilen bileklerde biten o naneden giyin vuruyorsa yapacak bi şey yok.

corapsiz giyilmaz aslinda.uzun corap olmasi lazim bilekten degil.

Bant vur bant 2-3 tane bantı vur acıtmıyor ozaman bı sure sora alısıyorsun tabı.

spor corabi giy hocam. niye giyilmesin, senin zevkin, giyilir.

az ama öz xd gibi trollük yapmak istemiyorum

Ders saatleri de az ama derslerin içeriği yoğun ve zor.Bogaziçinin olayı biraz da derslerden sonra ne yaptığına bağlı olduğu için böyle bir sistem var

odtü'de de öyledir.

ders çalıştıran okul okul değildir. odtü böyle mesela ki odtü kıçımı yesin(odtü terkim).

cevaba gelince hayatın içinde olmayı teşvik ediyor olabilir.

ögrenciye rahatlik vermek olabilir, ögrencimiz zeki zaten gitsin bir de calissin canavar olsun, calismazsa gezsin dolassin, dünyayi tanisin mantigi olabilir.

çok sayıda ders vermek marifet değil ki, saçma sapan bilgiler ezbeleniyor ve unutuluyor. üstünkörü.

çok sayıda ders ve ders saati iyidir gibi bir fikir nerden geldi ki aklınıza?

önemli olan insan olmak amk ders ney?

dogrusu o zaten. kpss dershanesi gibi universitelerle kiyaslamamak lazim.

Kendi alanım olduğu için bilgisayar mühendisliği müfredatını inceledim. Her dönem 3-4 alan dersi ve 1-2 sosyal ders var. 1 ve 4. sınıflarda dönemde 5'er ders, 2 ve 3. sınıflarda dönem başına 6'şar ders var ki bence az değil tam ayarında. 145 kredi ders veriyorlar. Kısacası ders yükü olarak bir anormallik göremedim.

Ufak nüanslara gelecek olursak, bitirme projesi dersi 1 dönem, genelde 2 dönemde yapılır bu proje. Bir de bölümde İngilizce dersi koymamışlar. Bunlar müfredatı hafifleten unsurlar olmuş bilgisayar bölümünde. Ders saatlerinin farklı olduğunu düşünmüyorum. Ancak içerik olarak baya baya ilginç bir müfredat olmuş, konunun dışına çıkayım azıcık.

Eğer lethenin dediği gibiyse baktığınız bölüm de gayet normal bi sayı. Biz de dönem başı 5-6 ders alarak mezuniyet kredisini tamamlayabiliyoruz.

seçmelilere bakmamışsınızdır.gayet aynı sayıda kredi lazım mezun olmak için diğerleriyle. ama boğaziçinde farklı olan bir dönem 3-4 secmeli alma zorunlulugu gibi şeyler oluyor, siz 2-3 ders görünce az demişsinizdir onlar zorunlulardır.

divit'in dediği gibi amerikan modelindendir.
bir de bazardaki artistin dediği gibi seçmelisi çok oluyor bu modelin, onlara bakmamışsınızdır.

gene divit'in dediğine katılıyorum, odtü boğaziçi yapınca ovv oluyor her şey. saçma. (bu olmayabilir, genel olarak konuşuyorum.)

dersin çok olması övülecek bir şey olmadığı gibi az olması da övülecek bir şey değil ama bana kalırsa. Yani ders yükü az olsun, öğrenci ders dışında kendisini istediği gibi inanılmaz geliştirsin mantığı tutmuyor maalesef. Dersin niteliği de mühim tabii. Az olur ama okuması boldur hepsinin vs vs. Ama gene söylüyorum, az ders olsun ki öğrenci kendi gelişimini özgürce yapsın argümanı da çok anlamsız.

son olarak, arkadaş nedir bu ABD akademisine özeniş büyük okullardaki. Özalcı küçük Abd mantığı gibi, Abd ne eylerse güzel eyler deyip küçük abd akademisi yaratma sevdaları... (bu mesajı vermeden geçemedim)

odtü ve boğaziçi özal'dan çok önce kuruldu.

evet ikisinde de amerikan modeli örnek alınmıştır.

ders sayısı azdır ama dersler ağırdır.

ha niye savunmaya geçtim. arkadaşım ne kadar çok ezik insan varmış, fırsat olsun da iyi okullara sardıralım diye bekliyorlar.

okul mokul hikaye. üniversite sınavında birinci olsan, kendi bölümünü birinci bitirsen fasarya. önemli olan hayattaki diğer başarılar. okul dediğin birkaç senelik bir şey. olabildiğince okulunun fırsatlarını değerlendireceksin.

@ mea maxima culpa,

niklere bakmamıştım cevap yazarken; genele yazmıştım aslında, ama doğrudan benim yazdıklarıma cevap olmuş sizinkisi; ondan cevaplamak durumunda kalıyorum.

ODTÜ ya da Boğaziçi'nin Özal zamanında kurulduğu gibi bir iddiam tabii ki yok; zaten Özalcı küçük Abd mantığı gibi dedim. Basit bir analoji kurdum sadece. Akademi'nin ABD özentisi olma halini ya da onların modelini benimsemesini de Özal'la da başlatmıyorum. Bu analojiden bu da çıkmıyor. Boğaziçi ya da Odtü'nün kuruluş sebebi zaten aşikar. (amerikalılar kurdurdu, onlara ajan, kampüsü sovyetlere dönük tabanca vs. geyiklerine girmiyorum. doğrudan "bilim" üretme haline dair hakim olan paradigma nedir onun tartışması bu. Uzatmayayım.) Dolayısıyla o kısmı geçiyorum.

İyi okullara saldırmak için fırsat kollayan bir ezik değilim. Gene üstüme alınıyorum ama... Buna klasik cevap nedir; ben de iyi okullarda okudum/okuyorum! Hayır tabii ki böyle cevaplayamayacağım, genel olarak akademik örgütlenme ve modelleri eleştirmek neden "iyi okullara saldıran eziklik" olarak kuruluyor; onu hiç anlamıyorum. Boğaziçi kötü bir okuldur mu dedim? Hayır. Boğaziçililer kötü müdür mi dedim? Hayır. İyi ya da kötü gibi etik bir tanımlama yapmadım.

