aradaki fark ve taahhüt çok önemli. s sport plus üyeliğimi vodafone tv için iptal ettim ben. s sport plus'ta çok çok az sorun yaşamıştım. sanırım bir maçta ses önden geliyordu onda da.

vodafone tv var, vodafone red'lilere ücretsiz, redli olmayanlara da çok cüzi bir miktarda. içinde sayısız spor kanalının yanında diziler filmler ve 100 civarında da tv kanalı var. şimdi baktım bilgisayar-tablet-telefon-akıllı tv'li 4 ekranlı paketi aylık 9.90 tl.

sanırım tv+ da çok daha uygundur. onlara da bakabilirsiniz operatörünüze göre.

evet, insanlar mal ama.

Araba? Bir karar yok sanırım.

Hayır anlamadığım hadi işyeri fabrika vs falan neyse de , sokağa çıkarken maskenin takılmadığı yerlerde mi vardı ?

@paramolacak bir ara il bazında getiriliyordu yasak

Yasak ama denetlenmesi neredeyse imkansız.

denetim olmadığı sürece kimsenin umrunda değil. şu an sokağa çıksam 10 kişiden 7'sinde ya çenede ya koldadır.

aktarlar arası çok fark var mı bilmiyorum ama Osmanbey çevresinde baya bir aktar var. harbiye tarafında, Nişantaşı girişinde(Rumeli caddesinde), metro etrafında, kurtuluş/pangaltı tarafında baya bir aktar var.

indirim olur ama beklemeye değecek indirim sınırlı sayıda üründe oluyor, indirimler başlar başlamaz alman lazım. bir de o vakte kadar kurda belirgin bir artış olursa indirimin de kıymeti kalmaz. 300-500 lira için hevesimi 2 ay ertelemezdim ben. zaten heves değil ihtiyaçsa 2 ay dayanabilecek misin ona da karar ver.

12 çıkmak üzere. emin miyiz?

türkiyede kara cumanın bir etkisi olamaz.
iphone'da zaten hiçbir etki olmuyor, amerikada bile.

Türkiye'de bekleyince pek iyi şeyler olmaz. Ama boyut ve yenilik vs açısından bak. iphone 12'nin düzü benzer veya çok az fazla fiyata çıkarsa alır mısın mesela? İphone 12 biraz daha küçük olacak gibi, ben o yüzden onu bi bekliyorum.

Fakat şu oluyor (şimdi bile), mesela 64 gb 7999 lira ise bazen 7599 oluyor. Mesela ben yeni SE'ye bakıyordum, normalde 128'i 5799 mu ne, geçenlerde Vatan bilgisayar indirim yaptı 256gb'ını 5899'a verdi. Bunları yakalasan iyi olabilir.

5 dakika önce aldım. ensarcı diye boykot ettiğim türkcellden aldım maalesef.

AirPods + 64 gb 7.998 tl'ye geldi. 48 saatlik indirim yazıyordu alacaksanız acele edin. 12 çıkınca fiyatlar da artar zira şu an türkiye fiyatında kur güncellenmedi hala. kara cumaya kadar neler olur neler.

teknolojik alet konusunda bekleyin diyenlere kulak asmayın. playstation'un 1.200 tl'den 2.200'e çıkmasını izledim acıklı acıklı.

Carat ve OMD aklima geliyor.

Kristal Elma odul torenleri ve kazananlarina bakarak da bulabilirsiniz basarili ajanslari.

aradığınız medya ajansı mı, reklam ajansı mı? medya ajansları Türkiye'de GroupM'e bağlı 3-4 ajans tarafından domine ediliyor. tekeller hatta. ama bunlar logo ve tanıtım filmi gibi işlerde oldukça zayıflar. zira işleri tasarım, reklam vs değil, medya.

7-8 yıl önce, fikir tasarım atölyesi ile çalışmıştık. fena değildi. şimdi nasıllar bilmiyorum.
www.fikirtasarimatolyesi.com

www.youtube.com
bir South Park bölümünden :D Herkes cehenneme gidiyor, sadece Mormonlar doğruymuş onlar cennete gidecekmiş hahah.

dinlerde genelde "araştırıp öğrenebilir" deniyor sanırım. Hatta sen burada doğup müslüman kabul edilip sonra dinden çıkarsan cezası var (kimine göre seni öldürmeye kadar) fakat başka dinden biri 50 yaşında müslüman olsa tüm günahları affediliyor vs. Yani sen "bilip, gereğini yapmadığın" için cezalı çıkıp diğeri "bilmiyordu, artık biliyor ve uyguluyor" olduğu için senin önüne bile geçebilir.

İnanıyorsan(yersen), ve hangi dine inandığına bağlı tüm bunlar değişebilir tabii.

bu arada, mesela dünyaya çeşitli iyilikler icatlar yapmış, diyelim aşıyı geliştirmiş Pasteur ve arkadaşları cehenneme gidecek (İslam doğruysa), burada Fatih'te yaşayan esnaf adam cennete gidecek mesela. Böyle bir sürü şeyi görünce insanlar genelde ya Deist oluyor, yaratıcı var ama dinler eeh diyorlar. Kimi de hiç inanmıyor.

yani herhalde aklı fikri olan bir yetişkin, doğru yola kendi aklıyla ulaşsın deniyordur da aklı olsa zaten neyse. :/ Konya'nın bir köyünde ilkokulda terk ettirilmiş bir çocuk nasıl gitsin doğru dinin ne olduğuna karar verebilsin? He müslümanların başka insan görmemiş afrikalı/brezilyalı kabilelere dediği gibi "zaten siz sorumlu değilsiniz, mahşer gününde rahatsınız." demesi gibi bir şey varsa da o zaman sormazlar mı neden yarattın?

ki bu mantıksızlık diğer mantıksızlıkların binde 0.00001'i falandır. o yüzden çok sorgulamıyorum.

islam'ın ulaşmadığı insanlar müslüman olmakla mesul değil ama islam sana ulaştıysa başka dinin mensubu dahi olsan kendi aklınla ve çabanla müslüman olmalı ve şehadet getirmelisin, yoksa cehenneme gidersin. aynısı birçok din için geçerli.

yani bu mantıkla atıyorum şinto dini hak dinse kırşehirli teyzem şinto dinine geçmeli, ya da tam tersi. bunun olabilirliğine inanıyorlar.

din buz dağının görünen ucudur, altında onun yüz bin katı kültürel miras ve birikim vardır. din mantığına göre sen tüm bu kültürü elinin tersiyle itip seninle hiçbir ilgisi olmayan bir kültüre geçebilirsin. (nah geçersin)

din fenomeninin sayısız mantıksızlığından biri işte. çok takılmamak lazım.

Hah işte tam bu noktadan başlayıp agnostisizme çıkıyor yol. Oradan artık keyfinize göre ateizm falan.

Dinde mantık aranmaz, sorgulamadan inanmak gerekir.

Dinde neresinden tutarsanız tutun iş inanca kalıyor. Ben bu ara Türkçe Kur’an okuyorum. Biraz başlardayım, Bakara yeni bitti, Maide’nin sonlarındayım. Buraya kadar anladığım Tanrı yani Allah, kendisinin varlığına ve birliğine inanılmasına ayrı bir değer veriyor ve varlığına ve birliğine iman edenler için Müslüman olmasalar da sonsuz azap yokmuş gibi algılıyorum ben. Sanki orasını bana bırakın, karışmayın diyor. Yani umarım yanlış aktarıp günaha falan girmiyorumdur ama ben buraya kadar böyle anladım ve benim de kafamda olan bu soru şimdilik biraz yanıtlanmış gibi.

Öğütülmüş keten tohumu ve çiya tohumu yanlış hatırlamıyorsam 1’e 3 oranında suyla karıştırınca yumurta gibi bir kıvam alıyor. Bunların dışında aquafaba yani haşlanmış nohut suyu da uzun uzun çırpılınca çok güzel kıvam alıyor.

yulaf sütü yapılırken kalan yulaf posasıda bağlayıcıdır.

ben henüz keten tohumu işlerine girmedim de tavada ya da fırında mücver yaparken yumurta yerine bir şey kullanmıyorum. onun yerine daha iyi karıştırıyorum, bir sorun yaşamadım hiç.

Keten tohumunu fakir'in aromatik baharat öğütücüsünde çekip kullanıyorum. Çiya da kullanıyorum. Bazen bağlayıcı olması için besin mayası kullanıyorum ama genelde içeriği için de kullanıyorum(nutritional yeast diye geçiyor)
Son zamanlarda karnıyarık otu tohumu da kullanmaya başladım kıvam veriyor, belki ona ihtiyacınız olmayabilir ben gluten de tüketmediğim için kullandığım unlarım tutmuyor olabilir, belki bunlara ihtiyaç yoktur bilemiyorum.

denizi vs çok seviyorsanız dolmabahçe sarayının yanındaki belediye işletmesine gidebilirsiniz. rahat ve hesaplı.

üsküdar da beltur işletmesi var deniz kenarında. emirgana da gidebilirsiniz, hem oraları da gezer. florya sahilde de güzel yerler var. bebek parkının içinde de bir tane mekan vardı, orda da deniz kenarında oturup çay kahve içebilir, sonra da parkta oturup vakit geçirebilirsiniz.

Kandilli Kız lisesinin altında hoş bir kafe vardıdenizin dibinde ya da Beylerbeyi tavsiye ederim. Arabayı biraz yukarlarda park yerine ya da İspark'ın çengelköy'deki büyük parkına bırakırsınız. Çengelköy'deki Sütaş da güzeldir.

Emirgan vs sahili kalabalık olabilir, gitmeden trafiğe bakmak lazım. Ben Hidiv Kasrı'nı çok seviyorum tepede olmasına karşın.

aöf size bir şeyler katmaz.
ders materyalleri zaten online platformlarda mevcut. harç parası vermenize ya da 4 yıl beklemenize gerek yok.
ama bir yere sunacak diplomaya, kayıtlı belgeye ihtiyaç vardır, sadece o zaman mantıklı aöf.

