Giriş
(11)

Katılım zımbırtısı ile araç satmak

chicha_v2
Satıcı benim, alıcı bu eminevim midir nedir onlardan biri ile satış yapar mısınız dedi.Biraz araştırdım önce satışı yapıyoruz sonra adamlar hesaba parayı geçiyor gibi anladım.Bu şekilde kabul etmeyeceğimi söyledim adam ısrarla önden peşinat vereyim, çok ciddi alıcıyım, birlikte dururuz şöyle böyle s
Satıcı benim, alıcı bu eminevim midir nedir onlardan biri ile satış yapar mısınız dedi.

Biraz araştırdım önce satışı yapıyoruz sonra adamlar hesaba parayı geçiyor gibi anladım.

Bu şekilde kabul etmeyeceğimi söyledim adam ısrarla önden peşinat vereyim, çok ciddi alıcıyım, birlikte dururuz şöyle böyle sürekli mesaj atıyor.

Bu şekilde satış yapıp da sorun yaşayan var mı? Alıcıya giren çıkan yok da ben paramı alamazsam boş yere dert almış olacağım başıma yanaşmamakta haklı değil miyim?
0
chicha_v2
(09.02.25)
haklısın bende olsam yanaşmazdım
0
basond
(09.02.25)
Dolandırıcılık olmasa bile riskli. Hiç bulaşmazdım
0
messina123
(09.02.25)
Tam emin değilim ama karşı tarafın hangi finansman aracını kullandığının sizi bağlamaması lazım. Yani o para ev kredisi ile bankadan da geliyor olabilir, Eminevim gibi bir kurumdan da geliyor olabilir, evi alan birinden borç da almış olabilir; sonuçta siz noter huzurunda evin bedelini alıp satışı yapacağınız için sorun olmaması lazım; eve ipotek vb. konacaksa onlar evi yeni alanla parayı veren kurum arasındaki sizi ilgilendirmeyen şeyler.
0
salihdt
(09.02.25)
aracı kurumdan teminat mektubu verecek mi size? normalde bankalardan araç kredisi çekerek işlem yaptığınızda da aynı süreç işliyor. önce devir yapılıp sonra para transferi gerçekleşiyor. bu esnada da banka talep edilirse eğer satıcıya teminat mektubu veriyor.
0
joooper
(09.02.25)
@salihdt @jooper

Taraflardan biri yeşil sermaye olunca kıllanıyorum banka olsa veririm. Evet biliyorum bddk bunları da denetliyor birçok kişi bu şekilde alım satım yapıyor ama daha önce böyle bir satış ne ben yaptım ne etrafımdakiler. Tırsıyorum o yüzden.

Aksi bir şey olursa 1.5 milyonun peşine düşecek ne param ne enerjim var şu an.
0
🌸chicha_v2
(09.02.25)
Verme hacı boşver.
0
rodeocu
(09.02.25)
Bu riski neden alasın?
0
parka
(09.02.25)
benim yaşadığım yerde bu tasarruf finansman şirketleri oldukça popüler. gidip ne bir şey aldım bunlardan ne bir şey sattım ama her gün muhabbetlerini dinliyorum.
teknik olarak kredi olmadığı için ve zamanında bunu ucuz finansman olarak kullandıkları için al paranı git istediğini al, bizi ilgilendirmez demiyor firmalar. olay da burada patlıyor.
aynı soyadı taşıyan birinden de alamıyor örneğin aracı, evi.
hatta bu güvenli ev araç satış sistemi de tamamen bu firmaların talepleri ile doğmuş ama halen entegre olamadılar diye biliyorum.
hangi firma hangi şubeyse bu elemanın bir dosya numarası falan olur onu al sorgulat. ister önce bir telefondan yaptır sonra şubeye git.
bir de bunların günlük bir ödeme limiti mi ne oluyor. oraya takılırsa para ertesi güne kalır. bunu da sorgulat. gördüğüm duyduğum genelde öğleden sonra gibi para işi hallolmuş oluyor.
satıcı tarafında bu günlük limite takılma haricinde mağdur olan duymadım hiç.
para gelene kadar genelde bir yerde oturulup bekleniyor çay çorba içiliyor para gelince anahtarı verip yolunuza bakıyorsunuz.
0
Efoody
(09.02.25)
katılım zırvalarının hiç birini desteklemiyor ve sevmiyorum. ben kabul etmem ama bu benim subjektif yorumum. o kadar farklı dolandırıcılık olayları var ki, bu seviyede akrabana bile güvenmezsin.
0
mikahakkinen
(10.02.25)
hocam selamlar, ben son aracımı bahsettiğiniz şekilde sattım.

şimdi sana senin kafandaki tüm sorularla alakalı cevap vereceğim. Eğer satmak istersen;

1- Eminevim sisteminden alıcı kişinin varlığını sorgulatabilirsin.
2- Kendisi sizden belirli belgeler isteyecek size ve araca dair (ruhsat, kimlik bilgisi, iban vs.)
3- Verilen bilgiler sonrası araca değer biçiyorlar ve ona göre alıcıya şu kadarlık finansman sağlayabiliriz diyorlar.
4- Sonraki adımda banka mantığıyla kredi öncesi satıcıya bir taahhütname veriyorlar.
5- Satışı sabah erkenden yapıyorsun tutar akşam 16.30 gibi hesabına geçiyor.

Sistem bu şekilde ilerliyor, ben sistemi asla övmüyorum ve dolandırıcılık da mümkün. Biz para geçene kadar adamları esir tutmuştuk ve aracı vermemiştik. Satacaksan böyle yapabilirsin ya da araç tutarı kadar senet imzalatıp satış sonrası para sana geçtiğinde senedi yırtabilirsin. Ya da hiç bulaşmayıp direkt uzak durabilirsin.

Bence uzak dur stresli ve gereksiz bir yol, büyük konuşmayayım ama bir daha böyle bi şeyle hiç uğraşmak istemem. Para-çokomel devam. Kafanıza başka bi şey takılırsa çekinmeden sorun lütfen.
0
life is not fair
(10.02.25)
@life is not fair Bizzat sistemle benimle aynı tarafta olan birinin yorumu çok kıymetli oldu ve bu şekilde satmama konusunda iyice emin oldum.

Hayatımızda yeterince heyecan var, daha fazlasını aramak istemiyorum çok teşekkürler.
0
🌸chicha_v2
(10.02.25)
(8)

Banka hesabima gelen parayla kk odemesi yapmis

Kittie
Geri alabilir miyim bu parayi sizce?Talimatimin olmadigi teyit edildi.Call centerla gorustum.Tamam benim borcum o da ama hesabimdan talimatimin olmadan alinmis.Asgarisi bile degil. Tum donem borcu cekilmis.Asgarisini odeyip/veya odemeyip devam edecektim.Faizse faiz.Bu parayi geri getirirler mi sizce
Geri alabilir miyim bu parayi sizce?
Talimatimin olmadigi teyit edildi.
Call centerla gorustum.
Tamam benim borcum o da ama hesabimdan talimatimin olmadan alinmis.
Asgarisi bile degil. Tum donem borcu cekilmis.
Asgarisini odeyip/veya odemeyip devam edecektim.
Faizse faiz.
Bu parayi geri getirirler mi sizce?
Ne yapsam? Direkt bankaya mi gitsem?
*bence ne alaka ama duzenli odeme yapan biriyim zaten kredi kartina. Limitim de yuksek. Daha once bir ayda 50k harcayip direkt odemisligim bile oldu ama su an zor durumdayim ve bekledigim bi meblag vardi, geldi, ertesi gun tam kullanacaktim ki baktim banka onunla kartimin borcunu odemis.
0
Kittie
(09.02.25)
Anladığım kadarıyla son ödeme tarihi geçirilmiş bir borç var. Son ödeme tarihinde en azından asgari ödeme tutarı ödenmemiş borcun tamamından sorumlusun ve banka alacağını tahsil etmiş.
Eğer böyle olduysa bence yapabileceğin bir şey yok.
0
Mirket
(09.02.25)
eğer bir talimat yoksa hesaptaki parayı ne şekilde kullanacağınız tamamen sizin tasarrufınuzdadır. banka kendiliğinden bu adamın kart borcunun tarihi geçmiş, hesapta da para var, o zaman bunu çekip kartı ödeyeyim diyemez. ancak e-haciz gibi bir durum olabilir, borçtan dolayı hesaptaki paraya e-haciz konduysa o zaman haciz kararına istinaden bankadaki parayı haczedip borcu ödeyebilirler. ama banka kendiliğinden böyle bir şey yapamaz.

haciz falan yoksa illa ki bir otomatik ödeme talimatı mevcuttur. yoksa da o parayı geri alırsınız. vermiyorlarsa bddk'ya şikayet edin.

ya adamlar iş yapayım diye para gönderiyor bana mesela. 30.000 lira göndermiş, al diyor pazartesi günü ticaret odasında şube açılış tescilimi yaptır. para benim bile değil. çekip adamın işini yapıp masrafını ödeyeceğim. kredi kartımın süresinin geçmiş olması, faiz işliyor olması tamamen benim problemim. bankanın "aaa hesaba para geldi, dur şununla günü geçmiş borcu ödeyeyim" demesi mümkün mü yahu? benim bile değil ki o para.
0
kibritsuyu
(09.02.25)
Kibritsuyu olay aynen oyle oldu. Call center gorevlisi "evet talimatiniz da yok" diye teyit etti. Bence de. 1 gun gecmis sadece ve o an cekmisler. Ki evet isterse 1 ay gecsin, birak ben faiziyle sonra oderim.
0
🌸Kittie
(09.02.25)
Mirket: orasi oyle borc benim tabii ki ama oyle bi talimatim yok. Hacizli hesap gibi, hadi para geldi cekelim olmus. Sastim kaldim.
0
🌸Kittie
(09.02.25)
Yıllardır bu böyle bence. Onlarca banka kullandım, sizler gibi. Ama ne zaman hesaba para girse, varsa kmh veya kk borcu onlar ödeniyor önce. Vardır yasal bir dayanağı, size bize imzalatılan kağıtlarda.
0
Shepard
(09.02.25)
Bildiğim kadarıyla, bir bankada birden çok hesabınız olabiliyor ve bu hesaplardan bir tanesi, kredi kartının bağlandığı hesap oluyor. Kredi kart sözleşmesinde de borç gecikme durumunda bu hesaba gelen paradan borcun tahsil edilebileceğine dair bir madde var. O sözleşme maddesine istinaden borçlar tahsil edilebiliyor.

Bu söylediğim bireysel hesap ve bireysel kartlarla ilgili. @ kibritsuyu'nun söylediği durum ancak ticari hesaplarda geçerli olabilir ki o hesapların mevzuatı ayrı zaten.

Link bulursam eklerim.
0
Mirket
(09.02.25)
ben TEB'den kart alırken bunun söylendiğini hatırlıyorum.(veya sözleşmede okudum tam hatırlamıyorum) Ama Garanti ve Yapıkredide ödemediğim geciktirdiğim oldu ve otomatik çekmediler. Ya eski-yeni sözleşme olayı var veya karta bağlı hesap muhabbeti olabilir gerçekten.

Neyse sonuç olarak bu tür durumlar için avans hesabın (kredili mevduat hesabı) kenarda durması kurtarıcı olur. Şu an açamıyor musunuz bi bakın.
0
nhk ni youkosu
(09.02.25)
Bonus kart sözleşmesi aşağıdaki maddeyi içeriyor. Muhtemelen sizin kart için de benzer bir durum vardır. Asgari ücretin dışında kalan tutarın hesabınıza geri aktarılmasını isteyebilirsiniz sanırım.

Toplam borcunuz sözleşmede belirtilen ücret, komisyon, masraflar ve yaptığınız tüm harcama ve işlemlerin bedellerinden oluşur. Borcunuzu, son ödeme tarihi mesai bitimine kadar ödemediğinizde, farklı bir talimatınızın olmaması durumunda Minimum Ödeme tutarı Kartınızın bağlı olduğu hesaptan doğrudan alınır.
0
salihdt
(09.02.25)
(3)

rap, diziler, mert demir vs toplum mühendisliği hk.

bahçedekisandal
birkaç gün önceki bir duyuruda aklıma geldi. hatta o duyuruya da yazdım aşağıdaki yorumu. toplum üzerindeki böylesi çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? hiçbir şey yapamamak, yeni neslin çürütülmesine içerliyorum aklıma geldikçeönceki duyuruya yorumum:benim facebookta arkadaşımdı:) şok oldum böyle
birkaç gün önceki bir duyuruda aklıma geldi. hatta o duyuruya da yazdım aşağıdaki yorumu. toplum üzerindeki böylesi çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? hiçbir şey yapamamak, yeni neslin çürütülmesine içerliyorum aklıma geldikçe


önceki duyuruya yorumum:

benim facebookta arkadaşımdı:) şok oldum böylesi meşhur olunca. o ses türkiye'de yabancı, rock vs söylerdi. www.youtube.com

linkteki şarkısını dinleyince facebooktan istek göndermiştim, eklemişti o da beni. paylaştığı şarkılar, tarzı vs takip ediyordum. tamamen bambaşka biri aslında rock vs dinleyen, söyleyen.
tarzında meşhur olamadığı için bu yolu seçti galiba. ya da birileri gözüne kestirdi gel meşhur edelim, kazanalım gibi. hala şaşırırım gördükçe

biraz da toplum mühendisliği gibi. yeni nesile pompalanan tuhaf tavırlar, sapık gibi bakışlar, sosyopat tarz. yazık dinleyene de, dinletene de

bu ve bunun gibi; diziler, rapçiler vs aracılığıyla toplum mühendisliğine maruz kalan ülkeme de
0
bahçedekisandal
(04.02.25)
İşin toplum mühendisliği kısmına çok katılmıyorum. Bir yerlerde bir üst akıl var ve o "Şimdi şu tip diziler çekilecek, bu tip şarkılar yapılacak" anlatısı bana çok gerçekçi gelmiyor. Bu bir nevi doğal seçilim gibi çoğunlukla hayatta kalmaya çalışan bireylerin ya da şirketlerin zamana ayak uydurması. Mert Demir'i tanımıyorum ama anladığım kadarıyla onun durumunda da böyle olmuş; kendi sevdiği tarzda müziği yaparak kariyer inşa edemeyince tarz değiştirmiş; bu kendi kararı da olabilir, birinin yönlendirmesi de olabilir ya da belli ölçüde her ikisi de olabilir.
Firmalar için de benzer bir durum var; devlet destekli ecdad dizilerini vb. saymazsak tutmayan işler izlenmedikleri için yayından kaldırılıyor, tutan işler kaldıkça ve tekrarlandıkça da ortaya böyle bir durum çıkıyor.
0
salihdt
(04.02.25)
ben toplum muhendisligi oldugunu dusunenlerdenim.
eski trt videolari falan cikiyor mesela ilkokul cocugu, koylu falan ama cok guzel konusuyor, diksiyonu vs. Sanirim trt zaten oyle oldugu icin zamaninda o kisileri secermis.

ayse barimin bunun butun oyunculari sokak kopegi savundu, benim bildigim ezgi mola disinda sokak kopegi sahiplenen yok aralarinda, o kadar para kazaniyorlar barinak falan actilar mi? sanmiyorum. kopeklerin parcaladigi cocuklari paylasan, ailelerine destek olan da yok. pkk nasil terorse bu da teror, takipcisi cok olan bu cahiller kendini bilirkisi saniyor. kalite vs kalmadigindan insanlar da bu cahillerin seviyesine dogru iniyor.
0
spherical
(04.02.25)
Ortada kadın düşmanlığı, şeriat çığırtkanlığı, dinci mağduriyeti ve son ayların en popüler nefret objesi haline getirilen canlılar olan hayvanlara düşmanlık üzerinden tasarlanan bir toplum mühendisliği varsa bunu olsa olsa sağcı troller yani Fahrettin'in çocukları yapıyordur. Algının alası onlarda.

Onun dışında popüler kültürün tüm dünyada saçma bir yere evrilmesi ve her alanda artan liyakatsizlikle bağlantılı genel bir niteliksizlik olduğunu düşünüyorum. Toplum mühendisliğine inanmak benim için açıkçası "büyük oyun"culuk, heyecansız hayatların sözde kimsenin farkına varamadığı tüm gizli komploları bir bir ortaya çıkarıp kendini zeki ve farklı hissetme çabası. Daha ayrıntılı şekilde @salihdt yazmış düşündüklerimi.
0
derbeder ve süklüm
(04.02.25)
(6)

Wi-fi jammer sinyal kesici

aslagülümseyenbirkediyegüvenme
Öncelikle yasal olmadığını bilmiyorum ancak şöyle bir sorunumuz var. Kardeşimin yatak odası yan komşunun bir odası ile bitişik ve sanırım duvarlar çok ince. Komşunun oğlu gece saat birden başlayarak sabaha kadar online bilgisayar oyunu oynuyor ve sürekli yüksek sesle küfürlü konuşarak oyuncularla so
Öncelikle yasal olmadığını bilmiyorum ancak şöyle bir sorunumuz var. Kardeşimin yatak odası yan komşunun bir odası ile bitişik ve sanırım duvarlar çok ince. Komşunun oğlu gece saat birden başlayarak sabaha kadar online bilgisayar oyunu oynuyor ve sürekli yüksek sesle küfürlü konuşarak oyuncularla sohbet ediyor. Konuşulanların her kelimesi çok net bir şekilde kardeşimin odasında duyuluyor. Defalarca uyardık komşuyla görüştük hatta ev sahipleri ile bile görüştük ancak bir türlü engelleyemiyoruz. Düşüncemiz şu: bir wifi jammer yani sinyal kesici bulalım yatak odasının duvarına monte edelim ve gece birden sonra çalıştıralım. böylece komşunun o odasındaki wifi sinyal de kesilsin dolayısıyla çocuk o odada oyun oynayamasın. Aslında evin başka odasında kalıyor yani o odada da oyun oynayabilir ama onu tercih etmiyor. Aylardır devam eden o kadar rahatsız edici bir şey ki polis sadece gürültü olduğu zaman bize haber verin diyor sadece. onlar da aslında çok fazla seçeneğe sahip değiller. İnsanlar komşuluk nedir anlamıyor aylardır uyku uyuyamıyorlar son derece sinirleri bozuk. İnternetten kendimce araştırma yaptım ama tatmin edici bir ürün bulamadım var mı böyle bir ürün? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim..
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(02.02.25)
siz polis çağırarak tutanak altına aldırın, şikayetçi olun ve olayı mahkemeye taşıyın. bu bahsettikleriniz sizi büyük suçlu konumuna düşürecek şeyler. jammer çalıştırırsınız, sonra apartmanda ambulans, itfaiye çağıracak olanın telefonu çalışmaz, anlaşılırsa hayatınız kayar...
0
malheiros
(02.02.25)
Gider kablo çeker, network kablosuyla internete bağlanır.
0
salihdt
(02.02.25)
Kendi odanızı taşıyın. Başka yol yok
0
luluki
(02.02.25)
Abi kabloyla interneti çekmiştir o, wifi ile online oyun dert.
0
Shepard
(02.02.25)
Wireless bağlandığının garantisi yok ki hadi öyle olsun sıkıntı çıkınca gidip ethernet çekecek elbette bi çözüm değil.

İki tarafa da bondex gibi insan sesini kesecek bir sünger çekerek (eğer komşunuzun çözüme ortak olma gibi bi niyeti varsa) bi miktar çözülebilir gibi problem. Yalnızca sizin koymanız çok bir şey değiştirmez, ses kaynak tarafından engellenir daha çok zira.
0
hedep
(02.02.25)
çok benzer bir şeyi yapmıştım.

annemlerin yazlıktaki komşularının kızı (evler dip dibe) sabah 8'de -muhtemelen telefondan canlı yayın açıyormuş- bir başlıyormuş "mahmut hoşgeldin, emre hoş geldin, süleyman hoşgeldin" bütün muhabbet bu -muhtemelen şu twitch para kazanma olayı ile alakalı bir durumdu- annem de çok hassastır hiç uyuyamıyormuş, kaç kere rica etmiş oralı olmamışlar vs.

ben yanlarına giderken böyle hack vs işlerden çok iyi anlayan yazılımcı bir arkadaşım var ona danıştım, bana bir usb'ye canlı çalışan linux kali kurdurup fluxion mı öyle bir wifi kırma programı yükletti. bu wifi kırma programının içinde aynen dediğiniz jammer gibi bir şey vardı, valla üşenmedim her gün 8'e çeyrek kala kalktım ve çalıştırdım bunu :) hatta türk telekom'dan adam falan geldi, tabi normal öğle saatinde çalıştırmıyorum bulamadılar sorunu falan :))

haa kablo ile bağlanıyorsa modemi hackleyip modeme habire reset attırmak gibi ufak sapıklıklar yapabilirsiniz :) -tam onlive oyuncu ergen delirtmece:))-

o zaman da modemin wi-fi'ını kapatabilir durumu çakozlarsa tabi.

ama tüm bunlar tabii zaman, uğraş; bir de öyle bir uğraş ki hani sonunda herhangi bir şey ürettiğiniz yaptığınızda tatmin duygusu olan çabalar değil. tamamen kötülüğe kötülükle karşılık verme.

mümkün olduğunca daha yapıcı çözümler bulmak için uğraşmak gerek.
0
makbur
(02.02.25)
(1)

Sosyal ortamda herkesin sus pus olması

psmstc
Veya tam tersi çok iyi muhabbet dönmesi neyle alakalı sizce ? Birinin böyle ortamda fişeklerini mi olması gerekiyor illa
Veya tam tersi çok iyi muhabbet dönmesi neyle alakalı sizce ?

Birinin böyle ortamda fişeklerini mi olması gerekiyor illa
0
psmstc
(01.02.25)
Birbirini pek tanımayan insanların denk geldiği (Mesela sözlük zirvesi, iş yemeği vb.) ortamlardan şahsi gözlemim her 4-5 kişilik gruba bir tane muhabbeti açan adam lazım. Çoğu grup "Naber, nasılsın, havalar da bozdu" dan öteye gidemiyor; birinin araya girip insanların üzerlerindeki gerginliği atıp üstüne bir şeyler söylemek isteyecekleri bir şey atması, gerekirse bir ufak anekdot anlatması, birinin bir şey söylemesine istinaden muhabbet sönmesin diye lafı "Peki sen ne düşünüyorsun" vb. gibi başka birine taşıyacak bir katalizör olması lazım. Sonra gerisi genelde geliyor.
0
salihdt
(01.02.25)
(6)

Cep telefonlarinin bataryalari bilerek mi buyutulmuyor (bomba mevzusu)

Zetnikov
Acaba bimba olarak mi kullaniyorlar yada patlarsa sikintimi olurNeden boyle 1 hafta giden batarya yok
Acaba bimba olarak mi kullaniyorlar yada patlarsa sikintimi olur
Neden boyle 1 hafta giden batarya yok
0
Zetnikov
(31.01.25)
Telefonlar zaten cebe sığmayacak boyutlarda. Bir de bataryalar biraz daha büyürse Ericsson A1018 günlerine geri döneriz. Bombayla alakası olduğunu sanmıyorum. Daha büyük bataryalı bir sürü ürün var, misal tabletler ve laptoplar.
0
salihdt
(31.01.25)
Pili 1 gün dayanabilen bir iPhone düşünelim. Bunun 7 gün çalışabilmesi için pilinin de fiziken 7 kat büyük olması gerekecek. O yüzden yapmıyorlar. Estetik, maliyet, ergonomi.
0
orient blue
(31.01.25)
Komplo teorisi üretmeye gerek yok.
Zaten batarya bomba gibi patlamaz kuvvetli şekilde alev alır, bu da büyük olasılıkla öldürmez.
0
durbidakka
(31.01.25)
22.000 mah bataryası olan telefon vardı. baya kalın ama.

var ama ergonomik değil. ağır ve kalın olur. kim ister ki?

www.hepsiburada.com
0
jelly bear
(31.01.25)
iphone 6 1800 mah iken 16 3500 mah civarı. 2 katına çıkmış daha ne olsun? bir de uygulamalar, yazılımlar hız şu bu derken deli gibi enerji harcanırken
0
avatar is back
(31.01.25)
Şu videoyu tavsiye ederim
youtu.be
0
norek
(31.01.25)
(2)

goodreads tavsiyeleri

deckard
özellikle cagdas yazar ve kitap tavsiyesi alabileceegim takip ettiginiz goodreads gruplari / kullanicilari var midir?
özellikle cagdas yazar ve kitap tavsiyesi alabileceegim takip ettiginiz goodreads gruplari / kullanicilari var midir?
0
deckard
(31.01.25)
Bir grup yok ama kitap zevki benimkine uygun ve düzenli kitap okuyan insanlar bulup onları takip ediyorum. Çok popüler kitaplar için işe yaramıyor (Ki onlardan haberdar olmak zaten kolay) ama mesela görece az bilinen bir kitap okuduysam gidip bunu okuyup da yorum yapanlara bakıyor, bir iki tanesiyle okuduğum kitapları karşılaştırıyor ve takip etmeye başlıyorum.
0
salihdt
(31.01.25)
salihdt +1
elit çağdaş kitaplar okumuyorum ama sevdiğim kitabın ilk hangi listelerde olduğuna bakıp listeler içinden kitap ayıklıyorum, sonra yorum yazanlara bakıyorum, yorumculardan kitabı fav listesine ekleyen varsa başka fav olarak ne eklemiş ona bakıyorum ama burdan çok bişey çıkmıyor. en iyisi listeler ve yine sitenin bunu sevdiysen şunuda seversin önerileri. etiketlerde işe yarıyor aslında.
0
eja
(31.01.25)
(5)

kişinin kendini psikolojik açından geliştirebilmesi

yazar yazmaz yazan cakmak
günaydın, kendinizi psikolojik olarak geliştirebiliyor musunuz?psikolog, uzman desteği almadan, udemy/youtube vb eğitim video/setleri ile bu mümkün müdür? soğukkanlılık, öfke kontrolü, kriz anında düşünerek hareket edebilmek gibi eksiklerim var. Nasıl çözerim derdindeyim
günaydın, kendinizi psikolojik olarak geliştirebiliyor musunuz?
psikolog, uzman desteği almadan, udemy/youtube vb eğitim video/setleri ile bu mümkün müdür? soğukkanlılık, öfke kontrolü, kriz anında düşünerek hareket edebilmek gibi eksiklerim var. Nasıl çözerim derdindeyim
0
yazar yazmaz yazan cakmak
(30.01.25)
Youtube bu konuda biraz acayip bir yer çünkü videodan videoya atlayıp en sonunda kafanız daha karışık ve halledememe hissiyle kalabilirsiniz. Bu konuda bir kendine yardım(self-help) kitabı okuyup üzerine çalışmak daha faydalı olabilir çoğunlukla. O zaman içselleştirip üzerine egzersizler yapıp düşünüyor oluyorsunuz en azından.
Günün sonunda yine psikoloğa ihtiyacınız olsa bile aşama kaydedip bir iç görü geliştirmiş olursunuz.
0
kullanıcıadımbuolsun
(30.01.25)
School of Life kanalının güzel videoları var, bakılabilir, bu kanalın kurucusu Alain De Botton'un kitapları da genel olarak iyidir, hatta direkt kanalla aynı adı taşıyan "The School of Life: An Emotional Education" var.

