istanbul'da olmayan şeyi izmir'de uyguluyorlar. bence bırak isteyen istediği gibi konuşsun. hiç bir şey olmaz otobüse. ki zaten telefonunu kimse kapatmıyor da.

izmir halkı ve eshot şoförleri bu konuda niyeyse çok hassas.denk gelmişsinizdir otobüslerde bi ara gazete küpürleri bile asılıydı "açık cep telefonu kaza yaptırdı" fln diye.ayrıca frenler ve cep telefonu ilşikisinin tamamen bir şehir efsanesi olduğuna dair bir çok açıklama var..şahsen ben otobüste ciyak ciyak "aa kapasana kardişim telefonu,kaza yeptirceksinn" diye bağıranlara kafa atmak istiyorum.ayrıca sözlükte şöle bişey var (bkz: abs ve cep telefonu)

valla bildiğim kadarıyla otobüslerdeki fren sistemlerinin cep telefonu sinyallerinden küçük de olsa etkilenme riski varmış. tabi koca otobüste bir kişi telefonla konuşsa bu mevzu o denli etkili olmuyormuş keza zaten bir kişinin sinyali de o sistemi ciddi anlamda etkileyecek ölçüde etkili değilmiş fakat tüm otobüs aynı anda cep telefonuyla konuşursa cihaz(otobüs)içinde oluşacak muhtemel sinyalin şiddeti fren sistemini bariz bi şekilde etkileyip kontrolden çıkmasına neden olabiliyormuş. tabi, şimdi çıkıp da "10 kişiden fazla kişinin konuşması yasaktır" diyemezsin. işbu sebepten tümden yasaklamışlar ne olur ne olmaz diye. kaldı ki şöyle bi durum da söz konusu; adamlar sıfır otobüsü satıyorlar sonrasını iplemiyorlar, elektronik aksamda bi arıza olduğunda onu bizim elekronik teknisyenleri kontrolsüzce, kendi yaklaşımlarıyla hallediyorlarmış. tabi bu müdahaleden sonra elektronik sistem, manyetik bi etkiye maruz kaldığında eskisine nazaran daha çabuk etkileniyorlamış. e şimdi adam bunu bildiği için(önceki tecrübelerinden) diyo ki sen yasakla kardeşim, ne olur ne olmaz.

haa, izmir'de (pek çok kişi aldırış etmese de) komple yasak. o da herhalde izmirlilerin kurallara az-çok riayet eden, örnek vatandaş modeline biraz daha yakın olduğundan mıdır nedir artık bilmiyorum, "biz yasaklayalım da n'olur ne olmaz" mevzusundan mı ileri gelir tartılışılır.

valla yıllardır açık tutarım telefonu otobüste bir şey olmadı bugüne kadar. bir sorun olacağını zannetmiyorum yalnız güne giden teyzelere dikkat etmek lazım çok laf sokuyorlar.

bununla ilgili anlatılan hikayelerden biri de şudur. mercedes e mail atılır. durum anlatılır. mercedes de bizim otobüslerimize bir şey olmaz böyle bir şeyin aslı astarı yoktur der. mail eshot a gönderilir. eshot şu şekilde cevap verir: yasak olmasının asıl sebebi yolcuların rahatsız olmaması.

sadece klimalı otobüslerde telefona yasak koyuyorlar diye gördüm ben. yoksa bütün belediye otobüsleri zaten otomatik şanzuman, elektronikle alakası yok onun da

şehir dışı otobüslerdede ön koltuk haricinde cep telefonu kullanılıyor.fakat ne hikmetse adamlar açtırmıyor telefonları fln.hem o kadar hassas bişey olsa maavin ve şöfer de telefonlarını kapatırdı.lakin biliyosunuz artık çifter çifter kullanılıyo cep telefonları.

eger etkileniyor olsaydi otobusun yanindan gectigi telefonla konusan kisilerden yada baz istyasyonlardan da etkilenmesi gerekirdi.

mercedes-benz fabrikasında çalışan bir arkadaş merak edip sormuştum konuyu otobüslerdeki uyarının sadece insanların konuşmadan rahatsız olmaması için konduğunu söylemişti yani herhangi bir abs etkilenme vs. durumu yok zaten türkiye dışına üretilen otobüslere de herhangi bir uyarı , sticker konmuyormuş.

ben izmir' de yaşamıyorum, ancak ben kapatacağım zaman muavin ve şoförün de kapatmasını talep ediyorum, aksi durumda kapatamayacağımı savunuyorum. şöför ve muavininde cep telefonu açık ise, bu sefer yolcular şöför ve muavine kükrüyor ve gergin bir havada yolculuk sürüyor.

ha zararı var mı? yok.

ya arkadaşım,
sen toplu taşıma yapılan bir araçta türkiye gibi bir ülkede cep telefonuyla serbest konuşma yaptırırsan ne olur bilmiyor musun? otobüste 100 kişinin de aynı anda cep telefonuyla konuştuğunu bir düşün istersen. sürekli çalan cep telefonlarını saymıyorum bile ki melodileri lambada'dan tut "açsana kardeşim"den bebek ağlamasına(!) kadar değişen ve arabesk şarkılar bile konan bir ülkedeyiz. şahsen ben otobüste, minibüste, uçakta başkasının konuşmalarını zorla dinlemek istemiyorum. zaten ben de illa açmam gerekmiyorsa kapatıyorum ki özel hayatımı tanımadığım insanlara afişe etmeyeyim. ortalama telefon görüşmelerinin iş içinse 20 dakika falan sürdüğünü de hatırlarsanız olayın vehameti ortadadır. iyi ki yasaklar var.

ya ayrıca istanbul'da uyarı olmadığını nerden biliyorsun? bütün yeşil otobüslerde eşek kadar cep telefonu simgesi ve üstünde bir çizgi mevcut. bunun anlamı nedir sence? ayrıca izmirli teyzelerin bir tersliği yok istanbulda amcalar da bağırıyor hatta kavga falan ediyorsun.

otobüse binen yaşlı amcaların,teyzelerin kalp pilleri var bunlar etkilenmesin diye kapatıyoruz. istanbuldaki yasak afişlerinin altında türk kalp vakfı yazar.

kapatmakta yarar vardir, uc dort sene kadar once karsiyaka-buca seferinin son otobusune binmistim ki otobus duraktan bir turlu kalkamayip stop etmeye basladi.sofor cep telefonlari kapatilmazsa bu otobus gitmez, bi daha stop ederse ben de gitmem deyince bir suru lavuk cep telefonlarini kapatmisti... sonra da pasa pasa gittik yolumuza. yine cep telefonundan kaynaklandigi rivayet edilir ki koruklulerinden bir otobus yanmisti ikicesmelikte...

ben de bir kere denk geldim; mercedes marka olan otobüslerden biri durakta durduktan sonra kalkerken iki üç kere stop etti. sonra söför ikaz etti cep telefonlarınızı kapatın diye, sonra normal devam etmiştik. belki cep telefonuyla ilgisi yoktur ama ben ona bağlamıştım bilemiyorum. hem izmir de ki bazı otobüslerde yok o stickerlardan. konuşulabiliyor yani.

kutsal bilgi kaynagindaki ba$likta bu konuyu tarti$mak daha saglikli:

(bkz: cep telefonuyla konusulan otobus kitlenir efsanesi)

koli bantlari vardir ya hani acik kahverengi olanlarindan. herhangi bir posete aaaa ya da dur poset olmasin, plastik topu kafanin ustune uyacak sekilde kesin yarim takke gibi olsun. onun uzerine de iste koli banti yapistirin duzgunce. ama parlayacaktir, ona onlem olarakta su yuze surulen pudra ya da fondoten denen nesneler var ya onlardan biriyle kapatmaya calisin, ise yarayabilir. bi de bu pudralarin sivi gibi olanlari oluyor sanirim o daha iyi kapatir.

bir de aklima kadin corabi geldi, saclari duzlestirmek icin. hatta mus kadin corabi alip direk onunla kapatmayi da deneyebilirsiniz.

ten rengi futbol topu bulursaniz da olur sanki ama kesince kuculur ve kafayi sikar mi bilemedim.. denemek lazim sanirim.

kafana göre kestiğin ten rengi kadın çorabını kes.kafana tak üstüne fontoden sür ve pudra ile kapla.ama saçların çok çok kabarık ve uzunsa işe yaramaz
hatta bak kadın çorabını kafana tak.üstüne şeffaf naylon torba geçir sonra tekrar kadın çorabı sonra fondoten pudra bu daha iyi oldu bea :D

kafadan attım sorumluluk kabul etmem:D

yüzücü bonesi geçir.

kafayı kazıt?

bone ariyorum bakalim ten rengi bulursam oldu bu is

poşetin veya bantın ustuna pudra fondoten tutmaz. soyleyeyim de boşa zaman harcamayın:)

önce saçları yatıştırmalısın. yüzücü bonesi denmiş, bone türü bir şey bu iş için uygun olabilir ama kullanmadığım için bilmiyorum. bir ayakkabı tamircisinden rica et sana "sıvı lateks" versin. parasıyla dersin ama ona bile gerek kalmayacak kadar ucuz bir şey olduğundan bir pet şişeye koyup verebiliyorlar. onu bonenin üzerine tatbik edip kurumasını bekle. cilt benzeri bir doku verir, üzerine her tür fondöten pudra uygulayabilirsin. lateksin saçlara kesinlikle değmediğinden emin ol, asla temizlenmez,yapışır kalır. ciltle temasında sorun yoktur, biraz suyla uhu gibi soyulur.(yine de kişi hassas tenliyse önceden biraz kol içine sürüp bakmakta fayda var)
ama söyleyeyim profesyonel makyaj keli kullanmadığın sürece hele de ışıkların altında alacağın sonuç hiç de tatmin edici olmayacaktır. ne yazık ki onların fiyatları toysrus'tan da epey pahalı.

plastik topu kes ortadan tak kafaya miss..

fight club ta anlatıyordu yanlıs hatırlamıyorsam hint inekleri gibi sakin bir sekilde olayları algılayıp paniklemeden olmek icin idi .

sanırım yüksek irtifada havada bulunan oksijen miktarının azlığı ile alakalı olmalı. yüksek irtifa tırmanışlarında da dağcılar oksijen tüpleri kullanırlar.

maske kabin basıncının düşmesi halnde takviye oksijen sağlama amacı taşıyor olsa gerek. öne eğilme hikayesi de en önemli uzuv olan kafayı biraz olsun koruyabilmek için tabii ki.

efsane avcıları araştırmıştı bunu.bu komplo teorisini anlatayım aklımda kaldığı kadar.
uçak firmaları kaza halinde 1 yolcusu öldüğü zaman açılan davada atıyorum 1milyon dolar para ödüyomuş.fakat sakat kalıp ömür boyu çalışamayak hale gelenlere bunun 5 katı para ödeyip vatandaşa ömrü boyunca bakmak zorundaymış.o yüzden bu firmalarda çok uyanık olduğu için bunun hesabını yapıp sanırım bu tarzda uygulamalara gitmişler.
ayrıca başımı bacaklarımın arasına sokabilseydim cambaz olur dünyayı dolaşırdım.
hem yine ayrıca mariliyn manson neden 2 kaburgasını aldırdı?Kafasını bacaklarının arasına sokmak için tabiki...

yok ya öyle şey olurmu. tabii ki yolcuları korumak için yapılmıştır onlar. yoksa oksijen maskesi falan koymazlardı, boğulup gebersinler derlerdi. ayrıca oksijen azlığında da uyur vatandaşlar, daha acısız olur yani. kafayı bacakların arasına alma hikayesi de, bütün tehlike durumlarında yapılması gereken şey değilmi. cenin pozisyonu almak gibi...

yahu bi de şu beşi bi yerde tarzı hem tarayıcı hem yazıcı hem fotokopi falan aletleri iyi mi oluyor yoksa sadece scanner mıdır daha mantıklı?scanner harici bir şeye ihtiyacım pek yok çünkü.

hp photosmart c3100 öneriyorum, hepsi bir aradadır (scanner, printer vs) ama hem printer olarak takdire şayandır (dakika başına çıktı sayısı ve kalitesi oldukça yüksektir), hem de kullandığım en başarılı scannerdır. fiyatı da 120 miydi öyle bir şeydi ben alırken.

açıkçası tek başına scanner hiç bakmadım.

Mustek olabilir.

eger gazete falan tararim diyorsan,
en iyisi a3 boy bir tarayici olacaktir.

yoksa bir iskence olacak kucuk tarayicilarla bu isi yapmak.

cözünürlük falan da genelde ayni oluyor...

teşekkür ederim cevaplar için, arkadaşım adına sormuştum.dpi lara bakıp canon lide 90 scannerda karar kıldık.

arkadaşlar scanner ve software destekli pekte yeni olmayan bir mevzuu var.atıyorum bir metni taratıyosunuz bir programla program oradaki yazıları editlenebilir silinebilir şekilde tarıyor(resim olarak değil yani)

eğer bu olayı kullanıp memnun kalannınız varsa bende en ucuzundan bir scanner almak istiyorum notaları taratıp editlenebilir şekilde pc ye atmak için.şimdiden teşekkürler

@omer460; dediğin olayın adı ocr.. genelde scanner'la alakalı bir durum diil yazılımla yapılıyor.

en.wikipedia.org

burada alakalı yazılımlar mevcut.

pinhani'yi pek tanınmamış bir grup olarak görüyorsanız kesinlikle harika bir tercih olur.Sonuçta neredeyse bütün şarkıları aşk,sevgi vs ile ilgili

kumdan kaleler olabilir bence.

Giovanni Mirabassi'nin herhangi bir albumu. Kimse bilmez, ancak mukemmel romantik bir cazcıdır.

tülay german derim.

taninmisligi konusunda bisi diemem ama Yasmin Levy derim ben... daha cok sever seni valla bak :)

mesela youtube mp3 converter ile taninmamis bir cok ask sarkisini kiz arkadasinizin zevkine göre youtubeden indirebilirsiniz.

cevdet bagca/mazlum cimen gibi özgün müzik+ask sarkisi da güzel olabilir bence.
--> bu alanda önerecegim sudur: youtube.com

türk sanat müzigi de iyi bir secenek olabilir.
--> bu alanda suzan kardes - bekriya, bir kizil gonca´yi önerirdim ben sahsen =)
söle ki: youtube.com

smooth jazz dersen spyro gyra derim ben.çok tatlı soundları var.
yemek,yatak döşek,içmek,kafa dağıtmak hepsine gider :)

olimpiyatlar ya da dünya şampiyonalarında dövüşen boksörler amatör. amatör boksun da kendine göre ayrı kuralları var. mike tyson ya da lennox lewis gibi insanlar profesyonel boks yapıyorlar. onlarda kask olmuyor. maçlar 12 round, puanlamalar da farklı vs.

biri amatör diğeri profesyonel kısacası.

sallıyorum: maddiyat söz konusu olduğunda kask kafadan çıkıyor galiba.

bence 1 siklet durumuna 2 amatör,yarı prof,tam prof,dünya şampiyonası yada ünvan maçlarına göre değişiyodur.
tahminlerime göre tam prof, dünya şampiyonası ve ünvan maçlarında çıkıyor kafadan kask :) neden? çünkü adamlar öqqüz gibi bi çaktımı kask mask kalmıyo ortada :)

ayrıca boks aptal sporudur diye bir deyim var.acaba iq testi yapsalar ne çıkardı ortaya?

biri puanlı oluyor zaten, kaskın beyaz noktalarına mı ne vurunca belli bi puan alıyordu. digerinde allah ne verdiyse ölümüne girişiyorlar. kask taksalar nakavt olmaz zevki çıkmaz.

söylemişler zaten, birisi amatör birisi profesyonel diye. ayrıca yamulmuyorsam profesyonel sporcula olimpiyatlara katılamazlar.
kendi yorumuma gelirsek
aslında hep kask takılmalı, sonuçta ringde insanlar dövüşmek için değil spor yapmak için varlar.

hızlı, şekilli, titanyum falan arıyosan :)
www.cxbikes.com
tabi sıfır bir araba parası verirmisin orasını bilemem

ama asi bişey olsun diyosan
img.alibaba.com

23 ytl gibi bişeydi gecen güne kadar evet noterde

(bkz: aslı gibidir)

2-3 tane yaptır sen hazır notere gitmişken..
1 tanesi 25 ise, 3 tanesi 30 falan oluyor..
daha sonra tekrar 1 tane daha yaptirmaya yeltendiğinde tekrar 25 ödeme, bulunsun sende.

Bazı yerlerde diploma fotokopisi artı diplomanın aslı ile gidince orada kendileri de aslı gibidir damgasını veya imzasını atabiliyor.Bi sor soruştur boşu boşuna o kadar para verme notere...

