Giriş
(17)

dis cekimi: genel anestezi mi, lokal mi?

lamartin
Eskiden cok buyuk disci korkum vardi. Bunu bir kac sene once yenmek zorunda kaldim. Bugune kadar sadece dis tasi temizletme ve bir kac defa dolgu yaptirma/ yenileme disinda dislerime bir sey yapilmadi. Hatta uzun suredir dis hekimine gitmeyi sever oldum, o koltuga oturup kalkinca dislerim daha temiz
Eskiden cok buyuk disci korkum vardi. Bunu bir kac sene once yenmek zorunda kaldim. Bugune kadar sadece dis tasi temizletme ve bir kac defa dolgu yaptirma/ yenileme disinda dislerime bir sey yapilmadi. Hatta uzun suredir dis hekimine gitmeyi sever oldum, o koltuga oturup kalkinca dislerim daha temiz ve saglikli oluyor. Dis tasi temizleme ve dolgu sirasinda hic ama hic gerilmiyorum.

Ancak artik (gomulu olMAyan) 20 yas dislerimi cektirmemin vakti gelmis, zira cok ugrassam da iyi temizleyememisim ve curumusler.

Dis cekimi mevzusu beni cok ama cok korkutuyor. Nedeni buyuk ihtimalle daha once hic dis cektirmemis olmam. Bu korkudan dolayi genel anestesi ile mi cektirsem yoksa lokalle mi, arada kaldim.

Genel anestezi: hic bir sey hissetmeyecegim evet, ama hem daha once gitmedigim/bilmedigim bir hastanede yaptirmam gerek, hem de anestezi oncesi aclik-susuzluk, anestezi sonrasi kendine gelme gibi angarya isleri var.

Lokal anestezi: evin yakinlarinda hep gittigim klinik. hem kisa surer, hem de asina oldugum bir yer. Fakat islem sirasinda dogal olarak ayik olacagim.

Daha once herhangi bir dis cektirme tecrubeniz varsa bana yol gostermesi acisindan fikirlerinizi duymak isterim.
0
lamartin
(06.12.25)
Eğer cerrahi bir şey yoksa dolgu ile diş çektirme arasında hasta deneyimi açısından çok büyük fark yok. Lokal anestezi sonrasında hiçbir şey hissetmeyeceksiniz. Hatta muhtemelen hekimin dişi tam olarak ne zaman çektiğini bile anlamayacaksınız. Bence genel anestezinin kendisi gereksiz risk.
+3
salihdt
(06.12.25)
Tabi ki lokal anestezi. Hiç girme genel anestezi olayına.
Hatta bence diş çekimi en az acılı diş işlemi gibi.
Benim geçen haftalarda bi kanalım yapıldı dedim bu neymiş ya.
0
Cezcez
(06.12.25)
Gömülü değilse çat diye çeker lokalle uyutup, ruhunuz duymaz. Benim tüm 20lik dişlerim gömülüydü, lokalle ağrı hissetmesem de basınç hissi rahatsız ediyordu. Gömülü olmayan dişte o sorun da yok. Benim süt dişlerimden bazıları ortaokulu bulmuştu çekilmesi, hepsini diş hastanesinde lokalle çektirdim gayet acısız ve sıkıntısız bir olaydı hiç korkmayın
0
nundu
(06.12.25)
gömülü ve 90 derece duran yirmi yaş dişimi bile düz şekilde çektirdim. Çene cerrahı baya uzun süre uğraştı ama acı vs. olmadı. Düzgün deneyimli biri yaparsa ve sonrasında buz tutup verdiği ilaçları (belki önce de verebilir) kullanırsan sorun olmaz.

hatta gömülü olmayanı çat diye çekiyorlar hiç korkmaya gerek yok.

Genel anestezi gerçekten bildiğimiz anesteziyse böyle bi işlem için hiç gerek yok. Gömülü olsa bile gerek yok. Fakat geçen böyle anestezi olucam diyip "sedasyon" diye daha hafif halini olanı duydum. (bana da saç ektirirken yapmışlardı, bişey hissetmiyordum ama dön dediklerinde dönüyordum hayal dünyasında gibiydim) O anestezi kadar zararlı/riskli değil galiba bi doktor yazsa keşke.
0
nhk ni youkosu
(06.12.25)
Dolguda hissettiğinizden daha fazlasını hissetmeyeceksiniz, duymayacaksınız.
Rahat olun.
Kesinlikle lokal.
-1
Mirket
(06.12.25)
dolgu ve diş çektirme işlemleri yaptırdım. hepsi lokal anesteziydi. genel anesteziyi düşünmemiştim bile şimdiye kadar. zaten lokalde de hissetmeyeceksiniz.
0
black holes in the sky
(06.12.25)
Genel anestezi zaten yapmazlar. Diş hastanelerinde eğer anestezi uzmanı varsa sedasyon yapabilirler, onu öğrenin çok geriliyorsanız.
0
kobuzchu kiz
(06.12.25)
Yazan herkese tesekkur ediyorum. Icim oldukca rahatladi. Pazartesi arayip lokalle cekim icin randevu alacagim.
0
🌸lamartin
(06.12.25)
Koltuğa oturunca geçiyor o stres. İmplant yaptırdım. 0 acı. Bu kadar takmana değmez.
-1
arbre
(06.12.25)
Dişi uyuşturduktan sonra ha kanal yapılmış ha diş çektirilmiş. Bence anlamazsınız. Bu sebeple genel anestezi alınmaz.
0
elorelia
(06.12.25)
Bu kadar buyuk korkun var ve surada yazilan mesajlar yeterli oldu ve ikna mi oldun yani?!
Ya oyle buyuk korkun yok ya da gittigin an ciddi psikolijik sorun yasayacaksin.
Neyse gomuk disimi sedasyonla aldirdim. Bu da bir alternatif bilgin olsun istedim. Biri gomuk biri benim de cok arkada kalinca curumus.. ikisini ayni anda aldilar hazir sedasyon almisken.
Dis hekimi korkum sifir. Asiri rahatim. Ama dis cekimi bambaska bi sey benim icin. Ne dolgu, ne temizlik bence ayni degil cekim.
-1
Kittie
(06.12.25)
genel yaptır.
-4
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(06.12.25)
İğne korkunuz yoksa diş çekimi çok basit bir şey, hem kısa sürüyor, hem de iğne etkisi ile acı hissedilmiyor, tüm 20 yaş dişlerim çekildi, gömülü olan bile çekim esnasında zorlamadı, hekim tarafından aksi önerilmedikçe genel anestezi çok gereksiz. Dolgu hatta diş taşı temizliği tecrübeniz varmış, çekimden hiç korkmayın derim.
-1
(06.12.25)
Diş temizliği daha rahatsız edici bir olay. Hem uzun sürüyor hem diş etine değiyor, garip hassasiyetler oluyor. Diş çekimi bence his olarak çok çok daha rahat bir işlem.
0
eileengray
(06.12.25)
Diş çekimi, diş çok ciddi problemleri olan bir durumda değilse lokal anesteziyle rahatlıkla hallolacak bir şeydir, genel anesteziye kesinlikle gerek yoktur, tekrar söylüyorum, ciddi problemi olmayan dişler için. Bugüne kadar hiç genel anesteziyle diş çektirmedim, hep lokal ile oldu ve doktor zaten dişini yoklar, hissediyor musun diye sorar. İçine sinmediyse hissediyorum dersin, bir ölçü daha uyuşturucu verir iyice uyuşturur. Dişi uyuşturan malzeme bazı bünyelerde çarpıntı yapabilir, bende yapmıştı, geçicidir, tehlikesi yoktur.

Genel anestezi yaptırırsan bütün vücudun çok etkilenecek. Olumsuz etkilenecek. Genel anestezi büyük bir faydayı elde etmek amacıyla feda edilen küçük faydadır, anlatabiliyor muyum? Normal bir diş çekimi gibi basit bir şey için genel anestezi yaptırılmaz. Dişin kökünde büyük iltihap olmuşsa, dişin içinde acaip çürükler bişeyler olmuşsa, daha önce yapılmış bir işlem çok kötü sonuçlar doğurmuşsa vs ancak o zaman, o da kişinin lokal anesteziye direnç gösterdiği durumlarda (mesela çok alkol alan ve uyuşturucunun uyuşturamamasına sebep olan durumlar) genel anestezi verilir.

Korkma lokalden de diş çekiminden de. Ankara'daysan sana hekim önerebilirim 4 tane. Hepsi de kuş tüyü gibi diş çekerler.
0
muhayyer divan
(06.12.25)
disci degilim ama genel anestezi aslan/kaplan gibi isirma tehlikesi olan hayvanlara yapiliyor bildigim kadariyla. hic genel anestezi ile dis cektiren homo sapiens duymadim.

zaten lokal anestezide igneden sonra bisey hissetmiyorsun ki, adam 32 disini cekse haberin olmaz. mevzu igneyi olana kadar.
0
cooperr
(06.12.25)
hekim arkadaslar daha iyi bilir ama gomulu olmayan 20 ilk dis icin genel anestezi siz istesenizde yapmazlar zaten.
0
oscar
(07.12.25)
(6)

Türkiyede sıfırdan bir şehir kurulabilir mi?

messina123
Her detayıyla baştan aşağı kurgulanmış sıfırdan bir şehir. Özellikle iç anadolu’da bomboş topraklar var. Hong kong veya singapur gibi tüm yatırımı bu şehire aktaracaksın. Sanayiyi falan komple bu bölgeye taşıyacaksın. Nüfusu ne olursa olsun trafik vs sorunu olmayacak. Bu mümkün mü
Her detayıyla baştan aşağı kurgulanmış sıfırdan bir şehir. Özellikle iç anadolu’da bomboş topraklar var. Hong kong veya singapur gibi tüm yatırımı bu şehire aktaracaksın. Sanayiyi falan komple bu bölgeye taşıyacaksın. Nüfusu ne olursa olsun trafik vs sorunu olmayacak. Bu mümkün mü
0
messina123
(06.12.25)
Artvinin yusufeli ilcesi baraj yapimi dolayisiyla sular altinda kalacagi icin sehri yeni bastan bir tepeye kurdular. Fyi
+1
üğpoıuy
(06.12.25)
Kurulur kurulmasına da tam olarak amaç ne?
Kalkınmaysa devlet dış yatırımı özendirmek için isterse yurtdışından firmalara istediği yerde imtiyaz sağlıyor: Arazi, vergi indirimi, vb. veriyor zaten. Kaldı ki şehir dediğimiz şey bağlantılarıyla var; mesela Sinagpur veya Hong Kong bulundukları nokta itibariyle ticari açıdan avantajlı konumdalar. Denize, hammaddeye, uluslararası ticaret yollarına vb. erişimi olmayan şehrin pek bir kıymeti yok.

Amaç insanların rahatıysa daha da saçma; ülke 80 milyondan fazla vatandaşa sahip, bu şehirde yaşayacakların özelliği ne de diğer şehirlerde çekilen çilelerden azadeler?
0
salihdt
(06.12.25)
Bu kadar boşa giden paraya ve kaynağa bakıldığında her türlü kurulur.
Ancelikle amacı belirlemek lazım.
Bu arada işin uluslararası boyutuna göre dışarıdan da destek gelir.

Bomboş topraklara kurulacak bir şehir yerine biraz hazırdan örnek verecek olursak şu sıralar İstanbul'un ilerleyen zamanlarda finans merkezi olabileceği de konuşuluyor.
Bu ne demek ? Aslında çok şeyin değişmesi demek ama özelde kısmi bir tanım yaparsak,
sadece savaş sebebiyle zor durumda kalan fakirlerin değil zenginlerin de mal varlıklarıyla göç etmesi demek
0
diyecevaplandı
(06.12.25)
Şehir değil, köye de razıyım ben, kurulsun gider otururum valla.
0
antihero
(06.12.25)
belarus üzerinden örnek vereyim ;-) sen bir ülkenin başkanı olsan, bolluk içinde yaşasan, kapında milyonlar kuyruk olsa bu tarz şeyleri mi düşünürsün yoksa iktidarda kalmak için o milyonları açlık sınırında yaşatıp futbol siyaset gibi şeylerle hayatlarını mesgul edip olan düzeni mi devam ettirirsin?

kurulacaksa da para eden yerlerde %1lik kesimi zengin edecek şekilde kurulur.
+2
plastic_angel
(06.12.25)
para varsa her şey kurulur.
0
mikahakkinen
(06.12.25)
(21)

Ailesiyle görüşmeyen var mı?

yenibirgüzelnick
Öncelikle benim ailemle aram çok iyi ve sevgi dolu büyüdüğüm için olaylara ve duygulara çok yabancıyım. Eşim kötü bir ailede büyümüş, şiddet alkol, psikolojik sıkıntılar vs Ve biz evlenirken bunu gizledi, ailesini bilirsem evlenmem diye düşünmüş çok haklı çünkü gerçekten böyle bir ailenin oğluyla ev
Öncelikle benim ailemle aram çok iyi ve sevgi dolu büyüdüğüm için olaylara ve duygulara çok yabancıyım. Eşim kötü bir ailede büyümüş, şiddet alkol, psikolojik sıkıntılar vs
Ve biz evlenirken bunu gizledi, ailesini bilirsem evlenmem diye düşünmüş çok haklı çünkü gerçekten böyle bir ailenin oğluyla evlenmezdim. Eşim hiç onlara benzemiyor tamamen farklı bir kişilik.

Bir kaç ay önce bize yatıya geldiklerinde büyük bir kavga çıkardılar ve eşim onları evden kovdu. Engelledi her yerden ve bir daha görüşmeyeceğiz dedi. O günden beri üzülüyor hep sürekli aklında ailesi var. Boş kaldığı her an babasının ona yaptığı haksızlıkları, annesinin eziyetlerini filan anlatıyor. Bir daha asla görüşmek istemiyor, kızgın ve kırgın hala.
Şimdi normal arkadaşım olsa destek olmak için vay şerefsizler filan diye tam destek olurum ama eşim olduğu için sadece haklısın, üzülmüşsündür kıyamam filan diye yüzeysel kalıyor çünkü ileride barışır mı bilmiyorum? Barışırlarsa bu sefer babama sövmüştün diye aklında kalmasını istemem. Ama barışmayacaklarsa da bu sefer yeteri kadar ona duygusal destek veremiyorum.

Ailesiyle hiç görüşmemek diye bir şey mümkün mü sizce? Ben böyle bir ailede büyümediğim için anne baba çok önemli benim için. Hani görüşmemek diye bir seçenek oluşturamıyorum bile. Sürekli barışırlarsa arada kötü olmayayım diye strateji kasıyorum.
Siz ne diyorsunuz bir insan 35 yaşından sonra ailesini silebilir mi?
0
yenibirgüzelnick
(25.11.25)
Onlarca örneğini gördüm. Bir gün barışacak. Siz ılımlı davranmaya devam edin.
+3
Mirket
(25.11.25)
babamla görüşmüyoruz 20 yıl olmuştur. hayatına huzur değil gereksiz ağır problemler katıyorsa. hayatından çıkarıp yoluna devam etmek en mantıklısı.

duygusal destek için kötülemek ya da eleştirmek gerekmiyor. ne yaparsan yap yanındayım, senin ailen senin kararın yaklaşımı en sağlıklısı.
+10
orpheus
(25.11.25)
Çok var. Kutsal olan anne baba değildir, sana değer veren anne baba baş tacıdır. Maalesef her anne baba, “anne baba” değil. Çoğunu giydirip yedirmekle olmuyor.

Bunların örneklerini görmek istiyorsanız, yalnız yürümeyeceksin platformu’na bir bakın.
+3
substituent
(25.11.25)
barışma ihtimali var ama strateji kasmak da bana doğru gelmiyor. ben olsam bize anlattığınız açıklıkla ona da anlatırdım ikilemimi, yani barışırlarsa diye değil de ailesi olduğu için. "ne desem bilemiyorum sonuçta onlar senin ailen, yaşadıklarına çok üzülüyorum kızmakta haklısın bence ama onlar da herhangi biri olmadığı için çok yorum yapamıyorum" derdim. cevaba göre bakılır
+3
mezzosprite
(25.11.25)
benim arkadaşım vardı ailesiyle arası kötüydü ve her anlamda dışlayan değersizleştiren bi ailesi vardı. ciddi kavgalar ediliyordu, yine de dönüp dolaşıp barışıyordu onlarla. bana göre yüktü mesela onlar onun omzunda, "kendi hayatına bak boşver onları" diyordum ama aradan zaman geçince olayları unutmasa da affetmese de barışıp yine samimi oluyordu. bana defalarca onu ailesinden daha çok düşündüğümü söylese de bu tabloda şu an arkadaşımın hayatında olmayan kişi benim :) dolayısıyla barışabilirler diye bakmak lazım evet. ama yine olsa yine aynı şeyleri söylerim çünkü yakınlarıma karşı dürüst olmayı politik olmaya tercih ederim
0
mezzosprite
(25.11.25)
Ailesiyle bir daha görüşmeyecek olsa dahi ona uyup sallama. Anlık kızgınlıklarda yanındayım hissiyatı için beraber sövülür ama bu tarz süreğen durumlarda sakinleştirici ve süreci atlatmaya yardımcı olacak şekilde destek olmakta fayda var. Bunu atlatması için o hayalkırıklığı ve hesaplaşma hissinden uzaklaşması lazım, körükle gitmemek lazım.
0
Bruce
(25.11.25)
Her baba Münir Özkul, her anne Adile Naşit değil. Hayatındaki en büyük kazıkları ailesinden yiyen insanlar da var. Dolayısıyla aileyle de küsülür hatta ömür boyu da bir daha hiç görüşülmeyebilir. Çok normal. Hatta belki eşinizin yapması gereken de bu, çünkü bir çok anne-baba çocuğu malı gibi gördüğü için kendisi ne yaparsa yapsın haklı olduğunu ve çocuğun tüm kötü muameleyi, haksızlığı, vb. kabullenmesini bekliyor. Haliyle de kısa vadede işler düzelmiş gibi olsa da konu yine "Doğurduk, büyüttük, adam ettik; şu yaptığına bak" noktasına geliyor... Bu tür bir döngü varsa oradan genelde pek çıkış olmuyor.

Sizin duruşunuz konusuda da yukardaki yorumların bir kısmına katılıyorum. Sonuçta eşinizle onun ailesi arasındaki tüm geçmişe hakim değilsiniz, o yüzden her ne kadar eşinizi destekleseniz de direkt taraf olmamak daha mantıklı.
+1
salihdt
(26.11.25)
Babama sövmüştün kısmı çok mühim. Bir akrabamızda alzhemier başlangıcı var ve eşinin kendi annesi hakkında tam 50 yıl önce söylediği şeyi şuan her gün nefretle anıyor.

Babama sövmüştün der.
+1
tiredofwaiting
(26.11.25)
babamla ve o tarafın geniş ailesiyle görüşmüyorum. 10 sene oldu.
+2
gabe h coud
(26.11.25)
ben uzun süredir birlikte olduğum kız arkadaşıma "ailen seni resmen istismar ediyor" demiştim. hakkımda ne düşünürse düşünsün. hem duygusal, hem maddi , hem de emek anlamında yaşadığı istismar onu tam anlamıyla tüketiyordu , istismarcıların taleplerinden kendi hayatı yönetilemez hale gelmişti. sevdiğim bir insana düşüncelerimi nezaketle ve açık yüreklilikle söyleyemezsem ilişkideki varlığımın da pek bir anlamım kalmaz diye düşünüyorum. nezaket kısmının altını çizmek istiyorum.
+1
loch ness
(26.11.25)
ben çok sevgi dolu bir ailede büyümedim. babaannem bayağı kibirli bir kadındır babam da ister istemez onun etkisinde çok kalmış. eğitim de olmayınca zincirler kırılamamış açıkçası. ailem ile çok görüşmüyorum. Yani küs değiliz ama öyle her gün ya da her hafta görüşme durumumuz yok. arada bir (ayda 1-2 defa) telefonda konuşuyoruz. benim evime de yılda 2 defa falan birkaç günlüğüne kalmaya geliyor annem. o zaman da biraz gezdiriyorum vs. babam evime gelmez. telefonda da nadiren konuşuruz sadece annem aracılığı ile haberim olur ne yapıyor diye vs. ama eşimin ailem hakkında kötü konuşmasını yine de istemem sanırım. bu nedenle siz risk almadan aynı şekilde devam edin derim.
0
Sadece soruyorum
(26.11.25)
Ve biz evlenirken bunu gizledi, ailesini bilirsem evlenmem diye düşünmüş çok haklı çünkü gerçekten böyle bir ailenin oğluyla evlenmezdim.

Bunu duyup senden bosanmayan adamın erkekliğini sorgula. Lafa bak, ben buradan boşandım senden
-10
artıküyeolmakistiyorum
(26.11.25)
Annem babasıyla ilişkiyi tamamen kesmişti. Bir kere kuzenimin düğününde bu da torunların diye gösterildik, bir de cenazesine gittik o kadar.
0
peki madem
(26.11.25)
anne ve baba konusunda aşırı şanslıyım. asla manipülatif, çıkarcı olmayan, her derdimde, sıkıntımda, sevincimde hep ama hep yanımda olan, resmen benim için yaşayan 2 mükemmel insan. sevgilerini hep koruyucu bi kalkan gibi hissediyorum. her gün varlıklarına şükrediyorum. çevremde ailesiyle konuşmayan kimse yok ama bir tane arkadaşım babasıyla yaşıyordu ve babasından nefret ediyordu. babası öldüğünde de hiç üzülmediğini aksine kurtulduğu için sevindiğini fark etmiştim.

annemin annesi ve ablaları değişik insanlar. ben rahmetli anneannemin yanında kaldığı teyzem dışında kimseyi sevdiğini görmedim. o teyzem de anneanneme yemek, temizlik vs türlü ev işi yaptırırdı. anneannem anneme gittiğinde annem elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdı yine de mutlu olmazdı ki başka kızında kalmışlığı ben anneannem öldüğünde 29 yaşındaydım, 29 yıldır 3 kere falandır herhalde ancak. yanında kaldığı teyzeme sen ölürsen ben sokakta kalırım falan derdi ki annem de babam da gözünün içine bakardı ama onu bi başka seviyordu. annem hiç annemin beni sevdiğini hatırlamam der. o yüzden aralarında hep mesafe vardı ama görüşüyorlardı da.
annem de babam da aslında ailelerinden sevgi görmemiş insanlar. bu kadar sevgisizliğe rağmen nasıl kalplerinde sonsuz bi sevgi var ve bu kadar güzel gösterebiliyorlar şaşırıyorum bazen.
0
matilda
(26.11.25)
Görüşmüyorum.

Eşiniz muhtemelen barışacak. Siz yorum bile yapmayın. Kararini saygıyla karşılıyorum de geç
0
topkapiaksaray
(26.11.25)
Ailesiyle ömür boyu görüşmeyen insanlar var. Sağlıklı bir şey değil. Mecburiyet oluyor. Kanser olanın kemoterapi alması gibi, kangren uzvun kesilmesi gibi.

Bizim aile sıkıntılı biraz. İyi tarafı, madde kullanan, alkolik, kumar bağımlısı, hırsız, katil vs. türden insanlar değiller. Kötü tarafı, birbirimizi yemeden bir arada duramıyoruz. Bu yüzden kardeşlerimden mümkün mertebe uzak duruyorum. Çok can sıkıcı olaylar uzun (aylarca) küslüklere sebep olabiliyor ama genelde "az görüşelim, iyi olalım" modundayım. Anne-Baba hususunda problemim olmadı çok şükür. İyi bir evlat olmaya çalışıyorum.

Eşinizin ailesine küfür/hakaret etmemekle çok doğru yapıyorsunuz. Onun haklı olduğunu söylemeniz, sevgi ve anlayış göstermeniz zaten destek olmak. Karşı tarafa söyleyeceğiniz kötü şeyler çoğu insanın canını sıkar.

Mesela ben abime çok bilenmişsem, eşim o an bana hak verirken abimi kötülese yine o halimle zoruma gidiyor. Bakın, küfür, hakaret yok. Kötülemesi yetiyor. (Gurur duymuyorum ve iyi bir haltmış gibi söylemiyorum bunu. Bilakis, böyle bir gerçek var, belirtmiş olmak için söylüyorum) Bu yüzden, eşinizin ailesine laf etmeden kendisine destek olmanızı tavsiye ederim. Kendisi ailesini ömür boyu tamamen silse ve asla konuşmasa, arkalarından sövüp saysa bile sizin kendi ailesine hakaret etmeniz kalbini kırabilir.
0
yadigar
(26.11.25)
ailemle görüşmemek için şehir değiştirdim. "bir daha sizinle görüşmeyeceğim" dersem başıma bela olmaya devam edeceklerini bildiğim için bunu hafif bir ghosting şeklinde uyguladım. yanlarına asla gitmiyorum yıllardır çeşitli bahanelerle, arada bir formalite icabı arıyorum ve her aramam acil bi işimin çıkmasıyla erken kapatılıyor :)
bana yaşattıklarını ve benden aldıklarını unutacak değilim ve onlara "evlat sevgisi" bahşetmeyeceğim.
0
nolmus yani
(26.11.25)
@Bir sıcak el uzanır,
Senin bahsettiğin normal aileler için geçerli. Normal bir aile çocuğuna zarar vermez. Veriyorsa pek ana baba hakkından söz edilemez.
+2
🌸yenibirgüzelnick
(26.11.25)
Erkeklerde belirli bir yaştan sonra baba hassasiyeti başlıyor. Sözkonusu baba iskele babası da olsa, zararlı baba da olsa bu değişmiyor.
Hatta bu konu şurada hafif bir anlatılmış.

www.instagram.com
+1
Mirket
(26.11.25)
5 senedir babamla görüşmüyorum bugün hakkında bir haber aldım ve sonsuza kadar görüşmeme kararım pekişti. Ama başkası olsa o kadar emin olmazdım, insanlar kızgınlıkları geçince görüşmek istiyor eşim de benim gibiydi mesela ama o daha affedici biri, ben yapım gereği kinciyim. Eşinizin karakterini en iyi siz bilirsiniz.
0
ekimoloji
(26.11.25)
bir insanin yaninda olmak demek illa taraf tutmak ve karsi tarafa atip tutmak demek degil. tarafsiz da kalarak yaninda oldugunuzu gosterebilirsiniz. zaten insanlar bu tur durumlarda %90 birinin onlari gordugunu, duydugunu, ellerini tuttugunu bilmek istiyorlar, yani ihtiyac "benimle birlikte karsi tarafa soylen" degil; gorulmek, duyulmak oluyor.

ancak bir kac ay olmus, esiniz hala kirgin ve kizgin, isitip isitip ayni seyi anlatiyor diyorsunuz. siz esinizi daha iyi bilirsiniz ancak gorusur/gorusmezden ziyade, bence esinizin bu kizginliga tutunmamasi daha onemli. yani bir noktada, artik orasi neresi ya da ne zaman ise, ben ailemle bunlari yasadim, bana yapilan haksizlikti, kizginim kirginim ama bununla X seklinde bas etmeyi seciyorum ve geride birakiyorum (ve gorusmeyi ya da gorusmemeyi seciyorum) gibi bir sey diyebilmeli. bu hali ile hem kendini hem sizi hem de tekrar gorusurse ailesini yipratir ve sacma bir donguye girer. illa affetmek, sevgi bocegi olmak demek degil bu, kendi iyiligi icin olani oldugu gibi kabul edip, yuruyebilmek.

yukarda hep gorusup/gorusmeme tartisilmis ama bence en buyuk sorun, gorusse de gorusmese de surekli bir sekilde kendisine yapilanlarda takili kalip, 'ben bunlari yasadim' 'bana bunlari yasattilar' 'bana bunlari yaptilar' halinde takili kalmak.
+1
kassiopeia
(26.11.25)
(5)

Speaker i acip online takilanlar

duyurukullanıcısı
Laptop veya telefonunun speakerini cafede acip online 1-2 saat konusan arkadaslara tutumunuz nedir?Olabilir mi?Kulaklik taksana abi mi?
Laptop veya telefonunun speakerini cafede acip online 1-2 saat konusan arkadaslara tutumunuz nedir?

Olabilir mi?
Kulaklik taksana abi mi?
0
duyurukullanıcısı
(24.11.25)
olamaz böyle bir şey ama gidip uyarmam da. ya garsona söyletirim ya da çıkar giderim.

insanlarla iletişime geçip bıçaklanmak istemiyorum.
+4
art cat chocolate
(24.11.25)
Tabi ki saçmalığın daniskası ancak kafe gibi bir yerde bu tür bir davranışta bulunmaması gerektiğini bilmeyen ya da başkalarını bu derece umursamayan biriyle girilecek tartışmadan hayır gelmez. O yüzden art cat chocolate +1
0
salihdt
(24.11.25)
Ben pandemide metroda maske takmadığı için uyarılınca sinirlenip karşısındakini bıçaklayan adamın haberinden sonra böyle durumlarda sessiz kalmayı tercih ediyorum.
Hiçbir şey canımızdan kıymetli değil.

Ama tabii ki çok rahatsız edici, insanlarımız toplum içinde nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyorlar maalesef.
0
mutekebbir
(24.11.25)
Beni çok rahatsız ederse muhabbet edilen konuya ben de karışırım.
Konu hakkında fikirlerimi söylemeye başlarım o arkadaşa.

