www.youtube.com
yüzde 100 çalışıyor. kestane balı demiş ama şart değil ben çiçek balıyla yapıyorum. hemen kesiyor öksürüğü.

teşekkür deneyeceğim fakat derdim öksürük değil, gelen sıvı.

viksle buğu
papatya çayı
tuzlu su burnuna çek bi bardak

kesin sonuç söylüyorum sana tek seans..

bir duble viski buzsuz içiyorsun sonra bana teşekkür ediyorsun.

yeme beni bak :/ alkol sıkıntı yaratmasın

Geniz akıntısı bende sürekli olan bir şey. Özellikle bazı geceler alerji ile bir arada geliyor, uyku arasında ne yapacağımı şaşırıyorum.

yemiyorum şifa niyetine götür ..

öncelikle ben mi gideyim?

ben olsam urfaya giderim. acemi birlikleri sıkıntı olur kadro asker yaparlar seni posta yaparlar yardırıp durursun. sınıfın çok önemli bu arada. onu söyle bi hele. bu arada ne çabuk 10 dönem geçmiş...

ben snein yerinde olsam gitmezdim sen yine iyisin. kal antalyada.

359 olarak Antalya'da yaptım.

Tugay'a gidiyorsun muhtemelen, orası fena değil. Ustalıkta rahat edersin. Sormak istediğin ne varsa yardımcı olurum. Yolun açık olsun.

soru anlaşılmamış:) adam "torpilim var kullanayım mı" diye sormuş. soruya cevabım: herkes aynı mantıkla torpil yaptırıyor kendine. torpil torpildir. yani "ilkelerim var" diyorsan kullanmaman lazım. zora geldi mi vazgeçelince ilke olmuyor.

@mr fusion

benim bahsettiğim de o yapacağım işim olsun zerre önemli değil. gerekirse 20 saat yardırayım yeter ki gereksiz insanların egolarını tatmin etmeyeyim. bu arada sınıfım topçu.

@f atih,

haklısın tabi ama bu askerlik olayında da gönüllülük esası diye birşey yok. bana sormuyorlar ki gidecek misin gitmeyecek misin diye? askere gidenlerin yazdıklarına bakıyorum en milliyetçi tipi bile vatan millet sakaryada kaldı diyor. e böyle bir şartta bile bile insan kendimi niye rezil rüsva edeyim ki diyor. ilkelerim biri de insan gibi görev yerine getirmek. dediğim gibi keşke adam gibi görev yapacağını bilsem doğunun en ücra sınır karakoluna gitmeye razıyım.

hatta şunu da belirteyim usta birliğimi sınır karakoluna gitme şansımının olup olmadığını sordum, usta birliğimin değiştirilemeyeceğini sadece acemi birliğinde kalmamın sağlanabileceği söylendi. yani bilakis sınır karakoluna gitmek istedim ancak değiştirilme şansı yokmuş maalesef.

Acemi birliğinde kalma şansın varsa kesinlikle bunu kullan. Hem fiziksel şartlar hem de göreceğin muamele açısından çok daha rahat edersin.

torpil imkanı varsa sonuna kadar torpil. ne ilkesi ya? bedelli, yoksa torpilli, yoksa mevki hastaneli, istirahatli askerlik en güzeli. terlik istirahati al, yatak istirahati al, çürük al, kılını döndür ameliyat ol erken teskere al. olabildiğince al.

bu mecradaki insanların da vicdan sahibi, duyarlı insanlar olduğunu bilen biri olarak bu konuda genel anlamda pozitif yaklaşımlı görüşler gerçekten önemli benim için. en azından çok rezil, ayıp bir düşünce içinde olmadığımı hissettim şuan.

Yahu askerlik diyorsun. Gerçekten vatana hizmet ediyor olsan anlayacağım da, gidip salak salak nöbet tutup tuvalet falan temizleyeceksin. Boşver, torpilin varsa kullan.

Olay askerlik değil, askerliğin neye hizmet olduğu aşikar. Daha senin sorduğunu anlamayan adamların benim yazdığımı anlamasını da beklemiyorum. Torpili askeriyeye karşı değil seninle aynı şartlarda orada bulunan zorunlu askerlere karşı yapıyorsun. Yani kendini kayırarak onların önüne geçiyorsun. Başkasının hakkına tecavüz ediyorsun. İmkanı olsa başkaları da seninkine eder evet, ama bu yine de bunu senin bahsettiğin sözde ilkelerinle çelişmez yapmıyor. Sen "bas torpili geç" desinler de için rahatlasın diye gelmişsin ki, Bu ülkede torpil zaten normal karşılanıyor, sana kimse bir şey demez için rahat olsun, göze de batmazsın. Ama lütfen "ilkelerim" deme çünkü bu ilkeli bi davranış değil. Herkesin yapıypr oluşu da bunu etik yapmıyor.

Burada problemler ülkedeki zorunlu askerlik ve askerlik anlayışı. Bunun sebebi de oraya zorla silah altına alınanlar değil, bizzat askeriye ve kurumlardır. Onlarla mücadele etmek yerine, torpille diğer mağdurları eziyorsun işte. Bugün kısa dönem olarak dayak yemeden, küfür yemeden askerliği tamamlayabiliyorsan bu hakkını doğru şekilde arayanlar sayesinde oldu, "kısa dönem subay statüsünde" palavraları yüzünden değil. Bunların hepsini ilkeli biri olduğunu iddia ettiğin için yazdım.

Ben seni daha farklı şekilde rahatlatayım: Ben kısa dönem yazıcıydım çok şahit oldum, binbaşı torpillileri haftada bir odasına çağırır hal hatır sorardı. Nöbetlerini sildirir, tabibe rapor yazdırır, eğitimden dalan düşürürdü. Astları da onlara amele iş vermezdi. He ne oldu, kimse siklemedi "devrem tertibim" diye diye terhis oldular. Senin vicdanın rahat olduktan sonra kimin nasıl hakkına girdiğinin bir önemi yok. İyi teskereler.

bir arkadaşım izmir de okuduğu için askerliğini izmir'e çıkarttı. acemiliğini de ustalığını da orada yaptı. askerlik yaptığı yerde karşıyaka bld başkanı nın bilmem neyinden, bornova bld başkanının oğluna kadar birçok torpilli varmış.

gerisini sen düşün.

içindeki adalet duygusu sadece vicdanı olan şeyler üzerinde varolsun

hani mail servisini kulllanıyorsunuz?
hotmail - gmail gibi servislerse nereden gönderildiğini öğrenmek mümkün.

gmail'den geldi. nasıl öğrenebilirim peki?

gmailde yanıtla butonunun yonunda orjinali göster gibi bir seçenek var. orayı inceleyebilirsin.

Öncelikle farklı ülkelerin proxylerini kullandıysa ya da polise verilebilecek durumu yoksa -ki anladığım kadarıyla yok- programla istenilen mail adresini gönderici olarak gösterip atılabilir.

Eğer otomatik mesaj değilse geri mesaj yollayın gönderilen mesajın konusu hakkında maile karşı taraf devam ederse gerçektir. Çünkü gönderici olarak mail adresi kullanılır ama cevaplayan kişinin maili sahte mail adresi kullanana gitmez.

Örneğin ben [email protected] diye (veya gerçek bir audi yetkilisinin mail adresi) gönderici oluşturabilirim. Ama maili gönderen kişinin maili bana ulaşmaz

Baskı makinesine ve bunların renk profillerine bağlı olarak fark eder.

Ekranlar yanıltır, ekran görüntüsü parlaktır, rgb'dir vs...
Yazıcının kalitesine göre değişir. Aynı işi başka yazıcıdan alınca farklı çıkabilir. Marka model farkediyor. Ekranlarda böyle.

Ne yapacaksın, basacağın yerde oynayacaksın rengiyle. Deneme, yanılma...

Görsele baktığın ekran kalibrasyonu yapılmış bir ekran değildir. Olması gerekenden çok daha parlak gösteriyordur. Aynı şekilde fotoğrafçının makinesinin kalibrasyonu da hatalı olabilir

Aynısı gibi çıkması için ne yapmalıyım peki?

baskı aldığın yerleri iyi seç. üni. çevrelerindeki baskıcılar iyi olur genelde. öğrenci memnuniyeti açısından... tabletindeki görsele en yakın sonucu istediğini söyle titiz davransınlar, renklerle oynasınlar. mesela makinelerin yeni bakımdan çıkmış olması sonuçlara olumlu yansıyor.

Aynısı gibi çıkma durumu yok, ancak benzeri çıkabilir. Diyorum ya yazıcının kalitesi önemli, ekranın kalibresi önemli. Şunu yapabilirsin, deneme yanılma, rengi açık çıktıysa, biraz daha koyu yapıp bastıracaksın ya da tam zıttını.

Abi adam 20 x 15 tanesi 5 liraya basiyor. Nasil deneme yanilma yapayim?Arti o tahammülü gösteren kaç kişi var? Fotoğrafçı dediğin adam titiz değil. Oransal büyütmeden dahi haberi yok. Ölçü sordum, "Sen fotoğrafı getir uydururuz" dedi ya adam.

fotoğrafçıda bastırma(ya da iyi bi fotoğrafçı ya da internet üzerinden baskı yapıp eve gönderen yerleri dene çok daha ucuz oluyor)

bence de ozalitçi gibi yerlerde kalın/fotoğraf kağıdı gibi seçenekler oluyor zaten onlar da basar ve çok daha bilgili olabilirler. Yine de ilginç, o kadar fotoğraf bastırdım hiç "aşırı farklı" olmadı. En son kendi epson yazıcım için 10x15 kağıtlar aldım kendim de fotoğraf basıyorum, rgb'leri hiç çevirmeden bile basıyorum gayet iyi.

kaynak buldum: photo.stackexchange.com

tam olarak dediğini tarif etmiş, ama sen zaten cmyk kaydettim demişsin orasını bilmiyorum.
"This can cause your once vibrant and beautiful RGB image to come out looking dark and dull on a CYMK printer for example."

fotoğrafçıda RGB baskı olur CMYK olmaz.

Ayrıca 300DPI olmalı

kurudu da:
Bu defa RGB olarak kaydedip deneyeyim o zaman.

