kaka gibiyse tüylerini kusmuştur, ara sıra yapıyorlar öyle.

böcektendir normal

Tuy kusmus. Malt macunu kullanin.

geçmiş olsun :)

herkese teşekkürler :) neyse biraz içim rahatladı :)

Benim kesilmisti yuksek lisansta aldigim kredi. 6 aydan daha az calismistim ustelik. Kyk ya gidip cirkeflik yaptim. Yonetmelikle gittim tabi neye dayanarak kestiklerini sordum. Birkac muglak maddeyi kendi kafalarina gore yorumlamislardi. Mucadele edince tekrar geri aldim. Odenmeyen aylari da toplu yatirdilar.

"Devamli gelir" ifadesi muglakti. Kime gore devamli. Devamli olsa hala calisiyor olurdum falan dedim.

sigorta girişin yapıldığı an kredi kesilir.

ADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “en az asgari ücret düzeyinde sürekli bir işte çalışarak bir gelire sahip olma,” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

Bnm kesildi. Geri ödemeyi de 4 taksitte aldılar ömrü uzunlar

valla anlamadım ki aralık 2015 te yani bu yıl ki burslarla beraber çalışan öğrencinin bursu kesilmeyecek diye haberler çıktı ve yönetmeliğe görede çalışmakla burs kredi kesilmez diyor. bunlar neye dayanarak kesiyor bu krediyi ? burs olsa anlarımda kredi?ödeyeceğiz lan geri.

Nirmal. Bi haftaya gecer. Bana da olmustu

Sanirim eskisi gibi degil. 40 dk da bir dolmus oldugunu ogrendim. Merak ettigim ilk dolmus saat kacta?

termos mu, termos bardak mı?

Bilmiyorum. Ben termosu bi tek askerde gordum kullandim. Hangisi olmali?

Mug demek istiyor olabilirsin.

termos bardak olmalı bence seninki.

E tamam hadi bulalim linkler n11 ler hepsiburadalar falan :)

istediğin özellikleri de söylemen lazım. ne kadar süre sıcak/soğuk tutsun mesela? fiyatı ne kadar olsun? vs.

tantitoni'de çok güzel termoslar var. bakmanı tavsiye ederim

tantitoni +1

amk adam araba mi aliyo termos iste guzel bisey demis, tatli demis. ozellik iste bunlar. iyice nitelist olduk ciktik ya

dur ben sana link de vericem bradim pitim

20 liraya guzel bisey var midir ki:(

sen o kadar özene bezene alacaksın ama o kullanmayacak bile. belki ara sıra sen gör de mutlu ol diye iki fotoğraf çeker okulda termosu ile sonra bi kenarda tozlanmaya terk edilir.

starbucks'ta güzel şeyler oluyor.

www.dekorazon.com

www.tantitoni.com.tr

bunu begenmezse yuzume tukur: www.morhipo.com

acimasiz gercekler entry nick uyumu asdjhgfhjgsfkhjasfd

Safepassage'in linkleri o kadar güzel ki ağlamak istiyorum

Safe

Sen bi dahisin.

Trento iy1, madrid, dallas ust. 5 e 20 veriyo. Tutarsa sabah siparisi veriyorum.

www.amazon.com

contigo can dir bu isin piridir ama pahalidir

brad yatmışsın hacı, madrid yenilmiş 2-0.

sunlara bir bakabilirsin belki.
www.sonteklif.com
www.sonteklif.com
www.sonteklif.com
www.sonteklif.com
www.sonteklif.com
www.sonteklif.com
www.sonteklif.com
urun.n11.com

Merhaba. 6 yillik arastirmaci kediciyim.
Kediniz 10 ay boyunca disarida yasam surmusse eve alismasi zaman alacaktir ama muhakkak alisacaktir. Kumuna yapmasi bile alistigini gosterir.

Size alismasi icin onu yas mamalarla cildirtin. En sevdigi yiyecegi kesfetmeye calisin. Ki buyuk ihtimalle konserve mamaya deli olmayan kedi gormedim.

Ish mevzuuna gelince... Kaliteli bir mama kullanin. Mama degisikligi yapmayin. Probiyotik verin yogurt falan.

Ic parazitini yaptirin. Bagirsak enfeksiyonu olabilir antibiyotik kullanin.

Son olarak. Ona veda etmeyin.

*Ishal mevzu

Doktoru mamaya alışmaya çalışıyor dedi. Tam götürmeye hevesleniyorum, düzeliyor. Sonra azıcık korkuda yine başlıyor. Zaten alışma evresinde olduğundan evden çıkarıp iyice depresyona sokmak istemiyorum. Ama cumartesi götürmek zorunda kalacağım, çünkü dış parazit aşısı kalmış. İç paraziti vurmuşlar.

Merhaba :) disarda buyudugu icin bu davranislari normal, zamanla isinacaktir size. Hic miyavlamayan sadece guruldayan bir suru kedi var hic endiselenecek bir durum degil :) sizi izlemesi tanimaya calistigini gosteriyor, size alisip rahat ettigi zaman oyun oynamaya baslar yaninizdayken de. Klinikteyken verilen mamayla simdi sizin verdiginiz mama farkliysa bu mama degisiminden dolayi ishal olabilir cok da normal bir durumdur cumartesi gunu gittiginizde diski muayenesine gerek gorecek bir seyden suphelenmezse hekiminiz muhtemelen bir simbiyotikle bile hemen toparlanacak bir ishaldir uzulmeyin. Tuy konusunda onemli olan mucadele azmidir :) kedi tuy doker. Iyi bir beslemeyle bu minimuma iner ama yine de az da olsa doker. Tuy toplama taraklari, evdeki esyalardan tuy toplamak icin yapiskan bantlar, elektrik supurgesi, giysiler ve diger yikanabilir seyler icin camasir kurutma makinesi cok iyi is goruyor. Zamanla her sey bir rutine girecek korkmayin.

merak edip baskalarinin bilgilerine baktin ise dava açma bi zahmet.
zaten her türlü tedbir alinmasina ragmen birileri çaldı ya da yaydı ise bu bilgileri kurumla bu konuda fazla bir işinin olmaması lazım.

Kendime baktim var miyim diye ve evet varim.

1adam çok haklı arkadaşlar, kurumla ne ilgisi olabilir, internete giriyosanız bi zahmet bu riski de alırsınız ne davası. Adam akp'ye değil lambalıya oy atıp gelmiş sfjlmxd.

Bilemiyorum ama geri dönüşsüz bi mağduriyet yaşandı, güvenlik alamayan kurumlara çok ciddi yaptırımlar uygulanırdı burası bir hukuk devleti olsaydı.

madem öyle konuşmayacaksın, gidip dava açacaksın ki ben de ciddi olduğunu anlayayım. mesele siyaset yapmak değil burada. herhalde bu bilgilerin çalan ve ortaya yayilmasina sebep olanlara da söyleyecek bir kaç sözün vardır değil mi?

dava açacaksan ysk'ya açıkcaksın. onlardan sızdı bilgiler. seçmen sorgulamayı sadece tc kimlik ile yapınca adamlar da çaktılar brutal force'u topladılar. ben 6 sene önceki ikametimde görünmekteyim mesela.zaten uzun zamandır ara ara çıkıyordu haberleri kimse sallamıyordu. siteye konunca patladı gitti.

aynı sıkıntı kore'de olmuştu sanırım yıllar önce onlar değiştirmişlerdi insanların kimlik numaralarını. yapılması gereken bu ama türkiye'de olur mu bilemiyorum.

takip.

ben doksansekizden kalma okuma bayramı kasedini çektirmiştim, 20 liraydı 3-4 sene önce. 1 saat civarı bir çekimdi, görüntü kalitesi fena değil onbeş yıl öncesine kıyasla.

teşekkürler.

sürekli beslenmeyin. glutenin de faydası var.

Hayır.Gluten alerjenik bir madde.Glutene alerjisi olanlar için çok tehlikeli, olmayan için bir sıkıntı yok.Bir protein çeşiti.

şeker geçici körlük yapıyor bildiğim kadarıyla. bir daha yemelerine müsade etmeyin mümkünse.

evet var. yememeliler. ancak ne kadar yediler? ufak bir kemirmeden sorun olmaz, bir dahakine dikkatli olmaya çalışın.

çok kısa bir sürede kutusunu açıp ucundan kemirmeyi başarmışlar. bir şöbiyetin yarısı kadar yemişler. iş üstünde yakaladım. tatlıları sayılı aldığımdan tam sayısından da eminim. ayrıca kutuyu sessizce açabilecek kadar zeki olmaları beni de çok şaşırttı. bildiğimiz karton, kendinden kilitli tatlı kutusunu açmışlar çay demlenene kadar. bir süre gözlem altında tutayım bari.

benimkisi püskevit yiyor mesela bişi olduğunu görmedim ama şerbetli ağır gelebilir. Şeker kediler için sakıncalı

Bisey olmaz.

bunu alışkanlık haline getirmesinler. bir kerelikten bişi olmaz sanırım.