Sana ne dedirtmeye çalışırım.
0
michael_knight
(24.11.25)
ben %98 uyarıyorum.
teyze, amca tipinde biriyse, mesela "ammcaaa, kıs şunu yahu! millet dinlemek zorunda mı?", gençse "şunu kısar mısaann?!", orta yaşlıysa "kulaklığınız yok mu? :/", tiki bir tipse "kulaklığınızın bağlantısı kesildi galiba, dışarıya ses veriyor.." gibi şeyler diyorum.
uyarmanın kendi keyfimin yanı sıra, toplumsal fayda için de önemli oluğunu düşünüyorum. henüz bıçaklanmadım ama gidişatım iyi de değil; tepkiler onu gösteriyor.
bu saygısız ayılar gözümün önünde düşüp ölse, acımam.
+1
lil siztah
(25.11.25)
(5)

200 kişiyi abone etmek ne kadar zor?

messina123
bu işlere uzak olduğum için soruyorum. para karşılığı (ör aylık 12 dolar) 200 kişiyi kendi uygulamana, youtube kanalına, instagram hseabına veya herhangi bir şeye abone etmek ne kadar zor?
bu işlere uzak olduğum için soruyorum. para karşılığı (ör aylık 12 dolar) 200 kişiyi kendi uygulamana, youtube kanalına, instagram hseabına veya herhangi bir şeye abone etmek ne kadar zor?
+1
messina123
(24.11.25)
ne vadettiğin ve ne kadar güvenilir olduğuna bağlı. en kolay yolu onlyfans türü cinsel içerik olur herhalde. onun dışında borsa/ekonomi tavsiyeleri, iddia kuponları vs için baya abone oluyor millet ama dediğim gibi bir güvenilirlik, bilinirlik sağlamak lazım öncesinde. çok spesifik bir konuda tek sayfa olunca insanlar rağbet gösterebilir ama konu ne kadar nişse talibi de o oranda az olacağı için yine beklenen abone sayısını karşılamayabilir.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(24.11.25)
aslında zor olan 12 doalr verdirtmek değil, 1 peni verdirtmek.

bence epey zor.

(bkz: chris anderson)
+1
liberal
(24.11.25)
12 Dolar ortalama bir platform aboneliği neredeyse... Yani Prime, Spotify, Netflix vb. platformların sağladığı içeriğe bakarsan oldukça zor. Özellikle de insanların genel olarak aboneliklerden sıkılmaya başladıkları bir dönemde olduğumuzu düşünürsek.
+1
salihdt
(24.11.25)
ingilizce bir içerik/aplikasyon üretsek hedef kitlemiz 1 milyar. bunun yüz binde 1'i bizim hedef kitlemiz olsa 10 bin kişi. bu 10 binin %2'si aslında fazlasıyla işimizi görür. böyle düşününce olmayacak şey değil gibi geliyor.
0
🌸messina123
(24.11.25)
Aylık 3 Euro’ya IPTV üyeliği aldım. Ömrüm boyunca TV izlesem yine tüm kanalları izleyemem, o kadar çok kanal var. Siz aylık 12 dolar karşılığında hem nicelik hem de nitelik bakımından nasıl bir hizmet/içerik vaat ediyorsunuz? IPTV korsan tamam ama adamlar Telegram üzerinden büyük müşteri hizmetleri kurmuş sorun çözüyorlar.

Sosyal platformların paralı abonelik sistemleri bence özü itibarıyla kelek zira abone olunan, hiçbir şey taahhüt etmiyor. Etse de hesabı sorulamıyor. Bu durumda ben havadaki kuşa bakmaktansa somut içeriklere para vermeyi tercih ederim.

Sosyal medyada paralı üyelik için tek istisnam var: Sürekli takip ettiğim bir kanaldır ve kendimce destek olmak istiyorumdur. Bu tip kemik kitlesi olan çok fazla YouTube kanalı var (Teknoseyir, Evrim Ağacı, Medyascope vs). Ancak bunun için uzun zaman geçirip kenik kitle oluşturmak zorunlu.
0
10551037
(25.11.25)
(3)

Nasıl Gravür,Linol vb baskı yapabilirim

darkwizard
Ortaçag sanatı bu baskı sanatı ben de yapmak istiyorum bakır levha mı almam gerek yoksa linol baskı gibi bir sey mi yapmam gerek ne önerirsiniz?
Ortaçag sanatı bu baskı sanatı ben de yapmak istiyorum bakır levha mı almam gerek yoksa linol baskı gibi bir sey mi yapmam gerek ne önerirsiniz?
0
darkwizard
(16.11.25)
Gravürü ev ortamında yapamazsınız. Çinko levha aside yatırılıyor ki o asitle evde çalışıla maz.
+2
suicides underground
(16.11.25)
Lino baskı işine girdim kendi kendime.
Temu'da A5 boyutunda lino blokları var ama alacaksanız mutlaka yumuşak olanları seçin, keza roller için de aynısı geçerli. Sert blok almak işi en az iki kat zorlaştırıyor. Benzer şekilde sert roller da yumuşak olanlar kada iyi boya tutmuyor.

Speedball markasının blokları daha da iyi ama pahalı ve bulması zor olabilir. Boya olarak da su bazlı olanla başladım, fena sonuç vermiyor. Sanırım yağ bazlı boyalar daha canlı sonuçlar veriyormuş ama temizlemesi falan biraz daha zormuş. Su bazlı boya kolayca yıkanıyor.

Oyma aletini de yine değişik uşlarla birlikte set olarak Temu'dan alabilirsiniz ama kalitesi çok iyi değil. Speedball'un seti çok daha ergonomik.

A4 üzeri lino blok bulmak zor, küçük bloklarda da detaylı bir şey yapmak zor ve baya ince işçilik istiyor.
+1
salihdt
(17.11.25)
Size katılıyorum aslinda ben seramik okudum bizde de hali fleks gibi bir şeye kazıma yapmıştık onu kile bastık.
0
🌸darkwizard
(17.11.25)
(5)

bilgisayar oyunları

hknty
bir süredir bilgisayar oyunu oynamaya başladım. eskiden sadece takılırdım artık bazı ilgilimi çeken oyunları bitirmek istiyorum. liste yaptım sırayla oynayım dedim. ama bölümleri geçemiyorum. :') gta vice city'i bitirdim. ama malibu kulübü satın alınca işe alınacak bir şoför var. adam işe başlamam i
bir süredir bilgisayar oyunu oynamaya başladım. eskiden sadece takılırdım artık bazı ilgilimi çeken oyunları bitirmek istiyorum. liste yaptım sırayla oynayım dedim. ama bölümleri geçemiyorum. :') gta vice city'i bitirdim. ama malibu kulübü satın alınca işe alınacak bir şoför var. adam işe başlamam için beni yarışta geçmen gerek diyor. 2 dakikalık bir görev ama 4 saat uğraştım. assassin's creed oynamaya başladım. howlongtobeat'te kaç saatte bittiğine bakıyorum 15 saat falanmış. ben 17 saat oynadım ve daha yarısındayım. ben mi malım yoksa siz de zorlanıyor musunuz?

bir de assassin' creed'in ilk oyunu kaç saatte biter normalde? howlondtobeat'te 15 saat falan diyor youtube gameplay videolarına bakıyorum 7 8 saat.
0
hknty
(16.11.25)
ben hikayeli oyun oynamam ama şöyle bir gerçek var, gameplay süreleri ana görev ve yan görev diye ayrılabiliyor, yan görevleri de yaparsan oynama süresi doğal olarak uzayacaktır.
0
beatbox yapan metalci
(16.11.25)
yok benimki ana görev. 5 dakikalık görevi 1 saatte geçemedim. bir de haritada kayboldum yolumu bulamadım 2 saat dolaştım. :D
0
🌸hknty
(16.11.25)
normal olan seninki. bu videoları çekenler -veya bitirme süresi şu kadar diye yazanlar- neyin nerde olduğunu bildikleri haliyle oynayarak ölçüyorlar o süreyi. oynadığın oyunlar zaten şirketler tarafından gamer'lar daha çok süre harcasın, hemen bitirip sıkılmasın diye bi ton dikkat dağıtıcı içerikle hazırlanıyor. dolaşmaktan/keşfetmekten keyif alıyorsan harcadığın süreye hiç takma.
0
beatbox yapan metalci
(16.11.25)
onlar prof oyuncular el alışkanlıkları var kıyas yapmamak lazım ama bence bu kadar eski oyunlardan başlamamak lazım eğer bilgisayar elverişliyse gta v den başlayabilirsin. rdr 2, god of war serisi vs de hoşuna gider.
+1
biravekahve
(16.11.25)
Görevli oyunları seviyorum ve çoğu zaman "Kolay" seviyede oynuyorum. Assassin's Creed falan belli bir skill seviyesine gelene kadar biraz kasıyor ama sonra kolaylaşıyor. Ama son çıkan Assasin's Creed oyunlarıyla ilgili sorun belli bir aşamadan sonra olayın sürekli aynı şeyi tekrar etmesi...

Alan Wake'i de tavsiye ederim bu arada, bir iki yerde biraz kafa karıştırıyor ama çok eğlenceliydi her ikisi de. Keza Control de baya iyiydi.
0
salihdt
(16.11.25)
(17)

800 milyon Türk lirası büyük para mı?

ulukayin
Bugün işyerinde konu yılbaşı büyük ikramiyesine geldi. Birkaç kişi bu paranın abarttığımız kadar büyük olmadığını iddia etti. Tabii ki bu kişiler ayda en fazla 100-120 bin kazanan kişiler. Bu miktarın sadece günlük faizi bile bu kişilerin 7 aylık maaşı olan bu parayı küçümseme sebepleri sizce ne ola
Bugün işyerinde konu yılbaşı büyük ikramiyesine geldi. Birkaç kişi bu paranın abarttığımız kadar büyük olmadığını iddia etti. Tabii ki bu kişiler ayda en fazla 100-120 bin kazanan kişiler. Bu miktarın sadece günlük faizi bile bu kişilerin 7 aylık maaşı olan bu parayı küçümseme sebepleri sizce ne olabilir?

İkinci sorum ise şu, faiz her zaman enflasyona yenilir mantığını kavramaya çalışıyorum. Ayda 100 bin lira kazanan yani 100 bin lirayla geçinen birisi için neden faiz zararlı oluyor? Kişi zaten 100 bin lira ile geçinebiliyorken ayda ortalama 2.5-3 milyon getirisi olan risksiz garanti kazanç neden zararlı olarak değerlendiriliyor? Şimdiden herkese teşekkürler.
0
ulukayin
(14.11.25)
Tabi ki büyük para. ayda 120 bin kazansa 6.666 ayda kazanabileceği bir para yani 555 yıl :)

bu paraya büyük para dememek için zenginler listesinde ilk 10'da olmak lazım.

ikinci soruya cevap vermeyeyim ekonomist değilim :) Ama çok param olsa ben de faiz yerdim ne yalan söyleyeyim.
+2
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(14.11.25)
Çok büyük para. Ömrüm boyunca yemeden içmeden çalışsam kazanamam.

Enflasyon karşısında yenilmek de çok basit. 100 birime bugün ekmek alıyorsanız yarın 200 birim olur ama sizin paranız sabit faiz vermeye devam eder. Paranın değeri düşer, yenilir.
+3
artıküyeolmakistiyorum
(14.11.25)
@artıküyeolmakistiyorum tamam paranın değeri düşüyor fakat kendimden örnek vereyim. Bugün 100 lira alıyorum seneye olsun olsun 150 lira alayım. Ben bu miktarla (doğru orantıda) geçinip bir hayat yaşayıp ölüp gidebiliyorken neden ayda 30 katı getiriyle bir hayat yaşayıp ölüp gidemiyorum. Bugün ekmek 10 lira seneye 15 lira. Bugün maaşım 100 lira seneye 150 lira. Bugün “risksiz ve garanti” faiz getiri oranı 300000 lira seneye 450000 lira. Faiz sadece finansal olarak değil ruhen ve bedenen de getiri sağlamıyor mu? Mesela çalışmamak?
0
🌸ulukayin
(14.11.25)
800 milyon TL nakit, fabrikası olan insanların bile anca 20, 30 yılda ulaşabileceği bir para. Küçümseme sebepleri 1. matematik bilmemeleri, 2. paranın nasıl kazanıldığını bilmemeleri.

Faizi belirleyenler altını, doları, euroyu dikkate alıp zaten paranı TL'de tutman için çekici bir oran belirliyorlar. Bu oran çekici değilse zaten devlet canlılık istiyordur. Faiz yüksekse değerlendir geç. Enflasyon konusu da bu kadar basit bir şey değil. Her şeyin fiyatı her zaman artmaz. Böyle bir matematik yok. Aylar önce 100 TL olan şey bugün 50 TL'ye satılabiliyor. Arz ve talep konusu. Yani sen bal gibi de kâr etmiş olabiliyorsun. Hiçbir şey yapamıyorsan faizden gelen parayı harcamayıp onunla da yatırım yapabilirsin. Sonuçta elinde nakit var, en değerli şey.
0
arbre
(14.11.25)
20 milyon dolar yurtdisi icin bile buyuk para, turkiye icin cok buyuk para.
+2
cooperr
(14.11.25)
İşin komigi bu loto piyango vs paraları normal halka da çıkmıyor senelerdir :)

Hani boşuna hesap kitap vs yapmaya gerek de yok.
+3
makbur
(14.11.25)
Bana bütün arzuladıklarımı yaptırır rahatlıkla. Meh. Çok güzel para.
+1
muhayyer divan
(14.11.25)
valla yılda 400-500k kazanan swe olmayı hedefleyen ve bunun için çocukluktan beri günde 12 saat ders çalışan şahsım için bile inanılmaz büyük para. loto çıksa okuldan kaydımı siler, kod yazdığım laptopumu kampüsün ortasında parçalarım xd
+1
hold the door
(14.11.25)
Bu soruyu Elon Musk'a, Mark Zuckerberg'e falan sorun, onlar da "Büyük Para" diyecek. 19 milyon dolardan bahsediyoruz. O parayla boğazda yalı bile alınabilir. İnsanı "sayılı zenginlerden" yapmaz, evet. Ama güzel para.
+1
dilemma of subscribtionability
(14.11.25)
Değer olarak büyük , niteliği olarak ise kirli para. Ne de olsa büyük ikramiye ile hayatı mahvolanları gördük toplum olarak.

O arkadaşlarının yanılgısı, kazandıkları ortalamanın üstünde olsa dahi bunu az görmeleri.
6 ay parasız kaldıklarında biraz da fakir mahalle ve sokakları gezdiklerinde
100 - 200bin lirayı da çok göreceklerdir.
Hatta bu haldeyken etsiz hazırlanmış kabak veya patlıcan gibi sebzeli yemekleri sevecekler, ekmeğin üstüne salça sürüp yemenin zevkine varacaklardır.
Zor değil. Empati kurabilmeleri için sadece yapacakları şey biraz konfor alanlarının dışına çıkmaları gerek.
0
diyecevaplandı
(14.11.25)
Büyük para...

Bir de "Faiz her zaman enflasyonun altında kalır" argümanı tartışılır.
Düz faiz ve Türkiye için söz konusu durum geçerli olur ama faiz ve enflasyon arasındaki fark astronomik kalmayacağı için 800 milyon lira her halukarda anaparaya dokunmadan ve başka hiçbir yatırım yapmadan birkaç jenerasyonu güzel bir şekilde yaşatır. ancak tabi ki bu saçma çünkü mesela S&P500 yıllık ortalamada dolar bazında ABD enflasyonunun üzerinde para kazandırıyor, yani ortalama bir yatırımla bile bu parayı bitirmek, lüks sayılabilecek bir yaşam tarzıyla bile, baya bir aptallık gerektiriyor.
+1
salihdt
(15.11.25)
1) Olcut olarak iyi futbolcularin yillik maaslarina, top zenginlerin yatlarina, gelismis ulkelerin buyuk sehirlerindekideki prime lokasyonldaki top emlak fiyatlarina falan baktiklari icin rakami kucumsuyor olabilirler. Muhtemelen hayatlari boyunca hesaplarinda ulasamayacaklari bir net worth.

2) Nominal faiz var, reel faiz var;
Nominal faiz: sizin bankadan aldiginiz faiz.
Reel faiz: Nominal faizden enflasyon oranini cikarinca elinizde kalan rakam %.

Diyelim bankadan 10 milyon lira paraniz icin %50 faiz aldiniz. sizin 10 milyon liraniz 15 milyon oldu. Siz 5 milyon faiz getirisi aldiginiz icin seviniyorsunuz ama ayni yil enflasyondan dolayi herseyin fiyati %60 artiyor. Sizin 10 milyonun reel degeri 9.6 milyona esdeger hale geliyor.

Yillar geciyor para nominal olarak artsada rakamlar buyuse de bu reel kayip daha da buyuyor. 1. yil sizin 15 milyon'un reel degeri , 9.6 milyona dusuyor, 2. yil 8.8 milyona duuyor, 3. yil 8.2 milyon , 4. yil 7.7 milyon boyle asagiya dogru gidiyor.

Tr'de enflasyon faizden daha yukarida oldugu icin bu sekilde sadece faiz alarak yasamak mantikli degil. Sizin de deiginiz gibi belli bir sure calismadan yasanabilir ama zaman icinde calismaya geri donmek zorunda kalirsiniz ya da paranizin erimesini izlersiniz.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
ben hesap yaptım. hayatımın geri kalanı için 6milyon dolar bana yetiyor.

lüks yaşayan biri olmadığım için aylık 5bin dolar ile çok keyifli yaşarım. buda 30 sene daha yaşasam 1.8 milyon dolar ediyor. 2 milyon dolara ev ve arabaları yenilerim. kalan 2.2 milyonda kefen param kötü gün için saklarım.

yani demem odur ki 19milyon dolar benim için çok büyük para.
+1
gercekdunya
(15.11.25)
Abi şöyle düşün yıllardır Galatasaray'da futbol oynayıp bir sürü para şan şöhret kazanan Barış Alper Yılmaz geçen yaz o paranın yarısına Arabistan'a gitmek için Galatasaray'ı tek kalemde silip günlerce peşinden koşturdu koca kulübü, öyle bir para.
+1
kizil karga
(15.11.25)
Benim için büyük para. Beni bozmaz ama büyüktür.
0
mikahakkinen
(15.11.25)
ortalama 20m USD ki bununla bir kişi bir daha çalışmaya bilir orta standartlarda
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
şu beyaz yaka tayfanın her şeyi küçümsemesine hayranım:) aylık 100 bin tl kazanan beyaz yaka zengin, 800 milyonu olan adam değil öyle mi? vay anasını arkadaş.
0
nothing in my way
(15.11.25)
(13)

Tefecilik neden kötü?

michael_knight
Neden yasal olmadığını anlıyorum, devletten alınmış bankacılık lisansı, vergileri vs. yok. Ama halk tarafından neden nefret ediliyor?Elbette kredi çekemeyen riskli kişiye daha yüksek faizle borç verilecek ve o para geri ödenmezse elinden gelen yasal ve yasadışı her yolu kullanacak tefeci. Ama borcu
Neden yasal olmadığını anlıyorum, devletten alınmış bankacılık lisansı, vergileri vs. yok.
Ama halk tarafından neden nefret ediliyor?

Elbette kredi çekemeyen riskli kişiye daha yüksek faizle borç verilecek ve o para geri ödenmezse elinden gelen yasal ve yasadışı her yolu kullanacak tefeci. Ama borcu alan kişi bunu bilerek alıyor zaten.
Zor durumda, çaresiz kalmış ama geri ödeyebileceğine inanan bir insana böyle bir fırsat sağlayan tefecilere daha iyi gözle bakmak gerekmez miydi?
-3
michael_knight
(12.11.25)
www.youtube.com
Edit: Cevabım beğenilmemiş yahut anlaşılmamış. Linkini verdiğim şiir hakkında:
aya.org.tr
0
yadigar
(12.11.25)
bankalar da dediğin gibi yasal tefeci. biraz geçmişten kalan bir alışkanlık galiba, tefeci ile münasebetin sonu tebligatla değil de morgla bitebildiği için. günümüzde geçmişe oranla bir iyileşme vardır herhalde bir nebze de olsa. gerçi banka borcundan kendisini asanlar da çok. distopyanın dibine dibine vuruyoruz.
+1
lüzumsuz adam
(12.11.25)
Tefecilik dediğimiz şey geri ödememe riski çok yüksek olan bireylere çok çok yüksek faizle borç vermek. Geri ödememe riskinin çok yüksek olması demek kişinin düzenli bir geliri yok, mevcut borç stoğu çok yüksek ve toplam mal varlığı borcunu ödeyebilecek kapasitede değil demek. Eğer tefeci bu riski sadece yüksek faiz karşılığında alsaydı bu yasal olabilirdi, zaten bunun yasal örnekleri belli ölçülerde çeşitli ülkelerde "Pay day loan" vb. isimler altında var, buna "Predatory Lending" deniyor. Bunlarda genelde tutar görece çok düşük ve faiz çok yüksek.

Ancak tefecinin çok yüksek riskle birine para vermesinin arkasında kaba kuvvetle alacağını tahsil edeceği varsayımı var. Eh faiz oranlarından ve riskten bağımsız bu tabi ki yasal değil. Yani siz mal sattığınız ama sonrasında senedinin vadesi geldiğinde ödemesini yapmayan esnafa çek senet mafyasını tahsilat için yollarsanız bu da yasal değil. Banka da alacağına istinaden aynısını yapsa illegal olurdu.

Diğer yandan sosyal devletin vatandaşlarını bu tür durumlara karşı ticaret serbestisini de zedelemeden koruma görevi var. O yüzden bazı ülkelerde yukarda örneğini verdiğim "Pay day loan" servisleri ya yasak ya da maksimum bir faiz oranıyla regüle ediliyor. Zira 500 lira parayı %250 faizle alacak adamın daha derin finansal sorunları vardır, o finansal sorunlar da 500 lirayla çözülmez, olsa olsa o 500 liralık borç ve üstündeki faiz adamın üzerine bir kürek daha toprak atar.
+5
salihdt
(12.11.25)
nasıl yasal değil? bankalar, leasing adındaki firmalar, yatırım ayağı altında bu işleri yapan herkes tefeci. buna türk tarihindeki geçmişine bakara karar vermek lazım. Anadolu'da toprak ağaları zorda kalanlara borç verip karşılığında adamın karısına kızına el koymuş. Daha sonra bu işler ccumhuriyet döneminde banker, mafya vb. zenginlere kalmış. Mesela anadoluda çoğu kuyumcu bu tarz tefeciliği halen yapar. parayı sana verip 2 katını almaya zorlayan bir tefeci ve sistemi neden sevilsin. bu işler hep yasal yapılmamış ki.
0
mikahakkinen
(12.11.25)
Kanka insanları istismar eden her kurum kuruluş kötüdür ve sevilmez ama mesela banka da seni istismar ediyor ama bankanın sana yapacakları belirli yasal sınırlar içinde kalıyor ama tefeci dediğin adam sen borcunu ödemeyince mesela senin karını kızını evden aldırıp tecavüz etmekle tehdit ediyor, yani cezai müeyyidesinin sınırı yok, bu da hem yasal hem de insani olarak etik değil, bunları bilerek borç almak da bunları meşrulaştırıp sevilmesine bir neden olmuyor.
+4
kizil karga
(12.11.25)
Mesele 3 alıp 5 vermek değil, paran yokken sana, ailene zarar vermekle tehdit eden paran varken neden yapmasın? Borcunu tamamen ödediğinde, hayır daha bitmedi derse kime gideceksin?
+1
duyuruuser
(12.11.25)
şöyle tahmin ediyorum, bankadan kredi çektin ödemedin ne yapar? icra uygular, evine hacze gelir ama icra iflas kanununn öngördüğü sınırlar içinde hareket eder, örneğin lüzumlu eşya dediğimiz ev eşyalarını haczedemez. senin mülkiyetindeki evini satışa çıkarsa bile yine bunu senin yasal hakların kapsamında yapar, örneğin evin değeri bağımsız bilirkişiler tarafından belirlenir, senin mahkemede itiraz hakkın bulunur vs.

ama mahallenin tefecisi senin zor durumundan faydalanarak sana çok yüksek faizle para verir ve geri alırken yasa masa yoktur. direkt canınla ailenle tehdit ederek geri alır. burada sen evet kendin baştan kabul ederek alıyor olabilirsin ama normal bir ruh halinde değilsin o anda. acil paraya ihtiyacın var çocuğun ameliyat olacak mesela. bu ruh haliyle hareket eden biri tefeciden borç aldığında "e baştan kabul ettin kardeşim" demek o kişi için haksızlık.

kanunlar yapılırken de güçlü ve güçsüz konumda olan tarafların eşitliği gözetilerek yapılır. örneğin tüketicinin korunmasına dair kanun çıkarılırken tüketicinin satıcıya göre daha güçsüz konumda olduğu bilindiği için ona bazı avantajlar sağlanır, mesela kanunda der ki tüketici hakem heyetine başvururken tüketici ücret ödemez veya dava açtığında kaybetse bile harçlardan sorumlu olmaz. ama satıcının açtığı davalarda öyle değil satıcı tüm harçlardan sorumlu olur. çünkü devlet güçsüz konumda olanın haklarını gözetmek eşitliği sağlamakla yükümlüdür.

kira işlerinde de şu örneği verebilirim, tahliye taahhütnamesi diye bi şey var mesela. kanun diyor ki kiralayan adam zaten sıkıntılı bi durumda, zar zor bütçesine uygun bir ev bulmuş, sen o anda adama ne imzalatırsan imzalat o kabul edecek çünkü en temel ihtiyacımız olan barınma ihtiyacını karşılamak için uğraşıyor. sen bu adama kira sözleşmesiyle aynı tarihte tahliye taahhütnamesi düzenleyip imzalatamazsın.

tefeciden para alan adam da o an kimbilir hangi ihtiyacını karşılamak için para arıyor, sen bu adamın zor durumundan faydalanıyorsun, adam 1000 tl alsa gelecek ay 5000 geri vereceksin diyorsun, adam belki çocuğuna ilaç alacak seninle pazarlık yapma şansı yok ki ne desen tamam diyor. bu nedenle bence iyi gözle bakılmıyor.
+5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
Besim Tibuk'un da böyle bir açıklaması vardı. Tefeciler sayesinde ticaret dönüyor diye.

Bizim insanımızda, yaptığının sonuçlarına katlanma gibi bir durum olmadığı için tefeciler kötü olmuş.

Şimdi şöyle bir yöntemi var. 1000 tl istiyorsun diyor ki bunun aylık faizi 100 tl. Sen bu adama ay ay 100 veriyorsun. Tüm parayı verene kadar aylık 100'ü ödemek zorundasın. Anlaşma böyle. 10 ay geçiyor, sen 1000 tl ödemiş oluyorsun. Diyorsun ki borcum bitti. İnsafsız adam 1000 verdik daha benden 1000 daha mı istiyorsun diyorsun. Ama 10.ayda borcunu kapatmaya söz verdiysen 10.ayda ödeyeceğin para 2000 tl. Öyle anlaşmıştınız. 1000'i ödeyince borcum bitti sanıyorsun.
0
nickini vermek istemeyen uye
(12.11.25)
tefeciler iyidir hocam cek %200 faizli bir kredi.
0
koela
(12.11.25)
çok ilginç bir yaklaşm valla. tefecilere imkan sunduğu için iyi gözle bakmak ha?

tefeci başkasının çaresizliğinden yararlanarak 1-2 birim kazanabileceği bir işten 5-6 birim kazanmaya çalışan birisi. sana tam olarak nerede özverili davranıyormuş gibi geldi?
+1
kiyiya vuran dildolar
(12.11.25)
@kiyiya vuran,
Ailesinden, arkadaşlarından, iş yaptıklarından, bankacılık sisteminden hiçbir yerden borç para bulamayan insana borç para bulma imkanı sağlıyor.

Ama ekmek almak için gibi düşünme bu parayı.
Çok uyduruk bir örnek veriyorum ama diyelim ki börekçi dükkanın var ve iflas etmek üzeresin ama diyorsun ki dükkana bir kahve makinesi alsam gidişatı değiştirebilirim fakat yüz bin liralık kahve makinesini almak için para lazım ve işler kötü gittiği için hiçbir yerden bulamıyorsun.

Tefeci seçeneği olmasa iflas edeceğin kesin ama belki de kahve makinesini bu sayede alıp dükkanı kâra geçirebiliyorsun.

Tüm çözümleri tüketen kişiye bir çözüm daha yaratıyor tefeci.
-1
🌸michael_knight
(12.11.25)
olm yaratıyo da kara kaşının, kara gözünün hayrına mı yaratıyor sanki?
+1
kiyiya vuran dildolar
(12.11.25)
Hocam, o mantıkla haksızlık ettiğimiz meslekler:
Eskortluk: Aslında cinsel ihtiyaçları olanlara imkan sağlıyor.
Sahte içki satıcıları: Vergilerden beli kırılan içicilere ycuz alternatif sunuyor.
Torbacılık: Madde kullanan insanların işini görüyor.
Çek Senet Mafyası: Alacağını tahsil edemeyen mağdurlara yardımcı oluyor, sevap işliyorlar.
Konsomatrislik: Eşlerinden şefkat göremeyen mutsuz erkeklere bir kucak, adeta bir psikolog oluyorlar.
Dolandırıcılık: Doğal seçilime katkıda bulunuyor, uzun vadede insanların ders alıp gözünün açılmasına yardım ediyorlar.
Kiralık katillik: Kişinin kendisinin gücünün, cesaretinin veya uzmanlığının yetmemesi durumunda elini kana bulamadan düşmanını yok etmesine yardımcı oluyorlar.

Şimdi şu bir gerçek: Yukarıda saydığım meslekler gerçekten de var. Ve talep olmasa olmazlar. Yani iş görüyorlar ki, halen mevcutlar.

Ama iş görmesi bir meslek grubunu namuslu yapmaz, temize çıkarmaz.

Tefecilik de gözümde en aşağılık meslek gruplarından biridir. Çünkü insanın en çaresiz ve zor durumundan istifade ederler. Paralarını bu şekil kazanırlar.