5 senedir sevgiliyiz, en yakin arkadasini markette karsilastigimiz icin gördüm.

sürekli ayni ortamlarda degilseniz anlami bile yok. ama yok ayni ortamlara denk gelmeyelim diye ugrasiyorsa, o zaman sorgulanir. bu haliyle dert degil, umrunda bile olmaz erkeklerin o derece zaten.

bir de erkek arkadaslarimi taniyorum, alayi hiyar (geneli). tanistirinca ne kazanacagim/kazanacak?

ha ama ortak bir arkadas cevresi var, hic yok da degil.

erkek.

kavgalardan sonra fikri değiştiyse tehlikeli, tanıştırmaya değecek (yakında ayrılırız zaten bununla gibi düşüncelerle) bir sevgili olarak görmüyor olabilir.

şu ana kadar aynı ortamda ya da yakın yerlerde bulunduğum için tanıştırıldım ya da tanıştırdım. sadece bu ilişkimde çift buluşması denebilecek bir akşam buluşması yaptık. bence önemli bir olay değil. buna anlamlar yüklemeyi anlamsız buluyorum.

Arkadaşlarıyla tanıştırması sana ne kazandıracak ki? Dert edilecek bir şey değil bu. İlişkinizin ciddiyeti hakkında bir detay oluşturacağını düşünüyorsan yanılıyorsun.

aynı ortamda bulunma durumu yoksa özellikle neden program yaptırıp tanıştırsın ki? gerek yok bence.

başka türlü bi güven problemin yoksa bunu dert etme.
önem veren var tabii ama bunun diğer ucu da, çiftlerin sürekli birlikte program yapma, single arkadaşların ise sürekli sizin faaliyetlerinize yamanma taleplerinden dolayı bi türlü yalnız kalamamanız şeklinde oluyor.
belki arkadaşlarına çok bağlı bi tip değildir. dediğim gibi tek başına şüphelenmeni gerektirecek bir durum olarak görmüyorum bunu.

bir şey düşünmene gerek yok, hiç önem verilmez böyle şeylere, çok tanışmak istiyorsan söyle tanıştırsın

erkeklerin umurunda olmaz
hatta hiç umurunda olmaz

Doğru demiş. Uygun ortam olursa tanışırsınız, özel olarak bakın bu da benim sevgilim diye ekstra bir çaba göstermem ben de.

bizler (erkekler) için çok önemli şeyler değil bunlar.

aynı ortamda rast gelirse tanıştırır. abartılacak ya da bişey düşünmeyi gerektirecek bir durum değil bence.

birçok sebep var;

-arkadaşlarından utanıyordur
-senden "
-çevresiyle arası iyi değildir,
-değer verdiği yakın arkadaşları yoktur
vs

Yaşadığım ilişkilerin devamlılık süresi, tanıştığım arkadaş oranına paralel oldu. Başkası için durum nedir bilmem tabi.

uzun ilişki yaşadığım kız arkadaşım tanıştırmadığım için benimde ağzıma sıçmıştı bir gün. benim aklıma gelmedi. ne bileyim. sorsan yıllanmış ilişkiydik.

Erkekler sizin gibi karpuz sergisi kafasında değil. Onay almasa da olur

ya işte onay almak ya da karpuz sergisi meselesi değil de, sonuçta değer veren insan çevresi ile tanıştırmak kaynaştırmak ister sevgilisini diye düşünüyorum. insanın sevdiği insanları beraber görmek, tanıştırmak istemesinden daha doğal ne olabilir. ben anlamıyorum bu erkekleri nasıl hiç önem vermiyorlar. cevaplar için çok teşekkür ederim:)

Bağımsız George deyip linki bırakıyorum.

www.youtube.com

plase olarak da dünyalar çarpışıyor deyip onun da linkini bırakıyorum

www.youtube.com

Normalde erkeklerin pek gerekli göreceği bir durum değil bu ama kavga sonrası fikir değiştirdiyse muhtemelen suyunuz ısınmıştır.

Corel için "Auto Trace" değil de, aynı menüdeki seçeneklerden sizin resminize en uygun olanı (Düşük kaliteli resim, yüksek kaliteli resim, çizim, clipart vb.) seçerek yapın. Seçtikten sonra detayları ve köşe yumuşaklıklarını da yine resmin tipine göre arttırın, en ideal oranı yakalarsınız.

teşekkürler, ayarları oradan yapıyorum fakat köşe ayarları renk sayısını artırmıyor ayrıca renkler en fazla 256 olarak kalıyor.

eskiden yapıyordum, unutmuşum şimdi. fotoğrafı defalarca zoomladığınızda renklerin parçalı olduğu anlaşılmıyordu. bulamıyorum şu an.

Kamil Koç hariç ikisini de önerebilirim.

pambıkkale

pamukkale.

pamıkkale

otobüsün plakası pk ise her türlü pamukkale.

Ayda 15'ten fazla kere yolculuk yapıyorum, bunların yarısı otobüs. Öğrendiğim tek şey şu: Pamukkale'nin yanına bile yaklaşacak kalitede başka bir otobüs firması yok.

varsa anadolu yoksa pamukkale

kamil koç tan bkm ile alırsan 5 lira indirim vardı

Bu Saydıkların arasından Pamukkale'den başkasına binersem gideceğim mesafeye kadar eşekler kovalasın :F

Ama asıl tercihim hep Anadolu olmuştuydu ama o da pambıkkaleye satılmıştı sanırım :F

Pamukkale. Net.

Pamukkale digerlerini dusunme bile.

kamile koç'tan gidiş dönüş alırsan cinemaksimum'dan sinenma bileti hediye.
Ayrıca mastercard masterpass ile bir bilet alırsan ikincisi hediye.

pamukkale; dardanel'in kaşarlı sandviçlerini veriyor, bayılıyorum ona. sırf bunun için bile pamukkale.

nilüfer kullanma da ne kullanırsan kullan. ayrıca pamukkale +1

facebookta janberk kafkas, yılmaz ece bunları ekleyip sorabilirsin.

dağcılık federasyonu içinde faaliyet yapıyorlar. bu bir yarışma sporu değil dolayısıyla "profesyonel"in karşılığı ancak "deneyimli" olabilir. üniversitelerin trekking kulüplerine bakabilirsin.

evet bu iş dağcılığın içerisinde. neticede yürüyüş yapıyorsan dağa elini sürmen gerek.

dksk ya bak. odtü dağcılık... içerisinde çok uzman var.

Şehir neresi? Bu işin bağlı olduğu federasyon TDF.

yani bizde o dediğin profesyonel trekkingçiler pek yok bende uzun süre profesyonel olarak içinde bulundum bilimum doğa sporu dalında ama bizde öyle şehre yakın kanyonlar bilmemneler olmadıgından atlayıp bi tüm gün trekking yapalım diyen insanla hiç tanışmadım açıkçası. bizde daha çok amaca yönelik trekking var. yani sen dağı zirveleme amacındayken yaptıgın şey teknik olarak trekking platform farklı sadece.

@teknikekip: şehir istanbul
bir fotoğraf projesi için arıyorum bu insanları da
bir spor dalı olarak trekking profesyonellerini çekmekle ilgileniyorum, şuan henüz fikir aşamasında

@prezarlatif: ekleyip soracağım

herkese teşekkürler

özel öğrenciliğe kabul edilme durumu söz konusu değil sanırım. parayı veren herkes özel öğrenci olabiliyor bildiğim kadarıyla.

puanlarınızı alıp (ales yds) sınava girerseniz, doktora programını kazanırsanız özel öğrenci olarak aldığınız dersi saydırırsınız.

herkes özel öğrenci olamıyor. onun da sınavı ve kontenjanı var. yoksa yığılma olurdu.

Evet soruyu yanlış sormuşum :-) özel öğrenciliğe başlayan bir kişi ertesi yarıyılda bilim sınavına girip normal öğrenciliğe kabul ediliyor mu genelde? Benim puanlarla ilgili bir sıkıntım yok. Tezi yeni bitirdim ama hiçbir üniversite bahar dönemi başında doktora açmıyor. Hacettepe'den bir hocaya mail gönderdim kontenjan verecek misiniz bu dönem diye sordum ancak bu dönem açmayacaklarını söyledi. İsterseniz özel öğrenci olarak başvurabilirsiniz dedi.

evet kabul ediliyor.

aslında doğru sormuşsun da ben arkadaşa cevap vermiştim.
hacettepe güzel sanatlar dan biliyorum özel öğrenciliği. her dersi alamıyorlardı ve yıllık 1000 tl ye yakın bir ücreti vardı. sanırım 2 yıl içinde de yds yi vermek lazım. senin varmış zaten.

Sonra normal öğrencilik statüsüne geçtiler mi asıl soru bu. Bunu cevaplayın lütfen, empirik bilgiye ihtiyacım var :-)

alırlarsa geçersin, özel öğrenci olarak girmen şansını az biraz yükseltir ama önemli olan normalde alıp almayacaklarına göre değişir sonuç.

yani sınavsız filan direkt giremezsin grne notmal prpsedür referans bilim sınavı vb ile gireceksin

Arkadaşlar ben süreci falan biliyorum resmiyette. Ancak empirik bilgi istiyorum siz veya çevrenizdeki bir insan özel öğrencilikten sonra normal öğrenciliğe kabul edildi mi hocalar özel öğrencilere ne gözle bakıyor vs.

özel öğrenci bir çok arkadaşım yüksek lisansa kabul edildi, tavsiye ederim. bende özel öğrenciydim yeterince derslerle ilgilenebilseydim o ışığı gören hocalar kesinlikle şans ve öncelik veriyor.

hocam git terziye ve o pantolonunu da götür yanında (hatta giy). bunun gibi yap paçasını de yapsınlar.

mavi nin pantolon kesimleri çok iyidir.

hocam bunlar hep poposuzluktan. kadınların kafa rahat www.google.com.tr

kadınlara minyonluk yakışıyor ama erkeklere yakışmıyor(bence)
erkeğin biraz daha heybetli olmasını bekliyoruz belki de altta yatan kendimizi güvende hissetme duygusudur.

Kadinin boyunun 1.55 olmamasi da benim icin onemli eger partnerinin boyu benim gibi 1.85 ise.

kimi kızlar burada ortadan sallarken pigmeliklerini, üçüncü saniyede fark edilebilecek kusurlarını kimse görmüyor da ondan

yedi cüce filminden kopup gelen kız da dev gibi adamın yanında komik duruyor zaten.

edit: benzer şeyler kadın şöyle böyle olsun diyen erkek için de geçerli tabii

Çünkü kadın dediğin minyon olmalı

ben miyim lan o malum duyuru? adres ver geliyorum

bence kadınlarda da önemli.

aslında sorduğun sorunun yanıtı çok uzun. kadınlar erkekleri ilk ne zaman beğendi gibi bişey bu.

ayrıca bana göre bir kadının 1.55 olması bana göre seçim yapmama sebeplerinden biri.
böyle şeylere sorun deyip ötelememek lazım. herkesin sınıfı farklı ve yarıştırılmamalı esasen.

edit: malum kişi sağa çek geliyorum. :DD

kadın dediğin minyon olmamalı. yani sadece minyon olmamalı. ben brezilya kadın milli voleybol takımını izlediğim zaman mest oluyorum. demek ki böyle bir kıstas yok. o halde bana göre de bir kadın 'at' gibi olmalı

@ ya ben lan ne güzel işte, ilham veriyorsun tüm duyuru halkına.

bunlar hep meme

çünkü kadınlar topuklu ile boy farkını kapatma özelliğine sahip.

