tüm kutularda üçer çift var diye biliyorum.

ben de bir ara sormuştum. bulunmaz demişlerdi.

senelik lensler tek tek satilir elbette.

deneme lensleri var tekli bulabilirsiniz.

toric lensler tek tek satılıyor. tek dediğim, tek çift.

galiba sormuşlardı bunu bi başlıkta.
elektronların da ağırlığı var o yüzdendir demiştik sanki.
dememiş de olabiliriz.

hayır yoktur. elektron yüklemiyoruz diskleri, varolan durumlarını değiştiriyoruz.
edit: ayrıca belirtmek istiyorum ki, her bit için elektron ekliyor olsaydık bile oluşacak ağırlık farkı yalnızca 8.745 * 10^(-26) gram olurdu.

bildirgec.org'da idi sanırım bir yerde okumuştum. ne kadar dolu ise alet büyüklüğü ona oranla değişiyor falam. o şekilde bir şeydir belkide seninki. mesela boşsa ufalıyor. doldukça genişliyor.

tinyurl.com

(bkz: second striker)

ben sanki pesin bir yerinde shadows striker(hani sinsice arkadan gelip gol pozisyonları yaratan gizemli santrafor sdjmsdf) diye okumuştum sanki.
ama second striker daha mantıklı.
CFye göre daha geride oynayan santrafor sonuçta.

1500 TL'ye 3 5 sene içinde çıkacak tüm oyunları oynatacak bir oyun laptop'ı bulamazsınız.

Şuradan fikir edinebilirsiniz teknik özellikler ve fiyatlar hakkında: www.fokusbilgisayar.com

Hiçbir laptop önümüzdeki 3-5 yıl içinde çıkabilecek tüm oyunları oynatabilecek özelliklere sahip değil. 6000 TL'lik Alienware bile 2 sene sonra cortlar.

Şu an piyasadaki oyunları adam gibi oynamak için bile 1500 lira yeterli bir fiyat değil. 2000 lira civarı bir notebook bakman gerekiyor.

1500 TL'ye ancak i3 işlemcili bir notebook alabilirsin.

Marka olarak ise Samsung öneririm.

1500 tl'ye önümüzdeki 3-5 yıl içinde çıkacak oyunları oynatacak masaüstü bile bulamazsın. zaten o işi görecek işlemciler en az 700-800 lira, ekran kartları da o civarda. bunun ram'i var, anakartı var, varoğlu var.

i7 işlemcili, harici ekran kartlı bir model almalısın, ram en az 4 gb (mümkünse 1600 ve üstü frekans değerli) olmalı. ama bütçeni arttırmalısın.

izlediğim kadarıyla bu aralar lenovo ve acerlar uygun gidiyor, bazen dell'de de ucuzlama oluyor.

tamam biraz uzun vadeli birşeyler alayım dedim ama biraz bokunu çıkarmışım sanırım :d
o zaman 2000'e çıksam. gerekli ram, ekran kartı falan nasıl olmalı? yani bir mağazaya gittiğimde hangi özellikleri aradığımı söylemeliyim?

Hiç kasma bence şunu al direkt:
vatanbilgisayar.com

gt330 directx11 desteklemiyor olabilir. olsa da
vatanbilgisayar.com şunun ekran kartı daha iyi. işlemcisi bir versiyon düşük.
kendim aldım biliyorum, güzel de ses çıkarıyor. özellikle ses kalitesi için uğraşmış adamlar hep öyle yazıyor. usb3 de var ne işe yarayacaksa :P. 16" olması da bir artı oyun ve medya için.

daha ucuza ati hd5650(hd5730dan daha güçsüz)li i5li packard bell veya acer bulabilirsiniz. ama genel olarak kasa ve kalite olarak pek önerilmez.

bir de lg ucuzlamış. atilerden daha iyi değil ama samsungdan daha iyi ekran kartlı. işlemci de eşdeğer samsungla.lg seviyorsanız hani.

vatanbilgisayar.com

anasını satayım geçen hafta aldım yok doları aşağıya çektik,süper fiyatlar diye 1680e asusu. şimdi 1550 olmuş

ATI ekran kartlarından tiksindiğim için asla ATI tercih etmiyorum artık.

laptop'ta deliler gibi oyun olmuyor üstad. sağlam bir de soğutucu alacaksın o zaman. yoksa 1 hafta sürmez yanar o makine.

vallaha bencede kasa almak en temizi. ama laptop ihtiyacımız var. anneye bağlı bir şekilde yaşayan birey olduğum için kasaya karşı çıkıyor. yer kaplıyormuş bıdı bıdı ikisi birden olmazmış. yahu yanar alet diyorum anlamıyor. bende bilemedim napacağımı bir araştırmaya başlayayım dedim. yani gözüken laptop alacağız bari şöyle güncel oyunları oynayabilelim. belki sonrasında piyango bizede vurur da evi teknolojiyle donatırız.

oyun konusunda, benchmarklar konusunda ati bu sıralar nvidia'dan daha ileride. ne gibi sorunlarla karşılaştınız bilemiyorum tabi, eminim vardır sebepleriniz.

ben bahsettiğim asusu izmir sıcağında oyun oynatıyorum. pes2010 ve crysis oynadım en yüksek ayarlarda, bilgisayar çok az ısınıyor ama fanı hızlandırmaya bile gerek duymuyor makine. daha yeni oyunlarda iş değişebilir tabi.

temiz baktığınız takdirde(yumuşak/lifli yerlere koymadığınız, yanında sigara içmediğiniz vs) ısınma problemi çok baş göstermez. Ama masaüstündeki performansı da alamazsınız tabi.

ha 3 halamın oğlu hakkari de yaptı ama amcamın oğlu ankara da yaptı mesela.. ne yapayım ya, kısa dönemdir bir şey olmaz düstruna mı yaslayayım arkamı..

eminim bu başlığa, 'sen nasıl vatan evladısın.vatanını korumuyorsun' diyen ve çanakkaledeki bilmem nerdeki atalarımızı emsal gösteren karamuratlar çıkacaktır.hem onlara cevap hemde senin soruna ufak çaplı cevap mahiyetinde şunu söyliyim.

şu an doğuya gidenler askerlik yapmaya değil ölmeye gidiyor.yapılan şey bir savaş değil boku bokuna niyazi olmaktır.genelkurmay bile, 2 gün önce saldırılar artacak diyor ve 2 gün sonra bu kadar şehit veriliyor...önceki saldırılarda ihbar, istihbarat bilgileri havada uçuşuyor ama kimsenin çükünde olmadığı için gene şehit veriliyor.

@madagaskar, ama abi ben kısa dönem gidicem ne kadar riski vardır ki? kısa dönemleri sürüyolar mı öyle düşman üsütne? veya karakol baskınında ölen kısa dönem oluyor mu ki? şehitlerin kaçı kısa dönem? hiç bilmiyorum valla.. ben genelde geride duruyorlar diye biliroyum..

@kalim, kusura bakma sabahki haberler yüzünden duyurunu pek okumadan yorum yazdım.dediğin gibi kısa dönemler pek suya sabuna karışmaz ama her zaman öyle oluyor diye bir kaide yok.

@adslmodem, abi askerlik tecilli derim o sorun olmaz da, bir kısa dönem olarak diyarbakır a düşsem ne derece tehlike altındayım onu merak ediyorum..

en büyük asker bizim asker.

ortalık en az 10 sene boyle olacak.

ortalık en az 10 sene böyle olacak demek çok çok komik. sanki siyasal konjüktürü arkadas belirliyor. ben 2003-05 arasında askerlik yaptım. o dönem bölgede tek çatışma yoktu nerdeyse. herneyse askerliği mümkün olduğu kadar erken aradan çıkart kafan rahat olsun. askere gidince bilgisayar biliyorum dersin elim hızlı dersin seni verirler yazı işlerine operasyona falan çıkmazsın, çoğu yerde yazıcı nobet bile tutmaz ama biras stresli bir işin olur.

havalar soğuyunca durulur ortam derlerdi eskiden ama?

Ne demek "şehitler falan veriliyor", falan ne?
İnsanin hissiyati vardir, sen de var mi?
Götünü kurtarmak için sorduğun soruya bak; ki senin götün lazim degil bu vatana.

@kalim ben de aynı durumdayım, bi soru sorayım yeri degil ama. agustos celbi icin basvuru suresi gecmşs sanırım? erken sevkle mi gitmeyi dusunuyosuN? ben celp süresinin haziran sonu oldugunu sanıyorum, haziran sonu olan erken sevk icindir. ben artık karar verdim yarın sabah gidiyorum. bi sekilde zaten engel hayata. aradan cıkarmak kesin sart. en hayırlısı neyse o olsun diyorum.

yaz gelince ben kasanın kapağını açarım havalar soğuyunca tekrar kapatırım. :)

sanmıyorum.

çok ısınırsa çok azalır. bir yerden sonra kapanır durur hatta :P.

Yazın oyun oynayın anlarsınız :P

çok etkiler.

ptt iyi fena değil ben ptt yi kullanırım genelde bir defa bir kargo firmasına vermiştim aynı zamanda gitmişti ptt daha ucuz.

çok aceleniz yoksa ptt ile normal gönderin. çok büyük zaman farkı olmuyor ama 2-3 liraya gönderirsiniz.
Kuzey avrupaya şöyle fiyatlar vardı.
PTT APS 45 tl
DHL,UPS vebenzeri 95 liradan başlayan fiyatlarla.

teee kel alaka yerlere götürmeyecekseniz ve 2 haftadan fazlanız varsa gönderin normal posta ile.

@natnan: 2 hafta biraz geç olur maalesef. acele göndersek kaça gider acaba? ya da yine PTT'den kargo olarak göndersek?

2 hafta kafanızın rahat olması açısından. Kopenhag'a 4-5 günde ulaşmıştı yanlış hatırlamıyorsam.
APS : Acil posta servisi vardı işte PTT'de, o da 2-3 günde Helsinki'ye göndermişti 45 liraya. Ayrı olarak kargo servisi var mı bilmiyorum.

PTT rezalet.
nex'i tavsiye ederim. ben de yurtdışına birkaç evrak göndermiştim, hem fiyatı uygun hem 2 günde ulaşmıştı. ve de, PTT'nin aksine, ciddiyeti olan bir şirket.

bornova'dan üçyol'a metro ile. üçyoldan üçkuyular'a bir sürü otobüs var.

