Çok, Pegasus çok indirim yapar daha temmuza kadar.

www.ncbi.nlm.nih.gov

Bu abstract tabii de pubmed'e erişimi olan birini bulabilirsin sanırım tamamını görüntülemek için. Bu arada makale doğru, işe yarıyor.

Ayrıca ders hiç de saçma sapan değil bana kalırsa. Bunları okuyamayan bir doktorun kendini ne kadar geliştirebileceği muamma.

ders zaten saçma sapan değil, şu an olması saçma sapan

Soruyu görünce aklıma geçen seferki B12 hadisesi geldi, aramaya ordan başladım ben de.

Burda tip-2 diyabet hastalarında metformin kullanımına bağlı B12 vitamin eksikliğinde görülen artış üzerine bir cross-sectional çalışma yapılmış: www.ncbi.nlm.nih.gov

Burda da nadir görülen bir vaka örneği olarak genç yetişkin bir bireyde B12 vitamin eksikliğine bağlı nöropatiye dair bir case report (vaka sunumu) yapılmış: www.ncbi.nlm.nih.gov

Görece kısa denecek metinler. Aradığınız şey ile bunlar ne kadar uyuşur emin değilim ama şunu söyleyebilirim, eğer makale derken sadece herhangi bir bilimsel yayın kastesildi ise ararken sizin de "case report"lara bakmanızı öneririm.

RUPAFİN’in herhangi bir ilaçla ciddi bir etkileşiminin bulunduğuna dair kanıt yoktur.
Ketokonazol (mantar tedavisinde kullanılan bir ilaç), eritromisin (antibiyotik), ve greyfurt suyu ile birlikte RUPAFİN’i kullanmayınız.
Rupatadin ile birlikte statin (kolesterol düşürücü ilaç gruplarına verilen genel isim) veya alkol alıyorsanız ilacınızı dikkatli kullanınız.

Astım tedavisi alıyor zaten? Kedinin yapacağı şey astımı tetiklemek.
Antihistaminikle astım kontrolü diye bir şey yok. Söylediği kadar nefes alamasa o ölüm korkusuyla hastaneye gider. Mevcut ilaçlarını kullansın.

Lim5 +1

Kedi alerjisi nefes darligina sebep olmak disinda bir de vucutta/gozde kizariklik, goz sulanmasi, vb yapiyorsa o zaman belki.

sorry ya da come again ? diyorum sadece ben

I didn't get it denebilir.

yes: yeah
really?: get out of here
are you serious?: oh come on

"Can/could you repeat it?" denebilir anlamadığınızda tekrar istemek için. Çok evet'se, aşırı evet'se "Of course!" denebilir. Şaka mı yapıyorsun?/Dalga mı geçiyorsun? gibi "Are you kidding me?" denebilir ama bu ortama göre gerginlik de yaratabilir, yine de bir alternatif.

evet: yea, yeap, yep, sure, sure thing, of course, true, true that
anlamadım: i don't get it, i didn't get that, come again?, I couldn't get that, I am not seeing it
gerçekten mi?: oh you didnt say that! You kidding me? is that so? is it really so?

ortamına göre daha fazla çeşitlendirebilirsin

pardon? ama r'yi bastırmadan.padon gibi.özellikle ingilizler çok kullanıyor

Sorry yerine : pardon?
I beg your pardon
Beg me pardon

Seriously
For real?
Is that a fact?

anlamadım: "what was that?"
really: "oh yeah?"
sorry: "my mistake"

1) Sanal Karta limit aktarmadan kullandığınızda, otel rezervasyon için ücretin önceden ödenme şartını koymuşsa zaten rezervasyon gerçekleşmeyecektir. Odada kaldığınızdan sonra ödeme yapılacaksa zaten kalmayacağınız için ödemenize gerek yok. Bu şekilde yapabileceğiniz bir şey mantıken yok yani, ben olsam sikayetvar.com gibi alternatiflere kafa yorardım.

2) Hayır. Öyle olsa her alacaklı, "Kart numarası elimizde şuna ekleyiverin borcu" diye banka kapısına dayanırdı.

Bonusa cevap: Blacklist olabilirsiniz bir ihtimal.

Zaten hatırladığım kadarıyla pini girmeden rezervasyon yapıyorsun. Parayı kesseler bile bankayı arayıp geri yatırın dediğinde yatırmak zorundalar. Yani normal kartını kullanabilirsin.

@hanabi teşekkürler öncelikle. önceden ödeme şartı yok. otelde ödeme var. benim amacım bana biz de boş oda bulunmaz deyip rezervasyonumu hiç yere iptal ettikleri için intikam almak. ha bunu da bir kaç kez yapmayı planlıyorum

Ben teşekkür ederim.

Ben olsam dağa taşa yazar, çizer, şikayet eder, bu şekilde uğraşmazdım. Ödemeyi çekemezlerse kartınızı ve sizi muhtemelen bloklarlar.

bir otele iptal rezervasyonla zarar veremezsiniz, boşuna uğraşmayın
booking'te kötü yorumlar etkiliyor, çok fazla şikayet gelirse booking.com anlaşmayı bozuyor oteli sistemden kaldırıyor!
bütün oteller belli bir yüzde ile fazla rezervasyon alırlar, atıyorum 30 oda varsa 35 rezarvasyon olur, son güne kalana kadar iptaller olur, Booking.com anlaşmasına göre o oda booking'e ayrılmak zorunda, müşteri geri çevrilemez çok net
iptaller gerçekleşmezse artık geç gelen müşteri, acentanın yolladığı müşteri, az gün kalacak olan kişi vs yan rakip otele yönlendirirler aynı ücrete! otelciler böyle çok paslaşır
ama en kötü otel bile bir kaç senede bir isim değiştirir, başa döner milleti kazıklamaya devam eder

Geçiyor, iki kat basıyor normal kartlar gibi. Havalimanı otobüsleri de öyle.

Edit: Tekrar düşündüm de yanlış da hatırlıyor olabilirim. Geçtiği kesin ama belki de indirimli basıyordu anımsayamadım.

Cift basmiyor da tam bilet olarak basiyor. Zaten hel onlerinde yazar tam bilet gecerlidir, cift yazmaz vs diye.

Değil bence.

kiz bence en fazla 5 yasinda. bana sirin veya sempatik olarak yansimadi.

her çocuk tatlıdır. ebeveyn yönlendirmesiyle, hele ki böyle saçmasapan şekillerde videolara meze yapıldıklarında üzülüyorum. ne zaman bu tip videolar izlesem aklıma şu reyiz geliyor, bundan daha sevimli "çocuk videosu" görmedim sanırım hasfhjskfs www.youtube.com

bence sempatik ve tatlı

www.youtube.com

hahahah der meister'in linkindeki cocuk hayatimda izledigim en komik cocuk videosu olabilir

Ben ilk gördüğümde epey gülmüştümdü bu videoya.

Eşe dosta gösterdiğimde tumblr edasıyla lan çocuk korkutulur mu, vay efendim sevimli değil gibi çeşitli negatif tepkiler alıp tam 3 ay boyunca hububata ara vermiştim. (son dediğim yalan)

selda bağcan - sarı saçlım mavi gözlüm.

Şu yazıyı anımsattı bana sorunuz, en bilinen ve ilk aklıma gelen örnek olarak dursun burda bu ben de takip edeyim soruyu: eksisozluk.com

Giz Sahnesi isimli bir grubun bir Zafer Bayramı'nda yayınladığı bir şarkı vardı, modern bir örnek arıyorsanız bu olabilir: youtu.be

İlkokulda törenlerde söylenen birkaç şarkı da geliyor aklıma ama yetişkin beğenisine hitap etmiyor pek. Bir de bizde Atatürk'ün müzikle anılması "Atatürk'ün sevdiği şarkılar" şeklinde oluyor genelde. Onun için yazılmadı ise de dinlendiğinde akla onu getiren, onla özdeşleşen şarkılar bu boşluğu hissedilmez kılıyor belki de.

Atatürk'e (ya da diğer siyasi liderlere) pop rock falan gitmez, dediğin gibi caz olur, ona da Türkiye'de caz bestecisi mi var diye cevap verebilirim (illa vardır da kayda değer diyorum).

Çelik'in eski albümlerinde bol bol bulabilirsiniz.

Bence okunabilir bir bağlantıları yok.

Okunur ama önce Körlük'ü okusanız daha iyi olur.

