O değil de keşke sahurda da davulcu yerine akordeoncu geçse. Yani gelenek devam etsin, tamam ama bari değiştirelim biraz. Davul ne lan.

İstanbul bahçelievler civarında mısın? O kız metrobüste falan da çalıyor. Ben veriyorum gördükçe. Evde duydukça. Fena da çalmıyor. Belki kalabalık yerlerde çalınca dilenci gözüyle bakıyorlardır o da bakışlardan rahatsız oluyordur diye düşünüyorum. Zira metrobüste falan karşılaştığımda direk tanıyor beni. Gözlerinin içine bakıyor insanın. Yani sadece benim değil. Herkesin gözlerinin içine bakıyor kız. Seviyorum lan bildiğin o kızı. Siz de verin. Kardeşine bakıyor.

yok ya kadıköy'deyim. arada sokaklarda dolaşıyolar işte. hiç kimsenin dışarda olmadığı, evinde oturduğu sokaklar. gitsin çarşıda, moda caddesi'nde çalsın. ne biliyim. yanlış anlaşılmasın ben severim, güzel oluyor ama bu yöntemle para kazanma olasılığı çok daha düşük gibi, neden böyle yapıyor diye merak ettim.

hayir.

yasananlarin ne oldugu alakasiz, bizim utanma duygusunu uzun zaman evvel geride biraktigimizi düsünüyorum.

Nasil da milleti dize getirmisiz zamaninda diye boburlenirdik. Heykelleri falan dikilirdi kesin.

Mesela bizdeki katliamları düşünebiliriz aslında. Tabii daha lokal ve anlık olaylar bunlar ama mesela Sivas katliamından söz edildiğinde "iyi olmuş kafirlere, iyi dize getirmişiz" diyor mu Sivas halkı? O kadar da değil sanki yahu.

ben şahsen utanmazdım. kesinlikle o diktatörün yaptıklarını tasvip ettiğimden değil. benden 100 yıl önce gelmiş bir adam zalimlik yaptıysa benim suçum ne ki?

elbette kendisini sevenler de olacaktı, yerenler de. ama sevenler bence daha fazla olacaktı ki dünyadaki tüm milletler için de bu geçerlidir diye tahmin ediyorum. "adam ne yaptıysa bizim için yaptı sonuçta." anlayışı.

Nasılına, niyesine, haklısına, haksızına girmeden. Yavuz Sultan Selim ve aleviler arasındaki mesele buna benzer. O zaman "soykırım" tanımı yok tabii ama ciddi bir etnik temizlik de var. Kendisinin adının verildiği köprü bir kaç aya açılıyor :) Bizde ne olursa olsun "devlet" üstte. Devlet ne yapıyorsa bir bildiği oluyor. Dolayısıyla devletin sahipleri, iktidardakiler de aklanmış oluyor bence.

Kuyucu Murat Paşa ve kapak olsun deyiminde olduğu gibi bununla övünürdük. Hatta gazlamak, sabun yapmak gibi deyimlerimiz de olurdu.
eksisozluk.com

osmanlı kafası devam etseydi duymazmışız gibi geliyor. bu işler biraz "suç"*, biraz "frame" edilmek*, biraz da kazananın tarih yazması yalnız*. hitler yenilmeseydi belki almanya utanç duymuyor olacaktı, anlatabiliyor muyum. hitler kripto bir örgüt içerisinde yaptıklarını yapsaydı nasıl intihar etmeyecektiyse.
seppuku yapmak ve kendi adına utanç duymak farklı şeyler. ilki ikincisini zorunlu kılmıyor aslında.

ben bu tür bir algı biçimini kompleksli buluyorum biraz. "biz utanır mıydık" vs.

yahu koca kolonyal dönem var önünde, kızılderililer var, var oğlu var. adamlar utanmayı başkalarına salık veriyorlar, 20 milyon adamı rusya'da öldürmekten utanıyorlar mı mesela? hayır, çünkü onları gaza boğarak öldürmediler, o kadar korkunç değildi, ya da onlar rus'tu hem de sovyetti, zaten kimse istemiyordu?

avrupa'nın yüzleri bir değil, iki değil. lafa değil işe bakalım hepimiz.

neden bahsediyoruz? ne zaman soruları her türlü soracağız? -utanılmasın demiyorum; avrupa konuştuğunda külahıma anlatır diyorum.-

Hitler ve nazi anlayışından utanılmasının sebebi, savaşın kaybedilmesidir. Yoksa, 2. dünya savaşında savaşıp da tamamen masum kalan bir ülke olduğunu sanmıyorum.

Yani, olayı bize çekmenin hiçbir mantığı yok. Çünkü naziler galip gelseydi, bu sefer de her ikinci dünya savaşı filminde muhakkak katyn katliamı işlenirdi.

Şu Avrupalıları yılmaz insan hakları savunucuları olarak görmekten vazgeçin.

Bende 400 küsür ayakkabı çıktı. Hangisini diyorsun?

link kurbağa olmuş.

ayakkabı kategorisinin hepsini açıyor.

demandware.edgesuite.net

Rengi baya kötüymüş. İlkokul sınıfına ayakkabı getirmişsin de çocuğun teki eline geçirdiği ilk şeyle boyamış gibi duruyor.

Begenmedim

hayir, neden ki?

basit güzeldir.

burası facebook değil, karşıyım.

Benim beğendiklerim başkasını niye ilgilendirsin.

Istemezdim.

Ben istemezdim. Burada bir çoğu insan gizli kimlikleriyle rahat rahat soru sorabiliyor ve bu yönü güzel. Favorileri falan görmek bunu zorlaştırır.

istemem de, yapsalar da birkaç sene sürer herhalde :)

gerek yok bence. bana ne ki başkasının favorilerinden? benim favorilediklerime cevap verildiğinde bana bildirim gelse çok daha faydalı bi iş olur bence.

Gerek yok. Yahu hem daha mobildeyken yazdıklarımızı editleyemiyoruz, o mu yapılacak?

bir sürü favori duyurusu olan insan mı var burada?

edit: onlardan biri benmişim meğersem. favorileri temizleme imkanı veren bu duyuruya teşekkürler.

görmesinler favladıklarımı canım bende görmeyim ne gerek var

hayır tabii ki. görülmemeli zaten.

istemezdim, ne öyle stalker gibi. hatta favoriler gözükmeye başlarsa bu özelliği kullanmam.

Bir zamanlar en tutarlı parti CHP'yse neden aylardır CHP'lilere laf sayıyorsun! Yok onlar soldu onlar dinsin diye CHP'ye laf atan sensin! Önce biraz dengeli ol! Gören de seni eski solcu falan sanacak! Bildiğin eğitimsiz, televizyonda ne görse inanan bir adamsın.

İkincisi Türkiye'de ve Osmanlı'da teba kültürü var. Bir padişah, bir ağa, bir mafya liderine insanlar bağlanır ve ne derseler onu yaparlar. Sen de onlardan birisin ki CHP'nin bu zihniyetten azıcık da olsa farklı olması sana tuhaf geliyor. Her CHP'li (aralarında tam ters zihniyette AKP'liler olsa da) bir parti başkanına, C.başkanına, bakana, mafya liderine, teröriste teba olmaz! Olanlar vardır, o ayrı. Bu nedenle her CHP'li Kılıçdaroğlu ne derse onu yapacaktır diye bir şey yok. Buna da parti içi muhalefet denir. Türk sağında böyle bir kültür yoktur. İyi ki azıcık da olsa Türk solunda böyle bir durum var.

CHP'nin o oylamaya evet demekten başka şansı yok. Eğer o oylamada hayır çıksaydı ve dokunulmazlıklar referanduma gitseydi hem referandumda kabul edilecek hem de referandum sürecinde sürekli CHP'nin PKK'ya destek verdiği iddiası ortaya atılacaktı.Siyasi açıdan doğru bir karar CHP'nin kararı.

İşin komik tarafı bi de bu iddiaları söyleyenler yıllarca PKK'nın kucağında oturmuş Aponun şiirlerini diyarbakır meydanlarında okutmuş şeref yoksunu AKP'liler.

Tutarlı siyasi parti diye bir şey ben hiç görmedim, duymadım, bilmiyorum. Tüm siyasi partiler kısa vadede kendi çıkarını savunur ve bu çıkarlara ters gelebilecek herhangi bir eyleme girişmez.

Her kuşu... Bi CHP kaldı.

t24.com.tr

cevap
www.liveleak.com

Kaplan besleyen tipler haber oluyordu sürekli. Eğitim ve zamanla elbet evcilleşir.

Evcilleşebiliyorlar ama tam anlamıyla değil. Kaplan besleyen tiplerden birini belgesel yapmışlardı. Adam "Evet, besliyorum ve anlaşıyoruz ama bir gün sinirlendiğinde veya oynarken şaka olsun diye beni parçalayabileceğini biliyorum" derdi. Bu risk hep olabiliyor hayvanın evcillikten uzaklığına göre.

Kertenkelele, fare ve kaplumbağanın bazı türleri evcil zaten halihazırda, diğerleri de çok çok uzak olmasa gerek. Timsah besleyenler de var, onlar daha uzak örneğin.

Evcilleştirme ise hoppidi hoppidi'den ziyade ciddi bir disiplin rejimi ile sağlanıyor. Nasıl oluyor o, ben de bilmiyorum ama eğitim şart.

kaplumbaga ya da kertenkelenin sosyal hayvanlar olmadigini dusunuyorum nedense. ama fare cok ilginc olabilir:) yemekle alistirilabilir belki. mesela hep belli saatlerde verirseniz, sizi beklemeye baslar. guvercinler de kolay alistirilabiliyor insana. bir de bence "fox and the child"i bir izleyin

şöyle de bir örnek var :)

www.youtube.com

Ya ben de değilim ama başbakanlığın gereği olarak muhakkak vardır bikaç ufak tefek şey işte.

İşte vardır da ne onlar acaba? Cidden aklıma bir şey gelmiyor.

vatandaştan alınan kol gibi vergilerle yaptığı şeyler mi? onu beş yaşındaki çocuk da yapar. ki yapması da gerek zaten? yok yol yaptı, yok metrobüs yaptı; bunları iyi olarak değerlendirmek aşırı saçma.

ben hayatıma artı olarak bir şey kattığını görmedim-bilmiyorum. en son gss girdi zaten

duble yol panpa nasıl es geçersiniz.

sağlık alanında yapılan reformlar. hasta açısından tabi...

toplu bulunulan ortamlarda sigara içme yasağı.bana göre.

Güzel bişey dediğin şey metrobüs mü?

Ben sana onun da güzel olmadığını hızlıca anlatmaya çalışayım.

- Benzin bizi dışarı muhtaç bırakan, bu ülkede kullanılması artık gerçekten embesillik olan bir olay. Sen devamlı benzin harcayan bi aleti ülke sisteminin en ortasına oturtursan (yeni ve çağdaş bir sistemden bahsediyorum), Amerika'ya ya da o benzinini kimden alıyosan artık bilemiyorum, oraya first class hizmet etmeye ant içiyorsun demektir.

- İkinci olarak Hollanda'dan mı nereden kullanmayıp, hurdaya attıkları otobüsleri misli misli paraları vererek satın aldık.

- Bu hurdalar elimizde patlayarak en ufacık bir yokuş dahi çıkamaz; buralarda stop eder oldular.

- Yine metrobüs sisteminin aptal kapılarının yönünün saçmalığı yüzünden gidiş-dönüş yönleri ters çalışmaya başladı.

- Zaten varolan bi yolun ekstra bölünmesiyle, emniyet şeritleri ortadan kalkmak zorunda kaldı.

- Zaten varolan bir yolun bölünmesiyle, sen Avcılar'a 1 saatte gitsen de arabası olan adam 3 saatte gidemez oldu.

Daha var bikaç madde, işten çıkmam gerektiği için yarım yamalak bi yazı oldu kusura bakmayın.

Yani, 2000'li yıllarda raylı sisteme ya da yer altı sistemine değil de yukarıda saydığım özellilklerdeki bi mallığa "güzel çözüm" demek gerçekten saflık olur.

Adamın yaptığı güzel bi iş yok, hayır. Duble yol olabilir belki, onun da katekullilerini ben bilmediğim için nispeten güzel geliyodur kesin.

Bi de bunların hiçbirinin adamın maaşıyla yapılmadığını; bizim vergilerimizle zaten yapılması "zorunlu" şeyler olduğunu hep hatırlatmak isterim.

Bunun dışında sağlık sistemi, eğitim sistemi, kültür vs hepsi en az 60 yıl geriye gitti.

Yapmayı bırak, Cumhuriyet döneminde zar zor elde edilmiş kurumlar vs gibi şeyler özelleştirildi. Hem de değerinin çok altında bir fiyata. Sonra bu parayla üç beş bir şey yaptılar. Deprem paralarıyla bile duble yol yaptılar.

marmaray'i sayabiliriz

bir de bolu tuneli yillarca bitirilemeyip bunlarin doneminde hizmete acildi. belki bunu da sayabiliriz.

Var tabii. Meslek liselerinin onunu acmak amaciyla kendisi imam hatiplerin onunu cok guzel acti.

Mesela 85 puan alip atanamayan ogretmenler varken, 50-60 larla atanan imam hatip mezunu din kulturu ogretmenlerinin yolunu acti. Ustelik bir de bu bolumlerin atamasini iyice durdurdu.

Bence ulke, ulke olali bu kadar guzel bi dolandirma, torpil, kayirma gormedi.

Bunlar benim gozumde yaptigi en iyi isler. Ha bi de ulkeye ne oldugu belli olmayan ipsiz sapsiz bi ton suriyeli getirdi. Cok vicdanli ya.

Ben de hayatima arti olarak kattigi hicbir sey oldgunu dusunmuyorum. Tam tersi goturdugu cok sey oldugundan eminim.

