vize almak için zaten aracı kuruma gitmen gerekiyor. direkt konsolosluktan halledemiyorsun bazı ülkelerde. bunun dışında turizm acentaları da hiçbirşeye uğraştırtmadan vize veriyorlar.gerken herşeyi otel rezervasyonu, uçak rezervasyonu gibi şeyleri onlar hallediyor, üstüne 60-70tl gibi bir para ödüyorsun vizenin kendi parası hariç...

Colombia Supremo. İlla espresso makinasına gerek yok bunun için, tek kişilik bir french press alsanız da yeterli. Orta sertliktedir. Tadı ve kokusu da çok güzeldir.

nereden edinebilirim ?

camel 'ın kahvelerini al.

www.mehmetefendi.com
filtre kahvelerini siddetle oneriyorum, kurukahveci mehmet efendi dukkanlari disinda bir yerde satilmiyor saniyorum ama yaniliyor da olabilirim :)

sert içimli bir şey istersen Sumatra olabilir starbuckslarda vs satılan, işte kullanıyoruz biz süper gidiyor sabahları.

www.nestle.co.uk

kahve hiç sevmem (kendi görüşüm değil yani) ama çok meraklısı olduğunu iddia eden bir arkadaşım bu starbucks'taki kahvelerden alıyordu türlü türlü "bunlardan sonra nescafeye kahve demezsin" tarzı demeçleri vardı

bir esspreso makinası almanı öneririm. ama bu öyle elektrikle çalışanlardan değil. moka makinesi diye geçer, ocakta ateşin üzerine koyarsın altta su haznesi vardır, haznenin üzerindeki süzgeçte kahveyi koyarsın. kahve olunca buharlaşan su, kahvenin içinden geçerek üst kattaki boş hazneye dolar. çok lezzetli de olur ayrıca... kahvelerini de esspreso satan yerlerden alabilirsin. starbucks, kahve dünyası, tchibo'dan da alabilirsin. kağıt derdi de olmaz. bütün italya bundan içiyor evinde... afiyet olsun... baktın espresoyu sevmedin çok ağır geldi, normal kupa bardağın yarıdan azına espreso koyup başka bir kapta süt ısıtıp, sütü köpükleştirmek için tchibo veya mediamarktan bulabileceğin ufak mixerle karıştırıp üstüne dökerek capuchino da yapabilirsin. köpükle uğraşamam dersen aynı oranda espresoyu koyup cafe latte yaparsın olur biter...

bahsettiğim ilkel espreso makineleri mediamarkt gibi büyük mağazaların kahve makinaları bölümünde türk kahvesi makinalarının yanında durur.fiyatı ortalama 30-40 tl civarındadır. tavsiye ederim...

tobacco shoplarda satılır.
paslanmaz çelik olmasına ve sızdırmaz olmasına dikkat edin.
çok büyük alırsanız taşıması zor, küçük alırsanız kifayetsiz olacaktır. 6 oz iyidir.
15-50 lira arasındadır.

internetten sipariş verebilirisin.

çeşitli viski markalarının promosyonları oluyor bir de. viskiyle birlikte hediye ederseniz çok makbule geçer bence ama o promosyon olanlar küçük oluyor genelde.

(bkz: mudo concept)

eğer hediyelik olacaksa, içinde hunisi, bardağı vs vs gibi aksesuarları olan, tercihen deri kaplı, kutulu birşey daha şık olacaktır...

kaynağındasın ama haberin yok. kadıköy çarşısına, akmara bak 30 dan başlıyor.

(git: panterstore.com)

yeşil pasaportlunun baştan ayrıcalığı var zaten vize almak çok kolay, o istenen belgelerin hepsini vermek zorunda değil mesela.

Zaten eu da bulgaristan ve uk dışına vizesiz gidiyorsun. Ancak polislerin davranışlarında farklılık oluyormuki...

almanyadan trenle hollandaya gidiyordum ve yanımda almanyada oturma izni bulunan lacivert pasaportlu üç kuzenim vardı. hepsinin önce pasaportunu sonra oturma izinlerini noktasına kadar okuyan sınır polisleri benim (yeşil) pasaportumu alıp sadece ilk sayfasına (bilgilerimin bulunduğu kısım) ve fotoğrafıma baktı. başka tek bir şeye bile bakmadan pasaportumu bana geri verdi. bu konuyla ilgili anım bu kadar. ama diğer ülkelerde sınırlarda bir farklılık olmamıştı.

yeşil pasaportlu kardeşten daha bugün duydum
Almanyada iken bi polis memuru gelip ee bunda vize yok deyip arıza çıkarmış.

gri pasaport unut. gri pasaport sahibiyim, ama tek başıma ülke dışına çıkarken paşa paşa çalıştığım kuruma pasaportumu teslim edip, oradan alacağım antetli kağıdı vatan caddesindeki emniyet müdürlüğüne götürüp kendi pasaportumu teslim almam gerekiyor. onun dışında gri pasaportla giriş çıkış çok rahat. teknik açıdan yeşil pasaport işlevi görüyor ama devlet seni bir yere götürdüğünde, toplu görevlendirme veya ona benzer bir yazı ile birlikte sınırdan geçebiliyorsun. tek başına tatile veya başka bir yere giderken değil... yeşil ise, her ülkenin prosedürleri farklıdır. bazılarında vize istemezken, bazıları ister ama çok daha kıolay verir lacivertlere (yeni pasaportlarda kırmızı) göre bazılarıda kıldır uğraştırır...

adam vize olayını sormuyor. giriş ve çıkışlarda yeşil pasaporta ayrıcalık var mı diye soruyor. polisler, arama, kontrol, vb.

hiç bir farklılık yok yeşil pasaport vize almanızı kolaylaştırır. gümrüklerde uygulanan prosedürler kırmızı pasaport harici fark gözetmeksizin aynıdır.

Vize ve alma prosedürlerini biliyorsunuzdur. Cahil bazı sınır polisleri niye vize yok diye sorabiliyor, onlar da bir telefonla öğreniyor, özür dileyip gönderiyor. Onun dışında iyi veya kötü özel muameleyle karşılaşmadım.

boğaziçi köprüsünde düşürmüştüm. benimkisini başkasının kullanma ihtimali yoktu bunu belirteyim. polise gidip ifade vereyim vs vs dedim. tek plaka için gerek yok ikisine birden birşey olsaydı gerek olurdu filan dediler. bir süre ön plakam olmadan gezdim. ama gündüz, yakın mesafeden polis önünden geçerken tırsıyordum. plakacı bulup sahte plaka bastırdım. polisin dikkatini çekmemesi için. oldu da çevirse dahi anlatırdım durumu.. neticede ruhsat ve arka plaka vs herşey uygundu kurallara.. çevirmedi hiç.göze de batmadı. ama zamanım olmadığı için yapamamıştım. sonrada sattım arabayı, yeni sahibi yapmıştır şimdi.... sanırım asıl yapılması gereken trafiğe gidip durumu anlatmak. çok uğraştıracaklarını sanmıorum. ama varsa vaktiniz üşenmeyiniz...

bağlı olduğun terafik tescilegidipbir dilekçe ile düştüğünü ve yenisini çıkartmak istediğinzi söyleyin. onlar dandik bir kağıda plakanın nosunu yazıp veriyorlar. bu kağıt ile soförler cemiyetine gidip anında yenisini çıkarttırıyorsun. geçmişolsun.

yeterince sermayen varsa ya da çok sosyal şeytan tüylü falan bir adamsan yapabilirsin. aksi halde zor be hacı.

benimde beni zengin ediceğine inandığım bir projem var başlamaya hiç cesaret edememiştim, türkiyede olmayan birşey ama 3 gün önce ilk adımları attım,geri dönüş yok arttık,başladım. kesinlikle sende korkmadan başla işine.batsan bile tecrübe olur.ilerde yapmadım demezsin.

Şu zenginlerin klasik sözü her zaman beni gaza getirir: başlangıçta hiç birşeyim yoktu sadece parlak bir fikrim vardı.

bugax: umarım projen hayata geçer ve istediğini elde edersin dostum, bu gibi parlak fikirler akla geldikten sonra projenin batma ihtimali bile hoşuna gidiyor insanın gerçekten.
korkmaktan ziyade nereden başlayacağımı bilememenin verdiği endişe var sadece bahsettiğim gibi.

yahu bende de birkaç fikir var bir türlü fiziki bir adım atamadım... çok da alakasız bir meslek erbabıyım. birleşip voltranı oluştursak? en azından oturup bi konuşsak olma mı ?

benim de çok pis birşeyler yapasım var ama fikir bulamıyorum..

hayat tuhaf

jeanluc: abi şimdi oturup bi konuşsak deyince ayakta kalmışız gibi oldu. oturalım, konuşalım elbette. öncesinde ufak çaplı bi msn konferansı da yapabiliriz "bi fikrim var" kafasında arkadaşlar olarak. özel mesaj atarak ulaşanları bekliyorum.

lan yoksa hepimiz aynı şeyi mi düşünüyoruz?

odayı havalandırın ılık bi duş aldırın kusması iyidir zehirlenmez. hiç bir şey vermeyin içmesin..

sakız iyi gelir.hava alsın bol bol,üstüne fazla gitmeyin.o kadar hızlı içilir mi yahu!

2 bardak votka alkol komasına sokmaz yahu sarhoş bile etmez. sarhoş edip etmemesi sek olup olmamasına bağlı da sek olsa bile alkol komasına sokmaz

alkol sahte mi acaba 2 bardak votka bi şey yapmaz bence de başka bir seçenek aklıma gelmiyor. ya da besin zehirlenmesi.. en iyisi acil paklar sizi..
ağzıyla içmesini bilmeyen içmesin :P

her an aportta olun acile gitmek için.
bol su alkolü en hızlı vücuttan atan şeydir.
ayrıca olası sahte alkol zehirlenmesinde tedaviye bir miktar gerçek alkol içirerek başlatıyorlarmış. bilginiz olsun.
yinede bir süre daha düzelmezse arkadaşınız acile gitmekte fayda var.
geçmiş olsun...

hala geçmediyse doğru acile

durum nedir?

bişey olmaz. boyle durumlarda birisi elini kızın ağzına küçük dilinin olduğu yere sokup çikarticak böylelikle kız kusacak! sonra atın bir çekyata uyusun.

