yapaman

Duyuruya giriş sözlük üzerinden yapıldığı için uçurulan yazarlar tekrar giriş yapamıyor. Şu anda zaten giriş yaptığınız için yazabiliyorsunuz.

Hoşçakal güzel insan.

O güzel insanlar o güzel megabytelara binip gittiler.

o zaman eyvallah duyurunun güzel insanları. sekmeyi kapatana kadar buradayım ama.:)

çok hüzünlü bir durum ya :) hiç kapama sekmeni evlat...

duyuru üyeliği al gel :'(

zaten sözlükte yazarligim yokta, bilenlere soruyorum cookieler vs. yedeklense bir işe yaramaz mı?

mesaj at compu'ya.

yeni bi şifre maille filan duyuru kullanıcısına tanımlasın senin hesabı. duyuruların filan taşınır.

Oha ben bunu bi filmde görmüştüm ama hangi filmdi hatırlayamadım.

Edit: Yukarıda yazdığım şakaydı. Ama duyurudan çıkıp izlediğim diziye döndüğümde çok fena tesadüfle karşılaştım. :D Senin durumunla çok alakalı olmuş. :D 1. dakikadan itibaren izleyebilirsin. :D

onlinedizi.co

eskiden xss cookie sniffer falan bişeyler vardı.
bilgi işlemci arkadaşlar daha iyi bilir. onu log'larsan cookie ile online olabilirsin sanırım. emin değilim

bilgisayarı mecburen kapatmak zorundayım. compuya mesaj attım ama birşey demedi sağlıcakla kalın.

Çok hüzünlü değil mi lan şu durum. Hayır hayır depresyonda falan değilim, gözüme toz kaçtı :/

Rapon, o dedigin icin serverdaki cookie nin de degismemesi gerekiyor. Bir de o cookie lerin expire date i oluyor zaten.

Cidden sebepsiz mi? Yuh artik. Hangi basliklara yazmistin? Entry mi siliyordun?

en son bütün entry'lerini silenler başlığına yazdım.sonra puff

eğer ciddiysen badi'ne, kankana söyle
(bkz: 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişinde uçurulanlar)
başlığına nickini yazsınlar. uçuşun da bir işe yaramış olur.

ekşide yazabilen biri eksisozluk.com şu entry sahibi arkadaşa ulaşıp söylyebilirse beni de eklesin oralara biryerlere.

benim de yan sekmede burası açık olmasa hiç farkedilmezdi arada kaynar giderdi.

casper veya vestel sakın alma.
asus zenfone olabilir.

Asus Zenfone 6 veya Zenfone 2 laser'in 6 inch olan modeli. 5.5 inch olan da iş görebilir. Benim annem Zenfone 6 kullanıyor, 1 yıldır gayet memnun. Tepsi gibi telefon ama onun istediği de yazıları büyük görebilmek.

Casper veya Vestel ise alınacak markalar değil.

asus zenfone 2 laser ama 5.5 inç. 6 çok büyük bir de pili yetersiz. biz babaneye aldık gayet memnun.

Abdurrahman +1

asus zenfone +1

Huawei Y5c 500 tele. Bi de alternatif
LG g4 önermişler. Bunlar olur mu?

Yani özellikle Huawei, çünkü daha ucuz

www.hepsiburada.com
al karşılaştırmasına bak

lg g4 1600 lira, fiyat iyiyse g4 daha iyi tabi

(bkz: lenovo p70)

Anneme Zenfone6 aldık. Canavar gibi kullanıyor tombik elleriyle :)

samsung j7 1100 liraya alınacak en iyi telefon.

xiaomi redmi note 3. bütçeyi aşıyorsa 2 de olabilir. veya meizu note

Asus zenfone 2 laser 6 inc

ben yeşilyurt diyorum. cadde dışında hepsi var gayet düzgün biryer.

sıralamanız şöyle olsun; yeşilyurt, yeşilköy, florya.

park, sahile yakınlık ok ama cadde tarzı işleyen canlı bir yer yok ne yazık ki. bir de yazın sahil anadolu yakası sahilinden çok daha kötü oluyor, bilginize.

ilk 15 dk aktarma olmuyor diye hatırlıyorum.

eurosport 2 teledünya'da yok. 5-6 ay önce kaldırdılar.

eurosport 2 yi kaldırıp eurosport news denen bir mal kanal eklediler. esp2 den ne istedilerse.

bundesliga maçları yüzünden oldu yanılmıyorsam.

eurosport 1 de kabloludan çıktı öyle mi?

eurosport 1 var teledünyada.

KABLOLU da?

kablo tv'de eurosport 1 ve 2 yok. kablo tv kanal listesi:

www.turksatkablo.com.tr

çanağın ayarı bozulmuştur biraz hareket ettirin. trt kanalları genelde en yüksek sinyal seviyesi olduğu için daha rahat çekiyor.

deutsches museum'a sabah açılışıyla git akşama kadar orada kalırsın zaten. girerken yanlış hatırlamıyorsam planetaryum için ayrı bilet satılıyordu onu da almanı öneririm. ben iki kere gittim ikisinde de almadım pişmanım. bir de içeride bazı etkinlikler saatli oluyor sitesinden bak ona göre bir planla git bence. mesela küçük tuğla yapım bölümü var çok güzel.

onun dışında bmw'ye git müzeyi istersen gezersin ama bence plant tour yap fabrikayı gezersin çok güzel.

birayla falan çok alakan yoksa bir gün salzburg olabilir bence çünkü münih'e 5 gün fazla gelebilir. bira içmesen bile viktualinmarkt'ta otur birşeyler ye iç güzel yer.:)

Deutsches museum tek günde bitmez eger her yerini görecek bakacak okuyacagim dersen. Üc günde her yeri tamamlaniyor öyle dolu dolu. Tek günde ana katlari yapar roket ve uzaya cikar, denizcilik, ilk basit makineler vs yapar cikarsin. Mümkün, ama tamamini gezecegini düsünme tek günde.

Bmwden insanlar ne keyif aliyor bilmiyorum, bmw welt artik alisveris merkezine dönmüs, seneler evvel interaktif bilim merkezi gibiydi, pedal cevirip motorlari calistiriyor, dokunmatik panelde arabalarin hologramlari vardi, devasa marble makinesi vardi, emisyon vs üzerine eglenceli similasyonlar vardi simdiyse yanilmiyorsam mini icin shop var, birkac ivir zivir ve cafe var. Araba var, eskisi gibi gezelim ögrenelim yok. Ama arabalara ilgin varsa karsi taraftaki plant tour yapilabilir, ayni bina degil.

Oraya kadar gitmisken git olympia parkta kuleye cik, tepesinde ufak bir müzik sergisi, ünlü simalardan imzali ürünler falan var, hava güzelse münihin cogunlugunu görüyorsun, cok ucuz degil ama hos.

Rathaus civarinda marienplatzda takil, sonra arkada palace var oraya gecersin, sonda bisiler alip rathaus arkasindaki parkta yemek yer, frauenkircheyi dolasir, sonra ana yoldan o tarafa yardirip havuzun ordan s hattina binersin bir günü de öyle kapatirsin. Viktualinmarktta hala varsa sicak sarap sart.

Cok istersen pinokotheklere bak, ne müzesi ne sergisi var. Onlar da sempatik olabiliyor, sabit bir timeline sergisi var, tasarim ve fonksiyonelligin belirli konseptler etrafinda senelerce aldigi yol üzerine. Sempatik. Ek olarak hava güzelse gene, englischer gartena hayvan gibi yayilip sonra chinesischer turmun orda bir bira icer kalkarsin.

Tek misin yoksa 3-4 kisi mi gezeceksin? her durumda günlük biletlere bakin, ulasimi zekice planlayin ki otele daha fazla vermek ulasima verilecek paradan daha mantikli. 3 günlük 5 kisiye kadar grup karti innenraum 28 euro iken münchen xxl gesamter netz 55 euro. Aglatirlar adami.

Ha bir de mvg diye bir uygulama var, yükleyin onu, nereye nasil hangi otobüs kacta. O sart, o bayagi mühim.

4-5 gun munih icin biraz cok bence :/

Deutsches museum a ya sabah acilisiyla git, kapanisiyla cik ya da ciddi ciddi 2 gun harca cunku biz en eglenceli kisim olan fizik kismini gorememistik, farmakolojiyi de kosarak gecmistik filan. Kesin gormedigimiz baska bolumler de vardir cunku cok buyuk! (Ama asiri eglenceli hehe)

Bmw welt'in ucretsiz kismina girebilirsin, yeni bmw modelleri filan var, ara sira etkinlikler oluyor (en son gittigimde gosteri yapan motorcu vardi) bmw museumdaysa eski bmw modelleri, bmw motorlari filan var.

Futbola ilgiliysen bayern münchen macina gidebilirsin.

Bu arada otelin merkezde olursa (hauptbahnhof civarlari) bmw, olympiapark ve allianz arena disindaki hicbir yer icin toplu tasima kullanmana gerek olmaz, her yere yuruyerek gidebilirsin. (En son hauptbahnhof civarinda kaldim, deutsches museum dahil her yere yuruduk)

Englischer garten a ugrarsin, diger turistik seyleri biliyosundur zTen, frauenkirche, rathaus, karlsplatz (stachus), sendlinger tor, kaufinger str, odeonplatz, residenzpalast (saray)
Zafer taki gibi bi sey bi caddede (caddenin adini unuttum) bir de uni binasini gorebilirsin, sanatla ilgiliysen pinakotheklere bakabilirsin...

Ve bence salzburga mutlaka git, gercekten cok guzel sehir. Her yerine yuruyebilirsin. Hauptbahnhoftan altstadt (old town) 15 dk yuruyerek.

Hem getreidegasse, hem (yanilmiyorsam ama fena yaniliyor da olabilirim) linzer straße (nehrin hauptbahnhof tarafinda, getreidegasse karsida)
Marktplatz, salzburger dom, domplatz, salzburg kalesi, mirabel sarayi bahceleri vb

Tavsiyem de stein hotel in cati katinda bir kahve icmen yonunde olacaktir :)

Eger cekinmiyorsan ucuz bir ulasim yolu blablacar. 10-15€ tutar.
Onun disinda 23€ya (ya da 28€) bayern ticket alip da salzburga gidebilirsin. Hem donus icin ayri bilet almana gerek olmaz. Ama regional tren kullanman lazim, ic-rj-ice-ec trenleri olmuyor. Cok da fark yok zaten sure olarak.

Atalarin hikayesi olabilir. Icimizdeki Balik, Pandanin Bas Parmagi hafif duzeyde kitaplar. Tanri Yanilgisi'ni da begenmistim ben. Dawkins'ten cok hoslanmamakla birlikte bazi kitaplari gayet iyi. Stephen Jay Gould'un tum kitaplarini okuyabilirsin. Takildigin yer olursa bir mesaj kadar uzagindayim ^^

erich fromm - psikanaliz ve din

önce bunu okumanı şiddetle öneririm. internet üzerinden bolca evrim ağacı makaleleri de evrim hakkında doğru bilgilere ulaşmanı sağlayabilir. ayrıca metin özbek - 50 soruda insanın tarihöncesi evrimi kitabı iyi bir giriş kitabı olabilir.

aynen bu şekilde giriş kitapları şu an için iyi olur. yalnız istediğim hep bir görüşü savunan şeyler olsun değil. diğer görüşe göre kitaplarda olursa iyi olur.

Oynamadığı maçlar sayılmıyor tabii ki, 2015-02-22 LA Lakers maçında oynamamıştı mesela.

Kırmak üzereyken tanımlanan rekorlar gibi olmuş. Koca maçta bi zahmet atsın amk bir tane üçlük nedir yani.

ama o zaman 128 maç profesyonel basketbol maçı oynayan bir sporcu için üstüste 3 sayı isabeti bulmak çok acayip bişi değil ki.

hele ki bir nba oyuncusunun sezonluk maç sayısını düşününce.

@angelus aynen. aynı şekilde düşünüyorum. herhangi bir oyuncuda bunu yapabilir.

herhangi bir oyuncu yapamadığı için konuşuluyor bu kadar zaten. çıktığı her maçta en az 1 üçlük atmak kolay değil. bir de bunu 128 maçtır yapıyor adam.

@angelus, @Sskywalkeremre,

www.basketball-reference.com

Lebron geçen sene 22 maçta 3'lük atamamış. Daha şutör birine bakalım,
Ray Allen, 12-13 sezonunda 13 maçta 3'lük atamamış.