@sadakatsiz neden bu kadar kızdın ki anlamadım :(

arkadaşım (kadın) uzundu, 180'e yakındı sanırım. bir iki sevgilisi oldu aynı boylarda. son sevgilisi 190 civarıydı ve evlendiler. kızın, adamı bize överken söylediği ilk şey "nihayet topuklu ayakkabı giyebiliyorum holeey" olmuştu :P

Çünkü minyon tipli kısa boylu kadınlar <3

yoo ben 165i geçen erkekleri sevmiyorum. kime göre neye göre.

@ madeleine dediğim gibi, çoğu kişiye göre :)

Görkem ve heybet elbette sebebi. Bu erkeğin guç kuvvet simgesidir. Gür saç da öyle

İşte bunlar hep nightingale sendromu ve/veya duygusallık. Bakıyorlar toplu taşımada, bazı arabalarda, okul sıralarında, bazı kapı ve merdivenlerde acı çekiyoruz. Bize acıyorlar. Sonra bir sempati oluşuyor genel olarak. Erkek, uzun boylu kadın görünce de (dün bir arkadaşımın dediği gibi) "at gibi" deyip olayı başka boyuta çekiyor. Bu at gibi de ne demek hiçbir fikrim yok. Güzel, uzun, çirkin herkes için kullanıldığını gördüm.

Bu arada mesela şu an 3 koltuğu boş otobüste ayaktayım, çünkü bacağım sığmayacak. Bakın bu bir dramdır. Eminim benim için de içlerinden "yazık çocuğa :(" diyecekler. O değil de kızlara kız deniyor da erkekler neden çocuk?

Neyse diğer bir tahmin

İşte bunlar hep evrim. Biz insana evrilirken ve evrildikten sonraki ilk dönemlerde zenginlik, şık giyim, entelektüel olmak gibi şeyler yok. Onlara bakan da yok. Millet aç aç. Mesela erkek bakıyor; kadının kalçası geniş, bacaklar sağlıklı ve memeler büyük. Bu biz av peşinde revan olurken ya da oradan oraya göçerken çocuğumu düşürmeden taşıyabilir, doğuncq onu besleyebilir diyor. Erkekte temeldeki bacak, kalça ve meme konusundaki ilgi bu yüzden gelişiyor.

Kadın da bakıyor erkek uzun, heybetli. Hiçbir şey bulamazsa gergedan bile avlar bu. Büyük avları kaçırmaz. Hem de diğer insanlardan ve hayvanlardan da beni ve çocuğumu koruyabilir, diyor.

Tabii bunlar hep orantılı ölçülerde. Yoksa şişman, aşırı zayıf, kambur vs. gibi şeyler dahil olunca boy ne olursa olsun "bunun tohumu sağlam değil"den dolayı eleniyor. Tabii biraz kilo hep sağlıklı olma belirtisi olarak algılanıyor. Şu son six pack+adonis modasına kadar da erkekte hafif kilonun kadına göre tolere edilebilir olması sebebi de bu, heybet. Şimdi mesela spor salonunda şişmiş kaslar daha düzgün görüntü verse de aslen "daha güçlüx" imajı verdiği için yine bu temel içgüdüye hitap ediyor.

Çünkü minyon kadınla oyuncak gibi oynaması çok zevkli. Kadınların için bu mümkün değil.

Erkek güçlü olmalı içgüdüsünün fiziksel yansıması biraz da galiba.

yine söylenmiş ama ben de kısa boylu kızları çekici bulmuyorum fiziksel olarak. Kendim çok uzun değilim (180) ama şimdiye kadar da 170 altı bir kızla flörtleşmedim, sevgili olmadım, hoşlanmadım.

En basit şekilde kadınların erkekleri koruması gibi bir bakış açımız yok. Kadınımız yavrumuza iyi baksın, bize güzel yemekler pişirsin ve sevecen olsun diye bekliyoruz. Bu durumda çoğu zaman çıtı pıtı olmak olaya sevimlilik kattığı için erkeklerin bu hislerine de hitap edebiliyor ama kadınlar, erkeklerin onları korumasını, dışarıdaki tehlikelere karşı güçlü olmasını, avlanmasını bekliyorlar. Öyle olunca da çıtı pıtı bir erkek genel olarak çekici hisler uyandırmıyor. So easy.

mümkün mahkeme ile çok zor bir iş değil diye biliyorum.

Ben de aksine yaş küçültmenin çok zor olduğunu duymuştum

ben de yaş küçültmenin imkansıza yakın olduğunu duydum.

Küçültme imkansıza yakın.

evde doğmuş olman gerekiyor. hastane kayıtları varsa imkansız.

@duhan +1

kayıtların resmi ellere düştüyse çok zor. araştırmıştım ben de ama sen en iyisi hukukçu bul.

duyuruda biri denemişti diye hatırlıyorum. imkansızmış galiba

bayaa inceliyorlar ya hücre yaşı vs vs hatta biri kemik yaşı demişti ne kadar doğru bilmiyorum. bayaaaa zor.

Bence aslanları gözünüzde fazla büyütmüşsünüz.

Ben jaguarlardan daha çok korkuyorum ama onlara da aynısını yapıyorlar. Adam dibine oturdu hatta.

bilgi sahibi değilim ancak aylar boyunca çekilen görüntüler iki üç saatlik video oluşuyor. bu durumda kayda girmeyen yerlerde hayvanlara üstünlük taslanıyor olabilir. belki silahlarla belki tehdit olarak algılanacak başka şeylerle hayvan bi nevi evcilleştiriliyordur.

tokken hayvanlar saldırmaz. bu yakınlaşmalar aslan tokken yapılıyor da olabilir.

Aslan bu. Tehdit unsuru görmediği taktirde veya karnı aç değilse insana saldırmasını gerektirecek bir durum oluşmaz

Yerliler aslanın yemeğini önünden alıp gidiyor.

Adam aslandan korkmadığını, ondan güçlü olduğunu ama ona zarar vermeyeceğini bir şekilde anlatmayı öğrenmiş olmalı.

Maasallah aslanin ne zaman saldirip ne zaman saldirmayacagini biliyor herkes.

Bu tur vahsi havlanlarin saldirmayacaginin hicbir zaman garantisi yoktur. Yillarca egitilmis gosteri hayvanlarinin bile egitmenini parcalamisligi var. Ac degilse saldirmaz diye bir sey de yok, tok oldugu halde gelip bir-iki pence atar gider, neden yaptigini da cozemezsin.

stavro +1

şehirli tarzan olmuş herkes :)

ben de hayvanların tam olarak çözülemeyeceğini düşünüyorum. bir aslanın 40 yıllık bakıcısı olsan bile seni öldürme riski vardır bana göre.

o adamlar hayvanları uyuşturuyor olabilir ya da koşullama yöntemiyle silah ya da başka bir şeyle korkutuyorlardır.

mesela arabaya yaklaştıkları anda bir şey sıkıyorlardır falan.

aslanlar için şöyle bir şey var,

aslanlar genellikle araçtaki insanlara saldırmazlar bunun öncelikli nedeni egzos kokusudur.

ikinci ana sebeplerden biri ise aslan araca bakar ve 'boyun' veya 'eklem' bulamaz bu yüzden neresine saldıracağını bilemez.

egzos değil 'egzoz'muş doğrusu.
egzos, egsoz, eksoz, egzost, eksozt X egzoz ✓
tdk.gov.tr

almanya'da zaten sadece semester fee veriyosun. ucretli degil okullar o da semester basina 250-300 euro civari. onemli olan kabul almak. senin alaninda pek bilgim yok ama.

sadece gitmek amacın varsa git lisans oku. ort. 4-5 yıl orada olursun. yüksek yaparsan 1-2 sene.

merhaba. bahsettiğin bölümler genelde özel üniversitelerde oluyor ve dolayısıyla paralı. devletlerde de yok değil tabii ama onda da almanca istiyorlar çoğu okulda.

berlin, frankfurt gibi şehirlere bakabilirsin.

onemli olan kabul almak degil, 1 sene boyunca harciyacagin parayi kanitlayan burs bulmak/bloke hesap gostermek

@jedilance ne kadar bi para mesela? onu bulabilirim. kabul almak mesele değil mi diyorsun yani?

670 euro aylık ..

kaldırıp kafayı bakarsan, sen de böyle ilişkilere bulaşmış bulabilirsin kendini. insan kınadığını yapmadan hak-kat-ten ölmüyor hajı.

yok bana da garip geliyor açıkçası. Bazı arkadaşlar bunu modernlik olarak algılıyorlar ama gerçek modernlik bu değil. Yani isteyen istediğiyle istediğini yapabilir tabii ama aynı anda 3 kişiyi idare etmek-kadın ya da erkek fark etmez-, en yakın arkadaşının eski sevgilisiyle birlikte olmak-yatmak ya da sevgilinin en yakın arkadaşına yazmak falan. Bunlar bana etik gelmiyor, batıda da böyle bir yaşam yok zaten, ya da erkek yapsın erkektir ama kadın yaparsa tüü kaka değil. Orta sınıf ahlakı gibi değil ama ilişkilerde etik kurallar olmalı diye düşünüyorum yine de. Örneğin Kıvılcım Ural-Kaan Tangöze ilişkisini onaylamamak bazıları için ahlak bekçiliği gibi gelebilir ama ahlak bekçiliği değil, sadece etik olarak doğru değil. Ama taraflar bu durumdan memnunsa ki öyle gözüküyor, kimseye bir şey düşmüyor.

dün eşkiya dizisine denk geldim çakırın oynadığı. arkadaşa 'bu kim' diye sordum herkesi. ulan, adamın düşmanı metresinin arkadaşıyla oynaşıyor, kardeşi metresiyle kanka, metresinin katilini öldürmesi için tutulan katili kardeşiyle şeyapıyor. dayısının amcaoğlu karısının eniştesiyle sevgili falan. 10 dakka anlattı arkadaş, nevrim döndü en son kulağımdan kan geliyordu olay örgüsünü anlamaya çalışırken. kalktım odama gittim. hülasa, bizim toplum ekseriyetle sever böyle şeyleri. entrikaya karşı inanılmaz bir zaafı var insanların. hürrem dizisi falan da o yüzden tutuyor. kavak yelleri keza. baksan hepsi ayrı ayrı 'oha'lık olay ama herkes yaşıyor bu şeyleri. benim midem kaldırmıyor. hepsini toplayıp üstlerine sıçasım geliyor, yapamıyorum.

