1. yaklaşık yarım saatte alırsın
2. maksimum 50 lira olur
3. Karanfil 2. deki Gür ozalit şip-şak yapar sana

teşekkürler!

tatlı götürmek iyidir. baklava da olur pasta da.

baklava yada pasta +1

şöbiyet candır

yoo gayet gider. ama hepten nişan çiçeği gibi gitmez. güzel bir orkide nays olabilir. Tatlı da hmm sütlü nuriye götürün :)

neden götürülmezmiş ki, öyle kocaman birşey değilde küçük şık bir çiçek götürülebilir bence ilk gittiğin bir ev sonuçta tatlı haricinde bir şey götürülmeli derim ben bu işlerden hiç anlamayan biri olarak..
pasta veya tatlı zaten banko gitmeli ben fıstıklı baklava götürün derim çok seven biri olarak..

kaliteli baklava, sobiyet falan jokerdir her zaman. marka bir yerden 1kg yaptir, el bos gidilmez.

güzel bi pasta alın bence.

pasta iyidir.

baklava çok iyi olur

anneye çiçek, babaya baklava.

bizde genelde lokum götürülür, afyon hesabı olduğundan ama. arkadaşlarım genelde baklava götürmüşlerdi. şöbiyet gibi.

çiçek olmalı bence nezaketen ama kız isteme çiçeği gibi dev buketler değil de güzel bi saksı çiçeği uygundur. eşimin ailesi tanışmaya geldiğinde de çiçek çikolatayla gelmişlerdi. hatta o çiçek ve çikolata istemeye geldiklerinde getirdiklerinden çook daha güzeldi bozulmuştum biraz. istemede bi tık yukarısı olması gerektiğinden bu sefer daha orta halli şeyler götürün

Tıp mezunu olduğunuzu dikkate aldığımızda 85 puanı çalışmadan da alırsınız. Son 5 yılın çıkmış sorularını da çözerseniz 90 üstü alırsınız

geçmiş sınav sorularını çözme bence, çünkü sistem çok değişti ve sistem değiştikten sonraki sınav soruları yayınlanmıyor.

2010'daki sınavı çözdüğümde 25-30 dk falan arttırmıştım ama 2014 sonbahar sınavına girdim ve 5-6 soru yetiştiremedim. sorular kesinlikle zor değil, türkçe okuduğunu anlamadan ibaret ve matematik soruları da öss'deki mat1 soruları gibi. Bu sınav için bilgiden çok pratik lazım kesinlikle.

cevaplar için çok teşekkür ederim. çıkmış soruların verilmemesi hususu ales'te de geçerli sanırım?

ösym tarafından açıklanmaması olacaktı @prhn

@pnrhn evet. Burada da anca %10'u gösteriyorlar.. üzücü. teşekkürler..

hotmail hesabından online olarak dosyayı yükle online word olarak açmayı dene tam emin değilim fakat benzer bir durumda bende işe yaramıştı.

burda da benzer bir problem için çözüm önerisi var. Belki işe yarar.

answers.microsoft.com

maalesef hocam. ikisi de işe yaramadı. ilginiz için teşekkür ederim.

Office 2003 ve üstü versiyonlarının açamadığı bir sunum dosyasını (pptx uzantılı) 230 liraya alınan codegen marka tabletteki ofis programı açmıştı. Android bir cihazınız varsa ve smart office programını yüklerseniz "belki" düzelir.

www.lmgtfy.com

cok mu zor

hocam haklısın, soruyu eksik yazmışım. TR'e satışları var mı?

uzun ve çok can sıkıcı bir dönem olduğu için düzenli çalışma ve çalışma arkadaşları şart bana kalırsa. drtus'ta beraber çalışanlar, çalışma arkadaşı arayanlar, whatsapp grubundan birbirine gaz verenler, forumda günlük rapor verenler falan var, belki yardımcı olabilir. bu işi mutlaka sessiz, sakin bir kütüphanede yapmak gerektiğini, düzenli çalışma saatleri belirlemek gerektiğini düşünüyorum. örneğin 1 saat çalışma, 10 dk molalar şeklinde günde 9-10 saat kadar. (adli tıp nispeten daha mütevazi puanlara sahip olduğu için bu süre bir miktar daha esnetilebilir) önceden dershaneye gitmediysen dershanenin de motivasyon ve günceli takip etme açısından çok faydası oluyor.

en zor kısmı başlamak ve sınava kadar olan birkaç haftalık dönem bana kalırsa. başlamak nispeten daha kolay, 3-5 gün dişi sıkıp oturduktan sonra düzen oturmaya başlıyor çünkü. çalışmaya hele bi başla, motivasyon kendiliğinden geliyor. en azından bende öyle oldu. daha ayrıntılı taktikler için yine drtus'ta, 2011 tus 1.si drgoze'nin bu konuyla ilgili bir başlığı vardı yardımcı olabilir.

kolay gelsin.

hocam. haziranda mezun oldum, eylülde biyokimyayı kazandım. önemli olan iki üç olgu var, öncelikle gereken puana göre bir çalışma sistemi uygulaman, iki, çalışmadığın herhangi bir gün olmayacak, mecburideki nöbet hariç. 3. ben gibicibidis'e şu konuda katılmıyorum. çalışma arkadaşı konusu. günlük min 10 saat çalışacak bir sınav için birbirlerine gaz verilmesine ihtiyaç yok. eğer ayrıntı istersem mesaj at yeterli

çalışma arkadaşı derken illa ki tus çalışan demek istemedim yanlış olmasın. tek başına evde çalışmaktansa, bir şeyleri düzenli olarak çalışan birilerinin yanında olmak motivasyonu belirgin artırıyor bence. gittiğim kütüphanede kpss çalışanlar vardı, günde 10 saat onlarla beraber çalışabiliyorken evde tek başıma 1-2 saat çok zor geliyordu. tabi öznel bir konu bu biraz da.

Çok teşekkürler. Çalışma arkadaşı olayı başlarda mantıklı geliyordu ama sonra gereksiz merasim gibi görünmeye başladı. Peki hangi dersten başlamamı önerirsiniz?

temelden başlanabilir. fizyoloji kısa sürede akıyor, tavsiye ederim. ezber yoğunluğu fazla olanlar sona bırakılmalı, farma ve biyokimya özellikle.

mamak köprü-kırıkkale arası kendi arabanla yaklaşık 45-50 dk olur, hız yapmazsan tabii. ona göre karar ver.

evet ama bahsettiğim saatler sabah, iş saatine denk geliyor. benim merak ettiğim şey : o saatte kırıkkale yolunda trafik olur mu? kırıkkalede çalışan insanlar trafik yapacak kadar çok mudur ya da saat 8-9 gibi çoktan gitmiş mi olurlar vs.

Keçiörenden gelmeyeceksen sorun yok akköprüden kırıkkaleye kadar yol her zaman açıktır.

hayır tabii ki. onlar genelde bu saatte değil, 6:30-7 arası ankaradan toplu biçimde ( genelde minibüs, otobüs vs) ile gelirler. Önemli olan ankarada çıkış süren. kaza vs olmadığı müddetçe yol rahattır.

ben ultrabookum olsa (bende de macbook air var) oyun pc si gomerdim.

oyun pc'si. ben oyuncu adamım abaküsle bile oyun oynarım ama oyun pc'si en iyisidir genelde. tabii herkes için değil orası da ayrı bir konu. misal sen çok fps seven birisindir konsol gitmez ama rpg oynarım ben dersin ya da ps4 exclusive aksiyon oyunları vardır o tarz seviyorsundur o zaman go for console derim. yani birazcık da ne tarz oyunlar sevdiğin, "oyuna para vermem" zihniyetinde olup olmadığın falan bunlar da önemli. bir de şey tabii gamepad kullanmakla ciddi sıkıntı yaşayan insanlar var o konuyu da düşünmen lazım.

oyun bilgisayarı derim bana oyun oynamak açısından daha rahat geliyor konsollara göre ve sanırım oyun fiyatlarıda konsollara göre daha uygun

Bilgisayarla gün yüzü görmedik. Oyunlar pahalı, korsanlar sorunlu, pc bozulup duruyor. Konsol aldim, kafam rahatladı.

@joy luck: gömerdim derken?
@proletarier: ya açıkçası oynadığım oyunlar genellikle nba, fifa, euro truck, nfs gibi oyunlar. tabii gamepad bayağı sıkıntılı da oluyor.

@nereye gidis: zaten konsolu düşünmemdeki ana etkenler bunlar benim de. yani alayım, kafam rahatlasın tarzı.

ney ney ney ney. pc'de oyunlar mı pahalı? yanlış bilgi GÖZÜNÜZÜ SEVEYİM vermeyin. pc'de oyunlar ucuz baya ucuz konsola göre. konsolda ucuz oyun almak için insanlar kırk bin takla atıyorlar. yok ikincil aile hakkı, yok takas yok cart curt falan diye. pc ucuz. korsan oynama şansın da var üstelik. hele bi de televizyonun yoksa ps4 için panel alacaksan bir de şüphesiz pc al. oyunlar da sorunlu falan değil. konsol o kadar da "kafam rahat eder" tarzında değil "artık".

palve +1 katılıyorum oyunlar çok ucuz ve daha bile ucuza alabileceğin(orjinal şekilde)siteler kampanyalar oluyor

cevaplar için teşekkürler. Sanırım oyun bilgisayarı daha akıllıca gibi.

oynayacağın oyunlara da bağlı. sadece konsola çıkan çok güzel oyunlar var bunlar için bile konsol alınır. örneğin geçen nesilde last of us, demon's souls, journey, beyond two souls gibi exclusive oyunlar vardı ps3'e özel. bunları pc de oynamak imkansız. yine yeni nesilde de bu tarz şaheserler çıkacaktır konsola özel. ama diyorsan ki benim olayım fps, pc'ye çıkan oyunlar bana yeter o zaman pc al. pc'de oyun oynamanın rahatlığı da başka. istisnalar olsa da klavye mouse çoğu oyunda gamepad'e göre daha rahat. yani olay senin tercihlerinde bitiyor.

kişisel tercih birazda bu. counter oynarım, mobo oynarum, online olsun klavye mouse olsun diyorsan pc. yeni nesil konsolların oyunlarına para yetiştiremem diye almıyorum ben mesela. 150 lira yeni oyunlar hep. bir fifa 15 ve gta v ile ne kadar idare edebilir insan. hadi konsolu aldın bi kere kasıp, sonrasıda önemli işte.

yok ben offline takılırım diyorsan kesinlikle jtag'lı xbox 360 + 1tb 2.5 disk. xbox, xbox 360, xbla, bilimum emulatörle eski oyunları totonu koltuktan kaldırmadan oynamak paha biçilemez. jtag dünyası ayrı bir dünya gerçekten.