Hayatımdan gereksiz bir ayrıntı ekleyeyim:

Fi tarihinde işten yeni ayrılmışım. Bir arkadaşım vesilesiyle bana yeni kurulacak ortadoğu sermayeli bir ödeme/cüzdan uygulamasının tüm teknik altyapısını kurup yönetmem teklif edildi. Ekipman, yazılımcılar, kullanılacak teknolojiler vs. hepsini ben seçip belirleyeceğim. Sınırsız yetki, kaynak ve çok sağlam bir maaş ile. Benim için adeta rüya gibi bir teklifti. Balıklama atladım. Adamlarla görüşmeden önce hali hazırda "varlık yönetimi şirketleri" olduğunu öğrendim. Bu tür şirketler, banka, telekom gibi firmalardan alacaklarını satın alıp, borçluların üstüne kabus gibi çöküp, bundan para kazanan firmalar. Sadece ama sadece o sebeple teklifi tereddütsüz reddettim. Boğazımdan geçecek bir lokmanın başka insanların âhı olacak olması gerçeğini midem kaldırmadı.

Tefecilik dünyanın en aşağılık mesleklerinden.

Ekleme:
Bir de "tüm çözümleri tüketen kişi" zaten çaresizlikten illegal ve kötü çözümlere teveccüh eder genelde. Zaten bundan da bir sonraki "çözüm" genelde intihar oluyor. Zaten makbul şeyler "son çare" olarak denenmez.
+1
yadigar
(13.11.25)
(2)

sözlük'te oy verme

alice in potatoland
bir süredir verdigim oylarin silindigini görüyorum.mesela takip ettigim bir yazar var, entrysini begeniyorum. bir gün sonra bakiyorum ki kalp isareti kirmizidan normale dönmüs. yani oyum silinmis. son oylananlarinda da artik gözükmüyor, sanki oy vermemisim gibi. halbuki eskiden 10 ay sonra bile oy v
bir süredir verdigim oylarin silindigini görüyorum.
mesela takip ettigim bir yazar var, entrysini begeniyorum. bir gün sonra bakiyorum ki kalp isareti kirmizidan normale dönmüs. yani oyum silinmis. son oylananlarinda da artik gözükmüyor, sanki oy vermemisim gibi. halbuki eskiden 10 ay sonra bile oy verdigim entryleri görebiliyordum. sebebi nedir?
+1
alice in potatoland
(10.11.25)
Oyların bilinçli silinmesi için bir sebep aklıma gelmiyor. Tamamen sallıyorum; belki performans açısından ya da bir bug nedeniyle sayfa görüntülenirken oylanan entryler sorgulanmıyordur.
+1
salihdt
(10.11.25)
sözlük'ün iletisim kanalindan durumu yazdim, umudum yok ama bakalim.
0
🌸alice in potatoland
(10.11.25)
(14)

Şu cümleyi nasıl yorumlarsınız?

seni tanıdığım güne lanet olsun
"Ben bir insanın yanındaysam kesinlikle onun kalitesinde artış görürsün." Kibirli, özgüvenli veya başka bir şey?
"Ben bir insanın yanındaysam kesinlikle onun kalitesinde artış görürsün."
Kibirli, özgüvenli veya başka bir şey?
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(10.11.25)
kibirli.
+1
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(10.11.25)
tam bi varoş dalyarak cümlesi maalesef. bu cümleyi kuracak insanın kibirli olabilecek kapasitesinin olduğunu sanmıyorum.
+14
asap raki
(10.11.25)
(bkz: Delusional)
+3
salihdt
(10.11.25)
özgüven böyle bir şey değil.
bu sapına kadar kibir ve kendini beğenmişlik.

ben iyi insan seçerim anlamı da çıkmıyor tam olarak, ben seçtiğim insanı yükseltirim diyor.
+4
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bu bence kibir, özgüven vesaireden ziyade direkt narsizm.
+1
mermaidd
(10.11.25)
Narsist kişilik bozukluğu
Eğitimsiz
Cahil
Varoş
+5
cemallamec
(10.11.25)
"Yav he he" derim sesli ya da içimden duruma göre.
+5
Amaranta ursula
(10.11.25)
dev aynasi sendromu derim
0
cooperr
(10.11.25)
Yukardakiler +100 başka söze gerek yok. söylenmesi gereken her şey söylenmiş
0
Rondak
(10.11.25)
aklıma ilk bu geldi

www.youtube.com
0
yurtsuz john
(10.11.25)
kendi içinde dibine kadar yetersiz olduğunu düşünen (özgüvensiz) ama bunu maskelemek için dışarıya kibirli ve büyüklenmeci bir profil sergileyerek bunu kapatmaya çalışan sıkıntılı bir tip derdim karşımda olsa.
0
mor oje
(10.11.25)
"bastırılmış ezikliğin dışa vurumu" diye yorumladım.
+1
duyuruuser
(10.11.25)
@asap rakının lafının üstüne laf konmaz. narsist bile şu cümleyi kurmaz.
0
mikahakkinen
(10.11.25)
kesinlikle tersi olacaktır, uzak durun!
0
sweetoffice
(10.11.25)
(4)

Yurtdışından online siparişte taksit sorusu

prole
Merhabalar. Yurtdışından bir siteden yurtdışındaki bir adrese ürün sipariş etmek istiyorum. Bu site, satın almada faizsiz 12 taksit yaptığını da yazmış. Merak ettiğim şu: Türkiye'de iki bankaya ait, biri euro ekstresi de yollayan, diğeri sadece TL ekstre yollayan iki kredi kartım var. Bu alışverişi
Merhabalar. Yurtdışından bir siteden yurtdışındaki bir adrese ürün sipariş etmek istiyorum. Bu site, satın almada faizsiz 12 taksit yaptığını da yazmış. Merak ettiğim şu: Türkiye'de iki bankaya ait, biri euro ekstresi de yollayan, diğeri sadece TL ekstre yollayan iki kredi kartım var. Bu alışverişi 12 taksitle yapsam, tahminen euro ekstre kesen banka her ay euro taksit kesecek. TL ekstre kesen banka kredi kartı ile yapsam o günkü toplam TL fiyat karşılığını 12 taksite bölüp her ay TL olarak mı taksit kesecek? Bu iş nasıl olur, hangisi daha mantıklıdır?
0
prole
(08.11.25)
Normalde Türkiye'deki taksit işleri bankaların kendisi tarafından hem kartın, hem de üye işyerinin aynı bankaya ait olduğu durumlarda yapılıyor. Mastercard vb. çeşitli takstitli ürünler çıkardı ama bunlar genelde uluslararası işlemlere açık değil. Taksit yapılabildiğine eminseniz bir ihtimal üye işyeri kendi sistemi üzerinden yapıyor olabilir; yani sizin kart bilgileriniz kaydedilir ve her ay kartınızdan ilgili tutar yeni bir ödeme olarak çekilir (Bir nevi abonelik, mesela Netflix, gibi); bu durumda da Euro ekstre aldığınız durumda Euro ödersiniz, TL ekstre durumunda da tutar TL'ye o ayın hesap kesim tarihindeki kurundan (Yanlış hatırlamıyorsam) çevrilir. Hatta yine yanlış hatırlamıyorsam Euro'dan TL'ye de çevrilmiyor; Euro -> Dolar -> TL şeklinde bir çevrim var. O yüzden döviz ekstre daha mantıklı.
0
salihdt
(08.11.25)
selamlar,
türk kredi kartları ile yurtdışı alışverişte taksit yapılması yasak.
eğer taksit yapabiliyorsa muhtemelen türkiye'de de faaliyet gösteriyordur.
eğer türkiye'de faaliyet gösteriyorsa ve siz oradan alacaksanız euro cinsinden satış yapması yasak :)
tahminimce siz ödeme aşamasına geldiğinizde euro veya tl olarak taksitsiz devam ettirecektir.
0
artci sarsinti
(08.11.25)
Muhtemelen sadece o ülkenin kartlarına yapıyordur.
0
yadigar
(08.11.25)
Ayrıntılara baktım, bir aracı kurum üzerinden Visa ve MasterCard kredi kartlarından her ay USD ya da EUR olarak çektiğini yazıyor. Yani TL olmuyormuş ama tam da Netflix, YouTube gibi çalışıyor diye tahmin ediyorum. Teşekkürler tüm cevaplar için.
0
🌸prole
(08.11.25)
(9)

Kadın cinayeti söylemi düşmanlığı

cemallamec
Öncelikle entry şu: https://eksisozluk.com/entry/179631669Özet: Son zamanlarda belki incel ve kadın düşmanı kesim tarafından alttan alta aşılanan “erkek cinayeti de var, kadın cinayeti diye bir şey yoktur” söylemi sizce neden bu kadar destek görüyor? Ben bu entry’de alttan alta kadın düşmanlığı okuy
Öncelikle entry şu: eksisozluk.com

Özet: Son zamanlarda belki incel ve kadın düşmanı kesim tarafından alttan alta aşılanan “erkek cinayeti de var, kadın cinayeti diye bir şey yoktur” söylemi sizce neden bu kadar destek görüyor? Ben bu entry’de alttan alta kadın düşmanlığı okuyorum. Düz okumaya yapınca “ayy canım” oluyor ama öyle değil işte. “Kadın cinayeti” ifadesi sizce sorunlu mu cidden? Bir erkeğin kadını öldürmesi sizce normal cinayetle eş değer mi?


Uzun:

Arkadaşlar, kadın cinayeti söyleminden rahatsız olan abidik gubidik bir kesim var farkında mısınız, bilmiyorum.

Bu entry’yi giren arkadaşa mesaj çektim, tane tane anlattım. Bana “yazdıklarını okumadım bile ön yargılısın” deyip durdu :) Ona yazdıklarımı okumamış ama bana ön yargılı diyor. Uzun uzun, tane tane yazınca da “ben telden uzun mesaj yazmam, okumam da üşenirim” deyip durdu. Ona siz demeyip sen dediğim için üslubuma laf söyledi ama ağzından “oç” kelimesi maşallah eksik olmuyor.

Eskiden sözlükte böyle sığ, b*ktan ifadeler değer görmezken gerçekten alttan gelen kesim bu kadar cahil olabilir mi?

Bir kadının öldürülmesi toplumsal yapıyken bir erkeğin öldürülmesi böyle bir neden bağlanamaz. Kadın sırf cinsiyetinden öldürülür mesela. Giyiminsen öldürülür. Örfünden öldürülür. Baskıdan öldürülür. İstismar edilir öldürülür.

Ama bir kadının erkeği giyiminden, inancından, namusundan, örften adetten öldürdüğü görülmez “neredeyse”.

Şimdi “bakın hep erkekler kadınları öldürüyor diyorsunuz alın size kadınlar da erkekleri öldürüyor. Bunun cinsiyetle alakası yok” demek sizce de kadın cinayetlerini kasıtlı olarak erkek cinayetleriyle aynı bağlama getirmek değil mi? Erkek, erkeği öldürüyor. Öküzün biri neden “erkek cinayeti” yazılmıyor, diyor. Kadının biri sebebi nedendir bilmiyoruz ama okumamışın teki başka şekilde saçmalıyor.

Kadın cinayeti ifadesi sizce sorunlu mu cidden?

Yahu sözlükteki troller bile “şu kadını beğeniyorum ama çok sevişmiş istemiyorum” diye yazıyorlar. Erkekler kendileri kadınlarla yatsın kalksın istiyor ama kadına gelince namus, helal süt, edepli arıyor. Bu olmayınca mesela namus cinayeti çıkıyor. Burada kadının öldürülmesi kadın cinayetine girmiyor mu? Yazacak örnekleyecek çok şey var da alttan gelen nesil cidden b-k gibi.
0
cemallamec
(07.11.25)
uzun zamandir ulke erkekleri olaraktan dayak eksikliginden muzdaribiz.

not: sinirlenip sovecegim icin entryi okumadim.
+1
klassno
(07.11.25)
Kadın cinayeti ifadesi faili örtüyor bir yandan, ortada bir erkek şiddeti sorunu var, erkekleri de öldürüyorlardaki erkekleri de başka erkekler öldürüyor, fakat bununla yüzleşmek yerine sadece kadınlar mı öldürülüyor diye salağa yatmayı tercih ediyorlar. En doğru kavramı kullansak da yüzleşmek istemeyen içn faydasız.
+3
grimavi
(07.11.25)
Kadın cinayetlerini başlık olarak sunmak yetersiz. Bu sosyolojik bir problem.
Deli yürek, kurtlar vadisi gibi dizilerle başlayan, sıfır bir ile zirveyi gören yeni nesil 'erkek' problemi aşikar. Bunun yanına bir de kadını eşya gibi gören ve memlekette önlenemez şekilde yükselen siyasal İslam var.

Tüm bunlar nihayetinde bu erkekleri tercih eden bayanlarda var tabii. Kurunun yaninda yanan yaşlar için üzgünüm ama o dizileri de bu siyasi iklimi de biz seçtik. Efendi adamlar kılıbık oldu, en okuyanı kültürlüsü bile yeri geldi 'maço erkek' istedi. Kıssadan hisse evet kadın cinayetleri vardır fakat gökten inmemiştir. Almanya gibi devlet isteyen Almanlar gibi millet olacak.

Ayrıca ülkede bir şiddet problemi var ve bunun kadını erkeği de yok. Ben entryden onu anladim. Bende öyle düşünüyorum ve kendimi sokakta asla güvende hissetmiyorum. Kadın cinayetleri yeni nesil 'erkek' problemi fakat şiddet hepimiz için var ve apaçık tehlikedeyiz.
-1
artıküyeolmakistiyorum
(07.11.25)
ilgi görmek isteyen ve üstün olmak isteyen erkeklerin saçma sapan tavırları. neden kadın cinayeti dediğimizi anlayacak zekanın kırıntısını taşımıyorlar. aldatma veya boşanma gibi şeylerden eşlerini öldüren erkekler hapse girince de kader mahkumu diyorlar onlara. kafa bu şekilde. gördüğümüz yerde engelleyelim. sayılarının fazla olması çok rahatsız edici.
+1
art cat chocolate
(07.11.25)
"Kadın cinayeti" kavramında bir sorun yok, bunun kullanılması normal, çünkü böyle bir sorun var. "Çocuk istismarı" gibi bir kavrama "Çocuk diye belirtmeye gerek yok, istismar istismardır, yetişkinler de istismara uğruyor" demiyoruz mesela. Buradaki "Kadın" ya da "Çocuk" o durumlardaki güç asimetrisi, sosyolojik süreçler, toplumsal yapı gibi kavramlardan kaynaklanan özel durumlara atıfta bulunuyor.

Örnek verdiğiniz entrynin kavramsal olarak belli hataları var, arkadaş bunları es geçip safsata yapmış. İlk olarak her cinayet aynı değil ve cinayetin işlendiği koşullar ile cinayetin işleyen kişinin motivasyonu alınacak cezayı belirliyor. Zaten o yüzden "Mahkeme" diye bir şey ve bir çok cinayet çeşidi var. Diğer türlü her cinayette aynı cezayı yapıştırıp geçerdik.

Diğer yandan insanların kendi önyargılarına istinaden farklı olaylara farklı tepkiler vermeleri; mesela bir kadın, bir erkek tarafından öldürüldüğünde erkeği lanetlerken bir erkek, bir kadın tarafından öldürüldüğünde kadının cinayeti işlemesine haklı neden bulmaya çalışmaları "Kadın Cinayeti" diye toplumsal bir olgu olmadığı anlamına gelmez. Tıpkı herhangi bir münferit olayda bir kadının bir erkeği tamamen sadistçe bir dürtüyle öldürmüş olmasının "Erkek Cinayeti" diye bir kavram yaratamaması ya da benzer şekilde "Kadın Cinayeti" kavramını ortadan kaldıramaması gibi.
+3
salihdt
(07.11.25)
Kadın cinayeti ifadesinde bana göre sorun yok ama kadın cinayeti ifadesiyle erkeklerin kadınlar tarafından öldürülebildikleri gerçeği örtülüyor sanılıyor, bence yanlış olan bu sanrı, ifadelere ezbere anlamlar yüklemek. Düşünmemek yani.

Burada "erkek cinayeti de var" diye ortaya çıkanların önemli bir kısmı erkeklerin olumsuz ve yıkıcı olduklarını görmeye tahammül edemeyenler, erkeklerle ilgili her zaman ve her türlü ifadeyi mutlaka kendi üzerlerine alınıp sorun çıkaranlar. Evet erkek cinayetleri de var ama bu kadar çok erkek şiddeti yaşanan bir toplumda erkeklerin öldürülmesi bu bahsettiğim tayfanın beklediği canhıraş tepkiyi yaratmıyor. Çünkü ülkemizde çok uzun yüzyıllardır kadınlar erkeklerden hem bedenen hem psikolojik şiddet görerek yaşadılar, kadınlık fikri buna göre evrim geçirdi, erkeklik fikri de böyle. Kolay kolay kurtulabileceğimiz bir halde de değiliz ve bahsettiğim tayfa bunu görmek şöyle dursun, bunu konuşmak yahut öğrenmek dahi istemiyor, gayet iyi biliyorlar çünkü.

Erkek şiddeti de var diyenlerde bu açıdan bakınca belki bir kadın düşmanlığı var gibi, bana göre yok çünkü onların düşmanlık güttüğü şey kadınlar değil, yüzyılların değiştirdiği kadın erkek algısı doğrultusunda saçma sapan bir yere gelen aile terbiyesi. Kadının oğlunun her işine koşması mesela, arkasından elinde kaşıkla yemek koşturması, 10 yaşındaki oğlunun ayakkabısını bağlaması, ödevini yapması vs... kadının oğluna erkek olduğunu hissettirecek başarma duygusunu asla vermemesi, sorumluluk hissini yüklememesi, oğlunun hayatını kolaylaştırmayı onun yerine yaşamak zannetmesi. Ve o annenin bunları bilinçsiz yapması... kadınlar farkında değiller ama oğullarının hayatını da onun hayatına girecek kadınların hayatını da bu tür anneler mahvediyor.

Suç sadece annelerde değil, işin içine bu davranışları bekleyen babalar da giriyor kimse kusura bakmasın. Kadından hizmet görmeyi erkeklik zanneden bir düzen var şu anda. Hizmetçisi değilim diyen kadınlar çok ayıplanıyor çok dışlanıyor hâlâ. Neden? Erkeğe kendisini erkek gibi hissettirmek istemediği için. Halbuki erkeğin kendini erkek gibi hissetme alanı sadece kadınlar değil ki. Hiçbir alanda kendini erkek gibi hissetmeyen erkek elbette kadına ve kadının güçsüzlüğüne de gücüne de muhtaç olur. Kaos da buradan çıkar.

Bu bahsettiğim tayfanın neye düşman olduklarının bilincinde olduklarını da hiç hiç hiç sanmıyorum. Ülkede müthiş bir bilinçsizlik hakim.
-2
muhayyer divan
(07.11.25)
Bir şey daha eklemek istiyorum: çocuk istismarına “çocuk” ekliyoruz, “çocuk gelin” diyoruz ya da “kadın hakları”, “işçi hakları” vb. deniyor da cinayete gelince neden kadın cinayetleri sorun olsun ki? İşin ciddiyetini kaçırıyor filan söylemleri bana boş geliyor. Bence bu söylemlerin altında ataerkil düşünce ya da kadın düşmanlığı yine önde. İnsanlar kabul etmese de bilinçaltlarında bir şekilde görünmeyen düşünceler ortaya kendini çıkarıyor.

Belki de kadın cinayetlerine kadın cinayeti dediğimizde sorun çözülecek. Kadının sırtında sopayı, karnında sıpayı eksik etme/kızını dövmeyen dizini döver tarzı atasözleriyle büyüdük, okuduk, duyduk. O düşünce belki bir yerde tohumunu bırakmıştır.

Bilemiyorum ama sözlükte de instagram’da da twitter’da da böyle tonla böyle tonla malca yorumlar entryler postlar var.
-1
🌸cemallamec
(07.11.25)
yani burada adam kadını dövüyormuş o yüzden kadın kızgın yağla adamı öldürdüğü için burada ''ama kadın da neler çekmiş garibim'' diye bakacaksak olaya, yani cinayet cinayettir demeyip bahanelere ve gerekçelere bakacaksak o zaman da bir adam aldatıldığında karısını öldürdüğünde buna da ''ama adamın namusuna zarar vermiş adam da namusunu temizlemiş aslanlar gibi yatar çıkar'' diyebilmeliyiz o zaman? neticede birini öldürmenin meşru yollarının neler olduğuna kim karar veriyor? bana şiddet uyguladı o zaman öldürebilriim. e ben de belki şöyle bi insanım: bana şiddet falan uygula fark etmez önemli değil ama beni aldatma. ben de aldatmayı şiddetten daha büyük bi hakaret olarak görüyorum onurum zedeleniyor. insan sadece fiziki bir varlık değil ki gururu, onuru da var dokunulmaz olan... o zaman beni aldatırsan seni öldürürüm? sen bana fiziksel değil ama onuruma zarar verdin mesela? benim kafamda da evet aldatılmak onurun zedelenmesi, ben geri kafalıyım diyelim ki... veya farklı ahlaki normları benimsiyorum senden... e gayet mantıklı o kişinin penceresinden baktığında. katil kadınla empati yapacaksak katil erkekle de empati yapacağız madem? neticede ikisi de insan. yaptıklarından sorumlular. hayvan insanı öldürürse mesela sıkıntı yok çünkü sorumlu değil neticede aklı yok iradesi yok. ya da mesela benim ayakkabıma basıldığında delleniyorum , adam öldürüyorum mesela ? ayakkabılarıma çok değer verdiğim bi gün adamın biri yanlışlıkla ayağıma bastı ben de çektim vurdum.. araştıralım bunun da gerekçelerini... yani bunun sonu yok.
beni fikrim: cinayet cinayettir. yapan cezalandırılmalıdır. kadın da olsa erkek de olsa.. adam kadını öldürdüğünde kadın cinayeti tü pis kaka diyorsak, ama o da onu aldatmış hak etmiş diyenleri linçliyorsak... kadın bir erkeği öldürdüğünde de aynısını yapmalıyız. cinayeti hafifleştirmemeliyiz. empatiye başlamamalıyız
-1
f02561
(07.11.25)
şiddet şiddettir. kadına, öğretmene, doktora diyerek bir çözüme kavuşması imkansız. doktora şiddet ile mağaza personeline şiddet arasında gündeme gelme açısından büyük bir fark varsa şiddetin azalması mümkün değil bana göre. eğitim, ekonomik sıkıntılar, geleneksel yasaklar vs. gibi şiddete meyleden sorunlar üzerine düşünülmeli.

neden çocuk istismarı diyoruz da kadına şiddet olmuyor... demiş birisi. çünkü kız çocuğuna istismar diye ayrılmıyor. hepsi çocuk istismarı olarak adlandırılıyor.
0
jepa
(07.11.25)
(3)

Yemeksepeti Hesap Karışıklığı

vedatchilipeppers
Merhaba,Screenshotlar:1- https://hizliresim.com/c5yihdc (urunu sepete attigimda fiyatin farkli hale gelmesi)2- https://hizliresim.com/syxd9os (sinek ilaci ihtiyacim icin yaptigim aramada karsima cikan Detan sinek ilacinin ve diger sinek ilaclarinin kullaniciya gorunen fiyatlari)3- https://hizliresim
Merhaba,

Screenshotlar:

1- hizliresim.com (urunu sepete attigimda fiyatin farkli hale gelmesi)
2- hizliresim.com (sinek ilaci ihtiyacim icin yaptigim aramada karsima cikan Detan sinek ilacinin ve diger sinek ilaclarinin kullaniciya gorunen fiyatlari)
3- hizliresim.com (odememin detaylari)

Şu durumu nasıl açıklayacağız hacılar ve hocalar?
0
vedatchilipeppers
(01.11.25)
384,90 (İndirimsiz fiyat) - 96,23 (İndirim) = 288,67 (İndirimli fiyat)
Sonrasında buna ek ücretler vb. eklenince de 345,15 yapıyor.
0
salihdt
(01.11.25)
1 - ürün fiyatı değişmiyor. üstteki ürün fiyatı, alttaki de teslimat ve hizmet bedeli eklenmiş halde toplam sepet fiyatı.
2 - ürünün fiyatı 385 lira, herkes aynı toptancıdan alıyor, fiyatlar iyi kötü aynı olacaktır, 385'ten %25 indirim yapınca herkes aynı fiyata ulaşacak yine. belki de aynı marketler bunlar. çok garipsemedim. bim'de ve a101'de farklı markalı iki ürünün fiyatının aynı olması gibi.
3 - bkz1
0
co2s2
(01.11.25)
Saçma sapan, gereksiz ayrıntılar bunlar.
Olay tamamen psikolojik.
400tl ye alan da indirimli aldığını düşünüyorsa, 500tl ye alan da indirimli aldığını düşünüyorsa indirimli almışlardır.
Ben indirimden / ucuzluktan aldım diye düşündüğünüz an alıcı ve satıcı iki tarafta memnun şekilde satış olmuş, fatura kesilmiş, olay gerçekleşmiştir.

Sinek ilacı için benim tercihim ise online alış verişten çok dükkan ya da bir eczaneye gitmek benim için daha avantajlı görünüyor .
0
diyecevaplandı
(01.11.25)
(3)

Sponsorlu Ekşi Sözlük Girdisi

vedatchilipeppers
Merabayın iyi hafta sonları,Screenshotı paylaşıyorum: https://hizliresim.com/ruoqib3Şurada sol altta sponsorlu yazıyor. Ekşi Sözlük mü sponsor oluyor bu girdiye? İlk defa gördüm bunu. Eğer öyleyse, nitelikli dolandırıcılık temelinde başlayıp cezaevinde ölümle biten bir habere ne için sponsor oluyor
Merabayın iyi hafta sonları,

Screenshotı paylaşıyorum: hizliresim.com

Şurada sol altta sponsorlu yazıyor. Ekşi Sözlük mü sponsor oluyor bu girdiye? İlk defa gördüm bunu. Eğer öyleyse, nitelikli dolandırıcılık temelinde başlayıp cezaevinde ölümle biten bir habere ne için sponsor oluyor?
0
vedatchilipeppers
(01.11.25)
Ben de yeni gördüm ama sponsorluk haber içeriği ile ilgili değil paylaştığı site ile ilgili. Yani haberin çok önemi yok adam o siteyi paylaşmak için o haberi seçmiş
0
Rondak
(01.11.25)
www.akasyam.com

Sinan Oğan'ın sitesiymiş.
0
salihdt
(01.11.25)
ben engelledim bu hesaplari.
+2
fakyoras
(01.11.25)
(5)

Google map bana neden saçma bir rota çıkarıyor?

Amaranta ursula
Merhaba arkadaşlar, Görselde de görebileceğiniz üzere gitmek istediğim yer aslinda 7-8 dk ötede. Ama google map beni ormanın içinde bir rota ile oraya götürüyor. Allahtan etrafta baska insanlar vardı da sorarak yolu bulabildim. Böyle saçmalıklar yapmaması için nasıl bir ayar çekmem gerek? Zira gene
Merhaba arkadaşlar,
Görselde de görebileceğiniz üzere gitmek istediğim yer aslinda 7-8 dk ötede. Ama google map beni ormanın içinde bir rota ile oraya götürüyor. Allahtan etrafta baska insanlar vardı da sorarak yolu bulabildim. Böyle saçmalıklar yapmaması için nasıl bir ayar çekmem gerek? Zira genelde yalnız seyahat ediyorum.

hizliresim.com

Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.
0
Amaranta ursula
(27.10.25)
İki nokta arasında yaya olarak direkt bir yol olmadığını düşünmüş Google nedense. Ayarlarda gördüğüm kadarıyla bunu etkileyebilecek tek seçenek "Tekerlekli Sandalyeye Uygun Rotayı Seç"; sizde bu aktifse ve görüntüdeki iki nokta arasında merdiven vb. varsa alternatiflere yönelmiş olabilir. Diğer türlü Google Maps hatası olsa gerek.
0
salihdt
(27.10.25)
edit: haritayı yanlış görmüşüm. aşağıda yazdıklarım geçersiz. gerçekten google maps'te bir sıkıntı var.

tüm yaya yolları tanımlı olmadığı için, arsaların etrafındaki sınırları bilmediği için, nerelerden yürümek mümkün, nerelerde yolun karşısına geçmek mümkün tam olarak bilemediği için Google Maps'in yayalar için böyle hatalar yapması gayet normal.

sizin durumunuzda Google Maps, bulunduğunuz nokta ile gideceğiniz nokta arasında yürünebildiğini bilmiyor. öyle bir yaya yolu tanımlanmamış. bu sebeple yürünebildiğine emin olduğu yollardan götürmek zorunda.
0
co2s2
(27.10.25)
ayarlarda en hızlı rota aktifse böyle yapıyor ana yolları kullanda açık olmalı.
0
eja
(27.10.25)
google maps açıkken bir kaç kez gezinse biri muhtemelen orayı yol olarak öğrenebilir (tahmin)
0
kisa
(27.10.25)
Arkadaşlar görselde görebildiğiniz beyaz alan kampüs. lokasyonları sildiğim için aradaki gri çizgiler pek belli değil ama oralar yolun olduğu yerler nitekim. Kampüste de binalar var hatta çok kez kampüs içinde haritaları kullandım ve sorunsuz her binayı gösterdi. Keza engelli yolları, yaya yolları vs hepsi var ve tanımlı.
@eja en hızlı yol açık olsa bile bana önerdiği rota en hızlı değil ki?
0
🌸Amaranta ursula
(27.10.25)
(22)

Vize başvurusu yapmak gücünüze gidiyor mu?

bobinhoo
Selamlar herkese,Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.Adamlar sırf beni ülkelerine
Selamlar herkese,

Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.