Polisler ilgili uçağa bindirip postalıyorlar, bilet parasını sen ödemiyorsun yani.

pasaport polisi deport etmeye karar verirse ilk olarak yolcuyu nezarete koyuyorlar. daha sonra hangi havayolu ile geldiyse yolcu o havayoluna bildirim yapılıyor. yolcunun bileti gidis donus ise donus biletinin tarihi o güne alınıp ilk uçakla gönderiliyor. eğer tek yon biletle geldiyse yolcu, yolcuya bilet aldırıyorlar. yolcu parasının olmadıgını ispatlarsa (üstünde cash ve kredi kartı olmayabilir) getiren havayolu, bilet ücretinin yolcu tarafından ülkeye döndüğünde karşılanacağona dair bir senet imzalatip yolcuya bilet veriyor. (yolcuların çok büyük bir kısmı bu senedi ödemiyor)

profil ya da vize problemleri gibi temel şeylerde bu şekilde ama insan kaçakçılığı ya da evrakta sahtecilik gibi durumlarda işler değişiyor.

Şeker şekerdir.

evet.

Hayır.

evet aynen.

meyve şekeri: fruktoz

fruktozun da aşırı tükemi zararlı, ama çikolatadan aldığın şeker kadar zararlı değil tabii ki. aynı gramajda çok daha düşük kalorisi. ayrıca başka besinler de içeriyor.

Tüm şekerler birbirinin aynısı, hiçbir farkları yok, baldaki de aynı koladaki de.

Aradaki fark basit, bal ya da meyveler şekerden ibaret değil, faydalı şeyler de var, kolada yok. Ama sadece içlerindeki şekeri değerlendirirsek aynı.

evet zararli. ama meyvelerden alacagin faydalar da oldugundan abartmadiginda tolere edilebilir bir zarar olarak goruluyor. yani portakaldaki seker zararli ama c vitamini de aldigin icin 1 tane ye mesela.

Meyvelerden alacagin en buyuk fayda da meyve sekerinin, vucudunda emilmesini saglayan prebiyotik ozellikteki liftir.

Bir askerin anıları/ heinz guderian.

Roman okuyan biriysen Sessiz Ev.

Ales kitapları

Saramago - Körlük

kazuronun kitaplarını aldım ben

ceptetebin de kampanyası var bu ay dahil 2 ay var. kitapyurdunda %50 indirim veriyorlar bir bakın isterseniz.

Ekitap okuduğum için Pandora'dan ajanda aldım, çok hoşuma gitti.

Yaparsın bir tek taksit olmuyor.

billing adres kısmına ne gireceğiz hocam ? ülke seçeneğinde de türkiye yok ?

Turist olarak ordasın sanırım, salla bir şeyler önemli değil, kaldığın oteli ya da binayı bile yazsan olur.

Edit: Türkiye'deysen Apple Store Türkiye sitesi hariç alamazsın. Yani alırsın da buraya göndermezler.

ürünü aldım 9 euroluk bir üründü 1 euro çektiler

ben bir şey anlamadım bu işten :)

ssdli olmayan her model eskimiştir.

Air yeter gibi sana, ssd olsun, yılı çok önemli değil zaten iki senedir güncellenmiyordu geçen haziran güncellemişler.

ipad sanki daha iyi bu dediklerin için.

Unibody olmayan her model eski.

Harddisklilerin hepsi eski sayilir. Flash bellekli (apple'in ssd muadili gibi bi teknolojisi) herhangi bi modeli uzun sure gorur isini, 128 degil de 256gb hafizali model olursa daha iyi olur tabi.

2010 sonrası pro'lar ve air'ler hala alınabilir. ihtiyaca göre ssd ve ram takviyesiyle gayet güzel kullanılır.

yemek yedikten sonra hemen yatıp uyuyor musun?
yeni yediğin/içtiğin/ilaç bir şeyler mi var ?
Acı, turşu, asitli mi tüketiyorsun ?
bunları sorar ondan sonra duruma bakar.

çare www.google.com.tr

ağrı ve yanma oluyorsa gastrit, ağzına acı su geliyorsa reflü. doktora gitsen de aynı şeyi söyleyecek. endoskopi yapalım da diyebilir ama o da gereksiz çünkü belirtilerden belli ve ikisinin de tedavisi aynı. fazla baharatlı hamur işi falan yemeyeceksin. midene dokunan şeyleri tecrübe ederek öğrenir yemezsin. bana kırmızı şeyler dokunur mesela domates, salça, çilek, elma gibi.. yoğurt ve kefir çok iyi gelir herkese, özellikle kefir tavsiye ederim.

Mideyi çok yorduğum 1 dönem sonrası (peşpese alkollü geceler) bende de olmuştu. Çare gaviscon şurubu.

1 hafta boyunca her sabah aç karna nexium iç. Ne mide yanması kalır, ne acı. Nexium içtikten 1 saat sonra istersen kızgın yağ dök midene, bana mısın demez.

Reflü olması için ağza acı su gelmesi şartı yok. Tek çeşit reflü de yok, asit reflüsü var, alkalen reflü var, var da var.

Dahiliyeye gidersen ppi verecek (Nexium mesela), bir ay kullan onu. Geçerse geçer, geçmezse de geçmez, daha fazla kullanma çünkü zararlı. O ilaca güvenip de her bulduğunu yeme çünkü bir şey tedavi ettiği yok, mide ph'ını yükseltiyor sadece.

Aç karna bir parmak kekik suyu gecmezse de bu yöntemi bir daha deneme. Sorunun ne kaynaklı bilmiyorum ama eskiden aynı sorun bende olduğunda çok iyi geliyordu yıllardır icmedim ayrı konu.

Hiçbir şey olmadığına eminim, aç bir dil at sonra da iç gitsin. Daha önce kaç kez bir hafta geçmiş günlük sütü açtım taptazeydi.

Edit: Siz günlük dediğine bakmayın onun günlük falan değil, içindeki bakteriler tecavüze uğruyor pastörize olunca, soğukta durduğu sürece bozulmaz kısa sürede. Koku ve tat alma duyularımız bunun için var ayrıca, bozuksa anlarsın zaten.

at gitsin

tarihi geçmişse ben direk atarım. çok korkarım zehirlenmekten :)
hatta son kullanma tarihi o günse bile bazı şeyleri atarım, güvenemem.
ki seninkinin üstünden 2 gün geçmiş.
ben "çöpe gitsin" diyorum. zira artık günlük süt de değil o.

çok mu canın çekiyor ki? at gitsin +1. yarın yenisini alırsın

az biraz kaynat, bi gariplik hissedersen at. Obur turlu ic gitsin

Süt bozulduğunu çok kolay belli eder. Bir yudum iç, tadı normalse hiçbir sorun yoktur.

Çöpe atılır mi hiç öyle açılmamış paket.yazık.


Lavaboya dök. Çöpe atarsan patlar sıkıntı çıkarır. Bozulmuş süt öldürmez süründürür. Değmez.

Ben olsam tatlı yapar yerdim, pişirilerek yapılan sütlü tatlı yap, herhangi bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Direkt içme ama.

Kaynat. Kaynayinca eksimik peynirine donusuyor. Biraz tuz atip suz. Al sana peynir.

bi kaba koy kediler faydalansın bari.

www.turkcede.org

Şöyle bir şey buldum ama verdiğin örnekte tutmuyor.

o bence bir düzensizlik örneği. yani bilinen bir nedeni olmasa gerek. kullanımla yaygınlaşmış herhalde.

normalde ikisi de belirtisiz isim tamlaması. ikisi de bileşik kelime. ikisinde de anlamca farklılık yok. yani ayakkabı hala ayak kabı, buzdolabı da hala buz dolabı, nofrostsuz zamanları da sayarsak. dolayısıyla ayrık yazılmış birer tamlamayken tamlananın aldığı iyelik ve hal ekleri arasına hangi kaynaştırma harfi girecekse bu kelime grupları bileşik halde yazıldığında da araya o ek girmeli. bu durumda "hangi ayakkabını istersiniz?" demek gerekir; "ayakkabıyı" değil.

yanlış anlaşılmayı gidermek için istisnai bir durum olup da "senin ayakkabını kastetmiyorum, herhangi bir ayakkabını kastediyorum" sorunu yaşanıyor olsaydı anlardım ama biz aynı sorunu "buzdolabı" kelimesini kullanırken yaşamıyoruz. demek ki kulak alışkanlığı. ayakkabı kişisel bir eşya da olduğu için kullanım esnasında iyelik ekini neye istinaden kullandığınızın karmaşası çok yaşanabileceğinden belki bu bir düzensizlik değil de genel kuralı bozan başka bir alt kuraldır.

kaynaştırma harflerinde düzensizlikler diye arattığımda dişe dokunur bir sonuç bulamadım.

ilkokul, ortaokul ve lisede istisnasız her seneki dilbilgisi/türkçe/dil anlatım derslerinde bu soruyu birileri sordu benim olduğum sınıflarda, bazen de soran bendim.

hepsinde öğretmenler evirip çevirip kem küm ettiler, sorunun net cevabını veren olmadı ama hepsi "türkçe yine de kurallı bir dil"e bağladı. ben de bu sorudan ümidi kestim. kendim akıl yürütmeyle de net bir cevap bulamadım.