Iyi bir bilgisayar toplayabilirsen eğer; Her türlü oyun için oyun bilgisayarı. Bu konuyu tartışmaya gerek yok :)

kendine gore avantajlari ve dezavantajlari var. ikisi de olabilir. ben senin durumunda olsam; bilgisayarimdan memnunsam konsolu tercih ederdim. Sonraki bir donemde bilgisayarimi yenilerken de guncel parcalardan bir bilgisayar toplardim. o zaman saglam bir ekran karti alirsan kafan rahat olur. bilgisayarda stabilite senin sistemi ne kadar temiz ya da kirli kullandiginla ilgili. onune geleni yukler silersen, her yere girip cikarsan, saga sola surekli download edersen bilgisayar zamanla sorun yasatmaya baslar. Gerekli update'leri yaparsan, sistemi sadece gerekli programlarla kullanirsan sikinti yasamazsin. konsollarin rahatligi icine bir sey kurup silmemekten geliyor. yine ona gore sinirlilar.

bilgisayarin guzel tarafi da steam. ayrintiya gerek yok bir suru avantaji ve kullanisliligi var.

ps3, ps2, ps1, dsi, 3ds XL, wii ve psp sahibi olarak konsol'u oneriyorum. wii, ps2, psp ve dsi korsan oyunlar icin, ps1 emektar. 3ds XL ve PS3'u de orjinal oyunlar oynamak icin kullaniyorum. bu arada konsol biraz koleksiyoner olayidir. bakma surekli takas pesinde kosanlara. bizde konsol kulturu fifa'ya gitmek oldugundan...

konsolda fps oynanmiyor ya. mouse klavye ikilisi varken...

Şu an oyun oynamak isteyen birinin yapabileceği en iyi combo PC + Wii U + Ps Vita/3DS. PS4/Xbox One'a hala adam akıllı exclusive oyun çıkmadı çünkü. Ha 2015'te çıkacak en azından, o açıdan yatırım yapabilirsin ama tek bir platform için her türlü PC derim.

Bu sorunun cevabı, oyun bilgisayarının özelliklerine göre değişir.
Şöyle ki, eğer, her oyunu ultra ayarlarda açacak bir pc toplayacaksan, kayıtsız, şartsız pc derim.
Zira, Ultra ayarlarda ki bir PC'de ki oyunun grafik kalitesinin yanında, en güçlü yeni nesil konsol olan PS4'ün grafikleri bile sönük kalıyor.
Pc the MAster RAce diye sahiden de boşuna demiyorlar.
Lakin, orta halli bir oyun Pc'si toplamak niyetindeysen, PS4 dah makbul derim.
Sebep?
Zira, yeni nesil oyunlar büyük ihtimalle kasacak ve sen de oyunun grafik ayalrlarında mekik dokuyacaksın. Eğlenmek varken, stres olacaksın. Bununla uğraşmaktansa iyi ayarlarda grafik sağlayan PS4 daha makbul görünüyor bence.

pc bence. hem youn temin etmesi daha ucuz hem de daha çok performans alacaksın.

sonuç kağıdı kimin elindeyse o alabilir. yabancı mıdır? anası mıdır? babası mıdır? soran yok.

bir çok hastane lab sonuçlarını internet üzerinden erişime açık hale getirdi. esasen haklısın, lakin o hengamedede sonucun kime ait olup olmadığını anlamak mümkün değil.

ben de annemin sonuçlarını almıştım kimlik falan sormadılar kızıyım demiştim verdiler.

normalde yasal olarak doktor hastasının hastalığını tıbbi amaçlar dışında başkalarıyla paylaşamıyor muhtemelen sonuç almada da böyledir ama pratikte uygulanmıyordur.

Git yine de mülakat a belki Son anda kontenjan açığı oldu bilemezsin

Orada bi işler dönmüş belli ki. Bence kabul etmezler. Muhtemelen kendi adamlarını aldılar.

@indescribable ya son gün bugünmüş.
@buff başta öyle düşündüm ama, benim gibi olup da başvurusu aynı sebebpten kabul edilmeyen hekimler tanıyorum. Yani hocayla başvuruyu yaptığım günkü görüşmede de benzer şeyleri söylemişti. yani, bakalım artık neler olacak.

bilmediğim için soruyorum, kontenjan 2 kişi ise, mülakata daha fazla adam almaları gerekmez mi, neden 2 kişiyi çağırmışlar?

gitseydin de seni almayacaklardı, o yüzden arayıp söylemişler zaten.

@hzben evet benim de aklıma öyle gelmişti. bakalım artık.

2 aydır başvurmaya çalışıyorum, 2 başvuruda da 2. dakikaya kalmadan kontenjan doldu..
Birinde hiç yetişemedim, diğerinde 59 boş kontenjan varken kredi kartı ödeme kısmına girip (ki kredi kartı bilgilerimi ezbere bilirim) yine de ödeme yaptıramadım :)

Kısacası, e-YDS'ye girebilen birini göremedim daha, toplasan 200 kişi kontenjan koyuyorlar zaten.. Sadece Ankara'da var galiba sınav merkezi (buna emin değilim).

Diğer YDS'de veya herhangi bir sınavda ise, anahtarlıktan anahtarı çıkarıp ayakkabımın içine yerleştiriyorum.. Böyle dibine serer gibi.. Daha bakan olmadı.

Girdiğim bir iki okulda da emanet alıyorlardı kantinde falan.. Ama risk tabii ki, önceden gidip öğrenseniz daha iyi olur.

emanet okula göre değişiyor. bazı okullar emanet almıyor. benim hanım şemsiyeyi ağacın altına koyup içine de telefon saklamıştı. kimse de almamış...

e-ydsye girebilen herhangi bir allahın kulunu görürsen fotoğraf çektir, instagramın varsa oraya koy. zira ona kimin girdiği tam meçhul.

senede bir kez başvurabiliyorsun.
120 lira.

sonuna kadar doğru

Hayvanların hepsi ilgi bekler. Köpekler kedilere göre daha duygusal hayvanlardır ve buna paralel sevgisizlikten daha çok etkilenirler ancak gezdirmediğinizde yaşayabileceğiniz sıkıntı fazlalık enerjisini atamadığı için yaşanır. Yoksa bir köpeği bütün gün sevme akşam 10 dk verimli bir şekilde onunla ilgilenirsen dünyalar onun olur, dargınlığa kalmaz.

Belli bir dereceye kadar doğru.
hem kedi hem köpek beslemiş biri olarak benim fikrim;
Kediler de yalnızlıktan strese girip hasta olabilirler.Ama mamasını-suyunu tuvaletini koyduktan sonra bütün gün yalnız kalabilir.

Ama köpekler dışarı çıkarılmadığı zaman tuvaletlerini uzun saatler tutmak zorunda kalabilir, tabi sonunda yapar bir yere.
Onun dışında kedi evde canı sıkılınca ordan oraya atlar zıplar oynar falan ama köpeğin daha fazla alana ihtiyacı vardır. Yalnızlıktan ve sıkıntıdan sağı solu kemirmeye başlayabilir. Ayrıca köpekler insana daha yakındır, yani insan sevgisi ve ilgisi ararlar. kediler daha cool takılabilir.
Kısacası benim fikrim, evet kediler köpekler kadar sorun yaşamaz.

Kediye de sevgi ve ilgi göstermek gerekir, göstermezsen gelir zorla alır. Sabah kalkınca sevmezsem ayağımın altına yatıyor, kafasını sürterek kendi kendini seviyor. Daha özgür hayvanlar, evde dolaşıp dururlar. Camdan bakarlar, enerjilerini atacak bir yol bulurlar. Temiz ve sahibini fazla yormayan canlılar.

Köpek beslemedim hiç ama onlar daha sahiplerine bağımlı ve duygusal hayvanlar gibi gözüküyorlar.

köpek, kediye göre daha zor. köpek sahiplendik ve çok zor gerçekten. köpek sürekli ilgi istiyor, dışarı çıkarmak zorundasın. hasta da olsan, yorgun da olsan, keyifsiz de olsan çıkaracaksın hatta günde birkaç kez çıkarman gerekebilir. bazen görüyorum gece yarısı köpek gezdirenleri, bu insanlar gündüz de çıkarıyor. bizim köpeğimiz henüz çıkamıyor küçük olduğu için birkaç güne çıkacak. kedi de besledim daha kolay. yemeğini, suyunu ver, yalandan da iki sev tamamdır. kedilerin ısırma, tırmalama huyu yok çok kızdırmazsan. ama köpekler 7 aya kadar çok ısırıyor. bizim köpeğimiz de şuan ısırma durumlarında. kolumu, bacağımı alamıyorum ağzından. hele ki ısırırken bir ses çıkarıyor çok korkunç bir ses :)))

Dogru, kedi "umursamaz" bir hayvan.

Fikirler için herkese teşekkürler. Sanırım biraz daha rahatladıktan sonra bir köpeğim olabilir.:)

şunu da söylemeliyim köpek çok keyifli bir hayvan. hayaller kuruyorum yaz gelsin bunu gezdiriyim parkta falan diye. taklidini yapıyorum kızıyor, hırlıyor komik oluyor :)

hamamönü'ne ben geçen sene bu vakitler aynı böyle bir havada gitmiştim. in cin top oynuyordu, mekanlar açıktı ama içleri boştu.

soğuk, kaleyi bilmiyorum ama, hamamönünde in cin top oynuyordu dün.

cidden ne işin var? 3 gün önce annem hamamönüne giderken kolunu kırdı. kaç gündür hastanede. evde oturup film falan izle lütfen. kar eriyene kadar kimse dışarı çıkmasın. korkuyorum :(

Geçen sene gitmiştim, hiç çekilecek gibi değil. Kale özellikle.

siteye baktım hızlıca ama 4 büyüklerin olduğu bir format göremedim. tuttuğun takımın maçlarını izleyebilirsin. taraftar paketi var, yahut tüm maçların olduğu paket var. fb-gs ile tüm maçlar arasında 40 lira fark var.

@mdmfk 69 tl hacı ya. zaten 80 tl yaptılar diye en sonunda kapadım. 62 tl olan fatura gıdım gıdım arttı -ki ben yarım sezona buna para vermem. gerçi yarı sezonu 35-40 tl yaparlarsa alırım. du yarın bi arayayım. saol fikir verdiğin için.

tabii, yarım sezon için dahi çok yüksek meblağ. donma, takılma vs. cabası.

modafinil kümülatif etki gösterir, tek gün kullanmakla bir etkisi yok diye biliyorum.

concerta içtim gitti. riske etmiyim bu akşamı bari dedim.

saat ayarlarında otomatik uyku ayarı açık olmalı, onu kapatırsanız düzelir.

saat ayarlarında öyle bir menü görmedim ama, eco mode'u kapattım, oradan olur gibi düşünüyorum.

Eğer uzun süre tv'ye müdahale etmeseniz de çıkar. Harici uydu, digiturk, Tivibu gibi kaynaklar kullanıyorsanız pek tv ile işiniz olmaz ve tv uzun süre geçerse uykuya geçebilir. Benim tv'de Ayarlar/saat/otomatik bekleme menüsüyle bu ayar yapılıyor. Ben kapalı tutuyorum.

tam olarak oran indirimi ama büyük ihtimalle faiz indirimi anlamındadır.

Açıkçası öyle değil, tıbbi bir çeviri. Bir donem öncesi ile sonrası kıyaslanıyor. Onu da çıkaramadım.

Kıyaslanan orandaki düşüş olarak düşünülebilir

cümleyi tamamen yazarsanız daha anlamlı olur, Ama kandaki -atıyorum- akyuvar oranının azalması falan gibi bir şey olması muhtemel.

Haklısınız, ama tablodaki sekmede yazan bir tabir. kıyaslanan bir değer var, ondaki azalma mantıklı geldi gozume şimdi.

hayır ekleyemezsin.

teşekkürler.

