ben sadece cebimde para ile gideceğim. komşuya falan bırak.

cüzdan da tabii!

orda bekleyen veliler vs. mutlaka olur. herkes yalnız gelmez. onlara bırakırsın. kantin vs de kesn vardır. onlara da bırakabilirsin.

'EMANET ALINIR' tabelası yazan yere bırakırsın. mutlaka öyle bi yer vardır, kantinden bozma.

anahtarı komşuya bırakacaksın cebinde kimlik ve dolmuş için parayla çıkacaksın.

Uykusuz'un bu haftaki kapağına bak anlarsın.

bill gates servetini dağıtıyomuş

kimyasalı elde etmek için 20bin dolar istiyor, sonra sana birkaç milyon dolar verecek değil mi. eskiden maille dolaşırdı böyle afrikada param var ama çıkartamıyorum deyü..

hayır kimyasalı bul yüzde 50 si senin demişler.

(bkz: para çoğaltma makinası) şunu izleyin hocam : www.youtube.com

Tamamen dogru ben kimyaci sevgilimle denedim su an 3 milyon dolarim var.Yalniz bizimki nijeryadan geldi

yılların dolandırıcılığıdır

O solisyonu kazara bulan bi kimyager arkadaşım vardı. Geçen sene bu fotoğrafı gönderdikten sonra haber alamadım kendisinden..

imgim.com

bu özel solüsyonla dolar yapma işlerine nijeryalı arkadaşlar bakıyor.

400 milyon dolar yaklaşık 3 ton eder. Yani 3.000 kg. Gazoz kapağı mı la bu rastgele bir köylünün eline düşsün.

benim için rüya gibi. youtube'da uçak videoları izle. inen kalkan, düşen, son anda düşmeyen, crosswindler falan. uçakları sev. ondan sonra ninni gibi gelir sana o sesler. ciddiyim.

hafif, rahatlatıcı müzik dinlesen?

tost yeme, hiç uyuyamazsın.

O tost yeniyor hem de hindi fümeli:D bugün baya spor yaptım, midem bomboş kalmış,bulantıdan uyuyamıyorum..

Süt iç ve varsa kulak tıkacı kullan.

bence havalimanı yönetimiyle görüşmende fayda var. havalimanını biraz daha uzağa götürebilirler. sonuçta teknoloji çok gelişti. inşaat sektörü aldı başını gidiyor ve türkler ön sıralarda yer alıyor bu konuda. eminim yönetim bunu kısa dönem plnları içine alacaktır.

Uçaklar alçaktan kalkış yapıyor artık. Malum ülkede satacak yerkalmadı, benzin az gitsin diye talimat vermişler.Nerden mi biliyorum oranın esaslı pilotlarından..

ses gecirmez kullaklik yoksa, esarp, kaskol, atki, sal evde benzeri ne varsa aliyorsun, bunu boyle kulaklarinin etrafina hintli gibi sariyosun, sonra boyle terennum eden sow bir muzik buluyorsun, sesini aciyorsun ama kulaga yerlestirmiyorsun, kulakliklari turbanimsi seyin kulagina denk gelen bir kivrimina sokuyorsun. boylece sen uyumaya calisirken uzaktan boyle bir muzik sesi geliyor. diger sesleri de olabildigince kesiyor. bir de iceri bir odada tv acik birakabilirsin.

uçakların alçaktan kalkıp yakıttan tasarruf etmesi baya yaratıcı imiş.

Benzinde tasarruf için alçaktan kalkmak nası oluyo? 2-3 dakkada bir uçak geçmesinin sebebine ve yakıttan tasarrufun nasıl yapılacağına dair:

Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, önümüzdeki dönemde hem Avrupa'da hem Asya'da, özellikle de Afrika'da etkinliklerini artırma yönünde ciddi çalışmaları olduğunu belirterek, "Zayıf olduğumuz Orta Amerika ülkelerine de Yönetim Kurulu'nun kararını aldığı 4 noktaya uçma kararımız var. Bunlar; Venezuela'daki Caracas ve Bogota ile Mexico City ve Küba" dedi.

Hamdi Topçu, Borsa İstanbul, Chevron, Halkbank ve THY iş ortaklığında düzenlenen Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi'nde, Jeopolitik ve Enerji Konulu Genel Toplantılar çerçevesinde gerçekleştirilen "1. Oturum: İstikrarsız Bir Bölgede Siyasi Dönüşümün Yönetilmesi" başlıklı oturumda bir konuşma yaptı. THY'nin bugün filosunda 260 uçağı ile 108 ülkeye uçarak, dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu şirketi olduğunu aktaran Topçu, şirketin aynı zamanda 261 noktaya uçarak dünyanın en önemli 4 network'ünden (ağ) birisine sahip olduğunu kaydetti.

Topçu, THY'nin bugün iştirakleri ile 45 bin kişinin çalıştığı bir topluluk haline geldiğini anlatarak, anonim şirket olarak 11 milyar dolar ciroyu geçtiklerini, iştirakleri ile 17,5 milyar dolar gelir elde edeceklerini dile getirdi. THY'nin gelecekle ilgili ciddi planlar yaptığını vurgulayan Topçu, şirketin 250 uçak siparişi ile 2021 yılına kadar uçak filosunu genişleterek 450 uçağa çıkarmayı hedeflediğini ifade etti.

Topçu, şirket olarak uçuş ağına yeni destinasyonlar katarak dünyanın uçulmadık kıtası ve noktası kalmayacak şekilde organizasyonlar yaptıklarını söyleyerek, "THY, 2021 yılında 100 milyon yolcu taşımayı hedeflemektedir. Bu itibarla baktığımızda THY'nin enerji giderleri içerisinde de ciddi bir iştiraki var ve şu anda havacılık yakıtı konusunda Türkiye'de yüzde 66 paya sahip THY-Opet ortaklığı altında bir iştirakimiz var. Bugün itibarıyla 3,7 milyon ton akaryakıt tüketmiş olacağız, bunun da maddi karşılığı 4 milyar dolar. Toplam giderimiz içerisinde bunun payı yüzde 38."

THY'nin uçak filo yaşı 7

Topçu, şirket olarak üçüncü havalimanını çok önemsediklerini dile getirdi. Söz konusu proje tamamlandığında İstanbul'da 150 milyon yıl yolcu kapasiteli bir havalimanının inşa edileceğini aktaran Topçu, bunun da yolcu kapasitesi bakımından dünyanın en büyük havalimanı anlamına geleceğinin altını çizdi.

Topçu, bugün THY'nin uçak filo yaşının 7 civarında bulunduğu, yeni aldıkları uçaklarla hem yakıt ekonomisinde yüzde 15 tasarruf etmeyi planladıkları bilgilerini de paylaştı. THY ve Türkiye'nin dünya sivil havacılığının tam ortasında yer aldığına işaret eden Topçu, dünya sivil havacılık trafiğinin yüzde 66'sının Türkiye üzerinden geçtiğine dikkati çekti.

Topçu, geçen ay yayımlanan verilere göre dünyada en çok yolcu taşıyan 12. havayolu şirketi olduklarını hatırlatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Önümüzdeki dönemde hem Avrupa'da hem Asya'da, özellikle de Afrika'da etkinliğimizi artırma yönünde ciddi çalışmalarımız var. Zayıf olduğumuz Orta Amerika ülkelerine de Yönetim Kurulu'nun kararını aldığı 4 noktaya uçma kararımız var. Bunlar; Venezuela'daki Caracas ve Bogota ile Mexico City ve Küba. Bunlara önümüzdeki dönemde bürokratik işlemleri tamamladığımız takdirde uçmak istiyoruz. Aynı şekilde Kuzey Amerika'daki uçuş etkinliğimizi artırma noktasında yeni destinasyonlar ilave ediyoruz. Nisan ayı itibarıyla San Francisco'ya uçuşlarımız başlayacak. ABD içindeki başka şehirlere de uçuş planlarımız devam etmektedir."

Uçakların sizin evin üstünden geçişi tamamen rüzgarın yönüne bağlı. Dün karayel vardı. Karayel zamanında kuzeye doğru kalkıyorlar ve doğu ve güneydoğu gibi yönlere gidecek uçaklar köprü üstü bir yerlerden geçiyorlar. Güneyden de iniyorlar. Aslında sizin inen uçakları duyduğunuzu düşündüm, çünkü Beşiktaş tarafından uçak seslerini tek duyduğum zaman lodosta ve iniş sırasında oluyor.

Aşağıdaki şeklin alt tarafından örnek vereyim.
cdn0.vox-cdn.com
Uçak kalktıktan sonra bir ilk tırmanma, bir de tırmanma süreci var. İlk tırmanma süreci çok dik. FSM taraflarında ilk tırmanma devam ediyor ama dik kalktığı için daha yüksekte oluyor. İniş ise daha yavaş yavaş yapıldığından, FSM tarafında kalkışa göre daha aşağıda oluyor. O yüzden kalkıştaki uçağın sesini daha az, inişteki uçağın sesini daha çok duyarız bu noktalarda. FSM civarlarında ilk tırmanışın ya yarısında ya yarısına yakın bir yerde ya da yarısından hafif uzakta bir yerde olmaları gerek.

Dün karayel vardı, kuzeyli rüzgar demek, kalkış kuzeye ve eğer Antalya gibi bir yerlere (ya da o doğrultuda dünyayı tarayın) giden uçakların kalkışını duymanız zor bir durum. Onları Ataköy'dekiler duyuyor.

Uçakların iniş rotaları, karayel durumunda şöyle şekilleniyor. Hepsi bir şekilde Marmara Denizi'ne çıkıyor, Florya Parkı üzerinden iniş yapıyorlar. Tam güney yönü diyemem, güneybatı-kuzeydoğu gibi bir akış ile iniyorlar. Bunlar da bir şekilde FSM civarlarından geçmiyor. Şu an flightradar24.com'a bakarsanız, inen uçak göremezsiniz.

Bir seçenek de, inerken sıra beklemek için havada dönen ve bir yandan alçalan uçakları duyuyorsunuz. Bu rüzgarda bunlar da TEM civarından duyulur ama FSM'ye uzaklar.

