acı olmaz mi?

soycan da vallaha çok acı yenmez!

sarmisak buyuklugunde alicaksin, kucuk kucuk parcalayip yutacaksin su ile. yenmez cok aci. faydali, bagiklik sistemini guclendiriyor.

öksürüğede çok iyi geliyor. ama çok acı olduğu için yemek biraz zor. onun yerine zencefilli şeker var, tavsiye ederim..

Rendeleyip bir tatli kasigi balla yutabilirsin.

ben varım.

meselaaa haftaya bugüne kadar bir hikaye yaz.

microfiction in blogu var yazarlik üzerine. bir ona bak istersen.

@jackofalltrades bloğumun aklınıza gelmesi ne hoş. :)

adresini de vereyim madem: yazarodasi.blogspot.com

blogda şu âna kadar böylesi ödevler vermedim gerçi. ama yazmakla ilgili her metin motivasyonu artırır gerçi. dolayısıyla bir faydası dokunabilir. ileride de, niçin olmasın, bazı şeyler yazabilirim. yazmakla ilgili çeşitli ufak bilgiler, linkler, yazarların kısa tavsiyeleri vb. şeylere twitter'da yer veriyorum. twitter.com

bunun dışında ingilizceniz varsa, www.advicetowriters.com adresi size faydalı olacaktır. bunun dışında notos dergisinin her sayıda düzenlediği bir yarışma var: "bu resmin öyküsünü yazar mısınız?" adını taşıyor. bir resim/fotoğraf verip bir sonraki sayıya bu resim/fotoğrafla ilgili bir öykü yazmanızı bekliyorlar. en beğenilen öykü bir sonraki sayıda yayımlanıyor ve yıllık abonelik kazandırıyor.

ayrıca altzine'in atölye bölümü var. burada çeşitli ödevler veriyorlar. beğenilen işler yayımlanıyor. adresi: www.altzine.net altatölye bölümüne tıklarsanız oradaki ödevleri görürsünüz. altzine her ay da bir tema belirliyor ve o temada yazılmış çalışmaları yayımlıyor.

kitap olarak murat gülsoy'un büyübozumu yaratıcı yazarlık ve sevim gündüz'ün (sevim gündüz raşa ve sevim raşa olarak da geçer adı) öykü ve roman yazma sanatı kitaplarını öneririm. okuyunca oldukçamotive olursunuz. sevim gündüz'ün kitabının arkasında çeşitli pratik çalışmalar da var. murat gülsoy da bunların yararlı olduğunu söylemiştir kitabında. bu kitaplardan blogda söz etmiştim, göz atabilirsiniz.

@microfiction efendim rica ederim, bırakın da şurada dogru düzgün gezinen birkac arkadasin ismi cismi aklimizda kalsin :)

atalar nur içinde yatalar açıklamış bunu vaktiyle:

"aç it, fırın duvarı yıkar"

ekonomik sıkıntı demek kaynakların kısıtlılıgı ve bölüsümde adalet yoksunlugu demek. bu durumda, insanlar ellerindeki korumaya, ellerinde olmayan icin de suclu aramaya girisiyorlar. bu sebeple muhafazakarlik artiyor, yabanci düsmanlgi artiyor, siddet egilimi ve fasizmin her türlüsüne karsi önce pasif sonra aktif destek geliyor.

ortega y gasset okursaniz, ya da gramsci, rahmetliler bu konulara kafa yormuslar epeyce.

ekonominin ne şekilde kötüye gittiği önemli olmakla beraber, ekonominin gidişatını kotarmak için bazı politikalar uygulanır. örneğin bu politikalara göre harcamalar kısıtlanabilir. kişisel harcanabilir gelir azalır. kişinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaması refah kaybına yol açar. ayrıca uzun vadede bölüşümün adaletsiz bir şekilde oluşması durumu olabilir. örneğin gini katsayısının türkiye'de krizin olduğu dönemler daha yüksek olduğunu görebiliriz. gelir dağılımının adaletsiz olması da demokrasiyle ilişkili bir durumdur.

işin özeti her şeyin temeli ekonomi. "yaaa işte almanyada kriz oldu hitler geldi ya işte onun gibi" demeyin demişsin ama öyle :) hitlerin peşinden milyonları sürükleyebilmesinin sebepleri arasında en önemlisi belki yahudiler ve almanlar arasındaki gelir uçurumunun fazla olmasıdır.

high fidelity filmini henüz izleyemedim ama şu filmleri seversin diye düşünüyorum;
sweet and lowdown
whatever works
deconstructing harry

ghost world ( bu filmin müzikleri güzeldir. grafik roman uyarlamasıdır aslen )
broken flowers ( müzikle ilgili bir film değil fakat müzikleri akılda yer eden bir film )
sideways ( şehirli erkek konseptine yakın bir film, hüzünlü bir tebessüm etkisi var )
adaptation ( nicholas cage'in en iyi performanlarından biri bu filmde bence. sıkıntıları olan bir yazarla ilgili )
the squid and the whale

senin keyword ler şurada kardesim

masculinity / masculinity crisis / gender / masculinity and film

ben sahsen michael douglas'in oynadigi falling down'i cok severim. eger icindeki siddet sahnelerini falan bir kenara birakirsan, orta yaşli erkegin degisen kimlik algilari ve toplumsal cinsiyet mekanizmalarinin iki yüzlülügü karsisinda yasadigi travma öne cikiyor.

sundance arsivlerini karistirirsan güzel filmler cikiyor.

amerikan beauty cok boktan bir film, ona hic girmeyelim.

surada da mesele ile ilgili bir kitap yazilmis, bbc de kitap üzerine konusuyorlar

www.bbc.co.uk

later with jools holland

ayrıca dünkü programın playlisti için : www.bbc.co.uk

alsancak'ta eski yapikredi, yeni köfteci ramizin yanından iceri giriyorsun, tömer'in karsisinda. orada ileride solda sadece deniz kitaplari satan bir sahaf vardi. izmir deki tek sahaf a benzer sahaf orasidir. digerleri eski kitap saticisidir.

Sahaf deyince benim aklıma ikinci el kitap geliyor ona göre söylüyorum :)

Kıbrıs Şehitleri Caddesine girince ilk sağdan sap biraz ilerde soldaki sahaf gerçekten mükemmeldir. Hem samimiler hemde arşivleri gayet doyurucu.

Bunun dışında Bornova'da Küçük Park Camii'nin sokağında var bir tane, birde büyük parkın karşı sokaklarında iki tane var.

tam olarak ne yapacagini bilmiyorum ama ben buraya bayilirim.www.teachingenglish.org.uk

developingteachers.com

bir sürü hazir ders var, dersleri de hazirlayanlar üniversite hocalari.

olmuyor o bildigim kadari ile. filmlerde oluyor ama.

dpi değeri önemli
fakat ekteki resimde o ölçü baskı çamur olur.
bir ihtimal yardımcı olması açısından şunu araştırmanızı öneririm; (bkz: interpolation)

bir alternatif olarak;
iyi bir yazıcıdan çıktı alıp ve bu çıktıyı drum(tamburlu) tarayıcıda tarayıp ebatı büyütebilirsiniz veya baskı yapan ve işini bilen bir yer size bu konuda yardımcı olabilir.

çözünürlük artmaz, azaltılabilir. Ancak boyutu büyütebilirsin o ayrı.

photoshoptaki resulation'dan bahsediyosun sanirim

image > image size> resulation

baski icin 300 yapsan yeterlidir

@lutah sanırım o dediğin özellik sadece boyutunu değiştiriyor. aynısı ifranview da da yapılıyor. ben görüntü kalitesini arttırmaktan bahsettim. yani pixel sayısını arttırma, ne bileyim mesela bir videoyu 360p den 1080p ye yükseltebilmek falan filan gibi... ama kendi kendime akıl, fikir diyorum. böyle bir şey nasıl mümkün olsun ki, ben öyle bir umut sormuştum zaten...

interpolation başlığını inceleyiniz komşu piksellerin rengine göre piksel ekleme metodu eğer dpi değerini yükseltirseniz boyutu büyüttüğünüzde bozulma azalır ve digital dünyayı küçümsemeyiniz lütfen :) çoğu şey mümkün zamanımızda, eminim o resimden 50x70 kaliteli sayılabilir bir resim almanız mümkündür.
alternatif metodu(yazdırıp-taratma) ebat büyütme amacıyla kullanmış ve bez baskıda gayet kabuledilebilir bir sonuç almış idim, bilginize.

tüm louis de funes filmleri

www.fandango.com

Micmacs à Tire-Larigot.

aklıma ilk gelenler;
www.imdb.com
www.imdb.com

le dinner du cons

ben lisede hazirlik okudum ve bir derece aldim, universite de hazirlik okumus olmakta gecerli, muhtemelen ortaokulda dahildir buna. adayliginiz kalktiktan sonra okulunuzdan hazirlik okudugunuza dair adiginiz belgeyi ve dilekcenizi calistiginiz okula vermeniz yeterli, gerisini onlar halleder. derece artisinin maasa fazla bi katkisi yok, komik denebilir hatta rakamlara ama ilerisi icin avantajli bir durum(emeklilik falan filan).

belge okuldan alınacak. maaşta ayda 1-2lira fark eder.

bir sene calismis gibi bir yan derece alirsin, kisa vadede maaşta cok cok cok cok cok cok cok az bir fark yaratir. uzun vadede emekli olacaginiz zaman faydasi olur.

www.technikdirekt.de

su adreste kampanyalara bakabilirsin. bazı modellerde dönem dönem cok iyi indirimler yapiyorlar. genel olarak da, başlangic seviyesi kullanici icin pentax ve olympus fiyat performans acisindan nikon canon'dan daha iyidir. ama nikon canon'un ikinci eli daha iyidir, parcasi boldur, servisi her yerde vardir. klasik türk insanının arabada tofaş renault fotograf makinesinde nikon canon tutkusu.

google maps.

alsancak kapali spor salonunun arkasinda, ozelsaglik hastanesi karsisinda.

www.itibardergi.com

edebiyat dergileri icin en populer en cok okunan olmaa kriteri en kaliteli okunasi dergi olmasini gerektirmiyor. Efsane olmus dergiler ne yazik ki omru uzun surmeyen dergiler ayni zamanda. Misal hayalet gemi. Internette tum sayilari var ucretsiz.

k dergi var. oldukça sevilen bi dergi. haftalık çıkıyordu. şimdiki durumunu bilmiyorum.

eskiden "kül öykü" vardı, ne yazık artık kapandı. eski sayılarını bulursanız okuyun derim.

şu anda piyasada en çok satan edebiyat dergisi notos. bana sorarsanız en kalitelisi de notos. genç yazarlara yer ayırmakta başı çeker. yıllık abonelik olanağı da var. dergi etrafında notos'la gönül bağı olan bir okur grubu da oluştu. bunun dışında kitap-lık, sıcak nal, sözcükler, varlık dergileri de zaman zaman alınır. bu saydığım dergilerin o ayki sayısı hoşuma gitmişse, ilgimi çekiyorsa alıyorum. ama notos'un her sayısını alıyorum öyle söyleyeyim. artık çıkmayan dergilerden hayalet gemi, adam öykü, eşik cini dergileri oldukça iyiydi. hatta adam öykü ve hayalet gemi efsaneydi. hayalet gemi'nin eski sayılarına www.hayaletgemi.com adresinden ulaşabilirsiniz. bir de aynı tayfanın başlattığı www.altzine.net adlı türkiye'nin ilk internet edebiyat dergisi var. eskiden internet ortamına uygun, çok özgün işlere imza atıyorlardı. şimdi kadro değişti. web tasarımcıları da artık olmadığı için o kadar özgün işlere imza atamıyorlar ama yine iyiler. aylık güncelleniyor dergi.

özetle yukarıda saydıklarımı da göz önünde bulundurmak kaydıyla benim sizin bütün sorularınızı karşılayan dergi notos'tur. çok ünlü yazarlar yanı sıra genç yazarlara da büyük yer veriyor. internette notos'un çıkardığı önceki sayılarla ilgili haberlere de bakabilirsiniz.

notos'un bloğunun ve facebook sayfasının da adreslerini vereyim, tam olsun.
notoskitap.blogspot.com
www.facebook.com

Notos a bi bakın derim.