Adamlar sırf beni ülkelerine alsınlar diye kapılarında köpek muamelesi görmenin çok zoruma gittiğini hissettim. Almışım elime bordromu, banka dökümünü, izin kağıdımı, biletimi, cart curtumu, başvuru için bile bir ton para verip kapılarında yatıyorum adamların "beni de ülkenize alın lütfen vallahi uslu duracağım, hemen geri döneceğim param da var zaten bakın diye". Paşalarım belki lütfeder de "iyi bakalım 3 aydır bekliyorsun al sana 10 günlük izin" derler diye.

Sizin zorunuza gitmiyor mu bu muameleyi görmek? Gerçekten sadece orayı gezip/görmek için şu muameleye maruz kalmaya değer mi?
+2
bobinhoo
(24.10.25)
schengen için çok kötü cidden. diğer ülkeler için bi nebze daha iyi.

zoruma gidiyor ama alıştım. avrupa cidden güzel gezmek için. görmek lazım.

ama amerika ve ingilterenin süreci daha kolay. belge toplamak da 1 gün bile sürmüyor zaten schengende. sadece bütün kişisel verileri ülkeyle paylaşmak korkutucu.
0
jelly bear
(24.10.25)
Sadece gezip görmek için Schengen'e başvurmak istemiyorum. Randevu sıkıntı, vizenin çıkıp çıkmayacağı belirsizliği sıkıntı, çıksa bile çok kısa süreli vize verilmesi sıkıntı. ABD gibi 10 yıllık verseler neyse. Vizesiz veya kolay vize alınarak gidilebilen birçok ülke var. Paramla rezil edemem kendimi. :)
0
auroraaurora
(24.10.25)
kesinlikle gidiyor. yeşil alana kadar vize başvurusunda bulunmadım. sağlık/iş vb. bir şey olmasa, sadece seyahat için başvurmam da.
0
eisberg
(24.10.25)
İş için Fransa vizesine başvurmak zorunda kaldım, Fransa'ya da gram ilgim yok. O vize süreci bana o kadar koydu ki. Dava dosyası gibi kalın belgeler, yemin billah iltica etmeyeceğim temalı mektuplar, oradan oraya sıraya girmeler sinir etti beni. Alın ülkenizi bir yerinize sokun demek istiyorum.
0
peki madem
(24.10.25)
gitmiyor. niye gitsin? Kendimizi üstün mü görüyoruz o ülkelerden? Demek ki değiliz, eşit de değiliz haklı olarak ülkeler ne idüğü belirsiz bir ülkeden gelen adamı da sorgulamak istiyor. Vizesiz onlarca yer var onlara gidebilirsiniz. Zoruna gidiyorsa bugünden başla bu sistemi değiştirmek için çabalara. Olmuyor mu? Olmaz :) o zaman zoruna da gitmeyecek. Millet olarak temsil etmesini seçtiğin hükümet bu, hükümetin aldığı kararlar neticesinde de AB'nin bakış açısı bu. Hoş ben AB'nin bakış açısının Türkiye müthiş örnek müreffeh bir ülke, sosyal devlet olsa da değişeceğini sanmıyorum.

ticaret, fuar gibi amaçlar için kolaylaştırılmalı millet bi fuar için başvuru yapıyor 1 ay pasaport ortada yok. 2 pasaport kullanıyorum mecburen.
-3
croswell
(24.10.25)
Yapılan şey sapına kadar ırkçılık. Vize sürecinde yaptıkları şeyler ve topladığı dokümanlar da aşağılayıcı. Niyet mektubu falan çıktı bir süredir bir de. Vatana, millete ve dünyaya en ufak bir faydası olmayan, toplum içinde yaşayacak kadar gelişmediği gibi gittiği toplumu da rezil bir hale sokacak olan insan artığı olup memleketini kötülersen sığınma hakkını sorgusuz sualsiz kabul ediyorlar. Üstüne bir de ilgili ülkeyi küçümseyip kendilerini çok ulu gördükleri için o sığınmacı ne suç işlerse işlesin üstünü örtüp ülkede tutmaya çalışıyorlar.

O yüzden bana vize vermek için 50 takla attırmaya çalışan ülkeler göçmen sorunu yaşadıkça keyifle izliyorum.
0
nawar
(24.10.25)
Evet gidiyor. Altı üstü bir hafta bir yere gidip geleceksin bin tane şey istiyorlar ve o kadar uğraşmana ve para harcamana rağmen reddedilme ihtimali de eskiye göre çok yüksek.

Çok daha kolay olabilirdi aslında ama bizim hükumete de görev düşüyor biraz. Zaten tayyibe kalsa hiç bir yere gitmeyelim, bütün parayı Türkiye'de harcayalım. Bu yüzden uğraşmıyorlar. Artık işin suyu çıktığı için zaten var olan ve uygulanmayan cascade kuralını uygulanır hale getirip bir lütufmuş gibi lanse ettiler.

İşin daha komiği uzun dönem ve oturum izni başvuruları Schengen vizesine göre çok daha kolay ve red oranı çok düşük. Aslında köpek çekmiyorlar ama bizim "bak salarım kaçak sığınmacıları haa" politikamız yüzünden bu hale geldi iş.
0
himmet dayi
(24.10.25)
değmez. kadını boşamayı bile düşünürdüm.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(24.10.25)
tabi ki gidiyor. bi ton da vize aldım. bundan sonra da başvurmayacağım, avrupanın bana benim de avrupaya ihtiyacım falan yok. çok eşsiz bir konser, eşsiz bir etkinlik yoksa son vizemdi bu diyeblirim artık.

mülteci olarak gitsek daha normal bir prosedür işliyor.

namusumuzla şerefimizle gidince sirk maymunu muamelesi yapılıyor. en son 1 yıllık çıkmıştı, kasımda bitecek. bir daha da başvurmayacağım. hem yorucu, hem gereksiz bir masraf, hem de aşağılanmış hissediyorum.
+1
tchuck
(24.10.25)
Cogu kisinin bu sekilde hissetmesini anliyorum ama olan bitene hep ayni pencereden bakiyorsunuz.

Benim iki pasaportum var. 70 uzerinde ulkeye seyahat ettim. Ben soyle dusunuyorum:

Haklar (rights) var, ayricaliklar (privilege) var. Farkli ulkeye seyahat etmek bir hak degil, ayricalik olarak goruluyor. Seyahat etmenin insanlik hakki oldugunu dusunuyor olabilirsiniz ama bu sekilde kabul edilmiyor.

Yasal oalrak seyahat etmek (conditional privilege) yani kosullu bir ayricaliktir. Devlet ulkeye kimin girip, kimin giremeyecegine karar verir. Turkiye'de de boyle bu. Bu bir.

Genelde bu vize uygulayan ulkeler sosyal devletin guclu oldugu, sosyal programlarin insanlara yardimci oldugu yerler oluyor. Evsize ev, issize maas, is kurmak isteyenlere destek, elektrikli arac almak isteyenlere atiyorum $10.000 devlet destegi, ucretsiz universite egitimi, ucretsiz tedavi vs. dunya kadar program var.

Gecmiste disaridan gelip bu programlari somuren cok insan vardi. Hani Kemal Sunal filmindeki bir dolu cocugu nufusuna kaydettirim Almanya'dan cocuk maasi almasi gibi ya da patates ile sahte muhur yapip yurt disindan kacak arac sokuyorlardi eskiden...
Disaridan gelenler sistemi o kadar somurdu ki onlem almak zorunda kaldilar. Ek olarak guvenlik ile ilgili kaygilar da var. Onlari ayrica yazmaya gerek duymuyorum. Ne oldugunu biliyorsunuzdur. Mesela japonya su anda Turkiye'ye vize uygulanmasi tartisiliyor. Kanada bile artik degisti. Tam bir gocmen ulkesi olmasina ragmen artik cok secici goc istiyor.


Bakin size bir haber birakayim buraya:
www.birgun.net

Boyle olaylardan sonra vize sisteminde her seyi incelemelerinden daha dogal ne olabilir?
Asagilanmis hissetmenize uzuldum ama durum budur.
-4
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Pandemi öncesi ekim 2019'da başvurmuştum. 3 sene sonra eylül 2022'de başvurduğumda kahrıma gitmişti. 468461 tane evrak toparlamak ve bankadaki para miktarını gözetmek için kılı kırk yarıyoruz.

Kahrıma giden sürecin net olmaması ve son derece belirsiz olması. 468461 tane evrak toparlaıyım ve bankadaki para miktarını söylesinler bu olsun diye. Verilen vize süresi orantı olarak artsa.

6 ay ve 1 sene aldım son iki başvurumda. Seneye başvurduğumda daha uzun verirler diye düşünüyorum. Ucuz bilet sayesinde de biraz peşinde koşuyorum schengen vizesinin.
+1
put it in your appropriate place
(24.10.25)
@sivri sinek Suriye'li gelmesin değil, yasadışı gelip kalmasın diyoruz, aynı şey mi? Ayrıca Suriye'linin Türkiye için kısa vize alması çok kolay
+1
edaddy
(24.10.25)
Vizesine göre değişiyor... Schengen mesela zoruma gidiyor çünkü tam anlamıyla saçma sapan bir vize süreci; şimdilerde cascade kuralı ile iyileştirildi ama yıl içinde üç seyahat için üç defa aynı 100 sayfa evrağı 200-300 Euro masraf yaparak verdiren bir vizenin insanın zoruna gitmemesi zor. Tabi bunun içinde Avrupa'nın dibinde, Avrupa Birliği'ne yıllardır aday ülke olup da turist vizesi almak için üç ay aracı kurum randevusu beklemek de var
0
salihdt
(25.10.25)
vize basvuru buyuk angaryadir ama malesef 3. dunya ulkeleri icin gerekli birsey.
adam senin yasadigin ulke ile ciddi bir baginin olup olmadigini gormek istiyor.
olayin irkcilik ile alakasi yok. hicbir vatanperver ulkesinin dingonun ahirina dondugunu gormek istemez. onun icin insanlarin elenmesi normal. adam senden dokuman almadan senin ne ayak oldugunu nerden bilecek.

ha tabii bu arada olay gelir kapisina da donmus durumda. senin keyfinin yerinde oldugu belli, istese 10 sene vize verebilir ama 1er 2ser senelik vererek sana 10 sene icinde 5-6 kere basvuru yaptiriyor ki para kazansin. vahsi kapitalizim.
+1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr,

ülkemle aramdaki bağı yaptığım otel rezervasyonuna bakarak mı, 50 euroya aldığım uçak biltine bakarak mı karar veriyor allasen?

veya işyerimden imzalı kaşeli kağıt alarak mı karar veriyor?
komedi.

avrupaya iltica edecek adam 50-100 euro verip bir bilet mi alamayacak, hadi 200 euro olsun.

dümdüz ırkçılık başka bir şey değil.
bu ırkçılık olmasaydı, ilk 1-2 başvurudan sonra hala insanlardan aynı belgeleri toplamanın peşine düşmezlerdi.

burada istedikleri evraklar tamamen işi yokuşa koşmak için.
-1
tchuck
(27.10.25)
örneğin amerikan vizesine başvuruyorsun. adam ne rezervasyon, ne uçak bileti arıyor.

maddi durumuna bakıyor, ne zamandır çalıştığına bakıyor, yapıştırıyor 10 seneyi. sormuyor üstünü, ötesini. her sene tekrar gel de demiyor.

avrupalılar düz ırkçı, kaskafalı insanlar. biz de bu itlerin işlerine ortak oluyoruz. gitmemek lazım aslında da, ülkede de tatil yapacak yer kalmadı ki bütçe olarak.
-1
tchuck
(27.10.25)
Schengen için uğraşmak yerine vize istemeyen yerlere gittim. ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya vize başvuru süreci net ve süründürmüyor. İlla gelişmiş ülke diye bir saplantı varsa buralara gidilebilir. Uzak olduğu için uçak bileti masraf ama Schengen rezilliğinden iyidir.
0
runaway
(27.10.25)
@tchuck
sakin ol $ampiyon..

ucak bileti, otel rezervasyonu ve isyerinden maasli eleman oldugunu dair kagit disinda baska birsey vermezsen zaten potensiyel multecisin, buyuk ihtimal red yersin. bas belasi istemezler zaten ulkeler kacak dolu.

3-5 mal mulk tapusu, ustune kayitli sirket, bankada guzel para gosterirsen, bunun zaten burada keyfi yerinde, el kapisinda multeci olup niye basini belaya soksun ki diye dusunup vizeyi verirler buyuk ihtimal.

bunun irkcilikla ne alakasi var harbiden anlamakta zorlaniyorum.
irkcilik boyle bisey degil yahu.
-1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr, sence mülteciyi engelleyecek şey bookingden iptal edebileceği rezervasyon ve 100 euroluk uçak bileti mi cidden :)))

adamlar 10bin 20bin euro veriyorlar mülteci olarak geçmeye. cidden bunlarla mı engelleyecekler asdasfdas çok komik ya. ciddi ciddi buna inanıyor olmanız da çok komik.
-1
tchuck
(27.10.25)
@tchuck

bir daha oku bence ne yazdigimi..
-1
cooperr
(27.10.25)
vize almamla ilgili sorun yok.
her seferinde vize almamla ilgili sorun var. daha red yediğim vizem yok.

her seferinde bookingden sahte rezervasyon yapıp, thy'den bilet rezervasyonu yaptırmak, aptal aptal gereksiz belgelerle uğraşmak aşağılayıcı. o yüzden bir daha başvurmayacağım da zaten.

hala anlamıyorsun şruada söylenenei.

amerika vize koşullarını söylüyor. karşılarsan amasız, fakatsız vizeyi veriyor, 10 yıl. bir daha uğraşmıyorsun.

avrupada her seferinde aynı evraklarla tekrar tekrar başvur. hatta vermesinin bir standardı bile olmasın.
-1
tchuck
(27.10.25)
yaw red yedigim vizem yok diyosun iste, bir verip bir vermemezlik gibi bir durum yok, standart nasil tutmuyor?

adamlarda zaten 10 senelik vize yok, 5 seneligi de kolay kolay vermezler.
1-2 senelik verir, ihtiyacin oldukca tekrarlarsin. gelir kapisi olarak gorduklerini soyledik zaten.

burda irkcilik nerde? paragoz desen anlariz da..
-1
cooperr
(27.10.25)
(3)

kopan laptop klavyesi tuşu sorununu nasıl çözüyorsunuz?

theconqueror
Şu içi kriko gibi olanlardan, bir dişi kırılmış, o yüzden tam oturmuyor. Ben bunu yerine nasıl monte ederim siz nasıl çözümler buluyorsunuz?Teşekkürler.
Şu içi kriko gibi olanlardan, bir dişi kırılmış, o yüzden tam oturmuyor.
Ben bunu yerine nasıl monte ederim siz nasıl çözümler buluyorsunuz?
Teşekkürler.
0
theconqueror
(20.10.25)
klavyeyi tümden değiştirerek
+1
synesthesia
(20.10.25)
YouTube çözüm videolarında benzer kelimelerle araştırın.
0
diyecevaplandı
(20.10.25)
Çok daha seyrek kullandığım aynı boyuttaki bir tuşla değiştirdim... Tek tuş aradım bulamadım; bütün klavye alıp sadece bir tuşu kullanmak da pahalı geldi.
+1
salihdt
(20.10.25)
(12)

Nazar diye bişey gerçekten var mı sizce? İnanıyor musunuz?

psmstc
Soru başlıkta
Soru başlıkta
-5
psmstc
(15.10.25)
Var. İnanıyorum.
-4
arbre
(15.10.25)
var ya. ve bize çok değiyor eşimle bana. her seferinde hiçbir şeyi hiç kimseye anlatma diyorum ama olumlu ve güzel bir şey olduğunda paylaşmayı çok seviyor o yüzden başımıza türlü bela geliyor.
0
matilda
(15.10.25)
ben dini konulara komple şüpheci yaklaştığım için nazara doğrudan inanıyorum diyemem. ama bazı şeylerin bazı kişilere anlatılmaması gerektiğini düşünüyor ve matildaya katılıyorum.

benim eşim de mesela biri işler nasıl gidiyor dediğinde "çok şükür iyi vsvs" anlatıyor, ben de en son geçen gün anlatma şu insanların şerini üstümüze çekme dedim. iyi deme, idare eder işte bu ekonomide ne olabilirdi ki herkes gibi biz de bir şekilde yaşamaya çalışıyoruz de diyorum.
0
Sadece soruyorum
(15.10.25)
Nazar bize özgü değil, çok daha eski bir şey. Eski insanlar gözün çalışma mekanizmasını dokunmaya benzer bir şey olarak düşünüyorlardı; onlara göre gözden çıkan bir "şey" gidip görülen nesne ile temasa geçip onu algılıyordu. Buradan hareketle de kötü niyetli birilerinin haset dolu bakışları bizi olumsuz etkileyebiliyordu...

Yani kısaca "Yok öyle bir şey"
0
salihdt
(15.10.25)
nazar diye bir şey yok. kendi kendini gerçekleştiren kehanetle plasibo etkisinin el ele tutuşmuş hali var. bir de algıda seçicilik eklenince, bütün saçmalıklar mantıklıymış gibi görünmeye başlıyor. aslında kimsenin gözü değmiyor, insan kendi dengesini kendisi bozuyor.
+3
gabe h coud
(15.10.25)
Var. Geçen haftalarda beni ilk kez gören bir komşu teyzenin (arkadaşımın komşusu) mavi gözlerinden sorgulayan sözlerinden yamuldum resmen, annem de yamuldu. Nazar değdiğinde nazar ayetleri vardır onlar okunur, annem bana okudu ve 2 gün kendine gelemedi kadın bitkinlikten, ben de aynı şekilde. Kur'an'da zaten "bakışlarıyla seni devireceklerdi" gibi bir ayet var, Kalem Suresi 51-52 olması lazım. Bizzat yaşamışlığım çok, bilim dünyası da bunu çalıştı, çalışıyor ve varlığına kanaat getirdiler.
-2
muhayyer divan
(15.10.25)
Yok
-1
abuzer
(15.10.25)
evet var.
-5
elektr10
(15.10.25)
Nazar aslında dinimizce ortaya çıkan bir olgu değil Antik Yunan döneminde ortaya çıkmış. Nazar boncuğu gibi şeyler de şamanizmden kalma.

Soruna gelecek olursak tanrının varlığına inansakta inanmasakta evren enerjiyle dönüyor bana kalırsa. Hasis ve kıskanç insanlarda etrafımızda olunca onların negatif enerjilerini dolaylı yoldan üstümüze çekmiş oluyoruz ve buna da nazar diyoruz.
Ben hiçbir işim tamamlanmadan kimseye anlatmama taraftarıyım nazar olsun olmasın bazen kendimize saklamak önemli.
0
mermaidd
(15.10.25)
inanc ve mantik birbirini tamamlayan seyler olsaydi din diye bir mefhum olmazdi arkadaslar. insanlar inandiklari seyleri mantik süzgecinden gecirdikleri icin degil, kalplerinden öyle geldigi icin inaniyorlar. cevaplarda nazara inanmak isteyip de yargilanmaktan korktugu icin mantikli calismaya calisan bir sürü kisi var.
-1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(15.10.25)
başımıza kötü bir şey geldiğinde gerçek sebebi aramak yerine "ahmet öyle demese böyle olmazdı" demek daha kolay geliyor. başımıza gelen 100 kötü olayın 3'ünde böyle bir cümle kursak nazara inanmış oluyoruz.
-2
co2s2
(15.10.25)
@konusma ben konusuyorum

"insanlar inandiklari seyleri mantik süzgecinden gecirdikleri icin degil, kalplerinden öyle geldigi icin inaniyorlar" demişsin,

Benim çevremde akılla mantıkla inanan çok insan var. O kadar ki, kalplerinden öyle geldiği için inandıklarını zannettiğin insanların kalplerinden falan gelmediğini, ya aileden gördüğü ezberle ya da menfaati orada olduğu için "inandığını" gözümüzle görüyoruz. Hiçbir şey bilmeden ve bilmeyi istemeden, merak etmeden inanmak Allah'ın istemediği, aşağıladığı bir şey. Bunun da farkındayız. Akıl çalıştırmanın iman olmadığını söyleyenler çıkacak, onların da başka izmlerin etkisinde olduklarının farkında olmadığını da belirteyim.

Yani inanç meselesi senin belirttiğin gibi değil aslında.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
(6)

Banka döviz hesapları arasında para transferi

beyfendi
Aynı bankada yeni döviz hesabı açıp diğer döviz hesabındaki parayı buraya masrafsız taşıyabiliyor muyuz? Bankaya gitmek gerekir mi bunun için yoksa mobil bankacılıktan da yapılır mı? Amaç düzensiz hareket olan hesaptan parayı alıp yeni hesapta düzenli şekilde göstermek ve bir süre sonra hesap hareke
Aynı bankada yeni döviz hesabı açıp diğer döviz hesabındaki parayı buraya masrafsız taşıyabiliyor muyuz? Bankaya gitmek gerekir mi bunun için yoksa mobil bankacılıktan da yapılır mı? Amaç düzensiz hareket olan hesaptan parayı alıp yeni hesapta düzenli şekilde göstermek ve bir süre sonra hesap hareketi çıktısı alınacağı zaman düzenli olan hesaptan çıktı almak.

Mantıken bir engel yok gibi geliyor bana ama kendi hesabım olmadığı için açıp kurcalayamıyorum.
0
beyfendi
(14.10.25)
is bankasindan az once 1000 eur icin denedim ucretsiz. Hesaplar arasi ucretsizdir yaziyor. Baska banka icin yada kullanici icin ayri fiyatlandirmalar da olabiliyor.

Duzensiz ve duzenli meselesi biraz karisik tam anlamadim. Sonucta dokumde girdi gozukecek her turlu biri inceleyecek olursa.
+1
wallcan
(14.10.25)
Yok, standart hesaplar arası virman işlemi dediğiniz. Normalde internet bankacılığından hesap açılışını ve transferleri yapabilirsiniz. Ancak alacağınız hesap özetinde bu tutarlar size ait başka bir hesaptan gelmiş gibi gözükecek. Eğer düzenli göstermek istemenizdeki amaç bir geliri belgelemekse bu yöntem daha çok şüphe çekebilir.
+2
salihdt
(14.10.25)
Teşekkür ederim. Amaç eski hesaptaki küçük miktar giriş çıkış kalabalığından kurtulmaktı. Verilecek yer için bunun bir önemi var.
0
🌸beyfendi
(14.10.25)
@salihdt amaç biraz oydu aslında. Son 3 aylık hesap hareketi sunulacak, çıktıyı da 3 ay sonra alacaksak eğer şüphe uyandıracak ne olabilir?
0
🌸beyfendi
(14.10.25)
Evet evet yapabilirizsiniz benim sürekli yararlandığım bir yöntem
0
ihsanlı
(14.10.25)
Belgeyi vereceğimiz kurumun görmek istediği aslında paranın hesaptaki varlığı, kaynağıyla ilgilenmezler, onların işi bu değil. Öyle çok büyük miktarda bir para da yok zaten.
0
🌸beyfendi
(14.10.25)
(3)

Altın, faiz, kira, yatırım problemi

calligrapher
Kuyumcu bir tanıdığımız var. Aile dostu, güvenilir birisi. 2013 yılında aileye ait evimizi satıp, altına çevirmeyi ve o altını işletmeyi Teklif etti. 1 kilo altına denk geliyor. Karşılığında da o zaman için 1000 lira aylık üzerinden anlaştık. 2024 yılına kadar 1000 lira olarak devam etti. Sonra 1000
Kuyumcu bir tanıdığımız var. Aile dostu, güvenilir birisi. 2013 yılında aileye ait evimizi satıp, altına çevirmeyi ve o altını işletmeyi Teklif etti. 1 kilo altına denk geliyor.

Karşılığında da o zaman için 1000 lira aylık üzerinden anlaştık. 2024 yılına kadar 1000 lira olarak devam etti. Sonra 10000 yapalım adil olsun dedik. Sonuçta paramız altın olarak değerini koruduğu için, aldığımız para bizim için bir kira bedeli kadar olmasa da gelir kalemiydi.

Bizimkiler faize karşı olduğu için böylesini uygun görmüşlerdi. Şimdi kardeşlerden ikisi, bunun pek de adil olmadığını, bizim hakkımızın aylık 4-5 gram altın civarında TL karşılığı (Yani aşağı yukarı 1 kira bedeli) olması gerektiğini savunuyor. Ben bunun adama haksızlık olacağını, 3 gram karşılığının orta yol olacağını, hatta bunun bile bizim için avantajlı olduğunu düşünüyorum. Sonuçta altınımız duruyor olduğu gibi. Elbette adamın batmak gibi riskleri de var ama o risk her ticarette var.

Ve kuyumcuyla konuşup bir güncelleme yapacağız. Sizin görüşünüzü merak ediyorum. Hakkaniyetli bir anlaşma nasıl olmalı? Altınımızı bozup ev mi alsak, yatırım fonu ile mi değerlendirsek, faiz bir opsiyon değil bizimkiler için, paranın bereketinin kaçacağını düşünüyorlar.

ben her halükarda düşse de çıksa da altında kalıp, işletme bedeli olarak uygun bir miktarda anlaşma taraftarıyım.
0
calligrapher
(11.10.25)
birincisi nasıl güveniyorsunuz? çok enteresan. adam ölse, batsa bilemiyorum, ortada bir sözleşme vs. var mı?

ikincisi altın sonuçta bir getiri unsuru değil.

eurobond'lar var, yıllık %7-8 civarı getirisi var. dolar veya euro veriyosunuz, %8 kupon ödemesi yapıyor.

altında da yılda %2.4'lük faizli devletin bir uygulaması olmuştu.

bu da bileşik faiz olarak bakmayınca aylık %0.2 yapıyor.

ailenizin dediği gibi 4-5 gram değil, 2 grama denk geliyor. şu anda ayda 10 bin tl zaten bunu karşılıyor.

5 gram yılda 60 gram yapıyor. yani yaklaşık 16 senede paranızın x2 olmasını istiyorsunuz anlamına geliyor. bilemiyorum bu şekilde çalışmak ne kadar mümkün veya oluyor mu.

velhasılı, öncelikle böyle bir anlaşmadan çıkmanızı tavsiye ederim. zira güvenli değil.
-1
gurur
(11.10.25)
Bu tarz şeylerin sonu genelde güzel bitmiyor, özellikle şu aralar altın hemen her gün artarken.

altınınızı alın veya başka bir yatırımda değerlendirin. oturacak eviniz yoksa, ev alabilirsiniz. Kiraya vermek için sakın ev almayın. O da bombok bir yere doğru giden, ayrı bir konu...

.
+1
kartallar yuksek ucar
(11.10.25)
Gurur +1

Bu tür bir standart yok. Haliyle de "Bizim hakkımız şu kadar" diye bir şey pek söz konusu değil. Tamamen kuyumcu ile oturup anlaşmanıza bağlı. Ancak ben de işin güvenlik tarafındayım; sizin kuyumcu nedir, ne yapar, altını nasıl işletiyor bilmiyorum da normal şartlarda kuyumcu dediğiniz kişinin yaptığı iş finansal bir şey değil. Mal atıp, satıyor nihayetinde ve eğer işini de büyütmüyorsa yapacağı ticaretin bir sınırı var. Yani sırf fazladan 1 kilo altını olduğu için bir anda daha fazla altın satamıyor bu adam.

Ancak bu konu komşudan, çevreden işletmek için altın toplayan kuyumcular baya baya finansal işlem yapıyorlar çünkü o altın paraya dönüyor; orada burada değerlendiriliyor, belki tefeciliğe konu oluyor... Zaten bir noktada batmalarının sebebi de bu: Ortada artık öyle bir altın yok, eh yatırım da tehlikeli, sonuçta borsa düşüyor, alacaklar geri dönmüyor ya da altın fiyatları inanılmaz artıyor, haliyle eldeki nakitle artık aynı miktarda altın almak mümkün değil... O noktada da genelde kaçıp gidiyorlar işte.
0
salihdt
(12.10.25)
(5)

Yazılımcı arkadaşlar bu işi yasal yollarla nasıl yaparım?

stringer
Şöyle bir duyuru açmıştım: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1612467/yazilimci-arkadaslar-yardimci-olabilir-mi-goodreads-tan-veri-toplamak-hkFakat istediğim cevapları alamadım. Goodreads bu verileri paylaşmak istemiyorsa api yoluyla, bir makalede kullanırsam yasal sorunlar doğabilir.Yapmak istediğim
Şöyle bir duyuru açmıştım: www.eksiduyuru.com

Fakat istediğim cevapları alamadım. Goodreads bu verileri paylaşmak istemiyorsa api yoluyla, bir makalede kullanırsam yasal sorunlar doğabilir.

Yapmak istediğim şu: bir yazarın bir kitabına gelen yorumları (zaman, dil, cinsiyet) gibi ölçütlere göre sınıflandırıp incelemek. Bunu nasıl yaparım, yardımcı olacak hiç mi kimse yok :( eskiden yazılımcı arkadaşlar daha aktifti burada, her soruya cevap verirlerdi :(
0
stringer
(11.10.25)
Yasal sorun olacağını sanmıyorum; sonuçta Goodreads'ın sistemine sızıp halka açık olmayan bir veriyi kullanmıyorsunuz. Sizin sıkıntınız bunu API üzerinden yapamadığınız için bir crawler bulup onun üzerinden veriyi çekmeniz, burada da işin legalitesinin ötesinde muhtemelen sitenin buna dair önlemlerine takılacaksınız; ya IP'niz engellenecek ve siteye erişemeyeceksiniz ya da site Captcha vb. bir doğrulama isteyecek.
+2
salihdt
(11.10.25)
Çok teşekkür ederim. Bunu yapmanın başka yolu yok mu, vaz mı geçmeli bu sevdadan?
0
🌸stringer
(11.10.25)
Bir önceki duyuruya arkadaş bir GitHub sayfası bırakmış, o işinizi görür gibi gözüküyor. Crawlbase'e baktım, 1000 request için 1.25$ gibi bir masraf var. Goodreads de gördüğüm kadarıyla her sayfada 30 yorum gösteriyor. Yani istediğiniz kitaptaki toplam yorum sayısını 30'a bölerseniz kabaca kaç request gerekeceğini bulursunuz (Tabi normalde gerçek request sayısı tekrar eden requestler vb. biraz daha fazla olur muhtemelen)

ChatGPT ya da Deepseek kullanarak GitHub'taki scraper'ı kullanacak basit bir Python kodu yazabilirsiniz.