Demek ki duyduklarınız kalkıştaki uçaklar. Ki bu da biraz Kuzey-kuzeydoğu yönüne kalkan uçakları duyuyor olabilirsiniz.

Şekil: i.hizliresim.com
İniş-kalkış yönlerine dikkat.

2-3 dakikada bir uçak kalkıyor zaten havalimanından, yoğun günlerde 70-80 saniyeye düşüyor.

Bu kadar teorik bilgiden çıkan sonuç şu: Eğer kalkıştaki uçağı duyuyorsanız, gerçekten evinize uzun vadede yalıtım konusundan bir şeyler yaptırmanız gerekir.

Kulak tıpaları işe yarayabilir ama bu biraz zor. Eczaneden alacağınız tıpa hiçbir işe yaramaz. 3M kulak tıkacı almalısınız. Ama bu sefer telefonu, evde olan biteni duyamayabilirsiniz.

Bu pencere kenarına çekilen süngerlerin kalitelelilerini bulup pencere kenarına onlardan çekebilirsiniz.

Lodos zamanı o kadar rahatsız edici olmayacaktır sesler, ama ülkemizdeki kuzeyli rüzgar günü sayısı, güneyli rüzgar günlerine göre fazla.

sürekli bi batarya kullanım bedeli ödemen lazım.

aylık 250 lira'ya filan geliyo, tamam ödiycem onu, kabul ediyorum onaylıyorum.

bakmanı öneririm

www.aksiyon.com.tr

bu hesap evet doğru ama her şey tavandan hesaplandığı için dizel fluence'dan daha pahalıya gelmiş. tamam, bunlar bildiğimiz - öngördüğümüz maliyetler zaten. yatırım giderlerinden ziyade, işletme giderlerine odaklanıyorum.

mevzuya uzak insanlara bunları anlatmak çok zor lan, al kardeşim elektrikli araba, gör ebenin ince uçlu şarj aletini.

@orta sahanın rakip yarı alana bakan dilimi; mevzuya yakın olsam burada böyle bir soru sorar mıyım? cevap vereceksen verirsin, vermeyeceksen suyu bulandırmaya ne lüzum var?

lafa bak, al da gör ebenin ince uçlu şarj aletini diyor. bi de şaka yapıyor adam, muazzam!

@mr sherlock; o pahalıya gelebilir azcık :)

Benzinle aynı paraya geliyor, fluence'in zesi saymadigi için artık yok diye biliyorum. Zoe çok şeker. Menzilleri çok düşük. Uzun yola gidemezsin. Gece sarjda tutatsan ise ancak götürür getirir. Tesla geliyorsa onu bekle ama nerde.

2. eli gitmez
Yedek parça pahalı olur :)
Hadi bunlar dalgasına da elektrik üretiminin % bilmemkaçı da fosil yakıtlardan üretiliyor zaten. Doğaya çok çok ciddi bir fayda filan sağlamış olmazsın.
Teslalar bu araba fuarlarının birinde satılmış bir ara, 170k euro diye bir fiyat kalmış aklımda model S için. Emin olamadım şimdi.

- menzili kısa: evet, zaten şehiriçinde kullanıyorum.

- ikinci eli yok: evet, zaten 4-5 sene kullanırım elektrikli alırsam, aksi takdirde çok da verimli olmuyor zaten yakıt ücretlerine göre kıyaslandığında.

- tesla: tesla pahalı girer, zaten öyle de olsun. muhteşem aletler.

- doğaya fayda: sıfır emisyon, kişisel olarak doğaya yapabileceğimin en iyisi şu anda. elektriğin fosil yakıtlarla üretilmesi konusunun ise en azından güneş paneli, rüzgar tribünü gibi (her ne kadar pratikte uygulanabilir olmasa da) alternatifleri var.

- pahalı yedek parça: ah işte, bu çok mühim :) ama olumlu yanı şu; elektrikli motorlarda, içten yanmalı motorlara kıyasla çok daha az hareketli parça var(mış). bittabi bi uzmanına danışmak gerek.

satış sonrası, yedek parça ve servis ağı olayı pek netlik kazanmadı. yani altyapı uygun değil. bu sıkıntılı bir durum. ikincisi batarya olayı bu da en az üstte saydıklarım kadar önemli. renault bataryayı satmıyor, kiralıyor, bu işten kazanç sağlayamadığı ve hatta zarar ettiği için üretimi durdurdu, mecburen sattıklarına 10 sene destek vermek zorunda. sen yine al ama çok zahmet çekersin, servislerde bile destek tam manasıyla yapılmıyor, değil çalışanlar işin başındakiler bile tam manasıyla konuya hakim değiller. kısacası gelişmekte olan bir alan, denek olarak kullanılmak gibi bir şey.

şu nükleer santral gibi düşün, altyapı yok ama santral kuralım diyen devlet adamlarının hevesi gibi.

@orta sahanın rakip yarı alana bakan dilimi;

böylesi daha iyi oldu, teşekkürler.

www.imdb.com
bu mu? köpek dişi. yunan filmi.

EVET! çok teşekkür ederim. dogvilledi kesin falan diye gelmiştim eve tabiy ki değildi şu an aşırı rahatladım çok teşekkürler.

hım. zor soru.

tipini çok beğenmesen de değişik bişi olabiliyo hoşlanabiliyosun. o anki kimyanla alakalı bence.

İlişkide elektrik alan teorisini duymadın galiba. Teslanın notlarında bile varmış. Öyle diyolla..

olay cinsel dürtü. aşk, etkilenme, elektrik alma gibi tuhaf kelimeler koymuşuz adını.

kimyasal komplikasyonlar vs.

Başlangıç görseldir.

somatik imleç hipotezi!
etkilenmiyorsun. mimliyorsun. gerisinin icabına hormonlar bakıyor.

buyrun izleyin;

www.sadecebelgesel.com

memeleri büyükse genelde hoşlanıyorum ben karşımdaki insandan.

temelde seks yapmak için.

altın oran...

bunu tek bir kıstasa bağlamak doğru değil. dış görünüşü, size karşı tavrı, konuşması. hepsi birer parça önemli.

yalnizlik zor.

hafiften düşünürse aslında o kişiyle sevişmek istediğini anlar insan.

Ilk gordugumuzde diyorsun, yani onu henüz tanimazken tamamen sekilsel olarak hoslaniyor insanlar. Zaten daha sonraki asamalar da bu sekilsel cekim temelinde gerçekleşiyor. Dışını begenip içini de tanima levelına geciliyor. Geciyorlar. :>

hoşlanılan kişiyi görünce

"şununla yatakta yuvarlansam, yalasam yutsam"
"bununla sevişmesi de ne zevkli olur"
"şurasını koklasam-mıncırsam-görsem... (5 duyu) mahiyeti nedir acaba"
"iyi si*iş"

gibi düşünceler geçiyor kafadan, insanlar bunu açık açık söyleyemedikleri için de ay şurasına aşık oldum ay bu özelliği beni çıldırttı falan diye saçmalayıp duruyorlar.

Feromonlar.

ilk görüşte evet %99 tiptir.

ne biçim hoşlanıyosunuz siz lan, yok yatakta parande atmalar falan nerden geliyo aklınıza öyle şeyler? hoşlanmak çok basit bişi ya, o anda sadece karşındakine odaklanırsın kendine değil. o hoşlanma değil arzulamadır beyler apayrı bişi.

%90 tip, geriside küçük diğer şeyler işte.

ha birde yalnızlık zor +1

beyin bilinç altında üremeye en yatkın karşı cinsi onaylıyor ve hoşlantı-aşk-sevgi her neyse işte onaylıyor ve aşık oluyorsun hepsi bu.

bir arkadaş dediydi bilinç altımızda genlerimize en uygun olacak kombinasyonu arıyormuşuz aslında ne derece doğrudur bilemem tabi

benim aşk başlığımdaki bilimsel yazımı oku. iki tane var. biri edebi ağırlıklı biri bilimsel. orda var bu sorunun cevabı.

biri seks değil demiş.

temelinde seks yatıyor bu işin. sevişmek istemediğin biriyle aşk yaşanır mı?

Temelinde seks yatar, bu bilimsel bir gercek. En azindan suan icin. Seks degili de nereden cikardiniz?

Bana sorarsan kesinlesmis birsey yok ama bir takim deneylerle bircok bulgu var.
Feromon deyip isin icinden cikabilecegimiz kadar basit bir konu degil.
Benim merak ettigim bir konu: (git: 841528) Yeterli olmasa da kendimde ogrendigimi ve dusundugumu yazdim.
Ayrica:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Yüzyıllardır olan bir şey ve insanların bilnçaltı artık programlanmış. Yani bir nevi empoze ediliyor birinden hoşlanamk, sevmek, seks yapmak. Hayatın en büyük amaçlarındanmış gibi, zorunlulukmuş gibi. hissettirliyor.

Çünkü bazı insanlar çok tatlıdır ^^

eksisozluk şifrelerine de talip olduğunu görüyorum :)

Yüklersem işveli hanımlara burası kasıyor msn var mı diyemem ki??!

kodlara şimdi baktım. işlevsel olarak benim pek işime yaramaz. fakat bi şeyler üretmek, kod yazmak, ürettiğin bi şeylerin son kullanıcıya sunmak zevkli şeyler. eline sağlık.

@widee: teşekkür ederim. :)

Bankaların uygulamalarını bile indirmeyen biri olarak güvenmiyorum.

logoyu kullaniyorsun ya, iyicene siliklestir logoyu, disabled gibi dursun, mesaj gelince orjinal renginde olsun.

default logoyu silik yaptım. mesaj geldiğinde normal renginde, bir de compumaster sağolsun mesaj sayısını ekledim. :)

kolay sıkıntı olmaz. sen marstan gelmediğine göre, içine kapanık da değilsin. her türlü bulursun. alkol varsa iki tek atarız keyfin yerine gelir :)

gel gel izmir'de sıkıntı çekmezsin o konuda. Ben de zaten ege üniversitesine çok yakın oturuyorum. 2 tek +1:)

tecrübeli ege üniversitelilerdenim sıkılmazsın merak etme :D

izmirde zirveler çok eğlenceli geçiyor. oralara da bekleriz.

sonuçta amfi gibi kaynaşabileceğim bir ortam olmayacak diye düşünüyorum ama sayenizde biraz daha cesaretlendim :)

ayrıca zirve fikrini de sevdim aklımda olacak :) @eylul

yarrın bornova'ya yakın bir yerlerde zirve olacak. duyrulur...

