böyle durumlar için facebook şifreni ailenizden biriyle/kankanızla vesaire paylaşmanızı tavsiye ederim. ben öyle yaptım. ölürsem kapatırlar hesabı (yani umarım), ha benden saçma sapan bi mesaj da gelirse anlayın ki hesabıma girmişler :(

@deckard, tamam da rahmetli kimseyle paslasmamis sifresini, nasil kapatabiliriz hesabini?

Şöyle bi hizmeti varmış: www.facebook.com
ama kapatmıyorlarmış sadece belli detayları kaldırıyorlarmış. şurda tartışmalar var:
www.facebook.com
belki ısrarcı olursanız kapatırlar, bilemiyorum.

firefox kullanarak girdiyse facebook'a şifresine erişmek mümkün.

araçlar> seçenekler> güvenlik> kayıtlı parolalar

Başınız sağolsun. Bu konu maalesef artık sık sık gündeme geliyor. Time.com'daki bir haberde Facebook aileden talep gelirse hesabı kapatıyor veya Anısına ibaresiyle açık tutuyor diye okumuştum.

www.time.com

piginpond.com

www.hdwallpapers.net

interfacelift.com

www.topwalls.com (yıllardır kullanırım)

www.vladstudio.com

www.ttnet.com.tr

(bkz: wpa2)

modeminin sayfasından o an bağlı kullanıcıları görebilirsin. arasıra göz gezdir şüphelendiğin vakitlerde.

emrag modemin sayfasına nasıl gideceğim peki? 192.168.2.1'dan gidemedim..

osuruklu ttnetin bu sayfasını biliyorum ancak detay yok burda maalasef..

192.168.1.1 olacak, kullanıcı adı ve şifre tanımlamadıysan admin - admin oluyordu galiba.
şifre yerine mac adresi tanıt, o zaman tanıtmadığın bilgisayarlar dışında kimse giremez.

10.0.0.2 de olabilir. modemin kitapçığında yazar ip, kullanıcı adı ve şifre.

ups kargo'nun sitesinden hesaplatınca 90-100 usd arası bi fiyat çıkıyor.

www.ups.com.tr

ben yurtiçin kargodan 70 tl ye göndermiştim estonya'ya çeşitli belgeleri.bence göndermenin acelesi yoksa ptt ile göder 2 hafta sonra ellerinde olur

ptt - taahhütlü olanından, ellerine ulaşınca size de alındı kağıdı geliyor, daha ucuzu yok, iki haftadan kısa da sürebilir belli olmaz.

internetten mi başvurdun? online için ayrı bankoları var sanırım, ama her halükarda parmak izi vs.

eğer ulustaki naneden bahsediyorsak (bkz: #16298154)

İnternetten başvurdum(bir tane form doldurdum o kadar) ve daha önce almamıştım. Perşembe saat 14:25'e randevu verdiler(işte randevu ne demek bilmiyorum tam). Ama henüz para da yatırmadım. Ben şimdi saat 13.30'da paramı yatırıp fotoğraflarımla beraber 14:25'te başvurumu yapacağım.

online randevuyla her şey daha kolay oluyor. defter çıkartılacağı için belki bir sonraki gün ya da o gün mesai bitimine yakın verebilirler. ben de en son uzatırken 14.15 civarıydı randevum. 16.30 gibi teslim aldım. Beklerken de ankamall e girebilirsiniz. Vakit jnasıl geçti anlamazsınız.

Bu arada sadece harcı yatırıp belgeleri vereceksiniz. Bir de parmak izi vereceksiniz. Sonra şu saatte gelin alın diyecekler.

randevun öğleden önce olunca aynı gün 4ten sonra veriyorlar, öğleden sonra olunca da bir gün sonra veriyorlar. internet başvurusu bankosu ayrı, pek sıra olmuyor ama yine de yavaş oluyor işlemler birazcık.

o bahsettiğiniz puzzle 2000 parça. bence o boyutta bir puzzle rahat bir şekilde bir ayda bitirebilirsiniz.

bu arada özel bir resim/foto olsun isterseniz, baskı yapan bazı yerlerde resim verip istediğiniz sayıda parçalı puzzle olarak geri alabiliyorsunuz. birkaç sene önce 100 parçalı yaptırmıştım ama 2000 parçalı olanları bilemeyeceğim. fiyatı da uygundu ama tam hatırlamıyorum. özalitçilerle filan bir görüşün isterseniz.

istediğiniz tarza çok yakın değil ama şu puzzle bitince muhteşem bişey oluyor:
www.puzzledepo.com
yalnız biraz pahalı diğerlerine göre.

harika kesinlikle harika, da ben mi körüm yoksa fiyatı yazmıyor mu gerçekten.

gerçekten çok güzel bu arada, bunun linkini bir köşeye kaydedeceğim hemen.

ben de karamell'in linkini verdiği puzzle'ı önermek için yazacaktım :) o sitede fiyat yok ama ben söyleyeyim, diğer sitelerde 50-55 tl arasında, hiç bir yerde daha ucuza yok (havale indirimini saymadım).

www.hobievi.com

www.oyuncax.com

gerçekten mükemmel :) ramazan sonuna kadar bekliyeyim, eğer ki fiyatı düşmezse alırım. İlk puzzle'ım galiba çok güzel olucak :)

çok alakasız birşey ama ben bunu gözüme kestirdim yaklaşık bir aydır. en yakın zamanda (ki bu bir ay falan demek) alıp girişeceğim kendilerine.
www.puzzledepo.com

yeni başlıyorsanız 1000likle başlamanızı tavsiye ederim :)

o puzzle ın fiyatı düşmez:)yıllardır aynı fiyat.
ayrıca bitirdikten sonra hediye etmekten vazgeçme ihtimaliniz de var,hazırlayın kendinizi:)

fiyat uygunluğu istersen yemekhaneye gideceksin:) daha normal bir şeyler istersen çatı- çarşı- arka bahçe-sunshine ve bölüm kantinleri (özellikle endüstri kantini) alternatiflerin. sanırım kayıda gideceksin ve bunun için soruyorsun. önelikle erken git ama yine de sıra olacak ve o sıradan çıkamayacaksın. o yüzden yanında birileri de olsun. sana direk paket getirsinler. paket olarak da ne istediğine bağlı olarak çarşıda aşağı yukarı herşeyi bulabilirsin (fiyatlar çok düşük değil tabi). aa bu arada yazarken aklıma geldi. en iyi para/performans oranı tabiki çarşının orda balıkçı var. ordan alınacak balık ekmek. ilerisi için soruyorsan da herkesin kendi favorisi vardır. canın o an ne isterse ona göre karar verirsin. kendi kendine öğrenirsin zaten zmanla.
edit: yurt kantinlerini unutmuşum yaw. özellikle akşam yemekleri falan için tabldot falan iyidir yurt kantinleri yemekhaneye gitmeyenler için.

tamamdır:) peki asla gitmemem gereken bi yer var mı? mide bozucu, temiz olmayan? midem dayanıklı değildir de, seçici biraz.

yemekhane hassas midelere iyi gelmez. babamın da bir kere çarşıdaki kebapçıdan zehirlenmişliği vardır ama ben pek mide hassasiyeti olmayan biri olarak hiç öyle bir sorun yaşamadım.

yemekhane çok kötü fiyat/performans oranı çok yüksek. ekmeğe abanmak zorunda kalıyorsun. odtü'de en kaliteli yemeği yurtta kendin yaparsın ama bunda da seçeneklerin yaratıcılığınla doğru orantılı. mesela biz en son patates, soğan, sucuk, sosis, biber, yumurta, kaşar kombinasyonuyla muhteşem bir şey yapmıştık. denemekten korkma. yurtta kalmayacaksan da gene mi gene'nin verdiği seçeneklerin var. çarşı'da en mükemmel yer şu an çarşı tantuni ama çarşı'da yemektense çatı ve arka bahçe daha mantıklı. yiyeceğin kadar ödemek ve birden fazla türün tadına aynı anda bakabilmek güzel=)

kantinlere de değineyim biraz. ekmek arası yiyeceksen fizik kantini ve 6. yurt kantini candır. fizik kantinini keşfedersin zaten (ekmek arası patates - patso mu ne diyorlar- rocks) yurtların kantinlerinde ve bazı bölümlerin kantinlerinde de yemek çıkıyor. beşeri kantini iyidir bu hususta, yurtlardan da 5. yurt..

binlerce yıl yedim yemekhane yemeklerinden bir rahatsızlık olmadı, beğenmezsen üst kat alakart yiyebilirsin, yemekhane candır. sebze türevi şeyler alırsan gene ucuza gelir. hani odtü yemekhanesi fiyatları diğer üniversite yemekhanelerine göre daha pahalı olsa da dar gelire bire birdir. çay için matematik kantini bir numara, açık değilse beşeri çayı. çarşıdaki yiyecekler hep birbirine benziyor ve biraz pahalı öğrenci bütçesine göre, çatı ve arkabahçe de keza. illa ki bir gün fizik kantininden yiyecek, o iğrenç ketçap-mayonezi ekmeğinin arasına sıkacaksın. :)

çatı rules!
plase: doyurucu (f/p oranı daha başarısızdır çatı'ya göre)
sürpriz: iktisat kantini

bence en güzel yer endüstri kantinidir, sezai abi süper bi insandır valla,adana iyidir misal. çatı hazırlıkların çıkış saatlerinde girilmez olur.çarşı desen birbirinin aynı 7-8 milyondan aşağı çıkmazsın. yemekhaneye gitme bile, arkasındaki yere git . demem o ki kantinleri dene. zamanın çoksa, otostop çek, cepaya git aynı parayı verip değişik şeyler yersin hiç olmazsa.

hocam'da kumpir yemeden olmaz. ama ucuz denemez hocam'a...
konukevi (arka bahçe) ve çatı iyidir.

al bak. adamlar belgesel bile yapmışlar:P

www.facebook.com

metalurji kantini iyidir.cumaları da mangal günü:)

valla çevredeki mühendisliklerden geliyor millet.

o bölgede bi bölümde değilsen zor ama ulaşman.o sebeple orta yol, öğle aralarında yer bulmanın zor olduğu,ancak çeşitli yemekler yapan çatıdır.

hızıroğlu kantini fena değildir. inşaat kantini de süper olmasa da gayet yeterlidir. fizik kantini piyasadır. kebapçıya gidilip kebap yenmez çünkü güzel yapmazlar. kebap yenmek için de 100. yıldaki özurfaya gidilir.

saniyorum kayit esnasinda size verilen kagitla yatiriyorsunuz harci.

yanlis yonlendirmek de istemiyorum ama aklimda kalan bu.

bi arkadaşın başına geldiydi. unutmuş yatırmayı, sonra gidip yatırdıydı. ama bu arada epeyce öğrenci işlerine gidip geldi.

haa bu yıl girenler.

Bazı okullarda ilk önce internet üzerinden ön kayıt yaptırmak gerekiyor. Bunun için de harcın yatırılmış olması gerekiyor. Örneğin Afyon Kocatepe Üniversitesinde harcın banka dekont numarası internet kayıt şifresi olarak giriliyor ve sonra ön kayıt ekranı açılıyor. Anadolu ve Uludağ ünversitesi'nde ise harcı yatırmayınca ön kayıt ekranında "harcı yatırmandan işlem yapamazsınız" uyarısı veriyor ve ön kayıt engelleniyor. Diğer üniversitelerde de muhtemelen buna benzer uygulamalar vardır.

Zaten kayıt esnasında istenen belgelerden biri de harcın yatırıldığına dair dekonttur.

okulun öğrenci işlerini arayıp sor karambole gelme.

kocaelide direkt siliyorlar

kayıt için gerekli belgeler arasında katkı payı makbuzu var. yatırmalısın.

odb.kocaeli.edu.tr

(bkz: primolut n)
ve ardından(git: 85821)

buyrun efendim cevabınız :)

www.uzmantv.com

bu ilaclar beni cok korkuttu zilyon tane yan etkisi var gibi gozukuyor sozlukte ve uzmantv'de.

peki onceden olmanin bi yolu yok mu? bi hap ya da bi koca kari ilaci falan? Mesela ertesi gun hapi erken olmayı saglamaz mi ki acaba?

Bir arkadaşım kas gevşetici kullanıyordu adeti kesmek için.
Ve yanlış anlama ama belki sex yapmak da yardımcı olabilir sana bu konuda.

tampon kullansanız?

iki kız gördüm bunlardan kullanan. tatilleri burunlarından geldi.

primolut n regl olmadan 2 gün önce sabah akşam almaya başlıyorsun bende arada sırada giren kramplardan ve hapı kullanmaya başladıktan sonra çektiğim korkunç ağrı ve kanama artışı dışında bir yan etki yapmadı bıraktıktan sonra 2 gün içinde tekrar regl olursun ama sana bir tavsiye primolut u bıraktıktan sonra ağrı kesiciye başla çünkü regl olduktan sonra dayanılmaz bir ağrı çekiyorsun

sakın o geciktiricilerden kullanmayın, sonrası çok kötü oluyor... benim bir arkadaşım doğum kontrol hapı kullanır onun yerine, içtiği sürece regl olmaz, olumsuz bir etkisi de yok (yani sancı filan).

arkadaşsanız ne sorun olacak? ama dışarıdan yabancı olarak girdiyseniz alışmak süre alabilir. bayağı uzun bi süre.

erkeklerle olan yakınlığına bağlı, yani, üniversiten muhabbetin olan insanlar mı, daha önceden tanıştığın insanlar mı, yoksa bir eve rastgele mi yerleşiyorsun. tabi ki sonuncu değildir. ama bu bilgiyi verirsen daha yardımcı olabiliriz.

yok arkadaş değiliz yeni tanıştım. hatta diğerini görmedim bile sadece biriyle tanıştım. ay sonunda gelecekmiş diğeri.
hepimiz aynı üniversitedeniz. ben boş oda arıyordum. onlar da odaya birini. ilanlarla bulduk birbirimizi.