311 çok sık kalkmaz lakin.
Feribot iskelesinin önünden geçen az sayıda otobüs var bu arada. genelde üçkuyular pazarda inip yürümeniz gerekir bi 3-4 dakika.

Şimdi seçenekler şu şekilde.
Metrodan Konak'ta inip, Atatürk Kültür Merkezinin önündeki durakta beklersiniz. Geçen ilk otobüs çok büyük ihtimal geçer üçkuyulardan. Süre açısından en uygunu bu olur. Ama kesin ayakta ve insanlara sarılarak gidersiniz. Bu sıcakta da pek önermem.
Benim önerim Halkapınar Metro'da inip oradan kalkan 169-554 vebenzeri otobüslerden ilk kalkana binmeniz. Aynı otobüs Konak'tan geçecektir fakat ilk durakta bindiğinizden kafanız rahat olur.
Üçyol'da da inmek makul ama metro çalışmalarından dolayı inönü caddesinde sizi neler bekler bilemiyorum. Bayadır kaçınıyorum oradan.

garanti'de 2 hafta önce isveç'e 350 euro gönderdim kendi hesabımdan. Müşteri temsilcisi yardımcı oldu mu olmadı mı tam bilmiyorum ama 30 lira masraf aldı. İnternetten de yapılabilirdi ama özel bir sebepten olmadı, o da 27 liraydı zaten. Masrafın hangi hesaptan çekileceğini de soruyordu internette. yani gönderdiğin paradan kesmezler.

simdi bir sizin gönderirken ödediginiz komisyon var, bir de karsi bankanin alirken kestigi komsiyon var.
ben garantiden (online)swift yapiyorum. 30 tl benden aliyor. swift nedenini card payments olarak gidiyorum, alan banka 9 euro kesiyor. baska birsey secersem 20 euro kesiyor.

linux'ta makefile ve konsol kullanımına aşinalığınız varsa g++ ile make iyidir.
Amaç qt denen frameworku kullanmak olsa da genel olarak C++ için güzel olan qtcreator u önerebilirim hem ms hem linux için. Çok basit ve kullanışlıdır. Qt frameworku da öyle netekim.

windows için en sağlamı visual studio

açıkçası Qt framework'u gibi bir framework üzerinden başlamak yerine sadece c++ öğrenerek başlamak daha mantıklı geldi bana.

içerisinde network, directx vs. utilitylerini kullanabileceğim bir ide gerekiyor bana şu anda :) bu sebepten biraz daha fazla opsiyon öğrenebilirsem sizlerden sevinirim

bu arada uckac, visual studio hakkında özet geçebilir misin daha önce sadece visual basic öğrenirken kullanmıştım visual studio, C++ kısmıda onun gibiyse sanırım console applicationdan çok windows application yazımı için müsait, oyun yapımı gibi bir başlıkta işe yarayacağından emin misiniz?

codeblocks

windows altında visual studio iyidir, özellikle 2010. öncelikle niye 2010, bundan önce intellisense cpp kullananlara pek yaramıyordu, bu versiyonda bizi de gördüler biraz olsun. büyük oranda MVC geliştirenlere yarar gözükse de coder'lara da pek yarar VS. ayrıca directx öğrenmeyi düşünürsen dxsdk'da bütün örnekler VS projeleri şeklinde zaten. OpenGL giderim diyorsan da gayet işlevsel oluyor.
linux altında code blocks'u beğeniyorum ben, windowsda da kullandığım oluyor, tavsiye ederim.
son olarak, eğer ki hobi olarak yapcaksan kolay bir alternatif olarak XNA yoluna gidebilirsin, C# ile çok daha kolay olur. çünkü ciddi anlamda oyun geliştirmek oldukça zor bir iş. daha bilgi istersen mesaj atabilirsin :)

codeblocks harika görünüyor mutlaka göz atacağım ona.

talemon inan sormam gereken milyonlarca soru var çünkü şu ana kadar tasarladığım oyunlar sadece, pascal ile yılan, scheme ile algoritmik oyunlar, php ile text based ufak bir rpg falan gibi basit projeler ama şu anda çok kafa dengi bir arkadaşla bu işle uğraşmaya başladık.

şu anda pygame i inceliyorum python için, mümkünse django ile entegre etmeye çalışacağım ama biliyorum ki ilerde c++ ye düşecek işim o yüzden şimdiden araştırmak istiyorum. teşekkürler yanıtın için.

kaynak websiteleri verebilirsenizde çok mutlu olurum, google çok fazla boş site gösteriyor arama sonucu olarak.

Ekran kartından ziyade ekrana giden kablolarda problem oluyor. istediğiniz kadar format atın, istediğiniz kadar baştan driver yükleyin düzelmez.

dediğim gibi ekran kartından önce ekrana giden kabloları kontrol edin. arkadaşımın bilgisayarındaki aynı problemleri çözemedik en son satıp yeni bir laptop aldık.

ebay'den uygun ekran kartı chip'ini bulma olasılığınız çok yüksek ama probleminizi çözecek mi şüpheliyim.

@zacharael

izmir'deyim. uygun fiyata yapacak yer bilen varsa açığım. Ama genel olarak tamirciler nasıldır bilirsiniz. açmak için bile abuk paralar istiyorlar. En olmadı açık halini götürürüm gerçi :P

fırına koyma olayı, youtubeda ve forumlarda geçiyor. bake your own gpu vs diye geçiyor :). Mantık, kartı belli derecede belli süre ısıtmak ve arada bozulmuş ayrılmış aksamlar varsa hafiften eriyip birleşmesine dayalı. Çok fazla işe yaradığını iddia eden vardı ben de son çare olarak deneyeyim demiştim.

@kimlanbu
ekrana giden kablolar/ekran aklıma geldi ama xpnin açılışta mavi ekran vermesini/ ubuntunun ekran kartını tanıyamamasını açıklamıyor.

Merhaba, gecen gun laptopum bozuldu, servise goturdum. Ekran kartinin ve anakartin yandigini soylediler, degisim icin 1485 TL istediler. (yazim hatasi yok, bin dort yuz seksen bes TL) Aleti kapip Kadikoy-Yazicioglu'na gittim.

Icindeki ekran karti Nvidia 7900GS. Eski bir laptoptan ayni cipi sokup benim alete lehimlediler. 160 TL verdim, su anda calisiyor.

Belki siz de ayni cozumu deneyebilirsiniz. Inci Bilgisayar, Yazicioglu Ishani 2. kat.

Benim hirsim da zamaninda bu alete cok cok para bayilmis olmamdan.

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

üsttekilerde belirttiğim üzere ekran kartı problemiyle servise götürdüm(hp'nin kendi servisi değil).. üşenenler için chipset:nvidia geforce 8600m gs.. chipset değiştirdiler 355 lira para aldılar tamam dedim verdim düzeldi de hakkaten.. 2 ay sonra tekrar bozuldu.. bu sefer bilgisayar hiç açılmamaya başladı.. yine götürdüm 3 ayrı chipset denemişler olmamış.. anakartı komple değiştirmeyi deneyeceklermiş falan filan.. olmazsa paramı iade edeceklermiş, olursa da ücret talep etmeyeceklermiş.. benim götürdüğüm yere götürmek falan istersen haber et söyleyeyim yerini..

sürümden sürüme değişiyor mu bilmiyorum ama sanırım o pencerenin alt kısmında cdyi dvd yapabileceğin bir kutucuk vardı. belki öyle bir şeydir?

şimdi programı açtımda bütün sekmelere tıkladım, ''dvd'' kelimesi yalnızca '' video/mini dvd yarat'' kısmında vardı. onun dışında dvd kelimesi geçmiyordu bile. sanırım benim sürüm bayağı eski.

seçenek olması lazım programı açtığında dvd cd sekmelerini görmen gerekiyor.

göremedin diyelim;

o zaman yazdırmak istediğin dosyaları windows'tan yazdırabilirsin. nasıl yapıldığına gelince, dvd diski bilgisayara takıldıktan sonra yazdırılmak istenen dosyaları seçtikten sonra sağ tıklayıp dvd sürücüne gönder seçeneğini seçerek yapabilirsin. bu işlem bittikten sonra sağ altta yazdırılmak istenen dosyalar var şeklinde bir mesaj çıkması lazım. ona tıklayarak açılan pencerenin içinde bir yerlerde yazdır seçeneği var. ardından next next next diyerek işlemi tamamlıyorsun.

diyelim yazdırmak istediğin dosyaları yolladıktan sonra sağ altta sana bahsettiğim gibi mesaj çıkmadı o zaman; başlat tuşundan elle dvd nin takılı olduğu sürücüye tıklaman gerekli sonra da yazdır yazısını görürsen açılan pencerede.

@lejant

şöyle garip birşey var. mesela drvd sürücüsü boşken '' e:dvd rom'' yazıyor. boş dvd yi takınca o isim ''e:cd rom'' olarak değişiyor?

@ selam ancak geri dönebildim buraya,

orada yazan dvd cd olayına çok bakma bence. yazılabilecek dosya boyutu önemli olan ve 4.3 gb gibi bir değer yazıyor olması lazım. sağ tıklayıp anlayabilirsin özellikler seçeneğini seçerek eğer yazmıyorsa dvdlerinde sorun vardır. tabi dual layer dvd 8.6 filan yazmıyorsan tabi.

neyse önemli olan bir değişiklik olmasıdı dvd taktığında ve sonrasında önceden arif edilen işlemi yaparak dvd yakabilmen lazım. muhtemelen de yakmışsındır. kolay gelsin.

halletim teşekkür ederim.

genelde, fanın egzos ızgarası ağ gibi tozla kaplanıyor, bu yüzden de ısınan havayı dışarı atamıyor alet. sonuçta da deli danalar gibi çalışmasına rağmen etkili olamıyor. tekrardan o zibilyon tane vidayı söküp, fanın egsoz ızgarasını temizlemen lazım sanırım.

e acıp temızlıcen ya da temızleticen ?

fanı temizledim sanıyordum. heat sink denen kısımdan deli gibi toz falan da çıkardım ama. heralde temizlememişim doğru dürüst hatta daha kötü hale getirmişim. bios seçeneğini elemek istedim çünkü biosu güncelledikten sonra baya saçmaladı bilgisayar, şimdi kendine geldi ama ısınıyor dediğim gibi.

neyse açayım madem ne yapalım. macunluyorlar falan diyorlardı fan temizlerlerken o ne ayak?

ne macunu denir buna? nerede bulunur?

termal macun, köşe bilgisayarcılarında bulunur. tamir, toplama yapan yerlerde yani.

köşe bilgisayarcı şart değil. vatan bilgisayar gibi büyüklerde de olur.