Söylenmiş zatende, bol su içirin, kusturun, kendinde değilse Direl acile gidin.
Birde, sağlam içerim diyip 2 bardakta kendini şaşııran arkadaşlarınızla bir daha içmeyin mümkünse

2 bardak değildir o, dahası da vardır 2 bira bardağı ile votka içmişse belki hocut.

metanolün antidotu etanol dür böyle bir şüphe varsa bir iki bira içmek iyi gelir, birada yamuk olmaz, lakin sizin arkadaş boş mideyle hızlı gittiğinden cozurtmuştur.

rengi beyazsa acile gidin, morsa helva yapın

teşekkür ederim arkadaşlar.
sabaha kadar uğraştığımız için bakamadım buraya. bol bol kusturup yıkadık, sızdı sabaha karşı, öğleden sonra da kendine gelebildi.
aç karna içti diye mi yoksa hakikaten alkole dayanıksız olduğundan mı bilemiyorum ama bana da ders oldu bir daha içmem böylesiyle :)

Ankara için Fortex Uğur abi geri kalan bütün şehirler için Master Card.

güzel bir hediyedir enstruman. değerini bilin (ki biliyor gibi tınlıyorsunuz)
enstruman eğitimi tek başına olmaz eğer gitar çalmayacaksanız. temel tekniği edinmeniz için kurs veya özel ders almanızı öneririm. onun dışında istanbul için bildiğim kadarıyla mine müzik vardır.(ismini yanlış da anımsıyor olabilirim) ama nişantaşı/teşvikiye'den hüsrev gerede caddesinden aşağıya inerken, yolun sonundaki ikiye ayrılan yolun sağ kolundaki binadadır.eğer yeri değişmediyse. önce netten kontrol edip isimle, daha sonra mekana gitmekte fayda var...

@emrekksal; belirtmeyi unutmuşum : ) istanbul'dayım.

@jeanluc; evet muhteşem bir hediye hele ki yıllardır düşünüp aklında yer işgal etmişse insanın : ) emin olun ki sevdiceğe dokunur gibi tutuyorum onu. nişantaşında yine kurtalan eksprss de çalmış bir abimizin müzik atölyesi de varmış sanırım aldığım duyuma göre. bahsettiiğiniz yeri de bir bulmaya çalışayım nişantaşı güzel bir seçim olur benim için haftanın 3-5 günü işsl sebeplerle geldiğimden ötürü.

aslında irlandalı değilseniz gümbete gitmeseniz iyi olur. minibüse biniosun otogardan, orda iniosun ucuzduz 2-3 tl falan.

otogarın orada sorun. yanlış anımsamıyorsam 2 tane ayrı gümbet dolmuşu olması lazım. ismi şehir içi olanı, gümbetin içine gider. bence bunu seçip otel ismini şoföre sorarsınız en yakın yerinde indiriver diye.
barlar sokağının oralardan da geçiyor "şehir içi" dolmuşları.

Dolmuşlar çalışıyor Bodrum - Gümbet arasında. Oldukça sık geçiyor ve yaklaşık 15-20 dakika sürüyor.

havaş ile otogar'a geldikten sonra turuncu renkli dolmuşları bulunuz. eğer ki gümbet barlar sokağı'na en yakın yerden geçmek istiyorsanız turuncu renkli dolmuşlardan "bardakçı" isimli dolmuşa bininiz ve şoför zaten gümbet merkeze geldiğinde "gümbet" diye haykıracaktır. dolmuştan indikten sonra sola doğru yürürseniz gümbet barlar sokağına varabilirsiniz.

ayrıca sami plaza'yı gördüğünüz vakit gümbet merkezdesiniz. artık oradan yürüyerek ulaşımınızı tamamlayabilirsiniz.

(bkz: luthier)

bu bölümü okuyanlar, çalgı yapım ustası (luthie) oluyorlar. belki önce birisinin yanında staj gibi asistan olarak daha sonra bir atölye açıp ona göre çalışıyorsunuz...

fakat meşakatli konudur. özellikle yaylı çalgılar ailesi luthiesi olmak için "aa puanım buna uyuyormuş, neymiş bu bi araştırayım güzel görünüyor" türevi bir düşünce balonuna sahip olmamanız gerekmekte...

enstrumanları sevmeniz, müziği sevmeniz, saatlerce milimetrik kalınlıklarla haşır neşir olarak detay çalışmanız gerekecek...

bölümden mezun olmuş, ustalar, çalışanlardan ziyade: bölümde okumakta olanlara ulaşmak isterdim,
bunu internetten yapabilir miyim?
sizin tanıdıklarınız var mı bölümde okuyan?
bizzat bölüm öğrencisi misiniz?

sorunuzdan önceki son cevabı ben yazdığım için üzerime alınarak cevaplıyorum.
ben bölüm öğrencisi değilim; esasen öğrenci de değilim. fakat konu ile ilgim kemancılığımdan ötürü.
o bakımdan bilgim var ama her detayını bilemem...
direkt olarak okula gidip araştırma yapın isterseniz. veya forumlarda birileriyle tanışın.
muzikfakultesi.com forumunda konu ile alakalı birkaç üye vardı yanlış anımsamıyorsam.
kolay gelsin...

aynı zamanda itü türk musikisi devlet konservarı bünyesinde de çalgı yapım bölümü var. ona da bakabilirsiniz...

yilindan ziyade kalitesi önemlidir sanirim.
buna benzer durumlar icin bir web sitesi vardi sanirim,fiyat bicmek icin.
antikaci özellikle müzik aletleri konusunda uzman bikac yerden teklif alin.

: )
kim söyledi ?
buna güveniyor musunuz?
şansınızı mı deniyorsunuz?
ola ki antika değilse milletin size götüyle gülmesine tahammül edebilecek misiniz?

www.supermeydan.net

www.supermeydan.net

sıkça sorulan sorularmış: www.supermeydan.net

dogru bi tespit yapmis idexo
ben gidip beyazittan 50 liraya keman alip 200 yil bekletsem,degeri artmaz,antika olmaz sadece eskir:)
bende mesela 1870 basimi bir almanca kitap var,istanbula seyahat adinda ,degisik bi eser kitaplik icin ama antika degeri oldugunu hic sanmam.sadece eski,hos bi kitap.
ama eger antika oldugunu dusunuyorsaniz kontrol ettirin.

yok birilerinin gülmesi değil de maddi değerinin bana daha önce söylendiği kadar olmaması canımı sıkar herhalde neyse idexo'ya özel olarak teşekkürler o vakit.

bir kemancı olarak;
eski kemanlar, her halükarda yenilerinden değerlidir.
ayrıca ağacın kalitesi, ustanın ünü, yıllar karşısında meydan okuma katsayısı, bu kadar süre ne kadar iyi korunabildiği, çalınabiliyorsa çıkan sesin kalitesi ve rengi gibi bir takım hususlar düşünüldüğünde fiyatı da değişkenlik gösterebilir.
eğer hala ilgileniyorsanız özel mesaj atın. istanbul içi için güvenilir bir luthie önerebilir, ortalama bir değer öğrenmenize yardımcı olabilirim...
ardından satıp satmamak veya diğer luthielerle araştırıp araştırmamak size kalmış.
iyi günler..

Aylık 480 gibi düşünüyorsunuz da, onun %80'ini alacak onu ekleyeyim. %20'si dönünce.

italyanın kuzeyi pahalı güneyi ucuzdur, konaklama güneyde tek göz oda 100 euro, bir ev aylık 300 euro falandı ( her şey dahil, eşyalı, elektrik, su, ısınma cart curt) kuzeyde iki katı üzerinden düşünmekte fayda var. istanbul - güneydoğu farkı gibi düşün işte.

bunun dışında hizmet sektörü pahalı, gıdalar türkiyeye benzer fiyatta. gider de pizza yeyim dersen 6 eurodan aşağı ödeyemezsin, ama bir kilo elma 1 euro, bir lt süt yarım euro falandır. yani kendin pişir kendin ye yapmakta faide var.

okulun yardımı ile rahat geçinir bence, ben epey biriktirdiydim, onla da gezdiydim valla :)

italya pahalıdır ama çok değil.
restoranda yerseniz kalitesine göre, içeceklerinize göre değişir. ama pahalı bir yemek yemiş olursunuz.
pizzeria türevi yerlerde yerseniz kocaman bir dilim pizzayı 2-3 euroya yiyebiliyorsunuz.ki zaten 1 tanesi sizi doyurabiliyor. olmadı 2 taneye kesin.
alkol için marketleri seçin yine.sigara pahalı baya.içmiyordur umarım.buradaki fiyatının euroya çevrilmiş hali.7tl marlboraysa orada 5-6 euro.
marketlerden alıp evde yemek yapıldığında mevzu daha da ucuzluyor. market alışverişinde en fazla ödediğim sanırım 20 euro civarıydı.çok gözünüz korkmasın bence. ama yine de tedarikli gidin...

480 eu yetmez ki hibenin %80'ini alacak. yurt da mı kalacak ev de mi akalcak bu çok önemli, çünkü en büyük masraf konaklama. yurtta kalacaksa yemek onlardan mı yoksa odalarda mutfak var mı vs. bu ve benzeri soruların cevaplarını biliyorsa yapacağı harcama konusunda da bi fikri olur. italya aşırı pahalı bi ülke değil cenovayı bilmiyorum nasıl bi yer ama ararsa ucuzunu da bulur pahalısını da.