çok zor durumda değilseniz aynı eve çıkmayın ya da başka bir ev bulana kadar geçici olarak kalın. ev hayatında sizin özgürlüğünüzü kısıtlar. evde rahat rahat don paça dolaşamazsınız, kız kıza oturup dedikodu yapamazsınız, ihtiyacınız olan şeyleri ev arkadaşlarınızda bulamazsınız. etrafınızda çok örnek olduğunu pek zannetmiyorum, herkesin tuhaf bakışlarına eve gelen arkadaşların hakkınızda tuhaf yorumlarına, geyiklerine maruz kalırsınız. birde divit'in dediği gibi komşular, gelen giden, hatta evdekiler horosbu cocugu çıkabilir, her gelen "-yollu len bu ehaeha" diyerek asılabilir.

burası türkiye kendini nerede yasıyor sanıyorsun sen. bi erkek olarak ben bile cesaret edemem tanımadıgım insanlarla aynı evde yasamayı ortalık cani sapık dolu yaw. yine de sen bilirsin bakarsın cok iyi oglanlardır.

üniversite'den ilanla cevabını bekliyordum açıkçası. önerim yine de hemen anlaşmayın da, mümkünse bi haftalık veya 15 günlük deneme isteyin, tabi ne derece faydalı olur bilmiyorum. biz erkekler flört döneminde dahi takla atabilitesi olan insanlarız, bir hafta kasarız bir şey olmaz diyebilirler. en azından ikisiyle de tanışmanızı öneririm.

sakın çıkma. biraz daha bekle ekş duyuruya yaz kız arkadaş bulursun kanımca.

bir de kendinizi çağdaş modern sanıyorsunuz, nesi yanlış arkadaşın yaptığının ? bende o şekil yaşadım bir sorun olmuyor, dikkat edeceğin şeyler kızlarla da olsa dikkat etmen gerekenler, bir farkı yok.

her erkek zikici efendi sapık horospu çocuğu olmadığı gibi her kız/kadın da melek, züper, kaşar değil.
the end

ya herkes çok olumsuz bakmış da yaşadığımız yer tamamen öğrenci çevresi. ve bütün apt.da sadece öğrenciler yaşıyor. bizim gibi kızlı erkekli örnekler de var. he 2 erkek 1 kız var mı ondan emin degilim. beraber yaşayacağım insanlarla bir sorun olacagını düşünmüyorum yani zaten son 4 senedir evde hep kızlı erkekli kalınmış. ve çıkacağım çocuğu tanıyan ortak arkadaşlarımız da var.
yani hiç mi çık diyen yok ya. herkes neden bu kadar olumsuz bakıyor. yani ben daha çok sadece yaşamak zor olur mu anlamında bir soru sormuştum. genelde cvplar kız erkek beraber kalınır mı, kim ne der gibi oldu..

bu kadar mı kötü haldeyiz ya, hiç mi medeni erkek kalmadı, hiç mi ihtimal yok sadece ev arkadaşı arıyor olmasına..

@alchemistt: heh sağ ol yaa. hiç mi yok böyle düşünen diye korkmaya başlamıştım.

ya denemeden olmaz bence. hem kız hem erkek için. ben 3 kızla kalıyordum (cinsiyet bayan) ama delirmek üzereydim. ne uyuturlardı ne de en ufak saygıları vardı bana.

ha erkek dediğin insanın iyi niyetli olup olmadığını bi süre kalıp anlayabilirsin bence.

kız - erkek, ateş - barut ilişkisi olarak değil de mahallenindelisi'nin dedikleri mantıklı.zorluk olursa bir bunlar olur.yoksa güveniyorsanız olmayacak şey değil.

valla eskişehir de onca ev değiştirdim, en düzgün en dolu dolu yaşadığım dönem iki kız iki erkek bir arada yaşadığımız dönemdi. üniversite öğrencisisin kesinlikle yaşa, ancak çıkmadan önce sağlam adamlar olup olmadıklarına dikkat et, tek sorun hiç tanımadan iki herifin eline çıkman bunun dışıında, her ne kadar sonunda evleri ayıracakda olsanız kızlı erkekli ev candır canandır anıdır güzeldir, deneyiniz.

clem geçen sene 2.5 ay bu sene de yine benzer bir zaman diliminde 2 erkek+2kız ya da 2 erkek+ 1kız yaşamış biri olarak sana söyleyebileceğim kızlardan daha çok sorun çıkarmazlar. temizlikle düzenle ilgili sınırları baştan çizip taviz vermezsen bi sorun olmaz. ki zaten bu yapılmazsa kızlarla bile sorunlar çıkıyor. benim şu anki ev arkadaşlarımdan birisi arada benim bulşıklarımı bile yıkıyor:) kız olsa çemkirir yapmaz. ama yine de kız olsalar mutfağa giderken donla gitmeye çekinmezdim ya da geçen hafta regl ağrısından ölürken bana majezik bulabilirlerdi. anlatmaya çalıştığım biraz seni kısıtlar erkeklerle yaşamak ama çok büyük sorun olmaz. bu arada türkiye nin neresinde bu ev? kampusistan gerçek mi oluyor ki? ilk defa gördüm trde kızlı erkekli ev.

@gene mi gene: ya aslında benim de tam olarak sormak istediğim buydu, tabi ki bunlar benim de kafama takılıyor, bir şekilde kısıtlanacağım kesin ama bana çok da 'olamaz yapamam' gibi gözükmedi, yani sonucta elim mahkum yeni eve çıkıcak maddi gücüm yok. odası boş olan bir arkadaşım da yok. yani yabancı biriyle yaşayacağım, ve günlerdir ev geziyorum. bayanlardı tabi ki ilk tercihim ama simdi bu insanları açıkcası gayet iyi uyumlu buldum, gerekenleri de önceden konuşacağım ve evi de çok beğendim. böyle de bakınca bu gibi sorunlar kısıtlanmalar da idare edilebilir gözüktü bana.
burada sormamın sebebi de başta yazdığım gibi daha önce tecrübe etmiş birinin fikrini almaktı. belki aklıma gelmeyen şeyler vardır diye..
ve kesinlikle kızların da çok güvenilir olmadığına eminim. erkeklerin ne yazık ki adı çıkmış, önyargı filan.. tabi ki haklı da olunabilir ama.. hepimiz üni ögrencisiyiz, konuşarak sorunlar çözülebilir gibi geliyor.
bu arada mekan hisarüstü (ist).

daha once de soylendigi gibi deneme suresi talebiyle en az bir haftalik bir surec gecir. daha sonrasinda zaten neler olacagini az biraz kestirmis olursun.

erkeklerin sapik, manyak, cani bilmem ne cikmasi olayina hic katilmiyorum. bu tur seylerin cinsiyeti olmuyor. sorun cikartma ve diger seylerde de benzer sekilde. benim bir ev arkadasim oldukca uyumlu birisiydi. bulasiklari yikar, camasirlari yikar asar utulerdi. ustelik erkekti. kisaca ilk goruste killanmadiysan (digerini gormemissin henuz) bir sorun yoktur.
etraftaki komsular bir sey diyebilir mi? diyebilirler, yeter ki ev sahibi bir sey demesin. gerisi muhim degil.

cinsiyeti ne olursa olun ev arkadaşınızı güvenilir ya da size önceden refere edilmiş insanların arasından seçmenizi tavsiye ederim. pek iyi olmayan gerçek hikayeler biliyorum.

değişik bir deneyim olur kanımca. iyi de olur hatta. ama evin içerisinde siz de kısıtlanacaksınız bir miktar, o arkadaşlar da. buna razıysanız bir problem yok bence.

herkes yüklenmiş ama, tekrar edeyim, çıkma demedim, dikkat et diye özellikle belirttim, tabi ki herkes manyak, sapık, cani değil ama, dediğim gibi önceden tanımakta fayda var. tabi ki anlaşılabilir insanlarsa, kızkıza eve çıkmaktan daha güzel bile olabilir. önemli olan başta sınırları çizmek.

ahah manyak mısın yeaa uyurken götüne bakarlar ?!?!

bişicikler olmaz. biraz otoriteni koy, hijyen kuralları falan dikkat edilsin.

ben evde olmasa da yurtta erkeklerle yaşamıştım bir dönem, herkesin tek kişilik odası vardı, banyo mutfak tv odası filan ortaktı, biraz büyükçe bir ev gibi düşünebilirsiniz. kaldığınız adamlar eğlenceliyse yemekleri birlikte yapar, güler eğlenir geçinir gidersiniz, benim en çok rahatsız olduğum noktalar banyodan bornozla çıkamamak, orda giyinip çıkmak zorunda olmak, mutfağa televizyon izlemeye filan giderken hep düzgün giyinmek zorunda hissetmek (işte sütyensiz çıkamazsın, gecelikle çıkamazsın, vb - hiç umursamam diyosan ayrı da ben umursuyordum), bu arada onlar genellikle daha rahat oluyorlar belden üstü çıplak takılıyor adam mutfakta veya banyodan havluyla çıkıp senle koridorda muhabbet edebiliyor - sinir bozucu :) baştan temizlik yemek vb. konularda kuralları koyarsan yaşanıyor ya o kadar büyük bi mesele değil, ama erkeklerin her zaman erkek olduğunu unutmamanı öneririm :)))

uyarıda bulunan arkadaşların iyi niyeti su görütmez bir gerçek. ayrıca bir çok kız bilirim ki, erkeklerle daha iyi anlaşır. gel gör ki, sen ev arkadaşlarını tanımıyorsun. yani şöyle bir hikaye bile yazılabilir; ikisinden birisiyle yakınlaşman muhtemeldir, ve her ikisi de aynı anda senden hoşlanırsa curcunaya, matrixe gel. ama onun dışında zamanının iyi geçeceğinden eminim. eleştiriyi göğüsleyebilirsen iyi bir deneyim olabilir. yine de kız da olsa erkek de, tanımadan önce diğerlerinin de dediği gibi deneme sürecini atlama derim.

öncelikle cesaretin için gerçekten tebrik ederim. Başımdan geçen bir geziyi aktariyim hemen.

Antalyada tatil yapmaya gittik. İnternetten tanıştığımız bir çocuk bizi ücret karşılığı evine davet etti. Ev 3 oda bir salon (1 oda kilitli) 1 odayı da bize vermeyi kabul etti. Biz eve gittiğimizde kapıyı bir bayan açınca biz ev sahibinin arkadaşı zannetsekte bayanda oda kirayalan biri çıktı. Tabi kız biraz ürktü 3 erkeği karşısında görünce. Bizde şaşkınlığımızı gizleyemedik. Tabi çocukta pişkinlikle "kalın abe ya nolceeek" diyince. Oturup konuştuk. Bayan çalışıyormuş antalyada. Giriş saatlerini,arkadaş getirip getirmediğini,erkek arkadaşı olup olmadığını MAKUL bir dille sorduk. Bizde ona göre pek evde gözükmemeye çalıştık. Şimdi hikayenin ana konusuna gelince.Kaldığım o 15 gün boyunca bir bayanla evde yaşamak hakkında fikir yürütebilirim diye düşünüyorum. Evde bir bayan oluyorsa eğer erkekler biraz anlayışlı iseler kesinlikle bir problem teşkil etmez. Özellikle iki tarafta bazı konularda anlayışlıysa çok eğlenceli bile olabilir. Biz ilerliyen günlerde güldük eğlendik muhhabet ettik. Arkadaşlarıyla tanıştık. Rakı masası kurduk falan. Ama sarkma vs. o işlere girmemeye özen gösterdik.

