Biri ona "kaçan kovalanır hocu" demiş, o da uyguluyor.

Beni kırmasının alemi yok ama? Son ben yazdım azarlamana gerek yok diye yazmamam lazım ama ben içimde tutabilen biri değilim. Söylemem lazım ulan it. Sen kimsin ya bana böyle davranıyorsun bir engellik canın var

Uf çok üzüldüm ama ben.

Aynen böyle yazıp engelle madem.

Çok da hoşlandım aslında.
Hoşlandım diye de kendimi ezdiremem


Son mesajlaşma söyle:
Dün konuşamadım işlerim vardı her dakika çocuk gibi yazamam
Dedi
bende azarlamana gerek yok merak etmiştim bilemedim Pardon merak etmek de kabahatmiş dediM


Ama şöyle bişey var sanki tlf elinde mesaj gelsin diye bekliyor
ne zaman yazsam mesaj iletilse tak Online bana yazıp çıkıyor
dün bekledim whatsapp à girsin diye ben ne zaman yazsam girdi sonra hiç girmedi.

Üf

Taktiksel olabilir. Şu an her ne kadar bir engellik canı olduğunu düşünsen de engellemeye yakın taraf değilsin. O ilgi göstermediği için engellemenin de keyfi olmayacak ve bunu biliyor olabilir.

Aslında yazmamam gerek ama içimde tutabilen biri hiç olamadım. Senin işlerin var diye beni kırma yetkisine sahip değilsin. Bismillah bi kendine gel sanki sevgiliyiz yaptığın atara gidere bak. Düne kadar yazdıkların ile şimdiki sen arasında uçurum var. Bi Problem olmuş belli direkt söylemek yerine kırmak daha kolay geldi değil mi? Bilemedim, böyle gelmemiştin bana. Çok da kırgınım





Bunu mu yazsam

Bence kırgın değil kızgın olduğunu, yaptıklarını saçma bulduğunu belirt. Güçlü olman gerekir.

"Bi engellik canın var."

Kezban turnusolu bir cümle.

Yürü be kim tutar seni.

Dujjbek hasta etme beni ya. Sonuç olarak öyle engelleyince geçer. :( ne kezbanı ayrıca sensin kezban

sıkılmış olabilir
beklentiler farklı olabilir

son aylarda bi kıza aşık olmuş biri olarak söylüyorum ki aşk böyle başlamıyor vw bitmiyor. sen hoşlanmış ve onu ısrarla istiyo olabilirsin ama bu noktadan sonra işler süper ilerlese bile ancak fakbadi olursunuz. başkasını istediğine karar vermiş bile ki bu karar çok kısa sürer.

taktik işe yaramış yahu... yeni tanışılan hatunlara böyle yapmak lazım, sonra normale dönünce hatun cepte oluyor demek.

Yolladım mesajı üç beş bişey ekleyip


Merhaba tekrar yalnız lar treni

bazı erkekler göt olur (tıpkı bazı kadınlar gibi). ben karşımdaki nasıl davranırsa öyle davranıyorum tüm insanlara. iyiyse iyi, kötüyse kötü, soğuksa soğuk, sıcaksa sıcak. arkadaşın da öyle olabilir. insanların önce kendi davranışlarını bir kontrol etmesi lazım. farkında olmadan moralim bozuk diye bir insana beş dakika da olsa kötü davransanız bunun size dönüşü olacak tabi. şayet durum böyle değilse o zaman göttür. bir insan iflah olmaz bir götse irtibatı keseceksin. 2 seçeneğe indirgedim :D

mesajıma cevap vermedi okudu ama. çok moralim bozuldu ama ya:( bana yapılmaz bu.

Boşver daha fazla mesaj atma, sana erkek mi yok :3

kadın milletine iyi davranmayacaksın demiş birisi onu uygulamış. doğru yapmış aslında. hep iyi hep iyi nereye kadar?

taktiği işe yaramış, baksana kaç saattir kafa patlatıyorsun. allah askına baskası mı yok yenilerine yelken aç.

Daha iyi birini bulmuş. Net.

muhabbetini sevmemiş, baymışsın onu, o da kaçmış.
başka denizlere yelken aç

Yelken deniz demeyin bi zamanlar açtığım duyuruda dayak yemistim kaptan vardı falan o geliyor aklıma

muhabbetini beğenmemiş büyük ihtimalle. adama uzun ama içi boş cümleler kuruyorsun. üstelik kullandığın dil de basit, bismillah bi kendine gel, atar gider, 'pardon x kabahatmiş bilemedim' klişesi ve diğer -miş'li kalıplar.

adam demiştir ki resmen ucundan döndük, sevgili olsam beynimi yerdi bu.

ya sahiden mesajlaşmalar böyle mi oluyor? bunlar sahiden yazılıyor yani.insanlar flört dönemlerinde nasıl yazışıyor diye hep merak etmiştim.

İki günde bu nasıl beklenti anlamadım ki. Bir de söylemişsin. Artık unut, sil numarasını. Olmayacak bir şey.

içinde tutacaksın, yazmayacaksın. Mesaj atarsa sen de hemen cevap vermeyeceksin. Eğer hoşlanıyorsan böyle, birisiyle ciddi düşünmeye çalışıyorsan. Bu işler böyle ne yazık ki, bir maske takıp bazı şeylerini bastırıp taktikler uygulaman gerekiyor. YOksa soğurlar senden. Çoğu erkek soğurdu bu tür mesajlarınla.

2-3 günde ne kadar da bağlandı, konuşmak istiyor habire, o kadar mı yalnız, asosyal vs tarzı düşünülür. Bilinç düşünmese de bilinçatlı böyle çalışır. İnsan psikolojisi böyle işte. 1-2 gün yazmasan o yazacaktı ya da kısa cevaplar versen, ama şimdi kovalayan sensin.

bizimde gitgellerimiz oluyor bea, belki ikizler burcudur

ek olarak ergen gibi taktik yapmak hoş değil. yok kaç yok kovala atari oyunu mu la bu.

adamlarla daha doğru düzgün sevgili olmadan trip atıyorsunuz sonra boğulup salon adamı çizgilerinden uzaklaşıp maçolaşınca da "bu ne kabalık" oluyor.
"merak etmek de kabahatmiş" ne ya deme güzelim öyle şeyler. adam senin ondan baya hoşlandığını anlamış o okadar hoşlanmıyor o yüzden direk sahiplenmeli bi ilişkiye girmek istemiyor. bu sebeple bi ayar çekmiş.

ayrıca yazıp göndereceğim dediğin mesaj da "sanki sevgiliymişiz gibi.... " demişsin ama sen öyle davranıyorsun işte adam ondan kaçmış e beklentisi filan farklıysa belki.
Olan da trip atmayanlara oluyor. genellemenin gözü çıksın e mi!

Toplantıdaydım dedi peki dedim başka da bişey yazmadım böyle de Trip gibi oldu valla amacım Trip atmak değildi ee nolcak yazar mı yazmaz mi

yazmaz bence. ama sen yazacaksın gibi geliyor bana :)

İçimi karartmayın ya :(

ya şu erkekler niye böyle, kadınlar niye böyle tavırlarına sinir oluyorum. ne alaka yani "erkek davranışları neden bir anda değişir" ne biçim soru bu. konuştuğum herif niye böyle çıktı diye sorsana şu soruyu. yok erkekler şöyle yok kadınlar böyle yahu trilyon tane katrilyon tane gelip geçmiş bu dünyadan hangi biri aynı bunların.

soruya cevap: adam sana karşı ne hissettiğini bilmiyor olabilir. psikolojik sorunları vardır. kafası karışıktır, çalkantılı bir dönemdedir. gece yatmadan önce duygu patlaması yaşayıp SANA ÖLÜORM BİTİORM deyip ertesi sabah normale döndüğünde saçmaladığını fark edip daha mesafeli yaklaşmayı tercih edebilir vesaire.

sen aynı tempoda geri dönüş yapmıyorsan pes etmiştir. uğraşamam demiştir. sonra "her dakika yazamam" demesi de "biraz da kaçayım bakayım kovalayacak mı?" diye düşündüğü şüphesini uyandırıyor.

Yazmayacak diyenlere +1 :(
şuan çevrimiçi ve yazmıyor evet.

Tamam gidiyorum

Belki yatacak birini bulmuştur, öyle olunca satışa gelmişsindir.

İlla böyledir diye demiyorum, fikir veriyorum sadece.

keeezz.

2000'lerin ortalarında da çok meşhurdu o numara. Ama simitçi adam bence pek az kazanmaz. Yani o numaraya ihtiyacı olmayabilir de. Biraz daha takip etmek lazım.

metrobüslerde de çokça yaparlar bu numarayı. ambulans çağırayım dediğinizde düzelirler genelde.

belli olur gerçi ben anlardım.
aklınızda olsun elini deli gibi sıkarlar.
boğazındaki damarlar da kitlenir.
göz teması da kuramazsınız.

şakası bile kötü.

Ben atasehir migros'un önünde böyle bir duruma rastladım, 112'yi aradım, telefonda o mevkide bir kişinin hep aynı şeyi yaptığını, önemli bur durum olmadığını söyledi operatör

peki numara yapmıyorsa? çenesinin kilitlenmesini, kafasını bir yerlere çarpmasını engelleseniz (tabi engelleyebilirseniz) yeter; para vermeniz gerekmez ki.

yardımcı olmak isteyince paranızı mı çarpıyorlar ne yapıyorlar? ben bilmiyorum bu numarayı. sara krizi öyle kolayca taklit edilebilecek bir şey değil. anlaşılır numara ise.

edit: simit tepsisi yere düşüyorsa 5-10 lira toplar tabi doğru. aynı simitleri de tekrar tekrar düşürebilir. anlaşılır ama bence numara olduğu.

Numara olma ihtimali var evet ama sonrasında ne yapıyor insanlar? Numara yapmanın amacını anlayamadım ondan soruyorum. Çalışamayacak durumda olduğunu düşünüp maddi yardımda mi bulunuyorlar?

Bir de sara krizi öyle tansiyonum düştü de bayıldım gibi bir şey değil. Numara yapmak o kadar da kolay değildir.

metrobüste karşılaştığım bir olayı anlatayım:

haramidere'de 1 tane simitçi bindi metrobüse. gözüm o simitçiye takıldı sebepsiz yere ama davranışları biraz garipti. bu metrobüs gidiyor mu abla falan diyordu yanımdaki kadına. neyse onun peşinden birisi daha bindi ama birbirlerini tanımıyor numarası yapıyorlar.

neyse tam o körüğün olduğu yerde kendini yere attı bu simitçi. simitler dağıldı, kendisi yerde. ağzından köpükler çıkıyor. o peşinden binen adam da yardım ediyor güya.

neyse ben şoföre gittim şirinevlerin orada biraz bekleyelim ambulans çağıralım dedim. neyse şoför bekledi durakta, ben de ambulans çağırıyorum dedim. der demez dikildi bu yerdeki sara krizi geçiren simitçi kardeş. sonra duraktaki güvenlik görevlisi bindi metrobüse, hadi inin bakalım dedi. demek ki çokça karşılaşılıyor bu tarz numaralarla ki güvenlik görevlisi doğrudan indirmeye çalıştı bu 2 tipi. bunlar diretti inmediler. bir koltuğa oturttular bu simitçi kardeşi.

ben cevizlibağ'da inecektim. bu simitçi kardeşe yardım etmek isteyen bir yaşlı adamı sıkıştırıyorlardı en son. para istiyorlardı. ben indim metrobüsten, sonra ne oldu bilmiyorum.

simit tepsisini yere dusurdugu icin 5 lira 10 lira yardim ediyor goren insanlar.

zeki alasyanın bir filmi vardı hatta böyle. aynı numarayla kofti peşindeydiler. adını hatırlayamadım şimdi. muhtemelen numara yani.

