benim de kesildiydi bi ara okulu bıraktığım için. sonra öğrenci belgesiyle falan geri başvurdum.

illa bostancı'daki yere gitmeniz gerekmiyor bildiğim kadarıyla. ama emin değilim. bi bilene danışayım cevap veririm tekrar.

öğrenci belgesiyle sgk ya git bulunduğun yerden halledebilme ihtimalin var.

konuştum. öğrenci belgesi lazım. bulunduğunuz şehirdekine gitseniz de olurmuş.

danışmaya gidin, söyleyin. tabiki alabilirsiniz.

alırsın. ama para isteyebilirler.

call center'ı arayın, mail adresinize göndersinler.

2)istanbul bahçelievlerde gold var, oraya da gidip şunu şunu istiyorum toplayın diyebilirsin.

-stokta olmayan ürün varsa aynı gün veremezler.
-ben kasadaki çoğu ürünümü exa bilgisayardan almıştım,vatandan daha ucuzlardı bir bak istersen.
-yaparlar,herkes yapar o yüzden iyi araştır bence

şu anda entry girdiğim pc'yi komple hepsiburada.com'dan topladım. garantili, canavar gibi... toplu aldığın için indirim de yapıyorlar güzelinden. havale olarak ödersin, oh mis.

bahçelievler gold çok pahalı, kadıköyde bulunan gold daha ucuz.

1-aynı gün hazırlayamazlar.

2-yazıcıoğlu iş hanının hemen yanında eksen bilgisayar var. ordan yaklaşık 3 tane i7 makına toplattım. memnun kaldım tavsiye ederim.

3- yaparlar ama max.50-100 lira oynar.

ellerindeki parça ve iş durumuna göre teslimat zamanı belirlenir.

yer için bir tavsiye de benden; www.netsiparis.com

exa'dan yıllardır alışveriş yaparım bir sorun yaşamadım. şuan kullandığım bilgisayarı oradan aldım peşin ( yüzde on indirim yapmışlardı) kdv indirimi vs de vardı şu an bile kardayım. 2 saat sonra toplanır alabilirsin demişlerdi ben kendim toplamayı seçtiğimden toplatmadım

net sipariş dışında hiç birini tavsiye etmiyorum. gold'dan vatan'dan pc mi alınır yav?
inventus.com.tr

inventus.com.tr yi şiddetle öneriyorum.

deotak eski koltuk altı kokunu özletecek sana haberin olsun , ben o kadar tırt bişi görmedim

(bkz: kristal deodorant)
terlemeye engel olmuyor ama kokuya engel oluyor. kendi kokusu da yok.

ben deotakın yanında başka bi koltuk altı kullanıyordum güzel koku olayını çözmek için.

@lemmiwinks tuttum onu ;)

kristal deodorant diye sattıkları bildiğin şap.:)

bir de şöyle bir şey buldum, nasıldır bilmem ama param olduğunda alıp denemeyi düşünüyorum.

@lemmiwinks
burda 14 lira

www.eczanemizde.com

@ilkinci kristal deodorant kullandım zaten biliyorum da, o yaklaşık 50tl olan terlemeyi de engelliyormuş. param olursa onu deneyeceğimm bir ara. ama kristal deodorantım da yeni bitti, ondan alacağım şimdilik. +4tl de kargosu var tabi.

ralph lauren polo blue yu ben önermiştim sanırım. bence imkanın varsa bir dene.

@slap teşekkür. işim gereği yurtdışına çıkma durumum olursa onu duty freeden alırım. sevdiğim bi marka zaten. türkiyede baya pahalı olucak almaya kalksam.

Çok hızlı da yürünse bir 30dak. alır gibi diyorum yavaş da 50dak.
Edit: Yeni salı pazarına göre yazdım eskisi 10 dak.

10-15 dk

ben mi çok hızlı yürüyorum yahu?

not: kesinlikle eski salıpazarına diyorum. yeni salı pazarına yürürsen bu sıcaklarda helak olursun yolda.

30 dk.

hızlı tempoyla eskisi 10, yenisi 30 dk.

samsung wave'ler 600 e kadar düşmüş 3 ay önce 900 civarıydı kaçırma derim.

butcenizi biraz zorlayip huawei ideos x5 alin. 569 lira fiyati. benim param olsa ve elimdeki telefonu adam gibi fiyata satabilecegimi bilsem hic durmam :)

nokiayı zaten takip edersen ne halde olduğunu okursun sözlükten, uzak dur derim.
marka çok önemli değilse huawei ideos x5 derim 800 mhz işlemci ve adreno 205gpu ve 2gb dahili hafıza 512 mb ram i var kvk destekli ayrıca bu fiyata bulabileceğin en iyi f/p telefonu android 2.2 ve flash desteği var. 570 tl.forum.donanimhaber.com

ama dersen ki huawei ne la, o zaman samsung galaxy gio öneririm 800 mhz işlemci android 2.2 her işini halleder ama biraz kamerası dandik. galaxy mini yerine daha iyi olur. o da galiba 500 tl idi.
forum.donanimhaber.com

edit: galaxy gio; mini'ye göre daha iyi. kullananlar memnun. miniyle karşılaştırırsan gio'nun ekranı 16milyon renk320x480 çözünürlük, mini 256k 240x320, gio işlemcisi 800 mhz, minide 600 mhz.

bekleyeyim o zaman. ama e250 izin vermiyor. sadece yes no tuşları aktif.

samsung al. samsung iphone'un işlemcisi dahil pekçok parçasını üretiyor. Devir akıllı telefon devri akıllı ol.

Ben Galaxy Ace kullanıyorum gayet memnunum telefondan. Daha önce 2 tane windows kullandım, motorola ve HTC. Ama android başka birşeymiş. MS aptal bir sistemi akıllı diye kakalamış bize.

Nokia, 9000 serisini yaptı ama bir türlü ilerletemedi, şu an düşüşte. Son çare Microsoft ile anlaştılar ki Microsoft ilk Akıllı Telefonu üreten firmaydı. İki batık firma son çare birbirlerine sarıldılar. Neyse... Nokia'nın sonu iyi değil özetle. Kullanan arkadaşlarda birer ikişer nokia'yı bırakıyorlar.

Benim tavsiyem Android ya da iPhone alman. Samsung'un Galaxy Mini modeli 600 Mhz işlemcili güzel bir telefon. Her programı süper çalıştıramaz belki ama kaliteli bir cihaz alırsın.

Wave'e bulaşma derim, o da Nokia'dan farklı değil. samsung bada adında ucuz telefonlar için bir platform yaptı. Ama Android yada iOs yerini tutamaz hiç biri.

O yüzden Galaxy Mini derim başka da birşey demem.

galaxy gio hakkında bilgisi olan?

kesinlikle samsung al. s5620'yi tavsiye ederim.

diyarındaymışsın tütünün... biz istanbulda diyarbakır tütünü bulmak için bir tarafımızı yırtıyoruz. ama bulabilirsen ince kıyım adıyaman al kilosu 40 lira civarı. on pakette arap yanına mis...

madem diyarbakır'dasın, hatay'a uğra, orada pazarlarda satılıyıyor tütünler.

valla kilosu 45'ten yarım kilo adıyaman tütünü aldım. lice tütünü vardı ama boğazımı yakıyordu, adıyaman aldım ben de. güzel tütün, sevdim. ama sarma konusunda sıkıntı yaşıyorum şu an. :D ayrıca 50 gram drum vardı 5 liraydı ama almadım. başka sefere deneyecem onu da.

peder fln uğraşmayın, kendi üyeliğinizden git, bana özel > üyeliğim > üyelik bilgilerim > üyelik bilgilerimi güncelle , buradan ad soyadı değiştirin, kredi kartı kısmına o çıkar.

gönderen kişiye de şu ada gönderir misiniz deyip kendi adını verirsin kargoyu alırken sorun çıkmaz. ya da vermene de gerek yok, birinci derece akraba kargoyu alabilir.