Hayatın sırrını verecekmişçesine iddialı ismi olan self help kitaplarından uzak durmaya çalışıyorum. Onun yerine gidip işin temeline bakmak daha kolay geliyor. Ne derece psikolojik gelişime faydası olur, tartışılır ama mesela "Psychoanalytic Diagnosis: Understanding Personality Structure in the Clinical Process" çok iyi yazılmış, öğretici bir kitaptı.
0
salihdt
(30.01.25)
psikolojik olarak geliştirmek demeyelim de düzeltmek diyelim. bu gayet mümkün. ortaokul lisede tiklerim vardı. sürekli dudağımla burnumu kontrol etmek, gözlerimi çok fazla kırpıştırmak ve dakikada 10-15 kez fermuarımı kontrol etmek, ellerimle otistik hareketler falan filan. çok fazla dikkat çekmeye ve alay edilmeye başladım. kendi kendimi telkin ederek düşüne düşüne hepsinin üstesinden geldim. ancak bu sıralarda bir kitaptan da faydalandım. çok satılan bir kitaptı. 3 dakikalık meditasyon. bu kitapla bayağı ilerleme kaydettim. liseyi bitirdikten sonra 5 yıl üniversite kazanamamıştım. kişisel gelişim kitapları okudum ve birebir uyguladım. bunlar genelde dalga geçilen kitaplar ama okuduğum kitap bu tip kitapların atasıdır. 1900lerin başında yazılmış düşünün. dale carnegie. sonra efendim ben sınava girdim ve marmara hukuku kazandım. şu anda 6. okulumu okuyorum. yani mümkün kardeşim. daha yazmadığım çok fazla sorunum vardı. nerdeyse hiçbiri kalmadı.
0
ground
(30.01.25)
Krauthammer Liderlik ve koçluk aldım. Hem psikolojik hem de liderlik anlamında inanılmaz değiştirdi, geliştirdi beni. Başka bir insan oldum.
School of Life'ın kitaplarını aldım. +1
Düzenli olarak psikoterapistime gidiyorum. O da çok başarılı.
0
gabe h coud
(30.01.25)
psikolojik gelişimden çok kişinin hatalarının farkına varıp düzeltmesi olayı bu. şu an psikoloji biliminde gelişen terapi sistemi bilişsel terapi. zaten psikolojide conscious teriminin etrafında dönüyor. kendinde rahatsız olduğun veya değiştiremediğin davranışları kontrol etmek zaten iyi bir psikolojiye işarettir. burada önemli olan farkına varmaktır. ben 20 yaşındayken fark edemediğim hatalı davranışlarımı 40 yaşımda fark edip düzeltmeye çalışıyorum. bunun yaşlada alakası var. sönümleme mi oluyor bilmiyorum ancak yaş ilerledikçe beynimizde yavaşlıyor. herkes uzman desteği almıyor, kendini gözlemleyip karar veriyor.

ben subjektif yorum olarak kişisel gelişim nlp tarzı şeylere inanmıyorum. ayrıca ben bir psikolog olarak bir çok yanlış davranışımın farkındayım ve düzeltemedim. öfke, kriz anında düşünerek hareket edebilme, soğukkanlılık bunlar bende de yok. davranış değişikliği psikolojide çok zordur. ancak düzelmez demiyorum.
0
mikahakkinen
(30.01.25)
(6)

Sohbetlerin eskisi gibi tad vermemesi depresyon mu?

psmstc
Aileden uzaklaşmak, evde işte sosyalleşmeden eskisi gibi tad alamamak, heyecan motivasyon azalması Bunlar depresyona mı işaret eder?
Aileden uzaklaşmak, evde işte sosyalleşmeden eskisi gibi tad alamamak, heyecan motivasyon azalması

Bunlar depresyona mı işaret eder?
0
psmstc
(28.01.25)
Hayır. tadım kaçtı denir ya o tabiri kullanıyoruz bunun için. Yeni insanlar ve hayata güzel katkı sağlayarak aşılır. Gezme tozmayla hobiyle olmaz yanii.
0
luluki
(28.01.25)
Hocam benim bi arkadaşım var annesini babasını bi trafik kazasında kaybedince depresyona girip 6 ay falan duş almamıştı, bence depresyonun en önemli işareti kişisel temizlik anlayışının bırakılıp bırakılmaması, bırakılmamışsa o kişi depresyona girmemiştir diye yorumluyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(28.01.25)
tek basina yeterli bir kriter degil. kisisel hijyenin olmadigi gibi. eger bir kac semptom daha varsa kuvvetle muhtemeldir. orn: sabah yataktan cikmama istegi, istahsizlik, tembellik vs..
0
buenosdias
(28.01.25)
Yaşlanmakla da alakası olabilir.
0
salihdt
(28.01.25)
Bence dopaminle alakalı. dopamin orucu işe yarayabilir.
0
komando kani var bende
(28.01.25)
Yeni bir hayata Yol alma vakti gelmis hocam belkide
0
Zetnikov
(28.01.25)
(1)

almanya vize başvurusu

asap raki
başvuru sırasına kaydolmuştum, orada 1 yıl süreyle olacak kardeşimi ziyaret edecektim ancak vize randevusu daha yeni geldi ve ablam 11 şubatta dönecek. onun vizesi devam ediyor. kardeşim almanyada bir üniversitede çalışmak üzere oradaydı. bu vize başvurusu için bazı sorularım var;1- 4 şubattaki başv
başvuru sırasına kaydolmuştum, orada 1 yıl süreyle olacak kardeşimi ziyaret edecektim ancak vize randevusu daha yeni geldi ve ablam 11 şubatta dönecek. onun vizesi devam ediyor. kardeşim almanyada bir üniversitede çalışmak üzere oradaydı.

bu vize başvurusu için bazı sorularım var;

1- 4 şubattaki başvuruya bugün başlasam evraklar yetişir mi? evrak listesini nereden görebilirim?
2- ben kesin bir tarih olmadan başvurabilir miyim? mesela yazın gitmek istiyorum ancak tarih kesin değil, siz vizeyi verin gibisinden? illa alınmış uçak bileti falan mı olmalı.
3- kardeşimin şubatta döneceğini görebilirler mi? ben martta gideceğim, kalacak yerim hazır, vize alabilirsem bileti alıp gideceğim diyemez miyim? kardeş ziyareti diye ondan bi davet mektubu alsam ama kalmaya ona gitmesem falan?
4- özetle somut bir planım olmadan nasıl vizeye başvurabilirim?
0
asap raki
(27.01.25)
Yakın zamanda bir değişiklik olmadıysa turistik ya da yakını ziyaret amaçlı Schengen vizesi uçak ve kalacak yer rezervasyonu olmadan alınmıyor. Hatta sizden baya baya seyahat planı istiyorlar; ne zaman gideceksiniz, kaç gün nerede kalacaksınız vb. gibi.

Başvuru listesi burada var: tuerkei.diplo.de
0
salihdt
(27.01.25)
(14)

dizi oyuncularının torpille seçildiği iddiası çok saçma değil mi?

sanemkk
Oynadıkları dizileri tuttuğuna göre yeteneklerine ve fiziklerine göre belirlenmiş demek. Yani doğru bir karar verilmiş torpil olsa bile. Eğer bunlar olmasaydı çok daha iyi oyuncular mı tanıyacaktık. Birde yeşilçam oyuncularında da böyle söylentiler olmuş mudur acaba?
Oynadıkları dizileri tuttuğuna göre yeteneklerine ve fiziklerine göre belirlenmiş demek. Yani doğru bir karar verilmiş torpil olsa bile. Eğer bunlar olmasaydı çok daha iyi oyuncular mı tanıyacaktık. Birde yeşilçam oyuncularında da böyle söylentiler olmuş mudur acaba?
0
sanemkk
(26.01.25)
TV de Türk dizisi izlemiyorum ama mesela serenay Sarıkaya yi biliyorum. Onun yetenekli olduğuna kimse inandıramaz beni.
Bir de söyle bak, izlediğin kişileri aa çok yetenekli ne güzel rol yapıyor diyor musun?
0
kisa
(26.01.25)
degil. büyük ihtimalle de iddialar dogru.
kanit bulamadiklari icin geziden tutuklanmasi sacma.

serenay'in mert demirle iliskinin yalan oldugu da basindan beri belliydi. konusuluyordu.
0
sonsuz
(26.01.25)
Torpilden ne anladığınıza göre değişir ama bence değil. Hollywood'un da yarısı "Nepo Baby" denilen anası, babası ya direkt ünlü insanlar ya da bir şekilde o sektörün içindeki insanlar. Herkes birbirine iş paslıyor, herkes tanıdıklarıyla çalışmak istiyor... Ki onlarda bu sektör devasa ve "Audition" sistemi falan var.

Zaten başka nasıl olur onu da bilmiyorum; KPSS benzeri bir sınavla oyuncu seçecek halleri yok herhalde. Yani "Doğrusu budur" demiyorum ama bu tür bir sektörde çok adil bir sistem nasıl olur onu da bilmiyorum.
0
salihdt
(26.01.25)
Ilk aklıma geleni söylüyorum Erdal Özyağcılar
0
kisa
(26.01.25)
Saçma mi? Bir topluluk var; senarist ve yapımcısından oyuncusuna ses teknikerine kadar dışarıdan kimseyi sokmuyorlar.

Netflixdeki yapimlar bunlar yüzünden çöp
0
topkapiaksaray
(26.01.25)
Oynadıkları dizilerin tutmasının sebebinin kalite ile alakasının olduğunu sanmıyorum. Çıkan yapımların da oyunculukların da çok büyük bir kısmı rezil. Eli yüzü düzgün olan yarın gelip oyuncu olarak başlamış. İnsanlar yokluktan ve vasata alıştıkları için izliyorlar birbirinin kopyası dizileri. X kanalda aşkını toksik olarak gösterenler ile yalancıları izlemek yerine Y kanalda yalancılar ile aşkını toksik olarak gösterenleri izliyor. Arada da birileri dayak yiyor ve sürekli entrika var işte.

Bunlar olmasaydı belki yetenekli oyuncular görecektik. Belki de bunların yerine başka yeteneksiz kişileri görecektik. Oyuncular da torpille seçiliyor derken yönetmenin çalışmak istediği isimler oluyor ama onun dışında kitlenen "şunu istiyorsan, bunu da oynatacaksın" kişiler oluyor. Sektörde yapım ve yönetmenlik kısmında çalışan 2 arkadaşım var. Öyle orta seviye yetkilerdeler ve büyük firmalar ile zaman zaman çalışsalar da genelde orta ve orta üst yapımlar. Orada da dönüyor.

Sektör çok açık değil. Herkes birbirinin tanıdığı ile bir şeyler yapıyor zaten.
0
nawar
(26.01.25)
dönecem size şu yazıyı bi okuyum.
cosmicstring yolladığını
0
🌸sanemkk
(26.01.25)
Sektörle alakası olmayan benim bile yıllardır duyduğum iddialara bu kadar şaşırılmasına da ben şaşırdım. Zengin erkek, fakir kız senaryosunda kim oynasa ertesi hafta milyon takipçisi olur. İnsanlara ne sunulursa o kabul ediliyor. Basit, kafa yormayan konu, güzel kadınlar, kaslı erkekler, şık mekanlar, oldu bitti. Bu dizilerin tutması oyuncularla ilgili değil. Kaldı ki tutmayan dizi için bile ödüller veriliyor. Yani her türlü sistemi döndürüyorlar. Bunlar olmasaydı daha iyi ve çeşitli oyuncular ve senaryolar olacaktı. Evet, yeşilçam için de benzer şeyler var.
0
asteriks
(26.01.25)
Brendan Fraser olayında da gördüğümüz üzere dünyanın her yerinde olan bir durum. inanılmaz bir kast sistemi var. kimin yükselip kimin düşeceğine küçük bir grup karar verebiliyor. bu durum sinema filmlerinde görece daha azdır. çünkü film kötü ise gişede batar. ama tv dizileri ile ilgili aynı şey söylenemez. zaten standart genel bir izleyicisi var. iyi kötü ayrımını çok fazla yapamayan büyük bir seyirci kitlesine hitap ediyorlar. çekim teknikleri çok gelişti artık tiyatro eğitiminini de eskisi gibi anlamı kalmadı.
0
ground
(27.01.25)
torpilin olmadigi sektor ve ulke yok.

turkiye'yi gectik, tom hanks'in oglu eger babasi olmasaydi oyuncu olabilir miydi? ya da kate hudson'in babasi kurt russell, anasi goldie hawn olmasaydi acaba bir sansi olur muydu?

ornekler cogaltilabilir.
0
cooperr
(27.01.25)
arkadaşlar, film izlerken oyuncunun iyi rol yapabildiğini nasıl anlarım. bu konuda kendimi geliştirmek istesem bana ne önerirsiniz? ünideyken topluluklarda tiyatro ya yazılmıştım ama orda bana hiç böyle şeyler öğretilmedi.

sanem'den yukardakilere...
0
🌸sanemkk
(27.01.25)
çeşitlilik artacaktı, bugün ekranda gördüğünüz çoğu oyuncu çocuk tiyatrosunda bile oynayamayacak yeteneksizler.

ana castlarda özellikle yapım şirketleri ve menejerler arasında bir ticaret dönüyor. dizilerin 150dk'ya kadar çıkması da menejer-yapımcı-kanalların markaları söğüşleme operasyonuydu, işe yaradı. markalardaki kifayetsiz arkadaşlar da iki reklam çekiminde ünlü görmek için fiyatlamalarıyla ürün piyasasını pahalılaştırıyor. aslında konu çok uzun ve derin ama bizim milletin aşağılık kısmı "serenay kimle yatıyormuş" seviyesinden öte gidemedi.
0
ahmet oturum cerezi
(27.01.25)
Bence burada olay starla ilgili. Bir star seçilince alt kadroyu starla beraber paket olarak veriyor. Bu da star olmayan oyuncu için büyük dezavantaj.
Sadece Yeşilçam'da değil bence bütün dünyadaki sinema/dizi sektörü benzer şekilde. Markete gidiyorsun diyor ki Unilever markası deterjan alırsan calve sos (aynı üreticinin) indirimli. Tabii biri mal öbürü insan ama kapitalist sistemde hepsi ürün.
0
SiyamkedisiZorro
(27.01.25)
birinde mehmetali birand'a sormuşlardı neden bırakmıyorsunuz artık diye o da bu işler bırakılmaz elden alınır, çok daha iyi iş çıkaran varsa buyursun benden alsın demişti. o gündür bu çark böyle döner zannediyordum ben de. beceri olmasa bile demek kayırdığın birine diğer yeteneklere kapıyı kapatarak rol verebiliyorsun. kim olduğu hiç önemli değil

ama yeşilçam'a inanmam. ya düşünsene kim türkan şoray'dan daha efsane olabilirdi ki?
0
🌸sanemkk
(27.01.25)
(6)

Neden şöyle bir özellik yapılmıyor?

respect
Tarayıcılarda sağ tıklayıp istediğimiz dile çevirebildiğimiz özellik neden telefon uygulamaları için yapılmıyor?Yoksa Yapılamıyor mu?Edit: Tarayıcı sormuyorum uygulama/app soruyorum
Tarayıcılarda sağ tıklayıp istediğimiz dile çevirebildiğimiz özellik neden telefon uygulamaları için yapılmıyor?

Yoksa Yapılamıyor mu?

Edit: Tarayıcı sormuyorum uygulama/app soruyorum
0
respect
(26.01.25)
Firefox kullanıyorum, adres barında en sağda "Çeviri" özelliği mevcut. Bütün sayfayı çevirebiliyorum.
0
salihdt
(26.01.25)
Apple kullanıyorum, chrome'da var
0
baldan kaymak
(26.01.25)
Desktop ve mobil firefox'da var bu çeviri özelliği.
0
hedep
(26.01.25)
Apple'da ayarlar > uygulama ayarlarında dil seçenekleri var. Android i hatırlamıyorum 1 yıl oldu ama system default'tur o da.
0
baldan kaymak
(26.01.25)
Metin iceren rastgele bir uygulama actim telefonda, secince cevirme secenegi cikti. Ancak muhtemelen uygulamaya eklenmis bir ozellik degil de, isletim sisteminin native ozelligi gibi geldi. Bunu iOS ortaminda yaptim. Ancak her metin cevrilmiyor, muhtemelen baslik olarak isaretliler olmuyor ama diger metin bazli yazilarda calisiyor. Digerlerinde metin secilemiyor bile zaten.
0
mbond
(26.01.25)
iPhone'da, herhangi bir uygulamada seçilebilir bir metin varsa o metni seçip çevirebilirsin. Ama Apple Çeviri'de dil seçeneği biraz sınırlı. Google Translate gibi değil.

Baştan aşağı tüm metinler çevrilsin diyorsan o özelliği ilgili uygulamanın geliştiricisi ekleyebilir sadece. Ama uygulama geliştirme mantığına çok uymuyor. Adam oraya çeviri özelliği ekleyeceğine uygulamanın dil dosyasında yer alan metinlerin diğer dillere çevirilerini yapıp direkt dil seçeneği ekler.
0
himmet dayi
(26.01.25)
(9)

Hayat bir simülasyonsa, bu kadar saçma bir tasarımı kim yaptı?

ermanen
İnsan doğasının çelişkileri, evrenin soğuk kayıtsızlığı ve zamanın tek yönlü akışı... Bunlar estetik bir tercih mi, yoksa başka bir amaç mı güdüldü? Belki de bu tasarım, kaosu düzenle birleştirerek sorgulamaya zorlamak için yapıldı. Peki, bu tasarımın arkasındaki niyet neydi? Bir mesaj mı, yoksa sad
İnsan doğasının çelişkileri, evrenin soğuk kayıtsızlığı ve zamanın tek yönlü akışı... Bunlar estetik bir tercih mi, yoksa başka bir amaç mı güdüldü? Belki de bu tasarım, kaosu düzenle birleştirerek sorgulamaya zorlamak için yapıldı. Peki, bu tasarımın arkasındaki niyet neydi? Bir mesaj mı, yoksa sadece bir test ortamı mı?

Belki de her şey rastgele...
0
ermanen
(23.01.25)
Bu dünya imtihan dünyası. Ben bunu bilir bunu söylerim.
0
sekizdokuzon
(23.01.25)
Hayat bir simülasyon değilse?
0
etna
(23.01.25)
tüm tasarımı bilmeden çok sınırlı bir bakış açısıyla saçma diye yorum yapamayız. insanı boşver fizik yasalarına, atomaltı parçacıklara, evrenin büyüklüğüne baktığında aslında akılalmaz bir tasarım. niyetini bu perspektiften asla bilemezsin.
0
orpheus
(23.01.25)
Kafa güzel veya bozuk galiba :) daha iyisini yapabileceksen bir de senin simülasyonu deneriz
0
kimlanbu
(23.01.25)
Simülasyonu hazırlayana sormak lazım... Gerçi onlar da evren simülasyonunun arka planındaki kozmik radyasyonun milyar yıl içindeki dalgalanmasını falan inceliyor olabilirler, konunun ne estetikle, ne de bizimle alakası yoktur belki.
0
salihdt
(24.01.25)
tek ana kural var butun varolus icin. varolan her sey kendi etkinligini, gucunu arttirmak icin hareket ediyor. spinoza conatus, schopenhauer wille diyerek tanimlamis bu gucu. nietzsche will to power demis. ayni muhabbet, ciddi paralellikler var.

bu minvalde insanoglu parasini, fiziki gucunu, statusunu, cazibesini arttirmaya calisiyor. ulkeler yine ayni sekilde kendi etki alanlarini, zenginliklerini, guclerini arttirmaya calisiyor. bu gucle daha gucsuz olanlari somuruyorlar. madde de bu kurala tabi. gaz icinde bulundugu odaya yayiliyor. kursun duvara carptiginda ikisi de kendi fiziki butunluklerini korumaya calisiyor. kursun gucluyse duvari deliyor, duvar gucluyse kursunu durduruyor.

yazilimdaki tek kural bu ayrismalarin - principium individuationis - geregi varolusta kendilerine yer kapmaya calismasi. bu mucadele sonucunda entropi olusuyor ve butun objeler zamanla digerleri tarafindan yipratilarak yok oluyor. yerlerine yenileri geliyor. dogada surekli bir olusum ve bu olusan seylerin guc mucadelesi var. hayvanlarda cok belirgin bu. butun hayvanat bir birini yiyor. hayatta kalanlarla yola devam ediliyor.

bir bu, bir de fraktallar cok temel iki oge varolusta.
0
antikadimag
(24.01.25)
anlamsiz bir kaos tasarlamak, herseyin düzen icinde oldugu bir sistemi tasarlamaktan daha zor. eger tanrı varsa, kaosun tanrısı oldugu icin tanrı olabilir, düzenli yaratan tanrı o kadar da tanrı degildir.
0
deckard
(24.01.25)
Tasarımda saçmalık yok. Rahat ol. Evet tesadüf ve rastgelelik de yok. Nasıl olabilir ki?
Her şey tesadüfen mi oluştu?
0
luluki
(24.01.25)
Her şey rastgele.
0
peki madem
(24.01.25)
(8)

Step motor sürücü

kisa
Merhaba elektronik abideleriDM245M 4A 24-50VDC MICROSTEP SÜRÜCÜBu cihazı nasıl programlayabilirim bir fikriniz var mı?Asıl sorunu söylüyorum, bu motor bir saatin akrebini kontrol ediyor ve yaz-kış dönemleri için kendisi programlandığı şekilde saati ayarlıyor. bildiğiniz gibi artık bu uygulama yok. o
Merhaba elektronik abideleri

DM245M 4A 24-50VDC MICROSTEP SÜRÜCÜ

Bu cihazı nasıl programlayabilirim bir fikriniz var mı?

Asıl sorunu söylüyorum, bu motor bir saatin akrebini kontrol ediyor ve yaz-kış dönemleri için kendisi programlandığı şekilde saati ayarlıyor. bildiğiniz gibi artık bu uygulama yok. o yüzden bu ayarı içinden düzeltmem gerekiyor. nasıl bağlanıp nereye bakmalıyım fikriniz var mı?
0
kisa
(23.01.25)
Step motor sürücüsünün buna programlandığına emin misiniz, bu step motor sürücüsünü kontrol eden başka bir şey olmasın?
0
salihdt
(23.01.25)
sürücü programlanmaz, mutlaka mikrodenetleyici vardır sistemde onu programlayacaksınız. mikrodenetleyiciyi bulun.
0
enteg
(23.01.25)
yok emin değilim ama fotoğraflara baktığımda en müdahale edilebilir parça o göründü.
0
🌸kisa
(23.01.25)
mutlaka bir mikrodenetleyici vardır ancak eğer özel bir kartsa siz ona müdahale edemiyor olabilirsiniz. o yüzden bir esp32, esp8266 veya arduino kart kullanarak bu sürücüyü sürebilirsiniz. eğer çok büyük bir saat ise belki de plc bile kullanmış olabilirler. ihtiyaç yok ama parası kurtarıyorsa takarlar. gördüğüm kadarıyla 5v pulse ile çalışabiliyor. chatgpt bile size arduino ile onu sürecek kodu verir.

step motorun bir adımının kaç derece olduğunu motor üzerinden anlarsınız. genellikle 200 adım olur. yani 360 dereceyi 200e böleceksiniz. 1.8 derece döner her seferinde. mikro adımlar ile bunu düşürebilirsiniz. sonuçta 60 saniyede bir tur atmak isteyeceksiniz muhtemelen. bunun için de saniyede 6 derece dönmesi lazım. her saniyede bir adım atma takıntınız yoksa mikro adıma girmeyebilirsiniz. her pulse sonrası bir süre bekleyeceksiniz ve bir pulse daha göndereceksiniz.
0
enteg
(23.01.25)
fotoğrafları ekledim.
photos.app.goo.gl

ilgilenen herkese teşekkür ederim.

2 step motor akrep ve yelkovanı çeviriyor
her gün gece 12 de saatin oradaki bir swtichi tetikleyen mekanizma sayesinde kendisni sıfırlıyor saat (ileri geri kaymaları düzeltiyor bu şekilde) saat için ayrı, dakika için ayrı sürücü kullanılmış.
0
🌸kisa
(23.01.25)
Pic var o devrede programlanacak şey o. Ancak anten benzeri bir yapı da görüyorum. Gece 12de gerçek saat bilgisini nereden alıyor? Yani kaymaları düzeltmek için gerçekten 12 olduğunu birinin ona söylemesi lazım. Ya da yine kendi kristalinden saymaya devam ediyor motor pozisyonlarını düzeltiyor sadece.
0
enteg
(23.01.25)
Böyle bir durumda da elektrik giderse toparlayamaz asla.
0
enteg
(23.01.25)
@enteg teşekkür ederim,
şimdi, o pici programlayacak bilgim becerim yok. o yüzden diyorum ki 1 tane ardunio alayım, onunla dm245e komut gönderebilirsem bu işi çözerim.
hatta 1 ardunio ile 4 ayrı dm245 e komut gönderebilirsem tamam olur gibi geliyor
0
🌸kisa
(23.01.25)
(19)

Neden protesto yapamıyoruz? Neden sokağa düşmüyoruz?

damba
Bu bir kazan kaldırma duyurusu değil moderatörler, öncelikle onu söyleyeyim. Şunu merak ediyorum, gerçekten pankart, yürüyüş vs yaptığımızda, mesela hesabı sorulsun şu Bolu faciasının diye, tutuklanacağımız için mi dışarı çıkamıyoruz? Ben 30 arkadaşımla çıksam yürüsem ve slogan atsam, tutuklanıyor m
Bu bir kazan kaldırma duyurusu değil moderatörler, öncelikle onu söyleyeyim.

Şunu merak ediyorum, gerçekten pankart, yürüyüş vs yaptığımızda, mesela hesabı sorulsun şu Bolu faciasının diye, tutuklanacağımız için mi dışarı çıkamıyoruz?

Ben 30 arkadaşımla çıksam yürüsem ve slogan atsam, tutuklanıyor muyum? Ne lazım, valilik izni mi?
0
damba
(22.01.25)
cünkü gezi parkinda ülkecek sokaga ciktik ve hicbir sey olmadi.
0
sonsuz
(22.01.25)
@sonsuz ama çıktık, biz elimizden geleni yaptık, hiçbir şey olmasa bile kendimiz için çıktık. insanın varoluşsal anlamda manalı geleni yaşaması lazım, bana anlamlı geleni neden yapamıyorum? Cevap sonuçsuz kalacak diye olmamalı bence :(
0
🌸damba
(22.01.25)
Barışçıl gösteri anayasal hak, önceden izin alınmasına gerek yok.

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir."

İnsanlar neden sokağa dökülmüyorların ardında bir sürü şey var; bir yandan fazlasıyla sindirildi, sokağa çıkmak demek 100% polisle yüzleşmek demek.
Diğer yandan da modern zamanların ve sosyal medyanın bence birkaç etkisi var

1 - Gündem çok hızlı bulanıp değişiyor; Neyin peşinden koşulacağı ve kimin sorumlu olduğu belli değil, herkesin tepkisinin odağı bir diğerinden biraz daha farklı, gündem sürekli farklı şeylerin bombardımanı altında. Haliyle sokağa çıkacak kritik kitleya ulaşılamıyor.

2 - İnsanlar sosyal medyadan tepki gösterip bir şey yapmış gibi hissediyor ve bunun üstüne ayrıca sokağa çıkmaya gerek duymuyorlar.

3 - Çok fazla kamp var; aynı şeyi protesto etmek için bile olsa farklı görüşlerden insanlar yan yana gelmek istemiyor.
0
salihdt
(22.01.25)
Sonuçsuzluk değil konu sadece, gezi parkı eylemleri bir patlama noktasıydı ama halkın da bir kısmının döverek insan öldürebileceğini de gösterdi, yani protesto karşıtı birilerinin direkt protestoculara kinlenip aksiyon aldığı bir yer burası, o günlerde benimle yaşıt olan ali ismail o yaşında kaldı bense 30 yaşındayım.
Muhalif takılıp o protestoları dahi eleştiren insanlar gördükten sonra eylem falan yapılacak şey değil olarak kodladım ben artık.

Ek olarak 2015 yılı seçimlerinde de siyasetin iğrençliğini devlet bahçeli ile gördük ve halk dahi bir şeyler değiştirmek istese anladımki siyasetçilerin karakter sorunu buna müsaade etmiyor bu yüzden benim toplum için yapabileceğim şeyler siyasi açıdan bitti.
0
atom karincanin torunu
(22.01.25)
2 sebebi var;

1- gezi parkında feto ile birlikte insanlara yapmadıklari pislik kalmadı. Cinayet, ucu bucağı gelmeyen bir şiddet, iftira; aklına gelebilecek her türlü kötülük.

2- bu insanlar için değmez kafası. 2023 depreminden sonraki seçim sonuçları artık bu duyguyu arşa çıkardı sanirim.

Bu 2 düşünce-duygu birleşimi insanların eylemsizligine hatta tepkisizligine sebep oluyor.
0
makbur
(22.01.25)
milletçe yapamadıgımız 3 onemli sey

sıraya girmek
kaldırımda yurumek
protesto yapmak
0
Zetnikov
(22.01.25)
Bu genetğikle alakalı bir durum, biz Türkler tarihimiz boyunca sürekli bir demir yumruk tarafından yönetilmeye alışmışız ve çok az isyan etmişiz, yani tarihimize baksan en büyük ayaklanmamızın ilki Patrona Halil İsyanı ikincisi de Gezi'dir, arasında 1 milyon sene falan bi zaman aralığı var fakat Avrupa'ya bakıyorsun Fransızlar 50 defa imparatorluk yıkıp 70 defa cumhuriyet kurmuşlar İngilizler "ya ben senin yapacağın işi" deyip krala başkaldırmış 1000 sene önce falan kralın yetkilerini sınırlandıran Magna Carta'yı imzalatmışlar ve hepsinin tarihi böyle isyanlarla dolu, ha onlar da yeri gelmiş idam edilmiş yeri gelmiş yakılmış cezanın kralını yemişler ama vazgeçmemizler, biz zaten yönetim yanlısı bir ülke olmakla birlikte isyan potansiyeli az bir topluluk olduğumuz için bu görüşteki insanlar da haliyle sinmiş. Normal yani.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.01.25)
Bunun birçok sebebi var.

