bana yolla

Adresi ver
Bi de necisin onu soyle :)

roman falan vereceksen bi liste yap bence, millet baksin, isteyene yollarsin odemeli falan.

muzik veya resimle ilgili kitap varsa ben de talip olabilirim.

dünya tarihi, siyaset, politika gibi ansiklopediler varsa bende talip olabilirim :D

bir köy okuluna gönder veya köy okuluna gönderen kuruluşa gönder.

bilimsel zerzevata da ben talibim. (:

dostum liste seklinde buraya koy, ben de sana bendeki romanlardan vereyim olmaz mi =)

koy okulu muhabbetini de birakin o okullarda kimse kitap okumuyor

@tutun kolonyasi, olur mu, bizim köydeki çocuklar yokluktan ilaç prospektüsü okuyor.

Hepsini toplayip fotograf olayina girmeye calisacagim

@g7mor, sizin koy neresi?

@65 derece, giresun espiye'nin bir köyü. doğu ve güneydoğu illerinden daha da kötü durumda bizim memleket.

esim 3 ayri koyde ogretmenlik yapti.okumuyolar bizim zorumuzla filan anca okutuyoruz diyor

Üniversiteler komple kapalı yarın, resmi tatil.

tatil. kapali. alamazsin. gidecegin yerde tatil oldugu icin kapali. teslim edemezsin.

ayin 2'sine kadar teslim etmek gerekiyor. ayin 2'si de dahildir heralde o zaman. sinirim bozuldu bi an... dahildir dahildir (?)

Dahildir o. :)

Dahildir tabi ki 2'si. Resmi tatile son gün koymazlar, cuma'ya koyarlar.

uygulaması var
www.tumblr.com
edit büdüt: evet az önce bizzat denedim gayet güzel.

uygulaması rahat ve kullanışlı

tesekkur ederim. bi' suredir ugrasiyorum uygulamayi indireym diye; ama telefonu kaydettirmek gerekiyor windows'un sitesine. benim telefonumda mi bir ariza var yoksa windows phone 8 ve 7'den baska telefonlar kaydedilemiyor mu cozebilmis degilim... kayit yaptiramiyorum sonucta telefonu ilk aldigim zaman da denemistim, olmuyor ya da beceremedim)

baska bir siteden apps'i bulmaya calisacagm simdi. windows ya da tumblr'dan baska bir link bilen varsa cok sevinirim...

Normal telde browserdan girerken ekran sürekli titremeye mi başlıyor ? Bende öyle oluyor ancak üye girişi yaptıktan sonra normal çalışmaya devam ediyor. -Benimki android- Üye girişi yapmayı denemediysen üye girişi yap. Parolayı da hatırla dersin. Oldu bitti.

bazı atm'lerde kamera oluyor, işlem yapanı çekiyor. dolandırıcılık amacıyla istediyse, bu sebepten olmuş olabilir.

çalıntı kart olabilir, güvenlik kamerası sizi görsün diye olabilir.

kart çalıntı olabilir. bu atmlerde de güvenlik kamerası olmuyor mu? orada görünmek istememiştir. keşke ilk şüphelendiğinizde gğvenliği çağırıp çıtlatsaydınız.

sıkıntılı sanki oradaki kameraya görünmek istemiyormuş gibi geldi bana,
çalıntı olsa şifreyi bilmezdi sıkıntılı bi durum var ama..

atm'de esas kart sahibi işlem yaparken şifreyi görmüş, sonra da kartı çalmış olabilir pekala. bankayla görüşün isterseniz, belki robot resim için falan size ihtiyaç olabilir.

ben de şimdi adama şöyle yap böyle yap diye göstermiş oldum, başım belaya girmez heralde di mi böyle saçma sapan bir sebepten? güvenlik de hiç sikine sallamadı, oysa ki bence gayet barizdi benim huzursuz olduğum bir tuhaflık olduğunu da söyledim ama.

senlik bir sıkıntı çıkmaz rahat ol.

Böyle durumlarda genelde güvenliği çağırıyorum hemen, banka şubesine yakın değilsek ve kişi çok çok yaşlı değilse kesinlikle yardım etmiyorum. Lütfen dikkat edin.

kart çok muhtemelen adamın değildi. şifreyi nasıl bildiğini bilemiyoruz tabii o da ayrı konu.

sizlik bir sıkıntı olmayacağında hemfikirim.

banka şubesine gidip durumu anlatın, saat kaç gibi olduğunu vb. bilgileri verin, onlar bulur paranın kimin hesabından çekildiği. böylece hesabından para çekilen adam mağdur olmasın. sizin de iyi niyetli olduğunuz anlaşılmış olur hem böylece.

oha. cok bariz bir sekilde karti calmis, sifreyi de ogrenmis. kameraya gozukmemek icin de bankamatigin yaninda durmus. eger islemleri sen yapsaydin kamerada sen gozukecektin, bir problem oldugunda da senin tepene bineceklerdi.

aynen... kamera adami degil, seni gorsun diye yapmis. ama hic bir sey olmaz merak etme. guvenlikle falan konusmussun zaten, o goruntuler mevcuttur bankada.

diyete başladım. uzun zamandır çok sağlıksız besleniyorum, sağlığım bozulmaya başladı hissediyorum. kilo da aldım. şu an açım ama yemem artık herhalde.

uyurum ben genelde.

kendine iyi bakmak, olumlu yaşamak, güzel yaşamak anlamında diyorsan... haftanın 3-4 günü şınav çekiyorum, daha fazla su içmeye ve daha az-normal yemeye çalışıyorum.

bunun dışında başkası için hiçbir şey yapmıyorum zaten genelde. çok bencilim. sadece kendim için yaşıyorum. o yüzden kimse sevmiyo. gerçi kimse yok, olsa sevmezdi. kimse yok, niye yok, çünkü hiçbi şey paylaşmıyom. sadece ben varım.

3 saat ders calistim sonra da kosuya ciktim 7 km kostum eve daha simdi girebildim.

4 saat ders dinledim
4 saat ders calistim
1 saat acik havada postaci yuruyusu ile yurudum, kostum
Sade kahve gun batimi keyfi yaptim
Su an yine bir ders calisma oncesi sana hava atiyorum.

arkadaşa şundan ısmarlattım:

photo.cdn.mekanist.net

gerçi ısmarlatmak denmez, tavlada kazanmıştım aylar önce zaten, bugüne kısmetmiş.. :p

genelde kafama sıkar ve giderim

Günde 5 saat telefonla konuşan bir insan olarak gittim kendime bluetooth kulaklık aldım.

150 sayfa civarı kitap okudum. (gece 50 sayfa daha okurum)
şarkı keşfettim.
birkaç yeni şey öğrendim.


bu kadar.

ev arkadaşımın taktığı iki aylık kira+fatura+aidat+ev alışverişleri vs. borcunun peşine düştüm. aileme ulaşıp depozitoyu vermiyor, verin dediğini öğrendim ve kendi ailesine ulaştım. bir güzel fırça yedim, ne terbiyesizliğim ne ahlaksızlığım kaldı sağolsunlar. kendimi tatmin edecektim, edemedim. babamı araya sokup hallettim... pamık gibiyim. yalnız yaşamak güzel şeymiş.

(içimi de döktüm fırsatını bulduğum gibi asfhgkl)

Asildim

son 10 aydir temel ihtiyaclar disinda kendim icin pek bi' sey yapmadim. buna devam edip duruyorum.

kahvaltı ettim (temel ihtiyaç biliyorum ama ama bu yani)

haaa bi de kahvaltı ederken new girl seyrettim, iyi geldi sabah sabah :D

beyaz golden retriever yok bildiğim kadarıyla, "beyaz sanılabilecek kadar açık sarı"dan "kahve sayılabilecek kadar koyu sarı"ya kadar çeşitli renkleri var golden retrieverların. yani animalplanet öyle demişti bana, kandırmadıysa. yani bemmmmbeyaz bir golden muhtemelen albinodur eğer varsa.
sağırlıkla ilgili renkle bir ilgisi yok diye biliyorum. daha çok ırka bağlı genetik deformasyon sebep oluyor öyle sıkıntılara. dogo argentino gibi.

çol bilgili değilim bu konuda, eyyorlamam bu kadar.

beyaz golden gorursen albinodur. sagirlik irklara bagli olarak olan bi sey. dogo argentina ve bull terrierlarda sagirlik yaygin mesela.

ben bu konuyu; iki gozu de mavi ve bembeyaz olan kediler icin gecerli diye biliyorum. (ki boyle ve duymayan bir van kedim vardi) kopekler icin gecerli oldugunu hic duymadim.

her tarafı beyaz olan kedilerin hepsine sağır demek, her sakallıya dede demekten farksız bişey :D sağırlık olayı genetik ve haliyle de doğuştan olan kedilerin tamamı beyaz oluyor evet. kardeşimin bir kedisi vardı tamamen beyaz ve doğuştan sağır, gözlerinin de renkleri başkaydı. merdümgiriz sadece mavi gözlü kediler için demiş. belki göz rengiyle alakalı değildir. beyaz olmayan kediler sağır olamaz diye birşey de yok tabi. beyaz golden benim bildiğim kadarıyla da yok beyaz dedikleri çok çok açık kahve-sarı gibi bişey.

1 yıl geçmiş ancak yanıtlayayım. beyaz kedi ve köpeklerde sağırlık oranı daha yüksektir ve evet bu beyaz olmalarıyla alakalıdır. bunun sebebi de melanindir. melanin deriye rengini veren pigmenttir. beyaz hayvanlarda melanin pigmenti çok azdır. duyma ile olan alakasına gelirsek; melanin rengin yanı sıra duyma sinirlerinin oluşumunda da rol oynar. yani melanin olmadığında duyma sinirleri de tam gelişmez ve sağırlık olabilir. bu nedenle kedi köpeğinizde benekler varsa bu sağır olma ihtimalinin çok az olduğu anlamına gelir.

hehe ben trollüm, bak seni trolledim hehe hehe hehe.

bu tipler, gerçek hayatta yoklar ama online olanlar çok sinir bozucu

sinsi, kıskanç, hırslı, saygısız, bencil, arkadan iş çeviren ve çirkef insanları sevmiyorum.

kibir, bencillik, sabit fikirlilik, cahillik, haset, sinsilik, alaycılık.

çok az şey bilip, çok şey bilir gibi davranan insanları sevmem..

sözünde durmaması

tutarsız olanlar, sabit fikirliler, çirkefler, sonradan görmeler, marjinaller sinirimi bozar benim. özentileri falan da sevmem. diktatör olunca yapılacak ufak şımarıklıklarım arasında onları sabun yapmak var.

passız oynaması

hayatta hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine inanmış yahut inandırılmış insanlardan nefret ediyorum : boşvermişlik

popülarite çabası mesela çok itici. keza çığlık atarak böyle miyavmiyav konuşmalar(kızlar için), sığ yorumlar ve samimiyetsizlik.

ikiyüzlülük, yalancılık, yüzsüzlük, hadsizlik, başkasını huzursuz etmeyi kendinde hak görme... kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteren ama pisliğin teki olan insanlardan midem kalkıyor benim mesela.

ince düşünmemesi, alıngan olması, pratik olmaması...

iki kelime yazmaya üşenip s.b. yazması.

noron sayisinda eksiklik varken sinsi, kurnaz, "yerim yedirmem" vs. davranislari, cabalari...

Cahil olmasi.

özel mesajdan cinsel içerikli tacizde bulunması

bibip: hayırdır dostum? benim cevâbı pek tutmadın galiba?

+1 compadrito

amına bile koyarım

Cinsiyetimi bile değiştiririm

Samimi olmaya gerekyok binlerce futbolcu takımını bırakıp kim daha çok para verirse o takıma geçiyor.Always money talks

tabi lan manyakmısın

@vfgerty

siktin belamı asşkdjasfjjafdşfkdalfkdf

çok saçma bir soru olmamış mı aga? "kuşları sevmiyorum" diyen adama "500 bin euro verelim kuşları sev nollurrr" demeye benzemiyor mu bu? insan tuttuğu takımı değiştirmez ki?

ben 500 bin euro verirsen galatasaray'ı bırakıp fenerbahçe'ye geçerim iyi de, yine galatasaray kazanınca sevinirim. 500 bin euro verdiğinle kalırsın. ömür boyu beni takip edecek halin yok ya.

şampiyonluk günü, galatasaray formasıyla caddede dolaşır mısınız veya fenerbahçe formasıyla beyoğluna gider misiniz tarzı sorular daha ateşli olabilirdi. x paraya y yapar mısınız soruları eğlencelidir ama soramamışsın :/

soruya cevap: tabi lan.