Web tasarım mezunuyum, aşırı yüzeysel uygulama filan yok ama diploması işime yaradı.

ya aslında sadece hobi. yoksa bahsettiğim iki konuda da düzenli takip ettiğim YouTube kanalları, satın aldığım udemy dersleri, elimin altında olan kitapçıkları var.
bendeki maksat öğrenmeye devam edebilmek için bir motivasyon olsun. yoksa girdim ve harika fotoğrafçı harika kodcu olacağım gibi beklentim yok. önlisans olunca iki ay sonra sıkılıp bırakmam, motivasyon olur.

eğitim çok kalitesizse diploma ne işe yarar ki:/

arveles tablet
2x1 (sabah akşam) tok karına.

bu yazıyı okuyabilenler cindir. respect.

orta doğu kültüründe -islam'ın da etkisiyle- çocuk sahibi olmak bir yük değil bir nimet olarak görülüyor. çocuk rızkıyla gelir gibi sözler var, duymuşsundur. bu adam için çocuk sahibi olmak çocuğun ve kalanların yaşayacağı zorluklara değer, çok eşelersen bunu söyler. ama eşelemezsen bunlar arasında bağlantı dahi kurmaz, ne alaka yav çocuk olmasa kıral gibi mi olcaz der.
suriye'ye gitmeye gerek yok bunun için aslında, anadolu'da sıradan bir aile de bu şekilde düşünüyor.

Cinsiyetçi bir atasözü ama;
Zengin parasıyla fakir karısıyla oynar.

Ayrıca ortadoğu kültürü

savaş psikolojisi. ayakta kalmak, görünür olmak için çoğalmak istiyorlar. bu sadece suriyelilere özgü değil, travma altında bir çok toplumda nüfus artışı olurmuş.

İkinci dünya savaşı sırasında da doğum oranları hayvan gibi artmış diye okumuştum. Muhtemelen "ulan ölücez, soyumuz tükenmesin" tarzı bir içgüdü devreye giriyor.

Ne Icgudusu, ya bir sey olmaz kondomluyken bir zevk almiyorum, geri cekme yontemi akar seklindeki dusunce. Sonuc: icine akiyor.

Hayatında insan içine çıkmamış tipler gelmiş sallıyor yine.

Tamamen kültürel. anadoluda herhangi bir insanın en fazla 3-4 kuşak öncesine gidin yine boy boy çocuk görürsünüz.

bu olay hala feodal çağdan falan da kalsa kültürel. nasıl anlatayım bilmiyorum da çocuk yapsam şöyle olur yapmasam böyle olur gibi bir düşünce yok. yetişkin olduğun günden elden ayaktan düştüğün güne kadar sağlıklı kaldıkça çocuk yapılıyor.

yani bu neden orta doğulu insanlar 20'li yaşlarının başında evleniyor? demek gibi bir şey. sorgulanamaz bir olay.

videodaki aile ise bu geri kültürü aşmaya çalışıyor gibi geldi. durumları düzeliyor, zaten sosyal devlet içinde kendine asgari ücretli iş alsa çocuk yardımlarıyla Türkiye'den 10 kat daha iyi yaşayacaklar.

1 korunmuyorlar
2 ölüm riski artınca daha da çok çocuk yapılır evrimsel olarak.

www.doesitgobad.com
Saklama kabına ya da poşete koyun, poşetin içinden havasını alın. Buzdolabında düşük nem çekmecesi varsa orada saklayın, yoksa oda sıcaklığında dursun. Önemli olan sıcaklık değil kuru ortamda saklamakmış. Öylece buzdolabına atarsanız 1-2 haftada küflenirmiş.

Raf ömrü uzun olduğu için dondurmaya gerek yok, yine buzdolabı poşetine atıp havasını alarak dondurabilirsiniz. Ama yaprakların arasında kâğıt yoksa donunca o yapraklar birbirine yapışır ve kullanmak için hepsini birden çözdürmeniz gerekir. Dondur çöz dondur çöz yaparsanız da çabuk bozulurlar.

a çok teşekkürler. şimdilik ağzı bantlı poşetinde buzdolabında duruyor ama bir porsiyon daha sonra gönderdiğiniz taktikleri deneyeceğim.

her atmden olmuyor. özel döviz geçerli atmler var onlara bakın.

işbankasından hala yapılabiliyor ama evet bazı atmlerden.

selamlar. yazan var ama ben işlemim olacağı zaman direkt turistik yerlerdeki atm'lere gidiyorum istanbulda Osmanbey taksim vs gibi. Google'dan bakabilirsiniz. ya da mobil app'te de görünüyordur.

8 gb bellek video editingte sıkıntı çıkarır gibi geliyor bana. minimum 16 olmalı bu devirde bir makinenin ram'i.

çook eski bence alınmaz.

ssd olsun.
16 gb ram olsun
intel core i7 olsun

macbook pro olsun. pil kotu olsa bile yillarca kullanilabilir. denedim, biliyorum.

Bilgisyardan yana sıkıntı olmaz, pil de hic dert degil de, calistiracagin programın seneye hangi asgari ozellik isteyecegine bak bence de. Blackpen+1

fiyat bedava gibi bişey. alıp pilini değiştirip uzun yıllar kullanabilirsiniz. 2500 liraya 2011 model bile zor alırsınız. evet almışken iyisi olsun derler hep ama bu fiyata da gerçekten alınır.

video editing’ten kastım çok profesyonel değil aslında. Daha çok slayt show gibi basic şeyler.

Elimdeki çalma pilli 2011’in yapabildiklerini görünce 2015 de çok eski gelmiyor.

10.000’e 0 almak isterdim ama 2.000 dese çok uygun.

Isınmadan yana derdim olabilir en fazla.

2000-2500 arasına macbook alacağına hıyar al daha iyi. kimse düzgün malını 5000-6000 arasına bile satmak varken sana yarı fiyatına vermez.

bir an ben mi satıyorum acaba diye düşündüm :) aynı özellikte macbook pro'ya sahibim. ben photoshop, illustration, indesign, after effects gibi programları kullanıyorum. ve 5 yıldır da sorunsuz bir şekilde gidiyor. fazla ısınma/ses çıkarma oluyor tabii ama ben harici diske dosyalarımı kaydederek işlerimi yapıyorum. şu ana kadar da fazla ısınmadan dolayı kapanma veya hata verme durumu yaşamadım.

2500 tl teklif verseler satmayı düşünmem zira şu anda yeni macbook pro alsam en az 15bin lira vermem gerekiyor. bence fiyat çok iyi.

9 yıllık bilgisayar almak ve 2500 vermek !!! hiç mantıkl ıdeğil. tavsiyem 2018 den aşağısını alma.

2-2,5 bana da aşırı ucuz geldi ya, bir sıkıntı yoktur umarım makinada.

mid2012'ler zaten 2,5-4 arası.

Assistivetouch özelliği mevcut telefonda. Settings > Accessibility > Touch > Assistivetouch

bunu aktif edince ekranda minik bir düğmeniz oluyor. oradan telefonun sesini açıp kapatabilirsiniz

a hayat kurtardı çok teşekkürler :)

temizlemeyi deneybilirsiniz, benim telefonumda ise yaramisti..

www.youtube.com

senaryodan kaldırıldı deniyor zaten. o yüzden eşcinselliğini göremedik. insanlar öyle bir şeyden şüphelenmişti kırpmalar oldu diye, sonra gerçek çıktı.

söylenti nasıl çıktı ben de hatırlamıyorum. ilk yayınlanan fragman mıydı, başka bir şey miydi, eşcinsel karakterin olacağı söylendi halk arasında. karakterin adı da osman olunca milli değerlerimize hakaret olarak algılandı.

diziyi izlemedim ama bildiğim kadarıyla dizide milli değerlerine çok bağlı halkımızı tekrar galeyana getirecek bir şey yok.

ee tamam kırpılmış işte, vazgeçilmiş demek ki. alttan alttan hissettirelim de dememişler ve de büyük ihtimalle demeyecekler. ben ki dikkatli izleyiciyimdir, öyle bir şey anlamadım. ortalama bir dizi izleyicisinin söylemeden anlamayacağı, hatta söylese bile anlamayacağı bir şey için niye "dizide eşcinsel varmışşşş!!11" deniyor ki?

Bu diziyi izlemedim ama aynı dönemde La Casa De Papel'de de Osman adında işkenceci bi Türk karakter vardı, onun da etkisi var diye biliyorum ben.

tamamen akpli yalanlarından biri işte.
Adamlar en alttan en tepeye kadar sular seller gibi yalan söylüyor.

zaten bu diziyi hedef almalarının sebebi de kızlı erkekli arkadaş grupları, alkol, aşk meşk falan.

dikkat ederseniz her bölüm süresi birbirinden çok çok farklı

25 dk lık bölüm vardı. 32 dk , 55 dk . yani bir standart bulunmuyor.

bir karakterin yan özelliklerini anlatmak için makul süreler bunlar. Çok büyük oranda kesilmiş yani. Bunu da çok muntazam yaptıkları için göze batan bir kesinti olmuyor.

game of thrones 'ta samwell'in (jon snow un kankası şişman adam) aşk hikayesi anlatılmasa da çok göze batmazdı dizi :)

daha dün seattle'da silahlı bir Black panter birliği yürüdü. iç amerika çomarlarının meskeni tennesse'de herhalde bugüne kadarki en kalabalık yürüyüş gerçekleştirildi. bir de nerede tam hatırlamıyorum ama dün canlı yayında yine bir yerde eylemciler heykel devirdi.

4 temmuz amerikan bağımsızlık bayramı gibi bir şeydi, bunun şerefine beyaz saray önünde abd bayrakları yakıldı.

yani eski gücünü kaybetti ama birçok yerde hala hareket var. örgütsüz insanlar evlerine çekildi. bir de artık barışçıl yürüyüş denen pasif saçma sapan eylemlere evrildi.

ip degerli:) cok ciddi bir faaliyette degilsen ucunu sabit olarak baglamak yerine ipi emniyetnoktandan gecirirsin. yani 50 mt. lik ipi 25mt yapar, 25 lik inisin bitince tek taraftan cekersin.

Ohh cevabını yıllardır merak ettiğim soru.