1. problem 2.problemden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü yapmadıkça tuvaleti, erteledikçe bir yerden sonra gelmemeye başlıyor ve karında rahatsızlık olarak kalıyor sadece(gerçi o da olmamış ama). Bunun 1 ay kadar yapılmadığını gördüm. 1 ay sonunda baya sancılı oluyor :P

Sabahları kahvaltıdan önce kuru kayısı + 1 büyük bardak su gibi yöntemlerle boşaltımı düzenlerse gelecektir bence. Ama o/bu sebeplerden yapmamaya devam ederse hayat zor maalesef.

terle atıyordur heh hoh

süper bir soru.
lakin, bu soruya cevap yok. aynı durumda olan başka tanıdıklar söz konusu. vücut yapısı falan diyeceğz buna artık. bağırsakların çalışma problemi, falan filan deniyor.

başka bir yerde tuvalete gidememek de psikolojik açıklaması işin. zaten tuvalete çıkma eylemi çok ender gerçekleşen bir olay olduğundan, bu durumu başka yerde yaşamak istememesi normal. normal insan dediğin bi gün yapmazsa zorlanır çünkü, bu problemi yaşayanlar için bir-iki günlük gecikme problem olmuyor. o yüzden rahatça eylemi gerçekleştirecekleri bi zamanı beklemeleri normal. yine de bi doktor, bu yabancı yerde tuvalete gidemeyip, eylemi geciktirme olayının vücudu alıştırdığını söylüyordu. yabancı yerdeyim diye tuvalete gitmeyip ertelediği zaman, vücut geç çıkmaya alışıyor gibin.

yine de bi doktordan falan yorum alırsak süper olacak tabi.

activya yesin; ise yariyor gercekten. bir de dogadan form cayi...ciddi saglik problemi yoksa kesin cozum...

asıl bu bahsettiklerin kabızlık (dışkılamama) tanımına uyuyor. google'da aratın. kabızlık ve dışkılamama üzerine açıklayıcı metinler var. bir okuyun bence. bir hastalık belirtisi yoksa yediklerine içtiklerine dikkat etsin. lifli besinler yesin. kayısı yesin. muz ve kola tüketmesin. laksatif etkili ve bağırsak yumuşatıcı ürünlerden alın (kadınsal yoğurtlar). bunun gibi şeyler..

hamurişi falan çok yerse sıçamaz. lifli şeyler yemesi lazım.

sizin yanınızda çekiniyor da olabilir. mesela otel odasında içerde siz varken yapmak istemiyor olabilir. bir de belki sizden gizli tuvalete girmiş olabilir yanlız bıraktığınız bir anda. ama bünye meselesi olur yani normaldir.
kahve içsin kiraz yesin sorunu kalmaz.

scrubs'da dr. elliot reid aynı durumdaydı. çözülebilir bir sorun ancak iki yönlü: fiziksel ve psikolojik.. mutlaka doktora görünmeli..

bir çay kaşığı zeytin yağı yesin, kahvede iyi gelir.
ben de eskiden birkaç günde bir sıçardım, güzel zamanlarmış şimdi günde bir kaç kere boğazda balık besliyorum.

abicim tehlikeli bisey bu, 1 hafta hic sicmiyorsa ciddi bir zehirlenme tehlikesi ortaya cikar. gidin bi doktora 1 haftadir sicmadim deyin ciddi sekilde telas yapar. bagirsak dugumlenmesi falan saniyorlar ilk. neyse tabi sizin derdiniz o degil, ama ilac milac verip sicirtmaya ugrasirlar kesinlikle. ustune dusulmesi gereken bi sorun bu, kesinlikle profesyonel yardim alin. daha da ciddilesirse hakikaten zehirlenebilir.

müsil koy kız arkadaşının yemeğine filan müsil koy biraz sonra bak bakalım evde birinin olmasını takıyormu :)) evet yap bunu.

1 hafta çok uzun bi' süre ve tehlikeli de. Doktora görünmekte fayda var ama reddederse;
kavun yiyip üstüne su içmesini öneriyorum. Soğuk bi' taşa falan da oturursa tamamdır. Bi' de sen evde olma bi' kaç gün. Rahat bırak kızı. Son kısım espri de kavun + su yapsın.

sinameki içir sen ona.

tamamen psikolojik. dışardaki tuvaletlerde kendini rahat hissetmemesi de öyle. psikolog desteği de almalı.

kuru kayisi, kuru erik, elma, portakal, sabah kalkar kalkmaz icilen caydanlikta ILITILMIS iki bardak su. Uzun yuruyusler.

Bunlar faydali olacaktir.

Sana alistikca, tuvalete gitme aliskanliklari da degisecektir.

Bu tur tatillerde, onun genel olarak tuvalete gitme saatlerinde, senin odayi terkedip disari cikman faydali olabilirdi.

Eline okuyacak bi sey alip tuvalete oturup beklemesi ve konsantre olmasi da onemli.

Senin veya baskasinin iceriden cikacak sesleri duymasindan korkuyosa, o tuvalete girince, siz de muzigi acabilir ve onun ses cikarma korkusunu ustunden atmasina yardimci olabilirsiniz.

Zamanla ve telkinle alisir.

Barsaklari mushile alistirmayin, mushil en son care.

kabızlık sadece dışkılama sırasında sorun yaşamak değil, dışkılama periyodunda uzunluk olarak da tabir edilebiir. arkadaşların yazdığı bitkisel çözümlere katılıyorum ama eğer sorun organik bi nedense acile git. bi karın röntgeni çektirt. bi obstrüksiyon tıkanma olabilir. ama sanırım kız arakadaşında huzursuz (irritabl) barsak sendromu olabilir. ne yazık ki bu hastalar kronik kabızlıktan muzdariptir. duphalac osmolac gibi dışkı yumuşatıcı ve dışkılamayı tetikleyici ilaçları kullanabilirsin tabii ki doktor tavsiyesi ile.

fitil ile her yer tertemiz!

çok teknik bilgiler veremiyeceğim, ancak aynı problemin çok daha ağırını yaşamış biri olarak yardımcı olmaya çalışıcam. çok değil bir iki sene öncesine kadar, iki haftada veya üç haftada bir tuvalete çıkardım. ayda bir olduğu da olurdu tabi. ailem çok kaygılanırdı hep normal olarak, küçüklüğümden itibaren hep böyleydim çünkü. zehirlenicem diye, ya da bağırsaklarımdan ciddi sorunlar yaşıycam diye çok korkarlardı. duyuru sakinlerinin affına sığınarak söylüyorum öyle bir sıçardım ki afedersiniz anlattığım kişiler ciddi anlamda inanamıyolar. ben de normal bi insan olsam ben de inanamazdım gerçi sanırım. detaylara pek girmiycem. benim de hiç tuvaletim gelmezdi nerdeyse artık, ama daha küçük yaşlarda gelirdi de gitmezdim, böyle böyle arttı zaten. çok çeşitli sebepleri olabiliyor bunun özellikle psikolojik manada, ama çok uzatmak istemiyorum yardımcı olmak amaçlı bi cevap en nihayetinde.

büyük ihtimalle çevredekiler yapamasan da düzenli otur, ılık su iç kuru kayısı ye falan diyolardır, haklılardır da ama ben pek girişmedim o işlere. ha bu arada normal insan seviyesine inmese de artık gün aşırı, ya da en fazla üçüncü günde tuvalete çıkıyorum. bu sorundan kurtulmak için cidden psikolojiyi ona göre ayarlamak gerekiyor. bence kız arkadaşınız tuvalete girmeyi sıklaştırsın, biraz da ıkınması gerek çünkü bünye tembelliğe alıştığından tuvaletin varsa bile zor yapabiliyosun. tam yaparken yarım kalabiliyo kaslar çok sağlıklı çalışmadığından, iğrenç acılara sebebiyet verebiliyor:)

kız arkadaşınızın yedikleri nereye gidiyor bilmiyorum ama az önce de söylediğim gibi benimkiler anca kalemle bölünüp bikaç kova su dökmeyi gerektircek derecede birlikte el ele çıkıyorlardı bağırsaklarımdan:D ehem neyse. bu arada bunu yavaş yavaş da olsa azaltmanız çok önemli çünkü bağırsak hasarları çok tehlikeli ve eski sağlığını kazanması zor oluyor. kendim pek sorun yaşamadım(sanırım) ama hemen yakınımda kız arkadaşımın ablası var. çok kötü ameliyatlar geçirmiş kendisi ama yine de sağlığına kavuşamamış. neyse çok fazla uzattım zaten, sorularınız olursa cevaplayabilirim daha da uzatıp saçmalamak istemiyorum:) umarım bir an önce daha iyi bir duruma gelir kız arkadaşınız.

ne yazık ki bayanlar genelde bu problem var..
osmalak içsin..

surada konusulmus dediklerine gore 3d max de vs bir sikinti olmazmis ama senin durumunda da gecerli mi bilemiyorum..akakce'de en ucuz 1800tl civari yaziyor fiyati da.

forum.donanimhaber.com

o bahsettiğin samsung r580'i 1.5 aydır kullanıyorum. gayet memnunum. normalde fiyatı 1900 civarı ama şu an Vatan bilgisayarda Worldcard'a %20 indirimli olduğundan 1650 civarına bulabilirsin. ben de video işleriyle uğraşıyorum, performansı gayet iyi.

aa pardon rusya'daymışsın. o model güzel işte al ordan. =)

o fiyata ekran kartı kuvvetli en uygun bilgisayar olarak şunu bulmuştum ben :

www.vatanbilgisayar.com

amman diyim packard bell'den uzak dur aga. tuşları oynar, menteşeleri çıkar, kışın yumurta bişirirsin üstünde falan. aman ha.

açıp temizleyecem diyorsanız, laptopun marka ve modelini yazıp service manual yazın googlea. biraz arayınca pdf dosyasını bulursunuz büyük ihtimalle, orda fana ulaşmak için gerekli adımları ayrıntılı bir şekilde anlatır.