Paradan 6 sıfır atması iyiydi.

metrobüsün ben taa...

metrobüs sıfır yaratıcılık gerektiren bir embesil projesi. varolan yolu daralt, arabaların trafiğini 2 katına çıkart. gerçekten süper bir proje.

theconqueror, alkış einstein. lütfen emniyet şeritleri için de bişey uydur. bence insanlar o kadar bilinçlendi ve kusursuzlaştı ki artık kaza yapmaz oldular; bu yüzden de emniyet şeridine gerek kalmadı.

sağlık alanında yapılan yatirimlar, halkın iyiligi icin degil, saglik sisteminin özellestirilmesi icin yapıldı. sicko'yu bir seyredin, amerika'da 1950lerde olanların hepsi simdi türkiyede oluyor.

hansel ve gretel de cadı önce yedirip semirtip sonra fırına atıyordu, tayyip'in yaptiklari sadece kendisi icin iyi, kendisine yaramayacak hicbir ise el atmaz.

Orta,sinifa degil alt sinifa faydasi olmus koylere doktor ve eczaci devamli gidiyor kapisina kadar ugruyormus. Bakimi ustlenilen yaslilar icin maas,issizlik maasi, cocuk yardimi vs buna benzer bir suru ivir zivir ozel hastaneye giden seni beni cok irgalamaz belki ama garibanin hayatinda buyuk fark yaratiyor. Zaten senin oy vermeyecegini bildiginden sana degil koye varosa calisiyor. Ben geldigimde taksim ve aksaraydan baska metro yoktu. Simdi ortalik metro doldu ama srhir merkezinde bi bok yok hepsi varoslara gidiyor.

aklima gelenleri yazayim:
- sigara yasaklari: eskiden butun mekanlar duman alti idi. simdi sadece polise zabitaya rusvet yedirenler. (destekledigim bu duzenlemeleri sosyal yasami iyi yonde duzenleme amaci ile degil, farkli amaclarla yapti.)
- eski mafyavari yapilanmalari bastirmasi. (destekledigim bu sonucu yine iyi amacla yapmadi. eski guc odaklarini bastirdi ki kendi gucunu ispat etsin ve arttirsin, tek guc o olsun) ilk baslarda etkili olsa da artik farkli mafyavari yapilanmalar var. yani sifira sifir elde var sifir.
- otoyollari ve ulasim: eskiden otoyollarinda yolculuk zulume yakindi. bu altyapilar faydali altyapilardir. teknoloji gelistigi icin zaten bunlar da olacakti, orasi ayri. (yine iyi amaclarla yapmadi. ihaleler ve rantlarla cark dondu. isler kalitesizdi. bu tarz yatirimlarin yaninda diger alanlara yeterli kaynak ayrilmadi)
- belirli bir kesimin ezikligini tanima: daha onceden ezilmis toplumun bazi kesimlerini adam yerine koydu.(iyi yontemlerle yapilmadi. din somuruldu. millet somuruldu. eski eziklik giderilmedi. adam yerine koymak sozde kaldi. ustune diger kesimler ezildi. sonuc yine elde var sifir)
- iktadara geldiklerinde ecevit'in getirdigi dervis tarafindan onceden hazirlanmis ekonomik plani bozmadilar. ve uyguladilar. bu da onlara ekonomik basari olarak geri dondu.
- devlet sistemleri entegre internet kullanimina gecis yapti, modernlesti. (teknoloji devrinde olmamasi ayip)
- turk ticaret kanunu gibi bazi kanunlar modernlesti. (olmamasi ayip adimlardan bir digeri)
- okullarda kitap dagitimi yapildi (icine tayyip resmi, akp afisi vs. koydular), sut dagitimi yapildi (izmir belediyesinden ornek aldilar, arzi ayarlayamadilar ve bozuk ve yapay sut dagittilar), tablet dagitildi (vurgunlardan bir digeri)

bunlara karsin ulkeden goturdukleri cok ama cok cok fazla.

muahliflerin daha özeleştirel, özgürlükçü ve demokrat olmasını sağladı bence. şu anki chp, bdp ve mhp 10 yıl önceki çizgilerinin dışına çıkıp ezber bozuyorlar zaman zaman. akp ise gitgide geriye gidiyor. 10 yıl önceki söylemlerini bırakıp despot, otoriter bir parti oldu, tayyip yüzünden.

ekonomik anlamda iyi işler çıkardılar, ki şu anki oy çokluğunun en büyük nedeni bu. bunda kabinenin en akl-ı selim adamı olan ali babacan'ın etkisi var ama. onu da dün "paralel" diyerek hedef gösterdi yiğit bulut. lakin hatalarını görüp önlem almak yerine yangına körükle gittiklerinden en iddialı oldukları konuda sıçıp sıvamaya başladılar. inşaat merkezli büyümenin suyunu çıkardılar, limitlere ulaşıldı.

sağlıkta reformlar yaptılar ama bunda da tadında bırakmayıp doktor, eczacı ve sağlık sektöründeki özel sektörün anasını ağlatma yoluna gittiler.

genel olarak sorun çözme odaklı değil de oy odaklı çalıştıklarından iyi başladıkları hiçbir şeyi iyi devam ettiremediler.

şahsi fikrim bu yönde.

sağlık ve ulaşım alanındaki yatırımlar (hiç metrobüs kötü falan diye bok atmayın lütfen, metrobüs olmasa istanbulda yaşanmazmış). belli devlet iştiraklarindeki ciddi kalite artışı (thy gibi), devlete ciddi bel fıtığı yaratan bazı şirketlerin özelleştirmeleri, amerikan tipi marketinge dayalı seçim modeli, falan filan

Kesinlikle atmaca.ged +1

Sağlık sistemi ilk değiştiğinde çok güzeldi, şimdi yavaştan zorlamaya başladı ve amerikaya benzeme yolunda da ilerliyor.

Benim aklıma gelen en iyi şey üniversite harçlarının kaldırılması. Bir de devlet yurtları son zamanlarda inanılmaz güzel oldu. Tabii güzel ama bu yurtlara girmek için de milletvekili kontenjanına sahip olmak gerekiyor, yoksa girme şansı oldukça düşük.

Yapılan icraatlere şu açıdan da bakmak lazım: kaç yılındayız, diğer ülkelerde insanlar ne koşullarda yaşıyor. Hala ekmeğin karneyle verildiği günleri söylüyor insanlar. Bilmiyorlar ki o dönemde avrupada da ekmeğin karneyle verildiği yerler vardı. Türkiyenin geçmişine kıyaslarsak ülke düzelemez. Bir an önce olması gerekenlere odaklanmayı öğrenmeli insanlar.

başörtü ve katsayı sorununu da ekleyin lütfen. devlet üniversitelerine yapılan inanılmaz kaynakları da ekleyin. ha gerçi kullanacak insan yok o ayrı mesela, çarçur ediyorlar paso.

bunlar karşısında tabii götürdüğü çok büyük şeyler var. hani bu saydıklarım 1 ise götürdükleri rahat 100'dür bence, o yüzden yine hesapta negatif kalıyor hacıtlar. yine de hiç hayırlı işi olmadı demeyin lütfen, göz var izan var.

Kimsenin Iphone'u yoktu Tayyip geldiğinde, şimdi herkeşlerde akıllı telefonlar.. :)

En az 50 yıl önce yapılması gereken şeyler bu yapılanlar. Niye öncekiler yapmadı demenin bir faydası yok. Ülke neo liberal sistemin kölesi oldu, bütün yollar altın kaplansa ne olur.. Parası olmayanlara ölümden başka yol gösterilmiyor..

Yahu metrobus hataydi diye Kadir Topbas bile itiraf etti, siz hala saksakciligini yapiyorsunuz. "Turkiye kosullarinda bla bla" diye baslarsaniz lafa evet, iyi tabi. Bu capsizlikla gelinen nokta, ancak daha buyuk bir capsizlik. Istanbul'un trafik sorununu uzun vadede cozecek bir plandan ziyade nufus patlamasini koruklemeye, yapilasmayi arttirmaya yonelik sehir planlari var elimizde. Metrobusu 3 yil kullandim, gayet de bok gibi sistem. Birinci sinifta okuyan 3-5 tane cevre muhendisi, kentsel tasarimci, mimar filan bul, abartmiyorum sana daha iyi bir proje cikartirlar. Bir de belediye islerinin hukumete mal edilebilmesi saniyorum hukumetin, hayatin her alanina mudahele merakini sergiler durumda.

duble yol kafalar için yol.

Kocaeli için sahil düzenlemeleri çok iyi oldu. Eskiden körfezde aferdersiniz boklar yüzüyordu ama şimdi karadeniz sahillerinden tutun marmara sahillerine kadar düzenleme var. belediyenin elinin değdiği çok açık. resmen denizlere ulaşabiliyoruz.

harçların kaldırılması çok önemli. resmen eğitim almak kolaylaştı.

dumansız hava sahası mükemmel bir olay. sigara kullanmıyorum ve milletin pis dumanını koklamak zorunda değilim.

sağlık anlamında internet altyapısı çok iyi. mhrs birçok sorunu çözdü.
elektronik reçete kağıt israfını önlüyor.

iyi şeylerin sayısı fazla ama din konusunda kafa yapıları benim pek hoşuma gitmiyor.

hayal bilgisi +1 :)

başörtüsü denmiş, katılıyorum. ayrıca andımızın kaldırılmasına da olumlu bakıyorum. bir de tünel münel işlerini iyi beceriyor bu adamlar, doğruya doğru. daha da başka şey aklıma gelmiyor.

metrobüs trafiği rahatlattı mı? köprü yapılıyor, kendi trafiğini oluşturan köprüler trafiği rahatlatacak mı? her yanımız deniz, deniz ulaşımıyla alakalı en ufak bir girişim var mı? şu çakal sarıgül'ün bile deniz ulaşımını %10'a taşıyacak projesi vardı. akp istanbul trafiğine çare bulamadı, aksine daha da beter hale getirdi.

bir de sigara mevzusu vardı, o da hoş bir olay tabii sigara içmeme rağmen.

Koca bir nesli dinden soğuttu. Müthiş bir şey bence. Tayyip olmasa belki de şu an hala müslümandım.

Sigara yasakları var bi de.

üniversite harçlarının kaldırılması.
dumansız hava

başka yok sanırım.

sağlık sistemi için şunu söyleyeyim kaçayım.
kişi başına sağlık harcaması yıllık 600 dolara çıktı, 2018'e kadar 2000 dolara çıkması planlanıyor, evet 2000 dolar.
bunu şöyle düşünürseniz durumun vahimliğini fark edebilirsiniz. genelde insanlar 40 yaşına kadar bu konuda pek masraf yapmıyorlar.
özet olarak, 40-50 yaşını geçtiğiniz, yılda 10 bin belki de daha yüksek bir rakamı sağlık için harcıyor olacaksınız. bu da neredeyse bir emeklinin gelirlerine denk bir rakam.

istanbul'da yaşayıp haziranda mezun olmuş bir öğrenci olarak bana faydası olan icraatler;
1) marmaray
2) metrobüs
3) harçların kaldırılması
4) sağlık sistemi


- marmaray efsane işime yaradı, okula oturarak gittim oturarak geldim.
- metrobüs çok kalabalık olmadığı saatlerde bindiğimde inanılmaz pratikti. karşıda staj yaptım, metrobüs olmasa en az yarım saat erken kalkmam gerekecekti.
- harç ödeyemeyecek kadar sıkıntı yaşamadık hiçbir zaman ama yine de her dönem 300 liranın cepte kalması iyiydi.
- bir kere devlette cildiyeye işim düştü, her şey tıkır tıkır işliyordu. randevumu aldım, tam saatinde girdim sıra beklemedim. aksaray'daki yeni haseki hastanesi binası mis gibiydi.

sigara yasakları

yakında çıkacak olan hayvanları koruma kanunu, petshoplarda hayvan satışının yasaklanacak olması vs.

çözüm süreci

aklıma gelenler bunlar.

doğru

Elbette. Tabi sandığa gitmekten de ziyade akılla mantıkla gitmek var bi de.

"Amaaan bir oyla mı değişecek sanki?"

diye bir görüş de mevcut tabi...

bu olay sadece 'tayyip' için geçerli değil. sandığa gitmeyen insan iktidarı eleştirmemeli. her alanda.

ben böyleyim mesela. oy da vermiyorum, iktidarı -hatta siyasi erki de- da eleştirmiyorum.

(bkz: #44666495)

tabii ki sandığa gitmek görevidir ama yine de kimsenin kimseye "sen oy kullanmadın, sus" deme hakkı yok. Eleştirilecek bi şey varsa eleştirilir, koşul koyamazsınız.

ad hominem'in kitabi tanimi.

Özel bir durumu olmayıp gitmeyenler için kesinlikle doğru söylem, gidersin sandığa boş oyunu atar çıkarsın en azından boşta olsa oyunu kullanmış olursun, ama öylezevkinden gitmeyenler mümkünse vır vır edeveklerine gitsinler güneşlenmeye devam etsinler.

kaldı ki tayyipe oy veren biri de tayyipi eleştirebilir yani, insanlar değişebilir. Ya da bi açıdan doğru bulup bi açıdan yanlış da bulabilir. Takım tutar gibi parti tutmamak deniyor buna.

değil. niye doğru olsun ki? ya adam komple siyasete karşıysa ve sandığa gitmiyorsa, bununla birlikte iktidarın politikalarından etkileniyorsa? şikayet edebilmek için illa sandığa gitmek gerekiyorsa 18 yaş altındakilerin şikayet hakkı yok o zaman. ya da türkiyede yaşayıpta türk vatandaşı olmayanlar da şikayet etmesin. aynı şekilde kadına seçme seçilme hakkı verilmeyen ülkelerde kadınların da şikayet hakkı yok bu düşünceye göre.

oy kullanmıyorum, çünkü çoğu dünya ülkesindeki halkı yönlendirerek oy kapma çabasını samimi bulmuyorum. iktidar halka hizmet değil, ideolojiyi zorla kabul ettirmek için başa geliyor. hemen hemen her yerde bu böyle.