Peki tırmanırken adam kendini ipe bağlıyor. Ya ipe tutunarak çıkıyor, ya ip, düşmeye karşı emniyet olsun diye duruyor.

Peki o ipi tepeye kim bağladı?

Sallayıp sallayıp fırlatıp attın yukarı, ucundaki kanca bir yere takıldı mesela aklıma başka yol gelmiyor. E sağlam bir yere takıldığında nasıl emin olacaksın ki? Belki iki asılıp 10 metre tırmanınca kurtulacak ve düşeceksin?

yok kanca atilmiyor:) eger antrenman yapilacaksa genelde sinsi gibi:) arka taraftan yurur, duvarin ustune yuruyerek gelir, emniyetini kurarsin. istasyonu kurarsin, asagidan tirmanici tirmanmaya baslar, ipin diger ucu gene asagidaki emniyetcidedir. tirmanici yukseldikce ipinboslugunu alir.

veya nornal bir tirmanista lider tirmanmaya baslar, 3-4 metro ilk emniyet noktasini kurar. tirmanilan bolgenin ozelligine-zorluguna gore belli araliklarda yeni emniyet noktalari kurar. ipin ucu gene asagida emniyetcide bu arada, duserse en son emniyet noktasinda kalir.
bir de solo tirmanis var. asagiya sabitlersin ipi,devam eder emniyet noktalari kurar sonra yukarida son istasyonunu kurup asagi iner ilk emniyeti cozer tirmanirsin

@kibritsuyu, aslında bilinen ve düzenli kullanılan bir tırmanış rotası değilse ipi yanında götürüyorsun, örneğin 5 metre ipsiz tırmanıp oraya bir emniyet noktası kuruyorsun. sonra 4 metre daha tırmanıp oraya kuruyorsun, sonra bir daha, sonra bir daha. yani en en kötü olasılıkla düşsen bile en fazla 3-4 metre aşağıda duruyorsun, yere çakılmıyorsun.

ilk emniyeti kurana kadar allaha emanet çıkıyorsun yani. hadi sonrakilerde düşsen 5 metredekine asılı kalıyorsun da o ilk 5 metrede düşersen 5 metreden çakılıyorsun öyle mi?

vay be riskli işmiş gerçekten.

O ipi aşağıya inince geri almayı sağlayan bir bağlama yöntemi var evet, kelebek düğümü atılır..
Sallayıp yukarı kanca fırlatmakdiye birşey yok. İpe tutunarak tırmanmak diye de birşey yok. İp tepe noktasına başka bir yerden ulaşılarak istasyon kurulabilir. Ama genellikle lider tırmanıcı tepe noktasına istasyon kurar. İpin bir ucu tırmanıcının kemerine bağlıdır, diğer ucu back up dediğimiz yerde yardımcı olacak kişinin kemerine bağlıdır. Eğer daha önceden oluşturulmuş bir rota tırmanılıyorsa rotada zaten emineyet noktaları vardır. Tırmanan kişi emniyet noktası hizasına geldiğinde belindeki kemerinden karabinasını çıkarır emniyet noktasına takar. İki karabina birbirine arada bir iple bağlıdır. Bir karabina eöniyet noktasına takılır diğer karabinanın içinden tırmanma ipini geçiririz. Düşme gerçekleşirse aşağıdaki back up alan kişi seni taşır. İpinin geçili oldugu karabina senin ağırlığını keser. Bu şekilde anlatmak biraz zor oldu açıkcası. En iyisi üniversitesilerin dağcılık klüplerinden bilgi almak ya da baska bir dagcılık klubunden. Eğer yakınınızda akut ofisleri varsa oradan da bilgi alabilirsiniz. Düşündüğünüz kadar tehlikeli değil, teknikleri öğrenip mantığı kavramanız gerekir. 5mt olayı da biraz abartılmış.

O yuzden 5 metreden once uygun yerler varsa oraya kurarlar emniyeti. 5 metre de kafi cunku ciddi bir yaralanma icin. Kuracagin emniyet noktasinin da guvenli oldugunu varsayiyoruz bu arada. Yine de evet riski var tabi geleneksel lider tirmanisin.

Soyle bir video daha net aciklar sanirim.

youtu.be

bahsettiğim 5 metre rotaya ya da eldeki malzemeye göre değişir tabii ki.
Gidip 5 metre mesafede bir nokta kurmayın sorumluluk kabul etmiyorum :)

inişi atc dediğimiz aletlerle yapıyoruz örnek model petzl reverso:

www.petzl.com

gördüğün gibi ip geçirilecek iki yer var. ip iniş istasyonundan (spor rota ise halka vardır değilse sikke çakılır veya kum saati şeklinde arkası boş kaya yapısı varsa o kullanılır, kalın buz varsa da abalakov yapılıp buzun içinden başka bir ip dolaştırılır seçenek bol yani) ip geçirilir ortasına denk getirilir ve katlanmış ip atcye sokulup karabina ile dağcıya sabitlenir. sonra da bunun yarattığı sürtünme kuvveti ile hız ayarlanarak aşağı inilir. ayak yere değene kadar istasyondan istasyona iniyoruz böyle =). dağın arkasından yürüme ihtimalin varsa o da iş görüyor. 2 kişi ardarda inerken üstüne taş düşürme ihtimalin var çünkü.

çıkarken de eğer spor rota ise rotada bolt dediğimiz sabit ara emniyet noktaları oluyor. bunlara quickdrawlarını takarak ve ondan ipini geçirerek çıkıyorsun. spor rotalarda bolt araları yükseldikçe artar. ilk iki bolt arası 1.5m iken son bolt arası 5m olabilir. mantık bir sonraki bolta ulaşana kadar yere çarpma ihtimalinin ortadan kalkması. bolt yoksa da yine bu aralıklarla çeşitli emniyet malzemelerini sen yerleştriyorsun. oyuk çatlak ne bulursan artık.

fotoğraf video vs bulmaya üşendim ama başka merak ettğiniz bir konu varsa uygun vakitte videolarla açıklarım.

sadece surf yapılacaksa yetebilir celeron.

bilgisayar kullanmaya alışkın mı ? , hiç bilgisayarı olmadı dediniz diye söylüyorum, yanında ufak tefek bilgisayarla ilgili sorun olduğunda yardım edecek kimse de yoksa, bazen uğraştırıcı olabilir.

tablet alsanız hem kullanım hem de f/p açısından daha iyi olabilir.

aynı başlığı birkaç hafta önce ben de açmıştım. cevaplayan herkes tablet önerdi. ama sanki bilgisayardaki özgürlük, rahatlık tablette yok gibi. ki iyi tabletler de 2.000 tl civarı zaten.

şimdilik ikinci el bi' bilgisayar bakıyorum temizinden. güzel model bulursam buraya yazarım.

@patronaj evet o kadar özgür değil gibi ama, burada kişinin interneti ne amaçla kullanacağı da önemli.

yazı yazmaya yönelik işlem yapıyorsa tablet o kadar konforlu değil.

ama haber okuma, instagram oyunlar vb ise pek de bir şey farketmez. hatta yaş ilerledikçe ufak şeyleri görmekte zorlanıyor insanlar, tablet o açından da avantajlı oluyor.

Valla ben de tablet + klavye derim

sadece dediğiniz işleri yapacaksa tablet daha mantıklı olabilir.

fezagezgini'nin dediğini demeye geldim. bu kullanımlar için en uygun alet tablet.

bulabilirsen lenovo thinkpad x240 bulursun o fiyatlara, alabileceğin en verimli alet bu olabilir. n11'de bir ilan gördüm az önce.

ya tablette de telefondan yapılamayan ne var bilmiyorum hiç kullanmadım ama telefon 5 inç iken tablet 10 inç sadece.

teşekkürler yorumlar için. bakıyorum bakalım. en en kötü şunun bir tık daha iyisini 2000 bandında bir şey alacağım.

www.hepsiburada.com

klasik baskül gayet iş görür. hatta hepsi iş görür. yağ ölçümü çoğunda hikaye. modelini tam hatırlayamadığım bir model vardı bayağı pahalı ona iyi deniliyor.
ben 10 liraya sinbo dijital almıştım,pek çok yerde de doğruluğunu kontrol ettim aynı gösteriyor.

mi scale 2 kullanıyorum. bir de klasik dijital tartı var. akıllı tartı avantajı ne dersen,

- kilonu grafik olarak falan uygulamadan takip ediyorsun.
- otomatik senkronize oluyor.
- vke'yi kendisi hesaplıyor.
- biraz daha hassas tartım yapıyor.
- küçük şeyleri tartabiliyorsun.

yağ hesaplama olayının yalan olduğunu düşünüyorum açıkçası. genel olaak benim işime yarıyor. hedef falan veriyorum kendime vs.

mi scale 2 kullanıyorum ben de. baya hoşuma gidiyor kaydetmesi, zaman içerisindeki şişkolaşma ya da zayıflamayı görüyorsun. 200 lira falandı, bence o paraya değer.

Xioami akıllı baskül ben de kullanıyorum cok memnunum

fakir technofit vücut analizli aldım bakalım. teşekkürler herkese.

html/css web işinin ön yüz kısmı. örnek veriyorum python dilinde yazdığın 10 satırlık bir kodun matematiksel olarak ifade edilişi farklı görünsede aslında aynı kapıya çıkıyor. az buçuk matematik temeli olan birisi birkaç aylık kodlama bilgisi ile kod sandığı şeyin aslında matematik olduğunun farkına varıyor.

soruna cevap olarak kodlama için matematik bilgisi gerekmiyor fakat bazı alanlarda gerekiyor. bu alanları ufak bir googlelama ile bulabilirsin.

her ne kadar istisnalar olacak, kişiden kişiye değişecek olsa da matematik ve yazılımla işli dışlı olmayan birinin yazılım macerasının uzun soluklu olmayacağını düşünenlerdenim.
yazılımı sadece bir f metodunun içini doldurmak, sadece belirli görevi yapan kod parçacığı geliştirmek olarak görmemek lazım. sonuçta "yazılımcı olarak çalışıyorum" lafını edebilmek için gerekli ve yeterli şartlar tanımlı değil :) bir kere en azından problemi anlayıp gerekli algoritmayı kurmak için matematiğe/analitik düşünmeye, etkili veri yapıları, tasarım motifleri, vs. kullanıp, performans/hafıza kriterlerine hassasiyet için yazılım bilgisine ihtiyaç var. yazılım mühendisliği kısmına hiç girmiyorum ki orası da bir derya deniz.

edit: yalnız cevaplara tik atmadığınızı görüyorum, lütfen. yazılımcılar geri dönüşü sever :)

bu biraz nasıl bir "yazılımcı" olmak istediğinle alakalı.

geliştirilecek yazılımı hizmet ettiği alan ve teknik derinliğine göre üç ana gruba ayırabiliriz.