benim hp için böyleydi en azından ama fana ulaşacağım diye paramparça etmek gerekiyordu bilgisayarı.

java da regex kullanmadim ama soyle birsey yapilabilir. ilk once stringdeki butun ? ve ! ler . ya cevrilir. sonrasinda split uygulanir. yani soyle oluyor:

boluncek.replace('!', '.');
boluncek.replace('?', '.');
String str[]=boluncek.split(".");

java.sun.com

StringTokenizer st = new StringTokenizer(boluncek,".?!");
while(st.hasMoreTokens){
String myString = st.nextToken()
}

cihangirden meydana doğru çıkınca yazhaneler var, metro dışında herhangi birine atla. sonra bostanlı servislerine binersin o yazhane'nin oradan bi taksiye atlayıp gidebilirsin. 5-10 tl ancak tutar. ya da bornova kavşak'ta inip 330 a binebilirsin.

paranız varsa uçak da iyidir tabi höeh.
havaalanından mavişehire belediye otobüsü de gidiyor hem.

x factor,

330 da bostanlıya gidiyor en fazla.

ben istanbul tarafını bilmem ama izmir'e hangi ulaşım aracıyla geleceğine de bağlı. uçakla geleceksen 200 e binip direkt mavişehire kadar gelebilirsin. otobüsle geleceksen servisleri oluyor sanırım. mavişehire kadar olmasa da bostanlıya kadar kesin var. oradan da mavişehire birçok seçenek var. taksi dolmuşlar otobüsler filan.

ben hala yapmadım ama, örneğin garanti bankasında hesabınız varsa (normal vadesiz tl hesabı) sanal kart oluşturabiliyor ve oradan para aktarabiliyormuşsunuz.

Kredi kartın yoksa sanal kart oluşturamazsın. Sanal kartı, kredi kartına bağlı ek kart gibi oluşturuyorsun.

winstoncash siz yalnışsınız, kobuzchu kiz siz doğrusunuz. kendimden biliyorum.

Kredi kartın olmasa da Garanti'den sanal kart oluşturabilirsin. Ayrıca kredi kartını internette kullanmak istemeyenler için sanal kredi kartı da oluşturabilirsin ki bu sanal kredi kartının limiti kredi kartının limit havuzundan düşer. Sanal kart ve sanal kredi kartı farklıdır (garanti için). Sanal kartını garanti'yi telefonla arayarak çıkarabilmen lazım. Vadesiz bir hesabının olması yeterli. Ancak kullanmak için internet şubesini etkin olarak kullanman lazım. Alışveriş yapacağın zaman "Hesaptan Karta" alışveriş tutarın kadar para aktarırsın, siteye girer sanal kart numaranı (mastercard oluyor genelde) girersin site parayı çeker, sanal kart bakiyen 0'a düşer böylece bu sanal kart numaran başka birilerinin eline geçerse bile limiti 0 TL olacağı için yetkisiz para çekemez. Güzeldir kısaca sanal kart. Bundan 4-5 yıl önce paypal hesabını sanal kart ile oluşturmuştum ve halen kullanıyorum şu an durum nedir bilemiyorum.

kredi kartı olmadan garanti'de sanal kart oluyordu sene 2007'ye kadar.sonrasını bilmiyorum ana gene olması lazım. winstoncash biramı döktün ve garanti ödeme sistemleri müdürü sevgilim birazdan gelecek.

Ege Üniversitesi havuzu, halka açıksa tabi. Emin olamadım.

ege üniversitesi sanırım aylık 30 lira falan öğrenciye. ben de emin değilim halka açık olup olmadığından.

açık olması lazım.
şuna dayanarak söylüyorum. yanlış hatırlamıyorsam şöyle günlük fiyatlandırması vardı. ege öğrencileri 1.5tl, diğer öğrencilere 3tl, öğrenci olmayanlara 4.5 tl gibi bir şey vardı.

ege havuzu halka acık(tabi değişmediyse) ama seasları ogrenmeniz lazım, bazen de takımlara ayrılmıs falan oluyor..tek seans kalabiliyorsunuz, tabi kim farkedecek sizi orada...
öğrenciye ya da personele cok ucuz ama harici 2-3 kat daha pahalı (tabi yine de cok ucuz*3=ucuz)
eskiden saglıkocaklarından alacagınız rapor yeterli oluyordu, şimdi daha kapsamlı saglık raporu istiyorlar bilginize...

edit:yuzucu mayolarından giymen ve bone takman sart..mayo olarak boxer gibi olanlar ya da daha uzunları da olabilir, vucuda yapıssın yeter..

Ege Üniversitesi havuzu, dışardan gelene de açık. daha geçen hafta sordum, 1.5 saatlik süre Ege Üniversitesi öğrencisine 1.5 tl, dışardan gelen öğrenciye 5 tl, öğrenci olmayana 10 tl.

Ege'nin havuzu çok güzel gerçekten de. hem daha sakin hem de daha temiz.
Dermotolojiden ve intaniyeden rapor almak gerekiyor girebilmek için.
Erkekler için slip mayo şartı var. kadınlara mayo-bikini serbest.

Cok tesekkurler.

Bu slip mayo olayina bi alternatif bulamaz miyiz?

Pek sevmiyorum slip giymeyi :)

Kisa sortlar oluyo onlar olmaz mi?

Bir de alsancak kapali spor salonunda da havuz var mi acaba?

Alsancak'ta açık havuz var.

Slipten başka seçeneğiniz yok bildiğim kadarıyla.

Slip mayoya alternatif olarak yüzücü mayosunu da kabul ediyor Ege. Adidas'ta görmüştüm 39 liraydı her yerde o civar bişey. Şık duruyor.

Tesekkur ederim.

tatili ets den aldıysan tatil sigortası diye bişey oluyo paranı geri alabiliyosun.

Valla ya tatili iptal edeceksin, ya da arkadaşına durumunu anlatıp tatil dönüşü müstakbel eşinin ve onun gönlünü alacaksın. Bir gün gelip geri dönseniz desem, hem masraflı hem de yorucu olur.

Ayıp etmişsin arkadaşına. Yak paranı ama düğüne git.
Yok be 17 yıllık arkadaşsanız gerçekten anlayacaktır sizi. Üzülecektir küfredecektir falan ama umut ediyorum anlayacaktır. Anlamazsa da boşverin arkadaş olmuş ama "dost" olamamışınız demektir.

Tatil uzun olduğu için evlendiği gün ne yapıp edip düğünde olup düğün bitişi geri dönün.

Anlayacaktır sizi cümleleri diyelim mantıklı, dost anlar diyelim ya peki sizin yaptığınız ne olacak? 17 yıllık arkadaş olarak düğünde bulunmanız gerektiğini, bunun paradan önemli olduğunu anlamıyorsanız yukarıdaki tanıma göre zaten dost değil sadece arkadaş olmayacak mısınız?

benim arkadaşım düğün tarihimi unutup plan yapsa bi de benden izin istese abicim cingarı çıkarırım hele bi de üstüne anlayış bekleyip tamm sen git önemli değil dememi beklerse de ikinci darbe olur eğer ben gelemiorum dediğinde neyse olsun diyebiliyosa senin dostun deildir. ord aolamn o kadar da öenmli deildir yani. burda hatun kişinin anlayışlı olması beklenmelidir bence. eğer kendi dostuna bunabenzer bi şey yapabilecek bi hatun kişi ise ne kadar güvenilirdir acaba? ayrıca hangi devirde yaşıyoruz tatilin yandığı nerde görülmüş hem de daha sezon yeni başlarken...

kendinizi onun yerine koyun,aynı şeyi size yapsa ne hissedersiniz?diyecek ki size "bu kadar tarih içinde durdun durdun benim düğünü mü buldun",unuttum senin düğünü desen bi dert,demesen başka dert.ben olsam 17 yıllık arkadaşım düğünüme böyle bi sebepten gelmese soğurdum açıkçası.düğünümde dostum yanımda olsun isterdim.

düğünde çekilecek fotoğrafları düşün. o arkadaşınla 17 senedir aynı karelerdesin ama düğünde fotoğraflarında sen olmayacaksın. hiç unutulmayacak o gün. fotoğraflar her çıktığında hatırlanacak. sen bilirsin.

dugununu unuttugunuz arkadasiniza "bir an once", durumu samimiyetle, tum ictenliginizle aciklamali, ozur dilemeli ve gonlunu almalisiniz. telafisi zor durumlardan biri ama sonuc olarak dostlar birbirlerini anlarlar en kotu hallerde bile.

durum zaten zorken, bu izahati son dakikaya birakmamanizi da ayrica oneririm. en azindan konusmus ve (umarim) birbirinizi anlamis olarak gecer o hassas donem. tatilinizi iptal edemiyorsaniz sizin tatiliniz; (onun da dugunu) burnunuzdan gelmemis olur. bol sans..

düğünler anlamsız ve sıkıcıdır. arkadaşınıza altın felan takacaksanız gidip evinde takarsınız, sallayın bence.

crostata'ya katılıyorum. yalnız aynı kıtadaysanız.

tatilin konsepti gezmek ve görmekse biraz bozabilir tatili. ama yok plajda yatıp dinlenmekse eğer sadece git gel masrafı olur biraz ki değer heralde.
hatun'a da çok yüz vermişsiniz, olmamış :). biraz anlayışsızca tepki vermiş.

bir de şöyle bir şey var ki, arkadaşınız düğünü ne kadar kaale alıyor? Eğer hani sırf iş kulbuna uygun yapılsın diye yapıyorsa durumu anlattığınız takdirde anlayacaktır. Yok böyle şeylere çok değer veriyorsa ilk önerim derim.

kendimi bildim bileli cesitli arabalar icin duyarim o motor o kasaya kucuk geliyor konseptini. dusunmek lazim Toyota gibi icinde yuzbin muhendis calistiran butun dizayn anlayisiyla muhendislik ve isletme kitaplarina konu olmus bi marka kasanin agirligini kaldiramayacak bir motoru neden koysun arabaya. Tabi ayni dusunce tarziyla devam edersek 1.0 hacimli bir motor tamamen sehirici dinamiklari dusunulerek maksimum ekonomi icin tasarlanmistir, tem de 150 ile giden bi 5.30 un pesinden giderken neden cekmiyo bu araba diye mutlaka dusunursun. "o motor tam cekmedigi icin gaza daha fazla yukleneceksen" onun yerine audi 1.8t oneririm sana...

performans aramıyorsanız alabilirsiniz. ama az bir şey performans arıyorsanız boş verin. biraz seri kullanmak istediğinizde çok yüksek devirlere çıkmanız gerekiyor. bu da yakıt sarfiyatını artırıyor doğal olarak. ama ben yavaş yavaş takılırım derseniz tasarruflu olabilir. bir de bagajı çok ufak. gerçekten çok ufak. ama iç hacmi dışarıdan göründüğü gibi ufak değil. gayet geniş, rahat.

corsa 1.0 kullanıcısı ve yaris 1.0 kullanıcı arkadaşı olarak üstteki yorumlara katılıyorum.

yorumlara katılıyorum fakat ne kadar basarsanız basın, 1.0 lt hacimli olan motor ne kadar fazla yakabilir? yaris kullanmadım bilmiyorum ama arabalardan iyi anlarım, demem o ki, atıyorum yaris normal kullanımda 15 kuruş yakıyor olsun, bastığınızda, yani yüksek devirli düşük vites kullanımda bu araba en fazla, hatta taş çatlasa 20-25 kuruş arası yakacaktır ki, bunu da sürekli yapmayacağınızdan, çok da bir şey farketmeyecektir. bir de şu var, ne kadar basarsanız basın o araba matah bir hız yapmayacak, bunu da bilesiniz. yaris yerine, illa toyota olsun diyorsanız, auris'e yönelebilirsiniz, ya da vw olarak polo alabilirsiniz yeni kasalardan.

