odtünün fen bilimleri enstitüsünün sitesine baktınız mı

baktim butun bunlar sitede yaziyor sanirim guncelleme problemleri var

bölümünüz ne

1 ve 3'ten yakışıklı, 4'ten değil. imaj var, fena değil. kızlar sever böyle tipleri.

ikinci eleman soldan sağa mı sağdan sola mı bilemedim ama dördü de tipsiz abi. üstelik karizmatik de değiller. fail hepsi amk.

Biraz uzun suratlı ama gideri baya var.

spor giyinmemesi lazım, idare eder yoksa.

silik

@borderline, üzgünüm borderline, benziyorum :( :)

elemanla tarzlarımızın yakından uzaktan alakası olmasa da, fotoğrafı ilk gördüğüm dakikadan itibaren gülüyorum. anca bu kadar benzeyebilir lan, adanalı ronaldo gibi buluşma düzenlicem arkadaşlar.

berbat resme bakarken sagimdaki iidir

Ses de benziyosa her turlu yakisiklisin

Eşcinsel olmadığını belirtmene ne gerek var anlamadım ama ortalamanın hayli üstünde.

hafif atlık var ama fena değil.

4lü arasında en iyisi bence. 1 ve 4. çok apaçi, 3. çok sıska. en iyisi 2. yani siz görünüyorsunuz sıkıntı yok bence.

Dördü de düzgün insanlar, biraz şekil yapacaklar o kadar.
Senin dediğin kot montlu olansa, saçını biraz daha kısalatacak. daha yandan ayıracak, o sakallar gidecek. Düzgün giyinilecek.

@firez hocam soldan 2. sağdan 2. değil yani

Eğer o ise daha iyi ya, içlerinde en düzgün olanı o zaten. Pırlanta gibi çocuk. Yalnız biraz daha şık şeyler şeyler giyecek. (resimdekine diyorum).

en sağdakini tercih ederim ama bence 1 ve 3'e oranla iyi sayılır.

yaramaz

bilgi üniversitesi iyidir

bilginin sıralaması ne durumda bilmiyorum ama mühendislikte sıralama

tercihe göre boğaziçi/odtü
itü
ytü

gerisinde okul adı pek önemli değil. abet akreditasyonu var mı ona bakın. olanlardan istediğiniz şehir sahip olacağınız sosyal imkanlar vs. gibi şeylere göre bir üniversite tercih edin.

bu biraz genel tercih tavsiyesi gibi oldu ama, hadi bakalım iyi çalışmalar!

türkiye ve ortadoğu amme idaresi enstitüsü

googleda arama yapamayı bılıom sadece ne halta yaradığını falan merak ettım yane googleda olmayan bılgılerı bılen agazdan ıstedım

geçen ayla bir ilgisi yok, birkaç senedir bu böyle. eskiden asker kaçakları içişleri bakanlığı'na bildirilirdi, dolayısıyla ona bağlı olarak çalışan polis de kimlik soruşturması yaptığında bu bilgiyi görürdü.

şimdi ise sadece askeriye ilgileniyor bu tür vakalarla. dolayısıyla askeri inzibata ya da jandarmaya yakalanmadığınız sürece hiçbir sıkıntı olmaz kaçak durumuna düşmüş olsanız bile.

bir de kolay kolay kaçak durumuna düşülmüyor. ancak ne yazık ki o kadar araştırmama rağmen tam olarak bu işin formalitesi nedir bilmiyorum, öğrenemedim de.

Başka bilgisi olan?

olmaz birşey git bak işine kalktı o devirler bitti

önlisans ve lise sınavlarını kazansan bile lisans mezunu olman dolayısıyla tercih yapamazsın.
lisans'tan girmen gerek.

bunu nerden anlıyorlar ki ? peki şimdi mühendislik bitirdik diye 90+ almam mı gerekiyor, yani bin liralık bir memuriyet yok mudur devlette bu lisansımla girebileceğim ?

nasıl nerden anlıyorlar? senin üniversite okuduğunu ya da mezun olduğunu devlet baba bilemeyecek mi?

düz memurluk var. onun için kpss lisans'a girip sadece ilk bölümü yapman gerek. (bkz: kpss b) ya da diğer adıyla.

anladım kpss b. peki bu egitim hakkı denilen şey dogrumduur yani haftanın 2 günü felan izinli olup gidebiliyormuşum ?

öyle birşey yok yüksek yapamazsın tamamen amirine bağlı o iş ama 40 gun mazeret izinin var enfazla 40 gun gitmezsin kanuni hakkınla hele 2 gun izin falan vermezler asla devlet dairesinde
bir de ilk yıl izin hakkın yok

www.memurlar.net yanılmışım izin hakkın asla ve katha yok

izin hakkı amirine bağlı. aynı birimde çalıştığım 2 arkadaşım marmara ve ist. üniv. de yüksek yaptılar. kpss ye girip üniversitelerdeki memur kadrolarına tercih yap bence. sgk da maliye de falan kesinlikle izin vermezler.

doktoru değiştirsin bu işler ilaçla çözülmez hava değişimi alsın başka şehir başka insanlar başka uğraş falan bulmasını sağlayın eskiden depresyon yaşamıştım ve bir müddet anti depresan kullandım çok kısa bir süre rivotril içmiştim (doktoru değiştirdim) 5 para etmeyen en amele doktorun ilacıdır xanax falan hepsi boş doktorlar hiçbirşey bilmiyor ve sadece statulerini devam ettirip bizi yolmaya and içmişler recep ivedikin psikolog sahnesi tamamen gerçek hayat aptal bir psikologla muhabbetle hayatın değişmez hayatın ancak hayatındaki sorunlar çözüldüğünde değişir. psikatıra gitmeyin bile hiç psikatır ancak beyninde arıza varsa şizofren veya başka tur ancak ozaman işe yarar psikolojik işten psikatır çakmaz diplomayla paranın amına kor bizim batı özentileri de işte dizilerle filmlerle pompalar bu adeti ergense oluruna bırakın zaten intihar edecek değildir o biraz gaza gelmiştir.

bir de bu ilaçları hep yabancıların hayat tarzına gore yapıyorlar testler denemeler hep yabancıların depresyon bilmem nesine gore ayarlanıyor batı toplumuyla biz çok başkayız bence ilaçlar beş para etmez çünkü oranın elması buranın lebelebisi gibi bamabaşka herşey

Ilaci icmeye devam etsin. 2 haftada bir de psikyatr a kontrole götürün.
Ek olarak psikologa götürebilirsiniz. Faydasi olur.

" Ben artik düzeldim, intihari düsünmüyorum vs. " derse inanmayin. Sürekli dikkat edin. Bu durumu atlatmasi 2-3 yil belki daha fazla bile sürebilir.


Not: Suan ilk bastakine göre durumu daha iyiyse ilac sayesindedir.

iyi bir hekim arkadaşına veriyorsa bu ilacı, ondan hayır geliyor demektir.

ilaçla çözülmez bu işler diye amele amele konuşmayın millet 6+ yıl hıyar gibi ilaç yazmaya okumaz. tamam iş sadece ilaçla değil ilaç terapinin desteği olur.

psikiyatra devam etsin. ilaca da devam etsin. ilaçların yan etkisi var 1 ay kadar depresif takılır sonra toparlamaya başlarlar.
ağzı olan konuşuyor amk.

edit: tom riddle gibi açıklarsanız sorun yok :)

intihar gecmisi olan insanlara klonazepam gibi benzodiazepin turu ilaclarin verilmesini ben cok dogru bulmuyorum, intihar riskini az da olsa arttiriyor. doktoruna soylesin, rivotril yerine bir antipsikotik de verebilir, o da ajitasyonu azaltacaktir.

Bu ilacin bagimlilik yapici bir özelligi oldugu icin (duruma göre) zaten cok fazla kullandirilmaz.
Hasta ilk bastaki yogun duygu ve düsüncelerden biraz arininca ilac degistirilir.
Ilac ilk kullaninda bir süre hasta üzerinde; reflekslerde zayiflama, sürekli uyuma istegi, yorgunluk, bas agris,uykusuzluk, sinirlilik ya da kabus görme gibi hafif yan etkileri genelde gösterir.
Bunlara bakip ilaci birakmak cok yanlis olur.

@loquacious
"bence ilaçlar beş para etmez çünkü oranın elması buranın lebelebisi gibi bamabaşka herşey"

bu tespitinizin dayanağı nedir? tıp dünyası tarafından genel kabul görmüş periyodiklerde yayımlanan ve yüksek citation sayısına sahip ingilizce makalelerle cevap verirseniz çok daha inandırıcı ve ikna edici olacak.

belki ilacın yan etkileri var vs. ancak bunları okudu diye bırakmasın ilacı. başka bir hekime danışmadan yapmasın.

çünkü küçümsenecek bir şey değil bu. intihara kalkışmak. ergenlikten dolayı teşebbüs filan diye hafife almayın. maddiyatları ne kadar yetiyorsa tedavilerini yaptırsın.

benim amcam genç yaşta intihara kalkışmıştı. üzerinden belki 20 sene geçtikten sonra intihar etti. çoluk çocuk ortada kaldı.

intihara meyilli kişilerin takip edilmesi gerekli. küçümsemeyin.

ve arkadaşınızdan gizli ailesi ile de bu konuları konuşun bence. şakaya gelmez.

rivotril o kadar da abartılacak bir ilaç değil benim sürekli kullandığım ilaç... dozu mümkün olduğunca düşük tutun ve gün içerisine bölün... veyahut sürekli titrasyon yaparak güvenle kullanılabilir... bir çok doktorda ne yazık ki bunu bilmez ve akşam yatmadan önce tek doz verin der...kesinlikle bu şekilde kullanmayın...titrasyonu da google dan araştırıp öğrenin...

yok.

ediolar ben de etiler negatif ciktim sevindim pozitif beklemiodum ama yine de sevindim iste/
hastaneye gore degisebilir raporun icerigini sor hangi testler var de eliza derlerse hiv testidir o

Şarjlıysa pek performaslı olacağını sanmıyorum. Bunların üst modelleri benzinli oluyor, asıl onlara bakmak lazım. 60 liralık helikopter, 60 liralık olur.

Aslında bunu elim kontrol muhabbettine alıssın diyerekten düsündüm. 60 liralık helikopterin sancısı da 60 liralık olur en nihayetinde, baktım elim yatkın bi üst model bi üst model diye giderim sanırım.

kesinlikle önce sim al onda öğren öyle başla
edit: 60 liralık helikopter için sime gerek yok zaten sim 50-60 milyon. ben 200-300 milyonluk bir şey alacağınızı zannettim e haliyle onu kaldırır kaldırmaz kırmak da pek hoş olmayacağı için benim yaptığım gibi simden başlayın dedim

bence hemen başla al ucuzundan hevesin geçsin.

kontrolü öğrenmek için bence güzel alet.. tehlikeli olabilir benzinlileri, ciddi yaralanmalara sebep olabilirsin(bence)

not:hiç kullanmadım da bi an;

"güzel aletmiş lan vaay benzinliside varmış, olm sktr et sen kullanamazsın bundan büyüğünü büyüğünü, ya kendine ya çoluk çocuğa çarpar pervanesi, bişey olur kaşı gözü çıkar al başına bela"
dedim kendi kendime

Al gitsin, kasma. Uzunca bir süre idare eder seni. Evde takılırsın evvelâ, sonra rüzgârsız havada açıkta. Skalada altlarda bu modeller, fakat en al değil. Kontrolleri nispeten iyi. Eğlendirir.

ilk kullanımlar için çok iyi bir model ben de almaya karar verdim. 4 channel+gyroscpoe+8-15 dk uçuş süresi 65 tl için iyi.

Hiç alakam yoktur da... Yeğenim almış bunun aynısından, oyuncak olarak. Çok değil, iki duvara çarpmaya dağıldı bütün iç aksamı, uçmuyor artık. Hassas alet olduğundan en ufak bir sorunda uçmuyor bi' de. Boşu boşuna 65 lira harcamasın biri diye dedim. Daha kaliteli alternatiflere bak derim, bütçen uygunsa.

salam heliler 1500 dolar ama ucuramassin once ucakla baslaman lazim

kontrollere alışmak için ucuzundan başlaman gerekli. pahalı bir model alıp acemilikle bir yerlere gömüp hem maddi hem manevi olarak sarsılacağına, bence en ufaktan başlamak en iyisi. bu tip hobilerde pratik çok ama çok önemlidir.
zaten bunu aldıktan kısa süre sonra bir yere çarpıp ya da düşürüp kıracaksın, ama en azından neyi nasıl kontrol edeceğini öğrenmiş olacaksın. böylelikle yukarıda bahsedilen profesyonel benzinli modelleri kendine güvenerek alırsın fena mı?
iyi eğlenceler...