Digiturke ekleyemezsiniz ama başka bir görüntü kaynağınız varsa olabilir, tabi o kaynakta o kanalın bulunması şartıyla.

hocam piyasaya pek alışık değilim ancak, o tarz uygun fiyatlı all in one yazıcılarda feci sorun çıkıyor diye duydum arkadaşlarımdan.

HP 1510 kullanıyorum, memnunum.

@mdmfk marka olarak hatirlayabiliyor musunuz?

Hepsiburadadan kısaca baktığımda www.hepsiburada.com bir şu uygun göründü, bir de www.hepsiburada.com şu canon, siyah kartuşu pahalı görünüyor ama fiyat hatası yüksek ihtimal.

Hp'nin içinde kartuş var mı bilmiyorum ama siyah kartuş hediyesi var. İçinde de kartuşları varsa avantajlı sayılır.

Yine ürünleri başka sitelerde de araştır, bir de kartuşlar genelde en uygun teknosada oluyor galiba aklında bulunsun.

Sorun yaşamamak için bilgisayarına düzgünce doğru sürücüleri ve hp yazılımlarını kur, kullanma kılavuzunu oku, kartuşları takmayı çıkarmayı öğren, eğer kartuş masraflı görünürse orjinalleri dolduramazsın genelde aklında bulunsun, dolma kartuş istersen internette araştır ona göre al.

İnkjet alma. Ucuz laser yazıcılar çıktı. İnkjetin kartuşuyla uğraşılmaz bu devirde. Bi ucuz laser yanına bi de ucuz scanner al.

Filozof +1 ben hp laser1102 kullanıyorum. Açıkçası çok memnunum. Taratıcı ile işim yok pek. Canon un bir modeliydi sanırım. Ama tam hatırlayamadım şimdi.

Kesinlikle www.bulabilirim.com bu cihazı tavsiye ederim...

demesen daha iyi olurmuş :)

ayrıl.

İltifat ederken başkalarını araya sokmayınız kadın olsun erkek olsun.

Bir dost

dünyadaki en güzel kızsın demek samimiyetsiz geliyor hep ama.gerçekçi olmak niye hep mi zarar olur

standart kız tribi yemişsin, kızda haklı.

şimdi gelip şeyi seninkinden uzun olanlar var derse nabacaksın?

doğrudur var derim ne diyeyim. en uzun seninki mi desin, zenci gerçeği var.

ya deli misiniz arkadaşım, bir de kıza hak vermişsiniz.
böyle saçma şey mi olur? baba sen ayrıl bu kızdan, böyle bir ömür çekilmez. ömrü geçtim 1 hafta çekilmez.

dünyada senden daha yakışıklı, dudakları senden daha güzel erkekler vardır ama hiçbiri beni senin dudaklarına dokunduğum kadar heycanlandıramaz. oldu mu? olmadı bence de. ayrıca buraya gelip kız arkadaşın için kezban yakıştırmasını yapabiliyosan ayrıl bence.

@elorelia

bence oldu.olay zaten o değil mi? ben dünyanın en yakışıklı erkeği olmadığımı biliyorum.kız bunu derse de yalan söylemiştir. ama birtek benim heyecanlandırıyor oluşum gayet yeterli bir duygu değilmidir

@elorelia: oldu bence.

dünyada dudakları benden daha güzel ve muhtemelen benden daha güzel öpüşen erkekler vardır. eğer zaten gözü onlardaysa ohooooo işin var.

Yani, ortada buluşulabilir. Tepki aşırı ama iltifat da "Güzelliğin on par'etmez, şu bendeki aşk olmasa"nın bir tık üstü. emirkulu +1 İltifatta araya başkalarını sokmayın, eğer gerçekten bir konuda en iyisi olduğunu, olabileceğini düşünmüyorsanız. Gerçekçi olmak ile kıyas arasında birtakım nüanslar var. Zaten "Dünyanın en güzeli sensin" derseniz, bir tarafı ile güler. Kız zaten dünya güzeli olmadığını biliyor, ama beklentisi senin gözünde güzel olması. Sonuçta güzellik bakanın gözünde. Yoksa kadınlar "Brad Pitt değil, sen"i yalan olsun diye söylemiyor; Cem Yılmaz'ın dediği gibi "Yok artık"lık bir durum yok ortada. Kadınlar aşık olduğu kişiyi pırıl pırıl, ışıl ışıl, çevresinde hale ile görür ve Brad Pitt o halenin, o auranın yanında sönük kalır. Yoksa bu kadın da biliyor Brad Pitt'in ne olduğunu ama kadının içindeki tutku, senin Brad Pitt'i donunda sallamanı sağlar. Bu hatun da öyle olacağını umup hayal kırıklığına uğramış olabilir. Yine de tepki abartılı bence. Ben olsam, kısa bir "Allah razı olsun" ile gülerdim, baktım kavga çıkacak, öperdim.

ya tabii ki ondan güzel kızlar vardır ama bu böyle söylenmese kızın suratına daha iyi :D herkese de kezban demeyi bıraksanız ne güzel olacak artık.

kızın sana "dünyada senden daha büyük penisli erkekler vardır ama ben seni seçtim işte" gibi bi cümle kurmasıyla aynı. haksızsın ama kız da haksız yok benden güzel de neymiş demekle

ya sizin kafanız mı güzel. heralde kız da biliyor dünyanın en güzel kızı olmadığını. ama illa gerçeği yüzüne söylemek mi lazım. yolda durdur bi kızı. bak canım bu kız senden güzel ama ben sana bakmaktan hoşlanıyorum de. oldu mu? bence yine olmadı. senin söylediğin de bu hesap.

Mühendis misin?

ya buraya gelip, bu lafı işittiği için kızan bir kıza hemen kezban yaftalamasını yapıştırıyorsunuz.

siz nasıl realist insanlarsınız? romantik olmak istiyorsanız (ki genelde sevgililere iett şoförü gibi değil de bir centilmen olarak yaklaşılır) böyle laflar edilmemeli.

kız da biliyor kendinden güzel kızların bulunduğunu. fakat bunu suratına söylemek sanki kızın güzelliğinin yetersizliğinden duyulan hayal kırıklığı gibi algılanmış olabilir.

kısacası bu sözü söylemek çok realist. ve realistler -acı ama gerçek- ilişkilerde maalesef hep kaybeder. biraz beyaz yalanlar söyleyin ya da yalan söylemek istemiyorsanız en azından bazı (acı) gerçekleri incinebilecek insanların yüzüne söylemeyin.

aynı şeyi bir kız erkeğe dediğinde ne kadar abes durursa bu da aynı şekilde abes durur. en azından gururu incinebilir. herkes buradakiler gibi kaya kalpli olmayabiliyor.

not: aynı şeyi geçmişte ben de demiştim, sonradan kafama dank etti ve hoş bir şey olmadığını anladım.

boş işler bunlar.

lan çocuğa neden yuklenıyorsunuz? gayet guzel iltifat etmişsin bro.
sonuçta "eş" olmak böyle bir şey. kız bence gerizekalı ya da hala mal mal kız tribleri atacak kadar çiğ.

bence çok güzel bir şey söylemişssin. ilişkide önemli olan tarafların ne kadar güzel/yakışıklı oldukları değil, birbirlerine duyulan heyecan, tutku ve aşktır. git bunu sevgiline söyle yine ama ben güzel değil miyim derse ayrıl.

hanım kızımıza kezban gibi bir sıfat kullanacaksan sen beyefendiye de öküz dememiz icap eder. fakat ne kızımız kezban ne de oğlumuz öküz.
sen bir pot kırmışsın kız da fazla tepki vermiş. bu kısa hikayeden, birbirinize uygun olduğunuzu çıkardım. ayrılmayınız. iltifat etmeye ve iltifat kabul etmeye devam ediniz.
başarılar.

Gayet güzel bir iltifat, kız anlamlandıramamış ayrı. Pot falan değil bence.

illa karşılaştırmaya ne gerek var. güzelsin canım de geç. sana ne başkasının kaşından gözünden demiştir kız.

kezbanın zirvesinde bence hocam. herhalde ondan daha güzel kişiler var, taylor swift değilse sevgilin.

Yıllar önce bir arkadaşım kız arkadaşına Aşık Veysel'in "Güzelliğin on para etmez, Bu bendeki aşk olmasa" dizelerini demişti de aynı tepkiyi almıştı..

Kezban detected.
Samimi bir şey söylemişsin. Bu işin konusu açılırsa, ki açacaktır, Turgut Uyar'ın dizeleriyle gir olaya bir de.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum...

eğer "başka kadınlara mı bakıyosun" derse bu şarkı eşliğinde kaç:

www.youtube.com

kiz hakli. ama uzatmasina gerek yok. odunun bile guzel seyler soylemeye calistigini anlasin yeter.

Ne guzel acik sozlusun, benim hosuma giderdi ama iste o kadin, erkek degil.

kız kezban.

Normalde bu bir pot kırma değildir. Ancak kız arkadaşınızı tanımadığınız ve bu söze nasıl bir tepki vereceğini tahmin edememeniz sonucunda bu bir pot kırmadır.

kız arkadaşına kezban mı diyorsun bence sen potsun

Her sekil yurtdisi deneyimi
Gitsin

msic stjlarının yaklaşık %90'ında hekimlik tatmininden uzak olursun. lakin gezip tozma olayı iyi tabii. arkadaşının yazın yapacak daha iyi bir işi yoksa gitsin tabii.

20 30

hmm. ben daha fazla düşünmüştüm. teşekkür ederim cevap için

Bence kendiniz yapabilirsiniz. Zor değil. Önce çanaktan gelen yayını almak için duvardan tv'ye kablo bulmalısınız. Daha sonra "tv modeli turksat 4a kurulum" diye internette arayıp kanalları ayarlayabilirsiniz.

bence ikisinin de arayüzü ekşisözlük'ten çok üstün, kendine has ayrı avantajları var iki ayrı arayüzünde. ekşisözlük ise tamamen sik gibi ve aşırı yetersiz. ben ikisine üye olmadan dahi avantajlarını ara sıra görüyorum.

ancak ikisi de herhangi bir ekşisözlük takip edenin bildiği gibi gerçek sözlük değil, sikko kopyaları her ne kadar onbinlerce kullanıcıları da olsa. arama sonucu eğer ekşisözlükte bir başlık yoksa istemeye istemeye spam sitesine tıklar gibi itüye ya da uludağ'a tıklarsın.

uludağ sözlük'te;
-ekşi sözlük'te sadece laf sokma amaçlı kullanılan bakınızlar kullanamazsınız.
-üstteki entry'yi/yazarı doğrudan hedef alan entry'ler giremezsiniz.
-gammaz olup her türlü yersiz entry'leri (tanım içermeyen, sadece öznel olan entry'ler gibi) gammazlayıp sildirebiliyorsunuz.
-size özel mesajda küfreden yazarı bir butonla çaylaklığa çıkarabiliyorsunuz.
-herhangi bir probleminiz olduğunda "bir derdim var" işleviyle moderatörlerle doğrudan iletişime geçiyorsunuz.

uludağ sözlük ergen kaynıyor şu an. itüsözlüğün de kendine has bir durumu var tam ifade edemediğim.

ben ciddi yazacaksam metada takılıyorum, burda gördüm zaten ilanını.
bağırsaklarım rahatsızsa da ekşiye gidiyorum. itü uludağ falan yhaa.. lüzumsuz. ekşi alafranga.

