Viyana'ya bu durumdan bahsedersiniz sorun etmeyeceklerdir bence.

o ekran görüntüsü belgesini notere gidip onaylatsan acaba sorun çözülür mü?

maviler gitmiyor.
seferleri az ama köprü trafiğine sıkışmadığı takdirde kullanışlı baya.

125in saatini denk getiremezsen metrobüsle zincirlikuyuya veya vapurla beşiktaşa gidip ordan 43r ya da 559c ye binebilirsin onlar 5-10 dakkada bir geçer.

söğütlüçeşmeden metrobüse binmen daha akıllıca olur. zincirlikuyudan da çile gibi olan 43r ye binmeye çalışabilirsin. 559c, 43r her sabah problemli hatlar. bu sabah da kapıdan taşıyordu.
bak kadıköy sahildeysen kabataş'a vapur varsa onu kullan 43r nin falan ilk durağı kabataş olması lazım. otura otura gidersin.

ödediğine dahil makbuz veya dekont falan varsa ibraz edersin.
başka bir ceza varsa ve tebliğ edilmemişde şimdi gelmişse o ayrı mevzu.
bi karşılaştırın cezaları.
belki bi sistem karmaşası olabilir.

O 29 haziran tarihliyi ödedik. Makbuzu da duruyor. Hatta GİB'in sitesinde tahsilatlar kısmında da görünüyor.

Bugün tahsilat yapacak adam 30 haziran tarihli bir ceza daha var demiş. Eve gelen bir tebligat yok. GİB'in sitesinde trafik cezaları kısmında da cezanız yoktur diyor.

Yatırmak istediği yer de şu yeni türeyen tahsilat merkezlerinden. Elektrik, su, telefon, vergi v.s. her şeyi tahsil eden bir yer. Acaba bir üçkağıt falan mı yapmaya çalıştılar?

tahsilat merkezi değil de, makbuzunuzla birlikte vergi dairesine gidip sormanızda fayda var. bazen ödenen cezalar sistemde görünmeyebiliyor.

Görünmese de bendeki ceza 29 haziran tarihli, adam 30 haziran tarihli bir ceza daha var demiş. Bir de GİB'in sitesinde görünmeyen ceza o adamın sisteminde nasıl görünüyor?

sistemde bir denyoluk da olabilir, adam havadan 160 lira kazanmak istemiş de olabilir.

olabiliyor cezalarda öyle şeyler. benımde 200 lira cıvarı ödenmemıs borcum vardı, satarken vergi dairesine gittik cıkmadı.

Erasmus'a gittiğinde okul senin hibenin %80'nini yatırır hesabına. Geri kalan %20'yi okuluna dönünce alırsın. Başarısız olursan %20'lik kısmı vermeyebilirler. Ben şimdilik okulumda böyle bir şeyle karşılaşmadım ama %80'ni geri istemezler. Verilen para zaten AB'den çıkıyor. Parada kur ve şehir farkından doğan farklar için veriliyor.

Peki bu hibenin geri iadesi talep edilmesi durumu nasil soz konusu oluyor bilen eden var mi hangi sartlarda?

eğer başarısız olunursa verilmiş olunan %80 in de geri istenmesi durumu söz konusu. mesela polonyada eğer %70 başarının altında kalırsanız verilen hibeyi de geri ödüyorsunuz. ama türkiyede pek umursanmıyor. aldıgın dersin ya da kredinin yarısından bile başarılı olsan %20 lik kısım yatıyor. ben mesela aldıgım 30 kredinin 18 kredisinden başarılı oldum. yani 6dersin 4ünden geçtim ve %20 lik kısım bana ödenicek. şu ana kadar türkiyede %80 lik kısmı geri ödeyenini görmedim duymadım.

Bilgiler icin tesekkur ediyorum.
Yani bir kisi tum derslerden de kalsa, eger okula gittiyse, kaydi kuydu tamamsa ve gayet legitimate bir sekilde derslerden kaldiysa (sinavlara filan da girdi), bu tur bir problem yasamiyor diye sonuc cikarabilir miyiz?

üniversiteden üniversiteye değişebiliyor. emin olmak istiyorsanız okulunuzun uluslararası ilişkiler ofisine, veya hangi birim ilgileniyorsa Erasmus'la oraya sorun. Onlar kesin cevap verecektir.

gateway'e dos yapabilirsiniz belki :)

edit: bir an çok terimsel konuştum galiba :P. Eğer sistem müsaitse önce yurttaki ana gateway/modem/router'ın IP adresini bulmanız lazım. Normalde evdeki routerlara direk bağlandığımızda adaptör ayarları-ayrıntılarda yazar gateway adresi. Netekim yurtta gatewaylar dallanıp budaklanıyor olabilir. Paketleri trace etmeniz felan gerekir. Çok bilgili değilim maalesef bu konularda. Genelde yazdıklarım da mantık kurduğumdan zaten :P.

Neyse IP'yi bulduğunuzda yine hiç kullanmadığım için tam bir şey öneremeyeceğim bir DOS yazılımı bulup basın.

Ya da gidin şalterleri kapayın :P

şurda sonuçlar nasıl? Bazen speedtest'te düşük çıkabiliyor
speedtest.turktelekom.com.tr

kullandığınız ağda dışarıdaki bir peer ile yapabileceğiniz veri alışverişinin hızı sınırlandırılmıştır belki. speedtest bozuk değilse anca aklıma böyle bir açıklama geliyor "peki ama niye" sorusunu göz ardı ederek.

@edip

ilginçmiş. 60mbit çıktı burda. sadece speedtest değil başka sitelerde de düşük çıkmıştı hızım. bir tek burda böyle oldu. hayret.

edit: sunuculardan kaynaklı olabilir aslında. adana sunucuna 6mbit ile bağlandım şimdi de.

uydunet yok sanırım orda?
o yüzden hepsi aynı bokun değişik renkleri olduğundan dolayı kim bedava modem, bedava kullanım, indirim vs veriyorsa ona geç derim. smile ile doping e bak ikisi baya agresif.

doping iyiymiş. 8mb/sınırsız ilk 7 ay 30 lira. ama sınırsız mı yoksa 15 gb kota koyuyor mu acaba?

tahminim koyar.
emin olmak için tarifeler kısmında yıldız falan arayın, orada verir "adil kullanım sınırı" bilgisini.

25 gb adil kullanım geçince 1mbit doping'de

kurulmuş medeniyet üzerine oynanmasına karşın total war serileri savaşından vergisine, diplomasisine tam yönetim sağlar. turn based strateji kapsamına girer ayrıca ama kesinlikle öneririm denemediyseniz.

Total War oynadım daha önce. Önerin için teşekkür ederim ama turn based aramıyorum. Varsa RTS yoksa RTS =)

tarzını tam bilmiyorum ama, Mount&Blade:Warband sanırım sevebiliceğin bir oyun

sim city diyecem ama tam olarak aradığınız bir şey değil sanırım.

aradığın bu mudur tam olarak bilemiyorum ama RTS diyorsan Rise Of Nations derim.

sanırım the last kiss tam olarak o filmin hollywood uyarlaması :).

isveç'te yüksek lisans yapıyorum. ben IT güvenlik bölümünde yapıyorum, bir de sınıf arkadaşım yazılım bölümünde yapıyor. ikimizin sınıfında yaklaşık 70er 80ar öğrenci var(evet biraz fazla kalabalık) her tür memleketten. Programlamanın psini bilmeyen insanlarla dolu iki sınıf da. Çoğu bir kaç sene çalışıp gelmiş falan ama en basit konuda tıkanıp kalıyorlar. Tamam okul dünyanın en iyilerinden değil bu konuda ama teknik anlamda avrupa'da az çok isim yapmış bir okul.

Japonya'yı bilmiyorum. Her öğrenci her hafta robot mu yapıyor? Yoksa yapan öğrenciler mi var sadece yapan?

Şöyle ki Türkiye'de robot anlamında tek yapılan şey bir kaç robot topluluğu üç beş üniversite'de. Ne robot ne de hardware konusunda pek bir gelişmişlik söz konusu değil Türkiye üniversitelerinde. Hep yazılım üstüne yöneliyor üniversiteler ve öğrenciler. Çünkü daha kolay ve ucuz :).

Nitekim doğru düzgün eğitimi verilse robot da yapılmayacak bir şey değil. Ama ilgi yok.

şimdi software'i geçtim, hardware sorularına dair doyurucu bilgiler ve ilişkiler kuramayan öğrenci ile her c# ödevinden sonra 1 saat kendi başına c# kasan öğrenciye kadar hepsini aynı üniversite içerisinde aynı dönemde okurken görüverdim, tabii ki şimdi başka yerdeler bunlar.

öğrencinin kendi özverisi ile üniversite kalitesi birleştirici etki verir. kendinden sakınmıyorsa buyursun asistanlara danışsın yapacak çok konu söylerler kardeşinize.

son sınıf bilgisayar müh. öğrencisiyim. Pazartesi intro. to robotics dersinden demo yapacağım. Her hafta lab saatlerinde yeni robot yaptık. Falan filan. Gayet ülkemizde de yapılıyor bunlar. Hatta geçen sene iki sınıf arkadaşım singapur'da arama kurtarma robot contest'inde dünya birinci oldular. Seneye de türkiyede yapılacak yarışma.

Ülkemizi bu kadar küçük görmeyin.

Robot işi bilgisayar mühendislerinden çok elektrik elektronik mühendislerinin işi. Elektrik elektronik müh.deyim, okulumuzdaki makina mühendisliği ile ortak çalıştığımız oluyor.

Misal 1980 lerden kalma robotlar oluyor, kontrol kartlarını görmen lazım yemek masası kadar olanları var. (DC motor kullanılmış, feedback potansiyometrelerle sağlanıyor vs) Arkadaşlarım bunun için yeni sürücü ve program tasarladılar. Eski kontrol kutusu tamamen kapılarla ve analog devrelerle doluydu. Bizimkiler el kadar bir mikrocontroller lı sürücü tasarladılar, bilgisayar arayüzü tasarladılar...

Şimdi sen bunu uçlarda gezmeyen bilgisayar mühendisliği öğrencilerine ver bakalım tasarlasınlar. Elektronik bilgisi lazım, bilgisayar programlama bilgisi lazım, microcontroller programlama bilgisi lazım, modern kontrol teknikleri bilgisi lazım Her şey tam olsa bile elektronik konusunda yeterli bilgisi yoksa ya yapamıyorlar ya da yaptıkları ezbere iş oluyor.

Misal elektronik mühendisliği öğrencileri de makina mühendislerinden yardım alıyor, çoğumuz mekanik aksam tasarımından anlamıyoruz.