V for Vendetta'yi tavsiye ederim, ufuk acici konusmalar geciyor.

gosford park

Pride and Prejudice.

1- sleuth
2- sunset limited

ev berbat olsa bile, her gün o denizin kenarında o boğazın güzelliği ile, o tarihe uyanmak, o bile insanı gençleştirir :) kendine gelirsin.

ama şu var o fiyata vermelerinin garip bir sebebi olabilir. ancak içeri girince anlaşılabilecek bir sebep olabilir. o yüzden dikkat etmek lazım. örneğin belki de kışın orada hiç oturulacak gibi değildir. soğuk, rutubet, gürültü, vs,vs, bir çok şey olabilir dezavantaj olarak.

Valla bana da çok uygun geldi. Gidip bir görmek lazım bir bit yeniği var mı.

Manzaraya ne kadar para vermek istedigine kara ver bence :) bi de baska yerde olsa bu ev ne kadar ederdi diye dusunup ona gore hareket edebilirsin. Bi de pek yali gibi gelmedi bana :)

hafız 2 kişi zor be. çıkılır da zor yani. mesela ben sevgilimle yaşamak isterdim bu evde, ama şimdiki maaşlarımızla imkansız gibi bir şey. belki zaman içinde.

bir de, yaşama masraflarımı çıkarttıktan sonra kenarıya 3-5 koyabilmeyi isterim hep. birikim yapmak iyidir, zor zamanda yolda kalmazsın. o açıdan sadece konaklama için 3000+ lira vermek(faturalarla birlikte), bu güzel manzaraya rağmen zor geliyor.

Ev fena degil gideri var. Hele o kiraya baya bir gideri var. 1000 liraya baska yerlerde hicbir ozelliksiz evler var..

@she was my baby fotoğraflarda rıhtım var yahu denize sıfır daha ne olsun.


@king lizard tutarsan bir haftasonu gelirim :p

@fasxwall fiyat bana ucuz geldi, 3 kişi tutsa 2500e bağlasalar öyle bir evde kuzguncuk ki merkezi sayılır bir yerde oturmak inanılmaz ucuza gelir.

var mıdır acep bir sıkıntısı, diğer daireler dolu gözüküyor.

enteresan.

@saygilarefendim öyle zor ama 2-3 bekar adam için ideal, 2 couple bir evde yaşayabilir mi onu bilemem, çok uyumlu arkadaşlar olmaları gerekir ama zor yni.

ben bakardım, bir bit yeniği yoksa tutardım. (maddi durumum olduğunu varsayıyorum.) süpermiş yaa.

büyük bir deprem olduğunda, deniz, tüm o deniz kenarında diye övüle övüle bitirilemeyen evleri yutacak, dezavantajı bu olabilir.

not: diğerlerinin de yıkılacağının farkındayım.

bildiğin apartman dairesi. bodrum katı. ayrıca ben korkardım olası bi depremde direkt denizin içine göçmek istemem

açıkçası ben beğenmedim.
ışık almıyor ve basık tavanlı gibi görünüyor.
1500 lira olan dandik evlerden pek farkı yok gibi.
mutfağı falan küçücük.
2.700 lira kira verebileceksen, içi bundan daha güzel olan doğru düzgün bir ev tutabilirsin.

fiyat pek normal değil istanbul piyasasına göre ama gidip görmek gerek tabi, kiracı çıkmak istemiştir, ev sahibi de acil yeni kiracı bulmak istiyordur belki, kim bilir. ama denize bu kadar yakın olması, en ufak fırtınada bile yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. bir de deprem konusu da var, ben olsam biraz huzursuz olurdum orada. ayrıca gördüğüm kadarıyla, bu eve bir hırsızın girmesi çocuk oyuncağı ama bunun da çözümü bulunur tabi.

ama herşeyden öte bence gidip eve bak derim ben hazır kiracı da oturuyorken. hem kendisine de sorarsın, neden çıkmak istiyormuş, daire nasıldır...vs. en iyi o şekilde anlayabilirsin.

aman diyim rutubet varsa isterse saray olsun oturulmaz.

elma.. ya da bi kaşık bal...

çorba içebilirsin

bi tas soğuk sütün içine pötibör kır ye.

krik kraklar var ya. kıtır çubuklar. acıktıkça onlardan yiyebilirsin 2-3 tane.

yoğurt + bir sebze ızgarası. kabak olur mesela. havuc filan. ya da elma gib bir porsiyon meyve. kalorili şeylerr yemeyin gece gece. gerçi hocanın dediğini yap yaptığını yapma, elimde cips var şu anda.

Cigkofte. :)

süt içmeyi dene. hem tok tutar hemde yararı çok.

benim yöntem haşlama sebze. zulada karnabahar, brokoli, havuç, patates, kereviz ve kırmızı biber bulundur. brüksel lahanası da iyidir. limonla az zeytin yapı dök haşlayınca. iki dilim ekmekle kendini şımart. marketlerde kokteyl halde var yukarıdakiler, taze bulursan iki tanesi bir hafta idare eder.

ata ekmeği alın. mümkünse çiftli olanlardan.

ya da trabzon ekmeği tam istediğiniz kıvamdadır.

ekmek kullanmıyorum ama kullananların isteklerine bakarsak yumuşacık, beyaz ve taze ekmek istiyorlar. dolayısıyla ekmeği bırakma zamanınız gelmiş. halkla tamamen ters bir istek içerisindesiniz. en iyisi yememek.

ekmek kullandığım dönemde tam buğday ekmeğini beğeniyordum ama sıkı olanlarını. onu da her yerde bulmak zor zaten yememek daha güzel valla.

ben de tam tersine şikayetçi değilim. özellikle yumuşak ekmek arıyorum. çenem yoruluyor o sert ekmekleri çiğnedikçe. puf puf ekmekler daha çok hoşuma gidiyor.

halk ekmek in organik tam buğdayı tam da senin bahsettiğin gibi.
sert, bayatlamayan, doyuran....

@benaslinda,

yok halk ekmekte de iş yok.

@ozdek

ekmeği tamamen bırakmak bilinen aksine zararlı bir şey, kararında yemek gerekiyor.

@kibritsuyu

tek başıma o ekmeği bozulmadan bitirmem söz konusu değil :)

vakfıkebir ekmeği
kareksan ekmeği (izmirde)

ekmek yapma makinesi alıp kendi ekmeğini istediğin kıvamda yapabilirsin.

halk ekmek'te altın çörek var.

merhaba. ben buğday ve un makineleri üzerine çalışıyorum. unun içerisine fırına ve mutfağınıza girmeden önce bir takım kimyasallar ekleniyor. ben bu işin daha çok makine kısmıyla ilgiliyim, ama bildiğim kadarıyla ağartıcılar ve larva kırıcılar ekleniyor, buna mukabil tavlama ve öğütme esnasında kaybedilen besin değerlerini takviye etmek için çeşitli vitaminler de ekleniyor.

en kaliteli makinelerle ne kadar yapay unlar elde edildiğini anlayalı beri, evime bir ekmek makinesi aldım, esmer tam buğday unu getirtiyorum ve ekmeği de makineyle kendim yapıyorum. emin olun evde yaptığım ekmeğin ufacık bir dilimi, hazır bir ekmeğin yarısını yemiş kadar doyurucu oluyor. üstelik katkısız ve el değmeden hazırlanmış oluyor.

ben bizim mahalledeki yerel fırından aldığım tahıllı ekmekten ve komşu fırın'ın bol tahıllı ekmeğinden memnunum. istanbul'da değil ama manisa'da kara fırın ekmeği denen ekmekler de çok güzeldir. tam tarif ettiğiniz gibi. köy ekmeği diye gördüm benzerlerini istanbul'da ama tadı aynı değil tabi.

son zamanlarda insanların kendi ekmeğini yapmaya başladığını çok duymaya başladım. ekmek yapma makinesi alıp beğendiğiniz gibi yapabilirsiniz zamanınız, beceriniz varsa.

Ankaranın Halk ekmeği cok güzel bence
SAYGILAR
"detaylı bilgi" ====>> [email protected]

niye diyorsun ki? dear la başla sonra samimi ol. mesafe niye koyuyorsun?

Hiç bir nezaket şeklinde insan kendini aşağılamış sayılmaz. Aynen devam.

bence evet. benzer anlamlar türkçe nezaket sözcüklerinde de vardır. mesela "dilerim" sözcüğü "arzu ederim" ifadesine göre farklı bir anlam içerir ve söyleyen kişiyi daha aşağıda gösterir.

aynı şekilde herkesin kullandığı "istirham ederim" de kendini aşağılamanın bir başka örneğidir. ha bu kelimelerin anlam farklarını bilen çok az olduğundan sorun yok.

senin satıcı da dear ve sir arasındaki farkı iyi derecede biliyorsa evet kendini aşağılamış oluyorsun.

degil. kulturel bir olay..

turkiye, amerika, hindistan falan gibi yerlerde hiyerarsinin toplumdaki rolunun yuksek oldugu yerlerde cok normal. Avrupa'da yok öyle sizli bizli nitekim.