Kısaca iyi okul ne, akademi dediğimiz hayattan kopuk "özüne" güveneceğimiz adacıklar mı? İyi okul kriteri ÖSS'de yüksek puan mı? İngilizce eğitim mi? ABD doktoralı hocalardan ders almak mı? Mezunlarının rahatlıkla iş bulması mı? Yetiştirdiği öğrencinin süper donanımlı olması mı? Diğer okullara göre "bilim" üretiliyor olması mı? ABD modeli dediğimiz model "iyi" olan mı? vs vs vs.

Kısaca mevzu çok uzun; ama kendi adıma ne iyi okullara saldıran bir eziğim ne de Odtü, Boğaziçi vs. nin ne zaman kurulduğunu bilmeden akademik örgütlenme ve modelleri tartışacak kadar densizim.

@sıradan bir adam. işte ben de yazdım ya.

ders sayısı, haftalık ders saati filan bunlar ölçüt değil, olamaz.

ayrıca üniversitenin iyi olmasının da çok çeşitli kriteleri var.

en sonunda hayattaki başarının üniversitedeki başarı ile çok alakası yok.

ezikler konusunda senin kastettmemiştim elbet. ancak aziklerin varlığını yadsıyamayız. sözlükte odtü ve boğaziçi ile ilgili açılan o kadar çok entry var ki.

olabilir, olabilir de gereksiz cok fazla.

simdi oturup arastirsak queen elizabeth ten tutunda, mark zuckerberg e hepsinin türklerle bi alakasini buluruz aile agacinda. keza mevlanada da.

soy sop önemli degil, önemli olan insanlarin calismasi.

zındıkların işidir , yalandır , mevlananın eserlerine bakarsanız anlarsınız
mevlanayı tanımak diye bir bölüm konulsa ünviersitelerde 5 -10 yılda bitiremeyiz
dediğim gibi zındıkların şerrrefsizliği olabilir ,
şöyle bir örnek vereyim = sıhhatler olsun cümlesini çevirdiler saatler olsun
hadisleri de bizden fazla ezberleyip 1 kelime de olsa değiştirmeye çalışıyorlar 12 senedir(daha eski de olabilir)
mesela cemil meriçin bir sözü de var bu gerçeği çarpıtanlar için '' haçlıların en büyük zaferi bizim tarih kitaplarımızı onların yazmış olmasıdır'' yani biraz anlamışsındır uamrım :)
kolay gelsin, sana bir sözümüz daha var '' müslüman uyanıktır '' buna göre yaşa

opeth malini dinleme, mevlana iran asilliydi. adam eserlerini hep farsca yazmis. anadilin farsca olmadan oyle eserler vermezsin. adam hintli degildi.

hintli değil dedim hıyarlar :)

Mevlana yi biraz anlayabilmis bir insan bunlari onemsemez hele insanlara bu sebeple hakaret hic etmez mevlana bir insandi bu yetmeli

bir yan kuruluşa bağlıdır. sözleşmelidir.. reklamsız çünkü başka yolla kazanamaz. ya da bağışlarla kar gütmeden hizmet amaçlı işliyordur. benim aklıma gelenler bunlar şimdilik.

kurumsal hesaplari olabilir, viral reklam satabilirler, premium üyelikleri olabilir, avantaj sistemleri satabilirler, data analizi yaparlar, data satabilirler, kullanici sayisina göre iyi datalar toplama sanslari var.

aklima bunlar geldi.

bazen bir kurulusun catisi altinda olup, reklam amaci da tasiyabilirler büyük sirket icin.

bi ara affiliate linklerine kendi publisher idlerini ekliyorlardı ama sonra sanırım bundan vazgeçtiler. şu an belli başlı bir gelir kaynağı yok. yatırımlarını harcayarak devam ediyorlar şimdilik.

bilgi sızdırarak, ama pinterestin mantığını bilmiyorum

muhakkak iyi öğretirler, kendi de kitap okuyarak desteklerse iyi gelecektir. ama o kadar para verilir mi emin olamadım. ben hazırlıkta orada zaten zorunlu olarak yarım dönem eğitim almıştım. temelim de iyi olduğu için çoğunluk okuyup yazma olarak geçmişti.
şimdi temel bir eğitim verilecekse denemedim, ama dediğim gibi ben kötü olacağını sanmam. eğer fiyatlar da bu civardaysa diğer kurslarda da, tercih edilebilir.
ama bana biraz fazla geldi.

1 sene yogun ingilizce nasil oluyor ki? zaten normal süresi 1 sene.

Sevgili serabetan normalde haftada 2 veya 3 gün gidiyorsun sanırım, benim kuzen full hafta gidip son kura kadar 10 ayda gelecek. Yoğun derken bunu demek istedim. Eğer yoğun gitmeden tüm kurları almak istersen, haftada 2 günden 17,5 ay felan kapılarını aşındırman lazım.

Bilgine,

kuzen lisede mi? Uni mi okuyor ne yapiyor?

sttc: kuzen üni mezunu, calısıyor. yüksek lisans yapacak ama ingilizce ile arası olmadıgı icin kabul alamıyor. kökten cozme derdinde.

12bin lira çok gibi geliyor. özel hoca tutsan birebir konuşma yaparak ders alsan bence çok daha faydalı olur. sonuçta bu kursta konuşma pratiği çok olmayacak.

metronun cnr-expo durağında darty mağazası olması lazım. bi araştır belki saati uyar

hocam istanbulun yabancısıyım nasıl giderim cnr-expo durağına esenlerden.

bu arada sagolasın ayırdıgın vakit için

bence cok da kasma oradan da alabilirsin. uygun bir yer ve zaman bulamazsan diye soyluyorum.

eskişehirdeysen verebilirim :)
abi o kadar heycan yapma, ingiltereye inince her elektronik satan mağazada bulursun az buçuk, prizlerinin dünya çapında ünü oldugundan bulması kolay

ingilterede bulursun ya nolcak ki? elektrikcilerin hepsinde vardir aslinda da sabah acik olmaz sanirim :/

esenler otogarından metroya bineceksin (atatürk havalimanı istikameti). cnr-expo durağında ineceksin. havalimanına gelmeden 2 durak önce in. sen yine de darty'nin sitesine girip mağazanın tam yerine bak.

havaalaninda satarlar zaten.

pound shoplarda wilkinson da vardir, acil isin yoksa hic ugrasma

bence gerek yok.

eger büyük ekran istiyorsan z cok mantikli.

ama bunun disinda ne bekledigine bagli telefon. normal kullanici icin kullanilmayacak o kadar özellik ve artik sidik yarisina dönmüs cekirdekler filan var ki.