şimdi çıkıpta kimse "sen sandığa gitmedin, o yüzden soma işçilerine üzülemezsin, özel yaşama müdahaleyi şikayet edemezsin, yüksek vergileri paşa paşa ödeyeceksin" diyemez.

doğru.

Doğru

@lesmiserables ve de+1.
Oy kullanmayınca bir siyasi görüş bildiremem mi!
Vatandaş olarak sorgulama hakkım yok mu!

Oy kullanmıyorum son 5 seçimdir.

Doğru.

sandığa gidecez gitmesine de tayyip ilk tur alacak.

doğru.
"hiç bi adayı beğenmedim, oy kullanmayacağım, hıh!" tavrı çok saçma.
sen oy kullan ya da kullanma o 3 adaydan biri seçilecek ve içlerinden biri kötülükte açık ara önde gidiyor. seçim sonuçları hesaplanırken oy vermeyenlerin hiç bir etkisi yok. isterse 10 kişi oy vermiş olsun sonuç o 10 kişi üzerinden hesaplanacak.
şikayet edeni dövecek değil kimse ama "değiştirmek için ne yaptın da şimdi mızmızlanıyorsun?" derler adama..

Treize +1

şaka mısınız lan. o zaman ben diyelim ki erdoğan'a oy verdim son seçimlerde ama memnun kalmadım ona oy verdim diye eleştiremez, şikayetçi olamaz mıyım ? oy kullanmayan adam ne zararlı ne zararsızdır o zaman onun bir şeylerden şikayetçi olma hakkı erdoğan'a oy verenlerden fazla mıdır ? mantığınıza sokayım, şikayetçi olma hakkı gibi saçma bir tamlama kurdurttunuz bana. isteyen istediğinden şikayetçi olur isterse oy pusulasına kıçını silip atsın ister uyandığında aa seçim mi vardı bugün diyecek kadar bi haber olsun dünyadan.

Neyin neden olduğunu göremeden boykotçulara kızmak kolay. Bence de sandığa gidilmeli ancak chp'nin kalkıp mhp ile her geçen gün daha fazla saçmalamaktan çekinmeyen Ekmeleddin'i aday göstermesi mağlubiyetin habercisi oldu. Bence asıl bu iki partinin fazla şikayet etmemesi gerekiyor. Bu iki partinin her aptalca icraatinden sonra bize oy ver bak gitmez yoksa bu adam saçmalığından tıkanmışız zaten, boykotçulara laf etmek bizim haddimize değil. Kitlesel bir boykot (sandık boykotu değil) girişiminde bile bulunamayan zamanın sözde direnişçileri olarak kendimizi fazla bir bok sanıyoruz.

Muhafazakarlık eğer değerleni korumaksa ben muhafazakarım. Ama tutuculuksa değilim. Dini olgunun her dönemde baskın olacağından eminim senin soruna gelince çünkü diğer sistemlerin hiç biri din kadar tatmin etmiyor , korumuyor.

Evet azınlığı temsil eden bi çevredesiniz. Azıcık bi sapma elbette olacaktır ama şöyle bi anadoluya ya da bağcılar'a, fatih'e filan bi göz atsanız durumun hiç iç açıcı olmadığını farkedersiniz.

Gittikleri bi Anadolu kentinde 10 yaşındaki kuzenime, yine 10 yaşındaki kızlar "sen niye tayt giyiyosun, babalarımıza kendini beğendirmeye mi çalışıyosun" demiş ya çocuklar. Çıldırdım. Ne beklersin o çocuklardan 10 sene sonra?

Hiçbir şeyin iyiye gittiği yok. Dahası, biz 1'er 1'er ürüyoruz; onlarsa 3'er 5'er.

90 sonrası jenerasyon büyüdüğünde büyük ihtimal 80 öncesi duruma döneceğiz. kutuplaşma o kadar arttı ki insanlar sırf düşündükleri şeyler yüzünden öldürülüyor.

bence iç anadolu'yu bir gezin. doğu'ya gidin. tamam trakya, ege ve akdeniz'in bir kısmı iyi de; kalan yerler ne olacak?

zihniyet-kültürel olarak düşündüğünden/düşünebileceğinden çok daha fazla. bu oran tarih boyunca metropollerde yaşayanlar dışında çok da değişmedi aslında.

'ülke gittikçe muhafazakarlaşıyor'' yok ''gittikçe tutucu oluyor'' laflarına ben de inanmak istemiyorum ama pek de iyiye gittiğini düşünmüyorum.

90 sonrası nesilden biri olarak söyleyeyim.
bu nesilin büyük kısmı abi abla evi muhabetleri ile yeterince pasifize edildi.

geri kalanlar bir şeyi değiştirir mi, neden olmasın?

genellikle, büyük şehir dışına bak, anadoluya git diyenler falan olmuş ama, zaten büyük şehirlerin nüfusunu toplasanız türkiye'nin 3te 2 si yapıyor? çoğunluk metropolde yaşıyanlar zaten. allahın unuttuğu köylerde veya küçük şehirlerdeki yaşam tarzından bize ne?

"Allahın unuttuğu köylerden bize ne" diyerek zaten o nüfusu da bitmek tükenmek bilmeyen bir şekilde büyük şehirlere çektiğimizin farkında değilsiniz sanırım?

Ayrıca büyük şehirlerin nüfusunu toplayınca Türkiye'nin 3'te 2si de yapmıyor. İstanbul, Ankara dışında büyük şehir filan yok bu ülkede. Kaldı ki büyük şehirlerdeki nüfus da homojen değil, o Allah'ın unuttuğu dediğiniz yerlerden gelen insanlar çoğunlukta. Ve bu insanlar çoğalıyor, ürüyor, göç devam ediyor vs. Dolayısıyla siz de yalnızca kendi çevrenizi "büyük şehirdeki profil" zannederek ölümcül bir yanılgıya düşüyorsunuz.

fransız bilmem farkında mısın ama istanbul'un %80 nüfusu köy kökenli ve köy hayatını istanbul'a taşıyan tiplerden oluşuyor. ankara ve diğer şehirler de benzer durumda.

çevreniz azınlığı temsil ediyor. muhafazakar, ak gençlik gümbür gümbür geliyor maalesef.

peki azınlık derken nasıl bir azınlık oransal olarak? ben bu ''azınlığın'' pek sayısal olarak az olduğunu düşünmüyorum.

ülkenin %81'i kendisini dindar olarak tanımlıyor. ancak dini inancının hayatına yön verdiğini söyleyenlerin oranı ise gün geçtikçe azalıyor. onun dışında zamanla daha az insan dini gerekliliklerini yerine getiriyor. bu tip azalmalar olmasına karşın muhafazakar olduklarını söyleyen kişilerin sayısı artıyor, garip bir şekilde. aslında din mevzusu karışık bizim ülkede.

inanıyorum. hem dini muhafazakarlıktan şikayetçiyim, hem de kemalist muhafazakarlıktan. ikisinin de tehdit olarak görüyorum, ikisi de hayatımı olumsuz etkiliyor.

kültürel anlamda kemalizm için muhafazakar denemez tabi ama devlet anlayışı bakımından muhafazakardır. hem bildiğimiz muhafazakar hem de kemalist kesimi düşünecek olursak geride kalan insanlar asıl azınlıktır bu ülkede. her ikisinde de tepedekine borcun, vazifen oluyor ve bundan kendini sakınmaya kalkman seni kötü insan yapıyor. ha muhafazakar, ha kemalist farketmez, "baba" figüründen kaçış yok.

black books
the it crowd
it's always sunny in philadelphia
extras

bunlarda hiç aşk, duygusallık falan hatırlamıyorum. extras'da duygusal anlar vardır ama aşkla alakasız bir duygusallık. it's always sunny in philadelphia'da da charlie'nin garson kızımıza olan tutkusu var ama öyle oturup da moral bozacak bir durum olmuyor. bu dördü iyidir.

avrupa yakası.

Hımym 8.sezondur tedin evlenmesini bekliyoruz.

çok uzun zaman geçti ama heroes'da aşk meşk yoktu pek diye hatırlıyorum.

himym,
big bang theory
bunları aralıklarla izliyorum da şu anki durumum nedeniyle tercih etmiyorum.

heroes'u izlemiştim.
misfits ve sahmeless da aynı şekilde..

white collar da aşk meşk var mıdır peki?

Person of Interest

blue mountain state... net

It's Always Sunny In Philadelphia. Biçilmiş kaftan.

supernatural belki?

hem winchester'lara baktıkça dünyada ne erkekler var vay arkadaş dersin doping olur :) benim hatırladığım kadarıyla ilk 5 sezonda günübirlik ilişkiler dışında öyle aşk maşk yok, sonra da olmamıştır zaten sanmam. komedi dizisi değil ama çok eğlenceli sahneler de var, macerası bitmez hiç, sarar yani falan... bi bak derim ben.

blue mountain state +1
onun dışında leverage var kafa dağıtır bence. bi bak belki seversin.

kurtlar vadisi izle. 300 küsür bölüm olmuştur herhalde. bırak kafa dağıtmayı, kafasız olur çıkarsın, rahat edersin.

friends.

Mentalist. Komediyse komedi, maceraysa macera, gizemse gizem. Aşk var ama az yani.

kitap okuyup güncel fransızca gazeteleri, haberleri takip edebilirsiniz. en azından kelimeleri hafızanızda tazelemiş olursunuz.

unutmuyorsun aslinda, bildiklerin, daha onceden uyguladiklarin veya ogrendiklerin beyninde biraz daha geriye itiliyor sadece. sen onlari tekrar ettikce, yeniden ait olduklari yere gelecekler.

ama ne kadar geriye itersen, tekrar onlere gelmeleri de o kadar cok tekrar, zaman gerektirecek.

bu durumda bol bol pratik yapman, film izlemen, kitap okuman, fransizca diyaloglara girmen, fransizca gazete okuman vs. senin menfaatine.

bende de aynı durum var, fransızcayı gün geçtikçe unutuyorum. ama arada bir skype'tan tanıdık kişilerle konuşarak biraz olsun kendine geliyor yeniden, sen de öyle yapabilirsin. veya fransız kültür merkezi'nde bu konuyla ilgili bir şeyler vardır belki, pratik yapma şansın olabilir.

birkaç sene hiç konuşmasan türkçeyi bile unutuyorsun. konuşmaya başladıktan 1-2 gün sonra düzeliyor, 1-2 hafta içinde de neredeyse fark kalmıyor merak etme.

her dil beynin farklı bir lobunda kodlanır. o bakımdan unutmak durumu söz konusu olmaz sadece daha önce de söylendiği gibi baskın olan dil öne çıkar bunu en aza indirgemek için eğer fransızca dışında başka bir yabancı diliniz varsa ikisini birlikte çalışın. ben ispanyolca öğrenirken öyle yapmıştım.

her iki dilin aynı seviyede olması pek mümkün değil ancak ara ara pratik yaparak aralarındaki farkı azaltabilirsiniz.

daha önce söylenenlere ek olarak uyumadan önce bir şeyler dinlerseniz mesela televizyonun karşısında uyursanız derin uykuya geçene kadar daha fazla bilgi depolanabiliyor. ben denedim %100 çalışıyor

gülme efektsiz demişsin gerçi ama black books'a göz atabilirsin.

the office ve extras sevdiysen üzerine life's too short'u da deneyebilirsin. Gerçi ben extras ve the office sevmeme rağmen LTS sevememiştim.

(bkz: community)

black books ilk bölümün daha 2. saniyesinde mi ne gülme efektini duyunca kapattım ya efekt olunca diziye odaklanamıyorum maalesef. life's too short'u izledim ben de çok sevemedim çerezlik bir dizi.

workaholics kurtarmaz mı?

community de 6-7 bölüm izleyip çok sevemediklerim arasındaydı eklemeyi unutmuşum.

workaholics'e bir bakayım o zaman teşekkür ettim.

the IT crowd
the inbetweeners


pnr'ı sevmemeni anlayabilirim ama arrested development'ı nasıl sevemezsin anlamadım :(

arrested development'ın yıllar sonra yeni sezonu başlayacak mayıs'ta, ona da bi göz at derim.

arrested development bir bölüm izledim de karakterleri pek sevememiştim sanki tekrar izlemeyi deneyebilirim. the it crowd ile that 70s show'u izlemeyi çok istiyorum ama dediğim gibi gülme efektinden dolayı odaklanma problemim oluyor. the inbetweeners biraz ergen dizisi izlenimi bıraksa da bende listeme ekledim ona da bi bakıcam teşekkürler.

the league
flight of the conchords
curb your enthusiasm
that 70s show

Two and a Half Men

dünyanın en iyi komedi dizilerini sıralıyorum:

it's always sunny in philadelphia
louie
workaholics
wilfred


edit: ha louie'yi sevmedim demişin o zaman siktir et ya. yalan dünya pis yedili falan izle

workaholics +1

bende 2 broke girls'i öneriyorum. çerezlik hoş dizi.

