"ağır işte çalışabilir raporu" ise dediğin, aile hekimi veriyor onu. diğerlerini(röntgen, kan grubu kartı) özel bir hastaneden alabilirsin.

aile hekimine git, sağlık raporu almak istediğini söyle, o da sana muhtemelen bir belge verip, git verem savaştan röntgen çektir diyecek.

Röntgen çektirdikten sonra da aile hekimi o belgeyi onaylar ve işyerine verebilirsiniz

iş için istenen sağlık raporunu aile hekimine gidip "iş için istiyorlar" dediğinde 5 dakikada alabilirsin, bir kağıttan ibaret...

aile hekiminize gidin hemen veriyorlar hocam.

@hollowlife, yok ya değil. kozmetik sektöründe çalışacağım.

@bonjurkes, @purkinje, teşekkürler, o zaman ben ilk iş aile hekimine giderim. en azından başka bir şey ise bile yönlendirir herhalde.

İşyerine kızma dostum. bu her işe başlarken bütün işverenlerinin senden istemek zorunda olduğu evraklardır. bunu sigortanı yapacak SGK istiyor. Hatta kurumunun ciddi bir yer olduğu düşüncesiyle sevinebilirsin.

@schizophrenia, öyle yapacağım bakalım :) değilse bile "ben aldım hıh, beni alın işe sonra hallederim" derim artık eheh

@sormaya geldim, yok canım ne kızması :) canıma minnet. iyi sağlam uluslararası bir şirket. sgk için istiyorlar evet. ama nereye gideceğimi kestiremedim işte tecrübesizlikten :)

kızılay varsa yakınında 35 liraya falan hallediyorlar. iki doktor onayı ile bitiyor iş...

@negerekvarkinicke, o da var yakında :) sağlık kurulu diyor diye tedirgin oldum işte, kurul diyor hani farklı doktorlardan onay almam gerekiyormuş gibi geldi. teşekkürler.

kızılay da hepsini aynı anda yaptırabiliyorsun diye hatırlıyorum... geçen sene yaptırmıştırm.

yahu takılma o kadar. öyle yazacak tabi.
zaten o yüzden iki adama onaylatıyorlar. al sana sağlık kurulu:)
o klasik bir detaydır.
ayrıca ehliyet alırken nasıl doktor doktor gezdin ki?

@mustasim billah, o zaman ben cidden kızılaya gideyim. aile hekimi bir tanıdık var ona sorarım yine de ama kendimi kızılaya gidecek gibi planlarım. sağol.

@negerekvarkinicke, :) ehliyet alırken hastaneye gittim, bir liste doktor verdiler elime, her branştan birer tane, her birine teker teker gittim. onlar da iyi olup olmadığımı sordular ve attılar imzayı :) "kurul" dediği için aynı şey gerekebileceğini düşündüm :)

beğendiklerde görmüştüm.

daha önceki duyurularda görmüştüm lütfen işe arabanızla gitmeyin toplu taşıma aracı kullanın işten 7'de çıkıyorum eve 9'da dönüyorum felan demişti...

işyeri modoko'nun yanında.

diğer dinlere dair "toprağı bol olsun" vardır. yanlış olarak bu tabiri müslümanlar için de kullanıyorlar, halbuki gayrimüslimler için kullanılan bir tabirdir. ha, aslında dileyen hepsine rahmetli diyor o ayrı.

hepsine genel olarak merhum/merhume deniliyor.

ingilizler beloved kullanır. "sevgili, merhum" gibi anlamları vardı sanırsam...

rip var hristiyanlarda.

rest in peace

departed, deceased. ama bunlar daha cok "rahmetli olmus" anlaminda kullaniliyor, rahmetli'nin muslumanlara verdigi payeyi vermiyor yani baska din.

almanca'da selig kullaniliyor ama sadece hristiyanlar icin kullaniliyor olsa gerek, hatta yedi bucuk yil önce entrysini bile girmisim.

allah rahmet eylesin'in karsiligi da "gott hab ihn selig".

bir ek bilgi de benden gelsin.
"merhum" müslümanlar tarafindan sadece müslümanlar icin kullanilir. müslüman olmayanlar icin müteveffa denir.

librivox.org ücretsiz sesli kitap sitesi. Hep kitabı hem ses dosyasını bulabilirsin. İlgini çeken kitabı seç, dinle.

BBC'nin radyo yayınlarını sitesinden mp3 olarak indirebilirsin.
Bunun haricinde çoğu radyonun programları da indirilebilir.
Yok üşenirim dersen her gece ntv radyo BBC ye bağlanıyor saat 23- 24 arası aç haberleri dinle.

bu konuda çok klasik bir şekilde dizi izlemeni önerebilirim ama hafif bir dilin kullanıldığı mesela lost gibi bir dizi olabilir.

daha farklı bir öneri olarak da belgesel izleyebilirsin. air crash investigation veya ancient aliens adlı belgeseller ilginç belgesellerdir ve konuşmacı tane tane konuştuğundan biraz daha takip etme şansın olur. alt tab'da sözlük bulunur anlamadığın kelimeyi bakarsın pause edip.

national geographic belgeselleri (ingilizce)
dexter
beatles (şarkılarını dinle)

ingilizce filmleri ingilizce altyazı ile izlemek, böyle başla...

(git: www.voanews.com)
bu site de yardımcı olacaktır. hikayeler hem yazılı hem işitsel olarak yardımcı olacaktır ve konuları ilgin doğrultusunda seçebilirsin.

her ikisi de fakat bulgur pilavının şu yönünü seviyorum akşamdan kalma varsa üzerine yoğurt döküz tuz filan ekleyip yemek gibisi yok. yine de piriç pilavını çoğu zaman tercih ederim tadı daha lezzetli geliyor bana.

pirinç pilavı. daha lezzetli. tavukla daha güzel. ama bulgur daha sağlıklıymış diyolla.

ne açıdan?

pirinç. beyaz çünkü severim beyazı

pirinç pilavı, bulgur çok bayıyor.

bulgur ve içindeki soğan salça biber mideme dokunuyor. ama bizim oralarda hürmeli denilen bulgur pilavı yok mu ooff.

şimdi ikisini de severim ama farklı faktörler var tabi. tat ve sağlıktan tut, yapılış şekillerine ve içine koyulan ek malzemelere, ve pirincin ve bulgurun cinsine göre bile değişebilir. ikisinin de ayrı ayrı sevdiğim yapılış şekilleri var. ama kuru kuru yiyeceksek, pirinç pilavı daha güzel gelebiliyor.

bunun yanında bulgur pilavı daha sağlıklı. çünkü bulgur, vitamin ve mineral açısından daha zengin ve daha lifli bir besin.

bu arada bazı şehirlerdeki bulgur cidden kocaman filan. bizde ise küçüktür. mesela bursaya gittiğimde bulgur yemem hiç. ne öyle kocaman bulgur tanesi.

bulgur beni de boğuyor, yerken sıkılıyorum. bir de nedense kafamda yer etmiş artık, fakirlikle bağdaştırıyorum, yerken kendimi kötü hissediyorum.

ama pirinç pilavını her türlü tüketirim.

bulgur pilavı daha kaliteli bir karbonhidrat kaynağıdır.

pirinç ama tel sehrıyelı.
bulgur ama bibersiz napıyım biber sevmem:)

bulgur pilavı sıcak veya soğuk farketmeksizin yoğurtla çok güzeldir bana göre
ama pirinç pilavı anca yanında tavuk vs olunca iyi oluyor, kısacası ikisinin de yeri ayrı.

bulgurun çok faydası varmış, pilav kadar tehlikeli değilmiş

ama özünde pilav daha lezzetli bişey
bulgur da bana nedense hep ikinci planda gelir

Pirinç pilavı. Sokaklarda bile satıldığına göre açık ara önde demek.

bulgurun glusemik indeksi pilava göre daha düşük, o yüzden şeker konusunda daha sağlıklı.

bulgur pilavında daha çok besin değeri vardır.

algıda seçicilik banko. almayı düşünüyosun sen de sanırım belli :) son kasa bu aralar moda gibi oldu ama evet renginden dolayı pembeye yakın bi rengi var kadınlar bayağı sevdi onu. çevremde onu kullanan iki arkadaşım var renginden dolayı almışlar. bizim gibi motor hacmine bakmıyolar veya ulan ne gazlarım bunla ne aralara girerim demiyorlar sanırım :D

tasarımı süper. 30-35 milyara spor bir arabaya biniyorsun gibi...

Bana göre şu an tasarım olarak öne çıkan 4 araba var.

Ford Fiesta
Opel Astra
Bmw 5 serisi
Range Rover Evoque...

hepsi de kendi segmentlerinin en baba tasarımına sahip araçlar. Şahsen ben alacak olsam bu 4ünden birini tercih ederdim.

bence süper bir araba. ve evet siyah olanı çok şık aga.

dışı seni içi beni yakar cinste bi araba aslında. ama tipi ve meşhur elektrik kırmızı renginden dolayı tercih ediliyor öncelikle. sonrasında da b sınıfı olmasına rağmen c sınıfı donanımına sahip olması ve aynı donanımı sunan rakiplerine göre (polo vs) daha uygun fiyatlı olması. (gerçi 2012 modellerine bi fiyat bindirmesi yaptı ford ama aralık filan gibi ucuzlar muhtemelen)

renklerı cok güzel sadece bıldıgın bu dişiyim.

bahsedilen yeni kasa fiesta ise beni çok hayal kırıklığına uğratmış bir arabadır. 2006 fiesta kullanıcısıyım ve arkadaşımda 2010 modeli vardı test ettim. arabadan indiğimde dış görünüşüne aşık olduğum bu arabanın aslında bom bok bir araba olduğunu görünce büyük hayal kırıklığı yaşadım. arabada bir kere görüş alanı çok kötü!!! ve 2006 arabam o an bana daha geniş bile geldi gerçeği nasıldır net bilgim yok. ha iç dizaynı, kullanılan malzemenin kalitesi, direksiyon fonksiyonelleri çokta kötü değil ama dış görüşünüşü mükemmel bir arabaya yakışmamış. param olsa 2006 ı satıp asla ve asla almayacağım bir araba olarak cümlemi bitiriyorum.

yenileri hoş görünüyor, teknik olarak nasıl bilmiyorum,
2005 fiesta kullandım onla ilgili söyleyebilirim. beni de, arada bir kullananları da şaşırtan iyi bir arabaydı. beklentim olmadan almıştım, tipini de beğenmiyordum zaten ama gerçekten iyi bir araba çıktı. sorunsuz ve kolay kullandım, hiç arıza çıkarmadı, yamuk yapmadı, iç hacmi beklediğimizden geniş çıktı, 7-8 kişi bindiğimiz oldu (birisi apaçi arabası mı demişti).
Sanıyorum bu memnuniyet nedeniyle tavsiye ediliyor olabilir, tipi de güzelleştiği, fiyatı da uygun olduğu için tercih ediliyordur.

ucuz dostum. O fiyata alınabilecek pahalı hissiyatı yaratan tek araba galiba. dış görünüş olarak yani.
dizel modelleri üst segment dizellere göre epey bir ucuz kalıyor.

tam bir bayan arabasi, ufak, hesapli, cok yaktigini da sanmiyorum. tasarimi da guzel. ancak motor olarak zayif(mis) ve kücük.