Birincisi önceden haber alınmaksızın barışcıl gösteri 12 Eylül darbesini yapan darbeciler tarafından Anayasal Hak olarak görülmüş. Ancak mevzuat gereği bunu yapabilmek için Valilikten ve önceden izin alman gerekir. Aksi taktirde gözaltına alınırsın.

İkinci sebep, bu toplum biat kültürüyle yetişmiştir. Şu an muktedirin kontrolünde olan kanaat önderleri öncülük etmediği sürece kitle hiçbir şeye karşı çıkmaz ve başkaldırmaz.

Üçüncüsü. toplumlar 3 bölümden oluşur. Birincisi zengin kesimdir. Onların, barışta ve savaşta ve de afette her durumda gözetecekleri ve durumdan istifade edebilecekleri yeşil renkli değerleri vardır. Ötesi onları ilgilendirmez.
İkinci olara fakir kesimi alalım. Onlar ekmeğinin peşindedir. Başka bir değer onlar için bir şey ifade etmez. Tek tük anlamlı gelmeler olsa da çoğunluk olmaktan doğan güçlerini ortaya koyma örgütlenebilme becerileri yoktur. Küçük şeylerle mutlu olurlar büyük olayları görme becerileri yoktur.
Orta kesim, orta gelir grubuna dahildir ve aydın kesimdir. Olayları görme ve değerlendirme becerileri vardır. Nispeten alt grubu örgütleme yetileri de vardır.Ancak bu kitlenin bu yetenekleri, gerek eğitimleri kalitesizleştirilerek gerek suni bir krizle fakirleştirilerek ellerinden alınmıştır, alınmaya devam edilmektedir.

Uzar gider bu liste.
0
Mirket
(22.01.25)
tkp çıktı ve çıkıyor. destek verilebilir
0
bahçedekisandal
(22.01.25)
Çünkü biz yetkililere kızmıyoruz akp ye kızıyoruz. Öyle olunca da kitlesel eylem olmuyor. Beşiktaş ta yangında ölenlerin sayısı da 29 du.
0
Cezcez
(22.01.25)
bugun istiklalde 10 kisilik bir tkp grubu yürüdü, göz altına alındılar.
0
deckard
(22.01.25)
@deckard

tkplilere herhangi bir gözaltı yok. ayrıca 10 kişilik bir grup söz konusu değil. kalabalık bir grup tkpli turizm bakanlığı önünde ve taksimde eylem yaptılar

x.com

ankara'da olanlar varsa bana yazabilir bilgi için
0
bahçedekisandal
(22.01.25)
0
Amaranta ursula
(22.01.25)
@cezcez bu çok anlamlı geldi, kitle hareketi gerekiyor ama birleşmemiz için bile belirtili bir kucaklama kapasitemiz yok gibi geliyor bana, herkes nasıl birbirine bu denli dışlayıcı olabilir. @bahsedelisandal gördüm, kaçırdığıma çok üzüldüm, takibe aldım teşekkür ederim @amaranta müthiş bir sahne
0
🌸damba
(22.01.25)
kendi adıma konuşacak olursam evde zor duruyorum toplumsal ölçekte olabileceğine inandığım ilk kıpırdanmada kendimi meydanda bulacağım. korkum da yok.

insanlardaki "bu millet için değmez" algısı bana acayip derecede empoze edilmiş bir algı gibi geliyor. unutmayalım ki seçimler 20-30 puan farklarla kazanılmıyor bu ülkede. yüzde 1-2 fark bu ülkenin yarısı demek. kimse azınlık psikolojisine düşmemeli şu durumda. ben benim gibi düşünüp hisseden bir sürü insanla karşılaşıyorum. başta yolsuzlukları, haksızlıkları araştırıp peşine düşen kamuyla paylaşan gazeteciler olmak üzere emek veren peşini bırakmayan, üniversitelerde hala burada bir şeyler yapmak için uğraşan insanlar, hayatında hiç bunlarla aynı safta durmamış onca insanı görmezden gelmek bence büyük haksızlık. ama bu malum kişinin hissetmemizi istediği şey: çaresizlik ve yalnızlık. gerçekten insanların duygularını nasıl kontrol edeceklerini iyi biliyorlar ve çok güzel yılgınlık yaratıyorlar.

insanların dışarı çıkma konusundaki çekimserliğini anlamak zor değil. yine yalnız kalma korkusu var bence, dışarı çıkıyorsun fişleniyorsun ve şiddet görüyorsun. belki tutuklanıyorsun. o yüzden buna partilerin önderlik etmesi gerekiyor çok çok miting yapmalılar halk da onların önderliğinde toplanmalı bence.
0
Mossy
(23.01.25)
@mossy söylediğinizde haklısınız, ben de kendimi zor tutuyorum. Ama burada bir arkadaşın söylediği, bunun bir kitle hareketi olmasının önünü açmak olurdu. Herhangi bir parti ya da partiler tabii ki miting yapabilirler ama asıl partisiz, millet nedir fark etmeden, din, dil, ırk, siyasi görüş fark etmeden bir araya gelmek daha elzem değil mi? O zaman bir araya gelirsek bizi yıkamazlar. Ama bir parti altında olduğumuzda, evet, fişleniyoruz. Bilemiyorum. Bu çözüm üretmek şart ama.
0
🌸damba
(23.01.25)
bunu kendine sorabilirsin. neden sokaga cikmiyorsun? kendi adima turkiye'de olsam cikmazdim. sebepleri;

1) devlet cok sert. dayak yer, joplanir, goz altina alinirsin. bir organizasyon lazim.
2) organizasyon yok. bu organizasyonu en iyi saglayacak olan siyasi partiler. onlar bile halki kin ve dusmanliga tahrik etmekten yargilaniyor. demirtas'in yargilanmasina alkis tutanlar ama o da terorist diyenler devletin istedigi herkesi terorist olarak damgalayabilecegini fark ettiler. demirtas yine ayni bu sekilde halki sokaga cagirdigi icin iceride su anda.
3) kaybedeceklerim var. kariyerim var, gorece rahatim yerinde.

devlet o kadar sert ki 82 anayasasi ile beraber, en ufak bir elestiri kaldiramiyor yonetim. erdogan olene kadar gun yuzu gormeyi unutsun turkiye. olene kadar iktidarda. anayasayi da degistirirse ulkenin toparlandigini biz goremeyiz.
0
antikadimag
(23.01.25)
Anayasayı, evrensel hukuk ilkelerinin hiçbirini zerre sallamayan bir tek parti iktidarını öyle yürüyüş yaparak falan protesto edemezsiniz. Zaten bunu yapamayın diye her köşe başını tutup kafasını göstereni daha orada ezen bir teşkilat var karşınızda.

Temel sorun örgütsüzlük. Sahip olunan gücü, tıpkı güneş ışığını tek bir noktaya toplayarak yakıcı bir güce dönüştüren merceğe yani örgütlü hareket etmeye ihtiyaç var. Bu yapılamasın diye 12 eylülden bu yana ülkede ne bir sendikanın ne de sivil toplum örgütünün etkin olmasına izin verildi.

Bu sistemin, bu çarkların bizim sayemizde döndüğünü fark ettiğimiz zaman, eğer istersek bu çarkları komple durdurabileceğimizi de fark edeceğiz. Örneğin pazartesi günü 500 bin kişi bankasına gidip hesabındaki tüm parayı nakit olarak çekmek istediğini söylese seyreyle gümbürtüyü. Örgütlü bir şekilde mercek buraya doğrultulduğunda sistemin ne kadar hızlı kitlendiğini ve para kaybetmeye başlayan tosuncukların nasıl totolarının tutuştuğunu keyifle izleyebiliriz aslında. ama mesele, bunu yapabilecek örgütlenme düzeyine erişebilmek. Çünkü bize karşı uygulanan bu zulmün yakıtı aslında bizim paramızdan geliyor. Gezi döneminde hükümete destek veren bir bankayı protesto etmek için insanların hesaplarını kapatmaya başlaması ile birlikte bankanın nasıl anında tornistan ederek yanlış anladıklarını anlatmak için neredeyse taksim meydanına protestocuların yanına inecek duruma gelmelerini hatırlayın.
0
thracia
(23.01.25)
Bu işi organize edebilecek, elinde insan gücü ve maddi gücü olan 3-4 tane yapı var, hepsi hükümet ile işbirlikçi. chp, mhp vs.

Türkiye'de şu an birileri yeni dizayn yapıyor. Bu çok önceden anlaşılmış bir yapı bence. Bunda da akp, mhp, dem, chp ve akp artıkları (deva vs.) anlaşmış durumda. Bunun içinde her şeyi yapıyorlar.

- Satın alabildiklerini alıyorlar.
- Etkisi olan sosyal medya kullanıcılarını göz altına alıp, korkutuyorlar.
- Sesi çıkan Ümit Özdağ, Tancu Özcan gibi siyasetçileri pasifize etmeye çalışıyorlar.
- Bölücü parti mhp'nin gençlik kolları : alenen herkesi tehdit ediyor vs. vs.

Kısaca tüm tuşlara basıyorlar. Normal vatandaşın bu ortamda çıkıp, protesto yapması çok zor. Adamlar alenen hukuğu rafa kaldırdılar.

Burada chp'nin yeri göğü inletmesi, ortalığı ayağa kaldırması lazım. Ama adamların derdi de gelecek yeni anayasa ve federatif yapı. Arada sırf gaz almak için, ilkokul müsameresi tadında işler yapıyorlar.

Türkiye'nin önümüzdeki yılları karanlık.


.
0
kartallar yuksek ucar
(23.01.25)
(4)

Gizli numaralar üzerine sorular

moonie
Bugün iki arkadaş ve ben şunu tartıştık. Bilgisi olanlar katkıda bulunursa sevinirim.Elektronik mühendisi arkadaş, gizli numaradan arayan kişiyi savcılığa vermeden öğrenemeyeceğimizi iddia ediyor. Polis, jandarma, asker vs. de kendi sistemlerinden kafalarına göre veya ricayla buna bakamaz diyor.Habe
Bugün iki arkadaş ve ben şunu tartıştık. Bilgisi olanlar katkıda bulunursa sevinirim.

Elektronik mühendisi arkadaş, gizli numaradan arayan kişiyi savcılığa vermeden öğrenemeyeceğimizi iddia ediyor. Polis, jandarma, asker vs. de kendi sistemlerinden kafalarına göre veya ricayla buna bakamaz diyor.

Haberleşme mühendisi ve aynı zamanda kamuda çalışan arkadaş ise kendilerinin dahi çeşitli ve ''yasal'' programlarla JEMUS sistemine kolayca girip gizli numaradan arayanı öğrenebileceklerini söylüyor. Özellikle polis arkadaşı olana bu işin kolay olduğunu, ricayla dahi yaptırılabileceğini savunuyor.

İlk arkadaş ise bunun yapılmasının mümkün olmadığını, yapılması durumunda operatörlere dava bile açılacağını, ancak şikayet durumunda gizli numaranın öğrenebileceğini düşünüyor. Ben de açıkçası bu görüşe biraz daha yakınım.

Bunun doğrusu ne arkadaşlar?
0
moonie
(22.01.25)
ikinci arkadas dogru söylüyor. ilk arkadas türkiye'de yaşamiyor.
0
deckard
(22.01.25)
Elektronikçi arkadaş teoride haklı, haberleşmeci arkadaş pratikte. Normalde çeşitli devlet güçlerinin belli bilgilere erişimi olur ancak bu erişim genelde mahkeme kararıyla kullanılabilir. Bunlar öyle kafasına göre herhangi bir polis memurunun erişimine açık olmadığı gibi, bu sistemlerde yapılan sorgular da sıkı bir şekilde denetlenir, herhangi bir kötüye kullanımda sorumlular cezalandırılır... Ama Türkiye'den bahsettiğimiz için "Herkes her şeye erişebiliyor" diye düşünmek daha gerçekçi.
0
salihdt
(22.01.25)
"yasal" yollarla jemus sistemine erişim işleminin "yasal" olduğunu ya da herhangi bir polisin bunu sırf kendisinin veya arkadaşının isteğiyle herhangi bir sistemden sorgulamasının "yasal" olduğunu kim söyledi size?

tck/243 : "Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. Ek : Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
0
altinci nesil caylak
(22.01.25)
türkiye'de her şey mümkündür. hele hele böyle durumlarda birilerinin bazı kurumların sisteme bağlanabilmesi için açık bir arka kapı illa bırakmışlardır.
0
co2s2
(22.01.25)
(21)

kitaplarınızı yarım bıraktığınız oluyor mu?

m e b
selam.okuma alışkanlığı olmayan, "dikkatim dağılıyor, o yüzden yarım bırakıyorum", "başladım, sonra bitirme fırsatım olmadı" gibi gerekçeleri olanlardan ziyade "bir kitaba başlıyorum, hoşuma gitmiyorsa doğrudan bırakıyorum" gibi tamamen bilinçli bir yarım bırakıştan bahsediyorum. kitabın dili, yazım
selam.

okuma alışkanlığı olmayan, "dikkatim dağılıyor, o yüzden yarım bırakıyorum", "başladım, sonra bitirme fırsatım olmadı" gibi gerekçeleri olanlardan ziyade "bir kitaba başlıyorum, hoşuma gitmiyorsa doğrudan bırakıyorum" gibi tamamen bilinçli bir yarım bırakıştan bahsediyorum.

kitabın dili, yazım tekniği, konusunun tırtlığı, yazarın taraflı bakışı vs beni zorlasa da o kitabı bitirmeye çalışıyorum. zaten şu yaşıma kadar da üç kitabı yarım bırakmış veya "şu an vakti değil, ileride okurum belki" demişimdir (o kitapların bir daha suratına bakmadım gerçi).

hoşuma gitmeyen bir kitabı bitirdiğimde de aşırı sinirleniyorum bu arada. halbuki ya yarım bırak ya da hayıflanma, değil mi?

neyse, sizin de bu gerekçelerle bıraktığınız kitaplar oluyor mu? en son yarım bıraktığınız kitap neydi?
0
m e b
(21.01.25)
kendimi çok zorlamama rağmen kitap ilerleyemiyorsa, bırakıyorum. pek hoşuma giden bir durum değil tabii
0
kondansator
(21.01.25)
Ben önceden illaki bitiriyordum sonra birgün mina urgan'ın kitaplarından birini okuyordum hangisi hatırlamıyorum

Orada Urgan'ın kendisi de başladığı kitabı beğenmese de illaki bitirdiğini anlatıyordu

Sonra bunun üstüne Fethi Naci'nin kendisine "Karpuzu kestin baktın ki kabak, gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?" dediğini söylüyordu.

Mantıklı geldi, artık sarmazsa devam etmiyorum.

En son Görmek'i yarım bırakmıştım.
0
akhenaten
(21.01.25)
Eğer %10, %15 civarına kadar olmuyorsa bırakıyorum.
0
salihdt
(21.01.25)
Oluyor olmaz mı, bazen mevsim sebebiyle bile okuyamadığım kitap oluyor. bakıyorum tam yazlık ya da tam kışlık bir kitap o mevsime erteliyorum ya da bakıyorum hiç sarmadı, beklediğim gibi gelmediyse erteliyor ya da tamamen bırakıyorum.
Sonsuz hazine gibi kitap var yeryüzünde hangisini okuduğunun ne önemi var sen okuduktan sonra, yediğimiz içtiğimiz gibi beğendiğimizi sevdiğimizi okumakta özgürüz. istersen aynı kitapları bile dön dön oku, kim karışır. ben çok okudum eskiden okuduğum kitapları, hala da özledikçe, okuduklarım vardır.
0
erty_ksk
(21.01.25)
Evet bırakıyorum en son bir polisiye hayranı olarak Ahmet Ümit'in Kayıp Tanrılar Ülkesi'ni yarısında bıraktım. Normalde bir kitabın ilk çeyreğine gelmeden içine çekip çeymeyeceği anlaşılıyor, eğer beni çekmemişse bırakıyorum. Hayat zevk alınmayan bir kitabı zorla, sırf bitirmiş olmak için okumaya devam edecek kadar uzun değil okunacak birçok kitap var onların zamanını böyle bir durum için harcamak bence gereksiz.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.01.25)
Hiç sevmediğim takıntılarımdan biridir.
Başladığım kitabı ya da filmi bitirmek zorundayım.
@ cosmicstring'in dediği gibi hayat kısa, kitap çok ama bunu kendime anlatamıyorum.
0
Mirket
(21.01.25)
Eskiden zorla ve inatla bitiriyordum. Artık sarmazsa bırakıyorum. En son China Mieville'in romanlarından birini bırakmıştım galiba.
Hayat kısa, kitap çok. +1
0
kobuzchu kiz
(21.01.25)
non-fictionlarda pek olmuyor. cünkü konusunu bilerek seciyorum. yazarin dilini begenip begenemdigimi 10 sayfada anlarim zaten ona göre alirim ya da almam.

fictionlarda cok oluyor. karakterlere cok uyuz olursam, konu sacma ya da fazla karmasik gelirse birakiyorum. sürükleyici degilse birakirim.
0
sonsuz
(21.01.25)
hic zorlamam, sikildigim kitabi ilerlemeyecegini hissedince birakirim.

yaratma cesareti'ni biraktim daha baslarinda. cevirmen ceviriden cok kendi anladigini anlatmis kitaptan uzun dipnot ve hayvani bir onsoz yazarak. cok sikti biraktim. hatta unutup ikinciye basladim, onda da biraktim. ingilizcesinden okurum belki daha sonra.

guzel oldugu halde kosmasaydim yazamazdim da yarim kaldi ama devam ederim diye umuyorum. bu bilincli bir yarim birakma degildi :)
0
lemmiwinks
(21.01.25)
"dikkatim dağılıyor, fırsat bulamıyorum" bahaneleri dışında nadir de olsa bıraktığım oluyor.

muazzez ilmiye çığ'ın bir kitabını okuyordum yıllar önce. kendi alanıyla ilgili yazdıklarına bir şey demeyeceğim, ama benim iyi bildiğim konularda hatalı argümanlarına denk gelmiştim hem de yoğun şekilde. devam etmek istemedim.

bundan sonra yüz tane kitap daha yarım bıraktım ama sebepleri en başta belirttiğiniz okuma alışkanlığı eksikliği.
0
biseysorcaktim
(21.01.25)
mumkun oldugunca zorluyorum ancak evet biraktigim oluyor. bazen bazi kitaplarin zamani degil diye dusunuyorum. mesela Ursula Le Guin'in 2-3 kitabini arka arkaya bayilarak okudum, sonra Mulksuzler'e basladim, mumkun degil gitmedi kitap, ne okudugumu anladim, ne geri donunce hatirladim, kitabin icine giremedim filan olmadi bi sekilde, biraktim. Tekrar donerim bir sure sonra.
0
kassiopeia
(21.01.25)
düzenli olarak kitap okuduğum zamanlarda en net hatırladığım yarım bırakma olayı mülksüzlere ait.
0
elorelia
(21.01.25)
Evet zamanının gelmediğini düşünüp bıraktığım kitaplar oldu, bir şekilde geri dönüp bitirdiklerim de oldu, az da olsa bir daha dönmediklerim de olmuştur.
0
amelie poulain
(21.01.25)
ben beğenmezsem direkt bırakırım hatta yazarına söylenirim küfür bile edebilirim bu ne biçim kitap diye :D

en son kinyas ve kayrayı bıraktım, birkaç sayfa okudum baktım feci kötü. aşırı depresif bir şeydi. hayatta okumam öyle bi kitap.
0
turuncu tonlarda
(21.01.25)
Her kitabın zamanı var. Şu an okuduğum kitap beni aşırı düşürüyor mesela, içimi sıkıyor. Baksan Türk klasiği, okumayanı dövüyorlar ama şu an bana iyi gelmiyor. Böyle olunca biraz zorlayıp olmazsa bırakıyorum. Allah kelamı değil neticede.
0
sekizdokuzon
(21.01.25)
bol kitap okuyan biriyim 1 ocaktan bu yana 5 kitap bitirip toplamda 1276 sayfa okumuşum. bu istatistiği de vereyim ki anlaşılsın. Bu kitaplardan yarım bıraktığım olmadı. Çok zorluyorsa, aynı cümleleri tekrar tekrar okuyorsam bırakıyorum.

son yarım (yarım bile değil 10-15.sayfada) bıraktığım kitaplar: Virginia Wolf- Deniz Feneri, Adam Fawer-Oz, Oğuz Atay-Tutunamayanlar
0
matilda
(21.01.25)
Çocukluktan yetişme iyi okuyucular artık ne tarz seveceklerini bildikleri için bir kitabin isminden, cisminden etkilenmezler ve okudukları bütün kitapları çok severler sevmeyecekleri kitaplari da hiç sevmezler.

Ama diğer arkadaşlar için bir yazar dostumun bir kitabinda da verdiği tavsiyeyi vereyim. Bir kitabın herhangi bir sayfasını açtığınızda ve okuduğunuzda bir sonraki sayfayı açma isteği güçlüyse o kitabın tamamını seversiniz.

Onun dışında sevmeyeceğim bir kitabı okumaya devam ederken kendimi hayal bile edemiyorum.
0
alimcgraw
(21.01.25)
kendimi çok zorlamama rağmen kitap ilerleyemiyorsa, bırakıyorum. pek hoşuma giden bir durum değil tabii +1

Bazı kitaplar cidden kötü. Lanet olsun der bırakıyorum.
0
put it in your appropriate place
(21.01.25)
en son sefiller'i yarım bıraktım. kitabın %22'sindeyken bıraktım. (1600 sayfa galiba)

kitabın gidişatı vs çok belirgin olduğu için daha fazla okumak istemedim.
0
makbur
(21.01.25)
yarim birakma olmuyor ama giremedigim kitaplar oluyor. bazi kitaplardan sekiyorum birkac kere denememe ragmen.
0
antikadimag
(22.01.25)
Eskiden zorlardım kendimi, artık akmıyorsa veya beğenmemişsem bırakıyorum. Bir de tabii bildiğim bir yazarın kitabıysa daha fazla şans veriyorum. Orhan Pamuk mesela; illa ki o ilk 50 sayfasında sıkılacağımı biliyorum, yazarın dünyasının içine girene kadar o sabrı göstermem gerekiyor. Sonrasında akıyor benim için kitap.
0
SiyamkedisiZorro
(22.01.25)
(6)

Sıcak Çikolata Markası

erty_ksk
İçtiğiniz en iyi sıcak çikolata markası hangisi?Evde yapmalık toz olarak satın aldığınız ya da alternatif olarak toz değil de şunun şuyu var dediğiniz bir marka model de olabilir, gençliğimizde kafelerde içtiğimiz o güzel sıcak çikolataları artık yapan yerler yok.
İçtiğiniz en iyi sıcak çikolata markası hangisi?
Evde yapmalık toz olarak satın aldığınız ya da alternatif olarak toz değil de şunun şuyu var dediğiniz bir marka model de olabilir, gençliğimizde kafelerde içtiğimiz o güzel sıcak çikolataları artık yapan yerler yok.
0
erty_ksk
(21.01.25)
gabe h coud
(21.01.25)
Düzgün bir bitter çikolatayla şu tarif: bulutagaci.blogspot.com

Toz içeceklerin hiçbiri bu kıvamı vermiyor.
0
kobuzchu kiz
(21.01.25)
0
salihdt
(21.01.25)
Melez Tea
0
Bluesque
(21.01.25)
ben en cok ovomaltine seviyorum.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(21.01.25)
bence evde yapılan. kaliteli bir süt, kaliteli bir çikolata ile chatgpt'ye püf noktalar sorularak yapılan.

+ harem chocolate sıcak çikolata satıyor ama çok pahalı.
0
damba
(22.01.25)
(4)

Roman okuduktan sonra

AlsterWasser
---Pazar sabahı boş vaktim vardı yazdım. imkanı olan okur.---Şahsi bir durumumu söyleceğim ve sadece beni anlıyor musunuz ya da benim gibi olanlarınız var mı, sizce problem var mı diye soracağım.Mesela biraz önce bir kitabı bitirdim. Bu arada sadece roman türü için bu söylediklerim. Kitabı gayet sev
---
Pazar sabahı boş vaktim vardı yazdım. imkanı olan okur.
---
Şahsi bir durumumu söyleceğim ve sadece beni anlıyor musunuz ya da benim gibi olanlarınız var mı, sizce problem var mı diye soracağım.

Mesela biraz önce bir kitabı bitirdim. Bu arada sadece roman türü için bu söylediklerim. Kitabı gayet sevdim. Şimdi bu kitapla alakalı ilerde bir film/dizi falan yapılsa izlemem. Daha öncesinde filmi/dizisi çekilen klasikler bol zaten onların da filmlerini vesaire izlemeyi tercih etmiyorum.

Buraya kadar sanki öznel bilinçli bir tercih oluyor sorun yok gibi. Karakterlerler, olaylar vs. benim zihnimde yarattığı şekli ile kalsın istiyorum. Başkasının filtersinden geçmesin veya film/dizi/oyun gibi yapım sürecinde bir sürü kısıtın olabileceği şekliyle zihnimde canlanan şey değişsin istemiyorum.

yalnız problem şurda başlıyor, kitap hakkında iyi ya da kötü pek yorum da okumak istemiyorum. işte burası biraz bana saçma geldi. kendimi sorguladım. gerçi birkaç sefer bunun nedeninin ekşi sözlük olabileceğini düşündüm.

zaten eski tarihlerde yayınlanmış bir klasik ya da modern klasik olunca sözlükteki eski tarihli girdiler de gayet ufuk açıcı oluyor. ama güncel bir romanı okuyup başlığına girince gerçekten insan hayret ediyor yorumlara. iyi ya da kötü anlamda fark etmez. sonrasında soğudum sanırım.

goodreadste bir iki yorum okuyayım diyorum ama yine neden başkasının görüşünü okuyorum ki diyorum.

kendim de pek yorum yapmıyorum bu arada. kitabı iç dünyama, zihnime atıp devam ediyorum.

şimdi mesela kitabın yazarını da mı hiç dinlemesem acaba diyorum?

burda sanki bir problem var ben de ama anlamadım.

belki de kaliteli yorum/analiz okumuyorumdur. bazen makalele aratıyorum, okuyorum o daha iyi geliyor bana.
0
AlsterWasser
(19.01.25)
Bence yazar anlatacağını anlatmış, daha fazla onu dinlemeye gerek yok gibi.

Zihninde canlananı değiştirmek istememek bana çok makul geldi, ben kendi adıma okuduğum bir kitabın filmi dizisi çekilirse merak ediyorum ama hep beğenmeyeceğim ön yargısı ile yaklaşıyorum o işlere.

Ekşi sözlükteki yorumların çoğu çöp oluyor, ya göklere çıkarılıyor, ya da bu ne ki şeklinde aşağılanıyor içerikler, arada gerçekten nitelikli eleştiriye rastlarsam onları okumayı seviyorum ben.

Bazen yorumları okurken, bu yorumu yazan kişi kim ki onun fikri benim için önemli olsun diye düşündüğüm oluyor benim.

Yorum yapmaktan ben de kaçınırım çünkü fikirler değişebiliyor, bir kitabı bitirdiğimde yorumlara hemen bakmak istiyorum ama benim fikrim zamanla demleniyor ya da değişiyor.
0
(19.01.25)
barthes yazarın ölümü yazısında yazarı çoktan öldürdü. ben bu görüşe çok katılmıyorum ama ahmet ümit gibi daha kitap çıkmadan imzalı ön sipariş, kitap çıkar çıkmaz yüz tane söyleşi yapılmasını da anlamıyorum. bazen sadece metin konuşmalı gibi geliyor. son yüz yüz yirmi yıllık dönemde de zaten metinler yazarın varlığından bağımsız incelenmeye çalışıyor. okur merkezli kuramlar da var.

bazen bir ekşi entrysinin abuk subuk bir makaleden daha çok şey anlattığı oluyor, doğru ama epey eskide kaldı sanırım. eski yazarların birçoğunun sildiği entryler de gitti. goodreads falan da Türk edebiyatından eserler de çok bir şey vaat etmiyor maalesef. Blog kültürü de eridikçe eriyor.
0
black holes in the sky
(19.01.25)
Şimdi diyeceğim şeyler sizin durumunuz farklı olabilir ama farklı bakış açısı olsun diye yazıyorum. Bence konunun başkasının filtresiyle bu kadar büyük oranda ilgisi yok. Film-kitap ilişkisiyle ilgili olan kısmıyla yorumlarla ilgili olan kısmı bence de birbirinden ayrı konular.