25 TL bir sayfa icin az bir ücret benim aldigim paraya göre, siz asil noterde kaziklanmissiniz.

tercüme yapan arkadaşın yine bir emegi var, şablon mablon her neyse. bir iş yapiliyor orada, bir bilgi ve uzmanlik gerektiren. ama noter dedigin mühür basma mekanı. noterde kazik yedim mi diye sormuyor arkadas ama tercüman a onun yarisi kadar verdigi para cok geliyor, kaziklandim mi diye soruyor?

ben fransızca türkçe yaptırmak için araştırmıştım.birçok yeri aradım.bana 1000 karaktere 15 lira ile 30 lira fiyat çekmişlerdi.noter parası fix oluyor.

10 liraya 3000 kelime. ve bir sayfa ediyor bu da.

seni yemişler.

blue valentine
last night

conversations with other women

aldatma deyince aklıma şunlar geldi; match point, crimes and misdemeanors

love actually

(bkz: like crazy)

(bkz: vicky cristina barcelona)

we don't live here anymore

500 days of summer

(bkz: annie hall) mesela.

(bkz: sliding doors)

avrupa yapımı hiç yok mudur ki arkadaşlar

eric rohmer'in filmlerine bakabilirsin. şunlar da karışık diğer film önerileri;

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

içten içe bi umut var di mi? hadi hadii.

bir uluslararasi sempozyumda nigerian scam ve kültürel etkileri gibi bir bildiri dinlemisti bir tanidik, bu maillere yanit verenlerin yüzde 30 u üniversite ve üstü egitime sahipmiş. üniversite mezunu, yurtdisi görmüs, kültürlü ve aydin oldugunu iddia eden bir arkadas, ingiltere den gelen lottery kazandiniz maili üzerine ingiltere yi arayip parayi nasil aliyoruz diye sormustu. telefonla arayip polisiz biz bize kontur yükleyin denildiginde bayiye gidip kontur satin alan doktor biliyorum.

insanin basireti baglaniyor. bir milyon kisiye gitse bu mail, 10 kisi geri dönse yeter. hicbir masrafi yok, riski yok.

olmaz mı canım gökten 800 bin dolar yağıyor o da sekip :)

geçen bir arkadaşımı dolandırdılar hem de öyle böyle değil,
yurtdışındaki bir arkadaşının mailini hacklemişler sözde kız isveç-norveç gibi bir ülkedeki sempozyuma katılmış kız sosyolog bayagi bir mail trafigini sey yapmışlar incelemişler otele gelirken soyuldum telefonum cuzdanim herseyim calindi diyor...mahsur kalmış otelde son bozukluklarımla internet kafeden bu maili yaziyorum, acil 500 dolar gönderirmisin demiş bizimki de kızı görmeye gidecek filan bir şeyler var aralarında....west union şubesine gönderiyor parayı...
tesadufe bakın ki kizi telle de ariyor o gun şansa kizin teli kapaliymiş seyahate cikmiş...

o degilde şimdi bu adamlar aramamı bekliyor arasam mı yahu varsa skypisinde kontor olan arasın sorsun benim hala UMUDUM var :))))

ben eniştemi onun yalan olduğuna inandıramamıştım. adam gitti telefon felan etti, avukata sordu... en sonunda adamlar bundan para isteyince galiba dolandırıcı bunlar dedi adamları geri arayıp fak yu deyip kapattı. hellodan sonra bildiği ikinci kelimeydi zaten fakyu

aynen belirtildigi gibi dolandiricilik bunlar.

ek olarak yakin zamanda bir arkadasima baska bir dolandiricilik oyunu oynandi dikkat etmek lazim.

vasat bir ogrenci olan arkadasimi linkedin de bulmuslar,iste mesaj atmislar,"biz size hayran oluk derhal sizle calismak istiyoruz yilda 60 bin sterlin vericez londrada caliscaksiniz,2 sene icindede su olanaklari suncaz,kontrat burada hemen imzalayip gönderin,acil" demisler kontrati yollamislar filan,ek olarak da islem parasi yollayin demisler,he birde sirket bi event sirketi dünyanin en iyi sirketlerini referans gösteriyor ama kendi sitesi haricinde ki o da sablon bi site,baska google da cikan sirkete ait bilgi yok.istedikleri islem parasi filan da 5 bin sterlin mi neydi

arkadasi zor ikna ettim bu dolandiricilik diye.

garajsatisi.tumblr.com

cok sevdiğim bir arkadasımın bu.

senin sorunla benim de kafama takıldı ve google aramalarım boş döndü. sonra nasıl olduysa bi şekilde şu sayfaya ulaştım turkiyedesatiyorum.blogspot.com buradan hareket edersen pek çok garaj sale bloguna ulaşabilirsin... bi de 216 garage sale diye bişi varmış, ayakta uyuyormuşum yaa :/ neyse o da istanbul'da facebookta sayfası var her pazar bi kafede vs.de düzenleniyormuş..

@esmer garaj satisini biliyorum, bir iki de alisveris yaptim oradan. ama artik güncellenmiyor sanirim. bu soruyu sormamin sebebi de oydu aslinda, başka kimler var bir bakayim dedim.

bertolt brecht in kisa keyifli ve bir mesaji olan oyunlari var.

Brecht'in dili hazırlık öğrencileri için ağır gelebilir. ben modern yazarları öneririm. mitos boyut yayınlarından çıkan seriler var "çağdaş alman yazarları" ve "çağdaş alman kadın yazarları" serileri diye geçen. onlara bakmanızı öneririm.

ermanen, ekşiduyuru'nun efsane soruları arasında kendine yer edindin bence şimdiden :)

adam acil cevap gerektiren bir şey sormuş. bu saatte "sevgilimin içine boşaldım ne yapmalıyım?" diye soru sorabileceğin bir doktoru sen bul bakalım.

ben olsam 1.si utanırdım, 2.si de bu saatte doktor yokki

ekşi duyuru bu sorunun sorulabileceği, adam akıllı, samimi ve içten cevapların alınabileceği nadir sitelerden biri de ondan.

sevgilinin icine bosaldiktan sonra elini yüzünü yikamadan bilgisayar başına gecip, log in olup, soruyu yazip, ekran başında iki sevgili cıbıl cıbıl merakla acaba ne cevap gelecek diye bekliyorlarsa, o iki sevgili meşe odununu hak ediyordur. buradan nasil bir acil yanit gelecek ki? nasil bir zihniyettir bu.

bu saatte doktor isteyen icin saglik bakanliginin ücretsiz danisma hatlari var, acil servisler var, özel poliklinikler ve hastanelerin acil servisleri var. ac telefonu sor. sevgilinin icine şorrrr diye bosalmaya utanmıyorsun da bunun sorusunu sormaya mi utanacaksin.

bilmiyorum ama ben aşk hayatımla ilgili birşeyler sorunca küfür yiyorum azarlanıyorum boşalanlar rahat.

ahahahahaha bomba soru :) aynı şeyi yaşayan bir arkadaş okey'in hattını aramış orda yol göstermişlerdi. jackofalltrades + 1

@zlatan www.itusozluk.com şu meselenin bu kadar cuk oturdugu başka bir örnek olmaz herhalde. seni bir kez daha tebrik ediyorum, aşk hayatinda başarilar diliyorum.

aşk diyorum hala ve hala.

adam toy işte. haberi yok ertesi gün haplarından, öyle bi kavramdan bile haberi yok ki tırsıp soruyor burada. ya da "bişey olmaz korkma" gibi duymak istediği cevaplar istemeye geliyo. bunların tümü kendi mallığı o ayrı. ama gözünüze batan bir insanın dünyaya gelme riskini/şansını barındıran sorular mı? yapmayın allasen, daha ne saçmalıklar çıkıyo da herkes pek bi beğeniyo dıstıpdıs.

tr.librarything.com

www.beslenme-cantasi.com

neokuyorsun.com

konuşma sebebiyle değil içeriğiyle ilgili göz altına alınmış demek istediniz.

herkesin dinlemesi için bir sebep yoktur. bazı kişiler ise devamlı dinlenir. devamlı dinlenmelerinin sebebi,daha büyük balıkları yakalamak içindir genelde. dinlenen küçük balıkta birşey yakalarlarsa,gözltına alıp ifadesini alabilirler.

amerikalıların kullandığı şu an adını hatırlamadığım çok gelişmiş bir sistem var, bu sistemi ülkemizede kurmuşlar zamanında soğuk savaş dolayısı ile sanırım.

bir takım kodlanmış sözcükler var bunlardan herhangi birini kullanman yeterli oluyor, devamında telefonuna çengel atılıyor.

amerikalıların avrupa dahil dünynanın heryerinde kurduğu radar vs. sistemleri var bunlar aracılığı ile bu sistem devreye giriyor havadaki frekansı yakalayıp analiz ediyorlar tabii uydu teknolojisini de kullandıklarını düşünürsen dolaylı olarak hepimizin dinlendiği gibi bir durum ortaya çıkar.

bilen varsa yazar sistemin adını sözlükte açıklıyorlardı çok gelişmiş ve eski bir hadise...fakat bir kızın arkadaşı ile olan görüşmesi bu ilginç hatta şaka gibi sonuçta bir espri şaka mahiyetinde bir şeye bile müsamaha yok mudur ?

o sistemin adi echelon ama artik iyice afişe oldu, sistemin kaçakları bulundu. el kaide elemanlari mesela bu sisteme yakalanmamak icin chat odalarini kullaniyordu zira echelon chat odalarindaki görüsmeleri izleyemiyordu.

bunun disinda amerikalilarin taa black hawk down mevzusundan beri kullandigi acik hava dinleme sistemi var. belirli bir çapta acik havada yapilan tüm konusmalari dinleyip sesi tanıyabiliyor ve konusmayi kaydediyor. bu ergenekon kayitlarinin ve stv nin zank zank son dakika diye verdigi general konusmalarinin bu sekilde kaydedildigi söyleniyor.

tureng haklı.

thumb olursa tam' seklinde okunuyor. sondaki b yi belli belirsiz vurguluyorsun.
tomb daki tum' da ayni sekilde. sondaki b cok vurgulanmayacak.

tüum gibi diye biliyorum

tuğmb.

www.forvo.com

tuğm. hatta tum. sondaki b okunmayacak.

benim bildiğim 6 tane vardı. wikipedia 7 diyor.

en.wikipedia.org

(cevap - nick uyumu)

director's cut i izlemek lazim cünkü ridley scott ile oyuncular ve yapimci firma birbirini yemis film bitene kadar ve yapimci sirketin ilk kopyasinda kitabin icerdigi felsefi duruşun falan esamesi okunmuyor. ridley scott'in director's cut versiyonu bir kac ufak degisiklik dışında aslinda ilk versiyon ile aynidir ama o degisiklikler bir cok soruya cevap oluyor, hersey başka bir anlam kazaniyor.

2007'deki final cut sadece digitally remastered versiyon bildigim kadari ile.

@deckard bende de soru - nick uyumu söz konusu :D

@jackofalltrades evet zaten director's cut kesin izlenecek de gerisini izler miyim bilmiyorum bakalım... ne kadar da güzel olsa bir filmi defalarca üstüste izleyecek sabır yok bende... zaten soru tam olarak ''director's cut ı izlesem gerisini izlemesem olur mu'' şeklinde olmalıydı niye uzattım bilmiyorum..

ben derste inceleme icin de gösterdim kac yil. abartmis gibi olmayayim ama 20'den fazladir filmi baştan sona izleyisim. bölüm bölüm arada birseye bakmak icin izledigim kisimlari sayamiyorum.

mutlaka directors cut'ı izle, diğerlerini sonra izlersin.

Hele sen bi emekli olda gerisi kolay.

sokakta yürüyen her iki insandan birinin bu hayali var, cok özgün bir proje degil sizinkisi. öte yandan, sehirli kücük burjuvanın "abi bodrum ölmüs yieaaaa, önümüzdeki yaz bozcaada'ya gidelim" serzenişinin altinda zamanında sizin hayalinizi gerceklestirmis ve afedersiniz kültürel dokunun içine sıçmış yari entelektüel sehir insanlari var. yapmayin etmeyin, kendinize daha hakiki hayaller kurmaya calisin.

Otel işi ile uğraşamazsınız, neticede adı üzerine otel 24 saat açık olmalı, gecenin her saati gelen gidenle ilgilenmelisiniz. Hele hele güney ve sahil kesimi dedinizmi aşırı alkol vs. vs. sebebi ile çıkacak gürültü patırtı baya yorar sizi.

