çakırlar yolunda görmüştüm ama istediğiniz gibi midir tam bilemiyorum.

Antalya'da en temiz ve güzel kesimi Varsak'taki mezbahane yapıyor. Sanıyorum eski belediye başkanının yeri. Hayvanları sıraya sokup bir kapıdan içeri sokuyorlar biri yatırıyor, biri bağlıyor, biri boynunu vuruyor, derken askı üzerindeki bir banttan kayıyor. En son olarak hayvan size derisi yüzülmüş, organları çıkarılmış ve 2 parçaya ayrılmış olarak geliyor.

kızlarda oluyor, daima yakından kollanmaları gerek ne yazıkki, yoksa meriçler kapıyor.

haksızlık ama yakında ayrılacaksın zaten, oturduğun şehirden birini bulacaksın gibi

Haksız olan kısmı erkek arkadaşınıza karşı dürüst olmamanız. Onun dışında bir sorun yok bence.

hayret, kadın olduğunu söylemişsin ve hala bunun üzerinden saldıran olmamış. ahlakçılar uyudu herhalde.

arkadaşım böyle şeyler olabiliyor. ben de yaşıyorum bazen (erkeğim, 1989 eşcinsel modeli) bunun sevgilini sevmemenle bi ilgisi yok da işte bazen insanın kafası gidiyor... önemli olan bunu o aşamada bırakabilmek. yani baktın işler çığrından çıkacak, başka birini istiyosun, o zaman en iyisi sevgilinden ayrılman. onun dışında çok problem yok bence. herkes yaşar öyle şeyler fazla büyütme :)

Erkek ya da kadın farketmez herkes karşı cinsin kendisiyle ilgilenmesinden hoşlanır. Her kadın yakışıklı bir erkekten, her erkek güzel bir kadından hoşlanır.

Duruma birçok bahane üretilebilir, erkek arkadaşınızın sizinle az ilgilendiğinden, sizi sevmediğinden, sizin onu sevmediğinizden vs.. gibi milyon tane sebep üretilebilir ama esas sebep yukarıda bahsettiğimdir.

Burada irade işin içine giriyor. Beden ve ruh otomatik kontrole geçene kadar iradenizi zorlamalısınız kendinizi bu yönde telkin etmelisiniz. Yok arkadaş ben yapamıyorum, yapamam diyorsanız da sizi seven birine bu şekilde haksızlık etmemelisiniz.

sevgilinizden ayrılmanızı tavsiye ederim en azından saygınızı kaybetmemiş olursunuz.@jugador yazdıklarına katılıyorum.Cevap yazanlara değilde hoşunuza giden cevaplara tik atmanız da ilginç geldi.

sevmenin, ilişkinin, dürtülerin, insanın binlerce farklı şekli olur.
ve evet hayat süreçlerden oluşur. şu anda içinde bulunduğun süreç çapkınlık sürecin olabilir. geçer belki. belki de geçmez hiç.
erkek arkadaşına haksızlık yapıyorsun ama elden hiçbir şey gelmez.
bıraksan sabaha kadar konuşabilirim ama uykum geldi.
yapabileceğin tek şey sanırım ona her şeyi olduğu gibi anlatmaktır ama bence anlatma hiç adamın kafasını karıştırma. takıl devam et daha hala devam ederse o zaman tekrar sor.

ayrıl o çocuktan. yazık.

neymiş ? tekrarla.

ayrıl o çocuktan. yoksa harbiden bulurum seni. üzerim.

neymiş burcun ne? koç, yay veya aslansan normal, içgüdüsel bişi.

Gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor hakikaten. Oluyor böle şeyler. Ama yazdıklarına bakılırsa o ilişki hakikaten yürümeyecek gibi, zaten uzak mesafe ilişkisi çok zordur.

yazaryan'ın yazdıklarına hak vermekle birlikte elimzideki verilere bakarak bence durum budur. Bunun haricinde bu davranışından hissettiğin suçluluğa burç gibi saçma sapan şeylerle bahane bulmaya çalışma, neysen osun. Ya değiş ya da kendinle barış.

neymiş; üzerinde en sevdiğin kazağın varken, vitrinde gördüğün başka bir güzel kazağa baktığında, hemen içeri dalıp, o kazağı deneyip, ayy üstümde olan mı yoksa bu mu, alsam mı, satsam mı, üstümdekini hemen çıkarsam mı v.b. demiyorsan, sadece ya güzel bi kazakmış, rengi de süper deyip geçiyorsan, aklın o kazakta kalmıyorsa, sorun yok.

erkek veya kadın ayrımı olmadan, insana dair bir şey bu. boşver fazla idealize edenleri. ama bir şekilde, bir sohbet esnasında, sevgiline şaka yollu da olsa bundan bahset. zira eminim kendisi de böyle şeyler yaşıyor.

O tarza gospel deniyor. Hani afro kiliselerinde korolar olur ya onlar bu tarz söylerler.

Türkiye distribütörleri Compel. www.compel.com.tr tamirini yaparlar büyük ihtimal arayıp sorabilirsiniz.

başka bir slotta hatta başka bir bilgisayarda deneyip kesin çalışmadığına emin ol hiç uğraşma bir live linux kullan.

benim elektronikçi bir arkadaşım tamir yapıyor, yapabilen var yani. ama işte kim gerçekten usta onu bilemiyorsun. hazırkini de sikertebilirler.

dtl yapabilir bir ihtimal. dtl elektronik diye google'dan arayabilirsiniz.

en garantisi compel yine. ufuk bey tık diye halleder ;)

zannetmiyorum..

olabilitesi var

arthur asilikten hiç hazzetmezdi.

şu haliyle dinlemezdi; çünkü black metal özünde çok kıymetli bir tür iken, corpsepaint, çivili bileklik, scream vokal, ormanlı klip gibi tekdüzelikler yüzünden gerçek manada hakettiği yerlere ulaşamadı. halbusi müzikal olarak dissection, tiyatral olarak king diamond, efendilik olarak darkthrone'u örnek alan onlarca grup barındırsaydı david lynch, tim burton gibi adamlar da dinlerdi.

sanmam. progressive rock-technical death metal-post rock falan dinlerdi en sert

Bence de progressive rock dinlerdi.

bence çok hafif müzikler dinlerdi.

kanlı canlı bulabilecegini pek sanmıyorum.

amazon.co.uk veya amazon.com işine yarayabilir.

Ben de zamanında aradım ama bulamadım. Polonya'ya giden bir arkadaşıma getirttim.

bana dükkan falan tavsiye etseniz, İstanbul içi

Sorun kapasitans sorunuymuş gibi geldi bana. Büyük ihtimalle sürücü devresindeki bir sorundan dolayı bir kapasitör şarj oluyor ve akım kesiliyor, boşalması için de yine bir kadar beklemeniz gerekiyor.

diğer harfler kapıldığı için.

Bazi simgeler vardir ya matematikte yunan alfabesinden gelir bunlar da bir seyi simgeliyor olabilir mi diye merak ettim.

x sözcüğünün arapça 'şey' yani kelimesinden geldiğini okumuştum biryerlerde. Yani bilinmeyen, değişken gibi şeyler için (bakın şey dedim hemen) şey kelimesi kullanılmış, bu da batılılar tarafından yazılıp kısaltılığında x (xay) olmuş.

x-y düzlemi de bir bilinmeyen x ve bu x ile değişen bir y den oluşuyor. y muhtemelen x e bağlı değişken olduğu için hemen ondan sonra gelen harfle gösterilmiş.

x eksen - axis den gelir gibi geldi bana. ama y yi bilemedim.

fonksiyon [y=f(x)] grafiklerinden kaynaklanan
bağımsız değişken=x
bağımlı değiken=y

durumundan dolayı x-y eksenleri denir. uzayda doğal olarak bunlara bir de z ekseni dahil olur.

sadece x ve y yok ki. i j k var; a b c var...

kartezyen koordinat sistemini rene descartes bulmus. bu x,y ve z harfleri onun la géometrie kitabinda koordinatlari bu harflerle isimlendirmesinden geliyor. matematikte eski bir gelenek yani. bilinmeyen sayilar alfabenin son harfleriyle gosteriliyor genelde.

ayrica ek olarak johan sebastian nikli arkadasin dedigi de dogru. descartes'tan once aritmetigin kokleri daha eskilere dayaniyor ve arap dunyasindaki matematikcilerin kullandigi terimlerden geliyor. bilinmeyen şey veya nesne için araplar "shei" kelimesini kullanıyordu ve bilinmeyen değerler için de kullanılıyordu. Sonra ispanyollar xay, yunanlar xei olarak kullandı ve daha sonra da x olarak kısaltıldı.

Tabi Descartes'tan sonra x ile birlikte y ve z gibi harflerle de kullanılarak bu gelenek oturtulmus oldu.

ayrıca:
(bkz: #1202960)
(bkz: #1822847)
(bkz: #17313043)

hey, neyin var? yeterli bir soru olacaktır. anlatmak istemezse üstelenmez zaten.

birinin gerçekten üzülecek bir şeyi yoksa ulu orta ağlayacağını pek sanmam. bazen gidip bir mendil uzatmak ve sessizce oturmak bile işe yarar. yalnız olmadığını hissettirmek için kimseyle konuşmanıza gerek yok. içten bir davranış sözlerden daha etkilidir.

evet ya. harbiden bi selpak uzatsaydım tamda istediğim olmuş olurdu.
çünkü ben ağlarken bi yabancı gelip 'neyin var dostum ? anlatmak ister misin ? dese, siktirgit lan derim.