2011'de ekşi sözlük'e meyletmemin sebebi uludağ sözlük'ün gerzek kaynamaya başlamasıydı. o kadar ani ve hızlı bir troll atağı oldu ki site bok oluverdi bir anda. ara ara bakıyorum, pek bir şey değişmediğini görüyorum.

itü'de yazmadım, takip ettiğim bir sözlük de değil. ama uludağ ve ekşi'den daha kötü olması bence çooook zor.

- ekşi sözlük'te inanılmaz fazla troll ve inanılmaz fazla burada iki entry yazabiliyor diye kendini bir b*k sanan, ego mastürbasyonu yapan insan var.
- "ekşi sözlük hiçbir şeyi beğenmeme timi" sağolsun çok fazla yanlış yönlendirme var.
- çok fazla dezenformasyon var.
- ekşi sözlük artık sözlük formatında değil. bildiğin forum.
- limon mütemadiyen çöküyor, takan yok sanırım.

-------

- uludağda bulunmadım ama itü'de yazarlığım var (birkaç aydır girmiyorum) ekşi sözlük kadar ünlü olmadıkları için insan tipi olarak üstte bahsettiğim sorunlu tiplerden çok daha az var.
- yazılım kısmına, uygulamalara daha çok önem veriyorlar.
- siteleri çok daha kullanışlı
- doğru düzgün bir mobil uygulamaları var.
- modları, entelijansları doğru düzgün çalışıyor.
- entelijans olduysan kurallara uymayan girileri/entryleri hatalı oldukları şeklinde işaretliyebiliyorsun. düzeltilmezse moderasyon el atıyor ve "aman müşteri kaybetmeyelim" endişesi daha az olduğundan hak eden hesap çıraklara gönderilebiliyor.
- duyuru kısmı sözlük içinde, yani duyuru üyeleri ayrı değil. bu artı mı eksi mi bilmiyorum.
- atlas diye çok başarılı bir uygulamaları var. harita üzerinde "nerede ne var" şeklinde. başlıkları harita üzerine işaretleyebiliyorsunuz. yani atıyorum şükrü saraçoğlu stadı başlığında, harita üzerinde yerine gösteren ekleme var gibi.
- bir sorun ile karşılaşınca moderasyon ile direkt iletişime geçip, kısa sürede dönüş alabiliyorsun.

aklıma gelenler bunlar.

itü son 2 yıldır (ki sanırım 10. nesile tekabül ediyor bu, yanılıyor olabilirm), çizgisinden epeyce bir saptı. ama, ekşiye göre çok daha yeniliğe açık bir yönetimi var (ya da ben öyle algıladım), ama ekşi daha kült tabii.

diğer kaliteli baklavalardan yola çıakrak 50-60 diye tahmin ediyorum.

fıstıklısı, ya 48 ya da 52 lira. geçen hafta aldım, aklımda öyle kalmış (Ankara).

ankara için sormuştum ben de. yaklaşık 60 lirayı gözden çıkarmam gerekecek sanırım. teşekkürler..

bende vardı ama eski kalmıştır şimdiye
zaten tus'tan sonra da sildim sanırım :D

faydasını gördün mü peki? ne derece faydalı olduğunu düşünüyorsun?

duyurum hala geçerli! bir el atın gençler!

Okul tuvaletlerinde ve fotokopicilerde videolari harddiskle birlikte satıyorlar. 300 lira yazıyordu galiba. Bornova burası, karşımızda bir dükkan yazmış. Benim daha birkaç senem olduğundan pek ilgilenmemistim. Ücretsiz bulursan bana da link atarsan sevinirim.

dersaneye gidiyordum ama her iyi hoca bize gelmiyordu. bendeki videolarda iyi hocalar vardı, onlarınkini sadece videodan izlemiştim. yararı olmuştu tabii hele bi anatomici vardı adını unuttum, o baya iyiydi.

büyük şehirdeysen bulması kolay olur, lim5'in dediği gibi. küçük şehirdeysen drtus gibi platformlardan insanlara mesaj atmayı deneyebilirsin. konu açarsan silerler, zaten tusdata destekli o site

Antitusif.com

ozelden yazdim

antitusiften ses kaydı indir işini görür. ayrıntılar için msj atarsan yardımcı olurum.

@mr sherlock adamın kullandığı normal hat. fiber değil.

neden kandırılıyorsunuz anlamadım? üst hızın fiyatı aynı olacak dememişler sonuçta?

aynı olayı bende yaşadım , fiber gelmediği için başvurmadım daha üst pakete...ama banada aynısını söylediler üst pakete aynı şekilde geçebilirsiniz diye...hatta bunu söyleyen kişi telefonda konuşan sicil numarasını verecek kadar kendine güveniyordu

bu 83 tl olayını tekrar bi sor istersen , yanlış bilgi verebiliyorlar bazen

@king internetten baktım, ilginç biçimde, bu akşam 64 lira görünüyordu. ben de hemen üst pakete geçtim. hatta biraz önce müşteri hizmetlerini aradım. 64 lira dendi. sıkıntı yok gibi görünüyor.

Taahhütsüz 66 lira ödüyorum, son derece memnununm.

www.doping.com.tr

Adsllerde en uygunu Doping.

AKN olmayan tarife istiyorsan fixnet'e bakabilirsin ama AKN'siz tarifeler biraz tuzlu.

24 ay taahhütle aylık 49 tl

forum.donanimhaber.com

ben de 64 liraya superonline'ın 16mbps/75 GB AKN'li kampanyasından faydalanmayı düşünüyordum. seninle benzer durumdayım zira.

(bkz: kadınların piç erkek tercihi)

kadından darbe yemiştir

bu zamana kadar naif oldum da ne oldu diyebilir.

(git: www.youtube.com )

bu videonun bir kısmını ve tamamını izleyip, sadece anlamaya - anlamlandırmaya çalışın. özellikle nezaket ve derin insan olmak ile ilgili kısmını. sorunuz cevabı, bu videonun içerisinde.

cool cool nereye kadar demiştir.

şaka bir yana ortalama çizgisinden çok uzaklaşmak bazen kötü olabiliyor. aşağı veya yukarı uzaklaşma fark etmiyor.

ortalama erkek öküzlük kat sayısı 2 birimse, arkadaşın da 12 birim naif biriyse, toplumdaki öküzgiller familyasından (bizden) çok sıyrıldığı için aradaki fark kadınlara çekici gelmez.

Kadinlar iyi niyetli adami cok fena harciyabiliyorlar, ondandir belki.

Seçebilir, evet.

sistemden seçtim de hafif kıllandım öyle bebekli yolcu vs olunca. teşekkür ederim.

Birlikte olmak isterim. Kucuk veya buyuk kutlamak değil de, hatirlanmasi ve beraber olmak mutlu eder. Diger turlu uzulurum.

Önemini yavaş yitirmeye başladım çünkü arkadaşım kalmadı ailemle de kutlamak denirse işte.

Gönül ister arkadaşlarla parti yap ama hiç olmadı olmayacak gibi

hiç kutlanmasa daha mutlu olurum. ne bileyim sevmiyorum öyle şeyleri. başkasınınkini kutlamayı, hediye almayı severim ama.

Halbuki çok heveslenirim her sene elimde patlıyor :/

ben çok önemsemem aramasalar sormasalar. ama işte insanlar mutlu olsun diye mecburen arayıp kutluyorum ya da bir şeyler yapıyorum.

önemli,kutlamak istiyorum ama uzun zamandır kutlayamadım::( Umarım bu sene

sevdiğim insanların doğum günü benim için önemli, kendiminkini önemsemiyorum, kutlamasalar bozulmam hiç. ama prenses gibi hissettiriyorlar.

Dogum gunlerim cok cok onemli benim icin. Unutan bir yakinim varsa cok uzulurum. Hediyeler dogum gunlerinde ayri guzel, keske herkes alsa :(

ölüme bir yıl daha yaklaştığım gün, hiç sevmiyorum, neyini kutlarlar anlamıyorum.

hayır tabii. insan yaşlanıyorum diye sevinir mi?

Önemli. Çünkü herkes huyumu bildiği için kitap hediye eder. Her sene mayısın otuzunda onlarca kitabım olur, coşarım.

Kendi doğum günüm kutlanmaya kutlanmaya önemsizleşti kendi adıma ve ne hediye ne de kutlama gibi beklentim yok ama birilerinin hatırlaması, araması veya mesaj atması ister istemez hoşuma gidiyor.

önemli.

Sevdiğim insanlarla birlikte olmak isterim. Doğum gününe çok da önem verdiğim için değil aslında ama yaş almak bana baya bi üzüntü veriyor, son yıllarda doğum günlerimde hep moralim bozuk, üzgün oluyorum. O yüzden etrafımda insanlar olsun istiyorum, üzerimdeki olumsuz havayı dağıtmak ya da unutmak için.

hiç önemli bir gün değil. tam tersi, doğum günümü saklamaya çalışıyorum samimi olmadığım ama bulunmak durumunda olduğum ortamlardan ki gereksiz atraksiyonlara girmesinler.
ailem sağolsun, bütün çocukluğum festival tadında doğum günleriyle geçti ki çok da severdim, o yüzden hevesimi almışım herhalde.
ama en en yakınlarım bir telefon etsin, yoksa kızarım.

yazılan iki alternatifin "büyük kutlama" ve "küçük kekle kutlama" olduğunu görünce, doğum günü sadece facebook ve whatsapp'tan kutlanan birisi olarak ağlamaya başladım ben.

benimkinin kutlanmasına, kimsenin hatırlamasına bile gerek yok. olmasa da olur.

hayır hiç bir önemi yok hem de hiç yok.

güzel insanlarla olduğun zaman gerçekten güzel.

Önemsemiyorum. Bu zamana kadar da hiç kutlamadım. Bu nedenle de herhalde kimse bilip, bilse de hatırlayıp kutlamaz. Bu nedenle kimseye kırıldığımı bilmem, asla üzülmem. Sanırım biri hariç çok yakın arkadaşlarım da genelde önemsemiyor. O nedenle çok rahatım.

cok sey istemem. ailemle ve sevdiklerimle olsam yeter.
bu seneki sahane gecmisti mesela. bebegimiz dogmustu daha yeni, onu sevdim kokladim. pasta kestik annemlerle teyzemlerle. iyiydi yani, guzeldi. huzurumu kaciracak hicbir insan yoktu etrafimda.

ama onemserim. o gun bir seylere uzulmek, birileri tarafindan incitilmek istemem.

sadece sözle ve sıcakkanlılıkla kutlamalar yeterli olur benim için. büyük bir şeye gerek yok.

birileriyle beraber doğum günü kutlamayı, birilerinin benim doğum günümü kutlamasından, süpriz yapmasından, hediye vermesinden hoşlanmıyorum, odak noktası olmayı sevmiyorum :)

ama başkalarının doğum gününü kutlamayı hediye hazırlamayı seçmeyi vermeyi seviyorum çünkü insanlar mutlu oluyor

doğum günüm bu ay, kutlanmazsa sevinirim :)

2 tane doğumgünüm var. 15 gün arayla. bir tanesinden başlıyorum diğerine kadar 15 gün boyunca kutluyorum. hatta yakın arkadaşlsrım, annem, eşim gece 12de falan kutlamazsa da trip atıyorum asjdhdh

Çok önemlidir. Ne yapıp eder o gün izin alırım denk getiririm. Öyle başkaları kutlasın manasında önemli değildir benim için, kimseye fuzuli yük olmak istemem sırf o gün doğmuşum diye. Kendim kutlarım. Sevdiğim bir şeyleri yaparak ve çalışmayarak. E tabi bunun dışında arkadaşlarla ailemle ayrı ayrı küçük kutlamalar oluyor. Daha fazlasını ne isterim ne beklerim onlardan.

i1.kym-cdn.com

benim insanlarda gördügüm bu. cocukluktan sonra pek mutlu olanini görmedim zaten. bana gelince ben sevmiyorum o muameleyi, insanlar kutlamiyorlar da artik, ben de onlarinkine cok takilmiyorum eskisi gibi. odak noktasi olup kutlama vs beni cok rahatsiz ediyor. kimin samimiyeti gercek bildigimden pek tebessümle karsilik veremiyorum da. sikintili iste.