İnsan okuyup beğendiği ya da beğenmediği, kendisinde çeşitli hisler uyandıran şeyleri içinde olduğu gruplarla paylaşmak istiyor. Eğer bir şeyleri yaparken bu yaptığınız şeylerin sizin çevrenizde bir karşılığı yoksa yaptığınız şey gözünüzde anlamsızlaşmaya başlıyor. İnsanlar bu şekilde adım adım gittikçe çevreleri neye benziyorsa ona dönüşüyor. Sosyal medyadaki yorumları okumak da bu paylaşma isteğinin parçası biraz, ama çok etkileşimli bir şey değil. Çoğu zaman sizde gerçek bir karşılığı olmuyor. Her gün gördüğünüz insanlarla sözlü olarak konuşmak gibi değil yani. Bu açıdan sizi tatmin etmiyor, hatta sinirlendiriyor. Yaptığınız şey paylaşım ihtiyacınızı tatmin etmiyor olmasının yanında dediğiniz gibi başkalarının fikirlerini kafanıza dolduruyor sadece. Bu tek başına sorun olmazdı belki ama, sadece buna maruz kalıyorsanız büyük sorun olabiliyor. Eğer durum buna benzer bir şeyse okuduğunuz incelemenin kalitesi de çok önemli olmasa gerek.
0
akhenaten
(19.01.25)
Kitabı okumadan önce genelde Goodreads'te puanına bakarım, bazen emin olmak için bir iki yoruma göz gezdiririm ama eğer kitap beklentilerimle uyumluysa ben de açıp yorum okuma ihtiyacı hissetmiyorum. En azından normal romanlar için... Eğer bir görece ağır bir edebi eserse, bir klasikse vb. o zaman başka değerlendirmelere bakıyorum yine yorumlar yerine.

Yorumlara gerçekten bakmama neden olan şey kitap mesela Goodreads'te 4.50 puan almışken benim onu hiç beğenmemem oluyor; anca bu noktada gidip "Ben neyi kaçırıyorum" diye yorumları okuyorum.

Açıkçası o kadar üzerine düşünülecek bir şey değil bence. Fil, dizi konusu da çok kişisel; tabi ki genelde kitabı kadar iyi olmuyor ama ben yine de o sayfadaki karakterleri ekranda görmeyi seviyorum. Geçenlerde Paramount "Moskova'da Bir Beyefendi" kitabını mini dizi haline getirmişti mesela, hoşuma gitti izlemek. Keza "Marslı" da hem filmini hem de kitabını çok sevdiğim bir eserdir. Önyargılı olmamak lazım yani.
0
salihdt
(19.01.25)
(9)

Burgan Bank

HellKeePer
1 milyon parayı 3 aylığına on hesap faizine koyacağım. Faiz oranları güzel. Bu banka sağlam mı? 1 milyon ve üzeri işlem yapan oldu mu hiç?
1 milyon parayı 3 aylığına on hesap faizine koyacağım. Faiz oranları güzel. Bu banka sağlam mı? 1 milyon ve üzeri işlem yapan oldu mu hiç?
0
HellKeePer
(16.01.25)
(bkz: Sağlam)
0
salihdt
(16.01.25)
ben hiç sıkıntı yaşamadım. zaman zaman da kullanmaya devam ediyorum.
0
summerjam0306
(16.01.25)
4 yıldır kullanıyorum. Sıkıntı yaşamadım.
0
archmeister8
(16.01.25)
ben hicbir sikinti yasamadim. faiz oranlari fena degil.
0
Sour
(16.01.25)
her banka gibi bddk denetiminde, digerlerinden farki yok tabiki saglamlik ve guvenilirlim acisindan, kuveyt ortaklidir.
0
tuborg yesili
(16.01.25)
Garanti bankası müşteri Temsilcime burgan dedim o ne dedi. 10yıldır kullanırım
0
hunharca ben
(16.01.25)
en para da günlük vadeliye koy daha iyi bence.
en azındna her gün görürsün ne geldiğini parayı da bağlamamaış olursun.
0
jamswety
(16.01.25)
@hunharca ben, turkiye'de faaliyet gosteren bir bankayi bilmeyen musteri temsilcisi, gozumde isini bilmiyordur.
0
Sour
(17.01.25)
Dediğiniz miktarlarda işlemlerim oldu, oluyor. Sıkıntı yaşamadım.
0
thugster
(18.01.25)
(31)

bir insan konsere neden gider?

messina123
bildiğin eziyet. aylık 20-30 liraya en kaliteli seslerle kulaklığını takıp sınırsız müzik dinleyebiliyorsun zaten.hadi eskiden spotify yok, youtube yok anlıyorum da 2025 senesinde insan neden konser dinlemeye gider ki?
bildiğin eziyet. aylık 20-30 liraya en kaliteli seslerle kulaklığını takıp sınırsız müzik dinleyebiliyorsun zaten.

hadi eskiden spotify yok, youtube yok anlıyorum da 2025 senesinde insan neden konser dinlemeye gider ki?
0
messina123
(16.01.25)
Başka insanlarla birlikte eğlenmek çok güzel bir his. Ne kadar kalabalık olursa o kadar eğleniyorsun.
0
amortisman
(16.01.25)
Mantık olarak sana katılıyorum. Konserde playback yapmak da kınanan bir şey olmamalı bence. Birkaç istisnayı dışarıda bırakırsak, zaten stüdyo kaydı demek o şarkının ulaşabileceği en mükemmel performans demek. Konsere gidip canlıda detone olma ihtimali olan birini dinlemek beni geriyor sdjdsj verin stüdyo kaydını işte ezberlediğimiz tondan dinleyelim :d

Ama işte insanlar evde yatarak maç izleyebilirken niye tribüne gidip soğukta maç izliyor? Çünkü toplu etkinlikler insanların ilkel duygularına hitap ediyor. Konser ile tarikat zikri arasında teknik olarak fark yok. Kalabalıkta ritmik sesler ve hareketler ile coşan insanlar. Sosyal olarak bu tarz ortamlar insanın ilkel atalarından kalan bir ihtiyaç. Kimi maça gider, kimi konsere, kimi zikre vs.
0
nundu
(16.01.25)
bastan soyliyim verilen hicbir cevap seni tatmin etmeyecek. ben de senin gibiyim cunku:)

benim anlamadigim diger konu da dandik barlarda gitar calip sarki soyleyen tipler. hobi olarak gitar calan havali bir tipin 394923908. bin kere soylenmis sarkilari soylemesi bir insani nasil cezbeder?
0
buenosdias
(16.01.25)
Gençliğini festival festival dolaşarak geçirmiş biriyim. Hatta ctesi de coldplay konserindeydim. Yani bahsettiğin uyduruk şeylerse bilmem ama sahne görsel şovu, sanatçıyla birebir iletişim, çok çok güçlü bir ses sistemi, içine işleyen yani gövdene nüfuz eden bass, farklı altyapılarla çalınan şarkılar, hep birlikte dans eden yüzlerce insan, bağıra bağıra eşlik edebildiğin ve enerjini tamamen değiştirdiğin bir atmosferle kulaklıktan müzik dinlemeyi kıyaslamak on dönemde duyduğum en absürd şeylerden biri oldu ne yalan söyliyim.
0
awlmi
(16.01.25)
Eylem her ikisinde de aynı (Müzik dinlemek) gibi gözükse de biri deneyime, diğeri tüketime odaklanıyor, ona göre optimize edilmişler, haliyle de aslında birbirlerinden baya uzaklar.
0
salihdt
(16.01.25)
Amaç karnını doyurmaksa evde çorba da içebilirsin veya evde pişirirsin. Ancak güzel bir restorana gidersen arkadaşların ile birlikte, güzel bir ambiyansta farklı sunumlarda ve elinin lezzeti farklı insanların yaptığı yemeği yersin.
Karnın her türlü doyar ama hissettiğin farklıdır. Aynı mantıkta düşünüyorum.
0
cilekli pasta
(16.01.25)
@tiredofwaiting konuyla ilgili yüzlerce karşı argüman sunabilecekken en saçmasını sunmuşsun. ayrıca en ön sırada değilsen havaya kalkan telefonlardan sanatçıyı görebiliyorsan boyun 5 metre falan olmalı.

@sanemkk amortisman'la aynı noktada olduğun için sana da aynı şeyleri diyorum.

@amortisman en geçerli neden seninki olabilir.

@nundu stadyum ile konseri bir tuttuğun için seni kınıyorum

@buenosdias aynı fikirdeyim :d

@awlmi üzgünüm ancak kendini kandırmaktan başka bir şey değil söylediklerin.

@salihdt meselenin özü insanlar konsere para harcamak için gidiyor. para batıyor çünkü
0
🌸messina123
(16.01.25)
"Para batıyor" bakış açısıyla bakarsak, daha ucuzu ya da basitiyle ikame edilebilecek bir şey varken bundan başka ve daha pahalı her şey kullanan insana "Para Batıyor" demiş oluruz. Yani "Mis gibi evde oturup videosunu izlemek ya da Google Earth'ten sokak sokak PC başında gezmek varken Roma'ya gitmek" de böyle olur, "Evde tost yapıp yemek varken Michelin yıldızlı bir restoran rezervasyonu kovalamak" da...

Geliri belli seviyeyi aşan insanların bir kısmı bu parayı biriktiriyor, bir kısmı materyal şeylere (Ziynet eşyası, kıyafet, araba vb.) harcıyor, diğer bir kısmı da deneyime. Bırakınız yapsınlar, bırakınız (konsere) gitsinler.
0
salihdt
(16.01.25)
@salihdt verdiğin örnekler çok alakasız :)
0
🌸messina123
(16.01.25)
@messina

hocam işte biri sana ileride "insanlar evde maç izlemek yerine niye tribüne gidiyor ya" derse bu örneği verirsin ödeşmiş olursunuz :d konfor olarak evde maç izlemek daha mantıklı sonuçta, tribünde ne zaman maç izlesem golü kaçırıyorum, evde öyle bir sorun yok dsjsdj tribündeki tezahürat deneyimini yaşamak için maça gidiyorsun, konsere de toplu aktivite olarak gidiyorlar. Ben ikisine de çok sık gitmiyorum yine kişisel olarak sevmediğim için ama mantıklarını anlıyorum
0
nundu
(16.01.25)
cevapları okuyunca ciddiye alıp trole cevap verdiğim zamana üzüldüm.
0
awlmi
(16.01.25)
@messina123, verdigin cevaplar saygisizca. soru soruyorsun insanlar vakit harcayip cevap veriyor. gecimsiz biriysen buna da polemik baslatici bir cevap vereceksin. hic yorma kendini.
0
buenosdias
(16.01.25)
eller havaya yapmak icin gidiyorum.
bi de sanatcilarin canli performanslarini degerlendirmek icin.

kütüphanede ders calismak gibi. cevreden dolayi daha iyi konsantre oluyorsun.
0
sonsuz
(16.01.25)
argumanlar beğenilmemiş. Belki aşağıdakileri beğenirsin;

-insanlar neden bu devirde seyahat ederler ki. google street view diye bişey var. hangi şehri gezmek istiyorsan sokak sokak dolan oturduğun yerden. Ne diye bi dünya otel, bilet parası verip gidilir ki, mallık işte.

-İnsanlar neden bu devirde neden bin sayfa kitap okur ki. zaten filmi de var. yani filmi olmasa neyse, 2 saatte izleyip bitirmek varken ne diye günlerce okunur hiç anlamıyorum, mallık işte.

-Abi bu millet niye mal gibi maçlara gidiyor ki, zaten televizyondan tüm açılardan izleyebiliyorsun. Ne gerek var abi maça falan gitmeye hiç anlamıyorum, mallık işte.

-Abi bu tiyatro ne saçma iş. Yani canlandırma falan ne alaka, bak adamlar filmini yapmış, niye tiyatrosuna gideyim ki. efekt yok bişey yok. ne saçma, mallık işte.

Çok büyük bir keriz silkeleme dönüyor. Tüm bu insanlar da gönüllü kerizler. ama neyse ki ben kimsenin farkedemediği bu gerçeği fark ederek paramı kurtardım.
0
thracia
(16.01.25)
Eskiden spotify yok muydu? 15 yildir online platformlardan, applerden müzik dinliyor insanlar.

Aldigim keyif, odaklanma, bir salon dolusu insanla keyifli vakit gecirme deliligi, iyi müzik, canlida performansi cok farkli olan sanatcilari izlemek; spotify gibi ses kalitesi eh-iste´nin alti bir platformdan kulakligi takip sarki dinlemekle ayni degil.

Canli performans cok ayri bir sey. Djler pandemide canli yayin yapiyorlardi.

Yal yiyip de doyabiliyorsun ama gönül zeytinyagli sarma cekiyor. Belki de cekmiyor. Benimki cekiyor.
0
buf-e kür
(16.01.25)
sinerji
kültür
sosyalleşme

bunları ayrı ayrı ve birbiriyle kombine edilmiş şekilde sebep olarak alabilirsin aslında.
0
kisa
(16.01.25)
Duz konser alani bence de sacma. Ama los angelestaki kure gibi bi durumda isler degisir
0
lapaz
(16.01.25)
Playback yapanların, keko rapçilerin ve auto-tune olmadan yaşayamayanların konserlerine gidenler için ben de böyle düşünüyorum. Konserler aşırı pahalı, bunda berbat ekonomimizin katkısı çok büyük. Hal böyle olunca biraz koyabiliyor insana. Konserde, katılanlar ile birlikte bir sinerji var bir de. Tribünde maç izlemede de benzer konu var. İnsan doğasındaki ilksel dürtüleri tetikliyor. Maçlar ve rekabet kabileler arası savaşın, çekişmenin; konserler de ayinlerin ve törenlerin/törelerin "modernlenmiş" halidir belki de.

Bir de yaş aldıkça mosh pit içine koşmuyorsun ama yine de bir konseri, konser alanında ve canlı tecrübe etmek ile evde YouTube'a yüklenmiş MP3 arasındaki büyük farkı hissediyorsun.
0
nawar
(16.01.25)
Apaçık ortada olan bir şeyi açıklamaya çalışmak kadar zor az şey vardır heralde (gülücük)

Konsere sadece müzik dinleme amaçlı gidilmiyor elbette, heralde bunun siz de farkındasınız. Ama farkında değilmişsiniz gibi cevaplamak gerekirse;

Evde kulaklıkla müzik dinlemek düşük enerjili bir iş. Eğer miskinlik yapmaya ihtiyacınız varsa bunu yaparsınız. Eğer daha enerjik hissediyorsanız, evden dışarı çıkmak çıkmışken de belki arkadaşlarla vs. bir yere gidip kafa dağıtmak istiyorsanız konser bunu yapmak için çeşitli yollardan bir tanesi.

Ne oldu şimdi?

Müzik dinlemek tema oldu.

Konsere gitmek veya kulaklık takıp müzik dinlemekse bu temayı kullanarak kendinizi iyi hissettirecek şeyi yapmanızın yöntemlerinden ikisi haline geldi. Bunların birini yaparak diğerinden elde edeceğiniz şeyi elde edemezsiniz. Bitti mi? Hayır! :D Müzik dinleme temasıyla çok daha fazla şey de yapabilirsiniz, bunlar sadece iki tanesi.

O halde "kulaklık takıp müzik dinleyerek" arkadaşlarla dışarda sürtmek vesilesiyle sosyal ihtiyaçlarımızı tatmin edemeyeceğimizi, bunu yapmak için örneğin; "konsere gidebileceğimizi" söyleyebiliriz heralde.
0
akhenaten
(16.01.25)
Normal bir cevap vermek isterdim ama genel cevap şekline bakıp değiştirdim;
Canımız istediği için. Paramiz var.

Buraya kapalı bir kafayla gelmissin, herkese cevap yetiştirmek dışında bir şey yaptığını yok. Tarzın da bu soruyu bu şekilde soracak kişi tarzi zaten.
0
logisticsmanager
(16.01.25)
konsere giderken acayip hevesleniyorum yarim saat sonra aynen boyle oluyorum ben de allahim neden geldim diye.

soruna cevap:
- evden cikmak ve sosyallesmek.
- o konser kafada bir hatira oluyor.
- adamlar yaslaninca ya da olunce lan sunlari da bi canli dinlemedik demek istemiyorum.
- kulaklikla bilmem ne ile dinlemeyle canli ve bangir bangir dinlemek ayni sey degil yani onu karsilastirmak abesle istigal olmus.

ama bir yastan sonra zor geliyor ne yalan soyleyim, en sonda gittigim konserlerden birinde adam o kadar minnostu ki uzattikca uzatti ben de saate bakiyodum hadi bitir de gidelim diye ama o ayri konu.
0
bay b
(16.01.25)
Öncelikle sağlam bir müzik dinleyicisi olduğum bilgisini vereyim.

Ben de son 4-5 senedir bu kafaya geldim. Gidip konser izlemek bana hiç keyif vermemeye başladı. Ölümüne dinlediğim grubun konserine gittiğimde konserde esnediğim falan oluyordu artık. Ayakta konserler falan hele hiç çekilmiyor, hakikaten eziyet. Onun dışında bir de gidiyorsun, bazen rezil çalıyorlar, ses kötü oluyor, albümdeki gitar soloyu canlı gümbür gümbür dinleyeyim diyorsun, saçma sapan bir doğaçlama yapıyor eleman... Tadım kaçıyor. O yüzden senin de dediğin gibi düzgün bir ses sistemiyle evde keyfimce dinliyorum ve nerdeyse her zaman daha fazla keyif alıyorum.

Şu an dışarı müzik için çıkarsam sadece elektronik müzik yapan ufak ya da orta ölçekteki mekanlara gidiyorum. Tamamen alkol alıp sosyalleşmek için. Yoksa elektronik müzik hiç de değer verdiğim bir şey değil.

Şu an konserini denk getirmeyi beklediğim tek grup ise Animals As Leaders. Onu da sadece fiziksel performanslarını görmek için bekliyorum.
0
synesthesia
(16.01.25)
içine ben kaçmış yeni nesil. sosyalleşmeye, aidiyet hissetmeye ve canlı dinlemeye diye cevaplıyorum.

rock'n coke 2005'te ceza'nın sagopaya geçirdiği alandaydım. iğrençti. leş. gerçekten de çamur falan. benden 3 yaş büyük maden müh ablanın evinde kalmıştık, gidip geldik. çadırda falan da kalmadım yani. yani 20 yaş da gençtim. haklısın.
0
mathilda.may
(16.01.25)
sevdiğin grubu yakından görmenin ve izlemenin verdiği ayrı bir zevk var.

ayrıca depeche mode gibi konserleri ayrı muhteşem olan, şarkılarının konser versiyonları da orijinalleri kadar çok dinlenen gruplar da var.

yüzlerce insanla birlikte sevdiğiniz şarkıları söylemek falan da çok güzel ve eğlenceli zaten.

yani grubu kulaklıktan dinlemekle, adamlar karşındayken izlemek tamamen ayrı iki şey.
bambaşka ortamlar.
0
blatta hiberna
(16.01.25)
gerçekten anlamı yok, katılıyorum.

sırf sevdiğim şarkıcıyla resmim olsun diye sap gittiğim ve aftera da kalmadan döndüğüm 2 konsere katıldım.

o da sahnede şarkı söylerken selfie çekmiştim. kulise falan da yaklaşamadım bile.

kopmalı konserse kocaman tv önünde sabaha kadar içki kokteylleri ile takılabilir insan.
0
baldan kaymak
(16.01.25)
bende anlamakta zorlaniyorum, konsere gitmek beni sevdigim sarkicidan sogutuyor acikcasi cunku benim deneyimim sahne performanslarinin berbat oldugu. candan ercetin'e gitmistim ve berbatti mesela.

o yuzden konsere gitmeyi birakali cok oldu.
0
cooperr
(16.01.25)
eğlenmek için, sosyalleşmek için.
0
wd40
(16.01.25)
Bazı insanların soruma cevaplarına fazlasıyla şaşırdım çünkü çok egoistçe cevaplar vermişler. Tek tek nick yazmak istemiyorum çünkü o zaman da herkese cevap verdiğim kapalı bir kafada olduğum gibi komik şeyler söylemişsiniz. Arkadaşlar para sizin paranız. İnstagram diye bir şey hayatınızda olmasa, spotify'in, youtube'un olduğu 2025 senesinde hiçbiriniz konsere gitmez. Kendinizi kandırıyorsunuz ve birinin çıkıp gerçekleri söylemesi zorunuza gidiyor.

3 günlük dünyada günlerce emek harcayıp kazandığınız paraları autotone/playback yapan birisine kaptırıyorsunuz diyorum ve siz bunu sadece story atmak için yapıyorsunuz diyorum. Bu sizin zorunuza gidiyorsa yapabileceğim bir şey yok.

Sizin adınıza üzgünüm
0
🌸messina123
(16.01.25)
Oğlum bize ne ya senin ne düşündüğünden =d biz mi gelip sana fikrini sorduk.
Sayende iyi güldüm, kendini böyle önemli sanan tiplerin hastasiyim.
0
logisticsmanager
(16.01.25)
Hahaha @messina son yazdığına baya güldüm ben de tanımadığın insanları temelsiz boş düşüncelerinle yargılama, tek tavsiyem bu. instagramda paylaşmak için konsere gitmek ney hahaha. İnsanların kaç para kazandığını da nerden biliyorsun ayrıca. Cevap aramadığın soruları sorup insanların zamanını alma
0
awlmi
(17.01.25)
bazi insanlar da konser sirasinda car car konusup arkadaki dinleyicinin keyfini bozmak icin gidiyor diye düsünüyorum.
0
sonsuz
(17.01.25)
(12)

Vücuduna Allah veya ayet dövmesi yaptıranlar

seni tanıdığım güne lanet olsun
Allah'ın isimleri, ayet vb. dövmelerin mantığı ne? Yani çok dini bütünsün, din aşkıyla yanıp tutuşuyorsun ve bunu sergilemek istiyorsun ama günah olduğu söylenen bir eylemi alenen yapıyorsun. Bunun besleme çekip alkol yudumlamaktan farkı ne? Bir de üstüne millet dua, Allah, ayet yazan kolyeyle tuval
Allah'ın isimleri, ayet vb. dövmelerin mantığı ne?

Yani çok dini bütünsün, din aşkıyla yanıp tutuşuyorsun ve bunu sergilemek istiyorsun ama günah olduğu söylenen bir eylemi alenen yapıyorsun. Bunun besleme çekip alkol yudumlamaktan farkı ne?

Bir de üstüne millet dua, Allah, ayet yazan kolyeyle tuvalete bile girmezken vücuduna ayet falan işletiyorsun. Şeye de çok gülüyorum. Bunu yaptıranları çoğu marifetmiş gibi özellikle ayeti çekerek üstsüz foto paylaşıp duruyor.

Bana çok garip bir kafa gibi geliyor bu. Arkasındaki düşünce, mantık ne? Çevresinde bunu yaptıran var mı?
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(13.01.25)
Yıpratma politikası. Birileri bu tür davranışları çok matah bir şeymiş gibi pompalamış çeşitli şekillerde, bunları yapanlar da beyinsizmiş gibi hiç düşünmeden taklit ediyor, tek anlamı bu.

Bu yaptıklarıyla Allah telakkîsini de din duygusunu ve dînî hassasiyetleri de öncelikle kendi içinde olmak üzere yıpratıyor, değerini düşürüyor, anlamsızlaştırıyor. Onu gören bazı çocuklar ve ergenler ve büyümemiş zihinliler de onu taklit edecem derken aynı yıpranmayı yaşıyor ve yaşatıyorlar.

Şekilciliğin bir anlamı beyindeki görsellikle algılanan anlamları değiştirmek veya sağlamlaştırmaktır. Fazlası zarardır ama yeterince uygulanması da gerekir. Dövme yaptırmak her türlü zararlı ve bu sebeple de günah, haram. Bunu anlayamayan insanın yaptırdığı Allah dövmesi, ayet dövmesi, aklı başında olan her insana onun ne kadar kafasız ve zararlı olabilecek biri olduğunu düşündürür sadece, başka bir şey değil. Kendilerini rezil ediyorlar.
0
muhayyer divan
(13.01.25)
Arkasında "Bir insan neden dövme yaptırır" dan çok farklı bir düşünce yok bence. Sonuçta toplumsal trendler herkesi etkiliyor; kişilerin inançlarına göre de bu trendlerin şekli, şemali biraz değişiyor. Kelebek dövmesi yaptıran ya da "Only god can judge me" yazdıran ile Arapça "Küllü Nefsin Zaikatül Mevt" yazdıran arasında bence estetik kaygıları olarak da, fikirsel olarak da çok büyük fark yok.

İnsanlar kendi fikir sistemlerine uymayan şeylerle başa çıkma konusunda çok yetenekliler; haliyle vücutlarına bu tür dini dövmeler yaptıran insanlar da olası eleştrilere karşı kendilerini rahatlatacak bir cevaba sahiptirler.
0
salihdt
(13.01.25)
Herkes istediği şekilde gösterir sevgisini, kime ne ?
0
kimlanbu
(13.01.25)
kimse kimsenin tanrıya olan sevgisini veya şekilci olup olmadığını bilemez. ibadetini bu şekilde kendi içinde aşkla yaşayan biri de olabilir, şekilci de olabilir. bunu yargılayacak, karar verecek bizim haddimizde değil bence (inançsız olmama rağmen) ayrıca bu ülkede Allah dövmesi yaptırdığı için ölen biri de vardı 90larda.
hep bu ben daha saygılıyım inanca, sen değilsin! cezanı Allah değil ben veriyorumcular yüzünden yıprandı ve bir de bunu kullanan en çok ben inanırımcılardan.
semazen de dönmesin, yunus emre şiirler yazmasın, Maşuki idam edilsin yine.
0
ruhlardan esinlenen karga
(13.01.25)
bu günah muabbeti cemaatten cemaatte değişiyor. cemaat artıkça kurallar değişiyor.
0
mikahakkinen
(13.01.25)
Kuran'ı okumayıp bez torba içinde duvara asma mantığında -şimdilik- son nokta.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(13.01.25)
Her dövmede mantık mı arayacağız.

Onu yapıp onu yapmama sorgulamasına başlarsak, Cumaya gidip 5 vakit kılmamanın mantığı ne, rakı içip domuz yememenin mantığı ne, müslümanım deyip oruç başta hiçbir farzı yerine getirmemenin mantığı ne diye uzar gider bu.

Herkes dinini bildiği ve istediği gibi yaşar,

Herkes istediği yerine istediği dövmeyi yaptırır.

Sana ne, Bana ne, Kime ne?
0
Mirket
(13.01.25)
dövmeyi yasak olarak görmüyorlar işte. herkes kafasına göre din uydurmuş, inanmış, yaşıyor. dinde yasak ama ben yapıyorum diyen neredeyse yok. bana göre isteyen istediğini yapsın bu arada, dövme ve dini içerikli dövme, kapalı kadınlar neden makyaj yapıyor gibi bireysel konular kafamı takacağım ennnnnn son şeylerden biri olurdu.
0
deartheodosia
(13.01.25)
Kekoluk alameti.
0
morca
(13.01.25)
islam'da bir tane kitap var. tum kurallari orada yaziyor. allah yazmasini gectim vucut modifikasyonu komple yasak deniyor. gayet acik ve net.

o benim ile allah arasinda, icerim de sevisirim de ama ozunde iyi insanim gibi ne kaz yansin ne tavuk yaklasimlari modern insanin gotunden uydurdugu seyler. bu dovme isi de oyle.
0
buenosdias
(13.01.25)
deckard
(13.01.25)
Başlığı görünce aklıma sedat peker geldi. Böyle vücuduna dövme yaptıran birisi vardı hatta barda mı ne çalışıyordu, sedat peker vurdurmuştu yanlış hatırlamıyorsam ölmüştü adam.