Zaten kullanımı da basit, istediğiniz kitabın review sayfasının linkini aşağıdakiyle değiştirip sonrasında kodunuzun içinden aşağıdaki fonksiyonları çağırıyorsunuz, goodreads_reviews.json dosyasına revieweri kaydediyor. Tabi çalışması için önce Crawlbase hesabı açmanız ve oradan aldığınız API Token'ı da koda yerleştirmeniz lazım. Sanırım Crawlspace 1000 request ücretsiz veriyor yani çalışıp çalışmadığını da deneyebilirsiniz.

book_reviews = scrape_goodreads_reviews_with_pagination('www.goodreads.com')
save_reviews_to_json(book_reviews)
+1
salihdt
(11.10.25)
Hocam çok sağ olun ya.
0
🌸stringer
(11.10.25)
jsoup ve selenium kullanıyoruz biz java için.
hatta ben kendim için şöyle bi uygulama yapmak istiyordum zaman ayrımak zor geliyor;
goodreads'den okuma listemdeki kitap listesini alıp nadirkitap'tan bu kitapları arayarak sahaflara göre gruplamıyı planlıyordum. örneğin 20 kitabın 5 tanesi bir sahafta var, bu sayede kitapları kargo ücretsiz bir şekilde almak istiyorum.
jsoup ve selenium kullanmak basit sayılır da java kurulumu biraz zorlamyabilir sizi. bi de bazen fazla istek atınca sorun olabiliyor bazı sitelerde.
0
high hopes of the sozluk
(11.10.25)
(4)

bu markayı ve ürünlerini biliyor musunuz?

art cat chocolate
https://www.instagram.com/fressihome/https://fressihome.com/güzel gözüküyorlar ancak kaliteli midir bilemedim. ekşi'de başlığı da yok...kullanan var mı?
www.instagram.com
fressihome.com

güzel gözüküyorlar ancak kaliteli midir bilemedim. ekşi'de başlığı da yok...

kullanan var mı?
0
art cat chocolate
(09.10.25)
markayı bilmiyorum ama trendyoldaki yorumları hoş değilmiş, ben almazdım.
0
neira
(09.10.25)
ilk kez gördüm. muhtemelen çin malı ürünlerin üzerine marka basan bir firma.
0
inheritance
(09.10.25)
inheritance+1

Alibaba'ya biraz bakınca sattıkları ürünlerin neredeyse aynılarını görmek mümkün. Ne alacağınıza göre değişir ama çok kaliteli bir şey beklememek lazım.
0
salihdt
(09.10.25)
Çok cici görünüyorlar ama fiyatları çok uygun geldiği için bana fason gibi geliyor. Kıllanıyorum. Halbuki airfryer'ı çok hoşuma gidiyor.
0
muhayyer divan
(09.10.25)
(19)

Küçük çocuğunuz için kağıt üstünde evliliğe devam etmek sizce doğru mu?

mahmuttt
Anne baba arası tartışma, kavga vs olmayacak, fakat birbirini seven bir karı koca tablosu da olmayacak. Sadece küçük çocuk için, onun menfaati adına aynı evde iletişim sürecek. Sırf küçük iki üç yaşında çocuğunuz olduğu için O ne anne, ne babadan ayrı kalmasın diyerek evliliğe devam etmek sizce mak
Anne baba arası tartışma, kavga vs olmayacak, fakat birbirini seven bir karı koca tablosu da olmayacak. Sadece küçük çocuk için, onun menfaati adına aynı evde iletişim sürecek.


Sırf küçük iki üç yaşında çocuğunuz olduğu için O ne anne, ne babadan ayrı kalmasın diyerek evliliğe devam etmek sizce makul mü?
0
mahmuttt
(05.10.25)
degil. ayri olup bakim vermek mumkun, birbiriyle her an kavgaya hazir ve soguk iki bakim verenin sonradan terapi icin de cokca birikim yapmasi gerekir ki o da gozlerini kapatip ok atmaya benzer. kolayliklar dilerim.
0
klassno
(05.10.25)
Anne babanın bir arada olmasından maksat hem çocuğun hayata katılıncaya kadar öğrenmesi gereken ahlaki değerleri (saygı sevgi şefkat sınır çizme yardım etme bağ kurma vs vs) ve davranışları bilinciyle birlikte anneden babadan görerek öğrenmesi, hem de kendi cinsiyetinin davranışlarını, karşı cinsle iletişim kurmayı, denge bulmayı, biz bilincini anneden ve babadan görerek öğrenmesi.

Bunlar birbirine buz kesmiş anne babadan öğrenilmez. Bu anne baba ne verebilir çocuğa? Güvenli bir mesken, beslenme, sağlık ve eğitim takibi, iki başlı kontrol mekanizması. Bu çocuk kadın veya erkek olmayı soğuk, tepkili, tavırlı, kaprisli ya da işte konuyu sizin bildiğiniz benzer şeyler olarak öğrenir ve hayatına girecek insanlara da bunları yaşatır.

Evli kalınmasa, boşanılsa ne olur? Çocuk yine anne babasının iletişimini görür ama aralarında duygusal bağ olmadığını daha kolay anlar.

Bu konuda ninem boşanmaya çok karşıydı ama ninemin zamanı başkaydı şimdi o dönemle alakası olmayan şeyler yaşıyoruz. Yine de ninemin söylediklerinin pek çoğu geçerli, görüyorum.

Belki bir aile terapisi almak mümkün olsa, taraflardan biri hakikaten "kötü" değilse, sadece geçinmede sorun varsa belki biraz daha zorlanabilir ama... siz biliyorsunuz konuyu.
0
muhayyer divan
(05.10.25)
değil. ayrıl gitsin.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(05.10.25)
Kavga gürültü şiddet yoksa devam.
0
mimikikili
(05.10.25)
Aşır aşırı zorlanmıyorsanız ve çocuğa negatiflik yansıtmamayı başarıyorsanız, sıkın dişinizi okula başlayana kadar dayanın. Sonra mutlaka boşan; büyüdükçe her şeyi sezecek.
Benim anne babam keşke ben okula başlayınca boşansaydı, annem bizim için boşanmadı her şey daha kötüye evrildi
0
gadlemler
(05.10.25)
mimikikili +1

boşanınca hayat muhteşem algısı gerçekçi değil. mesela eşin başka erkeklerle görüşmeye başladığında ne yapacaksın, saygını koruyacak mısın? ya da nafakanı ödeyecek misin, çocuğunun ihtiyaçlarını evliyken olduğu gibi karşılayacak mısın?

hayatta mutluluk falan yok. birbirinizi idare ediyorsanız devam işte.
0
deartheodosia
(05.10.25)
sözde cinnetlik bir durum yoksa düzen bozma sakın. Bakma sen boşan diyenlere.
0
deepex
(05.10.25)
sevmediginiz insana ayni evde senelerce nasil tahammül etmeyi düsünüyorsunuz?
o, "tartisma, kavga vs olmayacak" kismi koca bir yalan.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(05.10.25)
Başkan kayınpeder için boşanmaya deymez.
0
mikahakkinen
(05.10.25)
cocuk en kotu ilkokulu bitirene kadar devam derim.
bekara bosanmak kolay, isin icinde cocuk varsa fevri karar vermemek lazim.
0
cooperr
(05.10.25)
Siz küçücük çocukları aptal zannediyorsunuz. Ama aptal değiller sadece dünyayı yeni tanıyorlar ama en çok tanıdıkları dünya anne ve babaları. Siz yüzlerce belki binlerce insan tanıyorsunuz çok fazla hayat tecrübeniz var. Ama onların yok onların tek tecrübeleri anne ve baba. Sizi sizden daha iyi tanıyorlar. Gerçekten bitmiş bir evliliği kağıt üzerinde devam ettireceksiniz ve onun anlamayacağını zannedeceksiniz. Böyle bir şey yok. Onun ruhunda çok çok daha derin yaralar açacaksınız. Ayrılsanız geçici bir travma yaşarlar doğru. Ama bir yalanı yıllarca devam ettirdiğinizi gördüklerinde kalıcı bir travmaya sebep olacaksınız. Bunu yapmayın.
0
ground
(05.10.25)
tekrar evlenmeyecekseniz mantıklı
0
mantık
(05.10.25)
çocuk büyüklerdeki tüm duyguları hissediyor. birbirini sevmeyen anne babaya şahit olmak da kötü izler bırakabiliyor. tabii bu anne babanın o ortamda nasıl iletişim kurduğuna da bağlı. içten içe beslenen kötü duygular olacak mı, yoksa relaks olup ne de olsa geçici bir süre beraberiz diye takmadan mı davranılacak. bunları tartmak lazım. ve benze bir uzmana danışmak lazım.
0
santimantal
(05.10.25)
Siz çok küçük şeylere takılıyosunuz bu takıntılarla yaşamak iyi değil doktora gitmek gerekiyor. Bu kadından ayrılsan da böyle yaptığın sürece kimseyle anlaşamazsın.
0
Sadece soruyorum
(05.10.25)
bence bunun "doğru" bir cevabı yok. insan her şarta uyum sağlayabiliyor, her koşulda büyüyebiliyor.

mimikikili +1, çocuğunuza huzurlu bir ortam sunabilecekseniz neden olmasın. ancak çocuğunuza huzurlu bir ortam sunabilmenin şartı, sizin de özel hayatlarınızda huzurlu ve sağlıklı olmanızdan geçiyor. en nihayetinde ikinizin de sevgilileri olabilmeli ve bundan ikiniz de arıza çıkarmamalısınız.
0
tnz
(05.10.25)
Kavga dövüş yoksa mantıklı. Anne veya babasız büyümenin ne demek oldugunu anlamanız için bunu yaşamanız lazım. küçücük yavrunun yüreğinde kocaman bir yük, bir hüzün.
0
limonlu eksi
(06.10.25)
Bu tür şeyler fikren akla yatıyor olabilir de pratikte olması, uzun süre sürdürülmesi çok zor. "Çocuk için yapılır" gibi düşünüyorsunuz da siz de bir insansınız; hayattan beklentileriniz, hayalleriniz, ihtiyaçlarınız, egonuz vb. var, tıpkı evli olduğunuz kişide de olduğu gibi...

O ev dar gelir birkaç hafta sonra; normal bir evlilik sürecinde farkına bile varmadığınız şeyler önce gözünüze batmaya, sonra aklınıza takılmaya başlar... Belli bir yaştan sonra insan ev arkadaşıyla bile yaşayamazken siz bir zamanlar aynı yatağı paylaştığnız insanla bunlar hiç yaşanmamış gibi aynı evin içinde yaşamaya çalışacaksınız. Hani birkaç ay olur da, 3-4 sene çok zor bence.

Boşanmak o kadar kötü bir şey değil; iki medeni insansanız işin duygusal yönünü de, maddi yönünü de halledersiniz çocuğa travma yaşatmadan.
0
salihdt
(06.10.25)
Boşanmasan iki ayrı hayat yaşamayı başarsan bile (ki çok zor kavgasız tartışmasız aynı evde kalmak) çocuğa katabileceğin olumlu şeyler epey azalacak. Bunun avantajını göremeyeceksin.
Yine de boşanmayı tavsiye etmem, ayrı yaşamak ve çocuğa ayrı ayrı bakım vermekte hiç sorun yok hatta iyi bile olur ama ikinizden birisi evlenirse olan çocuğa oluyor. Baba genelde ilgilenmeyi bırakıyor yeni hayatına odaklanıyor yeni karısı ilk çocuğa para harcamak istemiyor, haftasonu bizimle kal görüşme diyor. O çocuk o saatten sonra babasız kalıyor.
Diğer tarafta kadın evleniyor o da problem elin adamı senin çocuğunu kabul edecek mi etse bile evin içinde nasıl güvenip tek bırakacaksın döver mi söver mi öz babası kadar merhamet eder mi bilemezsin.
Netice olarak boşanmayın ama boşanırsanız da sakın tekrar evlenmeyin.
0
Gradient_tabanlı_mor
(06.10.25)
çocuğunun evlilik denilen şeyin böyle soğuk ve sevgisiz bir şey olduğunu zannederek büyümesini ve onun sevgiye olan inancını şimdiden yok etmek istiyorsan evet. böyle bir ailede büyüdüm, hatta bir çok insan büyümüştür eski neslin "boşanmak ayıptır" mantığı yüzünden. şimdi hepimiz terapiye gidiyoruz :d
0
nolmus yani
(06.10.25)
(35)

Evinize yatılı gelen kayınpederiniz şunları yapsa ne yapardınız?

mahmuttt
İki yaşında çocuğunuzun Odasında camı açıp camda sigara içiyor fakat duman kokusu çocuğun odasına vuruyor. Eşime söylüyorum salonda içse olur mu diye çocuk odasındaki eşyalara sinmesini istemiyorum diyorum. O diyor ki bunu söyleyemem saygısızlık olur. O zaman annene söylet diyorum annem de söylemekt
İki yaşında çocuğunuzun Odasında camı açıp camda sigara içiyor fakat duman kokusu çocuğun odasına vuruyor.

Eşime söylüyorum salonda içse olur mu diye çocuk odasındaki eşyalara sinmesini istemiyorum diyorum. O diyor ki bunu söyleyemem saygısızlık olur. O zaman annene söylet diyorum annem de söylemekten çekinir diyor.

En son sigara içerken adam çaktırmadan arkası dönükken hava temizleyiciyi arka köşeye koydum açtım mecburen. 8-10 metre kare oda. Rüzgar vurdukça odanın içi kokuyor leş gibi çünkü.

Adam tabi farketti benim koyduğumu. Sen mi koydun diye sordu ben de evet dedim. Çok fazla açıklama yapmadım.
Bana diyor ki babama saygısızlık yaptın.


Babasının yanındayken de bu lafa açıyor işte mahmut rahatsızlığını belirtmek istemedi falan diye ben de yok hayır olur mu öyle şey filan dedim çok da fazla aşırı cevap vermedim.

Biraz da çünkü adam anlasın istiyorum rahatsızlığımı direk de söylemek istemiyorum saygısızlık olmasın diye.
0
mahmuttt
(03.10.25)
döverim net döverim. evden bile kovarım. 2 yaşındaki çocuğun yanında sigara içen insan görünce bile tepem atıyor.
0
mikahakkinen
(03.10.25)
Sorun kayınpederde değil, eşinizde. Saygısızlık olarak söylediği hiç bir şey, saygısızlık değil. Usturuplu bir şekilde söylerse kayınpederin ne kadar yumuşak olduğunu göreceksiniz.
0
etna
(03.10.25)
Koca koca insanlar olarak başka koca koca insanlarla kendi evimizde yaptıkları ve hoşumuza gitmeyen şeyler hakkında medenice konuşabilmeliyiz. Bunun saygıyla bir alakası yok.

Ayrıca konudan bağımsız; saygı kavramını anlamayan, bu nedenle de yerli yersiz bu kavramı kullanıp onu anlamsızlaştıran bir toplumuz. Bundan da vazgeçmemiz lazım.
0
salihdt
(03.10.25)
sigara içen insanın kendisine saygısı yoktur zaten siz neyin saygısını göstereceksiniz ya? sigar içenler bunu dünyanın en normal şeyi olarak gördükleri için içip çocuğun ağzına üflese de sorun yoktur onun için. direkt uyarmanız lazım alınırsa da alınsın.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(03.10.25)
Evden kovarım. Evimin hiç bir köşesinde sigara içilmesini istemiyorum derim. İçmek isteyen varsa çıksın dışarı 5dk içip gelsin derim. Bunu isteyince saygısızlık etmiş olmuyorsun tam aksine çocugun odasında sigara içerek o size saygısızlıgın alasını ediyor. Bu arada eşiniz de tam dayaklık
0
limonlu eksi
(03.10.25)
Doğrudan olmasa da dolaylı uyarmalarınız böylece devam etsin.
Bu, saygıda kusur falan değildir.
Gittiği yer kızının ve damadının evi de olsa her istediğini
yapamayacağını anlaması lazım.

Eşiniz de belli ki babasının
kendisine tepkisinden çekiniyor.
0
diyecevaplandı
(03.10.25)
Ya saygısızlığı, siz aşirette mi yaşıyorsunuz? "Baba burada içme, çocuk odası burası, balkonda iç, hem de gel çay da içeriz iki laflayalım" de mesela...
0
malheiros
(03.10.25)
Sigara içen biri olarak bile ne evimde sigara içerim ne de çocuğumun görmesini isterim. Dışarı çıkarim balkona orada içer gelirim. -20 derecede olsa yine orada içerim.

Yaşadığınız şeyi yasayan bir arkadaim var onun kayınpederi salonda iciyormus. Dedim konus, eşiyle konuşmuş söyleyemem ayıp olur demiş. Dedim Allah yardımcın olsun.

Sizin de Allah yardımcınız olsun.

Balkonu olan bir evde balkona çıkmadan sigara içen kişinin ne aileye ne de torununa saygısı yoktur. Kendi evinde istedigim haltı ye, çocuklu evde yapma bunu.

Ufak çocuğunun her şekilde yanında sigara içen adamlari da dovesim geliyor.
0
blue eyes white dragon
(03.10.25)
ben anlamadım bir anne çocuğunun sigara dumanını her an solumasına nasıl razı olabilir?

saygısızlık mı kalmış artık. suç eşinizde. derhal uyarmalı babanızı.
0
Hallegadola
(03.10.25)
Saygısızlık falan yapmadınız, iki yaşındaki bebenin olduğu odada sigara mı içilir, cahil midir nedir yahu? Ben olsam "burada sigara içmeyin, çocuk astım olur, kokusu da siniyor, en iyisi balkonda ya da başka müsait bir yer varsa orada için" derim. Kayınpeder mafya falan mı neden korkuyorlar ki?
0
lamborcini
(03.10.25)
sigara balkonda içilir. saygısızlık değil. babam geldi eve balkonda içirttim. balkon yoksa camda içilmez. çocuğun odasında hele hiç içilmez. bu saygısızlık değil. sigara içen saygısız asıl.
0
jelly bear
(03.10.25)
Döverim kovarım diyenler ne yaşıyor acaba ya komiksiniz. Kendi babanız gelse döveceksiniz sanki sigara içti diye. Medeni insanlar konuşarak anlaşabiliyor, tavsiye ederim yani baba salonda iç diyebilirsiniz, hiç de tepki göstereceğini ve yok illa torunum odasında içicem diyeceğini sanmam.

Konudan bağımsız, eşin doğulu mu?
0
Gradient_tabanlı_mor
(03.10.25)
zamanında dedem aynısını yapmış (ben yenidoğanken). aradan neredeyse 40 yıl geçmiş babam hala bir şey diyemedim diye söyleniyor. saygısızlık falan demeyin, dolaylı yollarla uğraşmayın direkt söyleyin.
0
inheritance
(03.10.25)
ya onun yaptığı saygısızlık olmuyor da, size bu kadar kendinizi kötü hissettirmeye hakkı var da, 2 yaşındaki çocuğun odasını leş gibi zehirlemeyi kendinde hak görüyor da, ıkına sıkıla "ya içmeseniz mi" bile diyemiyorsunuz da siz mi saygısız oluyorsunuz? bi gitsinler ya, çok sinirlendim. hikayede çocuğunu korumak isteyen sizden başka herkes aymaz ve haksız ve saygısız.
0
ofelia
(03.10.25)
bu esiniz anneniz hasta diye cocuga bakmasin diyen ayni esiniz mi?
cok enteresan kafalar gercekten. olaya dahil olan herkes, siz de, esiniz de, annesi ve babasi da cehalet ve sacmalik akiyor. boyle bir durumda esinize ;babana soyler misin' diye sormaniz bile abes, soz konusu olan cocugunuz, esiniz kadar siz de sorumlusunuz ve yetki sahibisiniz.
0
kassiopeia
(03.10.25)
anamıza, babamıza saygıda kusur etmeyelim tabi.

amaa!

s.kerim böyle babayı.
kendisi bunu sorun olarak görmüyor olabilir, buna bir şey diyemem.

bence eşinizi araya koymadan direkt iletişim kurun uygun bir dil ile.
0
stay with me
(03.10.25)
nasıl hayatlar bunlar amk çocuğumun sağlığını düşünmeyen kayınpederi de eşimi de siktir ederim
kendi babamı sigara içerken tekmeyle atarım aşağıya yallah siktir git mağarana
0
croswell
(03.10.25)
bence hepinizin iletişimi problemli.
sigara içen insanın kokuyu fark etmemesi normal.
üstelik önceki nesiller çocuk yanında sigara içilmesi konusunda bizim kadar hassas olmayabiliyor, muhtemelen cama çıkmasının yeterli olacağını düşündü.

bunu eşinizden sektirip söyletmeye çalışmanıza gerek yok.
madem oraya hava temizleyici koyabiliyordunuz, ki bu çok daha sert bir hareket, "baba ya rüzgarla duman içeri giriyor, gel biz senle balkonda oturalım rahat rahat iç sen de" ya da "baba ya gel salon camında iç, buradan rüzgarla içeri giriyor, sana ben çay da koyayım" falan gibi bir üslupla uyarabilirdiniz gayet güzel bir şekilde.

asıl şimdi bu yaptığınız biraz ayıp olmuş.
abartılacak bir şey yok.
0
blatta hiberna
(03.10.25)
Eşinizi araya koyma sebebiniz nedir?
Alın adamı karşınıza güzel güzel anlatın konuyu.
0
Mirket
(03.10.25)
esi araya koymam. orasi benim evim. ben sigara icmiyorum. evimde sigara icirtmiyorum. cocugumun odasinda hic icirtmiyorum. bu isi kimseye birakmam, giderim, biz bu evde sigara icmiyouz, sigara icmek istiyorsaniz balkon surada, orada icin kapiyi da arkanizdan kapatin, derim. mevzubahis cocugumsa asla pasif davranmam.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.10.25)
bu arada esinizin tavri da cok sikintili burada. önceligi kendi iki yasindaki cocugunun sagligi olmali. kicinin killari kadayif olmus ama hala kalas gibi empatisiz babasinin hödük duygulari degil. ben esimle de konusurdum bu olayi, aklini basina almasini söylerdim. bu olay benim icin fersah fersah iyi ebeveynligin ötesine gecis cünkü.

bu arada gecen günkü hasta babanne duyurusu aklima geldi, es kisisi bunu misilleme olarak da yapmis olabilir. sen annene laf etmeme saygisizlik diyorsan, ben de babama laf ettirtmem gibisinden. nasil kafa bu anlamadim?
o olayda esiniz bence hatali degildi ama
1. iyi niyetle eve cocuk bakmaya gelmis bir yasli kadin var ve 2. bu kadin hasta.
üstelik cocuklar hasta olur ve hastaligi atlatirlar. bu hastaliklar bagisikliklarini güclendirir.
öte yanda sigara dumani cocugu cok cidi hasta eder, hicbir faydasi yok ve üstelik burada kayinpeder kisisi cocuk hakkinda babannesi gibi "cocuga bakacagim" tarzi bir sorumluluk da almamis belli ki. yani o evde olmasi icin ziyaretten baska bir sebebi yok.
es kisisinin, cocugunun sagligini riske atarak güc gösterisi yapmasi, kendi hakliligini ispatlamaya calismasi inanilmaz sorumsuzca ve bencilce. akilli bir davranis degil asla. hakliyken asiri haksiz duruma düsmek bu olsa gerek.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.10.25)
asıl saygısız olan kayınpederiniz. söz konusu çocuğunuz olunca kimseye karşı pasif davranmayın lütfen. gerekli yerlerde tepkinizi kibarca koyun eşiniz darılsın gerekiyorsa. o da düşünsün çocuğunu bi zahmet.
0
rayde
(03.10.25)
eşin ne kadar pısırık ya. söylemek çok mu zor? saçmalık.
0
summerjam0306
(03.10.25)
döverim, kovarım diyen arkadaşlar yavaş gelin.

dövmem, kovmam ama açık açık söylerim. baba gel şu tarafta iç, duman içeri giriyor çocuğun odası kokuyor diye. yeni evliysem çekiniyorsam eşime söyletirim.

eşiniz maaşallah sizin annenize "anne hastaysan gelmeseydin dinlenseydin, çocuğa da hastalık bulaştıracaksın" falan diyor. saygısızlık falan da olmuyor. aynı çocuğun odasında sigara içilmemesini söylemek niye saygısızlık olsun?
0
kibritsuyu
(03.10.25)
oğlunuzun odasında sigara içmesini istemediğinizi söylemenizi saygısızlık kabul eden birisi zaten bu saygıyı hak etmiyordur. ince düşünecek bir durum yok. "bu odada sigara içme, hatta bu evde sigara içme" netliğinde bir cümle kurun. hiç evirip çevirmeye, kıvırmaya gerek yok. doğrudan söyleyin. belli ki anlayışlı birisi değil.
0
co2s2
(03.10.25)
Eşine sorma. Sen söyle. Saygısızlık yapmıyorsun.
@rayde +1
Darılıyorsa da darılsın. Bu ne ya ben gerildim. Bu kadar düşünmenize sebep olan eşiniz suçlu. Manipüle ediliyorsunuz.
0
sevilen progressive türkücü
(03.10.25)
Bu adam kizini karisini doven bir baba herhalde. Korkuyla her seyi saygisizlik goruyorlar. Ben evime gelen herkese balkonu gosteriyorum. Balkon ardiye gibi oldugundan apartmanin onune inip icen bile oluyor. Kimse de bozulmuyor, saygisizlik olarak gormuyor. Senin durumun bir de bebek odasi yani. Direkt soyle bir daha yapma de.
0
Kittie
(03.10.25)
baba salonda rahat rahat iç diyemediniz mi?
yalnız adamda pes yani onca oda içinde neden çocuğun odasında içiyor herkes ayrı bi manyak olmuş ya iyi dayanmışsınız ben burda sinirendim.
0
eja
(03.10.25)
aynısını senin baban yapsa eşin acaba böyle davranır mı? bence davranmaz. babana niçin söylemiyorsun diye sana kızar, bu yaşa geldin babana ağzını açamıyorsun diye aşağılar, sonra tutar kendisi babana söyler.
misafire her türlü saygı gösteririm ama benim evimde benim kurallarım geçerlidir. benim kurallarıma uymayana saygı göstermem.
yaşlı insanlar için sigara çok aşırı normal bir şey. bence ne yaptıgının farkında değil. o yüzden kibarca söylenebilir. iki yaşında çocugun duman solumasından iyidir.
0
abelardo
(03.10.25)
senin ve eşinin anne babaya saygı konusunda garip bi takıntınız var. sizi nasıl böyle büyüttüler anlamadım. geçen gün de eşin annene hasta isen gelmeseydin demişti sen de onun için eşine yüklenmiştin :) kadın da şimdi sana yapıyor aynısı bak hak ediyosun bence.

neyse sigara konusunu eşiniz değil siz de söyleyebilirsiniz, biz evimizde çocuk olmadığı halde sigara içilmesine izin vermiyoruz annem geldiğinde balkonda içiyor. siz de bunu söyleyin balkonda içebilir misin, çocuğun eşyalarına koku sinmesin yazık diye.
0
Sadece soruyorum
(03.10.25)
Bence boşan usta, eşin çok garip şeyler yapıyor. Başka bir duyuruda dolaylı olarak anneni evden kovduğunu anlatmıştın. Kendi babasına gelince maşallah, çocuk falan tanımıyor sağlığını umursamıyor. Annene gelince cinayet işlemiş muamelesi yapmıştı..
0
dawsonscreek
(03.10.25)
iki yaşında çocuk olan evde değil şu oda bu oda, evin hiçbir yerinde içirmem. gitsin binanın önünde içsin. ya da balkon varsa balkonda.

bu arada çocuk odasında sigara içmek nasıl bir farkındasızlıktır, çüş dedim. eşinizin babası karşısındaki ezikliği de hayret verici.

sabır diliyorum size bu aileyle.
0
sir gawain
(03.10.25)
çok kalmayacaksa idare edin. iyice havalandırın. bir süre sonra koku geçer belki. geçmesi için başka güzel kokular kullanırsınız.

adama demek sizi geriyorsa çok, kendinizi germeyin o kadar. söyleseniz adam bozulacaksa bu sefer de siz yine üzüleceksiniz. ne gerek var...
0
santimantal
(03.10.25)
İnsan en yakını olan annesine babasına -oldu da onlar düşünemedi- çocuğun yanında sigara içerse başka yerde için annae/baba çocuk rahatsızlanır vs diyebilmeli. Bu saygısızlık falan değil. Bunu demekten kaçınmak da normal değil. Anne baba böyle şeyden niye kırılsın veya niye saygısızlık olsun bu.
Onlarda sizin kadar çocuğun sağlığını düşünür. Yaşlı olunca belki bazı şeylere ehemmiyet gösteremeyebilirler. Bu konu gayet anlayışlı bir şekilde hiçbir şekilde gerilmeden halledilir.
0
ezkaza
(03.10.25)
kaç gün kalacak?

aile işleri dert. bikaç günse sallayın, saçma da olsa karınız bunu unutmaz bin defa getirir.
0
gurur
(04.10.25)
(9)

Yasemin Minguzzi

WithWorth
Bu kadincagza cok uzuluyorum.Evladinin acisini bile dogru duzgun yasayamadan bir de saniklarin tehditleri vb ile ugrasiyor. Mahkemelerde bugun da akla ziyan savunmalara maruz kaliyor.Sizin dusunceniz ne ?
Bu kadincagza cok uzuluyorum.
Evladinin acisini bile dogru duzgun yasayamadan bir de saniklarin tehditleri vb ile ugrasiyor. Mahkemelerde bugun da akla ziyan savunmalara maruz kaliyor.