Bunun yerine pansiyon işletmek daha mantıklı, 2 eviniz olur, birisi sizin yaşadığınız, diğeri ise ailelere kiraladığınız odalar şeklinde. Temiz sakin ve nezih bir yer yaparsanız hiç boş kalmazsınız.Oteldeki gibi geceliklerle değil 1 haftalık,10 günlük müşterileriniz olur üstelik müşterilerle ileriye yönelik samimiyetiniz dostluğunuzda olur.

Emekli olalım rahat yaşayalım derken emekliliği strese boğmamak için öncelikle o bölgeye gidip en azından 5-6 ay birşey yapmamanız pansiyon,otel,apart gibi ortamları kolaçan etmeniz,yoklamanız önemlidir ayrıca.

kemalizm'e karşı olanlar atatürk dönemindeki kemalizm ile şimdiki arasında büyük farklar olduğunu savunuyor. hiç oturup dinlemedim ama ne farkı var diye.

bilmem var mıydı? ne alaka?

belki izm'lere karşılar? belki bir insanın idolleştirilmesine karşılar? belki kemalistlerin dar beyinlerine karşılar? daha bir sürü ihtimal var, hiç mi aklına gelmedi de soruyorsun?

kemalizm, yasalarla korunan ve topluma durmaksızın empoze edilen, karşı koyanların vatan hainliğiyle suçlandığı, dokunulmaz, bürokratik ve askeri bir idari biçimin statükosunu sağlayan bir ideolojidir de ondan karşıyız...

kemalist rejim onlarin ruyasini gordugu seriat yonetimine en yakin olduklari anda bir anda cumhuriyet getiriverdi. onlar oyle saniyor yani

marks ne kadar marksist idi ise atatürk de o kadar kemalist idi.

kemalizm dediginiz ideoloji, caginin ruhuna uygun olarak son derece tepeden inmeci, militarist, uluscu, tektiplestirici ve dayatmaciydi. sorun şu ki o dönemin ideolojileri 50'li yıllardan sonra başka bir cizgide evrilirken, kemalizm hep ayni kalmakta direndi/militarist yapisi geregi asker tarafından muhafaza edildi de diyebiliriz.

kemalizm ancak diger izm'ler kadar kötü ya da iyi olabilir ancak sunu da akilda tutmak lazim ki kemalizm dediginiz basli başına bir ideolojik anlayis degildir, pozitivist ulus devletci bati modernlesmesinin biraz egrilip bükülmüs halidir.

kemalizm ve atatürkçülük arasında ne fark var bilmiyorum. kemalizm sonradan uydurulmuş gibi duruyor. atatürkçülüğe neden karşı olduklarını soruyorsan, büyük ortadoğu projesi derim. ulus devleti ayakta tuttuğu için, emperyalizme, yobazlara, bölücülere, hırsızlara (atatürkçülüğe bunlar karşı değil mi? :)) karşı olduğu için derim. aslında işin aslı amerikanın tek dünya devleti emeline dayanıyor. türkiyede bunlar konuşulmadan önce henry baker diye bir cia ajanı kitap yazıp "dünyada ulus devletlerin sonu geldi","türkiye'de kemalizmin sonu geldi" benzeri şimdi sonuçlarını gördüğümüz laflar eden bir kitap yazmıştı. orada ülkedeki osmanlıları mest eden "yeni osmanlı" tanımı yapmıştı. aynı şekilde bu yeni osmanlıcıların 1996'da amerika'ya (morton abramowitz'in yanına) gittikten sonra 2001'de iktidar yapıldıklarını biliyoruz. aslında bugün yaşadıklarımız 100 sene öncekinin aynısı. bütün ortadoğu'da olanların sorumluları hemen hemen aynı kişiler. 60, 80 darbesi de, yugoslavya'nın dağılıp parçalanması da aynı kesimin işidir. nasıl ki 11 eylül saldırılarının resmi sebebi usame bin ladin ise, bunların da resmi sebepleri gerçekten çok farklıdır. Yugoslavya ile Türkiye'nin benzer olayları yaşadığına da değinmek istiyorum. amaç 100 yıldır sevr anlaşması. militarizm, diktatörlük falan bunlar sadece zaman ve taraf gazetesinin (kendilerine bir şeyler vaat edilen) bizlere sunduğu maskelerden ibaret.

Ben somut nedenler istiyorum.Kemalizmin şu şu iddialarına karşıyım yada karşılar gibi.

Resmi ideoloji olması yada dayatılması ona karşı olmak için neden olarak gösterilemez

Kemalizm der ki, türkiye devleti milletiyle bölünmez bir bütündür. Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür. Kürdistan toprakları için 100 sene öncesi gibi kürtlerin ayrımcılığa uğruyor gibi gösterilip, kürt kimliğinin öne çıkarılması lazımdı. Aynı yugoslavya'da sırp ve diğer milletlerin birbirinden ayrışması gibi. Google'a "Yugoslavya Dersleri teoman alili" yazarsan aradaki benzerliği görürsün. Şimdi kürt diliyle ve yeni anayasayla ayrışma körüklenecek ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı devreye sokulacak. tek amaç budur. sence sözde kürdistan toprakları olan ırak, türkiye, iran ve suriye'nin aynı anda karışması ilginç değil mi? Eğer en az 3 sene içinde, bu dediklerimi doğrulayacak olaylar olmazsa ben de eşeğim. Bu arada sözde ermeni soykırımı da gündemde.

www.itusozluk.com

"son derece (1)tepeden inmeci, (2)militarist, (3)uluscu, (4)tektiplestirici ve (5)dayatmaciydi"

bes tane sebep saymisim ben mesela, degismedigini, asker tarafindan korunup kollanarak bugune kadar geldigini de söylemisim. daha ne söylenebilir ki mesela, nedir seni tatmin edecek yanit?

jackofalltrades ve frodox un yazıları ben yazdıktan sonra geldi.

Yazdığın 5 neden 1)tepeden inmeci, (2)militarist, (3)uluscu, (4)tektiplestirici ve (5)dayatmaciydi o dönemin şartları düşünüldüğünde başka şansı varmıydı. Yani bu seçnekler olmadan yeni bir toplum yaratılabilir mi ? var mı bir örneği

dönemin kosullari ve oyle olmasaydi boyle mi olurduyu tartismak cok uzar ve bence bir netice vermez. ulus devlet modelini benimsiyorsan zaten bu bes nedenden cok daha fazlasini ceberrut bir otoriterlikle uygulamak durumundasin.

kemalist ideolojinin asil meselesi zaten degisime ayak uyduramamasi. 50 sonrasi hem sol hem sag ideolojiler kendilerini dönüstürdüler, degistirdiler. ekonomik yapi ve uluslararasi iliskilerin dengesi degisti. küresel sermaye akiskanlik ve ivme kazanarak politik yapinin üstünde başka bir üstyapi organize etti. ama kemalizm hala ayni kaldi. simdi tesbihte hata olmaz ama rahmetli bugun yasiyor olsaydi da yakinlarda ölseydi, yurtdisindan görünümümüz kuzey kore den cok farkli olmazdi gibi geliyor bana.

Kafandaki Türkiye nasıl olmalı yugoslavya yada rusya gibi falan mı?

jackofalltrades güzel bir noktaya değinmiş. şimdi kuzey koreyi bir düşün.. kötü bir imajı vardır herhalde sende de.. şimdi de bu entrynin ikinci ve üçüncü paragrafını oku, bi yerden tanıdık gelecektir;

(bkz: #26614655)

ruhibirbanyo sorduğum soru Atatürk den sonra yapılan onun tabulaştırılması yada onun adını kullanarak yapılan yanlışlar değil.Sorum gayet net o dönemin şartalarına göre ne yapması gerekirken neyi yanlış yaptı?

o halde sorun yanlış hocam. kemalizme karşı olanlar atatürke karşı değiller...

Nasıl yani adamın ideolojisine karşısın ama adama karşı değilsin ? Bence yanılıyorsun

bu soru ilk kez sorulmuyor, yanitlari da ilk kez verilmiyor. ne yazik ki ne soruyu ne de verilen cevaplari hakki ile degerlendirecek kuramsal ve tarihsel bilgiye sahip olmadiginiz hissi uyandi bende, altta yazdiginiz notlardan. sokratik sorular sormak yerine, gercekten de kemalizmin nesine karsi cikilabilir sorusunu soruyor idi iseniz, alt tarafta son derece doyurucu cevaplar verildigini görüyorum ben. benim ilk yanitimda söyledigim, marks ne kadar marksist idi ise, atatürk de o kadar kemalist idi cevabi üzerine daha derinlemesine düsünün bence, atatürk nihayetinde bir tarihi kisiliktir ve ancak icinde bulundugu tarihsel kosullar altinda degerlendirilebilir. daha akilli insanlar, olgular, kavramlar ve yansimalari üzerine tartismayi tercih ederler.

partizan'ın söylediklerine ek olarak senin yanıtını vereyim; bunların hiçbiri de atatürk'ün suçu değildir... onun üzerinden bir takım değerler geliştirip, bunları dogmatik hale getirenlerin suçudur.

bence bunun nedeni atatürkü ve yaptıklarını sevmemekten geliyor

-laiklik: daha fransadan alındığı günden itibaren anlamını yitirmiş
www.haber10.com
-tekke ve zaviyelerin ıslahı yerine kapatılması.

-kuran dışında hiçbir osmanlıca-arapça kaynağın bulundurmaması (yasaklanması)

-yalan yanlış yazılan tarih ders kitapları(artık birçok kişi tarafından kabul ediliyor)

-atatürkün "chp nin ana programı gökten indirildiği sanılan kitaplar gibi dogma değildir...." gibi sözleri

-avrupanın kültürünü değil ilmini alın diyen atatürkün kılık kıyafet devrimiyle kültürünü getirmesi vs.

bunlar lozanla başlıyor birde. çevremdeki insanların düşünceleri böyle
aslında böyle düşünenler illa monarşi olsun demiyorlar. israil gibi teokratik-cumhuri bi yönetim şekli daha ideal

çünkü kendilerini avrupa ülkesinde zannediyorlar. atatürkün despot rejimi yerine tam demokrasi gelseydi türkiye'nin herhangi bir islam ülkesinden farkı kalmayacağının ya farkında değiller ya da kabullenemiyorlar. bu kadar saf olduklarına sen de benim gibi inanmıyorsan hepsine islamcı damgasını gönül rahatlığı ile yapıştırabilirsin.

onlar da arap baharının etkisindeler şuan. götleri iyice kalktı da ondan.

bu arada kemalizm atatürk'ün başarıları üzerine tee ozamanlar inigliz medyası tarafından ortaya atılmış bir tabir.. kemalizm bir ideoloji ancak yazılmış bir manifestosu yok, bunun üzerine önüne gelen kemalizm böyledir şöyledir diyebiliyor bu yüzden. ben terimlere takılacak biri olmayarak yine de atatürkçülük teriminin kullanılması taraftarıyım. zaten şu dönemler kemalizm en fazla şakirtlerin ağzında.

kemalizme karşı olanlar osmanlı dönemindeki yarı teokratik yönetimi ve dini alimler tarafından yönetilen muhafazakar toplum yapısını, yıllarca baskı kurarak engellediği için karşılar.
burada iki soru var tabi hangisinin daha çok tepki çektiği konusunda:

1. özlenen teokrasi ağırlıklı devlet ve toplum yapısını engellemesi mi?
2. bunu elitist bir kesim yaratarak, toplumun diğer kesimlerini baskılaması mı?

ben cevap vereyim. ilk soru evet. 600 yıllık anadolu geleneğine göre özellikle toplumsal bağlayacılık ümmet mantığı üzerine kuruluydu. şer'i kanunlara göre yönetiliyor ve din büyükleri otomatik olarak toplumda yönetme ve yönlendirme ekine sahip oluyordu. bir anda bu dayanağın ortadan kaldırılması anadolu halkına bir travma yaşattı.

ikinci soru da evet olarak cevaplanabilir. halk her zaman chp çevresinde yaratılmış olan elitist (onların sevdiği tabirle jakoben) bir toplum tarafından yönlendirilmeyi hiç yediremediler. orta sınıf memur ve kamu çalışanları kendilerini bu azınlığa yakın hissetikleri için en ücra köylere kadar bu yönlendirme devam etti. aksini yapanlara yobaz dendi. dışlandı. bunlar gerçek.