Bazılarının psikolojik problemleri de olabilir bilemeyeiz.
0
komando kani var bende
(13.01.25)
(6)

performans düşüklüğü

WithWorth
hayali bir adam düşünelim;bu adam mutlu, ahlaklı, çalışıyor, söylenenleri yapıyor, uyumsuz değil, işe vaktinde gidip geliyor ama bir kusuru var; kapasitesi yetersiz.adam var olan kapasitesini samimiyetle de kullanıyor. ama o kapasite düşük.8 kişilik ekipte herkes 100-120 km bandında gidiyorsa, bu ad
hayali bir adam düşünelim;
bu adam mutlu, ahlaklı, çalışıyor, söylenenleri yapıyor, uyumsuz değil, işe vaktinde gidip geliyor ama bir kusuru var; kapasitesi yetersiz.
adam var olan kapasitesini samimiyetle de kullanıyor. ama o kapasite düşük.
8 kişilik ekipte herkes 100-120 km bandında gidiyorsa, bu adam 70 km hız yapabiliyor.
çalışarak yükseltebileceği bir şey de değil, bunu görüyorsunuz. adamın maksimumu o.

ve 8 kişinin 8'i de 70 km hızla gitse, işler durur. belki bölüm kapatılır. öyle bi iş yani.

bu adamı işten çıkarır mısınız ?
çalışma hayatında çıkarıldığına şahit oldunuz mu ?
0
WithWorth
(12.01.25)
'Değirmen iyi çalışıyor da un çıkmıyor.' diyosun yani.
0
Mirket
(12.01.25)
Çıkarırım iş hayatı sırf kişi iyi diye yanında olmasına ses çıkarmayacağın bir ortam değil, iş arkadaşı da dostun değil. Bizim ekipte de böyle biri var, onun eksikliği diğerlerine yük olarak geri dönüyor..
0
mirty
(12.01.25)
Bununla ilgili bir yazı vardı, kabaca çalışanları dörde ayırmış:

Multiplier: Bunlar yıldız çalışanlar, nadir denk geliyorsun, ödediğin maaşa oranla çok iyi iş çıkartıyorlar. Belki senin örneğin için 170 km iş çıkaran biri yani...
Adder: Bunlar standart çalışanlar, aldıkları maaşın karşılığını veriyorlar.
Subtractor: Performansı aldıkları maaşı karşılayamayanlar. Kötü niyetli değiller ama bir sebepten olmuyor. Yeni işe başlayanlar, kişisel sorun yaşayanlar vb. genelde bu kategoride.
Divider: Bunlar direkt karakteri bozuk olup çevresindekilerin performansını düşürenler.

Yazı diyor ki Dividerlarla uğraşma, birinin böyle olduğunu farkettiğin anda direkt kov, onlara yapacağın bir şey yok. Subtractorlara ise belli bir zaman ve destek ver; belki adapte olmaları zaman alıyordur, belki o anda bir sorunları vardır, vb. Ama en nihayetinde sürekli olarak beklentinin altında kalıyorsa onları da gönder.
0
salihdt
(12.01.25)
yerine alacağın adam uyumlu ve kapasiteli ise çıkartırım ama artık kimseye güvenim yeni iş başvurularında profil yüksek bir hızla düşüyor..sorunsuzsa ve tek problemi kapasite ise ve bunda kimseyi kandırmıyorsa iş bilen adamı çıkartmam ekibi çok etkilemiyorsa.
0
eja
(12.01.25)
onun performansı düşük değil. amirin, müdürün ona karşı ön yargısı var, egosuna yediremiyor.

(o kişi montaj bandı gibi bir işte çalışmıyorsa eğer)
0
yurtsuz john
(12.01.25)
daha basit bir birime gönder
0
bir soru sorcam
(12.01.25)
(3)

Yurt dışı alışverişte gümrük sınırları

prole
200 dolarlık bir sipariş versem takılır mı yoksa vergisiyle gelir mi? Bir de en son yuzde kaç oldu bu vergi?
200 dolarlık bir sipariş versem takılır mı yoksa vergisiyle gelir mi? Bir de en son yuzde kaç oldu bu vergi?
0
prole
(12.01.25)
Posta ücreti dahil 30 Euro limit var; bunun için geldiği ülkeye göre ayrıca vergi ödüyorsunuz, bu arada posta ücretsiz de olsa devlet "Bedava olur mu, en az 3 Eurodur o" diyor. Yani bedava kargolu bir şey bile alsanız 27 Euroyu geçmemesi lazım.

200 dolarlık bir şey alırsanız onu ticari amaçlarla ithal ediyormuşsunuz gibi oluyor, Bir müşavirlik şirketiyle çalışıp bir sürü vergi, ardiye ücreti, komisyon vb. ödemeniz gerekiyor; haliyle de astarı yüzünden pahalıya çıkıyor.
0
salihdt
(12.01.25)
200 dolarlık şey tahminen 1000 dolara falan patlar.
0
logisticsmanager
(12.01.25)
dün 290 dolarlık bir ürün bakmıştım. vergiler vs. dahil 65-68.000 tl tuttuğunu gördüm. niyetlenmeye bile değmez artık.
0
evimin paspasi
(12.01.25)
(3)

Schengen vize retleri ne durumda?

ted
Daha önce yurtdışına çıkmamış, meb’te yeni öğretmen olmuş birisine vize çıkar mı direkt? Yoksa Schengen’e başvurmadan önce ilk olarak bir Balkanlara falan gitse daha iyi mi olur? Bir de ben Schengen’de yaşıyorum, ben davet etmezsem daha iyi olur diye düşünüyorum doğru mu acaba?
Daha önce yurtdışına çıkmamış, meb’te yeni öğretmen olmuş birisine vize çıkar mı direkt? Yoksa Schengen’e başvurmadan önce ilk olarak bir Balkanlara falan gitse daha iyi mi olur? Bir de ben Schengen’de yaşıyorum, ben davet etmezsem daha iyi olur diye düşünüyorum doğru mu acaba?
0
ted
(11.01.25)
davet konusunda haklısınız. anne baba harici davetiye göndermeyin.

balkanların schengen'e bir etkisi olacağını sanmıyorum. 2024 istatistiklerine bakın isterseniz. örneğin estonya'dan kesin uzak durmak lazım. almanya da birkaç aydır çevremden duyduğum baya sıkıntılı. en bilinen alman şirketlerinden birinde çalışan arkadaşıma 3 gün mü ne vize verdiler.
0
selimcigimisik
(11.01.25)
2023 istatistiklerine göre oransal olarak en iyisi İspanya.

yıl ----- ülke ------ ret oranı (toplam başvuru sayısı)
2023 ---- almanya ---- %21.90 (253.462)
2023 ---- fransa ---- %14.20 (140.104)
2023 ---- italya ---- %8.70 (125.428)
2023 ---- hollanda ---- %14.90 (93.870)
2023 ---- ispanya ---- %6.20 (34.278)
0
salihdt
(11.01.25)
- Daha önce yurtdışına çıkmamış, meb’te yeni öğretmen olmuş birisine vize çıkar mı direkt?
+ Yeni personel olduğu için muhtemelen kısa süreli çıkar.

- Schengen’e başvurmadan önce ilk olarak bir Balkanlara falan gitse daha iyi mi olur?
+ Yani iyi olur. Tertemiz bir pasaport ile başvurmaktansa kullanılmış pasaport ile başvurması iyi olur ama yüzde 100 etkisi olmaz. İyi bir izlenim olur.

- Bir de ben Schengen’de yaşıyorum, ben davet etmezsem daha iyi olur diye düşünüyorum doğru mu acaba?
+ Evet doğru düşünce. Kayıtlara geçin diye yazayım; vize başvurusu yaparken otel rezervasyonu gösterir. Vize çıkınca iptal edilir. Ülkeye girişte nerede kalacaksın diye sorarlarsa Ahmet Ali Mehmet'de kalacağım, adresi bu, telefon numarası bu, döneceğim gün bu, buyur bu da bileti der biter.

Girişte nerede kalacaksın diye sordukları oluyor.
0
put it in your appropriate place
(11.01.25)
(6)

Skyrim, witcher 3, assassin odyssey benzeri oyun

fistikthecat
Bunlardan sonra ne iyi gider? Konsol Xbox
Bunlardan sonra ne iyi gider? Konsol Xbox
0
fistikthecat
(10.01.25)
Eski olması sorun olmayacaksa o gruba tam uyan gothic serisi de var.

Mekanik olarak aynı ama tema olarak bilim kurgu olan mass effect serisi var. Mass effect'e şans verilir bence, şimdi bir de 4. oyun gelecek. Tamamen eskide kalıp bitmiş değil yani, kervana katılınabilir.
0
akhenaten
(10.01.25)
Eski Tom Clancy serilerine de bir bak(xbox 360).
0
feastofthedamned
(10.01.25)
dragon's dogma 2. bu ara çok sardım, skyrim tadı veriyor
0
barabas
(10.01.25)
Xbox'ta var mı bilmiyorum ama Alan Wake
0
salihdt
(11.01.25)
Öncelikle Fallout serisi ve Starfiled
Horizon serisine bakabilirsiniz isimleri sanıyorum Horizon: Zero Dawn ve Horizon: Forbidden West
Final Fantasy XV (windows edition ve royal edition olanları yani sonradan remaster edilip elden geçirilenleri) kesinlikle bence Wticher 3'e en yaklaşan oyunlardan biri
Banishers Ghosts Of New Eden
Ucundan kıyısından Kingdom Come: Deliverance
Uygun konsolunuz varsa veya emilatörü kurarım derseniz Zelda Breath of the Wild ve onun ikincisi
S.T.A.L.K.E.R. 2 Heart of Chornobyl
0
norek
(11.01.25)
Dragon Age serisi RPGlerin en iyilerinden bence benim favorim o da,

sanırım tam aradığınız oyun şu:

store.steampowered.com
0
aguen
(11.01.25)
(31)

+30 yaşında birinin araba kullanmayı bilmemesi garip mi?

morca
Ben bir kadın olarak araba kullanmayı bilmediğimi söyleyince şahsen garipseniyorum. Arabam yok, ailemde de uzun zamandır arabası olan kimse yok. Maddi olarak yakın zamanda araba alabilecek gibi değilim, zaten çok uzun yıllardır her yere toplu taşıma ile gidiyorum ve buna alıştım. Biriyle birlikteyke
Ben bir kadın olarak araba kullanmayı bilmediğimi söyleyince şahsen garipseniyorum.

Arabam yok, ailemde de uzun zamandır arabası olan kimse yok. Maddi olarak yakın zamanda araba alabilecek gibi değilim, zaten çok uzun yıllardır her yere toplu taşıma ile gidiyorum ve buna alıştım. Biriyle birlikteyken de adamlar kendi arabalarını kendileri kullanıyor, benim kullanmama gerek kalmıyor veya bu yönde bir talepleri olmuyor. Ehliyet almak için açıkçası bir sebep göremiyorum.

Buna rağmen ne zaman konusu geçse bir şaşkınlık oluyor, sanki araba kullanmak kişisel gelişimin büyük bir parçası gibi karşılanıyor. İlginç buluyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
0
morca
(10.01.25)
kişisel gelişimin büyük bir parçası, evet.
0
gabe h coud
(10.01.25)
Aydınlanma yolunda aşılması gereken bir köşe taşıdır.

Benim de ehliyetim yok, 38 yaşındayım.
0
sekizdokuzon
(10.01.25)
31 yaşındayım, daha yeni kursa yazıldım. Benim de ailede araba yok, durum da yok. Araba olmayınca insanın aklına gelmiyor ki. O şaşıranların arabası vardır.
0
nothing in my way
(10.01.25)
bence ögren. hep istanbul'da yasamayabilirsin.
ehliyet dursun. sana sonra sürmek istedigin direkt sürersin, bürokrasi ile ugrasmazsin.

yaslandikca ögrenmek zorlasir.
0
sonsuz
(10.01.25)
değil bu bir tercih meselesi
0
duyurukullanıcısı
(10.01.25)
Ailesinde araba sahipleri mevcut, maddi açıdan da iyi durumda olanlar şaşırıyordur buna. İnsan belli bir ücretle geçinmeye çalışırken, bazılarının normali onun için lüksken "Arabam yok, almayı da düşünmüyorum, zaten istesem de alamam ama ben yine de öğreneyim." diye düşünmüyor çünkü öncelikleri farklı.

Kişisel gelişimle alakası olduğunu da düşünmüyorum. Müge Anlı'da kayıp olarak aranan yengesine beş kişiyle tecavüz edip bu sırada görüntüleri çekmiş, o görüntüleri de kızın aile bireylerine izletmiş olduğu ortaya çıkan köy adamı da araba sürebiliyor çünkü ihtiyacı varmış ve öğrenmiş.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(10.01.25)
Ben 18 yaşındayken aldım ehliyet ama korkudan kullanmıyorum. Metro da yetiyor bana. Ama gün gelecek belki çocuk olacak, partnerinin, arkadaşının hastaneye gitmesi gerekecek ambulans olmayacak vs ihtiyaç olabiliyor. Eşinin, sevgilinin arabası olsa bile senin sürmen gerekebilir.

Mesela bu gerekçelerle erkek arkadaşım sürekli pratik yaptırıyor ve araba kullanmamı haklı olarak bekliyor.
0
jazzabel
(10.01.25)
türkiyede arabası olmak bir statü göstergesi sayılıyor. bir hava atma aracı üstünlük kurma aracı. genç erkeklerde ortam yapma aracı, genç kadınlarda bak özgürüm kimseye muhtaç değilim göstergesi. bundan araban yoksa hele ki ehliyetin dahi yoksa kendilerince seni hor görüyorlar.
amerikada, kanadada olsak anlarım buralarda arabasız hiç birşey yapamazsın. ama türkiye gibi toplu taşımanın gelişmiş olduğu ülkelerde araba gereksiz bir israf.
bende ehliyet var kullanabileceğim arabada var ama kullanmıyorum. çünkü tüm işlerimi toplu taşıma ile çok rahat hallediyorum. zaten araba kullanmaktanda hiç haz etmiyorum.
0
my fault
(10.01.25)
türkiyede arabası olmak bir statü göstergesi sayılıyor. bir hava atma aracı üstünlük kurma aracı.+5

36 yaşında erkek kişiyim. Bir türlü öncelik verip araba kullanmayı öğrenmedim. Biraz da inatlık yüzünden öğrenmedim. Arana kullanmayı öğrense dediklerinde zorunda mıyım diyorum her seferinde.
0
put it in your appropriate place
(10.01.25)
Çevrendekilerinin aklı, fikirleri beklentileri,yaşam tarzları havada.
Onların renkli renkli yaşayan, alış veriş sitelerinden bir türlü çıkamayan konformist kişiler olma ihtimali çok yüksek.

Kişisel gelişimin büyük bir parçası yetenekli olmak, 27 diploma ve kurs bir de ehliyet sahibi sahibi olmak demek değil,
(sadece onlar için değil genelde herkes için) haddini bilmek olduğunu onlara uygun şekilde anlatınız.
0
diyecevaplandı
(10.01.25)
ne arabam vardı ne de araba alacak bir imkanım ama yine de üniversite 3. sınıfta ehliyet aldım, araba kullanmayı da öğrendim. üstelik baya baya yıllar önce yaptım bunu yani. sonra ilk fırsatta da araba aldım döküntü de olsa, zamanla yeniledim. artık ona da ihtiyacım yok çünkü güzel bir şirket arabası var benim kullanımımda. o kadar genç yaşta ehliyet almış ve araba kullanabiliyor olmam iş görüşmelerinde bile beni daha girişken, daha çalışkan olarak görmelerine neden oldu.

okul bittikten sonra iş hayatı yoğunluğu içinde ehliyet almaya bir türlü fırsat bulamayan arkadaşlarımdan çok iyi iş fırsatlarını sırf ehliyet nedeniyle kaçıranlar da oldu, sevgilisi arabayla alıp bırakan kadın arkadaşımı ezikleyen erkeklerde oldu. bu tür örnekleri çoğaltabilirim.

herkes için ama özellikle de bir kadın için ehliyetinin olması ve araba kullanabilmek evet çok önemli bir kişisel gelişim meselesi. garip demem ama anlam da veremem. hem inanılmaz bir güvenlik ve özgürlük sağlıyor, hem de kimseye muhtaç olmuyorsun. o sizi alıp bırakan sevgilileriniz emin olun kendi içinde bunun hesabını yapıyorlar (sosyal medyada, ekşide vesaire de bunu hem yapıp hem de bir aşağılama olarak kullanan çok erkek var). illa arabanız olması da gerekmiyor, bir hafta sonu araç kiralayıp birkaç kişi bir yerlere gidebileceğini bilme hissi bile insana çok iyi geliyor bence özgüven açısından.
0
Phoebe
(10.01.25)
37 yaşında ne ehliyetim var ne de kullanmayı biliyorum.
trafikten hoşlanmıyorum. dikkatimi de yola veremem diye düşünüyorum :D
0
neira
(10.01.25)
Bizim ülkeye has deli saçması bir durum.
25 yaşında motosiklet ehliyetimi aldım otomobillerle zerre alakam yoktu uğraşmadım.
daha sonra 35 sonrası otomobil ehliyet almam gerekti. AMAN TANRIM gittiği her kurs araba kullanma bilmememe şoklara giriyor, garip tepkiler :D Arkadaş siz öğretmeyecek misiniz bunu bana :D

Dünyanın en normal şeyidir, isteğe bağlı bir durumdur ama türkiyede hele son 10 15 senedir kıraathane kültürünün her yere sızmasından dolayı, "delikanlılık, adamlık, vs " komik kavramlardan dolayı çok garip yerlere kadar gidebiliyor bu muhabbet.

hanımları da garipserler ona da şaşırmam.
0
hedep
(10.01.25)
Ankara gibi mansurun beceriksiz ulasim altyapisinda bu ni must
0
lapaz
(10.01.25)
arabası olmayan ve almayı da planlamayan birinin bilmemesi bana normal geliyor.
0
orpheus
(10.01.25)
Yanındaki kişi hastalandı. Araba var ama gidemiyorsunuz. Bu yüzyılda. Garip tabii.
0
Mirket
(10.01.25)
araba kisinin ulasim ozgurlugunu eline almasidir. kendi kendini a noktasindan b noktasina goturebilmek de onemli bir mevzu.

ama para yoksa, araba yoksa nereden denk gelip ogreneceksin. ben de ehliyeti gec aldim, 21 gibiydim ve duzenli araba kullanmaya 28 gibi basladim. ama bunlar hep fakirliktendi. araba olunca harita aciliyor. kesinlikle yucelestirilmemesi lazim arabasizligin ve ehliyetsizligin.
0
antikadimag
(10.01.25)
araba kullanmayı 35 yaşında öğrendim, o da iş gereği zorunluluktan çıktı ortaya. Muhtemel işle alakalı bir şey olmasaydı hala arabayı kullanmayı bilmeyen biri olucaktım.
0
clones
(10.01.25)
biraz garip biraz garip değil.
zaten ehliyeti olan kadınların da %90 araba sürmeyi bilmiyor sadece hareket ettiriyor.

bisiklet sürmek gibi bir şey araba sürmek.

eğer sürme imkanın olmadıysa garip değil
ama paran pulun ve imkanın varken öğrenmediysen kötü.
ama öğrenmesi inan 1-2 günlük iş yani öyle atla deve değil.
mesela ben yüzme bilmiyordum yeni öğrendim yaşım da 37
yüzememek çok garip geliyordu
0
OgutucuRecep
(10.01.25)
kadin erkek farketmez, bence gunumuzde garip artik. yuzme bilmemek gibi bisey.
ogrenin kardesim, o kadar zor bir mevzu da degil zaten.
annemin ehliyeti vardi ama asiri endiseli bir tip oldugu icin bir turlu tek basina kullanamadi, eziyetini hep kendi hemde biz cektik.
0
cooperr
(10.01.25)
Garip değil. Otistik olmam etkiliyor durumu araba kullanamıyorum. Bu toplumun zihniyeti sıkıntılı maalesef kendi gibi olmayanı tuhaf karşılayor yada dışlıyorlar.
0
pembediken
(11.01.25)
araç sürebilmek bir gereklilik.

bir sağlık sorunu olmadığı halde keyfi olarak bunu reddetmek, zaten gereksiz deyip liseyi terketmeye benziyor bence.

çok iyi sürmek gerekmiyor, lazım olduğunda a noktasında b noktası ağır aksak da olsa götürecek kadar bilmek gerek.
0
biseysorcaktim
(11.01.25)
Bisiklet suruyorum de geç
0
Zetnikov
(11.01.25)
bana aksine ehliyeti olmayanlar “zengin” geliyo. bu ne rahatlıktır, umursamazlıktır ya, kesin zenginsin sen
0
deartheodosia
(11.01.25)
@ogutucurecep, çok iyi kullanıyoruz kadınlar olarak. s.ktir git bak yine kadınlara, zekalarına laf çarpan biri çıkmış
0
deartheodosia
(11.01.25)
Ehliyetimi 36 yaşımda aldım, çünkü o zaman ihtiyaç hissettim. Kişisel gelişimle de bir alakası yok; hele de modern arabalar kullanımı basit elektronik aletler. Eveki kahve makinesini kullanıp lattenin kıvamını tutturmak daha zor geliyor bazen.
0
salihdt
(11.01.25)
Garip diil ama yine de bı an önce öğren bnc. Çok güzel bir özgürlük
0
abuzer
(11.01.25)
Aynı koşullardayız, bu verilerden dolayı ben de araba kullanmayı bilmiyorum.
Ehliyet aldım ama. Şimdi ehliyet alma şartlarına bakınca (hem sınav detayları hem kurs ücretleri, masrafları vs.) iyi ki almışım diyorum.

Tamam araba alma ihtimalim ülkenin şu koşullarında imkansıza yakın ama en azından ihtiyaç anında bir araç kiralayıp işimi görebilirim bu sayede, ehliyeti bu yüzden önemli buluyorum.
Araba kullanmayı da çok beceriksizsen 10-12 ders alırsın özel bir hocadan halledersin zaten.

Ehliyet almamış olsaydım eğer mevcut şartlarda eğer araç alma imkanım yoksa bu paraları verip alır mıydım bilmiyorum. Sanırım almazdım, kurs ücretleri de sınav ücretleri de vergileri de uçmuş çünkü, delilik gerçekten.
Ben 500 liraya almıştım ehliyeti her şey dahil :D
0
mutekebbir
(11.01.25)
hayır
0
edaddy
(11.01.25)
30+ yasinda olup, buyuksehirde yasayan biri olarak bugune kadar gerekli gelmedi. Genelde "esin/cocugun hasta olursa ne yapacaksin?" gibi bir argumanla geliniyor; ama evlenmeyecegim icin boyle bir derdim yok. Calistigim yerde de bugune kadar servis imkanindan yararlandim. Ogrenmek icin hicbir sebebim olmadi kisacasi. Is disinda bir yere gitmem gerekirse de toplu tasima veya en kotu taksiye binip giderim. Bu arada ehliyetimi 15 yil once aldim; ama direksiyon sinavindan sonra sadece 1 defa kullanip bir daha elimi surmedim; yani araba kullanmayi bilmiyorum.
0
chickentown
(11.01.25)
Acil durumlar için öğrenilmesi gereken bir durum gibi geliyor bana
0
yuvarlanantencereninkapagi
(11.01.25)
(14)

Gıda Dedektifi vb. hesaplara güveniyor musunuz?

seni tanıdığım güne lanet olsun
Gıda üzerine olan Gıda Dedektifi, Gıda Ajansı gibi hesapların bazı markalardan para alıp özellikle onları övdüğü, bazılarını özellikle yerdiği, gündeme göre içerik belirlediği ve ülkenin kritik dönemlerinde aktrollük yaptığı söyleniyor. Fahrettin'in ekibinden olarak biliniyorlar. Edilgen yüklem kull
Gıda üzerine olan Gıda Dedektifi, Gıda Ajansı gibi hesapların bazı markalardan para alıp özellikle onları övdüğü, bazılarını özellikle yerdiği, gündeme göre içerik belirlediği ve ülkenin kritik dönemlerinde aktrollük yaptığı söyleniyor. Fahrettin'in ekibinden olarak biliniyorlar.

Edilgen yüklem kullanıyorum da zaman zaman ekran görüntüleriyle vs. dile getiriliyor zaten. Kesin bir durum, sadece boş bir iddia değil.

Sizin bu alanda güvendiğiniz başka hesaplar var mı?

Sıradan vatandaş neye güveneceğini, kimin sözüne itibar edeceğini şaşırdı.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(10.01.25)
Adam direkt "şu ürün kötü almayın" duyurusu yapmıyor ki, içeriklerini yazıyor hatta karşılaştırma yapıyor. Algida ve Ülker'in millete ne yedirdiğini ifşa ediyor mesela.
0
feastofthedamned
(10.01.25)
Gıda dedektifi sahtekarın bayrak taşıyanı, 80 iq üzeri her insan içerik okumayı ve içeriklerin ne olduğunu anlama kabiliyetine sahip olmalı bence, böylelikle başkalarının yönlendirmesine ihtiyaç duymadan neyin ne olduğunu rahatlıkla anlayabilir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.01.25)
Kaale almıyorum. Ajanı ilk kez duydum, dedektifinin paylaşımlarını engelledim, denk gelirsem de bakmıyorum. Hem güvenmiyorum hem ispatlı aktroller hem de operasyon hesapları. Ayrıca muhtemelen yaptıkları işle ilgili de gram bilgileri yok
0
nundu
(10.01.25)
gıda dedektifine güvenmiyorum.
0
inheritance
(10.01.25)
İlkinin aktrollerden olduğu ispatlı. Propaganda hesabı.
0
potasyum bebek
(10.01.25)
elbette hayır, şantajcı organizasyonlar bunlar.
0
ensar
(10.01.25)
Evet güveniyorum.

Meseleye parti veya taraf olarakta bakmıyorum.
Denetim hususunda zaten gerideyiz
hiç değilse böyle oluşumlarla bir şeyler yapılsın.
Devletin ödül bile vermesi gerekiyor.
Trollük yaptığını söylemekten çok bunu ayrıca ciddi şekilde ispat etmek gerekiyor.
İddia eden ispat etmek zorundadır. Bu hukuki kaidedir.

Bizde fahiş fiyatların artması, gıdaya başka şeyler karıştırılması , diğer her tür hile ve stokçuluk gibi toplumun zararına olan fiiller, "terörle mücadele" kapsamına alınmalı ve failler tek tek tvlerde ifşa edilmelidir.

Arızalı firmaların ifşa olmamalarını sağlayan, mahkemeden yürütmenin durdurulması gibi alınacak kararlar toplumun menfaati gözetilerek resen geçersiz sayılmalıdır.
Acısını belki bir kaç ayda çıkaracakları türden para cezaları yeniden ele alınmalı hatta bu tür
firmalar ibretlik olacak şekilde mal varlıklarıyla birlikte hazineye devredilmelidir.

Neredeyse o sağcı bu solcu diyerek hiç bir yere varamıyoruz. Aynı anda hem gaza hem frene basıyoruz.
0
diyecevaplandı
(10.01.25)
Cok merak ettim, Gida Dedektifi'nin aktrollukle falan ne gibi bir alakasi var? Turkiye sahlandi falan dedigini hic hatirlamiyorum.
0
mbond
(10.01.25)
yerine göre faydanılabilir. ne büsbütün iyi ne de kötü. farkındalık yaratması güzel, ama devamında araştıran eden için bu bir anlam ifade ediyor. yoksa adamın paylaştığı her içeriği kutsal metin gibi kabul etmenin yararı yok.
0
kesmekes laleler
(11.01.25)
herkes kendi çıkarında.
bu adamın da tek derdi bu konu üzerinden korku yaymak, etkileşim kasmak ve para kazanmak.
bu ara boykot v.b. etkileşim kazandırdığı için oradan yürüyor, tersi olsa onu da yapardı.
kısaca sizin sağlığınızı değil, sadece cebini düşünen bir hesap.
0
nuisance2
(11.01.25)
korku yaratarak ilgi çekmeye ve takipçi kasmaya çalışan bir hesap bu çoğunlukla. maalesef bunu da iyi başardı. şu anda yazılım alanında olsam da ilk lisans eğitimim gıda alanındaydı az çok bilgim var konu hakkında. adamın taktiğini ve olayını şöyle anlatayım kısaca. mesela bunun içinde su var demek yerine hidrojen dioksit var diyor (bildiğimiz suyun kimyasal adı) adam ve millet de kimyasal ad görünce korkuyor zehir sanıyor hemen. aşağı yukarı böyle stratejisi.
0
semaforo de medianoche
(11.01.25)
ya ilk çıktığında bunların para kazanmak gibi bir motivasyonu yoktu sanırım. o zamanlarda güzel içerikleri oluyordu. büyüyüp her şeye maydanoz olunca ve sponsorlu içeriklerin sayısı artınca artık güvenmez oldum.