1- Basit web uygulamaları / web siteleri: burada mühendislik çok gerekmiyor, dolayısı ile temel sayılar matematiği ile bile 3 aylık kursla bir şeyler yapabilir hale gelebilirsiniz. Haliyle katma değeri düşük olduğu için getirisi de azdır. html, css, js bel kemiğini oluşturur, php, lamp gibi çözümlerin yanı sıra başka alternatifler de kullanılabilir ancak sınırlı yeteneklerle hızlıca basit veya az karmaşık ihtiyaçları kolayca karşılar.

2- Kurumsal ölçekli uygulamalar: İşletmelerin business süreçlerini dijital ortamda gerçekleştirmesi için geliştirilen çözümler. We, masaüstü, servis vs. tabanlı bir çok uygulamadan oluşan, ölçeklenebilir, karmaşık iş mantığı içeren yazılımlardır. yazılım mühendisliği ile çözülen karmaşık teknik problemlerin çözülmesi gerekir. Bu noktada, veri yapıları, algoritmalar, dağıtık sistem mimarisi vs. gibi konulara hakim olmak gerekir. bunlar da matematik ve analitik zeka isteyen şeyler. Hele işin içine yapay zeka, veri analitiği içeren konular da girerse ileri matematik (istatistik, olasılık vs.) şart oluyor.

İleri mühendislik uygulamaları: Burada perspektifi değiştiriyorum, yazılımın hizmet verdiği taraf değil geliştiren tarafın ileri mühendisliğinden bahsediyorum. Çünkü, çok farklı alanda yazılımlar bu kategoride. örüntü tanıma, sinyal işleme, optimizasyon gibi calculus ve algebra vs. konularında ciddi bilgi ve problem çözme yeteneği isteyen, oyun geliştirme, radar sistemleri, görüntü işleme vs. gibi uygulamalar yapılacaksa (mesela teslanın otonom sürüş için lidar sensörden bilgi alıp yorumlayan yazılımı veya photoshop gibi bir görüntü işleme yazılımı vb.) matematiksiz adım atmak mümkün değil. konuya girmek bile mümkün değil.

bana sorarsan en basit işte bile matematik işin temelini anlamak, problem çözme becerisinin var olabilmesi olması gereken bir bilgi birikimi ve uygulama pratiği dizisi. Şayet matematik ile ilgisi olmayan birisi yazılım geliştirme işlerine girerse çok sınırlı seviyede kalır. Ekmek yer mi? yer elbette ama iyi bir mühendis / geliştirici / programcı olabileceğini sanmıyorum.

youtube'da yalın kod diye bir kanal var, bu konular üzerine çekilmiş onlarca video var. izlemeni tavsiye ederim.

HTML, Python ve C birbirinden tamamen farklı alanlarda kullanılan diller. HTML ve CSS web programlamaya giriş için göz boyamadır, asıl zor kısmı onlardan sonra Javascript ile başlar, zirve noktası da PHP'dir.

HTML ve CSS için matematik bilmeye gerek yok, temel seviye ingilizce bilgisi yeterli olur. Javascript kısmına girince asıl programlama orada başlar döngüler, fonksiyonlar, nesneler, operatörler vs. ile. Bu bilgilerle de bir web sayfası yapılır ama dinamik olmaz, veri tabanını kullanmaz, basit bir tasarımı olur. İşlevsellik kazanması için işin içine PHP girer ki o da günümüzdeki web sayfalarının tamamına yakınında kullanılmaktadır.

HTML ve CSS öğrenmek 1 hafta sürmez, kolaylıkla öğrenilir. Javascript biraz zorlar ama öğrenildiğinde çok katkısı olur. PHP öğrenmek için günde 1 saat kalıbının dışına çıkmak gerekir, belki günün çoğunu oraya harcamak gerekebilir. Ve tabiki bir proje bitirince ben PHP uzmanıyım demek için çok erken olur, birkaç tane proje bitirilip, neyin nerede kullanıldığını iyi anlamak gerekir ki sıfırdan proje yaparken yardıma ihtiyaç duyulmasın.

Veya PHP için bu kadar uğraşamam diyorsan HTML ve CSS'in ardından Python'a yönelip, temeli aldıktan sonra Django üzerinden webde devam edebilirsin. Dediğim gibi PHP ile kodlanmış bir sayfa kadar dinamik olmaz ama yine de birçok işlevi yerine getirir ve PHP'ye göre çok daha çabuk öğrenilir.

a teşekkürler. dediğim gibi her akşam 1 saat başka derse çalışıyordum, şimdi iş sonrası akşamları 1 saati verimli davranayım diye başladım.

iş popülerleştikçe 35 yaşında başladım, 2 sene sonra işte buradayım diye bir startupın başında olan birilerini görmek de popülerleşti.

kendi sınırlarımı güzel yönlendirmelerinizle göreceğim. belki aylar yıllar sonra editlerim bakın o çocuk vardı ya... işte o çocuk bunu yaptı. demek için falan :D

bir de yararlı gördüğün mesajlara tick atsan fena olmaz. insanlar zaman ayırıp cevaplar veriyor, küçük bir geri bildirimi hakediyorlar sanırım.

kaçak, çalıntı, arızalı olduğunu kolay kolay anlayamazsın. bozuk olduğunu da kısa sürede anlaman zor. ama 2019 model mb pro kesinlikle 5 bin olamaz. Bence uzak dur.

a ilanda seri numarası açık olarak görünüyor. bir kontrol etmeye çalışayım. teşekkürler ayrıca. hemen uzak duruyorum.

garantisi çıktı gerçekten.

Onarım ve Servis Kapsamı: Etkin
Ürününüz uygun donanım onarımları ve servis için Apple'ın Sınırlı Garantisi kapsamındadır.
Tahmini Sona Erme Tarihi: 4 Eylül 2021

Satın Alma Tarihi Geçerli
Onaylanan satın alma tarihi, Apple'ın ürününüzü hızlı bir şekilde bulmasını ve ihtiyacınız olan yardımı sunmasını sağlar.

Telefonla Teknik Destek: Süresi Doldu
Apple Danışmanlarından telefonla teknik destek satın alabilirsiniz.
Apple Destek Bölümüne Ulaşın

faturası yoksa çalıntı olabilir, ben olsam bu durumdan emin olmadan almazdım vicdanım rahat etmezdi.

bu arada bu ilandan bağımsız olarak ikinci macbooklarda battery life cycle count diye bir mevzuu var, bu sayı ne kadar düşükse o kadar bataryası eskimemiştir anlamı çıkar.

peki iPhone'larda falan olduğu gibi çalıntı durumlarında dondurma, yer tespiti falan olmuyor mu? olsa yakalanırdı herhalde.

sınırlı garantisi 21 eylül 2021'e kadar da geçerli ama cihazda klavye, ekran kartı, pil falan arızalıysa direkt gidip ücret ödemeden/cüzi bir miktar ödemeden alabilir miyim bilmiyorum.

Bir de MacBook Pro ekmek kapım şu an, ofisim tek başına. 2011'den 2019'a atlamak çok iyi olurdu ama 5.000 tl'ye inanmak çok güç:(

1. Garantisi olduğu çalıntı olmadığı anlamına gelmez.
2. iphone'da olduğu gibi mac'te de icloud üzerinden bulunabiliyor normalde bu cihaz. Ama iphone'daki kadar güvenli değil. Ablamın eşinin macbook'u çalındı. Bulunamadı bir daha. Ancak seri numarasından bulunabilir mi? Belki de bulunur. O yüzden çalıntı şüphesi nedeniyle bence uzak dur. Önce nereden aldığını sor. İnternetten aldıysa faturası mutlaka aldığı yerin sitesinde duruyordur. Mağazadan aldıysa yine faturasına ulaşılabilir. Arkadaştan aldım vs. diyorsa yalan söylüyordur. 5 bin olması çok mantıksız. 2015 modelleri bile o fiyata satılıyor.

almaya kalktığınızda ne diyecek acaba dener misiniz?

bana sanki hıyarlı kargo gönderecek gibi geliyor. fiyatı özellikle düşük tutup ilgi çeker ve sonra da kapora gönder, parayı gönder vs gibi taktikler kullanabilirler.

ya da gerçekten çalıntıdır.

a çok teşekkür ederim herkese. iki soru sordum ilanı kaldırdı. yüz yüze inceleyim beğenirsem direkt alayım diyecektim kayboldu.

@darkrocq, cevabınız tam ekşişeyler'e çıkacak Guide olmuş. letgo'dan, sahibinden'den falan çıkmıyorum, çok işime yarayacak cevabınız.

Merhaba,

Sonradan okuyacaklara da bilgilendirme amaçlı;

Hobi olarak sahibinden'de macbook ilanlarına her gün bakarım. Nerdeyse bütün ilanları incelerim:)

Maalesef sahibindendeki her kategorideki gibi macbook kategorisinde de macbook çetesi var.

Durum şöyle, ilanlar görece uzak illerin merkezden uzak ufak kasabalarında adres belirtilerek açılır. Mesela muğla datça, artvin borçka, malatya pötürge, mardin midyat vs vs vs...
Yani genelde görme imkanınız olmaz:)
İlanlarda sadece mesaj gönder butonu aktif olur! Telefon no gözükmez.
Mesaj atarsanız işim yoğun şu numaraya yazın diye cevap gelir. Numaraya mesaj yazarsanız nerdeyse satılmak üzere olduğunu 100-200-500 kapora gönderirseniz bekleteceğini söyler. Sonrası malum...