Üniversite diplomasından bahsediyorsak öğrenci işleri diplomayı "aslı gibidir" diye onaylıyor, ücretsiz, notere gerek yok.

bi belgenin üzerinde oynanarak fotokopiden çıkartılmış gibi gösterilmesini önler bu hödö..

misal, diploma notunu pc üzerinden 3.44'ten 4.44'e yükseltip, renkli yazıcıdan döküp sonra da bi fotokopi cihazından geçirip sanki orijinal diplomanın fotokopisini çekmiş gibi göstermek gibi cinliklerin önüne geçer..

geçen gün yaptırdım(2.notere) tek kopya 14 2 tanesi 21 ytl idi.

arkadasim diplomasinin ingilizceye cevrilip onaylanmasi icin 60 ytl bayilmisti notere. eger ceviri gibi bir derdin de varsa kosarak kac. sadece onay ne kadar tuttmustu tam hatirlayamiyorum ama tek kopyasi icin 20 den fazla verdigine eminim sanirim. Noterler arasinda bir fark var mi bilemeyecegim fakat etiler civari bir yerde oldu bu

tam istediginiz gibi bir sey var mi bilemem ama normalde parcalari denemek icin kullanilan metodlar bunda da kullanilabilir.

olu pixel icin yazilimlar mevcut. gozle direkt gorulemeyebiliyor olu pixeller bazen, farkli renklerde bakmak icin tirealtfttest gibi bir program kullanabilirsiniz.

harddisk icin alinacak laptop eger sata kullaniyorsa hddlife gibi bir program kullanaiblirsiniz.

ekran karti, ram ve diger aksamlar icinse 3dmark05 (veya muadili) bir program kurup ekranda kirilma, atlama takilma vs yapiyor mu diye kontrol edebilirsiniz.
bu programlari bulup bi cd ye atip orada yarim saat icinde deneyerek her seyini kontrol edebilirsiniz.

(bir de icerisinde toz birikip birikmedigini anlamak icin bu programlari denerken speedfan gibi bir sicaklik olcum programiyla laptop'un sicaklik degisimini olcebilirsiniz)

test için değil ama belarc advisor diye bir program var. bigisayardaki hdd'den tut fareye kadar, driverları ve güncelleştirmeleri bile gösteriyor.
evdeki emektar bilgisayarımızın ekran boyutundan emin değildik bununla öğrendik, cetvel bulamadık da :)

"everest home". arizayi degilde "belarc advisor" gibi icerigi iyi listeler. oneriler sunar.

benim notebook un kendi içinde test programı var modemden ekrana hdd ye gösteriyo herşeyi ama çok detaylı değil

ekşi sözlük yazarları sözlük içinden mesaj atabildiğinden daha kolay iletişim sağlıyorlar bunun dışında bir fark olduğunu sanmıyorum. bi de malazgirtle ne alakası var anlayamadım.

bir internet kullanıcısı olarak ben hiç böyle bir ayrım hissetmedim şu güne kadar. vakti zamanında bir arkadaşım kayıplara karışmıştı ben de buraya ilan vermiştim. sonra bir baktım (ben herhangi bir talepte bulunmamama rağmen) duyuru sabitlenmiş ve günlerce (hatırlamıyorum ne kadar) öyle kalmıştı.

önemliyse duyuru'nun içinde rica edebilirsin üste taşınmasını, mesajlaşma fasilitesi düşünülebilir ilerde

sözlük yazarları mesaj atarak duyurunun sabitlenmesini isteyebiliyorlar. maalesef sizin böyle bir olanağınız yok.(bu konuda birkaç fikrim var compumaster'a söyleyeceğim görünce) mail adresine atmışsınızdır ama compumaster orayı ne kadar sıklıkla kontrol ediyor bilemiyorum. bir duyurunun önemli olması için gereken nitelik de sadece kullanıcının duyurusunu pek önemli olarak görmesi. tabii bunu abuse etmemesi de önemli.(size abuse ediyorsunuz falan demiyorum yanlış anlamayın.)

ayrıca compumaster'ın modere edenlere ve ekşi duyuru'da da özellikle belirttiği gibi burada özgürlük esas. bir duyurunun önemli olarak yukarıda kalma süresi belli değil. yani 1 hafta dursun sileriz gibi bir şey yok. moderasyonun değerlendirmesine göre bir süre sonra indiriliyor aşağıya. sadece "acil" kan aranıyor duyurularına binaen 5 gün sonra indirilir diye bir kural var o kadar.

Ben böyle bir ayrım görmedim, ilanı sabitlenen internet kullanıcıları da oldu, oluyor. İletişim problemlerinden kaynaklıdır diye düşünüyorum, bu kadar büyütülmesine gerek yok.

iletisimle ilgili oldugu konusuna tamamen katiliyorum. duyuru'daki yazarlarla okurlari birbirinden ayiran tek sey yazarlarin sozluk uzerinden de iletisim kurabilmesi. mailinize cevap gelmedigi icin siz zaten kararinizi 2 okuldan birinin digerine gore daha onemli oldugu seklinde vermissiniz. tanidigim ve bildigim kadariyla neyse ki eksi duyuru moderasyonunda sizin yaptiginizi yapanlar yok. tarziniz hic hos degil. bu konuda elestiri hakkiniz olabilir sonuna kadar ama onyargiyla dolu bu mesajinizdan ziyade buraya ' mail attim gormediniz belki de, durumum sudur vs vs' seklinde yazmaniz daha uygun olurdu. size neyi nasil yapmaniz gerektigini ogretmek degil amacim, sadece kizgin ve hak edilmeyen suclamarla dolu mesajinizdan duydugum rahatsizligi dile getirmek. her hangi bir soruya ( yazar ya da okur kimin yazdiginin bir onemi yok dememe gerek yok sanirim ama olsun ekleyeyim, dursun parantez icinde) cevap verirken karsimizdaki insandan bir beklentimiz yok, haa cevabin begenilirse kutunun yanina tik kazaniyorsun ( bunun da onemi yok). yardim almak, yardim vermek burdaki toplasma amacimiz ve de karsiliksiz. demem su ki; kizginligiza lutfen bizleri ya da moderasyonu alet etmeyiniz. varsa elestiriniz buyrun yapin ama bunun icin once lutfen onyargilarinizdan kurtulunuz.
iyi aksamlar

valla tartışmaya geç kalmışım ama yinede söylemek istiyorum geçen arabamız çalınmıştı buraya duyuru vermıştım hemen önemli'ye almışlardı tekrar teşekkürler moderetörlere ie'yi kapatırlarsa o zaman daha güzel olur işte !!

ben buna katılmıyorum bence herkez eşit fakat bazen yazdığım duyurular durup dururken uçuyor tekrar yazıyorum gene uçuyor yahu önemli diyorum tekrar yazıyorum gene uçuyor.nasıl oluyor neden oluyor biri bana kıl mı oluyor bilmiyorum.
yahu adam sileceğine editlese mesajını sildim bak böle böle dese eywallah ama ne yaptığımı bile bilmiyorum.canımı sıkıyo bol bol béla okuyorum.

@omer460

(git: 6274) şurdakilerden biriyle ters düşüyordur duyurun.

ahahah elbette ki guvenme!
sakin oyle bir sey yapma, paypal in buyer protection olayi var ama sadece ebay uzerinden. bir de hong konglulara genel olarak guvenme diyecegim ama sozlukteki hong konglulardan sopa yemek istemiyorum.
2 hafta shippingi olan bir urun aldim, parayi odeyince adam "5 hafta sonra elinde" dedi. simdi adamin accountunu suspend ettiler. adam da bana "everything is ok your item shipping very thanks for buys" diye mailler atiyor

aradan ebay'i cıkardıktan sonra tabi ki elin hong kong'lusuna guvenmeniz lazım,paypal'ın bu alısveristeki rolu sadece para transferini saglaması,sonucta size sadece parayı gonderdiginiz kisiye ulastıracagı guvencesini veriyor,mal kargolanmıs,kargolanmamıs ilgilenmez onlarla ama eger islemi ebay uzerinden yaparsanız ve satıcı urunu kargolamazsa ebay sayesinde alırsınız paranızı

ben bi kere yaptim boyle bir sey. ebay de satici faturayi yanlis gondermisti mesaj attim oha haci sen 24 dolar fazla fatura gondermissin ne is dedim ? ozur dilerim keke, sen bana paypal dan direk yolla parayi dedi ben adama pek guvenmemistim acikcasi ama napim tr de bulamiyoruz el mahkum paypal dan adamin mail adresine parayi yolladim. sunu belirtmek isterim ki siz birisine para transferi yaptiginiz zamanda dispute ve claim hakkiniz oluyor adamin yolladigi paket bana 8 gun sonra geldi meger herif cok durust bi saticiymis. ha yollamasaydi ebay item numarasini kullanarak olayi resolution center'a tasiyabilirdim ya da soguk su icebilirdim

ben paypaldan büyük meblabı sadece kullanıcı adına para gönderip alışveriş yapmıştım fakat karşı taraftaki firma çok büyük bir süperstore du o zaman bile korkmuştum biraz.

arada ebay olsun olmasin dispute hakkiniz oluyor. ayrica ebay'deki feedbacklere dayanarak adamin ückagitci olup olmadigini anlayabiliyosunuz. ben genelde toplu bir alisveris yapacaksam beni hic ugrastirma paypal accountuma fatura olarak yolla parasini diyorum. yolluyor ödüyorum. hicbir aksilik de cikmadi simdiye kadar. hatta ebay'den üyeligi silinen 2 saticiya toplam 350 dolar ödemisligim bile var. hicbir sey olmadi.
aksine gecenlerde limited account oldugu zaman ödedigim 5 kisiye dispute acti paypal otomatik olarak. benim accountu 3 gün sonra acti, 5 kisiden 3üne ödedigim parayi da geri iade etti. yolladiklari mal da geldi üstelik. sonra gene ödedik.
tabi sorarsan paypal süper bir sey mi diye, paypal hayatimda tattigim en igrenc duygu. öyle ki master ya da visayla ödeme secenekleri bulunan saticilardan alis veris yapmaya dikkat ediyorum cogu zaman.

philips sna6500
forum.donanimhaber.com

philips sna6500 kullanıcısıyım smile adşl ile beraber geldi alet.(airties verdiler istemedim geri gönderdim philips 4 portlu geldi.)şahsen memnunum tabi kilometrelerce uzaktan bağlanamıyosun ama problemsiz bir alet.tavsiye ederim 10 üzerinden 7 veriyorum(3 puanı rüküş giyindiği ve çok ateşli olduğu için kırdım.)

kendısıne ılk bakısta kanım ısındı fakat sozlukte bıraz gıydırılmıs kendısıne
sozluk.sourtimes.org
sozluk.sourtimes.org

ben sunu dusundum bır de. nasıl olur? coverage iyi midir bilmiyorum ama
www.gold.com.tr

editos: bu modem degilmis ki eheh. hic anlamiyorum bu isten ya

eğer hâla almadıysan önerim şudur;

www.exa.com.tr

öncelikle ortalıkta kemirilecek bir şey bırakmamaya çalışın, girmemesini istediğiniz yerleri kapalı tutun, kemirmemesini istediğiniz şelere acı biber sürün. Ama hayvan tüm bunları yalnız kalmaktan sıkıldığı için yapıyor olabilir, yalnız bırakmayın. Bu dönem köpeğin öğrenme/oynama dönemi merak ettiği şeyleri ısırıp koklayarak dener eğer sizin yanınızdayken bir şeyleri kemirirken yakalarsanız yüksek sesle kızın, kızarken hep aynı kelimeleri kullanmaya özen gösterin HAYIR gibi. asla dövmeyin faydası olmayacağıgibi pısırık karaktersiz bir köpeğiniz olur. Zor zamanlar,Kolay gelsin. benim köpeğim notebook adaptörünü resmen yedi,hoparlör kablolarını kopardı falan,zamanla geçiyor ama üzerine eğilmezseniz tekrar eder.

kardesimin terrieri vardi, bir yil kadar ikisi bende kaldilar. siz yine sanslisiniz, birakin esya parcalamayi, bizimki kesinlikle evde yalniz kalamiyordu. bir gun birakmak zorunda kaldik, aksama kadar kesintisiz havlayip aglamis. kiz kardesim delicesine simarmisti onu, kucagindan indirmez, kopek ne isterse o olurdu vs.. kucuk ya da orta irk kopeklerde bu sorun daha cok oluyorum sanirim. galiba zen spider bahsetmisti. yalniz kalmaya alistirmak icin evden uzak kaldiginiz sureyi misal 10 dakkayla baslayip, zamanla uzatarak yalnizliga alistirabiliyormussunuz. muhtemelen size kizdigi icin normal kemirme, parcalama olayini biraz abartmis, sizi cezalandirmaya calistigini dusunuyorum. en temel cozum yalniz kalmaya alistirmak gibi gozukuyor.

11 aylık bir köpeğin diş değişimi de olmuştur, sosyalizasyon periyodu da bitmiştir. yani bu saatten sonra, karakteri oturan bir köpek ile başbaşasınız. öncelikle bu konunun önemini kavramalısınız, şu anda köpeğin istediklerini yapıp, kendi hayatınızı kısıtlar iseniz ( oda kapısı kapatmak, eşya kaldırmak, yatağa çıkmak, protesto için işemek vs) , bu kısıtlamalarınız artarak devam edecek ve eviniz köpeğinizin egemenliği altına girecektir.

ne yapılabilir? burada iki yöntem uygulanabilir;

zıt koşullandırma : mesela köpeğiniz sizin istemediğiniz bir şeyi kemirdiği an, suç üstü yaparak bir korkutabilirsiniz. balon patlatmak veya refleks tetikleyici bir ses olabilir. köpek davranış ile korkuyu bağdaştıracağı için kemirme olayını azaltacaktır, bu kısımda duyu tetikleyen (acı sos, sıcak demir, iğne vs) bir şey olduğu zaman, köpek sadece o eşya ile acıyı bağdaştıracaktır.

standart ceza : köpeğinizin mutlaka ceza eşiği vardır, bu sert bir bağırış olabilir, boğma tasma ile uyarım olabilir veya dayak olabilir. mutlaka ama mutlaka köpeğinizin bir eşiği vardır. gene suçüstü halde yakalarsanız, direk cezaya girişebilirsiniz, ancak burada cezanın sürekliliği esastır. köpek olumsuz davranışlarını söndürdüğü zaman, ceza eşiğini düşürmelisiniz.

ancak bunlar köpek açısından yapılabilecek şeyler. bence ana sorun sizde. mesela siz köpeğinizi ne kadar çalıştırıyorsunuz? neticede köpek enerjini bu yolla atıyor, mesela bir teriyer olarak ne kadar burnunu kullanacağı çalışmalar yapıyor, günde ne kadar geziyor? bir şeyleri takip ediyor mu? mesela duyularını zorladınız mı, birden fazla uyaran ile karşılaştırıp enerji harcamasına izin verdiniz mi? bunların hepsi faktördür. rutin gezdirme ve tuvalet ihtiyacı için dışarı çıkartma köpek için yeterli değildir, köpeği yormaz.

köpek düzenli eğitim ve tekrar ile adam olur ve sahip ilişkisini pekiştirir, zaten otoritenizi hissettiği zaman da dizinizin dibinden ayrılmaz.

kolay gelsin şimdiden, gelişmelerden haberdar ederseniz sevinirim.