Birinci derece alamaz çünkü ben alanyada peder mersinde :) ama satıcıya ulaşmak en mantıklısı

dediğim şey şu; kendi üyelik bilgilerinize babanızın adını yazın ve böylece babanızın kredi kartını kullanın. adres sizin adres kalsın. kargo sizin adrese babanızın adı ile gelir. siz de kimliğinizi gösterip oğluyum diyerek alabilirsiniz.

peder ek kart sanal kart vs çıkartsın senin adına

Kredi kartının ismi denetlenmiyor ki, soyadı aynı olduğu sürece numara doğru ise pos kabul ediyor. Ad kısmı işlemez, ben de böyle oluyor bu nedenle kardeşim kendi adıyla benim kartımı internetten rahatça kullanıyor.

benim de kredi kartım yok. sahibinden.com'a babamın adını ve kredi kartı bilgilerini verdim, adrese de kendi adresimi. anladığım kadarıyla sistem adres kontrolü yapmıyor, kullanıcı adı ve kredi kartı sahibi aynıysa sorunsuz alışveriş yapabiliyorsun.

Ürünü pederin adına sipariş edip satıcıdan bana yollamasını rica ettim sorun çözüldü :)

deri altındaki sinirler yanıp ölene kadar acı çekiyor sonra dünya sikinde olmuyor diye duymuştum.

(bkz: thich quang duc)
cevap değil ama merak ederseniz internette videoları var.

Zehirli gaz soluma ve nefessizlik. Bir süre sonra sinir uçları da yanacağı için hissedilen acı da duruyor.

tahmin ediyorum yanma bir şekilde bitmezse hayati organların, damarların, sinirlerin hasara uğramasıyla ölüyorsunuz. elbette acıdan şoka girip çoktan bayılmış gitmiş olursunuz bu noktaya kadar.

eğer bir şekilde bir notkada yanma olayı biterse ve temel yaşamsal fonksiyonları sürdürebilir halde olursanız bu durumda da tüm açıklıklarınızdan enfeksiyona ve ısı kaybına maruz kalıp enfeksiyon veya hipotermiden ölürsünüz.

kısa sürede ölür yani 20 saniyede cayır cayır yanmış duruma geçer, bilinci yok olur.
bundan sonrası tamamen benim hayal gücüm:
ilk şokla biraz hareket eder, sonrasında haraplanmış dokunun derinliği deri seviyesinden derialtına yağ seviyesine iner. tabi bu arada bazı damarlar, yüzeyel sinirler falan da haraplanır. kişi derinin bittiği notkada zaten acı hissetmez çünkü ısı-acı reseptörleri deride.
bi de bunlar olurken kalp krizi de olabilir bence, derinin yanması sırasında. o acıyla ani adrenalin falan salgılanıp kalbi bir anda flattere fibrilasyona falan sokabilir. iyi sallamışım şimdi bakınca farkettim ha.

yanarak ölmek en acı ölümlerden biri. morfin bile kesmeyebiliyor. bütün cildin yandığı için sıvı elektrolit dengen bozuluyor. bu kalp böbrek gibi problemlere yol açıyor. hemen öyle ölmüyorsun yani.

geniş yanıklarda vücutta ani ısı ve sıvı kaybı sonucu ortaya çıkan şok tablosu diye özetlenebilir. bunun sonucunda hipovolemik şok ve sıvı kaybı sonucunda kalbin ihtiyacı karşılayamamasına bağlı kardiyojenik şok tablosu ortaya çıkıyor. neticede kalp duruyor (kardiyak arrest) ve ölüm gerçekleşiyor. (birçok mekanizma bu sürece etki ediyor elbette ama özetle bu şekilde açıklanabilir.)

o an ölmezse daha sonra sıvı kaybından ölüyor

1 dakika içinde dumandan veya şoka girerek bayılınıyor. Pat diye ölmüyorsun ama.

havyayı avuçlamıştımda aklım çıkmıştı. ama oksijen kaynağı ile parmağını yakan arkadaş acıdan söz etmemişti. sanırım sıcaklıkla da alakalı, sıcaklık ne kadar yüksek olursa sinirlerin yanması kavrulması daha çabuk oluyor.

Bütçe ile alakalı.

Ama Mercan Yokuşundan bulabilirsiniz. Orada bir sürü dükkan var bu tip çantalar satan. Markalı olanlara göre daha ucuz ve kaliteleri de fena değildir.

Ama yok biraz daha kaliteli olsun marka olsun vs diyorsanız, karaköyde yanlış hatırlamıyorsam ismi, Atlas olan bir yer var. Tam meydanda, köprünün yanı.

kadıköy, osmanağa camiisinin yan sokağı, eminönü mercan( pazarlık yap)

tahtakale'den almıştı bir arkadaş. çanta, mat, çadır madır..

tahtakalede çantacılar sokağı mı ne, uzun dik bir yokuşu turmanınca varmış, almıştık sırt çantalarımızı. duyduğum fiyatlardan daha ucuza almıştım.

forum istanbuldaki decathlondan aldım birkaç ay önce. fazlasıyla memnunum..

gerekmiyor, herhangi bir nüfus müdürlüğüne gidip çıkartabilirsin.

cezası var ama

önce bir gazeteye nufus cüz. kaybettim. hükümsüzdür ilanı ver de başına bişi gelirse seni mesul bilmesinler.

cezadan kaçış yokmuş evet 60 küsür lira falan ama bir de sabahın köründe muhtarla falan uğraşmak sorun olurdu. Direk giderim nüfus müdürlüğüne.

ikametgah istiyo nüfus müdürlüğü bildiğim kadarıyla. yakın zamanda benden istediler en azından.

ilana gerek yok artık.kalktı o uygulama.
ben gittiğimde muhtarlıktan nüfus cüzdanı talep formu istemişti nüfus müdürlüğü ama istanbul'da nasıldır bilemiyorum.ben ankara'dan aldım.
muhtar,cezayı ödememek için param yok ayağı yap,fondan halleder onlar sana borç yazarlar ama o borcun ödemesi de kimbilir ne zaman gelir falan demişti.dene istersen...

yok bildiğim kadarı ile. en azından genel kurul salonunda. o nedenle silahla vekil vuruluyor, o yüzden yumruklaşmalar oluyor. ancak her durumda koruyan çıkar (vekillerden yani)

oha meclis'te silahla vekil mi vuruldu? kim?

ayrıca bugünkü meclis'te mesela bağımsız blok adayları yoktu. biri çıkıp da "apo'yu ben çok sefiyom" deseydi, muhtemelen kimse korumazdı.

benimde bildiğim kadarıyla yok kolluk kuvveti meclis içinde

partinden adamlar korur seni anca.

orda su getiren yazı yazan adamlar var,meclis bünyesinde çalışan insanlar ayırır genelde,olay büyürse gerek asker gerek polis girer bence

şu an hatırlamıyorum (googleda bulamadım) ama 3-5-10 yıl önce biri vuruldu. adını da hatırlamıyorum. biraz araştırıverin. çıkar bi yerden.