Kitabı bilmem ama cevap talep etmeyen sorulara denir ya da kendi kendini yanıtlayan sorular mı desem ne desem bilemedim.

Edit: Akademik anlamı değil bu tabi. O yüzden soruna cevap vermedim galiba kusura bakma.

Edit 2: Benim dediğim retorik soru, retorik farklıymış.

kitabı bilmem ama retorik, güzel konuşabilme sanatıdır.

kitabini soruyorum

kitabında hitabetin inceliklerini anlatıyor işte.

Aristoteles'te retorik ne güzel konuşabilme sanatıdır ne de hitabet. Retorik dil cambazlığıdır. Dili kendi argümanlarını savunabilecek şekilde kullanabilmektir. Şöyle ki bir kişi bir durum karşısında görüşünü savunmak istiyor/karşısındakini ikna etmeye çalışıyordur ancak bu konuda haksızdır veya argümanları yetersizdir. O noktata retoriğe başvurabilir ve karşısındakini haklılığıyla değil ustalıklı dil kullanımıyla yenmeye çalışır.

@buff: Tartışma Sanatının İncelikleri kitabındaki gibi mi yani? Demogojiye kayar biçimde yani.

@4dr4 o kitabı okumadım. Ama demogojinin genel anlamda negatif bir çağrışımı var. Yani tamamen boş beleş bir insan konuyu çarpıtmak veya kendi yanına çekmek için laf salatası yapması gibi demogoji. Retorik böyle değildir. Retorik yapabilmek de bir ustalık ve yetenek ister. Yani bilgisiz biri retorik yapamaz. Elindeki bilgiyi dili daha efektif kullanarak daha ikna edici bir biçimde ortaya koyabilir.

Demogoji derken nasrettin hoca tarzında bir cambazlıktan bahsediyorum ben. Neyse anladım tamam.

Bu arada demagoji de olabilir yanlış yazıyor olabilirim.

hastanelerdeki gibi PVC kaplanabilir. temizliği falan da rahat olur.
ama evde iğrenç durur benden söylemesi. temizlik ve hijyen açısından on numaradır.
laminatı yemedikten sonra sağlığa ne zararı var pek anlayamıyorum. kanserojen vs. diyecekseniz ahşaptan vazgeçmeyin derim.

laminat kanserojen formaldehit içerir. ve belli oranda bunu havaya yayar. biz de o havayı soluduğumuz için ilk etapta akciğerlerimiz etkilenir.

normal sağlıkta insanlara pek bir etkisi olmasa da anneniz gibi özellikle akciğeri hassas insanlara zararı olabilir.

taş kaplayın derim ben. en doğalı. mermer olabilir.

parke gibi görünen fayanslar var, benzer bir sıkıntı sebebiyle ben onları tercih ediyorum.

ikisi de. duruma göre...

sıvı.. katı hep yüzüklerimde kalıyor

sıvı sabun iyidir. Ama kalıntı bırakmayanlarından.

katı sabun temiz mi ki benim elimi temizleyecek düşüncesiyle sıvıyı tercih ediyorum.

sıvı sabun ellerimde egzama yapiyo bu sebeple evde ikiside olmasına rağmen katı tercih ediyorum ailenin diğer fertleri sıvı kullanıyo sanırım
dışarda sıvı kullanıyorum ama

katı.
elimde nemlendirici katman oluşturan sıvı sabunlar kurulamadan önce ayrı kuruladıktan sonra ayrı rahatsız ediyor. katı sabunun bıraktığı vcıyyık vırrk sesini duymam lazım temizlik hissi için.

sıvı daha mantıklı hijyenik açıdan. kimse orasına burasına sürmemiş oluyor.

katıyı ben haci şakir olanları banyoda dolap çekmecelerine koyuyorum havluların arasına falan. koku veriyor mis gibi.

asla katı kullanmam herkesin elini yıkadığı sabunla el mi temizlenirmiş.

hijyenik açıdan bence de sıvı sabun ama bir türlü sevemedim sıvı sabunu. o yüzden katı.

Sıvı. Katı sabun kirli geliyor.

sites.eksiduyuru.com

@nesilsiz yazar olmayanlar giremiyor o sayfaya maalesef...

aa hadi ya, bilmiyordum.

sıvı sabun kullanıyorum ben. ama antibakteriyel, protex falan. bu yoksa katı sabun, o da antibakteriyel olacak ama.

elde katı, taharette sıvı tercih ediyorum.

sıvı sabun candır. katı sabunun derdi çok. sıvı sabun daha hijyenik kesinlikle.

antibakteriyel köpük sabun.

tozdan ilaçtan medet ummadan evvel, direk balıktan hamsiden yardım istemek, her gün mutlaka yeşillik ve et yemek gereklidir.

kramp, susuzluktan da olabilir. bence önce bir test yaptırın. b12 eksikliğiniz yoksa, aldığınız b-complex bir işe yaramaz, idrarla atarsınız.
balık yağı alacaksanız da, kaliteli bir ürün alın. bir göz atın isterseniz:
www.ifosprogram.com

b12 açısından balığa abanmak, ceviz ve badem yemek.
meyve ve gıda desteğine önem vermek ve ilaçlardan uzak durmak güzel bir çözüm olur.

aynı şikayetlerle vitamin b, vitamin c ve balık yağı kullanmaktayım.

bunlar ilaç, ilaçtan uzak dur, doğalını tüket diyenlere bakma. bunlar ilaç değil katkı. yapay değil doğal. bazı bünyeler bazı vitaminlerden yeterince yararlanamıyor ve bazen dışarıdan ek olarak almak gerekiyor. kullanabilirsin

neredeyse her gün ceviz yerim, haftada en az 2 kez balık tuketirim, yesillk vs allahına kurban zaten. ama olmuyor nedense, belki baska problemlerden oturu vucuda yeterli katkıyı saglayamıyor. bi dönem destekler kullanmıstım fayda etmişti, yine edecegini dusunuyorum. ama doktora gitmeden bunu çözmek niyetim. balık yagı mesela cok tartısılan bi konu, kullanıp da memnun kalan varsa fikirlerini almak isterim.

balık yağının nesi tartışılıyor anlamıyorum. a vitaminli olanları değil de direkt sadece somondan elde edilen marincap kullan. soğuk denizlerdeki balıkların yağı. katkı maddesi içermiyor.

miiden ekşiyebilir.
kasların, kemiklerin vs güçsüzleşir.

vücuduna eziyet etme.

hastanelik olabilirsin. aman diyim!

Kilo kaybedersin ama hafta içinde öyle muazzam bi etkisi olmaz sanırım

eğer "sadece" elmayla besleneceksen, 3-6 kilo verirsin.

ishal olursun. kaybettiğin suyu dengelemezsen kötü olur.

yok yok tamam vazgeçtim. zaten 43 kiloyum daha verirsem ölürüm heralde.

Steve o donem kanser olmus olabilir iste.

benim de aklıma christian bale geldi.
2 senee bir kaslı, bir iskelet modunda gezen bu arkadaşın diyeti "günde 1 yeşil elma" diye aklımda kalmış. bu saçma bilgi niye aklımda kalmış bilmiyorum.

edüt: başlığı da varmış (bkz: christian bale diyeti)

kedi normalde ev yakınlarına ya da yaşadığı yere kaka yapmaz. çiş de yapmaz. yapsa da gömer. bu da kokuya sebep olmaz.

yaptığını varsayarak söylüyorum. kaka yaptığı yeri iyice temizleyin. sirke ve kolonya ile temizleyin ve kokunun tamamen çıktığına emin olun.

eski yerde bulunan kakayı alın, yapmasını istediğiniz yere koyun. kediye de bunu gösterin. mekan nasıl bilmiyorum ama bahçe, toprak vs. yoksa kedi kumu kullanırsanız işiniz daha kolay olur.

kediler doğuştan tuvalet eğitimlidir aslında.

tuvaletini yapmasını istediğiniz yere -ki bu yerde kum gibi bir şeyler olmalı- götürüp patisini sürtünce olur.

kediler pisliklerini örter aslında. hmm.

kedinin cinsiyeti erkek mi?
ve kızgınlık dönemine girecek kadar büyük mü?
yani en azından 5-6 aylık var mıdır?

eğer öyleyse işaret bırakıyor olabilir, çünkü dediğiniz durum gerçekten sıra dışı. ama eğer sizin dediğiniz gibiyse arkadaşlar açıklamış yapılması gerekenleri.

eğer kızgınlık döneminde olduğu için yapıyorsa gidip kısırlaştırın, zaten iyi de yapmış olursunuz.
veterinerlerin çoğu ücretsiz ya da çok uygun fiyata kısırlaştırıyor sokak kedilerini.
bağlı olduğunuz belediyenin barınağına da götürebilirsiniz pek tavsiye etmesem de.

zaten bahçeye yaptığı için gömüyormuş. fakat ona rağmen koku oluyormuş.
kedi dişi ve daha çok küçükmüş. 5-6 aylık değildir herhalde.

tuvaletini yaptığı yerden bir parçayı falan başka bir yere götürmeyi denemeyi düşünmüştük biz de. bakalım bakalım.

göz kuruluğu sürekli bilgisayar kullanların başına sıklıkla gelen bir şey, bunun için suni gözyaşı damlalarından kullanabilirsiniz, gözleriniz bozuk değilken gözlük kullanmamalısınız.

peki bu "dinlendirici gözlük" dedikleri olay aslında insan sağlığına zararlı bir pazarlama stratejisi mi?

dinlendirici gözlük olayı yalan.

göz kuruluğu için damla ve suni gözyaşılar var. en zararsızından alıp kullanabilirsin.

son olarak pc başında 20 dk da bir falan gözünü ekrandan alıp uzaktaki bir noktaya bakmak faydalı. 20 dk arayla uzaktaki bir nesneye odaklan yani.

peki o şu an kullandığın gözlüğün bir numarası var mı?yoksa gidip bir optik mağazasına "ben dinlendirici gözlük alıcam" dediğimde veriyorlar mı?