(bkz: seo)

içerik iyi olursa bir şeklde güncel de tutarsan yükselir. orjinal içerik bu işin ilacıdır. en güzel örneği de alkışlarlayaşıyorum ve zaytung.

bolca diğer sitelerden sitene link alman lazım yoksa yukselemezsin siktin sene diğer şeyler palavra internette bir sürü seo sitesi var onları oku

anti-militarizm mesela...
veya insanlar kendilerini korumaktan ziyade mevcut siyasi düzeni ve bunun organizatörlerini korumayı ilke edinmiş bir orduya katılmak istemiyor olabilirler.

konusu açılınca gidenlerin yüzündeki o anlamlı ifadelerden bişiler oldugu belli ama şans birazda

istememek ayrı, ama dalağını aldıracak kadar istemeyen antimilitaristler mi var yani?

bir çok insanın istemediğini ve tercih şansı olsa etmeyeceğini biliyorum. benim merak ettiğim bu kadar korkmak niye?
.

korkmak değil de yaşantıdan koparılmak zor geliyor olmalı. gidicem görücem, dönünce daha iyi anlatırım belki.

neden olmasın ki? yıllardır hapiste olan vicdani retçiler var. dalak aldırmaktan daha mı iyi durumları sence?

haftasonu olan çarşı izni (eğer yazıcı lütfedip yazar ise 5 saat sadece izin verilen yerlere girme ve inzibat korkusu ile) haricinde hapishaneden pek bir farkı yok. hatta eğitim ve disiplin olayını katarsan daha bile kötü denebilir. suçlular içeri girmekten nasıl kaçıysa kanundan aha aynısı işte

Zorunlu, seçme şansın yok. bunun ötesinde nereye düşeceğini, başında/yanı başında ne tiplerin olacağını bilmiyorsun. bir doğa cennetinde cehennemi de yaşayabilirsin, dağ başında bi yerde yan gelip yatabilirsin de sahiden.rahat ol yine de, kısa dönemsin, birçok yerde kısa dönemlere ilişmezler pek.bir de oradaki tecrübelilerin dediği gibi arada kaynamak, göze batmamak lazım. ismin bilinince ota boka koşturulabiliyorsun.

askerligini yapmis biri olarak "delidir yakalayin" nickli arkadasin her cümlesine katiliyorum.

aslında sadece acemi birliği zordur. ne yalan söyliyeyim ben ilk gece ağlamıştım. ama daha sonra anladımki ulan yüzlerce insan benimle birlikte aynı şeyleri yapıyor ve yalnız değilim. acemi birliğinden sonra çok kötü yerlere düşmezsen askerlik sana tatil gibi gelebilir. şans bana güldü cumhurbaşkanlığı muhafız alayı'nda yaptım. sen nereye düşersin bilinmez artık.

canım tatlı arkadaşım , 300-500-1000 erkekle bir arada kalıp onların muhabbetlerine ortak olmak istemiyorum. egosu yüksek komutanların ego tatmin aracı olmak istemiyorum.benim savaşım olmayan ( 2 taraftada değilim) bir savaşta piyon olmak istemiyorum. özgürlüklerime düşkünüm 5 ay 12 ay 15 ay bir yere kapatılıp oranın kuralları ile yaşamak istemiyorum. seks hayatım fena değil canım istediğinde kız arkadaşımı çağırıp sevişmek istiyorum şap içmek değil. içki severim canım istediğinde içmek istiyorum . saat 11 e kadar uyuyabiliyorum mevcut düzenimde sabah 6 da içtimaya çıkmak istemiyorum. daha sayıyım mı ? Savaş varsa savaşmak askerliği meslek edinmiş ; bundan gelir, çıkar ,fayda ,ego tatmini kazananların işi. vicdani redçileri anlıyorum takdir ediyorum onların gördüğü muamele dalak aldırmadan da fena. Gönüllü gidip ,zevk alanları da anlıyabiliyorum kendi sosyo ekonomik durumlarından gelen bir tercih saygım var.

militarizim falan değil arkadaşım bildiğin göt korkusu. yetiştirilme tarzıyla da alakalı. kıçındaki donu bile şurdan alıp şuraya koyamayacak kadar öküz adamlar bu korkuya ön ayak oluyor.
kolay mı askerlik? bence de değil. kimse koşa koşa gitmek istemez elbette ama şu hayatta karşına binlerce engel gelecekse ki gelecek, bu askerlikte böyle bir engel. sıkacaksın dişini yapacaksın. orada kendin gibi olursan istersen en rahat bölükte ol yada en zor, bir şekilde bitirip geleceksin. oraya ''benim göte hallenirler'' korkusuyla gidersen hallenirler. yok ben adam gibi gider gelirim diyorsan da gider adam gibi yapar gelirsin ve onca can dostu edinir gelirsin.
cem yılmaz bir gösterisinde ''ben sahneye çıkarken şalteri kapatıyorum öyle çıkıyorum'' diyordu, işte bu da bunun gibi şalteri giderken kapatırsın gelince açarsın hepsi bundan ibaret.

üniversite mezunlarını çatışmaya göndermiyorlar rahat ol.
çevremde yapmayan çok ve herkes bana soruyor nasıl yaptın askerliği diye.
cevabım da şu: ben yaptıysam herkes yapar.
bu durumda sen de yaparsın.

her türlü argumanı anlıyorumda şu argumanı anlamıyorum '' ben yaptıysam sende yaparsın '' , ''kapa şarteri öyle git '' lemmings miyim ki ben baştaki biri yaptı diye sürüye uyup birinin arkasına takılıp mantıksız işler yapıyım. şarteri kapatmasak gidicem işte o şarter kapatma mevzusu uymuyor bana.Yapıp gelenlerin % 90 ı ''biz yaptık , başkası da yapsın '' mantığı ile düşünüyor.yaptıysan ne mutlu sana , ama yapmayanları yapmak istemeyenleri hor görmek neden ? koyun olmadıkları için mi ?

- yapmak istemiyordum
- yaptığım için övünmüyorum
- ben yaptıysam herkes yapar diyorum çünkü naif bir insanım, silah sevmem, savaş sevmem, spor yapmam, kodum mu oturtmam, klasik müzik dinlerim vs... ben ve tüm çevrem ruh ve bedenen askerlikte çok zorlanacağımı tahmin ediyordu. ama öyle olmadı.
- o yüzden çevremdekilere ben yaptım herkes yapar diyorum.
- şarteli falan da indirmedim.
- gerçekçi olalım, kimse şartel falan indiremez, robot muyuz yahu?

kardeşlerim;

şalteri indirme mevzusu benden çıktı. 18 ay askerlik yaptım. yazımda ''ben yaptım herkes yapsın amk'' tadı almadığınızı umarak, tekrar söylüyorum. ben şöyle böyle insanlarla muhattap olmak istemiyorum, komutanların egosunu düh dühleyemem, ben tarafsızım savaşa neyin karşıyım diyen arkadaşlara sitem ediyorum yalnızca o kadar.
şimdi binin, t500'e iki tur atın insanlıktan soğursunuz öyle acaip insanlarla askerde de karşılaşacaksın, otobüste de. işyerinde değil patronun senden 3 gün önce işbaşı yapmış iş arkadaşının bile egosuyla haşır neşir olacaksın, savaş hiç bir zaman taraf kabul etmez. bu toprak için kafana sıkılan merminin ardından kimse taraf kabul etmez, haybeye mi öleceksin?

şalter mevzusunda da şunu söyliyeyim. bir arkadaşım benim için şunu yazmış not defterime; ulan torpilli misin, geniş misin bilmiyorum ama ben hayatımda senin kadar rahat adam ne gördüm ne de duydum, inşallah sivil hayatında da böyle devam edersin vs... ama hayat orada ki gibi değil. asıl hayatı askerden buraya gelince anlıyor insan yada ben gerçektende şalteri kapamışım o zamanlar. öyle düşünüyor insan.

keşke insanlar savaşmasa, kimse askere gitmek zoorunda kalmasa ama öyle değil bunu sende bende çok iyi biliyoruz.

www.inansuvereozgurluk.com

ilginçtir biz de acemilikte rahattık, usta birliği dedikleri nane kastı biraz. yine bir başka ilginçlik usta birliğinde, normalde hadi sürsün 15-20 dklık içtima eziyet olurdu ama gün içindeki mesaimiz on numaraydı falan. yani ayarsız da bi şey bu askerlik.

çünkü herkes askerden korkar çevresinde askere gişttim çok güzeldi bidaha gitmek istiyorum diyen birisi yok zorunlu hizmet ayrıca sen sokaktan geçen adama 10 dakkanı ver anket yapayım desen kaç kişi verir adam en az 6 ay veriyor

antimilitarismle ilgisi olduuna hiiiç inanmıorum

valla arkadaşlar bende çok kebap bir yerde ve hiç nöbet tutmayarak yaptım. hep dışarıdan beslendim asker karavanası yemedim. ama en iyisi bile insanı isyan ettiriyor. bunalımlara sokuyor. gözlemlediğim ve askerdeyken hemfikir olduğum konu özgürlüklerin kısıtlanması meselesi. dediğim gibi akşam kafan bozuldu yat içtimasından sonra sıkıyosa dışarı. ya da hep aynı elbiseyi giymek ? yeşillere alışkın hale gelmek ayağın bot ile bütünleşmesi normal ayakkabı giymeyi özlemek. ulan pijamalar donlar bile tek tip askerde! ranza arkadaşım şöyle demişti "en çok neyi özledim biliyormusun? çıplak ayakla halıya basmayı!" sanırım bu kadarı anlatabilmiştir sana. antimilitaristlik de hikaye onu söyliyim. askerde 1 hafta antimilitarit olursun 2. hafta her şeye sisteme sende uyarsın

anti-militarizme inanmayan arkadaşlar mesaj atarsa inandırırım.

Antimilitarizm ne olum mal mısınz lan? burda memur işçi komutan hepsi askeri köle gibi çalıştırırlar. bedavaya. :D budur mevzu.

patent dosyası falan yazmada işe yarar ortada patent olmayınca zaten bilgi gereksiz

2 senede aldığın eğitim hiçbir şeydir, o yüzden bir şeyde işine yaramaz.

tabiki yalova

Bir şey demekte geç kalmışız derim.

@reznov
tamamdir yalovayi uste aldim. umarim troll degilsindir.
istanbuldan git-gel yapabilir miyim acaba.

sakarya ikinci ogretim oldugu icin biraz daha uzak ihtimal benim icin. yalova istanbula cok yakin oldugu icin kapmusu olmamasina ragmen tercihlerim arasinda, ayrica egitiminde buyuk sorunlar yokmus. yalovaya gidecek gibi duruyorum.

yalova'da oturuyorum sakarya'da okuyorum. yalova'da üniversite ortamı kurulabilmiş değil gerek fiziksel gerek sosyal yönden. pek birşey bekleme. eğitim olarak sakarya üniversitesi ağırdır canın çıkar ben söyliyim. yalova yenikapıya 1-1,5 saat, kartal'a 30-35 dk. pendik'e filan da feribot war. sakarya istanbul 2-2,5 saat. sakarya'ya istanbul'dan otobüslerle ve haydarpaşadan trenle gidebilirsin. trenle git gel yapan çok ama devam zorunluluğu olduğundan bi zaman sonra gidip gelmekten sıkılıyo çoğu kimse.

benim tavsiyem yalova üniversitesi, küçüktür müçüktür yenidir imkanları azdır ama, sakarya gibi bi yer de değildir, zaten sözlükteki başlığa bak sakarya üniversitesi için güzel şeyler yazan azdır. hocalar kıl, eğitim ağır, halk öğrenciye kıl, esnaf öğrenciyi sikmek için birbirini skmek üzere falan filan..

okul önemli değil piyasanın aradığı şeylere çalış temel düzeyde bilgiyle kalma olay o

bilgisayar muhendisleri en cok finans kuruluslarinda, telekom sektorunde ve savunma sanayiinde is buluyor.

kabaca ozetleyecek olursak, donanim agirlikli calisanlar genelde elektronikciler. mesela mikroislemciler falan uretilirken elektronikciler calisiyor. bilgisayar muhendisliginin bir computer science kismi vardir ki hesaplama ve algoritmalarla ilgilenirler. bunlar matematikcilerden farksizdir. software engineer olanlarina ise en cok java, c# , python gibi yuksek seviyeli dillerde programla yapanlarina rastlarsiniz.
bunun disinda embedded programing denen bir nane var. akliniza gelen hemen her turlu elektronik esya'da mikroislemci/mikrokontrolor oldugundan bunlarin programlanmasi mevzuu var. bunu da bilgisayar muhendisleri yapiyor.
bir de neural networks/artificial intelligence/machine learning/pattern recognition gibi naneler var ki retina/parmak izi tanimaktan tutun, tibbi cihaz yapimina, yapay zeka uygulamalarina, botlara vs. kadar bir suru seyi yaparlar. web muhendisleri php-apache-mysql, asp.net falan filan gibi seylerle ugrasirlar... ag uzmanlari var cisco misko falan routerlarla kabinlerle yer altinda yasayan...
hakkaten cok uzayacak ve dallanacak mevzu. kisaca soyle soyleyeyim. cevremizde elektronik olmayan sey kalmadi gibi. iste bunlarin HEPSINDE bilgisayar muhendisleri ile elektrik-elektronik muhendislerinin emegi vardir.

bolumde ise lisansta kabaca matematik, olasilik-istatistik, programlama mantigi, algoritmalar, bir suru yuksek-dusuk seviye programlama dilleri, elektrik devreleri, dijital lojik tasarim, bilgisayar mimarisi, nesneye yonelik programlama ve proje yonetimi, bilgisayar aglari,veritabaani ve web programlamalari ogretilir. bunlar fiks, olmazsa olmaz. secmeli olaraksa son sinifta uzmanlasmak istedigi alanin derslerini secer ogrenciler. kimisi yapay zekaci olur, kimisi programlamaci, kimisi networkcu, kimisi guvenlikci falan olur, o dersleri secer. kapagi bir sirkete atinca da o konuya yogunlasirsin. yahut yuksek lisans ve doktorada alanini spesifik hale getirirsin.

harbi baya güzel yazmışsınız.teşekkürler

çok alan var bilgisayarda belki 1000 lerce dersem ayıp olmaz çok çok mikro alanlar var mesela yapay zekanın temel alanları şunlar
wiki.answers.com


37. pattern recognition/comparison bunda mesela 30 40 alt alan var o alanlardan biri olan svm nin belki 10 tane alt dalı var fln.


yane herşey derya ama turkiyede bilgisayar muhendisi ne yapar dersen oda kod yazmaktan öte gidenini ben görmedim gidiyorsada para alamıyordur turkiyede bence bilgisayar okumak kadar gereksiz iş yok çünkü burada yapacağın iş tecrube işi meslek lisesi mezunu 10 yıl iyi çalışıp 3 4 yıl tecrubeli muhendisi ezer geçer. mühendislik yeteneği gerektiren bir iş yok.

kurumsal bir firmaya yada tubitak gibi kurumlara kapaklanıp iyi bir statu edinip geçinir gidersin yada kobilerde falan sürtersin.

herşey balon geçenlerde merkez bankasının eft sistemi çöktü yazılım ingiltereden geliyormuş üzerine modul eklenince çökmüş önce bizim muhendisler beceriksiz dediler sonra anlaşıldı ki modul yazılımda ingiltereden gelmiş falan oradaki muhendis napar dersen tonla para alıp yazılım çökmüşmü düzgünmü fln bakar. bu ülke neden bukadar geri dersen sebebi tam olarak bu üniverstlerde boş patent falan hak getire yazıp yazıp yolluyorlar dergilere al sana doçent profesor.

işadamının gözünde muhendis işini meslek lisesi mezunun daha ucuza yapacağı insanoğludur çünkü iş adamı bütün yazılımını vs. herşeyini yurt dışardan alır ona gözkulak olacak adam gerekir.

peki neden bukadar çok muhendis ürüyor piyasanın düşmesi için neden olacak üniversitelerdeki hocalar çok hainler ve cahiller yökün başına geçsem ilk yapacağım iş 3.5 altı gpali öğrenci bırakmamak olur bu öğrencileri hangi meslek dalı olursa olsun yurt dışına postalarım ab abd australia neresi olursa işte ama nerede bu düşünce.

bir türkün en büyük düşmanı ne yunan ne ermenidir en büyük düşmanı türktür ben buna yürekten inanırım çünkü bizim kadar kıskanç aşağılık çekemeyen ve elde edemediği şeyler için sürekli başkalarına bok atan adam görmedim ünilerde bile hocalarımız komplexlidir sınıfta bırakmayı kazık sınavı düşük not vermeyi bi bok sanırlar kendine baksan 3 tane uyduruk yayınla doçent prof olmuştur onun 15 yılda yaptığı yayını adam dışarda 1 yılda yapıyor be bunlar öğrenci yetiştirecek ülke kalakınacak bahar gelince olacak yoncalar çiçek açınca

yayınların çoğu zaten yurtdışında kabul gören dergilerde değildir bir de şu özellik gözlenir fil hortumunun üzerindeki a mantarının etkisi seneye b mantarının seneye c de fgh diye gider amcam.

yuksekokul mezunu programcilari programlamanin $ahi dahi olsa ezerler, az para verirler. o yuzden muhendislik diplomasi onemli, hatirlatmis olayim.

hangisi derken neye göre? iş imkanları bakımından kafa kafayadır sanki.

universitelianlatsin.com ;)

ODTÜ elektrik elektronik.