(bkz: lanet)

la havle ve la kuvvete illa billah il aliy ül azim

işe yarıyor bende. tekerleme gibi, tamamını söyleyene kadar sinirim geçiyor zaten.

(bkz: hey allahim ya)
(bkz: tövbe estağfurullah)

daha yaratıcı şeyler arıyorum yalnız

pütan
karai foldes
yada foldes karai

ben jeez diyom

ben tripanazomigambiyetsizi kullanıyorum

fizdepüt

ahyak de

ov may guudnıs!

dümbelek, heceleyerek söylüyorsun. vurguyu keyfime göre ilk ya da son heceye veriyorum.

şimdi buldum bir tane; zerzevat \ zerzevat saksısı

"çizmemin ranceri" diyin, tommiks öyle derdi. küçümsediğiniz kişilere karşı kullanın.

amokachi diyorum ben. "hayyyy amokachiii" gibi.

kedi canını senin.....

leyla ile mecnundaki küfürler olabilir
poşet
damacana
tuvalet terliği
duş perdesi

alüminyum

tuvalet terliği, duş perdesi, bulaşık süngeri, tuvalet fırçası, bakkal poşeti gibi şeyler kullanıyorum bu aralar.

(bkz: leyla ile mecnun)

- tuvalet terliği! sarı olan, plastik! bi tarafı kopmuştur hani; ayak dışarı çıkar. basamazsın yahu! yani giyemezsin de ayağını sürürsün üstüne basarak. işte o pisss tuvalet terliği! o derece çirkin!

Damacana

küfrün yerini hiçbirşey tutmaz. ben genelde hayskym yada sadece mnskym derim. böyle dişlerini sıkarak söyleyince kimse anlamıyor da.

www.tintinologist.org

(bkz: kaptan haddock)

kişiye kızılmışsa; ağzına ekmek goduğum, köfteci, keranacı, dümbelek, dübürzade, dübürcan, g.t lalesi,

duruma kızılmışsa; fikero, seh seh ( h'leri hafif yutarak yavaşça söylenince güzel oluyor sanki ), zıbınımını

bunlar yer yer kullandığım küfürümsüler. küfür olarak ta şunlar çok hoşuma gider; ananı laciverde boyarım, y.rrğın altına yıkarım.

kraloyun da bomberman var. manyak bi oyun :) hem de online oynanıyor.

jellybattle

www.popcap.com
iclerinde en guzeli bejeweled 3, sabahlara kadar oynadigimi bilirim.

www.armorgames.com

somafm.com

exa radyo indirmeni şiddetle tavsiye ederim.

radyo voyage

www.radyovoyage.com

www.stereomood.com

sky.fm solo piano kanalı
www.sky.fm
sarmazsa sağdaki menüden relaxation, dreamscapes ya da new age'i de seçebilirsiniz.

radyo voyage

www.middlegarden.com

www.windowsmedia.com burdan istediğiniz türü indirip windows media player ile dinleyebilirsiniz..

AMBIENT tarzda kral bir liste www.stereomood.com/mood/ambient

sakinini bilmem ama radyo eksene bir bak derim :) hem ingilizcen de gelişir :P

90 alır hacı. yapan sen aslansın kaplansın.

ondan da 900 alır o zaman :D

hiç şaka yapmıyorum, ortalığın anına koyar, kesinlikle.

ver coşkuyu ver coşkuyu :)

ağalar bi cevap yazın. sikindirik konulara kafa yoruyosunuzda bi yorum çok mu zor.

bir yıl dershaneye git soru çözme stilini öğren. sonra bir daha hiç gitme evde çalış. dersanede mat. için düzenli not tut ki gelecek yıl kullanabilesin :)

ders saatlerini ayarlayıp ayarlamama durumu dershaneye göre değişir. çalışanlar için çoğunlukla pazar günü felan uygun bir saate ders koyarlar.

Lise düzeyinden gireceksin 2012 dekine şu durumda. Düz lise mezunuysan hiç şansın yok, matematiksiz yüksek puan alamazsın. bazı Meslek bölümleri veya bazı belgelerin varsa şansın yükselir.

hocam kpss dershaneleri zaten birgün oluyor benim bildiğim. Hani belki farklı olan vardır o da olsa 2 gün olur yani.
Dershaneye git kesin, matematik için temel edinmiş olursun. Durmadan edüt al, edüt alırken sorun çıkarmayacak bir kurum olsun. Önceden konuş yani bunu. Kanımca ufak kurumlarda daha rahat olur edüt olayı.
Dershane sonunda halen verim alamazsanız, özel ders veren birinden matematik dersi alırsınız.

kopuk;
nivea jel.

gilette. ikisi için de. arko marko alma çok berbat.

kopuk: kesinlikle nivea. makinayi ne alirsan al. her insanin cildi farkli, denemeden ne desen bos.

biraz pahalı, fakat lancome'nin köpüğü harika. bıçak dersen, fusion.

şu sıralar gillette'in çıkardığı 3 bıçaklı kullan atlar var. geçen kampanyalı buldum, 8 tanesini 9 liraya aldım. çok güzel kesti. her birinden 10 tane adam gibi traş çıksa 80 traşı 9 liraya getirmiş oluyorum. aynı tasarımdaki mach 3'ün bir kartuşu 7-8 liraya geliyor zaten ki bu yukarıda bahsettiğim verimliliğe erişemez. fusion çok büyük, mach 3'ün kıvraklığını sergileyemiyor ama suratı kesmeyi neredeyse imkansız hale getiriyor. o açıdan takdir etmeli.

traş köpüğü olarak nivea iyidir.

bence normal permatik jilet ve jilet takılan makineden kullanın. arko traş sabunu ve porsuk kılı fırça...
ben öyle yapıyorum, çok mutluyum...

olmadı mach 3 kullanabilirsiniz...

nivea hassas ciltler için jel + gilette blue 3 zamanı kısa olanlar için

jilet takılan makine + arkonun tıraş sabunu + porsuk kılı fırça. bu da geleneksel ve daha yakın tıraşı sevenler için.

atan kişiye yanlışklıkla sildim deyim tekrar atsın?

asla geri gelmez.

mesajları göremedim bile. o sırada hafıza dolu olduğu için vodafone'un şu mesajı tutma servisinden geldi. tabi tam o sırada eski mesajları silerken mal telefon yenileri de sildi. hay amk :/

android telefonsa belki recovery uygulamaları olabilir.

dell lere bakın. işletim sistemi kurulu olmadan, freedos ile satılanlar ucuz olabiliyor.

dell iyidir acer da olur asus da olur

asus n53s serilerine bak

keşke tüm laptop sorusu olanlar için duyuruda otomatik "dell dell dell" butonu olsa :)

asus ya da dell almayı düşünüyorum. iyi bi i5 yada i7 işlemcili olsun istiyorum. chipset olaylarından falan anlamadığım için detaylı anlatamıyorum:) freedos mantıklı geldi ama olmazsa olmaz değil.
link vererek ya da tam model vererek önerebileceğiniz laptoplar var mı?

Jöle saç döker. Lakin saçlarınız jöleliyken yatarsanız, saç derinize de jöle temas ederse, saç diplerinize de jöle sürerseniz döker. Onun dışında çok sorun yaratmaz.

sene 2011 jöle mi kaldı hala?

jöle yi söylenildiği gibi her akşam yıkamalısın, diğerlerini de yıkamalısın ama, wax ve sprey daha az zararlı gibi

alkolsüz, adam gibi bi jöle al. evet hobby sert alma yani. kıy paraya loreal veya schwarzkopf falan al. akşamları da yıka. az kullan. ben yıllardır lorealin invisi'sini kullanıyorum, temiz saça 2 fındık tanesi (açıklamaya gel) kadarı yeterli oluyor ki saçım çok da kısa değil. dökülmedi de valla.

saç derisinin hava alması gerektiği için döker. uzun süre şapka takarsan da saçının zayıfladığını göreceksin.

hmmmm bundan sonra da kullanmamaya devam o zaman, en azından eldeki kutu bitsin. a101'de bir bu vardı ve sert haricinde de başka seçenek yoktu, inek yalamış gibi gözükmesini istemediğim için de ıslak&sert tercih etmedim. dediğim gibi uzun süredir jöle piyasasıyla alakam olmadığı için migros'ta gördüğüm jölelerin fiyatlarına oldukça şaşırdım.

bu arada çocukken sinüzit de geçirmiştim iyi mi...

X kursu müdürlüğüne

yy/zz tarihinde t aylık ingilizce/matematik eğitimi için kursunuza kaydoldum. Kurs süresince bana verilmesi gereken eğitim sözleşmede belirtildiği şekilde yerine getirildi. Ancak şu şu sebeplerden dolayı kaydımın silinmesini ister gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim

sonra sol alt tarafa adres sağ alt tarafa isim imza.

ilk saat daha güzel bence. maurice lacroix'a benzetmişler, hastası olduğumdan direk onu öneriyorum. ikinciyi beğenmedim.

1.bnce cok ıyı ama bnde mavı hastalıgı oldugundan daha cekıcı geldı spor bı saat

dişiyim.