"kurallı dil aman bozulmasın" diye soru sorduğum öğretmenlerin durumuna düşmeye gerek yok derim ben.

ama verdiğin örnekler belirtisiz isim tamlaması; tamlama şeklinde türetildiği için bu abukluk çıkıyor olabilir; ki düşünebildiğim en makul cevap da bu.

yani ayak-kab-ı-y-a'daki -ı eki zaten hal eki, -a eki de hal eki olunca abuklaşıyor. ayakkabı değil de ayağın kabı deseydik n kaynaştırma harfi gelmiş olur ve kuralsız gözükmezdi. varsa bir kuralsızlık belirtisiz isim tamlamasından birleşik isim üretilmesindedir belki de.

buzdolabı da aynı. birleşik kelimedeki tamlanan kısmı zaten hal eki almış. ikincisi de gelince abuklaşıyor.

ikinci ihtimal de yaygınlaşmış bir yanlış kullanım olması. hele ki alışveriş nesneleriyse bu ikisi gibi; belki reklamda gazetede tabelada yanlış kullanıla kullanıla böyle yerleşmiştir ve öteki türlüsü kulağa olmuyo gibi geliyodur.

ki bir kelimenin kullanılagelir hale getirilmesi de ya böyle olmuş bizde ya edebiyat şiir roman vasıtasıyla. harf devriminden sonra da yenilerini ürettikçe gazeteden duyurarak yasaklamışlar mesela eski kullanımını; edebiyatçılara da dahil. öyle öyle o kelimeler kullanıma yerleşmiş, diğerleri unutulmuş.

Turkcede ve Turkceye de bitisik yazilir bu arada, birini dogru digerini yanlis yapmissin.

Ya işin ilginç yanı, belirtisiz isim tamlaması olan birleşik isimlerde yönelim halinde "y" gelen ayakkabı dışında örnek aklıma da gelmiyor. Çok çok istisna bi durum mu acaba?

not ortalamasıyla da dikey geçiş sınavı puanınızla merkezi yatay geçiş de yapabilirsiniz. merkezi yatay geçişte alan değiştiremezsiniz. önlisansınızın devamı olan bölümler neyse ancak ona geçebilirsiniz.

@blue eyes white dragon

alan değiştirmeyeceğim. alan içi x vakıf üniversitesinden y devlet üniversitesine geçiş düşüncem var. merkezi yatay geçiş dediğinizin normal yatay geçişten farkı nedir hocam?

Merkezi yerleştirme şu, bu sene girdiğin puanla seneye istediğin okula direkt geçiş yapabiliyorsun herhangi bir not vs. gözetmeksizin, tek koşul bu sene de o okula puanının yetiyor olması.

@i was made for you

örneğin;

ben 2017 de dgs ile yerleştim. 2019 da yatay geçiş yapmak istiyorum. tekrar 2019 da dgs ye mi girmem gerek? doğru mu anladım?

Aynen, ilk puanın sadece bir sene boyunca geçerli.

@i was made for you

ee ilk sene benim hazırlık olacak. o zaman ben 2018 de tekrar mı dgs'ye gireceğim? e sınavı kazandım ben o zaman da puanım kırılacak? nasıl olacak öyle? :)

2017 de dgs ile yerlestin ya. kac puan aldin. 1000. ha iste mesela seneye yatay gecis yapmak istedin merkezi olarak. bolumunun devami olan bölümlerden birine gecebilirsin. temel sart su; yerlestigin sene geçmek istedigin bolumlerin taban puani 1000den yukarı olmasin.

ornek;
puanin 1000

odtu bilgisayar 1050 gecemezsin.
boğaziçi bilgisayar 990 gecebilirsin.

tabi bu gecebilirsin olayi sadece basvurabilirsin anlaminda. 2017 yılındaki dgs kilavuzda yayinlanan kontenjan sayısının %30u kadar kontenjan açılıyor merkezi yatay gecis. puan olarak da %30 a girmen lazim.

Bu sene yaptim.
Gecen sene, marmara ing iktisats girdim. Sonra izmir e tasinmam gerekti. Hazirligin son sinavina girmedim. Kalmis gorundum. Merkezi yerlestirme basvuru tarihlerini takip ettim. Dokuz eylule gectim. Ama burada soyle iki durum var.

Marmaraya giris puanim: 267ydi.
Dokuz eylul ayni sene 230/240 ile kapatmis o sayede girebildim. Bir de gecmek istediginiz uninin o bolumunun senin sinava girdigin yil, dgs ile ogrenci almis olmasi gerekiyor. Yoksa giremiyorsun.

O zaman vakif Üniversitesinden devlet üniversitesine geçmek hayal gibi bi şey. Yani tekrar dgs ye girip devlet üniversitesi puanını almak gerekiyor. O zaman da merkezi yatay geçiş yerine direkt tercih yapmak daha mantıklı kalıyor :/

Ama bir onceki sene tercih yaptigindan okul puanin duser?

amerikan filmlerinde falan reklami yapiliyor, statu iste. onu kullaninca daha batili hissediyor kendini

pili çok uzun giden
satış sonrası ciddi destek veren
kasası düzgün tasarlanmış ve stabil
ısı veya ses sorunu düşük olan kaç cihaz biliyorsun?

+ iyi pazarlıyor belki ama value var kesinlikle, uzun vadeli bakarsan. plastik notebooklar birkaç yıla çöp olabiliyor.

İnsanlar renault varken mercedes/bmw neden alıyor diyen pek yok nedense ama çok benzer aslında.

Hafif ve hızlı. Ortalama kullanıcı olmasıyla alakalı değil sürekli kullanıcı olmakla alakalı.

macbook kadar sorunsuz pcler de macbook fiyatına satılıyor. aslında macbooklar parası olan düz kullanıcı için daha uygun çünkü çok daha basit. sırf şarjı ve kullanım ömrü için tercih edilebilir, zira retina sonrası macbooklar evladiyelik sayılır.

ha ben alır mıyım almam, (her halükarda directx için windows kurulacağını varsayarak) işin içine orta üst gpu'lu üst sınıf notebooklar girdiğinde f/p açısından macbook'tan bayağı öndeler.

Şu anda fiyatı astronomik geliyor olabilir ama (dolardan dolayı) 2014'te 2760 liraya almıştım benimkini.

Macbook Air 13" / 120 gb ssd / core i5 / 8 gb ram

Şarjı uzun gidiyor.
Fan sesi yok.
Hafif.

Bu üç özelliği sağlayan DAHA UCUZ cihaz varsa onu alırdım ama yoktu malesef. Şimdi de yok. Ben yazılım geliştiriyorum, bilgisayarı taşımam gerekeceğinden yeni masaüstü almamıştım, masaüstü bilgisayarım da var. Benimle aynı hassasiyete sahip ortalama kullanıcılar da olabilir, tercih sebebi bu olabilir.

Elma görmek için alan yok mudur, o da vardır.

ha bi de windows native touchpad ve çoklu masaüstü olayına çok geç el attı. geçen seneye kadar falan mouse olmadan doğru dürüst kullanılabilen pc notebook yoktu piyasada, zira synaptics bok püsür arayüzleri aşırı gecikmeli çalışıyodu.

İnsanlar para harcamayı bilmiyorlar çünkü genelde. Tüketim kültürünü mantığa dayalı yapamayan, her sosyoekonomik katmandan, insan yığını sizin bahsettiğiniz. Eğer biraz mantıklı davranılsa ne 1 dolarlık kapları, selfie çubuklarını 30-40 liraya kakalamaya çalışan dükkanlar olurdu ne de 2 seneye planlı eskitilen ürünler. Ben 2012 senesinde aldığım kalas asus laptop'u ssd takviyesiyle çatır çatır kullanıyorum. 5 sene öncesine göre yaptığım tek bir değişik aktivite olmadı. İnsanların büyük çoğunluğunun da -yani apple'ı zengin edecek kadar çoğunluğun- bunlara gerçekten ihtiyacı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.

