Iki fatura olsun 100 er liradan. Birinin. Vadesine 10 digerinin 20 gun olsun. Ortalama vaden 15 olur.

www.eksisozluk.com

ne fark eder ki ha bir ha iki. tek bir kredi ise örneğin her ay sonunda misal 100 lira ödüyorsan ve 12 ay ise ortalama vadesi 6,5 ay olur.

dönem başında ödüyorsan ortalama vadesi 5,5 ay olur.

yok her ay farklı ödeme oluyorsa ozaman ağrlıklı ortalamasına bakıcan
opucuk baligi'nin soylediği gibi.

benim aklımda böyle kalmış.

yunanistan yeşil pasaporta vize istemiyor. senin de dediğin gibi elini kolunu sallayarak giriyorsun

yesil pasaporta vize istemiyor cikis harcini yatirip gidebiliyorsun..

yalnız benim bildiğim adalara vize istemiyor diye biliyorum. Ben Atina'ya gideceğim. Vize işlemleriyle uğraşmıyorum o zaman di mi ?

2010 yazından itibaren yeşil pasaporta vize istemiyor, Atina'ya elinizi kolunuzu sallaya sallaya gidebilirsiniz.

kaleiçi gibi duruyor.

kaleiçi antalya gibi gorundu bana.

Kaleiçi, Antalya. Bu fotoğrafı facebook'ta görüp merak etmiştim:

www.facebook.com

altındaki yorumlarda antik taşları korumak için camla kaplandığı yazıyor.

Kaleiçi burası, hatta Üç Kapılar'dan girip doğruca yürüyünce çıkıyordu sanırım buraya.

Öncelikle ikea nın her malı dandik evet, raf diye alıyosun üstüne kağıt koyacak değilsin herhalde aynı dertten bende muzdarip oldum, boktan mallar işte.

Soruna gelince, benim eve geldiğimde bi sürü raf vardı böyle eski kiracıdan kalma ben de bunları kullanılmayan kaloriferlerin üzerine koyup delmeden etmeden raf yaptım gibi bişey oldu.

Onun dışında gideceğin yer marangoz onlar da baya para alır, kendin yapabileceğin çözümlerle uğraş.

Ben aynı rafı yine ikea'dan aldığım bir aynayla kullanıyorum:

www.ikea.com

ama bu linkteki gibi değil de yatay olarak kullanıyorum, aşağı yukarı rafla aynı uzunluktalar, çiçekler sol tarafta kalıyor, üzerine takılar parfümler kremler filan işte her türlü ıvır zıvırı koyuyorum. Bu arada erkek olmadığınızı varsayarak cevap veriyorum, erkekseniz çiçekli ayna önerimi ciddiye almayın lütfen :)
Ama tabi ki duvara monte şekilde kullanıyorum. Duvara monte edemiyorsanız, ikea veya praktiker gibi bi yerden ayaklar alıp masaya çevirebilirsiniz, bu noktada matkap kullanabilen erkeklere ihtiyacınız olabilir :) Ayna altı dışında salonda filan da bu şekilde kullanabilirsiniz.
Belki zaten biliyorsunuzdur, ikea hacker diye bir site var, orada böyle ikea ürünlerini başka şeylere dönüştürüyorlar, bahsettiğim gibi bir masa için :
www.ikeahackers.net
Genel olarak raflar için:
www.ikeahackers.net

Size ayak da buldum bakın:

www.ikea.com.tr

@opucuk balıgı; ben o aynayı görmüştüm geçen senelerde çok da hoştu fakat son 2 senedir karşılaşmadım kendisiyle forumdaki ikeada, ekstradan ayak için de teşekkür ederim, masamda kullanıyorum onu zaten =)

linkler de yardımcı olacak gibi. güzel fikirler var ama duvara yapmak konusunda hala emin değilim...

1 ay kadar işlenmiş hiçbirşey yemeyin(sucuk,salam,ekmek,gofret,çikolata vb...) Meyve,sebze ve balık 3 lüsünden oluşan bir diyet uygulayın.sonra tekrar kontrole gidip değerlerinizi ölçdürün derim ben.

kolesterolün çok yüksek. hastalığın nedeniyle yükseliyordur. yani diyet ile düşürebileceğini sanmıyorum. ama yediklerine kesinlikle dikkat etmelisin. ama ilaç tek seçenek olabilir.
geçmiş olsun

Öncelikle doktor değilim, ama gıda mühendisiyim, o nedenle kolesterolü azaltmak konusunda lifli gıdalar ağırlıklı beslenmenizi ve spor yapmanızı (yürüyüş dışında) önerebilirim. Ama kolesterol her zaman beslenme ile alakalı değildir, vücut zaten belli oranda kolesterol üretir, o nedenle siz dışarıdan kolesterol alımını kısıtlasanız da yüksek kolesterol problemi yaşayabilirsiniz, genetik olabilir, ya da yanlış bilmiyorsam haşimato zaten yüksek kolesterol yapar, o yüzden sadece beslenme ve spor ile kolesterolü kontrol altına almak mümkün olmayabilir. Bu nedenle doktor ilaç verdiyse ilaç kullanmalısınız bence. Tabi doktorun haşimato olduğunuzu bildiğini ve asıl haşimato için gittiğiniz doktora bu ilacı kullanabilir miyim diye sorduğunuzu varsayıyorum.

yediklerime dikkat etmeye çalışıyorum, zaten yemek seçen biriyimdir deli gibi, öyle çok yağlı yemekler yemem. fast food arada sırada yerim.
@opucuk baligi evet haşimato yüksek kolesterole neden oluyor, ailemde de var yüksek kolesterol ama dediğim gibi ilk kez bu kadar yüksek çıktı. en fazla 240 çıkıyordu bu zamana kadar. kardiyolog verdi ilacı ama henüz tiroid doktoruma danışamadım. bu ay kontrolüm var, sorucam muhakkak. ilaçtan çok korkuyorum, kolesterolden de.

kolesterol problemi olan bir biyokimyacı olarak:
- kolesterolün %20 si diyetle alınır %80 i metabolizmadan gelir, bu nedenle 220-240 gibi değerler diyetle tolere edilebilir ama daha fazlası için ilaç önerilmekte (ki bende kullanıyorum maalesef) içinize sinmiyorsa ikinci/üçüncü bir doktorun fikrini alın. spora devam edin.
-geleneksel yöntemler olarak da 2-3 tane cevizi geceden bir bardak suya koyup sabah önce suyu için sonra cevizleri yiyin. onun dışında karaciğerinizi koruyun.
geçmiş olsun :)

Ben olsam 1 ay beklemeyip doktoruma telefonla danışır, ilacı ona göre kullanırdım. Kullan derse tereddüt etmezsiniz en azından.

@denize karsi icen keci ilacı ne zamandır kullanıyorsun? düşürdü mü kolesterolünü? ne kadar süre kullanman gerekiyor? yan etkileri var mı?

olur.

@pukay neden?

ilerde çocukça gelebilir. bence de uzak durmakta fayda var..

@pukay+1

bence güzel. bilekte çok net anlaşılmaz ama yine de güzel.

eyle? günlük hayatta kullandığımız bir fiil değil, ileride rahatsız eder bence, ben de ona takıldım. hatta önce eyre diye okudum.

ben de 'eyre' diye okudum valla.

olur hacı

Yoo dostum yoo.

ilerde pişman olma ihtimalin yüksek bence

bence güzel. ama kuş böcek falan çıkar onları.

ilk baktığımda recaptcha'lara benzettim ben. yaptırma bence. şundan pek bi farkı yok:

i.imgur.com

ekşibitionda sağ kolumdaki dövmenin fotosu var, o dövmede "love forever" yazıyor ama ilk bakışta yazıyı fark edene denk gelmedim daha. sözlükten pandayavrusu tasarladı dövmemi, ona ulaşırsan aynı yazıyı çok daha başarılı bir tasarıma dönüştürebilir. Bu şekilde yaptırma derim.

@kimlanbu baktım şimdi de, ben öyle tribal şeyler sevmiyorum ama yeap olabilir. kendisine danışırım. saolasın!

bölüm ne, elektronik mi? elektronikse thermolar hiç işine yaramaz sanırım. ben mete olanı almıştım yıllar yıllar önce, zor değil, hiç işime yaramasa da eğlenceli bile gelmişti. thermo zordur ayrıca.
p.s. ee mezunu değilim.

statik alabilirsiniz ben 2deyken sınıfın yarısı elektronikçiydi. sene 20081

termo almayın, diğer alanlara yazık oluyo.

Bu kanun yeni çıktı, sizin okula özel değil yani, bundan sonra herkes alttan aldığı derslerin kredisine ve kaçıncı kez aldığına göre ek para ödeyecek.

2.kezden sonra fazla ödeniyor diye biliyorum...

Swatchlara bakın. Fiyatları genelde 300tlnin altındadır ve güzeldir.

ben swatch sitesini baştan sona gezdim ama seçme sorunu yaşıyorum..
bakıp begenen, vitrinde gözü kalan, yakın zamanda begenilip alınmış bi model.
misaleen resim paylaştım

Bayanın yaşı kaç acaba?

yaş 25..
böyle uçuk yada fazla iri olmayan her modele açığım

Saat işi kişiye göre çok değişir ya, ben fotoğraftakilerin ikisini de beğenmedim mesela.
www.saatturk.com
www.saatturk.com
www.saatturk.com

İlk ikisi bende var, üçüncüyü de çok beğeniyorum.

Swatch'larda da skin serisi olarak geçen ince saatler güzel bence, metal görünümlü olanları filan.
www.alisverissaati.com

@opucuk baligi tesekkür ederim . birinci linkteki güzelmiş..onu da listeme aldım

rende geldi aklıma nedense.

www.gunceldurum.com

bu listeyi inceleyerek başlayabilirsiniz. baya bi kapsamlı listeymiş :s

bende detaylı bir excel vardı. kürdandan buzdolabına herşey yazıyordu. ama bayramdan sonra gönderebilirim, yanımda değil :)

kette/çay makienesi-mikrodalga kesinlikle olmalı

hayırlı olsun dostum. evliliğiniz ebedi olur inş.

büyük eşyalara nazaran daha küçük ve kişiden kişiye değişen zevkler doğrultusunda yazıyorum:

-mutfak robotu

-ekmek kızartma makinesi

-katı meyve sıkacağı

-salona ya da odalara şık tablolar.

-misafir terliği (malum kış geliyor).

-düdüklü tencere.