(bkz: six feet under )

downton abbey. tam ağlatmıyor ama boğazında öyle bi düğüm oluşturuyo. belki de ben duygusalım bi dene yine de..

Grey's anatomy

breakin bad.gayet duygusaldır onun dışında güzeldir de,gelmiş geçmiş en iyi dizilerdendir.

ben de benimki bebekken o mamayı kullandım şimdi proplan kullanıyorum.

yüksek bir kap al ki kum etrafa sıçramasın.

avrupa ve amerikada güncel kısırlaştırma zamanı 4-5-6. aylardır. kısırlaştırmak için bir yaşını geçsin ya da bir kere çiftleştir diyen hekimden uzak dur. o gitsin kasabada ineklerle ilgilensin.

bi önceki duyurunda yazdıklarıma kulak ver.

Kedilere tuvaleti alıştırmak çok dert edilecek bir şey değil. Onlar kolayca alışıyor zaten. Kumunun üzerine kediyi koyun, kumun eşelenebilir bir şey olduğunu göstermek için patilerini elinizle tutarak kumu eşelettirin. O oraya işini görmesi görektiğini programlar kendi kafasında.

* royal canin iyidir. alternatif istersen proplan ve hill de iyi markalardır.
* tuvalet eğitimi için bişey yapmana gerek yok, içgüdüsel olarak kuma yaparlar zaten. ha çok küçük, yapamıyo olursa da zamanla ve kendi kendine öğrenir. ama tuvalet kabı için, üstü ve çevresi kısmen kapalı olan modelleri seçersen daha iyi olur çünkü, kimi hiperaktif kediler epey bi kum saçabiliyolar etrafa, bu dediğim modeller bunu engelliyor.
* kısırlaştırma 1 yaşından sonra yaptırılmalı diye biliyorum. ama aşı için belli bi yaş kriteri var mı bilmiyorum.

- evde yapabileceğin mama alternatifleri için barf/ raw diet diye geçen çiğ beslenmeyi araştır. her zaman olmasa bile ara sıra yapabilirsin. yurtdışında pek çok veteriner tavsiye eder ve ciddi anlamda yararı olduğunu savunanlar var.

-yavru kediye şeffaf olan kumlardan almamak gerekiyor.

-kediyi alır almaz veterinere götür. 2 aylık kedi yeterince büyük. veteriner söyler zaten tam bilmiyorum.

-pet shoplara para bayılmamak için 'diy for cats' gibi kelimeleri aratabilirsin.

iki arada bir derede +1
kısırlaştırmak için 1 yaşını bekleme.

barf/raw beslenmeye geçeceksen bir öyle, bir böyle yapmamanı tavsiye ederim, çünkü geçişlerde kabız olabilir.

ben de barf'ı tavsiye ederim, yani doğru olan o.
ama istemiyorsan proplan bence kuru mamalar içinde en iyisidir.

kapalı kum kutusuna alıştırman bence de iyi olacaktır.
goldentitan'ın dediği gibi mutlaka veterinere götür, bazı aşılarını yapabilir.

hocam gaza gelme, git adam gibi kit kat al; hem hayvan severek yiyor hem fiyatı uygun bulursun. profesyonel mamanın hiç bir anlamı yok.

1nci yaşında yapacaksın kısırlaştırmayı. daha evvel yapma. erkekse pısırık, dişiyse annelik güdüsünden yoksun ve saldırgan olur.

kedi tuvaleti markası hiç önemli değil. heyecanını anlıyorum ama, ilk etapta tava yoğurt kabı bile olur. kumunu silikon alırsan sen rahat edersin.

şehir efsanelerine ve herkesin bildiği yanlışlara inanma yani. özelden ulaş, cinsini falan da söyle tam bilgi al.

öpt. kib.

@spiritus sanctus

bir kere o silikon değil silika?

sen kitekat yedir 3 sene sonra hayvanın böbrekleri çürümüş et paröasına dönüşsün.

avrupa ve amerikada bilim otoriteleri kısırlaştırma yaşının 4.5.6. aylar olduğunu söyler ama bizim türk insanı her şeyin en iyisini bilir, her şeye muktedirdir. dağları ve denizleri o yarattı her şeyin de en iyisi bilir. tey allam... cahil her yerde cahil..

spirus sanctus'u dinleme.
tekrar, iki arada bir derede +1.

buradaki arkadaşların bir çoğunun hayatı kadar kedi bakmış, beslemiş, büyütmüş bir insan olarak söylüyorum;

profesyonel mama saçmalığı para tuzağı ve tam anlamıyla saçmalıktır. whiskas amerikanın en çok satan kedi mamasıdır. yok efendim böbrekleri bilmem ne; adamın ciğerini sökerler amerikada kolaydı öyle.

12 yaşında kedim var, geçen gün parkta köpek kovalıyodu gene eğlence olsun diye.

purina, royal canin falan bunları çakan veterinerlerden uzak dur.

bak; kedinin önüne dana sosis koyduğunda yer, kokteyl sosis koyarsan yemez. kedinin burnu alır o kokuyu. profesyonel mamalara yaklaşmaz kediler.

bide bunlar ayak yapar, yok alıştırın bilmem ne diye.

profesyonel mamada kedin tüy döker. çünkü mutsuz olurlarsa tüy dökerler.

falan filan.

al whiskas, kitekat; kedin mutlu olsun. yalanlara kanma.

silikon değilde silikaymış. ha ondan.

ekstra (kısırlaştırma) ; bütün bilimsel makaleler dermiş ki ilk 6 ay. evet ilk 3 ve 6 ay arasında yaptırın derler. çünkü gecikirse erkek kediler kavgacı olur, dişi kediler de korkusuz ve inatçı olur. yani kişiliklerini alırlar. ne istiyosun ?? oyuncak mı? gdo lu kedi mi?

@spirus sanctus:

hayvan kurtarma amacıyla aktif olarak çalışan biri olarak, sağlıklı ve sağlıksız elimden binlerce kedi geçmiştir.

yani biz de evde 1 kedi besleyerek konuşmuyoruz.

kedi ve köpekler için her zaman en sağlıklı beslenme yolu barftır.

bunun dışında kuru mamayla beslemek isterseniz, en kaliteli mamaların ne olduğu bellidir.
sizin kediniz (?) profesyonel mamaya yaklaşmıyor olabilir.
bugüne kadar profesyonel mama ve market mamasıyla beslenen kedilerin iyileşme hızlarının arasındaki farkı gözlerimle gördüm.
kediniz 12 yaşında ve muhtemelen siz bir şey anlamadan böbrek yetmezliğinden ölecek.

ha bu arada bunun dışında bir kere ben de mama alamadığım için whiskas almıştım marketten. bir kereden bir şey olmaz diye.
hayvanların tüyleri perişan oldu. birinin kulaklarının çevresindeki tüyler döküldü.

yani ölçek buysa eğer, benim kişisel tecrübem de öyle.
bahsi geçen kedi sayısı da 8.
yani evimde 8 kedim var.

erken kısırlaştırılmasının tavsiye edilmesinin nedeni de, kızgınlık dönemine girdikten uzun süre sonra kısırlaştırırsanız, hayvanın aynı içgüdüyle kısırlaştıktan sonra da yaşayabiliyor olması.

özellikle erkek kedilerde bu sorun çok yaşanır. kediniz kızgınlık dönemine girer ve eğer koku bırakmaya başlarsa, kısırlaştırdıktan sonra da içgüdüsel olarak bazı yerlere çiş yapabiliyor.

bunun dışında yine tekrar ediyorum. binlerce kedi köpek kısırlaştırdım. hepsi de kendilerine has, farklı karakterlere sahiplerdi çok şükür.

evimdekiler de bunlara dahildir.

kısırlaştıracaksanız 1 yaşını beklemek hayvanın hormon dengesini daha çok bozar, o yüzden erken yaşta kısırlaştırmanız gerekir.

merak etmeyin, benim kızlardan biri 5-6 aylıkken kısırlaştı, yeterince inatçı ve kavgacı.

neye güvenerek böyle konuşuyorsunuz anlamıyorum.