(bkz: izmir peynir şarap zirvesi )

hoşbeş de etme fazla ama yazmazlık da etme.
doğrudan yürü, hedefe doğru.
vurur kaçarsın işte, temiz.

Senin bir olayın vardı da duyuruyu silmişsin hatırlayamadım da. Neydi ya, ona göre cevap vercem

kendini tokmak olarak mı görüyorsun?

hem de sevgili dediğin insanın arkasından yazmışsın bunu :)

Yaz bişeyler 3 5 lafladıktan sonra derdi neymiş anlarsın zaten. Almaz almaz konuş smiley falan kullanma çok da komiklik muhabbetlere girme resmi ol :)

evet senin bi duyurun vardı ve sen hatalıydın ben de hatırladım ama olayı hatırlayamadım.

Bir şey yazma.

yoo normal ayrıldıydık.

Sikleme, beter olsun.

insanlar eski sevgilileri ile arkadaş kalmayı öğrendikleri zaman çok mutlu olacağım.

sen bilirsin.

''tokmakçısız kalmak'' ne pis bir kelime grubu.

kız bir hata edip mesaj atmış, sen lütfen cevap yazma.

Vur geç

Ya arkadaslar sizin iciniz fesat,bu arkadaslar hala travian oynayan insanlar o yuzden cocuk tokmakcisiz kalmis diye soyluyor,kiza saldiri var fake atsana diyecek buna.yoksa musa rami asla boyle cirkin kelimeler kullanmaz,yerseniz iste.

Kizdaki bahta bak bula bula seni bulmus:))

ulan anasını satım her şeyi geçtiniz de takıla takıla bu lafa mı takıldınız. kızla ben normal bi şekilde ayrıldım ama ben normal ayrıldım. başka birisi olsa belki kötü bi durumda ayrılırdı. haksızdı kendisi, o kadar emek vs vardı bu işte. böyle yüzüstü bıraktı, köpeklik yaptı.. olayın arka bahçesi pek iç açıcı değil çok masum değil yani.

sen şu gece 4 te taksiye bindirmeyen adam mıydın?

köpeklik yaptı filan diye anlattığın biriyle konuşma sen de kız da kurtulsun, ke adar ayıp..

sizler ilkokul mezunu filan mısınız? okuduğunuzu anlama güçlüğü mü çekiyosunuz?
ben ne soruyorum siz ne diyosunuz.
soruma cevabınız varsa amenna..

he he tokmakçısız kalmıştır. te allam ya.. kurcalama artık, bırak kalsın öyle.

ben cevap verdimdi.

mesaj at kıza, tokmak ve tokmakçı lazım mıydı abla, geleyim de.

yoklamis. cok dusunme bence, istiyosan cevap ver. bisey kaybetmezsin.

yazma bence çok yoklukta değilsen :)

şu tokmakçı lafına da amma takıldınız gençler, adam bayağı dolu demekki her ne kadar kötü ayrılmadık dese de. her duyuruda linç var amk.

cevap vermezdim.

Işıktan dolayı. Fotoğraf iki boyutlu, derinlik yok. Aynada ise daha gerçekçi görüntü olduğunu sanıyorum. Bir de aynada sağ sol yer değişiyor. Dolayısıyla farklı görüyorsun kendini.

ben öyle görmüyorum şahsen.

www.quora.com

soruna cevap değil gerçi ama paylaşayım izninizle; astigmat gözlüklerimi taktıktan sonra ben aynalara da bakamaz oldum. insanların yüzlerini hep pürüzsüz filan sanıyordum oysa.

kendimi güzel görmeyi aştım aynadaki kendime halleniyorum ben ya.

psikolojik bi açıklaması vardı bunun. insan alışkın olduğu şeyi, yabancı bir şeyden daha çok beğenir sever. aynada görüntümüzü ters görüyoruz ve buna alışıyoruz. fotoğrafta normalini görünce alışkın olmadığımız bi görüntü olduğu için hoşumuza gitmiyor.

Evet oldu ama ikon gerçekten çok kötü. Onun dışında sorun yok, teşekkürler.

şifreleri ele geçiren bişi olmasın.

Tuttuğun altın olsun beyimiz.

ben yazdım. şifre falan ele geçirmiyor. yeterince duyuru kullanıcım var zaten. :)

kaynak kodları görebilme imkanımız var mı

linkin sonundaki cdfaebjdjgekomnkemaooepmoleloahe nedir??? VİRÜS! ahaha şaka şaka programın adı mı bu?

@xmRipper: ne şekilde gösterebilirim?

@safepassage: google veriyor onu. unique id sanırım.

@lemmiwinks
pm at abi :) meraktan soruyorum nasıl işlediğini görmek istedim.

@lemmi github'a koyabilirsin misalen

@selam: iş yerindeyim, github açılmıyor. :( daha sonra koyabilirim.

source code'u text olarak da paylaşabilirsin.

öncelikle compuya ya da moderasyondan ilgili birine ulaşıp, onaylamasını sağla. yoksa bende indirmem.

@widee: burda kirlilik yapmayayım dedim. eve gidince paylaşçam.

@air: compumaster gelip isterse kendisi söyler. ki benim koduma kefil olmaz yine de, neden olsun. bana sadece bir url sağladı ve ikonu kullanmam için izin verdi. kodu bilmiyor sonuçta. :)

opera kullanıyorum.

hacı gittikçe daha da güven kaybediyorsun. kompumostor golop ostorso solor.

olmuyor, 2 dakika da çirkefliğe yatmayın.

ooo ne şifrelerin canı yanacak kimbilir. belli oldu.

hay allah razı olsun

github'a koydum kodları. imageleri koymayı bilmiyorum ama. yabancıyım github'a daha yeni öğreniyorum.

github.com

ellerinize saglik

arada gereksiz kodlar olmuş, bir ara temizleyeceğim.

kitabi sevdim ben ama isimler sikintili gercekten, yapilan hareketlerden ismin kim oldugunu tahmin etmeye calisiyorsun ama cok garip aile ici iliskileri oldugu icin onda da zorlaniyorsun.

@sadakatsiz, ara vermeden okuduğum yerler genelde tek kişiden bahsettiği yerler ve fazla isim geçmeyen yerler oldu.
@nawres, aynen naptığından çıkarmaya çalışıyorum. ailenin soy ağacını neden kitabın başına döşediklerini de anlamış oldum.

3 sayfadan sonra okuyamadım. Sonra bir arkadaşım ödünç istedi verdim gidiş o gidiş gelmedi kitap ama sarmamış olmasının normal olduğunu söyleyebilirim belki. Bilemedim

valla ben kitabı okurken yanıma bir kağıt kağıt alıyodum isimleri not etmek için zaten kitabın başında soy ağacı var ordan takip edebilirsiniz.

bi gayret edip bitirince çok süper oluyo 2. kez okumayı düşünüyorum ben ama ödünç verdim birine geri vermedi ibne

o kitabın ilk yarısını bir ayda, ikinci yarısını bir günde okumuştum. o isimlere vs. alışana kadar akmıyor o kitap. büyülü gerçekçilik çok güzel bir şey ama. sebat edince kitap da çok güzel.

Yukarıdaki yorumlar doğru olabilir belki ama bir de şu var, herkes sevdi diye siz de sevecek değilsiniz. Bence bu gayet normal. Benzer durumu ben de 'körleşme' (elias canetti) isimli bir kitapta yaşamıştım. Herkes çok sevmiş, bir şey demem ama benim hayatımda okuduğum (neredeyse bitmek üzereydi, sebat sebat bir yere kadar) en sevmediğim kitap ünvanını aldı sağolsun.

uzun zaman önce eki bi roman geçmişti elime. ilkin biraz zorlandım okuken. biraz ara verdikten sonra daha fazla sarmıştı. bunda öyle olacağını sanmıyorum. belki yıllar yıllar sonra olabilir..

kendi kendine saçma bi mesaj at panpa, ama hiç okuma onu. hep yeşil kalsın orası ;)

loveinaflipbook: ı ıh gerçeği gibi olmuyo.

Sekste sınır tanımayan kadın imajlı bir soru sor.

o zaman birilerine mesaj at, onlar sana cevap verdiklerinde yeşillensin. mallara eklenme ihtimalin de yüksek gerçi bu durumda da :D

sevdiğim insanlardan mesaj gelirse mutlu oluyorum sadece. diğer mesajlarda olmuyor.

mesaj fasilitesi kapalı bende. işim olmuyor, ayrıca hiç sevmiyorum. bir ara açıktı. 'bunu neden böyle dedin, şunu neden şöyle yaptın?' diye çok gerzek sorular geldi birkaç kere. eyyeteaar be dedim, kapattım. memnunum.

bende pek öyle olmuyo ya.

ulan yine kime ne laf ettim de şeyolcak şimdi gene unuttum tüh falan oluyorum.

yeşillendiren kardişlere, bacılara gelsin: www.youtube.com

yesil renginden nefret etmeme ragmen bu yesil bana da guzel geliyor.

(bkz: mesajınız var yeşili)

172 sayfa yazı yazılmış mınakiii.

Sende benim gibi yanlız mısın?

@cetoxim

öyle dusunuyodum ama bisürü arkadaşım varmış sağolsunlar :)

kimden geldiğine göre değişiyor. anca bunu düşünüyorum.
yalnız "o yeşil ne de güzel bi yeşil tonudur." buna hasta oldum. sonra aklıma şu geldi "bal ne ki, şeker ne ki"..