Flight of the conchords
Eastbound and down

workaholic

benzer dizi zevklerine sahibiz. bundan yola çıkarak, black books, evet her ne kadar gülme efekti olsa da kesinlikle inatla izlemeye değer bir dizi, bence denemelisin.

ayrıca how not to live your life göremedim yazdıkların arasında, sıra ona da gelmiş.

bu arada saydığın dizileri sevip de louie'yi nasıl sevmemişsin şaşırdım.

arrested development ise, tek bölümle sevilebilecek dizi değil sanki, fazla tempolu, ilginç işliyor dizi. 2-3 bölüm sonra alışmıştım, dedikleri kadar da varmış hani, şans vermelisin bir kez daha.

bir de ricky gervais'in son projesi, derek var, aklında bulunsun.

unutmadan, curb your enthusiasm tabi. her ne kadar kendini çok tekrar etse de, diziyi illa ki izletiyor larry david.

workaholics, how not to live your life, curb your enthusiasm, Eastbound and down,the inbetweeners,arrested development listeme eklediklerim. teşekkür ettim.

şu sahneleri izle, flight of the conchords'u da eklemezsen camdan aşağı atla:))
sonuçta hbo dizisi, ulusal kanallardaki kıçı kırık aile dizilerinden bi farkı var

www.youtube.com

www.youtube.com

gülme efekti var ama that '70s show çok güzel. ben de yeni başladım sayılır,2.sezondayım. git gide güzelleşiyor:)

flight of the conchords'u da eklemiştim unutmuşum yazmayı.

ikiside esrar'in bir turu. jamaika'yi afyon bitkisine kimyasallar enjekte ederek uretiyorlar. o yuzden o normal esrar'a gore biraz daha zararlidir muhtemelen. isin icine kimyasal maddeler karisiyor. bonzai afyon bitkisi turu sanirim icinde kimyasal yok diye biliyorum. ondan tam emin degilim.

GG NOT: ikisi de cok zararlidir. hic tavsiye etmiyoruz.

Jamaika bonzainin bi türü. Kimyasal. Bulaşmayın içmeyin, kafası da keyifli bi kafa değil.

bildigim kadarıyla bonzai de pek saf degil.

fuck chemical!

ikisi de sentetik, ikisinin de tam içeriğiyle, uzun vadedeki yan etkileri belli değil. ikisinin de bildiğimiz otla uzaktan yakından alakası yok, öyle bir türü falan denmemeli kesinlikle. ikisinden de kesinlikle uzak durulmalı. uyuşturucu ya da uyarıcılara karşı olduğumdan değil, ne idüğü belirsiz olduğundan uzak durulmalı diyorum, hiç gereği yok.

esrarla da afyonla da alakası yok. Kimyasal bir uyaran. Çok ama çok zararlı. Jamaikan bir bonzai çeşidi. Kaynak: Götüm.

muhabbete bak

kısa vadede devamlı kullanım sivilcelere sebep oluyor bu bildiğimiz bir yan etki daha uzun dönem yan etkileri test edecek kadar zaman geçmedi piyasada yaygın bulunmasından gecen bu zamandan yana.

evet aynı şey. mesela kenevir bitkisinin de türleri vardır .. turkiye gibi boku piyasaya sürsen kapış kapış götürecek cahil özenti müşteri kitlesi olan ülkelerde bilinmez ama jack herrer ile sweet purple'ın yada mazar'ın kafaları farklıdır ama saydıklarımın hepsi kenevir sonuçta.. Jamaika da bonza'nin bir alt kümesi gibi aynı winter boost yada supper high gibi türevler gibin.

piyasada özellikle ada çayına böcek ilacı sıkıp bonzai diye satan orospu evlatları var.. özellikle bunlara dikkat.
yasal uyarı -> bunları kullanmak suç hep kullanmayın sakın

facebook, twitter ve türevlerini kullanmayıp, sadece linkedin -ki en son ne zaman girdim hatırlamıyorum- ve soundcloud hesabı olan biri olarak, bu olay en basitinden kendini anlatma ve tatmin etme isteğinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. daha doğrusu, kendini gerçek hayatta kanıtlayamamış ya da kendini yeterince tatmin edememiş insanlar, bu şekilde yapay bir tatmin olma yoluna gidiyorlar. bir fotoğrafına yüzlerce beğeni geldiğinde yaşadığı zevke eş değer bir tadı gerçek hayatta bulamadığından, bu yoksunluktan doğan takdir edilme beklentisiyle paylaşıma devam ediyor. tabi bu dediklerim sosyal medyayı doğru kullanmamayı alışkanlık haline getiren kişileri kapsıyor. yoksa ben de twitter'ım olmamasına rağmen, bazı iyi işler paylaşan twitter hesaplarına göz atıyorum zaman zaman.

Bir insan eğer Friends'i hiç izlememişse benim gözümde bu zamana kadar komedi dizisi izlemiş sayılmaz.

coupling ? bunu denemelisin o zaman
birde saçma gelebilir ama ben Mongrels'ı izlerken feci keyif alıyorum.

coupling +1

friends'i izledim tabi ama tüm 10 sezonu da düzenli olarak izlemediğim için listede yazmadım. aynı şekilde coupling'in de ilk iki sezonunu izlemiştim, devam etmedim, belki ona devam ederim bir ara.

threesome, him & her, the smoking room, my mad fat diary son dönemde bunları beğendim.

hustle da fena değildir.
coupling +1500

misfits, freaks and geeks

Ortaköy derim. Ama "yeni bina, güvenli nezih mahalle" dediğini duymaz gibi yapıyorum bu paralara

serencebey ya da valideçeşme olabilir. ama bin liraya yeni bina bulmak zor olabilir, belki şansa çıkar anca.

aradığım şey sıfır bina değil tabi ki de, ne kadar ev varsa hepsi eski!

Fulya'da çok rahat bulunur hatta daha ucuza bulunur.

evin kaçıncı katta? hangi şehirde-ilçede yaşıyorsun?

böcekler genellikle insanlara birşeyler yapmaz. ama evin rutubetliyse rutubeti severler. önce yapman gereken şey ev içindeki hava sirkülasyonunu sağlaman. rutubeti dışarı atman. ikincisi ise kapı ve pencerelerin önüne tuz dök şerit şeklinde. bir daha giremezler kolay kolay.

@jamswety, bekir bozdağ. milletvekilimiz. saygılar.

@thracian, ev direkt sokağa bakıyor abi, ne bodrum ne 1. düz. istanbul/beşiktaş/abbasağa parkı dolayları.

evde tek bir pencere var, dediğin gibi rutubet olabilir.

aynı şey benim de başıma geldi. akrep çıkmadı gerçi ama hamam böceğine benzer bir böcekti, ters dönmüş öyle, ölüydü, hatta aslan yavrusu kedim bitirdi işini diyordum ben, aldım attım. iki defa da daha ufak kabuklu böcekler gördüm, yine ölü. yavruları mıydı nedir, anlamadım ama mayıs gibi şöyle iyi bir ilaç alıp aralara derelere serpiştirmeyi düşünüyorum.

değil, burası MECİDİYEKÖY-VİYADÜK durağı

bildiğimce böyle bir durak yok, hangi otobüs geçiyor oradan?

ben de hiç bilmiyorum ama iett'nin sitesindeki haritadan baktım şu metronun olduğu yerin karşısındaki sanırım. yani gönderdiğin resimdeki ışıklardan karşıya geçeceksin (ortaklar caddesi'nin hemen karşısı), orada anlamsız bir boş alan var hani, işte oradaki durak olsa gerek.

48
GÖKTÜRK - MECİDİYEKÖY hattının
MECİDİYEKÖY-MEZARLIK durağı kalkış

bu otobüse binecem.
2. durak TAŞITLAR olarak gözüküyor

@philus evet o köprü altındaki boşluk olabilir sanırım

Mecidiyeköy metrobüs'ün tam karşısı. Var öyle bi durak (:

infected mushroom - converting vegeterians ile başlamıştım ben teee seneler evvel

www.tr-ance.com

www.futuregeneration.fm

clams casino, the knives, gold panda, jamie xx, salem, baths, fever ray vs vs

saydıklarının hiçbirini dinlemedim, elektronik müzikten kastının ne olduğunu da bilmiyorum. manyak gibi dönüp dinlediğim, bayıldığım şarkılarımı vereyim ben,

www.youtube.com (eisenfunk - pong)
www.youtube.com (eisenfunk - skudrinka)
www.youtube.com (nachtmahr - weil ich's kann)
www.youtube.com (nachtmahr - tanzdiktator)

bir arkadaşım introsunu tarık mengüç şarkılarına benzetse de tanzdiktator'u çok severim. bunlara bakarken önerilerde de güzel şarkılara, gruplara denk gelebilirsin. aklımda yok ama muhakkak geliyorsun.

www.youtube.com

Justus Köhncke

evet elektronik müzik fazla geniş oldu. nerden baksan 100 seneyi aşkın bir şeyden bahsediyoruz. kendi içinde birbirinden farklı o kadar fazla tür var ki ve zaman geçtikçe yenileri de çıkıyor.

depeche mode demişsin, ki severiz tabi. zaten kullanıkları modular synthesizer'lar, efekt modülleri...vs gibi ekipmanlar itibariyle de bu müziği seviyorsan, hakkaten iyi elektronik müzik yapanları da beğeneceksindir. ama dedim ya çok fazla tür var. bana kalsa bu işi layıkıyla yapan, elektronik müziği bir yerden bir yere taşıyan isimleri sayarım, ancak ilk başta onları dinlemek belki zorlama olabilir.

ama en azından şunu yapabilirim, dans müziğini seviyorsan (yukarda linki verilmiş dans müzikleri seni mümkün olduğunca soğutmuştur gerçi) özellikle berlin ve detroit teknolarına bakmanı tavsiye ederim.

dans müziği üzerine belgesel olarak modulations gayet iyidir: www.youtube.com

techno üzerine birkaç tane daha;

www.youtube.com

www.youtube.com

bir de amon tobin'in son albümü için çıktığı turneden bir konser var, kesin izlemelisin.

www.youtube.com

bu arada elektronik müzik başlığı altında isimleri geçmemiş olmasın diye aphex twin ve autechre da diyeyim de adet yerini bulsun. bu adamları da vakit gelince takip edeceksindir zaten illa ki, yani etmelisin. 8-10 seneyi geçtikten sonra ise, artık oldukça minimal müziklerden hoşlanmaya başlayabilirsin, bu seni şaşırtmasın.

Once klasik müzik dinleyerek başla. Göreceksin ki aslında yüzyıllar once adamlar bugün bizim ruh Hali değiştirdiğimiz ritimleri kemanla celloyla yakalamis.

Her bir kac isim cikis yapar ama bu isin aga babalari da var tabi; aklima gelenler; marmuş Schulz, Pete tong, fatboy slim, the chemical brothers, Paul oekonfold, Johan gielen, deep dish, dead mau5e, dash Berlin, Paul van dyk, Above&beyond, Ferry Corsten, sander van doorn, Fedde le grand, Laidback Luke,

herkese çok teşekkür ederim.

arkadaşlarım bazı müzik türleri ile ilgili belli başlı müzisyenler ve türün teknik detayları hakkında bilgi edinmem gerekiyor gibi gibi.

elektronik müzikle ilgili sanırım synthpop dışında çok bir ilgim yok. yüksek tempolu müzikleri sevmiyorum genel olarak ama sevmem de gerekmiyor.tekrar teşekkürler!

o saatte gitar mitar çaldırmazlar sana.
sen en iyisi photoshop olaylarına gir. ya da e-book. oku :) iyidir ben de okuyorum.

enstrüman tek başına öğrenmek zor, ben de gitar aldım, ama zorlayıcı bir faktör lazım hoca gibi. bence saksafon vs. gibi bir enstrüman öğren hoca ile, ya da bir spor öğren tenis vs.

saksafon gibi üflemeli enstrümanları bir çalarsın, iki çalarsın sonra komşular kapında olur, hele ki akşam saatlerinde. ama gitar falan pek de sorun olmaz, öğrenebilirsin tabi.

onun haricinde tek mi yaşıyorsun bilmiyorum ama ben yeni taşınmak üzere olduğumdan dekorasyon, tasarım...vs olaylarına bakıyordum da, baya da hoşuma gittiğini farkettim. boş zamanlarımda saçma sapan ucuza metalden, camdan yapılmış şeyler alıp, basit değişiklikler yapıp evi dekore etmeyi düşünüyorum. iki gün önce başladı bu merak bende de.

tabi spor da olabilir ama akşam saatlerinde iş çıkışı halin kalır mı, o var.

bi deste kagit al, magic trickler var internette, onlari deneyebilirsin.

radyo yayını yap.

ybia.Caster.fm


şöyle bir şey becerebilirsin sanırım?

yukarıda da söylendiği gibi gece gece klasik gitar çalmak problem olabilir. illa gitar çalacam diyorsan elektro gitar al, takarsın kulaklığı, çaldıkların kulağında bangır bangır öterken 1 metre ötenden hiçbir şey duyulmaz. hem bilgisayara indireceğin programlarla elektrodan klasik gitar sesi de çıkarırsın, benim arkadaş piyano sesi yüklemişti, elektroyla piyano çalıyordu.

kibrit ev.

akşam kursu olan bir şeye git bence. en azından sosyalleşirsin.

bilgisayarı kapat. yayın mayın boşver.
maket çok eğlenceli bişey kesinlikle :)

salam olsun ton balığı olsun süt olsun koy içeri öle bi gelirki.

ton balığı +1. ancak içeri gelince ne yapacak ki. birisi gelip tekrar kovacağı için gelmek istemez.

en azından birisi kovsa da birazcık ısınsaydı adamcağız. sokakta buz gibi yağmurda falan oturuyor yazık.

bazısı da alüminyum folyoya dayanamıyor. elinle hışırdat, dikkatini kesin çekersin. hadi çekemedin diyelim, top yap at içeri doğru takip edebilir topu.

anladığım kadarıyla insanı hiç bi şekilde s..ne takmıyor bu hayvanlar ya :d ya yemek vercen ya top vercen istediği bişey vercen ki gelsin. çağırmakla gelmiyor yani. çakal.

alışmasın daha iyi.
apartman içinin sıcak olduğunu anlarsa bu sefer içeri girmek ister devamlı.
millet kovalar, bu girer.
hayvan başına dert almasın boşuna.
niyetinin iyi olduğunu biliyorum ve anlıyorum, ama maalesef hayvan sevmeyen bir toplumumuz var.

o çakal size alışıksa ne isterseniz yapar. örneğin ben akşamları oturma odasından çıkıp yatak odasına kitap okumaya giderken kedilerimden birine "hadi kızım" diyorum. benden önce zıplayıp yatak odasına gidiyor :)

1- artık çok yok, elektronik müzik, apaçi style takılanlar daha fazla
2- genelde dinlemiyorum ama zamanında nefret, cartel gibi grupları dinlediğim olmuştur
3- yaşla da alakalı . bu yaştan sonra ihtimal vermiyorum
4- bendeki imajı: ergen müziği

1. genelde çoluk çocuk dinliyor.
2. sadece gangsta rap dinlerim. oz, the wire gibi diziler yüzünden
3. no comment
5. eğlence işte. kalkıp müzik türü için kendini paralamaya değmez.