1) değer. google yapımı bir telefon kullanan android kullanıcısı olarak söylüyorum bunu.

"daha fazla işlemci, daha fazla ram!!" olayı bana çok gereksiz geliyor ve apple dışındaki şirketler de tam olarak bunu yapıyor. android işletim sisteminin üstüne de kendi yazılımlarını edit'leyip koyuyorlar, ordan da ayrı bir hantallık gelior aletlere. zaten play store, app store'a nazaran hâlâ geride. uygulama sayısı olarak değil belki ama uygulamaların kalitesi bakımından arada uçurum var. uygulamarın istediği izinler bile çok fazla. app store'daki denetleme play store'da yok. e ben app'lere güvenemeyeceksem ne anlamı kaldı akıllı telefonun.

iphone alacaksan sakın siyah alma.

ne kadar titiz kullanırsan kullan siyahların boyası çıkıyor.

tavsiyeme gelirsek iphone 5 derim ama yurt dışından daha ucuza. yoksa bu fiyat çok.

yurt dışından getirtme şansın yoksa şunu öneririm.

www.teknosa.com

ben de halitkin ile aynı fikirdeyim. nexus 4 güzel telefon. kliksa şu sıralar 999 a bırakıyor sanırım. fiyat/performans olarak çok iyi. şarj meselesi biraz sıkıntı ama pek çok smartphone o derdi yaşıyor malum.

son kur yükselişi ile beraber iphone fiyatları daha da çok fırladı. bence değmez.

eğer 2-3 ayda bir telefon değiştiren bir tip değilsen iphone 5. (3 ay sonra başka telefon alacaksan o kadar para bayılmaya değmez diye söylüyorum bunu)

2 sene 3gs kullandım, şimdi de 5 kullanıyorum. android daha hala stabil bir sistem değil maalesef.

www.mirror.co.uk

şöyle bir şey var

www.telegraph.co.uk

en.wikipedia.org(London)

inönü stadyumu? 2004 yanılmıyorsam zemini aşşağı çekip kapasite artmıştı hatta yeni açık köşeleri korner direk dibinde ama biçimsiz :)

gayet dana gibi anında yiyorum. oldum olası bir şeyi kırk saatte tırtıklaya tırtıklaya yiyip bitiremeyen insanlara hayretle dolu bir özenme hissetmişimdir. beceremiyorum ben onu. bunun yanında, ironi bu ki çok yavaş yemek yerim. nasıl oluyor ben de bilmiyorum.

Evde sulanabilecek biri varsa cumburlop yiyorum, kimse yoksa tadına vararak yavaş yavaş yiyorum..

yavaş yavaş yerim ben. izleyenin canını çektiririm hatta.

bizim dede yavas yiyen adamdan is cikmaz derdi hep, bizim evdekilerin hepside hizli hizli yer, bana da bulasmis o. bende dana gibi löp diye yerim.

yavaş yavaş,tadını çıkara çıkara :)

test edip anlamak icin lab da analiz etmek gerek, aksi takdirde kokuda extreme degisiklikler yok ise anlasilamaz.

hepsiburada gibi bir firma asla sahte parfum satmaz oyle bir risk almazlar. orijinaldir. merdiven alti bir sirket olmadiklari icin oyle katakulli islerine girmezler.

not: hepsiburadanin sahibi degilim :))

checkcosmetic.net

buradan parfümdeki kodu sol tarafa girerek kayıtlı ve orjinal olup olmadığını görebilirsin

imdb

tastekid

www.filimadami.com

oyun mağazalarında falan var ya oblivion' u falan görüyorum arada. d&r' ın veya aral'ın sitesinde yok mu?

hayır, yok. iki yıldır düzenli kontrol ediyorum. ne mağazalarda var ne de sitelerinde. sorduğumda da "dağıtımı durmuş" diyorlar.

hangi şehirdesin bilmiyorum ama istanbul' daysan bulursun her türlü. bir sürü oyun satan yer var çünkü. mesela paladium avm' de bi oyun dükkanı vardı. orda oluyor baya eski oyunlar bile.

Ankara'dayım ve d&r ve aral (zaten bunlar d&r'a veriyor) dışında hiç oyun satan bir yer veya oyun dağıtım şirketi görmedim.

Başgan obli zaten 2006 oyunu değilmiydi ya? Tabi durmuştur. Yurt dışından bakmayı denedin mi peki?

Abi 1990'ların oyunları hala dağıtılıyor, oblivion niye duruyor yahu? Yurtdışında fiyatlar daha pahalı nasıl oluyorsa, hem kargosu da var.

beyazitta, tahtakalede bir oyun satan yer var. tam yerini bulamadim da, tahtakalede az ilerleyin, monopoly alcam diye sorun, size orayi tarif ederler.

orda vardir %99.

ggittigidiyor'a falan baktın mı?
İnternet mağazalarını araştırsan bir de?

suçlama dediğin nedir? yani direkt suçlama mı yapılıyor bazı konularda yoksa tartışma içerisinde suçlandığını mı hissediyorsun? eğer edepli blr biçimde karşıt görüş bildirilmesini suçlama olarak algılıyorsan abartıyorsundur, dinlemeyi öğrenmen lazım. eğer karşındakiler kendi görüşlerini, adeta seninkileri çürütme hedefli açıklıyorlarsa, dinlemeyi öğretmen lazım.

gece gece ne kafası yaşıyorsam artık.