Ben de seviniyorum, "Aaa, mesaj varmış" diyorum. Eğlenceli bir yeşil rengi o.

biraz bilinçaltını deşelim acaba niye mutlu oluyor bu insanlar o yeşille?

ekşi sözlük gibi popüler ve kalabalık bir yerde, birisi tarafından dikkate alınıp mesaj almak, dikkate alınır olmak, daha doğru bir ifadeyle doğadaki yansımalarını almak zevk veriyor. insanlar o yoğun bilgi ve gündem akışı içinde kendilerine yönelik bir uyarıdan mest oluyorlar.


gereksiz bir duygu. analiz yaptım bu arada. selam.

ecx.images-amazon.com

ninja ahsgdfdas

Benim de hosuma gidiyor.
Mesela emirkulu hakli sevinmemekte, insanlara hakaret ettigi icin pek hos mesajlar gelmiyordur.

ben de seni seviyorum faruk. öpim barışalım

Neredeyse her gece, çünkü 8 saat uyumazsam kendimi mutlu hissetmiyorum ve hafta içi hep erken yatıyorum.

bi cumartesi akşamı mandalar gibi uyuyom 12 saat, diğerleri 6 saati geçmez

zaman zaman 1 gece. genelde ortalama 5-5,5 saat.

genellikle sadece cuma ve cumartesi geceleri. diğer günler 7 saat civarında.

tatili saymazsak 6 gün. sabah işe gitme düşüncesi 12den sonra ayakta kalmayı bastırıyor herhalde ki saat 12 dediğinde ben kendimi yatakta buluyorum.

Sekiz saat uyunur mu nerde yaşıyorsun? Bir ya da iki gün anca. İş günleri ortalama beş saat.

hafta içi 1-2 gece ( genelde 12 gibi yatıp 7 gibi uyanıyorum) hafta sonu 2 gece (ne zaman uyanırsam)

0. Eve ulaşamıyorum ki uyuyayım.

3 ya da 4 gün.

emirkulu +1 Cumartesi çalışmak böyle bir şey işte

Cuma ve Cumartesi 10-12 saat, haftaiçi 6-7 saat uyuyorum. Hafta içi maymundan hallice olabiliyorum. Serviste de uyuyorum ama ilk uyandığım anda maymundan da geri gidiyorum evrim basamağında; o ortak ata kimse, ona ulaşıyorum artık.

her gece. dikkat ediyorum 12'de yatakta olmaya, yoksa verimsiz uykusuz oluyorum.

neredeyse hiç 8 saat uyumam. Sadece çok alkollü gecelerin sabahında. Normalde hafta içi 5-5 buçuk, hafta sonu 6-7 saat uyuyorum

hemen hemen her gece. 7-8 saat uyuyamazsam gün içinde eve varıp uyumak için hayaller kurarım. ama işe çok erken gitmediğim için erken saatte uyumak zorunda kalmıyorum.

4 + 4 yapıyorum sayılır mı

ülkemizin doğu bölgesinde terör olmasa, bizde ucuza et yiyebilirdik, hayvancılık ülkemiz için zor bir sektör.

mısırla besliyorlardı bi belgesel izlemiştim onda oyleydi yani

mısırla besliyorlar öyle besliyorlar şöyle yapıyorlar vs. belki doğru evet ama sonuçta kırmızı et yiyorlar abi bizden daha ucuza. çünkü daha sistemli her şeyleri. özetle bu. yani verim meselesi. bizdeki bi büyükbaştan çıkan etle onlardaki çok farklı, süt de aynı şekilde.

onlarda da sebze meyve pahalı. bu tarafından bak, belki teselli ikramiyesi olur. :)

ha bence de et ucuz sebze pahalı olsaydı keşke, kanlı kanlı biftek pişirip yeseydim her gün ama olmuyor işte. :)

hayvanlarimiz kucuk kalmis. yabanci dananin verdigi et miktari turk danaya kiyasla cok daha fazla.

Tamamen duygusal kardeşim. Hayvansa hayvan, meraysa mera, ot hangisi eksik, hangisi yetişmez bu ülkede? Samanın kilosu bilmem kaç. Liraya çıktı haberleri vardı bi ara. Dışardan saman ithal etti bu ülke. Anadoluda çiftçi yeniden tohum vermeyen tohum ekiyor. Gelecek sene yeniden satın alıyor. Çıkış yolu var ama yapılmıyor.

@want2die işte ben de onu diyecektim, yani serbest piyasada fiyat düzeyini rekabet belirlemez mi? mesela beyaz et; tasvip etmiyorum ama firmalar 1 ayda civcivi tavuk yapıyorlar, neblim dondurulmuş gıdaların içine farklı şeyler katıyorlar yahu 4 liraya tavuk döner var... aynısı kırmızı et için tabi ki olamaz ama tavuğun 4-5 katı olması da uçurum değil mi? iyice 3.dünya ülkesi gibi.

Bunun sebebi turkiye'nin dunyanin hicbir yerinde yapilmayan bir uygulamaya yapmasiymis finans cafede bi kasap zinciri sahibi anlatmisti.

Dunyada eti erkek hayvandan elde ediyolarmis galiba bizde de tam tersiymis.

Aliskanliklar boyleymis ulkede, avrupa'da adamlar sut almayi falan sallamaz direkt keserken bizimkiler sut almaya ugrasiyormus gibi bi sey anlattilar.

Cidden cok merak ediyosan sebebini finans cafenin kirmizi et konusunun tarihini twitterdan bulup o bolumu izle. 1 ay kadar onceydi yayin yaklasik

Ha bu arada sunu da ekleyeyim mobilim editleyemiyorum ( bir kisim sozlukculer gibi oran yukseltmek icin burada degilim!!!!!)

Bunun devlet destegiyle falan alakasi yokmus. Tamamen ureticilerin aliskanliklari. Kimseye aliskanligini degistirtemiyosun. Dunyada 3 dolar olan et bizde 10 dolar ve kimsenin sesi cikmiyor. Acayip bir ulkeyiz.

konuyla alakasız bu fabrikasyon hayvan yetiştirip kesme olayları felan gerçekten çok acımasız eski yöntemler biraz daha iyi ama öyle olunca fiyat yükseliyor verim düşüyor ve nufüs fazla yetmiyor ne yazıkki

olayin verimle falan alakasi yok. koskoca holdinglar bilmiyor mu disardan damizlik getirip burada uretmeyi. hepsi yalan.

2000'lerin basindan bu yana et fiyatlari gereksiz yere spekule ediliniyor. bu arada 3-4 godaman para kazanirken biz de kazigi yiyoruz.

kegums, Türkiye'de etin kilosu 10 dolar mı? ABD'de de 10 dolar herhalde. 50 dolar olan da vardır ama, orta direk etinden bahsediyorum. Ama aradaki fark ne peki? Alım gücü. Asgari ücretli kişi 2 saat çalışmayla, o 1 kg eti alabilecek durumda tahmin ediyorum. Saatlik ücreti 7 dolar olsa, iki saatte 14 dolar alsa. Bunun 4 doları vergi olarak kesilse, 2 saatte eline 10 dolar geçer. Onunla da 2 pound yani 1 kilo dana kıyma alabilir.

Price fixing, yapılan.

@compatrido Bahsettigim 10 dolar fiyat etin ortalama fiyati.

Beni niye linc etmeye basladiniz anlamadim. Ben programda duyduklarimi, tam emin olamadigimi merak ediyosa izlemesini tavsiye ettigimi soyledim sadece.

@Want2die kirmizi et uzerine konusan kariyerli 3 kisi o programda bu konuda hemfikir oldu. Konuyu yanlis yonteme bagladilar. Sen 5 sene(cok uzun bir sure yadsinamaz) bu sektorde calistiysan verileri ortaya koy dogrusunu ogrenmekten mutlu olurum tabiki. Boyle cirkin sekilde saldirmana gerek yok. O sozu de neden uzerine alindin bilmiyorum.

www.cnbce.com

@want2die Programin bi kismi surda. Mobil oldugum icin tam link bulamadim. Tamamini izlemesini herkese tavsiye ederim.

oluyor bağzı hatunlarda, ph mh felan heralde o.

çok mu canın sıkılıyo yavrum senin?

cevap: normal. anormal bişey olsa(mantar filam) 'normal mi?' demeyeceğin kadar kötü olurdu.

aha duyuruyu gırdın.

sağlığına dikkat eden biri olduğum için, özellikle cinsel sağlığıma dikkat ederim bu arada, insan korkuyor azizim. her çeşit insan var. eydis midir nedir? hayır madem böyle bir şey var, ne olduğunu bil.. dimi ama. o da bilmiyo.. kakk kaakk kaak dedim hemen doktora gidiyoruz.. maskülen biri olduğum için böyle bir konuyu pas geçemezdim :))

ne yani sormayalım mı? bu sitenin amacı insanlara yardımcı olmak değil mi?

müdüründen hoşlanıyor.

dürbünden hoşlanıyor.

arkidişer soru anlaşılmadı galiba.. vajinadan beyaz bir sıvı geldi.. bu sıvı neden gelir? manası nedir? hastalık mı ustalık mı?

mantar muhtemelen.

Hastalık değil. Fazla ayrıntı vermicem sana. Sözde hatun kaldırgacıydın bu kadar genel bir şeyi bile bilmiyosun asfsd

hep böyle soracaksan sor tabi ama bağyanlar hakkında tespit şeyapan sorular sorma e mi? tüm feminikleri toplarım buraya bak.

kadınlarda beyaz sıvı orgazm sırasında değil kayganlaşırken gelir. her kişide gelmez. gelende de her zaman gelmez. adet öncesi daha kıvamlı olur mesela. yediği yemek, susuz kalmak, kullandığı ilaç da etkiler kıvamını, kokusunu, rengini. normal yani.

(bkz: creampie)

dikkat edebildin mi, bacağına batan bir şey var mıydı?

@razvan, creampie o değil.
sorunun yanıtı da, müdüründen hoşlanıyor + seksen9'un yazdıkları işte.