1- Azımsanmayacak derecede çok dinleyicisi var fakat bu dinleyici kitlesi bile rap yapan insaların kendilerini dinlemesini istediği kitle değil. Yaş ortalaması çok düşük.
2- 98'den 2008'e kadar diğer anti-popülerler tarzlarla birlikle ağırlıklı olarak dinliyordum. çünkü,amacına uygun yapılanları dinlenmeyi hak ediyor. 2008'den sonraki dinleyici kitlesi mafetti her şeyi. dinleyen herkes icra edebileceğini sandı. Artık sadece tanıdık eş-dost şarkı yaptıgında bakınıyorum.
3- Dinlemeyenlerin, bu saatten sonra dinleme ihtimali yok.
4- Fazlasıyla bilgi sahibiyim. Bir imajı yok, bir şey ifade etmiyor artık.

1- var, benim gibi çok alakasız adamlar da dinliyor, çoluk çocukta. ama dinlenilenler/anlama seviyeleri çok farklı elbette.

2- evet, bağımlılık. progressive british rock (kasabian, porcupine tree) da aynı şekilde, ona da bağımlıyım mesela. fort minor: cigarettes'de shinoda bu bağımlılığı çok iyi bir şekilde anlatır: www.youtube.com

3- bu müziği dinlemek farklı bir mindset gerektirir. çoğu insanın yaptığı hata sadece arkaplanda çalan müziği dinleyip sözlerle müziği bağdaştırmamalarıdır. oysa rap/hiphop her şeyiyle bir bütündür ve öyle değerlendirilmelidir. dolayısıyla bu mindset'e sahip olmayan birisi ne gelirse gelsin bu müzikten hiç bir şey anlamayacaktır (suçlamıyorum, müzik diyince insan "arkadaki müziği dinleyeceğim herhalde" diye düşünüyor, doğal, oysa bu çok farklı, çok farklı bir düşünce türü gerektiren bir müzik türü). bu arada türk rap falan dinlemiyorum, sadece tech n9ne, eminem, jedi mind tricks vs. müzik kısmı kaliteli ve çeşitli olmalı dinlediğim bir şarkının, yoksa çekmiyor beni.

4- bilgi sahibiyim, çok kötüsü de var çok iyisi de. kötüler ön planda daha çok ama bu rap'i/hiphop'ı kötü bir müzik/dinlence/her neyse o yapmıyor (ancak kesinlikle imajın düzeltilmesi gerekiyor, kaliko'nun şu şarkısı bunu çok iyi anlatıyor: www.youtube.com hayatımda hiç kavramlara takılmadım ama müzik mi değil mi tartışmasına girmicem çünkü genelde insanlar bu konuyu sokaktaki taksici gibi değerlendiriyor, hiç bir şey bilmedikleri bir konuda bıdı bıdı yorum yapıyorlar.

bu arada, uzun süre rap dinledikten sonra başka bir müzik türü harika geliyor ama sonra yine dönmek istiyorsun. bağımlılık işte. ayrıca sevmeyen kimseyi benimle dinlemeye zorlamıyorum, bu benim kişisel zevkim tamamen, kimse benimle paylaşmak zorunda değil. zaten bu ikisinden sonra özellikle jazz olmak üzere neredeyse her tür (elbette en açık olan müzik türleri hariç) müziği dinleyip haz alan bir adamım.

son olarak, bu kadar konuştuk, kaliko'dan hello walls gelsin de sizi de bunalıma sokayım: www.youtube.com

hiphop, hiperaktif, kaotik ve linguist bir şekilde kendini ifade eden zihnin ilacıdır.

1- 13-18 yaş arasındakiler dinler genellikle.
2- ben dinlemiyorum rock dinliyorum çünkü rockta emek vardır enstrüman çalıyorlar sonuçta ama rapde böyle bir şey yok
3- benim hayattımda beğendim tek rap şarkısı dj. khaledin bir şarkısı vardı I'm on one diye onu çok beğendim.
4- 12 yaşlarında ludacris falan dinlerdim 1-2 sene dinledim sonra bıraktım.

1. ülkemizde, yaş ortalaması düşük, doğru insanları dinlememiş ve dinlemeyen bir topluluk var. türkçe rap ise, bana sorarsan şu an yerlerde, öyle bir kültürün oluştuğunu bile düşünmüyorum açıkçası. müzikten bihaber insanların tekelinde olan birşey yani şu an.

2. ben eskiden daha fazla olmak üzere, şu anda da ara ara dinlerim. genelde old school dediğimiz eskilerin hiphop kültürünü severim, dinlerim. tabi biraz olsun yeni diyebileceğimiz wu-tang topluluğundan belli bir takım adamları dinlerim, sayarım, severim. tabi company flow'a da bayılırım, mf doom'u unutmam mümkün değil, yani dinleyin dinletin.
neden dinliyorum sorusunun cevabı olarak pek manevi bir değer katamayacağım duruma. tamam başkaldırı, özgürlük, şu bu apayrı olaylar. ama apayrı bir türden müzikle uğraşmama rağmen, sample kullanımı olsun, ritm kurguları olsun, bana teknik açıdan da birşeyler katan isimlere sahip bir kültür/tür. dolayısıyla dinliyorum ama doğru insanları.

3. dinleyen kesimden olduğum için bana gelmemiş soru tabi ama dinlemeyenlerin dinleme ihtimali hep vardır. yeter ki adam gibisine denk gelsin.

4. mütevazi olamayacağım bu konuda. hem tarihi hem teknik bilgi açısından birçok insanın bildiğinden fazlasını biliyorumdur. ancak öğrenecek şeyler tükenmez tabii ki. imaj dersen, bir imajı yok bende. herhangi bir müzik türünün de bir imajı olması gerektiğini düşünmüyorum, geçiniz.

turkce rap coluk coluk isi degil artikin taammi ?!
soundcloud.com
soundcloud.com
www.youtube.com
ozellikle 'sansar salvo - ne' dinlenesi parcalardir
sansar salvoda bi snoop dogg havasi var amk

www.synthesiagame.com

ellerini ve parmaklarını nasıl kullanabileceğini öğren. bedava demişsin ama beyer piyano metodu kitabını alsan iyi olur. onlarla başla, çalış. tabi teori öğrenmen de şart.

o tıpaların sesi tamamen kesmemesi dışında bir sorun yok.

Maalesef sesi tamamen kesmiyor ama azaltıyor en azından.Kulak zarına basınç yapıp zarar verir mi diye endişelendim de.

zarar vermez. serçe parmağından daha ufak bir tıpa alma ama.

Bunlardan ben de kullaniyorum yatarken daha bir sikintisini gormedim. Sadece baslarda biraz kulagimi agritti o kadar. Hem uyku hem de genel icin, eczanede mavi, slikon kulak tikaclari satiliyor. Onlari tavsiye ederim. ( markasini bilmiyorum ) Benim gibi uyku problemini sagir sultanin duydugu bir adami bile misil misil uyutmayi basardilar.

zararlı değildir, biraz ses geçirmesi de doğaldır ve bence böyle olması da daha iyi. ayrıca genelde yurtdışında, konserlerde, organizasyonlarda çalan eski toprak müzisyenlerin, dj'lerin, kulaklarına değer veren insanların çoğu o anlarda kulaklarına tıpa takar, önemlidir sağlık açısından.

Hijyene dikkat et, uzun süreli pis kullanım iltihaplara sebep oluyor.

Dandik tıkaçlar yeterli olmuyorsa kulağına özel tıkaç yaptırabilirsin, çok daha etkili ve rahat. Temizliği de daha kolay. 50 lira gibi bir ücreti var.

103.8 dinamo fm

fg 93.7

www.futuregeneration.fm

5 dk önce yaktım artık, ev neredeyse sırf cam olduğu için geç bile kaldık, üşüyordum birkaç gündür.

mantolama var ama işe yaramıyor.
yakmadık daha. kasım sonuna ancak.
ev öğrenci evi.

dün dayanamadim yaktim artik.. ama cok fark etti evin sogugu kirildi..

öğrenci evi hocam yakmadık tabi ki. montlarla oturuyoruz.

mantolama var, ev fena değil daha yakmadık kombiyi.

5 dk önce yakayım mı diye aklımdan geçti ama yakmadım daha.

bilgisayar isitiyo valla butun odayi sagolsun :)

(bkz: hp pavilion serisi)

sağolsun ısıtıyor.

işten gelince açıyorum kombiyi ama öyle gürül gürül değil tabi, az.

yakmadım. aralık ortasına kadar yakmam ben daha.

Merkezi sistem olduğundan yanıyor ve iyi ki de yanıyor.Gece çok üşüyodum valla.

mantolama yok. yakmadık.

mantolama var, merkezi sistem, 2 gündür yanıyor ama çok hafif, ılık yani petekler

Yakmamakta çok ısrarcıyım.

Dün gece uyuyamadım soğuktan. Yorgandan kafamı bi çıkarıyorum burnum acıyo. Gittim ufoyu yaktım bi saat odayı ısıttım kapadım.

mantolama var daha ev 21.5 dereceyi falan anca gördü. henüz yakmadık şimdilik t-shirtle geziyoruz.

la olm kap o kedi depar atarak vetoya götür hala soruyo ya. çocuğun olmayınca görürüm seni buralarda bildiğiniz tüp bebek yapan yer diye.

internetle araştırmakla nereye kadar? önce kediyi götürün veterinere, bir bakılsın nedir ne değildir, kesin bir karara varılsın. orada zaten bilgi alırsınız. ayrıca aşılarını kesinlikle yaptırın, neden yaptırmadınız hiç aşı anlamadım, hele ki yazın bahçede olan bir kediyse bu, hem sizin, hem de kedinizin sağlığı için aşılarının tam olması şart.

sabah 8den akşam 8'e kadar işte olduğum için kediyi veterinere götürme işi pek kolay olmuyor. o yüzden ya aşısını yaptırmak için, veterinere işteyken telefon açacağım bugün 9'a kadar dükkanda olur musunuz diye, ya da hapını alıp kediye yediricem bir şekilde.

şimdilik bahçede onlara bir yer hazırlayayım, bir süre bahçede kalsınlar.

bu sırada, benim girebileceğim bir test falan var mı? parazit bulaşıp bulaşmadığını öğrenebielceğim bir şeyler?

kedilerin evde yattığı yer belliydi, sadece o noktada yatarlar, camekandaki bir bölgede yemek yerler ve tekrar yataklarına dönerlerdi. koltuğa çıkma, yatağa atlama vs. gibi huyları yoktu.

İnsana bulaşabilecek parazitlerin testini hastanede yaptırabilirsiniz. Kedileri de mümkünse veterinere götürebilecek birine rica edin o götürsün. Çok yazık hayvanlara parazit cidden kötü bir şey çünkü.

Parazit tedavisi zor bişey değil. Bir hap yutturuyorlar hayvana bitiyor.
Kedideki parazitin insana bulaşması için dışkısını veya dışkısına temas etmiş bir şeyi tüketmeniz gerekir artık sizin takdiriniz bulaşıp bulaşmadığı...
Yıllardır beslediğiniz ve hiç aşı, tedavi vs yaptırmadığınız bir kediniz var. Size parazit bulaştıysa bile çoktan bitti gitti, çıktı sisteminizden, ve ömür boyu bağışıklık kazandınız. Sokak kedileriyle haşır neşir olup da bu bağışıklığı kazanmamış insan da yoktur sanırım.
Size bişey olmaz ama yıllardır besleyip de nasıl hiç veterinere götürmediniz hayvanı? O parazitler hayvanı yer bitirir, yazık.

bir şekilde engellemişler. anonymox, hide my ass gibi eklentilerle kurtulabilirsin.

bence yurt değiştir. şakirt mekanı mı ne ki neyi engelliyorlar, ne saçma!

yoo cemaat yurdu da değil izmir de özel bi yurt

hide my ass youtube a giriyo ama video açılmıyo

Bizim oturma odasi yerden aydinlatmali.Genelde mumlar yanar,fazla isik gozumu aliyor benim.

filmlerdeki gibi.

kendim gitmedim ama work and travel'a giden arkadaşların dediğine göre amerika'daki dairelerin çoğunda bizdeki gibi tavan ampulü yokmuş, ayaklı lambalarla aydınlatılıyormuş evler.