Cevaplar için teşekkürler. Aslında aradığım hız değil. Hızlı kullanacağımı sanmıyorum şimdilik. Asıl merak ettiğim yokuşlarda falan çok zorlanır mı şeklinde...

öncelikle şunu belirteyim, yaris kullanmadım ama 1.4 motor tanm otomatik araba bile özellikle klima açıkken yokuşta zorlanabiliyo. çok fazla yokuşlu yerlerde kullanacaksan, ya düz vites al ya da 1.0 motor alma derim. en azından 1.3 falan olsun.

(bkz: benchmark )(bkz: benchmarking)

www.google.com

3dmark vantage ?

downloads.guru3d.com

wubi

(bkz: sanal makine)
(bkz: virtualbox)
(bkz: vmware)

bu daha genel bir çözüm tabi. başka dağıtımlar veya windowslar için kullanabilirsiniz. wubi daha uygundur elbet.

Sabit diskte ikinci bir partisyon veya ayrı bir sabit diskiniz varsa çotank diye yüklersiniz, dual boot işini Linux yüklenirken halleder.

evet yaşanır, extra vergi verirsiniz.
sanırım bir yılbaşında özel bi durum vardı ama hatırlamıyorum ney idi.

yok, abd'de havaalanına gidiyorsun tax free den faturanı gösterip vergi iadeni alıyorsun. bu kadar ekstra bir şey yok.

2 ayda bir bole kargo ile laptop getirtiyorum hicbiri gumruge takilmadi. tek pakette iki laptop getirttigim bile oldu.

www.expedia.com

ingiltere için her türlü vize almalısınız diye biliyorum ben. yeşil pasaport, en ala schengen vizesi/oturma izni olsun, ingiltere türklerden vize istiyor. en son öyleydi yani. ordaki konsolosluğa gidip alabilirsiniz diye biliyorum.

zaten barselonaya gideceğim için okul shengen alacak da ben ingiltere ayrı vize istiyor diye biliyorum..

odanın eğitimlerini takip et ve kendine uygun gördüklerine katıl

bi şekilde tecrübe edin, gerekirse arkadaş-eş-dost yanında ücretsiz çalış

bilg müh olsanız sourceforge a dalıp open source projelere dalın diyeceğim.
başka mühendisliklerde gönüllü işlere dalabilirsiniz belki ab fonlarıyla falan. hem gezmiş olursunuz.

tinyurl.com

bildiğin erasmus değil mi bu?

gelen mesaj üzerine edit :
genel anlamda avrupa birliği fonunun maddi olarak desteklediği bir takım öğrenme üzerine etkinlikler. diyebiliriz sanırım.

şunu söyliyim.. eğer okulun özel bir okulsa böyle birşey demiş olabilir.. bundan iki sene önce amerika'ya work and travel yapmıştım ve pasaport çıkaracağım zaman, oradaki memurlar bir yazı vermişlerdi, harcı ödememek için okula götürmüştüm.. özel bir okuldu ve dilekçem reddedildi.. yani paşalar gibi ödedim o harcı, ister eğitimsel birşey olsun ya da olmasın, özellerde böyle bir durum var.. aynı zamanda kuzenim de aynı şekilde başvurdu ve harcı ödemedi, okuldan o belgeyi aldı hem de work and travel amaçlı.. üniversitesi devletti bu arada.. genelleme yapmak yanlış ama üniversiteye göre değişiyor sanırım, ama özelse pek şansın yok gibi yine de..

wat üniversite öğrencisi olmanı şart koştuğu için muafiyetten faydalanabiliosun ama diğer türlü eğitim için gitmezsen (misal dil okulu, erasmus vs.) hayatta alamazsın nitekim ben erasmus için gittim yetişmedi diye ben bile harç ödedim!

bizim okul, devlet üniversitesi, aynı durumdaki bir arkadaşımı 2 sene önce çok süründürdüler ve sonunda vermediler. gitti harcı da ödedi.
Erasmus için kendim bu muafiyetten yararlandım lakin.
bunun tam olarak yönetmeliğini bilmiyorum ama belki bir tane yurt dışında konferans bulup katılacakmış gibi gösterebilirseniz yararlanabilirsiniz. çünkü öğrenci işlerinin konuşması bir şeye dayanmıyormuş gibi geliyor. önüne ne götürsen olacak gibi bir halleri var.

evet özel, bende sempozyum seminer gibi şeyler düşündüm, bide şöyle bişey yapabilirim sanırım ama yerler mi bilmiyorum, eski okulumda tanıdıklarım var, acaba onlar adına bişey yazdırsam ne olur? mesela ordaki bi hoca şu şu öğrenci seminere katılmak için gidecek gibi. eski okulumla bir bağlantım yok, yani ne orda staj yapıyorum nede çalşıyorum. sorduğum öğrenci işlerindeki adamın konuşmasından birazda keyfiyet sezdim, yani istersek veririz istersek vermeyiz havasında konuştu.

acaba bu harç muafiyet dilekçeleri onların cebinden bişey mi çıkarttıyorda bu kadar sıkı olmuş?

İş başvurusunda mı? Gunluk yasamda arkadasına mı?

cunku normalde birinin parasi (alim gucu) bir baskasini ilgilendirmemeli. eger ilgilendirmis soruyorsa isin altinda baska is oldugu dusunulur.
bazen de geliri yeterince yuksek olmayan biri bunu kompleks haline getirmis olur, rahatsiz olur.
bir suru gereksiz mevzu. sorani ilgilendirmiyorsa sorulmamali.

yamulmuyorsam görgü kuralları ile alakalı bir durum. osmanlı'dan kalma konukseverlik ile ilgili bir makale'de okumuştum. atıyorum şöyle birşeydi '' eğer ki misafir ettiğiniz er kişinin aylığı(maaş) kendilerini utandıracak bir miktar ise bunu misafirinize şiddetle sormayın onu utandırmaya teşebbüs etmeyin'' tarzıy'dı. evet bu!

günlük yaşamı kastetmiştim evet..

ama üstümüze vazife olmayan pek çok şeyi soruyoruz insanlara, ya da bize soruluyor. ama maaş başka bir şeymiş gibi, çok daha başka bir sebebi varmış gibi sanki, olmayabilir de tabii..

karşındakini utandıracak bir şey yapmamak olabilir evet ama sadece o durum için geçerli değil gibi, daha genele yayılmış bu durum sanki.

genel olarak konu maddiyat olunca bazı(çoğu insanlar gerilmeye başlıyorlar. bunun sebebi tahminimce hep maddi sebeplerden bozulan arkadaşlıklardan olduğudur.

bir insanın maaşı niye merak edilir sorusuna kendim cevap vermek istiyorum. birincisi dedikodu gibi bir şeydir bu, merak edersiniz sadece kimle çıktığını merak eder gibi. ikincisi de öyle bir işte çalışan adamın ne maaş aldığını bilmektir. neler kaçırmışız, ne paralar dönüyor gibi. üçüncüsü, ben acaba olması gerektiği gibi bir maaş mı alıyorum diye karşılaştırmaktır. sonuçta bilgidir yani.

çünkü genel inanış "paran kadar konuş"abileceğin yönündedir. bu yüzden insanlar maaşlarını açıklamaktan hoşlanmazlar. o yüzden de maaş sormak ayıptır. yaşasın parasız düzen, yaşasın anarşi.

Bana iş değiştirmek için fikir sorulmuşsa veya maaşının düşük veya yüksek olduğu vurgulanmışsa falan sorabilirim. Bunun dışında sormam, neden bilmiyorum ayıp gelir. Aynı şekilde sevgilin kim, ne iş yapar, kaç senedir berabersiniz gibi şeyler de sormam. Konuyu karşı taraf açıp değerlendirmemi istememişse.

Bizim peder de kazandığımız parayı sormazdı bize, soran "densiz"lere de kendisinin bile bize sorma gereği hissetmediğini söylermiş. (Bu arada çocukların hiçbiri de düşük gelirli değildi, kompleksli olma meselesi değil yani. O bize özel meselelerimizi de sormazdı.)

Maaşla ilgili değil de genelde, istediğin konuda bilgi vermek, istemediğinde vermemek iyi bişiy bence. Rahatlık. Karşıdakine saygı duyan bir tavır var sanki kendiliğinden söylenmeyen herhangi bir şeyi sormamakta.

hayır

@natnan
teşekkürler cevap için de hayır derken biraz daha açıklayabilir misiniz benim de içim rahatlasın. not ortalamasına bakmayacaklar mı direkt? yoksa tarih nasıl olsa meslek dersi değil diye mi düşünecekler? nedir bu insanların aradığı şey tam olarak?

bölümü bilmıyorum ama şunu diyebilirim..hugo boss staj ıcın notlara bakmıyor, transkript bile istemiyor.

notun staj ıle bir alakası yok, en azından bizde böyle.

not ortalamasına baksalar bile senin not ortalamanı fazla düşürmeyeceği için gözden kaçar. ama transkripte bakarlarsa o zaman durum değişebilir. sanırım devamsızlıktan kalmışsın. transkriptte D diye yazarsa ve ciddi bir firmada staj düşünüyorsan işler değişebilir.