"bak; kedinin önüne dana sosis koyduğunda yer, kokteyl sosis koyarsan yemez. kedinin burnu alır o kokuyu. profesyonel mamalara yaklaşmaz kediler."

kedilerin koku alma duyuları çok kuvvetlidir, evet.
ve hepsi her şeyi yemez.
profesyonel mamalara yaklaşmaz kediler cümleniz zaten kediler konusunda ne kadar tecrübesiz olduğunuzu gösteriyor. kusura bakmayın.
insanlara yanlış bilgi veriyorsunuz.

kuş gelmesin diye cd asıyolar.o zaman gelmiyomuş öyle diyolar

denedim, rüzgar estikçe ses ediyorlar birbirlerine çarpıp, duvara çarpıp.

yazık belli ki aç. sana derdini anlatmaya çalışıyor. bence yiyecek bir şeyler koy balkona. camı didiklemek yerine yemeğini yesin gitsin. hiç olmazsa gürültü çıkarmaz.

ama dertten ölecek kadar varmış gerçekten :)

bir ara yapıyordum onu. sonra balkonu geri alana kadar canım çıktı, yaklaşınca gagalıyorlar falan yuva yapıp yumurtladıklarında. ben yine de az önce bir şeyler koydum ama hayırlısı bakalım.

parlak rüzgar gülleri var 1milyoncularda. onlar genelde işe yarıyor diyorlar. ama yine de balkona yiyecek koymak iyi fikir. kışın kar falan yağınca hele dev bir sevap point olur

kuş kovucu şeritler var, duyduğum kadarıyla pencere kenarlarına yapıştırılıyor ve oldukça etkili.

cd yi uhu ile cama yapıştırsan olur o iş.

boş poşet as oralara bir yere. veya eski kaset içlerini çıkar kahverengi şeridi sğa sola gergin olmayacak şekilde uzat.
ama bana sorarsan hergün penceremi tıktıklayan bir kuşum olsun isterdim.

her gün camımı tıklayan kuş iyi güzel de sabahın 6'sında nöbet ertesiyken yapınca olmuyor işte, o zaman sıkıntı.

zaten yeri kar kapladığında yapıyorum öyle bulgur, kuru ekmek koymak falan, işte bahar aylarında geri alma konusunda sıkıntı oluyor gerçi balkonu ama kısfmet.

rüzgar gülü iyi fikir. en azından nöbet ertesi günlerde...

o senin kısmetin, tak tak çalıyor camını hiç geri tepilir mi? koy ekmeğini, ser darıyı... merak etme bizde de var, alırsın balkonu geri, birlikte takılırsınız balkonda, ciddiyim.

plastik kuş konmaz diken:

www.osman.com.tr

recover my files pro sürüm.

(bkz: easeus data recovery wizard professional )

aslında dizi en iyisi. izleyip beğendiğin dizileri söyle ona göre tavsiyede bulunayım. fringe falan alır götürür seni..

öncelikle geçmiş olsun

korku filmleri
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

komedi
www.eksiduyuru.com

benim tavsiyelerim
big fish, the boys are back, trick r treat, the perfect host, intouchables, rec, rec2, the raid redemption (izlediğim en güzel aksiyon filmi), the cabin in the woods, the secret in their eyes, project x, the change up(crazy stupid love tarzı), safe house, paper man, john carter, drive, 21 jump street (çok güzel çerez film), Chronicle 2012, contraband, man on a ledge, shame, the girl with the dragon tattoo, the divide, the descendants, hugo, Y tu mamá también, how to train your dragon, juno, warrior, never let me go, celda 211, moon, another year, biutiful, fantastic mr fox, the ides of march, shutter island, lars and the real girl, the help, adventureland, hard candy, Los cronocrímenes, fish tank, hot fuzz, cashback, Última Parada 174, up in the air, stranger than fiction, running scared, blue valentine, the party (1968)

@iki arada, diziye başlamak istemiyorum yav. zaten breaking bad'den sonra hiçbiri sarmıyor, dexter'ın bile yeni bölümlrini izlemez oldum

geçmiş olsun,
www.filimadami.com bu listeye bi göz gezdirmenizi tavsiye ediyorum. 41 tane film var en sevdiklerimden. eminim içlerinden en az 3-5 tanesini seversiniz.

bir de kitap da okuyabilirsiniz bence. mesela geçen hafta çıkan, Hacker'ın Aklı kitabı çok popüler.

a beautiful mind. benim en sevdiğim film.

@hjarteblod game of thrones'un 4. kitabını okuyacağım da yarın çıkıyormuş, siparişi verdim de kitap gelene kadar ben ayaklanırım heralde :)

hafız hala başlamadıysan,

leyla ile mecnun öneririm. youtube'dan izleyebilir ya da bir chrome eklentisi kullanarak indirebilirsin.

geçmiş olsun;
Anonymous (2011),
Black Swan (2010),
Milk (2008),
Into the Wild (2007),
The Black Dahlia (2006),
Insomnia (2002),
Suspiria (1977),
Dog Day Afternoon (1975),
Vertigo (1958)

(bkz: memento)

ben samsundayım. ederim tabi de. bu allahsızlar nerde bu köpekler niye aç?! ibarınak mı toplama kampı mı bu!?

yok şimdi habere de baktım böyle saçmalık yok yaa! nerde belediye. ben belediyeden daha mı büyüğüm de benden mama istiyolar. bu ne yüzsüzlük lan şurdaki hayvanlara mama alamıycaksan ne diye açtın o barınağı?!

bi de ithal kuru mama istiyo beyfsndiler internetten. yani yemek artığıyla falan uğraştırmayın diyo hasbam! bu köpekler sanki onu ayırt edecek köpekler de... bu denli ilgisizlik görmedim arkadaş! haberdeki çağrıyı okuyan adamların %90'ı "internetten mama sipariş edip bize yollayın" ibaresini gördüğü an istemeye istemeye haberi kapatmak zorunda kalır.

içim parçalanıyor amına koyim günüm zehir oluyor.
allah aşkına, hayvanları seven herkes belediyelerin hastanelerinde gördüğü tüm köpek ve kedileri kısılaştırsın. ücret almıyorlar, sadece kısırlaştırıp 1-2 gün takip edeceksiniz ve aynı sokağa bırakılmalarını sağlayacaksınız.

ben param olduğu zaman özel doktorlara da kısırlaştırtıyorum. gözünüzü seveyim siz de şu ücretsiz belediye yerlerine kısırlaştırtın. yoksa bu hayvanların geldiği hal budur amk. içim eziliyor.

of bakamadım bile resimlere hiç. böyle belediyeye allah zeval versin sahip çıkamadığını için şunlara.

evet malesef barinaklarimizin durumu bu sekilde. bunun tartismasi tabiki yapilabilir, nedenler konusulabilir ancak simdi önceligimiz yardimlarinizin samsuna ulasmasi. internetten mama siparisi vermek gercekten cok kolay. Samsundaki arkadaslar, battaniye, cuval gibi ihtiyaclar icin yardimci olabilirler. Herkes bir arkadasina söylese yeter. tesekkurler...

3 saat dersten kopmamak diye bir şey yok, hele yıllar boyu koşullandırıldıktan sonra insanın dikkati bir kerede en fazla 45-50 dakika ayakta kalabiliyor. senin başarman gereken böyle dikkat dağılıp aklın başka yerlere sürüklendikten sonra çok geçmeden derse geri dönebilmek. ya da tam tersi, duyduğun her şeyi not filan almaya çalış, bir şekilde aklına da girer öyle heralde.

Sizde bir anormallik yok. İnsan bünyesi belirli bir süreden sonra dikkatini illa ki kaybediyor. Ki İngilizceyse dikkati toplamak daha da zor.

Derse bakış açınızı değiştirmeye çalışın. Seviyormuşcasına dinlemeye çalışın ya da yeni bir şeyler öğreniyor olmanın size getirilerini düşünün, herhangi bir getirisi yoksa bile varmışcasına dinleyin.

yahu 3 saat aralıksız değil ders, en sevdiğin dizi olsa yine izleyemez insan. konsantrasyon maksimum 40 dakika sağlanabilir.
madem internete girebiliyorsunuz derse, hocanın anlattıkları ile ilgili nette araştırma yapın, ilginç bilgiler bulun falan.

masterda bir hocam da aynı bu tarz 3 saat aralıksız anlatırdı. öyle ki nefes almazdı. söyledikleri de bir çırpıda anlaşılacak şeyler değildi, en azından o zaman için. 3 saati yazarak geçiriyordum. böylece hem duyuyordum hem yazıyordum. daha iyi anlıyordum. bir yerden sonra dikkat kesilse dahi yazdığım için ders sonrasında da kaçırdığım yere bakabiliyordum. velhasıl geçti o günler çok şükür, kolay gelsin.

dersi yazarak geçirmek+1

ayrıca en azından gözler kapatılarak yarım saatte bi 5 dakikalık dinlenmeler olabilir, 2 kişi bunu uygulayıp dönüşümlü not tutulabilir.

enstruman satan mağazalara gidebilirsiniz bazen 2. el de alıyorlar.

garaj.org'a ilan ver, fiyatı biraz düşük tut ve 3 gün içinde satmam lazım vb. şeklinde not ekle

sahibinden.com gittigidiyor.com

fiyatı doğru ayarlarsan saatinde alırlar. canavar insanlar var bu sitelerde.
sahibinden.com tamamen ücretsiz falan diye biliyorum. gittigidiyor yüzde on mu ne alıyordu. bir bakarsın işte.