Ancak herkes böyle olmayabilir. Orda görübileceğiniz muamele farklı olabilir. Bu işin sapığı var, manyağı var hiç tanımadğınız biriyle eve çıkmak gerçekten ürkütücü. Çünkü bayansınız ve gücünüz bir erkeğe yetmeyebilir. Ve bu gibi durumlarda gerçekten üzülerek söylüyorum ki istenmeyen olaylar yaşayabilirsiniz. Bu en kötü senaryodan sonra. Orda geçirdğiniz günlerde arkadaşlar arasında problem baş gösterebilir. Duygusal yakınlık oluşabilir... Bu işler sonuçta hormon işi =)

uzun lafın kısası...
Gerçekten iyi tanıyın çıkacağınız insanları. Maddi durum elvermiyorsa bile lütfen biraz arayın çevrenizde. Mutlaka eve çıkıcak insanlar bulursunuz.
Saygılar...

ya ama yorumlarda yoldan geçen adamla ev tutuyormuşum muamelesi yapıyor herkes, tekrarlamam gerek galiba, bizim yaşayacağımız yer sadece öğrencilerin yaşadığı sanki dış dünyaya kapalı bir alan gibi. apt. da aynı şekilde. ve şu anda eve çıkacağım insanla da ortak arkadaşlarımız var. ikimiz de ayni üni.deyiz.
yani öyle hiç bilmediğim birine de durduk yerde güvenmem zaten.

hoşlanma olayı tehlikeli bir konu.. ama kendi açımdan öyle bir şey olmayacağına eminim diyebilirim. görmediğim çocuk zaten muhtemelen benden yaşça bayağı küçük olacak. onlar açısındansa, şu zamana kadar o evde 4 senedir kızlarla yaşamışlar. ve konuştuğumuz kadarıyla saygılı olacagını düşünüyorum, umuyorum..

kendi erkek arkadaşım olursa ve bundan rahatsız olacak bir karakterdeyse zaten yolu açık olsun. yıllarca kıskanç sevgiliyle uğraşmış biri olarak, kimsenin nazını çekemem artık.

hepinize tekrar iyi niyetiniz için teşekkür ederim. umarım yanılmıyorumdur, ve bazı arkadaşların dediği gibi eğlenceli bir tecrübe olur benim için..

eğitim hakkın senin başka seçimlerinle çakışıyorsa otorite ne yapsın? bu yüzden tayin olmaz, sanmıyorum. o engellenemeyen eğitim hakkı da masallarda oluyor. hesapta herkesin seyahat özgürlüğü de vardır ama köpek muamelesi görmeden batı ülkelerine bir haftalık vize bile alamazsınız. insan hakları evrensel beyannamesi traş yani.

sadece sınavlara kabul edecek kadar devamsızlığa olur diyecek hoca sanmıyorum ki türkiye sınırları içinde olsun. sorunuza cevabı o fakültede o bölümde okuyanlar verir.

eğitim hakkı engellenemez diye bir şey var, o nedenle tayin isteyebilir, örgün öğretimde okuyabilirsiniz, ama asaletin tasdik olmadıysa sorun olabilir o kısmından emin değilim. onun dışında senin dediğini yapan çok insan tanıyorum, öğrenciyken bir arkadaşım tarım bakanlığında laborant olarak çalışıp bizimle okumuştu, tek mesele kurumundakilerin hoşgörüsü, o mesela tüm nöbetleri filan tutuyordu sorun olmasın diye, onlar da derslere ve sınavlara gelmesine acil bir durum olmadıkça ses çıkarmıyorlardı. üniversitede çalışıyorum ve senin durumunda öğrencilerimiz var, bazılarının kurumu çok hoşgörülüyken bazıları problem çıkarıp hayatını zorlaştırıyor, ama yasal olarak kimse gündüz okumanızı engelleyemez. ama işte dedim ya asalet meselesini araştırmak gerekiyor, asaletin tasdik olmadan tüm memur haklarından yararlamamıyorsun sanırım.

kamuya ait kimlik kartı varsa yararlanır diye biliyorum.

evet, ben kullanıyorum.

acentaya gitmenize gerek yok, uçuş günü uçuştan 1-1.5 saat önce pegasus bankosuna gidin kimliğinizle birlikte, o kadar... (yurtiçi varsaydım uçuşu)

acentaya gidip bilet almana filan gerek yok, direkt havalimanına gitmek yeterli. hatta ufak bir çanta dışında bagajın da yoksa ordaki kiosk denilen bilgisayardan biletini basabilir, online check-in işlemini kendin yapabilirsin.

1. online check in yaptırma imkanın varsa, yerini internetten seç, online check in yaptıran yolculara tanınan sıra önceliğinden yararlan;check in kontuarları önünde boşuna sıra bekleme,

2. Bileti kredi kartıyla aldıysan, sakın ama sakın kredi kartını yanına almadan havaalanına gitme. Check in yapan görevli kredi kartını görmek isteyecektir, eğer bu kart yanında değilse birçok sorun yaşarsın.

pegasus kredi kartına bakmıyor. kimlik yeterli.

ayrıca online check in'den para alıyor pegasus 3-5 lira bişiy. haberin olsun.

Benim bildiğim kadarıyla öss ile bir başka bölüme geçmek ne "yatay" ne de "dikey". Arkadaşınız "direkt" girmiş. Tercihini yapsın; yerleştirmesi yapılır. Daha sonra "ben şu dersleri almıştım" der istiyorsa; ve kabul görecek bir dersi varsa...ama pek ümitlenmesin.

yatay geçiş sınavı diye bir şey yok, yatay geçiş kontenjanları ve gerekli belgeleri açıklar bölümler, siz de koşulları tutturuyorsanız başvurursunuz, en çok ortalamaya ve ortak alınmış derslere bakarlar, ama bu yıl için yatay geçiş başvuruları bitmiş olabilir pek çok üniversitede, bazı bölümler mülakat yapabilir ama çok fazla denk gelmedim. yatay geçiş istiyorsa ortalamasını yüksek tutmalı her şeyden önce, ama iki bölüm de bana o kadar uzak ki geçiş yapmak iyi mi kötü mü bi fikir oluşmadı kafamda...

nerde yapılıyor ki bu aşı, eczaneye gidip olabiliyor muyuz mesela?

ben sağlık ocağında oldum.. aile hekimlerinde liste varmış zaten.. eczaneyi bilmiyorum açıkçası.. bir de bu aşıyı olduğunuza dair kart veriyorlar, saklıyoruz.

var.
(bkz: overall)

overall da ortam berbat ama gitme bence

nasıl bir yer ki overall?

kop kop bir yer. perşembe akşamlar karaoke gecesi..

Minnas! tek geçerim:
www.minnasbistro.com

karaoke için en süper yerdir ankaradaki, defalarca tarafımızdan test edilmiştir :) cuma-cumartesi akşamları karaoke, ama erken yer ayırtmak gerekiyor, küçük bir yer, hemen dolar...

perşembeleri tekila hediyeli olarak narquillada yapılıyor

minesera'da glenhill pub var. perşembeleri oluyodu.

(bkz: başlığı taşı / düzelt)

enrty içi aramanın altındaki "taşı" butonuna basarak.

başlığı değiştir dedim değiştirdi. onay almadan mı yapıyor bunu

sadece türkçe karakter değişimi yaptığımı sistem mi anlıyor.

misal ali başlığını veliye taşısam, yapmayacak mı?

denemedim

yani ben de yeni soru açmadan buradan sorayım. türkçe nick'e sahip arkadaşlar ne yapacak? tamamen sallıyorum, seguc (anlamsız) nick'inde biri olsun. şeğüç başlığına mı taşınacak? yani sallamasyon bi kelime bu diyelim. nick sahibinin isteğine göre mi değerlendirilecek? yoksa "nick nick'tir, eşsizdir (unique), taşınma olmaz" mı denilecek?

ya da anlamlı bir kelime olsun, mesela nick: "sarkici". yine "şarkıcı" başlığına mı taşınacak? "sarkici"'da kalmaya devam mı edecek? yoksa nick sahibinin isteğine göre mi değerlendirilecek?

maalesef entry lerin altındaki taşıma seçeniğini, başlığı komple taşıma seçeneğinden önce gördüm ve sorumlu bir ekşi sözlük kullanıcısı olarak entry lerimin bulunduğu taşınması gereken başlıklardaki tüm entry leri tek tek tick koyarak moderatörlere ilettim. (demek ki sorumlu ekşi sözlük kullanıcısı değilmişim. olayı anlamadan iş yapmışım.)
yani epey bir iş yükü yükledim moderasyona. bu durumda ben bu başlıkları tekrar komple başlık taşıma seçeneği ile taşısam, bu yükten kurtarabilir miyim moderasyonu? moderasyon bu yolladıklarımı artık görmez mi?

peki neden bir taşıma için birden fazla mesaj geliyor? başlıktaki bana ait entry sayısıyla ilgili diyeceğim ama tek entrymin olduğu başlık için bile birsürü mesaj gelmiş.

yoo, sadece 1 entrymin olduğu ve hiç entry silmediğim "lost" başlığı için 8 tane "löst başlığındaki bütün entry'ler lost başlığına taşındı. (bkz: lost/@sanal uyku)" mesajı gelmiş.
gerçi onun dışında problem yok, birden fazla entrymin olduğu başlıkta da kaç entrym varsa o kadar mesaj gelmiş ama lost başlığı için bir problem var.

lost bi ara löst oldu sonra tekrar lost yapıldı belki ondandır

he tamam o zaman. birden fazla entrymizin olduğu başlıklar için de sadece 1 mesaj gelirse daha iyi olur.

bu lost'u löst yapan vatandaşın cezası nedir? idam mı?

eğer başlık başka açılardan da sorunluysa alttaki kutucuğa tik atıp moderatör onayına gönderebilirsiniz.
başka açılar derken? özel karakterler mi?

"ekşisözlük" botu, başlığı türkçe karakterli olanı şeklinde değiştirdiğimizde eski türkçe karaktersiz başlığa yönlendirme entry'sini otomatik giriyor mu? bir tane başlık taşıdım ama eskisi deyenisine otomatik yönlenmedi sanki.

peki mesela "sac" başlığının tümü "saç" başlığına taşındı diyelim.
birinin entry'si de "ince ve düz, metal parçası." olsun. biz bu entry'i "bu konu başka bir başlıkta inceleniyor - sac" diye ispiyonlarsak ne olacak?
sac-saç düzenlemesi yapılmış zaten de, demek istediğim anlaşıldı sanırım.

yani kendimiz o entry'i taşırsak normal taşımış oluyoruz ama ispiyonlayarak taşıtırsak "başarılı ispiyon" olarak kaydediliyor? :)

@want2die: bana dediyseniz tam olarak anlamadım ne demek istediğinizi.

nickleri yalnizca sahipleri tasiyabiliyor demissiniz ama bazi nickler ayni zamanda baska bisey de olabiliyor
ornegin kibariye nin annesi. kibariye'nin annesi basligina tasinmali mi, yazarin onayini almaya gerek olmadan.
veya neriman koksal mesela.
tasinmali heralde.?

bir de diyelim benim klavyem ingilizce. ölüm yazamiyorum, olum yazabiliyorum, ama ölüm basligina bir entry girmek istiyorum. ee napicam? birinin o basliga ölüm bkz i vermis olmasi icin dua edicem, ve sayfa sayfa dolasarak o bkz i arayip bulup tiklayip mi yazicam yazacaklarimi ancak?

@cisterna; yazar olmayan neriman köksal ile ilgili entry'leri taşırsınız, ötekiler yazarın kararı olur.

diğeri içinse en kötü ihtimal bir ö harfi copy/paste ediverin sözlüğün bir yerlerinden. şu anda başlığa girerken yardımcı olabilecek bir karakter dizaynı yok henüz. daha sonra düşünülebilir sanıyorum.

edit: entry'lerin türkçe harflerle girilmesi gibi bir zorunluluk yok, sadece başlıklarda var bu, galadnikov daha önce açıkladı (git: 64920).

entrylerde bir zorunluluk olmadigini anladim ama umarim soylediginiz gibi turkce harfleri copy paste edip durmaktan baska bir yolu da vardir/kisa zamanda olacaktir istedigimiz basliga gidebilmenin.
korkunc yani bu sekilde.

kopyala yapıştır yapılması lazım. ya da üstteki kısma "olum" yazıp "ara"ya basacaksınız, çıkan seçeneklerden gireceksiniz.

evet o butonlar benim de aklima geldi, kesinlikle oyle biseyin olmasi lazim.
oyle arayarak marayarak ohoo sacma yani. ayrica aratmak da cok etkili bir yontem degil, yeni baslik acarken nolcak o zaman..

Bu değişiklikten sonra kendi yazdığım entrylere bi bakayım dedim. Bir başlıkta 2 tane aynı entryim var. 46. sıradakiyle 51. sıradaki aynı sadece benimkide değil.

46. 47. 48. 49. 50. entryler sırasıyla
51. 52. 53. 54. 55. entryler olarak tekrar yer alıyor (bkz: süper lig )

Neden böyle olmuş?

İşin ilginç yanı giriş yapmadan bakınca normal gözüküyor ama giriş yapıp bakınca aynı entryler yer aldığı gözüküyor.

sanal uyku "başka başlıkta inceleniyor diye ispiyonlarsak ne olacak" diye sorunca aklıma geldi.

"bu konu başka başlıkta inceleniyor" ispiyonuna ne gerek var artık? ispiyon yapmak yerine entry altındaki butonla kendimiz taşıyamıyor muyuz zaten? ispiyon yapıp moderatöre taşıtmaya ne lüzum var?

galadnikov'a bahsettiği mesajı atan benim. taşı butonuyla yapılan ispiyonlar(başlık ayıklama ör:saç-sac [hatta o başlığı da ben ayırdım]) istatistiğe yansımıyor. yerinde olmuş ama bu tarz kurallar uygulamanın başladığı saatte açıklansaydı daha iyi olurdu..

f.e.a.r başlığını f.e.a.r. a değiştiremiyorum. bunlar aynı zaten diye bir uyarı veriyor. ancak f e a r 2 project origin başlığını f.e.a.r. 2 project origin olarak taşıyabildim.

başlığın son karakteri noktaysa umursanmıyor mu? bug mıdır bu? yoksa özellik midir? nedir?

@ati99; muhtemelen cümle şeklindeki başlıkların sonuna nokta koyulduğunda sözlük maddesi görünümünden uzaklaşacağı için tercih edilmiş, bug olduğunu zannetmiyorum.

3 sayfalı bir başlıktaki bazı entrylerin taşınması gerekiyordu.ilk sayfadaki taşınması gerekenleri işaretledim 2. sayfaya geçtiğimde ise bu 1. sayfadaki taşınması gerekenler entryler unutulmuş oldu. niye oluyor beyle?

@emcedeltate; sayfa sayfa taşıyacaksın malesef, javascript ile seçiyorsun diğer sayfaya geçtiğinde seçimlerin gidiyor haliyle.

@jugador; başlıklar teknik olarak noktalama işaretleri ile bitemiyor zaten, denemesi bedava.

cin seddi başlığındaki entryler olduğu gibi çin seddi başlığına taşındı. gayet normal gelebilir. ama cin seddi isminde ankaralı bir rock grubu var. hatta başlığa bakınca da göreceksiniz. türkçe karakter azizliğine uğrayan grup vs. gibi entryler var.