Meclis içinde sivil güvenlik görevlileri olması gerek. Haberlerde görmüştüm bir kaç ay önce güvenliklerin bir adamı genel kurul salonu mu her ne deniyorsa oradan karga tulumba çıkardıklarını. Evet eminim vekil değillerdi. Güvenlikten sorumlu insanlar idi. Ama statülerini bilemiyorum.

Öncelikle idare amirleri o da olmadı meclis başkanı gerekli gördüğü hallerde güvenlik görevlilerini genel kurula alabilir.

genel kurulda yok da. seyircilerin bulunduğu locada seyirci, davetli vs.den çok güvenlik vardır.

silahla değil de, yumruk sonucu bir milletvekili öldü. kavga çıkınca kavaslar falan ayırıyor olabilir.

"Kabul edilen, “TBMM Güvenlik Yönetmeliği”ne göre, TBMM’nin iç bölgeler ve giriş kapılarının güvenliği tümüyle Koruma Daire Başkanlığı’na verilirken, Muhafız ve Tören Tabur Komutanlığı’nın sorumluluk alanı sadece “dış güvenlik”le sınırlandırıldı.
Böylece TBMM’ye giriş kapılarında tüm güvenlik kontrolü polislerce gerçekleştirilecek. Ancak askeri araç ve personelle ilgili kontrolü askerler yapabilecek.

Polislerin askeri araç ve personel üzerinde sorgulama yetkisi olmayacak."

www.gazete5.com

"ayrıca tbmm iç tüzükte şöyle birşey buldum:

ONDÖRDÜNCÜ KISIM

Kolluk İşleri

Kolluk tedbirleri

MADDE 164– Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bina, bahçe ve arsaların iç ve dış güvenliğiyle ilgili tertip ve tedbirleri almakla yükümlüdür.

Muhafız taburu ile güvenlik kuvveti, ancak Başkanın emri altındadır.

Silah taşıma yasağı

MADDE 165– Türkiye Büyük Millet Meclisi bina, bahçe, arsa ve eklerine silahla girmek yasaktır. Muhafız taburu ile emniyet kuvvetlerindeki görevlilerle Başkanın istemi üzerine çağırılan silahlı kuvvetler ve güvenlik kuvvetleri mensupları hakkında bu hüküm uygulanmaz."

www.tbmm.gov.tr

tkm.ibb.gov.tr

kameraları biliyorum, şuan trafik olduğunuda biliyorum ama tahmini kaç gibi çıksam rahat ederim diye merak etmiştim.

ya sabah çok erken ya akşam 8den sonra. 14.00'te bile köprü trafiği var artık.

21'den sonra, tecrübe konuşuyor

tabiki o

nasıl benzemiyor ya. berenin ta kendisi. (soru geyik mi diye çelişkiye düştüm, o derece)

%100 beren saat.

kesin o

bu küçük çocuklara sorulan sorulara benzemiş, "saat resmi verip bu nedir?" şeklindekilerden.

ya nasıl ağzı biraz benziyor falan, %1000000000 beren saat, çok açık.

elbisesi benziyor o kadar ahdasdhahd

1 hafta ile 15 gün arası sürebilir. ben 3 günde almıştım şans işte :)

marmara üniversitesiyse 3 ay

ben "geçici geçici mezuniyet" belgesi aldıydım, hem de aynı gün içinde. öğrenci işlerindekilerin yardımıyla...

herey hazırsa 1 günde de alınabilir.

zeytinyağı ekleyebilirsin üzerini kapatacak kadar.

bizimkiler direkt kapalı cam şişede buzdolabında saklıyor.

peynir helvası?

serbest çağrışımla aklıma iki şey gelebildi: çeşmibülbül ve yaprak salma aleti. :) lokum da sayılır mı acaba?

he bi de cezve

(bkz: beyin bedava)

akbil

kemalettin tuğcu romanları

maraş tarhanası.

alınıyor. bahariye caddesinde adliye B

şuradan derken, bu linkte özel bir yer işaretlenmiş görünmüyor bende. genel bir kadıköy haritası çıkıyor. ama şöyle yapabilirsin. rıhtımdan, e-5ten kartala giden minibüse binerek gidebilirsin. önünden geçiyor. ya da 21A otobüsüne binebilirsin. o da rıhtımda minibüslere yakın olan duraktan kalkıyor. önünde inersin aynı şekilde bu otobüs ile de.

işaretlenen yer metrobüs civarı iett yıldızbakkal durağı.
ben de ordan bilmiyorum da rıhtımdan kartal, pendik otobüsleri geçiyor. 21u, 21a, 130, 130a filan daha da vardır. e5'ten giden otobüslere bak.
ordan rıhtım yürüyerek bi 10dk filan sürer.

evet, o metrobüs durağının oralardaymış ev. o aradaki taşköprü caddesinden geçen bir şey var mı ki?

(iett'nin harita şeysine ulaşamıyorum da bir süredir, ilginç işler)

ya rıhtıma inecen, ya da nautilius'un önüne. ikiside aynı aşağı yukarı. kestirmeden nautilius daha yakındır. yani taşköprü caddesinden dümdüz aşağı. oradan da bostancı köprüsüne geçen otobüslerin alayı gider. 19-319 21a,21u,16b,130 vs.

yıldızbakkal durağı ise işaretli olan yer, nautilus'un ordaki durak kestirmeden 5 dakika sürer. ama metrobüs'ün yakınında demişsin. metrobüs söğütlüçeşme'de. ordan da en kolay rıhtım'a inmek olabilir. yaklaşık 15 dakika yürürsün. ya da metrobüsle uzunçayır'a, ordan aktarma yapıp otobüsle kozyatağı'na geçebilirsin.

patates kızartması ya da külahta patates. bardakta mısırı bilmiyorlar hiç, bunu da düşünebilirsiniz.

kumru .. kimi yerlerde karışıkta derler... değişik gelebilir onlara.

krep falan demişsin. waffle olmaz mı peki?

makarnayı da düşünün bence çok iyi olabilir. plastik tabaklarda satabilirsiniz.

@barkopasa, bunlarin waffle diye bildigi sey aslinda krep dedigim olay. waffle desem daha dogru olurdu dogrusu; yalniz icine nutelladan baska bir sey koyulmuyor (belki bir tek muz)...

buz badem

midye dolma

tantuni

krep nutella ikilisini demişsin de onu önceden hazırla sonra ısıt olayı olmaz yahu. suratına bakmaz italyanlar onun. hoş sırf ucuz öğrenci işi diye saçma sapan dönerleri yiyolar ya yemek diye. herneyse eğer pişirme işi yoksa üncelikle soğuk makarna ve pirinç salatası işine girin. biraz birşeyler olsun eğzantirik diyorsanız elinizden de gelirse kısır yapın güzel olursa mis gibi yerler. mercimekli filan soğuk salata olayları da var. sıcak bişeyler de olsun dersen (hangi şehirdesin bilmiyorum) ama illa ki her şehrin gece mekanı çevresinde bir iki vardır şu otobüsden dünme büfeler. işte mesela orda olan sandvic çeşitlerini uygulayabilirsiniz cotoletta salamella filna bunları onceden pişiriyolar çoğu zaman sonra son dakka tost makinasında ısıtıp ekmekle birlikte sunuyolar. yani pişmicek diyorsan formül ancak bu. veyahut focaccia yaptırıcaksınız onu dilim dilim ısıtabilirsiniz. soğuk sandvicin de bu arada oyle çok bi masrafı yok ki aslında bakıcak olursan. trye göre hatta cok daha kaliteli malzemeyle daha ucuza gelebilir bile. tonlu prosciutto lu salata domates eşliğinde gayet sunarsınız. bak insalata caprese de olur. veya bruschetta.

hdd'in tek girişi usb portu muydu?

disk kutusu üzerinden mi kırıldı? nasıl kırıldı?