@ galahad

öncelikle cevabınız ve zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

bir şeyleri kemirdiği gördüğüm zaman ceza veriyorum ama en büyük sıkıntı onun enerjisini atmaya yardımcı olmak konusunda. çok hareketli ve sürekli oyun isteyen bir köpek ancak ben çalıştığım için sabahları ve akşamları yarım saatlik tuvalet gezintisi dışında dışarıda zaman geçiremiyoruz. eve zaten çok yorgun geldiğim için akşamları da 1 saatlik oyundan fazlasına enerjim kalmıyor.

bir de eve döndüğüm zaman parçaladığı eşyaları gösterip koklatıp, ceza veriyordum ancak nette okudğum kadarı ile bunun bir faydasının olmadığını öğrendim. anlık hafızlaları olduğu için bunu anlamıyorlarmış ve bir süre sonra geldiğimde kaçması eve gelişimle ona ceza vereciğimi sanmasıymış. açıkçası bunun doğru olduğuna inanıyorum çünkü bir şeyleri parçalamadığında bile geldiğimde ceza alacağını sanarak , pısarak yanıma geliyor.

sanırım en büyük sorun yeterli otoriteyi bir türlü kuramamış olmam. fazla zaman geçiremediğimiz için beraber olduğumuz zamanlarda da sürekli ona kızmak, eğitmek için küsmek içimi kaldırmıyor. Çok sevdiğim için bu duruma üzülüyorum ve çaresiz hiisediyorum kendimi.

zaman ayırıp ayırmamak bir yere kadar önemlidir, misal ben sabah 6 da evden çıkıp akşam 8 de eve giren birisiyim. köpeğim ile bütün gün babam ilgilenir, 3 sefer çıkartır, ona peynirli kanepeler hazırlar, sofradan yemek verir, tarar, sever vs. ama ikimiz birden eş zamanlı çağırdığımız zaman bana gelir, zaten gelmek durumunda, çünkü ben köpeğime köpekmiş gibi davranıyorum.

bunu zaten çözdüğünüz an, köpek buyruğunuz altına girer, neticede köpeklerin evcilleşme sürecine bakarsanız , insan köpeği evcilleştirmemiştir. köpek evcilleşmek için insanın buyruğuna altına girmiştir.buradaki bu küçük nüansı yakaladığınız an pek çok şey olacaktır.

ben açıkçası günde 30 dakikamı ayırıyorum köpeğime. iz sürdürüyorum, koku koklatıyorum, gerekirse sokak köpekleri ile oynatıyorum, onlar tarafından hırpalanmasına ses çıkartmıyorum vs. çünkü köpeğim o aman köpek olduğunu anlıyor. ödül alırken mutlu oluyor, çünkü hak ettiğini biliyor, ceza alırsa da boynunu büküyor, çünkü bir sebebi olduğunu biliyor.

köpeğin anlık zekası olduğu bir şehir efsanesidir, köpeğe ceza verileceği zaman verilir. köpek kabahatinin farkındaysa bunu zaten anlar. köpeğin zekası anlık ise, neden protesto için sahibi evden gittiği zaman yatağına işiyor?

burada bir şeyi çok iyi oturtmanız lazım. ceza nedir? ödül nedir? bunların sürekliliğini ve standartını sağlamak zorundasınız. zaten sonrası çorap söküğü gibi gelir.

köpekler her ne cins olursa olsun.yanlız kalıp sıkıldıkları zaman.kemirmekten başlarlar ortalık yere tuvaletini yapmaya kadar giderler.
yanlız bırakmamak kesin çözüm zira bunu size kızdıkları için yapıyolar.

not: çok ender zamanlarda kendi köpeğimizi evde 12 saat yanlız bırakabiliyorduk.ve hiçbişey yapmıyodu.bunun sebebi sanırım annemin onunla konuşmasıydı.bak paco ben gidiyorum sen gelmiyorsun akşama görüşürüz gibi.hayvan anlıyodu bunu abi.

www.petarkadas.com

hazır tartışılmışı var.

sagol link icin ama tam olarak bir merciden haberdar degil sanirim kimse, tam bekledigim cevaplar yaziyor, yok vicdanin el verir mi, yok ne bicim adamsin sen..vicdanim cok muthis el veriyor valla uyutulsun bu kopek. tam bir merci yok sanirim bu tur sikayetler icin, belediyeyi deneyeyim ben de.

ben öyle bişey oldu mu(parkta tasmasız dolaşanköpek ) direk 155 i arıyorum, gelip hemen ilgileniyorlar sagolsunlar.

bide o köpegi beslemenin yasak oldugunu da anlatırsın polise

ben de sana katılıyorum o köpekler birer canavar ve insan elinde evde beslenmeleri beyinsizlik, kesinlikle polisi aramalısın diye düşünüyorum.
birinin bir yerini parçalamadan, birilerini öldürmeden..

şöyle de bir şey var bildiğim, eğer belediyeye kayıtlı değilse o köpek (hani şu verdikleri bi numaralı künye var ya, ondan yoksa) şikayetiniz halinde köpeği alır götürürler bile.

pitbull neden beslenir anlamıyorum. 2 fakir çocuğun karnını doyursan, yüzünü güldürsen olmaz mı? apartmanında oturan velede avukattan ihtarname çek... sonra öteki beyinsiz arkadaşıyla ikisini bana gönder beraber karamürsel çocuk esirgeme yurduna gidelim. görsünsen anyayı konyayı. köpek besleyince medeni olunuyor ya...

155 gereken ilgi ve alakayı gösteriyor kendilerine... arayın arattırın...

konuyla ilgili bir yazı yazmıştım, 'fatih çekirge' başlığında, orada olayın genel olarak fırıldaklarından bahsettim, ama eğer çok isnerise daha detaylı anlatabilirim.

öncelikle çok uzun süredir köpeklerin içindeyim. zaten kendim de bir köpek sahibiyim, bunun yanında türkiye' de köpek camiası için elimden geleni yapıyorum, bir zamanlarda gerek köpek eğitimi ve psikolojisi, gerekse köpeklerin sosyal hayatta takılmaları ve bunları sağlayan kurallar - kanunlar hakkında baya araştırmam oldu.

şimdi şurada okuduğum bir kaç yazı, arkadaşların cehaletinden veya araştırma güdülerinin eksikliğinden olsa gerek, sizi yanlış yönlendirmekte. pitbull beslemek yasak değildir. yani elinde bir pitbull olan kişinin elinden köpeği aldırtabilmeniz için, köpeğin aktif saldırı yapması veya kanuni olarak bir suça karışması gerekli. mesela o köpek kullanılarak banka soydurulur, birisi ısırtılır, veya birisi o köpek vasıtasıyla tehdit edilirse, o köpek sahibin elinden alınır. bu sadece pitbull için değil, bütün ırk köpekler için geçerlidir. yani komşunun kanişini bile tehdit olarak görürseniz, işleyecek prosedür aynıdır.

öncelikli olarak köpeği ne için şikayet edeceksiniz? gürültü çıkarttığı için? saldırgan olduğu için? sahibinin gerekli önlemi almayarak çevre sağlığını tehdit ettiği için? yani burada sizin her şikayetinize bir argümanla karşılık verilecek, mesela benim köpeğim havladığı için şikayet edilse, ben mühürlü bir desibel ölçer ile, köpeğimden şikayetçi olan kat malikinin evinden 90 desibel sesi ölçtürürüm, duyulmaz ise, şikayet düşer, veya saldırgan olduğu için şikayet edilse, önlerine eğitim sertifikasını koyup, bilirkişi isterim. sizin burada tek vurucu noktanız, köpek ile değil, sahip ile ilgili olmalı.

ne yapılabilir? öncelikle il çevre ve orman müdürlüğünü arıyorsunuz, tutanak tutulacak ise onlar vasıtasıyla zabıta tutar, konu adli olay olmadığı için polisi ilgilendirmez, bu konunun muhattabı öncelikli olarak zabıta ve belediye veterineridir. polisin girişi ancak bu birimlerin yetersizliği halinde olur. mesela siz köyde olan kangalı jandarmaya şikayet eden birisini gördünüz mü?

müdürlüğü aramadan önce, apartman dairesinde yaşıyor iseniz, apartman yönetim planında köpek beslemek ile ilgili madde olup olmadığını araştırın, eğer köpek beslemek yasaksa, zabıta tutanağı sonucu açılacak dava ile kişiyi apartmandan tahliye bile ettirebilirsiniz. aksi durumda hiç bir şey yapamazsınız.

sizin şu anda yapacağınız şikayet şu maddeleri içermelidir :
2. kısım, Madde 5- Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar.

bunun dışında hiç bir şekilde şikayet edemezsiniz, nedeni'fatih çekirge' başlığında.

oncelikle arka bahcenizde oynayan yavru bir kopekten uzak durmaniz ya da ornek vereyim kopek yaniniza yaklastiginda ondan uzaklasmaniz o kopegi sosyallesmekten uzaklastirir. ama bi dakka, turkiye'nin en iyi belki de tek kopek psikologu tamer dodurka'nin bu konuya tam isabet eden bir yazisini eklyeyim . bir hayvansever olarak benim ifadelerimden ziyade,konusunda uzman birisinin goruslerine su soru basligi altinda ihtiyac oldugunu gordum. uzun oldugu icin okumak istemeyen olursa diye ilk paragrafta tarihsel gecmisinden bahsediyor, ikinci paragraftan baslayabilirsiniz. su satirlari yazmama neden olan sey kopeklerin tasmasiz dolastirabilmesini savunmak degil, medyanin bayildigi pitbull ya da rottweiler vahseti haberlerinin etkisi altinda kalmis ve yanlis bilgilendirilip, yonlendirilmis olmanizdir. ve buyrun:
www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com

pitbull besleyen kişiler, çok çok özel zevkleri olmadıkları sürece bilerek şiddet göstersin diye pitbull besleyerek diğer köpeklerin üzerine salmaya çalışıyorlar. bu sebeple bence acilen zabıta ekiplerine şikayet edin. onların yapamazsa polis zaten el koyar.

pit bull sözcüğüne takılmayın derim ben.pitbula gelene kadar bir labrador,bir golden hatta bir kaniş bile sebepsiz yere saldırabilir yada türler içinde aşırı psikopatlık besleyen hayvanlar olabilir.ayrıca köpeklere tasma takıldığında daha saldırgan bia hale geliyolar :)
eğer tasmalıyken size saldırırsa muhtamelen sahibi bile korkup kaçacaktır :)
ayrıca köpeği elinden alsalar ne yapacaklar?yakındaki bir hayvan barınağına bırakacaklar ve sahibide oradan alıcak.
biri benim köpeğime el koydursa durup dururken köpeği bırak ben ısırırdım o adamı :)

O elemana son kez git, "- Bu köpeği burada bırakma, ölür burada, zehirliyor psikopat apartman sahipleri..." de.

Su hayatta hic bir sey insan hayatindan daha kiymetli degil. Sen iki kopek besleyceksin diye ben colugumu cocugumu tehlikeye atamam. Pittbull yasak degil diyenler asagadaki linke tiklamasin. Zira cok uzulecek puppyler

www.tbmm.gov.tr

lagunalar biraz bezdirebilir. admira juanita bulabilirsen al bence, biraz daha hallicedir.

Eğer fiyatları seni zorlamıyorsa Valencia'lar Laguna'lardan çok daha kalitelidir. Fiyat/performans olarak yani, yoksa kesinlikle bu fiyatlarda gitarlar Camps veya Jose Ramirez olamazlar. Bence ideal ve uzun soluklı bir klasik gitar bakiyorsan Valencia rulaz ;)

bir laguna sahibi olarak tecrübelerimi paylaşmak isterim. gitarımı bana babam istanbuldan almıştı ve o zamanlar benim gibi onunda ne aldığı konusunda bi fikri yoktu sanırım. çakma bir marka herhalde deyip geçtim(hoş hala da öyle düşünüyorum)
ilk zamanlar marka olayına takmayacak kadar mutlu idim çünkü. ama elime aldığım ilk gitar olan admira gibi olmadığı kesindi. benimkinde eşik yüksek sanırım ve bu yüzden teller ile perdeler arasındaki boşluk da fazla, haliylen biraz zorlanıyorsunuz çalmada,ancak alıştıktan sonra başka gitarlar oyuncak gibi geliyor size. ayrıca benimkinin teknesinin ağacıda böle ince kontraplak gibi birşey idi (özellikle arka tarafı) hep kırılacak gibi gelirdi. ama geçen 7 sene sonunda gördüm ki ses konusunda hep imrenilen bir gitar oldu arkadaş çevremde. ben bu saydığım dezavantajlardan ötürü yaka silksem de gitarımdan arkadaşlarım hep benimkinin sesinin daha gür ve iyi çıktığını söyleyip dururlar hala.7 sene sonunda severek çalıyorum pek bi yamuğunu görmedim o ayrı.

tavsiyelerime gelir isek:

- verdiğiniz linkteki gitarın fiyatı gayet uygun göründü bana. piyasada gitar+kılıf+ders = vs vs türü kampanyalarda verilen gitarlardan çok daha iyi olduğu kesin. ama almadan önce mümkünse gitar çalan bir arkadaşınız ile birlikte gidin eşik ve ağaç olayını dikkate alın bence. dokunduğunuzda,elinizle vurduğunuzda tok bir ses gelsin en azından. (tahta hissini versin kontraplak değil :)

-valencialar 30-40 ytl daha oynuyor sanırım lagunaya göre, kalitesi hakkında pek bi bilgim yok ama yukarda değinildiği gibi daha iyi ise ve bu fark da sizi zorlamazsa valencia ya dönebilirsiniz.

-admiralar gerçekten çok hoş gitarlar ama fiyatları direk 3-4 kat fark edecek.ayrıca ilerde doğacak sıkılma,bırakma gibi etkenleri düşünürsek maliyet açısından başlangıç için pek ideal görünmüyorlar bana.

Ankaradaysan benim cok iyi durumda Admiram var, 4 yildir yatiyor, en son elime aldigimda herhangi bir sorunu yoktu. ([email protected])

hocam o linkteki gitar kontrplak. cok aci cekersin ses acisindan. hic bir derinligi olmaz, calis zevki vermez. biraz paraya kiy, yamaha falan al. yamaha c30 fiyat performans olarak iyidir misal. 200$in altina pek inmemeye calis eger gercekten bir seyler yapmak istiyorsan. hem biraz cok para veririsen sikilinca birakamazsin da lan o kadar para verdim dersin motivasyon olur. solaklik klasik gitarda sorun cikarmaz, ters takarsin telleri olur biter. cutaway klasik, akustik yada elektro icin solak gitar alman gerekir.

eğer gitara başlıyacak olsam ve işimi çözücek en ucuz gitarı almak istesem.kesinlikle valencia olacaktır.

ucuz olarak alabileceğin çok gitar olduğunu düşünsende aslında öyle değil.benim gördüğüm sadece valencialar var.
ayrıca müzik=enstruman=para

manu chao - me gustas tu olabilirmi?

Olay budur, Teşekkür ederim.
Sözlerde benziyor valla :)

klibini izle birde.ben hasta oluyodum o klibe.yahu diyorum şarkıya bak klibe bak.hiç bir özelliği yok şahsen ama neden ben oturupta her çıktığında bunu büyük bir dikkatle izliyorum diye :)

En azını bilmiyorum ama bira ve şarap gibi mayalı içkiler daha çok kilo yapar...

Sarap (150ml) - 100 kalori
Viski/votka/cin/rom (45ml) - 100 kalori
Light bira (330ml) - 100 kalori
Bira (330ml) - 140 kalori

Bu verilerin hepsi asagi yukari degerler. Her birini de "bir porsiyon" olacak sekilde vermeye calistim.

Kilo vermeye calisiyorsun hic alkol almamakta, kilo almamaya calisiyorsan ise arada bir ve az miktarda icmekte yarar var.

Kokteyl ve karisik icecekler (orn: viski kola) daha kalorili oluyor tabi ki. Bacardi kola gibi bir sey iceceksen kolayi diet alman epey farkettirecektir.

bira falan acayip kalorili ama unutulmaması gerekir ki alkolün de kendi içinde kalorisi var.
yani ister biranın içinde ister votkanın içerisinde olsun kalorili bir şey.
demek istediğim saf alkol bile gayet enerji verici bir madde.

Burfak zaten biranın kalorisi içindeki alkolun kalorisi + biranın içindeki diğer malzemelerin kalorisi şeklinde hesaplanıyor. Genellikle de sek içkilerde alkolün kalorisinin yanında diğer eklentilerin kalorisi önemsiz derecede küçük kalıyor. Bu yüzden az alkollü sek içkilerde daha az kalori oluyor. Fakat wpi nin de dediği gibi kokteyllerde en az alkol kadar kalorili şeyler katılabiliyor içine. Bir de yanında ne yediğin de önemli. Rakının yanındaki meze, biranın yanındaki yerfıstığı, çerez de sonunda döt, göbek olarak bize geri dönüyor...

beyaz şarap, yanına meze olarak meyve. en diyeti budur.

alkol eşiğide hesaba katılmalı , 6 bira içerek olmak istediğin noktaya varabiliyorsan 140*6, 3 kadeh viskiylede aynı seviyey ulaşabilirsin 100*3 , dolayısıyla viva condios diyip tekilla daha az kilo yapar teorisini orataya atıyorum

bence hiç biri!Peki neden?Çünkü alkol şekerden yapılır şekerde vücudumuzda kullanılmadığında(sanırım yani) direk olarak yağ olarak depolanır.
Gece alkol alıp yatıyosan bilki direk olarak yağa çevrilir.Fazla Kilo=yağ=alkol diyebiliriz bir bakıma

www.weightlossresources.co.uk
www.weightlossforall.com
www.calorie-count.com
www.peertrainer.com
www.dietbites.com
www.shapefit.com

Ne olursa olsun içeceğiniz 1 kadeh veya bardaksa en uygunu bira.

ermanen'in verdiği linkler güzel. Bir de şuraya bakabilirsiniz:

www.calorieconnect.com

1- fedex aslında baya iyi bir firma olmasına rağmen fedex türkiye hakkında pek iyi şeyler söylenmiyor (özellikle sözlük'te).
2- ürünü alırken kdv'sini de ödemeniz gerekecek
3- vurun ensesine bir tane

Gumruk odemeniz gerekecek diye biliyorum.