Eğer böyle başına birşey gelmiş gibi ağlıyorsa usulca gidip bir ihtiyacı olup olmadığını soruyorum. Yok eğer duruma göre yaklaşmam hoş olmayabilir diye düşünürsem yanına bir mendil bırakıp belki bir de tebessüm edip uzaklaşıyorum.

ben bir kere yolda giderken agliyordum. yani zaten anormal bir sey olmadikce insanlar ulu orta aglamaz. bir kadin gülümseyerek sefkatli bir bicimde "noldu, neyin var?" diye sormustu. cok iyi gelmisti. yani sormak lazim. unutulmuyor.
noldu, anlatmak ister misin, yardim edebilir miyim.. falan denmeli bence.

bir kağıt mendil uzatılır, ilgi bekliyorsa belli eder mendilden sonra konuşulur, sigara ikram edilebilir. ille de iletişim kurulacaksa yakınına bir yere oturulur ya da / ve "konuşmak ister misiniz?" denir.

usul usul ağlayan insana soru sormayın, anlatamayacağı bişey vardır. anlatmaya çalışması onun için olayı daha zorlaştırır. arkadaşınızsa gidip sarılabilir, ya da sırtını falan sıvazlayabilirsiniz.

ooha ya sanki soruyu bana sordun :DDDd

sabah arabayi parkettim sigara alacam, bi baktim karsimdan aglayan bir genc kiz geeliyyor, direk gel sana da bi sigara alayim dedim, durdu güldü aglarken, ben de kahve alayim o zaaman dedi.


evlendim ben o kizla




.
.
.
.
..


simdi ayrildik ama olsun

ben de okulda ağlayan birinin yanına gidip ne oldu falan diye sormuştum. üni.ye yeni başladığı için hiç arkadaşı yokmuş, bir sürü uyumsuzluk falan yaşamış vs. kız da hıçkıra hıçkıra ağlayarak derdini böyle anlatmıştı. işte sonra kafası dağılsın diye çay içmeye davet etmiştim yurttaki odama, hem oda arkadaşımla da tanışır diye, o da geldi. sonra yemeğe de beraber gitmiştik. kıza numaramı, mail adresimi verdim hatta derdi olsun olmasın arayabilirsin diye.

kız hiç aramadı, bir daha gelmedi de. hatta okulda bir iki gördüm kafasını çevirdi. en son rastladığımda yanına gittim, merhaba uzun süredir görüşemedik nasılsın diye, seni çıkaramadım kimdin ki gibi bir cevapla karşılaştım. daha da tereddüt ederim ağlayan insan görünce

hemcinsimse direk yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorarım. elden bir şey gelmiyorsa bir çay ısmarlar, sakinleştiririm.

karşı cins ise acil bir durum olup olmadığını sorarım, yoksa o anda yapabileceğim direk bir yardım olup olmadığını sorarım (parasız kalmış evi uzakta olabilir, gasp edilmiş olabilir, tecavüz/tacize uğramış olabilir vs.). Yoksa çay may ısmarlamam fırsatçı gibi görünmeyelim diye ancak kısaca sakinleştirip, yakında bir büfe varsa hemen su alırım sonra yoluma giderim.

iyi misin? derim. yapmışlığımda vardır.

hayır, iki çocuk var.

sizce de şifre istemek falan çok saçma değil mi? ben olsam ne isterim ne de veririm.

sacma tabi o istedi ben verdim, ben de bakalım ne diyecek diye bi sorayım dedim :) tutustu su an :)

bu soruya ekşi duyuru resmi cevabı şudur: bu kızdan hayır gelmez.

ilişkinizde güven şifre üzerine kurulduğu için, banka şifrenizi istemediğine sevinmeniz gerek. ayrıca karşı atak olarak şifre isteyerek tutuşturmanızdan da anlaşılacağı üzere kendisi güven duyulacak birisi değil. yani; ayrıl.

DEDİM Ya ver ya da yapcak bisey yok, ulan oncekini de bu yuzden gondermistik bu da , bunlar hep aynı ya da hepsi beni buluyo.

face'leri birleştirmeniz lazım. ortak hesap açın. başka türlü yürümez.

sen o kızı da boşver, kendini de..

kendimi zaten bosverdim ondan umit ettim onu da bosverdim.

hope ender +1

neyin kafasını yaşıyorsunuz tam olarak.

ne kadar ilginç kızlar var ya, bu ne rezilliktir:) facebook şifreni ver haha... arkadaşım dakikasında yol vermediğin için iyice şımarıp saçmalıyorlar işte. Suçun büyüğü sizde.

ne kadar komik ve ne kadar çocuksunuz. kocaman insanların muhabbetlerine bak...

ne yediniz ne içtiniz anlamıyorum ben.sevgili adayından facebook şifresi istemek nedir yahu ?

bence sen onun face sifresini+ kullaniyosa msn sifresini iste. 1 günlügüne de telefonlari degisin, bakalim kizi kimler ariyo. tabi tabi hep gerekli bunlar.

bu nasıl bir özgüven kıza bak arkadaş :D sevgili bile değil sevgili adayı ama msn şifresi istiyor. vay vay vay. uyanık kendininkini de vermiyor. niye? çünkü bir ton erkekle cilveleştiği mesajlar var. yemiyo tabi.

bana da kredi kartı şifreni ver bakalım. o kadar kolay mı kişisel bilgilerinin olduğu bir sayfanın şifresini yeni tanıştığın birine vermek?git bi elini yüzünü yıkadan başka birşey diyemiyorum.

Kız resmen sosyal mühendislik yoluyla hacklemiş sizi.

uc gun icinde o kizla yatma ihtimalin yoksa malin onde gidenisin. Aci ama gercek.

allah bilir koca koca adamlarsınızdır bi de. nasıl bir ilişki anlayışıdır bu?

kız hadsiz, o mesajlarda da başka hemcinslerinle olanlar var. ayrıca kız senden şifre isterken, kendisinden şifre istenme ihtimalini düşünmeyecek kadar ortalama altında. boşver.

ya arkadaşım şöyle kızları dakikasında dehlemiyorsunuz, sonra da "türk kızları niye böyle rerörerö?! vay efendim çok burunları kalkık". yapmayın şöyle şeyler ya...

yaş 13 değilse gidin bi yerde ziyan edin kendinizi

müzikten anlamam elektronikten anlarım evet düşer.(bkz: direnç )

evet düşer.

kablonun üzerinde ne kadar direnç gösterdiği yazar

fakat bu 100 metre kabloda düşen sinyali belirler

yani senin kullanacağın 10 metre kablodan dolayı kalite düşmez farkedilir fark için çok büyük ölçekli muhabbetlerde konuşmak gerekir, wembley deki konserlerde falan hesaplanan davalar.

Düşer. Dibox'lar, balance'lı kablolar bunun için kullanılıyor. 3-4 metreden fazla balance'sız kablodan audio sinyali taşıdığınızda resmen highpass filter gibi davranıyor. Genlik düştüğü için headroom da daralıyor.

ayrıca di box dirençten kaynaklanan kaybı engellemez, sadece sinyal bozulmalarının önüne geçer.

evrenin sizi sınama şekli.. sabır diyip geçiceksin.

Haksızsın.

öküzün birine denk gelmişsiniz. tamam koltuğunu yatırabilir ama arkadan rica geldiyse en azından birazcık düzeltebilirdi. genel hal tavırdan da yüzsüz bir şey olduğu anlaşılıyor.

sinir bozucu bir durum evet ama para verilen koltuğun bütün nimetlerinden yararlanmak kişinin hakkıdır. arka koltukta yaşlılar olduğu için koltuğunuzu yatırmamak sizin tercihinizdir. aynı şekilde öndekilerin koltuklarını yatırmaları da kendi tercihleri.
koltuğunuzu yatırmadığınız ve yatırılan koltuktan rahatsızlık duymanız sizin sorununuz oluyor maalesef ki :/

şayet servis/ikram sırasında aynı tutumu sergileselerdi siz haklı konuma geçerdiniz.

aynısı bana ankaraya giderken olmuştu. 1. kez uyardım iplemedi. 2. kez uyardım iplemedi. en sonunda seni 3. kez uyarmıcam dedim koltuğu kaldırdı. tehdit etseydiniz işe yarardı.

Haklısınız. Öndekilerin öküzlüğü. O koltuğun o kadar yatırılabilecek biçimde üretilmiş olması demek saygısızca davranabilecekleri anlamına gelmiyor. Öndeki para verdiyse arkadaki de verdi. Öndeki para verdi diye bir başka yolcunun hakkına tecavüz edebileceği anlamına gelmez.

Bu arada ona bakılırsa bir otomobilin gidebileceği azami hız da şehiriçi sınırlarının çok çok üstünde. Millet şimdi "Bu otomobil bu hızda gidebiliyorsa, ben de giderim arkadaş!" mı diyecek yani? Öndekilerin terbiyesizliği, muavinin basiretsizliği. Sinir bozucu bir durum.

otobüsü yapan mühendis suçlu..

Aslında o koltuk aralıkları standartlara uymuyor ama muavinin patronları standartlara uymayan koltukları herkes yarım yatıracak kimse rahatsız olmayacak der mi? demez. Çünkü standartlara uymayan bi hizmet vermek marka imajını zedeler:)

haksızsın. ben olsam ikram servisini bekleyip koltuğu mecbur kaldırmalarını beklerdim. sonra 2 taktik var ya içeceğini koyup içmeden bekleyeceksin ya da dizi dayayacaksın öne yatıramayacak koltuğu.

özet: öndeki haklı

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

aynısı başıma geldi. ama senin yerinde değil, öndeki eleman yerindeydim.
aynen inatlaşma oldu arkamda oturan 100 kiloluk kadınla. atar yaptı kadın. ben de ters yapmasına kızıp daha beter atar yaptım. bi süre arkadan dizleriyle sırtımı tepeledi taciz olarak. sonra söylene söylene söylene kalkıp gitti, arkalarda boş bi yere oturdu...

gece otoban kenarında arıza yaptı otobüs. elektrik sistemi kitlenmiş. 20 dakka durduk. sonra (karanlık ya) bi patlama sesiyle savaş alanına döndü içersi. hepimiz yerlere savrulduk. dumanlar bastı ortamı. çığlıklar...
otobüse arkadan kamyon girmiş meğer. uyudu heralde kamyon şöförü yolda... zaten sabaha karşıydı. zaten de bi süre çok kötü can çekişip, sanırım sonra sıkıştığı kabinde öldü inleyerek o kamyon şöförü.
arkaya giden kadın yaralandı sanırım. çok emin değilim.

ben de hıyarım gerçekten di mi?

bi de benden dinle;
o otobüse bindiğimde, hayat memat meselesi diyebileceğim bir proje yüzünden yaklaşık 6 gündür (evet hiçbir abartı yok, tamı tamına 6 gün!) uykusuzdum. uykusuzluktan ölmek diye bişey varsa, işte o başıma gelmek üzereydi.
aslında işin bitmesine 1 günlük süre vardı. ama o akşam, geceye doğru bir telefon aldım. telefondaki ses annemdi. hastaneye kaldırıldığını ve sabah ameliyat olması gerektiğini söyledi. acil bi durum işte, ona da doktorlar söylemiş.

tek çocuğum ben. bizimkiler ayrı. üstelik teyzem, dayım, bişeyim de yok.
bir komşu gitmiş refakate o gece için. annemin benden başka kimsesi yok gerçekten...
velhasıl otobüse bindiğimde, 6 gündür uykusuzdum, annem sabah ciddi ve riskli bir ameliyat olmak üzere hastaneye kaldırılmıştı, ve benim tüm gün hastane/ameliyat prosedürlerine koşturabilmek için -en azından- birkaç saat boyunca (mümkün olan en rahat pozisyonda) uyumam gerekiyordu...

böyle şeyler her zaman olmaz. ama bazen oluyor işte.
her biri parmağım kalınlığında, kocaman altın bileziklerini, kolyelerini şıkırdatarak, çene altındaki yağlı gıdıyı tavuk gibi şişirip şişirip bırakarak, üstten üstten, buyruk verircesine konuşan bu arkamdaki kadına çok uyuz olmuştum. (o anda onu böyle görüyordum)

belki de çok iyi biriydi, bilemem... bilemiyoruz...

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

bildiğim tek şey şu ki; o koltuğun o kadar yatış payı varsa, arkadakinin bir miktar kıyak alan talep etmesi için birazcık kibar ve tatlı dille ricacı olması lazım...

