show reel olabilir mi?

promo diyesim geldi

show reel en doğrusudur.

ford ka. ama eskidiler tabi. ama yeni modeller de iyi midir bilmiyorum ben 97 model kullandım. spor araba gibi ataktır ama çok çok az yakar.
otomatik vites sevmiyorum kişisel olarak. :)

toyota yaris mesela? gerci 1lt benzinli motorunda otomatik vites var mi bilmiyorum, 1.3 ve 1.4 dizelde var da. lpg taktiracaksan clio veya clio symbol'e bakabilirsin bence diger alternatiflere gore daha ucuzdur haliyle.

otomatik vites olayi 50km yolun ne kadarini yogun trafikte, dur kalk yapma sikligina gore degisir..eger cok ise otomatik vitesle rahat edersin tabiki. yoksa fulya yokusunu her gun trafik oldugu saatte cikacaksan isin zor duz vites araba ile:)

Opel Corsa Yukarıda link verilmiş zaten.
Nissan Micra www.sahibinden.com
Renault Clio www.sahibinden.com
Hyundai Accent www.sahibinden.com

Bir de 1.2 Fiat Palio gördüm bu fiyata ama bulabilir misini bilmem
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

Burada dikkaet etmem gereken alacağın arabanın eski model olacağından yürür aksamına dikkat etmen.Bir de apaçi arabalarından uzak dur.Yukarıdakilerin içinden o fiyata bulabilirsen ilktercihim Nissan Micra.Sonra Accent ve Clio olur.Bir de Ford Fiestalar ve Uno lar var eskimodel ama ben pek beğenmiyorum.

Otomatik vitesi kişisel olarak tercih etmiyorum.

clio ve clio symbol'ü düşünebilirsin cidden.hem reno olunca anında alıcısı oluyo satmak istediğinde sorun olmaz.

yeni arabalarda yokuş çıkarken freni tutmak gibi bir özellik var. ayağı debriyajdan çekerken fren anında boşalmıyor, bir kaç saniye bekliyor. park ederken sinir bozucu olsa da bence otomatiklere yaklaşıyorlar bu teknolojilerle.

hepsine boş ver.
lada samara hacı. 90-92 arası bul. öyle makineler var ki, fabrikadan yeni çıkmış gibi. lpg'liyse hele amanin. parçası falan sakız parasına. zaten bozulmuyo ki. yakıtı da koklar anca.

uno tavsiye etmem. az yaktığı gibi birşey yoktur. yolda kalabilirsiniz. sağı solu oynar baş ağrıtır. para ile bela satın almaya gerek yok.tofaşın uno-tipo serisini arabadan saymak yanlış olur.

corsa-clio-fiesta-polo- for ka türevleri uygun olur.

bulunabilirse 96 model 1.4 honda civic otomatik tadından yenmez.

yalnız 1.4 motor sakin ve akıllı kullanıldığında anacak ekonomik olur. yoksa büyük hacimli bir motor kadar yakmaktan hiç çekinmeyectir.

bütçeye uyuyor ise dizel birşey düşünülebilir.

otomatik vites şehir içinde rahattır ancak her zaman %10-15 fazla ykıt tüketir ayrıca herhangi bir arıza durumunda otomatik vitesin masrafı bu tip eski arabalarda çok güzel olur.

10 bin tl altına alınacak araç için güzel toplanmış kazalı ve boyalı bişey alabilirsiniz.

türk insanı bu araba kaza yapmış kimbilir şaşsesi nası eğrilmiştir 200 le viraja girerken ne olaak diye düşündüğünden
genelde kazalı ve komple boyalı araçların piyasası 2-3tl kadar düşük olur.

ortalama ve acemi bi şehir kullanıcısı için ise araba güzelce toplanmışsa bunun pek bi önemi yoktur. ha satarken gene aynı şartlar geçrlidir araç 2-3 bin tl ucuza gider.

citroen c1 dizel.
ufak olduğuna bakmayın 4 kapılıdır.şehir içi az yakmasıyla birlikte şehir dışında uzun yolda da gayet stabil gider, yormaz kullanıcısını.
geçen sene bu araçla antalyaya gitmiştik 3 kişi.

cubase de yaptığın kayıtı dinlerken kanalın monitörünü kapatıyor musun?

hayır açıyorum. kapatıyorum. hiç farketmez gelmiyor ses.

-bu bir hz sorunu sanırım.bir yerlerden kayıt yaparkenki hz değerini 44100e çekmen gerekiyor sanırım ki daha sonra dinlerken de 44100 olsun. ya da 48000 ile kaydettiğin parçayı yine 48000 dinleyebileceğin bir program edin, ya da şuanki programının ayarlarından onu 48000e çevir.4410 birçok windows programında standart olarak kullanılan cd kalitesidir. 48000 ise bundan daha kaliteli profesyonel programlar için bulunan bir çeşit ayardır.sanırım biraz kurcalayarak çözersin.

-diğer sorununa gelince ses kartının menüleri profesyonel kartlarda farklılık gösterir. ben mesela eskiden onboard ses kartıyla youtube türevi programların seslerini kaydedebilirken ufak bir ayar ile; şimdi kaydedemiyorum... bu ve bunun gibi sağ lat köşedeki ses ikonuna sağ tıklayarak ilgili menülere ulaşabileceğin gibi ses kartının control panelinde de birçok ayarı değiştirebileceğin yerler var.

DO re mi fa sol la si DO re mi fa sol la si DOOOO seklinde iki gami detone olmadan ve "kafa sesi" cikarmadan yani CIRLAMADAN cikarabiliyosan, sesin iki oktavdir. Yani do'dan do'ya bir oktav, o do'dan diger do'ya bi oktav daha gibi.

benim bildiğim, biri piyanonun başına geçiyor, seni de müziğe göre baartıyolar. ona göre ölçülüyor.

oktav kavramının ne olduğunu biliyordum da. tahminen bir yazılım tarafından falan ölçülüyordur her halde diye düşündüm. amma lakin ki piyano gibi bir yöntemle ölçülüyormuş galiba.

sozluk.sourtimes.org evet evet işte piyano ile ölçülüyor.

bir ara atilla taş çıkıp sesinin 3,5 oktav olduğunu söylemişti. yani 3,5*7=24 nota boyunca sesi yetebiliyormuş. düşünsenize :)))

(bkz: ahahahhahahah ben buna gülüyorum ya )

@advest www.uzmantv.com bu link atıp tutanlara güzel bir cevap sanırım. :)

genel olarak uzman tv ve oradaki videolara pek kulak asmayınız efenim. bir süre önce baskılara dayanamayarak kaldırılan ama aylarca birçok insanı saçma sapan fikirleriyle kirleten bir piyanist hanım kızımız vardı tuçe adında...
ama sözkonusu videoyu izledim bir iki deta haricinde yanlış şeylerden bahsetmemekte...

Önce Şems'i ziyaret et. Sonra dergahı gördükten sonra Mevlana'yı da ziyeret edip Mevlana müzesinin çapraz karşısından meram yeni yol minibüslerine bin (kime sorsan gösterir Konyalılar bayılır yol tarif etmeye) Havzan etliekmekte inicem dersen tam önünde indirir.Etliekmek çok pahalı değildir ve hemen hemen her yerde fiyatları aynıdır. Sonra havzan etliekmeğin hemen önünden yine meram yeni yol minibüslerine binip meram çay bahçelerine gidicem dersen açık hava ve çay keyfi yapar akşamı edersin.

ben 15 sene kadar evvel gitmistim o yuzden verecegim bilgiler ise yaramaz muhtemelen ama su baslik belki isinize yarayabilir;

(bkz: yeni başlayanlar için konya)

bir de bonus;
www.konyabizim.com

www.koskkonyamutfagi.com
şöyle biyer var konya mutfağına dair herşeyi bulabilirsin öğrenci bütçesine ne kadar uygun bilemiyorum. etliekmeği nerde yesen güzeldir. memlekete selam

alaaddin Tepesine de bi çık bence

Etli ekmeği en iyi "bolu lokantası" yapar.

Fırın kebabı ise hacı şükrü'de yenir. Etli ekmek bile yapmıyor, asırlık bir yer ve sadece fırın kebabı yapar. 100 gramı 10 lira. Konya'da başka hiçbir yerde yiyeceğiniz fırın kebabı Hacı Şükrü'nünkini andırmaz.

Bolu lokantası Mevlana'da, Hacı Şükrü ise Zafer tarafında kalıyor. Sorun tarif etsinler.

Bu iki mekan da Konyalılar tarafından en iyi olarak bilinir.

Kulesite denen alışveriş merkezinde, gökdelen var 42 katlı. çık ona. çay iç dümdüz şehire bak felan.

herhangi bir kuruyemişçi, bakkala girip mutlaka niğde gazozu iç :)

en net cevabı turkcell'in müşteri hizmetlerinden alırsınız bence.

onları da aramak ayrı bi dert, hem çok bekletiyorlar, hemde ücret işliyor o ara...

yok, direkt 2 kontör gidiyor telefonu açmalarıyla. sonra gitmiyor hiç:\

o hattı açtırmanız gerekiyor. bence hiç bulaşmayın, satın direk :)

o hatla birlikte kullaniyorsunuz. hat icinden ciktiysa ve bir sozlesme imzaladiysaniz -ki imzalamis olmaniz lazim- zaten acilma islemleri baslamistir.

satmayı düşünürseniz mesaj atarsanız falan sevinirim.

hayır o hattı açtırman gerekmiyor. bu en azından satın aldığında böyle.

data hattı o, arama yapılamıyor zaten, modemin içine takılıp kullanılıyor.

eğer hali hazırda kullandığınız turkcell hattınız varsa ve içinde de iphone paketi gibi mesela internet paketi mevcutsa, eş kart gibi birşey için başvuruyorsunuz ve normal kullandığınız kartı kopyalayıp modemin içine takıyorsunuz.
extra bir fatura ödemeniz gerekmiyor.
ama bunun tek bir dezavantajı, ikisi birden açık olmuyor.kullandığınız telefonu kapatıp veya flight moda alıp modemdeki hattınızdan nete girebiliyorsunuz...

teşekkürler cevaplar için, hat açık değilmiş, satacağım yani :)

alınır bence. en büyük artısı otobüsten kurtarır adamı; en büyük eksisi de otobüsten daha pahalı olması.

en büyük artısı tasarımı bence...hala dikkat çekebiliyor yaşına rağmen.
eksisini duymadım fazla.olduğunu da sanmıyorum.
kısacası alınır.

407'sini kullanıyorum, uzay mekiği gibi alet ama ben yine de yanıltmayayım sizi :)

406 ve takipçisi 407 aile aracı olarak mükemmel alternatifler lakin görüntüleri kadar hırçın araçlar değiller.
bir de segmentlerine göre mütevazi olduklarını düşünüyorum donanım açısından.

2 büyük eksiği var.
ilki alet büyük.
ikincisi ise bagaj açma kolu yok. onun yerine açma düğmesi var 406 veya 407 logosunun 0ının altında. enteresan yani...
uçak ile uzay mekiği arası...
rahat şık.