6 sene önce aldığım samsung u çatır çatır kullanıyorum. Bozulana kadar da değiştirmeyi düşünmüyorum. Günümüzde laptop a büyük paralar ödemek gereksiz.Akıllı telefonlar çıkınca bilgisayar kullanımı azaldı.

Diğer markalar da aynı fiyata diyenler ya sayı saymayı bilmiyor ya da hiç dayak yememiş. Tamam, onlar da pahalı ama çoğu Macbook seviyesinde değil(xps, zenbook, yoga vs).

Zaten her zamanki gibi cevapların çoğu sorudan sapmış.

Bana göre sorunun cevabı reklam. Apple en başından aldı, yürüdü ve standardını korudu. Bunu da çok iyi pazarlıyor. Parası olan ortalama kullanıcının Macbook almasının nedeni, ortalama bir insanın o seviyede genelde sadece macbook'u tanıması/bilmesi. Ha neden ihtiyaç olmadığı halde o paralara çıkılır? Kendi açımdan bakarsam, hoşuma giden şeyi elde etmek isterim. Bunun için de verebildiğim maksimum parayı vermeye çalışırım, diğer insanlar hakkında pek fikrim yok.

Apple hem iyi pazarlama stratejisi olan bir marka, hem de MAC Windows'tan çok daha farklı bir kullanım deneyimi sunuyor. Alışınca vazgeçemedeğiniz kendine has özellikleri var. Bunun için eskiten gidip yenisini alıyor. Direk vazgeçtiğiniz özellikleri de var. Mesela oyun oynanmaz. Oyuncular Mac almaz.

Geri kalan kitle merak edenler ve aha o da bilgisayar bu da bilgisayar, araba ayağımı yerden kessin yeter tarzında düşünenler. Bunlar da birbiriyle kaga edip duruyor niyeyse.

@konetsu hafif ve ince olmasi mac'e de has degil zaten pili daha uzun giden ve daha hafif modeller var(notebookcheck'e baksin merak eden).

Ben ancak aylik 50 bin gelirim olursa alirdim "prestij" icin

Ben Windows'ta olmayan müzik programları kullanıyorum, müzikle uğraşan birinin başka bir seçeneği yok.

Ama diyelim müzikle ilgim yok, ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor. Olaya 42 gb ram 32 gb ekran kartı 9.5 ghz işlemci diye bakmaktan vazgeçip Macos vs Windows diye bakınca anlayacaksınız.

Üstte biri yazmış 16 gb ram seçeneği yok diye, yok öyle bir şey, parasını basarsan var. 1 terabayt ssd de var.

Ha Macos'un Windows'tan üstün olduğu yanların farkında bile olmayan birçok Mac kullanıcısı da vardır tabii, onun da arkasındaki elma hoşuna gitmiş almış demek ki, bizi ilgilendirmez.

Ayrıca her şey dönüp dolaşıp yine Türk lirasının ezik bir para birimi, Türk devletinin rezil ve hortumcu bir devlet olmasına geliyor. Amerika'da tüm özellikleri fulleyip alabileceğiniz en pahalı Macbook 4200 dolar, bizde en ucuz modeli 6300, en pahalısı 20500 lira.

@i was made for you
"ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor."

bunu biraz acar misiniz?

Buradaki cevaplardan da anlaşılacağı üzere Apple ürünlerinin asıl başarısı insanlarda sadece marka algısı yaratmak değil, onlara ihtiyaçları olmadıkları şeyleri ihtiyacı varmış gibi göstererek "evet Apple olduğu için aldım" cevabını verdirmeyip bu kararlarını haklı çıkartacak sebepler uydurmalarını sağlamakla gerçekleşiyor.

Ferrari sahibi insan "ağbi çünkü koltuk derisi öyle rahat ki bel ağrımı geçirdi" diye bahane uydurmaya çalışmaz, "aldım çünkü Ferrari amk, ayrıca sana ne" der geçer. Apple kullananlar da böyle dese valla billa kimse bok atamayacak onlara. "sana ne amk logoya veriyorum parayı" diyen insana ne diyebilirsin ki zaten.

Ama ne yalan söyleyeyim cevaplarda "macos daha stabil" cevabını görmediğime üzüldüm.

logic diye bir program var müzikle uğraşanlar için baya gerekli ve macbookta var sadece, bunu da bir sebep olarak sayabiliriz

kulaklar gözükmüyorsa o fotoğraf biyometrik değildir biyometriğin tanımı dışında çünkü.

Yürüsün gitsin benim kimlik fotoğrafında saçlarım uzun kulaklarım gözükmüyor, yok öyle bir şey.

O kadar onemli degil ama su var bence her turlu saclari mumkun oldugunca yok ederek bir fitograf cektir xunku yeni kimlikte fotolar siyah beyaz ve sac cok goze batabiliyor yuzun acik olsun olabildigince.

Benim ormancı sakalım var yüzümün üçte ikisi gözükmüyordu fotoğrafta, ehliyeti yenilerken falan bi şey demediler, yani sırf kulak gözükmüyor diye de bi sıkıntı çıkmaz bence.

saçlarımı toplamadım fotoğraf çekilirken. yeni kimlikte gayet açık saçlarım.

biyometrik tanımında kulak yok. kulak görmeyi sadece abd vizesi verirken istiyorlardı, artık o dert de kalmadı.

kaldı ki insanlar başörtüsüyle türbanla fotoğraf çektiriyorlar.

epasaport.egm.gov.tr

şurada pasaport için gerekli biyometrik şartları mevcut. muhtemelen kimlik için de şartlar aynıdır. kulak falan demiyor. kaldı ki örnek fotoğraflar içinde birçok saçı açık, kulağı kapalı fotoğraf var.

Roland Barthes önerebilirim ama sırf laf salatası bence bu olaylar.

teo grünberg - anlam, belirsizlik ve çok anlamlılık

ahmet kocaman - DİLBİLİM Temel Kavramlar, Sorunlar, Tartışmalar
kamile imer - dil ve toplum
fatma erkman akerson - dile genel bir bakış

(bkz: 11/22/63)

The Dark Tower

11/22/63 görünmez kapı ama geçmişe açılıyor

the lost room

tardis olabilir, doctor who

lost room geldi aklıma.

beetleguice

Harry Potter ve Felsefe Taşı'nda Diagon Yolu'nun girişindeki taş duvardan Muggle dünyası-büyücü dünyası geçişi oluyor. Aynı şekilde Peron 9 3/4'te duvarın içinden geçilerek Muggle dünyasından büyücü dünyasına geçiliyor.

As Above So Below

the lost room
edit: söylenmiş, pardon.

kapı yok ama perde olursa; twin peaks.

(bkz: interstellar) kimse dememiş.

kapı denmez pek ama solucan deliği, karadelik vs. ucu bambaşka bir boyuta çıkan.

alice harikalar diyarında geldi aklıma bir de. sayılır mı bilemedim.

being john malkovich.

thor, hemidall'ın tuttuğu kapı var

Six Feet Under 3x12'nin son dakikalari. Tam istediginiz gibi oluyor mu bilemedim bir bakin isterseniz.

the cube
alice in wonderland
rüyalar da sayılırsa aurora aka vanishing waves
pan's labyrinth
the zero theorem
dark city (emin değilim ama vardı sanki bunda da)

Stranger Things

maze runner

Space Jam
Super Mario Bros.
Pay the Ghost
Insidious 1-2-3

X-men'in Days of Future Past filminde öyle sahneler vardı diye hatırlıyorum. Portal açmalı falan.

once upon a time birden çok bölümünde var.

channel zero'nun 2. sezonu. (her sezon farklı konu işleniyor.)

izleyince bu duyuru aklıma geldi, yazayım dedim.

ali baba ve 40 haramiler

Tüm macunlar kesinlikle aynı değil. Hepsi kimyasal da değil, paketlerindeki renkler farklı zaten (siyah, kırmızı, mavi, yeşil). Ha tamamen kimyasal olup çok pahalı diş macunları da var ama o ayrı.

urun.n11.com

Şu direkt kimyasal mesela.

Diş hekimlerime ne zaman hangisini kullanayım sorsam "fark etmez" dışında bir şey söyleyen olmadı.
Yanına bir de ucuzundan diş ipi alır kullanırsanız büyük ihtimalle çevrenizdeki çok kişiden daha sağlıklı dişleriniz olur.

kredi karti ile aldiysan bankayla iletisime gec parani geri verir banka.