+Asla İşsiz kalmazsın
+İyi bir matematik eğitimi var
+Akademik hayat için en doğru tercih

-Sapık gibi çalışkan insanlar var. Acayipler yav.

bilgisayar muhendisligi, bence genelde daha eglenceli.

1.üniversiteyi devlette (özellikle odtü'de) okumanın kişiliğe katkısının daha olumlu olduğunu düşünüyorum.
2.odtü bilgisayar'da çok ödev verilir
3.odtü elektronik'te çok rekabet vardır
umarım kişisel olarak hangi zorluktan zevk aldığını bulursun:)

matematik seviyorsan elektronik yaz bilgisayar daha çok programlama ağırlıklı okutulur elektronikçiler kontrol haberleşme sinyal işleme gibi alanlarda çalıştığı için matematiği daha sağlamdır

1- krizin eşiğinde değiliz.
3- evet, sonuçta yabancıya kaçıyor kâr.

1) kritik seviyede evet. ülkede yerli sanayici üretim durma noktasında ara mamul dışardan ithalat edip yurtdışına yada yurtiçine satıyoz. yerli mamul aramadde sanayi üretimi krizde.
2) yerli üretime teşvik verilip ithalata kota konulabilir. ithal alınan mallar ilave vergi konulabilir. sanayi anlamında dev bir yatırıma gidilebilir. bölgesel teşvikleri, bölgeye göre yatırım yapanlara farklı vergi oranları yerine herkese ve heryöreye eşit yatırım teşvik vergi oranları getirilmeli. devletin özelleştrme yerine elindeki kurumları yetenkli kısaca işten anlayanlar devredip yeni fabrikalar ve yeni istihdamı teşvik ederek halkın satınalma gücünü arttırma yoluna gidilebilir.
3)özelleştirme yurtdışına satılırsa ilk etapta açığı kapatır.(yurtdışından para gelişi açığı kapatır.)

1) hayır değiliz ama artmaya devam ederse bizi krize sürükleyebilir.
2) bizdeki cari açık daha çok yüksek enerji talebinden, tasarruf yatırım dengesizliğinden, dış ticaret dengesizliği gibi nedenlerden kaynaklanıyor. açığın finansmanı da kısa vadeli sermaye akımlarıyla sağlanıyor. bu nedenle alınacak önlem kısa vadeli sermaye akımlarını kısıp diğer faktörleri dengelemekten geçiyor. bu tedbirlerde tüm halkın refah düzeyini etkileyecektir. sermaye akımları için tobin vergisi uygulamaması getirilmesi konuşuluyor son dönemde ama somut bir adım yok bu konuda.
3) hayır. zira yabancı şirketler karlarını yurtdışına götürselerde doğrudan yatırım yaptıkları için aslında birbirini dengeliyor özelleştirmeler.

1) "cari açık verilebildiği sürece verilir." diye bir görüş vardır, bence biz o noktayı geçtik. sıkıntı yaratmaya başlayacak düzeye geldi artık, o yüzden önlemler daha da sıkılaşıyor. önlemler bir şekilde açığı azaltacaktır ama mevcut durumda(Türkiye'deki reel sektör anlamında) cari açığı kapatmamız çok çok zor.
2) önlemlerin niteliğine bağlı aslında biraz. mesela bankalara gelen önlemlerle kredi faizleri yükseliyor, faizler yükselince reel sektörün yatırım iştahı düşüyor falan filan şeklinde genel refahı etkileyebilir.


sonuç olarak Türkiye'de cari açık probleminin bankalara ek önlem getirmekle, kredi faizleriyle, döviz kuruyla kapatılamayacağını düşünüyorum. Bu iş finans piyasalarının tek başına yapabileceği iş değil, adam akıllı bir sanayi politikasına ve tabii ki bu programın uygulanmasına ihtiyacımız var.

ekonomist değilim ama cari açıkla falan şu bildiğimiz 2001 misali kriz olmaz turkiyede belli miktar yabancı para var bunlar faizdir borsadır aklımın ermediği bir işler çevirip sürekli paralarına para katıyor sonra bunlar gidince yerine yenileri geliyor tabi biz bu şekilde krizi önlüyoruz dolar artmıyor yani faziler gecede 1500 olmuyor ama bu adamlara sürekli para kazandırıyoruz cepten yiyoruz sanayi geliştirecek ihracat yapacak sermaye değil bu.

yani ülkede kriz var işsizlik artıyor emekli mağdur sanayi azalıyor dışarı satabileceğimiz ihracat gucu düşüyor ama bildiğimiz 2001 krizi ülkede yok bankalarda kredileri çok pompalıyor halkda krediye yuklenip idare ediyor bir karttan çekip diğer karta yatırıyor bu düzenin ne kadar sureceği büyük yabancı sermayeye bağlı onlar karar verecek.

1.hayır.
2.ithalat ihracat dengesi tabi ki. turizmi arttırmak da çok etkili. turizm gelirimiz düşerse kritik seviyeye gelir. cari açık arasındaki farkın kapanmasındaki en büyük etken hizmet sektörüdür.
3. kısa vadede hayır. uzun vadede evet. 2010'da satılan bir kamu kuruluşu 2010'un cari açığının açığını azaltır. ilerki yıllar için ise kar özel sektöre gider. azalır. ama devlet bunun da önlemini bir şekilde alır. mesela sigara fiyatlarını artırır. aldığı vergiyi de artırmış olur.

@507'den de soyle bir yanit aldim:

"kritik noktada değiliz ama giderek yaklaşıyoruz. bu bir balon ve şişmesine izin verirsek eninde sonunda patlayacak. böyle hep yabancının parasını harcayamayız. bunu bir tek abd başarıyor o da doların herkesin kabul etmesi yüzünden. kendi kazandıgımızı harcamamız; harcamadan önce mal satmamız lazım.

cari açık, çalışmadan kazanılmış harcama oldugundan: azalması orta vadede herkesi etkiler. en basiti: bilgisayarlar, arabalar, benzin hep daha pahalıya ithal edilir. zira cari açığın kapanması için kurun yükselmesi gerekiyor.

özelleştirmeler ülkeye döviz girişi sağlayarak yabancıların burada kalıcı olmasını saglar; cari açık oluşturmaz. cari açığı; kurumların yurtdışından döviz borçlanması büyütür. herkesin tl borçlanması, bunun içinde birikimin artması gerekiyor. hem kurum hem bireyler olarak çok harcayan bir milletiz. daha az tüketmeli, daha fazla üretmeliyiz: birikim saglanırsa yabancıya ihtiyaç kalmaz.

cari açığı; tcmb, bddk ve hükümet gibi resmi kurumlar kapatmak istiyor. bunların alacagı tedbirlerin direkt etkilediği sektörler olacaktır. ithalatçılar, girdisi ithal olan üreticiler ve bankalar... bu işten kısa vadede zarar görür. ancak uzun vadede daha sağlıklı yapı nedeniyle kazançlı çıkacaklardı"

şule manyak çıktı neyse sonunu söylemeyeyim sonu ezelin sonundan bile iyiydi.

tam olarak sorunuzun cevabı değil ama...

biraz daha kasmazsanız değil anca 3e yaklaşmak, düşebilir bile ortalamanız. 3. sınıf elektronik hırslı, hevesli ve çalışkan olmayan, ve özellikle bölümden hoşlanmayan bir ee öğrencisi için tam bir kabusa dönüşebilir. ortalamanız mezun olurken, 2.5 altı olursa da, Türkiye'de yüksek lisans yapmanız bile çok zorlaşır.

yurtdışı gibi planlarınız, hayalleriniz varsa, aman diyeyim çok çalışın, düzeltebildiğiniz kadar düzeltin şu ortalamayı. daha 2. sınıftan alanımda olmayacak, bari mba yapayım gibi planlar yapmak doğru değil (bence).

@magara adami
çok severek tercih etmedim zaten. tıp okumak istemiyodum amacım bi bölüm bitirip yurtdışına kapağı atmaktı onun için de bu bölüm cazip geldi. sevmediğim için de ortalama bu hallerde. mühendislik yapmayı hiç düşünmedim üniversiteye girerken de amacım amerikada mba yapıp ekonomi alanında veya bi şirketin idare kızmında çalışmaktı, hala öyle gerçi. yani aselsana, roketsana girip çalışmak istemiyorum yurtdışına çıkmam gerek bi şekilde. ortalama konusuna gelince o konuda bi garanti veremiyorum:) süprizlere açık bi durum benim için.

"veya bi şirketin idare kısmında çalışmaktı"...

bunu yapan çok ee mezunu adam var, yurtdışı şart değil. uluslararası şirketlere staj başvurusunda bulunun.

özellikle bu yazı boş geçirmeyin.

ücretler hakkında bi fikrin var mı? sanırım paralı yapmak istesek ortalamaya çok bakmıyolar.

Bu ortalama çok düşük acilen 2.75 bandına çek düşük derslerini yeniden al falan yoksa bu ortalamayla mba değil turkiyedeki alelade bir okulda bile yuksek yapamazsın derece falan yaptığına gore çalışkan birisin birazcık kas 2. sınıf hiçbirşey değil.

@locuacious
yok o kadar da değil ya. 2.40 civarı ortalamayla mezun olup boğaziçinde odtüde master yapan adamlar tanıyorum ama kpds ve ales dereceleri vardı sanırım onların(küçük ayrıntı:))

ayrıca mba yapmak istiyorum mühendislik üzerine bi eğitim almıcam. özellikle toefl falan da gpa kadar önemli sanırım mba e kabul için.

"2.40 civarı ortalamayla mezun olup boğaziçinde odtüde master yapan adamlar tanıyorum ama kpds ve ales dereceleri vardı sanırım onların(küçük ayrıntı:))"

bir çok bölümde, boğaziçi ee dahil, yüksek lisansa başvurmak için min 2.50 ortalama şartı var.

yani ales ortalamanızı göremezler bile.

kaldı ki ales zaten bu okulların/bölümlerin hedef kitlesi arasında belirleyiciliğe sahip değildir.

etrafınızda hiç boğaziçinden odtüden bilkentten falan düşük gpa ile yurtdışına giden yok mu?
yüksek ortalamayla bile gidemeyenler var diyeyim sana. bilkente girdin hayat süper diye bir şey yok maalesef.

@magara adamı
konu biraz saptı sanırım. benim umrumda değil boğaziçinde odtüde master yapmak zaten. sadece yurtdışına nasıl çıkarım onun cevabını bulmaya çalışıyorum. yurtdışı olmazsa zaten girer bi şirkete çalışırım master yapmadan. sadece bi şey içimde kaldı onu da söyleyim genel konuya dönelim, boğaziçinde master için öğrenci kabul eden kuruldaki prof.'lardan biriyle konuştum. bu saydığım üniversitelere ekstra kredi tanındığını kendi söyledi. "bizzat tanıdığım" odtü makinadan 2.48le mezun adam şu an boğaziçinde master yapıyor. hadi şimdi konuya dönelim :))

hadi genjler

Paran varsa her türlü çıkarsın yurtdışına, merak etme. Milyon tane saçma sapan MBA programı var amerikada. 2.50 altına düşme yalnız.

Masterda burs almak zor doktoraya başvurmanı öneririm okadar çok yurt dışı istiyorsan genelde doktorada garanti burs verirler.

Ortalamayı dağıtmışsın o yüzden farklı bir patika izle sana önerim hemen bugün bir hocanın araştırma grubuna dahil olup çalışmaya başla mümkünse 2 hocadan da grubunda çalışıp referans iste. Aynı zamanda doktoraya 4 te değil, okulu bitirdikten sonraki sene başvur böylece son sınıf bitirme dersleri ile ortalaman iyice yukselecek aynı zamanda bir işte de çalışıyor olacaksın. Hatta hem 4 te hem bitirince başvur.

Yurt dışında uyduruk olmayan okullarda parasıyla bile master yapmak istiyorsan ortalama önemli 2.75 i geçmeye çalış ama referans daha önemli bilkentte hocanın birini kafalayabilirsen sana oradan torpil yapabilir ama diğer turlu düşük gpa ile şansın az.

Amerikada master amerikaya kapak atmanın en saçma yolu çünkü abd de ekonomik kriz var ve şirketler yabancı işçi almaya pek niyetli değil yine turkiyeye geri dönmek zorunda kalabilirsin doktora yapıp dönmek zorunda kalan bile birsürü insan var. Aslında bu hintliler ve çinliler için doğru değil çok uyduruk okullardan mezun olup iş bulabilen hintliler var ama onlar çok örgütlüler türkler birbiriyle siyasi olarak ölesiye kavgalı ve çok kıskançlar o yüzden örgütlenememişler. Ama cemaat abd de çok güçlü ve çok fazla iyi yerlerde cemaat mensubu var cemaatten falansan yardım ederler diğer turlu zor onlarda yuzune bakmaz kendi göbeğini kendin kesecen. Kapak atmak niyetindeysen fransayı öneririm en kolay mezuniyet sonrası kapaklanılacak ulke tabii franszıcayıda geliştirmek sartı ile.

Birde bu konuyu gidip hocalarınla konuş çekinmeden kapaklanmak istiyorum durum böyleyken böyle de yardımcı olacaklardır birisi öküzlük eder senin gpa düşük derse hiç takma hemen başka bir hocaya zıplayıp ondan fikir iste kalan eğitim hayatında makyevelist bir yolharitası sergileyerek yurt dışı hayallerine ulaşman mumkun.

bagimli degil sanki.
ama benim bunlarla ugrasali beri cok zaman oldu, onu da belirmis olayim.
arastiracaginiz konu independent/dependent random variables olabilir mi?

Bağımsız gibi duruyor öncelikle exchangeable random variable conseptine göre çalışırsak bunlar bağımsız gibi duruyor ama ben de istatistik de yeniyim.

şimdi t1+t2-t3 > 0 ile t3+t4> T, burada t1+t2-t3 e S, t3+t4 e Z rastsal değişkenini atayalım. bu durumda S>0 ve K>T şeklinde iki rv(random variable) olacaktır. eğer

P(S > 0 , K>T) = P(S>T ,K>0) ise yani değişkenler değiştiğinde sonuç aynıysa bağımsızdırlar. şimdi sonuc aynı mı onu bulmaya çalışalım S in pdf(prob density function) i ps , K nin pdf si pk, olsun. satır başındaki her iki olasılığı da hesaplamak gerek.

ikiside (integral 0 dan sonsuza) (integral T den sonsuza) pk * ps ds dk geldiği için bağımsız gibi duruyor.