Düşen var mı? Ucuza mal almaya yeltenen köylü kurnazları ve gerçekten iyi niyetli arkadaşlarımız muhtemelen düşüyorlar, çünkü nerdeyse bir buçuk senedir takipteyim, her gün ilan açılıyor. Adamlar bildiğiniz mesai yapıyorlar burda:)

Uzun lafın kısası, gece rahat uyumak istiyorsanız uzak durun...

Şu mu?

www.sabah.com.tr:~:text=%C5%9Ei%C5%9Flik%20hissettikleri%20b%C3%B6lgeye%20dokunduklar%C4%B1nda%20a%C4%9Fr%C4%B1,yaparken%20dalak%20%C5%9Fi%C5%9Fme%20durumu%20g%C3%B6r%C3%BClmektedir.

Selam,

yıllardır türkiye genelindeki maratonlar dahil düzenli koşan biriyim.

Bu ağrı çok normal. Aslında bir sıkıntı yok, sadece halk arasında "şiştim" denilen şey. Yeni başlayan herkeste karşılaşıyoruz. O bölgenizde hafif tempo koşarak zarar görecek bir şey yok. Geçer yakında.

uzun uzun yürüyüş yapsanız da koşu başka bir şey. Yeni başlayanlara tavsiyem hep koş+yürü+koş+yürü oluyor.
Mesela 30 dakikanız varsa, 5-6 dakika hafif tempoda koşun, 1-2 dakika sakin sakin yürüyün, bi' 5-6 dakika daha koşun.
Hedefiniz 10 km ya da 30 dakika falansa kendinizi buna göre ayarlayın.
vücut çok hazır değilse ultra maraton koşucusu bile olsanız bir anda koşamazsınız.

Hacıosman kent ormanı açıldı 19 mayıs'ta. koşu parkuru da var.

yıldız parkı güzel, sakin ama fazla kondisyonunuz yoksa yorabilir.

maçka'nın içindeki birkaç kilometrelik çok virajlı koşu yolu var. ama bir koşucu olarak tavsiye etmem. orada koştukça sinirleniyorum, koskoca Istanbul'da çocuk gibi ne yapıyoruz diye.

maçka'nın etrafında koşabilirsiniz. tabii kaldırım. bir de başka güzel rotalar var.

bir rota önerebilirim. bir turu max 15 km oluyor, 10 km sonra yokuşlar başlıyor.

burayı normalde gizli tutmaya çalışıyordum, başladığım benim gibi koşan kimseyi görmüyordum.(en az 1 yıl iki günde 1 koştum.)
ama geçen sonbahardan beri baya insan görüyorum.

güzergah: harbiye askeri müzesinden gezi parkı-maçka-beşiktaş-akaretler-maçka-nişantaşı-harbiye.

doğru sokaklardan, doğru noktalardan koşarsanız asla trafiğe ya da arabalara temas etmezsiniz. o açıdan oldukça güvenli. ve %90'ı insan olarak da sakin. bazı noktalar korkutucu derecede sakin.

harbiye askeri müzesinden gezi parkına kadar gidip karşıya geçmeden sola dönüyorsunuz. yani itü - mimarlık/grand hyatt'a doğru.

oradan da grand hyatt/itü önünden cemil topuzlu'nun içinden maçkaya giriyorsunuz. ben maçkada önce dışından, sonra içinden birer tur atarak aşağı çıkışından Vodafone park'ın oraya iniyorum.

sarayın önündeki ağaçlı yoldan da akaretlere, oradan da nişantaşına ve Rumeli caddesinden önce Osmanbey sonra harbiyeye giriyorum.


çok formda olursam/maratona falan hazırlanıyorsam bu rotayla Kuruçeşme-yıldız parkı hattı da gidiyorum.

Bisikletiniz varsa Beşiktaş'ta bir yere bağlayıp bebek tarafına gidebildiğiniz kadar koşabilirsiniz. erken ya da geç gidin ama. öğleden sonra/akşam üzeri vs oralar çok kalabalık olur. pandemi döneminde ise hiç tavsiye etmem.

yıldız parkı barbarosun bitişiğindeki değil mi ytünün altı?orda piknik yapıyorlar.koşu parkuru hatırlamıyorum.üst kısımlarda mı yoksa?

Beşiktaş - İstinye - Beşiktaş yapıyorum Yarı maraton
Beşiktaş - Bebek - Beşiktaş yapıyorum 12 km.

olabildiğince damacanacıyım ama makarna, pilav gibi yemeklerde damacana kullanırken çay için genelde çeşme suyu.

kahve demlemede vs de damacana kullanıyorum.

yemeklerde de çeşme suyu kullanan tanıdıklarım var ama insan emin olamıyor.

Yemek ve çay: kaynatarak çeşme suyu

Kahve: damacana su

Tat ve sağlık anlamında şu ana kadar sıkıntı yaşamadım

brita'ın filtremele sürahisinden aldım, çeşme suyunu erikli kıvamına getiriyor. yemek ve çay işleri için onu kullanıyoruz. içmek için damacana. bazen brita dan içtiğim de oluyor.

parklarda da oturmak yasak.

oki teşekkürler.
ben eat the rich o zaman. havuzlu bahçeli villamız yok diye böcek gibi yaşamaya devam.

sahil, parklar, orta refüjdeki yeşillikler, site içindeki banklar, yeşillikler, deniz kenarı, göl hatta lağım kokulu dere kenarı.

böyle yani ulan 2 dakka oturayım şuraya diyeceğin her yer yasak ve ceza kesmek için can atıyolar.

300 küsür keserler, hatta belki 3000 küsür bile kesebilirler.

Cezaları neye istinaden kesiyorlar ben anlamadım. İçişleri bakanlığı sitesinde sadece haftasonu yasak olduğu, haftaiçi için il idarelerinin yetkisinde olduğu söyleniyor. İzmir valiliğinden bir yasak açıklaması göremedim ben mesela. Gitsem otursam ceza keserler kesin yinede.

kabahatlar kanununa göre kesiyolar.

ikinciye niye kesiyolar bilmiyorum 3000 küsür olan, bir de hıfsı sıhha kanunu varmış ona göre kesiyolar

merhaba, size tavsiyem ilk kısa filminiz çekimiyle, planıyla, kurgusuyla elinizdeki imkanlarla ortaya çıksın. kamera yerine telefon kullanın, pc'de editi halledin, doğal ışıkları -günün saatlerini- kullanın; bırakın ilk filminiz eldeki imkanlarla olsun, önemli olan sizin açılarınız, planınız, kurgunuz ışığı kullanım şekliniz, hikayeniz...

gorillapod denen şu tip ürünler ile telefonu kamera hissiyatıyla da kullanabilirsiniz. www.n11.com

biz de uygun görürseniz seve seve izleriz.

Handycam bulabilirsiniz o fiyatlara en azından zoom yapıp dar açılı çekimler yaparsınız telefon hep geniş güzel durmuyor

o paraya alacağın cihazdan alacağın performans muhtemelen telefonunkinden düşük olacaktır. telefonun nedir?

Bende yok ama istersen bi dji osmo pocket araştır.

telefonum iyi değil maalesef. yeni telefon alacağıma da kamera alayım dedim.

dji osmo packet'ı çok istiyorum ama sadece geniş açı çekmesi üzebilir.

türk telekom'u denedi mi?
port yatırımları onların elinde malum.

evet, ilk onlar söyledi:/

varsa en güzeli (bkz: kablonet)

evet benim tanıdığım en az 2 kişi var. henüz tekrarlamadılar.
ve bence bu tip insanların ortak noktası klişe ama inatçı, savaşçı karakterlere sahip olmaları.

epey var, hatta biri 4 seviyede ve vucuduna yayiliyorken iyilesti, tanidigim bir baska kadin 80 kusur yasinda,vucuda yayilmis 3. seviye kanserde doktorlar yapabilecegimiz bir sey yok dedikten sonra alternatif yontemlere yonelip iyilesti.

@hewit alternatif tıp hikayesine asla inanmıyorum.

Benim de yengem var; zorlu birkaç ameliyat ve kemoterapi sonrasında iki yıldır gayet iyi.

Onkolojide araştırma hastalarıyla çalıştım 6 sene. Evet, ileri evrelerde bile uzun yıllar yaşayıp kanser dışında sebeplerden ölenler oldu, hala yaşayanlar da var.

babam iyileşti gırtlak kanseriydi tekrarlamadı. bu hastalığı yenip ömrü boyunca tekrarlamayan bir çok kişiye rastladım ve hepsinin ortak özelliği dünyanın en rahat insanları olmaları.

iyi niyetli olmakla hayalperest olmak arasında fark var bence. kanserin türü ve şartlarda belirleyici oluyor.

küçük hücreli midir nedir o tip akciğer kanserine yakalanıpta kurtulan ya da tekrarlamayan kimseye rastlamadım. sanırım gerçekten öldürücü bir kanser türü.

17 yaşındayken lenf kanserine yakalanan bi komşumuz vardı, yaklaşık 1 senede tamamen temizlendi ve bir daha tekrarlamadı. Devamındaki 7-8 sene bağımız vardı ama şuan nerede ne yapar bilmiyorum. Yaşı 35 civarıdır.

2 tane var.
Biri 40yaşında meme kanseri 3.evredeydi. Memeyi aldılar, 1yıl kemoterapiyle iyileşti. 6yıl oldu tekrarlamadı.
Diğeri de 2sene önce meme kanseri ama en kötü evredeydi, akciğere, omuriliğe sıçramıştı. Geç teşhis koyuldu, ölür dediler. Kendine çok iyi bakmış, tamamen iyileşip iyileşmediğini bilmiyorum ama iyiymiş dediler.

kolon kanserini yenen 60 yaşında bir ablamız var. birkaç kür de kemoterapi almış. şimdi hepimizden sağlıklı.

var. kan kanseri olan bir tanıdığım ile testis kanseri olan bir akrabam var. kan kanseri olan iyileşti, tekrarlamadı. testis kanseri olan akrabamın şimdi kocaman çocuğu var.