çin seddi olarak değiştikten sonra içindeki cüzi miktardaki cin seddi entrysini taşımak istedim. ama şimdi burda ikinci kez taşınmıyor diye bir şey gördüm. böyleyse ne yapacağız?

ispiyonlayın. "bu konu başka bir başlıkta inceleniyor" gerekçesiyle..

ben de nick'imde türkçe karakterler kullanmak istiyorum, yok mu bunun bi yolu?

bi pansiyon var, adını hatırlayamıyorum, bişey teyzenin yeri olabilir, bence en güzel orası, şu meşhur balık restoranlarının dibi, telefonu da 543-6616337 değişmediyse, pembe bir pansiyon, üçgen bir verandası var denizin dibinde. bulursam çektiğim fotoğrafını yüklerim. biz orda kalmamıştık çünkü yer yoktu, iki yıl önce geceliği 25 ytl idi.

işte fotoğrafı: img25.imageshack.us

bir de www.amasra.net diye bir site var, ben ordan bulmuştum kalacağımız pansiyonu, seçil pansiyon, şehrin ortasında bir apartman, temiz bir yerdi ama manzara yok tabi, sadece gece uyumaya gitmiştik. araba yoksa şehir dışında kalmanızı önermem.

sahibi olsam bu kadar reklam yapamazdım - hele ki kalamadığım bi yer için :) içimde kalmış demek ki. bu da başka bir fotoğraf, soldaki iki yer de meşhur balık restoranları canlı balık ve çeşmicihan, biz de canlı balık'ta yemiştik:

img25.imageshack.us

ayrıca niye araba yoksa şehir dışında kalmayın dedim bilmiyorum, araba varsa da şehir dışında kalmayın, rakı-balıktan sonra araba mı kullanılır?

kuşna olabilir mi? fotoğraftakini ona benzettim. tabi bu sezonda açıktır umarım oralar :) bir de evlilik cüzdanı olaylarına girmezler umarım.

kuşna değil galiba. pembe köşk olabilir. ne biçim hafızam var yahu, neyse. teyze nere, köşk nere. şurda bi telefonu var:

amasra.jimdo.com

cüzdan filan sormuyorlar, kimlik bile sormamışlardı bize. mayısta gittiğimizde her yer açıktı, hava da süperdi ama, hava soğuk olursa çekilmez olabilir, bilemedim.

ben kuşnada kaldım. şahane insanlar.. evli çift var, yenge kek yapıyo, kendi yaptığı reçelleri falan verio, süperdi

çakraz diye bir yer var oraya gitsen?
amasra'ya 15-20 dk uzaklıkta!

www.cakraz.com

degisiyor. mesela fransa'da servis 7'de baslar, 10-11 gibi biter yemek bulamazsin bazi yerlerde. adamlar 8 diynce ise koyuluyor, 1de yatinca oha gec yattim falan diyolar, tarz meselesi yani.
halbuki ispanya'da 9-9 bucuk gibi baslar, kacta biter bilemiyorum.
dogrusu nedir dersen son yemegini uyumadan 2 saat once falan yemis olman gerekiyor saglik acisindan. bi de 4 saatte bir ufak tefek atistirmak gerekiyor, 10da kahvalti etsen, 2de oyle yemegi yesen, 6da biseyler atistirsan, 10da aksam yemegi geliyor, en erken 12de yatican ama.
ama 8de kahvalti ediyosan, 12de ogle yemegi, 4te atistirma, 8de aksam yemegi, mis.

evet çok haklısın, benim fransız arkadaşlarım 10-11 gibi akşam yemeği yiyorlardı, birlikte yemek yiyeceğimiz zaman hep sorun oluyordu, normalde hep öyle yerlermiş zaten, benim o kadar erken yememe şaşırıyorlardı.

kanada'da 6-8 arasi, 8'e dogru baslayanlar icin 9'a sarkar, 10 da limit olsun.

ispanyada herifler saat 10'dan sonra akşam yemeği yemeye başlıyor, fransada da geç yeme alışkanlığı var ama ispanyolları geçmez heralde.
işin ilginç tarafı da adamlarda -o kadar geç yemek yemelerine rağmen- şişmanlık yok pek.

@ophelia, sabah kadar egleniyorda ondan kilo almiyorlar:)

misirda yemek saati diye bise yok genelde gun içinde ufak tefek atıştırmalıklar ile gecirip guneş battiktan sonra abaniyorlar yemege gece 10-11 gibi baya da agır yemekler yiyolar ve hepsi de tombik hadi kibar olmıyım bildigin obez.

hollanda'da da dükkanlar zaten 5 gibi kapanır. insanlar evlerine gider ve yemeklerini yer. yani 6-7 diyelim.
öğlen de sandviç filan yerler. öyle eni konu yemek yiyen hollandalı pek yokturç her şeyleri kısıtlı pek cimriler.

Margarinler değil de daha çok trans yağlar zararlı bildiğim kadarıyla. Trans yağlar nedir diye soracak olursan, genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilmiş yağlar. Örneğin Balığın soğuğa dayanıklılık genini alıp mısır üzerinde uyguluyorlar ve mısırı çok soğuk yerlerde bile yetiştirebiliyorsun. Ama bu durumda mesela balığa alerjisi olan birisi bu yağdan kullandığı alerjik reaksiyon gösteriyor.

margarin, kurabiyelerde çok işe yarıyor.

ama yüzde yüz zararlı tabi. bilimsel açıklamalrını duymuştum. doğal yönü olmadığı için, açıkta bırakınca sinekler bile konmuyormuş üstüne. içinde lastiğin ham maddesinden varmış. falan filan. eskiden kullanırdım, bıraktım sonra. hayat böyle de güzel, kurabiyeler böyle de yenesi.

margarinler sıvı yani bitkisel yağların hidrojenizasyon dediğimiz bir yöntemle doyurulmasıyla oluşurlar. sıvı yağlar bolca çift bağ içermektedir (yani doymamış yağ asitleri), ama bu nedenle çabuk bozulurlar. tereyağı doymuş yağ asitleri içerir, bozulmaya daha dayanıklıdır. bu nedenle sıvı yağların çift bağları hidrojenle doyurulur, yağ katı hale gelir, bunu yağın raf ömrü uzasın diye yaparlar. burdaki önemli sorun, doğada çift bağ içeren yağlar cis dediğimiz kimyasal formda bulunur, hidrojenle doyurulma sırasında ise trans dediğimiz yağ asitleri oluşur, bunlar sağlığa zararlıdır.
doymamış yağlar sağlık için faydalıdır, doymuş yağlar ve trans yağlar kalp-damar hastalıklarına yol açar. margarinin kolesterol içermediği doğrudur, çünkü sadece hayvansal gıdalarda kolesterol bulunur, margarinler bitkisel yağlardan yapıldığı için kolesterol içermezler.
bazı yeni teknolojilerde hidrojenizasyon kullanılmadan margarin üretilir, ama aldığınız margarinin hangi yöntemle üretildiğini üzerlerine yazıyorlar mı emin değilim.
ayrıca doymamış yağlar omega-3 ve omega-6 olarak sınıflandırılır, bunlara ihtiyacımız olduğu doğrudur, ancak omega-6'nın da fazlası zararlıdır, omega-3 tüketimini arttırmak tavsiye edilir, en çok balık yağında bulunur.
ben margarin kullanmıyorum, az miktarda tereyağı ve sıvı yağ kullanıyorum.

-siklamen
-arap yasemini (jasmine sambac)
-Brassavola nodosa

arkadaşım arap yasemini demişsin ama bu kız zenci. bu arkadaşımız sarılıcı, tırmanıcı ve resimlerinden anlaşıldığı kadarıyla metrelerce uzayan bir sığır. oldu mu şimdi, niye böyle yapıyosun?

brassavola nodosa'yı da çiçekçiye girip isteyemeyecek kadar kendi halinde, efendi bir insanım. kaldı siklamen. inşallah güzel kokuyordur.

başka yok mu?

gardenya diye bir çiçek var, açtı mı tüm ev kokar, açelyaya benzer, yaprakları daha kaygandır.aşırı güneş sevmez.

- arap yasemini, illa o kadar buyumuyor yahu, saksi buyuklugune ve yetistirme tarzina bagli, almadan once bir sor tabi
- ucuncu yazdigimin Turkce'sini bilmiyorum, bir orkide cesidi, kadiga yazip gosterebilirsin cicekciye :)
- siklamen cok guzel kokar, kolay da bulursun sanirim, farkli cesitleri var, koklaya koklaya denersin:)

Wednesday 9/8c ??
It means that the show airs on Wednesday night, at 9 p.m. Eastern time or at 9 p.m. Central time (both U.S.)
bil bakalım nasıl arattım bunu :) valla duyuru yazmandan kısa sürmüştür.

amerika ve kanadada ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar 3 saatlik zaman farkı olduğu için yanlış hatırlamıyorsam üç tane farklı saat dilimi vardı, Pacific, Central, Eastern. yani diziler 9/8c dediklerinde 9/8 central, 9:00pm de eastern time, 8:00pm de central time'da başlayacak dizi demek oluyor, aynı anda gösterime giriyor farklı zaman dilimlerinde yani, bi yerde saat 9ken diğerinde 8. Çok kötü anlattım yahu :(
toplayıp geliyorum: dizi ülkede aynı anda gösteriliyor, ama doğuda saat 9ken ortada saat henüz 8 oluyor. o yüzden 9/8central diyorlar. Herkes kendi zaman dilimine göre takılıyor işte.

Baya bi zaman dilimi var aslinda ABD'de. www.time.gov

Ama ana 4 tane var. opucuk baligi'na ilavaten birde mountain time var.

(bkz: total commander/#6045594)

glary utilities - ücretsiz

www.glaryutilities.com

bakmadim ama bunlar yardimci olur sanirim,

www.tond.org.tr turkiye organ nakli dernegi

tr.wikipedia.org

organ nakli oldum. toplmada 6 ay hastanede organ bekledim. hicbir asamada biri olse de organlari olse de ciksam suradan diye beklemedim. etrafimda benim durumumda onlarca insan vardi, hicbirimizin agzindan boyle bir laf cikmadi. hicbirimizin yakini boyle dusunmedi. hicbirimiz oturup haberlerdeki trafik kazalarini izlyip organ beklemedik. hastanede yataken ogrendiklerimden biri de olume yaklastikca bilgelesmen. bunu kendim icin soylemiyorum, organ bagisi bekleyen cocuklarin karakterlerindeki degisimleri biribir gozlemledigim icin soyluyorum. bu adil olmayan suclamayi haketmiyorlar. uc numaradaki gibi dusunulecegini dusunuyor olman beni savunmaya gecirdi. demek isterdim ki vermezsen verme kardesim, zaten boyle dusunuyor isen yaptigin iyiligin de bir anlami yok, fakat benim boyle soylemek icin tuzum kuru.

öncelikle bağışlamış olmanın pratikte bir anlamı yok
yani öldüğünde annen veya baban buna karşı çıkarlarsa yapacak bişi yok bir nevi vücudun onlara kalmış miras gibi düşün.
tam tersi ise sen bağışlamamışın ama annen baban senin organını bağışlayabilir. bu da illginç tarafı.
senin bağışlamış olman sadece öldükten ssonra geride kalanlar için "vah yavrım şöle şöle organlarımı bağışlayın dimişdi " diyip sanki senin vasiyetinmişcesine onları harekete geçirmek için bir sebep diyebiliriz.

hemen savunmaya geçmeyin efendim. elbette organ bağışı gibi ciddi bir işte bazı şüphelerimiz olacak. haliyle daha önce ne organ bağışladım, ne organ aldım. öğrenmek için soruyorum. "böyle düşünüyorlardır" da demedim. "böyle bir sanrı içindeyim" dedim sadece. organlarımı bağışlamak istiyorum ama bu sanrıdan da kurtulmam gerekiyor. ya da organ bağışladığımın beyin ölümüm gerçekleşene kadar bilinmemesi gerekiyor. ama hiçbir organ bekleyen kişi böyle düşünmüyor olsa da, insanın kendisinin böyle bir sanrıya kapılması, bundan kurtulmak için işin doğrusunu öğrenmeye çalışması gayet normal bence.

organ bağış kartı alırken kuralları anlatmıştı görevli. organ bağış kartında bir isim ve ulaşabilecekleri bir telefon numarası belirtiyorsun. onu arayıp soruyorlar. ben bir arkadaşımın adını ve numarasını verdim. eğer gene de aileye soruyorlarsa bir çelişki var demektir.
2. soruya cevap sanırım bu: görevli, eğer organlarımı bağışlamaktan vazgeçersem kartı kırıp atmamı söylemişti. demekki bir database falan yok. olsaydı ''vazgeçersen bir organ bağış bürosuna gidip kaydını sildir'' derdi heralde.

organlarımı 18 yaşıma gelir gelmez bağışladım. çünkü ailem daha ben ortaokuldayken organlarını bağışlamıştı, öyle gördüm, öyle öğrendim, bir an bile tereddüt etmedim o yüzden. hala da fikrim değişmiş değil, organ bağışlamak için bu kadar tereddüt etmeye gerek olduğunu sanmıyorum. her şeyden önce ilk soru "organ bağışladıysan doktorlar seni öldürüp organlarını alır" oluyor, ya doktor bir başkasını yaşatmak için niye beni öldürsün ki, amaç hayat kurtarmaksa benimkini kurtarır zaten. kaldı ki organ bağışı ancak sizin yaşama şansınız olmadığında sözkonusu, beyin ölümü gerçekleştiğinde. diğeri "günah, allah bizi bütün yarattı" filan gibi dini gerekçeler oluyor, ben tanrının hayat kurtardım diye beni cezalandıracağına inanmam. ben öldükten sonra organlarım benimle toprağa girse ne olur, girmese ne olur, bir hayat kurtarabilirsem ne mutlu bana... organ bekleyenlerin "birileri ölse de biz yaşasak" diye düşündüğünü hiç bugüne dek aklıma getirmemiştim, daha çok "uygun organ çıkar inşallah" diye düşünüyorlardır bence, çünkü organ bağışlansa bile her hastaya nakledilemiyor. ölen kişi sizin yüzünüzden ölmediği için bunda bir tuhaflık olmamalı sanırım, ölüm de hayat kadar gerçek, birileri ölüyor, bu ölüm bir başkasının yaşamasına katkı sağlarsa bana sanki boşa ölünmemiş hissi veriyor. özellikle genç ölümlerde böyle hissediyorum, daha yapacak çok şeyi varken aramızdan ayrılan insanların en azından ölümüm boşa gitmedi(ölümden sonrası varsa tabi) diye düşüneceklerini varsayıyorum, ben öyle düşünürdüm en azından.
bir de en önemlisi empati, bir gün en sevdiğiniz, canınızın bir parçası olan insanın yaşaması bir organ nakline bağlı olabilir, bunu düşünüyor musunuz? kendinizi bir kez o insanların yerine koyarsanız, sanırım ki tereddütleriniz geçecektir.
organ nakli konusunda içim rahat, ola ki elimdeki belge yetmezse ailemin de tereddüt etmeyeceğini biliyorum, o açıdan da içim çok rahat...

istersen tüm vücudumu bağışladım diyebiliyorsun. bir kart veriyorlar. başına bir şey gelirse eğitim öğretim aracı olarak kullanılabiliyorsun.