5.000'e bile değiştiririm.

kör fanatik değilim yine de sağlam bi taraftarım ama 500.000 çok olmuş düşündürmedi bile.

1 milyon euroya tüm takımların formalarını bile giyerim :)

yukarıda da dendiği gibi. değiştirdim demekle değişecekse, elbette :)


"bundan 30 sene sonra kendinizi nası bi fotoğraf karesinde görüyorsunuz" benzeri sorular olur ya hani, onlardan birine denk gelmiştim yıllar önce. düşününce çok zor. hiç bilemiyoruz ne olup ne bitecek, yanımızda kimler olacak, kimler kalacak vs.
ama bunu biliyorsun işte, hangi takımı tutuyor olacağını yani. değişik.

burada değiştirmem diyen bi gitsin çay koysun.

değiştiririm anında soru mu bu

götümü bile veririm.

nereyi imzalıyoruz?

500.000 euro'ya yeni tutacağım takımın futbolcularıyla şoko partisi bile yaparım.

bittabi.

500 euro'ya bile değiştiririm.

Vay amk takım tutuyorum ki ben:/ neyse ki dedem sağolsun o para mevcut.

görünürde ve etrafına karşı takımını değiştirirsin ama gerçek bir taraftarsan içinde hissettiklerin değişmez..

bu ne kadar rahat bir insan olduğunla da alakalı. 20 lira ver bana giyeyim fenerbahçe forması hiç problem değil ama bu hiç bir zaman galatarsaylı olduğum gerçeğini değiştirmeyecek.. nasıl davranırsam davranayım..

5 euro ya bile değiştiririm. bjk liyim. kombinem var. ilk defa beşiktaş bana para kazandırmış olur.

takim tutmuyorum; ama o paraya buradaki "degistiririm; fekat yurekten olamaz ki"cilerin hepsinin ve yasadigim sehirdeki tum insanlarin tuttugu takimi, en sevdigi rengi, dini inancini, hobilerini degistirebilirim. sen paradan haber ver. insan dedigin nedir yani sonucta. evriminin basindaki bi canli; yazik...

@merdümgiriz...
"...tum insanlarin tuttugu takimi, en sevdigi rengi, dini inancini, hobilerini degistirebilirim. sen paradan haber ver." demişsin.

böyle durumlarda uç örnekler vermek en güzel yöntem; bir anneyi evladından vazgeçirmek için kaç para yeterlidir sence? aynı şekilde bir evladın annesini sevmekten vazgeçirmek için ne kadar para vermelisin?

izin verin de insanların da kendilerine ait bazı değerleri olsun.. takım bunların sadece ufacık bir parçası..

Şike ve ardarda gelen başarısızlık mahvetti Türkiyedeki futbolu, bende bu ülkedeki futbola karşı bir şey hissetmiyorum atl. madridin şampiyonluğu ya da liverpolun şampuyon olma ihtimali daha çok heyecanlandırıyor maalesef..

gayet normal bir insansın. acayip abartılı futbol sevgisi var. fanatizm, holiganlık derecesinde takımlarına aşık adamlar. afedersin popolarında don yok, maçlara bilet alırlar, birisi takımlarına laf söylerse katil olacak hale geliyorlar, kaç kişi öldü futbol uğruna. nedir bu futbol aşkı? eşlerine bu kadar aşık olsalar mükemmel bir evlilikleri ve cinsel hayatları olurdu. futbol uğruna ne yuvalar yıkıldı.

Millet futbolla kafayı yemiş. Uyuyo herkes. Olduğun gibi olmak iyidir.

sende bi sorun yok. hayati futbol olan faydasiz pezevenkler dusunsun hallerini. boyle devam et, keske hepsi senin gubi olsa.

Futbolu ve diğer sporları çok seven bir insanım. Ben de bir insanın spor sevmemesini anlayamıyorum. Fanatik değilim. Tuttuğum takım var, sempati duyduğum bir ton futbolcu ve takım var. Oturup izlerim. İlla izleyecem diye bir şey yok elbette. Bayern -Real maçını sabırsızlıkla beklerim. Hanım yok ya sinemaya gidelim dese sinemaya giderim. Fakat futbol izlemekten inanılmaz keyif alıyorum.

Diğer sporlar da aynı şekilde. Voleybol maçı da, basketbol da, hentbol da. At yarışı da izliyorum. Bahis yapmıyorum. Elbette ki her maç sonrası cinsel içerikli, sökmeli, takmalı, geçirmeli, emmeli, sokmalı muhabbet eden gerizekalı kitleden olma ama bir insanın ilgi duyacağı bir spor dalı nasıl olmaz anlayamıyorum. Çok tuhaf geliyor. Anormal demiyorum yanlış anlaşılmasın ama tuhaf geliyor.

futbol asla sadece futbol değildir. sebep bu kardeş.

insanların hayatlarındaki boşlukları sürü psikolojisi eşliğinde doldurduğu şeylerden biri futbol. çocukken sokakta hep futbol oynamış, hayaller kurmuş ve bu hayallerden sıyrılamamış insanların, kitlelerin karşılıklı gazıyla birlikte gereksiz benimsemesi, anlam yüklemesi... futbolun dünya çapında popülerlik kazanmış olması bu etkenleri sürekli olarak tetikliyor ve bu saçma fanatik insanlar bitmiyor. aslında biraz tanrı sevgisine benziyor.

Tüm sene boyunca en huzurlu, en heyecanlı, en mutlu hissettiğim anlar TT Arena'da bulunduğum anlardı diyebilirim. Sanki dünyadaki bütün sıkıntılarımı girişinde bırakıyorum gibi oluyor. O yüzden kolay kolay bir başkasına küfür edecek kadar fanatik olmasam da futbolu seviyorum. Salak salak s.ktik, soktuk muhabbeti olmasa, iğrenç spor medyası, dingil yöneticiler olmasa çok daha severdim.

tuttuğu takıma bir laf edilse en efendisinin bile en iğrenç ifadelerle küfrettiğini görüyoruz hepimiz.en basit haliyle aidiyet duygusu sanırım.

çocukluktan beri bir takım tutturuluyor, "en büyük bu takım, diğerleri şerefsiz" diye beyne kodlatılıyor. spor, rekabet iyidir, eğlenmesini bilirsen çok güzel bir şeydir diye öğretilmiyor.

ben de fenerbahçeliyim, bugünkü şampiyonluk bende ufak bi kıpırdanma uyandırdı o kadar. o da geçer bir iki seneye. iğrenç bir hale geldi çünkü artık fanatizm.

futbolu sevdiğim halde türk futbolunu bende çok anlamsız buluyorum.

Ben de boyleyim. hic bir zaman sevmemisimdir futbolu. diger sporlari seviyordum o konuda ayriliyoruz ama futbol hep sikici gelmistir. Kulturle alakali bir durum turkiye'de ingiltere'de futbol, kanada'da buz hokeyi, amerika'da amerikan futbolu beyzbol hokey vs.

Turklerden daha psikopat olan bir suru millet var ingilterede holiganlarin programini izleyin discovery den hala yayinliyorlarsa.
Kanada'da banka subelerinde falan zipliyorlar musteriler calisanlar birbirlerine sariliyorlar milli takim gol atinca, tv acik para sayma makinelerinin yaninda herkes maci izliyor. Turkiye'de goremezsin boyle bir manzara mesela bankada falan.

Aileyle de alakali biraz da, babam izler oyle arada ama hic fanatik ya da hic mac kacirmayan ya da oturup yorum yapan futbol programi izleyen biri degildi ama oyle olsaydi bana da gecerdi biraz diye tahmin ediyorum.

edit: click here to see her naked +1 demeden gecemeyecegim bir de.

bende hiç anlamıyorum toplumumuzun futbol ile neden bu denli rabıta halinde olduğunu.
toplumsal olayları da hissedemiyorum.

Futbola çok fazla kafayı takan insanların "sığ" olduğunu düşünüyorum ben. Zira bu, insanların kendini eğlendirmek için "uydurduğu" bir spor müsabakası. Olaya böyle bakmak lazım. Senin durumun da çok normal, demek farklı zevklerin var.

herhangi bir spor dalını sevip takip etmekle holiganizm aynı şeyler değil, onu bi ayıralım önce. çünkü cevaplar yavaş yavaş "because it's too mainstream" olayına doğru kayıyor.

bunu bir psikolojik analizi olamaz, zevkler ve renkler farklıdır. seninki normal öbürleri anormal demek saçma, tam tersi gibi. ilgini çekmiyormuş, bu kadar işte.

senin için konuşmuyorum ama mal mal entel triplere girmeye gerek yok. kültür sanat dünyasından bi dünya adam da fanatikçe maç kaçırmadan takım tutuyor köşesinde ona buna sallıyor futbol yüzünden.

sen büyürken etrafında öyle çok bi futbol muhabbeti dönmemiş sen de takımı sahiplenememişsin demek ki. herkes sevecek diye bir şey yok.

zaten "tuttugum takim yendi. bu, iyi" ve "tuttugum takim yenildi. bu, kotu" psikolojisini cope at gitsin. milliyetcilige kadar uzar gider konu. kendini bilen insanin boyle sorunlari, psikolojik yapisi olmaz.

futbol nedir ki..? topa tekme attim, gol oldu.. e?

ronaldinho diye bi futbolcu vardi. gayet estetik ve zekice hareket edebilen, o'nu "ne guzel oynuyor" diye izlemek gibi konular ayri da... "gol oldu, takimin hanesine bir sayi eklendi, oh" mantigi pek bi' gelismemislikle, rekabet duygusuyla, kazanma hirsiyla ve dolayisiyla; kibirle vs. alakali.

Basit bir analizi var aslinda. Herhangi bir duygusal bagin yok futbolla.

Objektif bakinca esasen cogu macin 90dksinin cogu oldukca sikici gecen bir oyun bence izleyenler icin.

Ama duygusal bakmayi da tercih edebilirsin. Duygusal boslugunu futbol doldurusa, tuttugun bir takim olur, lig denen oyunu takip edersin, mac analizlerini izlersin, yorumlari okursun, gun ici muhabbetlere dahil olursun, bir bakmisin her hafta maci bekleyen birisin. Artik futbol senin stresten kacis alanin olmus.

mal değilsin işte ne güzel.

üniversite hazırlık sınıfında çok zorladım kendimi futbolu sevmeye ama olmadı. beni gram ilgilendirmiyor, hiç hoşlanmıyorum yani. bi arkadaş bayern'den bi adamın golünü anlatıyor, sonra bana döndü "abi hiç mi ilgini çekmiyor ya" dedi. o derece ilgilenmiyorum.

sporu ve futbolu çok seven birisi olarak, herhangi bir spora "izleyici" olarak bağlanmanın bir eksiklikten ileri geldiğini düşünüyorum ben açıkçası... spor yapmıyorsanız, hiçbir şekilde hiçbir sporla ilgilenmiyorsanız aslında birazcık toplumdan izole olduğunuz düşünülebilir. ama bu sadece benim için geçerli bir fikir. dünya kupası benim için bir spor olayından ziyade, "kültür"dür mesela. en çok sevilen, en çok oynanan oyunun, en güzel halidir. futbol izlemeyen birisi bile, 2014 dünya kupasının nerede düzenleneceğini bilebilmelidir. bilmeyene "neden bilmiyosun ya aptal pff" demem, ama şaşırırım.