@mrtksn, olayı mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalıştım. yerime ilk geçerken zaten normal bir şekilde rica ettim, iplemediler. sonra da normal bir ses tonuyla koltuğunu kaldırır mısın dedim elemanlara. ben başka bir şey demeden adam bana direk başka koltuğa geç diyor. muhabbet uzayınca zaten arkada yaşlı çift var, ben de onların üzerine mi yatırayım koltuğu falan dedim muavin gelmeden, ister yatır ister yatırma dedi bebeler.

burda muavinin de suçu var sanırım, istese orta yol bulurdu direk kestirip attı. ilk defa başka bir firmayı tercih ettim onda da böyle bir durumla karşılaştım.

@delfina, senin yine gerekçen varmış. adamların ki tamamamen keyfi, zaten 2. uyarımdan sonra bi daha uyumadılar, yol boyunca ayakları öndeki koltukta tv izlediler. önümdeki eleman 1,60 civarı bir boydaydı düşünün artık.

ha bi de şöyle bir şey var, başka bir koltuğa geçmiş olsaydım herhangi bir kaza durumunda sigorta kapsamı dışında olacaktım..

tatilden böyle bi zamanda döndüğün için haksızsın hacım millet unu eledi eleği astı okullar başladı , sen yeni tatilden dönüyon

@delfina, kadinin sisman ve altin takiyor olmasi nasil bir etkendi? yani manken gibi ve sade giyimli, hos bir kadin olsa yapmayacak miydin?

bence herkesin koltugu istedigi kadar indirme hakkı var. ama konuya saygı ve rica gibi durumlar da giriyor tabi. bos koltuk varsa oraya gecilebilir bir de.

konu kisilerin nasıl biri oldugu degil illa yani. delfina'nın hikayesi de dogruluyor.

ben olsam ben de koltugumu indirirdim veya bos bir yere gecerdim. arkadaki yasli cifte de söylerdim durumu, onların da indirmesini söyleyebilirdin.

Firma hangisi merak ettim?

bence de ondeki hakli. en dogru davranis otobuste "ananizi skiim otobus muhendisleriiii" diye haykirmaktir.

öndeki iki tip teknik olarak haklı. ama ben onların aldığı eğitimi ve terbiyeyi ailelerinin ve öğretmenlerinin bir tarafına sokayım. nasıl insanlar lan bunlar.

@zekicalik, metroydu..

@anorexic,
insan psikolojisi işte. x, y, z sebeplerden tahammülsüzsen o anda, ne olursa olsun sana itici gelecek bi yan buluyosun şu durumda...

yani tip etken değildi. ruh halimi anlatmak için verdim o örneği... arka koltuktan atar yapan o teyze değil de, manken gibi, hoş, güzel bi kadın olsaydı, o anda "çiroz, sosyetik" olarak görecektim muhtemelen.

olayı anlatırken "o anda onu böyle görüyordum" dememin sebebi bu zaten. normalde insanlara asla böyle etiketler yapıştırmam, yapıştırılmasını tasvip etmem...

ama bak işte, durum ne hale getirmiş yani beni :)

@toshiro, haklısın. bu açıdan hiç düşünmemiştim. sigorta konusu yani...

yillardir otobusle seyahat ederim, bu sorunun cevabi "sagduyu ve hosgoru" olmasi gerekiyor.

seneler once benzer bir durum benim basima gelmisti. ondeki gerizekali adam (75-80 yaslarinda her zaman hakli oldugunu zanneden amcalardan), muavin ikramlari dagitirken koltugunu okuz gibi yatirmis, benim ikramlari onumdeki koltugun arkasindaki tepsiye/masaya koymami imkansiz hale getirmisti. koltugu diklestirmesini istedigim de, "bu koltuklarin yatma ozelligi olduguna gore istedigim kadar yatiririm" demisti. muavini cagirdim, o da en azindan ikram suresince diklestirmesini istedi ama adam kabul etmedi. muavin de bana yerimi degistirebilecegimi soyledi, sansa bakin ki amcanin hemen onundeki koltuk bostu. o koltuga oturdum ve tum gucumle koltugu olabildigine hizli geriye yatirdim. gerizekali amcanin yeni oturdugum koltugun arkasindaki masada/tepside yer alan sicak cayi uzerine dokuldu. sinirlendi ve bana bagirmaya basladi. ben de sakin bir sekilde koltuklarin yatma ozelligi oldugu icin istedigim kadar yatirabilecegimi soyledim. muavin geldi, "kaza olmus" falan dedi gitti, hic ilgilenmedi. muavin daha sonra mola yerinde sigara icerken yanima geldi, "abi iyi ki yaptin, bende gicik oluyorum bu tiplere" dedi.

Normal yatırmaya kimse bir şey diyemez ama sizin sorununuzdaki şey bir hıyar ve yatırırken kullanılan bölge onun olduğu kadar sizin de bölgeniz. Hatta onun koltuğunun arkası da sizin her şeyiyle. Sonuna kadar kullanıp yatırdığına bin pişman edebilirsiniz. Bacak dayayıp sallamak, tutamaçları çekip çekip bırakmak, ekran varsa düğmelere ayı gibi basmak, öndekini zıplatmak, gazeteyi kafasına değdirmek. Hepsi tarafımdan denenmiş, hıyarları doğru yola sevketmiştir.

ben de önce kişiden rica ediyorum, azıcık indirse neyse ama 180 derece kucağımda sırf keyfinden elin adamının yatması ayrı bir şey, ki ben romatizmalı, vb. teyzelerin ayağı kucağımda yol gittiğimi bilirim, hastalık neticesinde.

otobüsten otobüse değişiyor bu olay da. mesela a firmasında muavin benim yapacağım bir şey yok diyorsa, tüm yol zamanımı öndekini taciz etmekle geçiriyorum (koltuğa alttan vurma, dizlerle arkadan dayanma, çoğunda böyle tutunmalık bir yer oluyor onu tutup sallama, perdesini kendinime alıp onu güneşte bırakma vb.)

ama b firmasında muavin öndeki yolcuyu uyarmıştı. öküz de, e bu bu kadar yatabiliyorsa yatırırım ben de demişti. muavin de beyefendi (adam mcbur beyefendi demek zorunda kalıyor büyükbaşa) eğer arkanızda hiç kimse yok ise bu derece yatırabilirsiniz, ama arkanızda bir yolcu var ise şu kadar indirebilirsiniz falan demişti. öküze ben de arkadan çemkirince mecburen kaldırmak zorunda kalmıştı. sonra da firmaya teşekkür maili yollamıştım, şu şu muavininizin tavrından dolayı, onlar da bana teşekkür ettiklerini ama zaten muavinin yapması gerekinin bu olduğunu, başka yolculuklarınızda başınıza gelirse bu şekilde isteğimi yinelemekte haklı olduğumu yazmışlardı.

koltuğunu yatıran haklı.
benzer bir durumda ışığını açıp gece kitabını okuyan da haklı.
adamın aldığı bilet yatan koltuk bileti. "arkada oturanın kalbi kırılmayacaksa yatırılabilir koltuklu seyahat" değil.

Sırasıyla:
1-Muavin haksız,
2-Öndekiler de haksız.
3-Burada "öndeki maalesef haklı" diyenler de haksız.
4- Metro turizm de haksız.
kim haklı:
siz haklısınız. (konuşma üslubunuzun öndekiler tarafından nasıl algılanmış olabileceğine bağlı olmak koşuluyla.

@delfina anladim, ben de de oluyor bu :p

Haklısınız. Öndekiler haksız. En haksız olan da yatabilen koltuk diye bişey yapan mühendis. Şezlong mu bu allasen?

Yıllardır sürekli otobüsle yolculuk yaparım. Daha bir kez keyfimden koltuğumu yatırmış değilim. Bir iki yolculukta böbrek rahatsızlığımdan kaynaklanan aşırı bir sancım vardı biraz dinmesi için dönüp arkamdaki kişiden izin isteyerek sadece bir iki derece yatırdım koltuğu.

Hadi önümde oturan kişiden belki o kadar hassas olmasını bekleyemem. Belki hastadır, yaşlıdır, hamiledir yani cidden sorunu vardır. Yatırabildiği kadar yatırsın, helali hoş olsun. Ama dönsün en azında bak yatırıyorum diye haber versin. Biraz eğilmiş kitap okuyorum, küt diye birşey iniyor kafama. Bilgisayar kullanıyorum ekrana öldürücü darbe iniyor.

Default turk erkegi
O degilde kamilkoc ise muavin hakkinda direk tutanak tutturabilirdin.

Sorduğum sorunun cevabının Metro olduğunu tahmin etmiştim Metro turizim dedikten sonra başka bir şey demeye gerek bile yok...

tabiki The Smiths'ten birşeyler eklerdim.

www.youtube.com

angelaharris.hubpages.com

grooveshark.com

Geçenlerde biri girmişti sözlükte kalktım ben de playlist yaptım kimdi neydi hatırlamıyorum emeği için saygılar fırlatıyorum burdan.

wingsuit flying bir araştır derim ekstrem sporlardan hoşlanıyorsan.

ahaha 3:55'teki hareketi ben de yapıyorum.

Sanıyorum çoğu kurgu bu videoların.

Diş başına 475 lira çok uçuk bir rakam.

naptın ya bana gömme diş yapmak için 500 dediler sakın gitme o diyene. sosyete dişçisiymiş o.

kanal tedavisi için istenen 475 tl'lik ücret oldukça fazla geldi bana. kanal tedavisini min. 250 tl'ye yapan doktor bulabilirsiniz. özel yerlerde dediğim gibi kanal tedavi 250 - 300 arasıdır. ama yerine göre değişiyor. bir dolgunun 300 tl'ye yapıldığı yerler de var. biraz daha araştırın isterseniz.

diş başına 475 lira ne demek ya.
sakın güzel kardeşim.
benim dedem,amcalarım,babam,amcamın hanımı diş hekimi.28 adet de yabancı personelimiz mevcut.
bursada özel diş hastanemiz var.ben de diş hekimliği öğrencisiyim.
piyasayı biliyorum doğal olarak ama. değil 475 lira. 275 liraya bile kanal yapıldığını duymadım ben. tamam dişe göre çok değişken olabiliyor fiyatlar ama o kadarını da zannetmiyorum.
bursada olsan yardımcı olurdum.

arkadaşlar öneriyle gelsek :-)

Bu kadar pahalı olmasını sebebi dışteki her üç köke de kanal alacakmış, üzerine yapılan dolgu da ayrı maliyetmis

kanak tedavisinin 200 ün üstünde yapan sosyetedir. ortalaması 150 iyisi 180 falan olması lazım... belki de 3 diş içindir o 475...

zaten normalde dişteki her üç köke de kanal alınır. normali 2 dir. ama azı ve fazla çürük dişlerde bu 3 olur...
(çok mu bilmiş gibi gözüktüm yaw... diş hekimi falan degilim:)biraz tecrübem var...