-sehpa seti

-antreye ayna.

evlendikten sonra mutlaka cebinizde bir 2000-3000 tl kalsın, eksik budur bak benden söylemesi.

saç kurutma makinesi.

limonluk, sarımsak ezici zımbırtı veya havan, tahta veya plastik kaşıklar (teflonlar çizilmesin diye), nihale.

giriş kapısının önüne paspas. hoşgeldiniz yazanı tercihdir. :)

utu tahtasi, masa, kevgir, nihale, nevresim, terlik, pense, tornavida, abajur, termofor, termometre, banyo lifi, masa lambasi, maşa, havan, radyo, telsiz telefon, ayakkabilik

vileda

üçlü priz abi.

kova-çamaşır sepeti-mandal
bulaşık ve camaşır makinesi deterjanları-calgon-yumuşatıcı
elektrik süpürgesi-onun torbaları
kesme tahtası-süzgeç-evye-aluminyum folyo-sreç folyo-yağlı pişirme kağıdı-buzdolabı poşeti

uzatma kablosu
kalemlik-makas-bant-not defteri
vantilatör
çöp kutusu
ayna

çamaşır asacağı, kesme/doğrama tahtası, çay ve makarna için süzgeç, tost makinesi, çerçeve, tepsi, soyacak, bardak altlığı, vazo, kitaplık, mikser, sürahi,ayakabı boyası, çekecek (kerata), duvar saati, şemsiye, kibrit/çakmak, çalı süpürge, borcam- gerçi kesin hediye olarak gelir-, iğne, makara, ceviz/fındık kıracağı, ingiliz anahtarı, ekmeklik, kül tablası belki. gerçi bunlar ufak tefek şeyler ama olsun. mutluluklar şimdiden :)

tırnak makası
kulak temizleme çubuğu
yedek ev anahtarı
korniş
kargaburun
plastik kap
kevgir
dübel
çöp kutusu ve poşeti
yastık kılıfı
konserve açacağı
kepçe
yangın söndürücü!
karafaki
sünger
kurulama bezi
tuvalet kağıdı
aluminyum folyo
lavabo pompası
cımbız
kova
leğen
çekpas
çamaşır sepeti
çamaşır asacağı
makas
pil
fener
kağıt
kalem
duman dedektörü
çakmak/kibrit
telefon
ampul
ağrı kesici
ilk yardım çantası
telefon rehberi
izola bant
mezura
saat
mangal
şemsiye
jaluzi
makas
seyyar merdiven
elbise askısı
diş fırçası/macunu
bulaşık deterjanı
dikiş seti
yemek kitabı

Hepinize çok teşekkür ederim. Aklımızda olmayan bir sürü sey canlandı gözümüzde. ellerinize sağlık :)

Bookstore'da proficiency örnekleri satılıyordu, onlara çalışsan iyi olur. Soru tarzı bazen ters gelebiliyor.

writing yazmak için belli kalıplar var. onlara göre yazmanız gerekli. yoksa ne kadar iyi yazsanda puan alamazsın. onları öğrenin. grammar ve readingde sorun yaşamazsınız bence.

@opucuk baligi
bookstore'da satıldığını yeni öğrendim ve araya şimdi tatil girdi. tatil dönüşü geç olabilir. internette buldum bi metu proficiency örneği, ona benzer midir? ya da bayram dönüşü alsam çok mu geç olur?

@godoy
cesur öztürk'ün kitabını aldım ama burada writing yok. bir kaynak lazım mı onun için yoksa hazırlıkta öğrendiğimiz "first of all", "furthermore", "secondly" falan tarzı kalıplardan mı bahsediyorsun. ya da bu major-minor olayı mı?

evet evet o kalıplar. major minor belirleyip,
introduction cümlesi, there are three main reasons... ,firstly, secondly, to sum up falan diye gidiyoruz.

Şuraya baktın di mi? www.ydyom.metu.edu.tr
Birkaç tane soru örneği filan da var ama çok az. Sınav 12sindeymiş, bence geç olmaz bayramdan sonra.
Writing için ne kadar bağlaç kullanırsan o kadar iyi :) Favoriler: on one hand,..., on the other hand, ..., furthermore, moreover, first of all, to sum up, in addition, diye gider. Lisansı İngilizce okumuş biri için çok zor olmaz diye düşünüyorum, listening için de Amerika'da aksanlara ve hızlı konuşmalarına rağmen anladıysan bunda hiç problem değil, gayet düzgün okuyorlar.

her ikinize de çok teşekkür ederim. o sayfaya da baktım evet. sınıftan arkadaş sadece o bookstore'daki kaynağa bir defa bakarak 1. girişinde 62, 2.sinde 65 almıştı. birden stres oldum ama çalışırsam yaparım sanırım.

tekrar teşekkürler.

öncelikle sınavdan korkma. kolay bir sınav, ben türkçe eğitim ve okumada iyi, onun haricinde ortalama bir ingilizceyle iyi bir not aldım. sen daha iyisini alırsın.

wrting için kesinlikle toefl gibi 3-4 paragraf yapma. olayın esprisi o. toefl da işte bir giriş yapar, sonra supporting paragraph yapılır ve bir sonuçla bitirilir ya; hah bunu odtü'nün sınavında yapma. tek paragraf yaz. yani direk kafadan gir konuya giriş falan uğraşmadan ve aynı paragraf içinde bol bağlaçla kullanarak bitir.

listening de not alma kısmında, böyle art arda sıralamaya başlaıyorsa hemen not al. rakamları falan not al. öyle saçma sapan bir bölüm.

başka da bi esprisi yok.
hı bir de, teyple listening yapıyor adamlar. en başta ses ayarını yaptırırken rahatsızsan söyle net bir şekilde; sonra sınavda benim gibi küfretme.

başarılar...

daha sonra bu başlığa bakan arkadaşlara referans olsun diye yazıyorum. sınavdan 73.5 aldım. buradaki arkadaşların yazdıkları gayet yerlerinde tespitlermiş. uymalarını öneririm.

Sayfada öyle bir şey göremiyorum.

www.edb.adalet.gov.tr
şu linkte dediğin şeye tıklayınca uyap.rar diye bir dosya iniyor. içinde A.B PERSONEL ?? UYAP DERS NOTLARI DYS GUNCEL.doc diye bir dosya var, ama bende hata veriyor, rar'lı dosyayı açamıyorum. ama sldx uzantılı bir dosya göremiyorum.

Yüksek lisansın eskiden maksimum süresi 3 yıldı, atılma kalktı evet, harcı ödediğin sürece atılmıyorsun. Ama 3 yıldan sonra öğrencilik hakların bitiyor, erkeksen askerliği erteletemiyorsun yani. Ayrıca bu 4 yıldan sonra uzattıkça harcın da katlanıyor. Maddeyi başka bir duyuruya yazmıştım dün, bulup linkini vereyim.

@oucuk baligi,

bekliyorum. teşekkürler...

Torba yasanın tamamı şurda: www.resmigazete.gov.tr

Madde 44. c. ... yüksek lisans programını azami üç yıl, doktora programını ise azami altı yıl içinde başarı ile tamamlayarak mezun olamayanlar, bu Kanunun 46 ncı maddesinde belirtilen koşullara göre ilgili döneme ait öğrenci katkı payı veya öğrenim ücretlerini ödemek koşulu ile öğrenimlerine devam etmek için kayıt yaptırabilir. Bu durumda, ders ve sınavlara katılma ile tez hazırlama hariç, öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlandırılmaksızın öğrencilik statüleri devam eder.

Az önce yanlış söylemişim, 3 yıldan sonra zamlı harç ödeyeceksin. Yüksek lisansın yarısı kadar uzatabiliyordun, doktorayla karıştırdım.

Madde 46. f. Lisansüstü öğrenimin, 44 üncü maddenin (c) fıkrasındaki süreler içinde tamamlanamaması halinde, tez aşamasında ödenecek öğrenci katkı payı veya öğrenim ücreti, lisansüstü öğrenim için belirlenen dönemlik katkı payı veya öğrenim ücretine (d) fıkrasındaki oranlar uygulanarak hesaplanır.

d. 44 üncü maddenin (c) fıkrasındaki süreler içinde öğrenimin tamamlanamaması halinde, her bir ilave ders için kredi başına ödenecek öğrenci katkı payı veya öğrenim ücreti; dersin alınacağı dönem için bu maddenin (c) fıkrasına göre belirlenecek olan kredi başına katkı payı veya öğrenim ücretinin yüzde yüzü, ikinci defa kayıt yaptırılması halinde yüzde ikiyüzü, üçüncü defa kayıt yaptırılması halinde yüzde üçyüzü, dördüncü ve daha fazla defa kayıt yaptırılması halinde ise yüzde dörtyüzü olarak hesaplanır.

Yani uzattıkça katlanarak harcın artacak, ama bir yıl uzatınca 4 katı olmuyor. Metinde Madde 171 ve 172'nin altında bu düzenlemeler, aratıp ayrıntılı okuyabilirsin ama yüksek lisansı ilgilendiren kısımlar bunlar özetle.

Bu arada yasa Şubat'ta yayınlandı ve geçerli.

bugün okulun sitesinde bir yazı vardı yeni uygulama ile ilgili. lisans süresinde bir dersi 2 defadan fazla alırsan kredi sayısına göre fazla para ödüyormuşsun artık. :)) süpermiş.

amerikan filmlerinde avukat ofislerinde hep yeşil bi masa lambası olur ya ben olsam ondan alırdım, ikea'da falan bulursun.

bunun gibi

www.sishane.com

cok şık masa lambaları var öyle birsey olabilir.

aşırı klasik ama avukatlar seviyor sanki böyle şeyleri:

www.hediyedenizi.com

bir arkadaşım avukat olan kuzenine kalem almıştı. ama bu evladiyelik olanlar var ya onlardan. bence güzel bir hediye idi.
www.scrikss.com.tr

faber castelin de limited edition ürünleri falan da olabilir.

duvar saati al ama cit cit otmesin. sessiz calissin. masasina bi sey alacan simdi, begenmeyecek, seni kirmamak icin atamayacak, satamayacak, mecburen kullanacak, her gun de gozunun onunde olacak.

www.mudo.com.tr
bunu al, mührü falan da var. borçlulara mektup gönderir bunla.

Daha önce yazdıklarınızın linkini de verseniz daha kolay olur.
Doğru anladıysam, kayıt sistemi dersi almanıza izin vermiyor, ama dersi alabilmeniz gerekiyor öyle mi? Tam olarak neye dayanarak alabileceksiniz, onu da yazar mısınız? Eğer alabileceğiniz doğruysa, dilekçe vereceksiniz, talebiniz onaylanırsa sistemde de kaydınıza izin verilecek. Yok derlerse mahkemeye başvurursunuz, ama önce gerçekten dersi alabilme hakkınız olduğundan emin olmalısınız.

öğrenci işleri geçen sene söylüyordu, bu sene yine söylüyor. Dersi alıyorsun diyorlar ama sistem vermiyor. Sığındıkları bu. Ellerinden alınmış müdahale hakları, yoksa veririz ayağı yapıyorlar. Eminim dersi alabileceğimden. Kısaca şöyle söyliyeyim geçtiğimiz sene alabilirken bu sene otomasyondan dolayı alamıyorum.

Otomasyon dediğiniz şeyin kısıtlamaları yönetmelikle belirleniyor genellikle, o yüzden soruyorum ayrıntılı durumu. Eğer yönetmeliğe göre ders alabiliyorsanız, otomasyon engel olamaz, dilekçenizi verin, işleme koymak zorundalar. Bir kurul kararı çıkarılır, dersi sisteme girerler. Ama olumsuz karar çıkarsa o zaman mahkemeye gidersiniz. Dediğim gibi, ayrtıntılı bir dilekçe verin, dilekçenize takip numarası isteyin, sonucunu da mutlaka isteyin. Mahkemeye gitmeniz gerekirse ihtiyacınız olacak.

yönetmeliğe/tüzüğe göre bir değişiklik olmadıysa ve belirtiğiniz üzere dersi alma hakkınız varsa durumu anlatan dilekçe yazın. Öğrenci işlerinin yapabileceği bir şey değilse yönetim kurulu toplantısında buna onay verilecektir.
kolay gelsin...