(bkz: #18570402)

önemli olan irade değildir, iradenin dış dünyaya yansımasıdır. misal şu duyuruyu yazmak için önce düşünmeniz iradenizi bu yönde kurar. yerinizden kalkıp bunu yapmak için girişimde bulunmanız iradenizin dış dünyaya yansımasıdır. doğal olarak sonuç doğurmasıdır. bunu nasıl yaptıysanız oradan çıkarım yapın her irade için.


ben iradenin üstünlüğünü kabul etmiyorum. insan iradesine ait her şeyi kendisi yaratır yoksa bu tik olurdu. ki onların da tedavisi var neredeyse. başa çıkılabilir yani her istençle.

Eğer doğustan gelen yetiden mahrumsa:

zamanla...

iradesizlikten canı yana yana...

çalışmak ile çalmak arasında fark vardır (ensruman). çalmaya bayılırız, ama çalışmaktan nefret ederiz (biz müzisyenler). ben diyeyim yöntem, sen de başka birşey ile zamanla geliştirmek mümkün...
şöyle ki.

bir hedef koy önce.bilgisayar aşından kalkman gerekiyorsa misal, bilgisayarını kur.çeşitli programlarla o saat o dakika gelince çot diye kapansın.çat diye de kapanabilir bilemem...
ya da alarmlı saat ile kendin yap, sonra kapa bilgisayarı. kapattıktan sonra baişlayacağın diğer bir işi de planla. eğer o da başlaması zor birşey ise bu sefer ödül koy kendine... bunu bu kadar yapınca şu ödülüm olacak... bu kendine istediğin birşeyi almak olabilir, gün sonunda fazladan tv internet zamanı vs olabilir. yada bambaşka birşey...
diet hususunda tamamen ödülle gitmen lazım bence...
şu kadar kilo verirsem şu olacak diye...

insan neyse odur. içinde olanı yaşar. yani çok kasmamak lazım.

İnsanın kendini sevmesi ve kendine değer vermesiyle alakalı biraz da.

küçük ödüllerle birlikte küçük hedefler koy kendine.şunu yapınca kendimi şununla ödüllendiricem diye.ben iradesiz bi insan sayılırım.gün içinde abuk subuk şeylerle geçer vaktim,internet ya da televizyon gibi değil,saçma sapan şeylerle işte.ama bi haftadır günlük programlar yaptım kendime ders çalışma,kitap okuma film izleme gibi.hepsinden az az yapıyorum.hem irademi kullanıyorum hem vaktimi adam gibi dolduyorum.
alakasız mı oldu bu yazdıklarım

yanlış filme bakmışsın
www.imdb.com
doğrusu bu. ve orjinal bestecisinin adını yazmış. ama orjinal beste böyle değil değiştirilmiş :) bak karşılaştır youtubedan benim gönderdiğim ile pachelbel canon u anlicaksın

söz konusu eser, pachelbells'in canon'udur. re minör canon veya d moll canon olarak da geçer.
orjinali, basso ostinato ve 3 parti kanondur. yani bir adet sürekli süregiden ve aynı şekilde 2 ölçü tekrarlayan bir bas partisi (re la si fa# sol re sol la) ve buna uygun yazılmış 1 parti ve 2 adet 2 ölçü geriden gelecek şekilde kanonik partileri...

orjinali böyleyken her şekilde aranje edilmiş ve hemen hemen her mecrada değişik şekilde çalınmış hali mevcuttur, bulunabilinir...

pachellbell canon diye aratıldığında karşına çıkar.

kimin çaldığına gelince, evinde kahverengi duvar piyanosu olan her kişi çalmış olabilir.
benim piyanomda kahverengi ama ben çalmadım.. valla bak..

adı geçen filmde pachelbel canon çalıyor ama bu kahverengi piyanolu elemanın çaldığı versiyonu çalıyo ve filmde adam george winston diyor. ben de 2 parçasını indirdim ama ikisi de normalindeki gibi o nakarat yeri youtüube videosundaki gibi farklı değil. yani adamın biri çalmış bunu bi adı var onu arıyorum ben. kahverengi piyanoluyu değil :)
www.youtube.com
bak sözünü ettiğim yer 50. saniye. orjinal pachelbel canonda burası daha farklı
yani birisi de böyle çalmış diyorum ben yanılıyor muyum? belki gene aynı adam çalmıştır tabii. demişsin ya şu minor bu minor ben bilmiorum onları işte

55 farklı versiyonunu indirdim bi ara dinlicem:)

50. saniyeye denk gelen yer, tierz (3lü aralıklarla) orjinal temanın bir varyasyonu. zaten piyanolu icra edilmiş parçanın tamamı varyasyon gibi. bazı ögeler bazı müzik cümleleri orjinalle aynı bazıları değil.
bildiğin pachellbel canon bu. evet biraz yandan yemişi ama olsun. niyet önemli :D

soyle bir sey var,
jeanluc gelip daha super bilgiler verir bu konuda gerci ama
diyecegi ilk seyi sana soyliyim.

ders almadan kendiniz ogrenmeye baslarsaniz (ki ilk ders aleti tanima ve sonrasinda tutuştur) , elinizi sakatlayabilir, kronik sorunlara yol acabilirsiniz. hele ki bilegin cok onemli oldugu kemansa konu olan. ben bu konuyu soyliyim, gerisi gelir.

ders almak mecburi değildir tabii ama ders almadan öğrenemezsiniz, tecrübeyle sabittir. öğrenirsiniz diyene aldanmayın. sadece öğrendiğinizi zannedersiniz.
haftada 1 ders alırsanız çok maddi yükü olmaz diye düşünüyorum. kursla aynı paraya gelir, özel ders daha iyidir, daha verimli olursunuz, yine tecrübeyle sabit.
orta seviyeye gelmek sizin çalışmanıza, isteğinize bağlı olarak 3-4 yılı bulur bence. o da az gibi. keman kolay değil.

cruex'in yanlislari

1- kurs mecburi degil demis. zaten kurs degil olay. kurs bazen tek basina ogrenmeden bile kotu sonuclar verebilir. 1e 1 calismak ve cok cok iyi teknik gosterebilecek hoca gerekir. soyle bir sey vardir hem enstrumanda hem şan'da, iyi enstrumanist veya şancı iyi hoca demek degildir. ogretmek baska bir sey cunku, baska bir meziyet. bu baglamda, cok iyi bir hoca bulunmali ve en azindan tutus ve calis teknikleri ile alakali saglam ders alinmalidir.

2- "el, kol sakatlamak komik" demis. el kol sakatlamadan kastedilen eli kolu kirmak veya koparmak sandi sanirim. ben konservatuvar mezunuyum. pek cok eli, kolu bandajli arkadaslara denk geldim bu sebeplerle. kimbilir kendi evlerinde tek baslarina bu ise kalkisanlar neler yapmiyodur ki. yanlis tutus sadece sakatlanmalara sebep olmayacagi gibi, ayni zamanda teknigin de yanlis oturmasina ve asla ilerleyememeye de sebebiyet verir. bu konuda bu gibi "su komik bu komik" diyecek tiplere degil de, en iyisi cok iyi keman hocalarina "danisin" ders almasaniz bile. ben sizi tanistirabilirim, vakit de ayirabilirim buna.

3- sagda soldaki herseyi takip etsin iyi hos. ama aylar gectikten sonra ve bazi seyleri yanlis oturttuktan sonra geri donus cok zor biliyor muydunuz bunu? yani siz ilerlemek yerine gerilemeyi tercih ederseniz, hoca sizi once sifirlayacak sonra gercek teknigi oturtmaya calisacaktir. ki bu hem zaman kaybi, hem de sizin hevesiniz acisindan tatsiz.
zaten bu sebepledir ki konservatuvar sinavlarinda hocalar daha onceden ders almis insanlar yerine sifir olsalar bile yetenegi olanlara oncelik verirler. kendileri bastan yaratmak ve sorun yasamamak icin o sanatci adayiyla. dusunun hocasiniz parmak egzersizlerini vs. az veya yanlis yapmis birinin geldigini, haydi her seyi birak onlari duzeltmekle ugras.

maddi durum kotu diye bir seyleri yanlis yapmak, yapilabilecek en buyuk hata bence. her seyin bir oluru var. kemani cok iyi ogrenmek( veya herhangi bir enstrumani) isteyen bir insan, bunu cok deli paralar harcamadan da yapmanin yollarini sorar, arastirir. isbu entrynin yazari kendi arastirmalariyla 350 tl lik italyanca kursuna 100 tl vermis, 100 dolarlik san derslerine cuzi miktarlar odemis, kimi baska dersleri de ucretsiz almistir. biseyi istemek onemli. (bunlarin yollarini da ozel mesajla konusabiliriz)

evet bir seyler "çok komik", ama birileri daha komik.

ek:
karpal tünel sendromunun sadece mouse kullanimindan kaynaklanabilecek bir sorun oldugunu mu saniyorsunuz?

keske enstruman ve saglik konulu panele sizin de gelmeniz mumkun olsaymis gecen sene.

"hocaların öğrettiği şeyleri internette videolar vasıtasıyla zaten öüreniyorsun" lafiniz ustunden hem sosyoloji okuyanlara hem de muzik okuyanlara yetecek bir tez konusu cikar. ekleyecek cok sey var ama bi yandan da yok, bazen bazi seylerin dogrulugunu anlatmak insanlara cok zor oluyor. basarilar dilerim o yolda, pes.

Başlangıcı (hatta kemanı alma işini de) hocayla yapın ve bu hoca klasik batı müziği tekniği öğretsin (Türk müziği çalanlar teknik konusunda daha kayıtsız oluyor). Böylece düzgün duruşu, tutuşu, yay çekmeyi öğrenirsiniz. Metodu da hoca uygulatır. Belli bir seviyeden sonra eser çalışmalarınızı hoca olmadan da yaparsınız orta seviye istiyorsanız.

Hangi seviyeye ne kadar sürede geleceğiniz tamamen size bağlı. Keman tarihini ve kemana özel besteler vermiş bestecilerin (Paganini gibi) hayatlarını öğrenip gaz alabilirsiniz.

merhaba...

keman, tekniği itibariyle insanoğlunun yaradılışına ters bir enstrumandır.insanoğlunun keman çalmak için yaratılmadığını bilerek bu işe girişmelisiniz öncelikle...
la traviatanın bahsettiği karpal tünel sendromuna gelene kadar birçok sendrom mevcuttur.tüm bu riskleri biliyor olmanız gerekir.
bu bakımdan asla tek başına öğrenmeyi desteklemem ve tavsiye etmem.
edenlere de gülerim.işi bilmeyip ahkam kestikleri için...

batı müziği eğitimi veren bir özel hoca bulunuz.fakat hocanın hangi konservatuvardan (önemli nokta konservatuvar olması gereklidir.müzik fakultelerinden daha derin ve doğru eğitim verdiği gerçeğini unutmamak lazım) mezun olduğu, kemana kaç yaşında başladığı (4-12 arası iyidir.4-8 arası idealdir.)kaç senedir keman çaldığı, kaç senedir ders verdiği, hangi orkestralarda çaldığı (istanbulda istanbul devlet opera ve balesi orkestrası, istanbul devlet senfoni orkestrası, borusan filarmoni, cemal reşit rey sefoni orkestrası, şişli senfoni orkestrası, istanbul filarmonia, akbank oda orkestrası'ndan bir tanesinde çalıyor olması gereklidir (bence))
tüm bu bilgileri sorun, arkasındamn hocanın ismini soyismini google.com'a yazın. çıktığı işlerin afişlerine, ilanlarına ve yorumlarına ulaşacaksınız.belki çaldığı albümleri, filmleri bulacaksınız.ondan sonra fiyat/kalite oranı yaparak kendiniz karar verin...

unutmayın, özel hocalardan çok daha uygun fiyatlara kurslar bulacaksınız.ama doğru dürüst hiçbir keman sanatçısı, öğrenciden aldığı ücretin yarısını hocayla paylaşan kurslarla çalışmamaktadır. bu kurslarda genelde konservatuvar öğrencileri (en iyi ihtimalle) veya yıldız, marmara gibi üniversitelerin müzik bölümleri öğrencileri ve mezunları ders vermektedir...

ayrıca unutmayın ucuz etin yahnisi yenmez.
keman dersi için doğru dürüst bir özel hocaya vereceğiniz ücret ders veya saat başına 60-100 tl arasında olmalıdır.aşağı ücretleri kaale bile almayın...
şu şekilde düşünün gerçekten iyi bir keman sanatçısıysa, sizinle ilgileneceği 1,1.5 saat boyunca sizinle ilgilenmek yerine kendi bir konserde çalsa veya bir albüm,jingle,film müziği kaydında bulunsa, zaten 200-700 civarı bir ücret kazanacaktır.ama öğrenci ile çalışarak hem kendini geliştirecek, hem de manevi tatminde bulunacaktır.doğru dürüst bir keman sanatçısı ders ücreti olarak 20-40 liraya tamah etmez...

saygılarımla...