Bu arada, hibenin %80'ini toplu alacak. Yani 5 ay kalacak ise, (5x480)x0,8 = 1920 euro'luk bir meblağ yatacak hesabına. O da hemen yatmıyor, eklemekte fayda var.

torino'da 270 euro kira veriyordum paylaşımlı odaya, 360 euro tek kişilikti. ancak bunlar okulun anlaşmalı apartmanındaydı, kendi eve çıksa daha ucuza gelir tabii.

yiyecek içecek pahalı değil, özellikle market alışverişi yapıp evde yemek yaparsa gayet türkiye'ye yakın fiyatlarla doyar. meyve sebze ucuz ve taze, elli çeşit et sosis pastırma var onlardan da kesesine uygun bulabilir. ben toplu halde malzemesiz pizza alıyordum mesela, sonra taze taze biber, mantar, zeytin, salam falan koyup gayet de ucuza doyuyordum.

ha bir de şaraplar ucuz ve güzel :D dico varsa dico bulsun bi tane buranın bim'i gibi :)

ilk araba ıcın uzak dur. daha az tehlikeli seyler dene.

hidrolik olmayan direksiyon, abs yok, yol tutuş Allah a emanet. Kaç yüz bin km de motoru gene Allah bilir. İlk araba için oldukça yanlış bir seçim zevkle kullanamazsın.

:( hep vosvos um olsun istemiştim

bi 4bin de masraf için varsa sen bilirsin...

fazla romantik bi hayal, onun yerine 6-7 bin ver twingo al derim.

yok aman diyeyim, bir de cinsiyet bayan olarak kalmış aklımda. o zaman hepten almayın.

mantıken tabiki de vos alınmaz ama vosu seven alır. aynı şekilde benim kuzen de satıyor 4.000tl hatta 3.5a bırakacak. normal günlük kullanıyor gaz taktırdı masrafı vardır heralde o kadarını bilmiyom. sonuçta 40 yıllık araç.

uğraşamam ben keyif için alıyom dersen 4bine alamazsın zaten vosvosu sen bilirsin. :))

ahahahaha, "üzerine X koy Y al"cılar türemiş bile :D
ama hakkaten vosvos alma hayallerı falan...bir hevesten öte olmamalı-bkz: üniversiteye adım atan her gencin interrail geyikleri-
ilk ay yolda kalırsın, gercekcı olalım.
sevgıler.

al bence ya.
çünkü sonradan parayı bulunca vosvosa bineceğime şunu alırım diyorsun ve vosvos sevdası hevesini alamadan geçip gidiyor. yolda falan vosvos görünce seviniyorsun ama bir kez almaya cesaret edememiş oluyorsun işte, hep bir ukte olarak kalıyor.
ühühü ben alamamıştım sen al. bir de sarı, pembe ya da kırmızıysa nefis. vosvosu kullanırsan zaten ondan sonra her arabayı kullanırsın.

uno al uno ,vosvos başını agrıtır beni arabadan soğuttu tamiri bakımı yolda kalması nazı kibiri derken bir de bakmışsın bütün emeklerin paran sinir harbin boşuna

vosvos çok güzel bir otomobil, duruşu var, tarzı var.

ama 2011 yılı için uygun değil.

eğer işinde gücünde insansan, öyle haftasonu falan değil de her gün kullanacaksan, günümüz trafiğine adapte olamaz..

bence twingo al, mümkünse klimalı al, hid. direksiyon çoğunda var zaten.
uno (fiat grubu) çok adi araba. twingo derim.

şahin doğan al ilk araba için. az masraf çıkarır. parçaları ucuzdur. uğraşma vosvosla falan...

eğer şase ve kaporta sağlamsa, motoru sıfırlanmışsa tek marşta basıyor ve çalışıyor; durduk yerde stop etmiyorsa iyi araçtır vosvos. 2. el araçlar içinde hiçbir zaman modası gitmeyecek, meraklısına hep satılabilinecek bir araç... ayrıca modifiyesi de mümkün araçtır. (modifiyeden kastım performans değil elbette, üst açımı vs vs)

vosvos un servisi özeldir.Heryerde yaptıramazsınız.Bu işin özel yerleri var fan clupleri var.çok meraklı olmanız gerekir.Dayımın vardı haytının yarısını ona adamıştı.

tiheeyt
sağolun arkadaşlar! bir arabam olsundan ziyadem vosvosum olsun istemiştim. şöyle bal rengi, koltuklar karamel rengi. uuuu. işte ben de aynısını düşünmüştüm, motoruna bakım yapmak lazım, bir ton masrafı çıkar bilmem ne. haftasonları kullanıcam sadece :/ çok romantikmiş hayalim sahiden yea :/

firenze olarka baksaniz belki cikar bisiler.yani ben sanki bazi havayollarinda firenze diye gordum gibi.

en.wikipedia.org

hatta ve hatta wikipedi boyle dedi.

Tamam havaalanları varmış ama sanırım Türk firmaları uçmuyor. En ucuz Lufthansa buldum o da Münich aktarmalı 800 Euro.

Aceba buradan uçakla Roma'ya gitsem oradan tren kaç paradır ki? Daha da önemlisi kaç saat sürer sapık gibi 6-7 saat değildir diye umuyorum.

istanbul-floransa uçuş mevcut. sanırım alitalia'da olması lazım.
ama roma'ya gidip oradan otobüs veya trenle de gidebilirsiniz...

www.ekobilet.com
www.expedia.com

bunlar güzel biletler bulur.

roma'dan 4-5 saat filan sürüyordu trenle

Milano Centrale'den Floransa'ya hızlı tren ile 01:45 saat 53€, Roma Termini'den Floransa'ya 01:35 saat 45€. Tabi daha ucuz (30€ civarı) ama daha uzun süren (maks. 03:30 saat) intercity trenler de var.

Detaylı bilgi için:

www.trenitalia.com

geçen yaz floransaya gittim istanbul'dan. alitalia roma aktarmalı gönderiyor. roma yolu daha kısa sürer. zaten roma floransa arası uçakla yarım saat kadar tutuyordu. uçak yükseldi sonra 3-4 dk kadar sabi kaldık sonra inişe başladık :)

roma üzerinden trenle de gidebilirsiniz.

biz uçakla 190 euroya gitmiştik alitalia ile. pegasus ile roma artı firenze'ye tren de arkadaşlarıma 140 euroya mal olmuştu. fiyatlar gidiş dönüş tabi.

Ben Munich'e ucmustum giderken, rahat bir yolculuktu.

hepsinden de alışveriş yaptım , hepsine de güvenilir (:

limango dan bi gözlük istedim iki gün önce sonra dedim bi şikayet var.com a bakayım bazı gözlük alan insanlar eminönünde satılan gözlüğü getiriyorlar diye yorum yapmıştı birçok şikayette de ürünler kalitesiz yada kullanılmış vs demişlerdi. bende çok korkuyorum şimdi limango'dan bakalım nasıl olcak..

gözlük alan var mı buradan, kötü mü çıktı?


ama markafoni baya iyi, şimdiye kadar sorun çıkmadı.

trendyolu bilmiyorum.

peace

trendyol ve başka birçok siteden alışveriş yapıyorum. ürünlerin kargolanma sürecinde trendyolun bazen geç kaldığı haricinde bir memnuniyetsizliğim olmadı.

trendyoldan şaşma.

limango'dan çok önceden birkaç alışveriş yaptım sorun çıkmadı.
markafoni güvenilir.
trendyol da sözlükteki tek tük kötü yorumu saymazsak güvenilir gibi duruyor.

hepsi güvenilir ancak hizmet ve sattıkları açısında 1 numara markafoni bence. trendyol dan da markafoniden de 30 dan fazla alışverişim oldu müşteri hizmetleriyle ilgili bir durum oldugunda trendyol ugrastırıyo. markafoni de alakasız bir soru sordugumda bile telefonla arayıp cevap veriyolar. bana özel şeyler değildir herhalde bunlar ama durum bu.

limango dan 2 kere alışveriş yaptım bir sorun yoktu.

Sait çiftçi'de iki kere rapor alma girişimim oldu. ikisi de başarıyla sonuçlandı. erken saatlerde gidiyorsun, öğle arasından sonra raporunu alıp evine dönüyorsun. yarım günde işin bitiyor. fiat bilgisini net hatırlamıyorum ama 100 civarı olsa gerek. eline kağıt veriyorlar tek tek dolaşıyorsun sıraya giriyorsun. ama en önemli nokta alır almaz kağıdını kan vermeye git çünkü öğleden sonraya kalmaması lazım kan verme işleminin...
kolay gelsin.

native ses kartı kullanılacaksa (dsp siz) ram komasına girmek lazım

işlemcide çekirdek komasına girmiş i7 dicem 800 lira olayı var,

i5 leri bir araştırsınlar diyecem o zaman.

oyun da oynarız diye ekran kartına para şeyetmesinler günah.

intel 8400 3.0 ghz den aşşağı işlemci bu devirde zor kullanılır.
güzel bir ses kartı alın.
4 gb ram ve üstü olabilir.
en az 320gb harddisk.
60 liraya kasa
on board ekran kartı işinizi görür. paranızı ram ve işlemciye harcayın.

ram cpu önemli.
maudio serisi ses kartı işlerini görür.
kolay gelsin.

(bkz: kurabiye fener)

fener için opera'nın legal versiyonunun recep tayyip erdoğan için söylenmiş hali.

kurabiye değil kuuu-raaa-bii-yee xxx

aslında en güzeli de 'sen anladın tayyip'. yine aynı ritm ile söyleniyor.

:)))

bi de küfüre karşıyız diye başlayan slogan vardı, unutmayalım :)

nereye gidip ne getirecegine göre değişir, 3 tane iphone 3 tane ipad icin amerika ya gidilmez yol parasını cıkmaz :D fazlası da riskli. almanya dan dslr getirilebilir belki ama daha karlı olsun diye.

free shop için yurtdışı git-gel yapmak kadar mantıklı.