Bu kadar karmaşık olmayan robotlar da var. Misal servo ve step motor kontrolü kolaydır, hazır sürücüleri vardır, sadece programlama ile müdahale edilebilir. Mekanik aksamları nispeten kolaydır, internette hazır bir sürü çizim var. Bilgisayar mühendisliği öğrencilerini elektronikten soğutmadan yönlendirmek için "basit" projelerle sevdirmek lazım, ilgisi varsa kendisini geliştirir zaten.

Bilgisayar mühendisleri de programlama konusunda elektronikçilerden fersah fersah yukarıda geziyorlar. Tasarladıkları algoritmalar daha verimli oluyor.

Bilgisayar mühendisliğinde okuyanlara da robot yaptırılıyor, hatta bir arkadaşım 1 ay önce yardım istemişti. Yukarıda bahsettiğim gibi servo motor kullanacaklardı.

Onu geçtim bir kaç sene önce izmir fen lisesinden manyak bir öğrenci geldi bölümümüze, çizgi izleyen robot yapmak için PIC programlamayı öğrenmek ve kullanılacak komponentler hakkında yardım almak istiyordu. Üşenmeden haftalarca bölüme geldi çocuk.

Bu yüzden bilgisayar mühendisliği öğrencilerini elektronik alanına bodoslama sokmak yerine elektrik elektronik ve makina müh.leri ile birlikte çalışmaları sağlanırsa en başarılı sonuçlara ulaşılır. Dediğim gibi ilgisi olan zaten ucundan bucağından girişiyor işe.

Bütün japon öğrenciler de her gün robot yapmıyordur elbet ama ülkemizde üniversite öğrencileri okula lise mantığı ile devam ediyor.

Olaya bilgisayar ya da elektronik mühendisi olarak değil de genel manada ¨mühendis¨ olarak bakmakta fayda var. Çünkü x mühendisi y dalındaki bir tasarımdan anlamasa da o alandaki kaynakları okuyup araştırabilecek matematik ve fizik bilgisine sahip olmalıdır ki mühendislik fakültelerinin ilk senesinde ağırlıklı bu dersler verilir. Ama bizdeki öğrenciler yüksek ya da düşük farketmez sırf öss puanları oraya yetiyor diye mühendislik yazıyor ve dersleri de lisedeki gibi takip ediyorlar, birilerinin gelip onlara tüm terminolojiyi öğretmesini bekliyorlar.

Bilgisayar mühendisliğini bilemeyeceğim ama elektronik mühendisliği okuyup, bir devreye bakarak ¨of japonlar nasıl yapmış abi bunu¨ diyen adamlar çok fazla. Öte yandan evinde, okuldaki laboratuarlarından çok daha iyi bir ortam oluşturan öğrenci de var. (ha diğerleri araya tanıdık sokarak acacip tesislerde staj yaparken bu öğrenci staj yeri bulamıyor o ayrı:D)

Yani özetle üniversitelerdeki fiziki koşullar pek iyi değil (ama üniversitelerin, tübitak'ın, sanayi bakanlığının yüksek meblağlı teşvikleri var yararlanmak isteyenler için), öğretim görevlilerinin bilgileri de çok yetersiz düzeyde; ama aslında bunlar hiçbir şekilde bahane olamaz. Bu toplumsal olarak tembelliğe çok yatkın olduğumuz için böyle ne yazık ki.

ilk cevap beren nilly nicki arkadaşın da dediği gibi bu sadece bilg. mühendisliğine has bir şey değil. her bölüm böyle bizim ülkede, diğer ülkeleri bilmiyorum ben. mesela dün işyerimde şöyle bir muhabbet döndü; bizim şef ile bosch fabrikasında çalışan bir tekniker muhabbet ediyorlar. tekniker işyerindeki mühendislerin birşeyden çakmadıklarını, okulda teorik öğrenip, iş başına geçince hiçbirşey yapamadıklarını anlamadıklarını söylüyordu. haklı da adam. bize soruyorlar nasıl işlediğin işin deyu. ne yazık ne acı değilmi? ama burada yine öğrencinin de suçu var tabi. yani okurken gidip kendini yetiştirmen lazım bir işyerinde fabrikada vs. yarı zamanlı da olsa çalışman işi kapman lazım. ben bedava çalışırım yeterki birşeyler öğreneyim dediğinizde sizi 1 yerden kovarlar 2 yerden kovarlar 3. de kabul ederler. ama öğrenciler hala uyanamadı. o 4 senelik okulu bitirince kral olacaklarıını sanıyorlar. bende sanıyordum.. 2 üni bitirdik şimdi lise mezunularının çalıştığı bir işte asgari ücretle çalışıyorum. yani hata öğrencide de var.

@daglien
bence bahsettiğiniz anlaşmazlıkta problem öğrencide değil üniversiteden yeni çıkan bireyin herşeyi yapabilmesini bekleyen teknikerde.
Tam zamanlı bir lisans okuyan öğrenciye part time köle olmadığı için kimsenin yüklenmeye hakkı yok. Gel gör ki üniversiteler de bu öğrenciye her pratik şeyi öğretemez. Sanayi çok geniş bir alan, her birini tek tek 4 senede öğretemezsiniz. Belli başlı temeller verilir ve genelde de teorik olur üniversitelerde bunlar. Girdiği yeni işte ise işi 1-2 ayda öğrenmesi beklenilir aldığı temellerle.

(bkz: sonsuz çözünürlüklü video kamera)

pikselt artırma palavra. Ama yuz tanıma insanın tanıgın gıbı olmuyor, bilgisayarda yuzdeki bazı olcumlerı yapıyor ıkı goz arası mesafe gıbı. Bu olçumler bizim için düşük kalite bir resimde bile kimlik tespiti ahanda bu adamdır şeklinde olmamakla birlikte ihtimalleri büyük oranda azaltmaktadır.

yüz tanımaya lafım yok. neyse başlığı varmış hehe, teşekkür ettim.

(bkz: filmlerdeki kameraların sonsuz zoom yeteneği)

javada multithreading'in en pratik yolu, işi yapan sınıfı Runnable interface'ini implement eder hale getirmek bence. bu durumda sınıfın bir Run() methodu oluyor, işi orada yaptırıyorsunuz. daha sonra işi dağıtırken new Thread(new SinifIsmi(veri)).Start(); derseniz yeni bir thread içinde o sınıf işini yapar.

java.concurrent altındaydı sanırım bir takım kütüphaneler var daha da high level. Özellikle Executor denen sınıf iyidir. Bununla thread pool oluşturup patır patır threadleri çalıştırabilirsiniz.

talemon'un dediği gibi haber metinini çeken sınıfını alın ve implement Runnable yapın. Çekme işlemini run() a koyun. Sonra executor'a yollayın oluşturduğunuz metin çeken objeleri. Örnek kod:

Executor executor = Executors.newCachedThreadPool();
MetinCeker cek = new MetinCeker(link, nebilimbenparametresi);
executor.execute(registerer);

isvec'te belesti galiba.

isveç geçen seneye kadar beleşti. Çıkardıkları yeni yasayla paralı yaptılar. Yine de bir bak istersen.

finlandiya, norveç ve avusturya ücretsiz. Almanya'da da ücretsiz ila yıllık 1000 euro okullar mevcut. Spesifik bir okul söyleyemiyorum ama. Belki vienna üniversitesine bakabilirsiniz.

almanya ve avusturya'nın da dil sorunu var. almanca bilmiyorum.

management felan bilmiyorum da computer science master hep ingilizceydi viyana üniversitesinde ve münih teknik'te yanlış bakmamışsam zamanında. Belki biraz ararsanız ingilizce master karşınıza çıkabilir.

he bir de
www.mastersportal.eu

Ekran kartı ısınma problemi olabilir. gpu sıcaklığını kontrol etme imkanınız var mı?

gpuyu windows'ta gadget ile izliyorum sürekli. oyundan çıktığımda 60-70 derece falan gözüküyor. Oyun sırasında bakamıyorum tabi. ama warcraft 3 ne kadar ısıtacak ki allasen?
Ama şöyle bir şey var ki bilgisayar ısınınca fan hızlanıyor ki o da çok nadir(farketmeden fan çıkışını kapamam gibi sebeplerden) gelişti. Fan hızlanınca da farkediliyor, ve hızlanmadı hiç.

PIO denen naneye bakayım, neymiş ne değilmiş. Hard disk'im çok yalan zaten. Harddiskte kopyalama yaparken müzik bile dinleyemiyorum, o da farklı bir duyuru başlığı.

ben 2 yıla yakındır kullanıyorum ve bilgisayar başında çok durunca hakkaten çok rahatsız ediyor. sanıyorum sizi de rahatsız etmesi geçmeyecek.

yakını görmede bulanıklık yaşamadım ben.

Bilgisayar başındayken kuruma problemim vardı ilk zamanlar sonra acuvue'ye geçince o da geçti. Ama sizin bahsettiğiniz farklı bir durum gibi.

8 senedir lens kullanıyorum, bulanıklık olmuyor ancak pc başında gözlük kullanmayı tercih ediyorum çünkü kuruluk ve yanma yapıyor bilgisayar başında

9 aydır lens kullanıyorum ama bilgisayarda varlığını çok fazla hissettiriyor. o yüzden ben de bilgisayarda kullanmıyorum.

8 yıldan beri kullanıyorum, bende de aynı sorun oluyor. yani kuruyor rahatsız ediyor falan..

ama yakını görememe olmadı sanırım hiç..

bilgisaar başında sürekli belli bir noktaya odaklandığından gözlerin ve dolayısıyla lenslerin kuruyordur. göz damlaları satılıyor göz kuruluğu için. bilgisayar başına geçince onlardan kullan belki işe yarar.

gözlerinde kuruma oluyorsa suni göz yaşı damlaları var. onlardan kullanabilirsin. büyük bir rahatlık sağlıyorlar.

gözyaşı damlası kuruluğa çare oluyor fakat lens yakın görüşte sorun olmaya başladı,odak sorunu bu.. geçer dediler..baktık olmuyo iş harici dışarıda ya da top oynarken kullanacağız artık :))

astigmat olabilir, baktirdiniz mi?

astigmat yok..

ayni zamanda hipermetrop olabilir misiniz? bulaniklik garip cunku, gozlukte olsa tamam da lens nasil bulaniklik yapar? lensin marka modeli ne?

J&J acuve mi öyle bişey markası .) hipermetrop yok...

sadece gözlerine bakarak gülümse ve karşındakinin bir tiki olmadığına dua et. yoksa dünya senin çevrende dönüyor sanarsın.

tebessüm ederim

o hatuna bir kez daha bakarsam cumle alem...

lan en kıl olduğum şeylerden biridir şu göz kırpmak/kırpılması

ben de göz kırparım,
sonrasında çaktırmadan oradan uzaklaşırım.

tanıyo musun göz kırpanı?

tokat atarım.