Bir arkadaşım bir konu açtı. Aslında açtığı konunun kapsamını kendinin de bildiğini düşünmüyorum belirli sınırları olan bir şey değildi. Kendini de net ifade edemedi. Onun noktasından hareketle kendimi düşünceden düşünceye atlarken buldum fakat konuyu hiçbir anında çıkış noktasını unutmadan ve saptırmadan ilerledim. Lakin arkadaşımın da konusunun net olmayışı beni "e şimdi bu konuyu nereye bağlayacağız" demeye itti. Bunu deyince üçüncü bir hanzo arkadaşımı kastederek "evet onun başlattığı konunun sen ne saçma yerlere götürdün" dedi. yani çıldırmamak elde değil. Yarım saat konuşmadan zerre bir şey anlamamış ve beni ne ile suçluyor. Bu nedir?

yazdıklarını okuyunca olayın ciddiyetini kavrayamadım maalesef, umursanmayıp geçilecek bir şey gibi geldi. sanırım yapman gereken şey de bu, bazen takmamak gerekiyor. öyle insanlar oluyor ki kendini paralasan ifade etmek için düşüncelerini, paraladığınla kalıyorsun.

Belki de "normalde" ciddiye alınmaması gereken bir durum. Lakin o kadar ciddiye almışım ki o andan sonra aklım tamamen o anı düşünmek, değerlendirmekle meşgul oldu ve şimdi de gelip buraya bu konuyu açıp hakkında konuşmak istedim. Evet kafaya taktım işte sorun ne arkadaş?

sorun başkalarını gerizekalı buluyor olman. buna sinirleniyorsun. seninle aynı dilden konuşmuyorlar ya da. sen konulara odaklanırken onlar laf olsun torba dolsun diye eğlencesine konuşuyor olabilirler. kendin gibi her şeyi fazla ciddiye alıp derinlemesine ele alanlarla takılsan geçer belki. eminim o dediğin arkadaşların bahsettiğin muhabbeti hatırlamıyorlardır bile.

muhtemelen karşılıklı birbirinizin dediklerini anlamıyorsunuz, dinlemiyorsunuz tam olarak. Verdiğin örneklerden ben onu çıkardım. Kim daha suçlu/suçsuz bilemiyorum elbe birebir şahit olmadığım için.
Yani "anlaşamıyorsunuz" bir de galiba. Frekanslar uyuşmuyor.

burda kimse bilmiyor simdi sen mi haklisin, digeri mi, yani sonucta gercekten cok sacma bi yere gitmis olabilir, belki o sacmalamistir. belki o, belki sen intellectual olarak bahsettigin sey hakkinda yorum yapamayacak kapasitede olabilirsin.

simdi söyle bakmak en iyisi bence her zaman, eger tartisma yaptigin kisi gercekten bunu anlayamayacak kapasitede ise ya da en ufak bir seyde bile dogmatik ise kesinlikle tartismaya baslama bile, cünkü adamin kafasinda sabitler var, bunu cözebilirsin belki uzun zamanda aa ugrasma, degmiyo.

tartisma karsindaki kisinin anlayabildigi boyuttadir her zaman, örneklersek sen al dünyanin en iyi bilimadamini oturt 5 yasindaki coccugun karsisina o adamin bilgisi 5. yasinda cocugun anlayabilecegi kapasitedir iste. senin cok iyi bilmen, iyi tartisman sonucu degistirmez, karsindaki anlamiyor ise anlamsiz her bilgi:)

prison break lost un muadili olan gayet güzel popüler bir dizidir.
Ama sonradan çok bozdu orası ayrı.

prison break, lost ve heroes :))

bu üclü hep ayni anda söylenir ve her kesime hitap eden kaliteli dizilerdi.

bunlar disinda güzel kaliteli diziler bence
boston legal
suits
house md
lie to me
the unit
the mentalist
game of thrones

ilk sezonu bayağı iyiydi, sonrası orta şeker. ama oz'un yanında susam sokağı gibi kalıyor derler ya, işte orası doğru.

Benim gorusum yil 2013 de olsa Prison Break efsanedir, hala yerini hicbir dizi tutamamistir.

20'den fazla yabancı dizi izledim/izliyorum. ilk üç;
1. prison break
2. lost
3. suits ve sherlock

Çok yabancı dizi izledim ama PB'nin yeri bende ayrıdır. izle sonra gelip bize teşekkür edersin. Kral dizi ;)

buzdolabinda varsa bir bardak soguk su icebilirsin.

pasaportunuz türk pasaportuysa @eksimtrak +1
almanların falan süresi bittikten sonra 1 yıl daha kullanabildiklerini biliyorum. sonra gel bizim ülke şöyle büyük böyle güçlü.

maalesef yok.

tecrübe olur.

biletin tarihini degistir ve pasaporta basvur

bileti 4 gün ertele. sonra pasaporta başvur acil vb de 3 günde çıkartıyorlar

Biletin tarihini değiştir. Pasaport başvurusunu ancak 3 gün sonraya filan bulabilirsin. Bir de benim pasaportum 1 haftadır gelmedi.

Bileti ne kadar süre erteleniyor bir fikrim yok ama bunları bilerek erteletmen iyi olur gibi.

vizeyi yenilemeye veya aktarmaya gerek yok. çıkaracağınız yeni pasaport + eski pasaport beraber seyahat edeceksiniz. yazıldığı gibi biletinizi öteletip(ya da açığa aldırıp?) pasaport için başvurunuz.

"Unless canceled, revoked, or damaged, a visa is valid until its expiration date. Therefore, if the traveler has a valid U.S. visa in an expired passport, the traveler may present it, along with a new valid passport, at the U.S. port of entry.
Please present the original expired passport, along with a new valid passport, at the U.S. port of entry. Both of the passports must indicate the same nationality, and the bearer's name must be identical in both passports.
Alternatively, if you currently have a valid visa for the United States in an old passport but would still like to get the same type of visa in a new passport, you would need to reapply and pay for a new visa and submit the old visa for cancellation."

usvisa-info.com

@ neyleyim

Yanlis anlamissin sen hocam, su anda arkadasin gecerli pasaportu yok , tarihi gecmis eski bir pass var sadece. Senin yazdigin yeni pasaportun var ama eski pasaportunda gecerli abd vizen varsa o vize hala gecerli demek.