Dolu...

var bir hayli
ama babam iyileşemedi, mide kanserinden kaybettik

Kuzenim lenf kanseriydi. Tedavi süreci sonrası iyileşti şükürler olsun. Şimdi herhangi bir sorun yok ama psikolojik olarak en ufak bir rahatsızlıkta hâlâ tedirgin elbette ve hemen hastaneye gidiyor doğal olarak. Zaten doğrusu da bu zannedersem.

arkadaşımın annesi mide kanserinden iyileşti. 20 sene geçti ve yaşıyor.

Başka bir soruya cevabından copy paste yaptım. Mobilde link veremedim.


Babam.
İlk teşhis 4. Evre akciğer kanseri. Kemiğe metastaz var. 8 kür kemo sonra ışın aldı. Devamında beyine metastaz. Gamma knife ışını aldı. Tüm bunlar 2 sene içinde oldu.
Devamında bir daha hiç bir tedavi görmeden 15 yıl yaşadı.
Önce 3er aylık sonra senelik kontroldeydi.
Geçen yıl kontrol zamanı geldiğinde ani bir görme kaybı, denge kaybı vb şikayeti oldu. Teşhis akciğer kanseri(eskisi değil, yepyeni bir oluşum) beyne metastaz. Kemo başlandı, 3. Kürü aldıktan sonra kaybettik.

İkisi arasındaki fark ;türüydü.

İlki "küçük hücreli dışı" tedaviye yanıt verme olasılığı yüksek.

İkincisi küçük hücreliydi. Maalesef daha bu türünde kurtulanı görmedim, babam dahil...

aynı kazancı hatta daha fazlasını borsa istanbul'da da yapabilirsin.

hiç bu işe girip kazanmayan veya kaybetmeyen insanlara kolay geliyor çünkü senin yaptığın gibi olumsuz tarafa çok kafa çevirmiyorlar.

50.000 tl param olsa 2 günde 1-2 bin kazanmıştım diyorsun ama işte reel'de öyle olmuyor. ne zaman alıp satacağını iyi kestirmen lazım ve fiyatın inip çıkmasında bir sürü etken var o yüzden bu zamanı kestirmekle zar atıp düşeş gelmesini beklemek bazen aynı şey oluyor.

bir başka konu da karı realize etme sorunu, çoğu yatırıma yeni başlayan kişilerde bu sorun var, azıcık kar edince realize etmek yerine "daha da yükselirse" kaygısı oluşuyor ve henüz kazanılmamış potansiyel parayı kaybetme korkusuyla karını realize etmek yerine beklemeyi tercih ediyor ve etmiş olduğu kardan daha da çok düşüyor bu sefer zarar ediyor.

konu burada bitmiyor tabii zarar ederken de zarar kes yapmak yerine zaten zarardayım en azından ana paramı kurtarayım diyor ve bazen günlerce, hatta aylarca zararı kapatmak için bekliyor.

sonra bir bakıyor ki 3-4 aydır kar etmiş zarar etmiş ve sonuç yine 50.000 tl'si var, faize koysa daha fazla geliri olacaktı, bir de kardı zarardı derken sürekli takip ederek harcadığı vakit ve yanında getirdiği stres de cabası.

bir kaç yıldır, yeni katılanlara uzun vadede kazandırmıyor bitcoin.

temmuz 2019'da bir haftada %30 düşüş oldu mesela. yine mayıs 2019'da 1200 dolar düşmüştü aniden.


ek: "50.000 tl param olsa 2 günde 1-2 bin kazanmıştım" gerçek hayatta pek tutmuyor. sen olup biten bir değişim üzerine hesap yapıyorsun. anlık artışlarda satamıyorsun mesela bitcoin'i. düşme eğilimine girince satılabiliyor.

stop loss koy, sonra ne yaparsan yap.

Ben havadan (bir icoya giriş hakkımı satarak) 1000 dolar kazanmış, bir yatırımla zamanında 5-10x'ler kazanmış biriyim. Senin kadar cesur şekilde bu dediğini yapamam :D

KAYBETMEYİ (tamamen!) GÖZE ALDIĞIN PARAYLA GİR.

Bak 2017'den beri bu işin içindeyim, duygularıyla hareket eden insanların neler kazandığını veya kaybettiğini iyi gördüm. %90 düşen coin'de kalan bir sürü tanıdığım var. Sebebi de öncesinde şartlanmaları.

Diyelim şimdi %10 aşağısına stop loss koydun fazla kaybetmemek, "zararı kesmek" için. Sonra %11 düşüp 2x yaptı oradan. Böyle birkaç işlem sonrası stop loss da koymamaya başlayacaksın. Sonra bear markette eben z.kilecek. True story.

Ayrıca "asıl bitcoin oyuncuları" böyle al sat yapmıyor. Küçük altcoinlere girip birkaç yılda voleyi vuruyor, veya kaldıraçlı işlemler ile daha da riskli işler yapıyorlar. Al-satçılar ise her zaman bir noktada kaybeder, veya çok küçük kazanırlar. 2 günde 4-5bin bize iyi gelebilir ama piyasaya göre o çok küçük para emin ol. 2017'de kaç tane arkadaşım işini bıraktı fulltime trading yapmak için :D O dönem kazandıklarını biriktirseler şu geçen 3 yıl iş bulmadan yaşayabilirlerdi de. Ama "açgözlülük" ve duygular çok etkili ve sizde onu gördüm.

Sonra 50bin kredinin 30 bin lirasını yiyip, iş yerinde ağlamayın. Umarım kazanırsınız tabii, o zaman keyifli olur.

fun fact: geçen yıl başı btc'nin 3300 dolarlara indiğini ve herkesin "1500e inebilir" diye korkup almadığını biliyor muydunuz? :D ve insanlar 9000 dolardan aldığı bitcoini "yok o kadar da düşmez" diyerek tutuyordu. Aynı şey çıkarken de oluyor. Şimdi 10k olsa, 16k olacak diyecekler (ki olacak) ama sonra "sonsuz yükselme" algısı oluşacak ve bom, %30 aşağı. Hep olmuş, yine olacak. Grafikleri ve tarihi incelemeyi öğrenin.

@darkrocq adres telefon falan ver emikleyelim kardeşim.

bursun sadece okul ücretini mi karşılıyor? Eğer belli bir yaşama gideri vs. de karşılıyor ise okuldan bununla ilgili yazı al, o şekilde vizeye başvur. yoksa okul ile iletişime geç durumu açıkla ve yardımcı olup olamayacaklarını sor. belki seni çalışan öğrenci vs. gibi gösterebilirler.
Ailenin destek olacağını gösteren sponsor belgeleri vs. de sunabilirsin bildiğim kadarıyla, ben Erasmus'a giderken babamın banka hesaplarını üzerine ev tapusunu vs. sunmuştuk. bir de sponsor olacağına dair noterden yazılı bir beyan mı ne almıştık. bunu da konsolosluğa sorabilirsin.

abi o bloke hesap 17.400 euro değil bildiğim kadarıyla, onun yarısı yani 8.7k. 2 yıllık master programı için iki yılın toplamını tek seferde yatırman gerekmiyor diye biliyorum. 1 yıllık geçinebileceğin parayı yatırdınmı veriyorlar vizeyi.

Vize almanın bir diğer yolu da alman vatandaşı, gelirini belgeleyebilecek iyi para sahibi birinin senin masraflarını karşılayacağını beyan etmesi. Bu ikisi dışında bir yol yok bildiğim kadarı ile.

"Verpflichtungserklärung" denilen bir belge var, bu belge almanyada yasal olarak yasayan ve calisan, yeterli gelire sahibi biri tarafindan belediyeye gidip duzenlenir ve sana gonderilir ise bu parayi bulman gerekmez. Bu belge diyor ki; "ben bu kisinin ekonomik sorumlulugunu aliyorum, her ay ona gerekli parayi gonderecegim ve kefil olacagim". hele bir de bu belgeyi sana gonderen kisi yakin akraba veya ayni soyisme sahip ise hersey cok daha kolay olur.

Asla ve asla ben oraya gidince calisacagim, kendi parami kazanacagim gibi arguman sunma. Sana verilecek ogrenci vizesi sana kisitli calisma izni veriyor. her ne kadar bu kisitli calisma izni ile kazandigin para minimum sartlarda ancak yasamana izin verse de alman kurumlari bu paranin yeterli olmayacagini sana aylik en az 700 kusur euro ile gecinebilecegini soyleyeceklerdir, ve senin kacak calisma niyetin olacagini dusuneceklerdir.

ayria o 17.400 rakamini kontrol et, o rakam o kadar cok olmamali. aylik 700 kusurden 1 yillik rakami bloke etmen yeterli olmasi gerekiyor.

emrahday +1

ek olarak rakam guncellendi, guncel rakamdan mi ilerlemen lazim bakman lazim:
www.auswaertiges-amt.de

bursunuzun bedeli yazan bir kabul kağıdınız varsa o etkili olur bence.

maalesef orada hiç akrabam/tanıdığım yok.

17.400'ü bugün aldığım formda gördüm. :(

yıllık da oluyormuş denmiş ama bunu göremedimç
yıllık 8.700 için 12 aylık 50.000 kredi çekip 54.000 ödemeyi düşünüyordum. ayda 738 euro ödemeyi planlıyordum. Yani bloke hesaptan çektiğim parayı türkiye'de krediye verecektim. haliye birbirlerini tamamlayacaklar, sıfırlayacaklar idi.

ama yıllık 8.700'den 10.500'e yükseldiyse daha geçmiş olsun derim.

orada hayata start verecek param var, aynı zamanda mutlaka part time çalışmayı planlıyordum. Giderlerimi vs hesaplamış, planım okeydi bu bloke hesap işi olmasaydı:(


bursun kapsamı fazla aslında. bana burs veren şirket, 2 yıl sonunda mezun olduğumda 2 yıl da bende çalışmak zorundasın diyor.

ama bu olay bloke hesaptan kurtarmıyor beni.

biter bitmez bir yurtsever olarak ülkeme dönecektim de. o yüzden güzel istanbul'uma daha da alışmak ve coğrafyaya, iktidara küfretmeye devam sanırım.

başka bir yol olarak araba, ev, tarla vs sahibi annemi bana sponsor yapsam bu blokeden kurtulunur mu onu da sormak istiyorum. koskoca sponsorum olacak:(

annenin maddi durumu varmış, senin için bu kadar önemliyse yardım etsin?