19 yaşındayım. şu zamana kadar hepsi amatör olmak kaydıyla paten kaydım, futbol oynadım, basketbol oynadım, hentbol takımına girdim, tenis oynadım. grand slam finallerini izlerim, basketbolda 2-3 ligi takip ederim, futbolda 30-40 ligi takip ederim, buz hokeyinde de isveç ve rusya'nın hastasıyım. buna ek olarak bir de profesyonel dota manyağıyım.

kendimi hiçbir zaman desteklediğim takımların birine veremedim tamamen. o fanatik taraftarların yaşadığı aidiyet duygusunu hiçbir zaman hissetmedim. çocukken, maç izlerken gördüğüm bir görüntü, beni "futbol çok güzel lan" dedirtmeye itmişti: hava çok bozuk, bir adam var, kucağında kabana sarılmış, şirin mi şirin minik bir velet. takım gol atıyor, futbolcu bunların olduğu tribüne koşuyor. ekranda bu veledi gösteriyorlar, kıpkırmızı burnuyla nasıl seviniyo pezevenk.

romantiğim ben. alınan her puandan, futbolcuların her hareketinden bi şeyler çıkarmayı seviyorum. türkiye ligi'ni sadece puan tablosundan takip ederim, izlemem. sevmiyorum çünkü. futbolu sıkıcı buluyor ve çoğu maçı 90 dakika boyunca izlemeye tahammül edemiyorum.

ama çok seviyorum. ve bana kalırsa, mevcut durumda böyle endüstriyelleşmiş bir sporu tutkuyla sevmek, eksik olan bazı şeyleri tamamlama ihtiyacından ileri gelen saçmasapan bir motivasyonun sonucu...

geçen sene palermo kümede kalmaya çalışırken, catania avrupa ligi hesapları yapıyordu. ezeli rakipler. bu sene palermo tekrar üst lige yükselecek, catania düşüyor... kaderin cilvesi işte. ben hayatı görüyorum sporda. inişler, çıkışlar, güzellikler, çirkinlikler... her şey var. hepsinin üstüne, bir de milletin birbirinin üstüne çıktığı puan tablosu var. haha.

öyle işte. kusura bakma yeni uyandım, beynim allak bullak çok karışık oldu. millwall-west ham maçı yüzünden lisede çorlu'da birbirimizi bıçaklıyoduk biz. lan sana ne millwall'dan, neyin fanatikliğini yapıyosun?

bi şeyler eksik. onu yerine koymak istiyorum. spor beni inanılmaz mutlu ediyor. bununla doğdum ve "sağlıklı" hissettiğim pazar günlerinde her zaman bir spor vardı. dün liverpool-chelsea, sunderland-cardiff maçlarını izledim mesela. liveprool'un hüznünü paylaştım. cardiff taraftarı olduğum için oradan ekstra kendim üzüldüm. sunderland'li taraftarlar için sevindim.

bir şeyler eksik, ama hep eksik kalsın, sorun değil. sonuçta hepimiz kendi kafamızda yarattığımız dünyalarda yaşıyoruz. ben cardiff için ağlamayı, 90 dakikalığına liverpool'luların mutluluğunu/acısını paylaşmayı seviyorum. benim için kültür bi noktada.

ama sevmiyorsanız, kendinizi garipsemeyin. hiçbir anormallik yok. neticede, sporların tümü, bunları yıllarca yapan insanların, hayatlarını bununla idame ettirebilmesi adına oluşturulmuş yarışlardan ibaret. en azından benim saydıklarım için. umursamayabilirsiniz, hatta umursamamanız daha mantıklı.


yine de güzel şeyler hep. hani eskiler pazar günü banyosunu yapıp bizimkiler izlermiş ya... ben pazar akşamı kanal a'da ligue 1 maçı izliyodum. hafta sonunu iple çekiyodum çünkü 500 tane maç oluyodu. isveçlilerin bile bilmediği isveç takımları hakkında bi şeyler bilmek hoşuma gidiyodu.

çok duygulandım ağlıycam, i <3 endüstriyel şit

:) yanına arkadaş alın, size saramasın. hatta vereyim onunla yaşıt kedi.

tesekkur ederim. amacim bana sarmamasi degil, sarsin, ne yaparsa yapsin manyak...
kediyi delirtmisler bu hayvanseverler kurcalaya kurcalaya. bu psikolojiden o'nu cikarmak istiyorum en kisa surede. buyuyunce durulur, biliyorum; ama kafa yapisi degismis olmayacak sonucta, durulmus olacak.

engellemeniz lazım. çünkü büyüyünce o dişler sizi mahveder. biliyorum çünkü bizi ediyor:)
tabii vurun dövün demiyorum ama ısırdığında hayır deyip parmak gösterin böyle sakın yapma der gibi, sonra oynamayın, birkaç kez olunca anlayacaktır.olmadı başka yollar deneyin ama ısırttırmayın.
çünkü büyüyünce yine aynısını yapabilirim diye düşünüyor bu sefer, kan revan içinde kalıyorsunuz..

minik su spreylerinden alın, ısırınca pıst diye sıkın suratına. (çok ıslatmayacak şekilde) siz de bilirsiniz sinir olurlar buna.
zararsız bir ceza.

sen boyle de mutluysan sinirlenmeyiver. nedir yani?

@merdümgiriz... Hayır ben onlara ters gelecek bir cevap verince öyle diyorlar yoksa sinirlenmiyorum sadece sıkıldığımı belli ediyorum.

bunu soranların hepsinin sevgilisi var değil mi? maalesef azınlıktayız. bende mesela olmadıgı için artık hiç dısarı cıkmıyorum, çünkü her yer herkes çift halinde. sen takmıyormussun gerçi ama insanlar takıyor işte.

benim de yok, olmadı da. salla gitsin. ortama girer girmez senin niye sevgilin yok diyen kimseden hayır gelmez. istediğim gibi birini bulamadım, standartlarım yüksek de bozulsun gerizekalı. bir sürü arkadaşım var kimse de senin sevgilin var mı yok mu diye sormaz. ben de kimseye sormam, isterlerse bana gelip tanıştırırlar bak Lim5 biz çıkıyoruz diye. ben de sinirlendim akşam akşam.

@fransızkalanadam Evet var veya boşta kalamayan insanlar. Sanırım bu imalardan zevk alıyorlar kötü düşünmekte istemiyorum. Aslında onları da takmamaya çalışıyorum ama bir yere kadar mümkün olabiliyor.

etrafınızdaki insanlar biraz dangalak sanırım... 19 yaşındayım, uzun sayılabilecek süredir sevgilim yok, kimse "aa sevgilin yok mu" demiyor. diyeni de "hahaha neden sevgilin yok gerizekalı" dermiş gibi sormuyor. bunu kompleks edinip hayat memat meselesi haline getirmeyin, sktir edin. azınlıkta falan da değilsiniz ayrıca, abartmayın. sevgilisi olanlar ve olmayanlar diye bir ayrım oldukça anlamsız.

sen o hatayı bir kez yapmışsın, ben onu bile yapmadım. hiç sevgilim olmadı.
aynı geri zekalılarla ben de uğraşıyorum... ki benim samimi olduğum arkadaşlarım da yok, öylesine üç beş kelime denk geldikçe konuştuğum kişiler bu hayatıma karışma hakkını kendinde gören şerefsizler.

bir de "gay mısın"(yazıldığı şekliyle söylüyorlar tabiki) diyen modelleri var, sanki erkek olsa sevgilim olmuyor... ben sıkılıyorum, sıkıldığım için de sinirleniyorum. benim canımı sıkmaları sinirlenmem için yeterlidir... zaten sinirliyken denk gelen olursa da yazık olur, yok lan olmaz aslında... belki aklı başına gelir.

çok gençsin lan. demek ki ortamın çok gerizekalı. boşver sallama. benim 4-5 kişilik bir arkadaş grubum var hepimiz 22 yaşındayız ve ben hariç hepsi sap mesela.

hadsiz ve yarım akıllı çok, boş ver. çok canını sıktıklarında insanın bireyselliğinin farkında olup bundan zevk alması, yalnız kalamayan insanların birey olmayı öğrenememiş olmaları temalı ufak bir konuşma yap. bak bakalım bir daha açıyorlar mı ağızlarını? dangalaklar.

mühendislik fakültesine gönder arkadaşlarını. a kapısıdan sora sora girse b kapısından çıkışı iki yılı bulur.

ben 9 yaşında sevdim lan :(

Değil, sevgilin olmak zorunda değil. Ben de, çevremdeki bir çok insan da bu konudan şikayet ediyorlar, baskı görmekten. Etrafımızda o kadar çok çift var ki, tamam seven birlikte olsun, ama bu durum diğer arkadaşlara "Aaaa herkesin ayakkabısı varsa benim de olmalı!" etkisi yapıyor ne yazık ki. Geçenlerde arkadaşıma sevmediğim adamla flört muhabbetlerine devam etmeyeceğimi açıklamaya çalışırken, aaaa sen de buldun elinden kaçırıyorsun, diye suçlandım. Sırf sevgilin olsun diye girdiğin bu yolda bir taraf bir şeyler hissediyorsa diğeri ona vaadlerde bulunup, hissetmeden yoluna devam ediyorsa, bu ilişkinin sonunda mutlaka birisi ağır yara alıyor. Sen doğru olanı yapıyorsun, umarım sevdiğin biri karşına çıkar ve o da seni sever.

@yesilimtrak büyük ihtimalle öyle malesef ki.

Arkadaşlar cevaplarınız için çok teşekkürler böyle düşünen bir çok insan var tabi ama görmek güzel oluyor.

yalnızca yirmili yaşlarda değil, her yaşta bu sorun. ilerde niye eşin yok diye soruyolar. evlenince niye çocuk yok. buna sosyal biyolojide çeşitli teoriler üretiliyor. soyun devamı için insanların bir çeşit toplumsal baskı kurma ihtiyacı denebilir.
işin bilimsel yanı bir yana sevgili olması bazı insanlar için bir statü göstergesine dönüşüyor. hayallerini gerçekleştiremeyen, bazen hayalleri bile olmayan insanlar, en azından sevgilileri olmasını avantaj olarak görüyor. sonra da sizi ezmek için bu yanı kullanıyor. bahse girerim, size öyle sözler söyleyenlerin özendiği yanlarınız var. kısaca kıskanılmak bazen böyle bir şey olabiliyor.
ayrıca sanki, sevgili edinilen bişey.
insan, karşısına hoşlanacağı biri çıkınca sever, hadi lan ben bugün bi sevgili yapim diyerek değil.
bence insanca olan sizin tarzınız...

Hayır, olmak zorunda değil. Ama bazıları baskıları çok kafaya takar, düşüne düşüne kompleks hale dönüştürür; onların sevgilisi olmak zorunda. Başka türlü hem kendilerine hem çevrelerine zarar çünkü onlar o komplekslerle. Saldırgan oluyor onlar, onların formaliteden de olsa bir sevgilisi olsun. Bazıları buna sadece kendince üzülür, onların sevgilisi olmak zorunda değil ama olsa ne güzel olur. Bazıları hiç kafaya takmaz, hayatına normal devam eder; onlara herhangi bir şey zorunlu değil.

tatile git.

depresyon başlangıcı gibi geldi. bana da olur arada. sonra biraz sarhoş olurum. fight club izlerim. sabah kalkarım bir şeyim kalmaz.

biraz dışarı çık, bahar geldi, çiçekler açtı, boğazda yürü, boğaz turu yap

yeni hobiler bul,

psikolojin bozulma donemlerinde gibi geldi bana da. sakin depresyona falan gireyim deme. (:

yazmaya devam etmekten baska cozum yok bence. yaz, begenmezsen cope at. kotu yazmayi kafana hic takma. moda gireceksin onunde sonunda ve iyi yazi cikartacaksin; biliyorsun nasil olsa iyi yazmayi, kendinde buna sahit oldun.

içinden gelsin veya gelmesin hergün en az 1 saat yazmaya devam et, gerekirse saçmala ama yazmayı bırakma, o kendiliğinden açılıyor bir sure sonra

hergün ama hergün yaz,

orhan pambuk işinin sırrının bu olduğunu söylemişti,

@merdümgiriz, depresyon gibi bir şey yoktur bence =). Sadece çok yorgunum işlerden dolayı. Teşekkürler herkese bir de bunları deneyim.

(mobilden girdigim icin edit'leyemiyorum pardon)

edit: "windows phone icin youtube'tan baska program"

comodo dns dene ben onunla youtube'a sorunsuz giriyorum, zaten hiçbir alternatif youtube'un tırnağı etmez.

windows phone'dan mi?
gecen gun duyuru bana dedi ki "windows phone'a dns ayari yapilamiyor, bosuna arastirma"

bu sebeple baska sitelerin programlarini ariyorum aslinda. internette de bulamadim. son carem yine burasi...

ebu... diye olana "künye" deniliyor. ki hz. ebubekir'in -bildiğim- bekir diye oğlu yok zaten. Asıl adı : Abdullah
adı islamiyetten önce farklı bişeymiş de neydi unuttum.

(onu bosver) bunun gibi bir sey de ben ekleyeyim izninizle...

hz. muhammed'in babasinin adi; abdullah.
abdullah; "allah'in kulu" demek.
ne?