çalışmaya başladığınız an artık kullanmamanız gerek.

Evet geri verip lacivert pasaport almanız gerekiyor. Ancak yurtdışına çıkışta normalde sizin sigortanız olup olmadığını kontrol etmiyorlar, pasaportunuzun süresi bitene kadar risk alıp kullanabilirsiniz. Ama o strese gerek var mı, bence yok.

Edit: Gidip döndükten sonra ortaya çıkabiliyormuş:

www.turkhukuksitesi.com

çalışmaya başladıktan sonra teslim etmezseniz ve durum da bir şekilde ortaya çıkarsa paraya çevrilen hapis cezası var benim bildiğim kadarıyla. Anneniz sizin adınıza pasaport alırken "çalışmıyor,maaşı bulunmamaktadır" gibi bir kağıt imzalamıştır zaten.

yakarlarsa birkac bin lira odersin. e zaten vize masrafi o kadar. o yuzden bence kullanmaya devam et, yakalanmama ihtimalin var, yakalansan da kaybedecegin sey kazandigindan daha kucuk sayilmaz. :)

Kim olursa olsun kişiye sormadan onu referans göstermeyin. İş başvurusu için özgeçmiş hazırlıyorum, sizi referans olarak gösterebilir miyim? deyin sadece, bunda çekinecek bir şey yok.

kesinlikle sormadan yapma da, samimi olmasan bile sormalısın sonuçta. kaldı ki samimiyim diyorsun, git sor, zaten samimiysen muhtemelen kabul eder.

çekinecek bir şey yok. bu konularda çekinmeyin.

bu çekinilecek bir şey değil ki? başka kimi yazacaksınız bu tecrübenizle ilgili isim verirken? çekinmeyin sorun. yolu yordamı açıkça sormak. cv me eklemek istiyorum, eklememin sizin için bir sakıncası olur mu? diyebilirsiniz.

linki var mı? ben halojen fırın kullandım ama tamamen bilimsel nedenlerle, ev kullanımı için soruyorsanız kısaca pişirme süresini kısaltıyor ve mikrodalga fırınlardaki sorunlarla (yüzeyin pişmemesi, renk değişimi olmaması, vb.) karşılaşmıyorsunuz.

rezistans yerine halojen kullanılıyor. boyutu küçük. bir tavuk sığacak kadar. daha hızlı ve kurutmadan pişirdiği söyleniyor. bir nevi cam tencere görünümünde.

goo.gl

bunda balık filan çok güzel pişiyor, sebzeler de öyle.

geçmiş olsun kardeşim.

şimdi oradaki en doğru bakış açısı şu:
sonuç her ne olursa olsun, ister risk teşekkül etsin ve bebeğiniz alınsın, ister bebişiniz sapasağlam olsun ya bu hamileliği çok değil 30 sene önce yaşasaydınız?...
ne üçlü, ikili testi ne, ne amniyosentezi?...

hamile kaldığınız için, bu testleri yaptırabilip gerçekten uzman doktorlara erişebildiğinizi için çok ama çok şanslısınız. erişebilirlik bir kenara böyle bir ülkede olduğunuza, bu imkanlara ve yaptıracak entelektüel seviyede olduğunuz için de çok şanslısınız.

sen anne adayı kardeşime sağlıklı evlatlar, doğumlar biraderime hayırlı babalıklar dilerken senin rahatlatıcı şeyler duymaya değil, rahatlatıcı doğrulara şükretmeye, onları düşünmeye ihtiyacın olduğunu hatırlatırım.

geçmiş olsun.
bence bu süreç içinde konu hakkında uzmanlığı olmayan kişilerle bu konuyu paylaşmayın. Çünkü bu ülkede herkes her şeyi biliyor; üzerine konu sağlık olunca herkesin de illa anlatacak bir hikayesi oluyor. "aaa kaynımda da vardı" şeklinde. ve tabii ki hep kötü anılar akıllarda tutuluyor. böyle insanlar yüzünden boşu boşuna kendinizi strese sokarsınız.

edit: bu arada peşin peşin tebrik ederim:) Allah analı babalı büyütsün.

Merak etmeyin, amniyosentezi 30 yaş üstü gebeliklerde genelde istiyorlar zaten, kardeşim, 3 kuzenim, pek çok arkadaşım amniyosentez yaptırdı, hiçbirinde bir sorun yaşanmadı. Amniyosentezin riskleri olduğunu okursunuz pek çok yerde, ama olumsuzluklara odaklanmayın, her şey yolunda gidecek ve sağlıklı bir bebeğim olacak diye düşünün. Riskler hep var, her yerde var, ama hamile kalan en sağduyulu tanıdıklarım bile kontrolü kaybediyorlar ve karamsarlığın dibine vuruyorlar, yapmayın :) Kardeşim ultrasonda yazan kafa çapının bilmembişeye oranının normalden büyük olduğunu görünce 3 gün bize çaktırmadan ağlamış, neymiş internette diyormuş ki bu oranın büyük olması Down sendromu göstergesiymiş, yeğenim son derece sağlıklı doğdu ve biraz koca kafalı sadece :) İnternetteki yorumları okumayın, ortalık felaket tellalı dolu, doktorunuzun dediğinin dışında bir şeye kulak asmayın. Birden fazla doktor görüşü alın, ama içinizi ferah tutun. Olur da anomali çıkarsa onu o zaman düşünürsünüz, kendinizi şimdiden yıpratmayın, sizin gerginliğiniz bile bebeğe zarar.
Mutlu, huzurlu, sağlıklı bir bebek büyütün :)

öncelikle hayırlı olsun.

benim de tanıdığım birine amniyosentez yapıldı. ve hiç bir şey olmadı; dünyalar güzeli bi kız çocuğu var şimdi. o amniyosentez esnasında tedirgin ruh halinin birden yatıştığını söylemişti.

daha da önemlisi stajyer doktor olarak amniyosenteze katıldım ve gözlemleme şansım oldu. eminim şu an düşündüğünüz kadar korkunç bir işlem görmeyeceksiniz. onun için rahat olun=)

karnınızı steril edecekler önce. sonra steril ultrason ucuyla bebeğinize bakacaklar. ve operasyon sırasında hep ultrasondan gözlemleyecekler.

sonuçlar için gen taraması yaparken bebeğin cinsiyetini de söylüyorlar bu arada haberiniz olsun. =)
umarım çok sağlıklı, mutlu bir bebeğiniz olur.

amniyosentez candir can. (bizim de basimizdan gecti, oglum canavar hayvani gibi simdi).

iki kere ikili - üçlü testleri riskli çıkan tanıdığım / akrabam amniyoseteze girdi , sonuçta bi şey çıkmadı , çocuklar tosuncuk gibi...

Kanvas baskı dedikleri, bildiğin çıktı aslında. Beze lazer baskı yapıyorlar, çok kötü gözüküyor bence.

Kadıköy çarşıda var bi yer, istediğin fotoğrafı götürünce yapıyorlar. Adını bilmiyorum tam, Don Kişot mu neydi, migrosun ilerisinde solda.

İzmir diyormuş, neyse, sipariş de alıyorlar başka şehirlerden, ama telefonunu bilmiyorum.

Ozalitçi yapıyor ben yaptırdım daha yeni ama aynı seyden mi bahsediyoruz acaba?
www.pluscanvas.com suraya bi bak istersen

kemeraltı kızlarağası hanını soluna alarak kemeraltına doğru ilerlersen 50 metre ileride solda bir tane tablocu göreceksin.
onlar istediğin resmi istediğin bir formata basıyorlar, pahalı bir yer de değildir.

Can Fotokopi/Baskı var, illâ ki bilirsin. Çankaya'da var bir şubeleri, Fuar kapısına yakın bir yerlerde. Her şeye baskı yapıyor adamlar. Onlar hallederler. Ve hayır, Can Fotokopi'den komisyon almıyorum.

Montreal'de hostel bilmiyorum ama mümkün olduğunca downtown tercih edin, olmadı metro duraklarına yakın olanlara bakın. 3 günde şehri epey gezersiniz, old port'a kesin gidin, biodome ve olympic stadium'u görün, gezin, china town'a gidin, botanik parkı var mesela, festivaller var bir sürü. Ne yapmak istediğinize göre değişir aslında, 1 yıl orada yaşamıştım, nasıl bişeyler aradığınızı söylerseniz belki daha fazla yardımcı olabilirim. Şunu görün mesela:

unusual-architecture.com

İki tane çok güzel kilise var, müzeler var, alışveriş merkezleri var, strip clublar var :)

Cok sagol. Cok orjinal bi muze olmadiktan sonra muzelerle cok ilgilenmiyorum. Festivallere bakicam. Biodome tarzi seyler ilgimi ceker mesala. Onun haricinde sehirde hayatin oldugu cafe bar tarzi yerlerin yogun bulundugu yerler neresi mesala? downtown denilen yer neresi birde cadde ya da bina bazinda downtownla ozdeslesmis yerler neresi?

Festivallerin çoğu Temmuz'daydı, ama eminim bu aralar da vardır, Montreal yazın tam bir festival cenneti.
montreal.com

Biodome'u kesin görün o zaman, içinde tropikal bahçe filan da var, bence çok güzel, Rockhopper penguin diye bir penguen çeşidi gördüm orada mesela, çok ilginçti. Hemen yanında Olympic Stadium var, onun da içine girebiliyorsunuz.
www2.ville.montreal.qc.ca

Downtown ise en kolay McGill Uni. kampüsü civarları olarak tarif edebilirim, haritadan bakarsanız çok kolay bulursunuz. St. Catherine Ouest diye upuzun bir caddesi var, üzerinde bir sürü restoran, mall ve mağaza var, mall'lar yeraltından birbirine bağlanıyor, metro durakları da oralarda. Yalnız hafta içi 17:00, haftasonları 16:00'da mağazalar kapanıyordu, bilginiz olsun. Mall'lara bir girin derim, Montreal 'underground city' olarak bilinir, malla'lar yerin altına doğru gider. Cuma akşamları 21:00'e kadar açıktı ama. St. Catherine'den Old Port'a metroyla da gidebilirsiniz ama ben yürümenizi öneririm, 2 km. filandır sanırım, ama Chinatown'a uğrayarak ve dolaşarak gitmek çok daha keyifli. Old port cıvıl cıvıl olur genellikle, haftasonları liman kısmında da showlar filan olur. Daha önce bahsettiğim bina da limandan görünüyor biraz uzak da olsa. St. Laurent ve St. Denis de oldukça hareketli caddeler, yürüyüş güzergahınızı onlara göre ayarlayabilirsiniz. St. Denis'i mutlaka gezin. St. Catherine'i kesen Crescent Street var, orada da club ve restoranlar var ama pahalı diye hatırlıyorum. Mont Royal var, tepe, oradan tüm şehri görebilirsiniz, manzarası güzeldir. Notre Dame Basilica var en meşhur kilisesi, Old Port'a çok yakın. St. Joseph kilisesi var, orası da oldukça tepede, ama güzel. Müzeler ilginizi çekmiyorsa hiç bahsetmeyeceğim, ama Botanik parkı, insectarium gibi yerler var biodome'da, belki onlar ilginizi çeker.
Montreal'da çoğunlukla Fransızca konuşulur ve siz İngilizce konuşunca insanlar gereksiz yere kaba olabilirler, şaşırmayın :)
Nereden gidiyorsunuz Montreal'e bilmiyorum ama Türk yemeklerini özlediyseniz süper de bi Türk restoranı var St. Catherine'nin üzerinde.
Aklıma gelenler bu kadar :)

cok tesekkurler. NY'dan gidiyoruz hosteli ayarladik. 3 gece kalicaz. sanirim gayet sehir merkezinde hostel. adresi 1030 Mackay Street, Montreal, Canada