Bankanızdan harcama itirazı yapabilirsiniz ama gün beklemeniz gerekebilir itiraz edebilmek için.

banka ile görüştüm harcama itirazını sadece bilgim dışında yapılan işlemler için alıyorlarmış bana faydası yok.

hizlial'a 7 x 25dk bekleme sonucu ulaştım. onlar da güya beni bugün arayıp ürünün tedarik edilemeyeceğini bildireceklermiş, iptal etmesini istedim. iptal etti. yalnız paranızın iadesi 1-2 ayı bulur dedi.

baya bildiğin dolandırıcı olmuş bunlar.

banka yalan soylemis daha bastirirsan bankadan alirsin parayi (kredi karti kullandigini varsayiyorum visa / mastercard). eger banka asla geri adim atmazsa visa / mastercard'a ulasmanin bir yolunu bul durumu anlat. bu kartlarin en buyuk olayi tuketici korumasidir, yeri geldiginde elektronik esyanin garantisini bile uzatirlar yeterki sorun.

robokot +1, müşteri hizmetlerini arayabilirsin mastercard ya da visa'nın.

Örnek bir harcama itirazı formu:
www.isbank.com.tr

Sorunu kısmen çözmüşsünüz ama aklınızda olsun, formdan hangi durumlarda itiraz edebileceğinizi anlayabilirsiniz.

temeli fasulye. o fasulyeden bi ton şey üretiyorlar işte.

bir fasulye çeşididir, "et yerine kullanılabilir" denmesinin nedeni ise büyük ihtimalle protein oranının yüksek olmasından dolayı.

Bi fasülye çeşidi. Yüksek proteini olduğundan et yerine tercih ediliyor genelde. Tadıyla filan alakalı değil sanıyorum. Sütü filan yapılıyor. Soya sosu da özellikle uzak doğu mutfağında bolca kullanılıyor. Aşırısının kanseri filan tetiklediği söyleniyor fakat çok detaylı bilmiyorum.

soya kıyması falan var. ucuzcu pideciler kıymaya karıştırıyor derler.

Cok saglikli oldugu ve Asyalilarin bu nedenle uzun yasadigi belirtilen bol proteinli fasulyegillerden bir bitki.

Muhtemelen Asya'da GDO'lu soya ile beslenmedikleri için uzun yaşadıkları düşünülen bitki.

Yeşil fasulye de 160 yaşına kadar yaşatıyor aslında.

Soya fasulyedir. Protein oranı yüksek, fasulye olarak yenince tadı kötü gelen bir bakliyattır.

Tofu ile soya eti aynı şey değil. Hatta Asian tofu ile batılıların tofusu da farklıdır bin çeşit tofu var.

Soya etinde genellikle nişasta(starch) bulunur seitan food da denilir ve gerçekten iyilerinde ayırt etmek çok zordur gerçek etten.

Gdo falan yazan olmuş, şöyle izah edeyim; bitkilerde gdo var et yiyelim diyenler yedikleri etin ait olduğu hayvanın kum ve çakılla beslendiğini düşünüyorsa yorum yok.

Modern dünyada gdo dan bu nüfus ve et yeme alışkanlığımız ile kaçış yok. Kaynaklar yeterli değil. Zaten her gdo zararlı diye bir kaide de yok ama evet insan sağlığı gözetilerek modifiye edilmiyor genellikle genler.

Türkiye'de standartları bilmiyorum ama Avrupa Birliği standartlarında organik sertifikalı ürünlerde GMO(GDO) içerikli gıda bulunmaz yasaktır. Et hariç. Ette her türlü hile mümkün ve her firma tarafından yapılıyor sektörün içinden bildiriyorum. İsveç'ten Japonya'ya kadar nereye gidersen git et(balık hariç) yediğin sürece sağlığını gözetmen çok zor. Hoş balıkçılık sektörü de bombok ama neyse.

GDO istemeyenler tarım ilacı yemeye bayılıyor sanırım.

Uu tarım ilacı, alalım bir dal.

Ne de olsa yemelik bi soya bi mısır var sadece.

almancayi kendi kendinize ögrenemezsiniz, özellikle ilk adimlari atarken hic ögrenemezsiniz.

ben herkese sunu öneriyorum, gramerin büyük kismini ögrenip sonra kendiniz nasil ögreneceginizi anlayip bu dili ögrenebilirsiniz. ilk adimlarda siz anladiginizi ve ögrendiginizi sanarsiniz ama aslinda yanlis ögrenirsiniz ya da hic ögrenemezsiniz.

Her dili kendi başına öğrenebilirsin.

Nasıl programlama yapacağın sana kalmış. Ama genelde şu önerilir. Yapmak istediğin şeylerden önce birini alışkanlık hâline getirir, rutine sokarsın. Sonra diğerini yanına eklersin. İkisini aynı anda yapmaya kalkarsan büyük ihtimalle ikisi de başarısızlıkla sonuçlanır.

i was + 1

ayrıca bir günü komple birine ayırmak sıkıcı olabilir. yani tüm gün almanca çalışmak istemeyebilirsin. tabi günde 2 saat ayıracaksan çalışmaya ayrı. ancak günde 6-7 saat çalışma niyetindeysen en azından bir saatinde başka bir şeye çalış derim. 5 saat programlama çalışıyorsan, arada 1 saat de "boşlukları doldurunuz" tarzında kolay almanca sorularına bakabilirsin.

Elektrik gitarla akustik gitar tamamen farklı aletler, karşılaştırmak yersiz (akustik/elektrik akustik ayrı tabii). Onun dışında asıl amaç sesin yüksek çıkması.

Elektronik gitarda pedallar ile ton değiştirme şansın oluyor.

Kemanla cello ayni sey degil mesela. Ya da piyano ile klavye. Ayni sekilde klasik ile elektro gitar da. Tamamen farkli ses tonlari var, yaptigi muzik turune gore tercih ediyorlar iste olay bu.

m.youtube.com

Aynı gitarla video nun başında dışarıdan bir miktofonla kayıt alıyor daha sonra aynı melodiyi jak ile gitardaki manyetikler üzerindenkayıt alıyor

Mikrofonlama ile daha doğal sıcak ses alırken manyetiklerle daha metalik ve parlak bir ses elde edersin temelde, tabi hem mikrofon hem de manyetik ayarlarıyla sese çeşitli müdahelelerde bulunabilinir

youtu.be

Buradaki fark biraz daha belirgin, gitar aynı ton farklı

Mobildeyim üstteki cevaba ek yapamadım :/

arkanda davulcu bangır bangır davul çalıyorken sen akustik kemanın sesini dinleyiciye duyuramazsın.
elektronik keman ile istenilen düzeyde ve kalitede ses elde edebilirsin mesela.
kalite olarak her zaman akustik enstrümandan yanayım fakat akustik bir sahne olmalı bunun için de.

Disleksi olabilir misin acaba?

Ben alırdım o fiyata mesela.

Sıfırlar ne kadar? 4-5 bin civarı değil mi? Ve çok bir fark da yok hani. Temiz kullanılmışsa, şarj süresi hala uzun gidiyorsa (8-10 saat civarı) alırdım. Ama 1100-1000 gibi bir fiyatı olsa daha şukela olurmuş.

Bir de güvenilir birinden olması mühim benim için.

Windows yüklü bir takoz olsa alma derdim bu özelliklerle ama Macbook için sorun değil, alınır.

Cihazdan ne beklediğine bağlı. Sadece macbook diye alıyorsan, mantıklı değil. Ayrıca ssd disklerin ömrü zaten 5 yıl civarı. Yani muhtemelen o cihazın ssd'si ölmek üzere olabilir, kullanım yoğunluğuna da bağlı tabi.

Fiyat iyiymiş ya var mı başka :)

su teması görüp tamir olmuş ve battery service uyarısı veren mid 2012'yi 1700'e sattım
istanbul'daysanız bir servise gösterip alın derim

12 mid air 13' kullanıyorum.

şu an ortalama 6-8 saat kullanıma göre şarjı gidiyor. 300 devirde falan bataryam.

ben paraya ihtiyacım olsa bile 1200 liraya satmam acıkcası aleti.

4 yıl gece uyanık sabah uyuyarak yaşadım. Berbat bir şey. Yaşlandım resmen ya. Hala da kurtulmaya çalışıyorum. Yazın 1 ay stressiz yaşadım gece uyudum 12 civarı ve resmen gençleştim güzelleştim.

Tavsiyem: yat zıbar boşver.

Önemli bir ödev filansa bir şeyler karalıyiver. Ya da sabah 5, 6 gibi uyanıp yap daha sağlıklı.