Parti de yapmam, yapılmasını da pek sevmem. Sevdiklerim yanımda olsun yeter. Abartı ve samimiyetsiz kişilere ve olaylara gerek yok

ben son bikaç yıldır kutlamıyorum. yani insanları çağırıp event yapma kafalarına girmedim. geçen sene bende gizli bi sürpriz yaptılar. çok ciciydi ama ben uğraşmam sanırım partiyle filan.

Herhangi bir gün gibi eve gelip film izleyerek geçmesini istemem. Ama adet yerini bulsun diye küçük bir kek/pasta kesilse ya da 3-5 kişi bişeyler içilmeye çıkılsa, iki kadeh de benim için kaldırılsa kâfi. Sevgilim/kardeşim gibi birileri dışında da birinin hediye almamasını ümit ederim. Alıyorlarsa da 10-20 TL'den pahalı bişey olmasın.

ben çok önemserim ve yakınlarım unutursa çok üzülürüm. ama partiler vs hiç sevmem. sevdiklerim yanımda olsun özel bi gün geçireyim isterim.

Doğum günüm hep öyle zamanlara denk geliyor ki kutlama düşünecek hal kalmıyor ama annem babam hep pasta alırlar o pasta kesilir :D gerçi son doğum günümde sadece kardeşim vardı yanımda, biz de mcdonaldstan double menü söyleyerek kutlamıştık ahsjahd

Kutlamak hoşuma gidiyor tabi de olmasa da çok dert değil.

beni reddedip 1 hafta sonra sevgili yapmıştı, dedim demek ki sıkıntı bende yoluma gittim.

kimseye o gözle bakamıyor değil, "sana" o gözle bakamıyor. dost acı söyler. k.bakma.

ben şu düşünceyi aklıma kazımaya başladım yavaş yavaş sen de kazı.

"beni düşünmeyen insanı düşünmem, beni sevmeyen insanı sevmem."

belki hatalı bir genelleme olacak ama, "kimseye" o gözle bakmıyorum diyen kadınların çok büyük bir yüzdesinin aklındaki kişi sen olmuyorsun. aklında olan birisi soruyorsa eğer bu soruyu, o "kimse" olmaktan çıkıyor, pozitif cevap olarak erkek bireye geri dönüyor.

egoyla bas etmek zor... ama sormaniz iyi bir adim.

ya tamam kimseye öyle bakmıyorum kibarca reddetmekti zaten. sorun benim bunu kabullenememem.

@advocat nesi gereksiz özgüven.

insanın aşık olupta, sevdiği kişinin kendisini sevmediğini öğrenmesi mi? bunu kabul edememesi mi?

Böyle tek tek anlatarak olmuyor. Sizi toplayıp seminer vermek ya da toplu bir dayak atmak lazım. Nedir bu duyuru erkeklerinin naifliği böyle...

ekşi sözlük yazarlarının testosteronu çok az. sıkıntınız o. oğlum kıza söyledin bitti gitti amk. kızı darlamak ne? yok içimdeki şey yok bilmem ne... kuran evliya çarpsın hepinizi toplayıp sıra dayağı atacam bigün.

''kız başkasına pompalatmak istiyor'' bunu kabullen yani önce. kız başkasının altında inlemek istiyor. seni pis bir çarıklı olarak görüyor. toplum basamaklarından ondan alttasın zira. bak bunları böyle düşün. 2 güne bişeyin kalmaz

hacettepe'ye getirin kesinlikle.

patronumun babasının koroner damarlarını anjiyo ile açamayız demiş antalya, istanbul dahil 3 hekim(özelde), hacettepe'deki bir hoca stente gerek kalmadan açmıştı. tabi sizin ameliyat farklı bir şey orası kesin ama herkes hacettepe'yi tavsiye etmişti.onlar da özel olarak hocaya yaptırdılar, uzmanlara değil.
adını öğrenip yarın size söylerim.

üniversite hocası ihtimali yoksa istanbul siyami ersek.

ameliyatı kardiyolog yapmaz, kalp ve damar cerrahı yapar

istanbul'da koşuyolu ve siyami ersek köklü ekibe sahip özelleşmiş hastaneler

hocam bu konuda şöyle bir şey var, hastalığın türüne göre farklı hocaların uzmanlığı oluyor. bu önemli.

kısa bir süre önce bana ufak bir operasyon yapan kendi doktorum hacettepe'nin bölüm başkanı prof.dr. kudret aytemir. yine de iyice araştırın, içinize sinsin. ben de çok araştırarak gittim. sonra iyi ki de ona gitmişim dedim. fakat randevu almak epey zor olabiliyor dönem dönem.

tavsiyeler icin tesekkur ederim, kapakcik degisecekmis. bu yonde onerisi olan varsa daha makbuke gececek.

soylediginiz hastane ve doktorlari da arastiracagim.

hacettepe kardiyovasküler cerrahi bu aralar karışık. bence hacettepe dışı bir yere götürebilirsiniz. istanbul- bakırköy/acıbademde 2 ay staj yapmıştım. oradaki hocalar da siyami çıkışlı. orayı da düşünebilirsiniz.

70 yaşındaki dedeme, 2 yıl kadar önce özel gaziosmanpaşa hastanesinde bypass yapıldı. doktorlardan ve hizmetten çok memnun kaldı. emekliydi. bildiğim kadarıyla da hiç para ödemediler. şimdi gayet sağlıklı.

en iyilerinden belki de en iyisi prof. dr. Birgül Sönmez diye biliyorum. Fakat fazlasıyla tuzludur. şimdiden acil şifalar.

siyami ersek. babam da ameliyat oldu orada. doktorlar çok iyi. Türkiye'nin farklı yerlerinden geliyor adamlar. Hatta yabancı hastalar bile var. acil şifa dilerim.

siyami ersek +1

Siyami Ersek+1

hacettepe olarak karar vermiştik fakat siyami ersek cok fazla önerildi, istanbui'da olması bizim için daha iyi aslında, siyami ersek'te tavsiye ettiğiniz doktor var mı?

o macfit biraz fazla kasvetli ve kalabalık oluyor ama aylık üye alıyor, o yüzden önce 1 aylık üyelik alıp deneyebilirsin.

@kayranin kedisi teşekkür ederim bilgi için, sizin önerebileceğiniz başka bir spor salonu var mıdır?

bakip bakmamasi konusunu bilmiyorum ama samimi olmadiğim bi tanidiğim cümlesi gereği eğer geri almayi planlamadigin bi 2bin tlye sahipsen verebilirsin

verme parayı. gitsin samimi olduğu birinden alsın. gelene geçene para mı dağıtılır.

18 yaş altı her kişinin sağlık güvencesi bir nevi devlet. artı, sağlık güvencesi olmayan birisi tedavi bitiminde ücrete tabii tutulur, ve yoğun bakımın neredeyse günlüğü sizden istenen fiyatlara eşdeğer bile olabilir. ezcümle, inanmayın.

ssk'nın karşılamadığı bir durum söz konusu olabilir mi ki? bunu da göz önüne almalı. samimi olmasan da tanıyorsun sonuçta, güvenilir olup olmaması önemli. yok mu hiçbir fikrin?
direkt verme diyemiyorum, gerçekse üzüldüm.

@uzunuzunilgi yoğun bakım ünitelerinde böyle bir durum yok.

Tamam da devletin karşılamadığı hiç mi bir durum yok sanki. Küçük çocukların ilaçları, ameliyatları için bir sürü kampanya yapılmıyor mu?
Bence sen iyi bir araştır hatta git çocuğu gör ve borç vereceksen de git kendin yatır parayı. kimseye para verme.

Ne yapacaklarmis yatirmazsa yogun bakimdan mi cikaracaklarmis? Komik olmus gercekten :)

ya belki başka amaçlıdır ancak para bulamayıp çocuğunu kalkan olarak kullanmıştır. madem tanıdık, sizin de acil bir işiniz yoksa (eğer onun da borcunu ödeyeceğinden eminseniz) neden vermeyesiniz ki?

hemen yargılamamak lazım insanları.

sizi yanıltıyorsa borç vererek enayi konumuna düşeceğiniz, yanıltmıyorsa da borç vermeyerek vicdansız durumunda olacağınız kanısındasınız muhtemelen.

çok ters bir yer değilse yeğenin durumunu öğrenmek, yakınların geçmiş olsun demek için gidebilirsiniz. orada durumu (hastaneden, kurum görevlilerinden) öğrenip karar verebilirsiniz. orada ihtiyaçtan emin olursanız ve sizi sarsmayacaksa, geri ödenmeyecek dahi olsa parayı verebilirsiniz bence.

çocuğun rahatsızlığına bağlı sanırım. bence vereceksen öğren durumu ciddi şekilde ve bir şekilde güvenceye al kendini. senet menet ne bileyim vardır illa bir yolu.

kendi verdiğim daha ufak miktarlardan ve başkalarından gördüğüm yakın miktarlarda verilen borçlardan çıkardığım, verilen paranın geri alınamadığı ya da taksit taksit verdikleri için çar çur olduğu.

hatta burda bile verdikleri borçlarını alamayan insanlar kaç kere duyuru açtılar. birkaç tane de borç alıp ödemeyen insan duyuru açtı "adamdan borç aldım, vermedim, arayıp rahatsız ediyor, napayım?" diye.

B. subtilis toprakta, bağırsaklarda, vs. yaygın olarak bulunan bir mikroorganizmadır, ama B. subtilis'in farklı suşları var (alt grupları diyelim), biraz baktım da sizin aradığınız B. subtilis natto suşuymuş, onu da buralarda bulabilir misiniz bilmiyorum. Natto çalışan bi hoca varsa belki, ama hiç duymadım.

bulabilir misin bilemedim ama, fenilketonüri taramasında kullanılan guthrie testinde bu bakteriden faydalanıyorlar.

buldum arkadaşlar, en çok pirinç ve buğday samanında bulunuyormuş ve mayalamanın yolu da detaylıca anlatılmış, çok teşekkürler, sonuçları burada da anlatırım :)

update:

mayasını bulamadım arkadaşlar, samandan da denedim olmadı, pirinç samanı şartmış.
Gittim istanbulda itsumi diye bir uzak doğu marketinde buldum, büyükçe bir tabağı 12 lira. Ondan mayalamayı deneyeceğim

Allahaşkına git bi dönercide birbuçuk porsiyon iskender ye . acı çektim sırf bir yemek yapmak ıcın ne kadar ugrastıgını gorunce.

tadı da bi şeye benzemiyor zaten boşuna uğraşmışım ama içinde değişik vitaminler varmış o yüzden mayalamaya çalışıyorum

cervantes pahalıysa tömer olur.
gerisi tırışkadan.

ankara'da cervantes var mı ki?

ben de onu soracaktım, cervantes var mı ankarada?

cervantes bildiğim kadarıyla yok, tömer'in güzel indirimleri var, özellikle ankara üniversitesi öğrencisiysen.

kulaktan dolma ek bilgi: yenişehir şubesi ispanyolca için daha iyi gibi bi' şey duymuştum, doğruluğu hakkında hiç fikrim yok.