Öyle olmuyor yani o iş :D

kolay degil o isler dayi oglu.
oynamadigi maclar elbette sayilmiyor.
128 mac ust uste en az 1 tane ucluk isabeti bulmus adam. her mac 1 tane bulsun demek kolay, takimlarin maci toplam 2-3 uclukle bitirdigi oluyor.

Hocam bu adamın yaptığı hiçbir şey basit değil, öyleşmiş gibi gösteriyor. Asıl büyüleyici ve aynı zamanda sinir bozucu olan şey bu

ya hu mantıklı düşünelim. Eğer gerçekten bir cep telefonu açık şekilde uçağa zarar verecek olsa tek tek telefonlar kontrol edilmez miydi?

Kalkan uçakta 150 kişi varsa 50sinin telefonu açık böyle düşünün.

soruyu anlamadan cevap kasmak niye?

gayet acık : anadolujet ucuslarında kalkış ve inişte ucak modu da degil tamamen kapalı olacak demiyor mu?

fikrinizi soran olmadı em field guruları

Sanırım o bir tek Türk Hava Yolları'nda öyle. Pegasus filan bir şey demiyor uçuş modundaysa.

uçak kalkış ve iniş yaparken birçok anons yapar. bu anonsları dinlemeniz için elektronik cihazları bu sırada kullanmamanızı isterler. uçağın sistemlerine uçuş modunda olan bir telefon zarar vermez. iniş ve kalkışta sadece uçak modundaki telefonu değil, laptop, diskman (eskiden vardı evet ) vb cihazları da kullanmanıza izin vermez bazı hava yolları.

pegasus'un da anonsunda/videosunda kalkışta ve inişte kapalı, sonra uçuş modunda kullanılabilir diyor. Ama kontrol etmiyorlar çoğu kişi kapatmıyordur, hatta uçuş moduna bile almayanlar vardır eminim. Uçağın sistemlerinde bir sıkıntı olursa pilotlar arattırıyormuş galiba öyle 2001 yılından kalma mı ne bi pilotun forum yazısı vardı.

konudan bağımsız ama pilot arkadaşlarım var ben bu telefon meselesini onlara sordum. şehir efsanesi biz kullanıyoruz herhangi bir sorun çıkmadı, çıkması da mümkün değil dedi. sanırım yakın dönemde otobüslerdeki gibi bir durum olacak. otobüslerde frene zarar veriyor diye yasaktı bir dönem.

em alanlar cok karmasık bi konudur. sistemler stabilken sıkıntı cıkarmayabilir ama bi problem anında akla gelmeyen sonuclar dogurabilir. üstüne yeterli calısma yok, etkiler diyenler var etkilemez diyenler cok. ama en azından hata kabul edilemez kalkıs ve iniş anlarında güvenli bölgede kalmakta fayda var.
bilgilerini ipad'de tutan pilotlar da var, ama bu pilotlardan cok aviyonik sistemcilerin bilecegi bi iş. uçagın hassasiyetiyle otobusu karsılastırmak da cok dogru olmasa gerek.

Bence ucakran ucaga degisiyor.
Daha gecen gun pegasus hostesi ucak modunda olmasina ragmen telefonumu kapattirdi kalkista ve iniste.

Ama thyde filan ucak modunda iniste-kalkista hic sikinti olmadi.

Bilemedim:/
Ama pegasus ozellikle diyordu "kalkis ve iniste cep teleefonlariniz kapali olsun, normal ucus sirasinda ucak modunda olabilir" gibisinden bir sey. (Yaniliyor olabilirim ama aklimda boyle kalmis)

www.quora.com

www.quora.com

en.wikipedia.org

üç sebebi varmış.

1-) bazı yolcular güvenlik uyarılarını dinlemek yerine telefonuyla oynuyormuş. (sanırsın 2-b sınıfı ama gerçek malesef, bazı insanlar büyümüyor. "ayşenin saçını çekme", "mehmetin silgisini yeme", "camdan atlama" gibi komutlar vermen gerekiyor)

2-) uçak çok hızlı hareket ettiği için telefon devamlı olarak yeni baz istasyonu arıyormuş, bu da baz istasyonlarını yalama yapıyormuş. bir baz istasyonunun kapasitesi 10bin kişi diyelim, üzerinden geçerken aynı anda 50bin kişi bağlanmaya başlarsa çöker haliyle.

3-) iniş ve kalkış sırasında herkes cayır cayır telefon konuştuğu ve her gün yeni bir cihaz çıktığı için uçağı devamlı "acaba yeni çıkan telefona uyumlu mu lan" diye test edemeyecekleri ve uçak iniş ve kalkış sırasında pilotun kuleyle iletişiminde sorun olmaması için kapatılmasını istiyorlarmış.

ben kapatırım (uçaktan inince de telefonla oynayabilirim ama inemezsem oynayamam, üzerinde çok fazla düşünmeye gerek yok), milyarlarca dolar araştırma geliştirme bütçesi ayıran şirket uçak üretecek ve sen cep telefonunu açık unuttun diye uçak düşecek, işte bu bana saçma gelir. sen de söylemişsin, adam onu bilmesine rağmen kapatmıyor, sence uçak üreticisi bunu düşünmemiş midir?

anadolu jette ucus modu özelliğiniz varsa onu yapın, ozellik yoksa da telefonu kapatın diyor.

Pegasus dün tamamen kapat dedi ancak uçak moduna koydum tabiki. Uçak modunda herhangi bir zarar vermesi neredeyse imkânsız. Hatta açık olsa bile.

Ha soruna cevap, firmadan firmaya uçak modu meselesi değişiyor.

uçuş modunda olduğu sürece bir sıkıntı olmuyor. milletin canını sıkmayın boşuna.

bir kere yakınlarımda adamın biri aynı senin yaptığın gibi çocuğa çemkirdi telefon falan diye. baya sinir bozucu bir durum.

dostum sana şöyle söyleyeyim, birkaç kere telefonu açık unutmuştum. yani uçak modunda değil, bildiğin açık yani. öyle açık yaptık o yolculuğu.

bir bok olmadı. kasma o yüzden.

vakti zamanında izmir gibi yerde belediye otobüslerinde elin cep telefonuna gidince yaşlılar tepene binerdi, 'kapat telefonunu, kaza yapıcaz' diye. sen de öyle olma, kötü o durum.

anonsu dinlememişsiniz.

thy ve doğal olarak onun markası olan anadolujet'de, hatta sunexpress'de der ki "telefonunuzun kapalı olduğundan YA DA uçuş modunda olduğundan emin olun".

yani uçuş modunda istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. uyarıyı dikkatle dinlemeyip bir de lüzumsuz yere adamın canını sıkmışsınız.

herkes uçak modunu anlatmaya çalışmış ama arkadaşın sorduğu o değilki. havayolları iniş ve kalkışta telefonlarla veya herhangi bir aletle uğraşmayın der. çünkü iniş ve kalkış en çok kaza riski olan zamanlar. bu yüzden bu aletler dikkat dağıtmasın istenir. yani aslında o an aletlerle uğraşan birinin zararı genelde kendinedir. telefon uçak modunda olduğu sürece sıkıntı yok.

@lprytk hepsi öyle bir talepte bulunmaz, thy-anadolujet-sunexpress'de öyle bir şey yok, sadece kulaklık varsa kulaklığı çıkarmanızı isterler, onun dışında cihazınızı kullanırsınız.

ne çalışan ne de uçuş modunda olan telefonun uçağa zerre etkisi yok buna emin olun. havada uçağa yıldırım düşüyor bir şey olmuyor oradan hesap edin.

uçuş modunda açık telefonla açık mp3 çalar arasında fark yok. o kadar şeetmemek lazım. eskiden belediye otobüslerinde de kapattırırlardı kapatmayana dik dik bakardı. hala aynı otobüsler var ama o dik dik bakan amcalar teyzeler otobüste candycrush'ın dibine vuruyor.

havacılıgı cok bilen muhterem dostlar döşemiş, yok cemkirme yok etkisi olsa ucaga sokmazlardı diye.

model programları uçagı ucurana kadar yuzlerce kişilik ekiplerle calısır. ucak uctuktan sonra gelen modifiyeler büyük oranda yasanan talihsizlikler sonucu yapılır.

-arı yuzunden dusen birgen air
-d.b cooper reyizin ardından eklenen cooper kilidi
-en basit ölçüm cihazlarından olan altimetre hatası sonucu kaza geciren ucaklar(son hatırlayacagımız vaka thy-amsterdam)

bunlar ilk etapta hatırladıklarım.
viki'den faydalanırsak şöyle bi liste yapmıslar : en.wikipedia.org


o yuzden fazla gozumuzde buyutmeye gerek yok, evet 6 sigma ile calısan sistemler yapıyorlar ama insan hatası faktoru her zaman baki.

2 aqşamalı güvenlik her zaman daha iyidir. Aslında size değil firmaya risk bu 3d secure olmayan işlemlere itiraz edebilirsiniz.
Sizin için dezavantajı ise 3d secure olmayınca işlemin onaylanması daha uzun sürüyor.

Kredi kartınızla sizin olmayan harcamaların sorumluluğu tamamıyla bankaya aittir

Bankada yazılımcı olarak çalışıyorum.

Emin ol avantajları dezavantajlarından daha fazla. Birçok insan kredi kartı numarasının ve CVC numarasının çalınmasının zor olduğunu düşünür. Ama alışveriş yaptığını sitelerden tutun (güvensiz olanlardan bahsediyorum), siz bu bilgileri girerken, etrafınızda bu bilgileri öğrenebilecek birçok insan ve bunun birçok yolu var.

O yüzden 3d secure mükemmel olmasa bile, yine de en iyilerinden biridir.

Ek olarak;

en.wikipedia.org

Bence arkadaşın haklı.

Bugün windows 10 denen nane bile tüm klavye inputlarını alıyor.
Google chorme desen arka planda her şeyine erişim istiyor.
Yüklediğin eklentiler ha keza.
Firefox desen yığınla eklenti var.

Verilerin 128 bit ssl ile şifrelense bile sadece karşıya gidene kadar şifreli gidiyor. Sen girdiğinde maalesef direkt kredi kartı bilgilerini giriyorsun ekrana.

3D Secure her zaman daha iyidir.

ya 3d secure olunca da aynı veriler gidiyor zaten. Kullanıcı açısından ekstra bir risk yaratmıyor işlemi 3D secure ile yapmamak.

İyi ama 3d secure yi pek çok site seçenek olarak sunuyor. Yani sizin bilgilerinizi ele geçiren birisi 3d secure siz olarak zaten alış veriş yapabiliyor.

Kaldı ki 3d secure en son aşamada ekrana geliyor, o kısımdan önce bilgileri girmiş oluyoruz, ne olacaksa o sırada olmuyor mu?

Bir arkadaş atladığım ince noktayı anlatabilir mi?


EKLEME: Kredi kartı üzerine sadece soyad yazılması bence daha güvenilir yapar.

3d secure olmadan işlem yapmanın bir zararı yokki. zararı firmaya olur. siz gidip bu işlemi ben yapmadım derseniz iptal edilir ama 3d secure olursa o şans yok.

yani aslında 3d securesız işlem yapmak daha mantıklı. site düşünsün derdini.

3d secure kullanmamanın site için dezavantaj olduğundan emin değilim. Çünkü bütün e ticaret siteleri 3d secure "seçeneğini" sunmak zorundayken, kullanıp kullanmamak tüketiciye kalmış. O yüzden siteler kendilerini sağlama almadan böyle bir şeyi kabul etmezdi ya da tbb bu kadar basit bir şeyi kaçırıp kurumları mağdur edemezdi.

Kullanin canım, ne olacak. Sizin yararınıza hepsi.

3d secure henüz zorunlu olmadığı için (zorunlu olsa bunu konuşuyor olmazdık herhalde) her eticaret sitesi eklemek istemiyor.

niye?

çünkü 3d ile işlem demek siparişi tamamlamak ek bir aşama demek, buraya gelene kadar müşterinin fikri değişebiliyor ve dönüşüm oranı (alışveriş yapanlar / toplam ziyaretçiler) düşüyor. yaptığınız alışveriş o kadar temassız olabilmeli ki "al" deyince alabilmelisiniz, şirketin amacı bu.

3d varsa her zaman 3d'yi tercih et.

Kale

kale +1

kale ya da lokma

bir allahin kulu da sebebini yazmaz mi :) cok aciklayici cevaplar gercekten...