son 20 yılda anadolu halkı (biraz da menderes-evren-özal zincirinin sayesinde) bu baskıdan kurtulduğunu hissedip geçen yılların hıncını kemalizm'den çıkarmaya başladılar.

bana sorarsan her iki sorunun cevabı evet ama her iki soruda anlatılan durum gerekliydi. keşke daha uzun sürseydi hatta.

iki cümle yazacaktım resmen entry yazdım.

doğru değil. ama örnekleri muhakkak vardır. islam mimarisi işte kubbe yapmazsa ölecek hastalığına yakalanmış bi kere hala da devam ediyor.

not: mimarım.

yanlis biliyorsam düzeltin ama kubbe aslinda bizans mimarisi degil midir?

kubbe bir çok kültürde olan bir şey ama bizdeki artık hastalık düzeyinde olduğu için öyle dedim :)

arkadaşlar mesela hamamlarda sular süzülsün, şıp şıp adamın kafasına damlamasın mantığı var, ama ameliyathanelerin sebebi ne onu bilemiyorum.. islam mimarisi değil olay 1930 lu yıllar.. belki 1950 hatta. nispeten yakın zamanlar yani..

ameliyathanelerin işlevi ile bağlantısı olmalı, mesela ışıkla ilgili başlamış da sonra da gelenek diye lüzum kalmamasına ragmen sürdürülmüş olabilir mi? ya da ameliyathanelerde eskiden kullanılan-biriken bişekilde atıyorum x gazının kubbeye yükselip yoğunlaşması mı?

ne olabilir? birde böyle bir ameliyathane gören, ya da en azından fotografını gören var mı?

gecikmiş not: bir bilene göre, tamamen hijyen amaçlıymış.. yuvarlak yüzeyler kir, toz tutmaz diyeymiş, o yüzden köşelerden kaçınılırmış. kimya sanayi gelişince lüzumsuz olmuş..

bildiğim ödemiyorsun. biri 4-5 yıl (amazon, 30-40$), diğeri 2-3 ay önce (bu ebay idi, 50 $ filandı) iki kez aldım, ek başka bir şey ödemedim.

pandora ya siparis et kitaplari. pandora getirsin senin yerine. daha uygun fiyata gelir büyük ihtimalle.

wn.com

Sadun Boro'nun böyle bir yolculuğu ve kitabı var.

Belgeseli de varmış:
www.dailymotion.com
www.dailymotion.com

cüneyt özdemir in soru yorum programına özkan gülkaynak çıkmıştı en güncel dünya turu budur ve kitabıda alınabilir bence video için : www.cnnturk.com

acikradyo da var, acik deniz isimli bir programdi galiba. podcast lerini acikradyo nun sayfasindan indirebiliyorsun.

dünya turu değil de yelkencilikle falan ilgili bir program istersen trt'de yayınlanan deniz yüzlü insanlar diye bir program var çok güzel. kendi yelkenlilerini yapanlara da programda yer veriyorlar..

Clio'nun stepnesi yerine konacak depo muhetmelen 40 lt kadar olur. Onun tamamını dolduramayacakları için 32-34 lt gaz doldurabilirsin. Eğer agresif kullanmazsan o miktar gaz ile 400 km'ye yakın mesafe yaparsın. Kışın aracın motorunun ısınıp tüpe geçmesi zaman aldığı için çeyrek depo benzinin her zaman araçta olsun. Bu istatistikler kardeşimin tüplü Polo aracından alınmıştır.

lpg ile benzin ayni miktarda yakar, yani lpg'de 100km de 8civari yakacak. sizin avantajiniz fiyatta olacaktir.

ortalama 450kmyi 90-100 tl arasi gidersiniz

yılda 10.000 km'den fazla yol yapmıyoruz. en fazla 10.000 yani. lpg dönüşümü de bi 2500 lira falandır herhalde. yani depoda 90-100 lira tasarrufla, parasını anca 30 depo sonra amorti edecek.

sizce değer mi yılda 10.000 km kullandığımız araba için? gerçi lpg olunca daha fazla kullanır mıyız, servisle gittiğimiz işe arabayla gitmeye başlar mıyız onu da bilmiyorum ama.

simit depo taktırmayın bence. bir de sıralı sistem yaptırın. gaz aldığınız yer de iyi bir yer olsun.
(bkz: #6314377)

40-44 lt, stepnenin bulunduğu havuza göre ufak tefek oynamalar oluyor.
90 liraya depo doluyor. hepsi dolmuyor 35 lt falan gaz alıyor.

kaç km yapacağın çok esnek. bu aralar 20 liralık gazla 70-75 km falan gidiyorum. (araç civic, normalde 9 -10 lt yakıyor.) 40 lirayla 135-150 arası km şehir içi gidiyorum. genelde kısa mesafelerde kullanıyorum aracı. temmuz ayında inebolu (kastamonu)-seyrantepe (640km) arasını 110 liralık gazla gelmiştim. ama düzceye kadar 90 ı geçmedim. gidebildiğin km tamamen esnek.

gaz ayarı da önemli yazın gittiğimde gaz ayarım biraz daha az yakma üzerineydi. yalnız araç doluyken yokuşları çıkarken sorun çıkmaya başladı, daha sonra tekrar ayarlattım, şu an yokuşlarda iyi, tabi biraz daha fazla yakıyor.

gaz olsa dahi arada benzin almak gerekiyor, ilk çalışmayı benzinle yapıyor 1-2 km boyunca benzin yakıyor, daha sonra gaza geçiyor.

"gerçi lpg olunca daha fazla kullanır mıyız, servisle gittiğimiz işe arabayla gitmeye başlar mıyız onu da bilmiyorum ama"

kesinlikle daha fazla kullanırsın ama açık konuşayım daha rahat ve keyifli kullanırsın, nasıl olsa gaz var diye. benzindeyken ayağımın altında yumurta varmışcasına basardım, şimdi bir yere gideceksem düşünmüyorum.

temmuzda bana maliyeti
1100 tl gaz sistemi
150 civarı muayene
25 sızdırmazlık
80-100 ruhsat cart curt
aracın vergisini ödemiyordum muayene yaptırmak için bir de vergi girdi :D
ama kafam rahat

kibritsuyu kardeşim lpg candır. iyi bir ustaya taktırdıktan sonra lpg taktırmış olduğu için pişman olan bir kişi bile görmedim.

LPG benzinden birazcık daha fazla yakıyor. 100 kilometrede 8.5 ila 9.5 litre yakar şehir içi.

Hiç hesaplamalara girmeden sonucu söyleyeyim. Yıl bazında değil de 11000 km'den fazla kilometre yapan her araç lpg taktırdığı için kara geçecektir.

Simit tank 37-39 litre lpg alır. Bu da 90 lira eder 410-420 km gidersin.

Hiç düşünme.

yaptirdigin usta cok önemli, markadan ziyade. dogru düzgün bir yerde yaptirir ve takip ettirirsen bir sorun cikmaz. öteki türlü sanayiden cikamazsin.

hocam düşündüğünüz hata. kesinlikle taktırın. Lpg ile muhtemelen 9 litre falan yakacaktır. Ama o simit tüp olayı kalktı diye hatırlıyorum ben. eminde değilim. İyi bir usta aramak yerine markaların yetkili bayiileri var, onlara taktırın.
Benim aracımda atiker var ve çok memnunum.
Ankara'da iseniz
www.atiker.com.tr
üstün otoyu tavsiye ederim bölge merkez bayii.

anormal otesi.

bence normal değil. kendisi sadece yemeğe çıktığım birisi yani öylesine birisiyse hiçbişey demezdim isterse birader desin.

ankarali ise ya da ankara da okudu ise normal.

Evet ankarada okumus ama oylesinie biride degil iste

sevgilisine "hocam" diyen birini tanıyorum (arada bir de olsa)
(bkz: bir arkadasimin arkadaşının basina geldi) hehe..

şefim veya müdür demediğine dua et :) normal değil tabi, o yaşta çalışan bir kadın için ilginç..

çok büyük kabalık etmiş.

edit: üstte yazanların makara yaptığını farzederek devam ettirdim. yanlış anlaşılmasın.

garson için problem yoksa problem yok bence.

Ben sıkıntının ne olduğunu bile anlayamadım. Sıradan bir hitap sözcüğü neden ayıp olsun ki? Not: Ankaralıyım, aydınlatın beni lütfen :)

(bkz: it's always normal in ankara)

bence senin koskoca adam olarak böyle bir şeyi garip bulman , sonra da kalkıp burada sorman daha anormal. Alınma ama ciddiyim, bana da bu anormal geldi.

espriyle karışık laf sokabilirsin hocam nedir bu hocam takıntın falan diye.

odtüde okuduysa ya da odtülü bi grupsa arkadaş çevresi, gayet normal. alışkanlıklardan ha demeyle kurtulunmuyor.

ya ne kabalıgı olacak ben anlamadım ki, daha içten daha değer verir gibi karsısındakine.

odtü'lüdür kesin..

hocam ankara'da herkes birbirine böyle hitap eder. dolmuşa binersin, "hocam şurdan bir kişi uzatır mısınız?" falan dersin. gayet de güzel bir hitap ifadesidir. bunun nesini garipsiyorsun anlamadım ve bana tuhaf gelen senin bunu tuhaf bulman oldu. odtü ve çevresinde dünyanın en normal şeyidir. bir de ikaz etmekten falan bahsediyorsun, yuh.

(bkz: it's a ankara thing)

inanın hiç bir şey anlayamadım. Bunun neresi tuhaf ya da yanlış ki..
arkadaş bunun yanlış olduğuna çoktan karar vermiş de nasıl uyarsam diye düşünüyor. Ben de öğrenciliğimin ilk yıllarında Ankara'da garsonluk yapmıştım. Hocam şeklinde hitap edilmesi gayet normal hatta kibar bile gelirdi bize.
not : ben de ankaralıyım :)

Eğer kastettiğiniz şöyle bir şey ise:
insanlar altın yerine dolara yatırım yapmayı tercih ediyorlar,neticede doların fiyatı yükselip altının fiyatı düşüyor.

altın yapay yükselmisti, simdi yerine oturuyor yavas yavas.

altın fiyatına etkimesi gereken dolar yansıması yaşanıyor zaten, bu düşüşün temel bir nedeni yok, bir çok nedeni bir araya getirdiğimizde anlaşılabilir.

altın 3-5 güne yine çıkar merak etme
çamura düşse de altın altındır

elli kere yazdık ons fiyatı 1900 dolara cıkmıs altından cacık olmaz balon şişirildi medyada pohpohlandı genele yayıldı şimdi de düşüş yaşanıyor .. daha da iflah olmaz altın benden söylemesi .. çıkış noktası olan 1030 dolar 2012 de görülecek .. bunun başka yolu yok.

gelelim senin soruna evet normalde dolar yukselıyorken altının da yukselmesı lazım ancak altının dolar bazlı fıyatı da tepetaklak dustugu ıcın altın fıyatı dusuyor. dolar 1 artıyorsa altın 3 dusuyor bu yuzden altın fıyatı dusuyor turkıyede..

aldığı yere bağlı 10tlye de olabilir tamire değmeyecek bir rakama da.

ışık aldigi yere bir bant yapistirarak sen de cozebilirsin durumu. ışık alması da kötü birsey degil. millet aldigi holgalari taşa duvara vuruyor kirilsin da icine ışık alsin diye.

film koyduğun kapağın üzerindeki pencereye (hani şu filmin asasını falan gördüğün yere ) siyah elektrik bandı yapıştır, çok büyük ihtimalle çözersin sorunu. olmazsa filmi taktıktan sonra makinenin açılan kapağının kenarlarına da siyah elektrik bandı yapıştır. İşte sana çözüm
Ve-ge elektrik bandı : 1.50 tl

ingilizcesini istiyorsan bende var. 6.45 baskisi coktan bitti, yenisini de basabileceklerini sanmiyorum. birkac pkd cevirisi kac zamandır sırada bekliyor zaten bildigim kadari ile.

acil lazımdı aslında bana o yüzden sipariş vermedim. gelmesi uzun sürer diye. Türkçe lazım teşekkürler yine de.