Anladığım kadarıyla sizin harddiskiniz zaten bir kutu içinde, ondan çıkartıp başka bir kutuya takabilirsiniz. Tornavidayla veya çekerek o kutudan çıkarma ihtimaliniz olduğu gibi, kırmanız da gerekebilir modeline göre..

Şöyle USB portunun takılı olduğu lehimler kırıldı. lehim noktaları da çok yakın olduğundan ben kendim lehimleyemem mümkün değil normal lehimlerle. dışası açılan tek port USB portu

portu komple çıkartıp yerlerine sırasına uygun olarak usb kablosu lehimle ya da yeni kutu al.

normal o diskler zaren ide-usb donusturucu ile baglanti sagliyor. diski kutudan cikar. diskin ucu muhtemelen ide dedir. degilse ucunda kucuk bir donusturucu vardir onu da cikar ve yeni kutuya tak. kutu yerine bu is icin yapilmis donusturuculer var onlardan da kullanabilirsin.

not: icindeki veri onemli ise yedeklemeden lehim falan yapma. ayrica lehim statik elektrige neden olacagindan nasil yapilacagindan emin degilsen lehim olayina hic girme.

ilaclar hep kapali durmuyor iste. bazen aciliyor, orda kullaniliyor. sonra acil durum pansumanlari, igne yapimlari ve bunun gibi durumlar bu kokuyu olusturuyor iste. hijyenik kokular, dezenfektanlar da bunlara ek oluyordur.

ayrica hastaneye kokusunu veren formaldehit maddesi eczaneye de veriyordur bir nebze.

edit: iyodoform adli dezenfektan da bu kokular arasina girebilir.

artı olarak arka tarafta hazırlanan ilaçların yapımında kullanılan malzemenin kokusuda olabilir, en basitinden alkol.

aga orda igne yapılıyor ya, acıyor alkolü, oh mis gibi kokuyor etraf.
hijyen hijyen, hijyen nedir?

rivanol bu madde reçete edildiğinde distile su ile karıştırılması gerekiyor sarı renkli bir sıvıya dönüşüyor işte o kokunun kaynağı o.

eskiden saat camının üstüne iyodoform koyarlarmış eczanelerde. artık yok böyle bir şey. şimdiki kokuyu veren ilaçlar, alkol, kolonya, eczane laboratuvarındaki diğer malzemeler.

2 kadeh bişi iç bence atarax çekilecek dert değil

melissa çayı ya da ıhlamur iç, kimyasal bir şey kullanma derim.

atarax? delirme...
anti-em iç çok kimyasala bağlanmak istiyorsan..

ben genelde yolculuğa çıkmadan önce biraz gergin, tedirgin olurum. iki üç gün önceden günde 3 atarax alıyorum, iyi geliyor. uçağa binmeden hemen önce bir tane atarax içerseniz, etkisini göremezsiniz. daha önceden içmeye başlamak lazım.

ben de ilk başlarda çok korkuyordum uçağa binmekten. 3 saatlik yolda sürekli nabız 150 atıyordu, baktım bu iş böyle olmayacak. sık sık uçağa binmem gerekiyor. başladım uçak nasıl çalışır, ne durumlarda kaza olur vs araştırmaya. özellikle geçmişte yaşanan kazaların sebeplerini falan okumaya başladım. hani hangi şartlarda kaza olur.. açıkçasın araştırıp öğrendikten sonra daha rahat bir şekilde uçağa binmeye başladım. bir nevi ikna oldum yani uçağın kolay kolay düşmeyeceğine.

bir de ilk başlarda korkudan hep koridor kenarı isterdim görmeyeyim diye sonra kendimi cam kenarında otumaya alıştırdım ve taa o kadar yüksekten dünyaya bakmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu farkettim.

ve sonunda hiç yapamayacağımı düşündüğüm uçuşu başarıyla tamamladım, taa vancouver'a uçtum okyanus aşarak. hatta uçuşun ortasında pilot anons yaptı öndeki uçaktan haber geldi kötü türbülansa düşmüşler haberiniz olsun yerinizden kıpırdamayın diye bu bile beni germedi.

söylemek istediğim şu ki, uçuş korkumu bir anda yemedim tabi ki ama uçuşun mantığını kavramak, kazaların nasıl gerçekleştiğini öğrenmek bana yardımcı oldu.

atarax bir işe yaramıyor. passiflora iç yarım şişe.

yeşil reçeteli ama yazdırabilirsen veya bulabilirsen tabii ki en iyisi xanax. tatlı ve huzurlu bi yolculuk yaparsınız.

bisiklet, müzik aleti vs özel olarak alınıyor.
dur link bulayım.

www.turkishairlines.com

hayret öyle bir bilgi yok :S

iki tekerinide sök kadronun üstüne koyup büyükçe bir valize sığdır belki kabul ederler.

valla yardimci olur mu bilemem ama, her seferinde cocuk arabamizi ve cocuk pusetini (hani o arabanin arka koltuguna monte edilen) yanimiza aliyoruz, bagaja arti yük olarak saymiyorlar bedavadan tasiyorlar. cocuk arabamiz hayvani büyüklükte belirteyim.

valla ben daha önce taşıdım, ama biletim ekonomi değildi, kilo sınırını aşmadım, aşamadım. ama onu kilodan saydıklarına göre ve ek ödeme istemediklerine göre sanırım bagaj hakkınızdan sayılıyor.

yurtiçi taşıdım, sorun olmadı. yurtdışına çıkarken de sorun çıkmaz diye düşünüyorum.

Bence götür getir kargo parasından orada kiralamak çok daha mantıklı olur

@saksel; bu turu bisikletle yapacağım için kiralama işi olmaz.

arkadaşım, avşa ile aklımda kalan tek iyi şey çınar diye bir yer var. servisle 10 dakika. oranın denizi güzel. gece hayatı 18 lik apaçiler. 2 günden fazla kalınmaz. moral bozduysam kusura bakma.

ya da şarköy daha mı iyi bi alternatif olur ki acaba

avşa'nın denizi şarköy'den daha iyi.

denizi tek kelime ile harika( adanın arka tarafı nispeten ıssız bölgeler) ama kalabalık gecesi sokakta dolaşması beş para etmez.

Nakit paranız varsa otobüslerde kullanabilirsiniz.

şoföre veriyoruz parayı diyorsun.. bizim oralarda yasaktır da o

öyle kart yok efenim akbil alırsınız belli bi miktar yüklersiniz tek basmada 1,65 tl alıyor akbilde. onunla öyle dolanırsınız sağı solu.

bizim oralar derken? uzayda mı yaşıyosun yasak onlar:o

Bursa'da yasak:p tam akbili nerden alabilrim. öğrenci akbil için belge ister şimdi

Yeşil otobüsler dediğimiz belediye otobüslerinde şoföre veriyorsunuz. Halk otobüsü denilen otobüslerde zaten muavin var. Yasaksa da 15 20 senelik istanbul hayatım boyunca hiç ceza alan sürücüye rastlamadım.

bi ara beşi bi yerde diye bir şey vardı. 5 binişlik bilet hesabı. hala var mı bilemiyorum.