3 yada 4...

1 ya da 3 panpa.

1

ilk 2 link aynı saakin fotosu, sonraki iki link de aynı saatin fotoları değil mi yahu?

neyse ben 2. saat diyorum. yani 2. linkteki

cok dövün daha cok dövün sonra yine dövün, en son iyi bir dövüp temiz bir dayak atin.

abi ne biçim insanlar var ya. dövün amk.

adam gibi dayak atmış olsaydınız bence böyle yapmaya devam etmezlerdi. her ne kadar şiddete karşı birisi olsam da,bu durumda en uygun yöntem bu gibi görünüyor.

yabancılar konusunda ben de sana benzer bir durum yaşamıştım. biz de önce uyarmnıştık,sonra bir daha uyarmıştık,sonra sert bir diller uyarmıştık. durum değişmemişti. en sonunda da dayak yediler tabii. dayaktan sonra adam oldular. garip insanlar...

ağızlarını kullanmadan kola içmelerini sağlayın.
her gün akşam birdenbire saldırın.
büyük ihtimal kazaktır onlar.
dayağı çok severler ve başka dilden anlamazlar.

1-Tüm eşyalarını gece vakti toplayıp yakın. Daha iyisi fakire fukaraya dağıtın.
2-Jiletleyin. Ciddiyim. Öldürmeyin tabii. Biraz façalayın yeter. Yüze vurup hapishanelik olmayın tabii. Uyurken çullanıp kol bacak ne varsa doğrayın.
3-Oraların delisi varsa getirin gece siksin bunlardan birini.
4-Paralarını çalıp yiyin afiyetle.
5-Sınavlarından başlamasından önceki gün kolunu kırın. Kırmasanız da sakatlayın. Sınav dönemi kesinlikle uyutmayın, işkence edin.
6-Saçlarını maçlarını sıfıra vurun bebelerin. Daha iyisi tren yolu yapın. Tüm kıyafetlerini makasla kullanılamaz hale getirin.

Bunlar belki vahşice gelecek de ağır dayaktan bile anlamıyorlar diyorsun. Bu tarz bir çözüm en iyisi. Benim favorim jiletlemek.

@seyduna

kazaklarla iyi anlaşırım aslında, kırgızlarla daha doğrusu "dungan" denen milletle pek anlaşamam, geçen yıl onlardan vardı, onlar "sert sözlü uyarı" raddesinde susuyorlardı. şimdiki yabancılar moldovyalı.

son ikazdan sonra bilimum eşek şakasıyla hayattan bezdirebilrsiniz. uyurken elemanların yüzüne diş macunu sürün, hatta yumurta akıyla yapılan şakalar var onları da yapın. odada bol bol yellenin, içeceklerine müshil koyun falan. olmadı topluca dilekçe verin elemanları başka odaya gönderin..

yumurta akı şakası +1 :) uyandıklarında sizi keyif sigarasıyla görsünler bir de tam olur.

sünnet edin çocukları.

bankan internet bankacılığı hizmeti veriyorsa sanal kart açtırırsın, yine ayni şekilde banka hesabından ödemiş olursun, hem anında gider.

maalesef şuan bu işlerle uğraşacak boş zamanım yok. banka havalesi ile almayı düşünüyorum.

sanal kart numarası başvurduğunuzda, anında veriliyor zaten internet üzerinden. eğer 2 kere mouse'a tıklamayı uğraşmaktan sayıyorsanız.

sanal kart havaleden iyidir iyi

ben sanal kart almanın bu kadar kolay olduğunu bilmiyorudum. garanti bankası kullanıyorum, şu sanal kart hakkında bir link verebilir mi birisi?

yapı kredinin playcard ına başvur yıllık kart masrafı yok.

sanal kart ile ilgili link: www.garanti.com.tr

üstteki arama kutusuna sanal kart yaz. enter tuşuna bas.

tey allam.

ingilizce kitap okuyabildiğine göre ingilizce ingilizce sözlük öneririm. mesela oxford'unkiler iyidir. Türkçe - İngilizce sözlüğe baktığında bulduğun ingilizce kelimenin anlamına bir de ing- ing sözlükten de bak. mesela titremek:

vibrate fiziki nesnenin titremesi

frighten: korkudan titremek

shiver: başka bi titremek...

türkçe sözlüğe bakıp rasgele bunlardan birini kullanma, hepsi çok farklı :)

sözlüğe bakmadan kitap okuman lazım. sözlükle kelime öğrenemezsin. öğrendiklerini ya unutursun ya da yanlış öğrenirsin. kelime öğrenmek istiyosan, bol bol oku ama sözlüğe bakmadan, 'acaba burada ne demiş olabilir?' diye düşünerek oku.

@schizophrenia:
evet aslında takıldığım yerlerde 2 sözlüğe de bakıp net bir anlam çıkartmak en mantıklısı.

@compadrito:
demek istediğini tam anlamadım ya da sen anlatamadın. oturup sözlüğü okusam dediğin doğru, sözlükle kelime öğrenemem de anlamını bilmediğim şeyi nasıl "anlayacağım"? ama yine de dediğin gibi hemen sözlüğe davranmadan önce üzerinde düşünüp ondan sonra sözlüğe bakmayı deneyeceğim.

şöyle izah etmeye çalışayım: lisan öğrenme süreci, daha doğrusu yeni kelime öğrenme süreci, bol bol yeni kelimelerle karşılaşmayı gerektirir. bunun için de bol bol okuman gerekir. her bilmediğin kelime için sözlüğe bakacak olursan, okumanın sürekliliğini bozmuş olursun. yani akıcı bir şekilde okuyamazsın, kesintilerle okumak verimli olmaz. o anda öğrendiğini sandığın kelimeler, 1 ay gibi bir süre sonra unutulur gider. ya da çok azı hatırlanır.

'bende bir sıkıntı var' yazmışsın. sendeki sıkıntı şu: okuduğunu %100 anlamak istiyorsun. bu mükemmeliyetçilikten vazgeç. okumaya başlarken, şunu baştan kabul et: okuduğunun hepsini anlamak derdinde değilsin; derdin sadece daha fazla kelime öğrenmek.

şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere, ya da işin püf noktasına: 'anlamını bilmediğim şeyi nasıl anlayacağım' diyorsun ya, işte işin püf noktası tam da o. anlamını bilmediğin şeyi tahmin etmeye çalışacaksın. bir örnek verelim: okuduğun metinde 'confirm' kelimesi geçiyor ve sen bu kelimeyi bilmiyorsun. hiç oralı olmadan yani sözlüğe davranmadan, o kelimenin içinde geçtiği bağlamdan yani 'context'ten, ne anlama geldiğini tahmin etmeye çalışacaksın. buna ister 'destekli atış' de, ister 'educated guess'. bu söyleyeceğim şey başta sana hayal gibi gelebilir ama doğruluğu ve çok işine yarayacağı su götürmez bir gerçek. bilmediğin kelimeyi birinci ve ikinci karşılaştığında anlamasan bile, üçüncü kere karşılaştığında, anlamını doğru tahmin eder hale geliyorsun.

bu yöntemin sözlüğe bakarak okuma yöntemine üstünlüğü şurada:

sözlüğe bakarak okuma yönteminde,

1. okuma gayretin sürekli kesintiye uğrar, şöyle ağız tadıyla blok halinde, kesintisiz okuyamazsın, okuduğunu anlama yani 'reading comprehension' becerin gelişmez,
2. çok vakit harcarsın,
3. 'armut piş, ağzıma düş' kolaycılığı ile elde ettiğin bu kelimeler, senin için değerli olmadığından, bir ay gibi bir sürede unutursun
4. bir daha hayatın boyunca karşılaşma ihtimalin çok düşük kelimeleri öğrenmek için de, vakit ve emek harcarsın,
5. gayretlerin sonunda bir arpa boyu yol gidiyormuşsun duygusuna neden olur (zaten sen de bu duygu nedeniyle duyuruya bu soruyu soruyorsun)
6. sonunda hevesin kaçar

halbuki sözlüğe bakmadan okuma yönteminde,

1. blok halinde kesintisiz, saatler boyunca okuyabilirsin. burada amaç okuduğun her cümleyi anlamak değil, yeni kelimeler öğrenmektir.
2. sözlükle okuma yöntemine kıyasla, belki de beş misli süratle okuyacağın için, bir çok sık rastlanan ama senin henüz bilmediğin kelimelerle karşılaşma ihtimalin çok artar,
3. bu ihtimal artışına bağlı olarak, ilk kez karşılaştığında o kelimenin anlamını tahmin edemesen bile, aşağı yukarı nasıl bir bağlamda, nasıl bir ortamda geçtiğini görürsün. bu tecrüben, o kelimeyle ikinci karşılaşman için çok kıymetli bir bilgi sağlar.
4. ikinci veya artık üçüncü karşılaşmanda o kelimenin anlamını artık tahmin eder hale gelirsin ve bu tahminin çok büyük bir ihtimalle doğru çıkar,
5. kelimeleri bu şekilde, kafanı anlamaya zorlayarak ve 'armut piş, ağzıma düş' şeklinde değil, kendi zihin faaliyetinin bir sonucu olarak öğrendiğin için, o kelimeler senin için değerli arkadaşların olur ve onları bir daha unutmazsın,
6. bağlam ya da ingilizce tabiriyle context işine çok kafa yoracağın için, kelimenin kullanımını yani usage'ını da doğru öğrenmiş olursun ki, lisan öğrenme sürecinde usage çok önemlidir,
7. burada ne demek istenmiş olabilir diye sürekli kafa yoracağın için, reading comprehension yani okuduğunu anlama becerin çok iyi gelişir

bonus: ben sana YouTube'dan, sevdiğin filmleri tekrar tekrar seyrederek cümleler ezberlemeni tavsiye ederim. ya da çok sevdiğin şarkıların sözlerini de ezberleyebilirsin, tekrar tekrar dinleyerek. sorduğun sorunun doğrudan cevabı olmasa bile, İngilizce öğrenmene çok faydası olur.

dediklerini iyice okudum.
bir kere şunu söyliyim: beni -tamamen- çözmüşsün =)
tanıdık olmandan şüpheleniyorum hehe.
evet dediğin mükemmeliyetçilik bende var. bahsettiğin çok nadir kullanılan kelimeler kendini zaten belli ediyor ve onların sadece anlamına bakıyorum, o kısmı anlıyorum ve yürüyorum. bir de çok sık karşıma çıktığı halde anlamını bilmediğim kelimeler var ki onları ve anlamlarını özellikle biryere not ediyorum. dediğin gibi çok verimli olmuyordu, şimdi fihrist yaptım kendime oraya not ediyorum, karşıma çıktıkça oraya bakıyorum ve eninde sonunda bu kelimeleri öğreneceğimi düşünüyorum.

senin dediğin yöntemi ingilizce 101 dersinde bir hoca söylemişti. o derste birkaç kez göstermişti hatta. genellikle eklere veya ön eklere bakarak kelimenin anlamını yakalamaya çalışıyorduk, bazen de senin dediğin gibi context'ten. benim soracaklarım şunlar:
1- eğer cümlede 2-3 tane bilmediğimiz kelime varsa ne yapacağız?
2- sen şimdi dedin ya, ikinci veya üçüncü seferde doğru tahmin eder hale geleceksin diye, doğru tahmin ettiğimizi nereden anlayacağız?