1 tavan lambası var 2 de bacaklı lambalardan var. genellikle tavan lambasını eve misafir geldiğinde, kalabalık olduğumuzda ve masaya oturacağımız zaman sullanıyoruz onun dışında sarı ampüllü bacaklıları kullanıyoruz hafif loş oluyo

5 senedir yalnız yaşıyorum, iki kere taşındım. iki evde de, olmasına rağmen, hiç tavan lambalarını yakmadım. insanın ruh halini etkiliyor kötü aydınlatma

iki adet ayaklı abajur arkada iki mini hasır örgülü lamba kütüphanelik üstünde, tam loş ortam. tv yok. fazla ışık gözü yorar, hatları olduğundan keskin ve kötü gösterir.

bi evde ayaklı lamba diğerinde tavan lambası.

evdeki tüm ampuller gün ışığı (sarı),
bir tane ayaklı avize var 40 lık falan sanırım yandığında loş oluyor, avizenin anahtarı da şu ayarlı olanlardan açtık mı kısık açıyoruz ışık lazım olmadıkça.

yukarda üclü spot var, onun disinda los isik yapan ayakli ikea lambasi var bildigin. buna benziyor: www.ikea.com
yukardaki lamba yemek yerken falan yakiliyor. yerdeki böyle dinlendirici bir ortam istendiginde.
bir de calisma masasinin üzerinde de bir masa lambasi var, o da dinlendirici isik verebiliyor. mumlar var ayrica.

cevap derin uykuda gizli .)

metabolizma hızın yüksek. karacüğerin iyi çalışmış

saygı duyulası insanlarsınız. böyle manyak bir ev arkadaşım vardı. adam hafta içi içerdi dinç uyanmak için.

alkolden sonra en az 10 saat uyumadan işe mi gidilir?

bir de birşey sormak istiyorum. rahat bir insansın değil mi? yani uyurken "benim yatağım benim yastığım" aramazsın, "ses hatta çıtırtı olmasın uyucam " demezsin değil mi?

ne alaka diye sorarsan ev kardaşı böyle bir adamdı bağlantı kurmak istedim.

devilred +1 ayrıca @han20'nin ev arkadaşı galiba benim.

@han20
yok abi öyle rahat degilim ya, bak hayatimin üzerine yemin ediyorum bazi geceler buzdolabinin fisini cekiyorum ki ses yapmasin da uyuyayim diye. ha yatak aramam ama yüksek yastik olmazsa rahat uyuyamam.

ekleme; bazen sarhos bile olsam bütün apartmanin sifon sesini duyuyorum, rahat uyuyamiyorum

aynen devilred'in dediği gibi uykun döngüsünü tamamladığı an uyanmışsın, yani bölmemişsin döngüyü, dolayısıyla gayet zinde kalktın. bu yüzden şanslısın da aslında, tam olarak kaç saat uyuduğunu hatırlaman mümkünse onu yap, o şekilde başka sefer de zinde kalkabil, yoksa başka günler pek böyle olmayacaktır, sonuçta tesadüfen zinde kalkmışsın.

bende de öyle olur: mışıl gibi uyur, dinçler gibi uyanırım.
derin uykuya dalma olduğunu düşünürdüm hep, sanırım değilmiş. çünkü vücut alkolü emerken uyku geliyormuş, ama alkolü atma aşamasına gelince uykundan uyandırıyormuş. bende de kalkıp tuvalete gitme olayı oluyor. ondan sonra baykuş gibi bakıyorum. energy o.d. araştırmanın linki sanırım bu: pubs.niaaa.nih.gov

edit: yani uyku döngüsünü bozuyor, aslında o dinçlik değil, alkolü vücuttan atmak için uyarılan bedenin koşkusu. sdşkfsdşlf

hiç unutamadığım bir anım var, istanbul'a yeni gelmişim taksim'e çıktım bi kaç gün önce tanıştığım bi hatunla. içtik de içtik, içtik de içtik. bir otel beğendik burada kalalım dedik. ikimiz de zil zurnayız, seviştik uyuduk. o sabah kalktığımda öyle bir dinç hissettim ki daha öyle bir şey öyle bir hal görmedim ben. sıfır baş ağrısı, gözler fişek gibi. burdan anlatınca iyi betimleyemedim ama ben hayatım boyunca öyle dinç hiç hissetmedim, aklıma hala geliyor da düşünüyorum nasıl oldu acaba diye.

(bkz: alkol sabahı erkenden uyanmak)

kozmetik

effel kulesi anahtarlığı meşhur :) kimse almadan dönmez.

Şarap, peynir

hatira olarak kulenin etrafinda, metalden eyfel kulesinin minyaturlerinin satan cok sayida satici var pazarlikla 30 40 cm lik bir minyatur 5 euroya alinabilir isikli falan, fiyat/performans olarak guzel bence.

yakın zamanda giden iki yakınımdan öğrendiğim paris'te hediyelik eşya pek yok ve de pahalı. en uygunu @wampex'in söylediği anahtarlık. bende de var bir tane :))

eiffel, arc de triomphe gibi meşhur yapıların ufak heykelcikleri, bibloları olur, onlardan alınabilir.

şarap, peynir meşhur yiyecek içeceklerden tabi, klasik olarak.

onun dışında bir paket macaron alınıp gelinebilir, pastane ürünüdür ama paris'te marketlerde paketler halinde de satılır, hatta baya fazla iste bence, pişman olmayacaksın.

özellikle kadınsan eğer, fular, atkı tarzı şeyler çok sevilir paris'te, çoğu kadın da takar hava farketmeksizin. pek tabi çok da iyilerdir, uygun fiyata kaliteli atkılardan, fularlardan bulunabiliyor, kız arkadaşım bayılmıştı. bu da bir seçenek olabilir.

bir de paris'e özgü değil ama gelmeden önceki gün çin mahallesinden pişirilmiş ördek alınabilir. biz öyle yapardık, son gün yerdik ördek, bir de paket olarak birkaç porsiyon yaptırırdık, gelirdik buzluğa atardık, istediğimiz zaman çıkarır yerdik, çok lezzetlidir. tabi ayrıca türkiye'de bulunmayan soslar da getirilebilir.

macaron

aa laduree makaron iste bir kutu miss :)

pimaniyesi

laduree burda da var. makarona gerek yok.

aptal aşıkları, çakma entelleri ve aklı kıt kozmetik düşkünleri meşhur. bunlar da istenmez zaten hatıra olarak.

bırakmadım ama bırakan çok yakın tanıdıklarım var bir anda oluyor bu. bırakmak istemenle alakalı. sen kendine bahane üretiyorsun tekrardan başlamak için şu anda. düşünmeyeceksin fazla başka şeylerle meşgul olman gerek.

sigara içememen gereken, asla içemeyeceğin bir ortamda bulun 1 hafta. aynı zamanda bırakmak için kararlı ol. gerisi gelir.

valla etrafımda sigarayı bırakanların çoğu champix denilen ilaçla bıraktı. yani bırakanlar dediğim de, günde 2 paket sigara tüketen insan da bunların içerisinde. o zamanında 2 paket sigara içen kişi, artık arada bir arkadaş ortamında keyfine puro yakar o kadar, onun dışında sigaraya elini sürmez oldu. etkili ilaç demek ki..

champix nikotin bandı mı ? yoksa hap gibi mi ?

champix'i kullanarak sigarayı bırakan bir arkadaşım da, "sigarayı istesem de keyifle içemiyorum ki, midem bulanıyor resmen, tadı bozuldu" gibi şeyler demişti. hakkaten öyle bir etki de yaratıyor mu ilaç acaba merak ettim..

sigaradan soğutarak tedavi ediyor demek ki ilaç, mantıklı. sadece merak ettim, kendim için sormadım. paket yerine, sarma tütün kullanıyorum, pek de keyif alıyorum ayıptır söylemesi, bırakmaya pek niyetim yok. ama zararlı bir alışkanlık tabi, bir zaman sonra bırakmak gerekebilir.

bu arada ilaç fiziksel olarak bıraktırır sigarayı, zihinsel olarak işi bitirmek insanın kendisinde yine. işi sadece ilaca bırakmak saçma olur tabi.

abi sigarayı bırakmak diye bişey yok ki. bi kere başladıysan her zaman içme potasiyelin vardır. günde 15-20 defa yaptığın şeyi zart diye bırakamazsın. olay şu, sigara yerine başka bişey bulucan kendine sigara içtiğin zamanlarda yapabileceğin. nasıl canım çekti lan oruçlu oruçlu. bak ben de bırakıyorum hafiften. günde 4 5 tane içiyorum artık önceden 21 22 tane içerdim ve şu an içtiğim sigara ince ve aşırı hafif. 5 0,5 4 gibi değerleri var. ben geçen sene devlet yurdunda kaldım ve asla içilemeyecek bi ortam olmadığını öğrendim orda.imkanın carsı isveçten norveçten snos mu snus mu ne sikim bişi var. ondan getirtebeilirsin. bilgi almak istersen pm at. ilacı falan siktiret. şu an her sigara içisici bi tür madde bağımlısıdır ve emin ol sigarayı bırakınca onun yerini dolduracak şeyler ararsın. o yüzden ilaç muhabbetine girme. hayatını değiştircen yani. mevcut hayat düzeninden sigara tek olarak çıkarılamıyor malesef.

sigarayı yere attım, sikertirim böyle işi dedim.
zaten niyetimde vardı. o sigara son sigaram oldu.
paket evde duruyor 4 ay geçmiş.
isteyince oluyor.
okuyunca; içinden ha ammına goyyim diye kızacaksın ama aynen öyle hacı isteyince oluyor.

taksim'den ücretsiz servisler kalkar, yazın da olması gerek eğer değişmediyse bu senelik.

edit: akm'nin önünden

ortaköy - taksim.
taksim - santral kampüs ring seferleri

cunda'da hesaplı pansiyon yok. anlamsızca pahalı hepsi. Ayvalık'a bakın derim. Cunda zaten 5-10 dakika dolmuş taksi ya da otobüs ile.

cunda'da ufacık, şirin mi şirin bir otel vardı 2-3 yıldızlı birşeydi, havuzu mavuzu yoktu. hemen ufak kumsalı önünde, sessiz sakin bir yerdi, oldukça da temiz, gayet iyi, uygundu da fiyatı. ismi otel cunda diye kalmış aklımda ama bu bahsettiğim yere yıllar önce gitmiştim. şimdi internetten baktım da bir sürü otel ismi yazıyor, bulamadım bir türlü. cunda'daki o balık restoranlarının olduğu merkezine çok yakındı, kumsalından yürüyerek dahi oraya gidebiliyordun.

www.kenthaber.com

emin olmamakla birlikte, sanırım dediğim yer buydu. bir ara her sene giderdik. tabi zamanla değişti mi, ne oldu bilemeyeceğim ama tam kafa dinlemelikti o zamanlar.

Cunda'da ucuz bir şey yok açıkçası. Ayvalık'tan pansiyon bakın, küçük dolmuş tekneler var, onlar kalkıyor yarım saatte bir. Onunla direkt Cunda iskelesinde inersiniz.

Cunda'nın uç kısımlarına (Maden Adası tarafı) zaten hiçbir şekilde toplu taşıma mevcut değil. Özel araç lazım. Gezeceğiniz diğer yerler de yürüme mesafesinde. Yani Ayvalık sizin için en uygun yer olur şu durumda.

rezervasyonsuz gidersen avucunu yalayıp geri dönersin. cunda'da uygun fiyata otel bulman zor. ayvalık tarafına bakının.

Ayvalık'ta kalıp cunda'da akşamı geçirmeyi tercih ederim tabii ki ama aracınız varsa,bana da duyurucuların tavsiye ettiği, ve benim de hayran kalıp herkese tavsiye ettiğim bademli köyü ve garip ada'yı es geçmeyin derim.

Kendi çektiğim videosu da burda
www.youtube.com

@philus evet senin dediğin otel Cunda Oteli'dir.

son durum; Sarımsaklı da karar kıldık. ve fakat halen kalacak yer bulabilmiş değiliz :((

Duyurunun başlığını değiştirin ya da yeni duyuru açın. Böyle kalırsa çok faydalı olmaz.

Yapmaman gerek şeyi yazıyorum; sakın havuluyu vermek için çağırıp sonra ağzını burnunu kırma kardeşim. Gerek yok, hem kanun önünde de sıkıntı olur bak yapma sakın olur mu?

hayvanla hayvan olma.
havlunun içine koy 20 tl para.
al kendine harçlık yap de.
yeterlidir.

2 ay geçti olayın üzerinden. Birkaç gün sonra kafaya takmayı bırakmıştım valla.
Ama şu son karaktersizliğinin(havlu isteme olayı şaka gibi ya) ardından fena dellendim. Çok pis şeyler yapmak istiyorum.

@HerifinBiri güzelmiş :))

Zor bir durum. Hiç gönderme de, mesajına da cevap verme. Bir bez parçasını istemekle kendisini daha da rezil etti işte. Bırak sen tepkisiz kal. Kudursun orada, acaba mesajını aldı mı, acaba gönderecek mi gibilere düşünsün, kahrolsun.

havlunun içine bir de hıyar koysana :)

senle bir şekilde iletişime geçmek istemiş. yoksa havluyu bi tarafına sokacağından değil. tepkisiz kal bence biraz daha kudursun

havlunun içine sıçıp bir poşete koy. "yeni börek yaptı annem, sıcak sıcak yiyin" de

"bu havlu kicimi guzel kuruluyordu (inanmazsan koklayabilirsin), alismistim ama madem istiyorsun, ben de gondereyim dedim" yazili bir notla beraber yolla havluyu.