Sizin dusunceniz ne ?
0
WithWorth
(02.10.25)
Bence bütün yaptıklarında haklı. Bizim ülkede hak aramak pek alışıldık bir şey olmadığı için millet garipsiyor. Kadının başına gelenler korkunç. Oğlu öldürüldü, aile tehdit ediliyor falan. Empati yapıyorum da insan kafayı yer cidden. Onun psikolojisinde çok anne vardır ülkede. Ülkece göz önünde böyle pek görmediğimiz için tuhaf geliyor.
0
nothing in my way
(02.10.25)
Yaşar Kemal’in İnce Memed’inde bir bölüm vardır; babası ölen çocuğun toprağına amcası el koyar, çocuk büyür mahkemeyle o toprağı geri alır, tek başına sürmeye başlar ki 2. Gün tarlada kanlar içinde ölü bulunur. Kimin vurduğu bellidir ama amca annenin isyanlarına rağmen tutuklanmaz; anası çıldırır amcanın evini basıp öfkeyle yakar. Kadını da kundaklamadan tutuklayıp hapse atarlar.

Çok üzücü maalesef, bir fark göremiyorum ben.
Tek fark Yasemin hanımın o noktaya henüz gelmemiş olması.
0
titanic kemancısı
(02.10.25)
Kadın ne yapsa, haklı!
0
Kahvedesu
(02.10.25)
Aşırı öfkeliyim çok içselleştiriyorum, çok üzülüyorum. Adalete hukuka falan inanmıyorum, keşke bu davaya özgü kısas olsa.
0
ekimoloji
(02.10.25)
bence türkiye'de, güclü duracagim, iyilik kazanacak, yasasin kardeslik, adalete inaniyorum, suclular cezalandirilacak, suraya da müzik, buraya da resim vb. vb. gibi seyler sirf bosa kürek cekmek. sacmalik hatta.
ben bu durumda tüm yasam enerjimi o dirzolari avlamaya harcardim. sirf bunun icin nefes alirdim, sonuclarini, basima gelecekleri pek düsünmezdim.
Gary Plauché'i biliyorsunuzdur belki: youtu.be
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.10.25)
Kadın haklı ancak umarım uzun vadede bütün hayatını bu travma etrafında şekillendirmez.
0
salihdt
(03.10.25)
bu toplum o kadına borçlu. iyi ki sesini çıkarıyor. uyuyan bir topluma tokat atıyor.
0
mikahakkinen
(03.10.25)
Bu kadına yapılan her şey organize.

Cehaletle namuslu vatandaşın savaşı bu

şu an cehalet daha çok oy demek

Mizan bozulmuş

Kadının eylemleri bir yere kadar doğru bir yerden sonra kendisini ve temsil ettiği dürüst namuslu Türk vatandaşlarıni zayıf gösteriyor

Bu noktada özellikle sarallar ve şahinler grubunda çok büyük vebal var

Cevap bile veremediler bu oluşumun temsilcilerine

Çünkü taşeronlari artık bunlar

Bakın hükümet ve adalet kurumlarindan bahsetmiyorum dahi

Bu ülkenin eskiden çizgileri vardı, çocuk katili dediğin cezaevinde 1 ay ya Yaşar ya yaşamazdi. Şimdi bakıyorsun haberlerde, bir aile taraniyor. Yola kaçan 7 yaşındaki çocuk sırtından vuruluyor.

Bir şey olmaz yatar çıkarsiniz diyen bir adalet sisteminin sonucu hepsi

Çözüm nedir?

20 sene lazım. İlkokula başlarken ağlayan çocugun 2. Sınıfta arkadaşının annesine kufretmedigi bir eğitim sistemi ile düzelir.
0
topkapiaksaray
(03.10.25)
merhaba @topkapiasaray a katılıyorum. saral/sahinler kadar incelemesine bilmiyorum ama bu standart, düz, normal bir anne tepkisi vs cehalet. bu kadını şu an troller akp/dem arası iyi diye sedat peker in avukatından bile vurabilirler. yazık ya, hepimize yazık. çocuğa, annesine, annesiyle empati kurana.

bu hikayede içeri girdiğiyle gurur duyan keko tıraşlılar, anneleri, potansiyel oy verecekleri parti hepsini biliyoruz. susuyoruz. atatürkçu okul birincisi kızları ordudan atıyoruz falan.
0
libertine
(03.10.25)
(10)

Siniflarda kamera nasil bir fikir ?

WithWorth
Istanbul liseler pilot bolge olacak şekilde...Tum lise 1,2,3,4 kamera olacak.Siyah beyaz, 24 saat, dusuk kalite hafiza tutan kamera ile.Zorbalama, hoca dayagi vb. icin etkili olur muydu ?
Istanbul liseler pilot bolge olacak şekilde...

Tum lise 1,2,3,4 kamera olacak.

Siyah beyaz, 24 saat, dusuk kalite hafiza tutan kamera ile.

Zorbalama, hoca dayagi vb. icin etkili olur muydu ?
0
WithWorth
(02.10.25)
Hukuki açıdan koyulmaması için birçok neden var. Yine de ilkokul çocukları ile çalışan bir öğretmen olarak şeffaflık açısından isterdim sanırım. Fakat disiplin şekli olarak kullanmak çocukları en alt seviye ahlak basamağından öteye geçiremezdi. Çocuğa direkt “kameradan izleyen biri olduğu için kötü davranamazsın”ı aşılıyor. Bunun yerine vicdanından ötürü iyi davranmayı seçmelerini tercih ederdim.

Bir de soruyu okur okumaz alakasız aklıma şu geldi. Seneler önce bir öğrencim koridorda takılıp düşüyor ve yaralanıyor. Aile ile kameralara bakıyoruz acaba birisi mi itti diye. Koridor boş çocuk kendi kendine düşmüş her şey net. Sonra aile akşam arıyor ve diyor ki “biz evde çok düşündük ya cinler çocuğu itti ya da müdür kameraya şop yapıp iten kişiyi sildi” :d

Yurdum insanını düşününce gerek yok diyorum. Hatta okula gitmeye de gerek yok herkesin çocuğu okula gitmek zorunda değil.
0
ruhen hastayim ben
(02.10.25)
jeremy bentham'in panopticon fikri gibi. cezanin bedenlere uygulanmasinin sucun önüne gecmedigi, bu sebeple de artik cezanin bedenin tamami kontrolüne ve ruha yöneltilmesi gerektiğinden yola cikar. hücredekilerin her daim izlendikleri fikrine kapilmalarindan dolayi zaman içinde otokontrol mekanizması geliştireceklerini savunur. amaç sucu gerçeklesmeden önlemektir yani ama hicbir zaman gerceklestirilmedi cünkü beraberinde ciddi moral dilemma'lar getirdi. bireysel özgürlüklerin tamamen kisitlanmasi kisilik haklarina saldiri demek, üstelik insan psikolojisi icin sakincali bulundu. mahkumlarin sürekli izlenmesi mahremiyetin tamamen kalkmasi demek. ayni zamanda baski unsuru oldugu icin otoriter bir sistem demek.
okullardan kücük hapishaneler yaratmak istiyorsak özünde cok güzel fikir.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.10.25)
Semptomları ortadan kaldırmaya çalışan bir uygulama olacağı için sorunu gidermezdi. Üstelik bu tür uygulamaların sonu da yok "Sınıflar tam olmadı, koridorlara koyalım", "Şimdi de tuvaletlerde ne oluyorsa oluyor oraya da koyalım", "Yok böyle de olmadı, çocukların üstüne de kamera takalım"; o işin sonu yok...

Diğer bir sorun da devletin kişisel özgürlükleri aşındırmaya uğraşırken en sevdiği aletin "Çocuklarımız" olması. "Çocuklarımız akran zorbalığına uğramasın" diye başlayacak uygulamaların "Bakın ne kadar da güzel oldu" diye halkın genelinin özgürlüklerini daha da kısıtlayacak uygulamalara evrilmemesi imkansız.
0
salihdt
(02.10.25)
çocukların çok da umursayacağını sanmıyorum. yetişkin kafasından bakmayın.

ben çocukken kamera görünce el sallayıp dil çıkarıyordum.

bence rahatsız olmazlar. olası kötü bir olayda da çok işe yarar.

keşke tüm topluma akıl ve vicdan eğitimi verilse ama verilmiyor. bu yüzden en azından öğretmenler kontrol altında olurlar. çoğu özel şirkette var, yıllarca kamera altında çalışıyoruz. en azından çocukları koruyabiliriz veya savunabiliriz.
0
art cat chocolate
(02.10.25)
bence tuvalet ve varsa soyunma odaları gibi yerler hariç bi okulun her yerinde kamera olmalı. çocuğun başına bir iş geldiğinde doğrusu yanlışı neyse o kayıttan izlenir sonuçta.
0
elorelia
(02.10.25)
suç işlenmesin diye her yere kamera takılması ve gözetim ağı kurulması fikri korkunç.

zaten öğrencilerde telefon var, sıkıntı olduğunda çekip paylaşıyorlar.

güvenlik ve gizlilik dengede kalmalı.
0
kesmekes laleler
(02.10.25)
Çözünürlüğün düşük olacağı ve sesleri kaydetmeyen kamera kullanımı tam olarak anlamsız ve para israfıdır. Ayrıca zorbalığın önüne kamerayla geçilmesi pek mümkün değil. Öğretmenlere sapına köküne kadar çok sıkı eğitimler vermedikçe ve onlara devlet olarak çok büyük saygı ve ihtimam göstermedikçe kimse zorbalığı önleyemez. Akran zorbalığı dahil.
0
muhayyer divan
(02.10.25)
Bununla dolaylı olarak ilgili, yanlış hatırlamıyorsam İngiltere'de yapılmış bir araştırma vardi; mobese kameralarının suçu önleyici/caydırıcı işlevi ile ilgili. Hatırladığım kadarıyla ilk ilgili yasa çıkıp da sokakta her yere mobese kameraları yerleştirildiginde, bir süre bunun inceledikleri bölgedeki işlenen suçları azalttığı sonucuna varmişlar. Ancak uzun vadede artış görülünce, ilgisiz olduğuna karar verilmiş.

Farklı olacağını sanmıyorum dediğiniz gibi bir şey yapılsa. Ancak bariz suçlarda işe yararsa yarar, birinin birine acikca fiziksel şiddet uygulaması gibi. Bu tür durumlarda da kamera kaydı olmadan da işlem yapılması imkansız değil, kamera kaydı destekleyici kanıt olur zaten.

Ayrıca dolaylı olarak bahsi gecen durumları beslediği söylenen ne bileyim gruplasmalar, yasaklı madde kullanımı, aile vb. durumlara da hiçbir etkisi olmaz.
0
encokbenisevinnolur
(02.10.25)
Sürekli gözetim altında hissetmek,sosyalleşmeyi,sakalasmayi ve öğrencinin rahat hareket etmesini baskılar.Istanbulda bi dönem özel bir okulda bu yapıldı ve okul ceza aldı.hukuki olarakta velilerin hepsinin buna onay vermesi de zor.
0
essoist
(02.10.25)
Ceza ve ya ödül sistemi olmadıkça anlamı yok. Sadece suç tespiti yapılır. O kadar.

Öğrencş ve öğretmen ceza almadıkça boşa masraf.
0
luluki
(02.10.25)
(7)

Telepati

bagdad cafe
hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçek olması için hiçbir sebep yok gibi görünüyor ama defalarca yaşadım, hala da yaşıyorum bunu. Siz yaşıyor musunuz? Yaşıyorsanız nasıl gerçekleştiğini düşünüyorsunuz?
hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçek olması için hiçbir sebep yok gibi görünüyor ama defalarca yaşadım, hala da yaşıyorum bunu. Siz yaşıyor musunuz? Yaşıyorsanız nasıl gerçekleştiğini düşünüyorsunuz?
0
bagdad cafe
(01.10.25)
Kalpten kalbe giden bir yol vardir görülmez, noktasındayım. Daha konuşursam pseudoscience a girer, can sıkar.
0
sekizdokuzon
(01.10.25)
Tam olarak belki telepati olarak geçmiyordur ama bana bazen şoyle tuhaf şeyler oluyor. Mesela ilginç dikkatimi çeken bı kelime bir yerde okudum diyelim o kelimeyi haberlerde bir yerde duyarım aynı vakitlerde. Mesela bir mesajda "şu anda" diye bir kelime okudum aynı anda bir duzide o kelime geçer. Bu tarz şeyler çok yaşadım. Algida seçicilik olduğunu düşünmüyorum çünkü çok spesifik kelimelerde, cumlelerde de basima geldi.bir de okuduğum ve duyduklarım aynı anda cakismasi zaten tuhafıma giden de.
0
egerbiryolcu
(01.10.25)
biz insan olarak olayları rasyonalize etme bir sebebe bağlama eğilimindeyiz. ayrıca insan beyni olayları çok kısa bir süre sonra tekrar yazma eğiliminde. onuyu 3 gün sonra hatırladığımızda böyle bir şeye bağlayabiliyoruz bir şekilde anlam yüklüyor.

ruslar soğuk savaş sırasındabu konuyla çok uğraştı tabi bir şey elde edemediler. James Randi bunu başarana 1 milyon dolar vereceği bir yarışma başlattı. bir kısmı dolandırıcı bir kısmı da bunu başardığına gerçekten inanan bir sürü kişi denedi. hiçbiri bilimsel ölçekte anlamlı bir sonuca ulaşamadı.
0
orpheus
(01.10.25)
@sekizdokuzon ben de bu noktadayım, sahtebilime çıkıyor gibi işin sonu ama bizzat yaşıyorsun, etrafta yaşanılanları duyuyorsun ama mantıklı bir açıklaması yok.

@egerbiryolcu bu da enteresan bir şey, eşzamanlılık diye geçiyor sanırım. telepatiyle ortak noktaları vardır belki ama benim kastettiğim daha çok iki kişi arasındaki istemsiz ve sözsüz iletişim.
0
🌸bagdad cafe
(01.10.25)
Şöyle düşünün, dünyada tamamiyle her konuda her işin suyunu çıkaran insanlar var.

Örneğin rainbolt biri var. Youtube'dan bakın. Google resimleri üzerinden yer tespiti konusunda aşmış. İnsan hayret ediyor. Bu sadece bir örnek. Bunu bilimin her dalından saniyede 60 yumurta soyan aşçıya kadar yayabilirsiniz. Eğer telepati gerçek olsa elbette ortalıkta bununla hava atan insanlar olurdu. Olmaması kaçınılmaz. Yok, çünkü böyle bir şey yok.
0
akhenaten
(01.10.25)
YAŞADıM GERÇEK :d

Mucizevi bişi
0
baldan kaymak
(01.10.25)
İnsanlar sanıldığı kadar özgün değiller; benzer hayatlar yaşayıp benzer şeyler düşünüyorlar, bunu da sürekli yapıyorlar. Arada bir olasılık kavramının doğası gereği gerçek olamayacakmış gibi gözüken tesadüfler yaşanıyor. Paranormal bir şey yok.
0
salihdt
(02.10.25)
(4)

Kahve iyi mi kötü mü tartışması

muhayyer divan
https://www.instagram.com/reel/DPNn1FPDG82Biraz önce bunu gördüm. Hangi sıfatla ve neye göre konuşuyor bilmiyorum, muhakkak bunları söylemesinin bir sebebi vardır diye düşünüyorum, amaç pislik bile olsa. Ama dikkatimi şu çekiyor:Kahvenin sağlığa faydaları ve özellikle de "şunu içmeden güne başlayamı
www.instagram.com

Biraz önce bunu gördüm. Hangi sıfatla ve neye göre konuşuyor bilmiyorum, muhakkak bunları söylemesinin bir sebebi vardır diye düşünüyorum, amaç pislik bile olsa. Ama dikkatimi şu çekiyor:

Kahvenin sağlığa faydaları ve özellikle de "şunu içmeden güne başlayamıyorum/ayılamıyorum/uyanamıyorum" dikteleri oluşturuldu, eşzamanlı olarak da piyasaya envai çeşit kahve makinesi, kahve çeşidi ve sarf malzemeleri sürüldü. O kadar ki 40 bin 50 bin tl'ler havalarda uçuşuyor, bilmem kaç çeşit kahve yapan makineler sosyal statü belirteci haline geldi.

Bir yandan da şahsen yaşadığım kafein hassasiyetleri, anksiyete sorunları ve çevremde gördüğüm bağımlılık meseleleri var. Yani aslında kahve yansıtıldığı kadar masum değil sonucu çıkıyor buradan, üstüne de bu video...

Birkaç farklı doktordan da aç karnına ve/veya erken saatlerde içilen kahvenin fayda değil zarar verdiğini duydum, okudum.

Kahveyi nasıl görücez şimdi? Faydalı mı zararlı mı. Neye göre hangisini tercih edicez mesela. Siz ne anladınız bunlardan?
0
muhayyer divan
(01.10.25)
Kahve herhalde dünyanın en çok tüketilen içeceklerinden biri, bu oldukça uzunca bir süredir de böyle. Üzerine bir sürü araştırma da yapılıyor ve ben ciddi bir olumsuz etkisine dair bir şey görmedim.
Şahsen şifa niyetine içmiyorum; sonuçta kavrulmuş çekirdeklerden yapılan, içinde kafein olan bir içecek. Diğer yandan "Zehir içiyorum" gibi bir algım da yok. Günde bir iki bardak kahve severek tükettiğim bir içecek. Yaşam kalitemi ve sağlığımı olumsuz etkilediğini hissetmedim.
0
salihdt
(01.10.25)
geçen sene check up'a gittim, dahiliye uzmanı bir profesör muayene etti. ön bilgi de vereyim, kiloluyum, göbekliyim, vücut kitle endeksim 30'un üzerinde, insülin direncim, hatta sınırda diyabetim, karaciğer yağlanmam var.

doktor sordu kahve içiyor musun diye, kızacak sandım, ee ara sıra içiyorum dedim. olmaaz dedi günde en az 1-2 tane içeceksin, filtre kahve, türk kahvesi, espresso cinsi. nescafe olmaz dedi, çekirdekten öğütme en az 1-2 tane. adam diyet listesine özellikle yazdı ilaç niyetine. dahiliye uzmanı profesör bunu diyen.

içine süt ve şeker de koymazsan sıfır kalorili nefis içecek. ben de bir zararını görmedim bugüne kadar. özellikle bir duyarlılık yoksa bence zararlı bir şey değil.
0
kibritsuyu
(01.10.25)
@kibritsuyu

Ben öteden beri kahve aramayan biriyim, sadece böyle hani bir anda çok güzel kokuverir de o an arkadaşınla hadi bi kahve içelim dersin, çok nadiren böyle içerim.

Bu aralar Türk kahvesi içmeye meraklanıyorum, geçmişte kahve içtiğim zaman çarpıntı ve anksiyete yapmışlığı var, sanırım o çarpıntı ve anksiyete de bir ara günde 2-3 kupa içtiğim kahvelerden sonra oldu. Genel olarak tansiyonu düşük biriyim, buna rağmen nasıl bu kadar etkiliyor anlamıyorum.

Bir de Türk kahvesini klasik fincanda içmek anlamsız geliyor, içiyorsan en az çay fincanıyla içecen bence. Ki ben olsam kupayla içerim, öyle istiyorum ama çarpıntı hatta anksiyete olmasından korkuyorum.

Sanırım tam olarak bünyeye göre değişen bir etkisi var.
0
🌸muhayyer divan
(02.10.25)
Bu konuda Twitter'da kardiyobey adli kardiyolog doktorun guzel paylasimlari var.Ben kendisinin yalancisiyim.Dedigine gore abartmadiginiz surece kalp damar sagligi icin cok faydali.Gunde tek Turk kahvesi yeter
0
turkuaz
(02.10.25)
(17)

en son ne izlediniz/ ne okudunuz?

titanic kemancısı
Çayımızı alıp okuyabileceğimiz duyurulardan olsun yine hadi başlayalım XDBen bu aralar Rus edebiyatına daldım Budala'yı okuyorum 850 küsür sayfaymış maşallah oku oku bitmiyor. Okurken dikkatimi çeken ayrıntılardan bir tanesi;18. yy Ruslarda çok az kazanan bir memurun bile kuru ekmeğe tabi hizmetçisi
Çayımızı alıp okuyabileceğimiz duyurulardan olsun yine hadi başlayalım XD

Ben bu aralar Rus edebiyatına daldım Budala'yı okuyorum 850 küsür sayfaymış maşallah oku oku bitmiyor. Okurken dikkatimi çeken ayrıntılardan bir tanesi;
18. yy Ruslarda çok az kazanan bir memurun bile kuru ekmeğe tabi hizmetçisi olması. İngiliz ve Fransızlarda, bizim Osmanlı döneminde de varmış tabi bu, çok az parası olmasına rağmen kahya, uşak barındırma olayı.
Sınıfsal olarak alt gruba ait olmama belirteciymiş adeta hemen aklıma Aşk-ı Memnu da gelmedi değil XD
Şimdi düşününce tuhaf geliyor elbette aslında insanlar çok kazandığından değil de alt sınıftakilerin hiç kazanmamasından ötürü o şartlar doğuyormuş sanki. Sahipsiz kalan hizmetçinin adeta yurtsuz ve hayatı bitmiş gibi olması da çok tuhaf geliyor.
Bir de yetim kalan çocuğu alıp sorgusuz sualsiz kendi ailesine alıp büyütme olayı da çok enteresan geliyor sonu ya ızdırap ya da sefa belirsiz, şimdi olsa elli tane prosedür var elbette bu bir tuhaf :)
Siz bu ara nelere takıldınız durduk yere, okurken/izlerken?
0
titanic kemancısı
(30.09.25)
Bir sertifika programına başladım uluslararası öğretmenlik lisansı için. Globalization okutuyor şu an, hocanın yolladığı makaleleri okuyorum. Bir aydır izlediğim tek sey de Downtown Abbey.
0
sekizdokuzon
(30.09.25)
Maldoror'un şarkıları. Durup durup "lan adam 17 yaşında bu muhayyileye nasıl erişmiş vay anasını ya" demekten kendimi alamıyorum, o yüzden mola vere vere okuyorum.

Ondan önce de Bozkır izledim, izlediğim Turkiyedeki insan profillerini birebire yakın tasvir eden nadir dizilerden biri olabilir. İşledikleri konular da hayret verici düzeyde cesaretli.
0
encokbenisevinnolur
(30.09.25)
Budala'nin tamamini okumadim(neden okumadigimi su an hatirlayamadim) ama ben dostoyevskinin kitaplarinda yansittigi psikolojik derinligi cok seviyorum. Karakterleri cok guzel betimliyor, ic dunyasini vs.

Ben bu ara virgina woolf'a sardim ya :)) Flush kitabini okuyorum. Elisabeth browning'in kopeginin bakis acisiyla viktorya donemi ingilteresini anlatiyor. Diger okudugum 2 kitabi inanilmaz felsefik, agir dili olan kitaplardi. Uzun ve dusundurucu cumlelerden olustugu icin okurken zorlandim. Fakat flush, diger eserlerine gore daha kolay ilerliyor.
0
sey mi dostum
(30.09.25)
Donna Tartt'in Saka Kuşu'nu okudum. Daha doğrusu bugün bitirdim, pek sarmadı. Aynı yazarın ilk kitabı olan Gizli Tarih'e başlayacağım bir iki güne

Seinfeld'i izliyorum. İlk iki sezon eh işteyken üçüncü sezonla birlikte sevmeye başladım.
Dün House of Guinness'in ilk bölümünü izledim. Beğendim. Yalnız beklentim çok yüksekti ama ses getirmedi hiç.
0
put it in your appropriate place
(30.09.25)
Şu an şu kitabı okuyorum. Kitabın kapağından sanki bilfiil Karabekir Paşa tarafından yazılmış gibi anlaşılsa da durum öyle değil. İzmir Suikastini içinde bulunmadığım cephenin bakış açısıyla anlatan bir kitap. Epey yanlı ama epey de doyurucu. Seviyorum Tarih okumayı.

Bu arada da Amazon prime videodan Lost'u seyrediyorum. Daha önce seyretmemiştim. Üçüncü sezon ondördüncü bölümdeyim. Yıllarca niye bu kadar abartılmış, göklere çıkarılmış diye şaşırarak ve biraz da sıkılarak izlemeye devam ediyorum. Yarım bırakamama obsesyonum nedeniyle tamamlayacağım bir şekilde.

www.pandora.com.tr
0
Mirket
(30.09.25)
Huzur içinde yatsın, Üzeyir Garih'in "İş hayatımdan kesitler ve gençlere tavsiyeler" diye bir kitabı vardı, onu okuyorum. Arapçamın pasını atmaya çalışıyorum derslere girerek. Hanımla Dexter'ın (2006) ilk sezonunu izledik. Şimdi anlaşamıyoruz neye devam edeceğiz diye. Dr. Mario oynuyoruz.

Bir de tamirat sezonum geldi. Musluktan cep telefonuna, masaj aletinden su sebiline, printerdan şifonyere evde tamir/tadil bekleyen ne varsa hallediyorum bugünlerde...
0
yadigar
(30.09.25)
- Ficciones (Jorge Luis Borges) okuyorum çünkü İspanyolca hocam şimdiye kadar okumamışım diye çok şaşırdı, utandım.
- Bir yandan Mitos (Stephen Fry) okuyorum, Yunan mitolojisi seviyorsanız çok keyifli.

- Project Runway'in son sezonundaki (21. sezon) yarışmacılardan birini izlemek istiyorum (çünkü başka bir programdan biliyorum) ama direkt 21. sezondan başlayamayacağım için ilk sezondan itibaren izlemeye başladım, 11. sezona kadar geldim. Bir noktada esas izlemek istediğim sezona yetişirim diye umuyorum. Evet çok saçma bir şey yaptığımın ben de farkındayım...
- Prime Video'da Last One Laughing UK izledik eşimle beraber, çok eğlendik.
- Bir de Slow Horses'ın ilk bölümünü izledik, çok sarmadı ama sırf Gary Oldman oynuyor diye en az bir bölüm daha izleyip öyle karar verelim dedik.
0
kobuzchu kiz
(30.09.25)
Ursula Le Guin - The Wind's Twelve Quarters
Sırf son hikayesi The Day Before the Revolution'u okuyabilmek için aldım (bir nevi Mülksüzler'in önsözüymüş) ama henüz oraya gelemedim.
0
aloha snackbar 3
(30.09.25)
Şu ara Kelebek Evi diye bir kitap okuyorum. Bundan önce de İçimdeki Müzik diye bi kitap okumuştum.
Bugün Seinfeld'e başladım. Metrobüste yolum hayli uzun artık 2.5 bölüm bitirdim.
Daha önce izlemediğim için üzüldüm açıkçası. 1989'da başlamış. 90'lara bayılıyorum. Bu bile diziyi izlemem için yeterli ama bakalım ne kadar çok seveceğim.
0
matilda
(30.09.25)
sait faik'in kayıp aranıyor'unu bitirdim en son. tek romanı. superman (2025) izledim en son
0
black holes in the sky
(30.09.25)
Büyük Isimler Sözlügü :) fikrimizi degistiren bir sey cikmadi.

Gone Girls: The Long Island Serial Killer izliyorum bu ara.
Bir de The X Files'i ücüncü defa bitiriyorum.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.09.25)
Dan Brown'ın son çıkan kitabı "Sırların Sırrı" nı okudum, pek beğenmedim; dandik bir Robert Langdon fan fictionu gibi hissettirdi.
Şimdi de "With Amusement for All" diye bir kitaba başladım, 1800lerden itibaren Amerikan eğlence endüstrisini ve popüler kültürünü anlatıyor.
0
salihdt
(01.10.25)
killing bites (anime) izledim en son. dandadan ın mangasını okumuştum en son. sesli kitap sayılırsa space 1969* dinliyorum.
0
inheritance
(01.10.25)
Kafamda Bir Tuhaflık'ı okuyorum. 100 sayfa kadar kaldı. Ana karakterin kafasındaki tuhaflıktan iz yok hala. Ortalama Orhan Pamuk romanı.

Netflikş'te La Muertas'ı bitirdim. Ben çok keyif aldım. IMDB puanı düşük sayılır; şaşırdım.