"beni -tamamen- çözmüşsün" kısmı hiç şaşırtıcı değil çünkü bu benim özelliğim. dün arkadaşım patronundan bahsediyodu. hiç yüz yüze gelmediğim ve hakkında hemen hiç bir şey bilmediğim adamın kişiliği hakkında bi yorum yaptım; arkadaşım, yorumun cuk oturduğunu söyledi. başka hallerde, birisinin anlattığını anlayıp anlamadığımı teyid etmek için "durum şöyleyken böyle mi yani?" diye sorular sorarım ve "ayyyynen öyle!" cevabını alırım.

101 hocasının yöntemi çok işe yarar. zaten eklere ve ön eklere bakarak kelimenin anlamını çıkarmaya çalışmak, bu işin uzmanlık aşamasıdır ki özellikle TOEFL için kazanılması şart olan bi beceridir. sinekten yağ çıkarır ve kelimenin anlamını bilmediğin halde doğru şıkkı işaretlersin.

benim verdiğim örnekte 3. karşılaşmanda artık kelimenin anlamını kendiliğinden anlayacağını söylüyorum. 3. olmasın da 5. olsun. sen bu yöntemin doğruluğuna ve üstünlüğüne inan ve fihristi kafanda yap. şu anlamları bi yere not etme işinden de vazgeç. kafana not et ama sözlükten bakıp öğrendiğin anlamları değil, "karine" ile, hatta "kan, ter, gözyaşı" ile ya da daha doğru bi tabirle, "%100 yerli sermayenle, beyninin gücüyle, tamamen kendi emeğinle" öğrendiğin anlamları... giderek ve "tedricen" (yani gradually), mucizevi bi şekilde kelimelerin anlamını doğru tahmin etmeye başladığını göreceksin. ama bunun için, dediğim gibi, sözlükle, fihristle filan uğraşmadan, kesintisiz okuyacaksın.

bi yedi sekiz sene önce volkswagen'in bi reklamı vardı: "biz bir milyon araba yaptığımız için araba yapmayı iyi biliyoruz" mealinde. işte o reklamdaki gibi, senin context'ten anlam tahmin etme yeteneğin, yüzlerce, binlerce sayfa metni, sözlüğe bakmadan, kesintisiz ve anlam tahmin etmeye çalışarak okumana dayalı olarak gelişecek.

tekrar ediyorum, daha fazla cümle okumana engel olacağı için, kaldır at şu defteri, sözlüğü, fihristi. karate kelimesinin anlamı nedir? "boş el". sen de elindekileri bırak bi kenara. metinle baş başa kal. elinde hiç bi silah olmadan, sadece bileğine, yani beynine güvenerek çık yola. okuduğun metni iyi seçeceksin. yani seviyene uygun olacak. tutup washington post'ta veya the guardian'da makale okumakla başlarsan, şevkin kırılır. bi kere okuduğun metnin konusu, senin çok ilgini çeken ve hakkında epeyce bi şey bildiğin bi konu olacak. hakkında en ufak bi fikrinin olmadığı bi konuyu kavramak için okumaya kastırmayacan şu sıralarda. farz-ı muhal en sevdiğin ve en iyi bildiğin konu gitar olsun veya rock müzik olsun. onunla ilgili yazılar okuyacan. hem ilgin besleyecek şevkini hem de beynin iş yapıyomuş gibi hissetmeyecek, çekirdek çitliyormuş gibi hissedecek.

gelelim yeni sorulara:

1- eğer cümlede 2-3 tane bilmediğimiz kelime varsa ne yapacağız?

çok basit: içinde 2-3 tane bilmediğin kelime olduğu halde, o cümleyi anlamaya çalışacaksın. anlayamadığında da hiç kasmadan ve küsmeden bi sonraki cümleye geçeceksin.

2- sen şimdi dedin ya, ikinci veya üçüncü seferde doğru tahmin eder hale geleceksin diye, doğru tahmin ettiğimizi nereden anlayacağız?

o bir his. tarif etmesi zor. ama geliştirilebiliyor. mesela bir metinde silahlı kuvvetten bahsediliyor ve ikide bir deployment kelimesi geçiyor böyle mekanlar tarif edilerek. "ulan sakın bu "konuşlandırma" demek olmasın?" hissiyle tekrar okuyacan o cümleyi ve "evet evet, bu en çok "konuşlandırma"ya uyuyor" diyip geçecen. bak, hâlâ sözlükle filan uğraşmıyosun. ama %80 eminsin o kelimenin konuşlandırma demek olduğundan. beşinci defa karşılaştığında artık oran %100'e yaklaşır. önemli olan HACİM ve SEZGİ. okuduğun metnin hacmi ve buna bağlı olarak geliştireceğin sezgi.

Burada işin püf noktası ne biliyo musun? Hani biceps geliştirmek için, ağırlıktır, barfikstir her ne haltsa, ondan çalışılıyo ya, işte aynen onun gibi, beyninin "kelime anlamı tahmin etmeye yarayan yeri" her neresiyse, onu geliştiriyosun bu yöntemle. Practice makes it perfect!

eğer ille de kalem defter bi şey çalışmak istiyosan, otur Latince önek ve sonekleri yani az biraz etimoloji çalış. kelime anlamı tahmin etmende çok işine yarar.

bonus: Türkçe'deki düşman kelimesinin kökenini biliyo musun? dys + man kelimelerinden geliyomuş. dys (ya da dis) kötü, man ise mantalite (ya da mentality)'deki man. yani kötü zihinli, kötü fikirli demek. bu bilgiden hareketle, dis ya da dys ile başlayan kelimelerde bi olumsuzluktan şüphelenecen.

www.nisanyansozluk.com

aha bu da benden sana doğumgünü hediyesi olsun:

en.wikipedia.org

bu arada sana müteşekkirim çünkü şöyle bi entry'm oldu sayende:

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

kalsiyum eksikliği? ya da florür?

diş ipi kullanıyor musunuz?

bana çene yapımdan kaynaklandığını söylemişti doktor, alt ve üst çene tam olarak üst üste basmadığı için, belli dişlere daha fazla yüklenme olduğu için yemek yemede, zamanla bunlar çürüme yapmış.

bazı insanların kemik yapısından kaynaklanıyor sorun. ben haftada iki üç ya fırçalarım ya fırçalamam, maşşallah daş gibiyim.

Kalsiyum eksikliği olabilir, florürü bilmiyorum. Diş ipi kullanmıyorum, kullansam çözme ihtimali var mı? (Gargara kullanıyorum, hatta plak temizleme aletim bile var)

Edit: Hı bir de, stres kaynaklı çenemi sürekli çok sıkıyorum. Sebebi bu olabilir mi?

ben şöyle izah edeyim

her yemekten sonra dış fırçalar
günde 2 kez diş ipi kullanır
yemek aralarında misvak aldım(milleh hacı hoca sansada diş fırçası ile gezilmiyo)
gece colgate bilmemne gargarası

ama sürekli çürüyor.. doktor olur öyle şeyler gibi bişeyler dedi.. gen e kalıtsallığa evrime filan bağladı..

not: çay günde 1 bardak kahve nadiren dışarda türk kahvesi yada 2 günde 1 nescafe filan, kola sevmiyorum schweppes bitter limon filan içerim gerçi o da her yerde bulunmuyo..

elektrikli diş fırçasından kaynaklanıyo olabilir,,,diş hekimleride önermiyo onları bende senelerce onu kullandım ama nafile hemen taşlanıyodu vs dişçi normal fırça kullan dedi gayet rahat şimdi elektrikli olandan kat kat iyi temizliyo normal fırça . . .

farklı bir şey söylemeyeceğim ama benim gittiğim diş hekimi de elektrikli diş fırçasının felçli insanlar gibi normal diş fırçasını tam olarak kullanamayan insanlar için olduğunu ve mutlaka normal diş fırçası kullanmam gerktiğini söyledi.

diş eti kanamasının etkenlerinin birinin de dişleri sağa sola doğru fırçalamak olduğunu ekledi. fırçalarken alttan yukarı ve üstten aşağı biçiminde nazikçe fırçalamak lazımmış, yemek artıkları böylelikle diş etlerinin arasına dolmaz ve kanamaya neden olmazmış.

diş etinde sorun var. bi diş hekimine danış. bana göre sana küretaj (diş etiyle alakalı bi işlem) uygulanması lazım.

git guzel kardesım doktora , onemlı bıseyse farkedılır . gıtmezsen cok sey kaybedebılırsın , gıdersen en kotu ıhtımalle bıseyının olmadıgını ogrenıp sevınırsın ..

cıks. doktora gidin hocam. (doktor değilim) mide asidinizin seviyesi yükselince mide kendine zarar veriyor.

ben kusarken bazen boğazım zorlamadan kanar ( yırtılıyo sanırım ) öyle bişi olabilir , ama ne kadar kan geldiği önemli tabi , anlamanız gerekir , geçmiş olsun

2 aylık ömrün kalmış x)

verem belirtisi git hemen akciğer filmi çektir

english grammar in use +1

building skills for proficiency ( cesur öztürk)

ya da diğer hacettepe taş yayınları...

deodorant önereyim ; caldion - parfümü de vardır.

givench aqua submarine mi ne vardı o güzel. hafif okyanus kokusu.

insense ultramarine
jil sander sun men

ikisi dışında parfüm beğenmiyorum. özgün kokulardır. insense nisbeten daha kaşar oldu

burberry classic, paco rabanne 1 million

kesinlikle issey miyake..

temiz ve karizmatik bi koku.. çekici..