Concordia Universitesi'nin orada kalıyorsunuz, çok merkezi, St. Catherine'ni kesen sokaklardan biri. NY'dan gidiyorsanız Türk restoranını da tarif edeyim, mantısı süperdi, kaldığınız yere yürüyerek 5 dk. filandır.
www.restoavesta.ca

Bir de canlı müzik yapan yerlerde çoğunlukla Fransızca çalıyorlardı, Fransızca rock dinlemek ilginç bir tecrübe olabiliyor :)

İyi eğlenceler :)

Manti zayif noktam kesin gidicem bu durumda. tekrar cok tesekkurler.

bir uyarı yapayım, amerikaya başvurularda genellikle diploma kullanılmaz transcript yeterlidir. eğer transcript'inin üzerinde mezuniyet tarihi yoksa diplomanı isterler. bir de mümkünse çeviriyi kendin yap okulun öğrenci işlerine onaylattır. ona notere olduğundan daha çok güvenirler ve para vermezsin noterlere, çevirmenlere.
noter olayını bilmiyorum amerikada, hiç ihtiyacım olmadı böyle şeyler onaylatmaya.

@skryer
Teşekkr ederim ilgin için,
Aslında ingilizce transkript aldım, mezuniyet tarihi de var üzerinde, ingilizce diploma eki de aldım, diploma da lazım olabilir diye tedbirli davranmak istedim. diplomayı herhangi bir yere çevirttikten sonra fulbright ofisi 5 tl karşılığında onaylıyormuş. bi tane onaylatsam orada gerekince noterde çoğaltabilir miyim diye düşünmüştüm..

ABD'de istediğin okullardan birkaçının başvuru belgelerine bak, diploma diye belirtmemişse gerek olmaz herhalde.

@opucuk baligi,
diploma ekini okuldan istedim, verebiliyorlarmış ama bir tane veririz dediler, gidip almadım, nasıl bir şey oldugunu tam bilemiyorum. o da iş görür sanırım dediğinize göre,

benim diyeceğim elindeki belgeler yeter de artar. amerika'da diplomaya ihtiyaç olmuyor. çok çok yere başvurdum hiçbiri diploma istemedi. başka bildiğim birinin durumunda transkriptinde mezuniyet tarihi yoktu, o zaman istemişlerdi sadece.

benim tavsiyem diplomanın kopyalarını alma türkiye'den ama ek transkriptler getir yanında, hani amerika'dayken böyle stajlara veya doktoraya başvururum diye düşünüyorsan.

not: kendi diplomamın nerede olduğunu da bilmiyorum şu an ve abd'de doktora yapıyorum, arada birkaç taşınma geçirdim, bi yerlerden çıkar diye düşündüm ama çıkmadı, mesela başvurularım sırasında da hiç bakmadım yüzüne.

Şu an dil okuluna gideceğim, uni.of wisconsin-madison. gitmişken yüksek lisans kabulü almadan dönmek istemiyorum, o yüzden ne lazımsa hepsini götüreyim dedim.
10 kadar transkript var elimde, onlar yeter sanırım o zaman..

diploma çevirisi için lokasyon kısıtlaması yoktur. İnternet üzerinden de pekala onaylı tercüme yapıyorlar. Bir kaç tanesi:
www.diplomadenklik.com
www.onattercume.com
www.tercume724.com

Apple'ın Amerika resmi satışı 1199 USD store.apple.com yani yaklaşık olarak 1900 TL bugünkü kur ile.

peki kargo fiyatları hakkında bilginiz var mı? kayda değer bir fiyat mıdır?

edit: ayrıca gümrükten sanırım 5 adet elektronik eşya geçirme hakkı var diye biliyorum. bu sayede o kadar vergiden kurtulanabileceği için de ucuza geliyor zaten.

sizin bahsettiginiz yurtdisindan gelen yolcunun yaninda getirdigi elektronik aletler icin gecerli. postayla siparisler elbette gumruge tabidir, neticede ithalattir.

umtyzc:
gümrük muafiyeti 150 euro'nun altındaki ürünler için geçerlidir. mart ayından beri tüm kozmetik ürünlerine vergi uygulanıyor ve 2 ayda 1 kez, yılda ise toplam 5 kez gümrükten muaf olma hakkın var(bunda değişiklik yapıldığına dair bi duyumum var).

150 euro. elektronik için de geçerli. ayrıca aynı üründen 3ten fazla getirtirsen ticari amaçlıya girer ve vergisini ödersin, toplam fiyatı 150 euroyu geçmese bile.

eğer 150 euronun üstündeki her üründe vergi alınıyorsa yurtdışından bilgisayar ya da iphone getirmenin mantığı kalmıyor fakat birçok arkadaşım bana yurtdışında tanıdığın varsa getirt diyor. senin dediğine göre ise hiç bir farkı olmayacak ve gümrük vergisiyle aynı fiyata gelecek?

orada 'tanıdığın varsa' diyorlar ya, işte o kısım önemli olan, tanıdık alıp kendi malı gibi getirecek buraya, olay o.

gumrukten elektronik aleti vergisiz gecirmenin tek yolu yaninda tasiyarak gecirmek. o zaman sahsi malin oldugu(nu iddia ettigin) icin vergisiz gecirirsiniz. ayni maldan bes taneyi ise zinhar deklare edip geciremezsin. yani ancak abd'deden gelen bir arkadas marifetiyle olur bu is.

hata yapmak değil de ihanet etmek, aldatmak olacak o.

If someone betrays you once, it's his fault; if he betrays you for a second time, it's your fault.

aldatmak, kandırmak, dolandırmak, ne istersen koy betray yerine. açıklamaya gerek yok sanırım artık :)

get up stand up don't give up the fight

Fool me once, shame on you; fool me twice, shame on me

şehir?

istanbulda olduğunuzu varsayarak, sapphire alışveriş merkezinin alt katındaki t-box'a gidin derim. orda ben görmüştüm baykuşlu gömlekler.

Koton'da var, kıyafet de, takı da.

collezzione' da beyaz ustune mavi bir tisort var. sol ustunde baykus resmi var guzel duruyor.

Acikcasi gidesim geldi :D Bence iyi ve mantikli ama cokta yuzmeyin yahu gezin :)

Atina'da tura katılmanıza gerek yok, Atina'da gezilecek yerler birbirine yakın zaten, bi harita alın, çok rahat gezersiniz. Yüzmeyi boşverin derim ben de, gezin dolaşın önce.

atıldığı okula gidip dilekçeyle başvurması yeterli 25 temmuz'a kadar.

savcılıktan temiz kağıdı alacak. çünkü terör suçundan hapis yatanlar aftan yararlanamıyor. istiyor okullar. alıp da hazırlıklı giderse iyi olur.

2 yıllık diploma pek mantıklı değil gibi geliyo bana.

4'e tamamlansa yine de mantıksız olur mu sence?

lisansı bitirmeye bak. açık öğretimden çook zor gelicek.

nası yani bıdıbıdı? zor gelecek olan ne?

olayın bir de şu boyutu var. benim işim hazır sadece 4 yıllık diploma almam gerekiyor. aldıktan sonra gönül rahatlığıyla kendimi işime adayabileceğim.

dikey geçiş gibi bir şey değil ki bu...

Bölümünüzün aynısı var mı açıköğretimde? Varsa derslerin çoğunu sayabilirler.

işini bıraıp okuluna öncelik ver.

işimi bırakamam, işimi okuldan daha çok seviyorum. o şehire ancak akrabalarımı almak için uğrarım bundan sonra.

dikey geçiş gibi olmadığı için, derslerin sayılması söz konusu değil galiba. o zaman mantıklı olan iki senelik diploma alıp, 4 seneliğe tamamlamak.

bölümüm var açık öğretimde.

4 senelikte yarım bırakırsanız ne 2 yıllık ne 4 yıllık diploma vermezler. sadece dersleri aldığınız için tekrar almak zorunda kalmazsınız.

eğer kendi kurduğun şirketin varda devam ediyorsan bilemem ama , neresi olursa olsun özel sektöre güven olmaz ondan sonra apışıp kalırsın kardeşim sen sen ol diplomanı al. kendi işin ise bişey diyemem.. en azından askere giderken ayrılacaksın işinden döndüğünde herşey farklı olabilir..açık öğretimede konsantre olup bitirmen yıllar alabilir...

Eğer aynı bölümse, kredi ve içeriklere bakarak aldığınız dersleri sayarlar. Ama yönetmeliğe bakın, mesela son 5 yıl içinde almış olmak gibi bir koşul var mı ders saydırırken? Yönetmelikteki koşullara göre dersleri saydırabilirsiniz. Açıköğretim ofisleri var, onlara gidin ayrıntılı bilgi alın. İnternetten yönetmeliği inceleyin.

işim kendimin.
şöyle bir şey duymuştum. 2 yıl olayıyla ilgili; 2 yıl sonunda önlisans diploması yerine geçen bir belge veriliyormuş. yani "eğitimi önlisans düzeyindedir" anlamına geliyor bu belge sanırım. bu yüzden soruyorum.

bu belgeyi alıp, açık öğretimde lisans tamamlama yapabilirim diye düşünmüştüm.

hocam var öyle bir olay. benim bildiğim açık öğretimde var ama normal örgün öğretimde de olması gerek. sen onu en iyi öğrenci işlerinden öğrenirsin. iki yıllık alma hakkın varsa zaten sonrasında istersen dgs ile filan yine bir yere yerleşebilirsin.