Maalesef değilim. O zaman tomere bir bakayım ben. Teşekkür ederim..

kurtarmıyor maalesef.

aynı gün doğmuşuz bu arada :)

bizim ofiste bir suru ocak 1988 var, agliyorlar oglenden beri 1 gunle kaciran bile var, sen 9 ayla kacirmissin ne tesellisi?

ben rahatım müdür. bedelli diye kredi çekicem. bankalar rahat verirler yurt dışına kaçıcam.

hocam ucundan kıyısınden değil, senenin yarısını geçmiş neredeyse. teselli dersen: eksisozluk.com

olm 03.01.1988 doğumlu arkadaşım var len! çocuk ne yapacağını şaşırdı.

arkadaşlar belki biz sizi unuttuyduk, sizi de ilave edelim derler ya olmaz mı?

benim tarzım değil

Hemşerimdir, severek dinliyoruz.

kendini kategorize etme her muzik turunun efsaneleri vardir
neset ertas, ahmet kaya gibi adamlar bu topragin yogurup disavurdugu meyvelerin en guzellerindendir.
onlar olmeden once de dinlerdik.
ama ne yazik cogusu oldukten sonra kiymetleniyor.

Sevmemde senfonik iyi ama.
Edit: Yok senfonigini de sevmedim. Ben baska birseyle karistirmisim.

severim. ahirim sensin şarkını yapmış olması yeter sebeptir sevmem için.

Neşet baba sevilmez mi

Mp3 icat oldugunda ilk aldigim cd'ydi

Çoook severim. Hatta bayılırım. Allah rahmet eylesin.

çok severim, özellikle bazı şarkılarını.

neşet ertaş'ı sevmemek diye birşey olamaz bence. neşet ertaş lannn. adını söylerken bir toparlanmak lazım.

anadolu'da türkü=neşet ertaş demek. seviyoruz tabii.

sence bu rakı neyle içiliyor?

hemserim olur. kucuklugumden beri sikilmadan dinlerim.

Dinlemeye kıyamadığım türkülerin sahibidir kendisi. Severim tabi ki.

irish folk'da, farsça'da, sanat müziği de, neşet ertaş da dinlerim.

an geliyor her iklimin bir efsanesini ard arda dinleyesin oluyor.

neşet ertaş'ı da sürekli dinlemesem de, kırşehirli olarak, bazen çok dinleyesim geliyor, ruhumda bozkırın kokusunu duyuyorum dinlerken. yani evet sevip, dinliyorum zaman zaman.

neset ertasi sevmeyen insanla muhattab bile olmam

bozlak bizim öz kültürümüz olmasına rağmen ben gayet nötrüm kendisine. bu arada behzat olmasaydı burdaki cevapların alayı iğyy filan olurdu adım gibi eminim.

hatta bak aklıma ne geldi, mp3 sidisinde 1 adet metin dosyası vardı.

içinde korsan kaydı yapan adamın adı soyadı vardı, neşet ertaş için yaptım kırşehir için yaptım falan gibisinden bir yazı vardı :D adamın hem korsanını yapmış hem de övünüyor herkese ulaştırcam seni diye :)

bir de dinleyen adam behzat'dan önce de dinliyordu. bence filmlerde geçen en kral sahnesi vavien'deki sahnedir. ses biraz tırt şirket aporlörümden mi acaba

www.youtube.com

Babası ve gendisi, amarigada doğmuş olsaydı, Grammy filan alırdı. Dünya çapında şöhret olurdu. Jazz söylüyo bildiğin.

çoook severim.

Tabii ki olurdum. Kendim kazanıp kendim özgürce harcayabilmeliyim. Sevgilimi hiç ilgilendirmez.

paraya ihtiyacım olduğunda istediğim gibi çekebiliyorsam sorun yok, gerçi ben cimriyim .

kişiye göre değişir bu durum.

ben böyle bi şeyi istemem. kazandığım parayı harcamak ya da biriktirmek benim kararımdır.

(hele ki henüz çoluk cocugum ve sorumlu oldugum bir ailem yokken)

insanlar evlilik öncesinde bu kadar olgun olmak zorunda değil.

e adamın maasına el koy, iddaa'sına el koy. sonra bu adamla bilmem kaç sene birlikte olduktan sonra neden gitti de. deme de yani dersin bu gidisle. rahat bırak biraz. senin 4 katın para kazanıyorsa tüm maasını ya da birikiminizi kumara yatıracak kadar gerizekalı değildir sanırım. ha öyleyse de iyice yesin parayı aklı basına gelir.

maaş kartının sevgilide olması mı? bi yaşıma daha girdim. ne münasebet derdim. rahatsız olmayı bırak o konu hiçbir zaman açılamaz. çok ilginç buldum hakket.

Oha abartmışsın.

Benim erkek arkadaşım da para biriktirme konusunda çok süper değil. Ben paraları daha iyi yönetiyorum. Ama hayatta parasına/kartına el koymak gibi bişey yapamam. Çocuk mu o yahu, harçlığını ben vereyim filan. Aylık ödemelerini yapıyor, kendisine o ay ihtiyaç duyacağını düşündüğü kadar parayı da ayırıyor; artanı bana veriyor. Ben de çeşitli şekillerde değerlendiriyorum.

Bundan bağımsız olarak kendi birikmiş parası da var, ona dokunmuyoruz. Benim de ondan bağımsız birikmişim var. Ona da dokunmuyoruz ama o ay artanlarımızla ayrıca da biriktiriyoruz.

O ay kazanılan tüm paralar ortak bir havuza konup, içlerinden her iki tarafın da harçlıkları çıkarılır, giderler ödenir ve geri kalan para topluca biriktirilirse yine olur ama senin yaptığın gibi "kartın bende dursun, ben sana harçlık vereyim" şeklinde olanı çok rencide edici ve sıkıcı bence. Biraz rahat bırak adamı. Dominant teyze misin nesin :D

Ona cömertlik değil savurganlık denir, dürüst olalım.

Cevap olarak: Zorla el konmasindan tabi ki rahatsız olurdum. Bana öyle bir şey asla yapılamaz, kan çıkar ama ben savurgan biri değilimdir. Parasinı kontrol edemeyen veya çok meşgul/usengec birisi olsaydım gönüllü muhasebeciligimi yapacak faturaları yatıracak, takip edecek, eve alışveriş yapacak birisine kartı isteğimle verebilirim. O da sanırım bu yüzden sesini cikartmiyor.

yazmayı unutmuşum: kartı başta kendi vermişti ama. bir gün unuttuğu elektrik faturası yüzünden elektrik kesilince olay çıkardım ben. otomatik ödeme talimatı vermeyi bile mi akıl edemiyorsun, bu nasıl ev idare etmek diye. al o kadar kolaysa sen idare et evi diye rest çekti verdi kartı bana. ama hep bende kalacağını düşünmedi mi acaba diyorum. bir aylık bir rest çekme miydi acaba da 3 senedir azap mı çekiyor adam diye bir kaldım. kartı da kendi istemedi, ben de vermedim. sonradan isteyemedi de içine mi oturuyor nedir diye ikilem yaşadım. 3 sene boyunca bir kere bile mevzu olmamıştı çünkü.

kart vermekle kastettiğin ne tam olarak?

kartı verse de kartın içerisindeki miktarı farklı hesaplara aktarabilir internet şubesinden?

internet şubesinden istediği iddia veya bahis sitesine para aktarımı yapabilir.

Güvendikten sonra neden olmasın

hiç bir şekilde ne maaş kartımı verirdim, ne de maaş kartını isterdim sevgilimin, benden bağımsız onun kendi emeğiyle kazandığı paraya ne el koyardım, ne de el koydururum. cevabım, tabii rahatsız olurum.

bir miktar yatırıyorum sevgilimin başka bankadaki hesabına, kalanıyla benim maaşı birleştirip faturaları ödüyorum, mutfak alışverişi parasını ayırıyorum. bir miktar nakit ayırıyorum. kalanı da birikim hesabına atıyorum. maaş hesabında para bırakmıyorum yani. ama diğer bankadaki hesabına para yatırıyorum tabii ki, çocuk gibi eline harçlık vermiyorum yani. 35 yaşındaki adama yapılmaz o :)

@kosun lan mevzu var

bence şaka yapmış. ama illa ikna olmak istiyorsan geri ver kartı, gerçekten sende durmasını istemiyorsa ikiletmeden alır, ama halinden memnunsa böyle iyiydik der almaz kartı. denemesi bedava.

aferin kız sana, sakın verme o banka kartını geri. ben de aynı seninki gibiyim. benim banka hesaplarım ve kredi kartlarım da eşimin kontrolünde. ve çok memnunum.

elbette ki rahatsız olurum.

sebepler ne olursa olsun, sevgililik ile iki farklı birey olma dengesini aşmamak gerektiğini düşünüyorum. adam bu maaş kartını verme işini kendi teklif etmiş bile olsa, mantıksız bir durum bence.

adam savurgansa savurgandır, karta el koymayla filan nereye kadar sürer ki. 3 ay, 5 ay, 1 yıl? kendim böyle bir şeyi asla yapmam, maaş kartı bende duracak artık diyen sevgilime de, hooopp yavaş gel derdim.

sevgilimde, al maaş kartım sende dursun dese, banane senin kartından, kendi harcamalarını kontrol et bi zahmet der, hiç elime almazdım.

Doğru olanı yapıyorsun. O da sadece espri olsun diye söylemiştir. Sıkıntı edilecek birşey yok. Rahatsız olsa illaki isterdi.

3 yılda ne para birikmiştir yaw :)

valla iyi yapıyorsun...

ya ben evliyim, eşimin tam olarak ne kazandığını, nereye harcadığını ya da harcadığımızı bilmiyorum. bu da pek iyi değil, adam akıllı hesap yapmak istiyorum bilmediğim için yapamıyorum. sevgilinle senin durumunuzda sizin düzeniniz budur, sevgilin de rahatsız olmuyordur, başkalarının fikri hiç önemli olmaz. teker dönüyor ve herkes memnun.

dayanamadım sordum: "kartı alıp da rahatımı bozamam hiç, ben hayatta o parayı biriktiremezdim, hayallerimdeki arabaya az kaldı" dedi. ben de kendimi yediğimle kaldım, iyi mi :))

iddiasına karışıyorsun diye takılmış sana. büyütme hiç. kafasına takıp içine atıp laf sokacak olsa o kartı bırakmaz sana.