3. Duyduğum kadarı ile bu durum genelde organ bekleyenleri negatif etkiliyor, yani onlar da bu durumda gereksiz bir suçluluk hissediyor hatta doku uyuştuğu halde bünye bazen takılan organı kabul etmiyor.

bi cihaz almışsın, bozulmuş, faturayı da kaybetmişsin, garanti kapsamında değiştirecekmişsin. Adamlar değiştirmek için cihazın fotoğrafını istiyorlar, ama bir de referans numarası varmış cihazda, cihaz da referans no da net olarak görünebilir olmalıymış göndereceğin fotoğrafta, böylece başka biri tarafından kullanılmayacağından emin olacaklarmış.
bunu yaparken kendini harcamayacakmışsın :)
fotoğrafları gönderdiğinde, ücretsiz değişim yapacaklarmış. adres ve telefonunu da gönderecekmişsin.

yalnız cihaz ne, çok merak ettim...

atom reaktörü :))

ya bi logitech revolution fare almıştım. pili 4-5 saat gidiyor. pil bulayım içini açayım kendim değişeyim dedim, içini açarken bi yerlerini kesersin dikkat et diyor heralde.

referans numarası bizim teknik destekte yazıştığım numara. dilekçe numarası gibi bişey. cihazda bulunan bir numara değil.

emin olmadığım o numarayı bi kağıda yazıp kağıdı farenin yanına koyup öyle mi resmi çekeyim. tam olarak sormak istediğim yer de oydu zaten.

o zaman evet, numarayı yazıp cihazın yanına koyup ikisi de net okunacak şekilde fotoğrafını çekeceksin. ben de cihaz cihaz derken bişey sanmıştım :)

okutman olunabiliyor. ama öyle kalır, yani yükselmez, kadrosu değişmez filan. hazırlık hocaları okutman kadrosundadır mesela.

aras. gor. olabilir ilk basta sadece lisans diplomasiyla. her yer olmasa da bazen kabul edilebiliyor. fakat onda da kalicilik icin yukselmesi yani master ve doktora yapmasi gerekli.

ingilizce ogretmenlerinde okutmanlik mumkun evet, ama su zamanda kadrolusunu olmak pek mumkun degil, sozlesmeli olmak daha buyuk bir ihtimal.

diger okutmanliklarda master sarti var.

Belli bir konuda uzmanlığı varsa, üniversite de o konuda ders anlatacak adam bulamıyorsa öğretim görevlisi adı altında derslere sokabilir o kişiyi. Ama genelde tercih edilmeyen bir yöntemdir, meslek yüksek okullarında falan daha sık rastlanır.

Öğretim üyesi ile öğretim görevlisi arasındaki fark da budur özü itibari ile. Doktorayı aldıktan sonraki ünvanlar öğretim üyeliğidir.

mesela itude ata ve türkçe derslerine, hatta itb derslerine dışarıdan hocalar geliyor.. ata ve türkçe hocalarının genelde doktorası yok, itb derslerinde bazılarının var bazılarının yok...

Cinsiyet ne? Bir de millet kirpikleri uzatacağım diye denenmedik yöntem bırakmıyor, bence çok da takma. Ne bileyim.

@sui Erkek. Aslında görünüşü pek takmıyorum, kesersem ne olacağını bilemediğimden kesmeye de yanaşamıyordum. Sağulsun stephenie yardımcı oldu. Kesmemem gerektiğini öğrenmiş oldum.

valla o resimdeki aleti ben bir erkek olarak kullanmayın aman derim uzak durun böyle japon bıcırık kızları gibin bişi olursunuz bir anda bırakın dağınık kalsın kirpikleriniz:)

kesince hiç bişeycikler olmaz, yeniden uzuyor, hatta eskisi kadar uzamıyor bile. benim kirpiklerim çok uzun ve gürdü, annem sinir olup kesmişti kökünden ilkokuldayken, gayet de uzadılar, hatta hala pek çok insana göre uzun ve gür kirpiklerim vardır. kirpiklerin olma nedeni gözleri korumak, tamamen olmaması zararlı olabilir demek istemiştir doktor, yoksa kirpikleri kısa veya seyrek diye başına bişey gelen kimseyi duymadım :)
ama ben olsam kesmezdim, uzun kirpik çok güzel duran bişey, gözleri güzel gösteriyor, kadın erkek fark etmiyor.

bi sigara yak, yarısına kadar iç ve söndür..
şimdi de mutfağa gir ve en büyük ocağı sonuna kadar açıp, sigaraya orda yakmayı dene.
şaka lan şaka, takma kafana. birbirine girince elini ıslatıp düzelt, çok da zor değil

erkek olsun kadın olsun, gözleri gür kirpiklerden daha çok güzel gösteren ne var yahu? kesip yazık etme kirpiklerine. badem yağı kaş-kirpikleri yumuşatır ve besler bildiğim kadarıyla. işaret parmağına çok az sürüp kirpiklerinin çıkış yönünde tarar gibi kirpiklerine sürebilirsin. hale yola sokuyor bir miktar.

kirpik, kesildiği zaman hızla eski uzunluğuna gelir ve sonra uzaması durur. isterseniz kesin ama ufacık, dikkat çekmeyecek bir şey sandığınız kirpik, kesilince inanılmaz belli oluyor kesildiği. garip duruyor. alakam olmaz demişsiniz ama kozmetik bir öneride bulunucam. şeffaf rimel denen bişey vardır. renksizdir. ondan sürmeyi deneyebilirsiniz. renklendirmediği için sadece fırçasıyla düzgünce kirpiklerinizi taramış olursunuz ve jöle gibi işlediği için, sürdüğünüz halini korur, yani kirpikleriniz birbirlerine dolaşmazlar.

şimdi şöyle oluyor, bir tane yuvarlak ayna alıyorsunuz. öyle çok büyük değil, ama daire şeklinde. duvar saatleri boyutlarında.

ardından bunun kenarlarını beyaz bir malzameyle papatya yaprakları yapıyorsunuz evet, doğru tahmin.

fakat ortası, gerçek papatyalardaki sarı kısım; ayna oluyor.

bunu sevgilinize veriyorsunuz, ve kendisi açıyor. bir de ne görsün. kendini tabii. ayna çünkü. ve siz de o sıralarda efendime söyliyim artık dünyanın en güzel şeyini buldum mu diyorsunuz hediyeyi vermeden önce, ne yapıyorsunuz orası size kalmış:)

böylece sevgiliniz artık bir papatya oluyor (bacımızdır). her gün aynaya baktığında suratını bir çiçek gibi görüyor. (aynanın iç kenarlarına sarı malzemeler koyabilirsiniz ufak, çağrıştırır. yani sanki o sarı kısmı aynaya bakan tamamlayacak gibi)


*daha önce kullanılmadı, severseniz gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. umarım evlenirsiniz. birbirinizi sevin, üzmeyin. arada kavga edin ama. o zevkli.

ahşap boyamacı falan bulursanız, papatya desenli bir sandık yaptırabilirsiniz. hatta kasıp kendiniz de boyayabilirsiniz. işte sonra içine papatya doldurursunuz, hediye koyarsınız.

şu sandık işi çok moda ya bu aralar. bi arkadaşım vodka koyup vermişti hatta:D

neyse ayna gerçekten süper fikirmiş. beyaz malzeme ne olabilir ama, karton? el işi kağıdı? pvc?

hadi buna da yardım edin abiler.

Şimdi efendim bendeniz (evet manyak olabilirim) şöyle bişi yapmıştım anneler gününde. Sevgililer gününe nasıl modifiye edilir bilemem.
Çanakkale'de oturan bir tanıdıktan bir çuval papatya sipariş edilir (tarla papatyası) Bu arada papatyayı Çanakkale'den getirmeniz gerekmiyor tabii benimkinin özel bir anlamı vardı.
Evin her bir kısmına papatyadan yollar yapılır ve nihayetinde genişçe bir yere (salon olabilir) yere kişi adı papatyalarla yazılır. Kenara bir kalp yapılır, kalbin ortasına da minik bir hediye konur. Ne bileyim cd olur, ıvır olur zıvır olur.
Unutulmayacak bir gün olmuştu, denemeye değer bence :)

papatya desenli keyif tepsisi

www.hediyedenizi.com

ben laptop için kullanıyorum, çok kullanışlı tepsiler.

bence soyle bisey de gusel olur. hediyeler konsepti seklinde.
mesela iki cam arasına kendi fotolarınızı sağından solundan cevresinden kesip modifiye edip aralarına da kurumus papatya sıkıştırıp bunu çerçeve haline getirmek. büyükce bir çerceve yaratmış oluyorsunuz bu durumda. yalnız camların kenarlarını biryere yaptırmak gerekiyor sanırım cerceve haline getirmek icin.
tshirt basan güzel ve kaliteli bir iki yer var googla soyle bir yaz tisorte baskı diye.
sevgilinin fotografını yine photoshop olsun vs olsun modifiye edip hafif cizgi film kahramanı ya da cizgiroman havası yaratacak sekle getirebilirsin, papatya unsurunu katmak icin sacının kenarına kocaman bi papatya kopdurabilirsin falan filan. örnek yani ne bastiracağın yaratıcılığına kalmış.bole esprili birsey cok orjinal olur.
papatya sekilli pasta

benim aklıma bunlar geldi.

şarkıyı bilmiyorum ama hepsi'nin muadili 4 yüz. onların şarkılarına bir bakın derim.

bir de kızlar diye bi grup çıktı. belki onlardır.

edit: aradım taradım. kızlar grubunun şeker kız şarkısıymış.

kızlar diye bi grubun kötü ötesi bi şarkısı çıktı, sözleri işte şu:

sozluk.sourtimes.org

sonuna kadar dinleyebilenleri takdir ediyorum gerçekten...

bu mu?

www.msnturk.biz

kadrolu olduktan sonra askere gidip geldiğinizde kadronuzun sizi güler bir yüzle bekliyor olması gerekmekte normal şartlarda, ancak burası ne yazıkki her zaman olması gerekenin olması gerektiği biçimde olduğu bir ülke değil.

askere gider gelir, işine devam eder, hiç bir sorun olmuyor.

yalığız diyelim ki, üniversite açtığı kadro ilanında böyle bir şeyi kendiliğinden talep edebili rki, bu şartı önden yök'e de onaylatmıştır.
diğer yönlü askere üzretsiz izinliymiş gibi gidebilir ve süresi sonunda geri dönebilirsin gibi diyebilirim. (benim olayım buydu)

50/d'liler doktorayı dondurup askere gidebiliyor. dönüşte hem doktoraya hem ar.gör'e devam ediliyor. daimi kadroda zaten bir sıkıntı yok diye biliyorum.

normalde cince tavsiye ederdim cunku ilerde bayagi etkili bi dil olucak(simdi degilse) ama o kadar isteksizsen ikinci tavsiyem rusca. Ama yok anca karizma yapmak icin dil ogrenicem ilerde isime yarayip yaramamasi onemsiz diyosan latince :)

ispanyolca derim. hem dünyada en çok konuşulan 2. dil, hem de yazıldığı gibi okunması bizim için eşsiz bi imkan :) fransızca ömrünü tüketiyor insanın, telaffuz olayını çözmek çok zor. ispanyolca mis gibi valla.

opucuk balıgına katılıyor ispanyolcayı sec derim bende. gun gelecek bu dil ingilizceyi gececek. aha yazdım bura.

italyanca öğren, çok eğlenceli.

rusça yada çince. geleceğin dilleri hacı bizim hocalar dediydi

amaca göre değişir bu durum, ama benim tavsiyem az bilinen bir dili öğrenmek sizzi her zaman avantajlı kılacaktır örneğin fince. gerek çeviri konusunda inanılmaz paralar kazanırsınız gerek ünide bitirdiyseniz nokia için bir elin parmağının geçmeytecek elemanlardan biri olursunuz v.b
ancak ing+fransızca yahut ing+başka kombinasyonlar yapan binlerce insan olması bu dillerin sizi pekde diğerlerinden ayırmayacağı anlamına gelir diye şey ettim ben...:)

yukarıdaki arkadaş ne güzel açıklamış herkezin kullandığı dili kullanırsanız farkınız olmaz amma ısrar ediyorsanız rusça öğrenin channle russia kanalını keyifle seyredin hem rus kızları bildiğiniz üzere güzeldir :)

japonca türkçe ile aynı dil grubundan geliyor ve aslına bakarsan dünya dilleri içinde en kolay öğrenebildiğimiz dil..
başta zaten alfabesiz falan öğretiolar, sonra harflere geçiyorlar, anime seviosan falan japonca hoş olur.
onun dışında ispanyolca kesinlikle, amerika kıtasının hakim dili, öğrenmek lazım..