97 demişken 1997 yılında kadıköy Rıhtım/hHaydarpaşa kesişiminde sabit bir saracı abi vardı. Her gün okula giderken sara krizi sırasında gorurdum. Bakın her gün diyorum. Ve hep aynı saatte geçerim orasan.

1.5 ayın sonunda artık "eytere beah" oldum. şu anda gurur yapmaktayım.
elcevab: nazdan nefret ederim.

ayrıca:
--- 18+ ---

sikerim böyle aşkın ısdırabını

--- 18+ ---

0 tolerans.

ben sürüncemeye girdiği an direk pes ediyorum, yeterince sevmiyor demek ki, beni yedekte tutacak diye düşünüyorum. çünkü çevremde herkes pat diye sevgili olurken, sokaklar dağlar taşlar sevgililer ve çiftlerle kaynarken (ki bunların cogu pat diye birbirlerinden etkileniyor) uğraşmaya değmez, sikerler diyorum. doğru yapıyor muyum emin değilim ama.

özet: çekici falan değil.

Bazen naz değil karaktere yapışmış bi uyuz kararsızlık mızmızlıktır. O huy dönem dönem tavan yapar

taktik yapan kızdan/erkekten hayır gelmez, hoşlanan insan bunu karşı taraftan da hissediyor ancak karşısındakini süründürüyorsa zalimdir. bende böyle kişilere karşı sıfır tolerans, direkt siliyorum hayatımdan habersiz bir şekilde.

fazla naza açık değilim. naza açığım. tadında bırakırsa eğlenceli de oluyor. ama bir eşik var, o eşiği geçmemeli naz.

Direk başka bir hatuna geçerim.

Güzelin nazı çekilir, diye laf boşuna çıkmamış.

"niçin naz yapılır amaç nedir?"

Hayran kitlesine zeval gelmesin diyedir. Şimdi seni kabul etse, diğerlerini kaybetmiş olacak. 1 kişi yüzünden kısmeti niye kapansın?

Güzel kizlarin pervanesi cok oluyor, biraz da hakediyorsunuz bu muameleyi, onları tercih ettiğiniz için

çok sıkıcı. çekici değil hiçbir haliyle.

karşı taraf naz yapıyor olsa bile bunu görmezden gel derim. hakkaten sığ bi tavır ama karşımızdaki kişinin yaptığı naz doğal bi tepki değil. dışarının ona öğrettiği bişey. senin gerçekten hoşuna gidiyosa devam et. baktın saçmalamaya başladı. dön git amk.

Yedekte tuttuğumuz için naz yapıyoruz denmiş. Benim açımdan karşımdaki kişinin aşkını/sevgisini/hoşlantısını test etmek için naz yapılır. Ama abartı nazı doğru bulmuyorum.

ben altı yaşımdan beri metal dinliyorum lan diyorum.

duyduğum en ebleh sorulardan biri, mümkünse cevap verme. müziğin janrlara ayrılmasına bişey diyemem lakin insanın sadece bir müzik türünü dinleyip onun militanı gibi davranması bana çok saçma geliyor. en son fink konserine gitmiştim, geçen sene booka shade'de kopmuştum, haftaya erdal erzincan izleyeceğim. geçiniz.

Soru sacma. ama cevap vereceksem mevzuyu az carpitip caldigim enstruman ve dolayisiyla dinledigim sevdigim kisilerden bahsederek giriyorum konuya.

arabesk ve arabesk rap denen allahın belası iki illet dışında black metale kadar dinlerim.

Çok zor bir soru bu. 7-8 tane müzik tipi sıralıyorum ama çoğunu köküne kadar dinlemiyorumdur. Üşeniyorsam klasik rock deyip geçiyorum da, en azından en genel onu söyleyebilirim diye; onda bile bir sürü alt janr var dinlemediğim. Ya da dinlemediğimi ifade edip de belirli şarkıcıları sevdiğim şeyler olabiliyor. Ama sanırım bu soruda önemli olan keskin olarak "Şunu dinliyorum" diye nokta atışı cevap vermek değil de, bir taraf İsmail YK dinliyorken diğerinin Black Sabbath dinlemesi gibi durumları netleştirmek.

"ağırlıklı olarak elektronik-endüstriyel" diyorum.

"huzur deep house'ta"

boş küme gibi bir soru. tamam, olay 'kulağıma güzel gelen her şeyi dinliyorum' çiğliğinde de değil ama kardeşim bin tane tür var.

post-punk/darkwave dinliyorum mu diyeceksin misal karşındaki insana? ya da ne bileyim contemporary classic deyince karşındaki anlayacak mı?

bu soru sorulunca verebileceğim tek cevap, 'güzel şeyler' oluyor. çünkü güzel şeyler dinliyorum. bunun içinde taverna da var, goth rock da; dream pop da var, indie rock da.

dark techno.

mermize +1 ya da tarkan - kış güneşi

Chill out, lounge, doom metal, melodic death metal, blues, jazz, punk, azda elektronik son dönemde (ama daha "more beat" olanından)

Synthpop, hi-nrg, dark wave, italodisco, ahmet selçuk ilkan güfteleri ve selami şahin besteleri falan diyorum.

Kulagima hos gelen ve uzerinde emek verildigini hissettigim herseyi dinliyorum diyorum.

her şeyi dinliyorum diyorum vay karaktersiz diyorlar. 1 türe yönelmeliymişim karakter kazanabilmek için. karakter bu kadar basit bir şey çünkü.

Progressive diyorum, konuşma tıkanıyor.

allahım sana geliyorum.

dolar secime kadar 3 e cıkıcak yaz bunu kenara al bence

sen alırsan ülke ekonomisi batar. alma.

gerçekten o kadar etkisi olur mu ya? olursa almayayım ülkemi de zora sokmak istemem. gerçekten olmaz kabul edemem hakkımla kazanmak istiyorum başarı merdivenlerini tırmanırken.

somali mi burası 145 lirayla nereye batıyor :)

Sepet yap.

neye yatiracagina karar verdiginde haber ver, senin para dengeleri degistirmeden ona gore hareket edelim bizde..

sen hep 50 dolar aldığın için seni pek etkilemez kanka.

ayıptır söylemesi şu anki paramla 50 dolardan bile fazla alabiliyorum da sanki bi dalga geçiliyormuş hissi uyandı bende. umarım hakir görmüyorsunuzdur beni. dalga geçmiyorsunuz değil mi arkadaşlar?

Elindeki parayı Küçük gören küçük beyinlilere bakma.

Elindeki parayla dolar alabilirsin, ya da borsa düşüşteyken borsaya girebilirsin. Uzun vadeli düşünürsen havayolu şirketlerinin hisselerinden al dursun kenarda.

Ya da 50 dolar al dursun elinin altında ama ben olsam euro alırdım. Öyle de yapıyorum zaten :))

al, en azından ah ulan dolar deli gibi yükselirken dolar alamadım demezsin.

düşse de bi şey olmaz, baktın 143 liran 135 lira seviyesine falan düşerse, geri tl ye yönersin.

ya da istersen japon yeni, norveç kronu falan al, 143 lira karşılığında yüzlerce japon yeni filan görünür hesabında, psikolojik olarak pozitif neyim hissedersin belki kendini:) ben öyle yaptım, bankamatikten para çektim, 1-2 lira bozuk kaldı çekemedim, sinirim bozuldu, gittim bakkal amca bu paraya ne eder dercesine, bankanın sitesinden baktım japon yeni falan alabiliyomuşum, aldım, maksat o 1-2 lira bilmem kaç kuruş, bankamatikte görünmesin diye:) 50 küsür falan yen etti.

paranın tamamını dolara yatırmak riskli bir hareket olabilir senin durumunda. dolar, euro ve gecelik tl faizi arasında yüzdelik dilimlerle ayrılan yatırım senaryolarını düşünebilirsin belki.

word dosyasının versiyonu felan değişik olunca saçma sapan şekillere bürünebiliyor, en temizi pdf yapın

pdf - yer tutuyor. düsürürsen kalite düsüyor. textin secilemeyen olmasi muhtemel. ocr gerektirebiliyor.

word - daha az yer tutuyor. uyumluluk sikinti olabiliyor eski bilgisayarlarda.

ben pdfi daha profesyonel buluyorum ancak. bu zamana kadar sahsen pdf ile calistim. digital imzalanan dosyalar da genelde pdf oluyor benim kullandigim/aldiklarim.

şimdiye kadar cv'mi word dosyası olarak göndermedim hiçbir zaman. pdf'e gönülden bağlıyım.

oyle denmesinin sebebi, resume'yi kontrol eden otomatik araclarin bazen duzgun calismayabiiyor olusu. Ama standard bir resume taslagi izemisseniz, pdf veya word olmasi pek bir sey farkettirmez.

Evet..

rootlayınca telefon ateş etmiyor, beklentiniz ne acaba çok merak ediyorum :d

eski haline dönebilir tabi

@masa penisi,

pek bir beklentim yok. ergensi şakaları göstermeyen bir uygulaması, eklentisi varsa kâfi.

garantiye gönderemezsin rootdan sonra.

benim bildiğim unroot yaptıktan sonra garantiye gidebiliyor. Yanılıyor olabilirim.

rootlamak için bootloader kilidini açmanız lazım onu açtıktan sonra kapatabiliyorsunuz ama telefonun hard donanımlarından birinde bootloaderın kaç kere açılıp kapatıldığına dair kayıt tutuyor bazı telefonlar. çok aksi zamana denk gelirseniz bunu kontrol eden bi firma geri gönderir telefonu. ergensi şakaları göstermeyen uygulama yok malesef onun için 3310 kullanın

Root dan sonra unroot yapabiliyorsunuz. Ayrica bir de root sayaci silmek icin yenidem rom yükleniyor. Lg g2 unroot&sayac sifirlama yazin gerekli bilgiler mevcut

çanakkale bir savunma savaşıydı. osmanlı yönetiminin imkanı olsa zaten çanakkale savaşının yaşanmasını istemezdi.

1.dünya savaşına girme olayına gelince, ben osmanlı'nın istese de tarafsız kalamayacağını düşünüyorum, ha sonuçta dönemin iktidarı almanya yanında savaşa girdi o ayrı.

baktığımız zaman, savaşın önemli bir boyutunun da osmanlı ortadoğu'su olduğunu görüyoruz, ama geç ama erken ama istekli ama zoraki osmanlı imparatorluğu bir şekilde o savaşa müdahil olacaktı.

geçilseyi ne olura gelince, istanbul işgal edilirdi, savaşın seyri değişebilirdi, elbette net bilemeyiz, kahinlik olur ancak, kurtuluş savaşı için imkanlar çok daha zor olabilirdi burası net bence.

savaşa güçlüler karar verir, güçsüzler savaşa uymaya mecbur kalır. ittihat-terakki olmasaydı da sadece tarafsızlığımız bir müddet daha uzardı gibime geliyor.

Sevrden sonra sanki işgal edilmedi mi, padişah cumalara bile İngiliz askerleriyle gitmedi mi, ne değişti? Burdaki soru işareti gerçekten soru işareti, yani soruyorum çünkü kavrayamıyorum ne olurdu.

Osmanlı istese tarafsız kalamzdı belki ama erken teslim olabilirdi.

osmanlı yıkıldı ama kaybediş, yıkılış zamanı şekli, doğurduğu sonuçlar açısından farklılık gösterir.