2-3 ay sonrası için mantıklı olabilir. zira pegasusun 59euroluk kampanyaları mevcut...
ayrıca vize için ne kadar verileceği de önemli... vizesiz yerler daha mantıklı olabilir...
tamamen ne getirileceğine bağlı...
aynı para bile olsa, en azından gidilip, görülmüş olur...

alacağın ürüne göre değişir. pahalı şeyler için evet yapılır mantıklı. yani belki cebinden aynı para çıkmış olur ama gezmiş görmüş olursun.

bence dinlenilen müzikle, daha doğrusu ilgi ile alakalı olması gerekiyor bu seçimin. yani dışarıdan birisinin "al bir midi bak keyfine" ya da "ibanez jem 1000in1 süper" demesi pek bir işe yaramaz. az çok denemişsiniz zaten, hangisi keyif veriyorsa ona yönelin derim.

bass gitara başla bence. çok zor bişey değil.

misery loves company, bas gitar hakkında söylenebilecek en yanlış şeylerden birini söylemişsiniz. detaylı bir şekilde bir entrymde de yazmıştım:

(bkz: bas gitar çalmak/@resistance is futile )

kısacası eğer odaklanmak, gönül vermek istiyorsanız kolay diye bas gitara başlamayın. gerçekten çalmak istiyorsanız başlayın.

bununla beraber, kendi kendinize çalışacağınız için, bas gitar çok isabetli bir seçim olmayabilir. bas gitar grup içerisinde kendini belli eden bir enstrüman. tek başınıza çalışmak istediğinizde motivasyon sıkıntısı yaşayabilirsiniz.

kuzenimin de müzik geçmişi sizinki gibiydi, klarnete heves etti. yaklaşık 1 sene civarı haftada 1-2 ders aldı, şu anda inanılmaz çalıyor. şimdi burada klarnet çalan biri "klarnet o kadar kolay değil" diyebilir tabii, ama fikir vermesi açısından şeyettim.

öneriler için teşekkürler.

bas gitarı çok gitarist olduğu için ve rock müzik seven çok insan olduğu için düşünüyorum. yani profesyonelleşebilmek diğerlerine nazaran daha kolay gibi geliyor.
klarineti de ülkemizdeki gibi değil, alto klarinet olarak dinlemeyi seviyorum ve çok hoşuma gidiyor. özellikle şuradaki klarinet sesi (türünü bilmiyorum) beni benden alıyor:) www.youtube.com

bass gitar yalnızca ritim yapmak mıdır? mesela solo atılır mı bass gitarla? electro-bass gitar diye bişey var mıdır?

yan flüt tavsiye edebilirim, üflemesi neyden daha kolaydır, metalden tut klasik müziğe kadar her türle uyum sağlayabilir, keman gibi iyi bir müzik kulağı gerektirmez, çok profesyonel olmadıkca fiyatı uygundur, her yere taşınabilir. önceden nota bilgin varsa ilerlemsi kolaydır.

Boş değilsiniz, müzik temeliniz var. Enstrüman eş gibidir. Aile, dostlar "bak bu sana çok uygun" deyip birini tanıştırabilirler, sahiden görünüşte uygun da olabilirsiniz ama hiç anlaşamama ihtimaliniz de var ve çok büyük. Çok iyi çalmak istiyorum diyorsunuz, bu çok uzun ve zor bir iş olacak. Yaş çok önemli değil ama yormayacak bir enstrüman bulamazsınız. Evlenecek insan aramak gibi. Uzun lafın kısası biz size görücü usûlüyle bile enstrüman bulamayız, sizi hiç tanımıyoruz. Enstrümanınızı kendiniz bulmalısınız. Ayrıca bir şeye heves edip hemen başka bir hevese yönleniyorsunuz gibi bir tablo çizmişsiniz. Öyleyseniz bir tanıdığınızda olan bir aleti ödünç alıp çalışın, hevesiniz geçerse boşu boşuna para vermiş olmayın.

videodaki klarnet, batı klarnet. si bemol aktarımlıdır...
temelde hangi enstrumanı istiyorsanız onu çalın. dışardan sadece teknik olarak bilgi alabilirsiniz. ve hiç kimse size objektif yaklaşamaz. kendi enstrumanları için en zoru ya da en güzeli diyeceklerdir...
ama elbette kendi aralarında zorlukları olsa da, her enstruman zordur. sadece uğraşabileceğiniz, uğraşırken ulan saat kaç oldu çıkıp hatunla sinemaya mı gitsem demeyeceğiniz bir enstrumana başlayın...
elbette temelinde öğrenmesi daha kolay enstrumanlar, flüt, klarnet, klavye, gitar, bas gitar...

meraklılara dip bilgi. profesyonel kemancıyım ikincil enstruman olarak piyano çalıyorum. hobi amaçlı davul bas ve klarnet çalıyorum.
saygılar..

ayrıntılı cevaplarınız için teşekkür ederim.

keman, klarinet, bas gitar seslerinden hoşlanıyorum. keman fazla entelektüel gelebilir benim çevreye o yüzden önyargım var:) si bemol klarinet yada bas gitar öğrenicem sanırım.

kendi başıma değil de, kurslara giderek öğrenmeye çalışsam fazla mı kazıklanırım?

Kemal niye entelektüel gelsin? :) Kemanla çaldığınız şey önemli. Hamamcı Teyze adlı eseri icra ederseniz hiç de entel gelmez :)

Kurs veya hoca özellikle başlangıç için önemli. Kazıklanmak olarak bakmayın.

piyanonun altına mantar izolasyonlardan koyun üzerine de halı serin, deneyin bakalım nolcak.

Yapı marketlerde veya büyük süpermarketlerde çamaşır makinesi altına konmak için kauçuk pedler satıyorlar. Oldukça kalın ve ucuzlar, kesip birkaç kat yapıp ayaklarının altına koyabilirsiniz.

elektrik piyanoyu mümkünse alt kattaki salonun üst katında bir yerlere yerleştirmek mantıklı olabilir. ayrıca sesi direkt olarak ileten bacakların altına birşey yapsanız zaten çözülür, komple kapatmanıza gerek kalmaz. ama neticede adam bir kez kıllanmış, aramışsa ne yaparsanız yapın, oda içinde oda şeklinde profesyonel yalıtım yapmayacağınız için o sesleri duyacaktır...
köpük de iyibir yalıtım malzemesi olabilir piyano bacakları altına...
kolay gelsin...

uçak yemeği hakkında konuşabilirsiniz.

standupçı gibi takıl diyosun. bakayım. bunu bi yerine sıkıştırırım. keşke uçakla gelseydik de klasik uçak yemeği esprisi yapsaydım derim. ama iett ile geldik derim. tamam bu varan 1.

espri değilde,böyle sempatik olmaya çalış.rahat tavırlar sergile

iki üç hafta önce bunla ilgili bir duyuru olmuştu. bi arat ya da yeni bir duyuru ile o duyuruyu buldurmalarını iste arkadaşlardan. orada istediğinle ilgili cevaplar vardı. genelde şikayetçiydi arkadaşlar oradaki yaklaşımdan.

heyecanlanınca abidik gubidik hareketler yap. heyecanlanmazsan da heyecanlan! heyecanlandığında komik hareketler veya sakarlık yapacak adamı görmek isteriz televizyonda.

he-ye-can!!

mavi donun olduğunu belli etmeye çalış :) yarın kap gel derler :)))

iyi olduğunuz ve kötü olduğunuz konuların tersini söyleyin, soru sorarken kötü olduğunuz yerlerden geliyor çünkü.

çok heyecanlıymış tavrı takın.

sözlük yazarı olduğunu söyle, belki torpil yaparlar:)

yazar olduğumu söylemiştim. zaten badim de bi yazar olucak. sözlükteki badilerden birine haber ederim. yazılanları okudum, reyting kaygısıyla kesin seçebilirler beni ya. düz adam da değilim. bakıcaz artık. 45 gn içinde haber ediceklermiş çarşambadan sonra.

45 gün var ise şimdiden wikipedia ve sözlükle haşır neşir olmaya bak.

mesleğiniz üzerinden gidebilirsiniz... ingilizce öğretmenliğinde öğrencisiniz...
yani...

bırak gitsin dönerse senindir
:)

keman aslında görece kolay bir çalgı. ama büyük hedefler koymadan, küçük adımarla.

hocanızı değiştirin ve kendinize minik, yapabileceğiniz, yapınca da tadını alabileceğiniz hedefler koyup bir-iki tanesini yerine getirin. o zaman korkunuzun yerini sevgiye bıraktığını göreceksiniz.

hakkaten.

bir profesyonel kemancı olarak;
keman zor çalgıdır evet. bunun bilincinde olunduktan sonra (eşşek kadar adamlarız afedersin), nasıl ne şekilde ve ne yapmak gerektiğini bildikten sonra belki kolaylaşmaz ama üzerinde çalışması daha keyifli olabilir...