CK One
Rochas Man

ben beğenmiyorum ama çok kişi cK euphoria yu beğenir 2006 yada 2007 en iyi koku seçildi

tam anlamıyla: chrome legend!

xo dynamic

LG

lg... 100 hz olsun. gersisi onemli degil. butcenize uygun olani isteyin

sony'yi tek geçerim ama bunlarda fena değil

37 inç=www.bimeks.com.tr
40 inç=www.bimeks.com.tr veya www.bimeks.com.tr

samsungu tavsiye ederim.

eve aldigimiz 2 tv de LG.
biri lcd, biri led lcd.

ikisi de ps3 ile cok iyi randiman veriyor.
numbernine'in dedigi gibi 100 hz olsun, 50 olanlari almayin
ve mutlaka bir deneyin magazada ps3 baglatip.

lg tavsiye eden çok oldu. dikkatimizi çeken bir iki model var. teşekkürler öneriler için.

merhaba, benim de benzeri bir durumum var, bir sorum olacak: neden LG?

arayuzleri cok iyi.
ps3 ile uyumu cok iyi.
oyun moduna getirdiginizde gorsel olarak hosuma gidiyor ayari.
ev sinema sistemleri ile (onlar da lg olcak tabii) cok uyumlu ve etkilesimli, her kumanda birbirini taniyor ve ortak calisiyor falan.
bir kere bile hata vermedi
bir kere bile olu pikselle karsilasmadim

okuldan okula değişiyor olabilir, bir de hangi alanda olduğunuza göre.

üniversitesine göre değişiyor. aşağıdaki siteyi takip etmeni tavsiye ederim. hem üni ilanları çıkıyor hem de istenilen belgeler.

www.pedagojikformasyon.net

transkript

mezuniyet belgesi onaylı fotokopisi

nüfus cüzdanı fotokopisi

bir de dilekçe ve

yatırdığın harcın dekontu

spam olarak işaretleyebilirsiniz.

hesabın g-mail ise filtreleme var.

mail settings' e ordan da filters a gir.

gelen herhangi bir mail'in en altında "artık beni kampanyalardan haberdar etme" gibi bir seçenek oluyor. oradan gerekli ayarı yaptıktan sonra mail gelmiyor.

facebook için de her grubun sağ üsttünde ayarlar var, oradan kaldırabilirsiniz mail uyarısını.

maillerin altında "limango'dan kampanya duyurularını almak istemiyorsanız tıklayınız | limango hakkında | iletişim" gibi linkler oluyo onları da deneyebilirsiniz, istemedikleriniz için.

güzelmiş tam olarak nası bi kumaş?

kullanan kısının yas aralıgıda onemlı bnce eger 23 24lerdeyse tavsıye etmem ama +28lerın kullanımına daha uygun olabılcegını dusunuyorum

Renk: Petrol
Kesik Çizgili Panço Bluz
Standart Bedendir

hediye edeceğim kişi patronum. büyük ihtimal 28+ dır :)

bence güzel.

bana biraz babaanne isi gibi geldi.

bana bunun giyen kişi yeni doğum yapmış ama kilolarını daha verememiş, veremediğini kabullenmeyen kişi imajı yarattı.

böyle bişey bana hediye edilse, hediyeyi veren kişiye teşekkür eder, dolabımın en ücra köşesine kaldırırdım ki gözümün önüne gelmesin allah muhafaza kendimi 30 yaşında gibi hisseder giymeye kalkarım falan..

o kadar kötü mü yaw?

renkleri biraz kasvetli olduğundan olgun işi duruyor yoksa modeli hoş daha açık renklerde varsa onu tercih edebilirsin.

tarz olarak güzeldi ama neyse. tavsiyeler için teşekkür.

sorulan sorulardan gördüklerim arasında, mutlaka görmediklerim vardır, neyse en az bu soru 10 kere soruldu, ve cevap olarak da meme kanserine dikkat çekmek için yapılan bir sosyal eylem olduğu söylendi

arayın efenim

bu konuya dikkat çekmek için iç çamaşırlarının rengini yazıyorlardı. bunu ilk defa gördüm. neyse teşekkür.

yaptıkları şeyler her seferinde farklı oluyor

bence bu duyuru bi müddet sabitlensin, kaçıncı defa soruldu artık

(bkz: x haftadır y yemedim)

ben de bunu yemekle ilgili bir şey sandım. uzun zamandır yemediğim bir yiyecek bulmaya çalıştım. sonuç mu? hiçbir şey bulamadım.

fik fik yapmadığı günü yazıyor töğbe estafirullah

dün bi entryde görmüştüm de şimdi bulamadım

esası: x aylık hamileyim canım y çekiyor gibi bir şeydi.tabii bizimkiler yememiş olmalı ki değiştirmişler

dünya yemek günü güldürdü:))

ne kadar acil? yarın bizimkini alıp yollasam olur mu?

olur tabi hocam. size mail yolladım.

Valerian root. Sakinlestirir.

doğadanın sarı kantaronlu çayı var. birkaç hafta düzenli içerseniz işe yarar gibi. bir de papatya çayı sakinleştiriyor.

hacı bu ot olayları uykunu getirebilir sınawlara çalışamaya bilirsin ya yatarken az bişi iç ya da içme.... bnce kendine ders aralarında bi dinlenme olayı bul ne biliyim msj çek tv izle dizi ama bunlar sni rahatlatsın uzun tutmada sni dersten alıkoymasın how i met izle mesela her bi saate 20 dakka.. hamama git diecem ama 2 gün kendine gelmezsin bunu sınawlardan sonra yap...bide ortam müsaitse gıcık gittiğin biri warsa ona bağır çağır :))

3)çayyolu

yer bulabilirsen bilkent. bu tür şeylere aç olduğumuz için, biraz da kaliteyi yüksek tutarsan şahane iş yaparsın. üstelik hedef kitlen olan öğrencilerin de her daim olduğu bir yer.

bence öğrencilerden ziyade bankaların çalışan kesimin yoğun olduğu yerler olabilir. çankaya vs. açız yahu! tek bi yer var burda öyle dediğin şekilde.
ama tabi çalışan kesim öğlen gelip yemeğini yer, sonra 5 ten sonra kimse kalmaz, o da risk. her iki grubu da bulabileceğin bir yer olsa...
o da anıttepe falan olur heralde.
ama yakında olsa güzel olur, kahvaltı falan dedin. ben sürekli gelirim mesela :)

bizim evin önüne kur daimi müşterin olurum kahvaltı için :) bence hacettepe üniversitesi beytepe kampüsüne bi git derim yeni bir alışveriş merkezi açıldı onun üst katında boş dükkanlar vardı sanırsam. bilgi içinde orda hiko diye bir yer var ev yemekleri yapıyor. fiyatı onlardan biraz aşağı çekersen tutar ;)

uzun süreli kullanımlarda bağırsağa ya da böbreklere zarar veriyor diye duymuştum. özellikle bebeklerin dikkatli kullanması gerekiyormuş. ama bi kerecikten bişey olmaz sanırsam :)

iç gitsin bir şey olmaz... bir ara beyin kanaması tehlikesi vardı bazı haplar için onun devamı o laflar.

karaciger sevmez parasetamolu. iceceksen bile sakin abartma. bu bakimdan ibuprofen daha emniyetli.

cocuklar icin parasetamol iceren ates düsürücü suruplar pek tercih edilmiyor artik. sebebi de bir kac senedir cikan celiskili raporlar, uyarilar.

www.lifeinbursa.com

mide sıkıntınız varsa parasetamol almaniz daha iyi olur, ama parasetamol türü ilaclar agri kesmekten ziyade ates düsürücüdürler.

Alkol ile etkileşimi de tartışmalı hala

en tehlikesiz ağrı kesiclirden biri, mideye de zararı yok, lakin aşırı dozda alırsan karaciğer harabiyeti yapma riski var. o aşırı doz da bir seferde yaklaşaık 10 gram (20 tablet gibi birşey>). metabolitleri asetil sistein ile konjüge edilerek vucuttan atılıyor. aşırı dozda kc harabiyeti yapmasının nedeni de vücut asetil sistein stoğu bittiğinde konjuge olmayan metabolitin bünyeye zararlı olması. balgam sökmek için kullanılan asist ile vücudun yapısında doğal olarak bulunan asetil sistein takviyesi yapılabilir.

avantajı köpüktü jiletti marketti uğraşmıyosun bi kere alıyosun ama yaramaz yani :)

sinek kaydı tıraş olacaksam illa ki jilet kullanıyorum. makineyi ise daha gündelik/geçiştirmelik tıraşlarda kullanıyorum. ne olursa olsun jiletle tıraş olduğum zamanki gibi kaymıyor sinekler makineyi kullandığımda =)

makinaya verilecek parayla bence sağlam bir traş bıçağı al, şu başlığı değişebilenlerden, 5 bıçaklı olanlar vs en azından kaliteli traş olursun, tahriş oranı azalır vs.

Cruzer tarzı makinalar da var ama sanırım onlar sinek kaydı yapmıyor, onun dışında sinek kaydı yapan makinalarda ciltte kızarıklık tahriş vs sorunlar yaratabiliyor

bana göre ıslak traşın yerini hiçbir şey tutamaz. traş makinesinin avantajı su/sabun/köpük vs bulamadığın durumlarda, yolculukta vs işe yaraması bence. traşın zevki bi defa jiletin suratta kayması:))

hocam ben de senin gibi en yakın tıraş işine merak sardım 2 haftadır takip ediyorum şöyle sonuçlara ulaştım :)

* en yakın tıraşı safety razor dedikleri dedelerimizin (incici değilim ciddiyim) içine jilet konulan ve tıraş fırçasıyla yapılan tıraş sağlıyormuş. bu bahsettiğim safety razorlardan da en çok "merkur hd" markalı olanı öneriyorlar. 35$ civarında e-bay de ve amazon da var. uçuk gelebilir ama mach 3 ya da fusionların 4 lü tıraş başlıklarının 35-40 tl olduğunu düşünürsek (1 yılda 60-80 tl demektir) bu tıraş bıçağı daha ucuza denk geliyor.