5i1 yerde var akbil dolduran yerlerde satılması lazım

beşi bir yerde

amoklavin. ama geçici çözüm olur ve hemen kesmez. kısa vadede de sağlam bir ağrı kesiciyle kombine edin isterseniz

rakı her haltın ilacıdır.

wohoo! rakı ve apranax fort baya rahatlattı, özellikle rakı.

dişinol 1 lira mı iki mı ne. ondan al sür dişine ama başka yerlere diline vs. temas etmesin. olmadı anestol de sürebilirsin.

dolorex diş ağrısına birebir. bende de aynı sıkıntı var, diş hekimine gittiğim anda çekecek huff :(

dişinol +1

lsd

sert bir alkol ile gargara yapın 5dk. mis gibi geçiriyor.

dişinol falan sürme eğer dişinde madde kaybı açılma boşluk yoksa.20 lik dişler illa kendisi çürümeden de ağrıyabilir.bu arada dikkat ettim kimse çekimden bahsetmemiş.ben mi çok sazanım acaba bi hekim adayı olarak.20 yaş dişleri ağızda diğerleri gibi ağızda tutulması gereken dişler değildir.önündeki dişler de duruyosa gönül rahatlığıyla çektirebilirsin.ancak normal bir diş hekimi her zaman 20 lik dişin çekiminni üstesinden gelemeyebilir.cerrahi operasyon gerekebilir.çene cerrahları yapıyo o işi de genelde.augmentin 1000mg. + ağrı kesici olarak apranax 550 mg hekime gidene kadar seni idare edebilir ama mid eproblemi,n varsa ağır gelir.yutmadan önce pospektüsü oku hatta eczacıya da bi danış

Bir adet apranax fort al. Sonra kafanı yastığa yapıştır. 10 dakika süreyle ağla zırla.Kafanı yastığa vur felan. Sonra bir bakacaksın ki geçmiş :)

Okan?

ben msndeyim :p

bende ama msndeyim fakat kimsem yok :). okan izleyecek tv de yok:)

mr fusion ve dellydenis birbirinizi msn'e ekleyip, konuşsanıza. sırayla hayattaki en güzel ve en kötü günlerinizi anlatın.

kimse önermemiş. geleneği sürdürmem lazım: ossbir.

yıldıztv den filan izlersin diye demiştim.

hacı netten 7 numarayı izliyom. nostalji yapıyom.

aynı durumdayım evde her yer her yerde, biram da bitti, dışarıdan geldim 1 saattir mala bağlamış durumdayım. aynı tavsiyelere talibim :S

geç olsa da açılıyor, bir sorun yok.

bi kaç gündür oluyo bu arada gidiyo 10 15 dk. giremiyorum ben de su an.

giremiyorum ve bunu sormak için girmiştim duyuruya da :D

girilmio

sözlük çok bozdu

beta bile girmiyor.

duyuruya bile html mod da giriyorum

sözlük iyiydi de çevresi onu bozdu

ben sözlüğe güveniyorum da çevresine güvenmiyorum.

açılmıyor.

açılmıyor evet şuanda öyle

şimdi açıldı işte

deotak var her duştan sonra sürerim, renksiz kokusuz bir krem. çok etkili ter kokusunu bildiğin sıfırlıyor. tavsiye ederim, içinde alüminyum olduğu yazıyor ambalajda, ciltten emilir mi hiç bilmiyorum. iki yıldır kullanıyorum. reklamlar bitti :)

"kristal" dediği bir şey (taş?) kullanıp çok memnun olduğunu söyleyen bir arkadaşım vardı.

aktara sorulabilir sanırım.

edit:

www.eskisehirburada.com

şahsen stick değil, ama roll-on kullanıyorum. genelde nivea.
ama pudrasız olanlardan. çünkü pudra derinin nefes almasını önler.

bu ter kokusunu önleme ürünlerini kullanmadım.
sanırım içerikleri farklı farklıdır. bence derinin nefes almasını en az engelleyeni seçmelisin.

çünkü terlemek gerekli biliyorsun. ve terlememek de son derece sağlıksız.
bu arada daha dün gece dr. oz, programında (ki nedense kendisine antipatim vardır gerçi), ter kokmamak için koltuk altınızı sürekli tıraş edin önerisinde bulundu. çünkü kokuya neden olan bakteriler kıllarda daha çok barınıyor. gerçi yaz geldi zaten, ama ek bilgi olsun :p

@mağra insanı
bilimsel çözmeyi tercih ederim. zaten bi kişiye uyan bişey d,ğerine uymayabilir.

@blatta hiberna
nivea bende hiç işe yaramıyor. sürekli traşlıyım. metobolizmam nasıl çelışıyorsa pudrasız herhangi bişeyin fayda verdiği yok :/

niveanın yeni black&white serisi şimdiye kadarkilerin en iyisi bence

deotak kullanıp da memnun olmayan görmedim. şiddetle tavsiye ederim.

o kristal dedikleri şey şapa benziyor.. bilimsel olark çözmek istiyorsan. ilk önce yediklerine dikkat et. baharatlı, soğanlı çok et yeme. parfümle falan olmaz antibakteriyel bir şeyler sür koltuk altına hiç olmadı botoks yaptır.

bilmiyorum bulabilme şansınız var mı ama ralph lauren polo blue' nun deodarantını kullanmanızı öneririm. fiyat olarak pahalı fakat gerçekten terlemeye ve kokuya karşı oldukça işe yarıyor öyle dandik nivea lar falan gibi değil. ürün bu :
www.amazon.com free shoplarda bulabilirsin sanırım.

roll-on'larla geçmesi tam bir hikaye bana göre. kursept diye bir krem var, eczanelerde satılıyor. her banyodan sonra (2 günde 1) sürüyorum, koku moku yok. doktora sordum, herhangi bir zararı da yok dedi.

ilaç kullandığınız müddetçe veremiyorsunuz ve kandaki nikotin seviyenizin sınırın altında olması gerekir.

her şey iyi güzel de "gey ilişkim yok" ne demek aga?!

ne biliim sorulmuyomuydu ya kan verme formunda

Bence de kan vermemeniz sizin için daha iyi.

1. sigara problem değil verebilirsiniz.
2. ilaçların ne olduğunu bilmiyorum ama kimi ilaçlar vermenize engel. bunu oradaki doktor bilir. ama şunu biliyorum ki aspirin kullanıyorsanız bir hafta kadar veremiyorsunuz. çünkü kanı sulandırıyor.
3. içki içmek de problem değil ama 24 saat (önerilen 72 saat) içinde alkol almamış olmanız gerekiyor.
4. gay ilişki, korunmasız ilişki, korunmalı dahi olsa hayat kadını ile ilişki, uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucu kullanan birisiyle ilişki; donör formunda soruluyor. son x zaman içerisinde bunlardan birini yapmışsanız o süre dolana kadar, belki de hiçbir zaman kan veremiyorsunuz.

sonuç: şu an için çağrılırsanız veremezsiniz, çünkü günde bir adet aspirin içmeniz buna engel.

nolur sen kimseye kan verme reyiz.

aspirin kanı sulandırıyor. en az 3 öncesinden bırakmak lazım.

aman sen verme ! ne demek be ?

kan veremezsin aspirinler nedeniyle de diyeceğim esas şey her gün aspirin ve alka seltzer içmen faydasız hatta zararlı normal kan sulandırma amaçlı bile bu kadar yüksek doz aspirin verilmiyor. en azından birini bırak.

hani mideni bile delebilirsin.

profesyonel is hayatinizda bahane aramaniza gerek yok, lisede derse neden gec kaldiginiz degil ki mevzu. isverenin de calisanin da haklari var dogal olarak.

oncelikle, ihbar suresi 15 gundur. istifanizi verdikten sonra 15 gun calismakla yukumlusunuz. eger kullanmadiginiz yillik izin gunleriniz varsa, bunlari ihbar suresinden dusebiliyorsunuz bu arada. sirketiniz, is mahkemesine basvurarak sizi dava edebilir, ihbar tazminati talep edebilir, fakat bircok sirket bununla ugrasmamayi tercih ediyor. egitim gibi masraflari da, sirket sizin sonsuza kadar calisacaginizi varsayarak yapmadigi icin o konuda da iciniz rahat olabilir. sonucta calisanlarin egitimi sirket performansini arttiran ilkelerin en basinda geliyor. sirket aslinda size degil, kendilerine yatirim yapiyor. amortisman gibi dusunebilirsiniz bu yatirimi. sigortali calistiginiz, "kaydiniz kuydunuz" oldugu icin mutlaka sizi baglar tabii ki ihbar suresi gibi isveren ve calisan haklari.

işverenle anlaşmaya bağlı. ama yasal olarak ihbar tazminatını(altı hafta) ve eğitim ücretini alma hakları var. sözleşme olsun ya da olmasın.