(bkz: ekşi tattoo & piercing)

o hastalık dediğin şey zaten öldürüyor, zaten dikkatlisin titizsin, uyarayım dedim genede.

my melancholy blues

Festten kalma- yalnızlik ömür boyu

famous blue raincoat.

into my arms.

sezen aksu - vazgeçtim. şaşmaz

nasıl unutmuşum

coldplay-warning sign

kazım koyuncu - hoşçakal (işte gidiyorum bir şey demeden)
nazan öncel - bu havada gidilmez
ahmet kaya - bir veda havası

normalde bile üçünü peşpeşe dinleyemem ben.

ferhat göçer - aşkların en güzeli

var bi de. yalnız bu kadar eziyet etmeyin kendinize. arada arabesk filmindeki terk edildim şarkısını dinleyin (ciddiyim).

alkislarlayasiyorum.com

sertap erener - yara

zuhal olcay - el gibi

barış manço - unutamadım

müslüm baba dan

"ben geldim meyhaneci, bu akşam buralıyım
sevdiğimden ayrıldım, bir bahtı karalıyım"

haydi hep beraber

anathema - lost control

youtube'u açıyorsun, müslüm-orhan-ferdi-ibo 4'lüsünün playlistlerinden kafaya göre gidiyorsun. ama benim önerim orhan gencebay - dertler benim olsun ile başla.

fizy.com

portishead- sour times

yalın-alışmak zorundayım

leonard cohen - famous blue raincoat
leonard cohen - dance me to the end of love

bir de bonus; (bkz: ayrılık şarkıları)

(bkz: beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın)

tek doz yeterli. ölümcül.

hakan yeşilyurt - kent yağmurları

www.youtube.com

aynur doğan - yaranmaz aşık

www.youtube.com

Kazım Koyuncu işte gidiyorum...
Nazan Öncel var 1-2 parçası şimdi tek tek yazmiyim..

www.youtube.com

jeff beck - eternal sunshine off the spotless mind
neil young - cortez the killer
yavuz çetin - her şey biter.

ahmet kaya - yalancı ayrılık

intihar etme la.

bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım istanbul'un, seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde.

müzeyyen senar - çok geceler bekledim
cem karaca- sen de başını alıp gitme
kardeş türküler ya da tercihen neşet ertaş' tan ahirim sensin

tahta masa- ümit besen
unutmaya ömrüm yeter mi?- ümit besen
istanbul sokakları- ümit besen
alışmak sevmekten zor- ümit besen
bendeki günlerini arayacaksın- ümit besen

Cem adrian, Halil sezai

jacques brel - ne me quitte pas

Beni terketme anlamına da geliyor oh , fransızca bilmesende ağlatır seni

kocaeli üniversitesinde bir grup öğrenci bu konuda dava filan açmayı düşünüyordu. yaklaşık 2 hafta önce.

bugün boğaziçi üniversitenden bir hocayla da tesadüfen bu konuyu konuştum. azami sürelerini henüz tamamlamamış öğrenciler için bile tek ders sınav hakkı veya ortalama yükseltme sınavı hakkı verilip verilmeyeceği muallak dedi.

Öncelikle konuyu iyi biliyorum, yani açıklama değil de, sizin ne düşündüğünüzü öğrenmek için soruyorum:

7+1 sınavlarının neye dayanarak yapılmasını istiyorsunuz? Neden kaldırıldığında mağdur olduğunuzu düşünüyorsunuz?

7+1 sınavları, azami hakkınız dolunca, deyim yerindeyse öğrenciye 'son bir şans' vermek için yapılıyordu ve bu sınavlarda kalan derslerini belli bir sayının altına düşüremeyen öğrenci okuldan atılıyordu. Sonuçta bu sınavlara giren herkesin başarılı olmadığını tahmin edebiliyorsunuzdur. Ders sayısını beşin altına düşürmesi gerekirken, 7'de kaldı diye okuldan atılan bir sürü kişi oluyordu mesela.

Torba yasa ile okuldan atılma olayı tamamen kalktı (iyi mi kötü mü tartışmıyorum), bu durumda atılma olmadığına göre, öğrenciye son bir şans vermenin mantığı nedir? Yani o madde artık neye dayanacaktır? Kaldı ki, eğer 7+1 sınavlarında okulda kalacağınızın garantisi yokken, bu şekilde okuldan atılmayacağınız garanti olmuyor mu? Daha avantajlı bir durum değil mi sizce?

Bu tarz yasa, yönetmelik vb. şeylerde yoruma açık yerler bırakılması kadar yanlış bir şey yok, o yüzden bir üniversite 'dur bakalım bu yıl da yapalım da seneye kaldırırız' diye düşünürken, bir diğeri 'nasılsa azami süre ortadan kalktı, o zaman bu sınavlar işlevini yitirdi' diye düşünebiliyor. Ama gözden kaçırmamanız gereken şey şu: Diyelim ki bu yıl 7+1 sınavlarına girdiniz ve ders sayınız 12'de kaldı. Normalde atılmanız gerekirken, Torba Yasa sayesinde atılmayıp o 12 dersi almaya devam edeceksiniz. Bu da haksız bir avantaj getirecek, sanırım bu sınavları kaldıran üniversitelerin dayanağı burası. Ortada okuldan atılma olmadığı için de, bir mağduriyetten bahsedilemez diye düşünüyorum. Öte yandan, bu durumda olsam şansımı mahkemede denemez miydim, kesinlikle denerdim, burası Türkiye ve mahkemelerin hangi konuda nasıl karar verebilecekleri tamamen sürpriz olabiliyor. Özellikle öğrenciler sözkonusu olduğunda, genellikle öğrenci lehine karar verdikleri bilinen bir gerçek.

@darknum, belirtmeyi unuttum sorumda. Senin de bildiğin gibi Kocaeli Üniversitesi öğrencisiyim.

@kakam gelmis olamaz mi, benzer şekilde tek ders sınav hakkının da kaldırılması düşünülüyor, doğrudur.

@opucuk baligi,
- 7+1 sınavlarının neye dayanarak yapılmasını istiyorsunuz? Neden kaldırıldığında mağdur olduğunuzu düşünüyorsunuz?
+ Bize verilen bir hak olduğunu düşündüğümden ve bildiğimden hakkım olanı almak için çaba sarf ediyorum. Hakkım olduğunun altını çiziyorum. Zira ben üniversiteye girdiğimde tâbi olduğum yönetmelikte bu hakkım vardı. Gelen bu yasayla sekteye uğradı. Unutulmamalıdır ki; kanun hükümleri kişi lehine uygulanır. Artı olarak bu durumun makabline şamil olduğunu düşünmüyorum. Kaldırıldığında mağdur olmamın sebebi hayatımı büyük oranda etkileyecek yapılmış bir anlaşmadır. Bu herhangi bir özel neden de olabilirdi tabi. Bu sınavlarla 2 ay sonra mezun olacakken şimdi belirsiz bir tarihe ötelendi.

- 7+1 sınavları, azami hakkınız dolunca, deyim yerindeyse öğrenciye 'son bir şans' vermek için yapılıyordu ve bu sınavlarda kalan derslerini belli bir sayının altına düşüremeyen öğrenci okuldan atılıyordu. Sonuçta bu sınavlara giren herkesin başarılı olmadığını tahmin edebiliyorsunuzdur. Ders sayısını beşin altına düşürmesi gerekirken, 7'de kaldı diye okuldan atılan bir sürü kişi oluyordu mesela.
+ Elbette bu konuda ve o durumda olanlar hakkında söylenecek pek bir şey yok sonuçta. Herkesin fayda göreceği bir sistem imkansız ve hayat adil değil.

- Torba yasa ile okuldan atılma olayı tamamen kalktı (iyi mi kötü mü tartışmıyorum), bu durumda atılma olmadığına göre, öğrenciye son bir şans vermenin mantığı nedir? Yani o madde artık neye dayanacaktır? Kaldı ki, eğer 7+1 sınavlarında okulda kalacağınızın garantisi yokken, bu şekilde okuldan atılmayacağınız garanti olmuyor mu? Daha avantajlı bir durum değil mi sizce?
+ Daha da açmak gerekirse biz "eski kanun daha iyiydi ya onu istiyoruz yok mudur bi yolu" diye mızmızlanmıyoruz. :) Çıkan bu Torba Yasa eğer bu konuda kesin hükümler getirseydi hem şu an bunu tartışıyor olmazdık, hem de muallakta geçen bunca süremi geleceğime yönelik şekillendirirdim. Yine ve yine, ben bizzat kendimin avantaj sahibi olması için uğraşıyorum. Benden sonra gelecekler ve hatta gelenler elbet yeni yasaya tâbi olacaktır ve ben onlar için bir şey yapacak değilim. Pelerinim yok ve amnat süpumen heh

- Affınıza sığınarak uzatmamak için kopyalamıyorum :)
+ Haksız avantaj dediğinizi tekrar gözden geçirmenizi rica edecem. Çünkü her gün her yerde rastlanabilecek bir şey verdiğiniz bu hayali örnek. Kaldı ki bizler o durumda değiliz ve mağduriyetimiz hala devam ediyor. Mahkeme sürecimiz ise başladı ve sürmekte. Fakat mahkeme harici bilinen ve gösterilebilicek her yol için ekşi duyuru süper bir yer olduğundan buradan yardım istedim.

Bir de sanki bu cevap (kusura bakmayın) fake hesabıma özet çektirtiyormuş gibi oldu. Değildir efenim, konuyla ilgili yanlışa düşmüşsem ve bildiğiniz bir şey varsa yazmaktan lütfen çekinmeyin.

istanbul universitesi herhangi bir problem yasatmadan ek sinavli devam ettiriyor. en azindan ben devam ediyorum (7+1'im).

ek sinavin iyi bir halt oldugunu da dusunmuyorum. ayni sinava giriyorum, tek derdim finalden iyi not almak. yilicim yok ama benim yilicimin cok iyi oldugu derslerden de olabiliyor bu durum. ayrica herkesle ayni sinava girdigim icin not skalasina gore harf notu aliyorum. ornegin bagil nota girsem daha onceki vizem 60, finalim 45 iken en asagi cc veya bc gelecekken simdi dd geliyor.

benim ortalamada gozum olmadigi icin cok problem degil ama ek sinav hakkinin cok ama cok iyi bir sey oldugunu dusunmuyorum.

buna ragmen bi noktada haklisiniz. biz girdigimizde yonetmelikte boyleydi. simdi kafalarina gore tamam degistirdik bunu deyip daha kotu hale sokamazsiniz. yasalar yonetmelikler insanlari zor durumda birakmak icin cikarilmaz. insanlara hizmet etme amaciyla cikarilir.

izmir ekonomi üniversitesi senatosu vakıf üniversitesi olduğundan ağustosta yapılan tek ders sınavını 22 23 haziran tarihlerine çekti. ağustosa kadar yökten karar gelir, öğrenciler mağdur olmasın diye. malumunuz tek bir dersin 3.000 lira olması gibi bi gerçek var ortada.

@hikaye mesture, gözünüz aydın, yapılacakmış sizin sınavlar, kesinleşmiş bugün.