20 tl fikri güzel. başkasına gerek yok.

en pahali kargodan odemeli yolla odesin 100 tl akli akillansin apaket seklinde buyuk karton bir tv kutusuna koy

20 tl koyarsan arkadaşlarına "herifin hatunu götürdük üstüne bi de para verdi ahuhahah" diye anlatıp adamı katil edebilir.
niye en iğrenç fikirler benim aklıma geliyor anlamadım :/

birşey demeden, mesajına cevap da vermeden, direk havluyu kargoyla gönder ona, başka da birşey yapma.

ver havluyu kargoya gitsin. sesini bile çıkarma.

herhangi bir online magazadan kapida ödemeli yolla, hediye paketi de yapsinlar mümkünse.

ama kargo ile ödemeli yollama fikri de cok cok iyi.buzdolabi kutusunda söyle.

kizla cekilmis eski resminiz varsa onlarida havlunun icine sarip kargola bence ;)

karşı ödemeli kargola paşam. hiçbi' şey yapma ite.

mermi.

havluya boşal ve kargola.
bu ne derse;
"dün gece seni düşündüm havluna sarılıp uyumuşum ammısına goduğum" de,
o anlar.

alıcı ödemeli kargo

alıcı ödemeli kargoyu teslim almazsa sana geri döner diye biliyorum emin değilim ayrıca hiç laf sokmaya filan gerek yok yukarıda dendiği gibi amaç havlu filan değil tepkini ölçmek istemiş asla cevap verme tepki gösterme. Ayrıca yüzsüzlüğün dibine vurduysa artık sen dünyanın en okkalı en sert lafınıda soksan karşı taraf tınmayacaktır.Tavsiye tepkisiz kal

tepkisizliğinle çıldırt onu lütfen! bak ben hırs yaptım burada! :))
sakın gönderme bişey. ödemeli kargo olayına bile girişip vaktini ona harcama!
ne yaptığından bizi haberdar et :P

ses fiziğinden yola çıkarak konuşacak olursak, ilk olarak zarf dalgası tanımlaması yanlış diyebiliriz. yani daha doğrusu, envelope, varolan bir sinyalin genliğini modüle edebilecek bir yapıdır.

basit bir sinüs dalgasını ele alacak olursak misal, genliğine uygulayacağın belli envelope işlemleri aracılığıyla sinyalin seviyesini değiştirebilirsin. basit envelope'ların dışında da aşağıdaki, biraz önce bilgisayar aracılığıyla ürettiğim envelope'ların grafik karşılığında da görebildiğin gibi farklı parametrelerle daha çeşitli dalgalar da oluşturabilirsin.

i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com

onun dışında bunun gibi dalgalar üzerinde işlem yapabileceğin çok yol ve teknik var. bunların içerisinden iki tane örnek verecek olursak; frekans modülasyonu (frequency modulation - FM) ile genlik modülasyonu (amplitude modulation - AM)

çok geniş konu açıkçası. soru da çok geniş. en azından bir kapı açmışımdır umarım. daha yazılması ve değinilmesi gereken o kadar çok şey var ki.

rammstein hayvandır istanbulda gördük bunu. ama dinlediğimiz bazı grupların görsellikten nasibini almadığı da bir gerçek. motörhead dinledim geçen yaz mesela. lemmy öyle yanarlı dönerli sahne şovları olmadan da allah olduğunu ıspatlayabiliyor. tony iommi gitarı hönkürtüyor mesela çok orgazmikti benim için izlemesi fakat adamın ülkücü bıyığı bazılarına itici gelebiliyor. kaldı ki adam 1 m2 alanın dışına bile çıkmıyor. Bir de till lindemann'ın sesi de eskisi gibi değil aslında. Çile bülbülümde 6. saniyede kesiliyor yaşlandı.

Aynen dostum bende biçok grup dinledim canlı ve dediğim gibi müzikal anlamda kalitesini tartışmıyoruz.Evet rammstein her ne kadar ergen grubu dahi olsa müzikal anlamda iyi ve daha iyileri de var.Ama şu ana kadar sahne performansı olarak Rammstein'ı tek geçerim..
2010 da ben Rammstein için "ya bırakın bu grubu hadi çıkalım ne gerek var dinlemeye" derken arkadaşlar tuttu beni.Adamlar sahneye bi çıktı ben tüm söylediklerimi yuttum,resmen inanılmazdılarr !

tür olarak, müzik olarak, ortaya çıkan iş olarak, yenilik algısı olarak rammstein ile uzaktan yakından alakası yok ama olsun, iyi bir canlı performans nedir? sorusunun cevabı buradadır artık. malum yıl 2012 oldu artık.

www.youtube.com

Bu türde değerlendiriyoruz dostum.Senin yolladığın dubstep ki onunda ne kadar canlı olduğu tartışılır.Her şey djital.Çok fazla bi emek olduğunu düşünmüyorum Rammstein a oranla.Ha işin geri planında bi emek olduğu apaçık ortada ama doğaçlama dahi olsa ya da kurgu bile olsa yine de Rammstein la boy ölçüşemez =) ... Adamlar sadece sahne şovu için 11 tane koca tırla geldiler ...

amon tobin? dubstep? kulak ilginçmiş.

ne kadar canlı olduğu tartışılır? ah be abi..yorum yok, algı, önyargı?

dijital olunca emek olmaması.. emek olduğunu göstermek için 11 adet tırla gelinmesi gerekiyormuş demek ki. fikir mi? ne nasıl? önemli değil fikir. içerik mi, yenilik mi? boşver yeniliği yahu bana 11 değil 25 tırla gelsinler emek göreyim, ağızlarından insan çıkartıp, gözlerinden alev fırlatsınlar. ama o da ne yeni birşey mi? kalsın, adamlar tırlarla geliyorlar lan sırf sahne şovu için, o bana yeter.

eyvallah, iyi dinlemeler. aynı türden devam, ben yanlış geldim baya.

tr.wikipedia.org

"Brezilya kökenli Amon Tobin elektronik müzikle, 80’lerin ortasında geldiği İngiltere’de tanıştı. Üniversite yıllarına kadar profesyonel anlamda müzik yapmak aklından geçmeyen Amon Tobin, bu dönemde caz, elektro funk ve hip hop soundlarını drum’n bass altyapısıyla biraraya getirdiği sample’lar hazırlamaya başladı. Ninebar ve Ninja Tune gibi plak şirketlerinin bu tarz müziğe verdiği destekle cesaretlenen sanatçı, üniversite eğitimini yarım bırakarak tüm dikkat ve enerjisini müzik üzerine yoğunlaştırdı."

tr.wikipedia.org

" Dubstep
Neredeyse tamamı bass seslerden oluşan, düşük perdeli davul sesleri kullanılan, aksak ritmlerin ağır bastığı bir müzik türüdür. Ortaya çıkışı 90'ların sonuna dayanır. Tempo genellikle 140 dolaylarında seyreder, snare 3. vuruştadır."

www.beatport.com

Burda birbirimizin tarzını değerlendirmiyoruz ki.En basite indirgersek müzik zaten tercih meselesi yani sen başka birşey dinlersin,bana başka şeyler hitap eder kardeşim =) ...
Ve daha önceden de dediğim gibi geri planda bi emek olduğu ap açık ortada.Ama emek,canlı performans,sahne şovu bunlar tartışılacak şeyler..Kimine göre adam 11 tırla gelmiştir emek harcamış alın teri dökmüştür,kimine göre de 11 tırla gelip bi bok yapmamış gibi gözükür aynı insanlar =)

Hitap edilen kesim farklı dostum,burda sana ve zevkine yönelik birşey söylemedim,herkesin beğenisine saygım var =)

ben de birşey demedim tabi de sanki dijital olunca ortada emek yokmuş düşüncesine kapılmışsın gibi geldi bana. profesyonel olarak ses tasarım ve dijital sanatlardan ekmeğini kazanan biri olarak garipsedim sadece.

10 sene önce bana da ilginç gelirdi bu tip performanslar. ama zamanla insan farklılık istiyor, orjinallik istiyor. öyle sahne şovlarının devri benim için bitti, isterse 50 tırla gelsin, fikir, sanatsal değer ve kompozisyon olarak bir değeri yoksa, hiçtir gözümde. ha ama işte tür farkı, beğeni farkı tabii ki. seyirciyle etkileşime geçebilmeyi çok iyi başarmıştır adamlar, bu da tabi herkesi etkiler. ama dediğim gibi beni sarmıyor artık böylesi uçan kaçan olaylar, zorlama geliyor çok.

konser alanına gelen çok sayıda ciddi ekipmanlar, büyük bütçeli hareketler...vs ilgi çekiyordur pek tabi, ve canlı olarak görüldüğü için çok ciddi emeğin olduğu görülüyordur. fakat hazırlık aşamasında 3-4 sene harcanan bir işin dijital olması insanlarda farklı bir algı oluşturuyor. yapacak birşey yok, anlayabiliyorum da seni, bu iş böyle şimdilik.

özetle, önemli olan saygı işte, ikimizde de olan şey, gerisi önemli değil.

vitamin eksikliği olabilir. artı bi'şeye ihtiyacı var bence. mamasında her türlü ihtiyacının olduğundan emin ol.

bir de çok olan birşey bu. daha 2 aylık. kendisinin ne olduğunu bilmiyor daha.

Yok profesyonel mama kullanıyorum hill's puppy lamb. Artı uzun bir süre vitamin aldı ve gayet iyi bir durumda kilosu büyümesi vs.. Ama böyle bir iştahla nasıl yedi ya inanamıyorum! Hep olacak mı bu?

(bkz: kopek bok yemekten vazgeçmez)

afiyet olsun.

@seracik aa havladığında da öyle yapmam gerektiğini bilmiyordum ben sırtından (anne köpeğin tuttuğu yerden)tutmak lazım diye okumuştum ama o da mantıklı, teşekkürler.

hem 2 aylık köpeğin boku pis olmaz bence. daha bebek o. yarasın.

yesin siktiret, ağzını koklama yeter :( bizimki de yiyodu. ite bişey olmaz.

@vakumlu yahu olur mu asıl yavru köpeğinki pi,s milyon tane iç paraziti var hala parazit döküyor çocukcağız..

saçmalamayın ya, köpeğin bokunu yemesi normal falan değil. vitamin eksikliği olması muhtemel. yedirmeyin ya hayvana boku. bunun paraziti var bilmemnesi var.

bir yakınımın köpeği de yavruluğundan beri kakasını yerdi. bazı veterinerler vitamin eksikliği der, diğeri ilgi çekmek için der...vs vs. yani zararlı birşey değil diye biliyorum kaka yemesi, fakat pis bir olay tabi ki. bunu çözmenin yolu bunu bir daha yaptığında anında kızmak ki o olaydan dolayı kızdırdığını anlasın. normal kaka yapıp yemediğinde ve oradan uzaklaştığındaysa sevip, bir tane ödül maması ver. yoksa öyle birşeyi al tabi tadı hoşuna gidebileceği birşey. bu tip olaylarda ver. bu şekilde zamanla öğrenir.

ha bu arada eklemeden edemeyeceğim. tabii ki önce kesinlikle veterinere göstermek lazım, her ihtimale karşı.

evvela bu normal bir davranış. pek çok hayvan bunu yapıyor. ama bunu alışlanlık haline getirmesini istemiyoruz.

vitamin, mineral vb. eksikliklerden yapması yüksek olasılık. birkaç meyva seç ve yedirmeyi dene (muz, armut, elma, üzüm artık neyse denemelisin). hangisini yerse o meyvanın içindeki şeye ihtiyacı var demektir.

dışkısı etraftayken köpeği bunlara yakın tut. eğer ilgi gösterirse tasmasıyla düzelt veya hafifçe dürt. sana ilgi gösterdiğinde ödül olarak meyvayı ver.eğer dışkıyı hiç önemsemezse yine ödüllendir ve meyvayı ver. bunu düzenli şekilde yaparsan ve alışkanlık haline getirirsen bir daha tekrarlamayacaktır.

unutma, yerine koyma davranışı geliştiriyoruz. dışkı yerine meyva geliyor. sadece ceza sistemiyle üstüne gidersen istemediğin başka bir davranış sergileyebilir!

eğer daha önce kakasını yapmaması gerekn bi yere yaptı diye kızdıysanız ya da ufakta olsa olumsuz bir tepki gösterdiyseniz ortadan kaldırma amaçlı da yiyor olabilir.

köpeklerin bunu yapmasının nedeni ya söylendiği gibi vitamin sorunlarından kaynaklanabilir ya psikolojiktir ya da karaciğerinde bir sorun olduğunu gösterir.

hemen veterinere götürüp tahlillerini yaptırın.
annesinden erken ayrılmışsa belki bir takım değerleri düşüktür.
ayrıca yavruyu nereden bulduğunuza göre psikolojik de olabilir, bulunmuş olduğu yerdeki koşullar nedeniyle başka bir hastalığı da olabilir.

yavruyu pet shop'tan mı aldınız?

edit: duyuru da eski tarihliymiş, ama yine de durumundan haberdar ederseniz iyi olur.

umut iyi bir şeydir.

anı yaşa.

ertelenmiş umut fazla kasıntı bi söz gibi. sanki derin bi anlamı varmış havası var ama bence zorlama olmuş.

ya da benim yüzeyselliğim

samuel beckett'ın godot'yu beklerken oyunundan bir cümledir.

insan hep umutlarla yaşar. fakat bu umutlar her zaman gerçekleşmeyebilir, ama yeter ki insan umutlu olsun. hayatın içerisindeki herhangi birşey için umudunu erteleyen insan, istediğini elde edemez. umut, insanın hayatını anlamlı kılan kavramlardan biri. bu kavramı ertelemek, zamanla yok olmasına yol açar, dolayısıyla insan yaşayamaz, eh perişan olmaktan da beter eder. az bile söylemiş.

"etme demiyorum hobi olarak yine umut et de, sen yine de uzun emellere kapılma."

yani "umuttan vazgeçmeyi bil" anlamı çıkartırdım ben. ama kofti elif dememiştir tabi böyle.

umut var, gayret yok ise çok şey ertelenmiş olur. tüm bunların pişmanlığı da perperişan eder. demiş.

umut sürekli yarınlara atıldığında eskiyen bir şeydir.
çoğu şey geçmiş zamanda eskirken, umut gelecek zamanda eskir.

umut ettiğin şeyleri ne kadar ertelersen, o kadar kendine dair beklentilerin düşer, kendini yorar ve ertelersin.

olmak istediğin şeyler için, hemen, bugün, şu an bir şeyler yapmalısın. çünkü şu an bir şey yapmazsan, yapacağın koşullar gelecekte de asla gelmeyecektir.