Bu sıvı içerideki kayganlaştırıcı sıvı çok birikmişse gelir. Bu da demektir ki ya seni bilmemkaç saatten beri istiyor ya da o an hormonları coştu. Çok normal bir durum.

amsuyu

Hatun çok zevk almış.müdür falan da dediğine göre beyazı vermiş.
Sonuç olarak bu hatun müdür olmak istiyor.

çişten sonra o organdan en çok gelen sıvıyı sen daha yeni görüp ne olduğunu bilmiyorsan sanırım ilk ilişkini, bakirliğine veda ettiğin geceyi anlattın bize, saol paylaşım için.

abov şaka bir yana aklıma geldi bir anda, dank etti.

nip/ tuck izleyenler bilir. çok ayrıntı vermeden bahsedeyim; dizide bir herif bu bizim doktorlara kendini kadına döndürtürtüyordu ancak sadece yüz ve göğüs estetiği yaptırıp kestirmekle kalmıyordu. üstüne birde delik açtırtıyordu. yani bir çeşit yapay vajina oluşturtuyordu. izleyeli çok aldu ama hani onunla farketmeden ilişkiye girenler vardı.

eğer öyle zahmetli bir operasyon geçirdiyse; senin ki hormonları almayı unutup, fazla uyarılmadan boşalmış olabilir abimiz.

not: hormon işini salladım biraz. hani spermin gelmesi önlenebilir mi, önlüyorlar mı ya da napılıyor çok bilmiyorum ancak o çerçevede türet işte.

@fayfim+1 mantar bence de.

(bkz: geçen yine sevişiyoruz)

eksisozluk.com

buradan geliyorsun değil mi?

Sende sıkıntı var. Ekşisözlük üzerinden giriş yapıyorum ben. Yani giriş kısmına Nik ve şifre yazmadım hiç.

evet, defalarca denedim, cookieleri sildim, geçmişi temizledim, browser değiştirdim, ne var ne yok yaptım ama olmuyor.

önceleri sözlük hesabımla giriş yaptım, mesajlarım filan duruyor.

1-banlanmış olabilirsin
2-çaylak olabilirsin

2'si de duyuruya gşremeyen kişiler.

yoksa subethadan girdin mi açılması lazım.

sözlük kullanıcısı iseniz basın yazan yere basıyom giriyor. sub-etha'dan basınca da direk açılıyor. sende sıkıntı var.

çaylak değilim hacılar ya, eskiden sözlük hesabımla yazdığım yorumlara bakıyorum da nicke tıklayınca;

Ben aslında yoğum lan?!

yazıyor.

hem sözlük hem şu an yazdığım duyuru hesabımın aynı mail adresi ile alınmış olması böyle bi gariplik doğurabilir mi?

doğuramaz. banlanmışsın. burada bazı vasıfsız arkadaşlar arada tartışmaları münakaşaya dönünce ispiyona abanıyorlar. sen de böyle aşırı kişiselleşen bir duyuruya iştiraak ettinse ucmuşundur.
buranın da bir "en çok gammaz yapanlar" istatistiği var.

çok enteresan cidden. banlanmış olamam, banlanmamı gerektirecek hiçbir yorumum yok. hepsi gayet nizami, trollvari şeyler değiller.

edit: biz bu işleri kime danışacağız? @compumaster'a ekşiden mesaj atsam ilgilenir mi ki?

aşağı da iletişim adresleri olacak, federe mail at. İlgili bir arkadaş kendisi.

Dün akşam bi arkadaşım sordu alayım mı diye :) Ona verdiğim cevabı veriyorum: Al

al

al ama sade olduğu için mutlaka takılarla destekle ve saçın açık kalmasın omuzların gözüksün

Güzelmiş. Al. Bir de giyince caps at, üzerinde görelim :)

Eğer elbiseyi adam gibi dolduracak kadar şekilli vücudun varsa al derim. Elbise güzel ama içinde olanın da güzel olması lazım.

Çok az fark var. Sendikal olarak.

değer derken?

Ücretsel olarak soruyorsan; farklı.

Yasal olarak gündüzün 1,5 katı daha fazladır akşam/gece mesai ücreti

1.5 katıdır ücret anlamında

hannibal (psikolojik gerilim, suç)
deadwood (western, suç)
sherlock (suç)
luther (polisiye, suç)
in treatment (psikoloji ve dram)
true detective (suç)
house of cards (politik gerilim)

dexter normal mi? adam belki 100 kişiyi öldürdü, ortadan kaldırdı hala elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor :)

adam aşırı normal insan dizisi demiş liste başı örnek hannibal :)
mad men baya iyi bence dene

adamın normalden kastettiği psikolojik normallik değil ki. biyolojik normallik.

fargo, nip/tuck, dexter izleseniz anlardınız. :)

Bizimkiler

shameless

bizimkiler demeye gelmiştim.

en bi güzelinden;

bron/broen

izleyen pişman olmaz.

(bkz: eastenders)

az önce bbc entertainment da seyredince aklima geldi, ne cok ferhunde hanimlara benziyor. neredeyse dişe dokunur hicbirsey olmuyor, son derece normal hayatlar, ama ben diyeyim 30 sen de 40 seneden beri araliksiz yayinlaniyor.

2 sezonu bitmiş, 3. sezonu 2015'te yayınlanacak olan banshee'yi önerebilirim. bol klişe ama aksiyon seversen bayılırsın. ikinci önerim de 9 sezon olması gözünü korkutmaz ise 24. 4. sezondayım, her sezonu ayrı bir tat, ayrı bir heyecan. yılların dizisi zaten, kalite akıyor her yanından. jack babanın hastasıyız.

homeland çok iyi, ben bugün işe gitmedim, maraton sonrası ayağım ağrıyo diye. dizi izliyorum.

geçen gün bir iki blog'a denk geldim. çamaşır suyuna batırılmış pamukları koyup sabaha kadar beklettiğini yazmıştı birkaç gün üst üste.

karbonat ve çamaşır suyu karıştıran bir diğeri de başarıya ulaştığından bahsetmişti.

sirkeyi dene. bir kaç gün kokusu çıkmaz ama kesin çözüm olabilir.

cif vs. gibi temizlik ürünleriyle ovalanınca çıkıyor.

kirler silikonun içinde görzüküyorsa büyük ihtimal silikonun içinde küflenme olmuş ve kararmıştır tek çözümü var silikonu kazıyıp tekrar silikonlamak.
yok eğer silikonda birşey yoksa o zaman tekrar derz yapmak.

onlar gitmez. şöyle ki duşakabin yapılırken silikonların kurumasını beklemeden adam kullanmış banyoyu bu nedenle silikonun iç kısmına küf yerleşmiş. yapılacak şey silikonu söküp temizledikten sonra tekrar kurulum gerçekleştirmek ve bir iki gün kupkuru tutmak kabini.

baldok +1

ordaki silikonları söküp iyice temizlemek lazım. tel fırça mı ne öyle sert bir şeyle kazıya kazıya temizleyebilirsin. sonra iyice kuruyunca tekrar silikonla geç üzerinden.

Ernet'in kireç ve kir sökücüsü var onunla sevgilimin komple saç boyası yaptığı duşakabini temizledim. Ama bu tarz ürünleri çamaşır suyu gibi klor içeren temizleyicilerle karıştırmamak lazım. Öldürür bile adamı, hidrazin çıkıyor tepkime sonucu. Eğer o da fayda etmezse cillit bang var. Ama eğer silikonun içi gittiyse
bal dok yala +1

10 dakka duş yaptığınız kabin kirli olsa noolur hocam beyav? ciğerlerinizi mahvediyosunuz o kimyasalları soluyarak. üstüne üstlük bi de gen hasarı oluyo. genetik hasar oluyo. kanserojen, kanser yapıyo yani.

hangisi daha önemli?

bu kadar taktıysanız ve ev sahibi de değiştirmiyosa, siz değiştirin kabini. çok daha düşük bir fatura ödemiş olursunuz.

evi o şekilde kiralamışsın artık ev sahibi umursamaz. paraya kıyıp usta çağıracaksın.

(bkz: dont feed the troll )

rahatsiz misin?

Beşinci.

5 ile 3'ü beğendim.

1 ve 3

3 - 4 - 5 'den birini al ama ben 5'i beğendim vala kankili

cdn.watchshop.com

1 veya 5.

1. 7 /10
2. 7 / 10
3. 5 / 10
4. 7 / 10
5. 8 / 10

5

5

5, olmadı 1

giyim tarzına bakar ama ben
2-3-5 arasında kaldım.
5 daha spor kaçıyor.

1

sabah tekrar bakacağım yeni yanıtlara.
yarın da gidip alırım.
sağolun hepiniz şimdiden.

toplum niye baski yapiyor?

bunlarin eski sevgilisi vs de mi o toplumda?

öyle baskı mı olur. oluyosa da gerçekten o baskıya sebep olanların mnkym. takmasınlar lan öyle şey mi olur.

hata verdim.
666kb.com

afedersin ama kim s*ker yakın arkadaşı. toplum niye karışsın yakın arkadaşa, zaten dedikodusu çıkmıştır.

hee iki tarafta erkek ya da kadınsa bilemediö şimdi, ben karışmam ama toplum karışır.

bunlar yıllarca kankelottu al işte göt ayağı. şu garip duruma da bakın gibisinden kişilerin kendini tanıdık ortamda(okul ortamı) rahat hissetmemesi gibi bir durum oluyor.

Yerim o toplumu. Arkadaş olabileceğimiz manita arıyoz biz burda, bu hazır arkadaş olmuş bile tıplım bıskısı yızındın ayrılmaya kalkıyor daha neler

sevgili olsunlar, beraber bir dövüş kursuna gitsinler, sonra arkalarından laf edenleri teker teker dövsünler. benim tavsiyem bu.

Sevgili gibi davranamıyorlar işte okul ortamında. Bir taraf bunu çok takıyor mutsuzluklar oluyor falan. Bok bir durum.

o okul bittikten sonra kimse kimseyi sallamayacak. birbirinizi bulmuşken bırakmayın işte.

toplum baskısı yanlış işlemiş. normalde iyi anlaşan, birbirine denk yakın arkadaşlara 'siz berber olun lan' demeleri lazım.
arkadaş olarak devam etme kararı almasınlar. olacağı şu; böyle saçma bir sebepten yaşanamayan ilişki ikisinin de içinde kalır, minimum birkaç sene kaybederler.