P(S > 0 , K>T) bunu hesaplarken çift integral almam doğru değil hatalı yapmışım yine dağılımlar bağaımsız mı bilmiyoruz

bağımsız değil. covariance ini hesaplayarak bulabilirsin

COV(S,K) = E[SK] - E[S]*E[K] burada t leri yerine koyarasan sonuç - variance (t3) çıkar varaince i asla sıfır olmaz bağımlıdır

tarihi görüş ve kültür ayrılıkları.

fakirlik ve mallık

bizim dinimizin islam dini olması ve zamanaında osmanlı gibi büyük bir güçten etkilendikleri için böyle uyguluyorlar sanki.

Onların kendi aralarında ki en büyük ortak özelliği de hristiyan olmaları.Mezhep farklılıkları illaki etkiler bu birliği ama bana öyle geliyo işte.

en temel problemlerden biri insan kaçakçılığın'da köprüyüz. adamlar bizi almayarak kaçak insan geçişine mümkün olduğunca set çekmeye çalışıyorlar. Bir Letonya'dan, Efendime söyleyeyim Bulgaristan'dan bizdeki gibi kaçak insan akışı yok.

@darknum

bulgaristan vatandaşları avrupa'ya vizesiz giderken, bulgar vizesi sahip olanlar gidemiyor. bu tür bir uygulama olsa, yalnız Türk vatandaşları gidebilse bir şey değişmez sanırım.

AB birliğine karşı olan biri olaraktan ben anlatayım sana durumu,

Tarihi görüşün, kültürün falan koy götüne, onlar eften şeyler, asıl durum şu:

Avrupada bulunan Türkiye'li insanların (etnik köken katmadım gerisini sen düşün), %90 ı yolda görsen yüzüne tükürmeyeceğin insanlar. Eğitimsiz, nasıl davranması gerektiğini bilmeyen, Türkiye'de baltaya sap olamamış insanlar.

Bu insanlar, bir şekilde avrupaya göç ediyor, yabancı hatun bulup evleniyorlar, çocuk yapıyorlar, kaçak kalıyorlar vs. Gittikleri yerde ortamın içine sıçıp, Türkiye'nin adını karalıyorlar, bizzat bunu bana yurtdışında yaşayan Türk anlattı.

Finlandiyada kaldım 1,5 sene, konyanın tamamı finlandiyada, adamlar bizim başkenti konya sanıyormuş. Ama izlenimi anlatayım sana : köpeklere, yaşlılara tecavüz edenler, paralarını çalanlar vb. hayvanlıklar yapanlar. Bunları sadece x ulusu mu yapıyor? Orasını bilemem ama türkler yaptımı göze batıyor.

Türklerin internete yayıldığı zaman, özellikle yabancı sitelerde, diğer yabancıların türklere karşı görüşü hiç de iyi değil. Din ve ırkı geçtim, bana amerikan hatun şunu anlatıyor : Türk eleman kıza, bakire olup olmadığını soruyor, kız hayır diyince, eleman sinirden kuduruyor, sonuç olarak, olsun ben seni yine de severim sen beni seversen diyor.

Bu tip kafaya sahip insanların yoğunlukta bulunduğu bir memlekette, insanları vizesiz olarak kendi ülkelerine alırsan o ülkenin anasını bellersin. Adamların zaten kendi işsizliği var, bir de yabancı geldi mi işsizlik oranı artıyor.

Şu an iş hayatına yeni başladım, imkanım olsa yurtdışına gider çalışmak isterim, legal yollardan, kebapçı dürümcü olarak değil, normal kendi mesleğimi yaparak. Ama inan bana, kendi mesleğini yapmak için avrupada iş bulmak, yabancı turistin tekiyle evlenip o ülkenin vatandaşlığını almaktan daha zor.

Vize şartlarının yetersiz olduğunu düşünüyorum, olay tabi ki paraya maddiyata bakar amma velakin, elin hayvanına açık oturum verirken bana bin ton engel çıkaracaksa o işin içine edeyim. Yok ikimizde aynı kefeye konacaksak, varsın 100 tane daha belge istesinler benden.

vize problemiyle çok uğraştırıyorlar bizi, ama düşündüğün zaman başka türlü sistemlerini ayakta tutmalarına imkan yok.

tarihten gelen korkuyla falan alakası yok, avrupaya giden türkler ve diğer müslüman milletler başlıyorlar gittikleri ülkenin insanlarını eleştirmeye, aman birbirimize tutunalım yoksa "gavur" bizi kendine benzetir, yok dinlerine özgürlük isterlermiş, okula çarşafla gidecekmişmiş. yahu sen önce maddi yardım almak için on tane çakallık düşüneceğine git bir iş bul da çalış, gittiğin ülkenin dilini kültürünü öğrenmek için biraz çabala. her türlü mesleğin okulu var, her yaştan insan okumak istiyorum dediği anda maddi destek veriliyor. yok, geliyorlar ve uyum sağlamak yerine geldikleri yeri kendilerine uydurmaya çalışıyorlar ve bunun hakları olduğunu iddia ediyorlar. git o zaman dinini de kültürünü de kendi ülkende yaşa? yoksa acaba kendi ülkenin geri kalma sebebi o boktan mantaliten olabilir mi? di mi yani.

adamlar bizi istemez tabi, benim davranışlarını görüp de vay hayvan dediğim memleketlim herifi onlar kendi ülkelerinde niye istesin?

Ana sorun tarihsel problemler eğer öyle olmasaydı türk öğrenclerini veya nitelikli işgücünü ab kapsamına alırlardı ki bu kişiler genelde ülkeye değer katıp içine sıçmayacak insanlardır. Ama ab de abd gibi hintli ve çinli öğrenci yüzdesini inanılmaz artırmaya uğraşıyor üstelik bizim kültürümüz ab ye daha yakınken.

700 yıllık osmanlıya duyulan kin ve nefret heryerde var ab de bu çok baskın cahil insanlar orayı rezil etti gibi palavralar var ama asıl gerçek turkiyeyi osmanlının devamı gördükleri için inanılmaz nefret ediyorlar. Arablar da osmanlıdan ve turkten nefret ederler tarih insanların beynine öyle yada böyle işliyor bizde ermenileri sevmeyiz mesela.

brownian motion a bir bakmanı öneririm. buradan tez konusu sorman senin için hiç iyi değil.

mimoza.marmara.edu.tr

linkin tamamını kopyalarsan buradan ulaşabilirsin temel istatistik kavramlarına

wasserman "all of statistics a concise course" ebook olarak mevcut

2.92 ile Columbia zor değil imkansız bence olimpiyatlara filan katılan bir sporcu değilseniz.

@Mccknightt
açıkçası ben de 2.92 ye ihtimal vermiyordum dady'nin dediği gibi ama bu sene fulbright komisyonu başkanı ile konuşurken bi seminerde kendisi sizin de dediğiniz gibi gre ve toefl'dan iyi bir puan ile mümkün olabileceğini söylemişti.
o sınavlara da girmedim henüz, MEB bursuyla gideceğim, okul ücretini karşılayacaklar, ağustosta ABD'de dil kursu başlayacak 6 aylık, ondan sonra toefl ve gre sınavlarına gireceğim.
Okul kadar yaşam şartları da önemli aslında devletin verdiği burs bu sene 1240 usd civarı ama zam geleceğini söylüyorlar, 1500 usd olsa ben de kendi birikimlerimden her ay 500 usd kullansam 2000 usd ile rezil olmayacağım bi eyalete gitmem lazım.
Dediğiniz gibi binlerce college var ama başvurabileceğim okullar sınırlı,
yogm.meb.gov.tr
bakanlık geçen seneki bursiyerler için hazırlamış bu listeyi..
üniversiteden bi hocam ucla'i tavsiye etti, tanıdığı hocalar da varmış. farkına varmadan çok detaya inmişim ama gerçekten benim için çok önemli bu olay ve her fikre ihtiyacım var, teşekkürler..

Ortalama 3 altı olması kötü şansını düşürüyor ama okul odtü boğaziçi falansa sağlam hocalardan sağlam referansla ve meb bursuyla mümkün olur. Parayı meb ödüyor nasıl olsa pahalı okulların hepsine başvur ivy lerede başvur burs olduğu için mutlaka birine girersin avantajın yüksek 7 sene onlara para bayılacaksın alırlar.

Kaç gerektiğini girmeyi düşündüğün kurum belirliyor olması lazım, kimi beş der kimi on der. Geçerlilik 2 yıl. Ielts geçer mi onu da girmeyi düşündüğün kurumdan öğrenmen gerekiyor diye düşünüyorum. Üniversite ismi verseydin bilen çıkardı belki.

genelde 100 alsan yeter ama toefl kabul sürecinde pek etkili değil okulun istediği minimumu gecmen lazım onuda okul sitesinde yazar her okul farklı skor ister.

bas git hayatini disarida yasa, para kazan sonra istersen don.

valla koçu bilmiyorum da boğaziçi genelde kendi öğrencilerini seçiyor master için hele ki farklı bir alansa.. ha para bastırıp tezsiz yaparım diyorsanız ora olur tabii.. iş olayına gelince sorun yaşamazsınız ingilizceniz de dediğiniz kadar iyiyse iyi bir işiniz olur hakikaten..

öhm, biraz vakit geçmiş galiba amerika basvurusu icin

elektronikte muazzam işler yok, bunu söyleyeyim. hangi alanı bitirdigin cok mühim, eger digital electronics ten anlıyosan, verilog vhdl kodluyosan belki maxim, ST gibi yerlerde iş bulma şansın var, ama diger türlü alacagin para zaten 1500. oturup excel muhendisligi yaparsın, iş olayını iyi araştır. iyi bir şansın varsa gir.

doktora hobi icin yapilmaz, cok üzülürsün :) digerlerine benzemez cünkü fonksiyonel analiz ler var, kati hal fizikleri var, matematiksel olarak cok agir. hocalarına danıssan bu konuda daha rahat edersin.

işin garip tarafi elektronik ile ekonomi diyosun da hiç alakası yok ki bunların? ne istedigine tam karar ver, ona gore ilerle derim. ekonomi ye kayarsan da elektronikle "hiç" alakasi olmadigi icin finansci olursun yine, yanına bildigin ogrendigin elektronik bilgileri hiç bi yerde kullanmicaksın ama yine de kar kalir, kolay gelsin.

www.eksisozluk.com okumanızı tavsiye ederim. Büyük ölçüde katılıyorum.
Fakat diğer arkadaşlara katılıyorum. Öss birincilerinin ne tercih yapacaklarına karar verememesine benzettim biraz durumu. Bana kalırsa türkiye'de tutan bir şey yoksa, kesinlikle yurtdışı master kovalayıp yurtdışında bir işe girmeyi aklınıza koyun.

financial mathematics alanında master yap sonra sinyal işlemede doktora yap hatta doktora yaparken fin. eco. masterinide tamamla sonra ister büyük hedge fundlarda bankalarda çalışırsın ister ee üzerine çalışırsın yerinde olsaydım böyle yapardım.

-bu arada kesinlikle hekim değilim ve lütfen bu yazdıklarımı "kulaktan dolma" olarak kabul edin. -

aynısı başıma geldi. cerrahpaşa jinekolojik onkolojide kolposkopiye girdim ve biyopsi yaptılar kolposkopide.

en garanti yöntem kolposkopi. ama mümkünse bi prof yapmalı derim. lezyonlu bölgelerden biyopsi alacak gerçi, çok aman zaman bişi değil ama...
cerrahpaşa jinekolojik onkolojide "bana prof baksın" dersen, 100 mü, 150 mi ne bi ek ücret veriyosun ve yakın zamana randevu alıyosun (telefonla galiba bu)

kolposkopide lezyon görürlerse (çıkmayabilir de) biyopsi yapacaklar. biyopsi sonucunu 3 haftaya veriolar. alınan bulgulara göre (benim biyopsim temiz çıkmıştı, 6 ayda bir smear yaptırıyorum şu an sadece) leep veya konizasyon yapıyorlar.

en yakın arkadaşımda da çıktı. o da aynı yerde önce kolposkopi, sonra biyopsi, sonra leep, sonra da konizasyon geçirdi. şu an temiz.
bak biyopside lezyon (karsinoma in situ vs) çıkarsa leep olucak. karsinoma öncesi cin1-2- ve 3 e leep yapmıyorlar bildiğim kadarıyla.

leep şey gibi, elma kabuğı soyarsın ya. rahim ağzının çerçevesini (lezyonlu bölgeyi) elma kabuğu gibi soyarlar. ve o parça tıpkı biyopsiden alınanlar gibi patolojiye gider.
iç kısımda lezyon bulunursa, bu sefer konizasyon oluyor. onda da rahim ağzını -kesitten bakınca- konik olacak şekilde oyuyorlar. gene pataloji. temiz çıkıyor işte o da sanırım o zaman.

bu arada biyopsiyi narkozsuz yaptılar bana. leep ve konizasyon narkozlu ama 2 ameliyatında da yanındaydım arkadaşımın. anormal basit işlemler. yarım saatte girdi çıktı, 2 saat yatıp dinlendi, akşama yürüyerek eve döndü. tabii bikaç ay seks yasak.

bu arada nerede yaptıracaksanız yaptırın, ama bence bu tip vakalarla yoğun ilgilenen bir hastane/bölüm (tercihen jinekoloik onkoloji) her zaman tercih edin. tecrübe çok önemli tıpta...
hem eski bir hasta, hem 2 yıl bir jinekologla sevgili olmuş bir kadın olarak tavsiyem budur. tecrübe çoook önemli. o da ne yoğunlukta vaka gördüğüyle ilgili filan feşmekan...

takıldığın kişi büyük ihtimal başkalarıyla da yatıyor önce ondan kurtul yoksa virusu yine kaparsın.

Öncelikle, bence güzel bir CV ve başvuru yazısı ile rahatlıkla kabul edilirsiniz.
Yüksek lisans büyük ihtimalle ingilizce'dir, toefl'dan idare bir şey aldığınız takdirde hiç engel olmaz. İtalyancanızın olması ise çok büyük bir avantaj olacaktır.
Başvuru Avrupa'da genelde aralık-ocak civarı olur. Ama ilgili üniversitelerin sitesine bakarsanız eğer tam bilgiyi bulabilirsiniz.
Burs konusunda bir bilgim yok ama temel bilgiyi yine sitelerinde bulabilirsiniz.
Şansınızı arttırmanız için CV'nizi doldurmanız avantaj olur. Akademik projelerde çalışırsanız veya akademik makale yazarsanız bir hocanızla tez çalışmanızda(yazacağınızı belirtseniz de olur tabi başvuru tarihi itibari ile) çok güzel olur.