Sadece not ortalaması değil, transkript istemeleri iyi bir şey. Asıl derslerinizin yüksek olduğunu görürlerse tarihten kalmanız önemini yitirir.

bölümüm elektrik elektronik mühendisliği. tarih hocası da sağolsun en başta yoklama almayacağını söyledi, dün derste ise haftaya olacak sınava girmesine gerek olmayan arkadaşlar var diyerek isimlerimizi okumuş.

staj yeri sorun yapmaz ancak ortalaman 2.00'nin altina dusuyorsa okul sorun yapabilir. mesela bizim okulda ortalaman 2.00 altindaysa zorunlu stajlari yapamiyorsun, boylece okulu da tatli tatli uzatmis oluyorsun. (bkz. bilkent universitesi)

goal gol atmaktır.
motivation maçı kazanmaktır.
ya da tam tersi mi acaba, bilemedim :D
evet böyle bir örnek arıyorum diye cevap verirseniz okuyanlar hıı deyip devamını getirecektir :)

goal = amac.
motivation, barizce o amaca ulasirken seni motive edecek durum vs.

goal = amac (bu acik)
motivation ise motive'den geliyor diyelim; seni o amaca yonlendiren itkiler.

itki, motive, incentive

goal hedef motivation gaz

goal hedef, motivation ise hedefe yönelmeyi teşvik eden durum.

örneğin, biriyle sevgili olmayı hedeflersiniz, onunla birlikte olacağınız günleri, işte ne bileyim birlikte çok iyi bir ikili olacağınızı düşünüp geleceği kafanızda canlandırmanız da o kişiyle birlikte olma hedefinize ulaşmanızı teşvik eden şey, yani motivasyondur. yahut bir mesleği hedeflersiniz, elde ettiğinizde ulaşacağınız toplumsal statü, güç, para (hangisi veya hangileri sizi teşvik ediyorsa) bu(nlar) da motivasyonlardır.

goal yani hedef maci kazanmaktir.

motivasyon ise devre arasinda fatih terim'in, oyunculari daha iyi oynamalari icin gaza getirmesidir.

arkadaşın muhtemelen usb belleğini senin makinana da taktı. o usb belleği ubuntu da takıyorsun ve autorun.inf dosyasının içinde yazan ilgili dosyayının yerini buluyorsun misal şöyle bir şey yazar

"\dizinadı\system.exe" sonra bu dosyayı alıyorsun ve aşağıdaki siteye yolluyorsun, piyasadaki bütün antivirüsler ile tarıyor.

www.virustotal.com

virüsü bir tanesi bulamasa bir diğeri mutlaka bulur. virüsün adını bulduktan sonra da "how to remove (virüsün adı)" yazarsan google'a sonuçlar çıkar.

yok benim bilgisayar açılır açılmaz gelişti bu olaylar. hiç bir usb bellek kullanılmadı.

(bkz: mcafee)

hocam ielts in iki sınavı var biri akademik (ingiltere de master için) diyeri de normal işte. yani belgenin de iki senelik geçerliliği var,avrupada her üniversitede master yapmak için geçerli, avusturalya ya da yenizelanda da okumak için de bundan almak lazım falan filan. türkiyede de kpds üds faşlan yerine geçiyor her halde.

erasmus için işinize yarayacağını sanmıyorum, sonuçta erasmusa kimin gideceğine okulunuz karar veriyor. bunda da ielts'ye değil kendi sınavlarına vs bakarlar. 2 sene geçerliliği olduğunu da düşünürsek yurt dışında üniversitelere başvurmayacaksanız pek bir işinize yaramaz gibi gözüküyor.

yalnız bir şeyi karıştırmayın. okullarda ielts sertifika programı oluyor ama onlar sadece ielts kursunu tamamladığınıza dair sertifika veriyor. sınava girince aldığınız skor bundan bağımsız oluyor.

yok eğer sretifika programının sonunda sınava da giriyorsan iyi, çünkü bir arkadaşım ingilterede girenlerin writing'den ve speaking'den daha yüksek puan aldığını söylüyordu.

ayrıca, toefl ile denkliği mevcut olduğundan ve avrupada da epey kabul gördüğünden gitmişken ielts'e girin bence.

çok anlam dışı bir kullanım değil ki?? yoksa bana mı öyle geliyor.
www.seslisozluk.com

derived from

"born" veya "rise" olabilir

be derived from ya da arise from kullanılabilir.

the idea of x is enrooted in y şeklinde de kullanabilirsin.

çiğ köfte yapacaktık, bulgur almak için migrosa girdik. 3 kişiyiz, gözlüklü bir arkadaş tam elimiz. attığımız paketi görüp "onu almayın o pakette delik var" dedi. baktık delik falan göremiyoruz. muzip arkadaş gözlüklü olana dönüp "sen bile gördüysen kesin deliktir" dedi :)

bu herkese komik gelmeyebilir ama gözlüklü arkadaşa "körsün sen" diye senelerdir takılır dururduk ve ben bu espiriyi duyguğumda gülerken gözümden yaş geldi.

daha dün yaşadım:

arkadaşımla msn üzerinden ortaçağ temalı müzikler ile ilgili muhabbet ederken bana bir youtube linki gönderip "oğlum gayda ve hurdy gurdy (çalgı), yanına da böyle 2 3 perküsyonla adam gibi bir şeyler çalsınlar bilgisayar kasası ütü kalorifer peteği ne kadar metal varsa ocakta eritir döver kılıç yapar savaşa girerim" demesi beni 5 dakika güldürmüştü, hani hikayesini kura kura uyumazsın ama gülsen yeter.

arkadaşımla yürürken yolun ortasında yatan köpeğe eliyle kalk kalk yapması ve köpeğin de anlamış gibi sakince kalkıp yoldan çekilmesi çok komik gelmişti bana mesela.

yine yürürken azcık dar bi yolda kamyon geliyordu ben kamyonu görmemiş gibi yapıp yolun ortasından yürümeye devam etmiştim kocaman kamyon da etrafımdan dolaşmıştı.

bide youtube'da takıl geçer sıkıntın. smosh fln seyret.

yolda arkadaşımızı arabayla alırken aheste aheste yürümesine kızıp "hadi koş be" demem, oradan geçen bir kadının birdenbire depar atması

(bkz: yapılmış en aptalca dalgınlık)
bazıları gerçekten hep komik aslında da, bazıları da sizin tanıma uyuyor.
(bkz: yaran diyaloglar) da aynı.
bir sürü gidiyor bunlar

geçen sahilde oturuyoruz millet köpeğini falan gezdiriyo, sonra kıçında naylon poşetle gezdirilen bi köpek dikkatimi çekti lan adamlara bak toplamamak için neler yapıyolar falan derken arkadan bir sokak köpeği yardırıp poşetli köpeğe arkadan çok cinsel girişti falan.. yerlere yatmıştık ayırdıkça saldırıyodu it bide dşsflksd

cookileri silip öyle dene.

hatayı buraya yazarsanız daha iyi sonuçlar alabilirsiniz.

cookie'ler enabled değil mi? yani gizlilikten sitelerin çerez bırakmasına izin verdin di mi? bazı siteler buna izin vermemeye çok takıyorlar, açılmıyorlar

ben de firefox kullanırken bir müddet sonra şifre ile girilen(forumlar dahil) hiçbir siteye giremez olmuştum. cookie'leri temizleyince hata düzelmişti.

çalıştır'a cmd yazıp. sonra çıkan konsoldan yazın ipconfig'i..

sorunuz anlık olarak cevaplanmış fakat aynı şeyler tekrar olacaktır.
dos tabanlı çalışan programcıkları grafiksel bir yerden çift tıklayarak açarsanız o programcık kapandığı zaman anında ekran da kapanır. eğer bir interaksyon varsa ekran kalabilir tabi.
ipconfig'de olan da budur. size gerekli bilgileri verir ve hemen kapanır. bu gibi durumlarda iterator'ün çözümünü kullanmanız gerekir.

modemi kapatin, 5 saniye bekleyin, tekrar acin. ya da modem in user interface inden baglantiyi kesin ve tekrar baglanin. program da kullansaniz aynisini yapacaktir.

ama en azından program yere eğilip modemin tozlu arka panelindeki düğmeye basmadan yapacaktır bunu. :) modem ile aynı odada olmayanları düşünemiyorum bile.
Ben de meraklandım, var mı böyle bir program?

arkadaşlar evet biliyorum kapat ac değişiyor ben bunu bana yaptırmadan kendisi otomatik yapıcak bir program soruyorum

@diyanet takvimi
modem in ui sine browserdan erisip yapabilirsin.

@ozza,
giriyorum mesela 192.168.2.1 (airties)
orada adsl ayarlarında kullanıcı adı şifremin yazılı olduğu panelde kaydet'e bassam resetler mi?
eğer ordan değilse nereden yapıyoruz?
dur bi deneyeyim dediğimi, şimdi 10 saat net gidecek diye denemeden yazdım da neyse.

oyle bir program oldugunu sanmiyorum. telnet ile modeme baglanip reboot komutunu calistirabilirsiniz.

bu arada öyle kaydet demeyle olmuyormuş, olmadı yani. neyse, artık elimizle şeyetçez.