Ben kadın tarafı olarak sevgilimin maaş kartının bende durmasından rahatsız olurdum. Tamam biraz müsrif seninki herhalde ama maaş kartına el koymak filan biraz fazla ağır olmuş.

sorun filan kalmamış ortada ancak yarın bir gün böyle bir soruyu soracak olan olur yine de ben de yazayım dedim :) ben bu durumda sevgiliniz oluyorum aynı sorunu çoğu defa ben de yaşadım.oldukça savurgan biriyim para biriktiremem beceremiyorum işte ne yapayım.işte bu tip durumlarda sevgilim duruma müdahale ediyor veriyorum banka kartını ona.ne kadar süre ne kadar biriktirmem gerekirse o süre boyunca o yönetiyor durumu.bence karşılıklı anlaşma ve ilişkinin yapısına bağlı.para konularında sen ben ayrımı yapmıyorsanız olabilir garip bir durum değil :)

En güzelini yapıyorsun.
Bu ergenlere bakma sen.

En güzelini yapıyorsun.
Bu ergenlere bakma sen.

hayır.

kaldırımda yürürken bir arabanın gelip sana vurması ne kadar tehlikeliyse anestezi de öyle tehlikelidir. sonuçta bu riskler şuna benzer, piyango sana vurursa oran %100'dür. ama anesteziden korkmana tabii ki gerek yok.

(bkz: ahmet r. hatipoğlu)
bildiğim kadarıyla anestezi alerjisinden öldü.
kendisi profesör doktor, operasyonlara giriyor filan o kadar ama kendi alerjisini bile bilmiyor. kesin güvenli denemez yani...

ama çoook düşük bir risk olduğundan korkmak gerekir de denemez.

Birine anestezi yapmadan önce bir sürü test yapılıyor, tüp tüp kan alıyorlar.

(bkz: kendimden biliyorum)


Yani anestezi mi olmak istiyorsunuz o tabii buyrun yapalım gibi bir şey yok o yüzden risk çok çok çok az. Bana iki ya da üç kere yapıldı galiba genel anestezi ölmedim hâlâ.

anestezeyi verip bırakmıyorlar öyle. sürekli başında kontrol eden anestezi uzmanı olacak başında. korkacak birşey yok. 5 kez anestezi aldım. daha da alacam. anestezi korkulacak birşey değil.

kalp tansiyon şeker ve ilerlemiş yaş gibi risk faktörleri varsa tehlikeli olabilir ama bunlarda bile o kadar tehlikeli değil.

Asla ve asla hiçbir şey için kesin güvenli diyemezsin.

Kaliteli bir hastanede ve kalifiye anestezist elinde rahatça uyur ve kalkarsın. Tabii kalkamama riskin her zaman var ama az.

Ameliyat öncesi 2 sayfa bilgilendirme ve sağlık geçmişi ile ilgili yazı doldurma ve 3 4 tüp kanla test yapılması sebebi de bu zaten.

Yazıcı/tarayıcı aynı şey ama neresi yapar bilmiyorum.

kırtasiyeler yapar bence. ama internetleri filan olmayabilir. yanında flash disk götür bi de. akıllı telefonun varsa böle app'ler de var. tarayıcının yaptığı kadar güzel olmasa da elini titretmeden güzel bi şekilde çekebilirsen iş görür.

aletin adı tarayıcı/scanner, ama artık çoğu yazıcı da tarama işini yapıyor. kırtasiye/int cafe yapar. Akıllı telefonun yok mu? Linkteki programlardan birisi işini görür.

mashable.com

bizim bölümün takıldığı fotokopici yapardı. ama üni çevresindeki yerlere gitmeni öneririm.

mdmfk+1

üniversite çevresindeki kırtasiyelerin hemen hepsi yapıyor.

bir önceki afta resmi görev yazınızı veerdiğinizde üniversite konum değişikliğine bağlı değerlendirip karar veriyordu... cevabı en iyi yök eğitim daire başkanlığı bilir...

bunu duyduğum iyi oldu hocam. teşekkür ederim..

artık sınava girdiğin sene puanının tuttuğu her yere geçiş yapabiliyorsun diye biliyorum, odtü işletmedeki bir arkadaşım ilk senesinde sınıfta kaldığı halde istanbul hukuk'a geçmişti mesela, sen de puanın tutuyorsa geçebilirsin herhalde

yok hocam, puanım o sene tutmuyordu, o yüzden odtü dışı yazmıştım. :)

odtü sadece örnekti hocam, yani ankara'da paunınızın tuttuğu bir üniversite vardır mutlaka :)

doğum kontrol hapı kullanıyor musun?

doğum kontrol hapı kullanmıyorum.

erkeğim, 30 yaşındayım, genel olarak bilgisayar başında geçen (hareketsiz) bir hayatım var.

gerçi son bir haftadır normalin dışında fazla hareketliydim. fazla ayakta durmaktan ayaklarım şişmişti, ağrılar ve kızarıklık zaten ondan sonra başladı.

baker kist rüptürü de olabilir, dvt ile sıkça karıştırıldıkları söylenir.

Selulit olmussun. Ilacini bitene kadar kullanmayi birakma. Gecmis olsun.

aliaga ile foca arasinda daglar kadar fark var

aliaga icin anahtar kelimeler : sanayi, liman, rafineri, hava kirliligi, gemi sokum, haddane, vs vs vs

foca icin anahtar kelimeler : ege, sahil, deniz, tatil

aliağaya gittim hocam. mke'de bir aile dostumuz vardı. yaşadıkları yer lojmanlardı, orada çalışan insanlar vs. ama çalışılan yer sanayi neticede. foça ile uzaktan yakından alakası yok.

iş yerim aliağada, uzak dur.

y foca sik gibi, emekliler icin ideal. tatil icin eh.
haftasonlari yazlikcilar beldenin amina koyuyor.
ama aliaga'ya kiyasla kiralar cok ucuzmus, o yuzden senin gibi y focadan aliagaya gidenler coktur.

gerci bi termik santral yapacaklarmis koyun civarlarina, nasil olacak o is.

sakinliği sessizliği seviyorsanız foçada ömür geçer. kışın sakin yazın kısmen hareketli olur. eski foça daha güzeldir ama yenisi de iyidir, sorunsuz. balık yersiniz. zeytinyağlı mezeler yersiniz. gençleşirsiniz.

aliağada ise hiçbir türlü geçmez diyorum. ömür tükenir.

sosyal çevre aradıktan sonra her yerde bulunur.

Yeni Foça'da bulacağınız sosyal çevre muhtemelen iş arkadaşlarınız veya komşularınız olur. Kış aylarında bomboş oluyor. Yaz ve bahar ayları sorun olmaz. İşi İzmir'de olsa bile yazlığından gidip gelen çok insan var.

teşekkürler. samsung diğerlerine göre daha mi önde f/p açısından?

Ekran büyüklüğü, çözünürlük, kalınlık, smart özelliği, 3d, wi-fi, kumanda, hız/tepki süresi, giriş sayısı ve türü gibi bir çok faktör var. Sizin TV'den beklediğinize göre birçok alternatif bulunabilir.

digiturk'un internet hizmeti yok. bende tivibu, digiturk ve d-samrt üçü de var, digiturk her türlü hoplatır.

internet alacaksan ya d-smart alacaksın ya da uydunet veya tv hizmeti olmayan başka sunucu.

digiturk digital tv platformudur, internet sağlaycısı değil.

@savata eşşek kadar turkcell superonline yazıyor.

aynı düşünce bende de var, şimdi merak ettim yazarların düşüncelerini.

Baska internet saglayicisinin altyapisini kullaniyor ama bnim icin onemli olan internet degil. Dsmartin hd yayin yayin kalitesi digiturktn cok daha iyi diyorlar ornegin. Ayrica bolca hd belgesel kanali var. Digiturkte 3 tane. Digiturk hoplatiyorsa hangi alanda hoplatiyor? Kanal cesitliligi mi?

D smart ve smart adsl pişmanlıktır. Televizyonda tuşa bastığında verdiği tepkiler bile gecikmeliydi bende. Hd kalitesi de digiturke göre kötü diyebilirim. Belgesel kanalı konusunu bilmiyorum maalesef

digiturk'te;

animal planet
discovery science
discovery
history
net geo people
discovery investigetion
net geo wild
net geo
bbc knowledge

gibi dünyanın en popüler en çok izlenen belgesel kanalları mevcut.

not: digiturk'un fiyat politikası yoktur, kör tuttuğunu topal yakaladığını durumu. misal ben lig tv'yi şampiyonlar paketini 27.5 tl'ye izlerken iş yerinden bi arkadaşım aynı paketi 49.9 tl'ye izliyor. bunda üyelik geçmişi de önemli, misal benim üyeliğim 2006 yılından bu yana.

d-smart ı da sırf internet ve champions league maçları için kullanıyorum, onun dışında izlemiyorum ama lig maçlarındaki görüntü kalitesi d-smart da yok. türkiye'de 3d canlı yayını yapan tek kanal digiturk, misal cumartesi günü trabzonspor-galatasaray maçını 3d izlemek mümkün. belgesel kanalları hd ama kanaldan kanala fark ediyor, bu digiturk'un değil yayını veren kanalın sunumuyla alakalı.

not2: giditurk'de çalışmıyorum.

d-smart'ı asla önermem. belgesel konusunda kesinlikle zayıf kalıyor.
tabii ki digiturk derim.
ayrıca altyapı kendine ait olmasa bile internet+tv hizmeti sunuyor işte. aynı hesap d-smart ve d-smart net ile.

d-smart kullanıyorum. belgesel konusunda d-smart zayıf. belgesel kanallarının çoğu reality show tv oldu.

salla onları. teledünya + uydunet al. sadece belgesel kanallarını izliyorum.

onu bilmem de tv de sadece belgesel izleyen biri olarak. digitürk. 15 lira ödüyorum.

evimde teledunya altyapisi olmadigi icin digiturkte karar kildim. herkese tesekkurler

Ben bu gun girdim.

Bisi yok. Yatiyosun sadece.

Ilk Dubstep le basliyo, tesla coil atiyor 5 sn. Isin kilici giriyor sonra, lazer silahi, am radyo frekansi, laser silahi, dubstep ve kapanis..

nasıl bir tavsiye bekliyorsun?

hastanelerde her gün binlerce MR çekiliyor, kimse kimseden tavsiye almadan yapılıyor bu işler. senaryolar House MD'de filan oluyor. bu gerçek hayat.

geçmiş olsun abi öncelikle. soruyu görünce gülümsedim. mea yine trollemiş ama ilk kez girecek birinin endişelenmesi, merak etmesi gayet normal. ben de ilk gireceğim zaman bayağı tedirgindim. şimdi affedersin orospu oldum, elektronik müzik dinlemek istediğimde MR'a gidiyom.

öncelikle, ilk MR deneyimimden sonra yazdığım sözlük entry'mi tavsiye ederim, burada bayağı anlatmıştım,

eksisozluk.com

okuduğunu anlamayanlar, durumu olmayan üşengeçler için madde madde yazayım kendimce,

abi MR'da korkulacak, çekinecek hiçbi şey yok. kapalı alan fobin olsa dahi ilk birkaç dakikayı atlatırsan gerisinde sorun yaşamazsın. alet o kadar boğucu, rahatsız edici değil kesinlikle. ben "lan kesin hareket ederim, dayak atıp gönderirler bizi uğraştırıyosun derler" diyordum ama hiç problem yaşamadım. RABBIM gücünü veriyor valla, öyle put gibi yatıyosun yarım saat sorun olmuyo.