Yalnız neden İtalya? Dilini öğrenmişsiniz ondan olabilir tabi ama ülke olarak tatmin olmayabilirsiniz bir 'Avrupa' görmeyi bekliyorsanız. İtalya bildiğin Türkiye'nin AB'deki halidir. Aynı karışıklık, aynı saçma sapan şeyler orada da vardır. Eğitim oranı kuzeylere doğru ülkelere göre düşüktür. İngilizce bilen çok yoktur, neyse ki italyanca biliyorsunuz. IT konusunda ne kadar gelişmişler bilmiyorum netekim. Erasmus için daha uygun bir ülke gibi geliyor bana.

Öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
CV doldurma konusunda da aslında yaptığım bir takım şeyler var şu anda part time olarak odtü teknokentte bir şirketin araştırma labaratuvarında bir proje üzerinde çalışıyorum. Ocak ayı gibi 2 makale yayınlayacağız bu proje üstündeki çalışmamızla ilgili bunları da seneye başvuruken CV'me eklemeyi düşünüyorum. Bu söyledikleriniz de bu konuda beni daha çok heveslendirdi açıkçası.
Neden İtalya'ya gelince , bilmiyorum ama kendi şahsıma ileride Amerika'da şahşahlı binaların olduğu ve yozlaşmış kültürlerin olduğu bi yerdense kendi kültürünü korumuş olan Avrupa bana daha çekici geliyor. İtalya istiyorum çünkü İtalya (en azından kuzeyi) bunlara sahip , şehirlerinde tarihi bir doku var , insanları en azından araştırdığıma göre yardım sever ve sıcak kanlı, ayıca Türkleri de hor görmeyen ender avrupa ülkelerinden olduğundan olabilir. İtalyanca öğrenmeye de bu kararımdan sonra başlamıştım zaten.
Ama aslında yine hem benim bu isteklerimi karşılayıp hemde iyi bir kariyer imkanı veren bir yerlere girmeye çalışyıroum. Aslına bakılırsa Fransa'da hoşuma gidiyor ama orası için pek bir bilgim yok ve bu kadar italyanca öğrendikten sonra oraya bşavurmam doğru olur mu bilmiyorum.
Aslında hala 1 senem var ama, sizce ne yapmalıyım bu konuda , herşeyden önce başka bir üllkeye başvurmak dil avantajımı ve bvilgilerimi elimden almaz mı?
Ama aslında önemli olan bulunduğum yerde mutlu olmak , zaten bu yüzden amerika değil avrupa, benim bu isteklerimi göz önünde bulundurunca bana ne önerirsiniz? En azından bir fikir?

Öncelikle alanım bilgisayar değil, ama doktora yapmış ve akademisyen olarak çalışmakta olan biri olarak belki biraz yardımcı olabilirim. Her şeyden önce senin alanında en iyi olan yerleri düşünmelisin, kimse cv'ne bakarken kültür-tarih vb. gibi kriterleri dikkate almaz. Eğer ileride akademisyenlik düşüneceksen nerde ne yaptığın önemlidir. Gerçi Türkiye'de yurtdışında olsun da çamurdan olsun gibi bir anlayış var ama onda da yine Amerika ağır basar. Torino'daki bölümübn ilk yüzde olması iyi bişey bu açıdan, bu sıralamalar farklı kriterlerle yapılır, öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı, patent, nobel ödülü gibi kriterler farklı şekillerde puanlanır, bu nedenle farklı farklı sıralamalar görebilirsin. Cv'de makalen olması çok iyi, ama olmasa da yüksek lisansa kabul edilirken sıkıntı yaşamazsın. İtalya'da ingilizce bilen çok az, master programının dilini kontrol etmeyi unutma, ben ingilizce olan bir program tercih etmeni öneririm.

Bir de natnan'a katılıyorum, 4. sınıfta Erasmus denemelisin bence de, özellikle master için gitmek istediğin okula Erasmus yapsan daha iyi olmaz mı? Hem okul hem de Avrupa hakkında fikir edinirsin, daha doğru bir seçim yapmana katkısı olur.
Bir de yurtdışında Türkleri sandığın kadar hor görmüyorlar, sorun yaşayacağını sanmam, seçim yaparken bunu bir kriter olarak alma.
Fransa dil konusunda sıkıntılı, İngilizce bilseler bile konuşmayı sevmiyorlar, ama kesinlikle İtalyanlardan daha titiz ve düzenli çalıştıklarını söyleyebilirim. Yine de bilgisayar alanında Amerika öncelikli gibi geliyor bana, bölümünüzde konuşabileceğin kişiler var hocalardan, onlarla da konuşmanı tavsiye ederim.

Teşekkürler,
Torino'daki program gördüğüme göre ingilizce, zaten Toefl istiyorlar, ama ne olur ne olmaz diye ben İtalyanca'mı olabildiğine geliştirmeye çalışıyorum.
Ben ileride doktora yapıp yapmama konusunda kararsızım , yüksek lisanstan sonra özel alana da kayabilirim. Yüksek lisansı ilgilendiğim alanda biraz olsun uzmanlaşabilmek ve araştırma yapabilmek için istiyorum. Ama ben ileride en yüksek okula gidip ondan sonra orda mutsuz olmak yerine, yine başarı açısından güçlü ancak bu sefer aynı zamanda da sevebileceğim bir yere gitmek istiyorum.Bundan dolayı İtalya istiyorum. Hata mı yapıyorum bilmiyorum, o yüzden de hala kararsızım ama önümdeki 1 sene içince bu kararsızlıkları çözmeliyim diye düşünüyorum. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir.Bir akademisyen olarak , bu yollardan geçmiş biri olarak, bana düşüncelerimle ilgili ne tavsiye edersiniz, sizce bu mantıktan vazgeçip amerikayı da mı düşünmeliyim?

Bir de "abla" düzeltmesi yapayım, "şahşahlı" değil, "şaşaalı" binalar olacak :)

Düzeltmeniz için teşekkürler:)
Erasmus konusunu da düşünmedim değil, ancak ODTÜ de Erasmus yaparsam bu okulumu da 1 sene uzatacak, ben uzatmak istemiyorum , bir an önce bitirip hayallerimin peşine koşma telaşı sardı biraz beni denebilir. Orayı gidip görmek açısından yazın 10 15 günlüğüne İtalya'nın belli şehirlerine gidip tecrübe edinmeyi düşünüyorum çok etkili olmasa da en azından beni biraz olsun aydınlatabilir.
Aslında ben hedeflerimi şimdiden belirleyip ona göre hazırlanma taraftarıyım böylece kafamda daha net bir tablo görüp ona göre çalışabiliyorum. Bu söyledikleriniz bazı şeyleri tekrar göden geçirmem gerektiğini gösteriyor ama ben bu kadar hayalini kurduktan dilini öğrendikten sonra başka bir yere gidip hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum en çok.

Erasmus istememenin özel bir nedeni var mı, öncelikle onu sorayım? Erasmus kafandaki pek çok şeyin netleşmesine yardımcı olabilir.
Bunun dışında, sevebileceğin bir yere gitmen tabi ki güzel olur, Avrupa bence de daha keyifli bir yer, iyi bir okul olduğu sürece Avrupa daha iyi bir seçim olabilir. İtalyanca bilmen günlük hayatında büyük rahatlık olur, İtalya'da Roma, Venedik gibi turistik yerler dışında İngilizce bilen pek kimseye rastlayamıyorsun, okulun master programı İngilizce ise Torino iyi bir seçenek. Master yapmadan doktora konusunda karar verme zaten, ama sizin alanda özel sektör-üniversite arasında gidip gelen çok insan tanıyorum. Maddi olarak özel sektör çok avantajlı, üniversiteler değil. Ama bunlara daha sonra da karar verebilirsin, veya ileride değiştirebilirsin, çok problem olmaz. Bir de Torino'da kararlıysan ordaki hocalara ve çalışma konularına bak, ilgini çeken bir konu var mı? Okul iyidir ama senin üzerinde çalışmak istediğin bir konu yoksa anlamsız olur. Hocaların sayfalarını ve yayınlarını inceleyebilirsin.

Erasmus son sınıfta okulu uzatmana yol açabilir, belki sadece ilk dönem için gidebilir misin onu araştırabilirsin, ama dersleri çok iyi kontrol etmen lazım. Biraz riskli olabilir. Yazın şansın varsa gidip görmeyi deneyebilirsin tabi ki ama bu doğru bir fikir vermez, gezmeye gitmek ve okumaya-yaşamaya-çalışmaya gitmek arasında çok fark var. İtalya'ya gidip de bayılmadan dönmezsin, çok güzel bir ülke, çok güzel yerler var, ama bu diğer pek çok ülke için de geçerli. Tatile gitmek farklı birşeydir.

Teşekkürler,
Erasmus yapmak istemememin özel bir sebebi yok denebilir. Söylediğim gibi okulu uzatmak istemiyorum. Okulun uzaması aileme yük olacağım bir yıl daha demek gibi geliyor bana bundan dolayı bitirmek istiyorum. Ön bilgi işini de o yüzden yazın kendi imkanlarımla yapacağım gezilerle karşılamayı düşünüyorum. Politecnico di Torino'da şu anda benim üzerine çalıştığım ve ileride de üstüne çalışmayı düşündüğüm konuyla ilgilenen özel bir labaratuvar var aslında staj için de oraya başvurmayı düşündüm ama maddi açıdan 3 ay kalabilecek durumum olmayabilir. Bende o yüzden planlarımı yüksek lisans üstüne kurdum.
Ama tabi tek seçeneğim Torino değil başka üniversitelere de başvurmayı düşünüyorum ama şu an için önceliğimi İtalya'ya vermeyi planlıyorum.

Amerika konusunda da Tolga Can var sizin bölümde, onunla konuşmanı tavsiye edebilirim, kendisi doktorasını Amerika'da yaptı, belki kafandaki bazı soruların cevabını verebilir. Sizin alanda İtalya'nın yerini, değip değmeyeceğini söyleyebilir.
Bir de İtalya'daki okul asistanlık-burs vb. veriyor mu, bunları da araştırmalısın.

Bu arada Erasmus'u 4. sınıfta yapmam doğrudan okulu uzatıyor.Bizim bölümde son sınıfta iki dönemde de bitirme projesi var , dolayısıyla onu almamak okulu uzatıyor.

Bir de staj için de sana maaş verebilirler, yazışmayı dene bence, Kalacak yurt filan da ayarlayabilirler. Yeter ki sen istekli olduğunu göster.

Tolga Hocayı tanıyorum aslında bu konuyla ilgili kendisiyle konuşabilirim teşekkür ederim.
Burslar olarak belli burslar var mesela Torino'nun sitesinde senelik 5500 euroluk bir bursatan bahsediliyor, ama bunu alabilmek için neler yapmak gerektiği konusunda fazla bilgi vermemişler. Akademik açıdan başvurum umarım bu burs için yeterli olur. Zaten genel olarak ortalamamı ve Cv'mi burs alabilme şansımı yükseltmekiçin güçlü tutmaya çabalıyorum, burs alamazsam büyük ihtimalle gidemem zaten.

Aslında bende staja başvuracağım ama makalemin yayınlanmasını bekliyorum ki bu da ocak ortası gibi olacak. O zaman çok geç olur diyorsanız şimdi mi başvurmalıyım. Birde okulun sitesinde yabancı öğrencilere staj olanağıyla ilgili hiç bir şeyden bahsedilmemiş. Kime mail atmalıyım. O labaratuvardaki hocalardan birine doğrudan mail mi atmalıyım, yada durumu nasıl açıklamalıyım. Birde staj başvurularında yurt veya maaş istediğimizde alınma şansımızın oldukça düştüğünü söylemişti bir arkadaşım buna katılıyormusunuz?

Kesinlikle katılmıyorum, labın sorumlu olan hocasına yaz, çalıştığın konuyu, yayınlanacak olan makalenizi filan anlat. Makaleyi submit etmiş olmalısınız ocakta yayınlanacaksa zaten, beklemeye gerek yok. İtalyanca bildiğini, konuya ilgi duyduğunu, staj yapmayı çok istediğini ancak masrafları karşılamaya maddi gücün olmadığını, onların herhangi bir burs, maaş gibi yardımları olup olmadığını yazarsın. Sonrasında da yüksek lisans düşündüğünü filan da ekleyebilirsin hatta. O konuya yönelik aldığın dersleri, ortalamanı, çalıştığın projeyi mutlaka yaz. Onların kendi bütçeleri de oluyor okulun bursları dışında, o yüzden mutlaka şansını dene, belki hoca labın bütçesinden karşılayabilir.
Eğer istersen, maili yazıp özelden mesajla gönder, kontrol ederim içeriğini.
Bir de, Erasmus'la staja da gidebiliyorsun, onu da araştırsana? Staj için de oldukça iyi para veriyorlar. Bölümdeki Erasmus koordinatörüne sor, bilgisi yoksa biraz araştır, ben bi bakayım, Erasmus ofisinde onla ilgili bilgi bulursam gönderirim.

Okulun erasmus sayfası çökmüş sanırım açılmıyor,
www.erasmus.metu.edu.tr olacaktı adresi. Başvurular 1 Ocak-19 Şubat arası.
Benim bildiğim kadarıyla staj için gerekenleri yazayım en azından:

Minimum 3 ay staj, yeri kendin bulup yazışıyorsun, min. cumGPA 2.00, ingilizce sınavı yapılır ona girmek gerekir, İtalyanın olduğu gruba da 900 veya 1000 euro veriliyordu sanırım, aylık tabi ki. Bunlar tüm üniversiteler için ortak sanırım. ODTÜnün erasmus ofisinden daha ayrıntılı bilgi ve başvuru formu alabilirsin.

seninki gibi bir cv, tecrubelerime dayanarak soyluyorum, dogrudan amerikaya doktoraya asistan olarak kabul edilir. Neden italya sorusuna katiliyorum, ve bir arttiriyorum:neden master?
Italyada gecmisin medeniyetinin izleri varsa, amerika'da da gunumuz medeniyetinin zirvesinde. Universitelere tonla para akiyor, bu yuzden research yapmak da zevkli. Hem de doktora asistani olarak baslayip, dev sirketlerde stajdir, istir, bi suru yeni firsata yelken acabilirsin. Son argumanim da yasamin burada kolay olmasi. Asistan maasiyla ferah feza bi evde oturup, guzel bi araba alabilirsin. Tabi pahali sehirleri de var, ny gibi, ama ny olsun camurdan olsun, sefaleti bile guzel o sehrin.

bence de avrupa'da rahat kabul edilebilirsin bu özgeçmişle. almanya'da master yapan biri olarak, endişelerini de gayet iyi anlıyorum. akıl verenler de gayet doğru noktalara parmak basmışlar akademik olarak. ama mutlu olmayacağını hissettiğin bir programa başlama kesinlikle. avrupa'dan türkiye'ye acil bişey olursa haftasonu bile gelip gidebilirsin, amerika'dan senede bir kere ancak. mezun olup uzaklaştığın zaman sadece işin değil, geride bıraktığın insanlar da hayatında daha önemli bir yer ediniyor. ilerideki yaşamını amerika'da planlamıyorsan ve akademik bir kariyer düşünmüyorsan doktora illa olması gereken bir şey değil bence. ki doktoraya yapayım mı acaba, hadi bir deneyeyim diye de girilmemesi gerek. avrupa'da master doktora yapıp amerika'da harvard ve mit'ye post-doc olarak giden arkadaşlarım var. ileride fikrini değiştirirsen amerika'ya gitmek çok zor değil yani.
erasmus staj bursuyla gidebilirsin 3 aylığına, dedikleri gibi.
ayrıca hollanda'da delft'i de düşün bence, erken başvurursan burs bulma şansın da artar.