şöyle bir durum da var ayrıca...
keman gibi gayet meşakatli bir enstruman, "aman ben bir enstruman çalmalıyım, müziğe yatkınım çünkü" mantığı veya benzer bir düşünce balonu ile birlikte başlanırsa 2-3 ay bilemedin 6 ay sonra ters teper bünyede... mümkünse sizi yormayacak kapasitenize daha uygun bir enstruman çalmayı deneyin...
yok keman üzerinde ciddi bir sevginiz, aşkınız varsa, fakat salt zorluğundan korkuyorsanız mümkün olduğunca kemanla daha fazla vakit geçirin...
bu, illa elinizde olacak boş tel çekip yurt arkadaşlarımı bunaltacağım demek değildir. her gün düzenli biçimde çalıştıktan sonra, yolda yürürken, ders çalışırken, yemek yerken yapabildiğiniz her zaman (bazen uyurken) keman ağırlıklı sizi geliştirebilecek, kemancılığınızda fayda sağlayabilecek müzikler dinleyin.
ilk öncelikle farid farjaddan uzak duruyorsunuz, sonra "bach solo keman partita & sonatlar" isimli albümü ediniyorsunuz (3 cd'den ibaret albümdür, internetten de edinilebilinir), schindler list, scent of woman türevi film müziklerinden oluşan playlistinizle elinizde keman olmadan da keman çalışmaya devam ediyorsunuz...

ama dediğim gibi. zor olduğunu unutmayın. ama korkacak, kaçacak birşeyiniz de olmamalı...

daha dün annemizin vs çalarak, önünüze ufak aşması kolay hedefler koyarak mutlu olma yoluna gitmenizin uzun vadede bir faydası olmayacaktır... zira siz bilmem kaç ay sonra elinizde 20 küsür adet daha dün annemizin ebatlarında ve kalitesinde şarkıları çalıyor bulduğunuzda kendinizi, keman çalamadığınızı, gereken teknik gelişimleri göstermek yerine parça çalımına kaydığınızı, "sıfıra sıfır elde var sıfır" durumuna düştüğünüzü göreceksiniz...

son söz (nacizane): hobi amaçlı dahi olsa, keman çalışmak ile keman çalmanın arasında uçurum fark vardır. sürekli bir parça çalarak keman çalışmış olmazsınız, ardarda çalmış olurusnuz... önemli olan, tekniği ilerletme amacı ile çeşitli egzersizleri, gamları, etüdleri çalışıp, ciddi bir konçerto ile "parça çıkartma hevesi"nizi geçirmenizdir...

saygılar.

1. toplu taşıma aracı.
2. mecburiyet. işe gitmem gerek. o güzergahta başka araç yok.
3. sabah 7,30 ve akşam 18.30
4. avcılar ve cevizlibağ
5. içten yanmalı motorlara sahip otobüsler ile sistem görev görür.

bir metro değil

1. kızgın kumlardan serin sulara atlamaktır(özellikle akşam 7'de menzile girilen boş koltuğu kapmaya çalışırken)
2. kızlara hava olsun diye(bu soru olmamış)
3. sabah 9 akşam 6
4. şirinevler-mecidiyeköy

1-ulaşım şeysi.
2-mangal yapmak için?! ulaşım için tabii ki. okulum metrobüsle alakalı değil o yüzden lazım olduğunda kullanıyorum net bir cevabı yok.
3-lazım olunca kullanıyorum belirli bir saati yok. öğrenciyim.
4-edirnekapı'dan biniyorum. genelde mecidiyeköy'de iniyorum ve aynı dönüş şekli.
5-tekerlekler var, ilerliyor falan.

1- hızlı giden oturgaçlı götürgeç
2- halkla kaynaşmak, kendimi halka daha yakın hissetmek istiyorum.
3- hafta sonları akşam
4- uzunçayır - mecidiyeköy
5- içine yüzlerce kokan insanı bindirirler, şöför yallah der basar gaza, otobüs gider

1- çoğu zaman kalabalık, sıkış tepiş bazen de konforlu yolculuk aracı
2- yolumu kısalttığı için kullanıyorum
3- genelde cuma ve pazar akşamları kullanıyorum. öğrenciyimm.
4- zincirlikuyu-avcılar duraklarından biniyorum.

1- ulaşım aracı
2- ulaşım. trafik sorunu olmaması, gideceğim yere hep aynı sürede gitmesi güzel bir şey.
3- sabah akşam. öğrenci.
4- zincirlikuyu
5- bazı saatlerde ek sefer sayısını arttırmaları ve bazı durakların merdivenlerini genişletmeleri lazım. bunun dışında fena değil.

1-yaşamıma eklenen günlük 1 saattir. Eskiden 1 saat daha uzun sürüyordu yolum.
2-öğrenciyim, işçiyim.
3-sabah ve akşam pik saatlerde.
4-uzunçayır
5-2 li diziler halinde otobüsler ilk duraktan kalkar. içine alabildiğince insan biner, kalitesiz, iğrenç bir ortamdır ama hız söz konusu olduğundan bunlar yok sayılabilir. metrobüsün şuanki işletim sistemi insana saygısızlıktan başka bir şey değildir.

1. yolculuk süresi istanbul gibi bir metropolde stabil olan harika bir iki ulaşım gerecinden biri.
2.mköye, gayrettepeye, barbaros bulvarı vs ye ulaşmak.
3.sabah erken de bindiğim olmuştur, öğlen de, akşam üstü iş çıkış saatlerinde de, gece yarısı 4'te de.
4. genelde avcılar/mköy.
5. bilmiyorum, biniyorum gidiyor, beni ilgilendirem kısım da bu.

çok sık aralıklı kalkıyor ama hep aşırı kalabalık. bunun da nedeni alternatif güzergah hatların kaldırılıp metrobüse kanalize edilmesi yolcuların. insan sayısı da her geçen gün 3 çocuk yapılıp arttığı için bu sıkıntının çözümü nedir bilmiyorum. onun dışında iyidir, iyi metrobüslük yapmaktadır.

1. kadir topbas projesidir. demiryolu/metro yapmayi beceremeyen bir baskanin projesidir.
2.hic kullanmadim ankara'liyim arasira istanbul'da bulunurum o sirada arkadasimin +1 motorbisikletini kullanirim.
3.
4.
5.mazot'lu olsa gerek.

not:metro kullanmayi tercih ediyorum.dedigim gibi sadece istanbul'da gezip takiliyorum

1. bence göz boyama sanatıdır 4 tekerli.
2. trafik olduğunda avrupa-anadolu yakası arası kullanıyorum.
3. kullanmıyorum pek, ama vapur servis dışı olduğunda trafik varsa karayolunda işe yarıyor evet.
4. söğütlü çeşme veya mecidiyeköy
5. metrobus, icad edildiğinde metro gibi belli bir yol üzerinde, şoförsüz olarak tasarlanmıştır ve icat edilmiştir.1 tanesinin 1 milyon dolardan pahalı olmasının sebebi de budur. belirli noktalarda yer alan referans çizgileri ile belli bir hızda boş yolda ilerler, yolcu alır, indirir ve yoluna devam eder. mantık bu. fakat türkiye'ye "trafik sorununa çözüm" gibi saçma sapanbir fikirle sokulmuştur.asıl amaç, az para harcayarak, esasen halkı çok da umursamadan göz boyayarak oy almaktır.yoksa herkes bilir ki ayrılmış yolda ilerleyen bir alet, zaten trafiğe takılmayacaktır.bunun için zaten kalabalık olan yoldan bir şerit eksiltmek, saçma sapan mühendislik yüzkarası köprüler yapmak akıl karı değildir !.. ayrıca ayrılmış yol, belediyer otobüsleri için 10larca sene öncesine trafiği daha çok kötüleştiriyor düşüncesiyle iptal edilmiştir... herkes bilir, bilmeyenler de azıcık düşünüp de bulabilir ki demiryoluna yapılacak yatırım, metrobusten çok daha uzun vadede karlı, daha ekonomik, bakımı daha ucuz ve daha çevrecidir... ayrıca kendi kendine giden, sistemi normal otobüse benzemeyen aletleri ülkeye amerikayı tekrar icatetmişcesine getirip üstüne günlüğü 100küsür dolardan şoför kiralayıp halka sunmak ....tır. (oraya küfür gelecek)
sonuç itibariyle metrobus, çok trafikte işe yarayan (e bi zahmet) ama esasen istanbul halkına kocaman çekilmiş bir orta parmak hareketinden başka birşey değildir... ayrıca belediyenin parası yetişmemiş olacak ki ortalık metrobuslerle değil, retrobuslerle doludur... (bkz: retrobus)

saygılar.

1. transit hatlı 500t
2. her hafta sonu kadıköye gidiyorum tek hat üzerinden gitmek haliyle kolay oluyor beylikdüzünden.
3. cumartesi öğren ve pazar aksamları
4. avcılarda binip s.çeşme de iniyorum. b.düzüne gelsin oradan binmeye başlayacağım. her türlü sömürürüm, acımam.
5. tam olarak nedir bilmiyorum ama şu hidrolik süspansiyonlar acayip hoşuma gidiyor hareket edince kalkıyor ya o işte.

p.s.: 34g var geceleri direk avcılar s.çeşme arası tek hat. keşke gündüzleri de olsa ondan

güzel kızlar biniyo panpa. bir de köprüden geçerken güzel manzara var. o yüzden biniyorum.

1- 22 dakikada kadı köy'ünden mecidiye köy'üne ulaşmak.
2- görece hızlı ve stabil.
3- belli bi vakti yok. değilim. işimdeyim gücümdeyim.
4- fikirtepe durağından.
5- alakadar değilim. banane. (dünya batsın metrobüs'e bişey olmasın modu) :)

1. metrobüs allah'ın avcılarına mecidiyeköy'den gitmenin en zahmetsiz halidir. oturacak yer buldun mu güzel, bulamazsan ve sırtını dayayacak yer varsa eeh işte, ortada kaldıysan 40dk'lık eziyettir.

2. başka çarem yok (bkz. bir üst madde)

3. üniversite... genelde sabah 7:30, dönüş belli olmuyor

4. m.köy / avcılar

5. vahşi doğa kurallarıyla çalışır. güçlü ve hızlı olan oturur. diğerleri oturacak yer arar.

1- metrobus benim için ÇİLE demek, bel ağrısını ifade ediyor..
2- evimden işime işimden evime gitmek ve bir daha asla kullanmamayı dileme, arabam yok araba ya da servis olsada o trafikle uğraşmak istememe sebebi.
3- 6:45 6:15 arası
4- iş - avcılar mecidiyeköy
5- örümcek beyin güzergahı, boş beyin şeklinde çalışmakta

6- bela okumak istiyorum ama ayıp kaçar.