öhöm.

Hayallerinin peşinden git diyor

Anlatılmak istenen şu: hayallerini gerçekleştirmek için çok beklersen, pişman olursun.

Gel gelelim "ertelenmiş umut" diye bir şey olmaz. Umut; umulan, olması istenen olaydır. Buradaki önemli kısım şu: umut edilen olayın (durumun) gerçekleşebilmesi sadece umut eden kişiye bağlı değildir. Kişinin elinde olmayan etkenler de söz konusudur. Kişi bu yüzden umut eder.

Burada gayet basit bir şekilde "ertelenmiş hayaller" denilmesi gerekir. "Kulağa hoş gelsin" veya "ne güzel yazmış" desinler diye türkçeyi yanlış kullanmanın alemi yok.

mastürbasyonu azalt

susuz kalmamaya dikkat edin

kramp giriyor bende tam o bölgeye özellikle uyurken. ağrısı on gün sürüyor. kas gevşetici sıcak vs iyi geliyor belki öyle bir şey olmuştur.

abi geçmiş olsun. bana da ara sıra bu tarz şeyler olurdu ve tıbbi mümessil olan babam sıcak su torbası koymamı, kas gevşetici krem sürmemi ve ağrı kesici almamı önerirdi bu tarz durumlarda.

bu tip vakaların %90'ında da etkili olurdu bende. ilgili yer de sanki kas zedelenmesine, kasılmasına oldukça müsait bir yer. dediğim gibi ben anlamam etmem ama bunları deneyebilirsin sanırım.

fıtık olmasında gerisini siktir et.

çok yorulduğum günün gecesinde aynı bölgeye uykuda kramp girerdi, resmen yatakta kıvranırdım. ertesi günü de ağrırdı tabi. yani o bölgeyi fazla yormakla ilgili olsa gerek deyip geçer giderdim. ama seninki aynı durumdan mı bilemeyeceğim tabi. yine de spor falan yapıyorsan onla alakalı olabilir, ısınmadan kası fazla zorlama, yorma...vs

biraz uzun vadeli olacak ama:
okuma yazmayı erken öğretip sınıf atlamasına neden olma çocuğun. hayatım mahvoldu benim.

çocuğun ismini iyi düşünün, akraba ismi vermeyin.

para biriktirmeye başlayın :)

@empty blank: Okumayı yazmayı erken öğretmeyi düşünüyorum fakat sınıf atlatma gibi bir olaya baştan karşıyım zaten. Her şey zamanında yapılmalı.

@marla is in my head: eşimle birlikte evlenmeden önce zaten çocuklarımızın ismini kafamızda belirlemiştik zaten, o konuda bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. (Bu arada aklımızdaki erkek ismi: Melih, kız ismi Melis)

evladinizi muhakkak bir sanat ve bir spor dali ile erken yasta tanistirin. bir de memleketin dini ve ahlaki degerlerinden bihaber, dinsiz yetismesine musaade etmeyin. siz uzerinize duseni yapin da, ileride ne olacagina kendisi karar verir ne de olsa.

@cirkinkizyokturazvotkavardir: Mersin gibi fazla büyük ve pahalı sayılmayacak bir şehirdeyiz. Evimize giren aylık para 5000TL'nin üzerinde. Bunun 1500-2000TL'si ödemelerimize gidiyor. Geri kalanla da çocukla birlikte yetineceğimizi düşünüyorum.

@old man in the bathtub: Kendim de bir zamanlar profesyonel bir sporcu olduğumdan bunun farkındayım. Eğer sanat veya spor dallarından bir meslek seçmese bile hobi olarak en az 1-2 adet spor ve sanat aktivitesini yapmasını isterim fakat zorlamam. Kendi istediğini yapmasını isterim. Ailemden gördüğüm dini ve ahlâki eğitimin daha fazlasını çocuğuma vereceğimden emin olabilirsiniz. Bu benim borcum zaten.

Yazlığınız yoksa yazlık alın. Yazlıksız bir ergenlik geçirdim :(

oncelikle hayirli olsun.. :)

cocugunuzu ilkokulla birlikte mutlaka jimnastik, atletizm, yuzme gibi vucudunu saglikli gelistirecegi bir spora yonlendirin.. Bu ona kendine guven, saglikli bir vucud, disiplin, kazanma hirsi, hiyerarsi, saygi ve takim halinde calisma aliskanligi verecektir..

@seracik: Teşekkür ediyorum. Kendimi sıkma gibi bir durumum yok, paranoyaklaşma gibi bir durum da söz konusu değil :) Bin bilsen de bir bilene danış misali sizlerin tavsiyelerinizi almak istedim. Sonuçta 10 tane çocuğu olan bir ebeveynin bile bilmediği şeyler olabilir.

@LORDS: Evimiz Mersin'de. Arabamız var. Yazlığımız yok ama mis gibi yaylamız var. Yazlık da 3-4 seneye kadar almayı düşünüyorduk. Çocuk da masrafıyla birlikte geldiğinden o iş biraz daha gecikir fakat o zamana kadar en azından otel yoluyla o işi hallederiz.

spor, sanat +1

@bigman: o tarz sporlara katılım sağlamasını ben de isterim fakat jimnastiğe pek ısınamadım. Bacakları tam açabilmek için lifler yırtılıyormuş filan. Tıbbi açıdan vücuda etkisi nedir bu olayın bilmiyorum ama ileride zararı olabilecek bir şey ise izin vermem muhtemelen. Ama gerek bireysel, gerek takım oyunlarına yönelmesini kesinlikle sağlamayı düşünüyorum.

tebrik ederim öncelikle. şimdi önerime geçiyorum; proje çocuk yetiştirmeyin de ordan oraya o aktiviteden buna koşmasın çocuk sizin yapamadıklarınızı gerçekleştirecek diye. oluruna bırakın.

doğmamış çocuğa don, hatta pantolon biçmiş herkes. öss tercihlerini de şimdiden yapın oldu olacak.

bir kadın olarak benim naçizane tavsiyem, bebeğiniz dünyaya geldiğinde eşine her zamankinden daha çok destek olmandır. hem fiziksel, hem de psikolojik olarak değişim geçirecek.

tebrik ederim.

@condom kurşunu: Yok canım, o kadar da değil :) 1-2 tane aktiviteyi biz de yaptık çocukken, bir zararı yok. Kendine de, ailesine de, okuluna da, arkadaşlarına da yetecek kadar vakit ayırırım ben ona merak etmeyin :)

Bu arada teşekkürler.

kitaplardan okuduklarına, başkalarının çocuklarına göre çocuğun gelişimini değerlendirme. "bak bu yaşta zıplayabilir diyor ama bizimki zıplayamıyor?" diye derin düşüncelere dalma. her çocuk kendine göre gelişiyor. erken olabilir geç olabilir ne üzül ne sevin. okuma yazma falan öğretme, bırak vakti gelince yapsın yoksa okulda falan sıkılır arkadaşları ile anlaşmakta sıkıntı çekebilir. üzerine çok düşmeyin, pimpirikli olmayın çocuk bu düşe kalka büyüyor. çok hasta olacak sakin! hapşırdı, öksürdü diye doktor yolu tutup çocuğu telef etmeyin. çocuğun bir doktoru olsun tüm gelişimini o takip etsin, aşılarını o yapsın. çocuğa bol bol kitap oku, müzik dinlet anlamasa bile yap bunu. ve son olarak çocuk zor bir süreç, ilk zamanlar çok yıpranacaksınız, kapana kısılmış gibi hissedeceksiniz, dışarı çıkamayacaksınız ve öfkenizi birbirinizden çıkarmaya çalışacaksınız. mümkünse birbirinize anlayışlı olun. biz zaten öyleyiz deme, çocuk olunca başka oluyor. tahammül et, anlayış göster, saygı duy, merak etme hafifliyor ama bitmiyor :) şimdiden allah analı babalı büyütsün. gözünüz aydın.

çocuğu düşünmeyi bir kenara bırak şimdilik.
kadınlar çocuk doğduktan sonra inanılmaz değişiyorlar. psikolojik olarak çöküntüye uğruyorlar. sakın çocuğa odaklanıp anneyi unutma. zaten çocuğun kendinden kopup gitmesi ile boşluğa düşen kadın, bozulan vücudu alınan kiloları ve nihayetinde hormonların değişmesi ile iyice kendilerini kaybedebiliyorlar. üstüne üstlük 9 ay boyunca el üstünde tutulan , bir dediği 2 edilmeyen, şımartılan kadın birdenbire unutuluyor ve tüm ilgi bebeğe yöneldiği için kendisini dışlanmış hissediyor. bu saaatten sonra viyak viyak bebek ağlamasına maruz kalan, sürekli altını, elbisesini değiştirip türlü hastalıkları ile de uğraşması istenen kadınınızı lütfen ihmal etmeyininz azizim sırf bu sebeple bebeğine düşman olan hatta allah korusun ona zarar verenler var ki normal bir durum. o çocuk bir şekilde büyür kocaman olur göreceksiniz. ama anneyi bu arada kaybetmeyin ne olur.
imza baba.....

@sanxis: En önemli tavsiyelerden birisi bu oldu, teşekkür ederim. İnsan daha önce yaşamadığı bir his hakkında önceden tavsiye almış olmasa idi(ki bu durumda sizin tavsiyeniz bu oluyor) belki olumsuz, belki moral bozucu hâl ve hareketlerde bulunabilir. Ama bu tavsiye sonrasında o anlarda daha da çok empati kurmayı deneyeceğim. Teşekkürler.

@shyz0re: Teşekkür ederim fakat cezalandırma olayını tam anlayamadım. Olumlu bir şeyi ele alarak yaptığının yanlış bir şey olduğunu nasıl anlayacak acaba? O konuda biraz takıldım.

Bu arada yazlık için de teşekkürler.

@empty blank okuma yazmayı erken öğrenip okula erken başlattıkları için ben de bizimkilere minnettarım. +1 sene kazandırmış oldular bana. sku nasıl istiyorsa öyle yapsın yani :)

tebrikler. çok şımartmayın. çocuk misafirlere tekme atıp bağırırken ne şirin diye gülümsemek yerine oğlum/kızım yapma demeyi bilen bir baba olun nolur. saygılar.

ama yine de herşeye rağmen babasının onu sevdiğini ve onun yanında olduğunu bilsin. çelişkili şeyler demişim gibi duruyor ama değil.

@diazepam: Kendim de ergenliğe geç girdiğimden dolayı bu tip şeylerin bünyeden bünyeye farklılık gösterdiğinin farkındayım.
Sakınılan göze çöp battığından dolayı bu konuda en azından benim pimpirikli olmayacağıma emin olabilirsiniz ama eşim konusunda söz veremem :)

Doktor konusunda en iyisini bulduğumuzda bütün işi o doktora devredebilirim.

Bir yerden duyduğum kadarıyla anne karnındaki bebek bile dışarıdaki seslere tepki verebiliyormuş. Böyle bir durumda anne karnındayken bile onunla konuşup, ilgileneceğim inşallah.

Tok açın hâlinden anlamayacağı gibi biz de şu an yeni çocukları olan bir anne babanın hâlinden anlamayız. Çocuk olduktan sonra da çok şeyin farkındayız. Tahammül, anlayış, fedakârlık dünyamızda her şeyde yeteri kadar var, olmalı da. Fakat işin içine çocuk girdiğinde daha da fazla çaba gösterip o zor zamanları atlatacağımıza inanıyorum.

Bu arada teşekkür ederim.

@ground: Eşim zaten aşırı duygusal birisi. Hormonlarla birlikte çok büyük bir değişim olacağının farkındayım ki bence bizi en çok zorlayacak şey bu. Bu konuda tavsiyeniz için çok teşekkür ediyorum. Elimden geldiğince ilgili olmaya çalışacağım.

@merena: Ben zaten Hulusi Kentmen gibi bir babanın oğlu olduğumdan dolayı(seven fakat göstermeyen) o tarz şeyler yapacağımı zannetmem. Örneğin ben bir yanlış yaptığımda babamın "Ben evladım için dünyaları yakarım, yıkarım. Onun en iyisini yaparım." demediği gibi ben de yanlış yaptığını söyleyip, uyarırım. Gerekirse cezasını vermeyi de bilirim.
Evlat için en iyisini istemek, onun istediği her şeyi yapması demek değildir. Şımartmayacağımdan da emin olabilirsiniz.

Hayirlisiyla bebeginizi kucaginiza alin insallah.

Bir babanin, cocuguna yapacagi en buyuk iyilik, cocugunun annesini cok sevmektir.

tebrik ederim.

herkes gereken klasik tavsiyeleri vermiş. benimki biraz daha kısa vadeli ve acil durumlarda kullanabileceğiniz alternatif bir tavsiye.

bebeğiniz, her yolu deneseniz dahi sakinleşemiyor ve uyuyamıyorsa pink noise dediğimiz, her bir oktavın eşit dağıtıldığı titreşimleri dinletmek onu sakinleştirir. pink noise'a günlük yaşamdan örneklerden biri fön makinesi sesi. bu ses ona, annesinin karnında kaldığı süre boyunca duyduğu seslerin benzerini vermekte ve en güvende olduğu, huzur bulduğu yerde olduğunu düşünüyor, dolayısıyla sakinleşip bir güzel uykuya dalabiliyor.

@compadrito: Teşekkür ederim. Tavsiyenize uyacağım.

@philus: "Pink Noise" dediğiniz bu olayı hiç duymamıştım. Öyle bir durumda eşim de ben de panikleyebilirdik. Bunu öğrendiğim iyi oldu. Teşekkür ederim.