İstersen gece çalış gündüz uyu, araştırmalara göre potansiyelinden daha az yaşayacaksın böyle yaparsan.

uyku, bedenin ve beynin ihtiyacı dışında boşa geçen zamandır kanaatimce. yapacak daha iyi bir şeyin yoksa ders çalış tabi. ama uykuyu derse tercih etmek bir gariplik açıkcası. git counter oyna daha verimli.

Az uyumak öldürüyor.
www.theguardian.com

Motivasyonunu gündüz çalışma üzerine hazırla bence.

ben radyasyon koruyucu gözlük aldım 300 tlye karaköyden. distribütörü orada çünkü. çok işime yarıyor tavsiye ederim.

Ekrana bakmaktan olmamıştır o, göz bozuklukları büyük oranda genetik, üzme yani kendini gözlerimi mahvettim diye.

Çalışma konusunda bir önerim olamayacak ama translate'i sözlük olarak kullanma çünkü iyi değil. tureng'i tavsiye ederim. Defter falan gereksiz bana göre, anki isimli spaced repetition uygulamasını kullanabilirsin, kelimeleri sana belirli aralıklarla soracak.

duolingo ile basit seviyede başlayabilirsin, kelimene de yardımcı olacaktır. O tür uygulamalar (Duolingo, rosetta stone vb ) senin durumundakilere daha çok faydalı geliyor. Bir de sıfırdan başlayan bir gramer kitabı bulup bol bol örnek çözersen grameri halledersin. Şu anda zaten önceliğin konuşma değil diye düşünüyorum. ;stersen eski zamanların meşhuur bir dil bilgisi kitabı serisi olan round up (6 kitaplık baba bir seri) cevap anahtarlarıyla birlikte pdf olarak bende olacaktı. Ha pdften nasıl çalışırım diyebilirsin çıktı alırsın, o da masraf, bilemedim şimdi. konu anlatımları ingilizce ama konu anlatımını youtube üzerinden araştırıp Türkçe açıklaması bulabilirsin ve o kitaptan da bol bol örnek çözme üzerinden gidebilirsin.

Senin durumunda olan birisinin sıfırdan ve sağlam bir temel atarak ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de bu konuyu öğrendim diyerek geçmeni değil de o konuyu kullanabildiğin kadar örnekle kullanabilmeni, artık otomatikleşene kadar tekrar etmeni tavsiye ederim. İngilizce zor bir değil, altından rahatlıkla kalkılabilir. Yeter ki istensin

google translate ile de çok fazla vakit harcama bence milyon tane çok daha iyi kelime öğrenme tekrarlama uygulamaları var

Grammar in use kitabı güzeldir oradan takip et.

En alt kurda sıfırdan başlatıyor olsa gerekler, dikkatini vermen yeterli. Türkçe az kullanmakla da iyi ediyorlar kulak aşinalığın artar.

Hocan kim?

Öncelikle oradaki test hiç zor değil. Geçen sorduğunda ben çözdüm o testi. Sadece gramer ağırlıklı. 9 ayda bence rahat 35+ yaparsın ama kişisel bir şey bu maalesef. Bir yıl hazırlık okuyup simple present tense'i bile kullanamayan adamlar var. Mecbur özen göstereceksin. Bol bol okuyacaksın. Ben yazı yazmanın çok faydasını gördüm. 5 yıl önce hazırlıkta tuttuğum defterim hala duruyor. Herkesin öğrenme şekli farklı. Kendi öğrenme yöntemini keşfet. Kimisi defter tutmadan da öğrenebilir.

Öyleyse okul haricinde de her gün 2-4 saatimi ingilizce çalışmaya ayıracağım, dinlemekle için de yabancı dizi ama her gün 40 dakika yani 2 hiymm bölümü ingilizce altyazılı izlesem faydalı olur mu listeninge kulak aşinalığı olsun diye? Hiçbir şey anlamayacağım altyazıdan belki ama en azından telaffuz ve kulak alışkanlığı olur? Yıllardır yabancı dizi izliyorum, türkçe altyazılı izlediğim için genele vurduğumuzda çok sık kullanılan kalıplar hariç diğer dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum yani ne dediğini duyamıyorum öyleyse tr altyazılı dizi demek ki pek fayda vermiyormuş.

Google playden şu ingilizce uygulamalarını indirdim bugün itibariyle hepsini her gün düzenli olarak kullanmaya başlayacağım öyleyse: Duolingo, Memrise, Busuu, Visual vocabulary, Speaky ve English Listening (BBC)

YouTube hocaları konusunda çok bilgim yok ama Özkan Çelen videolarını baştan sona not alarak izleyebilirim? Yine de başka bir kanal daha olursa iki kat faydalı olur tavsiye ettiğiniz?

Gramer kitabı olarak ingilizce anlatımlı gramer kitaplarından ne öğrenebilirim bilmiyorum, bu in use İngilizce anlatımlı? :( sıfırdan Bilale anlatır gibi anlatacak bir gramer kitabına da ihtiyacım var ilk ortaokul düzeyinde olsa bile yapacak bir şey yok

ingilizce bilen birisine sordugun zaman nasil ogrenirim diye sana kolay oldugunu soyleyecektir herkes.

cunku ingilizce ogrenmek gercekten kolay, ha kolay diyince 1 haftada ogrenilir gibi bir sey yok, sadece pratik yapman, ogrendigin kelimeleri kaliplari cumle yapilarini cumle icerisinde kullanman gerekli, bir sure sonra hepsi kendliginden oturacak zaten ama turkiyede bu isi yapmak cok kolay degil cunku pratik yapamazsin duzgunce, videolu uygulama ile cambridge mi idi neydi unuttum, onunla da faydasi olmaz bence, international ogrenciler ile takil faydasi olur.

Babbel.com

Almanca adına memnundum.

Uygulamalar çöp. Aşağıdaki yazıda bahsettiğim kaynakları kesinlikle tavsiye ediyorum.

eksisozluk.com

Hepsinin İtalyancası da var ve gerçekten çok kaliteli ürünler.

Çok şişik olanlar kötü görünüyor. İnce olanlar gayet güzel bence.

ben de aynısını kendim için düşünüyorum. yaş olmuş 30, bütün kadınlar kaşe montlarıyla şık şık geziyor diye. bir de kendime bakıyorum, tombalak bir lise öğrencisi gibiyim.

sonra üşümediğim için mutlu oluyorum.

neden olsun ki son derece makul bir giysi, hatta ve hatta en normallerinden bence. yüzeyleri de cilalı gibi pasparlak ve ışıl ışıl oluyor, mavi sarı kırmızı derken kışın ihtiva ettiği kasveti de alıyor bir nebze, enerji katıyor. takım elbise dışında her şeyin üstüne de gider. takım elbise üzerine giyilirse, bu başlığın açılmasına neden olan ilkokul bebesine dönme korkusu gerçek olabilir, doğruya doğru.

Bence çirkinler.

Erkek adam palto giyer.

Hafif olanlardan spor bir mont - şişme olanlardan değil - ve yanına peacoat denilen kaşe denizci kabanlarından satın al, değiştire değiştire giyersin

Çok şişkin ve parlak olmadığı sürece sorun yok. Ben giyiyorum. Hatta birkaç kişi gocuğun güzelmiş haa dedi. Güzelini bulmak lazım.

İkisi de olur, conscious da olur.

Sensitive'dir. I am sensitive to the social issues mesela.
Conscious kullanamazsın bilinç arz eder, farklı bir anlamı var.
Ayrıca contribute to society şeklinde bir kalıp da vardır konuya yakın olarak.

Kelimenin tam anlamını karşılayan kelime conscientious. Bunun dışında ikisi de olmaz ama belki başka kelimeler olur.

Örneğin: "My job is to train young people to be conscientious about social injustice and what they can do about it". Bu arada, bu bir adamın gerçekten işi.

Sensitive genelde 'Toplumsal olaylarla ilgileniyor' anlamında değil de, daha çok 'Toplumsal olaylara karşı çok hassas' gibi bir anlamda kullanılıyor. Toplumsal olaylar açısından insan değil, konu sensitive olur genellikle. Aktivistler ya da bir konu karşısında taraf olanlar sensitive değildir ama bir konu aktivistlerinin tepkisine neden oluyorsa sensitive'dir. Örneğin, vergilerin arttırılması 'sensitive' bir konudur ama buna karşı çıkan ya da bununla ilgilenen kişiler sensitive değildir. İnsan da sensitive olabilir. 'He is sensitive about bla bla' dersek, 'Bu konuda kılı kırk yaran bir kişidir' anlamına gelir. Örneğin, 'I am sensitive about my work' dersek; 'İş yaparken, düzgünl iş çıkarmak için özenle uğraşır; özen gösterir' anlamına gelir; 'My boss is sensitive about my work' dersek, 'Patronum, benden çok düzgün ve özenli iş bekler. İşimdeki en ufak pürüzü görür ve mızmızlanır' anlamına gelir.