Paraya sıkışık olduğum bir ara diş ağrısından ölüyordum, gittim Ağız ve Diş Sağlığı Merkezine ücretsiz kanal tedavisi yaptırdım. Bilgin olsun.

istanbul maltepede çok iyi bir hekim önerebilirim? uyarsa msj at, iletişim bilgisi vereyim.

alakası yok dostum bu ay bizde hat olupta telefon olmadığı halde 25 lira fatura geldi sadece telefon :S bi daha düşün derim

ttnet'e güvenilmez, kablo tv varsa uydunet'e bakın derim ben.

yalın internet ücreti 15.90 gibi birşey en ucuz tarifeli paket de 16 + extralar.. 9.99 a duymadım hiç çünkü daha 3 gün önce görüştüm telekomla.

Bana inandırıcı gelmedi ekiydi kekiydi vergisiydi cartuydu curtuydu derken o fiyat bence de kesinlikle artar.Başka alternatifleriniz varsa onlara yönelmenizi tavsiye ederim.

güvenme kesinlikle. biz de aynı tongaya geldik. 9.99 sabit ücret ödeyeceksiniz dediler, bağlattık. ondan sonraki ay zam geldi artık 19.90 oldu dediler. 25'den aşağı fatura gelmedi. bunun dolandırıcılıktan başka bir açıklaması yok. bir de soruyorsun, bakın sözleşmeler çok uzun okuyamıyoruz, bir değişiklik olmasın sonra diye; yok canım olmaz merak etmeyin diyorlar. aman uzak dur.

Telefonu hiç kullanmıyorum, ayda 13 lira sabit ücret ödüyorum. Gidip yalın internete geçmek istediğimi söyledim. Yalın internete geçersem ayda 21 lira sabit ücret ödeyeceğimi internet ücretimin 5 lira artacağını ve adil kullanım zımbırtısına geçeceğimi söylediler. Arkama bakmadan kaçtım. Böyle üçkağıtçılık olmaz. Kesin bir iş vardır onda da.

cüceli de var abi istersen. neyse sol ayağım güzel filmdir.

www.imdb.com bu olabilir

my left foot
the elephant man
forrest gump
i am sam

temple grandin vardı ama çocuk/genç filmi kategorisine pek girmiyor galiba

Umudunu Kaybetme

üstün zeka kategorisi için
vitus

otistik bir çocuk ve kendini oyun dünyasında bulması :
ben x

otistik bir çocuk yine ama konu bambaşka :
burning bright

a beatiful mind ve k-pax de izlemeye değer filmler

bak çok acayip bi film var.kesin izle
guarding eddy

(bkz: mozart and the whale)

What's Eating Gilbert Grape

Le huitième jour
www.imdb.com

Le huitième jour +1

My Name is Khan

seksi değilsin yakışıklı değilsin demek istiyor olabilir.

hacı aslında bu dediklerimin tam tersisin demek istemiş. üzgünüm :(

tip var ama mal'sın diyor da olabilir.

sevişmek istemiyorum, tipsizsin. ben de yalancıyım da demek olabilir. manası çok derin.

seksisin, yakisiklisin ama daha seksi ve yakisikli kisiler de taniyorum; sansimi onlarda denemek istiyorum da olabilir. seksisin demek de ucuz geldi bana acikcasi. seksisin ama sevismemeliyiz, peh.

acı konuşucam ama görüşmek istemiyorum kısmına odaklanmak her zaman iyidir.

seksisin, yakışıklısın ama sadece bunlara ihtiyacım olduğuna görüşürüz demek oluyür. muhtemelen olmaz da.

7- bırılerıyle tanısmak ıstıyorsa. ve su sıralar senınle gorusmek ıstemıyorsa. seni begenmemıs olabılır. politika yapmıs.

Seksisin yakışıklısın ama şu sıralar görüşmek istemiyorum demiş olabilir hocam.

yakında seni arkadaş olarak görüyorum, sen çok iyi birisin benden daha iyilerini hak ediyorsun da diyecektir. klasik kız yalanı, arkasında çok şey arama. üzgünüm ama senin kafan karışık ve muallakta bir şekilde kenarda bekle, ben bir şöyle gönlümü eğlendireyim, eğer senden daha iyisini bulamazsam sen zaten kafan karışık kenarda bekliyor olacaksın o zaman doğru işaretleri yollar iki günde ayarlarım seni demek istiyor kısaca.

peki o zaman istediğin cevabı verelim, kız sana hayran olmuş açılamıyor, onun için fazlasın panpa.

kendini çok havalarda sanıyosun ama biraz burnun sürtsün bakalım, bu yakışıklılık, bu seksilik yeterli değil beni tavlamak için demiş kendisi.

- o kişi hakkında kötü bir şey duymuş olabilir.

- yakışıklı olduğu için, herif onu aldatır gibi bir düşünce vukuu bulmuştur. ( hatun camiasında yakışıklı erkeklere pek güvenilmez,bir kız arkadaşı fişteklemiş olabilir..)

- ilişkiye çocuğu beğendiği için başlamış yani hemen yatılmış galiba birbirini fazla tanımadan.. elektrik olayı.. biraz vakit geçirince ortak yön bulamamış, sadece çocuğun tipi ilişki için yetmemiş olabilir.

galiba en çok savunduğum son yazdığım madde.

ekleme: yakın gözlüğüm yok, yanımda değil kaçırmış olabilirim. bu kızla muhabbet, ilişki seviyesi nedir? yani aralarında sadece flört başlangıcı mı var, yoksa süren bir şeyin ortasında mı deniyor bu laflar?

ses tonu da önemli bence, nasıl bir ses tonuyla söyledi bunu? daşak geçmiş de olabilir. ya da özgüveninden tiksinmiştir. ki bence tiksinmiş.

- eger bir kadin istemiyorsa bin cümle kurar, erkek istemiyorsa sadece istemez.

Hayat size güzel valla. Bana daha fena değilsin diyen bile olmadı.

Bence anlam aramaya gerek yok, kız aradığını bulamamış bir şekilde.

@johan sebastian. kusura bakma ama sen seksi ve yakışıklı değilsin :P

ama kız seninle görüşebilir bak :)

@mea maxima culpa

hahah, en azından seksi ve yakışıklı olmadığımı da kimse söylememişti. Neyse; umut oldun bana, gidip saçlara bir su vurayım.

bi de şu olabilir
iyisin filan ama şu aralar ben bakınıyorum, alıcılarla görüşüyorum. ihaleyi açtım. artık en iyi teklifi kim yaparsa, o zamana kadar gönlümü eğlendiricem. gibi bişi.

ünlü romancılar zaten kitaplarında yaşadıkları ve olayların geçtiği dönemleri de yansıtmazlar mı? bence iyi bi başlangıç noktası yani.

hocam spesifik olarak ulkelerin tarihlerini ogrenmeye baslamadan once insanlik tarihi uzerine kusbakisi birkac calismayi okusaniz daha iyi olabilir, ben de ayni yontemi uyguladim, iyi oldu. mesela norman davies'in europe: a history kitabi baya hos avrupa tarihini ogrenmek icin. insanlik tarihi ile ilgili ribard'in insanlik tarihi de guzel. sonra da "Edward Hallett Carr"'in kitaplarina takilabilirsiniz. gerci cok gecmisten almiyor konuyu, genis kapsamli rusya tarihi illa ki vardir ama su an bilmiyorum. aslinda siz asagidaki adrese mail atip sorun, sakin selamimi falan soylemeyin. o size yardimci olacaktir. :) kendisi bilkent uluslararasi iliskiler'den hakan kirimli, rusya tarihi konusunda turkiye'deki en yetkin arastirmacilardan birisi. soyadi da zaten bunu ima ediyor. :)

[email protected]

Gayet güzel olur. Rus klasiklerini orijinal dilinde ve dönemin şartlarını bilerek okumak çok daha keyifli olur.

şu tipleri daha çok severim ben.

blog.desa.com.tr

gayet güzel gözüküyor.

bileklik bende kullanıyorum ama bu biraz apaçi işi kaçmış be hocam, daha az demirli birşey bulursan şık durur

böyle şeyler resimde çok kötü durabiliyorken bilekte enteresan hal alabiliyorlar. tipinizi bilek kalınlığınıız ten renginizi bilmiyorum ama değişik olabilir.

ben de yazın iki sarmallı, deri ip gibi bileklik takarım.

ortasında bir nike amblemi eksik. onu ekletip birde nike amblemli demir yüzük takarsan bence süper olur.

az önce gittiğim sürücü kursundaki elemanda vardı bunun aynısı

abi iyi de, harbi yarak gibi bu ya. sen seviyosun, 3 kişi seviyo diye takma şunu. yeminle şunu seven insanı merak ederim. yaş kaç hem?

saçlarını üçgen yapıp bide dar pembe t-shirt giyersen 10 numara olur.

kanks gayet hoş. caddede filan takılırken herqezte qörüyorum bu bileklikten. bence hemen almalısın

pek hoş değil.takma bence.

kelepçesi eksik...
(bkz: gay)

Oldukça kötü.

bence güzel.

Bence de.

darbuka olabilir. diğerleri biraz kasabilir. çocuklar vurmayı, bişeyleri karıştırmayı sever. hem ayrıca devamlılığı olmak zorunda da değil. çalmayı severse en azından usülleri öğrenir; ki bu da ileride zor bir enstrümana geçerse müthiş bir artı/altyapı olur.

klavye olabilir sanki. Ses çıkarmak kolaydır.

(bkz: ksilofon)

ecx.images-amazon.com

klavyenin tuşlarını kırabilir, darbuka en iyisidir.

kendisine sorsanız?

Dokuz yaşında birçok şeye başlayabilir. Mızıka ucuzlardan biri. Klavye de iyi bence.

klavye darbuka olarak kullanılırsa tuşları kırılabilir.

9 yaşında birçok enstrumana başlanabilir. çocuğun fikrini alın, gidip deneyerek almak istediğine karar versin. kızsa vurmalı falan değil de keman olabilir bence.

Piyano

Çocukların ilk etapta ritm duygusu gelişir. Ama bu 3-4 yaşlarına tekabül eder. 9 yaşındaki bir çocuk bir çok enstruman çalabilir. Ama çocuk eğer müzisyenliğini geliştirmek isteyecekse ilk enstrumanının klavyeli bir çalgı olması armoni algısının gelişmesine büyük katkı yapabilir. Bunun için piyano (biraz pahalı tabi), ksilofon, melodika, akordeon gibi enstrumanları zevkle ve öğrenerek çalabilir.

Yok eğer müzikten ziyade ses çıkarmaya, sesin yapısına ilgisi varsa. Ayrıca teknolojik cihazlara karşı çok meraklıysa küçük synthesizer gadgetlarında birini büyük zevkle kurcalayabilir.

(bkz: mandolin)

johan sebastian +1

9 yaşında pek çok enstrümanı çalabilir ve bence en iyisi kendisine sormak. dışarıda bir kurs imkanı varsa piyano sonraki enstrümanlar için en iyi başlangıç gibi. ileride müziğe devam etmek isterse çok yardımcı olur..

Kaleiçi'nde Bademaltı diye bir bar vardı, orayı sevebilirsiniz. Oralar uzak demişsiniz ama aklınızda bulunsun.

Bademaltı'na birkaç kez gitmişliğim var. Mr. Blues'in hemen yanında zaten. Neyse teşekkürler yine de.