1. 500t nin hızlısı + insan istifi
2. özellikle kötü havalarda karşıya geçebilmek için
3. öğrenciyim/çalışıyorum. gece 9-12 arası.
4. uzunçayır-mecidiyeköy genelde güzergahım
5. güzel çalışır da oldu olucak raylı yapsalardı iyiydi be :/
6. banu mu? ohhhşşşş...

1- evden işe işten eve en hızlı ulaşım aracı.
2- metro ile gidemiyorsam tercih ediyorum. tek vasıta ile kıta değiştirebildiğim ve trafikte takılmadığı için çok mantıklı. gel gelelim ki rar teknolojisi adamı ifrit ediyor. ama ona rağmen hız için tercih ederim.
3- yüksek lisans öğrencisiyim, araştırma görevlisiyim. sabah 10 akşam 7 gibi kullanıyorum
4- mecidiyeköy
5- çok sıkıştırmalı.

6-
über istek : metrobüs güzergahı aynen kalsın komple ray döşensin metro olsun.
makul olabilecek istek: beşiktaş'a da metro olmayacaksa metrobüs yapılsın.
makul istek : sefer sıklığı birkaç saniyeye düşsün.
insani istek : şoförleri insan hayatını tehlikeye atacak hareketler kaçınsın(boş şeride geçmek ve virajlara öküz gibi girmek gibi)
binenlerden istek : e amuga goyum binmeyeceksiniz sktrn lan açın kapının önünü. zincirlikuyu'da götünü oturtamayacaksa binmeyen insanlara ithafen.

1- metrobus benim icin: hizli ve konforsuz bir toplu tasima araci.
2- avrupa-anadolu yakasi arasi en hizli ve en ucuz ulasim sekli oldugu icin.
3- ogrenciyim. sabah 07.30 ya da 10.00 , aksam 16.00
4- incirli ve uzuncayir
5- motor calisir, tekerlekler doner falan.

6- sabah 7.30-8.30 arasi metrobuste "rush hour" oluyor. fakat oyle boyle degil. ustgecide kadar uzuyor kuyruk neredeyse. ===> alternatif cozum: avcilar'dan bos olarak kalkan ve sadece incirli-zeytinburnu-cevizlibag duraklarinda yolcu alan, boylelikle bu duraklardaki olagandisi kalabaligi hafifleten metrobusler.

ekleme: metrobus, ozellikle benim gibi sik sik karsi yakaya gecmek zorunda olan insanlar icin hayat kurtarici bir toplu tasima aracidir. genel olarak ta otobuslere gore son derece hizlidir. yani bence fikir olarak basarili, fakat uygulama olarak biraz daha gelistirilebilecek (rush hour'lar da belli duraklara ozel bos metrobusler ve arttirilmasi gereken metrobus sayilari gibi) bir projedir.

ekleme 2: bogaz manzarasi cidden sukela.

dave brubeck - time out albümünden ve take five şarkısıyla

www.youtube.com

mevcut müzik zevkinizden bahsederseniz tavsiyede bulunmak daha kolay olur diye düşünüyorum.

daha çok yabancı alternatif ağırlıklı dinliyorum.klasik genel isimler röyksopp,björk,muse,radiohead,kasabian,nekropsi, replikas gibi gibidir.

ben de caz konusunda pek bilgili değilim ama nat king cole, nina simone, frank sinatra ve aziza mustafa zadeh diyebilirim.

Jazzradio.com

www.uzmantv.com

diger videolara da bakabilirsin, oldukca bilgilendiriciler.

dave brubeck güzel bir tavsiye. miles davis'in cool jazz döneminden başlayabilirsiniz, birth of the cool, kind of blue, 58 miles güzeldir. cannonball adderley - somethin' else var. thelonious monk da hayal kırıklığına uğratmaz.

araya jülide özçelik'i de sıkıştır der kaçarım...

standart jazz, sakin naif örnekleri sunarken, moderne kadar ilerlendiğinde müziğin uç noktalarına gitmek enteresan olabiliyor...
ayrıca muhteviyatına jazzın yanı sıra funk eklenmişlerinin yanı sıra etnik ögeler de barındıranlar da ayrı bir keyifli olabiliyor...

kerem görsev, habbecik, brooklyn funk essentials & laço tayfa, audio fact, aydın esen tavsiye ederim nacizane değişik bir yelpaze bazında...

alternatif seviyorsan jamiroquai ye de bak derim, dire straits de güzel bir orta basamak olabilir

stephane grappelli, kemanla jazz yapan bir amca. farklıdır ve çok akıcıdır, bence seversin.

img232.imageshack.us buyur sol üstten başla. hepsi efsanevi kayıtlar

bill evans derim, baştan sona.
ama nereden başlarsan başla öykülerini de karıştır adamların, kadınların, şarkıların. birbirleriyle neler çalmışlar, nerelerde çalmışlar, neler yaşamışlar vs... dinlediğin müziğin katmanları artsın :)
ya da ve de hatta birkaç parça seç kendine ve onların tüm yorumlarını dinle. böylece hangi yoruma/türe daha yakın olduğunu da bulursun. sözlü istersen, my funny valentine derim, misal :)

Eğer mesaj atacağınız hat italya ya ait bir gsm operatörüne aitse, 1-2 ay öncesine kadar-tecrübe ettiğim kadarıyla- turkcell de 75 kuruşa mesaj atılıyordu. Eğer skype kontörü alır ve kullanır iseniz 0,117 euro gibi bir bedeli vardı. Aşağı yukarı 25 kuruş diyelim. Fakat şöyle de bir olay vardı. Eğer italyada ki arkadaş turkcell hattı açıksa sizde ona buradan mesaj atıyorsanız attığınız mesaj sizden normal bir ücret karşılığında düşürülüyordu. Yani mesela benim 10000 mesajlık sms paketimden düşüyordu ki bu durumda baya bir uygun oluyordu. Ama karşı taraf için aynı durum geçerli değildi tabi ki. Bir de turkcell'in yine yurt dışına mesaj atmak için hazırladığı sms paketleri var onlar ile de baya uygun fiyatlara mesaj atmak mümkün. En ucuz yolunu bilmiyorum ama bildiklerimi aktarayım dedim :)

www.turkcell.com.tr

whatsapp

skype

avea'da;
faturalı hatlar için 50 sms 5 tl
faturasız hatlar için 50 sms 7 tl

Kayıt yazıp 2726 ya yolluyorsunuz.

türkiyeden vodafon hat alan bir kişi, italyaya gidip oradan vodafon alan bir kişi ile, tarifesini özellikle türkiye-italya hususunda belitmesi dahilinde gayet ucuza konuşuyor mesajlaşıyor...

voipwise

alkislarlayasiyorum.com a baktınız mı ?

total video converter türevi converter ile onun açabileceği formata çevirseniz önce ?

mov için codec gerekli bi de. pcnizde quicktime yoksa yükleyin. muhtemelen k-lite codecleri ile olmayacaktır. mov pc için sorunlu bir format. zorda kalırsanız en güzel convert söylendiği gibi.

hukukçu değilim, böyle bir tecrübem de yok ama sanki bu işler mahkemeye taşındığında "gak guk yasa hukuk"tan öte durumun hakim tarafından genel olarak her yönüyle ele alınması sonucu karara varıldığını biliyorum. hiç emin değilim ama sanırım öyle. yani sizin için iyidir tabi bu.

emsal bir dava bulmak için araştırmalar yapabilirsiniz sanırım, ya da hukuk fakültesi olan ünivlerin çeşitli forum vs'lerindeki öğrencilere sorarsanız bu tip bir davayı daha önce tüd etmiş olabilirler ve belki daha somut bir yardımları dokunur.

evet, bi bok bilmeden cevap vermiş oldum ama babalamak değil de yardımcı olmak istedim.

kolay gele...

yasakani'ye şu açıdan katılıyorum, eğer yasalara aykırı bir durum yoksa (yani adam satışı yapmakta %100 haklı.. yasal olarak) bu durumda hakimler şuna bakıyor genel durum ne? ne olmuş? ne bitmiş? tabi bunda iyi avukat da lazım. yoksa avukat "buraya kadar" derse kaybedersiniz.
ilgisiz olsa da şunu okumuştum. Belki bilirsiniz açık fatura kapalı fatura diye bir şey var. aslında bu yasal bir uygulama değil. (Kaşenin üste veya alta atılması ile ilgili bir şey bu) Yani yasalarda adı geçen bir şey değil. ancak bununla ilgili şu tür bir şey var:

Uygulamada, faturanın üst kısmına veya alt kısmına kaşe basılarak imza atılması farklı
algılanmakta ve tartışılmaktadır. Faturanın üst kısmına kaşe basılarak imzalanması AÇIK
FATURA, alt kısmına kaşe basılarak imzalanması KAPALI FATURA olarak uygulaması bir
teamül olarak ticari hayatımıza yerleştiği görülmektedir. Fatura bedeli karşılığı yapılan
ödeme için makbuz alınmadıkça fatura tutarı ödenmiş veya tahsil edilmiş sayılmaz. Diğer
bir ifade ile, kaşenin faturanın alt kısmına basılarak imzalanması o fatura bedellinin tahsil-
tediye edildiği anlamına gelmez. Nitekim bu konuda değişik zamanlarda ticari ihtilaflara düşüldüğü
ve konu yargı tarafından farklışekillerde yorumlanarak sonuçlandırılmaktadır. Bu konuda, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin, 18.01.2001 tarih, E.2000/6236, K.2001/300 sayılı kararının özeti aşağıdaki gibidir. “Borçlar Kanunu'nun 182/2. maddesinde, aksine sözleşme ve adet bulunmadığı takdirde, satıcı ile alıcının borçlarını aynı zamanda ifa ile yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ayrıca faturanın kapalı olarak düzenlenmiş olması mal bedelinin peşin olarak ödendiğine karine teşkil edeceği kabul edilmektedir. Bu nedenle kapalı faturanın ödemeye karine (ispat) teşkil ettiği ve bu karinenin (ispatın) aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir”


yani türkçesi eğer yasada yazan bir şeyin üstünde güce sahip olmasa da halkın genel olarak kendi kendine "uydurduğu" uygulamalara da daima bir göz atılır. yani asıl kanıt olarak değilse de gerçek olabileceği de göz önüne alınır, değerlendirilir. ama aksi durumlarda yasa en önemli "şeydir" gibi bir şey :)

özetle siz yaptığınız tüm masrafları bir şekilde kanıtlar ve biz bunu satın da alabilirdik, kendimizi "büyüttük" derseniz, binanın satışı iptal edip yeniden satışa açık hale getirilEBİLİR. (ALTINI ÇİZEYİM: BELKİ)

Son kez hukukçu değilim. Sadece düşüncelerimi aktardım. Bol şans.