1-flasha atmak gibi bir mecburiyet yok? ben dvd'den kurdum çatır çatır, sorun olmuyo.

2-vistadan kurtulmak istiyorsan win7'yi doğrudan vistanın olduğu diske kur. Zaten vistadan otomatik olarak kurtulacaksın. Bir de Win7'nin şöyle güzel bir tarafı var, kurduğun diski formatlamıyor kendisi. Vista'nın dosyalarını diskte "windows old" adında bir klasörde saklayacak. tabii ki programların çalışmayacak, onları baştan kurmak zorundasın ancak mp3leri, fotoğrafları filan rahatça yeni sisteme yerleştirebilirsin. benim gibi 35GB mp3 sahibiysen büyük rahatlık sağlıyor. Tabi yine de bir aksilik olmasın diye yedeklemeni tavsiye ederim.

flash diske bootlayacak şekilde değil normal cddeymiş gibi kopyalayarak da yapabiliyorsun... bu tabi sürücüsü olmayan netbooklar için.
bir kere 7nin setupını çalıştırdıktan sonra sorunsuz vistaya güle güle diyorsun.

wudt.codeplex.com

cd den gıdıyorum evet. ama bana dılı sectırdı, hangı versıyonu yuklıcemı sectırdı(64x 7 home basıc mı ne sectım ben tamamen bılıncsız olarak) sonra tadını damagımda bırakarak beklenmeyen bı hatayla karsılasıltı tekrar baslat hata kodu 0x0 dıe bı uyarı verdı. soz dınledım tekrar baslattım yıne verdı yıne verdı. kahrolsun murphy!

Windows Vista'dan Windows 7'ye upgrade etmek icin, oncelikle windows vista'yi acip icinden cd'yi calistirip setup islemini baslatmaniz lazim.

Aksi takdirde cd'den boot ederseniz altta vista olmasina ragmen upgrade edemezsiniz, sadece clean install yapmaniza izin verir ki bu sifir bir windows 7 demektir. tum program ve ayarlariniz gider.

Bu arada cross platform 32/64 ya da 64/32 upgradeler desteklenmez. Cross language (tr/en ya da en/tr) gecisler desteklenmez. Ayrica her surumden her surume gecemezsiniz.

Elinizdeki vista surumune gore nereye gecis yapabileceginizi suradaki tablolardan ogrenebilirsiniz:

win7.in

Ikinci konu eger ki 32 bit bir isletim sisteminiz var ise, windows 7'yi de 32 bit versiyonu calistirmaniz lazim ki 32 bit vista 32 bit windows 7'ye upgrade olsun.

Peki 32 bit mi, 64 bit mi kullandiginizi nasil anlayacaksiniz?

My computer ya da start menudeki computer uzerinde sag tus yapin, properties icine girin. Orada acilan pencerede isletim sistemi 32 bit mi 64 bit mi yazar...

sadece şu k 550 olayı için söyliyim, diğerleri hakkında yanlış bişey söyleyebilirim çünkü. o seri numarası gibi bişey denebilir sanırım evet. mesela bach için; (bkz: bwv)

oha diyebilir miyim izninizle?

(bkz: köchel verzeichnis)
(bkz: kv)

orneginizdeki

"40" mozartin senfonilerinden kirkincisi oldugunu gosterir.

"g minor" , bu senfoninin sol minor tonda yazildigini gosterir.

"k 550" (ustteki verdigim bakinizlarin ilk entrysinde aciklanmis guzelce sozluk.sourtimes.org )

"1. molto allegro" yazmasinin sebebi ise o elinizdeki parcanin, eserin birinci bolumu olan molto allegro bolumu olmasidir. molto allegro zaten hem muzik terimi olarak kullanilmakla birlikte senfonilerde bolum olarak da o sekilde adlandirilabilir. (bkz: allegro molto)

ne çok ayrıntılı ve besteli bir müzik türüymüş arkadaş bu. yani ben molto allegroyu parçanın adı zannediyordum. :(

şöyle söyleyeyim. Mozart Senfoni numara 40 (yani bundan önce 39 adet daha yazmış senfoni olarak), G Minör (bu senfoninin tonu sol minör), K550 (Köchel 550 *) - 1. Molto Allegro (1. bölüm oldukça hızlı)

* Köchel: Mozart,hayatı boyunca yüzlerce eser yazmıştır.ve sandığınız üzere her eser, bir öncekinin bitmesinin hemen ardından bestelenmesi başlanmamaktadır.yani bir senfonisinin çalışmasına başlar, belli bir yere gelir, sıkılır araya bir tane arya yazar.tekrar senfoniye döner çalışır çalışır haftalarca sonra araya birden başka bir kman konçertosunun ilk teması gelir. oturur onu da yazar, bitirmeden aryaya geri döner, bir arya daha yazar; sonra belki bir operasının konusu kafasında belirir, otururt onu çizikirir sonra senfonisine döner vs vs vs. takdir edersiniz ki 1. 2. 3. diye yazılması çok güç eserler ortaya koymuştur zaman dilimine bakıldığında. Köchel ise, Mozart dönemi yaşamış, onun eserlerini kronolojik olarak sıraya koymuş bir besteci veya müzik bilimcidir. Bach eserleri için Bwv geçerlidir. yani Bach-Werke-Verzeichnis (Bach Works Catalogue,Bach eser kataloğu) Onun dışındaki tüm bestecilerde ortak bir değer olan Opus vardır. opus 1 opus 2 gibisine numaralandırılır. opusun bir insa isminden türeyip türemediğini bilmiyorum.

güneş anlaşalım arkadaşım... kompozisyon, keman ile ilintili olanları ben yanıtlayayım; sen şanla ilgili olanları yanıtla :D

pişti oluoruz...

ahah hakkaten.
bu soru teknik anlamda senin alanina girerdi ama klavyesi hizli olan kazandi :)

ben bunu sırf mp3e ne ad vericeğimi anlayabilmek adına sordum. ve 40th symphony koydum bu bana yeter arkadas :)))) bilgiler icin tesekkür ederim güneş ve ulaş beyler hanımlar:)

en azindan mozart 40th - 1st part falan diyeydiniz.

hanim yok bi de aramizda. rica ederiz efendim.

audacity ile normalize etmeyi deneyebilirsin veya amplify da olabilir

(bkz: audacity) (bkz: amplify)

ses programlarıyla compressor ve limiter efektlerini kullanabilirsin

en sağlamıo profesyonel program olan sound forge ile ses kaydının konuşma olan yerlerini tek tek seçerek normalize etmek.tamamı da seçilip yapılabilinir. ama büyük boşluklar varsa o boşluklarda dip gürültüsü çok çıkar...

sorun ısınmaysa laptoplar için olan fanlar/soğutucular işini halleder sanırım.

notebook sogutucusu alin. masref yapmak istemiyorsaniz notebooku acip fanlari temizleyebilirsiniz, bir miktar faydasi olur. ayarlarla falan en fazla 5-10dk daha kazanirsiniz.

iç temizliği lazım öncelikle. bence büyük ihtimal sorununuzu çözer.
bunu zaten biliyorsunuzdur sert bir tabanda kullanmanız lazım laptopu.
şahsen bende o kesmiyor artık (yalama vida yüzünden içini açıp temizleyemiyorum), dizime alıyorum laptopu, fanı boşluk tarafına getirecek şekilde ayarlıyorum o zaman sorun olmuyor. çok rahatsız oluyor o ayrı.
ya da para basıp altında bahsedilen fanlardan almak.

sogutucular pek ise yaramiyor soyleyim.. en temizi actirip temizletmek.

ekran cozunurlugunu dusurebilirsin...
laptop sogutuculardan bir tane edinebilirsin...

deodorant kutusu gibi kutularda basincli hava satiliyor, onlarin ince ucunu laptopin hava giris ve cikislarina sokup, dondurmamasina dikkat ederek icindeki tozu buyuk bir olcude temizleyebilirsin. hava ufleyen elektrik supurgen varsa da ayni isi gorur.

ufak çaplı bir temizlik yetecektir fazla birşey yapmana gerek yok

bence önce laptop standi almalısın.soğutucu özellikli.
aliminyum olanlar çok dah başarılı, z,ra aliminyum asla ısınmadığı gibi soğuğu da bizzat çekmekte...

olursa olur, olmazsa olmaz. illa ki bi denemek lazim. denemekten zarar gelmez. aklinda kalacagina en azindan denemis ol.

baslangic kemanini da halihazirda calan bi arkadasindan odunc alirsan cok sufer olur.

enstruman niye bosa alınmıs olsun ki. çalamazsan genç bi yeteneğe verirsin, bi kenarda durur. içinde kalmasın al gitsin bence.

keman hakkında pek bilgim yok, ama genelde bir enstrümanda virtüöz olmak için belki geç bi yaş olabilir. ama sevdiğin, çok komplike olmayan parçaları çalabilirsin bence hobi olarak..

kendine ve yaşıtlarına haksızlık eden bir soru 50-60 yaş değil ki bu 26..
en fazla enstrumana biraz daha zor konsantre olma ihtimalin vardır. o da istemekle ters orantılıdır.