Teşekkürler opucuk baligi :) Darısı ve hayırlısı diğer kalanların başına.

aynı fikirdeyim

dediğin şey doğru ancak bence boyut da önemli bir etken. yani üzümün çöpünü, kirazın çekirdeğini tutup da çöpe atma ihtiyacı hissetmem, ama karpuz kabuğu da bırakılmaz mesela. o bariz çöptür.

elmanın koçanı da örnek olarak bence çöp. doğaya müdahale etmiş oluyoruz zira. normalde o elmanın mantıken amasya'da yere düşmesi gerekirken sen onu ayvalık'ta bırakınca doğal dengeye mikroskobik de olsa zarar vermiş oluyorsun. kaldı ki doğal ortamda o kadar çok besin bırakılması faydalı birşey değil diye düşünmekteyim.

sir gawain'le aynı fikirdeyim

domates ağaçta iken doğanın bir parçasıdır...
kendinizi saksıda düşünün, meyve mi vereceksiniz? hayır.

ben 1000 kisinin 300 metrekare alana biraktigi organik atiklardan gorsel olarak rahatsiz olurum. sonucta hepsi hemen bozunup topraga karismiyor. o yuzden olabildigince, ne goturduysem yanimda getirmeye calisiyorum.

yaratacağı görsel kirliliği, aynı mekanı sizden sonra gelenlerin temiz bulması mevzusunu gözardı edin demiştim sorumda. o başka bir tartışmanın konusu. öyle düşünürseniz her şey çöptür. öyle düşünmeyin. doğa açısından, çevre kirliliği açısından düşünün sadece. çöpe bile atsan bir tane pil doğaya zarar verir diyoruz ya hani, o hesap düşünün. doğa açısından düşünün. insanlar görür, çirkin görüntü falan diye düşünmeyin.

insanlar acisindan degil sadece doga acisindan dusunursek, kocan vb issiz ormanda birakilir. hem daha az dolu cop kutulari, daha az insan gucu (copculer), cop ogutme merkezlerinde daha az islem demek.

ben karpuz kabuğu çöp elma koçanı değili mantıksız buldum açıkçası.

bence meyve sebze artıkları çöp değildir, gerisi çöptür.

mahnita yla aynı fikirdeyim ben de.

peki arabada sigara içince izmaritini dışarı atma konusunda ne düşünüyorsunuz?

üçüncü keredir söylüyorum: "herkesin görebileceği" hadisesi başka bir tartışmanın konusudur. mevzu o değil. mevzu doğa.

hiç kimsenin belki bir daha göremeyeceği dev çöplük alanındaki bir adet pili düşünün. kimse görmüyor onu, ama doğaya zarar veriyor. onun gibi. doğaya zarar, genel olarak çevrenin kirlenmesi vsvs.

arabada tatile gidiyorum. afyon'da kuş uçmaz kervan geçmez yollardayım. araba sürerken elma yedim, koçanı elimde. camı açıp dışarı, yandaki boş araziye sallasam çöpümü sokağa atmış, çevreyi kirletmiş olur muyum mesela? bence olmam. karpuz kabuklarını atsam bile olmam.

Duymuşsunuzdur belki, evsel organik atıklardan "kompost" diye adlandırılan bir nevi organik gübre yapılıyor zaten, evde filan da yapabiliyorsunuz. Görüntüyü geçersek, organik atıklar çöp değildir, ama kompost yaparken çok yıllık bitki tohumlarını kullanmamanızı, gübre ile doğaya yayılacağını söylerler, doğa dengesini korumak açısından. Ama her türlü meyve kabuğu vs. rahatlıkla kullanılabilir.

eartheasy.com

Bu daha anlaşılır:

berceste.blogspot.com

kibritsuyu,

son yorumundaki "afyon'da kuş uçmaz kervan geçmez yollardayım" sorundan baslayarak cevap vereyim. evet, o elma kocani coptur.

cop sadece dogayi kirletmesiyle tanimlanmaz. o yuzden "elma kocani dogayi bozmuyor, dogal olarak yok oluyor" dusuncesi elma kocaninin cop olmadigi yonunde bir arguman olmuyor.

cop su: "Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi"

dolayisiyla piknige gittiginde orada organik de olsa biraktigin her sey coptur. kimse gormese de coptur. cevre negatif yonde etkilenmese de coptur.

agactan dogal olarak dusen bir elma doganin bir parcasidir. dolayisiyla cop degildir. kimse onu oraya atmadigi icin cop olmaz yani.

(konuyu uzatmak istersen "agactaki elmayi tam dusmeden once elimle alip onu dusecegi yere birakirsam o cop mudur?" diye sorabilirsin)

çöp, çöptür. ne kadar doğalda olsa fark etmez. fakat bir pil'i yada pet şişeyi toprağa gömmekle, bir mısır koçanını gömmek farklıdır.

ben doğada yere bilimum çekirdek, kibrit, ufak kâğıt veya diğer UFAK biber sabı gibi, çürük erik gibi şeyler atmaktan çekinmem.

ama yenmiş elma atmaktan çekinirim, kötü görünür çünkü, oraya ait değildir.

Sen o ıssızlıktan geçtiğine göre, başkası da geçebilir.

Bence geride bırakılan ve daha önce orda olmayan her şey çöptür. Felsefe şu olmalıdır: Geride hiç bir şey bırakmamak, yanımıza hiç bir şey almamak.

kimsenin görüp görmemesi konusunda olay biraz vicdaniyete bakıyor. biz doğayı üzerinde piknik yapılan yer olarak algılarsak eğer afedersiniz mokunu çıkarırız. doğa bize değil biz doğaya muhtacızdır. doğa, koskoca devletin adi osmanli lan'dan, kibritsuyundan daha önemlidir.

ben de sana katılıyorum genel olarak. tabii ki domatesin hıyarın elmanın artanını ormanlık bir yerde bırakmakta bence sakınca yok. aksine çöp kutusuna atmaktansa ormanlık bir yerde bırakmak bir şeylerin onlardan nasiplenmesine bile neden olabilir.

Edemiyoruz, kaç TL olduğu fark etmiyor.

o plastiği eriyo bence çözünüyo yazın. cam şişe kullanıyorum o yüzden ben.

plastik şişelerin altında 1 den 20 lere kadar çıkan bir rakam yazıyor onlar 1 e en yakın olduklarında daha zor çözünüyor. 1 hafta kullanıyorsanız alırken dikkat edin. o kokuda plastiğin suyla tepkimesindendir başka açıklaması yok.

@angelismee: ouuv, bu arada çeşit yapmışım buyrun:

hamidiye 7
nestle 18
sırma 25
erikli 28 -petrol kokusu bunda-

Yanlışınız var, plastikler 1'den 7'ye kadar numaralandırılmıştır, bu numaralar da plastiğin hammaddesini gösterir. Plastik dediğimiz şey aslında pek çok çeşidi olan bir madde bildiğiniz gibi. Geri dönüşüm sembolünün içindekilere bakmanız gerekiyor. Her plastik şişe tekrar tekrar kullanmaya uygun değildir, hatta plastik şişeleri özellikle yaz aylarında tekrar kullanmayı önermiyorum.

Daha fazla ayrıntı isterseniz:

ecovillagegreen.com

Türkçe bir link bulursam eklerim.

geri dönüşüm ikonu içindeki sayıları yazmadım.

Türkçe şunu buldum:

www.suhijyeni.com

aynen, Erikli'nin plastik su şişesi 5 gün sonra dediğin gibi benzin kokmaya başlıyor

pet şişede tam olarak ne tarz bir plastik kullanılıyor bilmiyorum ancak şunu örnek verebilirim:

polivinil klorür (bildiğin PVC) ultraviyole ışık (bildiğin güneş ışığında da var) ile tepkimeye girip güçlü bir asit olan hidroklorik asit (HCl - ya da bildiğin tuz ruhu) üretiyor. Bu da oldukça geniş bir kullanım alanı olan PVC'nin bile aslında ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteriyor.

Benzer şekilde pet şişenin malzemesi de yaz aylarında belki güneş ışığı ile belki de sıcak ile tepkimeye giriyor olabilir.

Hatta pet şişelerinde bu nedenle "güneşten sakınınız" gibi bir ibare bulunur.

Kredileri aynı değil, kabul etmemesi gerekir normalde.

Alacağınız dersin kredisi dönem içindeki sizin kendi dersinizden düşükse kabul etmezler normalde. Yüksekse bazen kabul ediyorlar. Dekanlık izin vermez çok büyük ihtimalle.

ege bazen geldiğin üniversite için sıkıntı yapıyor... sen cok iyi araştır ve egedeki öğrenci işlerine pek güvenme derim.. bunun yanında kendi okulundaki hocanla durumu açıkca konuşmadan kayıt yaptırma...hocana ve kendi öğrenci işlerine bu kredi mevzusunu danış... aileena nın dediklerine aynen katılıyorum

Biz Venedik'de bir yerlerde denize girmiştik. Tabi o kanalların olduğu merkezde değil, biraz daha uzak ama çok değil. Zaten sizin tur baya yoğun denize giricek boş vaktiniz yok gibi görünüyo, öyle gezicek dolaşıcak yerler var ki italya da :) Venedik'deki Murano adasına mutlaka gitmenizi öneririm.

tura baktım lakin denize girme fırsatınız olmayacak galiba venediğin içinde denize girilecek yer yok diye biliyorum, zaten olsa bile denize girmeye vaktiniz olmaz.

Roma ve Floransa'da deniz yok zaten (yani merkezlerde), birkaç saatlik mesafelerde var ama, bence de hiç gerek yok. İlk gidişinizde görülecek o kadar çok şey var ki, o zamanı plajda harcamak istemezsiniz. Venedik ise deniz kıyısı ama yine zamanı denizde geçirmek yazık olur. Murano adası dışında ben asıl Burano adasını görmeden gelmeyin derim. Google'da Burano yazın, ne demek istediğimi anlayacaksınız :)
Her üç şehri de gezdim, sorunuz varsa yardımcı olmaya çalışırım.

Edit: Tur programına şimdi baktım da, uyumaya ancak zaman bulursunuz bence :) Capri de çok güzeldi ama Napoli-Pompei-Capri aynı gün nasıl olur bilemiyorum, Pompei de bence mutlaka görülmeli, Capri ise birkaç saatten fazlasını hak ediyor.

napoli pompei capri aynı gün yalan olur.

Permit alması neden gereksin? Ben hiç öyle bir şeyle karşılaşmadım?
(Nasılsın bu arada :))

permit dediğim, giriş kartı veya permit benzeri "issue" ettikleri bir kağıttan ibaret. yani garantisi yok girişin. bu şansı arttırabilmenin yolunu soruyorum.

akrabam olduğunu öğrenmeleri, davetiye bulundurmak gibi durumları merak ettim...

edit: bu kağıda beyaz kağıt deniyor genelde

Beyaz kağıt diye I-94 formuna diyorlar galiba, uçakta verilen. Pasaportuna zımbalıyorlar, çıkışta da geri alıyorlar, hangi tarihe kadar kalabileceğinizi yazıyorlar üstüne. Uçakta veriyorlardı onu, kalacağın adresi yazman için. Nerede kalacaksan o adresi yazman daha sağlıklı.