Kararsız kaldığınız durumlarda zomato'ya bakın. Yorumların genelinden anlıyorsunuz çoğu şeyi.

mitsubishi asx derim ben.

Mazda cx3 dizel

seat ateca diye bir model çıkaracakmış şekil olarak güzele benziyor.

Mitsubishi +1

Mitsubishi +1

Hyundai Tucson

qashqai

Risk var.

Bildiğim kadarıyla hayvanlara artık bu aşılar yapılıyor. Ancak yine de olabilir.

Inegin memesinden cikan sutun pis; fabrikadan cikmis sutun temiz olarak nitelendirilmesi size de garip gelmiyor mu? Bi zarari yok. Cig sut aliskin olmadiginiz icin midenizi bozabilir.

ineğin memesi temiz olmadığı için fabrikadan çıkan sütün birsürü kontrolle çıkmış olması tabiki fabrikadan çıkanı daha güvenilir kılar.

brusella riski var hatta çiğ sütten yapılan dinlenmemiş peynir yerseniz de aynı şekilde brusella olabilirsiniz.

not: dedem oldu oradan biliyorum.

sana dalga geçiyorum gibi gelicek ama en net çözüm konuşup yazarak geliştirmek. okuduğun ingilizce metinlere benzer bir türkçe metin bul al çevir yada kafana göre bir konuda otur yazmaya çalış. konuşma için de yakın arkadaş falan varsa arada ingilizce konuşu vs vs.

Konuşma konuşarak gelişir, konuşacak kimsen yoksa kendi kendine konuş sunum yapar gibi istersen ses kaydı da yapabilirsin

Ingilizce gunluk tutmaya başlayabilirsin. Klasiktir hocalar hep onerir.
Konusma icin ise universitedeysen pratik icin toplantilar yapiliyor. Bi arastir

@Traveller kendi kendime konuşmaya çalışıyorum fakat söylediğim gibi özellikle konuşmada çok kötüyüm. aklıma cümleyi nasıl kuracağım bi türlü gelmiyor. ama çok daha zor bir cümleyi duysam veya okusam türkçeymiş gibi anlıyorum. bunun başka bir yolu olmalı.

@lprytk bu çeviri olayını yapmaya hiç denemedim. işe yarayabilir. ing konuşabileceğim bir yakın arkadaşım yok. online oyun oynarken konuşuyoruz fakat basit komut ve cümleler işte. pek işe yaramıyor. 5 ay sonra konuşmamın okumam kadar iyileşmesi gerek ve doğru dürüst 2 cümle kuramıyorum:(

@rayde bunu deneyeceğim. sesli ve yazılı olarak tutabilirim.

kendi kendine konuşmak işine gelmiyorsa içinden konuş. yolda, otobüste, evde aklında sürekli bir şeyler vardır mutlaka. bunları ingilizce düşün, anlat. olmadı bi daha olmadı bi daha. bir de önünde ingilizce konuşabilmek için net bir hedef var mı, iki ay sonra önemli bir iş görüşmesi, ne bileyim türkçe konuşamayacağın bir yere seyahat gibi? bunlar olursa kafanda senaryo oluşturup konuşabilirsin.

@tosantosun 5-6 ay içinde ingilizceyi az çok konuşabilirsem yurtdışında yaşama imkanım olacak. şu an yaptığım ing altyazılı,bazen de altyazısız dizi,film izlemek,hikayeler okumak,radyo dinlemek vs..son 4-5 ay içinde bu yolla kendimi çok geliştirdim fakat şu an söylediğim gibi tıkandım. vazgeçmeyeceğim fakat doğru bir yol belirlemem gerek.

Ben hiç bilinmeyen bir dizi izlediğim için mecburen altyazısız izliyordum ve 20dk lık bölümü bir buçuk saatte bitiriyordum ne dedi ne dedi diye başa sarmaktan. Şimdi günlük dilde ihtiyaç duymuyorum altyazıya.

Erasmuslular yeni yeni geliyor. Devlet okullarının face erasmus gruplarında tandem partner arıyorum diye yazabilirsiniz. Geçen birisi bana portekizce öğretecek arkadaş arıyorum evimde istediği kadar bedava kalabilir yazmıştı. Devlet okulu diyorum çünkü devlete gelen erasmuslu sayısı baya fazla.

yenile. script engelleyici bi eklenti falan kullanmıyorsun değil mi?

3d ile aliniyor evet. Kartta hareket yoksa iptal edilebilir.

farklı tarayıcdan deneyebilirsiniz. bazı siteler ie dışındakilerde böyle yapabiliyor.

Tam soruyu sordum acildi. Thx

Normal krediyle akts kredisi farkli. Ondan kaynakli yanlis hesapliyor olabilirsin.
universite-not-ortalamasi.hesaplama.net

@rayde akts kredisi 200lerde ona hiç girmedim

bir dersi birden çok aldıysan alınan kredin fazladır. aldığın her dersin kredisini bir kere sayarak kullanılan kredini bulursun. sonra o derslerde aldığın notlara bağlı olarak puan bulursun. daha sonra o puanların toplamını kullandığın krediye böl işte sana ortalama.

Suni et teknolojisinin gelişmesi demek gerçek etin fiyatının çok artması, sadece zenginlere kalması demek. Kurban kesmek olayının bitmesi mümkün değil.

Kurban kesmek bir alışkanlık değil, İslam dinince vaciptir. Tarihe karışması söz konusu değil. Kur'an'da "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes"(Kevser suresi) geçer, kurban kesmek İslam'a bir kültürün etkisi sebebiyle sonradan girmiş değildir.

İmanın şartlarından biri de Kuran'a imandır. Kuran'daki herhangi bir ayeti yok saymak şartlardan birinin olmadığını gösterir.

kurban kesmekle suni et arasında nasıl bir bağıntı varki kurban tarihe karışsın.

Bu mantıkla namaz kılan robot yapılınca "Namaz kılmak tarihe karışacak mı" diye sorabilir misin?

35 yıl sonra hulya avşar kurban niye kesiyorsunuz suni et dağıtın diyecek. Medya bunu tartışacak.

evet tarihe karışacak. yani karışması gerekir.
Kurban kesme işi aslında fakir fukaraya, yiyecek bulamayana iyilik yapmak, senin yediğini onun da yemesini sağlamaktır. gerçek islam bunu söyler.

"Arap kültürü etkisindeki islam ise, "kurban kes, bunun havasını da herkese at" şeklide buyurur. Yani eğer niyetiniz gerçek islamdaki gibi fakir doyurmak ise, kurban kesmeyi bırakmanız ve doğaya, hayvanlara daha fazla zarar vermeden bu besini dağıtmanız doğru olur.

her şey niyet aslında.

@theli +1000

Bunu her yerde herkese açıklamaya çalışıyorum ancak insanlar o kadar dogmatik ki, yazan neyse ona yöneliyorlar. Arkadaşlar sizce de mümkün mü ya kaç sene öncesinin şartlarının hala birebir uygulanabilmesi? Ufkunuzu biraz genişletin ne olur. Ramazan'da tüm gün aç kalıp iftarda masayı üç bin çeşit yemekle donatan insanlar geliyor aklıma siz böyle dedikçe. E adam kitaptakinin aynısını yapıyor mu? Yapıyor. Niyet? Yok. Bu adam ibadet mi etti şimdi? Evet diyorsanız üzülürüm halinize.

Evet arkadaşım kısa vadede olmasa da uzun vadede bunun tarihe karışması gerekir. Ama bu coğrafyada zor.

1-kurbani turklerin araplardan daha cok onemsedigi bir gercek. islamdan onceki kulturden gelen bir olay cunku.

2- bu nedenle kimse kurban kesmeyi birakmaz.

3- yapay et yayginlassin normal eti agzima surmem. beyond meat'i deneyenler, gercek tavuktan farkinin olmadigini soyluyorlar. bill gates direkt olarak destek veriyor bu projeye.

merak edenler icin:
www.youtube.com

kurban kesme olayi islama kendisinden once gelen dinlerin ve kulturlerin bir yadigari oldugu icin sadece ihtiyac sahibine iyilik etme degil, kan akitma amaci da vardir, yani kelimenin tam anlamiyla o hayvan allah icin kurban edilir. gozunuzun onune bakire kurban eden antik toplumlari da getirebilirsiniz, buna inanan birine bak artik gerek kalmadi nasil diyemezseniz.
gelelim suni et olayina, hersey maliyete bakiyor, ne yazik gida sektoru ile ilgilenmis ve biraz okumus insanlar icin durumun ne kadar vahim oldugu ortada. cok fazla insan var, yeterli tarim arazisi yok, buyuksehirlere goc artiyor, herkesin saglikli beslenmesi su anda istatiksel acidan mumkun degil. bu bilgiler isiginda bu denklemde suni etin varligi maliyetleri ne kadar etkiler bilmiyorum, mesela bildigim kadariyla karadan fazla okyanus var, en fazla tuketilen hayvansal protein kaynagi balik urunleri, en ucuz protein kaynagi ise bocekler. en pahali ve cevreye en zararli protein kaynagi icin buyukbas hayvan. buyukbas hayvan yerine suni et uretimi olacaksa o kalem altinda basarili olabilir, fakat ben pek cok insanin want2die'in gosterdigi tepkiyi gosterecegini dusunuyorum.

1 kilo eti 40.000 dolara üretebiliyorlarmış. daha yıllar var bunun tüketiciye ulaşması için, kafanı yorma. kavurmaya devam.

Kurban kesmek ile suni et haberini iliskilendirmen gerçekten çok güzel olmuş ilk aklına bu geldi herhalde...

Denildiği gibi et elit yiyecek olur. Besin değeri de duzgun olmaz onun zaten. Kurban da bitmez ama hayvanlar azalıp pahalilasacagi icin kwsebilecek kesil çok azalır

cogunlukla eldiven kullandiklarina gore rencide olmamislardir.

o adamdan önce o poğaçalara 2908432084 tane el değiyor. hepsi eldiven takıyor mu sanıyorsunuz?

ayıp etmişiniz.

neden ayıp olsunki? gayet yerinde bir istek.

adam belki bozulmuştur da dgh'nin dediği gibi o poğaçalar yapılana kadar, ohooo.

istek ayıp değil elbette. ama mesela eldivenli eliyle para alıp verenleri de görüyorum ben ara ara. para zaten üzerinde en çok mikrop barındıran şeylerden biri. parayı eldivenle tuttuktan sonra nerede kaldı hijyen.

yani o eldiven de aslında biraz "dostlar alışverişte görsün" mantığı.

adamının sikinde olacagını sanmıyorum ama birincisi eldiven taksalar bile o eldivenle her birseyi elliyorlar gecen pogaca aldıgım pastane bana para üstünü eldivenli eli ile verdi ne anladım bu işten ayrıca dgh'nin dedigi gibi ne eller değiyor

vitrin ve yapım birbirinden tamamen bağımsız olabiliyor.
müşterinin düşündüğünü onlarda düşünerek süper bir vitrin dizayn edebiliyorlar.
örneğin; her yerde lahmacun 3 tl ise 5 tl fiyatla satan ve lüks denilen yerin pislik içinde olduğunu belediyeden denetime giden abladan duyduğumda şaşırmıştım.
rencide olmuşsa bile olsun. sen kafaya takma hacım.
www.google.com.tr

@seyduna: bi de fotoğraf çektirmiş it oğlu it.

en uslu kedi bile tırmık şeysi olmasına rağmen tüm koltukları tırmalar
8 saat yalnız kalmak kedi için çok sıkıntı olmaz tabi ama kum kokusu vs olacak

koltukların eskimesine ve kum kokusuna razıysanız bisi olmaz
her kedi mutfağı dağıtacak diye bir şey yok genelde erkek kediler öyle arsız oluyor

biz de ayni tereddutlerle edindik bir kedicik. koku konusunda, terasiniz varsa kumu terasa koyun, hic sikinti yasamayacaksiniz. bizim bir odada duruyor, hafif koku oluyor her gun havalandirmazsak, ama proplan + kapali tuvalet kokuyu azaltiyor. dedigim gibi terasta olursa hic koku problemi olmaz diye dusunuyorum.
bizim yavru cok cok yaramaz oldugu icin sorun yasadik biraz, o yuzden illa yavru olsun demiyorsaniz, 1 yaslarinda, daha once baska bir evde bakilmis kedi alin, boylece huyunu suyunu bilirsiniz.