çok teşekkür ederim ilginize...
valideyle detaylı kurcalayıp, profesyonel avukattan da bilgi alacağız.
elbette yapılan tadilatın ve harcamaların faturaları yok ama eve biri gelse bunların 20 yıl öncesinde mi 3-5 yıl içerisinde mi yapıldığını, dolayısıyla bizim tarafımızdan mı yapıldığını ev sahibi tarafından mı yapıldığını anlar...
ev sahibi kiradan kestim dediğinde ise banka havale dekontları deva olacaktır zannımca...

programı(program files'tan yani) kurduğun yere baktıysan setup olmaması normal. internetten nereye indirdiysen oraya bak.

yani bunu bu şekilde yedekleyip bir daha kurma şansım yokmu?

setup.exe dosyasını bulamıyorsan, sildiysen tekrar indir, o setup dosyasını istediğin şekillerde yedekleyebilirsin.

bazı programlarda setup install vs bulunmaz. kurulum gerektirmeyen programlardır.
öyle bir program olmadığına emin misiniz?

program nero burning rom 10.

free shoptan her çıkışta max. 1 litre içki alınıyor diye biliyorum. içkiyle kazanıyor olamaz gibi geldi bana.

Kıbrıs'tan Türkiye'ye çıkışta pek bakmıyorlar free shop sınırlarına. Yasal sınır 3 karton sigara, 2 litre içki civarı bir şey sanırım. Parfüm filan da alınabilir. Düzenli satacağı bir yer bulduysa o olabilir yaptığı.

Ama yine de çok sağlam şeyler satması lazım. Zira örneğin Vodka free shop'ta 30 lira civarı, Türkiye'de tekel bayiide 70 civarı. 30 lira bile kâr etse yetmez.

bana da öyle geldi ancak ne bileyim merak işte. uygulama nasıl bilmiyorum ama sabiha çıkış-ercan giriş - ercan çıkış-sabiha giriş yapsa her birinde free shopa uğrayamıyor mu bu?

lan insan niye uçar her gün kıbrısa? (yakın arkadaşım ve bana bile söylemiyor, o yüzden meraklanıyorum, yoksa s.kimde değil afedersiniz)

krupiyerlik yapıyordur.

torbacıdır :)

fazla bagaj taşıyıp bavul ticareti yaptırılıyodur.
yani insanların mallarını götürüp getiriyordur.
kargoyla gelince rüşvet olması çok zorlaşıyor.

Şey yapanları duymuştum; İstanbul'da toptancıdan ucuza 2-3 bavul kıyafet alıp Kıbrıs'a götüren, Kıbrıs'ta pahalıya satan. Tabii bavulun içine koyduğu için gümrük vergisi ödenmiyor (yakalanmadığın müddetçe). Yine de uçak biletlerini çıkarıp maaş sağlayacak kadar gelir elde edilir mi bilemiyorum. Belki biraz bu, biraz free shop derken parasını çıkarıyordur adam.

kıbrıstan içki kaçakçılığı yapıyor olabilir.
zira kıbrısta standart tekel bayileri bile freeshoplardan daha ucuz...
bavula konan içkiler göze veya xraye batmadığı sürece (aynı türden birçok...) sıkıntı olamayabiliyor...
ayrıca dönerken eli boş olan insanlara rica edenleri de duydum ben.
abi şunu geçir gümrükten, sonra alırım senden gibisine...
yani...

(bkz: sofinin dünyasi)

www.kitapyurdu.com

kimileri çok eleştirse de felsefenin başlangıç ilkeleri.

afşar timuçin'in öyle bir kitabı vardı sanki...

alternatif olacak ama; kutsal bilgi kaynağı sözlük;
the story of philosophy başlığında immanuel tolstoyevski'den şahane bir derleme vardır. illa kitap lezzeti yakalamak istiyorum dersen çıktısını alıp okuyabilirsin

www.finalemusic.com

Finale NotePad 2006 için seri nömrası bende bulunmakta. guitar pro'da kullanabilirsin ama o kadar iyi değil. Bemol işareti koyamıyordun galiba notalara sadece diyez vardı niyeyse...

finaleciyim ama sibelius daha iyi diyorlar...
profesyonel müzisyensen eğer, bir şekilde bir tanesini kullanmaya başlaman lazım zaten... forumlarda cracklerini araştırmalısın...
muzikfakultesi.com sitesine de bak bir...

aynı onlar hatta burda daha ucuz.

giyim alınmaz pek, alkol kullanıyorsanız chianti, limoncello ve bilumum alkollü içecek buradan ucuz haliyle. iyi elektronik mağazı bulursanız netbook, cep telefonu alınabilir ama buradaki fiyatla karşılaştırmak ve vergi iadesi işlemlerini yaptırmak kaydıyla.

edit: hmm evet parmesan, ama iyileri pahalıdır biraz. risotto seviyorsanız knorr'un hazır risottoları var iki kişilik, bilhassa porcini mantarlısı leziz oluyor.

harika ve gerçek parmesan peyniri, gerçek balsamic sirke ve tabii ki italyan şarabı. prosciuttoya da hayır demem.

bol bol pizza yiyin...

elektronik eşyaları, eğer türkiye'de orta halli bir araştırma yaparsanız daha ucuza bulabilirsiniz. ama büyük mağazalardaki şok indirimler bazen etkileyici olabiliyor. şans işte.

ayakkabilari unut, turkiyeden daha pahalilar ve turkiyede giydigimiz modeller yerine hep kocaman basketbol ayakkabisi modelleri var, bi onlari giyiyorlar bide converse zaten.

elektronik de turkiyeden daha pahali. sadece ipod nano alabilirsin ucuz olarak su radyosu olan modellerden cunku radyo girince isin icine trt bandrolu mevzusu ortaya cikiyor, bu yuzden nano fiyatlari turkiyede 2 kat daha pahali.

molto grazie per tutti :)

elektronik alışveriş merkezlerinde kampanyaları takip etmek gerek. geçen sene ağustosta ipad'i 400 küsür euroya, ps3'ü 200 euroya, iphone 4'ü 700 euroya bulmuştum...
bazı dükkanlardan giyim ürünlerini kampanyasında ucuza alabiliyorsunuz. buradaki kampanyalara benziyor bir reyonu indiriyorlar veya tasviye nedeniyle imalattan vs vs gibi.. ama her halükarda onlar italyan malı oluyor, ve gayet ucuza gelebiliyor. bunlar haricinde pek ucuz sayılmaz...
gelirken bana salami toscana getirirseniz çok sevinirim :)

faith no more • easy

jülide özçelik parçaları

summertime
nature boy
autumn leaves
black orpheus

Çıkarları olan diğer ülkeler mi dersek, halk için de çıkarları olan halk mı şeklinde sormamız gerekir.

Sonuçta bir çıkar ya da en azından bir amaç varsa bunun kime yaradığını anlamalıyız.

Zarar gören diktatörler, yani ne olursa olsun halkın çıkarı mutlaka vardır.

Halkın çıkarının olması diğer ülkelerin istediği bir şeyse bu ancak o devletlerin ne kadar iyi niyetli olduğunu göstererek bizi belki de şaşırtır.

İyi niyetli olduklarına inanmıyorsak, halkın çıkar sağlaması neden onların işine gelir sorusu gelişiyor.

Ya da rahat bir halk mı daha kolay kullanılır(ya da yönetilir, yönlendirilir) yoksa baskı altındaki aynılaşmış insanlar mı?

Halkın harekete geçmesinde ne kadar etkili olduklarını emin olarak bilmiyorum ama Facebook, Twitter dış güçler olarak görülebilir belki.

o bölgede menfaatleri bulunan gelişmiş ülkeler...
çekoslavakya, yugoslavya nasıl ilk olarka iç savaş çıkartılıp daha sonra dağıtıldıysa aynı mantık güdülüyor...
libyaya girdiler bile...

banu avar haberlerini, videolarını izleyiniz...

amatör gruplarda para eşit bölünür. ünlülerin arkasında çalanlara sorarlar ne kadar istersin, veya şu kadar yeterli midir diye...
ünlü gruplarda mevzu net olarak nedir bilemiyorum ama, o söz edilen ücretin bir bölümü menejere ve organizasyona gider. geri kalanı eğer herkes eşit haklardaysa eşit bölünür. gruba sonradan katılmış, daha gençce bir eleman varsa ona biraz daha az verebilirler...

grup içi anlaşmalara göre değişir kimin ne kadar alacağı.

Robert Trujillo ilk sene için %5 payla katılmıştı gruba, sonra ne oldu bilmem. Yani grubu bir şirket gibi düşünün, her hissedarın payı anlaşma ve sözleşmlerine göre belirlenir.

Robert Trujillo katıldığında menajerleri* %5 önermiş ama james %25 demiştir, grubun üyelerine eşit gidiyor hepsine. o anlaşmaya bağlı bir şey.

james oyle dediyse helal olsun lan adama. bi kat dahasevdim keratayi.

@arnatuile Some Kind of Monster belgeselinde izleyebilirsin istersen.

oyunun adı movies idi sanırsam.

www.btjunkie.com torrentten indirirsin.

teşekkürler ilgilenen herkese, torennt kullanamıyorum.
rapid linkleri buldum bakalım linkler ölü değilse oradan indirmeye çalışacağım...