I-94 card diye bakarsan internette vardır.

son 6 ayda 2 defa turist vizesiyle giris yaptim, dedigin gibi bir durumla karsilasmadim. ucakta 2 form dagitiliyor biri gumruk icin biri de pasaport bilgileri kalacak yer adresi vs. ile ilgili. ben otel bilgilerini yazdim 2 seferde, hic bir sorun olmadi. pasaport kontroldeki memur bazen fazla soru sorabiliyor o kadar, o da ne icin geldinkac gun kalacaksin falan.

dostum genç nar kampanyasına bakmanı tavsiye ederim, 20 lira karşılığı kendi tarifenden konusup mesajlasacagın 100 lira veriyor.

en az 7 sene avea kullandım. kıyı şeridinde gittiğim yerlerde, ki bu benim gezi rotamın %90'ını oluşturuyor, çekmemesinden ya da yunanistan'a hoşgeldiniz temalı mesajlarından gına geldi. ve sonunda turkcell'e geçtim. o zaman, konuşma kalitesi, çekim gücü, 3g lisansları vs ne demekmiş anladım. bütçeni çok zorlamıyorsa hiç avea, vodafone uğraşma derim.

ahahah bana da mesaj geldi turkselden: 300 mb internet 300 dk konuşma 300 sms ayda 29 tl ye üstelik yıl sonuna kadar sabit fiyat!!!111!!bi1!!

benim kullandığım tarife; 1 gb internet 500 dk heryöne 1000 sms 19 lira! avea. tmm kötü çeker gibi oluyor ama aradaki farkı görüyorsun. 12 ay boyunca.

uzun süredir voda kullanıyordum (yeni geçtim aveaya) o da eminim ki türkselden iyidir. sonuç: türksel kazıkçı olooomm!!!11!!!

turkcell kadar kaliteli bir firma daha görmedim 10 yıldır turkcell kullanıyorum.

İki ay önce Turkcell'den Vodafone'a geçtim, benzer sebeplerle. Bir süre Avea'yı da ikinci hat olarak kullanmışlığım var. Avea çoğu yerde çekmiyor, ama Vodafone'da henüz bir sıkıntı yaşamadım, ki bu iki ay içinde yurtdışı dahil oldukça seyahat etmem gerekti. Sadece her yerde 3g'si çekmiyor, o da interneti deli gibi kullanıyorsan fark ediliyor.

turkcell iyi olabilir ama cidden çok kazık. sen 300 dk ve sms kullanıyorken ben 30 liraya 2000 dk kullanıyorum. çook da uygun. sahilde de süper çekiyor. ben hiç problem yaşamadım. tüm akdeniz ve egede bulunmama rağmen adalarda bile çektiğini biliyorum. avea ilk kurulduğundan beri kullanıyorum (aria ve aysel birleştiğinden beri). vodafon çok çekme prblemi yaşıyor. izmirde en merkezi yerlerde bile çekmiyor.

malesef.

facebook'taki duvarı da taziye alanına dönmüş durumda. şeker gibi adamdı...

sanırım intihar etmiş :(
şahsen tanımazdım ama yapılır mı bu şimdi?

nasl yaaa. offf.

ne ne olmuş

haber sitelerine bakıyorum link bulamadım.

izmir buluşmasında beni aramıştı sonra mesajlaşmıştık adamı bilerek ekmiştim üzgünüm çok..

son entrysi de ''ölüyorum'' başlığında. hiç tanımasam da merak ettim neden yaptığını ve umarım huzurludur şimdi.

la yalan haber yalan.
inci sözlüğün böyle bir şakası vardı.
Belli ki hem inci hem de ekşi yazarı olan biri şakayı üstlenmiş.
ayrıca öyle olmasa bile intihar eden adam için üzülmemek lazım.
her gün binlerce insan sebepsiz yere ölüyor..

@ykup, sizin için bir şey ifade etmiyor olabilir ama burada mahallenindelisi'ni tanıyan, muhabbeti olan, seven pek çok insan var.
İntihar etmiş olması sevdiğimiz birinin ölümüne üzülmemizi engellemiyor, şanslısınız ki sevdiğiniz kimse bugüne dek intihar etmemiş anlaşılan, biz sizin kadar şanslı değilmişiz, umarım bir gün bizi anlamak zorunda kalmazsınız.

(mahallenindelisi'nden bağımsız, sevdiği biri intihar etmiş olan çok insan var, unutmayın lütfen.)

Madde şu (26 Şubat 2011'de yayınlandı):

MADDE 173- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 58- Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak, önlisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler ile yurt dışındaki üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra yatay geçişleri iptal edilenler dâhil, terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı kazandıkları halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2011-2012 eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler. 2010-2011 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi için bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren on gün içinde başvuranlardan durumu kurumlarınca uygun bulunanlar 2010-2011 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde eğitim-öğretime başlayabilirler. Müracaat süresi içinde askerlik zamanı gelmiş olanların askerlikleri tecil edilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar terhislerini takip eden 2 ay içinde ilgili yükseköğretim kurumuna başvurmaları halinde bu maddede belirtilen haklardan yararlandırılır. Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı eğitim kurumları ile Polis Akademisi ve bağlı yükseköğretim kurumlarında tıpta uzmanlık, önlisans veya lisans düzeyinde öğrenim görürken 22/10/2008 tarihinden itibaren bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun kurumları ile ilişiği kesilenler, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren yukarıda belirlenen süre içerisinde başvurmaları halinde Yükseköğretim Kurulunca uygun görülen yükseköğretim kurumlarına intibakları sağlanır. Bu maddede yer alan hükümlerden yararlanarak ayrıldığı yükseköğretim kurumuna kayıt yaptırıp işi veya ikametinin başka bir ilde bulunduğunu belgeleyenler, üniversiteye giriş yılı itibarıyla geçmek istediği üniversitenin taban puanını sağlamaları ve ikamet ettikleri ildeki yükseköğretim kurumlarının senatolarının da uygun görmesi halinde, senatolar tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ikamet ettikleri ildeki üniversitelerdeki eşdeğer diploma programlarına yatay geçiş yapabilirler. Bu maddeden yararlanıp bir yükseköğretim kurumunda öğrenci statüsü kazananlar başvurmaları halinde Anadolu Üniversitesi bünyesindeki açık öğretim önlisans veya lisans düzeyindeki kontenjan sınırlaması olan eşdeğer bölümlere, kontenjan sınırlaması olmayan diploma programlarında ise istedikleri bölümlere yatay geçiş yapabilirler. Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Yükseköğretim Kurulu yetkilidir.”

Bu durumda:
Soru 1 - Evet, hala başvurabilirsin.
Soru 2 - "üniversiteye giriş yılı itibarıyla geçmek istediği üniversitenin taban puanını sağlamaları ve ikamet ettikleri ildeki yükseköğretim kurumlarının senatolarının da uygun görmesi halinde" kısmını sağlıyor musun araştırman gerekecek, bunu yapan kimseyi henüz duymadım.
Soru 3 - Atıldığın okula başvuruyorsun.

Kredileri önemli, kredilerini bilmeden ortalama hesaplanmaz.

Haklısın derslerin herbiri 3 kredi.

O zaman ortalaman 3.31 oluyor. Dönem ortalaması tabi, kümülatifin değil.

Bu paketin üzerine bir tane daha Wii Remote Plus alman gerekiyor 2 kişi oynamak için de yalnız bu pakette Resort Pack yok dikkat et. Yani 15 adet random spor oyunu yok bu pakette sadece mario kart oyunu var. Bir de direksiyon aparatı koymuşlar, cacık bir paket wii sports resort pack'lere bak 300 lira civarında olması lazımdı vatan bilgisayarda falan.

Bak burada var mesela süper fiyat bunu alabilirsin, içinden 1 tane kol çıkıyor her wii gibi 1 tane daha alman gerekecek 2 kişi oynamak için.

www.vatanbilgisayar.com

Ben de soruya dahil olmak istiyorum: en ucuz 450 tl gibi fiyatlar varken (uzun süredir bakıyordum) birdenbire bu indirimler neden olabilir ki? bir de bu iki seçeneğin arasında mario dışında fark var mı?

bence indirimin nedeni bu firmaların en iyi fiyat politikası. biri indirince diğerleri de indirdi herhalde. şu an eskişehir mediamarkt'ta da mariokart'lı paketin fiyat 289'a inmiş durumda.

Ben teknoloji sektöründeyim ve Wii'lerden oldukça yüksek miktarlarda sevkiyat oluyor bu aralar teknoloji mağazalarına yani ithalatçı firma yurtdışından sağlam bir alım yapmış ve firmalarla anlaşarak uygun fiyata satıyor. Fiyatlar gayet normal yurtdışına göre artık. Tam alınacak zaman.

Bookstore'da bir sınav örneği satılıyordu eskiden, METU-EPE book gibi bir adı vardı, bookstore kitap listesine bi bakın.

teşekkürler onu da alırım. ama aradığım şeyi direk bu sınav ile sınırlandırmayayım.

bazen yurtdışından arandığınızda unknown yazıyor, gizli aramalara kapalı dahi olsa o çağrılar geliyor.

bu bilgi işe yarayacaksa, evet yurt dışından aranma ihtimalim var çokça. ama onlarda da genelde çıkardı numaralar. cevap için teşekkür.

her numara değil, bazı numaralar unknown çıkıyor, nedenini bilmiyorum. bizdeki gizli numara kavramından farklı sanırım.

windows mobile 5 sürümlü telefonumda bi program vardı, tek okunmalık mesajlar, ya da mesaj başlığına istediğiniz şeyi yazmak gibi, öyle bişeyden de olabilir aslında

cevap verdiniz mi?eğer cevap verdiniz ama karşınıza konuşan birileri çıkmadıysa tel'in sahte arama özelliğini aktifleştirmiş olabilirsiniz.samsung'da yandaki ses açma kapama tuşuna uzun süre basılı tutmayla aktifleşiyor,belki iphone'da da ona benzer bir şey olabilir.

cevap verdim. 3 saniye açık kaldı(baktım sonra), "0" ses ve kapandı.

kullanma kılavuzuna bi göz atın madem.sıkıntıya gerek yok.

Amazon.com'da son derece uygun fiyatlı parfümler var.
Onlara bakıp isteyebilirsin.

Müzik aleti. Özellikle Amerikan yapımı Fender gitarlar.

Cinsiyet önemli burda :)
Saat ve parfüm diyorum. Amazon'a gerek yok, tjmaxx gibi yerlerde de inanılmaz ucuz bulabiliyorsunuz parfümleri. Guess, Fossil gibi markaların saatleri de yarı fiyatına.
Kadınsanız önerilerim artacak :)

amazon ile tjmaxx'e girdim cıkamıyorum sevgili sozluk. gitar arkadasın getirmesi problem bir hadise. kindle hadisesine de kökten karsıyım. kagıt güzel bir olay ben de eski kafayım evet.
parfum ve saate abanmış durumda buldum kendimi ama tr'de bulamayacağım istediğime değsin dediğim zımbırtıyı halen bulamadım ne yazık ki.
parfum konusunda cinsiyet karısık her iki cinse de lazım ama şahsen ruj kullanan cinsten değilim :)

zippo çakmak. burda 75-80 lira olanlar orda 10 dolar. hem getirecek arkadaşa da mali külfet olmaz.

Yok, parfüm için değil, favorilerim olan Victoria's Secret ve Bath & Body Works'ü önerecektim :) Gerçi sevgiliye hediye olarak da öneririm her türlü, win-win situation :))) Bath & Body Works'ün türlü türlü body splash, el kremi, vs vs.si var, hepsinin kokusu ayrı bi güzel, fiyatları da çok uygun. İki marka da Türkiye'de yok.