kumunu düzgün temizlediğiniz sürece koku sıkıntısı olmaz yada tuvalete falan koyarsınız sıkıntı çıkmaz. 8 saat yalnız kalması kedi için çok sıkıntı oluşturmaz uyur zaten çoğunda.

eşya tırmalama ve mutfağı gezme konusu ise biraz sıkıntılı olabilir. ona tırmalayacak başka birşey verirseniz ve eşya tırmalamaya kalktığında hafiften kızarsanız yavaş yavaş öğrenir aldığınız şeyi tırmalar sadece. ancak mutfakta heryere girer çıkar açıkta birşey bırakmayın yeter. bizimkide girip çıkıyor ama açıkta birşey olmadığından sıkıntı yok. küçükken tezgaha çıktığında kızıp aşağı indiriyorduk artık yapmaması gerektiğini öğrendi.

merhaba,

biz de 2 senedir evliyiz. ilk kedimizi evlendikten 3 ay sonra sahiplendik. evimiz 2 + 1. sizdne tek fark mutfağımız amerikan değil kapalı. tek kedide koku hiç sorun olmuyor. kapalı kedi tuvaletleri var, o ve kristal kum ile her gün, günde bir kez tuvaletini temizlerseniz hiç sıkıntı yaşamazsınız. çevresini temiz tutmak konusunda da isterseniz çeşitli tavsiyeler verebilirim.
yalnızca amerikan mutfak biraz zorlayıcı. o da kediyi eğitmeniz zor olduğundan. tezgaha çıkar, çıkmasından öte yemek yaparken rahat bırakmaz, sen attıkça gelir :) sabırlıysan sorun yok. amerikan mutfak evde de kedi bakan çok tanıdıklarım var.

eşyalara gelince benimki sadece deri kısımlara takıktı. çalışma odamdaki bir koltugun kenarları, bir de yatak başlığımı halletti sağolsun. hı bi de merakla oraya buraya çıktığında devirip kırdıgı zaiyatlar da oluyor. ama eve getirdiği renk ve sıcaklık hiç bir şeye değişilmez!

P.s.: şu an aynı şartlarda 3 kedim var. hepsini çılgınlar gibi seviyorum. :)

Öncelikle kediden kediye de çok değişiyor, karakter ve şans meselesi. Benim bir kedim mutfak tezgahına haşlanmış bütün tavuk koysak kafasını çevirip bakmaz, diğeri çok paçoz. Ama ilki çok sinirli, ikincisi dünyanın en iyi niyetli kedisi. İnsan gibi çeşit çeşitler. Evet, ruh hastası yaptıkları zamanlar olacaktır ama kesinlikle pişman olacağınızı sanmıyorum. Ayrıca 1 yaşına gelirken kısırlaştırın, ondan sonra süreç içerisinde daha sakin oluyorlar.

minikken sahiplenirseniz biraz büyüyünce çok hareketli oluyor, ki normali de bu zaten. ergenliğe vb giriyor onlar da. sonra duruluyor. bunları göz önüne almak lazım.

belki iran kedisi vb olur, onlar çok hareketli değil diye biliyorum. ama kediler de sölynediği üzere çeşit çeşit, ırk karakteristiklerinin yanı sıra kişiklikleri de değişebiliyor.

benim kedim;
- günde 12 saat kadar yalnız kalıyor,
- hiçbir yeri tırmalamaz,
- mutfak tezgahına çıkmaz, öyle eğittim ama çıksa da pek sorun etmezdim,
- kuru maması dışında hiçbir şey yemez, sadece siyah zeytin fetişi var tabi ki.
- çok usludur, çok güzel kendini sevdirir.

hepsinin karakterleri farklı ama sevgi dolu, huzurlu ve sakin bir evde yaşamak bir fark yaratıyor, neticede sahiplerine benziyorlar bence.

bu kadar eşya düşkünüyseniz köpek almanızı öneririm.küçük ırk köpeklerden bulabilirseniz ve yanına bir arkadaş daha alırsanız hem SOKAKLARDAN iki can kurtulur hem de yavrularınız sıkılmaz hem siz sevginizi verebilirsiniz

Koltuklar tırmalanıyor genelde, pek yapacak bir şey yok. Bizimki mutfak tezgahına falan çıkmaz, pencereden baksın, yatsın uyusun tek derdi o. Koku için de bentoit kum kullanın, hemen topaklanıp çok kolay temizleniyor, 2 günde bir temizlesen kokmaz.

@rakicandir, eşya düşkünü değiliz, konu eşyaya çok endekslendi. burada hem kedi kendisine zarar vermesin, hem 8 saat yokuz, o yaramazlıkla üstüne bişey mişey devirir, bunun yükünü kaldıramayız.

köpek sahiplenmeyi de çok düşündük ama 8 saat evde yalnız kalacak hayvan. çok üzülürüz.

eşyaya dönüşmesinin sebebi kedi köpek besleyenler insanların "eşyalarımı kemiriyor o yüzden vermek zorundayım" ya da canları sokağa bıraktıklarını gördükleri için bir reaksiyon gösteriyor,doğal olarak.
kedi ya da köpek fark etmez, yalnızlığına çare olsun istiyorsanız yanına mutlaka arkadaş edinin. hatta bir kedi bir köpek bile olabilir bu.

hayvanların da farklı karakterleri olsa da sizin ona yaklaşımınızla da ilgili. fazla hareketli olduğum dönemlerde eve gelen yavrular çok hareketli biraz da kontrol edilemez olarak büyürken masa başında çalışır olduğum dönemde gelen yavrular masa üstündeki yatakta uyuyan kedilere dönüşüyor. yalnız ergenlik geçişi çoğu hayvanda sorunlu dönemler yaşatabiliyor.

ev konusunda sanırım siz yokken mutfakta başına iş açmasından endişelisiniz. evde yokken sadece salonun kapısını kapalı tutarsanız ona yine geniş bir alan kalır. tuvaleti banyoya koymak da kokuyu azaltıyor. (banyo sürekli havalandırılan bir yer) fazla endişelenmenize gerek yok. bir şekilde ev içindeki duruma herkes ayak uyduruyor. sadece düzenin oturması için biraz sabır gerekiyor. kedi için yüksekte yatabileceği, gizlenebileceği bir yer olursa diğer yerleri neredeyse hiç umursamıyor.

eğer sabah erken kalkmak, yorgunluktan ölseniz, hasta olsanız dahi günde 2 kere dışarı çıkmak size zor geliyor ise köpekle yaşamaktan daha kolay kediyle yaşamak.

kedi ya da köepk için kaygılarınızı, uyumunuzu anlayabilmek için belki kısa süreli geçici yuvalık yapabilirsiniz.

bizde evlendikten 6 ay sonra kedi aldık. çok uysal ve tembel. günde 8 saat yalnız kalıyor ama sürekli uyuyor. hatta biz evdeyken de. tırmalamalar oluyor malesef sandalyemin köşesini parçaladı. bant yapıştırdım, şimdi eminim parçalayacak başka yerler arıyordur. ama olsun o kadar tatlı ki. koku içinde, bizim kullanılmayan odamız vardı orada duruyor kumu(kedi odası yaptık) hep camı üstten açık. 2 günde 1 temizliyoruz. koku rahatsız etmiyor. ama cinsleri farklı duyduğuma göre, tekir van çok hareketliymiş. onu araştırıp alabilirsiniz belki.

sizin durumunuzda en iyisi orta yaşlı bir kedi sahiplenmek, çünkü :)

1) yavru ve genç kediler 8 saat yalnız kalınca büyük ihtimalle sıkılır. bu açıdan fazla hareket oyun istemeyecek orta yaşlı bir kedi iyidir.

2) ortak özellikleri olsa da her kedinin karakteri ayrıdır. bir kedi mutfağa - yemek masasına - yemeğe ilgi göstermezken diğeri bunların meraklısı olabilir. yavru kedilerin ilerde ne karakterde çıkacağını bilemezsiniz. oysa orta yaşlı bir kedi alırsanız huyunu suyunu, yeme içme tırmalama alışkanlıklarını sorup öğrenebilirsiniz.

özellikle yavruyken coşkun oluyorlar. ben de yeni yeni tecrübe ediyorum. 1+1de (açık mutfak) yaşıyorum.

bi kere her yer tüy oluyor illa ki.
mutfak masasına nadir de olsa çıkıyor. kızınca iniyor.
nedense mutfak tezgahına çıkmıyor.
gecenin bi yarısı oyun oynamak isteyebiliyor, yatakta hoplayıp zıplıyor, kolunu bacağını ısırıyor, kapıya koyarsan ağlıyor. aynı bir bebek anlayacağın.
tırmalama tahtası işe yarıyor ama koltuk ve yatakları da tırmalıyor. eşyalara çok değer veriyorsanız ya da çok titizseniz temizlik konusunda işiniz zor.
ben evde hafif bi kedi beslemeye dair koku seziyorum. illa ki oluyor.
ama çok sevgi kaynağı yani, başlarda çok zorlandım ama şimdi çok seviyoruz birbirimizi, uykuları da düzene girdi.

edit: ben işteyken yalnız kalıyor epey. yapabileceğim bişi yok maalesef. akşam da ağzıma tükrüyor tabi meeeööw meeeöw nerdeydin diye hesap soruyor yavrum yazık. :( haftasonları evde olduğumdan çok mutlu ve huzurlu. ay özledim <3

1. düşünmeden alın! (benzer durumu tecrübe ediyoruz halen)
2. 2 tane alabilirseniz hem yalnız bırakmış olma vicdanı olmaz hem de mutlu olurlar.
3. aman diyim petshop'tan almayın..

bir kac oneri:
-mutfak tezgahi gibi cikmamasini istediginiz yuzeylere bir kac gun boyunca aliminyum folyo ile kaplayin, huylaniyorlarmis ve bir kac denemeden sonra o yuzeye cikmaktan vazgeciyorlarmis (ben henuz denemedim)
-tuy icin furminator tavsiye ediyorum. biraz pahali (ucuzlari cin mali, uzak durun), tuy dokumunu yuzde 90a yakin azaltiyor
-yaklasmamasini istediginiz yerlere (kablolar, vazolar) kolonya veya portakal yagi durun. nefret ediyorlarmis. bunu da yakinda deneyecegim.

sahibinin bırakmıs oldugu 1 yasında asırı tatlı guzel bir bir kedi var evimde gecici bir sure alabildim ben. dısarı bırakmak istemiyorum eger bir kedi sahiplenmek istiyorsanız lutfen onu alın cok ihtiyacı var buna. butun asıları her seyi tam sadece kalıcı olabilecegi bir eve ihtiyacı var

bi de şöyle düşünün. yarın bi gün bebeğiniz olduğunda o mobilyaları mahvetme ihtimali var. bebek mi daha kıymetli eşya mı?

bi kedicikle evi paylaşmak, bir cana (insan ya da hayvan) yuva olmak mı kıymetli yoksa eşyalar mı?

bu açıdan bakın derim :)

belki de düşündüğünüz kadar zarar da vermeyecek eşyalarınıza...

hazır bu kadar niyet etmişken, yardıma muhtaç bi yuvasıza yuva olun gitsin.

Amerikan mutfak bir evde üç kedi besledim. Şimdi başka bir eve taşındım ama evin salon ve mutfağında kapı olmadığı için burası da amerikan mutfak sayılır. Üstelik kedi sayısı da beş oldu.

İlk üç kedim tezgah konusunda terbiyeliydi. Son gelen iki yavruyu terbiye etmek kolay olmuyor. Mutfağınızda açık gıda ve bulaşık bırakmamaya özen göstermeniz gerekiyor.

Koku konusunda arkadaşlar zaten söylemişler. Ben beş kediyle, kapalı evde koku sorunu yaşamıyorum. Üstelik kum kabı da kapalı değil. Dışkısı kurur kurumaz kum küreğiyle alabilirseniz sorun yaşamazsınız.

onlar türkiye'ye gönderilmiyor diye biliyorum.

"Sorry, this item can't be shipped to your selected address. Learn more. You may either change the shipping address or delete the item from your order."

Ship to TURKEY seçeneğinin seçili olduğuna emin ol. 75$üstü gümrükte her türlü sorun.

75 dolar değil 75 euro veya 100 dolar. yani her şekilde yüzde 20 vergi ödersin.

kindle yollamıyor amazon türkiye'ye.

sınır 75 euro 80 dolar civarı. 100 dolar değil yani. sınır euro'ya sabitlenmiş olduğu için dolar karşısında değişebiliyor ama şuanki duruma göre 80 dolar denilebilir.

amazondan vergi sınırını geçen birşey almak sorun değil. eğer amazon kendi satıyorsa vergiyi hesaplayıp size fiyat çıkarıyor kapınıza kadar geliyor.

yollasa bile free shipping amerika için geçerli.