@niye ama doğru biliyor. bekir diye oğlu yok, zaten ordaki bekir deve yavrusu anlamında.

orijinal ismi abdulkabe, müslüman olunca abdullah diye değiştirmiş.

ebu her zaman literally babası demek olamayabiliyor. ebu falan, falan işin ustası ya da ebu filan, filanı çok seven gibi mecaz anlamlar da olabiliyor.

ayrıca, bu ebu'lu isimler sonradan da alınabilir. misal, adamın adı berkecandır. evlenir, oğlu olur, adını dücane koyarlar, ondan sonra da adama ebu dücane denmeye başlanır gibi...

nereye bu gidiş +1 ebu hureyre var pek bilinen örneklerden. kedileri çok sevdiğinden hz. peygamber kendisine ebu hureyre(kedilerin babası) demiş.

oğlu demek "bin" kadın olarak kızı demek "bind" kelimesiyle kullanılır diye bilirim.

bildiğim kadarıyla akrilik suyla inceltilir, yağlı boya tinerle. ama daha iyi bilenler cevaplayacaktır eminim.

ela +1
yagli boyada su kullanmak olmaz, akrilikte o.

konulu video mu

asil konu, youtube'a girememek vs. ya hani..? youtube'da konulu video var miydi?

Dışarı çıkma..

ortasına sıçarım.

konuşma

yüzüne bakmam. detaylarını unuturum. çıkmazlarında kaybolmam.

şehreküstü metro istasyonu var bursa'da.
bütün gün orada takılırım. anlar herhalde. eşek değil ya.

dolabıma başka bir şehrin posterini asarım.

haritada karalarim

Anlamasını beklemem pek. Sonuçta fare dağa küsmüş olur sadece ama başka şehirle sevişirim. Gidemiyor olduğum için de şehri hissettiğim anda suratımı asar otururum.

ben de baska sehirden hatun yaparim, sonra derim ki; "zaten buranin gizlari kole gotu gibi kokuyo."
bi' de sehre mesaj atarim face'ten... "chok kotusun tmm mi. pis sehir" falan diye.
mahallede yururken falan hep osururum sonra. bazen de tukururum. oh lan!

bu soruya hayran oldum.

bir öykü yazardım eğer yapabilseydim

ankara'nın bugları facebook grubunu o şehir için uyarlar, rezilliklerini dünya aleme ifşa ederim.

şimdi o düşünsün.

ekonomi on numara beş yıldız, milletin parası olmasa avmler dolu olabilir mi gibilerinden bir sürü laf işitiyoruz televizyonlarda ama gizli bir kriz içinde olduğumuzu söylüyor izlediğim tüm ekonomi programları. yandaş medyayı buna dahil etmiyorum. günlük güneşlik her şey malum.
yakın bir arkadaşımın emlakçılık yapıyor. ekimden beri 3 tane ev kiralayabildiğini söyledi. var sen düşün. 3-4 aya bu kriz açıkça patlayacak diye dinledim ajanstan. moralini bozmak gibi olmasın ama cumhuriyet tarihinin en büyük krizi dedi, kim dedi hatırlamıyorum ama ulusal kanalda izlemiştim.

Bizim işler de ramazandan beridir durgun. Gezi olayları da etkiledi bizim sektörü ama sonuna kadar destekledik direnişi.

Şimdi şimdi birazcık düzelme var ama dur bakalım.

merak etmeyin, sizde bir anormallik yok. sanayinin göbeğinden rahatlıkla söyleyebiliyorum bunu. çoğu firmada yaprak kıpırdamıyor. şu an için krizin boyut değiştirmemesinin tek nedeni ödemeler konusunda çok büyük sıkıntılar başlamadı, ticaret yavaşladı ama insanlar alacağını gecikmeli de olsa bir şekilde alıyor şimdilik. çarkın o tarafı da kırıldığı anda gerçek kaos başlayacak gibi duruyor.

fırtına öncesi sessizlik var şimdi. yakında silent stormunda dediği gibi ödeme zorlukları başladımı o zaman göreceğiz "ama akp ekönömüyü düzölttüüüüee" cileri.

Iç piyasa işlerimiz bizde de durgun, yılbaşından beri kesat deniliyor.
(Dahili Satış Bilgisi)
Ihracatımız %60 cıvarı olduğu için vaziyeti kotarıyoruz.

firmalarin sorunu; isletmelerin yillik planlariyla dogrudan alakali. lakin isler duzelecektir elbette.

piyasada durgunluk var, dogru; ama ya olmasaydi? olmasaydi da isler iyiye gidebilecek degildi zaten. isler iyiye gitmezse n'olur peki? isler, kotuye gider ve moraller sifira yaklasir. sonra psikologuyla psikiyatristiyle bogus.

cikmasi beklenen krizden kormamak lazim; cunku oyle. guclu olun. hep ufka bakin.

piyasa, yapilmasi uzerine kurulmus bir kavramdir. once "sacim sekil, onumden cekil" moduna girilir, sonra da en azindan bi celik jantli temprayla piyasa yapilir ve pompei yollarina dogru ilerlenilir.

piyasanin uzerindeki durgunluktan kurtulmasi icin kendini toparlamasi ve bi disari cikip hava almasi gerekir. aksamina da islattik miydi tamamdir.

bizlerin, "kobiler" olarak en canimizi skan sey ise; "lakers bu sene playoff'a giremezse sokayim boyle nba'e"dir. hep piyasa yuzunden; gari giz tavlayip tecavuz etmekten top oynamayi unuttu godos! evet.

piyasada "seçimdendir" demeler kesildi, yoğunluk azken firma içinde oyalandık, seçim sonrası yeni fırsatlar aramaktayız ama pek tat tuz yok, ciromuza rekabet üstünlüğümüzden kaynaklı olumlu bir etki var. Yılbaşı sonrası gelen zammı geciktirmeden fiyata yansıtmak gibi bir hata yaptık ama yine de işler "kötü" değil.

@alkolik, işleri gerçekten iyi giden biadam böyle sürreal biey yazmaya vakit bulamaz bence :)

Beim işverenim Alman, onlar bile ekonomik durgunluktan yakınıyor. Vay bize, vaylar bize.

bir kac mesaj almıssındır eminim.

benle beraber kac kişi olduk?

ben de dahil olmak isterim.

hepinize şimdi mesaj atacağım.

Farkindalik olusturma amacli bir grupturm amac bos geyik degil farkinda olmaya calismaktir.

evet aynen o dediklerin olur. ayrıca ton çok daha tatmin edici geleceğinden daha iyi çaldığın hissine kapılırsın.

iyi gitarla çalmak/çalışmak herzaman daha iyidir. hem gitarın tuşesi rahat olur çalımı kolaylaştırır hem tonu daha hoş olur hemde iyi gitar herzaman kendini çaldırmak ister..

ben de tünelden 250 liraya set almıştım. şimdi les paul var bilsem ve param olsa inan les paul'le başlardım. çok fark ediyor. rahatlığı zaten cezbediyor. kafaya koyduysan tatava yapma bas parayı al geç :P

soylenenlere aynen katiliyorum. gitarist olmak isteyen kisinin elinde en azindan cok rahat klavyeli (calim rahatligi acisindan kusursuz olan) bir gitar olmali. calim rahatligi zaten olmali. tabii daha sonra ton konusu daha onemli hale gelecektir ister istemez.

belki tesadüflerin bir anlamı var? ikisi birleşik?

belki de ne tesadüf var ne anlam. kaos var. tesadüf bile denmeyen belli bir motif var.

illa iki seçenekten birini kabul ederek yaşamayı reddeden biriyim. kısa dünyada ben mi bulacağım hayatın anlamını diyorum, sadece güzel şeylere uzun uzun bakıp seyrediyorum.

Her şeyin bir sebebi bir anlamı mutlaka var diye düşünüyorum.

Hayat ve başımıza gelenler upuzun bir film, anlamlandıramadığımız olayların mutlaka bir yerde yazılmış bir sebebi var *senaryo gibi* ama biz kurgulanmış kısmında hepsini göremiyoruz bence.

tesadüfe inanmak zor
ama ondan başka şeylere inanmak daha da zor
inanmak da gerekmiyor aslında
anlamaya çalışmak adama kor

(bkz: kelebek etkisi)

olmakta olan her şeyin bir sebebi var ve hiçbir şey kendiliğinden olmaz. hatta ünlü birinin bi teorisi mi ne vardı, şu an aklıma gelmiyor. birisi hatırlatırsa çok şükela.

Tesadüf değil, ama bir anlamı da yok...
Doğduk, büyüdük, yaşıyoruz.
...Öleceğiz.
Son.

tesadüf ya da değil, önemli değil. önemli olan tüm başımıza gelenlerin kaçınılmaz olması. kaçınılmaz olsaydı başımıza gelmezdi zaten.

neden "her sey" ve "hicbir sey" diye ayiriyorsun ki?

tabii ki gerçek. bu zaman kadar hiç görmediysen iyi bir çocuk olamamışsın demektir :(

;)) volkan nın ve devilred in olayı güzeldi ;))

buyudugun halde hala merak ediyorsan ciddi sorun var demektir.

evet, cok guzel waffle yapiyorlar. aslinda bi de envai cesit bira yapiyorlar iciyorlar da cizgifilminde o yok nedense

Kızsan, seni bu sorunun sana kattığı tatlılık için öpme isteği oluştu bende.
Yanaktan tabii.
Canım benim.

Gerçekler, Pierre Culliford tarafından yaratıldılar.

en.wikipedia.org

nutella'yı azaltın :)

ermanen kız mıymış.

gerçek değil.

sirinler gercek degil; ama seker kiz candy gercek. sidika vardi bi de benim eski hatun. evet, adim kenar.

Yokluğu kanıtlanamadığından gerçek, evet. *

bunu demin ben de düşündüm filmi vardı keza. sanırım gerçek değiller

gerçek ama köylerini basıp yedim hepsini. gargamel benim!!!!

öyle bir şey yok. nerden çıkardın bunu? kişinin sağlık durumuna göre değişir o.

Ananem bugün itibari ile komada 30. gününde. KVC yoğun bakımda yatıyor. Aynı yerde 1-2 haftada çıkan da var, ama 6. ayında hala komada olan da var.

Dolayısıyla hiç bilemeyiz böyle bir şeyi.

Edit: Ananemi ilk hastaneye kaldırdıkları gece, sabaha çıkamaz ama olur da çıkarsa, çocuklarına söyleyin gelip görsünler son kez, akşamı göremez demişler.

iyileşebilir. benim babam yoğun bakımda yatarken, yanımıza bir kadın geldi, aylarca bilinçsiz yattıktan sonra iyileşmiş. umudunu kesme. bir de lütfen hastanı hep motive edecek şekilde konuş, güzel şeyler söyle, kötü durumları anlatma. seni duyuyor devamlı konuş onunla. geçmiş olsun.

Geçmiş olsun ,inş kendine gelir,

yoğun bakımda olan kuzenim için doktorlar umudu kesin demişlerdi. çocuk şu an koşuşturuyor canım benim.
umudunu kesme bu konuda tamamen, iyi düşün. inanıyorsan dua et.
umarım uyanır.

ihtimal az-cok diye dusunme. uyanma ihtimali var nasil olsa, uyanacagina odaklan

yanındayken sürekli gülüyorsa hoşlanıyordur.

konuşurken saçını bukle yapar böyle işaret parmağıyla. bazen sakız çiğniyosa, sakızı da bukle bukle yapmaya çalışır parmağıyla yine.

çok klişe ama çok doğru, sürekli gözlerine bakıyorsa olmuştur

fiziksel temas çok bariz işareti aynen, küçük adımları görmek önemli karşıdan, konuşmaya hevesli olabilir, planlar işine girilebilinir. çok bariz yavşanırsa her türlü fark edilir zaten.

senden hoşlanıyorum diyebilen düz bir insanım.

çok utangaç bi kadınsa sanki o adamdan tiksiniyor gibi de davranabilir yani bu genellemelerle seni seven birini senden tiksiniyor sanabilirsin :) genellemeyeceksin karakterine göre az buçuk anlarsın.

Sürekli bir 32 diş gülüş veya gözden doğru patlamaya çalışan bir gülüş, kahkaha olmasa da ağzın kenarlarının dişlere yaklaşmış veya zor zaptediliyor hali. Flört kahkahası, kola dokunma denemeleri. "El-ayak nereye konur" konulu içsel fırtınalar. Saçı arkaya atma ya da parmakla kıvırma. Normalde düz olan ses tonunda çeşitli nağmelere doğru kayma. Yolda karşısına çıkma denemeleri. Şirin görünme çabası. Çok zorlaştırırsa miyavlamaya doğru gidiş. Beklenti: mutlu son. Daha da zorlarsa sinirden el-ayak titremesi ve diş bileme, hırlama ve tıslama. Daha da zorlarsa tırmalama, cırmalama. İstiklal Marşı. Kapanış.

hepsi yazılmış zaten.