çoğunlukla, bildiğimiz şeyler dışında bir şey söylemiyor bu hesaplar. ama başkası söyleyince daha bir korkuyoruz. yoksa ürünün etiketinde yazılıyor zaten içindekiler.
0
biseysorcaktim
(11.01.25)
Gıda Dedektifi'nin siyasi görüşünü, etiket okumanın yarattığı değeri falan geçiyorum, bence şu andakien büyük sorunu iş modelinin çıkar çatışması içermesi.
Sen eleştirdiğin kategorilerde üretim yapan şirketlerin kötülediğin ürünlere benzer süreçlerle üretilmiş ürünlerinin "Sponsorlu İncleme" ile reklamını yaparsan inandırıcılığın kalmıyor.
0
salihdt
(11.01.25)
kesinlikle güvenmiyorum
0
basond
(11.01.25)
(6)

Amerika’daki yangın konusunu anlayamadım

michael_knight
Selamlar,Los Angeles’taki yangın ve sigorta şirketlerinin 4 ay önce sigorta yapmayı bırakmış olması olayını tam anlayamadım. O konuyu kabaca anlatmak isteyen olur mu?İngilizce Türkçe link de olur.
Selamlar,
Los Angeles’taki yangın ve sigorta şirketlerinin 4 ay önce sigorta yapmayı bırakmış olması olayını tam anlayamadım.
O konuyu kabaca anlatmak isteyen olur mu?
İngilizce Türkçe link de olur.
0
michael_knight
(09.01.25)
O mevzuyu net bilmiyorum da ben 15 sene once Los Angeles'a gittigimde Hollywood/Beverly Hills Celebrity Homes diye ufak ustu acik bir minibuste bir turist turuna katilmistim. Rehberimiz (kendisi de eski bir oyuncuydu) surekli buralarda sikca yangin oluyor, sigorta sirketleri su evleri sigortalamiyor, cunku bitki ortusu ve col iklimi yangina asiri yatkin falan diye sik sik bahsediyordu. Bunlarin hicbiri yeni degil yani, sadece bu sefer yangin biraz daha buyuk. Hala o bolgelerden ev alanlarin da cogu riskin farkindadir ya da maddi kaygisi yoktur.
0
hot potato
(09.01.25)
Abi Amerika'da yangın ve sel konusunda, tam bir vahşi kapitalizm ülkesi olduğu için, sigorta şirketleri canının istediğini yapıyor. Misal sürekli sel olan yerlerde ya yapmıyorlar sel sigortası ya da kol gibi para istiyorlar.
Burada da yangın var. Bir sigorta şirketi yazın demiş ki ben artık bu bölgede yangın sigortası yapmıyorum çünkü sürekli yangın var. Bundan 3-4 yıl önce başlamışlar zaten çoğu yapmamaya. Ben bill burr'den biliyorum California'da sürekli olur los Angeles'da yaşadığı için sürekli yanıyor.

Neyse yani, klasik risk gören sigorta şirketlerinin kafasına göre at kosturabildigi ülkede "bana müsade kendi basinizin caresine bakin" demesi olay.

www.newsweek.com
0
logisticsmanager
(10.01.25)
ben de merak ettim bu olayı da twitter'da bi kaç twit'e denk geldim. özetle; şuanki yönetim kol gibi vergi alım cücük gibi karşılık vermiş. eşitlik, özgürlük, azınlık derken yangınların sık yaşandığı bu yerlerde gerekli önlemleri almamışlar. aylar öncesinden trump bile bu konuda bir sürü söylenmiş "sizin en başat sorununuz yangınlar ve siz önlem almıyorsunuz bu konuda" demiş. ilgililer ve yetkililer pek ilgisiz davranmış bu konuda.

bu politik gelişmeler ışığında sigorta şirketleri poliçeleri yenilememeye başlamış.

nasılki istanbul için bir deprem öngörüsü var ve önlem alınması gerektiği söyleniyorsa, orası için de yangın öngörüsü varmış yani.


nypost.com
(haberin en sonunda trump'un bahsi geçen twit'i var, 2019 tarihli)
0
biseysorcaktim
(10.01.25)
Linkler ve açıklamalar için teşekkürler arkadaşlar.

Sigortacıların yaptığı çok doğru göründü bana. Hem siz hem de Amerikan halkı neden garipsemiş bu durumu?

Orada yangın riski çok fazla olduğu için, gerekli önlemler alınmadığı için sigorta yapmak istemiyorlar işte. Suçlu sigorta şirketleri değil önlem almayan, devlet, belediye, itfaiye, şerif vs. diye düşünüyorum.

Kaçak elektriği herkesin ödemesi gibi sonuçta bu riskli yerlere sigorta şirketleri tazminat ödedikçe her yerdeki sigortalıların parasından çıkacak o masraflar bir şekilde.

Ben aşırı ötesi liberal mi bakıyorum konuya?
0
🌸michael_knight
(10.01.25)
Yani eğer Türkiye'de de depremin, selin sigortadan çıkması gibi şeyleri de savunuyorsan bakış açında sorun yok.

Neden garipsiyoruz? Zamanında insanlara radyasyonlu fırça yalatanları neden garipsiyorsam ondan. Tek işi daha çok para düşünmek olan, paradan başka hiçbir şeyi umursamayan corporation savunacak değilim. Sen intihar etme diye çalıştığın yere cam koymayacak sirketlere "free economy baby" dersen yarın "geçen sene bir bira icmissin, alkol sağlığa zararlı. Ondan sağlık sigortani yüzde 200 artırıyoruz" derler, "liberal economy <3" dersin.

Dünyanı geldiği noktada bizleri köle haline getirememelerinin sebepleri herkesin liberal olmaması.

Neyse konu sapmasın. Sigorta sirketi savunamam hayatta.
0
logisticsmanager
(10.01.25)
michael_knight'ın dediği sigorta işinin özü itibariyle doğru. Sigorta işinde nihayetinde belli bir tutar karşılığında insanların risklerini satın alıyorsun. Bu bedelin satın alınabilir olması için riskin de görece küçük olması, hatta mümkünse de aynı riske sahip sigortalıların çok olması lazım, zira sigorta bedeli riskle doğru orantılı. Riskin çok yüksek olduğu durumlarda sigorta mantıksız hale geliyor çünkü şirketin

a) Sigorta bedelini çok yüksek tutması lazım: Mesela 5 milyon dolarlık ev için 2 milyon dolar. Ki bu bile riskin çok çok yüksek olduğu durumlarda sorunlu çünkü riskin yüksek olması demek bir noktada o söz konusu olay yaşandığında sigorta şirketinin batması demek.(Mesela sen o bölgedeki evlerin 1 yıl içinde yangından zarar göreceğini düşünüp %80 premiumla sigorta yapmayı kabul etsen bile o olay yaşandığında ödeyeceğin %20'lik fark seni batırmaya yeter)
b) Sigorta şirketinin zararına risk alması lazım: Bu da özel şirket için mantıklı değil, ancak devlet bir sosyal hizmet olarak yaparsa yapar.
0
salihdt
(10.01.25)
(3)

Neden online bilgisayar oyunlarina anti hile gelmiyor?

Zetnikov
Eskiden cok oynardim simdi biraz takilmak icin giriyorumFakat dikkat ettim cok koklu ve oopuler oyunlar oluyor adam 2. Dunya savasi falan yapmis asiri bir emek var fakat anti hile korumasi yokBir cok oyunda boyle neden acaba herhangi bir ekip vs kuramiyorlarmi neden engel olunmuyor?
Eskiden cok oynardim simdi biraz takilmak icin giriyorum
Fakat dikkat ettim cok koklu ve oopuler oyunlar oluyor adam 2. Dunya savasi falan yapmis asiri bir emek var fakat anti hile korumasi yok
Bir cok oyunda boyle neden acaba herhangi bir ekip vs kuramiyorlarmi neden engel olunmuyor?
0
Zetnikov
(09.01.25)
çoğunda var? ama olanlarda da 100% sonuç alınamıyor.
lolde, valorantta, csgoda vs. bile hala hile yapanlar var. en agresif ve etkili olan vanguard, o bile 100% başarılı değil ve çinli bir şirketin yazılımına kernel level yetki vermen gerekiyor... kernel level anti-cheat oldukça tepki çekti mesela kullanıcılardan da. ve kernel level hile yazılımları çıktı ona karşılık...

anti-cheat'in bir diğer olumsuz yanı da işletim sistemi uyumluluğu, mesela lol valorant vs. linux'da oynanamıyor. emulasyonla protonla vs. bile mümkün değil çünkü vanguard çalışmıyor. apex legends linux desteğini kesti anti-cheat yüzünden mesela...

şimdi tpm ile hw ban vs. olayı çıktı o konu da sakat... adam anakartı aldı 3 gün sonra hw ban yedi ürünü iade etti, sen satın aldın onun iade ürünü sana geldi mesela? veya ikinci el anakartta da yaşanabilir bu problem ama ilki daha çok can sıkar, çünkü hiç beklemeyeceğin bir durum...
0
konetsu
(09.01.25)
anti-cheat firmalarının kullandığı teknikler cidden kötü. genellikle çok temel şeyleri track ediyorlar başka bir program açık mı bu program ban listesinden mi ip check falan gibi.

bu tür parametreler tabiki kolayca değiştirilebilir. bir cheater ile konuşma var youtube'da adam 1000euro harcıyormuş sadece keyif için cheatlere. eleman zevk alıyor yani cheat kullanıp milleti delirtmekten.

aynı zamanda bu geri zekalı oyun firmaları sadık oyuncular ile cheaterları da ayıramıyorlar. 5000saati olan cheater ı sadık oyuncu klasmanına alıp onun dediğini yapıyorlar.

daha üst düzey algoritma tasarlanması lazım. onu da yapabilecek anti-cheat firması görmedim ben. para meselesi biraz.
0
duyurukullanıcısı
(09.01.25)
Bu tür süreçlerde belli başlı yöntemlerle hilelerin önemli kısmı yakalanıyor ama optimum bir noktadan sonra anti-cheat yazılımının geliştirilmesine ve bakımına harcanacak kaynak, üstüne bu yazılımın getireceği kısıtlar, yaratacağı potansiyel problemler vb. bunların engelleyeceği hilelerin getireceği zarardan daha fazlaya çıkmaya başlıyor. Haliyle oyun firmaları da mümkün olduğunca bu optimum nokta etrafında kalmaya çalışıyorlar. Önemli olan hiç hile yapılmaması değil, bunun belli bir sayının üzerinde müşteriyi bezdirip platformdan kaçırmaması.
0
salihdt
(09.01.25)
(6)

Ticaret hukuku ile ilgili kısa bir soru

sinematematikci
Semt pazarında tezgahımda elma satıyorum diyelim. Elmanın normal satış fiyatı 50 Lira. Ama ben öğrencilere 40 liradan satmak istiyorum. Tam 50 lira, öğrenci 40 lira yani. Bu yasal mı?Yalnız yanıt verirken duygusal düşünmeyin, yasa çerçevesinde yanıtlayın. Yasal mı hakkaten? Cevap evetse, o zaman iki
Semt pazarında tezgahımda elma satıyorum diyelim. Elmanın normal satış fiyatı 50 Lira. Ama ben öğrencilere 40 liradan satmak istiyorum. Tam 50 lira, öğrenci 40 lira yani. Bu yasal mı?

Yalnız yanıt verirken duygusal düşünmeyin, yasa çerçevesinde yanıtlayın. Yasal mı hakkaten?

Cevap evetse, o zaman ikinci sorumu da sorayım. Aynı elmayı;

AKP'lilere 50 lira
AKP'ye oy vermeyenlere 20 liraya

Satmam yasal mı? Etikete böyle yazabilir miyim?

Hadi yanıtları göreyim :)
0
sinematematikci
(05.01.25)
İlk örneğin yasal, ikincisi değil.

Siyasi görüşe göre farklı fiyat uygulaması (örneğin “AKP’lilere 50 TL, AKP’ye oy vermeyenlere 20 TL”): Bu durum, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesi (Ayrımcılık suçu) kapsamında direkt. Kanun, “siyasi düşünce” dahil olmak üzere belli temellere dayalı ayrımcılığı (farklı muamele yapmayı) suç olarak düzenlemiştir. Bir mal veya hizmet sunumunda, insanları siyasi görüşleri nedeniyle farklı fiyatlara tabi tutmak ayrımcılık olarak görülüp yaptırıma tabi olabilir.
0
vedatchilipeppers
(05.01.25)
Birincisine pozitif ayrımcılık denebilir. Öğrencinin daha ucuza toplu taşımaya binmesi gibi.

İkincisi ise suça giriyor.
0
diyecevaplandı
(05.01.25)
ilki bir satıcı inisiyatifi. satıcı hedef kitlesi için çeşitli kampanyalar ve indirimler yapabilir.
ikincisi ise bildiğin nefret suçu. nefret temelli bir ayrımcılık söz konusu.

bu arada ikisi arasındaki farkı sanırım artık ortaokul seviyesinde öğretiyorlar.
şimdiki çocuklar harika!
0
ezkaza
(06.01.25)
50 liralık elmayı 50 liraya satmak nefret suçu niye oluyor?
50 liralık elmayı 100 liraya satsaydım, evet ayrımcılık olabilirdi.
Ama ben, kendime göre bir kitleye indirim yapıyorum.

Öğrenci indirimi
Engelli indirimi
Şehit-gazi yakını indirimi
Money kart indirimi
fiş almazsak kaça olur indirimi

gibi

AKP'li olmayanlara da indirim yapıyorum. Diğer indirim nedenleri neden ayrımcılık olarak yorumlanmıyor?

Mesela 45 yaşında açıköğretim okuyan bir şirket sahibine ben öğrenci indirimi yapsam ayrımcılık yapmış olmaz mıyım?

Yeşil pasaport da mesela bir ayrımcılık değil mi bir yerde? Ya da bazı memurlara döner sermaye verilip, bazılarına verilmemesi falan?

Demem o ki, "ayrımcılık" kavramının yorumu kime ait? Hakim kafasına göre mi karar verecek?

Öte yandan esnaflar da, dükkana girenin tipine bakarak farklı fiyatlar da söyleyebiliyor. Bu ayrımcılık değil mi? Bugüne kadar bu nedenle kesilmiş bir ceza var mı?

Burası biraz muallak, buna dikkat çekmek istiyorum.
0
🌸sinematematikci
(06.01.25)
Anayasa madde 10 bir eşitlik ilkesi ortaya koyuyor, buradan hareketle iki kavram ortaya çıkıyor:

1 - Belli bir kesime onların din, dil, ırk, cinsiyet, mezhep, siyasi görüş vb. üzerinden ayrımcılık yapamazsın.

2 - Eşit olmayan taraflar arasında pozitif ayrımcılık uygulayarak eşitlik sağlayabilirsin. Mesela bir öğrencinin ya da engellinin koşulları öğrenci olmayanla ya da engelli olmayanla eşit olmadığı durumlarda bu farkı pozitif ayrımcılıkla kapatabilirsin.

Bu açıdan "Öğrenci indirimi" için kimse "Neden öğrenci oldukları için daha ucuza ulaşım hizmetlerini kullanabiliyorlar" demiyor zira bu bir yandan pozitif ayrımcılıkla diğer yandan da (Özellikle kamu tarafından sağlanan indirimler için) sosyal devlet ilkesiyle ilişkilendirilebiliyor.

Ancak "AKP'li olanlarla, AKP'li olmayanlar" direkt olarak anayasada bahsi geçen siyasi görüş üzerinden bir ayrımcılık. Farklı siyasi görüşü takip edenler zaten eşit, bunlar arasında pozitif - negatif ayrımcılık yapılamaz.

"Fiş almazsak kaça olur" indirimi zaten vergi kaçırma suçu olsa gerek, bunu konuşmaya gerek yok. Money Kart ise ticari bir uygulama; bu karta sahip kullanıcılara şirket çeşitli faydalar sağlayabilir, burada bir şikayet söz konusu olursa devlet kartın edinilme koşullarına bakar: Bu kart sadece erkeklere, müslüman olanlara, AKP'lilere vb. veriliyorsa yine illegal bir uygulama haline gelir.

Esnafın müşterinin tipine göre fiyat biçmesi de tabi ki ayrımcılıktır ancak bunun şikayeti, tespit edilmesi ve kanıtlanması lazım.

Diğer durumlar için de benzer ilkeler geçerli: İster kamu yapsın, ister özel sektör yapsın, bir sürü uygulama çeşitli farklar yaratacaktır, burada uygulamaların sebebplerine ve yarattıkları farklılıklara bakmak lazım. Yeşil Pasaport da bu açıdan Money Kart konusuna benziyor: Yeşil pasaport belli bir mesleğe, belli şartları sağladıktan sonra verilen bir ayrıcalık. Kağıt üstünden herkes memur olabildiği ve bu şartları yerine getirebildiği için söz konusu ayrımcılık illegal olarak addedilmiyor sanıyorum.
0
salihdt
(06.01.25)
dostum ticaret hukuku demişsin ama ikinci örnek direkt anayasal suç oluşturuyor.
0
ground
(06.01.25)
(14)

Belli yaşı geçmiş hiç evlenmemiş kişiler toplum baskısıyla nasıl başetti?

pembediken
Evlenmemiş insanlara karşı halen bir baskı,ezikleme, küçümseme gibi durumlar oluyor. Önceki kusaklardan hiç evlenmemiş insanlar bu baskıcı tiplere karşı nasıl posta koyup makul cevap verebilmiş eğer yapabildiyse? Her ortamda yada her insana "sana ne!" denmiyor.
Evlenmemiş insanlara karşı halen bir baskı,ezikleme, küçümseme gibi durumlar oluyor. Önceki kusaklardan hiç evlenmemiş insanlar bu baskıcı tiplere karşı nasıl posta koyup makul cevap verebilmiş eğer yapabildiyse? Her ortamda yada her insana "sana ne!" denmiyor.
0
pembediken
(05.01.25)
Can sağlığı, hayat dediğiniz zaman üstüne diyecek bir şey kalmıyor. Yine de uzatabiliyorsa valla hayat, kader, olacak, bitecek, halledeceğiz kelimelerini sıralı tam liste şeklinde söylüyorsun bitiyor.
0
Shepard
(05.01.25)
Bu tür toplumsal yapıların tersine gitmek belli bir otonomi ve ekonomik özgürlük istiyor. Geçimini başkasının verdiği harçlıktan sağlarken, başkasının evinde yaşarken o insanların baskılarına karşı gelmek zor.

Ama gerekli otonomi varsa ötesi daha kolay; insanlar "Neden evlenmiyorsun" dediklerinde onların anlayacağı dilden cevap verebiliyorsun. Mesela bunu soran örneğin dayının oğluysa gayet de "Sana ne" demek mümkünken bir gözü toprağa bakan ananense ve kalbini kırmak istemiyorsan "Kısmet anane" deyip geçiştiriyorsun.
0
salihdt
(05.01.25)
@tiredofwaiting evli olmamak benim için çok iyi. Ama eğitimli, diplomalı,okumuş, düzgün giyimli insanların küçümseyerek sen ne zaman evleneceksin demesi sinir bozucu. Bu örnekteki kişi aynı işyerinde eşinin benimle sohbet etmesinden rahatsız oldu bekarım diye. Hatta alttan alttan cinsellikle ilgili imalarda bulundu. Insanların ağzı torba değil maalesef.
0
🌸pembediken
(05.01.25)
öncelikle, evliyim.

bence toplumun "evlen" baskisindan ziyade cirkin kalpli insanlarla basetmek cok daha zor olmali.
insanlar hemen her seyi annelige, anne olmayan anlayamaza, evlilik sürdüremeyen insanlar sorunludura baglamasi asiri can yakiyor olmali. gecen gün internette bir yorum gördüm, adamin teki gelmis insanlara "üreyememisler yorum yapmasin" demis. midem bulandi yorumun igrencliginden. yüzyüze diyecek g*t onda yoktur ama günümüzde baski ve zorbalik da sosyal cevreyle kisitli kalmiyor artik, onlar da alan genisletti. bence karsi komsun makbule teyzenin "evlenmeyecek misin kizan?" lafini savusturabilirsin kalp kirici olmadan, bundan ziyade evlenip "üreyebildigi" icin kendini bir halt zannedenlerin densiz ve igrenc yorumlarindan koruyabilmek daha önemli. asil kirici olan onlar oluyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(05.01.25)
İki insan bir araya gelince, aralarında biraz da samimiyet varsa ve taraflardan birinin durumu normalin biraz dışındaysa, bu durum bir şekilde konu edilir.

Örnek, Mezuniyet gereğinden fazla uzadıysa, nişanlılık süresi uzadıysa, çocuk yapma işi herkesinkine nazaran geciktiyse, kilo almış başını gitmişse, okul bitmiş epeydir boşta geziliyorsa, zorunluluk olmadığı halde her gün sabahlara kadar çalışılıyorsa ya da sabahlara kadar içiliyorsa hatta saç ya da sakal gereğinden çok uzadıysa.

Bunlar ve dahi niceleri varsa arkadaşlar bunu konu eder, konuşulur. Bu laflar eğer size dokunuyorsa o durumda problemi kendinizde aramanız gerekir. Bu alınganlığı yapmaya gerek var mı diye düşünülmeli.

Ben bu konuda yaralıyım. Kimse acımı deşmesin düşüncesi değil mi bu? @ercü'nün verdiği örneklerde konuyla ilgili en ufak zorlama var mı mesela?

Bu arada ben de bekarım. Arkadaşların eşin dostun tamamı sık sık konu eder. Ama bu konu etmeler beni bugüne kadar hiç rahatsız etmedi. Normal akış dışında bir durum varsa konu edilir tabii. Konuşulur yani. Alınganlık etmek anormal. Hele ki alınıp karşı tarafa laf sokmaya kasmak falan, ne kadar tuhaf, ne çirkin.
0
Mirket
(05.01.25)
Her ortamda yada her insana "sana ne!" denmiyor.

özel konuları bu sekilde patavatsızca dile getirebilen insana her ortamda sana ne diyebilirim.
0
unabomber
(05.01.25)
bana kimse baskı maskı yapmadı. zaten arkadamdan deli falan diyorlar.
0
ya ben lan neyse
(05.01.25)
Cevaplar için teşekkürler. Konu biraz dağıldı. Belli yaşı geçmiş bekarların hikayelerini bekliyordum mesela kezban teyze Osman amca vardı hiç evlenmemiş bu sorulara böyle cevap verirlerdi gibi.

@Mirket başıma gelen olayda işyerinde kadının biri defalarca sordu. Yüz ifadesinden, konuşma tarzından, mimiklerinden küçük görmeye çalıştığını ve ezikledigini bir süre sonra farkettim. Ayıp değil mi? Bu durumda ben mı alıngan oluyorum?
0
🌸pembediken
(05.01.25)
kimseye sana ne, seni ilgilendirmez demem. şöyle savuştururum:

- görüştüğüm biri var, önümüzdeki aylarda güzel haberler gelebilir :)
- görüştüğüm biri vardı, olmadı, nasip.

hiç öyle "evlenmek bana göre değil çok banal yeaaa belediyeden izin mi alacağız" demem.

- evet ben de sizin gibiyim, evlilik düşünüyorum, oluyor/olmuyor.

gibisinden bir mesaj vermiş oluyorsun.
bi sakinleşme geliyor böyle konuşunca.
0
tabudeviren
(05.01.25)
Toplumun geneli bazı insanların evlenmek istemeyebileceklerini, bazı insanların çocuk sahibi olmak istemeyebileceklerini anlamıyor. Haliyle onların gözünde siz "Evlenmek isteyip de evlenememiş" ya da "Çocuk sahibi olmak istemiş ama olamamış" insanlar oluyorsunuz, bu da ister istemez birinci durum için ya acımaya ya da küçümsemeye gidiyor. Kaba tabiriyle "Evde kalmış" muamelesi görüyorsunuz işte...

Siz kendi kararlarınızdan memnun ve eminseniz bunu kafaya takmaya gerek yok, zira bu insanların sonu yok; ne her birine haddini bildirebilirsiniz, ne hadlerini bildirerek bunların sonunu getirebilirsiniz.
0
salihdt
(06.01.25)
salihdt+1

Kimseye bir açıklama yapmak zorunda değilsiniz, muhtemelen onlar zaten siz ne derseniz deyin kendi kafalarında kurduklarına inanacaklar.

Sana ne olmaz tabii de şey olabilir;
-Düşünmüyorum.
-Yo hiç düşünmedim.
-Bana göre bir hayat değil.
gibi cevaplar.

Dediğim gibi ne derseniz deyin onlar zaten kendileri aynı şeyi düşünmeye devam edecekler, takılmayın.
0
mutekebbir
(06.01.25)
Baş edemedik! DÜnyanın her yerinde var bu tipler.
0
Kahvedesu
(06.01.25)
Neyse ki sert bir mizacım olduğundan sanırım bu tür şeyler çok duymuyorum. Duyarsam da istemiyorum diye tekrar tekrar söylüyorum karşı taraf ne dese aynı cevap.
0
peki madem
(06.01.25)
@salihdt +1

Onun dışında her ortamda her insana sana ne diyorum aslında. Bir ezme olayı yok pek. Baskı çok. Baskıdan rahatsız olursam evliliklerde gördüklerime, onların evliliklerine ve çevremdeki boşanma oranına getirip laf ediyorum. Kendi evliliklerini sorgulayıp mutsuz olsunlar ondan sonra. O da olmazsa başka bir konudan siz yüklenin. Bir daha rahat rahat baskı yapamazlar. En azından baskı olsa da aynı oranda yapamadılar.
0
nawar
(06.01.25)
(3)

kindle vs kobo (türkçe için)

sanal uyku
merhaba. özellikle türkçe içerikler için kindle mı yoksa kobo mu tavsiye edersiniz? pdf'ler için de kullanıldığı zamanlar olacaktır illa ki.ikinci soru olarak, hangi modeli tavsiye edersiniz?
merhaba. özellikle türkçe içerikler için kindle mı yoksa kobo mu tavsiye edersiniz? pdf'ler için de kullanıldığı zamanlar olacaktır illa ki.

ikinci soru olarak, hangi modeli tavsiye edersiniz?
0
sanal uyku
(02.01.25)
Aralarında çok büyük farklar yok. Arkaadn aydınlatmalı bir model işinizi görür. Türkçe içerik için Kobo bir tık önde olabilir çünkü Kobo'nun kendi sitesinden direkt alıp okuyabilirsiniz. Kindle alırsanız bu yasal Türkçe kitapları okumak için bir iki ek adıma ihtiyaç var, atla deve değil gerçi, hallediliyor.

Ben Kindle Paperwhite kullanıyorum ve gayet memnunum. Bu arada muhtemelen bilginiz vardır ama PDF, e-kitap okuyucular için sıkıntılı bir format, hele de teknik içerikli olanlar, o konuda bildiğim kadarıyla Kindle da, Kobo da eşit derecede işlevsiz.
0
salihdt
(03.01.25)
Ben kindle kullaniyorum hic turkce yada yabanci dil ayrimi yapmamıştım cunku kendim sallamasyon sitelerden indirip icine atiyorum

Sanirim kobo da turkce kitap magazasi falan olabiliyor heralde direk indir diyor olabilirsin yanlis miyim

Bunu arastirmak lazim
0
Zetnikov
(03.01.25)
Ek olarak

Eger internetten sallama sitelerden indirim dersen belesimsi seyler ben kindle paper white aldim mukemmel

Eger pdf icin soruyorsan aciyor ama telefondaki gibi akiskanlik yok kanirtmali

Illa pdf cok onemli dersen bi tane tablet alsan daha iyi olur cok uzun okumicsksan yoksa gozler perte cikabilir

Sadece kitap okuyacagim 24 saat dersen kindle paperwhite nlmukemmel bi cihaz.

38 yasinsayim bu yasima kadar sorsan aldigin en iyi 3 sey nedir oraya kindle koyarim pisman olmazsin
0
Zetnikov
(03.01.25)
(6)

Favori dark humor memeleriniz?

lapaz
.
.
0
lapaz
(01.01.25)
Kaybolan Malezya uçagi ile ilgiliydi, bulamadim.
0
feastofthedamned
(01.01.25)
burada linç edilmek istemediğim için paylaşmak istemiyorum. haha
0
ya ben lan neyse
(01.01.25)
Bir tane de dolmuş cinayetiyle ilgili vardı ama o dark humour'dan ziyade tam bir yavşaklık örneği bana kalırsa. Paylaşılacak bir şey değil.
0
feastofthedamned
(01.01.25)
wow forumundaki meşhur loot esprisidir. dark humor'un internetteki ilk örneklerinden kabul edilir.
0
sir gawain
(02.01.25)
şu sayılır mı;
img-9gag-fun.9cache.com
0
WithWorth
(02.01.25)
salihdt
(02.01.25)
(7)

Bu ahlaksizlik mi ?