Mubi'de Günahın Dokunuşu diye bir Çin filmi izledim. Çin bilmediğim bir coğrafya. Merakla izledim. Hikayesi de fena değildi.
0
auroraaurora
(01.10.25)
forbrydelsen ve broen dizilerini izledim. nordiclerin ahlak takıntısı aşırı geldi.
0
mikahakkinen
(01.10.25)
x-files turuna başladım her akşam bir motw bölümü izliyorum
0
grimavi
(01.10.25)
Erman Toroğlu'nun biyografi kitabı oynadım oynattım oynatalım okuyorum, charlie sheen'in kitabını bekliyorum çevrilmesi için.

onun harici sims 4 oyanyıp aşkı memnu izlerim, bu ara kıskanmak izliyorum ama
0
Hallegadola
(01.10.25)
(10)

Bitmeyen fiyat artislari

sanguine
Son iki yıldır, Ocak 2024ten beri, asgari ücrete yılda bir kez zam yapılmasına, bu zammın eskisi gibi fahiş olmamasına rağmen, doların, benzinin yine görece düşük oranlarda artmasına rağmen, her ürün ve hizmete sürekli zam geliyor. Kendimi aptal gibi hissetmekten çok yoruldum. Örneğin spor salonu ya
Son iki yıldır, Ocak 2024ten beri, asgari ücrete yılda bir kez zam yapılmasına, bu zammın eskisi gibi fahiş olmamasına rağmen, doların, benzinin yine görece düşük oranlarda artmasına rağmen, her ürün ve hizmete sürekli zam geliyor
. Kendimi aptal gibi hissetmekten çok yoruldum. Örneğin spor salonu yahu hiçbir masrafları yok neredeyse, yılda 3 sefer zam yapıyorlar ve göstere göstere. Ocak Mart ve Eylül. E şimdi ocakta tekrar zam yapacaklar yok asgari ücret yok bilmem ne diye. Ticaret bakanlığına şikayet edeyim mi?
0
sanguine
(30.09.25)
Ah plebler ah, işverenlerin masrafları yıl içinde bir çok kez artabilir. Zam yapmaları suç değil, olayın kaynağı senin zam alamaman. E orayı değil de burayı şikayet etmen mantıklı mı sence?
0
Shepard
(30.09.25)
spor salonunun masrafı çok. elektrik, su, ısıtma, vergiler..durmadan zam geliyor
0
runaway
(30.09.25)
Evet buradaki isverenlerden cevabımı aldım, şikayetimi oluşturdum. Yılda 3 kere zammin hiçbir gerekçesi yok, ithal mal mi satiyorsun, ne masrafın var, kendi islettigin belki sahibi olduğun bir salonda. Gördüğüm kadarıyla tüketici de halinden memnun.

Sizler de benim gibi buradan kolayca şikayet edebilirsiniz yılda 3 kere 5 kere kafasına göre zam yapan yerleri

www.turkiye.gov.tr
0
🌸sanguine
(30.09.25)
Serbest piyasa ekonomisinde fiyatlar masraflara göre değil, talebe göre belirlenir.

Fiyat artıyorsa talep fazladır. Budur yani.
0
Mirket
(30.09.25)
Ne yazık ki (içimden gelmeyerek) sorunun cevabi alıcısı var ki yapıyorlar. Şikayette bulunmakla iyi yapmışsınız. Suç böyle yaygınlaşıyor çünkü, aman bana bulaşmasın diyerek tamam tamam diyenler böyle isletmelerin gotunu kaldırıyor.
0
encokbenisevinnolur
(30.09.25)
@sanguine abi hala kafanı kuma gömme taraftarısın. Sana zam gelmiyorsa zam yapmayan en tepedeki yere şikayetini yapacaksın. Benim işim hizmet mesela. Toplu taşımaya yüzde otuz zamcık geldi. E bunu yansıtmayalım mı? Çalıştığımız firmalar 6 aylık sözleşme yapıyorlar zam içün. Enflasyon var. Kullandığımız programlar zam yapıyor. Yani herkes Ocak Ayında sözleşme yapmıyor ki. Onun dışında spor salonu demişsin. Adamların 2-3 ayda bir bakanlık onaylı elektrikli aletlerinin ölçümünü yaptırması gerekiyor. Cihazların bakımı lazım. Bu adamlar ocak ayını beklemez. Ama senin olayın şu, o salona talep var ki adam zam yapıyor. E bu da normal. Yanlış yerde arıyorsun çözümü...
0
Shepard
(30.09.25)
Ben de fiyatlar artmasın, insanlar ihtiyaç duydukları basit şeylere ulaşabilsinler istiyorum... Esnaf falan da değilim ama bir spor salonu işletmecisinin
"Herkesin ulaşabileceği fiyata spor salonu erişimi sağlamak" gibi bir misyonu yok. Ülkenin durumunu ya da spor salonu işletmenin maliyetlerini, enflasyonu falan geçelim. Bir işletmecinin teoride "Aylık üyelik ücreti 500 bin tl" deme şansı da var, keyfi bilir, bu parayı vermek isteyen varsa verir, yoksa batar gider.

Ticaret bakanlığı ne yapsın mesela? "Spor salonu X lira üzerine üyelik satamaz" mı desin ya da "Yılda Y defadan fazla zam yapaz" mı?
Bunları neye ya da kime göre desin?
Devletin "spor salonu" gibi temel ya da hayati olmayan bir hizmet üzerinde neden böyle bir gücü olsun?

Kendinizi aptal gibi hissetmenizin sebebi spor salonu değil. Bir işletme, hele de üyelikle iş yapan bir kurum zırt pırt zam yapmak istemez. Her zam mevcut üyeliklerin yenilenme olasılığını düşürürken yeni üyelik satmayı da zorlaştırır, nakit akışını öngörülemez hale getirir... Ne yazık ki enflasyon sarmalı böyle bir şey. Bir yerlerde bundan normalde edemeyeceği kadar kar eden esnaf vardır elbet. Ancak bütün esnafın zam yapa yapa deli gibi para kazandığı ama nasıl oluyorsa da halkın kafasına silah dayanmış gibi olmayan parasını zamlara rağmen bu esnaflara saçıp onları zengin ettiği anlatısı nedense herkese makul gelse de matematiksel olarak imkansız, zira ülkede o kadar para yok, çünkü insanların maaşları aynı seviyede artmıyor.
0
salihdt
(30.09.25)
Bir de şöyle düşün.
Spor salonunun sahibi, benim maliyetlere pek zam gelmedi, ben de zam yapmıyorum dedi ve bütün üyeler üyeliklerini zamsız olarak bir yıl süreyle yenilediler.

Sen bu hükümetin elektriğe, doğalgaza, suya, asgari ücrete, stopaja bu hafta sonu mesela %500 zam yapmayacağına garanti verebiliyor musun?

Eğer öyle bir şey olursa adam yeni yenilediği üyeliklerle bir sene içeri mi çalışsın?

Adam önünü göremiyorsa, ona göre tedbir alacaktır.
0
Mirket
(30.09.25)
bunlar bilerek isteyerek tenekeci şimşek efendi tarafından daha gelir gelmez dizayn edildi.
Sebep değerli tl politikası

Asgari ücretliye, memura , emekliye enflasyon altın zam verilecek ki enflasyonun artışı sınırlarsın.
Hükümetin kendisi vergilere tam gaz yüklenirken tabiki maliyeti artan esnaf da mümkün olduğunca zam yapacak.
Burada amaç zaten , bu maaşlı grubun enflasyona ezilerek tasarruf gücünün kırılması dolayısıyla dolar ve altın gibi varlıklara yönelmesin ki proğram çalışsın.

maalesef bu proğram bitine kadar veya patlayana kadar , bu bu şekilde devam edecek.
0
Rao
(30.09.25)
Şikayet edin .
Neredeyse Her alanda gereksiz zam var. Hizmetin / malın dolara endeksli olması falan hikaye.
Daha yıllar önce yazılmış.
eksisozluk.com?

Bir başlık daha vardı bulamadım.
Yine spor salonunun biri hakkındaki aşırı zam meselesine değiniliyordu.

Ayrıca telefon operatörleri de en erken ve en acil el atılması gereken yerlerden. Gereksiz fiyat artışlarının yanında özellikle deprem zamanları şebekelerin çekmemesi, bağlantının da kesilmesi hususunda sayısız şikayet var.

Serbest piyasa, ticaret falan da değil,
tam anlamıyla para hırsı uğruna halkı kazıklama faaliyeti.
0
diyecevaplandı
(30.09.25)
(8)

Yurtdışında pasaportu caldirmak-kaybetmek

dedeminhirkasi
Yurtdışında pasaport giderse eğer ne oluyor işin sonunda ölüm mü var?Herkes aman ne olursa olsun her şeyini kaybet Pasaportunu kaybetme falan filan.Konsolosluğa gidince işim çözülmüyor mu ne bu tantana
Yurtdışında pasaport giderse eğer ne oluyor işin sonunda ölüm mü var?
Herkes aman ne olursa olsun her şeyini kaybet Pasaportunu kaybetme falan filan.
Konsolosluğa gidince işim çözülmüyor mu ne bu tantana
0
dedeminhirkasi
(29.09.25)
çözülüyor da uğraşıyorsun. vizelerin varsa uçuyor tekrar almak zorundasın. tatile gittiğin yerde bu işlerle uğraşmak çok zor. hele ertesi gün falan dönüyorsan. tatil gününe denk geldiysen de fena.

yol yordam bilmediğin dağ başında telefonu kaybetmek gibi bi şey
0
jelly bear
(29.09.25)
Kötü yanı şu; pasaportu çaldırınca gezini erken bitirmek zorunda kalabiliyorsun, artı yurtdışında pasaport-bürokratik işlemleri can sıkıcı, geziden keyif alamıyorsun o işlerle uğraşınca, o yüzden çaldırmayacaksın.Bir de İngilizcen kötüyse, dil problemin varsa aldın başa belayı.
0
say something loving
(29.09.25)
tatilin ortasindasin bir suru masraf, plan yapmissin. ve orada varligini tek kanitlayan sey o. odeme, rezervasyon, kaza, hastalik vs.. bisey olsa dimdizlak kalirsin. tatil gunune denk gelmesi, ulasamamak, burokrasi, yavaslik vs.. konsolosluga erisim konusuna girmiyorum bile.
0
dokunmakalbime
(29.09.25)
Konsolosluga ulasmak konusunda bol sabirlar, bol sanslar dilerim. Isterseniz, korku hikayelerim var kenarda.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(29.09.25)
konsolosluğa gidip geçici seyahat belgesi çıkarıyorsun. öyle çok aman aman bi bela değil ama havaalanlarında hem çıktığın yerde hem de tr'ye girerken çok uğraştırıyorlar.
0
mustafakesekci
(29.09.25)
Daha önce oldu (Üzerinden uzun zaman geçtiği için prosedür değişmiş olabilir)

Öncelikle konsolosluğa gidip "Yurda dönüş belgesi" alıyorsun, bu belgeyle dönüş uçağına binebiliyorsun. Yurda giriş yaparken de bu belgeyi pasaport polisine ibraz ediyorsun, burada da tekrar kimlik tespiti oluyor, eğer yanında kimlik kartı vb. varsa kolay, yoksa havalimanındaki karakolda bir süre bekliyorsun. Yani inanılmaz kötü bir süreç değil. Hatta benim durumumda hali hazırda Schengen alanında olduğum için tatili bile iptal etmeyip devam ettim, pasaport istenen yerlerde (Otel, tren, vb.) bu belgeyi gösterip durumu anlattım.
0
salihdt
(29.09.25)
Türk Konsolosluğunda çalışan gereksiz insanların muhtarlıklarda boş yapan insanlarla aynı olduğunu sadece biraz daha fazla torpille yurtdışında iş bulduklarını farkedince bakış açın değişiyor.
0
nahtoderfahrung
(29.09.25)
Bir kere konsolosluk her şehirde vs. yok. Gezinin ortasında bir yerde bu olursa her şeyi kesip konsolosluğun olduğu yere gitmen lazım. Bu nedenle Avrupada başınıza bu gelirse yine bir nebze şanslısınız. bir ara hallederim diyemiyorsun zira pasaportsuz otel, araç, seyahat tam bir zulüm. Hadi geçici seyahat belgesini aldın ki bunu almak için de uğraşman gerekiyor, bu sefer de her pasaport gereken noktada işlemlerin x2 ile x10 sürecek.
İşin kısası, pasaportu kaybetmeyin, canınız sıkılmasın.
0
cursor
(29.09.25)
(2)

İhtiyaç kredisi kullanım kredisi

terspeygamber
İhtiyaç kredilerinde şöyle taahhütler imzalatılıyor https://ibb.co/XrYpjDgrBu taahhütlerin geçerliliği nedir?Bunların dışında faiz oranları düşüyor misal krediden çektiğim miktarı da hemen ihtiyacıma yönelik bir iş için kullanamadım diyelim. Bu süreçte krediden gelen paranın değerini korumak için ba
İhtiyaç kredilerinde şöyle taahhütler imzalatılıyor

ibb.co

Bu taahhütlerin geçerliliği nedir?
Bunların dışında faiz oranları düşüyor misal krediden çektiğim miktarı da hemen ihtiyacıma yönelik bir iş için kullanamadım diyelim. Bu süreçte krediden gelen paranın değerini korumak için başka bir şeye dönüştürmem gerekirse ne yapmam gerekiyor?

Daha önce böyle bir taahhütle ihtiyaç kredisi çekmiş ve bu engeli aşmış olan var mısır hangi yöntemle aştınız acaba?
0
terspeygamber
(24.09.25)
Aslında yasal olarak kredi çekip altın, döviz vs. almak suç değil. Ama şöyle bir şey gördüm:
www.ihtiyackredisi.com

Bu krediyi çekerken sözleşmede böyle bir şart varsa sorun olabilir.

Nasıl aşarsın? Başka bankaya transfer edip oradan alırsın. Tespit edilemez mi? Edilir tabii ki ama ben şimdiye kadar kredi çekip altın aldığı için bu linkteki cezai yaptırımlara maruz kalan birini duymadım. Pratikte uygulanan bir şey değil muhtemelen.
0
himmet dayi
(25.09.25)
Devletin talebine istinaden bankaların çoğunlukla kendilerini korumak için geliştirdikleri bir şey. Tam olarak nasıl bir yaptırım olduğunu görmek için bankanızın "Genel Kredi Sözleşmesi" ya da buna benzer başlıklı dökümanına bakabilirsiniz.
0
salihdt
(25.09.25)
(4)

Telefon tableti tamire verirken bilgi güvenliğini sağlamak

evanka
Selamlar, Telefon ve tableti ekran kırılması, şarj girişi arızası gibi sebeplerle tamire vermem gerekecek, ancak içerisinde google hesabı, fotoğraflar vb bir çok kişisel bilgi var. Bunları silerek mi vermek gerekir? Veya bilgilerimi korumak için başka nasıl bir önlem alabilirim? Çarşıdaki bir telefo
Selamlar,
Telefon ve tableti ekran kırılması, şarj girişi arızası gibi sebeplerle tamire vermem gerekecek, ancak içerisinde google hesabı, fotoğraflar vb bir çok kişisel bilgi var. Bunları silerek mi vermek gerekir? Veya bilgilerimi korumak için başka nasıl bir önlem alabilirim? Çarşıdaki bir telefoncuya vereceğim, teknik servis değil sanırım.
Telefonum açılıyor yedeklerim silerim de tabletim hiç açılmıyor. Tamirden sonra içindeki bilgiler sıfırlanarak mı bana geri döner? İşin doğrusu herşeyi tekrar kuracak olmaya da üşeniyorum :)

Şimdiden teşekkürler..
0
evanka
(17.09.25)
telefon ve tabletin markasina gore google, icloud vs.. hesabiyla cloud yedeklemesi yapilabilir. eger yazilimi etkileyen bir parca degisimi olursa gider. sadece fiziksel birsey olursa (cam, ekran vs..) gitmez. en iyisi tamirciye danisin.
0
buenosdias
(17.09.25)
Evde sağlam kalan kettle ile duvara asılı duran bir TV var sanırım? Ekran ve şarj girişi bozuk olan tanıdıklarım oldu. Genelde ortak özellikleri hayata dair bazı ayrıntıları gözden kaçırmaları.
Çünkü bu mobil cihazlar, onların performanslarına çok dayanamıyor.

Telefonda ikinci alan veya ikinci (misafir) oturum açılması bir çözüm olabilir gibi.

www.instagram.com
0
diyecevaplandı
(17.09.25)
Ben olsam cihazı yedekler, sıfırlar ve o şekilde verirdim. Bir çok markanın kendi yedekleme uygulaması var. Evet biraz ekstra iş yaratır ama kişisel bilgilerinizin birilerinin eline düşmesi riskinden ya da değişen bir parça yüzünden bunlara erişiminizi kaybetmekten iyidir.
0
salihdt
(17.09.25)
samsung telefonlarda bakım modu diye bir şey var. açık olduğunda içindeki kişisel bilgilere erişilemiyormuş. gerçi anakart değişirse herşey sıfırlanır.

www.samsung.com

tablette de anakart değişmediği sürece sıfırlanacağını sanmıyorum. bir çekinceniz varsa yapılırken başında durun veya kendiniz yapmaya çalışın. youtube da videosu vardır.
0
inheritance
(17.09.25)
(3)

Neden koruyucu koyuyorlar?

messina123
Koruyucusuz harras marka çikolatalı fındık ezmesi 1 yıl son kullanma süresi var. Aynısı diğer markalarda hep koruyucu içeriyor, zararlı madde içeriyor. Fiyatları da aşağı yukarı aynı. Harras’ın başarıp diğerlerinin başaramadığı bir üretim tekniği mi var yoksa üreticiler üç kuruş fazla kazanma uğruna
Koruyucusuz harras marka çikolatalı fındık ezmesi 1 yıl son kullanma süresi var. Aynısı diğer markalarda hep koruyucu içeriyor, zararlı madde içeriyor. Fiyatları da aşağı yukarı aynı. Harras’ın başarıp diğerlerinin başaramadığı bir üretim tekniği mi var yoksa üreticiler üç kuruş fazla kazanma uğruna o kadar zararlı kimyasalları mı bize yediriyorlar?
0
messina123
(15.09.25)
İkincisi. Daha çok para.
0
muhayyer divan
(15.09.25)
dincilerin ürettiği hiç bir mala güvenme. içine koyup yazmazlar. aynes rezaletini araştırırsan görürsün. yıllarca meb okullarına paket süt verdiler. bozuk sütleri alıp satıyorlar halen.
0
mikahakkinen
(16.09.25)
Zararlı kimyasal konusu tartışılır, her koruyucu ya da katkı maddesi zararlı diye bir şey yok. Zaten öyle ya da böyle bütün katkı maddeleri belli kontrol ve yönetmeliklere istinaden kullanılıyor.

Katkı maddelerinin amaçları farklı; kimisi ürünün son kullanma tarihini uzatmak için kullanılıyor, kimisi kıvamını arttırıyor, kimisi o ürünün o şekilde ve tatta sunulabilmesi için gerekli. Tabi ki maliyet de göz önünde bulundurulan bir etken ancak "Bu ürünün içine fındık koymak yerine basalım kimyasalı da ucuz olsun" bir marka açısından hele de günümüzde sürdürülebilir bir pazarlama stratejisi değil, zaten bir çok katkı maddesi görece az miktarda kullanılıyor; ürünün miktarının yarısı kadar koruyucu koyup sonra onun kıvamını ve tadını tutturmak, bu sayede de kar etmek çok mümkün değil.
0
salihdt
(16.09.25)
(6)

Türkiye haritası böyle nasıl oldu?

messina123
Bence daha havalı gözüktühttps://imgur.com/a/OOPvCtf
Bence daha havalı gözüktü

imgur.com
0
messina123
(14.09.25)
r/mapporncirclejerk
0
AlsterWasser
(14.09.25)
Pavyon şarkıcısı bedeni olmuş böyle bakınca.
0
logisticsmanager
(14.09.25)
salihdt
(14.09.25)
bakarken dengesiz hissettim sanki düşecekmişim gibi.
0
okinawalı taş kağıt makas ustası
(14.09.25)
Türkiye bize gösterilenden çok daha büyükmüş biliyor musun?
0
muhayyer divan
(14.09.25)
anksiyete sebebi. düzelt şunu
0
ground
(15.09.25)
(3)

Müşteri hizmetlerin de eş zamanlı kaç kişi çalışıyordur ?

dunyatuhaf
Bunlar ilgili yönetmelik falanda vardı sanırım şu kadar süre de cevap verilmesi lazım falan diye .Acaba büyük şirketlerin müşteri hizmetlerinde ( aradığımız zaman telefonlara bakan ) kaç kişi vardır . Mesela Turkcell toplam çalışan sayısı 22.000 (viki ) Turkcell global 16.000 kişi diyor , Atıyorum 3
Bunlar ilgili yönetmelik falanda vardı sanırım şu kadar süre de cevap verilmesi lazım falan diye .
Acaba büyük şirketlerin müşteri hizmetlerinde ( aradığımız zaman telefonlara bakan ) kaç kişi vardır .
Mesela Turkcell toplam çalışan sayısı 22.000 (viki ) Turkcell global 16.000 kişi diyor ,
Atıyorum 3 vardiyaya bölsek 7.000 ila 5.000 kişi mi arama bekliyor .
Ve biz nasıl bu kadar bekliyoruz .
( diğer firmalarda da bekliyoruz da allıma Turkcell örneği geldi teşekkürler )
0
dunyatuhaf
(14.09.25)
2024 yılında Turkcell abone sayısını 43,1 milyon olarak açıklamış, bu yüzden olabilir.
0
materyalist imam
(14.09.25)
Zamanında Garanti Bankası'nda sanırım 500-750 arası çağrı merkezi personeli vardı toplamda yanlış hatırlamıyorsam; bir sürü de vardiya vardı 7/24 hizmet verildiği için ama gece 11 ile sabah 8 arası sadece 4 kişi oluyordu mesela. 5000 falan astronomik sayılar. Sesli yanıt (IVR) sistemlerinin daha da geliştiği vb. de düşünülürse en fazla birkaç yüz kişi vardır yine

Edit: O aralar Garanti Bankası'nın yine on küsür milyon müşterisi vardı.
0
salihdt
(14.09.25)
Global bilgi veya digerleri de sadece Turkcell’e veya tek bir markaya hizmet vermiyor. Ekip ekip halindeler ve hepsi farklı bir markaya çalışıyor. Ayrı odalar ve birimler mevcut. Sallıyorum getir’e toplam 300 kişi, turkcell’e 750 kişi gibi. Ama sayı olarak pek söylenmez rakamlar. Ortalamalar bu şekilde diyebilirim.
0
mor oje
(14.09.25)
(4)

Bir uygulama geliştireceğim ama içinde chat var

ananiyimioguz
Selamlar, bir süredir bir çeşit sosyal ağ olmasını amaçladığım bir mobil uygulama geliştiriyorum.Biraz tinder gibi ama değil, kapsamı farklı. Zaten onlar yasaklandı yakın zamanda.Benim çekincem şu. Hani olmaz da uygulama patladı diyelim, baya getirisi de oldu.Birileri buna çökmek ister de iftiraya k
Selamlar, bir süredir bir çeşit sosyal ağ olmasını amaçladığım bir mobil uygulama geliştiriyorum.

Biraz tinder gibi ama değil, kapsamı farklı. Zaten onlar yasaklandı yakın zamanda.

Benim çekincem şu. Hani olmaz da uygulama patladı diyelim, baya getirisi de oldu.

Birileri buna çökmek ister de iftiraya kalkarsa...

Mesela içerisinde terör örgütleri birbiriyle haberleşiyor ahanda kanıtı derlerse...

Ben profil onaylarını zaten ayarladım. admin onaylayacak. öyle hemen görünür olmayacak insanlar. fotoğrafları ve yazıları görmem lazım. ilerde yapay zekaya da yaptırım belki...

Ama şu özel mesajlaşma işi sıkıntı. Onları okuyorum desem bi dert okumuyorum desem bir dert. Cidden whatsapp kullanmayalım yakalanırız diyen biri açsa bunu kullansa ne olacak? Ya da işte letgoda konuşsa sahibindende konuşsa ne oluyor? Bu firmalar kendilerini bu konuda nasıl güvence altına alıyorlar?

Ona göre ben de bir sözleşme hazırlayayım ekrandan onaylatayım.
0
ananiyimioguz
(10.09.25)
Çökmeye kalkarlarsa, arkalarında öyle bir güç varsa zaten çökerler. Ortada gerçek bir neden olmasına gerek yok. Sonuçta kapatılan uygulamalar da çok ciddi bir hukuki nedene dayanılarak kapatılmıyor.

Profilleri admin onaylama kısmı başlangıçta olur ama eğer büyürse ciddi operasyonel yük gerekir. Bir süre sonra otomatik onaya geçersiniz, zaten insanlardan ne gibi bir bilgi isteyeceksiniz ki onay vereceksiniz? Bir de onay alırken düzgün bir profil oluşturulsa bile onaydan 5 saniye sonra yine değişiklik yapılır.

Öncelikle özel mesajların keyfi okunabildiği bir uygulama yapmayın, bunlar her halukarda şifreli olsun ve okunacaksa bile sadece belli kişiler erişebilsin. Yarın öbür gün veritabanınız çalınır, insanların özel konuşmaları ifşa olursa daha büyük dertleriniz olur. Diğer yandan mesajları isteseniz de manuel olarak konrol etmeniz zor; buralarda yine otomatik bir denetleme sistemi kurmanız gerekir. İnsanlar her telden konuşabilirler, normalde de bir şirkete "Vay sen teröristlere iletişim imkanı tanımışsın" demezler ama normalde işte...

Belki de Delaware'de falan bir şirket kurup hizmeti oradan vermenin yollarını aramak daha mantıklı olabilir.
0
salihdt
(10.09.25)
Kullanıcı profilinde bir değişiklik yaparsa statusu tekrar onay bekliyor a düşüyor.

Kullanıcı sayısı arttıkça bu baya sıkıntılı olur ama şimdilik aklıma gelen en güvenli yol bu.

Google firebase kullanıyorum no sql bir yapı var, kuralları da düzgün tanımlarsam database i patlatabileceklerini sanmıyorum. kendisi zaten şifreliyor AES-256 ile.

Benim tekrar bir key belirleyip uçtan uca şifrelememe şimdilik gerek var mı bilemedim ama aklımda olsun.

Her halukarda böyle bir uygulama için kullanıcıdan bir sözleşme falan almam gerekiyor mu acaba basit de olsa?

Yoksa direkt google ile giriş yapıp kullansınlar... gibi bir durum var şuan.
0
🌸ananiyimioguz
(10.09.25)
şifreleme koymazsın, zaten isteseler de yazışamazlar, başın ağrımaz.
0
kimlanbu
(10.09.25)
Kullanıcı sözleşmesi her halukarda gerekir bence; insanlara verilerinin nasıl saklandığını, olası bir anlaşmazlıkta hesaplarına ne olacağını, profillerinin ne şartlarda kapatılacağını ya da mesajlarının hangi koşullarda ilgili mercilerle paylaşılabileceğini, kimler tarafından bunlara erişilebileceğini vb. belirtmek lazım. Uygulama marketleri de çeşitli yükümlülükler gerektiriyor zaten; mesela aktif bir hesap silme fonksiyonu vb. gibi.
0
salihdt
(10.09.25)
(1)

kapatılan kredi kartına yapılan havale

green eyed penguin
arkadaşımın kapatılan kredi kartına havale yaptım. haberim yoktu kapandığından. para ne onda gözüküyor ne de bana geri gelmiş. ne yapmamız gerekiyor? dekont elimde, paranın geri dönmediğini de biliyoruz.
arkadaşımın kapatılan kredi kartına havale yaptım. haberim yoktu kapandığından.

para ne onda gözüküyor ne de bana geri gelmiş. ne yapmamız gerekiyor? dekont elimde, paranın geri dönmediğini de biliyoruz.
0
green eyed penguin
(08.09.25)
Kapatılan karta gönderilen para eğer yeni bir kart varsa ona aktarılır, yeni kart yoksa arkadaşınızın bankasıyla görüşüp arada kalan parayı hesabına geçirtmesi gerekebilir.
0
salihdt
(08.09.25)
(1)

paribu mkk sms'i ne anlama geliyor?

leeloodallas
bugün tarafıma MKK bilgi sms'i gönderdi paribu. "paribu unvanlı platformda yeni sicil oluşturulmuştur" diye sms alan başka biri var mı? ne anlama geliyor bu? anlamadığımdan korkuyorum evet.
bugün tarafıma MKK bilgi sms'i gönderdi paribu. "paribu unvanlı platformda yeni sicil oluşturulmuştur" diye sms alan başka biri var mı? ne anlama geliyor bu? anlamadığımdan korkuyorum evet.
0
leeloodallas
(03.09.25)
Merkezi Kayıt Kuruluşu siz hisse, fon vb. yatırım ürünleri aldığınızda bunların kayıtlarını tutan kuruluş. Mesela bir bankanın yatırım hizmetlerini kullanım mesela Arçelik hissesi alırsanız, hisselerin kaydı MKK'da tutuluyor. Paribu bu tür hizmetler sağlıyor mu bilmiyorum, eğer yakın zamanda bu tür bir ürüne yatırım yaptıysanız ona istinaden gelmiştir ya da Paribu bu işlere girecektir, müşterilerine buna istinaden kayıt açıyordur. Korkulacak pek bir şey yok.
0
salihdt
(03.09.25)
(2)

Spora yeni başlama

rakicandir
Selamlar,Spora yeni başladım. Amaç uzun vadede sağlıklı bir insana dönüşmek. Bebek adımlarıyla başladığım için son bir hafta - on gündür yaklaşık 5000 adım atıyorum. Spor salonuna gitmeden spor yapmayı planlıyorum, dumbbell mı alsam diye düşünüyorum. Ne yapalım şimdi ? Var mı akıl verecek olanınız ?
Selamlar,

Spora yeni başladım. Amaç uzun vadede sağlıklı bir insana dönüşmek. Bebek adımlarıyla başladığım için son bir hafta - on gündür yaklaşık 5000 adım atıyorum. Spor salonuna gitmeden spor yapmayı planlıyorum, dumbbell mı alsam diye düşünüyorum. Ne yapalım şimdi ? Var mı akıl verecek olanınız ?