Buradaki gönül işi sorularındaki hikayelerin hepsine inanırsan normal.

salak salak konusurdun. demişsin ya, senin olayın buydu belki de.

aynı anda 2 kadınla seks yapan erkekleri kınıyorum.

eğer bahsettiğin şey arkadaşlar arasında yapılan "sevgili kombinasyonu"ysa çüş de diyorum oha da.

bir arkadaşım vardı ayrıldı kızdan. kız gidip eski sevgilisinin arkadaşıyla takıldı. ondan da ayrıldı 2. sevgilinin arkadaşıyla oldu. tabi erkekler bu süre içinde hala arkadaştı. demi moore, eştın kaçır (bu piçin adını yazamıcam şimdi) ve bruce wills in yattaki pozu misali işte.

çarpık ilşkiler... gerçi ben bunları kedi köpek çiftleşmelerine benzetiyorum.

genelde üniversite ortamında koca bulma meraklısı kızlarda görülür bu.

bir tane pelin vardı bizde, 1. sınıfta zengin olan herkese yazıyordu, sonra yüz bulamayınca gitti en yakın arkadaşının eski sevgilisine yazdı, o da olmayınca yine bir arkadaşının eski sevgilisine yazdı derken sonunda birine kapak atıp evlendi. hemen de çocuk yaptı. sonra ne oldu bilmiyorum, umarım rahatlamıştır.

Oyle entrikali ilsikiler mi var? Bilmiyorum ki, o muhabbetlere pek girmedigim icin bilgim yok benim. Yani o yuzden "oha" demisligim de yok.

Tereyağ:

cdn.yemek.com

evet tereyağı idi.
yerine de patates püresi gibi bişi koymuşlardı.

tereyağı değildi.
halis tereyağıydı.

ben de tereyagi diye hatirlasam da icimde bir yerler "gayymaaak, baska ne olacek güdük?" diyor.

youtu.be

tereyagi imis yep.

kalleş baba tarafından gönderilmişti.

tereyağı göndermişlerdi memleketten. inek arkadaşlarına koklatmadığı için gizlice tereyağını araklayıp yerine patates püresi dolduruyorlardı :)

leblebi de vardı. dolapta delik açıp leblebiyi boşaltmışlardı.

çişli bölümde leblebiyi çalmışlardı.

patates püresini aşırı sevdiğimden, çocukluğumda o sahne bana saçma gelirdi. tereyağını alıp mis gibi püre koymuşlar işte??? derdim. ama evet o bahsettiğin sahnede tere yağıydı. ama çişli sahne o değildi.

hala da bence iyi bir püre > iyi bir tereyağı

sahne olarak

tereyağı: youtu.be

sucuk da var hatta leblebi sucuk yapıyordu. ama senin sorduğun tereyağı.

sucuk değil "cevizli sucuk leblebi"

Çok zor

Yakın zamanda zor. Ama 3-5 sene sonra büyük ihtimal çıkar.

En az 5 senesi var. Bundan sonraki secimleri akp kazanirsa kesin.

2-3 seneye çıkar

hemen her gün şehit haberi veriyoruz, dış ilişkiler kötü vs. bu ortamda bedelli getirirlerse tabandan çok tepki toplarlar.

ama işin ekonomik boyutunu düşünürsek 2 sene içinde (en azından bu 4 yıllık hükümet sürecinde) çıkar diye düşünüyorum. ne de olsa bi bedelli en az 2 milyar dolar kaynak yaratıyor.

ben 25 yaşındayım valla bekliyoruz işte :)

bu tabandan siksen tepki toplamayacakları için ben de kısa zamanda çıkmasını bekliyorum.

biz ne tabalar gördük, teeeee

2017'de çıkacağını umuyorum. bedelli askerlik derneği sosyal medyadan baskısını artırmaya başladı. son yasa sosyal medya sayesinde çıktı. bizzat yakından takip etmiştim.

2-3 seneye garanti..

diğer seçime doğru 2018-2019 gibi çıkar deniyor ama bakalım... ben de bekliyorum.

çıkar elbette. 5 sene var nerden baksan

benim de yaş 30 küsürlerde. ben de seçemedim. eğitim gibi değişim de şart herhalde

24 yaşında yolunuzda ilerliyorum. Yaş geçtikçe çok da şeyin değişmeyeceğini farkına vardırdığınız için teşekkürler.

kesinlikle hayır. biliyor olsaydım çok daha farklı bi yerde olurdum herhalde.

+1

yalnışta olsa bi karar vermek lazım sanki. ben 32 olucam. biraz akıllanıyor gibiyim. ama geçici olabilir. ama her an cayabilirim.

en ufak detayına kadar biliyorum. kısa ve uzun vade planlarım ilerliyor. ölüp mölmediğim sürece bir sıkıntı yok.

Sylvia Plath'ten gelsin o zaman:

“Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum.

Her dalın ucunda tombul, mor bir incir gibi eşsiz bir gelecek beni çağırıyor, göz kırpıyordu. İncirlerden biri, bir eş, mutlu bir yuva ve çocuklardı. Bir başkası, ünlü bir ozan, öteki parlak bir profesör, biri şaşırtıcı editör Ee Gee, öbürü Avrupa, Afrika ve Güney Amerika, biri Constantin, Socrates, Attila ve garip adları değişik meslekleri olan daha bir yığın aşık, bir başkasıysa Olimpiyat takım şampiyonu bir kadındı. Bu incirlerin üzerinde ve ötesinde, ne olduklarını pek çıkaramadığım bir sürü incir daha vardı.

Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum. Ve incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum. Hepsini ayrı ayrı istiyordum incirlerin ama birini seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararmaya başlıyor ve birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı.”

ve hatta: zenpencils.com

iyi benim gibi düşünen başkaları da varmış. yaş otuza dayandı. o rakamsal değişiklik meydana geldiğinde hayatta nasıl bir değişiklik olacak ya da olacak mı bilmiyorum. yalnız şöyle bir şey var ki hayatla ilgili hiçbir beklentim de yok. yani arabayı yenileme, daha çok nasıl para kazanırım çabası gibi maddi şeyleri saymazsak hayatta hiçbir şey yapmıyorum ben de.

çok şey yapmaya çalışırken hiçbir şey yapamıyoruz malesef.

Evet biliyorum, iyi vakit gecirmek istiyorum, cok sey ogrenmek istiyorum.
Evli olmayip da mutlu olmayi anlamamayi anlamiyorum ama.

bende 27'yim. ne istediğimi de biliyorum ne istemediğimi de.

ancak o evli olup mutlu olan herkesin oyun oynadığını düşünüyorum. oyun oynamayanlara helal olsun. evlilik çok çok zor iş çünkü.

"biz bu kurumu batırdık arkadaşlar"
şevket ç

bence evlenme. çocuğunla aranda yaş farkının olacağını düşünüp kaygılanmıyorsan hiç düşünme. daha erken.

her gece bir yerde de sızma. dünyayı gezme imkanın varsa bunu dene. hiçbir şeyler kıyaslanmaz bile.

25 yaşındayım, mesleğim beden eğitimi öğretmeni, ücretli öğretmenlik yaptım 2 ay sonra istifa ettim çünkü beni amacıma ulaştıracak daha kârlı bir iş vardı oraya geçtim, amacım kpss'ye çalışmak atanabilmek sonrasında da evlenmek, he belli mi olur belki bu sene atanamam ama birbirimize çok destek olduğumuz değer veren, değer verdiğim sevdiceğim var çok şükür o yüzden çoğu şey hayatımda şekillendi. istediklerimi biliyorum iyi insan olabilmek gerisi gelir zaten.
hı bu arada, çocukları sevin, onları hor görmeyin, sokakta küçümsemeyin, onlar bizim hor görmemizden, aşağılamamızdan çeşitli yollara kötü durumlara başvuruyorlar, her çocuk özeldir unutmayalım. saygılar.

başla sen baktın olmuyor dondurursun.

ne üzerine yapacağına göre de değişmekle birlikte fazla yoğun olacağını düşünüyorum o programın.

ne harcın değilmiş ya? elin davarları bile doktora yapıyo. bence git alanında en iyi okullara başvur. seviyeyi düşürerek başvur tabi. birisi tutar.

psikolojin sağlamsa yap. yoksa hiiç bulaşma.

Psikolojim sağlam degil yanı ne yalan soyliim. Su ara ugrastigimiz ciddi bi mevzu var hatta, tedavi falan görüyorum. Ama çalışmak iyi geliyo gibi. Spor ve surekli bi şeylerle meşgul olmak iyi geliyor. Hastaligim da derealizasyon. Belki anlayan biri cikar, oo derealizeysen hiç bulaşma falan der. Belli olmaz. Bi şeylere tutunmaya çalışıyorum işte.

Allah 'im neydi günahım

Sultan süleyman

radiohead var.

www.youtube.com

high hopes. ötesi yok.

koyaanisqatsi: www.youtube.com

Sanırım belgeseliyle birlikte izlemek etkisini daha da arttırır.

slow day. www.youtube.com

factotum'da çalmıştı. hala ünlenmemiş ama çok iyidir bu albüm.

www.youtube.com

bi de dhafer youssef'tan yabay;
www.youtube.com

ve 27th century var www.youtube.com

ayrıca mfö; adımız miskindir bizim ; www.youtube.com

ve mevsimler; www.youtube.com

aşk her şeyi affeder mi?
cacık - barış manço

welcome to the machine - pink floyd
yaşamak istemem - yavuz çetin
time - pink floyd
wasted years - iron maiden,

Edit gelecek.

www.youtube.com
h2g2 faktörü tabii.

amaç yürümeden önce yazarların tipine bakmayı sağlamak, hani baltayı taşa vurmamak için. sonradan suyunu çıkartıp kedi köpek paylaşan doldu tabii. arada hakkını vererek meme paylaşanlar oluyor ama geneli bozdu.