Buraya da yazmalısın.
Ben merak ettim açıkçası. Gitarın marka, model, yapım tarihi ve kozmetiksel sorunları nelerdir?

kredi kartı borcunu taksitlendirmeyi unutma! belki gitarı satmana gerek kalmaz

ne okuyucuyu rahatsız eder mi?
o değil de bütün film tanıtımları "filmimiz ... ile başlar" ve "adının ... olduğunu öğrendiğimiz.." diye başlıyor.

çok sikko. yazıları yazan her kimse kitap okumadığı belli oluyor. bence yapacak daha iyi şeyler bulmalı.

ayriyetten yeter artık gına geldi paso yok şu olur mu bu şu olur mu diye üstü kapalı başlıklar açıp blogunu linkliyorsun. biz de olmamış diyoruz.

filmi izlerken rahatsız olmayacaksa okumaktan da rahatsız olmayacaktır. ama gene de +18 uyarısı vermek iyi olabilir.

ayrıca önceki duyurularında da belirttiğim gibi bir filmi bu kadar detaylı özetlemeye gerek yok. filmi izleyeceksem zaten özetini (ki özet bile değil, her sahneyi anlatıyosun) okumam. filmi izlediysem de zaten ne olduğunu biliyorum, niye bi de özetini okuyayım. başka bir duyurunda güzel bi cevap vardı. anahtar kelimelerle arama yapıp "ismi hatırlanamayan filmler" olarak yeni bir format verebilirisn.

dünya çapında al jazeera ve bbc news en verimli, cnn de en suya sabuna dokunmayan haberleri yapar genelde. türkiye'de de işte ntvmsnbc, bianet dışında pek bir işe yarar kaynak yok bildiğim kadarıyla. bir de eğer ilgiliysen fırat haber ajansına bakınmak faydalı olabiliyor, sırf farklı bakış açısı için bile olsa.

bia?

solaryumdur belki.

: )) ya iyi de onun kendi tercihi sanırım..

nasılı şöyle;
1.güneş, solaryum
2.solaryumun sık kullanımı.

Güneş faktörlü nemlendiricileri yaz kış kullanırsan kararmazsın, sararıp solmazsın.Önününe geçebilenler için bknz: Candan Erçetin(Sonradan beyaz)

** Norveçlilerin'ki soğuk/kış yanığı.Daha başka bir durum.

bildiğin solaryum.

hiç atlamadan her sene tatil yapınca öyle oluyor. solaryum da olabilir tabi ama muhtemelen rengi daha açılmaya başlamadan tekrar tatile çıkıp güneşleniyor.

demek ki çok da beyaz değil buğday tenliymiş. aynı olay fiona apple'da da var, bazen porselen gibi görünüyor ışıktan. bazı kliplerinde bildiğin mavi gözlü ama esmer.

o yılların belli başlı siyasi gazete ve dergilerini taramakla işe başlayabilirsin.

çok geniş bir tavsiye olacak ama eğer İst.' daysan İstanbul Üniv.'nin Beyazıt'taki kütüphanesinde çok titiz ve güzel bir gazete arşivi var; gidip onları inceleyebilirsin.Devletin halka yönelik tavır , söylem ve politikalarını görmek için..

Cumhuriyet Ansiklopedisi diye bir kitap var. Belki işine yarar. Bir araştır derim.


Misal: Hacettepe Kütüphanesi'nde(Beytepe)

İlave: Cumhuriyet Türkiyesinde kahvehane ve iktidar(1930-1945) diye bir kitap da var yine aynı kütüphanede.

Sonuç: Büyük kütüphanelerde kitap arayabilirsin. Mesela ben 1930 diye arattım şimdi, Cumhuriyet Türkiyesinde kahvehane ve iktidar(1930-1945) diye bir kitap buldum. Bunun gibi arayabilirsin.

bi beden küçüĞünü al
bolaran pontullar içinse (bkz: kemer)

bilader çoook pantolon satın aldım. ama yok. anladım ki türkiye'de düzgün pantolon üreteiblen hiç kimse yok.

dockers'tan zara'ya massimo dutti'ye damat tween'e kadar her yerin pantolonunu denedim. ama hiçbiri olmuyor anasını satayım. hiçbiri. milyarlar harcamışımdır düzgün bir pantolon giymek için ama hepsi 2-3 ayda pert. pull and bear'dan aldığım bi pantolonun kalıbı olmuştu habire onu giyiyorum.

bi de kot pantolonda levi's 501 mi ne var o oluyor ama onun da paçaları çok bol gelmeye başladı.

yok, yakında terziye diktiricem zaten şu pantolonları.

aynı sorun bende de var. tam bu aradığım pantolon diyorum 2 gün sonra pantolon her açıdan genişliyor.

yani sadece kemerlik bir bolluk değil, paçalar falan her yeri bollaşıyor sevgili pratik zekalı @yarey.

yıkamak çözüm. yıpranmaması için tersinden ve soğuk suda yıka. ilk günkü gibi oluyor, ancak geçici bir çözüm. 2 gün giydikten sonra tekrar bollaşıyor.

Salçalı sucuk... Sucukları yap, kokusu çıktığı zaman, 1-2 çorba kaşığı salçayı koy biraz salçayla kavur daha sonra kaynar su ekle ve salçayı erit... İsteğe göre istediğin baharatı kullanabilirsin... ( isteğe göre çok su koy ya da kıvamlı olsun diyorsan az su koyup erit salçayı )

tencereye soğan, patates, tavuk, domates rendeleyip koy.
azıcık su ekleyip kısık ateşte yarım saat fln pişir. kapağı kapalı olsun.
patatesler küçük olsun. köri güzel gider. tuz ve karabiberi unutma.
tavuk da tercihen kalça olsun.


bir kerevizi rendele, üzerine yarım limon sık, yoğurt ekle; şahane meze olur.

soğan ile rendelenmiş kabağı kabak suyunu salıp çekene kadar kapağı açık tencerede pişir. hemen cam tabağa al. soğuyunca yoğurt ekle. istersen sarmısak da koyabilirsin. meze bu da.

konserve ya da dondurulmuş sebzelerden al. fasulye, bezelye, nohut, karışık türlü gibi. soğanları salça ile kavur. sonra bunu içine at, koy suyu kaynasın. al sana yemek.

daha dün yaptığım kolaycacık bir tarif var.
tavuk göğsünü ufak ufak doğrayıp tavaya at. suyunu çekene kadar pişsin.
suyunu çektiğinde üzerine yine ufak doğradığın patatesleri at, biraz da yağ ekleyip karıştırarak kavur biraz. bu sırada tuzunu, pul biberini, körisini, varsa soya sosunu koy.
sonra iri iri doğradığın soğanla biberleri at.
ara ara karıştırarak tüm malzemenin pişmesini bekle.
bu kadar. çok da lezzetli.

Öncelikle tencere pizzası gibi fenomen olmuş bir tarifi kesinlikle denemen lazım. Aşırı kolay
tazenane.blogspot.com

Sonracıma,

Milföy hamuru al içine sosis, zeytin ezmesi vs koy at fırına 15 dkda hazır börekçiklerin olsun. Sadece kenarlarını kıvırıp sucuk kaşar domates koyarak mini pizza da yapabilirsin. Hatta içine nutella, fındık kreması, marmelat fln sürüp sürüp tatlı bile yapabilirsin. Öğrenci evine milföy şart.

Yine en basitinden krep yapabilirsin. (1 su bardağı un az tuz 1 yumurta 1/2 türk kahvesi fincanı sıvıyağ hepsini karıştır. Teflon tavayı yağla 1 kepçe dök önlü arkalı pişir. 1 kişi için bu ölçüler yeterli)

Hazır lavaş alıp içine yine hazırından tavuk – et döner yapıp üstüne salça sos yapabilirsin. Yanına da yoğurt. Biraz daha lüks işi istersen patates de kızartırsın.

Yine tavuk için knorrun ya da magginin miydi emin değilim hazır poşetli harçları var. Tavuk but ya da göğüs eti de olabilir o harca bulayıp fırına da verebilirsin. Tuzunu fln düşünmene de gerek kalmaz. Hazır çorba da bulundur evde. Gece acıkırsan, doymazsan fln diye.