@serabetan
yanlış anlamış olsaydım "yazıldığı gibi biletinizi öteletip(ya da açığa aldırıp?) pasaport için başvurunuz." gibi bir cümle kurmazdım öyle değil mi? hocam.

çıkarken bir sorun olmaz ama tekrar almaya için vize/oturum başvurusu yaparsan -bir ihtimal- sorun olabilir. 1 hafta gecikme çok kritik değil gerçi ama belli olmaz.

olur tabii ki, ülkeden cikarken bu yakalandiginizda, önce polis islem yapar, bu direk 5 sene vize alamayacaginiz anlamina gelir, duruma göre sizi tr ye gönderir o ucakla ve islem almanyada devam eder, duruma göre ali koyar, ve islem devam eder, ali koyarsa nezarethane, mahkeme etc olur. ek olarak 10 bin € civari mahkeme, ceza, tercüman masrafiniz olur.

her halukarda minimum 5 sene schengeni unutursunuz.

easyjet ile mulhouse ve londra

sürekli değişiyor.
skysacnner'dan arat.

bagajın yoksa budapeşte. 20-30 euro'ya bilet bulabilirsin

dönemsel olarakta degismekle beraber, londra, köln, berlin, münih, düsseldorf, budapeste aklima gelmekte.

yakalanabilir.

yakalanirsa muhtemelen bir isleme tabii tutarlar.

duruma göre eger hollanda da kullanimi yasal ise nispeten az ceza alabilirsiniz.

...yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta.

umarım yakalanmazsın.

@serabetan yok yasal değil.

"valizin ici cok karisik, cogu baskasinin esyasi, hic acmayin" diyebilirsin ailene ama o sorunlarinin en kucugu bence. fakat bana yakalanmasi biraz zor gibi geldi. unutup ot getirenler oluyor sonucta, havaalanindaki x-ray'de sorun cikmiyor.

dmt'nin bence yakalanması zor. bence onu hiç kafana takma.

yarım gram da bir hayli mal. bir annen nereden bilecek dmt'yi. vakum için koyuyorlar içine falan diyebilirsin. bir de arkadasın montundaysa sanane. arkadaşının montunu karıştıracak değiller ya. karıştırırsa da arkadaşın bilmiyorum dersin

bmw 3.20 cünkü bmw.

bmw 3,20 cunku sevıyorum. bı tur verırsın artık

mercedes yok böyle bi ağırlık..

mercedes c180 all the way.

cikolata benim su ana kadar gördügüm markadan bagimsiz en icilebileni oldu hep.

cilek ve muzda kullandim kisa süre ikiside güzeldi ama bayiyo, birde yapay geliyo biraz daha, cikolata cogu firmada daha böyle icilebiliyo uzun süre.

çikolatadan şaşma sakın. muz ve çilek başta güzel geliyor sonra eziyet oluyor ama burnunu tıkayıp içiyorsun. çikolata her daim güzel neskuik gibi ooh canım çekti bak şimdi

genelde millet double chocolate tercih eder.

Benim de oyum çikolatAdan yana,en kolay içimli o,bulabilirsen double chocolate.

vanilya ve muz sonradan acayip bayıyo,tiksiniyosun bazen,çilek de soğuk sütle zar zor gidiyor ama çikolata kalmasa hiç bi yerde gider çilekli alırım.

sadece sahibi değil kendisinin de rahat etmesini sağlıyorsun. öncelikle rahim kanseri riskini ortadan kaldırıyorsun. ayrıca bu hayvanlar ormanda korulukta değil evde ve bahçelerde yaşıyorlar ve alanını koruma, doğal sosyalleşme, avlanma gibi içgüdüleri doyuramadıkları için hayvanlar da özellikle çiftleşme dönemlerinde strese giriyor, hormonlarından gelen bazı davranışlar neticesinde çevresine ve kendisine zarar verebiliyorlar.

eğer yavru edinme amacı yoksa ki zaten dünyada gereğinden fazla evcil hayvan var, o yüzden bir çoğu sokaklara mecbur, daha fazlası sokaklara düşmesin diye kısırlaştırılıyor. örneğin bir akrabamın köpeği belki anne yaparız diye kısırlaştırmadılar, hayvan gereksiz saldırgandı, kapı çalınca fırlıyordu kapıya havlamaya, ısırma falan yoktu ama korkutuyordu. çiftleşmedi de rahim kanserinden bi sürü acı çekerek öldü hayvancağız.

sadece sahibi rahat etsin diye yapilmiyor bu islem. ozellikle disilerde yaslandikca ihtihaplanma problemi ortaya cikiyor. bu da hayvanin hayatini tehlikeye atiyor cunku henuz basindayken anlasiliabilir bir sey degil. bu nedenle eger ikinci bir dogum dusunulmuyorsa kisirlastirilmasi tavsiye edilir.

r_u_h +1

ayrıca her kızgınlık dönemi kediler için işkence oluyor resmen. sırf sahip rahat etsin diye yapılan bir şey değil. o dönemi bizzat gördükten sonra aslında kısırlaştırmamak daha canice sanırım.

hayvanlarin bu kizginlik dönemi denilen ciftlesme zamanlarini biliyor herkes, ona göre aliyorlar ama zor geliyor, cat diye kisirlastiriyolar ki burda hayvan aci cekiyo, komplikasyonlar oluyor etc.

bi önceki yazdigimi silmisim yanlislikla.

ayni fikirdeyim. sahipler rahat etsin diye hayvanin vucut bütünlügü bozuluyor, kizginlik dönemi denilerek ki bu hayvanin tamamen dogal icgüdüleridir, hayvan küt diye kisirlastiriliyor.

kesinlikle ama kesinlikle yanlis ve zevk amacli hayvan beslemek bence bu. hayvan haklarini savunup hayvan ksiirlstirmak cok büyük bir ironi.

elbette bazi durumlar olabilir hayvanin ksiirlastirilasi gerekir ama cogu keyfi .

bende duyuru acmistim, küfür yedim, hakaret ettiler en son "yasal mi? yasal arkadasim yapariz" a geldi.

buda benim duyurum

www.eksiduyuru.com

Ben kesinlikle onaylamiyorum kisirlastirmayi. Iki kedim de erkek ve ksiirlastirmadim, disariya saliyorum, miyavlayip kapiyi actiriyorlar, ogrendiler bunu. Kesinlikle normal veya dogal bir sey degil.
Kisirlastirmayi savunanlar gitsin kendilerini kisirlastirsinlar. Bakalim o zaman bu kadar "normal" gorunecek mi? Ama insanlar onu bir canli olarak gormedikleri icin icleri rahat tabi. Disi kedim olsa da kisirlastirmam asla. Cok uc sagliksal bir sorun olmadigi surece. Hic sacma sapan bahanelerle kisirlastiranlar savunmasinlar normal bir seymis gibi gostermeye calismasinlar.