öncelikle yaş konusundaki tek dezavantajın kemanda ustalaştığın zaman erken başlayanlardan daha yaşlı olacak olman. bundan başka hiçbir dezavantajın yok. enstrumanlarda teknik bir yerden sonra pek ilerlemez, bu yüzden belirli bir zaman sonra(ki uzun yıllardan bahsediyorum) seninle aynı yaşta olup 6 yaşından beri keman çalan bir insandan hiçbir farkın kalmayacak, tabi eğer disiplinli, düzenli ve devamlı çalışırsan.

gelelim keman satın alma mevzusuna. eğer olmuyo bu demek gibi bir opsiyonun varsa keman almayı düşünme bile. her enstrumanda belirli bir seviyeden sonrasına geçmek çok büyük çaba-zaman-çalışma kısaca alınteri gerektirir. o süreç, "olmuyo bu, ben beceremiyorum" demeye en çok yaklaşılan süreçtir. bir enstrumanı çalmayı bırakanlar o süreçte bırakır. olmaması gibi bir durum yok aslında, herkes o duruma düşüyor ve bu tamamen psikolojik. bu yüzden bunu aklından çıkar. her insan her enstrumanı yeterince çalışmayla gayet iyi bir düzeyde çalabilecek konuma gelebilir. tamam, büyük ihtimalle mükemmel besteler yapamazsın ama zaten bu tarz besteciler de tarih boyunca milyarlarca keman çalan insanın yanında devede kulak kalır.

sana yaşayacağın birkaç şeyi söyleyeceğim:
-beceriksiz olduğunu düşüneceksin bir dönem.(tavsiye olarak kendini kıyaslama başkalarıyla)
-başka insanları görüp kıskanacaksın.(onların da senin yolundan geçtiklerini aklında tut)
-bir şarkıyı çalmaya çalışırken kendini sinirden ağlayacak raddeye gelmiş olarak bulacaksın.(pes etmezsen o anları hatırlayıp tebessüm edersin)
-şarkıları çalmaya çalışmanın dinlemekten çok farklı olduğunu anlayacaksın ve bir şarkıda ustalaşana kadar o şarkıyı çalarken dinlediğindeki zevki alamayacaksın çünkü kafan karmaşık notalarla dolu olacak. o şarkıyı çalabilmeye başladığında ise hissettiğin zevk ise hiçbir şeyle kıyaslanamaz.(bkz: orgazmdan daha zevkli anlar)

kısaca;
eğer kemanı seviyorsan(bu öncelikli), kemanla yapılan müziğe aşinaysan ve bu müzikten zevk alıyorsan(ki bu da çok önemli -eğer çok aşina değilsen müzik zevkini biraz değiştirmen senin yararına olacaktır), gerçekten disiplinli çalışabileceksen, yukarıda yazdığım şeylerle karşı karşıya gelmeye hazırsan kesinlikle bir keman almanı öneririm.

eğer almaktan yazgeçersen de bunun sebebi asla yaşın olamaz bunu unutma.

tesekkurler arkadaslar, cok pis gaza geldim, ilk firsatta keman almaya gidiyorum.

bir de kursa falan da mi baslamak gerekir? kendim bi sekilde halledemez miyim? ismek'in kurslari varmis ama hepsi kapali su anda kayda. disardaki kurslar da pahali gibi.

bir öğretmen gözetiminde olmak başlangıçta teknikleri çok daha doğru bir şekilde oturtmanı sağlar. tek başına da öğrenebilirsin tabiki, yalnız eğer yanlış bir tutuş biçimi vs. edinirsen sonradan sana zorluk çıkarır ve o tutuşu değiştirmek de ayrı bir külfet olur.

bana kalırsa bütçen elveriyorsa eğer, ilk birkaç zaman birebir ders alman gelecek açısından faydanadır.

motive edici bir örnek vereyim mi?

bizim sanat müziği korosunda keman çalan bir abi(ki kendisi tüm sanat müziği nazariyatını yalayıp yutmuş fena da çalmayan biridir) kemân'a kaç yaşında başlamış biliyo musun?62! şimdi kaç yaşında diye sorarsan 69 falan.haa aynı koroda bir tane daha abimiz var.kendisi zannediyorum türkiyenin en iyi kemancılarındandır.o'da 12 yaşında başlamış.şu an 61 yaşında falan olması lazım.tabii 1970'lerin başından tutda bugüne kadar çalışmadığı kişi kalmamış.

neyse ikinci örnek gereksiz oldu:)

keman da alacagim icin bu aralar biraz sikintili olucak maddi olarak, o yuzden ilk asamada kurs olmayacak gibi, ismek'i takip ederim acilirsa diye, ya da biraz denklestirip gitmeye calisirim bi kursa.

bu arada, yonlendirebileceginiz uygun fiyatli ve iyi ogreten kurslar varsa iyi olur.

her enstürman her yaşta çalınır, sadece ayıracağın zaman önemli. bol vakit ayırman lazım, güzel çalabilmek için.

öncelikle benden önce yazılmış cevaplarımı okuduğumu ama bazı noktalarına kesinlikle katılmadığımı, bir profesyonel kemancı olarak belirtmeliyim.
bir enstruman çalmaya başlangıç yaşı, enstrumanına göre ve amaca göre değişmektedir. keman gibi, insanın fiziki yapısına tamamen ters bir enstrumana ne kadar erken yaşta başlarsanız o kadar iyi olur. zira kas ve kemik gelişimi tamamlanmamış bir insanın, kemana uygun kas ve kemik gelişimi tamamlanması gerekmektedir.
elbette bu detaylar, profesyonel anlamda kemanı düşünecek adaylar için. yani össye girip sınavı kazanıp marmara, ytü türevi keman bölümü üniversite eğitiminde alıp sonra kemancı olacağını sananlar varsa şimdiden pencereyi kapatsınlar...
ama hobi amaçlı düşünüldüğünde hiçbir enstruman için yaş sınırı yoktur bence...
elbette başlangıçta zorlukları vardır, olacaktır. fakat içinizdeki enstruman sevgisi, hırs, istek yeterli güçteyse altından kalkabilirsiniz.
kaybedecek tek şeyiniz, kemanı satın alırken ödeyeceğiniz meblağ ve özel ders/kurslara ödeyeceğiniz meblağdır. onun dışında kaybedecek birşeyiniz yok. ve bundan 3-5 sene sonra durup geriye baktığınızda keşke şu kadar zaman önce kemana başlasaydım dememeniz için şuan başlamanızı öneririm...
tek başına bir enstrumanı öğrenmek zordur. burada kemanı diğer ensturmanlardan ayırarak tek başına öğrenmenin imkansız ve asla önermeyeceğim birşey olduğunu belirteceğim. zira herhangi bir yapacağınız yanlış anlama ve elinize, kolunuza uygulayacağınız yanlış yaptırım, hayatınız boyunca kemanı bırakmak noktasına gelebilecek sakatlıklar silsilesinin başlangıcını doğurabilir.
bu bakımdan işinin ehli, gayet ekonomik olmayan, kampanyasız, ücreti dolgun olarak aldığınız bir eğitimde, iyi bir eğitimci konrolünde yavaş yavaş kendi gelişiminizi görmelisiniz...
ucuz etin yahnisi yapılamayacağı gibi, gitar, ingilizce, öss derslerine benzemeyen kemanı da diğer mantalitelerden ayırarak, hakettiği noktada, hakettiği değeri vererek eğilmeli ve dersi alacağınız hocayı ona göre seçmelisiniz...
ve hocanın hocalık geçmişine bakacağınız gibi, akademik kariyeri, profesyonel olarak çalıştığı orkestraları da araştırmanız menfaatinizedir. 5-10 yıllık kemancıların ben keman hocasıyım diye ortalıkta dolaştığı bir dönemde, kemanı alana dersi bedava türevi amtal saptal kampanyalarda bir şey öğrenemeyeceğinizi hatılatır; saygılarımı sunar kolaylıklar dilerim...

4 mevsim olmasina ragmen bana hep sonbahari cagristiriyor. solmus, sararmis yapraklari. dinledikce sanki yapraklar hafif hafif suzulerek dokuluyomus gibi geliyo. ama sonbahar huzursuzluk gibi olsa da huzur veriyo bunlar. yani sanki biri olmus, ama bu olum onun kurtulusu olmus, kotu bi olum olmamis gibi.

bu dinlediklerimi gorsem muhtemelen sari, kahverengi ve turuncu tonlarinda gorurdum.

bazen muzik cosunca da bi tedirginlik hissediyorum, o zaman da boyle bi ronesans devri, kralliklarin arka bahcelerinde gecen karanlik olaylar, biraz da kilise icindeki ic hesaplasmalari animsatiyo sanki.

bakmışsınızdır ama yine de şurdan bişeyler çıkarılabilir..

en.wikipedia.org(Vivaldi)

bana hep şey gibi geliyor, ilk bahar ile başlıyor, yeniden doğum, neşe, cıvıl cıvıl, yaz giriyor sıcaklık, coşku neşe, -neden bilmem ama sanki- kudret. derken çöküş, hüzün, bitim güz ile başlıyor, kış ise hayat bitmiş de, arada çırpınışlar var ama harbi ölü. hatta en sevmediğim kısım kesinlikle kış.

benim anlamadığım şey, bu bir müzik formu, veya kompozisyon analizi olmadığı sürece, sizin hissettiklerinizse eğer neden bir zahmet dinleyip siz yazmıyorsunuz ?
belki bir gün bu ödev sayesinde bir klasik müzik dinleyicisi olabilirsiniz hoşunuza giderse...
yoksa bundan mı korkuyorsunuz ?

hasdal onun dogrusu. eyüp taraflarında

eğer söz konusu yer, içinde askerlik şubesinin de olduğu, yanıbaşında adliyenin oplduğu yer ise, taksim meydandan taksiye binildiğinde 15 tlyi geçmez sanırım...
haliç kıyısındadır.araç yolunu biliyorum ama denizliden gelen birisine araç yol tarifi vermek saçma geldi.
taksimde mutlaka otobüs vardır oralardan geçen.

Problem yasayabilirsin, arabanida baglayabilirler isterlerse. Cikmasan iyi edersin

yaratır, ruhsat yanında olsa da yaratır. sonuçta aracın bir kazaya karışıp karşımadıığını, çalıntı olup olmadığını görevli memur bil(e)mez. zaten zam gelmiş, bilmem kaç para olmuş. iki, üç gün sık dişini.

ogs ye illa takılıcan hic girisme oyle bi maceraya. ebene atlarlar.

G plaka varsa sorun olmaz, istersen istanbuldan ardahana git...
Komple plakasızsa aracına ve polisine göre değişir
Genelde emniyet otoparkına çekilmekle sonuçlanır.

devir işlemi 2. el araçlar için uygulanır eğer aracın 2. el ise yeni plaka çıkıncaya kadar eski plakayı almazlar yaptır trafik sigortanı kaskonu bin aracına, eğer araç daha önceden trafikten düşürülmemişse. yok eğer arac sıfır bayii satışlı bir araçsa plakasız trafiğe çıkmanın affı yoktur plakan çıkana kadar araç bağlanır. (nadiren de olsa bazı bölgelerde polislerin göz yumduğu görülmüştür) G (geçici) plaka sevk için verilen plakadır bir şehirden diğer bir şehire bile olabilir ama g plaka ile şehir içinde fink atamazsın onunda cezası asl plaka çıkıncaya kadar araçın bağlanmasıdır.

eğer işini taksi ile halledemiyorsan, önce yaya olarak bir plaka basan yere git, plaka bastır sonra işini gör. 2 gün ama yakalanırsan sahte plaka işlemi yapılır.ama plakasız dolaşıp dikkat çekmez tabi.yakından dikkatli bakmak lazım plaka üzerinde damga olmadığını anlamak için.
basan yer bulamazsan özel mesaj at kadiköydekini tarif edeyim. 20 tl

atlas outdoor
adrenalin outdoor
kutupayısı
spx
meydan av
kadıköyde de kadıköy pasajında var outdoor satanlar ama tavsye etmem. kazıkçı şark kurnazı ipneler.

fiyat bilmiyorum ama kadiköyde boğanın oradan, duruş pozisyonunun tersi istikametine, eski salı pazarına doğru yürüdüğünde, 4 yol ağzında sağ çarprazındaki bir dükkan var.
ayrıca, kadiköy rıhtımda benzincinin karşı hizasındaki, eski migrosun şimdiki kitapçının olduğu sokaktan girilince 20-30 metre ileride sağda da bir dükkan mevcut bakılabilinir.

internet download manager sitedeki şarkıyı otomatik bulup indirmenize yardımcı oluyor.