@diyanet takvimi
kaydet degil de yeniden baslat gibi bisey olmasi lazim. ya da baglanti ayarlarinin oldugu yerde baglantiyi kes ve yeniden baglan gibi bisey vardir.

bir adet bash programı olabilir. lakin konu hakkında çok bilgili değilim.
benim airties modemimde telnette özel bir manager ekranı(cmd ekranı tabi) çıkıyor.
restart.bat dosyasının içeriği şu şekilde olabilir, denemek lazım :
"#" doğru olmasa da yorum tuşuymuş gibi düşünülsün.

telnet 192.168.2.1
username #(genelde admin)
password #(şifreniz)
reboot
exit


yok olmuyormuş :). uzun bat dosyası yerine başlat-çalıştır-cmd-telnet 192.168.2.1 yapıp yönergelere göre istediğinizi yapabilirsiniz. ya da bash programming öğrenip belki sonuca varabilirsiniz.

compromise nanayı yemiş, afallamış, güvenilirlikten çıkmış anlamına gelir.
tıp bilgim yok lakin bu çökmüş bir bağışıklık sistemi demek sanki

baskılanmış immün sistem demek. haklısın yani. evet doktorum.

alienware mx 17, custom yaptıgın seylere göre 4-5 bin usd yi buluyor. her kurusunu hakediyor tabi.

www.vatanbilgisayar.com

(bkz: casper)
pek önerilmez. malzemeleri tırt olur çünkü casper'ın. adam akıllı ses çıkmaz, lcdsi koftidir derler. bu ikisi olmazsa da ne anladım ben oyundan. bir de üstüne bozulur.
belki oyun bilgisayarı diye özen göstermiştir casper, bir yerlerde deneme şansınız varsa deneyin.

oyun laptopu demek ekran kartı iyi olan laptop demek. öncelikle intellerden kaçınmak gerek. sonra ise www.notebookcheck.net adresindeki listeye göre ve cebinizdeki paraya göre seçim yaparsınız. tabi marka da önemli. acer, casper, datron önerilmez.

ha bir de monster var tabi. www.fokusbilgisayar.com

www.monsternotebook.com.tr

tragamin'in onerdigi bilgisayardaki ekran karti gt 240 pek saglam bi kart degil. yeni oyunlari anca mediumda oynatir. su anda dx11 destekleyen tek mobil cip ati'nin mobility radeon 5xxx serisi. o da henuz memleketteki laptoplara dusmedi. az daha bekleyip dx11 kart al bu saatten sonra dx10.1 kartli bir alet almak cok buyuk hata olur. nvidia'nin dx11 cipi gt4xx serisi henuz daha desktoplara yeni cikti, onun laptoplara gelmesi ise oldukca zaman alir, onu bekleyemesen de en azindan ati'lerin gelmesini bekle, cok zaman almaz onlar yakinda damlar.

edit: linkteki casper full hd bile degil, aman uzak dur...

bütçeni eklersen daha iyi yardımcı olunur

jupiterianvibe;
aga dövseydin bide:))

şaka bi yana bana da yardımcı oldun, bende o makinayı almayı düşünüyordum oyun ve internet icin vazgeçtim.

tşkler:)

sigorta yapiliyor. zorunlu oldugu icin alanlar oldugu kadar, genc yetenek arayan firmalar da aliyor. gerci ben hala staj bulamadim ama boyle.

büyük firmalar bedava yada bedavaya yakın iş gücü kullanmak için stajer alıyor. 1 ay sonra gitmeye kalktın mı dur gitme diyorlar, maaş verirseniz durayım diyince de güle güle diyorlar :)

sigorta yatırılmak zorunda. ama artık sigortayı şirketler yatırmıyor. sigorta okul tarafından yani devlet tarafından yapılıyor. bu yüzden büyük firmalar stajyerleri beleş çalıştırabiliyor. beleş işçiyi de kaçırmak istemez kimse dimi?

zorunlu değil, lakin birilerinin gerekli staj ihtiyaçlarını karşılaması lazım değil mi..

hocam anlaşmalı giriyorsun sen staj yerine sigortan olmasada olabilecek bi kazada şirket üzerine düşeni yapıyor merak etme.zorununluluk kısmına gelirsek net bi bilgi veremiycem ama şöyle düşün sen patronsun ve taşeron elemanın aylık ücreti 850-900 lira civarı ama stajyere vereceğin para bunun 1/3 i kadar sen hangisini alırsın?

kölelere sigortayı geçtim aspirin bile vermez büyük firmalar. var olduğunu bile yıllar sonra attıkları zindanda farkedebilirler. paralı ve sigortalı kölelerde var bizim gibi ama onlarda köle sonuçta.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık Sigortası kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasının b bendine göre
"Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar. "

Yani kanunda stajyer kavramı yalnızca okulundan dolayı mecburen staj yapmak zorunda olan öğrenciler ile ilgili olarak sınırlandırılmıştır. Ve bunlar tüm sigorta kollarına tabi olmazlar bunların hakkında yalnızca kısa vadeli sigorta kollarından iş kazası ve meslek hastalığı uygulanır. Onun dışında kanunda herhangi bir stajyerlik kavramı yoktur. Hiçbir işverenin bu insan benim stajyerim sigortasını yapmıyorum deme hakkı yoktur. Tıpkı diğer çalışanlar gibi bu stajyerler(aslında normal hizmet akdine tabi işçi) tüm sigorta kollarına tabi olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmek zorundadırlar. Aksi takdirde haklarında cezai hükümler uygulanabilir.

yer tabi. ayrıca gönderilmez heralde.

yemez. ama yollama hızına dikkat edin. eğer ağı kuramamışsanız normal download gibi gelir.

msnin tam olarak nası bir protokol izlediğini bilmiyoruz.
cevap "tam olarak sos fistik olsun mu" nun dediği.
hızdan anlarsınız. çatır çutur yolluyorsa landan yollar. işte burada bazen interneti kullanmayı seçebiliyor saçma bir şekilde. ama seçmediği takdirde hiç bir veri modemden dışarı çıkmaz.
@rondo
ortak modem dediğiniz zaten aslında hem bir modem hem de hubdır/gateway, dolayısıyla bir LAN oluşturur. Gönderilen veri modeme gider, gönderilecek adresin aynı LAN'da olduğu anlaşlınca modem(gateway) veriyi TTnete göndermek yerine direk alıcıya gönderir.

net baglantısı olmadan aynı ağda olsanız bile nasıl msn e girip, veri yollayabilirsiniz bu mümkün mü (emim diilim gercekten) mümkün olmadıgını varsayarak kotadan yer diye düşünüyorum..

msn'den yollarsanız yer tabi. dosyayı ağda paylaşıma açın sonra diğeri de ağ bağlantılarım denen yere girsin ordan kopyalasın. böyle yemez. tabi bunu yapmak xp'de çok kolay w7'de çok zor. nedense görmüyor paylaşılan dosyaları bilgisayarlar. ayrıca msn'den atarsanız o film 2 günde anca iner.

nafi; msn'den yollarsan(ya da yollayabilirsen) yer...

onun yerine; ilgili dosyayı paylaşılan bir klasöre aktar ya da dosyanın olduğu klasörü paylaşıma aç. Sonra diğer bilgisayardan ağ bağlantılarına gir, çalışma grubu bilgisayarlarına bak. Oradan bilgisayara gir paylaşılan dosyaları görürsün, dosyayı kopyala istediğin yere.

@maxpainn
msn serverı bizim bağlandığımız ortak bir alan. bu alandan kimler online olmuş gibi bilgileri alıyoruz ve kendi bilgilerimizi yolluyoruz. şu anki msn protocolünde gönderilen her mesaj önce msn serverına gönderilip mi yönlendiriliyor yoksa direk kişiye mi gidiyor bilmiyorum açıkçası. ama dosya gönderme protokolü rurouni'nin dediği gibi kendi kendini ispatlıyor. yani sen msnden kimle iletişim kuracağını öğrendikten sonra msnin herhangi bir işlevi kalmıyor, sen diğer bilgisayarla aranda hallediyorsun işi. zaten msnden geçtiğini düşünürsek, msnin böyle bir trafiği kaldırmak için oldukça yüklü bir altyapı kurması gerekir ki gerenk yok.
he evet ağ kurup paylaşmak normal şartlar altında daha sağlıklı ama windows bu servisi şans üzerine veriyor. kimisi lönk diye kuruyor ağ paylaşımını kimisi 2 saat uğraşmak durumunda kalıyor. en temizi usb :)

o değil de neden msn? dosya göndermek istedikten sonra onlarca program bulunabilir.

@late viper
dediğini yaptım en kolayı dediğin gibi.
ilgilenen arkadaşlar için teşekkür ederim.

aynı modeme bağlı iki bilgisayarda msnden dosya yollanıyor ve kat kat daha hızlı gidiyor.takıldığım yer dosya göndermenin kotayı etkileyip etkilemeyeceğiydi.kotayı yer çoğunlukta olduğu için öyle kabul ediyorum.

hayret kimse çevirmemiş.

I've became member of your site as XoXoX user and made a payment of 19.95€ via paypal. However, The payment I made is withdrawn from my credit card instead of my paypal account. So I attempted to fix this issue with paypal, but I ended up requesting a wrong transaction. This wrong transaction is projected to you as disagreement. Now, my membership is not active, nevertheless the payment is withdrawn from my credit card. I request you to cancel this paypal operation with the id of "123abc123". Then, I will become a member of your site over again. I'm sorry for the mistake.

Yer yer küçük hatalar olabilir, daha güzel çevirilebilir. Lakin ingilizcemle dalga geçerler diye bir korkunuz yoksa gayet anlaşılır :).

mantık sorularından falan anlamam ama doğru olması için bütün balıklar kemirgendir demesi gerekmez mi?
hani kemirgen olmayan balıklar aşıksa falan diye falan. ya da sustum ben.

bana da doğru gibi geldi.
kemirgen balıklardan daha "mantıklı" bi soru bulamamışlar mı acaba? :)

tungur eezi gibi düşünüyorum ben de.

yani "bütün kemirgen hayvanlar balıktır" demek bütün balıkların kemirgen olduğu anlamına gelmiyor. bazı balıklar aşıktır. kemirgen olmayan balıklar da aşık olabilir. dolayısıyla deyince yanlış oluyor. çünkü balıkların aşık olması ile kemirgenliklerinin bir ilgisi yok.

not: sarhoş değilim, düşündüklerimi yazıya dökmek istedim =)

bütün kemirgen hayvanlar balıktır demek balıktan başka kemirgen hayvan yoktur demektir. bu yüzden bazı kemirgenler dediğinde de bunların balık olduğu anlaşılmalıdır.
mantık kuralları kelimelerin cümledeki yerine göre değişmez.
bütün balıklar kemirgendir ile
bütün kemirgenler balıktır aynıdır.
balık=kemirgen
aşık=yalnız
bazı balıklar aşık= bazı kemirgenler aşık=bazı kemirgenler yalnız


eğer "bazı kemirgen hayvanlar balıktır" demiş olsaydı tungur ve uzun nickli arkadaş haklı olurdu.

sorular başvurduğum bir iş yerinden bana yollanan testten.

böyle abuk soruların olduğu 20 küsür soruluk bir testi 15 dakikada bitirmem lazım. p=>q şeklinde çevirmeye kalksam vakit de yetmez iyi mi. :S

tüm balıkların kemirgen hayvan olduğu söylenmiyor dendiği gibi.
lakin bazı balıkların kemirgen hayvan olduğu çıkıyor ortaya. bazı*bazı (bazıkare) kemirgen hayvanlar dünyada yalnızdır olur. bazıkare ile bazıyı aynı alırsak, mantıken doğru olsa da, konsepte göre yanlış olabilir, cevap doğru olur. muhtemelen konsepte göre yanlıştır.