Biriside dememiş bunlar hemcins mi deyü. Toplum el ele iki erkeği ya da iki kadını görürse tepki gösterir. Bu yüzden sevgili gibi davranamazlar.

minik donut canavarı +1

konuşan zaten konuşuyordur kanka ayağı göt ayağı bunlar kesin bafiliyordur birbirlerini diye. milleti mutlu edemezsiniz kendinizi mutlu etmeye bakın.

ya mesela bu ilişki olmadan önce yakın çevre destekliyor. olduktan sonra da "yeaa sizi elele görmek çok garip geldi" falan oluyor. kişi de kötü hissediyor lan arkadaşa hallenerek götlük mü yaptım diye falan.

el ele görmüşler zaten sonra niye döndünüz ki? liselisiniz heralde.

yok kreşte bunlar anacım.

seksen9 +1. neden bunu dert ediyorsunuz ki, cok sacma. birbiriyle evlenen nice cocukluk arkadasi var kaldi ki sizinki okul arkadasligi. bundan 20 sene sonra o arkadaslarin cogunu gormeyeceksiniz bile.

ayrica o ne der, bu ne dusunur diye kurarak yasarsaniz hayatinizi 50 yasiniza geldiginizde mutsuz, hayattan zevk alamamis bir insan olursunuz. birakin ne dusunurse dusunsun, onemli olan sizin ne hissettiginiz.

sevgili kediş o milletin ben amk afedersin. nasreddin hoca fıkrası gibi işte. arkadaş olsan sevgili yapmaya çalışırlar, sevgili olsan 'aa bunlar bizi yiyomuş' derler. şimdi sırf onlar yüzünden ayrılsanız 'aa ne güzel anlaşıyodunuz şimdi arkadaşlığınız da bozuldu :(' diyecekler.

hayat <arkadaşı> bulmak o kadar kolay mı ki üşbej ağzı büzüşesice için her şeyi bok ediyon bağyan?

sanırım siz de tam karar veremediniz ne istediğinize. belki biraz garip gelmiştir durum. az zaman verin kendinize. ayrılıyosanız da millet için değil kendiniz için ayrılın.

kutlu olsun
arz ederim...

iyi hadi kutlu olsun bakalım... swhh..

dogum gnn kutlu olsun cnm :)

Kutlu olsun dogum gunun. Parti ayarlada, nasil lacka lazim, ne kadar lacka?

Maallenin kedileri olaydı, pilav daatırdım senin içün! Nice mutlu senelere kanx!

@deli, gene güzel bi soru sormuşun.

Doğum günün kutlu olsun ibocum

Daaaveeer m.youtube.com

DGKO!

doğum günün kutlu mutlu olsun, nice senelere :)

doğum günün kutlu olsun

www.google.com.tr

şu grafik yardımcı olur. + hooke kanunu

Grafiğin y tarafına kuvvetleri, x tarafına mm olarak l bilgilerini yaz. Grafik ortaya çıkacak. Sıfırdan düz ilerleyen çizgi boyunca kuvveti bırakırsan Demir uzar fakat eski haline döner, yani elastik şekil değiştirir. Bu düz çizginin sonunda küçük zigzaglarla beraber eğik çizgi başlar ki buda plastik şekil değiştirmeyi gösterir. Yani burda kuvveti kaldırsan bile Demir uzadığı yerde kalır, eski haline dönmez. Sorduklarının hepsi grafiğin farklı yerlerindeki kN/mm ya da kN/mm2 değerleridir. Mantık bu şekilde.

tr.wikipedia.org
bu emminin kitapları.

diren suriye- hüsnü mahalli

ortadogu Yıllığı...

her sene detaylı olarak ortadogu anlatılır bu kitaplarda..

her yil yenisi çıkar.
faydalı olur diye düşünüyorum..

tümünü değil, ama filistin özelinde bir dönemini anlatan bir kitap için

www.idefix.com

İlber ortaylı ınn kitaplarına bakabilirsin.

Satmak daha mantıklı gibi, tarzlarına göre bak bir de, sonuçta ihtiyaç sahibine verilecek şeyler standart görünümde olmalı yani bilmiyorum ama öyle pek günlük giyime uygun değilse satmak daha mantıklı bence.
Tabi bir de oradakilerin kendine alma olasılığı da yüksek.

Kızılay kutusu varsa sakın oraya atma. Evet alabilirler. Direkt olarak ihtiyaç sahibine kendin ver. İllaki vardır birileri çevrende.

Abiyeleri zaten ayırdım kenara, onları vermem uygun olmaz diye ama bu günlük giyim kıyafetleri içerisinde sigaret pantolon, blazer ceket, kalem etek gibi parçalar da var.

Biz apartman temizliği yapan ablaya veriyoruz. Kendisi baya gariban. Kendine olanları alıyor, diğerlerini semtinde dağıtıyor. Böyle biri yok mu çevrenizde?

ismi lazım değil bir devlet kurumuna çocuklar için birkaç çift ayakkabı bağışlamıştım zamanında. o kurumda gönüllü ders veriyordum hafta sonları. 2-3 hafta sonra yine ders için gittiğimde bağışladığım ayakkabılardan birini, çıkan acil bir iş için gelip çocuğunu da yanında getirmek zorunda kalan görevlinin çocuğunun ayağında görmüştüm. baktım, baktığımı gördü. çocuğu elinden tuttu gittiler. o günden beridir resmi kurumlara güvenmem. bi hayır yapacaksam kendi elimle yaparım.

gelir düzeyi düşük bir mahallenin muhtarına verebilirsiniz, muhtarlar bilir kimin neye ihtiyacı olduğunu. ya da dediğiniz gibi satıp sokak hayvanlarına mama alabilirsiniz.

ben olsam ikiye böler, bir kısmını bedelsiz muhtara götürür veririm, kalanını da satar mama alırım. bir taşla iki kuş.

Çocuk esirgemede bile çoluklarına çocuklarına alıyorlar hoşlarına giden şeyleri ne yazık ki.
Standart şeyleri kendi çevrenizdeki ihtiyaç sahiplerine verip, normalde günlük olarak giyilemeyecek şeyleri satıp yavru kedileri köpekleri doyurmak çok mantıklı olur.

ben olsam belediyelere güvenmezdim.
muhtarlara danışıp gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaştığı konusunda emin olmanı tavsiye ederim.

Hepinize teşekkür ederim. O zaman ben site görevlileriyle konuşayım, ihtiyacı olan tanıdıklarınız varsa verin filan diyeyim. Hem benim için de daha kolay olur.

Çok şık olanlarla abiyeleri de satayım.

çydd nin vardı giysi alma olayı. en azından öğrencilere gider.

çok zeki olan adam ekşi duyuru'da millete laf yetiştirerek zaman öldürmüyordur zaten panpa. sorunun cevabı burada yok.

soruya cevap vermek kafadan ''ben çok zeki değilim'' demek ha, şimdi fark ettim.

Böyle

Sorunun cevabını bende bulamıyorum bir türlü. :(

şunun sorularına cevap vermeyin amk
don't feed the troll

Gene mi sen.. Sen ve saçma soruların..

hangi soru

yazarak.
unutmadan, kıskanmayın anacuım ama, hala kapı pencere açık burada. hava missler gibi.

cevap vermeye bile tenezzül etmezdim.

Nerde?

Tuyaptaki kitap fuari

soru nerde değil nerden olmalı tabi.

nerden gideceksiniz?

Gelmeyi düşünüyordum zaten. Ne vakit?

İşle ilgili, çalıştığım yerde atölye yeteri kadar temiz değilmiş! Ve türlü çakallıklarla uğraşıyorum. Hayatta kalmaya çalışıyoruz yani.
Karman çorman olmuş iç dünyamda parçaların yerini arıyorum.
Ayrıca dünya ayık çekilmiyor.

derdim insanlar. diğer dertler de bunun alt başlığı.

türlü türlü... özet geçilecek gibi diyil. üstelik iş, şu, bu diye ayırmak gerekmeyecek (gerektiği ve son derece alakasız sanıldığı halde olmadığı anlaşılmayacak) kadar asal...

BAS/BYS/Uygulama Sınavları (Tüm derslerin aynı anda olan toplu finali gibi bir şey)

aşk hayatım, zira geri kalan her şeyi de o şekillendiriyor.
ha bi de 6 kilo aldım, eşşek gibi yiyorum, o var. :(

-mezun olunca ne yapacağını bilememek, ve gerçek hayata atılmaya az kalması

-kusturucu derece yalnızlık

hayatımın belirsizliği.

trafiğe kalmamak.

mr sonuçları.

Bu dizideki herkes ayrı ayrı antipatikti. Bir dizide hiç mi sevimli karakter olmaz arkadaş, yoktu işte.

5 para etmez. Ciddi soyluyorum, hicbirsey yapamasam oturur evin bir kosesine duvari seyrederim, ama yine de bu diziyi seyretmem. En azindan duvari seyrederken birseyler dusunurum.
Ama bu benim fikrim.
Imza hicbir diziyi begenmeyen vatandas.

karakterler sinir bozucuydu dizinin ilk başları fena değildi ama sonra kötüydü ama izlenebilirdi yine de. farklı bir şeydi en azından şu anki şeylere göre. gerçi şu an neler var onu da pek bilmiyorum ama neyse. bu yazıyı yazan adam çok derin düşünmüş sosyolojik cart curt yaklaşmış da mesele o kadar basit değil ki. nice sanat eserleri var çok anlamlı, düşündürücü veya pek çok değere sahip ama tat vermeyen. ne yapalım yani ?

çok kötü bi diziydi ya. bi kere klişeden ölüyodu çoğu zaman. kesin şu olacak diyodun oluyodu.

karakterler zorlama ve abartı durduğu için izleyiciyi yoruyordu. ben de beğenmiyordum.