Saat diyince aklıma geldi. Haydarpaşa tren garının iskeleye bakan cephesinde bi saat var.

koudelka'nın saatını ön planda tuttugu prag fotograflari var. istanbul u dolasir ayni kompozisyonu olusturur, kendi istanbul fotograflarini cekersin. günün belli saatlerinde istanbul un belli mekanlarinda olursun. bir nevi photodiary de yapmis olursun.

ben olsam saat deyince sadece obje olarak saati ele almazdım. hoca nasıl işler bekler siz daha iyi bilirsiniz gerçi ama ezan, teneffüs zili, güneşin açısı ve gölgeler... bunlar hep saatle ilgili şeyler...

bence saatli bir meydanda (ya da bana göre herhangi bir caddeyi tepeden gören bir yerde) eğer sıkıntı olmayacaksa time lapse yapabilirsin. içlerinden aynı karenin farklı zamanlardaki 50 halini seçersin.

benim düşündüğüm kare 3'ler kuralına göre sol üstteki ilgi noktasına (interest point) saati oturtman ve kalan yerlerde de gün ışığını+insanları görmemiz.

@jackofalltrades fikri bence de güzel. Onun fikrinden benim aklıma da şu geldi
Sabah kalkarsın ve rutin bir gününü fotoğraflarsın. Mekanın,zamanın,eylemin değişimlerini içinde saatin olduğu kareler ile anlatırsın.

kurulabileceğin bir meydanda gün batmadan önce 10ar dakika arayla tamamen aynı kadrajda güzel bir saatin gökyüzüyle beraber fotoğraflarını çekip (10 tane falan) bir şekilde dizerdim, keserek ya da saat dilimleri halinde olabilir bilmiyorum, zor ama çok güzel olur.

mizansen hazırlamak konusunda bir kısıtlama yoksa otobüs duraklarında bekleyen insanlardan rica edersin saatlerine baksınlar (otobüs durağı ve zaman en ilişkili şeyler bence) böylece 50 ayrı insan ve 50 ayrı zaman olur. tabi sanatsal olur mu? neden olmasın. sanata sınırlama getirmemek lazım.
bi de, bir saatçiye gidip orada çeşitli şekillerde saatlere bakan ve saatlerin kendi fotoğraflarını çekebilirsin. bence bu ikincisi birinciden daha ilginç olaibilir. birincisi mizansen olacak çünkü.
sanırım ben insanları fotoğraflamayı seviyorum, o yüzden saati insansız düşünemedim.

bence bi saat çiye git aynı anda yüzlercesini kadraja al. tabi bulundugun yerde böyle bi saatçi varsa

limango da tech kisminda elmasepeti indirim yapiyor. oraya bir bak istersen, cesit cesit iphone aksesuari var.

www.qyg-online.com
ve hatta videosu:
www.youtube.com

dehşet bir kılıf. ama en güzel tarafı, pil birkaç gün dayanıyor. şiddetler içinde tavsiye ederim. o derece.

allah kolaylik versin diyorum. en iyisi hic kasma. vur kafayi yat.

hepsinin felsefesini anlamaya calis, oku ikiser cumleyle bir ozet cikar , sonra ustune yorumlar yap, hangi akimlari savunuyor ne tezi var diye en azindan sifir olarak girmezsin bir iki paragraf yazabilirsin..

wikipedia akar hafız. oradan bak, önemli yerleri, ne bulmuşlar, ne öne sürmüşler, kimle hangi konuda tartışmışlar, kime karşı çıkmışlar, yazarak özetle, sonra özeti oku işte defalarca.

hocalarin sol gorusluyse weber garanti :)

Benim de derslerim böyle olaydı ah ah... Sokayım fenne...

test yahu. Ama ezberlemeden olmuyor işte.

en rahat sınıftır. hicbir iş yapmazlar. fotofilm birimleri vardir orada bulunabilirler. arşive falan koyarlar belki. telsiz/radar birimi varsa orada görevli olursunuz.

kendinizi şansli sayin.

babam 10 yıl çanakkale hava radarda muhabere astsubayı olarak çalıştı. gözlemlediğim kadarıyla rahat bir askerlik geçiriyorlardı. genelde getir götür işleri yapıyorlardı.

yapılacak iş değişir.
ben yapmıştım mesela. 273. KD'de. bütün gün bir odada telsizin başındaydım, günde bir kaç defa telsiz çevrimi yapıyordum. kitap filan okuyabiliyordum mesela. bazen denetleme olunca geriyorlardı sadece, onun haricinde kötünün iyisiydi işte. arada bir içtimalara kalınca diğer ilkel kısa dönemler gibi, bu ne ya filan diyordum :)
ama bölükteki diğer kısa dönemler spor salonu, yazıcılık, kantin, revir gibi lojistik yerlerdeydi, en kötüsü benimkisiydi :) komşunun çayırı olayı :)

Bir günlük bir emeklilik etkinliği yapın. Arkadaşları gelip sunumlar yapsın, onunla geçen günlerini ve çalışmalarını anlatsınlar, akşam da hep birlikte yemeğe gidersiniz. Bir ara da o günün hatırası olarak yazılı bir tabak filan yaptırıp verebilirsiniz. Dekanlık da her türlü maddi yardımı yapar gibi geliyor sevilen biriyse.

daha once birlikte calistigi ögrencileri, calisma arkadaslari, hocalari bulun başka sehirlerden. birer kisa video cekin, duygularini aktarsinlar. simdilerde herkes yapar oldu ama dogru insanlari secerseniz etkili oluyor.

Benzer bir durumu ben de yaşamıştım. Eğer hocanız güzel sanatlardan hoşlanıyorsa, bir tablo ya da heykel çok makbule geçer.

en son 37, doktora devam ediyor olsa bile alirlar. fitbolcu isen 38.

ceviri ücretlendirmesi belirli bir kelime ya da karakter sayisi üzerinden yapilir ve kaynak metin degil hedef metin çıktısı temel alinarak hesaplanir. yani sizin verdiginiz metnin sayfasi tablolar falan degil, cevrilmis bitmis metnin ne kadar uzun oldugu önemli.

tablolari formulleri cevirtmek istiyorsaniz ve bu tabloların falan tekrar cizilmesini gerektiyorsa ekstra para ödersiniz. metninizin konusu eger uzmanlik gerektiren bir alan ise, hukuk gibi mesela ya da ortodonti gibi, ekstra para ödersiniz. ceviriyi resmi bir belge olarak kullanacak ya da bir kitap olarak bastiracaksaniz ekstra para ödersiniz. eger bir ögrenciye verir de sonra ceviriden memnun kalmazsiniz, işi uzmanına yaptirir iki kere ekstra ödersiniz.

jugador'unki simdilerde gecerli bir fiyat. tabi cok iyiyseniz, daha yuksekleri de istenebilir.

o kesin teknik bi kitaptır bir tür kullanım klavuzu işyerinde bi makine ile alakalı (gece gece tahmin yapayım dedim)

kitap konusunun uzmanıysanız uzmana da çevirtseniz öğrenciye de siz mutlaka işe müdahil olup kontrol edin şirket bile olsa problem olabiliyor

Teknik dökümanlarda sorumluluk olduğu için kelime başı yerine kitap üzerinde genel pazarlıkta olabilir. Bu arada teknikse kalkıp ingilizce öğrencilerine ingilizce öğretmenlerine v.b. çevittirip (istisnalar olabilir onlar sözüm yok) saçı başı da yolmayın, teknik çeviri teknik bilgi de gerektirir. Sonra vida somunu yerine fındık gibi ifadelerle karşılaşabilirsiniz :)

adam gibi çeviriye 1000 karaktere en az 8 lira falan vermeniz lazım. ha öğrenciye yaptırırsın 5'e falan. orası ayrı.

ama karakter değil kelime hesabı işliyor artık. o da kelime başına 3,25 kuruştur bunun piyasa değeri.

şekillerin çeviriye bir etkisi yoksa, onların çıkmış halinin parasını ödersiniz tabii ki. zaten sayfası şu kadar diye hiçbir şekilde ücret ödenmez. kelime hesaplanır.

bir ay boyunca boş olacak birisi muhtemelen öğrencidir. bir öğrencinin dediklerine ne derece inanılır ?

bir ay'ı biraz indirseniz, ücreti de güzel fikir gibi :)

facebook ta bir sayfa acin ya da bir blog kurun ve arkadaslar orada gecirdikleri günlere ait fotograflari, anilarini, deneyimlerini falan orada paylassinlar.

@fakyoras teşekkürler

öğretmenler ve bazı yönetici, bürokrat, kamu işçisi, işadamı gibi pek çok kişinin de yılda en az 1 ay tatili var diye biliyoruz öğrenci diyip geçmemek lazım bankalar, mbil operatörler hep öğrencilerin peşinde geleceğin müşterisi diye bu iki konuda problem olmayacağını düşünmüştük ama

@jackofalltrades bu fikir de güzel facebook sayfasını bizim değil de tatili yaşayanların kurması da düşünülebilir teşkkürler

bir ay iznini kimse tatilde harcamaz veya öğrenciyi kimse dinlemez diyenler?

1 ay tatil fazla olmus. 21 gun diyin siz ona.

1 ay tatil olsa bile kimse aynı yerde tatilini geçirmek istemez. bence.

@cbe teşekkürler

@dessy teşekkürler

süreyi düşürürsek cazibesini yitirmezmi sizce bunun yerine birer haftalık 4 farklı yerde tatil yine mi fazla gelir? sürenin çok olmasını bir cazibesi olsun diye düşünmüştük itici olacaksa düşürebiliriz

1 ay çok uzun. öğretmenlerden elçi olmaz. millet der "beleş tatil buldunuz tabi gidersiniz". 1hafta olsun temiz olsun.
bi de bi şekilde firmanızın statü sembolü olmasını sağlamalısınız. öğretmenle öğrenciyle olmaz o iş.

kesinlikle katiliyorum yorumlara,1 ay tatil nedir :))

4 e bölün onu 10 kisi yerine 40 kisiyi birer hafta gönderin :)hem daha iyi olur,hem abidik gubidik tepkiler olursa ignore edebilirsiniz.hem de daha homojen bi grup olur.1000 yerine de 300 olur haftalik,daha nays.

@bitter cikolata teşekkürler

ille de öğretmenle öğrenciyle vs olsun diye düşünmemiştik ama zaten firma olarak raklamımızı yaparken onları ayıramayız etik olmaz sürenin çok olduğunu düşünenler çoğunlukta süreyi düşürelim o zaman 14 gün olsun

1 ay yerine 1 hafta olsa, daha fazla kişi gönderseniz, hem sizin tanınmanız açısından hem de tatilciler açısından daha faydalı olur kanaatindeyim

@serabetan teşkkürler diğer yorumlar gibi bu da güzel fikir

hepinizin yorumları ve katkılarıyla 40 yerine düz hesap 50 kişi 7 gece 350 tl olabilir bizce

ilk beni gönderin o zaman :) bu yaz ağustos gibi uygunum. eşim ben ve 8 aylık oğlum, çevrem de geniş :))

bence 14 gün de uzun. insanların genelde 2 hafta izni oluyor. bir hafta ile ile bir hafta gezme ile geçiyor. 1 hafta en iyisi. az olsun elit olsun kalite olsun.

@ozmania teşekkürler aklın yolu bir miş bir kez daha gördük

@bitter cikolata peki böyle bir kampanyaya katılmayı düşünen ve her yıl tatile giden biri olarak göndereceğimiz 5 yıldızlı tatil yerini son dakikaya kadar bilmeseniz; bazı sürpriz çalışmalarıyla bu tatili ayrıca sıradan bir 5 yıldızlı tatilden farklı kılacak ayrıntılar olsa ve siz bunlardan tatili yaşayana kadar haberdar olmasanız ama bir farklılık sürpriz olacağı önceden bildirilse?

bi de çok başvuru olursa nasıl eleriz başvuranlarla tek tek anket yapsak (tek veya iki üç suruluk onlimne formlarla), o yetişmezse çekiliş yapsak, ya da ilk başvuranları seçsek asil ve yedek belirlesek başka nasıl olur?

benden super tatil elçisi olur.süre konusunda da sıkıntım yok:)

şöyle bir yanılgı var içerikte.elçimiz tatili yapacak ama bunu anlatırken neyle gittiğini genelde anlatmaz.sadece ilk paragrafın konusudur.birde tatil kotu gidiyorsa aracı firmaya giydirilir.bunun dışında elçinin anlatacağı kaldığı yerden aldığı hizmet olacaktır.sizden çok tesisin reklamı yapılmış olur.

yerli bloggerlar var.bir kısmını takip ediyorum.onlara sponsor olunabilir belki ama şimdiye kadar tam olmuş olanını bulamadım.çok basmakalıp yerlerdeler,gorulmesi gereken yerin değil zatımuhteremin fotograflarını seyretmek zorunda kalıyorsunuz.olur ama bu da biraz nafile olur.

sizin planınızdan uzak ama reklam maksatlı kişisel ve çalıntı fikrim şudur.tatil firmasını en iyi tanıtan urunlerden birisi çanta,orta boy üzerinde firma ismi bulunan,renkli albenili çantalar.burun kıvıranlar olabilir ama çok yoğun ve uzun süreli kullanımı vardır bunların.ogrencilik yıllarımda çalıştığım turizm firmasında gelen musterilere verdiğimiz hediyeler arasında en cok sevindikleri bu cantalar oluyordu.