Bence, eger gec olmadiysa ve aleti elde etmeye o kadar merakli degilseniz, siparisi iptal etmeye calisin. Telefona sarilin, musteri hizmetleri ile konusun.

tum bunlar icin artik cok gec. eleman ucakta su an. turkiye'ye geliyor. kdv derken 399$ in mi %18ini odeyecegim.

büyük ihtimalle gümrük parası da dahilken kdv ödeyeceksin. yani sanırım şöyle bir şey;

ödeyeceğin miktar: [399$ + gümrük parası] + [(399$ + gümrük parası)*18]/100 (tahminen 600 ytl civarı olur diye düşünüyorum)

tabii belki önce kdv'yi ödemen gerekiyor da olabilir fakat gümrükteki elemanlar bu şekilde aradaki fiyat farkını cebe atmayı planlıyordur muhtemelen. babam yaşıyor olsaydı ona sorardım, gümrük komisyoncusuydu kendisi.

offffff gumruk parasi tahmini ne kadar olacak peki? yaklasik bir sey soyleyebilir miyiz?

gümrük parası ürüne bağlı olarak değişiyormuş. EeePC'ler laptop kategorisinde mi değil mi bilemiyorum. belki internette elektronik cihazlar için belirlenen fiyat aralığı bulunabilir.

bir de şöyle bişey varmış; bir gümrükçüyle anlaşıp ona rüşvet vererek daha ucuza getirebilirmişsin.

neyse artik bulucaz bi yolunu.o ihtimali zaten goz onunde bulunduruyorum. 400 liralik alete 400 lira da vergi bok pusur odeyecek degilim. offfffff 1 gunde 3 yil yaslandirdi beni bu cocuk. yardimlar icin tesekkur ederim.

bence fedexle gelip gümrüğe takılıcak(%90).Gümrüğe takılırsa eğer rüşvet vermekten manyak olacaksın.(%100)10 gün içinde almazsan geri gidecek amerikaya sende arkadaş katili olacaksın.(gümrüğe gelipte alınmayan dalga dulgalar 10 gün içinde geri gönderiliyor.)sonunda anca bir hafıza kartı alıcak kadar para kalıcak elinde.(burada şaka yaptım eki eki)bence iptal et kesinlikle yada adres değişikliği yap arkadaşının arkadaşının amerikadaki adresine göndersinler.birileri gelirken getirir.(pembe güzel bir renktir ayrıca ben çok severim.şahsen ben olsam pembe alırdım abi napayım evde kullanmak zorundada olsam sonuçta alet dizimin dibinde olurdu diye düşünüyorum)
not:fedexle hangi şeyle gelicek oda önemli.Şİmdi hava postası ile gelirse gene şanslısın hava alanının tekine gelir.Hiç olmadı hava alanından alabilirsin.Yok öyle topkapımıdır cevizlibağmıdır nedir oraya gelirse işte o zaman yandın abicim.herkezin eline 20 şer 30 ar tutuştura tutuştura bi hal olursun.birde tam bilgisayarını alıp dışarı çıkarken birileri arkandan bağırır bişey unutmadınmı diye(rüşvet vermeyi unutmadınmı diye)

sevgili mandayuvası
arkadaşına bence çok kızma çünkü iki gün önce bana abd den macbook pro getiren arkadaşım aleti bir iki parça kıyafete sarmayı akıl edemediği için kontrol sırasında kendisini yere düşürdü ve 0 ve cillop olan alette muhtemelen basta hdd olmak üzere içindeki pek çok şeyi s**ip attı. beterin beteri var

ben şahsen ilk gördüğüm günden beri(allah allah bu ne yahu demekle yetinip) infiniti derim.

hangisini alırsan al yanında bi de benzinlik al... (almışken bana da bi tane golf alsan öyle sevinirim ki)

BMW'nun jipleri ayağa düştü, herkeste var. Benim önerim Gemballa'nın elden geçirdiği Porsche Cayenne. Hemm 600+hp ile Ferrari Enzo bile tokatlarsın, bulursan tabii.

bu iki araç arasından kesinlikle BMW X6 derim. alman arabası bir başka olur. hem teknoloji hem sağlamlık hem oturmuş bir servis/yedek parça hem güvenlik hem performans.

audi q7?

hımmm!!!
*bir kere q7 yi geç çöplük o! ona 150 lira para vereceğime gider bodrum da gay bar açarım! parayı heba etmemiş olurum.
*Porşe cayene gelince: "Şüphesiz Cayenne, Porsche nin ürettiği en iyi otomobildir" zamanın şu anı ile bu bir hakikat, gambella ya gitmeğe de gerek yok turbo s de olur ancak otomobil sıcak değil,
*bmw nin hem güvenli hem teknolojik hem oturmuş bir servis demişsiniz :D :W ??? Bilmiyorum artık! o kadar emin olmayın bundan hiç bmw kullanmadınız, yolunuz servise düşmedi tabi! bmw aslında bebe arabasıdır bu kadar reklamı yapılıp bu kadar tarikati kurulup da neyse artık!??
*bu arada fx50 nin yatık tüketiminin porşeyle kıyaslamayın, fx35 gerçekten çok cimriydi ekonomik modda, bu da öyle olacak, özellikle yüksek devirde zati o yüzden 390 beygir.
*İyi! Neyse bakalım hadin kalın sağlıcakla Allah başka dert vermesin...

valla şahsen bizzat gördüğüm 2 çeşit mızıka var bu güne kadar bir tanesi harmonic(çok gördüğümüz model) ötekide yanında düğme bulunan choromatic(yandaki düğmeye basınca yarım ses ton kayıyor örnek la üflüyosan düğmeye bastığında la diyez yani sibemol oluyor.)
şimdi öncelikle bence biraz araştır blues mızıkası diye birşey varmı.?gerçi hepsinin sesi birbirine benziyor.biraz distortion ile reverb efekti verip o tonu alabilirsin fakat farklıda olabilir.modeli boyu cartı curtu fln.
bizim tükkanda vardı 2 tane bi cromatic bi harmonic.harmonic 30 ytl idi ötekisi 60 70 fln diyolardı.çok dandikte değil çok kalitelide değil sanırım alman malıydı.

Blues için 10 delikli diyatonik mızıkalardan almalısınız. Sadece diyatonik diye ararsanız tremolo mızıka filan alabilirsiniz yanlışlıkla, onlar şu uzun ve çift sıra delikli olanlardır; o yüzden küçük ve 10 delikli olanlara bakın.

Hohner, Lee Oskar iyi markalar. 50ytl'ye de iyi bir mızıka alabilirsiniz zaten.

Bir grupla birlikte çalabilmek için çeşit çeşit mızıkanızın olması gerekiyor aslında, farklı keylerde. Ama ilk C veya A almanız sanırım doğru olur.

Başta plastik gövdeli mızıka tavsiye edilir.

www.mydukkan.com öneririm.

teşekkür ediyorum beyler, bi arkadaşa verdim sipariş, yarın dolaşıcak bakalım tüneli falan, dediğiniz yönde bulacak bişeyler.. sağolun efem.

benim bildiğim o tarzda tuş kılıfları var fakat nerede satıldıklarını bilmiyorum.
birde bu var fakat tuzlu biraz :) ama seçim senin

www.hepsiburada.com

not:optimus maximus'un hepsiburada linki vermiştim.ama gözükmüyor ne hikmetse.

neyse aratıp baktım bu dediğine, yalnız bu başlı başına klavye hem de uçuk fiyatı var. bana yalnızca tozdan, kirden koruyacak bir şey olsun yeter..

klavye kılıfı gibi bişeymi arıyosun yoksa tuş kapağı(hani bazı fonksiyon tuşlarını kolay kullanmak için renkli renkli)
eğer kılıf arıyosan çocukken ben tüm bilgisayarlarda vardı o(annemin babamın çalıştığı fabrikada) o zamanlar her ne kadar sade ismimi yazmayı biliyo olsamda(bilgisayarın açık olması bile gerekmiyor du:Pp)neyse dediğim şey şeffaf tuşların üzerinide kapatıyor çok rahat olmasada işe yarar diyebilirim.
ayrıca klavye kılıfı sadece mac ler için var nede olsa dandik alet :Pp kuğu yapısı hehe
bu satıcı ile irtibata geç bence belki vardır elinde
urun.gittigidiyor.com

yardım için sağol, tuş etiketinden ziyade klavyenin tümünü kaplayacak koruyucu bir şey arıyorum. bu üstte verdiğim adresteki gibi ama yalnızca apple ürünleri için var orada.

verdiğin linkte sadece tuş kapakları var renkli renkli.kılıf göremedim ben onuda belirteyim :)

www.markum.net çok hızlıdır.
Teknik desteği gayet ilgilidir. Bütün hosting işlemlerimi buradan yapıyorum

www.hostcini.com

Sorunsuz hostingciyi niye degistiriyorsun? Turk sirketlerinin musteri hizmetine her zaman guven olmuyor.

www.natro.com buraya bir bak natro güzeldir iyidir çok hızlıdır(servis olarak neti bilmem yani bu işlerden anlamam.ama kredi kartından çekince 5 dakka içinde bütün herşeyin hazır oluyor).bu soru ikinciye soruluyor ve ben yine natro diorum.webmaster bir arkadaşım profesyonel web tasarımı firmasında bunu kullanıyor.memnun olduğunu ve ucuz olduğunu söylüyor.
referral kod nedir bilmiyorum o yüzden mazur görün beni

Vargonen çok çok iyidir ama ücreti yüksektir.
www.vt.com.tr

www.netber.com

merhaba öncelikle şu dikkatimi çekti :) troy'un kitabı kolay geliyomuş:) abi benim gözüm yememişti zamanında pek kolay sayılmaz bence :)(umarım aynı kitaptan bahsediyoruzdur.)

Bana sorarsan çevre edinene kadar(arkadaş ortamı beraber çalmaca stüdyoya gitmece fln)
evde sevdiğin şarkıların listesini yap.sonra internetten tablarını akorlarını indir.böyle bir dene.baktın abi sarmadı orkestrasyon istiyosun.çalmak istediğin şarkının midisini indir.basit bir midi edit programı ile gitar kanalını kapat sen üstüne çal :) hatta birde böyle dene
birde şu var abi kendimden bildiğim.kendi tarzını yaratana kadar taklit etmeye mahkumsun.(hem ayrıca çokta zevkli)

mesela şarkının akorlarını buldun.ve bu akorları bilmiyosun fakat internette bir çok akor tablosu mevcut.guitar chord table yada guitar chord dictionary fln yaz google a çıkar sanırım.

ayrıca emule de bir sürü audio book mevcut(notası + orjinal mp3ü + gitar kanalı olmayan mp3 ü)
guitar audio book diye arattır.sonracığıma guitar book+cd diye arattır.guitar lesson diye arattır bir sürü kaynak çıkıyor karşına.

üstad yanlış anlaşılma olmuş, troy'un alıştırmaları ya çok kolay yada çok zor dedim.yani başlarda kolay sonrada çok zor, seviyemi aşıyor anlamında.benim ihtiyacım olan seviyesi yavaş yavaş artan bir alıştırma programı.jazz, blues vs. birsürü e-book indirdim, improvisation (doğaçlama) falan öğretiyorlar, çaldım denedim ama, bariz bi gelişme göremiyorum ben...

guitar pro programınıda deniyebilirsin zira o program için oldukça çok materyal var.biliyorum kitaplar eboklar sıkıyor zor çözülüyor.
birde kendi gelişimini kendin farkedemezsin kolay kolay.
magesy de guitar speeed trainer diyede bir program vardı.art of shreding için

Bora Uslusoy - Gitar Metodları..

Vallahi tamamen aynı konumda sayılırız. Aynı şekilde tıp'ı kazanınca elektro almıştım ve 2 ay kursa gitmiştim.

Troy Stetina'nın kitabı solo çalmak için iyidir. Yapamadığın egzersizlerde ısrarcı ol.

Nota-gam öğrenmek derdinde değilsen guitar pro çok yardımcı oluyor. Basit akorlara oradan bakabilirsin. Bunun yanı sıra çalmak istediğin çalmaktan hoşlandığın parçaların tablarını indirip çalışırsan çok keyif alırsın.

Etrafında senin gibi yeni başlamış basçı-gitarist-davulcu vs. varsa stüdyoya girin veya parça çalışın.

Son olarak nota-gam öğrenme derdinde değilsen, bunun derdinde ol :) Youtube'da birsürü video mevcut. p2p programlarıyla da sürüsüyle kitap indirebilirsin. Ama ne yaparsan yap, keyif almaya bak, bunun en kolay yolu da guitar-pro ile parça çalışmak. Ben bu şekilde gitardan keyif almaya başladım. Üstüne arkadaşlarla stüdyoya gitmeye başlayınca zaten gerisi gelmişti.

alkolik imam doğru söylüyor. bora uslusoy un kitabı bu için çok başarılı kaynak, yanında cd side var düzenli çalışırsan çok iyi bir tekniğin olur.yeni basımı varmı bilmiyorum ama sanırsam tüneldeki mağazalarda bulabilirsin.

sistematik çalışma en önemli şey bence.ama adı üzerinde sistematik ve çalışma olduğu için pek eğlenceli olduğunu söyleyemem şahsen.ayrıca hepimizin yetenekli olduğunu düşünürsek konservatuarda okuyan arkadaşlardan tek farkımız çok çalışmıyo ve doğru tekniklerle ilerlemiyo olmamız.konstaki arkadaşlar en az 5 saat çalışıyor her gün mesela(tabi hakkaten bu işi ciddiye alıyosa! [spor akademilerinden pek bir iş çıkmayınca spor olsun diye okuyan arakdaşlarımızda mevcuttur konservatuarda!])
hatta bu bile yetmiyor.Paco De Lucia nın bir sözünü duymuştum(kulaktan kulağa gelen bi dalga neyse) ben her gün 12 saat çalışıyorum eğer birisi 13 saat çalışırsa beni rahatlıkla geçebilir demişti.
ayrıca her ne çalışırsan çalış metronomla çalış derim...Özellikle çoook yavaştan başla.yavaş çalmak daha zor nedense.

Tamam beyler...çok makbule geçti..zaten gazım bu ara bi başladım mı gerisi gelir heralde...

ben de oraya staj başvurusunda bulunmuştum zamanında endüstri meyendizi olarak :p ilk izlenim olarak pek sarmadı diyebilirim.(zaten kasten saçma salak bir özgeçmiş verdiğimden dolayı da kabul edilmedim :p ) olayın içine giremediğim için çok detaylı bilgi veremiyciym ama kurumsallaşabilmiş bi yer gibi gözükmüyordu. ya çalışmak için gerçekten kötü bi yer, ya da sıcak bi ortamı var :)

arkadaşlar özellikle küçük çaplı fabrika bozması işletmelere kesin emin olmadan 100 de 100 bel bağlamayın derim.çünkü o tarz yerlerde çok fazla sirkülasyon olur.benim annem babam senelerce tekstilde çalıştı.ve bir ara 5 sene içinde neredeyse çorlu çerkezköydeki fabrikaların yarısında çalıştılar.zaten pyiasada bozuk biliyosunuz.benden söylemesi.
@mortanius : :) ortam konusunda haklı olabilirsin ama çalışma saatlerin belli değilse, maaşını zamanında alamayınca, sigortanı kesik kesik yatırırlarsa yada ikramiyelerini, mesaini vermezlerse ortamında bi anlamı kalmaz :)

tamam kaçarak uzaklaştı kuzenim, şimdi ülker sakarya'ya dair malumat isterük.

Çorlu'da yaşamayı göze aldığına göre epey cesaretliymiş demek kuzenin:)

çok cesaretlidir, mafya zaten kuzenim, orda bi illegal gambling olayı için gidiyo. çok kan akacak.

www.amerikadaniste.com bir göz atın.
ama şahsen ben kontrabasımı amerikadan bu firma ile getirttim.diğer firmalar 900 dolar istiyorken bu firma 2304 dolar kargo parası istedi benden. o yüzden son derece kılım kendilerine!

serumun hortumundan bahsediyorsan bana cok acil lazim. arabam su fiskirtmiyor hortumu curumus seruma baglanan hortumdan yeni hat cekecegim bulursan bende merak ediyorum eczanelere sordum yok. nerden bulabilecegimizin fikri olan varsa paylasirsa sevinirim

sorduğunuz şey kan verirken falan kola sarılan sarı lastik olabilirmi acaba? yani sapan lastiği
?

medikallerde "infüzyon seti" diye satılır. direk "serum seti" derseniz de verirler. hortum bölümüne tüp denir. uzunluğu yaklaşık 150 cm'dir. genelde inkar edilse de "latex"ten üretilir.

omer460'ın dediği esnek lastik ise "turnike" diye geçer. yine medikallerde bulabilirsiniz.

kan verirken kola sarılan sarı lastikten bahsediyorum evet. demek turnike diyorlar buna.

başka bir iş için turnike imal ettirmek istiyorum. yapan firma biliyor musunuz, veya nerden bulabilirim?

sarı değil de şeffaf arıyorsanız akvaryumcularda var.

türk mü yabancı mı?

yabancı ise:

www.godaddy.com

uptime'ı %99.9 un üzerindedir diye düşünüyorum.. yıllardır sorunsuz olarak kullanıyorum.

Turk olarak IHS var. Domain aldim kendilerinden. OnerMIyorum.

ben natro yu tavsiye ederim.kendimde natro kullanıyorum.ayrıca web tasarımcısı bir arkadaşımda natro kullanıyo.(ticari olarak bu işi firma dahilinde profesyonel olarak yapıyor.)ucuz ve hizmetinin iyi olduğunu söylüyodu(şahsen pek anlamam bu işlerden.)

yurtdışında mediatemple, türkiyede ise sadecehosting'den memnunum açıkçası...

namecheap ten aldım ben memnunum

ucuz ve de hızlı bir hosting istersen
rodosweb.com
çok ucuz ve yavas bir host istersen
kebirhost.com

daha önce almadıysanız akıllanmanız için türk ticaret netten alın:P herkes bir şekilde kazık yer kendilerinden öyle yada böyle..şaka bi yana beklentileriniz 30-40 ms de erişim değilse yurtdışından düşünün derim. Ama tt nin pamuk ipliği fiberlerine birşey olursa tanımam...