-gözlerini ayırmadan bakarlar
-en dandik esprilerine bile gülerler
-saçlarıyla oynarlar
-dokunurlar, fiziksel temas kurarlar

aslinda kisiden kisiye degisir; ama kendi sacina dokunur (katiliyorum) , bacak bacak ustune atar, hoslandigi kisiye vucut olarak(!) dönük durur...

bir de karsidan gelirken seni gordugunde "abov ahan da mahmut geliyo" mimigini engelleyemezse, hobaa hayirli ugurlu olsundur kanaatimce.

bana duygularını açan ama sonra terkedip giden kızdan örnekler vererek açıklayayım.

yürürken koluma girmek ve bilimum zamanlarda dokunmak,
doğum günümde bana ne hediye alacaksın,
bana bişeyler ısmarlasana,
yarın annem/kardeşim/babam ameliyat olacak. beni arar mısın desteğine ihtiyacım var,
kıyafetim, saçım, ayakkabım vs. nasıl olmuş,
kız arkadaşınla aran kötüydü, noldu o durum?

bir de beni sürekli izliyormuş, ama ben hiç farketmiyordum. yukarıdaki davranışlarından da bir anlam çıkartmıyordum. çünkü erkek arkadaşı vardı. ama benden hoşlanıyormuş. demek ki her şartta ihtimal vermek gerekiyormuş.

ya ben kendi adıma çok utangaç, çekingen ve panik oluyorum, bazen de istemsizce çok sert davranabiliyorum, sonra da "neden böyle yaptım? nedeeeeen?!!?" diyorum. -aslında nedenini biliyorum, aşırı kontrollü bir insanım çünkü- ama bazen çok iğrenç esprilere güldüğüm de oluyor o kontrolü kaybedip. böyleyken böyle.

eğer hoşlanmıyorsam zaten anlar, direkt "qanqa nbr? XD " modunda takılan iğrenç bir insanım çünkü :(

ona 2 bira ısmarlar, ben solıımm

ben hiç bakamam mesela öylece gözüne.
samimi olmayıp da var olan hoşlantı için durum bu ama. yoksa gülmeler, ilgiyi belli etmeler, o konuşunca direkt ona odaklanma vs vs..

gözünü alamamak ve gülümsemek ilk aklıma gelenler.

bakışından ve gülüşünden anlaman lazim.
Bakışlar direk belli eder. Ha gözünü alamaz yada kacırır orasi belli olmaz kisiden kisiye gore degisir o.
Ama direk sana bakisindan ve guluslerden anlasilir. Net.

ona biraz iş at.
bak yavşa demiyorum ufak ufak iş at. eğer karşılık veriyorsa hafif bir yavşa falan. nerde durman gerektiğini, gerek vücut dili ve hareketleri, gerekse tavırlarıyla gösterir sanırım.

arkadan yaklaşıp parmak atar bazısı. işte onlardan kaçman lazım.

eğer hoca osurunca cemaat sıçıyorsa gerçekten, kesinlikle istemezdim...

öyle birisi olsa kimseye yaranamazdı. iyi böyle.
zaten islamda hiçbir zaman öyle birisi olmadı, halifeler daha çok siyasi yöneticilerdi, dini değil.

başına ben geçeceksem isterdim.

vatikan dünyanın başına yeterince bela zaten.. yok o bilimsel şeye izin vermeyin, yok şu yasaklansın bu eşşeğin götüne sokulsun.. klisede çocukları sikmeye devam edelim minvalinde bir yer.. müslümanlarınki daha da beter olurdu eminim.. bulaşmayalım..

temsil mercii vardı 1914 de cihat ilan etti sikine takan olmadı yine aynı taşşak oğlanı statusunde olucaksa cok keyifli olurdu.

müslümanların bu kadar birbirinden kopuk olması bence dünya için bir şans. böyle vahşi insanların tek bir çatı altında toplandıklarını düşünemiyorum bile...

O dediğin zaten vardı ismi de halife idi. Halifelik kaldırıldı ve gereksiz bir kurumdu. Tıpkı vatikan gibi.

Aslında halifelik yetkisi tbmm de zaten, yani isterlerse bunu kullanabilirlerdi meclis olarak.(YANLIŞ BİR BİLGİYSE ÇEMKİRMEYİN, DÜZELTİN) ama ortadan kaldırmak en iyisi OLDU sonuçta bilmem kaç karısı, köleleri falan olan adamlar halifelik yaptı islam toplumuna(YOKSA İSLAM KÖLELİĞİ KALDIRDI DİYE BİZİ Mİ YEDİLER) bu şekilde insanların kendi kafasına yatan cemaat, tarikat, tasavvuf yada hiçbirine bulaşmadan takılması daha iyi.

zamaninda en ciddi sekilde vardi da n'oldu? 1500-1600 yildir gelisme sifir, gerileme o ye beybi.

Sorunun basit olduğunu düşündüm ama anlamayanlar olmuş. Halifeliğin devamını ister misiniz, geçmişte var mıydı demedim. Siz istiyor musunuz dedim.

Muslumanlra vahsi diyen mesaj atsinda vahseti gostereyim

koyun muyuz çoban mı lazım bize? kime temsil edecek bizi "gerçek müslümanlık bu değil öhü :( " mü diyecek? şiddeti mi bitirecek? onu insanlar kendileri yapamazken amcanın biri mi yapacak? boş işler.

yenisafak.com.tr
liderden kastımız, örnek alınacak, sözü tutulacak kişi ise o bellidir. peygamberdir kendisi. fakat bugün kimsenin kendinde bir temizlik, tertemizlik iddia etmemesi gerektiğini düşünüyorum. belki şimdiye kadar böyle biriyle karşılaşmadığımdan belki yaşım yetmediğinden, mesele önünde sonunda yazıda bahsedilen yere dayanır gibi geliyor.

normal değil. 4 ay uzun bir süre. seviyormuşsun. yokluğunda kıymetini anlamışsın. geç değilse bir görüş derim.ama face2face yoksa olumsuz olur zaten.

Evet normal. Zamanla geçecek. Karşına yeni birisi çıktığı zaman daha iyi olacaksın, sabret.

öncelikle aklına geldiğinde eski fotograflarınız ya da facebook, twitter, whatssapp gibi yerlerden profiline bakıyor musun? eğer bakıyorsan senden 4 sene sonra da aynı duyuruyu bekliyorum.

yok bkmıyorm ama hergun aklıma gelıyor sonra gecıyor sorun hergun aklıma glıp uzulmek zaten

sigara gibi işte. zamanla alışacaksın. ilk aylar zordur.

kendi hayatinda gerileme yasama, izin verme de buna... gerisi o kadar da onemli degil. (ben hayatimin icine etmistim zamaninda; tam bir eziklik)

psikoloji iste, yapacak pek bir sey yok. sadece seviyesi ve suresine hakim olabiliyor insan. sen de aptallik etme sakin, lutfen. bilincaltinda acidan zevk alma, guclu ol. kendine yardim et.

normal.
spor o boşluğu doldurmaz. tek çare yeni bir sevgili. maalesef her zaman bu böyle:)

çocugum gerçekten sevdiysen aşk zate nbitmez sadece şekil değiştirir.acını yaşa kabullen, hayatı akışına bırak .saçma sapan çabalara girme. hayat doğar akışkan bir process. savrulma demeyecegim ,savrulacaksın. yeter ki çok savrulma erkek oldugunu tahmin ediyorum ,biz erkelerde savrulma ve sonrasında durulma ve esettle down biraz uzun ve masraflı olabiliyor . sakin kal .artık daha olgun bir adamsın çiğ değilsin .bunu kar olarak gör. ayrıca sütten agzım yandı yogurdu üfleyerek yiyiyorum artık tribine girme hele hele süt ürünlerinden nefret edip başka insanların sana yaptıklarının diyetini sende bir başkalarına ödetme. yalnız kalmamaya çalış.bu demek değil womanizer ol.arkadaşlarınla vakit geçir.baktın olmuyor bul beni sana uzun uzun anlatırım.iyi bir anlatıcı / iyi bir dinleyiciyim.yaşta tecrübede var. ama önce bir nefes al .bir sakin ol. raad ol ;)

çevrende ilgilencek, konuşcak başka birisi yoksa onun aklına gelmesi çok normal. başka arayışlara gir.

spor değil de yerini doldur başka insanlarla da görüş, seviş, sevigili ol ;)

Ölüm dediğin şey yaşamın bir parçası. Neden sonuç ilişkisi.Yaşadığımız için ölüyoruz.

hayata bir gaye bulmak lazım. yoksa bu boş sorularla çok cedelleşirsiniz.

ünlü bir yunan düşünür (adını unuttum) doğduğumuz günden itibaren ölmeye başlıyoruz der.

ölümden sonra yok olmuyorsak yani ahiret varsa , yaşamak için ölüyoruz.
yoksa ölmek için yaşıyoruz.

bir ömür var ve biz bunu değerlendirmek için gelmişiz sanırım, ölüm bu ömrün bitişini gösteriyor sadece. biz yaşamak için yaşıyoruz, yaşam süresi de sınırlı.

bana kalırsa bu bir döngü, yani isterseniz reenkarnasyon diyin, isterseniz ahiret, ölüm hep var, tıpkı doğum gibi. belkide bahsedilen cennet bir sonraki hayatımızda çok iyi koşullarda yaşayacağımızı ima eden bir kavramdır. neyse uzun lafın kısası hem ölmek için yaşıyoruz hemde yaşadığımız için ölüyoruz, sonra tekrar yaşıyor, tekrar ölüyoruz. ta ki evren iyice yaşlanıp içerisinde bir tek madde kalmayana kadar. ki zaten o zamana kadar evrimde son noktaya gelip saf bilinç formunda bu etten giysilere bağlı kalmadan varolmayı öğrenmiş olacağız. sonra kendi evrenlerimizi yaratıp, o evrenlerin tanrıları olacağız.

Doğduğumuz için ölüyor/yaşıyoruz.

(bkz: cum hoc ergo propter hoc)
(bkz: post hoc ergo propter hoc)

Yaşadığımız için ölüyoruz. Yaşam olmasaydı ölüm de olmazdı. Ama ölüm olmasaydı yaşam yine olabilirdi.

aguilas negras güzel demiş. yaşamasaydık, ölmezdik. o yüzden bence ölmemizin sebebi, yaşıyor olmamız. kesinlikle ölmek için yaşamıyoruz. ya yaşıyoruz, ya ölüyoruz ya da yaşarken ölüyoruz ama ölmek için yaşamıyoruz.

ben "ölüm" ve "yaşam" diye ayırmayı da doğru bulmuyorum. benim için ikisi birlikte. yaşarken de ölüp doğarsın.

aslında hepimiz ölüyüz, kendimizi yaşatmaya çalışıyoruz.

Hala bir kilo demiri bir kilo pamuktan daha ağır zannettiğim için büyümeden öleceğim sanırım. (salağım demek ki yaşıyorum nihah)

ölmüyoruz; çünkü aslında yasamiyoruz da... hicbirimiz bir bitkinin mekaniginden daha ust seviyede degiliz. bitkilere arti olarak -daha farkli yollardan evrildigimiz icin- daha zekiyiz (yine de insan kadar) karakterimiz ve ruhumuz var saniyoruz sadece.

yokken nasil varolduysak; varken de ayni sekilde yok olacagiz. olmamamiza uzulemeyecegiz bile. onemli olabiliriz (bazi kisiler ya da kendimiz icin) ama asla degerli degiliz.

Olum/yaşamın sure ile alakası ne, doğmaktan kasıt, anne karnından çıkmak değildir. Her an yaşıyor, her an oluyoruz.

2

tesekkur ederim; maalesef degil.

ambient kitlesi farklidir. bunun icin koyu yesil yaprakli orman atmosferini anlamak lazim. dunkelheit zaten isanin olumuyle ilgili bir parca. olum, mistisizm, umutsuzluk, nihilizm, nefret etme ne ararsan vardir. dolayisiyla bu bogurtu pek koymaz.

iyi de dupstep gibi bir müzik tarzı da var ve insanlar bundan da zevk alıyor. demek istediğim zevkler gerçekten pek tartışabilir şeyler değiller. belki yanlış parçalar üzerinden tüm bir müzik tarzını eleştiriyor olabilirsin, bir de bunları dene.


www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

İyi de bu böğürtü insan doğasına aykırı bir şey. İnsandan böyle ses çıkmaz ki kardeşim. Arabanın altında kedi kalmış cıyaklıyormuş gibi bir ses çıkıyor.

angela gossow hakkında ne düşünüyon hocam sen ?