@duptıs, küçük boy bavul en uygunudur.

elemeyi de mesela bir avm ile anlaşırsınız. 50tl lik alışveriş yapanlar arasından şu sorunun cevabını bilen ilk 50 kişi gider.

@duptıs teşekkürler "çalıntı" fikri anonim olarak kabul edip çanta gözlük, şapka, pantolon/etek, bay/bayan elbise, takılar şeklinde genişletsek?

yerli blogger olayı dediğiniz gibi pek verimli olmuyor diye düşünüyoruz biz de bunun yerine bu kampanya için özel hazırlanacak site ile ilgilenecek ekip blog, face, twit, vs uğraşabilir?

tatilcilerimizi aynı yere tek grup olarak ya da üç dört grup olarak gönderip her gruba bir rehber/temsilcimizi gönderip tesisten bağımsız bir tatili tesis imkanlarını kullanarak organize etsek ya da otel seçme imkanı vermesek kendi otelimizde ağırlasak?

@bitter cikolata avm ve soru güzel fikir bi de üstteki soruma da bakarsanız tatil yerini seçememek ve sürpriz ile ilgili olan

bak gidiyorum tatile gözüyle bakıyorum :)

kendi otelinizde ağırlama fikri güzel. rehber konusu da mantıklı. ama rehber bütün gün "sayemizde geziyonuz lan" diye davranmamalı. tek seçenekle de olma o iş. mesela 1 haftada 7 gün var, 7 günün her biri için en az 3 ayrı seçenek sunmalısınız. ya da gün içine dağılmış farklı seçenekler. yani ben tatilimin başında bir rehber seçtim diye 7 gün aynı adamın gezdirmesi tozdurmasını çekemem. bugün kayalıklara tırmanmak isterim yarın dalış yapmak öbür gün bütün gün uyuyup diskoya gitmek.
bi de çocuklu aileleri de hedef kitleye katın. çocuklu aileler çocuksuz bir tatil özlemiyle daha fazla para vermeyi göze alabilir. örneğin ulaşım araçlarımızda (önceden bildirilme koşuluyla) bebek koltuğu mevcuttur. gün içerisinde çocuklarınız yaşlarına göre uzman bilmem ne eşiliğinde hem öğrenecek hem eğlenecek gibi.

bir ay tatil uzun 1 ayda insanlar kaldıkları otelin kötü yanlarını görmeye başlarlar..

bence süreyi kısa tutun, 15 gün 300 lira gibi. veya 10 gün 250 lira.
fakat insanlara yollayacağınız oteller gerçekten güzel olmalı.

bu projeyi bir firma yapmıştı daha önce. bir aylık değil de düzenli iş olarak sunmuştu. gittiği yerlerden paylaşımlar yapacaklardı çiftler. üstelik maaşları da bayağı iyiydi. 5000tlden yukarı bir maaş aldıklarını hatırlıyorum. tatil de bedava zaten. öyle dünyayı gezip para kazandılar. şimdi ne durumda iş bilmiyorum.

siz bunun daha basit bir modelini kurmaya çalışıyorsunuz. düzenli maaş veremiyorsanız öğrenciden ve işsizden başkasını bulamazsınız. onlar da iyi bir referans değil. böyle tatillere para verip giden kitle çalışanlar oluyor. çalışanlara da ancak başka çalışanlar referans olur. ofiste veya arkadaş ortamında herkes birbiri ile paylaşır bu tür deneyimlerini ki gidip otelde rezil olmayalım diye.

birer haftalık çok ucuza veya bedavaya getirin tatili. az kişi gideceğine çok kişi gitsin bir işe yarasın. yoksa inandırıcı gelmez. gidenler sosyal mecrada bunları paylaşsın. ancak her biri kendi kurarsa bir işe yaramaz. siz bir tane kuracaksınız. gidenler orada paylaşacak. onları da zaten kendi takipçileri görür. ancak bu yeterli değil bana göre. yanında başka fikirler de uygulamak lazım.

proje ile ilgili, web tasarımla ilgili veya sosyal mecra ile ilgili daha detaylı konuşmak isterseniz: [email protected] dan bana ulaşabilirsiniz. yardımcı olurum. kendim de ilgilenebilirim, ilgilenecek kişiler de bulabilirim.

bir ay boyunca aynı yerde tatil yerine, 4 farklı yeri ayarlayın, ege, akdeniz, karadeniz, doğu anadolu da, 1 ay boyunca aynı yerde insan sıkılır yahu!

süre 1 ay çok olsada 1 haftanında az olduğunu düşünüyorum 10 gün olmalı en az

hediye konusunda yazlık ürünler tatilde kullanım kolaylığı sağlaması açısından çok uygun olur.ama bi arkadaşında bahsettiği gibi bu tarz durumlarda tatilden memnun kalınırsa otel övülür, tatil kötü geçerse acente

ayrımcılık gibi görünsede sizin yapmaya çalıştığınız şey daha üst tabaka, geliri iyi olan insanlara hitap etmeli cünkü sizden memnun kalinirsa bu kampanya bitse dahi geliri iyi bir aile sizle tatile gitmeye devam edebilir, hemde referans olabilceği çevre sizin istediğiniz müsteri kitlesidir. fakat 10 gün 300 tl gibi bi fiyatla katılımcıların gelir seviyesini ister istemez aşağı çekmiş oluyosunuz. gelir durumu düşük olan bi ailenin ve çevresinin sizi secmesinde tek etken yaptığınız kampanya olmus olur bu durumda da.

bence 10 kişiye 1 haftalık ücretsiz yapsanız daha güzel olur. bedava olan şeyler daha çok anlatılır. "şunu yaptık, bunu ettik, onu yedik. 5 kuruş para vermedik". o zaman otel de, yemek de, aktiviteler de daha güzel gelir insanların gözüne.

@ilginize ayrıca@ bir telefon geldi koptum ekşiden

@bitter cikolata teşekkürler

@bak gidiyorum tatile gözüyle bakıyorum :)@

son halini aldığında ekşiden duyururum ayrıca bu soruya katkıda bulunanlara da bir ayrıcalık tanırım kesinlikle.

rehber/temsilci: tatilcilerin ağırlanacağı 5 yıldızlı tesiste hiçbir problem yaşamadan tesis imkanlarını kullanarak tesisten bağımsız; ayrıntılarını daha sonra açıklamayı düşündüğümüz bir etkinlikler bütününe katılma olanağı yaşamaları için, bir ekibin yöneticisi. sıradışı/farklı bir tatil deneyimi kısaca. Çocuklu ailelerin çocuksuz tatil özlemi de iş planlarımızda yer ediniyor hali hazırda


@titoslavija teşekkürler

süreyi kısaltma fikri buraya yazılan tavsiyelerin ortak noktası olması sebebiyle kesinlikle gözönüne alınacak

@cha teşekkürler paralı/maaşlı/bedava tatil düşüncesiyle ilgili şöyle çekincelerimiz var:
kısaca
"para alıyor övüyor" ; "bedava tatile gitti ondan" ; "maaş alıyor sıradan bi reklam bu" gibi düşüncelere sebep olabilecek, tanıtım çalışmaları ulaşmayı amaçladığımız bir reklam şekli değil. Tanıtımımızı yaparken gerçekten para vererek tatil yapan insanlar (bizim maaş bağlayarak tatile gönderdiğimiz özel olarak reklamımızı yapmak üzere para alan insanlkar değil- bu yanlış demiyorum sadece hedefimiz değil) seçmek istiyoruz ki şöyle bir imaj oluşabilsin belki bir yılda değil ama 10 yılda mutlaka ulaşabileceğimiz gerçek bir mikro reklam imajı (parayla veya bedava olanlar aynı sonucu vermiyor bir tür yapmacık reklamdan öteye geçemiyor marketing tv lerinde olduğu gibi herşey çok tozpembe görünüyor)

imaj şu "bu firma gerçekten parasını alıp tatile gönderdiği, her yıl tatile giden deneyimli tatilcilerden iyi not alıyor ve biz de bunu test edebiliriz seçilmiş olmak gerekmez" mikro reklam ile farklı mesleklerden, farklı şehirlerden, farklı kişiliklere ulaşıp onlara sunacağımız sıradışı tatil imkanları aracılığıyla yavaş yavaş ama emin adımlarla onların çevrelerine, ve çevrelerinin çevrelerine şeklinde zaman içinde yayılan uzun soluklu bir çalışma sözkonusu. yoksa gelip geçici olmuştur herzaman yapmacık tatil hikaye, blog vs vs leri. insanlar onlara aldanıp denediklerinde memnun kalmamış, deneyimli tatilciler bir fark görememiş ve çevreleriyle yayılan olumsuz mikro imaj: "onların da bir farkı yok, gerçekte öyle değiller" şeklinde bir imajı besleyerek bir kaç yıl içinde "para/maaş/bedava tatil karşılığı yaptırılan yapmacık/gerçek dışı/sahte reklam maceralarının sonunu getiriyor.

para karşılığı yaptırılan reklam bir yere kadar eğer gerçek olumsuzsa zamanla bitiriyor hiçbir paralı reklam gerçeğin karşısında duramaz. biz de gerçeği kullanmaya karar verdik belki 1-2 yıl değil ama 10 yılda mutlaka yapmacığı değil gerçeği kullanan olumlu mikroreklamla emin adımlarla ilerleyeceğimizden eminiz.

@cha ayrıca teklifinizi de not alıyorum tekrar teşekkürler

@fatalstorm teşekkürler kampanyamıza talep çok olursa kapsamı genişletiriz. alternatifler herzaman için değerlendirilmelidir düşüncesindeyiz.

bu farklı fikirler için ayrıca teşekkürler

@berginyonbaenre teşekkürler

süre esnetilebilir problem değil

farklı gelir gruplarına hitap edecek farklı kampanya seçenekleri de sunmak bir alternatif o halde herkes kendi bütçesine uygun olanını kendisi seçebilir hepsi 5 yıldız hepsi ultra herşey dahil ama aralarındaki fark standart ultra herşey dahil tesis hizmetlerinin haricinde bireysel analiz anket çalışması neticesinde oluşturulacak bireye yönelik tatil/eğlence özel organizasyonları içeren tatil paketlerinin sunulması olursa bu da ekonomik seviye ayrımcılığı için değil bireye yönelik özel tatil ihtiyacının karşılanması şeklinde olursa? çok kapalı oldu ama konu birden çok dağılmasın bi de ben sizi fikirleriniz konusunda yönlendirmiş olmayayım diye açmadım.

bi de otel övülür acente şikayel edilir problemini aşmak için katılımcılarımıza tatil hizmetini sunarken otel adı yerine tatil paketi özelliklerinin ayrıntılı belirtildiği tatil paketleri sunulsa otellerden bağımsız olarak hangi otelde konaklarsanız konaklayın "siz otelin değil bizim misafirimizsiniz" ve "haklarınız bir listede belirtilen özelliklerde bir tatil yaşamak" şeklinde bir paket olsa imaj ya da slagan için ön plana acente ismi, paket ismi, acente otel sorumlusu ve ekibi, acente bölge sorumlusu ve ekibi ön planda olsa? yurtdışından getirilen turist grupları için bu yapılıyor ve acente ön planda oluyor otel değil bizde ise tatilcilerimiz firmalarda hep bireysel katılımcıymış gibi bir algıya sahip oluyor ve tur grubunun bir parçası olduğunu özümseyemiyor çünkü bu imkan yerli tatilcinin elinden gözünden sürekli ırak tutulmaya çalışılıyor.

