organlarımı 18 yaşıma gelir gelmez bağışladım. çünkü ailem daha ben ortaokuldayken organlarını bağışlamıştı, öyle gördüm, öyle öğrendim, bir an bile tereddüt etmedim o yüzden. hala da fikrim değişmiş değil, organ bağışlamak için bu kadar tereddüt etmeye gerek olduğunu sanmıyorum. her şeyden önce ilk soru "organ bağışladıysan doktorlar seni öldürüp organlarını alır" oluyor, ya doktor bir başkasını yaşatmak için niye beni öldürsün ki, amaç hayat kurtarmaksa benimkini kurtarır zaten. kaldı ki organ bağışı ancak sizin yaşama şansınız olmadığında sözkonusu, beyin ölümü gerçekleştiğinde. diğeri "günah, allah bizi bütün yarattı" filan gibi dini gerekçeler oluyor, ben tanrının hayat kurtardım diye beni cezalandıracağına inanmam. ben öldükten sonra organlarım benimle toprağa girse ne olur, girmese ne olur, bir hayat kurtarabilirsem ne mutlu bana... organ bekleyenlerin "birileri ölse de biz yaşasak" diye düşündüğünü hiç bugüne dek aklıma getirmemiştim, daha çok "uygun organ çıkar inşallah" diye düşünüyorlardır bence, çünkü organ bağışlansa bile her hastaya nakledilemiyor. ölen kişi sizin yüzünüzden ölmediği için bunda bir tuhaflık olmamalı sanırım, ölüm de hayat kadar gerçek, birileri ölüyor, bu ölüm bir başkasının yaşamasına katkı sağlarsa bana sanki boşa ölünmemiş hissi veriyor. özellikle genç ölümlerde böyle hissediyorum, daha yapacak çok şeyi varken aramızdan ayrılan insanların en azından ölümüm boşa gitmedi(ölümden sonrası varsa tabi) diye düşüneceklerini varsayıyorum, ben öyle düşünürdüm en azından.
bir de en önemlisi empati, bir gün en sevdiğiniz, canınızın bir parçası olan insanın yaşaması bir organ nakline bağlı olabilir, bunu düşünüyor musunuz? kendinizi bir kez o insanların yerine koyarsanız, sanırım ki tereddütleriniz geçecektir.
organ nakli konusunda içim rahat, ola ki elimdeki belge yetmezse ailemin de tereddüt etmeyeceğini biliyorum, o açıdan da içim çok rahat...
0