1- 10 gün içinde 4 ülkede gezilir ama sadece gittim gördüm demek için gidilmiş olur çok güze olmaz.

2- amsterdam,berlin,kopenhag olarak mantıklı rota ancak aradaki bağlantıları ben olsam duruma göre kıyaslayıp uçakla yapardım. treni çok severim ama iki şehir arasında 6 saatten fazla bir zaman varsa genelde uçak daha rahat ve hızlı oluyor.

3- gece trenlerinde ben sıkıntı yaşamadım gayette rahattı. otobüs hiç denemeem bile.

10 gün 2 ülkeden fazlası çokkkk.
verimli gezemessin ayrıca ülkeler arası geçerken filan masrafın çok artabilir.

10 güne bir rota daha koymamanı tavsiye ederim. amsterdam için son durak olması naçizane tavsiyemdir. ulaşım için kuzey ülkelerini bilemem ama biz budapeşte-prag-viyana-bratislava arasında ulaşımı otobüsle yapmıştık hem çok rahat olmuştu hem de çok daha uyguna gelmişti, eğer kaliteli bir şirket varsa düşünebilirsin bence. şimdiden iyi eğlenceler

Kuzey ülkelerini koyarsanız mesafe artar gezi piç olur norveçi hiç koymayın.

Norveç çok fazla olur.

Norveç soğuk olur üşütürsünüz, gitmeyin annem.

Kartlı sistem var ancak tekli kartlar da satılıyor.

bu tekil kartları çoğu yerden almak mümkünmü?

istanbuldaki gibi tekli kartlar fahiş fiyata bildiğim kadarıyla. 2-3 gün boyunca sık kullanacaksanız kart almak daha mantıklı olabilir.

Evet bulunuyor heryerde. Tanesi 3 liraydı geçen sene

teşekkürler herkese.

Tek kullanımlık olanları kaldırmışlar en az 2 binişlik var artık, 6 lira o da. Camında tabelasında bukart yazan market bakkal çakkal her yerde bulabilirsiniz.

Bursa Büyükşehir bld tek kullanımlık biletleri kaldırdı artık. Eğer öğrenciyseniz Şehreküstünden öğrenci kimliğinizle bukart çıkartın içini de doldurun 3 gün rahat rahat gezin. Ulaşım çok pahalı artık.

(bkz: paypal)
(bkz: enpara.com)

paypal online ödeme ve transfer yapabilmeni sağlar enpara ise bildiğin banka. söylediğin şeyi enpara'da yapamazsın ama bir kaç bankada oluyor sanırım..

Şöyle sorayım o zaman: farzedelim benim herhangi bir bankada hesabım var ve başka birine her ay bir havale göndermek istiyorum otomatik ödeme talimatıyla. Alıcı kişinin de herhangi bir banka hesabı yok. İkimiz de bu paypal veya enpara.com'da hesap açarsak ben o kişiye her ay otomatik ödeme talimatıyla kendi hesabımdan onun ismine para aktarabilir miyim?

Eğer bu olabiliyorsa alıcı parayı ne şekilde nereden çekebilir?

İsime havale (cebe havale) örneğin İş bankasında vs var ama orada otomatik ödeme talimatı seçeneği yok.

paypal kullanmak için yine bir banka hesabına ihtiyaç var ama o iş için paypal'e gerek yok, komisyon var çünkü. ikiniz de birer enpara hesabı açarsanız sen düzenli ödeme talimatı verebilirsin, diğer kişi de kartıyla gider finansbank atm'lerinden çeker parasını..

O zaman alıcının Finansbank'ta hesabı olmasına gerek yok ama değil mi? Orada hesabı olmasa da onun atmsinden çekebilir mi?

Ama korkunç bir endişe ve ızdırap kaynağı gibi de görmek pek normal değil

burda adil hiç birşey yok neresinden keyif alalım.

Bazen alıyorum, bazen almıyorum, bin yıl yaşamak istemem, üstünde düşündükçe ben de dünyayı endişe ve ızdırap kaynağı olarak görüyorum ama her gün bunu düşünmüyorum. Bazı anlarda kendimi mutlu hissettiğim oluyor ama dünyanın daha farklı daha iyi bir yer olmasını tercih ederdim elbette.

Bana çok anormal gözükmedin ama ben de çok normal miyim bilemiyorum:)

nasil izdirap kaynagi abi, imkanin olsa sen de bin yil yasarsin. arkadasin sadece bunu itiraf etmis.

olumu gercekten istemek saglikli bir dusunce olamaz.

arkadaşın haklı bence de. benim de keşke imkanım olsa da 1000 sene yaşasam hatta keşke ölümsüzlüğü bulsalar.

1000 sene yasayinca insan bütün sevdiklerinin ölümüne sahit olur tüm sevdiklerini kaybeder. Sirali ölüm denen seyin olmasini dilerdim.
hayattan keyif aldigim zamanlar da oluyor senin dedigin gibi burasinin adaletsiz igrenc bir yer oldugunu düsündügüm de.

Arkadasın haklı bence

Şindi o biraz da motivasyon kaynağına bağlı.

Ben iyiyim, memnunum çok şükür. Hayatım süper olduğundan değil motivasyon kaynağım sağlam.

bundan yaklaşık üç sene önce, çok ciddi bir psikolojik bunalım yaşadım. o 6 ayı tarif edemem. yaşamıyordum ama ölemiyordum da. onun üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen, "ben muhtemelen hayatıma intihar ederek son vereceğim, bugün ya da yarın" diyordum.

şimdi ise bıraksalar 1000 yıl yaşarım diyorum. hayatımın aşkını mı buldum? çok güzel bir şey mi yaşadım? yoo. sadece artık bir tane hayatım olduğunun ve öldükten sonra kimse tarafından hatırlanmayacağımın farkındayım. neden öleyim ki amk. ne bileyim mesela 2050'de nasıl oluruz, görmek istiyorum. evimiz, arabamız, telefonumuz nasıl olur? neler, nasıl gelişir? kaç savaş olur, galatasaray kaç kez şampiyon olur?

dünya ve insanlık var olduğu sürece ben de var olmak isterim açıkçası. maalesef şu an taş çatlasa 60 senem kaldı. üzülüyom. o da en iyi ihtimalle zaten. böyle hayata bağlandım ya kesin seneye kanser olup ölcem.

sıkıntı büyük

İmkan olsa ben de bin yıl yaşamak isterim ama aynı yerde değil her 40-50 yılda bir farklı bir yere giderek :)

Şaka bir yana sevdiklerinin öldüğünü görmek tabi ki üzücü bir durum ama ne kadar üzücü olsa da insanlar bir şekilde alışıyor bu duruma. Sen de normalsin arkadaşın da herkesin düşüncesi aynı olacak diye bir kural yok.

Hatta biten forever dizisi de var, vaktin varsa izlemeni tavsiye ederim.

Edit: Ele ölümsüzlük gibi bir alternatif geçecekse eğer neden 1000 sene ile sınırlandırayım ki kendimi :)

la 1000 sene yaşamakta afedersinizde ne bok var? hadi diyelim 1000 sene yaşadın ee sonra yine öldün. sürekli çabala birşeyler yap uğraş ne manası varki? şuanki kısa işte max 80-90 iyidir fazla zorlamaya gerek yok. boktan dünyada 1000 yıl yaşamak valla hiç akıl karı değil bence.

Bin yil yasamak icin gerekli olan motivasyon mutlu olmak degildir. Dunyaya mutlu olmak icin geldigimizi dusunmuyorum acikcasi. Ya erkenden geberip gitcen ya da bin yil yasayip bi suru seye taniklik edecek bir maceran olacak. 70 yil surunmek nerden baksan hicbir halta yaramiyor. Genc oldugun yillar da kısıtlı zaten.

Mutluyum, keyif de aliyorum. Yaslilik olmasa bin yil yasamak isterim.

benim de pek zevk aldığım söylenemez, bana kalsa buharlaşıp uçmak isterim bir kaç yıl sonra.

Bin yıl az. Ölümsüz olmak isterim. Ölmeyi istemek hic normal bir düşünce değil. Zevk alıyorum yaşamaktan.

ne munasebet

Yaşadığımı itiraf ediyorum

Şu aralar zevk almıyorum ama hayattan sonra da bi bok yok ki. Yaşarsam en azından zevk alma, mutlu olma ihtimalim her zaman var. Ölümsüz olmayı isterdim o yüzden.

geçen sene sorsan depresyonun dibindeydim ama bu sene gerçekten yaşamaktan keyif alıyorum.

en büyük derdim kedimin mamasının bitmesi, evde çıkan ufak tefek tadilatlar, 'yarına giyerim ben bunu'' diye yıkadığım şeyin ertesi güne kurumuş olmaması, led'li mumlarımın pillerinin bitmesi ama yenisini almaya üşenmem vs. tadında şeyler.

sanırım çok büyük bir lüksü yaşıyorum şu an, dışarı çıktığımda ''hava bugün çok güzel'' diyebiliyorum, sağlıklıyım, işimi, evimi, oturduğum mahalleyi, sevgilimi, etrafımdaki her şeyi seviyorum ve dahası hayatımda beni mutsuz edecek kimse yok, gerçekten çok büyük bir lüks, bunun için şükrediyorum.

no. sorsan bir derdim de yok ama bir memnuniyetsizlik, bir tatsızlık... zevk almak hak getire.

Hayattan zevk alıyorum. Yaşadığım her andan delicesine zevk alıyorum.

Sağlık problemleri ve sevdiklerini kaybetme ihtimali dışında dünyada dert edilecek bir şey yok.

Her duygu geçici, mutluluk da. Huzurlu yaşadığınız bir dönem de geçip gidiyor. O yüzden ölümsüz olmayı, bin yıl yaşamayı falan hiç istemezdim.

Bin yıl benim için de iyi bir rakam. Her zaman delicesine zevk alıyor değilim de, ızdırap mekanında değil. İyisi de var, kötüsü de. Merak ediyorum.

bazen. kuru kuru binyil istemem.

corolla, fluence, linea vs. bagaj açısından çok avantajlı. civic biraz fazlaca yakabilir belki. bu arada çok şey istemişsiniz. ucuz olsun deyince epey bi alternatif eleniyor. ucuzluk, az yakma ve genişlik ön plandaysa fluence, peugeot 301 filan üst sıralara çıkabilir. güvenlik, malzeme, sağlamlık vs. ön plandaysa corolla tarafından gitmek daha mantıklı.

benzin çok sıkıntı olmazsa astra olabilir. gerçi ellerinde kaldımı bilmiyorum ama 50bine sedan astra satıldı baya. güvenlik vs hepsi var.

ucuz olsun derken yani şu bahsettiklerimin en ucuzu ne oluyorsa o olsun anlamında söyledim. özellikle fiyat vermedim.

octavia'lara bak, bagaj eşşek kadar, içi de gayet geniş. diğer arabaların fiyatını bilmediğim için fiyat mukayesesi yapamıyorum ama. güvenlik ve donanım olarak sınıfında gayet üst sıralardadır

mümkünse tüzel, değilse bireysel kiralamayı da düşünebilirsiniz. son tüketiciye çok yüksek fiyatlarla verilen araçlar (örn. dizel otomatik ve donanımlı fluence 90 bin lira civarında) kiralamada kıyasla avantajlı olabiliyor.

tabii o işin avantaj kısmının hesaplanmasında üstat siz olduğunuz için hesap kısmını size bırakıyorum.

mitsubishi lancer

Atma etme yok. Gozetim listesindekilere tek yaptirim 15 krediden fazla ders alamamak.

niye yönetmelikte öyle yazıyor o zaman? şimdi otomasyonu arasam 40 dk uğraş bir de kart kart konuşuyorlar.

1954 yilinin yonetmeligine mi baktin? Simdi tekrar baktim oyle bir madde yok.

2 kere gözetimde olunca değil 2 dönem ders seçmeyip okula bildirmezse atılırsın.

yoksa iyi. şimdi ders mi seçeceğim yoktan yere anlamadım ki

Ders sec. Harcini yatir. Ogrenciligin boyle hic bitmez.

tekrar hazırlanıyorum diyorum.