@sttc evet tanıyorum

hemen soyunurum sdfklfgdş.
kırpan hatuna bağlı, aramızdaki ilişkiye bağlı vs.

ilgilenmem. çıldırsın kendi kendine. ateşlemiş olursunuz hem böylece kızı.

koklatıp vermeyenlerden.hiç umutlanma.

evet cikar. türkiye de neyse ama yurtdısında denememek lazim.

bir de online ya da yükleyerek kullabileceğim,kendi kendimi test edebileceğim programlar ya da siteler bilen warsa yazarsa çok sewinirm, mağlum, kırk kaynağı aynı andan okuosun, bilmeden plagirism zanlısı olmak çok muhtemel..

oww nasıl çıkar ya.. Çeviri mi yapıo prıgramlar tüm dünya dillerine.. Pekiingilizcede paraphrase yapsan? ama o zaten referans gerektirio dimi?

turkce veya almanca kaynak dogrudan ing.den ceviri ise ve senin yaptigin ceviri de ona yakinsa o zaman cikar. boyle bir site yok en azindan senin kullanabilecegin unilerin kendi arasinda bir network sitesi gibi bir sey o sanirim, bizde de tum odevler caseler vs yukleniyordu kontrol icin.

ve evet paraphrase yap referans goster olsun bitsin. o kadar okumussun gidip tezde plagiarism ile atilirsan aptallik olur.

çeviride programların çıkaracağını hiç sanmıyorum. çeviri yapan programın benimle apaynı çevireceği hiç malüm değil ki. aynı cümle binbir türlü çevirilebilir. iş bu ki türkçe-ingilizce metin çevirebilen program var mı ki piyasa da?

bu işin, yani test eden, öncüsü turnitin. Öğrencilerin kendi yazdığını test edebileceği bölüm var diye duymuştum ama ne kadar doğru bilmiyorum.

haklısın 2pac, sadece merak ettim, çok fazla kaynak çok kafa karıştırıyor.. teşekkürler..

kaynak sayısı çok fazlaysa bunun için programlar var: (bkz: mendeley)

makalelerini buraya yükleyip düzenlersen referanslarını otomatik olarak yaratabilirsin word içinde. ayrıca makalenin neresini refere ettiğini bile kaydedebilirsin

başta biraz uğraştırır ama kesin çözüm bu

turnitin diyorum sadece. bizim bir dersimizde yazdigimiz project proposal'in %10'ten fazla plagiarism olmamasi gerekiyordu turnitin'de.

turnitin'in tek salakligi, tamamen MLA formatina uygun bir sekilde hazirlanan works cited sayfasini da plagiarism olarak gormesi.

Programa gerek yok, tezinizi okuyan bir hoca o işi iyi biliyorsa hemen anlar bir yerden araklandığını.

isveçte telefon fiyat aralığını bilmediğim için oraya göre yorum yapmam yanlış olur lakin türkiye de fiyatı çok ucuz olmadığını görüyorum burda
not: umarım doğru telefondan bahsediyoruz.

sozlemeli fiyattir o, geciniz.

shop.onoff.com
comviq.se

ilki zaten pahalı olarak bilinen bir şirket.210 euro diyor.
ikincisi ise bildiğin kayıt olmadan alabildiğin kontörlü operatörü.
Zaten fiyat olarak baktığınızda diğer telefonlar mantıklı. x10 a göre çok daha ucuz.
isveç ericsson memleketi olduğu için daha bir ucuz olabilir. Ama benim sorduğum karşılaştırmalı olarak niye böyle?
800 lira. Oha be arkadaş. getirip satmak lazım.

hiç vergi vermiş biri değilim ama muhabbetlerden duyduğum kadarıyla genelde hem faizleri siliyor hem de taksit seçeneği veriyor. İlla ki bir af da olurmuş hani sürekli.
vakti zamanında af olmasa bile gidip pazarlık yaparlarmış. Adamlar ödesin de az ödesin mantığıyla.

yazdığın senaryo sadece filmlerde olacak türden zaten.

Break-up
www.imdb.com

hmm, mr. nobody uyar gibi buna.. gerçi işin "boyutu" başka ama olsun =) muhteşem bir filmdir ayrıca da.. birazdan "izlediğiniz en iyi film" sorusuna da bunu yazmayı düşünüyorum =)

siz casomai'yi arıyorsunuz dostum!.. beni uzun zaman etkisi altında bırakmış bir filmdir. acayip ters köşe yapar ama endişelenmeyin! canım çekti bak şimdi.. olsa da izlesek...

(git: www.imdb.com)

the notebook
www.imdb.com

shi-gan

definitely, maybe belki de.

valla fare denen iğrenç yaratığı ve benzerlerini (sıçan vs) yok ederdim yer yüzünden. sonra da ekolojik sistem dağılmasın diye yeni bir tür yaratırdım fare yerine geçecek. böyle pofuduk pofuduk bir şeyler olabilir. morlu pembeli falan.ve evet çok uykum var.

ben bunu daha önce de düşünmüştüm şimdi tekrar düşündüm ve cevap hala aynı. dünyayı yok ederdim, yaşayan ben dahil tüm canlıları öldürürdüm. acısız olarak tabi insaflı bir tanrıyım vesselam.

toz kavramını ortadan kaldırırdım hiç bir ev kirlenmezdi artık, anneler yorulmazdı, yasak avlananları ben avlardım, yasak ağaç kesenleri ben keserdim, insanoğlunu ekolojik sistemdeki yerinde bıraksamda bu tarz konularda aciz kılardım, tüm toplu taşıma araçları hibritle çalışır olurdu ve elektrik sadece rüzgar, su gibi doğal kaynaklardan üretiliyor olurdu, nükleer enerji isteyenleri radyasyon dolu bir gezegen yaratıp en köhne uzay mekiğine bindirip oraya yolculardım, arkalarından mendil bile sallamazdım,insanlara sadece 1 tane araba ve 1 tane telefon edinebilme hakkını tanırdım, baz istasyonları kansere sebep olmazdı, hava,toprak,su kirliliğini ortadan kaldırırdım, hiç bir hayvanın nesli tükenmezdi, ozon tabakasındaki deliği kapatırdım, salgınları ortadan kaldırırdım, genetik hastalıklar olmazdı canlılarda, sakat doğumları kaldırırdım, bir hap yapardım içine tüm güzel medeniyeti ve bilgiyi koyardım 5 yaşına gelen yavrucuklar onu yutunca her şeyi öğrenir okul çilesi çekmezlerdi, yaşı kadar bilsin taşıyamayacağı kadar bilgi yüklenmesin diye bu haptan 14 tane yapardım 18 yaşına kadar her doğum gününde b,r tane yutardı böylece 18 yaşındaki her olgun birey kültürlü, bilgili ve medeni olurdu, kadın ve çocuk istismarcılarına ben istismar ederdim, bir de her ülkeye kanguru koyardım, o da benim keyfime kalsın canım, seiyorum kanguruları çok şeker hayvanlar.

müzik mutlaka müzik yayinlardim, hep eksik olanin müzik oldugunu düsünüyorum,
evet belli bir ritim var dünyada ya da evrende ama ben yine de boyle bir kurum yaratirdim nasil ki gunahlardan sorumlu melekler falan var
ben de boyle bir melek sinifi olustururdum, sözsüz ya da hicbir dilde muzik
ne zaman gokyuzune baksam brahms'in macar dansinin eksikligini hissediyorum

her tür parayı, ve yerine geçebilecek şeyi(altın?), onları üreten merkezleri ve kalıpları yakardım. gerçi bankalar var, para dediğimiz şey elektronik, onları da bozardım heralde sdfg.
bir de bütün silahları, teknolojilerini, nasıl yapılacakları bilgisini falan yok ederdim. ha tekrar üretilirdi ama o zaman kadar yaşanan kaos çok şey değiştirirdi sdfg.

kendimi öldürür ve dünyadaki benimle ilgili bütün izleri silerdim..

Kendini öldürmek için tanrı olmaya gerek yok. İzler için ise, kendini öldürmeyi planlıyorsan çok fazla izin kalacağını düşünmüyorum.

@liriamer: tanrıyı öldürmekten bahsediyordum ben.

bana yalakalık için birbirlerine zulmeden , öldüren kullarımı ortadan kaldırırdım.Kibirli olmazdım heralde .

vize alamazsın. konsolosluktan kesinlikle isteyecekler zaten.

yok be, o sigorta sadece uçuş süresince değil mi? Belki gidiş-dönüş olduğu için öyle bir opsyon da çıkarıyor olabilir ama sanmıyorum.
uçak düşerse veya uçakta başınıza bir şey gelirse sağlık giderleri, tabut taşınması, belki tazminat falan için diye düşündüm ben hep.

neden almak istiyorsun? hangi özelliğinden dolayı.

@andy kaufman

bütün özelliklerinden dolayı daha cıktıgında ipod touch almıştım o zaman bu yana kullandım satalı 1 ay falan oldu. tekrar ipod touch alıcaktm biraz daha biriktirim iphone alsam dedim ipod touch tan en önemli fazlası 3g kullanabilecek olmam. her yerden istedigim gibi internete girebilecek olmam oyunlar, bankaların alışveriş sitelerinin appsleri film izleyebilmek.

bahsettiğiniz şeyleri androidli bir telefon da yapar, bada'lı da, blackberry OS'lu da. hatta symbian bile yapar be :P.
iOS'u ve Iphone'u özel kılan bir şey var ise onlar arasından hangisinden dolayı diyelim?

halihazırda telefonundan internet kullanıyorsan ve 40-50 lira fatura ödüyorsan git araştır sana uyan bir kontratlı paket ile satın al. ama iyi araştır hesabını kitabını iyi yap sonra kontrat süresi boyunca pişman olma.

peşin parayla alacaksan (ya da taksitle fark etmez) 1600-2000 lira verilmez yazık...

(bkz: iphone 4/@mahallenindelisi)

8310 neyine yetmiyo takıl işte

ipod touch'tan iphone4'e yatay geçiş yapan biri olarak (ve arada android tabanlı bir telefon kullandığımı da belirtmeliyim) çok memnunum ve kesinlikle al derim.

456 123 cekim tarihlerine gore izle aksi taktide zevkli olmaz.

5-3-2-4-6-1 diye izle harika oluyor.

4-5-6-1-2-3. en temizi.

nedeni: star wars hakkında hiç bir şey bilmediğiniz için spoiler'a maruz kalmamış olursunuz. 1-2-3-4-5-6 şeklinde izlerseniz bilmezseniz çok daha büyük keyif alacağınız şeyleri önceden öğrenmiş olursunuz.