1915'te işgale uğrayıp, yıkılsaydı, kurtuluş savaşı için yeterli altyapıyı oluşturma şansı olmazdı, doğudan ruslarda osmanlıyı işgal ederdi, geniş bir coğrafyada.

savaşın sonuna baktığımız zaman, her ne kadar osmanlı yıkılmış olsa da, 1915-1918 arasında itilaf kuvvetlerini kend ölçüsünde yıpratmaya devam etti, savaş sonunda da, özellikle ingiliz ve fransızlar direk kendi işgal ordularıyla müdahale ederdi ve bu yunanlar ve ayrılıkçı azınlıklarla mücadele etmekten çok çok çok daha zor olurdu.

erken teslim olması bir avantaj sağlamazdı, kozlar itilaf devletlerinin elinde olacağı için kendi barış şartlarını diretlerdi, yani özetle sevr 3-5 yıl önce imzalanırdı.

Tek avantaj o zaman , kurtulan yüzbinler olacaktı.

onu bilemeyiz.

bu eksik bir mantık bence, böyle bakarsak, sevri kabul edip, şartları kötü de olsa savaşı sonlandırıp, istiklal harbine girmeseydik, bir sürü vatandaşımız da ölmezdi?

paradoks olacaktı

osmanlı için pek bir şey değişmezdi ama ikinci dünya savaşı çıkmayabilir (1916da hem doğudan hem de batıdan kuşatılan almanya 1920lerdeki ekonomil buhranları yaşamazdı) çıksa bile 2. dünya savaşı sonrası kutuplaşma yaşanmazdı (sscb yok rus çarlığı var).

ha bir de almanya-versay mevzusunu gelince. almanya savaştan sonra, hem 1.sinden hem 2.sinden sonra, sanayi üretimine devam etti. adamların zaten bir sanayi altyapısı vardı, onu yeniden faaliyete geçirdiler.

osmanlı'nın ya da türkiye'nin bir sanayi temeli olmadığı için haliyle dünya lideri falan olması beklenemez.

enver ve 40 fedaisi gizlice londraya gider , kral o dönemde hangi sarayda yaşıyorsa artık onu kacırır işgal altındaki osmanlı topraklarını özgür bırakması karsılığında kralı serbest bırakmak gibisinden bir takasa giderlerdi.

abi olaya gerek var mı gerek yok mu şeklinde bakarsak bütün savaşları bu şekilde değerlendirebiliriz. sadece Çanakkale için değil. bana kalsa dünyada hiç sınır olmasın isterim ama öyle değil. insanlar bir kere ayrıştırılmış ve neticede savaşlar olmuş ve olmaya devam edecek.

çanakkale zaten geçildi de yeterli kuvvet geçemedi. daha doğrusu karadan geçemedi. çanakkale'deki bu başarı çok büyük manevi destek sağladı sonraki kurtuluş savaşı vs. gibi konular için.

tarihsel olarak gelirsek wilson ilkelerinden önceye denk geliyor bu cephe. çanakkale düşseydi evet rusya'da yönetim değişmezdi, abd savaşa daha geç girerdi ve ekonomisi bundan etkilenirdi, evet osmanlı erken yıkılırdı, evet savaş erken biterdi, sevr yine iyimser kalırdı malum o antlaşma bile wilson gölgesinde, osmanlı toprakları paylaşılırdı, ikinci dünya savaşı bizi sömürge eden ülkeler vs. arasında olup bizim topraklarımızda gerçekleşirdi.

savaşlara tabii ki gerek yok. hiçbir savaşa gerek yok fakat oluyorlar. o yüzden niye savaş vardan ziyade neden bu cephe var diye sormak lazım. çanakkale de osmanlı toprağı olduğu için bu bir savunma savaşı yani tabii ki osmanlı'nın istediği bir savaş değil. mecbur kalınıyor.

osmanlı'nın savaşa girmesi de kaçınılmaz bir şey. itilaf devletleri arasında osmanlı toprakları zaten paylaşılmış durumda savaş öncesinde. dikkat edersen italya taraf değiştirdiği anda da ona önerilen toprakların önemli kısmı osmanlı toprakları. birinci dünya savaşı sömürgeleşme yarışının sonucu. batı avrupa dışında savaşların olduğu yerlere bak, savaşın sebebini görürsün. yani kaçınılmaz.

eğer savaşı kaybetseydik de yüzbinlerce can asla kurtulmazdı. o yüzbinlerce canın kurtulacğını düşünüyorsan, avusturalya ve yeni zelenda'lıların çanakkalede ne işi olduğunu düşün derim. biz de başka bir yere gönderilecektik. ha gitmezsek, sorun çıkarırsak olacaklar için de stalin'in ukrayna'da, ingiltere'nin hindistan'da yaptığı katliamları düşün. yüzbinlerden çooook daha fazla sayı.

yapacak bir şey yok.

Osmanlı savaşa girmek zorundaydı.

popülist söylemlerle tarihi yargılamadan evvel o zamanları bir öğrenin.

Savaşta ki can kaybının yasını herkes tutuyor.

fakat en sonunda sen bir troll lduğun için cevap vermeye de gerek yok fazla.

bana yetiyor ama ben genelde evdeyim zaten wifi daha çok kullanıyorum.

yeter bence.

bol bol yeter

Cogu tarifenin fiyatlandırma aralıgı 100 kb

Dolayısıyla cepteki 1 gb kota ile evdeki internetin 1 gb kotası aynı degıl.

Aylıksa yetmez haftalık 1 gb sınırsız kullanıyorum. Video falan da izlemiyorum face ekşi takıldığım halde kota doluyo.

yeterse ucu ucuna yeter

Yarisini bile harcayamazsin, rahat yeter.

dediğinden fazlasını yapıyorum ayda en fazla 400 mb. harcayabiliyorum. her ay 1.6 gb boşa gidiyor. çok rahat yeter rahat ol.

saydıkların için yeter... rahat yeter hatta bana kalırsa.
ben online müzik filan da dinlediğimden 2gb paket son günlerinde bitiyor ve bayağı yavaşlıyor sınırsız 2gb turkcell...

komik bişeyler izle mesela en düz tavsiyem bu

İki saattir gecmediyse yarin sabaha kadar geçmez. Bir an önce uyu ya da kullaniyorsan bir bardak şarap.

cidddiyim süt iç, fark edeceksin.

Çocukken yaptığınız izlediğiniz şeyler

sıkıntı olunca hemen dışarı atıyorum kendimi. eğer dışarı çıkmak istemiyorsam da küveti ılık suyla doldurup 1-2 saat yatıyorum küvetin içine.

Yaparlar

Yaparlar, bana yaptılar. Tabi hepsini tek dükkandan alman lazım, kargoyla toplayıp dükkana götürme.

Yapıyorlar ama rezalet bir işçilik. Kablo düzenlemesi yok, Çarşamba pazarı gibi oluyor kasanın içi. Üşenmezsen kendin toplaman en güzeli. Yarım saate ayağa kaldırırsın makinayı. Webe özel indirimler falan da üç beş daha ucuza gelir hem.

@Giovanni Pipitto

Zaten webden alacağım ürünleri. Bir kaç tanesi de indirimli. Kendim de yapabilirim montajı fakat bu macun sürme vs. gibi ince işçilik gerektiren şeylerde hata yapmak istemiyorum.

onlara yaptırmana gerek yok..zaten çok itinalı çalışmıyolar.
kendin baştan aşağı çok rahat yaparsın. kasa için hava sirkülasyonu için kabloları filan iyi izole etmelisin bence.
macun sürmede bir şey yok pek. olmadı int.de videolarından izlersin. ki birkaç senede bir yenilemek gerekiyor macunu.

yapar da senin takıldığın durum ne? onlardan aldıklarını onlar toplasın, ayrıca aldıklarını kendin tak?

ha mesela benim gibi manyaklar ürünleri kutularından tek tek çıkartıp kendi montajlamayı sever. öyle bir arkadaşın varsa iyilik yapmış olursun.

zaten ince işçilik diye bir şey yok. işlemci macunu dediğin ufak bir top sıkıyorsun sonra kredi kartı benzeri bir şey ile sıvıyorsun işlemciye. uğraşmam diyorsan işlemciye veya heatsinke bir top sıkıp montajlıyorsun, yayılıyor o. ha, zaten amd işlemciler heatsinki macunlu olarak geliyor, direkt monte ediyorsun. intelleri bilmiyorum. kasanın tetik, led vs çıkışları kafanı karıştırır, o da anakart kitapçığında veya anakart üstünde zaten yazıyor.

şunu da söyleyeyim, vatan pc elemanları anakartı normal monte eder. bana sorsan vida yerlerine pul koyarım öyle vidalarım mesela..

jilet daha çok tahriş eder tabiki.

ben oldum olası makineyle olurum. daha bir kere jilet sürmüşlüğüm yok. makineyi kullanmaya başladığım zamanlarda cildim hemen alışamamıştı ama. yavaş yavaş alışmaya başlamıştı. 10 senedir sıkıntı yok.

sakal mı jilet mi sorusu bomba yalnız. bence süper mario :D

27 yasindayim.
Jiletin ucunu kırıp tıraş oluyorum. Ve bu yaşıma kadar tras köpüğü almisligim yoktur.
Askerdeyken cebimden çıkartır, kuru kuru tras olurdum.
Su an sadece sıcak suyla ıslatıp kesiyorum.
Tras makinesiyle de munasebeti m sadece berberde oldu, oda faulleri düzeltmek için.
Suratım hic patates tarlası gibi değil, aksine 22-23 gösteren babyface adeta.

makineye gecmeyi senelerce erteledigime pismanim. cildin benimki gibi asiri hassassa yine bi miktar tahris oluyo ama jiletten sonra lafi bile olmayacak seviyede az.

oneri olmasi acisindan, philipsin 3 jiletli makinesinden kullaniyorum. dusta da kullanilabiliyor.

edit: surdakiyle ayni kasa. model farkli sanirim. static.bootic.com

makine tabi ki daha az tahriş eder. onu tercih ediyorum tras olmaya basladıgımdan beri, bugun kadar bir kere bile jiletle dokunmadım

tikibarsoap.com

al sana bilimsel kanıtı, makineyle olanın görüntüsü rezil rüsva olan kıl, diğer düzgün kesilmiş olan ise jilet -soldaki yani-

bu arada SEM imagelar bana ait değil tabi, ama çeken arkadaş iyi çekmiş :D

bu içi elyaf şişme montlar bu kış nasıl tekrar moda oldu anlamadım, çoğu mağazada aynı tip ürün var, hatta ellerinden çıkarmaya çalıştıkları için 50-60 liraya alabilirsin, 200 lira vermeden hevesini alırsın

gözlemlerime göre modacılar yakın zamanda herkese bomber ceket ya da biker ceket giydirmeyi düşünüyorlar

durup durup bu montlar için duyuru açıyolar ya. hepsi aynı kişi mi yoksa bu montların bi piyasası mı var benim göremediğim...

çok kötü bunlar ya. çirkin duruyor. mişelın oto lastikleri gibi ne öyle. illa alacaksan bari koyu rengini al da çok kendini belli etmesin.

markacı değilsen kipa, real vs. gibi büyük marketlerde 50-60 liraya alırsın aynısını.

normalde değeri 50 100 tl arası olan monta sırf zara olduğu için 200 tl verebilirim feda olsun diyorsan ver. yoksa zaranın amk sana bişe olmasın.

abi çoğu mağazada aynı ürün yok bence? dün rahat bi 15 mağazaya gittim de göremedim. toplam 3-4 tane filan buldum. bi de pasajda satılan çakma armani bile 90 liraydı.

www.mavi.com

mavi de bile 129.

2 bira ismarlarsan giymeyi dusunebilirim. Zira cugara ictigim için 2 günde patlatirim bunu.

yugoslav teknik direktör montu.

boşver alma hocam.

jack jones'un aynı model montu 80 lira civarına düşüyor, takip et onu al. 200 çok.

bence iyi değil.

boynerde daha iyisi daha ucuza var.