Amaç seks.

Seks vaadiyle ego tatmini.

mal mal insanlarin kendi caplarinda geyik dondurdugu, biz cok iyiyiz biz cok superiz dedigi, fotograflarin altina birbirlerinin gercek adlariyla yazdiklari bu sayede "bu ortam bizden sorulur" diye bir yargiya kapildiklari salakca bir ortam.

dunyanin en cirkin insanlari kendilerini teshir ediyor iste. sevgili falan bulurum ayagina. ya da erkekler bana tapsin diye falan.

buradaki ifsalara benziyor iste.

aslinda mantik guzel de o kendi aralarinda geyik yapan yazarlar cok mal.

3-5 tane gerizekalı var, her başlıkta aynı geyik.

3-5 kız peşinde eleman, 3-5 attention whore.

Soursummitz'deki "bir kısım sözlükçülerin bacakları" esintisiyle ortaya cikan bir olusum.

Tabi o zaman Instagram, Facebook falan yoktu. Dolayisiyla gorsel paylasimi icin imkan saglayan mecralar kiymetliydi.

Su anki halinin tek anlami "sadece sozluk yazarlarinin gorebildigi bir ortamda paylasim yapmak".

ben de merak ederdim. fakat oha yani ama çok gereksizmiş eğer öyleyse.

bence insanların online olur gibi seks yapmak istediklerini bildiren bir buton olsun. isteyenler orada buluşsun ve birbirlerini direk seçsinler. daha kolay olmaz mı? hem aptalca maskeler altına girmek yerine azcık samimiyeti öğrenmiş olurlar.

net olarak söylüyorum fuck buddy, sevgili, eş vs bulma mecrası.

Kısa vadeli tezgah üstü piyasa.

Normal. Ayda 1 paket sigara penisteki damarlarda tikanmaya sebep oluyor diye bi sey okumustum.

bence sende bir sorun var. yaklaşık aynı yaşlardayız. 15 senedir sigara içiyorum. ortalamam çok değişmekle beraber 10 sene günde bir paket içmişimdir. daha bugüne kadar bırak ilki ikinci de bile kalkmadığı olmadı.

sertleşsem bile kısa sürüyordan kastın ne? erken mi boşalıyorsun? yoksa sönüyor mu? iki durumda da sigaradan bağımsız şeyler bunlar ve bu ereksiyon kaybının başka psikolojik nedenleri var.

peki bu olay sabit bir partner ileyken mi oluyor yoksa tek gecelik ilişkilerde mi?

ya ten uyumu sıfır. yada ciddi bir rahatsızlığın var. bence direkt doktora. sigarayı da bırak ama belli olmaz.

tek eşli olman olumsuz faktör.
istatistikler pek iç açıcı değil. bel çevresinde yağlanma diyabete dolayısıyla ereksiyon bozukluğuna yol açıyor. varsa bunu da hesaba kat ya da önlem al..
bir de bu sorun çığ gibi büyümeye meyyal, çünkü ruh halinden çok etkileniyor.

sigara içmezseniz bunun durumu iyileştireceği bir gerçek. bir de her erkek farklıdır bu konuda, tuvalete gitmek gibi, kimisi günde bir kere gider, kimisi iki kere. ama bu durum sizi veya partnerinizi rahatsız ediyorsa bir doktora görünmenizi tavsiye ederim.

bende içiyorum ama kadını bayıltana kadar pompalıyorum. gecede 6-7 posta gittiğim oluyor. Deli gibi ereksiyon ve seks isteği var

Kan testine girin, yaşa göre büyük bir sıkıntı içindesiniz. ben günde 3-4 posta geliyorum, yorgunluğum, aletin sönmesi, sivilce problemim yok.
Not: 85'liyim, sigara tiryakisiyim.

arkadaşlar sakin olalım

o da bişey mi ben 20 25 e cıktıgım oluyor, gunde 4 paket sigara 2 şişede viski içiyorum.

40lı yaşlardan sonra olsaydı neyse de 27 yaş normal değil daha bir 20 senen var. sigarayı bırak hemen.

aynı durum bende vardı bi levitra aldım 3 hafta önce eczaneden o damarlar bi açıldı ki sorma...hastalığın varsa ilacı da varmış dedim.

beslenmeyle doğru orantılı olabiliyor bu durum, bununla birlikte kafada düşünceler dağınıklık depresyonsal şeyler varsa da olabilir

11 yıldır günde 1 paket içiyordum 1 ay önce bıraktım ve şuan inanır mısın libidom o kadar arttı ki problem olmaya başladı.

sigaradan bağımsız diyen arkadaşlara bakmamanı öneririm, bırakmadan anlayamazsın.

sigara içmesine rağmen seninle aynı sorunu yaşamayanları dikkate alma. sigaranın bundan mutlaka payı vardır. bizler robot değiliz bu yüzden herkeste aynı zararı görmeyebiliriz.

sende ereksiyon sorunu başkasında boğaz vs...

"ben de seninle aynı süredir içiyorum ama geceleri motor gibiyim, hatunu bayıltıyorum."

iyi o zaman hiçbirimizde öyle sorunlar olmayacak demek. :) herkes pompacıbaşı.

Çocukluğumu çok özlüyorum

Hayir. Hic. Sifir. Her gecen gunu ardimda birakiyorum.

Ne pis geyik yaptim be ama hakkaten oyle.

bence ağaçlardan inmemiz hataydı.

Hayır, 2,5 ay önce şehir değiştirdim sonra eşyalarımın bir kısmını almak için geri giderken biraz stresliydim ''acaba içimde bir şeyler beni geri çağırır mı?'' diye.

Geri ayak bastığımda emin oldum, güzel ya da çirkin olan her şey orda kalmış. Artık yerimin orası ya da geçmişe dair herhangi bir yer olmadığını çok net hissedebildim ve çok rahatladım böyle olmasına.

Yepyeni bir hayata başlamak, yeni şeyler yapmak ve yeni insanlar tanımak bana çok daha iyi geldi, eskiye dair hiçbir özlemim yok. Ailemin evi bile bir ''garip'' geldi.

hayır, hiç.

çok.

şu an otobüsteyim. ve deli gibi özlediğimi düşünüyordum tam da.

Bazen, evet. Şu anki hayatımdan memnun olmamamdan kaynaklanmıyor bu. bazen düşünüyorum. Güzel günlerdi be diyorum, o kadar.

geçmişimi iyisiyle, kötüsüyle özlerim her zaman. bunun şimdiki mutluluğumla ya da mutsuzluğumla bir ilişkisi olmaz. nostalji daha çok.

Hayir, ozlemiyorum. Past is past.

bazen. salakca, tabii...

cok ozluyorum, cocuklugum eskiler aklimdan cikmiyor. Ama hayatimda yasadigim kayiplarla boyle oldu,

ömer üründül sesiyle: çoook.

Saate bağlı olarak değişiyor.

2 sene öncesine dönmek için böbreğimi veririm.

büyüdük ve kirlendi dünya.

Eskiden özlerdim üniversite yıllarını falan. Şimdi sadece geçen yazı deli gibi özlüyorum.

Eskiyi sadece vefat edip aramızdan ayrılan büyükbabalar,anneannem açısından özlerim.Gidenlerin yerine koyabileceğimiz birileri gelmiyor mağlesef.

Onun dışında geçmişe özlem duymuyorum.

Masum ve samimi olan her şeyi özlüyorum. Güzel günleri özlüyorum. İnsanların değişmeden önceki hallerini özlüyorum. En çok da insanların değişme sürecini " izlemekten " , " farketmekten " hüzün duyuyorum.

devamlı özlüyorum. film gibi geliyor şu an.

özleyemiyorum bile lan orda kaldım zaman geçmiyor.

özlemiyoruz. ben ve ekibim asla özlemeyiz. evet biz buyuz.

yaşlı da değilim ama sürekli 10'lu yaşlarımı özlüyorum, hem de her gün. sürekli rüyama girmeye başladı.

Çok.

eski sevgilimi... hem de ne...

eskininde yenininde amına koyayım ne tükenmez derdiniz varmış kardeş sizin

fotografta bozulma falan yok. %100e alip baktigin her fotograf oyle gorunur. daha iyisini istiyorsan ya tele lens alacaksin ya da yakindan cekeceksin. ama bence fotografciligi ogren once. fotografcilik hakkinda bi sey bilmeyen adamin klasik avuntusudur lense bok atmak.

haklısın zaten öğreniyorum fakat elimdeki lens 18-55 mm
yani zoom yaptığınızada bu foto dan hallice şeyler çıkıyor.

ayrıca bok da atmıyorum sadece sordum. :)

is mi lens?

evet is.

off atılmış o! yeni nicki varsa sanırım bulur beni.

gerber'den saşma.

eyvallah want uzun uzun yazmışsın bi teşekkür etmemek olmaz.

ilk verdiğin 2 örneği ileride almak kaydıyla yedekte tutayım şimdilik çakı için o kadar bütçe ayırmadım. şimdilik gerber'le o isviçre çakısı daha ideal duruyor. bilgiler için sağ ol ;)

başıma bişey gelmeyecekse torku.

kaşarı sütaş alıyorum genelde. ama o fiyat bandındaki tüm kaşarların tadı aynı geliyor bana. aralarında ne fark var ben de bilmiyorum.

bulgaristandan alıyoruz biz kaşarı. türkiyeden de yörsan marka var ona en yakın
edit: yörsan değildi ya başka bişidi şimdi aklıma gelmedi
edit2 : hatırladım yeşilova markası

bimde satılan kasarı alıyorum ama adını hatırlayamadım.

biz genel olarak hangisi indirimdeyse/ucuzsa onu alıyoruz, bi farkını göremedik.
bkz:öğrenci evi :)

bim'deki dilimlenmiş kaşar var ondan alıyorum. güzel bence.

Pek farkı yok, rastgele.

ekici 400 gr 5tl

bergama tulum peyniri al. kaşar filan hikaye.
enfes tost oluyor.

Torku kesinlikle . Her markayı denedim torku kadar iyi eriyen yok

Hangisi bilmiyorum ama hangisi olmadığını biliyorum. Kesinlikle Bim'deki Binvezir değil. Eriyince lor gibi görünüyor ve kötü bir tadı olyor.

İkinci sırada ise bimin kendi kaşarı geliyor şu kaanlar mı ne. Tatsız bildiğin. Tat olsun diye tuz döküyordum kaşarın üstüne.