Ben önce hazır yemeklerle öğrenmiştim yemek yapmayı. Sen de öyle başla zamanla hepsini yapa yapa en zorları bile kolay gelmeye başlayacak.

dostum patitisli yumurta, bilimum hazir corbalar, pattis yemegi.


gordum bazilari tavuk falan diyor da ogrenci adamda kilosu 8 tl den tavuk fileto alcak para olmaz. pattisin kilosu 1,5 lira. soy pisir ye.

patatesleri soy, yuvarlak dilimle hasla. hazir besamel sosu yap, patatesleri firin kabina(tercihen cam-borcam) diz, ustune besameli dok, ustune de kasar rendele. firinda ustu kizarana kadar tut, enfes oluyor. ayni tarifi patates-tavuk, makarna vs ile de yapabilirsin.

benim bildiğim en kolay tarif, bütün ev yemeklerinin temeli olan tariftir.
önce yarım çay bardağı kadar zeytinyağını tencereye koy, üzerine soğan koy kavur, üstüne bir kaşık salça, kokusu çıkana kadar salçanın kavur, yemeğin özü bu. sonra içine istediğin sebzeleri at, 3 su bardağı kaynar su at, 20 dakka sonra pişmiş mis gibi yemek.
örnek veriyorum, yağ-soğan-salçayı koydun, hop üstüne bir konserve bezelye, bir tane de havuç doğra at üstüne 3 su bardağı su, 20 dakika sonra bezelye yemeğin hazır.
ya da yağ-soğan-salçayı koydun, at üstüne iglonun hazır donmuş taze fasulyesini,ekle suyunu 25 dakika sonra taze fasulye.(buna mesela fasulyeyle birlikte sarımsak da atabilirsin bir kaç diş.)
ya da yağ-soğan-salçayı koydun, at içine biraz kıyma, azıcık kavur, sonra da iri doğranmış patates ekle suyu da 20 dakkaya kıymalı patates hazır. vb. gibi.

paulo coelho'nun eleven minutes adli kitabini indir ve okumaya basla. cok faydasini goreceksin.

@uyku semesi, anladım. ben direkt o kitabı isteteyim aslında. peki bunun dışında bir önerin var mı? işte kitabı okurken sözlükten baktığın kelimelere şunu yap, bunu yap. x sayfa kitap oku y tane bilmem ne yap gibi?

olay kursla degil istekle olur.

listening icin diziler.

okuma amacli ilgi duydugunuz alandaki ingilizce kitaplar, dergiler.

ingilizce kolay bi dil, gramer bilgin iyiyse, bence tek eksigin pratik noktasinda ortaya cikar. bol bol okuyup (ozellikle online kitap onerdim ki bilmedigin kelimelerin kelime karsiligini hemen zargan'dan bulasin diye) biraz da chat yaparsan insanlarla sikintin kalmaz bence.
mesela filmleri alt yazilari ingilizce olarak izleyebilirsin.. yani oncelikli olarak senin ihtiyacin olan sey goz asinaligi. goz asinaligini yakaladigin muddetce gerisi corap sokugu gibi gelir ingilizcede.. herkesin kapasitesi farkli belki 1 ayda kendini acaip toparlayip, eski gunlerine doneceksin, belki bu 1 sene alacak.. onemli olan disiplini korumak bence.
bi de, ben senin yerinde olsam, yabanci bi sevgili ve/veya arkadas edinirdim, dilindeki gelisime olan etkisine inanamayacaksin.

anladım. ingilizce'ye karşı inanılmaz hırslıyım artık. zaten ingilizce dışında uğraşacak pek bir şeyim de olmadığı için bu işi götürürüm gibi geliyor, ama önemli olan doğru metodu bulmam.

eskiden lost'un yeni bölümü sabah 7'de çıkardı. 40 dakika altyazısız onu izler okula giderdik. o günlerden, bu günlere geldim sırf tembelliğimden. ona yanıyorum işte.

eskiden o kadar iyiyse, kisa surede bu seviyeye gelmemen icin hic bi neden yok.
pratikle cozersin cok kisa surede, disiplinini koru.
dunyadaki herseyde basarili olmanin tek ama tek yolu bu: disiplin.

eğer bulabilirsen kanada, amerika yahut ingiltereden insanlarla skype üzerinden sohbet yapabilirsin. sohbetin düzeyi konuşacağın kişiye göre değişmekle birlikte faydası çok.

economist oku illa ilgini cekecek makaleler vardir. konusma icin de www.aloenglish.com deneyebilirsin ise yariyor.

öğretmenevi.

pazar günü kurulan yüzüncü yıl pazarındaki yeşillikçilere sorun. bulunur, çok buldum. ulus pazarındakiler falan bilmez.

çok çaresiz kalırsanız bilkent real'de var ama ufacık demetler halinde ve o canlı yeşil halinden eser yok, pörsük.

bence şansınız yok. yani ankarada bulma şansınız.. belki migros 5m, o da belkii

denizin dibinde yaşıyorum, burda bile kırk yılda bir görüyorum pazarda. sanırım bulamazsın, balık lokantalarından falan iste varsa satarlar belki.

çankaya nişantaşı pazarının alt katındaki yöresel ürünler kısmında bulabilirsiniz, ancak şu an zamanı degil,

tam emin olmamakla beraber Ayrancı Güvenlik caddesinde bulunan Karadeniz Balıkçısında cam kasede görmüştüm, netten tel.no bulup arayın derim

ara ara çağdaş marketlere ve büyük kipa'lara geliyor, takip etmek lazım.

cezveyi tekrardan atese koyup kopurtuyosun digerleri icin de.

dusununce; once kopukleri dagit bardaklara esit olarak, sonra kahveyi dok?

Kahveyi yaparken kopugu bir kere degil surekli olarak alirsaniz ve kaynamaya yakin bu islemi yaparsaniz hep kopuklu oluyor.

@chavezding tekrardan koyulduğunda olmuyor.

su soğuk olmalı, kahveyi de bol koymak lazım ama sade içiyorsanız az köpürüyordur şekersiz olduğu için.

Azcık karbonat koy.

Nawres +1

çok karıştırma. kahve biraz üstte kalsın

kahve makinası ile yapınca köpüğü bol oluyor. köpürdükçe fincanlara köpüğü dağıtma yöntemi ile yapınca gelsin bol köpüklü kahveler.

fincanların içini ocağın üstünde biraz ısıt böylece ilkten sonraki fincanlarda köpük dağılmıyor

yandex map daha iyi sanki.

karnı acıkmıştır. açık bir market bulabilirseniz yaş mama alın, bir kaba koyup kedinin görebileceği bir yere bırakın. başka bir kaba da temiz su koyun.

Annesini kaybettiği için ağlıyordur muhtemelen. Bi yeri falan aramanız işe yaramaz. Sizin yapmanız gereken kediyi yakalamak için uğraşmayı bırakıp yakınına ürkütmeden mama ve su bırakmak. Bir kutuyu ters çevirip küçük bir kedi kapısı keserek önüne yuva gibi bir şey yapabilirsiniz, belki içine girip yatar üşürse. Hatta böyle battaniye gibi bir şey koysanız kutuya daha da iyi olur.
Süt vermeyin, ishal olur. Ufak bir paket yavru kediler için olan kuru mamalardan alıp verseniz daha iyi. Whiskas almadın ama Goody falan olabilir. Kuru mamayı yiyemeyecek kadar küçükse biraz sütle ıslatabilirsiniz.

Ama tekrar söylüyorum yakalamaya çalışmayın, korkutmayın kedişi. Sormak istediğiniz bir şey olursa bana mesaj atabilirsiniz, yardımcı olurum.

onu nazikçe süt içmeye davet etmelisin panpa.

sıcak tutmaya çalışın. anne sıcaklığı arıyor. karnını doyurduktan sonra içine sıcak su doldurulmuş pet şişeyi yanına koyun. ya da iyisi mi eve alın, ya sahibi siz olun ya da yuvalandırın.

yanına şişede çok sıcak hatta kaynar su koyun, sıcak tutun. anne sütü maması var çok küçükse ondan verin. değilse normal yaş mama. tabii yakalarsanız en iyisi veterinere de göstermek.

kediyi yakalayabilsek neler yapacağız zaten :) alt komşu sağolsun veterinere götürmeye niyetli. tüm gün çalışıyorum akşam gelir gelmez sulandırılmış süt veriyorum. gündüzleri de komşular su ve süt veriyorlarmış. pet şişenin işe yarayacağını sanmıyorum çünkü hava iyice soğudu kedi onu keşfedene kadar soğuyacak su.

kuru mama alıp bırakılır tamam ama sokakta çok kedi var ve yavru pisicik daha mamaya ulaşmadan onu yer bitirirler :( sütte de aynı şey oldu kediye içirene kadar canım çıktı.

kutu yapayım ben bakim diğer büyük kedilerden yer kalırsa ona kutuyu kullanır. arabaların altından çıkmıyor ki.

şayet,
velev ki,
hülasa,
filhakika,
mamafih,

afin que/de
pour que
de sorte que
au point que
a tel point que
tellement que
etant donne que
parce que
puisque
si
sous pretexte que
soit...soit
ni...ni
supposant que
en cas de
pourtant
cepandant
par contre
en revanche
malgre de
toutefois

gibi,
sayılır,
yapar yapmaz, varır varmaz,
genelde
çoğunlukla
bugünlerde,
çocukken,
okuldayken,
çok eskiden...