şimdi sen gittiğinde muhtemelen o yatağımsı şeye yatmanı isteyecekler ve kafanı bir şeyle sabitleyecekler. adına ne dendiğini bilmiyorum. kafanı onunla saracaklar. terminatöre dönüşücen. sonra basıcaklar düğmeye, fııııt diye aletin içine sürcekler seni.

alet çok fazla ses yapıyor, korkutmasın. bozulduğundan değil. dat dat dat dat abuk subuk onlarca ses çıkarıyor. bazen duptıs duptısa geçiyor. bazen komple susuyor. ZAAAART diye aniden tekrar başlıyor. muhtemelen zaten senden önceki hasta sayesinde duyarsın o sesleri, girdiğinde "ANANI AVRADINISKİM NOLUYO" korkusu yaşamazsın.

içerisi çok sıcak olabilir duruma göre, o yüzden öyle pamuklu yünlü sıcak tutacak 5 katlı gömlek falan giymemeni tavsiye ederim. üzerinde metal, kart vs. bi şey olmasın ona dikkat et ama bunu zaten orda da 10 kez söyleyecekler sana, üzerinde durulması gereken bi detay değil bana göre.

aletin içine saldıkları andan itibaren senin yapacağın tek şey bi şeyler düşünerek oyalanmak ve bunu yaparken hareket etmemeye çalışmak. kendini kasma ama. kaşım gözüm oynadı, lan ayağım karıncalandı vs. diye düşünme hiç. ben ayak bileğimden çekilirken ayağım neredeyse kayıp düşüyodu sabitledikleri şeyden. ona odaklanırsan çok rahatsız oluyorsun. "düşerse düşsün amk" deyip sese veya başka bi şeye odaklanırsan rahat edersin.

beyin için demişsin sen ama genel bir not olarak ekleyeyim: bel MR'ı için pantolonu falan çıkarmanı istiyorlar. donsuz gitmeyin. içerden kadın teknisyen izleyebiliyor bazen. hoş değil takımlar meydanda MR'a girmek. çok ayıb.

eğer ilaç verilmediyse (sakinleştirici veya bazı bölgelerin daha net görülebilmesi için verilen bi ilaç) MR'dan çıktıktan sonra hadi eyvallah deyip basar gidersin. öncesinde veya sonrasında dikkat etmen gereken bir şey yok. ilaç verildiyse de problem değil aslında, kendini iyi hissettiğin sürece bir sıkıntı yok. sakinleştirici verdiyseler yanında birisi olursa iyi olur, belki kafan mafan güzel olur hani çıkıp gidemeyebilirsin rahat bi şekilde.

böyle yani. dikkat etmen gerekenler,

> üzerinde metaldir, takıdır, karttır hiçbir şey bırakma. pantolon cebiydi gömlek cebiyid artık her ne giydiysen, hepsini boşalt. soyunma odası tarzı bi yer olur. yani hastaneye götürebilirsin anahtarı kartı. orda koyacak yer oluyor.

> hareket etme. bu sadece aklının ucunda kalsın ama, "HAREKET ETMEMELİYİM" diye düşünme hiç. o zaman gerçekten çok zorlanıyor insan.

MR zor bir işlem değil, acılı bir işlem hiç değil. yatıyosun, hop sürüyolar seni içeri, dar dar dar dar dar dar kafa skiyo alet yerine göre 5 yerine göre 35 dakika, sonra hop geri çekiyolar seni hadi bay bay.

yalnız o içeri giriş ve içerden çıkış anı çok komik ha. kendimi fırına sürülmüş pide gibi hissediyom ben. sanki birisi gevrek pescador siparişi vermiş de herifler beni içeri atmış gibi.

aynen want2die'ın dediği gibi.

gürültüyü takma kafaya, gevşe, kıpraşma.

başka tavsiye yok.

ekleme: pescador, uzmanı olmuş bu işin. şindi gördüm.

@pescador hastanelerde her gün MR çektiren binlerce insan gibi sessiz sedasız MR çektiriyorsam, bunda bir sorun görmüyorsam troll mü oluyorum?

böyle bir destan yazmış olmana da inanamıyorum. bence o destanı yazmak için kullandığın bu enerjiyi derslerine harcasan atom mühendisi olup NASA'da çalışmaya başlayabilirsin.

Bu dubstep olayi cok iyiymis, bu kafayla girecegim simdi :)

Acikcasi korkmustum biraz. Eli ayagi pek rahat durmayan birisiyim. Ama simdi biraz daha rahatladim.

@pescador abi cok guldum ya. Firina verilmis pide olayina :))

Tesekkurler herkese.

en son MR çektirdiğimde trafik kazası geçirdikten yarım saat sonraydı, operasyona girmeden MR çekmişlerdi. dudağım parçalanmıştı, 1,5 saatlik operasyon geçirdim.

olayın şoku ile sizin gibi senaryolar kuramadım, öyle bir lüksüm olmadı.

gerçekten hayatta başınıza bir şey gelmemiş, oturup duyuruda senaryo yazıyorsunuz. ilginç.

ayrıca yav he he, trolüm ben.

hakkaten nasıl bir tavsiye bekliyorsun anlamadım. yatacan işte :D yatmanın da tavsiyesi mi olur :D

tavsiye istemekte haklısın, belli ki ilk kez gireceksin, nasıl bir şey merak ediyorsun girmeden önce.

tavsiyem, aletin içine girer girmez gözlerini kapa. okuduğun kitapları, izlediğin filmleri, gittiğin şehir veya ülkeleri, orada yaşadıklarını düşünmeye çalış. o ses ninni gibi gelir, merak etme. bitene kadar gözlerini açma.

bir de gittiğin yere göre değişebilir ama pis bir pijama vs verecekler büyük ihtimal, temizini iste belki yenisini verirler, üstünde hafif bir şeyler olsun, sadece altı değişip o pijamayı giyeceksin.

benim ikinci girişimde, devlet hastanesinde, dediğim gibi pis iğrenç bir pijama verdiler, ama hayatımda bu kadar rahat pijama giymemiştim. keşke nereden aldıklarını sorsaydım diye kızdım kendime :)

@mea, trollsün demedim. trollemişsin dedim. duyuruda seviyenin düştüğü, fazla sürrealist pek çok arkadaşın olduğu doğru. ama ilk kez MR çekilecek birinin bu deneyimin neye benzeyeceğini sorması gayet normal. sen senaryo falan demişsin ama kimsenin senaryo uydurduğu yok. adam "beni radyasyonla mutanta dönüştürürler mi" dememiş. ilk kez gireceğim, neye dikkat edeyim demiş.

bunda garip, çocuksu ya da senaryoluk olan nedir anlayamadım ben. hastaneye yolu düşmeyen birisi, radyasyonlu bir makinanın içine tıkılacağını bildiği zaman merak eder. hele ki biraz çekingen, sosyal fobi sahibi falansa "lan şimdi ne olacak" diye sorar.

sen hangi dünyada yaşıyorsun bilmiyorum ama bunlar, bu tip kaygılar ve meraklar hayatın içinde olan şeyler. hepimiz dilimiz döndüğünce orada ne oluyor ne bitiyor onu anlatmaya çalıştık. kimse "IŞIN KILICI AL ABİ SAVAŞIRSIN" demedi. ayrıca tüm bunlardan bağımsız olarak insanların duyuruda zaman zaman çocuklaşma, saçmalama, abuk subuk sorular sorma gibi haklarının da olduğunu düşünüyorum şahsen. ki bu soru gayet mantıklı, makul, garipsenecek hiçbir noktası olmayan bir soru.

neyse ben bir çay içip MR çekileyim

pescador, Allah da seni güldürsün inşaAllah!

bi minik katkı: MR'da radyasyon yok. Radyasyonun şâhı bilgisayarlı tomografi ya da CT (computerized tomography)'de var.

@mea maxima culpa size de geçmiş olsun. mr hakkında konuşulanları biliyorsunuzdur heralde. herkes karşıdır ve hakkında kötü şeyler söyler. kapalı yer, sesler, kıpırdamayacaksın gibi vs.

ben de kendimi rahatlatmak için böyle bir duyuru açtım ve tavsiye verebilenleri de gördük. demekki tavsiye verilebiliyormuş değil mi?

ben de zaten gerçek hayatta ne oluyor diye sordum farkındaysanız.

Gidince tavsiye almaya gerek olmayan birsey oldugunu goreceksin.

Bi de icerise matkap calisiyormus gibi ses gelir, normal karsila.

@delifaruk canli canli tabuta girmek gibi falan diyenler bile olmustu. O yuzden hafif bi gerginlik olustu.

@esin teşekkür ederim. keşke yüz üstü olsa. uyurum ben hemen :)

valla ne zaman mr'a girsem çatır çatır uyudum. sıkıntı bende mi acaba? :)

Yok yahu, iyi abartmislar. Gidince goreceksin abarti oldugunu:)

sonucu yazayım bu arada unutmuşum :)

saat sabah 4'teydi randevu zaten bildiğiniz gibi. gittik işte. max. 25 yaşında bir çalışan vardı(teknisyen doktor oluyor sanırım bunlar değil mi?) içeride uyusam sorun olur mu, çok uykum var dedim? biraz sesli olur ama uyuyabilirsen tabi ki dedi :)

neyse sonra uzandım kafam oynamasın diye yanlardan silikon tarzı iki ey koydu bir de üzerine kilitleme şeysi gibi bir şey yerleştirdi.

pescador'un da dediği gibi beni fırına pardon cihazın içine sürdü.

ben aslında daha korkunç bekliyordum. hep söylenirdi işte canlı canlı tabuta giriyorsun sanki, her yer karanlık, nefes bile alamıyorsun gibi. aslında en çok bundan korkuyordum o kadar zaman nasıl geçer böyle diye.

ama öyle olmadı. bu cihazın arka tarafı da açıktı ve içi acaip aydınlıktı o yüzden. rahat rahat da nefesimi aldım hiç de çekinecek bir şey olmadı.

ses olayına gelirsek evet sürekli ses var da çok da rahatsız edici değil sonuçta. o sesin olduğunu bilmesen gerer insanı da, ses çıkacağını bildiğim için hiç takmadım.

ben bunları düşündüm cihazdayken hep. bi anda çıkardı beni bu kadar dedi. meğese 7 dk sürmüş benim ki.

uyuyabildin mi dedi çıkarken, tam dalacaktım çıkarttınız dedim :)

diplomayı da alamaz özelde de çalışamaz. yurtdışı olayı içinse veriyorlar sadece.

Evet bu sene mezun olanlar takır takır diplomalarını aldılar. Bir de süslemişler diplomaları :)

1) mezun oldum, mecburi hizmet yapmadan aldım. herkes alabiliyor artık
2) sağlık bakanlığı onayı var diplomamda
3) hayır yapamıyoruz, sağlık bakanlığı izin vermiyor

1. diploma artık alınıyor. ama geçerliliği yok.
2. bakanlık tecil numarası veriyor, ancak mecburi hizmet yapması zorunlu.
3. resmi olarak çalışamaz.
4. göstermelik diploma alınıyor, geçerlilik yok.

diploma veriliyor. ancak calisma izni verilmiyor.

sağ olun arkadaşlar bilgiler için.

Randevu süreci beklediğinden uzun sürebilir.
Konsolosluktaki yoğunluğa bağlı.

Genel itibariyle görüşmede sıkıntı olmazsa randevudan sonra 1 hafta içinde elinde olur pasaportun.

belgeleri tamamladım, görüşmeden sonraki gün vizem elimdeydi.

Randevuyu al. Randevudan en geç 3 gün sonra elinde. Ama randevuyu ne zamana alabilirsin bilemiyorum.