4-5-6-1-2-3 gibi izle memento gibi oluyor o zaman asdasd

2-4-6-1-3-5 seklinde izle orjınal olsun.

hiç izleme daha iyi

1-4-2-5-3-6 böyle izleyince beyni yanıyor insanın. tüm star wars evrenine hakim oluyorsun. matrixte karate yüklüyorlar ya onun gibi anında beynine giriyor tüm bilgiler.

tamam da aynı espriyi niye 3 kere yapıyoruz ki?
456 123 e +1 buradan. Ben tersini yaptım 456 baya sıkıcı geldi.

4-5-6 1-2-3 izle demenin serinin tüm filmleri ortaya çıktığı ve hikaye bütünleşmiş olduğu için yüzüklerin efendisini 3-2-1 diye izle demekten hiç farkı yoktur. yayınlanış sırasına göre izlemek istiyorsan o anda, o şekilde seçimine saygı duyabilirim.

aksi takdirde kesinlikle 1-2-3-4-5-6 yapmalısın.

4-5-6-1-2-3 diye izlemekte fayda var zira 1-2-3 ten sonra 4-5-6 lan ne tırt efektler dedirtebilir. ama 5'i ayrı tutarım her türlü gideri var

önce kader'i sora masumiyet'i izle bence.

4-5-6-1-2-clone wars-3

6'dan sonra opsiyonel olarak ewokları da izleyebilirsin bence.

edit: ewoklar dediğim ewok filmleri var onlar.

hiçbir şey rüya değil. adada yaşananlar yaşandı, bunlar öldükten sonra öldüklerini kabullenemedikleri ve asıl hayatlarına göre daha mutlu oldukları bi yere gidiyorlar, orada yaşananlar da flashsideways olarak izlediklerimiz. finalde de öldüklerinin bilincine varıp ışığa yürüyorlar (o kısım aşırı klişeydi evet). tabii örneğin ben kiliseye girmiyor, daha kabullenmeye hazır değil.

biz de anlamadık ki zaten. ondan sonra 6-7 dakikalık kısa bi şey yayınladılar iyice kafamız karıştı. en son öyleydi sonra noldu yeni bi şey var mı bilmiyorum.

rüya değil. sadece o sahneye atıfta bulunulmuş.

ha, sen rüyadır ben öyle olmasının daha iyi olacağını düşünüyorum dersen öyle olsun. herkesin popisi kendisine

nasıl yani, lostun 3 saat süren final bölümü bittikten sonra tekrar 6-7 dakikalık bir şey mi yayınlandı? soru içinde soru sormuş oldum ama aşırı merak ettim.

(bkz: the new man in charge)

o flashsidewayslar için araf dediler purgatory dediler kısaca.

Ben Netbeans kullanırım. Basit işler için ideal, stabil bir IDE. İşler karıştığı takdirde Eclipse ve pluginleri gerekli olabiliyor. Eclipse plugin açısından çok kuvvetli bir IDE onun dışında aslında Netbeans ile oldukça benzer. Netekim zamanında bana en basit işlemlerde çok sorun çıkarmışlığı vardır. Netbeans'ı kurarsınız her şey olması gerektiği gibi(neredeyse) çalışır.

Neyse Java'da bildiğim kadarıyla öyle .net tarzında herşeyi yapan bir framework yok. Javanın kendisi çoğu şeyi sağlıyor. Swing mesela arayüz için.

Gerekli olan spesifik konularda frameworkler var ekstra yükleme gerektiren. Mesela Persistance/Hibernate var veritabanı yönetimi için. Yok ben SQL yazacağım diyorsanız JDBC kullanırsınız. Web için türlü türlü frameworkler var Struts, Jsf gibi. Bir Spring var insanlar tapıyor ama ne olduğunu bilmiyorum, kullanmadım.

He bir de JBuilder denen nane var ama kendisi sadece bir IDE mi yoksa frameworkle birlikte bir IDE mi bilmiyorum. Sanırım bu aradığınız şeye daha yakın olabilir.

java dünyası sayende bir nefer kazandı, saol :) Eclipse diyeceğim şimdilik.

ide'niz Eclipse ise gerisi teferruattır.

maven öğren derim, package yüklemekle falan uğraşmazsın.

ben varım örnek. zekiyim ama üniversite sınavına hiç çalışmadım. 9 eylül çeko'yu kazanabildim anca. çalışmadan hiç bir şey olmaz, nitekim olmadı :)

fikirden çok geliştirmenin önemli olduğunun örneği verilebilir. fikir zeka ile, geliştirmek ise çalışmakla ilişkilendirilebilir.

şans derim ben :P.
illa bu ikisinden seçeceksek ikisi de eşit önemli tabi ki. ne bilim optimal sonuç 150 ise
70 zeka 80 çalışma da olur
140 zeka 10 çalışma da olabilir. neyde başarı olduğuna bağlı tabi.

bir isi basarmak icin calismak gerekir. zeka ise, calisarak gecirilen sureyi kisaltan bir faktordur.

mesela zekasi ortalamanin altinda olan biri, bir dersi verebilmek icin 4 saat calisiyordur.
ama zekasi ortalamanin ustunde olan biri, ayni dersi verebilmek icin yarim saat calisiyordur.

sonuc olarak basariya ulasmak icin ikisi de calismak zorunda.

yazimi beethoven'in bir sozunu yazarak bitiriyorum:

-bir soylu: gercekten mukemmel caliyorsun beethoven. muhtesem bir yetenegin var gercekten de.

-beethoven: sen delirdin mi! ne yetenegi? ben gunde 16 saat calisiyorum.

(tam olarak boyle degildi sozler ama olayin ana fikri bu.)

seviye iyice ilkokula indi, bırakıp gidicem buraları yeğen...
eşek gibi çalışıp başarılı olan aptal zenginleri örnek verebilirsin arkadaşım.

başarmaktan neyi kastettiğine göre değişir bu.

ticari başarı ve para kazanmaktan bahsediyorsan mesela hiçbiri değil. öyle olsa bütün işçiler zengin olurdu mesela.

başarmak dediğin şey şans, zeka, akıl, çalışma, uyanıklık, insan ilişkileri..... gibi giden uzun bir listedir.

asus mu?

asus olduğu cevabını aldıktan sonra soyluyorum elimdeki 4. asus laptobum hepsi aynı durumda menteşeleri bi süre sonra kırılıyor. hatta servisi aramıştım dedim asus laptop var tahmin edin sorunu ne dedim. adam menteşesimi kırıldı abi dedi:) garantisi yok dedim gönder yaparız demişlerdi. bi ara konuş telefonla yetkili servisle istersen şansını dene .

p.s : laptoba lafım yok asus iyi bilgisayardır

benim pavilion'a öyle olmuştu. Garanti kapsamında değilse 200 küsür liralık masraf çıkarıyorlar. Ebay'den (buradan önerilmişti hatta) 13 dolara iki adet menteşe alıp kendim taktım. Beceririm diyorsanız, ki service manual indirdikten sonra bir adet tornovida ile kolay bir işlem, öyle yapın derim.

1 mbit kalkacak herhalde ama beklemek lazım bizde de var benzer durum.
en düşük hız 2 mbit olacak gibi anladım ben eğer ücreti aynıysa 2 mbit olacaksınız. eğer ücret farklıysa 1'de kalacak her gün tarife değiştirir miydiniz diye aranacaksınız.

dün tarife değiştirmem için arandım, değiştirmedim tabi.bilgim olmadan değiştirirlerse dava açacağım ben.

kalkacağı falan yok.

bizi de zırt pırt arıyorlar yahu. Ondanmış demek.

ısınması yüzünden yavaşlıyor alet. parçalar kalite yoksa.

ben o 2 oyunu sonuna kadar açık oynuyorum

abit Disk: 320 GB - 5400 RPM - SATA
Çekirdek: Intel
İşlemci: Intel Core 2 Duo 2.53 GHz
Bellek: 4 GB DDR2
Bellek Tipi: DDR2
Ekran Ölçüsü: 15.6 inch
Ekran Kartı: ATI Radeon HD 4650

ilginç bir durum var. yazılımsal olsa gerek.
benim ki de ısınıyor ama..
ımm bilgisayarın arkasına birşey koy boşluk olsun altta yoksa çok ısınır. bataryayı çıkarıp kitap koyuyorum ısınma azalıyor.

ayrıca bazı oyunların bazı markalara kıllığı vardır. stabil değildir de denir kimi zaman. mesela dirt 2 ati yerine nvidia marka bir kartla daha iyi performans gösterir.

ayrıca ati'nin performansı çatlayana kadar çalışması yüzünden iyi görünür. nvidia'dan daha çok ısınır bildiğim kadarıyla.

pavilion serisinin genel özelliği çok ısınıyor bi fan altlığıyla kullan.

ısınması problem. Yepyeni bilgisayarın öyle ısınması çok mantıksız ama neyse.

Bir de şöyle bir şey başıma geldi benim benzer konfigürasyonla o da olabilir:
pil yönetim ayarlarında(hem hpnin(yoksa windows'un) sağladığı arayüzden hem de ATI Catalyst Center'dan) pile öncelik veriliyorsa böyle saçmalıklar oluyor. GTA4 bildiğin oynayamıyordum HD5730, sonra düzeltince ATInin ayarlarından neredeyse sonuna kadar çektim grafikleri, mis gibi de çalıştı.

Bir de ondan değildir ama ekran kartının driverını felan güncelleyin, iyidir.

1mbit limitsiz var ama vermiyorlar heralde artık yeni üyelik.

buraya bakabilirsiniz, diğer kampanyalarında göz atın.
smileadsl.com

(bkz: uydunet)

kablosuz ağa şifre konduğu zaman modemin kendine bir reset atması gerekiyor, wirelles seçeneğinde otomatikman görünmesi lazım, en azından sayfasının hemen altında. ayrıca en kötü modemi komple kapatıp açtığınızda (birkaç dakika bekleyin açmadan önce) modem eski ayarlarına gelecektir, wirelles'ta da umarım default ayar olarak şifreli bir ağ vardır ki ağınız otomatik olarak şifreli açılacaktır.

gece böyle şeyleri açıklamak zor oluyormuş.

kapatıp açmayı denemiştim, gene birşey farketmedi.
modem ayarlarında kablosuz ağ guvenliği etkin olmuyor. wpa yazıp şifre girdiğimde ve kaydet e bastıgımda kaydetmiyor, mesaj da vermiyor.
firmware güncellemesi de yaptım ama durum değişmedi.

hahahaha dün ben de aynı sayfada takılmıştım. Farklı bir tarayıcı deneyin, mesela internet explorer.

tamamdır, çok teşekkürler :)

farklı usb girişlerinde deneyin bir de. Bazen yeterli güç gitmediğinde öyle tanınamaz bir şekilde görüyor.

ilk önce başka bir bilgisayar da deneyin. sorunun laptop da mı, yoksa hdd mi olduğunu çözmeden biçimlendirmeyin.