Teşekkürler şimdiden.
0
rakicandir
(01.09.25)
Abi bu sorulara sağlıklı cevap vermek için cinsiyetin, boyun, kilon, mavi yaka mısın, beyaz yaka mısın, yaşın kaç, spor geçmişin var mı benzeri soruların cevaplarına ihtiyaç var. Yine de ortalama bir cevap vereyim. Bir yoga matı, bir 20 kiloluk dumbbell seti, bir de temu'dan direnç lastiği seti alarak işe başlayabilirsin. Ben bu işi ketlebell ile yapacağım dersen daha az donanımla da olabiliyor ki ben o konuya yabancıyım. Bu arada o gün hiç evden çıkmayan ve tüm gün ev işi yapan bir ev hanımı günde 5000 adım atıyor ev içinde. Spor adına bir şeyler yapıyor olma hissi güzel bir şey de çok da anlamlı değil yani. Bu arada akıllı saatin yoksa bir akıllı bileklik edinip, ne yaptın, ne yaktın onu görebilirsin. Dumbbell seti ve direnç lastik seti için link verebilirim ilgilendiysen.
0
Mirket
(01.09.25)
edmond honda neden kızmış anlamadım ama 5000 adım çok büyük bir fiziksel aktiviteye işaret etmiyor. Hareket etmek, hiç hareket etmemekten iyidir ama ağırlık kaldırma konusuna katılıyorum; okuduğum, izlediğim kadarıyla hem daha verimli bir egzersiz yöntemi, hem de özellikle oturarak çalışan insanların muzdarip olduğu kas ve eklem ağrılarını önlemede ve gidermede de faydalı.
0
salihdt
(01.09.25)
(4)

Hesaba bloke sistemi nasıl işliyor?

anatomik
Geçen ay X bankasına olan borçtan dolayı Y bankasındaki paraya bloke koyuldu. Hesapta 12.500TL varken, 12.200TL'si blokelendi. Geri kalan para hala hesapta duruyor yani 300TL.Şimdi bu hesaba tekrardan 10.000TL atsam ve hemen ardından 5 dakika içinde o parayı harcasam, o sırada o 10.000TL'ye de bloke
Geçen ay X bankasına olan borçtan dolayı Y bankasındaki paraya bloke koyuldu. Hesapta 12.500TL varken, 12.200TL'si blokelendi. Geri kalan para hala hesapta duruyor yani 300TL.
Şimdi bu hesaba tekrardan 10.000TL atsam ve hemen ardından 5 dakika içinde o parayı harcasam, o sırada o 10.000TL'ye de bloke koyulur mu hemen?
Eğer hesapta hala "hesaba giren paraya bloke koy" emri varsa, o 300TL'nin de gitmesi gerekmez miydi?
O 300TL hala durduğuna göre aktif, anlık pusuda bekleyen bir bloke emri yoktur diyebilir miyiz?
0
anatomik
(30.08.25)
Diyebiliriz. Yeni bi borc guncellemesi bankaya yollanirsa ancak cekemezsin.
0
sey mi dostum
(31.08.25)
Dediğim gibi o hesaba para atıp hemen harcamayı düşünüyorum zaten. Eğer pusuda bekleyen bir bloke emri yoksa sıkıntı yok zaten. Ama benim parayı atıp harcama yaptığım o birkaç dakikalık sürede de yeni bloke emri gelmez heralde, o kadar da şanssız değilimdir.
0
🌸anatomik
(31.08.25)
Bloke belli bir tutara konulduysa onun üstündeki tutarlar kullanılabilir. Muhtemelen sizin durumunuzda böyle olmuş. Diğer türlü hesaba tamamen bloke konarsa zamanlamasından bağımsız hesaba giren her para direkt blokede kalır. Bankadan bankaya değişiyordur ama o süreç "Hesaba para geldi hadi blokeye alalım" diye çalışmıyor, sistem kullanılabilir bakiyeyi hesaplarken hesaptaki bloke tutarını hesap bakiyesinden düşüyor direkt.
0
salihdt
(31.08.25)
İcra için konuşuyorum; haciz blokesi talebin ulaştığı Mak nedir anlarız böyle anda hesapta ne kadar varsa sadece o tutarı etkiler. Bloke konulduktan 1 dakika sonra para yatırılırsa o para serbesttir. Yani aslında hesaba bloke değil hesapta o an bulunan paraya bloke konulur.
0
ground
(31.08.25)
(3)

Banka neden böyle yapıyor?

kizil karga
Benim kredi kartının ekstresi normalde ayın 28'inde kesiliyor ama ayın 28'i perşembeye geliyorsa banka ekstreyi 29'una iteliyor ama ödemesini pazartesi gününe kadar almıyor, yani manuel olarak yine ödeyebilirim ama o zaman da beklemede kalıyor yine pazartesi gününe kadar, banka neden böyle bir şey y
Benim kredi kartının ekstresi normalde ayın 28'inde kesiliyor ama ayın 28'i perşembeye geliyorsa banka ekstreyi 29'una iteliyor ama ödemesini pazartesi gününe kadar almıyor, yani manuel olarak yine ödeyebilirim ama o zaman da beklemede kalıyor yine pazartesi gününe kadar, banka neden böyle bir şey yapıyor olabilir, bakınca bi çıkarı var gibi de gözükmüyor ama bankanın çıkarı olmadan bir şeyler yapması da çok mantıklı gelmiyor.
0
kizil karga
(29.08.25)
akbank mı bu banka? akbank öyle yapıyor. 20sinde kesilen kartın ödeme günü hafta sonuna gelirse 30'una onu 1'ine çekip kesim tarihini de 22'sine alıyor.
0
bay b
(29.08.25)
İlla ki teknik bi bıdısı vardır ama kötü niyetli fesat bi sinsi olsaydım bankanın ödeme tarihini haftasonuna çekip olası haftasonu harcamalarını bi sonraki ekstreye değil mevcut ekstreye sokmak için böyle yapıyor derdim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(29.08.25)
Yanlış hatırlamıyorsam banka hesap kesim tarihi + 10 gün olarak son ödeme tarihi belirliyor, ancak son ödeme tarihi tatil gününe denk gelirse hesap kesim tarihini son ödeme tarihi tatil sonrası ilk iş günü olacak şekilde öteliyor.
0
salihdt
(29.08.25)
(3)

horlamamız da veri olarak satılıyor mu? sürekli horlama aletleri reklamları

ground
çıkıyor. bu konuyu kimseyle konuşmadım net. kimse de bana konuşmadı. bir yere de yazmadım ilk buraya yazıyorum. zaten 20 yıldır horluyorum. ancak 1 haftadır deli gibi horlama önleyici alet reklamlarına maruz kalıyorum. bunun bir sonrası öksürük, kabızlık, ishal, sayıklamayı tespit edip reklamverenle
çıkıyor. bu konuyu kimseyle konuşmadım net. kimse de bana konuşmadı. bir yere de yazmadım ilk buraya yazıyorum. zaten 20 yıldır horluyorum. ancak 1 haftadır deli gibi horlama önleyici alet reklamlarına maruz kalıyorum. bunun bir sonrası öksürük, kabızlık, ishal, sayıklamayı tespit edip reklamverenlere satılması olabilir mi?
0
ground
(25.08.25)
Telefon uyku sırasında hemen yanınızda ve mikrofon için başka uygulamalara izin verdiyseniz bu söz konusu olabilir.
Horlama sesi belli desibel üstüne çıktıysa artık bizimle empati kuran reklamları görmek olası
Sensör, çip vs içeren akıllı yatak teknolojileri var. Bunlar internete bağlandığı an bizden bir şeyler gider. Teknoloji adı altında bize itelenen her şeye seve seve izin veriyoruz zaten.
(Sinsi ve) Akıllı saatlere de farklı açıdan bakmak lazım.
0
diyecevaplandı
(25.08.25)
neredeyse bir seneden beri huawei health ile uyku takibi yapıyorum, horlama ve uykuda konuşma dahil. hiç bir horlama reklamına denk gelmedim. ublock kullanıyorum, google ayarlarında kişiselleştirilmiş reklamlar kapalı o yüzden de görmemiş olabilirim tabii ki.
0
inheritance
(25.08.25)
Samsung telefonlar/saatlerde uyku kalitesi ayarları var horlamayı ölçen ve yanlış hatırlamıyorsam Samsung Health uygulaması verileri kişiselleştirmiş reklamlar için kullanıyor. Sizin için de benzer bir durum olabilir. Tabi diğer yandan seçici algı olması da muhtemel.
0
salihdt
(25.08.25)
(11)

Bu ülkedeki kilo takıntısı

gobekliraki
Kısa geçeceğim.Açıklamak istemediğim bir rahatsızlık geçirdim/geçiriyorum. Çok kilo verdim.Uzun zamandır gelemediğim bir yere geldim 2 duble bişey içip kafamı dağıtayım diye. Çalışan çalışmayan hepsini tanırım. Çoğu önce "neredesin ya aylardır" dedi. Sonra ne kadar zayıfladın ameliyat mı oldun dedi
Kısa geçeceğim.
Açıklamak istemediğim bir rahatsızlık geçirdim/geçiriyorum. Çok kilo verdim.

Uzun zamandır gelemediğim bir yere geldim 2 duble bişey içip kafamı dağıtayım diye. Çalışan çalışmayan hepsini tanırım. Çoğu önce "neredesin ya aylardır" dedi. Sonra ne kadar zayıfladın ameliyat mı oldun dedi (o kadar fark edilmiş demek). Ben de cevaben çok detaya girmeden "yok çok ağır bir rahatsızlık geçirdim hastaneden yeni çıktım" dedim. Hepsi de "olsun olsun böyle daha iyisin" dedi. Ulan bir kişi de bunca kilo kaybına aldırış etmeyip "böyle daha iyi" dedi. Yani zayıf ol da, öleceksen öyle öl.
0
gobekliraki
(22.08.25)
Yoo, gönlünü almaya, seni mutlu etmeye çalışmış. Böyle daha iyi demeyip 'Tüh tüh' deseydi daha mı mutlu olurdun?
0
Mirket
(22.08.25)
E Bi geçmiş olsun der insan önce.
0
🌸gobekliraki
(22.08.25)
Geçmiş olsun.
0
Mirket
(22.08.25)
aynı şeyi yaşadım birebir. çok kilo verdim öleceğim diye düşünürken “sen hava atıyorsun” diye bakıyordu insanlar. biraz toparladım.
0
deartheodosia
(22.08.25)
Patavatsizlik etmis iste…
Tr‘de kilo alsan bi dert versen bi dert..
Herkesin ilk görür görmez kiloyla ilgili bi yorumus var.
0
sonsuz
(22.08.25)
adamlar iyi bir şey demişler. sen alınganlık yapmışsın
0
abelardo
(22.08.25)
""Ulan bir kişi de bunca kilo kaybına aldırış etmeyip "böyle daha iyi" dedi.""

Son kelime dedi mi olacak demedi mi olacak, kafam karıştı, ne anlamam gerektiğini tam çıkaramadım.

İnsanların kilo vermene sevinmeleri sağlığına kavuşmadan önce gelmiş ve buna üzülmüşsün anladığım kadarıyla. Çok haklısın, sağlık yalnızca kiloyla belli oluyormuş gibi davranılmış. Çok ciddi bir bilinçsizlik, hele ki bu bilgi çağında. Hastalandım deyince hayrolsun ya da çok geçmiş olsun, iyi misin şimdi denmesi gerekir, belki kilodan dolayı hastalanmıştın veya hastalık kilo yapmıştı. Belli ki çok üzgünsün, haklısın da, ama üzülme buna, herkes insana insan değeri vermeyi bilmiyor, öğrenemiyor, öğretilmiyor çünkü.
0
muhayyer divan
(22.08.25)
zayıf olsa da hasta mısın falan diyorlar. fazla takmamak lazım
0
runaway
(22.08.25)
Türk toplumu ile alakalı birbirinin dış görünümüyle yorum yapıp karşısındakini aşağı çeken bir toplum. Toplumumuzun en negatif huylarından biri bu. İnsanları dış görünüşü ile yargılanak veya görüş bildirmek çok boktan huylarımızdan biri.
0
mikahakkinen
(22.08.25)
geçmiş olsun.
umarım tekrar nüksetmez rahatsızlığınız.

ülkede kilo takıntısı var, fat-shaming var, tam zıttı olan zayıflara karşı olumsuz sözler söyleme alışkanlığı var, elalem "ne zaman çocuk yapacaksınız" diye bile soruyor haddi olmadan. patavatsızlık diz boyu.

ama çoğu kişi sözlerinin önünü arkasını düşünmüyor bile.
ben de kilolu arkadaşlarıma, sırf kilolarıyla barışık diye epey ağır şeyler söylüyorum bazen. farkına bile varmıyorum -ya da zaten barışıklar kendileri ile bir şey olmaz diyorum- kabalık.

bu verdiğiniz örneklerde biraz siz alınganlık yapmışsınız gibi.
insanlar ağır hastalık geçirdiğinizi anlamamışlar, geçmiş gitmiş şimdi kilonuz normale dönmüş (belli ki eskiden normalin üstünde bir kilonuz varmış), o yüzden insanlar da sağlığınıza kavuştuğunuzu düşünmüş. belki kilolarınızın o hastalıktan olduğunu ya da kiloların o hastalığa sebep olduğunu düşündüler.

her halükarda "ağır hastalık geçirdim" kısmı duyulmamış bile. belki onlar da iki duble ile kafalarını dağıtmışlardı.

bence büyütülecek bir şey değil.

ama ülkede bir patavatsızlık var ki, diz boyu.
ona da yapabilecğeimiz bir şey yok.
0
biseysorcaktim
(23.08.25)
Kilo takıntısını falan geçtim, o zaten çok saçma da, az çok muhabbet edilen esnafın iki hoşbeşin ardından senin dış görünüşüne vb. dair yorumda bulunması, kendi tercihini belirtmesi vb. saçmalığı neden bu kadar normalleşti anlamak güç.
0
salihdt
(23.08.25)
(1)

iş yerinde hatalı iş teslimi

recoverytime
başlığı düzgün yazamadım. çalıştığım şirkette 2 senedir anca bunu sen yaparsın diyerek yaptırdıkları bir rapor var. başka bir elemana devredecektim vaktimi alıyor uğraşamıyorum diye. hatta rapor yüzünden de bayağı şımarıklık yapmış olabilirm gerçekten çok vakit alıyordu ve diğer işler arasında sıkış
başlığı düzgün yazamadım. çalıştığım şirkette 2 senedir anca bunu sen yaparsın diyerek yaptırdıkları bir rapor var. başka bir elemana devredecektim vaktimi alıyor uğraşamıyorum diye. hatta rapor yüzünden de bayağı şımarıklık yapmış olabilirm gerçekten çok vakit alıyordu ve diğer işler arasında sıkıştırmaya çalışıyordum. bugün devredeceğim eleman ile kıyasladık, son 3 aydır yaptıklarım hatalı çıktı. 1,5-2 milyona yakın bir fark var. danışmandan döndü zaten bu neden bu kadar farklı diye. normalde operasyon yöneticisiyim, tüm kritik işler benden geçer ama ilk defa böyle bir hata yaptım. hala çıkamadık, ne yapayım bilmiyorum. ilk kez böyle bir hata yapıyorum. kimse gelip bana çatmadı orası ayrı ama asla benden beklenmeyecek bir hata yaptım
0
recoverytime
(22.08.25)
Öncelikle bir rapor üç aydır milyonlar seviyesinde hatalıysa demek ki o kadar da dikkat edilen, önemsenen bir rapor değil yok çok önemli ve herkesin önemsediği bir raporsa da rapor hazırlama sürecinin olası hatalara izin vermeyecek şekilde tasarlanması lazımdı. Bu süreçte sizin bireysel hatanız sizin için can sıkıcı olsa da bence çok önemli değil, kişisel hatalar her zaman, her yerde olur. Mesele süreç ve sistemleri bunları minimuma indirecek, olduğunda da hızlıca tespit edecek şekilde tasarlamak.
0
salihdt
(23.08.25)
(10)

Devlet okullarında kayıt parası

prole
Okul çağında çocuğum olmadığı için garipsediğim bir durum oldu geçtiğimiz günlerde. Civarda bir okul müdürü, ikameti mahallede olan çocukların kaydı için 50bin, olmayanlar için 150bin lira kayıt ücreti alıyormuş. Pilot okul olan bu okulda sınıf mevcudu talep fazlası bedeniyle 40-50 öğrenciye çıkmış
Okul çağında çocuğum olmadığı için garipsediğim bir durum oldu geçtiğimiz günlerde. Civarda bir okul müdürü, ikameti mahallede olan çocukların kaydı için 50bin, olmayanlar için 150bin lira kayıt ücreti alıyormuş. Pilot okul olan bu okulda sınıf mevcudu talep fazlası bedeniyle 40-50 öğrenciye çıkmış ve buna rağmen sistem devam ediyormuş. Bu durumdan milli eğitimin haberi yok mu? Başka tanıdıklarla konuştum, her yerde durum benzermiş. Bu nasıl iştir, yasal olmadığını düşündüğüm bu durum bu kadar aleni biçimde nasıl yapılabiliyor? Kimse mi şikayet etmiyor?
0
prole
(20.08.25)
o paralar olmasa okullar hiç dönmez. ne temizlik yapılır ne de sabun, peçete vs bulunur. çalışan hizmetlinin maaşı o toplanan paralarla ödeniyor mesela. sene içinde çıkan masraflar da yine o paralardan karşılanıyor. bir miktar da birilerinin cebine gidiyordur tabi mutlaka. meb olaya müdahale etse okullara o parayı kendi vermek zorunda kalacak. neden işleyen sisteme çomak soksun ki?

şikayet etmeyi bırak millet o parayı vermek için sıraya giriyor. hatta biraz daha fazla versek sırada bizi öne alır mısınız diye soruyorlar. okul çağındaki her çocuğun ikameti zaten eşin dostun evinde. alan memnun veren memnun.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(20.08.25)
Ezelden beri olan bir durum değil mi bu? Okullara giden ödenek yetmediği için okullar her sene bu tür şeyler yapıyorlar. Kimisi kayıt olan her öğrenciden bir sürü malzeme istiyor, kimisi velilerden yardım istiyor, kimisi kayıt parası istiyor... Kimisi hepsini birden yapıyor... Yasal değil tabi, şikayet de edilebilir muhtemelen de... Hem veliler genelde durumun farkında oldukları için çok ses etmiyorlar, hem de genel bir "kimi kime şikayet edeceksin" durumu var...
0
salihdt
(20.08.25)
Bu bir eğitim politikası, anaokulundan üniversiteye her basamak özelleştiriliyor.

Veliler bu parayı vereceğime, çocuğumu hademesiz, sabunsuz pis okula göndereceğime her şeyden kısıp özel okula gönderirim diyor, özel okul sektörü genişliyor.
0
grimavi
(20.08.25)
Galiba Türkiyeye ye geldiniz. Bu hep böyleydi
Ben taa ilkokuldayken de böyleydi. Degişen hiç bir şey yok
0
limonlu eksi
(20.08.25)
Bunu normalleştirmek ne kadar doğru.
50 bin lira az paramı, parası olmayan ne yapıyor?
0
duyuruuser
(20.08.25)
normal falan değil. bekçiye para var, polise para var, öğretmene var, vezneciye var, diyanet'e Mercedes alırken var, köprüyü yaptırırken var,hakime, savcıya, askere, vekile var, okula gelince mi yok? devlet çocuğumu okula görmediğimde elimden almaya kalıyorsa okula gönderdiğimde de sike sike kabul edecek. ilgili mevzuatı araştırın sonra da suç duyurusunda bulunun. soruşturmayı açmayan savcıya da suç duyurusunda bulunun.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(20.08.25)
Ezelden beri boyle oldugunu sanmiyorum. Butun egitim hayatim istanbulda gecti. Lisede bir paket A4 kagidi istemislerdi, para istenmedi diye hatirliyorum. Istenmisse de bir seferlik cok da can yakmayan bir rakamdir, yoksa hatirlardim. Ilk ogretim de ayni sekilde, ufak bir bagis istenmis olabilir ama bugunun 50 bin lirasina denk gelecek bir para istenmis olacagini sanmiyorum.
0
mbond
(20.08.25)
Çok abartı meblağlar.

Bu tip işler lise düzeyinde pek görülmez çünkü sınavla öğrenci alan liselere zaten öğrenci sınav puanı ile yerleşiyor. Kalan vasat okullara da zaten kimse zaten üstüne para vermez kayıt için.

Adrese dayalı kayıt olduğu için ilköğretim kademesinde oluyor böyle şeyler. Onun da sebebi şu; afedersiniz teşbihte hata olmaz it kopuk yuvası okullara çocugunu göndermek istemeyen veliler, bölgede iyi olarak bilinen okullara çocuğunu kaybettirmek için ya evi taşıyor ya da ikametini ilgili okulun kayıt alanında olan bir sokağa aldırıyor. Bir okulun kayıt kapasitesi belli, sınıfların resmi olarak maksimum öğrenci sayısı belli. Okul örneğin 100 öğrenci alabilecekse 150 öğrenci o okulun mıntıkasında görünür oluyor. Bu durumda o fazlalık olanlar alternatif ikinci okula yönlendiriliyor. Veli hayır illa burayı istiyorum diyince ve okul müdürü oluru yok bu işin deyince veli gözünü karartıp yav yok mu oluru bağış mağış neyse yapalım diyor. Yedekteyken öne geçiyorsun vs.

Bir de çok popüler bir okulsa zaten hatrı kırılamaz insanlar ne bileyim o ilçedeki bürokratın, yüksek rütbeli memurun, amirin, partilinin vs çocuğu alınıyor. Sonra diğerleri,böyle böyle gidiyor.

Türk insanı çocuğunun eğitimine önem verdiği için ve ulan burası türkiye şikayetle şunla bunla uğraşacağıma okula yüklü aidat veririm oluruna bakarım diyor.
0
wilhelmwasmuss
(20.08.25)
Geçen sene ilkokula başlayan oğlum için 300m ötedeki okul için yanlış hatırlamıyorsam 10k istediler. Bu 30 sene önce benim zamanımda da vardı ve ne yazık ki olmak zorunda, devlet destek vermiyor, tuvalet kağıdı, sabun gibi ihtiyaçları da veliler karşıladı uzun bir süre.

Yalnız 50k, 150k uçuk rakamlar, oğlumun okulunda 100tl toplanacağında zorlanan insanlar var.
0
kimlanbu
(20.08.25)
Devlet okulunda öyle öğretmenler var ki veli ister istemez öğretmen seçmek istiyor. Bu durumda kayıt parası adı altında bağış alınıyor sadece. Geçen seneki düzenlemeden sonra 1. sınıfa başlarken kura sistemi ile atama yapılmaya başlandı ama ara sınıflar için hala bağış sistemi geçerli. Şikayet edilse bile yaptırım yok. Okullar bağışlara mecbur çünkü bakanlık da ilkokullara ödenek yollamadığını biliyor. Cimer falan hikaye.
0
ruhen hastayim ben
(20.08.25)
(10)

İnsanlar biraz salak değil mi?

michael_knight
İnsanların çoğunluğu ve ortalaması sizce de biraz salak değil mi?E peki o zaman siz neden bu durumdasınız bu akıllıkla?
İnsanların çoğunluğu ve ortalaması sizce de biraz salak değil mi?
E peki o zaman siz neden bu durumdasınız bu akıllıkla?
0
michael_knight
(16.08.25)
O zaman birinci kuralı hatırlatayım

"Always and inevitably everyone underestimates the number of stupid individuals in circulation."
0
salihdt
(16.08.25)
@arbre ...

Tercüme: Duyuru sahibi der ki millet salak size göre, orada burada görüp ulan ne mallar var ya ehe mehe diyorsunuzdur. O halde siz bu kişilerden daha zekisiniz ya niye sürünüyorsunuz olm diyor.

Soruna cevap: Abi ben ilerliyorum, bu mallar yapıyorsa ben daha iyi yaparım dedim. Harbiden de yapıyorum. Soru Shepard hariç olarak düzeltilmeli xd.
0
Shepard
(16.08.25)
çünkü bu mallar hep karşıma çıkıyor ve benim hayat standardımı etkiliyor.
kendi aralarında takılsınlar bana bulaşmasınlar yine okeyim ben. ama ne kadar kaçsam da bir yerden bulaşıyorlar.
0
my fault
(16.08.25)
salaklar daha çok başarılı olur. sen tedbir bilmem ne derken adam başarır.

bir de kime göre salak?
0
gurur
(16.08.25)
Salaklikla basari dogru orantili degil burada anlasalim. Eger aksi olsaydi sahte diplomali akepeler senin yillarca bir arada göremeyecegin paralara konmazdi.
0
feastofthedamned
(16.08.25)
bence şunu soruyorsun: herkes, başka insanların çoğunun salak olduğunu düşünüyor. peki kendileri onlar gibi değillerse neden bu durumda olduklarıyla ilgili ne düşünüyorlar?

ki katılıyorum. kimle konuşsan diğer insanların "biraz salak" olduğunu düşünüyor. ama kendisi de onlardan farklı bir konumda değil.

cevap da burda zaten. böyle düşünen "çoğu" insan da zaten diğerleri gibi. o yüzden de diğerlerinden farklı bir durumları yok.

kendi perspektifimden: ben salak olduğumu düşünmüyorum. ama çoğu insanın analitik düşünemediğini ve rasyonel olamadığını gözlemliyorum. bu ayrım sayesinde de onlardan farklı bir durumdayım zaten o yüzden neden aynı durumdayım diye düşünmeme gerek olmuyor.
0
gitdaddy
(16.08.25)
Insanlar cok gözü acik ve cakal. Herkesin backgroundda baska planlari var.
Ben kendimi daha salak bulmaya basladim.

Daha kurnaz olmaliyim.
0
sonsuz
(16.08.25)
İnsanlar iyi bile koruyor IQ larini mevcut düzende.
0
sekizdokuzon
(16.08.25)
Salaklık değil de vasatlık ve vasatliga talep derim ben.
0
encokbenisevinnolur
(16.08.25)
ben zaten diyorum salak mıyım neyim diye
0
Batuhanolabilir
(18.08.25)
(4)

zengin orta doğu ülkelerinde türkler için hayat nasıl

ted
kuveyt, UAE gibi ülkelerde çalışan akademisyenlerin veya genel olarak beyaz yakaların hayatı nasıl?
kuveyt, UAE gibi ülkelerde çalışan akademisyenlerin veya genel olarak beyaz yakaların hayatı nasıl?
0
ted
(15.08.25)
istinasız tanıdığım her beyaz yaka (iyi de maaş almalarına rağmen) 3 ay çok övdü, sonra baya depresif kişiliklere evrildi.
0
gobekliraki
(15.08.25)
expat olarak gidip para biriktirmek için çok ideal. hatta çocuğunuz varsa en iyi okullarda ücretsiz veya çok cüzzi rakamlarla okutabiliyorsunuz.

onun dışında avrupa gibi yaşanılabilir yerler bence değil. içki içmeniz gerekse her yerde içemiyorsunuz, her yerden alışveriş yapamıyorsunuz. bir kısıtlanma illa ki var.
0
elektr10
(15.08.25)
UAE özelinde ne kadar para aldığınıza bağlı. Hayat pahalı ama eğer maaşınız iyiyse kaliteli bir hayat yaşayıp iyi para biriktiriyorsunuz. Ancak ailecek giderseniz biraz sorunlu çünkü devlet okulu diye bir şey yok, özel okullar da oldukça pahalı... Keza kiralar da öyle. Yani ailenizle gidecekseniz eğer yönetici vb. pozisyonda değilseniz astarı yüzünden pahalıya çıkabilir.

Kendi içinde çeşitli sıkıntılar var; mesela Dubai kültürel açıdan sığ bir yer. Avrupa şehirleri gibi organik bir şehir değil mesela. Diğer yandan hava da hayatı kolaylaştırmıyor; yılda birkaç ay dışında klimalı iç mekanlarda vakit geçirmek zorundasınız.
0
salihdt
(15.08.25)
Dubai için konuşayım, iyi para kazandığınız takdirde çok bir problem yaşamazsınız. türk nüfus da var, türk yemekleri, restoranları vs de var. olumlu yanı güvenli ve gayet kurallı olması. paranızla hizmet de alabiliyorsunuz. olumsuz yanı aşırı sıcak, karma nüfus ve gezilecek bir yer olmaması. haftasonu arabayla gidip görebileceğiniz bir doğa vs yok. yazı turkiye'de geçrieblecekseniz bence para kazandıkça yaşanabilir bir yer. yani ben şahsen yağmurlu pesimist akşam saat 6'da hayatın bittiği avrupanın köylerinde yaşayacağıma burada yaşamayı tercih ederim. en azından kasım-mayıs arası hava güzel oluyor, sahil kenarında yürüyebilir, çok güzel olmasa da yüzebilir, partileyebilir, iyi yemek yiyebilirsiniz.
0
awlmi
(15.08.25)
(2)

Kariyer nette şu ayarları açmak mı gerekiyor?

Rondak
Bu şekilde başvuru yaparsam. benim cv mi görüntüleyemiyor mu?Yoksa bu ayar genel görünüm için mi?https://i.hizliresim.com/nibvz8j.jpeg
Bu şekilde başvuru yaparsam. benim cv mi görüntüleyemiyor mu?

Yoksa bu ayar genel görünüm için mi?

i.hizliresim.com
0
Rondak
(09.08.25)
O ayar Kariyer Net üyesi şirketlerin site üzerinde personel ararken sizin CV'nizi görüntüleyebilmesi ile alakalı. Başvuru yaparsanız bu ayardan bağımsız başvuru yaptığınız şirket CV'nizi görebilir.
Link ile ilgili ayar ise CV'nizin o linkle herhangi biri tarafından görüntülenebilmesi anlamına geliyor, Kariyer Net üyesi olsun olmasın.
0
salihdt
(09.08.25)
Yoo bu başvuru yapmadan görüntülenme özelliği. Orada açıklamada yazıyor zaten.
0
serverbeyi
(09.08.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.