@el magico teşekkürler

reklamın duyulmasına katkı yapar kuşkusuz ama devamı olmaz yani herkese bedava sunamayacağımıza göre bir önceki gönderimde yazıda bahsettiğim yapmacıklık etkisine sebep olabilir. bizim yakalamak istediğimiz asıl etki: "ben bu acenteyle tatile gidersem kesinlikle mağdur olmayacağım gibi farklı bir tatil deneyimi de yaşayabilirim" düşüncesini bir gerçek uygulamalar zinciriyle zaman içerisinde oluşturabilmek bunun için bir yandan tatilcilerimize hayallerindeki tatili yaşatırken bir yandan da ileriye doğru emin adımlarla yürümek. Düşündüğümüz reklam kampanyası her yıl sürekli geliştirerek yapabileceğimiz uzun soluklu bire çalışma. ama gözardı etmiyoruz onu da çekilişle kaltılımcılar arasından seçeceğimiz talihlilere sunmak bir alternatif.

süreyi kısaltın, parayı azaltın. twitter'da, sözlükte falan bilinen insanları yollayın. onlar da eşşek değilse güzel şeyler söylerler. kulaktan kulağa reklamınız yapılmış olur.

@dark horse teşekkürler

Gayet anlaşılır kısa ve öz :) Bizim önceki çalışmalarımız ve bu duyuruya katkı yapan bütün ekşicilerin düşünceleriyle birleşince ortaya tam istedğimiz gibi bir sonuç çıkacak.

umarım bu duyuru silinmez. buradan ortaya çıkaracağımız kampanyayı duyururuz.

Katkı yapan ve yapacak olan herkese teşekkürler.

fikrim geldi!!!
şuna ne dersiniz? hani kimi restoranlarda kendi salatanı kendin yap diyorlar ya, eline salata malzemeleri listesini veriyorlar, sen de malzemelerden kendi salatanı oluşturuyorsun. fiyat da ona göre şekilleniyor. aynısını tatil için yapın siz de? ve hatta bunu bir yarışma şekline sokabilirsiniz. en güzel tatili oluştur, tatilin bedavaya gelsin gibi.
ben neden sizin firmanızı bu kadar düşünür oldum bilmiyorum ama dert oldu içime.

@bitter cikolata teşekkürler

bu ekşiduyuru bağımlılık yaptı girdim habire duyuru okuyorum iyi mi?

kendin yap işlet devret ya da yap pazarla yönet? geldi aklıma önerini okuyunca

bi kaç tane bedava tatil tasarım karşılığı mantıklı teşekkürler

iyice düşündüm de mantıklının ötesinde çok iyi düzltiyorum uygun bi şekilde bunu da ekliycem

@bitter cikolata bi de şunu sana sorsam eski bi cevabın sebebiyle bunu sana sormak mantıklı geldi şakayla karışık yazdıkların sebebiyle @bak gidiyorum tatile gözüyle bakıyorum :) önceki bi gönderimde de sormuştum umarım cevaplarsın senden iyi fikirler çıkıyor da


@bitter cikolata peki böyle bir kampanyaya katılmayı düşünen ve her yıl tatile giden biri olarak göndereceğimiz 5 yıldızlı tatil yerini son dakikaya kadar bilmeseniz; bazı sürpriz çalışmalarıyla bu tatili ayrıca sıradan bir 5 yıldızlı tatilden farklı kılacak ayrıntılar olsa ve siz bunlardan tatili yaşayana kadar haberdar olmasanız ama bir farklılık sürpriz olacağı önceden bildirilse?

bu riskli bir adım olabilir. şöyle ki ben bir yere tatile gitmeden önce internete, eşe dosta soruyorum, "şuraya gittiniz mi, ne tavsiye edersiniz" gibi. kimisi küçük bir kahvaltı salonu öneriyor, kimi deli ucuz bir semt pazarı, kimi gözden uzak bir koy. bilmediğim bir yere tatile gitmek cazip gelmezdi sanırım, bilip de gittiğim yerlerde bile güzel bir yeri görmeden/denemeden döndüğümü öğrendiğimde üzülüyorum. siz de şirket olarak bütün bu ince detayların hepsini hesap etmezseniz, tatil çok iyi bile olsa bu eksiklik sizin için iyi olamyabilir.

@bitter cikolata bu konuda da mesaj alındı teşekkürler

bir önceki mesajı iyice düşündüm de gerkli önemi vermemekle haksızlık etmişim

"fikrim geldi!!!
şuna ne dersiniz? hani kimi restoranlarda kendi salatanı kendin yap diyorlar ya, eline salata malzemeleri listesini veriyorlar, sen de malzemelerden kendi salatanı oluşturuyorsun. fiyat da ona göre şekilleniyor. aynısını tatil için yapın siz de? ve hatta bunu bir yarışma şekline sokabilirsiniz. en güzel tatili oluştur, tatilin bedavaya gelsin gibi."

herşeyi birleştirince çok kapsamlı bir kampanya çıkacak ortaya bakalım nolacak?

bu yarışma da eklenebilir hatta eklenecek.

tekrar teşekkürler katkılarınız için bunlar unutulmayacak :)

peki nasıl bir paket olmalı sizce ( kendi ihtiyaç ve düşüncelerinize, hayallerinize göre birer tatil paketi ayrıntılı özellikleri rica etsem çok mu olur?

bi kere deniz ya da havuz mutlaka olmalı benimi için. şezlonga uzanıp kitabımı okurken bira - patates kızartması ilk gün için yeterdi bana :) ama mesela eşim de çabuk sıkılır bundan, balayımızda sürekli bir animasyon takibindeydi ama animasyonlar çok sıradan oluyor türkiye'de.
otele gitmeden ya da ayak bastığımda bulunduğum bölgeyi özetleyen bir kitapçık iyi olurdu. nerelere gidilir, neler yapılabilir ve ne tip bir alışveriş seçeneğimiz var gibi. (kadınlara marsta indirim var deseydiniz, şimdiye marstaydık)
ve dediğim gibi etrafımdaki çiftlerden gördüğüm, çocuğumun güvende olduğunu bilmek isterim, peşimde dolanmasın ama bileyim güvende mi değil mi eğleniyor mu.
masaj/sauna olmalı mutlaka, hatta şöyle ki hiç beklemediğim bir sürpriz gibi olmalı bu. mesela kahvaltımı yaparken "bugün için x turizmin konuğu olduğunuzdan dolayı size %50 indirimli masaj hizmetimiz var, yararlanmak ister misiniz?" gibi. hatta bu x turizmin müşteri olma bana başka yerlerde de kolaylık ve indirim kazandırabilir.
bir de şu var, günümüzde insanların etkinliklerini facebook'ta yayınlamak için yapıyor. (genellemeyim, tamam). dersiniz ki, tatiliniz boyunca 30 adet dijital anınızı tatil dönüşünüzde size hediye ediyoruz/indirimli veriyoruz.
eşimle gittiğim tatilde sapık gibi tatilcilerin peşinde dolanan bir fotocu vardı, fotoğrafları bişeye de benzenmiyordu ama her bir poz için 15 lira para istemişti bizden. tabi biz de kendi çektiğimiz şekilsiz pozlarımıza sığındık :)
mesela mutfak kursları da olabilir. öyle saatler günler süren değil de mesela "1 saatlik çikolata yapım kursu, makarna kursu" gibi.

bu yazdıklarınızı birer başlık atarak sınıflandırıp genelleme yapmak istiyorum çok iyi fikirler bunlar hatta bazıları içinse aklımı okuyorsunuz diyorum resmen.


A-) Bireysel istekler anketle belirlenebilir

1.) bi kere deniz ya da havuz mutlaka olmalı benim için.

2.) şezlonga uzanıp kitabımı okurken bira - patates kızartması ilk gün için yeterdi bana :)


B-) Kişisel tercihlerin farklılığı etkinlik planlamasında gözönüne alınabilir ama çiftler arası ayrılık oluşturma riski var eşlere birlikte aktivite planlaması yapılmalı

3.) ama mesela eşim de çabuk sıkılır bundan,


C-) Genel ve büyük sorun çözülmeli ana dayanak noktalarımızdan biri eğlence vakit geirici çekici değişken aktivite organizasyonları genellemesi yapabileceğim bir çözümümüz var.

Bu konuda aklımı okuyorsunuz zaten çoğu tatilci şikayetçi bundan ama turizmimizin utanç kaynağı bu şöyle ki: yerli tatilcilerimizi nasıl olsa cepte görme gibi bir anlayış sözkonusu 5 yıldızlı otellerde özellikle full yabancı gruplarla çalışanlarda. yerli hep son planda.

4.) balayımızda sürekli bir animasyon takibindeydi ama animasyonlar çok sıradan oluyor türkiye'de.

Özel bazı organizasyonlarımız söz konusu şu an bilgi verip konuyu dağıtmayayım ama bunları basit animasyonlar olarak düşünmeyin çok farklı.


D-) Artık her turistik bölgede hazırlanmış kataloglar broşürler var, kitaplar var pek çok dilde bunların bir karışımı elden geçirilmiş eklemeler yapılmış versiyonu her yöre aiçin ayrı atrı her tatilcimize iyi bir referans kaynak olur bu da aklımı okuduğunuz bir konu ve rehber/temsilci aracılığıyla da bilgi verilmesi gözönünde

5.) otele gitmeden ya da ayak bastığımda bulunduğum bölgeyi özetleyen bir kitapçık iyi olurdu.

6.) nerelere gidilir, neler yapılabilir ve ne tip bir alışveriş seçeneğimiz var gibi.

7.) (kadınlara marsta indirim var deseydiniz, şimdiye marstaydık)

o kadar memnun edecez ki, o kadar çok eğlenceli, çekici vakit geçirecek, öğretici aktivite planı var ki tatilcilerimizi memnun etmenin ötesinde bunların hepsine katılmak için boş vakitleri bile olayacak o derece tatilden sıkılmak bi yana hiç ayrılmak istemeyecek gelen hedef plan bu ertesi yık garantilenmek şöyle dursun iple çekilecek

6 ve 7 yi tekrar yazıyorum 12 numaranın yanında onla alakalı gördüm


E-) Çocuklara yönelik özel aktivite grupları, alanları ve seçenekleri uzmanlar, eğitmenler ve denetleyiciler eşliğinde (Bu akıl okuma işi ciddi ciddi devam ediyor)

8.) ve dediğim gibi etrafımdaki çiftlerden gördüğüm, çocuğumun güvende olduğunu bilmek isterim, peşimde dolanmasın ama bileyim güvende mi değil mi eğleniyor mu.

"ve dediğim gibi etrafımdaki çiftlerden gördüğüm," bu kısım biraz boşlukta eksik mi kalıyor bana mı öyle geldi?


F-) Mutlaka olması gerekenler herkes için ortak bir başlık olabilir bireysel istekler haricinde

9.) masaj/sauna olmalı mutlaka,


G-) sürpriz konusuı da başlı başına bir tartışma konumuzdu herşey fikir aşamasındayken

Bunu ayrı bi iletide paylaşayım ileride

10.) hatta şöyle ki hiç beklemediğim bir sürpriz gibi olmalı bu.

11.) mesela kahvaltımı yaparken "bugün için x turizmin konuğu olduğunuzdan dolayı size %50 indirimli masaj hizmetimiz var, yararlanmak ister misiniz?" gibi.


H-) Üyelik ve avantajları (Bu 4 oldu aklımı okdunuz sizden çok iyi bir ekip üyesi olur)

12.) hatta bu x turizmin müşterisi olma bana başka yerlerde de kolaylık ve indirim kazandırabilir.

işyeri üyelikleri, AVM, Marka, Kredi Kartı, Ortak marka platformları, özel oluşum üyeliklerini analiz ettik; şöyle bir düşüncemiz var? yok bunu da ayrı yazarım


I-) Fotoğraf video sosyal medya hatıra deneyim

13.) bir de şu var, günümüzde insanların etkinliklerini facebook'ta yayınlamak için yapıyor. (genellemeyim, tamam).

14.) dersiniz ki, tatiliniz boyunca 30 adet dijital anınızı tatil dönüşünüzde size hediye ediyoruz/indirimli veriyoruz.