WithWorth
https://eksisozluk.com/entry/171430790?debe=trueBen evimi 3000tl raiç bedelden kiraya koyuyorum.Deprem oluyor.10.000 tane depremzede olusuyor bir anda.Bu depremzedelerin 1000 tanesi üst seviye gelir gurubuna mensub!Ben de evimi üst gelir seviyesine sahip bu 1000 depremzedeye vermek istiyorum!Pazarda
eksisozluk.com

Ben evimi 3000tl raiç bedelden kiraya koyuyorum.
Deprem oluyor.
10.000 tane depremzede olusuyor bir anda.
Bu depremzedelerin 1000 tanesi üst seviye gelir gurubuna mensub!
Ben de evimi üst gelir seviyesine sahip bu 1000 depremzedeye vermek istiyorum!
Pazarda diğer ev sahipleri ile beraber önce o 1000 kişiyi kapışacağız!
Sonra pazar yine dengesini bula bula diğerlerine inecek.
Zenginin fakirden önce ev bulması ise dünyanın tabiatında her zaman varolmuş olan bir sıkıntı.
Benlik bir şey yok.

halk ne bekliyor ?
devletten, kizilaydan, yardim kuruluşundan beklenecek şeyi vatandaştan beklemek degil mi bu ?
0
WithWorth
(30.12.24)
Ahlaksızlık
0
gabe h coud
(30.12.24)
Sen piyasanın dengeye gelmesini kendi çıkarına olacak şekilde yorumlamışsın. Serbest piyasada zamanla oluşur fiyatlar. Talep gelir, mevcut evler biter sonrasında bir miktar yükselen fiyatları gören ev sahipleri taşınır veya diğer evine geçip mevcut evlerini yüksekten kiraya verir. Böylece piyasada denge oluşur kendi fiyatını oluşturur. Yani 1 günde max fiyata çıksın sonra zamanla düşer dengesini bulur, türkiye iran lübnan gibi şark kurnazı işleridir. Ama daha depremde millet enkazdan çıkarılmamışken “oo millet evsiz kaldı kiralar uçar 3binlik ilanı yap bakalım 10bin” demek ahlaksızlığın dik alasıdır.

Zamanında ingilterede yaşadığım dönemde 3 arkadaş müstakil 2 katlı bir evi tutacaktık 700£’a emlakçı bizle beraber 2 kişiyi daha randevuya çağırdı gezdirdi vs çok beğendik. Alabilmek için kendi aramızda konuşup “olm 800 verelim biz alalım kaçırmayalım” deyip adama teklif ettik, “iyi de ev 700£ herkes bu fiyat için geldi neden 800’e vereyim” dedi. Bu örnekle türkiye’deki örnekleri kıyaslarsanız, ahlak, şark kurnazlığı, çıkarcılık gibi kavramları çok net anlarsınız.

İnsanlar kendi çıkarlarına göre hareket ettikçe bunların olması normal. Arkadaşımın da kiracısı yapacağı %60 civarı zammı kabul etmedi mesela “sen enflasyon %80’ken 0,69’dan kredi çektin diye kimse bişey demedi de şimdi mi enflasyona bakmak aklınıza geldi” deyip yarı fiyata anlaştılar :) haksız mı? Siz kiracı olsanız siz de böyle demez misiniz? Ev sahibi olsanız buna sinirlenmez misiniz? Toplumsal ahlak yerine kendi çıkarlarımıza göre hareket ediyoruz maalesef
0
avatar is back
(30.12.24)
Gemi batmış, adamlar denize dökülmüş, motorla olay yerine gidip denizdeki adamlara can yeleği satıyorsun.
0
Mirket
(30.12.24)
ahlak toplumda oluşur. toplum ahlaksız diye sen de ahlaksız olmak zorunda değilsin. @mirket +1
0
mikahakkinen
(30.12.24)
mirket +1

biz galiba bu yüzden kaybediyoruz
0
gilbeys
(30.12.24)
Klasik bir fırsatçılık örneği ancak kapitalist sistemin farklı farklı süreçlerine bakarsanız bir sürü işlemde belki daha küçük ölçekte ama buna benzer durum yaşandığını görürsünüz.

Açıkçası ortada bir X birey açısından etik bir problem olsa da ortaya çıkan barınma sorununa "Ahlaksızlık" kaynaklı demek istemiyorum zira bu direkt olarak ortadaki sorunu bir grup insana atıp, sanki sorunun nedeni o gruba özel bir şeymiş izlenimi yaratıyor. Bu tür "Bir grup insan ortada bir örgütlenme yokken, birbirlerinden bağımsız bir şekilde şahsi çıkarlarına aykırı davransınlar ve toplumsal bir sorun bu şekilde çözülsün" sık sık karşımıza çıkan çok çocuksu bir düşünce bence. Sizin örnekte belki bazı ev sahipleri kendilerince doğru yolu seçip fiyatlarını değiştirmeyebilirler ancak işin içinde başka bir şey olmadan (Mesela devlet müdahalesi) kiralar yine basit arz-talep sürecine uygun olacak yükselecektir.
0
salihdt
(30.12.24)
Mirket +1

Annen/baban hasta, kan lazım. Kan verecek kişi senden para istiyor.
Sular kesildi, bakkal suyu 5 katı fiyatına satiyor.
Deprem bölgesine yardım olarak yollanabilecek şeyleri fiyatlarini artiriyorsun, sonuçta talep artacak.

Böyle şeyler bir sürü bulunur. Bunlara tenezzül edecek insanlardan olup olmamak kişinin kendi seçimi. Her şey paraysa misal insülin ilacı yapan firmayı alip sonra fiyatini 13$dan 750$ cikaran abi de serbest piyasa. Sonuçta insanlar ölsün banane...
0
logisticsmanager
(30.12.24)
(19)

Astrolojiye inanıyor musunuz?

tahirkemalbozoglu
Isyerindeki kadınlar sabahtan akşama kadar astrolog dinleyip kahve içiyor ve herkesin kendilerini kıskandığını, kötü enerji yaydiklarini düşünerek tütsü yakıyorlar. Buna nasıl inanıyorlar anlattıklarını duysanız kicinizla gülersiniz. "Bu aralar boğa burcu baş ağrısı yaşayabilir" diyor mesela hemen "
Isyerindeki kadınlar sabahtan akşama kadar astrolog dinleyip kahve içiyor ve herkesin kendilerini kıskandığını, kötü enerji yaydiklarini düşünerek tütsü yakıyorlar. Buna nasıl inanıyorlar anlattıklarını duysanız kicinizla gülersiniz. "Bu aralar boğa burcu baş ağrısı yaşayabilir" diyor mesela hemen "AA evet başım ağrımıştı gerçekten de geçen gün" diyor. Mal mısın lan sen?
Siz ne diyorsunuz?
0
tahirkemalbozoglu
(30.12.24)
Malsf var böyle insanlar :( üzücü
0
abuzer
(30.12.24)
muabbetine konuşuyorum ancak inanmıyorum. ortak nokta bulunacak konu olmayınca olay burçlara geliyor. genel olarak konu açma dertleşme aracı burçlar. yoksa inanma falan çok saçma.

yükselen alçalan, yok parayı ona göre ayarlama sevgiliyi buna göre seçme. çok saçma.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
@sanem tereyaginin tadi cok guzel cunku. Hala gelecek varsa yardimlarini bekliyorum.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(30.12.24)
Astrolojiye ciddi ciddi inanan insanların burçlarını dikkate alıyorum. Yani birisi sabahtan akşama kadar ben başak burcuyum başak burcu şöyledir diye dolanıyorsa başak burcu tanımına bakıp onun karakteri hakkında yorum yapabilmek mümkün oluyor genelde. Bu kişi bağdaştırmış kendini çünkü, daha önce öyle değildiyse bile yıllar boyu gerçekten başak burcu neyse o olmuş.

Onun dışında kişinin doğduğu anda bazı gök cisimlerinin konumuna göre bir karaktere sahip olduğuna bizzat kendim inanmıyorum.
0
akhenaten
(30.12.24)
"bugün yayları büyük bir sürpriz bekliyor, boğalar ise kendilerine sağlık yönünden dikkat etmeli. gelecek hafta oğlakların kapısını büyük bir iş fırsatı çalacak, teraziler ise kalp kırıklığı yaşayabilir." şeklinde günlük-haftalık-aylık-yıllık "öngörü"lere hiç inanmam, bunları dikkate almam. keza "yay erkeği, akrep kadını ile asla uyumlu değildir.", "boğa kadınları etrafında kova erkeği gördükleri an arkalarına bakmadan kaçmalıdır." gibi yönlendirmeleri de buna uyan kişileri de saçma buluyorum.

ama daha yumuşak biçimde "yaylar mükemmeldir, oğlaklar tırttır, kovalar candır, başaklar fıstır, ikizler fasa fisodur." şeklinde genel yorumları okumak hoşuma gidiyor her ne kadar barnum etkisi olduğunu bilsem de. işin garibi, bu burçlardan haberdar olmayanlar bile bu genel kalıplara uyuyor gibi.
0
m e b
(30.12.24)
İnanmam, aşırı inanıp her şeyini burçlara göre yaşayan, venüsü şu evdeymiş falan diye flört analizi edecek kadar kafayı bozmuş kişilere de mesafe koyarım.

Ama yani arada bir kafayı yememiş derecede inanan biriyle burç muhabbeti yapmayı seviyorum. Kökenleri mitolojiden geldiği için az buçuk yunan mitolojisi bilgisiyle doğru(!) yorumlar yapılabiliyor. Geyik yapması, arkasındaki mitosu incelemesi falan eğlenceli.
0
nundu
(30.12.24)
Biriyle kısa bir sohbetten sonra burcunu doğru tahmin eden insanlara çok şaşırmakla birlikte inanmıyorum.
Burcumu ve yükselenimi biliyorum sorulunca söylerim o kadar. Karşımdaki burcunu söylediğinde herhangi bir burçla ilgili bir şey dendiğinde falan kalıyorum öyle mal gibi. Sıfır bilgi.
Bir de doğum tarihini söylediğin an burcunu anında söyleyenlere hayranım :D

Bu işe gerçekten mesai harcıyor insanlar inanılmaz.
0
mutekebbir
(30.12.24)
çok saçma. bunu eğlenmek 2 kıkırdamak için yapsalar neyse ama ciddi ciddi ciddi inananlar var. ben asla inanmam. burçların özelliklerini de bilmem. kendi burcum da bana uymuyor zaten.

burç falıymış, enerjiymiş bunlar aşırı uydurma şeyler.
0
art cat chocolate
(30.12.24)
Ben varim. Anlamam ama inanirim. Tarot bilen varsa dm lütfen.
0
Kahvedesu
(30.12.24)
astrolojiye inanan insanın rasyonel kararlar verebileceğini düşünmüyorum, bu insanlar kolay kontrol edilebilir. düşünmeye değil inanmaya meyilli oluyorlar.

ayrıca:(bkz: barnum etkisi)
0
orpheus
(30.12.24)
Tabii ki hayır. Tanrısız kalıp spiritüel ihtiyaç doyurmaya çalışanlar bin bir zırva ile tokatlanıyor, kendi hayatında ve başarılarında tatminsizlik yaşayanlar da fallar, burçlar, manifestler ve tarotlar ile ümit arıyor. Böyle bir çöküş sürecindeyiz. Bir agnostik olarak tanrıdan uzaklaşma konusunda sorun yok da yerine doldurmak istedikleri tam bir beyaz yaka tokatlama kapısı.
0
nawar
(30.12.24)
ben inaniyorum. inananlar inanmayanlara mal demiyor ama inanmayanlar diyor nedense.
kiskanmayin siz de inanin.
0
sonsuz
(30.12.24)
Burçlar var ama bunun kaderinize, karakterinize bir etkisi yok.

Bunun psikolojik bir adı var sanırım. Birine rastgele bir burçtan, bir şey okuyorsun. "aa aynı ben" diyor. Başka burcu okuyorsun, "bu benim" diyor :) Herkese uyuyor yani bu yorumlar.

Eğlencesine bakıyorsanız neyse ama ciddi inanmak sıkıntılı bence.


.
0
kartallar yuksek ucar
(30.12.24)
@kartallar yuksek ucar: zaten ben ve @orpheus ondan bahsetmişiz :))
0
m e b
(30.12.24)
İnanmıyorum. "Malca" diyemem ama bir insanın hayatının yönünü kendi doğduğu gün ve saate göre gezegenler tarafından tayin edildiğine inanması en hafif ifadeyle çocuksu geliyor.
0
salihdt
(30.12.24)
Sorudan bağımsız, burçlara ölümüne inanan ya da hiç inanmayan insanlar inanılmaz sıkıcı geliyor bana. Ortası güzel. Olması gereken o gibi.
0
sekizdokuzon
(30.12.24)
hiç bir şekilde bu tür şeylere inanmıyorum. insanların gerçek hayattan kaçmak için sığındıkları bir alan olduğunu düşünüyorum. örneğin sürekli kararsız kararsız ortada dolaşıyor, ben eşek kadar oldum ama kendimi geliştirip muhakeme bilincine ulaşamadım demiyor da ikizlerim ya ondan kararsızım, bi dediğim diğerini tutmuyor ehi ehi diyor. ya da götünü kaldırmamış tüm yıl, yatmış yuvarlanmış yemiş içmiş, ataletten zihnen bitlenmiş, böyle demiyor da bilmem venüsün kıçı ters açıyla retroyla çarpıştı o nedenle 2024 yay burçları için çok kötüydü diyor. gibi gibi örnekler çoğaltılabilir.

tabi ki örnekleri keskinleştirdim biraz ama bu konulara kendilerini çok kaptıranları kastettiğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

bu arada salt kadınlar böyle değil, gayet çok sayıda erkek var ortada kendini burcu üzerinden tanımlayan.
0
Phoebe
(30.12.24)
hızımı alamadım sizinle de paylaşayım.

neden bazen yediğin bir şey çok lezzetli gelirken bir daha aynısı olmuyor? bir kere başka bir şehirde tanıştığım adam beni ziyarete geldi ve sevişmeye karar verdik. öyle bir saat buldum ki, ikimiz de ne olduğunu şaşırdık. karşılıklı saplantı oldu o sevişmeler. ben böyle bir şey yaşamamıştım. sonraki görüşmelerimizde o kadar yoğun olmadı mesela...

mesela bu gece 00:27'de başlamak istediğiniz ilaç takviyesi varsa alın. faydasını yükseltir.
0
mathilda.may
(30.12.24)
anteelope_
(01.01.25)
(1)

kıyafetleri özelleştirmek

hsktr
merhaba,kıyafetlerimi özelleştirmek istiyorum. bunun için moda tasarımcısı tutmak harcım değil. midjourney'den bana özel tasarımlar yapıp tişörte pantolona ayakkabıya basma fikri geldi aklıma. bunu nasıl yapabilirim? + siz giyim kuşamınızda özelleştirmelere gidiyor musunuz? Gidiyorsanız nasıl?not: k
merhaba,

kıyafetlerimi özelleştirmek istiyorum. bunun için moda tasarımcısı tutmak harcım değil. midjourney'den bana özel tasarımlar yapıp tişörte pantolona ayakkabıya basma fikri geldi aklıma. bunu nasıl yapabilirim? + siz giyim kuşamınızda özelleştirmelere gidiyor musunuz? Gidiyorsanız nasıl?


not: kullanıp kalitesinden memnun kaldığınız 'sen tasarla biz basalım' tarzı siteler varsa tavsiyelerinize açığım.

teşekkürler.
0
hsktr
(17.12.24)
Bir aralar meraklıydım ama sanırım yaşlandıkça geçti, şimdilerde olabildiğince düz tasarımlı basit şeyler kullanıyorum.

Bu "Tasarımınızı gönderin biz basalım" (Print on demand) çoktu, Tisho'yu kullanmıştım sanırım, fena değildi. Orada dikka etmeniz gereken bir iki şey var;
İmajın çözünürlüğü mümkün olduğunca büyük olsun ki baskıda pikselleri gözüken ya da flu bir şey çıkmasın

Ekranda görülen renklerle baskıdaki renkler her zaman için farklı oluyor; buna göre renklerdeki ton farklılıkları çok sorun yaratmayacak bir tasarım seçmek faydalı olabilir. Ya da biraz deneme yanılmayla yapılır ama pahalıya çıkar tabi.

Her baskı teknolojisi aynı değil; bazı şirketler düz plastikvari bir baskı teknolojisi kullanıyor bu da özeelikle tişörtlerde çirkin gözüküyor. Sanırım nefes alan, daha partiküllü bir teknoloji daha var. O, daha normal, standard mağazadan alınmış bir tişört gibi duruyor.
0
salihdt
(17.12.24)
(1)

Marka ürün satmanın yasal boyutu nedir?

yazamajor
R10 forumda gördüğüm bir sorunun cevabını ben de merak ettiğim için aynı soruyu burada sormak istiyorum.Sorunun tam hali burada:https://www.r10.net/alisveris-bolumu/4306408-marka-urun-satmanin-yasal-boyutu.htmlKısaca; dünya markalarının (mesela Airpods kulaklık, Chanel parfüm ya da kıyafet vs.) Çin'
R10 forumda gördüğüm bir sorunun cevabını ben de merak ettiğim için aynı soruyu burada sormak istiyorum.

Sorunun tam hali burada:

www.r10.net

Kısaca; dünya markalarının (mesela Airpods kulaklık, Chanel parfüm ya da kıyafet vs.) Çin'deki tedarikçisini bulup bu ürünleri getirten ve fiziksel veya online bir mağazadan satan biri yasal olarak nelerle karşılaşabilir?

Soruyu soran kişinin de dediği gibi Kapalı Çarşı'da falan bu tarz satış yapan bi sürü mağaza var. Yine Shopier'den satış yapan bi sürü Instagram butiğine denk geliyorum. Bunlar nasıl oluyor da böyle ürünleri sıkıntı yaşamadan satabiliyor?
0
yazamajor
(15.12.24)
Çin'de örneğin Adidas'a üretim yapan fabrikaların geceleri de üretime devam edip bunları el altından satması durumu bir ara çok geyiği dönen bir durumdu, ve teoride mümkün ancak pratikte bazı sıkıntılar var; her şeyden önce Türkiye'de bir tedarikçiye kadar bu mallar gelebiliyorsa bu adamlar neredeyse Adidas'a ürettikleri kadar el altından da satmak üzere ayakkabı üretmeleri lazım. Bu da hem kaynak yönetimi açısından çok akla yatkın değil hem de Adidas'ın bu durumun farkında olmaması çok mümkün değil. Ha, ayakkabı dediğimiz şey yüksek teknoloji bir ürün değil ve Adidas'ın asıl maliyeti ayakkabı değil marka ve reklamlar. Haliyle o ayakkabıyı aslı kadar iyi bir şekilde ürettirmek ve Adidas'tan çok daha ucuza satmak gayet de mümkündür. Böyle bir durumda da direkt sahte oluyor zaten.

Chanel parfüm falan demişsiniz ama bildiğim kadarıyla bunların çoğu Avrupa'da, Fransa'da üretiliyor. Yani Çin'den gelenler büyük ihtimalle sahte. Keza Apple ürünleri için de benzer bir durum var; Apple tedarik konusunda çok titiz, cihazlarına giren tüm çipler ve komponentler sıkı bir şekilde takip altında. Biri bir şekilde fazladan Airpods kulaklık üretse bile bu çok büyük ihtimalle Apple cihazlarla çalışmayacaktır, zira Apple sisteminde kaydı olmayacaktır. Bugün iPhone bir cihazdan çıkan orijinal ekranı başka bir iPhone'a taktığınızda bile sorun çıkartıyor. Bunun da olması çok gerçekçi değil yani.

Ama diyelim ki pratikte yukardakiler mümkün ve bu ürünler orijinal gibi aynı fabrikada üretildi. Burada en başta ürünün hak sahibinin izni olmadığı için bu ürünler zaten suç unsuru. Haliyle bunları üreticisinin izni olmadan almak ve satmak da aynı şekilde değerlendirilecektir. İşin tam hukuki boyutunu bir marka avukatı daha iyi bilir ancak tahminimce bir şikayet halinde direkt sahte ürün olarak değerlendirileceklerdir zira bu tür bir durumda ürünün hangi fabrikada üretildiğine değil, satan kişinin ürünün lisans sahibinden izinli, ürünleri ilgili ülkedeki yasal distribütörden faturalı almış bir satıcı olup olmadığına bakılır.
0
salihdt
(16.12.24)
(9)

Olmazsa olmazim dediginiz teknolojik aletler neler? Telefon ve pc harici)

Zetnikov
+++ Ben oyumu kindle e kitap okuyucumdan yana kullaniyorum uzun uzun aciklamak istemiyorum tek kelimeyle 10/10 +++ Ugreen markasinin usb ivir zivir coklayicisi var piyasada calisan gordugum tek urun bu da cok lazim oluyor bana asiri kucuk ve hafif+++ Bluetooth kulakliklarim disariya cikmak spora git
+++ Ben oyumu kindle e kitap okuyucumdan yana kullaniyorum uzun uzun aciklamak istemiyorum tek kelimeyle 10/10

+++ Ugreen markasinin usb ivir zivir coklayicisi var piyasada calisan gordugum tek urun bu da cok lazim oluyor bana asiri kucuk ve hafif

+++ Bluetooth kulakliklarim disariya cikmak spora gitmek vs imkansiz

+++ Kisin hava nemlendirici kullaniyorum yoksa burnum tikanabiliyor

+++ Termometre nemlendirci tarzi bisey var onunda derecelere bakip hareket ediyorum

++++ Yazici, onceden surekli kirtasiyeye giderdim sindi 2. El aldim babalar gibi yazdiriyorum
0
Zetnikov
(15.12.24)
Bluetooth kulakligim benim de kesinlikle
0
(15.12.24)
Kindle +1
Bluetooth kulaklık +1
0
salihdt
(15.12.24)
Akıllı saatimi ilave edeyim ben de listeye.

Araç içi kamera da var.
0
Mirket
(15.12.24)
@mirket

Ne kadar surede bir sarj ediyorsunuz sirf bu yuzden almadim
0
🌸Zetnikov
(15.12.24)
Apple watch'ların en kötü tarafı şarj süresi sanırım.

Akşamları benim bir kitap okuma saatim var. Bu zamanı evdeki her şeyi şarj etme saati olarak da kullanıyorum. Bir sıkıntı yaşamadım hiç.
0
Mirket
(15.12.24)
Akıllı saat +1

Samsung watch var bende. 2 günde bir (bazen 3 güne yetebiliyor) şarj ediyorum. Benim için en kritik özelliği aramaları ve bildirimleri titreşim ile almak. Telefonu sessizde kullanmayı sevdiğim için bu en temel özellik aslında bana yetiyor bile diyebilirim, kalanı işin şovu :d
0
nundu
(15.12.24)
@nundu'ya katılmıyorum. Kalanı kesinlikle işin şovu değil.

Evdeyken telefonun nerede olduğunu unutmak,
Eller doluyken gelen aramaya saatten cevap vermek,
Yalnız yaşayan biri olarak, bir gün düşer kalırsam birilerine haber verileceğini bilmek, Sesli komutla, plunk için 3 dakika, fırındaki pizza için 15 dakika, kitap okumak için 1 saat süre başlatmak,
Gece yarısı uyanıp Siri'ye sabah hatırlat da Salim Abiye başsağlığı telefonu edeyim demek,
yıllar içinde uyku, nabız, nefes, yürüyüş, antrenman düzenlerimdeki değişmeleri izlemek,
yürüyüşte, koşuda nabzımı, tempomu, eğimi, mesafeyi, kaloriyi, son kilometre performansımı izlemek,
Evde kaybolan telefonu buldurmak,
Japon yeni kaç lira ya da Dubai'de şu an saat kaç diye sesli sorup sesli cevap almak

hiç de şov değil.
0
Mirket
(15.12.24)
Ipad diyebilirim. En all around cihaz bence.
0
wd40
(15.12.24)
@Mirket

Şovu gereksiz özellik anlamında kullanmamıştım aslında. Hani benim için en temel özellik bu, diğerleri de pasta üstündeki çilek gibi demek istedim de yanlış anlaşılmaya müsait olmuş evet :D
0
nundu
(16.12.24)
(4)

Portafiltreye koyulan kahve nasıl tamp edilir?

archmeister8
Espresso makinesi aldım geçen ay. Kahveye fazla basınç uygulayınca makineden espresso az akıyor. Bunun tam ayarını nasıl yapabilirim evdeki imkanlarla.
Espresso makinesi aldım geçen ay. Kahveye fazla basınç uygulayınca makineden espresso az akıyor. Bunun tam ayarını nasıl yapabilirim evdeki imkanlarla.
0
archmeister8
(14.12.24)
Kahveyi bir tık daha kalın çekebilirsin
0
her giriste sifresini unutan adam
(14.12.24)
bu tamamen el alışkanlığı ve tecrübe işi. kahvecilerdeki imkanlar da bundan fazlası değil zaten. baristalar da farklı bir sistem kullanmıyor.

güzel kremalı bir espresso için kaç saniyede ne kadar kahve almanız gerektiğinin kuralları var. hala duruyorsa ekşi sözlükte kahve delisi isimli kullanıcının entry'lerini okuyun.

uygun kalınlık, uygun sıkıştırma ile birkaç kötü denemeden sonra doğru kahveyi alabilirsiniz.
0
kibritsuyu
(14.12.24)
basınç ayarlı tamper
aradığınız ürün bu.
0
MtKrt
(14.12.24)
Öncelikle sahip olduğunuz makineye göre bir "Dial in" videosuna bakın youtube'dan mutlaka vardır. Kullanılan çekirdeğin kavrulma miktarına ve hangi incelikte çekildiğine göre kahvanin hacmi değişiyor sanıyorum. Eğer bir mutfak tartısı varsa işinizi baya kolaylaştırır. Ben ayarlanabilir. Ben aşağıdakine benzer bir tamper kullanıyorum; çekirdek değişmediği sürece bir kere ayarlandığı zaman öyle gidiyor.

www.temu.com
0
salihdt
(15.12.24)
(1)

airfryer nasıl alınır?

iron
hayır saçma bir soru biliyorum, hanım sağda solda sağlığa zararlı diye okumuş, daha önce alınmasını kendisi isterken şu an kesinlikle istemiyor.nasıl ikna ederiz?ps: hazır para kazanıyorken, durduk yere bir alışveriş daha yapıp dopamin salgılamayak mı?
hayır saçma bir soru biliyorum, hanım sağda solda sağlığa zararlı diye okumuş, daha önce alınmasını kendisi isterken şu an kesinlikle istemiyor.

nasıl ikna ederiz?

ps: hazır para kazanıyorken, durduk yere bir alışveriş daha yapıp dopamin salgılamayak mı?
0
iron
(14.12.24)
Airfryer dediğimiz şey elektrikli fırın; diğer elektrikli fırınlardan farkı şekli ve sıcak havayı bir fanla haznenin içinde dolaştırması; yani sağlığa diğer elektrikli fırınlardan farklı ne gibi bir zararı olur bilemedim. Hepi topu rezistansın arkasındaki bir fandan ibaret bir şey kabaca. Eğer evinizde normal, elektrikle çalışan mikrodalga harici bir fırın varsa ondan bir farklı yok teoride.
0
salihdt
(14.12.24)
(5)

mobbingçi eski amire ne yapmalı

gizemli dede
siz daha önce bir şekilde intikam aldınız mı eski iş yerinde sizin huzurunuzu kaçıran birinden
siz daha önce bir şekilde intikam aldınız mı eski iş yerinde sizin huzurunuzu kaçıran birinden
0
gizemli dede
(13.12.24)
Ayrılmışsınız, gitmişsiniz, boşu boşuna kafanızı meşgul etmeye değmez.
0
salihdt
(13.12.24)
teheyy yıl 2010 falan. sözleşmeli memurluk yapıyorum. eski amirim sülümancı sahte dindardı, kadınlar orada çalışmasın diye düşündüğünden bilinçli olarak kötü davranıyordu kadınlara. hatta benden önce başka bir kızın namusuna iftira bile atmış, öyle şeref yoksunu tip. sorsan tarikatçılar işte. başka kuruma giderken bilhassa geldi benden helallik istedi, normal olarak vermedim. zaten herkese şikayet ediyordum herifi ama ama helallik vermemem baya bi olay olmuştu nedense. adam da çok bozulmuştu. intikam değil karma tarzı bişeydi, çok acizdim zaten

hayat hikayemi kenara bırakayım. şu anki iş yerimde birisini haksız yere işten çıkardılar, kapsamlı bir dava açtı. daha önce mobbing yüzünden kendisi ayrılan başka biri davaya şahit olarak katılacak. sanırım hakiki intikam böyle olur
0
titanyum22
(13.12.24)
Ben ayrıldıktan bir ay sonra kaza yapmıştı, aylarca yatmış. Ben de kendimi suçlu hissedip Allah'ım sen onu çocuklarına bağışla dedim. Unuttum gitti.
0
aydogank
(13.12.24)
almadım. kendi belasını buldu. uzaktan izlemek yeterli bir intikam şekli.
0
gabe h coud
(13.12.24)
İntikam derken, yaptığı şeyleri kanıtlarıyla şikayet etmiştim, yöneticimin haberi olmadan noterden şirkete ihtarname göndererek istifa ettim. Hadi bye diyip çıktım. Bunu yapmadan önce ekip arkadaşlarıma bildirdim, onların onayını aldım zor durumda kalmamaları için.