çadır

dışarda yemek yiyorsanız coca cola da içebilirsiniz.

coca cola standart bir müslüman için amerika demek, hıristiyanlık demek, kapitalizm demek, dünya sistemi demek, islam karşıtlığı demek. bok atılması normal.

check minus çok güzel demiş.
kapalı kapılar arkasında kimin nasıl yaptığını bilmediğin yemeği yedin ölmedin de kolanın içindeki böcek mi kesecek adamı. ayrıca eğer o tadı o böcek veriyorsa mümkünse biraz daha koysunlar o böcekten.

diyelim ki bu sezon böcek hasadı kötü geçti, coca-cola iflas mı edecek. veya böcek toplamanın maliyeti yüksek olmaz mı?
ama meyan köküne karışan fareler bence de mantıklı.
3 senedir bir damla içmiyorum, yokluğunu da hissetmiyorum.

Coca cola söylendiği gibi pek çok şeyin simgesi olduğu için tepkiler var. Ama o gelen maillere kanmayın, insanlar araştırma zahmetine girmedikleri için yazılanları kontrol etmeden önlerine gelene fwd ediyorlar.
Coca colada böcek kanı yok, bir böceğin kabuğundan elde edilen bir renk maddesi kullanılıyordu, ki bu madde gıda sektöründe başka bir sürü üründe de kullanılıyor (bonibonlar vs. gibi), doğal bir renklendiricidir, dramatize edecek bir durum yok. Kaldı ki son derece pahalı bir renklendirici olduğu için artık kullanılmıyor diye hatırlıyorum. İçinde fosforik asit olduğu için doğal olarak kirlerin bir kısmını çözebiliyor, bunda da şaşılacak bir şey yok. Ama sorun şu, fosforik asit bir inorganik asittir, doğal yollardan tükettiğimiz bir asit değildir ve oldukça güçlüdür, bu nedenle fazla kola tüketmek iyi değildir. Böbrek yetmezliği ve kemik erimesi gibi sorunlara yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Uzun lafın kısası, gelen maillere itibar etmeyin, çok fazla da kola içmeyin.

Merak ediyorsanız böcekten elde edilen renklendirici karmin, böceğin adı da cochineal.

www.thecoca-colacompany.com coca colanın cevapları toplu halde.

yok ya saçmalıktan başka bir şey değil, tamam coca-cola kapitalist bir şirket ama fare boku falan nedir allah aşkına ya.

türkiyede ki üretimlere sadece özütleri geliyo, alkolle çözüp sulandırıp, piyasaya sunuyorlar diye hatırlıyorum (eski antalyada ki üreticisi anlatmıştı bizzat).

Özütte kullanılan bitkilerde de fare de böcek de olabilir. Bunu arındırıyo olabilirlerde ama şu meyve suları, salçalar ve diğer gıda ürünlerin hemen hemen hepsinde geçerli bi durum bu. Şeftalinin kurdu da içinde olduğundan eminim.

Geçen yaz gördüm, tır dorsesine hiçbir önlem almadan sanki toprak atar gibi domates yüklenmişler, doğal olarak altta kalan domateslerinde suyunu yolda dökerek geliyodu. Suriye tırları, malum Urfanın tozlu yolları(üstü açık) ile birlikte o domatesin çamur olduğuna da eminim.Bu da her markette bulabileceğiniz ünlü bir salça markası.
Yani diyeceğim o dur ki ham maddeleri tarıma dayalı,seri üretim ürünlerin içerisinde fare de olabilir, kurtta olabilir, toprak/çamur da olabilir.

İçinde ki boku, fareyi bilerek yemek/içmek daha zevkli.

Nakşibendi tarikati üyesiyim. Coca Cola fanatiğiyim.

hassas bir kan testinde hala zona antikorları görülebilir. antikor varsa hastalık da vardır. sizin zaten çok çok hafif de olsa lezyonlarınız duruyor. bu da hastalığın devam ettiğini gösterir.

iyi de benim 4 yaşında yardığım dizimdeki yara izi de duruyor, 5 yaşında olduğum ameliyatın izi de duruyor, 10 yaşındayken sinirlenip cama yumruk atınca yarılan elimdeki iz de duruyor. hatta zone ile aynı virüsün sebep olduğu yine 4-5 yaşında geçirdiğim su çiçeğinin kaşıdığım yerlerinin izi bile duruyor. deride oluşan yaranın izi, hastalık geçse de kalabiliyor. ona ne yapayım ki ben? belki 12 ay sonra da geçmeyecek? belki hiç geçmeyecek? bu hala virüsün etkisini gösterdiğinin işareti midir?

iyi de zonada yeniden bir virüs bulaşmıyor ki, vücutta zaten var olan virüs aktif hale geçiyor. o yüzden kabarcıkların içindeki sular kuruduktan sonra bulaşma olmuyor, ki o aşamada bile zona sadece suçiçeği geçirmemiş insanlara bulaşabiliyor. ayrıca ben de zona geçirdim ve yara izleri kalıcı, geçmiyor zaten.

@opucuk baligi: hah işte tam da onu diyorum. bu durumda ben ne zaman yeniden kan verebilirim? yara izleri ya geçmeyecek, ya da çok geç geçecek. ama ben iyileştim. hatta iyileşeli çok oldu. kan verebilir miyim?

gerçi şimdi gittim otobüsteki doktora tekrar sordum (aynı doktor değildi) kitaba bile bakmadan "ooo sen çoktan iyileşmişsin verebilirsin" dedi. dedim "ama doktor 12 ay demişti virütik hastalık diye", "o başka bir şey, zona ile alakası yok o virütik hastalıkların" dedi.

doktor değilim, onlardan iyi bilmem mümkün değil ama anlaşılan doktorların da kafası karışık :) zona virüsü suçiçeği virüsüyle aynı, ve hayat boyu vücutta kalıyor, uçuk virüsü de mesela öyle, eğer kan veremeyecek olsak suçiçeği geçirenler ve uçuk çıkaranlar da verememeliydi. enfeksiyon bittiğine göre verebiliyor olman gerekir, doktor da alırım dediğine göre kan vermende bir sorun olmamalı. ilk 12 ay diyen kafasını zonanın ne olduğuna yormadan öylesine cevap vermiş olabilir, ben olsam kitaba bakana güvenirdim :)

168 Türk Kızılayı Ücretsiz Bağış ve Danışma Hattı'nı arayarak öğrenebilirsiniz.

Kızılay içine kurt düştüğü anda reddeder :)
Siz de vermeyiverin bir süre.
Telafi olarak da etrafınızdaki herkesi www.kanbankasi.gen.tr gönüllüsü yapın.
iyileşince verirsiniz.

bir süre vermeyivereyim de o bir süre ne kadar süre? en son kan verdiğimin üstünden dokuz, zonayı atlatışımın üzerinden yedi ay geçti zaten.

kanbankasi.gen.tr'ye de üyeydim. mail attım dedim böyle böyle, "üyeliği askıya alın, aramasınlar beni veremiyorum", direkt sildiler. eğer verebiliyorsam geri de üye olayım. zaten bugüne kadar 2-3 kere kızılay'a kan vermişimdir. onun dışındakilerin çoğunu oradan bulup aradılar.

"zona tedavimin bitmesinin üzerinden 1 yıl geçti" diyebileceğiniz zamana kadar kan vermeyin. o zaman geldiğinde de bi kan testi yaptırın. sonrasında verebileceğinizi düşünüyorum.

İTÜ için farklı mıdır bilmiyorum ama ODTÜ'de max. 4 dönem izinli sayılabiliyorsunuz. Ama geçerli bir neden istiyorlar, aile, sağlık, vb. gibi. Askerlikle ilgili tek bildiğim, kayıt dondurunca daha önce ertelenmiş zamana kadar okul tekrar bir işlem yapmıyor, ama ayrıntılı bilmiyorum.

İTÜ'de bir şeyleri değiştirip duruyorlar. Enstitü sekreterine bir telefon açıp sorun derim. Hatice hanım eskiden askerlik işlerine de bakardı, diğer soruyu da bilebilir.

deniz otobüsüyle bostancıya, ordan adalara..

güzel ufak bi pansiyon, gezinti, belki biraz alkol.. miss...

Trilye? Evli adamın çok uzaklaşmaması gerek :P

kesinlikle erdek'e git..bursadan bandirmaya,ordan da erdege :)

otel olmasın, pansiyon vs gibi deniz kenarı bir yere git. tek başına bir mangal yak. yanına bir rakı aç. 1 gün sana yeter de artar da zaten.

İstanbul'u boşverin, yok mu Bursa'nın bir köyü?

O kadar çok insan sahte rapor alıyor ki, üniversiteler de böyle çözümler bulmak zorunda kalıyor. Raporunuz kurula girer, uygun görülmezse onaylanmaz. Sağlık ocakları, özel hastaneler ve klinikler gibi yerlerin raporlarını kabul etmeme hakları var. Hatta Hacettepe'nin kendi hastanesi olduğu için sadece kendi hastanemizin raporunu kabul ediyoruz bile diyebilirler.

Diğer hastaneler ''hastane'' değil mi yani? Benim hasta olarak istediğim yerde tedavi olma hakkım var. Kaldı ki bir sene boyunca eğitimime devam edememiş ve Başkent Üniversitesi Hastanesi'nden aldığım tüm raporları başka bir devlet üniversitesinde saydırmıştım.

Diğer hastaneler elbette ki hastane, ama ülkemizde her isteyene veya eşine dostuna rapor veren doktorlar oldukça, kurumlar da raporların kötüye kullanımını engellemek için önlem almak zorundalar. Sen istediğin yerde tedavi ol yine, ama gerçekten hastaysan, gel raporunu istediğimiz yerden al diyorlar kısacası, hastalığın sahte değilse rapor alırken sıkıntı olmayacak nasılsa. Ama güzelce konuşup gerçekten hasta olduğuna inandırırsan, kurul raporunu onaylayabilir.

Bakın bu sizin okulun yönetmeliğinin ilgili maddesi:

Madde 35 - Öğrencinin mazeretli sayılmasına, haklı ve geçerli nedenlerin varlığı halinde, ilgili yönetim kurulunca karar verilir. Mazeretin kabulü için haklı ve geçerli nedenlerin, kanıtlayıcı belgelerle beraber, mazeretin sona ermesinden itibaren bir hafta içinde ilgili dekanlığa veya yüksekokul müdürlüğüne bildirilmesi gerekir. Zamanında yapılmayan başvurular kabul edilmez.


Öğrencinin sağlık raporu ile mazeretli sayılabilmesi için hastalığının Hacettepe Üniversitesi Hastanelerinden, bunun mümkün olmadığı zorunlu hallerde herhangi bir resmi tedavi kurumundan alınacak sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi gereklidir. Ancak, uzun süreli tedaviyi gerektiren ruhsal ve bedensel hastalıklarda alınan sağlık raporunun süresi öğrencinin azami öğrenim süresi içinde dört yarıyılı aşamaz. Öğrencilerin raporlu oldukları süre içinde girdikleri sınavlarda aldıkları notlar geçersiz sayılır. Tek bir sınav gününü kapsayan sağlık raporları kabul edilmez.

insanlar genelde özel bir polikliniğe gidip 5 dakikada rapor alıyor ve okula getiriyor, okul da kendi çapında buna çözüm bulmuş işte..
ama sonuçta sizin raporunuz da üniversite hastanesinden alınmış bir rapor, kabul etmeyeceklerini sanmıyorum.

bide danışmanınla da bir goruş istersen anlatırsın detaylı olarak arkanda durur belki