* yok benim öyle zamanım yok uğraşamam dersen de en güzel tıraş bıçakları başlıkları değişebilen gillette mach 3 titreşimli olanı ve gillette blue 3 kullan at tıraş bıçakları. ama bu tür tıraş bıçakları da daha çok sivilce - tahriş yapıyormuş diue duydum.

today.msnbc.msn.com

power fusion kullanan biri olaraktan söyleyeyim, eşşek gibi 5 bıçağı var, o kadar sakalım yok tabi ama, değiştirilebilir başlıklı olanlar kullan atlara göre çok daha kaliteli.

Kullan atların asıl olayı tek kullanımlık olması ama işte 5-10 kere kullanılma durumları oluyor, masraf açısından. İçinde 10 tane traş bıçağı olan kullan atlar ortalama 10 tl, gilette için söylüyorum, 2 başlık aldığın zaman 20 küsür lira, yani 10 lu paketle 1 traş başlığının aynı sürede bitmesi gerekiyor ama tabi her zaman böyle olmuyor.

Mach 3 tarzı klasik traş bıçakları alacaksan onlar baya ucuz, ama işte power fusion tarzı fantastik şeyler alacaksan, 35 tl yi verip bir dene, beğenirsen devam edersin kullanmaya.

ama sivilce oluşumu vb sorunlar yapmadı bende, tahriş olayı da pek yok, hatta sivilceleri biçmiyor bunlar

iyi bir traş makinasına verilen para başta göze fazla görünüyor ama uzun yıllar kullanınca traş bıcağından bile ekonomik oluyor, tabi bu biraz da zevk meselesi bazı insanlar jiletle bazıları makinayla traş olmayı seviyorlar, 5 senedir tıraş makinası kullanıyorum memnunum

ıslak tıraş çağ dışı bir olay ne gerek var? bıçaklarla jiletlerle köpükle suyla uğraşmak yerine al bir philishave serisi makine ya da braun bitir olayı.

kendini alıştırırsan ustura en iyisidir. tıkanma derdi yoktur bu yüzden uğraştırmaz ve en az tahriş bunla oluyor. yanında gilette beyaz tıraş köpüğü(renkli olanlar pek köpürmüyor) mümkünse aloe veralı. birde gilette firmasının ürünü olan permasharp hazır kırılmış jiletler. berberler için olanı daha makbuldür. ayrıca derby gibi markalar bunun yanında kör bıçak gibi kalıyor. berber malzemeleri satan yerlerde bulursun.

ustura + gilette beyaz tıraş köpüğü(aloe veralı) + permasharp jilet(berberler için 100 lü)

www.vatanbilgisayar.com

1000 tl den aşağı zaten notebook bulamazsınız doğru düzgün, en dandik netbooklar 600 700 tl.

upss... belki birazcık daha geçebilirim 1200 gibi

Bir kaç araştırmadan sonra şunları buldum hepsinin özellikleri birbirine benziyor ben hepsinide koyucam buraya,,, belki faydalananlar olur :)
edit: ''sizce hangisini almalıyım'' sorusunu cevaplarsanız bomba olur be :)

www.vatanbilgisayar.com -Dell
www.vatanbilgisayar.com --Acer
www.vatanbilgisayar.com --Lenovo
www.vatanbilgisayar.com --Lenovo
www.vatanbilgisayar.com --Acer

acerdan uzak dur, lenovo yu sevmem ben, dell ciyimdir, dell derim

yine dell diyorum. sıradaki!

bonjurkes ne dell aldırdın millete, bir kere de samsung de be adam.

dell diyorum çünkü 2. laptopum ve bu da dell, 4 seneden fazladır dell kullanıyorum, gerek sunucu gerek laptop

haklısın, ben de eskiden sadece samsung ve vaio diyordum ancak sony'nin parça birleştirmekten başka bir şey yapmadığını görünce onu da sildim, dell sağlamdı, her zaman da öyleydi.

lenovo ve dell kalitelidir.

lenevo direk çin malı direk ama

olur tabi ki, hatta kişneyerek iade edin manalı olur.

İyide onun at kılından yapılanı makbul değil miydi? Kullandıkça geçer yahu.

hehe :) tahminen kuyruğundan yapmışlar ve kılları da dökülüyor.

normal. Wilkinson mu ne almıştım zamanında o bile kokuyordu. Zamanla geçiyor desem biraz yalan söylemiş olurum, tamamen geçmiyor. Kokmayanları da var, gidip yerinde incelemek lazım. sanırsam gillette'ninki kokmuyordu.

fırçaların at kokması normal sanırım

kokmasi normal. bazi kaliteli fircalar aklandiriliyor, islemden geciyor, onlar koku yapmaz.
piyasadaki tras fircalarinin tamami yabandomuzu (bore) kilindan yapilir. yani o koku at kokusu degil...
edit:
biraz ugrasinca, benim de kullandigim gibi porsuk kili firca bulabilirsiniz. ama fiyati tuzlu olur.

onların iyisi atın kuyruk kılından yapılır yahu.

valla ben pazardan 2 tl'ye aldım, ilk kullanımdan sonra traş sabunu kokmaya başladı. 2 yıldır da sapasağlam ve traş sabunu kokuyor. üstelik son derece hassas bir cildim olmasına rağmen hiç sorun yaşamadım.

bir traş fırçasına 15-20 tl verenin aklından şüphe ederim.

iyisi samur kılından olur, tırt olan da domuz ya da at kılı.

karşı tarafın ne tür posta ile gönderim yaptığı önemli, ucuz şeyler için genelde usps kullanıyorlar, ondan dolayı çok pahalı olmuyor ama işin içine fedex vs girdimi 40 dolarlara kadar çıkabiliyor kargo parası

ürünün geleceği ülkeye bağlı olmakla birlikte 10-15 usd civarı olabilir. ürünün linki varsa onu yaz bi bakalım.

10 lira kadar kargo masrafı oluyor olabilir.

Aynı ürünü mutlaka bedava kargolayan vardır. Free shipping check box'ını işaretleyin turkey olmasına dikkat edin.

bazilarinda da kargo ucreti olmuyor, benim aldigim ufak tefek seyler hep free shipping cin'den. senin aradigin urunu de mutlaka cinliler satiyordur zaten bulursun ucretsiz kargolu bi satici.

bunun en kolay yolu. ebay de ilk aramayı yaptıktan sonra soldaki menü ayarlarından location kısmına gelmek, sonra orda worldwide'ın hemen altında choose more - advanced search'e tıklamak ordan da çıkan yeni listede available to kısmına turkey yazmak. bundan sonraki aramalarınızda otomatik türkiye seçilmiş olur. ürünün sayfasında shipping cost kısmında da kargo ücretini görürsün. genelde kong kongdan gelen ürünlerin kargosu çok ucuz olur. bazı satıcılar da 10 dolarlık ürüne 30 dolar kargo isteyebilirler :)

Cube Zero
Terminator Salvation
Public Enemies (kulağım çınlasın istiyorum)

wristcutters: a love story veya never let me go. özellikle ikincisi çok güzel, ama konusunu falan okuma izlemeye karar verirsen, direkt açıp izle.

kibar feyzo izle panpa. aklıma geldikçe gülüyorum.

snatch
funny games
shutter island

hayret yazilmamis :))

the man from earth


ama bunun disinda fast five güzel
x men i cok gegendim
smokin aces
rockn rolla
layer cake

izlemediysen
1-esaretin bedeli
2-fight club
3-usual suspects

www.imdb.com

animasyon seversen izle mutlaka: max and mary

lovely bones

xmen serisi indiriyorum şu anda, öneririm

bu kadar film önerilmiş, benim önerdiğimi izlemezsin diye tahmin ediyorum. o yüzden hiçbir şey önermeyeceğim. ama bunu yazmadan da edemedim. kusura bakma...

bioxcinin etkisini görebilmen için uzun süre kullanman gerekecek bu bir,

sonra bioxcini bıraktığında bahsettiğin dökülme varsa devam edecek bu iki,

kullanmadan önce saç dökülmesinin altında yatan nedeni bul bence. depresyon? sağlıksız beslenme? saç derisi problemleri?
başka küçük bir tavsiye daha istersen saçının hava almasını sağla ( daha az şapka kullanarak, daha az üzerini maskeleyen jöle-sprey kullanarak, yağlanma varsa uygun şampuanla yıkayarak). böyle işte :)

ben serumlarını kullandım ama işe yaramadı. bunun yanında kuzenim sadece şampuanıyla baya ihya oldu. yani kişiden kişiye göre değişiyor. umarım sende işe yarar.

bende aynı senin durumundayım dostum yaş 22 hafif dökülme şüphesiyle 4 aydır bioxcin kullanıyorum dökülmeyi engelliyor gibi ama uzun vadede faydalı olur tavsiye ederim.

bioxcin iyi olabilir de omuz ve sırtta kıllanma yapıyor. duyuruda vardı böyle bir soru. kullanan arkadaşlar bunu göz önünde bulundursun derim.

saç dökülmesini engellemek için en etkili çözüm:
(bkz: minoxil)

aynı yaş, aynı durum. çözüm: bioxcin şampuan. dökülmeyi durdurdu. tüp müp hikaye. şampuanı kullanırken biraz masaj yaparak kafada beklet.

bioxcin babamda epey işe yaramıştı. bir süre kullandı sonra durdu saçlarının dökülmesi.