Çok ihtiyacın yoksa bekle indirimle 70 falan alırsın.eşofman üstüne veya öyle şık olmadan kotun üstüne giyecek isen aslında iyi gibi ama şık değil kesinlikle.

vay arkadaş soğuttunuz beni. yalınız şöyle bir sorun var ki memlekette mont kalmamış. bu bile fiyatına rağmen hangi mağazaya gittiysem en fazla 2 tane kalmış. bunu beğenmediyseniz boynerde filan gördüğüm montları sorsam küfür edersiniz :/

bunu al tam bir fiyat performans. bende 3 rengi var.

www.altinyildizclassics.com

eksisozluk.com

aynen adaway yeterli.

adaway yükledim ama i.stack.imgur.com buna benzer bi crash simgesi beliriyor reklam olan alanda. reklam olan bölüm tamamen kalkmıyor. yanlış bir ayar mı yaptım acaba?

adaway programını kesinlikle önermiyorum. host dosyasının içine ediyor. adaway yüzünden telefona sıfırdan sistem kurmam gerekmişt. bunun yerine adfree kullan. henüz herhangi bir sorununu görmedim.

DNS değiştir. Ayni sorun bende de vardı. Değiştirdim, düzeldi. Hatta buradan bi iki kişide de ayni şekilde düzelmişti bu yolla.

dns veya tarayıcıda proxy eklentisi kullanıyor musunuz?
bunlar varsa kaldırın.
ağ bağdaştırıcınızı devre dışı bıraktıktan sonra tekrar etkinleştirin.
bir deneyelim bakalım.

tcp/ip sıkıntısı olabilir mi? yakın zamanda o ayarları değiştirdiniz mi?

ikisi de şarj süresi açısından sıkıntılı.
lg'nin tabi ki donanımı ve ekranı çok daha iyi. tasarım olarak da hakeza.

ama nexus5'in stabilliği de efsane.

@teritori peki bu ayarda hangi markayı önerirsin?

ben lg g3 kullanıyorum şarj sıkıntı vs yok. nexus için yazılımsal sorunlar yaşadığını duyuyorum.

lg g3 32 gb tavsiye ederim.

Nexus 5 in bataryasi yaprak gibi. 3 saat ekran acik kullaninca batarya bitiyor. Lg g3 nasildir bilemem. Ki nexu5 2013 de uretilmis bir telefon.

ben aslında nexus'u tercih ederim ama sanırım g3 ile aralarında ciddi bir fiyat farkı yoksa g3 alırdım.

ha yok aralarında 400-500 lira varsa nexus'a yönelirdim.

lg g3 bi kaç ince ayarla sarjını uzun süre götürebilirsin 32 gb versiyon

yazılımdan dolayı nexus almana gerek yok cyanogenmod aosp var

ben olsam g3 alırım.

g3. root atıp greenify ile şarjı %20 artıyor.

android'de nexus harici telefon almak gerçekten saçma, çünkü diğer tüm telefonlar %100 android sayılmaz, bir nevi modifiyeli android denilebilir; şu an iphone'ların android'de karşılaştıralabileceği tek seri nexus'dur.

firmaya fotoğrafla beraber mail at.

Bildiğin kara sineğe benziyor bu. Üretimde girmiş heralde içine.

Atma atılır mı, eleyerek kullan hiç bir şey olmaz.fişi falan duruyorsa iade et.

Sen bi firmaya fotoğraf ile yolla böyle denetimsizlik olmaz. Olur doğal diye kutlu böcekli herşeyi yiyelim

ekstradan protein atmışlar içine işte daha ne istiyorsun:))

güvelenmiş bu. eski unu paketlemişler muhtemelen

agzi acik unlarda oluyor o genelde. hele ki sakladiginiz mobilyalar azicik eskiyse kacinilmaz.

ben olsam kullanmam bunu. 1 tane olduğu kesin değil neticede. firmaya ulaş bence de.

Lose Yourself

www.youtube.com

stan

I'm sorry mama

(isminden emin değilim ama şarkıda geçiyordu bu söz, unutmuşum, iyi takipçileri bilir hangi şarkı olduğunu..)

düzeltme: evet şarkı Cleanin' Out My Closet imiş..

i m sorry mama dediği cleaning out my closet ti sanırım adı. sing for the moment iyidir yaw.

kim

bosver baskalarini.

sevmen ne güzel abi, müthiş bir şey bence. çok önem verme "belli olmaz" diyenlere. belli olur.

bence çok anormal bir durum değil. ne güzel işte ikinci bir baban olmuş. ben sana bir kazık atacağını da düşünmüyorum. tabi tanımadan bişi diyemem ama yine de bence çok şanslısın

İlk damat adayı isen,ilk oğlu gibi görebilir.

seni sevmis guvenmis ki kiziyla evlenmene razi gelmis.

adamda nasi bi erkek evlat hasreti varsa senle gideriyo belli ki :) tadini cikart. o yastaki adamin ne beklentisi olacak senden.

Bir sey olmaz. Yalniz kendi cocuklarina kizdigi gibi sana da kizabilir bir gun, buna cok bozulabilirsin. Eger oglu gibi goruyorsa normaldir. Cok sanslisin. Kendi anan baban nasilsa oyle dusun, cok hassas olma kayinpederle iliskide derim.

Beni de kaynanayla korkutmuslardi, mis gibi anlasiyoz. Benim de babam esimi cok seviyor ama benden cok sevemez. Aslina bakarsan esimi, beni mutlu gordukce daha cok sevdi biraz da onun etkisi olabilir.

Cunku elestirenler o kadar cesur degil. O pantolonu giyecek o kupeyi takacak kadar guvenmiyor kendine.

Elalem ne der es dost ne dusunur toplumun bakis acisi ne olur hep kafasinda bunlar oldugundan kendisi yapamiyor yapana da bok atiyor.

Geneli boyle diyelim farkli nedenlerle onyargili olanlar da vardir mutlaka.

sana yakışmamış küpe" veya "kırmızı pantolon pek olmamış gibi sana" dese sıkıntı yok. "erkek adam küpe takar mı", "erkek adam renkli pantolon giyer mi" moduna girmelerinin sebebini çözemiyorum. nedir bu erkek adam? ne yapması, ne yapmaması gerekiyor, bir kitabı var mı bunun? standartları kim belirliyor? küpe ve renkli pantolon ne zamandan beri kadın standardı mesela? bir pembe tişörtten ne farkı var mesela kırmızı pantolonun? çok merak ediyorum gerçekten.

Hem birkaç küpem var hem de renkli pantolon sık giyerim. Şimdiye kadar hiç ters bir yorumla karşılaşmadım. Attığın linklere bakmasam, bu önyargı geçmişte kaldı derdim. Görünce şaşırdım.

ya yapmayın abi, gerçekten çok komik duruyor. küpe takanda sorun yok ama özellikle kırmızı, sarı pantoln falan, hakikaten komik duruyor ya.

ben karşı cinsiniz olarak kadın gözüyle söyleyeyim baylar,
hepimiz icgudusel olarak hormonlarimizi ayaga kaldiran, "ciftlessek" birlikte en guzel bebeleri yapacagimiz adamlara yoneliriz. bu adam da evrimin gerektirdigi sekilde erkeksi kaliplara uygun olmalidir, dimi?
mesela siz erkeklerin buyuk gogus genis kalca sevmesi bundan.
mesela erkek gibi giyinen kadin sevmemeniz, cilveli disilere gonlunuzu vermeniz yine bundan
biz de ister istemez en erkek gibi görünene yönelmek eğilimindeyiz. kafamızdaki ideal güçlü erkek şemasında da renkli pantolon giyen erkek yok, çünkü bu günümüz anlayışıyla kadına mahsus bişey, kadının yaptığı şeyi erkek yapınca biz error veriyoruz
ha mesela tarihteki güçlü erkekler kırmızı pantolonla gezmeleriyle ünlü olsalardı, kırmızı pantolonu seksi bulacak siyah giyene "ıyy" diyecektik
hep içgüdü işte

siz bol pantolon bol gömlekli spor ayakkabılı kadınları beğeniyo musunuz? onun gibi.

Bu eklemeyi yapmak farz oldu.

Çeşitli kıyafetlerin kimlik yaratımında katı rol teşkil etmediğine inanan bir kişi olarak şunu söyleyeyim: yaptığınız kıyafet ve renk ayrımları kadın-erkek eşitsizliğini sürekli yeniden üretmekte. Hani soruyorlar ya; Türkiye neden bu kadar ayrımcı ve şiddet içeriyor? En büyük sebebi insanları belli başlı kıyafet kodları içine sokup, o kodların içinde kalana 'hak ettiği' gibi davranma çabası. Eğlenerek savunduğunuz bu düşüncenin, toplumun temel yapı taşlarından birisi olduğunda sebep olduğu taciz, tecavüz ve şiddeti görmekten acizsiniz. Bu eleştirilerin kadınlardan gelmesi de, kadınlar adına üzücü bir durum. Tamam, toplum içinde gücüyle ön plana çıkmaya(bodycileri kastetmiyorum kesinlikle) yani şiddeti hayatının merkezi yapmış kişiyle birlikte ol o zaman. Evrim gereği böyle olması gerekiyormuş ya, onun altında hem psikolojik hem de fiziki olarak ezilirsin bir güzel. Eee, evrim bunu gerektiriyor.

İkinci olarak şunu söyleyeyim. Birisi gelmiş evrimden yola çıkmış. Sanırım 'dil felsefesi' denen kavramdan bir haber. Dilin kullanımı ile Kültür alanına girmiş bir insandan, salt biçimde evrimsel içgüdüleri beklemek çok komik oluyor. Bilinçdışının olduğu ortamda, evrimsel içgüdüler bir tık geri planda kalmakta. Anlamlandırmadan kaynaklanan gözlük ile dünyaya bakıldığında, evrimsel 'gerçeklerin' esamesi okunmamakta. Dikkatli bir gözlemle bu fark edilebilir. Erkeklerin ve kadınların hoşlandığı biçimler kültürel olarak zaman-mekan içinde değişmektedir.

@littlejack,

vücut tipi ile tam bir bağ kuramadım. evet erkekler geniş kalça ve vücuduna göre orantılı göğüslü kadınlara yöneliyor ama bu kadının giyimine göre onu kalıplara sokmuyoruz. ben sokmuyorum en azından.

bol pantolon, bol gömlek, spor ayakkabı giyen bir kadın benim için yine kadındır yani. ki çevremde de böyle giyinen kadınlar mevcut. öyle rahat hissetmiş, öyle giymiş derim. ama erkek tarafında durum değişik. erkek sarı renkli bir pantolon giydiği anda "kız gibi giyinme oğlum" tepkisini görüyor. küpe taktığı zaman "karı gibi küpe takma" deniyor. bu hem kadınlar açısından, hem erkekler açısından kötü bir şey. hem kadın-erkek arasındaki uçurumu daha da büyütüyor, hem de kadınlık küçümseniyor "kız gibi" kalıbıyla.

insanlar kalıp manyağı oldukları için, daha çocuk doğar doğmaz cinsiyetine göre renklere ayırıyorlar. erkekler mavi, kadınlar pembe. bunun evrimle hiçbir alakası yok, sadece kalıplaşmışlar ve bu kalıbın dışına çıkamıyorlar. daha 150-200 yıl önce erkeklerin giydiği, taktığı şeylere bakın. ne kadar farklı. o dönem de insanın bilinçaltı devredeydi, o zaman da evrim etkiliyordu insanların hayatlarını ama renklere, takılara bu denli anlamlar yüklenmemişti. şimdilerde bu anlamlar yüklendiği için, insanlar kalıp kalıp ayrılıyorlar.

dediğim gibi kırmızı renkli pantolon yakışmamış, açmamış seni demek garip değil ama erkek adam kırmızı giymez demek çok garip.