Serabetan'a katiliyorum kesinlikle.

@ruh ve ek olarak bilgi

rahim kanseri gibi bazi kanser risklerini azaltmasinin yaninda bazi kanser türlerini 2-3 kat arttiriyor. mesela Hemangiosarcoma ve idrar kanali kanserleri, ondan buna bir cözüm diyemeyiz,

obeziteyi arttirir ayrica kisirlastirma buna paralel kalp krizi gecirme orani artar.

benim okudugum ve bildigim her durumda kisirlastirmak daha dezavantajli saglik acisindan.

Abi kadınlarda da rahim kanseri riski var, ne yapalım kızımızı filan kısırlaştıralım mı? Maazallah rahmi iltihap kapar da ölürse ne olacak?

Bilmiyorum bana o iş pek yeterli bir mazeret gibi gelmedi. İlacı, bakımı yok mu?

Sokak hayvanlarına karşı duyarlı olan her insan kısırlaştırmadan yanadır. Sokaklar kedi, köpek dolu. Şiddet görüyorlar, aç susuz kalıyorlar, eziliyorlar, sakat kalıyorlar ya da ölüyorlar.
Beslenmesine dikkat ederseniz aşırı kiloya bağlı sağlık sorunları da gelişmez.

insanlar icinde aynisi gecerli.

dünya nufusu dünyanin bakabilecegi insan sayisini gecti, dünya büyük bir felakete gidiyor, afrikada, asyada hatta türkiyede insanlar aclik cekiyorlar,Şiddet görüyorlar, aç susuz kalıyorlar, eziliyorlar, sakat kalıyorlar ya da ölüyorlar. napalim hepsini kisirlastiralim mi?

ayni sekilde insanlarda dikkat ederse obezite olmaz, ama etmiyoruz.

@serabetan

İnsanlarda doğum kontrolü bahsettiğiniz sorunlar nedeniyle uygulanıyor zaten. Yoksa herkes 10- 12 çocuk doğursun, nedir yani. Nitekim, sık ve çok doğum yapmak kadın sağlığı için de son derece sakıncalıdır. Evcil hayvanlarda böyle bir bilinç olmadığına, onlara prezervatif ya da doğum kontrol hapı veremeyeceğimize göre... Kusura bakmayın da at gözlüğüyle bakıyorsunuz konuya.

insanlarda kendini kısırlaştırsın diyenler insan ve hayvanlar arasındaki cinsellik ihtiyacı ve anlayışı farkını kavrayamamış olarak görüyorum. insan haricinde zevk için seks yapan canlılar sadece yunus ve orangutanlardır. benim eksiğim varsa başka hayvanlar da varsa belirtin lütfen. geri kalanı üreme içgüdüsüyle kızgınlık sonucu olur. ayrıca bu hormonlar hayvanların kendisine, başka hayvanlara ve insanlara zarar verecek duruma gelmelerine sebep olabilir. ayrıca bilinçli insanlar da yeterli çocuk sayıda çocuk sahibi olduktan sonra kendilerini kısırlaştırabiliyorlar ameliyat ile.

siz bu hayvanların o anki kendi alanını belirleyecek kadar büyük alan, azgınlığını gidecerek kadar eş, doğan yavruları sokağa bırakmayıp aynı döngüyü hepsi için sağlayabilecek büyüklükte yer sunabliyorsanız ne mutlu size. ama bu yoksa, 8 tane yavruyu sahiplendiremiyorsanız kusura bakmayın yanlış düşünüyorsunız. Her gün sadece facebook'ta en az 5-6 tane ev arayan hayvan ilanı görüyorum.

@r_u_h: Elbette ikisi karşılaştırılamaz ama sen bence çok yanlış anlamışsın seks olayını. Yanlış anlama, laf atmak için söylemiyorum. Cinsel birleşimde önemli olan şey ya da şu konuda bahsettiğimiz şey zevk almak değil üreme yeteneği. Zevk nereden çıktı ki?

insan kısırlaştırınca yani hayvalardaki anlamıyla cinsel dürtüleri bitirecek bir operasyon yaptığında onun elinden yaşamın büyük önem taşıyan cinselliği almış oluyorsun. hayvandaysa böyle bir durum yok onu demek istedim. onun yaşamını daha az saldırgan, daha az huzursuz geçirmesini sağlıyorsun. ayrıca başlıca amaç zaten üremesin ki boşu boşuna aç, sefil hayat süren hayvanlar olmasın etrafta.

Sen de haklısın ama bir canlının elinden üreme yetisini almak bana haklı sebebi olamayacak bir eylem gibi geliyor. Yani düşünsene, zaten iki tane temel dürtüsü var hayvanın: yaşamaya devam etmek ve üremek. Bilmiyorum ya...