Kişiden kişiye zevkler değişir tabi fakat şunlardan zevk alıyorum ben ;

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Edit: O cıyaklama sesi dediğiniz de sadece "black metal" vokalleri tarafından kullanılmaz, death metal,thrash metal vs. türlerinde de rastlanır. İşin teorik kısmını bilmiyorum ama o sesleri çıkarmak herkesin yapabileceği gibi değil,göründüğü kadar da basit değil.

Ayrıca "unblack metal" denen türde de parçalar ne kadar hayvani olsa da şarkı sözü bakımından "black metal"e göre daha iyimserdir.

www.youtube.com

black metali tek elden değerlendirmek çok yanlış. bir ton türü var. post black ve symphonic black metal mesela hiç de düşündüğünüz gibi değil. içine shogaze karıştıranı var bir yığın deneysel ürün var.

Hayır ben neden böyle böğürerek söylediklerini anlamıyorum yani bir insan sizin yanınıza gelip böyle böğürerek konuşsa ya da şiir okusa komik olmaz mı?

kişisel görüşünü açıklamışsın iyi güzel de, geniş bir yelpaze ve zaman zaman diğer alttürlerle içiçe geçebilen black metale dair bu genel yaklaşımını doğru bulmadım. melodi birşey hissettirmiyor olabilir, brutal vokal de rahatsız ediyor olabilir. Ama black metale genel anlamda negatif duruş sergileyeceksen önce bu tür içerisinde gösterilen sözgelimi Nocte Obducta, Dornenreich, Frostseele -özellikle "Du" ve "Die Architektur des Seins" parçaları, Gwynbleidd, Mirzadeh, Nagelfar, Siebenbürgen, Zarathustra -Alman menşeili olanı- gibi grupların öne çıkan müziklerine bir bakmanı tavsiye ederim, örnek linkte verdiğin gibi rahatsızlık verenler de çıkacaktır elbet ama, kişisel olarak çok kaliteli performansların da çıkabildiğini söylemek isterim.

Death metal için de aynı şekilde örnekler sıralayabilirim ama uzatmayayım:)

immortal onerisi muspellheim ile melheim karisimi dinleyici bunu yakalar. vokal cadisal mi atiyor leyla mi atiyor buna dikkat etmemek gerekiyor.

birisi angela gossow hakkinda ne dusunuldugunu soruyor. homurdanir, vokaline guvenilmez fakat kabul edilebilir melodeath.

birfincankahvedahaisteyenadam 'in onerdigi parcalarda eski iskandinav temalarina rastlamak mumkundur. eski dunyanin gunbatimini ve yeni dunyanin dogusunu resmeder zira moti ragnarokum bunu anlatir tavsiye ederim.

Bu böğürtülerden bu kadar anlam çıkartıyorsanız vallahi size bravo. Demek ki bende problem var.

candanag arkadasin onerdigi gibi alman menseili saglam islerde var. ozellikle siebenburgen askerligim boyunca carsi izninde dinledigim gruplardandir.

Ben trash-death metal dinlerim genelde, black metal dinleyen dinlesin banane, hatta boğazlarına kadar alsınlar melodileri sonra sabaha kadar kussunlar siyah ve güneşte solmuş hayatlarına, ben eğlenceme bakrım.

@gizli güzel parçaları vardır, takdir ederim ben de ama İsveç menşeilidir kendileri azizim her ne kadar Almanca olsa da grup isimleri.

mountaincat: bogurtuler acimasiz ve cirkindir. anlam olarak degil geleneksel bakmak gerekiyor.

redeath: sahne, stil ya da parti arasinda thrash-death iyidir. sabaha kadar kusan hayatlarin icerisinde yasayan hayatlardir elbet guneste solmus hayatlar gorulecektir.

candanag: simonssonun sesi inanilmaz derecede iyidir. ekdahl davul da bunu tamamlar. siebenburgen icin konusuyorum. farkindaysaniz iskandinav halk muziginin guclu etkilerinden bahsediyorum. mevzu burada bu alman grup hede hodo degildir zira burzum basligi altinda yazmaktayim.

ben pek böğürtüye takmam daha çok müzikal altyapısındayım olayın. sağlam bir kulaklık yardımıyla seslerin, girarların işleyişinde olur daha çok kafam. post rock seven bir insan olduğumdan olsa gerek. her şeye katman olayıyla bakmaya başladım artık.

ek olarak sağlam bir vokalle de bambaşka oluyor olay. böğürsün böğürmesin. scream vokalde ki o sertlik de bazen beni mesth ediyor. olay zevkle alakalı yani.

westblack: dogrudur. elend dinleyen adam var, morgul dinleyen adam var. suan mesela ratt dinliyorum. hatta parca onerisi yapabilirim lovin you s a dirty job rofl.

@gizli eyvallah azizim, sonuç olarak Kuzey iyidir:)

muzik iyidir eheh.

www.youtube.com bu gıyır gıyır şeylerden bile zevk alan var hayret ediyor insan müzik ne tuhaf türler filan.

sovyet doneminde topragimi terketseydim, givir giviri dinlerdim zaar.

muzik bir sanat dalidir. adam isterse kicindan cikartir sesi. yapilan sarki, sanatsal ogeleri yeterince barindirir barindirmaz o ayri konu. isteyen istedigini yapabilir. kendisi bile sevmek, zevk almak zorunda degil yaptigi muzikten. isterse sahneye kendi annesini cikartip, becerir, sesi de mikrofonlar... kimse de diyemez ki "bu nedir amk" konu muzik burada. (asagiladigimdan degil) pazarda patates satmiyor adamlar.

muzik bir sanat dalidir. adam isterse kicindan cikartir sesi. yapilan sarki, sanatsal ogeleri yeterince barindirir barindirmaz o ayri konu. isteyen istedigini yapabilir. kendisi bile sevmek, zevk almak zorunda degil yaptigi muzikten. isterse sahneye kendi annesini cikartip, becerir, sesi de mikrofonlar... kimse de diyemez ki "bu nedir amk" (onemi yok yorumlarin) konu muzik burada. (asagiladigimdan degil) pazarda patates satma konusu degil bu.

bir metal müzik dinleyicisi olarak, black metal dinleyemiyorum ama birkaç istisna var tabi.
shining mesela.
www.youtube.com

Bence üniversite yıllarında karı düşürememişsin o tarzla. Zaman kaybının pişmanlığıyla mantık arıyorsun şu an. Black metal propaganda aracıdır. Kimse black metal için; notaların akışı ve senkronizasyonu çok güzel, beni uçsuz bucaksız kırlarda dolanıyormuşum gibi hissettiriyor diye dinlemez bu müziği.

Brutal veya scream vokale gelince. Varg zaten vokali berbat biri. Dunkelheit kayıtları baştan sona boğuk ve kirli kayıttır. Adam ambient sağlamaya çalıştı o albümde. Yutupta tag atışın isabetsiz.

Kafa açıyo, gürültü, ne anlıyolar gibi soruları cevaplamak; hayatında hiç tuz yememiş birine tuzun tadını anlatmak gibi zor ve imkansızdır. Şu saçmalık dediğin müzik ensende soğuk bir hissiyat vermiyosa doğru yoldasın şu an.

Kendimi blue jean dergisinde arka sayfada rapçilerle atışıyor gibi hissettim bi anda. Korkma link çöplüğüne çevirmeyecem burayı.

fişinizle beraber alıp salamı da götürüyorsunuz ve değiştiriyorlar.
başka da ne yapılabileceğini bilmiyorum.

zaten salam yemeyin sağlıksız. çöpe atardım. soru ben ne yapayım şeklinde olmadığı için şunu yapın diyemiyorum. ben atardım kısaca.

Ürünü fişi ile beraber götürdüğünüzde aynı ürünü ücretsiz bir şekilde alabilirsiniz, aynı fiyata ait başka bir ürün alabilirsiniz veya hiçbirşey almadan para iadesi talep edebilirsiniz..

normal karşılardım.

sorunun onda olmadığını, üzülmemesini söylerdim.

allahin isine karisilmaz deyip yerdim. zehirlenince de sukrederdim

güzel birşey dövme,ben de istiyorum yaptırmayı.

Baskalarinda gorunce seviyorum ama yaptirmam kendime. Gecen sene aldigim kazagi giyemiyorum omur boyu ayni seyi tasiyamam.

İnançlı birisiyim. Yaptırdığım zaman vicdanen rahat olmayacağıma inandığım için yaptırmıyorum.

diyanet en son caiz değildir demişti.

bense zaten dinleri sallamadığım için bir problem görmüyorum.

edit: inanıyor olsaydım da kimsenin beni ve inancımı yargılamasına izin vermezdim.

bu konuda birini etkilemek istemem açıkçası. ama şöyle diyeyim, ben de çok araştırmıştım bi ara ve bana en mantıklı gelen -dini anlamda- şu oldu; adam diyo ki, öyle veya böyle dövme yaptırmış birini artık abdest alamazsın, ibadetlerin olmaz diye dinden uzaklaştırmak, bir kul olarak yorumlayıp allah'la arasına set çekmek olacak iş mi? gibi bir şeyler.. ben sadece iş hayatımda sorun çıkarabilir diye yaptırmıyorum mesela. bir de dövme yaptıracak kadar anlamlı bir şey keşfedemedim henüz.
ido gibi anamla babamın resmini yaptıracak değilim haliyle:)
ailenin çok fazla tepki vereceğini sanmam, sonuçta sen yaptırdıktan sonra ne dicekler, alışırlar onlar da.
karar senin:)

Sırf dövme yaptırdığın için cehennemde çocuk tecavüzcüleriyle aynı koğuşta yatacağını sanmıyorum..
benim var dövmem, bir tane daha yaptıracağım yakında. insanların inancını dövmelerine göre değil de yaptıkları şeylere göre iyi insan-kötü insan olarak yargılıyorum.
Ama eğer için rahat etmeyecekse yaptırma, önemli olan senin iç huzurun.

zaten abdest almanın amacı temiz olmak değil mi?
Yani su değmeyen yer kalmasın denmiş ki,
NEDEN?
insanlar yalap şap orasını burasını azıcık yalandan ıslatıp "tamam ben temizlendim" deyip çıkmasın, mecbur heryeri ıslatmak zorunda kalacağından temiz olsun.

Amaç bu yani mantıklı olarak, insanları gerçekten temiz olmaya teşvik etmek.
yani bana göre, sen gerçekten temiz bir insan olursan abdestli sayılırısn dövmen bile olsa.
Yoksa benim gözümde dövme yaptırmayıp, camiyi leş gibi ayak kokusuyla saran insanlardan daha abdestlisindir.
Tekrardan söylüyorum, bu benim bakış açım.

www.dinimizislam.com
yahu bu din konusunda nasıl bu kadar rahat, bana göre-bence falan denilebiliyor? kaynak var mı? yok ama bana göre böyle? sen misin dinin sahibi? hayır, ama ona göre öyle...

vucudu degistirmek, dovme yaptirmak islam'a gore olumsuz bir durum muymus? muslumanlar kendi dinlerini (ki islama gore, insan icin en onemli sey, islam'dir, islami seviyedir) keske bilseler. (her sey degisirdi)

bir iki sahte hadis var "muhammed peygamberin dovme yapana, yaptirana lanet ettigi" konusunda. bos konu... gercek olsaydi bile islami yorum, "muslumanlar, -dovmeli, musluman olmayan- baska kabile uyelerine benzememeleri, onlarla karistirilmamalari icin, dovme konusunda, peygamberin yorum yapmis olma ihtimali" uzerinedir.

islam'a gore insanin suslenmek amaciyla vucudunun yaratilisini degistirmesinde bir sakinca yok (biraz kurcalayin). kadinlarin kulagini deldirmesi, sac boyatmak, hizma vs. caizdir. (erkeklerinse, kadina benzeme amaci olmadan bunlari yapmasi, yaratilisi degistirmesi caizdir)

peki, allahin yarattigini begenmeyip (bildigin begenmemek) degistirmek isteyenlere islam alimleri ne diyor, "psikolojik acidan hayati belirgin bir sekilde etkileyen bir olumsuzluk yaratiyorsa, vucudun seklini degistirmekte dinen sakinca yoktur..." estetik ameliyatlar, uygulamalar vs.
(bu paragrafin dovmeyle bir alakasi yok aslinda. "ben vucudumu yaratildigi haliyle begenmiyorum. dovme yaptiracagim" diyen bir musluman hic gormedim, duymadim, ki boyle bir sey olsaydi bile, mantik disi olurdu zaten)

yukarida da yazdigi gibi, boy abdesti konusunda da net bir sekilde sorun yok.

bir sekli, yaziyi hayat boyu tasimanin getirebilecegi hevesi gecme, artik begenmeme, fikren degisim yasama vs. konularinda da, lazerle (kalitelisi var kalitesizi var) sorunsuz bir sekilde dovme sildirme secenegi cok acik.

resimden (cizgiden degil; bir sanat turunden bahsediyorum) anlamayan, resim egitimi olmayan bir dovmeci tarafindan yapilmis berbat bir dovmeye sahip olmak ve dovme yapilirken, ignenin can acitmasi (ki kimine gore pek hissedilmeyen bir aci olarak bile algilanabiliyor) disinda, dovme konusunda herhangi bir olumsuzluk falan yoktur; cok net.