Kulaklığın empedansı ipod'un çıkış empedansından büyük olmamalı. Buna dikkat edin alırken. Çünkü bu kulaklığa aktarılan gücü azaltır. Bunun dışında bir de yine headroom değerine bakabilirsiniz, yüksek db değerinde daha fazla ses verir (yalnız burada mV başına düşen db artışı da yazıyor olabilir, bu biraz teknik bir konu).

etmiyorlar olm. hem ben 1 sene uzattım ama gene etmediler. istersen sen bi 2 sene uzat bakalım belki o zaman ediyorlardır.

malum yer üniversiteyse ben etmiştim.

piyango gibi... anaokulundan başlayarak, huzurevine gelene kadar muhtelif yerlerde/zamanlarda teklif edebiliyoruz.

malum yer genelev ise kredi kartından taksite kadar çeşitli tekliflerde bulunabiliyorlar.

malum yer, semt pazarları falan işte yaw.

ıı ııh

Kız olan bölümlerde teklif etme olasılıkları vardır elbet. Ama mühendislikte ne tıkırtı var ne sıkırtı.

bana tecavüz eden kız oldu sen ne diyosun?

dokuz sene okudum, ateş isteyen bile olmadı aq.

frekans değerlerini seçip istediğin tonları (misal bateri) ön plana çıkarabilirsin ama ayıramazsın. profesyonel kayıtlarda her enstrüman ayrı ayrı kaydedilip -midi- dosyaları ile işlenirler. midi dosyalarında her ses ayrı kanallarda yer alır, ayrı ayrı işlenebilir. ama senin öyle bir durumun yok. yapabilirsin diyenler çıkabilir, ancak yapsan bile kaliteden çok çok kayıp yaşarsın, parça bambaşka olur o derece.

Bunun yerine bir davul plug-in'i üzerinden davulları midi olarak yazsanız daha kolay olur.

(bkz: EZ drummer)
(bkz: Addictive Drums)

vs....

istediğin şarkının backing track'lerine bakabilirsin youtube'tan.

kız bisikleti. ben olsam binerdim ama. (çocukken testislerimi çok vurdum o demire. acısı var)

kadın bisikleti hocam

bayan

bisiklette ayrım yapmak saçma gelmiştir bana, ben olsam da binerdim.

Ben buna kız bisikleti derim. Hatta buna binip önümden geçen arkadaşa "lan kız püsikletine binmişsin" derim, arkasından da "tekerler dönüyo" diye bağırırım.

Küçükken kız bisikleti derdik bunlara, ama cidden öyle bir ayrım var mı bilmiyorum. Yine de güzelmiş, ben olsam binerdim.Zira benim de o ön demirle kötü hatıralarım var.

erkek modeli
(git:www.google.co.uk )

modern erkek modeli kadınlarda kullanıyor.
(git:www.google.co.uk )


ayrıca boyunuza kilonuza göre bisiklet alın öyle manavdan 3 kilo domates 1 kilo biber almaya benzemez. zira gevur her boy ve kilo oranına göre bisiklet yapıyor.

kız, kadın, bayan denilmiş eksik kalmasın hatun da diyelim, hatun bisikleti :) Zorda kalırsam (kiralama vs) binerdim ama satın alıp binmezdim.

dişi

feminen bisiklet bu.

Öyle denir ama kimse de buna bindiniz diye gülmez.Alın binin güzelmiş de.

abi bısıklette bari bu saçmalıgı yapmayın. o demir asagıda dıye bayan mı oluyor. güldürmeyın benı

aynen öyle oluyor, bisiklette bu saçmalık diye bi şey yok zaten, bisikletler de böyle bi ayrım var. ben gülerim görsem komik duruyor bu tip bisikletler normalde bile, üstüne kadın binince hadi gene binmesi zor filan diyosun erkek binince bi tuhaf geliyor bana.

eskiden evet öyle bi ayrım vardı, bu tiplere dişi bisikleti deniliyordu ama şimdi nasıl bilmiyorum...ve eskiyi düşününce, katlanır pinokyo bisikletler de böyleydi ve onlarda da mı dişi bisikletiydi?

çok güzel bir bayan bisikleti.
mahallede:la kız bisikleti bu ollum diye tepki çeken cinsten yani.

eN Son FATİH ÜREK denilen Vatandaşı, bodrum torbada bu tür bir bisiklet kullanırken görmüştüm.

etekle biniyorlar diye o demir aşağıda fakat aslında bizim daha çok ihtiyacımız var çükümüz çok kıymetli,

yeni modellerde erkek modellerininde demirini acık aşağıda yapıyorlar.

valla ses kartini degistirmeni tavsiye ederim.
ses kartinin manual'inde latency olarak kac yaziyor?

manueli başka şehirde kaldı muhtemelen. napsam?

Latency, klavyeden ya da DAW'dan kaynaklanmaz. Direkt olarak bilgisayar işlemciniz ve raminiz ve ses kartından kaynaklanır. Eğer güzel bir bilgisayarınız varsa çok alengirli plug-inler kullanmadığınız sürece idare edebilir.

Bir de güncel asio driverları yükleyerek ayrıca sample rate, buffer gibi değerlerle biraz oynayarak biraz daha iyileştirme yapabilirsiniz.

Yine de onboard bir ses kartı varken ben midi klavye almazdım. Bir noktada illaki latency olacaktır.

asio4all ile belki kotarabilirsin ama harici ses kartı şart,


asio ne ola ki diyorsanız, ilk önce kesinlikle bakınız araştırınız

digital audio workstation

ses kartım zaten harici ama dandik sayılanlardan işte.. denemeden anlamanın yolu yok mudur bunun?

kullanacağınız yazılımı kurun (cubase, reason) sonra bakın latency ne alemlerde, bir sanal klavye ile düttürün, gecikme varsa vardır (sanak klavye iki yazılımda barındırır)

adam akıllı çalınabilmesi için 1024 olmadı latency ötesinde kullanamazsın verem olursun.


ha bide pci gibi gözüktü o ses kartı bana,

harici ses kartı için

tc electronics

m audio

bakınız.

Harici ses kartına gerek yok, şu an kullandığım 1000 küsür dolarlık audio interfaceden daha düşük latency veriyordu audigy (2 ms ).

Soundforge'da midi klavye kullanmak biraz abes, programın ne midi kanalı, ne midi editing desteği ne de vsti host etme özelliği var. Cubase vs. şart.

Audio kayıt yapmak için rezalet bir kart Audigy ama gecikme vs hususlarda hiçbir kusuru yok.

peki peki şundan alsam ne dersiniz? urun.gittigidiyor.com

ses kartı da var, aleti kullanmak için program da. başka bir gerece ihtiyaç duymadan klavye sesi kaydedebilirim değil mi böylece?

ondan alacağına bir tane m audio ozone al ses kartı da içinde klavye zaten 2 oktav, madem mikro çözümler arıyoruz,

behringer çok tavsiye edilen bir ürün değildir, ses kartıda çok iştah açıcı gelmedi bana,

dediğim gibi m audio ozone (usb)
yada m audio ozonic (firewire)

araştırın bunları, ki bu aletlerle birlikte başka midi klavyeleride gecikmesiz kullanabilirsiniz,

yada en azından bir tane m audio fasttrack alın (pro ultra değil direkt fasttrack) gayet güzel kotaracaktır, (normal düzeyde bir pc niz olduğunu varsayıyorum)

yazılım ne kullanacaksınız hiçbir fikriniz yok ise, (ki öyle gözüküyor)

propellerhead REASON kurun rahatlarsınız ilk etapta vsti falan uğraşmadan hazır içindeki sesleri kullanırsınız, kayıt da yapabilirsiniz, yaptığınız kayıtlarıda wave export edebilirsiniz.


(m audio dememin sebebi ucuzdur, fiyatına göre iyidir, baş ağrıttığını görmedim basit uygulamalarda)

Yanında yöresinde midi konnektörü varsa (din5) kullanabilirsiniz. İşletim sistemi de farketmez.

uğraşmaz, bi s**tir git der.

fazla birşey istemez 20-30 sanırım. ama yapmayabilir.

Marangozların böyle şeylerle uğraşacaklarını sanmıyorum. Ama Koçtaş, Bahause gibi yerlerde hobi amaçlı dörtgen, silindirik çıtalar, çeşitli ebatlarda suntalar vs oluyor. Onlardan alıp yine orada kestirebilirsiniz. Geri kalan zımparalama, sivriltme işini de elde kendiniz yapabilirsiniz.

malzemeleri koçtaş veya bauhaus dan fln al, orada senin için keserler. yakınlarda bu yapı marketlerden yoksa resim ve tablo çerçevesi yapan bir yerden yardım isteyebilirsin belki.

mecidiyekoy'de profilo civarlarinda bi marangoz yapiyordu bu tarz istekleri.. ama fiyat konusunda bi fikrim yok..

pek kardeşin olmayarak bildiğim 0'dır. vakitler belli olduğundan vaktinde camide olmak gerekir. tabi cennetin en üstünde olacağım diyorsan 0'dır. aşağılar da güzel depremde çok sallamaz hem diyorsan bir dahaki vakte kadar yolu var diye biliyorum. hatta camiye birkaç dakika geç gitmek üzere de hadisler vardı sanırım.

soruyu yanlış mı anladım bilmem ama ezanın bitmesinden birkaç saniye (hatta belki salise) sonra müezzin ezan duasına girişiyordu benim camiye gittiğim dönemlerde.

hangi ezan? hangi namaz?

süresi yok bunun, ezan bittiği anda camide olman gerekir.
(bunu vakit namazları için söyledim tabi, cuma veya bayram namazlarında daha farklıdır)

şöyle anlatayım; sabah namazı için ezan okunduktan sonra 15-20 dakika kadar vaktin vardır camiye gitmek için, sabah namazı geç başlar çünkü. ardından öğlen ve ikindi ezanlarında ise ezan okunduktan sadace bir kaç dakika sonra ilk sünnetler cemamtten bağımsız kılınmaya başlar, sünnetleri kaçırırsan imamla birlikte önce farzı ardından sünnetleri kılabilirsin uygulamada bunu gördüm. gelelim akşam ve yatsıya, akşam ezanı okunduğu an ilk olarak farz imam tarafından kıldırılır, ezan bittikten sadece 1 dakika sonra namaza durulur. yatsı ise yine ezanla birlikte başlar, ve namazın sonunda uzun bir dua okunur, amaner resulu diye hatırlıyorum bu duayı. kısacası, sabah ve yatsı uzun uzun, zamana yayılarak kılınır, diğerleri neredeyse dakiktir. dakiklik içinde en önce koşanı akşam namazıdır. ve özet olarak yolda ezanı duyduğun an camiye girmek çoğu zaman geçtir, vakit girip ezan okunmadan camide olmalısın ki cemaatle namazını eda edebilesin.

yanitlar icin tesekkurler, fakat bir soru daha dogurdu bu yanitlar.

madem ezan okunduktan sonra hic beklemeden namaza baslaniyor, insanlardan namaz saatlerini bilmeleri, ezandan once camide olmalari bekleniyor, neden ezan okunuyor o halde? ezan'in asil amaci insanlari camiye cagirmak degil midir? bu amac yolundan saptirilmis gibi geldi.