Yurtdisinda ismarlamak istersen bulmasi cok kolay. Google'da aradim bir suru cikti. Mesela

www.markertek.com

ya da

www.proaudio.com

herhangi bir tabelacıya git 5 dakkada yaparlar ve maksimum vereceğin fiyat 25 ytlyi geçmesin bence.

budun a bi baksan? ya da kanyon'daki design shop'lara?

tesekkurler.
tabelaciya gidicem.

ben de kanyonda böyle bişeyler gördüğümü hatırlıyorum.. ama tabelacıdan pahalıya gelir emin ol.

www.budun.com

açıkcası clean tonunun iyi olmasını istiyoruz alternatif dersek yerini bulur sanırım..

cort x öneririm ilk başlangıç için

cort un alt model elektrolarını tavsiye etmem.(x serisi dahil )
illa alıcaksanız cort katana ve üst serileri tavsiye ederim.ayrıca kilit sistemli gitarlarıda pek önermiyorum.
benim tavsiyem fender squier yada ibanezin alt modelleri.

ibanezin alt modellerinden koşarak kaçın. fender squire eh işte bir seçenek. bence başlangıç gitarı her koşulda cort'tur. sonuç olarak parası çok fazla olan iyi bir ibanez veya jackson, usta olan da gibson veya fender'den şaşmaz.

cort g210'u tavsiye ederim. clean tonları fiyatına göre çok çok güzel.
www.mydukkan.com

birde onun üstü g254 var. biraz araştırırsanız tahminen 300-325 ytl'ye peşin bulursunuz.
www.mydukkan.com

cort gitarları kesinlikle fiyat/performans olarak tavsiye ediyorum hararetle.

her daim litrelik "kavak"...

Avanos Vadisi var, DİA'da satılıyor. 75cl. 6.50 YTL, 1lt. 8.50 YTL. Boğazkere ve öküzgözü üzümlerinden yapılmakta olup içimi ve tadı oldukça güzeldir.
Arz ederim.

Su sirada indirimde olan ickiler icin: www.ickikulturu.com

ayazma, dikmen, tellibag, halikarnas, dimitrakopulo, cumartesi

merhaba öküz gözü tarzı şarapları seviyorsanız 7 ytl ile 20 ytl arası değişiyor.tavsiye ederim.bence 7 ytl likten başlayın sarmazsa çıtayı yükseltirsiniz.

geçen hafta kavaklıdere angora 9 küsür ytlye düşmüştü.75 cl. olanı.

sevilen'in tatlı şarapları vardı.. 50cl'lik. güzeldi baya. çok oldu içmeyeli özledim bak.

Doluca da candır..

kırmızı markalı bi şarap da var, tavsiye ederim,ama daha önce de belirtilmiş özellikle ucuz şaraplarda şişeden şişeye değişiklik olabiliyo, bi marka bi kere kötü çıktıysa hemen kafanızdan silmeyin derim.

Hernevi şirince şarabı.kırmızısı ehven.

cumartesi, fiyatına göre iyi şaraptır.

vatan bilgisayar sadece bugune ozel tum urunlerde bonus card a %28 indirim +5 taksit yapiyor. bi goz atin bence.

www.mavibilgisayar.com

karsilastirmali olarak almak en guzelidir.

yine de en uygunlarindan birisi exa. ozellikle kucuk parcalarda ve 100 ytlyi asan durumlarda hesapliya geliyor (kargo ucretsiz olmasi vs).

akakce gibi sitelerin adi cok gecse de oralardan bir sey alani duymadim. almakla bitmiyor bildiginiz gibi bu tur seyler. o yuzden 1-2 ytl icin yogurdu uflemeden yemeyin derim.

benim fiyatlarindan memnun olduklarim ise;
gigatek
exa

fiyat karşılaştırması yapacaksan wwww.teknofiyat.com çok kullanışlı.

gigatekin fiyatları uygundur. üye olup tekrar sisteme baktığınızda 50-100ytl daha ucuza topladığınızı görürsünüz. üyelere inanılmaz güzellik yapıyor ve belli bir fiyatın üstüne kargo bedava. başka bir yerden alışveriş yapmıyorum.

benim dikkatimi çeken bir husus var. ürün fiyatları site site değişiyor.yani mesela a sitesi en ucuza satan site herkez onu kullanıyor.fakat ekran kartı alıcaksınız.a sitesine bakıyosunuz 100 ytl. fakat b sitesine bakıyosunuz 90 ytl.
Hani a sitesi en ucuza satan yerdi?? işte böyle abi parça parça site site fiyatlar değişiyor.hepsini inceleyip en ucuzunu bulmak lazım.saygılarımla...

ben penta bilgisayarı tavsiye edebilirim firma olarak.

cinsiyet, yaş, tarz gibi özelliklerini ve bir de fiyat aralığını belirtirseniz, yerinde öneriler yapabiliriz.

gramafonu düşündüm fakat eminönü'nden başka bir yerde bulabilir miyim ki? o kadar vaktim yok ne yazık ki..

opera seven klasik sever diyerek:
www.biletix.com

Herkese uymaz ama soyle bir sey yapabilirsin: gelmesi gereken hediyenin fotosunu basip gec kaldigini anlatan bir kartla onu verirsin.

büyük ihtimalle kendisinde olabilir ama direkt merkezden dalıp olaya the phantom of the opera (operadaki hayalet) dvd'si ile girebilirsin. ses sistemi falan da varsa 5.1 dts de uçurur ve kesinlikle unutulmaz bir hediye olur bence.

kırmızı şarap çiçek.
operacı bayanlar genelde seviyor :)
en azından benim hocam bayılıyodu

oyuncakcidan bir tane plastik kamyon alin kuregi ile birlikte. cok sirin

gec kaldim biliyorum ama,
ben kendi duvarim icin 1000 parcalik puzzle aldim ve yaptim.
puzzle'da giuseppe verdinin resmi ve el yazmasi la traviata'sindan bir sayfa var. muhtesem bisi. onu bulabilirseniz alin, daha sonra da alabilirsiniz

nuova arti graphice verdi diye aratirsaniz nette bulursunuz puzzle i..

--

@candanag

phantom, opera degil muzikaldir. opera dunyasinda olup da phantom sevmeyen cok sayida insan var. karismasin..

la traviata cevaben: küçük bir yanlış düşünmenin büyük sonucu. evet haklısın müzikal benimde kafa gitti bir an. o zaman türkiye'de dvd'si çıktımı bilmiyorum ama "die entfuhrung aus dem serail" güzel gidebilir. son olarak opera dünyasında olmakla kastın edimsel katılımsa, phantom müzikal açıdan değerlendirilirse es geçmeyeceklerini düşündüğüm bir eserdir. severler sevmezler o beni ilgilendirmez.

teşekkürler arkadaşlar. operayla ilgili bir şey bulamadım, ben de ikinci aşkı jazz ile ilgili bir solist figürü buldum, onu aldım.

ben arsenal derim, ama mesela siyasi bişiler de temsil etsin istiyosan livorno, st pauli gibi takımları da tutabilirsin ikisi de komünist bildiğim kadarıyla. ha bi de lazio var ırkçı, ama onu tutmak istemiyeceğini varsayıyorum.

altyapı tesisleri ve futbolcu fabrikası olması açısından ajax olabilir.bir kere kesinlikle italyan takımı olmasın, italya' da şike ve maç satınalmalar gırla gidiyor, tuttuğunuz takım ertesi sene 2. ligde olabiliyor. ingiltere' de güzel kulüpler var, mesela tottenham, arsenal veya manchester city, tabi bu takımlar her sene şampiyon olan veya çok iddialı takımlar değil ( arsenal hariç :) .

pyrocum, ben de aileden denizliliyim (oraya his gitmemis olsam ve istanbulda dogmus olsam da) ama fenerbahce delisiyim : ))

gel seni de denizli özlü, fenerbahceli yapalim. ilk forman benden. hallettik sorunu iste.

fenerbahce yada roma..

Türkiye olmasın demiş, Fenerbahçe diyorsunuz...

ben çocukken bi forma sevdası başladı.babam sordu ne forması alayım sana diye beşiktaş dedim çünkü siyah beyaz hoşuma gidiyodu.neyse bir gün babamla beraber bir tanıdığın dükkanına gittik.o günde beşiktaş forması vardı üstümde.o amca dediki sana bi fruko alsam fenerli olurmusun bende tamam dedim.o günden beri fenerliyim :)

Aç bir "championship manager" ya da "football manager" oradan seç beğen al... Misal birkirkara ya da torquay

Bir de başta yazdığım Fc Barcelona cevabını da sildim, zira büyük bilindik olmasın demişsin, cevap yazan diğer arkadaşlar da lütfen bunu göz önünde bulundursun.

liverpool'u bırakmak hata olmuş bence : ) dünyada kaç takımın taraftarı kulübü satın almaya kalkışır? şu sıralar amerikalı sahipleri de sıkıntıda, dubaili bi şirkete geçebilir liverpool. onun dışında tarihi de sağlam ama olmaz dersen; valencia önerebilirim.

Çok bilindik takım olsun istemiyorum ama şu da biraz tuhaf kaçcak:
Sınıf: Hocam hangi takımlısınız?
p c f: birkirkara
sınıf: puahhhh ( 10 dakka ders kaynar) :P
Çok popüler olmayan, orta halli bir takım. Hah tam yazarken aklıma geldi. Bir ingiliz takımı var, adı westnam gibi de değil gibi, 'h' ile de başlıyor olabilir. hestnam gibi bir şey. Hatta holiganlarının anlatıldığı bir ingiliz filmi de vardı, çok güzel. Hafıza yok ki hiç birisinin ismini hatırlayamadım. Adını hatırlayabilirsek onu tutayım.
Not: Fahri Liverpol ( tişörtlerimi giyiyorum arada) fahri Fener, GS, Barcelona, Ajax, onların hepsini tutuyorum zaten :s

liverpool dan vazgeçmeyin en köklü ingiliz takımı 90 larda bir düşüş yaşasada toparlanmış durumda daha da iyi olacak. beşiktaş'a da 8 attı:) ben liverpool luyum şahsen winning eleven 4 ten beri:) süper taraftarıda cabası siz de onlardan biri olun derim. her maç stadı doldurma yüzdesi en yuksek olan klub aynı zamanda. 44bin gibi bir kapasiteside olsada genelde %98lik bir doluluk yakalıyor.

steaua bucuresti nasıl, yani bildiğin steau bükreş.

o takım west ham united, şu anda liverpool karşısında 1-0 yenik (liverpoollu olarak söylemezsem çatlardım :]) filmi de green street, green street hooligans falan diye geçiyor.

liverpool güzelini bulamassın bence de. ögrencin sorunca liverpool de bitsin olay:)

Sanırım takımımı buldum: West Ham United. Yenilsin varsın, biraz da ezik bir takım istiyordum zaten :) Orta halli böyle, hem köklü ama çok popüler değil. Liverpol de ikinci takımım. Biraz gidip takımımın durumuna, oyuncularına falan bakayım. Hepiniz çok sağolun.

takımınızı buldugunuzu söylemenize rağmen ben yine de gönülden bağlı olduğum sochaux takımını önerebilirim. hem soşo şeklinde söylemesi güzel hem de durumu belki kötü olsa da kendine özgü bir ağırlıgı ve karizması var..üstleik fransa liginde en çok maça çıkmış takım ünvanına da sahip aslan parçaları :) yani avrupa daki takımım diye söylemiyorum öyle can bir takımdır :)

Payrom böyle olmaz bana göre. Her insanın zaten hangi takımı tuttuğu büyük oranda anlaşılır. Sen de Türkiye'den Beşiktaş ya da dışarıdan Liverpool taraftarısın. Öyle olman lazım. Tıpatıp uyuyor.

pyro duymamış olayim ahahaha beraber samiyen e gidip şereftiiir seni sevmeek diye haykıracagımız günleri bekliyorum ahaha.:(.

ama bak espanyol güzel takım. sempati duyuluyor en azından.

doğru yolu bulmuşsun pyro :) west ham'lıyım ezelden beri. hem asil hem iyi bir takım west ham. west ham united'dan @whufc.com şeklinde mail adresim bile var.

west ham iyidir... Kendilerini cm0102'den dolayı severim, az kupa kaldırmamıştım zamanında. Hatta ilk aklıma o geldi ama yazmamışım nedense...

Ama 3 büyüklerden birini söylemedikçe, hep bir kaynama payı olcaktır. 3 büyüklerde de kaynar ama o haftaki maç sonuçlarına bağlı;)

saint etienne

otuz senedir tutuyorum, pişman değilim. (gel bunu tut diyenlere gönül koyarım)

arkadaşlar soruyu soran kişinin yazısını sonuna kadar okuyan yok sanırım.. ben dahil olmak üzere. ama şunu seçtim aradan: "büyük bilindik bir takım olmasın"

ona göre yazarsanız ben de nasiplenirim.

yaşadığın semtin takımını tut, en güzeli öyledir. şimdi bana kalsa beşiktaşlı ol derim ama manasız olur. bak mesela beşiktaş diye bir kulüp olmasaydı ve bana "bir kulüp seç" deselerdi ben altay'ı seçerdim.. böyle yani..

fulham, real betis

birkaç yıl önce sorulsa kesinlikle alaves derdim. uefa finali oynamışlardı zamanında.

@ Adunaphel: Her insan Iron Maiden sever, sadece bazıları bunu farkedemez :P (Çalıntı tadı verse de güzel aforizma oldu bu )

villareal en güzel seçimdir.

kiloyu bilmem ama spor tok karnına yapılmaz. en az iki saat önce yemek yemiş olmanız lazım.

Kas gelistirmeye yonelik agirlik calismasi yapanlar egzersizden sonra karbonhidrat ve protein yerler. Bu kaslarin yenilenmesine yarar.

spor yaparken ne aç ne de tok olmanız lazım.. 1.5 - 2 saat önce bir şeyler yeseniz olur sanki..

spordan hemen önce mideni doldurursan tez zamanda ani kalp kriziyle gidersin diğer tarafa. kalbin güçlüyse ölmezsin belki ama kan mideye toplandığı için performansın düşer. yediklerine bağlı olarak, 1,5 - 2 saat arası beklemelisin yemekten sonra.
antreman sonrası ise, yine midene bir anda yüklenmeden kolay sindirilebilir gıdalarla başlayarak yavaş yavaş beslemelisin bünyeyi.

kasların çalışması için kan dolaşımı lazım yemeği önce yersen mi kan karnında toplanır kaslara yetmez.

kilo verme açısından bir farkı yok. yani tıbbi anlatamicam biraz fazla basit kaçıcak ama temel mantık şu: vücudun kilo alma verme çetelesi günlük bazda tutuluyor. yani o gün aldığın kalori harcadığından fazlaysa kilo alıyosun, diilse kilo veriyosun. yemeğin sporun zamanı çok önemli diilmiş.

o yüzden de mesela hayvan gibi bi pasta yedin, o gün yaktın yaktın, yakmadıysan işte löp löp et oluyo tabiri caizse. ondan sonra onu yakmakta önceden almış olduğun kiloları yakmaktaki mekanizma işliyo. o yüzden kalori/spor hesaplarını günlük birimde düşünmek lazım, uzun vadede kilo vermek istiyosan her gün yaktığın kalori aldığından fazla olmalı.

bunları doktor olan amcamdan öğrendim aslında ama ben anlatınca fwd maildan okumuşum gibi oldu farkındayım.

spordan en az 2 saat önce kahvaltı-yemek yemiş olmalısın.
ayrıca form korumak yada diyet yapmak istiyosan bile spordan önceki yemeğini sağlam ye yanlız çok fazla yağlı yeme o kadar.ve muhakkak karbonhidrat yani ekmek ve türevleri ye.en az yarım ekmek ye.yoksa kilo veremezsin yada kas yapamazsın vücudun güçten düşer.ve bu bir günlük bir olay değil başlarda hiç bişey anlamazsın fakat iki hafta geçer bakmışsın her gün spor yapmana rağmen güçten düşüyosun.ayrıca bu yemeğinde bir ölçüsü yok kişiye göre değişir.
eğer kas yapmak istiyosan protein ağırlıklı beslenmelisin.eğer zayıf ve kas yapmak istiyosan yağıda kesmene gerek yok proteini arttır yeter.örnek olarak sabah öğle akşam 3 tane haşlanmış yumurta beyazı.beyazı diyorum sarısı seni hasta yapabilir...

neyse detaylı bilgi istiyosan sor anlatayım detaylıca.çok detaylı bir olay abi kilon kaç boyun kaç amacın ne ne tür spor yapıyosun.ne kadar yapıyosun falan filan ooof offf
fakat sabah kalkar kalkmaz bir bardak su içersen metabolizman çalışmaya bağlıyo(sindirim sistemi) buda sana artı bir kalori yakma şansı veriyo fln...