(sterilizasyon konusuna girmiyorum bile. zaten saglanmasi gereken bir ayrinti)

kendi dinlerini sadece kulaktan kulaga ogrenme konusunda israrci olan muslumanlara laf anlatmaktan bikmis bir dovmeci olarak beni ve uslubumu mazur gorun.

(benim fikrim boyle)

(ve diyanet calisanlarina yoneltilen sorulara, diyanetciler, "caiz degildir" degil, "buyuk ihtimalle caiz degildir" gibi bir yorum yapiyor bu konuda -sahih olmayan hadisten bahsetmistim- zaten diyanet calisani nasil anlasin arastirmadigi, bilmedigi konuyu)

@aklimdakisorular

bizim insanımız 2 gram bilgisiyle insanları yönlendirmeye bayılır.

Inancli biri degilim, parayi ayarlar ayarlamaz da yaptirmak istedigim 2 3 minik dovme var aklimda cooook uzun suredir. Ama iyi dusunmek lazim, omur boyu tasimaktan mutlu olacagin sey ya da seyler olmasi lazim

hangi aşamada olduğuna bağlı olarak çok şey değişmekle birlikte
mide kanseri, genellikle erken aşamada teşhis edil(e)miyor. çünü pek belirti vermiyor. genellikle tanı koyulduğunda ilaçla tedavi vb. şeyler yapılacak durumda olmuyor. operasyon gerekiyor kanserli kısım alınıyor. --bu kısım hastaneye yatar mı sorunuza cevap olabilir. operasyon için yatılması gerekli tabi.
bundan sonra da kemoterapi ve radyoterapi uygulanıyor. mide kanseri için çok kesin kurallar bilemekle birlikte, kemoterapi ve radyoterapi illla yatarak alınmak zorunda değil

bu soruyla bi ilgisi var mi?

www.eksiduyuru.com

cigerdelen'in dedigi gibi. doktor yonlendirir.

ameliyat olur muhtemelen. sonra da ilac tedavisi. ama hicbi bilgi olmadan, tamamen afaki konusuyoruz.

tesekkur ederim.
@compadrito, hayir duyuruyu simdi gordum. mide kanseri oldugunu yeni ogrenmis bir arkadasimla alakali olarak sormustum.

cigerdelen'in dediği gibi mide kanseri genellikle geç teşhis oluor ve çoğu zaman ilaçla tedavi aaması kaçırılmış oluyor.
babam mide kanseriydi. onun hastalığında özetle şu şekilde oldu. teşhisten bir hafta sonra ameliyata girdi. midesi ve maalesef metastaz yaptığı için diğer bazı organları alındı. ameliyattan sonra kemoterapiye başlandı. 2 seans kemo sonra 15 gün radyoterapi. bu arada bol bol ultrason, mr, endoskopi de yapıldı. sonra tekrar kemo. her kemo öncesinde de ayrıca kan tahlili yapılıyor.

tabi mide olmadığı için beslenme ilk zamanlarda çok sorun oluyor. damardan serum gibi mama benzeri bişey veriliyor. 15-20 gün sonra ancak sıvı gıdalara geçebiliyor yavaş yavaş.

çok zor bir süreç geçmiş olsun...

Ben kanser oldugumu ögrensem üzüntüden kendi kendimi öldürürdüm herhalde.

vaktinde yakın bir arkadaşı mide kanserine yenik düşmüş birisi olarak söyleyebileceklerim:

- derhal hastaneye yatıp yatmayacağı kanserin hangi evrede olduğuna, metastaz yapıp yapmadığına vs. bağlıdır. kemoterapi, radyoterapi, ilaçlar, cerrahi operasyon... gibi yöntemlerin hepsine tedavi sürecinde başvurulabilir. başta belirttiğim gibi prognoz ve hekim çok önemli.

- arkadaşınız bu süreçte bin bir türlü ruh haline girecek, her ne kadar hastalığını elinden geldiğince unutmaya çalışacak olsa da her bir detay, kemoterapi seanslarının ardından dökülecek olan her bir saç teli, her bir bulantı nöbeti, her ağrı çekişi... ona bu acı durumu fazlasıyla hatırlatacaktır. size verebileceğim en önemli tavsiye, yanında olduğunuzu elinizden geldiğince kendisine hissettirmeniz olacak. fiziksel anlamda bir yakınlıktan bahsetmiyorum. karamsarlığa en fazla kapıldığı, yalnız başına sessizce ağladığı zamanlarda bile siz dostlarının varlığını anımsayarak teselli bulabilir ve gözlerindeki bir damla yaşına akmasına mani olabilmeniz dahi başlı başına bir zaferdir. yine de sosyal hayatı, bağışıklık sisteminin baskılanması başta olmak üzere birçok faktöre bağlı olarak kısıtlanmak zorunda ne yazık ki. kısacası, yanında olun, ilgi gösterin, sevin, sevilin, gülün, ağlayın... sağlıklı bir insanmış gibi hissetmesi için elinizden gelen tüm çabayı gösterin.

bisikiyatirtigimin psikiyatr cok yaratici olmus.

(bkz: iyilik yapmak/@compadrito)

Yeni bir iş bulma zamanınız gelmiştir belki de. Bu değersizlik hissinden kurtulmak ya da hayatınızdaki şey ve kişilerin değerini anlamanız için her insan gibi kaybetmelisiniz, bunu temenni etmiyorum ama insan bu tecrübe etmeden oğrenemiyor. Hayat eylemler silsilesi, siz dursanız bile o durmaz.

Sorumluluk alarak bundan kurtulabilirsiniz.
Size az kazandıran ama gene de düzenlilik gerektiren bir iş bulun, haftada bir iki gün çalışabileceğiniz bir iş. Yahut,bir sivil toplum örgütüne üye olun. "Sorumluluk" aldığınızda, işlevsiz hissetmeyeceksiniz kendinizi.
O sorumluluğu ve yapılan edilen şeyleri küçümseyeceksiniz orada. Zihninizin derinliğinin umursanmadığı, (zaten görebilecek pek az insan olacak) yalnızca bir üretim bandında a'dan b'ye kadar sorumlu olduğunuz bir iş yaptığınızda, şu anki hayatınız yeniden değerlenecek.
İşte o zaman başlayabilirsiniz "yeniden" sarılmaya.

tesekkur ederim; ama ne yazik ki baska is bulma sansim yok. baska is yapmayi da istemem aslinda. sorumluluklarim var. sorunum; bunlari onemseyemiyorum ve onemsemem, uzerilerine dusmem gerektigini biliyorum. yine de degisen bir sey yok. keske bir konuya azimle calissam. icimden gelse yaparim; ama keske...

hayata "tekrar" sarilmak

şimdi saydım da 6 kere yapmışım bunu..

bu duyuruya bakarken falan, icimden "buraya sorarak netlestirmis oluyorsun degismeyi. bak sen de istiyorsun degismeyi, yukselmeyi" vs. demek geliyor icimden; ama konu degil aslinda. anlik gaza gelislerim gun icerisinde tukeniyor. bunu defalarca yasadim.

evi toparlasam, tras olsam, calismam gereken islerime calissam da o gunun aksamina ne calisma istegi kaliyor, ne azim. diger gunden itibaren icimde sadece anlamsizliklarla ilgili dusunceler, keyifsiz bi' tembellik, degersizlik hissi ve kendine faydali olmamanin gerkinligi devam ediyor.

hedef belirlemek istiyorum. gercekten "bunu istiyorum" diyecegim hedefler. bunun icin ne yapabilirim bilmiyorum.

Yapmak niye bu denli zor, söylemekten.

just do it diye bir şey var, reklamlarda kullanılan basit bir slogan olmaktan öte.
Düşünme, "sadece yap" herhangi bir işe odaklandığın an bu durum değişecektir. İçinden gelmiyorsa da o işe harcadığın zamanı o iş için belirlediğin yerde geçir. İnternete girme, o işi yap. Yazı mı yazacaksın, aklına bir şey gelmiyor mu, otur masaya ve iki saat yazacaksan o iki saat internete girmeden bir bilgisayarın başında, word sayfasının önünde bekle.
Başka çaresi yok.

GibsonRules a söyle gelip döver

acıtamam çünkü hiç güçlü değilim ama dövebilirim

döverim.

benim patrona benziyorsan, sıkıntı olabilir senin için.

ps: dövebilirim.

ben dövmem abi. baktım kalıplı birisi sopalıyor, uzarım ama. niye dayak yiyim şimdi seninle yani. ama kendim dövmem. saygı duyarım.

ne dövcez yae severiz.

dövün dersen döverim.

Sen dayak arsızı olmuşsundur şimdi, işlemez sana :)

how to give a spanking => www.wikihow.com

spanking tied to later aggression among kids => in.reuters.com

say no to spanking => www.nospank.net

yok ya acırım dövemem.

amına bile korum

Gel cay icek ben de sikildim derim.

ama kaba ve kirici olurum. sessizce hisleri duyumsayamaza yakinlasman, yakinamamaya bile uzak hissettirir. kodummuoturrtum'un tum teknik bilgisini, gorsel olarak, visualitemisine aktarip, aktarimla tanistirir, iyilesme surecinde katkimi ortaya koyarim; ama fazla disarida tutmam; cunku havalar sogudu ve cunkum bitti; azalarak... kalmadi sorunlarin sebepleri ayazda. dolmadi sepetledigimin sinusleri bu yaz da.


pardon, bu geldi. evet. canim cok sikkin olm. oldu oyle kendi kendine yani; "ruhunu osurmaktan korkup, altina yapmislik"in verdigi sicakligi bile arar gibiyim. kabizlamis bir rakunum adeta... kabizim atmiyor demek ki. artik kalmis cikarimlarimi arti seklinde pop art'a cizerim senin taam mi lan!?" diye seslenirim sana kavgadan once. sonuna kadar beklersen agzini burnunu depik ve siirsel bir izle suslerim. hadi optm. (haber et bak)

evet olabilir.ama sonunda düzeliyor merak etme.

iş yok, sosyal hayat yok, bi tane arkadaş var ama görüşülemiyor, konuşulamuyor imkan ve vakit kısıtı nedeniyle, aşk var ama uzak mesafe.

evet olabilir, zaten hayat düz bir çizgi değil. hep mutluluk ya da mutsuzluk diye bir şey yok. inişli çıkışlı biraz. sabretmek gerek.

www.youtube.com

sözlerini anlayarak dinle bu şarkıyı. bana bu tip anlarda çok iyi geliyor.

cogu kisiye boyle olur zaten. bu, bakis acisiyla ilgili bir durum. ya her sey iyiye gider ya da kotuye.

durumlarin kotuye gittigi hissi, durumlari kotuye goturen baslica etkendir. ("para parayi ceker" mantigini dusun.)

izninle konuyla ilgili ek bir bilgi ekleyeyim; (ne alaka dedirtecek biliyorum) bu, senin aslinda/ozunde (dna) yetenekli oldugunu gosterir.