Ben kullanıyorum, 8800gt'mi satıp almıstım 6-7 ay evvelinde.

Gayet memnunum, oyunlarda pek bir problem olmuyor. Cogu oyunu full özelliklerde oynayabilirsiniz. Ses yapmaz, parasına göre gayet iyi bir ürün.


Ayrıca steam'den otomatik olarak driverlerini güncelliyor, bu ise ati'nin bir esprisi.

www.notebookcheck.net
burada 125 numarada şu an. Ne çok iyi ne de rezalet. Ama piyasada var hani iyisi benzer fiyatlara.

64 bitlik veri yolu olan karttan hiçbir performans bekleme. rami istediği kadar geniş olsun, gpu frekansı az olduğu sürece depoya veri toplamışsın veya depoya giden veri yolu bu kadar ufak olduğu sürece depon büyük olmuş çok bir fayda etmiyor. o yüzden oradaki 2231 çok yanıltıcı, sadece bunlara bakıp ekran kartı almayın.

Öncelikle, bence güzel bir CV ve başvuru yazısı ile rahatlıkla kabul edilirsiniz.
Yüksek lisans büyük ihtimalle ingilizce'dir, toefl'dan idare bir şey aldığınız takdirde hiç engel olmaz. İtalyancanızın olması ise çok büyük bir avantaj olacaktır.
Başvuru Avrupa'da genelde aralık-ocak civarı olur. Ama ilgili üniversitelerin sitesine bakarsanız eğer tam bilgiyi bulabilirsiniz.
Burs konusunda bir bilgim yok ama temel bilgiyi yine sitelerinde bulabilirsiniz.
Şansınızı arttırmanız için CV'nizi doldurmanız avantaj olur. Akademik projelerde çalışırsanız veya akademik makale yazarsanız bir hocanızla tez çalışmanızda(yazacağınızı belirtseniz de olur tabi başvuru tarihi itibari ile) çok güzel olur.

Yalnız neden İtalya? Dilini öğrenmişsiniz ondan olabilir tabi ama ülke olarak tatmin olmayabilirsiniz bir 'Avrupa' görmeyi bekliyorsanız. İtalya bildiğin Türkiye'nin AB'deki halidir. Aynı karışıklık, aynı saçma sapan şeyler orada da vardır. Eğitim oranı kuzeylere doğru ülkelere göre düşüktür. İngilizce bilen çok yoktur, neyse ki italyanca biliyorsunuz. IT konusunda ne kadar gelişmişler bilmiyorum netekim. Erasmus için daha uygun bir ülke gibi geliyor bana.

Öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
CV doldurma konusunda da aslında yaptığım bir takım şeyler var şu anda part time olarak odtü teknokentte bir şirketin araştırma labaratuvarında bir proje üzerinde çalışıyorum. Ocak ayı gibi 2 makale yayınlayacağız bu proje üstündeki çalışmamızla ilgili bunları da seneye başvuruken CV'me eklemeyi düşünüyorum. Bu söyledikleriniz de bu konuda beni daha çok heveslendirdi açıkçası.
Neden İtalya'ya gelince , bilmiyorum ama kendi şahsıma ileride Amerika'da şahşahlı binaların olduğu ve yozlaşmış kültürlerin olduğu bi yerdense kendi kültürünü korumuş olan Avrupa bana daha çekici geliyor. İtalya istiyorum çünkü İtalya (en azından kuzeyi) bunlara sahip , şehirlerinde tarihi bir doku var , insanları en azından araştırdığıma göre yardım sever ve sıcak kanlı, ayıca Türkleri de hor görmeyen ender avrupa ülkelerinden olduğundan olabilir. İtalyanca öğrenmeye de bu kararımdan sonra başlamıştım zaten.
Ama aslında yine hem benim bu isteklerimi karşılayıp hemde iyi bir kariyer imkanı veren bir yerlere girmeye çalışyıroum. Aslına bakılırsa Fransa'da hoşuma gidiyor ama orası için pek bir bilgim yok ve bu kadar italyanca öğrendikten sonra oraya bşavurmam doğru olur mu bilmiyorum.
Aslında hala 1 senem var ama, sizce ne yapmalıyım bu konuda , herşeyden önce başka bir üllkeye başvurmak dil avantajımı ve bvilgilerimi elimden almaz mı?
Ama aslında önemli olan bulunduğum yerde mutlu olmak , zaten bu yüzden amerika değil avrupa, benim bu isteklerimi göz önünde bulundurunca bana ne önerirsiniz? En azından bir fikir?

Öncelikle alanım bilgisayar değil, ama doktora yapmış ve akademisyen olarak çalışmakta olan biri olarak belki biraz yardımcı olabilirim. Her şeyden önce senin alanında en iyi olan yerleri düşünmelisin, kimse cv'ne bakarken kültür-tarih vb. gibi kriterleri dikkate almaz. Eğer ileride akademisyenlik düşüneceksen nerde ne yaptığın önemlidir. Gerçi Türkiye'de yurtdışında olsun da çamurdan olsun gibi bir anlayış var ama onda da yine Amerika ağır basar. Torino'daki bölümübn ilk yüzde olması iyi bişey bu açıdan, bu sıralamalar farklı kriterlerle yapılır, öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı, patent, nobel ödülü gibi kriterler farklı şekillerde puanlanır, bu nedenle farklı farklı sıralamalar görebilirsin. Cv'de makalen olması çok iyi, ama olmasa da yüksek lisansa kabul edilirken sıkıntı yaşamazsın. İtalya'da ingilizce bilen çok az, master programının dilini kontrol etmeyi unutma, ben ingilizce olan bir program tercih etmeni öneririm.

Bir de natnan'a katılıyorum, 4. sınıfta Erasmus denemelisin bence de, özellikle master için gitmek istediğin okula Erasmus yapsan daha iyi olmaz mı? Hem okul hem de Avrupa hakkında fikir edinirsin, daha doğru bir seçim yapmana katkısı olur.
Bir de yurtdışında Türkleri sandığın kadar hor görmüyorlar, sorun yaşayacağını sanmam, seçim yaparken bunu bir kriter olarak alma.
Fransa dil konusunda sıkıntılı, İngilizce bilseler bile konuşmayı sevmiyorlar, ama kesinlikle İtalyanlardan daha titiz ve düzenli çalıştıklarını söyleyebilirim. Yine de bilgisayar alanında Amerika öncelikli gibi geliyor bana, bölümünüzde konuşabileceğin kişiler var hocalardan, onlarla da konuşmanı tavsiye ederim.

Teşekkürler,
Torino'daki program gördüğüme göre ingilizce, zaten Toefl istiyorlar, ama ne olur ne olmaz diye ben İtalyanca'mı olabildiğine geliştirmeye çalışıyorum.
Ben ileride doktora yapıp yapmama konusunda kararsızım , yüksek lisanstan sonra özel alana da kayabilirim. Yüksek lisansı ilgilendiğim alanda biraz olsun uzmanlaşabilmek ve araştırma yapabilmek için istiyorum. Ama ben ileride en yüksek okula gidip ondan sonra orda mutsuz olmak yerine, yine başarı açısından güçlü ancak bu sefer aynı zamanda da sevebileceğim bir yere gitmek istiyorum.Bundan dolayı İtalya istiyorum. Hata mı yapıyorum bilmiyorum, o yüzden de hala kararsızım ama önümdeki 1 sene içince bu kararsızlıkları çözmeliyim diye düşünüyorum. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir.Bir akademisyen olarak , bu yollardan geçmiş biri olarak, bana düşüncelerimle ilgili ne tavsiye edersiniz, sizce bu mantıktan vazgeçip amerikayı da mı düşünmeliyim?

Bir de "abla" düzeltmesi yapayım, "şahşahlı" değil, "şaşaalı" binalar olacak :)

Düzeltmeniz için teşekkürler:)
Erasmus konusunu da düşünmedim değil, ancak ODTÜ de Erasmus yaparsam bu okulumu da 1 sene uzatacak, ben uzatmak istemiyorum , bir an önce bitirip hayallerimin peşine koşma telaşı sardı biraz beni denebilir. Orayı gidip görmek açısından yazın 10 15 günlüğüne İtalya'nın belli şehirlerine gidip tecrübe edinmeyi düşünüyorum çok etkili olmasa da en azından beni biraz olsun aydınlatabilir.
Aslında ben hedeflerimi şimdiden belirleyip ona göre hazırlanma taraftarıyım böylece kafamda daha net bir tablo görüp ona göre çalışabiliyorum. Bu söyledikleriniz bazı şeyleri tekrar göden geçirmem gerektiğini gösteriyor ama ben bu kadar hayalini kurduktan dilini öğrendikten sonra başka bir yere gidip hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum en çok.

Erasmus istememenin özel bir nedeni var mı, öncelikle onu sorayım? Erasmus kafandaki pek çok şeyin netleşmesine yardımcı olabilir.
Bunun dışında, sevebileceğin bir yere gitmen tabi ki güzel olur, Avrupa bence de daha keyifli bir yer, iyi bir okul olduğu sürece Avrupa daha iyi bir seçim olabilir. İtalyanca bilmen günlük hayatında büyük rahatlık olur, İtalya'da Roma, Venedik gibi turistik yerler dışında İngilizce bilen pek kimseye rastlayamıyorsun, okulun master programı İngilizce ise Torino iyi bir seçenek. Master yapmadan doktora konusunda karar verme zaten, ama sizin alanda özel sektör-üniversite arasında gidip gelen çok insan tanıyorum. Maddi olarak özel sektör çok avantajlı, üniversiteler değil. Ama bunlara daha sonra da karar verebilirsin, veya ileride değiştirebilirsin, çok problem olmaz. Bir de Torino'da kararlıysan ordaki hocalara ve çalışma konularına bak, ilgini çeken bir konu var mı? Okul iyidir ama senin üzerinde çalışmak istediğin bir konu yoksa anlamsız olur. Hocaların sayfalarını ve yayınlarını inceleyebilirsin.

Erasmus son sınıfta okulu uzatmana yol açabilir, belki sadece ilk dönem için gidebilir misin onu araştırabilirsin, ama dersleri çok iyi kontrol etmen lazım. Biraz riskli olabilir. Yazın şansın varsa gidip görmeyi deneyebilirsin tabi ki ama bu doğru bir fikir vermez, gezmeye gitmek ve okumaya-yaşamaya-çalışmaya gitmek arasında çok fark var. İtalya'ya gidip de bayılmadan dönmezsin, çok güzel bir ülke, çok güzel yerler var, ama bu diğer pek çok ülke için de geçerli. Tatile gitmek farklı birşeydir.