@devils trill'in yazdığı üzerinden söylüyorum; kısırlaştırmaya karşı olabilirsin, yahut bunu gereklilik olarak görebilirsin yahut bazı durumlar için gereklilik olarak görebilirsin geri kalanında doğru bulmazsın, bunlar tercih ve bakış açısı. ancak devils trill'in yaptığı gibi yapacak isen hiçbir şey yapma. o adamın yaptığı erkek olan kedilerini sokağa bırakıp sorumsuzca, her yıl sokakta yaşam mücadelesinden çıkamamaları muhtemel olan ve çıksalar dahi çok zor koşullarda yaşayacak olan sokak kedileri yaratmak ve sokak kedisi sorununu sürdürüp kendi yapabileceği ölçüde de arttırmak. bunu yapacak isen mümkün ise kedi alma zaten; sorumsuzluğun ile safi zarar olursun kediler açısından. kendi sorumsuzluğun kaynaklı olarak sokakta bir kısmı ölecek, geri kalanı sefil olarak yaşayacak, insanlardan işkence görecek, türkiye'nin berbat barınaklarına gidip ya hemen ölecek yahut berbat bir hapis hayatı ile kısa bir süre yaşayacak, tüm bunlardan azadi olup yaşamı olursa da zorluklar içerisinde sonradan gene yaşamı bunlardan oluşacak olan yeni yavrulara neden olacak bir yol izlemenin hoş bir tarafı yok.

@kulkke yahu iyi misin? oncelikle adam degil, kadinim. asla ama asla sorumsuzca kedimi birakmiyor um sokaklara. Kedim ev kedisi komforunda ozgur bir kedi. Hayvanlar konusunda sorumsuz olacakeminol ki son kisiyim. Elimden geldigince sokak hayvanlari a yardim ediyorum. Bulduklarimi veterinere goturuyorum, mama, su veriyorum. Su sekilde itham edilemem kesinlikle. Nasil bir imaj cizdim bilmiyorum ama kesinlikle sorumsuzca kedimi salip da zavalli sokak kedileri yaratmiyorum. Insanlari tanimadan suclamayin.

Bakin ben her turlu hayvani cok severim. Hayatinizda taniyacaginiz en hayvansever insanlardanomdir emin olun. Asla sorumsuzca kedi-kopek besleyen tiplerden olmadim, olanlara da sinir olurum. Gordugum her turlu hayvana yardim etmeye calisirim. Balkonda bir suru yuvadan dusmus kanadi kirik yavru saksagan, guvercin besledim. Karsilastigim tum hasta/yarali sokak hayvanlarina yardim etmeye calisirim, veterinere gotururum. Imkanim olsa daha da fazlasini yapmaya calisirim. Su anda kendi kedim disinda iki tane kedi daha sahiplendirmeye cslisiyorum. Ikisini de sokakta yavruyken ve gozleri enfeksiyonla tamamen kapanmisken buldum ve hemen beterinere goturdum, simdi sagliklilar. Bu sekilde itham edilmek gercekten cok uzucu, tum samimiyetimle soyluyorum bunu.

@devilstrill lafın gelişi adam demiştim aslında; insan dese idim daha iyiydi belki ama yani, neyse.

onun dışında, iyi niyetli olabilirsiniz, hayvanseviyor olabilirsiniz. zaten kedi besleyen birisi olarak hayvan sevmeyen birisi olduğunuzu düşünmüyorum.

ancak yaptığınız iyi niyetli yahut kötü niyetli ya da niyet barındırmayan bir eylem olarak da olsa; sorumsuzca. hakeza erkek kedileriniz gidip dışarıda dişi kedi ile çiftleşecekler ve sokakta doğacak yavru kediler oluşturacaklar. bu kediler de ya şartlardan ölecekler ya insanların kötülüklerine maruz kalacaklar ya ezilecekler ya sokak köpekleri yahut kargaların saldırganlıklarına maruz kalacaklar ya açlıkta kalacaklar yahut da yaşayacaklar ve sokak hayvanları sorununu arttırıp devam ettirecekler. kedilerinize çok sorumlu davranıyor olabilirsiniz, rahatları yerinde olabilir ama zaten sorumsuzluk dediğim şey bu değil. sorumsuzluk dediğim şey yukarıda söylediğim şey.

yardıma muhtaç olan ve sokakta her türlü şey başına gelebilecek-geliyor olan sokak hayvanlarına yenilerini katıyorsunuz erkek kedilerinizi bırakarak. illaki erkek kedilerinizin çiftleşmesini istiyorsanız ya çiftleştikleri kediyi takip edip yavrularına bakın ve sahiplenin yahut da bizzat çiftleşecek dişi kediler bulun sahipli olan ve yavrularını sahiplenin yahut sahiplendirin. hakeza sahiplendirme konusunda da aslında sokaktaki diğer kedilerin sahiplendirilmelerinin önüne sahiplendirdiğiniz kendi yavrularınız kadar eksi koyarsınız ama yani o kadar da büyük sorun olmayabilir bu.

kötü niyetli olmayabilirsiniz ama eyleminizin sonucu oldukça kötü.

bu arada basit bir matematik yapın örneğin; kedileriniz diyelim ki 7-8 yıl boyunca dışarı çıkıp çiftleştiler ve bu kedilerin verdirdiği döllerden 3 yavru yaşama tutundu tekrar çiftleşebilecek yaşa kadar. ilk yıl 3x2=6 yavru var elimizde. diğer yıl 6 büyük sokak kedisi ve 6x3 ile 18 yavru sokak kedisi. diğer yıl 24 sokak kedisi ve 24x3 yavru sokak kedisi. arada ölümler vesaire olacak, yavru sayıları parabolik olarak gitmeyecek elbette lakin 7-8 yılda bolca sokak kedisi kazandırmış olduk dünyaya. iyi birşey mi, değil. kurtardığınız iki sokak kedisi yavrunun yerine kaç tanesi geldi dışarı bırakmanız ile gördüğümüz üzere.

dediğim gibi kısırlaştırmaya karşı iseniz ve kızgınlık döneminde çifleşmesini istiyorsanız kedinizin ortaya çıkan yavruların sorumluluğunu almak durumundasınız. almıyor iseniz yaptığınız şey sorumsuzluk oluyor niyetiniz ne olur ise olsun ve yaptığınızın şeyin sonucu güzel olmuyor.

neden kısırlaştırma biliyor musunuz? bazen mecbur oluyorsunuz coşkun adında kedimi kısırlaştırdım, şuan 1,5 yaşında 10 aylıktan itibaren eve koku bırakmaya başladı kısırlaştırmamak için bekledik ama apartman dahi kokmaya başladı makinaya atılan idrarlı çamaşırların haddi hesebı yok . rahat etmekten öte zorunluluk oluyor. bebekken bulmuştum sokakta yaşaması imkansız ki aklımdan dahi geçirmedim. bilmeyenler '' aaa yazık cinsellik onunda hakkı'' diyor hiç bakmayan insanlar fakat hiç isteği olmuyor ameliyattan sonra,tek sorun idrar yolu enfeksiyonu ve taşlar o yüzden dikkatli beslemek gerekiyor.