Uzun süredir işsizim, kredi borcu, sikik GSS borcu derken aldı yürüdü, depresyona girdim ve bundan dolayı terk edildim, param kalmadı, dolayısıyla sosyal hayatım da kalmadı. Zaten çok arkadaşım da yoktu, olanların da umrunda olmadığımı gördüm. Bunların üzerine babamın sağ tarafında his kaybı başladı. Şu son 2-3 ayımın özeti bu. Yalnız değilsin yani ama şu "sabret düzelir, geçer" olayına ben inanmıyorum. Çünkü dibe vurduysan gidebileceğin tek yer yukarısıdır, olayı hikaye. Her zaman daha derine batabiliyor insan. Çabalamıyor da değilim. Deli gibi iş arıyorum, köle aradıkları için bulamıyorum filan da, işte.
Bazen ciddi ciddi intiharı düşünüyorum, ölünce ne iş derdi var, ne para derdi var, ne aşk derdi var. Cem Yılmaz'ın dediği gibi, "ay sonunda ödeme var," tık gittin, oooh. Dert yok tasa yok. İntihar etmiyorsam ölümden korktuğumdan da değil, aileme evlat acısını yaşatmak istemediğimden. Onlara bu kötülüğü yapamam diyorum. Onlar ölünce ne olur, orasını bilemem. Ama sen yine de yaşamaya devam et. Ne olur, ne olmaz. :)

benim de bu ara tek yolunda giden şey işim.en azından maaş alıyorum diye teselli ediyorum kendimi gerisi bombok.üç yıllık sevgilimden ayrıldım.arkadaşlarım çoğu başka şehirlere gitti.kimseyle vakit geçirmekten hoşlanmıyorum tek başıma kalınca sıkılıyorum.ilaç kullanıyorum alkol yasak.ülserim var.say say bitmez yani.otomatiğe bağlamış mal gibi işe gidip geliyorum hepsi bu.

işini yaparken mi heyecanlanmak istiosun, aşık olup mu heyecanlanasın var, yemek yerken mi tutkulu olamıosun, nedir yani tam anlayamadım ben.

yeteneklerini profesyonelleştirdiysen ve artık bunları "görev ifa etmek" olarak yapmaya başladıysan normal bir durum. bunun haricinde ecnebinin "burn-out" dediği sorunu da yaşıyor olabilirsin, birçok işe heveslenip, ciddi anlamda mesai harcadıktan sonra hiçbirinde tam olarak başarıya ulaşamadığını görmek bunu tetikleyen etmenlerden birisi.

keşke bende hiç heycanlanmasam...
lan insan arkadaşlarının içinde dahi eli ayağına dolaşır mı!

hayir, genel. "heyecanlanmak" iste. olumlu bi' konu olmasi tercih sebebidir tabii. konu heyecanlanamamak. sevinememek gibi nasil anlatsam... ya da hic uzulememek gibi. heyecan duygusu eksik. oyle iste.

ve hayir, islerim bana gorev gibi, memuriyetlik gibi falan da gelmiyor.

bundan 5 sene önce psikiyatr'a gitmiştim ve heyecan bozukluğu teşhisi koymuştu doktor.o kadar heyecanlanıyordum ki ellerim su içinde yüzüyordu resmen.bir kağıdı elimi yapıştırıp dakikalarca bekletiyordum.şimdi ise senin durumundayım.hiç bir şey bana heyecan vermiyor.hissiyatsız yaşıyorum öylece.sanırım yıllar önce hakkım olan heyecanı birden tükettim.

@sovyetik, cok mantikli, cok guzel plan; ama ne yazik ki... ben mal oldum artik sanirim.

ya nolacaktı? ömrünün sonuna kadar sweet 16 heyecanıyla mı yaşayacaktın? medet falan yok. yaş ilerledi hayat böyle. çok zorlarsan belki kendine küçük sürprizler yapıp blog falan yazan bir tip olursun en fazla. ay hiç heyçanlanmıyorum dediğine göre olma ihtimalin yok değil. bana sorarsan etrafına, insanlığa faydalı; kendine karşı daha dürüst, kendisi için daha az hatta hiçbir şey istememeyi becerebilen, kendini zorlayan bir insan olarak yaşamaya çalışmaktan başka yapacak bir şey yok bir yetişkin için hayatta.

evlen gitsin :)

@troll, cok ozur dilerim moruk, dusunemedim... ben de artik kendisi icin hic bir sey istememeyi becerebilen bir insan olma yoluna gireyim en iyisi.

adam isyan etse arkasına kim destek çıkacak?
evindeki aç çoluk çocuğunu düşünüyor ve hali hazırda zor bulduğu o işi kaybetmek istemiyor.

çok kolay açıklanabilecek bir durum değil, tıpkı yağma kültürünün olmaması gibi. muhtemelen tarım toplumu olmamıza dayanıyor; ama aksi durumlar da kesinlikle vardır. o yüzden işin içine din de girer, tanzimat döneminden beri görülen halk desteksiz üstten inme reformlar da.

şükürcü bir toplumuz,bence sebeplerden biri bu.

bilgi eksikliği.

japonya'da senede kişi başına 22 kitap düşerken türkiyede senede 1 kitaba 12 kişi düşmesi.

kötü tecrübeler. isyan edenlerin geçmişte asılmış olması.

dur sus otur kültürüne(kültürsüzlüğüne) dayalı aile ve okul eğitimi.

kısaca cahillik.

aile bağlarından mütevellit etfaftan çekinme

aynı zamanda yardımlaşma/dayanışma

(30 yaşındaki adama hala ailesi bakıyor vs.)

Cahillikle falan alakası yok...
İsyan etmenin hiç bir şeyi düzeltmeyeceğini, tam aksine işlerini zorlaştıracağını bilir.

çünkü şu an bize kötü olarak gelen durumlardan onlarca kat daha kötüsünü yaşamış geçmişte insanlar. o kötü dönemler unutulunca mevcut durum yeterli gelmeyecek artık.

Peki sence isyan etmek derken ne yapmalı?

yağma kültürü olmaması, aile bağları, dayanışma ve destek, şükürcü toplum söyleyişlerinin hepsi doğru. tüm bunların ardında yatan sebeplerden biri ise, ülke içinde feodal yapının güneydoğu,ege, ve kısmen akdeniz bölgeleri dışında çok fazla olmaması, olan feodal yapının da özellikle avrupadaki gibi bir geçmişe sahip olmamasıdır. bir çoğumuzun gitmesek de görmesek de orda olduğunu bildiğimiz bir köy olması, bizim insanımızı bir şekilde şükretmeye veya herşeyi sıfırlandığında bile, en azından dönerim köyüme 2 metre toprağımın yarısına arpa eker yarısına buğday ekerim, 2 tavuk bir keçi tok tutar nasılsa diyebilecek bir durumu var.
ek: bu köye dönme ve kendi toprağının sahibi olma durumunun avantajları ve dezavantajları vardır. devlet ve halk arasında bunun artı ve eksi yönlü döngüsel bir işleyişi var.

insan haklarının baya baya sallanmadığı nadide ülkelerden birinde yaşıyoruz. işsiz olsan da iyi kötü avrupada orada burada bir şekilde yaşayabiliyorsun ama türkiyede bunu yapmak pek mümkün değil. bir de o işçi sınıfı zaten kendi haklarını aramaktan önce ailesini geçindirme derdinde anasını babasını varsa eşini çocuklarını. yani böyle şeylere takılacak lüksü pek yok. böyle bir değişim de zaten ha deyince gelmez.

allah rızkını verir diye bir düzine çocuk yapan milletiz.
rahat olanlar zaten pek dindar olmayanlar.
(bkz: 700 lira maaş alıp çok şükür diyebilen insan) lar da var.

günah yani isyan etmek.

o isyan, daha meslek sahibi olmadan, ergenlik cagi bitmeden oluyor efendim. memnun olunamayacak durumlarin ortasina, yillarca adim adim giren insan; bunu, kendi secmis demektir. isyan etmek falan ohoo... bahsi gecen insan,ancak "bu ne anunagoyem, boyle kader mi olur..." seviyesinde isyan edebilir. ayrica bu, turkiyeye has bir durum da degildir.

2009'da Amerika'dan 2 tane şekilli kaliteli dövme makinesini 150$ a almıştık. Evet Türkiye'de kitliyorlar.

"ve orijinaldi" değil mi?

orjinalliğini falan bilemem, o kadar iyi değilim dövme konularında satmak için almıştık. İyi bir dövme stüdyosuna sattık hala kullanıyor adamlar.

Ecnebilerin bi lafı vardır bilir misin: It's not the hammer, it's the carpenter diye.

kaymakamlik imis..

Kaymakamlıga bağlı sosyal hizmetler müdürlüklerine gideceksin

www.sydgm.gov.tr

sosyal hizmetler müdürlüklerine gidilmesi gerektiğini okudun netten; ama bu okuduğum saçma sapan yazılarda kişilerin test için kaymakamlığa gönderildiğini falan da okudum. her yer farklı saçmalamış işte.

www.sydgm.gov.tr linkteki adrese gidip tüm işlemleri de orada mı halledecm yoksa ben?

gelir testi yapması gerekenlerin evlerine gönderilmiyor mu zaten belgeler?

Ben Kuran-ı Ker'im saçma ayrıntıları olduğunu düşünmüyorum.Değişik yayınların çevirilerini okuduğumda anlamların farklı yorumlandığını gördüm.
Allah'ın kelamı kati doğrudur fakat anlayana diye düşünüyorum.
Belkide sözlerini anlamamak normalde olabilir yani günümüz bilgisi ve ilerisini görememekle beraber bazı söylenenler şimdi sana anlamsız geliyo olabilir ama ileride mutlaka doğruluğu ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.

yalvarmam mı gerekiyor acaba müslümanların karışmaması için. bu sorunun müslümanlara sorulmuş bir soru olmadığı açık değil mi?

"kur'an'daki saçma bulduğunuz ayrıntılar nelerdir" diye sormak istiyorum; ama herkesin bildiği, her yerde konuşulan ayrıntılar değil, kendinizin bulduğu-fark etttiği ayrıntılardan bahsediyorum. rica etsem?

ilk duyurunun içine dincilerin etmesinden kelli şansımı bu duyuruda deneyeyim demekteyim.

cümlesinde müslümanlar cevaplamasın gibi bir kısım göremedim.
Yani müslümanlara sorulmuş bir soru olmadığı açık değilmi demişsin ya değil kardeşim açık değil...

sözlükte (bkz: kurandaki buglar )-tövbe haşa -baslıgına bak..

Dinime b.k atan bari müslüman olsa.
bsg yahu

Lütfen okuyun sözüm inanan! arkadaşlara ;
Bildiğim kadarıyla! bu tip sorulara cevap verilmemesi gerekiyor!!!.Duyuru sahibi kusura bakmasın bir müslüman olarak yorum yazdım ALLAH hidayet eylesin..

Farklı bir bakışın hatta ecnebi de olsan kur'anı Kerimi böyle yargılayamazsın . Diğer kitaplardan çok daha kati , açık ve insanların yola gelmesi için indirilmiştir . Mesela sizin gibilerin ! saçma sapan insanları !!! Kimsenin haddine değil!
Girmeyin böyle konulara .

@merdümgiriz;'yalvarmam mı gerekiyor?' demişsin.ancak böyle birşey belirtmemişsin bile.

adamı var ya sorduğuna soracağına pişman etmişsiniz.duyuruyu açan arkadaş hariç 8 cevap yazılmış(ben bunu yazarken) bi tane objektif yorum görmedim.

müslüman kardeşlerim her yerde böyle ne yazık ki. ulan inanın dininize, kutsalınızı yaşayın kendi başınıza. saçma bulanların bunu tartışması size niye batıyor? ne haliniz varsa görün ya. adam soru sormuş insan gibi, beğenmiyosanız görmeyin. en sonuna not bile düşmüş, ona rağmen gelip saçmalıyosunuz. yazık günah ya.

cevap:
abi ben geçen yaz merak ettim açtım okudum. neredeyse üçte birini. ayet olarak bir şey gelmiyo aklıma ama, sadece "allah çok büyüktür. sizi o yarrattı. allah çok affedicidir. ama inanmayanlar, siz yanacaksınız. allahın gazabı çok korkunçtur. allah size büyük acılar çektirir. allah şüphesiz ki çok affedicidir..." bla bla bla diye gidiyor devamlı. ve alakasız hikayeler anlatırken zart diye allahın ne kadar affedici olduğundan veya gazabının ne kadar şiddetli olduğundan bahsedilebiliyor. böyle garip bi akıcılık sorunu olduğu ve bugün yazılmış tutarlı metinlerle alakası olmadığı, bir şiir çevirisi olduğu için bu durumunun normal olduğu düşüncesindeyim. normal olması da akıcılıktaki hataları ortadan kaldırmıyor tabii ki.

@mimikikili sağol, yaşar nuri'nin çoğu kitabını okudum; kur'an'daki islam'ı da okudum. saçmalık var mı diye sormamıştım aslında; ama olsun.