Profesyonel bir öğrenci olarak paraya kıyıp bildik marka almak gerektiğini öğrendim :) ekmek de ciddi fark ediyor bu arada. Ne kadar para o kadar lezzet olayı varmış.

Pınar'ın dilimki kaşarı kadar tosta yakışan, güzel bir kaşar yemedim ben.

kaşar koyduğum zamanlarda vakfıkebir kullanıyorem.

7 mse 8-10 defender

%0 antivirüs
%100 bilinçli kullanım

antivirüs yazılımı, malware yazılımı ve browser adware yazılımları birbirinden çok farklıdır. eğer aviranın yıllık 100$ olan pakedinden almış olsaydın, instart browser malwaresini yemezdin. yani suç antivirüs yazılımında değil. bilinçsiz kullanıcıda. 2008den beri avira kullanıyorum ve sorun yaşamadım.

xin +1500 senelerdir kimselere anlatamadığım dert.

ben kullanmiyorum, gerek yok

kaspersky total security + malwarebytes kombosu yap.
kaspersky trial reset olarak arayacaksın. ayda bir 30 günlük denemeye sahip olursun bu sayede. malwarebytes de bulması kolay zaten. yani pek aramazsın.

kendin. pc yi hiç kasmaz. gözünü biraz açık tut o kadar. 8-10 senedir virus programı kullanmıyorum. üstüne windows güvenlik merkezi ve güvenlik duvarı hizmetleri de kapalı. bi tane bile virus yemedim.

ya baboliler bilinçsiz kullanıyorum da napıyorum sanki? yan tarafta yanıp sönen "green card size de çıkabilir" veya "bekar anneler bilmem ne istiyor" reklamlarına mı tıklıyorum?

ayrıca avira'nın business paketinin tam sürümü yüklü bende.

olm harbi kullanma. millet seni suclamiyor zaten, harbiden virus programi yokken daha az virusle karsilasmistim.

Codec, directx

codec diye bir şey kurdum ama anlayamadım ne olduğunu. eksik dosyaları falan mı tamamlıyor bu? zaten kurdum ama program kayboldu, açamadım bu yüzden.

realtek driver ı devre dışı bırakıp tekrar açınca düzeldi.

yoo ben derdine hiç küfretmeyeceğim çünkü gayet haklı ve temel temizlik prensiplerini uygulamak istiyosun. insansın ya neticede o yüzden bunları başkalarından da istemen normal. o "insan" kısmına takılmak lazım. senin değil de çevrendekilerin takılması, hatta bunu dert etmesi lazım diye düşünüyorum.

senin dediklerin etkili olmamışsa bizi mi dinleyecek arkadaşın merak içindeyim. hadi bakalım, umarım olur.

Yaşamını sorgulamak yerine onlardan faydayı nasıl sağlarım diye düşünmelisin.

pazardan dönen x teyzenin rastlantısal şekilde öğrendiği yaşamsal deneyimleri dışında sana bana ne faydası olabilir ki?

belki senin boş olarak değerlendirdiğin insanın ileride onun genleri sayesinde doğacak bir çocuk tarihe iz bırakacak bir şey yapacak olabilir. bunu kimse bilemez. ayrıca, her insandan bir çıkar/yarar sağlamayı düşünmek çok doğru değil. insanları insan olduğu için sevmelisin sana fayda olup olmadıklarına bakmadan.

her canlı yaşamayı hak ediyor. kimse kalıcı bir şey bırakmak zorunda değil. hayatını bomboş geçirmek isteyen bir insan bir an önce ölmeli diye düşünmek çok yanlış. isviçre'de herkesin istisnasız bir işlevi oldugunu düşünmek komik bir hayal.

yaşamak o kadar güzel bir şey mi ki haketmek için bir şeyler yapmak, insanlığa yararlı olmak filan gereksin? yaşamayı haketmenin kriteri yarar sağlamak değil zarar vermemektir en fazla... o da ufak tefek zararlar değil, ciddi büyük zararlar...

etmiyor.

Ekolojik sonuçlarının ne olacağını bilmeden benim düz düşüncem insanların büyük bir çoğunluğunun yok olması gerektiğidir. Çoğu anlamda safi zarar veriyoruz ve sayımız gittikçe artıyor.

Bütün bunların dışında ben insanları sırf insan oldukları için sevemem. Hatta zaten sırf insan oldukları için sevmem; rezalet canlılarız en nihayetinde. Senin düşüncenin düşüncede kaldığı sürece yanlış olduğunu da düşünmüyorum. Bunu eyleme çevirirsen (öldürelim, asalım, keselim kısmı) ancak yanlış olur. Henüz dünyada görülmemiş ekstrem bir durum olmadığı sürece hiçbir işe yaramayan insanın bile yaşamaya hakkı var. Tabii bunu bariz bir şekilde kötü olan insanları dışarıda tutarak söylüyorum. Çok sert bir düşünce olarak görülebilir ama bence o tarz insanlar en azından ortadan kaldırılmalı. En azından.

of course, but maybe..
www.youtube.com

Insan irkinin bulundugu konuma gelmesi bence mucize. Hayvanlar alemine bakildiginda en aciz bebek insanlarda. Agliyor, gazi oluyor, kabiz oluyor, acikiyor, annenin sutu yetmiyor falan filan. Gercekten bu noktaya gelmemiz sasirtici boyutlarda benim icin

Yine salt biyolojik acidan baktigimizda her canli yasamayi hak etmiyor. Sadece en iyilerinde bu hak var

Ama sonra "insanligimiz" devreye giriyor. Belki de bu kadar sosyal varlik oldugumuz icin bu noktaya geldik, bilemiyorum. Ama iste o zaman evet hepsi yasamali diyorsun

@evrimini... insana saygım var elbette. içlerindeki enerjiden dolayı hep aktif olacaklar ama bu sevmem gereğini doğurmaz. sevmemek ise hastalıktır orası ayrı. ben aradayım. ayrıca tam olarak bana faydalı olmalarını beklemiyorum, çıkarcı değilim. kendilerine faydalı olmalarını isterdim.

80 yaşına gelmiş babaannemle akranı olan bir ingilizin aynı sağlığa sahip olmasını isterdim. spordan bahsediyorum. ömrün boyunca seni taşıyan kaslarını, kemiklerini güçlü tutmaktan... spor yapmamak da bir tercihtir fakat spor yapmamaktan kaynaklı bir hastalık geçirince üzülmeyeceksin.

@dafuq tembellik hakkı diye bir şey var zaten. inanıyorum buna. kimse çalışmak zorunda ve somut bir şeyler üretmek durumunda da değil. fakat düşünmek de bir eylemdir. birikim yaparsın ve fikir olarak bunu geri yansıtırsın. ama hayatı boyunca emekli olmak için çabalamış ve emekli olunca kahvede oturup akşama kadar okey oynayan birinin neye ne faydası var.

böyle insanların daha aktif şekilde kullanılması gerekebilir.

@spagetti yaşamın güzelliğini sorgulayanların varlığına saygım var ama miktar olarak az oldukları ve tartışmanın çemberini genişletecekleri için onları düşünmedim desem yalan olmaz.

@hayırsız ben bizim gibi toplumlarda demokrasinin yanlış kullanıldığı hatta varmış gibi gösterildiğini düşünüyorum. zaten olduğuna da hiçbir zaman inanmadım. o halde olmasa da olur.

ayrıca bahsettiğin örnekler faşizme varıyor. öyle seçicilik yapmak değil kastım. konu başka yerlere kaymasın.

hakediyor.

hakettiğimiz için gelmişiz bence dünyaya. bence sadece insanlar için değil dünyanın en zehirli yılanından, ahtapotundan tutta en orspu çocuuu insanına kadar her canlı yaşamayı hakediyor.sen ben ve ırkımız o oruspu cocuuu dediğimiz kişiyi düzgün yetiştirseydik öyle olmayacaktı. yada zehirli hayvanı rahatsız etmeseydin, yaşam alanını taciz etmeyeydin götünü ısırmayacaktı.

sonradan haketmediklerini düşünüp onu bunu öldürüyor orası ayrı bir tartışma mevzusu.

öyle bir soru sordun ki, cevap olarak kitap yazsan olacak yani...

içeriğini bilmeden işid'in vahşet dolu videolarından birini açmıştım bi keresinde. sorunu okuyunca ilk aklıma gelen görüntü o oldu.
konuya olumsuz yaklaşmak niyetinde değilim, değinmeden geçmek de istemedim. "bazıları gölge etmesinler başka ihsana gerek yok" diyor ve cevabıma geçiyorum.

insanın çevresine, kendisine yararı olması gerek diyorsun. doğduktan sonra edinilen şeylerin çağı geldiğinde faydalı bir şekilde kullanılması taraftarıyım diyorsun. çok da güzel diyorsun.

ancak bu olguları yaşamak hakkıyla ilintilendirmek yanlış. belki etkili/ anlamlı yaşamakla ilintilendirebilirsin.

iz bırakmak konusu ise uygulamada tam bir kaos. tarihte şöyle üstünkörü bi dolaş. insanlığa yarar sağlayanlardan önce zarar verenleri hatırlayacaksın. fayda sağlayanları hatırlamak için düşünmen gerekecek. oysa adını bile bilmediğimiz nice insan geldi geçti ve geçiyor doğaya/insanlığa ufak veya büyük fark yaratacak faydaları olan.

fen bilimlerine bakalım; doğada var olan ufağından büyüğüne her bir canlının varlığı anlamlı. hani son zamanların güncel konusu," arılar yok olursa insanlık da yok olur" sözü gibi herkesin, her canlının bir işlevi var.

filmlere bakalım; mesela, faşizmin "işe yaramaz bunlar" deyip yaşam haklarını ellerinden alacağı insanların hayatları için bir adamın verdiği mücadelenin anlatıldığı schindler'in listesi'nden başlayalım. işe yaramaz denilen o insanlar açısından bakınca ne düşüneceğimiz belli, bir de başka yönden bakalım. o insanlar var olmasalardı schindler bize o büyük dersi veremeyecekti de diyebiliriz pekala. hatta belki hitler deneyimi olmasaydı almanya şimdiki almanya da olamayacaktı. (darısı başımıza)

"hiç bir insana rastlamadım ki ondan öğrenilecek birşey olmasın" sözü doğru bir söz ama bence eksik, "hiç bir insana rastlamadım ki onun bir faydası olmasın" olmalıydı.

merhamet sahibi

şefkatli olması çok önemli.