@meriadoc, amerika'nin cok uzak olmasi konusunda cok haklisin. deli gibi ozluyor insan ama bazen bir yil- iki yil gidemiyor.

ama "doktora ha deyince baslanacak bir sey degil"e katilmiyorum. surada bir seneyi biraz geckindir amerika'dayim, uc kisi gordum doktorayi guzel bi sirkette is bulup birakan. doktoraya baslamis olman bile bazi sirketlerin kapisini sana aciyor. bu uc kisiden biri, bir yil iyi bir sirkette calistiktan sonra turkiye'ye dondu gecenlerde. simdi turkiye'deki sayili sirketlerden birinde iyi bir pozisyonda calisiyor, yani "amerika'ya yerleseceksen oraya git" fikrine de katilmiyorum.

tabi avrupa master'i ile de turkiye'de iyi yerlere girabilirsin, ona bir sey diyemem. ama amerika'da ister doktorada kalirsin, ister baska alanlara gecersin, olanaklar daha genis geliyor bana.

Öncelikle verilen bilgiler için herkese teşekkür ederim. Erasmusla staj işini gidip bir konuşacağım işime yarayabilir.Ayrıca da o labaratuvara da mail atmaya karar verdim.
Neden italya ile ilgili de hani tabi New York harikadır eminim bundan ama bazı şeyler vardır küçüklükten beri istersiniz. Odtü bilgisayar mesela benim için öyleydi küçükken, şimdide Politecnico di Torino ve İtalya öyleler , istiyorum sadece.Bu belki şu andaki yaşımın da verdiği pembe düşünceler ama şu an için o yüzden orayı istiyorum.Tabii sizinde söylediğiniz gibi yakın olması da bir faktör, ben şimdi bile evimi özlüyorum başka ülkedeyken bu dahada artacaktır, en azından arada bir geri gelebilme şansı olması bile hoş gibi geldi. Tabii önümde henüz 1 yıl daha var bunları tekrar göz önüne alıp belki Amerika'da bir yerlere de başvurabilirim.
@opucuk baligi: Şu an sınavlarımdan dolayı çok yoğunum ama hafta sonu Pazar günü gibi CV'mi ve maili hazırlayıp size özelden gönderirim içeriğini, ondan sonra da ordaki insanlarla iletişime geçmeyi planlıyorum.

@aklimiseveyim 'ilerideki yaşamını amerika'da planlamıyorsan ve akademik bir kariyer düşünmüyorsan doktora illa olması gereken bir şey değil bence.' demişim, yerleşmeyeceksen gitme değil. tabii amerika'da resmi dil de ingilizce olduğu için doktora-iş sıçramaları daha kolay oluyordur, avrupa'da pek öyle değil. bir de tabii ben moleküler biyolog olduğum için iş olanağı daha kısıtlı.

ama mesela ben ileride hoca ya da bi firmada yönetici olsam, önce doktoraya başlayıp sonra bırakan birine biraz daha şüpheyle bakardım 'ne istediğini bilmiyor mu acaba' diye.ama tabii konu duyuruda yardımcı olmak, yoksa benim ne hakkında ne düşündüğüm değil.

kolay gelsin :)

3. sınıfta 2 makale bayağı iyi ortalaman da güzel amerikadan direk doktora kabulü alabilirsin doktorada genelde okul ücreti ve aylık burs verilir eğer burs senin için önemliyse boşuna şansını masterla zorlama. Makaleler hangi journallarda yayınlanacak falan. Eğer iyi journallarda ise ve sen ilk yazarsan şansın çok fazla stanfordu falan bile zorlarsın amerikada makale yazan öğrenciye değer verirler hele 3. sınıftaysa ama sen yinede submit ettik diye belirtirsin kiminle yazdıysanda ondan referans mektubu gibi birşey alırsan daha güzel olur X şu konuda şunu yaptı submit ettik gibi.

Ayrıca italyadaki okul da bazı alanlarda çok iyi orası kötü bir okul değil oradaki labın çalıştığı alanda iyi olup olmadığını anlamak için yayınladıkları makalelere bak eğer 1. sınıf yerlerdeyse çok iyidirler. Makale yazdık dedin ama nasıl bir şey tam bilemiyorum çünkü etrafta para için kurulmuş birsürü yer var parayı verip makaleyi yayınlıyorsun.

www3.ntu.edu.sg

buradaki journallardan premium leading reputable cinslerden birindeyse bence yüksekten uçmaya başla derim hatta bir tane daha yaz ki işin garanti olsun toefl ile falan hiç uğraşma onlar formalite 3.5+ gpa den sonra tek belirleyici etken araştırma becerisi ki bunun en temel kanıtı da makalelerindir hele 1. yazarsan çok çok güzel.

@meriadoc dogru diyorsun, doktorayi yarim birakmak turkiye'de kotu algilaniyor, ama burada degil. Buyuk bi sirketin ise alimlardan sorumlu elemani soylesiye gelmisti, doktora yapmakta olan insanlari akademik kulturleri ve bi alana yogunlsabilme yetenekleri sayesinde daha cok tercih ettiklerini soylemisti. Ama tabi, ben de birinci el tecrube ile konusmuyorum, dogru olmayabilir dediklerim de iste sadec soruyu soran arkadasa farkli bakis acisi sunmak istedim. Aklimikseveyim abd'den bildirdi:)

Makalelerinin abd'de en bi super okullarin kapisini acacagina katiliyorum. Bi de muhendislikte odtu dostu okullar var burda, gatech gibi, muhendislik fakultesi odtulu dolu.en azindan b plani olarak dusunebilirsin.

Teşekkür ederim,
Makalelerimiz henüz yayınlanmadı ancak birlikte çalıştığımız hoca avurpadaki birkaç prestijli üniversiteye konferanslarda yayınlanmak üzere yolladı. Kabul alacağını düşünüyoruz. Hatta kabul aldıktan sonra gidip sunum da yapacağız gibi.Makale sayısı arttırma olarak ta seneyeki stajımı da yine research tabanlı yapıp üzerine kendim koyup seneye de en az bit makale daha yayınlamış olmak istiyorum.
Labaratuvarın paperlarının yayınlandığı yerlere bakmak çok iyi fikir bunun için teşekkür ederim. Aslında seneye bu başvuraları yaparken Amerikaya'da kesin başvuru yapacağım ama büyük ihtimal dediğim gibi avrupa istiyorum.Avrupa'da da direk doktoraya kabul alma işine nasıl bakarlar tam olarak bilmiyorum.Ama master yerine direk doktora yapabilmek benim açımdan da güzel olabilir.

Evet tahmin ettiğim gibi birkaç yanlış anlaşılma olmuş öncelikle journal sözlü olarak sunulmaz dergide derler buna hakemlere gider incelerler falan bayağı bir uzun sürer yayınlanması. Türkiyede sanırım journal a makale deniyor konferansa ise bildiri deniyor, bildiri conference die geçiyor orada sözlü sunum falan yapılıyor. Konferanslar genelde üniversite bağlantılı olsada belli bir adları olur 12 th ieee/acm conference on xxx gibi bence sen bu konularda çalıştığın hocadan biraz bilgi sızdır ki durumunu daha doğru belirle.

Birde benim önerim konferanslar yeteri kadar var odtuden bol yayınlı bir prof bul mesela asuman doganc tı sanırım (vldb en iyi journallardan, kdd en iyi konferanslardan falan bir sürü yayını var) bu bayan oldukça iyi ama konusu sana uyarmı bilmiyorum bu kalibrede bir hoca bulup hemen ikinci dönem bir journal için kolları sıva yazında iyi çalışırsan ocak gibi falan journalı submit edersin zaten o tipte bir hocanın yolladığı journal kolay kolay reddolmaz çünkü hocalar az çok bilir ne olacağını. Ondan sonra o hocanın referansıyla stanford gibi kaliteli okullardan burslu ms veya phd yapman oldukça mümkün.

Birde türkiyede sağlam ve sağlam olmayan iki hoca cinsi var her yurtdışında doktora yapan kişi iyi değildir veya referansı yeterli değildir hele yardımcı doçentler daha çok yenidirler o yüzden yar doç referansı ve yeni doçent olmuş hoca referansı supervisorun olmadıkça almamaya bak. cream de la cream hoca genelde ieee fellow falandır kaliteli journallarda editörler kurulundadır bunu refree yane hakemle karıştırma editorler kurulunda olmak demek o kişinin yazacağı referans çok geçerli olacak demektir bu tip kişiler genelde kolayca referans vermez onlardan research dersi falan alman lazım hatta 2. dönem erkenden başla derim yazacak birşeylerin olur. Birde bu hocaları sınıflandıran en güzel ölçüt h-index tir. 20 civarı hindexi olan hoca türkiyede comp sci de cidden çok çok az. bazılarınınki 40 a falan çıkarki bunlar cidden züper ötesi adamlardır turkiyede cs de hindexi 40 olan hoca varmı bilmiyorum.

ne oldu dostum sonuç yazmak ister misin :)

direk askere gidersin.

o tarihleri tam olarak içeren zamanda öğrenciysen mahkeme düşer değilse askere.

tanıdık bul, en az 3.70 ortalama yap

Nereden gideceksiniz buraya?
Hangi düzeyde eğitim almak/vermek için gideceksiniz?
Referanslarınız nasıl?
Ortalamanız nasıl?
Bilimsel faaliyetleriniz (yayın, seminer, vb.) ne durumda?

amerikalı olmayan öğrenciler için nasıl başvuru yapılacağı açık bir şekilde anlatılmış sitelerinde:

www.mitadmissions.org

naçizane tavsiyem, eğer bu sayfada açık açık yazılan önergeleri anlayamıyor, takip edemiyor, bahsi geçen birçok terimi (özellikle de hangi sınavlara girilmesi gerektiği gibi) kendi başınıza uğraşarak çözemiyorsanız işiniz çok zor. ukalalık ettiğimi düşünebilirsiniz ama gerçekçi olmakta fayda var.

@heyamo ya dogru söyledi. tanıdık hoca şart.

@salahaddin, öğrenci bile oluyor..

Öğrencisinin referansını bile dikkata alan okula gitmek ne büyük iştir

İtü i̇nsaat muh. hazırlık ogrencisiyim.lisans egitimi almak istiyorum.referans bulabilirim bir sekilde.bilimsel faaliyetim yok henüz :)

O zaman standart Amerikan sınavlarına gireceksiniz (eseyti, meseyti). demcan'ın yazdığı sitede her şey yazıyor. Robert, Alman, Avusturya gibi bir liseden mezunsanız şansınız biraz daha yüksek olabilir. Giremezsrniz üzülmeyin, bunun master'ı, doktorası, doktora sonrası var.

Itu de birinci olsan dahi master veya doktora için mit ye girebileceğini sanmıyorum. Mit nin referanslara baktığını hep duyuyoruz referansı yazanlar çok çok sağlam olmalı sende onların gördüğü en sağlam öğrencilerden olmalısın. Mükemmel karışımın bir araya gelmesi zor görünüyor zira bu tarz kişilerden turkiyede ya 1,2 tane vardır yada yoktur olsa da en son olacağı yer itudur. Yüksek lisansını iyi bir yerde yapıp doktorada seni mit ye sokacak birini bulmaya bak olmazsa postdoc da sokacak birini ararsın.

fonksiyon f=1/n, eğer bunun limitini n sonsuza giderken alırsan sıfır olur.

sorduğun şey bu değil sanırım

∑(1/n) de n sonsuza giderse ne olur bunu merak ediyorsun. Bunu bilmiyorum.

ama ∑1/n^2 var adı basel problemi. değeri ve hesaplanışı şurada yazıyor :

en.wikipedia.org

n, 1 den sonsuza kadar ise, (1/n) toplamı

integral [1 den sonsuza], (1/x) dx e yakın olur bu integral lnx çıkar.

ln(sonsuz) - ln1 = sonsuz demekki bu toplam sonsuzdur.

bu serinin toplamının integralden büyük olmasını riemann toplamları yoluyla gösteriyorlar. dolayısıyle sonsuzdan buyukse sonsuzdur.

dizi degil seri bu. bununda limitinden ziyade limitinin olup olmadıgını bulursunuz.

1 0 0
0 1 0
0 0 1 köklerin hepsi 1

hocanın şartı:matriste sdece tek 0 kullanılbilir.yani başka bir örnek lazım

| 2 1 1|
| 1 3 2|
|-1 1 2|
matrisinin özdeğerleri 1,2 ve 4. Özvektörleri de {3, 5, 1}, {-1, -1, 1}, {0, -1, 1}.

Mathematica'yla deneye yanıla buldum. İşinize yaramazsa siz de bir matematik yapma programıyla (Mathematica, Maple, Matlab, Sage, vb.) deneye yanıla bulabilirsiniz.

teşekkürler bunu bi deniyim

burs için not ortalamana bakıyorlar ve 2.50 ile burs almayı unut bence...

Kaç olması lazım mesela ortalamanın?

öğrenmek istediğim o kabul olayı nasıl oluyor ve kabul aldıktan sonra ne yapmam gerekiyor? sanırım sat isminde bir sınava girmek falan gerekiyormuş.
Ayrıca doktoraya başvurursam para neden kaçmıyor?

peki an itibariyle bursu unutmuş durumdayım:( az önce dediğim gibi yüksek lisans başvurusu için izlenecek prosedür hakkında bilgi verebilir misiniz?

basvurabilmek için Toefl ve Gre'ye girmeniz ve her okulun belirledigi minimum kosulları saglamanız gerekmekte. Ortalamanızın düşüklüğünü, kaydedeger bir projeyle veya paperla telafi edebilirsiniz, hiç olmadı bir hocanızla beraber bir projeye katılın, ya da berbaber çalısın, onun referansıyla çok iyi olmayan hallice bir yerde belki burslu okuma sansınız olur. deneyin en azından.

gre falan kasarsanız belki bir şeyler olur.