Bence kesinlikle fransizca ögren.
Fransizca ögrendikten sonra zaten ispanyolca sana çok basit gelecek.2 dil bir birine çok benziyor.
*-°

dil öğrenme amacını bilmiyorum ama eğer önümüzdeki 15 yıl boyunca güzel para kazanmak istiyorum diyorsan Rusca tavsiyemdir ki ben şu an öğrenmeye çalışmaktayım.

Kararımı verdim gibi. Muchas gracias amigos!

evet bir de öyle bir olay var. birçok tema sözlükteki yeniliklerden sonra uyumsuz gözüküyor, uyarı yazıları falan kaymış bir halde oluyor. hem beni cezbeden hem de böyle uyumlu bir tema bulursam süper olacak :)

sozlugu kullanmaya başlayalı beri gece goru$u temasını kullanıyorum.gri üstüne turuncu ve beyaz gözleri yormuyor, rahat okunuyor.

şindi baktım da. alone sozluk fena dieğil gibi.

adidas

(bkz: cnbc eksi aqua )

ben kayıtlı okur olduğum dönemden beri ekşi rüyalar otelini kullanıyorum. renkleri dingin. resim filan yok. puntosu fontu düzgün. daha ne isterim.

(bkz: sozluklovers)

gece görüşü güzeldir, iyidir. kullanışlıdır, hem de sıkmaz insanı.

(bkz: kapkaro)
hastasıyız yeminle.

düz bir adam olarak; her zamanki

ekşi tefter, ekşibook

opetheme kullanıyorum, okunurluk açısından çok süper, hele bir de opeth dinliyorsan (ki dinlemek lazım) extra süper. şöyle gözüküyor kendisi:

img399.imageshack.us

not: ekşi sözlüğün her bi şeyine uygun. hata yok hiçbir yerinde.

çoğu temanın en kötü yanı altta çıkan kaydırma çubuğu. bu durum tarayıcıdan tarayıcıya değişiyor da olabilir. ben firefox kullanıyorum. sayfayı maksimum şekilde görmek için altta kaydırma çubuğu çıkmamalı. opetheme o açıdan da güzel.

şu resimden daha rahat anlaşılabilir: img508.imageshack.us

divane a$iklar'a da bak derim, sağ üstte bi abla göz kırpıyor arada. sol üstteki ekşi sözlük yazısı parıldıyor falan.

a$k-ı sozluk de fena değil.

istanbul'da huzur
martılar filan, mis gibi vallahi.

southpark v3 veya soguk park kullaniyorum ben ama eksi ruyalar oteli vardi baya kullanmistim. o da sade, guzel bir seydi..

suskunlar kullanıyorum. eflatun eflatun seviyorum :)

madem anket bu üstünden zaman eçmiş olsa da yazılabilir; 1601 snoopy lovers

"beslenir ki bu" adlı tema. :) daha yok geliyor ;)

Sabiha Gökçen'den otobüs ya da HAVAŞ servisi Kozyatağı'na geldikten sonra, oradan Gebze minibüsüne binebilirsin.

yok yahu sabiha gökçenden e-5 e çıkan herhangi bir araca binebilirsin. ordan minibüsler geçer kolaylıkla gebzeye ulaşırsın. ama komutanlık gebzede nerde onu bilmiyorum.

e-5'e inmek dışında bir şeye binme sakın ha. yolun anlatılmaz şekilde uzar.

aslında ben de E5'e inmesi için Kozyatağı demiştim. ama başka araç var mı E5'e giden bilemedim.

iyi de sabiha gökçenden izmite direk havaş var ve gebzeden de geçiyor yanlış bilmiyorsam. dolmuş otobüs hiç uğraşmayın bence. bi telefon edip sorun isterseniz.

www.havas.com.tr

Sabiha Gökçenden Gebzeye Pegasus hava yollarının servisi mevcut.www.akmisseyahat.com

önceki kampanyada 180 liralik spariş vermiştim kapıda ödeme seçeneği ile. yaklaşık 2 hafta sonra bir mail attılar "kapıda ödeme seçeneği suistimal edildiği için kaldırıyoruz. normal ödemeye döndürülmeyen siparişleri iptal ediyoruz." şeklinde. ben de tabi bu kadar gayri ciddi bir firmaya güvenmeyerek siparişimi değiştirmedim. neticede iptal ettiler tamamen.

ya herkes çok şikayet etti ama ben sipariş vermiştim 60 ytl'lik, on gün sonra aradım, dedim yedi gün içinde göndeririz dediniz diye güvenmiştim ama hala yola çıkmamış, benim de yurtdışına çıkmam gerek, iki gün içinde göndermeniz mümkün mü, yoksa mecburen iptal etmeliyim, onlar da ertesi gün gönderdiler valla. iki tane kitap eksikti, ama ben demiştim temin edemedikleriniz varsa kalsın diye, onların da parasını hemen hesabıma yatırdılar. kitaplar gayet düzgün geldi, içinden bir de defterimsi bişey çıktı, hani şu not almak için olanlardan adını hatırlayamadım. bence acemiliklerine geldi geçen kampanya, yoksa kötü niyetli olduklarını düşünmüyorum.

bundan önceki kampanyalarından 5 adet -6 da olabilir- yaklaşık 60 milyonluk alışveriş yaptım, gayet sorunsuz ve güzel bir şekilde ups ile göndermişlerdi. kredi kartıyla öde yapmış olup, kitapları 3 gün sonra elime almıştım. duyanlar şaşırıyor ama yapacak bir şey yok. bana 3 günde gönderdiler :)

2. emre kadar çok seviyorum bunları.

arkadaslar ben kredi karti kullanicisi degilim...sorum su :
100 YTL ve uzeri alisveriste halen kapida odeme mumkun mu ? eger kapida odeme mumkun degilse benim bu kampanyadan yararlanmam icin ne yapmam gerekir ?
(yaklasik 200 ytl`lik bir alisveris yapicam!!)

@leonidas300; artık kapıda ödeme kabul etmiyorlar. Sitelerine gir bak, hesaplarının olduğu bankalara havale yapabilirsin ya da PTT ile havale yapabilirsin.

Valla benim pilates ve yogaya gittiğim yerde vas - sunyata çok çalardı, komple enstrümental, süper bişey, onlardan biri olabilir mi diye düşünmekteyim, ilgilenirseniz maille gönderebilirim.

Bu tarz şarkıların hepsinde aaaaaAaaaAA'lar kadın ya da erkek :)

Biraz daha belirgin bir şey olursa?

Büyük ihtimal budur:

Anugama-Magic Flow

www.eksiduyuru.com

thy'de eğitim üç ay kadar sürüyor ve bu sürede beş kuruş para ödemiyorlar, bir arkadaşım eğitimin yarısında bıraktı bu yüzden, üç ay parasız istanbulda yaşayamadı tabi.

"eddie murphy & antonio banderas - thank you" geldi aklıma direk.

Rednex - Cotton Eye Joe
Rednex - The Way I Mate
eğlencelik, cıvır cıvır

loituma - ievan polkka

jim carrey - cuban pete
rhcp - love rollercoaster

Ray Charles - Hit The Road Jack

Shantel - Disco Boy (cooldur, candır aslında birazda duygusal şarkıdır yada ben mi öyle hissediyorum))
Shantel - Disco Partizani
David Vandetta - Break for Love
Tarkan - Çat Kapı (mesela dimi farklı ama güzel)
Sezen - Menajer (Al sana cıvırın kralı 50 kere üst üste dinle yine dinle, sezen sevmeyenlere selam ederim:)
Martin Solveig & Stephy Haik - Cabo Parano (mesela)
Foo Fighters - The Pretender (Kaşları çatık gaza getirici şarkıdır)

Geçen arabaynan gezerkene dinledim, çok fena kaza yapıyodum, Gta San andreas gibiydi o biçim.

iki hatunun söylediği bi şarkı vardı - secret.
hatırladım: the pierces - secret.

kız ama çiçek olayına kancağını sanmıyorum. öyle ki daha önce kötü giden bir arkadaşlığı da düzeltecek bir şey arıyorum, kız istemese bile öyle süper bir şey olsun ki hayır diyemesin manasında. çok önemli benim için. ona değer verdiğime ve yanında olmak istediğime inanmalı ama doğuştan odunum bu konularda.

''allah beni kahretsin intihar ediyorum'' de kesin affeder

çiçekti böcekti değil de kendisine özel yapılmış bişey olmalı bence.
adına şiir yazmaktır vb. şeyler. kişiye özel yani. yoksa herkes çiçek almayı bilir. etkisiz değildir belki çiçek ama şahsa özel olması daha etkili bir çözüm bence

gozlerinin icine bakarak ozur dilemek ve atesli bir gece

arkadaş kardeşim, arkadaş..:)


@ymerdiveni şiir biraz abartı olabilir. daha doğrusu bir kıza şiir yazsam utancımdan evden çıkamam

hımmm, ben bir süre ilişkimi kopardığım bir arkadaşımdan "görüşmediğimiz süre boyunca hep hissettim eksikliğini, senin yerini doldurmam çok zor, seni bilerek kırmayı hiç istemedim, yaptığım her türlü eşşeklik için özür dilerim" diyerek özür dilemiştim. gerçekten her kelimesine inanarak söylemiştim ama, bence anahtar da bu, samimiyet :) çok güzel özür kartları var eğer yüzyüze söylemekten çekiniyorsan, bir adet al ve içinden geldiği gibi özür dile. bence yeterli olur.
ps: ben kadınım, arkadaşım erkekti. sadece arkadaştık bu arada, evet.

çok büyük şeyler olmadığı sürece, hayatımda kolay kolay reddedemeyeceğim tek özür dileme şekli, herhalde ilgili şahsın karşıma geçip yüzüme bakarak kısaca durumun bir özetini geçip üzgün olduğunu ve özür dilediğini içtenlik ile söylemesi (rüşvetsiz bir şeysiz) olur sanıyorum.

aslında ateşli bi' gece çok iyi çözüm ama madem ki arkadaş, "bugün bacım yarın ihtiyacım" olayına girme sen, "özrü kabahatinden büyük"(gerçekten büyük mü? ehehe ) derler sonra..
sen bi çiçek filan olayına gircen mecbur ve eski anılardan derlenmiş güzel bi konuşma hazırla; tamamdır ;)

hediye, rüşvet olmaz, samimiyetle pişmanlığı dile getirmek lazım.
"özür dilerim, çok büyük hayvanlık yaptım. bunlar hiç yaşanmamış olsun isterdim ama belki de bu sayede seninle olan arkadaşlığımın benim için ne kadar değerli olduğu kafama dank etti. seni üzgün görmeye dayanamıyorum/bana kırgın-kızgın olduğunu bilmek beni kahrediyor. lütfen beni affet" gibi bir şeyler işe yarayabilir.
işin özünde yaptığınızdan pişman olduğunuzu, onunla olan arkadaşlığınızın sizin için çok değerli olduğunu ve onu kaybetmek istemediğinizi vurgulamanız lazım. çok abartmayın, üzgün ve pişman olduğunuzu hissettirmeniz yeterli. gerisi gelecektir. ama affetmesi için biraz zaman tanıyın. kızgınsa biraz zaman alabilir. bu arada yakınlarında olun, yavru köpek bakışları atın, eninde sonunda affeder.

Çiçek gardını düşürür aklını karıştırır, samimi bir itiraf da duygularını yumuşatır. Sinsi plan gibi oldu gerçi, idare ediver. Çok karmaşık şeylere gerek yok bence.

güzel bir yemek yap kendin yap ama
mücver felan pişir
kadın budu köfte pişir
pilav tereyağıyla
kuzu incik
mezelerdende haydari amerikan salatası vesaire
öyle bir sofra donat ki yani kız görünce aga bu nedir deyip kalsın.
yada boşver belkide ben acıktım ondan saçmaliyorum.

passion rules the game: demek istediğim tam anlamıyla şiir değil zaten. kişiye özel yapılmış olmalı yani.
kurukafa nın verdiği örnek de çok etkili olur bence.

1.) Gittigidiyor'dan alma.
2.) Gittigidiyor'dan alma.
3.) www.strawberrynet.com
4.) izmir sınırları içindeysen aynı mekanda bulunmayalım, pişti olmayalım :P

üstte yazıldı mı bilmiyorum ama gittigidiyor'dan alma.

bu arada sakın gittigidiyor'dan alma.