1.nefes alan
2.nefes alan
3.nefes alan

20-25 yaş arası
güzellik cidden önemli değil, beyaz tenli ve balık etli olsun
erkek gibi davranmasın, narin olsun, feminist olmasın kocasına saygı duysun, ben de onu el üstünde tutayım
dinle, siyasetle alakası olmasın. ama ne nedir bilsin, genel kültürü olsun, ama benden daha bilgili olmasın, ben anlatırım ona
yengeç burcu olsun, biraz çekingen olsun, gece hayatını gezmeleri çok sevmesin
geçmişinde çok erkek olmuş olmasın, kıskanırım ben
sakin yapılı olsun, çok enerjik olmasın
çok arkadaşı olmasın, her şeyini benimle paylaşsın dinlerim valla ben
işi maaşı önemli değil, çok para harcamasın yeter, hesaplar benden

Şu an malum kişiyle sıcak bir tartışma ardından yazıyorum bunları.Böyle zamanlarda neden hoşlandığım ve hoşlanmadığım daha net gözüküyor çünkü.

Bencil olmayan kadınlardan. Hatta erkek arkadaşlarım için de geçerli bu. Bencil olmasın lütfen.

edit: ups sanırım ben çok yanlış anlamışım olayı :S

boyu 165i geçmeyen kısa sevimli tipsiz kiskanc erkeklerden hoşlanırım

1- sigara içmeyen ve dişlerine önem gösteren,
2- uzun boylu olan,
3- el ve ayak tırnakları güzel olan,
4- kapris yapmayan ve trip atmayan,
5- merhametli olan kadınlardan hoşlanırım.

tırnakları güzel olanların kendisi de öyle oluyor. tırnaklar benim için insan yüzüyle eşdeğer neredeyse. birbirlerine paraleller zaten.

1-)Renkli göz(tercihen yeşil)
2-)Dişler çok önem teşkil ediyor.
3-)Belirgin elmacık kemiği
4-)Şive olmamalı.
5-)Memeymiş bilmem neymiş önem teşkil etmiyor ,yüz kadar seksi bir yer yok zaten.
6-)Son olarak aha bundan anne olur diyebilmem lazım.(Özellikle merhamet anlamında)

Bütün özellikleri 99 basınca benim için böyle bir profil çıkıyor karşıma.Yani Marion Cotillard olsa yeterli , Robin Tunney'e de fitim :D

Hafif kırık ve hatta yumoş tabir ettiğimiz efemine ancak hetero erkeklerden

olm istemsiz troll falan mısın sen, karakterle ne alakası var bu saydıklarının?

son cümlen beni benden aldı. el parmak zart zurt şöyle olcek yani naif karakterde olcek. buradaki mantığı anlatır mısın bana sherlock tam olarak ne demek istedin?

soruya gelince ilk etapta merak edeceğim biri olacak diye cevaplayıp geçeyim.

Doktora gitme bırak o sana gelsin.

ankara da çankaya belediye sinin bazı yerlerde prefabrik yapılarda mini diş tedavi merkezleri var. hizmet. bedava. en fazlşa dolgu yapabiliyorlar tabi. böyle yerler bulabilirsin.

senin tedavini tam okumadım ama normal bir hastaneye gitsen sen muayene ücreti olarak 40-50 tl alırlar diye düşünüyorum. ondan sonra özel bi uygulama yapılmazsa para alınmaz sanırım.

ayn gun yapar 1 saat ara oluyor 2 randevu arasinda rontgeni de hemen cektirtip ekraninda gorebiliyor doktor.
goztepe agiz dis sagligi merkezi oneririm yakinsan.

devlette bedava olur, sonra düzeltmek için 500 lira verirsin... ha büyük ihtimal devlette çekelim bunu iltihap yapmış derler... ikamet ettiğin yere göre yer önerebilirim özelden...

Devleti kotuleyenlere inanma ,devlettede cok kaliteli hekimler ve tedaviler oluyor .biraz şans işi özelde olduğu gibi. Önceliğin devlet olsun çünkü paran yok . Geçmiş olsun .
İmza:özelde çalışan bir dis hekimi.

elektronik servisten 2 kere ürün geldi bana hollandadan. ikisi de 1.5 günde ulaştı. bilginiz olsun. (ups)

DHL'in hızlı hizmetiyle 19 saatte göndermişliğim var. İst - Stuttgart.

@roket adam :)) şaşırmadım hahahhh ok direk giden yok sanırım. dhl ye de soracağım ups e de o halde.

ben soracaktım bu soruyu.

oğlum her gün duş alıyorum bende. temiz olmaz öyle lan. ama bir gün sadece tuvalet kağıdı ile deneyeceğim bir kez temizlemeyi bence de olmaz olm öyle şey.

bence adriana limanın götü boklu. angelina jolie'ninkinde de kuru tuvalet kağıdı parçaları var.

bence onlarin elleri boklu.

öcelikle biraz seviye sonralıkla kullanmıyorum çünkü bi kere şehirlerarası otobüste mola sırasında beni itfaiye hortumuyla ıslanmışa çevirdi. az daha otobüsü kaçırıyordum şansım yaver gitmese.

Helal be acemi gururumuzsun. Batinin ahlaksizligina ve pisligine boyun egmemeliyiz.

Ben avrudapayken (ehehe hep böyle demek istemişimdir), adamların nasıl sıçtığını öğrendim.

Öncelikle kuru tuvalet kağıdıyla siliyorlar, sonra da ıslak mendil gibi tuvalet kağıtları var, üç dört parça onunla temizleniyorlar. Islak mendil olmasa bir hiçler, en azından ben bir hiçtim.

Biz suya alışmışız bize temiz gibi gelmiyo ama sonuçta iki ay orada kalınca ben de alıştım. Bazen rahat edemeyip duşa giriyordum ama genel olarak idare edilebilen bir şey bizim için.

Bir artı yönü var ama, adamların tuvaletleri tertemiz. Taharet musluğu olmadığı için midir nedir, ortalığı batıracak bir şey de yok. Trende, barda, kafede, istasyonda, nerde tuvalet bulursan bul temiz lan. Keşke bizde de taharet musluğu olmasa dedim bi ara.

harzem knk bizde deligi tutturamayanlar saga sola isiyo ondan pis. gorgu yok bizde.

bence gotleri boklu degil.

evet boklu.
kullanmıyorlar çünkü boklular.

götü boklu diyorlar çünkü götleri boklu. biz boka bok, bokluya boklu demesini iyi biliriz. biz kiiiii...

Onlarinkini bilmiyorum ama Avrupa ulkelerinde ben de hep islak mendil kullandim. Hem de cok kullandim. Bence gercekten az da olsa malum yerleri diskili onlarin.

Fanteziler yapmadıkça olup olmamasının pek bir önemi yok.

gelin itiraf edelim ki götleri boklu. ıslak mendille falan olacak iş değil, hem o kadar mendile yazık, hem götümüzün ıslak mendil kokması saçma

Vallahi sormayin, yurtdisinda islak mendile onemli para harcadim:) Insanin ici rahat etmiyor, her bir tuvalete gidiste bir paket gidiyor. Islak mendil de paali Avrupa'da:)

rus barlarında motoru bozduğuda en acı şekilde ispatlarsın bu durumu.

Uu beybi. Ne cok avrupalinin boklu gotunu gormus insan varmis.

eli boklu olacağına götü boklu olsun

Islak tuvalet kağıdı kullanıyordum ben umumi helalarda. Çantamda bulundururum. Herkesin boklu ellerini sürdüğü taharet musluklarını kullanmak içime sinmiyor. Ayrıyetten çantamda şu klozete konan pelur kağıtlarından da bulunur. Takıntılıyım bu konuda evet. :(

Sonra baktım, süper temizliyor ıslak tuvalet kağıdı evde de kullanmaya başladım. Şimdi sonunu cevabını veriyorum, taharet musluğu kullanmıyorum. Götüm boklu değil.

ıslak mendil muhabbeti var evet yoksa da tuvalet kağıdını ıslatıyordum ben falan ama halen neden taharet musluğunu koymadıklarını anlayamadım. Çok acayip farklı bir tesisat mı gerektiriyor nedir, koy isteyen kullansın istemeyen kullanmasın arkadaş.

Simdi bu duyuru başka bir soru aklima getirdi;
Taharet muslugu kullaninca elimizi boka bulastirmak zorunda oldugumuzu dusuneniniz var mi gerçekten?

(bkz: oysa taharet musluğunun götümü ferahlatması gerekirdi)

Bir Avrupalının Standart Düzeni ;
-Sabah uyanış (kaka yapma faslı /gazete , dergi)
-Duş
-iş güç okul ne varsa artık
-Akşam geliş / Duş artı varsa kakalık vakti,
Uyuma.
Gayet temiz lan işte.

P.s: 5 ayrı kadında yaptığım tespit sonucu yazıyorum.
Saygılar

6 yıldır hollandada yaşayan arkadaşım da @kahramanikarus'un düzeninde gidiyor. Sabah kaka+duş, öteki sabaha kadar idare ediyor onu.

ya üretim hatasıdır ya da darbe/zorlama vardır. özellikle jack girişleri kolay kolay bozulmaz. bende yarın benim w350yi götürecem. wireless kartı bozulmuş galiba.

yapma ya, en iyisi servise götürmek o halde.

pay off old scores derdim ben

"get even with" olabilir..

revenge

Payback diye Mel Gibson filmi var ve hiçte parasal bir payback değil :) Sanki kullanabilirsin gibi geldi.

pay i görünce geri adım atmıştım ama filmi izlemedim. dediğin gibiyse olabilir tabi.

pay off old scores bir kalıpsa bilemem ama pek oturmadı gibi
get even with daha uygun sanki
revenge de olabilir, intikam almak gibi...

reckoning

kalıp.

hesaplaşma ve intikam farklı şeyler. kastettiğin intikamsa buraya 500 kelime yazılabilir.

to settle the score.

reckoning haci.
1 kisi haric kimsenin yazmamasi da ilginc.

payback +1

payback +1

tr.urbandictionary.com

reckoning derdim ben olsam.
burada her iki tarafin da yuzlesmesi var daha cok. hesaplasma yani bu.
kisi "intikam" alacaksa revenge olur.

bana da revenge gibi geldi.

shanti home

1 ay için makul bir fiyatı yok malesef.

kyk yurtlarına gidip misafir öğrenci olarak kalmayı talep edin. ben inciraltı'ndayken yurt çıkana kadar günlük 3-4 tl den kalınabiliyordu. tabi 6-7 yıl önceden bahsediyorum.

sormakta fayda var. bizim yurdun ziyaretçiler için 3-5 odası bile vardı. aileler geldiğinde kalsın falan diye.