Teşekkürler,
Erasmus yapmak istemememin özel bir sebebi yok denebilir. Söylediğim gibi okulu uzatmak istemiyorum. Okulun uzaması aileme yük olacağım bir yıl daha demek gibi geliyor bana bundan dolayı bitirmek istiyorum. Ön bilgi işini de o yüzden yazın kendi imkanlarımla yapacağım gezilerle karşılamayı düşünüyorum. Politecnico di Torino'da şu anda benim üzerine çalıştığım ve ileride de üstüne çalışmayı düşündüğüm konuyla ilgilenen özel bir labaratuvar var aslında staj için de oraya başvurmayı düşündüm ama maddi açıdan 3 ay kalabilecek durumum olmayabilir. Bende o yüzden planlarımı yüksek lisans üstüne kurdum.
Ama tabi tek seçeneğim Torino değil başka üniversitelere de başvurmayı düşünüyorum ama şu an için önceliğimi İtalya'ya vermeyi planlıyorum.

Amerika konusunda da Tolga Can var sizin bölümde, onunla konuşmanı tavsiye edebilirim, kendisi doktorasını Amerika'da yaptı, belki kafandaki bazı soruların cevabını verebilir. Sizin alanda İtalya'nın yerini, değip değmeyeceğini söyleyebilir.
Bir de İtalya'daki okul asistanlık-burs vb. veriyor mu, bunları da araştırmalısın.

Bu arada Erasmus'u 4. sınıfta yapmam doğrudan okulu uzatıyor.Bizim bölümde son sınıfta iki dönemde de bitirme projesi var , dolayısıyla onu almamak okulu uzatıyor.

Bir de staj için de sana maaş verebilirler, yazışmayı dene bence, Kalacak yurt filan da ayarlayabilirler. Yeter ki sen istekli olduğunu göster.

Tolga Hocayı tanıyorum aslında bu konuyla ilgili kendisiyle konuşabilirim teşekkür ederim.
Burslar olarak belli burslar var mesela Torino'nun sitesinde senelik 5500 euroluk bir bursatan bahsediliyor, ama bunu alabilmek için neler yapmak gerektiği konusunda fazla bilgi vermemişler. Akademik açıdan başvurum umarım bu burs için yeterli olur. Zaten genel olarak ortalamamı ve Cv'mi burs alabilme şansımı yükseltmekiçin güçlü tutmaya çabalıyorum, burs alamazsam büyük ihtimalle gidemem zaten.

Aslında bende staja başvuracağım ama makalemin yayınlanmasını bekliyorum ki bu da ocak ortası gibi olacak. O zaman çok geç olur diyorsanız şimdi mi başvurmalıyım. Birde okulun sitesinde yabancı öğrencilere staj olanağıyla ilgili hiç bir şeyden bahsedilmemiş. Kime mail atmalıyım. O labaratuvardaki hocalardan birine doğrudan mail mi atmalıyım, yada durumu nasıl açıklamalıyım. Birde staj başvurularında yurt veya maaş istediğimizde alınma şansımızın oldukça düştüğünü söylemişti bir arkadaşım buna katılıyormusunuz?

Kesinlikle katılmıyorum, labın sorumlu olan hocasına yaz, çalıştığın konuyu, yayınlanacak olan makalenizi filan anlat. Makaleyi submit etmiş olmalısınız ocakta yayınlanacaksa zaten, beklemeye gerek yok. İtalyanca bildiğini, konuya ilgi duyduğunu, staj yapmayı çok istediğini ancak masrafları karşılamaya maddi gücün olmadığını, onların herhangi bir burs, maaş gibi yardımları olup olmadığını yazarsın. Sonrasında da yüksek lisans düşündüğünü filan da ekleyebilirsin hatta. O konuya yönelik aldığın dersleri, ortalamanı, çalıştığın projeyi mutlaka yaz. Onların kendi bütçeleri de oluyor okulun bursları dışında, o yüzden mutlaka şansını dene, belki hoca labın bütçesinden karşılayabilir.
Eğer istersen, maili yazıp özelden mesajla gönder, kontrol ederim içeriğini.
Bir de, Erasmus'la staja da gidebiliyorsun, onu da araştırsana? Staj için de oldukça iyi para veriyorlar. Bölümdeki Erasmus koordinatörüne sor, bilgisi yoksa biraz araştır, ben bi bakayım, Erasmus ofisinde onla ilgili bilgi bulursam gönderirim.

Okulun erasmus sayfası çökmüş sanırım açılmıyor,
www.erasmus.metu.edu.tr olacaktı adresi. Başvurular 1 Ocak-19 Şubat arası.
Benim bildiğim kadarıyla staj için gerekenleri yazayım en azından:

Minimum 3 ay staj, yeri kendin bulup yazışıyorsun, min. cumGPA 2.00, ingilizce sınavı yapılır ona girmek gerekir, İtalyanın olduğu gruba da 900 veya 1000 euro veriliyordu sanırım, aylık tabi ki. Bunlar tüm üniversiteler için ortak sanırım. ODTÜnün erasmus ofisinden daha ayrıntılı bilgi ve başvuru formu alabilirsin.

seninki gibi bir cv, tecrubelerime dayanarak soyluyorum, dogrudan amerikaya doktoraya asistan olarak kabul edilir. Neden italya sorusuna katiliyorum, ve bir arttiriyorum:neden master?
Italyada gecmisin medeniyetinin izleri varsa, amerika'da da gunumuz medeniyetinin zirvesinde. Universitelere tonla para akiyor, bu yuzden research yapmak da zevkli. Hem de doktora asistani olarak baslayip, dev sirketlerde stajdir, istir, bi suru yeni firsata yelken acabilirsin. Son argumanim da yasamin burada kolay olmasi. Asistan maasiyla ferah feza bi evde oturup, guzel bi araba alabilirsin. Tabi pahali sehirleri de var, ny gibi, ama ny olsun camurdan olsun, sefaleti bile guzel o sehrin.

bence de avrupa'da rahat kabul edilebilirsin bu özgeçmişle. almanya'da master yapan biri olarak, endişelerini de gayet iyi anlıyorum. akıl verenler de gayet doğru noktalara parmak basmışlar akademik olarak. ama mutlu olmayacağını hissettiğin bir programa başlama kesinlikle. avrupa'dan türkiye'ye acil bişey olursa haftasonu bile gelip gidebilirsin, amerika'dan senede bir kere ancak. mezun olup uzaklaştığın zaman sadece işin değil, geride bıraktığın insanlar da hayatında daha önemli bir yer ediniyor. ilerideki yaşamını amerika'da planlamıyorsan ve akademik bir kariyer düşünmüyorsan doktora illa olması gereken bir şey değil bence. ki doktoraya yapayım mı acaba, hadi bir deneyeyim diye de girilmemesi gerek. avrupa'da master doktora yapıp amerika'da harvard ve mit'ye post-doc olarak giden arkadaşlarım var. ileride fikrini değiştirirsen amerika'ya gitmek çok zor değil yani.
erasmus staj bursuyla gidebilirsin 3 aylığına, dedikleri gibi.
ayrıca hollanda'da delft'i de düşün bence, erken başvurursan burs bulma şansın da artar.

@meriadoc, amerika'nin cok uzak olmasi konusunda cok haklisin. deli gibi ozluyor insan ama bazen bir yil- iki yil gidemiyor.

ama "doktora ha deyince baslanacak bir sey degil"e katilmiyorum. surada bir seneyi biraz geckindir amerika'dayim, uc kisi gordum doktorayi guzel bi sirkette is bulup birakan. doktoraya baslamis olman bile bazi sirketlerin kapisini sana aciyor. bu uc kisiden biri, bir yil iyi bir sirkette calistiktan sonra turkiye'ye dondu gecenlerde. simdi turkiye'deki sayili sirketlerden birinde iyi bir pozisyonda calisiyor, yani "amerika'ya yerleseceksen oraya git" fikrine de katilmiyorum.

tabi avrupa master'i ile de turkiye'de iyi yerlere girabilirsin, ona bir sey diyemem. ama amerika'da ister doktorada kalirsin, ister baska alanlara gecersin, olanaklar daha genis geliyor bana.

Öncelikle verilen bilgiler için herkese teşekkür ederim. Erasmusla staj işini gidip bir konuşacağım işime yarayabilir.Ayrıca da o labaratuvara da mail atmaya karar verdim.
Neden italya ile ilgili de hani tabi New York harikadır eminim bundan ama bazı şeyler vardır küçüklükten beri istersiniz. Odtü bilgisayar mesela benim için öyleydi küçükken, şimdide Politecnico di Torino ve İtalya öyleler , istiyorum sadece.Bu belki şu andaki yaşımın da verdiği pembe düşünceler ama şu an için o yüzden orayı istiyorum.Tabii sizinde söylediğiniz gibi yakın olması da bir faktör, ben şimdi bile evimi özlüyorum başka ülkedeyken bu dahada artacaktır, en azından arada bir geri gelebilme şansı olması bile hoş gibi geldi. Tabii önümde henüz 1 yıl daha var bunları tekrar göz önüne alıp belki Amerika'da bir yerlere de başvurabilirim.
@opucuk baligi: Şu an sınavlarımdan dolayı çok yoğunum ama hafta sonu Pazar günü gibi CV'mi ve maili hazırlayıp size özelden gönderirim içeriğini, ondan sonra da ordaki insanlarla iletişime geçmeyi planlıyorum.

@aklimiseveyim 'ilerideki yaşamını amerika'da planlamıyorsan ve akademik bir kariyer düşünmüyorsan doktora illa olması gereken bir şey değil bence.' demişim, yerleşmeyeceksen gitme değil. tabii amerika'da resmi dil de ingilizce olduğu için doktora-iş sıçramaları daha kolay oluyordur, avrupa'da pek öyle değil. bir de tabii ben moleküler biyolog olduğum için iş olanağı daha kısıtlı.

ama mesela ben ileride hoca ya da bi firmada yönetici olsam, önce doktoraya başlayıp sonra bırakan birine biraz daha şüpheyle bakardım 'ne istediğini bilmiyor mu acaba' diye.ama tabii konu duyuruda yardımcı olmak, yoksa benim ne hakkında ne düşündüğüm değil.

kolay gelsin :)

3. sınıfta 2 makale bayağı iyi ortalaman da güzel amerikadan direk doktora kabulü alabilirsin doktorada genelde okul ücreti ve aylık burs verilir eğer burs senin için önemliyse boşuna şansını masterla zorlama. Makaleler hangi journallarda yayınlanacak falan. Eğer iyi journallarda ise ve sen ilk yazarsan şansın çok fazla stanfordu falan bile zorlarsın amerikada makale yazan öğrenciye değer verirler hele 3. sınıftaysa ama sen yinede submit ettik diye belirtirsin kiminle yazdıysanda ondan referans mektubu gibi birşey alırsan daha güzel olur X şu konuda şunu yaptı submit ettik gibi.