8 kilo galiba sınırı. ama tek parça mı çift parça mı bilmiyorum. ben sırt çantam ve laptopım ile binmiştim.

mevzuati bilmiyorum ama parca sinirlamasi yok seklinde yorum yapiyorum..zira onlarca parca ile gelen yolcular taniyorum, bazilari arkadasim bazilari degil..

ozet: ikisini de alabilirsiniz yaniniza..

Evet.

Sınır havayoluna göre değişir.

sınırı belirleyen firma ve tamamen muhattap oldugun kişinin gıcıklık seviyesine baglı.
thy tek parça alıyor.

pegasus için söylüyorum, tek parça 8 kiloyu geçmediği sürece 3-5 parça birden alabiliyorsunuz kabine.

şuana kadar hiç sıkıntı yaşamadım. parça ve kilo hususunda.
italya gidişinde kilo sorunu çıktı çözdük. dönüşünde bankonun önüne bile getirmedik sırt çantalarını. çin dönüşü polis artislik yaptı kabin bagajlarımdan bir tanesi enstruman olmasına rağmen...

THY birden çok parçaya izin veriyor. İş arkadaşların dediği gibi firmaya göre değişir. Ayrıca uçağın doluluk oranı da önemli olabiliyor.

daha dun 17

sözleri erotik çağrışım yapabilecek şarkılar da olabilir geyiğine...

madem rahatsızlık yok, hayat kadını ile de işin yok... otur oturduğun yerde birader.

karşı komşuya beleş diye bir tarife olmaz. o eve giriş paralı arkadaş! istiyorsan git nolucak:d

olasi olaylardan kendini sakinabilirsen, takil iste

evet sirf meraktan abaza degilim sonucta.

tamam iste, madem komsu diyalogu da var aranizda bi ara derdinizi anlatir gidersiniz komsulariniza cay icmeye

eğer vergi vermiyorlarsa yaptıkları fuhuşa girer şikayet etme hakkın var.

insanin basina gelenlerin bir kismi da meraktan gelir.

Sen rahatsız olmuyorsan sorun yok...
Merak ediyorsan git. ama hastalığıdır, pisliğidir vs... strese girersin sonra buraya gelir acaba hastalık mı kaptım diye sorarsın :)

çaya gidin o zaman çaya çağırdılarsa. 24 saat seviştiklerini zannetmiyorum. abaza da değilmişsiniz, yani insan onlar da. herkesle sevişecekler diye birşey yok.

olayı anlattın. sonunda ben bekliyorum ki, onları oradan nasıl attırırım diyeceksin. ama sen çevirdin lafı gideyim mi falan içinde merak birikmiş. bence gitme senin eve kahve içmeye çağır.

ev cihangirde mi pampa? yoksa başkurt sokatda mı ? :)

evden attirmak icin polis'e basvurup sikayetci olabilirim bunlari biliyorum . burayi polis'te biliyordur. Burada kalma sebeplerinden biri apartman aile apartmani degil yani kimse iplemiyor 5 numaradakinin ustunde kim var, ahlakimiz bozulacak diye .

@bardas skleros: istanbul degil hatta buyuksehir degil burasi

tüh lan istanbul olsaydi adresi lazım olurdu.

kafanız rahatsa problem yok bence de. @prodec'in de dediği gibi onlar da insan sonuçta.
ama arkadaş ve aile durumu sıkıntı gerçekten de. o konuda yapacak pek bir şey yok gibi.

bizim de üst komşumuz öyleydi.. hem de pezevenkleri ile beraber oturuyolardı.
kapıya dayanan sarhoşlar, gece gelen gürültüler..
apartmanca sürekli şikayet ettirdik, Mavişehir'e taşındılar..(izmir)

şikayetçiyseniz apartmanca birleşip voltranı oluşturun bence :)

eğer siz rahatsız olmuyorsanız sorun yok. ahbap olup en ufak bir sıkıntı yaşadığınızda şikayet edebilecek mesafede olun derim ben.
sizin kız arkadaşınız da eve belli saatlerde tek başına girip çıkmasın.
hatta güvenlik için pronet veya türevi taktırın...

hayırlı olsun 50milyar verdikten sonra arabaların hepsi tatmin eder bana kalırsa. s40 iyidir sağlamdır, qashqai'yi cipim var veya yerden yüksek olayım beklentileri olan insanlar alıyor ama ona motor yetmiyormuş diyorlar, doğru.

ben oldum olası qashqai leri sevmem. s40 a düz araba falan demişsin ama bence çok güzel görünüyor. volvo s40 ı seçerdim.

nissan juke al bence doğrusu hiç gidip galeride denemedim ama güzel bir araba şehir için orjinal hoş bi araba

peugeot 407

Golf 1.6 TDI DSG Triptronic Trendline.
ALfa Giulietta 1.6 JTD Progression Plus

golf evladiyelik bir araç. satmak isterseniz de 1 saatde müşteri bulabilirsiniz. Alfa da araç kullanmaktan zevk almanızı sağlayan bir araç. yakıtı ikisi de dizel.

50bin liram olsa dakka düşünmem gider 95 96 bir mercedes g klasse alırım.
yaştan dolayı vergi indirimi var, mercedes ve hemde 4x4..
konforun kralı var. ha yakıt dersen ona bişi diyemem. :)
ama o paraya yine dizel land rover discovery'ler var 2000 2002 falan...

308 cc

bence...

50 milyara nası alim 308 cc?

hangi yaka olacağına karar verirseniz daha rahat yardımcı olabiliriz

avrupa yakasında olacak.

merkeze uzaklığı sorun değilse beylikdüzü taraflarında gayet şık havuzlu mavuzlu evler mevcut...

Avrupa tarafıysa Avcılar, Beylikdüzü ve ötelerinden başka alternatifin yok gibi.

Çok nadir de olsa Gültepe(isminden emin değilim, Mecidiyeköy'de Ali Sami Yen'in bayağı üst tarafları)nda çıkar elindeki bütçeye göre zemin ya da bahçe kat ama araban varsa ulaşım sorunu çekmeyeceğin, Beylikdüzü'nde bir ev alsan senin için daha iyi gibi.

yeni tip kulaklık. pek meşhur. vallahi. tinyurl.com

Muhtemelen yakınlarda bir yerde santral vardır ve santrale takıp deneme/arıza tespit yapıyordur.

Edit: Ohahah, harbiden varmış böyle bir kulaklık.

ünlülerin hepsi kullanıyo nerdeyse.

in vs out hesabı.

yubz retro handset

cep telefonun yaydığı zararlı x lerden korunmak içinmiş asıl amacı. yani telafonu başınızdan uzak tutuyor. ama kulaklık denen bir şey var değil mi ?. birileri sağlık ile modayı birleştirmiş, iyide etmiş. bir nevi sosyal adalet. bazılarında her renktn varmış, çantasının rengine göre değiştiriyormuşmula.

nur yerlitaş yapmıştı tv. de gördüm. onu 80 liraya falan almıştı elinde ki telefonda n8 di nokianın. büyük ihtimal mikrfon çıkışıyla ahizeyinin kablolarını falan birleştirmişlerdir.

www.thinkgeek.com sitesinde mevcut.

hepsi. banko.

tereyagina bir sey olmaz 8 saatte ama sosis ve dondurulmus (simdi cozulmus) patatesi birkac gun icinde tuketmenizi tavsiye ederim. her ihtimale karsi...

hepsini yiyebilirsin.

1-2 gün içerisinde tüketilmelidir. ana mantık dondurulmuş ürün, çözüldükten sonra tekrar dondurulmamalıdır...

herhangi bir pasaport subeden randevusuz alabilirsiniz ama isleyis once torpilliler, sonra randevulular sonrasinda da randevusuzlar seklinde. sabahtan gidip milletin isi bitinceye kadar beklersin. randevu almani tavsiye ederim.

iem nin sitesinden form doldurup randevu saatini kendin seçiyorsun. böylece uygun olduğun vakte alırsın diğer türlü güzel tanıdık olmadan olmaz o iş.

merkezi yerlerde daha uzun süre sonrasına randevu veriliyor.
netten 1-2 gün sonrasına randevu verilen yerler bulunabiliniyor.diğer yerler 1-2 hafta sonrasına verirken...

turkrock.com

studyo24.net

ekşi duyuru

muzikfakultesi.com

sahibinden.com

farkli renklerde tavla pulları kullanabilirsin :)

kadiköyde bir yerde bu tarz oyun mamülleri satan bir yer var. boğadan bahariyeye çıkıldıktan sonra arabaların gidebildiği istikamette ilk dört yoldan sağa sapınca biraz ilerideydi sanki...
kesinlikle uygun fiyata bulabilirsiniz...

tavla pulu, fasulye flan olmuyor. bütün heyecan ölüyor.

ritm'den başlayın. mesela darbuka. bikaç yıl dabrukayla ritm kabiliyetinizi geliştirdikten sonra ud, kabak kemane vs..'ye başlarsınız.

Kanun bence diğer TSM sazlarından daha zor değil. Belki tanbur "anlaması daha kolay" bir saz olabilir. Onda da neredeyse her şeyi tek tel üzerinde çaldığınız için hızlı parçalarda zorlanırsınız. Çok çalışmanız gerekecek ve bunlar ucuz aletler değil, sevmediğiniz bir şeye para verip sonra bıkıp kenara atacağınıza sevdiğiniz bir şeye yatırım yapın derim.

hangi enstrumanı seviyorsanız ona başlayın...

sırf alışmak için, müziğe girmek için alakanızın bile olmadığı enstruman öğrenilmez..
bence...

subwooferin o 4 tane hatta 1 tanesine bile yetmiyeceği kanaatindeyim eline alıverirsin

hepsini bağlayacağın bir anfi lazım...

anfi derken hangi özelliğine bakıp da seçeceğim?