Artık kyk'da bu sistem geçerli değil. Misafir alınmıyor.

mont değil ama aynı markadan ayakkabı, bot, hırka, polar kazak kullandım hepsinin de kalitesinden memnunum.

o marka (adını yazamıyorum) tam bir fiyat/performans markası. pişman olmazsın.

ben de bu hafta almayı düşünüyorum. www.decathlon.com.tr

polarını ve botunu kullandım. gayet iyi. mont da öyledir sanıyorum.

polarları on numara ancak bir arkadaşım bot almış, elinde kalmış -gerçekten bir arkadaşım, ben değil :)- biraz şans işi ama bence kaliteli.

Quechua TR'de çok bilinmiyor olsa da fiyat/performans açısından baya tercih edilen bir ürün. Her ürününü öneririm.

abi olayları işte üstüne fatura falan geçirmiyorsun, kağıt işi yok, eşya alma derdi yok, geç ver 1200 ü otur işte. ama yani gördüğün gibi mutfak namına en ufak bir şey yok nerdeyse. ocak falan göremedim hiç, ki hani evde zaman geçirilecekse bunalıma sokar adamı o ev. küçücük bir şey. ne kadar oturacaksınız planınız nedir fakt ev arkadaşı bulun iş yeri/okul civarından daha iyi. hem çok bahtsız değilseniz sosyalleşirsiniz, insan görürsünüz.

Biz kartal sahilde oturuyoruz kentsel donusum yuzunden ev kalmadi 2k oldu kiralar, apartman yikilinca tuzlaya gelicez herhalde. Gel beraber yasayalim :)))))

Teşekkür ediyorum cevaplar için.
@liriamer hocam geçici olarak düşünülebilir aslında o zaman. Oda benim olacaksa sıkıntı yok. Apart tarzı olmasın da.

@like it or not işte bütün mesele bu. :)

Hacıbabalar güzel Ankaramdan ailemin bağrından koptum geldim. Yaklaşık 6 aydır da bir başıma yaşıyorum. Ev arkadaşı nedir nasıl olunur hiç bir fikrim yok.

olm ev arkadaşı nasıl mı olunacak? en kötü ihtimalle masrafları ve ev uğraşlarını paylaşarak olunacak. uyum da sağlarsanız birbirinize ok dir işte. asıl mesele anlaşabileceğin birini bulmakta zaten.

pendik kaynarca'da öğretmenim yanıma birini arıyorum dusunursen konusalim

yazilimciyim
surekli yaziyorum iste, onceden sirkete bagli calisiyordum aksam eve gidince serbest aldigim isleri yapiyorum. simdi sirket yok, surekli serbest isler, freelance.

dizi mizi sitesi acip para kazanmak hos olurdu, yani ek isten anladigim biraz bu, ben once bi sistemi kurucam ve duzenli periyotlarla bakim ve gelistirme icin biraz ilgilenicem, o orda kendi kendine para getiricek. bunu olusturamadim henuz.

müzik. orkestrada çalışıyorum. ek iş bizde ekstra tabir edilen talep doğrultusunda kokteyl olur düğün olur davet olur pop konseri olur gidiliyor işte bir şekilde. yani haliyle ek iş yine müzik. çok isterdim internet sitesi üzerinden para kazanayım ama yok işte. sadece gezmekle yazmakla yetiniyorum.

tam kapsamıyla metin ve reklam yazarlığı. ek iş yapmıyorum.

kira gelirim var başka da iş yapmıyorum

Ben asciyim haci. Haftada 75 saat calisiyorum, geriye kalan vakitte de calistigim pub da partiliyorum. Is disinda icki, uyusturucu, eskort ve kumar disinda baska seye vakit kalmiyor.

Danışmanlık.

İmalat.Çizim.tasarım

Yazılımcıyım, personal training de veriyorum.

mali müşavirim. firmada çalışıyorum. ayrıca bilirkişilik yapıyorum ayrıca da fason olarak kdv iade raporu yazıyorum :)

Ne çok yazılımcı varmış...
Mühendisim.

Proje Yöneticisiyim

sakın yapmayın çok yoğun la ! Üstüne bi de gizli müşteri patlatıyorum mis :)

bi de memleket ilerlemiyor derler yazılımcı kaynıyor ortalık...

tam ama tam zamanlı grafik tasarımcıyım...

yazılım danışmanlığı.

bay bayan çocuk hazır giyim ve eticaret.

Psikoloğum. Öğrenciyim. Ek iş olarak bir prensese oyun ablalığı yapıyorum.

bankada yazılımcıyım, ek iş yok

Pastacıyım. Beş yıldızlı bir otelde çalışıyorum. Ek iş yapmıyorum.

olm adam ek iş yapıp yapmadığınızı sormuş. çoğu kişi ise işini söyleyip ek iş yapmadığını yazmış. :)) la bu memlekette kimse kimseyi dinlemezdi eyvallah ama yazılanları okuyun olm :))

@air haklısın :/ ama iddiamda ısrarcıyım. ben bile okumamışım.

@kupigometa

başlığı oku hacı; ''hangi isi yaparak para kazanıyorsunuz''

sonra ek işi ilaveten soruyor.

mal onlar ya bırakın dünyayı kurtarsınlar.

mp+1

valla ben 6 yaşımdan beri, ülkemi falan sevmeme rağmen "yaşanılır " bulmadığım için terk etmek istiyorum. buna rağmen bu her seçimden sonra türkiye'den siktir olup gitmek başlığına yazanlardan nefret ediyorum.

kıçımın kenarları, bunun acısını çeken bi onlar sanki. bi de sanki gidebileceklermiş gibi yazıyorlar. e yrrağım 10 yıldan fazla oldu, yeni mi geldi aklına gitmek? e gidebiliyorsan git hadi? sanki iskandinavya, almanya kucağını açmış da bunu bekliyor.

Sen böyle şeyleri düşünme.karı kız düşün.yatağa nasıl atarımlı sorular sor.

İlk sorunun cevabı; muhtemelen hayal kırıklığı ve reaksiyoner kitle tarafından boğulmaktan bıkmanın tepkisi. İkinci sorunun cevabı; dün akp tek başına iktidar değildi. Üçüncü sorunun cevabı; hadi aktivizmi önemsemezsin, neyse sürü işte derim; ancak sıradan insanlara bir şey olmadığını dünya çapında işçi ölümlerinde 3. sırada olan bir ülkenin vatandaşının söylemesi komik.

Direkt gitmek istemiyorum ama sonunda gidesim var.
-Uzun zamandır iktidardı, "Bu sefer biraz daha güçleri düşer" umudum vardı. Özellikle, 7 Haziran'dan sonra. Yavaş yavaş giderler umudum vardı.
-Asıl bizim gibi sıradan insanlara oluyor olan. Hem doğrudan hem dolaylı. Doğrudan, çünkü göz göre göre bir ton yolsuzluk yapıldı. Tapeleri çıktı, millet inanmadı. O paralar senin benim paralarımız. Parayı geçtim, "Kadın mıdır, kız mıdır, bilemem" dedi, "Her kürtaj bir Uludere'dir". Daha fenası, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, vb. hep sıradan insanlardı. Örnekleri milyona çıkarmak mümkün. Dolaylı, çünkü plansız bir şekilde sığınmacı alma politikası ile düzensizce Suriyelileri getirdi ve sokakta dileniyorlar. O dilenci geçen gün çantama asıldı, boynumu zedeledi. Sığınmacıların alınmasına karşı değilim ama bunun plansız, programsız, altyapısız yapılmasına karşıyım. Işid'i beslediler, adamların şu an nerede ne yapacağı belli değil.

(bkz: Bi sttirgit dedirten cenkist zirvalari)

Artik basligini acicam.

Dünyanın en saçma sorusu. Norveç'te yaşayıp AKP'ye oy veren adam benim hayatımı zindan ederken (küfürlü kısmı sildim) benim buradan gitmem/gitmek istemem mi dert?

İkinci ve üçüncü soruna da tek seferde cevap vereyim, benim gibi sıradan insana ne yapacağını anlarsın (bak Ankara patlaması falan yazmayacağım, iyi oku). 2 sene önce Gezi olayları Kadıköy'de yaşanırken Süreyya Sinemasının yanındaki kat otoparkındaki arabama gidiyordum eşimle. Kadıköy'lüyüm ben doğduğumdan beri. Bir anda polis saldırdı, eşimden aldığım eşarbı ağzıma kaapattım gaz yememek için. Moda Sahnesi'nin olduğu pasaja sığınmışken polis aldı bizi 20 kişi ile birlikte. Eve gidiyorum dediğimde eşarbı gösterip "poşu bu, sen teröristsin" dedi. 20 yaşında 2 ay önce polis olmuş adam bana terörist dedi. Gece 3'e kadar merkezde süründük, hakaret ettiler. Tarih 11 Eylül'ü 12 Eylül'e bağlayan geceydi (ironik değil mi?).

AKP benim gibi sıradan insanlara her şeyi yapıyor zaten. Olay senin "ne yapacak ki?" eşiğinin düşük olması.

açıkçası hiç gitmek istemiyorum, gitme fikri aklımda bile yok ama artık buraya da dayanamıyorum. gittikçe muhafazakarlaşan ülke bana zarar değil de kime zarar? giydiğime, sürdüğüme, içtiğime, yediğime, gittiğime, okuduğuma, izlediğime, dinlediğime nefretle bakan insanlar görmekten yoruldum.

kimse onları almıyo ki gidebilsinler. üç günlük ab gezisi için bile vize kuyruklarında heba oluyorlar, abd bana 1 ay vize verdi diye havalara uçuyorlar.

ek olarak akp'nin sıradan insanların hayatları üzerinde etkisi var tabii. ama tam tersi durumunda da yine bir kesime özgürlük olucakken diğer kesime eziyet olucaktı. bir şey fark etmiyor bence.

alım gücü inanılmaz düşük, her yerde sansür var, her şeyin vergisi var ve yüksek haliyle elde avuçta kalan 3-5 kuruş da oraya gidiyor, insanların hayatlarına karışılıyor (sunni müslüman akp'liler hissetmiyor tabii) akp sıradan insanlara daha ne yapsın?

ben ülkeden kaçmak isteyenleri anlıyorum ama gelin gerçekçi olalım. gitmek isteyen her 20 kişiden 1'i anca gidebilecek. böyle bir ülkeden neden vatandaş almak istesinler? sen suriye'den, ırak'tan vatandaş almak istiyor musun? aynısı işte.