Responsive duyarlılığı değil, doğrudan tepki vermeyi belirtir. Etkiye tepki anlamını taşır responsive. Örneğin, gaza basınca şaha kalkan, frene basınca zınk diye duran bir araba responsive'dir. Responsive bir insan da anında tepki veren bir kişidir. Toplumsal olaya responsive olan kişi, konuyla ilgili bir şey olduğunda, neredeyse refleks gibi tepki veren kişidir. Örneğin, dizine çekiçle vurulduğunda ayağının tepik atması responsive olmaktır. İnsanın toplumsal konuda responsive olması, vergi zammı haberini duyunca refleks gibi, düşünmeden konuyla ilgili tepkiyi vermesi anlamına gelir. 'Responsive insan en çok şu şekilde kullanılır. Hemen savunmaya ya da saldırıya geçen insan responsive'dir. Örneğin, sana 'Çirkinsin' dedim, sen de 'Sen kendine bak' dedin; bu responsive olmaktır.

conscious ile conscientious farklı anlamlardadırlar. conscious ya vicdanlı ya da şuuru yerinde anlamında olup, conscientious bir konu hakkında bilinçli olma, duyarlı olma anlamındadır.

böyle ingilizce konuşan görmedim lan yaz gitsin istedigini, ingilizce bilen ne demek istedigini anlıyor her türlü sıkıntı olmaz merak etme.o an aklına hangisi geliyorsa yaz kullan, düşünme doğru mu diye

Yine burada, ezbere konusan isguzarlar olacagini tahmin ettigim icin kapi bir kanit atmak boynumun borcudur: swindlink.com

sanki sensitive aksiyon almıyor gibi geliyor, sırf hassas gibi.

concerned biraz endişe taşısa da belki olur. belki mindful of.

oww bi de cognizant diye kelime varmış. baya ağır duruyor sdffsd

perfectum

Sen de ezbere konuşan işgüzarlardan birisisin. Conscious'un tek bir anlamı yok.

www.merriam-webster.com

Sensitive'in ilk eş anlamlısını conscious olarak vermiş burası da, responsive de var listede.

www.thesaurus.com

Aynı şekilde responsive'in de tek bir anlamı yok.

www.merriam-webster.com

Ne yazıyor orada? :react appropriately or sympathetically :SENSITIVE

Yani senin kadar aychovski de ezbere konuşmuş. Kelimelerin sahip olduğu anlamlar arkalı önlü kağıtlarla ezberlediklerinizden ibaret değil.

@i was made for you: Bak kardesim, ustune alinmissin, daha fazla rencide etmek istemem. Sabahlara kadar kendi bildigin kafada takilabilirsin ama ortada public bir soru var ve ornegiyle birlikte dogrusu ortada.

Ha bak konunun bir alt basligi olarak social consciousness diye bir kavram var bilmezsin, duyarlilikla yakindan uzaktan alakasi yoktur.

Dinlediğim bir tür değil ama şu güzel bir şarkı.

www.youtube.com

Ya mobilim şimdi ama reggae ve mutluluk dediğin için yazasım geldi, çünkü çok uzun zamandır dub dinlerim, psikolojime muazzam etkisk olmuştur. Samimi söylüyorum, var bir şey bu müzikte. Gerçi ben dub diyorum tabii de reggae de az çok bilirim. Seni de dub'a teşvik etmek isterim. King Tubby, Scientist, Augustus Pablo falan klasikler. Dub deyince bunları baştan saymak gerekir diye saydım. Yalnız reggae sevdiğin için sana önerim; tüm Wackies kataloğunu dinle. Müthiş bir tarz. Wayne Jarrett mesela, direkt aç dinle şimdi, huzura ereceksin. Horace Andy aynı şekilde şimdi iyi gider. Sonrasını da artık Youtube algoritması halleder.

Ben seneye okumaya gitmeyi planlıyorum, euro her geçen gün artıyor, ayvayı yedim. Biraz düşse keşke ama hiç düşecek gibi durmuyor.

ben meksika ve kosta rika'ya gidecektim, vazgecmek uzereyim. zira eskiden teksas uzerinden gidecektim simdi paris'ten ciudad de mexico'ya gitmem gerekecek.
seyahat masraflarim da bir gunde %10 artti.

vazgeçmene gerek yok. kur hep artıyor temel giderleri minimumda tutarsan en rahat gezilecek dönemde rahatça gezersin ancak 3 4 ülkeyi 10 gün sığdırma rezillik oluyor 2 lokasyon belirle ve altını üstüne getir.

aslında kasım sonu planı için uçak biletini zaten almış olman gerekir. eğer bir kampanyaya denk gelmezsen zaman yaklaştıkça bilet fiyatı artacaktır. bunun haricinde devletlerin işi zorlaştırmasına yapacak bir şey yok. ama maliyetini düşürmek için konaklama maliyetini düşürebilirsin. bunun haricinde ülkeler arası geçişi tren ile
yapacaksan eğer daha erken zamanda alırsan tren biletini daha ucuza gelebilir. paris-amst. arasını biz 3 ay önceden 20/30 eur almıştık. normalde 45/50 eur fiyatlar. yemek işini de iki arka sokaktaki yerel yerlerden yersen olur bu iş (:

Hollanda'ya gidecektim kasım sonunda.. Seyahat kararı almadan önce maddi durumum sınırdaydı ama artık çok zor... 2 kişilik gidiş-dönüş pegasus biletim yancak.. 800 lira verdim

Yorganın altında kucağımda bilgisayarla yatıyorum.

Yok kanka araba yok, ev yok. Nasil Boyle olsun. Gece ulasim yok.

kayıt için soruyosun galiba.
midi + program daha iyi. şu anda her şey pahalı. yeni alet almak zor. 5000'e de düzgün bi şey yok.
ne tarz bi şey yapacaksın ona göre program önerilir. biraz daha detay.

bir de parayı verip kötü midi programlama ile kötü sonuç almak da var. baştan söyleyeyim. nice yiğit böyle telef oldu.

synthesizer değil de vst bak bence. bi de 2. el midi klavye

Logic Pro X güzel bir program bir sürü enstrüman var.

Güncel değil ama samsung note tablette not tutarak üniversiteyi bitirdim, çok memnundum. Sanırsam ikinci versiyonuydu 10.1 inch, tablet hala çalışıyor birkaç yıldır babam kullanıyor hatta.

iPad Pro + Apple Pencil.

at suratlı değil bu kadın. güzel.

Gayet guzel ve vucudu da cok guzel. Ben de at suratli seviyormusum.

Kendisi ile bir gelecek dusunemeyecegim kadar guzel bir vucudu ve hos bir yuzu var :)

Nope.
celebmafia.com

ben bu kadını çok beğeniyorum, hem komik hem güzel.

değil. m.aceshowbiz.com

Vücudu çok güzel ama yüzü güzel değil.

çok seksi.
ortalamanın üstünde güzel.

yüzü güzel değil. vücudu çok güzel.

Parçalarım.

sevimli bi ablaya benziyor.yoklukta gider

gayet güzel

vucut muthis yuzu guzel degil.

bence yüzü çok güzel. doğal bir güzellik var ve alışılmış klasik instagram güzeli değil. zaten çile bayılırım

Amazon'a kayıt olurken adresini giriyorsun, herhangi bir ürünün sayfasına girdiğinde altta o ürünün adresine gönderilip gönderilemeyeceği yazıyor. Gönderilebiliyorsa eklenecek gümrük ve kargo masraflarını da belirtiyor.

Ek olarak, bazı ürünleri türkiye'ye göndermiyoruz yazıyorlar ama sepete ekleyip sipariş verince gönderildiği ortaya çıkıyor. Özellikle Amazon.de sitesinde oluyor bu.

Bir de bir ürün alacaksanız diğer amazonlara da bakın. Amerika sitesinden almaya karar verdiğiniz bir ürün Almanya sitesinde ücretsiz kargo fırsatı ile gönderilince daha avantajlı olabiliyor.

Sepete atıp son onay aşamasına kadar gelip kıyaslama yapın yani özetle.

ürünün vergisinin hesaplanması için satıcı amazon olmalı en önemli husus.

Satıcı olmasına gerek yok fulfilled by amazon yazsa yeter.