Siz garipsiniz.

Sevgiliniz olacak tabii, sevginiz değil...

bence sende gariplik var. ben her gün görüşmek isterim, en kötü haftada 3-4 görüşmek normal olan bence. insan özler sevmiyorsa o kadar sık görüşmek istemez diye düşünüyorum

@rivulet, neden??

Gerçekten aşık olduğunuzda asıl garipliğin sizde olduğunu fark edeceğinizi düşünüyorum.

@sta, açıkçası, seviyorum. Ayni evde olursak da oldukça mutlu olurum. Ama anlamsiz geliyor belli şeylere katlanip haftada birkaç kere aynı şeyleri yapmak.

@trumanshow sizinle eski sözlük hesabimdayken konuşmuştuk, adinizi biliyorum heheh, birkaç yıl oldu sanirim. peki neden bu kadar katisiniz? Belki de gercekten haftada bir goruserek kararinda ve ayarinda ilgi/sevgi gosterecektir??

valla hacı abi ben sevgilimi her gün görmezsem elim ayağım titriyor. ha bunun için seni gariplikle suçlamam, herkesin yapısı farklı. haftada 1 benim için çok az.

@amelie, neden boyle dusundunuz? Asik oldugumu dusunuyorum, dusundugum zamanlar oldu on onceden ve 5-10 gun araligi her zaman cok hos gelmistir benim icin.

Kimseyle haftada bu kadar fazla gorusmek isteyecegimi zannetmiyorum.

hiç de garip değilsin. insan insandan sıkılır amk, dünyanın en eğlenceli insanı olsa da sıkılırsın. aşkmış, gören de aşık olunca sıkılınmıyor sanır. her gün görüşüp görüşüp sonra "yemeği ağzıyla yemesi bile batmaya başkadı artıııık" diyen tiplerle dolu etraf. bir şeyi de dibine kadar sömürmeyin amk, bırakın da tadında kalsın. aşkmış, hastalar sizi.

benim de 1 seneyi aşmış ilişkim var, 3 kere görüştüğümüz hafta sayısı 10'u bulmaz. ortalama 2, en az 1'dir. yav onu geçtim, işi gücü oluyor insanların, nasıl bi düşüncesizlik bu her gün görüşelim. vay amk, nasıl sinirlendim.

Zaman zaman sık, zaman zaman nadir görüşülen dönemler olabilir bunun kesin bir kuralı yok bence.

Yeri geliyor markete gitmeye üşeniyoruz, bayık modda olabiliyoruz bence bu karşıdakini sevmediğimiz anlamına gelmez. Ha ben her dakka hazır ve nazır olurum öyle değilim ama yakın arkadaşlarımda bu duruma şahit olabiliyorum.

Bir de karşıdaki kişi ''göz görmeyince gönül unutur'' mentalitesinde biri değilse sıkıntı olmaz , ama 3 gün görmese unutacak yapıda insanlar da var.

İnsanlar çeşit çeşit, bir kuralı yok, uyumlu olan kazansın!

@truman agzinizdan yel alsin efendim. hic der miyim oyle sey.

Belki de inancinizi kaybetme sebebiniz haftada bir gorusecek birine sancili surecler yasatmaya olan egiliminizdir :0

@mesgulsn abi dikkat ediniz kendinize. Risk grubundasiniz. Gordugym her iliskinin son yuzde 25lik kismi kadin tarafinin iliskiyi bitirdigi tarih ile, ayrilik durumunu da erkek tarafina bildirmesi arasindaki gecen sure oluyor. hic goremeyince nasil titrersiniz siz bir dusunun. Ben de kesinlikle gariplikle suclamiyorum sizi tabii ki.

aşk değildir, aşk olsa duramazdın..

Belki de siz haklısınızdır, insan yapısı farklı farklı sonuçta. Ben dayanamazdım, her gün 24 saat görüşmeli insan demiyorum ama haftada 1 çok az değil mi ya?

İş güç dolayısıyla haftada 1 görüşmek farklı, kafama göre süreyi uzatırım demek farklı. Görüşme süremizi kafasına göre uzatan bir sevgilim olsaydı muhtemelen değersiz olduğuma inanırdım. Ha tabi diğer zamanlardaki ilgi alaka seviyenizi bilemem, belki son derece tatmin edicidir. Sevdiğim insanı özlerim ve bir süre sonra her fırsatta görmek isterim demek istiyorum sadece.

Ama herkes böyle olacak diye bir kaide yok elbette. Garipsiniz lafımı geri alıyorum.

@baba jo; cok naziksiniz. Tesekkur ederim. hem telefonda konusulsun butun gun hem de gorusulsun iki gunde bir... bir sey de somurulmesin yahu.

Tamamen iyi niyetle baslanan iliskilerin dahi, bu batakliga suruklenmesi cok elim!!!

@neferkitty goz gormeyince gonul unutur kafasini yasayan bir cok insanla karsilastim. Bu, dupeduz, karsi tarafa saygisizliktir ve olasi bi problemde yuku sucu karsi tarafa yuklemektir.

zaten karsi oldugum nokta da bu konuda ozellikle kadin tarafinin belli bi standart tutturma egilimdinde olmasidir. Bazen ben oldugum icin mi gorulmek isteniyorum yoksa sevgili oldugum icin mi isteniyorum, anlamiyorum :(

her ne olursa olsun, gorusunuz icin tesekkur ederim sayin neferkitty.

o zaman evliler ölsün

@orijinalinden guzel; gorusunuz ve ilginiz icin tesekkur etmekle beraber, bu iliskiye COK EMEK VERDIGIMI belirtmek isterim. Lutfen boyle seyler demeyin bana :(

@amelie; yo yo, garip diyebilirsiniz, dusundugunuzu soylemeniz cok hos. Ancak, bazen kendi kendime gecirdigim vakit o kadar tatli geliyor ki, toplu tasimada telef olmayi goze alamiyorum herhangi bir sey icin.

Ilgi seviyesi kimin icin tatmin edici olmus ki de benimkinin olmasi beklensin:(

haftada 3 4 kere gorusuldugu zaman taraflarin birbirine anlatacak neleri oluyor merak ediyorum. Bana bu konuda yardimci olmaniz benim icin sevindirici olacaktir epey. Cevaplariniz icin yeniden tesekkur ederim.

@sta, ayni evde yasamaktan mutlu olacagimi dile getirmistim. O halde, evliler olmesinler :/ ama bence o cok daha farkli bir adaptasyon gerektiren bi sey. Sevgililik iliskilerinin evlilik simulasyonu gibi degerlendirilmeye calisilmasi beni uzen sey :(

Haftada bir gayet makul bence..
İnsanlar çalışıyor/okuyor, yol derdi var, aile meseleleri var, maddi sıkıntıları var, yorgunluğu var..
Buluşup da yorgun argın asık suratlı oturacağına yanında uygun gününde buluşup güzel vakit geçirmek daha manalı bence..
Kız arkadaşınıza da durumu açıklayabilirseniz ve anlayışla karşılamasını sağlarsanız hiçbir sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum..

Haftada bir az da haftada 2 olabilir. Mesela. Son iliskim de ben de senin gibiydim haftada bir gorusme taraftariydim
Sonra cok da saglikli olmadigini gordum. Her gun veya iki gunde bir de bana gore degil. Kendime ayiracak zamanim olmasi lazim. Haftada 2 uygundur evet.

son sevgilimle 1,5 sene boyunca neredeyse her gün birlikteydik, kesinlikle olmuyor/saçma. eğer aynı evi sadece ikiniz paylaşmıyorsanız, ilişkide de çok gelecek görmüyorsan her günü geç, haftada 4-5 bile fazla. çünkü sonra arkadaşlarına zaman ayıramıyorsun ve tek kişiye takılı kaldığın için bir sürü insan kaybediyorsun. bir de benim gibi her sevgilisinden kazık üstüne kazık yiyen biriysen vay haline. geçen zamana üzülüyor insan.

öte yandan haftada 1 görüştüğüm ilişkilerim de oldu, kimi zaman karşıdakinin isteğinden kimi zaman da ikimizin de okul/iş yoğun olduğundan. o da yetmiyor, yeteri kadar çok şey paylaşamıyorsun. mesela bir arkadaşım var 6 yıldır sevgilisiyle haftada 1 görüşüyorlar, gerekli gereksiz bir sürü şey saklıyor. birbirimizi özlüyoruz daha iyi oluyor diyor da yeteri kadar samimi değilsin zaten, o zaman sevgili demesen de olur.

yani ben bugüne kadar ya haftada 1-2 ya da her gün görüştüm, ikisi de olmuyor. en güzeli zorlamadan ''buluşma günü'' gibi kurallar koymadan 3-5 gün, akışına bırakarak.

haftada bir nedense bana fuckbuddly'likden farksız gibi geldi, kendine de zamanayıracağın şekilde 3/5 iyidir, her gün her gün sürekli beraberlik bir süre sonra bende stress yapıyor.

Haftada bir biraz fuckbuddy modu oluyor.

sen normalsin. ben de haftada 1-2 taraftarıyım.

Bu tür durumlarda biraz empati yapmak lazım. Hani öyle birkaç gün falan da değil yani. Güzel bir gün geçirmek istemişse akşam yorgun olacaktır. Bence rahat bırakmalısın.

açıkçası böyle bir durumda bilgi vermesini isterim ben karşı taraftan. öyle arkadaşımla mı takılayım, sana mı yazayım diye bir şey yok. gün içinde bir 5-10 dakikasını ayıramayacak kadar faal miymiş bu arkadaş?

sıkıntı var.

yok arkadaşıyla olduğunu biliyorum, fotoğraf falan çekmeye gittiler zaten. sıkıntım bana yeterince vakit ayırmamış olması.

olay çıkarmak çok saçma böyle bir durumda. tek bir kişiye odaklanmak istiyordur, artık teke tek buluşmalarda bile yarım saat telefonla uğraşan tiplerin türediği günümüzde bence sevgilinizin davranışı takdir edilesi. bir de daha önceden bu nedenle birçok kez tartıştıysanız artık yazası varsa da yazmak istemiyordur. üzerine gitmeyin.

o iş bitmiş. darlarsan ayrılacak darlamazsan da fuck with benefits takılacak. aşk böyle bişe değil. aşk kadını da erkeği de baştan aşağı değiştiriyor.

siz haklısınız ama bazen insanlar modunda olmuyor. ben sevgilimle iletişim halinde olmayı çok severim ama etrafımda arkadaşlarım varsa kafam biraz onlarla dolu olabilir, muhabbet tatlıdır mesela bölmek istemiyorumdur. böyle durumlar kırk yılda bir olursa okey, ama bikaç kez yaptıysa o iş yaş.
bi de tabi şu an meşgulse "canım şimdi şöyle şöyle meşgulum ama seni şu saatte arayacağım" diye bi arama güvencesi vermesi lazım kesinlikle. kendisini darlamıyoruz, arayacağı zamanı kendi belirlesin ama yeter ki o saatte arasın.

bu arada "ya telefonla oynamayı sevmiyom ben her dakka mesaj atamam sıkılıyom" diyen bi eski sevgilim vardi. bir dedi, iki dedi, üçüncüsünde diyemedi, eski oldu.
ilişki için özveri şart.

erkek değilse tabi ki gidebilir. ayrıca her mesaja anında cevap verme zorunluluğu olmasın bırakın da.

yakında ayrılacaksınız zaten. dedi dersin.

kızın yakın arkadaşının suçu yok da kabul ediyorsa yatmayı eğlenmiş olurlar işte. kafayı yiyeceğine yatsın, bu sefer almanyada kıskançlık krizi geçiren kız olur. dönünce de ismini orospuya çıkarırsın arkadaş çevresinde, hiçbir erkek ciddi olarak takılmak istemez kızla.

amacım intikam almak değil. hatta kızı hayatımda istemiyorum bile..msjlarda benden tam evlenelicek adamdı yazık oldu diye bahsetmiş. neydik ne olduk..ben daha çok histeri krizlerime engel olmak istiyorum zira bayağı tüketti beni. yakında işimden de olacağım sanırsam..ailem konuyu bilmiyor ve onlar bile tiksindi benden..

piç ol +1

bir daha ki sefere. fazla değer vermenin sonucu bunlar.