HİÇ boşa para bayılma bioxcine falan şampuan olarakta zigavus al yeter kullanım talimatına göre kullanırsın zaten..herşey tecrübe ile sabit dediğim gibi bioxcin boktan her alırım param war diosan minoxil..

su.

sade maden suyu veya limon sıkılmış maden suyu:)

Uzmanı değilim, yanlış yönlendirmek istemem ama light coca cola beni her zaman için rahatlatmıştır bu konuda. Benim de kilo sorunum var ve diyette olayım ya da olmayayım light coca cola tüketiyorum.

kefir, bitki çayları -şekersiz olmak kaydıyla-, buzlu yeşil çay yapabilirsiniz şahane olur.

ayran olur mu ki?

iyi niyeti takdirle karşılamakla beraber soğuk içecek dememe rağmen çay yazanların cevaplarını geçersiz sayıyorum. başka bir öneri sunsunlar ceza olarak.

kesinlikle uludağ şekersiz limonata !

bim de satılan ice tea(teatone) yok mu? limonlusu. heh! işte o en ideali. hem buz gibi olur hem de ferahlatır.

ev yapımı ice tea.

Sürekli diyette olan biri olarak sade soda ve aşırıya kaçmamak kaydıyla light cola önerebilirim. Ha bir de seviyorsan eğer şalgam suyu.

içinde glikoz şurubu - früktoz şurubu (şekeri) olan içeceklerden uzak dur.
(bkz: glikoz şurubu)

degil. saatlerini harcayarak gunde 0.1$ falan kazanmak istiyorsan anket doldur, reklamlara tikla falan.

3 yilim bu tur sistemleri arastirip denemekle gecti.

komple yalan

külli yalan

fake

çay 2 tl küçük.

demekki abartmışlar :) peki diğer tost benzeri şeylerin fiyatından haberi olan var mı?

normal kafelerde çay 1 ken burada 2 ise normal yerlerde tost 3.5 ken burada 7 dir diyorum. afiyet olsun :D

araya kaynayarak ben de teleferigin ucretini sorabilir miyim?

biz 6 -8 ay once giderdik 3 4 gözleme 6 7 çay 20 lira dan fazla tutmuyordu..
tost da aynı sekilde..
lakin restoran gibi bi bölümü var, yemek türü bişey istersen orda kişi başı 25 ila 30 tl Ye kalkarsın

teleferıkte aylık akbıl gecmıyor fıyat normal bılet dıe hatırlıyorum

gıcıklığın nedeni suyu dezenfekte etmek için içine attıkları madde olabilir. bal - zencefil karışımı yapıp yiyin. üstüne bir süre su içmeyin. umarım işe yarar :)

fazla su yutunca oluyor oyle oksuruk filan, bir sey yapmazsaniz bile 1-2 gune gecer.

Yerebatan sarnıcı, topkapı sarayı, ayasofya, sultanahmet yanyana sayılır... rota belirlemene gerek yok birinden çık diğerine gir...

oradan hemen tramvay'a atlar 5 dakikada eminönüne iner, mısır çarşısını gezersiniz...

5 dakikada da motor iskelelerine geçer boğaz turuna katılırsınız...

edit: kariye müzesi de kesinlikle görmeniz gereken bir yer...

eminönü civarında rüstem paşa camiine de girebilirsiniz... mısır çarşısına yürüyerek 6-7 dk meseafede orası da...

sabah erkenden cikin, dogru topkapiya, müze kartlarinizi alin gezin, en cok o surer zaten. yerebatan kisa bir sey, sultanahmet camii ve ayasofya da öyle, yani sabah müze kacta aciliyosa artik o siralarda giderseniz rahat gezersiniz zamaniniz da artar, hepsi sultanahmette zaten bunlarin. daha sonra ister tramvayla(kisi basi 1.95) ister yürüyerek(kisa bir mesafe, güzel bir yol) eminönüne ulasabilirsin. bogaz turlari üsküdar iskelesi ile galata köprüsü arasinda var, fiyati kisi basi 10 tl.

ada'ya da gidin diyecektim ama cok kisitli sureniz varmis.yine de ilk gun ada+bogaz ikinci gun digerleri yapabilirsiniz bence.
ayrica bence gece hayatini da es gecme derim.hatta gece hayati mi ada mi derseniz ilkini tercih ederim.

@dampire hocam, müzekart galiba yabancılara verilmiyormuş :/ gerçi yine de sorarız. peki yemek - restoran tavsiyesi olan? :) fazla tuzlu olmasın ama :)

www.konyalilokantasi.com

topkapı sarayının içerisinde, harika boğaz manzarasına karşı yemek yiyebilirsiniz, burada...

sitelerinde menü ve fiyatlar var... :)

hacı bunlar çok klasik. gelenler çok kerli ferli insanlar değillerse tabi ben sana alternatif plan yapayım:
sabah çengelköye gidin. o fikonun kahvesi olarak bilinen yerde çay için, börekçiden börek alın elbette gitmeden. domates peynir ohh şahane. oradan şöyle bir çengelden yukarı doğru yalı yalı yürüyün.
saat daha 10-11 falan olur. atlayın vapura adalar'a gidin. gezin tozun bisiklete binin. fayton da olabilir. midye dondurma ne bulursanız yiyin. akşam vapurda günbatımına karşı çayları hüplete hüplete dönersiniz. akşam taksime gidin. yaprak ciğer yapan bir yer var ben orayı tavsiye ederim. merak ederseniz adını da söylerim. ya da ne bileyim balıklı malıklı bir şey de yapabilirsiniz. hem istiklalden çalgılı çengiii tramvay geçer havan olur misafirlere, işte bizim buralar hep böyle şenlikli şahane diye. oradan yörem türkü bara gidin. şaka şaka ne işiniz var be orda! böyle canlı müzikli bir yere gidin. babylon olur artık neresi olursa. ben olsam araf'a giderdim, atlardım zıplardım. istanbul hepten cami saray değil ya. ordan çıkınca bir çorbacıya giderdim. çorbacıdan bambiye kokoreç yemeye. gece saat 2-3 falan olur. gider uyursunuz. saray maray ertesi gün gezdirirsin.
edit: bir daha baktım da şahane olmuş. ben yapayım bunu. :)

kitap olarak profficiency in english / english grammar in use / hacettepe taş'ın yayınlarını takip edebilirsin.

"rosetta stone" cd/dvd seti. internette bakinmak lazim.

English Grammar in Use 3rd Edition(Book) text olarak harikadır.

haberlerde görmüştüm - kabinede kıdem tazminatını kaldırma ile ilgili bir konuşma bile geçmemiş. tabi bu 1-2 gün önceydi, malum her an her şey olabilir.

ekonomi.haberturk.com

amerika.

ingiltere tabiki, tartışılması bile saçma.

Kişisel tercihlerine göre değişir bence. İngiltere biraz daha kasıntı bi ülke ama. Ha diyosan ki gitmişken müze müze gezeyim, öyle de sanat/arkeoloji/ortaçağ etc. manyağıyım. Git ingiltere'ye boş zamanlarında o kale senin bu katedral benim gez ne bileyim.

Ha yok, "çeşitlilik istiyorum" diyosan seni new york paklar. Dil öğrenmek istiyorsan Türkiye'de de öğrenirsin o çok ciddi bi problem değil. İki yerde de öğrenirsin yani istersen. Amerikalıların konuştuğu ingilizce daha anlaşılır geliyor bana ama ingiliz aksanı da tam ısırmalık. Dedim ya, tercih meselesi.

bence süresi uzun olan iyidir, orda kaldıkça konuşa konuşa öğreniyosun zaten, aksi olsa çok hızlı kurs yapıp 1-2 ayda postalayınca bişi öğrenirdi millet.

tartismasiz ingiltere...turkceyi azerbaycanda ogrenmek gibi birsye olur amerika secimi...tek fark azeriler bizim dilimizle dalga gecmiyor.

İngiltereye giderdim ben de olsam.

@aileena haklısın aslında. amacımda hani biraz üzüm yemekten çok bağcıyı dövmek. tek maksat dil değil tabi ki. azmeden skype'den de öğrenir ki öğrenmiş arkadaşlarım var =) benim amacım birazda sosyalleşeyim, çılgın atayım, o parti senin bu parti benim dolaşıp çoluk çocuğa karışmadan önce fırsat ayağıma kadar gelmişken yurt dışı havası solumak. amerika da 6 aylık kalmak eder bir fırsat gibi. bana f1 vizesi çıkarabilecek herhangi bir aracı dil kurumuna parayı vermekte çekinmem. ama diğer taraftan ingiltere biraz daha el altında gibi duruyor nedense. hani yazın 2 haftalık izinlerde bile uçağa atlayıp gezilecekmiş gibi yakın durduğundan kafam karışık. amerika olursa miami, boston diyorum ingltere olursa brighton diyorum. tercihlere ve tavsiyelere de açığım.

ingiltere +1 ama kalacağın yurt ise önceden araştır, gidip gelen arkadaşlarımdan bazıları yurttan pek memnun kalmamıştı.

İngiltere iyidir de (komşu sayılır) ama ben hep NY'u daha çekici bulmuşumdur. Öyle yani :)

Edit: NY olmayacaksa Amrika'ya gitmenin manası yok bu arada. Diğer türlü İngiltere her türlü daha iyi. En kötü bara gidip futbol maçı izler küfredersin yapacak hiçbişey bulamazsan.

hacı ben ingiltere'de dil kursuna gittim, amerika'da giden arkadaşım da oldu; bu yüzden senin de isteklerini göze alarak diyorum ki sosyalleşmek çılgın atmak vs istiyorsan direk amerika'ya git. ingiltere'de late night shopping dedikleri şey bile yazın 8 de bitiyor amk, akşam 11 de ayyaşlar bile evlerine gidiyor böyle bir yer. amerika bu baahsettiğin şeyler için candır. hele zaten adam gibi ingilizce konuşan bulamayacaksın, ingiltere'de zaten ingiliz kalmamış. senin konuşacakların işte diğer öğrenciler,diğer turistler, işte mc donalds a girince şunu istiyorum diyeceğin zaten inigliz olmayan, hatta türk adamlar olacak. o yüzden fazla bir farkı yok.

peki panpalar hangi dil okulu programını önerirsiniz. sanırım herhangi bir dolandırıcılık olayına gelmem. ben els ve icepworld düşünüyorum ama en güvenilir olan hangisidir? veya fiyatlar hepsinde üç aşşağı beş yukarı aynı düzeyde midir?