Ayrıca italyadaki okul da bazı alanlarda çok iyi orası kötü bir okul değil oradaki labın çalıştığı alanda iyi olup olmadığını anlamak için yayınladıkları makalelere bak eğer 1. sınıf yerlerdeyse çok iyidirler. Makale yazdık dedin ama nasıl bir şey tam bilemiyorum çünkü etrafta para için kurulmuş birsürü yer var parayı verip makaleyi yayınlıyorsun.

www3.ntu.edu.sg

buradaki journallardan premium leading reputable cinslerden birindeyse bence yüksekten uçmaya başla derim hatta bir tane daha yaz ki işin garanti olsun toefl ile falan hiç uğraşma onlar formalite 3.5+ gpa den sonra tek belirleyici etken araştırma becerisi ki bunun en temel kanıtı da makalelerindir hele 1. yazarsan çok çok güzel.

@meriadoc dogru diyorsun, doktorayi yarim birakmak turkiye'de kotu algilaniyor, ama burada degil. Buyuk bi sirketin ise alimlardan sorumlu elemani soylesiye gelmisti, doktora yapmakta olan insanlari akademik kulturleri ve bi alana yogunlsabilme yetenekleri sayesinde daha cok tercih ettiklerini soylemisti. Ama tabi, ben de birinci el tecrube ile konusmuyorum, dogru olmayabilir dediklerim de iste sadec soruyu soran arkadasa farkli bakis acisi sunmak istedim. Aklimikseveyim abd'den bildirdi:)

Makalelerinin abd'de en bi super okullarin kapisini acacagina katiliyorum. Bi de muhendislikte odtu dostu okullar var burda, gatech gibi, muhendislik fakultesi odtulu dolu.en azindan b plani olarak dusunebilirsin.

Teşekkür ederim,
Makalelerimiz henüz yayınlanmadı ancak birlikte çalıştığımız hoca avurpadaki birkaç prestijli üniversiteye konferanslarda yayınlanmak üzere yolladı. Kabul alacağını düşünüyoruz. Hatta kabul aldıktan sonra gidip sunum da yapacağız gibi.Makale sayısı arttırma olarak ta seneyeki stajımı da yine research tabanlı yapıp üzerine kendim koyup seneye de en az bit makale daha yayınlamış olmak istiyorum.
Labaratuvarın paperlarının yayınlandığı yerlere bakmak çok iyi fikir bunun için teşekkür ederim. Aslında seneye bu başvuraları yaparken Amerikaya'da kesin başvuru yapacağım ama büyük ihtimal dediğim gibi avrupa istiyorum.Avrupa'da da direk doktoraya kabul alma işine nasıl bakarlar tam olarak bilmiyorum.Ama master yerine direk doktora yapabilmek benim açımdan da güzel olabilir.

Evet tahmin ettiğim gibi birkaç yanlış anlaşılma olmuş öncelikle journal sözlü olarak sunulmaz dergide derler buna hakemlere gider incelerler falan bayağı bir uzun sürer yayınlanması. Türkiyede sanırım journal a makale deniyor konferansa ise bildiri deniyor, bildiri conference die geçiyor orada sözlü sunum falan yapılıyor. Konferanslar genelde üniversite bağlantılı olsada belli bir adları olur 12 th ieee/acm conference on xxx gibi bence sen bu konularda çalıştığın hocadan biraz bilgi sızdır ki durumunu daha doğru belirle.

Birde benim önerim konferanslar yeteri kadar var odtuden bol yayınlı bir prof bul mesela asuman doganc tı sanırım (vldb en iyi journallardan, kdd en iyi konferanslardan falan bir sürü yayını var) bu bayan oldukça iyi ama konusu sana uyarmı bilmiyorum bu kalibrede bir hoca bulup hemen ikinci dönem bir journal için kolları sıva yazında iyi çalışırsan ocak gibi falan journalı submit edersin zaten o tipte bir hocanın yolladığı journal kolay kolay reddolmaz çünkü hocalar az çok bilir ne olacağını. Ondan sonra o hocanın referansıyla stanford gibi kaliteli okullardan burslu ms veya phd yapman oldukça mümkün.

Birde türkiyede sağlam ve sağlam olmayan iki hoca cinsi var her yurtdışında doktora yapan kişi iyi değildir veya referansı yeterli değildir hele yardımcı doçentler daha çok yenidirler o yüzden yar doç referansı ve yeni doçent olmuş hoca referansı supervisorun olmadıkça almamaya bak. cream de la cream hoca genelde ieee fellow falandır kaliteli journallarda editörler kurulundadır bunu refree yane hakemle karıştırma editorler kurulunda olmak demek o kişinin yazacağı referans çok geçerli olacak demektir bu tip kişiler genelde kolayca referans vermez onlardan research dersi falan alman lazım hatta 2. dönem erkenden başla derim yazacak birşeylerin olur. Birde bu hocaları sınıflandıran en güzel ölçüt h-index tir. 20 civarı hindexi olan hoca türkiyede comp sci de cidden çok çok az. bazılarınınki 40 a falan çıkarki bunlar cidden züper ötesi adamlardır turkiyede cs de hindexi 40 olan hoca varmı bilmiyorum.

ne oldu dostum sonuç yazmak ister misin :)

windows üzerine ubuntu kurabilirsin.
ubuntu üzerine windows kurman mümkün değil. windows tanımıyor ubuntuyu ve ext. biçimini.. ubuntuyu fat ntfs formatı üzerine kurabilirsin

yapar öyle şeyler. yeni bir partition açıp windows u kurman lazım. sadece c ve ext formatlıysa bulaşma ubuntunu da kaybedeceksin. :)

manuel okuma, okumaya rağmen olmama vb. ihtimalleri de düşünerek söyleyebileceğim şey herşeye baştan başlamanız. başlarken önce windows kurmanız. windows kurarken harddiskinizi en az 2 bölüme ayırın. birine (yani c oluyor aslında) windows'u kurun. kurulum bitince partition magic yada partition wizard vb. bir programla d'yi 2 parçaya ayırın. biri bilgisayarınızın ram'i kadar boyutta swap olarak formatlayın. diğeri ubuntuyu kuracağınız bölüm olacak ve orayı da ext4 olarak formatlayın. yalnız bu işlemden sonra bilgisyarınızda d olmayacak. eğer ayrıca d olsun istiyorsanız 3. bir partition olarak istediğiniz miktarda ayarlayıp ntfs yada fat32(hangisi uygunsa) olarak formatlayın. bu işlemlerden sonra ubuntu cd'si ile başlattığınızda kurulum sırasında partition seçimine geldiğinizde işi ubuntuya bırakmayın. kurulacak yeri kendim seçeceğim gibi bir seçeneği seçin ve zaten orada etx4'ü görünce ayılacaktır. grub'ın kurulacağı yeri önerdiği gibi bırakın, istisnai bir durum yoksa bilgisayarı yeniden başlattığınızda siyah bir ekranda ubuntuyu ve windows'u seçebileceğiniz bir menü gelir. default olarak ubuntu açılacaktır. bunu değiştirmek isterseniz söylerseniz yardımcı olabilirim.

oyun oynamayacaksanız ubuntu üzerine vmware veya virtualbox kurup içine windows kurabilirsiniz.
oyun oynayacaksanız diğer türlü de yapabilirsiniz. Sanallaştırma iyidir yani.

hoobastank söylüyordu pes 2010'da o isimde bi şarkı ama :P

120

edit : Bir miktar yürümen gerekiyor indikten sonra. Borsa durağında ineceksin, sondan 3. durak.

güzergahına bakabilirsin :

www.eshot.gov.tr

Arkadaşın söylediğine ek olarak eğer ben yürümem daha kısa yolu yok mu dersen Konak'ta inerek, Konak'tan mevcut aktarman ile metro'ya binerek Çankaya'da inebilirsin :)

120 kullanmayın zaten. hayattan soğursunuz, yol bitmez.

Yorumlar ve oneriler icin tesekkur ederim.Peki bahsettiğim yönde size en kolay ulaşım nasıl olur?Fazla yürümeden.Otobüs dışında,ya da içinde otobüs de olabilir.

azcık yukarı çıkıp demirköprü metro istasyonuna çıkıp halkapınara gidip, halkapınardan izmir metro ile çankaya metro istasyonuna geçebilirsin. otobüsle falan uğraşmak niyedir..max 30 dakikada orda olursun..

www.izban.com.tr

kesinlikle cevap:
Procrastination
700bin kişi beğenmiş. yani bir tek sen ben değiliz ha?
www.facebook.com

zorunda olduğumuz için

türk olduğumuz için. yumurya henüz kapıya dayanmadı çünkü.

zevkli olmadığı için. biraz da isyankarlık sanırım.

zorunda olmak,
bölümü sevmemek,
o zaman ki ruh hali gibi şeyler etkili olur.
bölümümü seviyordum sadece dersi dinlemek bile bana çok şey katıyordu bazı derslere hiç çalışmadığımı biliyorum.

ordaki konular umrunda değil ki. okulları meslek lisesi gibi görüyoruz. bir meslek edinebilmek için geçilmesi gereken bir aşama gibi.

ben mesela sevdiğim bölümdeyim ve çok rahat çalışıyorum.

ben sevdiğim bölümdeyim,
hatta bazı derslerde çalışırken keyif bile alıyorum.
Ama çalışmak istemem ve oyalanırım ben de. Sanırım dendiği gibi zorunda olmak + sorumsuzluk derecesi etkili.

tembeliz. çalışmayı sevmiyoruz ya da daha kötüsü çalışmak zorunda olduğumuz şeyi sevmiyoruz.
valla ben ders çalışmamak için kalkar temizlik yapardım. o derece nefret ederim çalışmaktan

ben de böyleyim. bölümümü severek seçtiğim halde yanlış karar verip ilgisiz olduğumu sanıyorum. dikkat dağınıklığı varmış ben de. hiper aktivite iye üzerime almıyordum ama 3 çeşiti var.
1) hiper aktivite ve dikkat eksikliği
2) dikkat eksikliği ve impulsivite(dürtüsellik)
3) dikkat eksikliği

kaygısız gibi görünüyoruz ama değil. bildiğin çalışamıyoruz max 10 dakika. bunu herkes söyler ama biz sap gibi kalırız millet kafasını kaldırmaz dersten.

ne tarz bi eğlence arıyorsunuz?

genel olarak.
(bkz: küçük park)
(bkz: alsancak)
spesifik olarak tarz bilmek lazım.

böyle gençlerin takıldığı, müzikli, içkili, danslı manslı bi şeyler :)

alsancakta genelde bar gruplarının çıktığı bios, boombox, opus olabilir. daha janti bişeyler arıyorsanız bornovada ooze venue.

değer. paran olsun ama madem sürpriz yapacaksın iyi geçirin geceyi. istanbul iyidir.

long distance relationshiplerde gayet yaygındır haftasonu için yolculuk yapmak.

hemen git.