1- ihbar süresi sözleşme yoksa bile kanunda belirtilen süre kadardır.
2- çıkıp gitsen sana dava açma hakları var. büyük ihtimalle de kazanırlar.
3- sözleşme olmadığından eğitimle ilgili hak talep edemezler.
4- memlekete dönmem gerek. ailevi meseleler. ailem taşınıyo. evliysen eşimin tayini çıktı/transfer oldu vs.
5- gayet inandırıcı. ama sonradan senin gitmediğini fark ederlerse, patron da kıllık yapacak bir adam ve piyasada çok tanıdığı var/sözü geçen bir adamsa sana buraları dar edebilir.

teşekkürler ışık, birkaç noktayı daha aydınlatabilirsen muhteşem olacak:

-15 günden kasıt 15 iş günü=3 hafta oluyor bu durumda değil mi? benim toplam izin günüm 10 iş günü olmakla beraber hepsini birden kullandığım taktirde aradaki haftasonu da sayılıp toplam 10 gün üstüste mi kullanma hakkım oluyor. yani desem ki benim 10 gün iznim var, sen bana 15 gün çalış diyorsun, bu 10 günün tamamını kullanıp 5 gün de işe geleyim anlaşalım. bu durumda o 15 günlük maaşımı da almam gerekir ama işe gitmezsem vermez bu herifler o parayı bana, o durumda ne yapmalıyım?
- sertifikanın süresi 3 yıllık, dolayısıyla aslında şirket kendine, dolayısıyla bana 3 yıl geçerli olacak bir yatırım yapmış oluyor, beni en azından 3 yıl kalıcı olacak düşünebileceklerini öngörerek. ve bu eğitim işi daha yeni oldu bitti. sertifikayı alıp 2 ay sonra ben çıkmak istiyorum dediğim taktirde bana yaptırımları olamaz bu konuyla ilgili yani değil mi?

not: profesyonel iş hayatı kısmından ben haberdarım ama patronlar değil maalesef. yeni iş bulduğumu ve çıkmak istediğimi söylediğimde o çalışmam gereken ihbar sürem boyunca yapmadıkları psikolojik baskı, eziyet kalmayacak. canımdan bezdirecekler beni eminim. bu sıkıntıları çekmek istemiyorum. keşke çıkma sebebimi, yeni iş arayışımı filan anlayışla karşılayabilecek kadar olgun ve anlayışlı olsalar ama maalesef. ilk birkaç gün sen bizim canımızsın, biz bir aileyiz, insan ailesinden kopmak ister mi bilmemne zırvalıkları, kararlı olduğumu gördükleri andan itibaren de zaten işe yaramazın tekiydin, seni biz adam ettik, bizi arkamızdan vurdun cart curt zırvalıkları. şirketten iş bulup ayrılmak isteyen herkese uyguladıkları bir taktik. yeter ki diğerlerinin gözü korksun, gitmeye cesaret edemesinler.. o yüzden ben senin gibi düşünsem de patronların işkencesine 2 veya 3 hafta maruz kalmaktansa asrın yalanını bulup çıkmak daha mantıklı gibi geliyor. ama o yalanı bulamıyorum :(

ihbar suresi 15 is gunu, sizin yillik izin sureniz de 10 is gunu. bu durumda yalnizca 5 is gunu calismaniz yeterli oluyor.

sertifika konusu da dusunmeniz gereken en son sey, daha once de dendigi gibi sertifikayla ilgili herhangi bir hukuki yaptiriminiz yok. yalniz, kendi etik gorusunuz sertifikayi alir almaz isten ayrilmayi makul bulmayabilir, fakat soyle dusunun. sirket sizinle ayni paraya sizden daha iyi bir verimle calisacak birini bulmus olsaydi,sizin o is icin yaptiginiz kisisel harcamalari ne kadar dikkate alirdi? bu soru her seyi acikliyor sanirim.

ihbar süresi 1,5 yıla kadar 4 hafta
1,5 - 3 yıl arası 6 haftadır.
www.turkhukuksitesi.com

yanlış bilgi vermeyin ihbar süresi 15 Gün değil

İşi 6 Aydan Az Sürmüş İşçi İçin : 2 Hafta
İşi 6 Aydan 1,5 Yıla Kadar Sürmüş İşçi İçin : 4 Hafta
İşi 1,5 Yıldan 3 Yıla Kadar Sürmüş İşçi İçin : 6 Hafta
İşi 3 Yıldan Fazla Sürmüş İşçi İçin : 8 Hafta

yıllık izinden düşülür anlaşmaya bağlı olarak. Adam illa çalışacaksın derlerse, ihbar süresi içinde günde 2 saat iş arama iznin var . bu izni her gün 2 saat kullanabileceğin gibi toptan da kullanabilirsin. yok çalışma ama tazminat öde derlerse, yıllık izin ücretlerini, ihbar süresinde hakkın olan iş arama izni sürelerinin saatlik ücretle çarpımı kadar tutarını düşüp ödeyebilirsin.

ihbar suresi konusunda duzeltmeleriniz icin tesekkur eder, hatali bilgilendirmem icin ozur dilerim.

@divit; bana öyle bir sözleşme yapmadılar, bu demek oluyor mu ki bu konuda bir yaptırımları olamaz? eğitimin ücretini benden zorla alma veya başka bir şekilde tahsil etme hakları yok öyleyse dimi?

edit: ee sen de aynı şeyi demişsin zaten, başka yerimle okuyorum aq :s tamam anladım, öyle bir hakları yokmuş, benden alamıyorlar parasını. iyi bari ordan yırttık.

sözleşme (akit) yazılı olması gereken bir şey diyil, bu nedenle ihbar süresi kanundaki şekilde geçerli. sizi bağlar. uğraşmak isterlerse ihbar sürenize denk gelen ücretinizi sizden alırlar. eğitim parasını isteyip istememek onların kararına kalır.

yalansız da yırtabilirsiniz. anneniz için belki ihbarsız ayrılmanıza izin verebilirler. ihbar süresi orada çalıştığınız süreye orantılı olarak değişir.

ek: sözleşme, yani akit iki taraf arasında olur ve karşılıklı irade beyanıdır. sizini orada çalışagelmeniz sizin çalışma, işverenin çalıştırma iradelerinin birbirine uygun irade beyanınızı gösterir.

yazdıklarının hepsini okumadım ama ya ihbar süreni söyler maaşını alırsın ya da ihbar süreni bildirmez bir sonraki maaş gününe kadar olan günlerin para iadesini yaparsın. ama bunu kabul etmeyip bizi zor durumda bıraktın diye zorluk çıkarabilirler.

bir de yalan söylemenize gerek yok işten çıkmak için. adam illa ay sonunu tamamla derse siz de tamamlayın. en fazla bir kaç gün ezilirsiniz.

ispatlayamazsın onların çektiğini, netten buldum paylaşıyorum diyebilir pek tabii.

pusulasının yanında nüfüs cüzdanını da koyup çektiyse nereye şikayet edebiliyoruz?

nolucak şikayet edince? ne geçecek eline? arkadaşın lan onlar senin. oy pusulasının fotoğrafını çekmiş diye arkadaş şikayet edilir mi? bişey mi çalmış birini mi öldürmüş bunlar? nası bi kafadasın? bi ton problem var şu ülkede, uğraştığınız şeylere bak ya.