Sabah namazı zaten vaktinden geç okunuyor, bir de 20-25 dakika bekleniyor. Diğer vakit namazlarında böyle bir şey yok. Ama zaten akşam ezanı dışında, özellikle yatsı vaktinde, ezan birkaç dakika sürüyor. Yani siz abdest alıp evden çıkınca bile mahallenizdeki camiye yetişebiliyorsunuz. Zaten akşam namazı haricinde farzlardan önce sünnetler var, insanlar namaza başlasa bile siz girip kılıyorsunuz. Farza geç kalsanız bile kaçıncı rekatta olursanız olun tekbir alıp cemaate uyup selam verildikten sonra da eksik rekatları da tamamlayabiliyorsunuz, kaçırdığınız ilk sünneti de birkaç vakit dışında farzdan sonra kaza edebiliyorsunuz.

Tek sıkıntı akşam ezanında oluyor, onun da vakti dar olduğu için ezanı hızlı okunuyor ve direkt farz kılındığı için biraz sıkıntı olabilir. Ama akşam vakti de gelişini en çok belli eden vakit. Yani öğle ya da ikindinin geldiğini havaya bakarak anlayamasanız da akşam vaktinin yaklaştığı çok barizdir.

Teravih namazları için yatsı ezanının 10-15 dakika geç okunduğu şehirler oluyor. Bu da insanlara biraz vakit tanımak için yapılan bir uygulama.

Cuma namazlarında keza yine ezandan mesai saatlerine uydurulmak için birkaç dakika geciktirilebiliyor. Ya da ezan okunsa da eğer vaaz varsa biraz, vaizin sözünü bitirmesi birkaç dakika namazı kaydırabiliyor.

Bayram namazlarında pek birşey yapmıyorlar, bayram namazı yılda iki defa sonuçta. Hem vakti de çok geniş değil.

Şöyle de bir hadis'i şerif var: ''Namaza giderken sekinet ve vekar üzere gidin, yetiştiğinizi kılarsınız, yetişemediğinizi de kaza edersiniz.''

Diğer bir ilgili hadis de şöyle: "Güçlükler de olsa abdesti güzelce almak, mescidlere doğru çok adım atmak, bir namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek. İşte ribâtınız, işte bağlanmanız gereken budur"

olmamasi lazim. (edit: tahminen soylemiyorum. gecen kurban bayrami tatilinde kapaliydi da)

pazartesi yarım gün açık diye biliyorum.
ptt'de çalışan bi' arkadaşımdan.

yarım gün açık, dün ptt'ye sordum.

kötü deil ki ya gayet gideri var

bilinçli olarak biraz daha boğazından söylerek sesini kalınlaştırmış, ha neden yapmış bunu ben de bilmiyorum tabi saçma ve gereksiz olmuş .

@nabruknabruknabruk bildiğin kötü abi. kafası iyi diyecem, o da değil sanki.

gereksiz bi artislik yapmış. yoksa sesi iyi.

pek çok değişkene bağlı olarak arada böyle kötü performanslar ortaya çıkabilir. tabii ki harun tekin'in sesi bu kadar kötü değil. youtube'u açıp powerturk akustik performanslarına bakabilirsiniz.

hatta: www.youtube.com

Sanırım monitör sorunu olmuş, kendini duyamamş sanki girişte.

mangayla birlikte soylemek icin farkli tondan calmislar sanirim, bu da harun'un sesine gitmemiş

bastırırız. frekans değerleriyle oynamalısın. winamp equalizerda bile düzgün ayarları bulup sonra ücretsiz bir ses kaydedici de (audacity mesela) ayarlayabilirsin.

ya da direkt audacity'de yapsana daha iyi.

şarkıdaki vokali benim bildiğim kadarıyla yok. Olursa da teknik bilgi gerektirir. Ama Audacity gibi bir programla arka plan seslerini alıp temiz bir ses oluşturmak mümkün. Daha ötesi için (bkz: adobe audition)

vallaha şarkılardaki vokali olayı varmdır bilmiyorum ama şarkılardaki vokali silme olayı vardı. Ayrıca cevabınız için teşekkürler. sağ olun.

Frekans spektrumunda sesi izleyin. Konuşma aralığının dışında kalan yerlerin eq su ile oynayın, konuşma seslerinin frekans aralığına da uygun bir compressor uygulayın işe yarayacaktr.

Şarkıdan vokali ayırma olayı ise kısmen var. Bu şarkının mixine bağlı ve bu mixin bu işe ne kadar izin verdiğine bağlı.

Güzel ama ben 50 Tl vermem şahsen buna.

50 değil de 49 olur. şaka bir yana, ben verirdim 50 tl. güzele benziyor.

Güzel ama ben 50 Tl vermem şahsen buna.

Cacharel 50 tl eder.Ama kocaman logo olayına bi turlu ısınamadım bence diger modeller daha guzel

kumaşına bağlı. kesimi üzerinde nasıl durcak onu da bilmiyoz. ben denemeden almazdım.

güzel değil.

Güzel ama ben 50 Tl vermem şahsen buna.

50 çok..

peki bunlar:

1- ilk link
2- www.markafoni.com kaşarel 50tl
3- www.markafoni.com adv 65 tl

a) 1 yada 2 yada 3 yada ikili kombinasyon
b) hepsi
c) hiçbiri
d) bunlar değilde şu güzel -link-

2-3 net daha güzel. ama alt kesimleri çok geniş bence. ayrıca 3 kısa kollu değil de kısaltılan tarzdaysa iyi, kısa kollu gömlek alınmaz.

kolları dirseğe kadar kıvırarak giymek lazım.

üçü de bir tek bana mı iğrenç geliyor? birileri destek çıksın...

2 nümreli link

@efendy
hepsi bana da çok dandik geldi. ama insanlar beğeniyor, ilginç.

koton konusuna kesinlikle katılıyorum. koton iyi casual gömlek yapıyor.

2 bence.özellikle 1 çok kötü.3 eh işte.manken taş.

2 güzel, 1 ve 3 kötü.

etmez. geçiniz.
edit: diğer linkleri şimdi gördüm ama hiçbirini beğenmedim. başka bak :/

2 süpermiş. 3 e bakma bile bence.

2 guzel, 3 olabilir.

sadece 2. ama 50-60 etmez yine. 30a 40a gayet kaliteli markalı ve güzel gömlekler var.

"koton casual bak" diyenler baktım. Allahınızı severseniz sofra bezi gibi hepsi benim gösterdiklerimden bin beter ya. lcw de bile on kat daha güzelleri var.

www.freesound.org adresine bir göz atın, orada işinize yarar şeyler çıkacaktır.

enstrümansız sadece insan seslerinden oluşan böyle güçlü oratorio gibi

www.youtube.com
mesela bu güzele benziyor ama üzerinde oynamış falan. arkadaki insan seslerinin orjinalini bulamaz mıyım?

closer
viki kristi barselona

tam closer dicektim bende.

Jeux D'enfants olabilir mi ki ? ama bence sen bunu da izlemişsindir:/

ilk kritere göre, selvi boylum al yazmalım olur mu ki?

Hep seni aradim -
Srendipity - tesaduf. İkisi de basarili sayilabilcek filmler. Ozellikle hep seni aradim basarili am tam senin kriterinde mi bilmiorum.

cesaretin var mı aşka'yı da izledim evet:(

wicker park pek o klasmanda değildi gibi. ordaki diğer kızı oğlan sevmiyodu.

ikincisi için, the painted veil.

(bkz: two much) diye bir film var antonio banderas oynuyor. iki arada kalmayi anlatiyor ama biraz farklica. tavsiye ederim.

heist var baya eski.

ne kadar istediğin gibi emin değilim ama, bir de şu var; the notebook

böyle spoiler verilmez ki amınıza koyim. insan spoiler der insan gibi duyuru acın.

e zaten soru sordum cevaplar da ona uygun geleceği için spoiler uyarısı saçma.

2.için the break up vardı. güzeldi. yani ben beğenmiştim.

2. si icin rabbit hole olabilir..

Geç bir cevap olacak ama 2. seçenek için Krzysztof Kieslowski'nin Dekalog serisinin 9. filmini tavsiye ederim.

perviy na lune :) rus filmi yani ay'daki ilk manasında izle seversin. sovyet filmlerine bakmanı tavsiye ederim.

Dünya dışı varlıklar vs ile ilgileniyorsanız büyük ihtimal izlemişsinizdir ama ben bir fanı olarak yazayım:

(bkz: The X-Files), (bkz: The X-Files:I Want to Believe)

Ayrıca filmlerden ziyade diziyi tavsiye ederim.

(bkz: primer) (bir muhendis filmi, dusuk butceli ve tamamen dunyada geciyor, uzayli muzayli da yok, tam anladigimdan da emin degilim, semalar falan filan geziyor ortalikta anlayabilmek icin)
(bkz: pioneer one) (bu dizi gerci ama 4 bolumu cikti daha, bagimsiz bir ekip toplanan bagislarla yapiyor)

district 9 var ama izlemissindir zaten, mainstream.

ama dunyadisi varlik dizisi istersen bikac "en guzel" diyebileceklerimden sayayim: (sen sormadin ben sayiyorum simdiden, dusun artik bunlari izlemediysen nasil izlemen gerek :) )

doctor who (2005 olan) (off of, muthis.. ilk sezon sonrasi daha da muthis oluyor)
stargate sg-1 (sonrasinda atlantis ve universe versiyonlari da var ama en iyisi budur, ilk sezonun bazi bolumleri bayabilir)
terminator the sarah connor chronicles (buna da off of, ama kisa surdu)
odyssey 5 (biraz pioneer one'a benziyor gibi)
space above and beyond (x files'in yapimcilari x files'in yapimcisi olmadan (1995) bunu yaptilar, bsg tadi var, az da olsa "uzayli" da var)

guncel olanlari (V'nin yenisi, battlestar galactica filan) saymadim.

film demişsin ama izlemediysen mutlaka doctor who +1241321312

blade runner izlememiş birisi bilimkurgu manyağıyım diye gezmemelidir. olmasındır böyle şey. gerçi çok kişinin bilmediği denilmiş ama, bilinir filmdir.