Amerikada iş eğitim yaşam gibi konularda mezun forumları meşhurdur oradan bilgi alabilirsin.

forum.mezun.com

infinitumun söylediği gibi hocalarınla proje yaparsan referanslarında da bunu belirtirlerse ortalamanı telafi edebilirsin iyi seviyede ama süper olmayan bir oklula kabul alabilirsin ama sen hocalarına pek güvenme. Abd de eğitim almak için zengin olmana gerek yok, olursan çok iyi olur ama, cesur olman lazım pek çok yabancı öğrenci ülkesinde kredi çekiyor geri dönüp yada abd de çalışıp krediyi geri ödüyor ama bu bir risktir, çoğu öğrenci bu riski almaz ama hintli çinli alır, biz bedavaya alışkınız herşey beleş olmalı. Çok çalışkansan bursunu alırsın ama vaktinde şu veya bu sebeple ortalama yapamadıysan ya abd yi unutacaksın yada riske gireceksin risk iştahına bağlı. Ayrıca oraya gittiğinde okuluna bağlı olsa da asistanlık ve part time iş fırsatları çıkar hatta tavsiye edilmese de sıkışırsan kaçak bile çalışırsın.

Nesiniz, ne olmak istiyorsunuz?

Normalde lisans-yüksek lisans-doktora diye gider.Fakat not ortalaman 3.00 (üni.ye göre değişebilir) üstündeyse direk doktora yapabilirsin.İşle beraber yürütebilmen yaptığın işe bağlıdır.Yüksek lisans yapmanın hayata pek bir katkısı yok,artık herkes yapar oldu tezsiz versiyonunu..Doktoraya gelince de üniversitede akademisyen olma gibi bir düşüncen yoksa 4 yıl bununla uğraşmak anlamsız..

master ile yüksek lisans aynı anlamda.
master of arts, master of science gibi dalları var yurtdışında. master burdan geliyor.
doktoraya master önkoşulu olur genelde. olmayanını duymadım.

çalışacağınız alan master alanı ile ilgiliyse güzel olur. bir adım önde olursunuz. ama doktora sektörde pek ihtiyaç duyulan bi gereksinim değil -uç pozisyonlarda çalışmıyorsanız.

doktorayı genelde üni de kalıp akademik kariyer yapmaya karar verenlenler yapıyor.

bu arada bunları açıklayan güzel bir ilustrasyon mevcut:
9gag.com

bazı şartlara göre direk doktoraya da başlanabiliyor ama genelde yüksek lisanstan sonra geliyor doktora. bir de veterinerlik, dişçilik gibi bazı bölümler bitirildiğinde yüksek lisansı da bitirmiş sayılıyorsunuz sanırım.

ileride işe yarayıp yaramama konusu tamamen size ve mesleğinize kalmış. mühendislik açısından bakarsak, birçok yer "bana ne yüksek lisanstan doktoradan, ben senin iş tecrübene bakarım" diyebilirken, bazı yerler de (aselsan, tusaş, arçelik gibi büyük yerler bunlar) çalışacağı alana bağlı olarak yüksek lisans, hatta doktora isteyebilirler.

doktora genelde akademisyen olmak isteyenlerin tercihi gibi görünse de, şurada bazı tartışmalar mevcut: (bkz: akademisyen olmayacağı halde doktora yapan insan)

Doktora yapanlar belli bir konuda uzmanlaşırlar ve bu konuda arge faliyetlerinde bulunabilecek yetkin kişilerdir, ülkemizde lisans mezunu arge mühendisi bolca mevcuttur. Akdemisyen olmaları şart değil ama bizim ülkemizde tubitak yada üniversitelerden başka pek iş şansları yok. Gelişmiş ülkelerde her arge faaliyetinde bulunan kurum doktoralı eleman çalıştırır, örneğin google da 600 doktoralı mevcut bunlar uzman oldukları alanlarda yeni teknolojiler üretir.

Mastersa belli konularda bilgi seviyesini artırmak için yapılır, doktoradan farkı dokotora tek bir konu üzerinde o konunun inciğini cıncığını inceler, mastersa biraz daha yüzeysel ama daha geniş konularda eğitim alır genelde doktoralılar tarafından geliştirilen projelerde yardımcı iş gücü olur. Amacın araştırma yapmak yeni şeyler keşfetmek değilse doktoraya bulaşma.

kısa hikayelerle ya da akıcılığı genel tarafından onaylanan roman ve öykülerle başla.

son dönemden akıcılık mevzusunda akla ilk gelen isim adam fawer oluyor. 2 kitabı var zaten. bir solukta biter.

kısa öyküler içinse, hala aziz nesin'den aldığım tadı başkasında bulamadım:\

suzanne collins - açlık oyunları

yazar: dean r. koontz
kitap: yabancılar
aşağı yukarı senin gibi bi okuyucuyum, harbi bu kitabı soluksuz okumuştum.
bilim-kurgu bu arada!

Henri Charriere'nin kelebek isimli romanı gayet sürükleyicidir bak

Herman Hesse oku, ufkunu genişletir..

albert camus - yabancı

kumarbaz, dostoyevski

açıkçası burada cevaplarda yazan dostoyevski, hesse ve camus kitaplarının öyle çok da film gibi akıcı okunabileceğini düşünmüyorum. okudum, severim ama öyle değiller bence.

tavsiye edebileceğim yazarlar, paul auster, kurt vonnegut ve engin geçtan. bu kişilerin romanlarını tek seferde ve akıcı olarak okuyabilirsiniz. çok da güzeldirler bu arada.

wilbur smith öneririm seri halinde yazıyor yani soy sop olarak devam ediyor yalnız afrika tabanlı bir romancı her kitabında afrika coğrafyasını konu alır. eğer seriye meraklıysan yırtıcı kuş, muson yağmurları, mavi ufuklar dededen toruna koloni zamanları korsanlar doğu hint deniz şirketi ve 1700 lerde geçiyor. tek takılmayı seviyorsan maceracılar, bir avuç kum, şimdi ölmek zamanı birsürü kitabı var macera seversen oku oku bitmez. clive cusslerinde romanları güzeldir sahra romanı film oldu.

puslu kıtalar atlası
ihsan oktay anar

persepolis kesinlikle.. bir kere karikatür gibi, okumayı sevmeyen bir çok arkadaşıma verdim kitap çok kalın olmasına ramen en geç 1 haftada bitirdi hepsi.. ayrıca boş bir kitap değil iran islam devrimini anlatıyor, biraz da bilinçlenirsin..

Marjane Satrapi - Persepolis

hatta kitabın filmi de var ilginizi çekerse..

hepinize teşekkürler.liste yaptım kendime söylediğiniz kitapların bir çoğunu almayı düşünüyorum.

sonea: persepolis film olarak izledim kitabı da okurum film güzeldi çünkü

(bkz: chuck palahniuk)

1- abd ve kanada için yeşil pasaportun çok anlamı yok zaten master veya doktoraya gidiyorsan çoğu ülke vizede sorun çıkarmaz ondan ötesi kağıt parçasından ibaret oluyor diplomatik pasaport olsa değişirdi belki.


3- bölümünü bilmiyorum ama popüler bölümlerdeysen 2.5 ortalama çok düşük genelde abd de çoğu okulun websitesi minimum 3.00 ortalama isteriz diye yazar bazıları esnek olur bunu daha aşağılara çeker ortalamayı yükseltemessen oradaki truva atı türk hocayı şimdiden kollamaya başlasan iyi olur zira ihtiyacın olacak.

4- amerikada part time çalışamazsın yasaktır ancak kampus içindeki işlerde haftada 20 saat çalışabilirsin yada kaçak olarak çalışırsın oda garsonluk pizzacılık falan ağır işler olur ki hem çalışıp hem okuman zorlar. miktar olarak okullar sana yıllık masrafını gösteren bir döküman sunar sen okadar parayı visa alırken bankada göstermek zorundasın bunun en temiz yolu tanıdıklardan 3 5 toplayıp bankada göstermek sonra geri vermek ama bu en az 3 4 ay önce yapılmalı çünkü vize memuru salak değildir anlar eğitim kredisi çekersen o ayrı onu vizeden 1 gün öncede alabilirsin. masraf okuluna göre değişir atıyorum yıllık 30 bin okul ücretiyse okul bunun üstüne 20 binde yaşam masrafı kitap yeme içme hesaplar sana yıllık ortalama 50 bin harcarsın der genelde pinti biriysen daha az harcarsın aşağı yukarı gene 40 45 i bulur harcamaların. okul paraları değişmektedir kimi okul herşeydahil (okul ücreti + yeme içme + yurt sigorta vs...) 25 binden 80 bine kadar bir hesap çıkarabilir. tek tek okulları gezmen incelemen lazım genelde devlet yani state üniversiteleri daha ucuz olur kaliteyle direk ilgisi yoktur yani devlet kotu özel iyi gibi değil her kesimdede iyi ve uyduruk okullar mevcuttur.

5- okuluna göre bazen 3.0 3.2 3.5 4.0 ortalama zaten standart oluyor ortalama düştükçe zarar yükseldikçe fayda verir bazen harvard vs.. için 4 bile yetmeyebilir okuluna bağlı birşey genelde 3 altı kalmamak lazım zora girmemek için.

6- referans mektubunu (recommendation letter) okuduğun okuldaki hocaların yazar genelde 2 veya 3 referans istenir sen başvurduğun yere bunları yollarsın birde niyet mektubu (intention letter veya statement of purpose diye geçer) var neden master doktora neden okulunuz vs. diye bunuda sen yazarsın oradaki hocalar okur. dikkat et referanslarında kötüşeyler yazmasınlar bazı hocalar inadına kıskançlık edip kötü referans yazar.

7- harvardıda bitirsen türkiyede adamın olmadıktan sonra hakettiğini alamazsın onun yerine sağlam bir dayı bul daha iyi, buraya dönmek için okadar para harcanmaz onun yerine burada çalış deneyim kazan daha iyi. bir kapı muhakkak açılır ama saray kapısımı olur han kapısımı bunu çevren belirler.

bu yazdıklarım çoğunlukla abd için geçerli hatta kanada not ortalamasında çok daha katı almanyada ve emin olmamakla fransada eğitim ücretsiz 500 600 ero yıllık harç yatırıyorsun burs olarak erasmus bursları fullbright bursları meb yurtdışı bursları falan var
hepsinin değişik şartları var.

guvenlik ve savunma politikalari pek tabi ki

tabii ki ama iş bu başlığı daraltmakta... yani masterın EU bazlı olmasında mütevellit, bu durum bir ülkeye, kuruma ya da hali hazırda varolan bi probleme hitap etmesi gerkiyor.. humanitarian intervention diyorum ama artık çok baytaladı yazmayan kalmadı, insan hayatında bi kez tez yazıoyor değil mi :) mi??:) insan hakları diyorum, hukuk diploması diyorlar doğal olarak, kadın, çocuk için de aynı şey.. bilemiyorum bilemiyoruuuumm!

AB'nun şu anki aptal ekonomik durumuyla ilgili bir tez yaz, yani nasıl oluyorsa hali hazırda bütçe dengeleriyle ilgili lizbon antlaşmasında maddeler var da bunu sıkı kontrol eden bir mekanizma yok veya niye bunlara uyulmaması konusunda bir yaptırım yapabilecek kurum yok. Kaldıki ceza da çözüm değil ya bence çözümle ilgili bir tez yazabilirsin pekala veya bu tür kuralların koyulması halide AB ekonomisine etkisini yazabilirsin, bakarsın AB'ye kapak atarsın.

Veya bu AB bütçesinin yarısının tarım sübvansiyonlarına neden ayrıldığı ve bunun doğru bir karar mı olduğu konusuyla ilgili bir şeyler olabilir, mesela sırf Almanlar yüksek katma değerli endüstriye yoğunlaşacak ve çevresindeki ülkelerden tarımsal ürünleri almakta sıkıntı çekmeyecek diye mi bu kadar büyük paralar harcanıyor? Bu konuda cillop gibi bir dolu da kaynak bulursun OECD'den vs.

Son olarakta bu AB'nin kurulmasındaki hedeflerden biri de olan bu serbest iş gücü transferi niye çalışmıyor bunun çalışmamasındaki sosyal ve ekonomik sebepler ne vs türü bir şeyler olabilir. Mesela niye münih'teki adam kalkıp lizbon'da çalışayım demiyor veya dese bile bu sosyal güvenlik mevzuları niye karmaşıklaşıyor vs vs. gerçi bu konuda kesin vardır yeni bir mevzu değil tabi de.

@ allanz teşekkürler gerçekten ama ekonomi heralde ilgi duymak istemediğim ya da hayatımın geri kalanında ilgilenmek zorunda olmamı isteyeceğim tek şey.. ki bu nedeledir ki kökü safi ekonomi olan AB yi BM ile birleştiren bi konu arıyorum. BM & AB nin özne olduğu bi cümleye de muhtemelen en uygun tümleçler insan hakları, çevre, "insani meseleler"(sesli sözlük humanitarian affairs'ı böyle çevirdi:))) olacaktır. emme welakin bilemedim ne yapayım...

@no christ requiress, sana da teşekkür ederim, ama güvenlik ve savunma politaklarının hala bi analmı olsa da en azından 20 yıl önceki anlamını taşımadığı açık, öyle ki adamlar bu alanda ki bütçelerini gittikçe düşürüyorlar. hımm nükleer diyebilirsin ama bana çok varsayımsal geliyor, ve de teknik tabii.. yani israil dışında ama o da ayrı bi illet!

ab nin sahibinin almanya ve fransa bm ninde abd olması dolayısiyle aslında öbür ülkelerin süs gibi durması üzerine bir tez yazıp bunların tam bir birlik olmadığını falan yaz.

şunuda yazabilirsin ingiltere ab içinde truva atı anglosaxon kökleri abd yide etkilemiş bir ülke sterlini bile değiştirmedi. abd uk kanka durumdalar bunun ab ye etkisini yazabilirsin turkiyenin üyeliğide öyle abd ve uk çıkarları için istiyor ama avrupanın tarihi bunu hazmedemiyor. bunların krallarını ingiliz soyuyla alman soyunu fransız soyunu osmanlı devrinde derin bir incele ve bunların ozamanda seni sevmezdim sütoğlan tadında olduğunu falan araştır.

Havaalanında alıp götürürler.Sonraki prosedürü bilmiyorum ama gelmeden konsoloslukta tecil ettirirse rahat eder epeyce.

iste sorunda oradaya konsolosluga gitmis turkiyeden yaptir demisler ne alakaysa artik

Aynen alır götürürler adamı valla.
karambole gelir.
burası türkiye.

nah götürürler.. gelsin havaalanında bi halt olmaz, olması için önce yoklama kaçağı sonra bakaya daha sonra da savcı talimatıyla gbt'ye düşmeli, ki epey bir zaman alır. kuzenin eğer 1-2 yıldır bakaya değilse bir şey olmaz. arkadaşların söyledikleri eskidendi..

korkmasın bişey olmaz. öğrenci adamı kimse öyle kolundan tutup askere gönderemez. yanında öğrenci belgesi kimliği vs. olsun.