Ben internette alışveriş yapabileceğim yerleri araştırırken şöyle bi blog buldum:
yurtdisindan.blogspot.com
strawberrynet dışında bi sürü siteden bahsediyor, epey de ayrıntılı anlatmış, hiç denemedim ama belki o sitelere bakılabilir.

Üzülerek belirtmeliyim ki şu ana dek Gittigidiyor'dan orijinal parfüm alamadım. Ben de strawberrynet.com'u öneriyorum.

fragrencex.com tavsiye ederim. fiyatları strawberrynet'ten biraz daha düsük. ben aldim orjinal parfümler kesinlikle. coupoun code olarak FREE yazarsaniz da kargo belese geliyor. strawberry'de parfümlere %10 kargo masrafi ekleniyor. bir de gümrüge takilmamasi icin 100 euroyu asmayacak sekilde siparis verin. kargo beles oldugundan ayri ayri da göndertebilirsin belirli araliklarla. elinize ulasmasi da tahmini 10-15 gün sürüyor.

strawberry'den aldım orijinal çıktı mis gibi.

bu arada gittigidiyor'dan alma diyen oldu mu? alma sakın.

strawberry süper.bir alternatifi daha vardı adını unuttum. bu ikisi dışında biyerden alma.
gittigidiyordan alma.
illa ısrar edeceksen, "kıbrıstan gümrükten mal çıkardım bakmak istermisin" diye yaklaşan poeştli abilerden al.

ne zamandır yazılmamış gitti gidiyordan alma diye unutmuşsundur belki

kalp şeklindeki bir kutuya kinder surprise doldurun.

hem çikolata, hem oyuncak. :) uzun vadeli hem de.

onun için değeri olan, uzun süredir görmek istediği ama görüşemediği bir insanı alıp karşısına çıkarırsanız hoş bir sürpriz olur bence.

yapmayı sevdiği bi'şey, bi hobisi filan varsa onunla ilgili bi'şey alabilirsiniz.
ya da yapmak istediği ama yapmadığı bir şey bulup onun kursuna filan kayıt ettirebilirsiniz. hem sevdiği bi'şeyi öğrenmiş ve yapmış olur, hem de sosyalleşir.

Kısa vadeli hediyeler; elbise, takı gibi şeyler geliyor benim aklıma ancak bunlar sıkıntısını alacak şeyler değil pek... Doğum gününde sevdikleriyle beraber güzel bir yemek/kutlama da o gün için işe yarayabilir.

Ancak, en iyi çözüm torun :)
Tabii ki doğum gününe yetişmez AMA uzun vadede en iyi çözüm bence :)

Ek olarak, anneniz yalnız mı? Eş veya arkadaş olarak? Eğer evetse bu açıdan da yardımcı olmayı düşünebilirsiniz. Arkadaş bulmasına vs...

Dans veya yemek yapma kursları falan var. Bunlara da -kendisine sorup şüphesiz ki- kaydettirebilirsiniz belki.

lunaparka götürün. kafası dağılır, eğlenir. belki hiç gitmemiştir bile şimdiye dek, değişiklik olur.

bence yapmak isteyipte bir türlü fırsat bulamadığı şeyi bulup ona yapma imkanı sağla. bu seyahat olur, kurs olur, hobi olur... annem bu yaşında bilgisayar kursuna başladı ve gayet mutlu halinden.

tektaş pırlanta al, ne hayırlı evlat yetiştirmişim diye düşünsün.
(aklıma gelme sebebi gazetedeki ariş pırlanta katalogu olup, fiyatları 300 liradan başlamaktadır.)

Cocukluguyla veya gecmisiyle ilgili birseyleri gozunde canlandirabilirsiniz, bu da noxell'in dedigi gibi uzun suredir gormedigi birisini karsisina cikarmak veya cocuklugundan kalma bir anisini tekrar yasatmak falan, ne guzel seyler... annemden uzagim degerini bil:(

bence evdeki eski fotolardan ve anı olan herşeyden albüm tadında bişey yapın. özellikle beraber geçirdiğiniz zamanla ilgili olanlardan, hem üzerlerine konuşulacak çok şeyler çıkar, onun için nekadar önemli olduğunuzu ve onu nekadar sevdiğinizi bir kez daha anlar...

bir boğaz gezisi, rumeli kavağı'nda deniz kıyısında güzel bir midye-balık yemeği. deniz kıyısında yürüyüş. temiz hava. kediler, balıkçılar, çocuklar...

çok iyi gelir diye düşündüm.

eğer ilgisi varsa ahşap boyama,seramik boyama falan gibi el becerilerini kullanıp kafasını dağıtabileceği,konsantre olabileceği birşeylerin kursunu falan ayarlayabilirsiniz.

çok teşekkürler..
annem evli evet babamla hehe :)
izmirdeyiz, gönül isterdi ki bogaz tavsiyesine uyalım. bakalım artık şu gönderdiklerinizden bişiler derlemeye cabalıcam :(

önerimi değiştiriyorum @merope.

foça'ya gidin ailecek. orda deniz kıyısında yürüyüş ve balık yiyin :))

nasıl öneri ama.

www.adresimegelsin.com bu nasıl?

sevgili merope; eger seviyorsa ona bir kedi yavrusu hediye et :) kucakta oksanan kedinin mırıltısı depresyona birebir.. mutlu ve uzun bir ömür dilerim anneciğe..

iso yapıp bir yere upload edin?

Ben çok yakın zamanda amerikaya 5 adet cd gönderdim ptt yoluyla, koydum şu içi pıtırcıklı zarflardan birine, sağsalim gitti valla. üstelik taahhütlü (böyle mi yazılıyodu bu?) gönderdim, yani yerine ulaşınca size de bir kağıtla haber geliyor ya işte ondan, sadece 1 ytl fark ödedim onun için. tüm kargolardan ucuz ptt, ben hep onu kullanıyorum. parası da ağırlığa ve ülkeye göre değişiyor, son olarak da ingiltereye 5 kglık bir paket gönderdim 30 ytl civarı ödedim. Evet hayatım yurtdışına hediye paketleri göndererek geçiyor :)

ben ve sözlükten smoky (istanbul - manchester) geçen yıl dvd değiş tokuşu yaptık. birbirimize yaklaşık onar dvd'yi en basit ve en ucuz posta yöntemiyle gönderdik. yaklaşık bir hafta - 10 gün civarında zarflarımız yerlerini buldu. 6-7 lira gibi bi meblağ ödediğimi hatırlıyorum.

evet gönderebilirsin deyip ayrıntıya geçiyorum.
1-sağlam derken, esnek cd kapları var. o şeffaf olanları demiyorum. bence kırılmasından esnemesi daha iyi olur. ingiltereyi bilmiyorum ama arkadaşım almanya üzerinden afganistana göndermişti.
2-gönderdiğin yere ulaşır. uzun sürer bi kaç hafta.
3-PTT'dekilerin keyfine kalmış bi şey değil o. ağırlık ve ebata bakılır.
4- yurt dışına "mektup" gönderirken sadece pul parası ödersin. 10 lirayı geçmez diye tahmin ediyorum.
aslında bi şekilde upload etsen arkadaşın indirse daha iyi olur. ama sen bilirsin.
ha bir de; bir arkadaşım abdden büyük bir zarf göndermişti nasıl olduysa zarfın ağzı açılmış. üstünde 3-4 tane imza kaşe vardı, bize geldiğinde açıktı diye. yani dikkat ediyorlar böyle şeylere demek istiyorum.

@leylak şarabı; ya arkadaşımın bilgisayarla pek bi arası yok, kaldı ki düzenli internet bağlantısı da yok. 2 dvd göndermek daha kolay olacak benimiçin :)

bir arkadaşım yurtdışında DHL firmasında çalışıyor ve ülke dışına giden postaları kafalarına göre açıp kontrol ettiklerini söyledi, yani adamların zarfı açma hakkı var, eğer CD yollamak yassah ise sorun olabilir ama şansa kalmış,

bunun dışında havaalanında birine verseniz yollıcağınız kişide karşı havaalanında alsa hem beleşe hem sağlama gelir.

Ptt ile yurtdışına birçok kez dvd gönderdim bootleg takası için, hiç sorun çıkmadı. Dvdleri (www.cd-sleeve.com )'daki gibi poşetlere koyup hava kabarcıklı zarfa yerleştirdim, hepsi sağlam bir şekilde ulaştı alıcısına. Ptt'de zarfın boyutlarına ve ağırlığına bakıyorlar, taahhütlü olarak gönderirseniz 5-6 lirayı geçmemesi lazım.

paraya kıyacaksanız, oyuncuların tam boy (1:1 ölçekli) fotoğraflarını koyabilirsiniz.

güzel fikirmiş :) kostümlü olsun bir kere ama şöyle yapın, eski püskü çaputlardan others kılıkları hazırlayıp herkese dağıtın, normal kıyafet üstüne geçirip giysinler.

bir de konserveler, yiyecek kutuları falan hazırlayın. printer ile sticker kağıtlara dharma amblemi basıp üzerlerine yapıştırın.

bir köşeye bir ekran koyup lost'un özet bölümlerini döndürün.

pastanın üstüne malum sayıları yazdırın. korkudan kimse yiyemesin.

birbirinize "what do you think?" diye sorun. "i don't know" diyip yarılın.

malum rakamları gizemli bir şekilde sağa sola saçabilirsiniz.

edit: (bkz: 4 8 15 16 23 42)

sawyer'i bir geceliğine kiralayın, sonra paket yapın ama paketten sawyer çıkmasın, hurley çıksın.

Lost dizisini tiyatral bir sekilde canlandirabilirsiniz kendi aranizda

---spoiler---
Partinin sonunda da herkes birden yok olsun
---spoiler---


@gudbaykurIILvorld
o da guzelmis:) kate ciksa olmaz mi

lost kahramanlarının maskeleri yaptırılıp davetlilere dağıtılabilir... mcdonaldsta doğum günü gibi olur demezseniz

tabii dharma logolu bir pasta.

dharma'nin yiyecekleri gibi olsun diger malzemeler de. misal bira kutularina, bardaklara dharma amblemi yapin kagittan, ustunu de seffaf koli bantiyla yapistirin, uzun dayansinlar. evde kullanilan cogu seye yapabilirsiniz bunu. perdelere bilem amblem takabilirsiniz.
pek parlak bi fikir degil ama tv'de de ses kisik lost donebilir bi yandan.

harika gidiyorsunuz :) bizimde aklimiza simdi geldi. yazayimda yapmak isteyen olursa faydalansin. bulabildigimiz tropik meyvelerden (hindistan cevizi, ananas, mango vs.) bir sepet hazırlamak.

bir uçak maketi alın, ortadan ikiye bölün. uçağın başını pastanın bir tarafına sokun, kıçını bir tarafına

arkadaslarima hazirlarim dugunlerinde ve cok guzel ani olur, cerceveletirler.
bir tane buyuk beyaz karton alinir. uzerine durumla ilgili bir seyler cizilir. mesela; dugun panosu, gelinle damat cizilir elele. sizin durumda da ilgili bir baslik yazilir panonun ortasina renkli harflerle. xxxx 18 oldugunda ya da daha klasik xxxx'in dogumgunu gibi. sonra pano duvara yapistirilir, yanina da renkli keceli kalemler konur. bunun icin kalemleri iple baglayip duvara bantlayabilirsiniz. ya da poseti bantla yapistirip kalemleri icine atabilirsiniz. sonrasinda da arkadaslar yazar cizer, ciddi, komik. ani olur mis gibi. :)
ekleme: seyi unutmusum. sizin panoda malum sahislarin fotolari falan yapistiriyoruz ek olarak ya da iste mensur replikler, logolar, sawyer'in gozlerini kesip yapistirmak :s ( bence hicte yakisikli degil, neyse :) )

çocuğa bi hediye alıp kilitli bir kutunun içinde verin. anahtarın ise evde bi yerde olduğunu, ancak "ev" istediği zaman bulabileceğini söyleyin. hem uzun süreli olur hem feci tribe girer eğlenir.

elinizde doğum günü çocuğunun çocukluk görüntüleri varsa bugünkü görüntülerden oralara flashbackli bir video hazırlayabilirsiniz.

Bir gecmisten bahsedin, bir gelecekten.. Kafaniz karissin iyice, bir sonraki parti de butun olaylar cozulsun:) Yalniz bunu skecte de yapabilirsiniz...

Odaya siyah duman verin.. Kacin ondan.. (kendime guluyorum su an evet)

Yalniz dusundukce bir suru sey geliroyor akla, bir partiye sigmaz yani:)

hiç umulmadık bir anda ışıkların kapanıp son ses SYSTEM FAILURE.. SYSTEM FAILURE.. SYSTEM FAILURE..

Parti bir adada da yapilabilir, kiyida yaparsiniz tam bir Lost ortami olusturulur, tabi biraz daha zahmetli olabilir bu..

Ayrica duzenli Lost partileri yapilabilir, guzel fikir valla...

Adanın şekli şemalı tam belli mi bilmiyorum lostu fazla takip etmediğimden ama pasta adanın şeklinde olabilir.
Eğer adanın şekli bilinmiyorsa olmaz tabi. Nasıl olsun, mantıksız tabi...

lostla ilgili sorular içeren oyun kartları hazırlayın, facebooktaki lost trivia'dan yararlanabilirsiniz. takımlara ayrılın ve oyun oynayın, en çok puanı alan kazansın filan.