Direk cozum sunamiyorum ama Almanya'da normalde universiteler tamamen bedava zaten. Sen standart disi bir kuruma kabul aldigin icin harc / harc bursu gibi konseptler olusmus. Yani diyecegim bu sene gidemezsen moralini bozma, birkac sene calisip yasam giderleri icin parani biriktirip oyle gidersin ki dedigim gibi universiteler zaten bedava.

@xvyz yani ev dediysek yaşadığı ev, araba dediysek orta sınıf memur arabası:/

ayrıca gidemediğim okul üniversite sayılmaz tam. miami ad school. miamiadschool.com

In order to receive a study visa for Germany you will be required to present proof of financial resources. This serves as a guarantee that you can afford the cost of studying in Germany; from January 2020 you will be expected to demonstrate funds of 10,236 EUR). Proof of the amount must be provided for visa applications submitted as of September 1st, 2019. Acceptable forms of proof include proof of parental income, an allocated amount on a blocked account (“Sperrkonto”) or proof of receipt of a recognised scholarship. For further information please contact the German Embassy or Consulate in your country.


www.daad.de

10,236 diyor resmi sitede. 17,400 figuru gecerli degil bence. 67 bin try kredi cekersin de onun bir yandan da odemesi baslayacagi icin sikintili olabilir. Belki ailen hepsine degil de bir kismina katkida bulunabilir 15-20 bin falan.

Şöyle bir şey var ama çok az kaynakta görebiliyorum,

2-Anne yada Babanın garantör olduğuna dair noterden onaylı taahhütname, ebeveynlerin geçim masraflarını, BaföG-meblağı (şu ara yaklaşık 735 Euro / ay toplam 8820Euro / yıl) esas alınarak karşılayacağına dair yazılı (tercüme edilmiş) bir taahhütname ve taahhüdün yerine getirilebileceğini gösteren belgeler (maaş bordrosu, vergi tahsilat kararı, son 6 aya ait banka dekontları, bankaya yatırılmış para, vs.). Tam burslu kişilerden masrafların karşılanmasına ilişkin belge istenmemektedir.

rasgele sitelerden bakarak anca zaman ve para kaybedersin.

tuerkei.diplo.de

ihtiyacin olabilecek her sey burada ve ekledikleri pdflerde yaziyor.

ciceklikonak.com

www.etstur.com

buna gitmeyi çok istiyorum, müze otel

Müze oteli yakın zamanda açabileceklerini sanmıyorum. 10 yıldır bitiremediler. Narin otel iyidir.

savon'da kaldik biz. temiz sevimli bir otel. uzun carsinin baya yakininda. kahvaltisi da guzel. biz 4 kadin gitmistik, cok memnun kaldik.

Savon çok güzel. Eski şehrin içinde ve zaten gezilecek yerler de o civarda.
Hem eski sabun fabrikası, otantik atmosfer

biz kız arkadaşımla Hotel Orontes'te kalmıştık geçen sene.
baya temizdi. büyük güvenli bir yer. konumu da çok merkezi. fiyatları uygun gelmişti bize geçen sene. bu sene durum nedir bilemem.

metro -> cevahir kapısından çıkıp merdivenle bir üst kata çıkarsan kolayca bulursun.

teşekkürler Icha. sanırım cinemaximum vardı orada, tiyatro ile birlikte mi?

evet cinemaximum ile tiyatro yan yana.

maçka parkı uzak olmazsa içinde koşu için bir yol var

uzak değil. fakat eğimi nasıl oranın?
yokuş çıkmak istemediğim için genelde nişantaşı-itü arası gidip geliyorum.

yakinda futbol sahasi varsa gidip bir konusun. mac yoksa sahanin etrafinda kosmaniza izin verebiliyorlar.

Maçka parkı çok yokuşlu, biz oraya yokuş antrenmanı için gidiyoruz.
Küçük kısım toprak yol ve çoğunluğu parke taşı ile döşenmiş zemin, tartan zemin yok maalesef.

Tartan için İtü ve Boğaziçi stadyumda koşuyoruz, o da aslında interval antrenmanları için. Yalnız koşu grupları ile girersiniz, tek almıyorlar.

Onun dışında bazı spor salonlarında ufak pistler var 250-300mlik falan ama üye olmak lazım.

Levent'te TSYD havuz etrafında yine tartan parkur var, direkt gidip koşabilirsiniz.

Maalesef koşu kültürümüz olmadığı için koşacak alan bulmak zor.

çok teşekkürler.
galiba asfaltta koşmaya devam.

Bir sömürge devleti tarafından sömürüldükleri, 2. Sınıf görüldüğü topraklardan yeni sömürge yaratmaları için gönderildiler. Tabi ki aralarında türk düşmanları vardı, hatta çoğunlukla önyargılılardı. Fakat diğerlerinden farklı olarak benim burada ne işim var demesini bildiler.

birçok hikaye var.
hatta çanakkale savaşı için ''Son Centilmenler Savaşı'' deniyor.

Avustralyalilar ve Yeni Zelandalilar isgale gelmedi. Kendi ulkelerini isgal eden kisilerin zorla askeri olarak geldiler

kendileri de sömürülen tarafta. tabi bizim kafatasçı tayfanın kafası pek çalışmadığından ingiliz, fransız ile anzak'ı aynı şeye indirgemek kolay geliyor.

Yeni Zelanda'nın kendi tarihi yok. Çok yeni bir devlet. Tarihte katıldıkları savaşlar deyince karşılarına sadece Çanakkale Muharebeleri çıkıyor. Onun için bu savaş onların gözünde çok önemli.
Yamyam bir millete karşı savaşacakları söylenerek getiriliyorlar ve Türkleri tanıdıkça kandırıldıklarını anlıyorlar. Savaş boyunca arada saygı temelli bir ilişki başlıyor.
Siperler arası birbirlerine sigaralar, konserveler atılıyor. İki siper arasında kalan yaralı Anzak subayını siperine, vurulmayı göze alan bir Türk askeri taşıyor falan. Böyle çok örnek var.
Savaştan sonra Atatürk'ün o meşhur konuşması Saygıyı perçinliyor.
Yani farklı gözle bakma konusu karşılıklı.

Atatürk'ün sözünün gerçek olmama ihtimalini okudum sözlükte. savaş süresince olan ilişkiyi bilmiyorum ama bana garip geliyor. yani dünyanın bir ucuna "kötü yamyamları" öldürmeye mi geliyorlar? sana ne? dünyanın bir ucu orası. otur yerinde. bana işgale geldiler gibi geliyor. diğer taraftan şu cephe hikayeleri de garip. öldüreceğin adamı ne diye taşıyorsun? madem taşıyorsun neden silah sıkıyorsun?

O dönemde Avustralyada iki Türk'ün yapmış olduğu bir tren baskını olayı var. İki kişi makinalı tüfeklerle sivil treni tarıyor, bir yığın sivili öldürüyor. Ceplerinden Padişahın mektubunun çıktığını yazıyor basın. Ülkece bir galeyana gelme olayı oluyor. İngiliz oyunu tabii hepsi. Google'da vardır belki. İlgileniyorsan bir araştır.
Diğer konularda ya yazılmış dünya kadar kitap var. Hepsi belgeli, şahitli ve her iki tarafın hemfikir olduğu.

Herhangi bir devlet hastanesinden alabilirsiniz. Aile hekimleri konusunda emin degilim.

geçen sene bir özel tıp polikliniğinden 70 tl'ye almıştım.

aile hekimleri vermiyor, kesin bilgi.

ekstra bir şey isteyip istemediklerine göre değişir. insan kaynakları'nı arayıp sorun. belki anlaşmalı oldukları yerler de vardır.

Bence sadece oturma izni almışlardır. Malta vatandaşı olup ne yapacaklar?

amerika gibi bir ülkeyi seçselerdi eğer bir çok kişinin amerikan sevdalısı olarak düşmanlığını alacaklardı.

malta acayip bir ülke mesela, türk denizcilik firmalarının hemen hemen bütün gemileri malta bayraklıdır.

Malta zenginleri ulkeye yatirim yapmaya cekmek icin onlardan vergi almiyor bu kadar basit, yoksa iki ulkeye birden vergi alacaklardi.

malta pasaportu alınca tüm avrupa ülkelerinde oturma izinleri oluyordu sanırım, yanlış olabilir tabii.

Mesele vergi. Mesela amerika vatandaşı olsa türkiyedeki malları için birde abd ye vergi ödeyecekti

sanırım 500.000 dolarlık ev alındığında vatandaşlık veriyordu malta.

ev alıyorlar, vatandaş oluyorlar ve bu sayede tüm avrupada oturma izni kazanıyorlar.

Vergidir vergi. Yalnız benim milyar dolarim olsa böyle küçük bir ülkeye emanet etmezdim.

çünkü malta avrupa ülkelerine erişimi olan bir vergi cenneti.

geçenlerde bir bakanın veya çocuğunun da şirketini malta'ya taşıdığı haberleri çıkmıştı.

bir de malta ile türkiye arasında bir takım anlaşmalar yok, türkiye'de mal varlığın dondurulup el konsa dahi malta'ya bir şey yapılamıyor. zaten çok göz önünde kişiler olmayacaklarını düşünüyorum, bir sıkıntı olmaz.

degismediyse sabah 8de cikiyor.

Değişiyor. Bazen 00’da, bazen 1de bazen 3te hiç belli olmuyor.
Ben bu ay 3-4 defa denk getirdim, hepsinde yataklılar dolu açıldı.
TCDD müdürlerini zengin eden aşağılık bir kafa var. Akpli haramilerden bize bilet kalmaz yani.

Ayrıca o 60 liralık bileti paket yapıp 1500’den aşağı fiyata satmıyorlar sonra.