Olumlu düşün ya, histeri krizine girecek birşey yok. Şunu düşüneceksin, sana belli etmese de kızın kafa yapısı belliymiş. Erkeklerden ilgi görmekten, düşüp kalkıp hayatını yaşamaktan hoşlanacak bir insan demek ki. Şimdi sen bunu bilmeden evlenseydin bu kızla, sonra bu davranışları ortaya çıksaydı daha berbat olacaktın, ki evlendikten sonra bu şekilde kocası işteyken, şehir dışındayken aldatan kadın da çok var. Verilmiş sadakam varmış diyip geçeceksin böyle durumlarda. Kızla evlenmediğine şükredeceksin. O mesajda senden tam evlenilecek adamdı diye bahsetmiş ya, kendisi de tam evlenilmeyecek kadınmış.

hacı bence böyle krizlere girmen normal ama eve kapatma kendini böyle dönemlerde. ben de 22 yaşında böyle bir olay yaşamıştım, aldatılmıştım yani. o dönemi atlatmamda arkadaşlarım ve ailem epey yardımcı olmuşlardı bana.

yalnız ben bir şey biliyorsam, bu kız ilerleyen zamanlarda senin hayatını daha da piç etmek için geri dönmeye çalışacaktır. yüzsüz kevaşeler.

gençler bildiğiniz gibi değil..bir bucuk aydır geceleri sinirle kalkıyorum, tuvalete gidip ağlıyorum.. tüm gün yemek yemeden yaşayabileceğimi de öğrendim amk..dün ilk defa gülümsedim o da bana yazdığı bir mektubu bulunca oldu..yok piçlik dönemlerini filan da geçmiş adamım..güzel de işim var, bunca zaman atılmadıysam daha önceki başarılarımın hayrınadır ama hissediyorum yakında ondan da olacam.

bana en çok koyan nokta ona yılbaşında aldığım kazağı oradaki partilerin birinde giydiğini görmem oldu..hayır ben hep merak ederdim bi insan nasıl bir kız için intihar eder diye ? o noktaya adım adım geliyorum.

biraz da beklenecek bir durum. 24 yasına kadar hiç sevgilisi olmamış bir insanın doyumsuz bir şekilde patlama yasaması kaçınılmaz.

hafif trollük seziyorum sende ama olmama ihtimalin var o yüzden çok üzüldüm dostum.

emin ol başıma gelen mevzunun gerçek olduğunu idrak edebilmek için kendi kendime saatlerce o kız seni aldattı, şuan başkaları ile düzüşüyor diye sayıklıyorum..keşke troll olsam

yakın bir zamanda tanıdığım bir erkek yurtdışındayken aldatıldı. intihar etti, kurtarıldı. ne kadar aptalmışım dedi. sadece bu kadar söyleyebilirim.

"bir bucuk aydır geceleri sinirle kalkıyorum, tuvalete gidip ağlıyorum.. tüm gün yemek yemeden yaşayabileceğimi de öğrendim"

bi uzmanla görüssen fena olmaz sanki. bilincsizken yani uykudayken bile etkiliyorsa seni zaten bizim burada söyleyecegimiz seyler etkisiz kalir. tabii ki zaten aldatmis bir kiz icin degmez, tabii ki erkenden ögrenmen iyi olmus ama bunlari idrak edip normale dönecek durumda degil gibisin. o nedenle bence uzmana görünsen faydasi olur.

kusura bakma ama erasmusa yollamama isteğin hoş değil, kendi hayatıdır. zaten aldatmaya meyili varsa, erasmusa gitmesini önleyerek de buna engel olamazdın. o insanın sahibi olmadığın gibi, o insan da senin varlığının nedeni olmasın bir zahmet. hayatı akışına alman gerekiyor, hayat her şeye rağmen devam ediyor.

hayata devam etmek zorunluluğun da, ona ya da çevrene güçlü olduğunu gösterme gerekliliğinden gelmiyor. yalnızca hayata devam etmek zorundasın. unut artık onu. gurur meselesi yapma bunu, hayatına devam et.


ben susayım, nazım konuşsun.
1

yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947

2

diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

3

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...

ne gerek var bu kadar üzülmene. unut gitsin.

hayatının geri kalanını kurtardığını düşün. ya evlenseydin bir de?

ya bu kadar beş para etmeyen insanları nasıl bu kadar takabiliyorsunuz anlamıyorum? sil gitsin amk kahpesini ya.

izmir metrosunda biri metro gelmek üzereyken elinden kartını düşürdü, güvenlik görevlisi "bu metro gitsin iner alırız" dedi.

bir şey olmaz sanıyorum, metroyla enerji devreye giriyor diye biliyorum çünkü.

Metronun iki rayına aynı anda değerseniz elektrik çarpar diye biliyorum.
Tek raya değmekte sorun yok..

ortam öyle bir hale geldi ki ; önünde param düşse eğilip almam :)

eger metro yer altindaysa ve enerji hatti tepede degilse raylarda oluyor. zaten dikkat elektrik tehlikesi diye de gorurusunuz. indiginizde 3. rail'e degerseniz elveda guzel dunya.

en.wikipedia.org

inip almayın, mümkünse gidip bir görevliye söyleyin bu durumlarda. elektrikle oyun olmaz.

Kadikoy kartal metrosunda raylara birisinin dusmesi durumunda gorevlileri cagiran bir buton var. Gorevlilerden yardim istemek en dogrusu.

Elektrik carpabilir, o raylarin bir kenarinda bilmem kac bin volt elektrik geciyor. Yani raylarin bir kenarinda durdugunda carpmayabilir ama diger tarafina gidersen aninda duman olabilirsin.

geçen sene türkiyede bir kişi fotoğraf çekeyim derken elektrik akımına kapıldı.
lütfen dikkatli olun.

3.ray olduğu için tehlike diğer metrolara göre daha fazla. Aman diyeyim.

Akım 3. rayda olduğu için yakınlarda tren yoksa, üçüncü raya dokunmazsan çarpılmazsın. Ama yakınlarda bir tren varsa akımın dönüşünü normal raylara veriyor. O zaman işin rengi değişir.

Yenibosna metroda sorun olmuyor, üstte elektrik. taksimde de o taşlara basınca bir şey yok da. İlk atlayışta o ayakları o aralara getirmek sıkıntılı.

bir metre civarı normaldir bence. benim 105 cm imiş boyum 178. şimdi ölçtüm kıhkıh.

femur kemiğinin bitişinden itibaren ölçtün değil mi? çünkü gerçek bacak boyunun nereden ölçüdüğüne dair bir sürü efsane var, leğen kemiği diyen bile var.

femur nere oluyo tam asdfgh ya kalçaya kadar ölçtüm işte. dur tekrar ölçiym.

ölçüp geldim. az önce yüksek ölçmüşüm eşşoğleşşek köpek dolanınca sanırım, kasıktan ölçünce 95 çıktı şimdi.

ay trudan sonra karış hesabı yaptım, 5 karış çıktı. sonra karışı ölçtüm 22 çıktı. bu sefer de 110 çıktı. hofffff çok kafam karıştı ayol!

nabıyonuz siz burada yav :D

1 metre iyidir.

femur kemiği kalçanın yarısına denk geliyor, leğen kemiğinin hemen altı. bir antropolog gerçek bacak boyunun oradan ölçüleceğini söylemişti, oradan ölçünce tam bir metre oluyor. toplam boyum 1.78, benim bacak boyum kısa mı şimdi :/

Benim bacak boyum 115 civarı. Burdan bakinca bacak boyun kısa. Ama benim boyum da senden daha uzun. Ama muhtemelen turk kızına gore bacak boyun normal. Çunku ben kendime göre pantolon bulamıyorum

eylül kaç boyundasın? merak etme, ben de türkiye'de kendime göre pantolonu zor buluyorum:)

1.86 yim ben.tüm pantolonlarim kisacik. bakmadiğim mağaza kalmadi. Artik buyuk beden alip daraltmayi duşünüyorum.

eylül benden uzun :(((((((((((((

1.65-1.70 arası ideal bence. fazlasında gözümüz yok.

tam omuzlarıma gelmeli kız, ya da biraz altında kalmalı omuzlarımın. yıllarca süren laboratuvar çalışmalarının sonucunda bu aralığı buldum.

ben boy değil, vücut şekli ve duruşu diyorum. 1.70 boyunda olup çok zayıf memesiz götsüz olup, bir de kambur duruyorsa avatar gibi görünen kız da var. 1.60 boyunda, bacakları üst gövdesine göre uzun olup, memeli kalçalı fit olup, omuzlar dik popo dışarda durup, 1.70 lik afet gibi görünen de var.
ki senin de muhakkak tanıdığın böyle insanlar vardır, benim kare vücutlu bir arkadaşım vardı, hani baya göğüs bel kalça aynı ölçüde, bacakları kısa, tamamen aynı boyda olduğu daha düzgün vücutlu kızlardan bir 7-8 cm kısa duruyordu.
yani spor ya, ince belin ince bacakların olsun(o zaman daha uzun duruyor) boy cetveline yaslamadıkları sürece, insanların zihninde 1.70 falan ya o kız olursun.

kısa bi erkek olarak söylüyorum : 170-175 arası.

Boyum 1.90 oldugundan olsa gerek uzun kizlari cekici bulamiyorum nedense. Minyon kizlar daha cok hosuma gidiyor.

1.64 kotu degil bence. 1.60 ve alti kisa diye dusunuyorum. Bir de topuklu mopuklu derken 1.70 yaparsin gerektiginde :)

Idealine gelince ustteki arkadas gibi dusunuyorum. 1.65-1.70 arasi.

Ideal diye bir sey yok. Hoş duran bence 1.72-1.74 civarı ama kadınlarda ülke ortalamasının 1.62 olduğunu hatırlatmak lazım.

ben 1.76yım. 1.78 sanıyordum evdeki ölçümlere göre, 1.76 olduğum çıktı. biraz uzun boylu kalıyorum genele göre ama çok memnunum.

kilo boyla uyumluysa her şekilde güzel. 1.60 altı kısa, 1.80 üzeri uzun bir kadın için.
bana göre ideali de 1.70 ile 1.75 arası.

sadece türkiyede değil, genel standart bu :) tam denk geldi kusura bakmayın. 9gag.com

160-170 arası bence ideal.
aynı sizin gibi hissediyorum ben de.

bir bayan arkadaşım 185.

Bence 170- 180 arası kadında estetik boy.

1.80 üstü kadınsılığı kaybediyor , 1.70 altı da çabuk kilo alıyor, atletik sportif görünümü olmuyor.

190+ sevgili yaparsın daha nolsun. Uzun erkeklerin ilk tercihi.

ben 1,75'im, abartı uzun değilim ama kendimi hep biraz fazla uzun hissetmişimdir. şöyle fıkır fıkır olamıyorsun, ister istemez ağır takılıyorsun :) ağız tadıyla topuklu giyemiyorsun, kafana göre elbise bluz bulamıyorsun kısa kalıyor. adamların kol altına sığamıyorsun şöyle bir sarılıp gezemiyorsun :) bence de 165-170 arası iyi.