Bunun sebebi şundan kaynaklanır. Telefonunuz çağrı beklediği an ile çağrı alma anındaki yaydığı radyo sinyali farklı güçlerdedir. Telefonunuz bir baz bulduğu anda sabit bir bekleme konumuna geçer (işte bu nedenle baz bulamamışsa siz gene hoparlörn yanına koysanız yüksek radyo dalgası yaydığından gene aynı ses çıkar). İşte bu radyo sinyalinin gücü arttığı zaman çevredeki elektronik aletleri etkilemeye başlar. Hatta bu manyetik dalgalarla yumurta bile pişirebilirsiniz. Eski hoparlörlerinizde olmamasının sebeplerinden biri muhtemelen eski hoparlörlerinizde bulunan bir yalıtım malzemesinin içeriye radyo dalgasının girmesine engel olmasıdır.

aynısı bende de oluyor nedendir hiç merak etmedim

cep telefonunun oluşturduğu elekromanyetik dalgalarına maruz kalan bir iletken üzerinde elekrik akımı ortaya çıkar. sesin nedeni budur. girişimi engellemek için faraday kafesi kullanılabilir. eski hoparlörde bunu engelleyecek şekilde bir yalıtım olmalı. kabloların ve hoparlörün etrafına alüminyum folyo sararsan işe yarar diye düşünüyorum.

folyo çok itici durur. 2001 yılında aldığım philips marka hoparlörümde bu sorun yoktu. yeni aldığım creative 2+1 evi yıkıyor dıttırı dıttırı diye. bu kadar ahmak olabileceğini düşünmemiştim.

cevaplar için teşekkürler başka çözüm önerisi olan varsa beklerim

Telefon baz istasyonu ile haberleşirken bu ikisi arasında elektromanyetik bir dalga oluşur. Elektrik alan ve manyetik alan arasındaki ilişkiden dolayı bu dalga çevresindeki iletkenlerde elektronları itip çekerek bir akım indükler.

Hoperlörler de yapısı gereği bir mıknatıs ve bobinden oluşur. Ses sinyali (ses bilgisini taşıyan elektriksel sinyal) bobin üzerinden geçerken bobin elektromıknatıs gibi davranır ve mıknatısı itip hoperlörün diyaframını hareket ettirerek ses çıkartır.

Telefonu hoperlörün yanına koyduğunuzda anten çevresindeki dalgalar hoperlörün ortasındaki teli indükteleyerek bu tel üzerinde aynen bir ses sinyalinin yaptığı gibi diyaframı hareket ettirir ve o duyduğunuz ses çıkar.

Biraz pahalı gibi sanki. Ben geçen sene 150 ye çektirdim. Daha önce ise devlet hastanesinde bedavaya çektirmiştim. Hepsi de dediğiniz gibi cerrahi müdahale ile çekildi çünkü henüz hiç çıkmamışlardı.

çok bence ben diş hastanesine gitmiştim sigortam karşıladı yarı gömülüydü diş hekimi girişti aldı öyle ameliyat falan değildi

özel başkent dişte şubat ayında iki gömülü yirmilik dişimi ameliyat ile 150tl'ye aldırdım. gayet memnunum.

sağlık güvencen varsa ve bulunduğun şehirde yada yakın şehirlerde diş hekimliği fakültesi varsa hiç durma üniversite hastanesinde işinin eli insanlara bedavaya çektir.

üniversite okuyan insanların türkü, arabesk veya oyun havası dinlemediğini mi söylüyorsunuz? konfeksiyon atölyesini neden bu kadar küçümsüyorsunuz?

bana gelip firmamızda insanların dinledikleri müziklere saygı duymayıp kafasına göre müzik yapan çalışanlar için çıldırıyor musunuz deseydiniz haklıydınız.

cevap: bence o işten ayrılın. size göre bir yer değil orası.


edit: oha troll ilan edildim.
ben troll değilim, önce bana soracaksınız

valla kendi odan yoksa, ya da en azından aynı kafadan insanlarla aynı odada değilsen normal bir şey bence.

bunun için biraz şans gerekiyor sanırsam, yoksa üni mezunu diye herkese ayrı oda vermiyorlar, ya da aynı tipteki insanlarla aynı odaya tıkmıyorlar.

kulaklık takıp kendi müziğini dinlemeye çalış, bu şekilde problemi aşabilirsin belki.

hayır yanlış anlaşıldım, ya da nasıl anlarsanız anlayabilirsiniz. küçümsemek değil bu ortamından bahsediyorum atolyelerin.

diyorum ki okuduk ettik iyi yere işe girdik ortam rezil insanlar görmemiş her yerdemi böyle? çok stabil mi büyüdük yoksa?

bencillik genel yaşam formu olmuş o zaman, saygısızlık bayağılık almış yerini.

Kurumsal firma olsa da her depatmanda farklı kesimden, farklı kültürden insanlar oluyor, serdar ortaç sever sekreterinden metalci teknik servis elemanına, klasik müzik seven yöneticiden tsm seven yöneticiye, elektronik müzik dinleyen stajyer/genç çalışan dan arabesk dinleyene...

power fm vs fikstir ama türkü arabesk kurumsal firmada normal değil bence.

bu arada @koskoca devletin adi osmanli len'in troll olduğunu da dikkate al, yorumunu dikkate almaya gerek yok.

edit : nickler konusunda ufak bir karışıklık oldu sabah mahmurluğuyla, @koskoca devletin adi osmanli len'den özrür diler söylediklerimin hükmünün olmadığını belirtirim :) kimin nicki ile karıştırdığımı eve gidince ekşi++'dan bakıp belirtirim. Karışıklık için ayrıca özür dilerim.

@kim lan bu uyarı için tesekkurler :)

mesela kulaklık var tak tek kulağına dinle dimi? şimdi bende migren var daimi gürültüden br süre sonra başım ağrımaya sonra ensemden girmeye başlıyor migren ağrılarım.

bi kaç kere uyardım kıstırdım durumdan bahsettim, hani kıs bari biraz dimi yok ak.
iş değiştirmem imkansız hiç bir şey öğrenemesem ve ortam rezil olsada katlanıp bol bol ekşi duyuruya yakıncam gibi :/

o zaman her yer aynı diip içimi rahatlatabilirim. bir egomanyak muzik açıyor sevende sevmeyende katlanıyor. iş yaşamında olay buymuş anladım.

ofiste kaç kişiyseniz bölüşün haftanın günlerini. herkes bir radyo kanalı seçsin veya playlist oluştursun, belirli günlerde belirili müzikleri dinleyin. orada 4 adet türküsever varsa ve siz de sabaha mozart ile başlamayı seviyorsanız, diğer 4 kişi sizin zevkinizi göz ardı edemez. en azından bir süre sizin istediğiniz şeyler çalınmalı. biz de iki hafta 3 kişi birbirimize girip sonunda çözümü bu şekilde bulduk.

Gidip rahatsız olduğunu söyle. Kapatmasa bile bilsin. Bu arada yanımdaki masada mühendis arkadaşım var iyi de anlaşıyoruz fakat cak cak sakız çiğniyor sürekli. Hatta bana bile uzatıyor bak bu sese katlanılmaz senin de çiğnemen gerekiyor şeklinde bir savunması var.

@nightwalkerg :)) cak cak sakız daha kötüdür kesin :S bi çok kez söyledim rahatsız olduğumu 2 gun geçiyor yine başlıyoruz rutine.

@elenika yani aslında öc almak için guzel bi yöntem, rock metal dinlerimde şöle en böğüreninden bi metal parça açsamda anlasalar ne çektiğimi.

sanat müziği terk ve azıcık maço bir insan olarak eski çalıştığım yerde kızlarla arası süper iyi olan kıvırtık bir eleman vardı. allah belamı vermiş ki bu adam şefimizdi. hemen kıçımın dibinde oturuyordu. akşama kadar serdar + demet + ajda triosuyla beynime tecavüz ediyordu. hayır bide yetmezmiş gibi feminem aksanı + büzüşük dudaklarıyla "ayy haftaya serdarın konseri var kızlar gidek mi? mıy mıy" diye paso müzikal muhabbetler kuruyordu..eğer tanrı, ben orada çalışırken peygamber arayışında olsaydı kesin beni seçerdi. iyi dayanmışım vesselam.

@eja, o şekil iki gün hard rock, metal dinletip ardından blues, soula geçince "bak ne güzel bunlar, neydi o iki hafta öncekiler" deyip onları dinlemeye de alışıyorlar. ölümü gösterip sıtmaya razı edeceksin...

hayır. çünkü işyerimde müzikleri ben çalıyorum.

açık ofis diye bir bok var.

www.eksisozluk.com

evet boşuna okudun. hayal dünyasından çıkın artık.

Bir dönem üniversitede bir bölümde yarı zamanlı öğrenci olarak çalıştım. Odada 40-45 yaşlarında bir kadın bir de aynı yaşlarda komedi filmi tadında bir adam vardı. Adam bütün gün youtube'dan Kemal Sunal filmleri açardı (salako, davaro ayarında olanlar) ve milyonlarca kez izlediği için ezberlediği tüm repliklere eşlik edip gülerdi.

bizim de yarı açık ofis denilebilir, çok nadiren biri müzik açar o da klasik parçalardan olur, kimse rahatsız olmaz. onun dışında herke kulaklıkla dinler. ofiste herkes ünv. mezunu, etkisi var mı bilmiyorum.


ha bu arada @koskoca devletin adı osmanlıyla duyuru zirvesinde tanıştık. kafasından renkli tüyler çıkmadığına garanti verebilirim. :)

amerika birleşik devletleri'nde.

dorock 'ta olabilirler.

Ankara-Konur'da da birkaç tane var o emmilerden.

dorock'da çok rastlıyorum bu abilere.

eğer iyi bir çocuksan kadıköy'de görebilirsin..

çok konuştukları için

Konuşurken vurgu yapmak zorunda çünkü. Her cümlede belli başlı sözcüklerin vurgulu olduğunu düşün ;)

doğru düzgün eğitim almadıkları için, eski TRT spikerlerine bakınız bir eğilme bükülme göremeyeceksiniz.

ingilizcenin mayasinda var agzi yamultmak. hatta ne kadar yamulursan o kadar ingilizsindir diye bir atasozu bilem vardir yorkshire illerinde :) (saka lan; yok oyle bisey)

turk olanlarinsa artisligine verilebilir.

Atıyorum; sibilans sorununu çözmek için olabilir.

aynen çıkıyor. arkadaşın bacağındaki kılları geçen yaz tatilde her gün düzenli olarak yakmıştım. bu sene aynı şekilde çıkmış, yine yakalım diyodu en son.

İlkokulda gittiğim berber Mehmet Abi'den gelsin ''kılla, tüyle ne kadar uğraşırsan o kadar çok çıkar''.

şekersiz diye kıl köklerini beslemediğinden sir ağda uzun vadede zayıflatıyormuş diyorlar ama bilemedim, belki yakma olayı da uzun vadede olan bişeydir

yok hocam aynen çıkıyor, benim bacaklardaki tüylerin de maşşallahı var, şov olarak yakıyorum sık sık (alkollüyken genelde gösteri amaçlı) aynı şekilde çıkıyorlar

deli misiniz kendinizi tutuşturacaksınız..kıl istemiyorsanız lazerleyin beyler.

yanan kıl geri çıkmasaydı parmaklar ve elin üst kısmı cillop gibi olurdu. ocak yakarken düzenli olarak yanıyor garibanlar ama hala oradalar.

Gundem baska turlu nasil degistirilebilirki, insanlarin ilgisini baska yone yonlendiriyorlar

gayet açık. somali muhtaç insanlar yardım ediyor. eğer verdiğim para bir çocuğun ölmesini engelleyecekse gündemmiş, ikiyüzlülükmüş, çelişkiymiş zerre umurumda olmaz.