100$~200$ arası bir makinenin amerika'dan getirmeye uğraşılacak kadar değerli olduğunu sanmıyorum. öte yandan, tarif ettiğiniz gibi yarı-profesyonel bile olmayacak bir cihaz arıyorsanız, bence güncelliğine o kadar dikkat etmenize gerek yok.

panasonic lumix tavsiye ederim.fiyatına göre güzel bir makine bir ihtimal orada daha ucuz olabilir.ince değil lumixler fakat güzel bence fiyatına göre(not: lumix in 1 milyarlıkta modelleri de var onları kastetmiyorum.)

Tabi ki Canon Powershot SD serisi. Internetten arastirip guncel modelini $250 civarina alabilmeniz lazim. Hatta buyrun iki oneri:

shopper.cnet.com
shopper.cnet.com

Bu iki kamera 230'un altinda. Biraz daha ustune cikip daha yeni model de alabilirsiniz.

www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com

lumix'ten ya da sony den şaşmayın. bir canon sevdalısı olarak söylüyorum bunu hem de.
lumix hem daha çok özelliğe sahip hem de lensleri daha ii..
ama eğer ki para bayılabilecekseniz canon'un g9 ları tavsiyedir..

Küçük bir düzeltme yapayım ben bu makineyi kendime almıyorum amerika daki arkadaşıma amerikadan alıyorum. Türkiye ye getirme gibi bi derdimiz yok. Öneriler için herkese teşekkür ederim önerdiğiniz makinlerin çoğunun review ini inceledim, çekilmiş fotolarına baktım. Gördüğüm kadarıyla slim modeller verilen o kadar paraya rağmen sonuçlar kalitesiz (yüksek noiseli ve odağın dışında kalan yerlerde bulanıklıklar var) Bir tek panasonic lumix DMC-TZ3 ün resim kalitesini beğendim. Şu an amerikadan $200 a alınabiliyor ki bir üst modelinin çıkması yakın (ön sipariş almaya başlamışlar) o yüzden ileride fiyatı daha da düşecektir.

Ya bu makineyi alacağım ya da biraz daha büyük ama ucuz Canon A570IS alacağım...

Ben rastgele girdiğim bir mağazadan 20 tl'ye aldım memnunum gayet. Öyle çok ince eleyip sık dokuma gerektiren bir şey değil saırım, benim tek kıstasım jack girişi de olmasıydı o kadar.

abi 20 ytl ye 10 ytlye var ama çoğu çin malı olduğu için pekte randımanlı olduğu söylenemez.geneldede metronomlu oluyor onlar.ben musedo metro tuner mt 30 kullanıyorum.bunu kullanmamın sebebi dükkanda stoklarımızda çok olmasıydı bir tane aldım öyle.memnunum yanlız kontrabasta yemiyo alet onu söyliyeyim :)

internetten AP guitar tuner bulunup indirilebilir ve keyifle kullanılabilir. yalnız sistemi biraz zorlayabiliyor.

benzer bir şekilde Native Instruments - guitar rig'in içinde de çok güzel bir metronom var. biliyorum cevap tam isabetli değil ama olsun yani güzel bir vst...

1. Tuner chromatic olursa faydalı olur.
2. jack in olduğu gibi jack outta olursa sahnede de kullanılır. bu özellikleri sağlayan cort e410 var. uzun zamandır kullanıyorum hiç problem yaşamadım. ama metronomuz yoksa metronomlu bir model almanızı öneririm. metronomda 40 - 250, ölçü de sayabilen, standart kulaklık girişli, aynı hızı 2, 3, 4 ile çarpabilen bir model olursa tam süper olur

cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar

bildiğim kadarıyla basınca duyarlı olanı da var olmayanı da var. midi parametrelerinde ince değişiklikler yapılabildiğinden, klavye de kaliteliyse yapılamayacak şey yok. her eve klavye alındığı yılları hatırlayalım. bunlarda da oktav arttıkça fiyat fırlıyo. yani sırf girişi doğru tempoyla yapmak için küçük ucuz bişi alabilirsin.

www.hepsiburada.com

çok uygun, süper bir cihaz. (usb)

iki haftadir ustte linki verilmis olan keyrig49u kullaniyorum ve alma amacim tamamen ayni idi. tuslari velocity duyarli ve pitch tekerlegi var. icinde gelen keyrig yazilimi da oldukca fazla olanak sagliyor kullaniciya. ayrica klavyenin üstünden oktav ayari da yapilabiliyor.

EMU xboard 29 ve 49
16 tane knob u ı var ve o paraya bundan daha iyisini bulamıyorsun sanırım
tuşlar aftertouch'lı aynı zamanda, bir de baya kanal ve program saklayabiliyor. octave up/down var zaten klasik. latching özelliği var (tuşa basıyorsun ve basılı kalıyor bu modda)...öö başka baya özelliği de var da hatırlayamadım şimdi.
öyle yani. nispeten ucuz kendi akranlarına göre, canlı olaylar için ideal

m-audio nun axiomunu kesssssssiiinlikle tavsiye etmiyorum. bazıları üstteki trigger padlere aldanıyor fekat yalan, gayet işe yaramaz onlar. knobları da korkunç aynı zamanda, sonsuza kadar dönebiliyorlar (fakat kadere bakın ki midi mesajları sadece 0-127 arasında değişebiliyor. çevir allah çevir ama nafile)

EMU xboard49'un fiyatı neredeyse keyrig49'un iki katı. 325ytl civarında seyrediyor. Ama gözüm de kalmadı değil.

azcıkta dayanıklı olsun diyosan cme uf serisini tavsiye ederim. basınca duyarlı dediğin tuş hassasiyeti oluyor sanırım.fakat aftertouch diyede başka bir çeşidi daha var.her klavyede aftertouch olmuyor.
www.arbiter.co.uk

not:m-audio prokeys 88 kullanıyorum ve pek memnun olduğum söylenemez.bunun sebebi ise prokeys 88 aldım compel den sıfır geldi alet iyi güzel.1 hafta kullandım tuşların duruşunda dengesizlik başladı daha sonra üstündeki mavi led ler teker teker b ozulmaya başladı.compele geri gönderdim büyük bir ilgi ile yeniden gönderdiler hatta kargo parasını bile ödediler.fakat 2 hafta sonra sorunlar tekrarladı.sanırım ledlerinde bir problem var.ayrıca m-audio bx8a kullanıyorum.kolonların üstündede 2 tane led var.bir tanesi diğerinden daha az yanıyo.oda garantili faturalı alındı.fakat monitörlerden son derece memnunum. bi tek led problemi işte...

yani bundan kasıtım abi zar zor bi alet alıcan.iki gün sonra ledi bozulur tuşesi bozulur üzülmeyesin.şahsen birde prokeys88 böyleyse ötekiler nasıldır demek var.çünkü biliyosun 88 tuşlarda hammer action kullanılıyor piyano gibi ağır tuşe çekiç sistemi fln.seninkinde böyle bir sistemde olmıyacak.

cme dememin sebebide yamahanın alt markası olması.üzerindeki tuşlar switchler motiflerle aynı.tuşlarıda aynı.

ben de novation remote le, xboard, ya da cme uf serisi tavsiye ederim (sirasiyla).m-audio'lari (axiom disinda) ve edirol'leri pek tutmuyorlar.

İğne kısmından korkmayın derim. Eğer bölgede uyuşturucu sprey kullanımına mani olacak bir şey yoksa artık iğneden önce uyuşturucu bir şeyler sıkıyorlar iğneden önce sanırım. Of çok kötü oldu cümle. Demem o ki artık iğne acısı falan hissedilmiyor, eğer sprey kullanımına müsade etmeyecek bir durum yoksa. Ben öyle biliyorum.

sol testis ağrısıyla doktora gittiğimde idrar yolları enfeksiyonu gibi dandik bir teşhisle başlarından savmışlardı. umarım bu kadar kolay bir durumdur. lokal anestezi ile problemsiz halledersiniz, yanınızda gaz verecek arkadaşınız oldukran sonra...

bence hiç korkulucak bişey değil.tıp ilerliyo ve her geçen gün hasta konforu dahada ön planda tutulur olmaya başladı.bu korkunun sebebi kötü yada ilgisiz bir doktordan olabilir.belkide sünnettendir bilmiyorum fakat bence git adamla konuş de benim canım çok tatlıdır acırsa eğer ayılırımda bayılırımda hatta saldırgan bile olurum diye :)(bu benim taktiğim oldu diş doktorlarında[başımdan çok kötü bir hadise geçmişti dişçi koltuğunda] direk adama soruyorum bakın doktor bey eğer benim canımı yakmıyacaksanız oturayım bu koltuğa yoksa yok işte ufacık bişey zaten, acımaz acımaz uyuşturmaya gerek yok fln diyosanız hiç başlamayalım sizinle diye)

birde şu var abi doktorlarda benim farkettiğim belki yanlıştır ama bilmiyorum işte neyse abi doktorlar yaşlandıkça o kadar özensiz ve ilgisiz oluyolar.bakınız kızılay doktorları...

ne kadar bekletirsen o kadar çok iğne batırırlar hocam. o yüzden bir an önce git. lokal değil genel anestezi istersen ne iğne hissedersin ne başka bir şey.

www.uzmantv.com

premium'a ben de giremiyorum. dün geceden beri böyle.

Şu an girebilmekteyim bu arada.

Gece aynı sorun bende de vardı ama şu an girilebiliyor.

gece ben bilgisayari downloada biraktim. sorunsuz indirmi$ hepsini sabah baktim da.
7gb falandi indirdigim toplam rapidshare'den. 1saat once de i$yerinde bir $eyler indirdim, sorun ya$amadim ben.

ben rapget kullanıyorum.ve hiç bir sorun yaşamadan indiriyorum dün geceden bu yana

rapidshare olmez, vatan bolunmez!

o problem sadece 25Gb limiti doldurdugunuz da 1-2 saatli gecmeyen bir problem. yani benim istatistiklerim o yonde.
ne zaman ki 25gb i doldurdunuz, premium login bir sure aksaklik cikartiyor.
bir degisik soyleyisle: "eepten aykiri gidior beyaw"

sorun düzeldi. rahatça girebiliyorum premium'a. ancak neden ve nasıl'ını halen bilmiyorum. theli'nin dediği gibi olma ihtimali var ancak 7 aydır ilk kez başıma geldi. cevaplar için teşekkürler.

merhaba şimdi kulaklığın kitabını eline al. kaç hz ile kaç khz olduğuna bak örnek olarak.20hz 2000khz yada şöylede olabilir 20 khz 20000hz(tam emin değilim) bu işlemi yaptıktan sonra ihtiyacın olan sesler aşağıdaki linkte var
www.phys.unsw.edu.au burada 30 - 16000 arasındaki sesler var
böylece kulaklığının hangi desibelde hangi frekansları okuduğunu görebilirsin
hayırlı olsun :)

www.dogstar.dantimax.dk buradada tek tek ses dosyaları mevcut.

kulaklığun gerçekten iyise pek fazla ses açma :) beynin burnundan akabilir heheh

verdiginiz linkler gercekten super, hemen yer imlerime ekleyecegim (gerci ilk linkteki dalga kulakligi pek kesmeyecek zira frekans tepkisi : 5-25000hz imis) fakat benim istedigim daha boyle muzik formatinda, ultimate subwoofer test, thx tweeter sounds tarzi parcalar.

dogru degerlerin 20Hz-20kHz olması lazım, yada 20Hz-20000 Hz.

Bu link'e benzer 20khz ve üstünü de içeren başka bi link var mı? Ayrıca 16khz kulaklıkla dinlenirse ölünür herhal?

böyle bişi buldum.sanırım işinizi çözer frekans konusunda buda çözmez ise yeni bir program bakabilirim.
www.softpile.com

@weeping guitar ultimate sub woofer dedinde aklıma geldi :) aşağıdaki linke bi göz at istersen
www.youtube.com

senin kulaklık akg akoustik falan mı?yada shure?yani demek istediğim bildiğimiz kulaklıkmı stüdyo referans monitörü mü?

emin ol test için daha iyisini neredeyse bulamazsın (bkz: virtual barbershop)

kulakligim bir "Sony MDR-EX90LP". sekil olarak benzese de bir IEM degil, yari IEM denebilir. aslina bakilirsa Westone UM2 icin butce ayirmistim, fakat cebimdeki akrepler, bir de su linkte yazanlar : www.head-fi.org beni bu kulakligi satin almaya yonlendirdi.

sonuc olarak iyi ki UM2'ye fazla (bayagi fazla) para vermemisim diyorum, cunku bu kulaklik gayet iyi bir performans sergiliyor, beni fazlasiyla tatmin ediyor.

yumurta kartonu! ben de hep düşünmekteyim, ama odamda bir kümes atmosferi yaratmak istemediğim için bu yönteme yönelemiyorum.

bunun yanında şöyle bir ingilizce kaynak önerebilirim ufak tefek önerilerin falan da bulunduğu, belki işini görür veya bi' ampul falan yakar kafanda..

www.soundproofing.org

bunun için en yakındaki prova stüdyosuna gitmenizi tavsiye ederim özellikle düşük bütçeli stüdyolardan öğrenecek çok şeyiniz olacaktır seve seve yardımcı olurlar yöntemler hakkında..

bunun iki yöntemi var.birincisi stüdyo vari yalıtım sistemleri kullanmak eğer profesyonel amaçlı ise bu çok pahalıya çıkacatır.ufacık ufacık süngerler demeyin euro ile satılıyor stüdyo amaçlı yalıtım malzemeleri.
ikinciside nasıl denir. ytong çift cam çift kapı cam yünü gibi şeylerle yalıtım yapmak buda işe yarıyor fakat çok iş çıkıyor.bildiğin inşaat işi işte.
yanlız şuda var akustikte çok önemli bir faktör.genelde amatörce yapılan ses yalıtımlarında sesin anlaşılabilirliği çok düşüyor.örneğin bass çalarken bateri titriyor ses yapıyor ayrıca herkez sade kendi çaldığını duyuyor falan zor işler yani.
genelde amatör çapta yapılan yalıtımlarda duvar süngerle kaplanıyor üzerinede yumurta kartonu yapıştırılıp boyanıyor fln.bana sorarsan işe yarar fakat kalkıp gecenin yarısıda son ses müzik yapamazsın ve çok çokta etkili olduğu söylenemez.

ama şunu yapabilirsin.duvarları cam yünü veya sünger ile kapla.üzerine yumurta kartonu.etrafada ses soğurma panelleri.bu bence yarı profesyonel bir sistem olur.
www.compel.com.tr buradada fiyatları ve özellikleri yazıyor.
ayrıca strafor kullanma sesi daha iyi iletiyo geçmemesi gereken yerelere :)

Yumurta kartonu gibi süngerlerle kaplanan yerler gördüm...
Benim istediğim işlem sonucunda odanın yine normal görünmesi, icabında boyanabilmesi... Ne bileyim bir tür kaplama gibi bir şey?

Ses havasız ortamda iletilir mi? Misal arasında boşluk bulunan bir kaplama ile duvarları kaplasak? Tam anlamıyla havasız olması zor zira iç basıncı düşer ve içe çöker. Ama ne bileyim iletimi daha düşük bir gazla falan doldurulsa?

Stüdyo kurmak, müzik icra etmek gibi bir amacım yok. Tamamen tepinmek, gürültü yapmak arzusundayım... Şu ömrümde dilediğim gibi gürültü yapamadım;)

eğer inşaat olayından korkmuyosan.muhakkak inşaat bazında yalıtım malzemeleri vardır ytong çeşitli kaplamalar fln.bi dekorasyon firmasına git sor yardımcı olurlar umarım.ama böyle yaparsanda odanın hacmi küçülecektir.birde abi tavanlar duvarlar neysede zemin nasıl olucak onu bilmiyorum.günümüzün binaları hoplasan aşağı düşüceksin gibi bir his veriyor adama.

iyikide profesyonel bişey değil duvarları gazla bile doldurdun :)

Dediğiniz gibi ses yalıtımı için kullanabileceğiniz en iyi malzeme arasında hava da olmayan iki katman olurdu. Sonuçta oldukça zekice fakat uygulanabilir değil. Belki hidrojen tehlikeli olabilir ama helyum kullanılabilir, ses iletimi konusunda bilgim kabaca olduğu için tam yorum yapamayacağım. Yani çok fark edeceğini de sanmıyorum ama. Bir de şu var, %100 yalıtım sağlayan bu yöntem kullanılabilse stüdyolar özel köpüktü vırttı zırttı uğraşmazdı.

ortam havasızsa ses iletilmez helyum varsa iletilir ama sesi değiştirir ince yapabilir. en iyi odaları görmüştüm belgeselde yumurta kartonu ne kadar sivriyse o kadar iyi oluyor 40 cm lik falan sivrilik lazım sana o da boyanmaz zaten. tepinmek başka o odada sarkı söylemek başka, tabana yaylı yatak koy tepin.