Derse git diyen yok ki. Üç tane ders seç. Harcını yatır. Öğrenciliğin devam eder.

firefox.. ama son surumlerde o da sacmalamaya basladi.

firefox. gayet sıkıntısızca devam ediyoruz.

chrome, bellek yönetimi firefox'a göre daha sağlıklı. stabil.

genelde firefox ama twitch kullandığımda source kalitede sapıtıyor. çözemedim.

chrome.

chrome, telefonda filan da aynisini kullaniyorum, esitleniyorlar.

Macte safari windowsta chrome. macte de bazen chrome.

yandex. chrome dan yandex e geçtim. daha stabil. sebebini bilmem.

firefox, 24. sürümden beri gram sorun çıkartmadı ve bilinenin aksine artık ram'de chrome'dan az yer kaplıyor, mobil cihazlarınızla sync de olabiliyor.

hepsinden güzeli de chrome gibi sizi "dikizlemiyor"

chrome. mobilde firefox.

macte mutlaka safari. gözle görülür performans artışı.

bütün taraycıları epey denemiş biri olarak chrome.

ilk dediğinde tam olarak sorunun ne olduğunu anlamadım. ikinci olarak e kitapları genelde meritokrasiden alıyorum.
(bkz: e-kitap servisi meritokrasi )

Nasıl bir moda geçmesini istiyorsun? Drive mode'da içine kitap atarsın. Yok o şarj olsun ben kitabımı okumaya devam edeyim dersen bilgisayarda sağ aşağıda sistem tepsisinden donanımı güvenle kaldır/eject yazısına tıkla.

kısmen fikir verebilir:
tr.wikipedia.org

patentten dolayıydı o.

orada yazanları anlayabiliyorum. herşeyi kendinde topladı insanlar hep ie kullanmaya başladı pazarda birinci konuma geldi.

anlamadığım nokta ise kendi yaptığım programa kendi yaptığım yazılımı koymam neden rekabete aykırı oluyor? birde neden bu iş hep ie üzerinden olmuşki? mesela hesap makineside varsayılan geliyor o neden rekabete aykırı değil yada dava açılıp zor durumda kalmıyor microsoft?

satılan 10 bılgısayarın 8 ı wondows ıken sen bıraz ıcıne ne koyacagını yavas belırle.

o mevzuda ılk donemlerde ıe ye ekstra bırsey kursan da default yapamıyordun ya da ıe yı kaldıramıyordun ya da cogu windows servısı ıe dısında calısmıyordu vs vs.

işletim sistemı ile browser farklı seyler.

en.wikipedia.org

@bryan fury
satılan 10 arabanın 8i bir marka olsa içine neden x marka fren balatası koyuyorsun diye davamı açılmalı yani?

ben kendim işletim sistemi yapmışım buna istediğim şeyin kurulup kurulamayacığı neden rekabete aykırı olsunki? zaten ben kendim üretmişim istediğimi neden koyamıyorum?

aynı mantıkla neden hesap makinesi yada fotoğraf görüntüleyici vs için sıkıntı olmuyor?

davanın her asaması linkte mevcut, related dan da devam edebilirsin. goygoyun geregı yok.

@lprytk sorun tam olarak x marka fren balatası koymak değil, sorun kullanıcının x marka balatayı söküp y marka balata takma yetkisinin olmaması bildiğim kadarıyla.

@bryan fury goygoy falan değil seviyeli şekilde soru soruyoruz adam gibi konuşmak istemiyorsan yazmazsın olur biter. ben burada insanlarla karşılıklı tartışma ortamı olsun konuşalım diye yazdım yoksa bende biliyorum wikipedia okumayı.
arkadaş şöyle birşeyde bile insanı sinirlendiriyorsunuz ya helal olsun.

@goodz dediğin mantıklı aslında. ancak yinede ben kendi ürettiğim şeyi istediğim gibi kısıtlama hakkım yokmu acaba bilemedim.

Son kullanıcı lisans sözleşmesine yazarsan haklısın öyle bir hakkın olabilir.

Ancak Microsoft'un çakallığı burada devreye giriyor, tam hakim değilim ama bildiğim kadarıyla dava açıldıktan sonra varsayılan programın seçilmesine izin veriyor ve Internet Explorer zor da olsa kaldırılabiliyor. Ancak kaldırıldıktan sonra sistem kasıtlı olarak yavaşlıyor ve hatalar vermeye başlıyor. Kullanıcının bilgisinin dışında olan bu müdahaleler yüzünden yeniden dava edilip mahkum ediliyor sanırım. Bunun gibi bir şeyler yani adamlar tekeli kırmak istemiyor, günümüzde çoktan kırıldı.

satış kotaları varsa onu doldurmak içinyapıyor olabilirler.

@sutlu nescafe satış kotası yıl sonu için olmazmı ama? bu şekilde yeni yıla sarkıyor.

anlamadığım şekilde çok istekliler ama bu konuda.

2015 aracını elden çıkartıyor.
Ocağa kadar parayı alıp işletebiliyor.
Kotayı doldurmuş oluyor.

Win win hesabı

Ben olsam yapmam oyle br sey.

Ama gidis tarihinden en erken 3 ay once basvuruluyor.

Ben 2 ay once basvurmustum. Lanet olsun ki 2 ay onceden baslattilar vizemi. Seyahat tarihimden itibaren baslatacaklar zannediyordum.

Zaten max 2 haftada cikiyor. Cok acele etme derim. Ben pismanim.

genelde 3 ay önce olur. ayrıca hangi tarih isterseniz o aralıkta verilir. önce başvurdunuz diye o an başlamaz.

hatta erken başvurmak iyidir sorun çıksa bile toparlanır sonra rahatça vizeniz hazır olur.

@lprytk
Ben uydurmuyorum, bizzat basima geleni soyluyorum.
Istedigim tarihten degil, basvurdugum tarihten baslattilar. GideCegim tarihten 2 ay once basvurdum, baslama tarihini seyahatimin tarihi sectim. Ama olmadi.

Bu yuzden 6 aylik vizemin 2 ayi heba oldu. Neden boyle diye sordugumda da "e seyahatiniz o surenin icine dusuyormus zaten, ne diye soruyorsunuz" gibi bir tavirla karsilastim.
Basiniza gelmedigi icin bilmemeniz normal.

6ayiçinde bir daha gitme imkanım olmaz zaten onun için erken başlatmaları sorun değil benim için. en erken 3 ay önce yani. teşekkürler

11inde gearbest çinden aldığım geçen cts geldi. Bekle daha 10 gün olmuş Zürih bile olsa.

daha bir hafta olmuş yav sıkıntı yok gelir bir ara.yurtdışı alışverişlerinde ben bir ayı gözden çıkarıyorum.

dx.com dan al tavsiyem.

ben powerbank aldım geldi.ama aliexpress gibi geç geliyor.

3 kez xiaomi aldım orjinal ve güvenilir 15 günde geldi

www.banggood.com

bu gerçek mi yahu çok ucuzmuş

ben bir ürün aldım, stokta diyordu, 5 gün kargolanmadı, canlı yardıma bağlandım sordum ne iş diye, bekleyin bakıyorum dedi, 10 dakika cevap vermedi sonra bağlantı koptu yazdı. ertesi gün ürün back shipping olmuş, stokta ürün kalmayınca öyle yazıyormuş. 5-6 güne yeniden stoğa girer yazıyordu ürünün açıklamasında, 4 gün sonra kargoya verdiler. 9 gün oldu, henüz çin'den çıkmadı ürün. en son havaalanında çıkış bekliyor gibi bişeydi, 1-2 güne çıkar herhalde.

gayet güvenilir bir site. herşey geliyor.

best bang for your buck diyeyim de reklamını yapayım.

10400'luk xioami almistim bende bir ay surdu gelmesi ama sorun yok

Bana 1-2 ayda geldi, gelen mp3 player çalışmadı, diğer gelenler fena değildi ama biraz kalitesiz çıktı

Fiyat iyi ancak $75'in üstüne türkiye gümrükte vergi uyguluyor. Amazonda da fiyatı düşük gösterme gibi bir şey yok sanırım.

amazonda eğer gümrüğe takılacak birşeyse zaten kendi hesaplayıp fiyat çıkartıyor. ben o üründen aldım birkaç hafta önce geldi şuan yurtiçi kargoyu bekliyorumki getirsin.

Türkiye'de gümrük limiti 75$ değil, 75€. öncelikle bunu belirtmek lazım. ayrıca amazondan birşey alırken gümrük limitinin üstündeyse bunun gümrük giderini amazon sizden tahsil eder, siz de gümrükte para vermezsiniz. gümrük vergisi de öyle ahım şahım rakamlar değil. çin için %18 diğer ülkeler için %20. alacağınız ürünlerin türkiye fiyatları ise, el yakan cinsten. özellikle bilgisayar ekipmanları çok güzel kar bırakıyor.

tinyurl.com/AmazonRehberi kısmında bir dh yazarı çok güzel anlatmış. tavsiye ederim incelemenizi.

ben aldım. referral kod ile kargo ücreti olan 5 dolardan da kurtuldum. 77 dolar 225 tl çekmişler enparamdan temiz. enişteme de aldırdım sizde alın herkes alsın.

DH de konusu vardı bu diskin, alanlar olmuştur mutlaka, bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum.

Ben blackfriday ı bekleyip alacağım, fiyat iyi, disk iyi, bence gayet mantıklı.

Evet ilk cevapta hata yapmışım özür dilerim, gümrük sınırı 75 Euro. Bu da gümrük sınırının altında demek.

Gümrükten parça parça toplamda kaç şey geçirebileceğinin sınırı da bu yıl kaldırıldı.

Bir umut biraz daha indirime girer diye yarını bekliyorum ben de almak için. Alan var mı, kargo durumu nasıl kaç günde geliyor? Aliexpress gibi 1 ayı geçiyor mu ?

Kargo 15 iş günü gibi bişey diyo, 3-4 hafta sürer heralde. Dolar artıyor yalnız, düne göre fark etti fiyat. Yarın daha çok indirim olacak gibi ama dolar da yükselecek gibi. bakalım kim kazanacak ehehe.

arkadaşlar ben alıyorum ya daha düşer mi dersiniz? düşmez dimi?

1 - yarın saat 10:00 u bekle. orada da düşmezse daha düşmez
2 - aynı diski amazondan aldım bir sıkıntı yok merak etme.
3 - ürün bozuk bile gelse amazona geri gönderirsin onlar da sana yenisini gönderir için rahat olsun

arnavutköy

beykoz da olabilir.

arnavutköydeki tokiler.
keyif veya melankoli insanıysan, şirket araba da veriyorsa, karadeniz kıyısı köylerde kiralık vardır belki.
ama bizim bu avcılar tarafına falan gelme, yolu uzak.

Yakınlık olarak ilk sırada Arnavutköy oluyor, herkesin yaşamak isteyeceği muhteşem bir ilçedir.
İkinci sırada ise Göktürk olur sanırım.

arnavutköy başakşehir hadımköy

Arnavutkoyu sahildeki Arnavutkoyle karisturmayin bu arada. :)

Gokturk derim butcen uygunsa.

Göktürk çok pahalı fiyat mekan olarak dengeli bir yer düşünüyorum

Biraz şehir efsanesi
Biraz gerçek
Şimdi o kolalarım tadı bile şişeden şişeye değişiyor. 2 lt ile 2,5 a aynı miktardaki özüt kullanıyorlardı. Mesele tat değil diyorum

hepsini geç cam şişe pepsiyi hiç birine değişmem.

teknolojiyle bulunabilir ama olay içinde ne olduğunu bulmaktan çok nasıl o hale geldiğini bulmak. yani atıyorum çeliği ısıtıp yavaşça soğutursan ayrı saniyede 100 derece çat diye soğutursan ayrı. ikisi de çelik aslında. dediğim gibi bilimsel yollarla muhtemelen bu da çıkıyodur ortaya ama neyse :D

iyi diyosunuz güzel diyosunuz da
bir çok taklidi var ama
hiçbirinin tadı da tutmuyor coca cola yı

rengini veren madde kanserojen madde hatta icerigi bazi ulkelerde icerigi degistirildi. formul derken eskiden bu bas agrisi ilaci olarak bulunmasi gereken bir sey oldugu icin haliyle ilac kategorisinde "formul" yazilmasi gerekiyordu.

simdi formulden cok "icerik" kalibini kullaniyoruz.

patent olayi dogrudur. coca cola'nin tarihine bakarsaniz turlu pislikler yaptigini gorebilirsiniz. pepsi pazar icerisinde pay almasin diye yuzlerce dava acildi ve hileler yapildi.

bu arada abd'de pepsi ve pepsi yan urunleri daha cok satilmaktadir. coca cola ayni burger king gibi basarili olani kopyalamaktadir.

birşeyin içindeki bileşenleri bilmek o şeyin nasıl yapıldığını anlatmıyor maalesef. örneğin kağıt paraların içinde ne var ne yok hepsi belli ancak o şekilde basması çok zor belli teknik gerek yada yukarda bir arkadaş çelik örneği vermiş aynı onun gibi. sen kolayı üreitrken diyelimki suyu başta koyarsan farklı tat oluyordur yada sonra koyarsan tat farklı oluyordur ama en son mamul neredeyse aynı olur.

son örnek kola yapımını çok bilmediğim için basit oldu ama genel mantığı anlatabilmişimdir umarım.

sehir efsanesi abi.