@ Hardal: bu şekilde fotoğraf çekerek, belli bir miktar para veya yardım malzemesi alan insanların olduğu bir ülkede yaşıyorsan şikayet edeceksin. Mars'tan mı geldin? Nerede yaşıyorsun?

korumalığın duruş şekline bir gözatın. kadının yediği g den sonraki duruşuna bir daha göz atın. biraz da heyecan, adrenalin serpin üzerine.

cinsellik "beyin"dedir bacak arasında değil. orgazm'da heyecanın zirvesidir. buradaki heyecan o kişiyi böyle etkilemiş. kişisel tercih ve düşünce tarzı mutlaka bunu kolaylaştırmıştır. yoksa her roller coastera binen orgazm olur diye bir şey yok. görmüşsünüzdür, bayılanlar da var.

pek gercek degil gibi geldi bana.

süre olarak çok çok kısa.

numara bu

@ben smyrna: yani kadin beyniyle mi orgazm oluyor?

kisisel tercih ve dusunce tarzi izin verdigi icin mi?

cok sacma bence.

kadinin orgazm olmasi icin kendini rahat ve guvende hissetmesi lazim. boyle roller coasterin tepesinde, bence hic mumkun degil. heyecan ve tahrik belki karistirilabilir ama orgazm... sanmiyorum.

(bkz: ha eşeğin semerinin kaşı ha sikimin başı ) fıkrasındaki gibi güvenlik demirinin teması etken olabilir. aynı erkeklerde taşak kamaşması olayı gibi bir şey.

amma abartmışlar. yok kadının orgazm olabilmesi için kendini güvende hissetmesi lazım falan. Sadece kimi kolay olur kimisi zor.

heyecanlanmış, uyarılmıştır ama orgazm asla

@mr fusion: Sadece kimi kolay olur kimisi zor demişsiniz de, aklının ucundan geçmiyorken bu kadar alakasız bir ortamda 30 saniyeden kısa bir sürede orgazm olabilen kadının çok çok nadir bulunması lazım. öyle olsaydı adam o kadar şaşırmazdı sanki.

geyik lan bu. hatun geyik yapıyor gayet.

negze organ bu kuku,sürtünme ve adrenalindir.

fake.

Evet, böyle bir şey mümkün. Kadın orgazmı zaten büyük bir çoğunlukla klitoral olduğu düşünüldüğünde mantıklı. Buna benzer başka şeyler de var. Sırf orgazm olabilmek için kendisini boynundan asanlar vardır. Çoğu kere ölümle sonuçlanan bu vakalara otoerotik asfiksi denilmekte. Yani orgazm olabilmenin tek yolu cinsel birleşme veya mastürbasyon değil. Yedikleri basıncı, yukarıda yazıldığı gibi klitorisin üstüne denk düşen korumalığın bağını, adrenalini, soluk alıp verişteki ani dğeişikliği falan göz önüne aldığımızda olabilecek bir şey. Videodaki de hiç de öyle feyk değil.

Ve üstelik bu alete binip de tek orgazm olan kadın bu videodaki değil. Bkz: www.youtube.com

vajinal orgazm haricindeki diğer orgazm türlerinin alayını hikaye olduğunu, vajinal orgazmdan alınan hazzın yüzde biri anca olacağını unutmamak kaydıyla.

hiç farketmez. blazer ceket + kot pantolon iyidir. yazılı tişört giymezsiniz sanırım. sandık başkanı falansanız ciddi kıyafet giyinmeniz artı puan sağlayacaktır.

giy giy. sigara bile içersin fırsatını buldun mu. yanına azık falan al eğer partiden görevli değilsen ya da üç parti dışında isen.

www.eskiparalar.net diyorki 1940 sonrası metal paraların değeri yoktur.

herkeste var onlardan :)

para etmez, kültür mirası olarak sakla. 150 yıllık paralar bile değersiz.

15 kilo var bende onlardan. satabilsem zengin olurdum valla. hurda metal fiyatına alıyorlar.

maalesef para etmez;

www.osmanliparalari.com

bu arada @hıkmıkzık 1940 sonrası da değerli paralar var...

para etmez diye atma.
bu gün para etmez ama 50 sene sonra belki para eder.

ben de anneannenin evinde buldum bolca. baktım para etmiyor okulda langırt oynadım şu oyuncak kapma aleti var çoğunu oraya attım ama alamadım bi peluş oyuncak :(

sen dede oluncaya kadar sakla, senin torunun sevinsin...

cebine koy

spor mağazalarında (bkz: decathlon) var bunlardan. dağcı/mağaracı/ormancı/kampçıların kullandığı çantalardan. içine çadır bile sığıyor.

calombia vs. outdoor spor mağazaları (spx gibi) ya da decathlon

intersport'ta da bulunması mümkündür.

tüm outdoor mağazalarında olur. ucuzu için mercan ya da decathlon ya da sitelerden birinde kampanyaya denk getirme durumu olabilir.

www.adrenalinoutdoor.com
kutupayisi.com

direk kipada var tesco urunlerının orda ben zamanında ınter raıle gıderken almıstım hatta o gunden sonra hıc kullanmadım yani pek kullanışlı değil interrail falan dışında ama kaca aldım bılmıyorum

kamp çantası diye geçer. seneler önce 90 litrelik bir çantayı mercandan çok ucuza almıştım gayet sağlam çıktı

bu benim çantadan. Karaköy'de bir outdoor dükkanından almıştım.

basketbol oyuncularını basket ayakkabısyla ölçerler. basketbolu o ayakkabıyla oynadıkları için sahada o boyda oluyorlar malum. tahminim futbolcuları da kramponla ölçüyorlardır. sen ise evdeki boyunu merak ediyorsan çıplak ayakla, dışarıdakini merak ediyorsan dışarı çıktığın ayakkabıyla ölç.

ben ayakkabısız kabul ederim kendi boyumu.

cevaplar için teşekküre gerek yok tik at yeterli :)

benim bildiğim askerde çıplak ayakla, yer-kafanın en üst noktası arasındaki (saç dahil değil) mesafe ölçülüyor.