şimdi sünger tarzı şeyler bir miktar düz (micro düzeyde sesi hapsedecek kadar karmaşıklar) duvar görüntüsü verebilir ama yumurta kartano gibi mikro olduğu kadar makro boyutu da önemli bişiyden düzgün estetik verim alamazsın.

boya içinde montajından önce boya kovasına batırırsın.

Ne yapmanı değil de bunları yaparken ne yapmamanı söyleyebilirim en azından: Açıkta cam yünü veya ytong bırakma. Cam yünü lifli malzeme, uçuşur eder ciğerlerinize dolar. Ytong (bildiğimiz gazbeton modelinden bahsediyosan) da tozlaşma yapar açık bırakılırsa, o da körpecik ciğerlerinize zarar.

Baya şehir efsaneleri ile dolmuş burası müdehale edeyim(açılın ben doktorum)...

Yumurta kartonu denilen şey "akustik düzenleme için" etkisi olduğu düşünülen fakat şehir efsanesinden öteye gidemeyen bir malzemedir.(bazı durumlarda çırılçıplak duvardan iyidir, ancak bu mucizevi bri madde olmasından değil, halı assan onun yerine aynı şey, hatta muhtemelen daha iyi)

Senin sorduğun şey için bakarsak sünger falan da öyle. Duvarları "yumuşak" daha net konuşmak gerekirse "düşük yoğunluklu" maddeler ile kaplayarak "ses geçirmezlik" sağlayamazsın. Böyle bir şey fiziksel olarak mümkün değil. Burada tavsiye edilen süngerler, kaplama malzemeleri vesaire "akustik düzenleme" için kullanılır, yani odanın içinin akustiğini ve yansımalarını kontrol etmek için. Odanın ses geçirgenliği üzerinde etkileri "koca bir sıfırdır". Bunları karıştırmamak lazım.

Odayı "ses geçirmez, dışaıdan ses almaz, dışraıya ses vermez" bir hale getirmenin ucuz bir yolu yok. Malesef. Özellikle odayı maruz bırakacağın frekans yoğunluğuna göre yapman gereken şeyler değişir ama en büyük problem düşük frekanslarda olacaktır. Çünkü bunlar yapı tarafından fiziksel olarak iletilirler. bunları kesmek için öngörülen çözüm "oda içine oda inşa etme" işlemidir. Oda içine, esas oda ile hava boşluğu ile ayrılan, altı neopren papuçlarla yapıya temas eden(bu papuçlar fiziksel titreşimleri sönümleyip düşük frekansların yapıya iletilerek her yere yayılmasını engeller) ayrı bir oda yapılır ki bu da baya maliyetli bir olay.

Fakat odamda kick drum tokmaklamayacağım, elektrik bas çalmayacağım, subwoofer kullanmayacağım diyorsan böyle bir çözüm yerine odanın duvarlarını "özel yalıtım malzemeleri ile kat kat kaplaman gerekir". Fakat bu katların hangi malzemelerden ne kadar kalınlıkta olması gerektiği meselesi hesap kitap işidir, frekans geçirgenliğini bu belirler. Ve bu işi yapması ehil olmayan kişiler için tehlikelidir.

Ve bu iş de biraz masraflıdır, yani bir kaç milyarına malolur, ve işi bilen birine yaptırmazsan işine yarayacak kadar etkili olmayabilir. Yani şunu alayım bunu alayım duvara yapıştırayım olsun diye parayı boşa savurmak da mümkün.

Bu işlemler doğru bir şekilde yapıldıktan sonra, oda müzik amaçlı kullanılacaksa şayet, bu başlıkta bahsedilen süngerler, diffuserlar vesire ile akustik düzenleme yapılıp odanın reverbrasyonu "biraz" öldürülür, rezonant modlar kontrol altına alınır. O sonraki iş.

Yani malesef yapmak istediğin şeyin "profesyonel olmayan" ve "ucuz" bir yolu yok. Ancak "yarı profestyonel-profesyonel" skalasında onbinlerce dolardan 3000-5000$ arasına inebilecek skalada çözümden bahsedebiliriz eğer hakikaten istediğin şey "dışarıdan ses gelmesin, dışarıya ses çıkmasın" ise.
Kolay gelsin.

want2die, söylediğin madde de bir akustik düzenleme maddesidir. sesin medyumun arkasına geçmesini engellemesi fiziksel olarak mümkün değildir. ses ışığın aynada yansıdığı gibi bir oraya bir buraya yansımıyor(sadece maddenin yalıtım özelliğine göre olan kısmı yansıyor), çarptığı maddenin yoğunluğuna bağlı olarak arka tarafa geçiyor. Yani piramitlerle falan "yalıtım" sağlayamazsın, ancak oda içinin akustik düzenlemesini sağlarsın.

Senin yaptığınızı söylediğin şey bir klima kanalı içinde kısmen işe yarayabilir(zaten havalandırma kanalları için yapılabilecek çok farkı bir şey yok), ancak bir duvarın "arkasına" ses geçirme konusunda yapabileceği şey koca bir sıfırdır.

Bu işi piyasanın çok altında yapabilecek birini tanıyorum.
İletişmek isterseniz: [email protected]

@gerrain
Cam yününün akciğer zarı kanseri yaptığını biliyorum, uyarı için sağol yine de.

@inatci kahraman aga
Hocam büyüksün;) Bu teklif ne zaman kadar geçerli? Zira bu dediğimi şu an için yapmam mümkün değil, daha çok ön araştırma gibi bir şeydi, yine de çok teşekkür ederim, adresi yazdım bir kenara...

@Herkese
İlginenen herkese teşekkür ediyorum.
Çevre mühendisi aday adayı olmamdan ötürü gürültü kirliliği kontrolu hakkında epey bilgim var, ama hep büyük ölçekli işlere göre teorik bilgiler. Mevcut kaynağa göre yapılabilecek şeyler hakkında az çok bilgim var ama bunlar büyük ölçekli yerlerdeki sabit kaynaklarla ilgili, misal "want2die"ın verdiği örnek. Ama ben sabit bir kaynak değilim ve yapabileceğim gürültüyü ölçebileceğim ekipmanım da yok ki gerekli hesaplamaları yapayım...
Bu sorudaki amacım; "Büyük ölçekli işlerde teorik bilgiler kesindir, doğrudur da hani küçük ölçekte pek bilinmedik kolay bir yöntemi var mıdır?" şeklindeki merakımı gidermekti, akustik bir kaygı yoktu, sadece ses yalıtımı amaçlıydı. Üşenmeden uzunca anlattığı için kurukafa'ya ayrıca teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Teklif sonsuza kadar geçerli.

Bunun bir benzerini bazı büyük "*.exe"(setup) dosyaları çalıştırırken yaşıyorum, çift tıkladıktan sonra gidip bir çay koyup gelmem gerekiyor. Diğer uygulamalarda sorun yok(Crysis'i orta ayarda çalıştıran bir alet bu).

Bunun nedeni uygulamanın çift çekirdek desteği içermemesi olabilir...

Subtitle denemedim, flashdiskte bir kere benzer bir şey oldu, o da görece büyük bir şey atarken aleti bırakıp gittim, "güç düzeni" nanesi yüzünden sistemi beklemeye almış(aleti yeni aldığımız için ayarlamak aklıma gelmemişti), kopyalamayı yarısında kesmiş hata vermiş, aktarım kutusu yerinde duruyor, neyse söküp tekrar taktım(USB), ve tekrar dene dedim, kopyalamaya devam etmeye başladı ancak verdiği tahmini süreyi ne siz sorun ne ben söyleyeyim(Bin küsür gün diyordu), ha normal bir zamanla kopyaladı o ayrı...

Not: İşbu alette Vista kuruludur.

hasta la vista baby
bi de diske yavas yaziyo dikkat ettiysen

merhaba @kibritsuyu öncelikle laptop kulanırken şahsen ben kendim şunları farkettim.
birincisi pil ile çalışırken aletlerin performansları innılmaz düşüyor.güç seçeneklerinden yüksek performansı seçsen bile öyle bişi olmuyor.ikincisi bende vista kullanıyorum 1.83 çift çekirdekli işlemci ve 2 gb ram var pcde ve son derece hızlı bir laptop ve vista için.yanlız hd te 10 gb yer kalınca falan yavaşlıyor biraz.
bence birincisi format at yani hızlı kurulum cdsiyle yada başka bişeyle tekrardan kur pc yi.ikincisi muhakkak norton internet security kullan(yada onu kullanmak istemiyosan başka bir virüs programı ile birlikte spyware doktorda tavsiye ederim.fakat lisanslı olsun başın ağrımasın.ben çok denedim virüs programı kur crakcla iki gün sonra iptal olsun virüs girsin falan baş edemedim baştan spyware doctor aldım en son virüsten alet çöküncede norton internet security aldım ve totalde problemi çözmüş oldum.)
birde ashampoo win optimizer var.
bu programla registryleri bilgisayarı açtığında altta çalışan programları düzenle.ayrıca düzenli olarak disk defrag yap.bunları bir dene eğer yine hızlanmasza servise götür.muhakkak bir arıza vardır.hardiskin hasarlıdır.yada ramlerinde bir problem vardır fln.
ürünün sitesinden updateleri takip et özellikle biosları.
ayrıca ram ne kadar?ve windows update yapıyomusun?

virüs programın varsa ondan olabilir. norton gibi bilgisayarı kendi kullanıp sıkılınca da bi tur bize veren bir program kullanıyorsan zaten bilgisayarın senin değil an itibari ile :) ama adam gibi çalışan kaspersky gibi diğer virüs programları tüm talepleri önce kendileri süzer. yani sen o rar'a tıkladığın an o rar'ı önce virüs programı açar, tarar, sorun görmezse işletim sistemine paslar ve o sebeple de pat diye açılır. bir de bunu düşünerek virüs programın varsa onu kapayarak dene. o zaman düzelirse sorun daha düzgün çalışan bir virüs programı kullan.

1,83 ghz çift çekirdek işlemci ve 1 gb ram'i var. ekran kartı da paylaşımlı değil 128 mb. ati bilmemne. oyun moyun oynanmıyor. zaten babam kullanıyor, ben de gittiğimde kurcalıyorum. virüs programı olarak nod32 var. carckli falan değil orijinal. ki onun kastıracağını sanmıyorum. windows update sürekli yapılıyor. normalde de hızından falan memnunuz zaten, bir problem çıkarmıyor ama rar açarken uişi uzatmalar download ederken %99'a gelip durmalar, dosya kopyalarken kalan süreyi hesaplayamamalar falan canını sıkıyor insanın. ben vista uyuzluğu diye düşünüyorum ama bilemiyorum. kendi bilgisayarım olmadığından format, bios update falan gibi riskli işlere girmek istemiyorum. 160 gb mı ne harddiski var, bi tane film indiriyorum, babam gelip "flashdiske çektikten sonra sil, doldurma bilgisayarı" diyor. "baba koca harddisk dursun işte" falan diyorum ama dolsun, yavaşlasın istemiyor. o yüzden babamı huylandıracak şeyler yapmak istemem.

Söz konusu dizüstü bilgisayarı hiç kullanmadım, önce bunu belirteyim, yalnızca genel deneyim ve bilgime dayanarak önerilerde bulunayım dedim...

Öncelikle, uygulamaların çift çekirdeği desteklemesi gerekmez düzgün çalışmaları için, ayrıca yamulmuyorsam WinRAR multithreaded ve dolayısıyla her iki çekirdeği de kullanabiliyor.

Dikkat edilmesi gereken ikinci nokta, her ne kadar bu makine Vista için yapıldı da dense değişmeyen gerçek: Vista performans açısından fazlasıyla sorunlu, ve bu durum özellikle laptop'larda öne çıkıyor doğal olarak. Windows XP kullanmanı öneririm. Gerçekten performans farkını açıkça göreceksin. Bilgisayarın söz konusu sorununun temel nedeninin WinRAR'ın Vista üzerinde çalışması olduğundan eminim. Vista gerçek bir "resource-hog".

Dikkat edilmesi gereken üçüncü nokta ise şu:
Sakın ha Norton Bilmem Ne Security gibi bir ürün kullanma!
Kaspersky yada Bitdefender gibi bir ürün güvenlik açısından fazlasıyla tatminkâr olacağı gibi bilgisayarını da öldürmeyecektir. Nod32 de bu listede sayılabilir, makinenin yavaşlamasına katkıda bulunmaz.
Ah ben neler çektim o Norton'dan... 7 cedleri kara listemde, sülaleleri nişangâhımda..

bir kere eğer ses kartınızın midi girişi varsa kesinlikle midi çıkışlı bir klavye alıp bilgisayara mididen bağlayın.

ses kartında midi çıkışı yoksa geçenlerde la traviata midi'yi usb'den bağlama aparatı gibi bir şey sormuştu. onu da araştırabilirsiniz.

hatta kendi içinde hiçbir enstruman, ritm, vs. olmayan, sadece tuşlardan ibaret midi klavyeler de var. enstruman olarak bilgisayardaki enstruman bankasını (ya da adı her neyse sound font mu deniyor, general midi mi deniyor) kullanıyor.

üzerinde durmanız gereken şey kesinlikle midi. gerisi teferruat.

bahsi geçen cihazları pc'ye bağlayıp kayıt yapmanız mümkün değil pek. midi arabirimini desteklemedikleri için durum böyle. eğer bilgisayar tabanlı kullanacaksanız klavyeyi (ki sabit ve basit bir org'dan yüzlerce kat daha efektif kullanım sağlıyor), şunu şiddetle tavsiye ederim:

www.hepsiburada.com

Eğer ki canlı performanslarda kullanılmayacaksa (ki öyle bir durum varsa da bu kadar ucuz bir klavyeyle düşünmeyin zaten) bir midi klavye almak her zaman için daha iyidir diye düşünüyorum. diğerlerinin de belirttiği gibi bunlarda ses sentezleyici bir modül yok, yani piyasada synthesizer adıyla bulunan(dandik olanları türkiyede org adıyla geçiyor) klavyeler gibi değillerdir.

çok lazımsa bu casiolar da bilgisayarda kaydedilebilir, bir sakıncası yok. elle tutulur bir prodüksüyon beklenmemeli ama sonuç anlamında.

Fekat bu midi klavyeleri usb girişinden takıp Cubase, Reason, Ableton Live, efendime söyleyeyim, fruity loops gibi programlardaki synthesizer veya samplerlar ile veya bulabileceğiniz binlerce vst'ile kullanarak herhangi bir hardware de elde edemeyeceğiniz performans ve çeşitliliği elde edebilmek mümkün. hardware synthlerde (veya bu yolladığınız orglarda diyelim) bu kadar özgür olabilmek mümkün değil, tam aksine son derece kötü seslere talim etmeniz olası.

ama evet, bir midi klavyeden asla tek başına ses alamama gibi bir olayınız var, ona göre karar vermek gerek.
tavsiye olarak
1- EMU Xboard
2- M-audio Axiom
bunlardan çok daha ucuzları da vardır eminim. 100 dolardan aşağı bulamazsınız ama, sanmıyorum

ya bütçem kısıtlı olduğu için, 150 ytl üzeri beni bi miktar aşacaktır. o yüzden ince eleyip sık döşemeye çalışıyorum. anladığım kadarıyla midi out bulunan klavye seçenekleri bana kayıt yapma olanağı sağlıyor. lakin usb midi klavyelerde daha başarılı sonuçlar alabilirim. laikin uygun keseme hitab eden midi klavye bulamadım pek. ayrıca direkt üzerinden ses alabilmem büyük bi artı benim için, o yüzden midi çıkışı bulunan klavyeleri tercih edeceğim.cevaplarınız için teşekkür ederim.


bu bağlamda, daha detaylı yardım edebilecek kimse var mı?

not editliyorum mesajı : satın alamazsan git tünele kirala en temizi.

sayın @kibritsuyu birincisi kötü bir niyetim yoktu.
ikincisi en gelişmiş bilgisayar ve klavyelerde olsa asio sürücüsü olmadan muhakkak latency problemi yaşanacaktır kanımca.
ayrıca midi çıkışı olan her hangi bir klavye iş çözer demişsiniz.
bakınız midi klavyelerde midi ile yapılan bağlantılarda latency diye bir problem var.onu ortadan kaldırmak içinde aşağıdaki linkte verdiğim çeviriciler kullanılıyor.
www.compel.com.tr

yani bu işler dıraşıdan gözüktüğü gibi değil, ne demişler alet işler el övünür.
şöyle yapalım isterseniz. banka hesabınızı verin size 150 ytl yatırayım.ve kurduğunuz sistemle neler yapabildiğinizi gösterin.gösterinki öğrenelim.

casio ma-150'de midi out var galiba.

www.mydukkan.com

kısıtlı imkanlarıyla amatör işler yapmak isteyen kişilere kırılarak gülmeniz hoş değil sayın omer460. siz profesyonel müzisyen olabilirsiniz ama soru sahibi arkadaşın yapmak istediği şey için en azından başlangıçta sadece midi out'u olan bir klavye, midi portu olan bir ses kartı ve basit bir ses işleme programı yeterlidir. albüm aranjmanı falan yapacağını, profesyonel şarkılara altyapı hazırlayacağını sanmıyorum. evde çalalım söyleyelim kaydedelim, demo hazırlayalım gibi bir şey olduğunu düşünüyorum.