UV ışınının kaynağı ne? Güneş. Güneşe hiç çıktın mı? Evet, demek ki sorun yok.

UV goze zararlidir. Dogrudan güneşe bakarsan gunes de gozlerine zararlidir. Kisa sureli maruziyet cok hasar yaratmamistir herhalde zaten gormen azalirdi farkederdin. UV kabin camini kapatmadan icine bakan bi arkadasim baya uzun sure duzgun gorememisti mesela.

10 saniyeden bir sey olmaz. Endiselenecek bir sey yok.

@i was made for you, uv ışığının kaynağı güneş ama oradaki uv ışığını simüle eden kalem ne kadar güçlü bilmediğimden (güneşle kıyasla vs.) endişelendim açıkçası. adam da tuhaf sen ne diye yüzüme tutuyorsun...

Yolladım.

Dalga geçmiyorum iPhone çok güzel kaydediyor.

www.muzikekipman.com

Onun dışında benim bildiğim en uygun bu set var, birkaç sene önce 800'dü fırlamış her şey gibi.

@i was made for you, iPhone SE var bende, arada deneme kaydı yapıyorum ama hiç editing için bilgisayara aktarıp dinlemedim. Gerçekten linktekiyle arasında dağlar kadar fark olması lazım ama amatör kayıtlar için böyle ekipmana hiç bulaşmamak mı lazım? Bursundan ayıracak bir öğrenci olarak soruyorum.

ikinci el cort ad810e akustik gitar, alıp kenara atmış olanlardan 250 - 300 liraya bulabilirsin, gitar da fena değil, en azından bulabileceğin en ucuz elektro akustik bu

İkinci el external ses kartı, focusrite ın güzel modelleri vardı

Ve ikinci el mikrofon, mikrofonlama ile ilgili bi bilgim yok maalesef onu da bilen yazsın :)

dostum beste demişsin ama bunun adı şaheser. +1111

Ben melodiyi sevdim. 1:59 dan sonra gitar başladığında arka sesler biraz rahatsız etti, değişse veya olmasa mı acaba.
1:55 e de bi el atabilirsin belki, bi uyumsuzluk var gibi.
edit 1:29 ile 1:55 arasında

güzel olmuş :)

Beğendim

Teşekkür ederim.

Gitar solosunun üzerine düşünmedim, bir kerede çaldım hoşuma gitti bıraktım, olmak zorunda değil.

Uyumsuzluk ister istemez oluyor. Sondaki solo hariç iki elektrik, bir akustik, bir bas gitar, bir piccolo var, hepsini tek tek kaydettiğim için zamanlamayı mükemmel yapmak zor.

emeğine sağlık. tek tek kaydetmek zor ama yine de bi metronom çalışmasına ihtiyacın var gibi.

Gitar solosu çok güzel olmuş, bence kaldırma. solo sırasında arkadaki sesler olmasa mı demiştim ben.

Melodi yok moruq :)

Fena degil ama bagimlisi olmazdim. Biri acsa sesi kapatmam ama kendim acip dinlemezdin.

Solo kisme ritme uyumsuz, ona bir ayar cekmelisin bence. Soloyu parcanin beat'ine uydurman lazim, senkronize gitmiyor ve bu sekilde kulak tirmalar. Bir de piccolo bozmus isi.

Bence çok güzel, ayrıca tek tek kayıt olduğundan yukarda söylenen kısımlarda uyumsuzluk olmuştur heralde ve böyle yapmak çok zorlamıştır onu da düşünerek eline sağlık diyorum:) ve evet gitar solosu tek kalsa daha güzel olur sanki.

Solo ritme uyumsuz değil, ritim de solo da 4/4, arkada melodi giderken karışık gelmiş olabilir evet o arpeji susturabilirim.

Her şey kalıyor, ayrıca işlem bittikten sonra bayağı bir yer açılacak diskinde.

www.hepsiburada.com

Zara EDP erkek parfümleri çıkarmış yeni, 60-70 lira falandı EDP için çok uygun. Kokularını bilmiyorum ama mutlaka güzel olan vardır aralarında.

urun.n11.com

temiz tene ve kıyafete istenilen sıklıkta uygulanır.

eksisozluk.com

Bvlgari - Aqwa ya da Aqwa Amara. Ama denemeden alma, herkes begenemz.

www.trendyol.com

dd ile yaparsın. önce usb disk'i unmount edeceksin. sudo umount /dev/disk1-2-3 kaçsa artık. ona da diskutil list komutu ile bakabilirsin.

sonra dd if="iso'nun yolu" of=/dev/diskbilmemkaç bs=1m

Bootcamp.

Edit: Üstteki cevap daha iyi tabii, Bootcamp ile yaparsan bir sürü dosya indirecek Mac için.

Bootcamp olmadı disk yok diyor,usb yi görmedi. O komut sistemini hiç anlamadım nereye yazıcam falan.

USB'yi bilgisayara takıyorsun, terminali açıp diskutil list komutunu giriyorsun. Sonra orada belleğinin adı ve hangi bölümde olduğu çıkacak, mesela benimki şu şekilde.

/dev/disk2s1

Sonra aşağıdaki komutu uygun şekilde doldurup girmen gerek.

sudo unmount /dev/disk2s1 (kendine göre yazarsın)

Daha sonra ise aşağıdakini girmen lazım.

dd if="iso'nun yolu" of=/dev/diskbilmemkaç bs=1m

diskbilmemkaça disk adını iso'nun yoluna da iso neredeyse oranın adresini yazman lazım.

disk2s1 derse ikinci diskin sadece birinci partition'ı olur. disk2 ya da 3 neyse artık sadece onu yazması gerek.

Net bir önerim olmayacak çünkü kendini geliştirmek çok geniş bir kavram ve yaptığından zevk almadığın sürece bir şey geliştirmiş olmuyorsun bence. Atıyorum Dostoyevski'nin tüm kitaplarını okudun ve edebiyat kültürün arttı ama bu eylemden zevk almadıysan hiçbir anlamı yok bana kalırsa.

Neyden zevk alıp almayacağını da ancak sen bilebilirsin. Klişe ama bir müzik aleti öğrenmelisin hevesin varsa ya da seveceğine inanıyorsan, ukulele olmasın ama çok gereksiz bir şey.

Kesinlikle spor yap. Tenis tavsiye ederim. İnanılmaz havan olur.

2-3 ay sonra sınavdan geçip göreve gideceksen,
motor işi zor zatenöğrenmen 2-3 ay alır,
takıl hocam işte sağda solda başka zamanının olmayacak zaten.

öncelikle ukulelenin gereksizliğinen dem vuran i was made for you'ya teesüf ederim. çok ayıp etmiş. "gereksiz müzik aleti" mi olur ya.

tenis denilmiş, aklıma geldi moda sahildeki tenis kortlarında sürekli birileri oynuyor. gece 2de bile oynayan var. benim ev arkadaşım da oynuyor oradan biliyorum, gidip oynayanlarla iki muhabbet kursan zaten seninle oynamak isteyen birileri çıkar. onlar da oynayacak adam arıyor. aralarında hiç bilmeyenler de var zaten stres atmaya oynuyorlar.

bu önümüzdeki aylar, kadıköy'de cafelerin en yoğun olacağı aylar olacak. havalar hafif soğudu, artık moda sahilde oturulmuyor. üstelik okullar da başladığı için yazın cafelerde çalışan üniversiteli elemanlar artık çalışmamaya başlayacak. bence kafana uyan cafelere iş sorabilirsin. hem onlar birbirlerini de bilir, eleman ihtiyacı olan biri varsa seni yönlendirirler.

dağcılık gruplarına katılıp kamp yapabilirsin, bu mevsimde kamp muhteşem olur. ya da tek başına veya kamp gruplarından birilerini bulup likya yolunu yürüyebilirsin. ben senin yerinde olsam net likya yolunu seçerdim. şu aralar da tam havaları hatta. bir daha bu kadar uzun süre doğada sörvayv etme fırsatı bulamazsın. daha önce kamp yapmadıysan da olur, öyle tecrübe gerektiren bir yer değil zaten.

ben olsam giderim sınır tanımayan doktorlara katılırım. bu genç zamanlarda hem şifa dağıtıp hem işimi ve dünyayı tanıma fırsatım olurdu. böylece 40'larda da zaten bambaşka bir kariyerim olurdu.

Şeytana uy.

Sessiz bir insansan tiyatro kursuna yazıl. Tiyatro kursunda kendine güven gelecek ve yeni insanlarla tanışmakta zorlanmayacaksın. bu da senin kişisel gelişime katkı sağlar.