1,60.

1,60'ım ^^

kanımca 1.70 hadi taş çatlasa 1.75. 1.78 olmaktan memnun olmayan tek türk kadını benim sanırım. ve hayır ölçtüm, 1.70 filan değilim, keşke daha minyon olsaydım.

en az 1.60
en fazla 1.70

1.70- 173 arası ideal aşağısı kısa bana göre

170-175 iyi bence. ben 171'im, 3-4 cm daha uzun olsam çok tatlı olurmuş ama olan bu, yapacak bir şey yok.

168-170'ten daha kısa olunca bacak boyu da kısa oluyor, skinny ya da bilekte biten pantalonlar, kalem etek, uzun elbise falan pek yakışmıyor bence.

1,70 - 1,75 hos duruyor. Daha uzunu da iyi.

1.70 in üstündekiler at gibi duruyor. kadın dediğin kısa olacak minyon olacak bence. 1.60 ideal 1.65'ten sonrası kötü

kadınların çoğu boyunu + 5 yapıyor (çoğu ifadesi 1,70 den kısa olanlar için geçerli.)
sonrada paradoks oluyor. ölçüm aleti yok sanki. herkes birini referans alıp ona boyunu sopruyor, aradaki kestirdiği ekliyor.
hımm x in boyu 1.60 mış ben ondan bir iki cm uzunum. o halde 1.62 cm. diyor. gerçekte x in boyu. 1.55 cm.

165 bile fazla bence. Ben kısa boylu minyon tipli hastasıyım. <3

Boyum 180 herkes bilsin yaneee.

hangi spor ya da meslek için? öyle normal yaşam için boyun ideali mi olur? :D

geri kalanı için kilo falan önemli bir de 1.80m üzeri pek çekici değil :)

Boyun normal ama kalın kemikli ya da şişmansan o kötü görünür tabi. Yani önemli olan orantı.

1.70 altındaki kadınlar daha çekici

Anam.

Bu boyla bu ülkeyi terk etmek istiyorum ben o zaman.

170-175 arası :{

minyon iyidir.

1.55-1.70 arası

1.67-1.70 iyidir. ben değilim ama aynen uzama şansım da yok ki artık.)

hep yedek olmak nasıl bir duygu panpa? yetersiz görülmüş yedeğe ötelemişler seni.

eskiden öss tercih formu vardı 18-19 tercih yapardı insanlar.tüm tercihlerine rağmen kazanamayanlar boş kontenjanlara yerleştirilirdi :))

ya yedeklik durumunu olacağını sanmıyorum, çünkü sayı 3ü buldu, 3leyde farklı ortamlarda tanışmıştık.

3üyle de farklı ortamlarda buluş ve dene o zaman. bazen öyle hepsi aynı anda terkedilir veya sevgilisinden ayrılır. gerçi sana yazıyorsa daha kendi ayrılmamıştır, terk belki.

murphy, seni çılgın. 10 tane iş yerine başvurursunuz iş için, uzunca süre dönmezler. sonra 1 tanesi dönerse, diğer 9 tanesi de döner. sonra kafa karışır. lan hangisi olsa acaba derken 10 iş de kaybedilir aq.

Daha evlenmeden işin sonunun düşünülmesi hoş değil tabii ama hayat, her şey olabilir, herkes kendini garantiye almak ister..
Kabul ederdim..
Kadın..

Samimiyetsizlik gibi geliyor bana bu durum asla böyle bir şey istemem.
28 E

Boşanmak için evlenilmez. Yol verirdim.

dur bir soluklan derim.

(erkek)

evlenmem ki o adamla. daha evlenmeden boşanma durumunda ne olacağının planını projesini yapıyor, kaldı ki kimsenin onun parasına, malına ihtiyacı yok. beni ne olarak görüyor acaba diye düşünürüm ve ona da sorarım. kadın

Sözleşmeyi eline verir ortamı terk ederim. Kadın


Pardon da neyin güvencesi bu?

kadın olsam eyvallah der imzalar, yarın bir gün benden cocuk istediginde bir sözleşme de ben uzatirdim ona. hemde hazır bulundurur, yatakta verirdim eline al bakalim nasil oluyomus diye.

cabbar17f

edit: ha bu demek degil ki ''alcak erkek al sana bombe'' diye cakma feministlik yapıyorum erkek halimle, zira evliligi karsisindaki erkegin iligini kemigini sömürmek, kanını emmek, rahat bir hayata konmak olarak algılayan kezbanların sayısı hiç de az değil ve bunlar degil sözlesme, en aşağılık muameleleri hak eden cinsler.
üstteki yorum bu tarz kezbanlardan olmadiginiz önkabulu ile yapıldı.

olur derim. neden eşimin ailesinden kalacak olan ya da kendi kazanıp aldığı malı isteyeyim?

başlamadan sonunu düşünüyorsun diye de suçlamam. kağıdı yüzüne fırlatmak falan çok çocukça geliyor.

Bunu isteyen tarafta guvensizlik sozkonusu.
Suphe icinde gecen bir evlilik yurumez bence.

Ayıplamam. Mantıklı ve makul bulurum; hatta son bir madde de ben eklerim,

"Eğer boşanma durumunda eşlerin birbirinden bağımsız malvarlıkları arasında gözle görülür bir dengesizlik söz konusuysa, iyi niyet ve dürüstlük kuralları dahilinde, bir taraf, diğer tarafa, hakim tarafından belirlenecek miktarda nafaka vereceğini temin eder. Gelir ve malvarlığı olarak diğerinden daha varlıklı olan taraf, boşanma ya da ayrılık halinde, doğacak çocukların masraflarını da üstlenmeyi kabul eder."

E ama konusu hiç mal nafaka istenmeyecek şeklinde olan evlilik sözleşmesiydi demeyin. Daha da ilerisini için düşünerek söylüyorum. Nasıl olsa benim ekonomik güvencem az çok var. Onun olmayabilir.

23, E.

Elbette ki hayatıma girecek kadını, hayatımdan çıktıktan sonra mağdur edecek değilim.

pinkpeony, madem istemezsin boşanırken istemezsin. istememek için sözleşme imzalamak istemen ilginç bir kafaymış.

bu sözleşmeyi yapan adamlar 1. zengin oluyor 2. daha önce boşanmış oluyor. sadece bu vakalarda duyuyorum. artık adamlarda ya da kadınlarda eş 'boşanılabilen' bir şey çünkü. işim gücüm yerindeyse kabul ederim ama çocuk için madde ekletirim.
sımdı hem cocuk sorumlulugu sana vercek işinden olcaksın, hem adam senı boynuzlayacak hemde bosandın basını sokacak bır evın dahı olmayacak. öyle bir dünya yok. eger cocuktan oturu çalışamazsam atıyorum bir ev alır ve cocugun masraflarını karsılar. onun dısında cocuk olmazsa ısım gucume de karısmazsa atarım ımzayı. kadın.

biriyle evlenecek olursam zaten birlikte oturup karar veririz böyle bir sözleşmeye, getirip imzala şunu durumu olmaz yani. gayet mantıklı geliyor bana, olması gereken bir şey bence. kadınım.

neden sadece erkeğin malını koruduğu düşünülüyor ki zaten. belki ben adamdan daha zengin olcam:D boşanırsak niye paylaşıyım ki kendi kazandığımı.

öncelikle sen ne diyon la denişik derdim

ardından da

ohooo arkadaşım evleniyor muyuz, yoksa esnafız birbirimize mal mı satıyoruz onun sözleşmesini mi imzalıyoruz. ayrıca para neymiş önce onu anlat da bilelim der sadri alışık vari bir laf da sokardım. tövbe tövbe de get işine diyerek kapanışı da yapardım.

erkek olduğum için nafaka alma durumum olmaz sanıyorum gerçi de, gene de aynı şeyleri söylerim ya ne itici.

bir iki madde de ben eklerim.

mesela eşin akrabalarıyla yüz göz olmaktan korunmak gibi önlemler.

28 E

normal karşılarım - oturup sözleşmeye bakar, çift taraflı yapar sözleşmeyi ve eksik varsa tamamlar imzalardım.

burada "ama nasıl, n'ayır, kaba adamlar =/" diyen arkadaşları da garipseyerek kaçar adım uzaklaştım.

sözleşme şartlarına göre değişir
nafaka istemeyeceksin diyorsa, baybay bebişim
evlenmeden önceki malları paylaşmam diyorsa, bana uyar, ben de paylaşmak istemiyorum zaten

ayrıca sözleşmede ne yazıyor olursa olsun kanun üstündür

Kendimi kötü hissederim. "Bu ne ya seninle maddiyat için mi evleniyorum ya da sana kazık atabileceğime, çirkef biri olduğuma mı inanıyorsun?!" der ortamı ter kederim sanırım. (Kadın)

Gururum kırılır, kabul etmezdim. -kadın-

kabul ederim. Boşanma hayatın gerçeği.

Sokaklar ölene kadar eski eşiyle evli kalacağını düşünen dullarla dolu.

evlenmeyi düşünmüyorum, ama evlenecek olsam evlilik sözleşmesi isteyen ben olurdum zaten.

en başından olası bir güvensizlik kaygısı bünyeyi sarıyorsa zaten doğru insanla birlikte değilizdir.

Devir mantik devri. Bu sozlesmeyi hazirlamak ve imzalamak bosanacaginiz anlamina gelmez ya da bosanma ihtimalini arttirmaz.

Ama tek tarafli da olmamali bence. Iki tarafin da fikirleri alinmali ona gore bir sozlesme hazirlanmali

Bu şu demek değil mi ya; "Bir gün boşanacak olursak sen benim malımı mülkümü her şeyimi sömürmeye çalışırsın, hakkın olmayanı benden koparmaya çalışırsın, aman diyim." Karşısındakinin böyle biri olduğunu böyle şeyler yapacağını düşünen biri hiç evlenmesin zaten diyerek ben o evliliği iptal ederdim heralde. Böyle hesaplar yapmak çirkin geliyor.

ssyumusakg ee tamam aynısı işte. fark etmez yani, imzalarım. ayrıca yazanlara da katılıyorum, sözleşme tek taraflı olmaz, diğer tarafın da istekleri olabilir, aynı şekilde eklenmeli.

Bence bu sözleşme olayı evliliklerde gerekli standart prosedürlerden biri olmalı. gidip müstakbel karına "şuraya bi barnah bas hele bakalım" çakallığından bahsetmiyorum. ama bu sözleşme iki tarafında evlilik ve olursa evlilik sonrası haklarınıınn korunması için elzem. hele hele türkiyede.

Kabul ederdim, olabilir yani, bence bir sikinti yok

tek taraflı olmamak şartıyla imzalanabilir neden olmasın, eğer sadece kendine yontmak istiyorsa o zaman kesinlikle o iş yürümez.
kadınım
ama şunu da eklemek istiyorum çevremde bir sürü boşanmış kadın ve nafaka ödemeyen baba var. adamlar yeni genç kız arkadaslarıyla sürterken, kadınların çocuklarına yetememe duygusunu gördükçe o kadar üzülüyorum ki bazen bu psikoloji yüzünden ağır kredi kartı borcuna bile giriyorlar. iki taraflı düşünmek lazım hem kadın hem erkek de mağdur olmamalı. benim cevremde nafaka ödeyip çok mağdur olan cocuksuz bosanmıs erkek yok, tam tersine nafaka ödenmeyen cocuklu kadınlar var.