150 lira bütçe ile istenilen şey gayet güzel yapılır. ha evet serdar ortaç şarkısına altyapı hazırlanamaz ama çalalım söyleyelim kaydedelim denilir pek güzel.

daha önce de gitar efekt programı sorulan bir soruya "boşver sen bu işleri, gitarı kapıcıya ver, anfiye de dantel ört" diye bir cevap vermiştiniz ki o da bu kadar rahatsız etmişti beni.

o yüzden gerek bu soruya olsun, gerek başka sorulara olsun, kişinin beklediği kriterlerde cevap vermenizi, istenilen şey o kriterlerde mümkün değilse bile daha uygun bir üslüpla cevap vermenizi öneririm.

polemik yaratmak niyetinde değilim ama yazmadan da duramadım.

müzik çalışmalarınızda başarılar dilerim.

@omer46: efenim hyde park da cıkacağız, klavye rehin olduğu için acilinden çözüm arıyoruz.

katılmanıza, 18 grup arkadaşım da katıldılar gülerek, ilahi.

ama yaklaşımınız yardımcı olmaktan öte, ukalalık gibi geldi bana. biliyorsunuz, kutladık sizi, sağolun.

ma150 mantıklı görünmekte, onu seçiyorum sanırım.

tüm arkadaşlara teşekkürler.

ma-150 yi tesisata nasıl bağlıyacaksın :) kulaklık çıkışındanmı?

www.compel.com.tr

180 YTL'ye bunu al,

Asio4All sürücülerini google'da arat, indir.

Bir de p2p programlarından veta www.magesy.ws sitesinden cubase ve reason indir.

Serdar Ortaç şarkılarına bile altyapı yaparsın. Ha, ikinci adım olarak şöyle giriş seviyesi bi düzgün ses kartı da alırsan, m-audio'nunkilerden misal, her işini görür.

Ben önce m-audio Keystation 49e ile başladım, anakartın dahili ses kartını Asio4All sürücüleriyle kullanıyodum. Sonra biraz para harcayıp www.compel.com.tr bu aleti aldım, bir sonraki adımım da yine m-audio'nun keystation pro 88 modelini almak oldu, klavye olarak.

180 liraya çözülür işiniz.

keystation88 in üzerindeki mavi led ler çalışıyomu?tahminlerime göre teker teker bozulmaya başlamış olması lazım.

çalışıyorlar hala.

bursadaysan eğer perküsyoncu murat. 6 parmakta es müziğe, kaşif müziğe sor yardımcı olurlar.murat eğitim fakültesi mezunu viyolacıdır kendisi çok güzel viyola çalar.ama baba mesleği perküsyonculuk.inanılmaz bir adam.burhan öcala müziği bile bıraktırır bana sorarsanız

Latin perküsyon için Engin Gürkey perküsyon atölyesi vardır. Taksim tünelde kime sorsanız gösterir. Ama çok hızlı ilerleyemeyebilirsiniz, sonuçta hobi olsun diye gelen bir dolu insan da var orda... indirim yapacağı garantisi veremem, ama öğrenciyiz falan derseniz kendinden indirim yapabilir.

Cajon'a gelince, kendisi peru çalgısıdır, ama bu çalgıda peru ritmi bilen pek yoktur, genelde flamenco ve pop tarzı müziklerde kullanırlar.

Internet bankacılığında yurtiçi EFT'lere ek ücret kesilmiyor. Yurtdışı EFT yapabilmek için de IBAN denilen bir numara sayesinde internetten EFT yapmak mümkün olsa gerek. Ancak buna ücret kesiliyor mu, bilmiyorum. Bildiğim kadarını söyledim (swh).

En kolayı Paypal, ama bildiğim kadarıyla Türkiye'den gönderimde kredi kartı kullanmak durumundasınız.

Bankadan SWIFT yapılabilir (uluslarası EFT diyeyim kısaca), ancak hem ücreti fazla, hem de Amerikan-Avrupa banka sistemi birbiriyle alakasız olduğu için çok zor oluyor. Mesela Avrupadaki bankacılıkta IBAN gibi bir sistem var, bunun yerine Amerikan bankaları başka bir kodlama sistemi kullanıyorlar.

Moneygram ya da Western Union kullanabilirsiniz, bunlar nispeten daha kolay ve acısız olur.

Ya da en kolayı buradan bir ATM kartı / Kredi kartı alır arkadaşınız, onun içine normal para yatırılır buradan, o da parasını oradaki atmlerden çeker. Bittikçe buradan tekrar yatırılır, o da tekrar çeker. Visa ve MasterCard dünyada bu anlamda geçerlidir, sadece her çekimde biraz çekim ücreti yer (1-2 dolar kadar sanırım), bir de kur hesaplaması bankanın lehine olacak şekilde yapılır.

bende zamanında çok araştırmıştım onu.amerikadan bir firmaya swift kodu yada iban kodu ile wire transfer yani havale yapmıştım.garanti bankası şubeden para gönderirsen 100 dolar internet bankacılığından gönderirsen 21 ytl masraf alıyor.Bende mecbur 21 ytl yi verdim paşa paşa.

swift yapmakta şöyle internet bankacılığından swift kodunu girdiğiniz zaman örneğin marlus44 karşı tarafda detayları çıkıyor zaten.fakat başına 3 tane x yada sonuna 3 tane x girmeyi deneyebilirsiniz(xxxmarlus44 yada marlus44xxx gibi)
western unionuda araştırmıştım.sanırım anında geçmiyordu hesaba ve yine sanırım ucuz bir işlem değildiki garantiden yaptım.

not:xxx olayı garantinin takozluğundan kaynaklanıyo illa 11 karakter dolucak sanki.

ayrıca diyelim swift yaptın.(bu işlemin bir adıda swift) parayı gönderdin 1 gün falan alıyor karşı tarafa geçmesi.fakat karşı taraftaki bankanın bu işleme onay vermesi gerekiyor.eğer onay vermezse paran geri dönüyor fakat 21 ytl lik hesap işletim ücretin boşuna gidiyor.Yanlız internet bankacılığından dakka dakka kontrol edebiliyosun.gittimi beklemedemi karşı taraftan onaylandımı fln.

Normal yolla yapacaginiz islem yaklasik 20-50 arasi dolariniza mal olur. Trdeki banka bir ucret alicak abddeki banka bir ucret alicak ve muhtemelen arada bu islemi yapan 3. bir banka ucret alicak. Citibank hesabi varsa 20 dolara falan halloluyodu sanirim ama diger bankalarda cok daha yukselebilir abd'de subesi yoksa.

Arkadaşınız New York'ta ise okuyun, yoksa kaçarak uzaklaşın:

Vakıfbank, ziraat ve yapıkredi bankasının NY şubesi varmış, oradan kendi adına hesap açtırsa siz de o hesaba buradan para yatırabilirsiniz, gibi gibi...

yurtdisindaki turk banka subeleri ayri bir banka gibidir, masrafi cok degismez.

paypal'a kredi kartinizdan para aktarabiliyorsaniz arkadasinizin amerikan hesabina yollayabilirsiniz, o da tanittigi kendi hesabina aktarabilir bu parayi.

Cevaplar için herkese teşekkür ediyorum. Ben para göndermek için paypal ı kullanacağım, ailesine de para göndermek için moneygram ı veya western union u kullanmasını tavsiye ettim...

cok basit efendim. istanbul da yasayan cocuk, yaz tatillerini ankara'da yasayan amcasinin ogluyla gecirmektedir.

ayrica, illa ki ortusmeleri gerekmiyor bu tabirlerin. mesela bizim muhitte ozel cips kola ya cips kola burc deniliyordu. kulaktan kulaga aktarilirken, degisimlere ugrayabiliyor bu tur cocukluk donemi mesgaleleri.

Ankaralı çelik aynacı çocuk ile İstanbullu özel cips kolacı çocuk Antalya'da yazlık sitede karşılaşırlar ve olaylar gelişir.
Yalnız bizim okuldan kimse gitmemiş o yazlığa sanırım; şimdi öğrendim bu muhteşem atışmaları.
(Üstteki yanıtla aynı anda göndermişisiz, birileri silene kadar kalsın.)

Tek mantıklı teorim var, kesin diyemiyorum. Önceden de soruldu sanırım, ya da sözlükte bu konuyla alakalı bir başlık vardı tam hatırlayamıyorum.

Veletken yapımız gereği yeni öğrendiğimiz şeyleri ortama aktarma çabamız vardı. Bu terimler ilk önce bir mahallede başlıyor, mahalle bazında yayılıyor, arkasından veletin biri başka bir ile gidiyor, orada da yayılıyor, derken tüm Türkiye'yi dolaşıyor.

Bu başlangıç anı, daha sonra ne oluyor? Artık yayılmasına gerek kalmıyor. Bunları öğrenenler büyüyor ve bildiklerini bir alt nesle aktarıyor, bu döngü böyle sürüp gidiyor.

Ama yayılamayanlar da oluyor. Misal küçükken hatırla, başka bir ile misafirliğe gittiğinde yabancı olduğun oyunlarla karşılaşmadın mı ? Ya da tekerlemelerle, fıkralarla, küfürlerle...

üç nokta koyup cool olarak bitireyim :P

edit : tüh lan yazana kadar 2 cevap gelmiş bile :)

şimdi ekşi de özel cipskola için bi açıklama var (bkz: #6422453) Ben de bu tip oyunların tatilde memleketine giden çocuklar vasıtasıyla yayıldığını düşünüyorum. Öyle bir anda yayılmıyo yıllar sürüyo.

Mesela hadi lenn lafını bizim tayfa çıkartmıştır hikayesi filan da vardır. Biz bu lafı kullanmaya başladıktan 1 yıl sonra filan böyle meşhur olmuştur...

Edit: egotm, inatçı kahraman aga biriniz cips kola kilit diyin lan :)

özellikle çocuklar arasında yayılan, bir sürü şehirde aynı olan espri ve oyunların en büyük sebebi tahmin ediyorum ki yazlıkçılardan ziyade, asker ve memur çocukları. oradan oraya gide gele kültür yayıyolar resmen.

sorundaki örneklere göre gelen yanıtlar gayet mantıklı olmakla beraber, "aynı anda akla gelme" olayıyla ilgili olarak;
şöyle bir deney vardı: bir kaç adada maymunlara şeftali falan veriolar adalarda birer de su kaynağı var ama şeftaliler çamura bulanmış bir halde duruyolar acıkan maymun gidip çamurlu şeftaliyi parmağını içine sokup çamursuz yerini alarak yiyor yarısını da atıyor daha sonra bir adadaki bir maymun bunu su kaynağına tutarsak temiz temiz yeriz diyor ve aynı günlerde bağımsız adalaraki diğer maymunlar da bunu keşfediyorlar. maymunlar arasında hiç bir bağlantı yok mesela burda
bi de sanırım 19. başlarında avustralyada bir adam varlığından hiç haberi olmamasına rağmen bildiğimiz ayaklı piyanoyu icad ediyor sonra bunun zaten var olduğunu öğrenip yıkılıyor falan.
aynı anda dünyanın farklı yerlerindeki bilim adamlarının aynı buluşları yaptıklarına dair bişeyler de vardı. ortam şartları yardımcı olacaka(ip ucu) tadında benzer buluşlar veya dünyadaki gelişmelerin tetiklediği söylenebilir tabi ama bunun bir nevi evrensel telepatiyle ilgili olduunu savunan şeyler hatırlıyorum
ha ayna tutmaydı cipsti bunların yazdıklarımla ilgisi yok gayet güzel açıklamış arkadaşlar. soruda bu konuya bir meyil var gibi geldi ondan şeettim ben

yaz tatilleri, bayram ziyaretleri, aile toplanmalari, dugun davet vs.

asker çocuklarının da bu olaya büyük bir katkı sağladığını düşünmekteyim..
şehir şehir geziyolar nitekim, her sınıfı başka şehirlerde okudukları felan oluyor..

aklıma gelen yegane şey (bkz: kolektif bilinç)

(bkz: six degrees of separation). Hatta bu Facebook üzerinden denendi ve ispatlandı galiba.

bu olay çok başıma geldi benim :) çocukken bilimum küfür ve böyle söz icat eetim diye sevinirken iki mahalle aşağıdakilerde kullanıyordu bunları.sanırım çocuk beyinleri böyle şeylerde aynı şekilde düşünüyor ve taşınıyor.

@bety püf püf e katılıyorum.böyle bişi varmış sayende öğrenmiş oldum :) artık hayatımın geri kalanını paranoyak olarak geçirmek zorunda kalmıyacağım :)

cevaplar için herkese çok teşekkürler. ama sorduğum şey sadece çocukların aynı esprileri yapıyor olması değildi. onlar sadece örnekti. bunların nedeni gerçekten de yazlık, misafirlik vs. olabilir ama olmayabilir de. beklediğim en güzel açıklamayı pascha d yapmış. sormak istediğim tam olarak buydu. tekrar teşekkürler...

pascha d'nin dediğinde gerekli olan birşeyi iki farklı grubun keşfetmiş olması var sonuçta. Gereklilik olunca iki bağımsız grubun aynı şeyi düşünüp yapması hele ki birbirine yakın zamanda olması kaderin kaçınılmaz bir cilvesi oluvermiş. Sizin dediğiniz şeyler ise gayet de konuşma ile yayılır bence, pascha d de dediklerini ek olarak açıklamış zaten...

hani, cevap niteliğinde değil pek ama, biz de sizin "özel cips kola" dediğiniz şeyi "cips kola özel" diye bilir, öyle söylerdik (konya'da olsun, bandırma'da olsun)...

bununla birlikte hiçbir şekilde belli sınırların dışına çıkamamış, ama o sınırlar dahilinde çok yaygın kullanılan tabirler de var. konya hava lojmanlarındaki çocuklar mesela (sene 1988-89) tanımadıkları bir çocuğa "şşt, çocuk, adın neyse!" diye seslenirlerdi. o "adın neyse" mutlaka olurdu.

biliyorum bütçene uygun değil ama benim tavsiyem
FUJIFILM FINEPIXS5700
www.hepsiburada.com


fakat kullandığım makine panasonic dmc-ls70 ben bu makinadan memnunum biliyorum en iyisi değil ama güzel alet.ben bunu yaklaşık 230 ytl ye teknomarketimden almıştım geçtiğimiz yaz
www.hepsiburada.com

sony nin o modelini boşverin derim.

bu durumda coolpix. ama ben asıl lumix'lere bakmanızı öneririm.

ulu konya sokak'ta kesinlikle çözerler eminim. ya 220 50hz'i 120 60hz'e çevirebilen adaptör gibi bir şeyle, ya da anfinin içindeki trafoyu değiştirerek yapabilirler. dükkan olarak bilemiyorum ama özellikle oradaki sesçiler ya da elektronikçiler çarşısı içindeki dükkanlar halleder.

merhaba yakın bir zamanda bir arkadaşım swr kafa alıcaktı amerikadan(fiyatlar uygun diye) mail attık adamlara bize buradan almamamızı çünkü voltaj farkından dolayı problem çıkacağını ve bu yüzden eğer illa yurt dışından almak istiyosak almanyadan almamızı söylediler.
operasyondan sonra bize haber verirsen sevinirim.bu problem çoğumuzun yaşadığı bişey.
aynı şeyi carvin de söyledi ve bizi dek müziğe yönlendirdiler.

amplini elletme, açtırma bence özellikle değerli bir amp ise. 220->120 çeviricilerden al bir tane işin hallolsun.

sadece transformator degistirmen isini gormez. transformator sadece gerilimi yukseltir, alcaltir. sana hem frekansini hem de gerilimini degistirecek birsey gerekli. piyasada bu durumlar icin adaptor satiliyordur zaten.

şöyle ki bende amfiyi açtırmak istemem ama voltaj çevirici aletlerin 100w lığı bile en az 3-4 kilo. benim amfi (fender blues junior) 180w yazıyor ki mutlaka daha fazla almak lazım ısınma durumuna karşı, ki bu durumda taşınacak bişey olmayacaktır. trafo konusunu adisa firmasıyla konuştum ve kolayca yapılabildiğini söylediler. amfi işiyle ilgilenen bir tanıdığa da o da değiştirilebileceğini söyledi. ama içime sinmiyor herhalde voltaj çevirici alıp taşıycam:)

hocam voltaj cevirisi dedigin zaten transformatordur. sana bir de, icinde frekans ceviricisinin oldugu adaptor lazim.

eger amaci konservatuvar-şan(opera) ise ben yardimci olabilirim kazanmasinda her konuda.

ama boyle bir hedefi yoksa da, ist. devlet opera ve balesi solist sanatcilarindan insanlarla iletisiminizi saglayabilirim (solist + ödüllü, kariyer sahibi kisiler)