Mobbing ve iş kanununa uyulmaması durumunda ben mutlaka şikayet edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İnanmıyorum zaten ama karmaya öbür dünyaya bırakılmamalı.
0
jazzabel
(13.12.24)
(2)

Bahis Firmasının Hediye Para Üzerine Yatması Hk.

Arya10
Selamlar herkese,TR'de faaliyet göstermekte olan legal bir bahis firmasının youtube kanalında maç tahmini ile ilgili yarışma düzenlendi ve karşılığında da doğru tahminde bulunan herkese 1000 liralık hediye para verileceği söylendi.Maç sonuçlandı ve tahminim doğru sonuçlandıFirma çamura yatıp, maçın
Selamlar herkese,

TR'de faaliyet göstermekte olan legal bir bahis firmasının youtube kanalında maç tahmini ile ilgili yarışma düzenlendi ve karşılığında da doğru tahminde bulunan herkese 1000 liralık hediye para verileceği söylendi.

Maç sonuçlandı ve tahminim doğru sonuçlandı

Firma çamura yatıp, maçın başlangıcından önce tahminde bulunduğum halde firmanın müşteri hizmetleri, beni tahminimi maç oynandıktan sonra paylaşmakla yalancı duruma düşürüyor.

Yorumum youtube'daki içerik içerisinde halen durmakta. Google Etkinliğim içerisinden de yoruma ilişkin tarih, zaman ve saat bilgisiyle firmanın söylediklerinin tersini çok kolay ispatlayabiliyorum.

Biraz uzun oldu yazdıklarım da sikayetvar üzerinden süreci ilerlettim, pek sağlıklı ilerlemedi. Tüketici Heyeti Başvurusuna dahil olabilecek bir konu olur mu veya nerelerden süreci ilerletmeliyim?

Para pul gerçekten umrumda değil, firmanın davranışı sinirlerimi bozdu.
0
Arya10
(12.12.24)
Bu bahsi geçen yarışmanın firmanın kafasına göre düzenlediği, herhangi yasal bir bağlayıcılığı olmayan bir şey olduğunu varsayıyorum, ortada bir alışveriş durumu da olmadığı için tüketici heyetinin yapabileceği bir şey yok bence.

Açıkçası firmanın bu tür bir şey yapmasına anlam veremedim; sizin gibi başkalarının olup olmadığını biliyor musunuz? Durup dururken firmanın "Dur biz özel olarak şu insanın 1000 TLsini vermeyelim" demesi saçma, böyle bir şey için en akla yatkın sebep çok fazla kişinin doğru tahminde bulunması, haliyle de firmanın bu kampanyaya ayırdığı bütçeyi aşması olur ki genelde onu da en başta düşünüp "İlk X kişiyle sınırlı" falan derler.
0
salihdt
(12.12.24)
@salihdt yarışma aslında biraz spesifik sorudan oluşuyordu. Maçın skor tahmini ve ilk golü atacak oyuncunun ismi şeklinde. Tahminimin doğru sonuçlanması kuşun taşa çarpması oldu biraz da. Yorumda bulunan kişi sayısı çok fazla değil. 10 kişiyi geçmez. Uzun zamandır içerik paylaşmayan bir kanal. Hit sayısını arttırmak için böyle bir yayın formatı oluşturduklarını tahmin ediyorum ben de. Youtube yorumlarında, Youtube'un özelliğinde yorumlar saat ve zaman şeklinde yansımıyor. Yorumların yanında 3-5 gün önce yorum yapıldı şeklinde bir görüntülenme oluyor. Benim Google Etkinliğim'deki yorum geçmişleri bence en sağlıklı sonucu veriyor. Firmanın benim yorumu maç başlangıcından sonra yaptığı açıklamayı ispatlayabilecek bir argümanı yok. Tamamen konuyu oldu bittiye getirmek için böyle bir yol izlediği düşüncesindeyim.
0
🌸Arya10
(12.12.24)
(11)

özgürlüğün çok muğlak ifade olması ya da benim gereksiz hassasiyetim...

m e b
selamlar.gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz? mis
selamlar.

gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.

bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz?

misal yanımda kahvaltı eden bir eleman var, bildiğin biberi çatır çutur yiyor, o biberi her çatırdatışında kafama silahla ateş eder gibi hissediyorum. çayını içmiyor, hüpletiyor. o her hüüüppğppp edişinde beynim ikiye ayrılıyor sanki.

yan tarafta da temizlikten sorumlu kadın cak cak sakız çiğniyor, aynı şekilde metroda da denk geliyorum. adam hiçbir rahatsızlık duymuyor ve sakızı ağzında havai fişek gibi patlatıyor veya cak cak geviş getiriyor.
başka bir adam hiçbir şekilde etrafı önemsemeden kulaklıksız bir şekilde video izliyor, hiçbir rahatsızlık da duymuyor.

ofiste beni zerre ilgilendirmeyen, hatta nazik bir şekilde "bu konu hakkında pek bir bilgim veya alakam yok, bu yüzden yorum getiremiyorum" dememe rağmen yarım saat boyunca bana hiçbir katkı sağlamayacak veya karşı tarafa yararım dokunmayacak bir konunun muhatabı oluyorum.

metrobüste kadın yanına kimse oturmasın ve diğer koltuklar boş diye yanına çanta koyuyor, siz oturmak isteyince of puf ediyor.

atm'de sıra bekliyorum, önümdeki kişi işini bitirmiş ama hala kenara geçmiyor, çektiği parayı orada sayıyor ve bu süreçte de küçük çocuğunun atm'nin düğmelerine rastgele basmasına göz yumarak atm'nin donmasına sebep oluyor.
asansörde de çocuklarının her düğmeye basmasına ses etmeyen ve asansörün her katta durmasına sebep olan tipler de aynı şekilde.

ya bu toplum içinde yaşamaya uyum sağlayamamış tipler, anladık da bu şeyler özgürlüğün minimal örnekleri mi yoksa uyarmak en olağan ve doğal bir eylem midir? kafayı mı sıyırıyorum? çok mu takıyorum?
0
m e b
(12.12.24)
bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum. bu durumun seni rahatsız ettiğini karşı taraf düşünmüyor. ben de senin gibi aynı şeylerden rahatsızım.
dolmuşta ayakta gitmemek için dolmuşu durdurup inen kadına dolmuşta oturan ve ayakta duranlar tepki gösterdi. söylemleri şuydu: biz her gün böyle gidip geliyoruz.
olay kabullenmek...
önemli olan kabullenmeyip bu insanları uyara uyara adam edeceğiz ya skt.r olup gideceğiz.
0
mikahakkinen
(12.12.24)
Öncelikle çok rahatsız olursanız insanları uyarırsınız da, insanları uyararak bir yere varamazsınız. Bahsettiğiniz şeyler, ki ne kadar büyük problemler oldukları tartışılır, bir insanın yetişkinliğinde sizin uyarınızla ya da bir başka sebeple "Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle müzik dinlememeliyim" diye bir aydınlanmayla değişecek bir davranış kalıbı değil.

İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun. Ya da en başından bunları yapmamak üzerine eğitilmeleri gerekiyor.
0
salihdt
(12.12.24)
özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok.
0
elorelia
(12.12.24)
benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum.

yani zurih'te bir metroda boyle bisey olsa hakkimi ararim; ama istanbulda metrobuste sadece rica ile yetinirim. diger turlu basina bela, stres almak disinda hic bir fayda gelmez.
0
buenosdias
(12.12.24)
Maruz kalmamak için kulaklık şart. Bu insanları siz değiştiremezsiniz. Uyarsanız ya kabahatli çıkarsınız ya da etkisi olmaz.
0
auroraaurora
(12.12.24)
yazdıklarında haklısın, ben de çok rahatsız oluyorum bunlardan. ilk defa cevapların neredeyse tamamına katıldım.
cinnet ne alaka onu anlamadım
"bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum."
"özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok."
"İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun."
"benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum."
0
abelardo
(12.12.24)
Hepsini okudum. Muğlak olan neresi? Bunların hiçbiri özgürlükler içinde değil. Hepsi toplum içinde yaşama kurallarına uymama. Evet çay dahil.

Belki biber hariç. Onda da kahvaltı yeri önemli. Yemekhane, restoran, cafe falan ise biber ses çıkarabilir. Ofis içinde çalışma alanında ise o da özgürlük değil. Yani sen rahatsız oluyorsan değil. Olmuyorsan çayınızı beraber hüpletirsiniz
0
nawar
(12.12.24)
Saydıklarınızın hepsi, %100 oranında beni de rahatsız ediyor. Bir tanesi bile istisna değil.

Ancak yanındaki boş koltuğu parselleyen kişinin yaptığı şey dışında bunlar "özgürlüğün minimal örnekleri"

İnsanlar kaba olmak konusunda özgür. Saçmalamak konusunda da özgür. Her saygısızlık, toplumun her genel geçer kuralına aykırılık özgürlük sınırları dışında tutulamaz.

Özgürlüğün sınırı bir şeyin sizi veya bir grubu rahatsız etmesi üzerine çizilemez. Eğer birisi kendi doğruları üzerine, sizin o ortamdaki davranışınızı aktif şekilde kısıtlamıyorsa (örneğin ezan vakti diye kulaklığınızı çekip almıyorsa) ve yaptığı şey yasalarca özellikle kısıtlanmamışsa (çıplak dolaşmak vs.) o kişi o yaptığı şeyi yapmakta özgür. En genel geçer tanım bu. Yasaları işin içine kattığımız için felsefik anlamdan ziyade pratik anlamda özgürlüğün tanımı bu.

Özgürlüğün tanımı içine başka ne giriyor peki? Siz de bunlar hakkında rahatsızlığınızı dile getirmekte özgürsünüz. İnsanlar özgürlüğü hep tek taraflı düşünüyor. Ancak yapılan davranışların sonuçları olur. Bir şeyi yapmakta özgürsünüz diye onu yaptığınızda tepki görmeyeceğiniz anlamına gelmez.

Siz de bu kişilerin alanını kısıtlamadan kendi rahatsızlığınızı dile getirebilirsiniz. Siz de bunu yapmakta özgürsünüz.

Toplumsal denge bu şekilde teraziye geliyor. Bu işler böyle yani. Çok karışık değil aslında. Her şeyin bir kuralı, formülü olamaz, bazı şeyler uzlaşıyla hallolur.

Birisi sesli sakız çiğniyor diye ona kabahatler kanunundan ceza kesildiği bir ortam düşünün, sizce de bu absürt olmaz mı?
0
akhenaten
(12.12.24)
Hocam askere gittiniz mi ?
6 aylik mi ?
Merak ettim.
0
WithWorth
(12.12.24)
@WithWorth: hayır, askerlikten muafım.
0
🌸m e b
(13.12.24)
skerler eşiğine gelip insanların suratına içinden geçenleri dan dan konuşmaya başlayana kadar böyle gidecek. fakat sen erkek olduğun için olayın alevlenip yaralamalı kavgaya dönüşme olasılığı yüksek. karşındakini ölçüp biçip ona göre içindekileri söylemeye başla derim. işin zor meb kardeşim.
0
titanyum22
(13.12.24)
(3)

Yurtdışında Türkiye'deymiş gibi bağlanmanın bir yolu var mı?

gezegen olan pluton
Aslında isteğim yurtdışında kullandığım laptobumun türkiye'den bağlanıyormuş gibi internete bağlanmasını istiyorum, bu mümkün mü, laptopa vpn kuramıyorum, telefona kursam sonra sonra bilgisayarı telefona bağlasam laptop yine yurt dışı ip'leri görerek türkiye'ye gelip oradan internete çıkmaz mı, başk
Aslında isteğim yurtdışında kullandığım laptobumun türkiye'den bağlanıyormuş gibi internete bağlanmasını istiyorum, bu mümkün mü,

laptopa vpn kuramıyorum, telefona kursam sonra sonra bilgisayarı telefona bağlasam laptop yine yurt dışı ip'leri görerek türkiye'ye gelip oradan internete çıkmaz mı, başka bir yol var mı yurt dışındaki ip'leri görmeden direkt Türkiye'den bağlanıyormuş gibi yaptırmanın?
0
gezegen olan pluton
(12.12.24)
yurtdisindaki ipleri gormeden ne anlama geliyor anlamadim ama telefondan vpn acip, telefonun internetine baglanirsaniz turkiye'den baglaniyor gibi gorunur. ya da kullandiginiz modemde vpn client varsa aynisi onun icin de gecerli.

ama genel kullanima acik vpn kullandiginizda ip araliklarindan vpn kullandiginiz anlasilabiliyor. onu da engellemek isterseniz kendi vpn serverinizi kurmaniz lazim turkiye'de, mumkunse bir evde.
0
lemmiwinks
(12.12.24)
tarayıcı üzerinden erişecekseniz, tarayıcıya kurulan vpn eklentileri var.
belki onları deneyebilirsiniz. bilgisayara izin verilmiyorsa bile eklenti ile olabilir belki. premium olanları türkiye lokasyonu sunuyor. ücretsizlerde hiç görmedim.

bir de zamanında ktunnel gibi şeyleri kullanıyorduk. yasaklı sitelere ktunnel üzerinden giriyorduk. o da herhangi bir vpn programı ya da eklenti kurmadan bağlanmanıza olanak tanıyabilir. proxy servisi deniyor sanırım bu şeylere.

iki yöntem de tarayıcı üzerinden bağlanmak için.

merak ettim denedim, telefondan vpn açıp hotspot ile bilgisayarımdan bağlandım.
telefondan baktığımda ip'm vpn'li yurtdışı olmasına karşın bilgisayarımda hala mobil operatörümün yurtiçi ip'si vardı.

edit:
1. Hotspot Üzerinden Tüm Trafiği VPN'e Yönlendirmek
Bazı telefonlar veya VPN uygulamaları, hotspot bağlantısı için ek ayarlar sunar. Telefonunuzun VPN ayarlarını veya uygulamanızın gelişmiş ayarlarını kontrol edin. Örneğin:

Android cihazlar için: Hotspot VPN paylaşımı ayarını kontrol edin. Bazı VPN uygulamalarında "Hotspot Shielding" veya benzer bir ayar bulunabilir.
iPhone cihazlar için: iOS genelde hotspot üzerinden VPN yönlendirmesine izin vermez. Bunun için özel çözümler gerekebilir.
0
biseysorcaktim
(12.12.24)
Şimdi Proton VPN'e baktım da eğer güncelse "Android üzerinde Hotspot üzerinden VPN'li internet, eğer cihaz rootlu değilse paylaşılamıyor" demiş. Yani yukarda da yazdığı üzere her ne kadar mobil cihaz internete VPN üzerinden çıksa da hotspot hala VPNsiz bağlanıyor. Bu da sizin direkt internete çıkan modem/router cihazında, eğer mümkünse, VPN bağlantısı kurmanızı gerektiriyor.
0
salihdt
(12.12.24)
(1)

yeni kripto paranın sisteme girişi nasıl oluyor?

tabudeviren
bildirim geldi, "me" diye coin gelmiş, baktım 170 lira falandı.ama bakınca 10.54'ten açılmış.nasıl oluyor, borsadaki halka arz gibi önden alanlar oluyor ve öyle mi giriş yapıyor?yoksa direkt giriyor ve hızla alanlar sebebiyle mi bu şekilde yükseliyor?
bildirim geldi, "me" diye coin gelmiş, baktım 170 lira falandı.
ama bakınca 10.54'ten açılmış.
nasıl oluyor, borsadaki halka arz gibi önden alanlar oluyor ve öyle mi giriş yapıyor?
yoksa direkt giriyor ve hızla alanlar sebebiyle mi bu şekilde yükseliyor?
0
tabudeviren
(11.12.24)
Birileri mevcut ağlarından birini kullanarak kendi coinini üretiyor ve genelde initial coin offering (ICO) yapıp insanlara coin satıyor/dağıtıyor. Bu aşamada genelde shitcoin deniyor eğer arkasında sağlam bir partner ya da bir proje falan yoksa... Yeterince popüler olursa da ufak ufak bilinen borsalar tarafından listelenmeye başlıyorlar.
0
salihdt
(11.12.24)
(12)

Viski hediye sorunsalı

kondansator
Yurtdışına çıkmışken kayınpedere viski alayım istiyorum, oldukça sever. Ama ne alacağıma dair fikrim yok. O da masraf etme vb diye kapatıyor. Tek bildiğim ballı viski sevmemesi. Bir viski sevene nasıl bir viski almalıyım sizce ?
Yurtdışına çıkmışken kayınpedere viski alayım istiyorum, oldukça sever. Ama ne alacağıma dair fikrim yok. O da masraf etme vb diye kapatıyor. Tek bildiğim ballı viski sevmemesi. Bir viski sevene nasıl bir viski almalıyım sizce ?
0
kondansator
(10.12.24)
Fiyat falan belirtmediğin için black label al geç hocam f/p viskisidir.
0
chicha_v2
(10.12.24)
bütce ne kadar bilmiyorum ama son dönemin en popülerlerinden The Sassenach cok basarili. Galiba 80 pound civari bir sisesi. En son öyleydi yani, su an kac bilmiyorum.
0
alice in potatoland
(10.12.24)
Adam sana kızını vermiş, sen de ona bir şişe Hibiki ver.
0
salihdt
(10.12.24)
bütçe belirtmemişsin ama ortalama bir single malt (mesela talisker) alabilirsin.
0
kibritsuyu
(10.12.24)
peated, is kokulu viski seviyorsa, caol ila 12 ,lagavulin 8 veya jameson black barrel,Johny Walker Green Label olabilir.

is kokusunu sevmiyorsa glenmorangie, Monkey Shoulder(blend), aberlour 12 alabilirsin,

farklı birşey olsun dersen de makers mark veya woodford reserve burbon olabilir.

şekilli olsun, birazda pahalı olsun dersen royal salute 21(blend) olur.
0
sealth
(10.12.24)
Bütçe yazmamışım kusura bakmayın, orta halli, çok pahalı olmayan bir şey arıyorum. Diğer türlü zorla parasını vermeye kalkar, durduk yere adamı masrafa sokmayayım. Kabul edebileceği bir düzeyde olmalı aslında
0
🌸kondansator
(10.12.24)
Dutyfree poşetine koyduktan sonra hepsi prim yapar. 15-20 euro civarı güzel viskiler var. görevliye sorun f/p ürünleri gösterir.
0
HellKeePer
(10.12.24)
Jameson olur hocam, Monkey Shoulder olur, akar yani bunlar.
0
kumandanim
(10.12.24)
Talisker (10 yıllık), Chivas (12 yıllık) ve Black Label hediyelik değil, marketten alıp evde içmelik viskiler. Bunun altı "canım hamburger çekti" dedikten sonra büfeye gitmek ile McDonald's'a gitmek arasında gibi :) Yani evde kendi kendime ve kalite aramadan öyle içeyim dersen alınır.

Hediye olarak Green Label, Lagavulin, Jameson Black Barrel, Glenlivet dörtlüsünden yıl ve hacim olarak uygun gördüğünü alabilirsin. +1
0
nawar
(10.12.24)
Hangi ülke?

Ülkenin viski kültürü varsa ülkeye göre bakılanabilir.
0
put it in your appropriate place
(10.12.24)
kıbrıstan gelir iken elijah craig almıştım. tadını inanılmaz sevdim. ama aynı paraya single maltlarda var.
0
belkider
(10.12.24)
1L JD iyidir.
0
sonsuz
(10.12.24)
(11)

Yakın arkadaşa verilen borç hk.

infinitedreams
Selamlar,ekim ayı'nda yakın bir arkadaşıma borç verdim. az bir miktar değil aslında. 5 gün sonrasında ödeyeceğini söylemişti. ben yine sesimi çıkarmadım, fakat aralık ayı'nda beklediğimden yüksek tutarda kart borcum geldi. dolayısıyla bu paraya ihtiyacım oldu. kendisine kartımın son ödeme gününü söy
Selamlar,
ekim ayı'nda yakın bir arkadaşıma borç verdim. az bir miktar değil aslında. 5 gün sonrasında ödeyeceğini söylemişti. ben yine sesimi çıkarmadım, fakat aralık ayı'nda beklediğimden yüksek tutarda kart borcum geldi. dolayısıyla bu paraya ihtiyacım oldu. kendisine kartımın son ödeme gününü söyledim ve ücreti göndermesini istedim. o günden bugüne ses çıkmadı borç ödeme tarihi vs geçti tabi ki. siz olsanız nasıl davranırdınız? ne yapmalıyım?

teşekkürler.
0
infinitedreams
(09.12.24)
Arayıp alacağınızı isteyeceksiniz ve muhtemelen bu süreçte o kişinin artık o kadar da "yakın" olmadığını göreceksiniz. Duruma göre artık "arkadaş" bile olmayabilir. Geçmiş olsun.
0
salihdt
(09.12.24)
5 gun sonraki maca iddaa basmis tutturamamis anlasilan. Birilerinden borc bulup iddaada tutturursa alirsin, yoksa unut.
0
cek
(09.12.24)
Ben de agustosta verdim, Eylül sonu odeyecekti :)
Ben olsam gelmeyecek gibi düşünürüm. Piyasa batık adam dolu.
0
logisticsmanager
(09.12.24)
Değil yakın arkadaş akrabaya bile borç vermem, sadakat temelli bir iş yapıyorum, müşterilerim bile borcunu zamanında öderken arkadaşmış, hele ki yakın arkadaş filan geçiniz lütfen.

Devir arkadaşı severek öpme zamanı.
0
mahsus mahal
(09.12.24)
Tekrar bir hatırlatın. Gelmezse, borcun üzerini çizin. Çok sonraları gelirse, ekstra olur. Umarım kumar, şeker patlatma olaylarına tutulmamıştır.

Herkese "hiç gelmeyecekmiş" gibi borç vermek lazım. Tutarı da buna göre belirlemek lazım.


.
0
kartallar yuksek ucar
(09.12.24)
5 gün sonrasinda nasil ödeyebiliyor olacakti ki?
Hikaye gibi geldi biraz.
Ailem ve cok yakinlarim haric kimseye borc vermem. Milet hibe istiyor borc degil.
0
sonsuz
(09.12.24)
kartallar yuksek ucar +1
boyle yapardim sanirim ve gelmeyecekmis gibi dusunerek borc vermek/vermemek lazim.
0
kassiopeia
(09.12.24)
Baskı yapın .
Onu tanıyanları da uyarın.
0
diyecevaplandı
(09.12.24)
artık uzak arkadaşınız oldu geçmiş olsun.
0
nuisance2
(09.12.24)
En iyi ihtimal siz kızıp bağıracaksınız o zor da olsa paranızı ödeyecek. Aksi durumda artık arkadaşınız bile olmayacak ve sizi engelleyecek. Paranızın üzerine de soğuk su.

Bu gibi durumlarda her türlü senet yapmakta yarar var. Aksi durumda paranızı bağışlamış gibi düşünüp verin.
0
drako
(09.12.24)
Selamlar, burada siz de sormaktan çekiniyorsunzdur illa ki,bence ikinizi de rahata erdirecek şöyle bir konuşma, karşı tarafı suçlamazsınız ve onun size açılmasını sağlarsınız:

''selam x, ya naber, geçen gün söyledim kredi kartı sebebiyle böyle böyle, seni de sıkıştırmak istemiyorum ama senden de ses çıkmadı, her şey yolunda mı, bir problem mı var, normalde dönersin ama sen dönmeyince merak ettim, bi sormak istedim, her şey yolunda mı'' diyin, o da rahat olsun siz de. para yok derse, ya alamaz mısın, cidden çok ihtiyacım var, maalesef ben de tolerans göstermek isterdim ama durumum yok diyip tatlı tatlı baskı yapın.

buradaki cevaplarda direkt adamı göndermiş dışarıya, olur mu öyle :)
0
damba
(09.12.24)
(1)

Bu ürün sizce inandırıcı mı? Alınır mı?

Unde bach canim
https://sentdream.net/products/mic-earphone-wireless-bluetooth?utm_source=ig&utm_medium=Instagram_Reels&utm_campaign=120214946300160367&utm_term=120214946300140367&utm_content=120214946300220367&utm_id=120214946300160367
0
Unde bach canim
(08.12.24)
O fiyata inandırıcı değil, herhangi bir inceleme yok, çok muhtemel ki dolandırıcılık. En iyi ihtimalle dediği şeyi düzgün yapamayan dandik kulaklığınız olur.
0
salihdt
(08.12.24)
(9)

Hangi e-kitap okuyucuyu tavsiye edersiniz?

sekizdokuzon
F/p olarak. Gözlerim ileri derecede bozuk.Teşekkürler.
F/p olarak. Gözlerim ileri derecede bozuk.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(05.12.24)
Kindle Paperwhite kullanıyorum, gayet memnunum ancak arkadan aydınlatmalı elektronik mürekkep ekran kullanan tüm modeller işinizi görür muhtemelen.
0
salihdt
(05.12.24)
F/P bakışı çok geçerli değil bence ya. Çünkü hepsinin P'si az çok aynı. Sadece fiyat değişiyor. Olay kitap okumak, ekranda yazıları görmeniz gerekiyor. Şarjı etkileyecek ne kadar az özellik olursa o kadar iyi. Bir de tek elde rahatça taşıyacağınız bir ağırlıkta ve ebatta olmalı.

Zaten uzuuun yıllar giden cihazlar bunlar, ömürlük gibi bir şey. Çok kafa yormayın bence.

Ben kobo aura h2o edition 2 kullanıyorum yıllardır. Bi ara pili sorun çıkarır gibi oldu, internette uzun süre şarja takılı bırakın diye önermişlerdi. Öyle yaptım, şimdi yine 2 hafta civarı gidiyor pili. Bulursanız öneriyorum.
0
akhenaten
(05.12.24)
kindle'da metin boyutunu istediğin kadar arttırabiliyorsun. kontrast ayarları da var. alabilirsin bence.
0
xrated
(05.12.24)
ty.gl

Şunu almayı düşünüyorum, ne dersiniz?
0
🌸sekizdokuzon
(05.12.24)
@sekizdokuzon

kullandığım iki okuyucu da siyahtı, şimdi böyle açık renk bir şeyi elimde tuttuğumu düşününce biraz dikkat dağıtıcı geldi ama büyük ihtimal 1 ay kullansam artık fark etmezdim bile. Alın gitsin.
0
akhenaten
(05.12.24)
zaten kılıf da alırsın. sırf renk için fiyat farkı varsa bence değmez.
ayrıca, ikinci el satan çok kişi oluyor. çok daha ucuza kapatılabilir. bir bakmakta fayda var. (2 ay kadar önce aldım paperwhite ve çok iyi durumdaydı)
0
kisa
(05.12.24)
Kobo ya dosya aktarımı daha kolay

Ekitap formatını değiştirmeden ya da aracı bir uygulama olmadan usb ye dosya yükler gibi tak çalıştır sürükle bırak şeklinde kitapları yükleyebiliyorsun
0
grimavi
(05.12.24)
ben kobo kullanıyorum memnunum. bendeki artık üretilmeyen eski bir model olduğu için şeyapmıyorum. ama kindle kullanan arkadaşlarım da memnun. reklamsız olması önemli.
0
titanyum22
(05.12.24)
Kindle paper white cok iyi ve yeterli fp dir. Yazilari buyutme var.

Hayatimda aldigim en iyi seylerden birisi parasi inanilmaz degdi
0
Zetnikov
(05.12.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.