(bkz: solea)

firefox'ta flashgot eklentisi sayfadaki tüm media elementleri bulup indirmene izin verir.
addons.mozilla.org

eğer işletim sistemi xp ise tarif edeyim.vistada yapılışı için görsel karşımda olması lazım ezber bilmiyorum.

ağ salt köşedeki ses ikonuna tıkladığınızda çıkan menuden "kayıt için" olanını seçiniz.
çıkan pencere, neyi kaydetmek istediğinizi sorar. wave veya mix gibi bir seçenek vardır en solda, bu bilgisayardaki bütün sesleri ilgilendirir. sonra uygun programla (sound forge, wave lab etc.) siteye geldiğinizde rec tuşuna basın kaydedin.

glockenspiel, senfoni orkestralarında kullanılan, silofon, marimba klavyesine çok benzeyen, bakıldığında piyano tuşesi görünümünde, tuşesi metal bir enstrumandır.çok tiz sesi vardır.
hocanın kastettiği orjinal glocken spiel değildir mutlaka, pahalıdır onu eve satın alamazsın muhtemelen.
ama flüte göre çalımı kolaydır elbette. netice igibariye baget ile vurulacak tuşesi piyano gibi önünde.biraz çalışınca çözersin.

Şöyle bir bakın isterseniz : www.senkop.com.tr

evet onların fiyatları gercekten yüksek. Xylophone ve Metallophone müzik aletleri olabilir mi acaba yani blok flütten az sesli müzik aletleri değil ise kullanabilirim ikisinden birini.fiyatları da uygun olanları var çünkü.

schubert mi bemol bişey...
ama keşke açılımı olsaydı schubertin mi bemol nesi ?

Piano trio op. 100

e flat d 929, 2.andante yeterli degil mi? hmm..

(bkz: microblogging)

facebook'un sadece ara sıra değiştirip başka şeyler yazdığın status mesajından ibaret olduğunu düşün...
işte o.

twitter da yazilanlar standart ayarlarda herkese gorunur. tabii o kadar kullanici arasinda yazdiklarinizi pek goren olmaz.
ozellikle birinci agizdan haber almak icin guzel bir sistem. nasa, google, facebook hesaplari eklenince guncellemelerden haberdar ediyorlar.

ben tür pek bilmem ki abi. ama sakin olsun. kafa sikmesin bangır bangır. bir de yemekli olursa şahane olur.

üsküdarda teras kafe var. fena dill

yemeksizinden bir ördek vereyim.
pazar akşamı 22:30 civarı yemekten hemen sonra geçebileceğiniz suadiye jazzstopta Güvenç Dağüstün Akustik...


gerek sokakta gerekse mekanın üstünde altında bir sürü retoran olduğundan yemeği yiyip sonra Jazzstopa geçilebilinir.

-Koç müzesine gidin
-Alışverişe çıkın
-pierre loti'ye gidin kahve için
-Karaköy, Taksim civarlarını gezin
-Galata köprüsünde için :)

koç müzesi düşünülebilir, diğerlerini yaptık, hatta karaköy taksim civarını 7-8 kere tavaf etmişizdir :)

tekne türü bir taşıt ayarlayıp sabah erkenden balık tutmaya gidin. Burada önemli nokta; aktivitenin sabah erken, karga bokunu yemeden olması... Bu ara bol sis de var. belki de mistik bir hava yakalarsınız :)

eğer perşembe akşamına denk gelirse jazzstop beyoğlu'na gelin güzel müzik dinleyin.
kız kulesinde bir akşam yemeği geçirin.

mehter takımı?

abanoz ağacından imal edilir. ses gürlüğü, diğer nefeslilere oranla ppp'den fff'ye kadar çok geniş bir açıdadır. ses yüksekliği yamulmuyorsam fa anahtarındaki ortalardaki miden, sol anahtarındaki tizlerdeki birşeylere kadar gider.

bir de sibemol ve sol klarinet diye iki türü var. biri batı müziğinde diğer türk müziğinde kullanılıyor. tabi kız hangisini kullanıyor bilmeniz lazım. sibemol klarineti varsa karşısına çıkıp "bi roman havası çal da havamızı bulalım" dememek lazım :))

facebook'ta klarinet kılavuzu dıye bır grup var orda selahattın kuşgöz (ünlü klarnetçi) sorularıza yanıt verıyor bence bı sor ona ama gonul meselesı deme klarnetı bana anlatır mısınız dıye gır olaya :)

si bemoldür hem klarineti hem kendisi :)

nerede satılır bilmem ama toz dondurmayı süt yerine votkayla yapıp dünyanın en iğrenç tadını elde eden bir arkadaşım var. hazırı büyük ihtimal muhteşem bir tattır ama evde denemeyin :)

istiklal de odakuleyı gecince bi dondurmacı var orda vardı baileysli dndurma.

istiklal caddesindeki cremeria milanoda baileysli vardı bi ara

beşiktaş arnavutköyde satan bir yer var. gayet viskili, mochitolu vs.
beşiktaş ortaköyden arnavutköye doğru gelirken, belediyein tesislerinin ordan u dönüşü yapıp bir ara sokağa giriliyor ya hani; balıkçı filan var hatta tam dönerken biz...
iş döndükten sonra yaklaşık 10-20 metre ileride sağda ufakça bir tükkan var...
leziz !..
hatta bu girdiğiniz sokağımsı öyle bir yerki, 50 metre sonra o ünlü ali baba balıkçılarına filan varıyor...

mersinde nerde var yahu? merak ettim simdi ?

bodrum'da bitez dondurmacısının kanyaklı çikolatalı dondurması var, içinde de kuru üzüm. hayatımda böyle şey yemedim. harika.

bence mikrofon aracılığı ile yapılacak kayıtlarda en güzel sonuç bilgisayar+ses kartı+iyi bir mikrofon olur. e bunu stüdyoya götürüp kurmanın zorluğu ve gereksizliği düşünüldüğünde en iyisi line-in girişi olan bir kayıt cihazı ile stüdyonun mixer çıkışından prova kaydını almak.
evet, adamlara pova ücreti ödeyip kayıt alıyor olmanızdan dolayı temkinli olabilirler ama mikrofonla yapılacak kayıttan çok çok daha düzgün olur.

Stüdyoda yapacağınız çalışmaları böyle bir alet ile verimli kaydedemezsiniz, vereceğiniz paraya yazık olur. Stüdyo sahibinden rica edip odanın ortasına bir mikrofon koyup kaydettirmek ile arasında bir fark olmayacak.

(davul bas gitar vokal gibilerden bir grup hayal edip ona göre cevaplandırıldı. Duruma göre değişebilir, başka bir örnekle : bir yaylı dörtlüsü, düzgün akustiğe sahip bir mekan ve düzgün konumlandırma ile tatminkar sonuç verebilecek bir alet.)

(bkz: camstudio)

(bkz: easy video capture)
kolay hafif..

mayonez net üzerinde çalışan camtasia studio 4 kurun ben kurdum memnunum...

sesle ilgili bu kablolar en soldaki 3.5mm ortadakiler rca en sağdakini bilemedim kaç mm ama gitar jaklarından sanırım.

pcye harici hoparlör bağlanabilir

acayip bir kabloymuş bu.. multimetreyle bakmak lazım ne nereye bağlı diye ama aklıma ilk gelen rca yı 2 tane 3.5mm ye bölmeye yarıyor gibi. gerçi bir aletin kendine has bağlantı kabloları falan da olabilir. aslında ayrı ayrı bağlılarsa mono olarak işte hmmmmm.. neyse pratikte pek bir işe yaramaz o kablo, at sen onu.

fırat geldi aklıma... "bi şey yaparım ki ben bunla" diyodu.

ortadaki tos girişler gayet profesyonel aoudio Left ve Right girişleridir. diğer ikiside phonejack (3.5mm) gibi görünüyor, o da audio giriştir. bana sanki stereo tos jack-phone jack çeviricisi gibi geldi ama, 4üde tek kablo diyorsun. peki 4üde birleşip ne tip bir kablo oluyor onu niçin yazmıyorsun ?

audition programını çok bilmiyorum.
ama birleştirmekten kastın eğer ardarda koymak şeklinde birleştirmek değil, üstüste birleştirmek ise cubase türevi sequenser programları kullanmalısın.
cubasede önce birini import edersin, sonra diğerini import edersin, gerekiyorsa midi veya audio birşeyler daha kaydeder sonuçta audio bounce edip çıkarsın içinden..
bu arada mixlerin de daha kolay ve başarılı olur...

sanırım adobe audition'daki 2 moddan multitrack olanında kayıtlarınızı kanal kanal yaptınız, bunları tek bir ses dosyası şeklinde kaydetmek istiyorsunuz. bunun için multitrack modundayken yukarıdaki "file" sekmesinde "save all audio as" seçeneğini seçerseniz tüm kanalları tek bir ses dosyası olarak kaydeder.

@twang evet durum aynen öyle. söylediğiniz şeyi yapıyorum ama yine de ayrı dosyalar olarak kaydediyor.

internet download manager

firefox kullanıyorsan downloadhelper var ki şahanedir.

orbit ile grap yapabiliyorsun..

ben mozillamda flashgot kullanıyorum çok memnunum...

sothink webvideo downloader. (bu bir otomatik mesajdır)

downloadhelper candır.

intenet download manager facebook'a yuklenen (youtube linki olmayan) her turlu linki atlayarak indiriyor, ne oldugunu anlamadan 2 gb doluyor videos kisimi :)

eğer firefox kullanıyorsan kesinlikle "DownloadHelper" i tavsiye ederim...
youtube, facebook falan süper oluyor..

ayrıca limewire, soulseek gibi programlara da ihtiyaç azalıyor.
fizy.com'a girip download helper ile 30 saniyede istediğin mp3 bilgisayarında.. :))

filmde degil ama madmende çok gördüm fosur fosur sigara içenleri. sallama olarak söyleyebilirim bunlarda ortak reklam diye bişi yok. her sigara şirketi paşa paşa öder parayı kendi reklamını yaptırır

(bkz: thank you for smoking)

Bunların bir birliği vardır. Her firma bu birliğe yıllık adiat gibi bişi veriyordur. Ortak paradan yapılıyordur harcama.

kurtlar vadisi'nde polat bir ara sürekli parliament içerdi. gerçi bu pek gizli değil, aleni bir reklamdı.

sigaranın markası az çok kestirilemiyorsa kimse para ödemiyordur, ayrıca sigara filmlerde olmazsa olmaz bir nesne o yüzden yönetmenle alakalı bir olay.

got milk reklamı gibi düşün bu sahneleri de =) öyle birisi ödüyor diye bir şey yok yani

Ronin isimli muhteşem filmde 20-30 saniyede bir bir adet gitane sigarası yakılıyordu...

eger sevgisinden suphen yoksa relax, kendine hakim olmaya calis. asagilarda bir yerde aldatilma ile ilgili bir soru sormustum. eger sevginin buyuklugune inaniyor ve bunu biliyorsan, saygiyi gorebiliyorsan aranda kiskanclik hic aklina gelmiyor. cunku cok guveniyorsun.