Belki de onlar yalan söylüyordur :&

Şöyle iki seçenek var:

1) Sağlıklı beslenmeye başladın ve yaktığın yağın ağırlığı vücudunda halihazırda olması gereken ve sağlıklı beslenmeye başladığında yüklendiğin, sirkülasyonda olan sudan dolayı ağırlığın aynı kaldı. Mineraller de var tabii ama onların ağırlığı ihmal edilebilir düzeyde olur.

2) Spor yapıyorsun ve/veya daha iyi beslenmeye başladığın için küçük de olsa kas kitlen arttı ve yağ yaktın.

Birincisi olası bence.

kas kütleniz degismistir, sus tutmustur vucut belki, belki karniniz toktur, kakanizi yapmamissinizdir.

Kas yapmış, sıkılaşmışsındır.

Bu arada ispanyol olduğunu yazmayı unuttum :))

türk kahvesi cezve ve değişik lokumlar olabilir. tabi kahve yapmayı biliyor olman lazım. onun dışında baharat setleri var ki yabancılar bayılıyorlar onlara gelgelelim ispanya da baharat açısından çok fakir sayılmaz, o nedenle türk kahvesi cezve ve lokum diyorum. ha tabii büyük ihtimalle fincanlara da ihtiyacın olacak.

pişmaniye ve lokum götürmüştüm.

lokum, ufak raki, türk sarabi, baklava, türk kahvesi, irmik helvasi.

irmik helvasina torpil gectim canim cekti diye:)))

paşabahçeden çeşm-i bülbül iyi bir hediye olur yabancılar için genelde

Vişne suyu ve nar ekşisi :)

oturma izni oldugu takdirde gayet islem yapabilirler. eger oturum izinleri yoksa zaten evi kiraya dahi vermeyin basiniz belaya girer.

Oturma izinleri varmı bilmiyorum. Bildiğim burada öğretim görevlisi olarak çalışıyorlar. Velevki oturma izinleri yok, yine de hesap açabilirlermi?

bilgidim kadariyla hayir.

biz öğrenci olarak yurtdışına gittiğimizde hesap açabiliyoruz. bence onlar da burda açabilir. siz bi bankayı arayıp sorun. emlakçı uğraşmamak için öyle söylemiş olabilir.

ögrenci olarak yurt disina gidildiginde oturum oluyor, ve dolayisi ile hesap acilabiliyor, ama bazen yabancilar türkiyeye girerken oturum almayip türkiyede calismalarina ragmen turist vizesiyle kaliyorlar.

bu durumda hesap acmalari mümkün olamayabiliyor, normal acamamalari yani.

eger oturum var ise sorunsuzca acabilmeleri lazim.

adres göstermeden oturma izni alamazlar zaten. o yüzden kiraya vermenizde sakınca yok, zaman içinde alacaklardır. ikamet tezkeresini aldıktan sonra vergi dairesine gidip alacakları vergi numarasını, pasaport ve ikamet tezkeresiyle birlikte herhangi bir bankaya gittikleri zaman görevliye verip banka hesabı açabilirler.

alt tarafı ve üst tarafı (kök5 + 1)'le çarparsan sonuca ulaşabilirsin.

(√5+1)/(√5+1) carpiyosun, yani 1 yapiyo aslinda ama köklerde islem yaparken kolaylik sagliyo.

payı ve paydayı (kök(5) + 1) ile çarpınca çözülür. cevap d

edit: cevap gelmiş ya lan :D

cunku alternatifiniz olmadigini biliyor goethe.. fiyati da abartiyor da abartiyor istedigi gibi.
toefl ielts dsh testdaf gibi..
tarih bilmiyorum goethe yi arayin direk

global olarak benzer bir fiyatlandirmasi var.

yanar.

e benim de ikametgahım başka şehirde. hatta aldığımda başka şehirdeydi.

ikametgahi baska yerde oldugunda alamamaniz gerekiyor, muhtemelen polise verilen adreste aile yani olarak yanlis beyanda bulunulmustur.

zaman zaman kontroller oluyor zaten eve catkapi gelip, ek olarak herhangi bir sekilde bu illegal durum cikarsa pasaporta el konulmasi ile beraber sizin ve ailenizin hakkinda suc duyurusunda bulunulur.

@serabetan bunun ihtimali ne ki? bir de çat kapı geldiler ama ben gezmeye doğu anadoludayım diyelim, ne olur ki?

ben de aldığımda ikametgahım başka şehirdeydi, bir sorunla karşılaşmadım henüz.

çift yerde ikametgah gösterebiliyorsunuz ama diğer türlü de bir şey olmuyor.

burda gayet insanlarin basina ciddi sorunlar acabilecek bir durumda illegal öneriler yapilmis,

olay ne?
yesil pasaportu aile yaninda yasamadan alabilir miyiz?

cevap ne?
hayir! aksi takdirde resmi belgede yalan beyanda bulunulmasindan ötürü pasaporta el konulmasi ile beraber kisi ve ebebeynleri hakkinda suc duyurusunda bulunulmasi.

www.turkhukuksitesi.com

burda bazi seyleri yazarken yapilan önerinin legal olmasi gerek, bu yasal bir durumun yaninda etik olarakta önemli bir sey.

bildigim kadariyla olmuyor o.

Kesinlikle kabul etmezler.Ya bloke ya Almanya'dan garantör şart.Hatta vizedeki en önemli olay bu,kabulünden çok garantörünü inceliyorlar.Burdan yaptığın başvuruda konsolosluğun vize için hiçbir karar yetkisi yok,Almanya'da gideceğin şehrin yabancılar polisi inceliyor ve Almanya dışında başka ülkeden garantör kabul etmiyor.