şehir efsanesi filan değil, örneğin bakkaldan aldığınız sakızın bile birbirinden farklı binlerce yapım reçetesi var (sıcaklık, zaman, basınç vb.) kolanın veya pepsinin reçetesi farklı bu kadar basit.

allahin adiyla +1
sadece malzemeleri bilmek yetmez diye dusunuyorum.
oyle olsa zartkola zurtkola yerine cocacola tadinda olurdu digerleri de.

içinde ne olduğunu bulmak olay değil. Aynı malzemeyle yapılan 2 yemeğin tadı aynı olmuyorsa aynı maddelerle yapılan içeceğin de tadı aynı olmaz. onun formülünün olayı malzemeleri değil hangi sırayla hangi işlemlerden ne kadar süreyle geçtiği...

bi telif hakkı olayı vardı o noldu acaba?

koka kola nın formülü değil marka değeri önemlidir
üretim tekniği, teknolojisi ve teamüller vardır

çok basit bir örnek vereceğim. bizde birileri yerli otomobil üreteceğiz diye kıvranıyor şimdilerde. (gerçi seçim bitti ya unutulmuştur)
e buyurun porsche 911 turbo burada. alın bi tane. sökün bütün parçalarını, biraz makyaj biraz değişiklik 3 aşağı 5 yukarısı aynısını üretin satın.
olur mu böyle bir şey

hadi çok komplike bir örnek oldu.
istanbul zilleri ya da zildjian zilleri. yahu bakır çinko minko kaç tane element olacak ki. deneyin işte hepsini %5 ondan %9 ondan. tutturun satın

var mı böyle bir şey ?

Yap da içek o zaman ?

eskiden üstünde "coca cola özütü" yazardı. şimdi "aroma vericiler" yazıyor.

ilginç bir detay olarak burada bulunsun.

kadıköy hilton'un manzarası bile topkapı sarayına bakıyo

titanic otel - bakırköy

net conrad.

Mac

D-gym

15 milyon nüfuslu yerde semt belirtmeden bu soruyu cevaplamak zor gibi?

Sports International, Hillside, Essporto sayılabilir.

zenginkoca.avi mi yoksa?

bi ay daha bekleyin christmas dönemi büyük ihtimalle indirime girer.

ne kadara düşer acaba? oynamakta istiyorum işte 100 lira civarına falan düşecekse şimdi de alırım ama emin olamıyorum.

cok bi indirim olmaz, beklemek istmeiyorsan al gitsin 20-30 tl icin seyetme.

Ay sonunda tahminen halloween sale olacak.Bir şansını dene derim..

minibüsle aksaraya ya da ulubatlı oradan metro.

metrobüs'le mertere gidip oradan metro'ya binebilirsiniz.

ayvansaray metrobüs durağına en yakın metro istasyonu bayrampaşa maltepedir. 2km uzaklık ya vardır ya da yoktur. ama vasıta ile ters. vasıtaya binmek için yolun yarısından fazlasını yürümen lazım.

trafi'ye gir noktaları o sana çıkarsın güzergah

metro zorunlu degilse basaksehir otobuslerine bin, daha cabuk varırsın.

bilmiyorum ama böyle şeyleri öğrenmek için genelde en verimli adres wowturkey'e girmek.

he ama muhabbetlere çok takılmayın baya yandaş dolu orası.

Burada 20.09.2016 yazıyor. Başlangıçta ben de 2015 diye hatırlıyorum.
www.ibb.gov.tr

En umutlu olunan dönem 2016 sonu diyorlar. Ama tahminimce 2017 ortası.

geçen sene 29 ekimde açılacak diye reklam panoları gördüm diye hatırlıyorum. bence en iyi ihtimalle bir senesi daha var en az.

2018 sonu. kesin.

yaklaşık 1 saat. tabi servisin ne kadar dolaşacağından bağımsız olarak. istanbul için çok değil. üstelik serviste uyuyarak gidebilirsen. millet 2 saat araba kullanıp köprü trafiğinde gidiyor işe.

servis dolaşmadan giderse max 1 saatte gider. ayrıca trafik olmayacağı için rahat olur.

kendi çevrende görmemiş olman yok manasına gelmez. benim çevremde basketbol takımı peşinden deplasmana bile giden kızdan tut futbol harici her türlü sporu takip eden bir sürü kız var.

tuttuğun takımın kazanması istediği biraz iktidar hissiyatıyla ilgili. kadınlarda bu daha az.

bir de sporların çoğu erkeğe,erkekler arası rekabete yönelik şeyler. kadınlar ise ponpon kız.

Yeterince spor seven kız tanımamışsın.

Benim kiz arkadasim gs maclarina gider, kufur eder fanatikti. Bense hic mac izlemem.

Ondan onceki de fanatik bjk idi.. bjk maci olunca hayat dururdu.

Benim bildigim futbolcu isimleri: hagi, bulent korkmaz, alex,popescu,

Ronaldo ve messi nin abartildigini dusunuyorum.

Futboldan anladigim bu.

Sevmesinler zaten.

bu oncelikle yetistirilmeyle ilgili. kizlar ve erkek cocuklar farkli yetistiriliyor. babayla mac izleme kulturu olusuyor daha cocukken. kiz cocugun hangi takimi tuttugunun onemi yok ama erkek illa onlarla ayni takimi tutacak. ayrica erkek daha rekabetci yetistiriliyor. spor musabakalari da rekabet ustune kurulu.
ayni sekilde mesela erkekler alisveris sevmiyor. giden sevgilisyle gidiyor. ayni sebepten. oyle yetistirilmediler cunku.

yahu hiç yok demedim, tabii ki de var çok çok az. genelleme yapıyorum.

şunun olabilme ihtimali için izliyoruz işte..

www.youtube.com

yada şunun

www.youtube.com

futbol güzeldir.. türk futbolu rezildir.

Ben seviyorum. Her turlusunu. Hatta hic maca gitmemis liseden sinif arkadasim iki elemani maca goturmustum. Erkek arkadasimi da ilk stada ben goturdum. Mumkunse deplasmana da giderim. Kizlar spor sevmiyor diye bir sey yok.

erkek.

spor karsilasmalarindán zevk almiyorum, muhtemelen de alamiyorum. bunda en büyük etken, gerizekali izleyici kesimi. bagirmazsan, hoplayip tepinmezsen, ya da "ertesi gün sorulan sorulara cevap veremezsen" izlemis sayilmiyorsun. yok, 11i sayamazsan takim tutamazmissin. hadi ordan.

snooker turnuvalarini seyretmekten, redbullun organizasyonlarini izlemekten, stihlin yarismalarini izlemekten keyif aliyorum. kano ve kayak turnuvalari bile izlemisligim var. ben bunlari seviyorum. sakince izleyip, bir yandan da konusabiliyoruz.

ama futbol haricinde spor yok memlekette. soru sorarken bile, ismin ne? memleket neresi? hangi takimi tutuyorsun? futbola bir isinmaya calissam dahi siz bitiriyorsunuz ki. mac varsa kalkiyorum mekandan, mac muhabbeti gecerse uzaklasiyorum, gündem bitti, futboldan baska konu kalmadi zaten. din ve futbol, herhalde toplumlarin afyonu ya.

Ben de izlemiyorum ama nedeni sevmemem değil. Oyunu oynayan ben olmadığım için o an ilgimi çekmiyor sadece hatta sıkıcı geliyor. Ama oyunda aktif olarak yer aldığımda tam tersi.

genelleme yapma

1.yüzme
2.tenis
3.basket
4.koşu

izleyen büyük çoğunluk var tabi ama denk gelmemişsin

Benim açımdan doğru, olimpiyattan olimpiyata izliyorum. Eskiden en çok tenis ve ritmik jimnastik izlerdim. Gerçi ritmik jimnastiği denk gelirsem izlerim ama hiç televizyonu da açmadım ki yıllardır. En son tenis izlediğimde de Martina Hingis vardı. 19 yaşına kadar deli gibi futbol izlerdim, hatta halı sahada hakemlik yapmışlığım da var ama bıçak gibi kesildi ilgim.

Bunun ilk kısmı takım tutmadığım için olabilir. Bu yüzden de başarısıyla mutlu olduğum, başarısızlığı ile üzüldüğüm bir kişi veya takım yok. Dolayısıyla, bir tarafın atağa kalkması bana çok şey hissettirmiyor.

Bir de biraz katı bir yanım var. Örneğin, tuttuğum takım maçı kazandığında "Kazandık!" diyebilen bir insan değilim yıllardır, çünkü hiç katkım yok. Ben kazanmadım ki! Ben bir şey yapmadım ki! Oyuncu değilim, saha ekibi değilim, dolaylı bir destek veriyor da değilim. Günün sonunda, benim gurur duyabileceğim hiçbir şey yok elimde, hiçbir şey yapmadım. Tamam, maç izlemediğim sürede atom parçalamıyorum ama kendimce daha eğlenceli, faydalı şeyler yapıyorum. Sporu eğlenmek, stres atmak için izlemeyi anlıyorum, kazanıp kaybedince oluşan bir duygu değişimini de anlıyorum ama "Kazandık" ya da "Kaybettik" deyip olaya kendimi dahil edemiyorum. Bahis oynamış olsam "Aferin bana, kazanan takıma yatırım yapıp ben kazandım" derim ya da takım forması veya takıma katkı yapacak bir şey satın almış olsam "Takımın kazanmasında benim de minnacık olsa bile bir katkım var. Kazandık!" derim, daha fazla taraftar toplamadım, bir şey yapmadım. Öyle veya böyle bir katkım da yok. Tamamen etkisiz elemanım. Belki de burada asıl soru "Neden izlemiyorsun"dan öte, "Neden izlerken bizim aldığımız zevki almıyorsun" olabilir. Neden almadığımı bilmiyorum, belki oyunlardaki testosteron-adrenalin karışımı itiyordur. Gerçekten takım sporlarını agresif de buluyorum biraz. Belki toplumsal cinsiyette bunun bir "erkek işi" olduğu ile büyümüşümdür. Burada bir noktayı açmak gerek; erkeksel şeyleri sevmemek kadınlara ithaf edilen şeyleri sevmek anlamına da gelmiyor; romantik komediden de zevk almam örneğin. Bu duygusuzluğun çok fena çöktüğü başka alanlar var. Neden spor değil de o alanlar, hiçbir fikrim yok.

Şu an arada olmama rağmen spor yapıyorum ama bu belli bir spor değil ki. Belli bir sporun tutkunu değilim. Bu yüzden "Şimdi spor yapmak (salonda, dışarıda) da çok moda kızlar arasında ama niyeyse müsabaka izlemeye gelince sanki sarmıyor gibi hanımları" cümlesindeki kurduğun bağlantıyı kuramadım, anlayamadım bile. İki kardiyo yapıyorum, onu da kendim için yapıyorum. Kuralları yok, kazananı yok, kaybedeni yok, önceden belirlenmiş süresi, hakemi, jürisi, vb. yok. Başka birinin yaptığı veya izlediğim bir sporun buna dair bir katkısı yok ki. Bir spor dalının hayranı olmamak ile spor yapmak arasında çok da ilişki kuramadım bu yüzden. Başka bir deyişle, futbol-halı saha ilişkisi kurulamıyor bunda. Yapılan spor, diş fırçalama gibi, banyo yapmak gibi düzenli bir görev; tek farkı zevk de alabildiğin, kendini iyi hissettiren bir görev olması.