ama zamani gelince kiskaniyorsun ve emin ol bunun bir sebebi oluyor. nitekim kiskancliginin ve "ne o yoksa baska birini mi buldun sillik" gibi bir cumleyi bir gece yarisi telefonda sana soylettiriyorsa bil ki bi bok vardir da diyorsundur. sonrasinda da kokusu cikiyor...boyle hayata lanet olsun

bence rahat olamayacaksın ben de olamıyorum mesela.dediklerini gayet iyi anlayabiliyorum.ama bu kadar abartma eğer bi yanlış yaparsa zaten o kişi sana layık değildir ve bunu öğrenmiş olursun benim mantaliteme göre.ne kadar aşık olursan ol 3 kuruşluk insana 5 kuruşluk değer vermek zaten en büyük hatadır bunu yapmamış olursun en azından.farazi konuşuyorum tabi ama yaparsa da kendi kaybeder be abi.biraz basit bakmak lazım çocuk gibi.kıskançlık konusunda ise o olaya ket koyulmuyor bana kalırsa hani insanın doğasında vardır derler ya bi insan sinirlidir mesela aile de ona göre davranırsın bu da böyle bi durum bence.kötü bişey de değil mutlu olması gerekli abarttığında da tatlı dille seni ikna etmeli o zaman için daha rahat olur.ama son söylediğine biraz olumsuz bakıyorum banane abi babamın oğlumu çocukluk arkadaşıyla yalnız gitmesin nedir yani sana tercih edebiliyosa uğurlar ola.birlikte falan gidin bigün ayarlayıp ama bende hiçbi şekilde güvenmem elin adamına beni ilgilendirmiyo kaç senelik arkadaşı olması.kadınlar daha çok güvenir erkeklere (nolcak canm kaç yıllık arkadaşsaodsaıdopas) ama ben bi erkek olarak zerre güvenmiyorum hem cinslerime.

bunun bir çözümü yok fmgb2. yok dostum. hissettiklerini tahmin edebiliyorum. seviyorsan kıskanıcaksın. en doğal hakkın. "ben ona güveniyorum"'lar falan bahane. allah sabır versin.

haa sunu da unutmayalim: "ben ona guveniyorum" hikaye degildir. kiza karsi guven duyabilirsin ki bunu duymak en buyuk ic huzurunu saglar. bu guveni duyamiyorsan orada bir sakatlik vardir zaten.

ama burda hikaye olan "ben ona guveniyorum" lafi, kizin arkadaslarina yonelik olan guven lafidir. Sakin ha! Isterse en yakin erkek arkadasi olsun, bos kaldiginda, koruyucusu olmadiginda ya da ruyalarinda her daim bir sey yapmaya mutlaka calisacaktir. Hele hele alkollu bir ortama asla izin vermemeli.

Bu konu daha once duyuruda tartisilmisti; kariniz kiz arkadasiniz bir erkek arkadasiyla alkollu bir mekana gitse izin verir miydiniz diye. Entel efendilerimiz izin vermekle ve vermeyenleri de suclamakla mesgulduler.

Bir erkek olarak hic bir zaman erkeklere guven duymam. Besimiz bir arada 10 sene baris icinde yasariz, aramiza bir disi koy, birbirimizi parcalariz. Boyleyiz iste...Yalansa yalan diyin

kıza güvenirsin de hakkaten çevredeki heriflerden kıskanırsın. doğal şeyler bunlar. sen kızı olduğu gibi seveceğin kadar o da seni olduğun gibi sevmeli. ve kavga çıkaracağına hayatına seni seviyorsa bazı konularda sınırlamalar getirmeli. kıskançlık tedavi olmaz.

ha sen başta çok cool takılıp sonradan aşırı kıskanç moda geçtiysen o zaman bu sonu haketmişsin.

kıskanman normal de, bunlar önemli şeyler değil. arkadaşıyla başbaşa dertleşecek falan demek ki. zaten gidecek olsa merak etme bağlasan da durmaz. Bir de şöyle düşün senin bu şekilde sürekli güvensizlik yaratman sevgilini nasıl etkiliyordur. Ben olsan bir yerden sonra bana güvenmediğini hissettiğim biriyle samimiyetimi kaybederim bir noktadan sonra. Bence çok sevdiğin birinin sana güvenmemesi ve bunu gözüne gözüne sokması kötü bir durum. bir de böyle bak olaya karşı taraftan. ben nolocam ölüyorum kıskançlıktan diye kendini düşünüyorsun. bencillik etme ve empati kurup sevgilinin psikolojisini düşün bir de. kızcağız napsin. seni seviyor demek ki, ama böyle tartışma çıkarırsan sırf seninle arası bozulmasın diye normalde öylesine bahsedip geçilecek olayları tartışma çıkar diye çarpıtarak anlatmaya ya da en kötüsü hiç anlatmayabilir.buna sevketme. Dediğim birbirinize karşı samimi olun. Kız demiş sana arkadaşımla başbaşa taksimde olacağım.dertleşecek belki konuşacakları var. eee sen de ona güven ve güvendiğini hissettir.mutlu mesut yasayin:)

klasik ve gerçekten sinir bozucu bir anne lafı vardır... ama ne kadar doğru aslında..

"kızım ben sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum" :d :d :d

benim ona uzun zamandır dediğim şeylerin aynısını söylemişsiniz.. biz erkekler harbi iğrenç bir neslin türüyüz.. çok çok iyi biliyorum, erkek arkadaşlar ile erkek erkeğe gezerken böyle beraberce, içimizden bir erkek arkadaşa o anda ordan geçen bi kız "merhaba" deyip "1-2 kelime laf edip ayrılsa", kızın arkasından "olm bu kız bana yazıo var yaa euhehe" diye havalara girer.. hatunların yanında erkekler böyle konuşmuyor da erkek erkeğe kalınca neler konuşuluyor biliyoruz.. özellikle içkili ortamda, amannn tanrımm.. ne kadar iyi, samimi, eski arkadaşı olsa da özellikle karşı cins kankiliklerde; "arkadaş ayaği göt ayağidir" çoğu zaman.. yalan mı?

buna kızlar belki anlam veremiyor "kız mantıkları" ile.. eski, -kendince- güvendiği bir arkadaşı ile de gezse, ben ona "rahatsız oluyorum" dediğim zaman anlam veremiyor ve rahatsız oluyor, ve böyle davrandığım için geriliyor, sinir oluyor bana.. "ne var yahu, içiyoruz, güvendiğim bir arkadaşım, muhabbet ediyoruz, dertleşiyoruz, bir şey yok, abartıyorsun, saçmalıyorsun!!!" falan diyor da... o erkeği ben biliyorum be arkadaş!!.. bi hatunla teke tek (veya büssürü kız erkek grup halinde, farkı yok) gezen, içen erkeği -erkekleri- ben biliyorum!!..

sprite'dan acımasız gerçekler :)

2.5 senesini hayatımda tırnağım kadar değeri olmayan bir kıza bildiğin salakça harcamış biri olarak söylüyorum...

kıskançlık kötüdür. ama kendini iyi tart. her kıskançlık boşa yapılmaz. eğer bazı şeyler görüyorsan iyi düşün, iyi tasarla...

bi dönem kendimi ruh hastası paranoyak sanıyordum...
meğer sadece zekiymişim :)

durup dururken krize girmiyorsundur bence, sebeplerini bir gözden geçir.

bu dediğin yerler zaten pahalı, yani yatırım amaçlı alınmaz pek.

kayışdağın arkaları, ferhatpaşa (ki su falan varmış kat izni yok, herkesin götünde patladı:)
kurtköy olabilir, hızla gelişiyor.

arsa istanbul sınırları içinde olsun da nerede olduğu çok da önemli değil. istanbul un her karış toprağı altın değerinde. şu an ücra dediğiniz yer 5 sene sonra bakıyosun canlanmış.
ha bi de atalarımız ne demiş "ev alma arsa al" ya da bunun gbi bişi. =)

bundan 10 küsür yıl önce riva dolaylarından arsa almıştık. metrekaresi 8 dolardı. şu sıralar 200 doları zorluyor, 300-500 olucak mı acaba diye düşünüyorum, zira hala tam anlamıyla yerleşime geçilmedi...
bence şans varken riva diyorum. zira marmara kıyısının gerek yapılaşma, gerek iklim gerekse deniz bazında pek bir keyfi yokken çok daha yakın neredeyse 45 dk uzaklıkta enteresan cennetimsi köşeler var; evet, kenarlarda...

en iyisi dire straits dinle bence. ayrıca belli gibi işte blues seviyorsun sen bırak metal'i filan napıcan. jimi hendrix, led zeppelin dinle.

metal diye ne dinlediğin de önemli. death dinlemeden metal dinledim denmez, denemez, denmemeli.

olmadı diyorsan da evet blues'a geçiş yapmanın vakti gelmiştir.

Yani tabii metal derken hepsini kategorize etmiyorum. Edememde. Öyle geniş bir dağarcığım yok. Ama anlatmak istediğim, deli gibi distortionlı, 170 bpm'de shred kasan adamların yaptığı müzik.. Blues fikrine hep sıcak baktım, denedim de biraz giriş yapmayı ama, işte dediğim gibi nereye kime yönleneceğimi bilemedim.

Thin Lizzy - Still In Love With You
www.youtube.com

led zeppelin, deep purple, jimi falan bunları bir dene, tabi denemediysen. çalması zevklidir hepsini. türü seversen (tabi çok yabancı olduğunu farz ediyorum) daha underground gruplara zamanla yönelirsin, araştırırken vs. denk gelirsin.

özellikle deep purple'ı çalarken verdiği keyif konusunda tek geçerim.

arkadaslarin belirttigi led zeppelin, deep purple, dire straits gibi gruplara goz atmalisin mutlaka. ama icimden bir his ozellikle pink floyd calmayi sevebilecegini soyluyor. david gilmour'un tarzi, bendleri kullanisi, vibrato teknigi, pinch harmonic leri, slide kullanisi vs. hem ogretici olabilir, hem de gelmis gecmis en duygulu sololara imza atmistir kendisi.

bence dire straits'i geç diğerlerine odaklan zira mark knopfler'in kendine has ilginç bi tekniği var-bildigin parmakla çalıyor. fanı değilsen çok uğraştırır. bence hendrix'e odaklan. onun da yine kendine has müthiş bi tekniği var-online gitar öğretme sitelerinde hendrix teknik falan bulursun- misal bir little wing dinle, beğernirsen ona odaklan.

tabi asıl mesele bunu severek yapman. hangisini seviyosan onu çalmak daha zevkli olacaktır. bana sorarsan hendrix birdir, gilmour da onun kulu ve elçisidir.