Tavşantepe'de Tuzla yönüne (2 numaralı çıkış) çıkarsanız Sabiha'ya giden otobüsler oradaki durakta duruyor. E9 var, onun haricinde şu an numarasını hatırlamadığım otobüsler de var. Bilgi ekranından bakabilirsiniz. Pendik'e inmeye gerek yok. Otobüse bindikten sonra en fazla yarım saat.

ordan direkt e9 geçiyor ve çok rahat şekilde havalimanına ulaşılıyor. saatleri için google'da sabiha gökçen havalimanı yazın, yol tarifi kısmında toplu ulaşımı seçin, dakika dakika ve her türlü alternatifi veriyor size.

teşekkürler herkese. Yetişirim umarım.

Yolu çok uzatıyorsun öyle, Levent'ten E-3'e binersen süreyi biraz daha kısaltabilirsin. Ha yine trafik olacak yine stres yaşayacaksın ama yetişirsin.

4. Levent saphire'in yanından E3'e binersen 1:45 ile 2:15 saat arasında sabihaya varırsın.

ben metrobüs + metro son durak + taksi yapardım

2 hafta önce cuma akşamı 17.00'de 4. leventten e3 e binip 19.30'da sabiha gökçene vardım.

riske gerek yok, metro, marmaray, metro, taksi yap bence.

mümkün gayet.
leventten metroyla yenikapı, oradan marmarayla kadıköy ve havaş/havabus olabilir
leventten beşiktaş, beşiktaştan kadıköy, oradan havas/havabus
leventte zincirlikuyu, oradan metrobüs, oradan da bi 15 dk yürüyerek kadıköy rıhtımdan havas/havabus

teşekkürler herkese.

gayrettepe-ünalan arası metrobüs + ünalan'dan havalimanı otobüsü

ya da tavşantepe'ye metro'yla gidip oradan taksi ya da otobüsle geçmeyi düşünüyorum.

siz hangisini tavsiye edersiniz?

2.'si diyorum. Muhtemelen sorun olmaz ama gene de o saatlerde risk sayılır yeraltından gitmemek.

Bkz: Jenerik domain

Araba.com
Dolap.com

Ilk aklima gelenler

kontrol etmedim ama benim de eskiden takıldığım siteler vardı

itiraf.com
kahkaha.com

çok teşekkürler, hepsi işime yarayacak.
Peki daha ürün olan isimler var mıdır?
meyve, atıştırmalık, züccaciye vs.

Bence getir.com. Araçlarını gördükçe gülesim geliyor.

after effects ya da premiere, adobe media encoder(4k ise)

imovie de var en basit olarak

telefonda inshot var. kesinlikle başarılı.

format factory, kesme süreleri için ayarları kurcalamanız lazım.

sevgili dostum
sakin ol
menteseye bir şey sıkısmıstır
oynatma ekranı kırma sakın
neredesin?

şirketin IT'sine sordum, tamamen değişmesi lazım menteşeler kırılmış dedi. baya yüksek tutarmış sanırım :/

cok da tutmaz aslında
kendi bilgisayarınsa mecidiyekoy de sorduralım
sirket ise It halletsin

peki ne kadar parçaya ihtiyacım olduğunu söyleyen bir site falan var mı?

lego'nun kendi sitesinde set almak gerekiyor yapım kılavuzu için.

Lego sınırsız olasılığa sahip bir oyuncak olduğu için ne kadar fazla alırsanız o kadar mutlu olursunuz, ucuza aldığınız lego paketi size keyif yerine sinir yaşatır hele gecenin bir yarısı oynuyorsanız yaptığınız model eksik kalır sinir krizi geçirir ertesi gün gidip bir paket daha alayım dersiniz. Eğer amacınız figür yapıp kitaplığınıza süs olarak koymaksa figür olan paketlerden alın planın dışına çıkamayacağınız için bitince mutlu olursunuz yok amacınız sınırsız seçenekse klasik büyük mega boy setlerden alın muhtemelen bir süre sonra 2. paketi de alacaksınız zaten.

lego 10697 var bende, uygun fiyata vereyim.

(1500 parca-kutusu yok-hic kullanilmamis)

eğer istanbul'da ve forum istanbul'a yakınsanız ihtiyacınız kadar parçayı legoland'den alabilirsiniz.

kanyon'dan alacağım sanırım.

peki bardakta alanlardan oldu mu? Ben bardakta almayı düşünüyorum 60 tl'ye.

bardakta alacaksaniz youtube'dan bi kac video izleyin (pick a brick diye aratirsaniz bulursunuz)

dogru yerlesimle neredeyse 2 kat daha fazla brick alabilirsiniz. obur turlu sallapati koyunca cok az sigiyor.

2 sene önce 2 diş kanal tedavisi için 700 tl,

2 kere diş temizliği hediye.

toplam 7 seans sürmüştür

bayramdan once oylesine gittigim bi poliklinikte tek dis 500 tl dedi.

geçen yıl yaptırmıştım kurtuluş şişlide sanırım 250 lira vermiştim tek diş kanal tedavisine.

istanbul'da devlette tertemiz bir şekilde 15-20 dakikada bitti.

sekerbank su anda sana o krediyi o sartlarla veriyorsa seninle ayni fikirde olmadigi icin veriyor. sen banka yanlis biliyor, ben dogru biliyorum diyorsan yap tabii. banka bile bile zararina is yapmaz, kredi vermez.

ha git bak bakalim veriyorlar mi o da var.

eğer dosya masrafı vb kesmeden net olarak 1500 verip 1582 geri ödemesi varsa hiç düşünmeden al.

7.5 tl tahsis ücreti. ki makas daha açık olsa da önemli değil. cebime 1400 geçsin 1582 ödemeye razıyım dolar böyle oldukça.

tek başınıza ve ıssız bi yer ise bence gereksiz macera. ben yapamazdım.

Gölde fln çok problem olmaz da deniz tehlikeli. Dalgası, akıntısı, fırtınası var, gereksiz riskli.

Arkadasimla olacagim, o yuzme bilmiyor, bu arada kayik degilmis, 5 metre fiber tekneymis

Ben olsam öncesinde can yeleğini giydirir suya sokardım. Tepkisine bakardım.

en azından başına ne geleceğini bilsin.

Yuzmeyi ogrenmeden yapma. Can yeleginede cok guvenme.

5 metre fiber tekne.

Boğulmak için özel bir çaba sarf etmezseniz hiçbir sorun olmaz.

Diger her yer?

Alti ustu kktc, gurcistan ve ukrayna’ya kimlikli giriliyor.
Ukrayna da cipli kimlik istiyor. Kktc’ye eskisi de oluyor. Gurcistan’i bilmiyorum.

ukraynaya da eski kimlik+pasaport'la girilebiliyor. pasaport varsa kimlik fark etmiyor ama diğerlerini bilmiyorum.

gurcistan eski kimlikle aliyor fakat kimliginde hafif deforme yada eski bir fotografin varsa ciddi yokus yapiyorlar

@patronaj

kesin mi ukraynaya eski kimlik, giremeyenleri okudum çünkü.


Kimliği cüzdanda taşıdığımdan köşeleri kalkmış. Bir pvc ci bulup yaptırırım o sorun değil de, foto biraz eski. Pasaporttakiyle alakası yok. Risk alıp gitsem gürcistana ne olur

pasaport olduktan sonra kimliğin eski yeni olması farketmez zaten. ukrayna eski kimlikle kabul etmiyor, gürcistan ediyor. kktc bizden sayılır zaten.

www.mfa.gov.tr

Ukraynaya kimlik göstermeden, pasaportla gidebiliyor muyuz yani?

@Cursed Chico dunyanin her yerine (vizen varsa yada vize gerekmiyorsa) sadece pasaportunu gosterip girebilirsin kimligini tasimak zorunda degilsin.

pasaportun varsa gurcistana ve ukraynaya pasaportunla girebilirsin diger ulkeler sikinti cikarmiyor bu ikisine sadece kibrisa pasaportla girersen yunanistandan ne schengen alirsin ne schengen ile girebilirsin

kullanıyorum, tavsiye ederim. indirim olacaksa genelde oradan ödüyorum.

indirim olacaksa kullanıyorum olmayacaksa kullanmıyorum. hayatı kolaylaştırıcı bir özelliği yok, herhangi bir ihtiyacımı gidermiyor.

genelde indirim olursa kullanıyorum. bu aralar fazla yok gerçi. bazen kart bilgilerini girmeye üşendiğimde de kullandığım oluyo. bugün bisu'dan su söyledim mesela.

hep kullanıyorum. hayatı kolaylaştırıcı bir özelliği nasıl yok? 5 tane kredi kartı tanımladım. hiçbirini yanımda taşımama gerek yok. numaralarını ezberlememe gerek yok. internet üzerinde hiçbirinin kart no kaydı yok. tek bilmem gereken bkm şifresi, ve yanımda cep tel olması... bir ödeme sistemi bundan daha fazlasını şu ankiyle teknolojiyle nasıl yapabilir, düşünce gücüyle ödeme gelene dek en iyisi bu.

Kullanıyorum, herhangi bir sorun yaşamadım.
Kredi kartı kullanmadığım için bazı online alışverişlerimde Bkm ile ödeme yapıyorum. Sadece şifre ve telefona gelen kodla işlem yapmak da kolay oluyor.

Kullanıyorum. Pratik oluyor ve bazen bkm expresse özel indirimler olabiliyor...

pratik ve güvenli

En çok Bursa'da otobüse trene binerken kullandığım bursakart'a para yüklerken kullanıyorum. komisyon yok, güvenli, nakit para ile uğraşmıyorum.

Bunun dışında internet sitelerinde kullanmaya heveslendim ancak iki defa taksitli alışverişlerde problem yaşadım. taksit yapıyorum mesela, bazen sitede, bazen bkm ekspres sayfasında taksit soruyor. Uyumsuzluk sorunları sebebiyle iki alışverişte de dilediğim gibi taksitlendiremedim. Bu yüzden pek tercih etmiyorum.

bkm ekspress ile yemek, çiçek, bilet ya da başka bir şey aldığımızda komisyon kesiliyor mu? bizden kesinti yapmadan aracılık yapması mı olayı?

komisyon yok. BKM zaten 3. bir kurum degil, sahibi bankalar.