Artık asker kaçakları gbt ye işlenmiyor asker kaçağı olarak yurtdışına rahatça çıkabilir anacak askeriye mahkemeye verip savcılıktan yakalama çıkartırsa ozaman gbt ye işlenir.

leblebi, mercimek çorbası, böyle kuru ama kof şeyler;)

rennie

süt. ve süt ürünleri. asitlilerden uzak durun. bol sıvı tüketin. ekmek içi falan da iyi gelir derler. ama sütten başkası hikaye.

devam ederse direk doktora. Gavicon + famodin anında rahatlıyosun.

rennie +1

haşlanmış poteytoz

rennie +1, ayrıca talcid.

ranitab

SF bence bayik ve cok ruzgarli. Orda bayacagin kesin. Cok kotulemeyeyim de ne bileyim cok bir numarasi yok kanimca ( biricik haight-ashburry haric ama safi orayla da olmaz zaten)
NY'u gormedim ama duyduklarim ve filimlerden bildigim kadariyla: NY kozmopolit ama ne bileyim, takildigin muhit ve saatleri kendin belirleyebilirsin. Ozellikle sehri iyice taniyinca halet-i ruhiyene gore gezersen, kampuste yasamanin bir avantaji olarak kendini soyutlaman mumkun.

Sehir tercihindeki lab'i kurma ve hazir sistemin ustune gitme tercihin, sehir kadar onemli sanki. bu noktada da kisiligin biraz devreye giriyor. ne bileyim, ugrasayim elimde buyusun modundaysan NY, ama cok yoruldum olusumsal sorunlarla ugrascak halim modundaysan SF, o kismini tamamaen sen biliyorsun.

Vize detaylarini bilmiyorum ama ozetle is bulursan her turlu vize sahibi oluyorsun nasilsa. H1 ya da sirketin green card basvuru kotalari vs.
gule gule olsun bakalim. guzel heyecanlar, yeni sehir, yeni bir hayat.

san francisco ve new york benim simdiye kadar gorudugum sehirler arasinda en guzel iki sehirdi.. yerinde olsam new york'u secerdim ben..

j-1 vizesi alip postdoc'u bitirip ise basvurdugunda h1-b alirsin.. yani master yapip orada calismaya baslayan tanidiklarim oyle yapti yanlis hatirlamiyosam..

Tebrik ederim! İki yer de çok iyi, iki yer de muhteşem! San Fransisco'yu görmedim. New York için yorum yapabilirim.

1. UCSF çok iyi bir okul ama Columbia'nın benim gözümde yeri çok daha iyi bir yerde. İlkinin prestiji bence 80 ise Columbia 95, hatta 98 filan herhalde :)

2. Aylık 3000 dolar gibi bir geliriniz olacak. Ne kadar kira vereceğinizi öğrenin, ona göre hayat şartlarınız çok değişecek. New York pahalı, çok pahalı. Her keseye uygun her şey bulunabiliyorsa da genelde baktığınızda çok pahalı.

3. Belki dünyanın kültür merkezi New York'tur. Her şeyi geçtim, Strand kitapçısının olması bile çok büyük bir artı. Sırf dükkan önündeki bir dolarlık kitaplarla bile kolay bulunmayan kitaplardan oluşan koca bir kütüphane kurulabilir. Sinemaları bilmiyorum ama tiyatroların da Türkiye'ye göre pahalı olduğunu söyleyebilirim. Oynayanların kalitesine göre değişiyor tabii.

4. New York'ta sıkılmazsınız, en fazla bazı şeyleri yapmak için paranız kalmaz veya arkadaşınız yoksa arkadaşsızlıktan bunalırsınız. Aklınıza gelebilecek her şeyin her türlüsünün olduğu bir şehir.

5. Columbia'daki sistemi kendiniz kurabilecek misiniz? Kendinizden bu konuda sonuna kadar emin misiniz? Sistemi kurup işletmek sonrası için de size iş imkanı sağlayabilir ama o sistemle çalışmayı en iyi bilen siz olacaksınız orada, bu riskli.

6. Çalışılan grup okulun iyiliğinden bağımsız olarak çok iyi veya çok kötü olabiliyor. Hangi grup daha iyi, hangi grubun bağlantıları daha iyi? Hangi grupta kaç kişi prestij için grupta tutulurken(yaşlı hocalar) kaç kişi asıl işleri yapıyor (doktora öğrencisi, postdoc, genç hoca)?

7. J1 almak daha kolay. H1B bildiğim kadarıyla 3+3 yıl olarak alınıyor ve alması daha zor. Ben J1 sahibiyim, alırken de kolaydı, Amerika'daki işlerim de kolay yürüdü. H1B hakkında ahkam kesecek kadar bilgim yok.

8. Eşim San Francisco İstanbul'a benzer diyor bu arada. New York kadar büyük değil ama güzel diyor.

New Yooork..Tebrik ederim!!

çok teşekküler tüm yorumlar için. cidden zor bir karar.

@pyro clustic flow

doğru söylüyorsun SF biraz bayacak gibi görünüyor, haight ashbury benim de çok hoşuma gitti ama kiralar çok yüksek o yüzden kampüs dışında kalmak zor gibi görünüyor.

@cosmicstring

dediğin gibi lab da çok önemli. bilimsel açıdan iki lab da çok iyi. SF'daki 8 kişilik bir lab birkaç doktora öğrencisi var diğerleri de taze postdoclar, labdaki herkes hocaya hayrandı resmen. new yorktaki hoca türk, bu iyi birşey midir kötü birşey midir hiç bir fikrim yok, NY'da şu anda 1 doktora 1 de postdoc var, bir postdoc daha 1 ay içinde başlayacakmış. iki grup a bizim alanda bilinen gruplar, zaten konu olarak küçük bir topluluğuz dünya üzerinde, o yüzden genelde topluluk içinde iyi bir networking var.

net maaş 3000 civarı olacaksa iyi o zaman, ben daha kötüsüne hazırlıyordum kendimi.

new yorkun o canlı hareketli hali çok aklımı çeldi. aslında mantıklı olarak düşününce SF'daki lab daha oturmuş bir lab ama NY insanın aklını karıştırıyor.

One of the main advantages of the H1B visa (US work permit) is that it is a 'dual intent' visa which means that you can apply for a Green Card (Legal Permanent Residency).

yerinde olsam h1 i seçerdim green card ı alırsan post doc sonrası iş bulman kolaylaşır gerçi postdoc seviyesinde birisi green cardı dert etmez ama bazı defense industry gibi işler vatandaşlık veya card istiyor ilerde işine yarayabilir.

Mesajlarınıza bakın :)

j-1 icin "2 year rule" denen nane eger turkiyede burs vs. borcun yoksa cok rahat kalkiyor.

h-1b almak icin pozisyonuna gore asgari ucret belirleniyor ve bu ucreti isvereninin verdigini belgelendirmesi gerekiyor ve cok buyuk ihtimalle $40.000 uzerinde olacagi icin h-1b'ye hemen gecmek istemeyebilirler ama yapacaklarsa h1 ile baslamak en iyisi cunku 1,5 sene sonra zaten hem waiver hem h1 vizesiyle ugrasmak zorunda kalacaksin.

yurtdışı çıkışlarında sorun olabilir.

aynen bende de var o olay. download 6.50 diyor speedtest ama youtube'a gelince kasıyor. eskiden yasak var o kadar dns değiştiriyoruz, host dosyası ile oynuyoruz diye düşünüyordum. yasak da kalktı. bilemiyorum.

edit: yeniden yasak gelmiş diyorlar. www.radikal.com.tr

1 mb sınırsız dan 8 mb e geçtim. 2 gün önce. indirirken gördüğüm 790 kb/s bende bir hareketlenme yapsa da 8 mb'ye geçtiğimden beri net biçimde video izlerken ya da internetten müzik dinlerken sorunlar yaşıyorum. suçlu 8 mb hizmeti diye sallıyorum buradan.

home.netone.com.tr

"Açıklama : Türk Telekom'dan alınan bilgiye göre, Türk Telekom'un yurtdışı linklerinde meydana gelen kesintilerden dolayı yurtdışı trafiklerinde problem yaşanmaktadır. Konuyla ilgili takibimiz sürmektedir.
"

dns ayarları veya host dosyasıyla oynadıysanız hızınız düşer elbette. youtube veya benzeri siteler için.

aradım ttneti aynı sorun bende de var genel bi problem var dediler "haa genelse ok o zaman sorun yok internetim yavaş olabilir" dedim kapadım

2 sebebi var

1. si hat değerlerin kötüyse ondan olabilir hattın 8 mb kaldıramayabilir telefon kablon bozuk olabilir.

2. si oturduğun bölgede çok fazla adsl abonesi olabilir bu durumda band sıkıntısı yaşanıyor yani bölgenin kapasitesi sınırlı ve herkes birden girince taşımıyor bu durumda yapaılacak tek şey kapasite artırımı ki buda en az 7 8 ay alır ihale falan filan. malsef herkese adsl diye interneti aşırı yavaşlattılar eski günlerde 256 kbit bile bundan hızlıydı

arabalarını çizerek

Anahtar kelimeler: güvenlik, ucuzluk, komşuluk, kampanya.

kapalı otopark broşürlerini sileceklere sıkıştırın ve cosmicstringin dediği anahtar kelimeleri kullanın.

Cosmicstring ve ceo ya ek olarak arabaları üstüste yığmayıp insanların arabalarının anahtarlarını istemeyerekte özendirebilirsiniz.Ve kapıya bir kişi dikip park edenleri kapalı otoparkınıza yönlendirebilir. Oranın daha güvenli olduğunu eğer müşterinizse belirli bir alışveriş karşılığı ücret ödemeyeceğini ve aracınızın orada güvende olduğunu yol üzerinde ceza yeme ve kaza riski taşıdıklarınıda söyleyebilirsiniz.

Tabi lpg'li araçların kapalıya park etmediğine dikkat edin.

Açık otoparka 2 leğen su koyun, içine de ekmek kırın bolca 2-3 günde bir.

belirtmemişsiniz ama kapalı otoparkın ücretsiz ve avm veya market için olduğunu varsayıyorum. burada anahtar kelime "kolaylık"tır. bir şekilde diğeri daha kolay demek ki insalar açığı tercih ediyor. kapalıdaki zorlukları tespit edin ve ortadan kaldırın. ya da daha nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünün. kolaylık dışında ikinci etken motivasyon. en azından bir süreliğine kampanya yapın. aracını kapalıya park edene cam suyu hediye vb. güvenlik vs. çok önenmli değil bence. araç kısa bir süreliğine kalacak sonuçta...

3 5 tane tinerci bul mahalleye park edenlere abi abla para diye yanaşsınlar tırsıp kapalıya çekerler arabayada musallat olsunlar fln.

ayrıca anahtar isteyen hiçbir otoparka araba vermem.

türev integral bilmek için başlanır zaten calculus'e?

son duyurunda yazdigimi okumadin mi?

1. Temelinden öğreneceğiniz için ezber türev-integral bilgisinden daha iyi olur.
2. Başlamalısınız.
3. Thomas Calculus. "Her yerde" kullanılır ikisi de. Zaten bir yerlerde kullanılmak için bulunmuşlardır. Örnek vermek gerekirse, türev, bir fonksiyonun en düşük veya en üst değerini bulmakta, integral de acayip cisimlerin hacimlerini bulmadan yardımcı olurlar.

1- galadnikov'in da dedigi gibi calculus'un basi zaten turev ve integral konusunu ele aliyor. fonksiyonlar ve grafikleri ile butunlesmis limit teoremleri, turev ve integral seklinde aciliyor ve saciliyor konu.
2- baslamalisin.
3- iktisat, isletme, tip ve muhendislik alanlarinda catir catir turev ve integral hesaplaniyor. ornegin adamlar uzaya roket firlatacak ama roketin cizegi helis veya roketin konacagi alan hep bu turev ve integral (ileri matematik) yontemleriyle hesaplaniyor.
veya arastirma safhasinda olan bir ilacin icine etken bir madde katiliyor bu durumun yarattigi degisimin en faydali (optimum. maxima) noktasindaki degeri yine turev ile hesaplaniyor. yol zaman grafikleri, termodinamik esitlikler, bir binanin statigi filan hep bu hesaplamalarin kokeninden geliyor. gerci bizim hayatimizda hesaplanmislari var oldugundan formullere pek dalmiyoruz ama arastirma safhasinda (bu da akademik alan oluyor.) cok fazla uygulama alani var bu yontemlerin.

kitap olarak temel bilgiler duzeyinde tumay yayincilik/yayinlari vardi, kullanilmis ya da eski kitap satan yerler (istanbulda akmar pasaji) lise duzeyinden baslayarak konuyu iyice aktariyorlar. lise duzeyi beni kesmez diye de dusunmeyesin eski lise mufredatinin biraz daha gelistirilmis halleri veriliyor universitelerde. oys kitaplari veya direk turev integral anlatan eski kitaplar bulabilirsin. yeni kitap icinse herhangi bir kitapciya gittiginde uni. kitaplari bolumunden envai cesit kaynak bulabilirsin ama onlar pek teferruatli ve uzun uzun anlatmazlar.

precalculus bilmiyorsan önce precalculus öğren, logaritma trigonometri çember denklemleri basit fonksiyon grafikleri özellikleri vs. gibi bazı temel şeyler örneğin sin veya arcsin i bilmeden turevini öğrenmen abes olacaktır yine logaritma da böyle.

yurtdışında ortalama bir yerde yapmak istiyorsan zaten ortalamanın üstü iyi bir ingilizceye sahip olman gerek. öğrenci vizesiyle gideceğin için sana belirli bir limit saat veriyorlar çalışman için fakat bu yeterli olmaz gibi.(izinli, kaçak çalışmak sana bağlı ama zor). 2.20 de bir handikap ayrıca. sen iyice bir araştır. gitmek istediğin ülkeyi ya da universiteleri belirle ve onların internet adreslerinde zaten istedikleri şartlar vardır.

moralini bozmak gibi olmasin ama bence zor bu is.
ortalaman dusuk, ingilizcen cok iyi degil anladigim kadariyla. isim yapmis taninmis bir uni den mezun degilsin. elindeki para yurtdisinda bir universitenin egitim masraflarini karsilamaktan cok uzak. burs bulma ihtimalin dusuk... bence yurt icinde iyi bir universitede yuksek lisans yap once, bir kac publication falan cikar, sonra basvur yurtdisina.
yine de kolay gelsin.

iş istiyorsan matematik mastırı mantıksız akademik bilgiler ne işine yarayacak ki, bilgisayar yazılım falan üzerine yap bu tarz programlar tam senin dediğin sanayi için profesyonel iş gücü yetiştiriyor. 10 bin lira az sen onu 20 yap.