londra. brigton filan 1 haftasonu gidip görülücek ve 1 gece filan kalınıcak yer, fazlası sıkar, inan bana. dil okullarının hepsi 3 aşağı 5 yukarı aynıdır. fazla kasmaya gerek yok. master prog. yazılmıosun sonuçta. acentelerle görüş, onların bi sürü anlaşmalı oldukları okullar oluyor.

sana uygunu amerika. bizim arkadaş manchester'a gitmişti. saat 10 dan sonra hayat 0 diyor. marketler falan 5-6'da kapanıyormuş çat diye. işçi şehri tabi oralar.

eğitim uzun süreli açık çek gibidir ;
ileride çalışacağınız işe uygun olabilecek ülke daha iyidir
mesela e ticaret yapmak istiyorsanız kesinlikle abd
ama yakınlık isterseniz İngiltere

yurtdışına gidebilirsin mesela? kökten çözüm bence..

aynı şey bendede var,ama daha çok motivede olabilirsin işlerine yani çalış para biriktir istediğin ülkeye bi süreliğine seyahate çık kaliteli olanından :D ne bileyim ben de kafayı yicem :D anam izin verse düşünmeden köpek alıcam dost olsun diye bana da eve istemiolar :D psikoloğa sakın gitme paranı çöpe atarsın bi işe yaramaz sana o kadarını söylim yani

@ deeperdown
gitmek değil derdim, yaşamak istiyorum. yoksa bissürü yere gittim zaten. bir de daha üni bitmedi.

panpa ben 9 ay new york da yasayip calistim, simdi de calismak icin hollanda'ya geldim bi kac hafta once. sana su kadarini soyleyebilirim, biz turklerde inanilmaz bir yurtdisi abartmasi soz konusu. tamam is imkanlari, hayat standarti fln iyi ama atla deve degil. eger iyi bir isin, guzel maasin vs varsa, istanbul'da yasiyorsan guzel bir hayatin olabilir. yurtdisi insana guzel deneyimler katiyor ve bir suru artisi var dogru ama abartildigi, ugrunda depresyona girecek kadar guzel bir yani yok.

kendine sosyal uğraşılar bul, yurt dışına gidince insanların bir tarafı arşa değmiyor. yurt dışında yaşamakta o kadar kolay değil ayrıca. bir çok yerde ırkçılık, eğer dışardansan işte yükselememe hat safhada. ayrıca malum feysbuk insanlar artık birbirlerinin ne zaman sıçtığını bile öğrenir oldu. ama kimse pembe sıçmıyor. eğer hayatında çeşitli sosyal aktiveteler varsa, ihtiyaçlarını karşılayabileceğin kadar maaş+arabanda varsa emin ol onlardan daha iyi bir konumdasındır.

Bir yere tatil için gitmekle orada yaşamak malesef aynı değil. ben de hep amerika'da yaşamak, orada okumak isterdim. amerika'da mühendislik işi buldum, gittim gördüm ve arkama dahi bakmadan geri döndüm. üstelik berkeley'de doktora için ön kabul (hocalar ve admission department'tan) dahi almıştım. en iyisi burada çalışarak para biriktirip sadece tatil için yurt dışına gitmek. böylece herşey hep hayal ettiğiniz gibi kalır ;)

enteresandır ki bir kişi de git dememiş. bas git abi, ben kanada'ya gidiyorum bak sen de gel işte. en kötü g.t olup geri dönersin. hani sevgilin filan yoksa zaten hiç düşünme. benim en büyük ikilemim o şu anda.

edit: bitsin öyle git zaten.

@fortisvita
dediğim gibi üni bitmeden hiçbiryere kıpırdayamam, ama benim asıl istediğim bu düşünceyi kafamdan atmak

Perkele çok haklı. O çok şatafatlı "yurtdışı" yaşamlarının ardında ne zorluklar, ne dramlar yatıyor bir bilsen. 10 günlük turistik geziyle ancak şehrin tarihi yerlerini falan öğrenirsin. Hakkaten "yaşadım" demen için minimum 6 ay kalman, özellikle yabancılar dairesine falan uğraman lazım. Vize sorunlarıyla boğuşman, 3. sınıf vatandaş olarak ayrımcılığa uğraman falan.

Yani TR'de kralsan TR'de kalmak en iyisi gibi.

neyse ki bu sefer "hemen git", "durduğun zarar", "burada yaşanmaz" cevapları gelmemiş. insan oturduğu yerden fikir edinemiyor dışarısı ile ilgili ya da her şehirde 2-3 gün kalarak bütün bir ülkeyi tanıdığını sanan turist modunda gezerken...

düşünün, istanbul'da bir hafta, tatil beldelerinden birkaçında birkaç gün kalan bir turist türkiye'yi tanımış olur mu?

çok içinizde kalıyorsa, deneyin; mezun olunca işe filan başvurun, iş güç halledilirse orada sosyal hayatın, iş hayatının nasıl olduğunu görün. insan haklarının bizden katbekat ileride olduğu, o "ileri", o "asri" memleketlerde neler olduğunu bizzat yaşayın. sonra karar verirsiniz nerede ve nasıl yaşamak istediğinize.

özet: psikologluk bir şey diyil, deneyerek halledin. deneyin ve karar verin. olur da orada yaşama şansı bile elde edemezseniz, bu da bir fikir verir zaten "oralar" hakkında. telaş etmeyin, mutsuz olup olmayacağınıza zamanı gelince karar verin.

ya oglum yuru gitt.bak bu kadar da sert girerim.deli etme beni...ne yurtdisisi sevdasi lan bu. birak siktir et. cikar at o dusunceyi kafandan.he gelirsen bikac ay kalirsin ya da en fazla 6 ay kalirsin guzel dusuncelerle giidersin ama inan bana burda yasamaya baslayinca hic de disaridan gorundugu gibi olmuyor...avrupa icin konusuyorum...irkcilik hat safhada. bir de ustune ingiltereye falan gitmeyeceksen gittigin ulkenin siktiri boktan dilini ogrenmek zorunda kalacaksin(is,okul vs)ingilizzce bilmen yetmez..kiingilizce bildigini varsayiyorum.neyse diyeceklerm bu kadar...sinirlendim tamam sakinim :)

tamam işte onu soruyorum ben de, nasıl atabilirim kafamdan, yurtdışı sevdalısı olmak istemiyorum, değilim de zaten, seviyorum burayı.

sende bu psikolojinin olusmasinin tek sebebi yurtdisinda yasayan bir cok sikik turkun bok varmis gibi herseyi abarttikca abartmasi ve vize/is bulmak vs gibi konularin cok kolay olmamasindan dolayi yurtdisinda yasayabilmenin ulasilmasi guc bir hedef oldugu gercegi.

yoksa yurtdisinda yasayip da "abi burasi soyle guzel, turkiye'de yasanmazz yeaaa" diyen adamlarin büyük cogunlugu gittikleri ulkede 3. sinif insan muamelesi goruyorlar, hintliler ve diger turkler disinda fazla arkadaslari olmuyor. o ulkenin kulturuyle buyumedigi icin sosyal yasantilari sikik oluyor. metallica dinleyip amerikan filmi/dizisi izleyerek amerikali olamiyorsun. amerikali olmadigin icin de heriflerin muhabbetinden keyif alamiyorsun. firsatini bulursan git, olmuyorsa da cok uzulme.

sözlük zirvelerine katıl. özellikle kadıköyde olanlarına ;) sosyal çevren genişledikçe ve geliştikçe buradan kopamayacak hale geleceksin zaten.

exordinary + 1

istanbul dünyanın en güzel şehridir.

Uçan spagetti canavarına şükürler olsun ki avrupa'da olup sıkılan tek ben değilmişim ahahahhaha. Dışarıdan bakınca herkes "oo kanka avrupa çok süper bira hatun karı takıl para bok porşe" modunda ama öyle değil yani :)

exo hergün yaptığım şeyi özendire özemndire anlatman (poğaça meselesi ) benim gibi türkiye dışında bir yer görmemiş bir adama acayip moral oldu :Dd

2 senedir yurtdışında okuyorum, çalışma hayatına girmediğim için o konuda bir şey diyemem, tahmin yürütebilirim, ama cidden bir şey yok burada. eminim türkiye'deki hayatından zaten memnun olmayan birileri gelip yurtdışında iyi hayatlar kuruyorlardır kendilerine, onu da ballandıra ballandıra anlatıyorlardır. ama kazın ayağı öyle değil.

uzun vadeli yaşamak apayrı bir şey. başlarda iyi oluyor diyorsun, tecrübe oluyor diyorsun ama zamanla farkediyorsun ki, bizle aynı kafada olan kimse yok. spesifik olarak türk milletinden bahsediyorum şu anda, özellikle batı milletleri kafa olarak benzer mesela, farkları var ama ortak özellikeri de çok. bizde durum böyle değil. bizim kafayla aynıyı geç, benzer bir millete mensup bir kişi ben daha tanımadım. yaşayabileceğin olası dil, iletişim problemlerinden bahsetmiyorum bile.

her şeyden önemlisi, kim ne derse desin, biz türkiye'ye alışmışız. en ufak şeyleri bile insan bir yerden sonra acayip özlüyor. şu anda saat gece 2 burada, hava buz gibi, deseler ki çay+simit+beyaz peynir var, ayağıma üşenmem kalkar bir saatlik yolu yürürüm. simit ya, 75 kuruşluk, açlığını bastırsın diye almanın dışında yüzüne bakmadığın simit. ama insan bir yerden sonra böyle ufak şeyleri bile arıyor.

kısacası, eğer türkiye'deki halinden memnunsan, burada seni çekecek pek bir şey yok. benim de niyetim mezun olup biraz çalıştıktan sonra dönmek kısmetse. başka türlü zor yoksa.

Aşağıdaki bağlantıda aynı konu açılmış

(git:www.google.com )

Şu mesajda da çözdüğünü söyleyen var: I've solved the problem doing this:

1.[drive]:\Documents and Settings\[user]\Local Settings\Application Data\Google\Chrome
2.Right click on "User Data" folder
3.Go to "Security" tab
4.Click on "Advanced" button
5.Chek the last option "Replace permission entries..."
6.OK (this will take a few minutes)
7.OK

The problem should be fixed.

peki bu ayar güvenlik sorunu oluşturur mu? daha önce de bu ayarlarda hiç değişiklik yapmamıştım.