Ben de aynen senin dilinden konuşuyorum kardeş. Yani elekto gitar denen muhteşem aleti görünce akla hemen "metal" gelmesi gerekliliğini anlayamıyorum. Ve ben de senin gibi yeni başlayanlardanım. Sana benim yaptığımı tavsiye ediyorum; Pink Floyd, Jimi Hendrix ve hatta Santana amcamın videolarını sololarını izle. Ne bileyim; Michael Bolton, Bruce Springsteen, Mark Knopfler hatta hatta Asım Can Gündüz abilere kulak ver. Bak nasıl ağlatıyolar gitarı...ben ööle yapıyorum ve gayet de memnunum...

gilmour'un solo albümlerini unutma. slash'i de gözardı etme derim ben. don't cry, estranged...

blues çal, bir süre sonra sıkarsa ciddi teorik müzik bilgisi ile haşır neşir olup jazza geçersin...

metal de neymiş?


tepki alıyorum süperim :p

Teori çalışıp kendim birşeyler çıkarmaya çalışıyorum zaten şu aralar..
Gamlar vs. hepsi ayrı zevkli çalışması bile..
Pink Floyd olsun, Led Zeppelin olsun bunlar zaten benim gözümde tek.. Dinlerim de severim de..
Ama çaldığım tür olarak onlara yönelmemem hata oldu..
Hepinizin tavsiyesine uyup tek tek örnekler bulup izleyecem..
Eminim güzel olacak.. Çok teşekkürler..
P.S.: jeanluc senin lafın doğrudur :) benim asıl hedefim senin gibi keman çalabilmekti ama heyhaaat :)
Ayrıca birebir yardım edebilecek biri var ise gitar konusunda, sözlükten mesaj atarsa çok makbule geçer..

pulp, line, jazzstop, old city, ekşi limon... ilk aklıma gelenler. hepsinde canlı bateri duyarsınız, hiçbiri çok kaliteli değildir, hiçbirinde olmasa mektubun çalınmaz:)

arkadaş mekanları doğru söylemiş. fiyat konusunda sıralama yapayım ben de.
pulp - şişe bira 5tl, 50cl 6tl, votka 8 yada 9 olması lazım. cumaları mat çıkıyor, biraz serttir ama iyidir abiler.
line - şişe bira 8tl, 50cl 10tl, yerli votka 9tl yabancı 15tl. viski kola 17tl (viskiye göre değişir)cuma pijama, cumartesi indigo var pop-rock yapıyorlar, kızlar güzeldir.
jazzstop, line ile aynıdır fiyat açısından.
ekşi limon bunların en ucuzu 30cl 4tl, 50cl 5tl, votkada olsa olsa 7 falandır. cumartesileri neyse diye bir grup var tavsiye edilir.
old city'i bilemeyeceğim.

bir perşembe günü müzisyeni olarak jazzstopu anlatayım.
sapsanız giremezsiniz, çiftseniz girememe ihtimaliniz vardır.
kapıdaki arkadaşlar sizi almadıktan sonra kendi aralarında dedikodu yaparlar.birisi çıkıp, olm ben geçen gün burhan şeşeni almadım der gülerler...
alkollüyseniz giremezsiniz, nazik, mantıklı ayık gelmelisiniz kapıya.

hemen hemen hergün 00:30da günün grubu sahneye çıkar, salı, çarşamba, perşembe günleri aylık belirlenen konser programları olur.günün grubu sahneye çıkana kadar konser formatında dinleyicileriyle buluışan grupları dinleyebilirsiniz.
saat 22:00 civarı ön grup veya konser grubu sahne alırken, saat 00:30da günün grubu sahne alır 3-4 civarı bitirirken mekan 5.15e kadar açıktır.
mekan müşterileri eskiye göre gayet kaliteli olmakla birlikte,
konser grubunun kendi müşterisi 00:30a kalmaz, 00:30da grubun müşterisi 4ten sonra mekandan ayrılır. saat 4 olduğunda beyoğlunda kapanan bütün mekanların müşterileri jazzstopa akar ve ortam şenlenir...

ses sistemi çok pahalı değildir, ama bahsedilen yerlere göre çok daha titiz ayarlarnır ve çok daha kalitelidir.
rock değil belki ama perşembe günü grubunu tavsiye ederim. bir sözlük yazarı olan Güvenç Dağüstün sahne alır.aynı zamanda grupta da 2 sözlük yazarı ona eşlik eder. eğlence garantilidir.jazzdan türküye herşeyi çalarlar(çalarız).ünlü bir çok sürpriz konukta cabası...
ayrıca pazar gfünlerini tavsiye ederim sarper semiz, onur mete ikilisi grubuyla beraber sahne alır.yine bir sözlükçü olan erhan eçkin'in davulunu ve serhan yasdımanın eşsiz gitarını dinleme şansına nail olursunuz.flamenko sounduna yakın bir soundla çalarlar yabancı ve türkçe karışık.
onun dışında haftasonu uğramanızı tavsiye etmem adım atacak yer olmaz.

Soğutucu al elbette. Ama ilk gördüğünü alma.
Fanların bulunduğu bölgeler değişen pek çok model var. Senin dizüstü bilgisayarındaki ısı üreten bileşenlerin (işlemci ve sabit disk) altına gelecek konumlarda ve altta hava kanalı varsa o bölgeye hava üfürecek tipte bir şey al. Mümkünse sessiz de olsun çünkü kötü markalar pancar motoru gibi ses yapabiliyor. Bir süre sonra yansın gebersin şerefsiz der hale gelebilirsin.

Pil çıkartmak elektrik kesintisi gibi durumlarda elindeki canım kesintisiz güç kaynağından olman anlamına geliyor. Yeni nesil piller dolunca şarj etmeyi kesiyor ve takılı kalmalarının bir zararı yok diye biliyorum.

laptopu pilini çıkartıp kullanmayın.
laptoplar özellikle pille kullanılsın diye tasarlanmamıştır.
pil bir feature sadece.

yaz aylarının gelmesiyle bu sorun oldukça sık bir şekilde burada sorulacaktır sanıyorum (aynı gün içerisinde 3'üncü kez aynı cevabı c/p ediyorum). eski bir konu magduru olarak ben kendi kendine sıcaklardan dolayı kapanan notebook' uma çözüm için kompressor ile temizleme çözümünü geliştirdim.

bunu şu şekilde yapabilirsiniz:
bisiklet tamircileri (lastik) ya da oto yıkama ama daha iyisi internet cafelerde felan kompresörler olur, tazyikli hava püskürtürler. Bununla, bilgisayarın sağında solunda bulunan her türlü delikten içeriye hava püskürtürsünüz. Bunu ilk defa yapacağınızı varsayarak söylüyorum ki, yüzyıllardır okunmamış kitabın kapağını kapattığınızda meydana gelen toz kümesine benzeyen bir toz kütlesi çıkacaktır (hazır olun).

Burada dikkat etmeniz gereken tek şey var o da, kompressorlerin içerisinde su veya yağ zerrecikleri oluşur ve bunları da bilgisayarınızın içerisine gönderirseniz sorununuz kendi kendine kapanmamasından daha farklı olabilir. Bunun yerine, kişisel tavsiyem, öncelikle kendi elinize 30 - 40 saniye kadar havayı püskürterek kontrol etmenizdir. Baktınız su, yağ veya başka herhangi bir zararlı olacak şey gelmiyor havayı bilgisayarınıza yöneltebilirsiniz.

Ayrıca, nerelerine püskürtmek lazım diyorsanız, öncelikle işlemcinin hemen üstündeki deliklerden (fanın altındaki) başlayabilirsiniz. Daha sonrasında, klavyenin altı üstünü de temizleyin ki, susam, sigara külü v.s. aradan gitsin. Sonrasında da çoğu notebookta olan arka tarafında (altında değil, arkasında) düz çizgili alanlara girişebilirsiniz.

Bunu arada sırada (3-5 ayda bir) yapmak iyidir hoştur.
Fanın çalışmama sebebi ise, toz - pislik birikmiş olmasından olmalı. Eğer bozulmadıysa tabii. Yalnız öncelikle bunu yapmanızı tavsiye ederim.

teşekürler arkadaşlar...

Eğer notebookunuz pil %99 a düştüğü anda şarj etmeye başlıyorsa o zaman pili çıkartın yoksa her elektriğe takıp çıkarmanızla alet yeniden şarj etmeye başlar. 1-2 yıl içinde de batarya nanay olur. Ama direkman şarj etmiyorsa çıkartmayabilirsiniz. Tabii o zaman da elektrik giderse veriler kaybolur onu göze almanız laazım...

Isınma konusunda da fanları temizledikten sonra hala kesmiyorsa www.bitenekadar.com adresinde de görülebilecek rexpo 3 fanlı standı alabilirsin. Hem sessiz hem de iyi üflüyor sen bile hissedebiliyorsun...

bence de stand almak hayli işe yarar. fakat aldığın standin fanlı olmasının yanı sıra aliminyum olmasına da dikkat ederseniz, hiç fan çalışmadığında bile gayet soğuk olup bilgisayarı soğuk tuttuğunu hayretler içerisinde göreceksiniz...

altyapıyı illa band in a boxta hazırlayacaksan hazırla, sonra onu başka programa atıp orda okumasını yapman daha iyi olur bence...
midi olarak atsan mesela cubase'e...

efenim gallop bir dans müziği çeşididir klasik müzikte...
ya da ben öyle sanıyorum.

zira klasik balelerde de gallop bölümleri mevcuttur.belli bir ritmi vardır...

gallop'un başka anlamları da var. ancak, gitar tekniklerinden bahsedilirken de bunun ismi geçiyor, bir de böyle bir anlamı olmalı. teşekkürler yine de.

istediğim sorudan başlayabiliyoruz değil mi?
2. akustik piyano elbette dijitalden daha keyifli.fakat gerek taşıma kolaylığı gerek ses problemsizliği ve gerekse teknolojik üstünlükleri nedeniyle daha iyi. teknolojisine ihtiyacın yoksa, ses problemi de yaşamayacaksan akustik almanı tavsiye ederim.
1. sıfır piyano kozmetik açıdan iyidir.fakat bir piyanonun iyi bir piyanist tarafından iyice çalınarak belli bir süre açılmış olması gereklidir. böylece sesi daha homojen ve daha güzel çıkar diye biliyorum. içine dışına ve elbette sesine bakarak bence 2. el almalısın...
3. elimde var satılık değil :D

akustik satip dijital aldim.
verdigi haz eksikliginden dolayi cok mutsuz, gecenin bir yarisi calisabildigimden dolayi cok mutluyum. ama hangisi agir basiyor derseniz, keske akustigim kalsaymis.

alacaksaniz ciddi, iyi bir piyanistle birlikte gidin.

dijital alacaksaniz da, yamaha'nin iyi modellerinden alabilirsiniz imkan varsa.

cos ara beni yardımcı olayım. tanıdık var. indirim yaptırırız. yarın sabah antalya'ya gidip pazar öğlen dönüyorum. konuşuruz.

eğer bu cızırtı ses ile ilgili olmayan durumlarda da geliyor ise bendeki sorunun aynısı sanırım...
laptopu saatler boyunca kullanıyorum elektrik ile. bu cızırtı ilk bşta yoktu fakat sonradan olmaya başladı.soğutucu padi çalıştırdığım bir süre sonra geçiyor.
bir ısınma sorunu olarak yorumluyorum...

onun dışında cızırtı ses ile ilintili durumlarda geliyorsa muhtemelen hardware sorunudur.kabloları değeştirmekle başlayabilir ardından servise gidebilirsin...

virtual dj işini görür sanırım. gerçi wav çıkış veriyor record edince ama onu mp3 e çevirmek sorun olmasa gerek.

jet Audio da yapıyor bu işi

evet arkadaşlar daha onceden zaten sahip oldugum mp3directcut sayesinde yaptım. bu kadar kucuk bi program yapamaz diye kurcalamamıstım bile. yaptı ama.

eğer mp3ü wav haline çevirirseniz wav edit programları profesyonel bazda işinizi görür.
sound forge tek tavsiyemdir.
bazı wav edit programları mp3 de açabilmektedir. hatta forge açıyormuydu ne...
fade-in efekti ile şarkı başında hafif hafif yükselen ses efekti, sonunda ise fade-out ile aynısının tersini yapabilmeniz mümkün.
türevi reverb ve eko seçenekleri de cabası.
kes biç onları saymıyorum bile...

sony sound forge
kesin cozum

Her ölçü dokuz tık olarak düşün. Fakat 4/4 un aksine bu sefer 8 likler tıkları alıyor.

eger gercek bir metronomsa, ve bu tarz ritimleri gostermeyen eski bir metronomsa, her vurusu sekizlik gibi dusunerek.

yeni metronomlarda veya dijitallerde ise var genelde bu tip vuruslar.

ha metronom vermekten kasit herhangi bir seyle sizin tempo tutmaniz ise,

birki birki birki birkiüç, birki birki birki birkiüç diyişinize paralel gidecek 3 vurus yapmaniz.

birki - birki - birki - birkiüç
tak - tak - tak - takk

bana kızacaksınız belki ama elinizin altında internet deyu birşey var.acaba yok mu diye bir bakayım dedim lakin bir traktör römorku açıklama var.neyse zaten la traviata gayet ayrıntıya girmiş.