Evlilik sözleşmeleri, Türk dizilerinde de çok işlenmesiyle gündemini hep koruyan bir konu olsa da, Türk medeni kanununda aslında pek yeri yoktur.

Kadın bir şey almayacağına dair imza atmış da olsa hukukun ona boşanma ile sağlayacağını alır yani... Evlilik sonrası alınan mallarda hem kadının hem erkeğin hakkı vardır, bunu sözleşme değiştiremez.

çok mantıklı. evlenmeden önce mutlaka böyle bir sözleşme hazırlayacağım.çocuk falan yoksa tabi. boşandıktan sonra maaşın 3 de birini pis karıya vermek çok koyar zaten.

Evlenmekten sogurdum.

bunu söyleyen taraf aşık değildir, seviyordur, bu bağlamda:

eğer bunu teklif eden taraf genç ise yadırgarım, bu yaşlarda aşk evliliği yapılır ve göz hiçbir şey görmez, aşık değilsen evlenme birader, daha yolun başındasın, derim

eğer bunu teklif eden taraf 30 civarı ve üstüyse yadırgamam, çünkü evlilik treni kaçmadan son vagona atlayayım bari ama kendimi de güvenceye alayım kafası anlaşılabilir bir kafa. mantık evliliği yani. bu durumdaki birinden gelen evlilik sözleşmesi şartını anlayabilirim.

29 yaşında bir insan evladıyım. (oha lan, yaşlanmışım! en son 23tüm ne zaman 29 olmuşum)

Kuruttum derken eğer fon makinesi kullandiysan bu tavsiye edilmiyor pek. Bireyleri eritebiliyormus çünkü. Bataryayi çıkarıp direkt pirince gommen gerekiyordu.

keşke telefonu açmadan bataryayı falan çıkarıp pirince gömseydiniz. yine en iyi çözüm pirinç

eğer pirinç işe yaramazsa, hasara bağlı değişir fiyat. sadece ekran da değişebilir, hasara bağlı olarak anakart değişimi bile olabilir. fiyatları ne durumda bilmiyorum.

işbankası benim hesaptan hik kesmişti, öğrenci belgesiyle bankaya başvurup almıştım parayı geri.

ziraat bankasında aynı işlemi yapan varmı acaba?

öğrenci hesabınsa öğrenci belgenle gidip paranı şubeden alabilirsin.

İş bankası'nda yapmıştım ben ama aynıdır.
öğrenci hesabından kastetdiğim , öğrenci kimlik kartı - hesap kartı oluyor oydu.

subeye git, kredileri veriyorsunuz bunu da verin yoksa tuketici mahkemesi diye bik bik et, yol gosterirler

3.5 tl kesiyor hem.kardeşime hemde bana para yatirirken böyle yapmış

Şey baban senin numaranı kullanarak kendi hesabına para yatırıyor gibi yapsa senin tlf una gelen şifreyi girse falan havale ücreti kesmez.

Bankaya başvur, geri alabilirsin.

Bunu önlemek için de Ya paranı her zaman birisi yatırır yatırmaz çekeceksin, ya otomatik ödeme talimatı vereceksin ya da hesabında her daim en az 800 lira para duracak. Başka yolu yok.

Rica et cam kenarını falan otur. Belki anlayış gösterirler. Tabi fayda eder mi bilmem.

cam kenarına falan da geçirmezler sanıyorum, yerler önceden belirleniyordu 5-6 sene öncesine kadar.

lakin bu düşünceyi aklından çıkarman lazım senin. olacak, olacak dersin, olmayacağı varsa da olur. bugün seni rahatlatacak müzikler dinle, sevgilin eşin, çoluğun çocuğun varsa onlarla takıl. rahatla, tek kalma bence. ben de sınav öncesi tüm felaket senaryolarını düşünmüştüm ama sınavda hiçbiri olmamıştı.

sinir bozucu olan da o zaten. normalde ne olacak ki, sınava istanbul universitesinin esek kadar annfilerinden birinde giricem. yani kucuk bir sınıf falan da degil. ama ya dısarı cıkmak istersem de izin vermezlerse ben de icerde sıkısıp kalırsam dusuncesini aklımdan cıkaramıyorum. normalde neden cıkmak isteyeyim ki kocaman salondan ama sacma iste.

mesela diyelim ki kotu oldum sınavda zorla içerde mi tutarlar beni? bayıldım mesela.

sorulara odaklanınca unutursun. çok sıkılınca tavana bak dışarı bak. atak gelirse zaten çıkarırlar illa ki çıkarsın bi asansör bi hapisane değil. olmadı tuvalete gidersin bir kere hava alırsın rahatlarsın.

Ben geçen sene kötü olunca çıkmıştım. Çıkmak istiyorum deyince zorla tutmuyorlar tabii ki. Yalnız okuldan çıkmana izin verirler mi bilmiyorum. Beni öğretmen odasına almışlardı. Sen derdini anlatırsan yardımcı olacaklardır.

çok kötü olursan salondan çıkabiliyorsun ama okuldan çıkamazsın. okulda durduğun süre boyunca da yanında biri durur.

olmazsa cıkar binanın icinde dolasırım. bir sekilde yenmem lazım bunu, belki de bu bi fırsattır.

olumlu dusunmeye calısıyorum:)

sınava girdim bi bok olmadı.

gerçi bodrum kara vermişler düdük kadar bir sınıfa, bir de elektrikler gitti sınavın ortasında. Kazan dairesinin sesi bir yandan, sürekli anons yapan salon başkanı bir yandan, sıçtım sınavda.

Ya bir insan yarım saatte bir, "stres yapmayın rahat olun" diye anons yapar mı ya?

hocam hangi bölümden mezunsun?

elektrik elektronik müh abi.

programlama altyapın varsa, çok fazla iş var aslında programlama tarafında. eğer programlamaya falan ilgin varsa, aklımda olsun, iş arayan birisini görürsem seni yönlendiririm.

Tesekkur ederim.

En erken sırayla mayıs ,ağustos ,kasım olabilir.
Yaşı dert etme geç olmaz.
Çevrendekilere göre kendini kıyaslama.

Mayıs celbini kaçırdın, şimdi başvursan ağustos'ta gidersin.

Hiçbir şey için çok geç değil.

ağustos olur gibi.

yaş mühim değil. ablam 25 yaşında mezun oldu, 26 yaşında işe girdi. şimdi 30 yaşında ve gerçekten iyi yükseldi. hem de o kadar fazla işsiz kimya mühendisi var ki. çoğu arkadaşı işsiz hâlâ.

benim okuduğum bölümde 30 yaşını geçmiş bir ton insan var. ama sektör daha geniş(bilgisayar). insanlar yaşlarını problem etmiyorlar. sen de etme. yaş işi değil, bilgi ve şans işi biraz da.

önce parayı gönder sonra salatalıkla hürriyet'e poz ver hacı abi :D

sen de bütün yolları kapatmışsın, güvenli e-ticaret yollarını niye kapadın yav?

Üçkağıtçılık level atladı mertlik pancar motoruna döndü racon macon yemiyor referansı yoksa

Dolandırılacaksın, yapma.

ankara'dan bir aracı bulup göndereceksin. başka yolu yok

@mesglsn sanirm bn yatiyrm
Orası öyle adam şeytana uyacak borcu morcu vardır satar 10 kişiye bi saati ortada kalırız. :)
Buarada E-ticaret siteleri komisyonuyla fazla oluyor onlarda Güvenilir değil

satıcı neden ürksün ki?

çok istediğin ve piyasadan ucuz bir saatse , vade farkınıda sen verirsin gerekirse gg'den falan alırsın. %5 gibi bir şeydi. dolandırılmaktan iyidir sonuçta.

iphone 6'yı 360tl'ye orijinal diye satanlar gördü bu gözler abi , dikkat et saat çakma olabilir.

kargoyu alırken kapıda ödenebiliyor bir de sanki, o olmaz mı?

@tekniktakip Ankara'da dayımız yok ki :)) ama PTT'nin ödeme Şartlı şeyine taktım ama bildiğim kadarıyla fatura veya ticaretle uğraşmalı Gönderen vergi levhası falan Lazım yanlış değilsem o olsa garantiye alacağımda

e-ticaret siteleri gayet güvenli ama para vermek istemiyorsun belli ki. Bunun dışında bir çözüm yok haliyle. senin çok iyi referansların vardır onunda referansı azdır falan böyle bir durumda parayı sorna verebilirdin belki. yoksa yaş oduna basmayacağım dersen bu şekilde alışveriş yapamazsın.

elden şehir dışından bir şey alırken bu işler böyle oluyor, ben de çok kez aldım bu şekilde, bu yöntemle karşı tarafa güvenmekten başka çare yok. ya gidip bizzat alırsınız, ya güvendiğiniz bir kişi aracılığıyla elden alabilirsiniz, veya sahibinden'e ilan koyup get açtırarak güvenli alışveriş yapabilirsiniz. %10 gibi bi payı var sitenin o durumda bildiğim kadarıyla.

sanalpazarda %5 komisyon var. %5 komisyon ödeyince ucuzluk avantajı gidiyorsa boşver hiç alma

ihhi seklinde guldum kadar.

fena değilmiş xd

kaptan maydanozun cevabı daha komik.

:( ron dennise katılıyorum. dusun artık esprinin seviyesini:))

ron dennis'e daha çok güldüm.

vaay inceptionlu espri.

Cami içindeki görüntü güzel değil .Espri hiç değil .

güldüm valla :)

not:müslümanım

gece 1 diye mi bilmiyorum ama yazdığın problemi anlayamadım bir türlü. bir örnek verebilir misin, sayı giriliyor, sonra sayı üzerinde ne tür işlemler yapılıyor?

doğru haklısın vermem gerekirdi.

mesela kullanıcı 4567 diye bir sayi girdi.
program bunu hesaplayacak ve 4+5+6+7=22 değerini bulacak.
ardından 22 10'dan büyük olduğu için tekrar hesaplama yapacak ve 4 değerini bulacak.

mesaj da attım ama buraya da paylaşayım, c++ ile yazdım ama anlayacağınızı düşünüyorum:

#include <iostream>

using namespace std;

int main()
{
int sayi, basamak = 0, basamakTemp;

cout << "Sayıyı giriniz: ";
cin >> sayi;

while(sayi>0){
basamakTemp = sayi%10;
basamak += basamakTemp;
sayi /= 10;

if(sayi<=0){
if(basamak > 10){
sayi = basamak;
basamak = 0;
}
}
}

cout << "Basamak değeri : " << basamak << endl;

return 0;
}

www.codeshare.io

ihtiyacım varsa alırım, yoksa almayı düşünmem bile.

bir de eklemeden geçemeyeceğim :)

(bkz: riske girmemek için bütün de'leri ayrı yazmak)

insanlar, özellikle kadınlar, sinirlerini, streslerini bu yolla atıyorlar işte. ben sevgilimle kavga ettiğim zaman onu avm'ye salıyordum, akşama kadar pamuk gibi oluyordu yemin ediyorum. ben seviyorum kadınların bu huyunu. bi' nevi bug.

alışveriş merkezine gidip yapmıyorum genelde internetten söylüyorum. ihtiyacım varsa anca yaparım alışveriş onun dışında sevmem.

AÇILIN UĞUR DÜNDAR GELDİ

Bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre çok fazla alışveriş yapmak zamanla beyinde dopamin salgısını artırıp, bağımlılık yapabiliyor. Üstelik alışverişte aldığımız kazağa değil, direkt alışveriş yaptığımıza mutlu olup, ''satın alınan yeni tecrübeye'' dopamin salgılıyormuşuz.

Yani o kadınlar bağımlı, sen değilsin.

Özeti bu.

www.psychguides.com

www.healthline.com

www.webmd.com