Avrupa yakasi gibi iyi bir isten sonra beklenmeyecek kadar kotuydu.

Bir de gulse birselin elitist tavirlarindan nefret ediyorum. O tavrini diziye ve oyunculara da gecirince itici bir yapim cikti ortaya.

Sarmadı.

ne güzeli ya tahammül edilemeyecek bir diziydi

ekşi duyuru her halde türkiye içerisinde ilginç bir topluluğu temsil ediyor. bir kişi de çıkıp "güzeldi" dememiş. öncelikle şunu bir görmek lazım, dizi uzun zamandır yayında. son sezonlara ilgi düşmüş olabilir, reyting sistemi düşmüş olabilir,... yayından kaldırılması ayrı bir mesele. anca beğenilen bir yapımdı.

eğer türk dizi sektörünün saçma sapan kuralları olmasaydı bayıla bayıla izlerdik. her hafta 2 saatten uzun süren bölümler çekmek zorunda kalan ekip, ellerinde ki malzemeleri gerçekten iyi kullandı. düşünsenize, anlatılacak bir iki hikaye var. ne yazık ki bu iki hikayeyi 120-130 dakika da anlatmak zorundasın. diziyi çekebilmek için de ayrıca her yerinde reklamlardan bahsetmek zorundasın... ne büyük zulüm yarabbi.

orçun ve eylem karakterleri, ya da bazen sıkan vasfiye teyze, neden sıkıcı, neden abartı zannediyorsunuz! süre doldurmak zorunda kaldıklarından. yoksa 3-5 dakikalık sahnelerde harikalar yaratıyorlardı.

Gülse Birsel, hikayenin tutarlı olması için, olay akışlarının kontrolü için resmen zorluyordu hikayeyi. Ha bu dizi bu hikayeyle 40-50 dakikalık bölümlerle 10 yıl gidebilirdi bence. Üstelik bu çağda televizyon dizisinden bahsediyoruz.

Neden böyle düşündüğümü, dizi bittikten sonra oyuncularının başarı hikayelerinden göreceksiniz. Her biri başarıyla yoluna devam edecekler...

kısacası hikaye, senary

İlk başlarda keyifli, son zamanlarına doğru iyice zorlamaydı. Ben her zaman söylerim; gülse birsel yazsın ama oynamasın. O ayrı bir iticilik zaten. Avrupa Yakası'da sonlara doğru zorlamaydı fakat bu kadar basit gülme efektli esprilere maruz kalmamıştık.

hiç beğenmedim, ilk seferde bir hevesle izledim sonralarında hiç bakmadım bile.
hani insanın canı sıkılır bir şey açayımda izleyeyim der ya o zaman bile bu dizi aklıma gelmez.

gülse birsel'i çok severim, avrupa yakasını izlemiştim eğlenceliydi. yalan dünyayı da başlarda izledim ama yeni sezonu hiç izlemedim, güzeldi bence. tiplemeler falan iyiydi. mesela nurhayat, vasfiye teyze, açılay, bünyamin karakterleri çok komikti bence.

türk dizilerinde olay komedilerine ihtiyac var. karakter ve tiplemelere degil. örnegin avrupa yakasini ele alalim. ilk sezonlarda özellikle saliha bölümüyle kafama kazinmis cok güzel hikayeler var. oturup gecen sene avrupa yakasini bir daha izledim zaten. sonra burhan geliyor, gaffur geliyor. dedikleri ve yaptiklarinda komik bir sey yok, ama abartili hareketler ve sacma sapan davranislarla komik diye iteleniyorlar önümüze. ben durumun icinde ince bir sey görmek, komik bir durumda mimikleri tepkileri seyrekmek isterim. "neeeappppiiiyiyyyooosssuuuuuhh beebbbiiisssiiimm" dedigi icin ya da "beni begenmiyor musun" dedigi icin komik oldugu düsünülen karakter olmamali. bu degil benim güldügüm sey.

ama garip bir sekilde o dönem gaffur en sevilen en favori tiplemeydi, pijamasindan ivir zivirina haberlerde bile verir olmuslardi. okulda geri zekali karaktersizlerin özenip benzer tarzlarda konusmalarina katlanmistik.

yalan dünya gene gülse birselin benzer kafasindan cikiyordu. iyiydi hostu basta belki ama cok sey bosa sariyordu. su hödükle pavyonda calisan kizin hikayesi cok uzadi. vasfiye karakteri orcun karakteri selahattin tiplemesi. olaylar degil komik bulunan. tiplemelerin uc ve absürt olmasi. bu yüzden iyice sogumustum diziden.

ancak gene de belli bir bölüme hitap ettigi ve eglendirdigi, geziden surdan burdan arada laf sokabilmesi iyiydi hostu. sevmesem de kaldirilmamaliydi. türk dizilerine bakarsan fox flash su bu dahil, aralarindan gayet siyrilabilecek bir seydi. herkes senin benim gibi yabanci dizi odakli degil cünkü. benim begendiklerim begenmediklerim bunlar, ama devam etmeliydi her sekilde.

8/10du şuanki türk dizileri arasında.

güzeldi. izlemediğim zamanlarda bile o gün tv'de yalan dünya olduğunu bilmek mutlu ediyordu.

not: bu arada ben telegol de seven bir insanım. görüşümü ona göre dikkate alın.

alakasız oldu ama çocuklar için oyuncak yapıyolardı, ilgilenirsen sorayım nedir diye

izmir'de kitap zirveleri oluyodu eskiden. ama bıraktılar sanırım. yine öyle bişey yapabilirsiniz.

Olursa katılmak isterim. Evet izmirde tek eksiğimiz buydu.

birisi organize etsin, ben katiliyorum.

Tamam bende varım .

vardı İzmir'de bir grup ama bu aralar toplanmıyorlar galiba.

ama yapması zor değil. 4-5 kişi yeter ortalama. kalabalık olunca tadı kaçıyor zaten. hem yazarsınız Limon'da zirve açarsanız İzmir'de toplantılara katılanlar da gelir.

ben organize ediyorum, ilgilenenler mesajla ulassin bana.

50binden fazla tutar o bütçe. ota boka çok masraf edersin, anlamazsın. evdeki hesap çarşıya uymaz.

ortalama bir sinema filmi bütçesi 100-200 bin arasında değişiyor türkiyede. film ne kadar dandik olursa olsun oyuncular para, prodüksiyon para, yemek para, ulaşım para.

oyuncu ücretleri,mekan kirası derken 250 olur bence.
freekara +1 bıktım BKM'den.

iki çizgi ve rüzgarlar filminin yönetmeni selim evci bir dönem dersimize girmişti. o zaman iki çizgiyi çekmişti ve demişti ki en düşük bütçeli filmin maliyeti 200 bini bulur demişti.

yüksek lisans bitirme tezim için çektiğim kısa filmde bile hiç hesap etmediğim tonla para harcayınca adama hak verdim.

ucuz görünen prodüksiyonlar için bile en az 150-200 bin harcanır yani arkadaşın doğru demiş. ki şu bir gerçek o maliyetlerin önemli bir kısmı çekim bittikten sonra meydana çıkıyor. post prodüksiyon, 35 mm negatife basılması, salon kirası vs derken sonu gelmiyor.

ha ama şu bir gerçek nuri bilge ceylan ilk filmi kasabayı o zamanın şartlarında 50 bin dolara çektiğini söylemişti. daha dogrusu kitabında okudum ancak günümüzde 50 bin dolara film çekilebileceğini düşünmüyorum.

ha nolur filmi çekersin sinemada gösterime sokmazsın o zaman belki mümkün de sinemada göstermedikten sonra da filmden para kazanamazsın.

bu işin kırılma noktası ne zamanki sinemalar negatif filmi bırakıp dijitalden gösterim yaparlar işte o zaman olur.

bunun ilk aşaması gerçekleşti ve çekim bütçesi oldukça düştü. nedir ilk aşama, 35mm kameralara ihtiyaç kalmaması. bugün 3-5 milyara alabileceğin bir canon 5d mark 2 ile sinemada gösterime girecek kalitede film çekebilirsin. ama önceden binlerce dolar verip 35 mm kamera almak zorundaydın ve bir ton negatif film.

kötü olan günümüzde filmi dijital çeksen de sinemalarda gösterilmesi için negatife basılması gerektiği ki bu da yüksek maliyet demek.

gün gelecek negatif filmden gösterimler de sona erecek ancak o zaman çok daha düşük bütçelere film çekilir hale gelecek ama bunun olması kısa vadede pek mümkün gözükmüyor.

Sırf o ekipmanın yaktığı elektrik bile 50 bin liradan fazladır gibime geliyor.

50 bini sadece gupseye gitmiştir

Eğer malzemeleri de -kamerasından tut ışığına kadar- sayacaksak 300 ü bile geçer. denildiği gibi en az 50 bin gupse almıştır. Bölum bası 5-10 bin alan kadın filmsen almıştır o kadar.

50 bin ne lan. 300 bin de bari.

BKM bsg +1

Ve 10. Kişi olarak bence de sen kaybettin dostum:)

o tür firmalar genelde kolpa oluyor diye biliyorum. yoksa niye gizlesin kendini? ben ilan ararken, firma adı gizli olanları eliyorum direkt.

kaç, herbalife satacaklar sana

Pozisyonun sureci gizli olabilir. Bunun birkac nedeni oluyor. Ornegin biri ayrilacaktir veya cikartilacaktir veya terfi/rotasyon soz konusudur veya yeni bir yapilanma vardir ancak sirket icerisinde henuz bunlar gizlidir.

Bazen dehset sayilarda referansli cv geliyor. Belediye ariyor, valilik ariyor, milletvekili yegeni ariyor, benim bi tanidik vardi diye arayip duruyorlar. Calisanlar da geliyor, benim kizi bi gorseniz cok caliskan. Pozisyona hic uygun degil, e onlarca kisiyle hatir mulakati yapmaya da vakit yok. Bu referansli cv'ler gelmesin diye.

Bazi sirketlerin sicili cok kotu oluyor, adini yazsa basvuru alamayacak belki, sakliyor.