Örnekle anlamak en güzeli olduğu için 4lük, 8lik ve 8-16lık vuruşlarla 3 tane mp3 yapıp şuraya ekledim:

www.dosya.tc

(Her biri 5 saniye civarı)

edit: metronom 140.

aksak 9 8lik ritm demişsiniz. e güzel.
ama 3erli bölünme hangi vuruşta oluyor bunu belirtmemişsiniz?
3 2 2 2
2 3 2 2
2 2 3 2
2 2 2 3
hepsi 9/8liktir...
herhangi bir ritmi, sağlam biçimde saymak ve o şekilde çalmak, söylemek veya kaydetmek için iç bölünmelerine bölüp o şekilde metronom ayarladığınız veya düşündüğünüzde sorun hallolur.
misal: 2 2 2 3 = 9/8lik
12 12 12 123 sekizlik değerlere bölünmüşü...

6/8lik bir ölçü diyelim...
1 2 vurmak veya düşünmek yerine;
123 123 düşünüldüğünde çok daha leziz olacaktır...
keza içerik olarak aynı ama yapı olarak farklı oln 3/4lük ölçüde ise
12 12 12 çözümlenebilmekte...

hayir, in-ear monitor deniyor ona. soyledigi seyi duyabilmesini sagliyor, sahnede normalde muzisyenlerin onunde onlara bakan buyuk hoparlorler olur. (hani boyle arkasi size donuk uzerinde mrka yazan kara kutular olur ya sahnenin onunde, na onlar iste, monitor denir onlara), simdi teknoloji gelisti e tabi celik de degisti, artik onlar yerine kulagina takip bitiriyorsun isi.

ikinoktayedi'ye ek olarak daha açık anlatayım.O kulagındaki şey kendi sesinini duymasını yarıyo,sanatcı kulaklıgından kendi sesini duyuyor,diger kulagından da orkestrayı.Sarkı soylerken kendi sesinizi duymanız gerekir makamı dogru icra etmek için.Daha da halka indirirsek Ezan okuyan muezzinlerin tek elleriyle bir kulaklarını kapamalarıda bu yuzdendir

asil nedeni son iki yazilan sey olsa da,
ferhat'inki bence baska,

kulakliga biri sesleniyor devamli,
"dikkat et, dikkat et, detone oluyosun gitgide" diyor devamli. o da bu sekilde kendini frenlemeye, kontrol etmeye calisiyor.

ha basariyor mu? hayir.

kendisiyle uzun yıllar çalışmış biri olarak cevaplayayım...
efenim gayet in-ear monitördür kulağındaki kulaklık.
normalde müxziyenlerin olması gereken in-ear ayarları yaklaşık olarak şu şekildedir.

kendi sesini %60-70, klavye sesini %40-50, gitarı klavye ile yaklaşık, bas gitarı, entonasyonu oturtmak için %20-30 civarında ve en son davulun hihatlerini de %30-40 civarında ses seviyesi ile açarız.

ferhat beyde oranları bilmiyorum ama kendi sesi ile diğer bazı önemli enstrumanları da değişik ölçülerde kulaklığına ister.
fakat büyük ve önemli konserlerde bu kulaklığa sadece enstruman sesi gelmez.
bazı konserlerde sahne üstünde kapalı devre ses yayını yapılır.klavyecinin (özgür sevinç) headsetine bağlıdır ve olası aksiliklerde bazı kişilere komutlar verebilir."yaylılar iki ölçü ileri", "yaylılar do dem", "ferhat bir dakika","bas doğru çal" gibi; ara sıra özgürün muzipliği ile fıkra anlatması veya uluorta laf sokması da görülmüş şeyler arasındadır."ulaş kilo mu aldın olm"

ayrıca ferhat bey'in kulaklığı, standart in-ear monitör alıcısına bağlı, özel yapım, kendi kulak anatomisine uygun imal edilmiş bir kulaklıktır.markasını unuttum, 2006da ölçü alıp yaptırdılar birkaç çift diye biliyorum...ama fotoğraftakiler iki değişik model akg kulaklıklara benziyor, diğerlerini bozmuş veya eskitmiş olabilir...

cryptload kullan

ben kullandım bir süre, gayet başarılıydı.
premium account ile çalıştığını, internet explorer yaması veya ek programı gibi açıldığını (önce explorer açması vs vs) belirtmek isterim eğer faydası olacaksa...

sadece download yapacaksanız gereksiz bir şey. internet download manager falan kullanının veya önerilen başka bir şeyi. ama upload icin rapidshare uploader dan daha kullanışlı.

çalışma konusuna gelince siteden indirilen calısmıyordu en son hala indirilebiliyo mu onu da bilmiyorum ama. forum sitelerinde falan çalışan halini bulmuştum aradıgım zamanlarda öyle bir bakın.

jdownnloader +1000 (hep bu arti bir olayini kullanmak istemistim, artik gozum acik gitmicem)

şarkının adı "les toreoadors" bizet'nin carmen operası'dan bir parçadır.

duymadım ama yazılana yaptığım yorum.
bizet'nin carmen operasında ünlü bir bariton aryasıdır...
ya 1 ya 3. perdedeydi...

geçen cuma salsa partisindeydim. hiç birbirlerini tanımayan insanlar gyet güzel dans edip kaynaşabiliyorlar.

benim gittiğim kurslarda acayip erkek acığı vardı. kız kıza dans ederdi bir sürü kişi. biz erkeklerde durmadan partner değişikliğine giderdik. çok zevkli bişi aslında dans etmek. en azından ilk bir kaç derste nasıl durmanız gerektiği öğretiliyor. eskiden durmadan önüne bakan biriydim. o kursun ilk iki saati sayesinde duruşum değişti. hayata bakışımı değiştirdi desem yalan olmaz. ayrıca büyük pistleri olan barlarda genelde cuma akşam üstleri partiler olur. ankara garaj vardı misal kapandı. tango oluyordu orda. birkaç yer daha var. çaçanın üstüne düş bence. erkeğin karizmasına karizma katar.

okulda verilen matematik dersi gibidir latin dansı. nerede nasıl işe yarayacağı belli olmaz...

latin gecelerinde kızlar teklif ediyormuş; doğrudur. genelde hemcinslerim "yumuşakça" göründüğünden dansetmemeyi tercih edip kurslara gitmediğinden bu gibi özel dans gecelerinde kızlar ağırlıklı olur. aynı tür hemcinsimin rüyasında bile göremeyeceği güzellikte kızla ben dansederken latin kurs detayını hatırlatmakta çekinmem...

dans gecelerinde hangi kızı kaldırırsanız sizinle danseder. ayrıca şöyle birşey var. dans gecelerinde zaten reddetmek ayıptır.özel ve önemli bir mani olmadıkça edilmez. ne kadar çok partnerle dansedilirse o kadar çok pratik kazanılır.

ama dezavantajı da var tabi. az da olsa bildiğiniz danstan ötürü mekanlarda dans diye edilen sallantıdan zevk alamaz, herkes hoppidi hoppidi eğlenirken sabir durup içinizdeki statik enerjinin gideceği şarkıyı beklersiniz...

öğrendin,partnerinle partilere katılırsın, grup olarak partilere gidip dans edersiniz bi kaç yerde raslamıştım süper oluyor seyredenler de çok zevk alıyor, yapmaya falan çalışıyor. Murphy's de 2 defa raslamıştım çok eğlenceliydi. Sonunu düşünme bence, keyfine bak

Bazı yerlerde latin, salsa, tango vs. geceleri olur haftanın belirli günlerinde. Ankara'da tunalı hilmi caddesindeki tapas'da böyle geceler olurdu, millet kafaya göre dans eder, bir kesim izlerken içkisini yudumlar tanışır kaynaşırlardı. Gayet "nezih" bir ortamdı, fakat snobluğun da tavan yaptığını belirteyim.

Bizim gibi boks ringinden inmeyen baltalar için bu tür aktiviteler pek çekici gelmiyor, fakat latin danslarının yanında naçizane tavsiyem mutlaka vals öğrenin. Her gittiğiniz davette latin dansı çalmaz, fakat ciddi yerlerde vals yapmak zorunda kalırsanız sandalyeye yapışıp kalmak pek hoş olmaz.

Böyle bir şey teknik olarak mümkün değil maalesef.

remove dual bir programcık var, benim indirdiğim dual bir film içinde. açıklaması da şöyle

This is for removing second audio from movie.avi
1)Avi name must be the same
2)Move avi's into folder
3)Run run.bat
4)Have a only audio avi's
Enjoy!!!

anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla mümkün değil, çünkü dual olarak kaydedilmemiş. yani sesin üzerine kayıt yapılmış. dual kaydedilmiş olsaydı zaten dil seçenklerinden istediğinizi seçebilirdiniz.

tek bir sesi ayıklayabilecek bir teknoloji henüz yaygın bir teknoloji değil ve daha zamanı var ne yazıktırk i :)

mp3 için vokal silme zımbırtıları vardı ne kadar işe yarar bilemem de..

gerek müzik içerisindeki solist vokalini silme, gerekse film audio track içindeki dublajıo silme gibi işlemler sadece ve sadece frekans silme ile yapılabiliniyor. ve bu da çok sağlıklı olamıyor...
piyasadaki şarkılar içinde yapılmış programların tamamı bu sistem üzerine kurulmuş ve hayli başarısız programlar...
adamın seslendirdiği frekansları silebilir, arka müzikteki veri kaybını görmezden gelerek %42.7 başarı sağlayabilirsiniz...

(küsüratlı yaz, salladığın anlaşılmasın :p)

merhaba normalde ofis programları ile herhangi bir dosya pdf e çevrilebiliyor ama galiba sende eklentisi yok. aşağıdaki linki bir dene.
kolay gele
www.primopdf.com

selam kesinlikle herşeyi pdfe çeviren "do pdf" isimli ufacık programı önereceğim. bu program kendisini bilgisayara printer olarak tanıtıyor ve bir belgeyi hazırladıktan sonra print tuşuna basıyorsun, çıkan ekranda printerını seçmek yerine bu programı seçiyorsun, daha önce belirttiğim directory içerisine atıyor. gayet de güzel.
şu ana kadar photoshop, finale, word gibi birbirinden alakasız programlarla çalıştığım dökümanloarı başarıyla pdf haline getirdi...
tavsiyedir...