Ramazan nedeni ile olduğunu düşünüyorum..
Medyada bu vardı yıllardan beri, ramazan ayında böyle topyekun bir ulvileşme, şefkatle yaklaşma durumu.
Birileri tarafından bir düğmeye basılmış olsa bile pek de zararlı ya da kötü bir dikkat dağıtma olduğunu düşünmüyorum. Söz konusu olan şey insan çünkü, orada birileri ölüyor. Gündem değiştirmek amacı ile olduğunu da sanmıyorum, ramazan nedeni ile insanlar iyilik yapmaya çalışıyor, hepsi bu.

Mayeskuel bana batan yönünü tam anlatamadım sanırım. Afrika kıtasında açlık ilk kez görülmüyor, Somali' deki bu durum aylardır böyle. Daha önce bu insanlar neredeydi? Bu farkındalık ne zaman oluştu? Niye? Afrika köle ticaretinden bu yana insanlık ayıbı yaşıyor. Kuraklık, açlık, salgın hastalıklar yeni bir şey değil. Benim tavrım ise şu; bu insanlık ayıbının bile bazı insanların utanmazlığına alet edilmesi. Rahatsız olduğum konu bu. Bilmem anlatabildim mi?

felaket son zamanlarda artık gözardı edilemeyecek duruma ulaştı. bir anda başlamadı ayrıca, ihh ve kimse yok mu 2 aydır kampanya yapıyorlar. toplam yardım 26 milyon TL ama iki gün önce stv'de toplanan 11 milyon TL idi.

ben bunun basın tarafından ramazan malzemesi olarak kullanıldığını düşünüyorum. yardım edenler zaten ediyordu bu zamana kadar.

bende onu diyorum işte. bugüne kadar yapılmadı eyvallah hatadır kabul edilir. ama işin bu kısmına(mantık hatası, çelişki vs) odaklanıp rahatsızlığı dile getirmek daha büyük bir hatadır. herkes biliyor geçmişle çeliştiğini ama periyodik aydınlanma yaşayan ergen gibi buna kitlenip kalmanın da anlamı yok.

evet burada açlık ve savaş her zaman vardı ancak bugün olduğu kadar hiç bir dönem şiddetli olmamıştı. bunun sorumlusu batılılar, çekişme halindeki müslümanlar, misyonerler ya da yahudiler vs... hepsi için bi şeyler söyleyebilirsin. söyleniyor da zaten. ancak; buradaki insanlık ayıbından ben kendimi de sorumlu tutuyorum. daha dün kardeşim 13 yaşındaki çocuk kendi zevki için 30 liraya pizza alıp yarısını çöpe atıyor. insnlar yanı başımızda savaştan, açlıktan kırılırken, anneler çocukları arasında tercih yaparken. düğmeye kimin bastığını düşünecek kadar vakit olmadığını düşünüyorum. o yüzdendir ki elimden ne geldiyse yapmaya çalışıyorum.

şu da gerçek ki dökme suyla değirmen dönmez. buralar için daha ciddi adımlar atılır. projeler üretilir. insanlar üretir hale gelir. yoksa daha pek çok kez aynı haberleri duyacağız.

somali için yardım toplamaktan ziyade oradaki durumdan sorumlu olan abd ve onu işbirlikçileri deşifre edilse soruna kalıcıcözüm bulunmuş olur .

Somali'de uzun benzer bir durum vardı, ama son zamanlarda durum iyice vahim bir hal aldı. Bu tip şeylerde kamuoyu bu şekilde çalışır. Yani biri çıkıp Somali'ye yardım edin deyince birşey olmaz, o sesin artması, birçok kişinin ve kurumun bu dillendirmesi gerekir. Sonra bir anda bakarsınız ki şu anda olduğu gibi insanların ilgisini fazlasıyla çekmiş. Bu gündemde ne kadar uzun süre kalırsa o kadar iyidir.

Yardım kuruluşlarına güvenmeyebilirsiniz, ama unutmayın bu kuruluşlarda üç beş yönetici üçkağıtçılık yapıyor diye o kuruluşlarda -hiç bir çıkarı olmadan- çalışan binlerce insanın emeği tamamen boşa gitmiyor. Hatta bizim gibi kıçının üstüne oturup ahkam kesmeyip bizzat Somali'ye kıtlığın içine gidenler var. Eğer yardım kuruluşlarına güvenmiyorsanız oraya bizzat yardım götürmekten başka ne gibi bir çözümünüz olabilir?

Bu yardımlar elbette şu an ki acil durum için. Ama oraya giden kuruluşlar gittikleri yerlerde sağlık ocağı, su kuyuları, aş evi gibi uzun vadede de çok işe yarayacak hizmetler bırakıyorlar. Ama tüm bu yardımlar yapılırken her bir birey Afrika'daki sorunlardan kendine düşen şahsi payı düşünmeli. Kadınlar parlak taş görgüsüzlüklerinden, sofraya oturan her birey yemek artıklamak israfından vazgeçmeli. Ve en önemlisi orayı o hale gelene kadar sömüren ülkeler ve onların bu politikalarının farkında olunmalı.

Ben de aynısını düşünmüştüm. Sadece Müslümün ülkelerde değil tüm dünyada bi anda başladı bu yardım kampanyaları, yani Ramazanla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Geçtiğimiz ay BM Somali'de resmen kıtlık ilan etti. Bu etkili olmuş olabilir.

Faşizanca düşünüyorum ; İç Anadolu'da , Orta Anadolu'da , Doğu Anadolu'da , Güney Doğu Anadolu'da , Doğu Karadeniz'de binlerce çocuk okula maddi sebeblerden dolayı gidemezken yada zorlu şartlarda giderken , onbinlerce aile açlık sınırının altında yaşarken elin afrikalı piçi beni hiç ilgilendirmiyor ; 40 milyon Tl toplanmış.. 40 milyon Tl ile kendi ülkemizde yaşayan ve ''fakir'' , ''yoksul'' kaç kişinin ihtiyacı giderilir.. kaç öğrenciye burs verilir ... Kaç lise yada yurt yapılabilir ? Ama yok işte evinin içini görmeyen ama mahallede ki her boka müdahale edip dedikodu yapan dedikoducu teyzeler misali halkım Somali , Filistin ıvır zıvır tutturmuş gidiyor ; Sokak hayvanlarına gösterilen sempati ve yardım kampanyalarını da denyoca buluyorum ama %50 akp ye oy veren milletin denyoca hareket etmesi de normal sanki !bir!!111bir!!11

soru hakkında parça parça şeyler yazayım.

1: gündem değiştiriliyor. malum ramazandayız ve duygularda değişmiş durumda. bunu kullanmasını iyi bilen basın bunu iyi kullanıp gündemin orta yerine koydu. (bkz: koymak)

2: somali zaten hep yardıma muhtaçtı. niye? niyesi yok. çünkü orada bir şey yok. e bi şey olmayınca da yardım edilmesi gerekiyor. yardım edilsin. allah razı olsun. ama duyduğum bi habere göre öyle attığınız 5 telelik semeselerin 2 telesini operatörler alıyormuş. yani yardımınızın bir bölümü bi durumlarla iç ediliyor. ne kadar doğru bilemem.

3: bu haberler. yani yardım haberlerinden ziyade kuraklık yardım edelim durumlar daha çok peyda olacak. e malum küre ısındı falan filan.

4: haa şimdi bir de gündemin kasten değiştirildiği düşüncei var. öyle midir? öncesinde neler vardı bakalım değiştirilmeye değer mi?
a: tutuklu olan millet vekilleri.
b: yemin etmeyen millet vekilleri.
c: kaçırılan devlet görevlileri.
d: her gün dövülen öldürülen kadınlar.
e: komutanların istifası.
f: hesler.
daha çok var aslında.
şimdi aklıma gelenler bunlardı.

önemli olan gündemin değişmesi falan değil. önemli olan işin hakkıyla yapılması. mesela toplanan paralar yerine gidiyor mu. ismi lazım olmayan bi memlekette ismi yazım olmayan bi dernek güzel paralar iç etmişti.
şimdi bu paralar yerine gidiyor mu?

2.si biz bunları izlerken arkada nasıl ihaleler nasıl kişilere veriliyor. yada veriliyor mu?
haa her şey para değil tabi.
zaten mazluma yardım etmek her yiğidin görevi.
ama yiğit kuru soğana kalmış be hacım.


bir de aklıma takılan daha alıkklıca bir şey var.
amk niye yardım görürüyorum lan.
hazıra dağ dayanmaz ki.
madem dünya genelinde başlatılmış bi yardım kampanyası var.
her ülke alsın ordan vatandaşlığına boşaltılsın o cenabet kurak topraklar.
ne yani amk kendimi bildim bileli orası yardım bekliyor.

valla en iyisi yardım görütmek yerine onları getirmek.

Bir de biri şu soruya cevap verebilir mi gerçekten cahil olduğum için soruyorum, iğneleme falan değil. Afrika'da açlık çeken sadece Somali sınırları içerisindeki insanlar mı?

@morisnayman

Kızılay'da çalışan tanıdıklarıma kendi ülkeniz dışında maşallah her yere yardım ediyosunuz demiştim. Onlarda aylarca uğraştıklarını ancak Türkiye için yalnızca 5 milyon lira toplanabildiğini söylemişlerdi. Dün yalnızca Samanyolu TV'de Somali için 26 milyon lira toplandı..

vexations, Somali tek kuraklık çeken ülke değil elbette. Kuraklık olmadığı halde, açlık çekilen ülke sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Somali gibi dünyanın en önemli deniz ticaret yollarından birine kıyısı olan bir ülkede bunca sefaletin, açlığın olması ise hayli düşündürücü. Tüm dünyadaki müslümanların toplandığı bir ülkenin karşı kıyısında üstelik. Onca zenginliğin karşısında çok ironik.

mastürbasyondan başka bir şey değil.Birleşmiş milletler ne güne duruyor.Ben aynen verdiğimiz vergiler gibi.Bu dünyanın içine eden milletlerin hepsinin açlık çekenlere yardım için bir fon altında para vermeleri gerektiğini düşünüyorum.Yoksa senin benim paramla nereye kadar...

unwanted. başlık aç sor o zaman sen de ne düşündüğümüzü. adam fikrimizi sormuş. 2 hafta önceki konu için tepki göstermek yeni aklına geldiyse problemin var dostum.

ozzy osbourne - no more tears

klibi.

ilk adım da benden olsun:
David Guetta - Delirious
David Guetta - Baby When The Light
Dr. Dre - I Need A Doctor (Explicit) ft. Eminem, Skylar Grey
Ellie Goulding - Lights
Fragma - Tocas Miracle (2008)
Bruno Mars - Just The Way You Are
B.o.B. ft. Hayley Williams .Airplanes

kid cudi - day n night

orien lavie-her morning elegance www.youtube.com
björk- i miss you www.youtube.com
björk- pagan poetry www.youtube.com

edit: massive attack ten teardrop u unutmuşum : www.youtube.com

muse - bliss
youtu.be

Aerosmith-Crazy

Edit: Görsel yönü yüksek demişsiniz ama benim aklıma direkt bu geliyor Alicia Silverstone'dan dolayı.