şöyle düşünelim o zaman
(ben genelde mantık sorularını anlayabileceğim gibi yapıp çözerim)
bütün fareler kemirgendir. aşıklar dünyada yalnızdır. bazı kemirgenler aşıktır. dolayısıyla bazı fareler dünyada yalnızdır.

evet yine de doğru çıkıyor. ya da benim kafam durmuş. son cümlede "bütün" deseydi mantık hatalı olurdu ama bazı dediği için mantıklı çıkıyor sonuç.

mantık sorusunda konsept nasıl oluyor? merak ettiğim, bilmediğim için soruyorum :)

@kediebesi
bütün balıklar kemirgendir ile
bütün kemirgenler balıktır aynı değildir. bütün balıklar kemirgen olsa bile kemirgenlerden balık olmayanlar da olabilir.

bütün balıklar kemirgendir ile kemirgen olmayanlar balık değildir aynı şey p=>q == q'=>p'

yev bütün kemirgen hayvanlar balıktır demiş
yani balık olmayan kemirgen bir hayvan yoktur demektir bu.
evet bütün balıklar kemirgendir demekten farklıdır haklısın ama yine de çözüme götürmez.

bir yanlisim yoksa assagidaki tablo mumkundur ve onerme yanlis olabilir! yani kesinlikle dogrudur diyemeyiz.

i44.tinypic.com

edit: butun asiklar balktir gibi dusunulmesin. o kumenin birazi disari tasabilir.
edit2: tasmamasi durumuda olasiliklidir. yani bu halininde dogru olmayacagi soylenemez.

@kediebesi bir daha dusun.

edit: aa boyle silmek olmaz ama!

@kediebesi, evet "bütün balıklar kemirgendir" ile "bütün kemirgenler balıktır" aynı şey değil ki.

gece gece uykulu kafamla kendi fikrimi söyleyeyim (tabi bunu yazana kadar aynısı yazılmazsa)

"bazı balıklar aşıktır" diyor ama bu balıkların illa kemirgen olması şart değil, kemirgen olmayan balık türleri aşıktır belki de :) böyle bakarsak da aşık olup böylece yalnız kalan balıklar aslında kemirgen olmayan balıklar olabilir.

aman öf uykum var benim.

o zaman aşık balıklar kemirgen diildir dememiz gerekmez mi?

@theli
pardon, düşünmeden yazdım. :)
kümelerin doğru gibi hakikaten.

@theli
grafiğe göre haklısın. böyle kümeyle gitmek en mantıklısı olacak. teşekkürler.

@ency herzaman en kolay ve en hizli yol bu. canimsin. hıck*

@kediebesi
bunun hakkında bilgi verilmemiş. işte bu yüzden doğru olmayabilir son cümle. yani bilgi yoksa olmak zorunda değil.

allaam bayılıyorum mantık sorularına :) beynimin nöronları coşuyo vallahi.
diğerlerini de yaz çözelim :P

@kediebesi, nerde demeliyiz bunu? soruda mı cevapta mı?
soruda demeliyiz diyorsan o zaman soruyu değiştirmiş oluruz, cevap olarak demeliyiz diyorsan da onun da kesinliği yok. kesinliği olmadığı için yanlış zaten. değil mi?

1. Örnek

Bir pazarcı yalnızca Erzincan peyniri satıyorsa, Erzincan peynirinin kenarı hiç bir zaman kırmızı değilse, bu pazarcı kırmızı kenarlı peynir satmıyordur.

Cevap. Bu sunuş mantıklı olarak düşüldüğü zaman doğrudur.

2. Örnek

Boyunu olmayanlar kravat takmıyorlar. Denizyıldızının boynu yoktur. Eğer denizyıldızlarının boyunları olsaydı kravat takarlardı.

Cevap. Bu sunuş mantıklı olarak düşüldüğü zaman yanlıştır.

bu diğer örnek sorular. ben teste bir bakayım.

aha jetonum şu an itibari ile tam olarak düştü evet :)
bazı kemirgenler aşıktır deseydi olurdu ama dememiş. önermenin ne yanlış ne doğru olabileceğini bilebiliriz diye düşünüyordum ama eğer iki küme hiç kesişmiyorsa -ki bununla ilgili bir bilgi yok dediğiniz gibi- o zaman soru doğru cevaplanmış.
hepinize teşekkür ederim hehe yıllardır mantık sorusu çözmemiştim.

45 soru vardı. 15 dakikada 30 tanesini cevaplayabildim.

en iyi yolu ara ara uyumak. japonlar gibi. uyumak da diil tam. meditasyon.

you are welcome. bulursan hacı lütfen mesaj at.
denediğim yollardan bir tanesi başarılı oldu. rem uyku periyodu bulma. benimkisi 3 saatmiş, 3 saat uyudum kalktım dipdiriyim, sadece vududüm yorgundu sadece. rem uyku periyodunu bulmak birinci vazifen olsun.. 1.5 2 yada 3 ..
(deneyimlerimi, uzun şeyler yazabilirim ancak vaktim yok..)

yav deneye deneye mi bulucaz o periodu.can dayanmaz ona be

denemek yerine (bkz: sleeptracker)
lakin saçma pahalı

uyku saatlerin dışında, mümkünse gündüz yatıp uyursan öğrenirsin rem süreni.
ama söyliim eğer beceremezsen uyku bozukluğu birçok sorun yaratabilir.

e değecek sonucuna. 3 saati dene önce sonra 4 saati sonra 4.5. bir hafta malak gibi gezersin sonrasında belki bir ömür boyu tasarruf edersin.

uyanır uyanmaz çık yataktan,erken uyanaman diyorsan saat kur.alışıyor vücut bir süre sonra zaten..

vallahi bu tip sinir eden olaylara cozum bulabilseydik zaten ulke cok daha guzel bir yer hale gelirdi gercekten malesef insanlarin yaptigi isin kalitesizliginden kaynaklaniyor. tek aklima gelen cozum daha fazla arayip hayatlarindan bezdirerek hemen yapmalari veya bu ise bakan adamlarin mudurune telefon acmak veya mail atmak bir sekilde arasira en bastaki adamlar cok iyi tipler cikip yardimci olabiliyorlar.

çeşitli yerlere dilekçe belki yardımcı olabilir.

şöyle bir şeyler var belki alakalıdır;

www.deu.edu.tr

aldığınız derslerin ects kredi karşılıkları var. bunları hocalarınıza ya da uluslarilişkiler ofisine sorarak öğrenebilirsiniz. İnternet sitesin bir yerlerinde vardır eminim. O yoksa en azından öğrenci işleri/ dekanlık vsde bir liste vardır.
He uğraşmak zor geliyor olabilir. Ben söyleyeyim çok rahat geçersiniz o limiti lisans derecesinde. Bir dönem ortalama 20 ila 30 ects kredisi değerinde ders alıyoruz.

öğrenci işleri bilier derslerin ects karşılıklarını.

evrupa kredi transfer sistemi, bizdeki ders kredisinin avrupa üniversitelerindeki karşılığı ama ects nin özel bir hesaplanma sistemi var. özetle bir derste başarılı olabilmek için, ders saatleri dışında ne kadar zaman ayırmanız gerektiği hesaplanıyor. ödevler, kütüphane taraması, makale okuması, vs. ects ne kadar fazlaysa o ders o kadar zordur veya o kadar uğraşılması gerekir diye düz mantık yürütün. erasmusta genelde 4-5-6 ects oluyor dersler. oyüzden 5-6 ders almanız gerekiyor 60 ectsye tamamlamak için. gideceğiniz üniversitenin sayfasında, ders seçimlerini yaparken baktığınız yerde, her dersin ectsi belirtilmiştir.
edit: siz birşey hesaplamıyorsunuz yani. onları her üniversite belirlemiş oluyor zaten. siz ders seçiminizi ona göre yapıyorsunuz, toplamı 60 ects olacak şekilde.

klasik ubuntu başlangıç sorunudur. evet ubuntu .exe dosyalarını çalıştıramaz. linux'un kendisine özel çalıştırılabilir dosyaları vardır ve tabi ona göre kendine özel programları olur. Yani eğer linux versionu yapılmadıysa bazı programlar linuxte olmayacaktır, alternatifleri olacaktır.

önerim googleda : ubuntu <yazıcı modeli>
diye aratmanız. çıkan sonuçlar sizi yönlendirecektir. genel olarak googlea ubuntu yazıp sorununuzu yazarsanız sonuca ulaşmanız yüksek olasılıklı.

delilik değil dert etmeyin adamlar her şeyin çaresini düşünmüş

(bkz: wine) oyun bile oynarsınız ;)

bir de www.winehq.org

Araçlardan yola çıkarsan her şeritten araba geçmesi lazım. İlk geçen 15 araç arasından soldan 2. şeritten geçen olmamış sanki.

Gelen y pozisyonlarını gruplandırıp, arada şeridinden gitmeyenleri de dışarda bırakan bir algoritma lazım sana. Her bir gruba düşen y pozisyonlarının uç noktaları sınır belirleyebilir.

Şerit çizgilerini algılayarak neden olmuyor? Algılatan var sanırım ondan soruyorum (www.youtube.com

videonun güzel yanı kuşbakışı olması.
kötü yönü çözünürlüğün yerlerde sürünmesi. sürünmese de olur gerçi, o kuşbakışından çizgileri detect edene kadar arabaları da çizgi sanıyor varolan çizgi algoritmaları..

fikir olarak arkadaşımdan bu diziyi sıralayıp, bir threshold belirleyip, aradaki farkları karşılaştırmak geldi. eğer fark thresholdu geçerse yeni şerit tanımlamış olacağız. tabi çok generic olmuyor bu yöntem ama idare edecek beni. kendimi tickliyorum :P.

daha güzel fikirlere her zaman açığız tabi.