Parfois
Également
Mais
Toujours
Jamais
Avant
Après
Pour ...
Yukarıdakilere bunlar da eklenebilir sanirim

Petek hava yapmis, o nedenle su dolasamiyor. Peteklerin kenarinda garip sekilli bosluk vardir oradan azicik uygun bir anahtarla acarak havasi alinmali ancak ap. gorevlisine veya bir ustaya yaptirin kendiniz yapmayin

Eskiden de böyle değilse hava birikmiş muhtemelen evet. Purjor anahtarıyla havasını alabilirsiniz. Purjör yoksa demir leblebinin dediği gibi boru anahtarıyla ucu gevşetip almak lazım suyu. İşi bilen biri yapmazsa bütün odayı leş gibi suyla batırırsınız.

Eğer orası hep öyleyse peteğin ters bağlanmış olma ihtimali de var. Zira normalde solun ısınırken sağın soğuk kalması lazımdı-veya tam tersi bağlantı yönüne göre değişir.-

Bir diğer olasılık da su basıncının düşük olması olabilir. Düşük bir ihtimal ama mümkün. İlkinden denemeye başlayın.

peteğin içindeki havayı boşaltmamız lazım. bir tornavida yardımıyla peteğin sağ ya da sol ucunda kenarında bulunan vidalardan birini hafifçe gevşet. tısss sesini duyacaksın. bu çıkan havanın sesidir. biraz daha gevşetirsen siyah renkte kirli su akacaktır. havayla birlikte. havanın tamamı çıkana kadar bekle. sonra gevşettiğin vidayı sık. ortalığı temizle.

(bkz: marincap) 9 tl civarı

ceviz ve öğütülmüş keten tohumu da destekleyici olabilir.

doğalı dururken yapayı niye

bilumum süpermarket, parfümeri ve watsons benzeri yerlerden alınabilir.

tahtakale denilen çılgın bi milyoncularda da bulunur.

kuafor malzemeleri satan dukkanlardan alinir.

mahalle marketinde bilem var, her yerde vardır

watson

süpermarkette satılır şampuanların diş fırçalarının olduğu yerlere bak

migros

marka olarak solingen al, bir de alirken cimbizin ucunu kapatip birlestireceksin, arkadan-birlesim yerinden, bir gozunu kapatip sanki nisan aliyormus gibi bakicaksin, eger iki ucu arasindan isik sizmiyorsa tuyleri de rahat alir. bir de uclari acili olnalar ve duz olanlar var. acili olanlar bence daha dogru secim cunku daha hassas oluyorlar.

bi ipad'de rahat rahat yapacağın bir sürü şey var, hiç zorlanmadan dizi film izlersin, kitap okursun, internette gezinirsin. son çıkanların 3g'si bile var sanıyorum, zorlasan telefon niyetine bile kullanırsın yani..

ve bir de bilgisayar ve türevlerinin çok bir maliyeti olmuyor bildiğim, onların asıl olayı bulunma sürecinde yapılan harcamalar vs.

elma ile armutu kıyaslayın demişsin. netbookların konsepti ve hedef kitlesi farklı, tabletinki farklı.

yavaş bir pc'im olsun ama windows olsun, usb takayım, office çalıştırayım, bilumum windows uygulaması kullanayım, fiziksel bir klavye olsun, yazarken rahat olayım diyorsan netbook.

Taşınabilir olsun, hızlı olsun, anında internete gireyim, oyun oynayayım, eğleneyim, kitabımı okuyayım, markette yer alan binlerce uygulamadan yararlanayım diyorsan tablet.

Farklı olan bir şey yok bence.



Netbook ile bir tabletle oynadığın oyunları oynamak mümkün değil midir?
Netbook ile anında internete giremez misin?
E-book okuyamaz mısın? Amazondan kitap indiremez misin?
Windows için uygulama yok mu?

Tabletler açısından bakacak olursan

Tabletler için de fiziksel klavye ayrıca satılmıyor mu?
İşletim sistemi faktörünü bir kenara koyalım, tabletler netbooklardan üstün donanıma (performansa) mı sahip?
Windows kullanmaktan bahsetmişsin. Samsung 2500 liraya windows 7li tablet satıyor.

tabletin donanımı lazım olduğu kadardır, android çok fazla donanım istemez. ama windows öyle değil.

kaldı ki tablet alıp bir de fiziksel klavye alayım diyorsan zaten toptan bir fikir karmaşasına girmişsin ona da çare ben değilim.

bol şans

kbb'de bir şey çıkmamışsa şahsi tecrübelerime dayanarak; tansiyon ile ilgili bir sıkıntınız olabilir.

Veya MS'sinizdir, atak benzeri bir şey yapıyordur.

@jesterdvine
bu tahmin mi, bilimsel bir bilgi mi?
bende de var çünkü kulak çınlaması...

hangi bölüme gitmem gerekir? dahiliye mi?

tinnitus.

geçmiş olsun.

tedavisi yok. isterseniz kulağınızı sağırlaştırabilirsiniz, ama onun da garantisi yok.

@jesterdvine MS atakları 2 yıldan uzun sürer mi? (her gün olmak kaydıyla)

önce kulak burun boğaz. sonrasında nöroloji

Nabzın kulakta atıyor gibi olması, bende de olmuştu. Havuza gidiyordum. meğer iltihap oluyormuş, doktorun dediği bu iltihap yüzünde kulak zarı bir damara yaklaşıyormuş (?). Neyse temizlettim, havuzu bıraktım geçti. Kulak tıkaçı da kar etmediği için havuzu bırakmak zorunda kaldım.
Lanet bişeydi.

Temizletme biraz acı veren bir olay. Detay sorun olursa sorabilirsin.

@iki arada bir derede
teşekkür ederim her iki bölümden de randevu alayım.

@ex902
teşekkürler. ama bendeki uğultu havuz/deniz sonrası oluşmadı. gerçi tam olarak da hatırlayamıyorum ama su kaçmasından dolayı iltihap olsaydı daha önceki muayenemde ortaya çıkardı herhalde. kulaklarımı hiç temizletmedim, işitme kaybım yok, tek sıkıntı geçmeyen uğultu. sessizliğe hasret kaldım resmen.

@benaslinda: hiçbiri. direkt tecrübe ;)

@rapunzel: sürmez gibi ama atağa bağlı. mesela bir yerindeki his kaybı yerleşip günler haftalar aylarca sürebilir. veya görme bozukluğu hiç peşini bırakmayabilir (bu gözdeki derece değil, mesela görüş alanının alt yarısının gitmesi) ataklar flaş çakar gibi gelip gitmez ms'te.

benim cevabım neden tik almadı acaba ? ha pardon KBB'ye gideceksin.

bu arada bende yaklaşık 7 senedir var o çınlama uğultu.

kan basıncın artıgında kulaktaki çınlama da artıyor degil mi ? ve kalp atışınla senkronize oluyor ? tamam işte, götümüzden uydurmuyoruz burada.

@jesterdvine
çok şükür his kaybı yaşamadım hiç. görme bozukluğum ise derece dışında görüş mesafesinde azalma yok.

@turk kelekom
kusura bakma atlamışım tiki :) evet bir kaç kez tansiyonumu ölçtüm çınlama arttığında tansiyonum ve nabzım yüksek çıktı. ama düzenli olarak kontrol etmedim.

hepinize teşekkür ederim, KBB'den tekrar alıyorum randevumu şimdi.

aşti'den direk var mı bilmiyorum ama önce kızılay'a geçip, oradan da eryaman, sincan, etimesgut veya fatih otobüslerinden birine binersen önünde indirirler. eryaman no:541

cepa yazan ya da eskişehir yolu'ndan geçen herhangi birine. ümitköy'ün geçmesi lazım. minibüsçülere sor.

Aşti önünden kalkan odtu, bilkent ümitköy dolmuşlarının hepsi geçer.

odtu dolmusu ile yürümen gerekir.ümütköy konutkent sincan eryaman elvankent bilkent dolmuşları ile 15 dk filan

kızılay'a fln gitme, boş yere 4-5 kat çok yol gidersin. aştinin önünden bilkent ya da sincan yazan dolmuşlara bine, kentparkın önünde indirirler seni.

odtü dolmuşları geçmez kentparktan, 800m kadar yürümen gerekir.

armada önünden binebilirsin. aştiden değil de.

armadaya gitmesine gerek yok. ulustan kalkıp da etimesgut, sincan, ümtköy vs taraflarına giden bütün otobüs ve minibüsler o taraftan geçmek zorunda zaten. eskişehir yolu yazana atla sen birader, ama odtu'ye binme, o biraz uzakta bırakır seni.

ben bedavaya yapıyorum. Trankgasse 11 50667 Köln, Deutschland

nasıl ya bedava? ne alaka :)

herhangi bi sokaga giriyosun, türklerin bolca bulundugu sokaklari deneyebilirsin.

sonra bakiniyosun, eli yüzü düzgün kisilerin calistigi bi yere giriyosun.

ben cok fazla gördüm böyle yer.