"NAMASTE" yazın giriş kapısına.

içecekleri pet şişeden için, bardak kullanmayın mesela, ucuz prodüksiyon hem de ne güzel.

virgül bence :)

virgül

şöyle:

Sayın Siz,

Bık bık zık zık dip dip

Saygılarımla,

Ben Budasoyadım

hiçbişi koymana gerek yok. (bana gelen bi mailden kopya çektim ben de)

Saygılarımla

light beam

hmm lakin "saygılarımla"nın altına isim soyad yazmıcam.. yine de virgül mü? ya da yine de noktalamasız mı? :):)

saygılarımla :PPP

isim yazmıyorsanız, virgül de koymayın.
boş bırakın.

Virgül koymalısınız. Çünkü, sonrasında kendinizi tanıtan bir şeyler yazmak durumundasınız. Şöyle:

Saygılarımla,
Orange Coffee

gibi.

virgül tabi ki

Saygılarımla,
Meropecan

gibi.

bence isim yazmıyorsanız tek nokta en güzeli

best regards, sincerely gibi şeylerden sonra amerikalı noktalama kullanmıyor. muhtemelen bizde de öyledir. (keza ne hikmetse türkçe kaynağa ulaşamadım netten)

saygılarımla
blackdog

nette örnek ben de göremedim ama üstte de belirttiğim gibi bana gelen bir kaç resmi maile baktım, hiçbirinde noktalama işareti yok "saygılarımla" dan sonra.

hiçbir şey komadım gitti.. teşekkür ederim..

(bkz: bize gelsene)

(bkz: gizli siktir)

@mrtksn

k:20- e:22

Heöö 2 haftada 10 defa buluşuyor, mesajlar falan da yoğun ama ciddi ilişkiye hazır değilim öyle mi? Ne diyeyip bilemedim ama pek bi alengirli durum var =)
edit: Ne ciddisi? İlişki demiş sadece, dikkatim dağılmış meğersem...

arama hiç. bi kere bile. eşşek gibi geri arar. aramazsa da salla gitsin. sinir oluyorum yaa böyle hatunlara. madem gönlün yok ne diye buluşup konuşuyosun di mi? nazın da bi adabı var.
oh be rahatladım :)

bence herhangi bi hamle yapmayın,opucuk balıgı dogru soyluyo,ses seda çıkmayınca kesin kendi arar.
tecrübeyle sabit :D

msn gibi bi ortamdaysanız online olup hiçbi şey yazmaman, neşeli şeyler dinlediğini göstermen iyi olur. iradeliyse o da yazmaz muhtemelen. ama işin oluru varsa birkaç güne de kendisi damlar.
şimdi sen bi şeyler yazarsan bu biraz zayıflık göstergesi olur kiii, bu ileride çok daha fazla taviz verebileceğin anlamına gelir.

Ayak yapıyor. Numara falan gerekmiyor. aynen yukarıdaki arkadaşlara katılıyorum. sessiz kal birkaç gün.

10 kez buluştuktan sonra kızdan hala sevgili olma yönünde bir tepki gelmediyse ya kız tarafı çok ağır, ya da sen kanka modunda yaklaşmışsın ve seni sevgili olarak düşünemiyor.

Numara vs çekmeye çalışacaksan niyetin pek "iyi" değil sanırım. No comment.

kendine ne sözü vermiş?

img380.imageshack.us

Wishborn kardeş, zor iş be. Umarım ciddi ciddi aşık değilsindir, zira sıkıntılı bi durumdur, bilirim. Kısa mesajla filan çözülecek iş de değil üstelik. Vuruculuğunu siktirettim kısa mesajın, istersen Shakespeare ol, Baudelaire ol, döktür beyitleri, dörtlükleri, iş olmayacaksa olmaz.

"Hiç dokanma o kesin arayacaktır" diyecem, o da popülizmin dik alası olacak. Berke Hürcan - Josh Holloway çapında fiziki görünüşün ya da kalın bir cüzdanın, otomobilin, pahalı elbiselerin ya da şöhretin yoksa erkek için "aranmak" istisnai bi durumdur. Ama neyse, yine de umarım arar. Ya da umarım aşık filan değilsindir. Zor işler vesselam. Ararsa da "ben ekmeğime bakarım" modu galiba en iyisi. Uma uma bi hal oldum ama, umarım aşık filan değilsindir.

senden daha yaşlı birisi olarak şöyle bir öğüt vereyim (ben de başarıdan başarıya koşan birisi değilim ama yıllar bazı şeyler öğretiyor)

zamanını sorunlu ve sonu olmayacak şeyler için harcama. madem ilgileniyorsun al karşına kardeşim böyleyken böyle benim niyetim bu sen ne diyorsun de, cevabı hayırsa güle güle.

önündeki maçlara bak. öyle uzun uzun düşünmeye gerek yok. arkadaşlar doğru yazmışlar. üstüne düşme. bir kere sorman yeterli.

eğer 10 kere buluşmadan sonra ilişkiye girmek istemiyorum diyorsa ya niyeti başka demek, ya da seni oyalıyor. üstüne düşmeni mi bekliyor?

yav böyleleri ile uğraşmaya değmez. sonra geri bakınca en güzel yıllarım saçma sapan kişilerle heba oldu demeyin.

belirtmeyi unuttuğum bikaç noktaya mea maxima culpa çok güzel bi biçimde değinmiş.
bu söylediklerin yaşandıktan sonra kız böyle bi şey diyosa o kızın biraz sorun sahibi olması çok yüksek bi ihtimal. bu durumda devreye senin niyetin giriyor. yani bu kızdan beklentilerin önemli. fırtınasız, sakin ve huzurlu bir ilişki arıyorsan bu kızdan elinden geldiğince uzak durman senin yararına olur. çünkü anlattıklarından yola çıkarsak bu kızın sana vadettiği en belirgin şey; belirsizlik gibi duruyor.

dediğim gibi senin niyetin çok önemli bu aşamada. hani senin de niyetin sadece vakit geçirmekse, belirsizlik beni germez; ben kolay kolay üzülmem diyorsan gidişatı koru.

direk ilerle, kaç.

şu memlekette ilişki yetkileri default olarak kız milletinde başlıyor ya dayanasım gelmiyor. age of oldu vallahi çıkmalar mıkmalar.

Bence hiç hesap kitap yapmadan içinden ne geliyorsa onu söyle. Ama önce düşün derince, ne istiyorsun ne düşünüyorsun ve nasıl hissediyorsun onun bi farkına var, sonra hepsini tek tek anlat.

Bu kadar açık olmanın sonucunda iki ihtimal var; ya hoşlandığın kız senin açık olduğunu görünce rahatlayıp gerçekte ne düşündüğünü o da açıkça söylecek ve iş savaşa dönüşmeden, karşılıklı hamle planları 'şöyle dersem böyle düşünür'ler olmadan rahat, germeyen bir ilişkiye yol verecektir ki böyle olursa harika olur. Ya da 'bu çocuk bana hasta, biraz da saf galiba, aptal aşık ehe' diye düşünüp seni süründürmeye çalışacaktır ki buna karşı tetikte olursan bişey olmaz, kendini koruyabilirsin.

Zaten bi ilişki ya ilk durumdaki gibi olmalı, ya da hiç olmamalı bence. Biraz bekle, ipleri eline verme, insiyatifi sen al demişler genelde cevap olarak da şaşırdım biraz. Herkesin doğrusu kendine tabi tavsiye benimki.

arama, arama, arama.

direkt bize gelsene diye mesaj at. sonra da "ben biliyorum o bize gelsene tekliflerini falan, ben senin bildiğin kızlardan değilim" tribine girerse "kusura bakma da bu yaştan sonra senle kafelerde sürtüp tabu falan oynayacak halim yok, gelmezsen de normal karşılarım olabilir" falan de. hatta o kadar uzun uzadıya cevap yazmana bile gerek yok.

yani direkt olaya gir. 22 yaşında adamsın gerek yok böyle ayak oyunlarına. net olmak lazım.

Fazla kaptırmadan uzak dur. Böyle sorunlu tiplerden sevgili bile olsa sorunlu bir ilişki yaşamış olursun. Sana da zamanına da parana da yazık. Çünkü bunlardan sonra olacakları az çok kestirebiliyorum.

olurda muhabbet arasında "ben seni arkadaşım olarak düşünmüştüm" derse meşe odunuyla giriş.

bu kızdan uzak durun fikrine katılmıyorum.
Her kız kendi kendine "bir daha aşık olmayacağım/erkeklere güvenmeyeceğim" türünden en az 5-10 kere söz vermiştir 20 yaşına kadar.
Bazı erkekler bile yapıyor bunu.O derece :P

"istiyorum ama..." diye başlayan cümle "bir süre daha peşimde koşman lazım, prensesim ben çünkü" diye devam ediyor olabilir ablanın kafasında. bu durumda o sessiz kalma oyununun dozu kaçarsa niyetinin ciddi olmadığı izlenimini edinebilir. bilemem tabi, edinmeye de bilir.

hemen kabul etmiş olmamak için öyle demiş bence. fazla çabaya gerek yok.

Camın içine lazerle resim işliyorlar. Mesela ikinizin olduğu bir resmi cam içine işletebilirsin. Al sana oricinal fikir.

-ilk izlediğiniz filmin dvdsi ya da çok sevdiği bi filmdeki özel bi eşya.(sweeney todd usturası almıştım ben çok etkili olmuştu ;)

-oyuncakları seviyorsa maxi toys'da bi kedi var onu al. kaşıyosun, seviyosun, dövüyosun canlı gibi! 70ytl civarıydı.

taksim atlas pasajında retro diye bi dükkn var, gerçekten HİPER UCUZ fiyatlara eski 70lerden kalma oyuncaklar var, onlardan alabilirsin.
gerçi "sevgiliye retro oyuncak almak", "anneye anneler gününde biblo alma kaçışı" gibi kaypak bi hareket olabilir doom günü falan gibi özel bi günse.

ömrü billah istediği ama bir türlü fırsat bulup/denk gelip alamadığı bir evcil hayvan olabilir seviyorsa-kedi köpek kuş hamster şu bu.

(ne bileyim, ben kocama sürpriz köpek almıştım 2 sene önce, hala koynumuzda yatıyor.)

dijital fotoğraf çerçevesi. bir hafıza kartına da birlikte fotoğraflarınızdan en sevdiklerinizi seçin yükleyin. pahalıdır ama.
ucuz ama sevimli öneriler:
fotoğraflarınızı bilgisayarda güzel bir kolaj yapın, güzel bir çerçeveye koyun.
takvim programları var, onları kullanarak (fotoğraflarınızla birlikte tabi) güzel bir takvim hazırlayın.
fotoğraflarla yaptırabileceğiniz ürünler için şöyle bir site var:
www.derinfoto.com
güzel şeyler var orda da. ama hiç yaptırmadım ben, sadece fikir olsun diye bakıyorum arada, hizmet kalitelerini bilemiyorum.

aman fotoğraf, çerçeve, o bu gibi hediyeler alma da. beğenmiş gibi yapıyorlar.

git giyecek al doğru düzgün. doğru düzgün derken pahalı olmasına gerek yok da, mangoda zarada orada burada bulamayacağı türden güzel bir şey al. önümüz kış, seçeneğin bol.

çok sevdiği bir animasyon filmin oyuncağı olabilir. ben aldım sevinç taklaları attı kendisi. ama gidip de dandik bir şey almayın.

Kış geldi.. Bence güzel bir palto al.

Pull and Bear'de çok şık yeşil bir palto vardı. Bi kız arkadaşla gitmiştik denemişti de, resmen şeker kız candy'ye dönmüştü giyer giymez. Bence mutlaka onu alman gerekiyor. Bakırköy Capacity'deki mağazasında görmüştük.. Kahverengisi de var, bence mutlaka git incele, bak.

pusula
orijinal ancak biraz pahalı

armada sport pointe bi bak

Inter Sport da var benim bildiğim. Cepa ve Panora'da olması lazım.

son üç gündür aynı işi yaptım vallahi :) keklikpınarı'nda alpinist var, hangi dağcı arkadaşa sorduysam orayı önerdi. biz de ordan aldık sonunda. ulus'ta yiba çarşısı'nda bi yer var, adı bahriyeli, ama hiç bilmediğimiz bir ispanyol marka satıyorlardı, güzel ayakkabılardı gerçi. intersport ankamall, cepa, panora'da var, salomon çok oralarda, bi de hi-tech. genelde salomon önerdiler bize hep. ankamalldeki satıcılar pek sabırlı, bize vibram taban, gore-tex nedir, bıkmadan açıkladılar :) bi de karumda giriş katta arkada bi mağaza var, ama modeller sınırlı.

Öneriler için teşekkür ederim. bugün cepa'daki intersportu gördüm ama orada pek bişi yoktu aslında. merrell'in birkaç çeşidi... Aradığım daha çok kış şartlarına uygun hem doğa hem de şehir içinde kullanabileceğim bot tarzı bir şey. online satış sitelerinde çok var türevleri ama konu hakkında çaylak olduğum için gidip kendim görmek istiyorum. ve ne yazık ki dışarıda, internetteki kadar çok çeşit görebilmek mümkün olamıyor :/ nereleri gezeyim ki bol çeşit görebileyimin hesabını yapıyorum.
evet alpinist de bakacaklarım arasında.
bilgiler için tekrar teşekkürler.

Cepa'dakine bakmışsınız ama bir de yolunuz düşerse Panora'daki InterSport'a bakın. Salomon iyidir.

Şimdi adını hatırlayamadım ama, Tunalı'da Edge'in karşısındaki hanın alt katında bir dükkan var. La Fuma, Salomon falan satar. Fena bir yer değildir.

Ülkealan pasajını söylemeyi unutmuşuz. Tüm bu saydığımız mağazalardaki ürünleri bulabilirsiniz.