Bu arada izleyenler ve fanatikler var tabii ki ama çoğunluk olup olmadıklarını bilmiyorum. İzleyen de izlemeyen de tanıdığım var, ne kadar genellenebilir, bilmiyorum. Ben izlemeyen bir kişi olarak kafamdan geçeni açıklamaya çalıştım.

izleyeni değil icra edeni tercih ediniz.

fanatik kız = leş kız, keko kız, koca götlü kız.

vaktiyle ece temelkuran aslında futbol sevebileceklerini, ama erkeklerin o agresif, ateşli, fanatik tavırlarının kendilerini ürküttüğünü; daha insanı olsalar her iki cinsiyetin de birlikte keyifle izleyebileceğini yazmıştı.

dediği gibi olsa futbol o kadar popüler olmazdı. zaten kendisini de ne basketbol, ne voleybol, ne tenis ne de hentbol müsabakalarında gördük.. derdi üzüm yemek değil bağcı dövmekmiş o yazısında.

Ben güreş izliyorum, boks izliyorum, MMA izliyorum. Topla oynanan sporlar, yüzme gibi bireysel sporlar ilgimi çekmiyor, ama olimpiyatlarda onları da izliyorum.

jimcik +1

yetistirilme tarzi ile ilgili.
sen kizsin napicaksin bunlari nidalari ile siz de buyuseniz ilgilenmezdiniz.

kendimden ornek vereyim, ortaokulda deli gibi f1 yarislarini ve basketbol maclarini izlerdim. ilkokuldayken tvde boks maclari cikardi bayilirdim, hala cumartesileri izlerim (kanalturkteydi sanirim).
her turlu martial arts musabakasina bayilirim, isim gucum olsa bile denk gelirsem oturup izlerim.
futbolda sadece sevdigim takimlari izliyorum, cok ilgili degilim.
olimpiyatlara cok fazla bakmam.
whimsical gibi bireysel degil de kapismali musabakalar daha cok hosuma gidiyor :)

gecen martial arts filmleri onerisi isteyen birisi vardi.
cevap yazdim duyuruya sunlari sunlari sevebilirsiniz diye.
hemen 2-3 tane pm geldi, sen nasil kizsin? bunlari nasil sevebilirsin?
milletin kafasi hala bu sekilde calisiyor.
kadinlar da zaman icinde ilgilenesi varsa ilgilenmekten vaz geciyor.
futbol maclarini izleyen kizlara kiro deniyor.

farkinda olmasaniz da toplumda hala x kiz isi x erkek isi olarak adlandirilan seyler var.
spor da onlardan birisi.

gencken aikido ve kickbox antrenmanlarina giderdim.
kizsin sen ne isin var, erkek fatma mi olcan sen derlerdi.
zihniyet bu yani.

bende sürekli trafikteyim ama hiç bu zamana kadar sık başıma gelmedi bu. yani delircek duruma gelmek saçma geldi açıkçası. bence bu şekilde rahatsız edilmenin trafikte gidişinizle alakası olabilir.

neyse yansıtıcı işe yaramaz bence çok geniş ve iyi olmadığı sürece. arkaya far fikri mantıklı ama siz onu yaktığınızda arkadaki adam göremeyip kaza yapsa sonucu ne olur bilemedim hukuksal olarak.

gidişimle ilgili olduğunu da sanmıyorum. ayrıca hususi olarak bana yapılmıyor. sürekli uzunlar açık gidenler var. ha bir kaç kere rastladığım şey, adamın kısa farının teki arızalı olabiliyor. zorla uzunları söndürtünce fark ediliyor.

ayrıca neresi saçma geliyor? yediğim ışık nedeniyle ne sağı, ne solu ne de arkayı kontrol edebilecek bir durum kalmıyor.

edit : aslında arkaya led kayan yazı mı yazdırsam? "lütfen uzunlarınızı kapatınız" gibi. istediğimde basar yakarım. ve evet, derdimi sikeyim. bu konu canımı sıkıyor.

(bkz: arka sis lambası)
bazı arabalada sadece sol tarafta oluyor. aracın stop grubu ve elektrik tesisatı uygunsa sağ tarafa da kendin taktırabilirsin.
iki tarafta da varsa zaten sıkıntı yok. en güçlüsünden bir ampulle değiştir sis lambanı.

ayrıca arka camına cam filmi çektirebilirsin.
otomatik kararan dikiz aynaları var, mevcut aynanı onlarla değiştirebilirsin.

kararan dikiz aynalarından al.

Gece sürüşlerinde bakar kör olmayı öğrenmelisiniz. Aynı durum benim de başıma geliyor ama rahatsız olmuyorum. Odağınızı ışık kaynağına yöneltmeyin.

Hemen hemen tüm araçlarda dikiz aynasının altındaki aparatı yukarı iterek ışığın yansımasını azaltabilirsiniz gece sürüşlerinde. Yeni araçlarda zaten otomatik karartıcı oluyor. Onun dışında arkadan rahatsız edecek kadar fazla ışık gelmemesi lazım, yine rahatsız oluyorum diyorsanız arka cama perde takabilirsiniz.
Karşıdan gelenlerin uzun farı rahatsız eder ona pek çare yok ama arkadan gelene bu kadar takıldığını ben de ilk defa görüyorum.

gözlerinizi de kontrol ettirin. ışığa aşırı hassasiyet olabilir.

su an issizsen bile girme o yola, git bir is bul. master ile baslayip doktora ile devam eden ve hala onunu goremeyen biri olarak kesinlikle isine ve kariyerine odaklanmani tavsiye derim. dort yil cok uzun bir sure insan hayatinda. hem de en guzel zamanlarinda, hayatin belirsizliklerle dolu olacak. gelecege dair hicbir plan bile yapamayacaksin. her zorlukta keske isime odaklansaydim diyeceksin.

eğer biraz aile desteği varsa tum yada tub kesin git. orada iş bul kal. hatta master yaparken ikinci senende birşeyler bulabilirsin bile çalışmaya.

Iki farklı mesaj iki farklı öneri :)

Ben ülkeden çok bunaldım ama. Almanya için bir de tev bursu çıkma ihtimali var, o bursla orada geçirebilirim

Burs çıkmazsa da ailem destek olacak zaten. Benim de birikmiş param var biraz.

Başka fikirleri olan var mı?

başka fikir istedin yine ben yazıyorum olsun hem belki tartışma ortamıyla farklı insanlarda gelir:) aile desteği ve birikmiş para varsa almanyada master yüzde yüz yapılmalı. heleki tum kaçırılmamalı. belki 2 sene düzenli bir işte çalışmayacaksın ama ilerisi için çok daha faydalı olur. almanyada mastersız adama mühendis bile demiyorlar.

tev bursu için geri dönme şartı vardı galiba ama emin değilim o sıkıntı yapabilir belki.

Benim hayattan beklentim bu noktada önemli bence de.

Bir kere somut bir şeyler üreteyim istiyorum. Ikincisi huzurlu ortamda kendimce yaşıyım etrafımda Arkadaşlarım sevdiklerim olsun yeter. Hayat bir yarış değil bence o Yüzden 5kkazanma gibi hırsım yok. Ama verseler niye kabul etmişim :)

Almanya'da Mühendisler 2k civarı alıyormuş ama 1k bile yetiyormuş sanırım. Şimdi ben mesela kalan 1k'yı direkt bankaya atarım. Cok ekstrem harcamalarım yok. Belki lüks olarak Münih olursa bayrrn Münih kombinesi alırım uzun vadede.

Bir de sosyal medya özellikle instagram cok Saçma geliyor bana. Öyle gösteriş merağım pek yok :)

Umarım anlatabildim beklentilerimi az cok.

Almanya Düşünme sebeplerimden biri de cok sıkılırsam haftasonu atlar gelirim mantığı. Ya da canım döner çekti diyelim orada rahat rahat yiyebilirim. Bunlar basit Şeyler gibi gözükebilir ama Almanya bence böyle basit sorunların neredeyse tamamının Çözümünün olduğu yer gibi gözüküyor.

Avusturya ve almanyads kimse okumak icin acele etmiyor. Gec kaldim gibi bir durum pek yok yani oralarda.
Mastera basladiginds part time calismaya basladin mi tamamdir.

Cok saolun yorumlarınız için. Gitme isteğim daha da arttı ne yalan söyliyim :)

muhtemelen ilk zamanlarda zorlanıyorlardır. lakin iş rutine bindikçe artık normal hale geliyor. bir arkadaşımız daha yeni savcı olmuş bir adamla çıkmaya başlamıştı. eşim, ben hep birlikte yemeğe gittik, adam o gün et yiyemedi. otopsi izlemişler o gün. ama 7 sene geçti bunun üstünden şimdi otopsiden çıkıp kebap gömüyordur.

kokuya alıştıktan sonra gerisi çok sıkıntı olmaz. insan herşeye alışır. oradakiler günde kaç tane ceset ile uğraşıyor eninde sonunda alışılıyor.

ben yalnızca bir kere otopsiye girdim. görüntü olarak evet hiç hoş değil ama bünye alışır muhtrmelen bir süre sonra, ama bazı özel vakalardaki kokuya nasıl tahammül ediliyor bilmiyorum.

2006da girmiştim ben ama o koku aklıma geldikçe hala tiksindirir beni.

Ben normal ceset incelemesinden daha çok böyle parçalanmış, kafası koparılmış cinayetler gibi ceset incelemelerinden bahsediyorum :(

o etlerin pis kokuların arasında bir de lahmacun kebap söyleyip iştahla yediklerini çok defa gördüm. keza doğum hastanelerinde de o kadar doğum dışkı kan, idrar kokuları ve feryat figan doğum sancıları çekilen odalarda (20-30 anne veya adayı) çaylar kahveler tatlılar yemekler yenir.
six feet under diziinde de buna benzer sayısız sahne vardır.

yapboz gibi geliyor öyle düşün, parçaları birleştiriyorlar.

Ölüm parçalanma onlara göre anormal değil.

O ceset ile sempati kurmadan sadece doku olarak gördükten sonra çok fazla etkilemiyor. (En azindan öyle saniyorsun). Devletin psikolojik destek açısından zerre kadar yardımı yok.

Hayat tarzları etkilenmiyor. Genelde sakin insanlar.
Ayrıca bakan kişilerin değil (doktor, savcı vs) kesen ve dokunan kişilerin işi çok daha zor.

Koku sadece beklemiş cenazelerde olur. Çene altından kasığa kadar açılır ve organlar incelenir.

Saçlı deri kaldırılır beyin incelenir.

Akabinde alınacak örnekler alınıp kapatılır.

Zor iştir, çok zor. 10 gün beklemiş, kurtlanmış cesede dokunmayı ve açmayı bırakın, 30 metre uzağında beklemek tahammül edilecek bir durum değil.

Ancak adli tıp uzmanlarının taban aylıkları çok kötü olmasına rağmen, kesip biçtikçe maaşları iyi bir noktaya geliyor.
Yardımcılar, otopsi başına 200 tl gibi bir rakam alır.

Analarının ak sütü gibi helal derler ya, o kadar zor iş işte.

asistanlık sırasında zorlayıcı olabiliyormuş ama sonradan alışılıyormuş. bir adli tıp asistanı abla en kötüsünün mezar açmak olduğunu söylemişti. kurtlar falan çıkıyormuş cesetten. bayağı kötü.

maaşları doktor ortalamasına vurursak çok aman aman tatmin edici değil ama canlı hastayla uğraşmaktansa ölüyle uğraşmak daha kolay geliyor insanlara. dayak yeme riskin yok, dışarda sıra bekleyip kapı yumruklayanlar yok. malpraktis riski yok. adam ölmüş, bir daha ölecek hali yok. kendi hayat tarzını çok etkilemez ama ona bakış farklı olabilir çevreden.

münevver karabulut da, ankara patlaması olayları da taze cesetlerdi. maalesef taze cesede otopsi "kolay" bişey. sıkıntı, beklemiş ve kurtlanmış cesetlerde oluyor. bir de boğulma vakalarında.

normalde adli tıp uzmanları, yoksa herhangi bir doktor otopsiyi yapar. pratikte ise genelde eli iyi olan bi hademe seçilip yetiştiriliyor ve kaba otopsiyi o yapıyor. uzman/doktor ise diğer ince işleri yapıyor.

alışılıyor+1. alışmak zorundasın. o işin içine girerken ne olacağını da biliyorsun, bunun eğitimini alıp giriyorsun. yapamayan zaten hiç başlamıyor bile

psikolojik destek direkt yok ama istediğin yere başvurabilirsin destek için