çok iyi firmalar da oluyor bunların arasında. saklaması direkt elemenize sebep olmasın. farklı sebepleri olabiliyor.

Kimisi de danışmanlık şirketleriyle, işe alım ajanslarla falan çalışıyor onlar olabilir. Ya da küçük, dandik şirketlerdir necatioğuları kimya: mühendis arıyor deyince pek çekici gelmez. Sektöründe öncü, lider markalardan biri takım arkadaşları arıyor deyince. Shell, TÜPRAŞ olmasın sakın la bu dersin Necatioğulları Kimya çıkabilir kimbilir. Bir de bir çok şirket sırf cv toplamak için yalandan ilan verir. Vay oç Siksa 10 aydır mühendis arıyor hala bulamamış mı diyecekken o Siksa'nın adı görülmediği için diyemezsin, onlar da cv toplamaya devam eder. Siksa da daha kalifiye adamı buldu mu eski çalışana sktiri çeker. İsim verselerdi Siksa'da çalışan mühendis vay a.k. bunlar benim yerime adam arıyormuş ya la diye öğrenirdi.

Ben ilk işimi bu şekilde bulmuştum mezuniyet sonrası, Kariyer.net'te firma adı gizliydi. Firma gerçek anlamda kendi sektörümün en önemli oyuncularından, Necatioğulları Kimya ya da kolpadan "sektöründe lider" değil :) Bunu da çalışmaya başladıktan sonra İK'daki arkadaşa sordum, neden gizli ilan veriyordunuz diye, ki şu an ilanları açık. Bir kamu kurumuna bağlı bir firma olduğundan, torpil vb. durumlar çok fazla oluyormuş o dönemde. Personel aradıkları anlaşılmasın diyerekten o dönem gizli vermişler ilanları. Her firmanın kendine özgü durumu olur, kimi ilgi çekmek için, kimi başka bir durumdan. Benim gördüğüm durum buydu..

a.b.d

isveç'te ırkçılığa maruz kalırım gibime geliyor çünkü

tabi ki isveç...

amerika diyeni anlarım şu sebepten dolayı: "küçüklükten beri içinde ukte kalmış amerikan rüyası, amerikan pastası" durumlarından gitmek ister. gittiğinde ise pişman olur

isveç derim ben; mutluluk endeksine bakarak genel olarak daha düzgün insanların yaşadığını varsayıyorum, soğukla sıkıntım yok, türkiye'ye daha yakın, schengen içerisinde yaldır yaldır gezme şansın var vb.

isveç. kar küreğini biz kendimiz mi getiriyoruz?

ABD bence her turlu. isvec'e gidersin ama akli ABD'de kalir. cunku orasi dunya'nin istanbul'udur.

her sey medeniyet degil.

ırkçılık yoksa isveç birazcık bile varsa abd.

isveç yaaa. işten eve evden işe, akşamları açarım biramı elitserien izlerim fırsatım oldukça buz pateni yaparım dünya skimde olmaz valla amerika'ya gidip napçam evden çıktığım mı var. avrupa iyidir.

abd derdim.

insanlari daha sicak, havasi-dogasi gittigin yere gore cok daha iyi, yeni bir gocmene daha fazla firsat sunar. silicon valley fena olmazdi hani.

isvecin kendi de insanlari da soguk. kendi vatandaslarina mutluluk veriyordur bit tek :) gocmenlere o kadar acik olduklarini dusunmuyorum.

isveç. avrupa her yönüyle abd den daha iyidir.

abd'nin neresine gideceğinize bağlı değişebilen bir durum, abd dünyanın en güzel ve en kötü yerlerine sahip bir ülke. bence dil problemini sorun etmez iseniz direkt isveç yani stockholm diyebilirim, en azından insan gibi yaşama ihtimalin abd'ye göre daha fazla olur.

fiziki olarak abd'yi görmedim ama stockholm avrupa'da en yaşanılabilir ve estetik olarak en güzel şehirlerden biri.

Ikisine de gitmedim, gider birkac gun nereye gidiceksem oralarda-o insanlarin arasinda vakit gecirdikten sonra kararimi verirdim. (Ama gene de isvec iyi)

ABD

En sevdiğim ve ileride yaşamak istediğim ülke olan isveç tabi ki. Avrupa>amerika

isvec

abd derim

Bu kuzey ülke hayranlığını naapıcaz bilmiyorum. Eriksen sizi bekliyordu, Ortadoğulu kankamla iki tek atarız, maça gideriz diye. Alice, Elsa zaten Türk erkeklerine hayranmış. 10 metreden belli tipin, kültürün her bir şeyin farklı adamlardan. Bu üstün ırkın arasına girmek kolay mı sanıyorsunuz. Muhakkak yaşanılan bölgeye göre farklılıklar olabilir fakat İngiltere, ABD gibi ülkeler göçmene hayır demez, entegrasyonu kolaydır ve çok kültürlü yaşayışı özümsemişlerdir.

@neverletyougodown, ulan adamlar kadar maaş alıyorum işim gücüm var. ortadoğuluyum diye terörist miyim? herkesi kendiniz gibi ırkçı sanıyorsunuz. biz de biliyoruz isveçlilerin bize bayılmadığını ama bu kadar abartmanın lüzumu yok. mülteci olarak gitmiyoruz oraya. insan gibi yaşayacak kadar maaş aldığımız, işinde gücünde vasıflı insanlar olduğumuz varsayılıyor. ben elimde kültürüm, yabancı dilim, mesleğim varsa ırkçılık mırkçılık hiç sklemem açıkçası. türkiye'den iyidir her türlü. hepsi ırkçı değil ya.

abd tartışmam bile.

@pescador Kardeş dediğim gibi onlar da seni sklemiyor zaten. Nedir? sosyal hayatta, arkadaş çevresi edinmekte problem yaşarsınız. Sürekli international ortamınız varsa orda takılırsınız, göçmen mahallelerine taşınırsınız yine. Demek istediğim kimse size durup dururken yüzünüze karşı ırkçılık yapmaz tabiiki, adamların işin piri olmuş, kitabını yazmışlar ırkçılığın. Bu tarz ülkelerde entegrasyon için yıllarınızı vereceksiniz, atıyorum tüm okul hayatınız burada geçecek. Öyle 1-2 senelik masterla olacak iş değil.

isveç'te sandığınızdan çok daha fazla ırkçılık var. esmer tenliyseniz sizi zor günler bekliyor olabilir.

abd'nin düzgün bir taraflarına gidilecekse kesinlikle abd derim.

isveçte (stockholm) master yaptım, 2 sene bilfiil yaşadım. ırkçılık var diyenleri anlamlandıramadım. isveç ab ülkeleri içinde gelen göçmenleri hayata kazandırmada en başarılı ülkedir, bunu ben demiyorum ab'nin kendisi diyor. 10 milyon civarı nüfusunun aşağı yukarı 1 milyonu göçmenlerden oluşur.

isveç çok iyi niyetli ve kibar insanların yaşadığı bir ülkedir. market alışverişinde kasada mutlaka yüzünüze bakıp güler yüzle bir "hej!" derler mesela, istisnasız. burada genelde suratsız kasiyerler oflaya poflaya yapar işlerinizi. isveçte bir kaç ufak istisna hariç son 50 yıldır sosyal demokrat parti iktidarda ama son dönemde avrupanın genelinde yükselen sağcılık ve ırkçılık rüzgarından isveç de nasibini aldı ki suçlayamıyorum kendilerini bu hususta. burada nüfusunun 1/10'i kadar yabancı göçmen sosyal hayata karışsa en sosyal demokratı bile "noluyoruz lan?" der, adamlar senelerce hiç şikayet etmeden göçmenleri kabul edip, onlara sosyal/maddi yardım yapıp, hayata kazandırmaya çalıştılar. ama işte o kadar çok kazık yediler ki bu gelen göçmenlerden, o kadar garip tipler türedi ki, ister istemez kendilerini korumak istiyorlar artık. kazık yedikleri milletlerin başında da türkler geliyor elbet, şaşırmayın. bir misal vereyim, eskiden türk ehliyeti isveçte isveç ehliyetine otomatik olarak çevrilebiliyor ve tüm avrupada geçerli bir ehliyet haline dönüşüyordu. ancak oradan sıfırdan ehliyet almak isterseniz oldukça uzun ve zor bir ehliyet alma sürecinden geçmeniz gerekiyordu. bununla uğraşmak istemeyen bizim cin türkler türkiyede gerçeğine de çok benzemeyen ama isveçliyi kandırmaya yetecek düzeyde türk ehliyeti yaratıp, isveç makamlarına verip isveç ehliyetlerini aldılar bir güzel. isveç makamları bir noktada buna uyandı ve şu an isveçte türk ehliyeti geçerli değil. sınava girip sıfırdan ehliyet almanız lazım. ki sınav da anasının gözü gibi, özel buzlu ortamda araba kullanma dahil 50 tane şey var geçilmesi gereken.

ama hala isveç güzel ve yaşanılası bir yerdir. ha kışları berbattır, öğlen 3te hava kararır, sabah 8e doğru aydınlanır falan, eğer biraz meyilli iseniz çok rahat depresyona girebilirsiniz bu karanlıktan dolayı. ama onun dışında enfestir. bir yabancı olarak kurallara uyduğunuz müddetçe de sorun yaşamazsınız. şu an bize lüks gelen bir çok olanak orada default'tur, yaşam kalitesi de hayli yüksektir. toplu taşıma muazzamdır; şehrin bir ucundan diğerine metro ile gidilir, metronun gitmediği yere de otobüs gider. ha biraz pahalıdır, orada para kazanıyorsanız sorun değil ama trden gelen para ile zor yaşanır.

ikinci el xperia z alabilirsin.

Sony önerisi istiyorum ayrıca ikinci ele güvenemiyorum olmuşken sıfır olsun istiyorum

xperia p kullanıyorum memnunum.

xperia c3 için bütçeyi zorlasam ne dersiniz? sizce değer mi?

usulen yapılan birşeydir, normal. ödeme yaptırımı.