Yahu neden olmasın git tabi.Dedikleri gibi maddi anlamda uygunsan çok da güzeldir yılbaşısı için.

izmir i bırakmaya değmez.

not:istanbuldayım

git bence büyüyüp gelirsin.

en kötü ihtimalle (aşk meşk iyi gitmedi diyelim) istanbul'u görüp, etrafta gezip, bakınmaya değer. izmir kaçmıyor, özlesek de...
not: istanbul'daki izmirliyim :))))

"gör götüm yolları" derdi babaannem böyle durumlar için. ama aşk meşk meselesi diyosun, sürpriz diyosun, yıl başı diyosun, durma git..

yapmadigin icin pisman olacagina, yaptigin icin pisman ol. elini korkak alistirma.

benim de çok farklı değil, deli gibi spam geliyor.
Ama ben görmüyorum hiç spam klasörünü, dikkatimi çekmiyor rahatsız da etmiyor. Belki siz de alışırsınız.

gmail de hangi klasörleri görebileceğinizi ayarlıyorsunuz. neden spam klasörünü kaybetmiyorsunuz? spamde aklınızın kalmasına gerek yok. hem o kendi boşaltıyor.benim minimum 200+ spam'im oluyor her zaman

@akalmor
pardon biraz yanıltıcı olmuşum özür dilerim. daha doğrusu abartmışım. günaşırı 100 spam olmuyor ama tabii 10 günde falan bu sayıya ulaşıyor.

ismim soyismim güzeldir. bence "mis"tir yani :) yazdıklarını okudum çok doğru aynı zamanda bildiğim şeyler. söylediklerini aynen uyguluyorum. birisi yem birisi esas mail kullanma başta olarak. teşekkürler.

spam mailleri önlemenin bir yolu yok.ne yaparsanız yapın bir gün yine hortlayacaklar ve sayıları giderek artacak. gmail'in spam denetimi çok iyi bu güne kadar hiç spamle ilgili sorunum olmadı.zaten spam'e göz atmak en fazla 15-20 saniye alıyor. eğer spam olmayan bir mail spamler arasındaysa onu görmek en fazla 30 saniye.(gmail için konuşuyorum) çünkü spam mailler kendilerini belli ediyor :)

filtre bambaşka bir şey. filtre mesela konusunda "viagra" gecen tüm mailleri "xyz" klasörüne taşımana yardımcı olur. bunun gibi belirli mailleri belirli klasörlere yönlendirmenizi sağlayan bir araçtır. onun dışında spamle ilgili yapacağı bir şey yok.

benim gözlemim zamanla azaldıkları. gmail i ilk kullanmaya başlayanlardan biriyim (davetiye için yurtdışına kartpostal atmıştım heyt be o kadar karaborsaydı)
günde 100 spam aldığımı da bilirim ama şu an bakıyorum son 30 günde 204 spam almışım. fena değil bence. Aslında benim kullanma alışkanlıklarımla bu sıfıra yakınsardı da salak arkadaşların FW FW FW diye gönderdikleri cc de açık açık görünen maillerden kaynaklandı bu. O arkadaşları hayatımdan eledikçe spam de azaldı.

nerden aldigina gore;

fiyat avantaji (mesela abd)
tax refund avantaji (kdv yi geri aliyorsun ulkeden cikarken)

baska nasil bir avantaj olabilir ki?

apple aliyorsaniz inanilmaz avantajli olur.

klavyesi dezavantajıdır.
Uluslararası garantisi varsa bile burada kıllık çıkarabilirler bazen dezavantajı var.
Avantajı iste çoğu ülkede yoktur.

daha çok seçenek var. mesela alienware.

valla macbook pro aldım, 2000 lira az para ödedikten sonra dezavantaj filan hikaye. bir tek klavye sorun olabilir ancak ben de onu sorun etmiyorum şahsen.

klavye falan hikaye hic problem degil. en buyuk avantaj fiyat, netbooklarda bile gayet fiyat farki oluyor. netbooku gectim appleda mbpro falan ustune bir araba parasi kaliyor buraya gore. 3 al 2 ode oluyor neredeyse.

Asiri kapsamliymis yahu. Emin misiniz?
Hani application layer protokollerinden 3 tanesi gibi bir sey olsa anlayacam da, hem butun layerlar var hem de sinir yok. Bildigin butun network securityi icine kapsiyor. Pek mantikli gelmedi.
Bahsi gecen protokollerin wikipedia sayfalarindan baslayabilirsiniz. Genelde security kismina ayrilmis bolumleri olur.

Sanırım yanlış yazmışım kapsamı sadece Ethernet,IP,ICMP,TCP,UDP,ARP ve Http protokolleri için arıyorum cevabınız için teşekkür ederim.

yasal içerik haricinde hiçbir yerde yasal değil ki. açmaz büyük ihtimalle. sonuçta yüzlerce yabancı torrent sitesi var.

evet var.

abd de var..

almanya'da da sağlam para cezaları var.

bana okuldan uyarı gelmişti... "hoplatırız, adam ol" diye

Telif hakki olan herhangi bir seyi izinsiz (torrent'den) indirmek her yerde yasak, Turkiye'de de. Sadece bazi ulkelerde pek iplenmiyor. ABD'de riskli bir is, cunku public torrentlere kayit/film sirketleri de katilip o torrrenti kullanan herkesin IP'sini elde edip o IP'nin sahiplerine dava acabiliyorlar.

kanada'da bu durum toleranslı. müzik download etmek yasaya göre serbest sanırım.

ülkeden ülkeye değişir. Bazı ülkeler sıkı takip ederken bazı ülkeler "bilgisayar mı? o ne ki?" diyor olabiliyor.

www.youtube.com burada efbiayın fransada yaptığı operasyonlara gönderme yapıyor heralde.

En güzeli fikirlerine saygı duyduğunuz bir hocanıza gidin, "hocam durum böyle, bir yılda bana grafik tasarımın anahtarını vermeyeceklerini biliyorum ama iyi bağlantılar kurabileceğim, lisansüstü çalışmak için de düşünebileceğim kaliteli bir okul önerebilir misiniz?" diye sorun.

Dersler önemli ise, profesyonel olarak bir şeyler öğrenme niyetindeyseniz sizin için ingilizce derslerin olması önemlidir bu noktada.
Ha az çok Fransızca(veya başka bir dil) biliyorum ve onu da geliştirmek istiyorum diyorsanız Fransa'da üniversitelere bakabilirsiniz. Şöyle bir master databasei var, ben master için araştırırken kullanmıştım.

www.mastersportal.eu
bir de qs top universities var. Dallara göre filtreleme var, fikir verir.
www.topuniversities.com

Flash belleke ne dosyasi ve nasil atiyorsunuz? Öyle kopyala yapistirla olmuyor o isler cunku. Belli basli programlar var usbden format icin.

Veya anakartiniz usb boot desteklemiyor olabilir.

androidforums.com

ikinci el nokia n900 alabilirsiniz fiyat önemliyse, dual boot yakında geliyor.

htc desire z
motorola droid 2 (gsm)
bu ikisi gayet kral klavyeli android cihazlar.
ucuza ithal edenler arayınca bulunuyor.

barca'dan sonra madrid yerine başka bir yere geçmeniz önerilebilir mümkünse :).

barcelona'da şehir turu yapan otobüslere bilet alın. gezilmesi gereken hemen hemen her yere götürecektir. la rambla'da gezerken yankesicilere karşı dikkatli olun. teleferiğe binin. paella yiyin. gaudi'nin eserlerini gezin.

www.barcelona.com

barcelona'da mutlaka sagrada di familia'yı görün. caille'in bahsettiği otobüslerle(bus turistic diye aratabilirsiniz netten) barcelona'nın bütün turistik yerlerini gezebilirsiniz. 23 Euro'ya 2 günlük bilet alıyorsunuz ve otobüslere sınırsız binebiliyorsunuz. futbolla ilgiliyseniz nou camp'ı mutlaka görün. stadı gayet kapsamlı dolaşabiliyorsunuz. bunun dışında, şehrin merkezi plaza de catalunya meydanı ve hemen aşağısındaki la rambla'da yeterince zaman geçirilebilirsiniz.

ben de madrid yerine sevilla'yı hatta granadayı tavsiye edebilirim..
madrid buranın ankarası gibi pek bi numarası yok ama 7 katlı bi gece klübü olduğunu duymuştum ona gidebilirsiniz mesela.

barcelonada salvador dalinin müzesi barcelonaya 1 saat uzaklıkta filan galiba oraya gidebilirsiniz.

sangria için tapas yiyin flamenko izleyin (bunları ispanyanın herhangi bir yerinde yapabilirsiniz)

Bileti alınmış olarak mı görmek istiyorlar? Ayırtmış olmanız yetmiyor mu? Amerika'ya yetiyor ayırtmış olmak.

uçak fobisi olduğunu söyle veya öncesinde başka ülkelere backpack yapacağını belirt.

Ben o riski almıştım.
Bazı firmalar atıyorum +10 Euro ödediğiniz taktirde bilet fiyatınızın büyük bir kısmını geri ödüyor.

cosmictring: ya rezervasyon olarak görünüyor istenen. ama online thy rezervasyonu sadece bir günlük. o kadar kısa sürede başvuru yapmam mı bekleniyor?yani sonuçlanana kadar rezervenin süresi doluyor zaten.

bosver thy'i ya :).
diger firmalardan rezervasyon yaptir gidecegin yere. Cikarsa sonra gidip THY'den alirsin?

Veya lucky_meh in dedigi gibi ekstra ucret vererek iptal edilebilir/degistirilebilir bilet alabilirsiniz.

ilerisi icin cevap: rezervasyon yap, almana gerek yok.

bilet almaya gerek yok rezervasyon yaptırmanız lazım. fakat rezervasyon numarası falan yetmiyor, konsolosluk e-ticket numarasını görmek istiyor aklınızda bulunsun.

rezervasyon yaptirip ciktisini aliyorsun. rezervasyonunun ucup ucmamasi problem degil. ben ilk schengen vizemi oyle almistim.

o zaman şu noktaya geldim. rezervasyon yeterli. ancak thy'nin online bilet bölümünde benim bilet için verilen rez. süresi bir gün. yani rezervasyonu takiben ertesi gün almak zorundayım. belki benim bilet tip ve sınıfıma mahsus bir durumdur diye düşündüm.
entrapmen sorum özellikle sana: thy'den mi rezerv. yapmıştın acaba? çok çok teşekkürler bu arada.