çıplak ayak, bir de ölçme aleti var kafana bastırıyor böyle, o en kesini gibi.

nba'de hem ayakkabıyla hem de ayakkabısız ölçüyorlar.

askerlik muayenesinde, botla paltoyla falan ölçümüşlerdi boyumu,kilomu. kumpasın insan için olanıyla

aradiginiz sey keten falan olabilir mi?

tuvalden mi bahsediyorsunuz? kadıköy'de ve eminönü'nde bulabilirsiniz.

bipolar teşekkürler, keten olabilir emin degilim
african rain: bildigimiz tuval gibi degil daha kaba dokusu olan bir bez

(bkz: amerikan bezi) işinizi görecektir. bulması çok zor olmasa gerek.

eminönü'ne gidip bakın, kalın dokulu bez bulabilirsiniz orada.

amerikan bezi yazmak için girmiştim ama. neyse, üzerinede beyaz tutkal sürüp kurutursan al sana tuval

kablolar rahatsız etmezse içeriden. bunun şıklığını da hiç düşünmemiştim.

kabloların bir yere takılma ihtimaline karşı içeri alıyorum ben ama hiç "ay nasıl görünür kie?" diye endişelenmemiştim, ilginç.

o değilde içinden sokmak eskidendi. bana apaçi işi geliyor tişörtün içinden geçirmek

neden kulaklığı insanlar tişörtlerinin içine sokuyorlar hiç anlamamışımdır. şık değil saçma bence.

sürmemek hata. bolca sür gitsin.

hyr bir zararı olmaz, bebeklere de sürüyorlar ya:)

leke yapar mı?

mentollu ayak pudraları var onlardan kullanabilirsin. kullanan ve memnun olan birisi.

(bkz: fotoblok)

sizce fotograf baskısı yapıp 2 fotograf geri kalan noktalara isim ve grafik tasarım eklesem nasıl olur ? okulun bütçesi çok kısıtlı o fotoblok denen naneyi kabul etmezler bende çok kötü olsun istemiyorum kötü olacagına kötü referans gösterecegine hiç yapmam daha iyi.

onu bilmem de medikalcilerde falan negatoskop adıyla satılan aletler işini görür belki, olmadı bir 20w florasan biraz ahşap biraz da beceri kendin de yapabilirsin.

sorun olmaz bi sey demezler.

koyabilirsin.

bagajda neler taşıdım bir bilsen.. koy gitsin.

direk alerji.

sabah uyanınca hapşuruk varsa kafadan alerjidir. yoksa da alerji olabilir. baktırın.

(bkz: alerjik rinit)

sanıyorum ek bir direnç akım olayını çözer. 3voltu 4,5 a çıkarmanın da en kolay yolu bence ilave bi pil.

onexey, ilave pil yedek planlarım arasında ama uygulaması zor olacak benim için.
küçük bir dirençle amperi düşürüyorum ama volt sabit.peki voltu nasıl yükseltirim?

voltaji transformator yardimiyla yukseltebilirsin ki, o da kolay bi cozum olmaz. en kolay yol ilave bir pil.

ek: ki cok sacma oldu tabii, dogru akimi trafoyla da yukseltemezsin:)

amperi düşürmeye çalışmana gerek yok. alet çekmesi gereken akımı çeker, fazlasını değil. akım direnç ile doğru orantılı. devre aynı devre, voltajı, dirençi sabit neden fazla akım çeksin ki?. gerilim için konuşacak olursak, dc-dc boost convertor yapabilirsin, yada bir adet opampla gerilim katlayıcı yapabilirsin.

oraya step-up koyana kadar bi pil daha koy gitsin.

altavista kullanilirdi en cok. ayrica icq daki bir avuc insan birbirini tanirdi. turkiye den degil bak dunyadan bahsediyorum. bir avuc insan. chat odalari zaten mahalle kahvesi gibiydi.

Google'dan önce de arama motorları vardı elbette. En popülerleri webcrawler, lycos ve tabi ki altavista idi. Bunların temel prensibi aranılan anahtar kelimenin bir websayfasında ne kadar çok geçtiğine göre sonuçların sıralanmasıydı.

Bunun dışında webdizinleri vardı, örneğin Yahoo bir webdizini şeklindeydi ("David and Jerry's Guide to the World Wide Web"). Websiteleri kategorik olarak gruplandırılıyordu. Ulaşmak istenilen bilgiye bu grup/alt gruplar üzerinden erişiliyordu.

Ayrıca webring'ler vardı. İlgili bir siteye erişilince benzer amaçlı diğer sitelere üye oldukları bu webring üzerinden geçilebiliyordu.

Google'ın ayırt edici özelliği PageRank adını verdikleri algoritma oldu. Buna göre sayfanın anahtar kelime ile ilgisini o sayfanın diğer sitelerde ne kadar "refere edildiği" belirliyordu.

Kısaca eskiden "çarliston biber" yazınca arama motoru içinde bu kelimelerin geçtiği ama içerik olarak tamamen çöp siteleri listeliyordu. Çünkü sayfada ve meta bilgilerinde webmasterlar site içeriği ile alakalı olmayan ne varsa giriyorlardı ve böylece sonuçlarda üst sıraya çıkıyorlardı. Halbuki Google içinde "çarliston biber" geçen sayfaların diğer siteler tarafından ne kadar dikkate alındığı, link veren sitelerin kendi değerine göre puanlamasıyla birlikte sıralıyor. (Bu esasında bilimsel bir makalenin değerini ölçmek için kullanılan yönteme benziyor.)

bir ekleme yapmak istiyorum. hatiri sayilir bir yastayim ve 90 larin sonunda yani internet iyice yayginlastiginda bile internetten bir sey arattigimi hatirlamiyorum. ya cok okuzdum ya da saf.

hemen her konuyla alakalı forumlar vardı, bu paylaşım siteleri oldukça aktif idi örneğin programlama konusunda bir bilgiye ihtiyacınız varsa aramak yerine kafanıza takılan soruyu programlama forumlarına yazardınız en fazla 10 - 20 dakika içinde cevap gelirdi, bunun gibi hemen her konuyla ilgili forum bulabilirdiniz nette google çıktı forumlara olan ilgi de hatırı sayılır şekilde düştü çünkü artık insanlar dertlerini forumlara yazmak yerine daha önce yazılmış soruları rahatlıkla google aracılığı ile bulabilir hale geldi. bilen bilir sorucevap.com vardı mesela

arabul.com, altavista, ( astavista bambaşka bir siteydi:)
bir de tempo mu aktüel mi ne zamanında telefon rehberi gibi türkiye de ki tüm internet sitelerinin yer aldığı bir fihrist vermişti düşün artık.

en çok altavistayı kullandığımı hatırlıyorum. webringlerde benzer konulardaki steleri bulmak için oldukça iyiydi.

hatta yanılmıyosam google ilk başlangıçta arama sonuçları için altavistayı kullanıyordu.

kadıköy acıbadem minibüsleri, 3a 3b otobüsleri ile

acibadem minibüslerine bin, önünde in :)

yağ sürsen ?

folyo yerine yağlı kağıt kullanabilirsiniz.
kağıdın üzerine de patatesleri halka halka kesip koyun balığı tavuğuda onun üzerine. öyle pişirin

yagi kendi yaginda pissin, daha saglikli olsun diye surmuyorum.

bu yagli kagidi bi deniyim.

(bkz: pişirme kağıdı)


iki kat koyarsan tepsi neredeyse yağlanmaz bile

yoğurt sür kızarsın ya da salça

balık için fırın poşeti de olur.tavugu bilemicem

pişirme kağıdı kullanın ve çok az yağ sürün, fırça kullanabilirsiniz.

tamamdir panpalar, az onc gidip yagli kagit/pisirme kagidi aldim.

surdum tavugu, patatisi, domatisi firina, hepinizi beklerim.

bütün elektronikçiler, bilgisayarcılar vs. yazıcıoğluna gidin fiyat sorun 5 lira diyene yaptırın.

onun tamiri olmuyo diye biliyorum. gittigidiyorda sadece adaptor - pc arasındaki kısım satılıyor. 3.5 Tl ye almıştım ben. dell için olanı varsa bir bakın derim..