O hiç problem değil biz kısa film deneyimi yaşatarak kurgu ya da doğal tatil filmi hatıra mahiyetinde çekim teklifi hazırlamıştık oyunculuk, senaristlik, yönetmenlik model/mankenlik kısa eğitim ve uygulama desteği dahil gayet ciddiyim şaka gibi gelmesin (17 ve 18. maddelerle içiçe)


J-) istenmeyen olumsuz durumların önceden tahmin edilerek önleme yönelik tekbirler ve kontrol mekanizması (bu istenmeyen durumlar da anketle tatil tecrübelilerden sorulacak)

15.) eşimle gittiğim tatilde sapık gibi tatilcilerin peşinde dolanan bir fotocu vardı, fotoğrafları bişeye de benzenmiyordu ama her bir poz için 15 lira para istemişti bizden.

16.) tabi biz de kendi çektiğimiz şekilsiz pozlarımıza sığındık :)


K-) Kurslar, Eğitimler, Eğlenceli deneyim aktiviteleri

17.) mesela mutfak kursları da olabilir.

18.) öyle saatler günler süren değil de mesela "1 saatlik çikolata yapım kursu, makarna kursu" gibi.


@bitter cikolata Bütün bu katkılarınız için çok teşekkür ederim.

Bir sosyal sorumluluk projesi başlatıp bununla birlikte kampanyayı yürütme fikrine ne dersiniz?

sosyal sorumlulukla 5 yıldızlı tatil nasıl bağdaşacak düşünemedim bir an ?

Hizmet akdi yerine getirilen her tatil paketi brüt ücretinin belli bir yüzdesinin kızılay (mesela) aracılığıyla veya tev, pek çok farklı kuruluş var eğitim vs. yardımı amacıyla kimsesizler, muhtaçlar, çocuklar, kadınlar için aktarılması tatil paketi alacaklara başkalarına dolaylı yardım etme imkanı sunma ve bu alınan aktarılan miktarların resmi belgelerinin şeffaf olarak kamuoyuyla internet sitesi üzerinden paylaşılması gibi en basitinden?

Katkılarından dolayı herkese tekrar teşekkürler

konu ile ilgili bir duyuru yayınladım. Ayrıntılar aşağıdaki linkte. İyi eğlenceler.

www.eksiduyuru.com

1 kişiyi 1 ay tatil yapacak yerde 1 çifti 10 gün balayına çıkarın! reklammı istiyorsunuz? hayatının en mutlu gününü yaşayacak bir çiftten iyisi olamaz.

Nikah salonlarından aylar öncesinden gün alınır. Salonlarla konuşur müşteri isimlerini alırsınız ve onlarla iletişime geçerek balayılarını kampanyaya bağlarsınız.

@Oguzhang teşekkürler

Bu da güzel fikir. Bu reklam kampanyası bittikten sonra onu da planlayabiliriz.

13.12.2011 tarihinde Türkiye saati ile 21:12:00 de, Bu duyuruda bahsi geçen kampanyanın 100 kişilik kontenjanı dolmuştur. Bu sebeple bundan sonra başvuru kabul edilememektedir.

www.culturentertainment.com sitesi sunucusuna göre "Tue, 13 Dec 2011 21:09:51 +0200 [01:09:51 PM CST]" itibarı ile son kontenjan da doldurulmuştur. ilgililere teşekkür ederim.

gündüz vassaf in cehenneme övgü kitabinda var o tartisma.

Bursa'ya doğru yola çıkmak üzere ya da çıkmış. Arayın hemen bence yurtiçi kargoyu.

yurtiçi kargo'nun internet sitesi üzerinden şikayet edin. sikayet formu var bir yerlerde. yarın size dönerler. çok sağlam çalışıyor şikayet bildirimleri.

bana da şöyle bir şey olmuştu, saat 3 gibi eve geldim, baktım kargo kağıt filan yok, gelmemişler dedim bekledim. saat 6ya 5 vardı artık merak ettim aradım. "arkadaş gelmiş evde yokmuşsunuz" cevabını aldım. kağıt olmadığını söylediğimde uzun bir uğraş sonrasında "arkadaşın kağıdı bitmiş" cevabını aldım. kızdım tabi, komşuya bıraksındı en kotü ya da not kağıdı alsındı bir şey yapsındı yani. cuma günüydü bi de. bana bir de telefonda o saatten sonra gönderemeyeceklerini, pazartesi kendim gidip alabileceğimi söyledi. çılgın attım resmen. şikayet ettim internetten, cumartesi günü beni aradılar, kargonuz gönderilecek bugün diye, 12 olmadan evde oldu kargom. hem o seferde, hem sonraki her seferinde. bir daha da sorun yaşamadım.

aynı gün göndermemeleri lazim. aras kargo ile benzer bir sey başıma geldi. bütün gün evde oldugumuz bir gün geldik bulamadik diye not birakmislar. gittim, aksama tekrar ugrasin biraksinlar dedim. biz bir kere dagitiriz, ikinciye siz gelirsiniz. gelmezseniz geri göndeririz dediler. istanbul merkez ile bir kac telefon görüsmesi bir kac cemkirme sonucu kargo ertesi gün tekrar geldi eve kadar.

velhasili, işin pesini birakmayin. hakli olan sizsiniz.

bugün grev gibi bir şey yapıyorlar sanırım. her zaman 11:30-12:00 gibi gelen kargomu, bugün 16:30'da getirip, "geldik bulamadık" notu bırakmışlar kapıya. "evde kimse yoksa, site görevlisine bırakın lütfen" notu bırakmama rağmen.

10:10'da yaşadığım ilçede dağıtıma çıkan kargo, baştan sona 10 dk. sürecek büyüklükte bir ilçede 16:30'da kapıma gelip beni bulamamışlar. neyse ki şubede bekletiliyormuş, bursa'ya gönderilmemiş benimki. umarım yarın uğrarlar tekrar.

çok sık yaptıkları bi numara bu, baydı artık. işlerine gelmeyen yerlere gitmeyip, direk gelin alın diyorlar. tabi ki bekletilmesi lazımdı. baya işgüzar çıkmışlar, yarın ilk iş arayıp tüketici hakları'yla tehdit edin.

aynı şey benim de başıma geldi, internet sitelerinden uzun bir şikayet mesajı yazdım ve bir hafta içinde telefonla geri döndüler. çok işim düşmedikçe yurtiçi kullanmıyorum artık.

bunlar işlerine gelince eve gelen kargoyu babamın işyerine bırakıyorlardı hiçbir adres bilgisi olmamasına rağmen. Ama bazı durumlarda evde kimseyi bulamayıp bu yöntemi denedikleri için iyi bir durum olmuştu. Biraz free takılıyor yurtiçi izmirde sanırım.

'disiplin toplumu' üzerine biraz okuman gerekebilir.

dergiler.ankara.edu.tr

dorian gray'in portresi

(bkz: karamazov kardeşler)
(bkz: sofinin dünyası)
(bkz: nils holgersson'un maceraları)
(bkz: oliver twist)

bridget jones'un günlüğü

Swann'ın bir aşkı

cevdet bey ve ogullari

(bkz: ivan ilyiç'in ölümü)

ayrıca ister istemez:
(bkz: veronica pompa istiyor)

oblomov, dorian grey'in portresi, nilgün, zavallı necdet, madame bovary, goriot baba, tess, armance.

kaderci jak ve efendisi - diderot
juliette - marquis de sade

adı aylin
yüzbaşı selahattin'in romanı

nietzsche agladıgında
genc wertherin acıları

(bkz: ali ile ramazan)

jane eyre böyle yazılmıyodu galiba ama anladın sen :)

Ince Memed diyorum baska da bir sey demiyorum :)

therese raquın (emile zola),efruz bey (ömer seyfettin),cemo (kemal bilbaşar),pol ve virjini (bernardin de saint pierre),emile (jean jacques ruso)

betty blue

mark twain kitapları: tom sawyer ve huckleberry finn'in maceraları (?).

lujin savunması

ikisinden birisinin konsolosluguna gidecekler, resmi işlem orada olacak.

senle benle olacak iş değil, numberone tv, dream tv, efes pilsen ile filan olacak bir iş bu, ne kadar meyilli kurum varsa bu işlere düzgün bir sunumla başvuru yapılacak.


söylediğiniz yolla para toplayabilirsiniz belki ancak aslolan tek bir ana sponsorla gitmektedir, "tek" diyorum zira bu tip işlere meyilli kurumlar var oldukça. birisi tek sponsor bile olabilir.

bu yolla para toplamanız söyleminize bağlı olarak gerçekleşse bile tüm projeyi finanse etmesi çok zor. siz gezin bir okuyalım diye size para verilmesi nadiren olacak iş, bahsettiğiniz festivallere ilgi duyan kişi zaten internetin her yerini karıştırıp konuyla ilgili bilgiler bulabilecek yetidedir. bu durumda en fazla "kendinizi sempatikleştirip" para toplayabilirsiniz ancak dediğim gibi, kafi geleceğini hiç sanmıyorum.

@hewit Sponsor olmazsa olmaz zaten. Bir önceki başlıkta da bunu konuşmuştuk biraz. Sponsorluk dosyası hazırlıyoruz şimdi, elimizdeki tüm bağlantıları kullanarak bir şeyler bulmaya çalışacağız. Bu ek bir destek fikri olarak, insanların da dahil olmasını sağlamak amacıyla düşünülmüş bir şeydi.

@gereksiz insan - farzı mahal efes sponsorunuz oldu. bu biçimde para toplamanıza sıcak bakacaklarını sanmıyorum. malum olay artık sizin geziniz değil, onların reklam kampanyası olacaktır. koskoca efes'in desteklediği kişiler niye bağış toplasın?

bu konuda pek bilgim yok sadece dediğim şekli mantıklı geldi.

bir zamanlar bant dergisinde benzer bir sey yapilmisti sanki, bir sponsor bulup festivallere falan katilmis, sonra da festival yazisi yazmislardi. bir bakayim, hangi sayilarda olduguna. bulursam dönerim tekrar.

d&r da demir degil ama sert plastikten sövalyeler var atı ile birlikte.

remzi kitabevinde de güzel seçenekler var.

etsy.com, bakmadım ama garanti vardır.

Eğer İstanbul'daysanız, İstiklal Caddesi'nde Atlas Pasajı'nda, sağdaki ilk dükkan olan Kanka Shop'ta, tarifinizin pek çok çeşidini görmüştüm.

ille demir degil de baska malzemelerden de olur derseniz el yapimi bir sovalye hazirlayabiliriz size :) bilgi icin mesaj atabilir ya da bloguma bakabilirsiniz madebyozlemakin.com

istanbul kadıköy akmar pasajı içinde satan yer var.
yukarı rexx'e çıkan yolda da gerekli şeyler var, orada da vardır muhtemelen.

Devlet memurlarinin baska bir isle istigal etmesi yasal degil. ogretmen de bir devlet memuru oldugu icin bu bahsettiginiz seyi yasal olarak yapabileceginizi sanmiyorum. habersiz turist rehberligi yapmak da hos karsilanmiyor. var bi hukuki dayanagi.

en kolay turist bulma yontemi sanirim gezginlerin bol oldugu yerde birkac arkadas gezen rehbersiz elemanlara yardim lazim mi hocam demek olsa gerek.

öğretmen ek iş yapamaz.

2. si her yabancı dil bilen kesinlikle rehberlik yapamaz. rehberlik yapabilmenin şartı kokart almaktır. kokartsız rehberlik yapamazsınız. gezi ve ören yerlerinde jandarma biner tepenize çalıştığınız acenteyi bile kapatırlar. üstüne yiyeceğiniz cezalar cabası. kokartsız rehberlik yapmak ve çalıştırmak büyük bir suç.

Edit: Çalışma yasağı ile ilgili birde şöyle bişii var. belki bişeyler değişmiştir bilemiyorum. www.medimagazin.com.tr

rehberler odasina kaydolamazsiniz eger memur iseniz. eskiden mümkündü ama artik degil. milli egitim her halükarda sorun cikarir.

ama shadow guide olarak cikarsiniz, bir kokartli rehberin yancısı olursunuz. her kapıda tanidiginiz yoksa ananizdan emdiginiz süt burnunuzdan gelir uyarmis olayim. parayi da kokartli alir.

www.youtube.com

(bkz: gypsy punk)

yabancı olabiliyo mu? hani türkü falan deyince...

neyse, ben son zamanlarda en çok foster the people şarkılarıyla eğleniyorum.

www.youtube.com
www.youtube.com

muammer ketencoglu